4-) ekim-kasım-aralık sayısı
Transkript
4-) ekim-kasım-aralık sayısı
Yıl: 51 • Sayı: 10-11-12 • Ekim/Kasım/Aralık 2014 • ISSN 1301-3572 ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANI Bilim ve Teknoloji Vesayetle İlerlemez... Torba Yasa İle; TMMOB ve Odaların Bağımsızlığı Yok Ediliyor... Mücadele Edeceğiz... Yıl: 51 • Sayı: 10-11-12 • EKİM/KASIM/ARALIK 2014 TMMOB Orman Mühendisleri Odası Adına Sahibi Ali KÜÇÜKAYDIN 2 BAŞYAZI Yayın Sorumlusu Prof. Dr. Devlet TOKSOY Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Zeki KAMACI Yayın Kurulu Sevda ERGİZ Orman Yük. Mühendisi Hüseyin AYTAÇ Orman Mühendisi Ali İzzet BAŞER Orman Mühendisi Fatih SARAÇ Ağaç İşleri End. Yük. Mühendisi Emre TOPBAŞ Orman End. Mühendisi Prof. Dr. Ender MAKİNACI İstanbul Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Erol BURDURLU Gazi Ünv. Tek. Eğt. Fak. Prof. Dr. Mustafa AVCI Süleyman Demirel Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Özden GÖRÜCÜ Sütçü İmam Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Selman KARAYILMAZLAR Bartın Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Semra ÇOLAK Karadeniz Teknik Üniv. Orm. Fak. Prof. Dr. Sezgin AYAN Kastamonu Üniv. Orm. Fak. 4 ODAMIZDAN TMMOB VE ODALARI İKTİDARA BAĞIMLI HALE GETİRMEYİ HEDEFLEYEN TORBA YASA TASLAĞINA KARŞI; TMMOB VE ODALARLA BİRLİKTE MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ Yayın Koşulları Dergimizde yayınlanması istenilen yazılar bilgisayarda yazılmalı, daha önce başka bir yerde basılıp, yayınlanmamış olmalıdır. İmzalı dilekçe ekinde kağıda yazılı olarak, ayrıca elektronik ortamda dergimizin yönetim yerine posta ile gönderilmelidir. Yazılar 7 sayfayı (A4) geçmemelidir. 7 sayfayı aşan yazıların birbirini izleyen sayılarda yayınlanabileceği düşünülerek bölümlere ayrılmalıdır. Fotoğraf net ve temiz olmalı, slayt dıında sayısal gönderilecek fotoğrafların çözünürlüğü yüksek olmalıdır. Yazılarda Türkçe kelimeler kullanılmalı ve Türkçe dil kurallarına uyulmalıdır. Yayınlanacak yazı ve çevirilerdeki düşünsel ve teknik sorumluluk yazarına ait olup, oda yönetimini ve Dergi Yayın Kurulunu sorumlu tutmaz. Dergide yayınlanan yazılardan kaynak göstermek koşulu ile alıntı yapılabilir. Dergiye gönderilen yazılar yayınlansın ya da yayınlanması geri verilmez. Yazılar Yayın Kurulu tarafından incelenir. Yayın Kurulu yayınlanacak yazılarda gerekli düzenlemeleri yapabilir ve uygun görülen yazıları yayınlar. Yönetim Yeri Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3 Beştepe-Yenimahalle/ANKARA Tel: (0312) 215 00 33 pbx Belgegeçer: (0312) 215 01 81 e-posta: yayin@ormuh.org.tr www.ormuh.org.tr TMMOB Orman Mühendisleri Odası Garanti Bankası Meşrutiyet Caddesi Şubesi TR70 006 200 5280 0006 2981 35 Tasarım - Baskı Dörtrenk Yayın Tanıtım Matbaacılık Ltd. Şti. Kazımkarabekir Cad. 85/7 İskitler / ANKARA Tel: (0312) 341 40 82 - 230 41 82 ISSN 1301-3572 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ ODAMIZIN BURSA ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ SINIRLARI İÇİNDE YER ALAN 51 HEKTARLIK ÖZEL AĞAÇLANDIRMA SAHASINDAN, SAĞLIK BAKANLIĞI’NA VERİLEN ALANA İLİŞKİN ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI’NIN 11.09.2013 TARİHLİ ÖN İZİN OLURU İPTAL EDİLMİŞTİR. ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE 80 ORMAN MÜHENDİSİ ALIMI İÇİN YAPILAN SÖZDE SÖZLÜ SINAV SONUÇLARI AÇIKLANDI ODAMIZ GENEL MERKEZİNDE; KAMU İHALE MEVZUATINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA YÖNELİK OLARAK ORMAN, ZİRAAT VE KİMYA MÜHENDİSLERİ İLE PEYZAJ MİMARLARI ODASI GENEL BAŞKANLARININ KATILIMLARIYLA DEĞERLENDİRME TOPLANTISI YAPILDI ODAMIZDAN BİR HUKUK ZAFERİ DAHA!.. YAYIN KURULUNDAN ORMAN İÇİ VE KENARI YOL AĞLARINDA EKOLOJİK SANAT YAPILARI 15 Sercan GÜLCİ, Abdullah E. AKAY, Neşe GÜLCİ İHRAÇ ÜRÜNÜ OLARAK ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİNDEN ÇELENK ÜRETİMİ VE YÖRE EKONOMİSİNE KATKILARI (BurdurBucak İlçesi Örneği) 21 Dr. Mehmet KORKMAZ Dr. Hasan ALKAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜZAKERELERİNDE YENİ İKLİM ANLAŞMASI, 2020 ÖNCESİ AZALTIM İSTEKLİLİĞİNİN ARTIRILMASI VE TÜRKİYE’NİN BEKLENTİLERİ Dr. Çağlar BAŞSÜLLÜ Orman Yüksek Mühendisi 32 TÜRKİYE’DE VE BARTIN ORMAN FAKÜLTESİNDE ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ Prof.Dr. İsmet DAŞDEMİR Orman Yüksek Mühendisi Dr. Şükran GÖKDEMİR’e Mektup Dr. Gülzade KAHVECİ 43 25 42 50 YIL ÖNCE BUGÜN “Orman Mühendisliği” Değerli Okuyucularımız, Bu sayımızla dergimizin 2014 yılı yayın dönemini noktalıyoruz. Ekim-Kasım-Aralık 2014 dönemi bir hayli yoğun geçti. Dergi hazırlıkları yanında, 2015 yılı duvar ve masa takvimleri ile 2015 yılı ajandasının hazırlanması basılması, dağıtımı da bu dönemde gerçekleşti. Dolayısı ile bu yoğunluk içerisinde, hata, kusur ve eksikliklerimiz olabilir. Yayın Kurulu olarak sizlere bu köşemizden şimdiye kadar genellikle, dergi içeriği hakkında, yazıların yazarı, konusu, amacı ile ilgili birer cümlelik mesajlar veriyorduk. Bu sefer bu sütunda özellikle derginin dağıtımı konusunda, herkesle birebir muhatap olma imkanı olmadığından, temsilciliklerimize seslenmek istiyoruz. Bu sayımız 2014 yayın döneminin son sayısıdır. Dolayısı ile tüm bir yılın muhasebesinin yapılarak; yazıların toplanması, yayına hazırlanacaklara karar verilmesi, taslakların hazırlanması, basımı ve dağıtımı konularını biz burada kendi içimizde tadat ettiğimiz gibi; dağıtım sırasında karşılaşılan sorunlar, çözüm yollarını da birlikte belirleyebilir miyiz diye bir paragraf içinde dile getirmek istedik. Ne yazık ki, özellikle derginin dağıtımı konusunda Şubelerimizde, Fakülte ve il Temsilciliklerimizde dağıtım konusunda neler yaşanıyor çok fazla bilemiyoruz. Bizi arayarak düşüncelerini, sorunlarını ileten temsilcilerimizin sayısı üç veya beş kişiyi geçmedi. Dergimizin e-posta adresine veya Yayın Kuruluna ulaşan fazla bir ileti de yok. Bunu temsilciliklerimizde işlerin tamamen yolunda ve bir sorun olmadığı şeklinde algılıyoruz. Değerli okuyucularımız; 2015 yılı içinde ve ondan sonraki süreçte, dergimiz her zaman olduğu gibi oda ile üyelerimiz arasında iletişimi en iyi şekilde sağlayacak yayınları yapmaya, akademik, bilimsel araştırma sonuçlarını sizlere ulaştırmaya, siz üyelerimizin yazılarına yer vermeye devam edecektir. Yine 2014 yılında başlatmış olduğumuz “50 Yıl Önce Bugün Orman Mühendisliği” konulu yazı dizisine devam edilecektir. 2015 yılı içerisinde ise; “Ormancılık Meslek Eğitimi Veren Kurum ve Kuruluşlar” başlığı altında ve öncelikle Orman Fakültelerimiz olmak üzere ormancılık meslek eğitimi veren Meslek Yüksek Okullarını, Araştırma Enstitülerini, yerleri, öğretim elemanları ve çalışanları tanıtan, çalışma ortamı ile çalışma koşullarını dile getirecek bir yazı dizisi projesini hayata geçirmeyi planlamaktayız. Bu yazı dizisine başlamadan önce sizleri haberdar ederek bu konudaki görüş ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmanızı arzu ettik. Odamız yeni yılda, AR-GE Merkezi Başkanı Emekli Müsteşar Yardımcısı Sayın Eşfef GİRGİN’in yoğun bir çalışma ile hazırladığı ve şu anda baskıda olan “TMMOB ve Oda Mevzuatı” kitabını siz meslektaşlarımızın istifadenize sunmaktadır. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da her zaman görüş ve düşüncelerinizi bizimle paylaşmanızı bekliyor, yeni yılda sağlık ve mutluluklar diliyoruz. Saygılarımızla. Yayın Kurulu 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 1 Saygıdeğer meslektaşlarımız, Yine her yönüyle ranta hizmet için hazırlanmış bir torba yasa tasarısı ile karşı karşıyayız. 3194 sayılı İmar Kanun’u başta olmak üzere imar ile ilgili birçok mevzuat değiştiriliyor. Ranta dönük bu değişiklikler yapılırken, 6235 sayılı TMMOB yasası da torbanın içerisine konularak açtığı davalar ve yürüttüğü mücadele ile ayak bağı olarak görülen TMMOB ve bağlı Odalar da dizayn edilmeye çalışılıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2012 yılında gündeme getirilen, sonra askıya alınan bu çalışmaların özü itibariyle; ülkenin kaynaklarını korumaya kararlı ve ranta karşı duruş gösteren, Anayasa’nın 135. Maddesine göre kurulmuş, kamu kurumu niteliğindeki seçimle gelen bağımsız meslek kuruluşlarını etkisiz hale getirmenin amaçlandığı çok açıktır. İktidar, demokratik yoldan ele geçiremediği TMMOB ve Odaları, milletin verdiği yetkiyi istismar ederek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki sayısal çoğunluğunu kullanarak; TMMOB ve Odaları küçük parçalara bölüp yönetilemez hale getirmek istemekte, 6235 sayılı TMMOB Yasası’na dayalı çıkarılacak yönetmeliklerin uygulanmasını da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın uygun görüşü ve onayına bağlamak istemektedir. Yani TMMOB ve Odalar, iktidarın memuru haline getirilmek istenmektedir. Orman Mühendisleri Odası olarak, bilim ve teknolojinin vesayetle ilerleyemeyeceği görüşümüze binaen TMMOB ve Odaları iktidara bağımlı hale getirmeyi hedefleyen torba yasa taslağına karşı, TMMOB ve odalarla birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Meslek kamuoyumuzun bu mücadeleye katılımını ve desteğini bekliyoruz. Saygıdeğer Meslektaşlarımız, Bundan önceki sayılarımızda genişçe yer verdiğimiz Temmuz 2014’de yapılan rotasyon garabetine ilişkin olarak, amacın verimliliği arttırmak olmadığı, teşkilatın hafızasının ve biat etmeyenlerin tasfiye edilmesinin hedeflendiğini ifade etmiş, bunu da defalarca dile getirmiştik. Hukuksal mücadele devam ederken, yönetim kurulu olarak Güney, Güney Doğu, Doğu ve Karadeniz Bölgelerimiz başta olmak üzere kurumlarımıza ziyaretler gerçekleştirdik. Maalesef verimlilik bir yana, orman teşkilatının nasıl çökertildiğine gözlerimizle şahit olduk. Araştırma Müdürlüklerinin nasıl dağıtıldığını, mesleki birikimlerin nasıl tüketildiğini, usta çırak ilişkisinin nasıl yok edildiğini hep birlikte izlemekteyiz. Orman işletme şeflerimizin ve işletme müdürlerimizin politikacının kucağına nasıl itildiğini ve yalnız bırakıldıklarını duyuyor, dinliyor ve görüyoruz. Özellikle mesleğe yeni adım atmış olan genç şeflerimizin bu olumsuz zeminde ormancılık sorunlarıyla boğuşurken, hukuksal problemlerle, tazminat ve hapis cezalarıyla karşı karşıya nasıl bırakıldıklarını, daha işin başında mesleğe küskünler ordusunun nasıl oluşturulduğunu acı içerisinde gördük. Yeni rotasyon söylentilerinin gündemde olduğu şu günlerde Orman İdaresinin yöneticilerine, Orman teşkilatını çökerten bu akıl tutulmasından bir an önce vazgeçmelerini, geriye dönük yaraların sarılması için gayret göstermelerini, bir gün mutlaka o zulmettikleri meslektaşlarının aralarına döneceklerini hiç unutmamalarını hatırlatıyoruz. 2 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 Saygıdeğer Meslektaşlarımız, Personele ilişkin genel yönetmelikte değişiklik yapılarak OGM ve DSİ’ye alınacak mühendislere sözlü sınav getirildi. OGM’ye alınacak seksen mühendis kadrosu için sözlü sınav yapıldı. KPSS sınavında ilk seksen sıraya giren genç mühendislerden kırk yedisine sözlüde düşük puan verilerek elendi. KPSS de derece yapmış mühendisler dahi kadro dışında bırakıldı. Devlet memuru alırken KPSS puanı sıralamasına göre yapılan objektif alımlar yerine yeniden torpil dönemi hortlatıldı. Benzer şekilde Orman Genel Müdürlüğü, görevlendirmelerle doldurduğu kadrolar için prosedürü yerine getirmek amacıyla görevde yükselme sınavı açtı. 12.10.2014 tarihinde yapılan yazılı sınavın ardından, 22-26.12.2014 tarihlerinde sözlü sınav gerçekleştirildi. Aradan yaklaşık bir ay geçmesine rağmen halen sonuç açıklanamadı. Herhalde torpil yarışı bir hayli yüksek ki karar verilemiyor. Sözlü sınavda sorulan sorulara bakıldığında yapılan işin objektiflikten uzak, tamamen formaliteden ibaret, çok fazla anlam ifade etmeyen, adeta sınava giren meslektaşlarımızla dalga geçilircesine yapılan işler olduğu görülmektedir. Bu yaklaşımların hangi kurumsal menfaate hizmet ettiğinin değerlendirilmesini meslek kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Saygıdeğer Meslektaşlarımız, Ormanlarımızın ve doğal kaynaklarımızın tahrip ve talanına yol açacak ve rant elde etmeye hizmet edecek olan yasal düzenlemelere karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Açtığımız davalar neticesinde dergimizin bu sayısında yer verdiğimiz 18.03.2014 tarih ve 28945 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Milli Parklar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” in, önemli bölümünün yürütmesi durdurulmuştur. Yine Odamıza ait Bursa Orman İşletme Müdürlüğü sınırları içerisinde yer alan 51,0 hektarlık Özel Ağaçlandırma Sahasından, Sağlık Bakanlığına tahsis edilmesine ilişkin Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 11.09.2013 tarihli ön izin oluru yargı kararı ile iptal edilmiştir. Bu ve bunlar gibi yanlış olduğuna inandığımız hususlarda hukuki mücadelemizden ödün vermeyeceğimizi buradan bir kez daha duyuruyoruz. Saygılarımızla… Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 3 ODAMIZDAN TMMOB VE ODALARI İKTİDARA BAĞIMLI HALE GETİRMEYİ HEDEFLEYEN TORBA YASA TASLAĞINA KARŞI; TMMOB VE ODALARLA BİRLİKTE MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ Bilindiği üzere son günlerde 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununda değişiklik yapılmasına dair Torba Yasa Taslağı kamuoyunda genişçe yer almaktadır. Aslında söz konusu bu yasa değişikliği ile ilgili çalışmalar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, özellikle 2012 yılından itibaren başlatılmış ve zaman zaman ivme kazanarak bu günlere gelinmiştir. Söz konusu kanun değişikliği ile ilgili olarak geçmişte, Orman Mühendisleri Odası olarak görüş ve düşüncelerimizi paylaşmak amacıyla müteaddit defalar açıklamalar yapılmıştı. Gelinen nokta itibariyle Odamızın görüş ve düşüncelerinde hiçbir değişiklik olmamakla birlikte kamuoyunu aydınlatmak maksadıyla bir kez daha aşağıdaki açıklamaları yapma gereği hasıl olmuştur. Meslek Odaları Anayasa’nın 135 inci maddesine göre kurulmuş kamu kurumu niteliğinde, seçimlerle gelen bağımsız kuruluşlardır. Ülke için, meslek için, mesleğini icra eden üyelerinin gelişimi için çok önemli fonksiyonlara sahiptir. Taslak torba yasanın incelenmesinde, TMMOB’un kuruluş kanununda değişiklik yapılmasının altında meslek örgütlerini etkisiz hale getirmenin amaçlandığı görülmektedir. Yoksa meslek ve meslektaşın gelişimi için yapılan değişiklikler olmadığı net bir biçimde ortadır. Şöyle ki; 1. Yürürlükteki mevzuatta şube açmak için gerekli üye sayısı, kendi özel durumlarını da göz önünde bulundurarak Odalara bırakılmış iken, tasarıya göre 25 kişi her ilde oda kurabilmektedir. Her il odasına tüzel kişilik verilmekte, mevcut şubeler ortadan kalkmaktadır. Bu şekilde mevcut 13 şubemizin yerine 40 civarlarında il odası ihdas edilme durumu hasıl olmakta, üst birlik olan TMMOB’a da 650 civarında il odası bağlanmaktadır 2. Çoğunluk siteminin yerine nispi temsil getirilmiştir. Ancak, nispi temsil sistemi katılımcılık açısından daha demokra- 4 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 tik gözükse de iktidarın, demokratik yollarla bir türlü giremediği meslek odalarına sirayet etmeyi hedeflediği de aşikardır. 3. 6235 sayılı TMMOB yasasına göre hazırlanacak yönetmeliklerin yürürlüğe girmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca uygun görülmesi ve onaylanması şartı getirilmektedir. Görüldüğü üzere demokratik yollarla meslek odalarını ele geçiremeyenler, mevcut yapıyı daha etkili bir şekilde baskı altına alabilmek için hukuk devleti ile örtüşmeyecek bir şekilde kuruluş kanunlarını torba yasalarla değiştirerek parçalayıp, küçültmek istemektedirler. Meslek odalarını, ele geçiremeseler bile icraattan yoksun, hiçbir iş yap(a)mayan, hantal, çok parçalı yönetimler haline getirerek işlevsiz hale dönüştürmek istemektedirler. Böylece meslek örgütleri, parçala-küçült-ele geçir-etkisizleştir metoduyla merkezi kamu yönetimine bağlanmak istenmektedir. Halbuki; seçimle gelenler seçimle gitmelidir. Bu demokrasinin temel kurallarındandır. Seçimle gelen bağımsız kuruluşlar, bu şekilde yapılmak istenen yasal değişiklikler ile dizayn edilmemelidir. Bu temel kuralları sık sık seslendiren ve bununla popülist politikalar üreten iktidarın, söylediklerinin tam tersini yapma çabalarını kamuoyunun takdirlerine bırakıyoruz. Yasal düzenlemeler elbette günün ihtiyaçlarına ve değişen şartlara göre değiştirilebilir. Ancak değişiklik talepleri yasanın sahiplerinden gelmelidir. Yani 6235 sayılı TMMOB yasasındaki değişiklik teklifi meslek örgütleri ve üst birliği TMMOB’dan gelmelidir. TMMOB’un kuruluş yasası değişikliği odalardan ve TMMOB’den gizli olarak kapalı kapılar ardında sırf bu meslek örgütlerini ele geçirmek ve dizayn etmek için yapılmamalıdır. Orman Mühendisleri Odası olarak hazırlanış amacı, süreci, şekli ve içeriği itibarıyla TMMOB olmadan, TMMOB Yasası değişikliği kabul edilemez. Bu kapsamda TMMOB ve ODALARLA birlikte mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz. 31.12.2014 Orman Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu ODAMIZIN BURSA ORMAN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ SINIRLARI İÇİNDE YER ALAN 51 HEKTARLIK ÖZEL AĞAÇLANDIRMA SAHASINDAN, SAĞLIK BAKANLIĞI’NA VERİLEN ALANA İLİŞKİN ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI’NIN 11.09.2013 TARİHLİ ÖN İZİN OLURU İPTAL EDİLMİŞTİR. Bursa Orman İşletme Müdürlüğü, Çalı Orman İşletme Şefliği, Çalıköy Serisi 23, 24 ve 25 nolu bölmelerinde Odamıza yıllar önce tahsis edilmiş 515.000 m2’lik (51 Hektar) alanda Özel Ağaçlandırma yapılmıştır. Çok başarılı olan özel ağaçlandırma sahamızdan 409.786,27m2 kısmı (40,9 Ha.) kısmının, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 11.9.2013 tarihli ön izin oluru ile Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiştir. Bunun üzerine haksız ve hukuksuz bir şekilde verilen ön izin işleminin iptali için idare mahkemesinde iptal davası açılmıştır. Odamızın açtığı dava sonucunda, Bursa 1. İdare Mahkemesinin 24.10.2014 tarihli ve K:2014/1090 sayılı kararıyla, Sağlık Bakanlığı’na verilen Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın 11.9.2013 tarihli ön izin oluru iptal edilmiştir. Orman ve Su işleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün ormanları arsa ofisi olarak gören yaklaşımlardan vazgeçmelerini; arazi inceleme komisyonun, Orman Kanunundaki “kamu yararı ve zaruret olması halinde” hükmünü baskıya göre değil, hukuki kriterlere uygun olarak, tesislerin orman dışı arazilerde yapılabileceği değerlendirmesini yaparak, kamu tesislerinin orman alanları yerine hazine arazileri ile özel arazilerde yapılması gerektiği vurgulanmıştır. Ağaç katliamının giderek tırmandığı son yıllarda; yeşil dokunun korunmasına yönelik olarak, Bursa 1. İdare Mahkemesinin kararı; Yeşil Türkiye sevdalısı ormancıları ve tüm çevre dostlarını sevindirmiştir. Mesleğimize ve meslektaşlarımıza karşı yürütülen her türlü baskı ve haksız uygulamalara direneceğimizi ve haklarımızın korunması kapsamında hukuk mücadelesini aralıksız sürdüreceğimizi odamız adına kamuoyuna duyururuz. 12.11.2014 ODA YÖNETİM KURULU 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 5 ODAMIZDAN ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE 80 ORMAN MÜHENDİSİ ALIMI İÇİN YAPILAN SÖZDE SÖZLÜ SINAV SONUÇLARI AÇIKLANDI Orman Genel Müdürlüğü’ne mühendis alımı için, KPSS sınavı puanları dışında ayrıca “yazılı ve/ veya sözlü” sınav yapmak üzere 18/03/2002 tarih ve 2002/3975 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ve 05/07/2014 tarih ve 29051 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar 6 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 Hak Hakkında Genel Yönetmelikte Değişiklik Yap Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile imkan sağ sağlanmış, daha sonra bu Yönetmeliğe day dayanılarak 05/09/2014 tarih ve 29110 say sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “O “Orman Genel Müdürlüğü Personelinin At Atama ve Yer Değiştirme Esaslarına İliş İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Ya Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile torpilli m mühendis alımı hayata geçirilmiş ve 330/10/2014-07/11/2014 tarihleri aarasında kamerasız, aynı soruların ddefalarca adaylara sorulduğu sözde ssözlü sınavla 80 orman mühendisi aalımı gerçekleştirilmiş ve böylece aamaçlanan meyveler alınmıştır. Odamızca, KPSS sınav sonuçlarını etkisizleştiren, kayırmacılığa yol açan ve torpille mühendis alımına imkan veren her iki Yönetmelikteki “ve/veya sözlü” ifadelerinin iptali için Danıştay 2 inci Dairesinde E:2014/7183 nolu ve 12 inci Dairesinde E:2014/7209 nolu davalar açılmış ve halen devam etmektedir. Ne acıdır ki; mahkeme sonuçları bbeklenmeden alelacele olarak mesleki yyeterliliğin ölçülmesi amacıyla yyönetmelikte yer alan “yazılı sınav” yyerine, Orman Genel Müdürünün se seçimiyle “sözlü sınav” yapılarak, KPSS sısınavına göre atanma hakkını kazanan 47 genç orman mühendisi diskalifiye edilmiş, bunların yerine sözde sözlü sınav puanları ile başarılı hale getirilen OGM ye başvuru listesinin 81-240 arasında yer alan torpilli mühendisler itina ile seçilerek atanmaları yapılacak hale getirilmiştir. Bu uygulama ile genç meslektaşlarımızın, objektif kriterlere dayalı çok zorlu yazılı sınav sürecinden geçerek kazandıkları yüksek KPSS puanları, subjektif kriterlere göre yapılan sözde sözlü sınav ile saf dışı bırakılmıştır. Ailelerinden aldıkları harçlıklarla hayata tutunmaya çalışan bu meslektaşlarımız hayal kırıklığına uğratılmıştır. Orman Genel Müdürlüğü’ne açıktan yapılacak 80 orman mühendisi atamasında; şimdiye kadar olduğu gibi ve halen diğer tüm kamu kurumlarında uygulandığı üzere KPSS puan sıralamasına göre atama yapılmış olsaydı, 91,90734 ile en yüksek puanı alan ve Çanakkale’yi tercih eden orman mühendisi Hasan TIRAŞ ile 80 inci sıradaki 82,5827 puanı olan ve Afyonkarahisar’ı tercih eden orman mühendisi Gökhan DEMİREL ve bu puanlar arasında yer alan diğer mühendisler atanmış olacaklardı. Ancak ne acıdır ki; Gökhan DEMİREL sözlü sınavda 49,80 puan verilerek atama dışı bırakılmıştır. Benzer şekilde listenin 1 ile 80 inci arasında yer alan toplam 47 genç orman mühendisi meslektaşımız sözde sözlü sınavda verilmiş olan düşük puanlarla atamaları yapılmayarak saf dışı bırakılmışlardır. KPSS puanına göre atama hakkını kazanan yalnızca 33 orman mühendisinin atanması yapılmıştır. Saf dışı bırakılanların yerine, KPSS puanına göre listenin ilk 80 arasına giremeyen ve aralarında listenin son sıralarına kadar uzanan yelpazede yer alan 47 orman mühendisi atanmıştır. Çarpıcı birkaç örnek daha vermek gerekirse, 90,43541 KPSS puanı ile listesinin 3 üncü sırasında yer alan ve Konya’ya atanmak isteyen orman mühendisi Ahmet ANAY sözde sözlü sınavda 70,20 puan verilerek ortalaması düşürülüp atama dışı bırakılırken, 79,29777 puan ile listenin sonlarında 226 ıncı sırasındaki Mahmut ER’e sözde sözlü sınavda 86,70 puan verilerek başarı ortalaması yükseltilip Çorum’a ataması yapılabilmiştir. Yukarıdaki örneklerin dışında, objektif nitelikli KPSS sınavlarını diskalifiye etmek için subjektif nitelikli sözde sözlü sınavlarda onlarca kişiye 3-15 arasında KPSS puanının üzerinde puan verilerek KPSS nin ağırlığı düşürülmüş ve başarı ortalamaları yükseltilerek atamaları yapılmıştır. Bu durum Karabük, Zonguldak, Kastamonu, Çorum, Bartın, Bilecik, Erzurum vb. illere yapılan atamalarda çok daha açık görülmektedir. Kamuoyunun ve meslektaşlarımızın daha değişik değerlendirmeler yapmalarına imkan sağlamak için, 80 mühendis alımı için OGM ye baş vuran 240 adayın puan sırasına göre ve karşılarında sınav sonuçlarını gösteren liste ile illere göre yapılan sınav listeleri duyurumuz ekinde sunulmuştur. Devlet memurluğu alımlarında torpili ve kayırmacılığı kaldırmak için, 1999 yılında çıkarılan “Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçinYapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik” çıkarılarak KPSS seçme sınavları yürürlüğe konulmuştur. Orman Genel Müdürlüğü, bu adil mühendis alımından rahatsız olmuş olacak ki; mesleki nitelikli “yazılı ve/veya sözlü sınav” yaparak mühendis alımı yapacağına ilişkin yukarıda anılan yönetmelik değişikliklerini yaparak ve yazılı sınav yerine sözlü sınavı tercih ederek torpilli alımı hayata geçirmiştir. Odamız Danıştay dava dilekçelerinde, idarecilerin genelde torpil yapabilmek için sözlü sınavları benimsediklerini açık olarak ifade etmiştik. Maalesef, 80 mühendis alımına ilişkin ilk mühendis alımı uygulamasında sözlü sınavı tercih edilerek kayırmacılığı, yandaşlığı ve adaletsizliği egemen hale getirilmiş, iddiamızda ne kadar haklı olduğumuz kanıtlanmıştır. Keşke haklı çıkmasaydık. Ne acıdır ki, iddiamızda haklı olduğumuzu görmekten de meslektaşlarımız adına derin üzüntü duyduğumuzu da açıkça belirtmek isteriz. Orman Genel Müdürlüğü’ne yapılan 80 mühendis alımına ilişkin Sayın Bakan ve Sayın Genel Müdüre gönderdiğimiz ve duyuru ekinde yer alan yazılarda sorduğumuz soruları, meslek kamuoyu önünde bir kez daha açıkça sormak ve cevabını beklediğimizi belirtmek isteriz. Şöyle ki; 1- Orman Genel Müdürlüğü’ne alınan 80 orman mühendisi için, Çamlıdere’de kamerasız, aynı soruların değişik adaylara sorularak 30/10/2014-7/11/2014 tarihleri arasında yapılan, soyut nitelikli sözde sözlü sınav sonuçlarının; günümüzde bilgi teknolojilerinin her alana girdiği dikkate alınarak, en fazla iki saatte açıklanması gerekirken, bu süreç içinde torpil ayarlamalarının yapıldığı yönündeki duyumların bir anlamda sözde sözlü sınav başarı listesiyle de doğrulandığı göz önüne alındığında, sınav sonuçlarının açıklanması için neden 33 gün beklenildiğini kamuoyuna açıklayabilir misiniz? 2- Zor şartlarda orman mühendisi olmuş ve bir an önce işe girmek, ailesine yük olmamak, geleceğini şekillendirmek için mücadele eden, KPSS gibi objektif zorlu bir sınavla bunu başaran gençlerimizi, tamamen sübjektif olarak yapılan sözde sözlü sınavla elemeyi vicdanınıza sığdırabiliyor musunuz? 3- Devlete hizmet için açıktan atanacak genç mühendislere; ehliyeti, liyakati, devletin memuru olmayı, adil olmayı, özgür olmayı ve vicdanlarıyla hareket etmeyi öğreteceğinize, yandaş olmayı, kayırmacılığı, güce tabi olmayı ve köleliğin yolunu göstermeyi içinize sindirebiliyor musunuz? Hakları Yenilen Sayın Genç Meslektaşlarımız, Hukuk devletinde hak arama yolları tükenmiş değildir. Haklarınızı idari yargıda sonuna kadar aramayı ihmal etmeyiniz. Oda olarak hep arkanızda ve yanınızda olduğumuzu bir kez daha açıkça belirtiriz. Danıştay’ın verdiği onlarca içtihatta, subjektif nitelikli sözlü sınavlar ile alınan memur alımları iptal edilmiştir. Allah, kul hakkı yiyenleri bu Dünya’da ve er geç ebedi alemde hak ettikleri ceza ile cezalandıracaktır. Ancak tüm idari ve hukuki yolları denemekten çekinmeyiniz. Oda olarak, her zaman olduğu gibi meslektaşlarımız ve mesleğimizin haklarını, hukuk içerisinde ve her zeminde savunmayı kendisine düstur edinmiş bir yönetim anlayışını sürdürdüğümüzü açıkça ifade etmek isteriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. 12.12.2014 Yönetim Kurulu 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 7 ODAMIZDAN ODAMIZ GENEL MERKEZİNDE; KAMU İHALE MEVZUATINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA YÖNELİK OLARAK ORMAN, ZİRAAT VE KİMYA MÜHENDİSLERİ İLE PEYZAJ MİMARLARI ODASI GENEL BAŞKANLARININ KATILIMLARIYLA DEĞERLENDİRME TOPLANTISI YAPILDI Oda Genel Başkanı Ali KÜÇÜKAYDIN’ın, TMMOB’ne bağlı Oda başkanlarına yaptığı çağrı üzerine; Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden GÜNGÖR, Kimya Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali UĞURLU, Peyzaj Mimarları Odası Genel Başkanı Ayşegül ORUÇKAPTAN ile Odamız Genel Başkanı ve AR-GE Merkezi Başkanı Eşref GİRGİN’in katılımları ile 13 Kasım 2014 günü Saat:14.00 de, Orman Mühendisleri Odası 8 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 Genel Merkezinde yapılan toplantıda aşağıdaki kararlar alınmıştır. Buna göre; 1) 4734 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre; yaklaşık maliyeti 13 üncü maddenin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmetlerinin hizmet alımı usulüyle yapılacak ihalelerde de, hizmet alımı ihalesinde olduğu gibi iş deneyim belgesi aranmaması yönünde, Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 29 uncu maddesinde değişiklik yapılması için Kamu İhale Kurumuna önerilmelidir. 2) Yapım hizmetleri ihalelerinde olduğu gibi; hizmet ve danışmanlık hizmet alımı ihalelerinde de mühendislik/mimarlık lisans diplomalarının benzer iş olarak değerlendirilebilmesi için, 4734 sayılı Kanunun 62/1(h) maddesinde değişiklik yapılması için TBMM de partiler, komisyonlar ve milletvekilleri nezdinde gerekli girişimlerin yapılmalıdır. Önerilen bu mevzuat değişikliklerinin gerçekleşmesi halinde; a) Yönetmeliğin 29. maddesinde yapılacak değişiklik ile 4734 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre; yaklaşık maliyeti 13 üncü maddenin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmetlerinin hizmet alımı ihalelerinde de iş deneyim belgesi aranmayabilecektir. b) Kanunun 62/1(h) maddesinde yapılacak değişiklik ile yapım hizmetleri ihalelerinde ol- duğu gibi; danışmanlık ve hizmet alımı ihalelerinde de, iş deneyim belgesi bulunmayan yeni mezun mühendis/mimarlar ile kamudan emekli olmuş mühendis/mimarların diplomaları 15 yıllık süre için, iş deneyim belgesi bağlamında benzer iş olarak değerlendirilecektir. Böylece, Odaların yaklaşık %90’nını doğrudan ilgilendiren, katılımcılığı artırarak serbest rekabeti geliştiren ve yeni istihdam yaratan düzenlemeler devreye girmiş olacaktır. Odamız her zamanki gibi, mesleğimiz ve meslektaşlarımızın yararına olan işlerde hukuki çabalarını sürdürmeye devam edecektir. Meslek kamuoyumuza saygıyla duyurulur. 14 Kasım 2014 ODA YÖNETİM KURULU 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 9 ODAMIZDAN ODAMIZDAN BİR HUKUK ZAFERİ DAHA!.. ODAMIZIN, MİLLİ PARKLAR YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR 18.03.2014 TARİHLİ YÖNETMELİĞİN YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI VE İPTALİ İÇİN DANIŞTAY’DA AÇTIĞI DAVADA YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA KARAR VERİLDİ Odamızca; Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 18.03.2014 tarih ve 28945 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Milli Parklar Yönetm meliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Y Yönetmeliği”nin, 2873 Sayılı Milli Parklar K Kanununa aykırı olması nedeniyle yürütmessinin durdurulup iptali için Danıştay 6. Daire resinde dava açıldığı 7/Mayıs/2014 tarihinde O Oda internet sayfasından kamuoyuna duyuru rulmuştu. Dava konusu Yönetmelik ile Milli Parklar Yö Yönetmeliğinin 5inci maddesine “Ancak; içm içme suyu temini açısından yapımı aciliyet 10 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 gösteren ve kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk arzeden tesisler için uzun devreli gelişme planı/ gelişme planı şartı aranmaz. İlgili kurumların görüşleri alındıktan sonra yapılan bu tesisler uzun devreli gelişme planlarına/gelişme planlarına işlenir.” hükümleri eklenmişti. Odamız dava dilekçesinde; “Dava konusu edilen yönetmelik değişikliği ile Milli Park alanlarında Milli Parklar Kanununda düzenlenen Uzun Devreli Gelişme Planı yapılması koşulu bertaraf edilerek aslında 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ile yasaklanan her türlü tesislerin inşaatına izin verilmesinin önü açılmakta, ayrıca bu değişiklik Milli Parkların mutlak korunması ilkesiyle ve sürdürülebilir gelişme kavramıyla bağdaşmamaktadır.” ifadesi ile Milli Parkları bekleyen tehlikeye dikkat çekmiş ve kabul edilmesinin mümkün olmayacağı belirtilerek, dava konusu Yönetmeliğin 1 inci maddenin iptali istenmişti. Danıştay 6 ncı Dairesinde devam eden E:2014/3674 nolu davada, Yönetmeliğin 1 inci maddesinde yer alan “ve kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk arzeden” ifadesinin yürütmesinin durdurulmasına, 25/09/2014 tarihinde karar verilmiştir. Böylece Milli Parklarda her türlü yapılaş- manın ö önünü ü ü açan ve Yö Yönetmeliğe t liğ iiçme suyu temini gerekçesinin arkasına ustalıkla yerleştirilen, ranta açık tehlikeli ifadelerin yürütmesi durdurulmuştur. Danıştay 6. Dairesinin 25.09.2014 tarih ve E: E:2014/3674 nolu YD kabul kararı fotokopileri sayfamızda yan tarafta yer almaktadır. Odamız, ormancılığın ve mesleki hakların korunması yönünde bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da idari ve hukuki zeminlerde her türlü girişimleri yapmaya devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur. 24/Ekim/2014 ODA YÖNETİM KURULU 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 11 ODAMIZDAN TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI 2014 YILI ÖĞRENCİ KOMİSYONU TOPLANTISI 6-7 ARALIK 2014 TARİHLERİNDE ANKARA’DA YAPILDI Odamız öğrenci komisyonu ve öğrenci temsilcileri toplantısı; Orman Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği’nin 12 inci maddesi ve bu maddeye dayanarak hazırlanan Oda Yönetim Kurulu’nun 12/09/2013 tarihli ve 132/4 sayılı kararı ile yürürlüğe konulan “TMMOB Orman Mühendisleri Odası Öğrenci Üye Yönergesi” uyarınca, mevcut Öğrenci Komisyonu üyeleri ve fakülte öğrenci temsilcileri dahil, öğrencisi bulunan İstanbul, 12 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 Karadeniz Teknik, Süleyman Demirel, Bartın, Kastamonu, Çoruh, Karatekin, Sütçü İmam ve Düzce üniversitelerinden toplam 22 öğrencinin katılımıyla 06-08 Aralık 2014 tarihlerinde Ankara Oda Genel Merkezinde yapılmıştır. Bilindiği üzere, Oda Ana Yönetmeliğinde 2012 yılında yapılan değişiklik ile üniversitelerin Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği bölümlerinde eğitim gören öğrenciler, iste- meleri halinde Odaya öğrenci üye olarak kayıt yaptırabilecekleri, komisyon ve temsilcilerin görev, çalışma usul ve esaslarının Yönerge ile belirleneceği düzenlenmiştir. Oda Yönetim Kurulunca yürürlüğe konulan Yönergeye göre, öğrenci komisyonu ve fakülte öğrenci temsilcileri aşağıdaki görevleri yapmakla yükümlüdür. Buna göre; “Öğrenci komisyonu ve öğrenci temsilcilerinin görevleri MADDE 8- (1) Öğrenci komisyonu aşağıdaki görevleri yapar. a) Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği eğitiminin ve öğrencilerinin sorunlarını araştırıp öneriler geliştirmek. b) Öğrencilerin bilimsel çalışmalar yapabilmesi için uygun koşulların oluşturulmasına yardımcı olmak. c) Ormancılık sorunları, politikaları ve uygulama sonuçları üzerine araştırmalar yapmak ve çözüm önerileri geliştirmek. ç) 5531 sayılı Kanununun uygulama ve sonuçları üzerine araştırmalar yapmak, çözüm önerileri geliştirmek. d) 5531 sayılı Kanun uyarınca mühendislik mesleki faaliyet konularında serbest iş yapabilmelerinin ön koşulu olan ruhsat belgesini alabilmek için, mezun mühendislerin mesleki deneyim kazanma çalışması yapmalarının zorunluluğu yönünde bilgilendirme yapmak, e) Öğrenci temsilciliklerinin koordinasyonunu sağlayarak, Oda politikalarını temsilci ve üyelere aktarmak. f) Görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde belli dönemlerde Odaya rapor sunmak. g) Görevlerini ilgilendiren konularda fakülte temsilcileri ile gerektiğinde işbirliği yapmak. ğ) Okullarında mesleki etkinliklerde bulunmak. h) Odanın vereceği benzer görevleri yapmak. (2) Öğrenci temsilcileri aşağıdaki görevleri yapar. a) Fakültelerin her sınıfında kendilerine yardımcı olacak öğrencilerin de katılımlarıyla, mesleki faaliyetlerin yaygınlaştırılması ve etkinleştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak. b) Birinci fıkradaki konular üzerinde temsilciliğini yaptığı okulda çalışmalar yürütmek. c) Odanın vereceği benzer görevleri yapmak.” Toplantıya Oda Yönetim Kurulu Üyeleri, Oda AR-GE Merkezi Başkanı ve fakültelerden 22 öğrenci üye katılmıştır. Oda Genel Başkanı Ali KÜÇÜKAYDIN’ın açılış konuşmasıyla toplantı başlamıştır. Oda Ge- nel Başkanı konuşmasında özetle şu hususlara yer vermiştir. “Orman Mühendisleri Odasının, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Kanununa göre kurulmuş, tüzel kişiliğe haiz özerk yapıda, Anayasanın 135 inci maddesine göre kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğunu, Anayasanın iki maddesinin ormanların korunması ve orman köylüsüne ayrıldığını, herkesin gözünün ormanlar üzerinde bulunduğunu, bir tarafta çevre, doğa ve kamu yararları, diğer tarafta rant edinme faaliyetlerinin bulunduğunu, menfaat çatışmalarının olduğunu, Odamızın meslektaşlarımızın yetişmesi ve mesleğimizin kurallara uygun olarak yapılması için çok çaba harcadığını, 5531 sayılı Meslek Yetki Yasasının yürürlüğe girdiği 2006 yılından itibaren çok önemli gelişmelerin sağlandığını, bu Yetki yasasını çok iyi bilmek gerektiğini, Odanın; doğru yapılan işlerin yanında, yanlışların da karşısında olduğunu, mesleğin ve meslektaşların haklarının savunulması yönünde Danıştay’da onlarca davalar açıldığını, meslektaşların vicdanı hür, kendine güvenen ve dik duruş gösteren kişiler olması ve haksızlıklara boyun eğmemesi, demokratik haklarını bu şekilde kullanmalarını, bu hususların fakültelerden itibaren kazanılacak hasletler olduğunu, örgütlülüğün bu konulara katkı sağlaması gerektiğini” belirtmiştir. Odamız AR-GE Merkezi Başkanı Eşref GİRGİN; önce TMMOB Orman Mühendisleri Odası Öğrenci Üye Yönergesi ve daha sonra 29/6/2006 tarihli ve 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanunu ana hatlarıyla ve PowerPoint ortamında sunmuştur. Bu konuda öğrenci temsilcilerinin soruları cevaplanmıştır. Daha sonra geçen dönem öğrenci Komisyonu Başkanı Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisi Erdi BAYRAK, 2013 yılında komisyon olarak yaptıkları çalışmaları aktarmıştır. Öğrenci Temsilcileri kişisel görüş ve önerilerini açıklamışlardır. Öğrenci Komisyonu ve öğrenci temsilciliği örgütünden sorumlu Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Devlet TOKSOY; örgütlü çalışmanın öneminden bahsettikten, ilk kez 2013 yılında kurulan öğrenci komisyonu ve öğrenci temsilciliğinin çok iyi çalışmalar yaptığını belirttikten sonra, bu çalışmaların daha iyi olması için yapılması gerekenler üzerinde durmuştur. Emeği geçen arkadaşlara teşekkür etmiş ve yeni görev alacak arkadaşlara da başarılar dilemiştir. Öğrenci komisyonu ve öğrenci temsilcilerinin, 2014-2015 eğitimöğretim yılında yapacakları etkinlik programlarını, Şubat 2015 - Mayıs 2015 tarihleri arasında yapmaları halinde daha verimli olacağını ve Oda Genel Merkezi olarak gerekli katkıların sağlanacağı belirtildikten sonra toplantıya son verilmiştir. 08/12/2014 ODA YÖNETİM KURULU 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 13 ODAMIZDAN MERMER VE TAŞ OCAKLARI FAALİYETLERİNİN ORMAN EKOSİSTEMİNE OLUMSUZ ETKİLERİ VE BU ALANLARIN REHABİLİTASYONUNDA ORMAN MÜHENDİSLİĞİ HİZMETLERİ 18-20 Eylül 2014 tarihleri arasında Süleyman Demirel Üniversitesi ile Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü -VI Bölge Müdürlüğü tarafından ortaklaşa düzenlenen “Ulusal Mermer ve Taş Ocakları Onarım Teknikleri Sempozyumu”na Odamız adına Genel Başkan Ali KÜÇÜKAYDIN katılmıştır. Tamamına ağ sayfalarından ulaşabileceğiniz bildirinin özetini sizlerle sizlerle paylaşıyoruz. ÖZET Devlet ormanlarında maden arama ve işletmecilik faaliyetleri ile mermer ve taş ocakları işletmeciliğinde hep orman idaresinin muvafakati aranırken; 5/6/2004 tarihli 5177 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında toprak, kum, çakıl, taş, mermer vb. unsurların tamamı Maden Kanunun kapsamına alınmış, 3213 sayılı Maden Kanunu 7 inci maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 16 ıncı maddesi değiştirilmiş, korunan orman alanları dahil tüm ormanlardaki madencilik faaliyetlerine ait izinlerin yönlendirilmesindeki inisiyatif Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığına geçmiş, orman idaresi tüm ruhsatlara izin verir hale getirilmiştir. Bu dönemde orman alanlarındaki madencilik faaliyetlerinde, özellikle mermer ve taş ocakları işletmeciliğinde, orman ekosistemi tahribatı çoğalmış ve bu durum kamuoyunun çok büyük tepkilerine neden olmuştur. Anayasa Mahkemesince 15.1.2009 tarihli ve E:2004/70, K:2009/7 sayılı karar ile 3213 sayılı Maden Kanunun 7 inci maddesi birinci fıkrasında yapılan değişikliğin iptal edilmesinden sonra, 10.6.2010 tarihli ve 5595 sayılı Kanun ile 3213 sayılı Kanunun 7 inci ve 6831 sayılı Kanu- 14 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 nun 16ncı maddelerinde yeni düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre yalnızca korunan orman alanlarında orman idaresinin muvafakati aranmış ve diğer orman alanlarında ise inisiyatif yine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında kalmış, madencilik faaliyetleri sonrasında oluşan orman ekosistemi tahribatına rehabilite yapılması zorunluluğu getirilmiştir. Orman ekosistemin rehabilitesi konusunun, 6831 sayılı Kanununun 16 ıncı maddesinde yer almasından sonra, rehabilitenin ağaçlandırma ve silvikültürel teknikler kullanılarak başarıya ulaşabileceği kabul görmüştür. Bu çalışmalar, Orman Mühendisleri Odası üyesi Orman Mühendisi unvanlı meslek mensuplarının, 5531 sayılı Kanunda sayılan mesleki faaliyet konuları kapsamında, mesleki hak ve yetkileri bağlamında yer almaktadır. Bu bildiride, madencilik faaliyetleri nedeniyle orman ekosisteminin bozulmasına, rehabilitesine yönelik yasal süreç irdelenmiş, alınması gereken önlemlere dair öneriler ile yapılması gereken orman mühendisliği hizmetlerine dikkat çekilmiştir. Ali KÜÇÜKAYDIN Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı ORMAN İÇİ VE KENARI YOL AĞLARINDA EKOLOJİK SANAT YAPILARI Sercan GÜLCİ1, Abdullah E. AKAY2, Neşe GÜLCİ1 Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü 2 Bursa Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü 1 ÖZET Ormanlık alanların içerisinden ve yakın çevrelerinden geçen yol ağları orman kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi açısından çok önemli fonksiyonlara sahiptir. Ancak, ekolojik hassasiyetler dikkate alınmadan planlanan yol ağlarının orman ekosistemleri arasında bariyer etkisi oluşturma ve yaşam alanlarını parçalama potansiyeli bulunmaktadır. Ekosistemin önemli unsurlarından olan yaban hayvanları, yaşam alanlarının bu şekilde bozulması, değiştirilmesi ve dönüştürülmesi nedeniyle hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürememektedirler. Yaban hayvanlarının devamlılığını sağlamak için yol ağlarının bariyer etkisini ortadan kaldıracak ekolojik sanat yapıları (ekolojik geçitler) geliştirilmiştir. Bu çalışmada, orman içi ve kenarı yol ağlarının ekolojik etkileri üzerinde durulmuş ve bu olumsuz etkileri önlemek amacıyla geliştirilen ekolojik sanat yapıları tanıtılmıştır. Aynı zamanda ekolojik sanat yapılarının yapısal özellikleri ve sınıflandırması üzerinde durulmuştur. Ülkemizde hidrolojik amaçlı inşa edilen sanat yapıları kısmen yaban hayvanları tarafından geçit olarak kullanılmaktadır. Ancak, hidrolojik amaçlı geliştirilen bu yapılar ekolojik sanat yapılarına olan ihtiyacı karşılamamaktadır. Bu çalışmanın ekolojik amaçlı inşa edilecek yeni sanat yapılarının yaban hayvanları tarafından ekolojik geçit olarak kullanabileceği noktasında yeni bir bakış açısı sunacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Yol ağları, ekolojik geçit, ekolojik sanat yapıları GİRİŞ Türkiye gelişen teknolojiye paralel olarak hızlı bir sanayileşme süreci içerisinde bulunmaktadır. Bu süreç döngüsü içinde sanayileşmenin en önemli gereklerinden biri olan ulaşım ağları (kara, hava ve deniz yolu) hızla gelişmektedir. Özellikle kara taşımacılığıyla ulaşım, ülkemizde sadece sınai, sosyal ve savunma boyutu ile değil aynı zamanda doğal kaynakların etkin bir şekilde hizmete açılması açısından da önemli bir araç olarak ortaya çıkmaktadır (Gülci, 2014). Son on yılda kara ulaşım ağlarında görülen hızlı yapılaşmaya paralel olarak, doğal kaynakların başında gelen ormanlarımızın içerisinden ve kenarından geçen yol ağlarında önemli ölçüde bir artış meydana gelmiştir. Yol ağları, ormanlık alanların içerisinden ve yakın çevrelerinden geçtikleri alanlarda bariyer etkisi göstererek flora ve faunayı kesin bir sınırla ayırmakta, yaşam alanlarını parçalamakta, değiştirmekte ve dönüştürmektedir (Çepel, 2002). Özellikle yaban hayvanlarının yaşam alanları arasında geçişleri sağlayan geçit koridorları üzerinde inşa edilen yollar, türlerin devamlılığı için gerekli olan yaşamsal ihtiyaçlarını ve sosyal davranışlarını (beslenme, barınma, üreme, göç, vb.) olumsuz yönde etkilemektedir (Gülci, 2014). Bütün bu etkiler göz önüne alındığında orman içi ve kenarı yolların planlanmasında, ekonomik faktörlerin yanı sıra ekolojik ve estetik faktörlerin de dikkate alınması gerekmektedir (Erdaş, 1997; Akay ve ark., 2007; Eker ve ark., 2010). Yolların yaban hayvanları üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri, zaman içerisinde tür çeşitliliğini sınırlamakta, türlerin neslini tehlikeye atmakta ve uzun vadede bazı türlerin ortamdan yok olmasına neden olabilmektedir (Shanly ve Pyare, 2011; Van der Ree ve ark., 2011). Yaban hayvanları doğal yaşam alanlarını insanlarla ortak kullanmakta ve bu etkileşim sırasında yolların gösterdiği bariyer etkisini aşmak isteyen yaban hayvanları ölümlü, yaralamalı veya maddi 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 15 UZMAN S AH AS I hasarlı kazalara neden olmaktadır (Gülci, 2014). 1980 - 1990’lı yıllarda karaca ve geyik nedeniyle Almanya’da yaklaşık 25 ölümlü ve 2500 yaralamalı kaza, Norveç’te 4600 kaza, Amerika’da 538000 kaza kayıt altına alınmış ve bu kazaların maliyeti ise yaklaşık her kaza yapan araç başına 1200 ABD Doları olarak hesaplanmıştır (Putman, 1997). Yaban hayvanlarının yaşam alanları arasında geçişlerine imkan sağlamak ve trafik kazaları riskini azaltmak amacıyla yol ekolojisi yaklaşımı kapsamında ekolojik sanat yapıları gündeme gelmiştir. Kuzey Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde ekolojik sanat yapıları etkin bir şekilde kullanılırken, ülkemizde henüz ekolojik amaçlı inşa edilen sanat yapıları bulunmamaktadır. Kuzey Amerika ve Avrupa’da yol güvenliğini en fazla tehdit eden türlerin başında büyük memeli yaban hayvanlarından olan geyik türleri, özellikle kızıl geyik (Cervus elaphus) ve karaca (Capreolus capreolus) ile yaban domuzu (Sus scrofa) ve tilki (Vulpes vulpes) gelmektedir. Avrupa’da yaban domuzu başta olmak üzere kızıl geyik, karaca ve tilki türleri yollarda sosyal, ekonomik ve ekolojik kayıplara neden olmaktadır. Bu türlerin kaza istatistikleri, türün ava konu olmasına ve popülasyon yoğunluklarına paralel olarak değişkenlik göstermektedir (Gülci, 2014). Yollardaki sürüş güvenliğini tehdit eden yaban hayvanları üzerine araştırmalar son yıllarda artış göstermekte ve ekolojik sanat yapılarının değerlendirilmesiyle bu soruna çözüm yolları aranmaktadır (Gülci ve Akay, 2014). Yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamlarına yapılan her türlü yapılaşmanın ekolojik etkisinin olduğu düşünüldüğünde, ülkemizde de yol ağlarını planlama aşamasında bu etkiler göz ardı 16 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 edilmemelidir. Mevcut uygulamalarda, arazi şartları, jeolojik ve hidrolojik çevresel faktörler yol ağlarının planlanmasında ana etkenler arasında yer almaktadır (Erdaş, 1997). Yolların yaban hayvanlarının doğal yaşam alanları üzerindeki müdahalesinin en aza indirilmesi için hali hazırda yapılan planlamalardan farklı olarak ekosistem tabanlı çok amaçlı yönetimlerin benimsenmesi ve çevreye duyarlı orman yol ağı planlarının geliştirilmesi gerekmektedir (Gülci, 2014). Yol Ağları ve Yaban Hayvanları Etkileşimi Araç trafiği olmayan yol güzergahlarında yaban hayvanı kazaları gözlenmese de, olumsuz ekolojik etkiler yol yapım aşamasında ortaya çıkmaktadır. Araç trafiğine açık yollarda ise kuş, sürüngen ve memeli türlere ait birçok yaban hayvanı olumsuz yönde etkilenmektedir. Yaban hayvanı kazaları daha çok sürüş hızı ile alakalı olup, 72,4 km/saat ve 88,5 km/saat arası hızlarda gerçekleşen kaza vakaları dikkatleri çekecek şekilde kendisini göstermektedir (Forman, 2004). Araç trafiğine açık yollarda yaban hayvanlarının davranışları genel olarak üç grupta toplanmaktadır. Bunlar; yol yüzeyinden korkan türler, araç trafiğinden (gürültü, ışık) rahatsız olan türler ve yoldan geçiş yaptığı esnada üzerine gelen araç karşısında hareketsiz kalan türler olarak sıralanmaktadır (Jaeger ve ark., 2005). Türlerin yollarla olan ilişkilerini ortaya koymak için türe özel ekolojik araştırmalar her geçen gün artmaktadır (Coffin, 2007). Araç trafiği, yol kenarı ve yakın çevresinde neden olduğu olumsuz etkilerle türleri yaşam alanlarından uzaklaştırmaktayken, bazı türler için yollar beslenme alanları olabilmektedir. Bu nedenle, araç trafiğine açık yollardan olumsuz yönde etkilenen yaban hayvanları davranışları yanı sıra, olumlu yönde etkilenen (fayda sağlayan) yaban hayvanları davranışları da görülmektedir. Olumsuz yönde etkilenen türler dört grupta değerlendirilmektedir (Fahrig ve ark., 2009): 1-Yolu merak edip ilgi duyan ve araçtan kaçamayan türler, 2- Gezinme mesafesi fazla olup, üreme kabiliyeti az olan büyük yabani hayvan türleri, 3-Araç trafiğinin yaşam alanına verdiği rahatsızlıklardan dolayı yollara yaklaşmayan küçük yaban hayvanı türleri, 4-Araç trafiğinden rahatsız olmayan, üzerlerine gelen araçtan kaçamayan küçük yaban hayvanı türleri. Araç trafiğine açık yollardan fayda sağlayan türler ise iki grupta değerlendirilmektedir (Fahrig ve ark., 2009): 1-Yol üzerinde bulunan besin maddeleri sayesinde yollara giden ve üzerlerine gelen araçlardan kaçabilen türler, 2- Araç trafiğinden korkmayan, yollardan kaçabilen ve yırtıcısının popülasyonu azalan türler Yolların Olumsuz Etkilerini Azaltıcı Çalışmalar Toplumsal hayatımıza önemli hizmetler sunan yolların yaşam alanları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltıcı çalışmalar, karar vericilerin yanı sıra toplumun katılımı sağlanarak alınması gereken bazı kararları içermektedir. Yolların ekolojik etkilerini azaltmada özellikle toplumun algısının etkili bilgilendirmeler yapılarak geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır (Van der Ree ve ark., 2011) (Şekil 1). Uygulamaya dönük yaklaşım- ların başında ekosistem tabanlı çok amaçlı sürdürülebilir yönetimin benimsenmesi ve yol yapım çalışmalarının en aza indirilmesi gelmektedir (Gülci, 2014). Şekil 1. Yolların ekolojik etkisini azaltmada algısal gelişim Yolların günlük hayatımıza olan faydalı işlevsel durumları göz önünde bulundurulursa yol ağlarının azaltılamayacağı kolayca anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yaban hayvanlarının hayatlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri ve habitatlar arasındaki biyolojik akışın sağlanması için yollarda bazı koruyucu alternatif önlemler alarak yolların bariyer etkisi ve diğer ekolojik yönden oluşabilecek potansiyel olumsuz etkileri de azaltılabilmektedir (Akay ve ark, 2012). Bu koruyucu önlemler (Gülci ve Akay, 2014); • En düşük yol yoğunluğu ve en az yol genişliğini sağlayabilmek ve bu yolları hayvanın yayılış alanı üzerine uygun biçimde yerleştirmek, • Yaban hayvanlarının kullandığı geçit ve koridorlara zarar vermemek ve yol inşa edildikten sonra da özellikle tepeleri ve sırtları birbirine bağlayan geçitleri korumak, • Yaban hayvanlarının doğal yaşam alanlarına en az zarar verecek ve hayvanları tedirgin etmeyecek geçitleri belirlemek, • Trafiğin işlek olduğu ve hızlı seyrettiği yerlerde yaban hayvanlarını emniyetli geçiş noktalarına yönlendirecek çit ve tel örgüler çekmek, • Araç sürücülerini uyaracak ikaz levhaları kullanmak, • Yaban hayvanlarını uzak tutmak için kimyasal ve uyarıcı ses sistemleri kullanmak, • Arazi ve imkanlar elveriyorsa yaban hayvanlarının kritik geçiş noktalarında yolu viyadük üzerinden geçirmek ve yaban hayvanlarını çitler vasıtasıyla buranın altından geçmeye yönlendirmek, • Yol üzerinde basit ekolojik köprüler ve alt geçitler oluşturmak amacıyla sanat yapılarının inşa edilmesi olarak değerlendirilmektedir. Yukarıda bahsedilen çalışmalardan bir veya birden fazlasını uygulamak diğer bir alternatif yöntem olarak değerlendirilmektedir. Uygulamalardan önce planlamacıların çeşitli alternatifleri çok yönlü değerlendirerek ortaya koyması gerekmektedir (Putman, 1997). Yolların olumsuz etkilerini azaltıcı en uygun alternatif seçeneği için yaban hayvanı davranışlarını ve yaşam alanı ihtiyaçlarını iyi analiz etmek, bir veya daha fazla türü göz önünde tuta- rak ortamda bulunan tüm türleri kapsayacak şekilde planlamaları gerçekleştirmek oldukça önemlidir (Gülci, 2014). Ekolojik Sanat Yapıları Ülkemizde orman içi ve kenarında bulunan yollarda sanat yapıları her türlü kara taşımacılığının sürekli ve düzenli olarak gerçekleştirilmesi, yol boyunca toprak kaymasını önlemek amacıyla istinat duvarı, sel ve akarsuların aşılması için her tipte büz, menfez, kasis ve köprü gibi tesisler kullanılmaktadır (Erdaş, 1997). Yollara inşa edilen sanat yapıları hidrolojik ve jeolojik fonksiyona sahip olarak tasarlanmaktadır. Bu nedenle bazı alt ve üst sanat yapılarının yaban hayvanları tarafından kullanılmasına rağmen ekolojik fonksiyonları bakımından ele alınmamaktadır (Gülci, 2014). Son yıllarda yol ekolojisi kavramı içerisinde değerlendirilen ekolojik sanat yapıları ve yaban hayvanı üst geçitlerinin belirlenmesi üzerine araştırmalar ve uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Bu araştırmalarda yaban hayvanları tarafından kullanılan başarılı birçok ekolojik geçit uygulaması bulunmakta ve Şekil 2. Mersin-Gülek geçidi ekosistem köprüsü (URL-1) 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 17 UZMAN S AH AS I bu konu hakkında araştırmalar günden güne artmaktadır (Gülci ve Akay, 2014). Mersin sınırlarında bulunan Gülek Geçidinde otoyol üzerine toprak kaymasını önlemek amaçlı planlanmış olan sanat yapısının, zamanla kendiliğinden toprak ve doğal bitki örtüsüyle kaplanması sonucu üzerinden yaban hayvanlarının geçiş yaptığı tespit edilmiştir. Bu nedenle ekosistem köprüsü olarak da nitelendirilen bu yapı örnek bir yaban hayvanı üst geçidi sınıfında sanat yapısıdır (Şekil 2). Bu tesadüfi olay neticesinde köprünün ekolojik geçit fonksiyonuna sahip ekolojik sanat yapısına dönüştüğü anlaşılmaktadır. Ekolojik sanat yapıları sadece kara yollarında uygulanan tesis türleri olmayıp, demiryolları güzergahları ve akarsular üzerinden geçişleri sağlamak amacıyla da kullanılabilmektedir. Yaban hayvanları karşılaştıkları yol engelini aşmak için ihtiyacı olan kaynağa optimum ulaşımı gerçekleştirebileceği bağlantı noktalarını tercih etmektedirler. Orman içi ve kenarından geçen yolların oluşturduğu kenar/bariyer etkisini azaltmak için türlere ait yaşam alanlarını birbirlerine bağlayan geçit güzergahlarına uygulanacak yol çalışmalarında çeşitli ekolojik sanat yapısı tipleri kullanılmaktadır (Brudin, 2004). Genel olarak, amfibiler için boyutları 30-100 cm çapında olan sanat yapıları, üreme için kullanılan yolların izole ettiği sulak alanları birbirine bağlamak için kullanılmaktadır (Gülci ve Akay, 2014). Orta boy memeliler (tilki, tavşan) için ise ekolojik sanat yapıları 40120 cm çapında talus tipi yapılar olup, akıntı hızı az veya durgun sulara ulaşımı sağlamak için kullanılmaktadır. Menfez tipi alt geçitler, büyük memeliler (ayı, kurt, geyik, yaban domuzu) için yak- 18 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 laşık 3,5 m genişliğinde ve en az 2,5 m yüksekliğinde yapılmalıdır. Bu tip sanat yapılarının Amerika, Kanada ve Fransa gibi ülkelerde birçok örnekleri bulunmaktadır (Gülci, 2014). Geyik gibi görüş mesafesinin açık olması gereken türlerin boyutlarına göre değerlendirilmesi yapılarak vücut büyüklüklerine göre karar verilir ve en az 2,5 m veya üzeri boyutlarda alt geçitler belirlenmektedir. Yaban hayvanı üst geçitleri ise genelde büyük memeliler (geyik, ceylan, yaban keçisi) için inşa edilen ve uzunlukları 200 m’ye kadar olabilen ekolojik sanat yapılarıdır. Üst geçitler için yol üstü tabla genişliği 30-50 m, tablaya giriş-çıkış rampalarının aralık mesafeleri 5080 m uzunluğunda tavsiye edilmektedir (Akay ve ark, 2012). Ekolojik Sanat Yapılarının Sınıflandırılması Sanat yapılarının sınıflandırılması söz konusu araştırma ve uygulama alanında bulunan yaban hayvanı türlerinin boyutlarına ve özel isteklerine (görüş açısı, görüş mesafesi, vb.) bağlı olarak gerçekleştirilmektedir (Kintsch ve Cramer, 2011). a) Küçük boy alt geçitler Küçük boy alt geçitler 1,5 m ve daha az açıklığa sahip metal, beton, PVC ve ahşap malzemelerden üretilen menfez tipi sanat yapıları olup, küçük memeliler (tilki, porsuk), amfibiler, sürüngenler ve bazı orta boy memeliler tarafından kullanılmaktadır (Şekil 3, Şekil 4). b) Orta boy alt geçitler Orta boy alt geçitlerin ayırt edilmesinde kullanılan tanımlamalarda yükseklik ölçütü dikkate alınarak değerlendirme yapılmaktadır. Bu tür sanat yapılarının açıklıkları 1,5 m ile 2,4 m arasında olup, en fazla 2,4 m yüksekliğe sahiptir. Çakal ve vaşak gibi orta büyüklükteki yaban hayvanları, küçük boylu ve gezinimi az olan türler, gezinme mesafesi kısmen az olan hayvan türleri (yılan, kap- Şekil 3. 60 cm çapında küçük boy alt geçit Şekil 4. Küçük boy geçit (a) ve hayvanları geçide yönlendiren çitler (b) (Gülci, 2014) lumbağa, su samuru) ve bazı yer kuşları tarafından tercih edilmektedir (Şekil 5). Şekil 7. Köprü yolların yaban hayvanı altgeçitleri olarak değerlendirilmesi (URL-3) Şekil 5. Orta boy alt geçitlere örnek gösterim c) Büyük boy alt geçitler Büyük boy alt geçitler genel olarak geyik türlerinin geçişi için uygun olup gezinme mesafeleri uzun veya kısa olan her tür yaban hayvanının geçiş için kullandığı etkili sanat yapılarıdır. Köprü yollara ait standartları sağlamayan büyük boy alt geçitler için en uygun ölçüt aralığı 2,4-3,1 m yüksekliğinde, 3,1-6,1 m genişliğindeki yapılardır (Şekil 6). Şekil 6. Büyük boy alt geçit örnekleri (URL-2) d) Köprü yollar (Viyadükler) Viyadükler (köprüyollar) yerden oldukça yüksek (yerden en az 4,6 m yükseklikte tasarlanan) inşa edilen yolları birbirine bağlayan otomobil, kamyon, tren gibi taşıtları üzerinden geçiren yapılar olup, yaban hayvanlarının ve ekosistemin bulunduğu alanların üzerinden geçerek iki ayrı noktayı birbirlerine bağlayan sanat yapılarıdır (Şekil 7). Şekil 8. Yurtdışında uygulanan bir ekolojik geçit e) Yaban hayvanı üst geçitleri Yaban hayvanı üst geçitleri, yaban hayatı köprüsü, yeşil köprü, yaban hayatı üst geçidi, ekoloji köprüsü ya da ekosistem köprüsü olarak da bilinen hemen her tipteki yaban hayvanı türü tarafından kullanılan yapılar olup, tren yolu ve kara yolu gibi yaşam alanları üzerinde bariyer etkisi yaratan doğrusal güzergahlar üzerine uygulanan, üzerleri yaban hayvanlarının ihtiyacına göre genellikle uygun doğal vejetasyon örtüsüyle kaplanmış sanat yapılarıdır. Bu yapılar aynı zamanda peyzaj çalışmalarında kullanılan, çok amaçlı inşa edilen sanat yapılarıdır (Şekil 8) f) Özel yapım menfezler Bu sınıfta değerlendirilen menfez tipleri genel olarak küçük karasal memeli türler, sürüngenler, bazı yer kuşları için olup türlerin ihtiyaç duyduğu su, nem, sıcaklık, ışık, kuru zemin gibi faktörlerin ayarlanabileceği sanat yapılarıdır. Özellikle koruma statüsü bulunan türler için tasarlanmaktadır (Şekil 9). Şekil 9. Nesli tehlike altında bulunan sürüngenler için kullanılan özel yapım geçit tipi (FHWA, 2014) g) Bağlantı köprüleri Asma köprüler ağaçların üzerinde gezinebilen ve mecbur kalmadıkça zeminde bulunmayan sürüngenler, memeli türler ve kuşlar için tasarlanmaktadır. Bu yapılar, küçük ölçekli asma köprüler olup, halat benzeri veya demir direk malzemelerden kolayca uygulanan köprülerdir. Yolun kena- 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 19 UZMAN S AH AS I Şekil 10. Demir direklerden yapılan asma köprü örneği rında bulunan ağaçların tepeleri arasında bağlantı sağlayacak şekilde tasarlanırlar (Şekil 10). Sonuçlar ve Öneriler Bu çalışmada, yol ağlarının ekolojik etkilerinden, yolların yaban hayvanları üzerine etkilerinden, yolların yaban hayvanları yaşam alanları üzerindeki olumsuz etkilerini azaltıcı çalışmalardan bahsedilmiştir. Bu kapsamda ekolojik sanat yapıları kavramı tanıtılmıştır. Aynı zamanda yollarda inşa edilen ekolojik sanat yapıları sınıflandırılarak yaban hayvanları tarafından kullanılabilirliği değerlendirilmiştir. Son olarak yol güvenliğini tehdit eden memeli yaban hayvanları tanıtılmıştır. Ülkemizde yollarda meydana gelen yaban hayvanı kazalarındaki artışlar düşündüğünde bu konunun önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma ile gelecekte planlanan yollara inşa edilecek sanat yapılarının yaşam arasındaki bağlantıların devamlılığı için ekolojik geçitler, ekosistem bağlantıları veya köprüleri sürdürülebilir doğal kaynakların yönetiminde önemli rol alacağı düşünülmektedir. 20 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 KAYNAKLAR Akay, A. E., Pak, M., Yenilmez, N., Demirbag, H. 2007. Aesthetic Evaluations of Forest Road Templates. International Journal of Natural and Engineering Sciences, 1 (3): 65-68. Akay, A. E., Gülci, S., Yenilmez, N. 2012. Yol Ağlarının Orman İçi ve Kenarında Yaşayan Büyük Memeli Hayvanlar Üzerindeki Ekolojik Etkilerinin Değerlendirilmesi. Ekoloji 2012 Sempozyumu, 03-05 Mayıs 2012, Kilis. Brudin, C. O. 2004. Wildlife use of existing culverts and bridges in North Central Pennsylvania. IN: Proceedings of the 2003 International Conference on Ecology and Transportation, Eds. Irwin CL, Garrett P, McDermott KP. Center for Transportation and the Environment, North Carolina State University, Raleigh, NC: 344-352. Coffin, A. W. 2007. From Road Kill to Road Ecology: A Review of the Ecological Effects of Roads. Journal of Transport Geography, 15, 396-406. Çepel, N. 2002. Ekolojik Sorunlar ve Çözümleri. TÜBİTAK Bilim Kitapları, 180, 3. Basım, 2003. Ankara, s. 183. Eker, M., Acar, H. H. ve Çoban, H.O. 2010. Orman Yollarının Potansiyel Ekolojik Etkileri. Süleyman Demirel Üniversitesi, Orman Fakültesi Dergisi, Seri A, Sayı: 1, 109-125. Erdaş, O., 1997. Orman Yolları Cilt:I., Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Yayınları, Trabzon. No:187/25, s. 391. Fahrig, L. and Rytwinski, T. 2009. Effects of Roads on Animal Abundance: an Empirical Review and Synthesis. Ecology and Society 14 (1): 21. Forman, R. T. T. 2004. Road Ecology’s Promise: What’s Around the Bend?. Environment: Science and Policy for Sustainable Development, 46 (4): 8-21. Forman, R. T. T. 2006. Good and Bad Places for Roads: Effects of Varying Road andNatural Pattern on Habitat Loss, Degradation, and Fragmentation. IN: Proceedings of the 2005 International Conference on Ecology and Transportation,( Eds. Irwin C. L., Garrett P, McDermott, K. P.) Center for Transportation and the Environment, North Carolina State University, Raleigh, NC. s. 164-174. Gülci, S. 2014. Orman İçi ve Kenarı Yol Ağlarında Ekolojik Sanat Yapıları Üzerine Araştırmalar. Doktora Tezi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Orman Fakültesi, Kahramanmaraş. 204 s. Gülci, S. ve Akay, A. E. 2014. Orman İçi ve Kenarı Yollardaki Sanat Yapılarının Ekolojik Fonksiyonlar Açısından Değerlendirilmesi. II. Ulusal Akdeniz Çevre ve Orman Sempozyumu, 22-24 Ekim 2014, Isparta. Jaeger, J. A. G., Bowman, J., Brennan, J. Fahrig, L., Bert, D., Bouchard, J., Charbonneau, N., Frank, K., Gruber, B., and Tluk von Toschanowitz, K. 2005. Predicting When Animal Populations are at Risk from Roads: an Interactive Model of Road Avoidance Behavior. Ecological Modelling, 185 (2-4): 329-348. Kintsch, J. and Cramer, P. C., 2011. Permeability of Existing Structures for Terrestrial Wildlife: A Passage Assessment System. Report to the Washington State Department of Transportation Research Report No. WA-RD 777.1. Washington State Deparment of Transpotation, Olympia, WA. 84s. Seiler, A. 2001. Ecological Effects of Roads. Department of Conservation Biology, SLU, Uppsalla, Sweden. Introductory Research Essay, 9: 1-40. Shanley, C. S. and Pyare, S. 2011 Evaluating the Road-effect Zone on Wildlife Distribution in a Rural Landscape. Ecosphere, 2(2):art16, 1-16. Doi:10.1890/ES1000093.1. Van der Ree, R., J., Jaeger, A. G., Van Der Grift, E. A. and Clevenger, A. P. 2011. Effects of Roads and Traffic on Wildlife Populations and Landscape Function: Road Ecology is Moving Towards Larger Scales. ISSN 1708-3087. Ecology and Society 16 (1): 48. Putman, R. J. 1997. Deer and Road Traffic Accidents: Options for Management. Journal of Environmental Management, 51 (1): 43-57. URL-1: http:www.facebook.commediasetse t=a.344523605580843.85705.2661559 267509 45 &type=3. URL (erişim tarihi: 09.03.2012). URL-2. 2014. http://mtstandard.com/ (erişim 04.10.2014) URL-3. 2014. http://arc-solutions.org/(erişim 04.10.2014) İHRAÇ ÜRÜNÜ OLARAK ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİNDEN ÇELENK ÜRETİMİ VE YÖRE EKONOMİSİNE KATKILARI (Burdur-Bucak İlçesi Örneği) Dr. Mehmet KORKMAZ Dr. Hasan ALKAN SDÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Ekonomisi Anabilim Dalı, Isparta ÖZET Son yıllarda, odun dışı bitkisel ürünlerin, gıda, tıp, eczacılık, kimya, boya ve kozmetik gibi endüstriyel alanlarda kullanımının yanı sıra süs çelenkleri gibi farklı kullanımları da yaygınlaşmaya başlamıştır. Toplumlar ekonomik ve sosyokültürel anlamda ilerledikçe, üretim ve tüketimde çeşitlilik artmakta, süs bitkilerine, çelenk ve çiçeklere olan talepler de artış göstermektedir. Türkiye’de odun dışı bitkisel ürünler kullanılarak yapılan süs çelenkleri daha çok yılbaşı dönemlerinde yurtdışına ihraç edilen ürünlerdir. Bu çalışmada; Burdur İli Bucak ilçesinin köylerinde odun dışı bitkisel orman ürünleri kullanılarak yapılan ve tamamına yakınının ihraç edildiği süs çelenklerinin üretimi, pazarlama durumu ve yöre ekonomisine katkıları değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Süs çelenkleri, Odun dışı bitkisel ürünler, Üretim, Pazarlama 1. GİRİŞ Odun dışı orman ürünü olarak nitelendirilen ürünlerin başında odun dışı bitkisel ürünler (ODBÜ) gelmektedir. ODBÜ; tıbbi ve aromatik ürünler ile süsleme amaçlı kullanılan ürünler olarak ikiye ayrılmaktadır. Son yıllarda, farklı bitkilerden elde edilen hem nihai tüketim hem de çeşitli endüstriyel alanlarda (gıda, tıp, eczacılık, kimya, boya ve kozmetik vb.) değerlendirilebilen yaprak, çiçek, meyve, kozalak, reçine ve terebentin gibi ürünlere olan talep artmaktadır. Dünyada odun dışı orman ürünlerinin çiçekçilik ve dekorasyon veya dekoratif ve estetik ürünler açısından kullanım alanı- nın taşıdığı büyük iktisadi kapasite, bu alanda yapılan çalışmaların artmasına neden olmuştur. Türkiye’de ise bu konuda yapılan çalışmaların yeterli düzeyde olmadığı görülmektedir (Ok vb., 2012). Tamamı yurtdışına ihraç edilen süs çelenkleri (suitfruit kranz, wreath), Batı Akdeniz Bölgesinde; Antalya-Altınova ve Burdur-Bucak yörelerinde üretilmektedir. Üretim Eylül ayı başından Aralık ayı sonuna kadar devam etmektedir. Antalya İhracatçı Birlikleri tarafından hazırlanan “Türkiye Süs Bitkileri Sektör Raporu (2010)”na göre; • Türkiye’nin süs bitkileri ihracatı yıllık 50 milyon dolara ulaşmış durumdadır. • Türkiye’nin toplam süs bitkileri ihracatının, % 12’sini çelenk ve yosunlar (8 milyon US $) oluşturmaktadır. • Son yıllarda yosunlar ve ağaç dalları grubunda yer alan çelenklerin ihracatında artış görülmektedir. Noel dönemlerine yönelik olarak hazırlanan çelenkler yeni bir tür olarak üretilmeye ve ihraç edilmeye başlanmıştır. Çelenk ihracatında önemli dış pazarlar Hollanda ve Almanya’dır. Bu çalışmada; Burdur /Bucak ilçesinde yer alan Kocaaliler Kasabası, Demirli, Karaseki, Kargı, Çobanpınar ve Kızılseki köylerinde (Şekil 1) üretimi yapılmakta olan süs çelenklerinin üretimpazarlama süreci ve bu sürecin 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 21 UZMAN S AH AS I Şekil 1. Çalışma Alanı yöre ekonomisine katkıları orman köylüleri ve girişimcilerden mülakatlarla elde edilen bilgiler yardımıyla ele alınmıştır. 2. ÇELENK ÜRETİMİ VE PAZARLAMA SÜRECİ Materyal Toplama Çelenk yapımında, yoğun olarak Mersin (Myrtus communis L.), Toros Göknarı (Abies cilicica (Ant. Kotschy) Carr.), Sandal (Arbutus andrachne L.), Kuşburnu (Rosa canina L.), çeşitli kozalaklar (Andız kozalağı (Juniperus drupacea L.) vb.), Silcan (Smilax aspera L.), Ateşdikeni (Pyracantha coccinea Roemer), Kızılcık (Cornus mas L.), alıç türleri (Crataegus spp.), Okaliptus (Eucalyptus camaldulensis Dehnh.) kullanılmaktadır. Bunun yanında tarım arazilerinde süs biberi ve patlıcanları da yetiştirilerek süslemede kullanılmaktadır. Çelenk yapımında kullanılan ürünlerin büyük bir bölümü Karaseki, Kızılseki, Demirli, Kargı, Çobanpınar orman köylüleri tarafın- dan bölge orman kaynaklarından toplanmakta ve kilogram olarak çelenk üreticilerine satılmaktadır. Toplama işleminde yaklaşık 100 kişi çalışmaktadır. Bunun yanında yörede bulunmayan bazı materyaller bölge dışından getirilmektedir. Örneğin andız kozalağı Akşehir yöresinden temin edilmektedir. Materyal temini bakımından sorun yaşanmamaktadır. Üretim süresince kullanılacak materyaller depolarda nemli ortamlarda bekletilmektedir (Şekil 2). Halka Yapımı ve Süsleme Halkalar çelik tel kullanılarak küçük atölyelerde hazırlanmaktadır (Şekil 3). Hazırlanan halkalar öncelikle mersin yaprakları ile kaplanmakta daha sonra en az 3 farklı meyveli bitki türü ile süsleme yapılmaktadır (Şekil 4-5). Şekil 3. Halkalar Şekil 2. Mersin dallarının depoda bekletilmesi 22 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 Şekil 4. Çelenklerin yapımı Şekil 5. Tamamlanmış süs çelengi Ambalaj ve Depolama Hazırlanan çelenkler önce ahşap kasalara daha sonra da karton kutulara konularak ambalajlama işlemi tamamlanmaktadır. Çelenklerin konulduğu kasaların üzerine Uluslararası Bitki Koruma Anlaşması1 (IPPC - International Plant Protection Convention )’na göre ısıl işlem gördüğüne ilişkin damgalar basılmaktadır. Bu damga olmaksızın ihracat yapmak mümkün değildir. Bunun dışın- 1 Bitki sağlığını korumaya ve bitki hastalıklarının yayılmasını önlemeye yönelik uluslararası bir birliktelik anlaşmasıdır. da uluslararası ticaret için gerekli olan belgelere ek herhangi bir belge-sertifika gerekmemektedir. Çelenklerin imalatı tamamlandıktan sonra yükleme aşamasına kadar soğuk hava depolarında bekletilmektedir. Pazarlama Çelenklerin yöreden, başta Hollanda olmak üzere Almanya ve İngiltere’de bulunan çiçekçilik toptan satış pazarlarına (hallere) soğuk zincir uygulaması ile ihracatı gerçekleştirilmektedir. Süs çelenklerin fiyatı 2-4 € civarındadır (Ay, 2011). Süs Çelenklerinin Geleceği Gerek yörede girişimciler ile yapılan mülakatlar, gerekse Antalya İhracatçı Birlikleri’nin kayıtları ve raporlarına göre süs çelenklerine olan talep yıllar itibariyle artmaktadır. Bunun en önemli nedenleri; • Bu ürünlerin sadece Türkiyeden ihraç ediliyor olması, • Son yıllarda Çin’den ihracatına başlanan yapay çelenklerin piyasalarda pek rağbet görmemesi, • Uluslararası fuarlarda tanıtımlara önem verilmesi olarak belirtilmektedir. 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 23 UZMAN S AH AS I Şekil 6. Ambalaj ve depolama İmalat aşamasında işlendiri3. YÖRE EKONOMİSİNE lenler: KATKILAR Kocaaliler Beldesi ve çevre orman köylerinin öncelikli geçim kaynakları; • Sebze fidesi üretimi, • Ormancılık, • Mermer ocakları ve • Çelenk üretimi olarak sıralanmaktadır. Yörede arazilerin yetersiz oluşu ve sulama olanaklarının bulunmaması nedeniyle tarımsal üretim düşüktür. Önceleri halı kilim dokumacılığının yaygın olduğu yörede bu üretim biçimi terk edilmiş durumdadır. Çelenk üretiminin yöresel ekonomiye katkıları; materyal temini ve imalat aşamasında işlendirilenler ve tüccar-ihracatçılar olarak ayrılarak aşağıda incelenmiştir. Materyal temininde çalışanlar Çevre orman kaynaklarından topladıkları ürünleri TL/kg olarak satan kişilerden oluşmaktadır. Yaklaşık olarak materyal temininde 100 kişi çalışmakta ve günlük kazançları 50-60 TL arasında değişmektedir. Yörede yevmiye usulü olarak çalışmalarda tutarın ortalama 40 TL/gün olduğu düşünüldüğünde elde edilen kazancın en azından yevmiyeden yüksek olduğu görülmektedir. 24 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 Halkaların bitkilendirilmesi aşamasında çalışan kadınlar bu grubu oluşturmaktadır. Üretim tipi olarak iki tip üretim söz konusu olduğu için kadınların bir kısmı atölyelerde, bir kısmı da evlerinde bu bitkilendirme aşamasını gerçekleştirmektedir. Sezonda (EylülAralık) yaklaşık 200-300 kadının çalıştığı, günde 30-50 çelenk/kişi üretildiği ve üretilen çelek başına 2014 yılı itibariyle 1,50 TL ücret alındığına göre bir kişinin dönemsel geliri yaklaşık 5000-9000 TL arasında değişmektedir. Tüccar-İhracatçılar Yörede girişimci olarak yer alan tüccarlar aynı zamanda ihracatı da gerçekleştirmektedir. Bu tüccarihracatçılar yöre insanlarından oluşmakta ve tüm süreci kendileri yönetmektedir. Yörede yılda yaklaşık bir milyon adet çelenk üretilmekte ve ihraç edilmektedir. 4. SONUÇ Yörede süs çelengi üretimi ana geçim kaynaklarını destekler (Geçim kaynakları arasında % 1520) niteliktedir. Çelenk üretiminin Eylül-Aralık aylarında yapılması ve iş yoğunluğunun az olduğu bir dönemde gerçekleşmesi önemli bir avantajdır. Çelenk üretiminde özellikle kadınların yoğun olarak çalışıyor olması kadın istihdamının gelişmesi ve kadının işgücüne katılım oranını arttırması bakımından önemlidir. Çelenk üretimi ve pazarlamasının tamamının yöre girişimcileri tarafından yönetilmesi de önem arz etmektedir. Uluslararası düzeyde gerçekleştirilen fuar vb. tanıtım etkinlikleri talebi olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle tanıtım faaliyetlerine katılım desteklenmelidir. Bunun yanında, çelenk üretiminde kullanılan bitkisel materyaller için “yasaklı (CITES’e göre) olmadıktan sonra her türlü bitkisel materyalin kullanılabileceği” görüşü hakimdir. Ürünlerin doğadan toplanması sırasında toplama biçimi konusunda yeterli bilgi ve tecrübenin olmadığı görülmektedir. Orman kaynaklarında bulunan odun dışı ürünlere yönelik envanter ve üretim planı yapılmadığı için toplama düzensiz bir biçimde gerçekleştirilmektedir. Her girişimci kendi öngörülerine göre üretimi ve pazarlama sürecini yönetmekte, bu konuda bir örgütlenme biçiminin oluşmadığı görülmektedir. Bu hali ile işin profesyonelce yapıldığı söylenemez. Üretim konusunda bir sistem bulunmadığından üretimler, hem küçük atölyelerde hem de evlerde düzensiz bir şekilde yapılmaktadır. Atölye sisteminin geliştirilmesi ile verimliliğinin arttırılması mümkündür. Yörede ürün çeşitlendirmesi ile ilgili olarak geçmişteki girişimler (yosun ihracatı) başarısız olmuştur. Bu başarısızlığın nedenleri üretim ve taşıma maliyetlerinin yüksek oluşu olarak belirtilmektedir. KAYNAKLAR AİB, 2010. Türkiye Süs Bitkileri Sektör Raporu, Antalya İhracatçı Birlikleri, 9 s. Ay, Z., 2011. Odun Dışı Orman Ürünlerinden Taç Çelenk Üretimi. Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi, 11(II): 89-104. Ok K, Alagöz G.Ö, Atıcı E, Çoban S, Şenyurt M, 2012. Süsleme Amaçlı Kullanılan Odun Dışı Orman Ürünlerinin Sürdürülebilir Yönetimi, TÜBİTAK, Proje No: 109O264, 134 s. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ MÜZAKERELERİNDE YENİ İKLİM ANLAŞMASI, 2020 ÖNCESİ AZALTIM İSTEKLİLİĞİNİN ARTIRILMASI VE TÜRKİYE’NİN BEKLENTİLERİ Dr. Çağlar BAŞSÜLLÜ Orman Yüksek Mühendisi ÖZET İnsan kaynaklı faaliyetlerin neden olduğu iklim değişikliği süreci kırk yılı aşkın süredir müzakere edilmektedir. Bu alanda atılan en önemli adımlar 1994 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolüdür. Günümüzde ise iklim değişikliği müzakereleri 2015 yılında imzalanması öngörülen yeni iklim anlaşması üzerine devam etmektedir. Bu kapsamda yeni iklim anlaşmasına yönelik müzakereleri yürütmek üzere Durban Güçlendirilmiş Eylem Platformu Çalışma Grubu 2011 yılında kurulmuştur. Müzakereler yeni anlaşmasının içeriğinin, kapsamının ve unsurlarının belirlenmesi ve 2020 öncesi azaltım istekliliğinin artırılması üzerine odaklanmıştır. Müzakerelerde aktif rol alan Türkiye, yeni iklim anlaşmasına yönelik şeffaflık ve muhasebe, teknoloji geliştirme ve transferi, finans ve kapasite geliştirme, ulusal olarak belirlenen katkılar, uyum ve elementlerle ilgili diğer konularda beklentilerini uluslararası arenaya aktarmıştır. Anahtar Kelimeler: ADP, İklim Değişikliği Müzakereleri, Yeni İklim Anlaşması, Türkiye. Abstract The climate change process, caused by human-driven activities is being negotiated over forty years. The most important steps taken in this field are United Nations Framework Convention on Climate Change and Kyoto Protocol entered into force in 1994 and 2005, respectively. As for nowadays, climate change negotiations are going on above the new climate agreement being predicted to be signed in 2015. In this scope, to enforce discussions devoted to the new climate agreement, The Ad Hoc Working Group on the Durban Platform for Enhanced Action was founded in 2011. The discussions are focused on scope, content and extent of new agreement and identification of its elements and raising pre-2020 ambition on mitigation. Turkey, taking active part in discussions, conveyed its expectations to international arena about transparency and accountability, technology development and transfer, finance and capacity building, intended nationally determined contributions, adaptation and other issues related to elements of new climate agreement. Key words: ADP, Climate Change Negotiations, New Climate Agreement, Turkey. 1. Durban Güçlendiril- Kyoto Protokolü Taraflar Konferan- ermiştir), Uygulama Yardımcı Ormiş Eylem Platformu Çalış- sı düzenlenmiştir. Ayrıca, her yıl ve ganı (SBI) ve Bilimsel ve Teknolojik yılda birkaç kez olmak üzere, Kyoto Danışma Yardımcı Organı (SBSTA) ma Grubu İklim değişikliği müzakereleri kırık yılı aşkın bir süredir devam eden ve üzerinde çeşitli anlaşmalar yapılan ve kararlar alınan bir süreçtir. Bugüne kadar, iklim değişikliği konferansı ana başlığı altında 20 Taraflar Konferansı ve 10 Protokolü Altında Ek I Ülkeleri İlave Taahhütler Geçici Çalışma Grubu (AWG–KP) (31 Aralık 2012 tarihi itibariyle görevi sona ermiştir), Uzun Dönemli İşbirliği Geçici Çalışma Grubu (AWG–LCA) (31 Aralık 2012 tarihi itibariyle görevi sona toplantıları da düzenlenmiştir. 2012 yılı itibariyle bu 4 yardımcı organa Gelişmiş Eylem için Durban Platformu Geçici Çalışma Grubu (ADP) eklenmiştir. İklim değişikliği müzakerelerinin tarihçesine ve görüşülen konulara ilişkin bilgiler ise 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 25 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN Başsüllü vd. (2014) tarafından ele alınmıştır. Mevcut itibariyle iklim değişikliği müzakereleri Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) çatısı altında devam etmektedir. Sözleşmenin uygulayıcı kolu olan Kyoto Protokolü ise ilk taahhüt dönemini 2012 yılında tamamlamış ve şu an 2020 yılı sonuna kadar devam edecek olan ikinci taahhüt dönemini yürütmektedir. 2020 yılı sonrasında ise yeni iklim rejimine geçilecektir. Yeni iklim rejimini ise yeni iklim anlaşmasının, yeni protokolün veya yasal belgenin şekillendirmesi planlanmaktadır. Bildirinin ilerleyen bölümlerinde yürürlüğe girmesi planlanan yeni belge yeni iklim anlaşması olarak anılacaktır. Bütün ülkeleri kapsaması ve yasal bağlayıcılığı olması planlanan yeni iklim anlaşmasının 2015 yılı sonunda imzalanması ve 2020 yılı sonrasında yürürlüğe girmesi öngörülmektedir. 2020 yılı sonrasına ilişkin ilk çalışma, 2007 yılında gerçekleştirilen 13. Taraflar Konferansı’nda, Bali Yol Haritası kapsamında 1/CP.13 kararı ile kabul edilen Bali Eylem Planı ile başlamış ve 2013-2020 yılları arasında geçerli olacak yeni bir taahhüt döneminin başlatılması ve 2020 yılı itibariyle yürürlüğe girecek ve tüm ülkeleri kapsayacak yasal bağlayıcılığı olan bir anlaşmanın 2015 yılı itibariyle imzalanması yönünde çalışmaların devam ettirilmesi kararlaştırılmıştır (UNFCCC, 2007). Bu kapsamda yeni iklim anlaşmasına yönelik müzakereleri yürütmek üzere ADP’nin kurulması 2011 yılında 17. Taraflar Konferansı’nda alınan Karar 1/CP.17 ile gerçekleşmiştir. ADP altında yürütülecek müzakerelerin ise 2012 yılı itibariyle başlaması ve 2015 yılı sonunda tamamlanması kararlaştırılmıştır (UNFCCC, 2012). Sözleşme ilkeleri doğrultusun- 26 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 da yürütülecek olan ADP çalışmalarını azaltım, uyum, finans, teknoloji geliştirme ve transferi, eylemde ve destekte şeffaflık ve kapasite geliştirme konuları oluşturmaktadır. Buna ek olarak, azaltım alanında yürütülen çalışmaların güçlendirilmesi ve yeni çalışmaların belirlenmesi için de çalışmaların yürütülmesi kararlaştırılmıştır (UNFCCC, 2013). ADP’de müzakere edilen konuların iki çalışma grubu tarafından yürütülmektedir. İlk çalışma grubu, yeni iklim anlaşması üzerine çalışmalarını yürütecektir. Diğer çalışma grubu ise, 2°C hedefine ulaşılabilmesi amacıyla 2020 yılına kadar azaltım faaliyetleri kapsamında tarafların istekliliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar yürütecektir (UNFCCC, 2013). 2013 yılında gerçekleştirilen 19. Taraflar Konferansı’nda alınan Karar 1/CP.19 gereği yeni iklim anlaşmasına ilişkin taslak müzakere belgesinin ve azaltım faaliyetleri kapsamında tarafların istekliliğinin artırılmasına yönelik çalışmalar için taslak belgenin ise 2014 yılı içinde hazırlanması kararlaştırılmıştır (UNFCCC, 2014a). 2. Yeni İklim Anlaşması ve 2020 Öncesi Azaltım İstekliliğinin Artırılması ADP müzakereleri, 2020 yılı öncesi azaltım istekliliğinin artırılması ve yeni iklim anlaşmasının hazırlanması kapsamında devam etmektedir. ADP’nin çalışmalarına başlamasının ardından 2020 yılı öncesi azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik tarafların yapacağı çalışmaların belirlenmesi ve yeni iklim anlaşmasının taslak metninin hazırlanması amacıyla çalıştaylar düzenlenmiştir. 2020 öncesi azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik çalıştaylar sırasıyla; • Düşük emisyonlu kalkınma fırsatları çalıştayı, • Arazi kullanımıyla ilgili azaltım ve uyum fırsatları çalıştayı, • Enerji (Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji) çalıştayı, • Şehirleşme ve belediyelerin şehirlerde iklim faaliyetlerini düzenlemedeki rolü çalıştayıdır. Yeni iklim anlaşmasının hazırlanmasına yönelik çalıştaylar ise; • 2015 anlaşmasının kapsamı, yapısı ve tasarımı çalıştayı, • 2015 anlaşmasıyla uyumun geliştirilmesi çalıştayı, • Diğer çok taraflı çevresel anlaşmalardan öğrenilen dersler çalıştayı, • Ulusal seviyede yapılması belirlenen katkılar için yerel hazırlıklar çalıştayıdır. Yukarıda bahsedilen çalıştayların yanı sıra teknik uzman toplantıları da düzenlenmiştir. Bu toplantılar; • Karbon yakalama, kullanma ve depolama teknik uzman toplantısı, • CO2 harici sera gazları teknik uzman toplantısı, • 2020 öncesi azaltım fırsatlarının açığa çıkarılması teknik uzman toplantısı, • Ulusal seviyede yapılması belirlenen katkılar için yerel hazırlıklara yönelik destek bilgilendirme toplantısı, • Arazi kullanımı teknik uzman toplantısı, • Şehir çevresi teknik uzman toplantısı, • Azaltım ve uyuma yönelik şehirlerdeki ve yerel yönetimlerdeki deneyimler ve en iyi uygulamalar forumu, • Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji teknik uzman toplantısı, • 2020 öncesi yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin geliştirilmesi alanlarında azaltım fırsatlarının açığa çıkarılması teknik uzman toplantısıdır. Söz konusu çalıştay ve teknik uzman toplantılarında taraf ül- keler, sivil toplum kuruluşları ve diğer katılımcılar ilgili sektörlerde iklim değişikliği azaltım ve uyum kapsamında yapılabilecek çalışmaların neler olabileceğini müzakere etmekte; yapılan ve yapılması planlanan çalışmaları da sunmaktadırlar. ADP müzakerelerinin 2015 yılı sonunda tamamlanması planlanmaktadır. Bu nedenle, diğer sektörlerde 2020 öncesi azaltım istekliliğinin artırılmasına ve yeni iklim anlaşmasının hazırlanmasına yönelik yeni çalıştayların ve teknik uzman toplantılarının düzenleneceği öngörülmektedir. Yeni iklim anlaşması, 2020 sonrası yeni iklim düzenini oluşturacak ve iklim değişikliği azaltım ve uyum çalışmalarında yeni bir yol çizecektir. Bu nedenle, müzakereler, yeni iklim anlaşmasının içeriğinin, kapsamının ve unsurlarının belirlenmesine yönelik olarak devam etmektedir. Müzakerelerde yeni iklim anlaşmasının içeriği, kapsamı ve unsurları genel olarak taraf ülkelerce aşağıdaki şekilde belirlenmiştir; • Yeni iklim anlaşması, Sözleşme altında (yani yeni bir sözleşme yapılmayacak) ve Sözleşmenin nihai amacını, eşitlik, şeffaflık, adalet ve diğer ilkelerini dikkate alarak uygulanmalıdır, • Yeni iklim anlaşması, yasal olarak bağlayıcı olmalı, çevresel bütünlüğü ve küresel ortalama sıcaklık (sanayi devrimi öncesi değerlerine göre 1,5-2°C artış) hedeflerine ulaşmayı sağlamalıdır, • Yeni iklim anlaşması 2025 ve 2050 için küresel hedefler belirlemeli ve küresel emisyonların % 100’ünü kapsamalıdır (hâlihazırda % 14 emisyonlar takip ediliyor, % 100 olduğu durumda doğal olarak Türkiye yeni sisteme dahil olacak), • Yeni iklim anlaşması, tarafların tarihsel sorumluluklarını, ulusal şartlarını, kapasitelerini, sürdürülebilir kalkınma önceliklerini ve Sözleşmenin ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar prensiplerini dikkate almalıdır, • Yeni iklim anlaşması, bütün ülkelere uygulanabilir olmalı ve azaltım, uyum, kapasite geliştirme, teknoloji geliştirme, teknoloji transferi, kayıp ve zarar mekanizması, REDD+, teknik ve kamu/özel finans desteği (piyasa temelli ve piyasa dışı) konularını ve bu konuların uygulanmasına, ölçülmesine, raporlanmasına ve doğrulanmasına yönelik hususları içermelidir, Yeni iklim anlaşması, özellikle azaltım konusunda gelişmiş ülkeler ve büyük ekonomiler için 5 veya 10 yıllık dönemler için sayısallaştırılmış sera gazı emisyon azaltım taahhütlerini belirlemeli; uygulamalarda envanter, muhasebe ve şeffaflık konularını netleştirmeli; piyasa mekanizmalarının ve yeni oluşturulacak mekanizmaların kullanımı konularını açığa kavuşturmalıdır, • Yeni iklim anlaşması, gelişmekte olan ülkeler için geliştirilmiş eylemler, ulusal uygun azaltım eylemleri (NAMA), referans seviyesine göre emisyon azaltımı, sektörel girişimler, düşük emisyonlu kalkınma stratejileri, politikaları ve tedbirleri geliştirmelidir, • Yeni iklim anlaşması, en az gelişmiş ülkeler ve küçük ada devletleri için de uygun eylemler tanımlamalıdır, • Yeni iklim anlaşması, 2020 öncesi azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik yapılması gereken hususları içermelidir, • Yeni iklim anlaşması, ülkelerin 2020 sonrasında iklim değişikliğine yönelik yapmayı planladıkları faaliyetleri ve eylemlerin tipini içermelidir, • Yeni iklim anlaşması, bilimsel temellere dayanmalı, uzun ömürlü, adil, dinamik ve esnek olmalı ve güncel sorunlara ve gelecekte oluşabilecek değişimlere cevap verebilmelidir. Yeni iklim anlaşmasının genel kapsamının çizilmesinin ardından, 2014 yılı içerisinde ADP oturumlarında, ulusal olarak belirlenen katkılar için bir taslak belge hazırlanmıştır (UNFCCC, 2014b). Taslak belgede azaltım, uyum, finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği ve diğer hususlar konularında bilgiler yer almaktadır. Taslak belgede azaltım ile ilgili olarak, azaltım katkısının tipi, zaman aralığı ya da dönem, referans yılı, coğrafik sınırlar, sektörler, sera gazları, toplam emisyon içindeki pay, referans emisyon değerleri, metodolojiler, projeksiyonlar, Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık (AKAKDO) dahil ve hariç olmak üzere emisyon azaltım beklentileri, emisyon faktörleri, emisyonların azami olduğu tavan yılı, kullanılması öngörülen uluslararası piyasa mekanizmaları, arazi kullanımı sektörü için seçilen hesap yöntemi, taahhütlerin veya hedeflerin belirlenmesinde kullanılan yöntemler, taahhütlere veya hedeflere ulaşmada yaşanan makro ekonomik ve marjinal maliyetlerin hesapları ve destek verildiği takdirde yapılabilecek diğer azaltım çalışmaları gibi bilgiler yer almıştır. Taslak belgede uyum ile ilgili olarak, uyum katkısının tipi, iklim değişikliğinin öngörülen etkileri ve varsayımlar, hassas sektörlere yönelik analizler, teknoloji, yatırım ve kapasite geliştirme ihtiyaçları, ulusal olarak belirlenen uyum alternatifleri, uyum kapasitesinin geliştirilmesine ilişkin maliyetler, ülke kaynaklarıyla yapılan uyum çalışmaları ve maliyetler, sektör itibariyle programlar ve projeler, belirlenen uyum ihtiyaçları, uluslararası işbirliği ve yatırımlar, uluslararası ve bölgesel girişimler için verilen destekler, desteklerin tipi ve süreleri, destek dağıtım mekanizmaları gibi bilgiler yer almıştır. 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 27 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN Taslak belgede finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteği ile ilgili olarak, ihtiyaç duyulan finans, teknoloji ve kapasite geliştirme desteklerinin belirlenmesi, azaltım ve uyum ile ilgili olarak verilen finans, teknoloji ve kapasite geliştirme destekleri, desteklerin şekli/ tipi, miktarı ve süresi, destek dağıtım mekanizmaları ve kanalları, yatırım ihtiyaçları, ulusal seviyede azaltım ve uyum konusunda yapılan yatırımların miktarı ve verilen desteklerin yerinde kullanılıp kullanılmadığı gibi bilgiler yer almıştır. Taslak belgede diğer hususlarla ilgili olarak, eşitlik ve istekliliğe ve bunların uygulanmasına yönelik göstergeler, yapılacak katkıların Sözleşmenin amacına nasıl yardım edeceği ve yapılacak katkıların tipine göre ihtiyaç duyulacak diğer bilgiler yer almıştır. 2020 öncesi iklim değişikliği ile mücadelede azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik hazırlanan taslak belgede (UNFCCC, 2014c), gelişmiş ülkelere Yeşil İklim Fonuna, Küresel Çevre Fonuna ve Teknoloji Mekanizmasına finans desteklerini artırarak gelişmekte olan ülkelerin özellikle uyum başta olmak üzere diğer alanlarda da 2020 öncesindeki çalışmalarına destek olmasına yönelik davette bulunulmuştur. Türkiye gibi Ek-I üyesi olup sayısal sera gazı azaltım taahhüdü almamış ülkelerin taahhüt almasına ve taahhüt alanların ise hedeflerini artırmasına yönelik davet yinelenmiştir. Gelişmekte olan ülkelere ise NAMA geliştirmeleri konusunda öneri getirilmiştir. 2015 yılı Haziran ayında 2020 öncesi iklim değişikliği ile mücadelede azaltım istekliliğinin artırılmasına yönelik bir forum yapılması, 2015 yılında teknik uzman toplantısı düzenlenmesi ve 1,5-2°C sıcaklık artışı hedefini yakalamak için bütün paydaşların katılımıyla çalışma planının 2020 yılına kadar sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. 28 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 3. Yeni İklim Anlaşmasında Türkiye’nin Beklentileri Sözleşmede ülkeler gelişmişlik düzeylerine göre Ek-I, Ek-II ve Ek Dışı olmak üzere üç farklı grubu ayrılmıştır. Avrupa Birliği (AB), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi olan ülkeler ve pazar ekonomisine geçiş sürecindeki ülkeler Ek–I listesini oluşturmaktadır. Ek–I listesi ülkeleri, genel yükümlülüklere ek olarak, sera gazı emisyonlarını sınırlandırmak, sera gazı emisyonlarına ve yutaklar tarafından uzaklaştırılan emisyonlara ilişkin hesaplamalar yapmak ve hesaplamaları iletmek, sera gazı yutaklarını korumak, iyileştirmek ve geliştirmek ve diğer ülkelerle işbirliği yapmakla yükümlüdürler. Türkiye’nin de yer aldığı bu grupta 40 ülke ve AB bulunmaktadır (UNFCCC, 1992). Ek–II ülkelerinin, genel yükümlülüklere ve Ek–I ülkesi olarak üstlendikleri yükümlülüklere ek olarak, gelişmekte olan taraf ülkelerin iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konusunda yapacağı faaliyetlere ilişkin mali kaynak sağlamak, masrafları karşılamak ve çevreye uyumlu teknolojilerin ve bilginin aktarılması veya bu teknolojilere ve bilgiye erişimin sağlanmasına yönelik teşviklerin, kolaylıkların sağlanması ve finanse edilmesi hususlarında yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu grupta 22 ülke ve AB yer almaktadır (UNFCCC, 1992). Ek–I ve Ek–II dışında kalan ülkelerin ise belirli bir yükümlülükleri olmamakla beraber, bu ülkeler, sera gazı yutaklarını koruyarak sera gazı emisyonlarının azaltılması ile araştırma ve teknoloji konularında işbirliği yapmaları yönünde teşvik edilmektedir. Türkiye, Sözleşmenin Ek-I listesinde yer almasına rağmen, bazı özellikleri ve özel koşulları nedeniyle diğer Ek-I ülkelerinden farklı olduğu diğer taraf ülkelerce kabul edilmiştir. Diğer bir deyişle, Türkiye kendini gelişmekte olan bir ülke olarak görmektedir. Ancak, müzakere süresince bu durum yani Türkiye’nin gelişmiş ülke mi yoksa gelişmekte olan ülke mi olduğu kazançtan ziyade belirsizlik yaratmıştır. Türkiye, özel şartlarını öne sürerek iklim değişikliği ile daha iyi mücadele edebilmek amacıyla finans, teknoloji ve kapasite geliştirme alanlarında talepte bulunmuş ve Ulusal Uygun Azaltım Eylemi (NAMA) yapmak için başvuru yapmıştır. Ancak, bu alanlarda herhangi bir somut gelişme kaydedilmemiş ve talepler Türkiye2nin Ek-I yani gelişmiş ülke olması nedeniyle Sekretarya tarafından geri çevrilmiştir. Türkiye, iklim değişikliği müzakerelerine, İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu üyesi bakanlık ve diğer kuruluşlardan oluşan bir heyetle katılım sağlamaktadır. Türkiye özellikle son yıllarda müzakerelerde daha çok yeni iklim anlaşmasının hazırlanmasına odaklanmıştır. Bu kapsamda, Türkiye, yeni iklim anlaşmasının bütün taraflara uygulanması gerektiğini, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun azaltılması ve ortalama küresel sıcak artışını da 2°C’de sınırlandırmak için bir fırsat olduğunu belirtmiştir. Sürecin ise şeffaflık ilkesi çerçevesinde taraflarca yürütülmesi gerektiğini vurgulamıştır. Türkiye, mevcut iklim rejiminin günümüz gerçeklerini yansıtmadığını ve geleceğe yönelik öngörülerde bulunmadığını, bu nedenle, dinamik olması gereken yeni iklim rejiminin adalet, eşitlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde tarafların tarihsel sorumluluklarını, ulusal şartlarını, kapasitelerini, sürdürülebilir kalkınma önceliklerini ve Sözleş- menin ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar prensiplerini dikkate almasını vurgulamıştır. Ulusal şartlar ise kalkınma seviyesi, toplam ve kişi başı sera gazı emisyonları, karbon yoğunluğu ve enerji talebi gibi ekonomik ve sosyal göstergelere göre belirlenmelidir. Yukarıdaki hususlara ek olarak yeni iklim anlaşmasının azaltım yanında uyum gibi diğer hususları da içermesi, tarafların NAMA alması, taahhütlerin ve taahhüt dönemlerinin taraflara bırakılması, azaltım faaliyetleri için bilimsel temellere dayalı ve tarafların ulusal şartlarına göre esnekliği olan adil gözden geçirme mekanizmalarının oluşturulması, tarafların tarihsel sorumluluklarını belirlemek üzere Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) referans yöntemler geliştirmesi, azaltım ve uyum tedbirlerinin uygulanabilmesi için finans kaynaklarının harekete geçirilmesi ve yol haritasının hazırlanması, düşük emisyonlu kalkınma için teknoloji geliştirme ve transferinin sağlanması, kapasite geliştirmenin bütüncül olarak bütün sektörleri kapsayacak şekilde ele alınması gerektiği vurgulanmıştır. 3.1. Şeffaflık ve Muhasebe Şeffaflık ve muhasebe konuları, taraf ülkeler arasında güven ortamının oluşturularak iklim eylemlerinin etkinliğinin artırılmasında ve gelişmiş ülkelerce yapılacak finans yardımlarında önemli bir rol oynamaktadır. Bu açıdan taahhütlerin yerinde getirilmesi ve yapılan sera gazı azaltımlarının ölçülmesi, raporlanması ve doğrulanması (MRV) için bilgi sisteminin veya bilgi çerçevesinin oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Bilgi çerçevesi, tarafların ülke içinde yürüttüğü azaltım çalışmalarının etkinliğinin değerlendirilmesinde, kullanılan yöntemlerin ve azaltım döneminin seçilmesin- de, azaltım yapılacak sektörlerin ve piyasa mekanizmaları yaklaşımlarının belirlenmesinde yardım sağlaması ön görülmektedir. Ancak oluşturulacak çerçevenin ülkelerin değişen şartlarına göre farklı kurallar eşliğinde esnek bir yapıya sahip olması gerektiği vurgulanmıştır. Özellikle MRV ve muhasebe sistemlerinde yapılacak iyileştirmelerin uygulama için kaynaklara erişimi kolaylaştırması ve finans desteği verenlere ve alıcılara farklı kuralların uygulanarak finans desteklerinin dağılımının ve etkinliğinin geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. 3.2 Teknoloji Geliştirme ve Transferi, Finans ve Kapasite Geliştirme Yeni iklim anlaşmasının teknoloji geliştirme ve transferi, finans ve kapasite geliştirme konularını bütünüyle ele alması bütün taraf ülkelerce beklenen bir durumdur. Teknoloji geliştirme ve transferi kapsamında, iklim değişikliği ile mücadele etmek amacıyla Sözleşmenin 4. Maddesi 5. Paragrafı doğrultusunda teknoloji mekanizmasının yeni iklim anlaşmasına entegre edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yeni sistemin Teknoloji Yürütme Komitesi (TEC) ve İklim Teknoloji Merkezi ve Ağı (CTCN) mekanizmalarının üzerine geliştirilmesi ve tarafların teknoloji ihtiyaçlarını karşılaması gerekmektedir. Bu kapsamda teknoloji mekanizmasının gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere taraf ülkelerin teknoloji ihtiyaçlarını belirlemesi, düşük maliyetli teknoloji transferini koordine etmesi ve gerekli şartları oluşturması, azaltım ve uyum konusunda gerekli olan öncelikli araştırma alanlarını belirlemesi, teknoloji transferindeki engelleri kaldıracak şekilde fikri mülkiyet haklarını ele alması ve finans ve kapasite geliştirme ile bağlantı kurması önerilmiştir. Finansmanın teknoloji geliştirme ve transferi konusunda önemli bir yeri olduğu, bu nedenle, Sözleşme kapsamında oluşturulan Yeşil İklim Fonu gibi finans mekanizmalarının bu alanda kullanılması önerilmiştir. Yine, teknoloji transferinin özellikle gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilir enerji sistemlerinin geliştirilmesinde, enerji üretim kapasitesinin artırılmasında, enerji iletim hatlarının kurulmasında ve yaygınlaştırılmasında, ulaştırmada, binalarda ve termik santrallerde enerji verimliliğinin artırılmasında önemli bir yeri olacağı vurgulanmıştır. Finansmanla ilgili olarak, yeni finans kaynaklarının oluşturulması ve mevcut finans mekanizmalarının kapasitelerinin artırılarak etkin hale getirilmesi önerilmiş ve yeni iklim anlaşmasında diğer unsurlarla eşit yasal güce sahip olacak finansmana ilişkin bir bölümün yer alması gerektiği belirtilmiştir. Yine yeni iklim anlaşmasının Ek-II ülkelerinin sağlayacağı finans desteği için bir yol haritası oluşturması önerilmiştir. Bu alanla bağlantılı olarak şeffaflık ve muhasebe için geliştirilecek kuralların finans desteğinin alıcı ve tedarikçiler arasında etkin bir şekilde dağıtımını sağlayacağı da vurgulanmıştır. Yeşil İklim Fonuna yapılacak uluslararası yardımların uyum, azaltım, teknoloji geliştirme ve transferi ve kapasite geliştirme konularında harcanması da öneriler arasında yer almıştır. Yeşil İklim Fonundan yapılacak finans tahsisatlarının ülkelerin ulusal şartlarını ve özel ihtiyaçlarını dikkate alacak şekilde esnek bir yapıda olması önerilmiştir. Bütüncül olarak ele alınması önerilen kapasite geliştirmenin de ülke odaklı ve hem azaltım hem de uyum odaklı olması gerektiği ifade edilmiştir. Kalkınma öncelikleriyle bağdaşan kapasite geliştirme 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 29 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN ihtiyaçlarının tanımı, sağlanacak desteğin tipi ve kapsamını belirlemek için 2015 anlaşmasının asıl unsurları/elementleri arasında yer alması gerektiği de eklenmiştir. 3.3. Ulusal Olarak Belirlenen Katkılar Yeni iklim anlaşmasının unsurları, taraflara, ulusal şartları ve değişen sosyoekonomik kapasiteleri ölçüsünde Sözleşmenin etkin bir şekilde uygulanabilmesine olanak sağlamalıdır. Sorumlulukların ise adil bir şekilde dağıtılması gereklidir. Azaltım konusunda, benimsenen yaklaşım ne kadar esnek olursa o kadar isteklilik hedeflerine ulaşılacağı ilave edilmiştir. Ulusal katkıların dinamik olması ve küresel 2°C hedefine ulaşmayı desteklemesi gerektiği ancak azaltım gayretlerinin tarafların sürdürülebilir kalkınma sürecini engellememesi ve taahhütler gibi ulusal katkıların ne olacağı (emisyon yoğunluğu, artımdan azaltım, politika ve tedbirler, vb.), hangi sektörlere uygulanacağı ve uygulama dönemi gibi hususların taraflara bırakılması gerektiği de ifade edilmiştir. Ortak fakat farklılaştırılmış sorumlulukların temel ilke olarak görülmekle beraber, ulusal olarak belirlenen katkılarda tarihi sorumluluklar, ulusal şartlar, azaltım fırsatları, kalkınma seviyesi ve kapasitenin de dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Ulusal katkıların dönemsel olarak ölçülmesi, raporlanması, doğrulanması, gözden geçirilmesi ve ortak bir bilgi şablonunun veya çerçevesinin oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır. 3.4 Uyum (Adaptasyon) İnsan kaynaklı sera gazı emisyonlarının günümüzde durdurulması halinde dahi, atmosferdeki mevcut sera gazları iklim değişikliği sürecine katkı sağlamaya devam edecektir. İklim değişikliğinin 30 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 olumsuz etkilerinin önlenmesinde uyum konusu bu noktada ön plana çıkmaktadır. Ülkeler, ulusal şartları ve kapasiteleri ölçüsünde gelecekte yaşanabilecek belirsizliklere göre yeni tarımsal ürün deseninin geliştirilmesi, gıda güvenliğinin ve güvencesinin sağlanması, insan sağlığı, sürdürülebilir orman yönetimi, yenilenebilir enerji yatırımları ve toplu taşımacılığın payının artırılması gibi uyum tedbirleri almaktadır. Ancak uyum konusunda yürütülen çalışmalar yeteri kadar ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir değildir. Bu nedenle, ülkemiz tarafından uyum çalışmalarının ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir olması amacıyla yöntemlerinin ve kılavuzların geliştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ölçülebilir, raporlanabilir ve doğrulanabilir uyum çalışmaları, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşın yeni tedbirlerin geliştirilmesine, hangi alanlarda teknoloji ve finans desteğine ihtiyaç olduğunun belirlenmesine ve uyum konusunda alınabilecek taahhütlerin belirlenmesine olanak sağlayacaktır. 3.5. Elementlerle İlgili Diğer Konular Elementlerle ilgili olarak Türkiye mukabil tedbirler ve piyasa mekanizmaları konularında müzakerelerde görüş bildirmiştir. Mukabil tedbir, iklim değişikliği ile mücadelede ticari alanda gelişmiş ülkeler (Ek-I) tarafından yürütülen veya uygulamaya konan, ancak gelişmekte olan ülkeler üzerinde etkisi olan faaliyetler olarak tanımlanmaktadır. Mukabil tedbirlerin gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınma kapsamında uluslararası ticarete yönelik bazı olumsuz sosyal ve ekonomik etkilerinin olabileceği ve bu durumun Sözleşmede tanımlandığı belirtilmiş ve mukabil tedbirlerin vergi, harçlar, sübvansiyon, sınır tarifeleri, ticaret ve piyasa engelleri gibi konularda neden olabileceği olumsuz etkilerin yeni iklim anlaşmasında ele alınması gerektiği belirtilmiştir. 2020 sonrasında, piyasa mekanizmalarının ulusal olarak belirlenen azaltım katkılarıyla paralel olarak, isteyen bütün ülkelerin katılımına açık/serbest olması önerilmiştir. Yeni sistemde isteyen ülkenin ev sahibi ülke olmasının, isteyenin ise yatırımcı ülke olmasının ülkelerin tercihine bırakılması, ev sahibi ülkenin MRV sistemi, sicil kayıt sistemi ve akreditasyon için ulusal yetkili merci belirleme gibi temel altyapıyı sağlaması, her taraf ülkenin ulusal şartları, kabiliyetleri ve kapasiteleri ölçüsünde yerel MRV sistemini kurması, MRV sistemi için gerekli finans kaynaklarının ilgili ülkeye sağlanması, emisyon azaltımlarının ölçülmesinde taraflar konferansı tarafından kabul edilmiş uluslararası standartların kullanılması, şeffaflık ve muhasebe kapsamında uluslararası değerlendirme sisteminin kurulması önerilmiştir. Piyasa mekanizmalarının, azaltım faaliyetlerinin maliyet etkin şekilde yürütülmesine ve azaltım istekliliğinin artırılmasına katkı sağlaması, çevresel bütünlüğü ve sürdürülebilir kalkınmayı sağlaması ve özel sektör için geliştirilen teşvikleri temin etmesi gerektiği vurgulanmıştır. 4. Sonuç ve Öneriler 2015 yılında imzalanması öngörülen yeni iklim anlaşması 2020 yılı sonrası iklim düzeni için bir dönüm noktası olacaktır. Yeni iklim anlaşması taraf ülkelere yeni sorumluluklar yükleyebileceği gibi yeni fırsatlar da sunabilecektir. Bu açıdan Türkiye’nin, yeni iklim anlaşmasının içeriğinin, kapsamının ve unsurlarının belirlenmesi amacıyla devam eden müzakerelere kendi ülke şartlarını dikkate alarak olarak kesintisiz katılım sağlaması gerekmektedir. Yeni iklim anlaşması ile ilk olarak Türkiye’nin, hukuki konumunu netleştirmesi gerekmektedir. Bu alanda Sözleşmenin Ek-I ve Ek-II listelerinin güncellenmesi için öneri geliştirilebilir ya da Ek-I listesinden çıkmak için müzakere yürütülebilir. Türkiye, Ek-I listesinden çıkması durumunda, bütün alanlarda yardım alabilir bir ülke haline gelebilecektir. Diğer yandan, Türkiye’nin artan sera gazı emisyonları ve ekonomik gelişmişlik düzeyi (G20 üyesi olması), sera gazı azaltım taahhüdü almasına ve gelişmekte olan ülkelere yardım edebilecek bir ülke konumuna gelmesine neden olmaktadır. Bu durumda Türkiye, Sözleşmenin Ek-II listesine tekrar girebilecektir. Yukarıda mevzubahis nedenlerden ötürü Türkiye, 2020 sonrasında Sözleşmede ve yeni iklim anlaşmasında nerede olacağına karar vermeli ve bu yönde politika geliştirmelidir. Yeni iklim anlaşmasının muhtemel unsurları, kapsamı ve içeriği incelendiğinde anlaşmanın BMİDÇS altında olması önerilmektedir. Diğer bir deyişle yeni bir sözleşme hazırlanmayacak, yeni iklim anlaşması mevcut Sözleşmenin temel ilkelerini içerecektir. Diğer yandan Kyoto Protokolü kapsamında taahhüt veren ülkelerin neden olduğu emisyonlar toplam emisyonların % 14’ünü oluşturmaktadır. Yeni iklim anlaşmasının sera gazı emisyonların tamamını kapsaması öngörülmektedir. Bu durumda, Türkiye, doğal olarak sürece katılım sağlamış olacaktır. Ulusal sera azı envanteri raporuna göre ülkemiz sera gazı emisyonları 1990-2012 yılları arasında %133 artış göstermiştir. 1990 yılında 188,4 MtCO2e olan emisyon miktarı 2012 yılında 439,9 MtCO2e’ne yükselmiştir. Bu rakamlar ile Türkiye dünya genelinde 20. Sırada yer almaktadır. Enerji sektörünün toplam emisyonlar içindeki payı ortalamada % 71,44’tür. AKAKDO sektörünün ortalama azaltım potansiyeli ise % 17,67 olup, bu oran 1990 yılından beri diğer sektörlerdeki emisyon artışlarına bağlı olarak düşüştedir (NIR, 2014). Ülkemizde devam eden kalkınma hamleleri dikkate alındığında sera gazı emisyonlarının gelecekte de artış göstereceği öngörülmektedir. Buna ek olarak, artan nüfusa ve gelir seviyesine bağlı olarak enerji talebi de artış gösterecektir. Bu durum da sera gazı emisyonlarının artış göstermesine neden olacaktır. Bu nedenle, 2020 sonrasında ülkemizin azaltım alanında sera gazı azaltım taahhüdü alması durumunda müzakerelerin bu gerçeklere göre yürütülmesi gerekmektedir. Müzakerelerde ayrıca, azaltım, uyum, kapasite geliştirme, teknoloji geliştirme, teknoloji transferi, şeffaflık, finans ve diğer konular ile bu konuların uygulanmasına, ölçülmesine, raporlanmasına ve doğrulanmasına yönelik hususlar da müzakere edilmektedir. Öncelikli olarak her konu başlığı altında ülkemizin ulusal şartları, öncelikleri ve ihtiyaçları belirlenmelidir. Örneğin, enerji, ulaştırma, tarım, ormancılık, sanayi ve atık gibi sektörler için mevcut durum analizi yapılmalı ve 2020 sonrası için yapılacak çalışmalara için senaryolar hazırlanmalı ve projeksiyonlar geliştirilmelidir. Yine sektör bazında 2020 sonrasında sera gazı emisyonlarında ve uzaklaştırmalarında azaltım veya tam tersi artış yapılıp yapılamayacağının da belirlenmesi gerekmektedir. Müzakere metinlerinin ise ülkemizin ulusal şartlarına, önceliklerine ve ihtiyaçlarına göre hazırlanması gerekmektedir. Türkiye’nin Sözleşmenin Ek-I listesinde yer alması ve 2020 sonrasında gelişmekte olan ülkelere finans yardımı yapacak ülkeler arasında yer alabilecek olması nedeniyle, finansman konusunda yaşanan gelişmeleri de takip etmesi gerekmektedir. 5. Kaynaklar Başsüllü, Ç., Özdemir, E., Semerci, A., İpek, A., Tolunay, A., 2014. İklim Değişikliği Müzakerelerinde Ormancılık. II. Ulusal Akdeniz Orman ve Çevre Sempozyumu “Akdeniz Ormanlarının Geleceği: Sürdürülebilir Toplum ve Çevre”, Bildiriler Kitabı s.518-536, ISBN 978-9944452-81-6, 22-24 Ekim 2014, Isparta. NIR, 2014. National Greenhouse Gas Inventory Report 1990-2012 Annual Report Submission under the Framework Convention on Climate Change. National Inventory Submissions 2014, Turkish Statistical Institute, 193p, Erişim Tarihi: 11.10.2014, http://unfccc.int/ national_reports/annex_i_ghg_inventories/national_inventories_submissions/items/8108.php. UNFCCC, 1992. United Nations Framework Convention on Climate Change. 24pp, Erişim Tarihi: 23.12.2011, http:// unfccc.int/resource/docs/convkp/ conveng.pdf. UNFCCC, 2007. Decision 1/CP.13: Bali Action Plan. pp.3–7, Erişim Tarihi: 28.07.2012, http://unfccc.int/resource/docs/2007/cop13/eng/06a01.pdf. UNFCCC, 2012. Decision 1/CP.17: Establishment of an Ad Hoc Working Group on the Durban Platform for Enhanced Action. pp.2-3, Erişim Tarihi: 24.09.2014, http://unfccc.int/resource/docs/2011/ cop17/eng/09a01.pdf#page=2. UNFCCC, 2013. Decision 2/CP.18: Advancing the Durban Platform. pp.19-20, Erişim Tarihi: 24.09.2014, http://unfccc. int/resource/docs/2012/cop18/ eng/08a01.pdf#page=19. UNFCCC, 2014a. Decision 1/CP.19: Further Advancing the Durban Platform. pp.3-5, Erişim Tarihi: 24.09.2014, http://unfccc.int/resource/docs/2013/ cop19/eng/10a01.pdf#page=3. UNFCCC, 2014b. Information on Intended Nationally Determined Contributions in the Context of the 2015 Agreement. Erişim Tarihi: 05.11.2014, http://unfccc. int/files/meetings/bonn_oct_2014/ in-session/application/pdf/adp2-6_ i3_24oct2014t1530.dt.pdf. UNFCCC, 2014c. Accelerating the Implementation of Enhanced Pre-2020 Climate Action. Erişim Tarihi: 05.11.2014, http://unfccc.int/files/meetings/ bonn_oct_2014/in-session/application/pdf/adp2-6_i3_24oct2014t2100_ dt.pdf. 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 31 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN TÜRKİYE’DE VE BARTIN ORMAN FAKÜLTESİNDE ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ1 Prof.Dr. İsmet DAŞDEMİR2 Orman Yüksek Mühendisi ÖZET Bu çalışmada; bir taraftan dünyadaki gelişmeler, çağdaş ormancılık anlayışı ve Bologna süreci, diğer taraftan ülkemizin koşulları, toplumsal beklentiler ve yasal düzenlemeler (özellikle 5531 sayılı yetki yasası) dikkate alınarak, genel olarak Türkiye’de ormancılık eğitimi ve özel olarak Bartın Üniversitesi (BÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği eğitimi incelenmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu amaçla öncelikle tarihsel süreç içerisinde dünyada ortaya çıkan ormancılık anlayışları ve eğitimleri, Türkiye’de ormancılık anlayışı, ormancılık eğitimi ve tarihsel gelişimi incelenmiştir. Sonra BÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümündeki ormancılık eğitiminin amacı, bölümün akademik yapısı ve öğrenci sayıları, ders planı, Bologna süreci kapsamında yapılan çalışmalar, teknik geziler, stajlar, stratejik plan, yüksek lisans ve doktora eğitimi çalışmaları incelenmiş, değerlendirilmiş ve bu kapsamda bazı öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ormancılık anlayışı, orman mühendisliği eğitimi, Bologna süreci, Bartın. 1. GİRİŞ Dünyada tarihsel süreç içerisinde ilk bilimsel ormancılık anlayışı ve eğitimi 18. ve 19. yüzyıllarda Orta ve Batı Avrupa (özellikle Almanya, Fransa ve Avusturya) ülkelerinde ortaya çıkmıştır. Bu ülkelerde bitki-toprak-su üçlüsüne dayanan dar kapsamlı (klasik, biyolojik) ormancılık anlayışı ve eğitim sistemi, zamanla diğer ülkelere yayılmış ve pek çok ülkenin, bu arada Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) ve ülkemizin ormancılık anlayışının ve eğitim sisteminin başlangıç bilgilerini oluşturmuştur. Tarihsel süreç içerisinde gelişmiş ülkeler, özellikle ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda klasik ormancılık anlayışının ve eğitim sisteminin kendilerine uymadığını fark ederek, değişik arayışlara 32 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 girmişlerdir. Böylece biyolojik ve ekolojik düşüncelerin yanı sıra, sosyal ve ekonomik düşüncelere de yer veren bir ormancılık anlayışı gelişmiştir ki, buna geniş kapsamlı ormancılık veya çağdaş ormancılık denilmektedir. Biyolojik esaslı klasik ormancılıkta, artım ve büyüme ilişkileri veri kabul edilmekte, doğayı taklit, ekolojik dengeyi koruma, en yüksek hacimde maddesel ürün elde etme ve devamlılık ilkesi ön plandadır. Talebe göre üretim, bir sistem anlayışı içerisinde çok yönlü yararlanma, ekonomik, sosyal ve toplam faydayı maksimum yapacak düşünceler fazla önemli değildir. Çağdaş ormancılıkta ise bir sistem anlayışı içinde, sürdürülebilirlik ve çok yönlü yararlanma ilkeleri ve toplumun talepleri doğ- rultusunda orman kaynaklarına bilinçli müdahale esastır. Ayrıca talebe göre üretim, parasal faydaları diğer faydalarla dengelenme, makroekonomik, sektörel ve bölgesel amaçlara uygunluk, ekonomik, sosyal ve toplumsal refahı artıracak düşünceler ön plandadır (Geray, 1989; Daşdemir, 1996, 2006, 2007, 2013). O halde çağdaş ormancılığı; orman kaynaklarından bir sistem anlayışı içinde, toplumun orman ürünlerine ve hizmetlerine olan gereksinimlerini sürekli ve optimal olarak karşılamak amacıyla yapılan biyolojik, teknik, ekonomik, yönetsel, sosyal ve kültürel çalışmaların tümünü kapsayan çok yönlü ve sürdürülebilir bir etkinlik olarak tanımlamak mümkündür (Daşdemir, 1996, 2006, 2013). Aslında çağdaş anlamda or- mancılığa orman kaynaklarının yönetimi mesleği gözüyle bakılmaktadır. Orman kaynaklarını yönetecek ve bu zor görevi başaracak orman mühendislerini yetiştirmek için de, ormancılık eğitim ve öğretim sisteminde biyolojik, ekolojik ve teknik ormancılık bilgilerinin yanında, sosyo-ekonomik kapsamlı bilgilerinde belirli bir oranda yer alması gerekmektedir. Çünkü çağdaş ormancılık anlayışına uygun bir eğitime ulaşmada, sadece biyolojik ve ekolojik kapsamlı dersler eksik ve yetersiz kalmaktadır. Çağdaş ormancılık anlayışının hakim olduğu ülkelerin ormancılık eğitim-öğretim sistemlerinde; sosyo-ekonomik kapsamlı derslerin ağırlığı fazla olup, özellikle doğal kaynak yönetimi, planlama, işletme ekonomisi, orman kaynakları ekonomisi, çevre politikası, orman kaynakları yönetimi, yaban hayatı yönetimi, mera yönetimi, su havzası yönetimi, rekreasyon ekonomisi, doğal kaynaklar ekonomisi, tarımsal ormancılık, sosyal çevre, kırsal kalkınma, üretim planlaması, pazarlama, çok ölçütlü karar verme, matematiksel ekonomi, makro ve mikro ekonomi, sosyoloji gibi dersler yer alabilmektedir. Ayrıca gelişmiş ülkelerin ormancılık eğitiminde, çoğu teorik ders uygulamayla desteklenmekte ve öğrenciyi öğrenmeye ve araştırmaya yönelten bir sistem söz konusudur (Daşdemir, 2007). Ülkelerin ormancılık anlayışlarına paralel olarak ormancılık eğitim sistemleri de gelişmiştir. Ormancılık eğitim sistemi her şeyden önce toplumun orman kaynaklarından beklentilerini sürdürülebilir ve optimal bir şekilde karşılamaya hizmet etmelidir. Özellikle gelişmiş ülkeler kendi uluslarının ihtiyaçlarına cevap verecek ve küreselleşen dünya ile bütünleşecek şekilde ormancılık eğitim sistemlerini geliştirmişlerdir. Bu eğitim sistemi, büyük ölçüde çağdaş ormancılık anlayışına uygun bilgi kompozisyonuna sahiptir. Günümüzde ABD ormancılığı, Avrupa ormancılığından farklılık göstermekte ve gelişmekte olan ülkelere öncülük etmektedir. Ormancılık kurumlarının ve öğretiminin en eski örnekleri Avrupa kıtasında görülse dahi, Avrupa ormancılığı orman kaynaklarının yönetimi ve yönetim için gerekli insan gücünün eğitimi açılarından bugün için öncülük görevini görmekten uzaktır (Daşdemir, 2007). Böylece aslında dünyada genel eğitimde görülen ayrışmaya paralel olarak, ormancılık eğitim ve öğretim sisteminde de iki ayrı eksen veya anlayış (ekol) ortaya çıkmıştır. Birisi ABD ekolü, diğeri ise çoğu Avrupa ülkesinin bir araya gelerek ABD ekolüne karşı Bologna süreci ile oluşturdukları Avrupa ekolüdür. 2. TÜRKİYE’DE ORMANCILIK VE ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ Ülkemizde ormancılık anlayışının ve eğitim sisteminin temellerinin atılmasında ve gelişmesinde, 1856 yılından itibaren Fransa, Almanya ve Avusturya’dan ülkemize getirilen ormancı uzmanların ve bilim adamlarının etkisi büyük olmuştur. Dolayısıyla ormancılık anlayışımızda ve eğitim-öğretim sistemimizde, bu ülkelerin ve ağırlıklı olarak Almanya’nın 19. yüzyıldaki dar kapsamlı ormancılık anlayışının ve eğitim sisteminin izleri görülmektedir. Bu nedenle ülkemizde orman- cılık, asıl olarak, biyolojik nitelikli (dar kapsamlı) bir etkinlik olarak anlaşılmakta, sosyo-ekonomik boyutu, toplum talepleri, öteki sektörlerle, makroekonomik yapıyla ve bölgeyle olan ilişkileri yeterli ölçüde dikkate alınmamaktadır (Geray, 1993). Yani, orman kaynaklarını biyolojik, teknik, ekonomik, sosyal, yönetsel ve kültürel yönleriyle, çok boyutlu bir sistem olarak ele alan çağdaş ormancılık anlayışı hakim değildir. Dar kapsamlı ormancılık anlayışının izleri hem uygulamada hem de orman mühendisliği eğitim-öğretim sisteminde kendini hissettirmektedir (Daşdemir, 2007). Zamanla ormancılık anlayışındaki birtakım değişimlere bağlı olarak, ülkemizdeki ormancılık eğitimi de değişimlere zorlanmış ve bu anlamda bazı değişiklikler yapılmıştır. Ancak, bugün itibariyle orman mühendisliği eğitiminin çağdaş ormancılığa ve ülkemizin gerçeklerine uygun, sosyo-ekonomik bilgi boyutunu öne çıkaran dinamik bir yapıya kavuşturulduğu söylenemez. Bir ülkedeki ormancılık eğitimi, başta o ülkede hakim olan ormancılık anlayışı olmak üzere ülke koşullarından, yasal düzenlemelerden, ulaşılmak istenen amaçlardan, dünyadaki sosyal, ekonomik, teknolojik, çevresel, toplumsal ve demografik değişikliklerden önemli ölçüde etkilenmektedir. Klasik ya da geleneksel ormancılık eğitimi, orman ürünlerine yönelik talebin sürekli artacağı varsayılarak, arz yanlı gelişmiştir. Oysa çağdaş ormancılık eğitimi küresel ve yerel ölçekte toplumsal taleplere, sosyal, ekonomik, bilimsel, teknolojik ve çevresel değişimlere cevap verecek şekilde gelişmektedir (Daşdemir, 2007). 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 33 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN 2.1. Türkiye’de Orman Mühendisliği Eğitiminin Tarihsel Gelişimi 1856 yılından itibaren ülkemize getirilen Avrupalı ormancı uzmanların etkisiyle, yönetici ve ormancı teknik eleman yetiştirmek üzere, ülkemizde ilk ormancılık eğitimi ve öğretimi 1857 yılında İstanbul’da başlamıştır. Türkiye’de ormancılık eğitimi ve öğretiminin tarihsel gelişimini dönemler itibariyle aşağıdaki gibi olmuştur (Özdönmez vd., 1998; Eryılmaz, 1993; Tolunay, 2001): I- Dönem; (1857-1880) Orman Okulu: Öğretim dili Fransızca olup, ortaokul çıkışlılarının kabul edildiği, 2-4 yıl eğitim verilen ve “Rütbe-i Rabia” unvanı ile mezun veren bir okuldur. II- Dönem; (1880-1893) Orman ve Maden Okulu: Ortaokul çıkışlılarının kabul edildiği, öğretim süresi 4 yıl olan ve Orman Mühendisi unvanı ile mezun vermiş bir okuldur. III- Dönem; (1893-1903) Halkalı Tarım ve Orman Okulu: Ortaokul çıkışlarının kabul edildiği ve öğretim süresi 4 yıl olan bir okuldur. IV- Dönem; (1903-1910) Halkalı Tarım ve Orman Yüksek Okulu: Ortaokul ve lise çıkışlılarının kabul edildiği okulun öğretim süresi 4 yıl olup, mezunlarına Tarım Bakanlığının onayladığı bir icazetname verilmiştir. V- Dönem; (1910-1934) Orman Yüksek Okulu: Öğretim süresi 1917 yılına kadar 2 yıl, daha sonra 3 yıl olan, lise ve dengi okul çıkışlılarının kabul edildiği bir okuldur. 1929 yılına kadar mezunlarına “Orman Fen Memuru” unvanı, daha sonra “Orman Mühendisi” unvanı verilmiştir. VI- Dönem; (1934-1948) Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesi: 34 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 1934 yılında Orman Yüksek Okulu, Ankara’da kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsüne bağlı bir fakülte haline getirilmiştir. Lise ve dengi okul çıkışlılarının kabul edildiği fakültede öğretim süresi 4 yıl olup, ilk 2 yılı Ankara’da, son 2 yılı da İstanbul’da okutulmuştur. Mezunlarına “Orman Yüksek Mühendisi” unvanı verilmiştir. VII- Dönem: (1948-…) İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi: 1948 yılında Yüksek Ziraat Enstitüsünün kapatılması üzerine İstanbul’daki Orman Fakültesi de İstanbul Üniversitesine bağlanmıştır. Lise çıkışlılarının kabul edildiği ve 4 yıllık öğretim süresine sahip bu fakültenin mezunlarına 1980 yılından önce “Orman Yüksek Mühendisi” unvanı, daha sonra “Orman Mühendisi” unvanı verilmiştir. Halen eğitim ve öğretimine devam eden Fakültenin bünyesine, Orman Mühendisliği bölümüne ilaveten 1980’li yıllardan itibaren iki bölüm (Orman Endüstri Mühendisliği ve Peyzaj Mimarlığı) daha eklenmiştir. VIII- Dönem: (1972-…) Karadeniz Teknik Üniversitesine Orman Fakültesi: 1972 yılına kadar Türkiye yükseköğretimde ormancılık eğitimi veren tek fakülte İÜ Orman Fakültesi olmasına rağmen, 1972 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı iki bölümlü (Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği) bir Orman Fakültesi daha kurulmuş, daha sonra bünyesine Peyzaj Mimarlığı bölümü de eklenmiştir. IX- Dönem: (1993-…) Yeni Orman Fakülteleri: 1993 yılından itibaren yeni orman fakülteleri kurulmuş olup, aşağıdaki 9 orman fakültesinde orman mühendisliği eğitimi ve öğretimi verilmektedir; 1) Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi 2) Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi 3) Çankırı Karatekin Üniversitesi Orman Fakültesi 4) Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi 5) İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi 6) Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Orman Fakültesi 7) Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi 8) Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi 9) Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi. 2010 yılında yeni üniversitelerin kurulmasıyla aşağıdaki 3 yeni orman fakültesi daha açılmıştır; 1. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi, 2. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi, 3. Karabük Üniversitesi Orman Fakültesidir. 2.2. Türkiye’deki Orman Mühendisliği Eğitiminin Değerlendirilmesi Türkiye’de orman mühendisliği eğitimini değerlendirmek amacıyla bazı araştırmalar yapılmıştır. Örneğin, 1969 yılında yapılan bir çalışmada (Kalıpsız vd., 1969); orman mühendislerinin %60’ının ve 1976 yılında yapılan bir çalışmada (Çepel, 1984) ise; %87’sinin en çok yönetim ve işletmecilik alanında bilgiye ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir. Ayrıca 1998 yılında orman işletme yöneticileri üzerinde yapılan bir araştırmada (Daşdemir, 1998); yöneticilerin %92’sinin çeşitli nedenlerle orman fakültelerindeki eğitim ve öğretim sisteminden memnun olmadıkları ve özellikle fakülte eğitiminin Türkiye ormancılığının sorunlarını çözemediğini ve bu nedenle halkla ilişkiler, yönetim, ekonomi, planlama, işletme, muhasebe, hukuk gibi sosyal ve ekonomik içerikli derslere daha fazla ihtiyaç olduğu saptanmıştır. Bu kapsamda ABD, Avustralya ve İsveç’deki bazı üniversitelerin ormancılık eğitimleri içindeki sosyo-ekonomik içerikli derslerin payı %23-36 arasında değişirken, ülkemizde bu oranlar İÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği bölümünde 1991 yılında %14 (Geray, 1991) ve 2013 yılında %17, BÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği bölümünde yaklaşık %13-14 olarak gerçekleşmiştir (sadece zorunlu ders saatleri dikkate alınmıştır). Orman mühendisliği eğitimini ülkemizdeki 9 orman fakültesinin orman mühendisliği bölümünde okuyan 670 öğrencinin bakış açısıyla değerlendirmek amacıyla yapılan bir araştırmada (Daşdemir ve Atmiş, 2008) ise aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir; • Öğrencilerin yaklaşık %10’u orman mühendisinin ne iş yaptığını tam olarak bilmemekte ve %50’si ise orman mühendisini ormanları koruyan, genişleten, geliştiren, işleten ve sürekliliğini sağlayan, dikim, bakım, gençleştirme, kesim, yangın vb. işlerle uğraşan, yani daha çok teknik ve biyolojik işlerle uğraşan bir meslek elemanı olarak görmektedir. Orman mühendisini; orman kaynaklarını yöneten, planlayan ve onlardan topluma fayda ve hizmet sunan, yani toplum ile orman kaynakları arasında bağ kuran ve toplum refahı doğrultusunda ona müdahale eden (dolayısıyla sosyal ve ekonomik bilgisi ön planda olan) bir eleman olarak görenlerin oranı ise %22’dir. • Öğrencilerin %75’i orman mühendisi olacaklarından dolayı “çok mutlu ve mutludur”. • Öğrencilerin %87’si orman mühendisliğini “geleceği parlak ve gelişme umudu olan bir meslek” olarak değerlendirmektedir. • Öğrenciler tarafından orman mühendisliği bölümünün tercih edilme sırası ise 11’dir. Bartın için bu rakam 12’dir. • Öğrencilerin %55’i orman fakültelerindeki orman mühendisliği eğitimini çağdaş ormancılık anlayışına uygun bulmamaktadır. • Öğrencilerin %73’ü biyolojik ve ekolojik kapsamlı derslerin ormancılık eğitiminde önemli olduğunu düşünmektedir. Bu sonuç ormancılığın dar kapsamlı bir etkinlik olarak algılandığını, özellikle sosyal ve ekonomik boyutunun tam olarak algılanmadığını, bu konuda gerekli eğitimin verilemediğini, öğrencide vizyon ve misyon oluşturulamadığını göstermektedir. • Öğrenciler ormancılık eğitiminde öncelikli olan üç sorunu; teorik ders fazlalığı ve uygulama eksikliği, fiziki alt yapı yetersizliği ve ezbere dayalı bir öğretim ve ders geçme sistemi şeklinde tespit etmiştir. Ayrıca ülkemizdeki 9 orman fakültesinde çalışan 162 akademisyenin bakış açısıyla orman mühendisliği eğitimini değerlendirmek amacıyla yapılan bir araştırmada (Atmiş ve Daşdemir, 2008) ise aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır; • Akademisyenlerin büyük çoğunluğu orman mühendisliğini “geleceği parlak ve gelişme umudu olan bir meslek” olarak görmektedir. • Akademisyenlerin %57 orman fakültelerindeki ormancılık eğitimini çağdaş ormancılık anlayışına uygun bulmamaktadır. • Akademisyenlerin %56’sı biyolojik ve ekolojik kapsamlı derslerin ormancılık eğitiminde daha önemli olduğunu düşünmektedir. Bu durum akademisyenlerin büyük çoğunluğu tarafından ormancılığın ve ormancılık eğitiminin dar kapsamlı (biyolojik-ekolojik) bir etkinlik olarak algılandığını, özellikle sosyal ve ekonomik boyutunun tam olarak algılanmadığını göstermektedir. • Akademisyenler ormancılık eğitiminde öncelikli olan üç sorunu; teorik ders fazlalığı, öğrenci kalitesinin düşüklüğü ve akademik kadronun yetersizliği şeklinde tespit etmiştir. Diğer yandan KTÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği bölümü öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada (Türker, 2005); orman mühendisliği bölümünün genellikle son sıralarda tercih edildiği, düşük puanla öğrenci girişlerinin olduğu ve öğrenci kalitesinin gittikçe düştüğü, okuyan öğrencilerin ancak %54’ünün orman mühendisliği bölümünden memnun olduğu, bu nedenle nitelikli orman mühendisi yetiştirmenin ve etkili eğitim stratejileri geliştirmenin güç olduğu vurgulanmaktadır. Çağdaş ormancılıkta sosyoekonomik boyutun olmazsa olmaz koşulu olduğu ve salt biyolojik, teknik ve ekolojik bilgilerle orman kaynaklarının toplum refahı doğrultusunda yönetmenin mümkün olmadığı dikkate alınarak, Türkiye’de orman mühendisliği eğitiminin çağdaş ormancılığa ve ülkemiz gerçeklerine uygun, 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 35 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN sosyo-ekonomik bilgi boyutunu ön planda tutan orman kaynaklarının yönetimi biçiminde bir içeriğe kavuşturulması gerekmektedir (Daşdemir, 2007). Dolayısıyla ormancılıkta eğitimin amacı; orman kaynaklarını tanıyan, özelliklerini bilen ve aralarındaki ilişkileri açıklayan, orman kaynaklarına toplum refahı doğrultusunda planlı müdahale ederek optimal ve sürdürülebilir fayda sağlayan, çok boyutlu düşünen, toplumsal sorumluluk taşıyan, bilime ve uygulamaya katkı sağlayan orman mühendisleri yetiştirmektir. Yani fiziksel kuvvetten çok, fikri düşünceye önem veren, biyolojik, ekolojik ve teknik bilgilerin yanında ekonomik, sosyal ve kültürel bilgilere sahip, ileriyi gören, rasyonel karar verme ve akıl yürütme yeteneğine sahip olan bir meslek adamı yetiştirmektir. Kısaca ormancılık eğitiminin amacı “orman kaynaklarını toplum refahı doğrultusunda rasyonel yöneten insan gücü yetiştirmektir” (Geray, 1991; Daşdemir ve Atmiş, 2008). 3. BARTIN ORMAN FAKÜLTESİNDE ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ 3.1. Bölümün Tanıtımı (Amaç, Akademik Yapı ve Öğrenci Sayıları) Bartın Orman Fakültesi, 1992 yılında o zamanki adıyla Zonguldak Karaelmas Üniversitesine bağlı üç bölümlü (orman mühendisliği, orman endüstri mühendisliği, peyzaj mimarlığı) bir fakülte olarak kurulmuştur. 2008’de Bartın Üniversitesinin kurulmasıyla birlikte, bu üniversiteye bağlı bir fakülte haline gelmiştir. Bartın Üniversitesi (BÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü lisans eğitiminin amacı; ulu- 36 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 sal ve uluslararası nitelikte çağdaş bir eğitim ve öğretim sürdürerek, orman kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini sağlayan, olayları çok boyutlu düşünen, yorumlayan, bilimsel etik değerleri yüksek, toplumsal sorumluluk taşıyan, bilimsel araştırmaları ve gelişmeleri izleyen, evrensel bilime ve uygulamaya katkı sağlayan orman mühendisleri yetiştirmektir. Bu amaçla Orman Mühendisliği Bölümünde halen Orman Botaniği, Orman Amenajmanı, Ormancılık Ekonomisi, Silvikültür, Orman Entomolojisi ve Koruma, Orman İnşaatı ve Transportu, Ölçme Bilgisi ve Kadastro, Ormancılık Politikası, Ormancılık Hukuku, Toprak İlmi ve Orman Ekolojisi, Havza Amenajmanı adıyla 11 Anabilim Dalı mevcut olup, 7 Profesör, 5 Doçent, 12 Yardımcı Doçent, 3 Araştırma Görevlisi ve 1 Öğretim Görevlisi olmak üzere toplam 28 akademik personel görev yapmaktadır. Orman Mühendisliği Bölümüne ilk defa 1993’de öğrenci alınmış ve ilk mezunlarını 1997’de vermiştir. 1993’den bu yana, yaklaşık 21 yıllık bir süre içerisinde toplam 771 öğrenci orman mühendisi olarak mezun olmuştur (Çizelge 1). 2012 Çizelge 1. Orman Mühendisliği Olanların Sayısı. Mezun Sayısı Yıllar Kız Erkek Toplam 1997 1 19 20 1999 1 12 13 1999 4 33 37 2000 7 23 30 2001 6 33 39 2002 9 24 33 2003 6 34 40 2004 7 35 42 2005 3 12 15 TOPLAM yılından itibaren de bölümümüzden mezun olan öğrencilere Bologna süreciyle uyumlu olarak Diploma Eki verilmeye başlanmıştır. BÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümüne MF puan türüyle öğrenci alınmaktadır. Bölümün öğrenci kontenjanları 2008 yılına kadar yaklaşık her yıl 80 öğrenci iken, bu sayı 2009 yılından itibaren 120’nin üzerine çıkmıştır. 2012 yılı kontenjanı 57, 2013 yılı kontenjanı 21 ve 2014 yılı kontenjanı 11 olarak gerçekleşmiştir. Bölümümüzde halen 95’i kız ve 250’si erkek olmak üzere toplam 345 öğrenci eğitim-öğretim görmektedir. Derslikler, laboratuvar ve arazi çalışmaları dikkate alındığında, kaliteli bir eğitim-öğretim yapılabilmesi için yıllık öğrenci kontenjanımızın 50-60 olması gerekmektedir. 3.2. Lisans Ders Planı Orman Mühendisliği Bölümünün kuruluş yıllarındaki ders planları ve anabilim dallarının yapılanması incelendiğinde, İÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümünün örnek alındığı anlaşılmaktadır. Ancak zaman içerisinde ders planlarında bazı değişiklik- Bölümünden Yıllar İtibariyle Mezun Yıllar 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Kız 4 6 2 14 7 19 39 23 29 187 Mezun Sayısı Erkek Toplam 20 24 39 45 22 24 47 61 21 28 38 57 38 77 63 86 71 100 584 771 ler yapılmıştır. Buna göre tarihsel süreç içerisinde uygulanan ders planları aşağıdaki gibi incelenmiş ve değerlendirilmiştir: 1993-2004 yılları arasında 4 yıllık eğitim süresince 2547 sayılı YÖK Kanunun 5i maddesi dersleri (Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Türk Dili, Yabancı Dil) dahil, 57 zorunlu ders (159 kredi), 8 seçmeli ders (16 kredi) olmak üzere toplam 65 ders ve 175 krediyle öğrenci mezun edilmiştir. 2004 yılında İÜ Orman Fakültesinin girişimleri sonucunda İstanbul’da bölüm başkanlarının katıldığı bir toplantıda alınan karar gereğince; orman mühendisliği bölümlerinin ders planlarında bir standartlık oluşturulması, değişen koşullara ve çağdaş ormancılık anlayışına uygunluk sağlanması amacıyla bölümümüz ders planında revizyona gidilmiştir. Bazı dersler programdan çıkarılmış, bazı yeni dersler eklenmiş, ders saatleri düzenlenmiş ve toplam 13 kredi azaltılmıştır. Böylece 5i dersleri dahil 58 zorunlu (146 kredi), 8 seçmeli ders (16 kredi) olmak üzere toplam 66 ders ve 162 kredi ile öğrenci mezun edilmeye başlanmıştır. 2006 yılında çıkarılan 5531 sayılı yetki yasasıyla birlikte, ders planlarının revizyonu tekrar gündeme gelmiştir. Bu amaçla 12-13 Nisan 2007 tarihlerinde İÜ Orman Fakültesinde geniş katılımlı bir çalıştay yapılmıştır. O zamanki ders planımız tarafımdan incelenmiş ve 5531 sayı yetki yasasının gerektirdiği bilgi kompozisyonun büyük ölçüde karşılandığı anlaşılmıştır. Ancak yine de revize edilmesi gereken hususlar öneriler şeklinde ifade edilmiştir (Daşdemir, 2007). 2011 yılına Bologna süreci çalışmaları kapsamında bölümümüzün ders planları, hem sürecin istekleri, hem 5531 sayı yetki yasasının gerekleri, mezunların yeterliliği ve paydaşların görüşleri dikkate alınarak yeniden revize edilmiştir. Buna göre orman mühendisliği eğitiminde dengeli ve kapsayıcı bir bilgi birikimi oluşturmak amacıyla bazı derslerin yarıyılı değiştirilmiş, bazıları zorunludan seçmeliye dönüştürülmüş, bazıları programdan kaldırılmış, bazı yeni zorunlu ve seçmeli dersler konulmuştur. Yapılan değişikliklerden sonra orman mühendisliği bölümünde 4 yıllık lisans eğitim ve öğretim süresince yarıyıllar itibariyle okutulan dersler ve AKTS kredileri (Ders Planı) Çizelge 2’de verilmiştir. 3.3. Bologna Süreci Kapsamında Ders Planında Yapılan Değişiklikler Bilindiği gibi 1998 yılında Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere eğitim bakanlarının yaptıkları toplantı sonunda yayımlanan Sorbonne Bildirisi ile Bologna Sürecinin temelleri atılmıştır. 1999 yılında ise, 29 Avrupa ülkesinin yükseköğretimden sorumlu bakanlarının Avrupa’da ortak bir yükseköğretim alanı yaratma düşüncesiyle imzaladıkları Bologna Bildirisi ile de Bologna Süreci resmen başlamıştır. Ülkemiz 2001 yılında sürece dahil olmuş ve zamanla sürece yeni ülkelerin katılımıyla ülke sayısı 47’ye çıkmıştır. Bologna süreci hedeflediği Avrupa’da ortak bir yükseköğretim alanı içerisinde ülkelerin yükseköğretim sistemlerinin kendilerine özgü farklılıkları korunarak birbirleriyle uyumlu hale getirilmesi ve bu şekilde, bir ülkeden ya da yükseköğretim sisteminden diğerine geçişin kolay- laştırılması, öğrenciler ve öğretim görevlilerinin hareketliliğinin ve istihdamının artırılması planlanmıştır. Böylece gelişen ABD bilimine ve eğitim sistemine karşı güçlü bir Avrupa ekolü veya ekseni oluşturulmaya çalışılmıştır. Bologna süreci ile beraber dersin teorik ve uygulama saatlerinin bileşkesinden oluşan klasik kredi sistemi yerine, öğrenci odaklı, dersin toplam iş yükünü gösteren (teorik ve uygulama ders süresi, derse öğrencinin hazırlanması, ders dışı çalışmaları, sınavlara hazırlık, ödevler, projeler vb. faaliyetlerin tümünü temsil eden) Avrupa Kredi Transfer Sistemi (AKTS) getirilmiştir. Buna göre Bologna Sürecinin ders planlarına yönelik öngörüleri aşağıda özetlenmiştir: - 5i dersleri hariç her yarıyıldaki toplam ders sayısı 5-8, - Her yarıyılda 30 AKTS ve 8 yarıyılda toplam 240 AKTS, - 5i dersleri hariç, seçmeli derslerin AKTS’sinin toplam AKTS’ye oranı %25, - 5i dersleri hariç, alan dışı seçmeli derslerin toplam seçmeli dersler içindeki oranı asgari %10 olmalıdır. Bir taraftan Bologna sürecinin öngörüleri, diğer taraftan dünyadaki gelişmeler, çağdaş ormancılık anlayışı ve 5531 sayılı yetki yasasının gerekleri dikkate alınarak, orman mühendisliği eğitiminde dengeli ve kapsayıcı bir bilgi birikimi oluşturmak amacıyla bazı derslerin yarıyılı değiştirilmiş, bazıları zorunludan seçmeliye dönüştürülmüş, bazıları programdan kaldırılmış, bazı yeni zorunlu ve seçmeli dersler konulmuştur. Buna göre bölümümüz ders planında aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır: 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 37 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN Çizelge 2. BÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Lisans Ders Planı. 1.Yarıyıl Dersleri Dersin Kodu Dersin Adı ORM103 Genel Botanik ORM111 Zooloji ORM113 Orman Mühendisliğine Giriş MAT185 Genel Matematik KİM185 Genel Kimya TBT185 Temel Bilgi Teknoloji Kullanımı Seçmeli Ders1 TÜR181 YDL185 AİT181 Türk Dili I Yabancı Dil I Atatürk İ.İ.Tarihi I Seçmeli Dersler (*) BED185 Beden Eğitimi I MÜZ187 Müzik 3.Yarıyıl Dersleri Dersin Kodu Dersin Adı ORM203 Toprak İlmi ORM213 Ormancılık Hukuku ORM217 Dendrometri ORM221 Gymnospermae ORM225 Fitopatoloji Seçmeli Ders1 Seçmeli Ders2 Seçmeli Dersler (**) ORM205 Jeoloji ORM207 Harita ve Kadastro Tekniği ORM209 Mühendislik Mekaniği ORM211 Ağaç Morfolojisi ORM219 Mesleki Yabancı Dil ORM233 Çevre Koruma 5.Yarıyıl Dersleri Dersin Kodu Dersin Adı ORM307 Orman Yollarının Planlanması ORM317 Maliye ORM319 Silvikültürün Temel Esasları ORM321 Havza Amenajmanı ORM323 Ormancılık İş Bilgisi ORM327 Fidanlık Tekniği Seçmeli Ders1 Seçmeli Ders2 Seçmeli Dersler (**) ORM305 Pazarlama ORM309 Sel ve Çığ Kontrolü ORM329 Diri Örtü İle Mücadele ORM331 Tarımsal Ormancılık ORM335 Yöneylem Araştırması ORM337 Odun Dışı Orman Ürünleri 7.Yarıyıl Dersleri Dersin Kodu Dersin Adı ORM401 Ormancılık İşletme Ekonomisi ORM403 Coğrafi Bilgi Sistemleri ORM407 Orman Koruma ORM417 Ormancılık Politikası ORM421 Orman Amenajmanı Esasları Seçmeli Ders1 Seçmeli Ders2 17 Seçmeli Dersler (**) ORM409 Foto Yorumlama ORM413 Ağaç Islahı ORM415 Ormancılıkta Değer Tayini ORM433 Sosyal Ormancılık ORM437 Enerji Ormancılığı ORM441 Kavak Yetiştirme ORM443 Proje I 1. S I N I F (Bölüm Kodu: 108) 2.Yarıyıl Dersleri TE PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı 2 2 4 ORM104 İstatistik Metotlar 2 2 4 ORM108 Genetik ve Fizyoloji 2 0 3 ORM110 Genel Ekoloji 3 0 3 ORM112 Bilgisayar Destekli Çizim 3 0 3 ORM118 Ölçme Bilgisi 1 2 2 2 0 4 Seçmeli Ders2 15 6 23 2 0 2 TÜR182 Türk Dili II 2 0 3 YDL186 Yabancı Dil II 2 0 2 AİT182 Atatürk İ.İ.Tarihi II 30 Seçmeli Dersler (*) 2 0 4 BED186 Beden Eğitimi II 2 0 4 FOT188 Fotoğrafçılık 2. S I N I F 4.Yarıyıl Dersleri TE PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı 2 2 5 ORM204 Orman Ekolojisi 2 0 4 ORM206 Mera Amenajmanı 2 2 5 ORM216 Staj I 2 2 5 ORM218 Ekonomi 2 0 3 ORM222 Angiospermae ORM224 Toprak Koruma 2 0 4 Seçmeli Ders1 2 0 4 Seçmeli Ders2 14 6 30 Seçmeli Dersler (**) 2 0 4 ORM212 Orman İçi Su ürünleri 2 0 4 ORM228 Yaban Hayatı Bilgisi 2 0 4 ORM230 Ağacın Teknolojik Özellikleri 2 0 4 ORM232 Bitki Beslenmesi 2 0 4 ORM234 Bitki Sosyolojisi 2 0 4 ORM236 Korunan Alan Yönetimi 3. S I N I F 6.Yarıyıl Dersleri TE PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı 2 2 4 ORM310 Orman Entomolojisi 2 0 3 ORM312 Hasılat Bilgisi 2 0 4 ORM314 Staj II 2 0 3 ORM320 Silvikültür Tekniği 2 0 4 ORM322 Orman Transport Tekniği 2 0 4 ORM326 Orman Bakımı 2 0 4 Seçmeli Ders1 2 0 4 Seçmeli Ders2 16 2 30 Seçmeli Dersler (**) 2 0 4 ORM328 Muhasebe 2 0 4 ORM330 Ormancılıkta Mekanizasyon 2 0 4 ORM334 Ormancılıkta Halkla İlişkiler 2 0 4 ORM336 Su Kaynaklarının Korunması 2 0 4 ORM338 Silvikültürel Projelendirme 2 0 4 ORM340 Ormancılık Hukuku Uygulamaları 4. S I N I F 8.Yarıyıl Dersleri TE PR AKTS Dersin Kodu Dersin Adı 4 0 5 ORM400 Ormancılık Yönetim Bilgisi 1 2 5 ORM408 Bitirme Ödevi 0 4 ORM412 3 Uzaktan Algılama 3 0 4 ORM414 Ağaçlandırma 2 0 4 ORM442 Orman Amenajmanı 2 Seçmeli Ders1 2 0 4 Seçmeli Ders1 2 0 4 Seçmeli Ders3 17 2 30 Seçmeli Dersler (***) 2 0 4 ORM404 Orman Ürünlerinden Faydalanma 2 0 4 ORM430 Ormancılıkta Biyolojik Mücadele 2 0 4 ORM432 Biyokütle 2 0 4 ORM434 Arazi Sınıflandırması 2 0 4 ORM436 Orman Hava Hatları 2 0 4 ORM438 Planlama ve Proje Değerlendirme 2 0 4 ORM440 Proje II (*): Öğrenciler bir ders seçmek zorundadır. (**): Öğrenciler iki ders seçmek zorundadır. (***): Öğrenciler üç ders seçmek zorundadır. 38 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 TE 3 3 2 2 3 PR 0 0 0 2 2 AKTS 4 4 3 4 4 2 15 2 2 2 0 4 0 0 0 4 23 2 3 2 30 2 2 0 0 4 4 TE 2 2 0 2 2 2 2 2 14 PR 2 0 0 0 2 0 0 0 4 AKTS 5 4 2 3 5 3 4 4 30 2 2 2 2 2 2 0 0 0 0 0 0 4 4 4 4 4 4 TE 2 2 0 2 2 2 2 2 14 PR 2 2 0 2 2 0 0 0 8 AKTS 4 4 2 4 4 4 4 4 30 2 2 2 2 2 2 0 0 0 0 0 0 4 4 4 4 4 4 TE 3 0 2 2 2 2 2 2 13 PR 0 2 0 2 2 0 0 0 6 AKTS 4 2 4 4 4 4 4 4 30 2 2 2 2 2 2 2 0 0 0 0 0 0 0 4 4 4 4 4 4 4 1) 5i dersleri hariç, her yarıyıldaki ders sayısı 6-8, 8 yarıyılda toplam ders sayısı 57, her yarıyılda 30 AKTS ve 8 yarıyılda toplam 240 AKTS olacak şekilde bir düzenleme yapılmıştır. 2) Toplam ders sayısının 15’i seçmeli, 42’si zorunlu derstir. Birinci sınıfta her yarıyılda birer adet alan dışı seçmeli ders vardır. 2. sınıftan itibaren öğrenci her yarıyılda 2 adet seçmeli ders ve 8. yarıyılda 3 adet seçmeli ders alacaktır. Böylece seçmeli derslerin AKTS’sinin toplam AKTS’ye oranı %25 ve alan dışı seçmeli derslerin toplam seçmeli dersler içindeki oranı %13’dür. 3) Ayrıca öğrencinin mesleki bilgi ve görgüsünü artırmak amacıyla 2. ve 3. sınıflarda 20’şer iş günü olmak üzere toplam 40 gün staj yapmasını sağlayacak Staj I ve Staj II dersleri 2 AKTS olarak düzenlenmiştir. Son sınıfta iki dönemde öğrencilere proje yapma alışkanlığı kazandırmak amacıyla Proje I ve Proje II seçmeli derslerine yer verilmiştir. Ders planından da görüldüğü gibi, 5531 sayılı yetki yasasının 4. maddesinde sayılan orman mühendislerinin faaliyet konularına uygun olarak; ormancılıkta değer tayini, ormancılıkta biyolojik mücadele, su kaynaklarının korunması, ormancılık hukuku uygulamaları, korunan alan yönetimi, odun dışı orman ürünleri gibi bazı yeni dersler programa eklenmiştir. Böylece ders planında yapılan bu değişikliklerle hem Bologna sürecine uyum sağlanmış, hem de 5531 sayılı yetki yasasının kapsam ve içeriğine hizmet eden bir ders planı oluşturulmuştur. Ayrıca bu ders planı, 2009 tarihli Orman Mühendisleri Odası Mesleki Deneyim Kazanma ve Meslek Mensupluğu Sınav Yönetmeliği’nin 40. maddesinde yer alan konuları da kapsamaktadır. 3.4. Teknik Geziler ve Stajlar Orman mühendisliği uygulamalı bir bilim dalı olduğu için teknik geziler ve stajlar son derce önemli olup, eğitimin bir parçası olarak görülmelidir. Teknik gezilerin ve stajların amacı eğitimöğretim süresince öğrenilen teorik bilgilerin uygulamaya aktarılması, pekiştirilmesi, deneyim kazanılması ve ormancılık mesleğinin tanıtılmasıdır. Bu nedenle teknik gezilere ve stajlara gereken önem verilmeli ve yeterli kaynak ayrılmalıdır. Üniversitemizin maddi olanakları dahilinde son sınıf öğrencilerine hemen her yıl bir hafta süreyle teknik geziler düzenlenmektedir. Örneğin, 2011 yılında Bursa ve Çanakkale Orman Bölge Müdürlüklerine, 2012 yılında Antalya ve Muğla Orman Bölge Müdürlüklerine, 2013 yılında da Amasya Orman Bölge Müdürlüğüne teknik geziler düzenlenmiştir. Teknik gezilere orman mühendisliği eğitiminin hemen her alanından yeterli sayıda öğretim elemanı katılmalı, uygulamayla işbirliği içerisinde iyi bir planlama yapılmalı ve yeterli kaynak ayrılmalıdır. Teknik geziler son sınıfta öğrenciye maddi yük getirmeyecek şekilde, birer hafta süreyle birkaç kez tekrarlanmalıdır. BÜ Orman Fakültesinin 2009 tarihli staj uygulama yönergesine göre; “Orman mühendisliği bölümü öğrencilerinden 4. ve 6. yarıyıllarında devam sürelerini tamamlamış olanlar, stajlarını iki yaz tatili döneminin her birinde 20’şer iş günü olmak üzere, toplam 40 iş günü Fakültece hazırlanacak programa göre yapmakla yükümlüdürler. Orman Mühendisliği Bölümü öğrencileri stajlarından birini orman işletmelerinde yapmak zorundadır. Öğrencilerin farklı ormancılık faaliyetlerini yerinde ve uygulamalı olarak görebilmesi için, stajların farklı coğrafi bölgelerde yapılması esastır. Ancak stajların farklı ormancılık birimlerinde veya konularında yapılması halinde, iki staj aynı bölgede veya ilde yapılabilir.” Ancak uygulamada çoğu stajın gerekli şekilde yapılmadığı, uygulayıcıların staja gereken önemi vermedikleri, öğrencilerle ilgilenmedikleri ve staj yapan öğrencilere ücret ödenmediği bilinmektedir (Özkan, 1984; Ata, 1990; Çelik, 1990; Tanyel, 1990; Atmiş vd., 2008). Stajların başarılı ve faydalı olması için, öğrenciye barınma yeri verilmesi, makul bir ücret ödenmesi, gerekli ilginin gösterilmesi, yetki ve sorumluk verilerek işe devamı ve işlere katılımı sağlanmalıdır. Ayrıca stajın bir formalite ve külfet olarak görülmemesi, staj yeri seçiminin öğrenciye bırakılmaması, bu konuda fakültelerin rehberlik etmesi, fakültelerin kontrolünde iyi planlama ve uygulama yapılması gerekmektedir. 3.5. Stratejik Plan 2012 yılında Bartın Üniversitesinin stratejik plan yapımı çalışmaları kapsamında Orman Fakültesinin Stratejik Planı (20132017) yapılmış ve bu stratejik plan içerisinde orman mühendisliği bölümü de yer almıştır. Stratejik planda bölümün mevcut durumu, akademik faaliyetleri, yayınları, araştırma projeleri, fakülte bazında misyon, vizyon, temel değerler, SWOT analizi, 2013-2017 dönemine ilişkin bölümün stratejik amaç- 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 39 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN Çizelge 3. Yıllara Göre Yüksek Lisans ve Doktora Öğrenci Sayısı. Öğrenci Sayısı Yıllar Toplam Yüksek Lisans Doktora 2010-2011 28 8 36 2011-2012 43 8 51 2012-2013 52 4 56 2013-2014 72 7 79 2014-2015 97 8 105 ları, hedefleri ve performans göstergeleri, izleme değerlendirme bilgileri yer almıştır. Stratejik Plan üniversitemizin web sayfasına konulmuştur. Yapılan stratejik planın işlevsel olması için, stratejik plan gereklerinin yerine getirilip gerilmediği zaman zaman kontrol edilmekte, değerlendirmeler yapılmakta ve sapmalar varsa üzerinde durulmaktadır. Böylece bir sonraki plan dönemine ilişkin sağlam bir yapı oluşturulmaktadır. 3.6. Yüksek Lisans ve Doktora Eğitimi Bartın Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümünün lisansüstü (yüksek lisans ve doktora) eğitiminin amacı; ulusal ve uluslararası nitelikte çağdaş bir eğitim ve öğretim sürdürmek, orman kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini sağlayan, olayları çok boyutlu olarak düşünüp yorumlayan, bilimsel etik değerleri yüksek, toplumsal sorumluluk taşıyan Orman Yüksek Mühendisleri ve Doktorantlar yetiştirmek ve bilimsel araştırmaları geliştirmek suretiyle evrensel bilime ve uygulamaya katkı sağlamaktır. Bölümümüzde 1994 yılında Yüksek Lisans, 1995 yılında da Doktora eğitimi başlamıştır. Halen BÜ Fen Bilimleri Enstitüsünün lisansüstü eğitim ve öğretim programı çerçevesinde bölümümüzde Tezli Yüksek Lisans ve Doktora eğitimi verilmektedir. Yaklaşık 19- 40 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 20 yıllık bir geçmişe sahip olan Orman Mühendisliği Lisansüstü Eğitim-Öğretim Programı çerçevesinde, 2014 yılı itibariyle 97 Orman Yüksek Mühendisi ve 23 Doktorant yetiştirilmiştir. Son 5 yılın öğrenci sayıları Çizelge 3’de verilmiş olup, halen 97 Yüksek Lisans ve 8 Doktora öğrencisi olmak üzere toplam 105 öğrenci eğitimöğretim görmektedir. Ayrıca 2013 yılında BÜ Uzaktan Eğitim Programı kapsamında Orman Mühendisliği Bölümünde Tezsiz Yüksek Lisans Programı açılmış olup, halen 10 öğrenci eğitim-öğretim görmektedir. Tezsiz Yüksek Lisans Programının büyük ölçüde kamu kurumlarında çalışan ve çeşitli nedenlerle derslere devam edemeyen orman mühendisleri için uygun olacağı düşünülmektedir. 4. SONUÇ VE ÖNERİLER 18. ve 19. yüzyıllarda orta ve batı Avrupa’da ortaya çıkan klasik ormancılık anlayışı, ülkemizde hem uygulamaya hem de orman mühendisliği eğitimine yansımıştır. Bu anlayış ülkemizin doğal, sosyal ve ekonomik koşullarına uymamakta, orman kaynaklarına toplum refahı doğrultusunda ve bir sitsem anlayışı içinde müdahale etmede, böylece optimal ve sürdürülebilir bir yönetimi sağlamada yetersiz kalmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada; genel olarak Türkiye’deki ormancılık eğitimi ve özel olarak BÜ Orman Fakültesinde Orman Mühendisliği eğitimi-öğretimi çeşitli açılardan incelenmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda 2011 yılında Bologna sürecine uyum kapsamında bir taraftan ormancılık anlayışında görülen değişmeler, dünyadaki gelişmeler ve Bologna sürecinin öngörüleri, diğer taraftan ülkemizin koşulları, yasal düzenlemeler (özellikle 5531 sayılı yetki yasası), toplumsal beklentiler, mezunların yeterliliği ve paydaşların görüşleri dikkate alınarak, BÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümünün ders planları revize edilmiştir. Böylece hem Bologna sürecinin gereklerine, hem 5531 sayılı yetki yasası ile çağdaş ormancılık anlayışına uygunluk sağlanmıştır. Bununla birlikte yapılan değişikliklerin zaman zaman uygunluğunun kontrol edilmesi, değişimlere ve gelişmelere paralel olarak güncellemelerin yapılması gerekmektedir. Bologna süreciyle birlikte Avrupa’da yükseköğretimde ortak bir eğitim alanı oluşturma düşüncesi belki sosyal, ekonomik ve doğal koşulları ve gelişmişlik düzeyleri birbirine yakın olan ülkeler için faydalı olmuştur. Ancak kendine özgü koşulları, çeşitliliği ve değişkenliği oldukça fazla olan ve çoğu Avrupa ülkesinden farklılık gösteren ülkemizde özellikle orman mühendisliği eğitim programlarının, sürecin gereklerine göre dizayn edilmesi bir hayli zor olmuştur. Adeta ülkemizin gerçekleri göz ardı edilerek, özgür ve geniş kapsamlı bir eğitim sistemi dar bir kalıba sokulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte Bologna sürecinin diploma eki, kredi siste- mi ve eğitimde bir standartlaşma getirdiği, ancak eğitimde özerkliğe ve kaliteye yeterince önem vermediği söylenebilir. Bologna sürecinin yanında, aslında kaliteli ormancılık eğitiminin bir göstergesi olarak orman fakültelerinin orman mühendisliği bölümlerindeki eğitim ve öğretimin akreditasyonu için, MÜDEK’e (Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği) başvuru yapılması ve akreditasyon belgesi alınması gerekmektedir. Ülkemizde orman mühendislerinin kamuda ve özel sektörde istihdam edilme olanakları ve ormancılık eğitiminin kalitesi dikkate alındığında, yeni orman fakültelerinin açılmaması, mevcut öğrenci kontenjanlarının makul seviyelerde tutulması ve kimi orman fakültelerinde açık olan ikinci öğretimlerin derhal kapatılması gerekmektedir. Orman mühendisliği eğitim sistemi içerisinde teknik geziler ve stajlar son derce önemli olup, eğitimin bir parçası olarak görülmelidir. Teknik gezilere yeterli sayıda öğretim elemanı katılmalı, uygulamayla işbirliği içerisinde iyi bir planlama yapılmalı ve yeterli kaynak ayrılmalıdır. Ayrıca stajlara gereken önem verilmeli, fakültelerin kontrolünde iyi planlama yapılarak, uygulanmalı ve denetlenmelidir. Bu kapsamda öğrenciye barınma yeri sağlanmalı, makul bir ücret ödenmeli, gerekli ilgi gösterilmeli, yetki ve sorumluk verilerek işe devamı ve işlere katılımı sağlanmalıdır. Orman mühendisliği bölümleri için mutlaka stratejik plan yapılmalı ve bu planının gereklerinin yerine getirilip gerilmediği zaman zaman kontrol edilmeli, performans göstergeleri izlenmeli ve değerlendirmelidir. Yüksek lisans ve doktora eğitiminde yaygınlığı ve kaliteyi artırmak amacıyla gerekli önlemler alınmalıdır. Özellikle tezli yüksek lisans ve doktora programlarında öğrencinin derse devamı, seminer-ödev hazırlaması ve sunması, bilimsel çalışmaları tek başına yürütebilecek güce, bilgiye ve bilimsel etiğe sahip olması, tez konularının orijinal olması, uygulamaya ve bilme katkı yapan sorun bilinci alanlarından seçilmesi sağlanmalıdır. KAYNAKLAR Ata, C. 1990. Türkiye’de Orman Mühendisliği Öğretimi. OMO Dergisi, Sayı 12, s.23-25, Ankara. Atmiş, E. ve Daşdemir, İ. 2008. Orman Fakültesi Öğretim Elemanlarının Orman Mühendisliği Eğitiminin Bugününü ve Geleceğini Değerlendirmesi. III. Ulusal Ormancılık Kongresi, TOD Bildiriler Kitabı, s.103-121, Ankara. Atmiş, E., Günşen, H. B., Güleç, R. 2008. Stajın Ormancılık Eğitimindeki Önemi. III. Ulusal Ormancılık Kongresi Bildirisi, TOD Bildiriler Kitabı, s.191-200, Ankara. Çelik, O. 1990. Türkiye’de Orman Mühendisliği Öğretimi. OMO Dergisi, Sayı 12, s.2629, Ankara. Çepel, 1984. Ormancılık Öğretimi ile Uygulama Arasındaki İlişkiler. I.Ü.Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt 34, Sayı 1, s.33-44, İstanbul. Daşdemir, İ. 1996. Orman İşletmelerinin Başarı Düzeylerinin Belirlenmesi (Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgesi Örneği). OB, Doğu Anadolu Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Teknik Bülten No: 1, 162 s., Erzurum. Daşdemir, İ. 1998. Devlet Orman İşletmelerinin Yönetsel ve Örgütsel Boyutlarının Belirlenmesi. OB, Doğu Anadolu Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Yayını, Teknik Rapor No: 3, Erzurum. Daşdemir, İ. 2006. Orman Kaynakları Yönetiminde Müdahale Odakları ve Türkiye Ormancılığında Durum. Ormancılıkta Sosyo-Ekonomik Sorunlar Kongresi, s.312-321, 26-28 Mayıs Ilgaz/Çankırı. Daşdemir, İ. 2007. Türkiye’de Orman Mühendisliği Eğitiminin Yeniden Yapılandırılması Konusunda Bazı Değerlendirmeler. Orman ve Av, Yıl: 83, Sayı: 5 Eylül-Ekim, Cilt:84, s.6-12, Ankara. Daşdemir, İ. 2013. Ormancılık İşletme Ekonomisi (2. Baskı). Bartın Üniversitesi Yayın No: 10, Orman Fakültesi Yayın No: 6, ISBN 978-605-60882-8-5, 407 s., Bartın. Daşdemir, İ. ve Atmiş, E. 2008. Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğrencilerinin Orman Mühendisliği Eğitimini Değerlendirmesi. III. Ulusal Ormancılık Kongresi, TOD Bildiriler Kitabı, s.53-75, Ankara. Eryılmaz, A. Y. 1993. Ormancılık Öğretimi ve Bu Konuda Yapılmış Yayınlar. 1. Ormancılık Şurası Tebliğler Kitabı, Orman Bakanlığı Yayın No: 6, Seri No: 13, Cilt 2, s.443453, Ankara. Geray, A. U. 1989. Ormancılığın Çağdaş Çerçevesi. İÜ Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt: 39, Sayı:4, s.17-27, İstanbul. Geray, A. U. 1991. Çağdaş Ormancılık Eğitiminin Neresindeyiz? OMO Dergisi, Şubat Sayısı, s.27-31. Ankara. Geray, A. U. 1993. Orman Kaynakları Yönetiminin Geliştirilmesi ve Sorunları (I. Ormancılık Şurası Tebliği). Orman Bakanlığı Yayın No: 6, Seri No: 13, Cilt: 3, s.137-149, Ankara. Kalıpsız, A., Gülen İ. ve Tokmanoğlu, T. 1969. İ.Ü. Orman Fakültesi’nin Öğretim ve Eğitim Sorunları ve Çözüm Yolları Hakkında Rapor. İstanbul. Özdönmez, M., Akesen, A. ve Ekizoğlu, A. 1998. Ormancılık Yönetim Bilgisi. İÜ, Orman Fakültesi Yayın No: 457, 357 s., İstanbul. Özkan, N. 1984. Ormancılık Öğretimi. OMO Dergisi, Sayı 1, s.35-39, Ankara. Tanyel, E. 1990. Türkiye’de Orman Mühendisliği Öğretimi. OMO Dergisi, Sayı 12, s.3236, Ankara. Tolunay, A. 2001. Ormancılıkta Uygulayıcı Teknik Personel Eğitimi. 1. Ulusal Ormancılık Kongresi Tebliğler Kitabı, TOD Yayını Kongre Seri No:1, s.252-266, Ankara. Türker, M. F. 2005. Orman Mühendisliği Eğitim-Öğretimi Üzerine Bazı Değerlendirmeler (KTÜ Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Örneği). 1. Çevre ve Ormancılık Şurası-Tebliğler, 4. Cilt, s.1647-1657, Antalya. - Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Stratejik Planı (2013-2017), 45 s., 2012, Bartın. - 27/05/2009 tarih ve 2009/08 sayılı Üniversite Senato Kararı ile kabul edilmiş Bartın Orman Fakültesi Staj Uygulama Yönergesi, 4 s., Bartın. - 2006 tarihli ve 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Mühendisliği Hakkında Kanun (Yetki Yasası), 12 s. DİPNOT 1) Bu çalışma 17-19 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen 1857’den Günümüze Ormancılık Eğitim-Öğretim Çalıştayı’na bildirirapor olarak hazırlanmış, ancak Çalıştay Kitabı henüz yayınlanmadığı için, kısaltılarak ve revize edilerek Orman Mühendisleri Odası Dergisine sunulmuştur. 2) Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölüm Başkanı, Orman Mühendisleri Odası Bartın İl Temsilcisi, e-mail: isdasdemir@hotmail.com 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 41 ÜYEL ER İ Mİ ZD EN Dr. Şükran GÖKDEMİR’e Mektup Canım arkadaşım, meslektaşım ve güzel insan. Seninle ne zaman ve nasıl tanıştığımızı tam hatırlamıyorum. Muhtemelen KTÜ kız yurdunda diğer kızlar tanıştırmıştır. Tanıştığım günden itibaren sana “Şükran Abla” dedim. Çünkü “abla”lık sana o kadar yakışıyordu ki, başka bir şey demek istemedim. Çünkü gözlerinde Anadolu insanının şefkati, anlayışı ve sevgisi çok net görülüyordu. Ve benim için abla demek, yol gösterici demekti, güven demekti. Sonra gördüm ki Şükran herkesin “Şükran Abla’sıymış. Mezun olup gitmen dolayısıyla o günlerde fazla görüşemedik. Ancak Yüksek Lisans derslerine geldiğinde görüşürdük. Sonra Almanya’dan Ankara’ya geldiğimde bana gene ablalık yaptın ve kucak açtın. Senin evinde kaldım ve odanda çok oturdum sohbet ettim, çay içtim. Sanırım bu camiada olup da o zamanlar senin odanda çay içmeyen çok az insan vardır. Taşradan gelen arkadaşların seni ziyaret ettiklerine ve senden yardım aldıklarına çokça şahit olurdum. Çünkü sen “Şükran Abla”ydın ve odan da emeğin de herkese açıktı. Arkadaşlığımız hep devam etti. Birlikte çok gezdik, eğlendik ve dertleştik. İyi ve kötü günleri paylaştık. Birbirimizi iyi tanıdık. Şükranım, benim hayatıma eşlik ettiğin için sana çok teşekkür ederim. Bir gün anneni umreye götürdün ve oradan hasta döndün. Hastalığını hiç ciddiye almadın. Çünkü özgürlüğüne çok düşkün bir insandın ve hastalık senin özgürlüğünü kısıtlıyordu. Ağrın sızın olduğu zamanlar dışında hiç hasta olduğunu düşünmedin ve devam ettin yaşamaya. Sanki hastalığına meydan okursan hastalık senin yakanı bırakırdı. Ama olmadı. 42 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 Bir sabah iş yerimde Facebook’u açtım ve biraz gezinirken sayfama bir haber düştü; Şükran GÖKDEMİR vefat etmiştir. İnanamadım, daha doğrusu inanmak istemedim. Ama gerçekmiş. Şükranım, gerçekten öte tarafa intikal etmişsin. Normal hastaneye yatmışsın rutin kontroller için ve gece yarısı kalbin durmuş. Yalnız vermişsin son nefesini. Yüzünü göremediğim için halen öldüğüne inanamıyorum. Seni hep gülerken hatırlıyorum. Öyle sürekli gülümsemenle, menevişli gözlerin parlarken kaldın gözümün önünde. Sen gittin ya Ankara bomboş oldu. Her yer yalnızlık oldu. Yollar bomboş oldu. Elvankent virane oldu, artık hiç gitmem oraya. Çok sevdiğin kitap fuarına da bir daha gidemem. Sen gittin ya içimdeki sana ayırdığım yer boş kaldı, artık dolduramam. Sen gittin ya öyle erkenden, içimde senin yaşanmamışlıklarının ateşi kor oldu kaldı. Ormancılık camiasının renksizliğinden ve kısır döngü içerisinde olmasından şikâyet ederdin, ancak bir o kadar da mesleğini severdin. Mesleğin için de çok çaba gösterdin. Gittin ve bütün projelerini yarım bıraktın. Gittin ya bütün duygularını, söylemek isteyip de söyleyemediklerini beraberinde götürdün. Her şeyin yarım kaldı, Şükranım. Ama bil ki biz arkadaşların olarak seni anmadığımız gün olmuyor. Ne zaman bir araya gelsek senin içinde bir tabak koyuyoruz sofraya. Seni çok ama çok özlüyoruz. Sana hoşçakal demiyorum. Çünkü hala beraberiz. Sen derdin ya; bir insanı tanıyan son kişi ölmeden o insan ölmezmiş… Dr. Gülzade KAHVECİ 50 YIL ÖNCE BUGÜN “OrmanMühendisliği” Geçen sayımızda başladığımız bu yazı dizisinin ilk bö bölümü konusunda ki, duygu, düşünce, eleştiri ve kat katkılarınızdan dolayı siz okurlarımıza teşekkür ediyo yoruz. Bu sayımızda da yine elli yıl önceki dergi içeriğini ok okuyarak, inceleyerek ve ilginç bulduklarımızı sizlerle pa paylaşarak dergimizin elli yıl öncesini tanıtmaya deva vam ediyoruz. Şu an elinizde bulunan ve okumakta olduğunuz “O “Orman Mühendisliği” dergisi 2014 yılının 4ncü sayıssı olup Ekim-Kasım-Aralık aylarını içermektedir. Elli yyıl önce bugüne rastlayan sayılar 1964 yılının Ekim vve Aralık sayılarını incelediğimizde; o yıllarda yılda aaltı defa basıldığını görmekteyiz. Şu anda yılda 4 kkere yayınlanan dergi elli yıl önce iki ayda bir olmak ü üzere yılda altı defa yayınlanmakta imiş. Elli yıl öncceki sayının içeriği hakkında bilgi vermesi için, dergide yayınlanan tüm yazıların başlıklarını içeren ilk sayfasının fotoğrafını yayınlıyoruz. Daha sonra ilginizi çekeceğini düşündüğümüz yazılardan kısa özet veya paragraflar alarak sizleri elli yıl önceki gündem ve başlıklarla buluşturmaya g gayret edeceğiz. İçindekiler bölümündeki yazı başlıklarından da h hemen anlaşılacağı üzere ilk önce 1964 yılındaki O Oda Yönetim Kurulunca kaleme alınan “Orman G Genel Müdürlüğü Teknik Personelinin Tayin ve N Nakillerine Ait Yönetmelik” üzerine yazılan bir yazı ye yer almaktadır. Buradan da görüyoruz ki, yönetenler ile yönetilenler arasındaki sorunlar bir türlü sona erm memektedir. Dergimizin geçen sayısında da ağırlıklı ol olarak dile getirilen atama, nakil furyası ile özellikle ro rotasyon uygulamaları ve bu uygulamalardan kayna naklanan huzursuzlukları günümüzde de daha derinde den ve yaşamaktayız. Bu da hemen aklımıza: “demek ki personel konusunda, insan kaynakları konusunda, 2014 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 43 in insana değer verme konusunda elli yılda çok fazla bir yol al alamamışız” düşüncesini getiriveriyor. Daha sonra ki sayfalarda, ormancılık araştırma ve uyg gulamaları konusundaki bilimsel ve teknik konularda yyazılan yazılar yer almaktadır. 1964 yılı Ekim sayısında 10 uncu sayfada Yönetim Kurrulunun bir duyurusu dikkatimizi çekiyor. Aynen yayınllıyoruz ve diyoruz ki, okumaya, araştırmaya ve gerçeklleri öğrenmeye her zamankinden fazla ihtiyacımız var. TToplumumuzun en az yarısından fazlası okuduğunu aanlayabilecek, yorum yapabilecek, sorgulayabilecek, sorunlara çözüm üretebilecek düzeyde bilgi ve tecrübeye sahip bireylerden oluşmalı ki, çağdaş toplumlar düzeyine ulaşmış olabilelim. Eğer bunu yapamıyorsak, bizi sömüren emperyalist güçlere hiçbir şekilde söz ssöyleme hakkımız olamaz. İlk emri “OKU” olan bir dinin mensupları olarak okum mak bizlere diğer ibadetlerden önce emredilmiştir. LLütfen hepimiz sadece bir an düşünelim bu konuda ne kkadar duyarlıyız? Yine 1964 yılı Ekim sayısında Orman Yüksek Müh hendisi Nihat Üçüncü Orman halk ilişkileri konusunda ö önemli tespitlerde bulunarak o günkü durumu elli yıl so sonra onları izleyen bizlere bir öğüt gibi aktarıyor. Derginin sayfaları arasında ilerlerken sayfalar arasında unutulmuş bir Anket Formuna rastlıyoruz. Yarım asır ön öncesinden sayfalar arasında unutularak bize kadar gelen bir çalışmanın habercisi gibi. Bizden öncekilerin yaptık tıkları bu çalışmayı da o günler hakkında bizlere bir fikir ve verebileceği düşüncesi ile yayınlıyoruz. Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet DAŞDEMİR tarafından hazırlanan EKONOMİ kitabı 2014 yılında Nobel Akademik Yayıncılık tarafından basılmıştır. Bartın Orman Fakültesinde uzun yıllar ders kitabı olarak okutulan bu kitap, genel ekonomi, mikro ve makroekonominin temel konularını içerecek şekilde hazırlanmıştır. Kitapta ekonomi ile ilgili temel kavramlar, ekonomik sistemler, üretim faktörleri, ekonomik faaliyetleri etkileyen faktörler gibi ekonominin genel konularına, mikroekonomiye ilişkin tüketici dengesi, talep analizi, üretici teorisi, arz analizi, fiyat teorisi ve üretim faktörleri ve fiyat analizi konularına makroekonomiye ilişkin milli gelir, para, enflasyon, istihdam ve işsizlik, ekonomik büyüme ve kalkınma konularına yer verilmiştir. Pek çok üniversite öğrencisinin ekonomi alanındaki temel bilgi gereksinmesini önemli ölçüde karşılayan bir ders kitabı olmanın ötesinde genç araştırmacılara da yararlı bir kaynak niteliğindedir. Fiyatı: Kitap, Nobel Akademik Yayıncılık tarafından öğrenciye 10 TL’ye satılmaktadır. Kitap temin adresi: Nobel Akademik Yayıncılık, Mithatpaşa Cad. No: 74, Kızılay/Ankara, Tel: 03124182010 44 ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 2014 İSTİFA Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezine üyelikten ayrılma isteklerini yazılı olarak bildiren; 7045 Oda Sicil No’lu Cumhur Caner ÖZBEN 25.09.2014 9430 Oda Sicil No’lu Sinan ERTEKİN 02.10.2014, 14216 Oda Sicil No’lu Muhammed Sinan BAŞODA 30.10.2014, 11390 Oda Sicil No’lu Sema ABANOZ 13.11.2014, 3369 Oda Sicil No’lu Ahmet KARAN 13.11.2014, 12782 Oda Sicil No’lu Hasan TRAŞ 13.11.2014, 12124 Oda Sicil No’lu Aytekin AKDEMİR 20.11.2014, 11060 Oda Sicil No’lu Pınar Binnur YANCI 27.11.2014, 13083 Oda Sicil No’lu Ahmet Gökhan ÖZER 27.11.2014, 12149 Oda Sicil No’lu Eyüp ÜNALDI 04.12.2014, 12083 Oda Sicil No’lu İlknur Altun ALADAĞ 04.12.2014, 11823 Oda Sicil No’lu Murat KAYHAN 11.12.2014, 10022 Oda Sicil No’lu Hamdi AYAZLAR 11.12.2014, 10494 Oda Sicil No’lu Osman KARATOSUN 18.12.2014, 9718 Oda Sicil No’lu Sertaç TURHAL 18.12.2014, 10722 Oda Sicil No’lu Zerrin SÜRÜCÜ 18.12.2014, 10877 Oda Sicil No’lu Hatice TAŞKIN 18.12.2014, 10814 Oda Sicil No’lu Burçin SİVASLI 31.12.2014, 7310 Oda Sicil No’lu İbrahim DİZMAN 31.12.2014, 11654 Oda Sicil No’lu Mehmet Musa SÖNMEZ 31.12.2014, 9207 Oda Sicil No’lu Haydar Ali SANDIKÇI 31.12.2014, 8292 Oda Sicil No’lu Fatih DURŞAN 31.12.2014, 8936 Oda Sicil No’lu Meliha ULUPINARÖZ 31.12.2014, 12598 Oda Sicil No’lu Ömer TEYRAN 31.12.2014, 12739 Oda Sicil No’lu Arif GÜNEŞ 31.12.2014, 9369 Oda Sicil No’lu Serkan ERKARTAL 31.12.2014, 13631 Oda Sicil No’lu Mahir KAPLAN 31.12.2014, 9738 Oda Sicil No’lu Alev KOÇAK 31.12.2014 tarihlerinde Yönetim Kurulunun 46/2, 49/6, 55/4, 57/5, 57/6, 57/4, 58/6, 60/3, 60/4, 61/16, 61/17, 65/5, 65/6, 68/10, 68/11, 68/12, 68/13, 72/5, 72/6, 72/7, 72/8, 72/9, 72/10, 72/11, 72/12, 72/13, 72/14 ve 72/15 sayılı kararları ile istifa talepleri uygun görülerek kabul edilmiştir. Oda Ana Yönetmeliğinin 11nci maddesi gereği dergimizde yayınlanarak meslek kamuoyuna duyurulur. VEFAT AHMET İHSAN YENER - 30.09.2014, ÖMER TOKOĞLU - 16.10.2014 KAMİL ŞAHİN - 18.10.2014, MEHMET HAKKI AYDEMİR - 20.10.2014 YÜKSEL TUTAK - 21.10.2014, HASAN AKYOL - 07.11.2014 TUNCAY ÖZGÖKMEN - 11.11.2014, AZİZ ÇAĞLAYAN - 24.11.2014 tarihlerinde aramızdan ayrılmışlardır. Kendilerine rahmet, ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi TMMOB ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI Beştepeler Mah. 31. Sok. No: 3 • Beştepe-Yenimahalle / ANKARA Tel: (0312) 215 00 33 pbx • Belgegeçer: (0312) 215 01 81 e-posta: yayin@ormuh.org.tr www.ormuh.org.tr