Muhterem Mü`minler
Transkript
Muhterem Mü`minler
İL :SİNOP TARİH :03.01.2014 ار ِحيمم بِ ْس َّ ار ْح َم ِن َّ ِــــــــــــــــــــــم اﷲ ِ ًسنَة َ َو ِم ْن ُه ْم َم ْن َيقُو ُل َربَّنَا َءاتِنَا فِي الدُّ ْن َيا َح ار َ َسنَةً َو ِقنَا َعذ َ َو ِفي ْاْل ِخ َر ِة َح ِ َّاب الن DÜNYA AHİRET DENGESİ Muhterem Mü’minler! İnsan hayatı iki merhaleden teşekkül etmektedir. Bunların ilki hem çalışıp kendimiz ve ailemizin maîşetini temin ettiğimiz; hem de ibadetimizle, hayır ve hasenatımızla ebedî hayatımızı kazandığımız dünya hayatımızdır. İkincisi ve en önemli olanı ise dünyadaki amellerimiz neticesinde şekillenen sonsuz Ahiret hayatımızdır. Eşrefi mahlukat olarak yaratılan insanoğlunun dünyada varlık sebebi, kendisini ve her şeyi yoktan var eden Cenâbı Hakk’a kul olmaktır. Zira Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’de, “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”1 buyurmaktadır. İnsanın bu asli vazifesini unutup dünyaya bağlanması, ebedi alemde felaketine sebep olacaktır. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de “Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz cehennem onun sığınağıdır.”2 buyrulmaktadır. Yine bir çok ayeti kerimede dünya hayatının ve nimetlerinin faniliği vurgulanmış, asıl gayenin ahreti kazanmak olması gerektiği bildirilmiştir. Mesela Hadîd Sûresi 20. ayeti kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Biliniz ki dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider)… … Dünya hayatı aldanış metâından başka bir şey değildir.”3 şüphesiz bu dünya hayatı geçici bir metâdır. Ahiret ise ebedi olarak kalınacak yerdir”4 buyrulmaktadır. Ancak bizden istenen dünyadan tamamen el-etek çekip, sadece ibadetle meşgul olmak değildir. Bu konuda bizler için en güzel örnek Rasûlullah Efendimiz’dir. Zira o, hem herkesten fazla ibadetle meşgul olmuş, diğer taraftan da bir insanın dünyada yapması gereken işleri eskizsiz yerine getirmiştir. Risâlet vazifesinin gereği olarak daima halkın arasında bulunmuş ve onları irşad etmekle meşgul olmuştur. Bir idareci olarak Mü’minler arasındaki meseleleri çözmüş, düşmanlar tarafından gelebilecek zararlara karşı tedbirler almıştır. Ailesinin ve çevresindeki diğer insanların sıkıntılarıyla yakından ilgilenmiş, hastaları ziyaret etmiş, hatta ev işlerinde eşlerine yardımcı olmuştur. Bakara Sûresi 201. ayeti kerimede bildirildiği gibi hem dünya için, hem de ahiret için hayır ve iyilik talep etmiştir. Kıymetli Mü’minler! Kur’ân-ı Kerîm’de, “Allah’ın sana verdiği şeylerde Ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma…” buyrulmaktadır. O halde Yüce Rabbimizin bize verdiği maldan hayır işlerde harcayarak, bize verdiği bedenle ibadetlerimizi eksiksiz bir şekilde ifa ederek ebedi hayatımıza yatırım yapmalı, Meşru sınırlar içerisinde çalışıp başkalarına muhtaç olmadan, onurlu bir şekilde hayatımızı sürdürmeliyiz. Zira insan varlığını mukaddes sayan dinimiz, onun dünyada sefil bir hayat sürmesine razı olmaz ve veren eli alan elden üstün görür, tembellik ve miskinliği asla kabul etmez. Hutbemi başta okuduğum ayeti kerimede bize öğretilen dua ile bitiriyorum: “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahrette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru.” 1 2 Aziz Mü’minler! Dinimiz dünyaya bağlanarak, bizim için asıl karar yeri olan ahiret yurdunu unutmamamız hususunda bizi ikaz etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de, “… 3 4 Zâriyât, 51/56. Nâziât, 79/37,38,39. Hadîd, 57/20. Mü’min, 40/39. Hazırlayan:Ünal KOCA - Sinop İl Vaizi