Aile bireylerinin aile ve iş hayatı arasındaki dengelere dair
Transkript
Aile bireylerinin aile ve iş hayatı arasındaki dengelere dair
KA-DER • • • • • • • • KADER ,kadınların ve erkeklerin her alanda eşit olarak temsil edilmelerini savunan bir kadın örgütüdür.Toplumu ve bireyleri ilgilendiren kararların alındığı ,seçim ve atama ile oluşan tüm karar organlarında ,kadın ,erkek eşitliğini demokrasinin bir gereği olarak kabul eder. Türkiye’de kadınlar,farklı sosyal alanlarda varlıklarını kanıtladıkları halde üst düzey yönetimlerde ve özelliklede siyasette,eşit temsilden hala çok uzak bir konumdadır.Bu eşitsizliği gidermek,tüm yurtttaşların kararlara katılımını sağlamak,kadın deneyimi ve çözüm üretme yeteneğini sosyal ve siyasal alanlara kazandırmak amacıyla Mart 1997’ de kurulan KADER,seçimle veya atamayla gelinen tüm karar organlarındaki kadın temsil oranlarını yükseltmek için çalışır. KA-DER; Ayrımcılığın her türüne karşı olmak, Tüm yasal partilere eşit mesafede durmak, Tüm partilerin milletvekilleri ve kadın kollarıyla amacı doğrultusunda ve eşit mesafede çalışmak, Kadın bakış açısını tüm çalışmalarına yansıtmak ve yaygınlaştırmak, Toplumsal cinsiyet eşitliğinin tüm politika ve programlara yerleştirilmesi için çalışmak ilkelerine sahiptir. Aile Bireylerinin Aile ve İş Hayatı Arasındaki Dengelere Dair Sorumlulukları EĞİTİM DANIŞMANI Saadet GARAN İŞ VE AİLE YAŞAMI DENGESİ VE ÖNEMİ Gelişmenin baş döndüren bir hızla yaşamımızı etkilemesiyle , kadın ve erkeklerin çoğu için” iş ve kariyer yaşamı” çok önem kazanmakta . Kariyer ve işte, bir hedefe ulaşabilmek için eğitime harcanan zaman nedeniyle evlilikler ertelenmekte. Evlendikten sonra da kariyer ve işin ,kişiden beklentisi ,birçok durumda maalesef artarak devam ettiği için evliliğe ,eve ,aileye hatta kişinin kendisine ayırabildiği zamanın azlığı nedeniyle kişisel tükenme başlamakta ve evlilikte sorunlar yaşanmaktadır. Evlilik, iş, ev işleri ve kişisel hedefler arasındaki denge kurulması giderek daha fazla çaba gerektirmektedir. Birbirine duygusal, fiziksel ve ekonomik olarak dayanan ve kendilerini aile olarak tanımlayan en az iki kişinin oluşturduğu birliğe aile denilir. Evlilik, aile oluşturmak üzere bir kadın ve erkeğin birbiriyle yaptığı sözlü ve / veya yazılı anlaşmadır. Ekonomik ve sosyal yapıdaki değişim ,kariyer ve evlilik dengesinin kurulmasını güçleştiren faktörlerden birisi olmuştur. Günümüzde iş hayatının beklentileri artmakta ve karmaşıklaşmaktadır. Örneğin çok uluslu şirketlerde ülkeler arasındaki zaman farkından kaynaklanan mesai saatiyle, sınırlı iş kavramı yok olmaktadır. İşlerinde çok başarılı insanların en zayıf noktaları ise aile yaşantılarını dengeleyebilmeleridir. İş hayatı ne kadar önemli olursa olsun, eğer işiniz nedeniyle,eşinizle ,ailenizle tükettiğiniz güzel anlar azalıyorsa ve çocuklarınızın büyüdüğünü ,paylaşamıyorsanız ne kadar kazançlısınız ? Kazandığınız kadar kaybetmişsinizdir de. ENDÜSTRİ DEVRİMİ Üretimin tarıma dayalı olduğu toplumlarda üretim, aileler tarafından kendi tüketimleri amacıyla yapılmıştır. Bu süreçte örgütlerde en az değer verilen kaynak insan, yani işgücü olmuştur. Bireylerin endüstri devrimi öncesinde boğaz tokluğuna, diğer bir deyiş ile temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde çalışmaya mecbur olmaları, işgücünün karlılıktaki ve üretimdeki payının kolay ölçülebilir olmaması ya da böyle gösterilmeye çalışılması, insan performansının sınırlarının öngörülmemesi gibi nedenlerle insan kaynağına yeteri kadar önem verilmemiştir. Endüstri devrimi ile birlikte iş yerleri, ev ve aileden uzaklaşmış ve üretim bunların dışındaki örgütlerde gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Önceleri iş ve aile yaşamına ilişkin aktiviteler kolaylıkla birlikte yürütülürken, endüstrileşme sürecinde iş ve aile yaşamına ilişkin aktiviteler birbirlerinden ayrılmaya başlamıştır. Endüstri devriminden sonra insanın , örgütün en değerli kaynağı olduğunun kabul edilmiştir ve bununla birlikte insan kaynakları olmadan fiziksel kaynakların kullanılamayacağı; örgütte başarıyı sağlayan en temel faktörün insan olduğu anlaşılmıştır. Bu süreçte ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yaşanan köklü değişimler iş yaşamı açısından da, yeni oluşumları ve yeni yaklaşımları beraberinde getirmiştir. Bireyin yaşamında işin daha fazla önem kazanması ile temel ihtiyaçları karşılama çabası da devam etmiştir. İŞ VE AİLE DENGESİNİN YAPISI, NEDENLERİ VE SONUÇLARI BELİRLEYİCİLER DENGENİN YAPISI SONUÇLAR / ETKİLER A. - A. - Sübjektif Denge Denge – Önemsiz Denge – Ev Merkezli Denge – İş Merkezli B. - Objektif Çalışma Saatleri Boş Zaman Aile Rolleri 1. İş Doyumu Yaşam Doyumu Ruhsal Sağlık, Mutluluk 2. Stres / Hastalık 3. İşte Davranış/Performans 4. Evde Davranış/Performans 5. İşteki diğerleri Üzerine Etkisi 6. Evdeki diğerleri Üzerine Etkisi B. - Çevresel Faktörler İş Talepleri İş Kültürü Ev Talepleri Ev Kültürü Bireysel Faktörler İş Oryantasonu Kişilik Enerji Kişisel Kontrol ve Başa Çıkma Cinsiyet Yaş, Yaşam ve Kariyer Evresi Kaynak : GUEST, David E. ; "Perspectives on the Study of Work-Life Balance", A Discussion Papared for the 2001 ENOP Symposium, Paris. AİLE VE İŞ HAYATI ÇATIŞMALARI AİLE VE İŞ HAYATI ÇATIŞMALARI 1. Zamana Bağlı Çatışma Bireylerin ,İş ya da aile rollerini yerine getirebilmek için ayırmaları gereken zaman; başka bir rolün yerine getirilmesini zorlaştırmakta hatta olanaksız kılmaktadır. Çalışan bireyin, işi için ayırması gereken zaman ile iş dışındaki yaşamı için ayırması gereken zaman arasında denge kurulamamasıyla çatışma olmaktadır. Çalışma saatleri, çalışma programının esnekliği, evli ve çocuk sahibi olma, eşin bir işte çalışması , iş ya da aileden kaynaklanan zaman sınırlılıkları vb. AİLE VE İŞ HAYATI ÇATIŞMALARI 2. Gerginliğe Bağlı Çatışma İş ya da aile rolünün neden olduğu olumsuz psikolojik sonuçlar ,diğer rolün sağlıklı bir biçimde yerine getirilmesini engellemektedir. Bireyin işi ya da ailesi ile ilgili olarak yaşadığı gerginlikler, düş kırıklıkları, üzüntüler, endişeler, alınganlıklar, duyarsızlıklar ve tahammülsüzlükler gibi durumlar bireyin diğer rolü ile ilgili performansını olumsuz etkileyebilmektedir. Özellikle iş yaşamındaki aşırı iş yükü, bireyler arası yetersiz sosyal ilişkiler, iş güvensizliği, kontrol ve yönetme becerilerinin eksikliği gibi nedenler aile içi etkileşimle ,duygusal sorunları (kendine saygının azalması, kararsızlık duygusu, rekabet hissinin kaybı) ortaya çıkarabilmektedir. Çoğu zaman ailedeki bu olumsuz duygusal tepkiler, aile üyeleri arasında ,kırgınlıklar ve sonucunda da , aile iletişiminin azalması biçiminde ortaya çıkmaktadır. AİLE VE İŞ HAYATI ÇATIŞMALARI 3. Davranışa Bağlı Çatışma Çalışan bireyin, iş ya da aile yaşamının gereği olarak üstlendiği rollere ilişkin davranışlarının ,diğer yaşam alanında yaptığı davranışlara uyum göstermemesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Çünkü bireyden her rolü için, o rolün gerektirdiği biçimde davranması beklenmektedir. İş yaşamında çalışan bireyin üstlendiği rol, genellikle girişken, iddialı, nesnel, ağzı sıkı olmasını gerektirir.Aile yaşamında ise genellikle hoşgörülü, sevecen, sıcak, açık olmasını gerektirmektedir. Bu nedenle özellikle, belirli meslek gruplarında davranışa bağlı çatışma kaçınılmaz olabilmektedir. Hiç kimsenin iş ya da aile yaşamında üstlendiği rol tek başına çatışmaya yol açmamakla birlikte genellikle rollerin gereği olarak üstlenilen sorumluluk ve yükümlülüklerin birbirleriyle eş zamanlı olması durumunda ortaya çıkan uyumsuzluk çatışmaya neden olmaktadır. İŞ ASLA BİTMEZ ! Çoğu çalışan kişi için, iş günü, ücretli işlerinden eve döndükleri zaman, sona ermez. Çalışan çoğu insan;ev işleri, çocukların eğitimi ve bağımlı akrabalar ile yaşlıların bakımı da dahil olmak gibi,eve vardıklarında , ikinci bir iş gününe başlarlar. Stratejiler düşünülürken, bu ek zamanın yanı sıra bu çifte iş yükünün erkek ve kadınlar arasında nadiren eşit dağıldığı gerçeğinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. ÇATIŞMALARLA OLUŞAN MUTSUZLUK Anket sonuçlarına bakıldığında ise , Çatışmanın bireyde yarattığı olumsuz etkilerle birey kendisini şöyle yorumluyor: . İşim, aile-içi aktivitelere istediğim kadar zaman ayırmamı engelliyor. . İşime ayırmam gereken zaman, evle ilgili sorumluluklarımı yerine getirmemi ve aile-içi aktiviteleri gerçekleştirmemi engelliyor. . İş ile ilgili sorumluluklarıma harcamam gereken zaman nedeniyle aile-içi sorumluluklarımı gerçekleştiremiyorum. . İşten eve geldiğimde çoğunlukla aile-içi aktivitelere katılamayacak ve aile sorumluluklarımı yapamayacak kadar bitkin oluyorum. . İşten eve geldiğimde çoğunlukla duygusal olarak o kadar tükenmiş oluyorum ki, bu aileme zaman ayırmamı engelliyor. . İşteki baskılar nedeni ile bazen eve geldiğimde yapmaktan zevk aldığım şeyleri yapamayacak kadar stresli oluyorum. . İşte kullandığım problem çözme yöntemlerim, evdeki problemleri çözmemde etkili olmuyor. . İşte kullanmam gereken ve etkili olan davranış biçimleri, evde ters etki yaratabiliyor. . İşte beni daha etkin yapan davranış biçimleri, aile yaşamımda daha iyi bir eş ve ebeveyn olmama yardımcı olmuyor. YANLIŞ KURULAN AİLELER Günümüzde ,sevgi temeline dayanmayan evliliklerde yaşanan çatışmalar ve mutsuz bireyler sayısı hızla artmaktadır. Özellikle yabancı ülkelerde yaşayabilmek amaçlı yapılan , gerçek bir aile kurmak amaçlı olmayan birliktelikler de süreç içinde doğan ve büyüyen çocukların büyüdükçe bu sevgisizliği hissetmeleri ve evden soğumaları ,ailedeki kavgalardan kaçış nedeniyle evden uzaklaşmaları.Televizyondan veya arkadaş çevrelerinden kazandıkları şiddet meyilli olumsuz davranışlar,hatta bağımlılığa varan kopukluklar,aile içindeki şiddet ve çatışmalar da okul- iş yaşamına olumsuz yansımakta ve ebeveyinlerde zihinsel meşguliyetlere neden olmaktadır. İŞ – AİLE SINIR TEORİSİ AİLE ALANI Sınır Koruyucular / Alan Üyeleri Sınır Koruyucular / Alan Üyeleri Etkileyiciler -Aile Resimleri -Evden Gelen Telefonlar -Evin Görüşleri SINIR ALANI İŞ ALANI Etkileyiciler -Müşteri Telefonları -İşten Gelen Görüşler -Eve Getirilen İş Kaynak : CLARK, Sue Campell; “Work/ Family Border Theory: A New Theory of Work/Family Balance”, Human Relations, Vol.53, No.6, 2000, s.754. Sınır teorisi, bireylerin iş ve aile yaşamı dengesine ulaşmalarında kaynak olabilecek bir yaklaşım sunmaktadır. Bu teorinin özelliği, ortaya atılan iş-aile yaşamı etkileşimi teorilerinin bazı yönlerini kullanarak onların eksikliklerini kapatmaya çalışıyor olmasıdır. ZORLAŞAN YAŞAM Çalışan bireylerden iş ve aile yaşamına ilişkin görev ve sorumluluklarını gerçekleştirebilmeleri için insansal kaynaklarını çoğu zaman eş zamanlı olarak kullanmaları beklenmektedir. Her insan yaratılışının gereği olarak sınırlı kaynaklara sahiptir. Bu nedenle birbiri ile çelişen istek ve ihtiyaçları karşılamak durumunda kalan bireyde yorgunluk ve bıkkınlıkla ortaya çıkan tükenmişlik duygusu artabilmektedir. Yaşadığımız yüzyılın son çeyreğinde en büyük sosyal değişimlerden birisi iş gücündeki çalışan anne sayısındaki artıştır. Çalışan anneler genellikle çocuklarının ilk bakıcılarıdır ve ilkokula başlayana kadar çocuklarının yanlarında olmaları beklenmektedir. Bu geleneksel tanımı kabul eden kadınlar, çocuğundan ayrıldığı zaman endişe ve suçluluk duyabilmekte, ayrılığın çocuğu için zararlı olacağına inanmakta ve bakıcı aramayı reddederek yalnızca kendisinin o kapasitede olduğuna inanabilmektedirler. Bakımın etkinliği ise annenin psikolojik uyumu, medenî hali, aile içinden ve dışından sosyal desteğe ulaşması ile ilişkilendirilmektedir. Kadınlar geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine göre ev dışında bir işte çalışsa da çalışmasa da genellikle aile işlerini daha fazla yerine getirmektedirler. Kadınlar çalıştıklarında dahi geleneksel olarak aile ile ilgili işlerin birinci sorumlusu olarak düşünülmekte, eş zamanlı olarak bu çoklu rolleri gerçekleştirmeleri beklenmektedir. Bu nedenle kadınların bireysel yaşamlarında kaygı, stres, tükenmişlik, suçluluk duygusu ve fiziksel sorunlar yaşamaları kaçınılmaz hale gelmektedir. İş ve aile yaşamına ilişkin dengenin sağlanamaması sonucu ortaya çıkan stres fizyolojik sorunların yanı sıra, duygusal gerilimler, aile, arkadaş, komşu ve akrabalarla yaşanan sorunlar, kültürel değişim gibi toplumsal ve sosyal sorunları da ortaya çıkarabilmektedir. Bu da çalışan bireyin kendi yaşamından tatmin olmamasına neden olabilmektedir. Özellikle çalışan kadınların bireysel ve aile yaşamlarındaki bu olumsuz deneyimler, iş ve aile yaşamındaki dengesizliğe bağlı olarak yaşadıkları stresi arttırabilmektedir. İŞ HAYATI VE BİREYSEL YAŞAM Bireyler,iş ve aile yaşamlarında mutlu olmak ,bireysel ve toplumsal yaşam kalitesini yükseltmek , iş ve aile yaşamı dengesini kurmak isterler. Özellikle, sosyo-kültürel açıdan önemli değişimlerin yaşandığı günümüzde, aile yaşamının iş yaşamı, iş yaşamının aile yaşamı üzerindeki etkileri nedeni ile yaşanan çatışmanın örgütsel ve bireysel sonuçları göz önünde bulundurulduğunda ve insanların uyku dışındaki zamanlarını (günlük yaklaşık %70’i) iş yaşamlarında geçirdikleri dikkate alındığında, iş yaşamının bireyin yaşam uyumunun sağlanmasında olumlu ya da olumsuz etkilere sahip olması kaçınılmaz görünmektedir. Bireysel yaşam ile iş ve aile yaşamının dengelenme önemini kaçınılmaz kılmaktadır. SÜPER KADIN ! KARİYER DE YAPARIM ÇOCUK DA DOĞURURUM . SONRA EV-EŞ -İŞ-ÇOCUK ARASINDA BOĞUŞURUM. NE YAPMALI? Sonuç olarak, kadınların iş gücüne artan katılımlarına rağmen, iş-aile yaşamı rekabeti ve dengesi, yalnızca kadınlara özgü bir olgu değildir. Aksine, erkekler için de en az kadınlar kadar önem arz etmektedir. Ayrıca, iş-aile yaşamı dengesini sadece bireylere özgü dar bir kalıpta düşünmek de yanlış olacaktır. İş-aile etkileşiminden kaynaklanan sorunlar, bireyin ailesine yansıdığı gibi, çalışanın üyesi olduğu organizasyonu ve daha geniş bir çerçevede sosyal politika anlamında da toplumu yakından ilgilendirmektedir. Bu bağlamda, özellikle son yıllarda iş-aile dengesine yönelik çabalar, organizasyonun insan kaynakları departmanlarının politikaları arasında giderek yer almaya başladığı görülsede,aile bireylerinin her birinin ,yapabileceklerini gözden geçirerek ,yaşamı kolaylaştıracak sorumlulukları üstlenmelerine de fırsat verilmelidir. BİREYSEL TEMELLİ STRATEJİLER Çalışan bireyin bireysel yaşam ile iş ve aile yaşamında denge sağlaması için yaşamdan, kendisi ve ailesi için ne beklediğini bilmesi önemlidir. Birey için işinin; kendisi, prestiji ya da ekonomik kazanç elde etmesi için önemli olup olmadığına karar vermesi gerekmektedir. Bu nedenle birey değerlerine bağlı olarak hangi görevlerin önemli, hangilerinin daha az önemli olduğuna karar vermelidir. Ayrıca, çalışan bireyin bir sonraki gün yapılacaklarının listesini iş gününün sonunda yapması ,aile yaşamına ayrılacak zamanın planlanması açısından gerekli olmaktadır. Böylece iş ve aile yaşamına ayrılan zamanın verimli bir şekilde yönetilmesi ile zamana bağlı iş ve aile yaşamındaki olası çatışmaların da engellenmesi mümkün olmaktadır. Böylece özellikle iş yaşamı tatminini derinden etkileyen tükenmişlik duygusunun (kronik yorgunluk, genel memnuniyetsizlik, iş yaşamını derinden etkileyen olağandışı sinirlilik, konsantrasyon bozukluğu) yaşanmaması da sağlanmış olmaktadır. Bireyin duygusal ve fiziksel strese karşı daha iyi ayakta durabilmesi, iş yaşamının birey üzerinde olumsuz etkide bulunacağı öngörülen faktörlere karşı önceden önlem alması ile mümkün olmaktadır. Böylece stres yaratan durumları karşılamak da kolaylaşabilmektedir. Çünkü çalışan bireyin aile ve iş yaşamına ilişkin aktiviteleri planlayarak program yapması ve kendisinden beklenen iş yaşamının taleplerine karşı kendi potansiyelini ve yeteneklerini etkili bir şekilde kullanması mümkün hale gelmiş olmaktadır. Bu nedenle çalışan bireyin iş ve aile yaşamı dengesini sağlaması için öncelikle sahip olduğu olanak ve kaynakları düşünerek; önceliklerini belirlemesi, fiziksel sağlığını koruması, kendi insansal kaynaklarını kullanmasının yanı sıra aile, arkadaş, akraba gibi yakın çevresindeki sosyal destekten de yararlanması gerekmektedir. EV VE İŞTE VERİMLİLİK İş ve aile yaşamı sorumlulukları arasındaki dengeyi başarmak, bütün aile bireyleri için önemlidir. Çünkü iyi bir iş ve aile yaşamı dengesi, aile bireyleri ve çocuklar için daha iyi eğitim, sağlık ve sosyal olanaklar elde edilmesine katkıda bulunmaktadır. Ayrıca iş gücüne katılan kadınların ,mevcut olanaklarını artarak aileleri ile daha fazla zaman geçirmeleri de mümkün hale gelebilmekte; ebeveyn ilişkilerinde tatminin artması da sağlanabilmektedir. İş ve aile yaşamı arasındaki dengeyi sağlama, özellikle ebeveynlerin aile yükümlülüklerini yerine getirmesi, iş yerinde, saygı duyulan ve kabul gören birisi olması ile mümkündür. Ailelerin ihtiyaçları ve iş yükümlülükleri arasında sağlanan denge, çalışan bireylerin kendilerini aile üyelerine adadıkları kadar iş yerinde verimli olmalarına da destek olmaktadır. AİLE DOSTU POLİTİKALAR Son yıllarda kurumlarda, yoğunlaştırılmış iş haftası, esnek saatler, aile izin politikaları, işçi yardımcısı programlar gibi, devamsızlık ve iş hacmini azaltarak verimliliği ve çalışan bireyin moralini düzeltecek aile dostu politikaları uygulama eğilimi artmaktadır. Aile dostu politikalar bir kurumdaki çalışan bireyin iş yaşamı dengesinin sağlanmasına yardımcı olmak için uygulamaya konulan her türlü fayda ve çalışma şartları olarak tanımlanmaktadır. Literatürde çalışan bireyin dengeli bir iş yaşamını başarması için aile dostu politikaların yararlı olacağı belirtilmektedir. Çalışan bireyler arasında örgütsel bağlılığı, üretkenliği ve iş tatminini teşvik eden etkili araçlardan biri aile dostu politikalar olarak gösterilmektedir. Aile dostu politikaların uygulandığı örgütlerde çalışan bireylerin örgüte bağlılığının yüksek, işten ayrılma niyetinin düşük olduğu ifade edilmektedir. ÇOCUKLARI KENDİLERİNE YETER KILMAK ve SORUMLULUK ALMAYA TEŞVİK ETMEK Eğitim sistemlerinin , bireyi kendine yetebilir kılmaktan uzak olması ve aile kültürünün olumsuz etkilerinden oluşan bazı alışkanlıklar,çocukların aile yaşamına katılımında çok etkin olamamaktadır.Ailelerin çok korumacı olmaları,özellikle annelerin çocuklarını,sorumluluk alamayacak kadar beceriksiz görebilmeleri ,her işi kendilerinin üstlenmeleri ,çocukların öz güven eksikliklerine neden olmakla birlikte tembelliğe ve sorumluluk almamalarına da neden olabilmektedir. Çocuk yetiştirmedeki hedeflerden biri de; kendi öz bakımını yapabilmek,kendisine yeterli olabilmek,kendisini mutlu kılabilmek,çevresinin farkında olarak,başkalarını da mutlu kılmaya çalışmak olmalıdır.Sorumluluk almak ve başarmak.Ne yazık ki çocuklar bazen gereğinden fazla ilgi odağı olarak, 7-8 yaşlarında bile ayakkabısının bağcığını bağlayamayacak kadar beceriksiz bıraktırılmaktadır.Halbuki yaşına uygun beceriler ve sorumluluklar verilerek ,çocuğun gelişimini normal kılınmalı , ev işlerinde ve kardeşlerine yardım etmekte sorumluluklar alarak yaşama bilinçli ve güçlü hazırlanmalı. YAŞLILARIMIZ Ebeveynler ve yaşlılar da aile ve iş dengesini sağlamada başvurulacak şahıslardır.Özellikle ,bakıcı bulunulmayan veya güvenilir bakıcı sağlayana dek te olsa büyükanne ve babaların torunlarına bakmaları ,ödevleriyle ilgilenmeleri ,parka oyun oynamaları vb. alanlarda zaman geçirebilirler.Bu iş birliği anne-babaya ,kendileri için zaman tasarrufu yaratmakla birlikte,büyük ebeveynler içinde yaşam sevinci ve yaşam bağlılığı sağlar.Kültür akışına olanak yaratır. Tükenmişlik duygusuyla işten eve dönen anne için,çocuğunu neşeli bulmak,Bir kaç ihtiyacın ebeveynler tarafından tamamlandığını görmek ,evdeki yaşamı mutlu kılar. Komşular ve arkadaşlar da belirli sürelerde veya sürekli yararlanabilinecek destekçilerdir.(komşuların bebek bakımında ,komşu çocukların;, okul ödevleri ve oyun oynatma vb.değerlendirilmesiyle komşuluk ilişkileri de değerlendirilebilinir. AİLE ve EŞ DESTEĞİ • • Sosyal Destek,diğer kişiler tarafından sağlanan kaynak olarak tanımlanır.Aile en önemli sosyal destek sağlayıcı gruptur.Sosyal Destek, kişinin temel sosyal ihtiyaclarının başka bireylerle etkileşim sonucunda tatmin edilmesidir.Bu temel ihtiyaçlar ise sevgi,ait olma duygusu,kişiliği bulma,güvenlik ve onaylanmaktır.Bu tür sosyal ihtiyaçların giderilmesi çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlıklarını etkileyen olumlu faktörlerdir.Aile üyeleri ve arkadaş grupları ile yakın ilişkiler çalışan bireylerin streslerini azaltmada yardımcı olacaktır.Sosyal Destek,gerilimli olayların ortaya çıkma ihtimallerini azalır.bireyler kendilerinde gerilim yaratan olaylarla karşılaştıklarında aile içindeki diğer üyelerle etkileşimi,bireyin olayı algılama biçimini değiştirecek veya algılama şiddetini hafifletebilecektir.Ayrıca bu destek, rol gerginliği ve gerilim yaratan olay arasındaki ilişkiyi de değiştirebilir. Evde problemlerin dinlenilmesi”Eşimle işimin gereği olumlu ve olumsuz şeyleri konuşabiliyorum”rahatlığı yaşamda doyumluluk sağlamaktadır.”Kimse beni dinlemiyor”Kimse beni anlamıyor”kaygısının ,”kabul görüyorum”a dönüşmesi eşlerden ve aile bireylerinden beklenilen en büyük önemsenmedir. MUTLU VE SAĞLIKLI TOPLUMLAR • Mutlu ve sağlıklı toplum, mutlu ve sağlıklı bireylerden oluşur. • Aile bireylerinin ,birbirlerinin yaşamına ve bireyselliğine saygı duyması. • Bireylerin birbirlerinin yaşam sınırlarına özen göstermeleri • Bireylerin birbirlerinin ,hobilerine,dinlenmelerine zaman ayırmasına destek vermeleri, • Iş bölümü yapılarak,bireylerin kişisel gelişimlerine zaman yaratılmasına güç verilmesiyle, yaşam ,herkes için daha kolay ve mutlu olacaktır. KAYNAKÇALAR Adams Grey,Lynda A.King&Daniel W.King • Relationships of Job&Family Involvement,Family Social Support and Work –Familiy Conflict with Job and with Job and Life Satisfaction(1996) Özmete Emine ,Emine Gönen İş ve aile yaşamının dengelenmesi Özen Serap,Turgay Uzun(2005) İş yerinde çalışanın yaşadığı çatışmanın azaltılmasında örgütün ve ailenin rolü Özmete Emine Özel sektörde kadın işgücünün çalışma yaşam kalitesi(2004) Öztürk Nurten Aile –iş çatışmasının ,iş stresi ve performansa etkileri. Policy Brief (2006 )Work&Family Life Balance Parsons Talcott.Bales Robert F;family Socialization and Interaction Process