PDF Kaydet - Anadolu Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü
Transkript
PDF Kaydet - Anadolu Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü
KENTSEL PEYZAJ DÜZENLEMELERİNDE DİKİMİN GENEL İLKELERİ VE MATERYAL TİPLERİNE GÖRE UYGULAMA TEKNİKLERİ Prof. Dr. Hüseyin DİRİK1 1. GİRİŞ Bitkilendirme insanoğlunun bildiği en eski tekniklerden biridir. Doğal ve kırsal alanlarda başlayan bitki yetiştirme çalışmaları toplu yerleşim ve kentleşme sürecine geçişle birlikte kentsel alanlara da kaydırılmıştır. Kent yeşilini oluşturmaya dönük bitkilendirmelerin başlangıcı antik çağa dayanır. Gitgide artan yapılaşmalarla kentsel - kırsal alan ayrımının belirginleşmesi kentli toplumda doğa özlemini doğurmuş, böylece insanlarla doğa arasında duygusal bağlar kurulmuştur. Kent halkının doğa özlemi, bitkilendirmelere dayalı kent parklarının tesisine temel gerekçe oluşturmuştur. Yeşil alanların kurulması için içten gelen bu isteğe zamanla başkaca nedenler de eklenmiştir. Nitekim antik devirlerde halkına hoş görünmek ya da onları oyalamak isteyen, aynı zamanda gücünü ve zenginliğini göstermek arzusunda olan hükümdarlar, başkentleri ve önemli metropolleri yeşil alanlarla süslemişlerdir2. Zamanla kent planlaması ve sağlıkla ilgili yaklaşımlar, yeşil alanların, promenadların ve gerçek anlamda parkların kent dokusu içinde yer almasında önemli rol oynamıştır (Aslanboğa, 1983). Bitkilendirme, doğa ve çevre bilimleri ile ilgili çoğu mesleğin ortak paydasını oluşturan bir disiplin olup tüm kültürlerde eskiden beri toplumun her katmanının ilgisini çeken bir olgudur. Yaşanabilir çevre yaratmayı felsefe, doğa bilimleri, teknoloji ve sanatın sentezi temeline dayandıran modern peyzaj mimarlığının kökeni de bahçe sanatına bağlı bitki kültürlerine dayanmaktadır. Nitekim süs bitkilerinin yetiştirilmesi, dikimi ve bakımı gibi konular başlı başına bir dal olan hortikültürü ortaya çıkarmış ve günümüz koşullarında bir bilim dalına, lisans ve lisansüstü düzeyde akademik bir öğretim programına, uygulama düzeyinde de bir meslek ve endüstriye dönüşmüştür. Kentsel alan bitkilendirmeleri son dönemlerdeki sosyo – ekonomik ve sosyo – kültürel değişimlere bağlı olarak küresel düzeyde önemli ve öncelikli görülen konular arasına girmiştir. Amerika’da topanan “Ulusal Kent Ormancılığı Konferansı”nın sonuç bildirisinde kentlerde yaşayan insan başına en az bir ağaç dikilmesi ilkesi benimsenmiştir (Paulin, 1989). Kitlesel kent bitkilendirmeleri; La Paz (Bolivya), São Paulo (Brezilya), Tahran (İran İslam Cumhuriyeti), Durban (Güney Afrika Cumhuriyeti), Kampala (Uganda), Zürich (İsviçre), 1 2 İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi 34 473 Bahçeköy – İstanbul I. Tiglatpalasar (İ.Ö. 1100)’ın bir yapıtında; “Benden önceki kralların dikmediği Sedir ve Ukarin ağaçlarını fethettiğim memleketlerden getirerek kendi ülkemin parklarına diktim” denilmektedir. Sanherib (İ.Ö. 750-681) ise, “seçkin başkent Ninova’nın bu güne değin çevresi genişletilmemiş ve güzelleştirilmesi için hiç bir şey yapılmamıştır. Şimdi ben Asur Kralı olan Sanerib, kralların kralı olarak şunu yaptım: Kentin üstüne ve altına parklar ve bahçeler yaptırdım, dağların ve ovaların bitkilerini her tarafa diktirdim ve bunu benim tab’am için yaptım” demiştir. Bombay (Hindistan) ve Yokohama (Japonya) gibi kentlerde, “Gündem 21 (Action 21)” çerçevesinde hazırlanan prolelerle kapsamlı uygulamalara dönüştürülmüştür (Kuchelmeister, 2000). Geçmişi Osmanlı İmparatorluğu’na ve 500 yıl öncesine dayanan ülkemizdeki kentsel alan bitkilendirmeleri, günümüzde peyzaj mimarlığı disiplini ile birlikte büyük bir hız kazanmıştır. Başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Antalya gibi pek çok kentimizde, hazırlanan peyzaj projeleri kapsamında kapsamlı bitkilendirme çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmaların amacına ulaşabilmesi, planlama ve tasarımla birlikte bitkilendirme tekniklerinin doğru uygulanmasına bağlıdır. Bildiri kapsamında kensel alan bitkilendirmelerinde dikimin temel ilkeleri ve bitkisel materyal tiplerine göre uygulamanın teknik detayları ele alınmıştır. 2. DİKİMİN GENEL İLKELERİ VE BAŞARI KOŞULLARI Bitkilendirme genel olarak tohumların ekimi, bir bitki parçasının (dal çeliği, kök çeliği, sürgün, yaprak, soğan, yumru, rizom, stolon vb.) toprağa yerleştirilmesi ile yetiştirilmesi ve fidan dikimi olmak üzere 3 ana yöntemle gerçekleştirilir. Bitkilendirme materyalinin fidanlık sürecinde fidan şeklinde yetiştirilerek dikimi, peyzaj düzenlemelerinin ana yöntemini oluşturur. Dikime dayalı bir bitkilendirmenin başarı koşulları: - yetişme ortamı koşullarına uygun türlerin seçilmesi, bitkilendirme alanda yabani bitkilerin uzaklaştırılması, toprak işleme ve toprak ıslahı gibi hazırlık çalışmalarının yeterli düzeyde yapılması, kaliteli fidan materyali kullanılması, fidanların dikim sürecinde (söküm, taşıma, gömü) uygun koşullarda tutulması, uygun dikim zamanı, uygun dikim yöntem ve teknikleri, dikimin türlere göre yeterli aralık mesafelere, karşılıklı büyüme ilşkilerine ve ışık gölge istekleri gözetilerek yapılması, dikim sonrasında gerekli bakım önlemlerinin titizlikle uygulanması şeklinde sıralanabilir. Bu koşullar aşağıda kısaca açıklanmıştır. 2. 1. Tür Seçimi Uygun tür seçimi bitkilendirme başarısının ilk koşuludur. Peyzaj düzenlemelerinde kullanılan bitki materyali, mevcut türlere sürekli yenilerinin eklenmesi ve özellikle genetik ıslah çalışmaları ile süsleme değeri yüksek ilginç melezlerin ve kültivarların üretilmesi ile hakim olunması güçleşen bir tür ya da takson yelpazesini kapsamaktadır. Bununla birlikte tür seçeneklerinin çoğaltılması, amaca uygun bitki seçimini daha da zor ve önemli hale getirmiştir. Zira belli bir düzenleme alanındaki bitkilendirmelerde en uygun bitki türlerini seçmek, kayaçların içinden altın cevherini ayıklamaya benzemektedir. Bu nedenle bitki materyali geniş bir tür listesinden başlayarak amaca uygun doğru taksonları bulana kadar sabırla selekte edilmelidir (World Forestry Center Morgan, 2005). Türler, bir elek dizisine benzer şekilde ekolojik, biyolojik, estetik ve işlevsel ilkelerle birlikte bakım gereksinimlerini dikkate alan 5 aşamalı bir elemeye dayalı değerlendirmeye tabi tutulmalıdır (Şekil 1). Şekil 1: Tür seçiminde değerlendirme aşamaları Tür seçimi bir düzenleme alanı için kusursuz ve üstün özelliklere sahip bitkileri belirlemeyi hedeflese de bu pratik olarak mümkün değildir. Ortaya konan gereksinimler ve mevcut olanaklar çerçevesinde iyi niteliklerin maksimize, kötü niteliklerin de minimize edilmesine dayalı bir strateji izlemek en uygun ve gerçekçi yaklaşımdır. Zira, tür karakteristiklerinin bağıl önemi ve önceliği, bir düzenleme alanının ekolojik koşullarına, potansiyel listedeki türlerin biyolojik özelliklerine, tasarımlardaki estetik ve işlevsel beklentilere ve de dikim sonrasında uygulanması gereken bakım önlemlerine göre değişmektedir. Bununla birlikte özel bir işlev ya da estetik vurgunun yaratılmasında, yetişme ortamı koşullarına uyum ve sağlıklı bir gelişme açısından karşılaşılabilecek sorunların çözümünde, uzlaştırıcı ara yaklaşımlara başvurulması mümkündür. 2.2. Bitkilendirme Ortamının Dikim İçin Hazırlanması Bitkilendirme ortamının dikim için hazırlanması çalışmalarını 2 aşamada değerlendirmek mümkündür. Önce alanın düzeltilmiş kotlara getirilmesi, teraslama, kaba tesviye ve drenaj gibi alt yapı hazırlık çalışmaları gerçekleştirilmeli, bu çalışmalar istenmeyen bitkilerin uzaklaştırılması (diri örtü temizliği), toprak işleme, toprak ıslahı ve gübreleme, bitkisel toprak serme, ince tesviye ve toprağın dezenfeksiyonu gibi yüzeysel ıslah ve hazırlama çalışmaları ile tamamlanmalıdır. Ortam koşullarına göre söz konusu işlemlerin tümünün uygulanması gerekebildiği gibi, bazı durumlarda bir kısmının uygulanması yeterli olabilir. Arazi plastiğinin değiştirilmesi öngörüldüğü durumlarda verimli üst toprağın sıyırılıp düzenleme sonrasında tekrar yüzeye serilerek yetişme ortamı verimliliği korunmalıdır. Fazla eğimli alanlarda tasarım ön görülerine de uygun olarak teraslamalar yapılarak toprak stabilitesi sağlanmalı ve yüzeysel su akışı azaltılmalı, ağır toprak koşullarında da drenaj önlemleri ile durgun su oluşumlarından kaynaklanan zararlar önlenmelidir (Şekil 2). Şekil 2: Drenaj sistemleri (solda; kılçık sistemi, ortada; grid ve paralel sistem, sağda dallanma sistemi Diri örtü ile mücadele; insan gücü ile, yakma yöntemi ile, makinalı yöntemle, kimyasal yöntemle ve termo-şok yöntemi ile gerçekleştirilebilir. Buna göre uygulama alanları bakımından; - insan gücü ve el aletleri ile diri örtü temizliğinin küçük alanlarda, iş gücünün ucuz ve diğer yöntemlerin uygulanmasının mümkün olmadığı koşullarda, yakma yöntemi ve makinalı temizleme yöntemlerinin kent ormanları ve yeşil kuşaklar gibi geniş alanlarda kitlesel dikimlere konu edilen bitkilendirmelerde, kimyasal yöntemin, entanzif diri örtü temizliği gerektiren ya da diğer yöntemlerle istenen başarı düzeyine ulaşılamayan durumlarda, termo – şok yönteminin de çevre duyarlılığı yüksek alanlarda tercih edilmesi uygundur. Ayrıca, temizlenmiş bir alanda yeniden diri örtü gelişimini etkili bir şekilde engelleyen malçlama ve dikim çukurları çevresini plastik örtü ile kaplama da, bu kapsamda belirtilebilir. Dikim öncesinde toprağın işlenmesi havalanma, su tutma kapasitesi ve geçirimsiz katmanların kırılması gibi fiziksel koşulların ıslahı açısından gereklidir. Toprak işleme, özellikle yüzey strüktürü değişmiş ve sıkışmış topraklarda daha büyük önem kazanmaktadır. Toprak insan gücü ile ya da uygun makine ve ekipmanlar kullanılarak işlenebilir. İnsan gücü ya da elle toprak işleme belleme ve krizma olmak üzere 2 şekilde uygulanabilir. Belleme yönteminde toprak işlemesi bel kürekleri ile gerçekleştirilir. Bir bel küreği derinliğinde (20 cm) uygulanan işleme basit belleme, 2 bel küreği derinliğinde uygulanan işleme de derin belleme olarak tanımlanmaktadır. Toprağın 2 bel derinliğinde (40 cm) işlenmesine dayanan krizma yöntemi, toprağın alt üst edilmesi ve yerinde işlenmesi şeklinde 2 farklı tipte uygulanabilir. Krizma yönteminin derin bellemeden esas farkı, derin bellemede alt zon toprağı yerinde işlenirken krizma yönteminde üst zon toprağı ile birlikte alt zon toprağının da bir önce açılan kanala aktarılmasıdır. Alansal büyüklük ve ekonomik açıdan makinalı çalışmaya elverişli koşullar taşıyan sahalarda toprak işlemmesinin uygun makine ve ekipmanlarla gerçekleştrilmesi zorunludur. Yöntem, alan koşullarına göre seçilen uygun çekici güç ve ekipman kombinasyonuna dayanmaktadır. Çekici güç olarak beygir gücü 50 HP den fazla olan paletli traktörler, 36 HP den büyük beygir gücüne sahip 4*4 lastik tekerlekli traktörler, beygir gücü 20 - 35 HP arasında olan 2*4 tarım traktörleri ve daha küçük beygir gücüne sahip Goldoni gibi çeşitli tiplerdeki bahçe traktörleri söz konusudur. Çekici güce takılan ve toprak işlemeyi gerçekleştiren ekipmanlar da riper, kazayaklı riper, kulaklı ya da soklu pulluk, döner kulaklı pulluk, diskli pulluk, graham pulluğu, diskaro, gobldisk, kültivatör, rotovatör, freze, tırmık, merdane, sürgü gibi farklı işlevlere göre tasarımlanmış çeşitli tiplerde olabilmektedir. Makinalı toprak işlemeyi; ekipman tipi ve işleme derinliği bakımından; - derin (50 - 60 cm) toprak işleme ekipmanları (riper, kazayaklı riper), - orta derinlikli (15 - 25 cm) toprak işleme ekipmanları (soklu pulluk, döner kulaklı pulluk, diskli pulluk, graham pulluk, - sığ derinlikli (5 - 15 cm) toprak işleme ekipmanları (gobl disk, diskaro, kültivatör, rotovatör), şeklinde başlıca 3 gruba ayırmak mümkündür. 2.3. Fidan Materyalinin Kalite Düzeyi Fidan materyali kapsamlı sörvey çalışmaları ile seçilmelidir. Bu aşamada hem seçilen türlerin hem de bunlara ait fidan materyalinin istenen özelliklerde ve kalite düzeylerinde olup olmadığı kapsamlı olarak denetlenmelidir. Fidan materyalinin kalite ve uygunluk testleri kapsamında önce fidan büyüklüğünün (boy, taç gelişimi) tasarımlanan türlere ve proje ilkelerine uygunluğu ve fidan materyalinin taksonomik açıdan doğruluğu denetlenmelidir. Her bir fidanın dallanma yoğunluğu, katlılık, dal açıları, tepe/gövde oranı, boy/taç genişliği oranı, gövde konikliği, yaprak kitlesi zenginliği, tomurcukların şişkinliği, kabuğun parlak ve gergin olması, son yıl sürgününün uzunluğu gibi sak özellikleri bakımından seçilen taksonun özgün karakteristiklerini hangi ölçüde taşıdığı belirlenmelidir (ASLA, 2004; Trowbridge & Bassuk, 2004). Kök sisteminin fidan büyüklüğüne ve tipine göre (çıplak köklü, balyalı ve kaplı) (Şekil 3) kalitatif denetimi dikim başarısı üzerinde belirleyici rol oynar. Bu nedenle fidanların türlerine, tiplerine ve büyüklüklerine göre; - repikaj veya kök kesimi işlemlerinin uygulanmasıyla yeterli yoğunlukta saçak kök sistemine sahip olup olmadıkları, - çıplak köklü fidanlarda kök tazeliği, - topraklı fidanlarda kök – toprak bağının güçlü olması ve kök yoğunluğu, - kaplı fidanlarda kök dönmelerinin olmaması titizlikle kontrol edilmelidir. Şekil 3: Köklerinin durumuna göre başlıca fidan tipleri (soldan sağa; çıplak köklü, topraklı ve kaplı fidanlar Biyotik (dal kırılmaları, yaralanmalar, terminal sürgünün zarar görmüş olması) ve abiyotik (mantar, böcek, bakteri, virüs gibi patojen zararlarının belirtileri) kökenli hasar ve zararların kontrolü (özellikle yurt dışından ithal edilen fidanların sağlık sertifikalarının bulunması), fidanların sağlığı ve dikim değeri açısından önemlidir. Ayrıca tipik beslenme bozuklukları veya besin elementi eksiklikleri de bu kapsamda denetlenmelidir. Fidan alımında taşıma, bekletme ve gömü koşullarının fidan materyali üzerindeki muhtemel olumsuz etkileri dikkate alınmalıdır. Materyal tipinin dikim ortamı koşullarında yaşama, adaptasyon ve gelişme performansı bakımından uygunluk düzeyi, taşıma ve dikim aşamalarında özel önlem ve teknikleri gerektirip gerektirmediği ve kalite fiat ilişkisi bu kapsamda denetlenmelidir. 2.4. Taşıma, Gömü ve Bekletme Koşulları Fidanlar fidanlıktan bitkilendirme alanına uygun koşullarda taşınmalıdır. Taşıma esnasında - yaralanma, dal ve sürgün kırılmaları, çiçek ve yaprakların kopması, - topraklı fidanlarda kök sistemi ile onu saran toprak kitlesi arasındaki bağın bozulması ya da balyanın dağılması, - kaplı fidanlarda kökler ile kap ortamı arasındaki bağ ya da ilişkilerin bozulması, - çıplak köklü fidanlarda köklerin açıkta kalması ve tazeliğini yitirmeleri gibi sakıncalarla sıkça karşılaşılmaktadır. Fidanlar uygun hacimli taşıma araçları ile nakledilmeli ve yukarıda sıralanan hasarları en az düzeye indirecek şekilde yüklenmelidir. Özellikle herdem yeşil türlerde yapraklı dönemde yapılacak uzak ya da kısa mesafeli nakillerde yüksek sıcaklık, soğuk, don ve güçlü hava akımlarının etkilerinden zarar görmemeleri için mutlaka kapalı araçlar kullanılmalıdır. Uzak mesafeli taşımalarda kapalı ortamdaki havasızlık ve kızışmalara karşı havalandırmalı ve soğutmalı araçlar tercih edilmelidir. Çıplak köklü fidanlar don, rüzgar ve güneş etkilerine karşı koruntulu bir konumda ve süzek toprak koşullarında hazırlanan gömü yerinde bekletilmelidir. Gömü için fidanların kök kitlelerine uygun hacimde eğik ve biribirine paralel olarak kanallar açılmalı, fidanlar bu kanallara eğik olarak yerleştirilerek kökleri kumlu geçirgen toprakla örtülerek sulanmalıdır (Şekil 4). Şekil 4.: Çıplak köklü fidanların dikim öncesinde gömüye alınması (Aslanboğa, 2002’den) Kökleri örtülü olan topraklı ve kaplı fidanlarda da bitkilendirme alanına getirilen materyallerin dikim işlemleri uzun zamana yayılacaksa gömü uygulamasına başvurulması gereklidir. Kaplı fidanlar toprak yüzeyinde bekletildiğinde yüksek sıcak ve soğuk hava koşullarında aşırı ısınan ya da soğuyan kap yüzeyleri nedeniyle doğal toprak ortamındaki ılımlı koşullardan uzaklaşan köklerde zararlar ortaya çıkabilmektedir. Topraklı fidanlarda ise kökü saran toprak balyası dış yüzeylerinden itibaren kuruyabilmekte, soğuk ve don etkileri köklere zarar verebilmektedir. Bu gibi hallerde gerek topraklı gerekse kaplı tipteki fidanlar koruntulu bir alanda biribirine paralel sıralar halinde açılan kanallara yerleştirilmeli ve topraklı veya kaplı kök kitleleri bekleme dönemini toprak seviyesi altında geçirmelidir. Taşıma kapsamında değinildiği gibi, su bitkileri, soğanlılar, mevsimlikler ve yer örtücülerden oluşan otsu tür dikim materyalleri, şantiye ortamında kendi isteklerine uygun koruntulu koşullarda bekletilmelidir. Su bitkileri su kapları içinde ve koruntulu ortamlarda, soğanlar serin ve güneşsiz koşullarda, yer örtücü ve mevsimlikler de odunsu tür fidanlarına göre rüzgar, soğuk, sıcak ve ışık gibi iklimsel etkenlere karşı daha ılıman ve koruntulu ortamlarda tutulmalıdır. 2.5. Dikim Zamanı Dikim mevsimi materyal tiplerine göre genel bir yaklaşımla aşağıdaki gibi açıklanabilir: - Kaplı fidanlar aşırı sıcak, donlu, fırtınalı ve yağışlı günler dışında her mevsim dikilelebilirler. - Topraklı fidanlar dikim mevsimi bakımından çıplak köklü ve kaplı fidanlar arasında bir değerde olup, kaplı fidanlara daha yakındır. Ancak büyük materyallerde, yeterli kök terbiyesi görmemiş olanlarda, balya boyutu yetersiz olanlarda ve kök toprak teması zayıf ya da bozulmuş olanlarda uyku döneminin tercih edilmesi dikim başarısı açısından önemlidir. - Çıplak köklü fidanların ise, prensip olarak büyüme dönemi dışında ya da uyku döneminde dikilmeleri zorunludur. Bu genel açıklama ile birlikte ülkemiz gibi mevsimsel iklim değişikliklerinin belirgin olduğu bölgelerde ekofizyolojik açıdan dikim için uygun zaman dilimleri söz konusudur. Hangi tipte olursa olsun, fidan fizyolojisi açısından büyüme - uyku evreleri ve uyku yoğunluğu, kök yenileme potansiyeli, çevresel baskılara direnç potansiyeli, bitki su gerilimi ve mitotik aktivitenin mevsimsel değişimi bitki kültürlerindeki söküm ve dikim gibi işlemlerde oldukça uygun, uygun ve sakıncalı olarak nitelenebilecek farklı zaman dilimlerini ortaya çıkarmaktadır (Dirik, 1990) (Şekil 5). Dikim uygulamalarının olanaklar ölçüsünde belirtilen zaman dilimlerine rastlatılması, bitkilendirmelerin başarısı açısından büyük önem taşımaktadır. Şekil 5: Mevsimsel döngülere göre fizyolojik açıdan uygun zaman dilimleri Genel olarak uykuya giriş ve uykudan çıkış evreleri, fidanların yeni dikim ortamına adaptasyonunda belirleyici rol oynayan kök yenileme potansiyeli bakımından en uygun dönemlerdir. Yapılan araştırmalara göre fidanların kök yenilenme potansiyelleri ile dikim başarıları arasında sıkı ilşkiler bulunmakta, bu nedenle yaygın olarak fidanların fizyolojik güçlerini yansıtan bir gösterge olarak değerlendirilmektedir (Burr, 1990; Garriou et al., 2000; Ritchie & Landis 2003). Ülkemizin de içinde yer aldığı ılıman kuşakta fidan fizyolojisi ve ekolojik koşullar açısından en uygun dikim zaman diliminin, kök yenilenme potansiyelinin en yüksek düzeye ulaştığı ve uyku gereksiniminin tamamlandığı kış sonu dönemi olduğunu belirtmek mümkündür. Kış sonu zaman dilimini ekofizyolojik uygunluk açısından geç sonbahar ve kış dönemleri izlemektedir. Geç sonbahar, kök yenileme potansiyelinin yüksek ve çevre koşullarının kök aktivitesi için uygun olması bakımından dikim için elverişli bir dönemdir. Başta yaprağını döken türler olmak üzere kışların sert geçmediği bölgelerde geç sonbahar dikimleri oldukça yüksek dikim başarısı sağlamaktadır. Zira toprak sıcaklıklarının henüz düşmemiş olduğu bu zaman diliminde dikilen fidanlar geliştirdikleri yeni köklerle kış öncesinde dikim ortamına uyumu önemli ölçüde sağlayabilmekte, bu fidanlar erken ilkbahar döneminde daha kuvvetli kök yenilenmesi ve büyümesi gerçekleştirerek erken ilkbaharda dikilen fidanlara göre daha güçlü vejetatif gelişim gösterebilmektedir. Fidanların fizyolojik karakteristikleri bakımından oldukça uygun durumda bulunduğu kış ortası döneminde yapılan dikimlerde ise çevresel koşullar belirleyici rol oynamaktadır. Kışın dikilen fidanlar kök aktivitelerini erken ilkbahar döneminde gerçekleştirdikleri için bu döneme kadar kış koşullarının etkisi altında durağan kalmaktadır. Bu nedenle sert iklimli bölgelerde yapılan kış dikimlerinde fidanlar ağır kış koşullarından zarar görebilmekte, ılıman iklimli bölgelerde ise erken ilkbahar dönemi dikimleri ile eş değer bir başarı sağlanabilmektedir. Genel olarak ılıman iklim koşullarının hüküm sürdüğü bölgelerde kış ortası ve sonu dikimlerinin birlikte değerlendirilmesinin, soğuk iklimli bölgelerde ise kış sonu dönemine kaydırılmasının uygun bir yaklaşım olduğunu belirtmek mümkündür. Yukarıda da değinildiği gibi, uyku dönemi dışında kısmen topraklı ve esasen kaplı fidanlarla yapılacak dikimlerde yaşama başarısı açısından önemli bir sorunla karşılaşılmamakla birlikte, esas olumsuz etki büyüme ve gelişme performansı üzerinde kendini göstermekte, fidanların dikim ortamına adaptasyon süreçleri ya da dikim şokunun etkileri uzamaktadır. Çoğu bitkilendirme uygulamaları bazen tercihler, bazen de zorunluluklar nedeniyle ekofizyolojik açıdan dikim için uygun olan zaman dilimleri dışına kaymaktadır. Minimum dikim şoku ile yüksek bir bitkilendirme başarısının sağlanabilmesi için belirtilen zaman dilimlerine mümkün olduğunca uyulmalıdır. 2.6. Dikim Yöntem ve Teknikleri Genel olarak bitkilendirmelerin başarısı üzerine yapılan son araştırmalar, dikim sonrasında ortaya çıkan fizyolojik bozulma ve zararların büyük ölçüde uygun dikim yöntemi seçilmemesi ve kötü uygulanmasından kaynaklandığını göstermektedir. Dikimlerde, bitki materyaline göre değişiklik gösteren çeşitli yöntemler söz konusudur. Süs bitkilerinin dikimlerinde uygulanması mümkün olan yöntemleri yarma dikimleri ve çukur dikimleri şeklinde başlıca 2 gruba göre açıklamak mümkündür. Yarma dikimleri uygulanma şekline göre; plantuvar dikimi ve çapa dikimi şeklinde 2 grupta toplanabilir. Plantuvarlar, kullanım biçimi ve amacına göre el plantuvarı ve ayak plantuvarı olmak üzere 2 tipe ayrılmaktadır. El plantuvarları işlenmiş topraklarda tohum, yumru, rizom, soğan ve fideciklerin ekimi, repikajı ve dikimi için geliştirilmiş aletlerdir. Peyzaj uygulamalarında ise, esasen soğanlı, yumrulu ve rizomlu türlerin plantasyonunda kullanılmaktadır. Ayak plantuvarları doğal ve kırsal alanlarda yapılan ağaçlandırmalar için uygun dikim aletleridir. Ancak soğanlı türlerde olduğu gibi dikim materyaline göre özel olarak dizayn edilmiş çeşitli el ve ayak plantuvarları bulunmaktadır. Çapa dikiminin esas uygulama alanını mevsimlikler, yer örtücüler ve soğanlı türler oluşturur. İşlenmiş topraklarda uygulanabilen bir yöntemdir Çukur dikimi peyzaj düzenlemelerinde uygulanan temel dikim yöntemidir. Bitkilendirme uygulamalarında her türlü otsu ve odunsu bitkilerin çıplak köklü, kesekli, balyalı ve kaplı tiplerdeki ve her yaştaki fidan materyallerinin dikimleri için uygundur. Bitkinin, fidan materyalinin özelliklerine uygun şekilde açılan bir çukura yerleştirilmesi esasına dayanır. Çukur dikimi uyguma tekniği bakımından; dikim çukurunun açılması, fidanın dikim çukuruna yerleştirilmesi ve de dikim sonrası düzenleme ve önlemler olmak üzere 3 evreden oluşmaktadır. Odunsu süs bitkilerinin dikimi çukur dikimi yöntemine dayanır. Ancak tür, materyal tipi ve fidan büyüklüğüne göre bazı farklılıklar söz konusudur. Bu nedenle başlıca materyal tiplerine göre çukur dikiminin teknik detayları aşağıda ana hatları ile ele alınmıştır. 2.6.1. Yaprağını Döken Ağaç Türleri Fidanlarının Dikimi Yaprağını döken ağaç türlerinde çıplak köklü, topraklı ve kaplı tipte ve de her büyüklükteki fidan materyalinin dikimi söz konusudur. Uygulaması klasik çukur dikimi tekniğine dayanır. Çukurların kök büyüklüğüne göre 2 kat daha geniş ve yeterli derinlikte (1.5 kat) açılması, çukur dibinin de 1 bel derinliğinde yerinde işlenmesi yüksek dikim başarısı açısından önemlidir (Şekil 6). Dikim ortamı koşullarına ve fidan materyalinin özelliklerine göre dikim çukurunun açılmasında daha büyük ya da farklı boyutların ön görülmesi her zaman mümkündür. Şekil 6: Yapraklı fidanlarda dikim detaylarının şematik gösterimi Açılan çukurdan çıkan alt toprak ile üst toprak arasında organik madde içeriği bakımndan belirgin farklılık varsa ayrı ayrı yerlerde toplanmalı ve çukurun doldurulması aşamasında üst toprak alta, alt toprak ta üste konmalıdır (Şekil 7). Şekil 7: Üst toprak katmanının organik materyal bakımından zengin olduğu koşullarda çukurdan çıkan alt ve üst toprağın kullanımı Fidanlar dikim çukuruna kök boğazları toprak hizasında kalacak şekilde dik yerleştirilmelidir. Çıplak köklü fidanların dikiminde çukur tabanında harç materyali ile bir tümsek oluşturulması, kökler çevresinde boşlukların kalmaması bakımından faydalıdır. Bu fidanlar kuru, yaralı ve kırılmış kökleri budanarak dikilmelidir. Ancak kök sistemi üzerindeki özellikle kılca kökler ve çapı 3 - 5 mm den ince olan köklere dokunulmamalıdır. Topraklı fidanlarda, söküm - dikim sürecinde kök toprak temasının bozulmaması için kök balyası jüt, kafes tel ve naylon gibi ambalaj malzemeleri ile sıkıca sarılırlar. Bu tip fidanlar, kök balyasına sarılan naylon gibi ayrışmaz özellikli materyaller çıkarılarak dikilmelidir. Kök balyası dağılma riski taşıyan fidanlar kafes tel ve jüt gibi kök gelişimine engel olmayan materyallerle birlikte dikilebilir. Ancak fidan çukura yerleştirildikten sonra sargı materyalinin çeşitli bölümlerinde kesikler oluşturulması yararlıdır. Kaplı fidanlarda ise fidanın kabından çıkarılması ve dikim çukuruna yerleştirilmesi esnasında kökleri saran toprak kitlesinin dağılmaması büyük önem taşır. Özellikle büyük fidan materyallerinin kök toprak temasının korunmasında, ağırlığın fazla olmasından kaynaklanan bazı zorluklar yaşanmaktadır. Bu tür fidanların kapları kesilerek açılmalı ve dikim çukuruna vinç veya benzeri makinalar kullanılarak yerleştirilmelidir (Şekil 8). Şekil 8: Seçkin ve ekstra boylu fidanların vinçler yardımı ile dikilmesi (Aslanboğa, 2002’den) Ağaç fidanlarının dikimle birlikte desteklenmesi zorunludur. Küçük fidanlarda bu işlem dikim çukurunun tabanına yeterli derinlikte çakılan hereklerle sağlanabilir. Herekler çukur tabanındaki işlenmemiş toprağa 50 cm derinlikte çakılmalı ve toprak üstünde kalan uzunluğu fidan boyunun 1/3 – 1/2 si oranında olmalıdır (Şekil 9). Daha büyük fidanlarda 2 li veya 3 lü bağlama (Şekil 10, 11) ya da 3 lü ya da 4 lü gergileme (Şekil 12) yöntemlerden faydalanılması gerekir. Şekil 9: Küçük boylu fidan materyalinin tekli hereklerle desteklenmesi Şekil 10: Yaprağını döken ağaç türleri fidanlarında hereklerle 2 li bağlama Şekil 11: 2 li bağlamada farklı uygulama detayı Şekil 12. Yaprağını döken türlerde büyük fidan materyallerinin 3 lü gergileme yöntemi ile desteklenmesinin şematik gösterimi Dikim çukurları, fidanların yerleştirilmesinden sonra normal toprak koşullarında dikim ortamı toprağına 1/3 - 1/4 oranında torf, organik gübre veya humus karıştırılarak hazırlanan dikim harcı ile doldurulmalıdır. Ayrıca, dikim harcına yavaş yarayışlı mineral gübrelerin karıştırılması, kök gelişimini kuvvetlendirmek açısından yararlıdır. Orijinal ortam toprağının elverişsiz olması durumunda dikim çukurları daha geniş ve derin açılarak dikim harcı ile ortam toprağı karışımından hazırlanan dolgu materyali tercih edilmelidir. Dikim harcı çukura etap etap yerleştirilmeli ve her defasında boşlukların kalmaması için ayakla ezilerek sıkıştırılmalıdır. Son aşamada dikim çanağı oluşturularak fidan büyüklüğüne ve ortam koşullarına göre yeterli düzeyde can suyu verilmelidir. Dikimlerin, çıplak köklü fidanlarda Kasım - Mart arasındaki uyku döneminde gerçekleştirilmesi zorunludur. Kaplı fidanlar, prensip olarak donlu, yağışlı ve aşırı sıcak günler haricinde her mevsim dikilebilirler. Balyalı fidanların dikim başarısı açısından çıplak köklü fidanlar gibi uyku döneminde dikilmeleri uygundur. Ancak, gereken özenin gösterilmesi durumunda boylu olmayan topraklı fidanların uyku dönemi dışında da dikilmeleri mümkündür. Dikimlerin fidan tipine göre değişen daha geniş bir zaman diliminde uygulanması mümkün olmakla birlikte, yaprağını döken türlerin geç sonbahar ve kış sonunda gösterdikleri kök yenileme yeteneğindeki belirgin artış, bu dönemi dikim başarısı açısından fırsat haline getirmektedir. Drenaj koşullarının kötü olduğu ağır toprak koşulları ile kuvvetli hava hareketlerine açık olan ortamlarda geç sonbahar ve kış ortası yerine kış sonu ya da erken ilkbahar dönemini tercih etmek daha uygundur. Kitlesel dikimlerde fidanlara verilecek aralık mesafeler, olgun yaştaki tepe tacı gelişimine göre ayarlanmalıdır. Hızlı büyüyen türlerle dar tepe tacı oluşturan türlerde olgun yaştaki tepe tacı genişliği, uzun bir sürede geniş ve yayvan bir tepe tacı oluşturan türlerde de olgun yaştaki taç genişliğinin yarısı, dikim aralıkları için uygun ölçülerdir. Yoğun kitleli tasarımlarda, dikilen ağaçların tepe taçlarının bir miktar (% 20 - 30) örtüşmesi öngörülebilir 2.6.2. İğne Yapraklı ve Herdem Yeşil Geniş Yapraklı Ağac Türleri Fidanlarının Dikimi İğne yapraklı ve herdem yeşil ağaç türleri fidanlarının dikimleri birkaç husus dışında yukarıda açıklanan yaprağını döken tür fidanlarının dikimleri ile aynıdır. Bu türlerin en belirgin özelliği, dikimlerde kaplı ya da topraklı fidanların kullanılması, istisnaları dışında çıplak köklü fidan tipinin söz konusu olmamasıdır. Özellikle iğne yapraklı türlerde peyzaj değeri yüksek çok sayıda form ve varyetelerin olması, fidanların büyüklüklerine göre sınıflandırılmasını güçleştirmektedir. Yaprağını döken ağaç türlerinde olduğu gibi, bu türlerde de dikim çukurlarının kök kitlesinden daha geniş ve derin açılması gerekir. Başarılı bir bitkilendirmeye güvence oluşturmak amacıyla dikim çukurlarının genel kurallara uygun şekilde fidan kap hacminin ya da kök balyasının yaklaşık 2 katı genişlikte ve kök kitlesi derinliğinin 1.5 katı derinlikte açılması uygundur. Kaplı fidanların kaptan çıkarılmasında ve çukura yerleştirilmesinde kök ortamının dağılmamasına özen gösterilmeli, dip kısımdaki yumaklaşmış kökler budanmalıdır. Topraklı fidanlar kafes tel, jüt telis gibi örtüleri çıkarılmadan ya da dikim çukuruna konduktan sonra açılarak dikilmeli, naylon gibi ayrışmaz özellikli malzemeler ise mutlaka çıkarılmalıdır. Fidan materyali kök boğazı toprak yüzeyi hizasında olacak şekilde çukura yerleştirilmeli ve çukurdan çıkan toprağa % 25 - 35 oranında hayvan gübresi, torf ve kompost gibi organik materyal karıştırılarak hazırlanan harçla etap etap sıkıştırılarak doldurulmalıdır. Herdem yeşil türler yaprağını döken türlere göre derin dikime daha fazla duyarlıdırlar. Bu nedenle fidanın çukura yerleştirilmesinde derin dikimlerden mutlak kaçınılmalıdır. Son aşamada dikim çanağı oluşturularak bolca sulanmalıdır. Herdem yeşil türler sürekli yapraklı oldukları için özellikle kış döneminde kar, rüzgar fırtına gibi olumsuz hava koşullarının baskısı altında kalırlar. Bu nedenle küçük fidan materyalleri dışında 3 lü gergileme ile desteklenmeleri gerekir (Şekil 13). Genel olarak kaplı fidanlar her mevsim, topraklı fidanlar da çıplak köklü fidanlara göre daha geniş bir zaman diliminde dikilebilmekle birlikte, herdem yeşil tür fidanlarında kış sonu ya da erken ilkbahar dikimlerini tercih etmek daha uygundur. Bu zaman dilimi, hem kışın olumsuz hava koşullarının büyük ölçüde bitmiş olması, hem de herdem yeşil türlerde kök yenilenmesinin erken ilkbaharda maksimuma ulaşması açısından dikim başarısını yükseltmektedir. Dikim aralıkları, yaprağını döken ağaç türlerinin dikiminde açıklandığı gibi olgun yaştaki tepe tacı gelişimine göre belirlenmeli ancak yaprağını döken türlere göre biraz geniş tutulmalıdır. Şekil 13: Konifer türlerinde dikim ve gergileme detayı 2.6.3. Palmiyelerin Dikimi Monokotiledon (tek çenekliler) sınıfının Arecaceae familyasına mensup olan Palmiyeler, ekvatoral ve sup tropik iklim kuşaklarında yaşayan 3000 den fazla türle temsil edilmektedir. Gerek botanik, gerek se morfolojik özellikleri bakımdan otsu türlere yaklaşan Palmiyeler esasen ağaç değillerdir. Genel bir tanımlama ile yapraklarıyla taç oluşturan ağaçsı bitkilerdir (Monié 1991). Gövde çoğu türlerde tekli, bazılarında çokludur. Bazı türlerde ise toprak altındadır ya da hiç yoktur. Palmiyelerin kökleri kendilerine özgüdür. Çoğu türlerin kökleri yaklaşık 3 yıl yaşamaktadır. Yeni kökler gövdenin hemen altındaki boğaz bölgesinden ya da kök turbundan sürekli olarak çıkmakta ve yaşamları boyunca kalınlaşma ya da çap artımı yapmamaktadır (Harris, et al, 2004). Palmiyeler her türlü toprak koşullarında yetişebilmelerine rağmen, genel olarak drenajı iyi olan besin elementlerince zengin, nemli, sıcak ve hafif asidik ya da nötr reaksiyonlu topraklardan hoşlanırlar. Çoğu palmiye türü genç yaşlarda kuvvetli güneş etkilerine karşı hassastır. Kuvvetli rüzgarların yaprakları hırpalamak, soğuk dönemde don tehlikesini artırmak ve sıcak dönemde havayı kurutmak gibi zararlı etkileri olabilmektedir. Bu nedenle bitkilendirmerin planlanmasında Palmiye türleri için belirtilen koşullar dikkate alınmalıdır. Palmiye türlerinde kaplı fidan ve söküm ya da balyalı materyal olmak üzere başlıca 2 tip dikim materyali söz konusudur. Resim 1: Yüksek boy değerlerine ulaşabilen Palmiye türleri (Brezilya) 2.6.3.1. Fidan Materyali Dikimi Palmiye fidanları kaplı tiptedir. Kaplı Palmiye fidanlarında diğer türlerde önemli bir sakınca olarak ortaya çıkan dairesel kök oluşumları önemli bir sakınca değildir. Zira yukarıda belirtildiği gibi, kök sistemi ömrü kısa olan ve sürekli yenilenen köklerden oluşmaktadır. Ancak kaplı Palmiye fidanlarının dikim ortamına uyumunda sık sık sorunlarla karşılaşmak olasıdır. Zira Palmiye fidanları çoğu durumda kontrollü ortam koşullarında yetiştirilmekte ve doğasına uygun olmayan dış ortam koşullarına dikildiğinde yakıcı güneş, kuvvetli rüzgar, kuru hava, düşük sıcaklıklar ve donlardan kolayca etkilenerek yapraklarını, formunu ya da yaşamını yitirebilmektedir. Bu nedenle kaplı materyal alımlarında fidanların yetiştirilme koşulları ve dikim ortamına uyum yetenekleri titizlikle denetlenmelidir. Söküm fidanları ya da materyallerinin ise dış ortam koşullarına uyum sağlamış durumda olmaları, kök hasarlarının yarattığı olumsuzluklara rağmen dikim başarısı bakımından bir avantaj oluşturmaktadır. Dikim çukurları kap ya da balya boyutlarına göre en az 2 kat genişlikte, 1.5 kat derinlikte açılmalıdır (Şekil 14). Çukurlar, drenajı yetersiz olan killi ve geçirimsiz topraklarda daha derin açılmalı (2 kat) ve çakıl, mıcır gibi malzemelerle taban drenajı uygulanmalıdır. Şekil 14.: Palmiyelerde dikimin şematik gösterimi (Esener, 1999’dan değiştirilerek) Taban drenajının yeterli olamayacağı durumlarda, tasarım ilkelerine uyması koşuluyla fidanların arazi formuna uygun eğimler verilerek veya ahşap, taş ve prefabrik bloklarla çevrelenerek oluşturulan bir tümsek üzerinde yüksek dikim tekniğine göre dikilmeleri de düşünülebilir (Şekil, 15). Şekil 15: Drenaj güçlüğü görülen yerlerde Palmiyelerin dikimi (Esener, 1999) Palmiye fidanları dikim çukurlarına mutlaka kök boğazı toprak yüzeyinde kalacak şekilde ya da en fazla sığ kökleri toprakla örtülecek şekilde dikilmelidir. Zira Palmiyeler drenaj yetersizliği gibi derin dikimlere karşı da oldukça duyarlıdır. Dikim çukurunu doldurmak için çıkan toprağa % 50 oranında torf, yaprak çürüğü, kompost, mil ve ahır gübresi karıştırılarak hazırlanan harç kullanılmalıdır. Harç, kök kitlesi boyutu dikkate alınarak önce çukur tabanına konmalı, fidan harcın üzerine kök boğazı toprak hizasında olacak şekilde yerleştirilmelidir. Fidanlar dikim öncesinde bolca sulanmalı ve dikim çukuru tabaka tabaka sıkıştırılan harçla doldurulmalıdır. Son aşamada fidan çevresinde çanak oluşturularak can suyu verilmeli ve maç malzemeleri ile örtülmelidir. Palmiye türlerinde kök büyümesi ve yenilenmesi sadece sıcak koşullarda gerçekleşmektedir. Bu nedenle kök yenilenme yeteneklerinin yüksek olduğu mutedil sıcak dönemde (ilkbahar - yaz başı) dikilmeleri, başarı açısından en doğru olanıdır. Bu dönemin en uygun dilimi de genel olarak gece sıcaklıklarının 15 0C ye ulaştığı Mart sonu - Haziran arasındaki zaman dilimdir. Toprak sıcaklıklarının düşük olduğu erken dönemlerde yapılan dikimlerde ise, kaçınılmaz kök hasarları soğuk toprak koşullarında kök bozulmalarına ve buna bağlı patojen ataklarına yol açabilmektedir. Aynı nedenler sonbahar dikimleri için de geçerli olduğundan, Palmiyelerin özellikle söküm fidanlarında diğer odunsu türlerde uygulanan sonbahar dikimlerinden kaçınılması gerekir. Palmiyelerde büyük boyutlu materyallerin dikim sonrasında desteklenmesi zorunludur. Palmiye fidanları sığ kök sistemi geliştirdikleri için, iğne yapraklı tür fidanlarında uygulanan 3 lü gergileme sistemleri ile desteklenmelidir (Şekil 16). Gergiler dikim materyalinin büyüklüğüne ve ortam koşulları göre 1 ya da 2 yıl bekletilmelidir. Şekil 16: Palmiyelerin desteklenmesi (Esener, 1999) 2.6.3.2. Palmiyelerin Nakledilmesi Palmiyelerin dikiminde fidan yerine nakil materyallerinin kullanımı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın bir uygulamadır. Biyolojik özelliklerinin nakil açısından sağladığı avantajlar nedeniyle, diğer türlere göre daha kolay nakledilebilmekte ve ülkeler arası uzun mesafeli taşımalara konu edilmektedir. Nakil için gövde çapı belirgin düzeyde ince olan, kök boğazına yakın yerden gövde incelmeleri görülen ve terminal tomurcuk veya sürgünü zarar görmüş olan sağlıksız Palmiyelerden kaçınılmalıdır. Daha önce de belirtildiği gibi Palmiyeler sığ bir kök sistemi geliştirmekte ve kök sistemi gövdenin hemen altındaki boğaz bölgesinden çıkan yeni köklerle 3 - 4 yılda bir yenilenmektedir. Bu nedenle Palmiyelerde söküme esas balya boyutlarının diğer ağaçlara göre daha küçük tutulması mümkündür. Palmiyelerde nakilden 1, 5 – 2 ay önce kök terbiyesi amaçlı hazırlık çalışmaları yapılması dikim başarısı açısından büyük önem taşır. Sığ kök sistemi geliştirdikleri de dikkate alınarak küçük boyutlu materyallerde dikey yan kök kesimlerini, daha büyük materyallerde ise hendekleme yöntemini uygulamak daha uygundur. Balya, belirlenen çap genişliği esas alınarak dibe doğru daralan koni şeklinde çıkarılmalı ve çuval, branda gibi uygun malzemelerle sarılmalıdır. Söküm çukurundan çıkarma işlemi küçük boyutlu Palmiyelerde insan gücü ile gerçekleştirilebilir (Şekil 17). Şekil 17: Palmiyelerin insan gücü ile sökümü aşamaları (Esener, 1999) Büyük boyutlu Palmiyelerde ise bu işlem için vinçlerden yararlanmak gerekir (Şekil 18). Söküm materyalleri her iki uygulama tipinde de gövde ve kök balyasına birlikte bağlanan ip ya da halatlarla kaldırılmalıdır (Esener, 1999). Şekil 18: Palmiyelerin vinçler yardımı ile sökümü ve taşınması (Esener, 1999) Palmiyelerde söküm öncesinde kuvvetli budama yapılmamalıdır. Yapraklar terminal tomurcuğu ya da sürgünü korumak amacıyla yukarı doğru toplanarak bağlanmalı ve nakil sonrasında en az 6 ay süre ile bağlı kalmalıdır. Palmiye türlerinde mevcut kökler nakil sonrasında kısa sürede öldüğü için nakil işleminin hızlı kök yenilenmesinin gerçekleştiği mutedil sıcak ilkbahar - yaz başı (Nisan - Haziran) döneminde yapılması uygundur. Sonbahar ve kış dönemlerinde yapılan nakillerde ise iklim koşullarına göre don ya da soğuk zararları ile karşılaşmak mümkündür. Palmiyelerin dikiminde daha önce açıklanan genel kurallar geçerlidir. Dikim çukurlarının balya çapının 2 katı genişlikte ve yeterli derinlikte açılması uygundur. Ancak dikim çukurunun, balya ile çukur kenarları arasında 30 cm lik bir mesafe kalacak genişlikte açılması da yeterli olabilmektedir (Şekil 19). Fidan dikimlerinde olduğu gibi, nakledilen Palmiyelerde de derin dikimlerden kaçınılmalıdır. Ayrıca dikim ortamının yeterli drenaja sahip olmasına özellikle dikkat edilmelidir. Dikimlerde çukurdan çıkan toprağın geçirgen özellikli bitkisel toprakla karıştırılarak kullanılması uygundur. Dikim sonrasında yeterli düzeyde sulama yapılmalı ve yeni köklerin oluşup toprakla güçlü bir bağ kurulmasına kadar geçen 1 - 2 yıllık dönemde 3 lü gergileme yöntemi ile desteklenmelidir. Gergil telleri gövdenin 1/3 lik üst kısmından bağlanmalı ve tellerin gövdeye zarar vermesini önlemek için bağlama yerine metal koruyucu veya yastıklar yerleştirilmelidir (Şekil 16) (Esener, 1999). Palmiyeler çoğul ve tekil gövdeli türleri ile çok farklı boyutlarda oldukları için dikimlerde fidanlara verilecek aralık ve mesafelerin türlere ve bitkilendirme amaçlarına göre ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. Şekil 19: Palmiyelerin dikimi ve desteklenmesi (Uzun & Söğüt, 1998) 2.6.4. Ağaççık ve Çalı Fidanlarının Dikimi Ağaççık ve süs çalıları, yaprağını döken ya da herdem yeşil türlere mensup çok sayıda bitki taksonunu kapsar ve peyzaj düzenlemelerinin en yoğun kullanılan bitki materyallerini oluştururlar. En tipik özellikleri kısa boylu olmaları ve bir kökten çok gövdeli ya da dipten itibaren dallanmalı bir gelişim göstermeleridir. Ağaççık ve çalı türlerinin dikiminde çıplak köklü, topraklı ve kaplı olmak üzere her 3 fidan tipinin de kullanılması mümkündür. Ancak uygulamalarda çıplak köklü ve topraklı fidanlar, yaprağını döken türlerde sınırlı olarak üretilmekte ve kullanılmakta, kaplı fidanlar ise yaygın olan fidan tipini oluşturmaktadır. Standart ağaççık ve çalı fidanlarında dikim çukurlarının genel olarak 50 * 50 * 40 cm boyutlarda açılması uygundur. Bu boyutlar özel boylu fidanlarda daha büyük açılabilir. Çıplak köklü çalı fidanlarının dikim öncesinde 5 - 8 saat süre ile akar suda bekletilmesi ve organik gübre, torf ve toprak karışımından hazırlanan bir bulamaca batırılarak dikilmesi tutma başarılarını artırır. Torf, yaprak çürüğü ve kompost gibi özel harç ortamlarında yetiştirlen kaplı fidanların da dikim öncesinde 10 dakika süre ile su içinde bekletilmesi kök aktivitesini artırmaktadır. Torf ortamında yetişmiş fidanların kaplarından çıkarıldıktan sonra kenar yüzeylerinin keskin bir bıçakla çiziklenmesi kök gelişimi açısından faydalıdır (Şekil 20 ). Şekil 20: Çalı fidanlarında dikim öncesi çizikleme Ağaççık ve çalı türleri genellikle üst toprak katmanlarında yayılış gösteren sığ kök sistemi geliştirirler. Bu nedenle dikim çukurlarının geniş açılarak organik besin maddeleri bakımından zenginleştirilmiş harç materyali ile doldurulması yararlıdır. Harç materyali, bitkisel toprağa organik gübre ya da N, P, K elementleri bakımından zenginleştirilmiş torf veya kompost katılarak hazırlanabilir. Gerektiğinde azot içeriği yüksek yavaş yararyışlı gübrelerle taban gübrelemesi de yapılabilir. Diğer türlerde olduğu gibi çalı türlerinde de fidanların kök boğazı hizası toprak yüzeyinde kalacak şekilde dikim çukuruna yerleştirilmeleri ve harç materyalinin etap etap sıkıştırılarak doldurulması ihmal edilmemelidir. Çıplak köklü çalı fidanlarının uyku döneminde, topraklı ve kaplı fidanların ise ekstrem hava koşulları dışında her mevsimde dikilmeleri mümkündür. Ancak her 3 fidan tipinde de başarılı bir dikim için kış sonu ya da erken ilkbahar dilimleri tercih edilmelidir. Dikimlerde fidanlara verilecek aralık ve mesafeler ağaççık ve çalı türlerine göre ayrı ayrı belirlenmelidir. Genel olarak küçük boylu çalı türlerinin 40 - 50 cm, orta boylu çalı türlerinin 60 - 80 cm, büyük boylu çalı türlerinin 90 - 100 cm, ağaççık türlerinin de 100 - 250 cm aralık ve mesafelerle dikilmesi uygundur. Ancak bazı bitkilendirme uygulamalarında zamanla seyreltme yapılması öngörülerek, ilk tesis anında etkili bir görünüm yaratmak amacıyla daha dar aralık ve mesafeli dikimlere de başvurulabilir. 2.6.4. Güllerin Dikimi Sayısız taksonlarıyla temsil edilen güller, peyzaj düzenlemelerinin vazgeçilmez bitkisel elemanlarındandır. Güllerin, formları ve çiçek özellikleri bakımından; - çalı formundaki büyük çiçekli güller, çalı formunda demetler halinde açan küçük çiçekli polyanta ve floribunda güller, minyatür güller, yüksek gövdeli (tijli) güller, büyük çiçekli sarılıcı güller, demetler halinde açan küçük çiçekli sarılıcı güller, pendul yada sarkık formlu güller, sürünücü güller gibi çeşitli tipleri bulunmaktadır (Şekil 21), (Dirik, 2006). Şekil 21: Peyzaj düzenlemelerinde yaygın olarak kullanılan büyük çiçekli melez, polyantha ve floribunda güller Güller genel olarak serbest ve açık ortamlarda tam güneş ya da hafif gölge koşullarında iyi gelişirler. Bu nedenle aşırı sıcak, koyu gölgeli ve kuvvetli hava hareketleri hüküm süren ortamlardaki dikimlerinden kaçınmak doğrudur. Besin elementleri bakımından zengin olan balçık tekstürdeki derin topraklar, güller için uygun toprak koşullarını oluşturur. Güllerin dikimleri öncesinde entansif bir ortam hazırlığı yapılmalıdır. Grup ya da bantlar şeklinde dikimlerin öngörüldüğü yerlerde, dikim ortamındaki toprak 50 cm derinlikte işlenmeli ve fakir topraklara organik kökenli gübreler verilerek alt üst edilmelidir. Yanmış çiftlik gübresi güller için oldukça uygundur. Alternatif olarak kompost ya da besin içeriği zenginleştirilmiş turba kullanılabilir. Eğer mevcut toprak ekstrem düzeyde fakir ve elverişsiz ise, bu gibi durumlarda grup ya da bantlar boyunca 50 cm derinlikteki tüm toprağın boşaltılarak organik madde karıştırılmış yeni bitkisel toprakla doldurulması yoluna gidilmelidir. Gül fidanları çıplak köklü, turba kesekli ve kaplı olmak üzere çeşitli tiplerde üretilmekte ve satışa sunulmaktadır. Çıplak köklü fidan tipi çalı güllerde yaygındır. Çalı güller yoğun kullanımları nedeniyle diğer tiplerde de üretilebilmektedir. Tijli, sarılıcı, minyatür ve pendul güller genellikle kaplı fidan olarak, diğerleri ise kesekli ya da kaplı fidan olarak üretilmekte ve satılmaktadır. Çıplak köklü gül fidanlarının dikimleri, sadece uyku dönemi (kasım - mart sonu) ile sınırlıdır. Bu fidanlar genellikle derin kök ve sak budaması uygulanmış halde satılmaktadır. Turba kesekli gül fidanları ise köklerinin içinde yer aldığı küçük hacimli turba keseği, plastik ambalaj materyalleri ile sarılmış ve derin budama uygulanmış şekilde uyku döneminde satışa sunulmaktadır. Kaplı fidanların ise, her boyutta ve her mevsimde satılması ve dikilmeleri mümkündür. Güllerin ana dikim zaman dilimleri, sonbahar sonu ve kış sonu ya da erken ilkbahardır. Güller, sonbahar döneminde (Ekim sonu - Kasım) kuvvetli kök geliştirme gücüne sahip oldukları için kışların sert geçmediği bölgelerde kış sonu dönemine eş değer ya da daha yüksek bir dikim başarısı gösterirler. Kış sonu ya da erken ilkbahar dönemi ise diğer türler gibi güller için de ana dikim mevsimidir. Bu esaslar çerçevesinde güller için en uygun dikim zaman dilimleri geç sonbahar ve kış sonu olarak belirtilebilir. Fidan tiplerine göre genel bir öneride bulunulacak olursa, çıplak köklü fidanlarda geç sonbahar - erken ilkbahar arasında, turba kesekli fidanlarda daha geniş zamana yayılması mümkün olmakla birlikte aynı şekilde geç sonbahar - erken ilkbahar arasında, kaplı fidanlarda ise donlu, yağışlı ve aşırı sıcak periyot dışında her mevsim dikim yapılması mümkündür. Çıplak köklü gül fidanlarının dikim öncesinde 5 - 6 saat süre ile akar suda bekletilmesi dikim ortamına uyumun hızlandırılması bakımından faydalıdır. Aynı amaç için kesekli ya da kaplı fidanlarda da dikim öncesinde bol sulama yapılabilir. Genel olarak her 3 boyutu da 40 ya da 50 cm olacak şekilde çukurlar açılması dikim için çoğu durumda yeterlidir. Drenaj sorunu olan yerlerdeki dikim çukurları 20 - 30 cm daha derin açılmalı ve çukur tabanına çakıldan oluşan 8 - 10 cm lik drenaj tabakası yerleştirilmelidir. Drenaj tabakasının üstüne aynı kalınlıkta normal toprak konmalı bunun üstüne de tercihen güller için özel olarak üretilen organik gübre materyalleri ile köklerden 15 - 20 cm derinde kalacak şekilde taban gübrelemesi uygulanmalıdır. Gül fidanları açılan çukurlara aşı yerleri toprak yüzeyinin 3 - 5 cm altında kalacak şekilde derin dikilmelidir. Çoğu kaplı fidanlarda aşı yeri toprak altındadır. Bu tip fidanlar düzenleme alanına kaptaki hizasında dikilmelidir. Çukurlar dikim harcı ile etap etap sıkıştırılarak doldurulmalı ve yüksek gövdeli ya da tijli güller dikim çukuruna yerleştirilen hereklerle desteklenmelidir. Sarılıcı güller ise dikim sonrasında dalları yelpaze şeklinde açılarak sardırılmak istenen yüzeyde hazırlanan desteklere farklı yerlerden bağlanmalıdır. Son aşamada bolca sulama yapılmalı, geç sonbahar ve kış döneminde dikilen fidanların kök boğazı çevresindeki toprak hafifçe yığınlanmalıdır (Şekil 22). Bu işlemin, büyüme dönemi başlangıcında kaldırılmak üzere dikilen fidanı tamamen örtecek şekilde uygulanması da mümkündür. Şekil 22: Çıplak köklü gül fidanlarının dikimi Dikimlerde güllere verilecek aralık ve mesafeler türlere göre büyük farklılıklar gösterir. Kitleli dikimlerde düzenleme ortamına ve tasarım amaçlarına göre değişmekle birlikte; - çalı formlu büyük çiçekli güllerde 50 * 50 veya 60 * 60 cm, floribunda, polyanta ve sürünücü güllerde 35 * 40 veya 40 * 40 cm, minyatür güllerde 25 * 25 cm, ağaççık formlu güllerde 100 - 250 cm, tijli güllerde 100 - 200 cm, pendul formlu güllerde 150 - 250 cm, sarılıcı güllerde de 100 - 300 cm aralık ve mesafeler öngörülebilir. 2.6.5. Bambuların Dikimi Bambuların 75 cinse dağılan toplam 1 250 türü mevcuttur. 15 cm. den 45 m’ye kadar çeşitli boy değerlerine ulaşırlar. Peyzaj düzenlemelerinde kullanılan estetik değeri yüksek bambu türlerinin çoğu genellikle 1 - 6 m boy değerlerindedir (Rees, 2003). Hızlı ve geniş alanlara yayılan köklere ve rizomlara sahiptirtirler. Geliştirdikleri rizomlardan kuvvetli ve bol sürgünler oluşturdukları için yayılıcı karakterli türler olarak nitelendirilirler (Kumar Sastry, 1999). Bambular yetişme ortamı istekleri bakımından kanaatkar türlerdir. Fakir, verimsiz topraklardan organik maddece zengin olanlara kadar değişik toprak koşullarında yetişebilmektedir. Ancak çok ağır ve kumlu topraklarda daha yavaş gelişmektedir. Tam ışık, yarı gölgeli ve gölgeli koşullara uyum sağlayan türleri mevcuttur. Kentsel peyzaj uygulamalarındaki bambu dikimlerinin en önemli ayrıcalığı, dikimden önce ön görülen büyüme alanını çevreleyen bir toprak altı baraj sistemi kurmayı gerektirmesidir (Şekil 23). Zira bambular dikim ortamında oluşturdukları kuvvetli rizomlar ve rizomlardan gelişen sürgünlerle kısa zamanda sınırlarını aşarak geniş bir alana yayılabilmektedir. Bu nedenle bambulara ayrılan dikim alanı, toprağa dikey olarak yerleştirilen bariyerlerle 60 - 100 cm derinlikte kuşaklanmalıdır. Bariyer oluşturmada beton, polyester veya plastik plakalardan yararlanılabilir. En yaygın kullanılanı, genişliği 70 cm, derinliği de 60 - 100 cm arasında değişen sert plastik plakalardır. Plakalar açılan çukura aralarında boşluk bırakılmayacak şekilde yerleştirilmelidir. Şekil 23 : Bambu dikimlerinde kök yayılmasını kontrol etmek amacıyla toprak altı rizom barajı uygulaması Bambular kaplı fidan olarak üretilmekte ve satılmaktadır. Bu nedenle donlu, yağışlı ve aşırı sıcak dönemler dışında her mevsim dikilmeleri mümkündür. Ancak bambulara özgü ideal dikim dönemi yaz sonu - sonbahar dilimidir. Zira bambular toprak sıcaklıklarının yüksek olduğu bu zaman diliminde fizyolojik açıdan kuvvetli kök yenileme yeteneğine sahip olmakta ve dikim ortamında hızlı bir kök gelişimi gerçekleştirebilmektedir. Toprak altı baraj sisteminin oluşturulmasından sonra kap büyüklüğüne göre yeterli derinlik ve genişlikte dikim çukurları açılmalıdır. Fidanların dikim öncesinde bolca sulanması adaptasyonun hızlandırlması bakımından faydalıdır. Kaplarından çıkarılan kök ortamı, kök gelişimini ve fidanların dikim ortamına kaynaşmasını kolaylaştırmak için keskin bir bıçakla çeşitli yerlerinden 1 - 2 cm derinliklerde çiziklenmelidir. Dikim çukuru, kültür alanı toprağına turba ve kompost karıştırarak hazırlanan harçla doldurulmalı, kültür alanı toprağı elverişsiz ise bunun yerine bitkisel toprak kullanılmalıdır. Fidanlar dikim sonrasında bolca sulanmalı ve kök boğazı çevreleri malç ya da kompost materyali ile örtülmelidir. Yukarıda açıklandığı gibi bambular çok hızlı çoğalabilen bitkiler olduğu için diğer ağaççık ve çalı türlerine göre daha seyrek dikilmeleri mümkündür. Ancak uygulamalarda ilk tesis esnasındaki görsel etkinliği güçlü kılmak amacıyla 80 - 100 cm aralık mesafelerle dikilmesi uygundur. 2.6.6. Sarılıcı ve Tırmanıcı Türlerin Dikimi Sarılıcı ve tırmanıcı türler, bitkisel tasarımlara farklı bir boyut ve ilgi çekici bir yüzey kazandıran bitkilerdir. Bu türler genellikle pergola, duvar, parmaklık, arkat, eşik ve tünel gibi yapıları süslemek, istenmeyen yüzeyleri ve cepheleri de örtülemek amacıyla kullanılan dikey yeşillendirme elemanlarıdır. Sarılma ve tırmanma mekanizmaları bakımından; - gövdeleri ve sürgünleri ile metal destek, gövde veya ahşap yada metal örgülü bir yüzeye helezoni olarak sarılan türler ( Wisteria sp., Lonicera sp., Celastrus sp.), - bir duvar yada gövdeye sarılan ve geliştirdikleri havai köklerle (Hedera sp., Bignonia sp.), veya vantuzlarla (Ampelopsis sp.) yapışarak tırmanan türler, - sarılmayan, ancak merdiven, pergola, arkat, ahşap yada metal örgülü cephe gibi bir destek üzerinde dallarını yayarak gelişen türler (örneğin; Rosa sp, Jasminum sp.,) gibi değişik tiplere ayırmak mümkündür (Dirik et al., 2006). Peyzajda, özellikle dar mekanların sıkışık yapılanma ile çevrelendiği kentsel alanlardaki bitkilendirmelerde vazgeçilmez türler arasında yer alırlar. Bununla birlikte eğimli şevlerde, ana kayanın yüzeye çıktığı yeterli toprak zeminden yoksun yerlerde ve diğer bitkilendirme elemanlarının çözümsüz kaldığı bazı problemli mekanlarda yer örtücü olarak kullanılmaları da mümkündür. Koşullara göre hem tek tür, hemde uygun türlerin karışımı şeklinde (örneğin; güzel çiçek açan ve güzel kokular saçan hanımeli türlerinin karışımı gibi) dikilebilirler. Bazen de biri birini takip eden ardışık formlardaki tasarımlara konu edilebilirler. Sarılıcı trmanıcı türlerde kaplı fidan materyali esastır. Bu nedenle her mevsim dikilmeleri mümkündür. Ancak ekofizyolojik açıdan en uygun dönem, kış sonu - erken ilkbahar zaman dilimidir. Güzel görünümlü çiçekler açan sarılıcı tırmanıcı türler yüksek ışık alımı ihtiyacındadırlar. Hedera ve Lonicera gibi bazı cinslere ait türler ise gölgeli koşullarda daha iyi gelişmektedir. Bu nedenle seçilen türlerin ışık istekleri ile dikim ortamının ışıklanma koşulları arasındaki uyuma dikkate edilmesi gereklidir. Dikim öncesinde en az 50 cm derinlikte toprak işlemesi yapılarak kireç, taş, beton gibi inşaat artıkları temizlenmelidir. Dikim çukurları sarılıcı yüzeyden 20 - 30 cm uzaklıkta olacak şekilde 50 x 50 x 50 cm boyutlarında açılmalı, ağır topraklarda lokal drenaj önlemleri uygulanmalıdır. Fidanlar kök boğazından itibaren gövdenin 8 - 10 cm’lik kısmı toprak içinde kalacak şekilde derin dikilmeli ve çukur içine sarılıcı yüzey yönünde eğik yerleştirilmelidir. Dikim çukurları bitkisel toprak + kum + kompost karışımından hazırlanan dikim harcı ile doldurularak sulama çanağı düzenlenmelidir. Bazı sarılıcı türlerde gövdenin önüne kiremit gibi koruyucu materyal yerleştirilmesi ya da kompakt yapılı bodur bitkiler dikilmesi, fidanın ekstrem iklim etkilerine karşı korunması bakımından faydalıdır. Sarılıcı tırmanıcı türler geniş yüzeylerde 1 – 3 m aralıklarla dikilmeli ve dikim öncesinde fidanları dipten itibaren yeni sürgün geliştirmeye yönlendirmek amacıyla budama uygulanmalıdır. Sarılıcı tırmanıcı türlerin dikiminde bu türlerin tutunmasını sağlayacak destek mekanizmasının dikimle birlikte oluşturulması gerekir (Şekil 24). Dikilen fidanlar bu desteklerin üstüne yelpaze şeklinde yayılarak bağlanmalıdır. Duvar gibi düz yüzeylerde ise tutunmayı sağlayacak metal, ahşap veya plastik malzemeli destek sistemleri dikim öncesinde duvara 5 – 10 cm açıklık kalacak şekilde monte edilmelidir. Fidanların gövde, dal ve gelişen sürgünlerinin bağlanmasında rafya gibi bitki dokuları ile uyumlu ve yumuşak malzemeli bağlar kullanılmalıdır. Şekil 24: Sarılıcı, tırmanıcı türlerde destekleme detayı Tırmanıcı tür fidanlarında sadece yeni gelişen sürgünlerin tutunabilme yeteneğinde olduğu dikkate alınarak, fidanların aşağıdan itibaren güçlü bir tutunma mekanizması ile birlikte gelişmesini sağlamak amacıyla dikim öncesinde kısaltma budaması yapılması gerekir. Bu türler havai kök ve vantuz gibi yapışma organları ile kendi tutunmalarını sağlayabilselerde dikimlerinden yaklaşık 2 yıl sonra bağlama işlemlerine ihtiyaç göstermektedirler. 2.6.7. Tek ve Çok Yıllık Otsu Süs Bitkilerinin Dikimi Otsu süs bitkileri, tek yıllıklar (annuel), 2 yıllıklar (biannuel) ve çok yıllıklar (perrannial) olmak üzere başlıca 3 ana gruba ayrılmaktadır. Esasen soğanlı yumrulu türler ve su bitkileri de otsu karakterli türlerdir. Bu kapsamda mevsimlik, 2 yıllık ve çok yıllık kara bitkileri ele alınmıştır. Tek yıllıklar, ilkbaharda çimlenme ile başlayan yaşamlarını, geç sonbahara kadar devam eden yapraklanma ve çiçeklenme evreleri ile sadece bir vejetasyon döneminde tamamlamaktadır. İki yıllıklar, 1. yılda çimlenme ve yapraklanma, 2 yılda da çiçeklenme evrelerini gerçekleştirerek 2. vejetasyon dönemini kapsayan bir yaşam sürmektedir. 2 yıllık otsu türler, peyzaj uygulamalarında tek yıllık otsu türlerle aynı kategoride değerlendirilmektedir. Perennial ya da çok yıllık otsu türler ise odunsu olmayan gövdeleri ile tüm mevsimlerde süreklilik gösteren veya kış döneminde tamamen ya da kısmen kaybolabilen hayat formları sergilemekte, bu nedenle de, “hayat dolu bitkiler” olarak tanımlanmaktadır. Kış döneminde kaybolan çok yıllık otsu türler, izleyen ilkbaharda canlanma, enerjik büyüme ve etkileyici çiçeklenme özellikleri ile tek yıllık ve iki yıllk yaşam evrelerine sahip otsu türlerden kolayca ayrılabilmektedir (Anonymus, 2000). Yıllık ve çok yıllık otsu süs bitkilerinin dikimleri odunsu bitkilere göre oldukça kolaydır. Dikim öncesinde alanda entansif bir diri örtü temizliği yapılmalı, toprak 20 - 25 cm derinlikte işlenmeli ve toprak içindeki tüm yabancı maddeler temizlenmelidir. Ağır killi topraklar kum ve kompost karıştırılarak ıslah edilmeli, fakir topraklar da organik gübre ya da yaprak çürüğü karıştırılarak besin elementleri bakımından zenginleştirilmelidir. Bantlar, parterler ve diğer dikim ortamları toprak ıslahı işlemlerinin tamamlanmasından sonra düzgün bir şekilde tesviye edilerek dikime hazır hale getirilmelidir. Yıllık ve çok yıllık otsu bitkiler torf, perlit ve kompost karışımlı harçlarla doldurulan polietilen veya plastik malzemeli kaplarda üretilmekte ve satılmaktadır. Dikim zamanı açısından yaşam evrelerine ve çiçeklenme özelliklerine göre Kasım - Nisan arasındaki dönemde dikilmeleri mümkündür. Otsu türler odunsu türlere göre daha hassas ve dirençsiz oldukları için dikimlerin aşırı sıcak, rüzgarlı ve yağışlı günlere rastlatılmaması gerekir. Bu gibi türlerde, daha önceki bölümlerde açıklanan çapa dikimi yöntemi esastır. Fide ya da fidanlar özellikle sıcak dönemlerde dikim öncesinde iyice sulanmalı, tüpten çıkarılan fidanların dip kısımları hafifçe çiziklenmeli ve çapa ile açılan çukurlara yerleştirilip çukur çevresi çapa ve elle doldurularak sıkıştırılmalıdır (Şekil 25). Dikim sonrasında can suyunun verilmesinde basınçlı hortum kullanılmamalı, yaprakları toprağa yapıştırarak bozulmalarına yol açtığı için üstten sulama yapılmamalı, doğrudan toprağa verilen dip sulaması tercih edilmelidir. Şekil 25: Otsu türlerde dikimin şematik olarak gösterilişi Dikimlerde türlere göre fidanların optimum gelişme aşamasına ulaştıklarında yapraklarının toprak yüzeyini tamamen örtebileceği bir yoğunluk esas alınmalıdır. Genel olarak, yıllık türlerde 20 cm * 20 cm, çok yıllık türlerde 25 cm * 25 ya da 30 cm * 30 cm’lik aralık mesafelerle m2’de 9 - 25 arasında fidana yer verilmesi uygundur. Özel durumlarda daha sık veya daha seyrek dikimler de öngörülebilir. Ayrıca bitkilendirmelerde türlerin ışıklı, yarı gölgeli ve gölgeli koşullar; serin, nemli ya da kuru ortamlar gibi yetişme ortamı isteklerine titizlikle uyulmalıdır. Zira yaşam evreleri kısa olan bu türler, olumsuz yetişme ortamı koşullarından kolayca etkilenmekte ve kuruyabilmektedir. 9.8. Soğanlı ve Yumrulu Türlerin Dikimi Soğanlı ve yumrulu türler otsu karakterli bitkilerdir. Diğer otsu türlere göre yaşam formları bakımından gösterdikleri farklılıklar nedeniyle “geofitler” olarak tanımlanmaktadır. Zira bu türler yıllık yaşam döngüsünün 3 - 5 ayını gövde, yaprak ve özellikle çiçek oluşumu ile gelişme dönemi olarak, kalan bölümünü de toprak altındaki soğanları ve yumruları ile dinlenme dönemi olarak tamamlamaktadır. Soğanlar ve yumrular, esasen gelişimi sağlayan nem ve besin maddelerinin depolandığı değişime uğramış gövdelerdir. Bunlar aynı zamanda üreme ve çoğalmanın gerçekleştirildiği organlardır (Rees, 1992). Soğanlı, yumrulu türler çok yıllık otsulardır. Ancak, yetişme ortamı koşullarından kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle çoğu zaman uzun süreli yaşama şansı bulamazlar. Bu nedenle ömürleri bakımından iki veya çok yıllık bitkiler olarak tanımlanmaları daha doğrudur. Geofitler, bahçe kültüründe toprak altı organlarının tiplerine bakılmaksızın genel bir deyimle “soğanlı türler” olarak adlandırılmaktadır. Soğanlı bitkiler güneşli ve yarı gölgeli ortamları severler. Genel olarak kanaatkar türler olup, hafif ve sıcak topraklardan hoşlanırlar. Yeterli geçirgenlik ya da gözenek hacmine sahip her türlü bahçe toprağında kolaylıkla yetiştirilmeleri mümkündür. İyi drenajlı ve büyüme dönemi içinde nem tutma kapasitesi yüksek olan kumlu balçık ya da balçıklı kum topraklar, bu türler için en elverişli toprak tipini oluşturmaktadır. Uygun pH düzeyi ise 6.5 tur. Dikim ortamı tekstürel iyileştirme işlemleri ile birlikte 30 - 40 cm derinlikte işlenmeli, her türlü yabani ot, taş ve diğer yabancı maddeler ayıklanmalı ve uygun şekilde tesviye edilmelidir. Toprak işlemesi esnasında yüksek besin içeriğine ve fiziksel koşulları ıslah edici niteliklere sahip yosun turbası, kompost gibi organik maddelerin karıştırılması, hem soğan ve yumruların çürümüeden toprak içinde birkaç yıl kalabilmeleri, hem de kaliteli ve bol çiçek oluşturabilmeleri bakımından tercih edilmelidir. Organik madde karıştırılması özellikle ağır tekstürlü killi topraklar için bir zorunluluktur. Geofitlerde dikim materyali; - soğan ya da yumru, - fidan olmak üzere başlıca 2 tiptir. Geofit fidanları genellikle 1 - 2 yaşlarında olup, kaplı tiptedir. Kaplı fidan halindeki materyallerin dikiminde, daha önce açıklanan çukur dikimi yöntemi esastır. Çukurlar normal koşullarda kök sisteminin 2 katı genişliğinde ve 1.5 katı derinliğinde açılmalı, çukura yerleştirilen fidanlar besin elementlerince zenginleştirilen torf ya da kompost karıştırılmış bitkisel toprakla doldurulmalıdır. Durgun suya ve aşırı nemliliğe hassas olan türlerde çukurlar daha derin açılarak taban drenajı önlemi alınmalıdır. Soğan ve yumru haldeki materyallerin dikiminde ise uygun koşullarda daha kolay ve hızlı olan yarma (el plantuvarı ve çapa) dikim yöntemleri, drenaj önlemi alınması gibi özel durumlarda ise çukur dikimi yöntemleri uygulanmalıdır. Büyük kitleli dikimlerin tasarımlandığı yerlerde ise, ayrı ayrı yarık ya da çukurlar açmak yerine, öngörülen alandaki toprak kitlesinin uygun derinlikte boşaltılıp, yerleştirilen soğanların harç materyali ile topluca doldurulması yöntemine de başvurulabilir. İşlenmiş ve ıslah edilmiş toprak koşullarında dikim işlemini çapa ve plantuvarlarla hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Soğan ve yumrular, çapa ile açılan dikim çukurna kökleri altta kalacak şekilde yerleştirilmeli ve dikim çukurlarının kapatılmasında kum ve az miktarda turba karıştırılan harç tercih edilmelidir. Aynı işlem özel soğanlı plantuvarları kullanılarak daha düzenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Gerek çukur, gerekse yarma yöntemlerde, dikim derinliği için genel olarak soğan ya da yumru çapının 2- 3 katı ölçü alınabilir (Şekil 26). Ancak yumrulu Iris, Amaryllis, sp. Calla sp. gibi bazı soğanlılarda oldukça sığ dikim söz konusudur. Şekil 26: Soğan (3 adet ve derinlik) Dikim aralıkları türlere göre 5 - 40 cm arasında değişir. Çoğu soğanlı için 10 - 20 cm lik aralık ve mesafeler uygundur. Geofitler, peyzaj uygulamaları açısından genel bir yaklaşımla; - sonbaharda dikilen ve ilkbaharda çiçek açan “güz soğanlıları”, - ilkbaharda dikilen ve yaz boyunca çiçek açan “bahar soğanlıları” şeklinde 2 gruba ayrılabilir. Ancak bazı cinsler ve türler, gerek dikim zamanı, gerekse çiçeklenme dönemi bakımından bu genel sınıflamadan farklılıklar gösterebilmektedir. Soğanlı, yumrulu türlerin çoğu ilkbaharda çiçeklenmektedir. İlkbaharda çiçeklenen bu türlerin genel dikim zamanı erken sonbahardır. Zira bu tip geofitler genel olarak erken sonbahar döneminde dikildiklerinde soğuk kış dönemi başlamadan önce iyi bir kök gelişimi yapmaktadır. Sonbahar dikimleri soğuk iklim koşulları hüküm süren bölgelerde eylül - ekim, ılıman iklim koşulları hüküm süren bölgelerde de ekim - ocak ayları arasındaki dönemlere yayılabilir. Yaz boyunca çiçeklenen geofitlerin ise genel olarak ilkbaharda dikilmeleri uygundur. Bazı soğanlı ve yumrulu türler 80 - 100 cm’e ulaşan uzun gövdeleri üzerinde 8 - 10 cm çapına ulaşan büyük çiçekler oluşturmaktadır. Dahlia, Agapanthus, Delphinum ve İris’ler başta olmak üzere bu gibi türlerin özellikle rüzgar ve fırtınalardan koruntulu yerlere dikilmesi ve dikim aşaması ya da sonrasında yanına yerleştirilen bir kamışa bağlanarak desteklenmesi gerekir. YARARLANILAN KAYNAKLAR ANONYMUS, 2000: Il Millepiante, guida alle piante dei vivai d’Italica. Maxi Editori srlç Nievole (Pistoia) Italia, 208 p. ANZI Z60.1 - 2004: American Standard for Nursery Stock. (Aproved May, 2004) ANLA, American Nursery Landscape Association. Washington, DC, ISBN: 1 - 890148 - 06 - 7., 113 p. ASLANBOĞA, İ., 1986: Kentlerde Yol Ağaçlandırması. TUBİTAK Yapı Araştırma Enstitüsü Yayını U 3. ASLANBOĞA, İ., 2002: Odunsu Bitkilerle Bitkilendirmenin İşleve Uygun Tasarımının ve Bakımının Planlanması İlkeleri. Orman Bakanlığı Ege Ormancılık Araştırma Müdürlüğü Yayını, 131 s. BURR, K., E., 1990. The target seedling consepts: Bud dormancy and cold hardinees. İn Rose, R., Landis, T. D., Campell, eds. THA Target Seedlig Symposdium and Western Forest Nursery Council Proc. , s.70 - 90. USDA For. Serv. Gen. Tech. Rep., RM, 200. DİRİK, H., 1990: Dikim şoku. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt, 40, Sayı 3 s. 105 116. DİRİK, D., 2006: Süs bitkilerinde budama ilkeleri ve uygulama teknikleri. Kent Ağaçları ve Süs Bitkilerinde Bakım ve Budama Esasları (12 – 13 Aralık 2006, İstanbul) Semineri. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı, Park ve Bahçeler Müdürlüğü Yayını s. 79 - 114. 231 s. DİRİK, H., SEYİDOĞLU, N., YAYIM, D., 2006: Sarılıcı, tırmanıcı bitki türlerinde yetiştirme ve bakım teknikleri. III. Ulusal Süs Bitkileri Kongresi (8 - 10 Kasım 2006 - İzmir) Bidirileri. 8 s. ESENER, R., 1998: Palmiyeler. Palmiye Merkezi Yayınları, Köyceğiz – Muğla. GARRIOU, D., GIRARD, S., GUEHL, J., GENERE, B. 2000. Effect of desiccation during cold storage on planting stock quality and field performance in forest species. Annales of Forest Science, No. 57, p. 101 - 111. HARRIS, R. W., CLARK, J. R., NELDA, P. M., 2004: Arboriculture. Integrated Management of Landscape Trees, Shruubs, and Wines. Fourth Edition, Prentice Hall, Upper Saddle River, New Jersey 07458, ISBN: 0 - 13 - 08882 - 6, 580 p. KUCHELMEISTER, G., 2000 : Des arbres pour millénaire urbain: Le point sur le foresterie urbaine. Arbres Hors Forêts. Unasylva, 2000, Vol. 51, pp. 49-55. KUMAR, A., SASTRY, C. B., 1999: Le réseau international de recherché sur le bambou et le rotin. Les produits forestiers non ligneux et la création de revenus. Unasylva, 198, Vol. 50, pp. 48-53. MOINIÉ, A., 1991: Palmiers. Pour les Climats Tempérés. Editions Champflour 78 160 Marly - le - Roi, France, ISBN: 2 - 87655 - 014 - 8, 160 p. PAULIN, M., 1989: La forêt urbain a la ville de Québec. Arbre en ville . Revue Forestière Française, Vol XLI, Numero Special, 79-86. REES, A. R., 1992: Ornamental Bulbs, Corm and Tubers. C.A.B. International, ISBN. 0 85198 - 656 - 0, 220 p. REES, Y., MAY, P., 2002: Su Bahçeleri Tasarım Kitabı. Yapı Endüstri Merkezi Yayınları No: 82, ISBN: 975 - 8599 - 18 - 6., 144 s. RITCHIE, G. A., LANDIS, T. D., 2003 a: Seedling quality tests: root growth potential. Forest Nursery Notes. USDA For. Serv. PNW Region. Winter 2003. TROWBRIDGE, J. P., BASSUK, N. L., 2004: Trees in the Urban Landscape. Site Assessment, Design, and Installation. Library of Congress Catologing- in-Publication Data, ISBN No: 0 - 471 - 39246 - 4, 207 p. UZUN, G., SÖĞÜT, Z., 1998: Palmiyeler ve Peyzaj Mimarlığında Kullanımı. Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Genel Yayın No: 207, Yardımcı Ders Kitapları Yayın No: B - 20., 233s., Adana. WORLD FORESTRY CENTER MORGAN, R., 2005: A Technical Guide to Urban and Community Forestry in Washington, Oregon and California (Şehir Ormancılığı Rehberi Çeviren: Dr. Hidayet KARAKURT). İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU Genel Müdürlüğü, Eğitim Müdürlüğü Yayını, İzmir. 109 s.