Bu sayının online kopyası için tıklayınız
Transkript
Bu sayının online kopyası için tıklayınız
TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ KADIKÖY BELEDÝYE BAÞKANLIÐI Ýnsanca AVRUPA KOMÝSYONU DEMOKRASÝ VE ÝNSAN HAKLARI GÝRÝÞÝMÝ ÞUBAT 2004 AYLIK ÜCRETSÝZ DERGÝ SAYI 3 Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu: ÝNSAN HAKLARININ TEMELÝ ONURDUR ONUN ADI FRÝDA Uluç Gürkan: KATILIMCI DEMOKRASÝNÝN ANAHTARI KASDAV'LA KADIKÖY'E GÖNÜL VERENLER EKÝLERÝÇÝNDEKÝLERÝÇ ÝÇÝNDEKÝLER Türk Toplumunda Demokrasinin Korunmasý ve Ýnsan Haklarýnýn Geliþtirilmesi Konusunda Toplumsal Aktörlerin Ýþbirliði Projesi lideri Kadýköy Belediye Baþkanlýðý adýna SAHÝBÝ Kadýköy Belediye Baþkaný Av. Selami ÖZTÜRK SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ Ýnci BEÞPINAR YAYIN KURULU Ýnci BEÞPINAR Muhtar ÇOKAR Deniz KOÇ Canan ÖNER Iþýl ÖZGENTÜRK Prof. Dr. Necla PUR Deniz SOM Perihan ULUÐ Selen YILMAZ Proje Merkezi Eðitim Mahallesi, Nahit Bey Sokak No: 16 Kuyubaþý - Kadýköy / Ýstanbul Telefon: 0.216. 347 78 86 Faks: 0.216. 347 58 38 E-Posta: projeinsanca@yahoo.com Ofset Hazýrlýk Olay Bilgi Ýletiþim Basýn Yayýn Ltd. Þti. Ýstiklal Caddesi, Kontlar Ýþhaný No: 113/6 D: 5 80070 Beyoðlu / Ýstanbul Telefon: 0.212. 292 39 06 - 07 Faks: 0.212. 251 45 28 - 29 www.dataprints.com Koordinatör Aynur NARLER Görsel Yönetmen Atilla AKIN Grafik Tasarým Zeynel YÖNER Baský Þan Ofset, Cendere Yolu No: 23 Ayazaða / Ýstanbul Telefon: 0.212. 289 24 24 3 4 5 6 7 8 SOKAÐA ÇIKMAK SORUN Körlerin ve sakatlarýn haklarý ve sorunlarý tartýþýldý. DERGÝDEN: ÝNCÝ BEÞPINAR Gönüllü Olmak HAKLARIN TEMELÝ ONURDUR Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öðretim üyesi Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu, temel insan haklarý konusunda konferans verdi. Prof. Dr. Kaboðlu, toplumdaki eþitsizliðin özgürlükleri engellediðini ancak mutlak eþitliðin nihai amacýnýn özgürlükler deðil insan onurunu korumak olduðunu vurguladý. BAÞKANDAN: SELAMÝ ÖZTÜRK Bir Denizyýldýzý Daha KENDÝ GÜCÜNÜ KULLANAN KADINLAR Ýnsanca Yaþam Projesi'nin ortaklarýndan Kadýn Emeðini Deðerlendirme Vakfý, kurduðu 14 merkezde yýlda yaklaþýk bin yoksul kadýn ve çocuða kapasite geliþtirme eðitimi veriyor. Vakýf, dar gelirli bölgelerdeki kadýnlarýn sorunlarýný çözmesi için kendi güçlerini harekete geçiremeye çalýþýyor. TRAFÝK FONUNDAN KÝMSENÝN HABERÝ YOK ÝNSAN HALLERÝ: IÞIL ÖZGENTÜRK Býrakýn Ýnsanlar Seviþsin! KASDAV'LA KADIKÖY'E GÖNÜL VERENLER 10 11 12 BU O 13 SEMÝNERLER BAÞLADI Feyza Hepçilingirler, Ýnsanca okurlarý için yazdý. KIRMIZI ÞEMSÝYELÝ KIZ: Prof. Dr. NECLA PUR Kocasý Evlenen Kadýn KATILIMCI DEMOKRASÝNÝN ANAHTARI Eski parlamenterlerden Uluç Gürkan “sivil toplum ve demokrasi” konulu konferans verdi. Gürkan, dünyada temsili demokrasiden katýlýmcý demokrasiye geçildiðini belirterek sivil toplum örgütlerinin çaðdaþ demokrasinin olmazsa olmaz koþulu haline geldiðini anlattý. Projenin eðitim çalýþmalarýnda bir yandan konferanslar devam ederken bir yandan da sivil toplum gönüllülerine yönelik seminerlere geçildi. ÝNSANÝYET: DENÝZ SOM En Kritik Kriter 14 EVROPA'NIN ÖYKÜSÜ Zeus, Avrupa'nýn ayaklarýna kapandý KÝTAPLAR ARASINDA Dol Karabakýr Dol 15 HADDÝNÝ DEÐÝL HAKLARINI BÝL < Bu dergi Avrupa Birliði’nin maddi desteði ile hazýrlanmýþtýr; dergide yayýmlanan yazýlarla ilgili olarak Avrupa Birliði’nin sorumluluðu yoktur. Kadýköy Belediyesi Saðlýk ve Sosyal Yardým Vakfý'nýn çatýsý altýnda örgütlenen gönüllüler birçok sosyal ve kültürel etkiliðe imzalarýný atýyor. 16 ÝNSANLIÐIN ALEMÝ VAR: MUSA KART Kapak: Frida Kahlo'nun kendi portresi 1948 > ONUN ADI FRÝDA Frida Kahlo Meksikalý bir ailenin üçüncü kýzý olarak dünyaya geldi. Küçük yaþta bir ayaðý aksamaya baþladý, üniversiteye giderken bindiði otobüs trenin altýnda kalýp parçalandý. Ama Frida yaþam mücadelesinden vazgeçmedi ve dokuz ay kaldýðý alçý kalýbýn içinden çýktýktan sonra resme baþladý. Ç Dergiden HABER Beyaz Baston Haftasý'nda körlerin ve sakatlarýn sorunlarý tartýþýldý SOKAÐA ÇIKMAK SORUN Türkiye'de en az 8 milyon sakat olmasýna karþýn sokakta fazla sakat görünmüyor. Çünkü sakatlar ya utandýklarý için ya da yaþama katýlmalarýný kolaylaþtýrýcý olanaklar olmadýðý için sokaða çýkmýyorlar, çýkamýyorlar SAKATLAR ve körlerin haklarý ve sorunlarý proje kapsamýnda 7 Ocak Çarþamba günü Moda Deniz Kulübü'nde düzenlenen panelle masaya yatýrýldý. “Beyaz Baston Haftasý” içinde yapýlan ve yaklaþýk 150 kiþinin izlediði panele Körler Federasyonu dýþ iliþkiler sorumlusu Selahattin Yener, Türkiye Sakatlar Derneði Genel Baþkaný Þükrü Boyraz, Türkiye Sakatlar Derneði Ýstanbul Þubesi Baþkaný Aydýn Sirkeoðlu ve sakatlarla ilgili çalýþmalarýyla tanýnan avukat Bilgütay Durna konuþmacý olarak katýldý. Panelin genelinde günlük yaþamdaki uygulamalar nedeniyle sakat yurttaþýn kendisine güveninin olmadýðý görüþü aðýrlýk kazandý. AVRUPA'DAKÝ AYRICALIK Körler Federasyonu dýþ iliþkiler sorumlusu Selahattin Yener, “30 yýldýr Avrupa'da özürlüler ayrýcalýklý vatandaþ konumundadýr. Avrupa ülkelerinde devlet, yaþam alanlarýný özürlülere göre düzenlemekle yükümlüdür. Bizler de sorunlarýmýzý her ortamda ve en açýk biçimde yöneticilere yansýtmalýyýz” dedi. Yener, Türkiye'de en az 8 milyon özürlü olduðunu belirterek, “Ancak sokakta fazla bir özürlü görmüyorsunuz. Çünkü özürlüler ya utandýklarý için ya da yaþama katýlmalarýný kolaylaþtýrýcý olanaklar ÞUBAT 2004 Ýnci BEÞPINAR GÖNÜLLÜ OLMAK Ýnsanca Yaþam Projesi'nde geçen ay eski TBMM Baþkan Vekili Uluç Gürkan ve Mimar Sinan Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kenan Mortan birer “ders” niteliðindeki konferanslarý ile eðitim programlarýmýza destek verdi. Daha önce Ýstanbul Barosu Baþkaný avukat Kazým Kolcuoðlu ve Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu projemize konferanslarý ile katýlmýþtý. Bu ayýn konferanslarýnda ise Dr. Erdal Atabek ve eski Devlet Bakaný Hasan Gemici'yi aðýrlayacaðýz. Hiçbir ücret almadan konferans vererek projeye katký saðlayan Kolcuoðlu, Kaboðlu, Gürkan, Mortan, Atabek ve Gemici baþta olmak üzere tüm demokrasi ve insan haklarý dostlarýna Körlerin sorunlarýný Selahattin Yener anlattý. gönülden teþekkür ediyoruz. Geçen ay Beyaz Baston Haftasý içinde düzenlediðimiz panelde körlerin ve olmadýðý için sokaða çýkmýyorlar” sakatlarýn sorunlarýný tartýþmaya açtýk ve ayrýca temel insan haklarý þeklinde konuþtu. Þükrü Boyraz, konusunda seminer çalýþmalarýný konuþmasýnda sakat iþçilerin 15 yýlda baþlattýk. Dergimizin Ocak sayýsýnda emekli olma hakkýnýn 25 yýla yýlbaþý armaðaný olarak Ýnsan Haklarý çýkartýldýðýný, öðretmenlik Evrensel Bildirgesi ile birlikte verdiði Ýnsanca Takvimi'nin okurlarýmýzýn formasyonu alan körlerin öðretmen beðenisini kazanmasý, projenin olarak atanmadýðýný vurguladý ve mutfaðýnda çalýþan arkadaþlarýmýzý “Devletin sakatlar için yýlda 1 trilyon mutlu etti. Dergimizin bu sayýsýnda da lira harcandýðý söyleniyor. Fakat bu ilginç konular yer alýyor. KASDAV Gönüllüleri'nin Kadýköy'e nasýl gönül paranýn nereye harcandýðýný verdiðini, gönüllülüðün bir yaþam bilmiyoruz” dedi. biçimine nasýl dönüþtüðünü dergimizin bu sayýsýnda göreceksiniz. 14 Þubat Dünya Sevgililer Günü nedeniyle Feyza YÜZDE 3 SAKAT KOTASI Hepçilingirler'in dergimiz için kaleme Türkiye Sakatlar Derneði Ýstanbul aldýðý öykü ile genç kýzlýðýnda geçirdiði Þubesi Baþkaný Aydýn Sirkeoðlu kazada yaþamýndan ümit kesilen hukuk eðitimi alan bir körün ancak Frida'nýn hasta yataðýndan ressamlýða uzanan gerçek yaþam öyküsü sanýrým santral operatörü olarak iþ sizleri de duygulanbulabildiðini dýracak. Bu arada açýklarken geçen ay Avrupa Bilgütay Durna Komisyonu'ndan bir konuðumuz vardý. da yasa gereði Europe-Aid Ofisi iþyerlerinde Demokrasi ve Ýnsan personelin Haklarý Giriþimi Avrupa Ekibi yüzde 3'ü kadar Koordinasyon sakat iþçi Müdürü Malin Stawe, çalýþtýrýlmasý proje merkezimizi zorunluluðu ziyaret etti. Kadýköy Selami Öztürk, Malin Stawe ile proje merkezinde. Belediye Baþkaný olduðunu Selami Öztürk ve ancak bu kurala hem uyulmadýðýný projede görev alan arkadaþlarýmýzla hem de denetlenmediðini bildirdi. Bu birlikte Ýsveçli konuðumuzu simit, arada panel sýrasýnda anne ile peynir ve çaydan oluþan sabah kahvaltýsýnda aðýrladýk. Malin Stawe, babanýn kör, çocuklarýn kör olmadýðý Baþkan Öztürk'ten Kadýköy'de yeni bir ailenin kýsa öyküsünü anlatan sosyal projeler geliþtirilmesi halinde AB Doða Kýlcýoðlu'nun yönettiði ödüllü fonlarýndan destek bulunabileceðini söyledi. Bir sonraki dergide buluþmak belgesel film “Üç Kulaklý” büyük umuduyla esen kalýn, sevgi dolu kalýn beðeni ile izlendi. 3 HABER Anayasa hukuku uzmaný Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu'ndan temel insan haklarý konferansý HAKLARIN TEMELÝ ONURDUR “Bir toplumda büyük eþitsizlikler varsa özgürlükleri geliþtirmek çok zordur. Toplumda insan haklarý inþa etmek, özgürlük yaratmak istiyorsak, haklarý ve özgürlükleri insan onuru üzerinde temellendirmek gerekir.” MARMARA Üniversitesi Hukuk Fakültesi öðretim üyesin ve Türkiye'nin önde gelen anayasa hukuku uzmanlarýndan, Baþbakanlýk Ýnsan Haklarý Danýþma Kurulu Baþkaný ve Türkiye Barolar Birliði Ýnsan Haklarý Araþtýrma ve Uygulama Merkezi Baþkaný Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu, proje kapsamýnda Moda Deniz Kulübü'nde Temel Ýnsan Haklarý konulu bir konferans verdi. Prof. Dr. Kaboðlu'nun konferansýnýn kýsa bir özeti þöyle: DEÐÝÞMEYEN KAVRAMLAR “Ýnsan haklarý, toplumun gereksinimleri doðrultusunda sürekli geliþen bir kavramdýr. Sürekli evrim geçirmekte fakat temel deðerlerde de deðiþim olmaktadýr. Deðiþmeyen kavramlar özgürlük, eþitlik ve inan onurudur. Bu üç kavram arasýnda diyalektik bir iliþki söz konusudur. Bir toplumda büyük eþitsizlikler varsa o toplumda özgürlükleri geliþtirmek çok zordur. Fakat mutlak eþitlik, özgürlükler açýsýndan nihai amaç deðildir. Bunun için kanun önünde eþitlik, hukuk önünde Prof. Dr. Ýbrahim Kaboðlu, konferansýn ardýndan dinleyicilerin sorularýný yanýtladý. eþitlik diyoruz. Bu da hukuk devletinin temel ölçütüdür. Ama büyük eþitsizliklerin olduðu bir toplumda kanun önünde eþitliði saðlamak da mümkün deðildir. MUTLAK EÞÝTLÝÐÝN TEMELÝ Ýþte burada üçüncü kavram, onursal eþitlik geliyor. Herkes onur bakýmýndan eþittir. Tersi kanýtlamadýðý sürece onur, özgürlüðün temelidir. Bir toplumda insan haklarý inþa etmek, özgürlük yaratmak istiyorsak, insan haklarýný ve özgürlüklerini insan onuru üzerinde temellendirmemiz gerekir. Sosyal eþitlik olsun diyoruz ama bunu mutlak eþitliðe getirdiðimiz zaman özgürlükleri boðuyoruz. Ama eðer mutlak eþitliði onur kavramý üzerinde inþa edebilirsek hem özgürlük ve eþitlik dengesini saðlarýz hem de bunlara çok güçlü bir temel oluþtururuz. Tersini kanýtlayamadýðýnýz sürece daðdaki bir çoban ile bir ülkenin cumhurbaþkaný arasýnda onur bakýmýndan bir farklýlýk ortaya koyamazsýnýz. Bu nedenle üç kavram; özgürlük, eþitlik, insan haklarý ATATÜRK'ÜN ÖNEMÝ "Her ne kadar çoðulcu siyasal yapýya geçmek için Atatürk'ün ömrü yetmediyse de Atatürk'ün karizmatik bir lider olarak özelliði ve önemi yetkisini diktatörlük yerine çoðulcu siyasal rejimin temelleri yönünde kullanmýþ olmasý ve bunu da kurumlar aracýlýðýyla yapmýþ olmasýdýr. Laiklik, dil devrimi, hukuk devrimi ve öteki devrimler 1920'li ve 30'lu yýllarda TBMM'de gerçekleþti. Fakat sonraki yýllarda bunu toplumsal bir harekete dönüþtüremedik... Son 20-25 yýlda çok þey kaybettik. En büyük kaybýmýz ise entelektüel dürüstlük oldu." 4 arasýnda sýký bir iliþki vardýr. Bir haklar toplumu kurmak istiyorsak bu üç kavramý gözden uzak tutmamamýz gerekir. ÖZGÜRLÜKLERÝN SINIRI Bütün hak ve özgürlüklerin kullanýlmasý sýrasýnda uyulmasý gereken kurallar vardýr. Hiçbir özgürlük, þiddetle ya da düzeni ihlal etmekle baðdaþmaz. Düþünce özgürlüðünün sýnýrý yoktur ama düþünceyi ifade özgürlüðü açýsýndan sýnýrlamalar olabilir. Hiçbir hukuk sistemi, hak özgürlüklerinin kötüye kullanýlmasýna izin vermez. Camiye ibadet için gidebilirsiniz ama camide ticaret yapmanýza izin verilmez. Bir kurumun amacý o özgürlüðün sýnýrlarýný belirleyebilir. Sýnýrlama, özgürlüðün öznesine, kullanýldýðý mekan ve zamana göre deðiþir. Bir bilim adamýnýn ifade özgürlüðü ile seçim kampanyasýnda halký coþturmak isteyen politikacýnýn ifade özgürlüðü farklýdýr. ÖZGÜRLÜKLERÝN GÜVENCESÝ Anayasa gibi en temel metinlere güvence ölçütleri koymak zorundasýnýz. Tabii ki güvence ölçütlerini uygulamaya geçirecek kurumlarý da tehdit etmemeniz gerekir. Örneðin Anayasa Mahkemesi iþ yükü altýnda eziliyor. Polis iþkence yapýyor bunu mahkemeye götürelim diyorsunuz, polis kendi meslektaþýný doðal olarak koruyor. Savcýnýn emir verebileceði adli kolluk olmadýðý sürece bu konuda ancak belli bir noktaya gidebilirsiniz. Erkler ayrýlýðý, yargý baðýmsýzlýðý hak ve özgürlükler için önemli bir güvencedir. Ancak yeterli deðildir. Sivil toplum örgütlerinin hak ve özgürlükler alanýnda faaliyetlerine ivme kazandýrýlmalýdýr. ÞUBAT 2004 Baþkandan Av. Selami ÖZTÜRK BÝR DENÝZYILDIZI DAHA K umsaldaki adamýn öyküsünü bilirsiniz. Azgýn dalgalar gece boyunca kumsalý denizyýldýzlarý ile doldurmuþtur. Gün ýþýmadan kumsalda yürüyen yaþlý bir adam önüne çýkan denizyýldýzlarýný alýp denize atmaktadýr. Bu sýrada karþýdan genç bir adam gelir. Genç adam denizyýldýzlarý ile ne yaptýðýný sorunca yaþlý adam “Güneþ çýktýðý zaman sýcaktan kavrulup ölmesinler diye denize atýyorum” der. Genç adam uçsuz bucaksýz kumsaldaki binlerce belki on binlerce denizyýldýzýný gösterip, “Baþa çýkamazsýn ki” deyince yaþlý adam eðilip bir denizyýldýzýný eline alýr ve suya býrakýr: “Bir tanesini daha kurtardým.” Aslýnda hepimiz birer denizyýldýzý gibiyiz. Ekonomik durumu ne kadar iyi olursa olsun herkesin kendine göre çözüm bekleyen sorunlarý var. Fakat ayný zamanda ekonomik durumu ne kadar kötü olursa olsun herkesin hiç olmazsa bir “denizyýldýzý”ný kurtarma olanaðý da var. Kadýköy, Türkiye'nin en büyük ilçelerinden biri. Hem zenginlikte hem de yoksullukta baþý çekiyor. Bir yanda kiþi baþýna 20 bin dolarý bulan ulusal gelir, beri tarafta günde 1 dolarý bulmayan fakirlik. Kadýköy, Türkiye'nin aynasý gibi. Peki günde 1 dolar geliri olan yoksul bir yurttaþ bir “denizyýldýzý” kurtarabilir mi? Evet kurtarabilir... Çünkü her þey paraya baðlý deðil. Ýnsanýn, hasta yataðýndaki komþusuna vereceði moral bile, kumsaldaki o yaþlý adamýn yaptýðýna eþdeðerdir. Kadýköy'de 10 yýldýr yoðun bir sosyal dayanýþma örneði sergileniyor. Bir yanda Kadýköy Belediyesi Aile Danýþma Merkezlerinde öte yanda Kadýköy Belediyesi Saðlýk ve Sosyal Yardým Vakfý'nda toplanan ve mahalle ölçeðinde örgütlenen Kadýköylü gönüllüler gecelerini gündüzlerine katarak çalýþýyor. Bu çalýþmalarý parayla ölçmek mümkün deðil. Kadýköylü gönüllüler, kimilerinin üstüne para verseniz yapmayacaðý iþleri ortaya gönüllerini koyarak yapýyor. Bu duygu bambaþka bir duygu. Ýçinde insan sevgisi olan, insana saygý olan, mutluluk yüklü bir duygu. Parayla pulla ölçülemeyen bir duygu. Bir virüs ama yararlý bir bakteri gibi insanýn yüreðini sardýðý ÞUBAT 2004 zaman bir daha çýkmayan en güzel duygu. Kadýköy Belediyesi'nin bugüne kadar gönüllüler için yaptýðý sadece onlara altýnda buluþabilecekleri bir çatý oluþturmak oldu. Gerisini, gönüllüler yaptý. Yetiþkin bir erkeðe okuma yazma öðretebilmek... Yýllardýr evli olduðunu sanan üç çocuklu bir anneyi kocasýyla birlikte nikah masasýna oturtabilmek... Çocuklara nüfus kaðýdý verebilmek... Bir kadýnýn el emeðini üretime dönüþtürebilmek... Kimsesiz bir çocukla sinemaya gitmek... Bir genç kýza yeni bir ayakkabý, bir delikanlýya yeni bir gömlek armaðan edebilmek... Bir bebeði doktora muayene ettirebilmek... Bir hastaya ilacýný verebilmek... Yalnýz bir yaþlýnýn hatýrýný sorabilmek... Atatürk'ün bir sözü var: “Baþkasýna olan bir iyilik bize de iyiliktir; baþkasýna olan kötülük bize de kötülüktür. Bu sebeple iyiliði sevmek ve kötülükten kaçýnmak lazýmdýr.” Gönüllülerin yaptýðý da bu: Ýnsaný sevmek. Fransýz düþünür Montaigne, “Ruhun büyüklüðü büyük yerlerde deðil, gösteriþsiz yerlerde çýkar ortaya” diyor. Size, canýnýzýn sýkkýn olduðu bir gün elinize bir demet çiçek alýp bir huzurevine uðramanýzý ve yöneticilerle konuþup uzun zamandýr ziyaretçisi olmayan yaþlý birine o çiçeði vermenizi öneririm. Bildiðiniz gibi þu sýralar AB Komisyonu'nun mali yönden desteklediði ve elinizdeki bu dergiyle sesini duyurduðu yepyeni bir sosyal proje sürdürüyoruz. Üç sivil toplum örgütünün ortaklýðý ve 20'ye yakýn sivil toplum örgütünün katýlýmýyla Ýnsanca Yaþam Projesi'nde demokrasiyi geliþtirmeyi ve insan haklarýný pekiþtirmeyi hedefliyoruz. Projenin yönetiminde profesyonel bir çalýþma düzeni içinde görev alan birkaç kiþilik dar bir kadronun dýþýnda yine herkes gönüllü. Hatta proje kapsamýnda demokrasi ve insan haklarý konusundaki konferanslara katýlan deðerli uzmanlar da bilgi ve birikimlerini ayný gönüllülük ilkesi içinde bizlerle paylaþýyorlar. Bizim ise, yoðun mesaileri içinde bu çalýþmaya gönüllü olarak katýlan uzman dostlara verebileceðimiz bir tek þey var: Projenin sonunda demokrasi ve insan haklarý konusunda bir kiþiyi daha aydýnlatabilmiþ olmak; bir denizyýldýzýný daha kazanabilmek 5 SÝVÝL TOPLUM KURULUÞLARI Kadýn Emeðini Deðerlendirme Vakfý, kurduðu 14 merkezde yoksul kadýnlara hizmet veriyor KENDÝ GÜCÜNÜ KULLANAN KADINLAR Perihan ULUÐ KEDV Eðitim Uzmaný KADIN Emeðini Deðerlendirme Vakfý (KEDV), Ýstanbul'un dar gelirli bölgelerdeki kadýnlarýn ekonomik ve sosyal olarak güçlenme süreçlerine destek vermek amacýyla 1986 yýlýnda kuruldu. Vakfýn kuruluþ aþamasýnda, yoksul kadýnlarýn kendi güçlerinin harekete geçirilmesi halinde birçok sorunun çözülebileceði gerçeðinden yola çýkýldý. Böylece KEDV, yoksulluða iliþkin stratejilerin geliþtirilmesi için kadýnlarýn kendi çabalarýný desteklemeyi ve destek amacýyla yerel düzeyde ortaklýklar geliþtirilmesine önem verilmesini temel ilke olarak benimsedi. YILDA BÝN KÝÞÝYE EÐÝTÝM KEDV, bugüne kadar sayýsý 14'e ulaþan “Kadýn ve Çocuk Merkezi” kurdu. Bu merkezlerde her yýl yaklaþýk bin çocuk ve kadýna eðitim ve diðer kapasite geliþtirme olanaklarý sunuluyor. KEDV'in çalýþmalarý daha çok Ýstanbul'da nüfusun yarýsýndan fazlasýnýn yaþadýðý ve hala göç alan, kentsel hizmetlerin yetersiz, eðitim ve iþ olanaklarýnýn kýsýtlý olduðu dar gelirli bölgelerde yoðun bir tempoda sürüyor. Vakýf, Ýstanbul dýþýnda ise 17 Aðustos 1999 Gölcük ve 12 Kasým 1999 Düzce depremlerinden etkilenen bölgelerle Doðu ve Güneydoðu Anadolu Bölgesi'nde yine kadýnlara yönelik çalýþmalar yürütüyor. KADINLARIN DURUMU KEDV'e göre ülkemizin toplumsal gerçeklerinden biri olarak özellikle yoksul kadýnlar, sosyal, ekonomik ve politik süreçlerin dýþýnda kalýyor. Ekonomik kaynaklara ulaþamýyor, iþ gücü piyasasýna katýlamýyor. Eðitim, saðlýk ve kültürel hizmetlerden hem kendileri hem çocuklarý için yararlanamýyor. Yoksul kadýnlar yaþadýklarý kentteki sosyal hizmetlere ancak çok sýnýrlý olarak eriþebiliyor. Dar gelirli bölgelerdeki kadýnlar bir yandan da kentsel hizmetlere katýlýmlarýný kolaylaþtýrýcý, ihtiyaçlarýna göre tasarlanmýþ hizmetlerden yoksun bulunuyor. Kadýnlar kamusal alanda daha az görünüyor ve karar verme 6 Yýlda yaklaþýk bin kadýnla çocuða eðitim ve kapasite geliþtirme olanaðý sunan proje ortaðý KEDV, dar gelirli bölgelerdeki kadýnlarýn kendi sorunlarýný kendilerinin çözebilmesi için onlara güçlerini kullanmayý öðretiyor KEDV'ÝN DESTEÐÝ Demokrasi ve Ýnsan Haklarý Ýçin Toplumsal Ýþbirliði Projesi'nin ortaklarýndan olan Kadýn Emeðini Deðerlendirme Vakfý, projede tanýmlanan ve hedef kitlelerden biri olan yoksul ve eðitimsiz annelerin, kadýnlar ve çocuklar baðlamýnda insan haklarý konusunda alacaklarý eðitimlere ve bu konuda diðer kiþi, kurum ve kuruluþlarýn giriþimlerinin kolaylaþtýrýlmasýna destek vermeyi hedefliyor. www.kedv.org.tr süreçlerine katýlamýyor. Bir yandan da yoksul kadýnlar baþta kendilerine yönelik her türlü þiddet olmak üzere yoksulluk, eðitimsizlik gibi konularda kendi çözümlerini geliþtirip gündeme taþýyamýyor. Kýsacasý, dar gelirli bölgelerdeki kadýnlar “insan haklarý” kavramý içinde tanýmlanan çeþitli olanaklardan yararlanamýyor. MAÐDURLUKTAN LÝDERLÝÐE Vakýf yöneticileri, kadýnlarýn “insanca yaþam” için önlerine çýkan engellerin aþýlmasýnda çok önemli roller oynayabileceðini düþünüyor. Dünyanýn baþka yerlerinde olduðu gibi ülkemizde de kadýnlarýn ve özellikle yoksul kadýnlarýn, çoðulcu toplum, katýlýmcý yurttaþlýk ve demokrasinin geliþmesinde görünmeyen ama çok önemli bir rol oynadýðýna; kadýnlarýn “maðdur” kimliklerinden çýkarýlarak sorunlarýnýn çözümünde “lider”lik yapabileceðine inanýyor. ÇOCUKLARIN SORUNLARI Çocuk haklarý, insan haklarýnýn önemli bir alanýný oluþturuyor ve dünyanýn her yerinde olduðu gibi ülkemizde de makro ekonomik politikalar, eðitimsizlik, fakirlik, savaþ, þiddet, afet gibi sorunlar en çok çocuklarý etkiliyor. Bu nedenle çocuðu bir “birey” olarak görmek, ihtiyaçlarýný anlamak ve bu ihtiyaçlara yönelik temel hizmetlerde toplumun ve ailenin sorumluluklarýný kavramanýn önemi daha da artýyor. Diðer yandan çocuklarýn eðitimi, toplumun demokratikleþmesi ve insan haklarýnýn hayata geçirilme pratiðinin geliþtirilmesi açýsýndan da büyük önem taþýyor. Ayrýca kadýnlarýn kamusal hayata çýkýþlarýnýn, sorunlarýn çözümünde kalýcý ortaklýklar geliþtirmesinin de temel bir adýmýný oluþturuyor. TOPLUMSAL SORUMLULUK Kadýnlarýn ve çocuklarýn sorunlarý kaçýnýlmaz olarak toplumdaki hemen hemen tüm sosyal sistemleri etkiliyor. Bu nedenle KEDV sorunlarýn çözümünde merkezi ve yerel yönetimlerle özel sektör ve toplumdaki diðer aktörlerin iþbirliðine inanýyor. Bu bakýmdan KEDV'e göre “Ýnsanca Yaþam Projesi” belediye ve sivil toplum kuruluþlarýný bir araya getirerek, “yoksul kadýnlarýn ve çocuklarýn” haklarý konusunda, hedef kitle ile bir arada çalýþabilme ve ortak eylem planý geliþtirmeleri açýsýndan önemli bir þans sunuyor. Vakýf, projenin kadýn gruplarýnýn ekonomik, yoksullukla mücadele, çocuk bakýmý ve eðitimi gibi ihtiyaçlarýna ve önceliklerine uygun bir biçimde eyleme geçmek üzere çeþitli çalýþma gruplarý oluþturabilme konusunda önemli bir adým olacaðýný düþünüyor; projenin sonunda kazanýlacak deneyimin Türkiye için önemli bir örnek oluþturacaðýný belirtiyor. ÞUBAT 2004 HABER Ýnsan Halleri Trafik kazalarýnda yaralananlara BIRAKIN ÝNSANLAR SEVÝÞSÝN! HASTANE GÝDERÝ FONDAN ÖDENÝYOR Iþýl ÖZGENTÜRK Y KARAYOLLARI Trafik Sigortasý Yasasý gereði sigortasý bulunmayan ya da plakasý belirlenemeyen taþýtlarýn neden olduðu kazalarda yaralananlarýn ve ölenlerin hastane giderlerini karþýlamak üzere 1991 yýlýnda kurulan ve daha sonra Türkiye Reasürans Þirketleri Birliði'ne aktarýlan fondan yurttaþlarýn yeteri kadar bilgisi olmadýðý ortaya çýktý. Sabah gazetesinin haberine göre Garanti Sigorta Hesabý adýyla anýlan fonda bugüne dek yaklaþýk 110 trilyon lira biriktiði ancak þimdiye kadar bu fondan sadece üç kiþinin yararlandýðý bildirildi. Türkiye'nin herhangi bir yerinde zorunlu trafik sigortasý bulunmayan ya da plakasý belirlenemeyen taþýtlarýn neden olduðu kazada yaralanan yurttaþlara, hastane giderlerini almak için merkezi Ýstanbul'da bulunan birliðin 0.212. 324 19 50 numaralý telefonundan ya da internetteki “www.tsrb.org” adresinden gerekli bilgiyi veriliyor. Baþvuru için gerekli belgeler arasýnda hastane faturasý, ikametgah senedi, nüfus cüzdaný örneði, trafik kaza zaptý ve imza beyaný bulunuyor. Belgeler deðerlendirmeye alýndýktan sonra ödenecek para, yurttaþýn banka hesabýna yatýrýlýyor. ÞUBAT 2004 ýllar önce balkondayým, karþýmda göz alabildiðine uzanan aðaçlý bir park var. Dalýp gitmiþim. Hava öylesine güzel ki, çocuðunu kapan, arkadaþýný kapan parka akýn etmiþ. En çok da gençler, çamlarýn altýnda muhabbet kuþlarý gibi cilveleþip duruyorlar. Her þey çok güzel, her þey insaný coþturuyor. Böyle bir havada surat asýlmaz, böyle bir havada hiç kimseye küsülmez, kimselerin kalbi kýrýlmaz. Ama o da ne? Ýki polis arabasý alarm düdüklerini çala çala parkýn yanýndaki yola giriyor. Meraklanýyorum. Az sonra bir kaç polis hýzla parka dalýp, çamlarýn altýnda oturan gençleri iteleyerek parktan dýþarý çýkmaya zorluyorlar.Gençler þaþýrmýþ durumda, suçlarý ne, çamlarýn altýnda baþ baþa oturup gülüþmekten ve konuþmaktan baþka hiçbir þey yapmadýlar ki. Balkonda durmuþ olayý anlamaya çalýþýyorum. Kýzlar utanç içinde yüzlerini saklamaya çalýþýyorlar, erkekler ne yapacaklarýný bilemiyorlar. Onlar önde, polis arkada parktan çýkýyorlar. Daha fazla dayanamayýp fýrlýyorum. Az sonra onlarýn yanýndayým. Polislere nazikçe soruyorum, “ Ne var, ne oldu, onlarý nereye götüreceksiniz” diye. Polislerden biri, “Meraklanmayýp hanýmefendi,” diyor, “karakolda ifadelerini alýp býrakacaðýz, haklarýnda þikayet var.” “Allah Allah ne yaptýlar ki, þikayet olsun?” Polis memuru biraz caný sýkkýn, “Biz emir kuluyuz,” diyor, “þikayet parka bakan apartmanlardýn birinden yapýlmýþ. Bunlar uygunsuz davranýþlarda bulunmuþlar.” Birden þiddetle itiraz ediyorum: “Hayýr, ben de gördüm, uygunsuz hiçbir davranýþlarý yoktu, sadece birbirlerine sevgiyle sarýlýyorlardý. Kim neden þikayetçi olabilir?” Polis memuru, “Herkes sizin gibi deðil,” diyor, “bazýlarý onlarý uygunsuz bulabilir, biz de görevimizi yapmalýyýz.” Evet, gözümün önünde kýzým yaþýnda genç kýzlar, erkekler bir hiç nedeniyle karakola götürülüyordu ve ben hiçbir þey yapamýyordum. Yapabildiðim tek þey onlarý izlemek oldu. Onlarla birlikte karakola gittim. O karakol gününü hiçbir zaman unutmayacaðýmý düþünüyordum. Kýzlar korkudan titriyorlardý, erkek çocuklar biraz daha cesurdu ve hepsinin kaygýsý aileleriydi. Onlarýn karakolda olduðunu duyan ailelerine ne söyleyecek, kendilerini nasýl savunacaklardý? Tabii onlarý orada savunmak bana düþtü. Bir baþka mahalle sakini olarak, kendi evimin de parka baktýðýný söyledim ve þikayet edilecek hiçbir durum görmediðimi beyan ettim. Bereket, karakolda çok babacan, gençlerin dilinden anlayan bir komiser vardý ve zabýt filan tutulmadan gençler serbest býrakýldý. Evet, serbest býrakýldýlar ama o gencecik insanlar, yaþam boyunca bu kötü olayý anýmsayacaklar. Bazýlarý bu olayý daha zor atlatacak, özellikle de kýzlar... Ormanlardan, deniz kýyýlarýndan uzak durmaya çalýþacaklar. Sevginin bu toplum tarafýndan hep bir þikayet konusu olduðunu düþünecekler. Peki kimdi bu gencecik insanlarý þikayet eden? Böylesine güzel bir günde, gencecik insanlarýn birbirlerine sevgiyle sarýlmalarýndan neden böylesine, þikayet edecek kadar rahatsýz olmuþlardý? O gün çok düþündüm, bizim için sevgi ne diye? Neden gençlerin sevgilerine, coþkularýna karþý bu kadar önyargýlýyýz? Bu onlara güven duymamamýzdan mý ileri geliyor yoksa aþýrý baskýcý aile yapýmýzdan mý? !4 Þubat Sevgililer Günü'nde, harýl harýl hediye peþinde koþarken, biraz da bu konuda düþünsek derim. Sevgililer Günü'nden söz açýlmýþken Türk Ceza Kanunu'nda töre cinayetlerine indirim yapýlmamasý kabul ediliyor. Yani bundan böyle, hiç kimse kýz kardeþini ya da kýzýný “benden habersiz sinemaya gitti” diye ya da “sevdiði bir erkekle çay içti” diye öldürüp, “bizim töremiz budur” sözünün ardýna sýðýnamayacak. Sevgililer Günü için en güzel armaðan bu olsa gerek 7 SÖYL Canan ÖNER 1995 yýlýnda Moda'da küçük bir grup, en demokratik haklarýný kullanarak yaþadýklarý sokaðýn bir sorununu gündeme getiriyor ve çözüm yolunu da öneriyordu. Bu küçük ve önemsiz gibi görünen sokak hareketi, bir anda Kadýköy'ü sardý. Bir çok mahallede gönüllü olarak ortaya çýkan insanlar yaþadýklarý semt için bir þeyler yapmaya baþladý. Gönüllülerin aradýklarý çatý ayný yýlýn sonunda kuruldu; Kadýköy Belediyesi Saðlýk ve Sosyal Yardým Vakfý böyle doðdu. Kýsa adýyla KASDAV, Kadýköy'de laik, demokratik, çaðdaþ bir yaþamý kalýcý kýlmak ve din, dil, ýrk, siyasal görüþ ayrýmý yapmadan, zamanýný ve emeðinin büyük bir bölümünü sosyal ve kültürel çalýþmalara adayacak gönüllüleri bir araya getirdi. Öðretmenler, öðretim üyeleri, doktorlar, mühendisler, iþadamlarý ve en önemlisi meslek sahibi kadýnlar mesai saatlerinin dýþýnda kalan zamanlarýný gönüllülük esasýna dayalý olarak deðerlendirmek üzere kollarý sývadý. Bugün gelinen noktada gönüllüler Acýbadem, Ataþehir, Bostancý, Caddebostan, Erenköy, Fenerbahçe, Feneryolu, Ýçerenköy, Kadýköy, Koþuyolu, Kozyataðý Kriton Curi, Merdivenköy, Moda, Sahrayýcedid ve Suadiye'de örgütlü durumdalar. Gönüllülerin yazýn açýk havada kýþýn salonda düzenlediði spor etkinliklerinden tüm Kadýköylüler yararlanýyor. Kurduklarý tiyatrosu sanata destek veriyor. Ýstanbul Liselerarasý Müzik Yarýþmasý'nýn ve Kadýköy Liselerarasý Kompozisyon Yarýþmasý'nýn altýnda gönüllülerin imzasý bulunuyor. Kadýköy Belediyesi'ne baðlý kültür merkezlerinde düzenledikleri seminer, panel ve kurslar almýþ baþýný gidiyor. KASDAV Gönüllüleri özetle Kadýköy'e gönül veriyor. Þu sýralarda da Kadýköy Belediyesi'nin liderliðinde ve üç sivil toplum kuruluþunun ortaklýðýnda baþlatýlan “Ýnsanca Yaþam Projesi”nin içinde yer alýyor... Þimdi söz gönüllülerde... KASDAV eðitim gönüllüsü olan Mukadder Acet, “Gönüllülük, topluma hizmet adýna hedeflediðimiz projeleri en ideal þekilde çevremizin yararýna uygulamaktýr. Yardýmlaþma, hoþgörü, güven, sevgi ve dostluk bütün projelerin çözüm anahtarýdýr” diyor. GÜVEN, SEVGÝ, DOSTLUK Moda Gönüllüleri Baþkaný Yüksel Çakmak, Modalýlar arasýnda arkadaþlýk, dostluk ve dayanýþmanýn güçlenmesine dönük sosyal, kültürel ve çevresel çalýþmalar yaptýklarýný söylerken, hem Moda Gönüllüleri Danýþmaný hem de BÝR YAÞAM BÝÇÝMÝ Sahrayýcedid Gönüllüleri Baþkaný Asuman Ermurat, gönüllüðü bir yaþam biçimi olarak niteliyor ve yapýlan çalýþmalar için “geleceðin ümidi” tanýmýný yapýyor. Sahrayýcedid gönüllülerinden Baki Ekþioðlu ise hem tiyatro kolu 8 KASDAV'LA KADIKÖY'E GÖNÜ Her þey 1995 yýlýnda Moda'da küçük ve önemsiz g hareketiyle baþladý. Ardýndan Kadýköy'ün öteki sem Belediyesi Saðlýk ve Sosyal Yardým Vakfý'nýn çatýsý altýn birçok sosyal ve kültürel etkiliðe imzala baþkaný hem de 17 yaþýnda bir lise öðrencisi ve gençlerin temsilcisi olarak Ýnsanca Yaþam Projesi için þöyle diyor: Devlet bireyin hak ve özgürlüklerini öðrenip ayaklarý üzerinde durmasýný saðlayamaz ya da saðlamazsa o zaman sivil toplum kuruluþlarýnýn devreye girmesi gerekir. Ýnsanca Yaþam Projesi, iþte bu nedenle büyük önem taþýyor. Bu projenin laik, demokratik ve daha insanca bir yaþam için katýlýmcý demokrasinin güçlenmesini saðlayacaðýný umuyorum.” GÖNÜLLÜNÜN GÖNÜLLÜSÜ Caddebostan Gönüllüleri Baþkaný Nesibe ÞUBAT 2004 LEÞÝ Baþarslan ve gönüllü arkadaþlarý Birnur Çetiner, Ayþe Akgülten, Aygül Öner, Tözün Aktýn, Nurten Erol, Muzaffer Ýncikýyak, Ümran Aslanbaþ, Ayla Aydýn Doyum, Tülin Ulcay, Defne Gören Araz hep birlikte “Evet” diyor. YAÞAMI DEÐERLÝ KILMAK Fenerbahçe Gönüllüleri Baþkaný Yýldýz Osmanoðlu ve Baþkan Yardýmcý Filiz Demirel yaþamý daha deðerli kýlmak için gönüllü çalýþmayý seçtiklerini belirtirken yine Fenerbahçe gönüllülerinden Saba Yakut, yaþamýn her alanýnda gönülden yapýlan her iþin mükemmel olacaðýna inandýðý için gönüllü olarak çalýþtýðýný söylüyor. Fenerbahçe Mahallesi'nden bir baþka gönüllü Ülkü Baturalp ise “Ýçimdeki sevgi potansiyelini insanlarla paylaþmak ve yine çok sevdiðim Kadýköy'e, Fenerbahçe'ye bir faydamýn dokunmasý umuduyla gönüllü oldu. Yaptýðýmýz çalýþmalar ben çok mutlu ediyor” diyor. ÜL VERENLER gibi görünen bir sokak mtlerini sardý. Kadýköy nda örgütlenen gönüllüler arýný atýyor Müsevitoðlu, bir iþin gönüllüsü olmanýn o iþi en iyi yapmak anlamýna geldiðini belirterek þunlarý söylüyor: “Ýnsanýn ailesine, ülkesine, geleceðine bugünden daha güzel bir yaþam saðlamak amacý ile gönüllü çalýþmalar yapmasý, hizmet üretmesi, en büyük mutluluk kaynaðý. Gönüllü çalýþtýðýmdan bu yana yaþam benim için daha bir anlam kazandý.” Kadýköy Sivil Toplum Kuruluþlarý Sekreteryasý'ný da kuran Nesibe Müsevitoðlu “Ben gönüllünün gönüllüsüyüm” derken, Caddebostan Gönüllüleri Genel Koordinatörü Neþegül ÞUBAT 2004 GÖNÜLLÜLÜK BÝR ALIÞKANLIKTIR Erenköy Gönüllüleri Baþkaný Yasemin Baþöz, gönüllü çalýþmayý boþa zaman geçirme yerine zamaný deðerlendirmek olarak nitelerken “Bir þey yapmak, hiçbir þey yapmaktan iyidir” diyor ve Kadýköy Belediye Baþkaný Selami Öztürk'ün bir sözünü anýmsatýyor: “Gönüllülük öyle bir alýþkanlýktýr ki tadýný aldýktan sonra býrakamazsýnýz.” GÖNÜLLER ORTAYA KONUNCA Eðitim Mahallesi'ndeki binada faaliyet gösteren Kadýköy Gönüllüleri'nin Baþkanlýðýný Tülay Çelebioðlu yapýyor ve gönüllü arkadaþlarýyla birlikte her etkinliðe gönüllerini koyuyor. Merdivenköy Gönüllüleri Baþkaný Tülin Akyol, Ýçerenköy Gönüllüleri Baþkaný Aynur Özemre, Acýbadem Gönüllüleri Baþkaný Bilge Ece çalýþmalarýný daha geniþ kitlelere ulaþtýrabilmek için çaba harcýyor. Feneryolu Gönüllüleri Baþkaný Gülsün Iþýk, Suadiye Gönüllüleri Baþkaný Münire Özaslan, Kozyataðý Kriton Curi Gönüllüleri Baþkaný Bahattin Baþ çevrelerindeki gönüllü arkadaþlarýyla birlikte ilk günün heyecanýyla çalýþýyor. Ataþehir Gönüllüleri Baþkaný Erol Gürler, Bostancý Gönüllüleri Baþkaný Gülser Üvez ile Ýkinci Baþkaný Nurhan Kutman ve Koþuyolu Gönüllüleri Baþkaný Hakul Okumuþ ile Ýkinci Baþkaný Mualla Bayraktar insanlarý mutlu etmenin keyfi ile yeni projelere hazýrlanýyor. ÝLKELER Atatürk ilke ve ideallerini yaþatmak. Kadýköylülere yönelik çalýþmalar yapmak. Kadýköylüler arasýnda birlik ve dayanýþmayý arttýrmak. Çevre bilincini geliþtirmek. KURSLAR Yetiþkinlere okuma-yazma. Tahta, kumaþ, cam, seramik boyama ve süsleme. Ev tekstili. Ýngilizce. Almanca. Türk sanat müziði. Halkla iliþkiler. Yönetici asistanlýðý. Estetik ve saðlýklý beslenme. Ýlk yardým. Temel fotoðrafçýlýk. Beden dili. Yoga. Latin danslarý. Kiþisel geliþim. Felsefe Temel grafik tasarýmý. Tezhip. Desen tasarýmý. Resim. Karikatür. Çocuk tiyatrosu. Çocuk korusu. Gençlik tiyatrosu. Muhasebe. SEMÝNERLER Kaðýdýn geri kazanýlmasý. Çöp bilgisi. Deterjanlarýn çevre kirliliði. Su kirliliði ve çocuk. Ana, baba ve çocuklara psikolojik yardým. Kadýköylülük bilinci. Depreme hazýr mýsýnýz? ZÝYARETLER Her ayýn ilk Pazartesi huzurevindeki yaþlýlar. Çocuk Esirgeme yuvasýndaki çocuklarla sinema, tiyatro, tekne gezisi. Hastanedeki lösemili çocuklara moral desteði. Kýz yetiþtirme yurdundaki genç kýzlarýn özellikle çeyiz ihtiyaçlarýný karþýlamak. ETKÝNLÝKLER Katý atýklarýn geri kazanýlmasý projesi ile 15 okulda öðrencilerle ile sohbet. 500 çocuða psikolojik danýþmanlýk. Okullarda tiyatro gösterisi. 150 organ baðýþý. Sokak çocuklarý ile etkinlikler. Yöresel yemek þenlikleri. Halk oyunlarý yarýþmasý. Ses, beste ve güfte yarýþmasý. 9 ÖYKÜ Türk edebiyatýnýn seçkin imzasý FEYZA HEPÇÝLÝNGÝRLER Ýnsanca okurlarý için yazdý BU O “Ne zordur, kýpýr kýpýr yeþermeye baþlamýþ bir sevdayý çýktýðý gönlün topraðýna gömmek. Bak, aradan onca sene geçti, ne eskidi ne unutuldu; dipdiri duruyor gömmeye çalýþtýðý yerde.” BU o. Selim. Ayný ürkek bakýþ, ayný tedirgin duruþ. Birilerini arýyor besbelli, herkesi dolandý geçti gözleri. Bir zamanlar ona yazdýðý bir þiirin dizeleri ayný anda ýþýldayýverdi beyninde: “Düþeceðinden Ürker mi serçe Sallanýrsa üzerine konduðu dal” Tümü ezberindeydi eskiden, kala kala bu kadarcýðý kalmýþ demek. Ürkek bir serçeye mi benzetirmiþ onu o zaman? Herhalde. Ne ürkekliði kaldý ne serçeliði þimdi. Gelip oturduðundan beri gençleri dikizliyor. Ne konuþurlar aralarýnda, nasýl yürürler, nasýl gülerler; hep onlara bakýyor. Onu ise pastanenin kapýsýndan girerken gördüðü anda, yüreði aðzýna geldi. Ne çok olmuþ böyle çýrpýnmayalý bu yürek ve yine de nasýl unutmamýþ iki avuç arasýna kýstýrýlmýþ kuþlar gibi çýrpýnmayý. BACAKLARINI KIRARIM SENÝN! “Bir daha o çocukla yan yana görürsem seni, bacaklarýný kýrarým” demiþti babasý. Daha neler neler demiþti. Öldürürmüþ de, parça parça edermiþ, leþini köpeklere atarmýþ. Onun da ödü patladý. Selim'i her gördüðü yerde baþýný çevirdi, görmezden geldi. Sonra da yollar ayrýlmadý yalnýz, þehirler ayrýldý, yaþamlar ayrýldý. Kýrk yýl olmuþtur görmeyeli Selim'i. Oysa, nasýl öldürürmüþ kendi kýzýný insan? Hem niçin öldürecek? Okul çýkýþý, deniz 10 kýyýsýnda, okuldan arkadaþý bir erkek öðrenciyle yan yana yürürken görülmüþ diye mi? Ne zordur, kýpýr kýpýr yeþermeye baþlamýþ bir sevdayý çýktýðý gönlün topraðýna gömmek. Bak, aradan onca sene geçti, ne eskidi ne unutuldu; dipdiri duruyor gömmeye çalýþtýðý yerde. NE ÝÞÝ VAR PASTANEDE? Ýyi ki Nazlý torun buluþma yeri olarak bu pastaneyi tarif etmiþ. Tek baþýna pastanelere gitmeyeli de yýllar oldu. Yýllar mý oldu? Hadi caným! O hiç tek baþýna gitmedi ki pastaneye. Niye gitsin! Bugün de Nazlý kýz, “Oðulcan gelemiyor; sýnavý varmýþ. Sen gelir misin babaanne benimle ayakkabý almaya” demese ne iþi var pastanede? Çevreye baksana! Okuldan kaçmýþ çocuklarla dolu burasý. Nazlý'nýn yaþýtlarý bunlar iþte. Nazlý da son dersi asýp gelecekmiþ, öyle dedi. Sýrdaþ sayýyor onu. Koskoca kadýn, torununun sýrdaþý. Oðulcan meselesini de tek ben biliyorum, “Aman bizimkiler duymasýn” diyor. Duymasýn da bu sorumluluk tek baþýna kaldýrýlacak þey deðil. Babasýnýn haberi olduðunda, “Anne, iþ mi bu yaptýðýn” demez mi? YAÐLI DÝREKTEN CUP DENÝZE Okuldan çýkýnca sahilden yürürlerdi. Ayvalýk'ta parka giderken sol koldaydý lise; hala da oradadýr herhalde. Ondan az önce de ortaokul vardý, eski, taþ bir bina, iç avlulu. Orasý da hala okul mu acaba? Ne marina vardý sahilde o zaman, ne büyük marketler. Sahil bomboþtu, deniz tertemiz. 19 Mayýslarda, tören dönüþü, erkek öðrencilerin ortaokulun önünden denize atlayýþlarýný nasýl unutabilir? Deniz, Ayvalýk'ýn içinde bile girilesi, yüzülesi bir deniz. Sonra Kabotaj bayramlarýnda gemilerin denize uzanmýþ direkleri yaðlanýr, çocuklar, okul arkadaþlarý yani, yaðlý direðin ucundaki bayraðý ÞUBAT 2004 Kýrmýzý Þemsiyeli Kýz almak için yarýþýrlardý. Direðin üstünde ilerlemeyi baþaramayan cup, denize! BÝR BAÞKAYDI ÞAPKALAR Öðrenciler þapka takardý o zaman. Sevmezmiþ gibi yapar; aslýnda bayýlýrlardý þapkaya. Kýzlarda siperliðini gözlerinin üstüne indirmeler mi, þapkayý iyice geriye atýp Hollywood yýldýzlarý gibi poz vermeler mi, ne ararsan vardý. Erkek öðrencilerde bir ciddiyet. Askere alýnmýþ gibi olurdun ortaokula baþlayýnca. Ýlkokulu bitirmiþ bacak kadar çocuklara öyle bir ciddiyet verirdi ki þapka, onu baþlarýna geçirmeye hak kazandýklarý anda üç beþ yaþ büyürlerdi. Devletin polisi, devletin askeri, devletin öðrencisi... Devletin bir þeyi olurdun. RÜYALARINDA EL ELEYDÝLER Okuldan çýkýp Ayvalýk'a doðru yürürken ne konuþurlardý; aralarýnda “aþk” sözcüðü hiç geçmiþ midir, anýmsamýyor. El ele bile tutuþmadýlar. Oysa rüyalarýnda el ele tutuþmuþ, kýrlarda koþarken görürdü kendilerini. Nesrin'e, “Hani bizim sýnýfta sarýþýn, kývýrcýk saçlý bir kýz vardý” diye sormuþ onu. Görmek istermiþ. Merak edermiþ. Olabilir miymiþ acaba? Görüþebilirler miymiþ? Selim hakkýnda da bilgi verdi Nesrin. Birkaç kez evlenmiþ; ama yürümemiþ evlilikleri. Bundan sonra görse ne olacak, görmese ne olacak? Fidan gibi kýzdým býraktýðýnda, þimdi 70'ine merdiven dayamýþ bir nine. SELÝM DE NERDEN ÇIKTI? Selim'in bakýþlarý bunlar; nasýl tanýmam. Bana mý bakýyor? Dayanmaz ki benim ihtiyar kalbim bu heyecana. Buraya bakýyor, buraya geliyor; yanýndaki Nazlý deðil mi? “Babaanne” diyor Nazlý, “Gelemem demiþti; ama bak gelmiþ. Oðulcan'la tanýþtýrayým seni.” “Oðulcan mý? Ben Selim diye tahmin etmiþtim adýný.” El ele tutuþmuþlar. Babaannenin söylediðine gülüyorlar. “Selim mi” diyorlar, “Selim de nerden çýktý?” Bilmez ki! Selim de nereden çýktý hakikaten? ÞUBAT 2004 KOCASI EVLENEN KADIN Prof. Dr. Necla PUR S anýrým 2000 yýlýna henüz gelmemiþtik. Yaz baþlarýydý. Ýçerenköy Aile Danýþma Merkezi'ndeki gönüllü arkadaþlarým eðitim çalýþmalarýný hýzla sürdürüyorlardý. Baþlýca derslerden biri Atatürk'ün “Kadýn Devrimi”ydi. Bu nedenle Medeni Yasa'ya aðýrlýk vermek, Cumhuriyetin kazanýmlarýný herkesin anlayabileceði yalýnlýkta anlatmak gerekiyordu. Eðitim programýna katýlan kadýnlarýmýz Medeni Yasa anlatýlýrken, doðal olarak medeni nikahýnda ne denli önemli olduðu konusunda bilinçleniyorlardý. Zaman zaman eþlerini çaðýrýp onlarla da konuþuluyordu. Özendirici olmak amacýyla Kadýköy Evlendirme Dairesi'nde nikah törenleri düzenliyorduk. Nikahlarýný Kadýköy Belediye Baþkaný kýyýyordu.. Kadýnlarýmýzýn yýllardýr yüreklerinde gizledikleri özlemleriyle beyaz gelinlikler içerisinde kuðu gibi süzülerek nikah masasýna oturmalarý, yanlarýnda koþturan küçük, büyük çocuklarýna, kucaklarýndaki ya da karýnlarýndaki bebelerine aldýrmazcasýna gururla nikah defterini imzalamalarý, davul zurna eþliðinde birlikte halay çekilmesi gerçekten özendirici oluyordu. Bu arada bizler de mutluluktan kabýmýza sýðamýyorduk... Tören öncesi günlerden birinde yine hepimiz nikah hazýrlýðýna kaptýrmýþtýk kendimizi. Bir yandan nikah duyurularýný yapýyor, öte yandan gelin adaylarýnýn elbiselerini gözden geçiriyorduk. Toplanan ikinci el gelinliklerin temizletilmesi, bedenlere uydurulmasý, fazlaca dekolte olanlarýna ince bir þalla biçim verilmesi, dikiþ bilen arkadaþlarýmýn oldukça zamanlarýný alýyordu. Gelin baþlarý, Dumlupýnar Aile Danýþma Merkezi'nde açtýðýmýz Kuaförlük Atölyesi'nde eðitim gören genç kýzlarýmýzca taranýyordu. Gelin elbisesinin altýna giyilecek uygun renkte ve ölçüde ayakkabýyý bulmak ise ikinci el deposunda görev yapan gönüllüleri günlerce uðraþtýrýyordu. Damatlarýn iþi ise çok daha kolaydý. Böylesi bir gün hepimiz bir koþuþturma içindeyken, zayýf, sarý benizli bir genç kýz yanýma geldi. Daha doðrusu yanýma gelmiþ de, ben neden sonra fark etmiþim. Yavaþça koluma dokundu, benimle konuþmak istediðini fýsýldadý. Ve “Ben de nikahlanmak istiyorum da” dedi. Bundan doðal ne olabilirdi ki? Sevinçle baþýmý sallarken, içimden de ona uygun bir gelin elbisesini mutlaka bulabileceðimizin heyecanýný yaþýyordum. O kadar ince, o kadar zarifti ki depomuzdaki ortaokul mezuniyet törenlerinde giyildikten bir süre sonra bize ulaþtýrýlan beyan uzun etekli giysilerden birinin onun narin bedenine kolayca uyabileceðini düþündüm. Yaþý çok küçüktü, belki de öyle gösteriyordu. Sordum? “17'yi yeni bitirdim” dedi. Bu yaþta evli ve üstelikte nikahsýzdý. Çocuðun var mý dediðimde, iki de kýzý olduðunu söylemez mi... Zaman yitirmeden bu küçük kadýnýn nikah iþini çözümlemeliydim. “Doðru eve koþ, resimlerini ve nüfus kaðýdýný al, sakýn kocaný getirmeyi unutma olur mu” dedim. Solgun yüzü birden parça parça renklendi, al bastý sanki. Hiç beklemediðim öfkeli ve kýzgýn bir ses tonuyla “O gelemez, çünkü evleniyor” dedi. Bir þey anlamamýþtým. Ne zaman kimle dediðimde, “Karýsýyla” diye yanýtladý. Duraksadým. “Bu nasýl oluyor böyle” diye sordum. “Siz kanun nikahý yapýyorsunuz ya, benim adam benle deðil ilkinle evleniyor” sözleriyle birlikte aðlamaya baþladý. Bu kez yüzü bembeyaz oldu. Daha da bir soldu. Yaprak gibi titriyordu aðlarken. Birden durdu, yüzüme yýlgýn ve kýrgýn bir biçimde baktý, sonra öfkeyle haykýrdý. Belki çok hafifçe söyledi de ben öyle sandým, doðrusunu isterseniz hiç hatýrlamýyorum, haykýrdý mý, fýsýldadý mý? Yalnýzca hatýrladýðým ömrüm boyunca hiç unutmayacaðým þu sözler oldu. “Düðünler yapýyorsunuz, gelinlikler giydiriyorsunuz biz kumalarý hiç düþünmüyorsunuz” dedi ve koþarak çýktý gitti. Dona kaldým oracýkta. Küçük kadýn haklýydý. Kumalar hiç aklýmýza gelmemiþti. Ama iki kadýndan hiç olmazsa birini kurtarabilmiþtik. Baþka da ne yapabilirdik ki 11 HABER Eski parlamenterlerden Uluç Gürkan, sivil toplum örgütlerinin demokrasideki yerini anlattý KATILIMCI DEMOKRASÝNÝN ANAHTARI “Ýnsanlýðýn geldiði son nokta bireyin özgürlüðüdür. Özgür AYDINLANMA bireylerin kurduðu sivil toplum örgütlenmesi çaðdaþ DEVRÝMÝ demokrasinin olmazsa olmaz koþuludur. Sivil sözcüðü askeri olmayan demek deðildir. Sivil toplum örgütlenmeleri sýradan "Ortak kültür ve dini paylaþtýðýmýz yurttaþlarýn uygar, laik ve ulusal birlikteliði anlamýna gelir.” komþularýmýz TÜRKÝYE Büyük Millet Meclisi'nin eski baþkan vekili ve eski Ankara milletvekili Uluç Gürkan, Ýnsanca Yaþam Projesi'nin eðitim çalýþmalarý içinde Caddebostan'daki Büyük Kulüp'te “Sivil Toplum Kuruluþlarý ve Demokrasi” konulu konferans verdi. Parlamenterliði sýrasýnda Avrupa Konseyi, Avrupa Güvenlik ve Ýþbirliði Teþkilatý, Batý Avrupa Birliði, Avrupa Parlamentosu gibi kurumlarda Türkiye'yi temsil ettiðini anýmsatan Gürkan, sözlerine “Avrupa Birliði fonlarý doðru eller tarafýndan kullanýlmadýðýnda etnik kimlik ve dini cemaat olarak geri dönüyor, doðru ellerde olduðu zaman Atatürk'ün bize önerdiði çaðdaþ uygarlýða ulaþmaya yarýyor” dedi ve Ýnsanca Yaþam Projesi'nin çaðdaþlýk yolunda önemli bir çalýþma olduðunu söyledi. BÝREYÝN ÖZGÜRLÜÐÜ Yüz binlerce yýl süren insanýn insan olma sürecinde bugün için ulaþýlan son noktanýn “özgür birey” olduðunu belirten Uluç Gürkan, Türkiye'de kadýn ve erkeðin özgür birey olma sürecini 1923 Aydýnlanma Devrimi ile en kýsa yoldan yaþadýðýna dikkati çekerek, “Türkiye'de, sivil toplum örgütlenmesi ve özgür bireylerin örgütlü olarak yönetimde var olmasý çok önemlidir” dedi. Gürkan, temsili demokraside özgür bireyin kendini ifade etme olanaðý bulduðunu ancak günümüzde bunun yeterli olmadýðýný ve katýlýmcý demokrasi ile kitlelerin yönetime girdiðini bildirdi ve þöyle dedi: “Özgür bireyin kendini yönetir konuma gelmesinin ve örgütlenerek yönetimi devralmasýnýn anahtarý sivil toplum kuruluþlarýdýr. Sivil toplum örgütlenmeleri, çaðdaþ demokrasinin olmazsa olmaz koþuludur.” SÝVÝL NE DEMEK? Uluç Gürkan, “sivil” sözcüðündeki anlamýn Türkçe'de tam ifade edilemediðini belirterek þunlarý söyledi: “Sivil sözcüðü sadece askeri ya da 12 üniformalý olmayan demek deðildir. Çaðdaþ demokrasilerde sivilin birkaç anlamý vardýr. Sýradan yurttaþ demektir. Sözcüðün Latince kökeni itibariyle dini olmayan, Batý'daki örneðinden yola çýkarsak kiliseye ait olmayan demektir. Sivil, laiktir. Bu bakýmdan dini cemaatlerin sivil toplumla ilgisi yoktur. Sivil ayný zamanda uygardýr. Sivillik, uygarlýktýr. Bizdeki “Medeni Hukuk”un Ýngilizce karþýlýðý “Sivil Hukuk”tur. Sivil bir yanýyla da ulusaldýr; “iç”, “dahili”dir. Amerikan iç savaþý bir “Sivil Savaþ”týr. Dolayýsýyla sivil toplum örgütlenmeleri sýradan yurttaþlarýn uygar, laik ve ulusal birlikteliði anlamýna gelir. Sivil toplum örgütlenmesi Türkiye Cumhuriyeti'ne karþý bayrak açmak, Türkiye'yi aþaðýlamak, Türkiye'yi etnik kimlik ve dini cemaat yönünde bölmek anlamýna gelmemelidir.” SÝVÝL TOPLUM VE MEDYA Sivil toplum örgütlerinin toplumda öncü görev üstlenmesi gerektiðini vurgulayan Uluç Gürkan, Ýsviçre parlamentosunda Türkiye aleyhine alýnan Ermeni soykýrýmý kararýnýn Ermeni sivil toplum örgütlerinin çalýþmalarý sonucu çýktýðýný anýmsatarak, Gürkan, sivil örgütlenmenin önemine deðindi. arasýnda bir tek Türkiye'de demokrasiden söz edilebiliyor Bir tek Türkiye'de kadýnlarla erkekler eþit yurttaþ kabul ediliyor. Bu bir tesadüf mü? Hayýr, tesadüf deðildir. Bu, tepeden inme diye burun kývýrdýklarý Aydýnlanma Devrimi'nin bir sonucudur. Sivil toplum örgütlenmesi de Türkiye'yi daha ileri taþýmak için olmalýdýr." “Peki Türkiye'deki sivil toplum örgütleri bu konuda ne yaptý. Geçen Aralýk ayýnda Kýbrýs Rum yönetimi 14 Eylül'ü Anadolu'daki Yunanlar için soykýrým günü kabul etti. Türkiye'deki sivil toplum örgütleri ne tepki gösterdi” diye sordu. Türkiye'de medyanýn tekelleþme sürecine girmesi nedeniyle toplumu bilgilendirme görevini yerine getirmediðini ve kendi ticaretini yaptýðýný savunan Uluç Gürkan, tepki göstermek için medyanýn harekete geçmesini beklememek gerektiðini tam aksine medyayý temel görevine döndürmek için sivil toplum örgütlerinin harekete geçmesi gerektiðini bildirdi. TABLO KARANLIK DEÐÝL “Türkiye'de tablo çok karanlýk görünebilir ancak o kadar da karanlýk deðil” diyen Uluç Gürkan, sözlerini þöyle sürdürdü: “Sivil toplum örgütlenmesi olarak Türkiye'de 27 bin vakýf ve 68 bin dernek var. Bu oldukça büyük bir sayý. Ancak sorun, bu örgütleri aktif bir demokrasi zeminine ve katýlýmcý demokrasi anlayýþýna oturtmakta. Birden fazla örgüte üyelikle birlikte Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinin 8-10 milyon üyesi bulunuyor. Oysa bu sayý, geliþmiþ demokrasilerde nüfusun birkaç katýna ulaþýyor. Türkiye'de 20 örgütün düzenlediði bir toplantýya 12 kiþinin katýldýðý bir gerçektir. Bu tablo mutlaka deðiþtirilmelidir. Sivil toplum örgütleri ile mevzileri korumak deðil mevzileri geniþletmek gerekiyor.” ÞUBAT 2004 EÐÝTÝM PROGRAMI Ýnsaniyet Önce ÇYDD, TSD ve KADER üyeleri katýldý SEMÝNERLER BAÞLADI Ocak'taki “Sivil Toplum Nedir” konulu ilk semineri Þubat'ta beþ yeni seminer izliyor DEMOKRASÝ ve Ýnsan Haklarý Ýçin Toplumsal Ýþbirliði Projesi'nde seminer çalýþmalarýna geçildi. Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Kuruluþlarý Kapasite Geliþtirme Merkezi'nce hazýrlanan seminerlere Ocak ayý içinde Çaðdaþ Yaþamý Destekleme Derneði Kadýköy Þubesi, Türkiye Sakatlar Derneði Ýstanbul ve Kadýköy Þubesi ile Kadýn Adaylarý Destekleme ve Eðitme Derneði Kadýköy Þubesi üyesi gönüllüler katýldý. Ocak ayýnda Alper Akyüz “Sivil Toplum Nedir” baþlýklý ilk semineri verdi. ÞUBAT SEMÝNERLERÝ Þubat ayý seminer programý þöyle: 9, 10 ve 11 Þubat'ta saat 17.00-20.00 arasý Eðitim Mahallesi Aile Danýþma Merkezi'nde Emel Kurma'nýn vereceði “Sivil Toplum ve Strateji Oluþturma” semineri. 14 ve15 Þubat'ta saat 10.30-17.00 arasý Kadýköy Belediye Baþkanlýðý'nýn Ýskele Meydaný'ndaki tarihi binasýnda Ayþe Kayalar ve Alper Akyüz'ün vereceði “Ýletiþim Becerileri” semineri. 17, 18 ve 19 Þubat'ta saat 17.00-20.00 arasý Eðitim Mahallesi Aile Danýþma Merkezi'nde Alper Akyüz'ün vereceði “Sivil Toplum Kuruluþlarýnda Gönüllülük” semineri. 23, 24 ve 25 Þubat'ta saat 17.00-20.00 arasý Eðitim Mahallesi Aile Danýþma Merkezi'nde Yiðit Aksakoðlu'nun vereceði “Savunuculuk ve Politikalarý Etkileme” semineri. 28 ve 29 Þubat'ta saat 10.30-17.00 arasý Kadýköy Belediye Baþkanlýðý'nýn Ýskele Meydaný'ndaki tarihi binasýnda Ýdil Eser ve Yiðit Aksakoðlu'nun vereceði “Sivil Toplum Kuruluþlarý Ýçin Proje Teklifi Yazma Teknikleri” semineri. SÖYLEÞÝ, DANS / KONFERANS 13 Þubat Cuma günü saat 14.00-16.00 arasý Kadýköy Halk Eðitim Merkezi'nde Dr. Erdal Atabek “Aþk, Sevgi ve Ýnsan Haklarý” üzerine bir konuþma yapacak; Deðirmendere Belediyesi Tango Grubu bir dans gösterisi sunacak; tangoya ses veren SEMA, aþk þarkýlarý söyleyecek. 20 Þubat Cuma günü saat 14.00-17.00 arasý Kadýköy Halk Eðitim Merkezi'nde eski Devlet Bakaný Hasan Gemici demokraside sivil toplum örgütlerinin yeri konulu bir konferans verecek. RADYO BARIÞ'TA BU AY PROJE kapsamýnda yazar ve sinema yönetmeni Iþýl Özgentürk'ün hazýrlayýp sunduðu radyo programý “Ýnsanca Yaþam Ýçin Ýnsanca”yý FM kanalý 107.0 frekansýndan yayýn yapan Radyo Barýþ'ta dinleyebilirsiniz. Þubat ayý radyo programý þöyle: 4 Þubat 2004 Çarþamba saat 11.00-12.00 canlý; 8 Þubat 2004 Pazar saat 23.30-00.30 tekrar; 18 Þubat 2004 Çarþamba saat 11.00-12.00 canlý; 22 Þubat 2004 Pazar saat 23.20-00.30 tekrar. ÞUBAT 2004 Çukurova Üniversitesi'nden yapýlan açýklamada Türkiye'de yaklaþýk 7 milyon kiþinin Hepatit B virüsü taþýdýðý ve bunlarýn ancak 15 bin kadarýnýn tedavi gördüðü bildirildi. Bebeklerde üç doz aþý ile engellenebilecek taþýyýcýlýkta Türkiye, AB ülkeleri arasýnda ilk sýrada bulunuyor. EKSi ARTI Yaþ sebze ve meyve üretiminde kullanýlan tarým ilaçlarý, insan saðlýðýný korumak amacýyla ürünün hasadýndan belli bir süre öncesinde kullanýlamayacak ve böylece üründeki ilacýn dalýnda dýþarý atýlmasý saðlanacak. Uygulamaya bir süre sonra baþlanmasý bekleniyor. Deniz SOM EN KRÝTÝK KRÝTER A vrupa Birliði'ne üyelik sürecinde 2004 yýlý da kritik bir yýl olarak karþýmýza çýkýyor. Aynen önceki yýllarda olduðu gibi “kritik”liði yine “kriter”ler oluþturuyor. Ancak bu kez bazý küçük ipuçlarýndan anlaþýldýðý kadarýyla her türlü kriterin yerine getirilmesi bile Türkiye'nin tam üyeliðini saðlamaya yetmiyor. Adaylýk karnesi “yýldýzlý pekiyi”lerle dolu olsa da Türkiye'nin tam üyeliði için Avrupa Birliði'ne üye ülkelerdeki halkoylamasýnýn geçilmesi gerekiyor. Bugüne dek Avrupa Birliði'ne girmek isteyen ülkelerin halkýna referandum yapýlýrken bu kez ve ilk kez Avrupa halkýna “Türkiye'yi üyeliðe alalým mý” sorusunun yöneltilmesi söz konusu oluyor. Halkoylamasý deyince. Biliyorsunuz, Türkiye'de Avrupa Birliði üyeliði için zaman zaman yapýlan kamuoyu araþtýrmalarýnýn hemen hepsinde halkýn büyük çoðunluðunun tercihi üyelikten yana görülüyor. Bu oran yüzde 80'leri geçiyor. Sevindirici bir oran. Fakat ayný zamanda da düþündürücü. Çünkü “Avrupa Birliði'ne evet”lerin altýnda ne kadar demokrasi, ne kadar insan haklarý, ne kadar düþünce özgürlüðü, ne kadar sosyal güvenlik, ne kadar eðitimde fýrsat eþitliði oranýnýn bulunduðu belli deðil. Belli olan bir gerçek varsa o da “evet”lerin altýnda yatan beklentinin bir tek konuda odaklandýðý: Avrupa'da serbest dolaþým! Bana sorarsanýz, halkýn ezici çoðunluðunun Avrupa Birliði'ne girmekteki beklentisi bavulunu toplayýp Avrupa'da karnýný doyurmaktýr. Gerisi boþ laftýr. Kimse kimseyi kandýrmasýn! Yine bana sorarsanýz demokrasi, insan haklarý, düþünce özgürlüðü gökten zembille inmediði gibi Avrupa Birliði'nin istediði “kriter”lerin kaðýt üzerinde yerine getirmesiyle de sorun çözülmüyor. Bu konu bir bütün. Bütünü oluþturan parçalarýn en baþýnda da eðitim geliyor. Aklý özgürleþtiren bir eðitim seferberliði ile toplumun “toplam kalite”si yükselmedikçe hiçbir yere varýlamýyor. Eðitimi ve eðitimde kaliteyi göz ardý ederek elinizdeki ak ya da kara paralarla sermaye birikimini saðlasanýz bile ancak bir arpa boyu yol alabiliyorsunuz. Bir düþünün. Bugün bütün uyuþturucu paralarý yatýrýmlara aktarýlsa, sanayi tesisleri için Amerika'dan en ileri teknolojik bilgiler transfer edilse, insan haklarýnda Kopenhag kriterleri kabul edilse, Helsinki kriterleri yerine getirilse Afganistan demokrasiye mi kavuþacak; insan haklarýnda, düþünce özgürlüðünde örnek ülke mi olacak? Bu sorunun yanýtý kocaman bir hayýrdýr. O halde Türkiye ne yapmalý? Türkiye son 50 yýlýn karþý devrim sürecini kesin bir þekilde yýkýp Aydýnlanma Devrimi'ni yeniden baþlatmalýdýr. Cumhuriyetin kuruluþ yýllarýndaki Aydýnlanma Devrimi'nin temel düþüncesi Türkiye'yi uygar dünyanýn onurlu bir üyesi yapmaktýr; “Rönesans”týr, “Reform”dur. Türkiye'nin önündeki tek “kriter” 50 yýldýr yarým býrakýlan uygarlýk koþusuna olanca gücüyle yeniden baþlamak olmalýdýr 13 HAYATIN ÝÇÝNDEN D Ü Þ Ü N B A K A L I M Her koyunu kendi bacaðýndan rahatça asmak için mi sürüden ayrýlaný kurda yem olmakla korkuturlar? Kitaplar arasýnda: EVROPA'NIN ÖYKÜSÜ (3) Zeus, Avrupa'nýn ayaklarýna kapandý FENÝKE Kralýnýn güzel kýzý Evropa'yý gözüne kestiren tanrýlarýn tanrýsý Zeus, genç kýzýn arkadaþlarýyla birlikte koþup oynaðý ve çiçek topladýðý bahçenin çevresinde dolaþmaya baþlar. Ne var ki Zeus bir boða kýlýðýna girmiþtir... Bahçedeki kýzlar boðayý fark eder. Saçlarý omuzlarýndan bellerine doðru inen bakire kýzlar yaný baþlarýndaki boðadan korkmaz. Çünkü boðanýn uysal ve sevimli bir hali vardýr. Sanki bir kedi yavrusu gibi kucaklanýp sevilmeyi beklemektedir. Bu genç boða baþka boðalara da benzememektedir. Derisinin altýn sarýsý rengi göz alýcýdýr; güneþin altýnda bir ýþýk kaynaðý gibi parlamaktadýr. Alnýnýn ortasýnda kocaman bir beyazlýk vardýr. Mavi gözleri, sakin bir denizin çekiciliðindedir. Boynuzlarý usta bir yontucunun elinden çýkmýþ beyaz fildiþleri gibi alnýnýn üzerinden hilal gibi kývrýlmaktadýr... Evropa ve kýz arkadaþlarý, gördükleri anda içlerini kaplayan sýcak duygularla boðanýn yanýna gidip onu sevmek isterler. Kýzlar yaklaþýrken, boða da adýmlarýný yavaþlatýp durur. Kýzlar yanýna geldiði zaman boða, Evropa'nýn önünde diz çöküp yere yatar ve böðürür. Boðanýn böðürtüsü, insanýn ruhunu derinden etkileyen en güzel müziðin namelerinden daha güzeldir. Kýzlarýn aklý baþýndan çýkmýþtýr ki yerde yatan boða, Evropa'nýn ayaklarýný yalamaya baþlar. Boðanýn kýrmýzý bir gülü andýran dili, gül dalý gibi incecik parmaklarýnýn arasýna girip çýktýkça Evropa'nýn içi bir tuhaf olmaktadýr. Evropa da eðilip boðanýn sýrtýný okþar ve az önce ördüðü çiçek buketini boðanýn fildiþini andýran boynuzlarýndan birine takar. Boðanýn sýrtý Evropa'nýn gözüne bir geminin güvertesi kadar geniþ görünür ve arkadaþlarýna “Haydi, hep birlikte boðanýn sýrtýna binelim” der. Evropa, sýrtýna oturduðu anda boða, öteki kýzlarýn binmesine fýrsat býrakmadan yerinden kalkar ve denize doðru koþar. Evpora, boða kýlýðýndaki Zeus'un sýrtýnda bir bilinmeze doðru gitmektedir. (Devamý gelecek sayýda) 14 DOL KARABAKIR DOL Ressam Bedri Rahmi Eyuboðlu'nun resimleri buram buram insan kokar; þair Bedri Rahmi Eyuboðlu þiirlerinde sevgiyi ve aþký yazar 14 ÞUBAT Sevgililer Günü nedeniyle bu ay size çok özel bir kitap tanýtmak istiyoruz. Kitabýn adý “Dol Karabakýr Dol”; yazarý çok ünlü bir ressam ve þair Bedri Rahmi Eyuboðlu. Pek çoðumuz onu çok canlý, buram buram insan kokan resimlerinden tanýyoruz. Mavi, yeþil balýklar, tombul ve neþeli kadýnlar, coþkuyla balýk aðlarýný çeken balýkçýlar, tarlalarda türkü söyleyen toprak iþçileri hep onun resimlerinde yeniden varoldular. Ama Bedri Rahmi Eyuboðlu sadece bir ressam deðil ayný zaman da çok sevgi dolu, aþk dolu bir þair. Ýþte onun þiirlerinden bir demet. Ýçiniz aþk ve sevgi dolsun. KARADUT Karadutum, çatal karam, çingenem/ Nar tanem, nur tanem, bir tanem/ Aðaç isem dalýmsýn salkým saçak/ Petek isem balýmsýn aðulum/ Günahýmsýn, vebalisin./ Dili mercan, dizi mercan, diþi mercan/ Yoluna bir can koyduðum/ Gökte ararken yerde bulduðum/ Karadutum, çatal karam, çingenem/ Daha nem olacaktýn bir tanem Gülen ayvam, aðlayan narýmsýn/ Kadýným, kýsraðým, karýmsýn. GÜZEL VE FAYDALI Ben arýya arý demem/ Arýnýn balý olmalý/ Ben güzele güzel demem/ Güzel faydalý olmalý/ Güzel dediðin iþe yaramalý/ Kadýn mý? Hamur yoðurmalý/ Çocuk doðurmalý/ Aðaç mý? Meyve vermeli/ Çiçek mi? Kokmalý/ Bayramdan bayrama neyleyim güzeli/ Güzel dediðin her Allahýn günü/ Yaný baþýmýzda olmalý/ Yaðmur misali hem gözümüze, hem gönlümüze/ Hem topraðýmýza yaðmalý./ Güzel dediðin yaðmur misali hepimizin olmalý. DÝÞÝ OÐLU DÝÞÝ Senin sesin diþi caným Huzurum/ Gözlerin kulaklarýn diþi/ Sen diþi diþi gülersin/ Sen gülerken erik aðacý diþi/ Duvarlar, perdeler, bulutlar diþi/ Evet deyiþin senin/ Hayýr eyiþin diþi/ Yuvayý yapan diþi kuþmuþ/ Ara ki bulasýn uçmuþ/ Sen diþi olmasýna diþi/ Kuþ olmasýna kuþsun/ Yuvaya gelince/ Çocuk musun? ÞUBAT 2004 Herkes, eðitim hakkýna sahiptir. Eðitim, en azýndan ilk ve temel eðitim aþamasýnda parasýzdýr. Ýlköðretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eðitim herkese açýktýr. Yüksek öðrenim yeteneðe göre herkese eþit olarak saðlanýr. (Birleþmiþ Milletler Ýnsan Haklarý Evrensel Bildirgesi/ Madde:26/1) Herhangi bir kiþi ya da grup, herhangi bir tür ya da düzeyde eðitim görmekten yoksun býrakýlamaz. (Eðitimde Ayrýmcýlýða Karþý Sözleþme/ Madde:1/a) ONUN ADI FRÝDA Çocuk yaþta bir ayaðý aksamaya baþladý, genç kýzlýðýnda trenin altýnda sürüklendi. Dokuz ay kaldýðý alçý bir kalýbýn içinde yaþama yeniden döndüðünde ressam oldu KAHLO ailesi Meksika'nýn Coyoacon kentinde 6 Temmuz 1907'de dünyaya gelen üçüncü kýzlarýna Frida adýný koymuþtu. Frida, ayaklarý üzerinde durmaya baþlamýþtý ki bir sabah korkunç bir aðrý ile uyandý. Doktorlardan biri “iyi huylu bir ur” derken, öteki doktor “çocuk felci” olduðunu söyledi. Küçük Frida iki yýl süren tedavinin ardýndan aksayan bir ayakla yaþamýna devam edecekti. Babasý, liseyi bitirdikten sonra Firida'yý toplumda kendisini daha iyi ifade edebilmesi için ülkenin en iyi okuluna gönderdi. Frida henüz 18 yaþýndaydý ve bir gün okula gitmek için bindiði otobüs trenin altýnda kalýp parçalandý. Frida, “Bir demir çubuk, kýlýcýn boðayý delmesi gibi beni deldi geçti” dediði kazadan çok aðýr yaralý kurtuldu. Neredeyse kýrýlmadýk kemiði kalmamýþtý ve kalçasýndan giren demir bir çubuk kasýðýndan çýkmýþtý. Dokuz ay boyunca alçýdan bir kalýbýn içinde yaþam savaþý verdi, hastaneden çýktýktan sonra iki ay sýrt üstü yattý. Ne olduysa yataktan kalkamadýðý günlerden bir gün babasýnýn resim malzemesi getirmesiyle oldu. Frida, yattýðý yerden hem kendinin hem evdekilerin portrelerini çizmeye baþladý. Ayaða kalkýp ensesinden beline kadar uzanan çelik korse ile sokaða çýkabilecek hale geldiði gün, resimlerini koltuðunun altýna alýp Meksika'nýn ünlü ressamlarýndan Diego Rivera'ya götürdü. Birkaç gün sonra Diego Rivera, Frida'yý ziyarete geldi ve “Resim yapmaya devam et” dedi. Frida Kahlo ile Diego Rivera 1929'da evlendi. Frida artýk bedenindeki acýlarý ve düþlerindeki kabuslarý resmederek bunlarý durdurmaya çalýþan bir ressamdý. Bir ara gebe kaldý ancak hamileliðinin ikinci ayýnda düþük yaptý. Bu olaydan sonra resme daha çok sarýldý. 1939'da kocasý ile karþýlýklý anlaþarak evliliðini bitirdi. Yaþamýný aðýrýlar ve resimler arasýnda sürdürürken 13 Temmuz 1954'te sabaha karþý öldü. Doktorlarýn son teþhisi “akciðer ambolisi” oldu. Son yaptýðý resim dilimlenmiþ kýpkýrmýzý bir karpuzdu ve güncesine yazdýðý son tümce, “Çýkýþ yolunun güzel olacaðýný ve asla geri dönmeyeceðimi umarým” olmuþtu. (Everest Kitapevi'nin yayýmladýðý “Aþk ve Acý” kitabýndan derleyen Melek Iþýk) ÞUBAT 2004 Özgürlüðünden yoksun býrakýlmýþ olan herkese insanca ve insan kiþiliðinin niteliðinden gelen onuruna saygý gösterilerek davranýlýr. (Kiþisel ve Siyasal Haklar Uluslararasý Sözleþmesi/ Madde:10/1) Kadýnlarýn hiçbir ayrým gözetilmeksizin, erkeklerle eþit koþullarla yasalarca kurulmuþ kamu konumlarýný üstlenme ve kamu görevlerini yerine getirme haklarý vardýr. (Kadýnlarýn Siyasal Haklarý Sözleþmesi/ Madde:3) Her iki tarafýn gereðince açýklandýktan sonra, yasalarca belirlenecek ve evlilik törenini resmen yerine getirecek yetkili makamlar ve tanýklar önünde kiþisel olarak belirtecekleri özgür ve tam olurlarý olmaksýzýn hiçbir evlilik yasal olarak yapýlamaz. (Evlilik Oluru, En Düþük Evlenme Yaþý ve Evliliklerin Yazýmý Sözleþmesi/ Madde:1) Çocuk, her koþulda korunma ve yardýmdan ilk yararlanacaklar arasýndadýr. (Çocuk Haklarý Bildirgesi/ Ýlke:8) En az yaþam standartlarý belirlenirken, iþçi ailelerinin besin deðeriyle birlikte beslenme, konut, giyim, saðlýk bakýmý ve eðitim temel gereksinmeleri göz önüne alýnýr. (Toplumsal Politika Sözleþmesi/ Madde:5.2) Kocasýnýn ölümünde bir kadýn, miras yoluyla baþkasýna aktarýlamaz. (Köleliðe Benzer Kurum ve Uygulamalarýn Kaldýrýlmasý Ek Sözleþmesi/ Madde:1.c.iii) Devlet, her türlü kadýn ticaretinin ve kadýn fahiþeliðinin sömürülmesinin sona erdirilmesi için yasama dahil her uygun önlemi alýr. (Kadýnlara Karþý Her Türlü Ayrýmcýlýðýn Kaldýrýlmasý Sözleþmesi/ Madde:6) HADDÝNÝ DEÐÝL HAKLARINI BÝL 15 KARÝKATÜRKARÝKATÜ ÝNSANLIÐIN ALEMÝ VAR Musa KART