TÜRK DİLİ
Transkript
TÜRK DİLİ
www.durna.se TÜRK D L D L NED R? Dil insanlar aras nda anla may sa layan tabii bir vas ta; kendi kanunlar içerisinde ya ayan ve geli en canl bir varl k; milleti birle tiren, koruyan ve onun ortak mal olan sosyal bir müessese; biny llar boyunca geli erek meydana gelmi bir soysal kurum; seslerden örülmü bir a ; temeli bilinmeyen zamanlarda at lm bir gizli antla malar sistemidir. Dil, di er insalanlarla bütün il ikilerimizde bize arac l k eden, sosyal ba lar m z düzenleyen bir vas ta olarak hayat m z n her safhas nda mevcuttur. Evde, okulda, sokakta, çar da, i yerinde ve her yerde onunla beraber ya yoruz. Insan konu tu u dili do du u günden itibaren haz r bulur. Fakat dil do u tan bilinmez.%lk ayalarda a lamalar, taklit, birtak m hareketlerle anla ma sa lamaya çal r. Çocuk içinde ya ad toplulu un dilini, anadilini uzun bir ç rakl k devresi süresince ö renir. Daha sonra kula na gelen seslerin belli kavramlara, hareketlere, varl klara kar l k oldu unu anlamayla ba lar. Dil insan benli inin ayr lmaz bir parças dar. %nsan zekas n n, insanda siniri çizilemeyen duygu ve dü ünce kabiliyetinin sonuçlar kendi benli inin d na ancak dille aktar l abbilir. Bu bak mdan dil ile dü ünce iç içe girmi durumdad r. %nsan dil ile dü ünür. Dilin geli mesi dü ünmeyi dü ünceye, dü üncenin geli mesi de dile ba l d r. Çe itli medeniyetlerin meydana getirilmesin sa layan dü ünce, geli mesini dile borçludur. Dil her eyden önce sosyal ve milli bir varl kt r. Fertlerin üstünde, bir milleti ilgilendirir. Bütün bir melletin duygu ve dü ünce hazinesini te kil eder. Bir milleti ayakta tutan, fertleri birbirine baglayan, sosyal hayat düzenleyen ve devam ettiren, milli uuru besleyen bir unsur olarak dilin oynad rol çok büyüktür. Ba ms zl n temeli milli uurdur. Milli uurun en kuvvetli kayna ise dildir. Belli ses öbeklerinin insanlar aras nda dan kl bir de er kazanarak birer kavrama kar l k olmalar dilin olu mas nda esas say labilir. Bunun gibi onlar n çe itli kullan lar da ortak de erler ba layarak dilin kurallar n meydana getirmi olmal d rlar. bunlar üreyip geni lemi ve az çok titizlikle korunarak ku aktan ku a a aktar lm t r. Ses kanunlar na uyup zamanla de i melere u ram olmalar da tabiidir. Dil ile dü ünce organ olan insan beyni destekle e olu mu olmal d rlar. Öyle ki sonuçta dil dü ünmenin de bir vas tas olmu tur. Ana dilimizden cümleler kurarak dü ünürüz. Bunlar dile getirdi imizde ad na konu ma deriz. Dil olmasa dü ünce ve duygu da geli mezdi, insan toplulu u ilirlemez, bir medeniyet olu turamazd . Yine insano luna bah edilen din hayat ile sanat hayat da dil temeli üzerine kurulmu lard r. Dil konu ma ayg t n n ç kard çok çe itli seslerin son derecede karma k bir birle iminden meydana gelir. Ancak kula m z da bunlar bütün incelikleri ile ay rdedecek yarat l tad r. Bu sebeple biz onlar çözümlemekte güçlük çekmeyiz. 1 Konu ma organlar n n belirli bir durum alarak bir an içinde ç kard klar basit sese bir seslik, yahut sadece ses deriz: a, ü,b,t gibi. Bir soluk hamlesi içinde ç kan birkaç sesin toplulu una da hece ad n veririz: bu, ka/p , pen/ce/re gibi. Bir dilde bir anlam olan tek veya çok heceli ses öbeklerine kelime deriz: ku , görmek, umutsuz gibi. Bir dilin tünün kelimeleri birden o dilin kelime da rc n meydana getirir. Kelimelerin bir dü ünceyi bir bütün olarak anlatan düzenli toplulu una cümle ad n veririz: Orhan okula gitmelidir. Bir maksad anlatmak için bir s ra cümleler kullan r z. Buna da söz deriz. Sözlerle anla mak konu makla olur. %nsanlar sözlerini uzaktakilere ula t rmak, yada uzun zaman saklamak ihtiyac ile onlar daha dayan kl bir i aret sistemine çevirmeyi dü ünmü ler, yaz y icat etmi lerdir. Eski insanlar hakk nda bilgilerimizi birakt klar yaz l belgelerden al yoruz. Milletlerin yaz dan önceki ya ay lar hakk nda pekaz eyi ö renebildi imiz için tarih yaz yla ba lar, diyoruz. %nsanlar her kelime için, her hece için, veya her ses için ayr i aretler kullanan türlü yaz sistemleri yapm lard r. Bugünkü ileri millletlerin yaz lar nda her i aret bir sese kar l d r. Bunar harf deriz. Bir dilin kulland harflerin toplulu u o dilin alfabesi olur. Bu türlü yaz ya da alfabe yaz s ad n veririz. Yaz l bir sözü yeniden seslendirmeye okuma diyoruz. Sessiz okumak da olur. KÜLTÜR NED R? Bugüne kadar kültürün pek çok tan m yap lm t r. Bu tan mlardan birkaç n a a ya al yoruz: “Tarihin derinliklerinden süzülüp gelen; zamn n ve ihtiyaçlar n do urdu u, uurlu tercihlrle,manal ve zengin bir sentez olu turan; sistemli ve sistemsiz ekilde nesilden nesile aktar lan; bu suretle her insanda mensubiyet duygusu, kimlik uuru kazan lmas na yol açan; çevreyi ve artlar de i tirme gücü veren; neslliren ya ad klar zamana ve gelece e bak lar s ras nda geçmi e ait at f d üncesi geli tiren; inan lar n, kablleni lerin, ya ama ekillerinin bütününe KÜLTÜR denir.” Sad k Kemal TURAL “kültür bir toplumun ya ama tarz d r.” C. WIESLER “Kültür denilince kar m za bir y n hadise ç kar. Bir toplum da, tabiati n d nda, insan elinden ve dilinden ç kma her ey kültür kavram içerisine girer”Mehmet KAPLAN “Kültür, bir toplulu u, bir milleti millet yapan , onu baka milletlerden ay ran hayat tezahürlerinin bütünüdür. Bu hayat tezahürleri her milletin kendine has olan milli de erleridir.” M. ERG N 2 Görülüyor ki bütün tan mlarda millet ve milleti meydana getirme, fertler aras ndaki ili kiler,tabiata hakim olma, tarihi ba gibi pek çok özellik kültüre ait olarak ifade edilmektedir. Demek ki milleti millet yapan maddi-manevi de erlerin hepsine kültür diyoruz. KÜLTÜR UNSURLARI NELERD R? 1. Dil: Dil, kültür unsurlar n n ba nda gelir. Çünkü dil olmadan öteki unsurlar n meydana gelmesi mümkün de ildir. Dil bir milletin ses dünyas d r. Her millet kainat de i ik ekillerde alg lam ve yorumlam t r. Ayn zamanda dil kültüre ait bütün de erleri bünyesinde bar nd ran bir kütltür hazinesidir. Bir dil, onu kullanan milletin kafa yap s n , nas l dü ündü ünü, zihninin nas l çal t n ve mant n ortaya koyar. 2. Din: Kültür unsurlar içerisinde çk önemli bir yere sahiptir. Bilhassa eski devirlerde yüzy llarca bu kültür unsuru ön planda bulunmu ve öteki kültür unsurlar n gölgede b rakm t r. Dinin milletler üzerindeki hakimiyeti, imparatorluklardan milli topluluklara geçinceye kadar devam etmi tir. Milliyetçilik ça nda milletler imparatorluklardan kopunca dinin fonksiyonu da azalm t r. Dinin bir millet içerisindeki kültüre etkisi ve kültürün di er unsurlar n n olu mas ve de i mesindeki rolü ise tabbi devam etmektedir. Dini bayramlar m z ve törenlerimiz bunun aç k örnekleri olarak dikkati çekmektedir. 3. Gelenek ve görenek: Bunlar bir milletin yaz l olmayan veya hepsi yaz l olmayan kanunlar d r. Yaz l kanunlar n ço u gelenek ve göreneklere göre düzenmlenmi tir. Kanun, insan n toplum içerisindeki davran lar n düzenler. %nsanlar bu düzeni as rlar boyunca gelenek ve göreneklerle sa lam lard r. Fakat günümüzde bile yaz l l anayasas bulunmayan ülkeler vard r. Bunlar toplum düzeninin hala gelenek ve göreneklerle sa lamaktad rlar. Asl nda ki inin bütün hal ve hareketlerinin yaz l kanunlarla tanzim etmek mümkün de ildir. Çünkü yasalar genellikle haklar ve cezalar tayin etmektedir. Oysa insan n toplumda birçok sosyal ili kileri bulunmaktad r: özür dilemek, selamla mak, sayg göstermek, davetlere kat lmak, konu mak, tart mak, yazmak vs.. Bu davran larda nas l bir usulün gerekti ini kanunlar d il gelenek ve görenekler tayin eder. 4. Sanat: Sanat, bir millet di ir milletlerden ay ran, bir millete has duygu ve zevklerin tezahürü ve ekillenmesidir. O milletin güzeli yaratma ve bulma tarz d r. %nsano lu bar n , beslenir, sosyal ve ruhsal ihtiyaçlar n gidermeye çal r. Bunlar yaparken oyalanmak, ruhunu ok amak, düzeli yakalamk, yeni güzellikler ortaya koymak ister. Bunun sonucunda sanat eseri ortaya ç kar. Her milletin sanat e ilimi ayr bir özellik ta r. Söz, ses , mekan, renk k zevk ve anlay farkl d r. Demek ki sanat bir milletin ortak zevkinin ifade edili idir. Bur kültür unsuru edebiyat, resim, mimar , heykel vb... gibi kollara ayr l r. 5. Dünya görü*ü: Dünya görü ü bir milletin ba ka milletlerden farkl olan hayat felsefesidir. Bir milletin fertleri ortak kültür dolay s yla tutum, zihniyet ve davran bak m ndan çe itli ortak özellikler gösterirler. Sosyal ve ruhi olayalar kar s nda fertlerin bu ortak tutum ve davran lar o milletin 3 dünyü görü ünü meydana getirir. Bunun için her milletle de erler ve de er yarg lar farkl d r. Askerlik, kahramanl k, a ak , par, namus, temizlik, ahlak, ölüm, e lence vs. Gibi hayat hadiseleri ve kavramlar her millette de i ik davran larla kar lan r. 6. Tarih: Milleti, dolay s yla kültürü meydana getiren unsurlardan birisi olan tarih, bir milletin ça lar içindeki yürüyü ve görünü üdür. Tarih mazidir, fakat bu mazi bugünün ve dünün fertlerini millet içerisinde birbirine ba layarak gelece e ta r. Fertler aras nda kader birli i temin eder. Ayn millete mensup insanlar tarih sayesinde akrabal klar n fark na varabilirler. Tarih bir milletin nederen gelip nereye gitti ini gösteren kültür unsuru olarak, o milletin hayat nda önemli bir yer tutar. KÜLTÜR TA+IYICI OLARAK D L Dil, milli haf z n n, milli hat ralar n, duygular n ve dü üncelerin, bütün maddi ve manevi de erlerin, bütün bulu ve yarat lar n ortak hazinesidir. Millet denilen insan toplulu unun en önemli sosyal varl d r. Kültürün ilk ve temel unsurudur. Kültür, varl n nesilden nesile intikale borçludur. Kültürün nesilden nesile geçmesi, böylece devam ve ya amas kültür ta yac eserler, e itim ve ö retim yolu ile olur. Onun içindir ki kültür eserleri, e itim ve ö retim kültürün hayat art d r. Dolay s yla e itim ve ö retimin esas görevi kültürün intikal ve devam n sa lamakt r. Bir milletin fertleri aras ndaki ortak duygu ve dü ünce ak m dille kurulabilmektedir. Bu ak m dünden bugüne, bugünden yar na dille aktar lmaktad r. Bundan dolya dil, ayn zamanda bir kültür aktar c s , bir kültür ta y c s d r. Bir milletin tarihi, co rafyas , de er ölçüleri, folkloru, müzi i, edebiyat , ilmi, dünya görü ü ve millet olmay gerçekle itren her türlü ortak de erleri yüzy llar n süzgecinden süzüle süzüle kelimelerde, deyimlerde sembolle erek hep dil hazinesine ak t lmakta, özünü orada saklamaktad r. Gelenek ve görenekler, dünya görü ü, din, sanat,tarih vb. Dil sayesinde nesilden nesile aktar l r. Zaten bütün bu unsurlar n te ekkül edebilmesi için milletin meydana gelmi olmas laz md r. Milletin ve öteki kültür unsurlar n n olu mas nda en ba ta gelen dildir. Kültür denilince lik akla gelen ey ldilidir. Dil, millet denilen sosyal varl birle tirmektedir. Fertler aras nda duygu ve dü ünce birli i vücuda getirmektedir. Milletler duygu ve dü üncelerini yaz ya geçirince daha sa lam bir birlik meydana geliyor. Çünkü yaz sayesinde duygu ve dü ünceler hem zaman hem de mekan içinde yay l yor. Biz Orhun Yaz tlar sayesinde bundan bin iki yüz y l önce Göktürklerin varl , meseleleri, duygu ve dü ünceleri hakk nda bir fikir ediniyoruz. Tuürklerin yöneticisi durumunda olan ah slar n halk muhatap al p, halka hitap ettiklerini, yapt klar i leri halka anlatt klar n görüyürouz. Bu da milletimizdeki demokrasi anlay n n yüzy llar öncesine kadar uzand n n bir delilidir. Ayn hitap eklini y llar sonra 1071’de Malazgirt’te Alpaslan’da, 20 yüzy lda Atatürk’te görebiliyoruz. Türk edebiyat en eski ça lardan bugüne kadar, bütün sahalar , devirleri ve sosyal tabakalar ile Türk milletinin hayat n , zevkini, dünyü görü ünü, yaratma gücünü gösteren bir duygu, dü ünce ve hayal dünyas d r. Halk edebiyat halk n ya ay n n, inanç ve de er hükümlerinnin bir hazinesidir. Bu edebiyat, be ikten ba layarak insan 4 hayat n n bütün safhalar n içine al r. Türk halk edebiyati a k, ölüm, hasret, tabiat sevgisi, gurbet, a na, din duygusu, alay, kahramanl k, ahlak gibi bütün duygular i ler. Bunlar n hepsi de kültürümüze ait unsurlard r ve edebiyat vas tas yla ta nmaktad r. Edebiyat n temel malzemesi ise dildir. Bir air duygu ve dü üncelerini kendi milletinin fertlerine ancak dili ile ula t rabilir. Bir yazar, bir bilim adam , bir devlet adam , bir filozof görü lerini topluma dil youlu ile yayabilir. Milletimizin dünyü görü ü Yunus Emre’nin ilahilerinde,türk halk n n bayrakta sembolle en vatan sevgisi Mehmet Akif’in %stiklal Mar ’nda, milli mücadele ruhu Mehmet Emin Yurdakul’un iirlerinde ve bu dönemin romanlar nda, %stanbul’un güzellikleri, %stanbul halk n n gelenek ve görenekleri Yahya Kemal’in eserlerinde, Hüseyin Rahmi ve Ahmet Hamdi Tanp nar’ n romanlar nda, Anadolu insan n n ya ay ve de er ölçüleri Yakup Kadr ‘nin eserlerinde ebedile mistir. Türk milletinin gelenekleri, flkloru, yüzlerce y ll k hayat tecrübelerinin sonuçlar veçiz ifadesini atasözlerinde bulmu tur. Destanlar toplum hayat n derinden etkilemi ah s ve olaylar n efsanele erek günümüze kadar uzanm canl tablolar d r. Deyimler Türk mant n n, dil felsefesinin sembolleridir. Kutadgu bilig ile Divanü lügat-it Türk kültür hazinelerimizin en eski olanlar ndan sadece ikisidir. Bu sat rlara s macak nice eserlerimiz mevcuttur. Bunlardan kültürümüzle ilgili pek çok unsuru gö renebiliyoruz. Kutadgu Bilig ve Divanü Lügat-it Türk’te Türk milii bünyesinin ortaya konuldu unu görüyoruz. Divanü Lügat-it Türk’tebu milli bünyenin d yap s üzerinde durulmu tur. Kutadgu Bilig ‘de ise bu bünyenin iç k sm yla ilgili esaslar yer almaktad r. Bu eserlerden Türklerin ya ama ekilleri, dünya görü ü, gelenek ve görenekleri vb. Ö reniyoruz. Bütün bu bilgiler bize dil vas tas yla intikal etmi tir. Dil, milletler aras nda da kültütür ta yabilmektedir. Zorunlu olmayan kültütün de i melerinde bunu aç kça görebiliyoruz. Gerçi zorunlu kültür de i melerinde de dil unsuru matlaka vard r. %nsanlar bir araya getiren dildir. Bir millet ba ka bir milletle temas etmek suretiyle birtak m kelimeler alabilir. Her kelime kültüre ait bir unsur oldu u için, aland ekliyle olamsa bile o milletin kültüründen izler ta yacakt r. Günümüzde ula m ve ileti imin h zla geli mesi kültür al veri lerini de h zland rm t r. Sonuç olarak diyebiliriz ki kültürün nesilden nesile aktar lmas , di er milletlere tesir etmesi, ya amas ve geli mesi dil sayesinde mümkün olabilmektedir. Milleti meydana getiren unsurlar n ba nda gelen dil, ayn zamanda kültürün olu mas ve ya amas nda da en büyük görevi üstlenmi durumdad r. TÜRKÇEN N DÜNYA D LLER ARASINDAK YER Kaynak bak m ndan birbirine yak n olan diller bir aile te kil ederler. Dünya dilleri bu ekilde çe itli dil ailelerine ayr l rlar. Bir dil ailesi tarihin bilimeyen devirlerinde bir ana dilden ç kan dillerin olu turdu u topluluktur. Bu diller aras ndaki benzerlikler böyle bir varsay m kuvvetlendirmektedir. Bir ana dilin yaz l belgeleri olmad halde bir çok özelliklerini kendisinden türemi bulunan ailedeki dilleri kar la t rarak tesbit etmek mümkün olabilmektedir. Dünyadaki ba l ca dil aileleri unlard r: 1. Hint-Avrupa dilleri Ailesi: 5 a. Hint-iran Dilleri: %ran, Afgan, Pakistan, Hindistan, Sri lanka, Nepal dilleri, b. Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Lehçe(Polonya), Çekçe, Slovakça, Balt k dilleri, c. Roman Dilleri (Latinceden türetilmi %spanyolca, Portekizce, Rumence... ç. Cermen Dilleri: %ngilizce, diller): %talyanca, Frans zca, Almanca, Felemenkçe, %sveççe, Norveççe... 2. Hami-Sami dilleri: a. Hami Dilleri: Eski m s r Dili, Ku i Dili, Libya-Berber Dili, Çad Dili, b. Sami Dilleri: Arapça, %branice(Kenanca), Habe çe, Akatça. Bu ailenin ya ayan en önemli dilleri Arapça ve %branicedir. 3. Bantu dilleri: Bu aileye Afrika’n n büyük bir k sm nda konu ulan Bantu dilleri girer. 4. Çin-Tibet dilleri: Çince, Tibetçe, Vietnamca ve Kmerce bu gruba dahildir. 5. Ural-Altay dilleri: Ural ve Altay dilleri akrabal öteden beri tart ma konusu olmu tur. Ne var ki, genel görü e göre, bu iki kol tek kaynatan ç km , ancak zamanla akrabal k ba lar çok zay flam t r. Ural ve Altay dillerin akrabal dayanmaktad r: bugün için a a daki benzerliklere • Her ikisi de eklemeli dildir. Yani her iki kolda da sözcük yap s ayn d r. • Bu dillerin tümce yap lar da birbirinin ayn d r. • Bu dillerde ünlü uyumu da ortak özellik olarak kendini gösterir. • y Rasanen'e göre, ünlü bollu u ve ünsüz seyrekli iyle sözcük ba nda ünsüz l mas n n bulunmamas da Ural-Altay dillerinin ortak özelli idir. Ural-Altay dillerinde baz eklerin hem eylemlerde çekim eki hem de sözcük türetmede yap m eki gibi kullan lmas da önemil bir benzerliktir. • • Bu diller aras nda sözcük benzerliklerine ve e liklerine de rastlanmaktad r: TÜRKÇE Ben Sen Ural-Altay dilleri, ad ndan da anla lac a F NCE Min sin gibi Ural ve Altay olmak üzere iki kola ayr l r: 6 YAPI BAKIMINDAN DÜNYA D LLER Dünya dilleri yap bak m ndan üç grupta incelenir: 1. Yal nlayan diller (Ayr ml diller,) (Alm: isolierende sprachen; Fr: langues isolantes; %ng: isolating languages): Bu dillerde her kelime tek heceden ibarettir. Kelimelerin çekimli ekilleri yoktur, yani daima kök durumundad r. Cümle çekimsiz kelimelerin bir araya gelmesiyle olu turulur. Cümlenin anlam genellikle kelimelerin s ralan ndan anla l r. Konu mada ise birbirine çok benzeyen kelimeleri ay rt etmek üzere çok zengin bir vurgu sistemi olu turulmu tur. Çin ve Tibet dilleri bu gruba girer. Bu diller, ayn zamanda, tek seslemli diller (tek heceli diller) (Alm: wurzelsprachen, einsilbige sprachen; Fr: langues monosyllabique, langues atomiques; %ng: monosyllabic languages, radical languages) aras nda yer almaktad r. 2. Çekimli diller (Bükümlü diller) (Alm: flektierende sprachen; Fr: langues flexionnelles; %ng: inflexional languages): Bu dillerde, çekim s ras nda ve yeni kelimeler türetilirken kelime kökleri genellikle de i ir ve tan nmayacak hale gelir. Ekler kelimenin önüne, ortas na veya sonuna gelebilir. Baz dillerde ise kelime kökü ile yeni kelime veya kelime çekimi aras nda daima aç k bir ba , ilgiyi gösteren bir iz vard r. Kelime kökündeki as l sesler yeni kelimede veya kelime halinde hep ayn kal rlar. Sami dilleri, Hint-Avrupa dilleri bu gruba girerler. 3. Eklemeli diller (Biti*imli diller, biti*ken, ba9lant l diller) (Alm: aglutinierende sprachen; Fr: langues agglutinantes; %ng: agglutinating languages): Bu dillerde isim ve fiil çekimleri ile yeni kelimerin te kilinde kök de i mez. Kökün önüne veya sonuna birtak m ekler getirilerek kelime yap m veya çekimi gerçekle tirilir. UralAltay dilleri bu gruba girer. Türkçemiz sondan eklemeli bir dildir: göz-le-m-ci gel-ecek-ler-mi KONU+MA D L , YAZI D L Bir dili iki cephesi vard r. Biri, insanlar n kar kar ya geldikleri zaman sesli olarak görü ürken, yani konu urken kulland klar “konu ma dili”, öteki yaz da kullan lan dildir. Buna “yaz dili” veya “kültür dili” de denilmektedir. Kültür dili bir memleketin kültür merkezi olarak geli en yerle im biriminin dilidir. Bir dilin yaz s ço u zaman lehçelerinden veya a zlar ndan birine göre, yaz lehçesine göre ekillenir. Yaz lan dil ise din, edebiyat ve ilim adamlar taraf ndan i lenerek zenginle ir ve konu ma dilinden az çok farkl la r. Bizim yaz lehçemiz Bat 7 Türk Dili'nin Anadolu lehçesidir. Yeni Türkçede ses özellikleri ve çekim yönlerinden %stanbul a z esas say l r. Bir milletin bütün ayd nlar yaz dilini bilirler ve yaz lehçesini konu urlar. Yaz dili lehçe ve a zlar n alabildi ine farkl la mas n önler. Hepsinin zenginliklerinden faydaland gibi onlar ortak bir kaynaktan zenginle tirir. Dil milli birli in çimentosudur. Ayni dili konu an insan topluluklar bir millet say l rlar ve hemen her zaman ayr , ba ms z bir devlet kurmu bulunurlar. Bir dil kendi içerisinde birtak m alt kollara ayr l r. Böylece bir dil sahas içerisinde lehçeler, a zlar ve argolar meydana gelir. Lehçeler, bir dilin bilinmeyen, çok eski dönemlerinde ayr lm kollar na denir. Ba ka bir deyi le, bir dilin birbirinden uzak bölgelerde, çe itli nedenlerle, ses, söz dizimi ve söz varl bak m ndan de i ikli e u ram biçimine lehçe (Alm: Dialekt; Fr: dialecte; %ng: dialect) denir. Tan malardan da anla laca gibi, a z’da genellikle ses ve söyleyi farkl l varken, lehçede ses ve söyleyi farkl l yla birlikte, dilin yap s (söz dizimi) ve söz varl da de i mektedir. O kadar ki, bu farkl l klar zamanla lehçelerin birer dil olamas na bile yol açmaktad r. Söz gelimi, Latincenin çe itli lehçeleri aras ndaki farkl l k zamanla o kadar büyümü tür ki, sonunda frans zca, italyanca, ispanyolca, portekizce, rumence gibi diller ortaya ç km t r. Adriyatik denizinden Çin denizine kadar uzanan çok geni bir co rafyada ya ayan Türkçe de birçok lehçelere ayr lm t r: Bat Türkçesi'nin Anadolu, Azeri, Türkmen lehçeleri gibi ve özbek lehçesi, kazak lehçesi, k rg z lehçesi... Haritaya bak n z. Lehçenin ayr bir dile dönü mesi olay na Türk dilinde de rastlanmaktad r. Ya ayan Türk lehçelerinden ikisi, bugün art k birer dile dönü mü tür. Bunlardan biri, Sibirya’da Lena nehrinin iki yan nda ya ayan Yakut Türklerinin konu tu u Yakutça di eri ise, Orta Volga bölgesinde kama rma n n Volga’ya kavu tu u yerde ya ayan Çuva Türklerinin dili olan Çuva çad r. Bir dilin lehçeleri aras ndaki ba ya da farkl l klar en iyi lehçeler sözlü ü ortaya koyar. Örne in, W. Radloff’un “Türk Lehçeler Sözlü ü” bu nitelikte bir sözlüktür. Hüseyin Kâz m’ n “Büyük Türk Lugat ” da bu alanda haz rlanm büyük bir eserdir. Türk lehçeler hakk nda ilk bilgileri veren eserse Ka garl Mahmut’un ölümsüz eseri “Divanü Lugat-it Türk” ’tür. A9 z ise bir dilin en yeni zamanda ayr lm küçük bölge kollar d r. Ba ka bir tan mla, bir dilde ya da bu dilin bir lehçesinde yaz diline oranla ortaya ç kan farkl söyleyi biçimine a9 z (Alm: Mundart, lokalsprache, sondersprache; Fr: parler, patois; %ng: local language, vocational slang; Osm: Sive ) denir. “Geliyorum” kelimesinin çe itli Anadolu a zlar nda geliyom, gelirem, geliyem eklinde söylenmesi gibi. Anadolu lehçesinin Rumeli, karaman, Ayd n, Harput v.b. A z, bölge, çevre farkl l klar ndan ortaya ç kabildi i gibi, meslek ve ö renim farkl l klar ndan da kaynaklanabilmektedir. Denizli a z yla Edirne a z bölge farkl l ndan; köylü diliyle kentli dili, i çi diliyle memur dili aras ndaki fark da çevre, meslek ve e itim farkl l ndan do mu tur. Çevre, meslek ve e itim farkl l klar ndan do an de i ik söyleyi biçimine a z yerine ive ad verildi i de görülmektedir. Ancak, bütün dilbilgisi terimleri sözlüklerinde 8 a z teriminin Osmanl ca kar l olarak ive sözcü ü gösterilmektedir. Dilbilim alan nda yaz lan eserlerde de art k a z terimi Arapça ive sözcü ünün yerine kullan lmaktad r. Bu duruma göre Çuva ve Yakut Türkçeleri dilimizin lehçeleri: K rg z Türkçesi, Azeri Türkçesi, O uz Türkçesi, Özbek Türkçesi... , a zlar da: Karadeniz, Konya, Ege %stanbul, Kastamonu, Ankara... Her ülkede böyle lehçe, a z ( ive) bulunabilir. Fakat o ülkede belli bir yaz dili vard r. Yaz dili için a zlardan birisi esas al n r. Mesela Türkiye’de %stanbul a z yaz dilimizin temelini olu turmu tur. Argo, belli bir kesimin, genellikle de belli bir meslekten olan ki ilerin kendi aralar nda olu turup konu tuklar , bu nedenle ortak dili konu an di er insanlar n anl yamad özel dile argo (Alm: Argot, gaunesprache; Fr: argot; Ing: slang) ad verilir. Yap bak m ndan içinden ç kt ortak dilden farkl olmayan argo da, her dil gibi, sürekli olarak de i ir, geli ir. Kimi sözcükleri ölür, toplumsal geli melere göre yeni sözcükler kazan r. Argo terimi, eskiden, daha çok kaba dil kar l olarak külnabeyi, ayak tak m a z için kullan l rd . Bu anlay büyük ölçüde de i mi tir. Bugün, külhanbeyi, h rs z, denizci, oför argosu yan nda esnaf, sanatç argolara da ortaya ç km t r. Argo sözcükler, ortak dilin ya da bir yabanc dilin sözcüklerine özel anlamlar yükleyerek, yabanc dilden al nan baz sözcüklerin yap s n bilinçli olarak bozarak elde edilir. Argo, san ld n n tersine, anlam de i iminin güçlü oldu u, nükteli, etkili bir dildir. O kadar ki, argo sözcükler, öbekler, zamanla ortak dilin söz varl na da girer, ulusça kullan l r. Örne in, dümen (hile, dolap), dümen yapmak, yelkenleri suya indirmek, dikine t ra (yanlarla dolu gevezelik), palavra(uydurma söz ya da haber; uzun ve bo konu ma), omuzlamak (al p götürmek), yuvarlamak(bir ey yemek), bo lamak(vazgeçmek, pe ini b rakmak), k rmak(okuldan kaçmak), inek(çok çal kan olmak) gibi sözcük ve öbekler argodan anadilimize geçmi tir. D LB LG S Dil asl nda sosyal bir kurum olmakla birlikte çok karma k bir olgudur. Ki iye ait bir meleke olmas bak m ndan ruhi, konu ma ayg t ndan gelmesi sebebiyle fizyolojik ve bir ses olay olmakla fiziki yönleri vard r. Bu sebeple zaman m zda türlü yönlerden ve farkl maksatlarla incelenen bir konu olmu tur. Böylece dilbilgileri (sciences linguistiques) çok dallanm t r. Eski Yunanl lar ve Eski Hintlilerden beri insanlar do ru yaz p okumak amac ile dillerinin ba l oldu u kurallar tespit etmeye çal m lard r. Bu kurallar n meydana getirdi i bilgi koluna gramer, dilbilgisi (grammaire) denmi tir. Zamanla bütün yaz dillerinin ve eski medeniyet dillerinin gramerleri yap lm t r. Bunun gibi her dilin kelime da arc toplanarak lûgat kitaplar , sözlükler (dictionnaire) meydana getirilmi tir. Araplarda lugat bilgisi (lexicographie) büyük önem kazanm t r. 9 Ö9retimlik (classique) tarifine göre pratik bir bilim kolu olan gramer bize bir dilin do ru yaz l p okunmas ve do ru konu ulmas usullerini gösterir. Dili iyi kullanma (bon usage) sanat n ö retir. Dü ünce ve duygular daha düzgün ve tam olarak anlamam za ve anlatmam za yard m eder. Gramer bilgisi sayesinde daha do ru, daha mükemmel dü ünmeye de al r z. Bu bilgi dil düzeninin koruyucusudur. Fakat gramerin bu tarifi ancak onun eski zamanlardaki amac na uygun dü er. Çünkü onun o zaman konusu hemen tamamiyle yaz dili, yani bir kalem ve göz dili (langage visuel) olmu tur. O gramer bu gelene in do rulu unu, bütünlü ünü ve bir dereceye kadar de i mezli ini savunur. Yeni zamanlarda ise bu gramer anlay bir hayli de i mi tir. XVIII. yüzy la kadar filozoflar dili, *ekilci mant k n sözlü ekli saym lar ve onu dü üncenin de i mez kanunlar na ba l görmü lerdir. Buna göre gramerci sadece dilin de il, akl n da temsilcisi oluyordu. Ancak XIX. yüzy l ba lar ndan bu yana dilin tarih boyunca geli en sosyal bir kurum oldu u görülmü ve müspet ilimlerin ilerlemesi oran nda da onun kendi artlar na ve kanunlar na ba l canl bir organizma oldu u anla lm t r. O zaman ya ayan dili, a z ve kulak dili (langage auditif ) konu olarak ele al p her türlü do ruluk ve düzenleme iddias ndan uzak kalarak inceleyen bir ilim kolu meydana gelmi tir: diller bilgisi (dilbilim) (linguistique) . Bu bilgi kolu dilin olu ma ve geli mesindeki kanunlar , dil kanunlar (loi linguistique) ortaya koymu tur. Diller bilgisi grameri lüzumsuz hale getirmi olmad . Fakat onu derinden etkiledi. Modern gramer her eyden önce ya ayan dilin gerçek durumu, azçok geçmi i ve geli me yönleri hakk nda bilgiler vermeyi üzerine ald . Diller bilgisinin getirdi i ilmî tariflere ve tasniflere, müspet ilimlerin metotlar na uydu. Bir ayarlay c bilgi olmak i leyi ini korumakla birlikte eski fetvac l n b rakt . Çözümlü (analytique) usulle yaz lm ayarlay c gramer (grammaire normative) dili meydana getiren unsurlara, s ras ile seslere, kelimelere ve sözlere göre bölümlenir. Buna göre : 1. Sesbilgisi (Alm: phonetic; Fr: phonétique; %ng: phonetics), bir dilin sesleriyle bu seslerin sözcük içinde s ralan biçimlerini, u rad klar de i iklikleri ve vurgu, titrem (ton), titremleme gibi ses olayarlar n inceleyen dilbilgisi dal na denir . 2. Yap bilgisi (sözcük bilgisi, biçim bilgisi) (morphologie),sözcüklerin yap lar n , tümce içinde s ralan lar n , türlerini (ad,önad, eylem..)inceleyen dilbilgisi dal na denir. 3. Sözdizimi (tümce bilgisi) (Alm: syntax; Fr: syntaxe; %ng: syntax) sözcüklerin öbekler ve tümceler biçiminde dizili ini, tümce yap s n ve tümce türlerini inceleyen dilbilgisi dal na denir. 4. Anlambilgisi (Alm: semantic; Fr: sémantique; %ng: semantics), sözcüklerin anlamlar n , dilin bütün birimlerinin birbiriyle ili kilerini ve bunlar n anlam üzerindeki etkilerini; e anlaml l k, z t anlaml l k, çok anlaml l k, anlam iyile mesi, anlam 10 kötüle mesi, anlam daralmas , anlam geni lemesi gibi anlam olaylar n inceleyen dilbilgisi dal na denir. Yine oldukça eski bir gelene i olan dil bilgilerinden biri metinbilgisi (geleneksel dilbilgisi) (philologie)’dir. Din ve medeniyet dillerinin yetirdi i ve b rakt her türlü yaz l eserlerin incelenmesi ve aç klanmas eskiden beri ayr bir çal ma alan olmu tur. Metin bilgisi bunlarla metin onar m (restitution de texte), ve metin tenkidi (critique de texte) metin aç klamas (commentaire), dil özellikleri ve edebiyat tarihi (histoire de la litterature) yönlerinden u ra r. Denebilir ki metin bilgisi yeni zamanlarda geli en çe itli dil bilgisi dallar n n anas olmu tur. XIX. yüzy l ba lar nda bir tak m diller aras nda akrabal klar tespit edilmi ve dünya dilleri ailelere bölünmeye ba lam t r. Bu ke ifler o zamana kadar tek tek incelenen dillerin kar la t r lmas na yol açm t r. Böylece ayn anadilden gelen dilleri, yahut bir dilin lehçelerini kar la t r p inceleyen eserler yaz lm t r ki bu bilgi koluna kar* la*t rmal gramer (Alm: vergleichende Grammatik; Fr: grammaire compare; %ng: comparative grammar) denmi tir. Belli bir dilin tarihi lehçelerini kar la t r p inceleyen gramer çe idine ise tarihi gramer (Alm: historiche Grammatik; Fr. grammaire historique; %ng: historical grammar) ad verilmi tir. Bunlara kar l k bir dilin veya lehçenin belli bir zamandaki halini incelikleri ile anlatmaya çal an bir gramer türü meydana gelmi tir. Amac ilmî olan, ayarlay c olmayan bu dil bilgisi de tasvirci gramer (grammaire descriptive) ad n al yor. Daha yeni zamanlarda dil ara t rmalar daha çok konu ulan dile, ya ayan lehçelere ve a zlara yönelmi tir. Bunlar n incelenmesiyle dil olay n n gerçe ine daha çok yakla mak mümkün olaca takdir edilmi tir. Lehçelerin derlenmesi, tasnifi ve incelenmesiyle u ra an bilgi koluna da lehçeler bilgisi (dialectologie) ad verilmi tir. Dilin maddece unsurlar olan sesler ve konu ma ayg t da yeni zamanlarda daha yak ndan bir incelemeye kavu mu tur. Seslerin olu mas , birle mesi ve de i mesi hakk nda edinilen bilgiler dilin mekanik olaylar n ayd nlatm t r. Bu bilgi koluna sesler bilgisi (phonologie) diyoruz. Nihayet sesleri incelikleriyle tespit etmek ve ölçmek için tabiî ilimlerin deneme usullerine ba vurulmu ve türlü ses aletlerinden yararlan lm t r. Bu çal ma kolu denemeli sesbilgisi (phonetique expérimentale) ad n almaktad r. Böylece ara t rma ve inceleme alanlar geni leyen dil bilgileri, yukar da i aret etti imiz gibi eski gramerin kar s na ç kan, ilmî ve toplay c bir disiplinin kurulmas na imkân vermi tir. I te dil olay n tabiî olu artlar ve belirlilikleri içinde inceleyen, bir dil ailesini tarihî geli mesi ve co rafi yay l ile tan tmaya çal an bu dil bilgisi koluna diller bilgisi ad n veriyoruz. Nihayet bütün dünya dillerini kar la t r p ailelere ve örneklere göre s n fland ran ve onlar n geli melerindeki kapsay c kanunlar ortaya koymaya çal an bir bilgi kolu da meydana gelmi ve genel diller bilgisi (linguistique générale) ad n alm t r. 11 Bir dilin bir zaman kesiti içindeki durumunu inceleyen dilbilgisine e*zamanl dilbilgisi (Alm: synchroniche grammatik; Fr: grammaire synchronique; %ng: synchronic grammar) denir. Asl nda bir söz sanat olan edebiyat (littérature) inceleme konusu edinmi edebiyat bilgisi (rhétorique) de dil bilgilerinden ayr lmaz. Dilbilgisi, dilbilime ba l olarak, XX. Yüzy lda çok de i mi tir. Ça m z n ürünü olan üretici-dönü*ümlü dilbilgisi (Alm: generative transformations-grammatik; Fr: grammaire générative transformationnelle; %ng: transformational-generative grammar) incelemelerini do rudan do ruya konu ma diline ve tümceye yöneltmi tir. Ad ve eylem öbe inden olu an çekirdek tümceyi birim olarak ele al p belli bir s ra izleyen dönü türümlerle sonsuz say da tümce üretme yollar n aç klamaya çal m t r. TÜRKLER N TAR H BOYUNCA KULLANDIKLARI YAZILAR Bilindi i gibi, Türklerin M.Ö.ki yüzy llarda da çe itli yaz larla kar la t , bunlardan yararland , hatta özgün bir Türk yaz s geli tirdi i ku kusuzdur. Ne var ki, M.Ö.ki ça lara ait bilgilerin yeni buluntularla peki tirilmesi gerekmektedir. Türklerin M.S.ki yüzy llarda kulland unlard r: 1- Göktürk yaz s , 2- Uygur yaz s , 3- Mani yaz s , 4- So d yaz s , 5- Çin yaz s , 6- Tibet yaz s , 7- Süryani-nasturi yaz s , 8- Brahmi yaz s , 9- Pass-pa yaz s , 10Peçenek yaz s , 11Kuman yaz s , 12Ibrani yaz s , 13Yunan yaz s , 14Ermeni yaz s , 15Islav yaz s , 16Latin-islav yaz s , 17Arap yaz s , 18Yeni türk yaz s . TÜRKÇEN N TAR H GEL + M 12 kesin olarak bilinen belli ba l yaz lar Türk dilinin olu umunu yedi a amada tamalad görü ü yayg nd r: Altay Ça9 : Türkçe, Altay ça nda, henüz ayr bir dil niteli ini kazanmam t r. Mo olca ve öteki akraba dillerle birlikte, bir Ana-Altayca içinde bulunmaktad r. En Eski Türkçe Ça9 : En eski Türkçe ça nda, Türkçenin Ana-Altaycadan ayr ld dü ünülmektedir. Böylece, Türk, Mo ol, Mançu-Tunguz hatta Kore ve Japon dilleri ortaya ç km t r. lk Türkçe Ça9 : %lk Türkçe ça ndaysa Türkçe art k geli mi , di er akraba dillerden ayr lm bir dildir. Hunlar n konu tu u Türkçe bu ça da kendini göstermi tir. Eski Türkçe Devresi: Bu devre ba lang çtan 10. yüzy la kadar olan zaman kapsamaktad r. Bu devrenin bilinen ilk metinleri 8. as rda dikilmi olan Orhun An tlar ’dar. Orhun an tlar nda Göktürk alfabesi kullan lm t r. An tlarda mükemmel ve i lenmi bir dille kar la yoruz. Bu ise, Türk yaz dilinin daha eski devirlerde meydana glemi oldu unu göstermektedir. Elimizde belgeler bulunmad için bu hususta fazla bir ey söyleyemiyoruz. Eski Türkçeden daha gerisi karanl k devirdir. Burada dilimiz Çuva ça ve Yakutça ile bulu ur. Çok daha geride de Türkçe, mensup oldu u öteki Altay dilleri ile, yani Mo olca ve Mançuca ile birle ir. En eski yaz l kaynaklar m z olan Orhun An tlar nda Bilge Ka an’ n, karde i Kül Tigin’le beraber Çinlilere kar yapt klar sava lar ve Türk milletinin bütünlü ünü sa lamak için verdikleri mücadeleler anlat l r. An tlarda kuvvetli bir hitabet üslubu dikkati çekmektedir. Orhun An tlar n n yazarlar Vezir Tonyukuk ile Yollu Tigin’dir. Eldeki belgelere göre bunlar Türklerin en eski yazarlar d r. Eski Türkçe döneminin Göktürk An tlar ndan sonraki yaz l ürünleri Uygur Türkçesi eserleridir. Uygur Türkleri So d yaz s n ve Mani ile Buda dinlerini kabul etmi lerdir. Bu dönemde verilen eserlerin tamam Mani ve Buda dinleriyle ilgilidir. Büyük bir k sm Turfan kaz lar nda ele geçen bu e erlerin ba ta gelenleri Altun Yaruk ve Sekiz Yükmek’tir. Bu eserlerde Buda’n n hayat , Buda dininin esaslar anlat lm , baz dualara yer verilmi tir. Demek ki, Eski Türkçe Devresi kendi arals nda Göktürk Türkçesi ve Uygur Türkçesi olmak üzere ikiye ayr lmaktad r. Orta Türkçe Devresi: Bu devre 10. yüzy ldan 13. yüzy la kadar olan zaman içine almaktad r. Bütün Türkler bu dönemde Karahanl Türkçesini kullanm lard r. Tabii ki bunu yaz dili için söylüyoruz. Bu devrede gerek Türk dilinde gerekse Türk kültüründe önemli de i meler olmu tur. %slamiyet resmen kabul edilmi ve alfabe olarak Arap harfleri al nm t r. Orta Türkçenin ilk y llar na ait olan Kutadgu bilig, Divanü Lügat-it Türk ve Atabetül Hakay k adl eserler Ilk %slami Türk eserleri olarak bilinmektedir. Kutabgu Bilig, Yusuf Has Hacib taraf ndan 1069 y l nda tamamlanm ve Karahanl hükümdar Tabgaç Bu ra Han’a sunulmu tur. Eserin ad “Kutlu Olma Bilgisi” eklinde günümüz Türkcesine aktar labilir. Kutabgu Bilig, devleti idare edenlerin nas l davranmalar gerekti ini, halk n ideal bir devlet taraf ndan nas l mutlu edilebilece ini, insanlar n toplum içerisindeki görev ve sorumluluklar n n neler oldu unu anlatan dini, 13 ahlaki ve sosyal görü lerin a r bast manzum bir eserdir ve 6645 beyitten olu maktad r. Dil ve külütür tarihi bak m ndan çok önemli bir kitapt r. 11. yüzy lda yaz lm olan eserlerden birisi de Kar garl Mahmud’un Divanü Lügat-it Türk adl eseridir. Karga l Mahmut bu eserini Araplara Türkçe ö retmek amac yla kaleme alm t r. Asl nda bir lügat olan Divanü Lügat-it Türk’te örnek olarak verilen halk iirleri, atasözleri, deyimler dil ve kültür tarihimiz bak m ndan son derece önemlidir. Ka garl Mahmut ayn zamada ilk Türk dili bilginidir. Eserini “Türk dili ile Arap dilinin at ba yürüdükleri bilinsin” diye yazd n söylemektedir. “Türk dilini ö reniniz, çünkü onlar n uzun sürecek bir saltanat olacakt r” hadisini zikreder Ka garl , ilk Türkçü yazarlar m zdand r. 12. yüzy l n ba nda meydana getirildi i san lan Atabet-ül Hayay k, Edip Ahmet taraf ndana yaz lm t r. Ö retice mahiyette dini-ahlaki bir eserdir. Edip Ahmet, dinin faziletlerinden, ilimden, cimrilikten, cömertlikten vb. bahsetmi tir. Eser dörtlükler halinde düzenlenmi tir. Yeni Türkçe Devresi: Bu devre 13. yüzy ldan 20. yüzy la kadar olan zaman ihtiva etmektedir. 13. yüzy l n sonlar na do ru Do u ve Bat Türkleri aras nda yeni ve birbirinden farkl yaz dilleri meydana gelmeye ba lam t r. Do u Türkçesi, Eski Türkçenin ve aKArahanl Türkçesinin bir devam olarak ortaya ç km t r. Do u Türkçesi, Orta Asya mü terek Türkçesi demektir. Bat Türkçesi iki koldan geli mi tir. Bunlar Osmanl ve Azeri Türkçleridir. Bunlar aras ndaki fark 15. yüzy l n sonlar nda görülmü tür. Do u Türkçesinin ber de Küzey kolu bulunmaktad r. 15. yüzy la kadar devam etmi olan bu dile K pçak Türkcesi diyoruz. K pçak Türkçesi eserlerine Kuzey Afrika’da ve M s r’da rastlanmaktad r. Daha sonra K pçak Türkçesi Oguz Türkçesi ile birle mi tir. Eski Türkçenin devami durumunda olan Do u Türkçesi, 15. yüzy ldan itibaren Ça atay Türkçesi diye de adland r lm t r. Bu yaz dili 15. yüzy lda Ali Sir Nevai taraf ndan kurlmu v e geli tirilmi tir. 16. yüzy lda Babür Sah, Ça atay Türkçesinin en önemli temsilcisi olmu tur.Ça atay Türkçesinin yerinde bgün Özbek Türkçesi bulunmaktad r. Modern Türkçe Devresi: Bu devre 20. yüzy l kapsamaktad r. 20. yüzy lda önemli yaz dilleri olarak Türkiye Türkçesi , Özbek Türkçesi, Türkmen Türkçesi, Kazak Türkçesi vb. görüyoruz. BATI TÜRKÇES N N GEL + M Bat Türkçesi kendi içerisinde üç devreye ayr l r: 1. Eski Anadolu Türkçesi: Bat Türkçesinin ilk devresidir. 13-15. yüzy llar içine al r. Eski Türkçenin özelliklerini ta r. Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanl lar n yaz dilidir. Eski anadolu Türkçesinde henüz Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar fazla de ildir. 2. Osmanl Türkçesi: Bat Türkçesinin ikinci devresidir ve 16. yüzy ldan 20. yüzy la kadar olan zaman kapsar. Bu dönemde Eski Türkçenin izleri kaybolmu tur. Azeri Türkçesi bu dönemde ayr l r. Arapça ve Farsçan n tesiri fazlad r. Osmanl Türkçesi tam be as r imparatorlu un yaz dili olarak varl n korumu tur.Bat medeniyetinin getirdi i ihtiyaçlar Osmanl can n zengin 14 vas talar yla kar lamaya çal an ve bir hayli ba ar l olan bir dil, fakat yine s n f dili kal b içinde ve bu yüzy l n gerektirdi i millet dili olmak imkan ndan mahrum dur. Osmanl ca bir yana, bu devirler boyunca konu ulan Türkçe s n rl ölçüde yabanc kelimelerle de geni leyerek geli mi ve gelece in yaz d l olmaya haz rlanm t r. Dil tarihimizin dikkate de er özelliklerinden biri de udur ki geçmi in derinliklerinden gelen sözlü halk edebiyat bizde devam etmi , halk destan ve hikayeleri, halk iiri erkenden azçok yaz ya geçmi ve bunun yan ba nda halk için baz kitaplar da yaz lm t r. 3. Türkiye Türkçesi: %kinci me rutiyetten ba lay p günümüze kadar devam eden devredir. Milli edebiyat ak m n n mahsulü say lan terkipsiz Türkçedir. Arapça ve Farsça kelimeler gittikçe azalmaktad r. Buna kar l k %ngilizce kelimeler dilimize süratle girmekte ve yerle mektedir. Yeni Türkçe Türkiye'de milliyetçilik ak m n n mahsulü olup Osmanl yaz dilini konu ma diline yakla t rmak, daha do rusu konu ma dilinden yeni bir yaz dili olu turmak hamlesiyle meydana gelmi tir. Bu yüzy l n ba bütün Türkçe konu an uluslar n ve akrabalar n n da kendi lehçelerine dönerek yeni yaz dilleri olu turma çabalar na tan k olmu tur. Bizde ilk Türkçülerle ba layan sadele me hareketi k sa zamanda gündelik ve edebiyat yaz dillerini ayd nlar n konu mas ölçüsünde sadele tirdi. Sonra yeni alfabenin uygulanmas ve Atatürk'ün te vikleri daha derinden bir millile me hareketine yol açt . Burada Yeni Türkçe bilgin ve teknik dillerini de kendi yap s ndan kar lamak ve yaratmak meselesi ile kar la t ve o yolda da cesaretli ad mlar att . Dilimiz ba ms z bir medeniyet dili olmak davas nda ve h zl bir geli me ça ndad r. Ancak bu arada milli kaynaklar n yer yer ak ls zca kötüye kullan lmas milli dile güven duygusunu sarsmakta ve Bat dillerinin daha geni ölçüde istilas na yol açmaktad r. Yeni Türkçe inançl , ciddi ve uzun süreli çal malara muhtaçt r. Baskokov, Türk dilini, Volga Bulgarlar n n konu tu u Türkçeden ba layarak, a a daki gibi dalland rmaktad r: 15 TÜRK D L N N DO U HUN DALI UYGUR ÖBE KIRGIZ-KIPÇAK ÖBE 1. Uygur-Tukyu bölümü: Eskiler: Orhon An tlar n n Eski O uz Dil Bugünküler: K rg z, Altay(Altay, Teleüt, Telengit Eski Uygur Dili a zlar ) Bugünküler: Tuva(Urenhay, Soyot, Soyon), Karagas(Tofa) 2. Yakut bölümü: Bugünküler: Yakut(Dolgan ile birlikte) 3. Hakas bölümü: Bugünküler: Hakas, Kamas, Küerik, *or, Altay Dilinin Kuzey a zlar (Tuba, *alkanduu, kumand ), Sar Uygur. TÜRKÇEN N BUGÜNKÜ DURUMU VE YAYILMA ALANLARI 16 Türkler dünya üzeride çok geni bir yer kaplar. Do uda Mo olistan ve Çin içlerinde bat da Yugoslavya içlerine; kuzeyde Sibiryadan ve Moskova yak nlar ndaki Kazan ehrinden , güneyde Ba dat, Lübnan s n r ve K br s içlerine kadar uzanan büyük ve geni ço rafyaya yay lm lard r. 20-90 do u boylamlar ile 33-65 kuzey enlemleri aras nda yer alan bu co rafya, ku uçu u,do udan bat ya yedi bin, kuzeyden güneye üç bin kilometrelik bir alan içine al r. Bu alandaki u devletler içerisinde Türkler ya amakta ve Türkçe konu ulur yaz lmaktad r: Çin, Mo olistan, Rusya, Kazakistan, K rg zistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbeycan, Afganistan, %ran, Irak, Suriye, Türkiye, Kuzey K br s Türk Cumhuriyeti, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Makedonya, Romanya, Polonya, Ukrayna, Moldovya. Bütün bu geni co rafya içerisinde Türkçemizin pek çok lehçe ve bulunmaktad r. Bunlar öyle s ralayabiliriz: Türk dilinin lehçeleri: 1. çuva ca 2. yakutça Türk dilinin iveleri: a. Sibirya ve Altay sahas : 1. karagas 2. soyan 3. irti ve tobol 4. altay 5. telengit 6. teleüt 7. tuba 8. kumand 9. lebed 10. sagay 11. beltir 12. kaç 13. koybal 14. kzl 15. or 16. kamasin 17. çal m ve çat b. Do u Türkistan sahas : 18. uygur 17 ivesi 19. sar uygur 20. tarançi c. Bat Türkistan sahas : 21. karakalpak 22. özbek 23. k rg z 24. kazak 25. türkmen d. Kafkas ve %ran sahas : 26. nogay 27. kundur 28. karaçay 29. balkar 30. kumuk 31. azeri 32. ka kay 33. af ar 34. kacar 35. ahseven 36. karada l 37. hamse 38. halaç 39. kengerlu 40. horasani 41. karayi 42. karaçorlu 43. karapapak e. Kuzey ve Bat sahas (Urallardan Balkanlar ve Akdeniz’e): 44. kazan, tatar 45. atrahan 46. ba k rt 47. krm 48. karayim 49. gagavuz 18 50. Türkiye, o uz SES, HARF, ALFABE Ses dilin en küçük parças d r. En küçü ünden en büyü üne kadar bütün dil birlikleri seslerden yap l r. Heceler (seslemler), ekler, kökler, kelimeler, kelime gruplar ve cümleler birtak m seslerin birle mesinden meydana gelirler. Bu dil birliklerini unsurlar na ay rd m z zaman en sonunda kar m za bir unsur ç kar ki art k onu parçalayamay z. % te, ses (sesbirim: Alm. Phonem; Fr. Phonème; %ng. Phoneme) parçalanamayan ve küçük dil birli idir. Ses sözlü, harf yaz l d r. Ses kula a, harf göze hitap eder. Sesler söyleniler, a zdan c kan , i itilen, yani konu ulan küçük dil birlikleridir. Dili yaz ya geçirmek için bu küçük unsurlar birtak m i aretlerle kar lan r. Bu i aretlere harf (Alm. Buchstabe; Fr. Lettre; %ng. letter) ad verilir. Demek ki harf, seslerin yaz daki i aretleridir. Bir dildeki sesleri kar layan harflerin tümünün meydana getirdi i, belli bir s raya göre haz rlanm harf toplulu una alfabe denir. Türkk milleti çe itli devirlerde farkl alfabeler kullanm lard r. Bunlar n belli ba l lar Göktürk, Uygur, Arap, Latin, Kiril alfabeleridir. Türkiye'nin türk abecesi, 1 Aral k 1928 gün, 1353 say l yasayla saptanm t r. Yirmi dokuz harften olu ur. ÜNLÜLER Sözlü ileti im s ras nda, a z kanal nda hiçbir engele çarpmadan ve ba ka bir sesin yard m na gerekseme duymadan ç kan sese ünlü (Alm. Vokal; Fr. Voyelle; %ng. Vowel) adi verilir. Türkçede sekiz ünlü vard r: a,e, ,i,o,ö,u,ü Ünlünün özel t n s n a z bo lu unun oylum ve biçimi olu turur. Bu da belli ba l dört etkene ba l d r: Dilin durumu, A z n durumu, Dudaklar n durumu, Ç k süresi, Ünlüleri ç kar rken dil, a z bo lu unun ya önünde ya da arkas nda toplan r. Önde topland zaman, örne in \i\ sesinde oldu u gibi, dudaklarla dil aras ndaki bo luk da, dolay s yla bu bo luktaki hava da k s tl d r. Dil, \ \ sesinde oldu u gibi, arkaya do ru toplan rsa bu kez, dudaklarla aras ndaki bo luk büyür. Bildiri im s ras nda a z, ata (ata), O uz (O- uz) sözcüklerinin ilk seslemlerini ç karmak için aç ld ndaysa dudaklar birbirinden ayr l r. Dil damaktan uzakla r. Türkçenin sekiz ünlüsü, dilin, a z n ve dudaklar n bu durumlar na göre a a daki gibi kümelenir. • • • • D L N DURUMUNA GÖRE Ünlüler, dilin a z bo lu unun ön ve arka bölümünde kullan lmas na göre, ikiye ayr l r: 1. Dilin a z n ön bölümünde kullan lmas yla öndamakta olu an ön (ince) ünlüler (Alm. Vordere Vokal; Fr. Voyelle antérieure; %ng. Front vowel): e,i,ö,ü 2. Dilin geri çekilmesiyle artdamata olu an art (kal n) ünlüler (Alm. hinterer Vokal; Fr. voyelle postérieure; %ng. back vowel): a, ,o,u 19 Ünlüler,dilin alt çeneye ve dama a yak nl na göre de ikiye ayr l r: Dilin alt çeneye yap mas sonucu ç kar lan ünlülere alçak ünlü (Alm. niedriger vokal; Fr. voyelle basse; %ng. low vowel) dilin dama a yakla k durumunda ç kar lan ünlülere de yüksek ünlü (Alm. hoher vokal; Fr. voyelle haute; %ng. high vowel) ad verilir. alçak ünlüler ------> a,e,o,ö Yüksek ünlüler ------> ,i,u,ü ADZIN DURUMUNA GÖRE A z n durumuna göre de ünlüler ikiye ayr l r: 1. A z aç kl geni ken ç kar lan geni* ünlüler (Alm. Breitvokal; Fr. voyelle large; %ng. wide vowel) : a,e,o,ö 2. A z aç kl darken ç kar lan dar ünlüler (Alm. enger vokal; Fr. voyelle étroite; %ng. narrow vowel): ,i,u,ü DUDAKLARIN DURUMUNA GÖRE Ünlüler dudaklar n durumuna göre de yine ikiye ayr l r: 1. Dudaklar n biçimi düzken ç kar lan düz ünlüler (Alm. ungerundeter vokal; Fr. voyelle nonarrondie; %ng. unrounded vowel): a,e, ,i 2. Dudaklar n biçimi yuvarlakken ç kar lan yuvarlak ünlüler (Alm. gerundeter vokal; Fr. voyelle arrondie; %ng. rounded vowel): o,ö,u,ü Bu ünlülere, dudaklar n yard m yla ç kar ld klar için, dudak ünlüleri (voyelle labiale) ad verilir. Bu bölümlemelerin nda ünlüleri tek tek ele al p incelersek u sonuca var r z: ÜNLÜLER Dilin durumuna göre nce (ön) A9 z aç kl 9 na göre Dudaklar n durumuna göre Dar Düz Yuvarlak Ü Kal Geni* Dar E I Ö U ÇIKI+ SÜRES NE GÖRE (UZUN ÜNLÜ) Baz sözcüklerde bir seslem, o hecedeki ç k süresi uzun olan ünlü nedeniyle, di er seslemlere göre daha uzun söylenir. Sözcü ün daha uzun söylenen bu seslemine uzun 20 seslem (Alm. longe silbe; Fr. syllabe longue; %ng. long syllabe), bu seslemindeki ünlüye de uzun ünlü (Alm. longvokal; Fr. voyelle longue; %ng. long vowel) deniz. Türkçede uzun ünlü yoktur. Bütün a a a a daki durumlarda söz konusudur: yukar ayn de erdedir. Türkçede uzun ünlü yaln z 1. Türkçede uzun ünlü yaln z ba ka dillerden geçmi sözcüklerde görülmektedir. Örne in, aile, afiyet, adil, adalet, amir, air, hat ra gibi Eskiden, bu uzun okunan ünlülerin üzerine (^) i areti konurdu. Bugün yaln z yaz l lar ayn , anlamlar farkl sözcüklerin uzun ünlüleri üzerine bu i aret konmaktad r. Böylece, yaz l lar ayn , anlam ve söyleni leri farkl sözcüklerin bir kar kl yol açmas önlenmektedir. adet: Say alem: Bayrak hala: Baban n k z karde i dahi: Da., de âdet: Bir kimsenin ypmaya al m oldu u ey âlem: Evren hâlâ: Henüz, imdiye dek dâhi: Ola anüstü yetene i ve gücü olan Türkçede uzun ünlü bulunmamas , yabanc kökenli sözcükleri de etkilemekte, bu sözcükler de giderek uzun ünlülerini yitirmektedir: bakkal, beyaz, emlak, silah.... Bu tür yabanc kökenli kelimelerden baz lar ek ald klar ya da olmak, etmek eylemleriyle kullan ld klar nda son sesler yeniden uzayarak do al yap s na kavu ur: haram olsun, hücum etti, hitab et, ahbab olduk.... 2. Hane kelimesinin eklenmesiyle kurulan yabanc kökenli birle ik kelimelerde, ha hecesinin dü mesi sonucu orta seslem uzamas görülür: ecza+hane ----> eczane posta+hane ---> postane pasta+hane ---> pastane 3. Türkçe sözcüklerden ya da bir Türkçe bir yabanc kökenli sözcükten kurulmu sözcüklerde de ünlü uzamas ba gösterir: birle ik baba+anne ---> babanne ne+haber -----> naber ne+olur -------> nolur 4. Baz özel adlar n ünvan dalar yla birlikte söylenmesi s ras nda da, orta hece dü mes sonucu, ünlü uzamas kendini gösterir: Mustafa Efendi ----> Mustafendi Hoca Efendi --------> Hocafendi Ali A a -------------> Alia 5. "Var" sözcü ü yard mc eylemlerle kullan l nca, a uzun söylenir: Var ol çocu um. 6. Ba ve üstüne sözcükleri birlikte kullan ld klar nda ba 'taki /a/ sesi uzar: ba üstüne 21 7. Baz durumlarda ,h,y sesleri bir ünlüye uzatma görevi de görür: alaca m -----> al cam gidece im ----> gidicem h allaha smarlad k ----> alla smarlad k daha -----------------> da pahal -----------------> pal y öyle ---------> öle vaktiyle ------> vaktile söylemek ----> sölemek 8. Vurgulu aç k hece belli belirsiz uzar: kuzu kuyu kutu koyu ÜNLÜLERDE SES OLAYLARI 1. Orta hece ünlüsünün de9i*mesi: Orta hecedeki vurgusuz ünlü bazen de i ebilir: ba layor—ba l yor ya ayan—ya yan 2. Ünlü dü*mesi (Alm. Elison; Fr. élision; %ng. elision): Genellikle iç seste ve a a daki biçimlerde olur: Baz vücut organlar na ili kin Türkçe adlarda içses dü mesi görülür: Al n: Top oynarken dü mü , aln yar lm . A z: Ben bir ey söylemedim; a z m bile açmad m. A z var, dili yok. Beyin: Beyninde ur varm . Burun: Burnum kan yor ... • Organ adlar d nda, bir iki Türkçe sözcükte de içses dü mesi olur: o ul: K z m liseyi bitirdi, o lum okula yeni ba lad . kay n: O benim kayn m oluyor. • Birle ik sözcüklerde içses dü mesi olur: kahve+alt -----> kahvalt ne+ise ----------> niçin bu+ile -----------> böyle u+ile -----------> öyle ne+as l ----------> nas l ... • Çift seslemli ve /r/ sesiyle biten baz eylem kökleri, edilgen çat ya çevrilirken içses dü mesi gerçekle ir: • ay r > ayr l ça r > ça r l çevir > çevril k v r > k vr l ... • Baz eylemlerden ad soylu sözcük türetirken de içses dü mesi olur: 22 devirim > devrim ça r > ça r kavu ak > kav ak ay raç > ayraç • Birkaç ad ve ad soylu sözcükten türetilen eylemlerden de içses dü mesi görülür: koku > koklamak yumurta > yumurtlamak oyun > oynamak • Baz yer belirten belirteçlerde ve ad llarda da içses dü er: d ar da > d arda yukar da >yukarda orada > orda • Soru ad l nere sözcü üne ek gelince de içses dü mesi olur: nerede > nerde • Türkçede, Türk, kurt, turp gibi birkaç sözcük d nda, iki ünsüz bir araya gelmez. %ki ünlü ya da iki ünsüz ancak Türkçeye girmi yabanc kelimelerde görülür: emr, hükm, zehr, ism, kast, k sm, meyl, sabr, vakt........ Bu tür sözcüklerin bir bölümü, bir ünlü eklenerek az cok Türkçele tirilmi tir: emir, hüküm, zehir, isim, kas t, k s m, meyil....... Ancak, bu sözcükler ek ald klar zaman, sonradan ald klar ünlüleri yitirerek yine as l biçimine dönmektedir. Emir verdin mi? : Bir emriniz var m ? Verdi iniz hüküm yanl : Hakimin hükmü tart lmaz. Bu sözcüklerin sonuna bir yard mc eylem gelince de ünlü dü er: Sab r Meyil Hüküm • > sabretmek > meyletmek > hükmetmek Tamamlan aç k seslemle biten belirtisiz ad tamlamas na ikinci bir iyelik eki getirild inde içses dü mesi gerçekle ebilir: Yaz masas +m > yaz masam Okul çantas +n z > okul çantan z • - (-i, -u, -ü ) iyelik eki, kimi sözcüklerde kayna p kal pla r: biri, kimi, evveli, Bu tür sözcüklere özellikle konu ma dilinde iyelik eki yeniden getirilir: Biri-s-i, kimi-s-i, evvel-s-i Bu ek baz sözcüklerin sonuna ikinci ez gelince de ünlü dü mesine yol açar: 23 Yukar s D ar s • > yukars > d ars Konu ma dilinde ve iirlerde sen ve için sözcükleri birlikte kullan ld dü mesi olur: nda ünlü Seninçin yas tutuyor, bulutlar yla gökler (B.K. Ça lar) Emmilerim hudutlar nda Seninçin dö ü ürken ölmü ler. (C. Külebi) • Bir de yaz diline yans mayan, yaln zca sözlü ileti im s ras nda içses dü mesi olur: Buyurun > buyrun Gazete > gazte Sat l k > satl k • Baz ad ve ad soylu sözcüklerin sonuna yap m eki gelince de içses (ünlü) dü mesi olur: Bak r+aç > bakraç Diri+lik > dirlik 3. Ünlü birle*mesi : Türkçe as ll kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez. Böyle durumlarda iki vokal birle erek tek vokal haline dönü ür: Kahve alt >kahvalt ne için>niçin ne as l>nas l ne oldu>noldu 4. ki vokalin yan yana gelmesi: Bu, Türkçeye geçmi yabanc kelimelerde pek çoktur: saat , fiil , kaide, faaliyet, kanaat... Türkçe kelimelerde ise sadece konu ma dilinde ve birle ik kelimerde rastlan r: Ka an>kaan karacao lan so uk>souk karaa aç so an>soan akçaa aç 5. kili ünlü (ünlü kaymas ): Türkçede, son zamanlarda kar la lan baz iddialara kar n, ikil ünlü ya da ünlü kaymas (Alm. Diphtong; Fr. Diphtongue; %ng. diphtong) denilen, bir seslemde iki ünlünün yan yana gelmesi (air, auto, deuxieme) olay na kesinlikle rastlanmaz. Türkçeye yabanc dillerden geçmi , içinde iki ünlü bulunduran sözcükler de Türkçeye uyarak tek ünlüyle söylenir ve yaz l r: Otomobil > automobile Otoriter > autoritaire Soför > chauffeur Profesör > professeur 24 6. Ünlü çat *mas : Ünlüyle biten bir sözcük, ünlüyle ba layan bir ba ka sözcükle birle ik sözcük kurarken ünlülerden biri /y/ sesine dönü ür. Buna ünlü çat mas (Alm. Synarese; Fr. Synérèse; %ng. syneresis) denir. Ne ise O ile > neyse > öyle bu ile > böyle u ile > öyle Türkçeye geçmi yabanc sözcüklerde de iki ünlü yan yana gelmez. Araya /y/ sesi girer: Biologie > biyoloji biographie > biyografi physiologie > fizyoloji 7. Ba9lant ünlüsü: Ünsüzle biten bir sözcü e ünsüzle ba layan bir ek getirilince, bu iki ünsüz aras na (i,u,ü) ve a(e) ünlüsü girer. Bu ünlülere ba lant ünlüsü (Alm. Bindevokal; Fr. Voyelle de liaison; %ng. Connecting vowel) denir. Üç-ü-z, göz-ü-m, at- -l, gez-i-n, gel-i-yor 8. Peki*tirme ünlüsü: Baz sözcüklerde anlam peki tirmesine yarayan –a- ünlüsüne, bu i levi gere i, peki tirme ünlüsü denir: yap-a-yaln z güp-e-gündüz gep-e-genç 9. Ünlü geni*lemesi: Türkçed dar ünlülerin geni ünlüye dönü mesine ünlü geni lemesi ad verilir. Ünlü geni lemesi, k ve g seslerinin yanlar ndaki dar ünlüleri geni letmesi sonucu olur: Kuzu+c k > kuzucak Yavru+c k > yavrucak bo uz > bo az aç > a aç Bilindi i gibi, ben ve sen ad llar na –a- yönelme durumu eki getilince de bene ve sene yerine bana ve sana biçimleri ortaya ç kar. Bunun nedeni de g sesine ba lanmaktad r. Yönelme durumu ekinin eski biçimi –ga/-ge’dir. Ben ve sen sözcüklerini, bana ve sana biçimine sokan da bu /g/ sesidir: benge > bana senge > sana 10. Ünlü yuvarlakla*mas : Düz ünlünün yuvarlak ünlüye dönü mesine yuvarlakla ma ya ünül yuvarlakla mas (Alm. Rundung; Fr. Arrondissement; %ng. Rounding) denir. Ya m r >ya mur savr k >savruk çab k > çabuk 11. O, Ö ünlülerinin durumu: Türkçede bu vokaller yaln z ilk hecede bulunur: Ordu, görmek, dönek, ocak..... Fakat imdiki zaman eki –yor- bu kurala uymaz: geliyoruz, bak yorum vb. Buna kar l k yabanc dillerden girmi pek çok kelimenin ikinci ve di er hecelerinde o ve ö vokalleri kullan l r: radyo, televizyon, banko, balo, balon, tayyör.... 12. Orta hece vokali: Türkçede vurgusuz orta hecenin ünlüsü bazen de i ir veya dü er: Üzere/üzre burada/burda ilerlemek/ilerilemek yukar da/yukarda ya ayan/ya yan Bekleyen/bekliyen al n /aln burunu/burnu omuzu/omzu 25 13. Ses uyumlar : Türkçenin en belirgin ses özelli idir. Büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu olmak üzere iki ba l k alt nda inceleyece iz. a) Büyük Ünlü Uyumu (Alm. Palatalharmonie; Fr. Harmonie vocalique, harmonie palatale; %ng. palatal harmony ) : Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kal n bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde de kal n ünlüler bulunur. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde ince bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde de ince ünlüler bulunur: %lk hece Sonraki heceler (kal n) a, ,o,u (kal n) a, ,u (ince) e,i,ö,ü (ince) e,i,ü Kelebek, sa lamak, bütünle me, getirenler, evlilik, aç klamalar, temizlik, kar lanmak, bölüm, tütün, göstermek................................ Bu kurala uymayan kelimelerimizi yedi kümede toplayabiliriz: 1. Yabanc kökenli sözcükler: kitap sandalye Ahmet berabe dünya kafi mecburiyet Cumhuriyet Not: Bu sözcüklere getirilen ekler, sözcüklerin son hecelerindeki ünlüye uyarlar: kitaplar sandalyeler televizyonu 2. Çok az say da Türkçe sözcük: anne (ana) elma (alma) karde (karda ) hani (kan ) hangi (kang ) 3. Birle ik sözcükler: çiçektozu çokbilmi do umevi sabretmek güneybat bayayi it Not: birle ik kelimeler ek alacak olurlarsa, son hecelerine uyarlar: Beyo lu'na, güneybat ya, babayi itler..... 26 4. Sözcükler, hiç de i meyen -ken, -ki, -yor, -leyin, -( )mtrak eklerini ald klar zaman da büyük ünlü uyumuna uymazlar: okurken uyurken çeviriyor seviniyor masadaki okuldaki sabahleyin ek imtrak -da eki de genellikle büyük ünlü uyumuna uymaz: meslekta , denkta , emekta ........ 5. Ki ba lac , baz sözcüklerde kal pla m olarak kullan l r. Bu durumda , dünkü, bugünkü, gibi sözcüklerin d nda, ünlü uyumu kural na uymaz; daima ki biciminde kullan l r: halbuki, mademki, oysaki, sanki, sonraki........ 6. " L " ile biten yabanc kökenli sözcükler ek ald klar zaman büyük ünlü uyumuna uymaz: hal-i-ni helal-i ihtimal-e intikal-i amiral-e petrol-den... 7. Son hecelerinde ince " a " bulunan baz yabanc kökenli sözcükler de ünlü uyumuna uygun ek almaz: kanaat-i harf-i harp harb-i liyakat-i, liyakat-li, liyakat-siz dikkat-i, dikkat-e efkat-i, efkat-li b) Küçük Ünlü Uyumu (Alm. Labialharmonie; Fr. harmonie labiale; %ng. labial harmony): Bu uyumu iki madde halinde inceliyoruz: 1. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde düz bir ünlü (a,e, ,i) varsa onu takip eden hecelerde de düz ünlüler (a,e, ,i) bulunur. %lk hece Sonrak heceler A,e, ,i A,e, ,i 27 Aç k beklemek sevgili erik rak ileri geri 2. Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak bir ünlü (o,ö,ü,ü) varsa onu takip eden hecelerde ya düz-geni (a,e) ya da daryuvarlak(u,ü) ünlüler bulunur: %lk hece Sonrak heceler O,ö,u,ü A,e,u,ü Oduncu ördek uzun uçak söylemek öpü ocak Bu kurala uymayanlar be grup alt nda inceleyebiliriz: 1. %lk sesleminde düz ünlü bulundu u halde onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü bulunan Türkçe sözcükler: avuç (av ç yerine), çamur (çam r yerine), ya mur (ya m r yerine), kavurmak..... Not: Bu sözcüklerde / / ünlüsü, dudak ünsüzü olan /m/ ve /b/ ile di -dudak ünsüzü olan /v/ sesinin etkisiyle /u/ sesine dönü mü tür. 2. %lk sesleminde düz ünlü bulundu u halde, onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü bulunan yabanc kökenli sözcükler: ampul, pantolon, anafor, amazon, anons, alüvyon.... 3. Son sesleminde o, ö ünlüsü bulunan sözcükler: konsolos, doktor, oför, motor, profesör..... Not: Bunlar n tümü yabanc kökenlidir. 4. ilk hecede yuvarlak ünlü bulundu u halde, son hecede geni -düz ünlü (a,e) yerine dardüz ünlü ( ,i) bulunan yabanc kökenli kelimeler: müzik, müfit, komik, mühim, ofis..... 5. Türkçede yaln z -( )yor eki küçük ünlü uyumuna uymaz: al- -yor, gid-i-yor, gör-ü-yor, gül-ü-yor.... 14. Uzun ünlü: Türkçede uzun ünlü yoktur. Buna kar l k Türkçeye girmi yabanc kelimelerde uzun a, u, ünlüleri bol bol kullan lmaktad r: fuzûlî â ikâr ârif kâtip sâd k askerî ÜNSÜZLER 28 A z kanal nda bin engele carparak ç kan ve bir ünlünün deste i olmadan alg lanamayan sese ünsüz (Alm. Konsonant; Fr. Consonne; %ng. consonant) ad verilir. Türkçede 21 ünsüz vard r: b, c, ç,d,f,g, ,h,j,k,l,m,n,p,r,s, ,t,v,y,z ünsüzler, sestellerinin durumuna, ç k yerlerine ve ç k biçimlerine göre farkl l k gösterir. SESTELLER N N DURUMUNA GÖRE Ünsüzlerden baz lar , sestellerinin titre imli durumunda, baz lar ysa, sestellerinin durgun durumunda ç kar l r. Sestellerinin titre imli durumunda c kar lan ünsüzlere titre*imli ünsüz (Alm. Stimmhaft; Fr. Sonore, voisé; %ng. voiced) denir. Titre imli ünsüzler ötümlü ve yumu*ak ünsüz olarak da adland r l r. Türkçenin titre imli ünsüzleri unlard r: B,c,d,g, ,j,l,m,n,r,v,y,z Ünsüzlerden bir bölümüyse sestellerinin durgun durumunda ç kar l r. Bunlara da titre*imsiz ünsüz (Alm. Stimmlos; Fr. Sourd, non-voisé; %ng. Voice-less) ad verilir. Ötümsüz ya da sert ünsüz ad da verilen titre imsiz ünsüzler unlard r: Ç,f,h,k,p,s, ,t ÇIKI+ YERLER NE GÖRE Ünsüzler, ç k yerlerine göre, yedi kümede toplanabilir: 1. Çift dudak ünsüzleri (Alm. Bilabial; Fr. Bilabiale; %ng. bilabial): b,m,p Bu üç ünsüz, alt ve üst dudaklar n birbirine de mesiyle ç kar. Bu nedenle, bunlara çift dudak ünsüzleri diyebiliriz. 2. Di*-budad ünsüzleri (Alm. Labiodental; Fr. Labiodentale; %ng. Labio-dental): f,v Bu ünsüzler, alt duda n üst di lere dokunmas sonucu olu urlar. 3. Di*eti ünsüzleri (Alm. Dental; Fr. Dentale; %ng. dental): d,l,n,r,s,t,z Di eti ünsüzleri, dil ucunun üst di etlerine yakla mas sonucu ç karlar. 4. Di*eti-damak ünsüzleri (Alm. Alveolar; Fr. Consonne alvéolaire; %ng. alveolar):c,ç,j,* Dil ucunun üst di etlerine ve sert dama a yakla mas yla söylenirler. 5. Sert (ön) damak ünsüzleri (Alm. Vorderpalatal; Fr. Consonne prépalatale; %ng. prepalatal): g,k,y 29 Dil ortas n n sert dama a yakla mas yla ç karlar. Bu üç ünsüzden /y/ ünsüzü a z kanal nda önemli bir engele çarpmadan ç kt için yar ünlü (Alm. Semivokal, halbvokal; Fr. Semivoyelle; %ng. Semi-vowel) say lmaktad r. 6. Yumu*ak (art) damak ünsüzü (Alm. Postpalatal; Fr. Postpalatale; %ng. Postpalatal, velar): 9 Bu ünsüz s z c ve ötümlü bir yumu ak damak ünsüzüdür. /y/ sesi gibi yar ünlü say l r. Tek seslemli sözcüklerin sonuda (ça , da , ba ....) çok seslemli sözcüklerin lik sesleminde bulunur(a da, da lamak, u ramak, do ru,sa lam.....) ve kesinlikle bir ünlüden sonra gelir. Bu durum ’nin de i ik söyleyi biçimleri yaratmas na yol açar. 7. G rtlak ünsüzü (Alm. Laryngal, glottal; Fr. Laryngale, glottale; %ng. Laryngal, glottal): h Bu ses, a z bo lu unda de il, g rtlakta olu ur. ÇIKI+ B Ç MLER NE GÖRE Ünsüzler ç k biçimlerine göre alt kümede toplanabilir: 1. Kapanma ünsüzleri: Sesyolunun bir anl k kapal duruma girmesi sonucu ç kan ünsüzlerdir: B,d,g,k,p,t Bu ünsüzler ayn zamanda patlay c ünsüz say lmaktad r. 2. Kapanma sürtünme ünsüzleri: Sesyolununda sürtünmeyi and racak biçimde ç kan ünsüzlerdir: C,ç 3. Daralma ünsüzleri: A z kanal n n çe itli yerlerinde olu an bir daralma ya da hafif bir kapnma sonucunda ç kan ünsüzlere denir. Daralma ünsüzleri unlard r: F, ,h,j,s, ,v,y,z Bu ünsüzlere s z c ünsüz de denir. 4. Burun ünsüzleri: Yumu ak (art) dama n alçalmas , sesyolundan gelen havan n hem a za hem de burna geçirilmesi sonucu olu an ünsüzlerdir: M,n 30 5. Yan ünsüzler: Dil ucunun ya da dil s rt n n dama a de mesi ve havan n böylece ortaya ç kan engelin yaln z bir yan ndan ya da her iki yan ndan birden ç kmas yla olu an ünsüzdür. Türkçenin yan ünsüzü /l/ sesidir. 6. Çarpmal (vurmal ) ünsüz: Dils rt n n geriye do ru kabar p kenarlar sert dama a yakla t s rada dil ucunun di etlerine hafifçe çarpmas sonucu olu an /r/ ünsüzüne denir. Ünsüzler üzerine verilen bütün bu ayr nt l bilgileri görmek için buraya t klay n. ÜNSÜZLERDE SES OLAYLARI 1. Sözcük ba* nda bulunmayan ünsüzler: Yans ma sözcüklerin d nda, f, ,h,l,m,n,r,z sesleriyle sözcük ba lamaz. Türkçede /n/ sesiyle ba layan tek sözcük ne soru ad l d r. Nas l sözcü ü ne ile as l, niçin sözcü ü ne ile için sözcüklerinin kayna mas yla olu mu tur. Türkçe /h/ ile ba layan birkaç sözcük vard r: Hangi, hevenk, höyük, hörgüç. Sözcük ba nda /c/ ve /v/ ünsüzlerine de pek az rastlan r. 2. Kök sözcüklerden iki ünsüzün yan yana gelmesi: Yans ma sözcüklerin d nda kalan yal n durumdaki Türkçe sözcüklerde genellikle iki ünsüz yan yana gelmez. Türkçede kelime sonunda sadece u çift ünsüzler bulunabilir: Lç,lk,lp,lt (ölç, kalk, alp, alt, ilk, ülkü, alt , alt n vb.) Nç,nk,nt (sevinç, denk, ant, dinç, vb.) Rç, rk, rp, rs, rt (sürç, ürk, kork, sarp, pars, y rt, Türk, Kurt, turp, borç vb.) St (üst, ast vb.) St (hi t vb.) Yt (heyt vb.) Bu sözcüklerde, örneklerden de anla laca ünsüzleridir. gibi, ilk sesler titre imli ve s z c n,r,l,s Baz eylemlerin köklerinde de çift ünsüz görülür: Ürk-, y rt-, silk-........ Türkçede sözcük ba nda da iki ünsüz yan yana gelmez. Bunun istisnas da yoktur. O kadar ki, çift ünsüzle ba layan baz yabanc sözcükler yaz dilinde bile ba lar na bir ünlü alarak seslem bölünmesine u rar: Station Statistique > istasyon > istatistik 31 Slav > islav 3. Ünsüz uyumu: Bir sözcükteki ünsüzler aras nda görülen benze me olay na ünsüz uyumu (Alm. Konsonantenharmonie; Fr. Harmonie consonantique; %ng. Consonant harmony) denir. Ünsüz uyumu a a daki biçimlerde görülür: Titre imsiz ç,f,h,k,p,s, ,t ünsüzlerinden biriyle biten bir sözcü e titre imli c,d,g ünsüzlerinden biriyle ba layan bir ek getirilirse , bu ünsüzler ç,t,k seslerine dönü ür: -c (-ci,-cu,-cü) B çak-ç Çift-çi Top-çu Gözlük-çü -ca (-ce) Ahlak-ça Çocuk-ça Yava -ça Büyük-çe -d k (-dik,-duk,-dük) Yat-t m yatak %ç-ti i su Tut-tu u ev Dök-tü ü ter -da* (-de*) Meslek-ta Yurt-ta Denk-ta Kök-te -g (-gi,-gu,-gü) Bas-k %li -ki Tut-ku Çeli -ki -gan (-gen) Çal -kan Somurt-kan Dövü -ken Et-ken Bu ünsüz benze mesi sözcük içinde de görülür: As-t r-d Peki -tir-di Görü -tür-dü Ünsüz uyumu kural , yaln z yap m ekleri için de il; ad durumu eklerinden –da, -dan; eylem çekim eklerinden –d (-di,-du,-dü) ve –d r (-dir,-dur,-dür) ko ac için de geçerlidir. Bu ekler, titre imsiz bir ünsüzle biten sözcüklere getirildi inde s ras yla –ta (-te), -tan (ten), -t (-ti,-tu,-tü) ve –t r (-tir,-tur,-tür) olur. Bu kurala uymayan ekler de vard r: -ken,-ki,-t . Akarken Uyuken onunki bizimki inilti gürültü 4. Ünsüz dü*mesi: Ünsüz dü mesi üç biçimde görülür: • Küçültme ekleri –c k,-cak’tan önceki /k/ ünsüzü dü er: -c k: küçük yumu ak alçak s cak küçücük yumu ac k alçac k s cac k -cak: büyük büyücek 32 çabuk sa l k • çabucak sa l cak Yaln zca konu ma s ras nda ünsüz dü mesi olur. Bu dü me yaz diline yans maz: YAZILIS Bir ey Bir tane Bir lira Böyle Tabakhane Yetimhane Serbest Çiftsay SÖYLEY%S Bi ey Bi tane Bi lira Bö:le Tabakane Yetimane Serbes çifsay Örneklerden de anla laca say s n de i tirmez. • gibi, bu tür ünsüz dü mesi, genellikle, sözcü ün seslem Baz önadlardan eylem türetilirken önad n son sesi ünsüzse dü er: Alçak Büyük So uk Yumu ak > alçal> büyü> so u>yumu a- 5. Ünsüz de9i*imi: Türkçede, sözcük sonunda yer alan ünsüzlerden biri, çe itli nedenlerden de i erek bir ba ka ünsüze dönü ür. Buna ünsüz de9i*imi (Alm. Lautverschiebung; Fr. Mutation consonantique; %ng. Consonant mutation) denir. Türkçede ünsüz de i imi, a a daki ekillerde olur: • Türkçe sözcüklerin sonunda b,c,d,g ünsüzleri bulunmaz. Onlar n yerine p,ç,t,k, ünsüzleri bulunur. O kadar ki, Türkçeye ba ka dillerden girmi bu ünsüzlerle biten sözcükler de i ikli i u ram t r. Bu de i iklik sonunda, sonlar ndaki b,c,d,g, ünsüzleri, s ras yla p,ç,t,k olmu tur. Kitap Cevab Muhtac > kitab > cevap > muhtaç feryad >feryat ferd >fert reng > renk Türkçeye ba ka dillerden girmi sözcüklerden baz lar bu kurala uymaz. Örne in, Bat kökenli diyalog, sosyolog, brifing...gibi sözcüklerin sonundaki /g/ sesi, /k/ olmaz. Buna kar l k, Farsçadan gelen aheng, reng sözcükleri , ahenk, renk olmu tur. • Türkçede, sözcük sonundaki p,ç, t,k ünsüzleri, iki ünlü aras nda yumu ayarak b,c,d, ‘ye dönü ür. Yaprak A aç : yapra , yapra a, yapra n : a ac , a aca, a ac n Ancak, özellikle tek seslemli baz Türkçe sözcüklerde son seste bir de i iklik olmaz. 33 Ac - aç (doyurmak) çap- çap %ç – içi kaç – kaç Piç – piçi küp – küpü %t – iti konut – konutu Erk – erki ayg t - ayg t Türkçeye yabanc dillerden geçmi baz sözcüklerde de p,k,t sesleri yumu amaz, ayn kal r: Adalet – adaleti Ayet – ayeti Cemaat – cemaati A k–a k • halk – halk sirk – sirki bank – bank frak – frak Türkçede, baz birle ik eylemler, ayr yaz ld klar halde, sanki tek sözcükmü gibi söylenirler. Bu durumda, ilk sözcük p,ç,t,k ünsüzleriyle bitiyor, eylem de ünlüyle ba l yorsa bu ünsüzler, yap lan ulama nedeniyle, yine b,c,d, gibi ç karlar: Tahrip etmek Sahip olmak Çorap örmek : tah-ri-bet-mek : sa-hi-bol-mak : ço-ra-bör-mek Yaln z sözlü ileti imde görülen bu de i iklik yaz diline yans maz. • Tümce içinde de, ulama sonucu, ayn ses de i im olur: Geziye giderken yan na kitap almay unutama. (Geziye giderken yan na kita-balmay unutma.) Ba ma çorap örmekten vazgeç. (Ba ma çora-börmekten vazgeç.) • / / sesi, /o/ ve /ö/ ünlülerinin etkisiyle, kolayl kla /v/ sesine dönü ür: Dö mek Ko mak O mak Sö mek : : : : dövmek kovmak ovmak sövmek / / sesi, konu ma dilinde /e/ ve /i/ ünlülerinin etkisiyle /y/ sesine de dönü ür: e ilbe enö le si il • : : : : eyilbeyenöyle siyil Sözcük sonunda /n/ den sonra gelen /ç/ sesi, ünlüyle ba layan bir ek getirildi inde, /c/ sesine dönü ür: Genç : genci 34 Konç Tunç : koncu : tuncu Eylemden –nç ekiyle türetilen sözcüklerin sonuna ünlüyle ba layan bir ek getirildi inde de /ç/ sesi /c/ olur: Bas nç : bas nc Sevinç : sevinci Korkunç : korkuncu • Sonunda –nk bulunan sözcük, ünlüyle ba layan bir ek ald olur: Cenk Denk Renk • nda bu /k/ ses /g/ : cengi : dengi : rengi Titre imsiz ünsüzle biten köke ünlüyle ba layan yap m eki getirilince iki ünlü aras nda kalan titre imsiz ünsüz de i ir: Aç+ k- : ac kGeç+ik- : gecikGenç+el- : gencel6. Ünsüzlerin ünlülere etkisi (ünsüz darla*mas ): Türkçede, ünlüler ünsüzleri de i tirdi i gibi, ünsüzler de ünlüleri de i tirir. Örne in, imdiki zaman eki –yor, a, e ünlüleriyle biten eylem kök ve gövdelerine getirildi inde /y/ ses bu ünlüleri de i tirir. Bir ba ka deyi le, /y/ sesi, geni ünlüyü dar ünlüye dönü türür. a. Bu de i iklikler sonucu a ünlüsü / / ya da /u/ olur: ba la-mak anla-mak sula-mak b. : ba l yor : anl yor : suluyor Bu de i ik sonucu e ünlüsü de /i/ ya da /ü/ ye dönü ür: Gizle-mek Mele-mek Söyle-mek : gizliyor : meliyor : söylüyor Baz sözcükler, konu ma dilinde, yine /y/ sesinin etkisiyle yaz ld klar gibi söylenmeyebilir: YAZILI+ A layan A layarak Söyleyelim Söyleye söyleye SÖYLEN + A l yan A l yarak Söyliyelim Söyliye söyliye 35 Daha çok eylem kök ve gövdelerinde görülen ve /y/ den kaynaklanan bu ses de i meleri di er sözcükler için de geçerlidir: YAZILI+ Buraya Suraya Oraya Ortaya SÖYLEN + Bur ya Sur ya Or ya ort ya 7. Ünsüz türemesi: Say lar çok olmamakla birlikte, baz Türkçe ve yabanc sözcükler de ünsüz türemesi olay yla da kar la l r. Ünsüz türemesi de, ünlü türemesi gibi, üç biçimde ele al n r: • Öntüreme (Alm. Prothese; Fr. Prothèse; %ng. prothesis): Türkçe sözcüklerde ünsüz türemesi sözcük ba nda görülür: Örgüç Öveng Öyük Urmak Ilan • : : : : : hörgüç hevenk höyük yurmak y lan çtüreme (Alm. Epenthese; Fr. Épenthèse; %ng. epenthesis): Europe : Avrupa Équateur : ekvator Laboratoire : laboratuvar Conservatoire : konservatuvar Acaib : acayip Zaif : zay f • Sontüreme (Alm. Epithesis; Fr. Épithèse; %ng. epithesis): Baz yabanc sözcükler, asl nda çift ünsüzle yaz ld klar halde, Türkçede bu ünsüzlerden birini kaybederler. Bu tür sözcükler, ancak ünlüyle ba layan bir ek ald klar zaman, yitirdikleri ikinci ünlüleri ortaya ç kar. Türkçe aç s ndan, bu bir sontüreme say l r: Af :aff Hal : halli Had : haddi Ret : reddi S r : s rr Türkçede de ya sözcü ü sontüremeyle yay olmu tur. 7. Koruma ünsüzleri: Türkçede iki ünlü yan yana gelmez. Bu nedenle ünlüyle biten bir sözcü e ünlüyle ba layan bir ek getirlirse, araya –y, -n, -s, - ünsüzlerinden biri girer. Bu ünsüzlere koruma ünsüzleri (Alm. Eigeschalteter euphonischer konsonant; Fr. Consonne intercalaire euphonique; %ng. %ntervocalic euphonic consonant) ad verilir. 36 Bu dört ünsüzden hangisinin nerede kullan laca • kesin olarak bellidir. /y/ koruma ünsüzü: Bu ünsüz, /n/ koruma ünsüzünün kullan lamad durumlarda, koruma ünsüzü olarak iki ünlü aras na girer: kom u-y-u masa-ypencere-y-i Ay e-y-i Bu koruma ünsüzü, bazen ünlüyle biten bir sözcü e ünsüzle ba layan bir ek getirildi i zaman da kullan labilir: Hasta-y-m (hasta+imi yerine) Hasta-y-d (hasta+idi yerine) Hasta-y-sa (hasta+ise yerine) Hasta-y-ken (hasta+iken yerine) Görüldü ü gibi, bu durumlarda /y/ koruma ünsüzü, asl nda ünlü çat mas n önlemektedir. • /n/ koruma ünsüzü: belirtili ad tamlamas nda, tamlayan, ünlüyle sona eriyorsa, bu ünlüyle ek aras na /n/ ünsüzü gelir: Ali-n-in Ay e-n-in Ankara-n- n Ünlüyle sona eren tüm sözcüklerin sonuna gelebildi ine göre, bu koruma ünsüzünün kullan m alan çok geni tir. Bu -n- sesinden ba ka bir de ad l n’si vard r. Baz ad llarla ad durum eki aras na ya da üçüncü ki i iyelik ekiyle ad durumu eki aras na giren /n/ sesine ad l ne’si (Alm. Pronominal n; %ng. Pronominal n) denir. Ad l n’si a a daki durumlarda kullan l r: 1. Üçüncü ki i ad l na (o ad l na) ad durumu ekleri getirilece i zaman ad lla ek aras na /n/ koruma ünsüzü girer: o-n-u o-n-a o-n-dan o-n-un 2. Kendi ad l yla ad durumu ekleri aras na girer: Kendi-n-i Kendi-n-e 37 Kendi-n-de Kendisi-n-e 3. % aret ad llar yla ad durumu ekleri aras na girer: Bu-n-u o-n-da bu-n-dan u-n-lara bu-n-lardan 4. -ki ekiyle durum ekleri aras na girer: benimki-n-i seninki-n-i onunki-n-de 5. Üçüncü ki i iyelik eki alm sözcüklerle ad durumu ekleri aras na yine /n/ koruma ünsüzü girer: Çantas -nCebi-n-de Eli-n-i Gözleri-n-i Görüldü ü gibi, ad l n’si farkl olarak, ünlüyle ünsüz aras na da girebilmektedir. • /s/ koruma ünsüzü: Üçüncü ki i iyelik eki, ünlüyle biten bir sözcü ün sonuna geliyorsa, araya /s/ ünsüzü girer: Ali’nin s ra-sBo aziçi köprü-s-ü Masa örtü-s-ü So an koku-s-u Bu kural yaln z su ve ne sözcüklerinde bozulur, araya /s/ yerine /y/ ünsüzü girer: Su-y-um Su-y-un Ne-y-im Ne-y-in Neyi yerine bazen nesi biçiminin kullan ld da görülür: Kim nesini alm , nesi var, nesi yok (F.H. Da larca) • / / koruma ünsüzü: Ünlüyle biten say adlar na payla t rma (üle tirme) kavram veren –ar (-er) eki getirilirken iki ünlü aras na bu kez de / / koruma ünsüzü girer: iki- -er alt - -ar yedi- -er 38 8. Benze*me: Türkçenin ses yap s n etkileyen inceleyegeldi imiz ses olaylar na her dilde rastlan r. Bu ses olaylar n n temel amac , konu ma s ras nda sözcü ün kolayca söylenmesini sa lamakt r. Söyleyi i kolayla t rmaya yönelik bu ses de i melerini belirleyen kurala en az çaba kural (Alm. Geringst anstrengung; Fr. Loi du moindre effort; %ng. Least effort) deni. Bu kurala uyan ses olaylar ndan en yayg n benze*me (Alm. Angleichung; Fr. Assimilation; %ng. assimilation) ad verilen bir sözcükte bir sesin ba ka bir sesi kendine benzetmesi olay d r. Benze me iki biçimde olabilir: 1. Tüm benze*me: Bir sesin her bak mdan de i erek bir ba ka ses dönü mesi olay na tüm benze*me (Alm. Totale angleischung; Fr. Assimilation totale; %ng. Total assimilation) denir. Tüm benze me hem ünlülerde hem de ünsüzlerde görülür. Tüm ünsüz benze mesi yaln zca konu ma dilinde kendini göstermektedir: Anlatmak : Bunlar : Onlar : Yaln z : 2. annatmak bunnar onnar yann z Yar benze*me: Bir sesin yaln zca baz nitelikleri aç s ndan ba ka bir sese benzer duruma gelmesine yar benze me (Alm. Unvollstandige angleichung; Fr. Assimilation partielle; %ng. Partial assimilation) ad verilir. Örne in; a a daki sözcüklerde görülen yar benze me, b-p, d-t, m-n, c-j seslerindeki ortak niteli e dayanmaktad r. Bunlardan b-p çift dudak ve kapanma; d-t di eti ve yine kapanma; m-n burun; c-j ise, di etidamak ünsüzleri olarak ancak nitelikleri bak m ndan birbirine benzemektedir: Abdest Çenber Anbar Cübbe Tesbih : : : : : aptes çember ambar cüppe tespih Yar benze me konu ma dilinde de rastlan r: Binbe yüz : bimbe yüz Binbir : bimbir Onbir : ombir Simdiye de in verilen örneklerden de anla laca olu maktad r: • gibi, benze me iki yönlü lerleyici benze*me (Alm. Progressive assimilation, progressive angleichung; Fr. Assimilation progressive; %ng. Progressive assimilation), etkileyen sesin sözcük içinde etkilenen sesten önce gelmesiyle olu an benze medir: 39 Bunlar : bunnar Motör : motor Müfti : müftü Semsiye : em iye • Gerileyici benze*me: Sözcük içinde ç k yeri sonra olan bir sesin, ç k yeri önce olan sesi etkilemesiyle olu an benze meye de gerileyici benze*me (Alm. Regressive assimilation, regressive angleichung; Fr. Assimilation régressive; %ng. Regressive assimilation) denir. Örne in, o bir sözcükleri ç kar l rken önce /i/ nin etkisiyle /o/ sesi /ö/ olmu ; sonra da, öbür sözcü ü olu mu tur. /i/ sesi, kendinden önceki /o/ sesine kendine benzetti i yani ön ünlüye çevirdi i için bu bir gerileyici benze medir. A a daki sözcükler de birer gerileyici benze me görülür: Bu ile : böyle Su ile : öyle Pantalon : pantolon Asker : esker Yats : yass 9. Ayk r la*ma: Ayk r la ma tam tersine, kimi zaman da bir sözcükteki ayn ya da benzeri seslerden biri de i ikli e u rar. Bu de i ikli e de ayk r la*ma (Alm. Dissimilation, entahnlichung; Fr. Dissimilation; %ng. dissimilation) ad verilir: A ç : ahç Mu amma : mu amba Kibrit : kirpit Makkap : matkap 10. Göçü*me (yer de9i*tirme): Sözcük içinde baz seslerin yer de i tirmesi olay na göçü*me (Alm. Metathesis; Fr. Métathèse; %ng. metathesis) ad verilir. Yaprak : yarpak Toprak : torpak Çömlek : çölmek Yaln z : yanl z Perhiz : pehriz KEL ME NED R? Kelime, anlam veya görevi bulunan ve tek ba na kullan labilen ses veya sesler toplulu udur. Kelimeler anlaml veya görevli dil birlikleridir. Kelimelerin genellikle anlamlar vard r . d ar da bir varl , bir nesneyi bir hareketi kar larlar. Kelimeyi okudu umuz veya duydu umuz zaman o varl k veya hareket gözümüzün önünde canlan r: kitap, daktilo, koyun, kuzu, cetvel, ko mak , yazmak... Ancak, anlam bulunmayan kelimeler de vard r: gibi, ile , ve , için , fakat, ama, kadar vb. Bunlar n anlamlar yoktur ve hiçbir varl veya hareketi kar lamazlar. Cümlede anlaml kelimelrle birlikte kullan l rlar. Onlar n manalar na yeni ifadeler katarlar: aslan gibi, onun için gelmi tim, sabaha kadar a lad örneklerinde oldu u gibi. 40 Kelimeden küçük ses birlikleri olan sesler, heceler, ekler ve baz kökler tek ba lar na kullan lamad klar halde kelimeler tek ba lar na kullan l rlar. Kelimeler yap bak m ndan ses veya ses topluluklar d r. Tek sesli kelimelerin say s azd r. Türkçede teksesli sadece iki kelime vard r: a, o (a birader, o ki i örneklerinde oldu u gibi .) Bunlara “e” ünlemini de dahil edebiliriz: e karde im!. KÖKLER 1- Kökler, kelimelerin anlaml parçalar d r. Meselâ bak kelimesinde bak köktür. Bakma ii inin anlam bak kökü üzerindedir. Buradan bakma i i anlam n ç kar yoruz. 2- Kökler, kelimelerin parçalanamayan k s mlar d r. Meselâ bak kökü daha fazla parçalanamaz. Parçalan rsa bakmakla ilgili anlam ortadan kalkar. 3- Kökler varl klar n ve hareketlerin yal n kar l klar d r. Onlar bir zaman, ahsa ba lamazlar, soyut olarak ifade ederler. 4- Kökler, kelimelerin çekirdekleridir. Meselâ gözlemek, gözlem, gözcü, gözcülük, gözlük kelimeleri hep göz kökünden türetilmi tir. GÖZ= gözlemek, gözlem, gözcü, gözcülük, gözetmen, gözlük, gözlükçü, gözlükçülük, gözlü, gözsüz..... 5- Her varl k veya hareket için dilde bir kök yoktur. Birbirine yak n varl k veya kavramlar ayn kök etraf nda yap lan kelimelerle kar lan r. Meselâ ver kökünden vergi, verim, verimli, verecek, verimlilik gibi. 6- Kökler eskiden beri var olan ve sonradan yap lamayan dil birlikleridir. Yeniden kök yap lamaz. Ancak yabanc dillerden yeni kökler al nabilir. Radyo-cu, radyo culuk vb. 7- Dilde iki çe it kök vard r: isim kökleri, fiil kökleri. Çünkü kâinatta iki çe it varl ktan söz edebiliriz: A- Nesne B- Hareket Insan, hayvan, bitki, da , orman, ta , toprak, duygu, ak l, hastal k vsl nesnelerdir. Bunlar n gelmesi, gitmesi, yanmas , büyümesi, tükenmesi vs. Hareketlerdir. % te nesneler isimlerle, hareketlerle fiillerle kar lanmaktad r. EKLER 1- Eklerin tek ba na anlam yoktur. Kelimelerin görevli parçalar d r. Meselâ babam, odunluk, tatl kelimelirindeki –m,-luk, -l eklerinin tek ba na anlam yoktur. 2- Ekler tek ba lar na kullan lamazlar, ancak köke eklenerek kullan l sahas na ç karlar. 3- Kökler kelimede kendisine uyulan, ekler ise köke uyan unsurlard r. Bu sebeple eklerin büyük bir k m çok ekillidir. Çok ekillilik bak m ndan ekler dimizde ya bir ekilli , ya iki ekilli ya dört ekilli yada sekiz ekillidir: 41 Bir ekilli: -m (masa-m), %ki ekilli: -an, -en (ko an, gelen), Dört ekilli: - p, -ip, -up, -üp (al p, verip, ko up, görüp), Sekiz ekilli: -d , -di, -du,-dü,-ti,-t ,-tu,-tü (yazd , geldi, durdu, gördü, att , gitti, sustu, dü tü), 4- Ekler fazla uzun omazlar. Tekses halinde olabildi i gibi iki heceli de olabilirler. Üç heceli eklerimiz azd r: sar -mt rak gibi. 5- Türkçede ekler ya eskiden beri ek olarak vard r ya da iki ek veya kelimenin ekle mesinden meydana gelmi lerdir. Meselâ gelmeli kelimesindeki –meli eki –me ve –li eklerinin birle mesinden meydana gelmi tir. 6- Dilde iki türlü ek vard r: A. Yap m ekleri: Kökün veya kelimenin anlam nda de i iklik yapan eklerdir. Bunlar eklendikleri kökten yeni bir kelime meydana getirirler. Meselâ Türk kelimesinden –çe ekiyle Türkçe kelimesi yap lm t r. Türk bir milletin ad , Türkçe o milletin dilinin ad d r. Dört çe it yap m eki vard r: 1. simden isim yapma ekleri: %sim kök veya gövdelerinden yeni isimler yapan eklerdir: y l-l k, köy-lü, bal k-ç , kuzu-cuk, ev-cil vb. 2. simden fiil yapma ekleri: Isim kök veya gövdelerinden fiil türeten eklerdir: gece-le-mek, duru-l-mak, tür-e-mek, boz-ar-mak vb. 3. Fiilden isim yapma ekleri: Fiil kök veya gövdelerinden isim türeten eklerdir: aç-mak, gel-me, dü -ü , geç-im, dü -kün, s r t-kan vb. 4. Fiilden fiil yapma ekleri: Fiil kök veya gövdelerinden fiil yapan eklerdir: al- nmak, gül-ü -mek, yat- r-mak vb. B. Çekim ekleri: Kökün veya kelimenin anlam nda de i iklik yapmay p kelimeleri kullan l sahas na sokan eklerdir. Çekim ekleri anlama etki etmezler, köke ve kelimeye yeni bir anlam katmazlar. Fakat bir ifade katarlar. Bu ifade öteki kelimelerle münasebet ifadesidir. “Ev-den geldim.” Cümlesindeki –den eki münasebet ifadesidir ve evin anlam n de i tirmemektedir. S M ÇEK M EKLER 1. Ço9ul eki: %simlerin çokluk ekillerini ifade eder: -lar, -ler: kitap-lar, çocuk-lar, araba-lar, ev-ler, gece-ler, sergi-ler vb.... 2. Iyelik ekleri: “%ye” Türkçede “sahip” anlam na gelir. %yelik ekleri ismin kar lad nesnenin bir ki iye veya nesneye ait oldu unu gösteren çekim ekidir. Bunlar nesneyi nesneye, yani ismi isme ba layan eklerdir. %yelik ekleri alt ahsa göre çekimlenebilmektedir: yani getirildikleri isimlerin ben, sen, o ,biz, siz, onlar eklindeki sahipliklerini ifade ederler. A a daki örneklerde ah slara göre iyelik eklerinin nas l kullan ld n inceleyiniz. Baba-m defteri-m Baba-n defter-in Baba-s defter-i Baba-m z defter-imiz 42 Baba-n z defter-iniz Baba-lar defter-leri 3. Hal ekleri: Bu ekler ismi bazen isme, bazen fiile bazen de edata ba lar: Okul-a gitti. Evden gelmi . (fiile ba lam ) Kitab- n kapa bahçe-nin yolu (isme ba lam ) Orman-a kar sen-in kadar (edata ba lam ) Türkçedeki isim hal ekleri unlard r: a. Yal n hal: %smin ba ka bir kelimeye ba l olmad n gösteren haldir. Tekil, ço ul ve iyelik ekli yal n haldir: okul, baba-s , yollar.. okul teklik yal n hali, yollar ço ul yal n hali, babas iyelik yal n halidir. Demek ki, yal n hal isimlerin hal eki getirilebilen ekilleridir. b. lgi hali: (- n,-in,-un,-ün,-n n,-nin,-nun,-nün) Çocu -un defter-in Evler-in anne-nin Yol-un masa-n n Yoku -un ak l- n Onlar- n uykusu-nun c. Yükleme hali: (- ,-i,-u,-ü) Kap -y ta lar- BabamYol-u ç. göz-ü sözlerim-i Yönelme hali: (-a,-e) okul-a da lar-a bakkal-a biz-e d. Bulunma hali: (-da,-de,-ta,-te) Ev-de Tepeler-de çocuk-ta ak l-da e. Ayr lma hali: (-dan,-den,-tan,-ten) Kar -dan soy-dan Biz-den türk-ten Çiçek-ten bilenler-den f. Beraberlik hali: (-la,-le) Gönül-le kalbimle Araba-y-la ekmek-le g. E*itlik hali: (-ca,-ce,-ça,-çe) %nsan-ca on-ca Ben-ce ard n-ca 43 h. Direktif hali: (-ra,-re,-ar ,-eri) Son-ra iç-eri D -ar il-eri 4. Soru eki: (-m ,-mi,-mu,-mü) Okul mu çocuk mu Ö renciler mi rüya m TÜRKÇEDE YEN KAVRAMLARI KAR+ILAMA YOLLARI Türkçede yeni varl klar ve kavramlar kar lamak için birkaç yol vard r. %htiyaç has l oldu unda bu yollardan birine ba vurulmaktad r. A. KEL ME TÜRETMEK Türkçenin en tabii, en i lek, en geni yeni kelime kazanma yoludur. Kelime türetmek köklerden yap m ekleri ile görevden yapmak demektir. Eklemeli bir dil olan Türkçenin çok zengin bir kelime yapma mekanizmas vard r. Türkçenin her tipte pek çok olan yap m ekleri ile say s z kelimeler yap labilir. Türkçenin bu imkan her zaman aç kt r. Ancak bu imkan n iyi, do ru ve yerli yerinde kullan lmas gerekir. Bu husustaki ölçü yeni yap lan kelimede hiç bir sunilik bulunmamas , hissedilmemesidir. Böyle bir kelimeyi ilk defa elbette bir ah s yapm ve dile sürmü tür. Fakat kaidelere ve artlara öyle uygun yap lm t r ki, herkes onun yeni de il , eskiden beri var olan bir kelime oldu unu zanneder. Demek ki, yeni kelimenin sa lam olmas için dilde yad rganmamas , yapma hissini uyand rmamas , tereddütler yaratmamas , itiraz ve isyan sesleri do urmamas gerekir. Dil, onu sanki kendili inden ortaya ç karm gibi olmal d r. Türemi kelimeler, bir kelime kökü ile bir veya birkaç yap m ekinden meydana gelir. Çekim s ras nda yeni kelimeler meydana getirlirken, kök asla de i mez. Kelime kökünden önce, ba ka dillerde oldu u gibi ön ekler getirilmez. Dilimizde kelime türetmesi ancak köklerin sonuna birtak m ekler getirilmek suretiyle yap labilir. Kelime kökleri isim veya fiil oldu una göre, türetme ekleri isme ilave edilenler ve fiile getirilenler olmak üzere iki büyük bölüme ayr l rlar. Sonra bunlar, meydana getirdikleri kelimenin isim veya fiil olu lar na göre de ikiye bölünürler. Böylece kelime yapma ekleri; a. isimden isim yapma ekleri b. isimden fiil yapma ekleri c. fiilden isim yapma ekleri d. fiileden fiil yapma ekleri olarak dört gruba ayr l r. Ekler ayr ca, i lek (canl ), az i lek ve i lek olmayan olmak üzere üçe ayr l rlar. Bir dilde yeni kelimeler ancak canl eklerle meydana getirilebilirler. Bu durum dil ilminin de i mez prensibidir. Bazen az i lek bir ekin canl l k kazand görülebilir. Fakat bu nadir bir haldir ve ah slar n eseri de ildir. Halk n bilmeden fark etmeden yapt , dil kanunlar na uygun olarak kendili inden meydana gelen bir keyfiyettir. Yeni te kil edilen kelimeler dil kurallar na uygun olduklar yani canl eklerle ve ekin fonksiyonu ile manas na ayk r olmadan meydana getirildikleri takdirde do rudurlar. 44 B. KEL ME GRUBU YAPMAK Dilde yeni kavramlar kar laman n bir yolu da kelime grubu yapmakt r. Bu yol, dilde var olan kelimelerden bir terkip yaparak yeni ihtiyaçlar kar lama yoludur. Bu yol, dilin yeni kavramlar kar lamada kulland çok tabii ve güzel bir yoldur. Ancak bunda varl veya kavram tek kelime ile de il, birden fazla kelime ile ifade etme durumu vard r. Tabii her nesne de böyle iki kelime ile kar lanmaya müsait olmayabilir. Onun için kelime grubu yapma yolu, imkanlar geni olmayan bir yoldur: Demiryolu bilirki i uçaksavar gecekondu su y lan Ba kent ola anüstü bilgisayar sivrisinek ses uyumu C. YABANCI KEL ME ALMAK Yabanc kelime almak yeni bir nesnenin veya kavram n, geldi i yerden ismini de beraber almak demektir. Al nan yabanc kelime ya dilde kar l hiç olmayan kelimedir veya dilde kar l olan fazladan bir kelimedir. Birinci halde, yeni bir nesne veya kavramla kar la l r. Dilde onun kelimesi yoktur. Bu durumda ilk tabii yol onun ismini de beraber almakt r: Ayet gazel Televizyon cami motor otomobil banka posta radyo telefon telekom Özellikle e yalar n beraberinde getirdi i kelimelerin dile süratle girme ve yay lma gücü vard r. E er ad n önceden haz rlamam ve o adla giri i sa lamam san z, e yan n kendi kelimesini beraber getirmesine engel olamazs n z. Zaten haz rl kl olmak da kolay de ildir. Yenilik ve kelime çok defa dili ans z n bast r r. %kinci olarak dilde, kar l mevcut olsa da yine fazladan kelime girebilir. Böyle kelimelerde çe itli faktörler rol oynar. Bunlar n ba l calar çe it ve de i iklik arzusu, özenme, taklit, nüans, k sal k, yayg nl k, kibarl k ve tesadüf olarak s ralanabilir. Fakat hepsinin mü terek bir sebebi vard r ki o da kültür ili kileri, dil al veri leridir. Kültür ve medeniyet tesirlerinden kaçmak mümkün de ildir. Süphesiz en iyisi bir dilin kendi kayna ndan beslenmesidir. Ancak dile yabanc kelime girmi diye yak nmaya da lüzum yoktur. Yabanc kelime almak de il, yabanc gramer kural almak tehlikelidir. Esasen yüzde yüz saf dil yoktur. Dillerde yabanc as ll kelimeler daima bulunur. Ayr ca dil o kelimeleri kendi yap s na uydurur: Hendese-geometri te ekkür-mersi yemi -meyve Siyate-politika teminat-garanti iktisat-ekonomi Türkiye türkçesi için cumhuriyetten sonra arapça ve farsçadan kelime alma yolu tamam yla kapanm t r. Buna kar l k bugün bat dan gelen kelimelere kar aç kt r. Yabanc kelime almak son derece kolay bir yoldur. Onun için de bu kestirme yolun önüne kolay kolay geçilememektedir. %stense de istenmese de her dile bu yolla pek çok kelime girmektedir. Hele günümüzdeki ileti im teknolojisi bunu iyice artt rm bulunmaktad r. Ç. KEL ME D R LTMEK VE DERLEMEK Dilde yeni kelime için ba vurulabilecek iki kaynak daha vard r. Bunlardan biri, eski yaz dili devreleri, di eri ya ayan iveler, a zlard r. Eski yaz dilinin unutulmu kelimeleri tekrar dile kazand r labilir: Kamu subay yarg nitelik tart mak 45 görkem Savc tan k köken nicelik ar tmak sonuç Di er taraftan kültür dilinde bulunmayan fakat a zlarda ya ayan baz kelimeler de yaz diline al nabilir: Güney aylak onarmak deprenmek asalak yitirmek Kuzey doruk yozla mak denetlemek alan güleç Ancak bu diriltme ve derleme yolu san ld kadar kolay bir yol de ildir. Eski kelimeler çok defa ölmü lerdir. Ayr ca metinlerden ç kar lan ekilleri, eski devrin fonetik ta r. Böylece bu ünkü dil için i lenmi say lmazlar. Bu sebeple onlar n diriltilmesi çok güçtür, byük gayret ister. Bu, bütün millete yeniden kelime ö retmek demektir. A zlardan edebi dile kelime geçirmek de öyle pek kütle halinde ve kolay olmamaktad r. Çünkü bir a zda bir ekil, ba ka bir a zda ba ka bir ekil vard r. Ayr ca yaz dili kelimeleri gibi her bölge için geçerli olacak uygun ve fazla kelime bulmak da kolay de ildir. Ve bu da bütün milletin yeniden kelime ö renmesi demektir. K sacas her iki kaynaktan faydalanmak da ancak s n rl bir ölçüde mümkündür. Fakat dil ink lab ile Türkçemize her iki kaynaktan bir hayl kelime kazand r ld n da unutmamak gerekir. Gerçi sadele tirme çal mlar s ras ndaki ihtiyaç dolay s yla netice al nmas mümkün olmu tur. TÜRKÇE KEL MELERDE VURGU Vurgu en k sa tarifi ile kuvvetli sö lenmedir. Kelimelerde ses bütünlükleri olarak heceler vard r. Bu topluluklar arka arkaya söylenerek kelimelir ve dili ortaya ç kar rlar. Demek ki kelimelerin telaffuzu hecelerin arka arkaya söylenmesidir. % te bu söyleni te hir hecenin üzerine ayn kuvvetle bas lmaz. Kelimeler ve cümleler dal al , ini li ç k l bir seyir takip eder. Bu dalgalar, bu ini ç k lar ise baz hecelerin di erlerinden daha kuvvetli söylenmesi ile olur. Kelimede kuvvvetli söylenen hece üzerindeki bask ya vurgu ad verilir. Vurgulu hece, üzerine sa lan, üzerine vurulan hece demektir. Türkçe yumu ak vurgulu, hafif dalgal bir diildir. Türkçenin vurgular bu sebeple çok dikkat ister. Vurguyu bulma usulü: Türkçe kelimelerde vurgunun hangi hecede oldu unu anlamak için bir usul vard r. O usul udur: kelimenin her seferinde bir hecesi mübala al bir ekilde kuvvetle söylenir. Hangisi yad rganmazsa vurgu o hece üzerinde demektir. Mesela yumurta kelimesini al n z. Göreceksiniz ki ta hecesini kuvvetlendirerek söylemek kula a ayk r gelmemektedir. Su halde vurgu son hecededir. Türkçe kelimelerde vurgu durumu *öyledir: 1. Türkçede kelime ne olursa olsun, bütün hitaplarda vurgu daima ilk heced bulunur: arkada , da lar, kumandan, Atatürk gibi seslenmelerde vurgu daima ilk hecede bulunur ve kuvvetlidir. Kelimenin as l normal vurgusu sonda da olsa hitapta mutlaka ba a al n r: Örümcek. 2. Türkçede orta hece ve heceler vurgusuzdur. 3. Türkçede vurgu esas itibar yla ya son hecede veya ilk hecede bulunur. Vurgu son hecede ise ba ta, ilk hecede ise sonda ikinci derecede bir vurgu bulunur. 4. Türkçede umumi olarak, kelimelerin en büyük k sm nda vurgu son hecededir: yat r m, aç k, çekingen kelimelerinde vurgu sondad r. 46 5. Buna mukabil yer adlanr nda, bütün co rafi isimlerde vurgu ilk hecede olur: Ankara, Kurtulu , %sveç, Avrupa gibi kelimelerde vurgu ilk hecededir. 6. Yaln z –istan eki ile biten co rafi isimlerde vurgu yine sona al n r: Özbekistan, Türkmenistan, Bulgaristan gibi kelimelerde vurgu son hecededir. 7. Sonu –ya ile biten yer adlar nda vurgu sondan bir evvelki hecede bulunur: Sakarya, Mudanya, Almanya. Sonu a ve e ile biten yer adlar da böyle istisnalar görülür: %ngiltere, Ukrayna gibi kelimelerde vurgu sondan bir önceki hecededir. 8. Türkçede henuz tam benimsenmi , üzerinde az zaman geçmi yabanc isimlerde ve keilmelerde vurgu ilk hecede bulunur: Hitler, banka, radyo, posta gibi kelimelerde vurgu ilk hecededir. 9. Türkçede çok yerle mi yabanc as ll isimlerde vurgu son hecede bulunur: %smail, Ömer, Mehmet gibi. 10. Türkçede baz ekler vurgusuzdur ve vurguyu önlerindeki heceye atarlar. Mesela uyuma, insanca, kalkmadan kelimelerinde vurgu ma, ca, madan eklerinde önceki hecededir. YAPIM EKLER A. S MDEN S M YAPMA EKLER %simden isim yapma ekleri, isim kök ve gövdelerine getirilerek onlardan yeni isimler yapan eklerdir. Bu eklerle yap lm isimlerin manalar bir önceki ismin manas na çok ya kndan ba l olur. Genellikle getirildi i isimle ilgili yer, meslek, topluluk, vas f, ba l l k, aitlik vs isimleri gibi kelimeler yaparlar. 1. –l k,-lik,-luk,-lük a. Yer isimleri yapar. Bu isimler nesnenin mekan n veya çok bulundu u yeri ifade ederler: ta -l k, orman-l k, bo -luk, kömür-lük, koru-luk, gül-lük, ekin-lik gibi. b. Alet isimleri yapar. Bunlar nesne ile ilgili bir alet bir e ya ifade ederler: ba -l k, gözlük, söz-lük, gece-lik, korku-luk gibi. c. Topluluk isimleri yapar. Bu isimler yap ld klar isimlerle ilgili bir topluluk, bir bütünlük ifade ederler: genç-lik(gençlerin bütünü), türk-lük (türklerin toplulu u, bütünü) gibi. d. Vas f isimleri, yani s fat yapar: gün-lük, y l-l k, hediye-lik, kira-l k, k -l k, ad m-l k gibi. e. Soyut isim yapar: güzel-lik, iki-lik, müdür-lük, temiz-lik gibi. Bu ekin bir özelli i de bazen çekim eklerinden sonra gelerek isim yapmas d r: gün-de-lik, on-da-l k gibi. 2. –c ,-ci,-cu,-cü,-ç ,-çi,-çu,-çü Bu eklerin ba l ca fonksiyonu meslek ve u ra ma isimleri yapmakt r (osmanl cada ba lang çta c’li ve yuvarlak ekilleri yoktu.): av-c , eski-ci, yol-cu, göz-cü, a -ç , bek-çi, ok-çu, süt-çü gibi. 3. –l ,-li,-lu,-lü Esas fonksiyonu sifat olarak kullan lan vas f isimleri yapmakt r. K saca ek ve sahiplik ya da ba l l k ifade eder. Sahiplik fonksiyonunda bir kendinde bulundurma ifadesi belirtilir: ba -l k, kilit-li, su-lu, ölüm-lü gibi. Ba l l k fonkisyonunda da bir mensup olma ifadesi göze çarpar: Ankara-l , lise-li, köy-lü gibi. 47 4. –s z,-siz,-suz,-süz Bu ek –l ,-li,-lu,-lü ekinin olumsuzudur. Onun için menfi isim eki veya menfi s fat eki ad ile de an l r: ta -s z, i -siz, su-suz, görgü-süz gibi. Bu ek nadir olarak bir çekil eki olan iyelik ekinden sonra da kullanilabilir: annem-siz, babam-s z gibi. 5. -ki Bu ek aitlik eki ad n al r. Ba l ca fonkisyonu içinde blunma, ba l l k, ve aitlik ifade etmektir. Bu fonkisyonla s fat ve zamir yapar: imdi-ki, kar -ki, sonra-ki, öte-ki, beri-ki, evvelki, dün-kü, gece-ki gibi. %kinci kullan –da,-de,-ta,-te, çekim ekinden sonraki kullan l d r: bende-ki, yerde-ki, a a da-ki, sende-ki, evde-ki, üniversitede-ki, gibi. Üçüncü kullan – n,-in,-un,-ün,-n n,-nin,-nun,-nün çekilm ekinden sonra getirilmesidir: benim-ki, yolcunun-ki, adam n-ki, evin-ki, arkada m n-ki gibi. Bu ekin baz örneklerde –kü ekli de görülür: dün-kü, bugün-kü, gönülün-kü gibi. 6.-c k,-cik,-cuk,-cük Bu ek Türkçenin çok i lek küçültme ve sevgi ekidir. Bu iki fonsiyon bazan bir arada, bazan da tek ba na görünür: baba-c k, dudak-c k, k sa-c k, Mehmet-cik, göl-cük, tosun-cuk gibi. Bu ek baz kelimelerde kendisinden önce gelen konsonant dü ürür: ufa-c k (ufak-c k), küçücük (küçük-cük) gibi. Bu ek bazan da önüne bir vokal al r: bir-i-cik, az- -c k gibi. Bu ekin bir özel kullan l da -ca, -ce, -ça, -çe çekim ekinden sonra gelmesidir: usul-cac k, yava -ça-c k, ufa-c -c k gibi. Bu ekin özellikle sevgi fonksiyonu çok i lek durumdad r. Bu fonksiyonuyla en çok iyelik eki getirilerek pek geni ölçüde kullan l r: anne-ci -i-m, karde -ci -i-m, Ahmet-ci -i-m gibi. Bu ek baz kelimelerde kendisinden önce gelen konsonant dü ürür: ufa-c k (ufak-c k), küçücük (küçük-cük) gibi. Bu ek bazan da önüne bir vokal al r: bir-i-cik, az- -c k gibi. Bu ekin bir özel kullan l da -ca, -ce, -ça, -çe çekim ekinden sonra gelmesidir: usul-ca-c k, yava -ça-c k, ufa-c -c k gibi. Bu ekin özellikle sevgi fonksiyonu çok i lek durumdad r. Bu fonksiyonuyla en çok iyelik eki getirilerek pek geni ölçüde kullan l r: anne-ci -i-m, karde -ci -i-m, Ahmet-ci -i-m gibi. 7. –cak, cek Bu da ikinci bir sevgi ve küçültme ekidir: kuzu-cak, yumur-cak, demin-cek, sevdi-cek gibi. 8. –c 9az, -ci9ez, -cu9az, -cü9ez Bu ek küçültme ve sevgiden ba ka zavall l k da ifade eder. Ac ma, evkat ve merhamet gösterir: bey-ci- ez, yavru-ca az, k z-ca az gibi. 9. –ca9 z, -ce9iz Küçültme ve sevginin d nda ac ma da ifade eder. Yaln z bu ac ma ekinin zavall l k fonksiyonu daha kuvvetlidir: k z-ca z, hayvan-ca z, ev-ce iz, köy-ce iz gibi. 48 Bu ekin bir de u-n-ca z, o-n-ca z gibi kullan lar vard r. 10. –ca, -ce, -ça, -çe Bu ek asl nda çekim ekidir: insan-ca, yava -ça örneklerinde oldu u gibi. Ancak sonradan kli ele erek veya fonksiyon de i tirerek yap m eki hâline gelmi tir. Yap m eki olarak fonksiyonu dil isimleri yapmakt r: Alman-ca, %ngiliz-ce, Türk-çe, Arap-ça gibi. Bu ek bazan da kli ele mi olarak, kal pla m gibi. Böyle kli ele mi ce, Yeni-ce gibi. olarak ayr isimler yapar: ala-ca, kara-ca, ak-ça ekli bilhassa yer isimlerinde çok görülür: Sütlü-ce, Kanl -ca, Çaml -ca, Derin- 11. –da*, -ta* Ba l ca fonksiyonlar e lik, ortakl k ve mensubiyet, ba l l k ifade etmektir: rk-ta , arka-da , din-da , soy-da , meslek-ta , s r-da , ülkü-da gibi. 12. –nc , -nci, -ncu, -ncü Say isimleri yapmakta kullan l r. Fonksiyonu as l say isimlerinden s ra, derece ifade eden say isimleri yapmakt r: bir-i-nci, iki-nci, yüz-ü-ncü gibi. Say lar d nda yine s ra ifade eden bir iki kelimede de bu ek görülebilir: kaç- -nc , orta-nca, son-u-ncu gibi. 13. –ar, -er, -*ar, -*er Fonksiyonu as l say isimlerinden da tma, bölme, ay rma say isimleri yapmakt r: bir-er, dörder, elli- er gibi. 14. –z Say ismi yapan eklerden biridir. Daha çok birden ona kadar olan say lar aras nda kullan l r. Fonksiyonu yak nl k, e lik ifade eden topluluk isimleri yapmakt r: iki-z, dörd-ü-z, yedi-z gibi. 15. –s , -si, -su, -sü Bir iki kelimede görülür. Benzerlik, gibilik ifade eder: çocuk-su, kad n-s gibi. 16. –ms , -msi, -msu, -msü Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden bir ektir. Bilhassa renk ve tat isimlerinde çok kullan l r: a ac- -ms , ek i-msi, mor-u-msu, ac -ms gibi. 17. –mtrak Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden eklerden biridir: ac -mtrak, beyaz- -mtrak gibi. 18. –rak, -rek Bu ek kar la t rma ekidir. “Daha çok” ifadesi ta r. Bir iki kelimede kalm t r: ufa-rak (ufakrak), küçü-rek (küçük-rek), ye -rek (daha iyi) gibi. 19. –l (-li, -lu, -lü) ........-l ((-li, -lu, -lü) Çift kullan l bir ektir. Bu arada bulunma ifade eder. K sacas “ve” mânâs na gelir: iri-li, ufak-l , gece-li, gündüz-lü, ana-l , baba-l , sa -l , sol-lu gibi. 49 20. –lay n, -leyin Bu ek eskiden gibilik, e itlik ifade eden bir çekim eki idi. Bugün birkaç vakit isminde görülür: sabah-leyin, gece-leyin, ak am-leyin gibi. 21. –c lay n, -cileyin Bu ek de eskiden bir e itlik çekim eki idi. Bugün bir yap m eki gibi kli ele ip kalm t r. Baz zamirlerde görülür: ben-cileyin, sen-cileyin, bu-n-c lay n gibi. 22. –an, -en Bu ek i lek de ildir. Ancak bir iki kelimede görülür: o ul-an (o lan), er-en, k z-an gibi. 23. –kek Bu da i lek olmayan bir ektir. Belki sadece er-kek kelimesinde vard r. 24. –kan % lek olmayan bir ektir: ba -kan kelimesinde vard r. 25. –ç % lek de ildir, ana-ç, ata-ç, baba-ç kelimelerinde vard r. Kuvvetlendirme fonksiyonu mevcuttur. 26. –ka, -ge % lek olmayan bir ektir. Kökün d ndaki mânâs n ifade eder. Yani bir d ndal k fonksiyonu vard r. Ayn mânâya gelen iki kelimede görülür: ba -ka, öz-ge. 27.- c l, cil, -cul, -cül, -ç l, -çil, -çul, -çül Sadece üç be örnek görülür. Benzetme ve mübalâ a ifadesi ta r: ev-cil, ben-cil, bal k-ç l, tav an-c l, ölüm-cül, k r-ç l, ak-ç l, insan-c l, av-c l gibi. 28. –d r k, -dirik, -duruk, -dürük Birkaç kelimede görülür. Âlet isimleri yapar: boyun-duruk, çi in-dirik (omuzluk), e in-dirik (s rt örtüsü, al) gibi. 29. –man, -men Mübalâ a ve benzerlik ifade eder. Üç be küçü-men (küçük-men) gibi. kelimede görülür: ak-lan, koca-man, kara-man, 30. –aç, -eç Benzetme ve ilgi ifadesi ta r: top-aç, k r-aç, boz-aç (boza çalan, boz renginde) kelimelerde oldu u gibi. 31. –* n, -*in Renk isimlerinde görülür. Yak nl k, benzerlik ifade eder: sar - n, kara- n, gök- in gibi. 32. –ak, -ek % lek de ildir. Bir iki kelimede görülür. Benzerlik ifade eder: top-ak, sol-ak, ben-ek gibi. 33. –k(a), -k(e) % lek de ildir. Benzerlik ifade eder: top-u-k, bala-k, bebe-k gibi. 50 34. –z %lgi, benzerlik ifade eder: top-u-z gibi. 35.-t Denklik ifade eder: ya - -t, e -i-t gibi. 36. –t , -ti, -tu, -tü Yaln z tabiat taklidi kelimelerde kullan lan i lek bir ektir: par l-t , zang r-t , gürül-tü, fokur-tu, kütür-tü gibi. 37. –az, -ez %lgi ifade eder: ay-az kelimesinde vard r. 38. –ay, -ey %lgi ifade eder: gün-ey, kuz-ey (kuz-ay) gibi. 39. –l (- l, -il) Benzerlik ifade eder: ye -i-l, k z- -l gibi. 40. –s l, -sil, -sul, -sül Benzerlik, ilgi ifade eder: yok-sul kelimesinde bu ek vard r. 41. –sal Yer ifade eder: kum-sal kelimesinde vard r. 42. –g l, -gil, -gul, -gül, -k l, -kil, -kul, -kül %lgi ifade eder: k r-k l, iç-kil, dört-gül, gibi az kullan lan birkaç kelimede vard r. Bu ekin –gil ekli bugün bilhassa a zlarda aile ve ev ismi yapmakta çok i lektir: Ali-gil, U akl gil, ablam-gil gibi. 43. –la, -le % lek de ildir. K -la, yay-la kelimelerinde görülür. Yabanc Ekler: Türkçeye bazan yabanc dilden ekler de geçmektedir. Bu ekler önce kendi kelimeleri ile geçmekte, sonra Türkçe kelimelere de s çrayabilmektedir. Bunlardan iki örne i burada gösterebiliriz: -i Asl nda Arapça’dan geçen nisbet î’sidir. Türkçe kelimelerin sonuna gelerek bazan isimden isim yapma eki eklinde kal pla m t r: armudi, gümü i, kur uni, varsa gibi. -al, -el Türkçeye bat dillerinden gelen –al, -el, eki de yayg nl maktad r: sosyal, kültürel’in yan nda ulus-al, siyas-al, yer-el, bölge-sel gibi. Kal pla*malar, K saltmalar: Türkçede baz kal pla malar ve k saltmalar da göze çarpabilir. Örne in Fato , Memo , %bi , minno gibi k saltmalarda bir “ ” unsuru görürüz. Bu bir ek de ildir, türeme bir ses durumundad r. 51 Öte yandan appadak, cuppadak, pattadak gibi ses taklidi kelimelerde de benzer bir – dak, -dek ‘li unsur görülür. Süphesiz bu da bir ek de ildir ve bu kelimeler ayr ayr paralel ses taklitleridir. B. S MDEN F L YAPMA EKLER %simden fiil yapma ekleri isim kök ve gövdelerinden fiil yapmak için kullan lan eklerdir. Fakat bu ekler gövdelerden fiil yapmakta çok az kullan l r, daha çok köklerden fiil yaparlar. Gövdelerden yap lan çok az say daki fiillerde de ancak çok i lek olanlar kullan labilir. Ayr ca eklendikleri gövdeler genellikle i lek olmayan eklerle yap lm gövdelerdir. Bu eklerin ayr ayr belirli fonksiyonlar yoktur. Hepsinin ortak fonksiyonu isimleri fiille tirmektir. Yap lan fiilde bu ekler de il, isim kökü mânây tayin eder. Bu ekler böylece isimlerden onlarla ilgili fiiller yapm olurlar. Ba l ca isimden fiil yapma ekleri unlard r: 1. –la, -le Bu ek Türkçenin en i lek isimden fiil yapma ekidir. %simden fiil yapma sahas na hâkim olan ba l ca ek durumundad r. Hem olma, hem yapma ifade eden fiiller yapar: ba -la, ta -la, el-le, gece-le, üf-le, hafif-le gibi. Bu ekle yap lan baz fiillerin kendileri kullan lmay p, onlardan fiillden fiil yapma ekleriyle meydana getirilen ekilleri kullan l r: can-la-n, bir-le- , kir-le-t gibi. Bu ek orta hecede kald yen) gibi. için çekim s ras nda bazan vokali de i ir: bek-li-yen (bek-le- 2. –al, -el Bu ek genellikle s fatlardan fiil yapar. Yapt dar-al, kör-el, yön-el gibi. fiiller yaln z “olma” ifade eder: sa -al, 3. –l S fatlardan olma ifade eden fiiller yapar: ince-l, sivri-l, duru-l gibi. 4. –a, -e Fazla i lek de ildir. %simlerden yapma veya olma ifade eden fiiller yapar: ya -a, kan-a, tür-e, dil-e gibi. Çekim s ras nda orta hecede kal nca ve y tesiriyle bu ek de de i ebilir: ya - -yor, kan- -yan gibi. 5. – , -i, -u, -ü % lekli i kaybolmu tur. Birkaç kelimede kli ele mi un), ak- gibi. olarak görülür: ta - , uz-u (uz- 6. –ar, -er % leklik sahas s n rl d r. Daha çok renk isimlerinden fiil yapar: a -ar, gö -er, k z-ar, ye -er gibi. 7. –da, -de, -ta, -te Ses taklidi isimlerden fiil yapmakta çok i lektir: f s l-da, 52 l-da, gürül-de, fingir-de gibi. Tabiat taklidi kelimeler hep l,r,y gibi sedal konsonantla bitti i için bu ekin hep d’li ekilleri kullan lmaktad r. 8. –k r, -kir, -kur, -kür Bu ek de ses taklidi kelimelerden fiil yapmakta kullan lan bir ektir. % lektir, fakat ses taklitleri ile s n rl d r: hay-k r, tü-kür, çem-kir (terslenme) gibi. 9. –k, -ke Bugün yaln z birkaç kelimede görülür: ac- -k, gec-i-k, bir-i-k gibi. 10. –r lek de ildir. Deli-r, beli-r, üfü-r gibi birkaç fiilde görülür. Fakat ses taklidi isimlerden fiil yapmakta oldukça i lektir: ba - -r, ge -i-r, an- -r, aks -r, öksü-r, hap -r gibi. 11. –sa, -se % lek de ildir. Birkaç kelimede görülür: su-sa, garip-se, yük-se, mühim-se gibi. 12. –msa, -mse % lek de ildir, üç be kelimede görülür: az- -msa, ben-i-mse, küçü-mse gibi. 13. – rga, irge % lek de ildir. Bir iki fiilde görülür: yad- rga, es-irge gibi. C. F LDEN S M YAPMA EKLER Fiilden isim yapma ekleri fiil kök ve gövdelerinden isim yapmak için kullan lan eklerdir. Bu eklerin say s çok fazlad r. En kalabal k yap m ekleri bunlard r. Bu da Türkçenin fiilden isim yapmaya çok yatk n bir dil oldu unu göstermektedir. Ayn zamanda Türkçede isimlerin büyük k sm n n hareket vasf ile belirtilen isimler oldu unu ortaya koymaktad r. Türkçe gibi fiile dayanan bir dil için bu da pek tabiîdir. Bu eklerin say lar gibi i leklikleri ve kullan sahalar da çok geni tir. %çlerinde i leklik ve geni lik bak m ndan çekim eklerine yak n olanlar çoktur. Bu eklerin bir k sm n n belirli fonksiyonlar vard r. Bir k sm n n ise fonksiyonlar belirsizdir. Ba l ca fiilden isim yapma ekleri unlard r: 1. –mak, -mek Bek bütün fiilden isim yapma eklerinin ba nda gelir. % leklik derecesi en geni bir ektir. Bütün fiil kök ve gövdelerine getirilir. Fonksiyonu hareket ismi yapmakt r. Fiil kök ve gövdelerine getirilerek onlar kullan sahas na ç kar rlar: aç-mak, yaz-mak, oku-mak, uyu-mak, gör-mek, bekle-mek, çekil-mek, dü ün-mek, sürüklen-mek, ilikle-mek gibi. Bu ekle yap lan isimler s fat olarak kullan lamazlar. Bu ek fiillerin geçici hareket ismini yapar. Bu isimler ancak çok nadir olarak kli ele ip kal c nesne ismi olurlar: ye-mek, çak-mak gibi. 53 Bu ekin bir özelli i de sonuna iyelik eki almamas d r: bilme -i-m, gez-me -i-n ekilleri kullan lmaz. 2.-ma, -me % leklik sahas bütün fiil kök ve gövdelerini içine alan bir ektir. Bu ekin fonksiyonu i isimleri yapmakt r: yaz-ma, oku-ma, git-me, yakla -ma, oyalanma, püskürt-me, ezdir-me, aç klan-ma, veri tir-me gibi. -mak, -mek’te yürüyen canl bir hareket ifadesi vard r. –ma, -me’de ise bu hareketle yap lan i anlat l r: yürümek-yürüme, kapamak-kapama gibi. Dolay s yla –ma, -me’de daha belirli bir isim olma vasf vard r. Bu sebeple böyle isimler – mak, -mek’lilerden daha fazla kal c nesne ismi olmaya elveri lidirler: dondur-ma, yaz-ma (eser), dol-ma (yiyecek), iç-me nesne isimleri gibi. Bu ekle yap lan isimler i isimlerinden ba ka, bazan kal niteli i dolay s yla s fat olarak da kullan labilirler: dol-ma kalem, süz-me göz, kar-ma liste. 3.- *, -i*, -u*, -ü* Bu ek de bundan önceki iki ek gibi en i lek fiilden isim yapma eklerinden biridir. Bu son ikisi yaln z i-mek fiiline getirilmez. Di er bütün fiillere gelirler. Fonksiyonu i ismi yapmakt r: al, yürü-y-ü , çekil-i , otur-u gibi. Bu ekle yap lan isimler de s fat olarak kullan lmazlar. 4.-m Bu ek kal c nesne ismi yapan i lek fiilden isim yapma eklerinin ba nda gelir. Fiille ilgili çe itli nesnelerin ismini yapar: al- -m, uçur-u-m, geç-im, öl-ü-m, biç-i-m gibi. 5.-k (ka), -k (ke) Bu ek çok i lek bir fiilden isim yapma ekidir. Harekete u ram olan, o hareketten do mu bulunan veya hareketi yapan çe itli nesnelerin isimlerini meydana getirir: aç- -k, dü ü-k, dile-k, yat- -k, buru -u-k, yuvarla-k, ele-k gibi. 6.-ak, -ek Bu ek de çok i lek bir ektir. Fiilin tesirinde kalan çe itli nesnelerin isimlerini yapar. Bir mübâlâ a ifadesi de ta r: at-ak, dön-ek, kaç-ak, tap n-ak, dayan-ak, ürk-ek gibi. 7.-n Oldukça i lek bir ektir. Yapan , olan ve yap lan ifaden eder: tüt-ü-n, ek-i-n, gel-i-n gibi. 8.-g , -gi, -gu, -gü, -k , -ki, -ku, -kü Çok i lek bir ektir. Daha çok yapma ifade eden fiillere gelir. Çe itli isimler yapar: say-g , sar-g , ser-gi, bil-gi, büz-gü, gör-gü, duy-gu, sor-gu, b ç-k , bas-k , iç-ki, kes-ki gibi. Daha çok tek heceli fiillere getirildi i görülmektedir. 9.-ga, -ge Örnekleri çok fazla de ildir: bil-ge, dal-ga, yon-ga, böl-ge, süpür-ge, kavur-ga gibi. 54 10.-g n, -gin, -gun, -gün, -k n, -kin, -kun, -kün % lek bir ektir. Esas itibariyle de tek heceli fillere getirilir. Fonksiyonunda bir büyültme, bir a r l k mânâs vard r, mübâlâ a ifade eder: dal-g n, az-g n, dar-g n, yeti -kin, eri -kin, küskün, al -k n, bay-g n, gir-gin, ol-gun, pi -kin, co -kun, a -k n, düz-gün, üz-gün gibi. 11.-gan, -gen, -kan, -ken % lek bir ektir. Tek heceli fiillere getirilmez. Kuvvetli bir mübâlâ a, bir a r l k ifade eder: al n-gan, s k l-gan, konu -kan, somurt-gan, çekin-gen, giri -ken gibi. 12.-g ç, -giç, -guç, -güç % lek de ildir. Birkaç misalde görülür. Bu ekte de büyültme ifadesi vard r: dal-g ç, bil-giç, ba lan-g ç, süz-geç gibi. 13.-gaç, -geç, -kaç, -keç Bundan önceki ekin bir e idir: yüz-geç, k s-kaç, utan-gaç gibi. 14.-a9an, -e9en A r l k, devaml l k, mübâlâ a ifade eder: ol-a an, gez-e en gibi. 15.- c , -ici, -ucu, -ücü Fazlal k, devaml l k anlat r: al- c , ver-ici, uç-ucu, gör-ücü gibi. 16.-ç Bir a r l k ifade eder. Yaln z dönü lü, yani –n’li fiillere getirilir: k skan-ç, korkun-ç gibi. 17.- , -i, -u, -ü Çok i lek bir ektir: yaz- , dikil-i, ört-ü, kok-u gibi. 18.-a, -e Bir iki kelimede görülür: yar-a, öt-e, oy-a gibi. 19.-t , -ti, -tu, -tü Esas itibariyle n’li fillerin gövdelerine getirilir. Çe itli isimler yapar: ak n-t , öden-ti, çökün-tü, kurun-tu gibi. 20.-t Pek i lek olmayan bir ektir: ö -ü-t, yo ur-t, um-u-t gibi. 21.-l Bugün belki bir tek -l kelimesi vard r. 22.-s , -si, -su, -sü Bir iki kelimede görülür: yat-s , sin-si, yas-s , tüt-sü gibi. 23.-anak, -enek % lek olmayan bir ektir: sa -anak, gel-enek, gör-enek gibi. 24.-amak, -emek % lek de ildir: kaç-amak, bas-amak gibi kelimeler vard r. 55 25.-m k, -mik, -muk, -mük %ylek de ildir: k y-m k, il-mik, kus-muk kelimelerinde bu ek vard r. 26.-aç, -eç % lek de ildir: gül-geç, t k-aç, kelimelerinde bu ek vard r. 27.-em % lek de ildir: tut-am, bur-am kelimelerinde bu ek vard r. 28.-al, -el % lek de ildir: Çat-al kelimesinde bu ek vard r. 29.-alak, -elek Birkaç kelimede görülür: yat-alak, as-alak, çök-elek gibi. 30.-ar , -eri % lek de ildir: uç-ar , göç-eri gibi bir iki kelimede görülür. 31.-arak, -erek % lek de ildir: tut-arak kelimesinde bu ek vard r. 32.-amaç, -emeç i lek de ildir: dön-emeç kelimesinde bu ek vard r. 33.-maç, -meç % lek de ildir: bula-maç, tut-maç gibi kelimelerde görülür. 34.-baç, -beç % lek de ildir. Ekin b’si fiilin n’sini m’ye çevirir: saklam-baç, dolam-baç gibi. 35.-sal, -sel % lek de ildir: uy-sal kelimesinde bu vard r. 36.-man, -men % lek de ildir: az-man, seç-men, say-man kelimelerinde bu ek vard r. 37.-sak, -sek % lek de ildir: tut-sak kelimesinde bu ek vard r. 38.-pak, -pek % lek de ildir: kay-pak kelimesinde bu ek vard r. 39.-van, -ven % lek olmayan bir ektir: yay-van kelimesinde görülür. 40.-mur, -mür % lek de ildir: ya -mur kelimesinde bu ek vard r. 41.-ca, -ce % lek de ildir: e len-ce, dü ün-ce, güven-ce bu ekle yap lm t r. 56 42.-cama, -ceme % lek de ildir: sürün-ceme kelimesinde bu ek vard r. 43,-maca, -mece % lek olmayan bir ektir: bul-maca, bil-mece gibi. S fat Fiil (partisip) Ekleri: Yap m ekleri ile çekim ekleri aras nda bir yer i gal ederler. Bazan çekim eki durumundad rlar: gel-en, gid-en gibi. Fakat kal c isim yap nca tam bir fiilden isim yapma eki durumuna geçerler. Bu sebeple onlar da yine isim yapma eklerine ilave etmemiz gerekir. 44.-an, -en Çok i lektir. Az miktarda kal c isim yapar: düz-en, k r-an gibi. 45.-ar, -er Geçici isim yapmakta i lektir: ko -ar (ad m), geç-er (akçe) gibi. Az miktarda kl c isim de yapar: gid-er, kes-er gibi. 46.-r Geçici isim yapmakta çok i lektir: yürü-r, bil-i-r gibi. Kal c isim yapmas azd r: gel-i-r, yat- -r gibi. 47.-m *, -mi*, -mu*, -mü* Geçici isim yapmakta çok i lektir: susa-m , oku-mu gibi. Az miktarda kal c isim yapar: geç-mi , dol-mu , ye-mi gibi. 48.-d , -di, -du –dü, -t , -ti, -tu, -tü Birkaç kal c isim yapm t r: psev-di, külbas-t , be en-di gibi. 49.-d k, -dik, -duk, -dük, -t k, -tik, -tuk, -tük Geçici isim yapmakta i lektir: duyulma-d k, gel-di- i gibi. Bil-dik, tan -d k gibi kal c isimler de yapar. 50.-acak, -ecek Geçici isim yapmakta çok i lektir: aç l-acak, görül-ecek gibi. Bir miktar kal c isim de yapar: yak-acak, giy-ecek gibi. 51.-as , -esi Birkaç kelimede görülür: y k l-as , k r l-as gibi. 52.-maz, -mez Geçici isim yapmakta çok i lektir: bit-mez, ç k-maz gibi. Baz kal c isimler de yapar: solmaz, y l-maz gibi. Ç. F LDEN F L YAPIM EKLER : Fiilden fiil yapma ekleri fiil kök ve gövdelerine getirilerek onlardan fiil yapan eklerdir. Say lar azd r. % leklik dereceleri çok geni tir. Bu eklerin bir vasf da belirli fonksiyonlar n n mevcut bulunmas d r. Fiilden fiil yapma ekleri unlard r: 1.-ma, -me 57 imek fiili d ndaki bütün fiillere getirilir. Olumlu fiillerden olumsuz filler yapar: yap-ma, gül-me, de-me gibi. 2.-n Kendi kendine yapma veya olmak ifade etmektedir. Bazan geçi li bazan da geçi siz fiiller yapar: al- -n, aç- -n, döv-ü-n gibi. Bu ek n sesi ile biten fiil köklerine getirilmez. Dönü lülük eki –n-‘den ba ka bir de meçhullük ve pasiflik eki –n- vard r. Dönü lülük: ara-n (çok arand ). Meçhullük ve pasiflik: ara-n- (her taraf arand ) gibi. 3.-l Pasiflik ve meçhullük ifade eder: dur-u-l, gör-ü-l, de-n-i-l gibi. 4.-* Ortakla ma ve olu ifade eder: vur-u- , çek-i- , at- - , dayan- - , gül-ü- , bekle- , gel-i iyile- gibi. 5.-r Yapt rma ve oldurma ifade eder. ç,s,t, ,p,y ile biten tek heceli fiillere getirilir: göç-ü-r, a - -r, köp-ü-r, yat- -r gibi. 6.-t Çok i lektir: uza-t, dire-t, inci-t, az- -t, ak- -t gibi.x 7.-d r, -dir, -dur, -dür, -t r, -tir, -tur, -tür En i lek eklerden biridir: ye-dir, aç-t r, ya -d r, bul-dur, as-t r, ko -tur gibi. 8.-ar, -er % lek olmayan bir oldurma ekidir: kop-ar, gid-er gibi. 9.-dar, -der % lek olmayan bir oldurma ekidir: ön-der, dön-der gibi. 10.-z % lek de ildir: em-z-ir (emzir) eklinde görülür. Katmerli Oldurma Ekleri: En çok dört ek üst üste gelebilir. Daha fazlas normal de ildir: geç-i-r-t, geç-i-r-t-tir, geç-i-r-t-tir-t gibi. 11.-a, -e % lek de ildir: t k-a fiilinde görülür. 12.- , -i, -u, -ü % lek olmayan bir ektir: kaz- , sür-ü fiillerinde bu ek vard r. 13.-k (a), k (e) % lek de ildir: gör-ü-k, çiz-i-k-tir fiillerinde bu ek vard r. 14.-p 58 % lek de ildir: ser-p, k r-p fiillerinde bu ek vard r. 15.-y % lek de ildir: ko-y, do-y fiillerinde bu ek vard r. 16.-sa, -se % lek de ildir. A zlardaki gör-se-t fiilinde bu ek vard r. SIFATLAR (önad) S fatlar vas f isimleridir. Türkçede tek ba na s fat diye bir ey yoktur. Her s fat ayn zamanda bir isimdir. Bir vas f ismi isim gibi de kullan l r, s fat gibi de kullan l r. Meselâ a aç, ev, çiçek gibi k rm z , büyük, güzel kelimeleri de birer isimdir. Bir vas f ismi ba ka bir ismin önüne gelip onu nitelerse, s fat tamlamas yaparsa s fatt r. Tek ba na olunca bir isimden ba ka bir ey de ildir. Bu sebeple bütün s fatlar isim gibi kullan labilirler. Buna kar l k vas f ifade eden bir isim de s fat gibi kullan labilir. Gerçekten vas f ifade etmeyen isimler s fat olarak kullan lamazlar. Bunlar n ba nda özel isimler gelir. Sonra –mak, -mek, -li, -i , -i ’li, -g , -gi’li fiilden yap lm isimler de s fat olamazlar: Ali, gitmek, yürüyü , görgü, biçki gibi. %ki çe it vas f vard r: bir nesnenin iç vasf , bir de nesnenin d vasf . Nesnenin iç vasf kendi bünyesine yap k olan vasf d r. D vas f ise nesnenin kendi bünyesine ba l olmayan vasf d r. Mesela beyaz elbise de, bu elbise de s fat tamlamas d r. Beyaz s fat da bu s fat da elbisenin bir vasf n göstermektedir. Ancak beyaz, elbisenin ayr lmaz bir parças d r, bir iç vasf d r. Fakat bu, elbisenin bünyesine yap k de ildir. Elbiseyi uza a korsunuz, o elbise olur. Çünkü bu, elbisenin d vasf d r. % te s fatlar böyle iç ve d belirtme s fatlar . vas f ifade etmelerine göre ikiye ayr l rlar: Niteleme s fatlar , A. N TELEME SIFATLARI Niteleme s fatlar (Alm. qualifikatives beiwort, attributives adjektiv; Fr. adjectif qualificatif; %ng. qualificative adjective) nesnelerin bünyesinde bulunan nitelikleri gösteren kelimelerdir: beyaz (elbise), aç (hayvan), do ru (söz). Bu örnekler say s z bir ekilde art r labilir. Örneklerden de görüldü ü gibi niteleme s fatlar iki çe ittir: nesne vasf gösteren s fatlar, hareket vasf gösteren s fatlar. Nesne s fatlar kal c d r: beyaz, eski gibi. Hareket s fatlar geçicidir: geçen, gelecek gibi. Böyle, *öyle, öyle sözcükleri addan önce gelirse niteleme önad (s fat), eylemden önce gelirse belirteç (zarf) olur: önad (s fat) böyle insan görmedim. belirteç (zarf) böyle dedi. 59 öyle bir ey akl ma geldi. öyle de söyleyebilir miyiz? B. BEL RTME SIFATLARI Belirtme s fatlar (Alm.bestimmungswort, bestimmungsbeiwort; Fr. adjectif déterminatif; %ng. determinative adjective) nesnelerin d vas flar n belirten s fatlard r. Nesnelerin d belirtileri onlar n yerleri, say lar , soru durumlar ve belirsizlik halleridir. % te belirtme s fatlar da bu belirtme ekillerine göre dörde ayr l rlar: i aret s fatlar , say s fatlar , soru s fatlar , belirsizlik s fatlar . 1. *aret S fatlar (gösterme önadlar ) % aret s fatlar (Alm. demonstrativadjektiv; Fr. adjectif démontratif; %ng. demonstrative adjective) nesnelerin yerlerini i aret etmek suretiyle belirten kelimelerdir. Bunlar tek ba lar na i aret zamirleridir: bu, u, o, ol, ol, i bu. bu, *u, o sözcükleri bir ad n yerine kullan ld klar zaman önad de il ad l (zamir) olurlar: Bu, benim kitab md r. Su kim? Bu, u, o önadlar ço ul eki almaz. Ancak, bu önadlardan sonra gelen adlar ço ul eki al r. Gösterme önadlar bu bak mdan da gösterme ad llar ndan ayr l r: GÖSTERME ÖNADI (SIFATI) Bu kitaplar masaya koy. Su kitaplar senin mi? Su sorulara cevap ver. GÖSTERME ADILI (ZAM R ) Bunlar masaya koy. Sunlar senin mi? Sunlara cevap ver. 2. Say S fatlar (say önadlar ) Say s fatlar (Alm. Zahladjektiv; Fr. adjectif numéral; %ng. numeral adjective) nesneleri say lar n bildirmek suretiyle belirten kelimelerdir. Say s fatlar be çe ittir: as l say s fatlar , s ra say s fatlar , üle tirme say s fatlar , kesir say s fatlar , topluluk say s fatlar . As l say s fatlar : bir, yirmi, bin, be yüz bin, bir milyon, üç milyar be yüz milyon gibi. S ra say s fatlar (Alm. Ordinalzahl; Fr. adjectif numéral ordinal; %ng. ordinal numeral adjective): birinci, doksan nc , sonuncu, ortanca gibi. Üle tirme say s fatlar (Alm. distributive Zahl; Fr. adjectif numéral distributif; %ng. distributive numeral adjective) : birer, on biner, onar bin gibi. Kesir say s fatlar : üçte bir, yüzde alt , binde yedi gibi. Topluluk say s fatlar (Alm. unbestimmtes adjektiv; Fr. adjectif indéfini; %ng. indefinite adjective): ikiz, üçüz gibi. 3. Soru S fatlar (soru önadlar ) Soru s fatlar (Alm. Fragewort; Fr. adjectif interrogative; %ng. interrogative adjective) nesneleri soru halinde belirten s fatlard r ve unlard r: kaç, hangi, ne, nas l, nice, neredeki. Soru önadlar , bazen soru tümcesi yapmaz: 60 kaç defa uyard m, beni dinlemedi. kaç yere gittiyse eli bo döndü. Ne soru önad , ünlem gibi kullan l r: Ne insan be ! Ne ak l ama ! Ne soru s fat yla kurulmu baz cümleler, ayn zamand olumsuzluk belirtir: Ne zarar var ? (Hiçbir zarar yok) Ne yarar var? (Hiçbir yarar yok) Baz soru önadlar , daha önce de belirtildi i gibi, ad n yerini tutunca soru ad l olur: SORU ÖNADI S n fta kaç ö renci var? Hangi kitaplar al yorsunuz? Ne kadar para verdiniz? SORU ADILI Kaç s n fta? Hangilerini al yorsunuz? Neyin var? 4. Belirsizlik S fatlar (belgisizlik önadlar ) Belirs zlik s fatlar (Alm. unbestimmtes adjektiv; Fr. adjectif indéfini; %ng. indefinite adjective), nesneleri belirsiz olarak bildiren s fatlard r. Belirsizlik s fatlar nesneleri bilhassa say lar n , miktarlar n , hangisi oldu unu belirsiz bir ekilde ifade ederler. Belirsizlik s fat olarak kullan lan ba l ca isimler unlard r: bir, bütün, ba ka, baz , ço u, çok, falan, filan, falanca, hiç, fazla, az, birçok, böyle...böyle, hiçbir, birkaç, her. ZARFLAR (Belirteç) Zarflar (Alm. adverbium; Fr. adverbe; %ng. adverb) yer, zaman, hal, nitelik, soru ve miktar isimleridir. Zarflar da yine ba ka kelimelerle ili ki halinde sözkonusu olan kelime çe ididir. Yava* yürü. Çok konu ma. %stanbul'dan dün geldi. Bugün %zmir'e gidiyor. Zarf as l fiilin önüne gelen, fiile etki eden, fiilin manas n de i tiren kelimedir. % te fiilin manas n de i tirmekte kullan lan buna elveri li olan isimler yer, zaman, hal, nitelik, soru ve miktar isimleridir. Onun için bu isimleri zarf ba l alt nda ayr ca ele al yoruz. Zarflar fiille ili kide çekimsiz olan, çekim eki almayan kelimelerdir. Mesela, iler gitmek sözünde ileri zarft r, fakat ileriye gitmek sözünde ileriye kelimesi zarf de ildir. Do rudan do ruya isimdir. Çekim eki alm t r. Zarflar n çe itleri unlard r: yer ve yön zarflar , zaman zarflar , hal zarflar , ölçü zarflar , soru zarflar , niteleme zarflar , gösterme zarflar . 61 1. Yer ve Yön Zarflar : Eylemin anlam n , yer ve yön bak m ndan etkileyen sözcü e yer ve yön zarflar (Alm. Ortsadverb; Fr. adverbe de lieu; %ng. adverb of place) denir. Onu yukar ç kar n z. Oynamak için d *ar ç kt lar. çeri girmeyin. Asl nda önad olan uzak, yak n, sa9, sol, ön, arka, alt, üst gib sözcükler de iyelik ve ad durumu eklerini alarak adla t klar halde, tümce içinde belirteç tümleci görevini yüklenirler. Bu belirteçler u ekillerde kullan l rlar: • %yelik ekini al rlar: Sa9 an t, solu türbe Ortas kare eklinde... (B. Necatigil) • Ad durumu eklerini al rlar: Yüz metre ilerden sa9a dönün. çerden gürültüler geliyordu. • %yelik ve ad durumu eklerini birlikte al rlar: Ey gece! Kap n üstümüze kapa (A.M.D ranas) Allah m, görüyorsun ü ümü üm, Uzatsan da s cak kanatlar n Alt na giriversem. (B. Necatigil ) • Ad durumu ekleriyle birlikte ço ul eki de alabilirler: Uzaklarda çok uzaklarda Sucular n hiç durmayan ç ng raklar ; %stanbul'u dinliyorum gözlerim kapal . (O. Veli) 2. Zaman Zarflar : Eylemin anlam n zaman kavram yla s n rlayan belirtece zaman zarf (Alm. zeitadverb; Fr. adverbe de temps; %ng. adverb of time). Bunlar zarf olarak kullan lan çe itli zaman isimleridir: dün, imdi, gene, art k, sonra, ilkin, geç erken, biraz çabuk, çabuk, bazen, gündüz, gece, imdilik, k n, yaz n, demin, geceleyin, ak amüstü, baz , önce, hâlâ, birdenbire, ne çabuk, derken, erkenden, zaman zaman, sabah sabah, gibi Geceleyin bir ses böler uykumu içim ürpermeyle dolar-Nerdesin? (A.K.Tecer) May s derken haziran Derken temmuz derken a ustos derken eylül Gitti gider 1952. (O. R fat) Zaman zaman buraya da u rar. Sabah sabah can m s kma. Çabuk ol. Biraz çabuk ol. 3. Hal Zarflar : Bunlar, hal ve tav r ifade eden zarflard r. Hal ve tav r, nas ll k nicelik ifade eden her isim hal zarf olarak kullan labilir. Onun için bunlar n say lar hudutsuzdur. Bütün vas f isimleri, e itlik ve instrumental eki alm isimler hep böyle hal zarf olarak kullan labilirler: iyi, yava , güzel, karde çe, iyicene, durmaks z n, böyle, öyle, öyle, nas l, niçin ve niye gibi. 62 4. Ölçü Zarflar : Bir eylemin, bir eylemsinin, bir önad n ya da bir ba ka belirtecin anlam n azl k çokluk bak m ndan etkileyen zarfa ölçü zarflar (Alm. Quantitatsadverb; Fr. adverbe de quantité; %ng. adverb of quantity) denir. Çok yeme. Az çal m s n. Daha çok çal mal s n. Bu kadar umutsuz olma. Biraz daha sabret. Dört tür ölçü belirteci vard r: • E itlik belirteci: Asl nda ilgeç olan ve ölçü, benzerlik ilgisi kuran kadar, denli sözcükleri, bu , *u, o sözcükleriyle birlikte kullan l nca e itlik belirten belirteç olur: Ben de o kadar zenginim. Sen de bu kadar ver. Bu kadar yeter. Kadar ilgeci, bu, *u, o sözcükleriyle birlikte kullan l nca, a r l k da belirtir: Bu kadar güzel bir yer görmedim. O kadar ileri gitme! Ki ba lac yla birlikte kullan l nca da a r l k belirtir: O kadar güzel ki.. O kadar korktum ki... • Üstünlük belirteci: Üstünlük kavram , kar la t rma kavram yla birlikte daha belirteciyle verilir: Ben daha zenginim. Senden daha iyi bir yan t beklerdim. • En üstünlük belirteci: En üstünlük ölçüsü, en sözcü üyle verilir: S n f n en anss z ö rencisi benim. Dünyan n en uzun adam o dur. • A r l k belirteci: A r l k derecesi, çok, pek, fazla, epey, az sözcükleri ve bunlar n yer ald öbekleriyle sa lan r: belirteç Çok terbiyesiz, çok kaba. Pek uslu, pek terbiyeli. Daha çok çal man z gerekir. Pek az zaman m z kald . Çok fazla masraf yapm . 5. Soru Zarflar : Bir eylemin, bir eylemsinin anlam n soru yoluyla aç klayan belirtece soru zarf (Alm. Frageadverb; Fr. Adverbe interrogatif; %ng. interrogative adverb) denir. Niçin yan t vermiyorsunuz? 63 Neden susuyorsun? Sizi daha ne kadar bekleyeyim? Buraya nas l gelmi ler? 6. Niteleme Zarflar : Bir eylemin, bir önad n ya da bir bir ba ka belirtecin anlam n nitelik bak m ndan etkileyen sözcüklere niteleme zarf (Alm. Adverb der akt und weise; Fr. adverbe de qualité; %ng. adverb of quality) ad verilir. Böyle konu may n. Öyle yapmay n. Çok iyi çal m . Ne olursa olsun, karar mdan dönmeyece im. Ne dersen de, sana inanmiyorum. Sana inan r miyim hiç? Elbette inanmam. Niteleme belirtecin birçok türü vard r: • Nitelik belirteci: Bu belirteç, eylemi nitelik, biçim bak m ndan etkiler; nas l ve ne biçim sorular na yan t verir: Yalan söylüyorsun. Bu davran n iyi kar lamad m. Her ey güzel olsun isterim. • Durum belirteci: Eylemin durumunu belirtir: Haber vermeksizin ç k p gitmi Dü ünceni korkmadan söyle. Art k gücüm kalmad . Addan, eylemden ve önaddan kurulu ikilemeler de durum belirteci olur. Addan kurulu ikileme: Dalga dalga hücum edip pi manl klar Unutu un o tunç kap s n zorlar. (A.M. D ranas) Bingöl da çi9dem çi9dem ye erir. Belki olur abi hayat içti i. (C.Külebi) Önaddan kurulu ikileme: Bir an ki etraf titredi k rm z k rm z Bir an ki herkes gördü ü sihirden emin. (F.H. Da larca) Yans malardan kurulu ikileme: Ya mur çisil çisil üstüme ya ar. (C.K. Solok) • Peki tirme belirteci: Peki tirme önad n n belirteç olarak kullan lmas yla elde edilir: Eli yüzü simsiyah olmu tu. Her eyi silip süpüdü, tertemiz etti. • Küçültme belirteci: -ca ve -c k ekleriyle kurulur: Simdi bana her eyi k saca anlat. Suradan güzelce ç k git. Birazc k uyu. • Yakla kl k belirteci: Söze, benzerlik, yak nl k, yakla* kl k, a*a9 yukar l k kavram verir: 64 Hemen hemen herkes ordayd . A*a9 yukar buradakilerin hepsini tan yorum. Öyle güçlüsün ki Güçlenece im. Öyle yücesin ki yücelenece im. (F.H. Da larca) • Ko ul belirteci: Ko ul belirteci, e9er sözcü üdür. E9er beni öldüreler külüm gö e savuralar Topra m anda ça ra bana seni gerek seni (Yunus Emre) • Yineleme belirteci: Eylemi yineleme, süreklilik kavram yla etkiler: Sak n ihmal etme, yine gel. Bir daha geç kal rsan seni eve almam. Bir kez olsun sözümü dinle. kide bir sözümü kesme. • Kesinlik belirteci: bu belirteç, eylemin anlam n kesinlik yönünden etkiler: Söz verdiyse mutlaka gelir. Gerçek er geç ortaya ç kar. Hiç sanmam, öyle a ars n bir daha tanyeri. (C.S. Taranc ) Zulmü alk layamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmi e kalk p sövemem. Biri ecdad ma sald rd m hatta bo ar m.... (M.A. Ersoy) Kesinlik bildiren di er kelimeler unlard r: Art k, t pk , elbette, kesin, muhakkak, vallahi, besbelli, hiç olmazsa, gerçekten, önünde sonunda, ne olursa olsun... • Dilek belirteci: Eylemin anlam n dilek, istek belirterek etkiler: Ne olur, bu ak am bize gel. Madem davet etti. Ke*ke gitseydin. n*allah. Orhan bizi bekletmez. • Olas l k belirteci: Sonrard m söylerdi herhalde Soramad m (C. Külebi) Galiba, verdi i sözü unuttu. • Üle tirme belirteci: Üle tirme önad ndan kurulu ikileme, üle tirme belirteci gibi kullan l r: Konuklar birer iki*er geldi. ki*er iki*er oturunuz. %stanbul'un üstüne güne do du. Kap lar aç ld birer iki*er. (O. R fat) • Yan t belirteci: Sorulara kar l k olarak kullan lan belirtece, yan t belirteci denir. Ör: Bana biraz borç verir misin? sorusunun yan t olan a a daki cümlelerin ilk sözcükleri yan t belirtecidir. - Evet, veririm. Hay r, veremem. Asla vermem. Elbette. Peki. 65 - Tabii. - +üphesiz. 7. Gösterme Zarflar : Bir eylemin, bir ad n, bir önad n ya da bir ba ka belirtecin anlam n gösterme yoluyla s n rlayan sözcüklere gösterme zarf (Alm. Demonstrativadverb; Fr. Adverbe démonstratif; %ng. demonstrative adverb) denir: *te deniz göründü. Ta nereden geliyorum. *te urada oturuyoruz. Al sana bir f rsat daha. "Al sana bir aksilik daha." (Anonim) ZAM RLER (Ad llar) Zamirler (Alm. Pronomem; Fr. Pronom; %ng. pronoun) isim cinsi aras nda en de i ik kelimelerdir. Bunlar n di erlerinden farklar u alt nokta etraf nda toplanabilir: 1) mana, 2) geni lik, 3) kelime yapma, 4) iyelik, 5) çekim, 6) edatlara ba lanma. 1. Mana bak m ndan aradaki fark zamirlerin asl nda tek ba lar na, ba l ba na ele al nd nda manas z olmalar d r. Zamirler mesela toprak, kalem gibi bir nesnenin ad de ildir. Kelime olarak bir e ya, bir varl k kar lamazlar. Demek ki zamirler isim de il, ismin yerini tutan kelimelerdir. 2. Zamirler her ahs n ve her varl n yerini tuttuklar için kendileri kelime olarak manas z, fakat kapsamlar çok geni kelimelerdir. Bir “o” zamiri, bir “bu” zamiri binlerde nesneyi temsil edebilir, onlar gösterebilir. 3. Zamirlerin di er isimlerden bir fark da kelime yap m na onlar kadar elveri li olmamalar d r. Ancak bir ikisi yap m eki al r: ben-lik, sen-lik, ben-siz, ben-cil gibi. 4. Zamirler iyelik eki almazlar. 5. Zamirlerin di er isimlerden en büyük fark ise çekim s ras nda kök de i tirmeleridir: ben-bana, sen-sana gibi. Türkçe eklemeli bir dildir. Çekim s ras nda kök de i mez. % te bu konuda zamirler böylece çok büyük bir istisna te kil etmektedirler. gibi. 6.Zamirler edatlara ba lan rken di erlerinden farkl olarak ek al rlar: ben-im, sen-in için Bütün bu farklar zamirlerin isim cinsi içinde çok de i ik bir yeri oldu unu göstermektedir. Ama tabii yine de zamirler isim cinsi içinde kelimelerdir. Çünkü: 1. Temsil ve i aret suretiyle de olsa, di er isimler gibi yine nesne kar larlar. 2. Zamirler de yine isimler gibi çekilir: ben-den, bu-nu gibi. 3. Kelime gruplar ndan ve cümlelerde isim i lemi görürüler, isim fonksiyonu ile kullan l rlar, isim vazifesi görürler. 66 Zamirlerin çe itleri unlard r: ah s zamirleri, i aret zamirleri, soru zamirleri, belirsizlik zamirleri, ba lama zamirleri. 1. +ah s Zamirleri (ki*i ad l ) : Bunlar varl klar ah slar halinde temsil eden kelimelerdir. Bütün varl klar üç ah sta toplan r, üç ah s te kil eder: konu an, dinleyen, ad geçen. Bunlara dil bilgisinde birinci ah s, ikinci ah s, üçüncü ah s ad verilir. Sah slar teklik de olabilir, çokluk da. Böylece teklik ve çokluk olarak üçerden alt var demektir. Bunlar kar la an alt na tane de zamir vard r: Teklik 1. 2. 3. 1. 2. 3. Çokluk vard r. ah s ah s ah s ah s ah s ah s Konu an Dinleyen Ad geçen Konu anlar Dinleyenler Ad geçenler ah s Ben Sen O Biz Siz Onlar Zamirler çekim s ras nda kök de i tirdikleri için çekimlerini de gözden geçirmekte fayda 1. ah s zamirlerinin genitifi öyledir: benim bizim 2. seni sizi sana size sende sizde onda onlarda ah s zamirlerinin ablatif hali öyledir: benden bizden 6. ona onlara ah s zamirlerinin lokatifi öyledir: bende bizde 5. onu onlar ah s zamirlerinin datifi öyledir: bana bize 4. onun onlar n ah s zamirlerinin akkuzatifi öyledir: beni bizi 3. senin sizin senden sizden ondan onlardan ah s zamirlerinin e*itlik hali bugün öyledir: bence bizce sence sizce onca onlarca 67 Sah s zamirleri isimlerden farkl olarak bugün ile, için, gibi, kadar edatlar na genitif eklinde ba lan r. ile benimle (benim seninle ile) sizinle bizimle gibi benim gibi bizim gibi için benim için bizim için kadar benim kadar bizim kadar onunla onlarla onun senin gibi gibi onlar sizin gibi gibi senin için onun için onlar için sizin için onun senin kadar kadar sizin kadar onlar kadar Sah s zamirlerinin ikinci tipi durumunda dönü lülük zamirleri (Alm. Reflexivpronomem, rückbezü liches fürwort; Fr. Pronom réfléchi; %ng. reflexive pronoun) bulunur. Dönü lülük zamirleri kendi kelimesinin iyelik ekillerinden ibarettir. Bu kendi kitab n m ? Ben sana kendi kalemimi verece i. YEL K EK kendi-m kendi-n kendi-si kendi-miz kendi-niz kendi-leri BEL RTME DURUMU EK kendim-i kendin-i kendisi-ni kendimiz-i kendiniz-i kendileri-ni YÖNELME DURUMU EK kendim-e kendin-e kendisi-ne kendimiz-e kendiniz-e kendileri-ne KALMA DURUMU EK kendim-de kendin-de kendisi-nde kendimiz-de kendiniz-de kendileri-nde ÇIKMA DURUMU EK kendim-den kendin-den kendisi-nden kendimiz-den kendiniz-den kendileri-nden Kendi sözcü üyle kurulmu deyim pek çoktur. Baz lar öyledir: Kendi ba* na: Kimseye sormadan; kimseden yard m görmeden. kendini göstermek: Be enilecek niteliklerini ortaya koymak. kendini kendini yemek: Sürekli üzüntü içinde olmak, çaresiz kalmak. kendini ate*e atmak: Tehlikeli, sonu kötü olacak i lere girmek. 2. *aret Zamirleri (gösterme ad l ) (Alm. Zeigefürwort, demonstrativpronomem; Fr. pronom démonstratif; %ng. demonstrative pronoun): Bunlar i aret etmek, göstermek suretiyle nesneleri kar layan kelimelerdir. % aret zamirleri unlard r: bu bunlar u unlar o onlar “bu” yak n, “ u” uzak i aret zamiridir. Çokluklar da böyledir. % aret zamirlerinin çekimleri: 68 1. Genitifi *öyledir: bunun bunlar n unun unlar n onun onlar n 2. Akkuzatifi *öyledir: Bunu Bunlar unu unlar onu onlar una unlara ona onlara 3. Datifi *öyledir: Buna Bunlara 4. Lokatifi *öyledir: Bunda Bunlarda unda unlarda onda onlarda 5. Ablatifi *öyledir: bundan bunlardan 6 undan unlardan ondan onlardan E*itlik hali *öyledir Bunca Bunlarca unca unlarca onca onlarca % aret zamirleri de ile, için, gibi edatlar na genitif eki ile ba lan rlar: ile bununla (bunu ile) bunlarla ununla unlarla gibi bunun gibi bunlar gibi unun gibi unlar gibi için bunun için bunlar için unun için unlar için kadar onunla onlarla onun gibi onlar gibi onun için onlar için onun unun kadar kadar unlar kadar onlar kadar bunun kadar bunlar kadar Sura, bura, ora sözcükleri de birer gösterme ad l d r: Buraya gel ! Orada ne var? 69 Gösterme ad l da, her ad l gibi, bir ad n, bir ad öbe inin hatta bazen bir tümcenin yerini tutar: +undan ( u elmadan, üzümden...) bir kilo ver. Bugün tahtay silme s ras senindir. Bunu bilmiyordum. Bazen böyle, öyle, öyle sözcükleri de gösterme ad l gibi kullan l r: Böyleleri etraflar na zarar verir. Ben öylelerini çok gördüm. 3. Soru Zamirleri: Bunlar nesneleri soru eklinde temsil eden, onlar n soru eklindeki kar l klar olan zamirlerdir. Nesneleri sormak için kullan l rlar. %ki soru zamiri vard r: kim, ne (kimler, neler) Kim insanlar için kullan lan soru zamiridir: kim geldi?, kime verdi? Gibi. Gibi. Ne insan n d nda kalan canl , cans z varl klar için kullan l r: sütü ne içti?, neyi götürdün? As l soru zamiri olan kim ve ne’den ba ka soru s fatlar n n iyelik ekilleri de soru zamiri olarak kullan labilir: hangisi, kaç nc , kaç nc s gibi. -ki ekli soru s fatlar da tek ba na soru zamiri olurlar: neredeki, kimdeki, nedeki gibi. Kiminki ve neyinki’ni de buraya ekleyebiliriz. YAPI BAKIMINDAN ADILLAR: Ad l da yerini tuttu u ad gibi, yap bak m ndan üçe ayr l r: • Yal n ad l: Yap k eki almam ad l, yal n ad ld r: ben, sen, o, biz, siz, onlar kendi, kim, ne, u, o, bunlar, unlar, onlar • Türemi* ad l: Türemi ad llar, baz sözcüklerin sonuna iyelik ekleri ya da yönetme kavram veren -ra (-re) eki getirilerek kurulur: ÖNAD TÜREM # ADIL Hangi Hangisi bir ki i biri bu bura u ura o ora ne nere • Birle*ik ad l: Do al olarak, iki sözcü ün birle mesiyle olu ur: kimse (kim+ise) herkes (her+kes) %yelik eki alarak ad lla an önadlar da birle ik ad l sayabiliriz: 70 Öbürü (o+bir+i) Ötekisi (o+teki+si) Hiçbiri (hiç+bir+i) Birbiri (bir+bir+i) 4. Belirsizlik Zamirleri (belgisiz ad llar): Belirsizlik zamirleri (Alm. unbestimmistes Fürwort, pronomem; Fr. pronom indéfini; %ng. indefinite pronoun), nesneleri belirsiz ekilde temsil eden zamirlerdir: kimse, herkes. Türkçede bu i daha çok belirsizlik zamiri gibi kullan lan iyelik ekilleri ile kar lan r: biri, ba kas , hepsi, baz s , kimi, kimisi, birisi, hepimiz, birkaç , birço u, herbiri, hiçbiri gibi. Falan, filan, falanca, filanca, ey, eyi, eyisi kelimeleri de tek ba lar na kullan l nca belirsizlik zamiri vazifesi görürler. -ki s fat ve zamir yapma eki ile yap lan kelimeler de birer belirsizlik zamiri gibi kullan l r: öteki, beriki, deminki, da daki, alttaki, benimsi, seninki gibi. 5. Ba9lama Zamirleri: %ki unsuru, iki kelimeyi bir temsil ifadesi içinde ba layan kelimedir: ki. Ancak “ki” Türkçede daha çok ba lama edat d r. Tek ba na kullan lmaz ve manas yoktur. Ba lama edas oldu u gibi ba lama zamiri gibi de vazife görmektedir: Bir eser yazd ki görmeyin Bir ses ki hayran kal rs n z %nsan ki ya amaya mecburdur elbette çal acakt r. “ki” ba lama zamiri oldu u zaman kendisinden önce gelen unsura ve isme i aret eder ve onun yerini tutar: Bir yer ki sevenler sevilenlerden eser yok. (Faruk Nafiz) F L ÇEK MLER A. BAS%T ÇEK%M HABER K PLER Görülen geçmi zaman Ö renilen geçmi zaman Gel-di-m Gel-di-n Gel-di Gel-dik Gel-di-niz Gel-di-ler gel-mi -im gel-mi -sin gel-mi gel-mi -iz gel-mi -siniz gel-mi -ler Geni zaman Simdiki zaman Gel-ir-im sev-iyor-um 71 Gel-ir-sin Gel-ir Gel-ir-iz Gel-ir-siniz Gel-ir-ler sev-iyor-sun sev-iyor sev-iyor-uz sev-iyor-sunuz sev-iyor-lar Gelecek zaman Bil-ecek-im Bil-ecek-sin Bil-ecek bil-ecek-iz bil-ecek-siniz bil-ecek-ler D LEK K PLER Temenni-Sart %stek Yaz-sa-m Yazs-a-n Yaz-sa Yaz-sa-k Yaz-sa-n z Yaz-sa-lar ko ko ko ko ko ko -a-y m -a-s n -a -a-l m -a-s n z -al-ar Gereklilik Emir Bul-mal -y m Bul-mal -s n Bul-mal Bul-mal -y z Bul-mal -s n z Bul-mal -lar ko ko -sun ko -un/ko -unuz ko -sunlar B. B%RLES%K ÇEK%M H KAYE Görülen geçmi zaman n hikayesi Ö renilen geçmi zaman hikayesi Sor-du-y-du-m Sor-du-y-du-n Sor-du-y-du Sor-du-y-du-k Sor-du-y-du-nuz Sor-du-y-du-lar bil-mi bil-mi bil-mi bil-mi bil-mi bil-mi Geni zaman n hikayesi Tut-ar-d -m Tut-ar-d -n Tut-ar-d Tut-ar-d -k -ti-m -ti-n -ti -ti-k -ti-niz -ti-ler imdiki zaman n hikayesi giy-iyor-du-m giy-iyor-du-n giy-iyor-du giy-iyor-du-k 72 Tut-ar-d -n z Tut-ar-d -lar giy-iyor-du-nuz giy-iyor-du-lar Gelecek zaman n hikayesi %ste in hikayesi A A A A A A geç-e-y-di-m geç-e-y-di-n geç-e-y-di geç-e-y-di-k geç-e-y-di-niz geç-e-y-di-ler la-y-acak-t -m la-y-acak-t -n la-y-acak-t la-y-acak-t -k la-y-acak-t -n z la-y-acak-t -lar Temenni art n hikayesi gereklili in hikayesi Dur-sa-y-d -m Dur-sa-y-d -n Dur-sa-y-d Dur-sa-y-d -k Dur-sa-y-d -n z Dur-sa-y-d -lar otur-mal -y-d -m otur-mal -y-d -n otur-mal -y-d otur-mal -y-d -k otur-mal -y-d -n z otur-mal -y-d -lar R VAYET Görülen geçmi zaman rivayeti (yoktur) Ö renilen geçmi zaman rivayeti Geni zaman rivayeti Sat-m Sat-m Sat-m Sat-m Sat-m Sat-m yürü-r-mü -üm yürü-r-mü -sün yürü-r-mü yürü-r-mü -üz yürü-r-mü -sünüz yürü-r-mü -ler -m -m -m -m -m -m -m -s n -z -s n z -lar Simdiki zaman rivayeti Gör-üyor-mu Gör-üyor-mu Gör-üyor-mu Gör-üyor-mu Gör-üyor-mu Gör-üyor-mu -um -sun -uz -sunuz -lar gelecek zaman rivayeti k r-acak-m k r-acak-m k r-acak-m k r-acak-m k r-acak-m k r-acak-m -m -s n -z -s n z -lar Temenni art n rivayeti iste in rivayeti Dur-sa-y-m Dur-sa-y-m Dur-sa-y-m Dur-sa-y-m Dur-sa-y-m sal-a-y-m sal-a-y-m sal-a-y-m sal-a-y-m sal-a-y-m -m -s n -z -s n z 73 -m -s n -z -s n z Dur-sa-y-m -lar sal-a-y-m -lar Gereklili i rivayeti Emrin rivayeti Co Co Co Co Co Co (yoktur) -mal -y-m -mal -y-m -mal -y-m -mal -y-m -mal -y-m -mal -y-m -m -s n -z -s n z -lar +ART Görülen geçmin zaman art Gel-di-y-se-m Gel-di-y-se-n Gel-di-y-se gel-di-y-se-k gel-di-y-se-niz gel-di-y-se-ler Ö renilen geçmi zaman art Geni zaman art Korkmu Korkmu Korkmu Korkmu Korkmu Korkmu dü ersem dü ersen dü erse dü ersek dü erseniz dü erseler sam san sa sak san z salar Simdiki zaman art gelecek zaman art Küs-üyor-sa-m Küs-üyor-sa-n Küs-üyor-sa Küs-üyor-sa-k Küs-üyor-sa-n z Küs-üyor-sa-lar geleceksem geleceksen gelecekse geleceksek gelecekseniz gelecekseler Temenni art n art iste in art Yoktur yoktur Gereklili in art emrin art Sev-meli-y-se-m Sev-meli-y-se-n Sev-meli-y-se Sev-meli-y-se-k Sev-meli-y-se-niz Sev-meli-y-se-ler yoktur SIFAT F LLER (PART S PLER) 74 Partisipler, fiillere partisip ekleri getirmek suretiyle yap l rlar. Partisip ekleri unlard r: 1. –an, -en Geni zaman partisipidir: gel-en, yap-an, ba la-y-an gibi. 2. –r, -ar, -er Geni zaman partisipidir: gel-i-r, geç-er, tut-ar (el) gibi. 3. –m *, -mi*, -mu*, -mü* Geçmi zaman partisipi yapar: yan-m (kömür), susa-m (insan) gibi. 4. –d k, -dik, -duk, -dük, -t k, -tik, -tuk, -tük Geçmi zaman partisipi yapar: bil-dik, geç-ti -i, ko -tuk-lar gibi. 5. –acak, -ecek Gelecek zaman partisipidir: veril-ecek, al-aca - -n z gibi. 6. –maz, -mez Olumsuz geçmi zaman partisipidir: din-mez (a r ), bit-mez gibi. 7. –as , -esi Gelecek zaman partisipidir: y k l-as , geber-esi gibi. Daha çok hiddet ve bedduada kullan ld görülür. 8. –d , -di, -du, -dü, -t , -ti, -tu, -tü Geni zaman partisipidir. Birkaç kelimede donup kalm fiil çekimi durumundad r: psevdi, külbas-t , be en-di, de-di, ko-du, gece-kon-du gibi. Bunlar n kal pla m fiil ekilleri oldu unu ve –d , -di’nin asl nda partisip eki olmad n unutmamal y z. 9. –mal , -meli Gelecek zaman partisipidir. Azeri a zlar nda canl d r: de-meli, söz “denecek söz”, ö meli güzel “övülecek güzel” gibi. ZARF F LLER (GERUND UMLAR) Zarf fi%ller (gerundiumlar) hareket hali ifade eden fiil ekilleridir. Çekilmeyen fiil ekilleridir. Ne isim, ne fiil çekim eki al rlar. Kelime münasebetlerinde ve cümlede zarf olarak kullan l rlar. Hareket halinden ba ka bilhassa baz lar fonksiyonlar n da ifade ederler. devaml l k, zaman ve sebep gibi zarf Bir vazifesi de birle ik fiil yapmakt r. Fiil kök ve gövdelerine gerundium ekleri getirmek suretiyle yap l rlar. Gerundium ekleri unlard r: 1. –a, -e 75 Bugün bu ek çift kullan l r: ko -a ko -a, gid-e gid-e gibi. Tek kullan ld zaman birle ik fiil yapar: çek-e bil, ç k-a gel gibi. Yaln z saatlerde “geçe, kal-a” diye tek olarak kullan lmaktad r. 2. – , -i, -u, -ü Yaln z birle ik fiil yapmakta kullan l r: al- ver, çek-i ver, sor-u ver, gör-ü ver gibi. 3. – p, -ip, -up, -üp Çok i lek bir gerundium ekidir: gel-ip, uyu-y-up, gör-üp gibi. 4. –arak, -erek Çok i lektir: ko -arak, ba la-y-arak, gül-erek gibi. Gerundiumlar ek almaz. Onun için gelerek-ten, giderek-ten gibi kullan l lar yanl t r. 5. – nca, -ince, -unca, -ünce Çok i lektir. Hareket halinden ba ka bilhassa zaman fonksiyonu belirlidir: yap- nca, gidince, oku-y-unca, dü -ünce gibi. Devam ve kadarl k fonksiyonunda yan na “kadar” edat getirilmektedir: yakala-y- nca-y-a kadar, unut-unca-y-a kadar gibi. 6. – al , -eli Bir devaml l k gerundiumudur: gel-eli, otur-al gibi. “beri” edat ile çok kullan l r: gideli beri, göreliden beri gibi. 7. –madan, -meden Olumsuz gerundium ekidir. Çok i lektir: bil-meden, konu -madan gibi. 8. – cak, -icek A zlarda vard r: al- cak, gel-icek gibi. 9. –uban, -üben Eskiden kullan l rd : dur-uban, gel-üben gibi. 10. – * n, -i*in, -u*un, -ü*ün Anadolu a zlar nda görülür: gel-i in, ba la-y- n gibi. 11. –ken %sim fiilinin gerundium ekidir: i-ken gibi. Di er fiillerin sonuna gelip birle ik gerundium yapar: gelir-ken, yapar-ken gibi. 12. –d kça, -dikçe, -dukça, -dükçe, -t kça, -tikçe, -tukça, -tükçe gibi. -d k, -dik partisipinin e itlik eklidir. Gerundium gibi kullan lmaktad r: git-tikçe, susad kça, vur-dukça, bil-dikçe gibi. 13. –anda, -ende Azeri sahas nda görülür: gel-ende, vur-anda gibi. 14. –d 9 nan, -di9inen 76 gibi. - nca, -ince kar l olarak a zlarda gerundium gibi kullan l r: gel-di inen, al-d nan EDATLAR Edatlar n manalar yoktur, sadece gramer vazifeleri vard r. Tek ba lar na bir mana ifade etmezler, fakat di er kelimelerle ili ki s ras nda manalan rlar. Edatlar n göre di er kelimeler aras nda, isimler ve fiiller aras nda ili ki kurmakt r. Edatlar dilin yard mc kelimeleridir. As l kelimeler olan isim ve fiillere yard m ederler. Edatlar; kelime yap m na elveri li de ildir ve esas itibariyle dilin eksiz unsurlar d r. Edatlar üç çe ittir: ünlem edatlar, ba lama edatlar , son çekim edatlar . A. ÜNLEM EDATLARI Bunlar his ve heyecanlar ; sevinç, keder, zt rap, nefret, hay flanma, co kunluk v.s. gibi ruh hallerini; tabiat seslerini, seslenmeleri; tasdik, red, sorma, gösterme gibi beyan ekillerini ifaden eden edatlard r. Ünlem edatlar cümle içinde geçmedikleri, tek ba lar na kullan ld klar zaman yaz da sonlar na genellikle ünlem i areti konur. Ünlem edatlar be e ayr l r: ünlemler, seslenme edatlar , sorma edatlar , gösterme edatlar , cevap edatlar . 1.Ünlemler: Bunlar his ve heyecanlar ifade için içten koparak gelen edatlarla tabiattaki sesleri taklit eden edatlard r: ah, ay, vay, aferin, yuh, pat, hop, pi t, aman, ha a, hah gibi. 2. Seslenme Edatlar : Bunlar hitap edatlar d r. Hiçbir ifadeleri yoktur; a, ay, hey, ya, yahu, be, hey, more gibi. 3. Sorma Edatlar : Bunlar sorma ifade eden, soru için kullan lan edatlard r. Ba l calar hani, acaba, acep, niçin, nas l, neden ve ha, h gibi ses taklidi sorma edatlar d r. 4. Gösterme Edatlar : Birini, bir eyi göstermek için kullan lan i aret edatlar d r. Ba l ca gösterme edat “i te”dir. A zlarda aha, daha, deha, te, ta ve nah kelimeleri de gösterme edat d r. 5. Cevap Edatlar ; Tasdik veya red ifade eden edatlard r: evet, hay r, yok, de il, peki, hay hay gibi. B. BADLAMA EDATLARI Bunlar dil birliklerini, kelimeleri, kelime gruplar n , cümleleri ekil ve mana bak m ndan birbirine ba layan edatlard r. Ba l ca ba lama edatlar unlard r: 1. S ralama Edatlar : Bunlar arka arkaya gelen unsurlar “ve” manas yla ba layan ve s ralayan edatlard r: ve, ile, ila. 77 2. Denkle tirme Edatlar : Bunlar birbirine denk olan, birbirinin yerini tutabilecek olan iki unsuru birbirine ba layan, birbiriyle kar la t ran edatlard r: veya, yahut, veyahut. 3. Kar la t rma Edatlar : Bunlar kar la t r lan iki veya daha çok unsuru birbirine ba layan edatlard r. En az çift kullan l rlar; ya...ya, ya...ya...ya...ya, hem...hem, ne...ne, da...da (de) gibi. Bunlara u grubu da katabiliriz: bir...bir, ha...ha, gerek...gerek, baz ...baz , kimi...kimi, kah...kah, ister...ister gibi. 4.Cümle Ba Edatlar : Bunlar cümleleri mana bak m ndan birbirine ba layan edatlard r. Ba nda bulunduklar cümleyi ileri ve geriye ba larlar. Fonksiyon bak m ndan ba l u gruplara ayr l rlar: a) b) c) d) e) f) g) h) i) j) “fakat” ifadesi ta yanlar: fakat, lakin, ancak, yaln z, ama. “e er” ifadesi ta yanlar: e er, ayet. “gerçi” ifadesi ta yanlar: gerçi, her ne kadar, vak a. “çünkü” ifadesi ta yanlar: çünkü, zira. “mademki” ifadesi ta yanlar: mademki, madem. Netice ve izah ifade edenler: binaenaleyh, öyle ki, oysa, nitekim, halbuki, belki, hatta, yani, öyleyse gibi. Benzerlik ifade edenler: adeta, sanki, nas l ki, güya, nitekim. Sarta ve dereceye ba lama edatlar : tek, yeter ki, me er ki, velev, velev ki, ta ki, illa, illa ki. “aksi halde” ifadesi ta yanlar: yoksa, aksi halde, aksi takdirde. Hele edat : hele, hele gel gibi. 5. Sona Gelen Edatlar: Bunar kelimelerin, unsurlar n sonuna gelerek onlar önceki veya sonraki unsurlara ba layan edatt r. Ayn zamanda kuvvetlendirme fonksiyonu da vard r. Sunlard r: dahi, da (de), ise, ki, bile, de il. C. SON ÇEK M EDATLARI Bunlar çekim eki vazifesi gören edatlard r. Sona gelirler. Bu edatlar kullan lar na göre öyle s n fland r labilirler: 1. %simlerin yal n, zamirlerin genitif hali ile birle enler: ile, için, gibi, tek, kadar. 2. Yal n hal ile birle enler: üzere, ara, s ra diye, içre. 1. Datif hali ile birle enler: kadar, taraf, de in, göre, ait, dek, kar , dair, nazaran, do ru, ra men. 2. Ablatif hali ile birle enler: dolay , ötürü, beri, önce, içeri, evvel, geri, yana, gayri, ba ka, öte, sonra gibi. Bu edatlar fonksiyonlar na göre de öyle s n fland rabiliriz: 1.Vas ta ve beraberlik edatlar : ile, birle. 2. Sebep edatlar : için, üzere, dolay , ötürü, diye. 3. Benzerlik edatlar : gibi, tek gibi. 4.Ba kal k edatlar : ba ka, özge, gayri. 3. Di er hal edatlar : göre, nazaran, dair, mada. 4. Miktar edat : kadar. 78 5. Zaman edatlar : beri, önce, evvel, böyle, sonra, geri. 6. Yer ve yön edatlar : kadar, de in, dek, kar , do ru, daha, yana, taraf, s ra, içeri, içre, üzre, ara, öte. % te ba l ca son çekim edatlar bunlard r. Bunlara halde, kar l k, mukabil, nisbet, bedel gibi kelimeleri de ilave edebiliriz. Bunlara son çekim edat gibi kullan lan u kelimeleri de ekleyebiliriz: hakk nda, yüzden, yüzünden, üzerine, yandan, taraftan, taraf ndan, bak ma, bak m ndan, yönden, yönünden, cihetle, suretle, suretiyle, veçhile, sebeple, sebebiyle, dolay s yla. A a daki parçada geçen edatlar inceleyiniz. .......... Burada sevme e ba lad m üç ey var: Birisi, penceremin alt ndaki akar çe me ki, hiç durmayan sesiyle yaln zl k gecelerimde, adeta bana arkada l k ediyor. %kincisi, küçük Vehbi: Hatice Han m n saltanat zaman nda ömrünü sand n dibinde s rtüstü ceza çekmekle geçiren çocuk. Ben, bu afacana iyiden iyiye abay yakt m. Buradaki çocuklar n hiçbirine benzemiyor. –k- lar –c- gibi telaffuz ederek öyle serbest, en bir konu man var ki... Vehbi, bir gün bahçede küçük,parlak gözlerini süze süze yüzüme bak yordu: - Ne bak yorsun Vehbi? Dedim. Hiç çekinmeden: Sen güzel k zm s n be. A ama al vereyim seni. Bizim gelinimiz ol. A am, sana pabuçlar, entariler, taraklar al verir. Vehbinin her hali iyi, ho amma, bir türlü beni saym yor. O kadar ki, azarlad m, yava ça ince kula n çekti im zaman bile bana ehemmiyet vermiyor. Maamafih, belki de bunun için onu bu kadar seviyorum. Vehbi, bu münasebetsizli i de yap nca ka lar m çatt m: - %nsan, hocas na böyle lak rd söyler mi? % itirlerse senin a z n y rtarlar, dedim. Çocuk, benim safl mla e lenir gibi: ........... KEL ME TAHL LLER Da lardan -da -lar -dan : da -lar-dan : isim kökü : ço ul eki : isim çekim eki, ayr lma hali Aras ndan -ara -s -n -dan : ara-s -n-dan : isim kökü : iyelik eki : yard mc ses : isim çekim eki, ayr lma hali Bakarlard -bak -ar -lar : bak-ar-lar-d : fiil kökü : geni zaman eki : ço ul ah s eki 79 -d -bakarlard : hikaye eki : geni zaman hikayesi, üçüncü ço ul ah s Duyulur -duy -ul -ur : duy-ul-ur : fiil kökü : fiilden fiil yapma eki : geni zaman eki, üçüncü tekil ah s Türkle tirilmek -Türk -le -tir -il -mek : Türk-le- -tir-il-mek : isim kökü : isimden fiil yapma eki : fiilden fiil yapma eki : fiilden fiil yapma eki : fiilden fiil yapma eki : fiilden isim yapma eki Çocuklar m za -çocuk -lar -mz -a : çocuk-lar- m z-a : isim kökü : ço ul eki : isim çekim eki, iyelik, birinci ço ul ah s : isim çekim eki, yönelme hali Yorgun gözümün halkalar nda : yor-gun göz-üm-ün halka-lar -n-da -yor : fiil kökü -gun : fiilden isim yapma eki -göz : isim kökü -üm : isim çekim eki, iyelik, birinci tekil ah s -ün : isim çekim eki, ilgi hali -halka : isim kökü -lar : iyelik eki, üçüncü ço ul ah s -n : yard mc ses -da : isim çekim eki, bulunma hali %yile iyor -iyi -le -i -yor : iyi-le- -i-yor : isim kökü : isimden fiil yapma eki : fiilden fiil yapma eki : yard mc ses : imdiki zaman eki, üçüncü tekil ah s Geldikçe -gel -dikçe : gel-dikçe : fiil kökü : zarf, fiil eki %nceleyerek -ince -le -y -erek : ince-le-y-erek : isim kökü : isimden fiil yapma eki : yard mc sese : zarf, fiil eki Konu mac lar n : konu -ma-c -lar- n 80 -konu -ma -c -lar -n : fiil kökü : fiilden isim yapma eki : isimden isim yapma eki : ço ul eki : isim çeki eki, ilgi hali Bakabilsek -bak -a -bil -se -k : bak-a-bil-se-k : fiil kökü : zarf, fiil eki : fiil kökü, yeterlilik fiili : art eki : birinci ço ul ah s eki Kalacaks n -kal -acak -s n : kal-acak-s n : fiil kökü : gelecek zaman eki : ikinci tekil ah s eki Yavrucu um -yavru -cuk -um : yavru-cuk-um : isim kökü : isimden isim yapma eki : iyelik eki, birinci tekil ah s Arkada lar na -arka -da -lar -n -a : arka-da -lar -n-a : isim kökü : isimden isim yapma eki : iyelik eki, üçüncü ço ul ah s : yard mc ses : isim çekim eki, yönelme hali 81