ankara çiğdemi
Transkript
ankara çiğdemi
______________ Ankaralı Gez ginle r Bülteni _______________ ANKARA ÇĐĞDEMĐ Sayı: 12, Nisan 2011 Đçindekiler 3- MODERAS YONDAN “Eser Saka” 4- KISA/KISA; Ankara’dan ve Grubumuzdan Haberler 6- ÜYELERİMİZ “Güneş Demirbaş” 7- GEZ/DİNLE: Ahibba “Belkıs Ceyla Çetinsoy” 8- OBJEKTİF; Balık Gözü Prag “Gülcan Acar” 10- DÜNYAD AN; Tebriz, İlklerin Şehri “Melih Eriş” 12- TADI DAMAĞIMD A: Normandiya “Erdem Engin” 13- DOSYA; 41. Yılında Kaddafi’nin Libya’sı “Nedim Ozan Tekin, Olcay Özgen” 25- GEZ /OKU “Orhan Kural”, “Özcan Yurdalan” 26- TÜRKİYE’DEN; Uzak Çağların Yakın Kenti “Timur Özkan” 30- ANK AR A’DAN; Karargahtepe’den Çankaya’ya “Sergen Çirkin” 33- ÇİĞDEM ZAMANI “Ömer Faruk Eryılmaz” 34- ANK AR A KÜTÜPH ANESİ Ankara Rehberi 1949 “Nurettin Can Külekli” 35- ANK AR A/ ANKAR A; Burası Ankara’dan “Nejat Akgün” 36- DİZELERDEN; Acı Dönem “Cahit Külebi” Ön Kapak Fotoğrafı: Ahmet Bozkurt (Ilgaz, Kadınçayırı) Arka Kapak Fotoğrafı: Timur Özkan (Kızılay, Ankara) . ANKARA ÇĐĞ DEMĐ ANKAR ALI GEZGİNLER BÜLTENİ Ankaralı Gezginler el ektroni k iletişim grubu tarafından yayınlanır. Ücretsizdir. Burada yayınlanan yazı, haber, fotoğraf, resim vb kaynak gösterilerek ve sahiplerinden izin alınar ak kullanılabilir. Editör: Timur Özkan http://groups.yahoo.com/group/an kar aligezg inler ankar alig ezginler@ yahoogroups.com ANKARA ÇĐĞDEMĐ hakkındaki her türlü görüş, eleştiri ve önerilerinizi, bültenimizde yayımlanmasını istediğiniz etkinlik haberlerinizi ve de Ankara’dan, Türkiye’den Dünya’dan gezi yazılarınızı ozkantimur@yahoo.com adresine bekliyoruz. ◙ ANKARA ÇĐĞDEMĐ 'nin önceki sayılarını; grubumuzun ana sayfasındaki Files'dan E-dergi "Ankara Çiğdemi" klasörünü veya http://groups.yahoo.com/group/ankaraligezginler/files/% 20E-Dergi% 20% 20% 22Ankara% 20Cigdemi% 22/ adresinden ilgilendiğiniz sayıyı tıklayarak okuyabilirsiniz. Eğer açılmıyorsa dosya adı üzerinde sağ klikle Yeni Pencerede Aç yapabilir, bilgisayarınıza indirmek için aynı şekilde sağ klikle Hedefi Farklı Kaydet, yazdırmak için ise Hedefi Yazdır fonksiyonlarını kullanabilirsiniz. ◙ Bültenlerimiz dergi formatında tasarlandığından booklet olarak print alırsanız, 36 sayfalık bir dergi olarak okuyabilirsiniz. ◙ Ankara Çiğdemi’nin tüm sayılarını, medya destekçimiz www.fotogezgin.com sitesinden de takip edebilirsiniz… Moderasyondan ____________________Eser SAKA esersaka@yahoo.com GEZMEK ve YAZMAK Ankara Çiğdemi Dergimizin bu sayısının önsözü yazmak bu sefer bana düştü. Benden önceki arkadaşlarımızın keyifli önsöz yazılarından sonra, ben de “Gezmek ve Yazmak” üzerine bir giriş yazısı hazırlamak istedim. Doğumunun 400. yılında, dünyaca ünlü seyyahımızı, UNESCO'nun Evliya Çelebi Yılı' ilan ettiği, içinde bulunduğumuz bu 2011 yılında, ilk aklıma gelen “Gezmek ve Yazmak” konusu oldu. 50 yıl boyunca, dünyanın yarısını at sırtında bir baştan bir başa dolaşan seyyahımız, bizim gibi gezmeyi, gezdiği yerleri yazmayı sevenlere hala ışık tutmaya devam ediyor. Yazdığı seyahatname ile 17. yüzyılı zamanımıza taşıyor. Hem de sanat, tarih, sosyoloji, psikoloji, felsefe ve daha nice alanı içine alarak. O zamanın şartlarında, at sırtında 20 bin km. yapmanın zorlukları düşünüldüğünde, Evliya Çelebi’nin bu amaçla nelerden vazgeçtiğini ve bu yolda ne çileler çekerek bu gezileri gerçekleştirdiğini tahmin edebiliyoruz. Bizler de gezmeyi ve yazmayı sevenler olarak Evliya Çelebi’nin yolunda adımlar atıyoruz. Gezmenin çok kolaylaştığı günümüzde, ünlü seyyahımızın güçlüklerinin binde birini yaşamasak da, yine de kendimizce, içinde bulunduğumuz yüzyılın izlerini, gelecek yüzyıllara bırakmaya çalışıyoruz. “Gezmek” kelimesi her ne kadar bulunulan mekândan farklı bir yeri görmek olarak tanımlansa da, biz gezginler için bu kelimenin altında saklı olan; gezilecek yerin tarihini sürecini öğrenmek, coğrafyasını bilmek, kültürel birikimlerini tanımak, tarihi yerlerini keşfetmek ve daha birçok temadır. Tabii bu anlayış beraberinde doğal olarak gezerken sadece “bakmayı” değil aslolan “görmeyi” gerektirir. Gezgin gözüyle gezerken gördüğünüz her ayrıntı sizin için önemlidir. Bir başka gezginin o bölgede daha önce gezmesi ve yazması hiç önemli değildir. Hatta sizin bile. Çünkü görmeyi bildikten sonra, her görüşte ayrı bir gözle bakarsınız gezilen yere ve ayrı bir noktayı keşfedersiniz. Bu bakış açısıyla gezilen yerlerden sonra gezginde bu birikimini muhakka k başka insanlara paylaşma isteği başlar. Bu istek o kadar yoğundur ki, hemen kısa kısa kendinizce aldığınız notları düzenlersiniz. Bu yetmez bu notları daha geniş kitlelerle paylaşma süreci yaşarsınız. Bunun için notlarınızı, önceki birikimlerinizle harmanlarsınız ve yazı biçimine dökersiniz. Bu yazı içeriğinde, gezdiğiniz yer ile ilgili sizin özel duygularınız, gözlemleriniz de bulunur. Sonrasında gezdiğiniz yerlere ait yazılarınızı çevrenizle paylaşırsınız. Bir gezgin için işte böylesine iç içe geçmiş, ayrılmaz iki daire gibidir “Gezmek” ve “Yazmak”. Birbirinden kolay kolay ayrılmazlar. Birbirlerini beslerler. Gurur duyduğumuz gezginimiz “Evliya Çelebi’nin dünyaca kutlamalarının yapıldığı bu yılda, bizler de, bu yüzyılın gezmeyi ve yazmayı sevenleri olarak; “Haydi yine yollara düşelim gezelim, görelim ve yazalım” ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 12, Nisan 2011) Kısa/Kısa _____________________________________________ “Eğitimin Başkenti Ankara” Cafe Rosso’da Yılbaşı Yemeği 28 Ocak’ta bir aray a geldiğimiz Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki Caf e Rosso’da gecikmiş bir y ılbaşı yemeği y edik. Üy elerimizden Gülcan Acar, Sultan Sarı v e Acar Şensoy’un İtaly a’dan f oto-sunumlarıy la renklendirdikleri gecey e 25 civ arında üy emiz katıldı. IC Galeri’de Dünya ressamları konuk olmaya devam ediyor… Grubumuz üy elerinden Meral Dinçer’in yönettiği İbrahim Çeçen Vakf ı’na bağlı IC Galeri, bu sezon f arklı ülkelerin sanatçılarını ağırlıy or. Birçok üyemizle uzun bir süreden beri ilk kez bir araya gelirken bazı üy elerimizle de ilk kez bu v esiley le tanışma f ırsatı bulduk. Ülke Mutfakları 3; İran Tehran Restoran Pakistan v e Çin restoranlarıy la başlay an ülke mutfakları turumuzun üçüncü durağı İran Mutf ağı oldu. 26 Şubat 2011 tarihinde Kızılırmak Sokak’ta bulunan Tehran Restoran’daki buluşmamıza 20 kadar üyemiz katıldı. Çok samimi bir hav ada geçen y eme esnasında grubunuz üy elerinden Timur Özkan, Belkıs Ceyla Çetinsoy v e Olcay Özgen İran f otoğraf larından oluşan sunumlar yaptılar. Ülke mutfaklarını gezmey e önümüzdeki ay larda da farklı ülkelerin restoranlarıy la devam edeceğiz… Ömer Faruk Gençkaya taraf ından kaleme alınan ve TEV v e VEKAM taraf ından y ay ınlanan “Eğitimin Başkenti Ankara” adlı kitabın İngilizce baskısının tanıtımı v e “Çağdaş Türkiy e’nin Oluşumunda Eğitim: Belgeler v e Görsel Anılar II” sergisinin açılışı 4 Mart 2011 tarihinde Çengelhan Rahmi Koç Müzesi’nde gerçekleştirildi. Açış konuşmasını Kültür Eski Bakanlarından Prof . Talat Halman’ın y aptığı v e Türk Klasik Müziği’ne Bir Dokunuş adlı bir mini konserin sunulduğu etkinlik bir koktey l ile sona erdi. Prof. Dr. Orhan Kural’ın Çevre konferansları devam ediyor Kırgız Ressam Momunbek Astar’ın sergisinden sonra Bulgar ressam ve heykeltıraşları ağırlay an galeride 3 Mart akşamı Kazak ressamların sergisi açıldı. Türkiy e Gezginler Kulübü Derneği Kurucu Başkanı v e tanınmış çevre gönüllüsü Prof. Dr. Orhan Kural 3 Mart günü geldiği Ankara’da “Çev re” konulu üç konferans v erdi. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı: 12, Nisan 2011) İlk yurt dışı sergimizi ABD’de açıyoruz… ABD’de f aal TAAA (Turkish American Association of Alabama Derneği ile Ankaralı Gezginler Grubu’nun birlikte düzenlediği “Turkey, through Lenses” Fotoğraf Sergisi 2-8 Nisan tarihleri arasında Birmingham’da gerçekleştirilecek. Türkiy e’nin tanıtımına da katkısı olacağına inandığımız sergi içi başv uran 63 üy emize ait 700 civ arında f otoğraf arasından titizlikle seçilen 32 fotoğrafçıy a ait 62 fotoğraf ın y er alacağı serginin ABD’nin v e düny anın başka kentlerinde de tekrarlanması planlanıy or. Sergiy le ilgili ayrıntılı haber v e f otoğraf ları gelecek say ımızda bulabilirsiniz… Ankara Üniversitesi öğrencileri “Kurtuluş Yolu”nda ANKAMER taraf ından düzenlenen öğrenci gezilerinin ikincisi 18 Martta “Kurtuluş Y olu” olarak adlandırılan Alagöz, Malıköy, Polatlı, Duatepe ve Kartaltepe y öresine y apıldı. Timur Özkan’ın rehberlik y aptığı v e 50’den f azla öğrencinin katıldığı gezi kapsamında Sakary a Mey dan Sav aşı’nın karargah ve lojistik merkezleriy le cephe hattı gezildi. Gezgin Gözüyle 2011 “start” aldı… Korosu 17. yy bestelerinden oluşan bir konser v erdi. Ankaralı Gezginler Grubunun geleneksel fotoğraf sergilerinin 6.sı için hazırlıklar başladı. Kasım v eya Aralık ay ında Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenmesi planlanan ve koordinatörlüğünü Emel Aşkın’ın üstlendiği bu seneki serginin seçici kurulunda Ahmet Y ay, Olcay Özgen v e Vedat Biner görev alacaklar. Türkiy e Gezginler Kulübü Derneği’nin düzenlediği 3. Ev liya Çelebi Gezi Y azısı Y arışması’nın sonuçları Nisan ay ında açıklanacak. Gezginlerin ve gezi yazarlarının piri Evliya Çelebi doğumunun 400. yılında çeşitli etkinliklerle anılıyor… İstanbul Üniv ersitesi Edebiy at Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi taraf ından düzenlenen “Evliy a Çelebi’nin 400. Y ılı Münasebetiy le Seyyahlar v e Sey ahatnameler” konulu seminer 23-23 May ıs tarihlerinde gerçekleştirilecek. Gezgin, gezi y azarı Buket Uzuner’in girişimiyle Türkiye PEN Y azarlar Derneği taraf ından organize edilmesi söz konusu olan “Bir Edebiy at Türü olarak Gezi Edebiy atı” temalı bir başka seminerin de 14 May ıs’ta yapılması bekleniy or. Üyelerimizin bize ulaşan etkinliklerinden: UNESCO’nun 2010/2011 y ıllarında anmak üzere belirlediği düny anın çeşitli ülkelerinden 63 bilim, kültür ve sanat insanı arasında Türkiy e’den iki isim yer alıy or; 100. ölüm y ıldönümü nedeniy le 2010’da anılan Türk Müzeciliğin önemli isimlerinden Osman Hamdi Bey ve 2011’de doğumunun 400. y ıldönümü kutlanacak olan ünlü gezginimiz Ev liya Çelebi. Bu bağlamda düzenlenen ilk etkinlik Fatih Üniv ersitesi Tarih Bölümü’nün 10 Mart’ta gerçekleştirildiği “Doğumunun 400. Y ılında Ev liy a Çelebi Sempozy umu” oldu. Bu toplantıy ı, Çelebi’nin memleketi Kütahy a’da 23- 26 Mart tarihleri arasında Valilik taraf ından düzenlenen “Ev liya Çelebi Sempozy umu” izledi. Bilkent Üniv ersitesi Türk Edebiy atı Merkezi taraf ından 22 Mart’ta düzenlenen “Doğumunun 400. Y ılında Ev liya Çelebi Ankara’da” adlı toplantıda ise Prof. Dr. Semih Tezcan v e Dr. Nuran Tezcan’ın konuşmalarından sonra Ankara Dev let Klasik Türk Müziği > Üy emiz Düş Hekimi Y alçın Ergir’in, Sanatçı Ley la Tav şanoğlu ile birlikte hazırlay ıp sunduğu “Evet Sevdik” adlı müzikli gösteri, 14 Şubat’ta Hacettepe Üniv ersitesi Kültür Merkezi’nde bir kez daha Ankaralılarla buluştu. > Grubumuz üy elerinden Gülcan Acar’ın “Sarı Sıcak E mek” adlı f oto-sunumu 5. Sami Güner Kupası’nda büy ük ödülü pay laştı… > Üy emiz Tuba Ev ren; 4 Şubat’ta ODTÜ Mezunları Derneği’nde gerçekleştirilen bir etkinlikte; Sırtçantalılara Y emen f otoğraf larını sundu, gözlemlerini anlattı… > Koordinatörlüğünü üyemiz Mustaf a Aslan’ın y aptığı v e Koru Kiwanis Derneği taraf ından düzenlenen “Mülteci Çocuklar” konulu üçüncü f otoğraf sergisi 1-7 Mart tarihleri arasında Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açıldı. > Editörlüğünü üyelerimizden Murat Özsoy ve Necati Ekmekçioğlu’nun yaptığı İDV Özel Bilkent İlköğretim Okulu öğrencilerinin gezi y azılarından oluşan kitap 23 Nisan’da okur/gezer gençlerle buluşacak… ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Üyelerimiz ____________ Güneş DEMĐRBAŞ gunesdemirbas@yahoo.com Gezmek, bana hayat veriyor… Güneş Demirbaş kimdir? Ne iş yapar? Neden gezer? Gezmekten ne anlar? 1982 Zonguldak doğumluyum. Baba taraf ım Traky alıdır v e kökleri Makedonya’y a uzanır, anne taraf ım Doğu Karadenizlidir v e kökleri Kafkasya’y a uzanır. ODTÜ İnşaat Mühendisliği bölümü 2005 lisans, 2009 y üksek lisans mezunuy um. Gezmey e merakım çok küçük y aslarda başladı. İçimde gezmeye karşı hep bir enerji v ardı v e o enerji üniv ersiteye ayak adim atmaz patladı. Türkiy e’nin değişik bölgelerini gezmey e üniv ersitede başladım. Y ine y urtdışına üniv ersitedeki ilk y ılımda çıktım. Annem bana hamile iken çok seyahat etmiş. Kim bilir gezmeye merakım belki de o nedendir. Bir gittiğim yere tekrar gitsem bile o gün çok mutlu olurum. Gezmek bana hayat v eriyor. Gideceğin yerleri nasıl seçiyorsun? Nereleri gördün ve nereleri görmek istiyorsunuz? Gideceğim yerleri 2-3 ay önceden kafamda belirlerim. Daha sonra bir plan hazırlarım. Elimden geldiğince planlı gezmey e çalışırım. Ay rıca görev icabı da çok geziy orum. O nedenle y aptığım işi çok seviy orum. Hem is y apıy orum hem de değişik yerleri görme ve değişik insanları tanıma f ırsatım oluyor. Gezmey e Av rupa’dan başladım. İlk y urtdışı sey ahatimi üniversiteden bir y akın arkadaşımla beraber y aptım. Almany a’da bir gençlik kampına gitmiştik. Giderken uçak y erine treni tercih ettik. Zaten bütçemiz kısıtlı idi. Interrail’le 28 günde, 61 tren v e 2 gemi yolculuğu y aparak Y unanistan, Iİaly a, Avustury a v e Almanya’y ı gezmiştik. Unutulmaz bir sey ahatti benim için. Trenle sey ahat etmey i cçok severim. Bir def asında Van Gölü Ekspresi’yle Van’a 35 saatlik bir yolculuk yapmıştım. Daha sonra y ine gençlik kampı için Portekiz, Slov enya ve İspany a’ya gittim. Is hayatına atılınca Kazakistan, Liby a, Kanada v e Amerika gibi ülkeleri görme f ırsatım oldu. Şu ana kadar 4 kıtada 16 ülkey i gördüm. Görmek istediğim y erlere gelince. O kadar çok ki... Dünyanın her köşesini görmek istiyorum. Aslında zamanla f ark ettim ki kısa sey ahatler yeterli olmuyor. Gezdiğiniz y erlerin kültürünü anlamanın en iy i y olu orada hayatınızın bir kısmını geçirmeniz. Güney Amerika’nın en güney noktasına gidip oradan gemiy le Antarktika’y a geçmek istiy orum. İzlanda’y ı merak ediy orum. İlerideki planlarım arasında St. Petersburg’tan trenle y ola çıkarak Büyük Okyanus’a ulaşmak v ar. Ay rıca ileride 2-3 ay kadar bir vakit ay ırıp Balkanları detay lı gezmek istiyorum. Balkanlarda Osmanlı’nın izlerini aramak, Atatürk’ün köyünü ziy aret etmek ve kendi büy ükbabamın babasının doğduğu kasabay ı görmek istiyorum. Seni, önce kitaplarımızdaki yazılarından tanıdık, yazmaya ilgin nereden kaynaklanıyor? Aslında çok y azmam. Beni yazmay a itecek bir şey ler olmalı. Mesela Ankaralı Gezginlerin kitap projeleri gibi, bu harika serinin ilk v e üçüncü kitaplarında y azılarım çıktı. Daha sonra Ortadoğu v e Mısır kitabında da y azdım. Tarihe v e coğrafyaya çok ilgim v ar. Gördüğüm yerlerin tarihi ile çok ilgilenirim. Y azılarımda tarihe v ar coğrafy aya yer vermeye çalışırım. Bu hem okuy ucuyu bilgilendirir. Hem de gezi yazısı daha zengin bir hal alır. Şimdi de grubumuzun ilk yurt dışı sergisinin fikir babası ve ABD ayağının koordinatörü oldun, bu fikir nasıl oluştu ve gelişti? Birmingham, Alabama’ya 2009 y ılının sonunda eşimle birlikte y erleştikten sonra Alabamalı Türkler ile tanıştım. Aslında Amerika’daki Türklere y aklaşmaktan çekiniy ordum. Malum y urtdışındaki her cemiy ete güvenilmiyor. Amaçlar farklı olabiliyor. Fakat Alabamalı Türkler küçük bir topluluk. Tüm eyaletten 290 kadar üy esi var fakat aktif üyeler 40 kadar. Topluluk küçük olunca kararlar daha hızlı alınıy or v e insanlar daha çok şey paylaşıy or. Düşündüm ki hem Alabamali Türklerin hem de Ankaralı Gezginlerin hedef leri aslında benzerlikler taşıy or. İki topluluk ta güzel çalışmalara öncülük ediy or. Benim de aklıma ortak bir f otoğraf sergisi geldi. Birmingham’da “Birmingham International Center” diy e bir örgüt v ar. Her y ıl bir ülkey i “spotlight” seçiy orlar v e Alabamalılara o ülkeyi tanıtacak etkinlikler y apıy orlar. 2009-2010 Eğitim ve öğretim y ılı içinde Türkiy e’yi seçtiler. Fotoğraf sergisi ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) projesine hem “Birmingham International Center” hem de Alabamalı Türkler çok sıcak baktı. Tabii ki Ankaralı Gezginler de buna sıcak bakınca ortaya böyle güzel bir proje çıktı. Ben de buna v esile olduğum için çok mutluy um. Gez/Dinle Belkıs Ceyla ÇETĐNSOY cceyla@gmail.com Birmingham nasıl bir yer? Üyelerimize Birmingham ve çevresinin ilginç olabilecek yerlerini kısaca anlatır mısın? Alabama, Amerika’da “redneck” eyalet olarak bilinir. Y ani bizim tabirimizle ‘’kro’’. Amerika’da “Deep South” (Derin Güney ) diy e bir tanım v ardır. Derin Güney ’de ağır bir İngilizce konuşulur, hay at Amerika’nın diğer bölgelerine göre daha ağır akar. Y emek alışkanlıklari f arklıdır. Birmingham Alabama’nın en büyük şehridir. Bu bölgey e ilk y erleşim, 1860’lı y ıllarda şu anki Mountion Brook kasabasına olmuştur. Bölge “British” kökenli göçmenleri almıştır bunu civ ardaki kasabaların isimlerinden anlay abilirsiniz. Birmingham çevresinde üç şirin kasaba vardır: Mountion Brook, Crescent v e English Village. Birmingham’ın çok derin v e utanç verici bir siy ah tarihi v ardır. Y irminci y üzy ılın özellikle ilk yarısında Alabama’da v e Amerika’nın güney ey aletlerinde yaşayan siy ahlar çok acı çekmiştir. Bu Amerika’nın tarihine bir utanç tablosu olarak işlenmiştir. Birmingham bu acıların en ağır şekilde y aşandığı bir şehirdir. Şehir merkezindeki Human Rights Müzesi bu tarihi gözler önüne seren v e görülmesi gereken bir y erdir. Alabama ey aletinin başkenti Montgomery ’dir, Birmingham’ın arabay la iki saat kadar güney indedir. Sivil sav aş öncesi Amerika kuzey v e güney olarak ikiye ayrıldığında Montgomery Güney Konf ederasy onu’nun başkenti ilan edilmiş. Hala o dönemin Beyaz Saray ’ı Montgomery ’de bulunmaktadır. Alabama’nın oky anusa kıy ısı olan tek bölgesi Mobile Bay ve doğusundaki Florida sahilleri dünyanın en muhteşem sahillerindendir. Sahil şeridi beyaz kumdan oluşmaktadır ve pek çok hayvan türünü barındırır. Sahil şeridine y aklaştıkça sanki kendinizi Af rika’nın balta girmemiş ormanlarında hissedersiniz. Harika bir doğası v ardır. Birmingham’ın doğusundaki Georgia ey aletinin başkenti Atlanta güney ey aletlerinin en büy ük şehridir. Birmingham’in 3,5 saat batısındaki Memphis, Elvis Presley’in yaşadığı eğlenceli bir şehirdir… AHİBBA matar u nar “Vay be Araplar bu işi becermiş!” Kazım Koyuncu Antaky alı sekiz gençten oluşan grubun çıkardığı ilk Arapça etnik rock albümü v ar karşınızda. Grubun adı olan “Ahibba” dostlar anlamınday mış; albümün adı olan “matar u nar” ise y ağmur ve ateş demekmiş. Suriy e’nin bazı bölümleri ile Hatay, Adana v e Mersin y örelerinde konuşulan bir Arapça (Nusay ri) lehçesiy le y azılmış sözler y anında, Türkçe parçalar da var albümde. Otoritelerce grubun müziklerindeki rock tınısı y eterli görülmemekle birlikte, ülkemizde Arapça söy ley en ilk rock grubu olmaları nedeniyle dikkat çekici bulunuy or. Elektrogitar ile kanun, cümbüş, ud ve ney sentezinden oluşan orkestraları mevcut. Beğeniyle dinlediğim Bisten Vrud = Çiçek Bahçesi adlı parçalarına ait video klipe TRT Müzik kanalında denk gelebilirsiniz: http://www.ahibba.org/ahibba-bisten-vrud-cicekbahcesi-trt-muzik-canli.html#more-300 Rock müziğin protest duruşuna uygun şekilde Filistin v e Irak üzerine eleştirel parçalarıy la, göç gibi toplumsal sorunlara değindikleri besteleri var. Neşid El Tahrir = Kurtuluş Marşı ise 2011 y ılı ilk aylarının gündemine uy gun düşen bir beste. Konserlerinde oldukça geniş bir y elpazede, Arapça, Türkçe, İbranice, Lazca, Kürtçe ve Ermenice parçalar seslendiriy orlar. “Sınırlar ını güneşin çizdiği bir dünya özlemiyle söylenecek daha çok şarkı var.” diyen grubun, müzik örneklerini dinley ip albümünü satın alabileceğiniz web sitesi için tıklay ınız: http://www.esenshop.com/detail.aspx?id=61417 ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) . Objektif ______________________________ Gülcan ACAR gulcanacar78 @gmail.com ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Balık Gözü Prag, 2009 ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Dünyadan __ Melih ERĐŞ inisiyator@yahoo.com Tebriz, İlklerin Şehri Tebriz, İran’da Doğu Azerbay can eyaletinin başkentidir. Türkiye sınırına uzaklığı 320 km.dir. Nüfusu 3 mily on sınırına gelmiştir. Gelişme ve modernleşme y önünde şehir y eniden yapılandırılmay a başlanmış. Modernleşme çalışmalarını görmek Tebriz’e v erilen önemi de yansıtmaktadır. Tebriz'in tarihsel geçmişi konusunda tartışmalı f ikirler v ardır. Bazı tarihçiler M.Ö sine kadar giden bir geçmişten bahseder, bazı tarihçilere göre ise Tebriz'in önemli dönemleri İran'a İslamın gelişiyle başladığını söy lerler. Arkeolojik kazılara göre ise Tebriz'in 5 bin y ıllık bir geçmişi olduğu ortaya çıkarılmıştır. Tebriz'i İslamcı güçlerin işgal edişi 642 y ılındadır. Moğol işgalinin y ıkmadığı birkaç şehirden biri olarak da Tebriz şanslı y erlerdendir. Moğol işgalinden sonra Saf ev iler dev rinde Tebriz bir süre için İran'ın başkenti olmuştur. Arg-e Tebriz isimli Tebriz kalesi bu dönemden günümüze kadar kalabilmiş eserler arasındadır. Tebriz’in tarihte bir çok misaf iri olmuştur. Kimileri buray ı başkent seçerken kimileri de geçici olmuşlar. Kimdi bunlar; Abbasiler, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Timur, Moğol, İlhanlı, Osmanlı, Safev iler… Tebriz'deki birçok tarihi eser, şehirde yaşanan depremlerle y ıkılmış ve kaybolmuştur. Safev iler döneminden sonra gelen İlhanlılar, Kaçarlar döneminde gene başşehir olarak kalmıştır. Bu dönemlerde Osmanlı v e Rus ordularının sık sık akınlarına uğramıştır. Son 100 y ılda Tebriz'in İran tarihinde önemli rolü olmuştur. 1906 y ılındaki Anayasal hareketlenmede siyasi hareketin merkezi durumunda olmuştur. 1950 y ılındaki petrolün millileştirilmesi hareketlerinde ve 1978 y ılından itibaren y aşanan İslam Devrimi sırasında da Tebriz hep önemli bir merkez olmuştur. Tebriz'in bulunduğu coğrafy a nedeni ile, İran'ın batı kapısı olarak görülür bu y üzden birçok modern y apı v e etkinlik, İran’da ilk olarak Tebriz’de y apılmıştır v eya görülmüştür. Bu y üzden çoğu Tebrizli İran'ın ilk modern hayata geçen şehri olarak görürler: İran’da 1811'de ilk matbaa ev i, 1888 de ilk modern okul, 1900 da ilk sinema salonu, 1900 da ilk telef on santralı, 1906 da ilk ticaret odası, 1923 de ilk ana okulu, 1924 de ilk işitme engelliler okulu, 1926 da özel dahi çocuklar okulu v e bunların y anı sıra; ilk belediy e, şehir meclisi, Belediy e saray ı, ilk polis teşkilatı, ilk madeni para darphanesi, ilk genel kütüphane, ilk tiyatro v e tiyatro grubu, ilk modern f abrika, ilk kadın derneği v e ilk öğrenci y urdu bunların hepsi İran’da ilk Tebriz’de hay ata geçirilmiştir. Tebriz'in ilginç özellikleri arasında birçok şair y etiştirmiş olması da v ardır. Tebriz y etiştirdiği şairler için özel bir Şairler Me zarlığ ına sahiptir. Şairler Anıtı (Megberet-ol Şoara) İran'ın y etiştirdiği birçok şairin v e önemli insanın mezarının bulunduğu y erdir. İran’ın çağdaş ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) büy ük şairi Şehriyar’ın mezarı da burada y er almaktadır. bölümünde ise Tebriz’in y akın tarihine ait siyasi olay lardan f otoğraf lar v e belgeler görülebilir. Tebriz sokaklarında dolaşmaya başladığınızda tarihe y olculuk da başlamış demektir. Şehir planını gösteren haritanız v e f otoğraf makinenizi y anınıza almay ı unutmay ınız. Gezilebilecek önemli y erler arasında; Tebriz Kalesi (Erg-e-Tabriz), Rob-e-Raşidi, İtfaiy e Kulesi, Tebriz Belediy e Saray ı (I. Düny a Sav aşı zamanında Almanlar taraf ından y apılan), Meşrutiy et Müzesi, Azerbay can Müzesi, Senceş Müzesi, Şehriyarın Müzesi, Un İbn Ali Anıtı, Ferdowsi Lisesi, Gök Mescid, Alişah Camisi, Tebriz Ulu Camisi, Tebriz Kapalı Çarşısı (Rasta Bazaar), El Gölü (Şah gölü), Kandov an (1 saatlik uzaklıkta) Mescid-i Kabud (Gok Mescid) 1465 y ılında y apılmış olan Gök Mescid (Masjid-i Kabud) geçirdiği birçok depremden sonra harabe haline gelmiş ancak iy i bir şekilde restore edilmiştir. Caminin içinde v e dışındaki çiniler güzelliğini hala korumakta v e bu camiy e “İslam’ın Turkuv azı” adının v erilmesini haklı çıkartmaktadır. Tebriz sokaklarını gezmek için f azla zaman ay ıramayacaksanız, bunlardan bir kaçını seçerek bu şehrin tarih dokusu v e y aşamı hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. El-Gölü (Şah-Gölü): Büy ük bir hav uz ortasında bir binadır. Binanın y apılış tarihi bilinmemektedir. Ancak Abbas Mirza zamanında restore edilmiş ve 1931 y ılından itibaren genel mesire y eri şekline dönüşmüştür. Bu mesire y eri, ferah yeşil bir alana sahiptir. Kapalı Çarşı (Rasta Bazaar) İçinde 7000 den f azla dükkan, 24 çarşı v e kerv ansaray y er alan Pazar Doğunu en önemli alışv eriş noktalarından biridir. İstanbul’da ki kapalı çarşının daha egzotik, daha y erel v e daha kalabalık bir şekli Tebriz’de ki kapalı çarşıdır. İran’daki benzerlerinden çok farkı y oktur. Ama batılılar v e bizler için çok egzotik bir hav ası v ardır. Bu çarşının labirent gibi y ollarında kendinizi kay bedip, herhangi sokağa sapıp gezin. Y orulduğunuzda önünüze mutlaka bir çay hane çıkacaktır. Burada İran Çay ı içerek dinlenin, etraf ınızdaki kişilerle Türkçe olarak sohbet edebilirsiniz. Tebriz kenti İran'da y aşay an 25 mily on Azeri için kültürel ve ekonomik başkenttir. Şehirde tamamen Türkçe konuşuluy or olması Türk turistler için oldukça rahatlatıcı bir unsurdur. Tebriz’de hiç y abancı olmadığımız bir ö zellik karşımızda beliriv eriyor. Tebriz insanı cana y akın v e son derece konukseverler. Hele ki Türk olduğunuzu öğrendiklerinde de her türlü Tebriz Kalesi (Arg-e Tabriz) Tebriz’de ki en y ardımı y apmay a çalışıy orlar. Sokaklarda dolaşırken önemli tarihi eser Tebriz kalesidir (Arg-e uğradığın ız bir lokanta, kahvehane y a da yol sormak Tabriz). Bu kale, tamamı tuğla ile örülmüş bir için bile sohbet ettiğinizde muhakkak sizi misaf ir y apıdadır. Aslen, 500 y ıl kadar önce y ıkılmış etmek istiy orlar. Hay ır cev abı da oldukça kırıcı olan bir caminin yerine y apılmıştır. Kalenin bir olmaktadır onlar için. Bu cana yakınlık karşısında adı da eski caminin adına gönderme y apılarak nasıl hay ır denir ki zaten. Sıcakkanlı insanların Mescid-i Alişah - Alişah Camisidir. Kalenin y aşadığı her köşesinde Türk tarihinin v e kültürünün içinde sadece çok y ıkık bir haldeki mihrap izlerini göreceğiniz Tebriz’e gitmenizi öneririm. görülebilir. Y üksek surların bir zamanlar idam Tebriz’e Türkiy e’den karayolu, demiryolu v e hav ay olu cezalarının inf az edilmesinde kullanıldığı ile ulaşabiliriz. Doğubay azıt’tan kalkan otobüslerle de söy lenir. kolay lıkla Tebriz’e ekonomik y önden ulaşmanız Azerbaycan Müzesi Tebriz’de ki A zerbay can Müzesi oldukça kolay dır. de görülmey e değer y erler arasındadır. 1957 y ılında y apılmış ve daha sonra 1962 y ılında y enilenmiştir. Vize y ok! Sadece pasaport yeterli, ulaşım da kolay . Müzede bulunan Etnolojik eserler bölümünde bölgede Daha ney i bekliy orsunuz. Tebriz’den y olunuz geçsin, y aşay an çeşitli göçebelerin ve kabilelerin buradan İran’ın derinliklerine de doğruda bir kapı giysilerinden, eşyalarından örnekler v ardır. Arkeolojik açmış olursunuz… eserler bölümünde 4 bin y ıldan öncesine kadar giden çeşitli tarihi buluntular sergileniyor. Anayasal Devrim Farklı rotalarda buluşmak üzere, hepiniz sev giy le kalın. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Tadı Damağımda Erdem ENGĐN poztas09@yahoo.com Gökteki Tüm Elmalar Buraya Düşmüş Olmalı… Elma Sarhoşluğu… Daha önce elmalı içeceklerden sadece elma suyunu bilirdim, şarabı ve brendisiyle tanışmam Normandiya’da oldu. Elma sarhoşluğu da bu olsa gerek… 40 km’lik “Elma Şarabı Rotası”nı (Route du Cidre) takip ederken görüntüden sarhoş olmadıysanız, galetin yanında gelen elma şarabı “cidre” çarpıyor sizi, yok o da etkili olamadıysa yediklerinizi sindiresiniz diye içtiğiniz elma brendisi “calvados”ta kesin takılıp kalıyorsunuz. “Cidre” yani elma şarabı bu bölgenin geleneksel içkisi. Çok eskilerde şaraptan sonra en çok tüketilen içkiymiş, sonraları yerini biraya kaptırmış. Sekten tatlıya değişik şeker oranında ve alkol derecesinde tipleri var. Gazlısı da mevcut. Krepçilerde hala geleneksel seramik fincanlarda sunuluyor. Bana fazla asitli ve şekerli geldi, pek sevemedim ve tercihimi “calvados”tan yana kullandım. Calvados (Kalvados diye okunuyor) aslında Normandiya’da bir bölgenin de adı. Daha sonra adını yörenin en popüler içkisine vermiş. “Kahve-konyak” siparişi burada yerini “kahvecalva”ya bırakmış. Öyle ki yıllar önce Normandiya’da sade kahve, şekersiz kahveyi değil, yanında kalvados olmadan istenen kahveyi ifade edermiş. Elma şarabının iki defa daha fermante edilmesiyle elde ediliyor, yani alkol oranı yüksek. En genci iki yıllık. Tabii yıllanmışı makbul. Yıllandıkça renk koyulaşıyor, tat olgunlaşıyor ve fiyat artıyor. Yediklerimi nasıl sindiririm diye düşünmüyorsunuz, ne kadar yerseniz yiyin, söylüyorsunuz bir kalvados, kolayca sindiriliyor yedikleriniz… Buralara taşınmaya değer bir tat bence, sindiremediklerimiz için… Normandiya gezisini planlarken bu kısmı atlamışım. Nasıl olmuş bilemedim? Programda orta çağ şatoları var, çıkarma sahilleri var, deniz fenerleri turu var, gel-git gözlem noktaları var, hatta deniz gittiğinde yere yapışmış teknelerle verilecek pozlar bile belli ama elma bahçeleri yok!!! Belki de araştırırken okudum ama anlamadım, önemsemedim. Burada sağım, solum, önüm arkam elma bahçesi… Amasya’dan sonra bu kadar elmayı bir arada ilk defa burada gördüm diyebilirim. Tabii bu durum tüm logolara, hediyeliklere, kartpostallara, yiyecek ve içeceklere yansımış tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, değerlerini paraya yine çok güzel çevirmişler. Kaldığım birkaç gün boyunca elma yedim, elma içtim, elma kokladım, elma müzesi diye bir şey varmış, gördüm ve “Masallardaki tüm elmalar buraya düşmüş olmalı herhalde” diyerek güldüm… Buranın elması meşhur ama Normandiyalılar, tuzlu tatlara ve tereyağına da çok düşkünler. Fransa’da tereyağı tüketiminin en fazla olduğu bölge burası. Orta ve güney Fransa’da tatlı olarak yenen krep burada Kuzey Fransa’da, Normandiya’da tuzluya dönüşüyor ve adı “galette” oluyor. Elmalı krep, turta tüketimi tahmin edebileceğiniz gibi fazla ama galet de pek bir meşhur. Ben yine de tercihimi elmadan yana kullanıp sizlere tereyağlı elma tatlısı tarifi vermek istiyorum. Pratik, ekonomik ve leziz… 2 kişiye 1 elma hesabıyla kişi sayısına göre yeterli sayıda –tercihen- ekşi elma soyulur, elma oyacağıyla çekirdeği çıkarılır ve elmalar dairesel olarak 1 cm kalınlığında doğranır. Teflon tavaya 1 elmaya 1 çorba kaşığı tereyağı olacak şekilde tereyağı konur. Yağ eriyip iyice kızınca elmalar tavaya alınır ve üzerine 1 çorba kaşığı toz şeker ile 1 çay kaşığı tarçın ilave edilip altlı üstlü güzelce kızartılır. Kızaran elmalar servis tabağına alınarak vanilyalı dondurmayla servis yapılır. Yemek yapmaya çok fazla vakit ayıramayanlar için bu Fransız tatlısı ideal ve aslında şaşırtıcı… Yerken “Bu pratikliğe bu lezzet” diyerek gökteki elmanın bu defa size isabet edip tabağınıza düştüğüne inanacak ve gülümseyeceksiniz… ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) D O S Y A - D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A Gezgin Gözüyle 41. YILINDA KADDAFİ’NİN LİBYA’SI Metin ve Fotoğraflar: Nedim Ozan TEKİN Olcay ÖZGEN 2011 D O S Y A - D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A- D O S Y A - D O S Y A ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Libya Har itası (1.Tripoli, 2.Ghadames, 3.Sebh a, 4.Bingazi) ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) KADDAFİ’NİN LİBYASINDA BİR HAFTA 29 Ocak – 5 Şubat 2011 T.H.Y . İstanbul - Tripoli y olculuğuz üç saat sürdü. (1941 km) Y olculuk boy unca içimizde biraz korku, biraz da hey ecan v ardı. Y urt dışı gezilerinin zaten bu y önünü çok sev iyorum. Kişi ne kadar hazırlık y aparsa yapsın, ne kadar bilgili giderse gitsin, daha önce görmediği bir y eri göreceği için, nelerle karşılaşacağını bilmediği için garip bir hey ecan kaplıy or içini. Bu y azıda çok fazla ansiklopedik detaya girmemey e çalışacağım. Daha çok bu ülkede yaşadıklarımızı, duy gu v e düşüncelerimizi paylaşmay a çalışacağım. Hav aalanından çıkar çıkmaz sizi hurma ağaçlarıy la birlikte M. Kaddaf i resmi karşılıy or. Hazırlıklı olun! Zira bu resimlerden ülke içerisinde bir hay li göreceksiniz. “Demokrasi Halkı Eşek Yerine Koymaktır” sözünün sahibi v e 41 y ıldır iktidarda olan Kaddaf i egemenliğini v e gücünü ülkeyi gezdikçe daha iy i hissedeceksiniz. Tripoli Havaalanı Liby a olarak bildiğimiz bu dev letin asıl adı “El Cemahiriye El Arabiyye El Lubiyye El Şabiyye El İştirakiyye El Uzma”, y ani “Liby a Arap Halk Sosy alist Cemahiriy esi”. Biz yine bu yazı boy unca kısaca Libya diyelim. Biraz Akdenizli, biraz Arap, biraz Osmanlıdır Liby a. İki önemli şehir olan Trablus v e Bingazi’nin Türkiye için başka bir önemi de sav aştığı cepheler arasında y er almasıdır. Liby a bay rağı yeşil renkten oluştuğu için, ülkede yeşili çokça göreceksiniz. Af işlerde, reklam panolarında ve binalarda… Akdeniz kıy ısında bulunan bu ülke doğusunda Mısır, batısında Cezay ir v e Tunus, güneyinde Nijer v e Çad, güneydoğusunda Sudan ile komşu olan bir Kuzey Afrika ülkesidir. Haritada görebileceğiniz gibi gezi rotamız sırasıy la Trablus, Ghadames, Sebha v e Bingazi. Liby a komşu ülkelerine v ize uy gulamadığından, Liby a içerisinde bu ülkelerden vatandaşlar görmek çok alışıldık bir durum. Gezimiz boy unca iletişim kurduğumuz insanların ülkelerini not ettik v e toplam y irmi ülkeden insanla tanıştığımızı gördük. Bu ülkeler: Türkiy e, Sudan, Gana, Mali, Hindistan, Ginebisao, Çad, Çin, Brezily a, Belarus, Fas, Tunus, Cezay ir, Mısır, Pakistan, Galler, İngiltere, Filipinler, Bangladeş v e Senegal. Bu gezide de her zaman olduğu gibi başucu kitabımız Lonely Planet – Libya. Ülkeye gitmeden önce biraz bilgi sahibi olmakta fay da v ar. Ülkenin para birimi Liby a Dinarı (LD), Liby a Dinarı’nın kuru Dolar’dan daha düşük, TL den ise daha y üksek. Y aklaşık olarak 1 LD = 0.8 USD = 1.2 TL Hav aalanında pahalı olur, şehirde daha ucuz olur düşüncesiy le az miktar LD ediniyoruz USD karşılığında. Ancak Liby a’da böy le bir durum söz konusu değil. Her y erde para değişim oranları birbirine çok y akın. Şehirde bazı bankamatiklerden de VISA kartıy la LD çekmek mümkün. Ancak, bazı ATM’lerden VISA logosu olmasına rağmen para çekemedik. Ülkede Cuma ve Cumartesi resmi tatil, Pazar ise haftanın ilk iş günü. Tripoli Hav aalanından çıkarak ülkenin havasını teneffüs ediy oruz. İnsanlarla iletişim kuruy oruz, taksicilerle konuşuyoruz derken Ali ismindeki bir şoföre kanımız ısındı v e onunla şehre gitmey e karar v erdik. Lonely Planet 10 LD demesine ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) karşılık biz ancak 15 LD’y e pazarlık y apabildik. Şof ör Ali 22 y ıllık Peugeot marka aracıy la bizi Atlas Oteli’ne y ani (Fındık Atlasa) getirdi. Bu otelin iki kişilik odası 45 LD. Daha lüks bir otel isterseniz etrafta bulmak çok zor değil. Ancak fiy atlar 200 LD’y e kadar çıkmakta. Liby a’da kişi isimleri konusunda sıkıntı çekmey eceksiniz. Öy le ki ülkenin %90’ını Ali, Hasan, Hüsey in, Muhammet gibi bildiğimiz isimler oluşturmakta. Hav aalanına iner inmez dikkatimizi çeken bir diğer nokta ise taksilerin siyah bey az olması. Taksilerin dört çamurluğu bey aza boyanmış. Zamanla bu görünüme alışıy orsunuz. Trablus traf iği karışık görünse de y ay alara büy ük bir say gı v ar. Karşıdan karşıy a geçişlerde şaşırtıcı bir şekilde size y ol v ermek için metrelerce önünüzde araçlar duruy or v e siz geçiy orsunuz. Tripoli, Taksi Liby a insanı sıcak, iletişimi kuvvetli v e her an size y ardıma hazır. Ay rıca f iy atları da çok y üksek söy lemiy orlar; y ani turistlere y üksek fiy at söy leme alışkanlığı henüz gelişmemiş. Sadece tek bir sorun v ar- İngilizce… İngilizce bilen kişi say ısı çok az. İşte tam bu sırada yanınızda götürdüğünüz Türkçe-Arapça sözlük çok işinize y aramakta. Fındık Atlas’ın odalarını inceliy oruz f iyat kalite oranı iy i olduğu için y erleşmeye karar v eriyoruz. Odamıza y erleştikten v e kısa bir süre dinlendikten sonra sabırsızlıkla kendimizi şehre atıy oruz. Akşam saatlerine doğru f otoğraf çantalarımızı da y anımıza alarak şehir merkezine doğru y ürüyüşe çıkıy oruz. Şehir merkezinde görülmesi gereken yerler Y eşil Mey dan, El-Hamra Saray ı (Al-Saray a Al-Hamra), Cemahiriye Müzesi, Balık Hali, Trablus Mey danındaki İtalyan Katedrali (şu an camii olarak kullanılmakta), Türk Çarşısı (Souq al-Turk). Şehrin biraz dışında ise Leptis Manga (Trablus’un 100 km doğusu) v e Sabratha (Trablus’un 60 km batısı) antik kentleri. Liby a’nın her şehrinde olduğu gibi Tripoli’de de bir Türk lokantası mevcut. Y eşil Mey dan’da sorarsanız size tarif edebilirler. Ülkenizden kilometrelerce uzakta kendi ülkenizin y emeklerinden y iyebilirsiniz. Peki, neden Türk lokantasına gitme gereği duy duk? Çünkü Libya mutfağı biraz zay ıf. Liby a’nın en meşhur y öresel yemeği Kuskusi olarak adlandırılan, ince bulgur (irmik vey a buğday) ile birlikte soslu kuzu (dev e) etinden oluşan y emektir. Naneli y eşil çay ise burada çok sev ilen bir içecek, ancak şeker atılmış bir şekilde servis ediliy or. Bunların dışında bazı lokantalarda acılı nohut çorbası bulabilirsiniz. Ay rıca, şehir içindeki küçük dükkânlarda sıcak sıcak mini pizzalardan yiy ebilirsiniz. Liby a halkı çok sıcak v e içten davranıy or bize. Özellikle Türkiy e ve Türk insanı çok seviliy or. Bunda Türk firmalarının y apmış oldukları kaliteli işler v e Türk dizileri çok önemli rol oy namakta. Türkiye’deki televizy on kanallarında oy nay an birçok dizinin Arapça dublajlı halini Liby a’da izlemek mümkün. Liby a’da yaşayabileceğiniz en büy ük sorun Liby a Polisi. Ülke polisi bir turizm firmasıy la gelmeyen, y anında y erel rehberi olmay an turistlere alışık değil. Hele bir de prof esyonel f otoğraf makineleriy le fotoğraf çekiy orsanız hem tüm dikkatleri ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) üzerinize çekiy or hem de polislere dert anlatmak zorunda kalıy orsunuz. Çok büy ük sorun olmasa da, pasaportunuzu gösterip İngilizce bilmeyen Liby a polisine açıklama yapıp onları ikna etmey e çalışarak, gereksiz zaman kay bı v e stres y aşay abiliyorsunuz. Bu nedenle yanınızda bir sözlükle gezmeniz hay ati önem taşımakta. Benim tavsiyem dikkat çekmeyecek büyüklükte bir fotoğraf makinesi ile çalışmanız v e mümkün olan y erlerde kendinize bir rehber tutmanız. Trablus’taki ikinci günümüzün akşamında Y eşil Mey danda tripod ile f otoğraf çekerken hemen bir ekip arabası ile birkaç siv il polis geliy or. Biz de hey ecanla derdimizi anlatmaya çalışıy oruz v e bizi sonunda anlıy orlar. Ama ilerleyen günlerde bu kadar anlay ışlı olmay acakları kesin… Tripoli, ElHamra Sarayı Tripolide Osmanlı’nın izlerini görmek mümkün, ElHamra Saray ı bunlardan birisi. Osmanlı’da sürgün şehridir Liby a. Fizan’a giden gelmez. Saray ın içinde kesinlikle görmenizi tavsiye edeceğimiz Cev arihiye Müzesi bulunmakta. Müze dört kattan oluşmakta, giriş ücreti ise 6 LD. İkinci günümüzde şehir merkezindeki çarşıları, ElHamra Saray ını v e Cemahiriye Müzesi’ni ziy aret ediyoruz. Ay rıca v aktiniz varsa Leptis Manga ve Sabratha antik kentlerini de ziy aret etmenizi öneririm. Daha sonra ertesi sabah Ghadames şehrine gitmek için araç ayarlamaya çalışıy oruz. Şehir Merkezinde taksi, minibüs v eya otobüs bulabileceğiniz uf ak bir alan v ar. En mantıklısı kendinize özel bir taksi kiralamak. Çünkü Libya’da benzin çok ucuz 0.2 LD yani 0.25 TL. 10 TL ile y aklaşık 50 litre benzin alınabiliy or bu ülkede. 100 LD ye bir taksi ile anlaşıy oruz v e sabah 7 de otel lobisinde bekleyeceğimizi söyley erek ayrılıy oruz. Liby a’da karşılaşacağınız en büy ük sorunlardan bir diğeri ise insanların dakik olmamaları, sabah 8’e kadar şof örü bekliy oruz ama kimse gelmiy or. Çünkü şof örümüz uyumay ı tercih etmiş. Böy le şey ler için hiç canınızı sıkmay ın çünkü bunlar Liby a’da çok olağan durumlar. Moralimizi bozmuyoruz v e tekrar terminal bölgesine giderek aynı f iyata başka bir araç bularak bir saat rötarlı bir şekilde Ghadames şehrine doğru yola çıkıy oruz. Ghadames, Tripoli şehrine 750 km uzaklıkta bir şehir. Ülke sınırları içerisinde çok az trafik tabelası v ar, hız limiti kav ramı çok y aygın değil. Araç ne kadar y apabiliyorsa o kadar hızlı gidiliy or. Y olların durumu f ena değil. Güvenli bir şekilde sağ salim Ghadames şehrine v arıy oruz. Y ol boyunca koyun sürülerine, deve sürülerine, çöldeki “Sand Dune”lara rastlay abilirsiniz. Mola v ererek f otoğraf çekebilirsiniz. Ghadames kenti stratejik önemi f azla olan bir kent, Cezay ir v e Tunus sınırına çok yakın. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Tripoli’den Ghadames’e giderken Kente girmeden önce ıssız çölde sizi bir polis merkezi karşılıy or, turist olduğunuzu belirterek pasaportlarınızı v eriyorsunuz. Kaydınızı y apıy orlar. Mümkünse pasaport f otokopileri üzerine y azı y azdırarak imza v e kaşe basmalarını sağlay ın. İlerley en günlerde işinize y arayabilir. Bu polis merkezi bana Dino Buzzati’nin Tatar Çölü romanın ı hatırlatıy or. Y alnızca kahramanımız Giov anni Drogo’nun y erini Amir Ef endi Refik alıy or. Ancak sev indirici bir durum, polislerin hiç rüşvet istememesi. Böy le bir durumla bu ülkede hiç karşılaşmadık. Ama siz Türkiy e’den götürdüğünüz uf ak tef ek hediy eleri verebilirsiniz. Bu durum samimi bir ortam y aratmakta f aydalı olabiliy or. Ghadames şehrine giriy oruz, şehir çok egzotik bir yapıy a sahip, ilk başta biraz ürküyorsunuz ama zaman geçtikçe alışıy orsunuz ve size sıcak gelmeye başlıy or. Şehir içindeki Old City düny a mirası listesinde. Old City iy i korunmuş v e hala koruma çalışmaları dev am ediyor bazı y erlerde. Y alnız buray a da yerel rehbersiz girmeniz y asak. Rehberimiz Muhammed Ali, İngilizce biliyor (telefon bilgisi aşağıda mev cut). Rehberimiz bizim adımıza polisten izin alarak Old City y e götürüy or. Daha sonra da çöle gidiyoruz. Çöle gitmek için 4X4 bir araç kiralay arak safari y apabilirsiniz, ancak Liby a ehliy etine sahip olmanız gerekmekte. Bu nedenle araçları şof örü ile birlikte kiralıy orsunuz. Bir günlük araç bedeli 50 LD – 75 LD arasında değişebilir. Ghadames Tuareglerin say ıca fazla olduğu bir şehir. Tuaregleri giy inişlerinden rahatlıkla tanıy abilirsiniz. Genellikle y üzlerini mavi peçeyle örterler. Erkeklerinin daima peçeli gezmesine rağmen kadınları hiç y üzlerini kapamazlar. Tuareglerin y apmış olduğu el işi ürünleri Ghadames’te bulabilirsiniz. Ghadames kentinde birçok otel var, bunlardan birine y erleşiy oruz. Otelimizin adı Funduq Kasser el-Deawan. Resepsiy on görev lisi Hüsey in Tunuslu, çalışmak için Ghadames şehrine gelmiş… Kendisi İngilizce bilmese de biraz Fransızca, biraz Arapça ile anlaşıy oruz. Odalar temiz, otel sakin v e huzurlu. İki gece bu otelde kaldıktan sonra Sebha şehrine gitmek için bir Mercedes Vito kiralıy oruz. Gece yola çıkıy or sabaha Sebha’y a v arıy oruz. Ücreti ise 200 LD. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Ghadames, Old City Ghadames, Şehir Merkezi Ghadames, The Sahara Ghadames, Old City ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Ghadames, Derici Muhammed ve babası birlikte çalışıyorlar. Ghadames, Old City ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Ghadames’deki polis kontrollerinde daha önce polis kontrolünde imza attırdığınız pasaport f otokopilerini gösteriy orsunuz. Bu şehirde birçok market mevcut, Dolar bozdurabileceğiniz dükkanlar da mevcut. Şehrin içinde muazzam bir camii v ar. Ayrıca şehre 3 km uzaklıkta Tuneen köyünü de ziy aret etmeyi unutmay ın. Şehirdeki Tunus lokantasında kuskus v e nohut çorbası y emey i de tabii... Old City y akınlarındaki bir dükkanda Muhammed ve babasının deri dükkanına misaf ir oluyoruz. Muhammed tuareglerin y aptığı el ürünlerini satıy or ve kendisi de deve derisinden ay akkabılar imal ediy or. (Adres ve tel bilgisi aşağıda mevcut) İki gece bu kentte kaldıktan sonra Sebha kentine doğru şof örümüzle y ola çıkıy oruz. Ghadames - Sebha arası 900 km’yi geçkin. Sabah kente giriyoruz. Şoförümüz Muhammed bizi bildiği bir Türk lokantasına götürüy or. Lokanta açılana kadar araç içerisinde uy uy oruz. Lokanta açılıy or… Hataylı ustalarımız burada lokanta açmış, bizi çok güzel ağırlıy orlar. Kahvaltı yaptıktan sonra şehir turu için yola koy uluyoruz. Makinemi çıkardım, ilk f otoğraf ımı çektim ve arkamda bir siv il… Çektiğim f otoğraf ı kendisine göstererek y ola devam ediy oruz, ancak 5 dakika sonra arkamızda lüks bir polis arabası, siyah bey az… Önce Merkeze götürülüyoruz, oradan da istihbarat teşkilatına. Elimizdeki tüm belgeleri, pasaportları, f otokopileri, otel v e y emek f aturalarımızı, uçak biletlerimizi v eriy oruz. Hepsinin fotokopisini çekerek kalın bir dosy a y apıy orlar, v esikalık fotoğraf veriy oruz, derdimizi anlatıy oruz, sadece turist olduğumuzu başka bir amacımız olmadığın ı anlatıy oruz. Ve sonunda hurma ikramı ile iki saat zaman kay bederek serbest bırakılıy oruz. Polislerin size inanması için v erdiğiniz belgeler çok önemli, otellerden aldığın ız f aturaları, müze giriş biletlerinizi, restoran f aturalarınızı, uçak biletlerinizi y anınızdan ay ırmay ın. Liby a polisi serbest gezen turistlere alışık değil, ülke çok içine kapanık, özellikle de Sebha kenti. Az miktarda turist geliy or, onlar da turla gruplar halinde geldiklerinden, biz İngilizce konuşan ve ellerinde büyük makineler olan iki adam olarak çok dikkat çektik v e bizim farklı bir amaç için geldiğimiz sandılar. Bu y orucu ve stresli maceradan sonra burada bir daha hiç f otoğraf çekmiyor, hatta makineleri çantamızdan bile çıkarmıy oruz. Liby a’ya gelirseniz bu şehre gelmenize gerek y ok. Çok f azla görülecek bir y er yok. Ancak Sebha’ya 200 km uzaklıkta çölde bulunan Ubari göllerini ziy aret edebilirsiniz. Biz Sebha’ya zorunlu olduğumuz için geldik. Bingazi’ y e gitmek için kullanacağımız uçak Sebha’dan kalkıy ordu. Bu uçak biletlerini Ghadames’ten almıştık. Ghadames kentinde hav aalanı bulunmasına rağmen uçuş sef erleri çok az olduğu için zamanlama olarak bize uymamıştı. Sebha – Bingazi arası Liby a Hava Y olları ile 75 LD. Ülke içinde iki tanınmış hav a y olu şirketi v ar. Birisi Libya Hav a Y olları diğeri ise Buraq Air. Bu f irmaların Kaddaf i’nin oğullarına ait olduğunu Liby a v atandaşlarından öğreniy oruz. Uçağımız 4 saat rötarla kalkıy or, ancak Liby a insanı buna hiç karşı çıkmıy or. Her şey olağan gibi davranıy orlar, stres y ok, problem y ok bu ülkede. Gece Bingazi’y e v arıy oruz. Otelimize y erleşiy oruz. Hav a alanı ile şehir merkezi arası 10 LD. Havaalanında tanıştığımız Liby alı gençler bizi otelimize kadar bırakıy orlar. Liby a insanı çok sıcak v e misafirperv er. Bu şehir size güv en v e huzur v eriyor. Otelimize y erleşiy oruz ve huzur içinde uyuy oruz. Bingazi, Liby a’nın ticaret merkezi, başkent olmamasına rağmen Tripoli’den daha gelişmiş v e modern bir görünümü v ar. Lüks oteller dikkat çekmekte. Akdeniz kıy ısında bir y ürüy üş y apıy oruz. Daha sonra bir Libyalıy la tanışıy oruz, kendisi İtalya’da eğitimini tamamlamış bir mühendis, şimdi Bingazi’de y aşıy or v e bir Türk ortağı v ar. Herhangi bir ihtiy acımız olup olmadığını sorarak bizi gideceğimiz yere bırakıy or. Ay rıca Türkiye’y e götürmemiz için de Liby a hurması alıp bize hediy e ediy or. Tabii ki tüm ısrarlarımıza rağmen bize hiçbir şey ödetmiyor. Kendisine teşekkür ediy oruz. Daha sonra hatıra olarak Liby a bay rağı almay a koyuluy or v e bir dükkân buluy oruz. Bay raklarımızı alıy oruz, dükkân sahibi y ine ince bir şekilde bizim misafir olduğumuzu v e para alamay acağını söy lüy or. Biz de hay retler içinde bay raklarımızı alarak gezimize dev am ediyoruz. Bingazi de Tripoli gibi bir sahil kenti, Türkiy e’de göremediğimiz büyüklük v e kalitede balık çıkarılıy or denizden. Aky adan Lambukay a kadar her balık v ar Liby a denizinde. Türkiye’nin Akdeniz kıy ılarından neden bu hayvanların çıkmadığını merak ederek, hay retler içinde kendimizi bir balık lokantasında buluy oruz. Bunu denizin temiz tutulması v e avcılığın hala geleneksel y öntemlerle, uf ak teknelerle ve şnorkelle dalarak y apılmasına bağlıy oruz. Öyle ki denizlerde bir trol bile göremiyorsunuz, gördükleriniz sadece mavi boyalı uf ak balıkçı tekneleri. Bu balık çeşitlerini görebilmek için Tripoli kıy ılarındaki balık satış merkezine uğramanızı ısrarla tav siye ederim. Çok temiz v e düzenli bir balık hali burası. Çeşit çeşit ve renk renk balık mevcut. Ayrıca balık halinde kullanılması için kar üreten büy ük konteynerler v ar. Balıkçılar, balıklarının bozulmaması için ihtiyaç duydukları karı buradan temin ediy orlar. Balık Hali müdürü Fawzi Shadi Bey bize tesisi gezdiriy or, biz de f otoğraf larını çekiyoruz-tabii ki fotoğrafları gönderme sözü ile... Ve Türkiy e’ye gelir gelmez f otoğraflarını y olluyoruz. Bu önemli çünkü sizden sonraki gezginlere, f otoğrafçılara kapı açacak, onların iletişim kurmalarnı kolaylaştıracaktır… ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Bazı aksilikler y aşadıy sak da Liby a’dan olumlu duy gu v e düşüncelerle ay rılmak için Bingazi Hav aalanına gidiy oruz. Liby a Hav aalanlarında Duty Free mağazalar y ok. Hediy e alma işini son ana bırakırsanız alacak hediy e bulamay abilirsiniz. Bu nedenle ülkedeki müze girişlerinde satılan orayla ilgili magnetlerden, Ghadames şehrinde Tuaregler’in y apmış olduğu deri el emeği ürünlerden ve Libya hurması satın alabilirsiniz. Üzerimizde kalan son Liby a Dinarlarını (kendimize biraz hatıra ay ırdıktan sonra) dolara çeviriy oruz hav aalanında. THY uçağımıza binerek İstanbul’a doğru y ola çıkıy oruz. Bingazi – İstanbul arası 1395 km v e seyahat 2 saat sürüyor. Liby a sizleri bekliy or hem de Türkiye’ vatandaşlarına v izesiz... ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Sık Kullanılan Kelimelerin Arapça Karşılıkları: Otel = Fındık Hav aalanı = Matar Çocuk/Çocuklar = Tıf ıl/Etfal Y ol = Tarik Köy = Kariye Bir = Vahit On = Aşaratün Elli = Hamsin Y üz = Mietün Fotoğraf = Suret Teşekkür ederim = Şükran Çok Teşekkür Ederim = Şükran cezila Merhaba = Ehlen v e Sehlen Günay dın = Sabahül Hay r Şehir Merkezi = Medine Çarşı = Souq Araba = seyyare Uçak = Tayyare Yanınızda olması gerekenler: - Arapça-Türkçe v e Türkçe-Arapça sözlük 500 USD Nakit Türkiy e’den ufak hediy eler (çocuklar için kalem, silgi, vs) (büy ükler için lokum, şeker vs) Pasaport f otokopileri (birden fazla) Adres ve Telefonlar: Ghadames, Yerel Rehber Muhammed Ali: 091.365 01 15, 092.601 69 92 Ghadames, Libya Hava Yolları Şubesi: Muhammed Saied, 091.488 76 29 Ghadames, Hediyelik Eşya (Derici Muhammed ve babası) Ben Y edder Shop For Traditional Leather Hanicraft Near the museum, Ghadames, Liby a Mmkkyy2004@y ahoo.com , +218 92 609 28 18 Ghadames, Şoför Muhammed: Tel: 091.415 75 84 Funduq Atlas, Tripoli Adres: Omar Al Mokhtar Street (yeşil meydandan taksi ile 2LD) Tel: +218 21 333 68, 092 537 31 65, 092 355 47 10 E-posta: abukshim@maktoob.com Fiy at: (Single room with double bed) 45 LD Funduq Kasser el-Deawan, Ghadames Fiy at: (Single room with double bed) 50 LD Tel: 091 8295922, 63350 (Ghadames küçük bir şehir olduğundan sorarak rahatlıkla bulunabilir) Funduq African Tourist, Bingazi Sulieman ElFassay, 092 750 92 23, 092 874 31 01, SuliemanElFassay @yahoo.com Tel: 3380445, 3380444 Sharia al-Jezay ir street Fiy at: (Single room with double bed) 50 LD Bingazi Balık Restoranı Bala Beach Frish Fish and Grilled restaurant 091.376.4045, 091.382.2855 Sedi Ekrabiesh – Sea Road Bingazi, Türkiye Başkonsolosluğu Tel: 218.61.223.0003, E-posta: turkcons.benghazi@mfa.gov.tr Trablus, Türkiye Büyükelçiliği Tel: 22.360.15.60, E- posta: trabluskons @hotmail.com Tripoli Balık Hali Müdürü (Fawzi Shadi) Tel: +218.92.536.78.47 E-posta: y ou8010@yahoo.com ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Tripoli, Bakır Ustası Bingazi, gece ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Gez/Oku Timur Özkan ozkantimur@yahoo.com THE BEST AMERİCAN TRAVEL WRITING THE BEST TRAVEL WRITING True Stories From Around the World Her say ıda değişik y azarlara ait gezi kitaplarının tanıtımını y aptığım bu bölümde, ilk kez İngilizce kitaplara yer v ermemin nedeni, bu iki kitabın “Ankaralı Gezginler” v e “Gezgin Gö züy le” serisinden çıkardığımız ortak kitaplarımıza büy ük bir benzerlik göstermesi. Her iki kitap ta 25-35 gezi yazarının kaleme aldığı v e düny anın f arklı y örelerine ait gezi anılarından v e izlenimlerden oluşuy or v e dizi halinde y ay ımlanıy or. Mariner Y ay ınev i taraf ından çıkarılan “The Best American Trav el Writing dizisi 2000 y ılından beri y ay ınlanıy or v e her y ıl farklı bir konuk editör taraf ından hazırlanıy or. Kitabın konuları ABD’nin v e dünyanın f arklı y örelerinden seçilmiş v e Amerika’nın popüler gazete v e dergilerinin gezi y azarlarından taraf ından y azılmış. 2005’den beri her y ıl yay ınlanmakta olan Trav elers’Tale Y ay ınev i’nin The Best Trav el Writing” dizisi ise yay ınev inin üç editörü taraf ından hazırlanıy or. Dizinin 2006 kitabında İstanbul’da bir Kürt gencine aşık olan Kaliforniy alı Sanatçı Trici Venola’nın kaleminden bir Türkiy e yazısına da y er v erilmiş… GÖÇMEN KUŞUN KAN ADINDA Orhan Kural, 228 Sayfa, Han Yayınları Bugüne kadar tam 12 gezi kitabı y azan v e üç gezi kitabının da editörlüğünü y apan Prof. Dr. Orhan Kural’ın son kitabında; Hint Oky anusu’nda küçük bir ada olan Renion’dan Orta Amerika’y a, Sibirya’nın özerk cumhuriy etleri Altay, Hakasya v e Tuv a’dan Adriy atik kıy ılarına, Af rika’nın batısındaki Cibuti’den adını ilk kez bu kitapta duy duğumuz Senegal açıklarındaki Y eşil Burun Cumhuriy eti’ne kadar düny anın birbirinden ilginç coğrafyaları gezgin gözüy le tanıtılıy or. “Gezen Adam” başlıklı önsözüne “Ne kadar gezen v arsa o kadar mutlu insan v ardır. Y olculuk bir bakıma bir y ere gitmeyi planladığımız an başlar. Sokağa çıkmak, ara sokaklara dalmak, araştırmak aslında özgürlüktür, gezmek ise yeniden doğmak v e çoğalmaktır. Bir ülkeyi, bir kenti bir hafta dolaşmak onlarca kitap okumak kadar eğitici olabiliy or…” diy e başlay an Orhan Hoca bu inançla gezdiği y erleri aynı zamanda iflah olmaz bir çev reci gözüy le de görüy or v e anlatıy or… BİR SEYYAHIN KAYBOLMA KILAVUZU Özcan Yurdalan, 214 Sayfa, Agora Kitaplığı … Y olculuğumuz kısa sürdü. Bir gün kadar kısa. Bir türlü gelmek bilmey en bahardaki erguv anların ömrü kadar kısa. Ay rılırken, “Nereye gideceksin?” diye sordum. “Ben hiç gitmem ki,” dedi. “Hiç gitmedim, gitmek de istemem. Ben hep gidilen oldum. Belki de bu y üzden, yolcuların hepsinden çok bilirim, hepsinden çok görürüm, hepsinden çok anlarım… Hep gidilen olduğum içindir ki, ben yery üzündeki bütün yollarım ve her y olcu benim.” (Arka kapaktan) ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Türkiye’ den _____________Timur ÖZKAN ozkantimur@yahoo.com ÇANKIRI UZAK ÇAĞLARIN YAKIN KENTİ Ankara’daki Anadolu Medeniy etleri Müzesini gezenler bilirler. Burada sergilenen birbirinden değerli tarihi eserler arasında özellikle dikkat çeken bir v azo v ardır. “İnandık Vazosu” olarak literatüre geçen bu özgün Hitit eseri, Çankırı’nın Büy ükhacıbey köyündeki İnandık Höy üğü’nde bulunmuştur. Çankırı’n ın tarihine ait bulgular elbette bir kopy ası da Çankırı Müzesi’nde sergilenen v e ay nı zamanda bir sanat eseri olan bu v azodan ibaret değil. Paleolitik Dönem’e uzanan tarihi, Helenistik Dönem’de bugünkü Sinop, Karabük, Kastamonu ve Çankırı illerine egemen olan Paf lagonya Krallığı’nın başkentliğini y apması, Roma Dönemi’nde kendi parasını bastırması, Çankırı’n ın zengin tarihinin bazı kanıtları say ılabilir. Çankırı’n ın adının sözcük anlamının çağrıştırdığı gibi çan v e kırla bir ilgisi y ok. Tiftik v eya keçi anlamındaki Gangra sözcüğü, zamanla değişikliklere uğray arak Osmanlı döneminde Kengırı’y a v e Cumhuriy etle birlikte Çankırı’ya dönüşmüş. Kızıl ırmak’ın kollarından Tatlıçay’ın iki kenarında kurulan Çankırı’n ın kent merkezi çay ın doğu taraf ında, Çankırı Kalesi’nin eteklerinde gelişme göstermiş. Eski Çankırı’nın merkezi konumundaki Büyük Cami (Sultan Süleyman Camii) Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Sadık Kalf a taraf ından y aptırılan bir Mimar Sinan dönemi eseri. Ulu Cami olarak da anılan cami, eski bir Selçuklu Camii’nin bulunduğu yere inşa edilmiş ve 36 y ıl süren inşaatı 1558’de tamamlanabilmiş. Av lu taraf ındaki kapısından girdiğimiz Büyük Cami’nin çarşı taraf ındaki kapsından çıktığımızda karşımıza çıkan tarihi y apı Çivitçioğlu Medresesi oluyor. Küçük bir av luya açılan v e restore edilen iki katlı y apı halen kültür merkezi olarak kullanılıy or. 1754’de inşa edilen ahşap y apıdan şimdi ney sesleri yükseliy or. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) geçip / kamış sepetimizde bize kadar gelecek / yumurtası, bulguru, / yaldızlı, mor patlıcanları... Gözlerimiz, parkın bir köşesinde, üzerinde bu dizelerle birlikte usta şairimizin bir hey kelinin v eya büstünün yer aldığı bir Nazım Hikmet Köşesi arıy or. Artık resmi olarak da Nazım’ın Türk v atandaşlığı iade edildiğine göre neden olmasın? Böy le bir köşede ayrıca, Nazım’ın bu hapishanede y atarken y aptığı v e halen Ankara’daki “Galeri Z” koleksiy onunda bulunan Çankırıl ı Fırıncı İbrahim Ef endi portresinin bir tıpkıbasımı da sergilenebilir. Eski kent merkezini gezerken Sefer Usta’da y emek y emeden geçmek olmuy or. Çankırı’y a gelen ünlülerin mutlaka uğradığı lokanta çarşı içinde 5-6 masadan ibaret küçük bir mekan. Y an masada bir milletv ekiliy le ay nı anda ısmarladığımız “Takım Y emeği”, Çankırı Mutf ağı’nın ana y emeklerinden oluşuyor. Sarımsaklı et, cacık, kuru f asuly e, pilav v e tatlının üstüne bir Çankırı geleneği olarak “doğal soda niyetine” bamya ikram ediliy or. Y emekten sonra kısa bir y ürüyüşle ulaştığımız Saat Kulesi 19. yy’da yapılmış. İsv içre’den, İnebolu y oluyla getirilen saati artık çalışmıy or v e hatta kule de kaderine terk edilmiş görünüy or ama etrafta y apılacak basit bir düzenlemey le burada Çankırı’y a önemli bir turistik merkez daha kazandırılabilir. Tekrar gezimize dönecek olursak sırada, içinde Çankırı Mü zesi’nin de bulunduğu 100. Yıl Kültür Merkezi v ar. Arkeolojik eserlerin sergilendiği bir müzenin, bir binanın üçüncü katında y er alması olağan bir durum değil ama Çankırı Müzesi mutlaka görülmesi gereken çok değerli koleksiy onlara sahip. Müzede sergilenen en önemli objeler; zengin bir cam v e sikke koleksiyonu ile Çorak Y erler mevkiinde bulunan v e 8 mily on y ıl öncesine tarihlenen fil, gergedan, züraf a vb canlılara ait f osiller. Müzenin Etnografy a bölümünde ise çeşitli geleneksel giysiler v e eşy alardan başka Kurtuluş Savaşı esnasında İnebolu’dan Kastamonu v e Çankırı y oluyla Ankara’y a cephane taşıy an kağnılardan bir örnek sergileniy or. Çankırı’n ın y eni kent merkezi Anıt Alanı’nda oluşmuş. Buradaki Karatekin Parkı bir zamanlar Nazım Hikmet’in de y attığı v e aşağıdaki dizelerinde Çankırı’y ı anlattığı “Çankırı Hapishanesinden Mektuplar” adlı ünlü şiirini y azdığı Çankırı Hapishanesi’nin y erinde y apılmış. … Bilmiyoru m, neden / aklımda hep / ilkönce senden duyduğum / Çankırılı bir cümle var: «Pamukladı mıydı kavaklar / kiraz gelir ardından.» … ... Ve yerlilerin kavlince: / Altı tekmil tuz madeni olduğundan / Yıkılacak Çankırı şehri / Kıyametten kırk gün önce. … Bugün Çarşamba: / — biliyorsun — / Çankırı'nın pazar ı. / Demir kapımızdan Sultan II. Abdülhamit taraf ından 1885’de y aptırılan v e belediy e taraf ından restore edilen tarihi Çamaşırhane binası, zaman zaman kına gecesi v b toplantıların düzenlendiği bir sosy al merkez olarak işlevini sürdürüy or. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) 1890 y ılında y apılan v e halen de Güzel Sanatlar v e Spor Lisesi olarak kullanılan tarihi Taş Mektep, 1925 y ılında Şapka Devrimi nedeniy le Çankırı’y a gelen Atatürk’ü konuk etmiş özel bir bina. Atatürk’ün kaldığı v e o zamanki eşyalarıy la korunan sınıf ilgilenen ziy aretçiler için açılıy or. Buğday Pazarı mahallesindeki Hazimiye Medresesi, Belediy e taraf ından Vakıf lar’dan kiralanarak yöresel el sanatları merkezi olarak düzenlenmiş. Buğday Pazarı Medresesi olarak da anılan v e 18.yy’e tarihlenen iki katlı y apı plan olarak Çiv itçioğlu Medresesi’ne benziy or. Hazimiy e Medresesi’ne gidince görülmesi gereken bir y er de yolun karşı taraf ındaki Ahşap Çeşme. Bugün suy u akmıy or v e hatta y ıkılmay a y üz tutmuş olsa da ahşap bir çeşme her zaman görülebilecek bir y er değil… Çankırı Belediy esi’ne bağlı Prof. Dr. Kamil Rıfkı Urga Çankırı Araştırmaları Merkezi aynı zamanda Çankır ı’nın tarihi, arkeolojisi v e kültürünün sergilendiği bir kent müzesi niteliğinde… Halen restorasy onu dev am eden v e y akın zamanda açılacağı anlaşılan tarihi Karataş Hamamı’nı v e etrafta restore edilen bazı geleneksel Çankırı ev lerini gördükten sonra kent merkezinden ayrılıy oruz. Eski kütüphanenin restore edilmesi v e otantik eşy alarla tefriş edilmesiyle düzenlenen Çankırı Yaran Evi, Y aran geleneğinin y aşatıldığı bir mekan. Müzik v e eğlenmenin y anı sıra toplumsal day anışma v e yardımlaşma amaçlı bir toplantı olan Y aran Meclislerinde kadınlar y ok ama turistik gösteriler herkes taraf ından izlenebilir. UNESCO’nun somut olmay an kültürel miras listesine girmeyi başaran Y aran meclislerinin bir diğer özelliği geleneksel y emeklerin bir arada tadılması. Selçuklular döneminde Şif ahane v e Darülhadis olarak y aptırılan, zamanla Şif ahane’si y ıkılan v e Darülhadis kısmı günümüze ulaşan tarihi Taş Mescit, bölgenin ilk hastanesi kabul ediliy or. 1235’de Selçuklu Hükümdarı 1. Alaeddin Keykubat taraf ından Çankırı Atabey i (Valisi) Cemaleddin Ferruh’a yaptırılan şif ahanenin yanına 1242’de bugün Taş Mecit olarak anılan Darülhadis eklenmiş. Taş Mescit’in zengin taş işlemeleri arasında tıp bilimini sembolize eden birbirine sarılmış iki y ılan dikkat çekiy or. Çankırı Müzesi’nde gördüğümüz v e Eczacılığı sembolize eden, etraf ına y ılan sarılmış kupa da burada bulunmuş. Taş Mescit ay nı zamanda Çankırı Kalesi’nin en güzel göründüğü y er. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Onların hey ecanı gezi ekibimize de yansıy or v e Ömer Faruk Ery ılmaz, öğrencilerin doldurduğu el arabalarını sürerek onlara y ardımcı olurken Çankırı Belediy esi Basın Y ay ın Halkla İlişkiler Müdürü Ethem Y enigürbüz kazı çalışmalarının geçmişini özetliy or. Çankırı’n ın mutlaka görülmesi gereken y erlerinden bir diğeri ise il merkezine 20 km uzaklıktaki Tuz Mağarası. Hititlerden bu y ana tuz çıkarılan kay a tuzu ocağında boşalan galeriler sergi, konser vb kültürel amaçlarla kullanılıy or. Çankırı Fatihi, Danişmentli Emir Karatekin’in türbesinin de bulunduğu v e halen mesire y eri olarak kullanılan Çankırı Kalesi’ne y ürüyerek de çıkmak mümkün ama arabayla gitmek daha kolay . Kalenin y apım tarihi bilinmiyor ama burada Roma/Bizans dönemlerine ait bazı eserler bulunduğu için tarihinin çok gerilere uzandığ ı tahmin ediliyor. Bir Çankırı gönüllüsü v e Çankırı Postası sitesinin editörü Ercan Şeker’in rehberliğindeki Çankırı ge zimizin son durağ ı Çorak Yerler Kazı Alanı oluyor. Burada halen devam eden kazılarda, Çankırı Mü zesi’nde gördüğümüz f osillerin nasıl çıkarıldığına tanık oluy oruz. Ankara Üniv ersitesi’nin genç öğrenciler v e deney imli hocaları, başarılı bir kazı sezonunun sonunda buldukları y eni fosilleri gururla gösteriy orlar. Çankırı’n ın ilçelerinden Ilgaz kış turizmiyle, Kurşunlu ise Çav undur beldesindeki termal tesisleriyle turizme ilk açılan y erler oldular. Bayramören y amaç paraşütüy le şimdilik sporcuları ilçeye çekmey e başladı. Sıra, Tuz Mağarası’y la bir ölçüde tanınmakla birlikte sahip olduğu tarihi v e kültürel değerleriy le keşf edilmey i bekley en Çankırı’nın merkezinde… Hititlere uzanan geçmişinden dolay ı tarihsel açıdan “Uzak Çağların”, Ankara’y a yakınlığından ötürü de coğraf i açıdan “Yakın Kent” olarak tanıtılan Çankırı, ilgiy i f azlasıy la hak ediy or. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Ankara’dan ______________Sergen ÇĐRKĐN yula.tigin@hotmail.ccom Karargahtepe’den Çankaya’ya Ankara’da Atatürk’e Ev Sahipliği Yapmış Tarihi Mekânlar Ankara’da doğmayanlar için ne zordur bu şehirde y aşaması. Kışları kuru bir ayaz, y azları ise çekilmez bir derttir Ankara onlar için. Oysa bu kent üç dev re başkentlik etmiş Firigli Midas’tan, Galat krallarına v e Selanikli Kemal’e kadar pek çok kahramanın gözdesi olmuştur. Çünkü Ankara demek ay nı zamanda Anadolu demektir. Bunu çok iy i kavray an İsmet paşa v e arkadaşları Meclis’e bir önerge sunmuş v e önerge 27 no’lu kararla kabul edilmiştir. Artık genç dev letin başkenti Ankara’dır. İşte bu y üzden Ankara’y ı anlayabilmenin en iy i y olu Cumhuriy et Dev ri mekânlarından geçer. Bir Cumhuriy et Kurumu olan Ankara Üniv ersitesi de belirtilen sebeple, Ankara’nın başkent oluşunun 87. y ılı etkinlikleri kapsamında bu mekânlara bir gezi düzenledi. Katılımcılarla 12 Ekim Salı günü saat 09.30’da Rektörlük bahçesinde toplandık. Amacımız Atatürk’e ev sahipliği yapan mekânları gezmekti. Göky üzü kapalıy dı v e y ağış nedeniy le gezinin iptal olmasından korkuy orduk. Başlangıç noktamız Karargahtepe’deki Ziraat Mektebi oldu. Araçlardan iner inmez bina etraf ında toplandık. Duy duğum kadarıy la mektep aslen iki katlı olup taş cephe süslemelerine sahipmiş. Fakat durum bugün böyle değil. Günümüzde Meteoroloji Genel Müdürlüğü olarak kullanılan bina pek çok müdahale görmüş v e özgün y apısını y itirmiştir. Binay la ilgili daha ilginç bilgiler de mevcut. Kurtuluşun ilk sesi bu binadan y ükselmiş ve tüm Anadolu’y a y ay ılmış. Öyle ki Halide Edip’in başkanlığında kurulan Anadolu Ajansı ilk y ay ınlarına bu binada başlamış. Atatürk’ün kullandığı oday sa aynen korunmuş. Biz de bu oday a çıkıp mekânı inceledik. Oda oldukça dar grubumuz ise tam aksine kalabalıktı, bu y üzden küçük bir kargaşa y aşadık. Ardından dönüş için aşağıy a inip, Müdürlük görev lilerinden hav a durumu hakkında bilgi aldık. Gün boyunca y ağış olmadığını öğrendikten sonra sabahtan beri süren endişemiz son buldu. Böylece rahatlıkla gardaki direksiy on binasına vardık. Bilindiği üzere 20. asrın ilk y ıllarında Anadolu işgal güçleri v e onlara y ardakçılık eden çetelerin elinde pay edilmişti. O y ıllarda Karargahtepe şehre bir hay li uzak v e sav unmasız kalıy ordu. İşte bu y üzden Atatürk’ün şehre daha yakın olan direksiy on binasına taşınması kararlaştırılmıştır. Y apı iki kattan teşekkül eder v e buna ilav en içinde bir de çatı katı barındıran üçgen alınlı bir kuley le desteklenmiştir. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) 19.yy ’da Bağdat demiryolunun yapımı sırasında inşa edilen bina 1964’te müze haline getirilmiş. Millet Meclisi’nin açılış kararı da y ine bu binada alınmış. Binanın üst katında Atatürk’e v e Fikriy e Hanım’a ait odaları görebilirsiniz. Binanın az ilerisinde ise Atatürk’ün y urt gezilerinde kullandığı bir v agon y er almakta. Vagon Atatürk’e sadece y aşarken eşlik etmekle kalmamış, ölümünün ardından naaşı da Ankara’ya yine bu vagonla getirilmiş. Vagonda en çok dikkatimi çeken şey satranç takımı oldu. Her zamanki gibi radyo v e sigara da y anında y er alıy ordu. Çif tlikteki bir diğer durağımız ise Atatürk Kolibası oldu. Söğütözü koruluğunda inşa edilen bina oldukça mütevazı boy utlarda v e sade bir görünümdedir. Binanın bulunduğu koruluk bugün halen mesire y eri olarak kullanılmaktadır. Burada piknik masaları, çardaklar v e küçük büf eler bulabilirsiniz. Etraf temiz v e bakımlı bir durumdadır. Bu kadar uy gun koşulu bulmuşken değerlendirmemek olmazdı. O y üzden öğle y emeğini burada y emeğe karar v erdik. Üç arkadaş kumanyaları almak için koruluk girişine park ettiğimiz aracın y anına gittik ve yemek torbalarını sırtlay ıp geri döndük. Dönüşümüz harika oldu. Gezinin v erdiği yorgunluktan olacak herkes gözlerini torbalara v e bize dikmişti. Paketlerin içinde ise: Üniv ersitemizin ikramı köfte ekmek, meşrubat v e meyve v ardı. Paketleri açtığımda, beni tanıy an herkesin bildiği ve her zaman söy lediğim bir sözdür ama yemek y emenin ne kadar güzel bir şey olduğunu bir kez daha haykırdım. Tüm ekip burada bir hatıra f otoğraf ı çektirmek istiy orduk. Bu sırada y eni trenler gelip gidiyor, insanlar bir y erlere yetişmek için koşturuy or, bu koşuşturmada bir birlerinin y üzüne dahi bakmay an insanlar; y anlarından geçtikleri bu tarih tanıklarının f arkına bile varmıy orlardı. Fotoğraf çekiminin sonrasında tekrar araçlarda toplanıp üçüncü durağımız olan Atatürk Orman Çif tliği’ne doğru yola çıktık. Y emekten sonra kısa bir çay molasını takiben son durağımız olan Çankay a Köşk’üne doğru y ol aldık. Bu ziy aret için Üniv ersite adına önceden randev u alınmıştı. Köşk kapısına v ardığımızda güv enlik nedeniy le bir bekleme salonuna geçtik. Bize, yanımızdaki tüm kay ıt cihazlarının b ırakılması söy lendi. Ardından Köşk’e ait özel tur arabalarıy la ünlü bağev inin önüne v ardık. İçeriye on beşerli gruplar halinde alındık. Bizlere önümüzde bir müze rehberi v e ardımızdan gelen bir eskort da eşlik etti. İçinde bulunulan mekanın ehemmiyeti v e eserlerin güv enliği için bu tip bir uy gulamanın olması sev indiricidir. Çif tlik bugün Ankara’nın merkezinde nefes alınabilecek tek noktadır. Bu kurak topraklarda bir çiftlik inşa etme kararı v erdiğinde şüphesiz çoğu insan Atatürk’e hay retle bakmış v e sessizce beklemişti. Fakat böy lesine güzel bir alan, keyfi tutumlardan ötürü bölük pörçük bir duruma getirilmiş, eskinin hay retle bakan bakışları bugün sadece beklemekle y etinmemiştir. Tüm bunlara rağmen yine de çif tlikte kendinizi rahat hissedebilir başta Atatürk Ev i olmak üzere pek çok mekânı ziy aret edebilirsiniz. Bizde ay nen öyle yaptık v e Atatürk Ev i’ni ziy aret ettik. Bu ev Selanik’teki ev in birebir kopy ası olup 1981’de Atatürk’ün 100. doğum y ılı anısına y apılmıştır. Bağev i, Ankara Belediy esi’nce 1921’de Mustaf a Kemal’e armağan edilmiş. Eve, sonradan Mimar Vedad Tek’in çalışmalarıy la bazı ilav eler y apılmış. Bu ilav eler: güney cephede sekizgen bir kule, kuzey de bir rüzgârlık v e hemen y anında elçiler için hazırlanmış bir kabul salonundan ibarettir. Zaman zaman y eni eklemeler y apılan bina 1950’den beri müze olarak kullanılmaktadır. Şu anki müze girişi de kuzey deki rüzgârlıktan y apılıy or. Burada ziy aretçiler bir müze rehberi taraf ından karşılanıy or. ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Köşk adeta zamanı durduruy or. Çünkü burası alışıldık bir müzeden ziy ade bir y aşam alanı olarak karşılıy or sizi. Çev renizde açıklama y azıları v e lev halara boğulmuş bir düzenleme y ok. Eserlerin etraf ında da koruma bantları y a da camekânlar bulunmuyor. Bunun y erine gerekli bilgiy i rehber, güv enliği ise eskort sağlıy or. İşte bunun için mekânın ruhu sizi çekip götürüyor. Köşk’teki diğer bölümlere gelince şöyle bir sıralama vardır. Rüzgârlıktaki giriş kapısının ardından y eşil salona geçilir. Bu salon elçilerin kabulünde kullanılmış. Adını duv arın renginden alıy or. Odanın bir yanında ise y emek salonu bulunmakta. Salonun dizay nı ahşap ağırlıklıdır. Pencerelerin v itray olması içeriy e loş ve dingin bir hava katıy or. Pencerelerin arasında çinilerle süslenmiş bir şömine yer alıy or. Ortada uzun bir y emek masası v ar. Hani hemen hepimizin ilkokul kitaplarından hatırladığı bir f otoğraf v ardır. Başta Atatürk sağında Hasan Ali Y ücel v e Ahmet Cev det… Solunda Af et İnan, Zübey r Koşay ve Ragıp Hulusi… Fotoğraftaki bu kişiler Atatürk’ün yanından hiç ay ırmadığı meslektaşları ve arkadaşlarıdır. Meslektaşları diy orum çünkü Atatürk, en az Hasan Ali kadar bir eğitmen ( başöğretmen) Ahmet Cevdet kadar bir dilci v e y ine en az Af et İnan kadar mükemmel bir tarihçiy di. Bu yakın arkadaşlar bazen kurum merkezlerinde bazen de Köşk’teki bu masa etraf ında birleşiy or v e ülkenin geleceğini y azıy orlardı. Bu yüzden her çatal kaşığın y anında bir de küçük not defteri bulunuy ordu. Ve o günlerin gazeteleri hemen her gün ay nı başlıklarla çıkıy ordu: “Dil-tarih Cemiy eti Gazi Hazretlerinin riy asetinde toplandı.” İşte bu yüzdendir ki bir ulusun inşaatına tanıklık eden bu oda, şu an içinde bulunduğumuz üzücü durumlardan dolay ı sizi derin derin düşündürüyor. Köşk’ün üst katına çıktığınızda ise öncelikle bir hole giriliy or. Hol üç oday a birden açılıy or: kütüphane, yatak odası v e misafir odası. Kütüphanenin tavanı ahşap kakmalarla tezy in edilmiş. Duv arlar boy unca sabit ahşap raf lar y er almakta. Raf larda halen korunan zengin bir kitap koleksiyonu görebilirsiniz. Burası Atatürk’ün Türk Tarih Tezi’ni v e Büyük Nutkunu y azdığı y erdir. Y atak odasının ise pastel tonlarda boy alı duvarları v e geniş pencereleri bulunmaktadır. Odanın ay dınlık ve f erah bir ortamı v ardır. Kay ın rengi mobily alar sade v e odanın rengiy le uy um içindedir. Bugünkü gezimizin şüphesiz en ilgi çekici anını Köşk oluşturuyordu. Fakat tüm gezinin üstümüzde yadsınamaz bir etkisi vardı. Bunu sadece kendi adıma değil tüm arkadaşlarım adına söy lüyorum. Zaten gezi boy unca insanların hiç bitmeyen dikkati v e ilgisi bize doğru bir şeyler yaptığımızı gösteriy ordu… Atatür k’ün Ankar a’daki evler ini gezen Ankar a Üniver sitesi öğr enciler i, Büyük Önder ’in Selanik’te doğduğu evin, Atatür k Orman Çiftliği’ndeki tıpkıyapımı önünde (12 Ekim 2010) ANKARA ÇĐĞDEMĐ (Sayı:12, Nisan 2011) Üyelerden ______ _______ Ömer Faruk ERYILMAZ omerfarukeryilmaz18@hotmail.com Çiğdem Zamanı Karlar erimey e başlay ıp, söğütler de çiğirdeklendiyse, y aza bir şey kalmamış demektir. Her ne kadar y aşlılar, “kasım y üzeli, y az belli” dey ip, Saatli Maarif Takv iminin sıraladığı Koca-Karı kışlarının hiç biri aksamasa da, ne sobaların f eri kalmıştır, ne de kuzinenin f ırınına atılan gumbirin tadı v ardır artık. Hele mezarlıkların oralarda çiğdemlerin çıktığı haberi de gelmiş, sağlamından sopaları kapıp, daha ilkini sökmeden, gözüne ilişen diğer çiğdemler için “O benim, o’da benim, o’da” diye hırslanmışsa çocuklar, kış bitmiş demektir. Arıların v ızıldamay a başladığı, koy unların kuzuladığı, ineklerin buzağıladığı günlerdir artık. Uzay an günlerin oy unları da değişmiştir kendiliğinden. Budanan kavak - söğüt dallarından çelik çomaklar yapılmış, misket kuy uları açılmıştır. Y aşlı tey zeler Tepe Harmanlarda ebemekmeği topluy or, genç kızlar kapı önlerinde toplanmış laf lıy orlarsa, leyleklerin gelmesine de bir şey kalmamıştır şunun şurasında. Arkalarında pullukları takılı traktörler tarla tarla çift sürmey e, römork römork gübre taşımaya başlay abilirler. Dükkan önlerine tabureler çıkartılıp, çay lar bağırarak sipariş edilebilir artık. kahveciye İlçe pazarına eşek baklası geldiy se v e pahasına bakmadan yarım kilo da olsun alacaksan, dereotunu da unutmay acaksın. Sevmesen de baharın muştucusu diy e tadacaksın çatalın ucuyla. Nasıl olsa bir iki haftaya kalmaz gelir taze f asuly e, caneriği v e çilek diye düşüneceksin. Sabah güneşine y üzünü dönüp hapşıracaksın doy a doy a. “Çok y aşa” diy en bulunmasa da yanında, “Hamdolsun” dey ip şükredeceksin Tanrıy a. Umursamay acaksın bu hav alarda cebindeki borç listesini. Krizmiş, teğet geçmiş, delmiş gitmiş, boş v ereceksin. Orhan Veli’y i mahvetti diye, seni de mahv etmesine izin v ermey eceksin bu hav aların. İlgilenmey eceksin seçim araçlarının bağırıp çağırmalarıy la. Başkan kim olacak, muhtar kim seçilecek, ülkenin geleceği ne olacak önemsemeyeceksin. Hele konu komşuda taze pişirilmiş y ufka ekmeği de bulmuşsan, y elmik toplamaktan gelenlerin önlerine geçeceksin. Eteklerinden aldığın y elmikleri y ıkamay a bile gerek duymadan sardın mı ince ekmeğin içine, kocaman kocaman ısıracaksın. Pınar başına geldiğinde day ay acaksın ağzını kurnay a. Ne bakteri ne de arsenik korkusu olmadan kana kana içeceksin suy u. Bileceksin ki, cemreler düştükten sonra y ağan kar durmaz toprak üstünde. Sabah diz boyu y ağmış olsa da, öğleden sonraya kalmaz bir şey. Kirazın dalları da kırılmaz. Sonra da “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin” diy e şarkı söy leyeceksin. “Haberin v ar mı demir kapı, kör pencere” diye sormay acak, görüşmecinin taze soğan getirmesini beklemeyeceksin. Ağzına dolad ın mı “Dağlar Dağlar” şarkısını, atacaksın kendini beton hapishanelerin dışına. Çokta önemli değil gideceğin y erin doğduğun köy olması. “İpek bir halıy a benzey en, bu memleket bizim” diy eceksin. Seni bekleyen çiğdemlere gideceksin. Ankara Kütüphanesi Timur ÖZKAN ozkantimur@yahoo.com Ankara’nın İlk Türkçe Gezi Rehberi ANKARA REHBERİ THE GUIDE OF ANKARA Türkçe v e İngilizce olarak y ay ınlanan v e Ankara’nın bilinen en eski Türkçe gezi rehberi olma özelliği taşıy an Ankara Rehberi, Ankara’nın en eski siv il toplum kuruluşu olan Ankara Kulübü taraf ından 1949 y ılında y ay ımlanmıştır. Arkeolog Nurettin Can Külekli taraf ından kaleme alınan v e Kamuran Şerif Saru taraf ından İngilizcey e çevrilen 224 sayfalık eserin ilk 128 sayfası Türkçe, kalan kısmı İngilizce olarak hazırlanmıştır. Ankara’nın coğraf i durumu ve nüf usuy la başlay an, daha sonra Ankara Balı, Armudu, Kedisi v e Keçisi gibi Ankara’nın sembol değerlerinin tanıtımına y er veren kitap Ankara’nın semtleri ve ilçeleriyle dev am etmektedir. Burada v erilen bilgilere göre: Ankara’nın 18. y üzy ıl başında 45 bin (Kay nak: Tournef ord) olan nüfusu 1830’da 28 bin (Kay nak: Ch. Texier) 1860’da tekrar 45 bin (Kay nak: Perrot) v e 1890’da tekrar 25-30 bindir (Kay nak: Naumann). Tahminlere day anan bu inişli çıkışlı rakamlardan sonra nüf usumuzun; 1927’de y apılan ilk nüf us say ımında 74.533 v e 1945 y ılında y apılan (kitabın y ay ım tarihi itibariy le) son say ımda ise 226.712 olduğunu öğreniy oruz. Bu konuda son bir ilginç ay rıntı ise Ankara’da yaşayan erkek/kadın oranı hakkındadır. 137.058 olan erkek nüf usuna karşın Ankara’da y aşayan kadın say ısı 89.654 olup, bu rakam yaklaşık olarak her beş erkeğe üç kadın düştüğü (v eya kadınların büy ük bir kısmının nüf usa y azılmadığı) anlamına gelmektedir… Y azarı, bir arkeolog olduğu için olsa gerek, kitabın en geniş bölümü Ankara’nın tarihine ay rılmıştır. İlkçağlardan başlayarak Ankara’nın başkent olduğu döneme uzanan zengin tarihinin anlatıld ığı bölümlerden sonra Kazılar v e Anıtlar ay rı başlıklar halinde ele alınmıştır. Anıtlar bölümünde tanıtılan y apılar arasında; günümüze ulaşamay an v e Etlik Y olu’nun sağında y er aldığı, 1759’da y apıldığı, 1860’da onarıld ığı if ade edilen v e Anadolu işi çinilerle kaplı Vank Manastırı dikkat çekmektedir. Zamanın baskı teknolojisiy le olabildiği kadar f otoğraflarla ve çizimlerle desteklenen kitapta y er alan f otoğraflar arasında; 1937 y ılında Atatürk’ün Ankara’y a gelişinin y ıldönümü anısına bastırılan bir para v ey a madalyonun resmi ile Erzurum mahallesindeki eski bir Ankara ev ini kesiti gibi bazı özgün çizimler öne çıkmaktadır. Ankara Rehberi’nin dev am eden bölümlerinde Ankara’nın Camileri, Mescitleri, Hanları ve Müzeleri tanıtılmıştır. Ankara Rehberi kitabının Türkçe bölümleri “Y eni Türkiy e Dev letinin Kuruluşuna ve Dev rimlerine Ait Kronoloji”, “Ankara Sözleşme, Anlaşma v e Antlaşmaları ile Bakanlıklar ve Genel Müdürlüklere ait adres v e telef onların y er aldığı biraz teknik say ılabilecek bölümlerle sona ermektedir. İngilizce bölüme geçmeden y er verilen reklam sayf alarındaki Ankara’nın ilk ticari firmalarından sadece Koç Ticaret’in günümüze gelebilmiş olması da dikkat çekici bir ay rıntı olarak not edilebilir. Daha sonra İngilizce bölümüy le dev am eden Ankara Rehberi, çeşitli harita ekleriy le sona ermektedir. Önce bir Türkiye haritasının y er aldığı ekler arasında daha sonra Ankara v e çev resini gösteren bir başka harita, Ankara’nın mahalleleri, otobüs hatları, ilçe v e bucaklara giden y olları gösterir mesaf e haritası, Ankara v e çevresinin tarihi y erleri v e son olarak da büyük boy v e renkli bir kent haritası y er almaktadır. Bütün bu özellikleriy le Ankara Rehberi; Ankara’nın ilk Türkçe gezi rehberi olduğu kadar 1949 Ankara’sı için önemli bir belgesel eser niteliği de taşımaktadır. Ankara’nın ilk gezi rehberi ise İsviçreli bilim adamı v e araştırmacı Ernest Mamboury taraf ından hazırlanarak 1933 v e 34 y ıllarında olmak üzere iki kez v e Fransızca olarak yay ımlanan “Ankara Guide Touristique” olup bu kitap her nedense bugüne kadar Türkçeye çev rilmemiştir. Ankara/Ankara ___________________________________ ARTIK YALNIZ GERİ DÖNMESİ DEĞİL GİTMESİ DE GÜZEL BİR KENT Nejat Akgün’ün Ankara Kulübü Yayınları’ndan çıkan “Burası Ankara” adlı kitabından … Bugünün Ankara’sını sadece turistik açıdan görüp değerlendirenler de v ardır. Bir mesleği de kent rehberliği olan Sev in Okyay, Ankara için 1992’de turistlere şu önerilerde bulunmuştu. “Bir zamanlar ‘Ankara’ deyince, insanın içine zorunluluğun sıkıntısı çökerdi. Y oksa durup dururken neden bu kente gidilsin?... İlk gençliğimden bu y ana ailevi nedenlerle gitmek zorunda kaldığım Ankara’nın, güzel bir kent olmadığı için türlü gerekçelerle başkentlikle ödüllendirildiğini düşünmüşümdür hep… Geçen y ıl Ankara Film Festivali ilişkisiy le, y alnıza geri dönülmesi güzel olan bu kente bir kez daha gitmek zorunda kaldım. Garip bir değişim sözkonusuy du. Her şeyden önce, bu kez hiç sıkılmamıştım. Geçtiğimiz sonbaharda bir Ankara seferi daha y aptım, üstelik ay aklarım artık geri gitmiy ordu. Ankara başka bir kent olmuştu gerçekten. Y emyeşildi. (Kentlerine toz kondurmay an Ankaralılar’a bakarsanız hep öy leymiş!), insanı olağanüstü oy alıy ordu. Parklardan tutun da lokantalarına, alışveriş merkezlerine kadar gidilecek y ığınla y eri v ardı. Elbette kolay ulaşım özelliklerini yitirmemişti; taksiyle kısa sürede kenti baştanbaşa dolaşabiliy or, bu iş için sürücülere bir serv et ödemek zorunda kalmıy ordunuz. Öy leyse bu yeniden biçimlenmiş, grilikten çok renkliliğe geçmiş kente nasıl ne zaman gitmeli? Ankara’da gönlünce bir gün geçirmey e niyetlenen her gezgine açıky üreklikle bir öneride bulunmak isterim. Anadolu Uy garlıkları Müzesi’ne bir uğray ın. Müzeleri sev ip sevmemeniz önemli değildir. Burası müzeden de öte bir yer. Hiç sıkıcı olmayan bir tarih dersi… Y üz bin y ılın süzgeçten geçip bir aray a geldiği bir pota, minik yaşam enerjilerinin cirit attığı bir mekan… Anadolu Uy garlıkları Müzesi’nde geçmişe yelken açmış bir zaman gezgini, kentin kendi içinde y eniden y aşam bulan bir köşesini; Ankara Kalesi’ni gezmeden bugüne geri dönemez elbette. Kalede restore edilmiş v e henüz restorasy on halinde say ısız mekan v ar. Tarihle turizmi tek hamlede canlandırmay a çalışanlara, Büy ü Kent Belediy esi de katılmış durumda. Birkaç alternatif arasında seçiminiz kullanıp gece ya da gündüz buradaki restoranlarda lezzetli bir y emek yiy ebileceğiniz gibi, gündüz minik sergi y a da koleksiy onları gezip alışv eriş de y apabilirsiniz… Kent bütünüyle temiz, derli, toplu v e y eşil. Y ine de bir yabancıy a Kavaklıdere, Çankay a, Gaziosmanpaşa semtlerinin oluşturduğu üçgen daha cazip gelebilir. Atatürk Bulv arı’na paralel olarak Kav aklıdere’den aşağı doğru uzanan Tunalı Hilmi Caddesi her zaman canlı, antikadan giy ime, her şey in satıldığı mağazalar ın arasına, “f ast f ood” alınabilecek y erler serpiştirilmiş… Kav aklıdere’de şöyle derin bir soluk aldıktan sonra (Ankara’nın hav ası şimdi çok temiz) y a Kuğulu Park’a girip bir çay için, ya da karşısındaki koskocaman Seymenler Parkı’na gidin. Bu gönle f erahlık v eren parkı dolaşmanız y arım saati alır zaten… Ankara her zaman kültür sanat konusunda y eterince donatılmış bir y erdi. Bugün de öy le. Sinemalar, tiy atrolar, Opera, Bale… Kültür gıdanızı da al ıp kendiniz gece dışarı v urduğunuzda “y ar, medet bana bir bar” derseniz sıkıntı geçmey eceğiniz konusunda garanti v erebiliriz. Bu konuda Köroğlu Caddesi rakip tanımıy or. İşte koca gün göz açıp kapamadan geçti bile… Her şey e birden y etişemedinizse üzülmey in, bir dahaki sef ere… Ankara konuklarına mahcup olmuy or. Artık y anlı geri dönmesi değil, gitmesi de güzel bir kent.” … 1990’lı y ılların ikinci y arısına gelindiği şu sıralarda Ankara’nın daha nice eksiklerinin sürüp gitmesi y anında birçok y azar da bunları eleştiriy or olabilir. Ama öny argısız bakıldığ ında Ankara her şey e karşın yine de gerçek anlamda güzel bir kent, üzerinde y aşay an herkesi açıkça söy leyeceği gibi BURASI ANKARA… Dizelerden ___________________________________________ ACI DÖNEM Dalgalı deniz gibi bir ülke, Ar ap saçına dönmüş işler , Ne tavşanın dağdan haber i, Ne de yar ayı deşen neşter . Yalnızca sızlayan bir yür ek. Sızlayan, çatlamış, kır gın. Kağnı ardında köylüler gibi Kar anlıkta, boşlukta yorgun. Ve öfke dağlar dan akan sel Dolmakta bu kan denizine. Umut uçup gitmiş yılar boyu, Kar deşler düşman birbir ine. Bu yıl halkımızın gözyaşı Yüzyıllar boyunca dökülenden çok. Azr ail gibi bir kış geldi, Yur dumuzda ne ar ar san yok. II Şu Ankar a kentinin sokaklar ında Mutsuz kediler , köpekler var . Sen de mutsuz eğil misin ey ozan, Bezgin değil misin onlar kadar? Ve halkı da değil mi baştanbaşa Yoksul, umutsuz, bezgin? Bir ağaç gibi kurumuş Suyu çekilmiş ülkemizin. Köylü yitmiş kır larda dağlarda, Topr ak kısır inekler in memesi gibi. Em ha em ha bir damla süt yok Kentler e sığınanlar sa dalga dalga. Bir er isli lamba kasabalar Kahveler dolusu insan ve sinek. Bütün mutluluklar ı bir yüksük çay, Đskambil, tavla ve pineklemek. Ve kar maşa bir kar a bulut olmuş Ne güneş açar , ne yağmur yağar , Kur t sürüler i… öldür en öldür ene Đnsanın değer i yok sinek kadar . Đnsanın değer i yok sinek kadar , Yalan, kandır maca, vurgun, Halkımızın bir ucu savunmacıda, Bir ucuysa dibinde yoksulluğun. Sen de mutsuz değil misin ey ozan? Bulanık, batmış bir deniz. Değil Almanya’da iş bulmak bu durumda Askere bile gidemeyiz. 1979 Cahit Külebi, Bütün Şiirleri /Yangın (1960-1980), Adam Yayınları, Yedinci Basım, Mart 1994