Sayfa 3 - Ayrıntı Dergisi
Transkript
Sayfa 3 - Ayrıntı Dergisi
burdur/bucak İNCİR HANI Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 3 BURDUR/BUCAK İNCİR HANI Şakir Çakmak* -Ertan Daş** Foto: 1 Yar. Doç. Şakir Çakmak: ÖZET: Yar. Doç. Şakir Çakmak: “İncir Han, Bucak ilçesinin 3kilometre kuzeybatısındadır. Adını, yaklaşık 3kilometre batısındaki İncirdere Köyü’nden alan yapı, Antalya-Eğirdir kervan yolunda; Antalya’dan Burdur’a doğru uzanan güzergâh üzerinde, Evdir Hanı, Kırkgöz Hanı ve Susuz Han’dan sonra dördüncü menzil durumundadır. Avlu ve ahır kısmından oluşan klasik şemadaki Anadolu Selçuklu dönemi hanlarından biri olan yapının ahır kısmı ayakta olmakla birlikte avlu kısmı yarım kalmış ya da sonradan yıkılmıştır. Ahır kısmının inşası, taçkapısındaki kitabeye göre 636/1238-39 yılında tamamlanmıştır. İnşa ettiren, Anadolu Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Keyhusrev’dir.” ABSTRACT: Asst. Prof. Şakir Çakmak: “İncir Inn is 3 kilometers away northwest of Bucak. The structure which is called like that because of İncirdere village which is 3 kilometers away on the west, is the fourth zone on the Antalya – Burdur route of the Antalya – Eğirdir Caravan way, after Evdir Inn, Kırkgöz Inn and Susuz Inn respectively. It is one of the Classical Anatolian Seljuq Era structures which is formed of a barn and a yard. The yard was under construction or ruined while the barn still exists. The construction of barn was completed in 636/1238- 39 according to the script on its crest gate. It was built by Anatolian Seljuq Emperor GıyaseddinKeyhusrev II.” Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 4 Foto: 2 Türkler, XI. yüzyıl başından itibaren Anadolu kapılarını zorlamaya başlamışlar, 1071’de Malazgirt’te Bizanslılarla yaşanan savaşın ardından Sultan Alparslan, birçok komutan ve Türkmen beyini Anadolu’yu Türkleştirmekle görevlendirmişti. Savaştan hemen sonra başlayan akınlar sonunda Erzincan yöresinde Mengücekliler, Erzurum yöresinde Saltuklular, Sivas yöresinde ise Danişmendliler birer beylik kurmuşlardı. Konya ve çevresini ele geçiren Süleyman Şah da 1077’de Anadolu Selçuklu Devletini kurdu ve devletin başkenti kısa bir süre için Konya oldu. 1080’de İznik ve çevresini ele geçiren Anadolu Selçukluları, İznik’i başkent ilan ettiler. I. Haçlı Savaşı sonucunda (1096) İznik ve çevresinin tekrar Bizans egemenliğine girmesi üzerine Konya yeniden başkent yapıldı. Başlangıçta Konya ve çevresine egemen olan Anadolu Selçukluları, XIII. yüzyıl başlarından itibaren diğer küçük beyliklerin egemenliklerine son vererek topraklarını genişletti ve batı kesimleri dışında Anadolu’nun büyük bir bölümüne hakim oldu. Anadolu Selçuklu Devleti siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan en parlak yıllarını Sultan I. Alaeddin Keykubad (1220-1237) döneminde yaşadı. Alanya’nın ele geçirilmesiyle deniz ticaretinde büyük bir güç haline gelen Anadolu Selçukluları, Anadolu’yu baştanbaşa saran kervan yolları sayesinde elde edilen transit ticaret vergisiyle gücünü daha da artırdı. Anadolu’nun birlik ve güvenliği sağlandı. Başta Konya, Kayseri ve Sivas olmak üzere, pek çok Anadolu kentinin kaleleri güçlendirildi ve kentler anıtsal yapılarla donatıldı. Sultan II. Gıyaseddin Keyhusrev döneminde ortaya çıkan Babaî isyanlarıyla sarsılan Anadolu Selçuklu Devleti, 1243’de Moğollarla yaşanan Kösedağ Savaşı’nda aldığı yenilgiyle parçalandı. Anadolu bu tarihten sonra Moğol egemenliğine girdi. 1308 yılında Sultan II. Gıyaseddin Mesud’un ölümünden sonra resmen son buldu. Anadolu Selçukluları, bir devlet için oldukça kısa sayılabilecek bir süre ayakta kalmalarına rağmen, ortaya koydukları muazzam eserlerle günümüze muhteşem bir miras bırakmıştır. Özellikle Anadolu’yu boydan boya kat eden kervan yolları üzerine inşa ettikleri kervansaraylar, mimari özellikleri ve zengin süslemeleriyle dönemin hem mimari birikimi, hem de ticari hacmi hakkında fikir vermeleri bakımından önemli yapılardır. Yazımızın konusunu oluşturan İncir Hanı, Burdur’a bağlı Bucak ilçesinin 3km. kuzeybatısındadır. Adını, yaklaşık 3km. batısındaki İncirdere Köyü’nden alan yapı, Antalya-Eğirdir kervan yolunda, Antalya’dan Burdur’a doğru uzanan güzergah üzerinde, Evdir Hanı, Kırkgöz Hanı ve Susuz Han’dan sonra dördüncü menzil durumundadır. Avlu ve ahır kısmından oluşan klasik şemadaki Anadolu Selçuklu dönemi hanlarından biri olan yapının ahır kısmı ayakta olmakla birlikte avlu kısmı yarım kalmış ya da sonradan yıkılmıştır. Ahır kısmının inşası, taçkapısındaki kitabeye göre 636/1238-39 yılında tamamlanmıştır. İnşa ettiren, Anadolu Selçuklu sultanı II. Gıyaseddin Keyhusrev’dir. İncir Hanı’nın rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerine ilişkin ilk çalışmalara 1990’lı yılların başında başlanmıştı. Bu çalışmalara bağlı olarak 1992, 1993 ve 2000 yıllarında Burdur Müze Müdürlüğü başkanlığında, Prof. Dr. Rahmi Hüseyin Ünal ve Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’ne mensup çok sayıda öğretim elamanının bilimsel danışmanlığında yapının avlusunun kazısına başlanmış, ancak çeşitli nedenlerle çalışmalar yarım kalmıştı. Bu çalışmalar sonunda avlunun yaklaşık ¼’lük bölümünün kazısı tamamlanabilmiş, avlunun plan şeması hakkında kısmen de olsa fikir edinebilmemizi sağlamıştı. Çeşitli belgelerden uzun süre pazar yeri olarak kullanıldığı anlaşılan yapının avlusunda, mimari buluntuların yanı sıra sikke, seramik ve çeşitli metal objelerden oluşan çok sayıda küçük buluntu ele geçirilmişti. Doğu-batı yönde eğimli bir arazi üzerine inşa edilen yapının avlusuna ait duvarların sadece bir bölümü ayaktadır. Yağmur ve sel sularının doğudan sürüklediği topraklar avlunun neredeyse tümüyle dolmasına yol açmıştır (Fot.1, 2). Kazı çalışmaları tamamlanan avlunun güney kesiminde bazı mekanlara ve giriş eyvanına ait temel tabliyeleri ile sonradan örülmüş derme çatma duvar izleri ortaya çıkarılmıştır (Fot.3). Ahır cephesinin doğu ve batı kanatlarında kalan izlerden avlunun batı kesiminde revakların, doğu kesiminde ise kapalı hücrelerin yapımının tasarlandığı anlaşılmaktadır. Kazı çalışmalarında elde edilen bulgular da bu tasarımı doğrular niteliktedir. Bu bulguların belki de en önemlisi, avlu batı duvarının güney ucunda ortaya çıkarılan tahliye kanalıdır (Fot.4). Kanalın avlunun bu kesiminde mevcut bir tuvalete ait olması muhtemeldir. Bu veri, Anadolu Selçuklu dönemi hanlarındaki tuvalet sorunu konusunda önemli bir ipucu niteliği taşımaktadır. Yapının gerek avlu gerekse ahır duvarları, pek çok han örneğinde olduğu gibi kare, silindirik ve beşgen kesitli payandalarla desteklenmiştir (Fot.5). Foto 3 Foto 4 Foto 5 Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 5 Foto: 6 Anadolu Selçuklu kervansaraylarında öncelikle ahır kısmının inşasının tamamlanarak yapının faaliyete geçtiği, avlu kısmının inşasına devam edildiği bilinmektedir. Birçok yapının ahır ve avlu taçkapılarındaki kitabelerle de doğrulanan bu durum İncir Hanı için de geçerlidir. 1238-39 yılında ahırın inşası tamamlanmış, bu tarihten sonra avlunun yapımına devam edilmiştir. Ahır cephesinin ortasında yer alan taçkapı, istiridye kabuğu şeklinde düzenlenmiş kavsarası ile dönemin diğer taçkapılarından farklı bir tasarım ürünüdür (Fot.6, 7). Kavsara başlangıç kemeri üzerinde yer alan II. Gıyaseddin Keyhusrev’in arması aslan ve güneş tasviri oldukça ilgi çekicidir (Fot.8). Taçkapı ana nişi köşelerindeki sütunçeler, oldukça iri tutulmuş başlıklarıyla dikkati çekmektedir (Fot. 9). Sütunçelerin hemen üzerinde yer alan gülbezekler de taçkapının süsleme programının ilgi çekici diğer unsurlarındandır (Fot. 10). Taçkapı çerçevesi üzerinde yer alan geometrik süsleme şeritleri ile mihrabiyelerin üst kesiminde yer alan iri bitkisel süslemeler, Anadolu Selçuklu mimari süslemelerinde sıkça rastlanan bezeme örneklerindendir. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 6 Foto: 7 Foto : 8 Ahır kısmı çapraz sahın olarak adlandırdığımız bir orta sahın ile bu sahını dik kesen enine yedi sahından oluşmaktadır. Sahınların tümü sivri kemerli tonozlarla örtülüdür (Fot. 11-13). Tonozlar, birbirine sivri kemerlerle bağlanmış kare kesitli ayaklarla taşınmaktadır. Sahınları örten tonozlar büyük ölçüde sağlamdır. Ancak özellikle orta sahın tonozunda bazı kayıplar mevcuttur. Ahırın ışık problemi, doğu, batı ve güney duvarlarındaki mazgal pencerelerle çözülmüştür. Anadolu Selçuklu dönemi kervansaraylarının ahır kısmında hayvanların yanı sıra yolcuların da konaklamasını sağlamak amacıyla inşa edilmiş sekiler bulunmaktadır. İncir Hanı’nın ahırındaki sekiler günümüze ulaşamamıştır. İncir Hanı, pek çok açıdan Anadolu Selçuklu dönemi hanları arasında özel bir yere sahiptir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, ahır kısmı tamamlanmış olmakla birlikte avlu kısmı ya yarım kalmış ya da yıkılmıştır. Yapının inşasının devam ettiği yıllar, Babai isyanlarının başladığı ve Anadolu Selçuklularının zor günler yaşadığı yıllardır. Bucak’a 12 km. mesafede yer alan Susuz Han da aynı dönemin ürünüdür. 2008 yılında Burdur Müzesi Müdürü Sayın Hacı Ali Ekinci başkanlığında, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Şakir Çakmak danışmanlığında gerçekleştirilen kazı çalışmaları sonunda Susuz Han’ın avlusunun inşasının yarım kaldığı kesin olarak saptanmıştır. Dolayısıyla İncir Hanı’nın da benzer bir kaderi paylaşmış olması muhtemeldir. Başta Bucak halkı olmak üzere, Burdur’un Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki temsilcileri, Burdur Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Bucak Kaymakamlığı, Antalya Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Burdur Müze Müdürlüğü’nün duyarlı yaklaşımları sonucunda İncir Hanı’nın yarım kalan rölöve restorasyon ve restitüsyon projelerine yönelik kazı çalışmalarına önümüzdeki günlerde yeniden başlanacak. Foto : 10 Foto: 6 Foto : 9 Foto: 7 Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 7 Foto: 11 Foto: 13 Çalışmalar Burdur Müzesi Müdürü sayın Hacı Ali Ekinci’nin başkanlığında, 1992, 1993 ve 2000 yıllarında gerçekleştirilen kazı çalışmalarına da katılan Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyeleri Yard. Doç. Dr. Şakir Çakmak ve Yard. Doç. Dr. Ertan Daş’ın bilimsel danışmanlığında yürütülecek. Çalışmalarda sanat tarihçilerin yanı sıra, ortaya çıkacak buluntuların konservasyonu için restorasyon ve konservasyon teknikerleri de görev alacak. 2013 ve 2014 yıllarında yaklaşık 6 ayda tamamlanması planlanan çalışmaların sonunda avlunun tamamlanıp tamamlanmadığı sorunu netlik kazanacak. Çalışmalar sonrasında hazırlanacak rölöve, restorasyon ve restitüsyon projelerinin uygulanması ve yapıya yüklenecek anlamlı bir işlevle İncir Hanı yeniden hayat bulacak. Darısı tüm kültür varlıklarımızın başına. KAYNAKLAR: Yar. Doç. Dr. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Bornova-İzmir. Yar. Doç. Dr. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Bornova-İzmir. R. H. Ünal, “İncir Hanı”, Anadolu Selçuklu Dönemi kervansarayları, (Ed. H. Acun), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara. H.Ali Ekinci- O. G. Ergin-Ş. Çakmak, “Susuz han 2008 Yılı Kazı Çalışmaları”, Anmed Anadolu Akdenizi Arkeoloji Haberleri, 2009/7. ANAHTAR KELİMELER: İncir Hanı, Bucak, Antalya, Gıyaseddin Keyhusrev, Hacı Ali Ekinci, Yar. Doç. Dr. Ertan Daş, Yar. Doç. Dr. Şakir Çakmak, röleve, Babai, sahın, tonoz, Saltuklu, Danişmend, Konya. Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 8 Foto: 12