A Erivansky-Bir Sovyet Otomatik Fabrikası
Transkript
A Erivansky-Bir Sovyet Otomatik Fabrikası
SOVYET YAŞAMINDAN KESİTLER A. ERIVANSKİ BİR SOVYET OTOMATİK FABRİKA YABANCI DİLLER YAYINEVİ Moskova 1955 D.S. SOBOLEV TARAFINDAN RUSÇA’DAN İNGİLİZCE’YE ÇEVRİLMİŞTİR. Bu kitap otomatik piston üreten bir Sovyet otomatik fabrikasının, nasıl inşa edildiğini ve nasıl çalıştığını anlatmaktadır. Sovyet mühendisleri tarafından tasarlanan ve kurulan bu fabrikada, kaba pistonun dökümünden bitmiş ürünün paketlenmesine kadar tüm işlemler makineleşmiştir. İşçiler fabrikada sadece makineleri gözetlerler, ve gerekli olduğunda ayarlamalar yapmaya ihtiyaç duyarlar. Otomatikleşme sadece çalışmayı kolaylaştırmaz, ama insanın saat başına birçok kat fazla verimi artırır ve aynı zamanda büyük oranda üretim harcamalarını düşürür. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde basılmıştır. İÇİNDEKİLER YARINA BİR YOLCULUK BİR PİSTONUN DOĞUŞU MAKİNE İNSANI YARDIMA ÇAĞIRIYOR EN BÜYÜK ÜNİTE ARA DEPOLAMA KAZANI KARMAŞIKLIK ENGEL DEĞİLDİR İKİ MONTAJCI PİSTON YOLCULUĞUNA DEVAM EDİYOR YÜZEYİN ALTINDA OTOMATİK KONTROLÖRLER FABRİKANIN ARKA ORGANİZASYONLARI TARİHTEN SAYFALAR UZUN-YAŞAMLI İĞNELER NİYE PİSTONLAR? TASARIMI İYİLEİTİRME OKYANUSUN KARŞISINDA BİZİM GÜNLERİMİZDE YAKIN GELECEK YARINA BİR YOLCULUK Moskova’da Donskoi Manastırının eski ve ak kulelerinin yanındaki Deneysel Makine-Alet Araştırma Enstitüsü’nün (ENIMS)* [*ENIMS- Enstitünün Rusça adının ilk harfleri-Çeviren.] ferahlı atölyelerinden birinde yalnızca bilimsel romanlarda bulunabilecek şeyi gördüm. Onların var olmayan zaman makinelerinde az çok uzak geleceğe düşsel yolculuklarda bulunmak, bu yazarların romanlarında bütün işlerin makineler tarafından yapıldığı ve el emeğinin tamamen yok olduğu otomatik fabrikalardan nadiren bahsetmediler. Bugün bu cesur düş bir gerçektir. Sanki gelecekten günümüze nakledilmiş gibi, otomatik fabrika inşa edildi ve gerçekte üretmektedir. Onun sürekli makineleri ve üniteleri hatlarında biçimsiz metal parçasını işlemden işleme -ta ki harika mükemmel bitmiş madde olana kadar takip ederek yürüyebilirsiniz. Küçük bir kapıdan çok büyük aydınlık yapı içine kadar bize eşlik eden Mühendis Yakov Lolondy, bizden bir an için gözlerimizi kapamamızı ve nerede olduğumuzu hayalimizde canlandırmamızı istedi. Gözlerimizi kapatarak ve dikkatle haşin ahenksiz sesleri dinleyerek, hafızamızın gözünde yüzlerce makine ve üzerlerine eğilen yüzlerce insan ile kocaman canlı bir makine atölyesi gördük. Bizden çok uzakta olmayan torna operatörleri emrinde metali kesen aletleri duyabiliyorduk. Orada matkap makinesi bakıcıları işini yaparken soğutucunun sıçramasını ve lıkırtısını ayırdedebiliyoruz. Şimdi bir operatör, şimdi bir başkası makinesini başlatıyor ve her motor, cılız bir ıslıktan sonra monoton bir vızıltıya yerleşiyor. Bir makineden bir başka makineye dikkatle hareket eden iş parçalarının şakırtısı vardı. “Ve şimdi etrafa bir bakınız” dedi rehberimiz. Gözlerimizi açtık ve sadece 5 kişinin makine hattında aşağı yukarı yürüdüğünü gördük... Herşeyi “kendi kendine” yapan bu fabrika, hali hazırda milyonlarca otomobil pistonu üretti. Mahalli olarak kısaca “AZ”* [*AZ- “avtomatiçeski zavod”- Rusça’da “otomatik fabrika”-Çeviren.] olarak anılan o, halihazırda enstitünün binasından taşınmış ve şimdi soluk sarı duvarları olan büyük bir binayı işgal ediyor. Onun bütün makineleri ve üniteleri, bazıları demiryolu vagonları büyüklüğünde, diğerleri çokça kitaplıklara benzeyen, ve hala diğerleri standart makine-aletlerini andıran, herhangi bir makine atölyesinde görülebileceği gibi, n-şeklinde düzenlenmişlerdi. Düz bir hatta düzenlenmiş olsaydı, tam yüz-metrelik bir yarış pistini kapsardı. Makine-aletleri kurucuları harika bir işletme yarattılar –içinde alüminyum alaşımının gümüş gibi külçelerinin baş taşıyıcı naklediciye beslendiği, ve bitmiş, paketlenmiş ve etiketlenmiş otomotiv pistonlarının son taşıyıcı kayıştan çıktığı, insan elinin veya aralarda makinelerin basma-düğmelerinin iş parçalarına o kadar da çok değmediği bir metal işleme fabrikası. Fabrika yapımcıları –bilim adamları, mühendisler ve işçiler- Birinci Derece Stalin Ödülü ile ödüllendirildiler. Bu son derece karmaşık problemi çözmekle, Sovyet insanı mühendislik tarihinde eşi görülmemiş bir başarı elde ettiler. Sovyetler Birliği’nde otomotiv piston üreten çok işletme vardır. Stalin Otomobil Fabrikası en iyi bir piston işletmesi olarak sayılmaktadır. Bu işletmede emeğin organizasyonu en sonuç vericidir. Çoğu otomatik olan en yeni model makinelerle donatılmıştır. Ama bu işletme tam otomatik değildir. Otomatik fabrikada meşgul olan işçilerin sayısından birkaç defa fazla işçi çalıştırmaktadır, ve yine de sonuncusunun verim hızı iki katı yüksektir. AZ’de makineler tüm dökümü, mekanik ve kimyasal işlemi yapmaktadırlar, tüm süreçleri kontrol ederler ve düzenlerler, pistonları idare ederler, yongaları atarlar, ve kendileri kendi sonuçlarının doğruluğunu denetlerler. Buna tüm-yönlü otomasyon denir. Sadece makinelerin verim kapasitesini artırmaz, sadece personeli düşürmez, hammaddeleri, yakıt ve enerjiyi kurtarmaz, ama, hepsinden önce, emek şartlarını görülür derecede iyileştirir. AZ geleceğe bir göz atmaktır. Bu bütün Sovyet fabrikalarının ve işletmelerinin yaklaşık olarak nasıl olacağıdır. Ağır, vasıfsız fiziksel emeğin tamamen yokedildiği, insanın makineye bile emirler vermesi gerekmeyen bu fabrika, canlı bir şekilde Sovyet işçisinin görünüşünün nasıl değiştiğini gösterir: beynini daha da fazla kullanır, ve ellerini daha da az kullanır. Kelimenin gerçek anlamında emekçiler burada bulunmaz. Fabrika, daha uygun olarak ayarlayıcılar denebilecek yüksek derecede vasıflı montajcılar çalıştırır. Her türlü aleti idare edemeyen bir işçi, geniş mühendislik bilgisinden oldukça yoksun olduğu kadar kendini AZ’te de aciz bulacaktır. Makinelerin son derece karmakarışık mekanizmaları içinde ortaya çıkabilecek herhangi bir sorunun nedenini hemen bulamayacaktır, ne de elektrik mühendisliği, mekanik ve pnömatik ilkelerinin birbiri içine geçtiği otomatiği tamir etmede yeterince çabuk olamayacaktır. AZ montajcıları makinelerindeki sorunun nedenini bulmada hatasız oldukları kadar onu kaldırmakta da hızlıdırlar. Bu işçiler mühendislerin emirlerini beklemek zorunda olan türden değildirler; onlar kendi makinelerini herhangi bir mühendisten daha kötü olmayacak kadar biliyorlar. Diğer yandan, kendileri aletlerinin kendileriyle haşır neşir olduklarından, onların el işini yapacak “küçük” emekçilere ihtiyacı yoktur. Böylece, sosyalist üretim metodu artı otomasyon emekçinin işi ile aydının işi arasındaki, fiziksel emek ve “beyaz-yakalı” iş arasındaki eski-asırlık engeli kırmaktadır. ... Bizden uzakta olmayan iki genç işçi o kadar yüksek sesle ve zorlamasız sohbet ediyorlardı ki, birisi öğle vakti olduğunu veya kendi nöbetlerinin gelmesini beklediklerini sanabilir. Rehberimiz, Yakov Kolondy, bir tanesini, çok zayıf, kumral saçlı olanını arkadaşa işaret etti: “Oradaki o arkadaş, uzun boylu olanı, Yury Spirov’dur. Bizim en iyi işçilerimizden biri. Onun çalışma saatleri tamamen kendi yönetimindedir. Gözlemlediğiniz gibi, kendi kalbinden memnun muhabbet edebilir, ve hatta kitap okuma zamanı vardır; görüyorsunuz, hatta şimdi bile koltuğunun altında bir kitap vardır, belki de mühendislikle ilgili bir şey. O mühendislikle aşk içindedir.” O sırada mühendisin alaycı olduğunu düşündüm. Gerçekten, iyi bir işçi çalışması gerekirken, etrafta durup bir arkadaşıyla sohbet yapar mı? Bir müfettiş iş saatinde kitap okuyan bir işçiyi ciddi olarak övebilir mi? Sadece ondan sonra, bunun -şu anda, olağan olmayan fabrika- yaşamının özünü tam olarak kavradığım zaman, mühendisin oldukça ciddi olduğunu anladım. Otomatik fabrika geleceği elinin altına getirir. Burada komünist yarının işletmelerinde ve fabrikalarında çalışmanın ne olacağı arasında yakın bir benzerlik görebilirsiniz. AZ’teki tüm sanayisel süreçlerin tam otomasyonu çalışmanın kendi doğasını değiştirdi. Bundan dolayı, otomatik fabrikada en iyi işçi, aletlerini en az bırakan ve onları elinden hiç düşürmeyen kişi değildir. İşi yapan işçi değil, ama onun sorumluluğuna verilen makinelerdir. Ve ne kadar iyi uyum sağlarlarsa, o kadar daha iyi yaparlar. AZ’deki işçinin görevi onun sorumluluğundaki tüm makinelerin tam kapasitede hiç durmaksızın çalışmasını, onun 480 dakikalık vardiyası süresince çalışmasını sağlamaktır. Bu nedenle, açıktır ki, montajcının yeteneği ne kadar büyükse ve genel bilgisi ne kadar genişse, kendi sorumluluğundaki otomatikler o kadar daha fazla başarısız olmadan çalışacaklardır, ve onun verimliliği o kadar daha yüksek olacaktır. Ama burada en tuhaf nokta şudur ki, işçi işine ne kadar az fiziksel çaba koyuyorsa, onun verimi o kadar daha yüksektir. Diğer bir anlamda, AZ’deki işçi otomatiğini tamir etmede adale enerjisini ne kadar az kullanırsa, makine o kadar daha az boş durur, ve onun verimi o kadar daha yüksek olur. Nadir otomatiklerden birinin sorumluluğunda olan Yuri Spirov’a geldik. Yirmi yaşında, Yuri Spirov, fabrikadaki arkadaşları ve daha yaşlı yoldaşları gibi yeni tipte bir işçidir. Onuncu-sınıf mezunudur ve onun profesyonel yeteneği yedinci sınıf derecesindedir (genellikle ustabaşına verilen sekizinci-sınıf derecesi en yükseğidir). Bu onun böyle karmaşık bir makinede çalışması için oldukça yetenekli olması demektir. Spirov en sevdiği konu hakkında konuşan bir uzman gibi serbestçe ve kolayca konuşarak, bana kendi sorumluluğundaki merkezsiz otomatik makinenin yapısını anlattı. “Sana nasıl çalıştığını göstereyim” dedi o. Önlüğünün üst cebinden küçük bir not-defteri çıkardı ve çizmeye başladı. “Taşıyıcı kendi ekseni etrafında 90 derece döner, aynı zamanda spiral olarak yukarıya doğru hareket eder”. Kalemiyle “böyle,” diye gösterdi. Ondan sonra, AZ çalışanlarının, mühendislerin ve işçilerin hepsi aynı şekilde ziyaretçilerine, teknik terimler ve taslak çizimler kullanarak konuştuklarını keşfettim. BİR PİSTONUN DOĞUŞU “Bir piston yapmanın karmaşık süreci” diye anlattı Mühendis Yakov Kolondy, “bir alüminyum metal alaşımı hammaddelerini-külçelerini yedirmekle başlar. Bu elektrik eritme fırının önündeki nakledici ile yapılır. Görevi külçeleri fırına yedirmektir.” Ama, nakledicinin görevini yapmakta aceleci olmadığını gözlemledim. Sordum: “Sorun nedir? Bozuk mudur?” “Bir dakika bekleyin. O ne yaptığını biliyor.” Nakledici aniden bir ses verdi ve hareket etmeye başladı. Bir külçe nakledicinin başından fırının önündeki platforma düştü. Fırının ağzı açılırken sıcak bir hava akımı üzerimize geldi. Ayni anda, itici bir çubuk külçeyi kızgın besleme odası içine itti. Ve kapı şıklaşarak kapandı. Külçe fırın içindeki karmaşık yolculuğuna başladı. Bu fırında katı metalin sıvı haline geldiği genel olarak bilinir. Ama bu işlemin ayrıca ona özel hassas noktaları vardır. Alüminyum külçesinin nem ihtiva ettiğini metalürjiyle yakından iyi tanışıklığı olmayanların aklına hemen hemen hiç gelmez. Yine de, bu bir olgudur. Dahası, külçe erimiş metalle temasa geldiği zaman küçük bir patlama meydana getirebilecek şiddetli buharlaşmaya neden olacak kadar külçenin yüzeyinde oldukça yeterli derecede nem vardır. Bundan kaçınmak için, külçe besleme odasında eritilmeden önce “susuzlandırılır”. Her defasında bir külçe besleme odasına girdiği zaman bir tane “kuru” olan dışarı itilir. Külçe besleme odasından erime bölgesine geçtiği zaman, fırının damında kurulmuş elektrik ısıtıcılardan gelen güçlü ışık saçan parlak ısı akımları ile sarılır. Külçeler fırına gerektiğinde girerler. Bu “gerek” fırının kendisi tarafından değil, ama onu takip eden döküm makinesi tarafından belirlenir. Bir külçe 12 piston dökecek kadar metal ihtiva eder. Her defa bu miktar pistonun dökümü yapıldığı zaman, döküm makinesindeki sayaç naklediciye sinyal verir: “Git!” Ve herşey tamamsa, her üç dakikada bir nakledici yaşama geçer, ve her üç dakikada bir bir metal külçe daha fırının içine itilir. Eritilmiş metal dökme kalıbına akıtılmadan önce, her defasında daha da saf olarak odadan odaya üç kere akar. Her 15 saniyede bir metalik bir dökme kalıp –metal kalıp denilen- fırına iliştirilmiş bir dizi aygıtı etrafında döner ve altında durur. Dizi aygıtı tarafından ölçülen metalin bir parçası kalıp içine gümüşümsü-kırmızı bir akım akıtır. Kırk saniye sonra geleceğin pistonu olacak olan gümüşümsü kalıbı dışarıya atmak için açılır. Çıkıntılar -“koşucular”- kesildikten sonra, döküm bir oluktan diğer fırına ısı muamelesi için kayar, ve bu fırından makine işlemi hattına gider. Özünde, hepsi bu. Ama burada kolayca değinilenlerin pratiğe konması o kadar da kolay olmadı. Döküm insan tarafından asırlardan beri biliniyordu. Bizim günlerimizde metal kalıp dökümü (metalik kalıplar içine döküm) daha da yaygın olarak makine parçalarının, özellikle demir-olmayan metal alaşımlarından yapılanlar, kütle olarak üretiminde kullanılmaktadır. Bu metal kalıp dökümünün sonraki mekanik muamelesini çok düşürmesinden dolayıdır, ve böylece metali kurtarmaktadır. Ama esas nedeni bu kalıp döküm yönteminin daha yüksek verim oranı vermesidir. Bununla birlikte, makineleşme ile ilgili olarak, ve hatta daha fazla otomasyon, kalıp dökümü soğuk çalışma yöntemlerinden çok daha geridedir. Daha önce hiçbir zaman kalıp döküm süreci tam olarak makineleştirilmemişti. Otomatik fabrikada bu mühendislik tarihinde ilk defa gerçekleştirilmiştir. Üstesinden gelinecek zorluklar çoktu, bununla birlikte kalıp dökümü bir gerçek oldu. Örneğin, cüruf... Dökümcülerin cüruftan nefret etmelerinde iyi neden vardır. Her zaman sıvı metale eşlik eder ve dökme kalıp içine kayar. Ve dökme kalıp içindeki cüruf her zaman bozulma meydana getirir. Çelik ve demir gibi ağır metallerle, cüruf yüzeye yükselir ve böylece temizlenmesi kolaydır. Ama erimiş alüminyum içindeki cürufun ince tabakaları çeşitli derinliklerde sudaki deniz-otları gibi yüzerler. Cüruf asılma durumundadır çünkü onun özel yerçekimi metalinki ile aynıdır. Cüruf alüminyum alaşımından fırın içindeki erimiş metal arasından sürekli kabarcıklı klor gönderilerek temizlenir. Kabarcıklar yukarıya doğru çıkarken karşılaştıkları herhangi bir cürufu beraberinde taşıyarak yüzeye çıkarlar. Sonra mekanik bir sıyırıcı onu metalin yüzeyinden alır. Bu işleme “arıtma” denir ve eritme fırının kalın duvarları arkasında insan gözünden uzakta ve insan eli yardımı olmadan yer alır. Metalin kalitesinin bakımını yapan eritme fırınındaki sıcaklığı otomatik olarak tam sabit tutan başka bir aygıt termo-düzenleyicisidir. Arıtmadan sonra metal döküm makinesinin yanındaki dizici boşalım deliğine sallanan kalıbı doldurur. Yorulmak bilmeyen bu makine dökümcünün ağır işini çabukça ve yanlış yapmadan çalışır. Döner-masa şeklindedir ve biraz atlı-karıncayı andırır. Masasının çemberi etrafında altı özel mekanizma düzenlenmiştir; bu mekanizmaların her birinin metal kalıp dökümünü oluşturan bir çökebilen metalik döküm kalıbı vardır. Masa aralıklı olarak döner. Her 15 saniyede bir metal kalıplardan biri dizici deliğin altına getirilir, ve erimiş metal seli içine akar. Delik 7 saniye açık kalır ve ondan sonra otomatik olarak kapanır. Bu zaman sonrasında tam olarak uygun miktarda metal kalıbın içine akar. Sonra masa döner ve dolu kalıp monte edilen boş başka bir tanesiyle değiştirilir. Bu arada, dolu kalıp ikinci istasyona, ve oradan, dört saniye sonra, açılmaya başlayan üçüncüsüne yönelir. Bu ana kadar soğuk suyla yeteri kadar soğutulmuştur. Sonra parlayan gümüşsü döküm, onu diğer makineye geçiren mekanik bir “el” tarafından açık kalıptan dikkatle çıkartılır. Sonraki istasyonlardan birinde çekirdekler (dökümün iç boşluğunu oluşturan kalıbın parçaları) bir su ve grafit karışımına daldırılır ve birkaç saniye orada tutulur. Dışarı alındıklarında yüzeyleri ince bir grafitle kaplanmıştır. Altıncı istasyonda döküm kalıbı yeniden monte edilir. Tüm bu operasyonlar tam 90 saniye alır; 91’inci saniyede döküm kalıbı yine dizici deliğin altına gelir. MAKİNE İNSANI YARDIMA ÇAĞIRIYOR Ama eğer metal kalıp yeterince sıkı kapanmazsa, eğer bir metal parçası döküm kalıbının duvarına yapışırsa, o zaman ne olacaktır? Bozulma? Erimiş metal kalıptan dışarı mı fırlayacak ve her türlü sorun mu yapacaktır? Hayır, bu olacak olsa bile, makine metalin bozuk kalıba akıtılmasına izin vermeyecektir. Ve hemen bir sinyal gelecektir: makine duracaktır ve insanı yardıma çağıracaktır. O zaman bugün görevde olan, yedinci sınıf montajcısı, Birinci Derece Stalin Ödülü galibi, Alexei Sorokin, döküm makinesine aceleyle gidecektir. Ama makine sinyal vermez. Onun, ince bir direkte monte edilen diğer kendi tipindekiler gibi olan kırmızı sinyal lambası, loşça yanıyor, ki: “Ben tamamım.” demektir. Ve temiz tıraşlı, yaklaşık 45 yaşlarında bodur adam, Alexei Sorokin, rahatça oturmakta, ve sessizce piposunu üflemektedir. Şimdi döküm makinesi o kadar düzgün çalıştığı için o kendine bu lüksü verebilir. Ağır ayarlama dönemi geçti. O sürede Sorokin ve onun yoldaşlarının gerçekten rahat tüttürmelerine zaman yoktu. Başlangıçta döküm makinesi çalışması gerektiği şekilde tam olarak çalışmıyordu. Onun düzeltmek, makinenin tasarımcısı Stalin Ödülü galibi Zakharov ve onun yardımcıları, montajcı Kubişkin, Nazarov, Sorokin ve Kolesnyov’un çok zamanını ve enerjisini aldı. Metal kalıplar boşken yapılan ilk denemeler sırasında, makine normal olarak çalıştı, ama yük altında işe koyulduğunda ve erimiş metal ‘makineyi sıcak yaptığı zaman, sorun başladı: şimdi doldurulacak dökme kalıp sıkıca kapanmıyordu, şimdi çekirdeklerden biri yerine kaymayı reddediyordu, ve Kubişkin ya da Sorokin acele edip sıcak makineye ulaşmalıydı, çünkü sıcakken ayarlanması gerekiyordu. Ancak ondan sonradır ki, Vyaçeslav Zakharov otomatik derece eşitleyiciyi icat etti ve şeyler daha kolay oldu. Ama o sırada, ayarlama dönemi sırasında, gerektiğinden daha çok sorun vardı. Deneysel Makine-Alet Araştırma Enstitüsü işçileri döküm makinesini tasarlama görevini aldıkları zaman, başlayacak hiçbir şeyleri yoktu. Ne bir emsal ne de öncelerin deneyimi –ne pahasına olursa olsun görevi yerine getirme coşkusundan başka hiçbir şey. Bu arada, enstitüye verilen görev çok acildi: mümkün olan en kısa zamanda bütün dökümü işlemini otomatik olarak başarabilecek bir makine yaratmak gerekiyordu. Mart’ta bir gün, Makine Alet Araştırma Başkanı, E. Alexeyev, V. Zakharov’u ofisine çağırdı ve “Vyaçeslav Alexeyeviç, bizim enstitüye otomotiv pistonlar imal etmek için bir otomatik fabrika tasarlamamız görevi verildi, ve bizim laboratuvar, dökümden ve fabrikanın ısı muamelesi sonundan sorumludur. İşte burada teknolojistler tarafından sunulan şema. Tüm bu kareler, daireler ve şeritler makinelere ve nakledicilere dönüştürülmek zorundadırlar. Sen dizici aygıt dahil, otomatik döküm makinesinin sorumluluğunu alacaksın.” dedi. Bir sessizlik oldu orada. Bu kolay bir görev değildi. Her iki adam yaratacakları makineye benzer bir şey hatırlamak için hafızalarını zorladılar, ama nafile. Batıda bir döküm makinesi inşa etmek için bir girişim yapılmıştı. Ama ondan hiçbir şey çıkmadı. Proje bitirilmeden bırakılmıştı ve reddedilmişti. Bu görev hala yerine getirilmek zorundaydı. Dökümhane çalışanlarının işini daha kolaylaştıracak demekti. Sıcak yaz günlerinde herkes güneşin yakıcı ışınlarından uzak durmak için elinden geleni yapar. Ama dökümhanede erimiş metalle çalışanlar yazın en sıcak gündekinden oldukça daha da büyük ısıya maruz kalırlar. Ve dökümcüler sıvı metalin kıvılcımlardan ve sıçramalarından korunmak için ağır bir biçimde giyinmek zorundadırlar. Bunun yanında, dökümcülerin mesleği çok yorucudur. Muazzam fiziksel güç gerektirir. Yorucu bir meslek.... Onu kolaylaştırmak soylu bir görev değil miydi? Ama nasıl? İnsan tarafından ve dökümde gelişen yüksek derecelerde çabuk ve tam yapılan çeşitli hareketlerden geçebilecek yetenekte bir makine nasıl yaratılacak? Doğruluk gereksinmelerini karşılamak, ki kalıba iliştirilen tek kısımlar küçük açıklıklarla kayaklar içinde hareket etmelidir. Ama küçük açıklıklar parçaların ısı genleşmesi ve yağlayıcının kalınlaşması nedeniyle kullanılamazdı. Bu çelişkiler nasıl uzlaştırılacaktı? Ama hepsi bu değildi. Dökme kalıplarını monte etmek ve sökmek için birçok hareketler sıkı bir zincirleme içinde yapılmalıdır. Sonuç olarak, yüksek kesinlik cihazı makinenin organlarının hemen çevresinde bu hareketleri kontrol etmek için döşenmelidir. Ama böyle bir aygıt yüksek derecelerde çalışamaz. İlk otomatik döküm makinesinin tasarımcıları bu tür sorunlarla karşı karşıya idiler. Onların çözümü bilgi ve yine bilgi, cesaret ve yine cesaret gerektiriyordu. Ama sonunda son hesaplamanın bittiği gün geldi. Uzun adımlarla odayı adımlama, ki onun huyu idi, Zakharov pencereye geldi ve, parlak Temmuz gökyüzüne bakarak sürprizle boşaldı: “Niçin, yaz halihazırda en yüksek noktasındadır!” Makine hemen hemen hazırdı. Doğru, o hala kağıtlar üzerinde hareketsiz duruyordu. Ama mühendisler zaten geleceğin otomatik fabrikasının makine hattında onu gözlerinde canlandırmışlardı. Makine halihazırda onların hayalinde çalışıyordu. Onun metal kalıpları etrafında açılarak ve kapanarak aralıksız hareket ediyordu. Her döküm kalıbının yedi ana parçalarının her biri tam olarak ve sıkıca belirlenen yerine kayıyordu. Ve bu böyle basit bir sistemle başarılmıştı! Çözümün ilk baştan akıllarına gelmemesi şaşırtıcı gibi görünüyordu. Kaç defa ve hesaplamak ve yeniden hesaplamak zorunda kalmışlardı.... Çizimler pilot işletmeye gönderilmişti, ve Zakharov önlüğünü giydi. Atölyelerde, makinesini monte etmekle görevlendirilmiş dört montajcı ile dost olmuştu. Ve sonra tüm beşi AZ’ye nakledilmişlerdi. Döküm makinesinin monte edilmesi, ayarlanması ve düzenlenmesinde zamanın geçmesine aldırmadan çalışmaya devam ettiler. Ve bu sırada tasarımcı birçok yararlı öğüt aldı. Döküm ve ısı-muamelesi bölümünün diğer ünitelerin ayarlanması döküm makinesininkinden daha kolay değildi. Ama şimdi, hepsi yapıldığı zaman Alexei Sorokin, arabuluculuk eder: “Yakında bunun gibi makineler tüm dökümhanelerde kurulacaktır. Şimdi metal kalıp dökümü daha da yaygın olarak kullanılmasına rağmen, dökümcülerin işi oldukça zor olanlardan bir tanesidir. Derece oldukça yüksektir. Ama şimdi burası ne kadar rahatsa, gelecekte de tüm dökümhaneler aynı rahatlıkta olacaktır. Buna rağmen, makinemizi yakından incelerseniz ve yapıyoruz –hala daha iyileştirilecek bir iki şey vardır....” Sovyet insanı tarafından döküm işlemini makineleştirmek için büyük çabalar sarfedilmişti. Boşuna da sarfedilmemişti. Şimdi döküm makinesi hiç durmaksızın çalışıyor ve personelin herhangi bir müdahalesini gerektirmiyor. Otomatik fabrika bizim insan ile makine arasındaki iç ilişkiler hakkındaki genel anlayışımızı değiştirir. Bu döküm makinesinin önünde en mükemmel mekanizmalarının önünde görmeye alışık olduğumuz operatörü göremiyoruz. Makinenin kendisi kendi-kendine hareket eder ve hiç bir insanın ona emretmesi gerekmez. Bu doğrudur, dahası, sadece bu özel makine için değil, ama bütün makineler kompleksi, bir bütün olarak fabrikanın kendisi için de. AZ savaş-sonrası yıllarda Sovyet halkının nasıl tüm sanayi dallarını en yeni tip makinelerle donattıklarının, daha iyi teknoloji ve daha verimli üretim örgütlenmesini uygulamaya koyduklarının çarpıcı bir örneğidir. EN BÜYÜK ÜNİTE Böylece biz anımsamalarımızla meşgulken, piston dökümleri garnitür makinesinden geçti ve sertleştirme fırınına geçti. Burada derece titizlikle sabit tutulmalıdır. Bu, eritme fırınında olduğu gibi otomatik bir mekanizma ile başarılmıştır. Sertleştirme fırınında gelen havayı 120oC’de ısıda ayarlar. Her piston sertleştirme fırınında 5½ saat kalır. Bu döküm içindeki etkileri ortadan kaldırmak ve doğru dayanaklığı ve sertliği vermek için gerekli zamandır. Ama bu noktaya kadar üretim daha hızlı bir oranda gitmekteydi: her 15 saniyede bir piston dökülüp düzeltildi. Ve şimdi saniyelerce değil, ama saatlerce bir operasyondan geçecekler. Ne yapılmalı? Sürekli bir akış sağlamak için sertleştirme fırınının kapasitesi çok büyük yapılmıştır. Her iki dakikada, sekiz piston fırına girer, 5½ saatte 1,320 tane yapar. Tüm bu pistonlar uzun bir nakledici kayış üzerinde yavaşça hareket eder, ki bu sertleştirme fırını içinde -fabrikada en büyük ünite- üç defa geri ve ileri döner. Her nedense akışın sürekliliği bir defa durduruldu: O gün sertleştirme fırınını takip eden tüm üniteler tam 5½ saat kapalı kaldı: İlk sekiz pistonun sertleştirilmesini beklemek zorunda kaldılar. Bundan sonra 8 piston her iki dakikada fırından düzenli olarak çıkmaya başladı. Ve böylece günden güne devam eder. Her iki dakikada işlenmeye hazır sekiz piston fırından dışarı çıkar. Ama gerçekten hazır mıdırlar? Bu kaba dökümler geleceğin pistonlarının belirlenen gereksinmelerini karşılıyor mu? Bu fırın dışındaki bir otomatik denetleyici tarafından belirlenir. Dökümün sertliğini denemek için otomatik bir baskı küçücük çelik topu sabit 750 kilogram ağırlığı altında içine zorlar. Böyle aygıtlar normal fabrikalarda bulunabilir. Yalnızca, normal fabrikalar top tarafından yapılan çentiğin büyüklüğünü ölçerek piston dökümünün sertliğini kontrol etmek için özel bir kontrolcüler elemanları tutmak zorundadırlar. AZ’de bu otomatik olarak yapılır: özel bir elektrik temas aygıtı çentiklerin derinliklerini ölçer. Bu kontrolcünün teşhisi düzenli olduğu sürece kusursuzdur. Ama eğer en ufak bir yanlışlık olursa, bir güvenlik aygıtı hemen onun gücünü keser. Otomatik kontrolcü tarafından reddedilen dökümler bir sonraki operasyona gitmezler. Elektrik ölçüm aygıtı reddedilen pistonun önündeki bir kapağı açan bir mekanizmayı harekete geçirir, ve en sonuncusu eritme fırınına geri götüren bir ıskarta-kutusuna düşer. Bununla birlikte, bu kutunun hiç bir zaman dolmadığı gözlemlenmelidir: otomatik fabrikada bozukluk diğer otomotiv piston fabrikalarındakinden daha azdır. ARA DEPOLAMA KAZANI Dikkatle ve yanlışsız seçilen gerekli niteliklere sahip olan dökümler, hemen bir sonraki hatta olan makine atölyesine gönderilmez. Önce ara depolama kazanı veya “ambar” adı verilen özel bir aygıt arasından geçerler. Bu otomatik kazan başka şeyden daha çok büyük derin bir kitaplığı andırır, farkı onun raflarının birbirine paralel olmaması, ama meyilli ve yukarıdan aşağıya sürekli bir zigzag oluşturacak şekilde düzenlenmiş olmasıdır. Bu kazan birkaç amaca hizmet eder. Bir tanesi döküm ve sertleştirme bölümü ile makine atölyesini birbirine bağlama tamponu olmasıdır. AZ’de üretim makineleştirilmiş olmasına rağmen tümden sürekli akan tipte değildir: fabrikanın farklı bölümleri ve atölyelerinin her durumda makul olan kendi özel çalışma saatleri vardır. Sürekli sıvı alaşım üreten döküm ve sertleştirme bölümü, 3 vardiyada ve haftada yedi gün çalışır. Makine sadece iki vardiya günde, altı gün çalışır ve hatta öğle yemeği için kapanır. Otomatik tornalar, matkaplar, değirmenciler ve öğütücüler gece vardiyaları ve Pazar’ları her zaman “denerler”. Bu dinlenme sürelerinden yıpranmış aletleri değiştirme, makinelerin denetimi ve, eğer gerekirse, önleyici tamiratlar için yararlanılır. Bu çok sorumlu bir iştir, çünkü bir sonraki iki vardiya sırasında otomatik makinelerin durmaksızın çalışması ona bağlıdır. Makine atölyesinin kapanması, pistonların dökümlerinden daha da hızlı işlenmesi gerçeğinden dolayı bütün fabrikanın kapanmasına yolaçmaz. İki vardiya süresince makine atölyesi ve onu takip eden atölyeler üç vardiyada yapılan tüm dökümlerle başa çıkarlar. Gündüzün üretim akımının nasıl tam tutulduğunu anlamak kolaydır: dökümler, yapılırken ve sertleştirilirken, sürekli olarak makine atölyesine beslenirler. Ama gece vardiyalarına ne demeli? Döküm makinesi 15 saniyede bir yeni bir piston çıkarırken, ve her iki dakikada sekiz piston sertleştirme fırınından çıkarken, makine atölyesi kapandığı zaman, geceleri dökümler nereye gider? Geceleri ve özellikle Pazar’ları dökümhane atölyesinde bütün döküm yığınları kapatmış olacak ve bu otomatik işlemin sürekliliğini durdurmuş olacak gibi gözükebilir. Ama böyle bir şey hiçbir zaman olamaz. Bütün teknolojik işlemin tüm-yönlü otomasyonu tüm üniteleri sıkıca birbirine bağlamıştır ve onları birbirine bağlı yapmıştır. Geniş çaplı farklı özellikte ve devir uzunluğundaki operasyonları bağladı ve aynı zamana ayarladı. Döküm atölyesinde üretilen pistonlar, döküm makinesinin 24 veya daha fazla saatte üretebileceği kadarını tutabilen çok büyük bir kazana giderler, ve raflarını doldururlar, sabah vardiyasının başladığını ilan eden fabrika düdüğünü beklerler. Ondan sonra, gece vardiyasında yapılan ilk döküm kazandan dışarıya çıkarılır ve nakledici tarafından kesme ve biley aletlerine gönderilirler. Gündüzün dökümler kazandan girdiklerinden daha büyük bir hızda getirilirler. Makine atölyesinin ikigünlük vardiyası sonunda kazan boşalır ve yine döküm makinesinin gece üretimini almaya hazırdır. Böylece, bu kazanın “görevler”inden biri “trafiği” düzenlemektir. Bitişik atölyeler ile farklı çalışma saatleri arasındaki üretim akışını eşitler. Otomatik fabrikada birkaç tane böyle kazan vardır ve her biri bir önemli amaca daha hizmet verir. Tüm ama uslamlama otomatiği, tüm değerleri -yorulmak bilmezliği, hatasızlığı vb.- yine de bir makineden başka bir şey değildir. Ve diğer makineler gibi bozulabilir, ve ondan sonra çalışması insanın ona yardımına gelene kadar duracaktır. Bu olgu otomasyon geliştikçe tek bir içsel çelişkiye yolaçtı. Kısır bir döngü gibiydi: bir hatta ne kadar daha büyük sayıda otomatik makine birbirine bağlanırsa, birinde sorun olursa o kadar daha çoğu boş duracaktır. Her nasılsa, bu engel erkenden kaldırıldı. Pistonların yapımı tek, içiçe bağlı otomatik bir işlemdir. Ama bu hattaki makinelerden birindeki bir sorun bütün fabrikanın kapanmasına yol açacağı demek değildir. Bölümler arasında döşenen kazanlar böyle genel kapanmaları gereksiz kılar. Birinde sorun olmasından dolayı herhangi bir gurup makinenin boş durması halinde, fabrikanın diğer bölümleri aynı şekilde çalışmaya devam eder: şimdilik kazanlardan iş alıp onların içinde depolayabilirler. Otomatik fabrikanın acil durumda birbirinin yerine konacak paralel makineleri yoktur. Her mekanizma kendi türünde yalnızca bir tektir. Yine de, makinelerin birindeki bir sorun diğerlerinin kapanmasına yolaçmaz. Tüm bunlar, depolama kazanı denilen basit ve zeki buluş sayesinde olanaklı olmuştur. “Bu ambar” tüm durumlarda kullanışlıdır: eğer onu takip eden bir makine arızalanırsa, depolama kazanı otomatik olarak parçaları biriktirmeye başlar ve “teslim et” sinyalini alana kadar onları depolar; eğer önceki bir makine arızalanırsa, otomatik olarak depolarından onu takip edenleri besler. Herşey normal olduğunda pistonlar sanki hiç yokmuş gibi, kazandan geçerler. KARMAŞIKLIK ENGEL DEĞİL Pistonların çevrildiği, delindiği, işlendiği ve yerleştirildiği makine atölyesi, görünüşte birbirine benzeyen bir uzun makineler hattıdır. Muhafaza kutularının hepsi hoş bir renk ile boyanmıştır, ve bu muhafaza kutularının altından bir dizi çakıl, hışırtı ve cızırtı sesleri gelir, her zaman aralıksız soğutucunun sıçrayan basınç altında hızla akışı eşlik eder. İlk izlenim bu hattı daha önce başka bir yerde görmüş olmadır. Bu izlenim yanıltıcı değildir. Sovyetler Birliği’nde birçok fabrikanın otomatik makine hatları vardır. Özellikle, Deneysel Makine-Alet Araştırma Enstitüsü’nün bilim adamları ve anlattığımız fabrikanın yapımında yer almış olan diğer Moskova makine yapımcıları bundan önce birçok başka tipte otomatik hatlar yapmışlardır. Otomatik iş-makinelerini bir hat üstüne asmak o kadar da kolay olmadı. Ama zorluklar hiç bir zaman Sovyet bilim adamlarını yıldırmadı. Zorluklarla mücadele içindedir ki yenilikler doğar. Ve, tabii ki, 1939’da, o işletmenin bir işçisi, I. Inoçkin tarafından yapılan Stalingrad Traktör Fabrikası’nda dünyada ilk otomatik makine hattı inşa edilmezden önce az zorlukların üstesinden gelinmedi. Bu hatta kaba dökümler birinci üniteye yerleştiriliyorlardı ve bitmiş tırtıl silindir parçalar sonuncudan dışarı atılırlar. Bu otomatik yönetimi çok kolay yapan basit bir şeklinin parçasıydı. Daha sonra, grup otomasyonu düşüncesini takiben, tasarımcılar otomatik makineleri daha karmaşık, silindir blokları, silindir başları, vites kutuları, vb. otomotiv parçalarının muamele yapılması için dizdiler. Bu parçalar üniteden üniteye bir nevi bitmeyen ray üzerinde otomatik olarak hareket ederler, ama işlendiklerinde her zaman sabit dururlar. Tasarımcılar uzun bir zaman iş parçalarının bir makinede sabitken, bir diğerinde çevrilebilecekleri bir otomatik hattı yapamıyorlardı. Bu makine-yapım sanayisinin otomasyonunu geciktirdi ve otomatik hatlarda işlenebilecek parçaların sayısını sınırladı. Örneğin, daha önceki bu hatlar, çevirme ve dairesel bileme ile döndürme operasyonlarını kapsayamıyorlardı. Otomatik fabrikanın makine atölyesi yalnızca görünüşte var olan otomatik hatları andırır, yani, genel bir nakledici aracılığı ile bir diz makinelerin birbirine bağlanmasıyla. Ama bu artık üzerinde parçaların yalnızca sabit bir durumda veya yalnızca dönme durumunda işlenebildiği eski tipte bir otomatik hat değildir. Otomatik fabrikada döner torna tezgahları ve bileyiciler şekillendirici ve delme makineleri aynı hat içine konmuşlardır. Makine atölyesindeki bazı makinelerde piston üzerinde işlenilirken daha önceki hatlarda olduğu gibi hareketsiz-stok olarak tutulur. İnce, iğne-gibi matkaplar her yönden ona yaklaşırlar ve içine delik açarlar. Ama pistonun silindir yüzeyi eğer döndürülebilinirse işlenebilir. Ve piston, torna tezgahlarına ve bileme makinelerine geldiği zaman, yüksek hızda dönmeye başlarlar. Bu kolay başarılamadı. Esas şey tüm hat boyunca her makine içinde muamele için gerekli tam pozisyonda pistonu endekslemeyi mümkün kılacak otomatik bir kontrol yöntemi bulmaktı. Bu amaçla, tasarımcılar özel tipte bir nakledici ile üniteden üniteye hareket ettirilen tespit etme levhaları kullandılar. Bu tespit etme levhaları - veya taban levhaları- kendilerini pistonlara bağlarlar ve makine hattında bütün seyahat süresince onlarla dururlar. İlk ünite (“taban” denilen ünite) makineleri, tespit etme levhası ile temasa gelecek olan pistonun parçası. Dökümün altında bu amaç için bırakılan alanlar içine farklı çaplarda iki delik delinir. Niçin farklı çaplar? Biraz sonra göreceğiz. Makine atölyesinin “eşiğinde” piston bu deliklere uyan taban levhasının mandallarının üzerine konur. Ama hem dökümün altı ve hem de taban levhası yuvarlaktır. O zaman, makine pistonun solunu sağından nasıl ayırt edecek? Çapların farkı bunun içindir: sol-taraf mandalı basitçe sağ-taraf deliğe girmeyecektir. Tespit etme levhalarının çeşitli makineler içinde, teknolojik gereksinmelere bağlı olarak, farklı pozisyonlarda endekslenmiş olan özel delikler ve çizgileri vardır. Levhalarla birlikte pistonlar bir makinede sabittirler, bir diğerinde dönerler, ve bir üçüncüsünde verilen bir açıda art arda dönerler. Ama bu idare aygıtının kendisi otomatik hatta yetişmeye yeterli değildi. Bunun yanında, makineleri seçmek gerekiyordu. Otomatik hat için makineleri seçmenin iki yolu vardı, bir kolay yolu ve bir zoru. Birinci yol el kontrollü standart tipte makineler kurmak ve genellikle operatör tarafından yapılan hareketlerin aynısını yapacak özel mekanizmalar icat etmek olacaktı. Bununla birlikte, çoğu durumlarda bu bütün sistemi güvensiz kılacak fazlasıyla karmaşık idare ve yükleme teçhizata yolaçacaktır. Bu yüzden tasarımcılar tüm-yönlü otomasyon problemini ikinci yolla çözmeye karar verdiler, ki bu birkaç yeni tipte makinenin tasarımını gerektirdi. Bu makinelerin tasarımında başlangıç noktaları olarak alınan üç husus vardı: her makinedeki iş parçasının pozisyonu teknolojik operasyonlar için en iyisi olmalıydı; bu pozisyon, bunun yanında, öyle bir şekilde seçilmeliydi ki otomatik idare ve yükleme için mümkün olan en basit yöntemler ve teçhizatın kullanımına izin verebilsin; her ünitenin kapasitesi otomatik fabrika için planlanan yıllık verimin gerçekleştirilmesini sağlamaktır. Şimdi makine atölyesinde dizilen makinelerin tasarımında tüm üç hususlar dikkatle gözlemlendi. Ve şimdi öyle görünüyor ki başka türlü yapılamazdı. Makinelerden biri piston kenarını kaba-çevirir ve oturur, yukarıya bakar ve pistonun yüzük oluklarını keser. Bir diğeri yegane bir çok-milli bileyicidir, her tekerlek belirli makineye her defada iki piston. Bu makinelerin kolaylıkla görülür basitliğinin arkasında ne kadar çok zeka ve karmaşıklık saklıdır! Dakikada 6 bin devir hızında dönen bu 8 milli delme makinesini alınız. Eğer millerin herhangi bir tanesi üzerindeki baskı çok büyük olursa sonuncusu acil bir sinyal anahtarını aynı anda anahtarı üstüne koyan özel bir otomatik aşırı yük aygıtı tarafından durdurulur. Sonra bir güvenlik aygıtı milin tekrardan başlamasını montajcı gelene kadar ve herşeyi düzene koyana kadar tutar.... Makine atölyesindeki yedi makinenin sonuncusundan pistonlar tespit levhaları üzerinde her defasında dört levha ve dört piston tutabilen bir boşaltma masasına giderler. Bu masaya giderken pistonun olukları özel bir toplama parmaklıklarına kayarlar. Ve üzerindeki levhalarla masa alçaltıldığı zaman, pistonlar koltuk altlarından yakalanmış gibi parmaklıklar arasında asılı durular. Pistonlar ve tespit levhaları şimdi bölünürler ve farklı yönlere giderler. Pistonlar bir naklediciye itilirken, levhalar yeni dökümler almak üzere hattın başına dönerler. Şimdi pistonlar bitmeyen bir koşu ile en dikkate değer otomatiklerden biri, ağırlık işleme makinesi tarafından alınırlar.... Böylece, AZ makine atölyesinde torna, delme, biley ve şekil verme operasyonları dünya mühendislik tarihinde ilk defa tek bir otomatik makine hattında birleştirilmiştir. Makine atölyesi tasarımcıları alet ve iş için mümkün olan tüm üç göreli hareketleri tamamen makineleştirmişlerdir: sabit iş ve hareket eden alet, zıt yönde dönen alet ve iş. Tasarımcıların başarısı sadece işin otomatik olarak bir makinede matkabın baskısı altında oynamadan sabit kalması, ve bir diğerinde alet yüksek hızlarda işini yaparken dönmesinde yatmaz. Onların başarısı ondan az olmayan, işin otomatik makineler tarafından yüksek kesinlikte yapılmasında yatar. Örneğin, ideal bir silindirden pistonun izin verilen sapma toleransı sadece 0.04 milimetre iken, çapraz-delik delme için tolerans on kez küçük -0.003 milimetreye yakındır. Bu büyüklük insan saçının kalınlığından 30 defa daha küçüktür. Böylece, pistonların mekanik olarak muamelesinin otomasyonuna bağlı karmaşık sorunlar yeni tipte makinelerin ve mekanizmaların tasarımıyla çözümlenmişti. İKİ MONTAJCI Makine atölyesinin tüm otomatikleri yalnızca her vardiyada iki kişi tarafından bakılır. Ekiplerden biri şu kişilerden oluşur: bu geçtiğimiz günlerde İlk Derece Stalin Ödülü verilen Pavel Nikiforov, ve Sergei Çinenov. Otomatik fabrikanın bu işçileri kimlerdir? Ne çeşit iş yaparlar -fiziksel ya da zihinsel? Onların ne konuşma tarzları, ne de iş elbiseleri herhangi bir ipucu sunar: her ikisi de temiz önlük giyinmişlerdir. Böyle derli toplu mavi satıcı iş elbiseleri ustabaşılar, ve dükkan muhasebecileri, ve görevlerini bazen dükkanlarda yapan daire çalışanları tarafından giyilir. Bu insanların dış görünüşleri bize hiç yardımcı olmadığına göre, kayıt defterine bir bakalım. Maaş listesinde her ikisinin ismini de ayni kelimeler takip eder: “Montajcı. Yedinci sınıf.” Demek ki, acaba işçi midirler? Bu o kadar kolay cevaplandırılacak bir soru değildir. Nikiforov’la ilgili olarak fabrikadaki mühendisler diyor: “Pavel Aleksandroviç’e ne görev verilirse verilsin, o her zaman onu yapmanın en rasyonel ve en basit yolunu bulur –her zaman teknolojide yeni bir şey önerir, hemen ona yardımcı olacak bazı buluşlar bulur. Ona bir çizim verirseniz, hemen aletlerini aldığını sanmayın. O çizimi hazır-yapılmış bir görev olarak kabul etmez, ama kontrol edilecek bir materyal olarak kabul eder. Herhangi bir işçi tasarımcının hatasını yalnızca metali işlerken farkeder, ama Pavel Aleksandroviç onu çizimde bulur. Bu bir mühendisin gözünü gerektirir. Ve eğer o bir öneriyi anlatıyorsa veya sizin herhangi bir şeyde yanlış olduğunuzu ispatlamaya çalışırsa, cebinden bir kalem alır ve müsveddesini hazırlar –çizmez, ama müsveddesini hazırlar.” Tecrübeli bir işçi sık sık bir makinede bazı düzeltmeler yapmak gerekliliğini farketmede bir mühendisten daha çabuktur. Ama ne yapılacağına ve nasıl yapılacağına karar verebilen her işçi değildir. Girişimlerin rasyonelleştirilmesinin işçiler ve mühendisler arasında o kadar genel olmasının nedeni bu yüzdendir. Nikiforov ayrıca otomatik makinenin tasarımında birçok değişiklikler yapmıştır. Ama o her zaman onları kendisi düşünür ve her zaman ne yapılacağını ve nasıl yapılacağını gösterir. Fabrika, örneğin, bir defasında sorumlu operasyon sırasında pistonu pozisyonda tutacak güvenilir bir aygıtın eksikliğinden dolayı büyük zorluklar içinde idi. Sonunda böyle bir aygıt Nikiforov tarafından icat edildi. O yalnızca fikri düşünmekle kalmadı, ama bütün detaylarıyla taslağını hazırladı ve teorik argümanda yararlarını kanıtladı. Ve o düşüncesini metale büründürdü. Ve aygıt denendiken ve tekrar denendikten sonra, komisyon kararını verdi: “Bu problemimizin doğru çözümüdür.” Ve Çinenov hakkında sorduğumuzda fabrikada mühendisler “Sergei Petroviç hidroliklerde ustadır. O herhangi bir mühendis kadar onu iyi bilir. Dahası, bizim kadar onu hisseder, ne yazık ki hala değil. Bizim tüm esas hidrolik mekanizmalarımızı ayarlayan, ve onun üstünde çalışırken birçok iyileştirmeler yapan odur. Onun bilgisi ve tecrübesi olmadan çok daha fazla zor zamanımız olacaktı.” diyorlar. Kısa bir süre önce Çinenov müdür ofisine çağrıldı ve kendisine mühendisin mevkisi olan bölüm başkanlığı mevkisi önerildi. Bu nedenle, onlar nedirler: el emekçileri yoksa entellektüel işçiler? Büyük Rus yazarı Maksim Gorki bir defasında en başta gelen Sovyet işçileri “... el beyine öğretir, ondan sonra zekası artmış beyin ele öğretir; ondan sonra daha zeki olmuş olan el, yine, ve şimdi büyük bir oranda, manevi güçlerinin gelişmesine yardım eder.” Bizim günlerimizde, ve özellikle otomatik fabrika gibi bir işletmede, bu iki kişinin işçi mi entellektüel mi olduklarını söylemek çok zordur. PİSTON YOLCULUĞUNA DEVAM EDİYOR Makine atölyesinden ayrılan pistonlar ağırlık ayarlayan torna makinesine giderler. Ondan sonra, eşit ölçüde dengeli ağırlıklarda düzenli, bitiş biley makinesine doğru yuvarlanırlar. Otomatik yükleyici onları dizi halinde merkezsiz biley makinesine yedirir. Metalin son mikronlarını dışarıya atarak, törpüleyici tekerlekler pistonu kalay kaplama ünitesinde kimyasal işlem için hazırlar. Piston art arda birkaç tankın içine daldırılır. Bir tanesinde yağdan temizlenir, bir diğerinde yıkanır, bir üçüncüsünde kalay kaplanır, dördüncüsünde ve beşincisinde sıcak ve soğuk suyla yıkanır. Şimdi ince bir kalay kaplama ile piston zırh gibidir. Bu tabakanın amacı motora yerleştirildiği zaman oturmasını kolaylaştırmaktır. Tanklardan sonra piston güçlü bir hava akımında onu oda derecesine düşürerek kurutulur. Yine de, tüm bu “sağlıklı operasyonlara” rağmen çağdaş mühendislik pratiği açısından piston hala yeterince temiz değildir. Bir kez daha yıkanmalıdır, bu defa sıcak bir soda çözeltisinde, ve ondan sonra yine sıcak bir hava akımında kurutulmalıdır. Bu, özel aygıtlarla sıcaklık derecesini tam aynı düzeyde tutan bir yıkama makinesinde yapılır. Ama bu makineye ulaşmazdan önce piston bir başka kazan içinden ve onun çaprazdelik oyuğunu en mükemmel ayara getiren bir otomatikten daha geçer. Kalay kaplama ünitesine yakın duran bu depolama, kazan, halihazırda anlatılmış olanda olduğu gibi aynı amaçlara hizmet eder. Koşullara bağlı olarak, ya pistonları biriktirir, hat üzerinde daha ileri gitmelerini önler, teslim eder, ya da engellemeden onların geçmesine izin verir. Ama bu kazanın tasarımı pistonla çok daha “dikkatli” olmak zorunda olduğundan, bu artık kaba bir döküm olmadığından, ama bitmiş bir ürün olduğundan, bir öncekinden farklıdır. Bundan dolayı yüzeyini çizmemek için özen gösterilmelidir. Bu fabrikada herşeyin yapıldığı gibi, bu kazan otomatik olarak gerekli düzene girer. O, pistonları teslim edip etmeyeceğini, arkada tutup tutmayacağını ya da serbestçe geçmelerine izin verip vermeyeceğini “bilir.” Kazandan dışarı çıkan pistonlar en yüksek-ayar makine operasyonunu yapan çapraz-delik bitirme ünitesine gönderilirler. Bu makine tarafından tamamlanan deliğin oyuk toleransı bir milimetrenin binde biridir. Yıkama makinesinden sonra, bitmiş piston otomatik bir denetleyici ve ayırt edici tarafından son bir denetimden geçirilir. Bu aygıt öyle yüksek tamdır ki yalnızca birkaç derecelik sıcaklık derecesi değişikliğinin yol açacağı pistonun ısı genişlemesi onun göstergelerini etkilemeye oldukça yeter. Otomatik denetleyici ve ayırt ediciden geçen tüm pistonların sıcaklık derecesini aynı tutmak için, yıkama makinesi içindeki önceki aygıtın sıcaklık derecesi tam olarak aynı düzeyde tutulur. Bir araba motoruna eğer onun parçaları birbirine büyük kesinlikte yerleşirlerse ancak o zaman çok iyi çalışabilir. İstenen kesinlik o kadar büyüktür ki, tüm parçalarda gözlemlenecek olursa, makinenin imalatı çok zahmetli ve masraflı olacaktır. Bu yüzdeni bazı parçalar imal edilirken tolerans gerekli olandan daha yüksek büyüklükte tutulur. Ondan sonra, parçalar bittiği zaman, boylarına göre guruplara ayrılırlar ve makine monte edildiği zaman, bitişik parçalar aynı boydaki guruplardan seçilir. Böylece, yüksek kesinlik aşırı karmaşık üretim yöntemleri olmadan elde edilir. Örneğin. Aynı boy guruptaki pistonlar boyutlarının birinde 2.5 mikrondan daha fazla olmamasıyla farklı olabilirler. Denetleyici ve ayırıcı pistonları böyle dört guruba böler. Bu aygıt otomatik olarak pistonları toleransına göre sınıflandırır. Ondan sonra onları yükleme için hazırlayan paketleme makinesine gönderir: onları yağlar, yağlıkağıda sarar ve her kutuda altı piston olmak üzere, karton kutular içinde paketler. Kağıt şeritlerle çapraz-çizgili, bu kutular silindir nakledici tarafından yükleme odasına gönderilir. YÜZEYİN ALTINDA Otomatik makinelerin nasıl marifetle, düzgün ve uyumlu işlerini yaptıklarını gördüğünüz zaman, istemeden onların gözden saklanmış birisi tarafından gizlice yürütüldüğü bir çocuksu bir kanıya varırsınız. Makineler ve aygıtlar elektriklendirme ve elekro-otomasyon tarafından soluklanan kendi saklı ama yoğun yaşamlarını yaşarlar. Sonuncusu onları bir tek uyumlu mekanik organizma içinde birbirine bağlamıştır. AZ’nin çok karmaşık bir “sinir sistemi” -döşemenin altında döşenmiş 50 kilometrelik elektrik tertibatı vardır. Yüz elektrik motoru onun yorulmak bilmez “adaleleri”dir. Bin beşyüzden fazla anahtar, kontaktör, röle ve diğer elektrik aygıtları onun “beynini” oluşturur. Makinelerin tüm operasyonlarını kontrol eder, onları “akıllı”, kesin ve hatasız yapar. Otomatik elektrik kontrol sisteminin tasarımında mühendislerin ilk endişesi onu mümkün olduğunca güvenilir yapmaktı. Bu sistem hem otomatik ve hem de ayarlama süresi çalışma rejimleri için tam kontrolü sağlayacaktı. Zorluk olma ihtimali da önceden tahmin edilmişti. Makinelerden birinin bozulması uzun bir kapatmaya yolaçmayacaktır. Sorun, bin beşyüz elektrik aletlerinden herhangi birinde ortaya çıkması halinde bile kolayca ve hızla tespit edilebilir. Onların çok sayıda oluşu “sorun bulucular” adı verilen özel aygıtlar için bir zorluk yaratmaz. Bunların her biri sadece kendi ünitesindeki devre içinde çalışır ve sorunu hemen tespit eder. Tüm bu görevler birkaç istisna dışında standart elektrik teçhizat tarafından yürütülür. AZ, genel olarak oldukça basit aygıtlar olan elektro-manyetik röleleri yaygın olarak kullanır. Bu rölelerden bazıları kesinlikle belirli bir zaman devresi geçmesinden sonra harekete geçirilirler, diğerleri –onlardan önceki mekanizma belirli bir sayıda hareketi yaptıktan sonra, ve hala diğerleri- piston kontaklarına dokunduğu zaman. Her röle kendisinin yapacağı özel işi vardır. Örneğin, zaman röleleri, makinelerin çalışan organları kontrol etmek ve dökümleri dökerken metali gruplandırmak için kullanılırlar. Bu operasyonlar için saptanan zaman ¼ saniyeyi geçmemek kaydıyla ölçülür. Hesaplama röleleri eritme fırınına yedirmeyi kontrol eder. Frenleme röleleri makineleri gerektiğinde durdurur. Özel röleler makinelerin işlerini verilen sayıdaki saniyelerde yapıp yapmadıklarını takip eder. Her teknolojik operasyonu denetlerler. Ve onlardan herhangi birisinin süresi planlanandan daha büyükse, hemen filtreyi bilgilendirirler. Kalay kaplama ünitesindeki tankların içindeki ve fırınların içindeki sıcaklık derecesi thermo-düzenleyiciler tarafından doğru düzeyde tutulur. Bu aygıtlar otomatik olarak sıcaklık derecesini nerede olursa sabit tutarlar. Denetim aygıtlarının röleleri makinelerin sürekli olarak çalışmasını “sağlarlar.” Otomatik kontrol esas olarak makinelerin kendilerinin hareketleri tarafından gerçekleştirilirler: her makinenin başlama anahtarı önceki makinenin çalışma organlarının pozisyonu tarafından idare edilirler. Makineler elektrik aletlere dalgalar -kendi hareketlerini bildiren elektrik mesajları- gönderirler, ve sonuncusu bunu açmak onu kapatmak için, geriye benzer dalgalar, elektrik komutları gönderir. Bazı durumlarda, parçanın kendisi -piston- gerekli komutu verir. Bu makineden makineye giderken yolu üzerindeki iki elektrik kontağa değdiği zaman gerçekleşir, bir devreyi kapatarak, “işte buradayım” demek istercesine. Yalnızca bu sinyali aldıktan sonra, ve önce değil, örneğin, paketleme makinesi çalışmaya başlar. Benzeri bir kontaklar sistemi pistonu paketlemek için kağıt şeridini tedarik etmeyi ve yürütmeyi kontrol eder. Eğer yırtılma olursa, paketleme makinesi hemen durur. Aynısı otomatik olarak tomar bittiği zaman olur. Fabrika normal çalıştığı zaman otomatik elektrik aygıtlar işte böyle çalışırlar. Ama fabrika otomatikten ayarlama rejimine transfer edileceği zaman bu aygıtlar şimdilik terkedilir ve normal anahtarlara başvurulur. Bu devre sırasında üniteler özel basma-düğmeleri tarafından kontrol edilirler. Herhangi bir makinenin veya aygıtın hareket eden parçasını gözetim veya ayarlama için gerektiği şekilde harekete geçirmeyi mümkün kılarlar. Bununla birlikte, ayarlama devresi biter bitmez, otomatik aygıtlar yeniden “güce” iade edilirler: 100 motor hemen harekete geçer, tüm naklediciler koşmaya başlarlar, yükleme ve boşaltma teçhizatları, çubuklar ve “eller” çalışmaya başlarlar, miller ve aletler iş parçalarına yaklaşırlar. Ama şimdi birisi fabrikanın tüm bölümlerinde görülebilen sayısız farklı renkli düğmelerden birini kazaen bastırırsa? O zaman ne olur? Bir kaza? Fabrika otomatik rejime geçer geçmez tüm bu düğmeler enerjisiz bırakılmasaydı bir kaza olabilirdi. Böylece, bu durumda da, herşey önceden koruma altına alındı. Birbiri arkasına bütün fabrikanın elektro-otomasyonu gibi karmaşık bir girişimde karşılaştıkları zorluklar karşısında güvenilirlik tasarımcıların çaba gösterdiği belki de esas şeydir. Bu zorluklar ısrarlı araştırmalar ve cesur deneyler tarafından üstesinden gelindi. Ve şimdi otomatik elektrik aygıtları fabrikanın normal çalışmasında herhangi bir çeşit karışıklıktan dolayı bozulma olasılığını tamamen ortadan kaldırmıştır. Ama elektrik otomatik aygıtların kendileri tamamen şaşmaz mıdırlar? Örneğin, 50 kilometrelik kablo karmaşıklığı içinde bir yerde yalıtımı zedeleyecek, verilecek komutu çarpıtmakla sonuçlanacak bir şey olamaz mı? Bu olasılık da ayrıca düşünülmüştür. Böyle durumlarda özel yalıtım kontrol aletleri hemen hasarı kaydeder ve yerini gösterir. AZ’de o kadar hiç hatasız çalışan bazı otomatik elektrik aygıtları ve devreleri, tasarımın eşsizliğinde ve fikrin sadeliğinde emsali yoktur. Pistonların üniteden üniteye yuvarlandıkları oluklar üzerindeki yükü otomatik olarak kontrol eden aygıt ve devre, pistonları makineden makineye transfer eden makinelerin tam olarak dolu olması için “gereğini yapan” aygıtlar ve devreler, vb. böyledir. Bu aygıtların ve devrelerin erdemleri o kadar da kendi özgünlüklerinde değildir, ki gerçekte her biri gelecekte her türlü başka otomatik işletmelerin tasarımında prototip olarak hizmet görebilmelerindedir. ... Her makinenin demir bir kasa içine konmuş bir kendi “beyni” vardır. Ama bu tek tek her bir “beyin” önceki veya onları takip eden mekanizmalara, birleşmiş bir otomatik kontrol sistemi oluşturacak şekilde bağlanmışlardır. Böylece, fabrika bir bütün olarak onunla “düşüneceği” tek bir “akıl”a sahiptir. OTOMATİK KONTROLÖRLER Herhangi bir sanayi girişiminde üretim kontrol bölümünün ne kadar önemli olduğunu herkes bilir. Bu bölümün personelinin başlıca görevi atölyeden atölyeye geçen parçalar arasında ve işletmeden dışarı nakledilen bitmiş ürünler arasında bozulmayı önlemektir. Normal işletmeler sık sık içsel-çalışma kontrolü uygulamaya koymamalarına rağmen, bununla birlikte üretim bölümü kontrolörlerinin birçok yardımcıları vardır: bir işçi makinesinin dışarı bozuk çıkardığını tespit ettiğinde, o idareyi bilgilendirir. Otomatik fabrikanın üretim kontrol bölümü yoktur. Yine de, bu fabrika tarafından çıkarılan milyonlarca piston arasında bir tek bozuk bulamazsınız. Tek tek her bir piston hem biçim ve hem de boyut olarak standartlara tam olarak uyar. Bu otomatik kontrolörlerin hatasız ve uyanık çalışması sayesinde başarılır. Genellikle kütle üretiminde kullanılan kontrol biçimleri, yöntemleri ve araçları AZ’de uygulanamaz, çünkü esas olarak çoğu sadece bitmiş ürünün kalitesini kaydeder. Tüm işlemlerin mekanize edildiği AZ’de, herhangi bir operasyonda bozukluğun olması ciddi bir kaza olarak kabul edilir. Bu bağlamda üretim kontrolünün görevi bu kazaların olabileceğini sezmek ve bunları önlemektir. AZ’de kullanılan kontrol araçları üretimin ayrılmaz ve vazgeçilmez parçalarıdır. Kontrol işlemleri bağımsızlıklarını kaybettiler ve organik olarak teknolojik işlemle, ulaşımla ve fabrikadaki genel nabız ile içiçe geçtiler. Oldukça çok geniş farklı makineler ve ünitelerden geçecek olan piston, bir noktada bir kayış nakledici üzerinde düzgün bir şekilde hareket edebilmeli, bir diğerinde atik ve hızlı dönebilmeli ve bir üçüncüsünde yerleşme levhasında değişmez bir şekilde durabilmelidir. Dahası, piston her defasında tam kesin bir pozisyonda durmalıdır. Eğer piston tayin edilen az da olsa biraz kayarsa, bozukluk kaçınılmazdır, ve ciddi bir kaza olabilir. Tasarımcılar pistonun tüm durumlarda güvenilir sabit bir pozisyonda tutmak için çok büyük zahmetlere girdiler. Pratikte, her nedense, mükemmel davranan bin pistondan bir tanesi sadece bir operasyonda yanlış pozisyona geçebilir. Bu bozukluğa sebep olmaya oldukça yeterlidir. Soruşturma ve uslamlama mühendisleri pistonların bütün yolculukları boyunca ve her durakta blok aygıtlar aracılığıyla korunmaları gerektiği sonucuna vardılar. Tasarladıkları blok sistem demiryollarında kullanılanlara benziyordu. Demiryollarındaki blok sistemler trenlerin geçişini düzenlediği ve çarpışmaları önlediği gibi, otomatik fabrikadaki blok aygıtlar da makine hattında giderken onları koruma altında tutuyorlar. Yalnızca onların çarpışmasını önlemek yerine onların yanlış pozisyonlara geçmesini önlüyorlar. Bu amaç için çeşitli aygıtlar kullanılmaktadır. Örneğin, elektro-mekanik dokunaçlar gözcüler gibi tehlikenin olduğu tüm yerlere gönderilirler. Gelen her pistona dikkatle dokunurlar. Onların “dokunma duyusu” bir görme engellininki kadar güçlüdür. Parçanın etrafını hissederek, olması gereken tam pozisyonda olup olmadığını belirlerler. Eğer değilse, hemen kırmızı bir ışık ışıldar. Pistonun pozisyonu üzerinde uyanık bir nöbet tutan bu yorulmak bilmez kontrolörlerin yanında, aletlerin davranışı üzerinde daha az uyanık olmayan bir “göz” tutan başkaları vardır. Matkap kırıldığı anda, hemen hemen daha aletin kırılma sesi duyulmazdan önce kırılmayı kaydederler. Bu kontrolörler yalnızca bozulma olduğunu montajcılara bildirmezler. Bundan başka bozukluğun nereden geldiğini ve hangi aletin tekniksel rejimi “çiğnediğini” bildirerek ona yardımcı olurlar. Piston üzerinde nöbet tutan ve aletlere bakan tüm bu otomatik gözcüler, karmaşık aygıtlardır. Ama otomatik fabrikanın “çalışanları” üzerindeki tüm kontrolörlerin en basit olanlarıdır. Blok sistemi ve diğer koruyucu aygıtlar güvenilirdirler, ama pasiftirler. Onlar sorunu ne düzeltirler ne de nedenini yokederler. Teknolojik rejimin bakımını yapmada aktif kontrol için otomatik aygıtlar önemli bir rol oynarlar. Bunların çoğu orijinal aygıtlar, aletler ve makinelerdir. Yalnızca sorun “gözetmezler”; bozulmanın olabileceğini sezinlerler. Eğer piston taban makine içinde –makine atölyesinde ilk ünite- hizadan biraz kayarsa sonradan gelen bakımın bir yararı olmaz, ve bozulma kaçınılmazdır. Ama bu nedenden dolayı otomatik fabrikada bozulma mümkün değildir: eğer piston hizadan çıkarsa makine sadece çalışmaz. Aktif kontrolörler üretim işlemlerine hızla ve kararlılıkla müdahale ederler ve kelimesi anlamında ortaya çıkan yanlışlıkları düzeltilirler. Eğer makineden gelen pistonun olukları çok genişse, ya da yüksekliği bozuksa, o zaman... Hayır, bir sonraki makinede bir kaza olmayacaktır: bozuk pistonun geçmesine izin verilmeyecektir, ve makine hattı hemen durdurulacaktır. Pistonu bileyleme ve çapraz-deliği tamamlamadan sorumlu olan kontrolörler daha az dikkatli değillerdir. Sadece bu işlemleri değil, ama aynı zamanda doğrudan operasyonları da elde edilen sonuçları sürekli ölçerek gözetlerler. İstenilen boyutlar elde edilir edilmez kontrolörler hemen makineleri durdururlar, böylece bozulma olasılığını önlerler. Pistonların ağırlıklarını düzelten otomatik kontrolörler yine de daha aktiftirler. Pistonların ağırlığında 4 gramdan daha fazla farklılık olmamalıdır. Bu kontrolör pistonun eteği içindeki özel ağırlık çekicileri dökümünün belirli bir parçasını keserek ağırlığını düzeltir. Bu çekicilerin piston çalışırken ona bir yararı yoktur. Ama ağırlık düzeltmelerini yapabilmek için gereklidirler. Makinenin yuvarlak masası, 5 çift pistonun eşzamanlı bakımdan geçtiği aralarda, 5 vuruşta tam bir devir yapar. İşte bu makinede pistona olan şudur. Birinci vuruş -pistonlar tutucularına kayarlar ve süratlendirilirler. Masanın bir dönüşü --ve aletler piston eteklerinden fazlalık metali, taban levhanın tespit iğneleri için deliklerle birlikte keser. Bir başka dönüş, ve pistonlar hemen hemen bir yay-denge olan üçüncü bölüme gelirler. Tutucular tutuşlarını rahatlatırlar, ve pistonlar ne kadar ağırsa, ağırlık terazisini aşağıya çekerler. Sonra tutucuların güçlü parmakları tarafından bu pozisyona yeniden yerleştirilirler. Yeniden masanın bir dönüşü -dördüncü durak. Burada kesiciler ağırlık çekicilerinden bazı metali alırlar. Kesilen miktar bir önceki durakta her pistonun ağırlık terazisini ne kadar aşağıya çektiğine, yani ne kadar ağır olduğuna bağlıdır. Masanın bir kez daha dönüşü, ve pistonlar, ki şimdi ağırlıkları kabul edilir sınırlar içindedir, yanlarına çevrilirler ve bir sonraki bakıma gitmek üzere bir oluktan yuvarlanırlar. Otomatik kontrolörler yalnızca mekanik operasyonlar için değil, ama kimyasal işlemler için de kullanılırlar. Kalay kaplama işlemi sırasında, çözeltinin alkalikliği yavaş yavaş artar. Teorik olarak öyle bir noktaya ulaşabilir ki bozulmaya yol açar. Ama otomatik fabrikada bu hiç bir zaman olamaz: kalaylama tankı otomatik kontrol aygıtlarının uyanık gözetimi altındadır. Alkaliyi naturalize yapmak gerektir gerekmez, “otomatik kimyacı” istenen miktardaki asetik asidi tanka ekler ve kalaylama işlemi normal devam eder. Paketleme makinesinden hemen önce çok ilginç bir otomatik vardır. Kırılmayan bir cam kasa içine yerleştirilmiş. Hatta dışardan bakıldığında bir makineyi bile andırmaz. Metalin dökümünün yapıldığı ve işlendiği bir fabrikada hiç yeri olmayan daha fazla kaliteli, kırılgan ve çok karmakarışık labaratuvar aletine benzer. Son kontrol durağı olan bu otomatik, normalde bütün bir takım tecrübeli işçinin ancak yapabileceği birçok görevleri yerine getirir. Makine çok şey yapar: mekanik muamelenin kalitesini kontrol eder, pistonları gruplara ayırır, ona göre damgalar, ve her pistonun hangi gruba dahil olduğunu daha iyi göstermek için bir boya ile -yeşil, kırmızı, beyaz yada siyah- işaretler. Pistonlar bir tek sıra halinde geçerler. Onların ilerlemesini durdurmadan, bu otomatiğin duyarlı “parmaklar”ı bitmiş parçaların üzerinde hafifçe dolaşır. Kısa bir süre için her pistonu her taraftan hissetmek ve ölçmek için alır. Bitmiş pistonların tüm gereksinmelerle uyum içinde olmasını sağlamak için, kontrolör ve ayırıcı makinesi pistonun çapraz-deliğinin eksenini kontrol eder, pistonun etek çapını birkaç çapraz-kesitlerde ölçer; pistonu hangi gruba vermeye karar vermek için, bu ölçüm 0.0025 milimetreyi (2.5 mikron) geçmeyen bir hata ile yapılır. AZ içinde monte edilen kesin ve güvenilir otomatikler böyledir. Öyle görülüyor ki, ayrıca kontrol alanında da, makineler insan gücünün tamamen yerini almışlardır. Ama bu böyle değildir. Yine de en iyi otomatik kontrolör insandan aşağıdadır. AZ’de otomatik makine tarafından yapılan dökümlerin sertliği, otomatik olarak kontrol edilir. Pistonların kesinliği, döndürülmesi, şekillendirilmesi ve bilenmesi de ayrıca otomatik olarak kontrol edilir. Ama otomatiklerin farkedemediği kusurlar vardır. Kaba dökümlerin başka kusurları da olabilir: üfleme delikleri, yırtıklar, çatlaklar, vb. Bu nedenle dökümhanenin ve makine atölyesinin kavşağında çok dikkatle gözden geçirilmelidir. Tabii ki, çatlakları ve üfleme delikleri olan dökümleri reddeden bir otomatik icat etmek mümkün olabilirdi. Yine de, eğer döküm üzerindeki çatlaklar ve üfleme delikleri her zaman aynı yerde olsaydı, bu makine bunu yapabilecekti. Ama dökümün hangi işletmesinde kusurun önceden meydana gelebileceğini belirlemek nasıl mümkün olacaktır! Sonunda karar verilmiştir ki, tam olarak otomatik bir girişim bile insan gözü olmadan yürüyemez. Ve böylece, kusurlu dökümlerin makine atölyesine geçmelerini önlemek için, her biri özel bir kontrolör tarafından incelenir. AZ’de kontrolörün işini yapan yalnızca bu kişidir. FABRİKA GERİSİ DÜZENLEMELERİ Dünyada tipi ilk olan Sovyet otomatik fabrikasını faaliyette gördüğünüz zaman büyük bir sevinç duygusu hissedersiniz. Elektrik saatin yelkovanı her tıkladığında, içinde düzgün paketlenmiş 6 piston olan bir başka karton kutusu paketleme makinesinden dışarı çıkar. Bu dakikada 6 parçalık verim hızı yapar. Kuyruk naklediciden uzakta olmayan bir yerde, yüksek bir önü ve meyilli bir üstü ile ofis sekreterine benzeyen bir kontrol masası durur. Ön kısmı bütün fabrikanın aydınlatılmış mimik bir diyagramı ile bir ekrandır. Eğer herhangi bir makine veya aygıt ile sorun olursa, kontrol masasındaki mühendis bunu montajcı ile aynı anda bilecektir. Mühendis önünde sadece makinelerin durumunu görmez. Ayrıca üretim işlemimin doğru gittiğini de bilir. Bu bilgi ona her dakika hemen hemen her makinenin işini kaydeden panel üzerine monte edilmiş aletler tarafından nakledilir. Hatta özel otomatik kayıt aletleri tarafından kontrol edilen eritme ve sertleştirme fırınlarındaki sıcaklık derecelerini bile bilir. Mekanik sayaçlar her dakika sonunda kaç tane alüminyum külçesinin kullanıldığını, bu miktar metalden yapılan dökümlerin sayısını, ve reddedilenlerin sayısını gösterirler. Ama otomatik fabrikanın herşeyi kendi kendine yaptığı sadece bir söylemden ibarettir. Kesintisiz bir operasyonu sağlamak için, işi örgütlenmelidir. Elektrik eritme fırının alüminyum külçelerle iyi beslenmesi sağlanmalıdır, ve makine atölyesi soğutucu ile; aletler iyi keskin tutulmalı ve vs. ve vb! Ve AZ, herhangi başka bir girişim gibi, kendi arka organizasyonları vardır. Parlak büyük oda yalnızca üretim ünitelerini barındırır. Onların yanında ikincil, yardımcı kısımlar ve üniteler vardır. Çok yer kaplamazlar, ama, iyi tasarlanmış ve randımanlı düzenlenmiştir. Biri materyaller ve biri bitmiş ürünler için iki depolama odası, bir ekspres labaratuvarı, kesme aletlerini ve sıcak iş parçalarını yağlama ve soğutma için sıvıyı hazırlayan bir soğutma ünitesini kapsar. Fabrikanın arka düzenlemelerinde alet bileme ve dağıtım odası özel bir yer tutar. Teknolojistler ve tasarımcılar kendi zamanlarında AZ’de kullanılan aletlerde yüksek dayanıklılık sağlamak için büyük sıkıntılar çektiler. En iyi çalışma rejimlerini ve kesme açılarını bulmak için uzun süreli ve ayrıntılı deneyler yapılmıştı. Aletlerin sayısı çoktur: makine hattında eşzamanlı olarak çalışan 150 alet, kesici, matkap ve biley tekerlekleri vardır. Yalnızca eğer iyi sivriltilmiş ve bilenmişlerse fabrikadan aletlerinin randımanlı çalışması beklenebilir. Normal şartlarda böyle büyük sayıda aletlerin yeniden yerleştirilmesi ve tam ayarlanması çok zaman alacaktı. Bu problem AZ’de ayrıca önceden en ince detayına kadar düşünülmüştür. Aletler, her biri aynı tipte bir grup aletleri tutan bloklar yerleştirilirler. Makineler onları yerlerine tutturmak için hızlı indirme aygıtları ile donatılmışlardır. Alet blokları önceden ve kesin olarak istenilen boyutlara göre ayarlanır. Bu hızlı ve güvenilir bir şekilde özel aletler aracılığıyla yapılır. Kesme aletlerinin sivrileştirilmeleri ve bilenmeleri de ayrıca merkezileştirilmiştir. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 39 TARİHTEN SAYFALAR O gün “Avtomatizator” duvar gazetesi önünde özellikle büyük bir toplantı vardı. Diğer kısımlara geçmezden önce, herkes önce Mühendis Kolner’in “Bir Pistonun Otobiyografisi” başlıklı kısmını okurdu, ve “acı ve macera dolu bir yaşam”ın hicivli bir tarihi idi. “Uzun bir zamandır beni yerden yere ittiler” diye şikayet etti piston. “Tıraş edildim ve kırpıldım, şekillendirildim, döndürüldüm ve bilendim. Ve makineler yirmi-beş defa günde duracaktır. Soğutucunun korkunç yağmur fırtınası altında nakledici levha üzerinde saatlerce dondum, üfleyiciden gelen soğuk ıslak bir rüzgardan iliklerime kadar ürperdim.” Şimdi bu eski gazeteyi okurken, her nedense şeylerin öyle olmuş olduğuna inanmayı zor bulursunuz. Ama fabrika bugün gördüğümüz gibi hemen böyle olmadı. O zamanın “Parlak” gazeteleri tarafından zaferleriyle ve gerilemeleriyle önceki yorucu mücadele günlerini hatırlatılıyoruz. O sırada propaganda silahları olarak iki türlü “Parlayanlar” günceldi: cesaretlendirici “Parlayanlar” ve kınayıcı “Parlayanlar.” Amacı açık, doğru olarak hitap edilmiş, bazen uygun karikatürlerle döşenmiş olan bu “Parlayanlar” hiçbir zaman hedefini kaçırmadılar. Onaylayıcı sıcak sözcükler ve suçlanacak olanlara şahsen yönelik doğrudan ciddi azarlamalar eşit çabuklukla yerine vurur. Eleştiri kuşkusuz ve özürsüz, etkin, doğrudan ve dürüsttü, ve bundan dolayı etkiliydi. Bir gecikmenin olmasından yalnızca bir saat veya bir buçuk saat sonra veya bir engelin ortaya çıkmasından sonra bütün personel tam olarak bundan kimi suçlayacağını biliyordu. Hatalı olana hitap ederken, en son “Parlak” kağıt şunu diyecektir: “Dünyanın ilk otomatik piston fabrikasının ayarlanmasını engelleyen SİZsiniz!” ya da “SİZ defne yapraklarınız üzerinde keyfinize bakıyordunuz, ve bu gecikmeye neden oldu!” Yüksek sesle söylenen böyle sözcüklerin, hızlı ve bitmez bir etkisi vardı. Otomatik fabrikayı –bu harika modern mühendisliği- yaratmak için büyük bir kollektif gerektirdi. Ve Sovyet insanının herhangi bir kollektif organı içinde yararlı iş için temel şart eleştiri ve özeleştirinin geniş uygulanmasıdır. Yalnızca bu şart gözlemlenirse başarılı çalışma garantiye alınabilir. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 40 ENIMS’in Parti birimi sadece Komünistlere değil, ama tüm kolletif üyelerine kendilerine ve başkalarına karşı gereksinmeleri, ve eksikliklerin azimli eleştirisi, sürekli olarak başarılarından ötürü kendi kendini aldatmalara karşı uyarmayı- öğretti. Ve gerçekten, dürüst olmak gerekirse, otomatik bir piston fabrikasında çalışanların sıcak ev şartlarında tutulmaları, yaşamda çok genel olan keskin değişen sıcaklık derecelerinden ve cereyanlardan korunmaları gerektiğini düşünen bazı kimseler vardı. Otomatik fabrikanın inşası için ayrılan zaman oldukça kısaydı, ve görev, oldukça yeni, kararlılık ve büyüklük için nefes kesiciydi. Otomatik fabrikanın yapımcıları tarafından büyük bir şey yapılmıştır. Ama AZ Sovyet mühendisliğinin gelişmesinde soyut bir rastlantısal bir olgu olarak düşünülmemelidir. Sadece Sovyet bilimi tarafından, sosyalist sanayinin bütün bir önceki gelişmesi tarafından hazırlanmış olan, sanayisel işlemlerin tam otomasyonuna doğru atılmış bugünkü adımların bir tanesinden ibarettir. Otomatik fabrika için teçhizatların seçiminde ve geliştirilmesinde tasarımcılar, belirli bir dereceye kadar hali hazırda zaman ve pratik deneyiminden geçmiş birimlere uydurabildiler. Vladamir I. Dikuşkin, S.S.C.B. Akademi Bilimleri Mutabık Üyesi, Stalin Ödülü galibi, Aleksander P. Vladzievsky, ENIMS direktörü, Arkady E. Prokopoviç, ENIMS baş mühendisi, Anatoly G. Gavryuşin, projenin baş teknolojisti, Ariy A. Levin, projenin baş tasarımcısı, ve onların yardımcıları piston imalatının varolan metotlarını titizlikle incelemeye başladılar. Mühendisler Moskova’daki fabrikaları ziyaret etttiler. Ondan sonra Gorki ve Rostov’a gittiler. Tüm gördüklerini hatırlayarak, tüm işlemleri incelediler, ve beraberlerinde çizimler ve gerekli bilgiyi getirdiler. Sonra, “evde” hala neyin kusurlu olduğuna, neyin iyileştirilebileceğini ve iyileştirilmesi gerektiğine karar vermek için tüm gördükleri üzerinde düşündüler. Örneğin, döküm işlemi ile ilgili durum böyle idi. Ziyaret ettikleri piston fabrikalarında bu işlem şöyle idi: döküm-soğutma-yeniden ısıtma-sertleştirme. ENIMS mühendisleri soğutma ve yeniden ısıtmanın gereksiz ve pahalı oluğunu gösterdiler. Ama bunlar temizlenmezden önce pistonların 400-500oC sıcaklıkta garnitürleşmesi sorununu çözmek gerekiyordu. Ve sorun çözülmüştü. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 41 ENIMS mühendisleri sadece otomobil fabrikalarını değil, ama diğerlerini de, mesela, bir elektrik ampül fabrikasını da ziyaret ettiler. Bu fabrikada tasarımcılar tungsten filamanları ile kırılabilir cam ampüllerin otomatik paketlenmesini merak ettiler. Mühendisler gruplar halinde ve bireysel olarak çok sayıda işletmeleri ziyaret ettiler. Hatta makine yapımından çok uzak olan insanları -şekerleme ve parfüm imalatçılarını bile görmeye gittiler. “Krasny Ottyabr” Şekerleme Fabrikasında çikolataları marifetle metal yaprak içine saran bir makinenin çalışmasını gözlemlediler. Belki de, bir otomatik piston paketleme makinesi tasarımı için ilk fikir bu fabrikada doğmuştur. Cam sanayi işletmelerinin birinde çeşitli biçimlerde güzel parfüm şişelerinin dökümü için bir yarı-otomatik makineyi onlara gösterdiler. Bu tasarımcıların otomatik çıkarma ve metali döküm makinesinin kalıplarına dökme problemi üzerine dikkatlerini verdikleri günlerdi. Parfüm şişelerini dökümünü yapmak her nedense daha kolaydı: kalıbın üzerinden sarkan lokmaya benzer camın küreciği makaslarla kesiliyordu. Ama erimiş bir alüminyum akımını makaslarla kesemezsiniz. Ve yine de, kalıplara hiç yararı olmayan hem makine ve hem de makaslar, saldırılarını yapabilecekleri bir nevi ilk pozisyondaydılar. Tasarımcıların tüm-yönlü otomasyonun çok zor görevi ile başa çıkabilmeleri bütün ülkenin bilimsel ve mühendislik tecrübesinin büyük oranda onların kullanımında olması gerçeğinde yatıyordu. Bu yalnızca doğaldır: Sovyet işçilerinin patent yasalarının demir kapıları arkasında kilitlenmiş sanayisel sırları yoktur. Onlar nesilden nesile sır olarak, çoğu zaman ölüm döşeğinde, teslim edilen ustalıklarını kimseden gizlemezler. Sosyalist toplumsal düzenin esas özü herhangi bir Sovyet insanının bütün toplum tarafından biriktirilmiş olan tüm değerli bilgi ve danışmayı kullanma hakkı ve fırsatının olmasıdır. Bu Sovyet düzeninin kapitalizm üzerindeki birçok üstünlüklerinden bir tanesidir. Orada her kapitalist kendisine ait olan patentleri iyice gizli tutar. Kapitalist ülkelerde tasarımcı genellikle hali hazırda icat edilmiş olanı tekrardan icat etmeye zorlanır. Ama, diğer yandan, kapitalist ülkelerdeki silah ve diğer yıkım araçlarını yaratan tasarımcılar sözde “karşılıklı bilgi” adı verilen çok güzel şartlar altında çalışırlar. Elbette -savaş hazırlıkları süper kârlı bir iştir. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 42 *** Tabii ki, AZ’nin yaratıcılarının Sovyet bilimi ve mühendislik hazine evinden çıkarabildikleri büyük miktardaki bilgi çalışmalarında onlara çok büyük yardımcı oldu. Ama metal işini tüm yönlü otomasyon yapmanın bir sorun olmasını durdurmak için, geçmiş emsali olmayan yeni çözümler bulmak gerekliydi. Tasarımcıların önünde, hala daha mühendislik düşüncesinin dokunmadığı, el değmemiş toprak vardı. Şimdi halihazırda otomatik fabrikanın faaliyette olması, böyle girişimlerin inşa edilmesinin teknik olasılığı ve ekonomik olanaklılığı ile ilgili tüm şüpheler ortadan kalkmıştır. ENIMS işçileri tarafından doğru çözümler bulmak için yüzlerce araştırma yapıldı. Cesur deneyleriyle toprağı altüst ettiler. Bu araştırmaların bazılarının sadece metal-iş girişimlerinin değil, genelde otomasyonun daha da gelişmesi için büyük önemi vardır. Birçok bilinmeyenlerle (otomatik döküm teknolojisi, otomatik ısıtma muamelesi, kontrol sistemleri, elektrik ve hidrolik otomatik sistemleri, içsel-çalışma depolama ve bakımı, parça çıkarma, vb.) böyle problemlerin çözümü Sovyet sanayisinin birçok dallarında otomasyonu hızlandırmaya yarar. Döküm makinesi, ölçme aletleri, farklı geniş çapta makine-aletlerini bir tek entegral ünite olarak birleştiren otomatik makine hattı, merkezsiz bileyici, kalaylama ünitesi, paketleme makinesi -tüm bunlar tasarım problemlerinin cesur çözümlerinin paha biçilmez sonuçlarıdır. Parti ve Hükümet tarafından saptanan bu karmaşık görev bir tek örgüt için, hatta iyi, cömertçe donanmış bir sanayi temeli olan -“Makine-Alet Yapımı” Pilot İşletmesi- ENIMS gibi büyük bir tanesi için bile çok olabilecekti. İki bilimsel kuruluş daha otomatik fabrikanın yaratılmasında yeraldı –Tüm Birlik Alet Araştırma Enstitüsü ve Makine Parça Değiştirilme Araştırma Bürosu- ve ayrıca birkaç işletme ve fabrika: Krasny Prolety İşletmesi, Orjonikidze İşletmesi, Kalibr İşletmesi, Dmitrov İmalathane Makine İşleri, ve Electropech Tröst’ü. Dökümcüler, kimyacılar, alet yapımcıları, elektrikli fırın yapımcıları, teknik ölçüm uzmanları ve kontrol metal kesme uzmanları, geçmiş kaplama ustaları –binlerce mühendis ve işçi günümüzün bu şahane fabrikasını yapmada çabalarını birleştirmişlerdir. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 43 *** Zaman geçecek, ve S.S.C.B. Çerpanov Kardeşler tarafından icat edilen ilk buhar lokomotifinden daha iyi olan modern lokomotif kadar iyi olduğu gibi, AZ’den çok daha iyi fabrikalara sahip olacaktır. Ondan sonra, bugün Polzunov’un ilk buhar makinesinin ya da Popov’un radyo seti gibi, ilk otomatik metal iş fabrikasının teçhizatları da bir müzede sergilenecektir. Ama hemen şimdi çok yakında savaşılan teknik muharebenin izlenimleri içinde yer alanların hafızalarında hala tazedir. Bu insanlar çeşitli ünitelerin ilk modellerini nasıl hevesle ve çalışkanlıkla nasıl mükemmelleştirdiklerini, ondan sonra nasıl bütün kısımları biraraya getirdiklerini ve ayarladıklarını, ve son olarak, bütün fabrikayı, tüm makinelerini, torna tezgahlarını ve ünitelerini sıraya dizdiklerini ve ayarladıklarını tam detaylı hatırlarlar. Ve şimdi bu son günlerdeki olaylar hakkında heyecanla konuşurlar, ve her biri, kendileri hakkında değil de, özellikle başarı için mücadelenin zor anlarında o kadar çok faal olan sağındaki ve solundaki komşuları hakkında en çoğunu anlatmaya gayret ederler. Otomatik döküm garnitürünün tasarımının ve ayarlanmasının ne kadar zor olduğunu başkalarından öğrendim. Yaratıcısı, bu makine için Stalin Ödülü verilmiş olan, Yakov Loginov üstesinden gelmek zorunda olduğu zorluklar hakkında çok kıt olarak anlatır. Piston dökümleri daha önce hiç sıcakken kesilmedi. Özellikle bu amaç için onları soğutmanın gerekli olduğu düşünülüyordu. Ve garnitürden sonra sertleştirme fırınında piston muamele edileceğine göre, yeniden ısıtılmak zorundaydı. Bu zaman ve para kaybı demekti. Loginov’a, hemen savaştan önce Akşam Makine Yapımı Enstitüsü’nden mezun olmuş, oldukça genç bir mühendise, AZ için otomatik garnitür makinesini tasarlama görevi verilmişti. Ama garnitür yapılacak olan dökümün sıcaklık derecesinin hemen hemen 500 derece olduğu düşünüldüğünde, bu kolay bir iş değildi. Koşucu parçalarının garnitürü için iki kesici makineye ek olarak, oldukça çok zor yapılabilecek bir iş ile, otomatik bir “el” icat etmek ve ayarlamak gerekiyordu. Her 15 saniyede, döküm makinesinden dikkatle ve kusursuz olarak, kolay kırılır sıcak bir döküm çıkaracak ve onu garnitür makinesinin ıslaklığına koyacaktı. Bunun yanında, garnitürleşmiş pistonu yan tarafına çevirecek ve onu sertleştirici fırın nakledicisi üzerine koyacak bir aygıt tasarlanmalıydı. Loginov tamamen “döner mekanizma”sını yaratmazdan önce böylesi birkaç tip aygıtı icat etti ve denedi. Önceki aygıtlardan hiçbirisi tam güvenilir değildi: en Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 44 azından bin pistondan biri yanlış bir pozisyona gidebilirdi. Bu genel ritmi bozmaya ve gecikmeye neden olmaya yeterdi. Diğer üretim işlemlerinde kısa bir kapanma o kadar çok kötü bir şey değildir. Bununla birlikte, otomatik dökümde istenmemekten de fazladır. Sadece bir zaman kaybı demek değildir, ki esas olan şeydir. Bundan dolayı, AZ’de kısa bir kapanma bile ciddi bir kazadır. Ama “döner mekanizma” kusursuzdu: dönerdeki her piston matematiksel bir kesinlikle tam aynı yörüngede geçti. Loginov bana “hızlı her dakikada dört piston bizi tetikte tuttu” dedi. “Dakikada ikiye indirmeyi önerdiler, ki onu daha kolay yapacaktı. Ama biz tüm dördünü de idare edebileceğimize karar verdik. Ve sonra, bildiğiniz gibi, bir mühendislik problemi ne kadar zor olursa, onu çözmek daha da ilginç olur.” Sordum: “Bana senin kesicileri yeterince sabit yapmakta özellikle zor bir zamanın olduğu söylendi. Bu doğru mu?” “Doğrudur. Turçaninov’un onunla zor bir zamanı oldu. O, enstitümüzün alet ve metal kesme labaratuvarındaki mühendislerden biridir. Zeki ve inatçı bir dost. Ve Naryişkin ve Gerasimov ona yardım etti.” Loginov yazı masasına kadar gitti ve bir an üzerindeki kağıtlara işaret etti, sonra bir sandalyeye oturdu ve heyecanlı anlaşılır sesle devam etti: “Bu hararetli bir araştırma dönemi idi. Günler bize cansıkıcı kısa gibi görünüyordu. Yiyecek ve dinlenme unutulmuştu. O kesiciler bizim iştahımızı aldı ve geceleri uyanık tuttu. Elli döküm kesebiliyorlardı ve sonra devre dışı kalıyorlardı. Oniki buçuk dakikadan sonra diş sıcak metalle tıkanıyordu. Kesicilerin biçimini ve çalışma düzenlerini değiştirmeye çalıştık, ama nafile. ‘Darboğaz’ ilan edildik. Bütün fabrikanın ayarlanmasını geciktiriyorduk. Nasıl hissettiğimizi düşününüz?” Loginov yukarı kalktı ve yine odayı adımlamaya başladı. “Soğutma ve yeniden ısıtmayı ortadan kaldırmak için dökümleri sıcakken kesmeyi önerdiğimizde,” dedi, aşağı yukarı yürüyerek, “bize karşı çıkanlar vardı. Ama biz kendi önerimizi savunduk. Ve şimdi kabullenmek zorunda kalacağız gibi gözüküyordu. Ama haklı olduğunuz zaman bu mümkün müydü? Muharebenin Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 45 ortasında Turçaninov kesiciler için bir parçada yüz yirmibeş piston kestikten sonra, yeni bir biçim önerdi. Sıcak kırpma metodu onaylanmıştı. Ama Turçaninov bunda durmakta hoşnut değildi. Kesim kesicilerinin iki yeni orijinal tasarımını daha düşündü. Her ikisinin de takılmış mekanik olarak karpit alaşım kesici uçları vardı. Onbinlerce pistonu yeniden bilemeden kesiyorlardı.” *** Fabrikanın ofisinde üçümüz bir küçük masanın etrafında oturmuş, sohbet ediyoruz. Mühendis Vasily Şeçerbakov, yüksek çıkık alnı ile geniş omuzlu ve dirençli özellikleri olan bir insan, deri paltosunun düğmelerini çözdü ve, gözleri döşemeye dikilmiş, dizili dişlerinin arasından dağınık sözcükleri zorluyordu. Yanıma Sergei Çinenov, bir montajcı oturdu, masadaki bir dövmeyi parmaklarıyla döverek… Birçok insan bana “Şeçerbakov hakkında muhakkak yazınız. Goerge Zuzanov onun hakkında size anlatacaktır. Bütün zorlukları birlikte omuzladılar. Ve ayrıca Şeçerbakov’un kendisiyle konuşmayı da unutmayınız. O belki de Stalin ödülü galiplerimizin en gencidir” demişti. Bir Tulia köylüsünün oğlu, Podolsk Makine Atölyelerindeki, abisinin tornacı olan kardeşinin kesinlik işinde yedinci sınıf okulundan sonra işe gitti. Ölçü teli manüfaktürü, genç Şeçerbakov gündüzün kardeşi ile birlikte çalıştı, ve akşamları teknik okula gitti. Ondan sonra Moskova’da Stalin Makine ve Alet Enstitüsü’ne girdi. Savaş sırasında mezun oldu ve ENIMS’te çalışmaya gitti. “Makine bölümünü tasarladınız ve ayarladınız, değil mi?” “Hayır, ben sadece iştirak ettim” diye cevap verdi Şeçerbakov. “Lütfen, bana söyleyiniz, nasıl iştirak ettiniz.” Soluk sarı saçlarını okşadı ve boğuk bir sesle cevap verdi: “Nasıl iştirak ettim? Bazı tasarımlar yaptım... bazı ayarlamalar... Biraz endişelendim... biraz fazla çalıştım...” “Yaptığınız iş hakkında öyle isteksiz konuşuyorsunuz ki, birisi sanki söylenecek ilginç bir şey yoktu diye düşünebilir” dedim. Şeçerbakov hemen canlandı ve cevap verdi: “Öyle. Olağanüstü birşey yapmadım. Söyledim size ben bir hikaye için iyi değilim diye”… Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 46 “İyi, şimdi, Vasily İvanoviç, aşırı alçakgönüllüsünüz,” diye sözünü kesti Çinenov. “Bir iki şey söyleyebilirim,” diye devam etti, bana dönerek, “ama bir insanı yüzüne karşı övmek uygundur. Bilirsiniz ki, kimse burada bulunanlar hakkında konuşmuyor.” “Doğru,” diye haykırdı Şeçerbakov memnunlukla. “Burada olmayanlar hakkında konuşalım. Size Zuzanov hakkında söyleyebilirim.” “Vasily İvanoviç doğrudur,” diye hemfikir oldu Çinenov. “Zuzanov’u görme şansını bulamayacaksınız. O Leningrad’da komisyondadır. AZ için aldığı Stalin Ödülü onun ikincisiydi. Birincisini ‘45’te otomatik bir makine hattı yapımındaki hakkı için aldı.” Bu andan itibaren sohbetimiz neşeli ve ilginç oldu. Birbirleriyle yarışarak, Şeçerbakov ve Çinenov AZ için makine projesinin yazarlarından biri ve ENIMS’in en eski işçilerinden biri, en ilk Sovyet yapımı birleşmiş makine aletleri yapımında yer almış olan Zuzanov hakkında konuşmaya başladılar. “Nakledicilere üzerine ne kadar çaba koyduğunu yalnızca bir bilseydiniz!” diye haykırdı Şeçerbakov, bana biraz eğilerek. “Anlayacağınız, o her zaman tasarımı basitleştirmeye çalışıyordu. Karmaşık tasarımlar her zaman güvenilir değillerdir. Bu sözler onun kendi sözleridir. Ve o en yüksek güvenilirliği elde etti. Hattımızın nasıl çalıştığını gördünüz, değil mi!” “Çok yavaş olan bazı nakledicilerle boğuşursunuz ve boğuşursunuz” dedi Çinenov keserek, “ama sadece daha hızlı gitmez. Sonra Zuzanov gelir ve emin olarak ‘Sergei Petroviç, telaşlanmıyor musunuz, beyninizi kullanınız. Şimdi, o zaman, o pompa üzerindeki vanayı sıkıştırınız.’ Ve dediği doğru çıkıyor: nakledici normal hızda koşmaya başlıyor. Ya da, gelip arkanızda durarak seyreder ve seyreder ve sonra: ‘Sizin anahtarınızı alalım.’ Ve altını üstüne getirmeye kendisi başlıyor; gece ya da gündüz, ama o ne aradığını bulacağından emindir. Bir defasında hatırlıyorum, bir bozulmadan sonra... Demek istediğim o sırada temel makine üzerindeki hidrolikler bozuldu,” diye anlatıyor benden çok Şeçerbakov’a. “Bütün gün ve gece onunla ortalığı velveleye verdik, ve sonra oğlanlar ve ben biraz uyku almak için uzandık. Yaklaşık üç saat sonra geri geldik, ancak Zuzanov’u hala orada bulduk. Ben ‘Git ve biraz dinlen; kendine daha çok bakman gerekir’ dedim. Ve o neşeyle: ‘Nefesini boşuna tüketme, Sergei Petroviç. Daha iyisi, bana kaba bileyici içindeki bozukluğa neyin sebep olduğunu anlat?’ İlk geriye çekilmiştim: ‘Bilmem.’ ‘İyi, ben sadece atölyede kaldım, ve şimdi biliyorum. Kaldırıcı biraz yükseltilmeli, ve sonra piston döndükçe havalandırılacaktır.’” Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 47 “Evet, Zuzanov dikkate değer ısrarlıdır,” diye çınladı Şeçerbakov, Çinenov’un düşüncesini takip ederek. “O hiçbir zaman başarısızlıktan telaşlanmazdı; sadece onu dişlerini daha sert batırmaya iter. Ve T-köşesiyle, ve kaydırak cetveli ve tornavidası ile çalışarak uzaklaşır. Şimdi, bir defasında hatırlıyorum...” Şeçerbakov gittiktçe daha hevesli oldukça, Zuzanov hakkında çok ilginç şeyler söyledi. Ve dinleyicilerin önünde tüm çabalarını, bilgisini ve daha da küçük olmayan yeteneğini çok önemli otomasyon davasına koyan bir Komünist mühendis imajı ortaya çıktı. Çinenov kendini zaptedemiyordu, ve sözlerini ifade etmekte her fırsatı kullandı: “atölye hiç durmaksızın bütün bir vardiya çalıştığı zaman ne kadar memnun olduğunu hatırlayınız!” “Ve o küçük parçalarla olan güçlükler! Küçük parçalarla ilgili söyleyiniz ona. Buradaki arkadaşımız için ilgi çekici olmalı.” Tüm bu zamanda, konuşmamızın devam ettiği ofisin duvarının diğer tarafında, AZ’nin yüksek çatısının altında, otomatik hattın tüm aletleri, kesicileri ve matkapları düzgünce ve durmadan çalışıyorlardı. Bu aletler her saat başı, ayarlama süresinde makine atölyesi personeline o kadar güçlük çıkarmış olan küçük parçaların 75 kilogramını alıyordu. Yerleştirici levha üzerindeki küçücük bir parça metal dolgu pistonu ayarından çıkarmaya ve birçok insanın işini değersiz yapmaya yeterdi. Ama şimdi tüm küçük parçalar son noktasına kadar makinelerin çerçeveleri içine kesilmiş olan lombarların arasından onların altından geçen nakledici üzerine üfürülüp temizlendiler. Otomatik hattan temiz çıkan küçük parçalar soğutucuda yıkanırlar, ezici arasına konulurlar ve fabrika binası dışındaki bir depolama kazanına nakledilirler. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 48 UZUN ÖMÜRLÜ İĞNELER AZ tasarımcılarının çözmek zorunda oldukları problemler çoktu. Örneğin, dizme aygıtı, ilk bakışta o kadar basit ve sade, tasarımını yapmanın çok zor olduğu ortaya çıktı. Dizme aygıtı eritme fırını ile döküm makinesini birbirine bağlar. Bundan dolayı, boyutları, mümkün olduğunca küçük olmalıdır. Bu nedenle, astar, yani, iç yüzlerindeki erimesi zor kaplama, ve aygıt içinde metalin donmasını önleyen elektrik ısıtıcıları da en azından kabul edilir boyutlarda olmalıdır. Dizme aygıtı metal parçalarını tavsiye terazisinde tartılacakmış gibi kesin ölçmelidir. Niçin özel bir sinyal verici her döküm içine, içine dökülen metalin miktarını “gözetlemek” ve dizme aygıtını zamanında durdurmak için takılmasın? Bu en basit ve en güvenilir yöntem olarak gözüküyordu. Ama ortaya çıktı ki, düşük-voltajlı bir kontak bu amaç için piston eteğine yerleştirilecekti, ki fikri uygulanamaz yapmıştır. Tabii ki, tasarım açısından daha da basit bir yol vardı: dizme aygıtını değişimli tam olarak kesin zaman aralıklarında başlatacak ve durduracak bir zaman rölesi kullanmak. Ama aygıt içinden eşit aralıklarla dışarı akacak metalin miktarı her defasında tam aynı olacak mıydı? Hatırlanmalıdır ki aygıtın tüm parçaları ısınır ve genişler, boyutlarını değiştirerek.... Yine bitmeyen deneyler. Ama bir gün Zakarov’la birlikte çalışan teknolojist, Viktor Semyonov, bir kronometre kullanarak, Mihail Novikov’un dizme aygıtının pnömatik el kontrol manivelasını tam her 5 saniyede çevirdiğini buldu. Ama belki de insan eli ve gözü işlemin sonunu tam olarak yakalayamaz? Hararetle bir zaman rölesi taktılar. Sabit devir ile makinenin şaftlarından birine bir disk monte edildi, ve ona bir kontak iğnesi takıldı. Bu iğneden bir terminal kutusuna, ve oradan bir elekro-mıknatısa bir tel çekildi. Şimdi sonuncusu dizme aygıtını başlatma ve durdurmada insan elinin yerini alacaktı. Başarı! Sevinç için! Tam dizme başarılmıştı, ve en basit araçlarla, hesaba katılarak. Bu gecenin geç vaktinde oldu. Bütün fabrika sessizlik içinde kaybolmuştu. Semyonov ve Zakarov, okul çocukları gibi mutlu, metalin döküm kalıbını doldurup taşmaya başlayacağı korkusu ile elinizi kapatmak için uzatmaya başladığınız anda, Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 49 diziciyi tam anında kapatan vana bobininin tıkırtısını dinleyerek makinenin yanında durdular. Şimdi dizici donmayıp, ve otomatik olarak gerekli metali ölçtüğüne göre, uzun otomatik bir devire başvurulabilirdi. Ne gezer! Dizici iğnesinin “emre itaat etme” niyetinin olmadığı ortaya çıktı. Makinede hala güçlük varken döküm küçük gruplar halinde yapılırken, iğne görevini tam olarak yerine getiriyordu; ama durmaksızın işe geldiği zaman, iğne çalışmıyordu. Bu iğne dizici aygıtının çıkış yerini kapatması için kısaltılmış bir koni burnu ile oldukça uzun bir çubuktur. Gece ve gündüz içine daldırılan eritilmiş metale bel vermemesi için sağlam olmalıydı. Uzun-ömürlü bir iğne olmalıydı. Çelikten yapılamazdı, çünkü çelik eritilmiş alüminyum içinde şekerin su içinde olduğu gibi çözülür. Sovyet metalurjistleri alüminyum içinde çözülmeyen bir karpit alaşımı icat ettiler. 800 Santigrat derecede 20 derecedeki kadar serttir. Ve bu yüzden iğnenin metal içine daldırılan kısmı bu alaşımdan yapılmıştı. Ama karpit alaşımlarının birkaç önemli zaafları vardır - bunlar, çıkışı durduran iğnenin parçası büyük stres altında çalışırken, kolay kırılır ve esneklikten yoksundurlar. Her taraflarından eritilmiş metalin hızlı akımı tarafından yıkanırlar, ve kapandığı zaman çıkış deliğindeki oturağına sert bir şekilde iner. Karpit alaşımlar çeliğe kaynak yapılarak birleştirilemezler, ve bu nedenle iğnenin iki parçası birlikte lehimlenmek zorundadırlar. Ama belirli bir süre çalıştıktan sonra, karpit kısmı çelik tutucudan ayrılır. İğnenin iki parçasını birleştirme çabalarında tüm denedikleri birleştiricilere rağmen, tüm denedikleri yöntemlere rağmen, ENİMS deneme atölyesinde genellikle üzücü bir tablo gözlemlenebilirdi: dizme aygıtı etrafında çalışmayan bir döküm makinesi, şimdiki bütün vardiya-montajcıları personeli Sorokin, Kubişkin ve Nazarov –ve, onların yanında, Zakarov ve baş metalürjist Bobrov’u içeren bir topluluk. Üzülerek Mikhail Novikov’u diziciden dışarı metali dökmesini ve altından kırılmış iğne parçasını çıkarmasını seyrediyorlardı. Sonra yeni bir parça üzerine lehimlenecekti. Ama birkaç saatlik çalışmadan sonra aynı üzücü tablo yeniden gözlemlenecekti. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 50 Yine de, sonunda, bu sorun da ayrıca çözüldü. Ne yazık ki denedikleri yöntemlerin sayısını saymak kimsenin aklına gelmemişti. Sonuçta ortaya çıkan rakam tasarımcıların ısrarcılığı ve çalışkanlığının belâgatlı ispatı olarak hizmet edebilirdi. En iyi iğne, Stalin Ödülü galibi Aleksander Kuptsov tarafından önerilen idi, ki bunda çelik tutucu kısaltılmıştı ve kesilen parçası yerine mika delikli pullar konulmuştu. Ama bu iğne iyi çalışmasına rağmen, yapımı çok zordu. Bu yüzden sonunda yine iyileştirilmesi gerekiyordu. Esas “iğne-eğiticisi”nin kim olduğunu belirlemek imkansızdı. Döküm makinesi tasarımcısı Zakarov, tavsiye etti bana: “Bobrov’a konuşunuz. Bize yardım eden odur.” Bobrov kabul etti: “Evet, zor bir iş olduğunu iddia edebilirsiniz. Teknolojist, Semyonov, bunun hakkında size söyleyecektir.” Semyonov, kendi sırası geldiğinde, “Bu konuda en iyisi siz Yelena Mitrofanovna Morozova’yı görünüz. Onun sihiridir ki bu hüneri yaptı.” dedi. Morozova beni ..... Zakarov’a göndermek lütfünde bulundu. Bu fabrikanın yaratıldığı şartların karakteristiğidir. Bugün dizme aygıtının basitgörünüşlü ama teknik olarak mükemmel aleti yapmak birçok insanın ortak çabalarını aldı. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 51 NİÇİN PİSTONLAR? Makine yapımından daha karmaşık bir sanayi dalı hemen hemen yoktur. Makine işletmelerinin çıkardığı ürün listesini okumak bir saatten fazla zamanı alacaktır. Ama sadece bu listenin uzunluğu ve çeşitliliği değildir. Makine yapımcılarının eşyaları, bir yün kazak cebine sığacak kadar küçük saatlerden bütün bir trenden fazlasını alacak kadar devasa mekanik küreklere kadar farklı biçimlerde ve ağırlıktadırlar. Makinelerin imalatında yüzlerce çeşit ve derecede metaller, alaşımlar ve plastikler kullanılır. Ve hemen hemen hepsinin, işleme aletleri ve kontrol aygıtları ile ilgili kendi çalışma sıcaklık dereceleri vardır. Ama makine yapımını böyle karmaşık bir sanayi dalı yapan esas şey belki de gerekli olan yüksek kesinliktir. Makine yapımının makineleştirilmesi sanayinin en zor dallarından biridir, ve otomotiv piston –otomatik olarak imali en zor parçalardır. AZ projesinin Baş Teknolojisti, Anatoly G. Gavryuşin’e bir ziyaretçi için oldukça doğal bir soru sordum: niçin ilk deney için daha basit bir parçayı almadılar..... “Bunun bir kaç nedeni vardır” diye cevap verdi. “Piston standart bir parçadır. Hiç bir otomobil, traktör ya da makine onsuz yapamaz. Bu nedenle, ona büyük sayıda gereksinim vardır. Bunun yanında, pistonlar esas olarak yedek parça olarak üretilmektedirler. Bundan dolayı, iyi mühendislik pratiğinin prensiplerine göre ve ekonominin hatırı için uzmanlaşmış işletmelerde imal edilmelidirler. Ama daha da başka nedenleri de vardır. Daha da önemlileri.” Baş Teknolojist bir an düşüncelerini toparlamak için durdu, ve sonra devam etti: “Hedefimiz bütün makine yapımı sanayiyi makineleştirmektir, ve sadece piston değil. Piston görevin parçasıdır. Ama genel bir mahiyette birçok temel mühendislik problemlerini çözmemize neden olan parçasıdır. Bizim ilk deneyimiz için ne daha kolay ne de basit bir parça seçmemizin nedeni budur.” Evet, AZ’yi yaratan insanların özelliklerinden biri ısrarlılıktı, son amaçlarını elde etmek için tüm engelleri aşmak için çabaları, ve hiç de en kolay yolu seçme isteği değil. Mesela, tasarımcıların bir bütün olarak fabrikanın zamanlaması ile ilgili bir karara varmaları şu şekilde oldu. Bundan önceki orijinal Sovyet otomatik hatlarındaki Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 52 makineler eşzamanlı çalışmak için zamanlanmışlardır. Sürat en hızlı işleme göre değil, ama en yavaşına göre düzenlenmiştir. Yalnızca, en uzun işi yapan makine işini bitirdikten sonradır ki, yönetme cihazları tüm hat boyunca harekete geçer ve parçaları üniteden üniteye hareket ettirir. Doğal olarak, ayrıca AZ’deki farklı işlemler farklı zaman alırlar. Pistonun denetleyici ve ayırt edici makine tarafından “Denetimi” sadece on saniye alır. Bu en hızlı işlemdir. Pistonun sabit ağırlığa işleme 20 saniye alır. Ve bileme, en yavaş işlem, 40 saniye alır. Bunu yukarıya çıkarma kalitesini bozacaktır. Eğer mühendisler en az dirençli ve hazır-yapılmış çözümler yolunu seçmiş olsalardı, AZ her 40 saniyede sadece 1 piston çıkarmış olacaktı. Verim hızı olduğundan dört defa daha küçük olacaktı. Ama “darboğaz”, sürati seter yapmadı. Dökümhane işleri hariç bütün AZ her on saniyede bir piston hızında çalışır. Bu pratikte şu şekilde başarılmıştır. Sabit ağırlığa işleme 20 saniye alır; bundan dolayı, makine eşzamanlı olarak iki piston üzerinde çalışmak zorundadır. Bileme 40 saniye alır, ve bu nedenle, her defada beş piston bileylenmek zorundadır, vb. Böylece, ağırlık şekillendirme ve bileyleme sürati de ayrıca her 10 saniyede bir piston olur. AZ’te kurulan makineler yeniden yüksekkapasite üniteleri olarak yapıldılar. Ama her tek makinedeki işlem zamanı değişmedi. Şekillendirici 4 piston çıkarır, ama yalnızca her 40 saniyede bir kere. Diğer yandan, farklı işlem süreleri ile tüm bu makineler entegral bir bütün oluştururlar. Bu büyük oranda yönetme ve yükleme cihazlarının tasarımını karmaşıklaştırdı. AZ, otomatik makinelerle donanmış normal işletmelerden, ilk olarak, istisnasız tüm teknolojik işlemler için otomatik makineler kullanması ile; ikinci olarak, üretim kontrolü, işlemler kontrolü ve esas yardımcı işlemler de ayrıca makineleşmiş olması gerçeği ile ayrılır. Bununla birlikte, bunlar, tüm modern girişimlerde büyük ya da küçük oranda çözümlenmiş problemlerdir. Bu nedenle, bu fark ancak niceliksel bir mahiyettedir. Ama AZ’yi diğer girişimlerden nitelik olarak farklı yapan bir ayırdedici özelliği daha vardır: bu fabrikada tüm yönetme ve yükleme işlemleri de ayrıca tam olarak otomatiktir. Yönetme ve yükleme işlemlerinin otomasyonu tüm üniteleri entegral bir bütün olarak birleştirdi, fabrikaya en hızlı işlemin süresi tarafından belirlenmiş -yani her pistonda 10 saniye- düzgün bir hız verdi. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 53 AZ’de iş parçalarını makineden makineye nakletme ve her biri içinde endeksleme için büyük çeşitli aygıtlar kullanılmaktadır. Bunlar normal zincir ve raspa nakledicileri, orijinal yükleme ve boşaltma mekanizmaları, ağırlık tarafından pistonların gittiği meyilli oluklar, ve tamamen bir başka güç tarafından -sürtünmenakledilen kayış nakledicileri içerir. Yine de, oluklarda veya nakledicilerde giden pistonların kendi kendilerine bırakıldıkları düşünülmemelidir. Burada da ayrıca özel otomatik aygıtlarla korunmaktadırlar. “Set-yapımcıları” adı verilen bunlardan bazıları otomatik hat boyunca çeşitli noktalara kurulmuşlardır. Paralel çalışan parçaların sayısını değiştirmek onların görevidir. Bu her makinede mümkün olan doğru sayıdaki parçaların eşzamanlı muamelesini yapmak için yapılmıştır. Diğerleri, eksen aygıtları, üniteye giren ya da çıkan parçanın pozisyonunu değiştirirler. Bu aygıtların “elleri” ölçülmüş hareketlerle dönen pistonları “tutar”, ve onları muamele için gerekli pozisyona yerleştirirler; işlem tamamlandıktan sonra “eller” yine dikkatle pistonları oluk üzerine yerleştirir. Tüm bu aygıtlar oldukça farklı mahiyetteki ve sürelerdeki işlemleri -döküm ve işleme, kimyasal muamele ve paketleme- entegral, otomatik olarak hareketlendirilmiş akıma bağlar. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 54 TASARIMI İYİLEŞTİRME AZ kurucularının başarıları üç resmi eylemle onaylanmıştır: fabrika üç komisyon tarafından onaylanmıştır. Her birinin bir ayarlamadan geçtiği, herşeyin sıraya dizildiği, tam olarak ölçüldüğü ve ayna gibi bitişe parlatıldığı üç deney vardı. Komisyonlar böyle bir girişimin uygulanabilirliği konusundaki şüphelerine inatla sarılan, ve ta başından düşünceye sempatisi olan insanları kapsıyordu. Fabrikanın çalışmasını birçok ay denetlediler, herşeyi yakından incelediler, ölçtüler, hesapladılar. Ve sonunda hepsi “kararlılıkla evet!” dediler. Bundan sonra bütün bu insanlardan içten teşekkürler geldi: hükümet otomatik fabrika yapımcılarına çalışmalarından dolayı, Birinci derece, Stalin Ödülü verdi. Bu mutlu haberler ENIMS personelini ilki daha yeni onaylananın daha da iyileştirilmesi olacak olan yeni bir proje üzerinde çalışırken buldu. Bu ikinci bir otomatik fabrikanın projesiydi. Birincisi gibi, hem yeni otomobil makineleri monte etmek ve hem yedek olarak kullanmak için 11 çeşit ve büyüklükte piston çıkarır. Ayrıca onlar da aynı alüminyum alaşımından yapılmışlardır. Ve verim oranı aynıdır -her on dakikada bir piston. Sonuç olarak, ikinci AZ, halihazırda mükemmel özelliklerini birincisinin bir kopyası yapılmış olabilirdi. Ama ENIMS’in mühendisleri değişik bir yol aldılar başarılarıyla durmayan insanların yolu. Makinelerin kurulmasında birkaç değişiklik yapıldı. Onlarsız yeteri kadar iyi gözüken makinelerde iyileştirmeler yapıldı; ama bu değişikliklerden sonra daha da iyi hale geldiler. Baş nakledici değiştirildi: daha uzun yapıldı. Şimdi naklediciye her defasında daha büyük sayıda külçeler yüklenebilirdi. İkinci AZ’de baş nakledicinin başlangıcında, külçeleri otomatik olarak naklediciye yükleyen bir kazan vardır. Birinci otomatik fabrikada pistonu sertlik kontrolü için indekslemeyi yapan mekanik bir aygıt kullanıldı. Bu aygıt hakkında herhangi bir şikayet olmadı. Ama, bir foto-elektrik hücresi kullanan daha iyi bir metot bulunmuştu. “Elektrik-göz” daha yüksek güvenilirliği garanti etmektedir. AZ II’de sadece yeni detaylar değil, ama aynı zamanda yeni makineler ortaya çıktı: dökümhaneden sonra yerleştirilen kazan tamamen yeni bir tasarımdır. Artık bir kitaplığı andırmıyor. Daha çok yüz defa büyütülmüş bir sinema film kutusuna benzer. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 55 Bu “ambar,” ki kazan yerine daha çok adaptör olarak anılır, eskisinden daha uygundur. Tasarımı bir köprü vinç tarafından kolayca kaldırılmasına izin verir: Bu döküm ve sertleştirme bölümü yıllık bakım için kapandığı zaman işe yarayacaktır. Dökümhane iki hafta boş duracaktır, ama pistonların verimi durdurulmayacaktır: her defa bir adaptör boşaltıldığında, vinç aracılığıyla önceden dökümlerle dolu bir yenisi ile değiştirilecektir. *** Çizim tahtalarında doğuşunun en ilk günlerinden beri, AZ komünist toplumun gelecek işletmelerinin unsurlarını kendi içinde taşıyordu. Bu fabrikayı tasarlamada başarılması gereken dört temel görev vardı: ağır ve yorucu emeğin kaldırılması; yüksek verim oranı; kuşkulanılamaz kalite, ve kesin hesaplamaya dayalı mantıklı ekonomi. Bu görevlerden birincisinin nasıl gerçekleştirildiğini halihazırda gördük: AZ’de ağır fiziksel emek tamamen ortadan kaldırıldı. Yalnızca sanayisel işlemler değil, üretim kontrolü ve bozulmayı önleme de tamamen makineleştirildi. Tam hesaplama da otomatik olarak yapılıyor. Bütün fabrikanın mimik bir diyagramı ile kontrol paneli, sadece her makinenin nasıl çalıştığını göstermez. Bütün süreç boyunca her işlemin sonuçlarını sürekli olarak hesaplayan kompüterlerle donatılmıştır. Herhangi bir anda dökümü yapılan piston sayısını, kalay-kaplanmış olanların sayısını, depolananların ve paketlenenlerin sayısını gösterirler. İkinci görev de ayrıca gerçekleştirildi; AZ’nin verim oranı ölçüsüz normal girişimlerinkinden daha yüksektir. S.S.C.B.’nin sosyalizmden komünizme aşamalı geçiş gittikçe daha da artan emek verimliliği temelinde gerçekleştiriliyor. Daha 1919’da V.İ. Lenin “Büyük Bir Başlangıç” adlı eserinde şuna işaret etmişti: “Son tahlilde, emeğin verimliliği çok önemlidir, yeni sosyal sistemin başarısı için başlıca şey.”* V.İ. Lenin, “Büyük Bir Başlangıç,” s.32.-Çev. AZ yüksek emek verimliliği yanında mükemmel kalite sağlar. AZ’de tüm ısı işlemleri elektrik enerjisinin mümkün olan en düşük masrafı ile yapılmaktadır. Dökümhane artığı otomatik olarak eritme fırınına geri gönderiliyor. AZ normal işletmelerden çok daha az zemin yer tutmaktadır. Emek (işgücü) gideri tamamen önemsizdir: bir montajcı, ortalama olarak, yüksek-kapasitede 5 makineye bakar, bundan dolayı, otomatik pistonun üretiminin toplam masrafı ülkede en iyi Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 56 piston fabrikalarından birinden -Stalin Otomobil İşletmeleri’nden- daha düşüktür. Bu fabrikayla karşılaştırıldığında AZ tarafından yıllık gerçekleştirilen tasarruflar yaklaşık olarak 2 milyon rubledir. *** AZ’de, bu harika fabrikada mümkün olan en iyi işgücü şartlarını yaratmak olan tasarımcılar, özellikle bir saatlik yemek molası için önlemler almaları talimatı verildi. Otomatik makineler için bir saatlik yemek molası? Bu bir şaka değil mi? Hayır. Sovyet otomatik fabrikasında yemek molası makine denetimi için planlanmadı. Bu, alet yenilemesi gibi, gece yapılır. Yemek molası makineler için değil, ama onlara bakan insanlar içindir. Makineler yemek molası istemez. İnsanlar ister. Bu saat boyunca, insanlar lokantada öğle yemeklerini yerken, makineler çalışmazlar. Ustaları dinlenirken onlar beklerler. Yalnızca dökümhanedeki otomatik makineler kapatılmaz: bu atölyede işlemler dengeli tutulmak zorundadır, ve durmaksızın sürekli olarak devam ederler. Tam otomatik işletmenin yaşamındaki bu küçük detay -yemek molası- sosyalist ulusal ekonominin makineleşmesi ve otomatikleştirilmesinin altını çizen, makinelerin insan için olduğu, ve insanların makine için olmadığı iyi ve sıcak düşüncesini gösterir. İşgücünü güvenilir ve kolay yapmak için diğer önlemlerle birlikte öğle vakti yemeği de, daha tasarım başlamadan önce hesaba katılmıştı. Bu önlemler fabrikanın çalışma hızını belirlemek için bir başlangıç noktası olarak alınmıştı. Ve şimdi sonuç uyum halinde geliyor, harika fabrika mucize değil, ama S.S.C.B.’de son hedefi komünist bir toplumu inşa etme hedefi olan Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin bütün politikasının mantıklı, planlanmış harika bir sonucudur. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 57 OKYANUSUN KARŞISINDA Kapitalist ülkelerde otomatikleştirme ile tamamen farklı amaçlar güdülmektedir. Maksimum kârların elde edilmesi -kapitalistin temel hedefi budur. Kapitalist ülkelerde insan acımasız sömürüye tabidir. İşçi makinenin canlı bir uzantısı haline gelir. Mühendisliğin tam özü insanın işini kolaylaştırması gerektiği sonucunu çıkarır. Ama kapitalizm, dokunduğu herşey gibi, onu ahlaksızlaştırır, parçalar ve biçimsizleştirir. Kapitalistlerin elinde otomatik mühendisliği çalışan insanlar için bir lanet haline gelir. Bu, örneğin, yarı-otomatik John Barnes Co. işletmesinde doğrulanmıştır. A.B.D. basını bu işletme hakkında çok yaygara kopardı. Mal sahipleri işçilerin koruyucu meleklerinden başka bir şeyle adlandırılmadılar, ve gazete sayfalarından zarif ve gösterişli makinelerde duran güzel kızların gülen yüzleri bakıyordu. Gazeteler bütün güçleriyle, “Dans-salonuna gider gibi geldiler buraya,” diye bağırdılar. “Burada çalışma kolay ve kabul edilirdir. Bu işletmede çalışmak bir zevktir.” İşletmeyi ziyaret eden çeşitli ofis temsilcileri de ayrıca moda kuaförleriyle, dış görünüşlerine bakılırsa, pudra ve fırt kullanmayı bilen ender zarafetteki iş kızlarını gördüler. Ama sonra düdük çaldı, ve uzun sıralı bastırma-düğmeler aracılığıyla büyük hızla ve ustalıkla kontrol edilmek zorunda olunan makineler çalışmaya başladılar. Şirket tarafından bu işletmede iş verilen moda evlerinden işsiz model-kızlar işgünlerine başladılar. Ksilofon üzerinde duran bir müzisyenin büyük-tuş parçanın temposuna uyum sağlayabilmek için adalelerini nasıl zorladığını hatırlayınız. İşte çok övülen John Barnes Co. işletmesinde çalışan Amerikan kadınları böyle çalışmak zorundadırlar. Böyle çalmadan 10-15 dakika sonra müzisyen yorgun kollarını bir rahatlama duygusuyla indirir. Ama Amerikan “model” iş kızları bastırma-düğmeleriyle birkaç kısa dakika değil, ama uzun saatler boyunca “oynarlar.” John Barnes Co. işletmesiyle bitirmek için, yalnızca cevap verilmesi gereken iki soru kalır. “Buradakilerin çoğu niçin kadındır?” Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 58 “Çünkü erkeklerden daha az ödenebilirler.” “Ne üretiyorlar?” “Topçu mermisi.” Bu iki cevap modern emperyalizmin özünü açığa çıkarır, kazanç ve soyguna susamış ruhunu ortaya serer. Onun yüce ideali kârdır. Ve en kârlı iş katletmektir. Her nedense, Amerikalılar, tam bir otomatik metal-işleme işletmesi yapma fikrinden vazgeçmediler. Bu sorun A.B.D.’de, Britanya’da ve diğer ülkelerde teknik dergilerin sayfalarında canlı tartışmalara neden oldu. American Machinist (Amerikan Makinecisi) “Otomatik Fabrika ne kadar erken?” adlı makalesinde, “Hiç kimse yarının dünyasının bugünün dünyasından daha da makineleşmiş olacağından kuşku duymuyor” diye açıklıyor. Ve hemen ondan sonra iyimserlikle ekliyor: “Tam otomatik metal-işleme işletmesi bile birçok idarecilerin kuşkulandıklarından daha yakındır.” Bu iddiayı kanıtlamak için derginin dünyanın ilk tam otomatik metal-işleme fabrikasının halihazırda 1950’de Sovyetler Birliği’nde, otomotiv pistonları üretmek için kurulduğu gerçeğinden sözettiğini sanmak yanlış olacaktır. Hayır, otomatikleşme alanında ilerlemenin kanıtı olarak, dergi otomatik makine hattı ile donanmış olan, yine aynı başyazıya göre, “ama tüm kol emeğini ortadan kaldıran” Ford Co. işletmelerine işaret ediyor. Amerikan işçileri Ford Co. otomatik makine hatlarındaki çalışma şartlarından iyi haberdardırlar. Ford’takiler de John Barnes Co.’daki gibidir: otomatiğe bakan işçinin kendisi otomaton gibi çalışmak zorundadır. Ford “otomatik nakledici” hakkında yazan dergi şöyle doğrulamaktadır: “Pratikte, burada, otomatik fabrikaya yakın bir yaklaşımdır.” Değinilen başyazı American Machinist’te (Amerikan Makinecisi) Kasım 1951’de basılmıştı. Ama bu derginin (The Machinist) Londra baskısı, bu soruna iki defa, Mart ve Nisan 1952’de tekrar döndü. Kapitalistleri tam otomatik bir metal-işleme fabrikası kurma çabalarında o kadar ısrarlı yapan nedeni nedir? Dergi nedeni şöyle veriyor: Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 59 “İşçi ücretleri” diye yazıyor, “çok-yüksek ve daha da yukarı çıkacaktır. İnsan-saat başına verim o ücretleri makul ve çekilir yapmak için tek yoldur. Kapitalist ülkelerde gerçek ücretlerin felaket derecede düştüğü, milyonlarca işçinin yaşam şartlarının kötüden daha da kötüye gittiği bilinen birşeydir. Dergi, aynen, utanmazca işçi ücretlerinin... yüksek olduğunu iddia ediyor. Yine de, siyah beyaz yazılan yazılar arasında, gerçekte başka bir şey, yani işadamlarının süper kârları için daha çok artış demek istediğini okumak zor değildir. American Machinist diyor ki: “Birkaç sanayici tarafından yardım edilen Harward Business School’da (Harward İş Okulu)..., otomatik bir piston fabrikası tasarladılar ve makineler için gerçek çalışma levhalarını hazırladılar. “Otomatik fabrika sadece birinin hayalinin bir ürünü değildir. Gerçekleştirilebilir,” diye devam ediyor dergi, ama hemen okuyucuları uyarır: “Yine de, otomatik-metal fabrikasının burada olduğunu sonucuna varmayınız.” The Machinist (Londra baskısı), otomatik fabrikayı bir gerçek yapmanın önünde duran zorlukların kanıtı olarak, John T. Diebold’u aktarıyor, ki şunu dedi: “Çoğu imalatçılar otomatik üretim yolunda teknolojik olarak neyin mümkün olduğunu bilmiyorlar. Ne de bu teknolojiyi sanayiye uygulamak için ne koşullarda düşünmeleri gerektiğini kavrıyorlar.” Amerikan mühendisleri otomatik fabrikayı gerçekleştirmek için sadece çok zaman ayırmıyorlar. Bu bağlamda kendilerine koydukları görevler, Sovyetler Birliği’nde çoktan başarıyla başarılmış olanların yanında, makul olmaktan çok uzaktır. Dergi Amerikan otomatik piston fabrikasının (“fabrikatör” olarak adlandırıldı) nasıl çalışacağı hakkında şunları söylüyor: “Otomotiv pistonlar piston fabrikatörleri tarafından dökümler biçiminde alınırlar.... Piston imalatçısı bu dökümü çizimdekine benzer bir şeye dönüştürmelidir... Son aşama daha iyi dayanıklılık karakteristikleri için bütün pistonu kalay-kaplamaktır.” Sonuç olarak, “bir gerçek olacak olan” Amerikan fabrikasında, sanayi işlemi yalnızca hazır-yapılmış piston dökümlerini kapsar. Amerikan mühendisleri fabrikada otomatik dökümünü imgelemezler. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 60 Ama bu otomotive piston fabrikası Amerika’da ne zaman inşa edilecek? Daha doğrusu, bu makine hattı artı otomatik kalay-kaplama ünitesi? Cevabı American Machinist’de veriliyor: “… Belki 1960 yılı bitmezden önce otomatik metal-işleme atölyesi tam hızla çalışacaktır.” Ama Amerikanların 1960’a kadar çalıştırmayı tasarladıkları otomatik fabrika, çoktan beri bir gerçek oldu –bir Sovyet gerçeği. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 61 BİZİM GÜNLERİMİZDE Sosyalizmden komünizme geçiş dönemine toplumun üretici güçlerinin şimdiye dek emsalsiz bir büyümesi damgasını vurmuştur. Komünist Partisi ve Sovyet Hükümeti, verim oranlarını artırmaya yardım eden, işi kolaylaştıran ve aynı zamanda işçilerin ustalığını artıran işgücünün makineleşmesine her zaman büyük önem vermiştir. Mühendisliğin gelişmesi ile işgücünün makineleşmesi sanayisel işlemlerin otomatikleşmesi ile büyür ve sonra tam olarak uyuşur. Bizim günlerimizde tekniksel ilerleme artık, makineleşmenin en yüksek aşaması olan, yaygın otomatikleşme olmaksızın olası değildir. Teknolojik süreçlerin hızlandırılması, temel ve yardımcı işlemlerin makineleşmesi, otomatik işlem ve üretim kontrolü uygulamayı gerekli yapmıştır. Hatta Büyük Yurtsever Savaş’tan önce –S.S.C.B. halihazırda her türlü otomatik torna makineleri, cihazlar, aletler, aygıtlar üretmekteydi. Bu yüksek-kaliteli aygıtlar büyük çeşitli amaçlar için kullanılmaktadır: ultra-yüksek basınçlarda, sıcaklık derecelerinde, hızlarda ve gerilimlerde yeralan işlemleri sürekli kaydetmektedirler; sıvıların ve gazların akımını ölçerler; donmuş ve eritilmiş metal dizerler; hidroklorik asit üretimini, sarnıçlarda su düzeyini, şaftların işlenmesini, ve açık-ocak fırınlarının çalışma odasındaki sıcaklık derecesini kontrol ederler. Bizim günlerimizde, sadece sanayisel süreçlerin kısmi otomatikleştirme yolu ile değil, ama ayrıca tüm-yönlü otomatikleştirme yolu ile çok şey yapılmıştır. Sovyetler Birliği’nin hemen hemen tam otomatik çok işletmeleri vardır: uzaktan kumandalı enerji istasyonları; insanların sadece otomatik ünitelere bakması gereken kimyasal işletmeler, ve diğerleri. S.S.C.B.’de hidroelektrik enerji işletmeleri ve termik istasyonlarının tam-yönlü otomatikleştirilmesi için çok şey yapıldı. Birçok enerji işletmeleri sadece otomatik değillerdir, ama, genellikle birkaç kilometre uzakta merkezi kontrol odaları yanında, uzaktan kontrol edilirler. Kontrol odası mühendisinden alınan emirlere uygun olarak, otomatik aygıtlar üniteleri durdururlar veya başlatırlar, işlerini kontrol ederler, onları yağlarlar, vb. Bazı hidroelektrik enerji işletmeleri o kadar yüksek derecede makineleşmiştirler ki sürekli bir insanın bulunmasına hiç gerek yoktur. Aletler türbinleri başlatırlar ya da durdururlar, tüketicilere enerji gönderirler, su girdisini düzenlerler. Böyle hidroistasyonların makine odaları normalde kilit ve anahtar altındadırlar. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 62 1952 sonunda Enerji İstasyonları Bakanlığı altında olan tüm çalışan hidroelektrik enerji işletmelerinin tüm üniteleri otomatik kontrol cihazları ile donatılmışlardır. Dahası, büyük sayıda işletmeler, hidro-istasyonlar tarafından üretilen toplam enerjinin yüzde 50’den fazlası uzaktan kumanda kontrolü altına alınmıştı. Otomasyon ayrıca yaygın olarak termik istasyonlarında kullanılmaktadır. Birkaç büyük termik istasyonlar tüm ana işlemlerin otomasyonu, uzaktan kumanda, kontrol ve işaretleşme dahil, ısıtma atölyeleri için tüm-yönlü otomasyonu uygulamaya koydular. Otomasyon özellikle Sovyet metalürjisinde geniş bir alan buldu. Daha 1951’de, tüm dökme demirin yüzde 95’i ve tüm çeliğin yüzde 87’si otomatik eritme ve açık-ocak fırınlarında eritilmişti. Yuvarlama işlemlerinin otomasyonu kaliteyi iyileştirdi ve verim oranlarını yükseltti. Metalurjide tüm yönlü otomasyon sadece işlemleri otomatik olarak düzenlemeyi olanaklı kılmaz, ama ayrıca, metalürji sanayisinde işçilerin yaşam şartlarını iyileştirmede büyük önemi olan uzaktan kumandayı da uygulamayı olanaklı kılar. Sovyet mühendisleri tarafından demiryolları için tasarlanan otomatik engelleme sistemleri onların kapasitelerini artırdı, güvenilir trafiği sağladı ve demiryolu işçilerinin işini çok kolaylaştırdı. Demiryolu kazalarının önlenmesi için çok şey yapıldı. Birçok farklı otomatik aygıtlar trafiğin güvenliğini korumaktadır. Sürücü kırmızı ışıkta geçse bile, otomatik bir tren engeli hemen treni duraklamaya getirecektir. Eğer hareket eden makinenin önüne kırık bir ray çıkarsa aynı şey olacaktır. Binlerce demiryolu istasyonları, tamamen doğru değişimi garanti eden merkezi elektrik kontrol sistemleri ile donatılmıştır. Ama otomatik aygıtlar sadece demiryollarında güvenlik amaçları için kullanılmamaktadır. Kimyasal işletmelerdeki sanayisel işlemler işçilerin sağlığı için genellikle tehlikeli ve zararlıdır. Bu yüzden azot ve anilin boyama sanayilerinde, soda, sentetik lastik, hidroklorik asit imalatındaki teknolojik işlemler otomatik olarak kontrol edilirler. Otomatik aygıtlar sıvıların giderlerini kontrol ederler, seviyelerinin belirlenmiş çizgilerin üstüne çıkmasını ya da altına düşmesini önlerler, sıcaklık derecelerini ve basınçları normalde tutarlar. S.S.C.B.’nin kömür sanayisinde bir dizi maden ocakları, yeraltında çalışan makineler için uzaktan kumanda ve otomatik kontrol ile donatılmışlardır. 1952 sonu itibarı ile bu ilerici kontrol yöntemi 2 bin civarında kömür biçer-döver ve kömür kesicileri için ve 1600 nakledici hat için kullanılmaktaydı. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 63 Gıda sanayi işletmelerinde, diğer erdemleri yanında otomasyon, titizlikle sıhhi şartların tutulmasına yardım etmektedir. Bu işletmelerde ve fabrikalarda ürünlere insan eli değmemektedir. Otomatik makineler çikolata kalıpları yapmakta, dondurma ve şeker paketlemekte, şekerlemeler için doldurmaları paylaştırmakta, bisküvileri kutulamakta, margarin kalıplarını parşömen kağıda sarmakta, hamur yoğurmaktadırlar. Üretim hatlarında çengellenmiş otomatik makineler milyonlarca şişeyi noktasız temizlemekte, onları kurulamakta, bira, süt, likör ile doldurmakta ve kaplamaktadır. Otomatikler teneke gıdalar için teneke yapmakta, onları sardalya, tekir balığı, güveç sığır eti, havyar, yoğunlaştırılmış tatlı kaymak ile doldurmaktadırlar. Otomatik aygıtlar şeker arıtma, alkol damıtma, ekmek yapımı ve daha birçok diğer işlemleri düzenlemede ve kontrol etmede kullanılmaktadırlar. Örneğin 1953 yılı boyunca, S.S.C.B.’de gıda ürünlerini akıtma, mühürleme ve ambalajlama için, yeni, iyileştirilmiş ve daha verimli otomatik hatlar kuruldu, sosislerin üretimi için, taze balık dondurma ve istifleme için yeni tipte teçhizatlar tasarlandı; çeşitli türlerde gıda ürünlerini tartmak ve paketlemek için otomatik makineler kuruldu. Otomasyon sanayinin tüm dallarına girmektedir. Şimdi kağıt yapmaya, film bastırmaya, inşaat malzemesi imal etmeye yardımcı olmaktadır. Özellikle yıldan yıla daha hızlı büyüyen Sovyet makine-yapım sanayisinde önemli ve şerefli bir yer tutmaktadır. Yalnızca 1953’te Sovyet makine kurucuları, ulusal ekonominin teknik olarak daha da ilerlemesini sağlayan yaklaşık 700 yeni çeşitte ve modelde makineler ve mekanizmalar tasarladılar. Bunlar yeni otomatik ve yarı-otomatik makineleri, ve yeni otomatik makine hatları tasarımlarını kapsamaktadır. 1936 ve 1946 yılları arasında ise sadece birkaç otomatik hat uygulamaya konmuştu, şimdi ise çok sayıda çalışanları vardır. Otomatik hatlar halihazırda işçileri makine silindir kalıpları ve başları, otomobil vites kaplamaları, piston iğneleri ve yüzükleri, vb. gibi zor parçaları işlemekten kurtarmışlardır. Otomatik hatların inşasında daha ve daha da çok iş yapılmıştır. Son zamanlarda tarım makineleri için tırmık dişlerinin otomatik imalatı için orijinal yeni bir hat tasarımı işlemeye koyuldu. Aynı amaç için ikinci bir hat tamamlanmak üzeredir. Şimdi çelik çapa ve diğer zincirlerini, ve büyük güçlendirilmiş beton sütunlarının iskeletlerini monte etmek için yeni otomatik hatlar kullanılmaktadır. Otomobil tekerleklerinin otomatik kaynakla birleştirilmesi ve monte edilmesi için faaliyette olan bir hat vardır. Sovyet makine-yapım işletmeleri personeli tasarım büroları ile işbirliği içinde bir dizi yeni otomatik hatlar tamamlamaktadırlar. Entegral Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 64 hatlara içinde birleştirilmiş otomatik makineler pist halkaları, bağlama vanaları ve saban demirleri ve dökme kalıp-tahtaları gibi diğer kütle-üretim makine parçaları üreteceklerdir. Vida somunu ve cıvata üretimi için birkaç otomatik hat tamamlanmak üzeredir. Jeneratör korunakları ve şaftlarının, ve diğer makine parçalarının üretimi için otomatik hattı projeleri üzerinde çalışma başlamıştır. Yine de, otomatik hatlar ama Sovyet mühendisliğinin hali hazırda tam otomatik girişimlere geçmiş olduğu sıçrama-noktası idiler, ve bu yönde daha ve daha çok hız toplamaktadır. İlk otomatik otomotiv piston fabrikası inşa edileli çok uzun zaman olmadı, ve yine de, bir ikincisi, birincisinden daha iyi, halihazırda faaliyettedir, ve aynı tipte birkaç başka projeler başlatılmıştır. Otomatik bir bilye işletmesi tamamlanmak üzeredir. Otomatik işletmelerin sayısı çoğalmakta ve çoğalmaya devam edecektir. Sovyet mühendisliğinin genel eğilimi böyledir. Daha fazla otomatik işletmelerin inşa edilmesi komünizmi inşa eden halk için canalıcı bir gerekliliktir. Sırada elektrik ışık lamba imalatının bütün işleminin otomatik olarak gerçekleştirileceği otomatik işletmeler, ve vites-kutuları gibi böyle karmaşık ünitelerin imalatının tam olarak baştan sona makineleştirileceği diğerleri. Otomatik işletmelerin otomotiv makineler için ve elektrik motorları gibi böyle karmaşık makineler için tüm elektrik aletlerini çıkaracağı zaman için fazla beklemeyeceğiz. Uzmanlar bunun yarın bile değil, ama halihazırda Sovyet sanayisinin bugünüdür. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 65 YAKIN GELECEK Bugün yaratılan birçok şey bir günden fazla devam edecektir. Onlar yarının, aydınlık komünist yarının kaçınılmaz bir parçası olmalıdırlar. Ve böyle kalıcı objelere yaklaşım yarının yüksek gereksinmelerine uyum içinde olmalıdır. Böyle yüksek gereksinmelerin bakış açısından mühendislerin, tasarımların ve işçilerin yaklaştığı inşa projeleri örnekleri, Volga enerji devleri -Kuibişev ve Stalingrad hidroelektrik enerji istasyonları. Ve, tabii ki, otomasyon insan zekasının güçlü eserlerinde hakettiği öncü yerini alacaktır. Otomatik aygıtlar çok geniş ünitelerin ayrılmaz parçalarını oluşturacaklardır. Hatasız, yüksek doğrulukta aletler sıcaklık derecelerini, basınçları, su düzeylerini ve yağ düzeylerini kontrol edeceklerdir. Otomatik güvenlik gereçleri, acil ve önleyici sinyal verme sistemleri uzaktan kumandalı üniteleri her türlü kazalardan koruyacaklardır. Volga’dan “beyaz kömür” ile beslenen hidro-istasyonların güçlü jeneratörleri, devasa miktarda enerji verecektir. Dünyada en büyük olan Kuibişev ve Stalingrad hidroelektrik istasyonlarının yıllık toplam verimi, 20,000 milyon kilowatt-saat olacaktır. Bu çok büyük miktardaki enerjinin yarısından fazlası Moskova’ya gidecektir. Dünyanın hiçbir yerinde elektrik taşıma hatları 287 bin voltu şu ana kadar geçmemiştir. Şimdi bu rakam şimdiye kadar hiç duyulmamış 400 bin volt büyüklüğüne ulaşacaktır. Şimdiye kadar dünyada en uzun taşıma hattı 430 kilometre uzunluğundadır. Şimdi bu mesafe iki katından fazla olmalıdır: Kuibişev’den Moskova’ya olan taşıma hattı 925 kilometre, ve Stalingrad’dan Moskova’ya 1000 kilometrenin üzerinde olacaktır. Sovyet bilim adamlarının üstesinden gelecekleri çok geniş ve çok karmaşık görevleri vardır. Sadece emsalsiz baskı altında süper-uzun mesafeler üzerinde devasa miktarda elektrik taşımayı başarmak zorunda değildirler. Bütün enerji sisteminin, ve onun tek tek işletmeleri ve ünitelerinin otomatik ve uzaktan kumandası için yöntemler ve araçlar geliştirmek zorundadırlar; en etkili çalışma rejimlerini otomatik olarak belirleyecek ve istasyonların onları takip etmesini sağlayacak olan güvenlik gereçleri ve aygıtları tasarlamak zorundadırlar. Bu devasa taşıma hattı her şart altında ne olursa olsun bitmeksizin ve durmaksızın elektrik taşımalıdır. Hattın dengeli ve tamamen güvenilir çalışmasını sağlamak ve onu kazalardan korumak otomasyonun görevidir. Onu yüksek gelirim şimşeklerinden koruyacak ve jeneratör rotorunun devirini kontrol ederek frekansı sabit tutacak Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 66 otomatik aygıtlar olacaktır. İstasyonlar arasında basınç ve yük dağıtımını düzenleyeceklerdir. Eğer herhangi bir yerde belirlenmiş şartlardan bir sapma olursa, otomatik kontrolörler hemen otomatik düzenleyicilere düzenleme yapmak için sinyal göndereceklerdir. Moskova elektrik şebekesini organize etmek, çok zor ve etkileyici bir mühendislik sorunu olacaktır, bu bir mühendislik sorunudur. Moskova’da bir merkez kontrol odası olacaktır. Bu oda Moskova’ya enerji gönderen Kuibişev ve Stalingrad hidroelektrik istasyonlarının tüm hatlarını ve ünitelerini, aynı zamanda en büyük istasyonları ve yüksek-voltaj hatlarını doğrudan kontrol edecektir. Moskova’daki ortak merkezdeki kontrol odası mühendisi emirlerini ara aşamalar yoluyla göndermesi gerekmeyecektir. Uzaktan kumanda için gerekli araçlara sahip olarak, o, mesafe ne olursa olsun, otomatik olarak yüksek-voltaj hatlarını içeri dışarı kesecek, ve her istasyonun ve onun her ünitesinin çalışma rejimini belirleyebilir ve düzenleyebilir. Günümüzdeki uzaktan-kontrol ünitelerinin elektrik mesajlarının gönderilmesi, alınması, anlamını çözmesi, kontrol edilmesi ve geri gönderilmesi 1-2 saniye alır. Bu Volga üzerindeki böyle çok büyük hidro-istasyonların uzaktan kontrolü için oldukça uzundur. Bu istasyonlar için tasarlanan uzaktan kontrol üniteleri komutları saniyenin onda birinde yerine getirecek ve sonuçlarını bildirecektir. Kontrol odası mühendisi komutlarını doğrudan makineye göndermeyecektir, ama bir “otomatik operatöre” gönderecektir. Bu aygıt yükü üniteler arasında dağıtacaktır. Eğer “otomatik operatör” çalışmakta olan makinelerin aşırı yüklendiğini “bulursa”, yardımcılar içinde kesecektir. Dahası, bu en yüksek verimi garantileyecek şekilde yapılacaktır. Kontrol odası bir başka otomatik ile donatılacaktır. Bu otomatik olarak her istasyon için en ekonomik çalışma rejimini belirleyecek ve hesaplayacak ve bu rejimi kendikendine hareket eden ünitelere otomatik olarak iletecek olan nadir bir makinedir. Otomasyon sadece Volga enerji devlerinde yaygın olarak kullanılmıyor. Kendikendine hareket eden mekanizmalar halihazırda Lenin Volga-Don Gemi Kanalı’ndaki kilitleme işlemlerinin hızlandırılması için kullanılmaktadır. Otomatik teçhizat kanallarda, yeniden inşa edilen nehirlerde ve yeni denizlerde sinyal vermek için kullanılmaktadır. Kilit ve anahtar altında kapalı tutulmakta ve uzaktan kontrol edilmekte olan tam otomatik pompalama istasyonları, Volga-Don Kanalı’nda yaptıkları gibi, sadece kilitlemek için suyu pompalamayacaklardır, ama ayrıca başka amaçlar için de pompalayacaklardır. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 67 Kuibişev ve Stalingrad hidroelektrik istasyonlarını Moskova elektrik şebekesine bağlamak kendi içinde bir son değildir. Ama o bir devinirlik toplama, birleşmiş bir Tüm-Birlik yüksek-voltaj elektrik şebekesine doğru büyük bir adımdır. Ve Sovyetler Ülkesi’nin bütün engin toprakları elektriği yakıttan, hızlı sulardan, rüzgardan, ve atom enerjisinden elde eden S.S.C.B.’nin tüm enerji istasyonlarını tek bir üniteye bağlayacak bir yüksek-voltaj hatları ağı ile kaplanacağı bir zaman gelecektir. O zaman tüm sanayisel işlemlerin tam otomasyonu sorunu ortaya çıkacaktır. Bu yakın geleceğin bir şeyidir. O özellikle berrak ve belirgin bir şekil almıştır, S.S.C.B.’de ilk sanayisel atomik enerji istasyonu faaliyete geçtiği günden bu yana, hemen hemen somut hale gelmiştir. Bugün, 27 Haziran 1954, atomik enerjinin barışçıl amaçlar için, insanlığın yararına ilk pratik uygulanmasının bir tarihi olarak tarihe geçecektir. Komşu fabrikalara ve köylere elektrik sağlayan Sovyet atomik enerji istasyonu, onu nükleer reaksiyonlardan üretilen ısıdan elde etmektedir. Sanayisel enerji istasyonunun uranyum yığını içinde parçalanan çekirdeğin parçaları enerjisini grafite ve ılımlayıcı adı verilen bazı başka maddelere verir, böylece onları ısıtır. Bu yolla elde edilen ısı bir işleme sıvısını buharlaştırmak için kullanılır. Bu defa, bu buhar, bir elektrik jeneratörünü döndüren bir türbin arasından geçirilir. Böylece, nükleer enerji elektrik enerjisine dönüştürülür. Bu dönüşüm o kadar basit gözükse de, eğer Sovyet bilimi ve mühendisliği, nükleer enerji istasyonunda yeralan işlemleri kontrol, düzenleme ve denetlemek için özel aygıtlar yaratmasaydı bu mümkün olamayacaktı. Nükleer enerjiyi kurtarmayı, nükleer reaksiyonların hızlı işlemlerini serbest bırakmada başarılı olmasına rağmen, insan gücünün yapamadığını otomatik alet yapabilir. Bu işlemler hız nakli oranını düzenleyen ve nükleer bölünme ürünlerinin çıkarılması ve toplanmasını düzenleyen otomatik aygıtlar tarafından denetlenirler. Bugün Sovyet bilim adamları ve mühendisler 50-100 bin kilowatt kapasitede sanayisel atomik enerji istasyonlarının tasarımı üzerinde çalışmaktadırlar. 100 bin kilowatt kapasitede böyle bir enerji istasyonu günde 200-250 gram uranyum tüketecektir, aynı kapasitede bir termik istasyonu ise günde yüzlerce ton kömür gerektirir. Yakıt ve su gücü kaynaklarından uzak olan bölgelerde enerji işletmeleri kurarken bu durumun büyük önemi vardır. Bir Sovyet Otomatik Fabrikası –A. Erivansky 68 Atomik çekirdeğinin kudretli güçlerini kullanmak sadece enerjileri çok artırmakla kalmaz. Onunla birlikte ayrıca bir bütün olarak mühendislikte niteliksel bir değişim getirir. Nükleer enerjinin müthiş yüksek konsantrasyonu, aşırı derecede uzun süreler yeniden yakıt ikmali yapmadan çalışmaya muktedir devasa güçlü makineleri mümkün kılar. Radyoaktif emisyonlar maddelerin kimyasal ve fiziksel özelliklerinde derin değişikliklere neden olur. Bundan dolayı, nükleer reaktörler tarafından üretilen radyasyonun güçlü kaynakları sanayinin yeni dallarının doğmasına ve gelişmesine metallerin, plastiklerin ve diğer maddelerin radyoaktif teknolojisine- yolaçacaktır. Sovyetler Birliği atomik çekirdeğin devasa enerjisinin mantıklı ve iyi bir davaya dönüştürüldüğü, barışçıl amaçlar için kullanıldığı bir ülke olduğunu sözetmeye değer. Pratikte, halihazırda komünizmi inşa davasına hizmet etmektedir. Denizaltı atomik enerjisini kullanmanın pratik araçlarının ve yöntemlerinin çağdaş bilim tarafından bulunuşu, mühendisliğin ilerlemesi için sınırsız yeni olanaklar getirir. Bununla birlikte, çağdaş kapitalizm şartlarında, bilimin en büyük buluşları yalnızca yeni bir savaş hazırlığı yapmak için kullanılmaktadırlar. Amerikan tekelleri bilimin ve mühendisliğin buluşlarının barışçıl uygulanmasına karşıdırlar. Sanayide atomik enerjinin kullanımı tarafından getirilen tekniksel devrimin onların yatırımlarını değersiz kılacağından ve kârlarını düşüreceğinden korkmaktadırlar. S.S.C.B.’de üretici güçlerin gelişmesi böyle engellerle karşılaşmaz. Sosyalist toplum bilimsel buluşların uygulanmasını kısıtlayacak ve tekniksel gelişmeyi geriletmeye yöneltecek sosyal-ekonomik çelişkileri bilmez. Sovyetler Birliği’nde atomik enerjinin barışçıl amaçlara uygulanışı bu gerçeğin özellikle canlı bir örneğidir. Atomik enerji istasyonlarında çok büyük miktarlarda enerji üretme pratik olasılığı otomasyonun emsali görülmemiş bir hızda ileriye atılımını sağlamaktadır. İşgücü verimliliğini çok artıran, ve işçiyi yalnızca karmaşık makineleri yüksek derecede beceriyle kontrol etmesine bırakan otomasyon, işgününü kısaltmaya yardım edecektir. Bu Sovyet Ülkesi işçilerine yeteneklerini her yönden geliştirmelerine olanaklar verecektir, ve çağdaş kültürün verebileceği herşeyi azami derecede kullanabilmelerini sağlayacaktır. Tüm bunlar uzak değildir. Bu, komünizme doğru güvenle ilerleyen milyonlarca S.S.C.B. emekçilerinin günlük çalışmalarında hissedilebilir.