Nisan 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Transkript
Nisan 2015 - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, çiftçimizin ürettiği her dilim, her salkım ve her danenin geçtiğimiz yıllardan çok daha fazla önemli hale geldiğine dikkati çeken, bu nedenle her türlü israftan kaçınılması gerektiği mesajını veren bir kamu spotu hazırladı. Radyo ve televizyonlar için ayrı ayrı hazırlanan; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun “kamu yararına yönelik spot film” onayından da geçen 45’er saniyelik spotlar hem üreticileri, hem aracı kişi ve kuruluşları, israf konusunda uyarmak ve toplumsal farkındalık ve bilinç geliştirilmesini sağlamak amacı taşıyor. İÇİNDEKİLER HABERLER 6 BAYRAKTAR'A DESTEK ZİYARETLERİ AYIN KONUSU 42 ORTAGÜNEY ANADOLU BÖLGEMİZDE PATATES TARIMI İmtiyaz Sahibi TZOB Adına Genel Başkan Ş. Şemsi Bayraktar 30 ÇİFTÇİ UZUN DÖNEMDE ENFLASYON MAĞDURU Genel Yayın Müdürü Bekir Şinasi Özdemir 32 BALIKTA AVLANMA YASAĞI Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ebru Mine Esen Yayın Kurulu M. Hikmet Yavuzyiğit Metin Türkyılmaz Ömer Kaya Dr. M. Fethi Güven Hasan Hüseyin Coşkun Prof. Dr. Mevhibe Albayrak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu Prof. Dr. Erdoğan Güneş Dr. Özden Hiçbirol 44 DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE PATATES SEKTÖRÜ 48 YERLİ PATATES ÇEŞİTLERİ GELİŞTİRİLMESİ VE PATATES TOHUMLUĞU ÜRETİM ÇALIŞMALARI 16 BAYRAKTAR, TÜRKİYE KIRMIZI ET ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ GENEL KURULU’NA KATILDI 17 BAYRAKTAR'IN KABULLERİ TZOB DİYOR Kİ! 24 YAĞIŞLAR MISIRDA EKİMİ ZORLAŞTIRIYOR 26 ZEYTİNYAĞI TÜKETİMİ ARTIRILMALI 34 OCAK'TA BİLE TARIMDA 4,8 MİLYON İSTİHDAM 35 TARIMA DESTEK MİLLİ GELİRİN YÜZDE 1'İNE ÇIKARILMALI 36 AFETLER ÇİFTÇİNİN YAKASINI BIRAKMIYOR 38 ÇİLEKTE VERİM DE ÜRETİM DE ARTIYOR 52 PATATES ZARARLILARI VE HASTALIKLARI İLE MÜCADELE 56 ÜLKEMİZDE PATATES ÜRETİMİ, KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE ÖNERİLER 60 NİĞDE İLİNDE PATATES YETİŞTİRİCİLİĞİ ODALARIMIZDAN 66 30 BİN FİDAN TOPRAKLA BULUŞUYOR 68 NARENCİYE BAHÇESİNDE EĞİTİM 70 İL KOORDİNASYON KURULU TOPLANDI 71 KABAK ÇEKİRDEĞİ ÜRETİMİ ARTIYOR 28 ÜRETİM İYİ GİDERKEN, YUMURTA VE SÜTTE İHRACAT GERİLİYOR 72 ÜZÜM BAĞLARINI DON VURDU 73 TOHUM SATIŞLARINA BAŞLADI Foto Muhabiri Mahmut Öksüz Görsel Katkı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı "Tarım ve İnsan" fotoğraf yarışmasından alınmıştır. Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Basım Tarihi 15.06.2015 Dağıtım MNG Kargo Yönetim Yeri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 e-mail:tzobbasin@gmail.com Baskı Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık Reklamcılık Madencilik Enerji ve İnşaat A.Ş. Macun Mahallesi 195. Cadde No: 2 Yenimahalle - ANKARA Tel: 0312 397 11 97-98 Çiftçi ve Köy Dünyası dergisi basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. TÜRKİYE ZİRAAT ODALARI BİRLİĞİ BAŞKANDAN BAŞKANDAN SESLENİŞ Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Dünyamız bir açlık imtihanından geçiyor. BM rakamlarına göre, her yıl 10 milyon insanın açlıktan öldüğü, her gün 805 milyon insanın yatağa aç girdiği günümüzde, başta artan nüfus, beslenme alışkanlıkları, biyodizel gibi etkenler gıdaya ihtiyacı her gün biraz daha artıyor; gıda üretimini daha da zorluyor. Günümüzde gıda ve enerji, dünyanın en önemli, en hayati 2 sektörü olarak kabul ediliyor. Gıda güvencesi, ülkelerin en hayati konu başlıklarından ilkini oluşturuyor. Açlık demişken… Madalyonun bir de öbür yüzü var. Dünyamızda yüz milyonlarca insan ekmek bile bulamazken, 1,5 milyara yakın insan da ihtiyacının çok üzerinde tüketiyor. Birleşmiş Milletler, dünyada açlığın son yıllarda azalmasına rağmen, 805 milyon kişinin hala yetersiz beslenme problemi yaşadığını, bazı Afrika ülkelerinde 4 kişiden birinin kronik açlık çektiğini, Asya’da ise 526 milyon aç insanın bulunduğunu son raporunda açıkladı. Bu sayılar önemli. Bahsettiğimiz insan… Sadece rakam olarak görülmemeli; her insan yaşamının kutsal olduğu asla unutulmamalıdır. İsraf ise konunun bir başka boyutu… Gelişmiş ülkelerin çoğunda, gıdaların yüzde 50’lere varan oranlarda israf edildiğini biliyoruz. Tarladan, sofraya her aşamada büyük bir israf yaşanıyor. Ülkemizde de tarladan, sofraya ulaşıncaya kadar ekonomik olarak büyük boyutlara ulaşan israfla yüz yüzeyiz. Çiftçimizin gece gündüz demeden, bin bir emekle ürettiği her dane, her gram, her salkımın özenli tüketimi, israf edilmemesi günümüzde her açıdan çok daha fazla önem arz ediyor. Dünyamızda savaş, iç savaş gibi siyasi istikrarsızlıklar, yaşanan küresel mali krizler ve doğal afetler gıdaya erişimi daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor. İktisadi ve siyasi krizler, iç çatışmalar ve doğal afetler olduğunda gıda fiyatları yükseliyor. Alım gücü olmayan ülkeler, ithalat yapamaz hale geliyor. Bu da milyonlarca kişinin en temel gıda maddelerine erişimini bile zorlaştırıyor hatta imkânsızlaştırıyor. Dünyamızda gıda fiyatlarını, geçmişte olduğu gibi bugün de gelişmiş ülkeler yönlendiriyor. Ekonomik örgütlenmesini tamamlamış olan bu ülkelerin çiftçileri, hem girdi temininde hem de ürün satışında ortak hareket edebiliyor. Bu durum, bu ülkelerin çiftçilerini fiyat istikrarsızlıklarına karşı koruyor. Değerli Arkadaşlarım, buna karşın gelişmekte olan ülkelerdeki üreticilerin, milyarlarca çiftçinin fiyatları belirleme gibi bir imkanı bulunmuyor. Bu ülkelerde çiftçiler, kendi dışında oluşan fiyatlara uyum sağlamaya çalışıyor. Ş. Şemsi BAYRAKTAR Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Ekonomik örgütlerden yoksunlar. Hem maliyetlerini hem de gelirlerini kontrol edemiyorlar. Fiyatları başkaları tarafından belirlenen piyasalarda savruluyorlar. Üstelik, gelişmiş ülkeler, uyguladıkları politikalarla kendi çiftçilerini destekliyor, en üst seviyede rekabet imkanı sağlıyor, olumsuzluklara karşı koruyorlar. Bu ülkelerde, hem üreticiler istikrarlı bir şekilde gelir elde ederken hem de tüketiciler aşırı fiyat dalgalanmalarıyla mağdur olmuyorlar. Değerli Dostlarım, konuyu ülkemiz ölçeğinde ele aldığımızda, hem üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz açısından sorunların en büyüğünü üreticilerimizin yetersiz ekonomik örgütlenmesi oluşturuyor. Güçlü ekonomik örgütlere sahip olmayan üreticimiz, girdi maliyetlerini azaltamıyor, ürününü iyi pazarlayamıyor, sorunlara karşı tek başına mücadele etmeye çalışıyor. Ürünün az olduğu yıllarda, fiyatlar yükselse de ürün yetersizliği nedeniyle üreticimiz yeterince para kazanamıyor. Ürünün bol olduğu yıllarda da fiyatlar aşırı düşüyor, maliyet bile karşılanamıyor, üreticimiz yine kazanamıyor; hatta bazen ürününü tarlada bırakıyor. Biliyorsunuz, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, çiftçilerimizin sorunlarının çözümü konusunda, gece gündüz çalışıyoruz. Biz, Anayasal meslek örgütüyüz. Çiftçilerimizin hak ve menfaatlerini sonuna kadar koruyoruz. Ancak, iktisadi bir kuruluş değiliz. Çiftçimizin, ekonomik olarak da örgütlenmesi bir zorunluluktur. Bura- da, üretici birliklerinin önemi daha net olarak ortaya çıkıyor. Ekonomik örgütleri güçlü hale getirmek zorundayız. Çiftçimizi desteklemeli, üretim maliyetlerini mutlak surette aşağıya çekmeliyiz. Tarladan markete giden zincirde gereksiz aracıları devreden çıkarmalıyız. Çiftçiler tarafından kurulmuş olan ekonomik örgütler yani kooperatifler, üretici birlikleri aracıların yerini bir an önce almalıdır. Meyve ve sebzeyi çiftçi 1 liraya üretirken, tüketici bunu 5-6 liraya tüketiyorsa, tarımdaki ekonomik örgütlerin güçsüzlüğü bunun tek sebebidir. Yeri gelmişken şuna da özellikle dikkati çekmek isterim ki üreticilerimiz, bazı çevrelerce söylendiği gibi, enflasyonun sorumlusu değildir, tam tersine mağdurudur. Zira rakamlar da ortadadır. Zamanında Üretici Birlikleri Kanunu’nun çıkması için gayret ettik. Önemli katkılar da sağladık. Fakat gelinen noktada bu örgütler, bir kaçı dışında maalesef bir türlü tam istediğimiz gibi olmadı olamadı. Bu kuruluşların mali yönden güçlü hale getirme ve profesyonelce yönetilmesini sağlama konusunda hepimize görev düşüyor. Bu son şanstır. Aksi takdirde bu kuruluşların faydalı olması mümkün değildir. Kapanır giderler. Cenabı Allah’tan doğal afetlerden uzak, ürünlerinizde bolluk, kazançlarında bereket niyaz ediyor, bütün Ziraat Odalarımıza çalışmalarında başarılar diliyorum. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 5 HABERLER HABERLER Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurulu, 8, 9 ve 10 Mayıs’ta Ankara’da Yapılacak Mart ayı içinde yapılan Ziraat Odaları il kongrelerinde, Genel Merkez Genel Kurulu için, 7 odaya kadar Ziraat Odası bulunan illerimizden 3’er, 14 odaya kadar Ziraat Odası bulunan illerimizden 4’er, 14’ün üzerinde Odası bulunan illerimizden de 5’er kişi üst kurul delegesi olarak seçildi. Bu delegeler, Mayıs ayı başında yapılacak Genel Kurul’da oy kullanacak. Genel Kurul ile ilgili süreç ve hazırlıklar devam ederken, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’ın yeniden adaylığını açıklamasının ardından Ziraat Odaları başkan ve delegelerinin destek ve teşekkür ziyaretleri de devam ediyor. Afyonkarahisar Ziraat Odaları Başkanları Afyonkarahisar’dan 12 Ziraat Odası Başkanı Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular. Ziraat Odaları Başkanları, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar döneminde hızlı bir gelişim gösterdiğini bildirdiler. Bayraktar döneminde Ziraat Odaları’nın çok sayıda hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri kurduğunu, makine parkları oluşturduğunu vurgulayan Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yapılan önemli hizmetlerin bilincinde olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler. Ağrı ve Kars Ziraat Odaları Başkanları Ağrı’dan 6, Kars’tan 8 Ziraat Odası Başkanı Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular. Ziraat Odaları Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin gelişiminin sürmesi demek olduğunu bildirdiler. Bayraktar döneminde Ziraat Odaları’nın hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri kurmada, makine parkları oluşturmada büyük atak yaptığını, Birliğin Odaların gelişime katkı sağladığını belirten Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yapılan çok önemli hizmetleri takdir ettiklerini belirttiler. Ziyarette TZOB Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Latif Maskan da hazır bulundu. 6 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Tokat Ziraat Odaları Başkanları Tokat’tan 10 Ziraat Odası Başkanı Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular. Ziraat Odaları Başkanları, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar’la beraber kurum olarak çok güçlendiğini, bu sayede seslerini daha çok duyurabildiklerini bildirdiler. Bayraktar döneminde Ziraat Odaları’nın çok sayıda hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri kurduğunu, makine parkları oluşturduğunu vurgulayan Oda Başkanları, Ziraat Odaları olarak kendilerine, Türk çiftçisine yapılan önemli hizmetlerin bilincinde olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 7 HABERLER HABERLER Diyarbakır, Mardin, Batman, Bitlis ve Şırnak Delegeleri Şanlıurfa, Van ve Siirt Delegeleri Diyarbakır, Mardin, Batman, Bitlis ve Şırnak illerinden Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular. Delegeler, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar’la beraber etkili, sözü dinlenen, çok güçlü bir kurum haline geldiğini, bu sayede çiftçinin sesini daha çok duyurabildiğini bildirdiler. Bayraktar döneminde çiftçiye çok sayıda hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri, oluşturulan makine parklarıyla hizmet götürüldüğünü vurgulayan delegeler, Türk çiftçisine yapılan hizmetlerin farkında olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler. Şanlıurfa, Van ve Siirt’in Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular. Delegeler, son yıllarda Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin gelişiminin tesadüf olmadığını, Bayraktar’la birlikte, TZOB’un, tarımda sözü dinlenen, politika belirlemede görüşüne başvurulan bir kurum haline geldiğini, bu sayede çiftçinin sorunlarını daha çok duyurabildiğini bildirdiler. Bayraktar, döneminde çiftçiye çok sayıda hizmet binası, fabrika, ürün işleme tesisleri, oluşturulan makine parklarıyla hizmet götürüldüğünü vurgulayan delegeler, Türk çiftçisine yapılan hizmetlerin farkında olduklarını ve teşekkür ettiklerini belirttiler. Muş ve Bingöl Delegeleri Ankara, Bolu, Çankırı, Çorum, Kırıkkale Delegeleri Muş ve Bingöl’ün Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundular. Delegeler, Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Bayraktar’la beraber çok güçlü bir kurum haline geldiğini, çiftçinin sesini daha çok duyurabildiğini bildirdiler. Bayraktar döneminde hizmet binaları, fabrika, ürün işleme tesisleri, oluşturulan makine parklarıyla çiftçiye hizmet edildiğini vurgulayan delegeler, Türk çiftçisine yapılan hizmetlerin bilincinde olarak teşekkür ettiklerini belirttiler. 8 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Ankara, Bolu, Çankırı, Çorum ve Kırıkkale’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 9 HABERLER HABERLER Bilecik, Düzce, Eskişehir, Kırşehir, Kütahya, Yozgat Delegeleri Gaziantep, Kilis, Osmaniye Delegeleri Bilecik, Düzce, Eskişehir, Kırşehir, Kütahya ve Yozgat’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. Gaziantep, Kilis ve Osmaniye’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Iğdır, Artvin Delegeleri Adana, Antalya, Hatay, Kahramanmaraş, Mersin Delegeleri Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Iğdır, Artvin’in Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. 10 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Adana, Antalya, Hatay, Kahramanmaraş ve Mersin’in Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 11 HABERLER 12 HABERLER Aksaray, Isparta, Karaman, Kayseri ve Niğde Delegeleri Aydın, Burdur, Denizli, İzmir, Manisa ve Muğla Delegeleri Aksaray, Isparta, Karaman, Kayseri ve Niğde’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. Aydın, Burdur, Denizli, İzmir, Manisa ve Muğla’nın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. Afyonkarahisar, Konya, Nevşehir ve Uşak Delegeleri Amasya, Elazığ, Malatya, Sivas ve Tunceli Delegeleri Afyonkarahisar, Konya, Nevşehir ve Uşak’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele aldı. Amasya, Elazığ, Malatya, Sivas ve Tunceli’nin Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunları ele alındı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 13 HABERLER 14 HABERLER Bartın, Karabük, Kastamonu, Samsun, Sinop ve Zonguldak Delegeleri Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Yalova Delegeleri Bartın, Karabük, Kastamonu, Samsun, Sinop ve Zonguldak’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı. Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Kırklareli ve Yalova’nın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı. Giresun, Ordu ve Trabzon Delegeleri Bursa, İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ Delegeleri Giresun, Ordu ve Trabzon’un Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı. Bursa, İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ’ın Türkiye Ziraat Odaları Birliği 26. Olağan Genel Kurul delegeleri, Ankara’ya gelerek, Bayraktar’a destek ziyaretinde bulundular. Genel Başkan Bayraktar, delegelerle görüş alışverişinde bulundu, bölge sorunlarını ele aldı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 15 HABERLER HABERLER BAYRAKTAR’IN KABULLERİ Şanlıurfa Ziraat Odaları Başkanları Şanlıurfa Ziraat Odalarının Başkanları, Ankara’ya gelerek, TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar’a teşekkür ve destek ziyaretinde bulundu. Şanlıurfa’dan 8 Ziraat Odası Başkanı, TZOB Genel Merkezi’nde, Bayraktar tarafından kabul edildi. Oda Başkanları, Bayraktar’ın yeniden aday olmasının Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin var olan istikrarının devamı için önem taşıdığını kaydettiler. Oda Başkanları, Bayraktar döneminde, Ziraat Odaları’nın hizmet binası, fabrika, ambalaj, paketleme, ürün işleme tesisleri kurmada, makine parkları oluşturmada adeta yarıştığını, Birliğin, Odaların gelişime büyük katkı sağladığını belirttiler. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Memur-Sen eski Genel Başkanı, Ankara Milletvekili adayı Ahmet Gündoğdu’yu kabul etti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Memur-Sen eski Genel Başkanı, Ankara Milletvekili adayı Ahmet Gündoğdu’yu kabul etti. Görüşmede Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Halit Ortaköy de bulundu. Görüşme, TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşti. BAYRAKTAR, ET ÜRETİCİLERİ GENEL KURULU’NA KATILDI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Kurulu’na katıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda düzenlenen genel kurulda konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 1 Ocak 2006’dan itibaren koyun ve keçiyi destekleme kapsamına aldıklarını, hayvansal hasılayı üç katına çıkardıklarını bildirdi. DAP, GAP, DOKAP ve KOP kapsamındaki 35 ilde hayvancılık projesi geliştirdiklerini, ahır ve ağılların inşasına yüzde 50 destek verdiklerini, bunu diğer illere de yayacaklarını belirten Eker, hayvancılık yapana 3 milyar lira destek ayırdıklarını, hayvancılığa desteklerinin süreceğini söyledi. 16 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Varol Yıldız’ı kabul etti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Varol Yıldız’ı kabul etti. TZOB Genel Merkezi’nde yapılan görüşmede, Bayraktar ve Yıldız, tarım ve çiftçi sorunlarıyla ilgili görüş alışverişinde bulundular. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 17 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Mart ayında da üretici-market fiyatları arasındaki makas kapanmadı kuruş olan kuru fasulyeyi 9 lira 3 kuruşa, 1 lira 50 kuruş olan karnabaharı 4 lira 24 kuruşa, 92 kuruş olan lahanayı 2 lira 54 kuruşa, 1 lira 15 kuruş olan sütü 3 lira 15 kuruşa almaktadır. Bunu izah etmek mümkün değildir. Üreticiden aldığınız bir ürünün üzerine ne koyarsanız koyun fiyat 6,2 kata çıkmaz. Bunun adı fahiş kardır.” Market fiyatları Mart ayında market fiyatlarında nohut, yeşil mercimek, pirinç, süt, toz şeker ve yumurta fiyatlarında değişim görülmezken, fiyat düşüşü yüzde 32,43 oran ile en fazla kabakta görüldüğünü belirten Bayraktar, “kabaktaki fiyat düşüşünü yüzde 27,99 ile yeşil soğan, yüzde 27,65 ile salatalık, yüzde 20,43 ile patlıcan, yüzde 9,81 ile maydanoz izlemiştir. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 53,92 oran ile lahanada görülmüştür. Lahanadaki fiyat artışını yüzde 38,93 ile sivri biber, yüzde 32,44 ile kuru incir, yüzde 22,05 ile karnabahar, yüzde 21,88 ile portakal, yüzde 11,75 ile marul, yüzde 7,95 ile ıspanak fiyat artışları takip etmiştir” dedi. fiyatları artırdı. Ürünün büyük bir kısmı üreticinin elinden çıktığı için artan bu fiyatın üreticilerimize yansıdığını söylemek oldukça güçtür. Lahanada hasadın sonu gelinmesiyle birlikte arzda yaşanan daralma fiyatlara yansıdı. Karnabaharda, piyasada bulunun çeşitler geç ekilen çeşitler. Bu çeşitlerin az ekilmesi nedeniyle bu dönemde karnabahar fiyatları arzdaki daralmaya bağlı olarak yükseldi. Sivri biberde ise hasat edilen ürün miktarındaki azalmaya bağlı olarak fiyatlar arttı. Üreticilerde fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, fiyatı en fazla düşen ürün salatalık, kabak ve patlıcan oldu. Bu ürünlerde hasat edilen ürün miktarındaki artışın yanı sıra yeterli talebin olmaması da fiyatlarda düşüşe yol açtı.” Üretici fiyatları ve fiyat değişimlerinin nedenleri Mart ayında üretici fiyatlarında elma, maydanoz, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru incir, süt ve zeytinyağı fiyatlarında değişim olmazken, fiyatı en fazla düşen ürünün yüzde 41,28 oran ile salatalık olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: Bayraktar: "Üreticide 5,5 lira olan incirin markette 33 lira 90 kuruş, 17 kuruş olan maydanozun 87 kuruş, 10 lira olan kuru kayısının 34 lira 95 kuruş, 3 lira 60 kuruş olan kuru üzümün 12 lira 30 kuruş, 91 kuruş olan limonun 3 lira 1 kuruş olmasını izah etmek mümkün değil." 18 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Mart ayında da üretici ile market fiyatları arasındaki makasın kapanmadığını, sürecin hep üretici ve tüketici aleyhine işlediğini bildirerek, “Üretici ile market fiyat farkı incirde yüzde 516,36’ya kadar çıkıyor. İnciri, yüzde 413,73 ile maydanoz, yüzde 249,45 ile kuru kayısı, yüzde 241,67 ile kuru üzüm, yüzde 232,15 ile limon izliyor” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden tüketiciye, halkımızın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri, takip etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklamalarımıza devam ettiklerini bildirdi. Mart ayındaki, üretici ve market fiyatları arasındaki farkı incelediklerinde, fiyat farkının en fazla kuru incirde yüzde 516,36 ile gerçekleştiğini gördüklerini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Ürün grupları itibarıyla baktığımızda ise bu oranın yaş sebze ve meyve içinde maydanozda yüzde 413,73, kurutulmuş ürünlerde incirde yüzde 516,36, baklagillerde nohutta yüzde 206,19, pirinçte yüzde 138,30, zeytinyağında yüzde 82,78 ve hayvansal ürünlerde sütte yüzde 173,91’e kadar çıktığı görülmektedir. Fiyat farkı salatalıkta yüzde 205,38’i, elmada yüzde 204,32’yi buluyor. Kuru incir 6,2 katı, maydanoz 5,1 katı, kuru kayısı 3,5 katı, kuru üzüm 3,4 katı, limon 3,3 katı fiyatla tüketiciye satılmaktadır. Tüketici bugün üreticide 5 lira 50 kuruş olan kuru inciri markette 33 lira 90 kuruşa, 17 kuruş olan maydanozu 87 kuruşa, 10 lira olan kuru kayısıyı 34 lira 95 kuruşa, 3 lira 60 kuruş olan kuru üzümü 12 lira 30 kuruşa, 91 kuruş olan limonu 3 lira 1 kuruşa, 2 lira 26 kuruş olan nohutu 6 lira 92 kuruşa, 1 lira 4 kuruş olan salatalığı 3 lira 19 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan elmayı 3 lira 20 kuruşa, 1lira olan bir adet marulu 2 lira 93 kuruşa, 3 lira 10 “Salatalıktaki fiyat düşüşünü yüzde 41,17 oran ile kabak, yüzde 33,83 ile patlıcan, yüzde 23,31 ile yeşil soğan, yüzde 10 ile Antep fıstığı, yüzde 9,09 ile kuru kayısı, yüzde 8,59 ile limon izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 115,52 oran ile portakalda görüldü. Portakaldaki fiyat artışını yüzde 111,15 ile lahana, yüzde 50 ile karnabahar, yüzde 42,82 ile sivri biber, yüzde 26,58 ile marul, yüzde 25,70 ile ıspanak, yüzde 22 ile patates, yüzde 11,08 ile pırasa, yüzde 9,64 ile domates takip etti. Üreticilerde fiyatı artan ürünlere baktığımızda, fiyatı en fazla artan ürün portakal olmuştur. Hasadın sonuna geline portakalda, daldaki ürün miktarının azlığı ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 19 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Onbinlerce Çiftçi Eğitim İçin Başvurdu niklerinin, yerel ürünlerin pazarlanmasının geliştirilmesine önem verdiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Gelir getirici faaliyetlerin çeşitlendirilmesi, ürünlerin kalitesinin artırılması, çevre dostu uygulamaların ve teknolojilerin tanıtılması gibi yararlar sağlanarak çiftçilerimizin ekonomik aktiviteleri ve yaşam kalitelerinin artırılmasında eğitim çalışmalarının öneminin idraki içindeyiz. Çiftçilerimizin eğitimlerini her şeyin üzerinde tutuyoruz. Eğitim, tarımda verimliliği artıran en başta gelen unsur. Bundan dolayı, Ziraat Odalarımızdaki teknik elemanların eğitimini de çok önemsiyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği, bu amaçla Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Aile ve Sosyal Politikalar, Milli Eğitim bakanlıkları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) gibi kurumlarla işbirliği yapmaktadır. Çiftçilerimizin özellikle de kırsal kesimde çalışan kadınlarımızın sorunlarına sahip çıkmak ve kadın çiftçilerimizin örgütlenmelerini sağlayabilmek amacıyla, tüm Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren Odalarımız aracılığıyla, tarımın değişik konularında eğitimler vermekteyiz.” Kadın çiftçi eğitimi Bayraktar: "Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla yaptığımız işbirliğiyle düzenlediğimiz kadın çiftçi, genç çiftçi, sürü yönetimi elemanı, güvenli traktör gibi eğitimlerimize çiftçilerimiz büyük ilgi gösteriyor." 20 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla yaptıkları işbirliğiyle 2013-2014 yıllarında düzenledikleri kadın çiftçi, genç çiftçi, sürü yönetimi elemanı benim, güvenli traktör gibi eğitimlere çiftçilerin büyük ilgi gösterdiğini, Ziraat Odaları personeline yönelik sosyal güvenlik, tarım danışmanları, otomasyon gibi eğitimlere de katılımın yüksek olduğunu bildirdi. Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, tarımsal eğitim çalışmalarının, teknik elemanların eğitimi ve çiftçilere yönelik tarımsal mesleki eğitim olarak iki boyutu bulunduğunu vurgulayan Bayraktar, her iki eğitimin de hedef kitle olan çiftçilerde davranış değişiklikleri oluşturarak onlara pratik beceriler kazandırmayı amaçladığına dikkati çekti. Bayraktar, “bu yıl eğitimlere tüm hızıyla devam edeceğiz. 81 ilde eğitim vermeyi hedefliyoruz. Çiftçilerimizin eğitimlerini her şeyin üzerinde tutuyoruz. Eğitim, tarımda verimliliği artıran en başta gelen unsur” dedi. Ziraat Odalarının, Avrupa Birliği standartlarında örnek işletme oluşturulmasına, tarımsal ürün çeşitliliğinin artırılmasına, işletmelerin kapasitelerinin, insan kaynaklarının ve istihdamın, girişimciliğe yönelik yaklaşımların, tarımsal üretim tek- Bayraktar, 14 Mayıs 2012 tarihinde Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde, 2013 yılında 195, 2014’de 102 uzman kişiye kadın çiftçi eğitici eğitimi verildiğini, 2013’de İzmir’de 104, Kayseri’de 105, Diyarbakır’da 102, Sakarya’da 322 ve Gaziantep’te 138 olmak üzere 5 pilot ilde 771 kadın çiftçinin eğitim aldığını bildirdi. 2015 Mart ayı itibarıyla 17 ilde 1776 kadın çiftçiye eğitim verildiğini hatırlatan Şemsi Bayraktar, “İklim Değişikliği ve Kadın”, “Kooperatifçilik ve Kadın”, “Girişimcilik, Liderlik ve Kadın”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Hakları”, “Sosyal Güvenlik” temel konularının yanı sıra tarımla ilgili talep edilen konularda yapılan eğitim programlarının ardından düzenlenen törenlerle kadın çiftçilere sertifikalarının dağıtıldığını belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, 2015 Mart ayı itibarıyla eğitim alan uzman sayısının 297’ye, eğitim alan kadın çiftçi sayısının ise 2 bin 547’ye ulaştığını bildirdi. Genç çiftçi ve sürü yönetim elemanı benim eğitimleri 2013 yılında Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü arasında Aktif İşgücü Piyasası Programları İşbirliği Protokolü kapsamında “Tarımsal Nüfus Gençleşiyor” ve “Sürü Yönetim Elemanı Benim” projelerinin hazırlandığı bilgisine veren Bayraktar, şunları kaydetti: “Bu projeler kapsamında pilot olarak belirlenen Sakarya’nın Akyazı, Çanakkale’nin Bayramiç ilçeleri ile Adana, Şanlıurfa, Kastamonu, Aydın, Ordu illerinde 140 genç çiftçi, yine pilot uygulama için belirlenen Ankara, Kırşehir, Iğdır, Sivas illerinde de Sürü Yönetim Elemanı Benim Projesi kapsamında da 92 çiftçinin eğitimi sağlandı. 2014 yılında İŞKUR verilerine göre, Tarımsal Nüfus Gençleşiyor projesi kapsamında 30 ilde 3 bin 294 genç çiftçiye eğitim verilmiştir. Eğitimlere katılan 3 bin 294 genç çiftçinin, 2 bin 145’ini genç kadınlar, 1149’unu da genç erkekler oluşturmaktadır. Sürü Yönetim Elemanı Benim projesi kapsamında 2014 yılında 59 ilde 7 bin 165 kişiye eğitim verildi. Eğitimlere katılan 7 bin 165 kişinin, 547’sini kadınlar, 6 bin 618’ini erkekler oluşturdu. 2015 yılının ilk 3 ayında, Tarımsal Nüfus Gençleşiyor projesi kapsamında eğitimlere 1218 genç çiftçi, Sürü Yönetim Elemanı Benim projesi kapsamında ise 4065 kişi katılmıştır. 2013-2014 ve 2015 yılının ilk üç ayında, 4 bin 652 genç çiftçi eğitim aldı. Aynı dönemde sürü yönetimi elemanı benim eğitimine de 11 bin 322 kişi katıldı. Söz konusu eğitimlere katılanlara, İŞKUR, günlük belirlenen miktarda zaruri gider ödemesi yaptı ve çiftçilerimizin sigorta primlerini de yatırdı. Bakanlar Kurulu, "Sürü Yönetimi Elemanı" sertifikasına sahip olan, sürü yönetimi elemanlarını çalıştıran 500 baş ve üzeri küçükbaş hayvan sayısına sahip işletmelere 5 bin lira Sürü Yöneticisi istihdamı desteği verilmesine ve 2015 yılı bütçesine konulmasına karar verdi. Karar, 12 Nisan 2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.” Tarımın değişik konularında çiftçi eğitimleri Türkiye Ziraat Odaları Birliği ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) işbirliğinde, 2011 yılından bugüne 143 çiftçiye tarımın değişik konularında eğitim sağlandığını bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Birliğimiz uzmanı tarafından 2013 yılında 36, 2014 yılında 70, toplamda 106 kişiye ceviz budama eğitimleri verildi. Ayrıca Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği ile yaptığımız işbirliğiyle Zirai Mücadele İlaçlarının Güvenli ve Sürdürebilir Kullanımı projesi kapsamında tarım danışmanı, uzman ve çiftçi olmak üzere toplamda 125 kişinin eğitim almasını sağladık. Birliğimiz ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında 2012 yılında imzalanan protokol ile danışmanlık yetki belgesi olan tarım danışmanlarının eğitimi çerçe◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 21 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! vesinde, 64 tarım danışmanına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na ait Adana, Aydın, Ankara’daki eğitim tesislerinde, İletişim Teknikleri ve Tarımsal Metodoloji konusunda 12 gün süreli eğitim verildi. Yine bu kapsamda 2014 yılında Ankara Uluslararası Eğitim Merkezi’nde 17 tarım danışmanına proje hazırlama ve proje döngü yönetimi eğitimi sağlandı. Yine 2013 yılında Konya Altınekin’de 600 ve Manisa Saruhanlı’da 250 olmak üzere toplam 850, 2014 yılında Adana Ceyhan’da 400, Samsun Bafra’da 550, Balıkesir Gönen’de 500 olmak üzere toplam 1450 çiftçimize, 2015’de Antalya Serik’te 500, Ankara Polatlı’da 1000 olmak üzere toplam 1500 çiftçimize, toplamda 3 bin 800 çiftçimize güvenli traktör eğitimi verildi. 2013 yılında 14 ilde bulunan 161 Ziraat Odası personelinin, sosyal güvenlik ile ilgili iş ve işlemler konusunda eğitim alması sağlandı. 2014 yılında Ziraat Odası Başkan, Yönetim Kurulu, personel ve çiftçilere yönelik eğitimde, 8 ilde toplam 1549 kişi eğitim aldı. Yine 2013 yılında 435, 2014 yılında 476 Ziraat Odası başkanına mevzuata yönelik eğitimler verilmişti. 2014 yılında 874 Ziraat Odası personeline, otomasyon eğitimi, sosyal güvenlik eğitimi, mevzuata yönelik aidat çalışmaları hakkında eğitim verilmiştir. 2015 yılı Nisan ayında başlayıp Mayıs sonuna kadar devam edecek olan otomasyon eğitimleri, 29 ilde gerçekleşecek ve çevre iller de dahil edilecek. Mayıs ayında eğitimler tamamlanınca yerinde eğitim talebinde bulunan Ziraat Odalarına eğitimler devam edecek.” 2015 hedefi 81 ilde eğitim Çiftçilerin büyük ilgisi nedeniyle eğitimleri 2015 yılında 81 ile yaymayı kendilerine hedef koyduklarını belirten Bayraktar, “taleplere bakarak planlamamızı yapıyoruz. Bu bağlamda 15-40 yaş arasındaki genç çiftçilerimize yönelik eğitimlerimize devam edeceğiz. Genç çiftçilerimiz için bu yıl 37 ilde düzenleyeceğimiz eğitimlere 10 bin 10 çiftçimiz katılacak. 66 ilde yapılacak sürü yönetimi elemanı benim eğitimine 12 bin 775 çiftçimiz başvurdu” dedi. 22 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI TRAKTÖR SAYISINDAKI EN FAZLA ARTIŞ KONYA’DA Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2015 Şubat ayında traktör sayısında Manisa’nın, 78 bin 530 adetle birinciliğini korurken, aylık artışta Konya’nın 224 adetle ilk sırayı aldığını ilk sırayı aldığını bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, traktör sayısının 2015 Şubat ayında, 2015 Ocak ayına göre, 4 bin 172 adet artarak 1 milyon 630 bin 228 adetten 1 milyon 634 bin 400 adede yükseldiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, traktörde iller arasında 2015 yılı Şubat ayında en fazla artışın 224 adetle Konya’da, 193 adetle Manisa’da, 190 adetle İzmir’de, 163 adetle Aydın’da, 157 adetle Gaziantep’te, 146 adetle Sakarya’da, 134 adetle Denizli’de, 124 adetle Balıkesir’de, 115 adetle Ankara’da, 114 adetle Muğla’da, 108 adetle Bursa’da görüldüğünü bildirdi. Traktör sayısında artış ve azalışlar Traktör sayısının Şubat ayında, İstanbul’da 44, Rize’de 1 azaldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Traktör sayısında Manisa 78 bin 530 adetle birinciliğini sürdürürken, Konya 77 bin 422 adetle ikinci, Balıkesir 57 bin 353 adetle üçüncü, İzmir 56 bin 694 adetle dördüncü, Bursa 56 bin 573 adetle beşinci sırada bulunuyor. Adıyaman’da 13 bin 903, Çankırı’da 12 bin 12, Karaman’da 10 bin 87, Kırşehir’de 10 bin 31 traktöre sahip durumda. Ankara’da 48 bin 405, Samsun’da 47 bin 592, Adana’da 47 bin 324, Denizli’de 44 bin 129, Antalya’da 42 bin 385, Aydın’da 39 bin 585, Tokat’ta 37 bin 978, Afyonkarahisar 37 bin 761, Çorum’da 36 bin 499, Sakarya’da 33 bin 236, Şanlıurfa’da 33 bin 16, Mersin’de 30 bin 837, Kütahya’da 30 bin 741 bulunuyor. Çanakkale’de 29 bin 796, Edirne’de 29 bin 590, Yozgat’ta 29 bin 167, Sivas’ta 28 bin 18, Tekirdağ’da 27 bin 921, Muğla’da 27 bin 570, Gaziantep’te 27 bin 213, Kastamonu’da 26 bin 364, Kayseri’de 25 bin 421, İstanbul’da 21 bin 660, Diyarbakır’da 21 bin 157, Eskişehir’de 20 bin 541, Malatya’da 20 bin 403 traktör var. Traktör sayısı Muş’ta 9 bin 985, Bilecik’te 9 bin 822, Düzce’de 9 bin 716, Mardin’de 9 bin 464, Zonguldak’ta 8 bin 923, Ardahan’da 8 bin 905, Elazığ’da 8 bin 736, Kırıkkale’de 8 bin 415, Sinop’ta 8 bin 112, Van’da 8 bin 5, Ağrı’da 7 bin 493, Erzincan’da 6 bin 191, Batman’da 5 bin 161, Karabük’te 5 bin 142’de kalıyor. Hatay’da 19 bin 745, Burdur’da 19 bin 640, Isparta’da 19 bin 549, Nevşehir’de 19 bin 375, Bolu’da 19 bin 344, Kırklareli’nde 19 bin 44, Amasya’da 18 bin 42, Kahramanmaraş’ta 17 bin 835, Kars’ta 17 bin 213, Uşak’ta 16 bin 774, Aksaray’da 16 bin 617, Erzurum’da 16 bin 181, Niğde’de 15 bin 184, Osmaniye’de 15 bin 9, Kocaeli’nde 14 bin 865, Trabzon’da 188, Rize’de 40 traktör var Kilis’te 4 bin 983, Bartın’da 4 bin 821, Iğdır’da 3 bin 780, Gümüşhane’de 3 bin 226, Bitlis’te 3 bin 31, Giresun’da 2 bin 837, Bayburt’ta 2 bin 756, Yalova’da 2 bin 364, Siirt’te 2 bin 329, Şırnak’ta 2 bin 199, Ordu’da 2 bin 156 traktör var. Traktör sayısı Tunceli’de 1373’e, Artvin’de 1115’e, Bingöl’de 1011’e, Hakkari’de 790’a, Trabzon’da 188’e, Rize’de 40’e kadar iniyor.” Bayraktar, Şubat ayında traktör sayısının Osmaniye’de 15 bini, Kırşehir’de 10 bin adedi geride bıraktığını bildirdi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 23 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Yağışlar mısırda ekimi zorlaştırıyor Akdeniz, Güneydoğu ve Ege’de mısır üretimi arttı Son yıllarda ikinci ürün yetiştiriciliğinin yaygınlaşmasıyla birlikte Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgelerinde mısır üretiminin de arttığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) sulanabilir tarım alanlarının sulamaya açılmasıyla birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi mısır üretiminde büyük bir potansiyele ulaşmıştır. Verim artışı, destekleme ödemesi ve pamuk üretiminden vazgeçen üreticilerin mısıra yönelmesi gibi nedenler de mısır üretiminin artmasında etkili oldu. Üretim artışı mısırın hububat üretimindeki payını yüzde 18,2’ye çıkardı. 2014 yılında kuraklığın etkisiyle arpa üretimindeki düşüş nedeniyle mısır üretimi arpa üretimine yaklaştı. 2014 yılında 19 milyon ton buğday, 6,3 milyon ton arpa üretilirken, mısırda üretim 5 milyon 950 bin tona yükseldi. Ülkemizde mısır ekim alanları ve üretimi yıldan yıla arttı. 2005 yılından bu yana mısır ekim alanları yüzde 9,8, verimle birlikte mısır üretimi yüzde 41,6 arttı. 2014 yılında Türkiye ortalama mısır verimi en yüksek düzeye ulaşarak dekarda 903 kilogram olarak gerçekleşti.” Mısır ekimleri Şubat-Mayıs döneminde Mısırda ekimlerinin başladığını, ekimlerin ilk olarak Akdeniz bölgesinde Şubat ayı ile birlikte başladığını, Mart ayında yoğunlaştığını bildiren Bayraktar, “diğer bölgelerde Mart’ta ekim başlıyor. Nisan’da ekimler artıyor. Karadeniz Bölgesi’nde Mayıs ayında da ekimler devam ediyor” dedi. Hasat Temmuz-Ocak döneminde bayraktar: "Şubat ve Mart aylarında Akdeniz Bölgesi’nde ekim yapamayan üreticilerimiz, yağışların devam etmesi durumunda yer fıstığı veya soya fasulyesi ekilişine yöneleceklerini ifade ediyorlar." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, devam eden yağışlar nedeniyle üreticilerin ekim yapmakta zorlandığını bildirerek, “Şubat ve Mart aylarında Akdeniz Bölgesi’nde ekim yapamayan üreticilerimiz, yağışların devam etmesi durumunda yer fıstığı veya soya fasulyesi ekilişine yöneleceklerini ifade ediyorlar” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’de toplam 117 milyon dekar alanda hububat üretimi ya- 24 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI pıldığını, toplam hububat alanının yüzde 5,6’sının mısır üretimi için ayrıldığını belirtti. Mısırın başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere tüm bölgelerde yetiştirildiği bilgisini veren Bayraktar, Akdeniz Bölgesi’nin toplam üretimden yüzde 34 oranında pay aldığını, bu bölgeyi yüzde 27,6 oranla Güneydoğu Anadolu, yüzde 14 oranla Ege Bölgesi, yüzde 10,5 oranla Marmara Bölgesi’nin izlediğini vurguladı. Türkiye’de birinci ürün mısır hasadının Temmuz ayında başladığı, ikinci ürün mısırla Ocak ayına kadar devam ettiği bilgisini veren Bayraktar, şunları kaydetti: “Bu yıl ekim döneminin başladığı Şubat ayından bu yana yağışlar normallerin üzerinde gerçekleşti. Ekim döneminin başladığı Akdeniz Bölgesinde mısır ekilişlerinin gecikmesi verim ve kaliteye olumsuz etki yapmaktadır. Devam eden yağışlar nedeniyle bazı üreticilerimiz ekim yapmakta zorlanmaktadır. Bazı üreticilerimiz ekim yapamamıştır. Şubat ve Mart aylarında Akdeniz Bölgesinde ekim yapamayan üreticilerimiz, yağışların devam etmesi durumunda yer fıstığı veya soya fasulyesi ekilişine yöneleceklerini ifade ediyorlar. Diğer bölgelerde mısır ekilişleri başlamış olup, yağışların durduğu, arazinin uygun olduğu günlerde ekim devam etmektedir.” Kaliteli ve bol ürün alabilmek için Mısırda kaliteli ve bol ürün alabilmek için üretimin başlangıç aşaması olan toprak işleme ve tarla hazırlığının önemli olduğunu, bunun yanı sıra ekim, bakım gibi kültürel işlemlerin tekniğine uygun yapılması gerektiğine dikkati çeken Bayraktar, “Üreticiler, ekimi uygun bir toprak işleme sonucu ve uygun tavda yapabilir. Toprak işlemeyle iyi bir tohum yatağı hazırlanmış, yabancı ot kontrolü sağlanmış olmalıdır” dedi. En önemli masraf tutarı gübre ve sulama Mısır üretim aşamalarında yapılan masraflar içinde en önemli tutarı gübreleme ve sulama masraflarının oluşturduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Mısır fazla gübre tüketir. Bu durum gübre masrafını artırır. Mısırda sulamayı zorunlu tutan 4 dönem vardır. Bunlar; fide dönemi, tepe püskülü öncesi, koçan püskülü çıkarma ve son olarak da tane dolum (koçan dolum) dönemleridir. Bu dönemlerde mısırın su ihtiyacı yağmurla karşılanmıyorsa mutlak suretle sulama yapılmalıdır. Mısır maliyeti içinde toplam masrafların yüzde 19’unu gübre ve gübre işçiliği, yüzde 12’sini ise sulama ve sulama işçiliği masrafı oluşturmaktadır. Bu nedenle üreticilerimize ödenen gübre desteğinin önemi büyüktür. 2015 yılı gübre desteği başta olmak üzere tüm destekleme miktarlarının bir an önce açıklanması önem arz etmektedir. Sulama maliyetlerinin düşürülmesi için basınçlı sulama sistemlerinin kurulumu desteklenmeli, sulama ücretlerinin düşürülmesine yönelik tedbirler alınmalıdır. Mısır ekim alanlarının artırılması için önemli bir potansiyel olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sulanan alan miktarı artırılmalıdır.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 25 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Zeytinyağı tüketimi artırılmalı 130 bin tona kadar geriledi. Zeytinyağı üretimi 2014 yılında yüzde 45,75 artışla 189 bin 481 tona yükseldi.” Türkiye’de Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde zeytin yetiştirildiğini, üretimin önemli bir bölümünün Ege Bölgesi’nde yapıldığını bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “İzmir, Aydın, Muğla, Manisa, Balıkesir, Hatay, Mersin, Çanakkale, Bursa üretimde önde gelen illerimizdir. Bursa ilimizde üretilen zeytinin tamamı sofralıktır. Mersin ve Manisa illerimizde de sofralık zeytin üretimi ağırlıktadır. Aydın, İzmir, Muğla, Balıkesir, Çanakkale ve Hatay illerimizde gerçekleştirilen zeytin üretiminin yüzde 75’inden fazlası yağlıktır. TÜİK verilerine göre ülkemizde yaklaşık 140,7 milyon meyve veren, 28,3 milyon meyve vermeyen olmak üzere toplam 169 milyon zeytin ağacı mevcuttur. 2014 yılı itibarıyla 438 bin tonu sofralık, 1 milyon 330 bin tonu yağlık olmak üzere toplam 1 milyon 768 bin ton üretim gerçekleştirilmiştir. Son yıllarda yeni zeytin fidanlarının dikimi ve üreticinin zeytin üretimine özendirilmesiyle birlikte, ağaç sayımızdaki artışa bağlı olarak, üretimde de artış meydana gelmiştir. Toplam zeytin üretiminin yıllar itibarıyla ortalama yüzde 30’unun sofralığa, yüzde 70’inin de yağlığa ayrıldığı görülmektedir.” Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretimini artırdığımız zeytinyağını yeterince tüketemediğimizi belirterek, kişi başı zeytinyağı tüketimimiz başlıca üretici ülkeler arasında en alt düzeyde” dedi. Bayraktar: "2012/2013 üretim sezonunda 201 bin tonla rekor seviyeye ulaşan ve 2013/2014 sezonunda 130 bin tona kadar gerileyen zeytinyağı üretimi, 2014 yılında yüzde 45,75 artışla 189 bin 481 tona yükseldi." 26 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bayraktar, yaptığı açıklamada, ülkemizde geçmiş yıllara nazaran kişi başına tüketim 1 litre seviyesinden 2 litre seviyesine çıksa da yeterli olduğunu söylemenin mümkün olmadığını vurguladı. Zeytinyağı üreticisi ülkeler arasında en az zeytinyağının Türkiye’de tüketildiğine ve kişi başına zeytinyağı tüketiminin Yunanistan’da 24, İtalya ve İspanya’da 14, Tunus, Portekiz, Lübnan ve Suriye’de ise 8 litre olduğuna işaret etti. Dünyada zeytin yetiştiriciliği yapılan alanın yaklaşık yüzde 98’i ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasındaki ülkelerde yapıldığını belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Dünyada yaklaşık, 103 milyon dekar alanda 20 milyon ton dane zeytin üretilmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2013 yılı verileriyle, zeytin üretiminin yüzde 38,6’sı İspanya, yüzde 14,4’ü İtalya, yüzde 9,8’i Yunanistan, yüzde 8,2’si Türkiye, yüzde 5,8’i Fas, yüzde 5,4’ü Tunus, yüzde 4,1’i Suriye’de yapılıyor. Son beş sezon ortalamasına göre dünya zeytinyağı üretimi yaklaşık 3 milyon tondur. Türkiye’de 2012/2013 üretim sezonunda 201 bin tonla rekor seviyeye ulaşan zeytinyağı üretimi, 2013/2014 sezonunda Dünyada zeytin yetiştiriciliği yapılan alanın yaklaşık yüzde 98’inin Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasındaki ülkelerde yapıldığını belirten Bayraktar, “dünya üretiminde Avrupa Birliği ülkelerinin payının yıllar itibarıyla yüzde 65-70 arasında değişiyor” dedi. Beslenme ve sağlıkta zeytinyağı çok önemli Binlerce yıldır üretimi yapılan ve kutsal kitaplarda adı geçen zeytinin sıkılması ile elde edilen zeytinyağı içerdiği antioksidanlar, karotenoidler, fenolik bileşikler ve vitaminler bakımından beslenme ve sağlık üzerindeki öneminin büyük olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Zeytinyağı, içerdiği bileşikler nedeniyle oksidasyonu engelleyerek kötü kolesterolü azalttığı ve iyi kolesterolü artırdığı bilimsel çalışmalarda vurgulanmaktadır. Ayrıca, doymamış yağ asitlerinin özellikle meme, kalın bağırsak ve prostat kanserlerinde azalmayla yol açtığı yapılan çalışmalarda belirtilmektedir. Yağlardan alınan enerjinin günlük kalori ihtiyacının yüzde 30’unu aşmaması ve bunun da yüzde 60-70’inin zeytinyağından sağlanacak şekilde beslenilmesi uzmanlarca önerilmektedir. Zeytinyağı, öncelikle hiçbir kimyasal işleme tabi tutulmadan yenilebilen tek bitkisel yağ olup, sıkıldığı haliyle tüketilebilmesi nedeniyle adeta bir meyve suyu özelliği taşımaktadır. Sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin uzmanlar tarafından da dile getirilmesiyle gelir seviyesi yüksek olan ülkelerde zeytinyağı tüketimi giderek artmaktadır.” Yağ açığının kapatılması için zeytinyağı devreye sokulmalı Dünyada ve Türkiye’de insan sağlığına yönelik önemi her geçen gün biraz daha artan zeytinyağının tüketimini artırmak amacıyla yapılan çalışmaların olumlu sonuçlar verdiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Buna rağmen bu ürünün pahalı bir gıda maddesi olması, Türkiye’de margarin ve ayçiçek yağı tüketim alışkanlığı bulunması ve tanıtım faaliyetlerinin yetersizliği tüketiminin artmasını engelliyor. Türkiye’nin 2014 yılı itibarıyla yağlı tohum, ham yağ ve yağlı tohumların işlenmesi sonucu arta kalan küspelerin ithalatı için ödediği döviz miktarı 4,3 milyar dolar oldu. Bitkisel yağ açığımızın kapatılması bakımından zeytinyağı devreye sokulmalı, iç tüketimin çeşitli tanıtım faaliyetleriyle daha da artırılması sağlanmalıdır. Çiftçi üzerine düşeni yapıp, mevcut ağaç varlığını ve üretimi artırdı. Bunun karşılığında, çiftçinin maliyetlerini düşürecek her türlü tedbir alınmalıdır. İlaç, gübre, elektrik, sulama ve mazot fiyatları düşürülmeli, destekler artırılarak sürdürülmeli.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 27 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Üretim iyi giderken, yumurta ve sütte ihracat geriliyor Bayraktar: "2015 Şubat ayında 1 milyar 397 milyon adet olan tavuk yumurtası üretimi, bu yılın Şubat ayında 1 milyar 426 milyona,tavuk eti üretimi 135 bin 274 tondan 150 bin 305 tona, hindi eti üretimi 3 bin 255 tondan 3 bin 472 tona yükseldi." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sanayiye aktarılan sütte ve kümes hayvancılığında üretimin iyi gittiğini, buna karşın yumurta ile süt ve süt ürünleri ihracatındaki gerilemenin sürdüğünü bildirerek, “Ocak ayının ardından Şubat ayında da tavuk eti, hindi eti, tavuk yumurtası üretiminde artış sürdü. Şubat’ta, geçen yılın aynı ayına göre, tavuk etinde yüzde 11,1, hindi etinde yüzde 6,7, tavuk yumurtasında yüzde 2 üretim artışı oldu” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, son yıllarda devamlı gelişme gösteren kanatlı sektöründeki üretim artışının, Ocak ayının ardından Şubat ayında da devam ettiğini belirtti. 2014 Şubat ayında 1 milyar 397 milyon adet olan tavuk yumurtası üretiminin, bu yılın Şubat ayında 1 milyar 426 milyona çıktığı bilgisini veren Bayraktar, üretimin tavuk etinde 135 bin 274 tondan 150 bin 305 tona, hindi etinde 3 bin 255 tondan 3 bin 472 tona yükseldiğini vurguladı. Sektörün 2014 yılını 17 milyar 145 milyon 389 bin adet tavuk yumurtası, 1 milyon 894 bin 669 ton tavuk eti, 48 bin 662 ton hindi eti üretimiyle yılı tamamladığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “Şubat ayı itibarıyla 12 aylık tavuk eti üretimi 1 milyon 919 bin 297 tona ulaştı. Aynı dönemde tavuk yumurtası üretimi 17 milyar 263 milyon 104 bin adede, hindi eti üretimi ise 50 bin tonu aşarak 50 bin 144 tona yükseldi. Ocak ayında, 2014 Ocak ayına göre gerileyen kanatlı eti ve ürünleri ihracatında, Şubat ayında az da olsa artış oldu. 2014 yılında 651 milyon 175 bin 632 do- 28 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI lar, 2014 Ocak ayında 50 milyon 974 bin 968 dolar, 2014 Şubat ayında 48 milyon 865 bin 267 dolar ihracat yapılan kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, 2015 yılı Ocak ayında 42 milyon 369 bin 797 dolara indikten sonra 2015 Şubat ayında 49 milyon 637 bin 434 dolara çıktı. Kanatlı eti ve ürünleri ihracatı, Şubat ayında, 2014 Şubat ayına göre, yüzde 1,58 artış oldu. Yumurta ihracatında da Ocak ayının ardından Şubat ayında da düşüş görüldü. 2014 yılında 402 milyon 28 bin 752 dolar, 2014 yılı Ocak ayında 43 milyon 346 bin 271 dolar, 2014 Şubat ayında 38 milyon 423 bin 691 dolar olan yumurta ihracatı, 2015 yılı Ocak ayında 34 milyon 852 bin 33 dolara, 2015 yılı Şubat ayında ise 31 milyon 745 bin 502 dolara geriledi.” yılı Ocak ayında yaşanan gerilemenin Şubat ayında da devam ettiğini belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “2014 yılını 347 milyon 504 bin 891 dolar ihracatla kapatan süt ve süt ürünleri sektörü, 2014 yılı Ocak ayında 33 milyon 982 bin 310 dolar, 2015 Şubat ayında 33 milyon 547 bin 888 dolar ihracat yapılmıştı. 2015 yılı Ocak ayında süt ve süt ürünleri ihracatı, 19 milyon 917 bin 638 dolar, 2015 Şubat ayında ise 20 milyon 278 bin 471 dolar oldu” dedi. Çevre ülkelerin ekonomik sıkıntılarının, siyasi istikrarsızlıklarının ihracat rakamlarına yansımaya devam ettiğini bildiren Bayraktar, “geçen yılın aynı dönemine göre, petrol, doğalgaz fiyatları yüzde 50’lere varan oranlarda geriledi. Petrol, doğal gaz ihraç eden Rusya ile Ortadoğu ülkeleri gibi geleneksel pazarlarımızda ekonomik sorunlar ortaya çıktı. Bu ülkelerdeki halkın alım gücü düştü. Bunun Türkiye’nin ihracatına yansımaması mümkün değil. Siyasi istikrarsızlık nedeniyle lojistik sorunları da var. İhracatçımız pazarlara rahatlıkla ulaşamıyor. İç çatışma ortamındaki, siyasi istikrarsızlık içindeki ülkelerde bankacılık sistemi de rahatlıkla işlemiyor. Bütün bunlar ihracatı zorlaştırıyor” dedi. Rusya pazarı Rusya’nın, 7 Ağustos 2014 tarihinden geçerli olmak üzere 1 yıl süreyle Avrupa Birliği (AB), ABD, Avustralya, Kanada ve Norveç mallarına ambargo kararı aldığını bildiren Bayraktar, “ambargo kapsamında, sığır ve kümes hayvanı eti, tüm meyve ve sebzeler, kaşar peynirleri ve süt başta olmak üzere tarım ve gıda ürünleri bulunuyor. Rusya, bu ürünleri Türkiye, Brezilya, Çin ve Arjantin’in de aralarında bulunduğu birçok ülkeden karşılayabileceğini açıkladı ama kanatlı eti ve ürünleri, süt ve süt ürünleri ve yumurtada Rusya pazarı da boş çıktı. Zaten çok az olan bu ülkeye yönelik ihracat da beklentilerin çok altında kaldı” dedi. Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem kanatlı hem de süt sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu, üretimin artmaya devam ettiğini, gelecekte bir sorun olmaması için hem iç tüketimin artırılması hem de yeni ihracat pazarları bulunması, ihracatın desteklenmesi gerektiğini bildirdi. Sanayiye aktarılan inek sütü Bayraktar, 2014 yılında 8 milyon 625 bin 743 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü üretiminin, Şubat 2015’de geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 2,4 artışla 681 bin 866 tondan 698 bin 361 tona çıktığını bildirdi. Şemsi Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatında da 2015 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 29 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Çiftçi uzun dönemde enflasyon mağduru Bayraktar: "Ocak ayında yüzde 8,99 artan, Şubat ayında yüzde 0,72 gerileyen tarımda üretici fiyatları, Mart ayında yüzde 2,48 arttı." 30 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ayında yüzde 8,99 artan, Şubat ayında yüzde 0,72 gerileyen tarımda üretici fiyatlarının Mart ayında yüzde 2,48 arttığını bildirdi. Bayraktar, Mart ayında tarımın genelinde üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 2,48, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 3,11, ormancılık ürünlerinde yüzde 0,67 arttığını, balıkçılıkta yüzde 16,03 gerilediğini bildirdi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, gıda ve alkolsüz içeceklerde Mart ayında tüketici fiyatlarının yüzde 2,47 arttığını, tarımda üretici fiyatlarının bu rakama çok yakın bir düzeyde yüzde 2,48 artış gösterdiğini belirtti. Tarımda Mart itibarıyla yıllık enflasyonun, üretici fiyatlarında, gıda tüketici fiyatlarının 1,28 puan üzerinde gerçekleştiğini vurgulayan Bayraktar, gıda ve alkolsüz içeceklerde Mart ayı itibarıyla tüketici fiyatlarının yıllık yüzde 14,12, tarımda üretici fiyatlarının yüzde 15,40 arttığını bildirdi. Bayraktar, şunları kaydetti: “Haziran’da yüzde 0,18, Temmuz’da yüzde 0,73, Ağustos’ta yüzde 0,55 gerileyen tarımda üretici fiyatları, Eylül’de yüzde 2,29, Ekim’de yüzde 0,18, Kasım’da yüzde 0,15 arttı. Aralık ayında yüzde 1,30 gerileyen üretici fiyatları, Ocak ayındaki yüzde 8,99 artışın ardından Şubat ayında yüzde 0,72 düştü. Mart ayında tarımda üretici fiyatları yüzde 2,48 arttı. Gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatlar, Haziran ayında yüzde 0,36, Temmuz ayında yüzde 0,30, Ağustos ayında yüzde 0,89, Eylül’de yüzde 0,31, Ekim ayında ise yüzde 2,65, Kasım’da yüzde 0,24 yükseldi. Aralık ayında artmayan fiyatlar, Ocak ayında yüzde 3,52, Şubat ayında yüzde 2,59, Mart ayında yüzde 2,47 arttı.” On iki aylık ortalamalarda üretici enflasyonu, tüketiciden düşük Üretici fiyatlarının, Şubat ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde tarımın genelinde yüzde 15,40, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 11,65 arttığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “On iki aylık ortalamalarda tarımda üretici fiyatlarındaki artış, gıdadaki yüzde 13,25 artışın 1,6 puan altında, yüzde 11,65 düzeyinde gerçekleşti. Mart ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde, tarım ve avcılık ürünlerinde yüzde 15,59, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 11,36, ormancılık ürünlerinde 15,53, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 25,48, balıkçılıkta yüzde 8,38, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,41 artış görüldü. Gıda ve alkolsüz içeceklerde, Mart ayında tüketici enflasyonu yüzde 2,47, Mart itibarıyla son bir yıllık enflasyon yüzde 14,12, on iki aylık ortalamalara göre enflasyon ise yüzde 13,25 olmuştu. Tüketici fiyatları ise Mart ayında yüzde 1,19, Mart ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde yüzde 7,61, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,70 artmıştı.” Tarımda 2014’de yaşanan doğal afetler nedeniyle özellikle tahıllar ve meyvelerde bir üretim düşüşü olduğunu, bunun fiyatlara yansıdığını belirten Bayraktar, “Mart ayı itibarıyla son 3 yıllık döneme baktığımızda tüketici fiyatları endeksinde (TÜFE) yüzde 25,1 artarken, tarımda üretici fiyatlarındaki artış yüzde 20’de kaldı. Uzun dönemli bakıldığında çiftçinin ürettiği ürünlerin fiyatlarının genel enflasyonun altında kaldığını ve mağdur olduğunu görüyoruz” dedi. Fiyatı artan ve düşenler Bayraktar, şunları kaydetti: “Mart ayında fiyatlar, ürün gruplarında, diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyvelerde yüzde 76,46, turunçgillerde yüzde 13,45, sebze ve kavun-karpuz kök ve yumrularda yüzde 6,45, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 4,93, tek yıllık bitki- sel ürünlerde yüzde 3,54 arttı. Yine Mart ayında fiyatlar, canlı sığırlar, mandalar ile bunlardan elde edilen işlenmemiş sütte yüzde 1,51, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 1,22, koyun ve keçiler ile bunların işlenmemiş süt ve yapağılarında yüzde 0,87, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 0,67, diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünlerde yüzde 0,58, pirinç dışındaki tahıllar, baklagiller ve yağlı tohumlarda yüzde 0,33, lifli bitkilerde yüzde 0,17 artış gösterdi. Fiyatlar, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 16,03, çeltikte yüzde 3,48, yağlı meyvelerde yüzde 1,83 canlı kümes hayvanları ve yumurtada yüzde 0,32 geriledi. İşlenmemiş tütünde ve içecek üretiminde kullanılan bitkisel ürünlerde fiyatlar değişmedi. Ürün bazında Mart ayında fiyatlar sivribiberde yüzde 45, portakalda yüzde 30,29, kabuklu yer fıstığında yüzde 22,92, sardalyada yüzde 21,67 artarken, hıyarda yüzde 26,07, hamside yüzde 19,54, mezgitte yüzde 17,13 geriledi.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 31 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Balıkta avlanma Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tüm denizlerimizde 15 Nisan 2015'ten itibaren trol ve gırgır ağlarıyla avcılık yapan balıkçılar için genel av yasağının başlayacağını bildirerek, “Bu dönemin balık üreme zamanı olduğu için büyük önem taşıdığı göz önüne alınarak uygulanan av yasağı, 1 Eylül 2015'e kadar sürecek. Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir” dedi. Bayraktar, 15 Nisan 2015'ten itibaren, isteyen balıkçıların karasuların bitişiğindeki uluslararası sularda ve su ürünleri avcılık tebliği ile getirilen düzenlemelere uyulması şartıyla uzatma ağlarıyla su ürünleri avcılığı yapabileceğini belirtti. yasağı Bayraktar: "Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir." Yetiştiriciliğin payı artıyor Şemsi Bayraktar, 2002 yılında toplam su ürünleri üretimin yüzde 9,7’si olan yetiştiriciliğin payının 2005 yılında yüzde 21,7’ye, 2010 yılında yüzde 25,6’ya, 2012 yılında yüzde 32,9’a ve 2013 yılında da yüzde 38,5’e yükseldiğini belirtti. Türkiye’de su ürünleri üretimindeki artışa rağmen kişi başına su ürünleri tüketiminin gelişmiş ülkelerin altında olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Dünyada kişi başına su ürünleri tüketimi 18,8 kilogram, Avrupa’da 23,3 kilogram, Bulgaristan’da 4,6 kilogram ve Portekiz’de de 61,6 kilogramdır. Kişi başına balık tüketimi 6,3 kilogram olan ülkemizde su ürünleri tüketiminin artırılması gerekmektedir. Su ürünlerinin ve yaşam alanlarının korunması, üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması için, su ürünleri avcılığına ilişkin bir takım yasak, sınırlama ve yükümlülükler bulunmaktadır. Bunlar tür, boy, zaman, derinlik, mesafe ve av araçları ile ilgili düzenlemeler olup, balıkçıların getirilen bu kurallara uygun olarak avcılık yapmaları zorunludur.” Av yasağına uyulmalı Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için tüm balıkçıların av yasağına uymaları gerektiğini belirten Bayrak- tar, şu bilgileri verdi: “Su ürünleri avcılığı konusunda bilinçli ve duyarlı vatandaşlarımızın da gördükleri yasak avcılık faaliyetlerini, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl İlçe Müdürlüklerine ya da Jandarmaya bildirerek su ürünlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasına katkıda bulunmaları gereklidir. Balık alırken boy yasağına aykırı olarak avlanmış küçük balık satışına, av yasağı süresince yasak olan türlerin satışına ve balık satış yerlerinde asgari hijyen şartlarına uyulup uyulmadığına dikkat edilerek balık alınması gereklidir. Vatandaşların bu yöndeki tavır ve tutumları balıkçılık sektörü için büyük önem taşımaktadır.” Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, av yasağının olduğu dönemde balıkçı tezgahlarında kültür balıklarını görmek mümkün olacağını, bunun yanı sıra av sezonunda avlanıp uygun koşullarda saklanan balık türlerinin de az miktarda da bulunabileceğini vurguladı. Ülkemizde su ürünlerinde yetiştiriciliğin arttığını, avcılığın yıllar itibariyle azalma eğiliminde olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şu bilgileri verdi: “2014-2015 sezonunda avcılıktan elde edilen balık üretimimizin önemli bölümünü hamsi, çaça, mezgit ve istavrit oluşturdu. Bu av sezonunun önceki 2-3 av sezonuna göre iyi geçmiş olması üreticilerimiz açısından olumlu bir gelişmedir. Avlanan deniz balıkları miktarı 2007 yılında 518 bin ton iken, 2011 yılında 432 bin tona, 2012 yılında 315 bin tona ve 2013 yılında da 295 bin tona düşmüştür. 2013 yılında toplam 607 bin 515 ton olan su ürünleri üretimimizin yüzde 55,8’i deniz avcılığından, yüzde 5,7’si tatlı su avcılığından, yüzde 38,5’i yetiştiricilikten elde edilmektedir. Su ürünleri yetiştiriciliği (kültür balıkçılığı), ülkemizde de dünyada olduğu gibi gelişen bir sektör konumundadır. Ülkemiz, su kaynakları, modern ve ileri teknoloji varlığı, girişimci ruhu ve her türlü yatırım olanakları ile su ürünleri yetiştiriciliğinde büyük bir potansiyel yaratabilecektir. Bu anlamda sektörü daha da ileri boyutlara taşıyacak, stratejilere, projeksiyonlara, destekleme politikalarına ve uygulamalara ihtiyaç bulunmaktadır.” 32 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 33 TZOB DİYOR Kİ! Ocak’ta bile tarımda 4,8 milyon istihdam TZOB DİYOR Kİ! Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ocak ayında bile tarımda istihdamın 4,8 milyonu geçtiğini bildirerek, “Tarımsal faaliyetin dibe vurduğu Ocak ayında bile tarım, 4 milyon 842 bin kişiye istihdam sağladı. İstihdamın yüzde 19’unu tarım karşıladı” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2015 Ocak ayında 25 milyon 454 bin olan istihdamın 13 milyon 565 bini hizmetler, 4 milyon 842 bini tarım, 5 milyon 349 bini sanayi, 1 milyon 697 bini inşaat sektörlerinde gerçekleşti. Ocak ayında bile tarımın 4,8 milyonun üzerinde istihdam sağlamasının önemli olduğunu belirten Bayraktar, “tarım Türkiye’de bir istihdam kapısı. Hala istihdamın 5’te 1’ini karşılıyor. İstihdamda hiz- Ağustos ve Eylül aylarında 2,2, Ekim ayında 2,1, Kasım ve Aralık aylarında 2 puan azalttığını hatırlattı. Şemsi Bayraktar, Ocak ayında tarımda çalışan sayısının, 2014 Aralık ayına göre 168 bin kişi azalarak 5 milyon 10 bin kişiden 4 milyon 842 bin kişiye indiğini, 4 milyon 787 bin olan geçen yılın Ocak ayına göre ise 55 bin arttığını belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, her yıl Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğunlaştığını, hasadın ardından azalmaya başladığını, OcakŞubat aylarında en düşük düzeye indiğini hatırlattı. Tarıma destek milli gelirin yüzde 1’ine çıkarılmalı Bayraktar, 2014 yılı Mart ayında tarımın istihdamda yüzde 20,8 olan payı- Bayraktar: "Tarımda 2023 hedefleri olan, 150 milyar dolarlık hasılaya, 40 milyar dolarlık ihracata ulaşmak, 84 milyona yükselecek ülke nüfusumuzun gıda güvencesini sağlamak, 50 milyon turisti beslemek istiyorsak, desteği milli gelirin yüzde 1’ine çıkarmalıyız." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarıma desteğin milli gelirin yüzde 1’ine çıkarılması gerektiğini bildirerek, “halen yüzde 0,56 olan tarım desteklerinin milli gelire oranı, kanunun öngördüğü şekilde yüzde 1’e yükseltilmelidir” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 18 Nisan 2006 tarihinde kabul edilen 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun tarımsal desteklerin finansmanıyla ilgili 21’nci maddesinde, “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı, bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak, gayri safi milli hasılanın yüzde birinden (1) az olamaz” hükmü bulunduğunu belirtti. Bayraktar: "Tarımsal faaliyetin dibe vurduğu Ocak ayında bile tarım, 4 milyon 842 bin kişiye istihdam sağladı. İstihdamın yüzde 19’unu tarım karşıladı." metlerin payı yüzde 53,3, sanayinin payı yüzde 21, inşaatın payı yüzde 6,7 düzeyinde bulunuyor” dedi. Tarım Ocak’ta işsizliği 2,1 puan düşürdü TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Ocak ayında tarımın kadınlarda işsizliği 4,1 puan düşürerek yüzde 17,3’den yüzde 13,1’e, erkeklerde 1,3 puan düşürerek yüzde 11,9’dan yüzde 10,6’ye, toplamda işsizliği 2,1 puan düşürerek yüzde 13,4’den yüzde 11,3’e indirdiğini bildirdi. Bayraktar, tarımın işsizliği 2014 yılı Mart ayında 1,9, Nisan ayında 1,8, Mayıs ayında 1,9, Haziran ayında 2, Temmuz, 34 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI nın, Nisan ayında yüzde 21,3’e, Mayıs’ta yüzde 21,9’a, Haziran’da yüzde 22,3, Temmuz’da yüzde 22,4’e çıktığını, Ağustos ayında yüzde 22,1’e, Eylül ayında yüzde 21,5’e, Ekim ayında yüzde 20,7’ye, Kasım ayında ise yüzde 20’ye, Aralık ayında yüzde 19,5’e, 2015 Ocak ayında ise yüzde 19’a indiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, “Mevsim şartlarına rağmen tarım, 2015 Ocak ayında 4 milyon 842 bin kişiye istihdam sağlarken, bu rakam sanayide 5 milyon 349 bini ancak buluyor. Ocak ayında tarımın 2 milyon 710 bin erkek, 2 milyon 133 bin kadına iş ve aş sağladığını, çalışan erkeklerin yüzde 15,1’i, çalışan kadınların yüzde 28,2’si tarımda istihdam ediliyor” dedi. Destekleme araçları Aynı kanunun 19’ncu maddesinde tarımsal destekleme araçlarının sayıldığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Bunlar doğrudan gelir desteği, fark ödemesi, telafi edici ödemeler, hayvancılık destekleri, tarım sigortası ödemeleri, kırsal kalkınma destekleri, çevre amaçlı tarım arazilerini koruma programı destekleri ile araştırma, geliştirme ve tarımsal yayım destekleri, pazarlama teşvikleri, özel depolama yardımı, kalite desteği, piyasa düzenlemeleri desteği, organik üretim desteği, imha desteği, ürün işleme desteği, bazı girdi destekleri, tarım havzaları destekleri ve benzeri destekleme araçları şeklinde sıralanıyor. Yine aynı maddeye göre, destekleme araçlarının her yıl Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu’nun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceğine dikkat çekiliyor. 2006 yılında milli gelirin yüzde 1’i 7 milyar 584 milyon, 2007 yılında 8 milyar 432 milyon, 2008 yılında 9 milyar 505 milyon, 2009 yılında 9 milyar 526 milyon, 2010 yılında 10 milyar 988 mil- yon, 2011 yılında 12 milyar 977 milyon, 2012 yılında 14 milyar 168 milyon, 2013 yılında 15 milyar 673 milyon, 2014 yılında 17 milyar 498 milyon lirayı buluyor. Buna karşın, tarımsal destek olarak 2006 yılında 4 milyar 793 milyon, 2007 yılında 5 milyar 643 milyon, 2008’de 5 milyar 864 milyon, 2009’da 4 milyar 749 milyon, 2010’da 5 milyar 497 milyon, 2011’de 7 milyar 85 milyon, 2012’de 7 milyar 673 milyon, 2013’de 9 milyar 47 milyon, 2014’de 9 milyar 800 milyon lira ödendi.” Bayraktar, “Tarımda 2023 hedefleri olan 150 milyar dolarlık hasılaya, 40 milyar dolarlık ihracata ulaşmak, 84 milyona yükselecek ülke nüfusumuzun gıda güvencesini sağlamak, 50 milyon turisti beslemek istiyorsak, desteği milli gelirin yüzde 1’ine çıkarmalıyız. Aksi takdirde bu hedeflere ulaşmak mümkün değildir” dedi. Sadece 2014 yılındaki fark 7,7 milyar lira Sadece 2014 yılında ödenen tarımsal destekler ile GSYH’nin 1’i arasındaki farkın 7 milyar 698 milyon lira olduğunu vurgulayan Bayraktar, desteğin oranının milli gelirin 1’ine çıkarılması halinde, 7,7 milyar lirayı bulacak destek artışının, özellikle mazot ve gübre desteği olarak çiftçiye verilmesi gerektiğini, tarımda milli gelirin yüzde 1’inin altında destek ayrılmasının hızlı gelişmeye imkan vermediği belirtti. Bayraktar, tarım sektörünü yeniden yapılandırmak, işletme yapılarını iyileştirmek, girdi maliyetlerini düşürmek, üretimde verimliliği artırmak suretiyle daha rekabetçi bir tarım sektörü oluşturup, Avrupa Birliği’ne (AB) uyum sağlamak isteniyorsa tarımın daha fazla desteklenmesi gerçeğinin ortada olduğunu vurguladı. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 35 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Afetler çiftçinin yakasını bırakmıyor mm, Babadağ İstasyonu’nda ise 82,3 mm olarak ölçülmüştür. Bu yağış miktarları oldukça fazladır. Bu istasyonların bağlı olduğu iller ve çevre illerde Uşak, Afyonkarahisar, Denizli, Antalya, Aksaray ve Burdur’da sele neden olmuştur. Nisan ayının birinci ve ikinci haftasında bazı illerimizde yüksek kesimlerde (eksi) -10 dereceye kadar düşen hava sıcaklıkları, don riskinin gerçekleşmesine yol açmıştır.” Bayraktar, Mart ve Nisan aylarında yaşanan afetlerle ilgili olarak şu bilgileri verdi: Uşak: 27 Mart 2015 akşam saatlerinde şiddetini artıran yağmur merkeze bağlı Bozkuş Köyü'nde dere taşmasına, çok sayıda ev ve tarım arazilerinin su altında kalmasına neden oldu. Afyonkarahisar İli Sandıklı İlçesi Mart ayı sonunda, 24 saat aralıksız yağan yağmur sele neden oldu. Eriyen kar suları da sele karışınca ilçe merkezi ve köylerde tarım arazileri su altında kaldı. Akharım Beldesi'ndeki Akharım Barajı da yağmur ve kar sularının etkisiyle taşınca, Ürküt, Ekinhisar, Yolkonak, Karasandık, Oda, Alagöz, Kozvan ve Hırka köylerinde su baskınlarına neden oldu. Evler, besihane ve samanlıklar, haşhaş, arpa, buğday ve şeker pancarı ekili tarlalar su altında kaldı. Bayraktar: "Ekim ayından itibaren gerçekleşen yağışlar, ülke genelinde tarımsal üretim açısından iyi bir başlangıç oluştursa da, zaman zaman bazı illerimizde aşırı yağışların neden olduğu sel ve bazı illerimiz de görülen don, tarım arazilerine ve ürünlere zarar verdi." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, geçen sezon, doğal afetlerin hemen hepsini yaşayan çiftçimizin, bu sezon da rahat yüzü görmediğini bildirerek, “2014 Ekim ayından itibaren gerçekleşen yağışlar, ülke genelinde tarımsal üretim açısından iyi bir başlangıç oluştursa da, zaman zaman bazı illerimizde aşırı yağışların neden olduğu sel ve bazı illerimiz de görülen don, tarım arazilerine ve ürünlere zarar verdi” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Uşak, Afyonkarahisar, Denizli, Aksaray, Burdur, Antalya, Manisa, Adana, Hatay ve Ma- 36 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI latya, Aydın illerinde Mart ve Nisan aylarında görülen aşırı yağışın ve bazı illerde görülen don olayının ürüne zarar verdiğini belirtti. Bu yılın Şubat ayında normalin üzerinde gerçekleşen yağışların, Mart ayında da devam ettiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Hububat başta olmak üzere meyve ağaçları ve diğer ürünler için önemli olan Mart ayı yağışlarının devam etmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte ayın son günlerinde ve Nisan ayı başlangıcında Afyonkarahisar İli Dinar İlçesi: bazı illerimizde gerçekleşen aşırı yağışlar sele neden olmuş, ayrıca bazı ilerimizde don, ürünlere zarar vermiştir. 28 Mart 2015 tarihinde gerçekleşen aşırı yağışlar bazı illerimizde sele dönüşerek tarım arazilerini sular altında bırakmıştır. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu tarihte Antalya ili Elmalı Orman İstasyonu’nda 24 saatte metrekareye düşen yağış miktarı, toplam 116,3 milimetre (mm), Isparta İli Senirkent İstasyonu’nda 98,6 mm, Burdur İli Altınyayla İstasyonu’nda 93,9 mm, Denizli İli Serinhisar İstasyonu’nda 82,9 Mart ayı sonunda, şiddetli yağmur nedeniyle 3 köyde tarım arazileri su altında kaldı. Çağlayan Köyü'ndeki baraj göletinin taşmasıyla Uluköy, Dombay ve Yeşilyurt köylerinde ev ve tarım arazilerinde su baskınları oldu. Evlerde maddi hasara neden olan sel, tarım alanlarında da ürünlere zarar verdi. Denizli Mart ayı sonunda, sağanak yağış nedeniyle dereler taştı, evleri su bastı, tarım arazileri zarar gördü. Denizli İli Merkez, Tavas, Honaz, Sarayköy ve Acıpayam ilçelerinde sağanak yağış özellikle tarım arazilerinde zarara neden oldu. Yağış nedeniyle dereler taştı, derelerin kenarındaki evler ve hayvan barınakları su altında kaldı. Aksaray Mart ayının son haftası, şiddetli yağmur, ekili arazilerde zarara yol açtı. Burdur İli Karamanlı İlçesi Mart ayının sonunda, ilçede aralıksız süren yağmur sele neden oldu, suya kapılan 100 koyun telef oldu. Burdur İli Ağlasun İlçesi Mart ayının son haftası, Ağlasun İlçesi'nde de sağanak yağış ve dolu sele neden oldu. 24 saatten fazla süren yağış sonrası, Kum Mahallesi'nde ev ve tarım arazilerini su bastı. Antalya Elmalı Mart ayı sonunda, iki gün boyunca devam eden yağmur, tarım arazilerini su altında bıraktı. Aşırı yağış sebebiyle Mamür çayı taştı. Sel sonucu, Yuva, Falur ve Kıvırcık mahallelerinin de aralarında bulunduğu bölgede tarım alanları su altında kaldı. Burdur Kestel 2 Nisan 2015 tarihinde Burdur’un Bucak İlçesinde bulunan Onaç Barajı’nın aşırı yağışlar ve kar sularının erimesi sonucu taşmasıyla Kestel Ovası’nda ekili tarım arazileri sular altında kaldı. Taşkın suları ile Kestel Ovası'nda Kestel, Kuşbaba, Kızılkaya, Üzümlübel, Karaaliler köylerine ait binlerce dekar ekili saha sular altında kalarak bozuldu. Manisa İlde Nisan ayında yağan kar ve don üzüm bağlarında zarara neden oldu. Tarım sigortası yaptıran üreticilerin bağlarında eksperler ilk tespiti yaptı. Zararın boyutu ürünün gelişme döneminde daha net ortaya çıkacak. Adana ve Hatay Adana ve Hatay illerinde Nisan ayının ilk haftasında gerçekleşen sel patatese zarar verdi. Malatya İlde Nisan ayının ilk haftasında gerçekleşen don, kayısılara zarar verdi. Zararın boyutu ürünün gelişimi daha net ortaya çıkacaktır. Aydın Büyük Menderes 12 Nisan’da kar erimeleri ile başlayan aşırı yağış nedeniyle, Büyük Menderes Nehrini besleyen yan derelerin taşması sonucu taşkınlar oluşarak, Büyük Menderes Havzasında Yenipazar, Koçarlı, İncirliova, Germencik ve Söke’ye kadar araziler sular altında kalmıştır. Üreticinin Zararları Ziraat Odalarından TZOB’a intikal eden raporlara göre başka illerdeki hasar tespitlerini de takip ettiklerine dikkat çeken Bayraktar, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından don riski beklenen illerin önceden tespit edildiğini, bu illerde çiftçileri uyardıklarını ve önlem almasını istediklerini belirtti. Bayraktar, “riskin beklendiği il ve ilçelerde, çiftçilerimiz, saman, lastik yakma, ürünlerin üzerini örtme, sulama gibi önlemleri alarak zararın daha da büyümesini önlediler. Bu yıl yaşanan dondan yüksek kesimlerdeki kayısı, fındık gibi ürünler zarar görse de 2014 yılında yaşanan don afetinin bu yıl yaşanmamış olması tesellimiz oldu” dedi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 37 TZOB DİYOR Kİ! TZOB DİYOR Kİ! Çilekte verim de üretim de artıyor Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çilekte verimin de üretimin de arttığını bildirerek, “Son 10 yılda çilekte üretim 155 bin tondan 376 bin tona, dekar başına verim 1590 kilogramdan 2 bin 802 kilograma çıktı. Bu dönemde çilekte toplu meyveliklerin alanı ise 97 bin 500 dekardan 134 bin 234 dekara yükseldi” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, tezgahlarda bollaşan çileğin aroması, zengin vitamin ve özellikle ellajik asit içeriği ve değişik tüketim şekillerinin (pasta, marmelat, reçel, meyve suyu, dondurma gibi) bulunması nedeniyle çok sevilerek tüketilen bir meyve olduğunu belirtti. Ayrıca çileğin, taze meyvenin az olduğu dönemde olgunlaşmasından dolayı iyi bir pazar avantajına da sahip bulunduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “İç ve dış piyasada ilgi gören çilek, arz ve talep neticesinde üretim alanları çoğalarak çeşit zenginliği ve süreklilik açısından, alternatif bir ürün olarak üretim miktarı artmaktadır. 38 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2005 yılında 3,8 milyon ton olan dünya çilek üretimi, 2009 yılında 4,6 milyon tona çıktı. 2012 yılında 4 milyon 532 bin ton çilek üretildi. ABD, 1 milyon 367 bin ton üretimle dünya üretiminin yüzde 30’unu karşılıyor. Bu ülkeyi 360 bin tonla Meksika, 353 bin tonla Türkiye, 290 bin tonla İspanya, 242 bin tonla Mısır izliyor.” Türkiye’nin 2014 yılında 17 milyon dolarlık 14 bin 286 ton çilek ihraç ettiği, ihracatta Rusya’nın 13 milyon dolarla ilk sırada yer aldığı bilgisini veren Bayraktar, Rusya’yı sırasıyla, Irak ve Romanya’nın takip ettiğini belirtti. Bayraktar, Türkiye’de çilekte modern tekniklerle üretimin 1970’li yıllarda başladığını, üretimin 2005 yılında 200 bin tona ulaştığını, 2007 yılında 250 bin, 2011 yılında 300 bin tonluk üretim rakamının aşıldığını belirtti. Türkiye’de kuzey ve doğu bölgesi hariç her bölgede çilek yetiştiriciliği yapıldı- ğını bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Çilek açık tarla ve örtü altı yetiştiriciliği şeklinde üretilmektedir. Çilekte modern yetiştiricilik başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Ege ve Marmara Bölgelerinde başarıyla uygulanıyor. 2014 yılında çilek üretimi Mersin’de 132 bin 556 ton, Aydın’da 62 bin 859 ton, Antalya’da 56 bin 412 ton, Bursa’da 43 bin 8 ton, Manisa’da 18 bin 747 ton ve Konya’da ise 17 bin 727 ton olarak gerçekleşti. Üretim, Elazığ’da 7 bin 153 ton, İzmir’de 5 bin 150 ton, Sakarya’da 4 bin 507 ton, Kahramanmaraş’ta 3 bin 698 ton, Çanakkale’de 2 bin 792 ton, Adana’da 2 bin 302 tonu buldu.” Türkiye’de çilek yetiştiriciliğinin önem kazanmasında en önemli nedenin, çileğin değişik iklim ve toprak koşullarında ekonomik olarak yetiştirilebilmesi olduğunu vurgulayan Bayraktar, “Bununla beraber yapılan masrafların kısa sürede geri kazanılmasıyla küçük aile işletmeleri tarafından yetiştirilmesine uygun bir türdür. Ayrıca çilek yetiştiriciliğin de birim alandan elde edilen gelir de yüksektir” dedi. İyi tarım uygulaması yaygınlaştırılmalıdır. Çilek üretiminde çalışan kişilere toplama usulleri öğretilmeli, gerekli eğitim verilmelidir. İhracata teşvik verilmelidir. YAPILMASI GEREKENLER Bayraktar, ABD ve Meksika’nın ardından dünya üçüncüsü olduğu çilekte yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Sağlıklı sertifikalı fide kullanılmalı ve fide fiyatları üreticilerin kullanımını zorlayacak düzeyde olmamalıdır. Bununla beraber erkenci çilek üretimi yapılmalı, firigo fide yerine fresh fide kullanımı yaygınlaştırmalıdır. Üretimin pazarlama yönü de düşünülerek, güz dikimine uygun çeşitler ve bunların yetiştiricilik isteklerinin belirlenmesi üzerine çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Ayrıca erkencilik, üniform meyve, istenen renk ve aromatik özelliklere sahip, nakliyeye dayanıklı, raf ömrü uzun çeşitlerin kazandırılmasına yönelik çalışmalar olmalıdır. Çilek üretimine de ürün desteği verilmelidir. Yola dayanıklı verimi yüksek yeni çeşitler seçilmelidir TARSİM kapsamında çileğin sebze grubundan çıkarılıp meyve grubuna alınmalıdır. Girdi maliyeti azaltmak ve geliri artırılabilmek için ‘Üretici Birliği’ oluşturulmalıdır. Çilek üretiminin sadece bir sezonluk ürün olmaktan çıkarılıp, üretimin bütün bir yıla yayılması sağlanmalıdır. Havalandırmanın daha iyi olduğu 5’li ve daha yüksek tünel sistemleri yaygınlaştırılmalıdır. Pazar payını artırabilmek için mutlaka markalaşmaya gidilmeli, bunun içinde coğrafi ürün işareti alınmalıdır.” ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 39 Bayraktar: “Pamukta ekimler sürüyor. 55 kuruştan 65 kuruşa çıkan primin ödenmesine çiftçinin ihtiyacı var." Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, pamukta ekimlerin sürdüğünü, 2014 yılında 55 kuruş olan prim miktarının 65 kuruşa çıkarıldığını bildirerek, “prim, girdilerin temininde faydası oluyor. Ekimler sürüyor. Primin ödenmesine çiftçinin ihtiyacı var” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, pamukta ekimlerin başladığını, pamukta ekim alanlarındaki değişimin, üreticinin kazancıyla, ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. 2013 yılında 2 milyon 250 bin ton olan kütlü pamuk üretiminin 2014 yılında yüzde 4,4 artışla 2 milyon 350 bin tona çıktığını vurgulayan Bayraktar, 2013-2014 döneminde, pamuk ekilen alanın 172 bin 529 dekar artışla, 4 milyon 508 bin 900 dekardan 4 milyon 681 bin 429 dekara yükseldiğini, hasat edilen alanın 4 milyon 508 bin 900 dekardan 4 milyon 668 bin 388 dekara çıktığı bilgisini verdi. Bayraktar, dekar başına verimin bu dönemde 499 kilogramdan 503 kilograma yükseldiğini belirtti. Pamuk önemli bir stratejik ürün Pamuğun tarım ürünleri arasında sağladığı yüksek katma değer ile istihdam oluşturan, tarım ve sanayi sektörlerinin bütünleşmesinde rol oynayan, ihracata yönelik, dünya tarım ürünleri ticaretinde önemli bir stratejik ürün olduğunu vurgu- 40 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI layan Bayraktar, şunları kaydetti: “Özellikle Türk tekstil sanayinin toplam ihracat içindeki payı nedeniyle kazandırdığı döviz, sağladığı katma değer, oluşturduğu istihdamla, ülkemizde milyonlarca kişinin bu faaliyetin içinde olmasını sağlamış, bu tarım kolunun ekonomik hacminin ne denli büyük olduğunu ortaya koymuştur. Hal böyleyken son yıllarda pamuk veriminde ülkemiz dünyada ilk sıralarda yer almasına karşın, son 10 yılda ekim alanlarındaki daralma nedeniyle, pamuk tüketimimiz karşılanamadığı için pamuk ithalatı yapmak zorunda kalmaktadır. Geçen yıl ekim alanlarında görülen 172 bin 529 dekarlık artış yeterli değildir. Ekim alanlarındaki azalmanın belli başlı nedenleri içinde; tarımımızın yapısal sorunları, yüksek olan girdi fiyatlarının üretim maliyetlerini yükseltmesi gelmektedir. Bilindiği üzere pamuk, gümrük birliğinden dolayı tarife uygulaması yapamadığımız tek tarımsal üründür. Bütün bunlar, pamuk üreticimizi diğer ülkeler pamuk üreticileri ile rekabetini güçleştirmekte, ekim alanları giderek daralmakta ve üreticimizi pamuk yerine farklı ürünlerin tarımını yapmaya yöneltmektedir.” Girdi kalemlerinde alınan KDV ve ÖTV oranları düşürülmeli” Pamukta ekim alanlarındaki deği- şimin, üreticinin kazancıyla, yani ürün maliyetleri, fiyat ve desteklerle doğrudan ilişkili olduğunu bildiren Bayraktar, şu konulara dikkati çekti: “Pamuk üretim maliyetini belirleyen tohumluk, ilaç, gübre, elektrik, mazot gibi girdi kalemlerinde alınan KDV ve ÖTV oranları düşürülmelidir. Diğer taraftan Türkiye’de pamuk üretiminin artırılması için belirlenen tarım havzalarındaki desteklemeler amacı doğrultusunda uygulanmalıdır. Prim sistemi, özellikle üretimi yönlendirme ve üretici gelir seviyesinin korunması açısından önemlidir. 2014 yılında 55 kuruş olan prim miktarı, 2015 yılında 65 kuruşa çıkarıldı. Pamukta ekimler sürüyor. Primin ödenmesine çiftçinin ihtiyacı var. Aslında, prim, girdilerin temininde faydası olacağı düşüncesiyle en geç ekim hazırlıklarından önce ödenmeli. Ülkemiz tekstil sanayinin geldiği durumu dikkate alındığında sanayicimizin hammadde ihtiyacı olan pamukta, istenen üretim artışını sağlamak ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için önlem alınmalıdır.” Bayraktar, açıklamasında, dünya fiyatları karşısında, maliyetleri yüksek olan ülke pamuk üreticisinin rekabet etmesinin oldukça zor olduğunu vurguladı. PATATES Pamukta ekim zamanı AYIN KONUSU TZOB DİYOR Kİ! AYIN KONUSU Mustafa Hepokur TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi AYIN KONUSU ORTAGÜNEY ANADOLU BÖLGEMİZDE PATATES TARIMI Bölgemiz tarımında oldukça önem taşıyan ürünlerden biri de patatestir. Bölgemizde 2014 yılı itibarıyla 590 bin 727 dekar alanda 2 milyon 221 bin 334 ton üretim gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin toplam 1 milyon 297 bin 32 dekar patates dikim alanının yüzde 45,5’i, toplam 4 milyon 166 bin ton patates üretiminin ise yüzde 53,3’ü bölgemizde yapılmaktadır. İller bazında bölgemizin patates üretimine baktığımızda toplam 2 milyon 221 bin 334 ton üretimin yüzde 27,9’u Niğde, yüzde 22,9’u Konya, yüzde 13,6’sı Afyon, yüzde 12,9’u Kayseri, yüzde 9,9’u Nevşehir illerimiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Verilerden de görüldüğü üzere Ülkemizin patates tarımında Bölgemiz önemli bir yere sahip olduğu gibi, patates tarımı bölgemiz üreticilerinin de önemli bir geçim kaynağıdır. Bugün bölge üreticilerimiz üretimden pazarlamaya kadar pek çok sorunla karşı karşıya kalmışlardır. Ülkemiz patates üretiminin geleceği açısından taşıdığı önem nedeniyle bu sorunların başında patates siğili hastalığı gelmektedir. Hastalığın kimyasal mücadelesinin olmaması, bulaşık alanlarda yetişen yumru ve bulaşık toprak hareketleriyle çok kolay yayılabilmesi, hastalıkla mücadelede sıkı karantina tedbirlerinin uygulanmasının zorunlu olması en önemli geçim kaynağı patates üretimi olan bölge üreticilerimizi mağdur etmiştir. 2000 yılı ile karantina tedbirlerinin uygulandığı 2005 yıllarını kıyasladığımızda, patates dikim alanları ülkemizde yüzde 25 daralırken, bölgemizde yüzde 32 daralmıştır. Bölge üreticilerimizi yakından ilgilendiren konulardan biri de tarımsal sulamada kullanılan elektriktir. Bölgemizde tarımsal sulamanın büyük bir kısmı yer altı suyu 42 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI kullanılarak yapılmaktadır. Bu durumda ihtiyaç duyulan su, elektrik enerjisi kullanılarak çıkartıldığından üretim maliyeti de yükselmekte dolayısıyla elektrik fiyatları da üreticilerimiz için büyük önem arz etmektedir. Bugün gelinen noktada tarımsal sulama abone grubundan elektrik alan üreticilerimiz 1 kilovatsaat (kWh) için yüzde 1 Enerji Fonu, yüzde 2 TRT payı ve yüzde 18 KDV dahil 33,15 kuruştan elektrik almaktadır. Bölgemizde tarımsal üretimde yapılan sulamanın büyük bir kısmı derin kuyulardan elektrik kullanılarak yapılmaktadır. Bu nedenle elektrik birim fiyatlarının yüksekliği üreticilerimizi daha fazla etkilemektedir. En fazla etkilenen de patates üreticilerimiz olmaktadır. Üreticilerimizin elektrik borçlarını ödemede büyük zorluklar yasamaktadır. Üreticilerimizin ödeme güçlüğüne düşmesi ile birlikte muhtelif tarihlerde elektrik borçları yapılandırılmıştır. En son yapılandırma ise 11 Eylül 2014 tarihinde 6552 sayılı Kanun ile gerçekleştirilmiştir. Bu yapılandırmayla üreticilerimizin tarımsal sulamada kullandıkları elektrik borçları 5 eşit taksite bölünmüştür. Borcunu peşin ödeyen abonelerin ise faizi silinmiştir. Üreticilerimizin elektrik borçlarının yapılandırılmasına yönelik girişimler tarafımızca olumlu karşılanmıştır. Ancak 6552 sayılı Kanunla getirilen yapılandırmada da alınan kararın özelleştirilen elektrik dağıtım şirketleri için ihtiyari bir karar olarak yer alması nedeniyle, özelleştirilen şirketlere elektrik borcu bulunun üreticilerimiz yapılandırmadan faydalanamamıştır. Başta bölgemiz olmak üzere patates üreticilerimizi yakından ilgilendiren ve üretimi doğrudan etkileyen faktörlerden bir diğeri de tohumluk konusudur. Ülkemizde patates tohumluğu konusunda tescilli yerli çeşitlerin çok az olması olanların da üretimde hemen hemen hiç kullanılmaması nedeniyle patates tohumluğunun tamamına yakını ithal edilmektedir. Dolayısıyla bu durum tohum fiyatlarında yansımakta, üretici tohumluğunu yenilemekte zorlanmaktadır. Bütün bu sorunlarla başa çıkmaya ve üretime devam etmeye çalışan üreticilerimizi, zaman zaman yaşanan olumsuz hava koşuları da mağdur edebilmektedir. Bölgemizin iklim koşulları nedeniyle karşı karşıya kaldığı olumsuzluklardan başında don ve kuraklık gelmektedir. Tarla ürünlerinde don ve kuraklık sigorta kapsamında yer almamaktadır. Bu nedenle üreticilerimiz tarım sigortası yaptırsa bile don ve kuraklık olayı ile karşılaştığında herhangi bir tazminat alamamaktadır. Tahıllardan sonra insan beslenmesinde önemli bir yeri olan patateste üretim her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Üreticinin düzenli gelir elde etmesi dolayısıyla patates üretiminin sürdürülebilirliğinin sağlanması için üretim planlaması yapılmalı; çiftçi nerede ne kadar ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Elektrik fiyatlarının düşürülmesi bakımından uygulanmakta olan yüzde 18 KDV tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1’e indirilmeli, yüzde 2 TRT payı kaldırılmalı, tarımda kullanılan elektrik desteklenmeli, özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine olan elektrik borçları da yapılandırılmalıdır. Üreticilerimizin uğradığı kaybın bir nebze olsun telafi edilebilmesi için tarla ürünlerinde don ve kuraklık da sigorta kapsamına alınmalıdır. Taze patates ithalatımızın büyük kısmının patates tohumluğu olduğu dikkate alındığında ülke kaynaklarının heba edilmemesi bakımından sertifikalı tohumluk üretimi teşvik edilmeli, daha çok kaynak aktarılarak yerli tohum çalışmaları hızlandırılmalıdır. Üretimde karşılaşılan sorunların giderilebilmesinde en önemli unsurlardan birinin de eğitim olduğu dikkate alındığında üreticileri bilinçlendirmek amacıyla gerekli eğitim faaliyetlerini yürütmek, üreticilerin ihtiyaç duyduğu teknik desteği vermek amacıyla tüm taraftar el birliği ile hareket etmelidir. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 43 AYIN KONUSU Dr. Mehmet Hasdemir Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Şube Müdürü AYIN KONUSU DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE PATATES SEKTÖRÜ Kırsalda yaşarken tükettiği gıdanın büyük bir çoğunluğunun bizzat üreticisi olan insan, şehirleşme ve gelir artışı ile birlikte beslenme alışkanlıklarını değiştirmektedir. Bu durum, gıda ediniminden saklamaya, üretimden tüketime kadar pek çok aşamada küresel gıda tüketimini etkilemektedir. Ayrıca ekonomik ve sosyal alanda yaşanan gelişmeler ile küresel iklim değişikliği, tarım sektörünün önemini artırırken, gıdayı stratejik bir ürün haline getirmiştir. Gıda ve tarım sektöründe yaşanan bu gelişmeler, şeker kamışı, mısır, çeltik ve buğdaydan sonra dünyada en fazla üretimi yapılan beşinci ürün olan patatesin önemini daha da artırmaktadır. Bu nedenle, halen milyonlarca insanın açlık ve yetersiz beslenme sorunlarıyla karşı karşıya olduğu dünyada, bu sorunların çözümüne katkı sağlayabilecek ürünlerden biri de patatestir. Alan (bin ha) Üretim (bin ton) Verim (kg/da) 2008 44 Şekil 1. Dünyada patates alanı ve üretim miktarı [3] Tarihsel süreçte patatesin önemi büyük olup İrlanda’da 1845 yılında başlayıp 1852 yılında son bulan, yaklaşık 1 milyon kişinin ölümü, hastalanması ve de göç etmesiyle sonuçlanan büyük kıtlığa, halkın temel gıda maddesi olan patateste bir mantari hastalık (phytophthora infestans) nedeniyle yaşanan sorunlar neden olmuştur. Birim alandan yüksek kuru madde üretimi sağlaması yanında, yumrularında nişasta halinde karbonhidrat, protein, vitaminler ve demir gibi önemli besin maddelerini içeren patates, insanlar tarafından tercih edilen ve tüketilen önemli bir besin kaynağıdır. Patates yumrularından faydalanmanın pek çok yöntemi bulunmaktadır. Gıda sanayisinde patates unu, püresi, cips, pomfrit, hazır çorba vb. çeşitli şekillerde işlenerek yine yemeklik olarak kulla- 2009 2010 2011 2012 2013 18.649 18.167 18.689 18.694 19.257 19.376 19.337 329.922 334.734 333.617 375.077 370.595 376.453 1.736 1.816 1.791 1.784 1.947 1.912 1.946 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Şenol,1970 tarafından yapılan çalışmalarda; Zhukovsky, 1933’ e göre Anadolu’da patatesin 1853 yıllarında kullanılmaya başlandığı ve XIX. Yüzyılın sonlarında yetiştirildiği, eski dünyanın her yerinde olduğu gibi ilk anlarda Türkiye’de de pek yavaş yayıldığı ve ilk kültürünün Sakarya nehri vadisinde, Karadeniz boğazı yakınlarında ve Adapazarı civarında yapıldığı bildirilmektedir. mektedir. Bu üretim içerisinde Türkiye yaklaşık 4 milyon ton üretimi ile Dünya’da 19’uncu sırada yer almaktadır [3]. 323.912 Kaynak: FAO Türkiye Patates Sektörü Şekil 2. Dünya patates ihracatı [3] Tablo 1: Yıllar İtibariyle Dünya Patates Üretim Verileri 2007 Belçika (1,40 milyon ton) öne çıkmaktadır. Hollanda re-export yanında tohumluk patates ihracatı ile küresel patates sektörünün en önemli aktörlerinden biridir. nıldığı gibi nişasta elde edilmektedir. Ayrıca hayvan yemi olarak kullanılma yanında, başta alkol üretimi olmak üzere farklı sanayi dallarında kullanılmaktadır [1, 2]. Dünya Patates Sektörü Kullanım alanının geniş olması, hemen her çeşit iklim bölgesinde yetişebilmesi, birim alandan fazla ürün alınması, besin değerinin yüksek oluşu, sindiriminin kolaylığı ve birim fiyatının ucuzluğu gibi nedenlerle, patates birçok ülke tarafından üretilmekte ve insanlar tarafından tüketilmektedir. Taşıdığı ekonomik önem, besin değeri, dünyadaki açlığın ve kırsal yoksulluğun azaltılmasına sağladığı katkı dolayısıyla Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından da ‘gizli hazine’ olarak tanımlanmaktadır. FAO verilerine göre 2013 yılı itibariyle Dünyada 19 milyon hektar alanda 376 milyon ton patates üretimi gerçekleşmiştir. 2013 yılında Dünyada patates üretiminde önemli üretici ülkeler arasında Çin (95,9 milyon ton), Hindistan (45,3 milyon ton), Rusya (30,2 milyon ton), Ukrayna (22,2 milyon ton), A.B.D (19,8 Milyon ton) gel- 2000 yılında 20,09 milyon ha alanda yetiştirilen patates, 2008 yılında 18,17 milyon ha’a kadar gerilemiştir. Ancak son yıllarda tekrar artışa geçerek 2013 yılında 19,34 milyon ha alanda patates yetiştiriciliği yapılmıştır. Ekim alanlarındaki bu değişime karşılık birim alandan elde edilen verim artışı ile toplam üretim miktarı genel olarak artış göstermiştir. 2000 yılında 328 milyon ton olan küresel üretim miktarı, 2013 yılında 376 milyon tona ulaşmıştır. Birim alandan elde edilen verim ise 1.946 kg/da olarak gerçekleşmiştir. Diğer tarım ürünleri ile kıyaslandığında, patatesin ürün ağırlığı ve buna dayalı olarak yüksek navlun maliyetleri uluslararası ticaretini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, hububat ve yağlı tohumlu bitkilere oranla düşük bir miktarı dış ticarete konu olmaktadır. Buna rağmen son yıllarda patates ihracatı giderek artmaktadır. 2000 yılında 7,8 milyon ton ile 1,3 milyar $ olan küresel patates ihracatı, 2011 yılında 12,3 milyon tona karşılık 4,5 milyar $’a ulaşmıştır. Patates ortalama ihraç fiyatı ise 2000 yılında 166 $/ton iken 2011 yılında %110 artış ile 371 $/tona yükselmiştir (Şekil 2). FAO verilerine göre 2011 yılı itibariyle, Dünya patates ihracatında en önemli payı Fransa (1,99 milyon ton), Hollanda (1,94 milyon ton) ve Almanya (1,60 milyon ton) almaktadır. Bu üç ülkenin küresel ihracattaki payı %45’dir. İthalatta ise Rusya (1,47 milyon ton), Hollanda (1,46 milyon ton) ve ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 45 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Türkiye patates üretiminde dalgalı bir seyir görülmektedir. 2000 yılında 205 bin ha alanda 5,37 milyon ton patates üretilmekte iken, 2014 yılında yaklaşık 130 bin ha alanda 4,2 milyon ton patates üretilmiştir. Birim alandan elde edilen verim miktarı ise 2000 yılında 2.620 kg/da iken 2014 yılında 3.245 ortalamasının üstündeüstünde bir kg/da’a yükselmiştir. Türkiye bu verim miktarı ile olan 1.946 Dünya kg/da olan Dünya ortalamasının Tablo 2. Türkiye Patates Üretimi birsektörü verime sahiptir. Bununla birlikte verime sahiptir. Bununla birlikte patates ülkemiz tarım açısından önemli bir üretim değerine sahip Alan1,4 milyar Miktar Verim üretim değeri olup, 2002 yılında TL olan bitkisel 2014ülkemiz yılında 3,6 kat artış göstererek patates tarım sektörü açı- 4,9 milyar (ha) (ton) (kg/da) TL’ ye ulaşmıştır [5] sından önemli bir üretim değerine 2000 205.000 5.370.000 2.620 2002 198.000 5.200.000 Alan (ha) 4.770.000 205.000 4.366.180 198.000 4.196.522 177.000 157.908 4.513.453 147.888 4.795.122 138.866 173.670 3.948.000 125.520 4.166.000 129.703 2.630 Tablo 2. Türkiye Patates Üretimi 2004 177.000 2000 2006 157.908 2002 2008 2004 147.888 2010 2006 138.866 2008 2012 173.670 2010 2013 2012 125.520 2014 2013 129.703 2014 Kaynak: Kaynak:TÜİK TÜİK 2.687 2.766 2.839 3.251 2.814 3.160 3.245 Sonuç ve Değerlendirme sahip olup, 2002 yılında 1,4 milyar TL olan bitkisel üretim değeri 2014 Miktar Verimyılında 3,6 kat artış göstererek 4,9(kg/da) milyar TL’ ye ( ton) 5.370.000 2.620 ulaşmıştır [5] 5.200.000 2.630 4.770.000 2.687 Türkiye’nin patates üretiminde İç Ana4.366.180 2.766 dolu Bölgesinde bir yoğunlaşma görül4.196.522 2.839 mektedir. En önemli üretim yeri Niğde’dir. 4.513.453 3.251 4.795.122 Ancak son yıllarda il bazında2.814 üretim oran3.948.000 larında önemli bir değişiklik 3.160 yaşanmakta4.166.000 3.245 %23’ünü dır. 2000 yılında toplam üretimin üreten Niğde, 2014 yılında toplam ülke üretiminin üretmeye başlamıştır. Türkiye’nin patates üretiminde İç Anadolu Bölgesinde bir %15’ini yoğunlaşma görülmektedir. En önemli üretim yeri Niğde’dir. Ancak son yıllarda il bazında üretim en oranlarında önemli birNevşedeğişiklik İller bazında önemli değişiklik Türkiye’de 2000 kültüre alınma çok yaşanmaktadır. yılında toplamtarihi üretimin %23’ünü 2014 yılında toplam ülke üretiminin hirüreten ilindeNiğde, yaşanmıştır. 2000 yılında Türkieski olmamasına rağmen, ülkemizin %15’ini üretmeye başlamıştır. İller bazında en önemli değişiklik Nevşehir ilinde yaşanmıştır. 2000 yılında ye patates üretiminin %16’sını karşılayan Türkiye patates iklim üretiminin %16’sını karşılayan sahip olduğu ve toprak şartları ne-Nevşehir’in payı, 2014 yılında %5,3’e gerilemiştir. Bunun Nevşehir’in payı, 2014 yılında %5,3’e geyerine Konya’nın ülke üretimindeki payı %12’ye, deniyle, günümüzde hemen hemen her Kayseri’nin payı %7’ye yükselmiştir (Şekil 3). Üretim rilemiştir. Bunun yerineamaçlı Konya’nın ülke bölgeleri itibariyle yaşanan bu değişimde, patates siğili hastalığı ile mücadele alınan tedbirler ilimizde patates üretimi yapılmaktadır. üretimindeki %12’ye, Kayseri’nin yanında, yeni üretim sahalarının patates üretimine açılmasının büyük payı etkisi olmuştur. 2000 yl 2014 yl Patates Dış Ticareti Patates navlun ücretlerinin yüksekliği, dış ticareti önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle tohumluk dışındaki dış ticaret büyük ölçüde sınır ülkeleri ile yapılmaktadır. 2013 yılında patates ihracatında rekor düzeyde bir artış yaşanmış ve 319 bin ton patates ihraç edilmiştir. 2014 yılında ise 14,5 bin ton ihracat ve 28,6 bin ton ithalat yapılmıştır. Bu ithalatın yaklaşık 19 bin tonu tohumluk olarak gerçekleşmiştir. En fazla patates ihracat yapılan ülkeler; Azerbaycan, Irak ve Suriye’ dir. En fazla patates ithalat yapılan ülkeler; Hollanda, K.K.T.C., Fransa , Almanya ve İngiltere’ dir. Patates Fiyatlarındaki Değişim Son yıllarda patates fiyatlarında artış gözlemlenmektedir. Şüphesiz oluşan fi%40 Konya yat üzerinde arz miktarı önemli olup üre% 12 İzmir % 49 tici fiyatı ile üretim miktarında yaşanan Afyon Kayseri değişim şekil 4’de grafik olarak verilmiş%16 % 9 Diğer tir. Bu grafik incelendiğinde son on yılda üretimde dalgalı bir değişim yaşandığı %8 % 7 %7 % 7 son olarak 2014/2015 döneminde üretim %5 miktarının pozitif yönde %5,5 değiştiği Şekil 3. Türkiye patates üretiminde önemli iller[5]. görülmektedir. Üretici fiyatlarında ise son Şekil 3. Türkiye patates üretiminde önemli iller [5] iki yıl hariç üretimdeki değişime benzer Patates Dış Ticareti; şekilde bir seyir izlenmesine rağmen, İklim vePatates coğrafi bölgeler dikkate alındı- dış ticareti navlun ücretlerinin yüksekliği, önemli ölçüde etkilemektedir. nedenle Son yıllarda patates fiyatlarında artış gözlemlenmektedir. Şüphesiz oluşan fiyat üzerinde payı %7’ye yükselmiştir (Şekil 3). Bu Üretim özellikle 2013/2014 yılında önemli bir arz kıtohumluk dışındaki dış ticaret üretim büyük ölçüde ülkeleriönemli ile yapılmaktadır. 2013 ile yılında olup üretici fiyatı üretimpatates miktarında yaşanan değişim şekil 4’de grafik olarak ğında ülkemizdeki patates alan- sınırmiktarı bölgeleri itibariyle yaşanan bu değişimrılma göstererek %106 oranında değişim ihracatında rekor düzeyde bir artış yaşanmış ve 319 bin ton patates 2014 yılında 14,5üretimde dalgalı bir değişim yaşandığı son olarak verilmiştir. Bu ihraç grafikedilmiştir. incelendiğinde son onise yılda larını iki grupta toplamak mümkündür. de,ithalatın patates siğili hastalığı mücadele görülmüştür. Üretici fiyatlarında yaşanan bin ton ihracat ve 28,6 bin ton ithalat yapılmıştır. 2014/2015 Bu yaklaşık 19 bin miktarının tonuiletohumluk olarak döneminde üretim pozitif yönde %5,5 değiştiği görülmektedir. Üretici fiyatlarında Birincisi, erkenci patates üretim alanıdır. amaçlı alınan tedbirler yanında, yeni ürebu değişimin, diğer faktörler yanında gerçekleşmiştir. En fazla patates ihracat yapılan ülkeler; Azerbaycan, ve Suriye’ dir. Enbenzer fazla patates ise son iki yıl hariçIrak üretimdeki değişime şekilde bir seyir izlenmesine rağmen, özellikle 2013/2014 Bu alanlardaki üretimin büyük bir kısmı ithalat yapılan ülkeler; Hollanda, K.K.T.C., Fransa , yılında Almanya ve İngiltere’ dir.göstererek önemli bir kırılma %106 oranında değişim görülmüştür. fiyatlarında yaşanan tim sahalarının patates üretimine açılma2013 yılında rekorÜretici düzeyde gerçekleşen Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yer alan İzbu değişimin, yanında 2013 yılında rekor düzeyde gerçekleşen 319 bin ton’luk patates sının büyük diğer etkisifaktörler olmuştur. 319 bin ton’luk patates ihracatından kayPatates Fiyatlarındaki Değişim; ihracatından kaynaklandığı düşünülmektedir. mir ve Adana’ da yapılmaktadır. İkincisi naklandığı düşünülmektedir. ise; ana üretim alanı olup, temel olarak 3 Orta ve Doğu Anadolu Bölgelerini içerÜretim Miktarnda Yaşanan Değişim Ürün Fiyatnda (ÜFE) Yaşanan Değişim (%) Değişim 120,0 mektedir. %23 % 15 Niğde Niğde Nevşehir İzmir Afyon Bolu Diğer 100,0 Türkiye patates üretiminde dalgalı bir seyir görülmektedir. 2000 yılında 205 bin ha alanda 5,37 milyon ton patates üretilmekte iken, 2014 yılında yaklaşık 130 bin ha alanda 4,2 milyon ton patates üretilmiştir. Birim alandan elde edilen verim miktarı ise 2000 yılında 2.620 kg/da iken 2014 yılında 3.245 kg/da’a yükselmiştir. Türkiye bu verim miktarı ile 1.946 kg/da 46 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 80,0 60,0 40,0 20,0 0,0 ‐20,0 2004/05 2005/06 2006/07 2007/08 2008/09 2009/10 2010/11 2011/12 2012/13 2013/14 2014/15 ‐40,0 Şekil 4.Türkiye patates üretimi ve üretici fiyatlarında yaşanan değişim. Şekil 4.Türkiye patates üretimi ve üretici fiyatlarında yaşanan değişim. 4. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Küresel iklim değişikliği yanında tarım ve gıda piyasalarında yaşanan dalgalanmalar, ekonomik ve siyasi gelişmeler tarım sektörünü önemli ölçüde etkilemekte, riskleri ve belirsizlikleri artırmaktadır. Küresel iklim değişikliği yanında tarım ve gıda piyasalarında yaşanan dalgalanmalar, ekonomik ve siyasi gelişmeler tarım sektörünü önemli ölçüde etkilemekte, riskleri ve belirsizlikleri artırmaktadır. Son yıllarda tarım ve gıda sektörü küresel boyutta ciddi bir değişim ve dönüşüm geçirmekte olup üretim ve ticaret dengeleri değişmektedir. Önemli bir besin kaynağı olan ve yıl içerisinde stoklanabilen patates sektörü de bu gelişmelerden etkilenmektedir. TÜİK 2012-2013 dönemi verilerine göre ülkemizde üretilen patatesin %56’sı yemeklik, %11’i sanayilik, % 11’i tohumluk ve %5’i hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Kişi başına tüketimi miktarı ise yaklaşık 52 kg ve yeterlilik derecesi % 105,5’ dir [5]. Ancak son yıllarda artan nüfus yanında, yabancı turist ve mülteci sayıları nedeniyle yurtiçi patates tüketiminin yükseldiği öngörülmektedir. Yaşanan bu gelişmelere karşılık, patates sektörüne yönelik üretim, tüketim, stok durumu, fiyat, maliyet ile dış ticaret verileri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca takip edilmekte, gerek arz güvenliğinin sağlanması gerek ise patates üretimindeki sürdürülebilirliğin temini için ihtiyaç duyulan tedbirler alınmaktadır. Ayrıca 5488 Sayılı Tarım Kanunu hükümlerince; 2014 yılında yapılan patates üreten çiftçilere 4,6 TL/da mazot, 6 TL/da gübre, 2,5 TL/da toprak analizi, 40 TL/da yurtiçi sertifikalı tohum kullanım desteği, 0,08 TL/kg yurtiçi sertifikalı tohum üretim desteği ve 10 TL/da organik tarım desteği ödenmektedir. Yararlanılan Kaynaklar: [1] Şenol, S, 1970. Türkiye Ziraatında Patatesin Önemi, Yeri ve Gelişme İmkânları. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. Cilt 1, Sayı 3 (1970), 1300-903(e-dergi.atauni.edu.tr/ataunizfd/article/ view/1025004801/1025004619). [2] İşler, N. 2014. Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi. M.K.Ü. Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü. [3] FAO, 2014. FAOSTAT , Bitkisel Üretim İstatistikleri. Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü. http://faostat3.fao.org (Erişim tarihi: 26.03.2015) [4] Zhukovsky, 1933. Türkiye’nin Zirai Bünyesi. Leningrad. T. Şeker Fab. A.Ş. [5] TÜİK, 2014. Bitkisel Üretim ve Dış Ticaret İstatistikleri. Türkiye İstatistik Kurumu. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 47 AYIN KONUSU Hüseyin Onaran Patates Araştırma İstasyonu Müdürü, Niğde AYIN KONUSU Yerli Patates Çeşitleri Geliştirilmesi ve Patates Tohumluğu Üretim Çalışmal arı Çizelge 1. Patatesin Türkiye’de dikim alanı, verim ve üretim ile ilgili yıllara göre dağılım 1961 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 1990 2000 2012 2013 2014 147 155 183 191.6 205 174 125 129,7 Verim (t/ha) 9,5 12,3 16,3 22,4 26,1 27,7 31,6 32,5 1.405 1.915 3.000 4.300 5.370 4.822 3.948 4.166 Üretim ( 1000 ton) Patates (Solanum tuberosum L.) günümüzden 6 000 ile 10 000 yıl önceki bir zaman dilimi içerisinde Peru ve Bolivya sınırları içerisindeki And Dağlarında kültüre alınmaya başlanmıştır. Günümüzde deniz seviyesinden 4000 m yüksekliğe, 70. kuzey enleminden 50. güney enlemine kadar çok geniş bir alana yayılmıştır. (Hawkes, 1992). Patatesin Anadolu’ya girişi konusunda kesin bilgiler bulunmamaktadır. İlisulu (1957), patatesin Anadolu’ya ilk olarak 1870’li yıllarda kuzeyden Rusya ve Kafkasya üzerinden geldiğini ve Doğu Anadolu ve Karadeniz yaylalarında yetiştirilmeye başladığını bildirmektedir. Türkiye’de yaklaşık 160 yıllık bir geçmişi bulunan patatesin ülkedeki üretimi 1930’lara kadar yavaş bir ilerleme göstermiş; ancak bu tarihten sonra 2000 yılına kadar üretim alanlarında ve birim alandan alınan verimlerde oldukça hızlı bir artış görülmüştür. 2014 yılında üretim alanında düşüş gözlenirken birim alanda verim artışı kendini göstermiştir. (Çizelge 1) Ülkemizde Yapılan Patates Araştırmaları 48 1980 Dikim alanı ( 1000 ha) Ülkemizde patatesteki birim alanda verimdeki bu artış, toprak, su ve iklim gibi faktörlerden başka yapılan araştırma çalışmaları ile yeni çeşitlere ait tohumluk, gübre ve ilaç gibi girdilerin yanı sıra kullanılan ekipmanlar ve bazı kültürel uygulamalardan kaynaklanmaktadır. Patates, dünyada mısır, çeltik ve buğdaydan sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitkidir. Patates yumruları doğrudan ev tüketimi şeklinde kullanıldığı gibi başta dondurulmuş patates ve cips olmak üzere, püre, un, nişasta, alkol ve türevlerinin üretiminde kullanılan çok önemli bir endüstri hammaddesidir. Yumrular, karbonhidratlar (nişasta), protein, vitaminler (C, B1, B3, B6, K) ve mineraller (K, Mn, Mg, Fe, Cu, P) açısından oldukça zengin bir bitkidir. Yüksek verim potansiyeli ve birçok farklı kullanım şekliyle dünyadaki en önemli bitkisel gıda kaynaklarından birisidir. 1970 Ülkemizde geçmişten günümüze yapılan patates araştırmalarını; patates ıslah çalışmaları (yerli patates çeşitlerinin tescil ettirilmesi ve sertifikalı tohumluk kullanımı), dikim zamanı, dikim sıklığı, gübreleme, sulama, mekanizasyon, hastalık, zararlı, yabancı ot kontrolü ve ekim nöbeti üzerine yürütülen araştırma çalışmaları olarak sıralayabiliriz. Patates Islah Çalışmaları Patates tarımında genetik verim potansiyeli yüksek patates çeşitlerinin ya- nında, sertifikalı tohumluk kullanımı da birim alandan alınacak patates verimi açısından çok önemlidir. Tohumluk, bitkisel üretimin temel girdisi olup, tohumluğun niteliği de bitkisel üretimde verimliliğin ilk şartını oluşturmaktadır. Yüksek nitelikli tohumluk kullanımı, verimlilik üzerine diğer tarla bitkilerine göre patateste çok daha fazla etkili olmaktadır. Ülkemizde patates ıslahı ile ilgili çalışmalar, 1951 yılında İlisulu (1957) ülkemizin farklı bölgelerinde yetiştirilmekte olan 60 farklı patates çeşidi (klonu) toplamış ve bu klonların başlıca özelliklerinin tespit edilmesi amacıyla Ankara ve Adapazarı’nda denemeye almıştır. İkinci ayrıntılı çalışma 1961 ve 1962 yıllarında Şenol (1971) tarafından Erzurum’da yürütülmüştür. 1970’li yıllarda Tarım Bakanlığı ve özel sektör tarafından ülkemizde çeşit adaptasyon denemeleri ve tescil çalışmaları hız kazanmıştır. İlk olarak 1972 yılında Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından yurt dışından getirilen (introdüksiyon materyali) Alpha, Ari ve Sarıkız çeşitleri tescil ettirilmiştir. 1975 yılında Tohum Islah ve Üretme A.Ş tarafından yurt dışından getirilen Atica, Cosima, Fina ve Friga çeşitleri, Satüdaş tarafından yurt dışından getirilen Barak, Desiree, Favorita, Jearla; Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından Isola ve Reysi çeşitleri tescil ettirilmiştir. Daha sonraki yıllarda çeşit çalışmaları özellikle Ülkesel Patates Projesinin hayata geçirilmesi ile ivme kazanmış ve tescil edilen çeşit sayısı hızla artarak, 2001 yılı itibariyle 51’e ulaşmıştır (Anonim 2001). Aynı yıl üretim izni alan çeşit sayısı 20’dir. 2005 yılında ise üretimi, tedariki ve dağıtımı yapılan çeşit sayısı 60 adettir. Ülkemizde zaman içerisinde patates sektöründe önemli gelişmeler olmasına rağmen, yerli çeşit geliştirme çalışmalarına 2005 yılından sonra hız verilmiştir. Tohumluk firmaları, yerli çeşit ıslahına yatırım yapmak yerine, her yıl temsilciliğini yaptıkları ıslah firmalarından birçok çeşit veya klon getirerek adaptasyon denemelerine almakta ve başarılı olanları tescil ettirmektedirler. Ülkemizde 2015 yılı itibariyle 129 adet tescilli patates çeşidi bulunmakta olup, bunlardan sadece bir tanesi (Nif) Türkiye’de ıslah edilerek tescil ettirilmiştir. Ancak bu çeşit de ticari üretimde hiçbir zaman şans bulamamıştır. Ülkemizde, başta Hollanda olmak üzere Almanya, Fransa, İngiltere, İskoçya, İrlanda ve A.B.D.’de ıslah edilmiş çeşitler kullanılmaktadır. Bu durum ülkemize ait yeterli sayıda ve üretim programlarına giren tescilli çeşitlerimizin bulunmaması, çok önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde bu sorunu çözmek için patates ıslah çalışmaları, Niğde Patates Araştırma Enstitüsü Müdürlüğümüz liderliğinde, Tübitak destekli 8 Enstitü, 3 üniversite ve 11 özel sektör firmasının katılımı ile 2005 yılında başlatılan “Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin Geliştirilmesi” başlıklı proje ile yeni aşamaya girmiştir. Proje kapsamında Niğde Patates Araştırma Enstitüsü bünyesinde bir çeşit ıslah programı başlatılmıştır. Bu program kapsamında 2007-2010 yılların◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 49 AYIN KONUSU da 211.000 adet farklı kombinasyonlarda melez gerçek patates tohumu (GPT) elde edilerek geniş bir genetik stok oluşturulmuştur. Yine araştırma kuruluşumuzda yürütülen ıslah projeleri ile 2011-2012 yıllarında 295.000 adet, 2013 yılında yaklaşık 64.000 adet, 2014 yılında da 42.000 adet melez patates tohumları olmak üzere, son 8 yılda ülkemiz açısından bir rekor olan toplam 611.000 adet melez patates tohumu elde edilmiştir. Çeşit geliştirmenin ilk adımı olan melez patates tohumları elde edilerek, “Patates Genetik Tabanı” oluşturulmuş ve patates ıslah çalışmalarının sürekliliğini sağlayacak altyapı, özellikle patates araştırmaları açısından merkez kuruluş olan Niğde Patates Araştırma Enstitüsünde kurulmuştur. Proje çalışmaları ile fiziki altyapı ve teknik personel eğitimleri tamamlanmıştır. Farklı generasyonlarda (nesillerde) binlerce yeni çeşit adayı üzerinde seleksiyon çalışmaları devam ettirilmektedir. Bu çeşit adayları (klonlar) içerisinden PA-03-2-16 ve PA-06-1-43 nolu patates çeşit adaylarımız 07 Ocak 2013 tarihinde ilk yerli ticari patates çeşitlerimiz olarak tescile sunulmuştur. 2013 yılında verim denemeleri sonucunda kalite ve verim değerleri yönünden uygun bulunan PAİ-07-18-64, PAİ-07-26-82, PAİ-07-33- AYIN KONUSU 103, PA-Mut-46 nolu çeşit adaylarımızda 24 Ocak 2014 tarihinde yerli patates çeşitlerimiz olarak tescile sunulmuştur. Yine 2014 yılında da verim denemeleri sonucunda kalite ve verim değerleri yönünden uygun bulunan; PAİ-07-09-27, PAİ-07-1029, PA-06-1-47 nolu çeşit adaylarımız 23 Ocak 2015 tarihinde yerli patates çeşitlerimiz olarak tescile sunulmuştur. 2015 yılında yapılacak tescil toplantısında; 2013 yılında tescile sunulan PA-03-2-16 ve PA06-1-43 nolu çeşit adaylarımızın tescil alması beklenmektedir. Her yıl en az iki çeşit tescile sunulacak şekilde patates ıslah çalışmalarımız değişik ıslah projeleri ile devam ettirilmektedir. Proje çalışmalarıyla, 2015 yılında ilk Milli Patates çeşidi tescil ettirilerek üreticilere ulaştırılabilecektir. Yine “Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin Geliştirilmesi” projesi kapsamında; tohumluk ve yemeklik üretim alanlarının ayrılması konusunda adım atılarak; Sivas, Kayseri, Konya, Tokat, Kahramanmaraş, Eskişehir, Erzincan, Erzurum, Kütahya ve Niğde (Çamardı-Üçkapılı Köyü) illerinde yaklaşık 208 000 hektarlık alan, farklı kademelerde üretilebilecek tohumluk patates üretim alanı olarak belirlenmiştir. Patates tohumluk üretimleri belirlenen bölgelerde yapılmaktadır. Patates ıslahı çalışmalarında yeni çeşit geliştirme programlarında klasik ıslah metotları (introdüksiyon, seleksiyon, melezleme ve mutasyon ıslahı) ile bir çeşit geliştirip ortaya konulması uzun zaman almaktadır. Bu bakımdan yarım asırdan beri modern (biyoteknolojik) ıslah metotları konusunda da önemli çalışmalar yapılmış ve bir takım safhalardan geçmiştir. Biyoteknolojik ıslah metotlarının ilk uygulaması doku kültürü yöntemleriyle virüsten ari (temiz) metaryal elde edilmesi (meristem kültürü), vejetatif hızlı çoğaltım, genetik muhafazası, embriyo kültürü, anter kültürü, kallus kültürü, değişik hücre kültürleri ve protoplast kültürleri gibi metotların patates ıslahında kullanılması mümkündür. Ülkemizde doku kültürü yöntemi ile patates tohumluk üretimi yokken, “Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin Geliştirilmesi” projesi ile Niğde Patates Araştırma Enstitüsü, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Ege Üniversitesinde tohumluk üretimi yapabilecek doku kültürü laboratuarları ve seralar 2007 yılında pilot tesisler olarak kurularak işletilmeye başlanmıştır. Bu alt yapılar kullanılarak çeşit geliştirme çalışmaları hızlanmıştır. Üçlü münavebe 3 Dörtlü münavebe 4 6 Altılı münavebe Proje çalışmalarına destek veren özel sektör tohumculuk kuruluşları proje çıktılarını kullanmaya başlamışlar ve ülkemizde doku kültürü yöntemiyle tohumluk üretilebileceğini görerek yatırımlarına hız vermişlerdir. Projeye destek veren Doğa Tohumculuk, Öztar Tohumculuk, Anka Tohumculuk ve Toros Tohumculuk da 2010 yılından itibaren doku kültürü yetkisi alarak yerli tohumluk üretim programlarını başlatmışlardır. Sürde Tarım ve Konya Şeker de 2013 yılında doku kültürü ile tohumluk üretim yetkisini almışlardır. Projeye destek veren Doğa Tohumculuk ve Anka Tohumculuk, doku kültüründen gelen mini yumruları kullanarak yerli elit tohumluk üretimlerine başlamış, çalış- (Patates, mısır, soya fasulyesi, patates) (Patates, fasulye, sarımsak, patates) (Patates, ayçiçeği, bezelye, patates) (Patates, buğday, fasulye, mısır, patates) (Patates, fasulye, şeker pancarı, buğday, patates) (Patates, nohut, buğday, fasulye, patates) (Patates, fasulye, şeker pancarı, buğday, fasulye, ayçiçeği, patates) (Patates, buğday, fasulye, mısır, buğday, nohut, patates) (Patates, Macar fiği, ayçiçeği, kolza, Macar fiği, mısır, patates) malarını başarılı bir şekilde sürdürerek, 2012 yılı üretim döneminde üretilen tohumluklar 2013 yılında dikilmek üzere Türkiye’den Azerbaycan’a yaklaşık 2300 ton tohumluk patates ihracatı gerçekleştirmişlerdir. 2014 yılında da 3500 ton tohumluk ihracatı olmuştur. Araştırma çıktılarımızı kullanan özel sektör; kurdukları tesislerinde 2013 yılında 33.454 ton (26,8 milyon Avro), 2014 yılında 40.000 ton (21,4 milyon Avro) farklı kademelerde tohumluk üretimi yapmışlardır. Bunun iki yıllık toplam karşılığı yaklaşık 48,2 milyon Avro demektir. Buradan da görüleceği üzere, “Ülkesel Patates Tohumluk Üretim Sisteminin Geliştirilmesi” projesi hedefine ulaşmıştır. Patates Araştırma İstasyonunda patates ıslahı çalışmalarında yapılan melezlemeler sonucu elde edilen yerli çeşit adayları üzerinde moleküler markırlar kullanılarak patates siğiline ve Y virüsüne karşı dayanıklı çeşit geliştirme çalışmaları devam ettirilmektedir. Yine mutasyon ıslahı üzerine çalışmalar devam etmektedir. PA-Mut-46 çeşit aday tescile verilmiştir. Niğde patates Araştırma İstasyonu ıslah çalışmaları ile sinerji oluşturarak, özel sektörde ıslah çalışmaları başlatmış Anka tohumculuk da bir çeşidini 2013 yılında tescile verirken, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Gazi Osman Paşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi de birer çeşit adaylarını 2014 yılında tescile vermişlerdir. Milli patates çeşitlerimizin geliştirilmesinde yakalanan bu sinerjinin devam ettirilmesi için patates ıslahı çalışmalarına Bakanlığımız ve Tübitak tarafından gereken destekler verilirken, bundan sonraki süreçte de destek verilmeye devam edilmesi uygun olacaktır. 50 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bakanlığımızca patates üretiminde zorunlu ekim nöbeti uygulaması yapılması yönünde Patates Tohumluğu Sertifikasyonu ve Pazarlaması Yönetmeliği ile Ticari Amaçlı Patateslerin İzlenebilirliği Hakkında Yönetmelik çıkarılmıştır. Çıkarılan bu yönetmelikler doğrultusunda; Sertifikalı tohumluk patates üretim alanlarında 3 yıl, Elit sınıfta yetiştirilecek tohumluklar için 5 yıl ve yemeklik patates üretim alanlarında ise 2 yıl aynı tarlaya patates dikilmemiş olması şartı aranır denmiştir. Bu yönetmelikler tarım alanlarının uzun süreli patates yetiştiriciliğinde karantinaya yönelik hastalıklar yönünden bulaşmayı önlemek için çıkarılmıştır. Her yıl üst üste patates dikimi yapılan tarlalarda, topraktan geçen hastalık ve zararlıların yoğunluğu artacağından, patates yumru veriminde her geçen yıl önemli azalmalar meydana gelir. Bu nedenle her yıl üst üste aynı tarlaya patates dikilmemelidir. Patates Araştırma İstasyonu müdürlüğümüzde 2002-2014 yıllarında yapılan ekim nöbeti araştırma çalışmalarında aşağıda verilen üçlü, dörtlü ve altılı ekim nöbeti modelleri geliştirilmiştir. Bu modeller patates yetiştiriciliği için özellikle ana mevsim üretimi yapılan alanlar için uygulanabilecektir. Yukarıda verilen ekim nöbeti modelleri; yemeklik patates üretimi yapılan yerlerde üçlü, sertifikalı tohumluk üretim yerlerinde dörtlü ve elit kademe tohumluk üretimlerinde altılı ekim nöbeti modelleri kullanılabilir. Baklagillerden sonra patates dikildiğinde verim yüksek bulunmuştur. Patates yetiştiriciliğinde ekim nöbetine mutlaka uyulmalı ve sertifikalı tohumluk kullanılmalıdır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 51 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Dr. Pervin Erdoğan Entomolog PATATES ZARARLILARI VE HASTALIKLARIYLA MÜCADELE Dr. Dolunay Erdoğuş Nematolog Dr. Aynur Karahan Bakteriyolog Emel Çakır Mikolog Dr. Kemal Değirmenci Virolog Ankara Ziraai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Ülkemizde patates üretimini tehdit eden farklı zararlı ve hastalıklar bulunmaktadır. Patates böceği ve Patates güvesi, patates kist nematodları, kök-ur nematodları önemli zararlılar arasında yer almaktadır. Önemli hastalıkları ise, hem sertifikasyona hem de karantinaya tabi olan Patates halka çürüklük, Patates kahverengi çürüklük, Patates siğil ve Patates Y virüsü hastalıkları, etkin ve ekonomik mücadele yöntemlerinin olmaması ve tohumla taşınabilme özelliklerinden dolayı ayrı bir öneme sahiptir. Patates Böceği (Leptinotarsa decemlineata Say) Ergin, sarımsı turuncu renkte ve sırtı bombelidir. Nisan ayı içerisinde top- a b c raktan çıkan erginler konukçuları varsa hemen beslenmeye başlarlar. Patates böceği'nin ergin ve larvaları patates ve patlıcan yapraklarını genellikle dıştan içe doğru veya yaprakta bir delik açarak bu deliği genişletmek suretiyle beslenirler. Önce yaprakların ana damarlarını bırakarak beslenir, sonra onu da yiyerek bitkileri sadece gövdeden ibaret bir hale getirir. Ergin ve larvalar patates çiçekleri ile de beslenmektedir (Şekil 1). Zararlı Orta Anadolu Bölgesi’nde 1.5 döl, Marmara Bölgesi’nde 3-4 döl vermektedir. Mücadele yapılmadığı takdirde üründe önemli kayıplara neden olmaktadır. 52 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI a Mücadelesi Kültürel önlemler, ilkbaharda bir önceki yıl dikili olan alanlar dolaşılmalı ve kalan patates bitkileri, üzerindeki böcekler ile birlikte yok edilmelidir. Mekanik mücadele, Patates böceği’nin ergin ve larvaları büyük olduğu için kolaylıkla görülebilir. Bu nedenle, küçük alanlarda larva ve erginleri toplayarak yok etmek, yumurtalarını ezmek oldukça etkilidir. Kimyasal mücadele, yeşil aksam ve tohumluk ilaçlaması olarak iki şekilde yapılır. Yeşil aksam ilaçlaması; Birinci döle karşı ilaçlama yapılacaksa, bitkilerde ilk olgun larvalar (dördüncü dönem) görüldüğünde yapılmalıdır. İkinci döle karşı ilaçlama yapılması durumunda ise yumurta açılımının tamamlanması beklenmelidir. Tohumluk ilaçlaması, dikim öncesi yumrular ilacın etiketinde önerildiği şekilde ilaçlanır. Patates Güvesi (Phthorimaea operculella (Zeller) Şekil 1. Patates böceği, ergin (a), yumurta (b), larva (c). sürgünlerine bırakırlar. Patatesin hasat döneminde ise yumurtalar toprak yüzeyine yakın yumruların gözlerinin yakınına, yarık ve çatlaklara ve hasadı yapılarak toprak üstüne yığılmış patateslere bırakılır. Yumurtadan çıkan larvalar tarlada yaprak ve sürgünlerde, depoda patates yumrularında galeriler açarak beslenirler. Zararlı yılda 3-8 döl verir. Mücadele yapılmadığı durumda üründe önemli kayıplara neden olmaktadır (Şekil 2). Patates güvesi Bitki Karantinası listesinde yer almaktadır. Patates güvesi hem tarla hem de depolanmış patateslerde zararlı olmaktadır. Kelebekler gece aktiftirler. Yumurtaları bitki yapraklarının alt yüzüne, çiçek ve tomurcuk yapraklarına, b Şekil 2. Patates güvesi yumrudaki zararı (a), yapraktaki zararı (b). Mücadelesi Kültürel önlemler; Patates güvesi bulaşmalarına engel olmak için, patates bitkisinde, çapalama, boğaz doldurma ve bakım işlemlerinin iyi yapılması oldukça önemlidir. Hasat edilen patatesler tarla kenarında yığın yapılmadan depoya taşınmalı, öğleden sonra ve akşamüzeri kelebeklerin yumurta bırakmalarına meydan verilmemelidir. Depolardaki temiz ürünün dışarıdan gelebilecek bulaşmadan korumak için, pencerelere kelebeklerin geçemeyeceği sıklıkta tel takılmasına, depoya bulaşık çuval ve malzemenin konulmamasına, boş depo temizliğine özen gösterilmelidir. Zararlı 10ºC’nin altında gelişmediğinden, patatesler bu sıcaklığın altında emniyetle depolanabilir. Kimyasal mücadele, Zararlı ile kimyasal mücadele hem tarla hem de depo döneminde yapılmaktadır. Patates Kist Nematodları (Globodera spp.) Patates bitkisinin kökleri üzerinde dikkatli bakıldığında görülebilen yuvarlak kistlerle tanınırlar (Şekil 3). Bitkide solgunluk ve verim kaybına yol açarlar. Kök Ur Nematodları (Meloidogyne spp.) Kök ur nematodları yumru kabuğu soyulduğunda altında görülebilen dişilerin neden olduğu nokta şeklinde kahverengi lekeler ve yumru yüzeyinde urlara neden olurlar (Şekil 2). Bu urlar ürünün pazar değerini düşürmektedir (Şekil 4). Mücadelesi Nematodlar çok hızlı çoğalan canlılar oldukları için bir bölgeye bulaştıkları takdirde oradan tamamen arındırılmaları mümkün olamamakta ya da çok zor olmaktadır. Bu nedenle öncelikle temiz alanların korunması ve bu alanlara bitki paraziti nematod bulaşmalarının önlenmesi gerekmektedir. Bu canlılar için yapılacak kimyasal mücadele oldukça zor ve maliyetlidir. Patates bitkisinde zarar oluşturan nematodların tamamı karantinaya tabii etmenler olup mücadelelerinde karantina tedbirlerine hassasiyetle uyulması önem arz etmektedir. Bunun dışında sertifikalı tohumluk kullanılması, sulama suyunun temiz olması, hasattan sonra yumru ve köklerin tarlada bırakılmaması, konukçu olmayan bitkilerle münavebe, yabancı otlarla mücadele edilmesi dayanıklı bitki kullanılması, toprak işleme aletlerinin temizliğine dikkat edilmesi, serin Şekil 3. Patates bitkisinde kök-ur ur nematodu zararı Şekil 4. Kist nematodları ‘ndan zarar görmüş ve sağlıklı patates bitkileri ve kuru koşullarda depolama yapılması bu etmenlerin mücadelesinde yapılması gereken temel uygulamalardır. Patates halka çürüklüğü hastalığı Clavibacter michiganensis subsp. sepedonicus isimli bakteri tarafından oluşturulur. Bakteri, yaprakların damar aralarında sarı, kenarlarında kahverengi renk değişikliği ve yukarı doğru kıvrılma şeklinde belirtilere sebep olur. Enfekteli yumrular ikiye kesildiklerinde iletim demetlerinde dar, sarımsı açık kahverengi renk değişikliği görülür (Şekil 5). Bu yumrular sıkıldıklarında ise iletim demetinin dışındaki doku kolaylıkla iç dokudan ayrılır ve parçalanan dokulardan kremimsi, peynir gibi kokusuz bakteriyel akıntı çıkar. Hastalık ilerledikçe yumrunun dışında gözlerde kırmızımsı kahverengi lekeler ve yumru kabuğunda yıldız şeklinde çatlamalar oluşur. Patates kahverengi çürüklük hastalığı: Ralstonia solanacearum isimli bakteri tarafından oluşturulur. Bakterinin, iletim demetlerinde çoğalması ve bunları tıkaması sonucunda bitkilerde solgunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu bitkilerin gövdeleri kesildiğinde, beyaz, sümüksü bir bakteriyel akıntı gözlenir. Enfekteli yumru gözlerinden bakteriyel damlacıklar çıkar ve bu gözlere toprak parçaları yapışık kalır. Bu yumrular ikiye kesildiklerinde iletim demetlerinde kahverengi renk değişikliği görülür ve birkaç dakika içinde bakteriyel akıntı iletim demetlerinden kendiliğinden dışarı çıkar (Şekil 6).Patates halka çürüklük ve kahverengi çürüklük hastalıkları ülkemizde karantinaya tabidir. Sürveyleri, mücadeleleri, yayılmalarının engellenmesi ve eradike edilmeleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda hazırlamış olduğu yönetmelikler çerçevesinde yapılmaktadır. Etkin ve ekonomik kimyasal mücadeleleri bulunmamaktadır. Bu nedenle her iki hastalığın mücadelesinde kültürel yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden biri enfekteli tarlalardaki yumrular ve diğer bitki artıklarının derin gömülerek veya yakılarak imha edilmesidir. Ayrıca bulaşık olduğu belirlenen tarlalar karantina altına alınmakta ve 5 yıl süre ile patates dikimi yapılmamaktadır. Diğer bir kültürel yöntem ise enfekteli yumrulardan sağlıklı yumrulara bulaşmayı engellemek için tohumluk patateslerin kesilmeden dikilmesine özen gösterilmesidir. Bunların yanı sıra Halka çürüklüğü hastalığı ile mücadele için patates depolarının zeminleri ve duvarları, patates depolanan tahta kasalar, %10’luk çamaşır suyu ile en az 10 dakika temas edecek şekilde dezenfekte edilmelidir. Ayrıca kullanılan makine, araç, alet ve ekipman da dezenfekte edilmeli ve topraklarından arındırılmalıdır. Kahverengi çürüklük hastalığı ise sulama suyu ile yayılabildiğinden, patates tarlalarının sulanmasında yüzey suyu yerine yer altı suyunun tercih edilmesi etkili bir mücadele yöntemidir. Ayrıca bulaşık alanlardaki konukçusu olan yabancı otlarla ve Şekil 5. Patates halka çürüklüğü hastalığının yumrudaki belirtisi Şekil 6. Patates kahverengi çürüklük hastalığının yumrudaki belirtisi ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 53 AYIN KONUSU bir önceki yıldan tarlada kalan ve kendiliğinden çıkan patates bitkileri ile sökülerek mücadele edilmelidir. Her iki hastalık etmeni ile mücadelede en etkili yöntem ise hastalıktan ari ve sertifikalı tohumluk kullanımıdır. Belirti vermeden yumruda bulunabilen bu hastalık etmenleri bu yolla temiz alanları da bulaştırabilmektedir. Bu nedenle her iki hastalık etmeni yönünden, sertifika verilmeden önce, patates yumruları analiz edilmekte ve temiz bulunmaları durumunda tohumluk olarak kullanımlarına izin verilmektedir. Patates Siğil Hastalığı (Synchytrium Endobioticum) AYIN KONUSU Şiddetli enfeksiyonlar yumru oluşumunu önlemek suretiyle ya da yumrunun tamamının ur haline gelmesiyle patates yumrularını tahrip ederek patates üretimini tamamen engellemektedir. Hastalık %100’e varan ürün kaybına neden olur. Yumru üzerindeki siğillerin büyümesi, hasattan sonra da devam ettiğinden, ürün kayıplarının depoda da meydana gelmesine neden olur ve hastalıklı yumrular tarlada veya depoda çürümektedir. Bu hastalığa karşı, etkili olmadığı için kimyasal mücadele tavsiye edilmemektedir. İçinde bulunan bitkilerden en az birinde Patates siğil hastalığı belirtileri tespit Patates üretimini engelleyen dünya çapında toleransı sıfır olan çok önemli bir karantina hastalığıdır. Kültür bitkisi tek konukçusu patates olan hastalık, patates bitkisinde kökler hariç, tüm toprak altı kısımlarda kök boğazı, stolonlar ve yumrularda ortaya çıkmaktadır. Bazen bitkinin yaprak ve çiçekleri de enfekte olabilse de bu belirti seyrek görülür. Patates siğil hastalığı patates bitkisini öldürmez, genellikle hastalanmış patates bitkilerinin yeşil aksamında hiçbir değişiklik görülmez, tıpkı sağlam bitki görünümünde olur ve toprak altındaki zarar ise hasada kadar saklı kalır. Enfekteli kısımların anormal büyümesi sonucu, karnabahar benzeri urlar oluşur (Şekil 7). Urlar, toplu iğne başı büyüklüğünden yumruk büyüklüğüne kadar, bazen de yumrudan bile daha büyük boyutlarda olabilir. Tipik bir ur, başlangıçta beyazdır, kabaca elips şeklinde, düzensiz, yumuşak, etli ve pürüzlü yapıdadır. Genellikle gelişmekte olan bir ur, toprak seviyesinde veya hemen altında açığa çıktığında, rengi yeşile döner zamanla toprak altında veya üstünde, yaşlandıkça rengi koyulaşır, kahverengine dönüşür, siyahlaşır, çürüyerek tüm yumrunun da çürümesine neden olur. Urların çürümesiyle toprağa yayılan dayanıklı sporlar (sporangium), toprakta otuz yıl süreyle canlı kalabilmektedir. Hastalık toprak ve yumru yoluyla yayılmaktadır. Hastalığın toprakta doğal yollarla yayılması, toprak suyu vasıtasıyla çok kısa mesafelere olabilmektedir. Patates siğil hastalığı, taşınan bir hastalıktır ve insanlar tarafından yapılan faaliyetlerle yayıldığı için insan en önemli yayılma faktörüdür. 54 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI edilen parsel bulaşık parsel olarak kabul edilir. Fungusun topraktaki varlığını uzun yıllar sürdürebilmesi nedeniyle, bulaşık tarlada uzun yıllar patates üretimi yasaklandığı gibi, bulaşık tarla etrafında oluşturulan güvenlik kuşağında resmi olarak belirlenmiş dayanıklı patates çeşitlerinin yetiştirilmesi bir zorunluluktur. Toprakla yayılma riskinden dolayı, üretim materyali (fide, fidan gibi) yetiştirilmesi ve bu alanın ihraç amaçlı diğer bitkilerin üretiminde de kullanılması yasaklanmıştır. Bu nedenle, patates siğil hastalığı hem patates üretimi için hem de diğer ürünler açısından çok ciddi bir risk oluşturmaktadır. Hastalığın yayılmasının engellenmesi amacıyla karantina önlemlerine ek olarak uygulanan kültürel ve koruyucu önlemler şöyle sıralanabilir; Bulaşık tarlada kalan yeşil aksam ve yumru artıkları yakılarak imha edilmelidir. Tarla kenarındaki Solanum türlerine ait yabancı otlar temizlenmelidir. Üreticilerin bulaşık tarlada kullandıkları tarla işleme, çapalama ve hasat sırasında kullandıkları her türlü araç ve gereç ile hayvanların ayaklarına ve hasat ettikleri ürünün üzerine yapışan toprakların tarla dışına çıkartılması, temiz alanların bulaşmasına neden olacağından, bunu önleyici tedbirler alınmalıdır. Bulaşık tarlalarda kullanılan her türlü araç ve gereç %5’lik çamaşır suyu (NaOCl) ile dezenfekte edilmelidir. Bulaşık yumrularla beslenen hayvanlarda, sporangia hayvan bağırsaklarında da canlılığını sürdürebildiği ve hayvan dışkısı ile de yayılabileceğinden, hastalıklı yumrular hayvan yemi olarak kullanılmamalıdır. Yaprak bitleri, mekanik olarak ve bulaşık yumrular ile taşınmaktadır. PVY; genel strain PVYO, benek çizgi straini PVYC ve damar nokrotik straini PVYN olmak üzere üç farklı ırka sahiptir. Bu hastalığın belirtileri virüs strainine, çeşitlerin hassasiyetine, enfeksiyon zamanındaki bitkinin yaşına ve çevre koşullarına bağlıdır. Belirtiler (mozaik ve beneklenme) sıcak havalarda maskelenebilir. Genel olarak belirtileri; yapraklarda hafiften şiddetliye mozaiklenme, bitkide bodurluk, yapraklarda deformasyon, yapraklarda nekrotik lekeler, enfekteli alanların hızla ölümü, yumru üzerinde lekeler, yumru içerisinde nekrotik alanlar şeklinde sıralanabilmektedir (Şekil 8). Hastalığın ileri safhalarında a b tepe yapraklarında kıvırcıklaşma oluşur. Yaprak kırçıllı olur, dokunulduğunda kolaylıkla sapa bağlı yerden kopar. Alt yapraklar ise nekrotikleşip gövdeye yapışır. Büyümede geri kalma meydana geldiği gibi yumru bağlama azdır. PVY patatesten başka domates, tütün ve biberin yanında birçok yabancı otu da hastalandırır. Bulaşık tohumluk patatesler virüsün esas bulaşma kaynağıdır. Patates virüs hastalıkları ile mücadele için; Tohumluk sertifikasyon programlarının uygulandığı, virüs hastalıklarından ari tohumluk kullanılmalıdır, Vektör ve temas yoluyla bulaşmayı engellemek için, üretim alanı olarak vektörlerden uzak yerler tercih edilmeli ve vektörlerle doğrudan mücadele edilmelidir. Patates yumruları kesilmeden dikilmelidir. Eğer kesilmesi gerekiyorsa, yumruyu keserken bıçaklar çamaşır suyu ile dezenfekte edilmelidir. Patates tarlalarının içindeki ve etrafındaki virüs konukçusu olabilecek yabancı otlar temizlenmelidir. Dayanıklı ya da tolerant çeşitler tercih edilmelidir. Tarla kontrollerinde 4-5 yapraklı dönemden itibaren incelemeler yapılarak, virüs belirtisi gösteren veya bulaşık olduğundan şüphe edilen bitkiler sökülmelidir. Virüs Hastalıkları Patates Y virüsü (Potato Y potyvirus(PVY), Patates X virüsü (Potato X potexvirus, PVX) ve Patates yaprak kıvrılma virüsü (Potato leafroll polerovirüs-PLRV) olarak sıralanabilmektedir. Ülkemizde sınırlı olarak bulunan ve bulunmayıp ülkemiz için önemli olan virüs ve viroid hastalıkları ise; Patates iğ yumru viroidi (Potato spinle tuberviroid–PSTVd), Patates mop-top virüs (Potato mop–top furovirüs-PMTV) ve Tütün rattle virüs (Tobacco rattle tobravirusTRV) olarak sıralanabilmektedir. Ülkemizde patates alanlarında en yaygın ve en önemli virüs hastalığı ise Patates Y Virüsü (Potato Y potyvirus-(PVY)’dür. Şekil 7. Patates siğil hastalığının yumru, stolon ve kökboğazında oluşturduğu urlar. Potato Y virus potyviridae familyasından olup ipliksi bir yapıya sahiptir. c Şekil 8. PVY yumru belirtisi, PVY-n ırkının yaprak belirtisi, PVY-o ırkının yaprak belirtisi ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 55 AYIN KONUSU AYIN KONUSU Hatice Çakır TZOB Teknik Müşavir Ülkemizde Patates Üretimi, Kar şıl a şıl an Sorunl ar ve Öneriler Patates orijini Türkiye olmayan nadir bitkilerden biri olmasına karşın bugün yurdumuzun hemen hemen her yerinde yetiştirilebilmektedir. Dünyada yaklaşık 376,4 milyon tonluk üretimle mısır, çeltik ve buğdaydan sonra en fazla üretimi yapılan dördüncü bitki türü olup, tahıllardan sonra insan beslenmesinde önemli bir paya sahiptir. Ucuzluğu, birim alandan fazla verim sağlanması, besin değerinin yüksek oluşu, sindirim kolaylığı, endüstride farklı şekillerde kullanılması ve her çeşit iklimde yetişmesi nedeniyle bugün hemen hemen bütün dünya milletleri tarafından yetiştirilmekte ve tüketilmektedir. Patatesin kullanım alanlarına baktığımızda dünyada üretilen patatesin yüzde 50’den azı taze olarak tüketilmekte, geri kalanı ise işlenmiş gıda ürünü, hayvan yemi, endüstriyel nişasta ve tohumluk olarak kullanılmaktadır. Taze tüketim daha çok fırında pişirme, haşlama, kızartma şeklinde olurken, işlenmiş gıda dondurulmuş parmak patates ve cips şeklinde olmaktadır. Patates nişastası ise ilaç, tekstil ve kağıt endüstrilerinde yapışkan, tutkal şekillerinde kullanılmaktadır. Patates kabuğu ve işlendikten sonra kalan diğer değersiz atıklar ise nişasta yönünden zengin olduklarından sıvılaştırılabilmekte ve yakıt olarak kullanılan etanol yapılmak üzere mayalanabilmektedir (AKİB, 2008). Dünya nüfusunun giderek artığı dikkate alındığında, doğal kaynakların korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların gıda güvencesinin sağlanmasında patates önemli bir ürün olarak karşımıza çıkmaktadır. 56 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Türkiye Patates Üretimi Ülkemizde hemen hemen her ilde patates üretimi yapılmaktadır. 2000 yılı TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2 milyon 50 bin dekardan 5 milyon 370 bin ton patates üretimi elde edilmiştir. 2004 yılına geldiğimizde, patates siğili hastalığı nedeniyle uygulanan karantina tedbirleri sonucunda ekim alanlarındaki daralmaya bağlı olarak üretim miktarı düşmüştür. 2004 yılında 1 milyon 776 bin dekar alandan 4 milyon 770 bin ton ürün elde edilmiştir. 2005 yılına geldiğimizde patates ekim alanı 1 milyon 528 bin dekar olup, 4 milyon 60 bin ton ürün alınmıştır. 2000 yılı ile karantina tedbirlerinin uygulandığı 2005 yıllarını kıyasladığımızda, Ülkemizin patates ekim alanları yüzde 25 daralmıştır. Üreticilerimizin yaşadığı pazarlama sorunları nedeniyle ekim alanlarındaki daralmaya bağlı olarak 2013 yılında üretim 3 milyon 948 bin tona gerilemiştir. 2014 Tablo 1. Patatesin Türkiye’de dikim alanı, verim ve üretim ile ilgili yıllara göre dağılım Yıllar Ekilen Alan (Da) Üretim (Ton) Verim (Kg/da) 2000 2.000.000 5.370.000 2.620 2005 1.528.000 4.060.000 2.657 2006 1.579.084 4.366.180 2.765 2007 1.525.975 4.227.726 2.771 2008 1.478.883 4.196.522 2.838 2009 1.428.738 4.397.711 3.078 2010 1.388.660 4.513.453 3.251 2011 1.429.849 4.613.071 3.260 2012 1.720.867 4.795.122 2.814 2013 1.250.297 3.948.000 3.160 2014 1.297.032 4.166.000 3.245 Kaynak: TÜİK yılında ise olumsuz hava koşullarının da etkisi ile üretim 4 milyon 166 bin ton düzeyinde gerçekleşmiştir. Ülkemizde üretimin yoğun olarak yapıldığı iller sırasıyla Niğde, Konya, İzmir, Afyon, Kayseri ve Bolu’dur. Bu illerimizi sırasıyla Aksaray, Nevşehir, Adana, Sivas, Bitlis ve Erzurum illerimiz takip etmektedir (TÜİK, 2014.). Ülkemiz üretiminin yaklaşık yüzde 82,6’sı bu illerimiz tarafından yapılmaktadır. Patates siğili hastalığı nedeniyle karantina tedbirleri kapsamında ekim yasağı getirilmesi ile birlikte üretim Nevşehir, Niğde gibi illerimizden diğer illere kayma göstermiştir. Nitekim Kayseri ilinde üretim geçmiş yıllara nazaran iki katına çıkmış, Konya, Adana, Bitlis gibi illerimizde de üretim artmıştır. Destekleme Ülkemizde patateste verilen desteklere baktığımızda üretimden ihracata çeşitli kademelerde desteklendiği görülmektedir. Tarımsal üretimde genel olarak verilen gübre, mazot, toprak analizi gibi destekler patates üreticilerimize de verilmektedir. 2014 yılı itibarıyla 6 TL/da gübre desteği, 4,6 TL/da mazot desteği, 2,5 TL/da toprak analizi desteği verilmiştir. 2015 yılında ise 6,6 TL/da gübre desteği, 4,85 TL/da mazot desteği, 2,5 TL/da toprak analizi desteği verilmesi kararlaştırılmıştır. Birim alandan elde edilen verimi artıran dolayısıyla üretimi etkileyen en önemli faktörlerden biri de tohumluktur. Genel olarak tohumluğun verime etkisi yüzde 25 civarında olduğu dikkate alındığında, üretim- de tohumluk faktörünün önemi açıkça görülmektedir. Bu bağlamda, Ülkemizde patateste verimi etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Patateste verimi ve üretimi artırmak veya en azından aynı seviyede tutabilmek, sağlıklı bir üretim gerçekleştirebilmek için, her üç yılda bir tohumluğun değiştirilmesi ve virüsten ari tohumluk kullanılması gerekmektedir. Bu noktadan hareketle patateste sertifikalı tohum kullanımının artırılması amacıyla 2005 yılından itibaren destek verilmeye başlanmıştır. 2014 yılında dekar başına 40 TL sertifikalı patates tohumu kullanım Tablo 2. Sertifikalı Patates Tohumu Kullanım Desteği Yıllar Fiyat(TL/da) 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 18 20 20 18 20 20 20 20 40 40 40 desteği verilmiştir. 2015 yılında da miktar bir önceki yıl ile aynı düzeyde belirlenerek dekara 40 TL verilmesi kararlaştırılmıştır. Sertifikalı tohum kullanımının yanı sıra, tohum üretiminin de teşvik edilmesi amacıyla 2009 yılından itibaren sertifikalı patates tohumu üreten firmalara da destek verilmeye başlanmıştır. 2014 yılında ki- ile toprak parçası taşıyacak yumrulu bitkiler, fide ve fidan gibi üretim materyalleri dışındaki bitkisel ürünleri yetiştiren veya nadas uygulaması yapan Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olan üreticilere 2007 yılı için dekara 110 TL /da verilmesi kararlaştırılmıştır. 2008 yılında verilen miktar 100 TL/ da, 2009 yılında 99 TL/da, 2010 yılında ise dekara 110 TL verilmiştir. Münavebe uygulamasının getirilmesi ile birlikte des- Tablo 3. Sertifikalı Patates Tohumu Üretim Desteği Yıllar 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Fiyat(TL/kg) 0,099 0,08 0,08 0,08 0,08 0,08 0,08 logram başına 0,08 TL sertifikalı patates tohumu üretim desteği verilmiştir. 2015 yılında ise yine 0,08 TL verilmesi kararlaştırılmıştır. tekleme ödemesi 3 yılda bir yapılmaya başlanmıştır. 2013 yılında dekar başına 110 TL destek verilmiş olup bir sonraki ödeme 2016 yılında yapılacaktır. Bir diğer destekleme kalemi ise ülkemizde ortaya çıkan patates siğili hastalığı nedeniyle karantina tedbirleri kapsamında bulaşık alanlar ile güvenlik kuşağında patates yetiştirilmesi yasaklanması üzerine patates üretiminden vazgeçen üreticilerin gelir kaybının önlenmesi amacıyla verilen destektir. Patates siğili görülen alanlar ile patates siğili için oluşturulan güvenlik kuşağındaki alanlarda, karantina önlemi olarak patates ve solanaceae familyasına ait bitkiler Üreticilerimizin 2011 ve 2012 yıllarında yaşanan pazarlama sorunları akabinde, ihracatımızın artırılması, üreticilerimizin ürettikleri patatesi daha kolay pazarlayabilmelerini teminen patates ihracatında 1 Ekim 2012- 30 Nisan 2013 uygulama döneminde ton başına 50 TL ihracat ia- desi verilmiştir. Bu uygulamaya rağmen piyasalardaki durgunluk aşılamamıştır. Bunun dışında taze patates ihracatı için her yıl düzenli olarak verilen bir destek bulunmamaktadır. Bunun yanında “Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımlarına İlişkin Para-Kredi Ve Koordinasyon Kurulu Tebliğleri”ne göre kurutulmuş sebzeler, dondurulmuş meyve ve sebze ile meyve ve sebze işleme sanayine dayalı gıda maddeleri kapsamından yer alan işlem görmüş patatesler için ihracat iadesi verilmektedir. Ancak patates işleme sanayinin yeterince gelişmemiş olması nedeniyle kurutulmuş patatese ton başına 670 dolar ihracat iadesi verilmesine karşın 2014 yılında ihracat yapılmamış olup, bu destekleme kaleminden faydalanılamamıştır. Dondurulmuş ve dondurulmamış patates konserveleri için verilen ihracat iade miktarının 2013 yılından itibaren artması bu ürünlerin ihracatını artırmıştır. 2012 yılında konserve edilmiş patates ihracatı 3 bin 227 ton iken 2013 yılında 4 bin 063 tona yükselmiş, 2014 yılında ise 3 bin 864 ton olmuştur. Tablo 4. İhracat İadeleri Madde Adı Miktar ($/Ton) Miktar (TL/Ton) 2001 2002-2006 2007-2012 2013-2014 2015 Kurutulmuş patates(07.12) 370 370 370 670 670 Konserve patates(20.04-20.05) 65 68 75 135 150 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 57 AYIN KONUSU Türkiye Patates Üretiminde Karşılaşılan Sorunlar ve Öneriler Belirli dönemlerde pazara arz edilen ürün, fiyatlarda o dönem için düşmelere yol açmakta, üretimin pazara arz edilmediği dönemlerde de var olan talebi karşılamayan arz sonucunda da fiyatlar yükselmektedir. Ülkemizde patates talebinin arza göre yıl içerisinde durağan olduğu dikkate alındığında patates fiyatlarını belirleyen unsurun daha çok arz olduğu görülmektedir. Patates üretiminde üretici kararını diğer faktörler yanında en çok bir önceki dönem elde edilen hasılat etkilemekte olup, patateste üretim bir önceki dönem fiyatına göre şekillenmekte bu da üretimdeki dalgalanmaları dolayısıyla pazarlama problemlerini de beraberinde getirmektedir. Nitekim 2011/2012 sezonu ile 2012/2013 sezonunda üreticilerimiz yaşadıkları pazarlama sorunları nedeniyle oldukça zor durumda kalmış, hatta bazı üreticilerimizin ürünü depoda kalmıştır. Girdi fiyatlarında yaşanan artış karşısında üretime devam etmekte zorlanan üretici ürününü de pazarlayamayınca ekimden vazgeçmiştir. 2013 yılında ekim alanları yüzde 27,3 daralırken üretim yüzde 17,7 düşüş göstermiştir. Görüldüğü üzere üretimde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama sorunları üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemekte, pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde düşük fiyat nedeniyle üretici mağdur olurken, arzın daraldığı dönemde yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olmaktadır. Patates tarımı yapan üreticilerimiz bugün oldukça ciddi pek çok problemle karşı karşıya kalmışlardır. Üretimde karşılaşılan sorunların giderilebilmesinde en önemli unsurlardan birinin de eğitim olduğu dikkate alındığında üreticileri bilinçlendirmek amacıyla gerekli eğitim faaliyetlerini yürütmek, üreticilerin ihtiyaç duyduğu teknik desteği vermek amacıyla üreticiden tüketiciye kadar tüm taraftar el birliği ile hareket etmelidir. Patates üreticisinin fiyat dalgalanmalarından etkilenmemesi ve patates bitkisinin ülkemiz tarımında hak ettiği noktaya gelebilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Bu amaçla; Pazarlama problemlerinin ne patateste ne de başka bir üründe yaşanmaması bakımından eğitim faaliyetlerine gereken önem verilerek, üretim planlaması yapılmalı; çiftçi nerede ne kadar ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Ülkemizde patates cips, un, parmak patates, dondurulmuş ve konserve olarak işlense de gerek maliyetin yüksek oluşu gerekse halkın tüketim alışkanlığı nedeniyle patates sanayi yeterince gelişememiştir. Patateste hem kalite kayıplarını hem ürün kayıplarını önlemek hem de pazarda belli dönemlerde yığılmaları engelleyerek piyasaya daha uzun süre ürün sunmak açısından patatesin sanayiye entegrasyonunu sağlamak suretiyle, patateste üretim ve işleme çeşitliliği sağlanmalıdır. Bu sayede meydana gelebilecek arz dalgalanmalarından canı yanan üretici sayısı azaltılabilir ve milli servetin heba olması önlenebilir. 58 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI AYIN KONUSU Diğer ülkelerle rekabet edilebilmesi, iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması, üreticini hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından ihracat iadeleri son derece önemlidir. Patates pazarlamasında karşılaşılan sıkıntıların giderilmesi, üreticilerimizin ürettikleri patatesin daha kolay pazarlayabilmelerinin sağlanması bakımından taze patates için ihracat desteğinin her yıl düzenli olarak verilmesi sağlanmalıdır. Türkiye patates ve patates ürünleri dış ticaret rakamlarına baktığımızda ülkemizin taze patates ihraç edip daha çok tohumluk patates ile patates nişastası ithal ettiği görülmektedir. Taze patates üretimimizin ancak yüzde 2,6’sı ihraç edilebilmektedir. Taze patates için ihracat iadesi verilmesi ihracatımızın artırılmasına katkı sağlayacaktır. büyük bir patates tohumluğu olduğu dikkate alındığında ülke kaynaklarının heba edilmemesi bakımından İhtiyaç duyulan anaç kademedeki tohumluğun yurt içinde üretilmesi sağlanmalı, sertifikalı tohumluk kullanımının desteklenmesine devam edilmelidir. Sertifikalı olmadığı halde sertifikalı diyerek yemeklik nitelikteki tohumluk vasfı olmayan patateslerin tohumluk olarak satışı gerekli denetimler yapılarak engellenmelidir. Ülkemizde AR-GE çalışmaları finansman ve personel yetersizliğinden istenilen seviyede değildir. AR-GE çalışmalarına yeterli kaynak aktarılmalı ve araştırma sonuçları üreticilere ulaştırılmalıdır. Ülkemizin patates ihracatında istikrarlı ve düzenli bir pazarı bulunmamaktadır. Özelikle ülkemizde yetiştirilen çeşitlerin dış ülkelerce tercih edilmemesi, ambalaj ve nakliye gibi, sorunlar daha çok sofralık çeşitlerin yetiştirilmesi nedeniyle gerçekleştirilen üretim ihracata yönlendirilememektedir. Ayrıca komşu ülkelerde yaşanan karışıklıklar da ihracatımızı olumsuz etkilemektedir. Patates üretiminin ihracata yöneltilmesinde teknik ve politik tedbirler alınmalıdır. Ülkemiz ekonomisi göz önüne alındığında, patates siğili hastalığı, tek geçim kaynağı patates üretimi olan bölge üreticilerini mağdur etmektedir. Ülkemizde patates üretiminin geleceğinin güvence altına alınması bakımından hastalığın ırkının tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır. Yurt dışında ırklara dayanım gösteren tohum çeşitlerinin ülkemizde görülen ırklara da toleranslı olup olmadığı, ülkemiz koşullarına uygunluğu test edilmeden girişine izin verilmemeli, üreticilerimiz bir riskle daha karşı karşıya bırakılmamalıdır. Patates ihracatında istenen laboratuar analizleri Nevşehir ve Niğde illerimizde laboratuar olmadığı için başka illerde yapılmaktadır. Bu durum ihracat için gerekli bitki sağlık sertifikası alımını dolayısıyla ihracatı geciktirmektedir. Bölgede patates siğili hastalığı bulunması nedeniyle analizlerin daha fazla olması masrafları artırmaktadır. Analiz yapacak laboratuvar sayısı artırılmalı, ve analiz ücretleri düşürülmelidir. Gerek topraktaki besin maddelerinin tek yönlü tüketiminin önlenmesi, hastalık ve zararlı popülasyonlarının artışının engellenmesi, verimde düşüşlerin yaşanmaması ve üretimde dengenin sağlanması bakımından, özellikle patates tarımının yoğun olarak yapıldığı alanlarda münavebeye gereken önem verilmelidir. Patates unu, ekmekte aroma ve kaliteyi artırmakta ve ekmeğin bayatlama süresini uzatmaktadır. Ayrıca patates proteininin içerdiği amino asitlerin yeni gelişen canlılarda ve gençlerde mutlak gerekli yapı taşları olması nedeniyle patates ununun yüzde 1,5- 5 oranında ekmek yapımına kullanılması sağlanmalıdır. Böylece ürettiğimiz patates daha iyi değerlendirilebilecek, patatesin besleyici özelliğinden daha fazla faydalanılabilecektir. Patateste pazarlama sorunlarının çözümüne yönelik olarak, üreticilerin örgütlenmesi için gerekli eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmeli, üreticiler özellikle pazarlama problemlerini çözmede örgütlenmenin önemi konusunda bilinçlendirilmelidir. Üreticilerimizin patatesten hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından, patateste tasnif ve paketleme tesisleri kurulmalı, ihraç edilecek ürünler başta olmak üzere pazara arz edilecek ürünlerde standardizasyon sağlanarak, yemeklik, tohumluk ve sanayi tipi olmak üzere bir sınıflandırma yapılmalıdır. Ülkemizde patates tohumluğu konusunda tescilli yerli çeşitlerin çok az olması olanların da üretimde hemen hemen hiç kullanılmaması nedeniyle patates tohumluğunun tamamına yakını ithal edilmekte, üreticilerimizin sertifikalı tohum ihtiyacı ithalatla karşılanmaktadır. Bu da öz sermayesi yetersiz olan çiftçilerimiz için maliyeti artırıcı bir unsur olmaktadır. Patates ithalatımızın Patates üretiminde maliyeti etkileyen en önemli unsur elektriktir. Birim fiyatın düşürülmesi bakımından elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV tarımda kullanılan elektrikte yüzde 1’e indirilmeli, yüzde 2 TRT payı kaldırılmalı, tarımda kullanılan elektrik desteklenmelidir. Elektrikte yaşanan bir diğer sorun ise özelleştirmedir. 6552 sayılı Kanun ile elektrik borçları yapılandırılmıştır. Ancak, özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine ait borçların yapılandırılmamıştır. Üreticilerimizin özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerine olan elektrik borçları da yapılandırılmalıdır. Üreticilerimiz için bir diğer önemli konu ise depolamadır. Ülkemizde patates daha çok adi depo olarak adlandırılan, nem, hava ve ışık kontrolünün yapılamadığı, ambar, kiler, bodrum, kaya mağara ve hatta toprak altı çukurlarında saklanmaktadır. Bunun yanında depolarda hastalık ve zararlıların da etkisiyle yüzde 20’ye yaklaşan oranda kayıplar meydana gelmektedir. Tekniğine uygun depolarda azami yüzde 10’luk bir kayıpla 8-10 ay süreyle, patatesleri uygun fizyolojide ve kalitede saklamak mümkün olabilmektedir. Ürün kayıplarının önlenmesi bakımından depolama koşulları iyileştirilmelidir. Depolama kapasitesinin yetersizliği bir diğer sorun olarak karşımıza çıkmakta olup, ürün bir an önce elden çıkarılması zorunlu hale gelmekte, bu da pazarlama periyodunu kısaltarak ürün fiyatlarında üretici aleyhine sonuçlar doğurmaktadır. Bu nedenle hem tohumluk hem de yemeklik ürünlerde depo kayıplarını minimuma indirerek, pazara kaliteli ve devamlı ürün arzı sağlayabilmek için gerekli modern depolar oluşturulmalıdır. KAYNAKLAR AKİB,2008, “2008 Uluslararası Patates Yılı, Patates: Gizli Hazine”, Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Araştırma Serisi, 52, 17.11.2008. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 2014 Yılı Bitki Sağlığı Uygulama Programı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 2014 Faaliyet Raporu. Niğde Patates Araştırma İstasyon Müdürlüğü, http://arastirma.tarim.gov.tr/patates Onaran H., Ünlenen L. A., Nam M., “Patatesin Önemi ve Faydalanma Şekilleri Hakkında Rapor”, Patates Araştırma İstasyon Müdürlüğü, Niğde, 25.12.2003. Onaran H., Ünlenen L. A., Doğan A., “Patates Tarımı, Sorunları ve Çözüm Yolları”, Patates Araştırma İstasyon Müdürlüğü, Niğde, 2000. Türkiye Ziraat Mühendisliği VIII. Teknik Kongresi, Çalışkan M. E., Söğüt T., Demirel U., Arıoğlu H., “Nişasta ve Şeker Bitkileri Üretiminde Değişimler ve Yeni Arayışlar”, 12-16 Ocak 2015, ANKARA. Türkiye İstatistik Kurumu, Ulusal Patates Zirvesi Sonuç Bildirgesi, 26 Mart 2005, NEVŞEHİR. www.faostat.fao.org ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 59 AYIN KONUSU Veli Kenar Niğde Ziraat Odası Başkanı AYIN KONUSU 2014 tarihi itibari ile ilimizde 153.510 dekar alanda 513.447 ton üretimi yapılan patates Misli Ovası ve Melendiz Ovasında diğer bölgelerimize göre çoğunlukla yapılmaktır. Yetiştirilmesi toprağın yapısına ve patatesin öncesinde yetiştirilen bir önceki bitki desenine göre değişiklik gösterir. Kaliteli bir üretim için ön hazırlıkların ve toprağın iyi hazırlanması gerekir Killi topraklarda, sonbaharda 20-25 cm. derinlikte sürüm yapılır. İlkbaharda ikileme yapılarak tırmık çekilir. kumlu topraklarda ise ilkbaharda toprağı fazla gevşetmeyecek şekilde daha yüzeysel sürüm yapılır ve tırmık çekilerek toprak hazırlığı yapılmış olur. İlimizde yılda bir ürün yetiştirildiğinden sonbahardan itibaren topraklarımız Niğde İlinde Patates Yetiştiriciliği 5-6 ay dinlenmeye geçer. Ancak 2 yıl üst üste ekim yapılırsa patates üretiminde verim kayıpları göze çarpar ve hastalıklar meydana gelmeye başlar. Patates ekilen araziye 3 yılda bir ekim yapılmasının daha uygun olacağı düşünülmektedir. Patateste tohumluk olarak kullandığımız kısım yeni üretime geçmiş (Anaç, Sertifikalı) yumrulardır. Bu yumrular, 5-7 cm çapında ve ortalama 40-70 gram arası bir ağırlıkta olması gerekir. Tohumluğun çeşidi, üretim amacına göre seçilmelidir. Sertifikalı tohumluk kullanılması önerilmektedir. Bir önceki sezon üretilen patates yumrulardan çapı ve ağırlık bakımından küçük olanları depolarda 4-6 derece sıcaklıkta direk güneş ışığı görmeyecek şekilde muhafaza edilmelidir. Bir sonraki yıl Mart ayı son haftası ve Haziran ayı ilk haftası ekim yapılmak üzere tohumluk yumruların seçimi yapılmalı ve muhafaza edilen yumrulardan gözleri uyanmış olanları tercih edilmelidir. Filizler yaklaşık 1-1,50 cm boyun da ve yeşil renkte olmalı, filizlerde mini yumru olmamasına dikkat edilmelidir. Dikim yapılacağında toprak ısısı 8-12 derece de olması ve geçici don olaylarının sonra erdiğinden emin olunmalıdır çünkü yumru toprakta üşürse verim kayıpları yaşanabilir. İlimizde dikim Mart ayı sonlarında başlar ve Haziran Ayı İlk haftası bitirilmiş olur. Yumru dikimi manuel ve otomatik patates ekim makinaları ile iki sıra halinde ve sıra arası 70-75 cm, sıra üzeri yumru arası 30 –35 cm olarak yapılır. Yumru dikiminde derinlik yaklaşık olarak kumsal alanlarda dikimde 10cm, killi arazilerde ise 20 cm dir. Dikim esnasında ekim makinaların oluşturduğu şekil bakımından düz bir arazide sırt görünümündedir. Filizlerin toprak üstlerine çıkmasına müteakip tamamının sıra dizme işlemini bitirmiş ve sırttaki görünümü 5-7 cm yüksekliğe ulaştığında ikili sıra çapa makinası ile boğaz doldurmaları yapılabilir. Aynı zamanda bu işlem yaban otla mücadele içinde yapılır. Yine sırt yüzeyi kaymak bağlamışsa ve buda kırılmış olur. Bir dekar için yumru büyüklüğü ve çapı na göre ortalama 300-350 kğ tohum yeterlidir. Ekiminden bakımına hasadından depolanmasına kadar olan süreçte patates fazla bakım isteyen meşakkatli sulu bir bitki türüdür. Yaban otlarla mücadelede en önemli netice patatesin gelişmesini sağlamak ve topraktaki nem kaybını minimize etmektir. 60 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Önceki güz sezonunda hayvan gübresi atılarak ilk sürüm ile toprak bahara hazırlanması daha iyi olur. Normal toprak yapısı olan araziye yaklaşık 2 ton, çok zayıf arazilere ise 3 tona kadar serpilir ve toprağa karıştırılmalıdır. Kullanılan hayvan gübresinin olgunlaştırılmış olması gereklidir. Patates üretimi yapan çiftçilerimizin baharda ekim hazırlığında olsun büyüme zamanında olsun suni gübre kullanmadan toprak tahlillerini yaptırıp sonuca göre gübre kullanmaları çok daha faydalıdır. Ortalama olarak 1 dekar alanda patatesin ihtiyacı olan azotlu gübre 35-40 kg saf azot (175-200 kğ Amonyum Sülfata eşdeğerdir) 15-18 kg saf fosfor (32-40 kg Triple Süper Fosfata eşdeğerdir) kullanılmalıdır. Toplam fosforun tamamı ve azotun 1/3 dikmeden önce toprağa karıştırılır. Azotun 1/3 de boğaz boğaz doldurmada, kalan 1/3 de sulama sularıyla verilmelidir. Patates bitkilerinde sulama ilk olarak üst gübresi atıldıktan ve boğaz doldurma işlemi yapıldıktan sonra yapılmalıdır toprak yapısına göre 2 veya 3 saat ile basınçlı yağmurlama(her sulamada yaklaşık olarak 85 ton su tüketildiği bilinmektedir. En modern sistem ile yapılsa dahi65 ton su kullanılır. Bu da yıllık olarak 650/850 ton su demektir.) sistemi ile yapılmalıdır. Ayrıca ilk sulama ve sonraki sulama dönemlerinde topraktaki nem oranı dikkate alınarak yapılmalıdır toprak yapısına göre 8 ila 12 defa 3 ila 5 gün arayla yapılmalıdır. İlk sulamalar hava sıcaklığı dikkate alınarak sık sık yapılmalı hasada yakın zamanlarda ise 7 ila 10 gün arasında yapılabilir. Patates bitkisi suyu çok sevdiğinden sulamadaki periyodlara özen gösterilmelidir. Yine sulamanın en fazla yapılacağı zaman dilimi ise çiçeklenmeye başlayarak yumru yaptığı dönemdir. Sulama periyodlarına dikkat edilmez ve düzenli bir sulama yapılmazsa öncelikle yumrularda büyüme bozukluğu çatlak yumrular yumru içinde kararma olacağı için verimi de önemli derecede olumsuz etkiler. İlimizde patatesin hasadı Ağustos ayı sonlarında başlar ekim ayı sonlarına kadar devam eder hasadın yapılacağı zaman patatesin yeşil yapraklarının (teveğinin) kuruma oranının çok olduğu veya tamamen kuruduğu zamanda yapılması gerekir. Bu durum ise yumrunun bitkiden kolayca ayrıldığı ve kabuğun kalınlaşıp sertleştiğinin neticesidir artık söküm yapılabilir demektir. Kontrol etmek gerekirse üst kabuğu elle veya tırnakla soyulamaz ve yumrunun bitkiye bağlandığı yer artık ıslak çalışmaz halde ve koyu renktedir. İlimizde patates hasadı makine ile yapılmakta ve ikili sıra üzeredir. Sökülen patatesler elle toplanarak 30 ila 60 kiloluk çuvallarda ambalajlanır. Patatesin hasadında dikkat edilmesi gereken en önemli husus ise söküm esnasında yumrular kesilip zedelenmemelidir. Ayrıca söküm esmasında toprak aşırı nemli ya da aşırı kuru olmamalıdır. Halk tabirince söküm tavında olmalıdır. Buda hem sökümü kolaylaştıracağı gibi hem de yumrunun toprak tutmasını azaltacak ve toplanmasını kolaylaştıracaktır. Sökümyapılırken patates büyüklük bakımından 3 guruba ayrılarak toplanması ve ambalajlanması iyi olur orta ve büyük boy yumrular depolanırken veya direk pazarlama aşamasında ikinci bir işçilik yapılmasına gerek kalmaz üçüncü gruptaki patates yumruları yeni ise sonraki sezon ekimi için saklanır, kullanılmayacak yumrularda hayvan yemi olarak kullanılır. Sökümde ambalajlanırken dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise hastalıklı, çürümüş, kesilmiş ve kabukları zedelenmiş yumrular diğerlerinden ayrılmalıdır. Çuvallanmış yemeklik patatesler önceden temizliği yapılmış 4-6 derecedeki depolara çuvallı konulacaksa 3 sıra üste, dökülerek depolanacak ise yerden 3 metreye kadar doldurulabilir aşırı dolumlar da ise alta kalan yumrularda ezilme ve yapısal olarak bozulmalar göze çarpar. Tohumluk patateslerde ile depolama en fazla 1 metre yüksekliğe kadar doldurulur. Depo havalandırılması düzenli yapılmalı ve nem oranı yüksek tutulması hem yumrunun kendini beslemesi bakımından hem de uzun süre saklama bakımın iyi sonuçlar verir. Ayrıca iyi depolama yapılamazsa patatesin su oranı düşeceğinden yumruda buruşma gevşeme ve sertlik kayıplarına neden olur. Bu da başta albenisi olmak üzere rekolteyi düşüreceği gibi depo ömrünü de kısaltır. Tohum durumlarında hasada kadar hastalık, zararlı ve yabancı otlarla çok etkili bir mücadele yapılmalıdır. Depolamadan üzeri ambar ilaçlanmalı, depoların serin, nemli ve havadar olması sağlanmalıdır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 61 TEKNİK Neşe Tezer TZOB Teknik Müşavir Yardımcısı SEBZELERDE MİLDİYÖ HASTALIĞINA GENEL BAKIŞ sonra bunların gri- mavi havımsı bir örtüyle kaplanması şeklindedir. Hastalık ilerledikçe tüm bitkiyi kaplar, yaprakları sararır ve kururlar. Hastalık bitkileri küçükken yakalandığında bitkiler bodur kalır. Fide Dönemine Dikkat Lahana ve marul da ise Mildiyö hastalığı bitkiler fide devresinde iken başlar. Fidelerin yaprakları önce sararır, sonra kurur. Hızla tüm fideliğe yayılarak fidelerin elden çıkmasına neden olur. Tarlaya şaşırtılan bitkilerde hastalık önce yaşlı alt yapraklarda görülür. Burada yer yer sarı lekeler belirir. Lekelerin alt yüzünde kirli beyaz renkte bir küf tabakası oluşur. Zamanla iç yapraklara doğru ilerler ve yapraklarda kuruma ve çürüme olur. Ekonomik Zarar Kaybı Büyük, Yağmur ve Rüzgarla Taşınır Hastalık yaprağı yenen sebzelerde yaprakların sararmasına, kurumasına, çürümesine neden olduğundan lahana, marul ve ıspanak gibi sebzelerde üründe doğrudan doğruya kayıp söz konusudur. Bitkilerin tümden kurumasına yol açar. Domates gibi meyvesi yenenler de çürümeler yapar. Hastalığın yayılışı, yetiştirme mevsimi içinde bulaşık alanlardan yağmur ve rüzgarla temiz bölgelere sporların taşınması şeklinde olur. Hastalığa neden olan etmenler bulaşık bitki artıklarında, soğan gibi bitkilerin arpacık adı verilen ekim materyalinin katmanları arasında, ıspanakta tohuma kadar geçerek tohumla ertesi yıla geçer ve yeni yılda da hastalık tekrar ortaya çıkar. Mildiyö hastalıkları, bahçe şeklinde yapılan sebzecilikte, fide yetiştiriciliğinde ve örtü altı yetiştiriciliğinde yaygın olarak görülür. Mildiyöler çoğunlukla önce bitkilerin yapraklarında ortaya çıkan ve oradan yaprak sürgün ve meyvelerin taze, duyarlı yeşil dokularına hızla geçen bir hastalıktır. Sebzelerin yeşil organlarında özellikle yapraklarında ortaya çıkan bu lekeler ilk önceleri yaprak yüzeyine yağ damlamış ya da lekeli kısmın suda haşlanmış gibi bir görünüm almaktadır. Bu açık yeşil veya sarımtırak lekeler daha sonra esmerleşir. Nemli havalarda bu kısımlar; yaprağın üst yüzeyi kararır, alt yüzeyinde ise etmenin üreme yapılarının oluşmasından dolayı gri-erguvan renklerinde kül benzeri tozumsu, pamuğumsu bir tabaka oluşur. Sebzelerde özellikle fide dönemlerindeki zararı daha önemlidir. Hastalık belirtilerin önce toprağa yakın olan alt yapraklarda görülür. Serin ve nemli koşullarda hastalık üst yapraklara da yayılabilir. Hastalığa şiddetli yakalanan sebzeler ya da dallar tamamen ölür. 62 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Bu hastalığın yayılması, gelişmesi ve şiddeti Duyarlı konukçunun varlığına, Dokuların üzerindeki su filminin varlığına, Serin veya ılık ancak yüksek neme sahip havaların varlığına bağlıdır. Sıcak havalar, yüksek nemde olsa hastalık için uygun değildir. Yağışın Etkisi Mildiyö hastalığı rutubetli yerlerde ve yağışlı yıllarda fazla görülür. Hastalık bir yerde çıktımı hızla geniş alanlara yayılır. Hastalığın gelişmesi ve yayılması % 90100 nem ve 15-20°C sıcaklıkta hızlıdır. Rutubetin % 80'nin altına düştüğü hallerde ve sıcaklığın da verilen sınırların altında veya üstünde olduğunda hastalığın yayılması durur. Konukçuları ve Belirtileri En çok görüldüğü bitkiler domates, patates, lahana, ıspanak, marul, hıyar ve kavundur. Mildiyö hastalıkları bitkiye hastır. Örneğin domatesteki lahanaya geçmez. Yine soğandaki marula geçemez. Ancak hıyarda görülen Mildiyö kabak ve kavunda hastalık yapar. Mildiyö hastalığı bitkilerin daha çok yapraklarında olmak üzere gövde ve meyvelerinde zarar yapar. Bazı bitkilerde tohuma kadar geçer. Hastalık lahana, marul, ıspanak, hıyar gibi bitkilerin yaprak ve yaprak sapında soluk yeşil renkte yağlımsı lekeler şeklinde başlar. Daha sonra lekeler koyulaşır ve orta kısımları ölür. Rutubetli havalarda yaprağın altında gri renkte tüylü bir örtü vardır. Zamanla lekeler birleşir, bütün yaprağın kurumasına neden olur. Domateste meyvede de lekeler görülür. Meyve yüzeyinde küçük, düzensiz olarak dağılmış soluk renkte lekeler oluşur. Bu lekeler daha sonra siyahlaşır ve içe doğru çökük çürüklük oluşur. Çürüklük meyvenin içine doğru ilerler. Domateste koşullar hastalık için elverişli olursa tüm bitkide yanıklığa yol açar. Hatta sera ve rutubetli yerlerde geniş alanların aniden çökmesine, adeta yangın geçirmiş gibi bir görünüm olmasına yol açar. Mildiyö hastalığının soğandaki görünümü; yaprakların dip ve orta kısımlarında önce hafif sarımtırak lekeler ve daha Kültürel Tedbirler Hastalığın sık görüldüğü yerlerde, bulaşık bitki artıklarını toplayıp, yok etmelidir. Tohumluğu mildiyö hastalığının görülmediği, sağlıklı yerlerden ve bitkilerden almalıdır. Bitkilere fazla su verilmemeli, yeteri kadar sulanmalıdır. Sık ekim yapılmamalıdır. Lahana ve marul fidelerinde sık ekim yapıldığı takdirde fideler cılız gelişir, havalanma iyi olmaz. Bunu önlemek için daha az tohum kullanmalı ve fidelikleri sık sık havalandırmalıdır. Münavebe uygulanmalıdır. Örneğin domates yetiştiriciliği yapılan bir yerde sık sık domates mildiyösü görülüyorsa, buraya 1-2 yıl domates ekilmemeli, bunun yerine diğer sebzelere yer verilmelidir. Kimyasal Mücadele Mildiyö hastalıklarına karşı kimyasal ilaçlarla başarılı sonuçlar alınmaktadır. Hastalık bir defa bir tarla veya bölgede ortaya çıktığında süratle yayılma gösterir. Bu nedenle genelde ilkbahar ve yaz başlangıcında hastalık görülür görülmez ilaçlamaya başlamak gerekir. İlaçlamaların arası ve sayısı ilacın çeşidine göre değişmekle birlikte, genellikle bir hafta ara ile uygulama yapılmaktadır. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 63 TEKNİK TEKNİK Hava sıcaklığı ve nem durumuna bağlı olarak 2-3 bazen 5 kez ilaçlama yapılmaktadır. İlaçlamadan sonra yağış olduğunda uygulama tekrarlanmalıdır. İlaçlamalarda bitkinin her tarafının ilaçlı su ile iyice yıkarcasına ıslatılmasına özen göstermeli, hiç kuru yer bırakılmamalıdır. Patates ve Domates Mildiyösü (Phytophthora İnfestans) Hastalığın Genel Özellikleri Fungal bir hastalık etmeni olup, Solanaceae familyasına ait bitkilerde (domates, patates, biber ve patlıcan) geç yanıklık (mildiyö) hastalığına neden olur. Bölgelere göre ilkbahar ve yaz başlagıcında hastalık belirtileri patates bitkilerinde görülmeye başlar. Hastalık etmeni toprakta ve ölü bitki artıklarında canlılığını uzun süre koruyamaz, fakat dayanıklı üreme organı olan oosporları muhafaza edilebilir. Bir alanda epideminin (salgın) başlaması için mikroorganizma patates yumrularında kışı geçirmekte ya da tohumluk patates veya şaşırtılacak domates fideleri ile yeni bir alana tekrar girmelidir veya canlı sporlar yağmurla veya sulama suyu ile taşınmalıdır. Ülkemizde hastalık daha çok Karadeniz bölgesinde illerde yaygın olarak görülmektedir. Patates tarımın yapıldığı doğu illerinin bahar ve yaz aylarında yağış alan kesimlerde de hastalığın sorun olması olasıdır. Hastalık Belirtileri Suyla ıslanmış gibi lekeler yaprak ve gövdeler üzerinde görülür, hızla genişler ve kahverengiye veya siyaha döner. Nemli koşullar altında beyaz küflü bir yüzey ya da bir halka görünümü yaprak altında lezyonun kenarında görülebilir. Serin ve ıslak koşullarda yanıklık hızla ilerler ve birkaç gün içerisinde tüm bir alanı etkileyebilir. İnfekte olan yumrularda ilk önce kahverengi ile mor bir renklenme görülür, daha sonra ise kahverengimsi bir kuru çürüklük ya da ıslak çürüklük vardır. Yumrularda yanıklık infeksiyonları çoğunlukla depolamanın ilk birkaç ayı içerisinde görülebilir, ama belirtiler depolama süresince de görülmeye devam edebilir. Kültürel Mücadele 1. Bahar dikimlerinden önce depolardan ve tarladan çürümüş ya da ezilmiş yumruların temizlenmesi, 2. Sertifikalı, hastalıktan ari yumruların kullanımı. Tohumluk yumrularının yetiştirildiği yerlerde hastalık etmeni görülüyorsa buralardan tohumluk yumru satın alınmamalı. 3. Yabancıotlar ve diğer solanaceus bitkiler ile mücadele edilmeli. 4. Hastalığın yayılmasın azaltacak uygun bir sulama sistemi uygulanmalı. Nemli ve bulutlu havalarda aşırı sulamalardan kaçının. 5. Aşırı azot gübrelemesinden kaçının. 6. Toprak aşırı şekilde nemli ise hasattan kaçının. 64 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 7. Uygun havalandırması olan depolarda tohumluk yumrular depolanmalı ve yumrular üzerinde serbest su oluşumundan kaçınılmalı. 8. Dayanıklılık gösteren bitkiler tercih edilmeli. 9. Bitkiler sık dikimden sakınmalı, havadar alanlar üretimde kullanılmalı ve havalanması fazla olan alanlar tercih edilmeli. 10. Erkenci ve geççi çeşitler arasındaki mesafe artırılmalı ya da birbirinden uzak olmalıdır. 11. Biyolojik mücadele olarak “Serenade” WP kullanılmakta olup bakteriyel (Bacillus subtilis) bir etmendir. Kimyasal Mücadele Bakanlıkça önerilen, Zirai Mücadele Teknik Talimatlarına göre tavsiye edilen kimyasal ilaçlar kullanılmalıdır. İlaçlamalar düzenli aralıklarla yapılmalı, özellikle hastalığın görüldüğü bölgelerde hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce, bitkiler koruyucu ilaçlar ile ilaçlanmalıdır. Kimyasal Mücadele İlaçlı mücadeleye çevredeki domates yapraklarında 3-5 mm çapında kahverengi lekelerin altında beyaz kül gibi örtünün görülmesiyle veya hastalığın her yıl çıktığı yerlerde, hastalık için uygun koşullar gerçekleşir gerçekleşmez başlanmalıdır. Domates Mildiyösü ile Mücadele Kültürel Önlemler 1. Hastalıklı bitki artıkları ve meyveler toplanıp imha edilmelidir. Mildiyö daha çok yaprakların altında olduğu için ilaçlama sırasında mutlaka yaprak alt yüzeylerinde ve bitkinin her tarafında bir ilaç tabakası oluşturmaya özen göstermelidir. 2. Domates tarımı sabah ve akşam çiğ tutmayan güneye bakan yerlerde yapılmalıdır. Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: Bakanlıkça önerilen ruhsatlı zirai mücadele ilaçlarından biri kullanılır. 3. Hastalığın her yıl epidemi oluşturduğu yörelerde sırık domatesçiliği yapılmalı, sıralar hakim rüzgar yönünde olmalıdır. KAYNAK Alata Bahçe Kültürleri Araştırma, Bitki Koruma Rehberi,www.entofito.com, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 65 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN ÇİFTÇİYE YENİ ALIM SİSTEMİ ANLATILDI Çankırı Ziraat Odası Toplantıya, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi ve Çankırı Ziraat Odası Başkanı Nejat Gamzeli, TMO Çorum Şube Müdürü Fahri Kesepara, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Şükrü Turan, TMO kontrolörleri Refik Delibaş, Hamza Yıldız ile Ziraat Odası başkanları katıldı. Yetkililer, kaliteli buğdaya % 1 ila 7 arasında ilave uygulayacağı belirttiler, süne tahribatı arttıkça buğdayda kalitenin düştüğü, buğdayın kalitesinde protein miktarının önemli olduğunu vurguladılar. Toprak Mahsulleri (TMO) Ofisi Çorum Şube Müdürlüğü yetkilileri, Çankırı ve ilçe Ziraat Odalarının başkanlarını yeni alım sistemiyle ilgili bilgilendirdi. YAĞIŞLAR ZARAR VERDİ Kaliteli üretim için, ekim öncesi toprak analizinin yapılması, iyi bir tohum yatağının hazırlanması, doğru çeşit seçiminin yapılması, sertifikalı tohum kullanılması, tohum miktarının önerilen kadar olması, zamanında yeterli miktarda gübre kullanılması, ot, süne ve diğer zararlı mücadelesi yapılması ve hasadın zamanında gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi. Kaliteli ürünün serbest piyasada da yüksek fiyata satılabileceği ifade edilerek, konuyla ilgili broşürler dağıtıldı. Bucak Ziraat Odası Bucak Ziraat Odası Başkanı Muzaffer Özdemir, tahminlerin üzerindeki yağışlara bir de Kestel Dağı’ndaki karların erimesiyle Onaç sulama barajının taşdığını, 12 dönüm hububat ekili alanın su altında kaldığını belirtti. DSİ’ye ait 3 düdenin su tahliyesi için yeterli olmadığını ifade eden Özdemir, şunları belirtti: “Bölgemizde yer altı suları tabanda tabandadır. Düdenlerin kapatılmasıyla yer altı sularının yükseltilmesi gerekmektedir. İlçemizin Karaaliler,Karapınar ve susuz köylerinde başka illere pazarlanan Maraş biberi ve karpuz tarımı yapılmakta, yer altı sularının yeterli olmaması nedeniyle üreticilerimiz Onaç sulama barajından faydalanan köylerden arazi kiralamakta, bu talep de yörede tarla kiralarını yükseltmektedir. Sel sularından zarar gören bu bölgede Hazine’nin 6 bin dönüm arazisi bulunması bir avantajdır. Suni gölet oluşturulması halinde tabiat canlanacak, yeraltı sularımızın yükselmesiyle de su sorunu halledilmiş olacaktır.” Bucak’ta aşırı yağışlar zarara neden oldu. Bucak Ziraat Odası, yağışların gelecek yıllarda üretime zarar vermemesi için bir dizi önlem almasını istedi. 66 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Başkan Özdemir, zarar gören çiftçinin tarımsal kredilerinin faizsiz ertelenmesini, kayıplarının karşılanmasını ve ecrimisil bedellerinin alınmaması gerektiğini vurgulayarak, “Üreticilerimizin üretimden vazgeçmelerine engel olmak zorundayız” dedi. 30 BİN FİDAN TOPRAKLA BULUŞUYOR Aksaray Ziraat Odası Aksaray’da Ziraat Odası Başkanlığı tarafından ‘Mazide Kalmasın Yeşil Aksaray’ sloganı ile fidan dikimi gerçekleştirildi. 30 bin üyesi bulunan Ziraat Odası, her üyeye bir fidan olmak üzere 30 bin fidanı toprakla buluşturacak. Nevşehir Karayolu’nda Ziraat Odası Başkanlığı’na ayrılan arazide gerçekleştirilen fidan dikim törenine Vali Şeref Ataklı ile çok sayıda çiftçi katıldı. Programda bir konuşma yapan Vali Şeref Ataklı, Aksaray’ın ağaç anlamında sıkıntılı bir il olduğunu belirterek, “Ziraat Odası’na tahsis edilen bu alanda daha öncede çalışma yapılmış ancak yenileme çalışmaları devam edecek. Bu kapsamda da bugün ağaç dikeceğiz. Bu bölge zaten ağaçlandırma çalışması yapılmaya devam edilen bir bölge. Maalesef herkesin de bildiği gibi Aksaray’da ağaç yetiştirme, orman oluşturmak biraz zor. Ama sabır ile buralara ağaç dikeceğiz. Yenileme çalışmaları devam edecek. Bu ağaçlarımızı yetiştirmeye çalışacağız” şeklinde konuştu. Fidan dikimi hakkında bilgi veren Ziraat Odası Başkanı Emin Koçak ise, “Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Orman Bakanlığı tarafından ortaklaşa yapılan ağaçlandırma protokolü kapsamında Aksaray’dan da biz destek veriyoruz. Ziraat Odası olarak ilimizin DARENDE TÜRKİYE 3.’SÜ OLDU ağaçlandırılması, yeşil bir Aksaray için el ele verip bugün burada fidan dikiyoruz. Bugün için yaklaşık 500 adet fidan dikeceğiz. Ancak Ziraat odamızın 30 bin üyesi var, inşallah en kısa sürede her üyemize bir fidan olmak üzere toplam 30 bin fidan dikerek yeşile katkı sağlayacağız. Ağaç demek nefes, bereket demek. Yağmur, su için ciddi faydası olacağı için, gelecek nesillerimize yeşil bir Aksaray bırakmak için ağaçlandırma kampanyasını başlattı” dedi. Çiftçiler ise gelecek nesillere yeşil bir Aksaray bırakmak için fidan diktiklerini belirterek, programı yapan Ziraat Odası Başkanlığı’na teşekkür etti. Darende Ziraat Odası 2014 yılında Darende Kaymakamı Bünyamin Kuş,Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü ve Darende Ziraat Odası tarafından yapılan çalışmalar ve istişareler sonucunda sağlanan protokolün başarı getirdiğini belirterek, "Darende’de de tahsisli arazilerde yapılan malçlama yöntemi, ödüle layık görüldü" dedi. Konuya ilişkin bilgi veren Kuş, şunları kaydetti: "Protokolün asıl amacı Darende’ye tarımsal olarak daha fazla katkı sağlamak ve çiftçileri ekonomik olarak güçlü kılmaktır. Yapılan protokolle Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tahsisli arazi üzerinde karışık meyve bahçesi, sebze ve çilek demonstrasyon çalışması başlatılmıştır. Karışık meyve bahçesi tesisinde bölgenin iklim ve toprak yapısına uygun ayva, kiraz, erik, badem, armut, şeftali, kızılcık, Trabzon hurması, kayısı çeşitleri araştırılmış ve en uygun olanları seçilerek bahçe tesis edilmiştir. Sebze bahçesinde tüm ürünler malçlı sistem uygulanmış domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun, karpuz, lahana, bamya çeşitlerinden en uygun olanlar seçilerek yine bahçe tesisi gerçekleştirilmiştir. Çiftçilerin açık yetiştirme tekniğinde yoğun olarak harcadığı su miktarı azalmıştır Ayrıca toprak sıcaklığı fazla olduğundan bitki köklerinin daha iyi gelişti, yabancı ot mücadelesine harcanan emek, para ve zamanın azaldı ve verim de artığı. Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tarafından yapılan bu uygulama, Tarıma Değer Katanlar Ödülleri’nde Sebze Üretimi (malçlama yöntemi) çalışmasıyla Türkiye 3. sü olmuştur." ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 67 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN NARENCİYE BAHÇESİNDE EĞİTİM Erdemli Ziraat Odası EĞİTİM SEMİNERLERİ DEVAM EDİYOR rarak gereksiz ilaç ve gübre kullanımının önüne geçilmesi ile girdi maliyetlerinin düşürülmesi hedefleniyor” dedi. İvrindi Ziraat Odası İvrindi Ziraat Odası, yöre çiftçilerimizin bilinçli tarım yapmasını sağlamak ve çiftçilerimizi yeniliklerle tanıştırmak amacıyla bir tohumculuk firmasıyla birlikte “Mısır Yetiştiriciliği ‘’ konusunda eğitim semineri düzenledi. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Mehmet Türker de, “Narenciyede eksik bilgi ve kulaktan duyma bilgileri kullanmayın. Bahçelerinizde gördüğünüz hastalıklarla ilgili aklınıza takılan ne olursa olsun uzman ziraat mühendislerimizden yardım isteyin” diye konuştu. Seminerde mısır ekiminde ilk önce mısırın birinci ürün mü yoksa ikinci ürün mü yetiştirileceğine karar verilmesi; ona göre yetiştirme süresine göre tohumluk seçiminin önemi üzerinde duruldu. Özellikle toprak analizinin gübrelemede önemine değinildi, bitkinin ihtiyacı kadar gübreleme yapılması gerektiği bildirildi. Sertifikalı ve kaliteli tohumluk seçimi, iyi bir toprak hazırlığı, toprak analizi, gübreleme ve yabancı otlarla mücadelenin önemi üzerinde duruldu. Erdemli Ziraat Odası genel sekreteri ziraat mühendisi Aydın Çiftçi de, doğru ilacın doğru dozda verilmesi gerektiğini belirterek, çiftçilerden narenciyeye verilecek ilacın üzerinde mutlaka narenciye ibaresinin yazılı olduğuna dikkat etmelerini istedi. İvrindi Ziraat Odası Başkanı Hasan Hüseyin Koyun, ekimden biçime kadar çiftçilerimize faydalı olabilmek için bu tür faaliyetlerin devem edeceğini söyleyerek, katılan tüm çiftçilerimize teşekkür etti. Erdemli Ziraat Odası, narenciye ağaçlarının budaması ve ilaçlamasına yönelik çiftçi eğitimi düzenledi. İlçeye bağlı Dağlı Mahallesi’nde gerçekleştirilen eğitimin uygulaması limon bahçesinde gerçekleştirildi. Eğitimle ilgili bilgi veren Erdemli Ziraat Odası Başkanı Ahmet Öger, “Bu eğitimlerde çiftçilerimize kalite ve verimi doğrudan etkileyecek olan ağaç budama ve doğru ilaçlama işleminin nasıl yapılması gerektiği anlatılıyor. Burada özellikle çiftçilerin yaprak, toprak analizleri yaptı- SEBZECİLİK VE FİDE YETİŞTİRİLİCİĞİ TOPLANTISI ALAN BAZLI DESTEK TALEBİ Karadeniz - Ereğli Ziraat Odası zırlığı ve yetiştiricilikte karşılaşılan sorunlar hastalıklar hakkında bilgiler verdi. Giresun Ziraat Odası Fide üretiminde dikkat edilmesi gereken konular hakkında üreticilerimiz bilgilendirilmiştir. Örtüaltı sebze yetiştiriciliği hakkında bilgilendirme yapan Erol Duran üreticilerimize doğru bildiği yanlışları anlattı. Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurettin Karan, fındıkta verim ve kalitenin artması için, Alan Bazlı Gelir Desteği’nin sürmesi gerektiğini belirtti. Sunum ve bilgilendirmenin ardından toplantı sona erdi. Karan, fındığın, üretici açısından olduğu kadar, istihdam ve döviz girdisi dolayısıyla ülke açısından da büyük önem taşıdığına işaret ederek, şunları kaydetti: “2014 yılı üretim döneminde iklim şartlarının uygun gitmemesi nedeniyle bölgemizde fındık üreticileri zor bir yıl geçirmektedir. Üreticilerimiz zorluklarını aşmak, verimli ve kaliteli ürün için, fındık hasat dönemine kadar geçen dönemde mazot, gübre, ilaç gibi gerekli temel girdileri kullanmaktadır. Ülkemizde mazot, gübre gibi girdilerin fiyatı oldukça yüksektir. Buna fındık toplama işçiliğinin eklenmesi ile maliyetler daha da artmaktadır. Fındık üretim maliyetlerini düşürmek için son 6 yıldır uygulanan Alan Bazlı Destekleme 2014 yılında sona ermiştir. Kaliteli fındık üretiminin sürdürebilirliğinin, ancak maliyetlerin yüksekliği nedeniyle zor durumdaki üreticinin desteklenmesiyle mümkün olacaktır. Fındık üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği ödemesi yapılmasına 68 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Zonguldak'ın Ereğli İlçesi'nde, Sebzecilik ve Fide Yetiştiriciliği hakkında Kdz.Ereğli Ziraat Odası Başkanlığı konferans salonunda toplantı düzenlendi. dair Bakanlar Kurulu kararının sezon ve seçim öncesi bir an evvel çıkarılarak, fındığın hak ettiği değeri bulabilmesi, ihracatta bulunduğumuz konumu koruyabilmemiz ve dünyada kaliteli Türk fındığı imajının zedelenmemesi açısından Alan Bazlı Gelir Desteği'nin devamı üreticimizi sevince boğacaktır.” Toplantıya Kdz. Ereğli Ziraat Odası Başkanı Adil Pulat, Meclis Üyeleri , Tarım Danışmanları , Muhtarlarımız ve üreticilerimiz katılmışlardır. Duranlar Fide sahibi Erol Duran üreticilerimize sebze yetiştiriciliği ve fide yetiştiriciliği konusunda bilgilendirme amaçlı toplantı düzenlenmiştir. Sebze yetiştiriciliğinde toprak ha◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 69 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN İL KOORDİNASYON KURULU TOPLANDI Ordu Ziraat Odası Merkez Toroslar ilçesine bağlı Çandır köyünde 'erik ağaçlarında kuruma', Horozlu ve Doruklu köylerinde ise 'şeftali ağaçlarında kuruma' şikâyetlerinin artması üzerine, Mersin Ziraat Odası Genel Sekreteri Ziraat Mühendisi Gürhan Dayıcık, beraberinde Oda teknik elemanı Ziraat Mühendisi Nurcan Uyar ve Mersin Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Son ile birlikte bölgeye giderek teknik bilgilendirme yaptı. Fatsa Ziraat Odası İbrahim Ethem Kibar'ın ev sahipliği yaptığı toplantıya Perşembe Ziraat Odası Başkanı Aslan Soydan Başkanlık etti. Toplantı öncesi açıklamalarda bulunan ve 2014 yılı Mart ayında yaşanan don olayından sonra 2015 baharında da tedirginlik oluşturacak hava olayları sebebiyle endişelendiklerini belirten Soydan, 800 ve 900 rakımlı bahçelerde az olmakla birlikte hasar meydana geldiğini ancak orta ve sahil kesimlerinde sorun gözükmediğini ifade etti. Her yıl yaşanan rekolte tespiti hususunda da bilgiler veren Başkan Soydan, geçen yıl İhracatçılar Birliği ve Fiskobirlik tarafından açıklanan 650 bin tonluk rekolteye dikkati çekerek, rekolte tespitinde karanfil sayımını doğru olmadığını ve çotanak sayımı ile gerçek rekoltenin tespit edilebileceğini söyledi. Nisan ayı içerinde gerçekleştirilen Alan Bazlı Desteklemelerin son olmak kaydıyla ödendiğini ancak bölge üreticisi açısından hayati öneme haiz bu ödemenin devam etmesi gerektiğini ifade eden Ordu Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Aslan Soydan, desteklemelerin devam etmesi için bakanlık düzeyinde girişimlerde bulunduklarını ve kararname hazırlandığını söyleyerek "Tarım Bakanımızın bu yönde bizlere verdiği söz var. Kararnamenin bir an evvel çıkmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı. Fatsa Ziraat Odası Başkanı Kibar ise her ay farklı bir ilçede gerçekleşen Ordu Ziraat Odası İl Koordinasyon Toplantısı’nın Nisan ayı toplantısına ev sahipliği yaptıklarını ve bölge tarımının öncelikle fındık olmak üzere tüm ürünlerin geliştirilmesi ve değerlendirilmesi amacıyla yapılabilecekleri masaya yatırdıklarını belirterek, "Çabalarımız, bölge insanının temel geçim kaynaklarının başında gelen tarımı daha verimli hale getirmek ve ürününe değer katmaktır" şeklinde konuştu. “BİTKİ TOHUMLAMA VE HAYVAN BESİCİLİĞİ” SEMİNERİ Sarıkamış Ziraat Odası Aşırı yağışlar ve çiftçilerinin kültürel işlemlerde yapmış olduğu eksiklikler gibi nedenlerden dolayı ortaya çıkan fungal etmenlerin bahçelere verdiği zarar ile ilgili tespitlerde bulunan uzmanlar, tedavi yöntemleri konusunda çiftçilere bilgiler aktardı. Ayrıca bölge üretim deseni dâhilinde sert çekirdeklilerde bitki besleme, budama, sulama, hastalık ve zararlılarla mücadele yöntemleri konusunda bilgiler verildi. Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, üreticiden gelen talepleri ivedilikle değerlendirdiklerini belirterek, ortaya çıkan sorunlara teknik personelle yerinde müdahale ettiklerini söyledi. Gökçel, şunları kaydetti: "Odamız zaman zaman ilgili bakanlıklar ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında imzalanan çiftçi eğitim protokolleri çerçevesinde araştırma istasyonlarında ve spesifik Sarıkamış Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda verilen seminerde konuşan Sarıkamış Ziraat Odası Başkanı Nesim Gök, bütün ça- 70 ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI olarak Mersin tarım paydaşları ile birlikte köylerde çiftçi eğitim çalışmaları gerçekleştirmektedir. Ancak çiftçilerimizden gelen talepler ve tarafımızca üretim aşamasında sıkıntılarının tespiti halinde, odamız teknik personelleri ivedilikle görevlendirilerek sorunun çözümüne yönelik çalışmalar yapmaktadır. Bırakın bir bölgeyi, çiftçilerimizin bir tek ağacında bile sorun olursa biz buna müdahale ederiz ve çiftçimize, köylümüze hizmet veririz. Çiftçimize hizmet bizim asli görevimizdir. Mersin Ziraat Odası olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sadece teknik konularda değil, her konuda her zaman çiftçilerin yanında olunacaktır." KABAK ÇEKİRDEĞİ ÜRETİMİ ARTIYOR Pazarlar Ziraat Odası Pazarlar Ziraat Odası Başkanı Yusuf Ertaş, çerezlik kabak yetiştiriciliğinin son yıllarda büyük bir gelişme göstererek üreticilerin en fazla rağbet gösterdiği tarım ürünlerinden biri haline geldiğini söyledi. 2015 yılında 400 dekara ulaştığını ifade eden Ertaş, bu sayede Pazarlar’da kabak üretiminin bu yılki rekolte beklentisinin 100 ton olduğunu ifade etti. lışmalarda ana hedefin çiftçilerin modern ülkelerle örtüşen tarım ve hayvancılık yapmalarını sağlamak olduğunu belirtti. Sarıkamış Ziraat Odası Başkanlığı tarafından mahalle ve köy muhtarlarına yönelik ‘Bitki Tohumlama ve Hayvan Besiciliği’semineri verildi. Mersin Ziraat Odası Mersin Ziraat Odası, çiftçi eğitim çalışmaları kapsamında Toroslar ilçesinde bulunan köylerde eğitim çalışması yaparak üreticiyi bilgilendirdi. Ordu Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı Fatsa’da yapıldı. Tarım Bakanlığı'nın da kendileri gibi düşündüğünü ifade eden Soydan, rekolte tespitinin Tarım Bakanlığı tarafından çotanak sayımı ile yapılacağını belirterek, rekolte tespit görevini kendilerine verilmesi yönünde açıklamalarda bulunan Ulusal Fındık Konseyi’ni de eleştirerek "Doğru bulmuyoruz" dedi. ÇİFTÇİ EĞİTİM ÇALIŞMALARI Gök, gelişen teknolojiyle birlikte çiftçilerin daha sürdürülebilir ve rantabl faaliyetler sürdüreceklerini söyledi. Nesim Gök, “Bölgemizin en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır. Ancak hayvancılığı modern çağa uygun yapamazsak başarılı olamayız. Bu yüzden bitki tohumlama, süt sığırcılığı ,büyükbaş hayvan besiciliğini en iyi şekilde yapmak zorundayız. Oda olarak çiftçilerimizi her konuda bilgilendirmek için bu tür faaliyetlerimizi sıkça gerçekleştireceğiz” dedi. Pazarlar İlçe merkezinin yanı sıra Yakuplar mahallesinde Sofular, Akşinik ve Örey köylerinde de yoğunlukla yetiştirilen çerezlik kabağın, iç bölümünde bulunan çekirdeğinin alınmasının ardından kurutulduğunu ve daha sonra fırınlarda kavrularak çerezlik kabak çekirdeği olarak piyasaya sürüldüğünü söyleyen Ertaş, Pazarlar üretimi yapılan çerezlik kabak çekirdeklerinin önemli bir kitlenin ilgi ve dikkatini çektiğini dile getirdi. Yapılan konuşmaların ardından büyükbaş hayvan besiciliği üzerine hayvan besleme uzmanı Ömer Gülümpınar, tohumculuk konusunda Göksel Özmucur, TARSİM konusunda da Mustafa Bedal, slayt eşliğinde sunum yaparak katılımcıları bilgilendirdi. Kavrulmamış çerezlik kabak çekirdeğinin şu anda 10-13 TL arasında alıcı bulduğu belirten Ertaş, “Pazarlar’da üretilen kabak çekirdeği Türkiye'nin hemen hemen bütün illerine gönderiliyor. Tadı itibarıyla şu anda Türkiye'nin en kaliteli kabak çekirdeği bölgemizde yetiştirilmektedir. Üretimin ileriki yıllarda daha fazla artacağını düşünüyoruz” dedi. Kütahya'nın Pazarlar ilçesinde, çerezlik kabak yetiştiriciliği son yıllarda yaygınlaşırken, bu yılki üretimin yaklaşık 100 ton olması bekleniyor. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 71 ODALARIMIZDAN ODALARIMIZDAN ÜZÜM BAĞLARINI DON VURDU Sarıgöl Ziraat Odası Manisa’nın Saruhanlı ve Sarıgöl ilçelerinde, hava sıcaklıklarının düşmesi sonucu meydana gelen zirai don üzüm bağlarında büyük zarara yol açtı. Yıldızeli Ziraat Odası Başkanı Ali Balbay konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İlçemiz genelinde baharın gelmesiyle birlikte tarımsal faaliyetlerde hız kazanmaya başladı. Bu nedenle arazi ekimlerine başlayan çiftçilerimize tohum teminine başlamış bulunuyoruz. Bu faaliyet kapsamında Ziraat Odası olarak kaliteli yonca ve korunga tohumu satışlarına başladık” dedi. Saruhanlı’nın yanı sıra Sarıgöl İlçesi de dahil olmak üzere, ilçeye bağlı Emcelli, Çanakçı, Dadağlı, Dindarlı, Alemşahlı, Ahmetağa mahallelerindeki bağlarda zararın büyük olduğunu belirten Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, "Nisan ayının sonundayız. Halen kış ayındaki gibi soğuk bir bahar geçirmekteyiz. Yayla bağlarımızın yüzde doksanı zarar içindedir. Bunun tek bir çözümü var. Kalıcı bir örtü ile bağlarımızın üzerini örtmek gerek. Bağcılarımız borç içerisinde, borçlarını faizsiz on yıl ertelenme- Tohum temininin yanı sıra başlatmış oldukları diğer çalışmalara da değinen Başkan Balbay, “Yine köylerimizde çalışmalarına başlayan muhtarlarımıza sadece mazot karşılığında kepçemizde hizmet vermeye başlamıştır. Süt üreticilerimizden sütlerini toplayarak Sivas Damızlık Birliği’ne teslim ediyoruz. Ayrıca temmuz ayından itibaren de tarımsal danışmanımız çiftçilerimize hizmet verecek ve danışman hizmeti alan çiftçilerimize de toprak analizleri bedava yapılacaktır” ifadelerini kullandı. si gerek. Bu yıl Ocak ve Mart aylarında don olayından ilk zararı gördü. Nisan 24’te bu kez de kırağı zarar verdi. Bu yıl üzüm elde etmek çok zorlaştı" şeklinde konuştu. Seyhan Ziraat Odası Girmen, yaptığı açıklamada, Adana'nın Türkiye tarımında çok önemli bir yere sahip olduğunu, bütün ürünlerde hemen hemen ilk hasadın Adana'da gerçekleştiğini, dolasıyla turfandacı bir il olduğunu ifade etti. Girmen, buğdayda da ilk hasadın yapıldığı Adana'da yaklaşık 2 milyon dekar alana ekim yapılarak elde edilen yaklaşık 750-800 bin ton buğday ile Türkiye buğday üretiminin yüzde 3'ünün karşılandığını kaydetti. Türkiye genelinde yaşanan ve Adana'yı da büyük ölçüde etkileyen kuraklık nedeniyle geçen yıl buğday rekoltesinde yüzde 25'lik bir düşüş yaşandığını anımsatan Girmen, "Bu yıl buğdaydan beklentimiz gayet iyi. Gerek iklim gerek hava şartları nedeniyle geçen yılki yüzde 25'lik kayıp olmayacağı gibi bu yıl yüzde 25-30'luk bir rekolte artışı bekliyoruz. Bunun en büyük nedeni buğdayın ekimi, büyümesi ve başak dönemindeki iklim şartlarıdır. Eğer bundan sonra herhangi bir felaket olmaz da böyle devam ederse bu yıl buğdaya dekar başına Adana ortalaması olan 500-600 kiloyu yakalayacağımızı düşünüyorum" dedi. Girmen, Adana'da buğday hasadının yaklaşık 1 ay sonra başlayacağına dikkat çekerek, "Türkiye'nin en erkenci buğdayının yetiştiği Adana'da hasat mayıs ayının sonu itibariyle başlar. Şu anda ekili alanları gezdiğimizde başakların durumu çok iyi görünüyor. Başaklar dört dörtlük diyebiliriz" diye konuştu. Seyhan Ziraat Odası Başkanı Süleyman Girmen, bu yıl buğday rekoltesinde yüzde 25-30 artış beklediklerini söyledi. ◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI Yıldızeli Ziraat Odası Yıldızeli Ziraat Odası Başkanlığı yonca ve korunga yemi tohum satışlarına başladı. Manisa ve çevresinde son günlerde etkili olan soğuk hava, bölgenin en önemli geçim kaynaklarından olan üzüm bağlarında zarara yol açtı. Sarıgöl ve Saruhanlı ilçelerinde, hava sıcaklığının gece sıfırın altına düşmesi bağları olumsuz etkilerken, bu durum üreticiyi zor duruma soktu. BUĞDAY BAŞAKLARI DÖRT DÖRTLÜK 72 TOHUM SATIŞLARINA BAŞLADI Süleyman Girmen, buğdayın kilogram fiyatının son dönemlerde 80-90 kuruş arasında değiştiğini, ancak hasat başlamadan henüz bir fikir beyan etmenin yanlış olacağını sözlerine ekledi. SELEKTÖRE KANTAR KURULACAK Odamızın Selektör binasının önüne yüksek kapasiteli kantar kurma çalışmalarımız başlamıştır. Bundan böyle çiftçilerimizin bütün işlemleri aynı yerde yapılacak, tartım için başka bir kantara gitmek zorunda kalmayacaklardır. Ayrıca selektör binamızdaki makinelerde bakıma alınmış ve bazıları geliştirilmiştir, böylece selektörümüzde daha yüksek kaliteli eleme işlemi gerçekleştirilecektir. Alaca Ziraat Odası sından dolayı çiftçilerimizin bir an önce Toprak Analizlerini yaptırmalarını önermekteyiz. Bu sene Çorum İli genelinde 2 Adet Toprak Analizinde Yetkili Laboratuvar kaldığını belirten Yılmaz, Ziraat Odası Olarak yalnızca Alacaya değil Çorum Merkez ve İskilip, Ortaköy, Osmancık, Kargı ilçelerinin de ÇKS Toprak Analizlerini yapmaktayız” dedi. Yılmaz, “Yüksek kaliteli tohumluk için hasat ve harman sırasında çeşitli yollarla ürüne karışan organik, inorganik maddeler, yabancı bitki ve yabani ot tohumları gibi maddelerle; kırık, cılız ve hastalıklı danelerden tamamen temizlenmiş ve yalnızca ekilecek tür veya çeşidin sağlam ve dolgun danelerini ihtiva eden yüksek kaliteli tohumluğa dönüştüğünü ifade etti. Başkan Yılmaz, Alaca’da ilçe merkezi ve köylerdeki çiftçilerimizin yüksek kaliteli tohumluk elde etmeleri verim açısından da çok önemli olduğunu belirterek, selektör makinesinde çiftçilerin tohumluk buğday taleplerinin ton fiyatında bir değişiklik olmadığını ve piyasa şartlarını dengeleyecek şekilde bir fiyata eleme yaptıklarını kaydetti. İlhan Yılmaz açıklamalarını şöyle sürdürdü “2015 yılı Toprak analizlerinin süresinin 25 Ağustos 2015 de bittiğini, ancak sıkışıklıktan dolayı çiftçilerimizin bir an önce topraklarını Ziraat Odası Toprak Tahlil Laboratuvarı’na teslim ederek numune girişini yaptırması gerektiğini söyledi. Laboratuvarın kapasitesi kadar numune alması ve geriye kalan numuneleri alamayacak olma◄ TZOB ► ÇİFTÇİVEKÖYDÜNYASI 73 TZOB TZOB Resmi Gazete’de Yayımlanan Tarımla İlgili Kanun, Karar, Yönetmelik ve Tebliğler 02 Nisan 2015 ■ Safkan Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Hakkında Tebliğ (No: 2015/11) 16 Nisan 2015 04 Nisan 2015 19 Nisan 2015 18 Mart 2015 23 Nisan 2015 ■ Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik ■ 2015/7396 Okullara Kuru Üzüm Dağıtımı Programı Uygulama Esasları Hakkında Karar ■ Orman Kanununun 16 ncı Maddesinin Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ■ Doğal Reçine ve Doğal Reçinelerden Elde Edilen Reçine Asitleri İthalatında Tarife Kontenjanı Uygulanması Hakkında Tebliğ 05 Nisan 2015 ■ 2015/7374 Bazı Yerlerde Arazi Toplulaştırması Yapılması Hakkında Karar 08 Nisan 2015 ■ Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Bir Şeker Türünden Başka Bir Şeker Türünün Üretilmesi ve Şekerlerin Ambalajlanması ile Pazarlanmasına Dair Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ■ Şeker İhracatı ve Ön İzin Belgesi Düzenlenmesine İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ■ 2015/7495 2015 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar ■ Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcı İthalatı İçin Uygunluk Belgesi Düzenlenmesi ve İzlenmesine İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ■ 2015/7497 Fındık Üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği ve Alternatif Ürüne Geçen Üreticilere Telafi Edici Ödeme Yapılmasına Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar 24 Nisan 2015 10 Nisan 2015 ■ 2015/7510 Çeşitli Afetler Nedeniyle Zarar Gören Gerçek veya Tüzel Kişi Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan Düşük Faizli Kredi Kullandırılmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararları Kapsamındaki Kredi Borçlarının Ertelenmesine Dair Karar ■ 2015/7534 Çay Tarım Alanlarının Belirlenmesi ve Bu Alanlarda Çay Tarımı Yapan Üreticilere Ruhsatname Verilmesine Dair Kararda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Karar 29 Nisan 2015 ■ Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Belirlenen Yaban Hayvanları, Av Hayvanları ve Koruma Altına Alınan Yaban Hayvanları Listesi Kararı 30 Nisan 2015 11 Nisan 2015 ■ 2015/7503 2015 Yılında Sulama Birliklerince İşletilen Sulama Tesislerinde Uygulanacak Su Kullanım Hizmet Bedeli Tarifelerine İlişkin Karar ■ Süs Bitkileri ve Çoğaltım Materyallerinin Üretimi ve Pazarlamasına Dair Yönetmelik BAŞSAĞLIĞI İzzet AŞKIN Gümüşhane Ziraat Odası Meclis Başkanı Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerine ve camiamıza başsağlığı dileriz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği