örnek sayfalar
Transkript
örnek sayfalar
CEMİL AHİNÖZ Yayınevi sertifika no: 14452 Yayın no: 314 POZİTİF OL POZİTİF BAK Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Tashih: Emine Aydın Kapak: Durmuş Yalman İç düzen: Zafer Yayınları İsbn: 978 975 261 343 0 1. Baskı: Mart, 2016 Copyright © Zafer Yayınları, 2016 Bu eserin tüm yayın hakları, 14452 sertifika numaralı, ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ. ye aittir. Eserde yer alan metin ve resimlerin ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ.’ nin önceden yazılı izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayınlanması ve depolanması yasaktır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun (FSEK)in, 21,22, ve 23. maddelerine göre bu eserin işleme,çoğaltma ve yayma hakkı 14452 sertifika numaralı ZAFER BASIN YAYIN TURİZM VE BİLG.ÜRÜN SAN.TİC.LTD.ŞTİ. tarafından, yazılı bir izinle 12683 sertifika numaralı Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti. verilmiştir. Zafer Yayınları, Zafer Yayın Grubu’nun bir kuruluşudur. Talatpaşa mah. Terasevler Sitesi No:1-A Kağıthane /İstanbul Tel: (0 212) 446 21 00 Faks: (0 212) 446 01 39 www.zafer.com / zafer@zafer.com twitter.com/zaferyayinlari - facebook.com/zaferyayinlari Baskı-cilt: Çınar Matbaacılık Yayıncılık San. Tic. Ltd. Şti. Yüzyıl Mah. Matbacılar Cad. Ata Han No: 34 Kat: 5 Bağcılar/İstanbul Tel: (0212) 628 96 00 MATBAA SERTİFİKA NO: 12683 PSİKOLOJİK TERAPİDE RiSALE-i NUR Cemil Şahinöz: 1981 yılında Almanya’nın Halle/Westf. şehrinde doğdu. Bielefeld Üniversitesinde sosyoloji ve psikoloji okudu ve aynı zamanda Üniversitede İstatistik Öğretmenliği yaptı. İlahiyat bölümünde doktora tezini yazıyor. 15 yaşında ilk kitabını ve 16 yaşında ilk aylık dergisini çıkaran Şahinöz, 2001 senesinde gazetecilik, yazarlık ve köşe yazarlığı yapmaya başladı. Aynı sene “Ayasofya” dergisini çıkarmaya başladı. Farklı dergilerde ilmi makaleleri yayımlandı. Birçok kitap yazdı, birçok kitabı tercüme etti veya editörlüğünü yaptı. Farklı gazete ve dergilerde gazeteci ve köşe yazarlığı yapmakta. Gazeteci olarak Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff ve Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Osnabrück Gezisine katıldı. Türkiye Münster Konsolosluğu Tercümanı olarak çalıştı. Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerinin almanca tercümelerinde görev aldı. 2006 senesinde yazdığı “Avrupa’da Türk Aile Yapısı” makalesi Almanya’da Diyanet tarafından “Yılın Makalesi” seçildi. Şuan kumar bağımlılığı uzmanı, entegrasyon (uyum) sorumlusu ve psikolojik aile danışmanı olarak görev yapan Şahinöz, geçmişte öğretmen, eğitimci, ve projemenejeri olarak çalıştı ve “Misawa Talk” radyo programını sundu. Kurduğu internet sitesi (www.misawa. de) Almanya’da bir üniversite tarafından yapılan araştırmada “En iyi almanca İslami Websitesi” seçildi. Uyum Sorumlusu olarak yaptığı projeleri onore etmek için Almanya Başbakanı Merkel tarafından Ocak 2011 tarihinde meclise davet edildi ve Başbakan tarafından onore edildi. Şubat 2011’de Barack Obama’nın baş danışmanı Rashid Hussain’e “Almanya’da ki Müslümanlar” hakkında rapor verdi. Haziran 2011’de Avrupa İşadamları ve Akademisyenler Birliği Derneği (AİB) tarafından kendisine “Akademisyen ve Uyum Ödülü” verildi. Almanya’nın en çok satan dergilerinden biri olan “Focus” dergisinde Eylül 2015’de müslüman genç entellektüel olarak tanıtıldı. Şahinöz, Almanya genelinde birçok kuruma seminerler ve konferanslar veriyor. Aynı zamanda Avrupa’daki Risale-i Nur hareketinin çatı derneği ERNA’nın ve Bielefeld İslami cemaatlerin çatı derneği BİG’in başkanlığını yapıyor. İrtibat:www.misawa.de cemil@misawa.de http://twitter.com/Cemil_Sahinoez https://www.facebook.com/CemilSa http://www.youtube.com/user/Cemil4000 http://instagram.com/cemilshnz İÇİNDEKİLER Önsöz.................................................................................... 9 Giriş................................................................................... 11 Ruh.................................................................................... 19 İnsanın yapısı....................................................................... 23 Bilinçaltı.............................................................................30 Kuantum felsefesi: varlık ve yokluk arasında insan............................. 33 Kabiliyetler ve yetenekler farklı........................................................... 39 Fıtrata uygun hareket etmek............................................................... 42 Önsezi - Olayları önceden hissetmek................................................. 47 Başkaları ne der? – Halk mı? Hâlık mı?............................................. 51 Hatalardan baştan vazgeçmek............................................................. 56 Birisinin hatasını bütün yakınlarına mal etmek.................................. 60 Adaletli olmak, tarafgir olmamak....................................................... 62 Kızmak ve tenkit etmek...................................................................... 67 Küsmek............................................................................................... 70 Düşmanlık, kin ve nefret.................................................................... 75 Takıntılar ve tikler (obsesif kompulsif bozukluğu)............................ 202 Düşmanlık şahsa değil sıfata olmalı.................................................... 77 Kötü düşüncelerden kurtulamıyorum............................................... 205 Sorunlardan kaçmak, sorunu büyütmek, şiddet uygulamak, cinler, nazar Ümitsizlik ve depresyon.................................................................... 211 Kumar bağımlılığı............................................................................... 85 Hapishane mahpusları...................................................................... 220 ve büyü............................................................................... 81 Yalnızlık hissi......................................................................216 Öfke kontrolü..................................................................................... 95 İhtiyarlık Psikolojisi.......................................................................... 223 Kıskançlık........................................................................................... 99 Gençlik Psikolojisi............................................................................ 227 Hakkını ölçülü istemek..................................................................... 103 Aile kurmanın gerekçeleri................................................................. 230 Affetmek.......................................................................................... 106 Aile huzuru....................................................................................... 233 Ego, enaniyet, narsizm...................................................................... 113 Aile içi iletişim................................................................................. 240 Gurur ve kibir................................................................................... 121 Eş seçimi.......................................................................................... 247 Acizlikten kuvvet bulmak................................................................. 125 Çocuk Eğitimi.................................................................................. 258 Acelecilik.......................................................................................... 128 Çocukları iki dilli yetiştirmek........................................................... 271 Yalancılık (pseudologia fantastica).................................................... 132 Anne Babaya hürmet........................................................................ 275 Gıybet, dedikodu ve duygusal taciz (mobbing)................................. 137 Birbirini sevmek ve irtibat halinde olmak - Sosyal paylaşım siteleri����� 278 Ölüm................................................................................................ 149 Sevgi, aşk, muhabbet ve Hucurat Sosyolojisi.................................... 285 Başkalarının ölümü........................................................................... 159 Dünya sevgisi................................................................................... 297 Çocukların vefatı.............................................................................. 161 Hırs.................................................................................................. 312 Hastalık, dert ve musibet.................................................................. 163 Herşeyi elde etme isteği.................................................................... 315 Sabır................................................................................................. 171 Ayrılık ve bağlanmak........................................................................ 321 Tevekkül – Allah,a güvenmek........................................................... 178 Unutkanlık - Cinsellik ilişkisi........................................................... 325 Kader................................................................................................ 182 Olayların iç yüzü.............................................................................. 332 Belalar niye hep beni buluyor?.......................................................... 189 Pozitif bakış açısı.............................................................................. 343 Kötülükler olmasaydı olmaz mıydı?.................................................. 193 Herşeyi kafaya takmak...................................................................... 355 Vesvese, kaygı ve endişe (anksiyete bozukluğu)................................. 198 Geçmişi unutamamak....................................................................... 359 Dua.................................................................................................. 363 Dualarım kabul olmuyor................................................................... 367 ÖNSÖZ İyileşmek için sadece dua etsem olmaz mı?...................................... 377 Ruhun gıdası.................................................................................... 381 Son Söz............................................................................................ 389 MODERN ÇAĞIN en büyük sorunu hiç şüphesiz psikolojik rahatsızlıklar. Materyalizme boğulan ve büyük şehirlerde betonlar arasında yaşayan insanlar mutluluğun formülünü aramaktalar. Halbuki çözüm pek uzakta değil. Çözüm yanı başımızda. Dışarlarda aradığımız reçeteler yüzyıllardır zaten bizde bulunan, fakat unutulanlarda gizli. Bildiğimiz, fıtratımıza uygun bu reçeteler ile en etkili şekilde “tedavi” olabiliriz. Ve sadece biz değil. BİR’den gelen huzur için….. Cemil Şahinöz, Almanya-Bielefeld, Kasım 2015 9 Giriş 21. YÜZYILDA insanlık teknoloji ve maddi açıdan çok hızlı bir şekilde ilerledi. Bu ilerleyiş maalesef ahlaki, manevi ve ruhsal boyutta gerçekleşmedi. Tam aksine, maneviyat geriledi ve insanlar umdukları huzuru maddede bulamadılar. Hatta maddelere, makamlara, kişilere bağımlı insanlar ortaya çıktı. Psikolojik sorunlar, mutsuzluklar, intiharlar ve depresyonlar ekonomi gibi globalleşti. Bediüzzaman bu konuyla ilgili “Ben tahmin ediyorum ki, bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve istirahat-ı ruhunu muhafaza eden ve kurtaran yalnız hakikî ehl-i iman ve ehl-i tevekkül ve rızadır.” (Tarihçe-i Hayat) diyor. Yani bu psikolojik buhranlara karşı reçete olarak iman ve tevekkül gerekiyor. Sonuç itibarıyla modernitenin oluşturduğu bir psikoloji anlayışına iman ve maneviyat eksenlerini de eklemek gerekiyor. Yoksa sırf “dünyevi” psikolojik metotlar insanları doyurmayacaktır ve hastalıklarına merhem olmayacaktır. Öte yandan psikoloji ilmini redetmek de rahatsızlıkların yaygınlaşmasını netice verecektir. 11 POZİTİF OL POZİTİF BAK POZİTİF OL POZİTİF BAK Bediüzzaman,ın “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.” (Münazarat) sözünde belirtildiği gibi her iki ilmin birleşmesinden hakikat ortaya çıkar. kolojik metotlar içermez. Fakat başka kitaplarda da olabileceği gibi - örneğin Mevlana’nın Mesnevi’sindeki hikayeler (bkz. Tarhan, 2012), psikoterapi olarak Kur’an-ı Kerim veya genel olarak iman ve psikoloji ilişkisini inceleyen kitaplar (bkz. Necati, 2008, 2011; Tarhan, 2009; Laabdallaoui, Rüschoff, 2009) - Risale-i Nur’da da insan psikolojisine dair önemli tespitler var. Bu tespitlerden psikolojik terapide faydalanmak mümkündür, ki biz faydalanıyoruz ve gelenler de çok da faydasını görüyor. Buna psikolojide bibliyoterapi deniliyor, yani okuyarak terapi. Yukarıda verdiğimiz Tarihçe-i Hayat’taki cümlenin devamında Bediüzzaman bu hakikati de dile getirir: “Risâle-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkikî derslerinin nuruyla ve gözüyle, herşeyde rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp herşeyde kemal-i hikmetini, cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemal-i teslimiyet ve rızayla, rububiyet-i İlâhiyenin icraatından olan musîbetlere karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlâhiyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki, elem ve azap çeksinler” (Tarihçe-i Hayat). Emirdağ Lâhikası’nda ise Risale-i Nur ile meşgul olmanın dünyevi faydalarını sıralarken konumuzla bağlantılı olan “Kalbde rahat ve sürur” zikrediliyor. Psikolojik terapide karşınızdakine yardımcı olabilmek için onun kendi kültüründen, kendi inancından, kendisine yakın hissettiği konulardan faydalanmaya çalışırsınız. Eğer psikolog sizin kültürünüzü, inancınızı, değerlerinizi benimsemiyorsa veya tanımıyorsa etkili olma ihtimali de düşer, çünkü sizi anlamaz ve siz de sizi anlamadığını düşünürsünüz ve ona göre tepki gösterirsiniz. Bu nedenle psikolog olarak sadece bilinen psikolojik metotlardan değil, başka yöntemlerden ve bilgilerden de faydalanmak gerekir. Özellikle psikolojik tedavide kalıpların hiçbir anlamı yoktur. Diş doktoruna gittiğiniz zaman aynı rahatsızlıkla giden herkesin tedavisi neredeyse tamemen aynıdır. Fakat psikolojik sorunlar böyle değildir. Çünkü her insan farklıdır. Her insanın kültürel ve manevi altyapısı değişiktir. Bazen sorunlar birbirine benzese de her tedavi bambaşkadır. Bu nedenle sadece başka kültürlerin ve değerlerin geliştirdiği metotları kullanmak yerine, kendi değerlerimiz ile bağdaşan kaynaklardan da faydalanmak gerekir. Faydalanabileceğimiz eserlerden bir tanesi de Bediüzzaman Said Nursi’nin Kur’an tefsiri Risale-i Nur’dur. Hemen belirtelim, Risale-i Nur bir psikoloji kitabı değil. Psi12 Örneğin 2. Lem’a’daki sabır bahsinden, kendini tanımak maksadıyla 30. Söz’den, insanın bilinçaltını – daha doğrusu nefsin bilinçaltını deşifre eden 21. Söz’den, insanlar arası ilişkiyi konu eden 22. Mektup’dan, 17. Mektup olan Çocuk Taziyenamesinden, 20. Söz ve 26. Lem’a’daki tesellilerden, Ruh’un mahiyetinin anlatıldığı 29. Söz’den, Kader Risalesinden, vesvese bahislerinden veya başlı başına Hastalar Risalesinden tedavilerde faydalanmak 13 POZİTİF OL POZİTİF BAK POZİTİF OL POZİTİF BAK mümkündür. Risale-i Nur, genel olarak iman hakikatlarını konu ederek, insanların ümitsizliğe, depresyona, çaresizliğe düşdükleri ve kendilerini tanımaya çalıştıkları durumlarda faydası oluyor. Okuyanlara olaylara başka bir bakış açısı sunuyor. Özellikle varoluşsal sorunlarda insanın varlığına bir anlam veriyor. Bu şekilde insana değer veriyor ve anlamsızlıktan kurtarıyor. Perspektiflerini ve paradigmalarını değiştirmelerine vesile oluyor. İfrat ve tefritten koruyarak vasat ve tevekküle çekiyor. Yani modern psikolojinin hastalık olarak nitelendirdiği durumlara ve düşüncelere Risale-i Nur’dan tedavi maksadıyla ilaçlar bulmak mümkün. Risale-i Nur’un kaynaklarının Kur’an ve sünnet olması hasebiyle bu ilaçlar Kur’an eczanesinden geliyorlar ve bundan dolayı fıtrata uygun oldukları için daha da etkili oluyorlar. Birçok psikolojik metotlar çelişkili bir şekilde hem nefsi inkar ederler hem de aynı zamanda inkar ettikleri nefsin tatmini için çaba sergilerler. Bu ise fıtrata uygun olmadığı için tesirli olmuyor. Çünkü fıtrat aynı zamanda bir dengedir, düzendir, kanundur ve kuraldır. Bu kurala uymadığınızda sağlıklı netice alamassınız. “Fıtrat, fıtrî ve lâyık olmayan şeyi reddeder, atar.” (24. Söz) diyor Bediüzzaman. Konuyla ilgili verdiği dindar doktor ve insafsız doktor örneği ilginç: “Hâzık, mütedeyyin hekimlerin tavsiyelerini tutmak, ehemmiyetli bir ilâçtır. Çünkü ekser hastalıklar sû-i istimâlâttan, perhizsizlikten ve israftan ve hatîattan ve sefahetten ve dikkatsizlikten geliyor. Mütedeyyin hekim, elbette meşru bir dairede nasihat eder ve vesâyâda bulunur. Sû-i istimâlâttan, israfattan men eder, teselli verir. Hasta o vesâyâ ve o teselliye itimad edip hastalığı hafifleşir; sıkıntı yerinden bir ferahlık verir. […] Merhametsiz yarım hekimlere veyahut insafsız doktorlara rast gelse, evhamını daha ziyade tahrik eder. Zengin ise malı gider; yoksa ya aklı gider veya sıhhati gider.” (25. Lem’a). Bu hakikate binaen Risale-i Nur da fıtrata uygun çözümler sunduğu için tesirli oluyor. Dolayısıyla bu kitabımızın ismi “Fıtrat Psikolojisi” olsaydı, yine isabetli olurdu. 14 15 Bu çalışmamızda bizzat en çok faydalandığımız bölümlerden örnek vereceğiz. Örnek verirken Risale-i Nur’ları yorumlamak veya verdiğimiz örneklerdeki tüm detaylara girmek gibi bir hedefimiz yok. Bakış açımız daha fazla psikolojik tedavi eksenli olacak ve konular yüzeysel ve basitleştirilmiş bir şekilde işlenecek. Dolayısıyla çalışmamızın merkezinde farklı psikolojik sorunlara Risale-i Nur’dan tedavide kullanilabilecek düşünceleri ortaya çıkarmak var. Kaynak olarak Risale-i Nur’dan aldığımız ve çerçeve içinde verdiğimiz alıntıların sayfa sayısını vermek yerine alıntının olduğu bölümü vereceğiz. Bu sayede hangi yayınevinin Risale baskısı elinizde bulunursa bulunsun, kolaylıkla o bölümü bulabilirsiniz. Son olarak şunu da belirtelim. Ülkemizde psikoloğa gitmek normal olarak karşılanmıyor. Psikologlara “deli doktoru” olarak bakılıyor. Halbuki psikologların işi delilerle değil, aklını yanlış kullananlarla ve bundan dolayı hayatını zehir edenlerledir. İslam tarihinde psikolojiyle ilgilenen alimlerimiz her zaman olmuştur. Örneğin Haris El-Muhasibi (9.yy.), Kindi (9.yy.), Ebu Bekir Razi (10.yy.), Farabi (10.yy.), İbn-i Sina (11.yy.), Gazali (11.yy.), Fahrüddin Razi (13.yy.), İbn-i Haldun (15.yy.) (Hökelekli, 2006, POZİTİF OL POZİTİF BAK s. 412-416). Fakat “Ben deli değilim”, “İmanlı insan depresyona girmez” gibi yanlış düşünceler nedeniyle birçok sıkıntılar çözülemiyor, büyüyor ve dolayısıyla hayat yaşanamaz hale geliyor. Aynı zamanda belli kesimlerde psikoloğa gitmek moda olmuş. Gerekli gereksiz konularda psikoloğa gidiliyor, sırf “Psikoloğum dedi ki” cümlesini kurabilmek ve bundan dolayı sosyal statüsünü belli edebilmek için. Asıl olan bunun ortasıdır. Psikolog bir nevi “Onların işleri aralarında danışma iledir” (Kur’an, 42:38) ayetinin açılımıdır. Psikoloğun uzmanlık alanına göre aile, iletişim, çocuk eğitimi, bağımlılıklar gibi konularda kendisine danışılır. Tabiri caizse psikolog bilinçaltı, beyin, ruh, sinir sisteminin nasıl çalıştığını bildiği için “tamir de” edebiliyor, daha doğrusu tamir etmekte yardımcı oluyor. Sırların hazinesi olan Bismillah ile başlarım. Onun ile o hazineyi keşfederim. Celcelutiye Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bediüzzaman Said Nursi Kalbinizle yaptığınız herşey size geri dönecektir! Mevlana 16 Ruh “RUH; ZÎHAYAT, zîşuur, nurânî vücud-ı haricî giydirilmiş, câmi’ bir hakikattir. Külliyet kesb etmeye müstaid bir kanun-ı emrîdir.” (29. Söz) Psikoloji ilminin temeli olan ruhu Bediüzzaman kendi açısından tarif eder. Kur’an-ı Kerim’de geçtiği gibi “Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir” (Kur’an, 17:85) ruh’u bir emir veya kanun olarak görüyor. Kainattaki kanunlara bir ceset ve şuur verilseydi, onlar da insan olurdu. Aynı şekilde insanda ceset ve şuur olmasaydı o da bir kanun olurdu. Kanunlar sabit ve değişmez olduğu gibi, ruh dahi ebedi olarak var olacaktır. Ruh bedenin enerjisi gibi. En pahalı ve kaliteli bir tele19 POZİTİF OL POZİTİF BAK POZİTİF OL POZİTİF BAK fon enerjisiz, yani pilsiz, sadece oluşturduğu maddenin değeri kadardır. Hiçbir şeye yarayamadığı için değeri de hiç yükmündedir. İnsanın da ruhu olmasaydı, sadece et parçasından ibaret olurdu. Dolayısıyla insanı insan yapan ruhtur. anlar. Evet herbir ruh, kaç sene yaşamış ise o kadar beden değiştirdiği halde, bilbedâhe aynen bâki kalmıştır. Öyle ise; mâdem cesed gelip geçicidir. Mevt ile bütün bütün çıplak olmak dahi ruhun bekasına te’sir etmez ve mahiyetini de bozmaz. Yalnız, müddet-i hayatta, tedricî cesed libasını değiştiriyor. Mevtte ise birden soyunur. Gâyet kat’î bir hads ile belki müşahede ile sabittir ki, cesed ruh ile kaimdir. Öyle ise; ruh, onun ile kaim değildir. Belki ruh, binefsihî kaim ve hâkim olduğundan; cesed istediği gibi dağılıp toplansın; ruhun istiklâliyetine halel vermez. Belki cesed, ruhun hânesi ve yuvasıdır, libası değil. Belki, ruhun libası bir derece sâbit ve letâfetçe ruha münasib bir gılâf-ı lâtifi ve bir beden-i misâlîsi vardır. Öyle ise, mevt hengâmında bütün bütün çıplak olmaz, yuvasından çıkar, beden-i misâlîsini giyer.” (29. Söz) “Bütün esbab-ı maddiye toplansa, onların ihtiyarları da olsa, birtek sineğin vücudunu ve o vücudun cihazatını mizan-ı mahsusla toplayamazlar. Toplasalar da, o vücudun miktar-ı muayyenesinde durduramazlar. Durdursalar da, daima tazelenmekte olan ve o vücuda gelip çalışan zerrâtı, muntazaman çalıştıramazlar.” (26. Lem’a) Bediüzzaman burada bir ayeti tefsir ediyor: “Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah’ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!” (Kur’an, 22:73) İnsana benzeyen harika çalışan robotlar yapmamız mümkün. Fakat hiçbir zaman o robotlara ruh vermemiz mümkün olmayacaktır. Ruh olmadığı için vicdan, irade, ahlak, his, sevgi, mes’uliyet gibi duyguları da veremeyiz. Yani insanı insan yapan ruhu ve bu duyguları oluşturmamız imkansız. Bu ise ruhun önemini ve mahiyetini gösteriyor. “Herkes hayatına ve nefsine dikkat etse, bir ruh-u bâkiyi 20 “Meselâ, göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder.” (6. Söz) Ruh cesedimizi elbise gibi kullanır. Üstümüzdeki elbiseler hareket etmez, vücudumuz hareket ettiği için elbiseler de hareket ediyormuş gibi gözükür. Hareket eden de aslında vücudumuz değil, ruhumuzdur. Bütün azalarımız ruh tarafından harekete geçirilir ve kontrol edilir. Ruh çıkınca vücudumuz da çıkarılan bir elbise gibi hareketsiz kalır. Vücudumuzun sürekli değişmesine rağmen ruhumuz değişmiyor. Bundan dolayı herkes ruhunda bir bakilik hissedebilir. 21