PowerPoint Sunusu - Akılcı İlaç Kullanımı
Transkript
PowerPoint Sunusu - Akılcı İlaç Kullanımı
Cilt:2 Sayı:12 Aralık 2015 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 EDİTÖR Yayın Kurulu Uzm. Ecz. Elif SARIGÖL Prof. Dr. Özkan ÜNAL ÇEVİRİ Uzm. Dr. Muhammet Ali ORUÇ Ecz. Emre Umut GÜRPINAR Dr. Ali ALKAN DÜZELTMEN Prof. Dr. Ahmet AKICI Uzm. Dr. Kubilay ORANSAY Ecz. Mesil AKSOY Dr. Dyt. Pınar GÖBEL Uzm. Dr. Fatma İŞLİ Dr. Ecz. Melda KEÇİK İLETİŞİM ADRESİ: Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sok. No:5 PK 06520 Çankaya/ANKARA Tel:+90 (312) 218 30 00 F:+90 (0312) 218 34 60 Soru ve önerilerinizi akilci.ilac@titck.gov.tr e-posta adresine gönderebilirsiniz. 1 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 İçindekiler Editörün Önsözü ……………………………………......................................................3 Alzheimer hastalığının tedavisi: Değişen bir şey var mı?.....…………………...….…4 Louise M Waite (Aust Prescr 2015;38:60-3) Çeviren: Ecz. Emre Umut GÜRPINAR 2 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 Editörün Önsözü Günümüzde mevcut tedaviler, Alzheimer hastalığı için semptomatik rahatlama sağlamaktadır ancak yararları genel kapsamda geçerli değildir. Son zamanlarda Alzheimer hastalığında yapılan ilaç araştırmaları göstermektedir ki, kesin tek bir tedavinin olabileceğini kabul etmek akılcı değildir. Araştırmalar, Alzheimer hastalığının prodromal ve pre-semptomatik fazlarına yönelmiştir. Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni’nin Aralık 2015 sayısında çevirisi yapılmış olan makalede, Alzheimer hastalığının mevcut tedavileri ve yeni tedavi yaklaşımları ele alınmıştır. 3 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 Alzheimer hastalığının tedavisi: Değişen bir şey var mı? (Australian Prescriber dergisinin izniyle orijinal metinden çevrilmiştir.) Orijinal makaleye aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşılabilir. Louise M Waite, Treatment for Alzheimer’s disease: has anything changed? (Aust Prescr 2015;38:60-3 http://www.australianprescriber.com/magazine/38/2/article/1560.pdf Özet Alzheimer hastalığının güncel tedavileri, hastalığın süreci üzerinde değişiklik yapmamaktadır ve genel kapsamda faydalı değildir. Var olan Alzheimer hastalığında, amiloid ve tau proteinlerini hedefleyen ilaçları içeren klinik çalışmalar başarılı olmamıştır. Bu nedenle ortaya çıkmış bir hastalığın tedavisi için çok geç kalınmış olunabileceği düşünülmektedir. Araştırmalar, Alzheimer hastalığının prodromal ve pre-semptomatik fazlarına yönelmiştir. Bu yaklaşım, vakaların tanısında ve tedaviye yanıtın izlenmesinde biyobelirteçlerin rolünü belirginleştirmektedir. Yaşlı nüfusta karışık patolojiler çoğunluktadır. Biyobelirteçler, nöropatoloji ve klinik sendromlar arasındaki ilişki, yaşlı nüfusta daha zayıftır ve bu da etkili tedavilerin tanımlanmasında daha büyük bir engel oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Alzheimer hastalığı, kolinesteraz inhibitörleri, demans, memantin Giriş Alzheimer hastalığı, demansa yol açan hastalıklar arasında en sık görülenidir. Hastalığı değiştirebilen bir tedavi seçeneği bulunmamaktadır ve hastalık; bilişsel fonksiyona, işleve, yaşam süresine ve sağlık hizmeti kullanımına önemli ölçüde etki ederek sürekli ilerlemektedir. Farmakoterapi düzenleme işlemi, davranışsal semptomları da içeren eşlik eden hastalıkların 4 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 yönetimi, kullanılan diğer ilaçların rasyonelleştirilmesi, bakıcı ve benzeri ihtiyaçlar hakkında yeterli bilginin verilmesi gibi hususlar ile bir arada yapılmalıdır. Mevcut Tedaviler Alzheimer hastalığıyla ilgili birçok başarısız sonuçlanan tedavi araştırmaları yapılmıştır. Denenen bu başarısız tedavilerin arasında; antienflamatuvarlar, statinler, hormon tedavileri ve şelat yapıcılar (anormal amiloid beta agregasyonunu tetiklediği düşünülen metalleri bağlayan ilaçlar) yer almaktadır. Kolinesteraz İnhibitörleri Alzheimer hastalığında kolinerjik nörotransmitter aktivitesi düşüktür. Kolinesteraz inhibitörlerinin, asetilkolin nörotransmitterinin yıkımını azaltarak çalıştığı düşünülmektedir. Donepezil, galantamin ve rivastigmin halihazırda hafif ve orta şiddetteki Alzheimer hastalığında kullanılmak üzere onaylanmış olup, rivastigminin aynı zamanda transdermal yama formu da bulunmaktadır. Üç ilaç da eşit oranda etkilidir ve geçici süreliğine de olsa bilişsel fonksiyonları iyileştirebilirler. Toplu klinik çalışmalarda, kolinesteraz inhibitörlerinin altı ay üzerinde kullanımının, Mini-Mental Durum Muayenesi’nde (Mini-Mental State Examination/MMSE) 1,4 puanlık bir ilerlemeye yol açtığı belirlenmiştir. Bu çalışmalarda ayrıca günlük yaşam aktiviteleri ve apati (ilgisizlik) gibi davranışsal semptomlarda küçük ama istatistiksel olarak anlamlı düzeyde iyileşmeler tespit edilmiştir. Ancak bu iyileşmeler, binlerce kişinin katıldığı klinik araştırmalardan çıkarılan ortalama sonuçlardır ve hastaların vereceği bireysel tepkiler değişebilmektedir.1 Hastaların sadece üçte biri klinik olarak ölçülebilen bir yarar göstermiştir. Bu hastaların diğer üçte birinde ise tedavinin ilk altı ayında klinik olarak kötüye gidiş gözlenmiştir. Ayrıca advers etkilere bağlı olarak ilacı bırakmak zorunda kalanların oranı ise % 29’dur. Kolinesteraz inhibitörü kullanımıyla ilişkilendirilen yaygın advers etkiler; mide bulantısı, kusma, diyare, abdominal ağrı, iştah kaybı, kas krampları, uykusuzluk ve kâbus görmedir. Bunların kullanımındaki göreceli kontrendikasyonlar ise; kalp bloğu, bradiaritmiler, epilepsi, aktif peptik ülser hastalığı, obstrüktif idrar yolu hastalıkları ve önemli solunum yolu hastalıklarıdır. 5 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 Kolinesteraz inhibitörlerine ait fayda-maliyet çalışmaları sınırlı sayıda da olsa yapılmış ve herhangi bir ekonomik fayda gösterilememiştir. Kolinesteraz inhibitörlerinin, yatan hasta bakımına geçişi geciktirdiğini gösteren randomize çift kör plasebo kontrollü herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Geciktirme olduğunu gösteren zayıf kanıtlar, gücü daha düşük olan açık uçlu çalışmalara ve kısa süreli çalışmalardan elde edilen veriler ışığında yapılan tahminlere dayanmaktadır. Her ne kadar kolinesteraz inhibitörleri, Alzheimer hastalığının tedavisinin şu anki dayanak noktası olsa da, çoğu hastada objektif ve ölçülebilir bir yarar gözlenmemektedir. Bu ilaçlar, hastalığı değiştirmemektedir ve ilaçların ekonomik yararları da kesin değildir. Memantin Memantin, bir glutaminerjik N-metil-D-aspartat (NMDA) reseptör antagonistidir ve günümüzde NMDA-reseptör aracılı nörotoksisiteyi azalttığı düşünülmektedir. İlacın, orta ve şiddetli düzey Alzheimer hastalığında kullanımı onaylanmıştır. Memantin, bilişsel fonksiyon, davranış ve günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirme yeteneği üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahiptir.2 Ajitasyonda küçük bir azalma sürekli olarak saptanmıştır. Ancak, memantini inceleyen çalışmalarda, araştırmalardan ayrılan hasta sayısının yüksek oranda olması ve gözlenen faydaların istatistiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmasına rağmen küçük değerlerde kalması etki güçlerini sınırlamaktadır. Yakın zamanlarda yapılan iki yıllık bir klinik araştırma, memantinin, hastalığın ilerlemesini değiştirmediğini ve hafif derecede Alzheimer hastalığı olanlarda etkili olmadığını gösteren kanıtlar ortaya koymuştur. 3 Ekonomik fayda gösteren veriler de sınırlıdır. Klinik olarak küçük faydalar göstermesine rağmen hastalığın ilerlemesine etkisinin olmaması, memantinin de, kolinesteraz inhibitörleri gibi bazı hastalara kısmi semptomatik bir rahatlama sağladığı ancak Alzheimer hastalığında genel kapsamda bir faydasının olmadığı sonucunu doğurmuştur. 6 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 Diğer Tedaviler Souvenaid,* vitamin ve lipidleri birleştiren bir besin takviyesidir. *(Ç.N. Souvenaid, Alzheimer hastalığının erken dönemlerindeki diyet yönetiminde, potansiyel kullanımı hakkında araştırmaların yapıldığı bir tıbbi besin desteği ürünüdür). Hafif Alzheimer hastalığı olan kişilerle yapılan (MMSE ≥20), 12 ve 24 hafta süren iki pozitif faz II çalışmasında, souvenaid, kolinesteraz inhibitörü almayan kişilere verilmiştir. 12 haftalık çalışma gecikmiş sözel hatırlama işlevi üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fayda bulmuştur ancak diğer değerlendirilen bilişsel, davranışsal ya da işlevsel ölçütlerde hiçbir faydası bulunmamıştır. 24 haftalık çalışmada, Nöropsikolojik Test bataryası istatistiksel olarak anlamlı bir gelişme gösterme açısından başarısız olmuştur. Ancak nöropsikolojik test içerisindeki hafıza testi alt puanı değerlendirilmiş ve ağırlıklı olarak çalışmanın 12. ve 24. haftaları arasında ilerleme ile seyreden istatistiki olarak anlamlı fayda gösterdiği bulunmuştur. 24 haftalık üçüncü bir çalışmada, Alzheimer hastalığı hafif ve orta derecede (MMSE 14-24) olan kişilerde Souvenaid, bir kolinesteraz inhibitörü, memantin veya her ikisi ile kombinasyon halinde kullanılmıştır. Bilişsel veya fonksiyonel yarara ilişkin hiçbir kanıt bulunamamıştır. Her üç çalışmada da, Souvenaid iyi tolere edilmiştir ama bilişsel veya fonksiyonel bozuklukları yavaşlattığına dair hiçbir kanıt bulunamamıştır. Bununla birlikte, daha önce kolinesteraz inhibitörleri almamış olanlarda, hastalığın erken aşamalarında hafızaya olumlu etkileri olabilmektedir.4 Potansiyel küçük faydaların, tedavinin maliyeti ile (yaklaşık günlük 4 Dolar) dengelenmesi gerekmektedir. Ginkgo biloba, asetil-L-karnitin, zerdeçal ve hindistan cevizi yağı da dahil olmak üzere çok sayıda tamamlayıcı ve alternatif tedavi, Alzheimer hastalığı olan hastalar tarafından kullanılmaktadır. Bu bileşiklerin birçoğunun akla uygun varsayımsal etkileri ve basit araştırmalardan cesaret verici sonuçları olsa da, randomize klinik araştırma verileri yararlarını desteklememektedir. Terapötik Yönelimler Mevcut araştırmalar hastalığın ilerlemesini önleyebilecek veya yavaşlatacak ilaçlar üzerine odaklanmaktadır (Tablo). Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif durumların, proteinopati olduğu düşünülmektedir. Bunlar, hücre ölümüne yol açan anormal katlanmış birer 7 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 veya işlenmiş proteinlerin deposizyonunun neden olduğu hastalıklardır. Enflamasyon, eksitotoksisite (nöronal ölümle sonuçlanan uyarıcı nörotransmitterlerin aşırı salınımı), mitokondriyal fonksiyon bozukluğu ve serbest radikal hasarı gibi faktörler belki de bu proteinler tarafından indüklenmektedir ve bunların nörodejenaratif süreci hızlandırdığı düşünülmektedir. Alzheimer hastalığı, plakların baskın bileşeni olan amiloid-beta ve hiperfosforile tau proteini olmak üzere iki proteinin birikimi ile karakterizedir. İşaretlenmiş pozitron emisyon tomografisi (PET) ve kantitatif değerlendirme yoluyla, beyin ve beyin-omurilik sıvısında bu proteinlerin konsantrasyonlarının ölçülmesi artık mümkün bir hale gelmiştir ve tedavi çalışmalarının ayrılmaz bir bileşeni olmuştur. Tablo. Alzheimer Hastalığının Tedavisinde Terapötik Yaklaşımlar Hedef Amiloid Tau Diğer Yaklaşımlar - Amiloid beta üretiminin azaltılması: beta ve gama sekretaz inhibitörleri, alfa sekretaz indükleyicileri - Amiloidlerin uzaklaştırılması - Aşılarla aktif immünizasyon - Spesifik antikorlarla, intravenöz gama globülinlerle pasif immünizasyon - Amiloid-beta sinyallerinin bloke edilmesi - Amiloid-beta agregasyonunun inhibisyonu - Fosforilasyonun inhibisyonu - Aktif immünizasyon - Agregasyonun engellenmesi - İnsülin sensitizasyonu örneğin: intranazal insülin - Büyüme faktörleri - Anti-aging örneğin: resveratrol Alzheimer Hastalığında Proteinopati-Tabanlı Tedaviler Anti-amiloid İlaçlar Alzheimer hastalığının otozomal dominant formları, anormal amiloid öncü proteinlerin üretilmesi ve birikmesine yol açan mutasyonlar nedeniyle oluşur. Bu bulgular, amiloid hipotezinin gelişmesine yol açmış ve bu hipoteze göre bir transmembran proteini olan amiloid öncü proteinin beta ve gama sekretazlar tarafından anormal şekilde parçalandığı varsayılmıştır. Bunun sonucunda da Alzheimer hastalığının karakteristiği olan amiloid plaklar oluşturmak 8 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 üzere amiloid-beta peptidlerin aşırı üretimi meydana gelir. Anormal amiloid-beta fragmanlarının toksik olduğu ve bunların nörodejeneratif ilerlemeyi arttırdığı düşünülmektedir. Anti-amiloid ilaçlar, amiloid beta üretimini azaltmayı, onun klirensini artırmayı ya da proteinin agregasyonunu azaltmayı hedeflemektedirler. Amiloid-beta üretimi, amiloid ön proteinini parçalayan beta ve gama sekretaz enzim aktivitesinin değiştirilmesi ile engellenebilir. In vitro ortamda ve fareler üzerinde bu ilaçların etkinlikleri kanıtlanmış olmasına karşın, beta ve gama sekretazları inhibe eden ilaçlar, klinik çalışmalarda halihazırda oluşmuş olan hastalık üzerine kanıtlanmış herhangi bir yarar göstermede başarısız olmuştur. İmmünoterapi, aktif (aşılama) veya pasif (monoklonal antikorlar, gamma globulin) immünizasyon yoluyla amiloid-betanın klirensinin arttırılmasında kullanılmıştır. İlk aşı denemeleri meningoensefalit nedeni ile durdurulmuştur ve bilişsel bir yarar bulunamamıştır. Yeni bir aşının faz II çalışmalarından çıkacak sonuçlar beklenmektedir. Pasif immünoterapi, amiloid-betaya karşı monoklonal veya poliklonal antikorların kullanılması esasına dayanmaktadır. Yeni yayınlanan bir araştırmada, iki monoklonal antikorun faz III incelemesinin herhangi bir yarar sağlamada başarısız olduğu aksine vazojenik ödem ve mikrohemorajiler gibi potansiyel ciddi advers etkilere yol açtığı gösterilmiştir.5 İntravenöz immünoglobulinler de herhangi bir yarar göstermede başarısız olmuşlardır. Amiloid agregasyonunu inhibe eden ilaçların sınırlı klinik araştırmalarının hiçbirinden, bugüne kadar olumlu bir sonuç elde edilememiştir. Anti-tau İlaçlar Amiloid hipotezi, Alzheimer hastalığı için etkili tedavilerin araştırılmasında odak noktası olmuştur. Ancak, son zamanlarda gözlenen amiloid temelli tedavilerin başarısızlıkları, amiloidbetanın hastalığın nedeninden çok, Alzheimer hastalığının sonucu olup olmadığını sorgulatmaya başlamıştır. Tau, mikrotübülleri stabilize eden bir proteindir. Bu molekül, nöronlarda bol miktarda bulunur ancak Alzheimer hastalığında yumaklar halinde hiperfosforile olur. Anti-tau tedaviler, tau agregasyonunun ve fosforilasyonunun inhibisyonu üzerine odaklanmıştır. Anti-tau tedavisi hakkındaki ilaç gösterememiştir. araştırmaları, yerleşmiş olan Alzheimer hastalığında henüz başarı 9 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 Diğer İlaçlar Günümüzde, tanı konmuş Alzheimer hastalığında denenen intranazal insülin ve resveratrol gibi birçok ilaç bulunmaktadır. Resveratrol, sirtuin yolağını uyarır. Sirtuin proteinlerin, bir antiaging etkiye sahip olduğu düşünülmektedir ve alfa sekretaz aktivitesini artırdığı bulunmuştur. Beta ve gama sekretazın tersine alfa sekretaz, amiloid öncü proteini, agrege olmayan peptidlere parçalar. Sirtuin yolağı aracılığıyla alfa sekretazın uyarılması, potansiyel olarak amiloid plaklarının oluşmasını azaltabilir. Sinir büyüme faktörünü uyardığı düşünülen bir gen tedavisinin faz II çalışması da halen devam etmektedir. Mevcut Araştırmaların Yönelimi Bugüne kadarki çalışmalar ile hafif ve orta şiddetteki Alzheimer hastalığında anti-amiloid ilaçlarla tedavi edilerek amiloid birikiminin engellenebileceği gösterilmiş ancak bu durumun hastalığın yol açtığı bilişsel bozukluklarda bir fayda sağlamadığı görülmüştür. Mevcut hipoteze göre, demans başladığında, anti-amiloid tedavisi için çok geç kalınmış demektir, çünkü amiloid birikintilerinin bilişsel değişikliklerden 10-15 yıl önce birikmeye başladığı bilinmektedir. Bu nedenle araştırmalar, Alzheimer hastalığının iki öncü durumu olduğuna inanılan alana kaydırılmıştır. Prodromal Alzheimer hastalığı ya da hafif bilişsel bozukluk olarak adlandırılan prodromal faz, eşlik eden biyobelirteç olsun ya da olmasın, henüz demans bulguları tam gelişmeden var olan hafif bilişsel bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Alzheimer hastalığının hipoteze dayandırılan en erken evresi pre-semptomatik faz olarak bilinir. Bu faz, biyobelirteç olarak tespit edilen veya bilinen bir genetik kalıtıma dayandırılan amiloid depolanmasının eşlik ettiği sağlam bilişsel durum ile karakterizedir. Prodromal (veya hafif bilişsel bozukluk) ve pre-semptomatik Alzheimer hastalığına yönelik araştırmalar, amiloidin ana hedef olduğu düşünülerek sürdürülmektedir. Pre-semptomatik Alzheimer hastalığında yapılan araştırmalar, amiloidi hedefleyen monoklonal ilaçları6 kullanmaktadır ve bunlar: • PET taramaları ile belirlenen anormal amiloid birikimi olup, bilişsel fonksiyonları normal olan 65-85 yaşındaki hastalarda yapılan A4 çalışması [Asemptomatik Alzheimer Hastalığında AntiAmiloid Tedavisi (Anti-Amyloid Treatment in Asymptomatic Alzheimer’s)] 10 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 • Dominant kalıtım paternine sahip pre-semptomatik Alzheimer hastalarında yapılan Dominant Kalıtım Gösteren Alzheimer Network çalışması (Dominantly Inherited Alzheimer’s Network study) • Bilinen bir otozomal dominant Alzheimer hastalığı mutasyonu bulunan büyük bir aile grubunda yapılan ve bir kohort çalışması olan Alzheimer’s Prevention Initiative’dir. Bu çalışmalar, Alzheimer hastalığı patogenezinde amiloidin rolünü anlamak için çok önemli olacaktır. A4 çalışması, geç başlangıçlı sporadik Alzheimer hastalığının, kalıtsal erken başlangıçlı Alzheimer hastalığına biyolojik olarak benzer şekilde davranıp davranmadığı konusuna ışık tutacaktır. Uyarılar ve Gelecekteki Zorluklar Birçok kişi, Alzheimer hastalığının tedavisi için tek bir yöntemin mümkün olmayacağına inanmaktadır ve gelecekteki tedavilerin Alzheimer hastalığının patogenezinde çoklu yaklaşımı hedeflemesi gerektiğini düşünmektedir. Çalışmaların karşılaştığı temel sorunlardan biri demans spektrumu içerisinde yer alan hastalıkların benzer semptomlara yol açmasının içinde saklıdır. Aynı klinik özelliklere sahip demans belirtileri, aslında farklı patolojilerden kaynaklanıyor olabilir. Biyobelirteç çalışmaları, ilişkili proteinopatilerin tanımlanmasında yardımcı olsa da, bu çalışmalar bugüne kadar hep iyi tanımlanmış ve klinik olarak değerlendirilmiş popülasyonlara odaklanmıştır. Bu durumun karışık patolojileri barındıran toplumdaki hastalara nasıl yansıyacağı ise bilinmemektedir. Gelecekte karşılaşacağımız en büyük zorluklardan biri, Alzheimer hastalığının epidemiyolojisidir. Yaş, hastalığın en güçlü belirleyicisidir ve büyük ölçüde diğer tüm risk faktörlerine ve biyobelirteçlere göre daha ağır basmaktadır. Yaşlı insanlar, eşlik eden hastalıklarla daha sık karşılaşmaktadırlar. Bu hastalar daha hassastır ve duyu kaybı, psikoaktif ilaç kullanımı açısından yüksek oranlara sahiptirler. Bu faktörler, bilişsel fonksiyon üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilirler ve bu da çoklu patolojinin bir arada bulunduğu gösterilen ”yaşlı-yaşlı” bireylerde demans olduğunun varsayılmasına neden olur. 80 yaşın üzerindeki insanların yaklaşık % 65’inde amiloid taramaları pozitiftir, ancak bu, bilişsel fonksiyon hakkında bir öngörü sağlamaz. 11 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 Beyin dokuları üzerinde yapılan nöropatolojik otopsi çalışmaları, 85 yaşın üzerindeki kişilerde patolojik Alzheimer hastalığının prevalansının, demansı olan veya olmayan hastalarla benzer olduğunu göstermiştir ve klinik demansı olan 90 yaşın üzerindeki bireylerin yarısında, hastaların demansından sorumlu olabilecek yeterli düzeyde nöropatoloji bulunmamaktadır. Bu nedenle, fenotipik olarak genç hastalarla benzer olsa da, yaşlı insanlar daha kapsamlı bir patoloji ile karşı karşıyadırlar ve proteinopati-temelli tek tip tedavilere yanıt verme olasılıkları çok daha düşüktür. Sonuç Günümüzde mevcut tedaviler, Alzheimer hastalığı için semptomatik rahatlama sağlamaktadır ancak yararları genel kapsamda geçerli değildir. Son zamanlarda Alzheimer hastalığında yapılan ilaç araştırmaları göstermektedir ki, kesin tek bir tedavinin olabileceğini kabul etmek akılcı değildir. In vitro çalışmalarda ve hayvan çalışmalarında elde edilen başarılı sonuçları, insan çalışmalarına uyarlamadaki başarısızlık, Alzheimer hastalığı araştırmalarındaki sıkıntıyı ve hastalığın patogenezindeki karmaşıklığı göstermektedir. Akla yatkın bilimsel temelden yola çıkılarak yapılan tedavi seçeneklerinin büyük bir kısmı ve pozitif faz II araştırmaları, faz III araştırmalara geçildiğinde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Proteinopati-tabanlı tedaviler, oluşmuş Alzheimer hastalığında başarısız olmuştur ve çalışmalar artık biyobelirteçler veya genetik miras yoluyla tanımlanan pre-semptomatik bireylere odaklanmaktadır. Tarama, sağlık bakım giderlerindeki artış ve bunun yaşlı demans hastalarına yansımasının yaratacağı sıkıntıların, bu araştırmaların başarılı olması açısından yeni zorluklara yol açması olasıdır. 12 Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni Cilt 2; Sayı 12; Aralık 2015 Kaynaklar 1. Birks J. Cholinesterase inhibitors for Alzheimer’s disease. Cochrane Database Syst Rev 2006. CD005593. 2. McShane R, Areosa Sastre A, Minakaran N. Memantine for dementia. Cochrane Database Syst Rev 2006. CD003154. 3. Dysken MW, Sano M, Asthana S, Vertrees JE, Pallaki M, Llorente M, et al. Effect of vitamin E and memantine on functional decline in Alzheimer disease: the TEAM-AD VA co-operative randomized trial. JAMA 2014;311:33-44. 4. NPS MedicineWise. 2014. Souvenaid: Help for people with Alzheimer’s disease? www.nps.org.au/publications/healthprofessional/health-news-evidence/2014/souvenaid [cited 2015 Mar 3] 5. Karran R, Hardy J. Antiamyloid therapy for Alzheimer’s disease - are we on the right road? N Engl J Med 2014;370:377-8. 6. Friedrich MJ. Researchers test strategies to prevent Alzheimer disease. JAMA 2014;311:1596-8. 13