SARAI LATINInew.indd
Transkript
SARAI LATINInew.indd
9 Sakarya Meydan Muharebesi Türk Milleti için bir ölüm kalım savaşı olmuştur. Bu muharebe ile Türk ordularının taktik geri çekilme manevrası sona ermiş; stratejik savunma konsepti kabul edilmiştir. Yunanlılar, Kütahya-Eskişehir Muharebelerini kazandıktan sonra, Yunanlıların bu başarılarından bahseden İngiliz Başbakanı Lloyd George: “Milli Türk Kuvvetlerini yenmiş bulunan Yunanistan’ın Sevr Antlaşması esaslarıyla yetinemeyeceği” şeklinde ileri sürdüğü büyük vaatlerle Yunanistan’ı barışa değil taarruza teşvik etmiştir. Yunan Genelkurmayı, Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden (10-24 Temmuz 1921) sonra, Sakarya’nın doğusuna çekilen Türk ordusuna son darbeyi indirmek amacıyla hazırlıklarını tamamlayıp harekete geçmiştir. Bu arada Türk ordusu da kesin sonuçlu bir meydan savaşı için tüm birliklerini başarılı bir geri çekilme planıyla Sakarya’nın doğusuna çekerek 100 km. genişliğindeki bir cephe hattında toplamıştır. Yunanlıların bu düşünce ve faaliyetleri karşısında Mustafa Kemal Paşa, 5 Ağustos 1921’de TBMM Hükümeti tarafından kabul edilen 144 sayılı kanunla ve geniş yetkilerle üç ay süre ile Türk ordusunun sorumluluğunu üstüne alarak Başkomutanlık görevine getirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, bu yetkilere dayanarak 7-8 Ağustos 1921’de “Tekalif-i Milliye Emirleri”ni yayınlayarak orduyu personel, silah ve araç - gereç bakımından güçlendirmeye çalışmıştır. Harekât yapılan bölgenin arazi yapısı; Kuzey Anadolu kenar dağları; batıda İç Anadolu batı eşiği; güneyde Batı ve Orta Toroslar, doğuda Kızılırmakla çevrelenmiştir. Harekât bölgesinde Sakarya Nehrinin kolları ile, Ankara Çayı ve Ilıcaözü deresinin açmış olduğu vadi ve çöküntüler, yapılacak harekâtın cinsini belirlemede önemli rol oynamıştır. Sakarya Meydan Muharebesi Türk Ordusu için bir yokluk ve yoksulluk savaşı olmuştur. Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra, insan gücünün 1/2’ini, silah gücünün de 1/10’unu kaybetmiş olan Batı Cephesi Komutanlığı, birliklerine 18 Temmuz 1921 tarihinde Sakarya Nehrinin gerisine çekilme emrini vermiştir. Başkomutan; Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı; Fevzi Paşa’dır ve Başkomutanlık karargâhı Ankara’dadır. Batı Cephesi Komutanlığı, Yunan taarruzuna karşı, kuvvetlerini Sakarya Nehri doğusunda yedi grup (kolordu) halinde konuşlandırmıştır. Batı Cephesi komutanı Tümgeneral İsmet (İnönü)’dir ve karargâh merkezi Ankara-Polatlı arasında yer alan Alagöz’dedir. Yunan kuvvetleri 16 tümenden oluşan beş kolordu ve bir süvari tugayından kurulmuştur. Bu kolordulardan üçü Anadolu’da bulunmaktadır. 13 Ağustos’ta ileri harekâta geçen Yunan Ordusu sıklet merkezi Sakarya mevziinin güney kanadına yönelmiş olarak ve kuşatıcı bir tertiple taarruza geç- Sayı:56 - 15 Ekim 2011 Sakarya Meydan Muharebesi ( 23 Ağustos -13 Eylül 1921 ) miştir. Yaklaşık olarak 100 km.lik bir cephede başlayan bu kanlı boğuşma, tarihin önemli meydan muharebelerindendir. Düşmanın üstün kuvvet ve silahlarla yaptığı taarruzlarda Sakarya mevziinde yer yer çekilmeler olmuştur. Muharebeler o kadar kanlı oluyordu ki bazı alaylar mevcutlarının büyük kısmını ve subaylarını kaybediyordu. İşte bu sıralarda Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Batı Cephesi birliklerine şu meşhur emrini yayınladı: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz...” Gerçekten de geri çekilmek zorunda kalan bir birlik, ilk tutunabildiği yerde duruyor, yeniden boğuşuyor ve mevzii savunmak çabası içinde son nefesini veriyordu. Açılan her gediği kapatmak için 70 km.yi bulan cebri yürüyüşlerle, birlik kaydırmaları yapılıyor, her gelen birlik ertesi sabah çelikten bir kale halinde düşman karşısına çıkıyor, vuruşuyor, şehit oluyor, fakat vatan savunuluyordu. Düşman, Türk kuvvetlerini 23-30 Ağustos günleri arasında bütün zorlamalarına rağmen kuşatıp imha edemeyince kuvvetlerinin büyük kısmıyla Türk cephesini merkezden Haymana istikametinde yarmak istemiştir. 6 Eylül’e kadar da bunun için uğraşmış fakat etten bir Türk duvarına çarpmıştır. Bundan sonra bulunduğu hatlarda savunarak kalmaya karar vermiş ancak, 10 Eylül’de başlatılan genel karşı taarruzla buna da mani olunmuştur. Yunan kuvvetleri için yapılacak tek şey kalmıştır. Kaçmak, DİZGİ ROMAN BEKİR Onlar da öyle yapmıştır. 13 Eylül’e kadar Sakarya nehrinin doğusunda tek Yunan askeri kalmamıştır. 22 gün geceli gündüzlü süren Sakarya Meydan Muharebesi Türk’ün zaferi ile sonuçlanmıştır. Askerî Sonuçlar: Sakarya Zaferi’yle inisiyatif Türk ordusuna geçmiştir. Sakarya Muharebeleri, Türk ordusunun moralini ne kadar yükseltmiş ise, Yunan ordusunun moralini de o derece kırmıştır. Önce Sakarya doğusu, sonra da Afyon-Eskişehir hattına kadar olan vatan parçası Yunanlılardan temizlenmiştir. Sakarya Meydan Muharebesi sonucu, askeri harekât yön değiştirmiştir. Sakarya Muharebesi sonuna kadar stratejik savunma yapılırken, Sakarya’dan sonra stratejik taarruza dönüş olmuştur. Muharebe sonunda Yunan ordusu stratejik saldırı yapma gücünü yitirmiştir. Sakarya Zaferi, Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922) ve Başkomutanlık Muharebesi (30 Ağustos 1922) için gerekli olan hazırlıkların yapılmasına zaman kazandırmıştır. Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 şehit, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 49.289’dur. Yunan ordusunun zayiatı ise; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007’dir. Sakarya Meydan Muharebesinde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye “Subay Muharebesi” adı da verilmiştir. ATATÜRK’de bu muharebe için “Sakarya Melha- saray me-i Kübrası” yani kan gölü, kan kalmıştır. deryası demiştir. Siyasî Sonuçlar: Başkomutan Mustafa KeSakarya Zaferi’nden kısa bir mal (ATATÜRK), süre sonra, 13 Ekim 1921 günü Sakarya Meydan Muharebesini Sovyetlerin aracılığıyla Ankara Nutuk’ta Şöyle Anlatır: Hükümeti ile Güney Kafkas Cum“... 12 Ağustos 1921 günü, huriyetleri arasında Kars AntGenelkurmay Başkanı Fevzi laşması imzalanmıştır. Böylece Paşa Hazretleriyle birlikte PolatTürkiye’nin doğu sınırı kesinlikle lı’ya cephe karargâhına gittim. güvenlik altına alınmıştır. Düşman ordusunun cepFransa, Sakarya Zaferi’nden hemize yüklenerek sol kanadısonra bekle-gör tutumunu bıraka- mızdan kuşatacağı yargısına rak İtilaf devletlerinden kopmuş varmıştık. Bu görüşe dayanarak ve TBMM Hükümeti ile 20 Ekim tam bir cesaretle gerekli tedbirle1921’de Ankara Antlaşması’nı im- ri aldırdım ve yapılacak hazırlıkzalamıştır. Bu antlaşma ile Fransa ları yaptırdım. Olaylar görüşümütarafından TBMM Hükümeti ve zü doğruladı. Düşman ordusu, Hatay-İskenderun dışında bugün- 23 Ağustos 1921’de ciddi olarak kü güney sınırımız tanınmıştır. cephemize doğru ilerlemeye Güney Cephesi güvenlik altına başladı ve taarruza geçti. Birçok alındığından oradaki Türk birlikleri kanlı, bunalımlı safhalar ve dalde Batı Cephesi’ne kaydırılmıştır. galar oldu. Düşman ordusunun Batı Anadolu’daki Yunan üstün grupları, savunma hattımıegemenliğini hiç bir zaman kabul- zın birçok parçalarını kırdılar. Bu lenemeyen İtalyanlar ise, Sakarya ilerleyen düşman birliklerinin karZaferi’nden sonra Güney Ege ve şısına kuvvetlerimizi yetiştirdik. Akdeniz bölgelerinde tutunamaMeydan muharebesi yüz yacaklarını anlamışlar ve 1921 yılı kilometrelik cephe üzerinde sonuna kadar işgal ettikleri yerleri oluyordu. Sol kanadımız, Anboşaltmışlardır. kara’nın elli kilometre güneyine Sakarya Zaferi İngiltere’yi de kadar çekilmişti. Ordumuzun Ankara’yı tanımaya zorlamış ve yönü batıya iken güneye döndü. 23 Ekim 1921 günü “Tutsakların Arkası Ankara’ya iken kuzeye Serbest Bırakılması Antlaşması” çevrildi. Cephenin yönü değiştiyapılmıştır. rilmiş oldu. Bunda hiçbir sakınca İtilaf devletleriyle yapılan bu görmedik. Savunma hatlarımız siyasi anlaşmalar Sevr Antlaşma- kısım kısım kırılıyordu. Fakat sı’nın geçerliliğini yitirmesi sonukırılan her kısmın yerine en cunu doğurmuştur. yakın bir yerde hemen yeni 1683’de Viyana önlerinde bir savunma hattı kuruluyorbaşlayan Türk bozgunu, Haçlı dü- du. Savunma hattına çok ümit şüncesini ve gücünü Sakarya’da bağlamak ve onun kırılmasıyla, kırmıştır. Türk ordusunun Sakarya ordunun büyüklüğü ölçüsünde Meydan Muharebesi’ni kazançok gerilere çekilmek gerektiği ması, Yunan dış politikalarında teorisini çürütmek için memleket da köklü değişikliklere neden savunmasını başka türlü ifade olmuştur. Sakarya’dan sonra, etmeyi ve bu ifademde direnerek Yunanlıların “Ankara’nın alınması” şiddet göstermeyi yararlı ve etkili ve “Büyük Bizansın kurulması” buldum. Dedim ki: gibi düşleri Sakarya’nın bulanık Savunma hattı yoktur, sasularına gömülecektir. Hatta, Batı vunma sathı vardır. O satıh Anadolu’daki isteklerini bile unutbütün vatandır. Vatanın her muş görünüp, bu kez yerli RumIa- karış toprağı vatandaşın kanıyla rın kuracağı bağımsız bir “İyonya ıslanmadıkça terk olunamaz. Devleti” görüşüne ağırlık vereOnun için küçük büyük her birlik cekler, Avrupa’da da bu görüşe bulunduğu mevziden atılabilir. destek sağlamak isteyeceklerdir. Fakat küçük büyük her birlik, Sakarya Muharebelerinde ilk durabildiği noktada yeniden Malıköy ve Malıköy Demiryolu düşmana cephe kurup savaşa İstasyonu; mühimmat deposu, devam eder. Yanındaki birliğin lojistik, ikmal sağlayan indirme ve çekilmeye mecbur olduğunu bindirme istasyonu, hayvan reviri, gören birlikler ona tâbi olamaz. istasyon yakınındaki bir alan da Bulunduğu mevzide sonuna kahava üssü olarak kullanılmıştır. dar dayanmaya ve karşı koymaAyrıca Malıköy’de nokta komutan- ya mecburdur. lığı tesis edilmiş, yaralı ve hasta SAKARYA MARŞI sevkini sağlayan komisyon kurulHürmet sana ey şan dolu muş, hastaların yararlanabilmesi sancağım için bir çay evi (Mehmetçik GaziBaştan başa arza hakim ol nosu benzeri) yapılmıştır. şanım Malıköy Tren İstasyonunun Türk Ordusu, Türk Ordusu restorasyonunun yapılarak müze sayende haline getirilmesi ve MSB tip Sakarya’da kurtuldu şan projesine göre şehitlik yapılması otağım planlanmış ve bu amaçla bir çalışDünyalara bedeldir mah ma başlatılmıştır. cemalin Allah’ıma emanettir Kemal’im Kurtuluş savaşında Türk orO sevimli yüzün asla solmadusu Sakarya hattına çekilirken, sın Başkomutan Mustafa Kemal’in Hiçbir vakit kalbin yasla karargâhı ile Batı Cephesi Kodolmasın mutanlığı karargâhı 1921 yılınEy mert asker durma ileri da Alagöz’deki Çiftlik binasına Vatanında bir tek düşman yerleşmiştir. Mustafa Kemal, bu kalmasın iki katlı çiftlik evine yerleşerek Dünyalara bedeldir mah savaşı buradan yönetmiş ve 9 cemalin Eylül 1921 tarihine kadar burada Allah’ıma emanettir Kemal’im BAŞYAZAR 07504487791 07704487791 Email: emad.rafeet@yahoo.com Email: sarayarbil@yahoo.com Adres: Erbil, Minare Mahallesi, Aşğal Caddesi 10 saray Sayı:56 - 15 Ekim 2011 Saçkıran Tedavisi Hazırlayan: Sevcan Kasapoğlu- Serdarlı Lokal saç dökülmesi nedenleri ve Tedavi Yöntemleri ? Saçkıran saçlı deride, kas, kirpik ve vücudun tüyle kaplı bölgelerinde kıl kaybı yapan bir hastalıktır. En sık saçlı deride görülür. Saçlı deride yama veya bozuk para şeklinde saçsız kalmış alanlar görülür. Bu saçsız alanlar bir tane veya çok sayıda olabilir. Saçkıran hastalığında nadiren tüm saçlı deride kıl kaybı olabilir. Hatta hastalık tüm vücuttaki tüylerin dökülmesi şeklinde görülebilir. Saçkıran en sık çocuk ve genç erişkinlerde görülür. Hastaların %60’i 20 yaş altındadır. Saçkıran hastalığında %10-30 oranında aile öyküsü bulunabilir. Saçkıran hastalğının nedeni bilinmemektedir. Ancak stresin saçkıranda önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Saçkıran hastalarında tiroit problemleri yani guatr ve kansızlık sıklıkla görülebilmektedir. Ancak bu hastalıklar saçkıranın nedeni değil ,şiddetlendiren faktörlerdir. Saçkıranın hastalık seyri genellikle iyileşme ile sonuçlanır. Saçkıran hastalığı ortaya çıktıktan sonra %30 hastada 6 ay içinde iyileşme olabilir. 1 yıl içinde ise %50 oranında iyileşme görülebilir. Erken yaşta başlayan ve yaygın saç dökülmesi olan hastalarda saçkıran hastalığının iyileşmesi diğer hastalara göre daha güç olabilir. Saçkıran hastalarının %10-20’ sinde tırnak bozuklukları görülebilir. Tırnak kalınlasması, tırnak yüzeyinde çukurcuk ve çizgiler başlıca tırnak bozuklularıdır. Saçkıranda tırnak bozuklukları hastalığın seyrinin şiddetli olacağının bir bulgusudur. Saçkıran hastalarında rutin yapılan laboratuar testleri yoktur. Ancak özellikle çocuklarda tiroit testleri yapılmalıdır. SAÇKIRAN TEDAVISI TOPIKAL (DERIYE SÜRÜLEREK UYGULANAN) KORTIKOSTEROIDLER: Kortizonlu krem ve losyonlar te- davi başlangıcında kullanılabilir. Genellikle hafif vakalarda tedaviye yanıt alınır. INTRALEZYONER KORTIKOSTEROIDLER: Saç kaybı olan bölgeye belli oranlarda, çok ince uçlu iğnelerle saçlı deri içine kortizon enjekte edilir. Çok yaygın saç dökülmesi olmayan hastalarda, bu tedavi şekliyle çok güzel sonuçlar alınabilir. SISTEMIK KORTIKOSTEROIDLER: Şiddetli vakalarda ağız yoluyla veya iğne olarak kortizonlu ilaçlar kullanılır. Kısa süreli kullanılması gereklidir. Uzun süreli kullanımlar sonrası saçkıran hastalığının tekrarı sık olarak görülür. Ayrıca kortizonun yan etkileri ile karşılaşılabilir. TOPIKAL ANTRALIN: Antralin maddesi belli oranlarda pomat şeklinde deriye uygulanır. Deriyi tahriş ederek ve bilmediği- miz mekanizmalarla etkili olmaktadır. Kumasları mor renge boyayabileceği için kullanırken kıyafet ve çarsaflara dikkat edilmelidir TOPIKAL MINOXIDIL: Saç dökülmesi tedavisinde yaygın kullanılan %5 minoxidil, saçkıran hastalığında faydalı bulunmustur. Diğer tedavilerle birlikte kullanılmaktadır. TOPIKAL IMMUNOTERAPI: PSORALENLI ULTRAVIYOLE TEDAVISI (PUVA): Ultraviyole A ışınları, psoralen maddesi içilerek veya saçkıran bölgesine sürülerek hastalıkı bölgeye uygulanır. Diğer tedavilerden yanıt alınamamış hastalarda tercih edilen bir tedavi yöntemidir. TOPIKAL PIMECROLISMUS, TACROLIMUS: Saçkıran tedavisinde yeni denenmeye başlamış ilaçlardır. Tedaviden başarılı sonuçlar alınabilmektedir. gerektiğini söyledi. Sporun, bazı noktalara dikkat edilmesi duru- munda caiz olduğunu ifade eden Sefa hoca, spor yaparken kıyafete dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Sporun insanı cemaat nazmından alıkoymaması gerektiğini belirten Sefa hoca şöyle konuştu: “Futbol oynuyoruz diye namaz ve zikirden alıkoyulmamalıyız. Bazı çalıştırıcılar veya kulüp başkanları oyuncularından oruç tutmamalarını istiyor. Bu da büyük bir günahtır. Futbol için yüce Allah’ın emirlerine karşı çıkmamalıyız”. Din adamlarının spora bakışı ve İslam dininin bu konudaki emirleriyle ilgili tartışmalarına Molla Seyit Muhammet de katılıyor. Efendimizin “Kavi (güçlü, kuvvetli)Müslüman, Allah katında, zayıf Müslüman’dan daha hayırlı ve daha sevgilidir” hadisini aktararak konuşmasına başlayan din adamı Seyit Muhammet, sporun önemini Efendimizin: “Çocuklarınıza ata binmeyi, ok atmayı, yüzmeyi öğretin” hadisine vurgu yaparak hatırlatıyor. Çoğu din adamlarının spor yaptığını ifade eden Seyit Muhammet, kendisi de spor yaptığını söyledi. Doktorların namazın en iyi spor olduğu yönündeki tespitlerini aktaran din adamı Seyit Muhammet, orucun insana hem bedeni hem de psikolojik olarak fayda sağladığını hatırlattı. Bazı din adamlarının futbol takımları bulunduğunu ifade eden Seyit Muhammet, “Efendimiz 50 yaşındayken koşuda kimse kendisini yenemezdi” diye konuştu. Seyit Muhammet, insana psikolojik olarak zarar veren sporun haram olduğunu hatırlattı. Hacı Hüseyin Camii imamı Molla Cercis hoca ise, insana bedenen fayda sağladığı sürece her spor dalının caiz olduğunu ifade etti. Futbol izlediğini ifade eden Cercis hoca, müsabakalarda haremlik selamlığın göz önünde bulundurulması gerektiğini de sözlerine ekledi. İslam’da spor yapmak caizdir Karzan Hevleri-Saray Şu günlerde spor, özellikle de futbol tüm dünyada kitleleri peşinden koşturmaya devam ediyor. Bunların arasında tabi ki din adamları da bulunuyor. Molla Fuat adlı hoca, sporun İslam’da haram olmadığını, kendilerinin de spor yapmayı sevdiklerini söyledi. Sahabe zamanında ata binme ve ok atma sporunun önem kazandığını ifade eden Fuat hoca, ancak bugün tüm dünyayı peşinden koşturan futbolun o devirlerde oynanmadığına dikkat çekti. Sporun dinen caiz olduğunu belirten Fuat hoca, ancak oynarken giyilecek kıyafete dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Fuat hoca, spor kıyafetinin bedeni ayak bileklerine kadar örtmesi gerektiğinin altını çizdi. Futbol, boks ve diğer spor müsabakalarını da takip ettiğini ifade eden Fuat hoca, hiçbir takımı tutmadığını söyledi. Molla Mahmut Camii imamı Molla Seyit Sefa hoca sporun insanları dini vecibelerinden alıkoymaması Türkmen İmadettin Zengi Öğrenci Sevgil Dilşat okullar Lisesi, Erbil okullar arası futarası masa tenisinde bol şampiyonasına katılacak Erbil birincisi oldu Haber-Saray Foto: İsmail Rauf Türkmen İmadettin Zengi Lisesi, Erbil Okullar Arası Futbol Şampiyonası’na hazırlanıyor. Erbil Eğitim Müdürlüğü İzcilik Faaliyetleri Bölümü’nün düzenlediği şampiyonaya katılmaya hazırlanan İmadettin Zengi Lisesi iyi sonuçlar elde etmeye çalışacak. İmadettin Zengi Lisesi’nin spor öğretmeni Yaşar Hazım Şakir, okullar başlar başlamaz takıma futbolcu seçtiklerini söyledi. Her gün idman yaptıklarını ifade eden Şakir, okulun müdürünü ve öğrencilerini kendilerini destekleme- ye çağırdı. Şampiyonada iyi sonuçlar elde etmeye çalıştıklarını dile getiren Şakir, takım olarak hiçbir sorunla karşı karşıya kalmadıklarını söyledi. Spor öğretmeni Şakir, şampiyonaya katılan takımların iyi seviyede olduklarını kaydetti. Türkmen okulu, Erbil okullar arası masa tenisi müsabakasında büyük bir başarı elde etti. Erbil okullar arası masa tenisi müsabakasına katılan Türkmen Atabek Kız Ortaokulu büyük bir başarıya imza atarak birinci oldu. Okulu temsil eden yedinci sınıf öğrencisi Sevgil Dilşat rakiplerini birer birer devirerek birinci oldu. Oynadığı üç karşılaşmanın hepsini kazanan Türkmen kızı Sevgil Dilşat, kendisine, spor öğretmenine ve okuluna üç kupa kazandırmayı başardı. Türkmen Atabek Kız Ortaokulu’nun bu gibi büyük başarılarının devam etmesini temenni ediyoruz. Atabek’in spor öğretmeni de ödüllendirildi 11 Sayı:56 - 15 Ekim 2011 saray Şarkıcı Serdar İhsan’dan yeni bir albüm daha Saray-Özel Türkmen ses sanatçı Serdar İhsan, 10 eserlik bir şarkı albümü üzerinde çalıştığını söyledi. Gazetemize konuşan İhsan, albümü önümüzdeki yıl piyasaya çıkaracağını kaydetti. Albümün 6 şarkısının tamamlandığını ifade eden şarkıcı Serdar İhsan, albümün adının ‘Neden menden ayrı düştü’ olduğunu söyledi. Albümünde yer alan şarkı sözlerinin Hüsam Hasret, Esat Erbil ve İmat Neccar’a, bestelerin ise Yunus Tütüncü ve Mağdit Şeyhoğlu’na ait olduğunu söyleyen İhsan, bir şarkıyı da kendisinin bestelediğini dile Rapor: Seyit Fahrettin Erbilli getirdi. Albüm için Türkmen Kültür ve Sanat Genel Müdürlüğü’nden yardım istediğini ifade etti. Müdürlüğün kendisine ve diğer sanatçılara yardım eli uzattığı için Müdür Ümit Halife ve Müzisyen Cemal Osman’a teşekkür eden İhsan, yeni albümle birlikte üç albüme imza atmış olacağını söyledi. Dağınık olduğu için tüm şarkılarını bir albümde toplayamadığını belirten Türkmen ses sanatçısı Serdar İhsan, yurt içi ve yurtdışında birçok festivalde yer aldığını kaydetti. Nerede olursa olsun tüm törenlere katılmaya hazır olduğunun altını çizen İhsan, Türkiye’de düzenlenmesi beklenen bir festivale de katılacağını vurguladı. Kerkük’teki anormal durum sanat hareketini de olumsuz etkiliyor Türkmen makam usulleri, geçen hafta yapılan seminerde enine boyuna tartışıldı. Türkmen Sanat ve Kültür Genel Müdürlüğü tarafından 28 Eylül günü Erbil’in Çarçıra otelinde düzenlenen seminere Türkmen ses sanatçılarının yanı sıra yetkililer de katıldı. Seminere katılan ses sanatçısı ve makam ustası Ahmet Necip, Kerkük’teki makam değerlendirme komitesinde torpile başvurulduğunu söyledi. Makamın, hayatında özel bir yeri olduğunu ifade eden Türkmen ses sanatçısı Ahmet Necip, çocukluğundan beri makam okuduğunu söyledi. Kerkük’teki emniyet açısından gergin durumun sanat hareketini de olumsuz etkilediğini kaydeden Necip, Erbil’deki istikrarlı durumun ve huzurun Kerkük’e de yansımasını diledi. Ses sanatçılarını makama önem vermeye çağıran Necip, makamın Türkmen sanatının önemli bir direği olduğunu söyledi. Makamı iyi icra etmeyen ses sanatçısının sanatçı olmadığını ifade eden Necip, bayat makamının, şarkıların anahtarı olduğunu söyledi. Kerkük güzel sanatlar enstitüsü müzik bölümünde tahsiline devam eden Türkmen ses sanatçısı Ahmet Necip, televizyon ve radyolarda düzenlenen törenlere katılıyor. Mikdat Muhammet hocadan müzik öğrendiğini ifade eden Necip, semineri düzenleyen Türkmen Sanat ve Kültür Genel Müdürü Ümit Halife’ye teşekkür etti. Seminere, ses sanatçısı İsmail Terzi ve Molla Vecdi ile birlikte katıldığını belirten Necip, Türkmen ses sanatçılarının başkalarına özenmek yerine kendi yapıtlarını ortaya koymalarını istedi. Kerkük’te makama gereken önemin verilmediğini dile getiren Türkmen ses sanatçısı Ahmet Necip, kentteki Makam Evi’nde görev yapan komiteyi bazı ses sanatçılarına torpil yapmakla suçladı. Türkmen şarkıcı Hereş Muhammet, Erbilli şarkıcılar arasındaki çekişmeye dikkat çekti Türkmen genci Hereş Muhammet Fethi’nin üç albümü var. Ses sanatçıları Mışko, Yunus Mahmut ve Muhammet Ahmet Erbilli’yi dinleyerek büyüdüğünü ifade eden genç ses sanatçısı Fethi, Türkmen şarkıcıları arasındaki çekişme ve hassasiyete dikkat çekti Saray-Erbil Şarkıcılığa ilk adımını atan Türkmen genci Hereş Muhammet Fethi’nin üç albümü var. Sekiz şarkı törenine katılan Fethi, 1990’da Erbil’de dünyaya geldi. Ses sanatçıları Mışko, Yunus Mahmut ve Muhammet Ahmet Erbilli’yi dinleyerek büyüdüğünü ifade eden genç ses sanatçısı Fethi, hâlihazırda Yunus Tütüncü, Fuat Terzi, Sadrettin Küreci ve Muhammet Neccar’ı dinledi- ğini söyledi. Büyük Türkmen şair Hüsam Hasret ve İmat Neccar’dan şarkı sözü aldığını, bestesini de Yunus Tütüncü’den aldığını ifade eden Fethi, Türkmen şarkıcıları arasındaki çekişme ve hassasiyete dikkat çekti. Türkmen şarkıcıların birbirlerini sevmediklerini ve birbirlerinin sırtından şöhret olmaya çalıştıklarını dile getiren genç ses sanatçısı, buna rağmen kendisine her zaman destek veren şarkıcı ve bestekâr Yunus Tütüncü’den çok şeyler öğrendiğini söyledi. Fuat Terzi ve Sadrettin Küreci’ye de teşekkür eden Fethi, 2012 için 14 şarkıdan oluşan bir albüm üzerinde çalıştığını kaydetti. Albümde yer alan şarkı sözlerinin şair Hüsam Hasret ve İmat Neccar’a ait olduğunu ve bestelerini Yunus Tütüncü’nün yazdığını da sözlerine ekledi. 12 Sayı:56 - 15 Ekim 2011 saray Fedel Kastro Kimdir Hazırlayan: Roman Yusuf Ekonomisi tek ürüne dayalı bir ülke olan Küba, öteden beri ABD’ye sattığı şekeri Gençliği SSCB’ye satmaya başladı. ABD şirketleİspanyol göçmeni bir toprak sahibi olan rinin elindeki rafineriler, şeker karşılığında Angel Castro’nun beş çocuğundan SSCB’den alınan ham petrolü işlemeyi ikincisidir. Çocukluğu yoksul bir yöre olan reddedince Castro bu rafinerileri devMayari’de geçmiştir. Oriente ilinin merletleştirdi. Bu gelişme ABD ile Küba’nın kezi Santiago’daki Katolik okullarında ve arasını daha da açtı. Devrimden sonra Havana’daki Cizvit lisesi Belen İlahiyat ABD’ye kaçan ve John F. Kennedy yöneOkulu’nda öğrenim gördü. 1950’de Hava- timinden silah ve mali destek sağlayan na Üniversitesi’nden hukuk doktoru olarak Kübalıların Nisan 1961’de giriştiği Domezun oldu. muzlar Körfezi Çıkartması başarısızlıkla Öğrenciyken, 1947’de Dominik Cumhurisonuçlandı. Castro çıkarmanın ardından yeti’ne karşı başarısızlıkla sonuçlanan bir yayımladığı Havana Bildirisi ile ilk kez, devrimci harekete ve 1948’de Bogota’daki Küba’nın sosyalist politikalar izleyeceğini kent ayaklanmalarına katıldı.1947’de dünyaya duyurdu. Küba Halk Partisi’ne girdi. 1950-52 ara1962’de SSCB’nin Küba’ya balistik füzeler sında avukatlık yaptıktan sonra Temsilciler yerleştirmesi ve John F. Kennedy’nin Meclisi seçimleri için Küba Halk PartiKüba’yı deniz ablukasına almasıyla dünya si’nden adaylığını koydu. Ama 10 Mart bir nükleer savaşın eşiğine geldi. Bunalım 1952’de iktidardaki Carlos Prio Socarras ancak ABD’nin Küba’da hükûmeti devirhükûmetini deviren Küba’nın eski başmek için artık girişimde bulunmayacağına kanlarından General Fulgencio Batista söz vermesi ve SSCB’nin Türkiye’deki seçimleri iptal etti. Amerikan füze rampalarının kaldırılması Kişiliği karşılığında nükleer silahlarını Küba’dan Enerjik, karizmatik ve siyasi sezgileri geri çekmeyi kabul etmesiyle atlatılabilgüçlü bir önder ve parlak bir hitap yetene- di. Bununla birlikte Merkezi Haber alma ği olan Castro, üzgün bir siyasi düşünür Örgütü (CIA) Castro’ya yönelik suikast olmaktan çok gelişen olaylara göre davplânları hazırlamayı sürdürdü. ranmasını bilen aktif bir eylem adamıdır. Kruşçev’in Küba Bunalımı sırasında Başardığı işlerle halk içinde önemli bir ödün verdiğini öne süren Castro, 1968’e destek kazanmakla birlikte, çoğu sondeğin bağımsız sosyalist bir politika izledi. radan ABD’ye sığınan geniş bir muhalif Güney ve Orta Amerika ile Afrika’daki kitlesinin doğmasına da yol açmıştır. devrimleri destekleyici bir tutum aldı. Aynı Bu kitleler için “Kimseyi zorla ülkemizde dönemde Bağlantısızlar Hareketi’nin önyaşamaya mahkum edemeyiz. Eğer derlerinden biri durumuna geldi. 1968’den insanların özgürlüğün kıymetini anlamak sonra SSCB ile ilişkilerin düzelmesi doğiçin esareti yaşayıp tecrübe etme ihtiyacı rultusunda başlayan askeri ve ekonomik varsa, Bu durumu olgunlukla karşılayayakınlaşma süreci içinde, SSCB’te dönük cağız!” demesi, dünya kamuoyunda ve bir dış politika izledi.1975’te Angola’daki kendi ülkesindeki karizmasını kuvvetleniç savaş sırasında Angola Halk Kurtuluş dirmiş, zorlayıcı ve baskıcı bir liderden Cephesi’ni (MPLA) desteklemek amacıyla daha ziyade özgürlükçü bir insan olduğu Kübalı askerler gönderdi. Bunu Etiyopya imajını yaratmıştır. Birçok sanatçı ve bilim ve başka ülkelere gönderilen gönderilen adamını yargılamaksızın kabul etmiş ve Kübalı askerler izledi. 1980’lerde Küba’nın desteklemiştir. yurt dışındaki asker sayısı 40 bine ulaştı. Ernest Hemingway, U2 müzik gurubunun 1961’de Küba Sosyalist Halk Partisi ile solisti Bono, gibi modern özgürlükçü birleşme sonucu ortaya çıkan Birleşmiş birçok sanatçıyı dost edinmiş ve sade bir Sosyalist Devrim Partisi’nin (1965’ten yaşantı biçimini benimsemiştir. Halkıyla sonra Küba Komünist Partisi) genel kendi arasındaki duvarları kaldırmıştır. sekreterliğini üstlenen Castro, ülke içinde ABD kökenli tarihçiler tarafından yaptıkları çok yönlü ve kapsamlı politikalar uygulaçarpıtılmış ve Amerikan medyası tarafınmaya başladı. Okuma yazma seferberliği dan kötü gösterilmeye çalışılması, dünya sonunda okuryazarlık oranı yüzde 90’ın kamuoyunda daha çok meşhur olmasına üzerine çıktı. Yeni okullar açılarak eğineden olmuştur. Amerikan medya çevretim olanakları yaygınlaştırıldı. Zenginlik since kötü gösterilmesine karşın verdiği kaynaklarının, ulusal gelirin ve sağlık cevap çok açıktır: Eğer tarih böyle yazılhizmetlerinin dağılımında köklü değişikdıysa yapacak birşeyim yok! Benim için likler gerçekleştirildi. İşsizlik büyük ölçüde önemli olan halkın desteği ve güvenidir! ortadan kaldırılırken, herkese çalışma yüBirçok kişi benim özgüvenimin kaynağını kümlülüğü getirildi. Bütün bunlara karşın merak etmektedir. Kaynak çok açıktır: tek ürüne dayalı (şeker) Küba ekonomisini HALK !! demiştir. Bu söylem ile gerçekler dönüştürme yönündeki çabalar başane kadar çarpıtılırsa çarpıtılsın, insanların rılı sonuçlar vermediğinden, 1970’lerin gerçeği göreceği mesajını vermiştir. Gerortasından başlayarak önemli sıkıntılar çeği çarptıranların korkularından dolayı yaşanmaya başladı.Bu nedenle SSCB’nin gerçekleri çarpıttığı gerçeğini görmüş ve mali desteği büyük önem kazandı. bunu birçok söyleminde ifade etmiştir. Küba’da 1959’dan sonra ilk kez yerel seİktidar Yılları çimlerin yapıldığı ve devlet yapısında yeni Castro hükûmeti ilk olarak fiyatları ve düzenlemelerin geliştirildiği 1976’da Devlet kiraları düşürdü. Ardından köklü bir toprak Konseyi ve Bakanlar Kurulu başkanlığını üstreformu başlattı, 40 hektarı geçen toplenen Castro, güçlü ve merkezi bürokrasiye rak bedelleri 20 yılda ödenmek üzere dayanarak toplumsal ve ekonomik yaşamdaki kamulaştırıldı ve halk çiftlikleri olarak yönlendirici rolünü sürdürdü. Devlet ve parti işletilmeye başlandı. Önceleri Castro’ya organlarında eski mücadele arkadaşlarına karşı çıkmakla beraber 1959’a doğru ağırlık verdi. Silahlı kuvvetlerden sorumlu devgerilla hareketini desteklemeye başlayan let bakanı olan kardeşi Raul Castro giderek Küba Sosyalist Halk Partisi (PSP) Castro ikinci adam konumu kazandı. SSCB ve Doğu ile ilişkilerini geliştirerek etkili bir konum Avrupa’nın sosyalist ülkelerinde 1980’lerin kazandı.Bu durumdan tedirgin olan sonlarında ortaya çıkan demokratikleşme ve Urrutia’nın toprak reformunun ertelenmesi piyasa ekonomisine yönelme süreci karşısınyönündeki baskıları üzerine, Castro istifa da Küba yönetimi sosyalizmin Marksist-Lenietti. Ama halkın yoğun tepkisi karşısında nist yorumuna bağlılığını sürdürdü. 1989’da Urrutia görevinden çekilmek zorunda Fidel Castro’nun yakın çevresindeki ordu kaldı. Yerine Osvaldo Doticos getirilirken komutanlarının karıştığı yolsuzlukların ortaya Castro yeniden başbakan oldu. çıkarılması yönetimi ciddi biçimde sarstı. Öte Bu sırada toprakların kamulaştırılmayandan SSCB’yle ticaret hacminin gitgide sından zarar gören ABD şirketlerinin küçülmesi ve Sovyet yardımlarının ortadan baskısıyla ABD hükûmeti Küba’ya karşı kalkması kısa sürede Küba ekonomisi üzerinekonomik ambargo uygulamaya başladı. deki etkilerini göstermeye başladı. Enerjik, karizmatik ve siyasi sezgileri güçlü bir önder ve parlak bir hitap yeteneği olan Castro, üzgün bir siyasi düşünür olmaktan çok gelişen olaylara göre davranmasını bilen aktif bir eylem adamıdır. 13 saray Sayı:56 - 15 Ekim 2011 ITC Yürütme Kurulu Üyesi Aydın Maruf: Erbil il meclisi seçimlerine katılacağız Saray-Röportaj Irak Türkmen Cephesi (ITC) Yürütme Kurulu üyesi Aydın Maruf, bir önceki Irak genel seçimlerinde elde etmiş olduğu oyların Erbil’de bürolarını yeniden açmalarında etkili olduğunu söyledi. KDP ile aralarındaki ilişkiye değinen Maruf, “Eskilerde KDP ile aramızdaki soğuk ilişkiler artık geride kaldı. Şimdi aramızda iyi bir ilişki bulunuyor” dedi. Saray: Erbil’de büro açtıktan sonra ne gibi faaliyetler yapmak istiyorsunuz? A.Maruf: Partiler on yıl önce yürüttükleri faaliyetlerin aynısını bugün yürütmüyorlar. Çünkü bugün tüm dünyada bir değişim rüzgârı esiyor. Bunu herkes görüyor. Bu değişimler sadece Erbil’le veya Irak’la sınırlı değil, belki tüm dünyayı sarıyor. Biz de bu değişimlere ayak uyduracağız, üye ve sempatizanlarımızı bu değişimler bilinciyle yetiştireceğiz. Saray: Geçenlerde KDP ile aranızdaki ilişkilerde bir soğukluk söz konusuydu. Acaba bugün ilişkileriniz nasıl? A.Maruf: Diyalog ve ilişki çok önemli iki unsurdur. Bu iki unsur olmazsa toplum içindeki sorunlar çözülemez. ITC olarak hem KDP hem de diğer partilerle iyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Çünkü dediğim gibi dünya değişiyor. Kabul ediyoruz, eskilerde aramızda bir soğukluk vardı. Ancak bu durum kimseye yarar sağlamadı. Şimdilerde ise bu soğukluk geride kaldı. Erbil genelinde KDP ile çok iyi bir ilişki içindeyiz. Umarım bu ilişkiler siyasi büro düzeyine de yansır. Şunu kabul ediyoruz ki aramızda farklı bakış açıları var. Buna rağmen birbirimize saygı göstermeliyiz ve sürekli diyalog içinde olmalıyız. Türkmenler nüfus olarak Irak’ın en büyük üçüncü toplumu oldukları için amacımız ITC’yi Ortadoğu bölgesinde büyük bir parti yapmaktır. Ve yürüttüğümüz dış ilişkilerle Kürt ve Arpların geldiği düzeye gelmek istiyoruz. Saray: ITC’nin partileştiğini biliyoruz. Buna rağmen diğer partilere mensup olan bazı kişiler ITC’den maaş alıyor. ITC’nin bun- ların maaşlarını keseceği doğru mu? A.Maruf: Bizim herkese ihtiyacımız var ve kapımız herkese açık. Şu gerçektir ki ITC artık eskisi gibi değil, çünkü şimdi siyasi bir parti olarak çalışıyor. ITC’nin içtüzük ve programını kabul eden herkese kapımız açıktır. Kaldı ki mesele para meselesi değil. Haklı Türkmen davasını savunan herkes bizim kardeşimizdir. İster bizimle olsun ister diğer partilerde olsun. ITC ana partidir. Ancak biz yasal açıdan konuşuyoruz. Saray: Ancak bazıları iki programa ve iki içtüzüğe inanıyor? A.Maruf: Bir insanın aynı anda iki partiye üye olması hiçbir yerde görülmemiştir. Buna yasalar da müsaade edemez. Biz kabul etsek dahi Irak partiler yasası kabul etmez. Çünkü her bir partinin savunduğu kendi içtüzüğü ve kendi programı vardır. Dolayısıyla bir insanın iki farklı ideolojiyi savunması mümkün değildir. Saray: ITC kongre yapmakta gecikti. Bunun nedenlerini bizimle paylaşır mısınız? A.Maruf: ITC içtüzüğüne göre 3 senede bir kongre yapması 140. madde komisyonu eski başkanı Nermin Osman: gerekiyor. Biz kongrenin zamanında yapılmasını hep desteklemişizdir. ITC genç kadrosuyla kendisini yeniliyor ve güçlenmeye çalışıyor. Parti olarak yürütme kurulu ve merkez karar kurumlarına sahibiz. Bu iki kurum yasal olarak kongreyi erteleyebilir veya uzatabilirler. Parti olarak geçici bir aşamadayız. Tüm üye ve sempatizanlarımızın katılabildikleri önümüzdeki kongre, eski kongreler gibi olmaz. Mevcut çağın ruhuna uygun bir kongre düzenleyeceğiz. Saray: ITC adayı olarak katılmış olduğunuz son seçimde halkın oyunu kazanmıştınız. Büroyu açtıktan sonra size oy verenlere yönelik bir çalışmanız olacak mı? A.Maruf: Son seçimde bize oy veren herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Söz konusu seçimde ITC bayrağıyla katılan ilk partiydik. Bu da Erbil Türkmenleri için iftihar kaynağı olmuştur. Bu şerefli halkın desteği sayesinde Erbil’de büro açabildik ve tüm dünyaya gösterdik ki bu halk ITC’nin arkasında duruyor. Seçimde parlamentoya giremesek de iyi bir oy toplayabildik. Bu bizim ilk tecrübemizdi. Saray: Erbil il meclisi seçimlerine katılacak mısınız? A.Maruf: Evet katılacağız. Bunun için hazırlık yapıyoruz. Eskiden yapılan hatalardan ders çıkararak hareket ediyoruz. Faaliyetlerimizi çağın ruhuna uygun şekilde ve mevcut değişimlere ayak uydurarak sürdüreceğiz. 140. Madde önümüzdeki dört yılda da uygulanmaz Saray-Röportaj 140. madde komisyonu eski başkanı Nermin Osman gazetemize verdiği röportajda, 140. Maddenin süreçlerinin henüz uygulanmadığını söyledi. Kerkük’te kopma noktasına gelen Türkmen-Kürt ilişkilerine dikkat çeken Osman, bir grubun bu iki halkı birbirinden uzaklaştırmaya çalıştığını iddia etti. Saray: Geçenlerde vermiş olduğunuz röportajda 140. maddenin uygulanmayacağını söylemiştiniz, bu doğru mu? N.Osman: Vermiş olduğum röportajda bana 140. maddenin iki yıl zarfında uygulanıp uygulanmayacağı sorulmuştu. Ben de hayır cevabını vermiştim. Ancak röportaj verdiğim gazete manşetten verdiği haberde, güya ben söz konusu madde hiç uygulanmayacak diye söylemişim. Ben bugün de söylüyorum; 140. madde uzun süreçlerle dolu bir madde olduğu için bırakın iki yılı, dört yılda da uygulanmaz. Çünkü maddenin süreçleri daha uygulanmadı. İdari sınırlar da eski haline döndürülmedi. Nüfus sayımı daha yapılmadı. Göçmenlere tazminat ödenmedi. Bu süreçlerin her birisi için 3’er yıla ihtiyaç var. Saray: Ayrıca Türkmen grupları da bu maddeye karşılar mı? N.Osman: Türkmenler Kerkük’ü oluşturan ana unsurlar arasında yer alan bir toplum- dur. Kentte Saddam döneminde uygulanmış olan Araplaştırma politikasından Kürtler kadar Türkmenler de zarar gördüler. Tisin, Leylan, Karatepe ve diğer bölgelerde tarım arazileri ellerinden alındı. Bu politikalardan zarar görmüş Türkmenler maddi olarak ye- teri kadar tatmin edilmedi ve toprakları geri verilmedi. Tisin bölgesindeki toprak sorunlarına yakında çözüm getirileceğine inanmıyorum. Saray: Kerkük’teki bazı Türkmen gruplar, Kerkük’ün, Erbil Türkmenlerine dair hiçbir şey yapmadığı için Kürdistan bölgesi ilhakına karşı olduklarını söylüyorlar. N.Osman: Bu görüşü aslında sadece bir taraf savunuyor. Diğer Türkmen gruplar aynı fikirde değiller. Kerkük’te kendileriyle görüştüğümüz bazı Türkmen partiler, Kürtlerin Kerkük konusundaki tezine paralel görüşler ifade etti. Türkmenlerin Kürdistan bölgesinde haklarına kavuşmadıkları nasıl iddia edilebilir? Bunların parlamentoda kotaları var. Bölgesel yönetimde, sendika ve örgütlerde temsilcileri bulunuyor. Eskilerde bir tane okulları yokken bugün bir takım okulları ve partileri var. Saray: Sizce Kerkük’te Türkmenler haklarına kavuşmuş mudur? N.Osman: Bir dereceye kadar evet. Örneğin il meclisinde ve kamu kuruluşlarında temsilcileri bulunuyor. Bazı müdür yardımcıları Türkmen. Kentte okulları var. Saray: Peki Kürt ve Türkmen gruplarının birbirinden uzak duruşunun sebepleri nelerdir? Şoven gruplar Kürtleri Türkmenlerden uzaklaştırmaya çalışıyorlar N.Osman: Bazı şoven taraflar Kürt ve Türkmenleri birbirinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Eskilerde Türkmenler Kürtlerle komşuydu. Birbirlerine kız verip kız alıyordu. Bugün kentte bir Kürde sorarsanız mutlaka size babam veya anam Türkmen veya bir akrabam Türkmen diyecek. Ancak bugün iki taraf arasındaki sorunlar bazı tarafların ekmeğine yağ sürüyor. 14 saray Sayı:56 - 15 Ekim 2011 Türkmenler, Öğretmenler Birliği Erbil şubesinde iki üyeyle temsil edilmesi bekleniyor Saray-Erbil Türkmenler, Kürdistan Öğretmenler Birliği ve Erbil kolunda iki üyeyle temsil edilecek. Bu karardan duydukları sevinci dile getiren Türkmen öğretmenler, temsilcilerinden çok şeyler bekliyorlar. Kürdistan Öğretmenler Birliği 12. kongresini düzenledi. Erbil’in Midya salonunda düzenlenen kongre üç gün sürdü. 5 Ekimde başlayan kongre 579 delegenin katılımıyla gerçekleşti. Öğretmenler birliğinin yardımcıları, sekreteri ve üyelerinin seçildiği kongrede Türkmenlere de görev verildi. Görevlerin uzlaşma usulüyle dağıtıldığı kongrede sekreter görevi KDP’ye, sekreter birinci yardımcılığı KYB’ye, sekreter ikinci yardımcılığı ise Kürt İslami Birliği’ne verildi. Dokuz kişiden oluşan sekreterlikte Türkmen, Asuri, KDP, KYB, Goran, İslami Cemaati, İslami Birliği ve Emekçiler Partisinden temsilciler yer alıyor. Sekreterlikte yer alan Türkmen üye Nurettin Hasan, Türkmen öğretmenlere hizmet edeceğini söyledi. Öğretmenlerin sorunlarına yakından vakıf olduğunu ifade eden Hasan, seçime Türkmen adıyla katıldığını kaydetti. Türkmen okullarının, Kürt okullarının seviyesine gelmesine çalışacağını dile getiren öğretmen Nurettin Hasan, Türkmen öğretmenlerin beklentilerini yerine getirmek için ellerinden gelen her türlü çabayı göstereceğini söyledi. Kongreye 10 Türkmen öğretmen üç listeyle katıldı. Türkmen Demokrat Hareketi 5, Erbil Türkmen Listesi 3 ve Türkmen Reform Hareketi Listesi 2 delegeyle katıldı. Kongrede öğretmen Nurettin Hasan elde ettiği 7 oyla sekreterlik üyeliğini kazanmayı başardı. Kongre sonuçlarını gazetemize değerlendiren öğretmen Abdullah Celal, Türkmen öğretmenlerin kongreye katılmasının iyi bir şey olduğunu söyledi. Türkmen Selçuk Temel İlkokulu Müdürü Abdullah Celal, seçilen Türkmen temsilcilerden çok şeyler beklediklerini ifade etti. Öğretmenler birliğinin, okulların karşı karşıya kaldığı sorunların çözüm yeri olduğunu ifade eden Celal, Türkmen okullarının birçok sorunu bulunduğunu hatırlattı. Yeni birlik, işe başlar başlamaz kol kongrelerine start verecek. Erbil kolunda bir Türkmen üyenin görev yapması bekleniyor. Söz konusu görev dönüşümlü olarak Erbil Türkmen Listesi ve Reform Hareketi Listesi arasında paylaşılacak. Burada görev yapacak temsilci 2 yıl süreyle çalışacak. Türkmen öğretmenlerin kongreye katılmasını olumlu olarak değerlendiren öğretmen Felah Yasin İzzettin ise, kongreye iyi hazırlanmadıklarını söyledi. Birlikte tüm etnik grupların temsil edilmesini isteyen İzzettin, Türkmen temsilcilere başarılar diledi. Kongreye katılan Ahmet Mecit adlı öğretmen de sonuçlardan memnun. Türkmen Reform Hareketi Listesi üyesi Mecit, Türkmen temsilcilerin sayısının çok olmasının kendilerine olumlu yansıyacağını söyledi. Bazı Türkmen öğretmenlerin Kürt listelerine oy vermelerini üzüntüyle karşılayan Mecit, birlikte yer alacak üyelerin öğretmenlere hizmet edip edemeyeceklerini bilmediklerini kaydetti. Kongreye katılan Erbil Türkmen Listesi üyesi Bayan Savra Salih ise Türkmen öğretmenlerin karşı karşıya kaldıkları sorunların çözüleceğine inanmadıklarını söyledi. katılmalarının önemli olduğunu belirtti. Selahattin Üniversitesi Tarım Fakültesi öğretim üyesi Dr. Otrakçı, “Bilimsel açıdan çok faydası olacak bu tür konferanslara Türkmen öğretim görevlilerinin katılması gerekir” dedi. Konferansın periyodik olarak 4 yılda bir yapılması gerekiyor. Ancak bölgedeki durum bunu engelledi. 14 yıldan sonra yeniden düzenlenen konferansa sunulacak araştırmaların 45 profesör tarafından değerlendirileceğini söyledi. Sunulan toplam 630 araştırmadan sadece 215 araştırmanın kabul edildiğini ifade eden Otrakçı, araştırmaların 56’sının insani, diğerlerinin ise bilimsel olduğunu kaydetti. Konferansı iyi bir adım olarak niteleyen bazı öğretim görevlileri, hazırlıklardaki aksaklıklara dikkat çekti. Konferans hakkında öğretim görevlilerine bilgi verilmediğini ifade eden hocalar, bu duruma el konulmasını istediler. Üniversitenin her yıl konferans düzenlemesini talep eden Dr. Kadir Pişderi ise, ayrıca fakültelerin de benzer konferanslar düzenlemesinin önemli olduğunun altını çizdi. Edebiyat fakültesi öğretim üyesi Dr. Pişdari, ülkemizdeki üniversitelerin bu tür aktivitelere önem vermemesini eleştirdi. Konferans organizatörlerinin öğretim görevlilere yeteri kadar bilgi vermediğine dikkat çeken Pişderi, bu tür konferansların hem bilimsel hem toplumsal olarak faydalarına dikkat çekti. Konferansa sunulan insani araştırmaları incelemekle yükümlü komisyon başkanı Dr. Halil İsmail, bölge dışından gelen araştırmaları değerlendirmeye aldıklarını söyledi. Türkmen öğretim üyeleri, Selahattin Üniversitesi’nin bilimsel konferansına katılmayacak Saray-Erbil Selahattin Üniversitesi’nde içinde bulunduğumuz ayın ortasında uluslararası bir konferans düzenlenecek. Dördüncüsü düzenlenecek olan konferansa bölgeden ve bölge dışından çok sayıda araştırmacı ve akademisyen katılacak. Üç gün sürecek olan ve 215 araştırmanın sunulacağı konferansa Türkmen öğretim üyeleri değişik nedenlerle katılmayacak. Konuyla ilgili gazetemize konuşan bir yetkili konferansın 18 Ekim’de başlayacağını ve üç gün süreceğini söyledi. Konferansı organize eden Selahattin Üniversitesi Rektör Yardımcısı Dr. İbrahim Hamaraş, konferansın “Selahattin Üniversitesi 4. Uluslararası Bilimsel Konferansı” adı altında düzenleneceğini söyledi. Selahattin Üniversitesi Türkmen öğretim üyelerinden Dr. Abdülselam Abdülmecit Şakir, konferansa herkesin katılabileceğini söyledi. Konferansın etniğe dayalı bir konferans olmadığını ifade eden Şakir, söz konusu konferansın tamamen bilimsel olduğunun altını çizdi. Selahattin Üniversitesi’nin düzenlediği konferansa sadece bölüm başkanlarının davet edildiğine dikkat çeken Türkmen hoca Şakir, konferansa bölgedeki üniversitelerin katılacağını kaydetti. Türkmen öğretim üyeleri olarak kendilerinden araştırma yazmaları istenmediğini belirten Şakir, “Konferansa Türkmen öğretim üyeleri katılmış olsaydı çok iyi olurdu” dedi. Dr. Goran Salah ise, konferanstan haberi olmadığını söyledi. Konferansa katılmayacağını ifade eden öğretim üyesi Dr. Goran Salah, konferansa hiçbir Türkmen öğretim üyesinin de katılacağına ihtimal vermediğini kaydetti. Bölümlerinin konferans konusunda bilgilendirilmediğini ifade eden Dr.Salah, “Konferans yeni araştırmalar sunmak için iyi bir fırsattı” diye konuştu. Konferansın her yıl düzenlenmesini isteyen Dr. Salim Otrakçı ise, öğretim görevlilerinin uzmanlık dalında terfi edebilmeleri için bu tür konferanslara 15 saray Sayı:56 - 15 Ekim 2011 Türkmen milletvekillerinden parlamento başkanına çağrı: “Kendine Türkmen danışman tayin et” Saray-Özel Parlamentonun üç Türkmen grubu, parlamento başkanlığına gönderdikleri ortak yazıda, parlamento başkanından kendine bir Türkmen danışman tayin etmesini istediler. Yazıda, parlamento başkanının Türkmenlerin istekleri konusunda haberdar olabilmesi için bu adımın önemli olduğu vurgulandı. Türkmen Erbil Listesi, Türkmen Reform Hareketi Listesi ve Türkmen Demokrasi Hareketi Listesinin gönderdiği yazıyı gazetemize değerlendiren Türkmen milletvekili Şerdil Tahsin, Türkmen isteklerinin kısa bir sürede uygulanabilmesi için bir danışmana ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin, parlamento başkanının danışman yoluyla Türkmenlerin isteklerinden haberdar olabileceğini sözlerine ekledi. Türkmen anaokullarına ziyarette bulunan Eğitim Bakanı: “Türkmen öğretmenlerine güvenimiz tamdır” Saray-Özel Bölge Eğitim Bakanı Sefin Dizayi 08 Ekim günü Erbil’deki Türkmen anaokullarını ziyaret etti. Türkmen Eğitimi Genel Müdürü Fahrettin Bahaaddin’in eşlik ettiği bakan Dizayi, öğretmenlerden anaokulların sorun ve ihtiyaçlarını dinledi. Ziyareti gazetemize değerlendiren bakan, Türkmen anaokullarındaki düzeni ve temizliği çok beğendiğini söyledi. Müdür ve öğretmenlerin çalışmalarını takdirle karşıladıklarını ifade eden bakan Dizayi, “Türkmen öğretmenlere güvenimiz tamdır” dedi. Anadille eğitim yapan anaokulların bulunmasının bir hak olduğunu ve Kürdistan bölgesinde birlikte yaşamayı sembolize ettiğini kaydeden Kürt bakan Dizayi, anadille eğitim yapan okullara destek verilmesini ve bu okulların geliştirilmesini istedi. Hükümet olarak bölgedeki milletlerin, uzun yıllardır paylaştıkları ortak tarihe sahip çıkmaları gerektiğini savunan Bakan, Eğitim Bakanlığı olarak her geçen gün artan okul ihtiyaçlarını ellerinden geldiği kadar karşılamaya çalıştıklarını söyledi. Bakanlık olarak bölgedeki okullarda gerçekleştirdikleri onarım kampanyasının Türkmen okullarını da kapsaması için çalıştıklarını dile getiren Eğitim Bakanı Sefin Dizayi, bu okulların yeni binalara kavuşmasını istediklerini söyledi. çıkarmak istiyordu. Türkmenler olarak tüm kurumlarda temsil edilirsek bu bize olumlu yansır”. TBH Başkanı Kenan Şakir Üzeyirağalı ise, geçmişteki hatalardan ders çıkarılmasını istiyor. Üzeyirağalı : “Hem kendi milletimize hem de partilerimize büyük zararlar verdik” diye konuştu. Türkmenlerin Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’nda bulunmasını savunanlar arasında Dilşat Çavuşlu da bulunuyor. Türkmen Demokratik Partisi Başkanı Çavuşlu, kurulda Türkmenlerin iki üyeyle temsil edilmesini istedi. Kulunun siyasi partileri ilgilendiren bir yapı olduğunu ifade eden Çavuşlu, Türkmenler olarak hem yönetimde hem de parlamentoda temsil edildikleri için Siyasi Partiler Yüksek Kurul’da da yer almalarının önemli olduğunu savundu. Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’nun Türkmenler için hayati bir öneme sahip olduğunu dile getiren Türkmen Milliyetçi Kurtuluş Partisi (TMKP) Başkanı Şirzat Üzeyir ise Türkmenleri haklarına kavuşmaları için devamlı çalışmaya davet etti. Türkmenlerin birçok konuda birbirleriyle anlaşamadıklarına dikkat çeken Üzeyir, Türkmenleri bu huylarından vazgeçmeye çağırdı. Gazetemize konuşan Liberal Türkmenler Cemiyeti (LTC) Başkanı Sami Şebek ise, Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’nun maddi bir getirisinin bulunmadığına dikkat çekti. Türkmen yetkililerin kendi partilerinin menfaatlerini bir kenara atmaları durumda siyasi kurula temsilci belirleyebileceklerini ifade eden LTC Başkanı Sami Şebek, Türkmenlerin bu yanlış zihniyetten kurtulmadıkları sürece hedeflerine kavuşamayacaklarını söyledi. İki Kürt grubu KDP ve KYB’ye çağrı yapan Türkmen yetkili, Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’na tarafsız Türkmenleri seçmelerini istedi. Türkmen partileri, Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’nun yeniden kurulmasını istiyor Saray-Erbil Türkmen parti ve grupları, Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’nun yeniden kurulmasını ve kurulda Türkmenlerin iki üyeyle temsil edilmesini istiyor. Bilindiği gibi Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’nun faaliyetleri 25 Temmuz 2009 seçimleri öncesi azalmış, ardından tamamen durdurulmuştu. Ancak geçtiğimiz eylül ayında tekrar kurulan kuruldan Türkmen gruplarının beklentileri var. Konuyla ilgili gazetemize konuşan Türkmen parti başkanı Kenan Şakir Üzeyirağalı, söz konusu kurulun yeniden kurulmasının kendilerini sevindirdiğini söyledi. Türkmen Bağımsızlar Hareketi (TBH) Başkanı Kenan Şakir Üzeyirağalı, bölgedeki gelişmeleri müzakere edebilmek için böyle bir kurula ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Gelişmelerin Kürdistan bölgesi üzerinde etkisinin olduğunu savunan Üzeyirağalı, kurulda Türkmenlerin aktif yer almasını istedi. Siyasi kurulda Türkmenlerin iki üyeyle temsil edilmesini talep eden Türkmen parti başkanı, temsilcilerin aynı partiden olmamasını istedi. Bilindiği gibi bölge başkanı, vaktiyle kurulda Türkmenlerin iki üyeyle temsil edilmesini istemişti. Bunun üzerine toplanan Türkmen partileri, kurul için Türkmen Kültür Cemiyeti Başkanı Cevdet Neccar ve Türkmen Milliyetçi Kurtuluş Partisi’nin eski başkanı merhum Şirzat Üzeyir’i seçmişlerdi. Ancak Üzeyir ve Neccar bir Türkmen partisinin itirazı sonucu kurulun toplantılarına katılamamışlardı. Konuyla ilgili gazetemize konuşan bir Türkmen milletvekili, Türkmenlerin kurulda yer almasının önemine değindi. Milletvekili Yaşar Altıparmak, iki kamu kurumu olan hükümet ve parlamentonun Türkmenlerin beklentilerine cevap vermediğini söyledi. Bu iki kurumun Türkmenlere özel bir çalışmasının bulunmadığını ifade eden Altıparmak, Siyasi Partiler Yüksek Kurulu’nun bu topluma yönelik çalışması olabileceğini kaydetti. Geçenlerde kurula neden iki temsilci belirleyemedikleri yönündeki sorumuzu yanıtlayan Türkmen vekil Altıparmak; kurulun, kuruluş aşamasında Türkmen partileri memnun edemeyen zor şartların da yer aldığını hatırlattı. Altıparmak şöyle konuştu: “Vaktiyle belirlenen iki temsilciye tüm Türkmen partilerin evet demesi düşünülemezdi. Çünkü her parti kendi adayını öne Ünlü sözler Sen kendi kendine yetmeyi öğren, Tüm dünyanın malına gönlün tok olur. Mevlana Sayı:56 - 15 Ekim 2011 Türkmen milletvekilleri danışman istedi 15 Partiler arası siyasi komisyon kurulsun talebi 14 Türkmen öğretim üyeleri konferansa katılmıyorlar 15 9 Türk'ün Sakarya savaşı zaferi dillere destan oldu Cumhurbaşkanı Talabani: Elimde olsaydı kendime bir Türkmen yardımcı seçerdim Saray-Özel Kürdistani Nwe gazetesinin haberine göre; Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin, bir grup başyazar ve televizyon müdürlerini kabulü sırasında yaptığı konuşmada, “Eğer yetkim olsaydı kendime bir Türkmen yardımcı seçerdim” dediği ifade edildi. Siyasi bir gözlemci ise, Talabani’nin bu sözünü siyasi rant olarak niteledi. Söz konusu Kürt gazetesinin 5603 sayılı 11 Ekim tarihli nüshasında, demeci yayınlanan Talabani : “Yardımcılarımdan birinin Türkmen olmasında ısrar ediyordum” dedi. Talabani’nin bu sözlerini siyasi rant olarak niteleyen bir öğretim görevlisi, cumhurbaşkanının kendine bir Türkmen yardımcı seçmesinin Irak’ın orta ve güney kısımlarında normal karşılanmayabileceğini söyledi. Selahattin Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Kamaran Mantik : “Böyle bir durum, Kürt ve Türkmenler arasında sıkı ilişkilerin bulunduğu Kürdistan bölgesinde normal karşılanır” dedi Türkmen siyasi bir gözlemci ise “ Cumhurbaşkanı mademki yetkisi yok, neden bir millete söz veriyor” diyerek Talabani’yi eleştirdi. Gözlemci şöyle devam etti: “Talabani’nin sözü siyasi ranttan öte bir şey değil. Kendisi Türkmenlere hoş görünmek istemiştir. Çünkü böyle bir şeyi hayata geçirmek Koru Hastanesi zordur”. Öte yandan adının açıklanmasını istemeyen bir Türkmen siyasi yetkili, “Cumhurbaşkanı madem ki yetkisi yok, neden bir millete söz verdi. Vaktiyle Irak Türkmen Cephesi yetkilileriyle görüşen cumhurbaşkanı, kendisine bir Türkmen yardımcı seçeceğini söylemişti. Ancak bugün karşımıza çıkarak böyle bir yetkisinin olmadığını söyleyebiliyor. Peki, o zaman soruyorum, Türkmenlere neden söz verdi? Talabani’ye güvenim kalmadı. ITC Talabani ile görüşmemeliydi” diye konuştu. Reklam Oğuzlar Mahallesi, sok:1377 no:21, Balgat- Ankara-Türkiye :Tel no(00 90 312) 287 97 97 www.koruhastanesi.com Önemli not: Fazla bilgi için yabancı hasta ve başvurucu işlerinden sorumlu koordinatör Sevsen Velit Halit’le iletişime geçilmesi gerekmektedir. Irak kökenli ve Arapça bilen sayın Sevsen Velit Halit’in telefon numarası şöyle: 0090 542 399 57 86 Bölümler Reklam İdrar hastalıkları (Üroloji) ERCP endoskopi Genel cerrahi, verem ve kanser hastalıkları Kadın ve doğum hastalıkları Kırık ve kemik hastalıkları Anesteziyoloji ve yoğun bakım bölümü Acil Göz hastalıkları Beyin ve sinir hastalıkları Kulak, burun ve boğaz hastalıkları Dahiliye, (İç hastalıkları) bölümü Bağırsak ve sindirim hastalıkları Deri ve plastik cerrahi Nöroloji Mikrobiyoloji Çocuk hastalıkları (Pediatri) Radyoloji Beslenme ve diyet bölümü Göğüs hastalıkları Fizik tedavi ve rehabilitasyon Kalp hastalıkları Estetik cerrahi Ağız ve diş hastalıkları
Benzer belgeler
İbo 2.5 Yıl Sonra İlk Kez Şarkı Söyledi İntihara
vefatının ardından resmen vaazlık görevine başladı. Aynı zamanda Kaledeki medresede de din dersleri veren Müfti, Erbil ve Kürdistan bölgesinde ün salmaya başladı. Birçok din adamının icazet aldığı ...
Detaylı