Full Text
Transkript
Full Text
Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sibel KILIÇ1 TÜRKMEN KADIN GİYSİ GELENEĞİ Özet Türkmenistan’nın Aşgabat ve Merv Bölgesinde yapılan uzun soluklu bir alan araştırmasının ürünü olan bu çalışmada,Türkmen kadın giysilerinin ve başörtülerinin; Biçimsel ve ilkesel özellikleri, beden üzerindeki kulanım yerleri, sosyal statü göstergesi olarak ifade ettiği kodlar, mistik ve ritüel özellikleri analiz ve değerlendirmelere tabi tutularak, giysilerin Türkmen kültür gelenek ve görenekleri içerisindeki yeri ve önemi ortaya konmuştur. Günümüz Türkmenistan’ında da, halen geleneksel yapısını önemli ölçüde koruyan Türkmen kadın giysilerinin, şaysep adı verilen takılardan sonra, en önemli ikinci sosyo kültürel kod olduğu anlaşılmış olup, içerdikleri,tarihsel, dinsel, geleneksel ve sosya kültürel anlam ve önemleri nezdinde, Türkmen sosyo-kültürel dokusu çözümlenmeye çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: Türkmen Kadın Giysileri, Sosyo Kültürel Kod, Giysi Ritüeli Doç.Dr., Marmara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Öğretim Üyesi., skilic@marmara.edu.tr 1 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri TRADITOIN OF TURKMEN WOMEN COSTUMES Abstract In this study, which is a result of a long winded fieldwork in Merv region of Turkmenistan women costumes and headscarf have been analysed through their formal and principal properties, their places of use, social status symbol, the social codes they state and mystical and ritual properties that they illustrate. Thus, these costumes significance and place of use among Turkmen society has been demonstrated. At present day Turkmenistan traditional women costumes still preserves its effectual place subsequent to the traditional jewellery called “shaysep”. This study endeavours to understand Turkmen socio-cultural codes by analysing historic, traditional and religious contents of women costumes. Keywords: Turkmen women costumes, Socio Cultural Code, Costume Ritual GİRİŞ Eski Türk topluluklarında kadın giysileri arasında elbiseler, Türkmen gelenekleri ve sosyo kültürel dokusunu çözümlemeye katkı bakımından takılara nispeten ikincil öneme haizdir. Zira kadın ve çocukların bedenlerini dış etkilerden de koruyan neredeyse tepeden tırnağa kadar takılan takıların altında sınırlı ölçüde görünebilen elbise, tabiatıyla birincil imaj oluşturmayıp, tamamlayıcı bir fonksiyon üstlenir. Kıyafetlerin sade kesimleri ve kumaşlarının desensiz ve tek rengin hakimiyetinde olması, üzerlerine yerleştirilen binbir çeşit dekoratif özelliğe sahip olan takılara zemin oluşturarak,biçim fon ilişkisi bakımından rasyonel bir yaklaşımı ortaya koymakta olup bilinçli bir tercih olduğu düşüncesini uyandırır. Böylece, düz renklerin hakim olduğu kadın giysileri, altın ve gümüşten üretilen, dekoratif taşlarla bezenmiş takılara, fon oluşturarak büyük bir uyum ve zarafet sağlarlar. Takıların ön planda olması, Türkmen kadın kıyafetlerini, maddi kültür birikimleri içerisinde etkisiz kılan ve geleneksel dokunun dışında tutan bir duruma sebebiyet vermez. Nitekim Türkmen kadın kıyafetleri de, tüm milli kültür ve sanat unsurlarında görüldüğü gibi, bir takım ilkeler ve estetik prensiplerle belirlenmiş olan özel bir tabiata sahip olup, Türkmen kültür ve geleneksel sanatlarının içerisinde önemli bir yer tutarlar. Zaten değişen zamana ve koşullara bağlı olarak, taşınamayacak kadar yüklü miktarda takı takma geleneği ortadan kalkmış, daha ölçülü kullanılan takılar, kıyafetleri ön plana çıkartarak, kadın estetik ve zarafetinin en önemli parçası haline gelmiştir. Türkmen Kadın Giysilerinin Biçimsel ve Ritüel Özellikleri Her ne kadar gerek nicel olarak gerekse nitel olarak günümüz Türkmenistan’ında düğünlerde gerek gelin gerekse misafirler tarafından takılan geleneksel takılar haricinde, bir takım melez özellikler arzetse de, kıyafetler eski otantik yapısını ve dokusunu halihazırda korumaya devam eder. Türkmen kadınları günlük TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 37 Sibel Kılıç kıyafetlerden, öğrencilik ve memuriyet gibi formal kıyafetlere değin,yaşamın her alanında medeni kıyafetler yerine klasik ve otantik dokuya uygun kıyafetler giymektedir. Günlük Okul formaları ile Çeperçilik Akademisi Kız Öğrencileri,S.Kılıç,Eylül 2010 Genç kızlar, başlarında tahyası ve önde iki örgülü saçları ve genellikle kırmızı elbiseleriyle, kadınlar ise, yağlık adı verilen saçlarının bir kısmını açıkta bırakan türbanın altında tepede toplanmış saçları ve geleneksel giysileri ile dikkat çekerler. Kadınların yedisinden yetmişine günlük ve iş yaşamın her alanında geleneksel Türkmen kıyafetleri giymeleri nedeni ile, “yaka nakışçılığı” hem geçmiş hem de günümüz Türkmenistan’ında önemli bir zanaattır. 1930’lu yıllarda, dikiş makinaları ülkeye gelmeden önce gelin kızların yakaları elde işlenir ve adına Keşde denirdi. 1935’li yıllarda, İki Yörme , daha sonraları Dört Yörme denilen yöntemle dikiş makinalarında dikmişlerdir. 1995’ten sonra, gergef tarzında kasnaklı çerçevenin içerisinde Gayma adı verilen yöntemle işlenmeye başlanmıştır. Hazır olarak satılan yakalar, genellikle evlerinde hem kendi ihtiyaçlarını karşılamak hem de aile ekonomisine katkı sunmak isteyen kadınlar tarafından üretilmekte ve böylece bu zanaat özellikle kırsal alanda yoğun bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Nitekim günümüzde Türkmen kadın giysilerinin sadeliğini bozan ona farklılık katan tek ayrıcalık yakalıklardır. Elbisenin altına, üst kısmı geniş, aşağı doğru bileklerde daralan ve köynek altından görülen, paça kısmı da yaka gibi nakışlanmış Balak adı verilen bir pantalon giyerler. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 38 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri yilir. Balak, Aşkabat, S.Kılıç,2011 39 Merv Milli Müzesi Satış Departmanından Yaka İşlemesi,S.Kılıç,Temmuz 2011 Köynek adı verilen kimono tarzı giysinin sağ ve sol kanatlarının kenarlarındaki dekoratif unsurlar sadece süslemeci özellikler sergilemeyip, üzerlerindeki büyüsel ve tılsımlı özellikler gösteren motifleri ile Cin Arvah ve şeytanların elbiseden içeri girmesini engelleyen tıpkı takılar gibi tılsımlı bir fonksiyona sahiptir. Soğuk aylara rastlayan törenlerde, hem daha sıcak tutması, hem de büyüsel etkilerin üst düzeye TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sibel Kılıç çıkması için, giysinin üzerine kısa bir ceket biçiminde Çabıt denen giysi giyilerek, yakasına Çapraz Çanna adlı gümüş takı takılır. 40 Türkmen Kadın Kıyafeti, Türkmenistan Milli Müzesi-Aşkabat, (S.Kılıç-2010) Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere, Merv’de kadınlar tarafından giyilen yeşil giysiye Küleçe, başa takılan beyaz olana Ak Gıynaç, kırmızı olan örtüye ise Baş Atgıç denir. Günlük giysilerde ağırlıklı olarak, pamuklu kumaştan yapılan giysiler, mevsimsel farklılıklar göstermeyip, sadece dokunan iplik, incelir ya da kalınlaşır. Giysilerde kullanılan kumaşlar ve kullanılan süslemeler, boylar arası bir takım farklılıklar içermektedir. Örneğin Kuzey Türkmenistan topluluğunun giysileri mevsim özelliklerine bağlı olarak, nispeten daha kalın olup “Beğres” veya “Don” adını alır. Sade kumaşların yüzeyleri, son derece yoğun el işlemeleri ile bezenmiştir. Türkmen kadınları eski dönemlerde bekar ya da evli fark etmeksizin sadece kırmızı giysi giymiş, ancak 1960’lı yıllardan sonra, renklerde medeni duruma bağlı olarak farklılık göstermiştir. Gelinler, bu tarihlerden sonra sadece kırmızı renk giyerken, yeni evli kadınlar yeşil, ilerleyen yaşlarda ise lacivert ve mor giysiler giymeye başlamışlardır (Emirowa,Tazegül görüşme,2011). TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri P. M. Lessar’ın 1970’li yıllarda belirttiğine göre, Sarık kadın giysileri Tekeler’den farklı olup, gömlek ve geniş pantolonları Tekeler ile aynıdır. Teke kadınları arasında mavi rengin hakimiyeti göze çarpmaktadır (Jikiev,2002:p.142). Ayrıca Türkmen topluluklarında görülen karakteristik baş takıları, Kuzey Türkmenistan karakteristik baş bağlama yöntemleri ile birlikte gelişim göstermektedir (Aşkabat Milli Müzesinde yapılan Araştırma ve görüşme notlarından, 23.08.2010). Günlük yaşamda baş örtüsü olarak kullanılan Çırpı’nın iki yanında kola benzeyen uzantılar bulunmakta olup, uçlarında püsküller bulunur. Bu iki kola benzer uzantının arasında ‘Aragerbi’ denilen bağlantı parçası bulunur. Bu bağlantı aksamı örnekte görüldüğü üzere, kumaş olabildiği gibi, ayrıca gümüşten yapılmış takı formunda bir parça olması da mümkündür. İki yanında bulunan uzantıların, gerçek bir giysi formunda olanlarına ise ‘Kurte’ denir. 1940’lardan itibaren üretilen (Gibbon,1999:p.25) kolları giyilebilir biçimde üretilen Kurte, teorik olarak giyilebilir olmasına rağmen giyilmeyip, kol uçları Aragerbi denen bağlantı parçaları ile birleştirilmek suretiyle örneklerde görüldüğü üzere başa atılarak kullanılır. Çırpı ile Kurte’yi birbirinden ayıran en önemli farklardan birisi Çırpı’nın ağırlıklı olarak bitki stilizasyonları ile bezenmiş olması, Kurte’nin ise hayvansal kaynaklı ve geometrik motiflerle süslenmiş olmasıdır. (Türkmenistan Baş Milli Müze görevlisi Gülşirin Hocakuliyewa ile yapılan görüşme notlarından, 23.08.2010 Aşkabat). Bu fark, göstergebilim bakımından değerlendirildiğinde, büyüsel ve inançsal bir takım pratiklerle karşılaşılır. Zira kurteler, kem göz ve nazara en uygun ortam olan, gelinlik döneminde kullanılmaları dolayısıyla, takıların büyüsel güçlerine ek olarak, üzerinde barındırdıkları motiflerle tılsımlı ve koruyucu bir fonksiyon üstlenirler. Nitekim bitkisel ve hayvansal motifleri büyüsel ve tılsımlı özellikler bağlamında karşılaştırdığımızda, Türkmenlerin tabi oldukları inanç sistemlerinde önemli bir rolü olan Ata Kültü gereğince, hayvanların bitkilere nispeten daha özel bir yere sahip olduğu görülür. Dolayısıyla tarihsel süreçten beri, büyüsel ve tılsımlı özellik ve fonksiyonları ile yaşamın her alanında yerine alan hayvanlar ve onların stilize edilmiş biçimleri, kurtelerde de hayat bularak koruyucu fonksiyonları ile yer almıştır. Ayrıca kadın kıyafetleri arasında müstesna bir yere sahip olan Çırpı, spesifik bir kullanım alanı oluşturur. Yalancı Kollu diye de tabir edilen bu kıyafet, baş giysisinin üzerine atılarak, kadının kendini bakışlardan sakınması gerektiği durumlarda, gelenekler gereğince saygı unsuru olarak, yüzün üzerine kapatılır. “ Zemini ipek olan Çırpı’nın yüzeyi yoğun bir şekilde, bitkisel motiflerle nakışlanmış olup, Türkmen kadın giysileri arasında en dekoratif olanıdır. Türkmen gelenek ve görenekleri gereğince yeni evlenen gelinlerin bir ya da iki çocuğu olana kadar iletişim kurması söz konusu olmadığı için küçük çocuklar aracılığı ile iletişimi sağlarlar. Herhangi bir şey sorulduğunda ise, sadece birtakım bedensel işaretlerle cevap TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 41 Sibel Kılıç verirler. Ancak kayın baba ya da eşin erkek kardeşleri ile, sınırlı da olsa muhatap olunmak durumunda kalındığında, başa atılmasının yanı sıra ağız bölgesini de kapatmayı sağlayan Kurte aracılığı ile etik normlara uygun bir iletişim sağlanmış olur. Eşin anne baba ve erkek kardeşlerinin yanında konuşmanın yasak olmasının yanı sıra, aynı zamanda ağzı, yemek yerken de dahil olmak üzere göstermenin geleneklere aykırı olması sebebiyle, Gınaç denen başörtüsünün Yaşmak denen kısmı ile tıpkı yukarıdaki örnekte olduğu gibi kapatılır. Bu gelenek zaman içerisinde bir parça esnetilerek, omuza ağzı bir ölçüde kapatacak şekilde dik olarak atılmak sureti ile kullanılmaya devam edilmiştir. Bazı durumlarda gelin, bir çocuğa sahip olduğunda iletişim kurması serbest olmakla beraber, kayınbirader ile görüşülmesi tamamı ile toplumsal etiğe aykırıdır. (Aşkabat Milli Müze Görevlileri ile Görüşme Notları,23.08.2010). Gelenekler ve inançlar gereğince Kurte yada Çırpı ile kem gözlerden korunmak için düğünlerde ya da büyüklerin yanında ağzın kapatılması geleneği, tüm Türkmen topluluklarında hüküm süren bir uygulamayı oluşturmasının yanı sıra, Salır Türkmenlerinin istisnai olarak, yüzünün tamamen kapatılması söz konusu olmuştur. Ayrıca Anneliese Stucki, düğün törenini takiben yüzü tamamen örten ve 1950’li yıllara kadar kullanılan, “chuba” bezi takan Kuzey Afganistan’daki Ersarı kadınlarında da bu geleneğin hüküm sürdüğünü ifade etmektedir. Bunun yanısıra, yeni evli Ersarı kadınlarının kendini yabancı erkeklerin bakışlarından korumak için taktıkları bir takıdan bahsedilmektedir (Rudolph, 1984:p.96). Baş örtüsünün sağdan sola kapatılan kısmı için kullanılan “yaşmak ucu”, “gınaç ucu” gibi adlar alan küçük takılar bulunmakta olup, üzerleri hayvan motifleri ile bezenmiştir. (Zaletayev,1979,p.117). Kışın sıcak tutması için ise, bu kıyafetlerin üzerine ceket giyilir. Özel günlerde sırta bir şal atılarak uçları sarkıtılır. Bunların altına ayakkabı olarak, sarı ve kırmızı renkli, yüksek topuklu, uçları kalkık sivri burunlu, dizlere kadar uzanan çizmeler giyilir. Çizmeler giyilmeden önce, dize kadar keçe tarzında bir malzeme sarılır. Hem kadın hem de erkekler tarafından giyilen çizmeler, ata binme esnasında bacakları koruma altına almaya yönelik bir önlemdir. (Gökçe, 2008:s.237). 20.Yüzyıl Türkmen Kadını Baş Örtüleri 20. Yüzyıl başlarından itibaren Türkmen kadın baş takılarının yerini, içinde bulunduğumuz yüzyılın yaşam biçimi ve koşullarına bağlı olarak, kullanılması çok daha pratik ve kolay olan başörtülerine bırakmıştır. Nitekim 20. Yüzyıl’da iş hayatına katılan ve sosyal yaşamda yerini alan kadınlar için bu takıların ağır olması, iş ve sosyal yaşamda kullanım zorluğu nedeniyle, alternatif olarak, genç kızlar Gupba yerine Tahya, evli kadınlar, metal baş takılar yerine, Yağlık adı verilen baş örtüsü takarak, statüsel özelliklerini bir ölçüde korumuştur. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 42 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri Batı ve Kuzey Türkmenistan bölgelerindeki evli Yomut kadınlarının baş takılarına ve İçtopu ya da İçderlik denen baş örtülerine benzeyen başlıklara, MÖ I. Yüzyıl Kuşan Dönemi, Terakota figürlerinde de rastlanmıştır. Özellikle, Batı Yomut kadınları ile Kuşan Dönemi’ne ait figürler arasında oldukça yakın bir benzerlik görülmektedir. 43 Merv,Arkgala,Gawurgala,M.Ö.3-1.Yüzyıl Seramik Antropomorfik Kadın Heykelcikleri ,Merv Müzesi,S.Kılıç Göklen kadınları arasında yüksek baş giysisi giyme alışkanlığı yoktur. Baş giysisi silindirik, kısa ve sadece tübiteyka’dan (teverrik) ibarettir. Bunun etrafına sarılan, Göklen, Sarık, Ersarı ve Teke boyunun bir kolu olan Hocalar kadınları arasında Dastar adı verilen bezle de, bu giysiye geniş ebatlı bir görünüm kazandırılır. Bu bezin bir kısmı ise, aşağı doğru sarkıtılıp yaşmak olarak yüzün bir kısmının kapatılmasında kullanılır. Aşağı sarkarak yüzü perdeleyen Dastar, kadın baş TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sibel Kılıç giysilerinin birleştirici ana parçasını oluşturur. Amu Derya kabileleri arasında ise “lüçek” olarak bilinen önden düğüm atılarak baş etrafında döndürülen bu bağlama türüne Teke ve Salır kadınları arasında “börik topu”, Sarıklar arasında, “Topu”, Kuzey Yomutlar arasında “Oraman”, Ersarı’larda “Boğmak” adı verilir. Göklen, Sarık, Ersarı ve Hoci (Hoca) kadınları arasında buna Dastar denir. Stavropol Türkmen kadınlarının baş giysilerine Börik ya da Çember denmekte ve bunlar Kazak kadınlarının baş giysilerini andırmaktadır. Genç kadınlar bunun üzerine kırmızı kadifeden üstü tüylerle süslenmiş kubbe şeklinde başlığın konulduğu çember giyerler. Bu keplerin üzerine ise Dastar’ı koyarlar. Günümüzde çember günlük hayatta kullanılmayıp yalnızca düğün ve törenlerde tercih edilmektedir (Jıkıev,2002: p.142). Sosyal Statü Göstergesi Olarak Baş Örtüleri ve Boylara Göre Farklılıkları Karakteristik iki baş örtüsü olan Kurte ve Çırpı’nın arasında bir takım biçimsel ve kullanım farklılıkları görülür. Kurte her ne kadar kaftan tarzında bir giysiye benzese de, daha önce belirtildiği üzere, bedene giyilen bir giysi olmayıp başa örtülen bir sosyal statü giysisidir. Özellikle gelin giysisinin en önemli parçası olan Kurte, geleneksel Türkmen gelininin ve yeni evli kadının vazgeçilmez giysisidir. Eski dönemlerde deve üzerinde taşınan Keçebe adlı bir tür gelin tahtı olarak hazırlanmış olan kürsü ile Kurte arasındaki biçimsel benzerlik son derece çarpıcı olup, rastlantısal bir durumu değil, bilinç dahilinde oluşan tarihsel bir geleneği ifade etmektedir. Nitekim, günümüz Türkmenistan’ında gelenekler gereğince, düğün esnasında gelin kızın Gubpa’sının üzerine örtülen çadır görüntüsü verilen Kurte ile eskiden deve üzerine yerleştirilen, gelin kızın içine oturduğu keçebe ile arasında son derece büyük ve çarpıcı bir benzerlik söz konusudur. Bu durum dolayısıyla deve üzerinde evlenme geleneğinin sembolik bir formatta yaşatılmaya devam ettiğinin açık göstergelerinden birisidir. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 44 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri Merv Müzesi, Keçebe, Gelin Alıcı Temsili,S.Kılıç,Temmuz 2011 45 Aşkabat Geleneksel Türkmen Düğünü, S.Kılıç-2011 Kurte başa atıldıktan sonra, iki kolu arka kısımda birleştirilerek, arasına Aragerbi denen birleştirme aksamı takılır. Çırpı ise, Baş Saldı (Kılıç, 2012: s.235). ritüelinden sonra Kurte’yi takiben giyilen bir başörtüsüdür. Tekeler’de Çırpı’ya ilişkin mevcut gelenek ilgi çekicidir. Bu boy geleneği gereğince, Çırpı, Kurte’nin yerini yalnızca kırk gün süre ile alan bir örtü olup , bu süre zarfında geline herhangi bir iş yaptırılmaz. Kırk günün sonunda, yeni gelin, Çırpı’sını çıkartarak tekrar Kurte’sini giyer. Tekeler’de dikkat çeken bir diğer önemli bir gelenek ise, yeni gelinlerin gündüz kırmızı, gece ise siyah Kurte giymesidir. Ersarılar’da, Kurte kullanılmayıp onun yerine genç kadınlar kırmızı renkli yaşlı kadınlar ise sarı renkli yağlık adı verilen başörtüsü kullanılır. Yomutlar ise, yağlıklarını yüzleri görünmeyecek şekilde her renkten yağlık ile örterler. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sibel Kılıç Yomut Gelini yağlık takma biçimi, Talhatanbaba Temmuz 2011 Yaşlılar kadınlar örnekte görüldüğü gibi yağlıklarını arkadan bağlamak sureti ile takarlar. Eltiler ise, yağlıklarını bir ucunu aşağıya sarkıtmak sureti ile örnekte görüldüğü gibi takarlar. Böylece yağlık bağlama biçimlerinin de Yomut kadınlarının sosyal statüsüne ilişkin bilgi veren bir özellik taşıdığı görülür (Oğulsabır Temirowa ile yapılan görüşme notlarından, Talhatanbaba –Merv, 2011). Türkmen topluluklarında kullanılan ve Çırpı olarak adlandırılan baş örtüsü, tıpkı baş takılarında olduğu gibi kadının yaşı ve medeni durumuna bağlı olarak değişiklikler gösterir. Nitekim kadına yaşının sorulması etik bir davranış olmadığı için Çırpı’lar da kadının takıları gibi yaşına yönelik ipuçlarını içerirler. Gara Yaşıl Çırpı(Kara Yeşil Çırpı) Ahal, Merv ve Teke Türkmenler’i tarafından, çocuk sahibi oluncaya kadar takılan “Gara Yaşyl” denilen Çırpı, genel olarak Kara diye anılsa da esasen oldukça koyu bir tonu ifade eden yeşil renktedir. Bu renk bazen adı gibi çok koyu bir yeşil tonu ifade edebildiği gibi bazen ise siyaha yakın ancak siyah olmayan koyu bir füme rengi olarak karşımıza çıkar. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 46 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri Merv İpek Yolu Pazarı,Gara Yaşıl Çırpı,Temmuz 2011 S.Kılıç Nitekim giysilerde hiçbir şekilde siyah elbiseye yer verilmez. Bunun nedeni, siyah renge karşı tarihsel süreçten beri gelişmiş olan olumsuz düşünce ve batıl inançlardır. Siyah, Türkmenlerin eski inanç sistemleri gereğince, karanlığın, şeytanların, yeraltının, kara büyünün, dolayısıyla, kötülüklerin temsilcisidir. Ak ise, göksel unsurların, aydınlığın, mutluluğun temsilcisidir. Bu nedenle, koyu renk olması gerektiği durumlarda, siyah renkten kaçınılarak, renklerin koyu tonlarına yer verilmiştir. Sarı Çırpı Çocuğun doğumunu takiben sarı renge dönüşen çırpı, aynı zamanda kırk yaşından itibaren kullanılan, yaşa bağlı bir statüsel özellik gösteri. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 47 Sibel Kılıç Tekeler Sarı Çırpı,S.Kılıç,Temmuz 2011 48 Çınar Yaprağı” ve Çiğillem Gülü” motifleri ile Süslenmiş Sarı Çırpı (Turkmen National Women’s) Beyaz Çırpı /Ak Çırpı Sarı çırpıdan sonra, Türkmen toplulukları tarafından “peygamber yaşı” olarak anılan 63 yaşından sonra, Beyaz Çırpı takılmaya başlanır. 2 Bu Çırpı türü, 63 yaşına Orta Asya renk sembolizmi içerisinde önemli bir yer tutan ve İslamiyet öncesi dönemin inanç sisteminde son derece belirleyici bir yere sahip olan ak ve kara renkleri Türkmen kültür,gelenek ve göreneklerinin şekillenmesinde önemli bir yere sahip olmakta olup, ak /şaman kara şaman, ak gırnak/ kara gırnak, ak ene /kara ene şeklinde tezahür eden Şamanik öğreti ve geleneklerin birer uzantı ve yansımaları olarak değerlendirmek mümkündür. Zira Türkmen topluluklarında siyah renge karşı durulan mesafe ve geleneksel sanatları, gelenek ve görenekleri içerisindeki yeri bahsi geçen değerlendirmeye önemli bir dayanak oluşturur. Nitekim Türkmen inanç ve gelenekleri gereğince siyah renk hiçbir zaman saf siyah olarak adlandırılmamış daima yanına diğer renklerden önek alarak, kara yeşil ,kara mavi yani 2 TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri gelmiş olan kadına, çocukları ve torunları tarafından hediye edilerek, yaşlı kadın, “aklığa yettim, paklığa yettim” demek suretiyle, bu hediyeyi kabul eder ve takmaya başlar. 49 Ak Çırpı, Türkmenistan Baş Milli Müzesi,S.Kılıç,Temmuz 2011 Pürüncek Deforme edilmiş yada yalancı kollara sahip olan , pürencek adı da verilen özel bir giysi, bütün yaş grubuna dahil kadınlar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Hatta bazen bunların, yas elbisesinin bir parçası olarak giyilmeleri de söz konusu olmuştur. Başlıklar Börük-Börik-Börk koyu yeşil yada mavi şeklinde nitelendirilmiştir. Ayrıca Peygamber’in öldüğü yaş olan 63 yaşına gelen kadının beyaz renkli çırpı takması konuya ilişkin önemli bir veri olarak değerlendirmek mümkündür. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sibel Kılıç Genellikle kız başlıklarına verilen ad olan Börik, kadın baş takılarını destekleyen ve tamamlayan bir unsur olarak kullanılmakta olup, üzeri ipekten bele kadar uzanan bir kumaşla kaplanmış, şakak süsleri yada benzeri pandantiflerin üzerine iliştirildiği, kamış yada ağaçtan üretilen bir baş giysisidir (Gibbon, 1999: p.27). 50 Börik- Türkmenistan Baş Milli Müzesi Aşkabat,S.Kılıç Tahya (Takka) Tahya, evlenmemiş erkeklerin giydikleri bir başlık olup bunları kızlarınkinden ayıran fark, üzerlerinde kullanılan nakışlar ve dikiş biçimleridir. Erkek tahyaları kızlarınkine nispeten daha az renkli ve beyaz renk yoğunluktadır. Ayrıca erkek tahyaları sekiz köşeli yıldıza benzeyen yassı rozetler , üçgen dekoratif levhalar ve gümüş sikkelerle süslenmiştir. Tepebent denilen bu takıların içlerine tılsımlı ve büyüsel dualar içeren muskalar eklenir. Bunlar yıldız şeklinde ,rozetler, madeni paralar ,üçgen, dörtgen yada sekiz köşeli ”depebent” olarak adlandırılan muska mahfazası şeklinde tılsımlı takılar bulunur. (Rudolph ,1985: p.30). TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri Kız ve Erkek Tahyaları Aşkabat Çöl Pazarı, S.Kılıç,Eylül 2010 51 Türkmen Erkek Çocuk Tahyası Aşkabat (S.Kılıç) TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sibel Kılıç Erkek Çocuk Tahyası Tepe Kısmı 52 Kız Tahyası Tepeden Görünüşü,Türkmenistan Baş Milli Müzesi, S.Kılıç, Ağustos 2010 TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri 53 Türkmen Kız Tahyası Aşkabat (S.Kılıç-2010) Örneklerde de görüldüğü üzere, kız ve erkek başlıkları dikiş yöntemleri itibarıyla da farklılık göstermektedir. Erkek tahya’ları yekpare bir bütün ve yarıküre şeklinde bir formdan oluşurken, kız börük’leri yan ve tepe yüzey yapıları itibarıyla silindirik bir formdan oluşmaktadır. Tarihsel Süreçte Türkmenistan Şehir Kadın Giysileri ve Göçebe Türkmen Giysileri Arasındaki Farklar Tarihsel süreçte Türkmen kadını, dünya toplulukları arasında, yalnızca takıları ile değil, kıyafetleri ile de ilkesel bir bütünlük ve istikrar içerisinde otantik varlığını sürdüren bir olgudur. Türkmen kadın giysilerinin aynı zamanda Türkistan topluluklarının içerisinde de kendine özgü farklılıkları bulunmakta olup, bu noktada, takının yanı sıra göçebe yada yarı yerleşik yaşam biçiminin etkisinde gelişen giysi geleneğinden bahsetmek gerekir. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 Sibel Kılıç Türkmen Gelini ve Çocuk Tasviri, Tuval Üzerine Yağlıboya, Aşkabat Sanat Akademisi Öğrenci Sergisinden (S.Kılıç-2010) Bu nedenle, Türkistan coğrafyasında mevcut olan kadın giysi tarzını, yerleşik bir hayat düzenine sahip olan “Hive Bölgesi şehir kadın giysileri” ve göçebe ya da yarı yerleşik “Türkmen kadın giysileri” olarak ikiye ayırmak gerekmektedir. Bunlardan, şehirlerde yaşayan kadınların kullandıkları giysiler genellikle yerlere kadar uzanan bir yapıya sahip, kolsuz formda, beyaz, yeşil, kahverengi yada koyu mavi renklerin tercih edildiği çizgili pamuk elyaftan mamul ürünlerdir. Bu kıyafetlerin yapımında kullanılan kumaşların kalitesi ve üzerlerine yapılan süsleme ve nakışlar, giyen kişinin yaşına, maddi gücüne ve sosyal statüsüne bağlı olarak, farklılıklar arz etmiştir. Kıyafetlerin yapımı esnasında, kişiye özel kalıplar yapılmasından ziyade, Türkmenistan’ın iklimsel özelliklerinden dolayı tercih edilen, geniş ve dökümlü elbise tarzı, standart olarak değerlendirilmiş ve üretimler bu doğrultuda yapılmıştır. Dolayısıyla, sergilenen bu kaba üretim anlayışı, tüketicinin ihtiyacını karşılar niteliktedir. (Kalter, 1984:p.91). Kıyafetin içerisine giyilen, sağ tarafı yırtmaçlı bir gömlek, bele takılan bir kemerle vücuda sabitlenir. Şehir kadınları beyaz pamuklu kumaşlardan yapılmış gömlekleri tercih ederken, köylü ve göçebe kadınlar, daha ziyade üzerlerinde sık çizgiler bulunan dokumaları tercih etmektedirler. Kadın kıyafetlerinin üzerlerinin nerdeyse tamamı takılarla kaplandığı için, bu kıyafetlere cep dikme alışkanlığı bulunmaz. Yomut ve Teke Boyu kadınlarının evlerinde giydikleri kıyafetler, genellikle boyundan düğmeli, ayaklara kadar uzanan bir elbise ve bunun altına giyilen pantolondan oluşmaktaydı. Diğer boyların kadınları ise, benzeri bir elbise giymekte, TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 54 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri ancak bu elbise, düğme yerine boyundan kurdele ile tutturulmaktaydı. İpek ya da yarı ipekten mamul elbise kumaşlarında tercih edilen menekşe rengi ile birlikte, kırmızı üzerine sarı çizgili renk, Türkmen kadınları arasında en sevilen kombinasyon olmuştur. Türkmen kadın elbiselerinin ön kısımları omuzdan bele kadar sayısız pandantif ile süslenirken, elbisenin altına giyilen pantolonun görünen yüzeyleri olan paçaları ise, (özellikle de Ersarı kabilesinde) geniş bir nakış şeridi ile bezenmiştir. Yomut kadınlarının elbiselerinde kullanılan nakışlar ise, daha sade bir yapıdan oluşması nedeniyle, arka planı tamamı ile kaplamazlar. Şehirli kadınlar arasında oldukça popüler bir pantolon ve gömlek kumaşı olan İkat, esasında Özbekler’e özgü bir kumaş olup, neredeyse ulusal kıyafet denebilecek düzeyde bir popülariteye sahiptir. Maddi durumları daha iyi olan Türkmen şehir kadınları, İkat yerine Çin Damaskosu denilen kumaşı tercih ederken, daha fakir kadınlar ise, monokrom renkli kumaşlardan yapılan elbiseler giymişlerdir. Rusların Türkistan bölgesindeki siyasi hakimiyeti sonrasında ise, üzeri iri gül baskılarıyla tasarlanmış Rus malı kumaşlar, Türkmenistan pazarlarında popüler ürünler olarak satılmaya başlamıştır. (Kalter,1984,p.85). Türkmen Kadını ve Örtünme Geleneği Göçebe Türkmen kadını ve örtünme geleneğini İslamiyet öncesi ve sonrası dönem bakımından karşılaştırdığımızda, kayda değer bir fark olmadığını, baş ve beden giysilerinde eski geleneklerin devam ettiğini görürüz. Her ne kadar şehirli Türkmen kadını, ek olarak evine yabancı bir erkek geldiğinde yada dışarıya çıkarken yüzünü kapatan bir örtü takmış olsa da, çarşaf geleneği ne göçebe Türkmen toplumlarında ne de yerleşik Türkmenlerde görülmemektedir. Nitekim bu durum halen günümüz Türkmenistan’ında da hakim bir durum olup, genç kız yada kadınlar geleneksel baş örtülerini takmaya devam etmekle beraber, saçlarının tamamının kapatılmasına yönelik bir gelenekleri söz konusu değildir. Bu durumun nedenlerini anakronistik bir bakış açısı ile irdelediğimizde, İslamiyet öncesi inanç sistemlerine bağlı olarak gelişen köklü geleneklere bağlılık ve bu bağlılığı besleyen tarihsel ve günlük yaşam pratikleri ile karşılaşırız. Ayrıntılı olarak irdeleneceği üzere, kıyafet ve takı arasında, çok eski yüzyıllardan beri süregelen köklü ve güçlü bir gelenek ve inançsal ilişki söz konusudur. Bu ilişki, İslamiyet’in kabulünü takip eden yıllarda da hem zaruri olarak hem de yerleşik inançlardan dolayı devam etmiştir. Nitekim, tarihsel süreçte takı, kadın için süslenme aracı olmasının pek çok ötesinde oldukça kompleks fonksiyonlar bütününden oluşan, sosyo-kültürel dokunun vazgeçilmez unsurlarından birisi olup, tepeden tırnağa kadar bütün bedenleri donatılmıştır. Dolayısıyla bu denli sosyo-kültürel dokuya bağımlı olan takıların, kapatılarak görünmez kılınması Türkmen dini, sosyo-kültürel yapısı ve köklü gelenekleri gereğince tercih edilmemiştir. Zira baş takılarından başlayarak ayaklara kadar uzanan ve bedenin her bölgesini kaplayan her bir takının, statüsel yeri, önemi ve yüklenen anlamları ayrı olup, Türkmen sosyo-kültürel yapısı için bütüncül bir fenomendir. Ayrıca bir çok fonksiyon ve özelliklerinin yanı sıra takılar, Türkmen TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 55 Sibel Kılıç topluluklarında sosyo-iktisadi yaşamın da önemli bir parçası olup, kadınlar bu takıların taşıyıcısı olarak, ailenin gücünü ve zenginliğini sergileme araçlarıdır. Konu başlığı ile ilintili olarak değerlendirmek gerekirse takılar; yaşın, sosyal statünün ve ailenin maddi gücünün göstergesi olarak, sosyal hayatı düzenleyici bir rol üstlenirken, aynı zamanda üremek ve hayatta kalmak ilkesini tılsımlı takılarla destekleyen, geniş ölçülerdeki metal takılarla savaş oklarından koruyucu özellikler taşıyan ve hatta gümüşün antiseptik özelliğinden faydalanılmak sureti ile çoklu fonksiyonel özellikleri bünyesinde barındıran oldukça yaşamsal özellikler gösteren özel ve işlevsel objelerdir. Dolayısıyla İslamiyet’in kabulünü takiben, Orta Asya Türk coğrafyasında boy atan, son derece köklü inanç, gelenek ve mevcut alışkanlıklar, kadınların başının ve bedeninin tamamının kapatılarak, takıların görünmez kılınmasının önüne geçilmiştir. Her ne kadar, bahsedildiği üzere şehirli Türkmen kadınlarında, yüzü erkeklerden sakınmak, İslamiyet’i takiben gelişen bir davranış modeli olsa da, göçebe ve yarı göçebe Türkmen toplulukları için yaşam tarzları gereğince bu mümkün olmamış, kendilerine konuya ilişkin bir soru yöneltildiğinde, “Bizim gibi fakir insanların şehirlilerin kurallarına uyması nasıl beklenebilir ki?” (Reclus,2007: p.222) .şeklinde bir cevap vermişlerdir. Bu cevabı analiz ettiğimizde, Türkmen coğrafyasının tabiatına paralel olarak gelişen bir durumla karşılaşırız. Bilindiği gibi, göçebe ve yarı göçebe Türkmen topluluklarının yerleşik bir düzene sahip olmamaları dolayısıyla, oldukça haraketli bir yaşam tarzı söz konusudur. Bu haraketli yaşam tarzı ve kısmen kaotik yapının içerisinde kadının yüzünü tamamı ile kapatması, ailenin korunması, kollanması, nakli ve “ocak hakimiyetinden” birinci derecede sorumlu olan aktif Türkmen kadını için hareket kabiliyeti itibarıyla engel teşkil eden bir durumdur. Zira yerleşik Türkmen yada diğer Müslüman toplulukların kadınlarında olduğu gibi, yüzü peçe ile örtmek pratik olarak son derece zordur. Çünkü sık göç potansiyeli olan bir toplumda, grubun koordinasyonu, hareket kabiliyeti ve kontrolü bakımından, yüzü tamamı ile kimliğin gizleneceği şekilde kapatmanın sorun yaratacağı açıktır. Kıyafetlerin ve takıların birbirine neredeyse tamamen benzemesi nedeni ile kadının kim olduğunun ayırt edici tek yönü yüzleridir. Nitekim düğünlerde bu konuya örnek oluşturabilecek, son derece eğlenceli bir ritüel vardır ki, o da, üç kez gelin kıyafet ve takılarını başka bir genç kıza giydirerek damadı yanıltmaya yönelik uygulamadır (Kılıç, 2012:s.234). Türkmenler, her ne kadar İslamiyet’in kural ve kaidelerini özümsemiş olsalar da, eski inanç sistemlerinin ve yaşam biçimlerinin etkileri, bahsi geçen nedenlerle sürmeye devam etmiştir. Nitekim, geleneksel takılarla tepeden tırnağa kadar denecek ölçüde takı takma geleneği, dolayısıyla, alternatif bir örtünme olarak kabul edilmek suretiyle, takıların üzerine yada altına, bedeni tepeden tırnağa örten bir çarşaf geleneğinin gelişmesini önlemiştir. Kaldı ki sayısız takılarla beden neredeyse tamamı ile donatıldıktan sonra, geriye kalan genç kız ve kadınların uçları tılsımlı takılarla TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 56 Sosyo-Kültürel Kod Olarak Türkmen Kadın Giysi Geleneği, Estetik ve Ritüel Özellikleri donatılmış olan örgülü saçlarıdır ki bu tılsımların etkisini göstermesi için açıkta bırakılması kaçınılmazdır. Ayrıca, takıların altına giyilen bedeni boydan boya kapatan tek parça elbise ve Kurte adı verilen örtünün de gerekli durumlarda yüzün kayda değer bir kısmını kapatması İslami esaslara uyumlu bir tavır sergiler. Nitekim Kur’anı Kerim’deki kadının örtünmesine ilişkin emirler, kadın kimliğinin toplum içerisindeki mahremiyetinin korunmasına yöneliktir. Geleneksel Türkmen kadınının tarihsel süreçteki görüntüsü, saçın nispi olarak görünmesinin haricinde mahremiyetin korunmasına aykırı bir durumu teşkil etmemiştir. Bu nedenlerle, dönemin koşulları gereğince kökten bir değişimin söz konusu olması mümkün olmamıştır. Zira aksi halde Türkmen sosyo-iktisadi ve dini yapısının birincil göstergelerine ve fonksiyonlarına sahip olan takıların üzerleri örtülmek suretiyle işlevsellikleri üzerinde olumsuz etki etmeleri mümkün olacaktır. Zaten kadınların yüzlerine varıncaya değin tepeden tırnağa örtünmeleri her an savaşa amade ve yer değiştirmek için tetikte bulunan Türkmen kadını için pratik bir yaklaşım oluşturmaz. Dolayısıyla 19. yüzyıl seyyahlarının sık sık ifade ettiği üzere Türkmen kadınlarının tepeden tırnağa örtünmeyişleri, onların, bağımsızlık, özgürlük anlayışları paralelinde gelişen bir yaklaşım değil, sadece yaşam koşullarının, köklü geleneklerinin ve sosyo-kültürel yapının etkisinin kolay kolay radikal bir şekilde değişime uygun olmamasındandır. SONUÇ Biçimsel özellikleriden beden üzerindeki konum ve kullanılış şekillerine varıncaya kadar son derece ilkesel bir bütünlük ve istikrarlı bir yapı arz ettiği görülen Türkmen giysilerinin, adeta sözsüz ve yazısız birer ifade ve iletişim unsurları olduğu görülmektedir. Türkmen Sosyo kültürel ve tarihsel dokusunun cisimleşmiş göstergebilim unsurları olduğu anlaşılan Türkmen kadın giysilerinin, gerek ayrı ayrı gerekse bütün olarak okunması neticesinde, Türkmen sosyo-kültürel ve pskilojik yapısına ilişkin çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır. Bunlardan en önemlisi, ,Türkmen toplumunun, geçmişten günümüze kadar muhafazakar yapısını koruduğunun, gelenek ve göreneklere bağlılılığının, toplumsal düzen ve etiği koruma ve yaşatmada konusundaki yüksek sosyal hassasiyetlere sahip olduğunun açıkça anlaşılmasıdır. Daha spesifik olarak ise, Türk aile yapısı ve hiyerarşisi konusunda giysilerin son derece belirleyici bir rol oynamasıdır. Dolayısı ile giysilerin biçimsel özelliklerinden kullanım alanlarına kadar ilkesel özellikler arz etmesi neticesinde, her biri adeta birer sosyal yapıyı,koruyan, toplumsal ve ailesel hiyerarşiyi belirleyen, düzen sağlayan,disipline eden birer yazısız ve sözsüz toplumsal nizamname niteliğini taşırlar. TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 57 Sibel Kılıç KAYNAKLAR Gibbon,K.F. (1999). Turkoman Jewellery, Ornament Magazines, Volume 22,Number, 3,Spring Gökçe, M.(2008). “Seyyahlara Göre 19.Yüzyıl Türkmenistan’ında Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Volume ¼ Yaz Hocakuliyewa,G. (Türkmenistan Baş Milli Müze notlarından, 23.08.2010 Aşkabat Kadın”, görevlisi) ile yapılan görüşme Jıkıev,A.(2002). Traditional Türkmen Womens Head Dressses,Miras,1/, Asgabat, p.142. Kalter,J. (1984). The Arts and Crafts of Turkestan, Thames and Hudson, London Kılıç, S. (2012). Türkmen Düğün Geleneğinde Toplumun Sosyo-Kültürel ve Toplumsal Estetik Dokusuna İlişkin Kodlar. Zeıtschift Fur Dıe Welt Der Turken- Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu, Avrupa’ya Türk Göçü’nün 50.Yılında Avusturya-Türkiye İlişkileri Sempozyumu ve Türk Sanatları Sergisi. Sayı 2. Cilt ISBN:978-975-6221-56-3, Lazer Yayınları ANKARA sf 234-24 Kılıç,Sibel,Aşkabat,Merv, Talhatanbaba alan araştırması notları.2010-2011-2012 Reclus,E.(2007). & Edited by A.H. Keane and E.G. Ravenstein, The Earth And Its Inhabitants, Volume: 1 Asiatic Russia, Caucasia and Aralo-Caspian Basin Logos Press, New Delhi, India,p.222 Rudolph, H. (1984). Der Türkmenenschmuck -SammlungKurt Gull, Mayer Verlag, Stuttgart. Temirowa,Oğulsabır ile yapılan görüşme notlarından, Talhatanbaba –Merv,2011 Vambery, A. (1970). Travels in Central Asia, Cambridge Scholars Press UK, s.237-238 Zaletayev, V.S. (1979). Türkmenlerin eski ve yeni yolları, moskva iskusstvo,s.117. http://www.sosyalarastirmalar.com/cilt1/sayi4/sayi4pdf/gokce_mustafa.pdf 07.06.2010, TİDSAD Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştırmalar Dergisi /The Journal of Turk & Islam World Social Studies Yıl: 3, Sayı: 6, Mart 2016, s. 36-58 58