Sayı 21: Ocak Bülteni
Transkript
Sayı 21: Ocak Bülteni
T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HUDUT ve SAHİLLER Ocak 2010 BÜLTEN Türk Boğazları Türk Boğazları, Türkiye’nin karasuları içinde bulunan İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı ile Marmara Denizi içinde, Türkiye Cumhuriyetinin belirlemiş olduğu ve Birleşmiş Milletlerin Uluslar arası Denizcilik Teşkilatı (UDT/IMO) tarafından da benimsenmiş, gemilerin geçiş güzergâhının oluşturduğu 164 deniz mili (304 Km.) uzunluğundaki Türkiye’nin ulusal bir iç suyoludur. Dünya deniz ticaretinin yoğunlaştığı bölgelerden biri olan Karadeniz ve bağlantısı olan bölgelerin ülkelerine ulaşan uluslar arası deniz trafiğine geçiş imkanı vermesinden dolayı yüzyıllardan beri bölge ülkeleri ve bilhassa sanayileşmiş ülkelere büyük yararlar sağlamış, Türkiye’ye ise o oranda risk ve sorun getirmiştir. Uluslararası deniz trafiğini oluşturan gemilerin ve ulusal gemilerin bu suyolundan geçişi, 1936 yılında yürürlüUzun yıllar (yüzyıllarğe konulmuş olan ulusca) Osmanlı İmparatorlar arası Montreux Boluğunun sınırları içinğazlar Sözleşmesinin ve de bulunan ve yabanTürkiye’nin 1994 yılıncı gemilerin padişah da yürürlüğe koyduğu fermanı ile geçiş yapaulusal yasal düzenlebildiği bu doğal suyomesi olan Türk Boğazlu, dünya ülkeleri coğları Deniz Trafik Düzerafyasının belirlendiği ni Tüzüğü ve eklerinin hükümleri doğrultusunda son yüzyılda ise Türkiye Cumhuriyetinin sınırgerçekleştirilmektedir. ları ve karasuları içinde kalmıştır. Karadeniz’den Ege deniz’ine kadar uzanan 164 deniz mili (304 Türk Boğazları Türkiye’nin ulusal bir iç su yolu olup Uluslar arası deniz trafiğine mevcut yasalar doğrultusunda geçiş imkanı vermektedir. Geçiş güzergâhı ile ilgili her türlü yasal düzenleme yapma ve yasal tasarruf kullanma hakkı Türkiye Cumhuriyetine aittir. Türk Boğazları Bölgesi Türk Boğazları bölgesi, Türk Boğazları suyolunun içinden geçiş yaptığı, Türkiye’nin karasuları içinde bulunan bir iç denizi (Marmara Denizi) ve bu denizi Karadeniz’e bağlayan İstanbul Boğazı ile Ege Denizi’ne bağlayan Çanakkale Boğazı’nı çevreleyen kıyı şeridi içinde kalan denizalanıdır. Türk Boğazları bölgesi, dünya coğrafyası üzerindeki konumu ve doğal yapısı itibariyle bir benzeri daha bulunmayan çok önemli bir suyoludur. Avrupa ve Asya kıtalarını birbirinden ayırırken, Karadeniz’i ve hatta Manş ve Baltık Denizleri ile Hazar Denizini Akdenize ve dünya denizlerine bağlayan tek deniz geçididir. Sayı: 21 Km.) uzunluğunda ve Türkiye’nin karasuları içinde bulunan bu suyolu geçiş yapacak gemiler için doğal ve yapay birçok zorluklar ile doludur. Doğal zorluklara; morfolojik yapısının keskin dönemeçleri, koyları, daralan yerleri, sığlıkları, ve oşinografik yapısının bozan 6-7 deniz mili sürate varan üst ana akıntısı, alt akıntısı, anafor akıntıları, orkoz akıntısı, girdapları, aynaları ile meteorolojik yapısının kesif sisleri, kar tipileri ve şiddetli yağışları örnek verilebilir. Yapay zorluklara; asma köprüleri, yüksek gerilim hava nakil hatları, deniz dibi telefon kabloları, tatlı su nakil boruları, sualtı ulaşım tünelleri, yoğun yerel deniz trafiği, olta balıkçıları, tenezzüh tekneleri, yemekli gezi tekneleri ve en önemlisi Türk Boğazları’ndan geçiş tecrübesi olmayan ve kılavuz kaptan almayan yabancı ve Türk Bayraklı gemilerin kaptanları örnek verilebilir. Bu doğal ve yapay zorluklar ve tehlikeler sonucunda son 50 yıl içinde, Türk Boğazları bölgesinde toplam 700 civarında deniz kazası meydana gelmiş, bu deniz kazalarında yüzlerce yabancı ve Türk denizcisi hayatını kaybetmiş, birçok gemi yanmış veya batmış, birçok yalı hasar görmüş veya yıkılmış, çok büyük boyutlarda çevre kirliliği ve felaketleri yaşanmıştır. Son yıllarda bu bölgeden geçiş yapmakta olan uluslar arası deniz trafiğinde ve gemi boyutlarında görülen artışlar yanında, taşınan tehlikeli yüklerin çeşitlerinde ve miktarlarında meydana gelen artışlar, artık düşünce sınırlarını zorlayan boyutlara ulaşmıştır. Her geçen yıl artarak son yıllarda 55000 civarında geminin geçiş yaptığı ve 150.000.000 tona yakın çeşitli tehlikeli yüklerin taşındığı Türk Boğazları’nda düşünülebilecek tüm güvenlik tedbirleri alınsa dahi (ki bu tedbirlerin çoğu Türkiye Cumhuriyeti tarafından alınmıştır) Türk Boğazları bölgesinden yanıcı, parlayıcı, patlayıcı, kimyasal, sıvılaştırılmış, nükleer v.b. tehlikeli yüklerin ve bu tehlikeli yükleri taşıyan gemiler ile bu yoğun deniz trafiğinin geçişi devam ettiği sürece “bu bölgede yaşayan tüm kanı vererek Ülkemiz ve Dünya deniz ticareti ve insanları için çok önemli rol oynamaktadır. Bu deniz alanının içinden geçmekte olan uluslar arası deniz trafiğinin, İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nın içinden geçiş yaptığı 164 deniz mili (304 km.) uzunluğundaki, Türkiye’nin karasuları içinde bulunan iç suyolu, “Türk Boğazları” olarak isimlendirilmekte ve bu isim ile ulusal ve uluslar arası literatürde yerini almış bulunmaktadır. Türk Boğazları bölgesi ve Türk Boğazları deniz alanının bulunduğu coğrafi bölge, Dünya ve Ülkemiz coğrafyasında çok önemli bir konuma sahip bulunmaktadır. canlıların yaşamı, bu bölgenin risklerini bilmeden gelen denizcilerin hayatları, 8000 yıllık tarihin içinden gelen çok görkemli tarihi ve kültürel miras ile essiz doğa ve koruma altına alınmış bir dünya kenti olan 15 milyon civarında insanın yaşadığı İstanbul ve Çanakkale şehirleri büyük felaketler ile karşı, karşıya kalmaya devam edecek ve istenmese de yapılabilecek küçük bir hata sonucunda bir gün büyük kayıplara, zararlara ve bir felakete uğrayacaktır. Genel dünya coğrafyasında sanki dünyanın merkezi/kalbi konumundaki Türk Boğazları bölgesi, Ülkemiz coğrafyasında da doğal, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile ticari, stratejik ve ekonomik değerleri yönünden Türkiye’nin merkezi / kalbi konumundadır. Bu konum insanlık tarihi boyunca ve bilhassa geçmiş yüzyıllarda dünya ülkeleri için önemli bir mücadele unsuru olmuş, bu mücadeleler birçok harplere sebebiyet vermiştir. Zamanımızda ise aynı mücadele unsuru olmaya devam etmektedir. Türkiye Coğrafyasındaki Yeri Türk Boğazları bölgesi deniz alanının ve Türk Boğazları suyolunun bulunduğu coğrafi bölge ve çevresi, üç bin yıllık (Son kazılarla 8000 yıllık) tarihi geçmişi boyunca yaşamış birçok medeniyetin yerleşik olduğu bir tarih ve kültür hazinesine sahiptir. Marmaray çalışması kapsamında Yenikapı’da Neolitik (Taş Devri’nin son çağıyla ilgili) döneme ait önemli eserlerin bulunduğu bataklık. Avrupa ile Asya kıtalarını Sarayburnu ile Salacak arasında birleştirecek ve su altında inşa edilmekte olan MARMARAY tüp geçit inşaatı dolayısıyla yapılan kazılar sonucu bu bölgede sekiz bin yıllık tarihi geçmişe ulaşıldığı ve daha ileri tarihlere de ulaşılacağı ifade edilmektedir. Türkiye coğrafyasında, Türk Boğazları suyolunun dünya mirası İstanbul şehri ve eş değere haiz Çanakkale şehrinin ortasından geçmesi, dünya insanlığı için hayati önem arz eden en yoğun ve riskli uluslar arası deniz trafiğinin bu suyolundan geçiş yapması ve bu bölgede yüzlerce deniz kazası ve felaketinin ve insan ölümlerinin yaşanmış olması, MarBatı, orta ve doğu Dünya Coğrafyasındaki Yeri mara Denizi ile çevresinin Ülkemiz ekoAvrupa’nın Ren, Main ve Tuna Nehirleri ile Karadeniz’e bağlanması so- nomisinin merkezi konumunda olması, Ülkeİstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nın oluşturduğu doğal bir suyolu olan nucu Avrupa’nın yüz yıllık rüyası gerçekleşmiş, miz nüfusunun 1/3 inin bu bölgede yerleşik Avrupa’nın batı sahili limanlarından Karadeniz’e bulunması, Türk Boğazları bölgesinin ve Türk Türk Boğazları bölgesi, Türkiye’nin karasuları içinde bulunan bir iç denizi (Marmara Denizi) ulaşım imkanı gerçekleşmiş, Dinyeper, Dinyes- Boğazları suyolunun Ülkemiz coğrafyasındaki ile bu iç denizi Karadeniz’e (İstanbul Boğazı) ve ter, Don ve Volga nehirleri ile Kuzey Karadeniz önemini anlatmaya yeterli olacaktır. Ege Denizi’ne (Çanakkale Boğazı) bağlayan, iki Ülkeleri ve Hazar Denizi ile çevre ülkeleri, ne- Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşhirler ve kanallar vasıtası ile Karadeniz’e bağboğazın meydana getirdiği bir denizalanıdır. kilatı (UNESCO) tarafından korunma altına lanmış, Karadeniz’in ise Türk Boğazları bölgesi Türk Boğazları bölgesi olarak isimlendirilen bu içindeki Türk Boğazları ile, Akdenize ve dünya alınması kararlaştırılmış tarihi miras olan küldeniz alanı, Avrupa ve Asya kıtalarını birbirindenizlerine açılması, Avrupa ve Asya kıtalarının tür merkezi İstanbul Şehri, sadece Türkiye’de den ayırmakta, Karadeniz’i Akdeniz’e birleştirbirleşim noktasındaki Türk Boğazları’nın öne- değil yakın doğu, Akdeniz ve Dünya ülkelerinde de seçkin bir yere sahiptir. Dünyada benzermini bir kat daha arttırmıştır. mekte ve uluslar arası deniz trafiğine geçiş imleri arasında ön planda gelen İstanbul müzeleri ve nadir el yazmaları bulunan İstanbul Kitaplıkları ile her seviyede eğitim veren öğretim kurumlarının bu bölgede yoğun olarak bulunması bu bölgeye ayrı bir önemin verilmesinin sebebini oluşturmaktadır. Napolyon Bonapart’ın “Boğazları bana versinler, dünyanın yarısını vermeye hazırım” sözü bu bölgenin ne kadar önemli olduğunun kanıtı olarak tarihte yerini almıştır. Tüm bu özellikleri doğrultusunda İstanbul Şehri, 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Başklavuzkaptan Saim Oğuz ÜLGEN İnfluenza A (H1N1) Domuz Gribi Pandemisi’nde Son Durum Dünya Sağlık Örgütü’nün 30 Aralık 2009 tarihli duyurusunda; Dünya genelinde 208’den fazla ülke ve deniz aşırı yönetim bölgesinde 12.220’den fazla ölüm vakasının dahil olduğu laboratuar tarafından teyit edilmiş pandemik H1N1 influenza vakalarının DSÖ’ye bildirildiği duyurulmuştur. Q-Ateşi Q humması (Q ateşi), hayvanlardan insanlara geçen bulaşıcı bir hastalıktır. Ateş, şiddetli baş ağrısı ve kas ağrıları şeklinde görülebileceği gibi bazen de zatürre, kronik hepatit ve ensefalit gibi daha ciddi hastalıklara yol açabilir. Duyuruda Orta ve Doğu Avrupa’nın Pandemik İnfluenza yayılımının en aktif olduğu bölgeler olduğu belirtilmekle birlikte Batı Avrupa’da İnfluenza yayılımının geniş çaplı ve aktif olarak sürdüğü bildirilmektedir. Orta Asya’da İnfluenza yayılımının aktif bir şekilde devam ettiği ve Batı Asya’da yer alan İsrail, İran, Irak, Umman ve Afganistan’da ise aktif yayılım ve solunum yolu hastalıkları aktivitesi ile ilgili olarak pik döneminin atlatıldığı bilgisi duyuruda yer almaktadır. Doğu Asya ile ilgili olarak İnfluenza Virüsü dolaşımının aktif bir şekilde sürdüğü ancak genel olarak bir gerilemenin yaşandığı duyuruda haber verilmektedir. Duyuruda üzerinde durulan bir konu da Kuzey Amerika’da İnfluenza yayılımının aktif olarak sürdüğü ancak bölgedeki tüm ülkelerde yayılımın büyük ölçüde gerilediği ayrıca hastanede tedavi görenlerin, çocuk ölümlerinin ve P&I ölümlerinin oranlarında geçtiğimiz Ekim ayında yaşanan pikten sonra önemli ölçüde bir gerileme rapor edildiğidir. Ülkemizde ise 29 Aralık 2009 tarihinde Sağlık Bakanlığımızın yaptığı açıklamada; Pandemi İzleme Bilim Kurulu’nun, 24 Aralık 2009 tarihinde yaptığı toplantısında pandeminin halen devam etmekte olduğu ve hastalıktan korunmanın en etkili yolunun aşı olduğunun bir kez daha vurgulandığı belirtilmiştir. Açıklamada Dünya genelinde 100 milyondan fazla, ülkemizde ise 2 milyondan fazla insanın Pandemi aşısı olduğu ve ülkemizde ciddi bir yan etkiye rastlanmadığına dikkat çekilmiştir. Ayrıca vatandaşlarımızın aşı taleplerinin tüm sağlık kuruluşlarında karşılandığı ve herhangi bir aksaklık yaşanması halinde vatandaşlarımızın ALO 184 SABİM hattından yardım alabilecekleri duyurulmuştur. Açıklamada son olarak aşının aile hekimlikleri, sağlık ocakları ve hastanelerimizde ücretsiz olarak uygulandığı bir kez daha hatırlatılmıştır. Q Ateşi’ne yol açan C. Burnetii ajanı. neminin ardından hastanın aniden titremeyle yükselen ateş başlar; şiddetli baş ağrısı, kas ağrıları ve bazen göğüs ağrısı gibi grip benzeri belirtiler ateşe eşlik eder. Bir hafta sonra, kuru öksürük başlar ve ateş, üç hafta kadar devam edebilir. Q hummasında ileri evre, hastalığın nadir görülen yinelenmesidir ve kalpte kapak bozukluklarına (endokardit) neden olabilir. Birçok hasta birkaç hafta yada aylar sonra tedavi olmadan iyileşebilir. Nadiren ölüme yol açan Q humması antibiyotiklerle tedavi edilir. Özellikle sığır, koyun ve keçi ile uğraşan çiftçiler ve yakın zamanlarda Hollanda’yı ziyaret ettikten sonra yukarıdaki şikayetleri olanların “Q-Ateşi” için temkinli olmaları gerekir. A: Sağlıklı Akciğer B: Zatürreli Akciğer En önemli hayvan kaynağı koyun, keçi ve sığırlardır. Bazı kene türleri ısırma yolu ile hastalığın yayılmasında rol oynarlar. Enfekte hayvanların dışkıları ile kontamine olmuş havanın solunması ile insana bulaşır. Hastalık enfekte etin çiğ yenmesiyle, pastörize edilmemiş sütle ve vücut sıvılarıyla da (süt, idrar, dışkı, semen vb.) bulaşabilir. İnsanlar arası herhangi bir bulaşma yoktur. Ağırlıklı olarak ahırlar, otlaklar, ham yün, deri ve giyim aracılığıyla kontamine tozun solunum yollarına giderek insanlara bulaşır. Çiftçiler ve Klinik olarak dört tablo ile karşımıza çıkar. 1. Belirtisiz enfeksiyon. 2. Akut ateşli hastalık. 3. Pnömonik (zatürreye yol açan) form. 4. Akciğer dışı yerleşim (hepatit, endokardit, osteomiyelit, nörolojik tutulum). veterinerler gibi hayvanlarla çalışan kişiler, risk grubunu oluşturur. Avrupa, Kuzey Amerika ve Afrika’nın bazı bölgelerinde rastlanır. Riskli meslekler: - Veterinerler - Potansiyel olarak enfekte veteriner numuneleriyle uğraşan laboratuar çalışanları - Ağıl işçileri - Çiftçiler - Hayvan nakliyecileri Pnömonik formda; 9-28 günlük kuluçka dö- - Tabakhane işçileri. Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü kabuk değiştiriyor. Artık sürekli eğitim, sürekli değişim ve sürekli gelişim insan gücünün becerilerini daha geliştirmeye ve yeni becerilerle donatmayı hedefliyoruz. Sahil Sağlık Denetleme Merkezlerinin 6183 sayılı Kanundan Doğan Cebri İcra Yetkisi Eğitimi. Açılışını Sayın Genel Müdürümüz Op.Dr. İbrahim ŞENTÜRK yaptığı 6183 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği Eğitimi 07-08 ve 09 Aralık 2009 Tarihlerinde Afyon’da yapıldı. Genel Müdürlüğümüzün doğrudan merkeze bağlı sahil sağlık denetleme merkezlerinden 112 personelin katıldığı eğitim çalışmasında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda belirtilen yetkilerin kullanılarak, Gemi Sağlık Resmi Kanunundan doğan ve süresi içinde ödenmeyen alacaklarımızın takibi ve tahsilatın nasıl yapılacağı konusunda yürürlükteki mevzuattan doğan yetki ve sorumluluklarımız ve bu doğrultuda, strateji geliştirme daire başkanlığı bilgi işlem şubesince geliştirilen uygulama yazılımı bizzat uygulamalı olarak anlatıldı. Gemi Sağlık Resmi alacağının cebri icra yoluyla tahsili resmi, yıllık gemi sağlık cüzdan bedeli ve gecikme bedellerinin tahakkuku, tahsilleri ve takibi Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nün doğrudan merkeze bağlı birimleri olan sahil sağlık denetleme merkezleri personellerince yürütülmektedir. 2548 sayılı Gemi Sağlık Resmi Kanunundan doğan kamu alacağını ödemekle yükümlü olan borçlunun Türkiye’de ikametgâhı yoksa ve yurt dışına çıkışı nedeniyle hileli yollara sapması ihtimalleri varsa, borcuna karşılık teminat göstermemişse, takip konusunda, hiçbir süreye bağlı kalmaksızın, ünite sorumlusu ihtiyati haciz işlemine dayanarak; geminin limandan çıkışının da engellenmesini yetkili liman başkanlığından isteyebilecektir. 2548 sayılı Gemi Sağlık Resmi Kanunu gereğince limanlarımıza gelen ve Montreux Boğazlar Sözleşmesine göre Türk Boğazlarından transit geçen gemilerden alınan gemi sağlık Sayı 21, Ocak 2010 Sayı: 21 İkinci gün; Strateji Geliştirme Dairesi Başkan Vekili İbrahim POLAT ve Bilgi İşlem Şube Müdürü Yüksek Mühendis Okan AKTAŞ sistemin işleyişi konusunda uygulamalı eğitim verdiler. Üçüncü gün ise sistemin işleyişi ve diğer konularla ilgili geniş katılımlı bir istişare Gemi Sağlık Resmi Kanuna takip ve tahsilat toplantısı yapıldı. Eğitim Çalışmasına katıkonusunda getirilen değişikliğin uygulama larak bağlı birimler ve merkezden katılan usul ve esaslarının nasıl yürütüleceği konu112 personelimizle sorunların yüz yüze gösunda; Hukuk Müşaviri Av. Fuat ARSLAN, İç rüşüldüğü istişare toplantısı da oldukça Denetçi Rıza ÇUBUKÇU ve Strateji Geliştirme faydalı sonuçlar verdi. 6183 sayılı Kanun, idareye tek taraflı icrai karar almak ve re’sen hareket etme yetkisi vermektedir. Şöyle ki; tek taraflı icrai karar alındığında, bu karar uygulanacağı kişinin rızasına bakılmaksızın yürütülmesi zorunlu hale gelmektedir. Re’sen hareket yetkisi ise, idarenin hiçbir aracı organ ya da gücün yardımına ihtiyaç olmaksızın, icrai kararın gereğini yerine getirmesi sonucunu yaratmaktadır. Ocak 2010 Dairesi Başkan Vekili İbrahim POLAT ilk gün bilgi verdiler.