12. semt konağı hizmete girdi
Transkript
12. semt konağı hizmete girdi
Avrupa belediyeleri Beyoğlu'nda buluştu Eurocities - Avrupalı Kentler Birliği ile ortaklaşa düzenlenen "Eurocities Şehirlerde" başlıklı uluslararası program, Avrupa ve Türkiye'den 40'ın üzerinde belediye temsilcisinin katılımıyla Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde gerçekleşti. 3 SAYI: 4 “Bilge kentin yeni sesi” BEYOĞLU BELEDİYESİ’NİN AYLIK ÜCRETSİZ YAYINIDIR NİSAN 2012 www.beyoglu.bel.tr 444 0 160 2010 yılından bu yana 5484 hane, 1359 esnaf olmak üzere 6843 ziyaret gerçekleştirildi Günümüz sosyal belediyecilik anlayışının kamusal alandaki yansımalarından biri de Vatandaş-Başkan konseptinde şekillendirilen Mobil Ekip… Kimi zaman Başkan Demircan’ın da katıldığı ekip, Beyoğlu’nu kapı kapı geziyor, öneri, şikayet ve eleştirileri dinliyor; sorunlar en kısa 10 zamanda çözülüyor. Tarihi binamız restore ediliyor Beyoğlu Buluşmaları'nda tarih, kültür ve sanat 7 Yeni kardeş şehrimiz Üsküp Şişhane’de bulunan tarihi Beyoğlu binası restore ediliyor. 9 Nisan'daki tahliyenin tamamlanmasıyla söküm işlemine başlanan binadaki çalışmalar 1,5 yıl sürecek. Bu nedenle Beyoğlu Belediyesi, Tepebaşı TRT yanındaki yeni binasında hizmet vermeye başladı. 15 12. semt konağı hizmete girdi... Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Hacıahmet Semt Konağı’nın açılışında “Mahallenin merkezine konakları yerleştiriyoruz. Sırada yeni konaklarımız var” dedi. 2 TURGUT YILMAZ 2 GÜNCEL Benim Şehrim Ahmet Misbah Demircan Beyoğlu Belediye Başkanı Bakarsak Beyoğlu... B eyoğlu bir şehir müzedir. Kadim tarihi ve mimari dokusu, cadde ve sokaklarıyla yaşayan bir tarih; model bir barış, turizm ve finans havzasıdır. Burada üretilen kültür, sanat ve entelektüel akıl; modern Türkiye’nin ilham kaynağıdır. Beyoğlu; sadece Türkiye için değil; dünya için titizlikle korunması, geleceğe taşınması gereken bir insanlık mirasıdır. Beyoğlu; yeni kurulmuş, standartlarını arayan bir yerleşim alanı değildir. Bir süre ihmal edildiği tarihi ve sosyal dokusunun yıprandığı, hoyratça kullanılıp örselendiği bir vakıa. Buna karşılık Beyoğlu; bütün potansiyeli, bütün canlılığıyla karşımızdadır. Derdimiz; Beyoğlu’nu tüm boyutlarıyla ihya etmek; modern Türkiye’nin geleceğine ışık tutmaktır. Bu inançla başlattığımız ‘’dönüşüm ve tasarım’’ iddiamız, gecekondu bölgelerinde yapılan çalışmalardan çok daha farklı, öte bir şeydir. Biz, Beyoğlu’nu, aslına sadık kalarak ve bir bütün olarak dönüştürüyoruz. Kadim geçmişimizden aldığımız ilhamla hayata; yeni, yepyeni bir form veriyoruz. ‘’Bakarsan Beyoğlu’’ diyoruz. Her taşı tarihi bir eser niteliği taşıyan, hayatın gürül gürül aktığı bir şehirde; yaşamın temposunu aksatmadan dönüşüm çalışmalarını planlamak, yürütmek, yönetmek sancılı bir iş, çok boyutlu bir süreç. Geriye baktığımızda; çok yol aldığımızı görüyoruz. Bundan mutluyuz. Amacımız, Beyoğlu’nda yaşayan vatandaşlarımızın amaçlarıyla bire bir örtüşüyor. Hepimizin hedefi net ve aynı; Beyoğlu’nun kadim ruhuna hayat vermek, Beyoğlu’nun bütün potansiyelini aynı anda harekete geçirmek istiyoruz. Beyoğlu’nu daha yaşanır hale getirmek, kenti yaşayanlarla birlikte geleceğe hazırlamak amacıyla Beyoğlu’nun tamamını parsel parsel planlayarak işe başladık. Sorunlu bölgeleri, çöküntü alanlarının dönüşümünde uygulanacak metodları, nerede ne uygulama yapılacağını satır satır çalıştık. İşletmelerde kullanılacak tabela, klima ve tentelerden, mutfak yapılanmalarına; şehir mobilyalarından bina cephe boyalarına; yeşillendirme ve basit tamiratlara kadar her detayı titizlikle projelendirdik. Kısacası Beyoğlu’nda yapılanlar tesadüflerin değil stratejik planlamaların sonucudur. Geliştirdiğimiz kent standartları, gece gündüz çalışmalarımız, elde ettiğimiz güzel eserler; Beyoğlu sevdamızın, Beyoğlu vizyonumuzun ete kemiğe bürünmüş halidir. Bu gayretlerimiz sayesinde; sınırlarımızda 5000 işyeri ve binayı yeniledik. Bu binalarımızı hayata tutundurduk. Yine bu sayede; son 8 yılda açılan 2000 yeni işletme, daha öncekilerle kıyaslanamayacak kadar nitelikli, kaliteli hale geldi. Daha önce Galip Dede ve Yüksek Kaldırım caddeleri, Bedrettin Mahallesi ve Cihangir Firuzağa’da örnek tarzda yürütülen çalışmalarımız şimdi İstiklal Caddesi ve çevresindeki 84 sokakta yoğun olarak sürdürülüyor. Projelerimizin hayatiyet kazanmasındaki asıl güç kaynağı, bize inanan, hayallerimizi paylaşan sizlersiniz. Bu ay başlattığımız dev boya kampanyamıza da ilgi göstererek Beyoğlu’nu birlikte daha da güzelleştireceğimize inanıyorum. El ele oluşturduğumuz vizyona sunduğunuz katkıdan dolayı siz değerli hemşehrilerime minnettarım. ■ NİSAN 2012 12. semt konağımız hizmete girdi... Hacıahmet Semt Konağı’nı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Yardımcısı Doç. Dr. Aşkın Asan ve AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş ile birlikte açan Başkan Demircan “Mahallenin merkezine konakları yerleştiriyoruz. Sırada yeni konaklarımız var” dedi. S osyal belediyeciliğin en güzel örnekleri arasında yer alan ve mahalle kültürünü yeniden canlandıran Beyoğlu Belediyesi semt konaklarının 12’ncisi olan Hacıahmet Semt Konağı’nın açılış kurdelesini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Yardımcısı Doç. Dr. Aşkın Asan, AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan birlikte kesti. "Sırada yeni konaklar var" Açılışta konuşan Başkan Demircan, Beyoğlu’nda 250 bin kişinin yaşadığını, gündüz bu nüfusun 1.5 milyona çıktığını söyledi. Beyoğlu’nda 45 mahalle bulunduğunu belirten Demircan, ‘’Beyoğlu Belediyesi olarak 250 bin nüfusumuz var. 12 tane semt konağı yapmış durumdayız. Her 20 bin kişiye bir konak hizmet veriyor. Bu konaklarla hem genel hizmetleri, hem de yerel hizmetleri vatandaşa mahallesinde, evinin birkaç metre ötesinde veriyoruz’’ şeklinde konuştu. "Mahallenin merkezine konakları yerleştiriyoruz" diyen Demircan, mahalleleri konaklar vasıtasıyla yeniden bir yaşam üssüne dönüştürdüklerini kaydetti. Semt konaklarında kadınların hayata katıldığını, çocukların geleceğe hazırlandığını ifade eden Demircan, "Şehrin sunduğu bütün imkanları, bütün insanlarımız için ulaşılabilir yapıyoruz. Her bir konağımız; hem bir muhtarlık, hem bir sağlık ocağı, hem bir belediye, hem bir eğitim yuvası, hem bir iletişim merkezi. Sırada yeni semt konaklarımız var” dedi. Semt Konakları takdir topladı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Yardımcısı Doç. Dr. Aşkın Asan yaptığı konuşmada, semt konağının hizmetleri karşısında çok duygularını ifade ederek, “Beyoğlu’nun semt konakları bakanlık olarak düşündüğümüz hizmetlerle çok örtüşüyor. Mahalleye ve aileye direkt hizmet eden, hizmeti vatandaşın ayağına getiren bu semt konakları örnek teşkil ediyor. Gururla tebrik ediyorum” dedi. Ak Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş, son derece anlamlı bulduğum bir yerel çalışmanın açılışında bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, temel atma törenine katıldığı Hacıahmet Semt Konağı’nın kurdelesini keserken gururlandığını, Beyoğlu’ndaki semt konaklarının mahalleyi bir arada tuttuğunu söyledi. ilçe protokolü, Beyoğlu Belediyesi başkan yardımcıları, meclis üyeleri, mahalle muhtarları ve mahalle halkı katıldı. Açılış programı semt konakları kadınlar korosunun mini konseri ile başladı. Ardından, semt konaklarının müzik atölyelerinde eğitim alan gençler enstrümantal bir dinleti sundu. Semt konakları anaokulu öğrencilerinin dans ve sahne performansları ise büyüklerden alkış ve takdir aldı. Program sonunda hizmet verecek eğitim salonlarını, birimleri ve semt konaklarında üretilen el emeği göz nuru ürünlerin sergisini gezdi. Başkan Demircan, Doç. Dr. Asan’a ve AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş’a semt konaklarının hatırası olarak hediye takdim etti. Minikler açılışa damgasını vurdu Eski İstanbul konaklarından esinlenildi Katılımın yüksek olduğu semt konağının açılışına Beyoğlu Kaymakamı Hasan Şenses’in yanı sıra, AK Parti Beyoğlu İlçe Başkanı Rüstem Dindarol, Hacıahmet mahallesinde inşa edilen ve mahalle ile aynı adı taşıyan semt konağı, İstiklal ve Yenişehir mahallelerine de hizmet verecek. ■ GÜNCEL 3 SAYI: 4 EUROCITIES Beyoğlu'nda Eurocities- Avrupalı Kentler Birliği ile ortaklaşa düzenlenen "Eurocities Şehirlerde" başlıklı uluslararası program Gençlik Merkezi'nde gerçekleştirildi. B eyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde gerçekleşen programa EuroCities Genel Sekreteri Paul Bevan’ın yanı sıra Avrupa ve Türkiye’den 40’ın üzerinde belediye temsilcisi katılım sağladı. Bu ülkeler arasında Bulgaristan, Belçika, Avusturya, Makedonya, Hollanda yer alırken, Türkiye’den İzmir, Konya, Bursa, Antalya, Adana ve Gaziantep illerinin ilçe belediye temsilcileri İstanbul’a geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi temsilcilerinin de katıldığı programda ilçe belediye temsilcileri de yer aldı. Demircan, gelecek stratejilerini anlattı Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan programın açılışında yaptığı konuşmada, böylesine önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Beyoğlu Belediyesi için Eurocities- Avrupalı Kentler Birliği’nin öneminden bahsetd b h tiği konuşmasında Demircan, “Euroticies şehirleri birbirleriyle eşleştiriyor. Şehirlerarası ilişkiyi, diplomasiyi, ekonomiyi güçlendirmeye çalışarak bugünün dünyasındaki kentlerin önemine vurgu yapan dünyadaki en önemli ve güçlü organizasyonlardan biri. Beyoğlu Belediyesi Eurocities’e üye olduktan sonra çok güzel dostluklar oluştu, çok güzel işbirlikleri yaptık. Bu işbirlikleri başta kültür, sanat ve ticaret olmak üzere birçok alanda kendisini gösterdi” dedi. Beyoğlu Belediyesi’nin temel stratejilerine değindi. Beyoğlu 500 yıllık tarihine baktığımızda, stratejik geleceğinde tarih, eğitim, kültür, sanat ve turizm endüstrisi var” diyen Demircan, şöyle devam etti: “Beyoğlu’nun tarihinden bugüne var olan bu stratejiyi benimseyip bunun üzerine yatırımlarımızı, geleceğimizi dizayn edip İstanbul’da, Türkiye’de dünyada k ’d ve d d llokask yon olması konusunda birçok etkinlik yapıyoruz. Bu ekinlikleri yaparken diğer yandan sosyal belediyecilik adına birçok çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmaların başında, 250.000 nüfuslu Beyoğlu’nda her biri 20.000 kişiye hizmet veren semt konaklarımızı, her yıl 40.000 gencimizin faydalandığı gençlik merkezimizi ve Kefken Çevre Yaz Kampımızı sayabiliriz.” Programda “Eurocities Avrupalı Şehirler Ağını Büyütmek” ve “Şehirler ve Güneydoğu Avrupa’daki Gençlerin Topluma Aktif Katılımı” konulu oturumlar gerçekleştirildi. Beyoğlu Belediyesi’nin sosyal belediyecilik adına gerçekleştirdiği projelerin de tanıtıldığı program kapsamında Beyoğlu Belediyesi'ne bağlı semt konakları, sosyal market, Turabibaba Kütüphanesi gibi hizmet alanları da katılımcılar tarafından ilgiyle gezildi. Kule Canbazı Sunay Akın Şair - Yazar Kız Kulesi'nin damat adayı G alata Kulesi yıllardır istetir durur Kız Kulesi’ni... Ama, Kız Kulesi kendisine talip olan Galata Kulesinin kılık kıyafetini beğenmemiş olacak ki, pek yüz vermez teklifine. Boğaz’ın beyaz gelinlikli kulesinin gönlü belki de, gelip geçen gemilerin kaptan köşkündedir... Kız Kulesi’ni sevmeyen İstanbullu olamaz. Öyleyse, kızımıza talip olan Galata Kulesi’nin soyunu sopunu, neyin nesi olduğunu, hangi işlerle uğraştığını şöyle bir araştıralım: Galata Kulesi gözlerini dünyaya 507 yılında Roma Şark Imparatoru Anastasios Oilozus tarafından yaptırılan küçük bir kule olarak Istanbul’da açar!.. Boy atıp, büyümesi 1216 yılında, Galata’ya yerleşen Cenevizliler dönemine rastlar. Cenevizliler kuleyi yükseltmek için II. Murat’tan adının yazılı olduğu bir kitabeyi kulenin bir köşesine koymayı teklif ederek borç para isterler. Ancak, Italya’nın Cenova kentindeki merkez idaresi bu teklife şiddetle karşı çıkar. Söz konusu yardım gerçekleşmiş olsaydı Osmanlı’nın ilk kitabesi fetihten yıllar önce Galata Kulesi’ne konmuş olacaktı. Galata Kulesi’nin adı Ceneviz kaynaklarmda “İsa Kulesi”, Bizans kaynaklarında ise “Büyük Burç” olarak geçmektedir. Her yaştan Cenevizli kadın ve erkeğin geceli gündüzlü çalışarak yükselttiği kulenin birkaç katını Fatih Sultan Mehmet nedendir bilinmez yıktırır!.. 1509 yılındaki depremde büyük hasar gören Kız Kulesi’nin damat adayını Mimar Murad bin Hayreddin onararak kendisine yeni bir takım elbise diker. Üstü başına çekidüzen verilen Galata Kulesi Takiyeddin isimli bir müneccimin üst katlarını rasathane olarak kullanmasıyla okula başlar. Ama, 1579 yılında rasathanenin kapatılmasıyla Galata Kulesi bocalar ve tersanede çalıştırılan savaş esirlerinin barındırıldığı hapishane olarak kullanılmasıyla da kötü yola düşer!.. Bereket versin ki, 1717 yılında yangın kulesi görevini üstlenerek iş hayatına atılır. Üstelik, yangını haber verebilmesi için bir de davulu vardır. Maaşı az geldiğinden midir nedir, Galata Kulesi ek olarak, gece yarısını haber vermek için bir mehter ocağının içine yerleştirilmesine de izin verir. Abayı Kız Kulesi’ne yakmadan önce 1749 ve 1831 yıllarında iki kez yanan Galata Kulesi’ne yardım elini uzatan II. Mahmut, kendisine nazarlık niyetine bir çan takar. Bu çan, İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sessizliğe gömülüdür!.. II Mahmut, aslında Galata Kulesi’ne bir saat takmak istemiştir. Ama, öbür kulelerin hepsine saat armağan edecek parası olmadığından bu niyetinden vazgeçer. Çan, işte bu düşüncenin gerçekleşememiş olmasının sessizliğine gömülüdür. 1959-60 kışının sert geçmesi sonucunda Galata Kulesi’nin çürümüş olan üst katındaki kirişler çöker, ihtiyar delikanlının imdadına belediye yetişir. Onarılan Galata Kulesi’nin içine gençlik aşısı olarak bir de asansör konur. IV. Murat döneminde uçan Hezarfen Ahmet Çelebi’ye gelince... Efendim, “zat-ı muhterem” işin aslında Galata Kulesi’nin Kız Kulesi’ne postaladığı bir aşk mektubudur. Yerine çabuk ulaşması için uçakla gönderilmiştir!.. İnanmayanlara Ali Asker Barut’un bu konudaki şiirini belge olarak sunabilirim: Karaköy’den kalkan vapurlar bilir/Yıllardır nasıl yangın Galata Kulesi/ Kız Kulesi’ne/Hatırlar herkes/Hezarfen Ahmet Çelebi’yi/Az biraz/Çekebilmek için ilgisini Kız Kulesi’nin/Uçurttu o zat-ı muhteremi/Üsküdar’a kadar/ Bugünse artık/Görmek için denizi/Sağa sola oynatması gerekecek/Betonarme binaların arasında/Üzgün duran boynunu. ■ EUROCITIES NEDİR? 1986 yılında kurulmuş uluslararası bir ağ olan EUROCITIES, 30’dan fazla Avrupa ülkesinden yaklaşık 181 şehrin yerel yönetimlerini ve belediyelerini bir araya getirmektedir. EUROCITIES, forumlar, çalışma grupları, projeler ve faaliyetlerle üye şehirlere ait bilgilerin, fikirlerin ve deneyimlerin paylaşıldığı, ortak problemlerin analiz edildiği, yara- tıcı çözümlerin üretildiği bir platform sunmaktadır. Avrupa şehirleri ile olan ilişkilerini geliştirmeyi ve bu ilişkileri daha sürdürülebilir temeller üzerine kurmayı hedefleyen Beyoğlu Belediyesi 2006 yılından bu yana Eurocities-Avrupalı Kentler Birliği üyesi. 20072008 döneminde Birliğin Kültür Forumu Gençlik ve Kültür Çalışma Grubu Başkanlığı'nı yaptı. ■ 4 GÜNCEL NİSAN 2012 Beyoğlu'nda köklü değişim sürüyor Estetiği bozan tente ve tabelalara veda! Resmi nikahı olmayan çift kalmasın... esmi nikahsız çift kalmayacak sloganıyla başlatılan Beyoğlu Belediyesi Toplu Nikah Programları devam ediyor. Her yıl düzenlenen Toplu Nikah organizasyonunda Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ve şubelerine müracaat eden çiftlerin sağlık raporları ücretsiz olarak çıkartılıp, resmi işlemleri yapılıyor. Çiftlerin gelinlik, damatlıkla- R rından nikah şekerlerine, çiçeklerinden diğer hazırlıklarına kadar her konuda destek olunuyor. Başkan Ahmet Misbah Demircan çiftlerin nikahlarını bizzat kıyarak düğün havasındaki organizasyonda gelin ve damatların mutluluklarını paylaşıyor. Beyoğlu’nda yaşıyorsanız ve resmi nikahınız yoksa geç kalmayın. Son kayıt 13 Nisan 2012. ■ Sokaklarımızda görüntü kirliliği oluşturarak, estetiği bozan tabela, klima ve tenteler sökülüyor. İstiklal Caddesi ile caddeye bağlı 83 ara sokakta uygulama devam ediyor. stanbul’un merkezi, herkesin göz bebeği olan İstiklal Caddesi’ni her gün 2 milyon insan kullanıyor. Hal böyle olunca Beyoğlu’nun güzelliğini korumak büyük önem arz ediyor. Beyoğlu Belediyesi, ilçenin tarihten gelen dokusunu korumak, tüm mekanları, sokakları, caddeleri ve binalarıyla daha yaşanır mekanlar oluşturmak için çalışıyor. Etüt Pro- İ Beyoğlu kısa film yarışması başlıyor! B eyoğlu Belediyesi, “Beyoğlu” konulu kısa film yarışması için, teması Beyoğlu olan çalışmalarınızı bekliyor. Dereceye giren ve izlenmeye değer görülen kısa filmler, Kültürlerarası Sanat Diyalogları kapsamında Mannheim Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilecek Kısa Film Günleri’nde Beyoğlu Belediyesi adına gösterilecek. Yarışmayı kazanan en iyi kısa filmin yönetmeni, yurt dışı gezisi kazanacak. İlk üç dereceye giren filmlerin yönetmeni de, T20 cep telefonu ile ödüllendirilecek. Bir kameranız ve “Beyoğlu” için bir senaryonuz varsa, 14 Mayıs'a kadar vaktiniz var. ■ Müzik senin içinde, sen de katıl sen de söyle! ençlik Merkezi, düzenlediği müzik yarışmasında kendine ve grubuna güvenen 15-20 yaş aralığındaki gençleri bekliyor. “Sesimiz, müziğimiz ve sahne performansımızla en iyi biziz” diyen gençlerin 11 Mayıs gününe kadar Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’ne G başvuru yapması gerekiyor. Yarışmanın finali 26 Mayıs–27 Mayıs tarihleri arasında Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde… Kazanan ekip ise Beyoğlu Gençleri Dünyayı Dolaşıyor Projesi kapsamında yurt dışı gezisine katılma hakkı elde edecek. ■ je Müdürlüğü’ne bağlı kurulan Kentsel Tasarım Atölyesi bu amaçla çalışmalarına aralıksız olarak devam ediyor. Kentsel Tasarım Atölyesi, binaların cephelerine yönelik yenileme ve düzenleme çalışmaları da yürütüyor. Beyoğlu sokaklarındaki uygun olmayan tabela, klima, tenteler sökülerek tarihi dokusu gölgelenen binalar restore ediliyor. Böylece, il- çe sakinleri görsel zenginlik kazanan bir ilçede yaşamanın ayrıcalığını yaşıyor. Bugüne kadar bir kısmı belediye, bir kısmı işletmeler tarafından olmak üzere görüntü kirliliği yaratan 812 tabela kaldırıldı. Yerine yeni uygulamalar yaptırılmaya devam ediyor. İstiklal Caddesi ile caddeye bağlı 83 ara sokakta, Galip Dede ve Yüksek Kaldırım caddelerinde uygulama sürüyor. ■ Yerinde ve anında ödeme kolaylığı Belediyemiz ödeme kolaylığını esnafın f ayağına götürdü. d Uygulama vatandaşlar tarafından beğenildi. elediyecilik hizmetlerini kolaylaştırmak ve hızlandırmak için bilgi teknolojisi ile donatılan Beyoğlu Belediyesi yeni bir uygulamaya daha imza attı. Online Mobil Tahsilat Programını uygulamaya başlayan Belediyemiz ilçedeki esnafın belediyeye ait ödemelerini belediye B binasına gelmeden tahsil ediyor. Mali Hizmetler Müdürlüğü Gelir Şefliği’ne bağlı ekipler 7 gün 24 saat el terminalleri (PDA) sayesinde tahsilat yaparak dijital makbuzları anında hazırlıyor. Böylece, ilçedeki esnaf belediyeye ait ödemelerini yerinde ve anında yapma imka- nı buluyor. Beyoğlu’ndaki 542 eğlence yeri sahibi, 9 semt pazarındaki yaklaşık 1200 pazarcı, cafe, kafeterya, lokanta vb. tüm iş yeri sahipleri emlak, çevre ve temizlik, işgaliye, vergi borcu, ilan-reklam gibi ödemelerini el terminalleri ile artık kolayca ödüyor. ■ GÜNCEL 5 SAYI: 4 Okul buluşmaları devam ediyor... Başkan Demircan’ın eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdüren okulların ihtiyaçlarını karşılamak, eksikliklerini gidermek amacıyla gerçekleştirdiği okul buluşmaları sürüyor. M art ayında birçok okulu ziyaret eden, Nisan ayının ilk ziyaretini Piripaşa İlköğretim Okulu’na yapan Demircan’ın ikinci adresi Orbay İlköğretim Okulu oldu. Burada çocukların sevgi gösterileriyle karşılanan Demircan öğrencilerle bir süre sohbet etti, isteklerini dinledi ve bunları gerçekleştireciğine dair sözler verdi. Havaların ısınması ve baharın gelmesiyle birlikte kendilerini dışarı atan öğrencilere bir de müjde veren Demircan, onları okullar kapanınca Beyoğlu Belediyesi’nin Kefken Çevre Yaz Kampı’nda ağırlayacaklarını söyledi. Tatil sö- zü karşısında belediye başkanlarına sevgi tezahüratlarıyla karşılık veren çocuklar Demircan’la fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmediler. Daha sonra okul idarecileri öğretmenler, öğrenciler ve okul aile birliğiyle kahvaltıda bir araya gelen Demircan, okulun ihtiyaçlarını ve isteklerini dinledi. Beyoğlu İlçe Milli Eğitim Müdürü Adem Koca’nın da bulunduğu ziyarete Beyoğlu Belediyesi birim müdürleri de katıldı. Okul aile birliğinden bir velinin öğrenciler için yaptığı hizmetlerden ve destekten dolayı teşekkür etmesi karşısında Demircan, "Bizim için eğitim ve çocuklar çok "Bakarsan Beyoğlu" E tüd ve Proje Müdürlüğü’nün “kentsel tasarım” çalışmalarını anlatmak üzere tamamı renkli, 96 sayfalık bir katalog hazırlandı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “Bakarsan Beyoğlu” isimli eserin sunuş yazısında “Bu müdürlüğümüz; Beyoğlu’nda taşı taş üstüne koyacak herkesin müracaat merkezidir. Geliştirdiğimiz kent standartları, gece gündüz çalışmalarımız, elde ettiğimiz güzel eserler; Beyoğlu sevdamızın, Beyoğlu vizyonumuzun ete kemiğe bürünmüş halidir” dedi. Müdürlüğün, Beyoğlu’nun yaşam kalitesini daha da yükseltmek için uyguladığı tasarım ve projelerin geniş şekilde anlatıldığı katalogda; binaların, sokak, cadde ve parkların eski ve yeni hallerini kapsayan çok sayıda fotoğraf da bulunuyor. ■ Kefken bülteni beğenildi efken Çevre ve Yaz Kampı bülteni 2012 özel sayısı beğenildi. Gençliğin coşkusunu yansıtan canlı renkler ve dinamik tasarımıyla ilgi toplayan 16 sayfalık bültenin kapağındaki “Gençler vizyon kazanıyor” mesajı kamptan çeşitli fotoğraflarla destekleniyor. Kefken projesinin mimarı Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’la K kampın 8 yılının değerlendirildiği “134 bin konuk, unutulmayacak dostluklar, eşsiz bir tatil” başlıklı röportajın ilgiyle okunduğu bülten Ajans Beyoğlu tarafından hazırlandı. Bültende çok sayıda haber, röportaj ve anıya da yer verildi. ■ Belediyemizden Kasımpaşa prestij kitabı önemli. Bu yüzden sekiz yıldır belediye olarak okul ziyaretlerinde bulunuyor, okullarımızın sorunlarını dinliyor ve çözüm yolları arıyoruz" dedi. ■ elediyemizin Beyoğlu kültürüne katkıları artarak sürüyor. Çok sayıda kitap, dergi, gazete ve bülten yayınlayan Beyoğlu Belediyesi son olarak Kasımpaşa semtini tüm boyutlarıyla anlatan prestij bir kitabı- B na imza attı. Süleyman Faruk Göncüoğlu ve Esma Kayar tarafından hazırlanan “Denizcilerin Karargahı Kasımpaşa” isimli büyük boy 300 sayfalık eser yayımlanarak meraklıların ilgisine sunuldu. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da “Kasımpaşalı olmak şanstır” başlıklı bir sunuş yazısıyla kitaba katkıda bulundu. Kasımpaşa’nın yetiştirdiği ünlü insanların da tanıtıldığı eserde semt kültürüne ait şarkı, türkü, anı ve anekdotlar da zevkle okunuyor. ■ 6 GÜNCEL NİSAN 2012 Dünya Tiyatrolar Günü’nde personel sahnede! D üzenlediği kültür ve sanat etkinlikleri ile şehre damgasını vuran, dünyadan ve Türkiye’den birçok sanatçının kültürel / sanatsal çalışmalarına ev sahipliği yapan Beyoğlu Belediyesi bu kez çalışanlarının sanat etkinliğine ev sahipliği yaptı. Aşk-ından Memnunum, Ortaoyunu metinlerinden, Karagöz muhaverelerinden, BGT Oyuncuları arşivinden, Şair Evlenmesi, Yedi Kocalı Hürmüz, Aşkımız Aksaray'ın En Büyük Yangını, Kanlı Nigar ve Sersem Kocanın Kurnaz Karısı oyunlarından yararlanarak, Ömer Altan tarafından derlendi. Adı geçen oyunlar ve metinler geleneksel tiyatromuzu merkez alarak kendi hikâyelerini anlatırken; Aşk-ından Memnunum, bu eserlerden aldığı olayları bir araya getirerek kendi hi kâ ye sini oluşturdu. Oyun tam anlamıyla bir “tuluat tiyatrosu” örneği değildi, ancak ortaoyununun meydanlardan sahnelere taşınmış hali olarak tanımlanabileceğinden bir “tuluat komedisi”... Eski İstanbul’da geçen oyunun karakterleri olan Abdi, Bekçi Memo, Dadı, Fişek Ömer, Hikmet Bey, Himmet Ağa, İşvebaz, Kumru Hanım, Mercan Ağa, Müştak Bey, Müstecip Bey, Sakine, Sağır, Tırtıl Ahmet ve Ziba Dudu birbirinden renkli kişilikler olarak göz doldurdular. Aşk-ından Memnunum, Dünya Tiyatrolar Günü’nde İstanbullulara keyifli saatler yaşattı. Organizasyon Büro’dan Ajans Beyoğlu’na, Basınla İlişkiler’den Gençlik Merkezi’ne kadar pek çok birimden belediye çalışanının Türk tiyatrosunun ustalarını saygıyla anarak hazırladıkları oyuna ilgi büyük oldu. 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nde Muammer Karaca Tiyatrosu, Beyoğlu Belediyesi çalışanlarını ağırladı; üstelik izleyici değil, oyuncu olarak… Mesailerinden artan vakitlerde bir araya gelerek oyuna hazırlanan belediye çalışanları sahneye ilk defa çıkacak olma- nın heyecanını kuliste yaşarken, sahnede seyirciyi neşelendiren keyifli bir oyun sergilediler. Muammer Karaca Tiyatro- su’nu dolduranlar oyun sonunda profesyonel oyuncuları aratmayan kadroyu ayakta alkışladı. ■ GÜNCEL 7 SAYI: 4 Beyoğlu Buluşmaları’nda Tarih, kültür ve sanat… Her ay kültür, sanat, edebiyat ve akademi dünyasının seçkin isimleriyle renklenen “Beyoğlu Buluşmaları”, İstanbulluların yoğun ilgisiyle şekilleniyor, güzelleşiyor. B eyoğlu Belediyesi’nce düzenlenen ve kültür, sanat, edebiyat, akademi dünyasının seçkin isimlerini her ay İstanbullularla buluşturan “Beyoğlu Buluşmaları”nın 2012’deki ilk sohbetinde tarihin sayfaları aralandı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ev sahipliğinde İstanbul Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’nün İstiklal Caddesi'ndeki merkez binasında gerçekleşen söyleşinin adı “Pera’dan Beyoğlu’na”ydı. Prof. Dr. Murat Belge, Prof. Dr. İskender Pala ve Doç. Dr. Haluk Dursun salonu dolduranları keyifli bir tarih yolculuğuna çıkardı. Konuşmacıların tarihi hikayelerle süsledikleri söyleşi iki saat sürdü. latımıyla başladı. Beyoğlu’nun geniş bir tarihi olduğunu, tarihi mekânları ve buralarda yaşamış önemli isimleri ile çok özel olduğunu belirten Prof. Dr. İskender Pala, Beyoğlu’nun farklılığına ve renkliliğine dikkat çekti. Pera ve Galata tarihine de değinen Prof. Dr. Pala, Fatih Sultan Mehmet’in Galata için “kendi yurdum” dediği ve ona şiirler yazacak kadar sevdiğini söyledi. Doç. Dr. Haluk Dursun da, Galata, Pera ve Beyoğlu isimlerini birbirinden ayırmak ve birleştirmek gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Dursun sohbetini ilerleyen dakikalarında davetlilere Galata’dan başlayan Taksim’e kadar süren, oradan Tophaneyi içine alan hayali bir gezi yaptırdı. Galata’da hayali gezinti Beyoğlu için iyi bir yoldayız Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın açılış konuşmasının ardından başlayan program Prof. Dr. Murat Belge’nin tarihe not düşen an- Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, “ Bu akşam bu söyleşi ile Beyoğlu’na yeni bir ışık tuttuk. Beyoğlumuza ait önemli bilgi- leri sizden öğrenmek beni çok mutlu etti. Beyoğlu Belediyesi olarak Beyoğlu’nda son 7 yılda 4000 binanın restore edildi. Beyoğlu’nda 10.000 tarihi bina tek tek fişlenerek koruma altına alındı. Ayrıca, Tarlabaşı projesinin tarihi doku korunarak sürdürülüyor. Tamamlandığında, kötü görüntüsünden sıyrılarak, Beyoğlu’na ve İstanbul’a yakışır bir yer haline gelecek. Beyoğlu için iyi bir yoldayız” diye konuştu. İkinci buluşma Pera Müzesi’nde… Beyoğlu Belediyesi’nce her ay düzenlenen ve yoğun ilgi gören Beyoğlu Buluşmaları’nın Nisan ayı programı Pera Müzesi ile ortak gerçekleşti. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın ev sahipliğinde Pera Müzesi Oditoryumunda düzenlenen programın konusu “155. Yılında Altıncı Daire-i Belediye’den Beyoğlu’na Bölgenin İdari ve Yerleşim Tarihi” idi. Programın konuşmacıları olan Prof. Dr. İlber Ortaylı ve mimar Dr. M.Sinan Genim Beyoğlu tarihine ışık tutacak bir sohbet gerçekleştirdi. Tarihin derinliklerine yolculuk Mimar Dr. M. Sinan Genim, konuşmasında Beyoğlu’ndan yola çıkarak İstanbul’un idari ve yerleşim tarihini fotoğraflarla anlattı. Beyoğlu’nun mimarisi ile özel bir yerleşim bölgesi olduğunu belirten Dr. Genim geçmişten günümüze Beyoğlu’nun değişimi hakkında bilgiler verdi. Dr. Genim, Beyoğlu bölgesinin 1800’lü yıllarda Avrupa’dan ithal mimarisi, belediye geleneğine alışkın zengin kozmopolit yapısıyla kentin kamu hizmetleriyle tanışacağı en ideal yerleşim alanı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ortaylı da Altıncı Daire-i Belediye’nin yani tarihinden bahsetti. İstanbul’un 1857’de 14 belediye dairesine bölündüğünü belirten Prof.Dr. Ortaylı Beyoğlu ve Galata’dan oluşan Altıncı Daire’nin ilk uygulamaların yapılacağı örnek belediye seçildiğini söy- ledi. Genellikle toplumun ileri gelen isimlerinden oluşan Beyoğlu’nun ilk belediye başkanları arasında ünlü ressam Osman Hamdi Beyin de olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ortaylı, Osman Hamdi Bey'in bu görevi 1877’den Rus Harbi’nin sonuna, 1878 yılının başlarına kadar sürdürdüğünü anlattı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Prof. Dr. Ortaylı ve Dr. Genim’in “Beyoğlu Buluşmaları”na katılmasından duyduğu mutluluğu belirterek, “Bu söyleşinin tadı damağımızda kaldı. Bir başka programımızda kıymetli hocalarımızla yine Beyoğlu’nu konuşacağız” dedi. ■ 8 SÖYLEŞİ NİSAN 2012 Sanatçı Mehmet Taşdiken Yatırımda yabancıların ilk tercihi Beyoğlu Mehmet Taşdiken, İstanbul’un özellikle de Beyoğlu’nun yakından tanıdığı bir isim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanlığı döneminde Galata Kulesi'nin çevre düzenlemesi ve Miniatürk gibi Beyoğlu’nu ilgilendiren birçok projede katkıları olan sanatçı, Fransız Sokağı’nı da projelendirip hayata geçirdi. T aşdiken’le çok sevdiği Beyoğlu’nu ve projelerini Fransız Sokağı Kültür Merkezi'ndeki ofisinde konuştuk. Beyoğlu’yla gönül bağınız nasıl? Ne zamandır Beyoğlu’yla iç içesiniz? Beyoğlu’nu çok seviyorum. 1989 yılında işyerimi buraya taşıdım. Ancak burayla ilgilenmem 1970’e dayanır. Asmalımescit ekseninde o dönemin “Rezil Beyoğlu”sunu anlatan Pınar Dergisi'nde yayınlanmış “Lozan Kulüp” diye bir öykü yazmıştım. Beyoğlu hakkındaki düşünceleriniz? Son yıllarda yaşanan değişimi nasıl buluyorsunuz? Şu anda dünyanın en gözde alanlarından biri haline geldi. İstanbul’a yatırım yapmak isteyen yabancıların ilk tercihi Beyoğlu. Çünkü Beyoğlu on yıl öncesine göre daha çok daha büyüdü, çok daha gelişti, güzelleşti, çok daha değerlen- di. Tartışmasız Türkiye’nin ve İstanbul’un kültür merkezi oldu. Bu unvanı Beyazıt’ın elinden aldı. Mesela artık sahafların daha etkin olarak bölgede yer almaları gerekiyor. Yılda bir kez Tepebaşı’nda yapılan Sahaf Festivali’nin de sabit bir yerde sürekli hale getirilmesinden ve içerik açısından zenginleştirilmesinden yanayım. Beyoğlu’nda en çok ilginizi çeken yerler neresi? Beyoğlu’nda en çok sevdiğim/ beğendiğim sokak Postacılar Sokak’tır. Galatasaray’dan Tünel’e doğru giderken sol kolda kalan ve İtalyan Büyükelçiliği'ne çıkan bu sokakta eski soluk kartpostallardaki gibi hala eski Beyoğlu kültüründen ve insan portrelerinden izler bulabilirsiniz. Ve tabii bir de Galata. Kule’den Bankalar Caddesi'ne kadar olan o eski Ceneviz bölgesi. Vahşi kalabalıklara açılmaması doğru olan muhteşem bir “slow city” potansiyeli var orada. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve icraatlarıyla ilgili düşünceleriniz... Ahmet bey çalışkan, gayretli bir başkan. Çalışmalarını başarılı buluyor ve beğeniyorum. Özellikle yapılan güzel restorasyonlar sonucu birçok eski bina yeniden hayata kazandı. Çarşamba Buluşmaları'nda Başkanımızı da konuk etmiştiniz. Kaç yıldır yürütüyorsunuz? Düzenlemekteki amacınız nedir? İlgi nasıl? Bu toplantılarımızı her hafta Fransız Sokağı Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriyoruz. Başlayalı 18 yıl oldu. Kurucu başkanlığını ben yürütüyorum. Ana teması kültür ve dostluk olan bir birliktelik. Çok önemli isimler gelip konuşma yaptı. İdeolojik bir buluşma olmadığı için farklı görüşten insanları bir araya getiriyor. Çok fazla ünvana sahipsiniz? Sanatçı; iş adamı, reklamcı, yapımcı, yönetmen, yazar, şair. Ayrıca hayata geçirdiğiniz ve devam ettirdiğiniz birçok projeniz var. Bu kadar yükün üstesinden nasıl geliyorsunuz? Aslında para kazanmak için reklamcılık yapıyordum. Bir süre televizyon dizileri yaptım. Sonradan hobilerimi gerçekleştirmeye karar verdim. Yaşamdan, paraya ve varlığa dayalı beklentilerim yok. Varlıklı değilim. Kirada oturuyorum. Şu an çalıştığım projelerin çoğu da amacı para olmayan hobiler. Bir taraftan yazmayı da sürdürüyorum. Memleketiniz Konya Beyşehir yakınındaki Hüyük’e bağlı Çavuş Kasabası. Buraya olan vefa borcunuzu “Sonsuz Şükran Köyü”yle ödediğinize inanıyor musunuz? Bu projeye hemşehrilerinizin ilgisi nasıl? Bu proje de ekonomisi olmayan bir proje. Cami yaptırmak okul yaptırmak gibi bir şey. Ödenmesi gerektiğini düşündüğüm bir vefa borcu için bir “görev” projesi. Türkiye’nin her tarafında uygulanabilecek bir projeyi doğduğum köye uyguladım. Burada Anadolu kültürünü, birikimini esas alarak, evrenseli arayan resim heykel, seramik, müzik, sinema ve edebiyat atölyeleri kurduk. Bir sayfiye, tatil köyü değil. İçinde sanat çalışılan ve köylülerle yaşamın paylaşıldığı, komşuluk edildiği, bütün sanatçıların ev sahibi olduğu “hakiki” bir yer. Köylüler de büyük ilgi gösterip destek veriyorlar. Bu projenin tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak yürütüldüğünü belirtiyorsunuz. Projeye destek veren sanatçıları kimler? Oraya yerleşen oldu mu? Çok fazla destek veren arkadaşımız var. Çok bilinen isimlerden Halil Ergün, Cemil İpek- SÖYLEŞİ 9 SAYI: 4 18 yıldır süren Çarşamba Buluşmaları'nda Başkan Demircan'da konuk oldu. çi, Prof. Dr. Nilüfer Narlı, Ahmet Sever, Orhan Oğuz, Nilüfer Açıkalın, Reis Çelik, Yüksel Aksu, Tamer Yiğit, Bulut Aras, Prof. Dr. Devrim Erbil ve daha pek çok sinemacı, ressam, heykeltıraş olmak üzere 156 sanatçı kültür insanı var. Köye yerleşim başladı. Halen 21 hanede hayat kuruldu. Bu bir sanat köyü. Selçuklu sivil mimarisi esas alınarak bir kooperatif modeliyle kerpiç evler inşa ediyoruz. Ev sahibi olmak için profesyonel olarak sanat ve kültürden geçimini sağlamak şartı var. Türkiye’nin ilk temalı sokak projesi olan İstanbul Fransız Sokağı projesini tasarlayıp hayata geçirdiniz. Fransız Sokağı'nı da Beyoğlu’na olan vefa borcunuzu ödemek için kurduğunuzu söyleyebilir miyiz? Evet söyleyebiliriz. Zira bura- sı bir rant projesi değil. Çünkü “barlar sokağı” olarak projelendirilmedi. Bu sokakta daha önce benim bir tane binam vardı. Halen de öyle. Buradan mülk satın almadım. Hatta bana ait olmayan tüm binaların cephelerini, statiklerini de kendi bütçemle yaptırdım. Hiç kimseden, ne Türkiye’den ne de Fransa’dan özel veya kamu hiçbir kuruluştan destek almadım. İlk açıldığında burada sergi salonları, müzayede salonları, aşçılık okulları, çiçekçiler, resim atölyeleri, fotoğraf stüdyoları yer alıyordu. Zamanla her yer kafelere, barlara dönüştü. Bu dönüşüm bizim irademizle olmadığı gibi tasvip ettiğimiz bir durum da değil. Peki yeniden ilk fonksiyonuna döndürülebilir mi? İnşallah. Beyoğlu Belediyemizin katkılarıyla aslına uygun yeni bir düzenleme hazırlığı içindeyiz. Ahmet Misbah bey ile görüştük. Beğenerek projeyi onayladı. Mülk sahipleriyle de mutabakat sağlandı. Yakın tarihte güzel gelişmeler başlayabilir. Sokağın adıyla ilgili eleştiriler geliyor mu? Gelmez mi? Birileri provoke etmeyi seviyor. Ben, Fransa-Cezayir kıyaslaması yapılsa tercihini her zaman Cezayir’den yana yapan, gençliğinde de bu mücadeleler içinde olmuş bir insanım.Burası Fransa sokağı değil, Fransız Sokağı ve bu bir düzenleme projesinin adı. Fransız tarzı düzenleme anlamına geliyor. Zira Beyoğlu tarihinde Fransızların önemli yeri var. 1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın izniyle ilk büyükelçilik Fransa tarafından açılıyor. Kapitülasyonlarla beraber onlara Beyoğlu’nda geniş imtiyazlar tanınıyor. Daha Çarşamba Buluşmaları'nı Fransız Sokağı Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriyoruz. Başlayalı 18 yıl oldu. Kurucu başkanlığını ben yürütüyorum. sonra Fransız okulları ve diğer ülkelerin büyükelçilikleri açılıyor. Daimi bir Büyükelçiliğin kurulması sadece yoğun siyasi, stratejik ve ekonomik ilişkilerin kurulmasına değil aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğuna çok sayıda Fransız’ın (levanten) gelip yerleşmesine de zemin oluşturuyor. Ve onlar uzun asırlar içinde Türkiyeli, Türkiye Fransızı oluyor. Zamanla ilk kafe, pastane, restoran, sinema açılıyor. İnsanlarımız Batılı hayat tarzıyla Türkiyeli Fransızlar üzerinden bu şekilde tanışıyor. Sultan Abdülhamid Han'ın başmühendislerinden olan Marius Michel de bu sokaktaki binaların yarısını yaptırıyor. Bunlar halen de Fransızların mülküdür. Dolayısıyla buraya o dönemlerin anısına bir eser kazandırmak uygun olacaktı. Beyoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanlarımızın onaylarını alarak bu projeyi başlattım ve 2004 yılında tamamladım. Şu anda yeni bir kitap veya dizi projeniz var mı? En son TRT Türk’e “Dönmeyenler” isimli 39 bölümlük yeni bir belgesel dizimiz yayınlandı. Halen Sonsuz Şükran Köyü’müzle ilgili çalışmalar yürütüyorum. Yönetmen arkadaşımız Orhan Oğuz “Sonsuz Şükran” ismiyle köyümüzde bölgedeki arkeolojik ve mitolojik değerlerden yola çıkarak bir uzun metraj film çekecek. Bu işleri tamamlayıp ben de inşallah seneye bir sinema filmi yapmayı planlıyorum. Yeni bir mimari dönüşüm projesi yürütüyor musunuz? İzmir Basmane bitti mi? Yedi-sekiz yıldır sürüyor. Halen çalışmayı yeni belediye başkanıyla sürdürüyoruz. ■ 10 PROJE NİSAN 2012 Beyoğlu'nda ev ev dolaşıyor, halkın sesini dinliyoruz... Günümüzün modern, sosyal ve aktif belediyecilik anlayışının kamusal alandaki yansımalarından biri de Beyoğlu Belediyesi’nin VatandaşBaşkan konseptinde şekillendirdiği Mobil Ekip Uygulaması… M obil Ekip, her biri kendi alanında uzman 4 personelden oluşuyor. Bir bayan ve bir erkekten kurulan iki grup, günde ortalama 30 hane ve esnaf ziyareti gerçekleştiriyor. Vatandaş Başkan Mobil Ekibi, 250.000 nüfusun 45 mahalleye dağıldığı Beyoğlu’nda yapılan bilimsel ve istatistiki çalışmalar neticesinde her biri 4 ay süren ve sürekli devam eden planlar dahilinde Beyoğlu’nun tüm mahalle ve sokaklarını geziyor. Böylece vatandaş, Başkan Ahmet Misbah Demircan’ın selamıyla evine/işyerine gelen belediye görevlisiyle, sorunlarına muhatap bulmuş oluyor. Mo- bil Ekip ziyaretlerine kimi zaman Başkan Demircan da katılım sağlıyor. Bu ziyaretlerdeki temel amaç, çağrı merkezi, e-posta ya da şahsen belediyeye ulaşmayan veya ulaşamayan vatandaşların şikayet, istek, öneri, eleştiri ve dileklerini ilgili birimlere ileterek, çözüme kavuşturmak… Bu uygulamayla mobil bir demokratik yönetim katılımı hedefleniyor. Üstelik bu bir seçim çalışması da değil, hizmet 2010 yılından beri aralıksız devam ediyor. Kurumsal bir yapı içerisinde hem bilgi veriliyor hem de vatandaşın sorunları dinleniyor. Mobil Ekip’ten gelen şi- kayetlere çözüm aşamasında öncelik veriliyor. Şöyle ki; vatandaşlardan gelen taleplerin sonuçlandırma süreleri incelendiğinde yüzde 91’inin 0-3 gün arasında, yüzde 8’inin 4-7 gün arasında, yüzde 1’inin ise 8-14 gün arasında çözüme kavuşturulduğu görülüyor. “Bizler birer köprüyüz” Mobil ekip personeli yaptıkları işi şöyle anlatıyor; “Bizim işimiz sadece şikayet almak değil… Hediyelerimizle gidiyoruz. Çantamızda VatandaşBaşkan Bültenimiz, güncel yayınlarımız, kalem, magnet gibi aksesuarlarımız ve başkanımızın mektubu var, halkımıza bunları iletiyoruz. Sohbetimiz esnasında da belediyemizin sunduğu hizmetlerden memnuniyeti sorguluyoruz. Bu veriler bizim için çok önemli. İlgili birimlerimize bildirimlerde bulunuyoruz çünkü. Semt konaklarımızdaki eğitimler, seminerler, sergiler gibi aktivitelerden haberdarlar mı? Anaokullarını biliyorlar mı? Gençlik merkezinin faaliyetlerini takip edebiliyorlar mı? Sosyal yardım hizmetlerine ulaşabiliyorlar mı? Bunun gibi pek çok konu hakkında bilgiler sunuyoruz. Eğer yardım istiyorsa müdürlüklerimize bilgi veriyoruz. Ayrıca yaşadıkları semtte en önemli eksikliğin ne ol- duğunu da öğreniyoruz. Vatandaşın yaşadığı koşullara ve beklentilerine göre hizmet alması çok önemli. Çünkü her mahallenin, her sokağın ihtiyacı farklı… Hatta aynı mahallede bile mozaikler olduğunu görebiliyoruz. Son olarak Başkanımıza göndermek isteği bir mesaj varsa onu da mutlaka öğreniyoruz. Kimi zaman görüşme talep edenler oluyor, imi zaman ise hediye göndermek isteyenler… Zeki Müren CD’leri ulaştırmak istemişti mesela bir vatandaşımız. Sanat atölyelerine de gittiğimiz için başkanımızı çok sevdiklerini söyleyerek, küçük hatıralıklar göndermek istiyorlar. PROJE 11 SAYI: 4 saha araştırması 25 Kasım 2010 tarihinden bu yana 5.484 hane, 1.359 esnaf olmak üzere 6.843 ziyaret gerçekleştirildi. Okmeydanı, Kasımpaşa, Cihangir, Tophane, İstiklal ve Dolapdere bölgelerinde yapılan 11.147 saha araştırması raporunda yer alan bulgular ise şöyle: Genel olarak hizmetlerden haberdarlık ve memnuniyet oranının son 3 yılda sistematik olarak yükseldiği tespit edilmiştir. Temizlik Hizmetleri’nden memnuniyet (diğer hizmet alanlarına kıyasla) en yüksek seviyede olmasına rağmen beklenti hala yüksek seviyede bulunmaktadır. Bizler de bir köprü vazifesi görerek başkanımıza iletiyoruz… “ “İlginç olaylarla karşılaşıyoruz” Güven meselesini soruyoruz görevli arkadaşlarımıza. Öyle ya bu devirde kime güvenirsin de evine alırsın? “Kimlik görmek istiyorlar genelde ancak aracımız mahalleye girdikten sonra herkesin haberi oluyor zaten. Bu hizmetten çoğunluk haberdar olduğu için konuşmak istiyorlar, kendileri davet ediyorlar. Toplu görüşmelerimiz de oluyor, bireysel görüşmeler de oluyor.” diyorlar. “Hane ziyaretlerimizde ilginç olaylarla da karşılaşıyoruz. Mesela bir bayan müsait olmadığını ancak pencereden konuşabileceğini ifade etmişti, o en üst katta biz aşağıda sohbetimizi gerçekleştirmiştik. İnsanlar genellikle kapıyı tedirgin açıyorlar, sonra ısınıyor ve içeri davet ediyorlar. Sohbetimiz bittikten sonra ısrar edenler o kadar fazla oluyor ki… Ayrıca ikramda bulunmayı milletçe çok sevdiğimizden muhakkak bir şeyler sunmak istiyorlar. Bir aşure zamanı, sohbet ettiğimiz bayanın ısrarını kıramayıp kapıya çıkardığı koltuklara oturmuş ve tatlısından yemiştik. Cihangir’de yaşayan ünlülerin evlerine de misafir oluyoruz. Cihangir bölgesinin sıkıntıları ile Kasımpaşa’nınkiler birbirinden çok farklı mesela… O yüzden her kapıyı çalmak ve her kapının ardındaki sese kulak vermek gerekiyor.” diyerek sözlerini noktalıyorlar Beyoğlu’nun son yıllarda gelişen yapısı ile birlikte nüfusunun hızla arttığı düşünüldüğünde, Mobil Ekip, ilçede yeni ikamet etmeye başlayan vatandaşların da bir anlamda rehberi olma yolunda ilerliyor. Vatandaş Başkan Mobil Ekibi, bir gün mutlaka sizin de sokağınıza gelecek ve kapınızı çalacak; Beyoğlu’nda yaşayan herkes adına sizlerin gözü kulağı ve elçisi olmaya devam edecek… ■ Yine Beyoğlu’nda ikamet eden vatandaşların yaşamlarını en fazla zorlaştıran konuların başında trafik yönetimi/trafik yoğunluğundan kaynaklanan problemler gelmektedir. Diğer taraftan ilçenin estetiği, güvenliği, şehir ekonomisi, eğitim-bilinçlendirme ve sosyal-kültürel faaliyetlerdeki memnuniyet, gelişen ve değişen Beyoğlu’nun ispatını oluşturmaktadır. Özellikle Beyoğlu gibi kozmopolit ve ikamet harici aktif nüfusun oldukça yoğun olduğu merkezi bir ilçede, şehir güvenliği ve konforu algısının da sistematik olarak artış göstermesi ayrıca dikkat çekmektedir. Ayrıca Başkan’ın projeleri ve kente sahip çıktığına dair algılar da vatandaşça yoğun olarak paylaşılmaktadır. Kefken Çevre ve Yaz Kampı ve Semt Konakları projeleri vatandaşlar tarafından oransal olarak en bilinen ve en çok kullanılan hizmetlerin başında gelmektedir. Gençlik Merkezi, Tarlabaşı Yenileme, Okmeydanı Kentsel Dönüşüm ve Vatandaş Başkan Buluşmaları yine kamuoyunda bilinen ve kabul gören projeler arasındadır. Sokak işgaliyeleri ile ilgili 2.198 kişi ile yapılan saha araştırma sonuçları konunun Beyoğlu’nda ikamet eden vatandaşlar tarafından destek gördüğünü, dahası bu desteğin zamanla artış gösterdiğini kanıtlamaktadır. 12 MAHALLE NİSAN 2012 İstanbul’un fethine destek veren mahallemiz istiklal Bu sayımızdan itibaren sizlere Beyoğlu’nun 45 mahallesini sırayla tanıtacağız. İlk olarak İstiklal Mahallesi’ni anlatmaya çalışacağız. stiklal Mahallesi (Eski adıyla Hacıhüsrev) Beyoğlu’nun en eski mahallelerindendir. 1934'te, Beyoğlu ilçesinin Kasımpaşa nahiyesine bağlı Hacı Hüsam mahallesinin sınırları içinde kalıyordu. Daha önce Hacı Hüsrev olarak anılan mahallenin adı, halkın da isteğiyle 1991'de "İstiklal" olarak değiştirildi. Nüfusu 8 bin olan mahallenin önemli sayılan yerleri, Cura Baba Türbesi, Sahaf Muslihiddin Camii ve Türbesi, Piyale Paşa Bulvarı, İstiklal İlköğretim Okulu olarak sıralanabilir. Çevresindeki öbür yerleşim alanlarına göre daha yüksek ve havadar olduğundan Osmanlı döneminde Kasımpaşa tersanelerinde görev yapan önemli devlet memurları ve denizci paşaların çeşitli köşkler yaptırarak buraya yerleştikleri çeşitli kaynaklarda yer almaktadır. 1940’lara gelindiğinde yazlık olarak kullanılan söz konusu köşk ve konaklardan pek azı ayakta kalmıştı. Buna karşılık, sırtın eteklerini kaplayan bostanlar ve çayırlar yüzünden İstanbul halkının sevdiği bir mesire yerine dönmüştü. Bu bostanların arasından akan Piripaşa ve İplikhane dereleri, üzerlerindeki tahta köprü ve Kadınlar Çeşmesi Köprüsü'yle aşılırdı. Günümüzde bu köprülere ilişkin herhangi bir kalıntıya rastlanmaz. Yöre yaygın olarak yerleşmeye açıldığında bu dereler de yeraltı kanallarına alınmıştır. İ Hacıhüsrev’in ustalığı Kasımpaşa’yı anlatan birçok kitapta bu mahallenin İstanbul’un fethine büyük destek verdiği rivayetlerine de yer ve- rilmektedir. “Bu bölgedeki halkın Fatih’in gemilerini Haliç’e indirmede kullandığı kızakları yağlamada yardımcı oldukları ya da bu yöntemi gösteren bir ustanın aralarında yaşadığı söylencesi var” (Kasımpaşa, Sennur Sezer) “Kasımpaşa’nın Hacıhüsrev mahallesi; Sulukule, Selamsız ve Ziba’yla birlikte İstanbul’un en ünlü çingene/roman yerleşimlerinden biridir. Mahallenin adı, halkın da isteğiyle 1991’de İstiklal biçiminde değiştirildi. 11. yüzyıldan beri İstanbul’da oldukları bilinen bu halkın yerleşik düzene geçtikleri ilk mahallelerden biri sayılmaktadır. Buraya adını veren Hacıhüsrev’in İstanbul’un fethinde gemilerin Haliç’e indirilmesini kolaylaştıran kızakları yağlama yöntemini bulan kişi olduğuna ilişkin bir halk söylencesi de vardır. Söylenceye göre semt Osmanlıların İstanbul’daki varlığıyla yaşıttır.” (Kasımpaşa, Sennur Sezer) Belediyemizin hizmetleri Tüm Beyoğlu ilçemize olduğu gibi bu mahallemize de birçok hizmet getirildi. Bu hizmetlerden Fen İşleri Müdürlüğümüzce gerçekleştirilenler şunlar; Hacı Hüsrev caddesi kenarlarına taş duvar örülmesi, Piyalepaşa bulvarı ile Hacı Hüsrev kesişimindeki halı sahanın etrafına yeşil alanlar yapılması, Baruthane sokağın kenarlarına taş duvar örülmesi, yeşillendirme ve tel örgü ile çevrilmesi, Ali Kabulu caddesinin kilit- Muhtar Ali Gergin’i tanıyalım; taşı ile yol tretuar yenilenmesi ve kataner sistem aydınlatma takılması, Cinderesi parkına basket sahası, futbol sahası, fitness aletleri, yürüyüş parkuru yapılması, komple aydınlatılması ve etrafına taş duvar örülmesi, Cinderesi parkına Ramazan Çadırları için temel hazırlanması, Cinderesi sokağın açılması, asfaltlanması, tretuar ve orta refüjlerinin yapılıp aydınlatılması, Cinderesine artezyen kuyu açılması, İmam Bahçe sokak ve Paşalı Hasan sokağın asfaltla kaplanması, İstiklal İlköğretim Okulu’na yapılan hizmetler Ayrıca İstiklal İlköğretim Okulunun talepleri Fen İşleri Müdürlüğümüzce yerine getirilmektedir. Son 5 yılda bu okulumuzun doğal gaz dönüşümü gerçekleştirilmiş; iç-dış boyaları, vana bakım işleri ve ilaçlamaları düzenli yapılmış, kamera sistemi kurulmuş, anasınıfı açılmış ve öğrenciler her yaz Kefken Kampımıza götürülerek unutulmaz tatiller geçirmeleri sağlanmıştır. ■ uhtar Ali Ergin 1937 Kasımpaşa doğumlu. Doğma büyüme Beyoğlu İstiklal Mahallesi’nde (Hacı Hüsrev) ikamet etmektedir. Beyoğlu’nda uzun yıllar esnaflık yapan Ergin, 1977 yılında mahallesinde muhtar seçildi. Üst üste 8 dönem, 32 yıl boyunca muhtarlık yapan Ergin, 12 Haziran 2011 seçimleri ile mahalleli tarafından tekrar muhtarlığa getirildi. Kasımpaşa’da, Spor Kulübü, Cami ve Okul gibi birçok derneklerde yöneticilik de yapan Ergin, evli ve 3 çocuk babasıdır. M 32 yıllık tecrübe Mahallenin 1977’den 2009‘a kadar 32 yıl boyunca muhtarlık görevini devam ettiren ve 2009’da kendi isteği ile aday olmayan İstiklal Mahalle Muhtarı Ali Ergin, görevi devrettiği yeni muhtarın istifa etmesiyle 12 Haziran 2011 seçimlerinde görevi yeniden teslim aldı. Mahallenin güvenini kazanan Ergin, “Halkın güvenini almak gurur verici. Görevime ara verdim ama mahallemden kopmadım. Heyecanım daha da arttı. Belediyemizin desteği ile mahallemize hizmet verebilmenin azmi içinde olacağım. Beni bu göreve layık gören vatandaşların yüzünü de kara çıkarmayacağım” diyor. Başkan Demircan, icraatları ile göz dolduruyor Beyoğlu’nda uzun yıllar muhtarlık görevinde bulunan tecrübeli muhtar Ali Ergin, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın icraatlarını hakkında şunları belirtiyor; “Beyoğlu’nun karış karış gezip problemleri yerinde çözmeyi alışkanlık eden bir başkan var. İcraatları ile göz dolduruyor. İleri görüşlü ve hizmet adamı. Onca yıl muhtarlık dönemimde Sayın Demircan’ın yeri çok farklı. O farkı tüm Beyoğlu hissetti. Bu bakımdan kendimi çok şanslı buluyorum” Muhtarlık adresi: İstiklal Mahallesi, Piyalepaşa Bulvarı, No:14/A Tel: 0 212 253 38 81 MAHALLE 13 SAYI: 4 KULLANIM KLAVUZU-LEGEND ÖNEMLİ TELEFONLAR Beyoğlu Kaymakamlığı Beyoğlu İlçe Emniyet Müd. Taksim Polis Merkezi Beyoğlu Bel. Çağrı Merk. Zabıta Müdürlüğü Zabıta Trafik Büro Taksim Eğt.Arş.Hast. Alman Hastanesi Avusturya Sent Georg. Has. Beyoğlu Göz Eğt.Arş.Has. Dr. Bedii Gorbon Tıp Merk. Özel Okmeydanı Hastanesi Ambulans İtfaiye Polis 293 63 32 297 28 28 293 03 97 444 01 60 361 29 29 297 62 65 252 43 00 293 21 50 243 25 90 251 59 00 238 30 30 256 35 65 112 110 155 14 YAŞAM NİSAN 2012 Kumbaracı Yokuşu’nun yorduğu usta İst İstiklal Caddesi’nde Galatasaray’dan Tünel’e doğru giderken, yolunuzun ortalarında sol tarafta bulunan tarihi de Kumbaracı Yokuşu’ndan aşağıya inin. Sağ kolda 40 yıldır Ku aynı dükkanda hizmet veren eski mobilya tamircisi Nihat ay usta (Taş) ile mutlaka tanışın. us 1 2 yaşından beri yani 44 yıldır antika mobilya tamiri yapan Nihat Usta Beyoğlu’nun zengin profili lini, mozaiğini adeta hayatında tın birleştirmiş bir sanatkar. ka Aslen Sivas Zara’lı. Ailesi Dersim’den (Tunceli) sürgün gü edilmiş. Çırak olarak Ermenilerin yanında işe başm lamış. Komşuları; hep iç içe la olan Türk, Rum, Ermeni, o Yahudi esnaf olmuş. Asıl usY tası t ise Makedonya göçmeni n Süleyman Şevki Gülen. O da bu renkler cümbüşüne n sanatıyla katkıda bulunarak yeni bir renk oluşturmuş. Ancak haklı olarak, 6-7 Eylül olaylarının ve daha sonraki gelişmelerin bu zenginliği kısırlaştırdığından yakınıyor. Tek başına, tamamen el işçiliğiyle ekmeğini kazanan ustayı atölyesinde ziyarete gittiğimizde onu eski bir Amerikan barı tamir ederken buluyoruz. Bir buçuk aydır üzerinde çalıştığını ve kullandığı yöntemin markuteri işçiliği olduğunu söylüyor.* Cila olarak da gomalak cilayı ustalıkla kullanıyor. Kendi mesleğini yapan usta sayısının İstanbul’da 10 kişiyi geçmeyeceğini belirtirken de hüzünleniyor. Zaten çırak olmadığından, bu işi devredecek, bilgi ve birikimlerini aktaracak kimse bulunmadığından yakınıyor. Beyoğlu sevilmez mi? Beyoğlu’nu ve İstiklal Caddesi’ni çok seviyor. Zaten “Beyoğlu’nu seviyor musunuz?” sorumuzu biraz da alınarak “Beyoğlu sevilmez mi? Her sokağı ayrı güzel” diye cevaplandırıyor. Mutlaka her gün yarım saat ayırıp caddeyi gezmeyi çok seviyor. Evli ve iki oğlu olan Nihat usta, antikaları onarıyor. Müzik aletlerini de tamir ediyor. Kendisine en çok sedef ve kakma işlerinin geldiğini belirtiyor. Giderek azalan müşterilerinin çoğu ise İstanbul’un eski aileleri. Sohbet esnasında bu gibi eski eserlerin içinden unutulmuş değerli eşyaların çıkıp çıkmadığını soruyoruz. Gülerek küçük bir para kesesini gösteriyor. Ancak tedavülden kalkmış bozuk paralarla dolu. Bazılarından da ruj, göz damlası gibi aksesuarlar çıktığını söylüyor. Bir meslektaşının unutulmuş altınlar bulduğunu da gülerek belirtiyor. ■ * Markuteri, Mısır’dan dünyaya yayılan farklı renkteki ahşapları bir araya getirerek şekil verme sanatı. Bu çalışmalarda ahşapların doğal renklerinin korunması esas alınıyor. GÜNCEL 15 SAYI: 4 Beyoğlu’nun yeni kardeş şehri Makedonya’dan... Beyoğlu Belediyesi, Üsküplü şair Yahya Kemal Beyatlı’ya “Kaybolan Şehir” şiirini yazdıran Makedonya’nın başkenti Üsküp Merkez Belediyesi ile kardeş şehir anlaşması imzaladı. ki belediyenin ilişkilerini kardeşlik bağıyla daha da kuvvetlendirecek imzayı Beyoglu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Üsküp Merkez Belediye Başkanı Vladimir Todorovic attı. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan imza töreni öncesi Üsküp Merkez Belediye başkanı Vladimir Todorovic’i ve heyetini makamında ağırladı. Oldukça samimi bir havada geçen görüşmenin ardından imza töreni için Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’ne gidildi. Buradaki törende Beyoğlu Kaymakamı Hasan Şenses, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Üsküp Merkez Belediye Başkanı Vladimir Todorovic, İstanbul Makedonya Başkonsolosu Zerrin Abaz ve iki belediyenin heyetleri hazır bulundu. Böylece Beyoğlu yeni bir kardeş şehire daha kavuşmuş oldu. İ Demircan: 500 yıllık gönül birliğimize işbirliğimiz eklendi İmza töreninin ardından konuşan Demircan, atılan imzaların 500 yıldır var olan kardeşlik bağını daha da güçlendireceğini belirterek, “Bursa, İstanbul, Edirne ne ise bizim için Üsküp de odur. Üsküp, dilimizden hiç düşmeyecek yanık bir Rumeli türküsüdür. Üsküp ve Beyoğlu, imparatorluk mirasını yaşatan, iki kadim şehirdir. Aramızda bağlar, gönül ipliğiyle, candan dokunmuştur. Kardeşliğimiz, bugün atacağımız imzalarla kurulmayacak; biz zaten kardeşiz. Üsküp bizim kardeş şehrimiz, Üsküplüler kardeşimiz. Fakat malumu ilan olan bu sözleşmenin, ilişkilerimizin daha da güçlenmesi, yakınlığımızın artması yolunda çok önemli bir adım olduğuna inanıyorum. Gönül birliğimize, artan işbirliğimiz eklenecek. Tecrübelerimizi paylaşma noktasında el ele vereceğiz. Atılan imzalar iki eski dostun iki kardeşin kucaklaşmasıdır” dedi. Üsküp Merkez Belediye Başkanı Vladimir Todorovic de atılan imzalar ile hayata geçen kardeşlik anlaşmasının Beyoğlu ve Üsküp’ün kardeşliğini güçlendirdiğini ifade ederek, iki belediyenin aralarındaki kültürel ve ekonomik ilişkileri daha ileri taşımak adına önemli bir adım attıklarını söyledi. Uluslararası projeler çerçevesinde dünyanın önde gelen şehirleri ile işbirlikleri gerçekleştiren Beyoğlu Belediyesi’nin Üsküp Merkez Belediyesi ile yaptığı kardeşlik anlaşması gönül coğrafiyası olarak birbirine çok uzak sayılmayan iki belediyeyi kültür, turizm, gençlik, eğitim, çevre ve ekonomi gibi konularda da birbirine bağlayacak. ■ 16 YORUM NİSAN 2012 6. Daire-i Belediye'den Beyoğlu Belediyesi'ne 155 yılın hikayesi serbestvezin Adnan Genç adnanfehmi@gmail.com İki sayıdır sürdürdüğümüz Beyoğlu Platformu tarihçesine bu kez özgün bir konuyla devam ediyoruz… Artık ana hatları belli olan 155. yıl etkinliklerinin arifesindeyken, belediyemizin kuruluşundan söz etmek istiyoruz. Bu kez gene platformumuzun gündeme getirdiği bir meseleyi bilgilerinize sunuyoruz. İyi okumalar…* O smanlı’nın başkenti İstanbul’un en kozmopolit semti olan Beyoğlu, Bizans döneminde Galata’ya yerleşen Ceneviz kolonilerinden başlayarak, Fetih’ten bir süre sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa ülkeleriyle karşılıklı elçilik bulundurma anlaşmasını imzalamasıyla devam eden yerleşimle, özellikle 18. yüzyılın ortalarından itibaren Taksim’e doğru hızla gelişti. Bölgedeki yerleşiklerin çoğunun ticaretle uğraşan gayrimüslimler olması; refah düzeyi yüksek, Avrupai bir yaşam biçimini de beraberinde getirdi. Beyoğlu’nun Avrupa kökenli nüfusu, Beyoğlu’nu özel kılan pek çok ilki gerçekleştirdi. Mimari dokusu, otelleri, kafeleri, restoranları, kültür ve sanat kurumları, eğlence mekânlarıyla Beyoğlu, adeta İstanbul’un içinde ayrı bir Avrupa kenti haline geldi. İstanbul’un Avrupa’ya açılan penceresiydi Beyoğlu. Buradaki elitlerin evleri pahalı mobilyalarla döşeniyordu ve bu gösterişli tarz, binaların sadece içlerinde değil dışlarında da görülüyordu. Bu yaşam kalitesinin sokaklara da yansıması gerekiyordu. Sokaklar çamur içinde ve karanlıktı, gasp olayları yaşanıyor, soygunlar oluyordu. Susuzluk çok önemi bir sorundu ve pislik nedeniyle oluşan hastalıklar sık sık salgına dönüşüyordu. Kaldırımlı, havagazlı, akarsulu bir şehir haline dönüşmek, bu bölge için acil bir ihtiyaçtı. İlk modern belediyenin Beyoğlu’nda kurulması, bölgenin tarihsel gelişimi, demografik yapısı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun batılılaşma süre- ciyle gelişen bir neden-sonuç ilişkisine dayanır. Osmanlı’nın batılılaşma siyasetini benimsemesi ise birçok unsura bağlı bir sürecin sonucudur. 15. Yüzyılda, önce İtalya’da başlayıp sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılan Rönesans’la başlayan düşünsel evrimin sonuçlarından biri olan rasyonalizmin, bunu takip eden yüzyıllarda da aydınlanma felsefesinin etkisiyle Avrupa ülkeleri bilim, teknoloji, sanat, coğrafi keşifler ve ticarette sürekli bir gelişim içine girdi. Avrupa’nın kazandığı bu ivmeye karşılık, geleneksel kurum ve kuralları bozulmaya başlayan, gerekli reformları gerçekleştiremeyen Osmanlı İmparatorluğu, 17. yüzyıl ortalarından 18. yüzyıllın başlarına kadar Orta Avrupa’daki savaşların çoğundan yenilgiyle çıktı. 18. Yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa cephesinde genişleme siyasetini bırakarak, yaptığı anlaşmalarla siyasal denkliği kabul etti ve Avrupa’yla barış siyaseti izlemeye karar verdi. Bu sürecin sonunda da Avrupa karşısında tutunabilmek için batılılaşma siyasetini benimsedi. Modern belediyeciliğin gelişmesi ise iç içe geçmiş birçok unsurun ürünüdür. Rönesans’la başlayan düşünsel gelişme, aydınlanma akımını başlatan felsefi süreçlerin oluşmasına neden olmuştur; bu sürecin ürünü olan pozitivizm ve rasyonalizm akımları, bilimsel gelişmeleri hızlandıran ve sanayi devrimini hazırlayan unsurlardır. Bütün bu süreçlerin, modernizm düşüncesine, kentlerin modernizasyonuna, yeni ekonomik devrime dolayısıyla da kentli insan idealinin yayılmasına büyük katkısı olmuştur. Özellikle 19. yüzyılda Avrupa kentlerinin temel gereksinimlerini karşılamak için daha modern bir örgütlenmeye gittikleri, temiz- lik, su, ulaşım, sağlık ve konut gibi sorunları için çözümler ürettikleri görülür. İstanbul ise bir liman kenti olarak her zaman ticari ve kültürel merkezlerden biri olmuş, ama özellikle Osmanlı’nın son yüzyılı olan 19. Yüzyılda, Avrupa’nın dönem siyaset ve diplomasisinin yürütüldüğü üslerden biri haline gelmişti. Giderek nüfusu artan, sorunları büyüyen Başkent İstanbul, geleneksel şehir yönetiminden daha farklı bir yönetsel çözüme ihtiyaç duymaya başlıyordu. Özellikle Kırım Savaşı sırasında (1853-1856) savaşın diplomasisinin ve kısmi lojistiğinin yürütüldüğü merkez olarak kullanılan şehir, mevcut sistemle idare edilemez hale geldi. İstanbul da tüm İslam kentlerinde olduğu gibi, beledi işlerini kadıya bağlı muhtesiblerle (Çarşı, pazar ve ticaret işlerinden sorumlu kişilerle) yürütmekteydi. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasının ardından, kolluk gücü zayıflayınca, yeniden yapılanma ihtiyacı duyularak İhtisab Nezareti (1) kurulmuştu. Ancak, geleneksel yapının bir devamı, hatta daha fazla şikayetlere neden olan İhtisab Nezareti, sürekli büyüyen İstanbul’un ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir yapı olmaktan çok uzaktı. Diplomatların ve şehri ziyaret eden Avrupalıların şikayetlerinden dolayı sıkıntı yaşayan Tanzi- mat yönetimi, belediye reformunu hızlandırdı. Bunun sonucunda, 13 Haziran 1855 tarihinde yayınlanan mazbatayla İhtisab Nezareti’nin lağvı ve yerine Şehremaneti’nin kurulacağı ilan edildi. Aynı mazbatada, Dersaâdet ahâlisi ve muteber esnaf arasından “Comission Municipale / Şehir Meclisi” adıyla özel bir meclis kurulması da öngörülüyordu. Tanzimat meclisi mazbatası Bu mazbata’nın ardından resmi karar, devletin resmi yayın organı olan Takvim-i Vekayi’nin 16 Ağustos 1855 tarihli 589. sayısında yayınlandı. RESMİ KARAR – TAK. VEK. Kaynakları ve örgütü yetersiz olan Şehremaneti, acil çözüm bekleyen sorunlar konusunda istenilen hızda ilerleme gösterememişti. Comission Municipale’in (Şehir Meclisi) sunduğu öneriler, gerekli kaynaklar ayrılmadığı ve yeterli bir örgüt kurulamadığı için hayata geçirilememekteydi. Gelişme yaşanmayınca hem Şehremini değiştirildi, hem de Şehir Meclisi yeniden kuruldu. Sıkıntılar ve istenilen yapının oluşmaması 1857’ye kadar devam etti. Gelişme sağlanamamasının diğer önemli nedeni de göreve getirilen kimselerin modern belediye uygulamalarını tam olarak bilmemesiydi. YORUM 17 SAYI: 4 Bunun üzerine Tanzimat yönetimi, İstanbul’da yaşayan, Avrupa’daki belediyelerin nasıl işlediğini bilen, bazıları Avrupa kökenli Osmanlı vatandaşları arasından İstanbul için öneriler geliştirebileceği düşünülen “İntizam-ı Şehir Komisyonu” adında yeni bir komisyon kurdu. Komisyonun ilk üyeleri aşağıdaki isimlerden oluşmaktaydı: Avram Kamando, Franco ben Bericole, Revalâki Hermanos Veledi Yusuf, Antoine Alléone, Mehmed Salih Efendi, Refik Mustafa, Cezayirli oğlu Mıgırdıç, Ferhad Hüseyin Hüsam. Komisyon, 17 Ekim 1857 tarihinde sunduğu mazbatada kentin ihtiyaçlarının karşılanması için modern bir belediye hizmeti önermekte, bu mazbata eşliğinde 21 Ekim 1857 tarihinde Bab-ı Ali’ye iletilen tezkerede de Beyoğlu bölgesindeki eksiklerin bile giderilemediğini vurgulamaktaydı. Bu tezkere ile asıl sıkıntının yabancı nüfusun yoğun olduğu Galata -Beyoğlu bölgesinde yaşandığı anlaşılmış oldu. Bunun sonucunda da İstanbul tarafının Şehremaneti idaresinde kalmaya devam etmesine, komisyonun önerdiği çözümlerin uygulanmasına ise Beyoğlu’ndan başlanmasına karar verildi. Böylece, İstanbul 14 belediye dairesine ayrıldı ve diğer 13 daireye örnek teşkil edecek bir pilot uygulama olarak, Beyoğlu’nu yönetmek üzere 6. Daire-i Belediye kuruldu. Aslında ilk açılan belediye dairesi olması nedeniyle Birinci Daire olması gereken Beyoğlu’na Altıncı Daire denmesinin nedeni, belediye uygulamalarında örnek alınan Paris’in en mamur (gelişmiş) bölgesinin adının Altıncı Bölge olmasıydı. İlk Nizamname 6. Daire-i Belediye’nin kuruluş ve işleyiş tanımı (28 Aralık 1857): Birinci madde: Nefs-i İstanbul ve Bilâd-ı Selâse Boğaziçi’nin iki sahiliyle beraber on dört dâire-i belediyyeye taksim olunarak tayin olunan hududuyla Beyoğlu ve Galata Altıncı Dâire-i Belediyye itibar olunmuştur. İkinci madde: İşbu dairede bulunan mahallât sokaklarının tanzimi yani kaldırım ve suyolu ve lağımların tesviyesi ve daima bir hüsn-i halde bulunması ve tathîr ve tanzîfi ve her suretle mürur u ubûru teshil edecek esbabın istihsâli ve bunlar için iktiza eden masarifin ru›yetiyle mukabilinde tahsis olunacak varidatın ahz ü kabzı işbu daire için tahsis olunacak idâre-i mahsûsa-i belediyyeye havale olunacaktır. Üçüncü madde: İşbu dairenin mesâlih-i mahsûsası daire müdürü nâmıyla tayin olunan bir memura ve bunun riyaseti tahtında olarak teşkil olunan bir meclise ihale olunacaktır. mutasarrıf olan zevattan bilintihab tayin olunacaktır. İkinci Fasıl: Dâire-i Belediyye Meclisi’nin Vazâifi Sekizinci madde: İşbu meclisin vazîfe-i asliyyesi ikinci maddede beyân olunduğu veçhile Beyoğlu ve Galata Dâire-i Belediyyesi’nin şehirce olan kâffe-i mesâlih-i mahsûsasının müzâkere ve icrasına memur olup evvela vazâifinin müte- nizâmât-ı mahsûsayı müdîr-i dâire neşr ü icra edecektir. Onuncu madde: Daire-i belediyye içinde vuku bulacak masârif-i fevkalâde için nizâmât-ı asliyye ile iki derece tahsis olunup bunun birisini işbu meclis tayin ve îfâya mezun olacak ve diğerini Bâb-ı Âlî’den istîzân etmeğe mecbur olacaktır. Nizâmât-ı asliyyenin tayin ettiği masârif-i dâimeyi doğru- Birinci Fasıl: Dâire-i Belediyye Meclisi’nin Sûret-i Teşkili Dördüncü madde: İşbu mecliste yedi a’zâ olup her birisi bu dairede lâ-ekal yüz bin kuruşluk emlâke mutasarrıf olup ve en aşağı on seneden beri Dersaâdet’te mutavattın bulunup hukûk-ı belediyyeye nail olan kimselerden olmak üzere cânib-i Bâb-ı Âlî’den intihab ile bâ-irâde-i seniyye tayin olunacaklardır. Beşinci madde: İşbu meclisin a’zâ-yı asliyyesinden başka nizâmât-ı esâsiy-yenin müzâkeresinde müşavir olmak üzere Bâb-ı Âli’den dört zât daha intihab olunup bâ-irâde-i seniyye tayin olunacaklardır. Bunlar hukûk-ı belediyye ashabından olmadıkları halde dahi lâ-ekal işbu dairede zevce veya bunun gibi en yakın akrabası üzerinde lâ-ekal beş yüz bin kuruşluk emlak bulunan ve en aşağı on seneden beri İstanbul'da mutavattın kimselerden intihab olunacaktır. Altıncı madde: Nizâmât-ı umûmiyye mûcebince işbu dairede istihdam olunacak birinci mimar ve mühendis ve tabib daire meclisinde müşavir sıfatıyla bulunacaklardır. Yedinci madde: Üçüncü maddede beyân olunduğu veçhile işbu meclis dâire-i belediyye müdürünün riyaseti tahtında olup bu müdür dâire-i belediyye içinde a’zâ derecesinde emlâka ferriâtına dair bir nizâm-ı umûmî yapacaktır. Saniyen; işbu daire içinde olan mahallâtın ve esvâk u bâzârın tanzîmât ve tathîrâtına dair nizâmâtı müzâkere eyleyecektir. Sâlisen; gerek ibtidâ-yı emirde yapılacak şeyleri bi'ttayin bunun için iktiza eden masarifi ru›yet edecek ve inşaat ve tamiratı pazarlık ederek veya münâkaşa eyleyerek ihale ile kontratolarını tanzim ve imzaya mezun olacaktır. Râbian; daire içinde nizâmât-ı mevzua iktizâsından olarak vukûbulacak masarifi ruyet eyleyecektir. Hâmisen; daire içinde vukûbulacak fevkalâde ve âdi masarif için ashâb-ı emlâkin îfâ edecekleri verginin mikdarını ve usûl-i ahz ü tahsilini tayin ve tevzi ile ahz ü ihtihsâl eyleyecek ve şehre ait olup taraf-ı Devlet-i Aliyye›den işbu daireye tahsis olunacak kâffe-i varidat ü emvalin ahz ü kabzına memur olacaktır. Dokuzuncu madde: İşbu meclis müzâkere edeceği nizâmât-ı asliyyenin kâffesini layiha olarak Bâb-ı Alî’ye takdim edip Meclis-i Alî-i Tanzîmât’ta bi’t-tedkîk usûlü üzere bi’l-istîzân müteallik Duyurulacak irâde-i seniyye üzerine hükmü mer’iyyü’l-icrâ olacaktır. Nizâmât-ı asliyyenin müteferriâtından olup derecâtı tayin olunan mesâlih üzerine mecliste müzâkere ile karar verilecek dan doğruya ru’yet ve îfâya mezun olacaktır. Onbirinci madde: Fevkalâde ve daimî masarif için fevkalâde ve daimî olarak ahâlî-i dâirenin îfâ edecekleri verginin mikdarını ve sûret-i tevzî ve istihsâlini işbu meclis müzâkere edip Bâb-ı Âlî’ye arzla istîzân edecektir. İrâde-i seniyye müteallik buyurulmakdıkça fevkalâde masarif için ahâliden bir şey alınmayacaktır. Ve kezâlik irâde-i seniyye [71 müteallik buyurulmadıkça daimî masarif için dahi daimî olarak tayin olunan şey tezyîd olunamayacaktır. Onikinci madde: Nizâmât-ı asliyye lâyihaları ve irad ve masraf hakkında verilecek kararlar mecliste bulunanların sülüsânının ittihad ve reyleriyle kabul ve tasdik olunmağa mütevakkıf olup ekseriyyet ile kabul olunan bir maddenin mazbatası reis ve umûm a’zâ ve müşavirler tarafından temhir ve imza olunacaktır. Ve nizâmât-ı esâsiyyenin müteferriâtından olan nizâmât-ı mahsûsa ise kezalik a’zânın sülüsânı tarafından kabul olundukta müdür tarafından icra olunacaktır. Onüçüncü madde: Meclisçe karar verilip icrasına irâde-i seniyye müteallik buyurulan veyahud nizâmât-ı asliyyenin müteferriâtından olup meclisin idaresine muhavvel olan husûsâtın nizâmen tayin olunan derecede icraatına müdîr-i dâire memur olup a’zâ-yı meclisten birisi iki hafta bi’l-münâvebe müdüre muavin olacaktır. Ondördüncü madde: İşbu meclis âdiyen haftada iki gün içtima edip maslahat icab ettirir ise fevkalâde olarak içtima eyleyecektir. Ve meclis olduğu günlerde icâb-ı maslahata göre icraat zımnında müdür ve a'zâdan olan muavini birlikte olarak yahud ikisinden birisi meclis mahallinde bulunacaktır. Onbeşinci madde: Ne müdîr-i dâire ve ne de meclis dairesi içinde umûr-ı zabıtaya kat’â müdahale edemeyip fakat emniyyet-i umûmiyeye dair münâsib gördüğü şeylerde zabtiye memurlarına icrâ-yı ihtârâta mezun olacaktır. Ve umûr-ı zabtiyye memurları dahi daireye müteallik nizâmât-ı asliyye ve mahsû-sa-i belediyyenin icraatında işbu meclise her türlü ianeyi icra edecektir. Onaltıncı madde: İşbu dâire-i belediyyede irad ve masraf için bir sandık ittihaz olunup bu sandığın hesabı yani dairenin varidat ve masarifi hülâsaları beher sene meclis tarafından tanzim ve temhir ve imza ile Bâb-ı Âlî'ye takdim kılınıp Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliyye›de tedkîkâtı icra olunduktan sonra hülâsaları daire içinde varaka-i mahsûsalar ve gazeteler vasıtasıyla ilan kılınacaktır. Onyedinci madde: İşbu dairenin nizâmât-ı esâsiyyesi altı ayda ve mümkün olabilir ise daha evvel tanzim ile mecliste bulunanlar taraflarından Bâb-ı Âlî’ye takdim olunup fakat bu nizâmât-ı [8] esâsiyyenin müzâkere ve tayini sırasında ıslâhatça icrası kabil olan mevâddı dahi Bâb-ı Âlî’den istîzân ile icra edeceklerdir. Onsekizinci madde: İşbu mecliste bulunan azanın altı ayda nısfı çıkıp yerine kura ile dördüncü maddede beyân olunan kaide ve usûl üzere diğerleri tayin olunacaklardır. Ondokuzuncu madde: İşbu meclisin umûr-ı tahrîriyye ve muhasebesiyçün iktiza eden ketebeyi meclis intihab edip Bâb-ı Âlî’den bi’listîzân tayin olunacak ve maaşları daire masarifi içinde ru’yet olunacaktır. Fî 11 Cemâziyelevvel sene 1274/ 28 Aralık 1857. ■ (*) Çalışmalarının tamamının koordinasyonunda büyük başarı ile görev üstlenen sevgili dostumuz, mimar Korhan Gümüş’e özel teşekkürlerimizle. 18 YEMEK NİSAN 2012 Asmalımescit’te mutfağın şiirini yazıyor Ece Aksoy, lezzetli yemekleriyle İstanbul yeme-içme mekanlarının ecesi, tatlı sohbetiyle de Asmalımescit’in bitmeyen gecesi. 40 kişilik mütevazı mekanında müşterilerini ağırlayan Aksoy tam bir Beyoğlu sevdalısı. R andevu alarak görüşmek için mekanına gittiğimizde bizi beklediğini görüyoruz. İlk dakikalar tanıma/tanışma amaçlı elenseler ve hafif yoklamalarla geçiyor. Sonra Ece hanımdan sert salvolar, tek dalmalar, kündeler başlıyor. Bereket dersimizi iyi çalışmışız. Sorularla sıkıştırdıkça cevabını veriyoruz. Özellikle Egeli yönünü bildiğimiz için sohbeti sürekli buraya çekmeye çalışıyoruz. Deniz börülcesinden boyoza, sübyeden şevketibostana, gevrekten İzmir tulum peynirine, roka-radikadan Havra Sokağı ve Kemeraltı’na uzanan sohbetimizde artık “pes” ediyor ve son olarak “hangi dergide yazdığı”nı soruyor. “Milliyet Sanat” deyince yüzü gülüyor. Gazeteci-şair-yazar-usta aşçı Ece Aksoy’la tatlı söyleşimize geçmeyi artık hak ediyoruz. İşletmenizin ismi niçin 9? Bu mekanın kapı numarası 9. Ad ararken bir de baktık ki burası benim dokuzuncu işim oluyor. Böyle olunca başına 9’u getirdik. “9eceaksoy” oldu. (Editörün notu: Çalışan sayısı da 9. Ayrıca ahretlik sorularıyla bize adeta dokuz doğurttu.) Burayı ne zaman açtınız? 1 Nisan 2007’de “Nisan 1” diyerek açtım. Mekanınızın tarihi bir bina olduğunu öğrendik… Doğrudur. 100 küsur yıllık bir Musevi eviymiş. Yandaki iki bina da Musevilere aitmiş. Mekanın dışını hiç ellemedik. Yalnız içi çok kötüydü. Daha önce bir işkembeci hizmet ver- miş. İçine çok emek verdik, çok masraf ettik, uzun süre uğraştık. Burayı seçmenizin size bir katkısı oldu mu? Bu konuda hiç mütevazı değilim. Asıl benim buraya çok katkım oldu. Zira gittiğim her yerin atmosferini değiştiririm. Buranın atmosferini de değiştirdiğime; neşe, muhabbet getirdiğime inanıyorum. İşletmecilik geçmişiniz? 1982 yılında Şan Tiyatrosu’nun fuayesinde sanatçılara hizmet vererek başladım. 1984’den beri tam profesyonelim. Unutamadığınız bir anınız? Şan Tiyatrosu yıllarımda yaptığım enginar dolmasının içine koyduğum eriğin çekirdeği rahmetli Tuğrul Şavkar’ın dişini kırmıştı. Aklıma geldikçe hem güler hem üzülürüm. Ama o konuda ben haklıyım. Zira konulacak erik mutlaka çekirdekli olur ve tüm müşteri ve dostlarım da bunu bilir. Aslen nerelisiniz? Bu kadar farklı yemekler yapmanızda memleketinizin payı var mı? Tam bir Boşnağım. Babam Saraybosnalı, annem Mostarlı. 1913 yılında Balkan Savaşından dolayı Türkiye’ye gelip İzmir’e yerleşmişler. Ben de İzmir doğumluyum. Dolayısıyla mutfağımda Balkan ve Ege esintileri yoğun olarak hissediliyor. Mutfağınızın müdavimleri var. Bu kadar çok beğenilmesinin sırrı nedir? Mutfağımda kullandığım bir- çok temel malzemeyi yerinden getirtiyorum. Mesela zeytinyağı 3 yıldır Antakya’nın Altınözü ilçesine bağlı Keskincik Köyü’nden geliyor. Bu zeytinyağı dolap beygirlerinin dönerek ezdiği zeytinlerden elde ediliyor. Sık sık da Ege’de ilçe ve köy pazarlarına bizzat gidip dolaşır, yerinden çeşit çeşit peynir, sebze ve otlar alırım. Geçen hafta İzmir Tire pazarındaydım. En sık gittiğim yer ise Ayvalık Cunda adası. Yemeği de aşkla, sevgiyle yapıyorum. Dolayısıyla yerinden, taze ürünlerle bu sevgi birleşince sonuç mükemmel oluyor. Ekibiniz kaç kişi? 9 kişiden oluşuyoruz. Mutfakta 3 kişi var. Ben de sık sık mutfağa girerim. Dolayısıyla yemek yapabilen kişi sayısı 4. Ancak farklı bir çalışma tarzımız var. Gerektiğinde herkes her işe destek verir, garsonumuz bile eldiven takıp sarma sarabilir. Mekanınız biraz küçük gibi... 40 kişilik. Eskiden çok büyük mekanlar işlettim. Ama şimdi burası bana yetiyor. Zaten bütün derdim sevdiklerime, dostlarıma güzel, kaliteli yemekler sunabilmek… Kaça kadar açıksınız? Öğlen 12:00’den gece 23:0023:30’a kadar açığız. Müşteri profiliniz kimlerden oluşuyor? Gelenlerin çoğu yabancı. Diğerleri de bizi yıllardır takip edip seven dostlarımız, arkadaşlarımız, müşterilerimiz. İlginç isimli yemek ve tatlılar • Domatese kar yağdı • Pastoral • Yabani • Yemyeşil • Denizden • Güzel Peynirler Tabağı • Onno Patates • Leziz Tabak • Keçi Peynirli Fırın Kabak • Mantarlı Siyah Pilav • İncecik Ciğer • Çayırda Piliç • Sokak Köftesi • Nazik Göğüs • Çakırkeyif But • Mürdüm Erikli Şiş • ‘O’ Şey • Şık Latife Müşteriniz olan ünlüler kimler? birikiminizi genç kuşağa aktarabiliyor musunuz? Birçok ünlü sanatçı dostum aynı zamanda müşterim. Çoğunluğu gazeteci, senarist, yapımcı ve oyuncular. Hepsinin adını saymakla bitiremem. Bir numaralı müşterim gazeteciyazar Hasan Cemal. Zaten aynı zamanda da çok iyi dostuz. Sezen Aksu da sıkça gelir, arada şarkılar söyleyip mekanımızı şenlendirir. Söz Sezen'den açılmışken, Kemal Burkay’ın “Gülümse” ve Metin Altıok’un “Kavaklar” isimli şiirlerinin onu tarafından bestelenmesine de vesile oldum. Verici bir insanım. Bildiğim her şeyi gençlere öğretmek istiyorum. Çünkü ben de her gün yeni bir şeyler öğrenerek daha da zenginleşiyorum. Ama alan nerde? Şimdiki kuşak çok hazırlopçu. Bir meslek okulunda derse gittim. Bayan öğretmen Kemalpaşa tatlısı yaptırmış ama olmamış. “Niçin?” diye sorduğumda “çok tatlı oldu” dediler. “Şekerini az katsaydınız” dediğimde “ama biz şerbeti hazır almıştık” cevabını verdiler. Öğretmen şerbet yapmaya üşeniyorsa öğrencisinden ne beklenir? Şiir ve hikaye yazdığınızı biliyoruz. Hiç şiir kitabınız var mı? Varsa yenilerini düşünüyor musunuz? Son olarak Beyoğlu hakkındaki düşüncelerinizi alsak… İlk ve son şiir kitabımı 1963 yılında 20 yaşındayken kendi imkanlarımla bastırdım. Adı “Kardelena”ydı. Kardelena, Rumların azad kuşlarına verdikleri isim. Birçok şiirim var ama başka kitap yayınlamadım. Zira öykücülük daha ağır bastı. Şimdi genellikle öykü yazıyorum. Milliyet Sanat’ta her ay bir öyküm yayınlanıyor. Yeniden mutfağa dönersek; Beyoğlu’na aşığım. Evim de burada. İstanbul’a 1963 yılında geldim. Zaten yeme-içme mekanlarıyla ilişkili olduğumdan o tarihten beri yani 49 yıldır Beyoğlu ile iç içeyim. Güzel şeylerin, adı Beyoğlu ile özdeşleşmiş markaların yok olmaması lazım. Mesela bizim için, Beyoğlu için çok önemli olan “Rejans” destek verilerek, sahip çıkılarak mutlaka yaşatılmalıydı. ■ Adres: Asmalımescit Oteller Sokak No: 9/B Tepebaşı MİZAH 19 SAYI: 3 Beyoğlu gülüşmeleri B elediyemizce elediyem mizc izce düzenlenen düzenle lene nen n BeBe yoğlu B Buluşmaları’nın bu yılki ilk programında p “Pera’dan Beyoğlu’na” kkonusu işlendi. Prof. Dr. Mu Murat Belge, Prof. Dr. İske kender Pala ve Doç. Dr. H Haluk Dursun’un konu nuşmacı olarak katıldığı program, başta Başkanımız Demircan olmak üzere izleyicilerden tam not aldı. İstanbul’u ve Beyoğlu’ ’nu ççok okk iiyi yi tanıyan uzman ko Beyoğlu’nu konuklar doyurucu konuşmalarını zaman zaman da espriler ve fıkralarla süsleyerek davetlilere neşeli anlar yaşattılar. “Beyoğlu Buluşmaları”nı zaman zaman “Beyoğlu gülüşmeleri”ne çeviren esprilerden birini İskender Pala yaptı. Sunucu Jale Şengün’ün sunum esnasında okuduğu “İstanbul Destanı” isimli Bedri Rahmi şiirine gönderme yapan Pala, Sunay Akın’ın da bir yazısında bahsettiği yakıştırmayı şöyle anlattı; “Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eyüboğlu bu şiişii rinde ‘İstanbul deyince aklıma kusmileler gelir/Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır/Amaa şu lesiKızkulesi’nin aklı olsa/Galata kulesine varır/Bir sürü çocukları olur’ diyerek Kız Kulesi ile Galata Kulesi arasında çöpçatanlık yapmıştı. Ne var rine ki, Kız Kulesi, Galata Kulesi yerine Eyfel Kulesi'ne vardı ve bir sürü çocukları oldu. Bunlar da maaleseff Çamlıca Tepesi'ndeki televizyon ve radyo antenleri.” ■ Uzun atlama seçmeleri Kabataş İskelesinde yapılıyor! Oyundan memnunuz memnu nuz elediyemizin çeşitli birimlerinde çalışan arkadaşlarımızın büyük fedakarlıklarla ortaya koydukları “Aşkından Memnunum” isimli tek perdelik komediye izleyiciler “biz de oyununuzdan memnunuz” cümlesiyle karşılık verdiler. Salonu tıklım tıklım dolduran seyircilerden gördükleri büyük ilgiye rağmen -çok şükür ki- hala şımarmayan arkadaşlarımız gelen turne tekliflerini ise ısrarla geri çeviriyorlar. B Eline marul dikeni batan kız Oyundan sonra bazı arkadaşlarımız ise İstiklal Caddesi’nde kendilerini tanıyan hayranla- rı tarafından sık sık çevrilip “Aaa! Yoksa eline marul dikeni batan kız siz misiniz?”, “Vayyy, Tırtıl abi”, “Ziba Dudu, artık bizden de para almazsın” gibi iltifatlarla karşılaşıyorlar. Ne dese yarıyor! Ömer Altan'ın sabırlı ve hoşgörülü yönetiminde oldukça esprili geçen oyunun provalarında ilginç olaylar da yaşandı. “Müstecip bey” karakterini canlandıran ince yapılı arkadaşımız göbeğini gösterip çalışmalar esnasında kilo aldığından yakınınca hazırcevap arkadaşı taşı gediğine koydu: “Ne desen yarıyor demek ki!” ■ tletizm Milli Takımımız için gereken taze kan denizde aranıyor. Karadaki çalışmalarından ümidini kesen Milli Takım altyapı antrenörleri gözlerini Boğaziçi ve Haliç'e diktiler. Yaptıkları gözlemlerde, vapurlarda sürme iskele verilmeden atlayan aceleciler arasında yeteneğinin farkında olmayan kişileri tespit ettiklerini belirten Milli Takım hocaları, özellikle sabah saatlerinde Kabataş iskelesinde nöbetleşe nöbet tuttular. A “İskele sancak, atletizm böyle gelişir ancak” Bu aceleci kişilerden uzun atlama, üç adım atlama ve sırıkla atlama dallarında şampiyonlar çıkacağına inandıklarını belirten antrenörler “Bu dallarda çoktandır iyi atletler yetişmiyor. Bu yüzden gözümüzü iskelelere diktik. Buraları mesken tuta tuta adeta iskele babası gibi olduk. Özellikle bacak kasları güçlü olan, atlayacağı mesafeyi iyi hesaplayan ve düşmeden, sendelemeden başarılı iniş yapanlara hemen teklif götürüyoruz. Hatta bir tanesi hiç gerilmeden üç metre atladı. Şu ana kadar otuzbeş kişi teklifimize olumlu cevap verdi. Biraz da Kasımpaşa ve Sütlüce iskelelerinde çalışırsak gerekli 50 kişiye ulaşacağımıza inanıyoruz. Ancak tek sıkıntımız Bayan Takımımız için bize buradan ekmek çıkmaması. Artık onlar için başka yerlere bakacağız. Parolamız; iskele sancak, Türk atletizmi böyle gelişir ancak” dediler ve 08.15 Üsküdar Vapuru'ndan ilk atlayan vatandaşımızı öperek tebrik ettiler. ■ 20 SANAT NİSAN 2012 Ceija Stojka'nın Nazi ölüm kampları çizimleri eija Stojka, 1933 yılında Steiermark’ın Kraubath şehrinde doğmuş olup, kökeni Rumca olan Lovara adlı bir gezici aile grubu tarafından gelmektedir. Nazilerin kampında hayatta kalmayı başarmış ve savaş sonrası pazar sürücüsü olarak çalışmıştır. Viyana`da yaşıyor, Romence ve Almanca şiirler, şarkılar ve metinler yazıyor. Yıllar boyunca yaşadıklarını ve tecrübelerini yurt içi ve yurt dışındaki çocuklara, gençlere ve ye- C R essam Funda Alkan Cumbul, 21 Mart - 14 Nisan 2012 tarihleri arasında Derinlikler Sanat Merkezi’nde… Sanatçı sergiye adını veren Pamuk İpliği’ni şu şekilde açıklıyor: "Kadın ve erkek, dün- yaya farklı gözlerle bakar. Olumlu ve sevgi dolu ilişkiler yaratabilmek için bu temel gerçeği kabul etmek gerekir. İnsanların birbirinden farklı olduğunu kabul etmeyiz ve üstelik birbirimizi değiştirmeye çabalarız." ■ tişkinlere aktarıyor. On yılı aşkın bir süredir resim de çizen Stojka, bunu önce torunlarına kendi yaşamını anlatmak için başlamış... Bu çizimler başta kendi çocukluğunu, ailesinin atlı arabasıyla dolaştığı günleri kapsarken, Nazi ölüm kamplarındaki günlerini de bütün çıplaklığı ile gözlerimizin önüne sermektedir. Sergi, 11-27 Nisan arasında Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki Schneidertempel Sanat Merkezi’nde izlenebilir. ■ Fransız Kültür Merkezi'nde Sine-Konser unkerque, Lizbon, Gdynia, Saint-Nazaire ve Annaba’nın ardından, müzisyen sanatçı Emilien Leroy sesli liman konaklamasını gerçekleştirmek üzere İstanbul’da. Sanatçı her limanda biriktirdiği sesler hazinesi ile D sesli kartpostallar besteliyor: Bir “liman müzik” 25 Nisan saat 19’da Fransız Kültür Merkezi’nde… Müzisyen yaratım sürecinde vurgular, sesli kokular, limanı çevreleyen farklı tonları, armonileri arıyor. Ahenkli çekiçler, ulu- yan sirenler, rüzgar, öten kaynak şalumaları, dans eden vinçler. Yaşayan bir limanda kıyıya yanaşan gemiler ve balad. Sinema-konser olarak yapılan bu yayın izleyicisini İstanbul rıhtımlarında bir yolculuğa çıkarıyor. ■ Afiş, fotoğraf ve belgelerle 1950 Sabahattin Tuncer öncesi Türk Sineması sergisi resim sergisi abahattin Tuncer’e göre, sanatın geçmiş bütün formlarıyla girişilmiş en büyük hesaplaşma olup onun yarattığı formlar henüz anlaşılabilmiş/aşılabilmiş değildir. Tuncer, olanca alçakgönüllülüğü içinde, bu büyük mirasın bir izleyicisi ve öğrencisi olduğunu söyler. O halde resim sanatına sadık olmak, bir yandan Picasso’nun “tüm soyutlamalarımız figüratif- S tir” derken anlatmak istediği gibi sanatın son çözümlemede kavrama değil, imgeye dayandığını bilmek, diğer yandan da sanatın kendi geleneği ile eklemli ve hesaplaşmalı bir ilişkisi olması gerektiğini savunmaktır. Tuncer’in resim sergisi, 30 Mart - 25 Nisan 2012 tarihleri arasında Tophane’deki Doruk Sanat Galerisi’nde izleyiciyle buluşuyor. ■ T ÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesi, sinemaseverleri 2 Nisan – 30 Haziran 2012 tarihleri arasında “Afiş, Fotoğraf ve Bel- gelerle 1950 öncesi Türk Sineması” sergisiyle buluşturuyor. Müze’nin özel koleksiyonunda bulunan, Türk Sineması’nın 1950 öncesi dönemine ait afiş, resim ve belgeler ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. Sergide, yönetmenliğini Ahmet Fehim’in yaptığı, Fuat Uzkınay’ın kamerasından Binnaz (1919), Muhsin Ertuğrul’un yönetmenliğini yaptığı Karım Beni Aldatırsa (1932) ve aktör olarak da yer aldığı Şehvet Kurbanı (1940), Talat Artemel’in ilk filmi olan Hürriyet Apartımanı (1944), Lütfi Ö. Akad’ın 1949 yılına damgasını vuran “Vurun Kahpeye” filmi ve 1950 öncesi yapımları afiş, film kareleri ve set fotoğraflarından bir seçki ile sunuluyor. ■ SANAT 21 SAYI: 4 31. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ COŞKUSU BAŞLIYOR Canlandırma Sineması LE TABLEAU 30. yılında 150 bin izleyiciyle yine Türkiye’nin en büyük sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali’nin programı her zaman olduğu gibi bu yıl da dopdolu… stanbul Film Festivali, 30 Mart Cuma gecesi Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda düzenlenecek Açılış Töreni’yle başlıyor. NTV’den canlı yayınlanacak törenin ardından, festivalin Sinema Onur Ödülü’nü almak üzere İstanbul’a gelecek Terence Davies’in The Deep Blue Sea / Aşkın Karanlık Yüzü filmiyle, festival başlayacak. Festival sponsorluğunu bu yıl sekizinci kez AKBANK’ın üstlendiği 31. İstanbul Film Festivali, 15 Nisan’a kadar devam edecek. Gösterdiği filmlerin niteliği ve çeşitliliğiyle önder konumunu koruyan İstanbul Film Festivali, bu yıl da sinemaseverlere 20’nin üzerinde bölümde 200’ün üzerinde İ filmden oluşan programının yanı sıra ünlü konuklar, usta sinemacıların katılacağı söyleşi ve atölye çalışmaları, sinema dersleri, ustalık sınıfları ve konserlerle dolu dolu iki hafta vaat ediyor. Sinemaseverlere oldukça zengin bir içerik sunacak festival programında bu yıl 2011 ve 2012’nin yeni yapımlarından sinemanın unutulmaz klasiklerine ve usta yönetmenlerinin başyapıtlarına seçmeler, Ocak ayında Sundance ve Şubat’ta Berlin’de dünya prömiyerlerini yapan filmlerden, Uluslararası Altın Lale, Ulusal Altın Lale ve FACE İnsan Hakları yarışmalarına, belgesellerden çocuk filmlerine uzanan geniş bir yelpazede filmler izleyicilerle buluşacak. AŞK ve DEVRİM Festivalde, İKSV’nin 40. yılı için hazırlanan “Sinema ve Müzik” başlıklı bölümün yanı sıra “Devrimin Filmini Çekmek”, “Yunanistan’da Neler Oluyor?”, “Bir Çin Sinema Geleneği: WuXia”, “Aile İçinde” gibi yeni bölümler ve Mark Cousins’in The Story of Film: An Odyssey / Filmin Hikayesi: Uzun ve Maceralı Bir Yolculuk adlı 15 saatlik filminin özel gösterimi dikkat çekiyor. Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas, Fitaş 1 ve 4, Beyoğlu, Pera Müzesi, Nişantaşı’nda CityLife (City’s) ve Kadıköy’de Rexx olmak üzere 7 salonda yapılacak. Filmlerin gösterim saatler: 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30. Festivalin büyük ilgi gören Geceyarısı Sineması gösterileri bu yıl da sürüyor. Festival süresince her cumartesi gecesi 24.00’te bir film izleyicilere sunulacak. Altın Laleler ve İstanbul Film Festivali’nin diğer ödülleri ise sahiplerini 14 Nisan Cumartesi gecesi CNN Türk’ten canlı yayınlanacak, Lütfi Kırdar Sergi ve Kongre Sarayı’nda gerçekleştirilecek kapanış töreninde bulacak. ■ BABAMIN SESİ 22 SANAT NİSAN 2012 Klasik sanatlardan moderniteye Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerileri bu ay Kutlu Doğum Haftası kapsamında Klasik Sanatlar Sergisi’ne, karma resim sergisi ve “Dikkat Sinek Konabilir” isimli ilginç bir sergiye ev sahipliği yapıyor. B eyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi, 10-21 Nisan 2012 tarihleri arasında, karma “Klasik Sanatlar” sergisine ev sahipliği yapıyor. Kutlu Doğum Haftası kapsamında düzenlenen sergiye katılan sanatçılar: Ahmet Zeki Yavaş, Tevfik Kalp, Mahmut Peşteli, Berna Kervan, Ayşe Emine Sultan Çelik, Eda Şahan, Osman Çiçek, Tuba Azaklı, Bilal Akkaya. Galeri, 24 Nisan-5 Mayıs 2012 tarihleri arasında da Sevim Ünal & Ali Üzmez & Timur Taştekin’in “Bu Gök Kubbenin Altında” karma resim sergisini ağırlayacak. “Bu Gök Kubbenin Altında” adlı resim sergisinde, emekli Mülkiye Başmüfettişi Ali Üzmez, ressam Timur Taştekin ve ressam Sevim Ünal bir araya gelerek; mimari değerlerimizi, kadınlarımızı ve kadınlarımızın ilmek ilmek dokudukları zengin motifli kilimleri eserlerinde gözler önüne se- recekler. 12-23 Nisan 2012 tarihleri arasında Cihangir Sanat Galerisi’nde ilginç ve yaratıcı bir sergi gerçekleşecek: “Dikkat Sinek Konabilir” Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarını sürdüren Öznur Enes, liflerle ortaya koyduğu çalışmalarında; malzemenin “organik” olma durumunu formun “canlı-hareketli” olma durumu ile de şekillendirerek ışığın malzeme üzerindeki etkisini kullanıyor. Sanatçının yapıtları, yurt içindeki sergilerin yanı sıra İtalya, Fransa, Litvanya, Macaristan, Meksika, Arjantin, Çin, İspanya’da gerçekleştirilen uluslararası lif sanatı sergilerinde yer almıştır. Bu sergilerden bazıları: “MiniartextilEnergy”, İtalya / “6th International Biennial of Textile Art Mexico”, Meksika / “From La- usanne to Beijing” The 6th International Fiber Art Bienale, Çin / “Valcellina Award 2009”, 9.Edition International Contemporary Fiber Art Competi- tion, İtalya / “Miniartextile in Venezia”, 53 Bienniale d’Arte Venezia, İtalya / “5th International Biennial of Textile Art”, Arjantin / “3rd Triennial of Textile Art Art”,, Macaristan… ■ SPOR 23 SAYI: 4 Akseki’nin spordaki temsilcisi Cevizlispor Kasımpaşa’da Antalya Aksekililer tarafından kurulan Cevizli Spor Kulübü, 30 yılı aşkın süredir amatör futbol liglerinde mücadele ediyor. Yeşil Beyazlı takım şampiyonluğu hedefliyor. 1 981 yılında Beyoğlu Kasımpaşa Çiviciler Sokak'ta, Antalya’nın Akseki ilçesinden gelerek yerleşen vatandaşlar tarafından kurulan Cevizli Spor Kulübü’nün başkanlığını Bayram Gölcük yürütürken, teknik direktör ise Murat Yavuz. 70 kadar lisanslı futbolcusu bulunan kulübün A takımı şu anda 2. Amatör Lig’de mücadele ediyor. Ayrıca U-17 ve U-19 takımları da bulunan kulübün renkleri ise Yeşil-Beyaz. Kulübün lokali, Kasımpaşa Çiviciler sokaktaki Cevizlililer Derneği’nin binasında bulunuyor. Zaman zaman 1. Amatör Lig’e yükselme başarısı gösteren kulüpte, 5 yıldır teknik direktörlük yapan Murat Yavuz, kulüple ilgili bilgiler verdi. 16 yıldır amatör futbol oynayan Yavuz, Cevizli ve Talatpaşa Spor Kulüplerinde fut- bol oynamış. Kulübün maddi imkansızlıklar içerisinde, amatör bir dayanışma ruhuyla ayakta kaldığını anlatan Murat Yavuz, Antrenör Yardımcıları Mehmet Özkaynak, Tahir Göksoy ve Ahmet Özer’le birlikte fedakarca çalıştıklarını ve şimdiye kadar bir çok futbolcu yetiştirdiklerini belirtiyor. Demircan, spora büyük destek veriyor… Murat Yavuz sözlerine şöyle devam ediyor: “Beyoğlu Belediyesi’nin ve Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın spora ve sporcuya verdiği desteği biliyoruz. Kendisine çok teşekkür ediyorum. İdman hizmeti aldığımız ve ev sahibi olduğumuz maçlarda kullandığımız Sütlüce Spor Tesisi personelinden çok memnunuz. Özellikle Sütlüce Spor Tesisleri Teknik Direktör Murat Yavuz düşüiiçin i dü ü nülen yeni projeden büyük heyecan duyuyoruz. Biliyoruz ki Sütlüce’de yeni bir spor tesisi inşa edilecek. Gençlik Spor Merkezi olarak hizmet verecek olan bu tesis, ilçemizdeki amatör spor kulüpleri için de çok önemli bir yatırım. Yeni tesisi, merakla ve heyecanla bekliyoruz. Çünkü yeni tesiste şu anda zaman zaman yaşadığımız sağlık, güvenlik gibi bazı ihtiyaçların giderileceğini biliyoruz.” Facebook’ta yüzlerce destekçileri olduğunu söyleyen Yavuz, kulübe destek için Facebook’ta cevizlispor2011 hesabının ziyaret edilebileceğini söylüyor. Ayrıca birçok ihtiyaçlarını karşılayan sponsorları Hür Girgin’e de teşekkür ediyor. ■ Haber: Zafer TAHMAZ Mahalle Spor Şenlikleri başlıyor… Beyoğlu Belediyesi, 2012 Avrupa Spor Başkenti İstanbul’un lokomotifi olmaya devam ediyor. Spor mahallelere iniyor, genç-yaşlı, kadın-erkek tüm vatandaşlar spor yaparak sağlıklı yaşama adım atıyor. on yıllarda spor yatırımlarına ağırlık veren ve ilçedeki vatandaşların sağlıklı bir yaşam imkanına kavuşması için çalışmalarını tüm hızıyla sürdüren Beyoğlu Belediyesi, 2012 yılında mahalle spor şenlikleriyle, tüm mahalle halkına spor imkanı sunuyor. 19 Mayıs Cumartesi günü başlayacak olan etkinlikler 3 Haziran gününe kadar devam edecek. Futbol, basketbol, voleybol, bisiklet ve yürüyüş gibi birçok branşta spor faaliyetinin yanı sıra yakar top, mendil kapmaca, halat çekmece, çuval yarışı gibi geleneksel oyun- S lar da mahalle halkını bekliyor. Sabah kahvaltı ikramıyla başlayan etkinlikler, toplu ısınma aktivitesi, yürüyüş, spor aktiviteleri ve geleneksel oyunlarla devam ediyor. Spor ve eğlenceyi bu projeyle bir araya getiren Beyoğlu Belediyesi, halkın sağlıklı bir yaşama adım atmasını sağlıyor. Uygulanacak Branşlar: Canlı Langırt (Futbol), Şişme Basketbol, Şişme Voleybol, Yürüyüş, Kısa mesafe koşu, Bisiklet, Penaltı atışları, Basket atışları, Yakar Top, Mendil Kapmaca, Yumurta taşıma, Halat Çekme, Çuval yarışı, İp atlama. www.beyoglu.bel.tr 444 0 160 Beyoğlu Belediyesi Adına Sahibi Ahmet Misbah Demircan Beyoğlu Belediye Başkanı Yayıncı Beyoğlu Belediyesi Kültür Eğitim ve Sosyal İşler Müdürlüğü Yayın Direktörü Özcan Tokel (Başkan Yardımcısı) Yayın Koordinatörü Rıfat Yörük Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mücahit Birben Yayın Danışmanı: Adnan Genç Yönetim Yeri Beyoğlu Bel. Kültür ve Sos. İşler Müdürlüğü Tel: 0212 444 0 160 BEYOĞLU’NUN SiLUETLERi azetemizin ilk sayısından itibaren “Beyoğlu’nun Yüzleri”, “Beyoğlu’nun Küçük Dostları”, “Beyoğlu’nda Çocuk Olmak” konularını işledik ve sizin fotoğraflarınızla şenlendirdik sayfamızı… Emeğinize, yüreğinize ve objektifinize sağlık diyerek şimdi de G “Beyoğlu’nun Siluetleri”ni beğeninize sunuyoruz. Mayıs ayı gazetemizdeki konumuzu da açıklıyoruz: “Beyoğlu Geceleri.” Işıl ışıl, rengarenk, capcanlı fotoğraflar bekliyoruz sizden… Yüksek çözünürlüklü fotoğraflarınız için e-mail adresimiz: gazetebeyoglu@gmail.com. BASKIYA HAZIRLIK Editörler: Dilek Şenol Can, Huri Yazıcı Grafik ve Tasarım: Harun Yücel Fotoğraf: Timur Tahmaz, Arif Yaman Basım Yeri: Ada Ofset BİRŞİİRDİR BEYOĞLU İstanbul Destanı ... İstanbul deyince aklıma kuleler gelir Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır Ama şu Kızkulesinin aklı olsa Galata kulesine varır Bir sürü çocukları olur İstanbul deyince aklıma Tophane´de küçücük bir sokak gelir Her Allahın günü kahvelerine Anadolu´dan bir sürü fakir fukara gelir Kimi dilenecek dilenmesine utanır Adnan Onur Acar Kiminin elinde bir süpürge peyda olur uzun Dudaklarında kirli paslı bir tebessüm Çöpçü olmuştur bugüne bugün Kiminin sırtında perişan bir küfe Kiminin sırtında nakışlı semer Şehrin cümbüşüne katılır gider Kalın yağlı bir kolana koşulur Piyano taşırlar omuz omuza Kendinden ağır yükün altında adamlar Balmumu gibi erir dururlar Sonra kanter içinde soluk alırlar Nazik eşya nazik hamallar ister neylersin Ama onlar kadar piyanoyu ciddiye alırlar mı dersin Nazdan nazik çiniden bilezik eller Derken Karşı radyoda gayetle mülayim bir ses Evlere şenlik Üstad Sinir Zulmettin Hacıyağına bulanmış sesiyle esner: Gamı şadiyi felek Böyle gelir böyle gider... Bünyamin Eren İsmail Tütün Seçkin Uçan Bedri Rahmi Eyüboğlu