PDF Anahtar Ekim 2013 - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Transkript
PDF Anahtar Ekim 2013 - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları Büyük Düşünen KOBİ'lerde Toplam Kalite Yönetimi (TKY) Uygulaması Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298 Büyük Düşünen KOBİ’ler ! "" ! 333*2 ! "## $% !&'(! ')*+,$,-, . %'/ ' !('/++'/ ' !!(++0%1*2++333*2 T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN AYLIK YAYIN ORGANIDIR EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298 Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır. ISSN: 1300-2414 Yayın Türü: Yerel Süreli Türkçe - İngilizce SAHİBİ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR Anıl YILMAZ GENEL KOORDİNATÖR Dilek BİRBİL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN YAZI KURULU Dilek BİRBİL - Cangül TOSUN - Lütfiye BALKAYA İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Gülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU WEB SİTESİ SORUMLUSU Aytunç AYHAN FOTOĞRAFLAR Hakan CANBAKIŞ Cüneyt OLGAÇ DAĞITIM SORUMLUSU Mehtap EMRE (312) 467 55 90 / 331 mehtap.emre@sanayi.gov.tr Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına “Anahtar” yazıp abone@sanayi.gov.tr adresine boş bir e-posta atabilirsiniz. Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: vgm@sanayi.gov.tr internet: http://vgm.sanayi.gov.tr http://anahtar.sanayi.gov.tr GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA BASKI KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27 BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi’nin Ekim 2013 sayısı 02.10.2013 tarihinde basılmıştır. Kapak Görseli: www.shutterstock.com B ilim ve teknolojinin her an yenilenerek geliştiği, güçlendiği günümüzde iletişim teknolojilerinin beraberinde getirdiği hemen her yeniliği, gelişmeyi takip etmek hem bireyler hem işletmeler hem de ülkeler açısından önem taşımaktadır. Alanını her an genişleten küreselleşmenin karşısında kalmanın mümkün olmadığı, aksine bu küresel ağın hız, yenilik, erişim gibi olumlu yönlerinden yararlanarak güçlü ve başarılı olmanın yollarının aranması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Bilim, teknoloji ve iletişim çağı olarak adlandırabileceğimiz günümüzde hem girişimcilik yolunda ilk adımlarını atmaya başlayan hem de mevcut durumunu korumaya ve geliştirmeye çalışan küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ’ler) de “büyük düşünmek” zorundadır. Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99’unu oluşturan ve ekonominin lokomotifi olarak değerlendirilen KOBİ’lerin, gelişimi ve desteklenmesi konusunda yaklaşık 25 yıldır hizmet veren Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) çalışmalarıyla KOBİ’lerimiz artık yerel, ulusal ve küresel mevcut durum analizi yapabilen, hedefinin farkında olan, şartlarını iyileştirmeye ve her geçen gün gelişmeye çalışan “Büyük Düşünen KOBİ’ler” haline gelmiştir. KOSGEB ile işbirliğinde hazırladığımız “Büyük Düşünen KOBİ’ler” temalı dergimizin bu sayısında; KOBİ’lere yol gösteren makale ve değerlendirmelerin yanında KOBİ’lerin başarı hikâyelerine de yer vermeye çalıştık. Dergimize değerlendirmeleriyle destek olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat ERGÜN’e şükranlarımızı sunuyoruz. “KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları” başlıklı yazısıyla konuyu farklı bir açıdan değerlendiren KOSGEB Başkanı Sayın Mustafa KAPLAN başta olmak üzere içeriğin oluşturulmasında emeği geçen KOSGEB yönetici ve çalışanlarına bir kez daha teşekkür ediyoruz. Anıl YILMAZ Genel Müdür Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit BİNGÖL’ün Değerlendirmesi Başkentin Potansiyeli Harekete Geçiyor Bilgi Odaklı Sanayi ile Sürdürülebilir Kalkınma İçindekiler Kalkınma Ajansı Desteklerinin KOBİ’lere Etkisi , OCAK 2013 YIL: 25 SAYI: 289 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Muhsin DERE ile Röportaj Piyasa Gözetimi ve Denetiminde Yeni Yaklaşımlar Artık Verimlilik de Güvenlik Kadar Önemli! NİSAN 2013 YIL: 25 SAYI: 292 AÇIK Ürün Güvenliği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi “Sürdürülebilir Üretim Sempozyumu” Ankara’da Gerçekleştirildi Sanayi Genel Müdürü Süfyan EMİROĞLU ile Röportaj “Sempozyumun, ülkemizin hedeflerine ulaşmasında bir kilometre taşı olmasını diliyorum” Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji “Sürdürülebilir bir yaşam yolu bulmalıyız” MAYIS 2013 YIL: 25 SAYI: 293 “Temiz üretimi önemli bir fırsat ve açılım alanı olarak gördük” Sürdürülebilir Üretim Şirket Çevreciliği HAZİRAN 2013 YIL: 25 SAYI: 294 Sanayi ve İklim Değişikliği 4 4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN'ün Değerlendirmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi Gelişmekte Olan Ülkelerin Ar-Ge ve İnovasyon Ekosistemlerinin Temel Dinamikleri Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile Röportaj Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü Destek Programları TEMMUZ 2013 YIL: 25 SAYI: 295 Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantıları Bilim Eğitiminin Önemi Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci AĞUSTOS 2013 YIL: 25 SAYI: 296 Bilim Eğitimi 6 KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları / KOSGEB Başkanı Mustafa KAPLAN 8 Büyük Düşünen KOBİ'lerde Toplam Kalite Yönetimi (TKY) Uygulaması / Yusuf Ziya GÖVCE 12 Kümelenme Politikaları, Kümelenmenin Türkiye’de Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği EYLÜL 2013 YIL: 25 SAYI: 297 Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi Türkiye Sanayisinin Yol Haritaları: Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler Otomotiv ve Makina Stratejileri Uygulamalarında Kararlı Adımlar Türkiye Demir Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Kırsal Kalkınma Açısından Önemi ve Öneriler / Sadık GÖZEK Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları Büyük Düşünen KOBİ'lerdeToplam Kalite Yönetimi (TKY) Uygulaması Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298 Büyük Düşünen KOBİ’ler 17 Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler / Ömer Çağrı ÖZDEMİR 22 Başarılı Bir Web Sitesi İçin KOBİ’lere 10 Öneri / GürselKIZILASLAN 26 Büyük Düşündü Büyük Ödülü Kazandı! 30 KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri 31 Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi Açıldı KOSGEB Kocaeli Hizmet Merkezi Binası Açıldı 32 “Türkiye 2023” Hedefinde KOBİ'lerde Yapısal Dönüşüm Nasıl Olmalıdır? / Dr. Mustafa Kemal AKGÜL 36 Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013 Yılı İkinci Çeyreği Sonuçları Açıklandı Dursun BALKAN - Yücel ÖZKARA - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ Sayı 298 EKİM 2013 30 8 42 Akıllı Taşınabilir (Mobil) Sistemler - 1 Dr. Mustafa Kemal AKGÜL 46 “Temiz Üretim Politikalarının Uygulanması Çalıştayı” Ankara’da Gerçekleştirildi 47 İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulamaları Yarışması Ödül Töreni İstanbul’da Gerçekleştirildi 48 3. Kaynak Verimliliği ve Temiz Üretim Küresel Ağ Konferansı İsviçre’de Düzenlendi 50 Yeşil İş – Green Business 2013 Konferansı “Değişim Zamanı” Temasıyla İstanbul’da Gerçekleştirildi 22 52 SME’s Thinking Big 54 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators 55 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri Science and Technology Indicators 56 Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleri National and International Productivity Statistics Ulusal Verimlilik İstatistikleri National Productivity Statistics EKİM 2013 3 Büyük Düşünen KOBİ’ler Nihat ERGÜN Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Türkiye'deki işletmelerin yüzde 99'unu oluşturan ve ihracatın yüzde 60'ına imza atan KOBİ'ler, Türkiye ekonomisinde tartışılmaz bir öneme sahiptirler. Bir ekonominin başarısını en iyi gösterecek unsurlardan biri de KOBİ'lerin rekabet seviyesidir. Bir ülke sadece birkaç tane 4 EKİM 2013 büyük ve başarılı işletmenin ve büyük bir kentin omuzlarında yükselmemelidir. Başarının tabana ve tüm memlekete yayılmış bir kültür haline getirilmesi gerekmektedir. Türkiye 2002 yılından bu yana başta ekonomi olmak üzere her alanda büyük bir dönüşüm yaşamaktadır. Milli gelirini, ihracatını ve istihdamını sürekli artıran ülkemiz, dünyada küresel krizlere karşı en iyi sınav veren ekonomilerden biri oldu. Türkiye'nin bu ekonomik performansını artırmak için daha fazla sayıda rekabetçi KOBİ'lere sahip olmamız gerekiyor. KOBİ'lerin rekabet gücünü artırmaya yönelik yapacağımız her hamlenin bizi ekonomik hedeflerimize birkaç adım birden yaklaştıracağını biliyoruz. Geçtiğimiz 11 yıl, KOBİ’lerimiz için önemli fırsatlar dönemi olmuştur. Finans sektörünün KOBİ kredi portföyünü büyütmüş olması; uluslararası firmaların Türkiye’nin sanayi alanlarına girmiş olmaları ve küresel krizden kaynaklanan Avrupa pazarının dinamik Türk şirketlerince keşfedilmesi bu fırsatlardan bazılarıdır. Türkiye’deki KOBİ’lerin, mikro finans hizmetlerinden küme oluşumuna kadar yenilikçi stratejiler ve çözümlere yönelmesi de bu alanda yaşanan bir diğer önemli gelişme olmuştur. Bunun yanında; işletmelerin mali ve yapısal sorunlarının çözümüne ilişkin olarak faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının daha etkin çalışmaları, işletmelere sağlanan destek süreç ve mekanizmaların daha verimli ve işletmelerin ihtiyaçlarıyla daha uyumlu hale getirilmeleri de KOBİ’lerin ekonomik hayatta karşılaştıkları sorunların çözümünde önemli rol oynamış ve oynamaya devam etmektedir. KOSGEB'in proje odaklı yeni destek programlarına geçişiyle birlikte, Haziran 2010- Eylül 2013 döneminde fikri olan, projesini gerçekleştirmek, iş kurmak, işini büyütmek isteyen 44 bin KOBİ, Girişimci ve Meslek Kuruluşuna yaklaşık 650 milyon TL tutarında destek sağlanmıştır. 1990-2002 döneminde KOBİ’lere 14.5 milyon TL destek sağlanmışken, 2003 - Eylül 2013 döneminde verilen destek tutarı ise toplam 935 milyon TL’ye ulaşmıştır. KOBİ’lerin ölçek dezavantajından kaynaklanan sorunlarının giderilmesi ve rekabet gücünü etkileyen makro ortamın KOBİ ihtiyaçlarına duyarlı hale getirilmesi için ilgili kurum ve kuruluşların KOBİ’leri ilgilendiren faaliyetlerinin belirli stratejiler çerçevesinde ortak hedeflere yöneltilmesi gerekmektedir. Ülkemizde KOBİ’lerle ilgili politikalarda ulusal düzeyde eşgüdümün sağlanması için ulusal ölçekte bir KOBİ stratejisinin varlığına ihtiyaç duyulmasından hareketle KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı (KSEP) hazırlanmıştır. 2011-2013 dönemini kapsayan KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı’nın genel amacı, küçük işletme ihtiyaçlarına duyarlı iş ortamında, erişilebilirliği ve niteliği yüksek hizmet ve desteklerle KOBİ’lerin üretim, yatırım miktarı ile katma değerini artırmak ve büyümelerini sağlamak olarak belirlenmiştir. Girişimciliğin geliştirilmesi ve desteklenmesi, KOBİ’lerin yönetim becerilerinin ve kurumsal yetkinliklerinin geliştirilmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi sürecinde KOBİ’lerin gözetilmesi, KOBİ’lerin Ar-Ge ve yenilik kapasitesinin geliştirilmesi, KOBİ’lerin ve girişimcilerin finansmana erişimlerinin kolaylaştırılması gibi beş stratejik alan kapsamında 82 eylem ve proje gerçekleştirilecektir. Millet olarak el ele vererek 2023 hedeflerini yakalamış bir Türkiye'yi inşa etmek için büyük düşünen KOBİ ve girişimcilerimizle birlikte daha fazla çalışmamız, daha fazla üretmemiz, daha fazla çaba harcamamız gerekmektedir. Önümüzdeki dönemde de biz KOBİ’lerimizi büyütmeye devam edeceğiz, KOBİ’ler de ülkemizin büyümesinde lokomotif olmaya devam edecekler. EKİM 2013 5 KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları Mustafa KAPLAN KOSGEB Başkanı İşletmelerin yüzde 99’unu oluşturan KOBİ’lerimiz, ülkemizin ekonomik göstergelerdeki başarıları ile doğru orantılı olarak gelişimlerini verimli bir şekilde sürdürmeye devam ediyor. Gelişmiş Batı ülkelerinde başlayan ve dünyanın birçok ülkesine sıçrayan ekonomik krize rağmen ülkemizin son yıllarda oluşturulan sağlam yapısı sayesinde bugün birçok müteşebbis ve iş adamı geleceğe daha güvenle bakıyor. Bu güven ortamı sayesinde de yatırımlarına hız kesmeden devam eden KOBİ’ler ekonomimizdeki canlılığa katkılarını sürdürüyor. Bu süreçte Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) olarak 6 EKİM 2013 KOBİ’lerimizin zorlu çalışma koşullarını rahatlatmak adına ihtiyaç duydukları alanda desteklerimizi kendilerine sunmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Küresel ekonomik kriz, dünya ölçeğinde ekonomi politikalarında da bir değişime sebep oldu. Önceki dönemlerde çok konuşmadığımız “yeşil üretim”, “sosyal sorumluluk”, “çevre duyarlılığı”, “inovasyon”, “Ar-Ge” gibi kavramlar gündemde daha sıklıkla konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. 21. yüzyılın bizlere sunduğu teknolojik gelişmeler ve hatta devrim diyebileceğimiz yenilikler hayatımızın akışını neredeyse tamamen değiştirdi. İletişim ve teknoloji, dünyanın en çok konuşulan ve üzerine yatırım yapılan alanları haline geldi. Emek-yoğun üretimden bilgi-yoğun bir üretim şekline geçiş yapıldı. Bunun sosyolojik, psikolojik ve hatta antropolojik etkilerini yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. İşte bu önemli gelişmelerin yaşandığı yüzyılımızda büyük oyunculardan çok, ekonomi dünyasında küçük başlayan ama gün geçtikçe teknoloji sayesinde inanılmaz hızlarda büyüyen bir model ortaya çıktı. Küçük bir ofiste koskoca fabrikaların yapamadığı ciroları elde eden ve daha önemlisi ürettiği teknoloji sayesinde katma değeri yine büyük işletmelerden daha fazla olan bu küçük işletmeler birden dünyayı sarıverdi. Bu sürece kayıtsız kalmayan ve 25 yıla yakın deneyimi olan KOSGEB, destek programlarını revize ederek bu alandaki desteklerini büyüttü. Üniversite - sanayi işbirliğinin güçlendirilmesini sağlamak için üniversiteler bünyesinde açılan Teknoloji Geliştirme Merkezlerinin (TEKMER) sayısı artırıldı. Böylece parlak zihinler ve akıllı beyinlerin yurtdışına göçü büyük oranda engellenmiş oldu. Bu gençlerimiz ve girişimcilerimiz bölgelerindeki üniversitelerin KOSGEB destekleriyle kendilerine sağlanan yer ve imkânlar sayesinde beyinlerinde yer alan büyük düşünceleri gerçek hayata aktarma fırsatlarını yakalamış oldular. Ekonomimiz çok önemli bir kazancı bu değişim ve dönüşüm sayesinde elde etmiş oldu. Bu anlattığım heyecan verici süreç içerisinde KOSGEB olarak KOBİ ve girişimcilerimizin yanında olmaktan dolayı çok mutluyuz. İnsanımızdaki heyecan ve üretme isteği bizleri daha fazla katkı sunmak için motive ediyor. Peki destek verdiğimiz KOBİ’lerimizin, bu küresel yeni ekonomik pozisyonunda risk ve fırsatları ne olabilir? Aslında bu soru, belki 2-3 gün sürmesi gereken ve farklı kesimden düşüncelerin birbiri ile çarpıştığı bir düşünce forumunun konusu olmalı diye düşünüyorum. Ancak ben sizlere bazı tespitlerimizle bu önemli konuyu özetlemeye çalışacağım. Öncelikle risklerden bahsedelim. KOBİ’lerimizin şuan risk haritasında en koyu görünen bölgesi “finansman ve sermaye” konusu olarak görünüyor. Özellikle nakit akışının azaldığı günümüzde sermaye sübvansiyonu zayıf olan küçük oyuncuların hayatta kalmak için kredi ve yatırım araçlarına kaydığını gözlemliyoruz. Ancak bu kredilerin zamanla birikmesi ve ödenemez hale gelmesi de sermaye yapısı zayıf işletmecilerimizin hayat döngüsünü zorlaştırıyor. Bundan dolayı işletmenin ölçeği ne olursa olsun finansman konusunda profesyonel bir destek veya anlayış içerisinde yol almalarında büyük yarar var. Böylece orta ve uzun vadeli projeksiyonlarını çok daha emin bir şekilde görebilirler. Bir diğer risk ise KOBİ’lerimizin yönetim modellemelerinde belirli bir seviyeyi yakalayamamış olması olarak göze çarpıyor. Bu konuda KOBİ’lerimize rehberlik anlamında büyük oranda yardımcı olmaya çalışıyoruz ancak yine de bazı konuları aşmakta zorluk yaşıyoruz. Özellikle aile şirketlerindeki muhafazakâr yapı, profesyonelleşmede büyük engel teşkil ediyor. Stratejik hamleler için olmazsa olmaz olan yönetim danışmanlıkları sadece büyük ölçekli sanayi işletmelerine değil KOBİ’lerimize de gerekli olan bir araçtır. Üretim, satış, pazarlama, lojistik, insan kaynakları, planlama, finansman gibi çok önemli departmanların yönetimi ve iş süreçlerindeki aksaklıklardan dolayı bugün birçok KOBİ’miz kapanma veya hayatını zorluklarla sürdürme sıkıntısı çekiyor. Belirli bir seviyeye gelindiğinde KOBİ’lerden beklentimiz bu gibi iş süreçlerine hakim bir yapıyı kendi içlerinde kurmaları yönünde olmaktadır. Peki fırsatlar ne olabilir? KOBİ’lerimizin diğer ülkelerdeki işletmecilerden ayırt edilen en önemli özellikleri başarılı birer “müteşebbis” olmalarıdır. Geçmişimizden gelen cesaret yüklü hislerimiz, özellikle ticaret anlamında korku dağlarını aşmamızı kolaylaştırıyor. Birçok ülke vatandaşının çekinerek gittiği yerlere dil veya kültür bilmeden giden iş adamlarımız bugün dünyanın adını bile bilmediğimiz ülkelerinde ticaret yapıyor. Bu eşsiz özellik sayesinde dünyanın farklı ülkelerinde bir Türk bulabilmeniz hiç de zor değil. İşte bu bile aslında fırsat olarak karşımıza çıkıyor. İletişim ağları sayesinde dünyanın farklı bölgelerindeki Türklerle iş birliği içerisinde yatırım fırsatları kovalanabilir. Bu gibi birçok başarı hikâyesine KOSGEB olarak şahit oluyoruz. Türk milletinin dayanışma kültürü binlerce kilometre ötede bile gerçekleşiyor ve birbirini tanımayan insanlar ticari anlamda başarı hikâyelerini birlikte yazıyorlar. Küresel ekonomik kriz sebebiyle dünyanın belirli ülkelerinde ortaya çıkan iş olanaklarını değerlendirmeyi de bir başka fırsat olarak görüyorum. Bu konuda ülkemizin birçok iş ve sanayi sivil toplum kuruluşları çalışma yürütüyorlar. Özellikle bakir alanlardaki iş fırsatlarını araştıran TÜSİAD, TOBB, TUSKON gibi kuruluşlar ile olan temasların artırılması KOBİ ve girişimcilerimiz için önemli bir noktayı teşkil ediyor. Unutulmamalıdır ki iletişim yüzyılında ne kadar çok temas, o kadar çok fırsat ve para olarak geri dönmektedir. Bundan dolayı pazar araştırma faaliyetleri ve iş forumlarına olan ilgi KOBİ’lerimizde de sürekli devam etmelidir. Bu fırsat ve risk özetlerinin ardından görünen tablo aslında çok basit: Sürekli gelişim, sürekli iletişim… Bugün dünyanın en büyük firmalarının bütçelerinde iki kalem hâlâ en büyük rakamları oluşturmaktadır. Bunlardan ilki tanıtım ve pazarlama faaliyetleri. Diğeri ise araştırma ve geliştirme faaliyetleridir. İşte bu gerçeklik bizlere gösteriyor ki, KOBİ ve girişimciler olarak hayatınıza küçük bir işletme olarak başlayabilirsiniz. Ancak doğru strateji, doğru iletişim ve doğru gelişim süreçleri ile çok hızlı bir büyüme ivmesi yakalayabilir, hem kendinize hem de devletimize büyük katma değerler sağlayabilirsiniz. KOSGEB olarak; kendi küçük, düşünce ve idealleri büyük olan işletmelerimize ve girişimcilerimize desteğimizi her geçen gün daha fazla büyüterek sürdüreceğiz. Devletimizin başarılı ekonomik politikalarına katkı sunmak için durmadan, sıkılmadan KOBİ ve girişimcilerimizle aynı yolda yürümeye devam edeceğiz. Daha güzel ve müreffeh yarınlara hep birlikte erişecek ve yeni yüzyılda Türkiye’nin ekonomik zaferlerine hep birlikte şahit olacağız… EKİM 2013 7 Makale BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI Endüstri Yük. Müh. Yusuf Ziya GÖVCE / KOBİ Uzman Yardımcısı (Hatay KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürlüğü) Giriş 1. Türkiye’de KOBİ’lerin Yeri Küreselleşmenin dayattığı zor rekabet koşulları altında, örgütsel değişimin sağlanması ve katılımcı yönetim anlayışının yaşama geçirilmesi; “Büyük Düşünen KOBİ’ler” için artık bir zorunluluktur. KOBİ’lerin yönetsel sorunlarının aşılmasında Toplam Kalite Yönetimi yaklaşımı önemli katkı sağlayacaktır. Bu bakımdan, KOBİ’lerin faaliyetlerinde yapısal değişime giderek, müşteri odaklı bir yönetim tarzına sahip olma zorunluluğu giderek artan bir önem arz etmektedir. KOBİ’lerin emek yoğun teknoloji ile çalışmasından dolayı ülke çapında işsizliğin azalmasına katkıda bulunması, talep değişikliklerine ve çeşitliliklerine daha kısa bir sürede, daha kolay bir şekilde uyum sağlayabilmesi, büyük ölçekli işletmelerin kullandıkları hammadde, yardımcı malzeme, işletme malzemesi veya yarı mamul gibi girdileri üreterek onların gelişimini tamamlama ve böylece ekonomide "yan sanayi" oluşturması ve büyük ölçekli işletmelerin ürettiği aynı mal ve hizmetleri üretip, onları rekabetçi ortama çekerek ekonomiye canlılık kazandırması, KOBİ’leri ülkemiz açısından çok önemli bir hale getirmektedir (1). Bu çalışmada öncelikle KOBİ’lerin önemine, daha sonra Toplam Kalite Yönetiminin temel unsurlarına ve işleyişine değinilecektir. Son olarak “Büyük Düşünen KOBİ’lerin” Toplam Kalite Yönetimine gereksinimi, KOBİ’lerde Toplam Kalite Yönetimi uygulamasına geçişin aşamaları ve KOBİ’lerin Toplam Kalite Yönetimindeki güçlü ve zayıf yönleri genel bir yaklaşımla ele alınacaktır. 8 EKİM 2013 süreçlerde uygulanan yöntem ve tekniklerde, çalışma ortamında, ürün ya da hizmette ve böylece bütünü ile örgüt kültüründe sürekli gelişim için değişimi esas alan bir anlayıştır (2). Dolayısıyla Toplam Kalite Yönetimi, personelden, kullanılan hammaddenin ürün haline geldiği tüm süreçlere kadar kendini gösteren ve teknik-yönetsel her alanda iyinin arandığı bir süreçtir. Toplam Kalite Yönetiminin temel unsurlarını üst yönetimin liderliği, önce insan anlayışı, tam katılımcılık, sürekli iyileştirme-gelişme ve müşteri odaklılık olarak sıralayabiliriz (3). 3. Büyük Düşünen KOBİ’lerde Toplam Kalite Yönetimi 2. Toplam Kalite Yönetimi 3.1. Büyük Düşünen KOBİ’lerde Toplam Kalite Yönetiminin Gereksinimi Toplam Kalite Yönetimi, sadece kaliteyi öngören bir sistem değildir. Bir sistem anlayışı ile işletmenin ve onun etkinliklerinin tüm yönlerinde; insan davranışlarında, Büyük ölçekli firmaların yapılarının esnek olmaması, hızlı hareket edememeleri dolayısıyla hizmet ve üretim bölümlerinin bünyelerinden kopup şirketleşerek orta ölçekli BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI Makale firma sayısının artmasına yol açması, iç ve dış kaynaklı anlaşmalar ile yönetmeliklerin KOBİ’lere getireceği yükümlülükler nedeniyle ithalat ve ihracatta etkinliklerinin artması, devlet teşviklerinden faydalanılarak çeşitli kurum ve kuruluşlardan alınan danışmanlık hizmetlerinin artması sonucunda artan bilgi ve deneyimlerinin getirdiği ve getireceği faydalar Toplam Kalite Yönetiminin gerekliliğini ortaya koymaktadır (4). KOBİ’lerin ürün kalitesi konusundaki yetersizlikleri büyük işletmelerin rekabet gücünü olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Büyük ölçekli firmaların, asli faaliyetleri dışında kalan mal ve hizmetleri kendi bünyelerinde üretmek yerine KOBİ’lerden sağlama istekleri, Toplam Kalite Yönetimini Büyük Düşünen KOBİ’ler için ürünlerinin ve hizmetlerinin kalitesini iyileştirmenin bir yolu olmanın ötesinde, ayakta kalmak için de bir anahtar haline getirmiştir (5). Toplam Kalite Yönetiminin başarılı şekilde uygulanması, KOBİ’lerin kuruluş ve büyüme dönemlerinden olgunluk aşamasına etkin bir şekilde geçebilmelerine de yardım eder. Bunun nedeni Toplam Kalite Yönetimi uygulaması ile KOBİ’lerin müşteri ihtiyaç ve beklentilerine, düşük maliyetli, yüksek kaliteli, mal ve hizmetler sağlayacak şekilde daha etkin iş süreçlerine kuvvetlice odaklaşmasıdır (6). 3.2. Toplam Kalite Yönetimine Geçişin Aşamaları Yeni yönetim şeklinin nasıl uygulanmaya başlanacağı ve hangi basamaklardan oluşacağı titizlikle planlanmalıdır. Toplam Kalite Yönetiminin uygulamaya konmasında aşağıda görülen benzeri bir plan oluşturulmalı ve ne olursa olsun hiçbir basamak atlamadan ciddiyetle uygulanmalıdır (7). 1. İyileştirme ihtiyacının bilincinde olunması, 2. Kalite organizasyonun kurulması, 3. Çalışanların görüşlerinin ve ortak kültürün değerlendirilmesi, 4. Müşteri ihtiyaçlarının belirlenmesi, 5. Kalite politikasının belirlenmesi, 6. Kalite süreçlerinin tasarlanması, a. Kalite iyileştirme gruplarının kurulması, b. Kalitenin planlanması, c. Birimler bazında kalite çalışmaları, 7. Eğitimlerin verilmesi, 8. Tedarikçilerin kaliteye katılımlarının sağlanması, 9. Kalite kutlamaları, 10. Toplam Kalite Yönetiminin performanslarının ölçülmesi, 11. Toplam Kalite Yönetim sürecinin sürekli iyileştirilmesi. 3.3. KOBİ’lerin TKY Uygulamalarındaki Güçlü Yönleri Toplam Kalite Yönetimi uygulamasının başarılı olması için, üst yönetimin liderliğinin oldukça önemli rol oynaması nedeniyle, KOBİ’ler bu açıdan büyük bir avantaja sahiptir. Çünkü KOBİ’lerde, sahip yönetici veya genel müdür organizasyon içerisinde görünür durumda olup kalitenin önemini vurgulayabilecektir. KOBİ’lerde yönetim katmanı az olduğundan karar alma süreci daha kısa olacaktır. Ayrıca, karar alıcı sayısının az olmasından dolayı karar alma gücü fazla olacaktır. Diğer yandan çalışanlar arasındaki iletişimin ve eşgüdümün kolay olması ve çalışanların yöneticilere kolayca ulaşabilmesi çok fonksiyonlu faaliyetlerde örgütlenmeyi kolaylaştıracaktır (6). “Büyük Düşünen KOBİ’lerde” çalışanlar genellikle işletmenin EKİM 2013 9 Makale BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI genel kârlılığı konusunda sorumluluk ve duyarlılık duygusuna sahiptirler. Bundan dolayı, işletmeyi geliştirmeye yönlendirilebilmeleri kolay olacaktır. Çünkü çalışanlar, sonuçların kendilerini doğrudan etkilediğinin farkındadır ve emeklerinin gözle görülür sonuçlara dönüştüğünü kolaylıkla gözlemleyebilmektedir. Genel olarak KOBİ’lerin tek bir işletme 10 EKİM 2013 olarak faaliyette bulunmaları ve dağınık olmamaları Toplam Kalite Yönetiminin uygulanmasını kolaylaştırmaktadır. 3.4. KOBİ’lerin TKY Uygulamalarındaki Zayıf Yönleri Toplam Kalite Yönetimi uygulamalarına geçiş çalışmaları sürdürülen KOBİ’lerin önemli bir çoğunluğunda, beklenen sonuç elde edilememektedir. Tek başına kalite çemberleri uygulamalarını nihai amaç olarak görmek, tam zamanında üretimi var olan sistemi geliştirip değiştirmeden uygulamaya çalışmak ya da ISO 9000 Standart Belgesini almayı yeterli görmek, süreç geliştirmenin sadece üretim süreçlerinin geliştirilmesi olarak kabul BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI Makale edilmesi ile yönetim süreçlerinin geliştirilmesinin göz ardı edilmesi, kişiler ve birimler arasındaki rekabetin iç iletişimi ve bilgi akışını engellemesi gibi durumlar sistemin gelişmesini engelleyen önemli etkenlerdir. KOBİ’lerde tepe yönetiminde gerçek anlamda profesyonel yöneticilerin bulunmaması, yeni yönetsel sorunlara deneyimlerle kazanılan bilgilerle yaklaşılması, yetki devretme alışkanlığı ve örgüt dışı uzman/danışmanla çalışılmaması onarılmaz hataların yapılmasına neden olmaktadır. KOBİ’lerde astlar tarafından oluşturulan sorun çözme (kalite çemberleri) ya da süreç geliştirme (kaizen) amaçlı grupların yaptıkları çalışmalar ile bazı sorunları çözmeleri uzman/mühendisleri rahatsız edebilmektedir. Bunun sonucu olarak gruplara yardım etmeme ve bilgi aktarmama eğilimi görülmektedir. Orta düzey yöneticiler ile mühendis ve uzmanlar arasında yönetsel erkin paylaşımı ya da yükselme hırsı nedeniyle bir rekabetin varlığı Toplam Kalite Yönetiminin başarısını olumsuz yönde etkilemektedir (8). Sonuç Büyük Düşünen KOBİ’lerde Toplam Kalite Yönetimi uygulanması, üstün mal ve hizmet kalitesine ulaşmanın yanında işletmelerin rekabet pozisyonlarını da geliştirmeye yardımcı olacaktır. Ayrıca büyük işletmelerin kalite iyileştirme faaliyetlerinin başarısı genellikle kendilerine arz sağlayıcı olan KOBİ’lerin kalite iyileştirmedeki etkinliğine bağlıdır. Günümüzde işletmeler müşterinin neyi, nasıl, ne şekilde, ne zaman, hangi fiyatla talep ettiğini bilmek zorundadırlar. Müşteri memnuniyeti odaklı bir sistem olarak gelişen Toplam Kalite Yönetimini uygulamak isteyen KOBİ’lerin bir anlayış değişimi geçirmesi gerekmektedir. Bu anlayış değişimi amaçların, ürün-hizmet kalitesinin, yönetimin rollerinin, işgörenlerin rollerinin, tedarikçiler, müşteriler ve genel olarak toplum gibi çevresel öğelerle ilişkilerinin, örgüt yapısına bakışın sürekli değişim ilkesine göre yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir. KOBİ’lerin kaliteye ulaşmada Toplam Kalite Yönetimini bir amaç değil, bir araç olarak kabul etmeleri ön koşuldur. Ancak, büyük işletmelerde uygulanan yaklaşımları doğrudan KOBİ’ler için uygulamak doğru değildir. Sürekli değişim ve gelişim hedefli Büyük Düşünen KOBİ’ler için Toplam Kalite Yönetimi uzun dönemde getirisi olan bir yatırım olarak görülmelidir. Kaynaklar 1. Gücelioğlu, Ö. Küçük Ölçekli İşletmelerin KOSGEB'den Beklentileri. Ankara: Tes-Ar Yayınları, No.13, 1994. 2. Akal, Z. “Toplam Kaliteye Yöneliş”. Verimlilik Dergisi. Sayı:2. Ankara: MPM Yayınları, 1995. 3. Tekin, M. Toplam Kalite Yönetimi. Konya: Kuzucular Ofset, 1999. 4. Geylan, F., Gerem, T. “KOBİ’lerde Toplam Kalite Yönetimi-GİLAN”, 6. Ulusal Kalite Kongresi Toplam Kalite Yönetimi ve Ekonomi Yönetiminde Kalite. İstanbul: TÜSİAD Yayını, 1997. 5. Ouazi, H., Padibjo. “A Journey Towards Total Quality Management Through ISO 9000 Certification”, The TQM Magazine, Volume 9, No 5, 1997. 6. Ghobodian, A., Gallear, D. “TQM and Organization Size”, International Journal of Operations & Production Management, Sayı. 17, No.2, 1995. 7. Konuralp, Y.B. Toplam Kalite Yönetimi ve ISO 9000 Uygulaması Yüksek Lisans Tezi. İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996. 8. Türkmen, İ. “KOBİ’lerde Toplam Kalite Yönetimi Amaçlı Katılımcı Yönetim ve Örgüt Geliştirme Uygulamaları”, 6. Ulusal Kalite Kongresi Toplam Kalite Yönetimi ve Ekonomi Yönetiminde Kalite. İstanbul: TÜSİAD & KAL-DER Yayın, 1998. EKİM 2013 11 Makale KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER Sadık GÖZEK / Kahramanmaraş KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürü Kümelenme politikası, yerel küme yapılanmalarını teşvik ederek ekonomik kalkınmayı destekleyen bir politika yaklaşımıdır. Giriş Bölgesel ve kırsal kalkınma politikalarının yeniden şekillenmeye başlaması ile birlikte sürdürülebilir rekabet avantajının sağlanması için, yerelin kendine özgü yönleri ön plana çıkarılmaktadır. Ayrıca işletmelerin, kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer kuruluşların işbirliği anlayışı çerçevesinde bir araya gelmesinin önemi, net bir şekilde ortaya konulmaktadır. İşbirliğinin gelişmesi ile işletmelerin daha rekabetçi ve yenilikçi olmalarının önü açılmakta ve kümelenme oldukça cazip bir bölgesel ve kırsal kalkınma politika aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kümelenme faktörü, küreselleşme sonucu hayatı zorlaşan işletmelerin başarılı olabilmeleri için; büyümekte olan pazarlarda yeni ve daha iyi ürünler satabilmesi, kalite ve teknoloji kullanımında lider durumda olması, etkin bir işbirliği içerisinde olması, fiyatlarını 12 EKİM 2013 rekabetçi bir şekilde ayarlaması gibi işletmelere ağlar ve stratejik işbirlikleri yoluyla uluslararası profil oluşturma fırsatı sağlar. Avrupa’da farklı sektörlerdeki çoğu KOBİ, küme oluşumu sayesinde uluslararası pozisyona getirilmişlerdir (Scheer ve Zallinger, 2007). Kümelenmenin sağlayacağı avantajlardan bazıları şunlardır: Yeni ve tamamlayıcı teknolojiye ulaşabilmek, birlikte iş yapmanın sinerjisini yakalamak ve karşılıklı güven duymak, riski dağıtmak, ortak Ar-Ge çalışmaları yapabilmek, işlem maliyetlerini düşürmek (insan kaynağı, ortak tedarik ve pazarlama), pazara giriş engellerinin üstesinden gelmek olarak sıralanabilir. Kümelenme, bir nihai ürünün veya hizmetin, üretilmesi aşamasında, bu ürüne katma değer katan üretim zinciri ile bağlı; işletmeler (mal veya hizmet üreticileri, tedarikçiler, dağıtım kanalları vb.), bilgi üreten kurumlar (üniversiteler, araştırma kurumları vb.), destekleyici kurumlar (acenteler, danışmanlık hizmetleri, bankalar, sigorta şirketleri vb.) ve müşteriler tarafından oluşturulmuş ağ olarak tanımlanabilir. Türkiye’de Kümelenme Politikaları Kümelenme politikası, yerel küme yapılanmalarını teşvik ederek ekonomik kalkınmayı destekleyen bir politika yaklaşımıdır, temel unsurları şunlardır (Sönmez, 2008): • Şirketler ve kurumların ortak faaliyetlerini destekler, şirketleri doğrudan değil dolaylı olarak destekleyen faaliyetleri kapsar. Örneğin ortak tanıtım ve marka çalışmaları, ortak yatırım, ortak fuarlara katılım vb. • KOBİ’lere odaklanır. Genel olarak birçok kümeye büyük işletmeler hâkimdir, ancak kümenin büyümesi ve sürdürülebilirliği için KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER Makale • kümelerde çok sayıda KOBİ olması şarttır. Avrupa’da Kümelenme Politikalarına Genel Bakış Diğer politikalarla (bilim ve teknoloji, girişimcilik, sanayi, bölgesel/kırsal kalkınma) entegrasyonunu öngörür. Avrupa Kümelenme Politikası Grubu (European Cluster Policy Group-ECPG) (2011) raporuna göre, kümeler Avrupa 2020 stratejisinin başarılı olması için küresel ortamda artan öneme sahiptir. Kümelenme, Türkiye'nin politika gündeminde yeni yer almaya başlayan bir kavramdır. Bu bağlamda, henüz kümelenmelere özel yasal çerçeve bulunmadığı gibi kümelenme politikalarının ve faaliyetlerinin düzenlendiği belli bir politika alanı da bulunmamaktadır. Birçok küme yasal statüsü olmadan faaliyetlerini dernek, platform, vakıf vb. çatılar altında devam ettirmektedirler. Türkiye’de bugüne kadar kümelenme politikası üzerine yapılan tek çalışma olan AB ve DTM destekli Türkiye’de Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi kapsamında dört adet program tanımlanmıştır. Bunlar; • Küme Yönetişim ve Teknik Yardım (KYTY) Programı • Küme Rekabet Edebilirlik (KRE) Programı • Küme Uluslararasılaştırma (KUL) Programı • Küme Yenilikçilik (KY) Programı Söz konusu programlarla politikanın belirlediği ana öncelikleri gösteren eşgüdümlü alanlar ve operasyonel sistemlerin yapılanması amaçlanmaktadır. Avrupa Birliği, Asya’dan ve ABD’den gelen rekabete karşı koyabilmek amacıyla kümelere ve kümelenme politikasına ayrı bir önem vermektedir (DG Ent. Report, 2007). Kümelenmelerin kendiliğinden başlaması seçeneğine karşıt olarak, gelişimlerinin devlet tarafından desteklenmesi Avrupa Birliği’nde kabul görmektedir. Bu bakımdan 31 Avrupa ülkesinden 26’sı ulusal küme destek programları uygulamaktadır (Europe Innova, 2008). 2008 yılında kurulan ECPG’ye, kümelerin mükemmeliyetinin desteklenmesinde, Komisyonun ve üye ülkelerin, modern politika cevapları bulma anlayışının geliştirilmesi ve Topluluk içerisinde küme politikalarının nasıl daha iyi tasarlanabileceği hakkında önerilerde bulunulması görevleri verilmiştir. Doğu Polonya Lublin Bölgesi Kırsal Kümelenmesi Örneği Polonya’nın doğusunda Ukrayna sınırında yer alan Lublin bölgesi, sakinlerinin % 54’ünün kırsal kesimde yaşadığı ve kırsal alanların hâkim olduğu bir bölgedir. Tarımsal üretkenliği artırmanın ve çiftçilerin durumunu iyileştirmenin bir yolu olarak kırsal kümelenmelerin gelişimi, bölge için birinci derecede önem taşımaktadır. Hâlihazırda bölgede iki çeşit kümelenme benzeri form bulunmaktadır (Szymoniuk, 2002): Kırsal üreticilerin kümesi: Tarımsal üretici birlikleri üyelerinin, ürün ve hizmetlerini pazarlamak isteyen resmi organizasyonlardır. Bölgede yaklaşık 110 birlik bulunmaktadır ve genel olarak sebze ve meyve üreticilerinden oluşmaktadır. Müşterileri genellikle yurt içi ve yurt dışı süpermarketler ve toptancılardan oluşmaktadır. Kümelenme yapısının formları olan bu birlikler, tek başına çiftçinin ulaşması gereken hedef pazara, kalite ve standarda, belirli bir kar ve başarı seviyesine daha rahat ulaşabilmektedir (KOSGEB, 2006). Kümelenme, üyelerine yönelik eğitimler organize eder, üniversiteler ve diğer birliklerle işbirliğinde bulunur. Aynı zamanda ürünleri için kalite sertifikaları almaya çalışırlar, kaliteyi koruyabilmek ve standartları artırabilmek için laboratuvarlarını kurarlar. Ayrıca soğuk hava depoları ile depolama çalışmalarını kendileri yaparlar, bireysel olarak çiftçilerin maliyet açısından yapamayacağı bu süreçler kümenin EKİM 2013 13 Makale KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER kesim ile kentler arasında gerek gelir düzeyi gerekse yaşam koşulları açısından, kentler lehine önemli farklar vardır. Zamanla bu farkların giderek derinleşmesi, kırsal kesimin kalkınmasını hızlandırıcı yeni model ve yaklaşımların sürekli gündemde kalmasına neden olmaktadır (İnan ve ark, 1996). avantajlarını ortaya koymaktadır. Bu kümeler üyelere ve dolayısıyla ekonomiye daha fazla katma değer sağlayabilmek amacıyla ürünlerin işlenmesine yönelmişlerdir. Kırsal turizm kümeleri: Bu tür kümelenmenin Polonya’da uzun bir geleneği vardır, bu gelenek tatilcilerin uzun yazlık ve otel tatilleri yerine doğal, sakin ve kısa süreli hafta sonu gezileri yapmalarına olanak sağlar. Turizm kümelerinin temel özelliği olarak, kırsalda yaşayan kadınların iş hayatına daha aktif olarak katılım sağladığı da görülmektedir. Turizm hizmetlerinin verildiği çiftliklerin % 75’inin kadınlara ait olduğu veya kadınlar tarafından yönetildiği görülmektedir (Szymoniuk, 2002). Türkiye'de Kırsal Kalkınma ve Kümelenme Alternatifi Bütün dünya ülkelerinde kalkınmada öncelikli yerler kırsal alanlardır ve bu alanlarda kalkınmanın sağlanması ana hedeftir (Budak, 1996). Çünkü kırsal 14 EKİM 2013 Köylerin itici ve buna karşın kentlerin çekici bulunan özelliklerinden ve istihdam alanının çeşitli olmamasından dolayı kırdan kente göç artmaktadır. Kırsalda yapılacak kümelenme faaliyetleri istihdamı olumlu etkileyeceği ve refah seviyesinin yükselmesini sağlayacağı için göçün büyük ölçüde yavaşlamasına neden olacaktır. Miras, intikal vb. sebeplerden, arazinin parçalanması ve verimli olarak kullanılamaması önemli bir sorundur. Kırsalda yapılan kümelenme faaliyetlerinde, ortak tedarik yöntemi ile parçalı arazilerin işlemesi, sulaması daha düşük maliyetlerle yapılır ve buradan çıkan ürün, ortak pazarlama ile katma değeri yüksek bir şekilde pazarlanabilir. Ülkemizde çiftçilerin örgütlenme düzeyinin çok düşük olmasının yanı sıra mevcut çiftçi örgütlerinin yapılarının zayıf olması, üreticilerin girdi temininden pazarlamaya kadar birçok konuda güçlüklerle karşılaşmasına neden olmaktadır. Kümelenme faaliyetlerinde örgütlenme temel basamaktır ve örgütlerin bir araya gelmesinde bir araçtır. Ayrıca üst örgütlenme yetersizliği ve kooperatifler arası işbirliğinin yeterince sağlanamaması önemli bir sorundur. Bu nedenle tarımsal ürünlerin işlenmesinde kooperatiflerin payı Türkiye’de %1 ile %10 arasındadır. Oysa bu pay AB ülkelerinde %30 ile %100 arasında değişmektedir. Türkiye’de tarımsal ürün piyasaları aracıların hâkimiyetindedir. Nitekim hayvansal ürünlerde üreticiden nihai tüketiciye kadar ürün 6-7 kez, bitkisel ürünlerde 4-5 kez el değiştirmektedir. Oysa gelişmiş ülkelerde bu sayı 2-3’ü geçmemekte, aracılar ise genellikle üretici örgütleri olmaktadır (Özdemir ve ark, 2010). Ülkemizde ve diğer ülkelerde kümelenme çalışmalarının incelenmesi ve yapılan faaliyetler kırsal alanlarda kümelenmenin uygulanabileceğini göstermektedir. Özellikle kırsal alanlarda göçün engellenmesi, sektör çeşitliliğinin artırılması, bölünmüş arazilerin daha verimli kullanılması açısından kırsal alanlarda kümelenme önemli bir araç olarak ortaya çıkmaktadır. Kırsal sanayi aslında kümelenmenin bir altyapısı olabilir, kırsal sanayi politikalarla desteklenirken bunların zayıf olan örgütlenmeler aracılığıyla daha entegre bir yapıya dönüştürülmeleri sağlanabilir. KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER Makale Kırsal turizm tek başına bir köyün ya da bir şahsın yapacaklarından daha fazla ve entegre olmalıdır. Bu entegrasyonu sağlayacak olan yine kümelenme faaliyetleridir. Bu kapsam içerisine bölgede yer alan dernekler, örgütlenmeler, yöreye özgü el sanatları ve hediyelik eşya üreticileri, yöresel yemek üreticileri, yöresel konaklama imkânları, tarla ve bahçelerde turistlere yönelik faaliyetler, varsa dağcılık ve sportif faaliyetler gibi birçok bölgeye entegre olabilecek faaliyet ve kuruluş dahil edilebilir. Türkiye’de Kümelenme Politikalarına Katkı Sağlayacak Öneriler Kümelerin daha sürdürülebilir olması için yasal altyapılarının hazırlanması gerekmektedir. Kümelerin yaşam döngülerine göre politika öncelikleri belirlenmelidir, her dönem için farklı politikalar belirlenerek, yeni başlayan kümeye farklı, gelişen ve altyapısı oluşmuş kümeye farklı, olgun uluslararasılaştırılma ihtiyacı olan kümeye farklı olmak üzere her evredeki kümeye farklı destekleme modelleri belirlenmelidir. Bölgelerin rekabetçilik düzeylerinin tespit edilmesi ve kümelenme potansiyellerinin ve/veya var olan kümelenmelerin analizine dayalı bölgesel kümelenme politikalarının geliştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda Bölge Kalkınma Ajanslarının faaliyetleri arasında yer alan kümelenmeye verilen desteklerin aktif bir şekilde kullandırılması gerekmektedir. KOSGEB’in İşbirliği-Güçbirliği Destek Programından kümelerin daha aktif kullanmasına yönelik çalışmalar artırılmalıdır. Kırsal kalkınma için de önemli bir araç olan kümelenme Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından desteklenmeli, başta kırsal sanayi ve kırsal turizm ayaklarında destekleme politikaları kümelenme ile ilişkilendirilmelidir. Özellikle Avrupa’da örnekleri yaygın olan, çalışmanın içerisinde örnek olarak da verilen kırsal sanayi ve kırsal turizm kümeleri uygulamaları araştırılmalı ve iyi örnekler ülkemiz için de uygulanmalıdır. Kırsal alanlarda kırsal sanayi altında kırsal üretici kümeleri kurulmalıdır. Kırsal üretici kümelerinde, faaliyetlerin birlikler altında yapılması ve nihai müşteriye kadar çok fazla aracı bulunmaması, ürün kalitelerinin belirli bir standartta olması, gerektiğinde daha fazla katma değer sağlamak açısından ortak işleme tesislerinin olması gerekliliktir. Kırsal turizm alanında Polonya örneğinde yer aldığı gibi kümelenme faaliyeti benzer şekilde uygun alanlarda (köy, yayla, jeotermal vb.) yapılabilir. Küme içerisine spor aktiviteleri, konaklama, yiyecek-içecek sunumları, ulaşım ve gezi alternatifleri, hediyelik eşya, yöresel ürünler gibi mümkün olduğunca fazla oyuncu dâhil edilerek uygulanmalıdır. Karar vericilerin kümelenme konusunda yeterince bilinçli olması, kümelerin sağlayacağı faydaların getirileri hakkında dolu olması gerekir. Politikalar arası uyumu sağlamak için farklı kurumlar tarafından sağlanan desteklerin küme oluşumları etrafında birbirini tamamlaması gereklidir. Kümelerin Başarılı ve Sürdürülebilir Olması İçin Öneriler Kümenin daha başarılı olmasını sağlamak amacıyla sıfırdan küme yaratmak yerine aktif, iyi bir iş çevresine sahip, rekabet gücü yüksek veya potansiyeli olan, mevcut güçlü iş gruplarının veya yığılmaların üzerine yoğunlaşmak en önemli etkenlerdendir. Kümelerin kuruluş aşamasında küme üyelerinin, kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının bunu birer sosyal sorumluluk çalışması olarak görmeleri ve uzun soluklu bir görev olduğunu bilmeleri gerekmektedir. Özel aktörleri mümkün olduğunca dâhil etmek ve sadece kamu sektörü tarafından yürütülen girişimleri engellemek gerekir. Başta kırsal olmak üzere EKİM 2013 15 Makale KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER örgütlenme çalışmalarının az ve yetersiz olması kümelenme faaliyetlerinden uzak kalınmasına sebep olmaktadır. Örgütlenme desteklenmeli ve sürdürülebilir olmalıdır. Tarım ve gıda kümelenmeleri açısından kooperatiflerin yapısı ve rolleri tekrardan gözden geçirilmeli, kümelenme çalışmasında daha etkili olacak şekilde düzenleyici ve ortaklık yapısının güçlendirilmesi, bölgesel ve ulusal pazarların dışına çıkarak uluslararasılaştırma faaliyetlerinde bulunması, ortak tedarik faaliyetlerinde bulunarak kümelenme üyelerine maliyet avantajı sağlaması açısından etkisinin artırılması gerekecektir. Kümelerde ortak bir insan kaynağı havuzu kurulması ve küme üyelerinin ihtiyaçlarının bu havuzdan karşılanması ve bu insan kaynağına ortak eğitimler verilerek hem eğitim maliyetlerinin düşürülmesi hem de daha kalifiye personele sahip olması sağlanabilir. Kümeler ortak tedarik, makine 16 EYLÜL2013 EKİM 2013 vb. faaliyetlerle kırsalda iyi bir iş ortamı sağlayabilirler. Örneğin organik tarım-gıda kümesinde yer alan işletmeler tohum giderleri, organik gübre giderleri veya paketleme makineleri gibi ortak tedariklerine daha uygun maliyetlerle sahip olabilirler. Bununla ilgili olarak KOSGEB’in sunmuş olduğu İşbirliği Güç Birliği Destek Programından ve TKDK’nın kırsal sanayi desteklerinden faydalanılabilinir. Ortak tanıtım ve pazarlama kümelerin, hem maliyetlerini düşürmesi açısından hem de daha büyük bir alanda pazarlama çalışmaları yapabilmesi açısından en önemli faaliyetlerinden olmalıdır. Örneğin, işletmelerin tek başına katılım sağladığı fuarlar, tanıtım materyalleri, görevlendirilen insan kaynağı bir işletme için yüksek maliyetler ifade edebilmektedir. Kaynaklar • BUDAK, D., 1996. Gelişmekte olan Ülkelerde Tarımsal Yayımda Kamu ve Özel Sektör, Türkiye 2. Tarım Ekonomisi Kongresi 6 Eylül 1996, Adana. • DG ENTERPRİSE AND INDUSTRY, 2007. Innovation Clusters in Europe: A Statistical Analysis and Overview of Current Policy Support. Europe Innova, PRO INNO Europe Paper No.5, Italy, 64s. • EUROPE INNOVA, 2008. Cluster Policy in Europe Summary Of Cluster Policies in 31 European Countries. Europe Innova Cluster Mapping Project, Oxford Research AS, 34s. • EUROPEAN CLUSTER POLICY GROUP (ECPG), 2011. European Commission, Brussels, http://www.proinno-europe. eu/ecpg (Erişim Tarihi: 08 Ekim 2011) • İNAN H., GÜNGÖR, H., GÜNGÖR, G., ve ERBAY, R., 1996. Kırsal Kesime Yönelik Kamu Hizmetlerinin Organizasyonu: Tekirdağ ili Şarköy İlçesi Tarımsal Üretimi Geliştirme Projesi. Türkiye 2. Tarım Ekonomisi Kongresi 6 Eylül 1996, Adana. • KOSGEB, 2006. İşletme Kümelenmeleri: Orta ve Doğu Avrupa’da İşletmelerin Desteklenmesi. Hilmi Usta Matbaacılık, OECD Yayınının Çevirisi, Ankara, 220s. • ÖZDEMİR, G., KESKİN, G., ve ÖZÜDOĞRU, H., 2010. Türkiye’de Ekonomik Krizlere Alternatif Bir Çözü Önerisi: Tarımda Güçlü ve Etkin Üretici Örgütlenme Modeli. Türkiye 9. Tarım Ekonomisi Kongresi, 22-24 Eylül 2010, Şanlıurfa. • SCHEER, G., ve ZALLINGER, L., 2007. Deutsche Gesellschaft für Technische Zusammenarbeit (GTZ) GmbH, KOSGEB: “Küme Yönetimi Uygulama Kılavuzu”, Çeviri, KOSGEB ve GTZ işbirliği ile yürütülen “Anadolu’da Ekonominin Desteklenmesi Projesi” kapsamında yayımlanmıştır, Ankara, 232s. • SÖNMEZ T., 2008. Kümelenme‘08 Konferans Notu, Başbakanlık Diş Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü, 3 Aralık 2008, İstanbul. • SZYMONIUK, B., 2002. Rural Clusters in the Lublin Region (Eastern Poland) - Good Solutions for a Young Democracy, Technical University of Lublin, Poland, 7s. ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Makale ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Ömer Çağrı ÖZDEMİR / KOBİ Uzmanı (KOSGEB Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü) Giriş İletişim ve enformasyon teknolojilerinde gerçekleşen baş döndürücü gelişimin sürüklediği ve pek çok alanda kendisini hissettiren küreselleşme olgusu, günümüz iş dünyasının dinamiklerini de büyük ölçüde etkilemektedir (OECD 2012, Çelik 2012, Yeşil 2010). Küreselleşme işletmeler açısından çeşitli sorunları ve fırsatları bünyesinde barındıran bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde işletmeler dünya geneline yayılan ekonomik bütünleşme süreçleri ile ülkeler arasındaki ticari sınırların her geçen gün daha geçirgen hale geldiği ve uluslararası ticaretteki serbestlik düzeyinin arttığı bir ortamda faaliyetlerini yürütmek zorunda kalmaktadırlar. Dolayısıyla bu durum hem ulusal hem de uluslararası rakipleriyle sürekli rekabet halinin her geçen gün daha da belirginleşmesine sebep olarak, son derece değişken ve dinamik iş ortamında varlıklarını ve gelişimlerini sürdürebilmek için, işletmelerin küresel bir pazarda ve küresel rakiplerle mücadele etmek zorunda kalmasına yol açmaktadır (Erkutlu ve Eryiğit 2001, Aslanoğlu 2007, Ölmez 2006, Yeşil 2010, OECD 2012, Aykaç ve arkadaşları 2008). Yoğun rekabetin yanı sıra hızlı değişen müşteri talep ve beklentileri, değişen teknolojiler ve belirsizlikler de bu süreçte işletmelerin başarılarını tehdit eden unsurlar olarak karşılarına çıkmaktadır (Sümer ve arkadaşları, 2010). Yaşanan değişimlere gözünü kapayan ve bu dinamiklere ayak uyduramayan işletmelerin hayatta kalmaları artık imkânsız hale gelmiştir (Aykaç ve arkadaşları 2008, Erkutlu ve Eryiğit 2001). Diğer taraftan da küreselleşme, işletmelere, yeni pazarlar ve üretim faktörlerine kolay ve ucuz ulaşım gibi birçok fırsatlar da sunmaktadır. Ticaretin önündeki engellerin kalkması, yeni uluslararası fırsatları ortaya çıkarttığı gibi tüketicilere, tedarikçilere ve iş ortaklarına ulaşmak, teknolojik gelişmeler yoluyla daha kolay hale gelmiştir (Erkutlu ve Eryiğit 2001, Ölmez 2006, Aykaç ve arkadaşları 2008). Küreselleşme olarak adlandırılan olgunun en güçlü boyutunu ekonomik gelişmeler ve uluslararası ticaretteki artış oluşturduğu için, ülkelerin ekonomik ilişkilerinde dışa açılmaları ve işletmelerin doğrudan ve dolaylı yatırımlarla uluslararasılaşmaları “küreselleşme” ile eşanlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Küreselleşen ve gittikçe karmaşıklaşan ekonomik ortamda, işletme faaliyetlerinin dışa açılması ve uluslararasılaşma tüm şirketler için önemli yenilenme ve dolayısıyla varlıklarını sürdürebilme olanakları sağlamaktadır (Erkutlu ve Eryiğit 2001, Ölmez 2006, Aykaç ve arkadaşları 2008). İşletmeler açısından uluslararasılaşma terimi, işletmelerin uluslararası faaliyetlerini açıklamada kullanılan bir terimdir. Uluslararasılaşma çok basit ifadesiyle işletmelerin faaliyetlerini ulusal sınırları dışına yayması, bir şirketin birden fazla uluslararası pazarda faaliyet göstermesi ya da “artan uluslararası faaliyetlere girme yöntemi” olarak tanımlanmaktadır. Rugman ise uluslararasılaşmayı üretim ve satışlarının en az yüzde 10 veya daha fazlasını yurt dışında gerçekleştirmek olarak tanımlamıştır (Ataay 2012). Bu tanımlar penceresinden bakıldığında uluslararasılaşma, işletmelerin ihracat, lisans anlaşmaları, franchasing, joint-venture, stratejik işbirlikleri, doğrudan yatırım gibi uluslararası piyasalarda faaliyette bulunmaları gibi pek çok faaliyeti kapsamaktadır (Aykaç ve arkadaşları 2008, Erkutlu ve Eryiğit 2001). EKİM 2013 17 Makale ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Peki, işletmeler neden büyük riskler içermesine rağmen uluslararasılaşma yolunu seçmektedirler. Elbette yoğun rekabet şartları nedeniyle ayakta kalabilmenin önemli bir koşulu olması, işletmeleri bu yöne iten önemli bir faktördür. Bunun yanında uluslararasılaşma, şirketler için önemli bir büyüme stratejisidir (Karabulut 2013, Aslanoğlu 2007, Aykaç ve arkadaşları 2008, Erkutlu ve Eryiğit 2001). Uluslararası pazarlara açılma isteği ile büyüme fırsatlarının ilişkisi pek çok araştırmada ortaya çıkmıştır (OECD 2009). Bunun yanında daha fazla kâr elde etme arzusu, yeni pazarlara ve yeni kıt kaynaklara ulaşmak, şirketin mevcut kaynaklarından daha etkin bir şekilde yararlanmak, yeni stratejik varlıklar elde edebilmek (Aykaç ve arkadaşları 2008, Erkutlu ve Eryiğit 2001) ve farklı ülkelerde faaliyet göstererek ekonomik, finansal, operasyonel ve politik riski de dağıtmak için işletmeler uluslararasılaşmayı tercih etmektedirler (Ataay 2012). Ayrıca yöneticilerin daha önceki uluslararası deneyimleri, yabancı dil bilgisine sahip olmaları ile kavramaya dayalı öğrenme ve yetkinlik gelişimine açık olmaları, dışsal ağ ilişkilerini, küresel değer zincir bağlantılarının etkisi ve işletmelerin know-how elde etme güdüsü de uluslararası faaliyetlere yönelik isteğini ortaya çıkarabilmektedir (Karabulut 2013, Aykaç ve arkadaşları 2008, OECD 2009, Erkutlu ve Eryiğit 2001). 18 EKİM 2013 Firmaların uluslararasılaşma sürecinde farklı safhaların bulunduğu düşüncesi genel olarak kabul edilmektedir. Bu teori yurt dışı pazarlara açılmayı, zaman alan bir öğrenme süreci olarak görmekte ve işletmelerin ancak yurt içi pazarlarda belirli bir doygunluğa eriştikten sonra aşama aşama yurt dışı pazarlara açılmakta ve en son aşama olarak da küresel bir firma olduğunu kabul etmektedir. Buna göre işletme ancak yurt dışı pazarlar hakkında bilgi ve tecrübe zamanla kazanıldıktan ve bu süreçte belli bir yeterliliğe ulaşabildikten sonra uluslararası faaliyetleri gerçekleşmeye başladığı kabul etmektedir. Teoriye göre, bir firmanın uluslararasılaşma yolculuğu dört safhadan oluşmaktadır (Johanson ve Vahlne 1977, Üner ve Kalyoncuoğlu 2010, Altıntaş ve Özdemir 2006, Coviello ve McAuley 1999, Erkutlu ve Eryiğit 2001,Sümer ve Üner 2012, Aykaç ve arkadaşları 2008): • Birinci safha, düzenli hiçbir ihracat faaliyetinin bulunmaması; • İkinci safha, bağımsız temsilciler yoluyla ihracat yapılması; • Üçüncü safha, yurt dışında kendi satış temsilciliklerinin kurulması; • Dördüncü safha ise, üretim faaliyetlerinin yurt dışına kaydırılmasıdır. Ancak her işletme bu doğrusal aşama süreçlerini geçirmek zorunda değildir, bazı işletmeler bu aşamaların bir kısmını atlayarak daha ileri düzeyde bir aşamadan bu sürece başlayabilmektedirler. Hatta bu sürecin son aşaması olarak ifade edilebilen aşamaya şirketlerin ilk kuruluş aşamasından itibaren geçenler bile vardır. Geleneksel işletmelerin yurt dışı pazarlara açılmalarında öngördükleri aşamaları izlemeksizin, kurulur kurulmaz veya kurulduktan kısa bir süre sonra yurt dışı pazarlarda faaliyette bulunmaya başlayan işletmeler "doğuştan küresel" veya “küresel doğan işletmeler” olarak tanımlanmaktadır. Bu tür şirketler, hem yapısı itibariyle küresel olan ve hem de yurt içi piyasada çok sınırlı bir potansiyele sahip olan niş (dilimli) bir piyasayı faaliyet alanı olarak seçen, ekonomik kuruluşlardır (Üner ve Kalyoncuoğlu 2010, Erkutlu ve Eryiğit 2001). Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler Ülke ekonomileri için oldukça büyük önem taşıyan KOBİ’ler; istihdam yarattığı, ulusal refahta artış sağladığı, sanayileşmeye katkıda bulunduğu ve dünya ticaretinin gelişmesini hızlandırdığı için ülke ekonomilerinin lokomotifi olarak görülmektedir (Aykaç ve arkadaşları 2008, Üner ve Kalyoncuoğlu 2010). KOBİ’ler de uluslararasılaşma sürecinden büyük oranda etkilenmiş ve çok sayıda KOBİ uluslararası faaliyetlerde bulunmaya başlamıştır. Hızlanan ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Makale küreselleşme; bilgi, iletişim ve üretim teknolojilerinde meydana gelen ilerlemeler ile birlikte büyük ölçekli işletmelerin yanı sıra KOBİ’lerin de uluslararası pazarlarda faaliyette bulunabilmesini kolaylaştırmıştır (Aykaç ve arkadaşları 2008, Üner ve Kalyoncuoğlu 2010). Sınır ötesi iş yapmanın büyümeye olan etkisi ve KOBİ’lerin ekonomik kalkınmanın ulusal, bölgesel ve küresel seviyelerde taşıyıcısı durumunda olması nedeniyle KOBİ’ler arasında uluslararasılaşma ve uluslararası girişimcilik kavramları gündemin en üst noktalarında yer almaktadır (OECD 2009). Dolayısıyla ülkelerin ve politika yapıcıların ajandalarında da KOBİ’lerin uluslararasılaşması üst sıralarda bulunmaktadır. Ancak KOBİ’lerin birçoğu sahip olduğu kaynakların sınırlılığı, vizyonlarının yüksek olmaması, rekabet ya da maliyet üstünlüğü elde etme potansiyellerinin göreli zayıflığı gibi nedenlerle ancak belli bir olgunluğa eriştikten sonra yurt dışı pazarlara açılmayı amaçlamakta ve başarabilmektedirler. OECD'ye (2009) göre KOBİ’lerin uluslararasılaşmada karşılaştıkları en büyük sorunlar şunlardır: • İhracatın finansmanı için gerekli çalışma sermayesinin yetersiz olması: KOBİ’lerin uluslararasılaşmasının önündeki en büyük engel, gerek mali gerekse fiziki kaynaklar konusunda yaşadığı sıkıntılar olmaktadır. • Diğer bir sorun da denizaşırı pazarlara yönelik bilgi eksikliğinin de önemli bir sorun teşkil ettiğini ortaya koymaktadır. Pazar araştırmaları konusunda bilgi eksikliği olarak göze çarpmaktadır. • Bir diğer sorun ise denizaşırı potansiyel müşteriler ile temasa geçmekte karşılaşılan sorunlardır. • Başka bir sorun alanını da yönetim anlamında yaşanan zaman, yetenek ve bilgi eksiklikleri oluşturmaktadır. Yapısı, faaliyetleri ve fonksiyonları bakımından farklılık arz eden KOBİ'lerin karşılaştıkları bu zorluklar nedeniyle uluslararasılaşma sürecinde izledikleri stratejiler büyük ölçekli şirketlerin tercihlerine göre önemli ölçüde farklılıklar gösterebilmektedir (Karabulut 2013). Bu farklılıklar; asimetrik bilgi, farklı risk eğilimleri ile ölçek ve alan ekonomilerinden yararlanmak için farklı fırsatların karakterize ettiği dışsal piyasaların karmaşıklığı ve belirsizliği ile ilgilidir. Bu konularda işletmelerin üstesinden gelmek zorunda kaldığı sorunların çözümü, KOBİ’ler arasındaki farklı yetenekleri yansıtır. KOBİ’ler bu yetenekleri kendi bünyelerinde oluşturabilirler. Ancak bu yetenekleri oluşturmak, gerek mali gerekse insan kaynakları anlamında ciddi külfetler getirebilir (Aykaç ve arkadaşları 2008). Bu nedenle, KOBİ’ler piyasadan temin ettiği veya satın aldığı reel ve finansal hizmetlere dayanmak zorunda kalmaktadırlar. İşte bu noktada devletin, KOBİ’lerin uluslararası piyasalarda rekabet edebilmesini teminen oluşturmuş olduğu destek ve teşviklerin rolü ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde KOBİ'lerimizin yurt dışı pazarlara açılması ve uluslararası alanda faaliyet göstermelerini sağlamak üzere KOSGEB tarafından bazı mekanizmalar oluşturulmuştur. KOSGEB’in Üstlendiği Rol 3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın Kurulması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde belirtilen KOSGEB’in görevleri arasında “İşletmelerin pazarlama sorunlarına çözümler aramak; işletmelerin yurt içi ve yurt dışı pazarlarda rekabet edebilir düzeye gelmelerini teminen gerekli çalışmaları yürütmek ve konuya ilişkin danışmanlık hizmetlerini en verimli bir biçimde organize etmek” de sayılmaktadır. Bu çerçevede KOSGEB, KOBİ’lerimizin yurt dışına açılarak EKİM 2013 19 Makale ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER uluslararası piyasalarda faaliyet göstermesinin önünü açmak için, yoğun faaliyetler göstermektedir. Bu bağlamda 35 ülkedeki muadil kurum ile KOBİ’ler arasında işbirliğini geliştirici faaliyetlerin yapılmasını sağlamak üzere mutabakat zaptları imzalanmıştır. Ülke stratejisi ve politikaları gözetilerek faaliyete geçirilen bu ikili işbirliklerinin yanında pek çok uluslararası ve bölgesel kuruluşla da işbirlikleri yapılmaktadır. Bunun yanında Genel Destekler başlığı altında KOBİ’lerimize yönelik yurt dışı pazar araştırma ve ihracata yönelik mali destekler de sağlanmaktadır. Pazar Araştırma İhracatı Geliştirme Destekleri İhracat, pazar ve politik riskleri minimize etmesi, sabit sermaye yatırımı gerektirmemesi ve düşük başlangıç maliyetlerine konu olmasından dolayı uluslararasılaşmak isteyen işletmeler için bir pazar geliştirme stratejisi olarak izlenen temel yol ve yaklaşım olarak kabul edilmektedir (Aykaç ve arkadaşları 2008, Erkutlu ve Eryiğit 2001). Bu şekli ile de ihracat, KOBİ’lerin uluslararası piyasaya yönelmeleri ve deneyim kazanmaları açısından önemli bir alternatiftir (Erkutlu ve Eryiğit 2001, Aykaç ve arkadaşları 2008). Bu bağlamda KOSGEB, yurt dışı pazarlara açılabilmelerinde KOBİ’lerimize destek olmak üzere Genel Destek Programları kapsamında Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme Destekleri sunmaktadır (Tablo 1). Yurt İçi Fuar Desteği kapsamında, Fuar Organizatör Kuruluşundan temin edilen; boş alan (yer) için kira, stant konstrüksiyonu ve dekorasyonu, fuar katılımcı kataloğu, fuar alanının genel düzenlemesi ile ilgili hostes, genel tanıtım, genel güvenlik, genel temizlik ile gerekli olabilecek diğer hizmet giderlerini kapsamaktadır. Yurt Dışı İş Gezisi programları kapsamında ise; Hizmet Merkezleri, Meslek Kuruluşu veya Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) üyesi A Grubu seyahat acentesi belgesine sahip organizatör kuruluşlar tarafından düzenlenen Yurt Dışı İş Gezisi Programlarında işletme temsilcilerinin konaklama giderlerini, ulaşım giderlerini ve diğer giderlerini (tercüme ve rehberlik hizmetleri, fuar giriş ücretleri, toplantı organizasyon giderleri) kapsamaktadır. Tanıtım desteği; broşür, ürün kataloğu giderleri ile yurt dışında yayınlanan veya dağıtılan basılı yayınlara reklam verme giderlerini kapsamaktadır. Bu destek, Yurt İçi Marka Tescil Belgesi sahibi olan işletmelere verilmektedir. Eşleştirme merkezleri; işletmelerin dış ticaret, ortak üretim/yatırım ve benzeri alanlarda uluslararası işbirliğine yönelmeleri, uluslararası pazarda rekabet edebilmeleri ve pay alabilmelerini teminen, işletmelere hizmet vermek üzere Tablo 1. Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme Kapsamında Sunulan Destekler GENEL DESTEK PROGRAMI DESTEKLERİ 20 DESTEK ÜST LİMİTİ (TL) Yurt İçi Fuar Desteği 30.000 Yurt Dışı İş Gezisi Desteği 10.000 Tanıtım Desteği 10.000 Eşleştirme Desteği 15.000 EKİM 2013 DESTEK ORANI 1. ve 2. Bölgeler 3., 4., 5. ve 6. Bölgeler % 50 % 60 ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Makale yurt dışında açılan ve KOSGEB tarafından onaylanan merkezlerdir. Bu merkezler, KOBİ’lerimizin yurt dışı ofisleri gibi çalışmakta ve uluslararası alanda her türlü hizmeti KOBİ’lerimize ulaştırmaktadırlar. Eşleştirme Merkezleri, dış ticarete yönelen işletmelerin başarılı olabilmelerini teminen, ihtiyaç duydukları danışmanlık hizmetleri, organizasyonel hizmetleri ve daimi sergi alanı hizmetlerini almalarını sağlamak üzere tasarlanmıştır. Sonuç Uluslararasılaşma süreci KOBİ’lerimiz için hem bazı tehditler hem de fırsatlar içermektedir. Tehditlerden korunmak ve fırsatlardan yararlanmak için KOBİ’lerimizin kendi yapılarına ve yeteneklerine uygun uluslararasılaşma metotlarını kullanarak ayakta kalabilmeyi ve büyümeyi gelişmeyi sağlamaları gerekmektedir. Devlet, her türlü mekanizma ile her geçen gün daha da kızışmakta olan küresel rekabet ortamında KOBİ’lerimizin, daha sağlam yer tutabilmesini sağlamak için yoğun gayret sarf etmektedir. Zira dünya çapında güçlü rekabetçiliği yüksek bir ekonomi olmanın yolu güçlü KOBİ’lerden geçmektedir. Kaynakça • ALTINTAŞ H. ve ÖZDEMİR E. (2006) “İhracat işletmelerinin uluslararasılaşması: Türkiye’de faaliyet gösteren kobi’lere yönelik bir araştırma”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 6 (1): 183–204. • ASLANOĞLU S. (2007). “Bir büyüme stratejisi olarak franchising sistemi; firmalar açısından önemi, mevzuat boyutu ve muhasebe uygulaması”, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi 72(9). • ATAAY A. (2012). “Aile şirketlerinin uluslararasılaşması: Türk aile işletme gruplarında bir incelenmesi”, Aile İşletmeleri 5. Kongresi Kitabı, 71-93. • AYKAÇ M. PARLAK Z. ÖZDEMİR S.(2008). “Küreselleşme sürecinde rekabet gücünün arttırılması ve Türkiye’de KOBİ’ler, İTO Yayınları, İstanbul. • COVIELLON. E. ve MCAULEYA. (1999). “Internationalisation and the smaller firm: A review of contemporary empirical research.”, Management International Review, 39(3): 223 -256. • ÇELİK M. Y. (2012). “Boyutları ve farklı algılarıyla küreselleşme”, Dpujss, 32 (2): 57-73. • ERKUTLU H. ve ERYİĞİT S.(2001). “Uluslararasılaşma süreci”, Gazi Üniversitesi İİBF dergisi,3 (3): 149-163. • JOHANSON J. ve VAHLNE J.E. (1977). “The internationalization process of the firm -a model of knowledge development and increasing foreign market commitments”,Journal of International Business Studies, 8 (1) :23 -32. • KALYONCUOĞLU S. ve ÜNER M. M. (2010) ** “Küresel doğan işletme kavramı ve işletmelerin küresel doğmasına etki eden kurucu/üst düzey yönetici özellikleri üzerine karşılaştırmalı bir araştırma”, Gazi • • • • • • • Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 12 (3): 1-42 KARABULUT A. T. (2013) “İnternationalization of Turkish smes: an empirical study”, International Journal of Business and Management; 8(6) OECD (2009), “Top Barriers and Drivers to SME Internationalisation”, Report by the OECD Working Party on SMEs and Entrepreneurship, OECD. OECD (2012), "Internationalisation of SMEs (Dimension 10): Encourage and support SMEs to benefit from the growth of markets (Small Business Act Principle 10)", in OECD/, SME Policy Index: Eastern Partner Countries 2012: Progress in the Implementation of the Small Business Act for Europe, OECD Publishing. ÖLMEZ S. (2006). “KOBİ’lerin uluslararasılaşma süreçleri:Adana ili üzerine bir uygulama”, yayımlanmamış doktora tezi. SÜMER S. I. ve ÜNER M. M. (2012). “Uluslararası pazarlamada psikolojik mesafe ile ürün stratejileri arasındaki ilişki”, Gazi Üniversitesi İİBF Fakültesi Dergisi 14 (1): 1-28 YEŞİL S. (2010). “Küreselleşme ve işletmelerin küreselleşme süreçleri: karşılaşılan fırsatlar ve tehditler”, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Bahar 2010, 6 (6): 22-72. www.kosgeb.gov.tr EKİM 2013 21 BAŞARILI BİR WEB SİTESİ İÇİN KOBİ’LERE 10 ÖNERİ Gürsel KIZILASLAN / Sinop KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürü İnternet stratejileri, tüm internet varlıklarınızın (web sitesi, sosyal kanallar, blog, basın bültenleri) ve dolayısıyla işletmenizin her yere ulaşmasına yardımcı olurlar. Arama motorlarında işletmenizi bekleyen trafiği elde etmenin birçok yolu vardır. Ancak özellikle, sosyal medya sitelerinin doğması ve arama motorları teknolojilerinin daha da gelişmesiyle birlikte, internet büyük bir değişikliği de beraberinde getirmiştir. Arama motoru optimizasyonunu (SEO) da etkileyen bu hızlı değişiklik, Türkçe ifadelerle Web Varlığı Optimizasyonu (Web Presence Optimization -WPO) olarak adlandırılmaktadır. WPO, tüm internet varlıkları için, aramalarda çıkacak sıralamayı yükseltecek içeriği optimize etmek ve böylece insanların online aramalarda işletmeyi kolayca bulmasını sağlamak ile ilgili bir terimdir. Bir işletmenin web sitesi birçok yerel işletmenin internet varlığının temelini oluşturur. Aslında, KOBİ’lerin online pazarlama hizmeti harcamalarının yarısından fazlası, web sitesi görünürlüğünü artırmaya yöneliktir ve başarılı bir web sitesi görünümü rekabette işletmenizi bir adım öne çıkarabilir. Aşağıda, başarılı bir internet varlığı elde etmek ve web sitesi görünümünü artırmak için akılda tutulması gereken 10 öneri sıralanmıştır. 1- İletişim Bilgilerinizin Görünürlüğünü ve Ulaşılabilirliğini Artırın Birçok web sitesinin var olma sebeplerinden biri “iletişim sayfası” aracılığıyla müşterilerin işletmeye 22 EKİM 2013 ulaşmasını sağlamaktır. Fakat bu web sitelerinin büyük bir kısmı web ziyaretçisini müşteriye çevirebilecek güçlü bir iletişim sayfasına sahip değillerdir. Genellikle en altta saklanmış ve ziyaretçilerin onları arayıp bulmasını zorlaştıracak şekilde yer almakta ve ziyaretçilerin iletişime geçmesini oldukça zorlaştırmaktadır. Kolaylıkla ulaşılabilen iletişim bilgileri, tüketicinin web sitesi ziyaretini satışa dönüştürmesi için ihtiyaçtır. İletişim bilgileri web sitenizin “hakkında” kısmında kaybolmamalı ve işletmenin, müşterilerin kendisine ulaşmasının çok önemli olduğunu vurgulamak amacıyla belirgin bir şekilde her sayfada büyük puntolarla yer almalıdır. İletişim sayfaları reaktif değil, proaktif olmalıdır. Çünkü reaktif sayfalar müşterinin onunla iletişime geçmesini beklerken, proaktif sayfalar iletişim sayfası aracılığıyla, bir adım önde, aksiyona çağırıcı nitelikte teklifler sunarlar. Örneğin, iletişim bilgileri en altta ve ufak puntoyla yazılmışsa reaktifliğin belirtisidir, diğer taraftan ana sayfada büyük puntolarla belirgin bir şekilde yer alan iletişim bilgileri müşteriyi harekete geçirerek istenen iletişimi sağlar. Ayrıca, ziyaretçilerin her sayfadan basit ve hızlı bir şekilde “iletişim” sayfasına ulaşması sağlanmalı ve sosyal medya bağlantılarına da iletişim bilgilerinin olduğu sayfada muhakkak yer verilmelidir. Ayrıca, iletişim bilgilerinin yer aldığı sayfanın cep telefonu, tablet ve diğer platformlarla görüntülenebilir ve uyumlu olması sağlanmalıdır. 2- İletişim Formları ve E-Bültenleri Etkin Bir Şekilde Kullanın Müşteri/ziyaretçi etkileşim işlemlerine ve üyelik/topluluk olanaklarına web sitenizde yer vermelisiniz. Yerel işletmeler, müşterinin satın almak için onu aramasını beklemek zorunda değillerdir. Canlı sohbet hizmetleri müşterilerin ilgilendikleri ürün ve hizmetler hakkında 7/24 bilgi alabilmelerine olanak sağlar. Bu, sadece müşterinin satın alma işlemini tetiklemeyecek aynı zamanda işletme ile müşteri arasında aktif bir ilişki de oluşturacaktır. E-posta bültenleri günümüzün en önemli ve en büyük pazarlamareklam araçlarından bir tanesidir. Eğer işletmenizin bir e-bülten yayını yok ise müşteri kaybediyorsunuz demektir. E-bültenler ziyaretçilerin web sitenizi ziyaret etmesine ve satışların artışına da yardım ederler. Her web sitesinin e-bülteni göndermek için e-posta listesi oluşturmak üzere bir e-posta ekleme bölümü oluşturması gereklidir. Düzenli bir şekilde müşterilere e-bültenler gönderilmelidir. Mevcut müşteri listenize e-posta göndermenize olanak veren çok sayıda araç vardır. Büyük bir müşteri veritabanınız yok ise, bu araçların ücretsiz deneme sürümlerini de bir süreliğine test ederek kullanabilirsiniz. İletişim formları aracılığıyla iletişime geçen kişiler müşterinin de onayı alınarak doğrudan bu e-posta listesine aktarılabilir. 3- Web Sitenizin Erişilebilirliğini Gözden Geçirin Web sitenizin erişilebilirliğini artırmak için; evrensel hedef kitlenin ilgisini çekme (çok dilli çeviriler), kültürel hassasiyet, engellilere yönelik erişim/hizmetler, tarayıcı uyum kapsamı asgari/azami monitör çözünürlükleri; hız/bant genişliği hassasiyeti; indirme sırası/görüntü yeniden çizimleri; navigasyonun işlevselliği ve anlaşılabilir olması, bağlantı bütünlüğü, sunulan bağlantıların kalitesi ve derinliği, ana bilgilere erişim için harici ve dahili bağlantı oranları göz önünde bulundurulmalıdır. 4- Göz Alıcı ve Kullanışlı Ara Yüz Tasarımları Yapın Tasarımda görsellik, profesyonel görünüm, sanatsal bütünlük, renk uyumları her zaman ön planda olmalıdır. Görsel olarak çekici renklere sahip modern bir web sitesine yatırım yapmak sadece web sitenizi daha cazip kılmaz aynı zamanda işletmenizin profesyonelliğini de yansıtır. Tasarımda yenilikleri takip edin ve sitenize yansıtın; farklı fikirler, sunum biçimleri düşünün, geliştirin. Site özgün, diğerlerinden ayrılabilir olmalı, birden çok duyuya hitap etmeli ve akılda kalıcı etki bırakmalıdır. Kullanıcı dostu olmak, kullanım kolaylığı, anlaşılabilirlik ve basitlik, tasarımda göz önünde bulundurulması gereken temel unsurlardır. Siteye koyacağınız bilgiyi bir süzgeçten geçirin ve en az halde ne kalabilirse onu yayınlayın; hiçbir izleyici onlarca sayfa okumak istemez. O kişiyle konuştuğunuzu düşünün, saatlerce bir şeyler anlatan birisi mi ilgi çekicidir, yoksa demek istediğini kısa ve net bir şekilde ifade eden mi? Fotoğrafların boyutlarını mutlaka sayfaya göre optimize edin ve çok gerekli olmadıkça müzik kullanmayın. Flash uygulama kullanıp kullanmamanın artıları ve eksileri göz önünde bulundurulmalıdır. Elbette flash, görsel olarak daha ilgi çekici olabilir ancak içerik, anahtar kelimelerle taratılmadığı için arama sıralamalarınızı olumsuz etkileyebilir. Flash aynı zamanda web sitesinin yüklenme zamanını artırır, yazılım güncellemeleri gerektirir ve bazı akıllı telefonda ve tarayıcılarda görünmeyebilir ve bu eksiklikler de müşterileri web sitenizde vakit geçirmekten caydırabilir. Grafik, fotoğraf ve videoların bağlantıları kontrol edilmeli, bozuk bağlantılar düzeltilmeli ve metin ile görsel birbiriyle uyumlu olmalıdır. Tüm bu eksikliklerin düzeltilmeden web sitesinde yer alması, işletmenin zayıflığını yansıtır. 5- Tanımlayıcı ve Aramaya Uygun Anahtar Kelimeleri Kullanın Web sitenizin birincil, ikincil ve yan amaçlarını net olarak belirleyin. Bu site ile ne elde etmek istiyorsunuz, bunu gerçekçi bir gözle değerlendirin ve amaçlarınızı buna göre düzenleyin. İnternette aratılınca bulunmak için, özellikle müşterilerin sizin ürün ve hizmetlerinize ulaşmak için kullanacağı anahtar kelimeleri özenle belirleyerek web sitenizde kullanın. İçeriği oluşturmadan önce işletmenizin ürün ve hizmetlerine en uygun anahtar kelimelerin listesini çıkarın. Google adwords gibi araçları kullanarak hangi kelimelerin daha çok arandığını izleyebilirsiniz. Web sitenizi ziyaret edecek müşterilerin işletmeniz ve hizmetleriniz hakkında ne kadar detaylı bilgiye sahip olduğu bilinemediği için, hem teknik hem EKİM 2013 23 de herkesin anlayabileceği halk dili kullanmaya dikkat edin. İçerikte bu anahtar kelimeleri okuyucuların anlayacağı bir şekilde yerleştirin ve aşırı anahtar kelime kullanımının spam olarak algılanabileceğini unutmayın. Bu noktada, içeriğin özgünlüğü ile nadir bulunabilir olması çok önemlidir. Anahtar kelimeleri, sayfa bağlantılarında kullanın ki arama motorları arama terimlerinin sayfanızla ilgili olduğunu anlayabilsinler. Arama motorları video ve fotoğrafları algılayamazlar, ancak, video ve fotoğrafın isimlerini ve de tanımlarını algılayabilirler. Bu nedenle video ve fotoğraf tanımlarını, anlamlı anahtar kelimelerle adlandırın. Her bir sayfanın başlığını sayfanın içeriğine uygun bir şekilde değiştirin. Tarayıcıda görünen her sayfanın başlığında işletme ismi veya web site ismi olmalı ve o sayfanın içeriğiyle ilgili başlık da bulunmalıdır. 6- Düzenli İçerik Güncellemeleriyle Sayfanızı Aktifleştirin Genellikle işletmeler web sitesi yayınlanınca amaçlarına ulaştıklarını düşünür. Gerçekte ise web site bakımı devam eden bir süreçtir. Aramalarda ilgili kalabilmek için, web siteleri sürekli güncellenmek durumundadır, böylelikle aktif olup olmadıklarını arama motorları anlayabilir. Daha da önemlisi, web siteniz sürekli gelişen ve değişen işletmenizi her zaman en iyi şekilde yansıtmalıdır. Her hafta ya da 2-3 haftada bir ana sayfanızda en son ürün ve hizmetlerinizin tanıtımına yer verin. Artık hizmet vermediğiniz veya satmadığınız ürünleri web sitenizden kaldırın. Hata ve/veya yanlışların olmaması, çelişkilerin 24 EKİM 2013 olmaması, çıkmaz sokakların ve güncellenmemiş sayfaların olmaması işletmenizin müşteri gözünde değerini artıracaktır. Bir diğer fikir ise, bir blog sitesi kurmak ve haftada bir, sektörünüz ve işletmeniz ile ilgili yeni haber, öneri ve tüketicilerin ihtiyacı olan diğer faydalı bilgiler yayınlamak olabilir. Böylece müşteriler karşılaştıkları sorunlara internette çözüm aradıkları zaman sizi bulabilir. Blog, işletmenizi alanında uzman bir konuma yerleştirecek, aranabilir içerik oluşmasını sağlayacak ve sosyal medya kanallarınızla müşterileriniz arasındaki etkileşimi artıracaktır. 7- Etkileşimi Artırmak İçin Sosyal Medya Kanallarınızı Ön Plana Çıkarın İşletmenizin Facebook, Twitter, Google Plus, Pinterest, Flickr, LinkedIn... vb. sosyal medya hesapları yoksa, hemen edinin! Sosyal medya basit ve ücretsiz reklam yöntemidir, takipçi oluşturmak işletmenize her konuda büyük fayda sağlayacaktır. Sosyal medya optimizasyonu (Social Media Optimization, SMO), Kurumların ve bireylerin sosyal ağ profillerini profesyonelleştirerek, (belirli içerik yerleşim ve paylaşımıyla hedeflenen sitelere trafik yönlendirmeyi) internet üzerindeki farkındalığın artırılmasında kullanılan bir yöntemdir. Sosyal medyada yer alan KOBİ’lerin büyük çoğunluğunun ana sayfalarında sosyal medya ikonlarına yer vermediği görülmektedir. Günümüz tüketicileri sosyal medya aracılığıyla iletişimi tercih edebiliyor, bu nedenle eğer sosyal medyada yer alıyorsanız, web sitenizde bağlantılarına yer vermelisiniz. Sosyal medyada içerik çok hızlı bir şekilde oluşturulabildiği ve paylaşılabildiği için müşteriler işletmeniz ve ürünleriniz hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilecektir. Arama motorları, sosyal medyayı da arama sıralamalarında göz önünde bulundurmaktadır. Bu nedenle paylaşımlarda etkileşimi artırmak için kaliteli, ilginç ve görsel öğelerle içerik paylaşılmalıdır. Ayrıca arama motorları ve tutarlılık açısından her bir sosyal medya kanalında birbirine benzer isimli URL’ler tercih edilmelidir. 8- Web Sitenizin Diğer Tarayıcılarla ve Cep Telefonlarıyla Uyumlu Olduğundan Emin Olun Cep telefonu ve tablet pazarı, gün geçtikçe büyümekte ve insanların hareketliliği artmaktadır. Aynı zamanda müşterilerin cep telefonu üzerinden yerel işletme bilgileri arayışı da hızla artmaktadır. Bu da işletmelerin masaüstü bilgisayarlar haricinde, diğer platformlarla da ulaşılabilmesi gerektiği ihtiyacını göstermektedir. Ancak, KOBİ’lerin büyük çoğunluğunun web sitesi, cep telefonlarıyla görüntülenmeye uyumlu değil. Cep telefonlarıyla görüntülenecek web sitesinin, masaüstü ile görüntülenen gibi, bütün özelliklerini yansıtması gerekmemektedir. Sadece, iletişim bilgileri, başlıca ürün ve hizmetleri vb. temel unsurları içermesi yeterlidir. Internet Explorer ile birlikte diğer tarayıcılar da ihmal edilmemelidir. (Chrome, Firefox, Safari ve Opera en sık kullanılan 4 tarayıcıdır) En ideali, sürekli güncellenen tarayıcılarla uyumun sağlanması adına, her platform/tarayıcı için ayrı bir CSS yapılarak, gerekli düzeltmelerin bunlar üzerinde gerçekleştirilmesidir. 9- Web Siteniz Aracılığıyla Müşteri İlişkileri ve Hizmetlerini Sunun Müşteriyle sağlıklı bir sanal iletişim kurmak, uzun süreli bir işletme-müşteri ilişkisinin temelini oluşturduğu için önemlidir. Bunun için dikkat edilecek hususlar aşağıda sıralanmıştır: Müşterilere teşvik edici bir şekilde web sitesi üzerinden irtibata geçme ve cevap alabilme kolaylığı sağlanmalı ve müşterilerden gelen talep ve şikâyetler yönetilmelidir. Ayrıca ücretsiz hizmetler, araçlar, sunulan olanaklar müşterilerin dikkatinden kaçmayacak bir şekilde bilgilerine sunulmalıdır. Temin edilen müşteri başarı belgeleri ve geri ödeme yapma politikası, gizlilik uygulamaları muhakkak web sitesinde sunulmalıdır. Reklam ve kurumsal temsillerde dürüstlüğe dikkat edilmelidir. Yeni müşterilerin isteklerini çok hızlı bir şekilde cevaplandırmaya özen gösterilmelidir. Genellikle, sorusuna, çok hızlı bir şekilde yanıt alan ziyaretçinin müşteriye dönüşme ihtimali çok yüksektir. Müşteriye cevap vermekte gecikilmesi, başka bir işletmeden ürün veya hizmeti alması için önemli bir nedendir. İdeali, otomatik hazır cevaplarla müşteriye yanıt verilmeli ve sonrasında mümkün olduğunca hızlı bir şekilde kişisel olarak da cevap verilmelidir. 10-Sonuçları İzleyin ve Değerlendirin İlginç bir şekilde KOBİ’lerin büyük bir çoğunluğu Google Analytic, vb. web sitesi performanslarını ölçen analitik araçlarını kullanmamaktadır. Web sitesinin ziyaretçi trafiğini uygun bir şekilde izleyen bir analitik programı olmadan KOBİ’ler ne kadar ziyaretçi geldiğini, ziyaretçilerin nereden geldiği bilgisini, potansiyel müşterilerin hangi anahtar kelimeleri aradıklarını ve hangi içeriğin ilgi çektiğini bilemezler. KOBİ’ler düzenli bir şekilde web sitesi analitiğini gözden geçirmeli ve sonuçlara göre, web sitesinin görünürlülüğünü ve performansını artırmalıdırlar. Kaynaklar • Yellow Medya, “Türkiye KOBİ’ler İçin Online Varlık Analizi 2012 yılı 4’üncü çeyrek infografiği ”, www.yellowmedya. com/kobi-infografik/ceyrek-kobiinfografik-4 • BoxUK Ultimate Website Launch Checklist, www.boxuk.com • Wesley YOUNG, search engine land, http://searchengineland.com/author/ wesley-young • Tiffany Monhollon, “What is Web Presence Optimization?”, ReachCast, http://blog. getreachcast.com • Howard Yeh, “Ways To Generate More Web Customers With A More Effective ‘Contact Us’ Experience”, KillerStartups. com • Gini Dietrich, “Seven Principles to Building an Online Reputation”, Spin Sucks. • Aykut Aslantaş, “İnternette Görünür Olmanın Yolları SEO & SEM Küçük Katkılarla Büyük Başarılara…”, Pusula Yayınevi, 2012. EKİM 2013 25 Büyük Düşündü Büyük Ödülü Kazandı! “Türkiye GirişimcİLERİ” sloganıyla düzenlenen KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri Töreni, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 20 Kasım 2012 tarihinde gerçekleştirildi. Alanında başarılı olmuş 40 finalist işletmenin yer aldığı törende, Başarılı KOBİ Büyük Ödülünü almaya hak kazanan Altınay Robot'un başarı öyküsünü Altınay Robot Teknolojileri San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay anlattı… Bitirme Ödevinden Doğan İlk Robot “ ALTINAY 1”… Şubat 1990'da, İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’ndeki hocam Dr. Turgut Berat Karyot bana bir soru sordu: “Bitirme ödevi olarak endüstriyel robot yapabilir misin?” 1990 Temmuz ayına kadar, yani altı ay içinde, 5 eksenli bir sanayi robotunu gerçekleştirmek üzere projeye başladığımda, hocam bir hatırlatmada bulundu: “Dikkat etmeni isterim ki, robotik konusunda hem üniversitede hem de ülkemizde gereken düzeyde altyapı, akademik bilgi, teknolojik bilgi, kullanabileceğin komponent ve daha da önemlisi projeyi gerçekleştirmek için para bulamayabilirsin” dedi. Aslında ben daha sanayi robotunun ne olduğunu bile bilmiyordum. Üstelik elimde hocamın verdiği bir robot el kitabından başka da bir şey yoktu. Ama gene de bu el kitabı bana endüstriyel robotların mekanik, kinematik, kontrol ve matematik modelleri konusunda önemli ipuçları verdi. İnanarak başladığımız bu küçük yolculukta ülkemiz ve kendimiz adına önemli kazanımlarla başarı sağlamıştık. İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi 1990 yılı mezuniyet töreninde, 5 eksenli mafsallı elektrik motoru tahrikli robot ALTINAY – I, adı okunan her bir öğrenciye hocaların elinden aldığı mezuniyet belgesini robotik eliyle takdim etti. İlerleyen günlerde artık robot çalışmalarımız basında "İlk Türk 26 EKİM 2013 robotu ALTINAY- I göreve hazır" diye manşetten Türk kamuoyuna duyurulmaya başlamıştı. Maliye Bakanı Merhum Adnan Kahveci'nin 1991 Başında Meclise Daveti… Araştırma görevlisi olarak yüksek lisans yaptığım sırada dekanımız Maliye Bakanı Adnan Kahveci'nin benimle görüşmek istediğini söyledi. Ankara’ya gidince Adnan Bey’in yüksek lisansını robotik üzerine yaptığını öğrendim. Bakan, robotiğin ülkemizin geleceğinde önemli olacağına inandığı için beni desteklemek istediğini söyledi. ALTINAY - I Sıradan bir araştırmacı ile Bakan arasında bir ulusun geleceğine katkı sağlama hedefi ile inanılmaz bir bağ kurulmuştu. Adnan Bey çok zeki, mütevazı ve kolay ulaşılabilir, özel bir insandı. Bu görüşmemiz benim açımdan tarihi bir sürecin dönülmez başlangıcı oldu. Ve bana "Üniversiteniz İTÜ'de KOSGEB tarafından ülkemizin ilk Teknoloji Geliştirme Merkezi İTÜ-TEKMER kuruluyor. Sizin gibi fikri olup parası olmayan araştırmacılar orada desteklenecek. Buraya bir proje sunmanızı istiyorum" dedi. Bu görüşmemiz, ne acıdır ki, onunla son görüşmemiz oldu ve kendisi elim bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Vizyon sahibi bir devlet adamı olarak kendi ülkesinin insanının gerçekte hangi alanda desteklenmesi ve gelişmesi gerektiğini çok iyi biliyordu… Nur içinde yatsın… İTÜ-TEKMER’in açılışı ve Altınay Robotik Limited Şirketi’nin Kuruluşu… Teknoloji Geliştirme Merkezi (İTÜ-TEKMER) ile Endüstriyel Robot geliştirme HSR-4 (hafif sanayi robotu) projesi için ilk görüşmemiz çok olumlu geçmişti. Projenin istenilen tüm alt detaylarını risk analizlerini de kapsayacak şekilde hazırladık. Sunduğumuz 44 bin dolarlık bütçe o güne kadar sunulan en yüksek bütçeli proje olması sebebiyle KOSGEB Başkanı onayıyla desteklenmeye değer bulundu. TEKMER’de yapılacak araştırmanın en önemli farkı, desteğin bir araştırma şirketine malzeme şeklinde sağlanıyor olmasından dolayı, şirket kurma gerekliliğiydi. Ben de bu mecburiyet karşısında 1991 yılında Altınay Robotik ve Otomasyon Ltd. Şirketi’ni kurdum. İTÜ-TEKMER'in ilk araştırma şirketi Altınay Robotik 100 metrekarelik bir odada üniversitede doğmuş oldu. Yük. Müh. Can Bayar, Dr. Turgut Berat Karyot, Doç. Dr. Hamza Diken ve Dr. Gökay Kadir Hurmalı ile birlikte endüstriyel robot teknolojisini kalıcı olarak geliştirmek ve sanayinin ihtiyacına yönelik uluslararası standartlarda bir robot yapmak üzere, daha kapsamlı ve derin akademik araştırmalara başladık. 30 Ağustos 1993’de İlk Türk Endüstriyel Robotu HSR - 4'ün Başarıyla Gerçekleştiğinin Duyurulması… ALTINAY HSR - 4 Robotu, iki yıllık bir çalışmanın sonunda , temel tasarım hedeflerine uygun olarak test edilmiş bir şekilde bitirip, 30 Ağustos 1993 Zafer Bayramı’nda 6 eksenli endüstriyel ilk Türk robotu Altınay HSR – 4'ü kamuoyuna duyurduk… Her yerde olduğu gibi bizim projemize de "başaramazlar" düşüncesiyle yaklaşanlara 30 Ağustos Zafer Bayram'ında bir mesaj vermek istiyorduk. Vermek istediğimiz mesaj "yeteneklerimize inandığımız ve desteklediğimiz ölçüde her türlü teknolojiyi biz de üretebiliriz ve bu yarışta biz de varız" idi. Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş.’nin Kuruluşu… Bu başarıyı tüm ülkeye duyurmak isteyen Sanayi Bakanlığı ve KOSGEB, İstanbul Sanayi Odası ile ortak bir organizasyonuyla 27 Ocak 1994 tarihinde Conrad Oteli’nde yabancı ataşeler, yerli ve yabancı basın, görsel medya ve sanayicilerin davet edildiği tanıtım toplantısı ile Altınay HSR-4 robotunu kamuoyuna takdim ettiler. Biz artık bu önemli adımın sonrasında robot teknolojisinin tabana yayılması hareketini başlatmalıydık. Öyle de yaptık. 1994 yılında İTÜ-TEKMER den ayrılarak Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş.'yi kurduğumuzda kendimize iki hedef belirledik. Bunlardan ilki ulusal hedeflerdi; • 21. yüzyılın gerektirdiği teknolojiyi üretmek ve tabana yaymak, • Bilgiyi üretebilen, yönetebilen insan yetiştirmek, • Ulusal ve uluslararası kurumlara katkı sağlamak, • Ülkeyi bilgi toplumu haline dönüştürecek stratejilere destek olmak. İkinci hedefimizi ise robot ve robota dayalı teknolojileri üreterek ülkemizin; • Üretim tarzını, yönetim anlayışını değiştirmek, • Ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkı sağlamak, • Verimliliği artırmak, • Çalışanların çalışma şartlarını insancıllaştırmak, • Kaliteli ürün ve hizmet üretmek, EKİM 2013 27 • Yeni iş alanlarını ülkeye kazandırmaktı. 1994 yılındaki 5 Nisan ekonomik krizi ve sonrasında geliştirdiğimiz robotu seri üretebilmek için finansal yatırım imkânı ve nitelikteki projeleri yazık ki bulamadık. 1995 yılı başına geldiğimizde, önümüzdeki 3-4 yılı robotik alanındaki araştırmalara yoğunlaşarak geçirme kararı aldık. Farklı kinematik yapılardaki robotları geliştirerek üretim yapmayı, sonrada bu araştırmaları uygulama mühendisliği alanındaki araştırmalara dönüştürmeyi planladık. Kalkınan ve gelişen bir ulusta olması gereken en önemli iki kaynak nitelikli insan ve finanstır. Yatırım yapmak için gereken finansmana ulaşmadığımız için yapmasını bilme yeteneğine sahip insan yetiştirmek, bizim için en öncelikli konu oldu. Düşünerek, hayal ederek bir fikri ortaya çıkarma ve hayal edilen ürünleri üretecek güce ulaşmak… Hedefimizi bu şekilde belirlediğimizden, işimizin merkezine konularına göre yetiştirilecek genç araştırmacıları belirlemekle başladık. Ekibimizin hem nitelik (teknik ve diğer yeteneklerini) hem de nicelik olarak geliştirirsek, robot ve bu disiplindeki teknolojilerin tabana yayılması hedefine ulaşacağımızı gördük. Hedeflerimize ulaşmaya çalışırken aldığımız ilk proje Arçelik'in motor kalite test hattıydı. Bu proje ile Türkiye'nin ilk 60 kg. kaldırma kapasiteli ağır iş robotunu geliştirdik. Altınay 1996 yılında merkezi İsveç’te bulunan Dünya Robot Federasyonu tarafından Avrupa’nın 28 robot üreticisinden biri olarak kabul edildi. 1996 yılında küçük bir şirket olan Altınay’ın uluslararası düzeyde böyle bir başarı elde etmesi bizim açımızdan çok önemliydi. Amacımız yalnızca ulusal düzeyde değil uluslararası 28 EKİM 2013 düzeyde de bir kurum haline gelmekti. Robot teknolojilerini geliştirme yolunda ilerleyen çalışmalarımızı, artık büyük oranda robotları endüstriyel alanda uygulamayı hedef alan mühendislik birikimine yönelttik. Biz robotu üretebilir hale gelmiştik fakat bu robotların endüstride kullanılabilmesi için uygulama mühendisliği alanındaki firmaların eksikliğini görünce, bu yönde de çalışmalara başladık. 1997–2001 yılları arasında, robotların endüstride nasıl uygulanacağı konusunda araştırmalara yoğunlaştık. Üretim mühendisliği alanındaki yeteneğimizi geliştirmek için de bu dönemde üniversitelerin ilgili bölümlerinden öğrenciler için staj programları hazırladık. Mezun olduktan sonra da, bir kısmının bu alanda şirketimizde çalışmaya devam etmelerini sağladık. 2001-2006 yılları arasındaki hedefimiz; otomotiv endüstrisindeki projeleri geliştirmek ve otomotiv üretim teknolojilerinde yetenek kazanmaktı. Bu dönemde otomotiv üretim teknolojilerini geliştirmek için esnek üretim/esnek otomasyon alanlarında yoğun bir Ar-Ge sürecine girdik. Hem kendi hem de ulusal insan kaynağımızı geliştirmek için mühendislik stajına ayırdığımız kontenjanımızı, her iki Altınay çalışanına bir stajyer alma hedefi olarak belirledik. Altınay’a 2006 yılında ulusal düzeyde 400'e yakın öğrenci staj için başvuru yaptığı zaman biz ancak 65 öğrencimize staj imkânı tanıyabildik. Geçen süre içinde otomotiv endüstrisindeki teknolojik yeteneklerimizi sürekli geliştirdik. Her yıl otomotiv üretim teknolojisinde daha önce Türkiye'de geliştirilmemiş alanlarda projeler yapmaya gayret ettik. 2011 yılına geldiğimizde, bir aracın geometrik ve boyut olarak bütün üretim süreçlerini, robotlu esnek üretim teknolojileri ile gerçekleştirecek mühendislik yeteneğine ulaştık. Bugün yollarımızdaki Renault, Fiat, Toyota ve Ford gibi firmaların binek ve ticari araçlarının gövde üretim ve hat projelerinde Altınay’ın mühendislik katkısı bulunmaktadır. İlk yurt dışı projesine 2004 yılında Hollanda’ya robotlu pres otomasyonu projesini yaparak başladık. Son yıllarda otomotiv ana sanayi ve savunma teknolojileri konusunda orta ölçekli yurtdışı projeler yapmaktayız. Bugün Romanya, Fransa, Fas, Slovenya ve Rusya için yeni araç gövde projeleri Amerika ve Lüksemburg’a savunma projeleri geliştirmekteyiz. Altınay, yurt dışında artan proje hacmine katkı sağlamak ve büyüme planlarını desteklemek üzere, 2014 yılında Orta Avrupa’da bir altyapı kuracaktır. Bugün Altınay'da 30’u teknisyen, tekniker ve 90'ı mühendis, yüksek mühendis ve doktoralı olmak üzere toplam 200 çalışanımız bulunuyor. Robot teknolojisinde hem robotu üretme konusunda, hem de uygulama mühendisliği alanında çok güçlü mühendislik birikimine sahip bu ekibin 800 bin saatlik Ar-Ge birikimi bulunuyor. 2006 yılında ulusal vizyonumuzu ve teknolojik yetkinliğimizi ortaya koymak, çalışanımıza daha iyi bir çalışma ortamı sağlamak ve teknolojinin Türkiye'de en iyi şekilde üretilebildiğini göstermek amacıyla, 7 bin metrekare kapalı alana sahip Robot Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi'ni Tuzla’da hizmete açtık. Aynı yıl daha yüksek katma değerli ürünleri ortaya çıkarmak üzere, savunma sanayi ve yenilikçi teknolojileri araştırma bölümlerini kurduk. Bugün İstanbul ve İzmit’te üç tesiste toplam 13 bin metrekare kapalı alanda hizmet vermeye devam ediyoruz. Yeni teknolojileri üretme anlayışını kendisine ilke edinmiş olan Altınay, gelecek teknoloji faaliyet alanlarına göre yapılanmasını oluşturmuştur. Bunlar, endüstri başlığı altında; otomotiv, cam, beyaz eşya ve genel endüstri üretim teknolojileri, endüstriyel robotlar, teknolojik makinalar, otomotiv başlığı altında; araç tahrik sistemleri, araç gövde üstü teknolojileri, savunma başlığı altında; mühimmat sökme ve üretme, savunma robotiği ve mekatronik teknolojiler, sağlık başlığı altında; mekatronik protezler, rehabilitasyon sistemleri, hasta izleme teknolojileri, enerji başlığı altında; enerji depolama teknolojileri, araç tahrik sistemleri, yenilenebilir enerji teknolojileri (rüzgar ve güneş), hizmet başlığı altında; robotik araç park teknolojileri, otomatik depolama teknolojileri ve hizmet robotlarından oluşmaktadır. 20 yılı aşkın süre içinde Altınay, robot teknolojisi sektörünü geliştirme anlamında bir okul olma misyonu da üstlendi. Bu durumun ülkemiz için son derece faydalı sonuçları olduğunu da görüyoruz. Ülkemizin teknoloji üretebilme alanındaki yeteneğini artıracak bütün projelere, politikalara ve stratejilere katkı sağlamaya devam ediyoruz. Altınay olarak sadece robotik alanında değil, diğer disiplinlerde de araştırmaların yapılmasına destek sağlamayı sosyal sorumluluğun bir gereği olarak görüyoruz. Sadece endüstriyel teknolojik birikimleri gerçekleştirmek değil, akademik alt yapıyı da desteklemek, insan yetiştirmek ve bunların sonucunda bilimsel bilgiden teknoloji üreterek ekonomik faydaya dönüştürme konusunda Altınay'ın önemli bir ulusal sinerji oluşturduğuna inanıyoruz. Altınay, ulusal kalkınma için teknolojiyi tarif edebilen ve bunu geliştiren insan kaynağını yetiştirmeyi en önemli ve öncelikli konu olarak görmüş ve sahip olduğu tüm birikimini bu alana harcamıştır ve harcamaya devam etmektedir. Bu vizyon bugün Altınay’a uluslararası alanda teknolojik yetkinlik ve haklı bir saygınlık kazandırmıştır. KOSGEB’in 1991 yılındaki 44 bin dolarlık desteğiyle ilk robotu geliştiren Altınay, 2014 yılında aldığı yurt dışı projeler ile 30 milyon dolarlık teknoloji ihracatı yapan bir mühendislik şirketi gücüne ulaşmıştır. Şirket olarak hedefimiz önümüzdeki 10 yıl içerisinde 1000 araştırmacının çalıştığı son derece güçlü ve bu coğrafyada doğmuş bir mühendislik şirketi olmaktır. Ülke olarak ulusal başarımız teknoloji üretmekten geçiyor. Altınay, teknoloji geliştirme ve üretme hususunu ulusal bir görev olarak görmekte ve bu uğurda üzerine düşeni yapmaya imkânları ölçüsünde devam edecektir. EKİM 2013 29 KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri 2012 KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Ankara'da gerçekleştirildi. KOBİ’lerin rekabet güçlerini geliştirmeye ve girişimcilik kültürünü yaygınlaştırmaya yönelik nitelikli hizmet sunarak, KOBİ’lerin ekonomik ve sosyal kalkınmadaki paylarını artırmak misyonu ile KOBİ’lere ve girişimcilere hizmet ve desteklerini sunan KOSGEB, başarılı işletmelerin ve girişimcilerin ödüllendirilmesi amacı ile 28.02.2012 tarihinde geleneksel olarak her yıl düzenlenmesi planlanan “KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri” uygulamasını başlatmıştır. KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri; Yılın Başarılı KOBİ Büyük Ödülü, Yılın Başarılı KOBİ Ödülleri ve Yılın Başarılı Girişimci Ödülleri kategorilerinde olmak üzere üç ana dalda verilmekte olup bu kategoriler; a) Yılın Başarılı KOBİ Büyük Ödülü b) Yılın Başarılı KOBİ Ödülleri • Yılın İnovatif KOBİ Ödülü • Yılın İşbirliği Güçbirliği Yapan KOBİ Ödülü 30 EKİM 2013 • Yılın İhracatçı KOBİ Ödülü c) Yılın Başarılı Girişimci Ödülleri • Yılın Genç Girişimci Ödülü • Yılın Kadın Girişimci Ödülü • Yılın Küresel Doğan Girişimci Ödülü • Yılın İnovatif Girişimci Ödülü olarak belirlenmiştir. Ayrıca; jüri üç ana kategoride belirlenen finalistler haricinde bir işletmeyi veya Türk sanayisine, iş dünyasına katkı sağlayan bir kişiyi/kurumu/kuruluşu KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri Jüri Özel Ödülü ile ödüllendirebilir. “KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri”ne 2012 yılında toplam 1.108 adet başvuru yapılmıştır. Değerlendirme Komisyonları çalışmaları sonucunda 8 kategoride 5’er işletme olmak üzere toplam 40 finalist arasından kazanan adaylar jüri tarafından belirlenmiştir. İlki gerçekleştirilen ödül töreni; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla, 20 Kasım 2012 tarihinde Ankara Swiss Otel’de düzenlenmiş olup kategorilerinde birinci olan finalistlere ödülleri, Başbakan Erdoğan tarafından verilmiştir. Ayrıca, finalistler söz konusu törende stant açmış olup başarı sertifikası ile ödüllendirilmiştir. 2013 yılı ödül programı kapsamında başvurular online olarak alınmıştır. Bu kapsamda; ödül sürecine ilişkin tüm bilgilerin yer aldığı ve online başvurunun yapıldığı www.turkiyegirisimcileri.org.tr başvuru sitesi hizmete sunulmuştur. 2013 yılında bir önceki yılın üç katı bir artışla rekor düzeyde toplam 3.058 başvuru girişi yapılmış olup kazananlar Ödül Jürisi tarafından belirlenecektir. Kazanan adayların ödüllendirileceği KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımlarıyla Kasım ayı içerisinde yapılacaktır. Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi Açıldı Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi’nin (TEKMER) açılış töreni Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün katılımıyla 18 Eylül 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Bakan Nihat Ergün törende yaptığı konuşmada; KOSGEB’in üniversitelerle başarılı işbirliklerinin, sanayici ve girişimcilere çok büyük katkılarının olduğunu ve bu desteklerin devam edeceğini kaydetti. Ergün; “İstiyoruz ki, buradan yeni teknogirişimler çıksın ve bu yenilikler ülkemiz ekonomisine çok daha fazla katma değerler sağlasın. KOSGEB ile yürüttüğümüz bu projelerin meyvelerini önümüzdeki dönemlerde göreceğimizden hiç kuşkum yok. Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi’nin hem üniversitemize hem de sanayicilerimize hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan ise KOSGEB'in 2008 yılından itibaren kendini yenilediğini ve destek programlarını değiştirdiğini söyledi. Ar-Ge’ye büyük önem verdiklerini ifade eden Kaplan; “Ar-Ge ve inovasyonun iş dünyasıyla buluşması anlamında kuluçka merkezi olarak tabir ettiğimiz Teknoloji Geliştirme Merkezlerine son derece önem veriyoruz. Bakanımızın da ifade ettiği gibi üniversite- sanayi işbirliği için her türlü desteği vermeye çalışıyoruz” dedi. KOSGEB Kocaeli Hizmet Merkezi Binası Açıldı KOSGEB Kocaeli Hizmet Merkezi Müdürlüğü Hizmet Binası, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün katılımıyla 23 Ağustos 2013 tarihinde açıldı. Açılışta, Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi Sertifika Töreni gerçekleştirildi, KOSGEB ile Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli Sanayi Odası İşbirliğinde kurulacak olan Teknoloji Merkezi Protokolü imzalandı. Törende bir konuşma yapan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, lider Türkiye hedefinin en önemli unsurlarından birinin ekonomi olduğunu belirterek, güven ve istikrar ortamının önemine vurgu yaptı. Türkiye ihracatının yüzde 60’ını gerçekleştiren KOBİ’lerin desteklenmesinde KOSGEB’in sağladığı desteklerin önemine vurgu yapan Ergün, son 10 yılda KOSGEB tarafından KOBİ’lere 2.1 milyar dolar destek sağlanarak, 212 bin işletmenin 12 milyar TL kredi hacmine ulaştırıldığını belirtti. KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan ise konuşmasında, Kocaeli ilinde son üç yılda 4 binden fazla girişimci adayına eğitim verildiğini, bu girişimcilerden 200’e yakın kısmının KOSGEB Girişimcilik Desteği ile işletmelerini kurduğunu ve bu sayede binden fazla kişinin istihdamının sağlandığını belirtti. Kaplan, “Bu güzel rakamların oluşmasında bizlere katkı sağlayan tüm kuruluşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. EKİM 2013 31 Makale “TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR? “TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR?* Dr. Mustafa Kemal AKGÜL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Giriş Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamına yakınında, küçük-orta boy işletmeler yani kısaca KOBİ’ler ülkelerin istihdamında ve yenilikçi üretiminde oldukça ağırlıklı yer tutmaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Silikon Vadisi olarak bilinen California San Francisco, (San Jose, Irvine bölgeleri- 1986) ile İngiltere (Thames Vadisi, 2006), Almanya (Hessen, Bavyera, Bremen 1999) Fransa (Strasbourg Alsace 2000) Japonya (Tsukuba Science City 2000) ve Kore (Daedock ulusal Ar-Ge özel bölgeleri 2000) gibi ülkelerdeki teknoloji geliştirme bölgelerinde kurulmuş bulunan işletmelerin tamamı başlangıçta KOBİ niteliğindeki işletmelerdir. Gelişmiş ülkelerde son 50 yıldan bu yana rekabeti oluşturan ve süren değerler nasıl yenilikçi çalışmalarla ortaya çıkan ileri teknolojiler olmuş ise bundan sonraki yıllarda da ileri teknolojinin kendi kendini geliştiren yenilikçi dinamizmi bu süreci devam ettirecek gibi görünmektedir. Bugün itibarı ile uluslararası boyutta dışsatım rekabetini belirleyen en önemli unsurlar yenilikçilik ve kalitedir. Bu rekabet teknolojileri göreceli olarak eski olan ülkeler için yıkıcı boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Yenilikçilik ve bunun doğal üretim dönüşümü olan ileri teknolojinin sürdüğü uluslararası rekabetin dalga büyüklüğünün azalması, ancak uluslararası düzeydeki oyuncu sayısının yeterince artması ile mümkün olabilecektir. Diğer bir söyleyişle, uluslararası rekabette ne kadar çok ülke yenilikçi ürünleri ile var olabiliyor ve üretimlerini dengeleyebiliyorsa işte o zaman uluslararası rekabetin dalga büyüklüğü de diğer ülkeler için yıkıcı olmaktan uzaklaşmış, normalleşmiş olacaktır. “Türkiye 2023” Hedefinde KOBİ’lerde Yapısal Dönüşümün Gerekçeleri “Türkiye 2023” için konulan ekonomik hedeflere ulaşabilmemiz için başta bu hedefe ulaşmamızı sağlayacak nitelikli işgücü birikimini sağlamakla birlikte KOBİ’lerin, çalışmalarını verimlilik odaklı olarak yürütmeleri elzem görülmektedir. Yurt içi ve yurt dışında gelişmekte olan hizmetler sektörümüzü dışarda tutarak; kurulu sanayi ve tarımsal üretim gücümüzü esas aldığımızda 2023 hedefleri için belirlenen milli hâsıla, dışsatım vb. rakamlarına ulaşabilmemiz için bugünkü üretim rakamlarımızın üç kat artış göstermesi gereği açıkça görülmektedir. Bu ise hem tarım alanlarının yetersizliği, hem de hala KOBİ’lerimiz büyük çoğunluğunun geleneksel yöntemlerle katma değeri düşük ürünleri üretmeleri nedeni ile imkânsız olarak değerlendirilebilmektedir. Bu nedenle 2023 hedefleri içinde en temel söylemimiz olan “Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi içinde olmak” ülküsüne ulaşmak için. Çalışan başına verimlilik oranımızı bugünkü değerinden en az iki kat oranda artırmamız gerekmektedir. 2009 rakamları ile ABD’de çalışan bir kişinin “çalışılan saat başına hasıla oranı” 100 birim olarak kabul edildiğinde, OECD ülkelerindeki bu oran % 76, Almanya’da 93, AB Ülkelerinde ortalama 88, Türkiye’de ise 44 olduğu görülmektedir. İşte bu göstergelerin ifade ettiği gerekçelerden dolayı KOBİ’lerimizin “verimlik odaklı yapısal dönüşümleri” oldukça önemli görülmelidir (ABD, OECD, Türkiye Üretkenlik Karşılaştırması, 2009). Geleneksel anlayışla piyasa odaklı üretim yapan KOBİ’lerimizin çalışma anlayışları, “uluslararası rekabette varoluş kavramını” algılamadığı sürece, KOBİ’lerimizin Türkiye 2023 hedefi için belirlenmiş ölçeklere ulaşmamızdaki katkılarının öneminden söz edilemez. Türkiye’de son yıllarda bazı ekonomik çevrelerde sözü edilen “verimlilik kavramı gelişmiş ülkelerde önemini yitirmiştir, asıl olan inovasyon odaklı büyümedir” söylemi, “verimlilik” kavramının hala ülkemizde çok yanlış bilindiğinin bir kanıtıdır. * Makale,12-15 Eylül 2013 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen “Uluslararası KOBİ Şurası’nda” sunulan aynı başlıklı bildiriden özetlenmiştir. 32 EKİM 2013 “TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR? Makale “Doğru işleri yapmak”, “İşleri zamanında, doğru biçimde ve kaliteli yapmak…” ve bunun gibi birçok tanımlanmasının yapılacağı “verimlilik öğretisi” temelde sistemleri ve organizasyonları değil, insanın niteliğinin geliştirilmesine odaklanan bir kavramdır. Verimlilik eğitimleri insana, verimli olmayı bir ideal, hatta tükenmeyecek bir tarz olarak benimsetmeye çalışır. Bu nedenle verimli insanın, verimli organizasyonların içinde sistem gelişimi ve yenilenmesi dönemsel değil süreklidir. Bu yönüyle de yenilikçi yaklaşımlar aslında verimlilik yaklaşımlarının da temelini oluşturur. Bu tanım ve yaklaşımlar uluslararası boyutlarda gittikçe artan düzeyde kabul görürken; “verimliliği modası geçmiş bir ekonomi yaklaşımı” olarak yorumlamaya çalışan çevrelerin ne kadar yüzeysel bir kalkınma yorumu içinde oldukları açıkça görülebilir. Verimlilik = sürekli yenilenme, yani yenilikçiliktir. Makalede kısaca; “Türkiye 2023” hedefleri hatırlatılarak, bu hedeflere ulaşmada Türkiye’nin dinamikleri gözden geçirilerek, 2023 hedefine ulaşmada bu dinamiklerin yeterlilikleri değerlendirilecektir. Bununla birlikte Türkiye ekonomisinin gelişmesinin temel dinamiklerinden olan, ülkemiz istihdamında ve ihracatında önemli katkıları olan, işletmelerimizin yaklaşık % 99’unu oluşturan Türkiye’deki KOBİ’lerin yapısal dönüşüm ihtiyaçları aşağıda yer alan başlıklar çerçevesinde açıklanabilmektedir. Bu başlıklar aynı zamanda “Türkiye 2023” hedefinde KOBİ'lerde yapısal dönüşüm nasıl olmalıdır? Sorusuna da cevap verebilmektedir. Nitelikli İşgücü Dönüşümü Endüstrileşmiş ülkelerde iş dünyasında beyaz yakalılar, mavi yakalılar tanımlamasına en yoğun olarak ikinci Dünya savaşı sonrasında rastlamaktayız. 2. Dünya savaşı sonrasında bir taraftan savaş yaraları sarılmaya çalışılırken, diğer yandan da tüketicilerin taleplerine yetişebilmek için üretimde büyük ölçekte artışlar gerçekleşmiştir. Üretimde büyük hacimli artışlar olurken diğer yandan da kalite kavramı üretim sürecinin ayrılmaz parçası haline gelmiştir. Bu nedenle aslında mavi yakalı beyaz yakalı tanımlaması insanların yaptığı işe göre sınıflandırılmalarından daha çok görev ve iş tanımıyla doğrudan ilişkili bir tanım olarak görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye’de Avrupa ülkelerinde geçen yüzyıllarda yaşanmış olan sanayi toplumu dönüşümü (radikal bir toplumsal dönüşüme neden olmasından dolayı bilim çevrelerinde sanayi devrimi olarak adlandırılmaktadır) yaşanmadığından, Türkiye’deki çalışan kesimlerin içinde bir zümre oluşturabilecek yapıda bir mavi yakalı çalışan sınıf oluşumu Avrupa ülkelerinden neredeyse bir yüzyıl sonra oluşmaya başlamıştır. Bunun nedeni Türkiye’de ağır veya hafif sanayi yatırımlarının ancak 1930’lu ve 1950’li yıllarda kısmen yapılabilmiş olmasıdır. Bununla birlikte, Türkiye’deki zanaatkârlar ile belirli iş kollarında kendi işini yapan serbest çalışan kesimler, Avrupa’da tanımlandığı biçimde hiçbir zaman mavi yakalı çalışan zümresi olamamışlardır. Bunun nedenleri ayrı bir tartışma ve makale konusu olmakla birlikte; Türkiye’de mavi yakalı çalışanların bir zümre oluşturmalarındaki gecikmenin nedenlerinden en başlıca olanları; teknik eğitimin Türkiye geneline yeterince yaygınlaştırılmaması, kişisel girişim bilincinin yetersizliği ile çalışanların sosyal güvenlik bilincine yeterince sahip olamamalarıdır. Başta küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz (KOBİ) olmak üzere, genel olarak ülkemiz iş hayatında bu nedenlerin yol açtığı “nitelikli iş gücünün yeterince oluşamaması sorunu” içinde bulunduğumuz 2013 yılında bile önemli bir sorun olarak görünmektedir. Bir kere daha vurgulamak gerekirse, nitelikli iş gücünün tanımı içinde işe ilişkin yeterince bilgiye sahip olmanın yanı sıra, iş sorumluluklarını yerine getirmedeki yüksek sorumluluk anlayışı ve çalışanın iş yerine sadakati de yer almaktadır. Bu nedenle ülkemizin 2023 hedefine ulaşmada en büyük payı olacak KOBİ’lerimizde nitelikli iş gücünün bir an önce oluşabilmesi için, yaygın ve örgün eğitim kurumlarında yapısal dönüşümler yapılarak, yerel üniversitelerin yakın desteği ile “nitelikli iş gücü eğitimi” seferberliğine başlanılması kaçınılmaz görülmektedir. Yönetimsel Dönüşüm KOBİ’lerin tamamının bir aile işletmesi veya kişisel girişimlerden oluştuğu bir gerçektir. Endüstrileşmiş ülkelerde de durum bu yöndedir. Ancak, Türkiye’de KOBİ’lerin yönetilmesi bir profesyonel işletmeden daha çok bir aile işyeri biçiminde yönetilmektedir. Ülkemizdeki birçok işletmede “işletme değerleri” ile “aile ilişkilerindeki duygusallık” iç içe yer almakta bu da profesyonel yaklaşımla işletmelerin yönetiminde önemli bir engel teşkil etmektedir. 2023 hedefine koşacak olan ülkemiz KOBİ’lerinin aile değerleri ile işletme değerlerini birbirini tamamlayan ve güçlendiren EKİM 2013 33 Makale “TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR? profesyonelliğe dönüştürülmesi oldukça elzemdir, bunun için KOBİ’lerimizde yönetim anlayışı ve işe bakış biçimleri “iş ekseninden, aile değerlerine bakış” olarak ele alınabilmelidir. Bu çerçevede KOBİ yöneticisi bir aile büyüğü ise bundan sonraki 2. neslinin işletmelerde görevlendirmeleri, kabiliyet, eğitim yeterliliği, liyakat ve çalışma performansı esaslarına göre yapılabilmelidir. Organizasyonel Dönüşüm Yukarıdaki paragrafta açıklanmaya çalışılan yönetimsel dönüşümü sürekli kılacak araçlardan en önemlisi işletmelerde organizasyonel dönüşümdür. Türkiye’de işletme sahiplerinin birçoğunun ve dolayısı ile de KOBİ yönetimlerinin en çok direnç gösterdikleri konu, işletmelerinde organizasyonel dönüşümün yapılmasıdır. KOBİ’lerde organizasyonel dönüşüm, en yalın tanımı ile kurumsal yönetim yapılanmasının kurulmasıdır. İşletme danışmanlarının KOBİ sahiplerine veya yöneticilerine ısrarla “yönetsel zamanının artması, iş kayıplarının azalması ve rekabetçi işletmeye geçilmesi” amaçları için yapılmasını zorunlu gördükleri organizasyonel dönüşümüne ülkemizdeki KOBİ sahipleri iki nedenle sıcak bakmamaktadır. Bunlardan birinci bakış biçiminde organizasyonel yapılanma; yönetilmesi zor, karmaşık hatta yönetim erkinin azalması gibi algılanabilmekte, ikinci bakış biçiminde ise organizasyonel yapılanma yönetimde keyfiliğe ve durumlara göre yönetim davranışına engel olabilmektedir. İkinci bakış biçimine göre işletme sahiplerimizin önemli bir kısmı kendilerini; yazılı belgelerin öne çıktığı, gündemli, tutanaklı 34 EKİM 2013 toplantıların var olduğu, yönetimsel sorumluluğun ve saydamlığın öne çıktığı bir organizasyon dönüşümüne kendilerini hazır hissetmemektedirler. 2023 hedefine koşan Türkiye’nin KOBİ sahipleri ve yöneticileri; yönetimsel sorumluluklarına daha çok haiz, profesyonel bir ekiple çalışan, yönetimsel zamanı daha çok olan ve bu zamanı işlerini geliştirmede ve yurt dışına açılmada kullanan kişiler olmak durumundadırlar. İşte bu nedenle 2023 hedefine koşan KOBİ’lerimizin tamamı kurumsal yönetim yapılanmasını tamamlamak zorundadırlar. Finansman İhtiyaçlarının Karşılanması Türkiye’deki KOBİ’lerin önemli bir kısmı banka ile çalışmamakta, hatta bilinçli olarak bankalardan uzak durmakta, kendi öz sermayeleri ile işlerini yürütmeye çalışmaktadır. Bankalardan finansman sağlamaya yönelik isteksizlik Türkiye’nin batısından doğusuna gidildikçe artmaktadır. Özellikle ülkemizin orta ve doğu kesimlerinde yaşayan girişimciler ve KOBİ sahipleri banka faizlerinin varlığı ve bankaların esnek olmayan bürokratik yaklaşımları nedenleri ile bankalarla çalışmaktan uzak durmaktadırlar. Dünya boyutundan bakıldığında girişimciliğin ancak uygun finansman modelleri ile gelişmekte olduğu açıktır. Gelişmiş ülkelerde KOBİ’lerin büyük işletmelere dönüşümleri ancak finansal araçların doğru kullanılması ile mümkün olmaktadır. Bu nedenle, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, doğrudan ve dolaylı finansman araçlarının geliştirilerek ülkemiz KOBİ’lerinin sermaye yetersizliği giderilebilmelidir. Bunun için ise; katılımcı bankacılık, KOBİ’ler için sermaye piyasası kurulumu (özel nitelikte borsa) uluslararası fonlara kolay erişim, çok uluslu ortaklıklar, proje ortaklıkları, risk sermayesi araçları ve benzeri finansman modelleri hızla hayata geçirilerek büyüme yolunda emin adımlar atmakta olan KOBİ’lerin sermaye sorunları çözümlenmelidir. Destek ve Teşvik Sistemleri Türkiye’de KOBİ’lere yönelik birçok destek ve teşvik sistemleri uygulanmaktadır, bunlar kısaca gelişmişlik farklılıklarına göre bölgesel teşvik sistemlerinden başlayarak, girişimcilik destekleri, Ar-Ge ve yenilik destekleri, yurt dışında tanıtım destekleri ve benzerleri sayılabilmektedir. Bütün bu destek ve teşvik araçları belirli amaçlar için doğru sayılabilecek araçlardır. Ancak bulunduğumuz 2013 yılından 2023 yılına baktığımızda 10 yıl gibi çok az bir zamanın kaldığı göz önüne alınırsa, ülkemiz KOBİ’lerinin bu 10 yılda yüksek bir performansla çalışmasını hedef edinmek durumundayız. Bunun içinse bütün KOBİ’lerin ortak bir payda da ele alındığı teşvik sistemlerinin yanı sıra uluslararası rekabette Türkiye KOBİ’lerini öne çıkartacak, uluslararası ticarette daha çok pay alabilecek, sektörel teşvik sistemleri uygulamaya alınmalıdır. Birlikte Çalışabilirlik KOBİ’lerin uluslararası rekabete dirençli olabilmeleri için kurumsal yönetim yapılanmalarının yanı sıra yenilikçi üretim yapabilme yetkinliğine ulaşmaları bir gerekliliktir. İşletmelerin yenilikçi üretim kapasitelerine ulaşmaları ise ancak araştırma-geliştirme kabiliyet ve kapasitelerinin gelişmesi ile “TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR? Makale mümkündür. Ülkemizde KOBİ’lerin yeni ürün geliştirmedeki yaklaşımları genellikle imitasyon veya bilinen ürüne bir değer katma biçiminde olmaktadır. Bu tür ürün geliştirme veya yenileme faaliyetlerini KOBİ’ler kendi iş gücü kaynakları ile yapabilmektedirler. Fakat konu yenilikçi ürün olunca KOBİ’lerin bu tür faaliyetlerini üniversiteler veya benzeri araştırma kuruluşlarından destek almadan yapabilmeleri oldukça zordur. Bu durumda KOBİ’lerin üniversitelerle birlikte çalışabilmeleri için iş yapabilme biçimlerindeki farklılıkların giderilmesi veya azaltılması söz konusu olmaktadır. Bunun yolu ise birlikte çalışabilme kültürünün KOBİ’lerimizde geliştirilmesidir. Birlikte çalışabilirlik kavramı, işletmeler arasında veya işletmearaştırma kuruluşları arasında ortak proje faaliyetlerinde bulunma ve başarılı sonuçlar elde etmeye yönelik her türlü gelişim uygulamalarıdır. Uluslararasılaşma Türkiye’nin 2023 kalkınma ve gelişme düzeyi hedefleri içindeki küresel ekonomik hedefimizi hatırlayacak olursak “Dünyanın en büyük ekonomilerinden ilk onu içinde yer alabilmek” söylemini görmekteyiz. Bu söylemin içindeki mesaj bile doğrudan ülkemiz işletmelerinin ve tabii ki KOBİ’lerinin önemli ölçüde uluslararası piyasalara açılmış olmalarını öngörmektedir. Bugün itibarı ile KOBİ’lerimiz, son yıllarda yoğun olarak verilen uluslararası tanıtım ve fuar katılımı desteklerine rağmen henüz yeterli sayıda uluslararası piyasalara açılmış değillerdir. Gerçekte, KOBİ’lerimizin uluslararası piyasalara açılmaları ile uluslararası bir işletme olmaları benzer atılımlar gibi görünse de gerçekte bu iki kavram birbirinden farklıdır. Uluslararası rekabette aslolan bir KOBİ’nin uluslararası piyasalara açılması değil, uluslararası bir işletme olabilme yeterliliğine kavuşabilmesidir. Bunun temel göstergesi ise uluslararası düzeyde bilinir bir marka olabilmektir. Türkiye KOBİ’lerinin uluslararası marka olabilmesi için var olan markalaşma çalışmalarını destekleyecek özellikte, seçilmiş sektörleri 2013 hedefine taşıyabilecek on yıllık özel bir markalaşma stratejisi belirlenmelidir. teşvik ve destekler yıllardan bu yana süregelen; sadece para ve vergi kolaylıkları desteği ile sınırlı olmayan olimpiyatlara hazırlanan sporcular gibi her bir sektör için belirlenmiş daha özelleşmiş destekler ve teşvikler ile güçlendirilmelidir. • KOBİ’lerimizin kolaylıkla erişebileceği, ancak içerisinde proje yönetimi ve denetimlerinin de yer alacağı yatırım ve iyileştirme amaçlı finansman modelleri kurulmalı ve finansman kuruluşlarından alınacak sermayeler ile KOBİ’lerimizin gelişebilme kapasiteleri artırılmalıdır. Sonuç ve Öneriler 2023 Hedefini Olimpiyat Oyunlarına Hazırlık Gibi Görebilmek? • Günümüzden 10 yıl sonrasına karşılık gelen 2023 yılını; ekonomik ve sosyal gelişmişlikte bir Dünya devleti olabilme hedefi olarak ortaya koyan ülkemiz, çok uzak olmayan bir süre içinde çok büyük projeleri hayata geçirmek durumundadır. İşletmelerin uzun yıllar hayatta kalabilmeleri ancak rekabet edebilme yeterliliği ile doğrudan ilgilidir. Rekabet edebilmenin temelini ise yenilikçi üretim yapabilme kabiliyeti belirlemektedir.Bu konuda Kore’nin 1996 yılında ilk örnekleri ile uygulamaya koyduğu KAIST (Korea Advanced Institute of Science and Technology) modeline benzer, ileri teknoloji üretimini amaçlayan “Ar-Ge ve yenilik uygulamaları” üniversitelerimizin de doğrudan içinde yer alacağı bir yapılanma ile kurumsallaştırılmalıdır. • Başta KOBİ’lerimiz olmak üzere bütün işletmelerimizin; yapısal gelişim ve dönüşümleri uluslararası rekabette dirençli olabilmeleri yönünde geliştirilmelidir. Bunun için KOBİ’lere verilecek Yararlanılan ve Önerilen Kaynaklar 1. Verimlilik Genel Müdürlüğü, Anahtar Dergisi, Kasım 2012 Sayı: 287 http://anahtar.sanayi.gov.tr/tr/ news/kobiler-ve-girisimcilerin-turkekonomisindeki-yeri-ve-onemi/261 2. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabetçilik Raporu 20122013’e Göre Bir Değerlendirme, http://ref.sabanciuniv.edu/sites/ref. sabanciuniv.edu/files/rk2012_rapor_ rekabet_trkd_2012.pdf 3. KAIST (Korea Advanced Institute of Science and Technology) http://www.kaist.edu/english/03_ academics/01_depart_06.php?pt=7 4. İnovasyon ve rekabet odaklı kalkınma, http://www.arastirma.boun.edu.tr/ arastirma.php?a_l=tr&p=261 5. KOBİ’lerin Türk Ekonomisine Etkileri, Zerrin ÖZBEK, http://www.mfa.gov.tr/data/Kutuphane/ yayinlar/EkonomikSorunlarDergisi/ sayi31/Zerrin%20ozbek.pdf 6. KOBİ’lerin sorunları, TOBB ,http://haber.tobb.org.tr/ ekonomikforum/2011/02/072-073.pdf 7. Verimliliği Artırma Projeleri (VAP), Kapsamında yapılan araştırma sonuçları; (1998-2010) KOBİ’lerin Yönetimsel ve Rekabet Edebilirlik Sorunları (VAP İl Proje Sonuç Kitapları, Verimlilik Genel Müdürlüğü Kütüphanesi) EKİM 2013 35 Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013 Yılı İkinci Çeyreği Sonuçları Açıklandı Dursun BALKAN - Yücel ÖZKARA - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ Sanayi ve Teknoloji Uzmanları (Verimlilik Genel Müdürlüğü) İmalat sanayi genelinde 2013 yılı II. Döneminde, çalışan kişi başına üretim endeksi önceki yılın aynı dönemine göre (2012 yılı II. dönemine göre) %0,08; bir önceki döneme göre (2013 yılı I. dönemine göre) ise %8,29 artmıştır. Önceki yılın aynı dönemine göre çalışan kişi başına üretim endeksinde imalat sanayisini oluşturan bölümlerden 12’sinde artış görülmüş, en büyük artışın “mobilya imalatı” bölümünde olduğu görülmüştür. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü, Resmi İstatistik Programı kapsamında hesapladığı ve yayımladığı Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri’ni 1 Ekim 2013 Salı günü kamuoyuyla paylaşmıştır. Bu dönemde de EFİS Rev. 2’ye (Avrupa Birliğinde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistikî Sınıflandırılması) göre sanayinin “B-Madencilik Taşocakçılığı”, “C-İmalat Sanayi” ve “D-Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme Üretimi ve Dağıtımı” kısımları, Ulusal Verimlilik İstatistikleri’nin kapsamını oluşturmuştur. Ana Sanayi Grupları Sınıflaması (MIGs) çerçevesine uygun şekilde 5 sanayi grubunda da göstergeler hesaplanmıştır. Şekil 1. İmalat Sanayinde Üç Aylık Çalışılan Saat Başına Üretim Endeksi ve Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi 36 EKİM 2013 Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2 İmalat sanayi çalışan kişi başına üretim endeksinin ve çalışılan saat başına üretim endeksinin aldığı değerler Şekil 1’de görülmektedir. Bu dönemden itibaren 2010=100 olarak hesaplanmaya başlayan çalışan kişi başına üretim endeksi, 2013 yılı ikinci döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre (2012 yılı ikinci dönemine göre) %0,08 artarak 104,21 değerini almıştır. Çalışan kişi başına üretim endeksi, bir önceki döneme göre ise (2013 yılı birinci dönemine göre) ise %8,29 artmıştır. Çalışılan saat başına üretim endeksi 2013 yılı ikinci döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %0,70 artarak ve 105,77 değerini almıştır. Çalışılan saat başına üretim endeksinde, bir önceki döneme göre ise %8,32 artış yaşanmıştır. Zaman serilerinin izlediği seyir incelenirken yıllık değişimlerin izlenmesi daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Bunun nedeni dönemlik değişimlerin belli bir bölümünün mevsimsel etkiler içermesidir. Bu amaçla Şekil 2’de imalat sanayi çalışan kişi başına üretim endeksi ile mevsimsel etkilerden arındırılmış endeks bir arada gösterilmiştir. Şekil 2. İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi ve Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış Endeks Çalışan kişi başına üretim endeksi değişimleri, mevsimsel etkilerden arındırılmış seriler kullanılarak incelendiğinde özellikle önceki döneme göre yapılan değerlendirmeler daha anlamlı olacaktır. İmalat sanayi için mevsimsel etkilerden arındırılmış verimlilik serisinin bir önceki döneme göre artış sergilemediği gözlenmektedir. İmalat sanayinde çalışan kişi başına üretim endeksi bir önceki döneme göre %8,29 oranında artarken, mevsimsel etkilerden arındırılmış çalışan kişi başına üretim endeksi bir önceki döneme göre herhangi bir değişim göstermemiştir. İmalat sanayi işgücü verimliliğindeki bu karakteristikler Şekil 2’de sunulmaktadır. Bu rakamlar mevsimsel etkilerden arındırılmamış verimlilik endeksinin bir önceki döneme göre değişiminin artış yönünde olduğunu, mevsimsel etkiler göz önüne alınıp bu etkiler giderildiğinde ise çalışan kişi başına üretim endeksinde herhangi bir değişimin gerçekleşmediğini göstermektedir. Dolayısıyla mevsimsel etkilerden arındırılmış serileri incelemek daha gerçekçi sonuçlar ve yorumlar yapılmasını sağlamaktadır. EKİM 2013 37 Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2 Şekil 3. İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Değişimlerinin Yapısı Ülkemiz ekonomisinde gerek sanayi geneli, gerek imalat sanayi verimliliğinin belirleyicisinin 2009 yılı ile 2010 yılının ilk yarısında yatay seyreden ve 2010 yılının ikinci yarısından itibaren artış eğiliminde olan istihdam düzeyine bağlı olmakla birlikte, esas olarak üretim endeksi olduğu görülmektedir. Şekil 3’te görüldüğü üzere imalat sanayi istihdam endeksi, 2010 yılı birinci çeyreğinden itibaren son 14 dönemde, çeyreklik ortalama %1,49 ile düzenli olarak artmaktadır. Bahsi geçen son 14 çeyrekte üretim endeksi ve işgücü verimliliğinin dönemlik ortalama büyümeleri sırasıyla %2,32 ve %0,82 olarak gerçekleşmiştir. İstihdam düzeyine 2005 yılından itibaren bakıldığında; son dönemlerde istihdam düzeyinin artarak en yüksek seviyeye ulaştığı görülmektedir. Benzer şekilde üretim endeksinin de önceki yıllarla karşılaştırıldığında en yüksek seviyeye içinde bulunduğumuz yılın ikinci çeyreğinde ulaştığı ortaya çıkmaktadır. Böylece işgücü verimliliği seviyesinin ana belirleyicisi geçmişe göre istikrarlı biçimde artan istihdam endeksi ve istihdamdan daha hızlı artmakta olan üretim endeksi olmuştur. Bu durum mevsimsel etkilerden arındırılmış çalışan kişi başına üretim endeksinde de görülmektedir (Bkz. Şekil 2). 38 EKİM 2013 Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2 Şekil 4. Bir Önceki Döneme Göre Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksinde Değişimler (Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış ve Orijinal Seriler) Şekil 4’te toplam sanayi, madencilik, imalat sanayi ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı kısımları için bir önceki döneme göre çalışan kişi başına üretim endeksi değişimleri orijinal seri ve mevsimsel etkilerden arındırılmış seriler olarak gösterilmektedir. Şekil incelendiğinde sanayiyi oluşturan kısımların hepsinde orijinal serilerin büyük dalgalanmalar gösterdiği, buna karşın mevsimsel etkilerin ortadan kaldırıldığı serilerdeki değişimlerin madencilik hariç tutulduğunda daha küçük olduğu görülmektedir. İmalat sanayi, madencilik ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı kısımlarının mevsimsel etkilerden arındırılmış serileri değerlendirildiğinde, mevsim dışı faktörlerin verimlilik üzerinde büyük dalgalanmalar yarattığı; özellikle de madencilik kısmındaki yaz-kış dönemi üretim miktarı değişiminin verimliliği etkilediği göze çarpmaktadır. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı kısmında ise değişimlerin orijinal seride değişken seyretmesine karşın, mevsimsel etkilerden arındırılmış seride negatif yönlü bir değişim hâkim olmakla birlikte son dönemde artışın ortaya çıktığı; toplam sanayinin ise beklendiği üzere kendisini oluşturan kısımlardan en çok imalat sanayi ile benzer karakterde bir değişim sağladığı görülmektedir. EKİM 2013 39 Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2 Şekil 5. İmalat Sanayini Oluşturan 24 Bölüme Ait Yıllık Ortalama Verimlilik Büyümeleri (2005- I - 2013 -II) 2005 yılı birinci dönemi ile 2013 yılları ikinci dönemi arasını kapsayan dönemde imalat sanayini oluşturan 24 bölüm incelendiğinde “Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı”, “Tekstil ürünlerinin imalatı” ile “Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı” bölümlerinin verimliliğinin düşme eğiliminde olduğu; bu bölüm dışında kalan 21 bölümün verimliliklerinin artma eğiliminde olduğu görülmüştür. En yüksek verimlilik büyüme eğiliminin yıllık ortalama %10,2 ile “ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç); saz, saman ve benzeri malzemelerden örülerek yapılan eşyaların imalatı” bölümünde olduğu görülmüştür. Tablo 1. 2005-I ile 2013-II Dönemi Yıllık Ortalama Verimlilik Büyümeleri (% değişimler) 40 EKİM 2013 Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2 Tablo 1’de ana sanayi grupları, sanayinin kısımları ve toplam sanayi için hesaplanan çalışan kişi başına üretim endeksinin 2005-I ile 2013-II dönemleri arası yıllık ortalama büyüme oranları verilmiştir. Sanayi kısımları içerisinde “Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı”nın %5,07 ile en yüksek yıllık ortalama verimlilik büyümesine sahip olduğu; en düşük yıllık ortalama verimlilik büyümesinin ise %0,93 ile “Madencilik”te olduğu gözlenmiştir. Ana Sanayi Grupları incelendiğinde ise en yüksek verimlilik artışının yıllık ortalama %5,01 ile “Dayanıklı Tüketim Malları” nda olduğu görülmektedir. Burada verilen büyüme oranları, çeyreklik veriler kullanılarak hesaplanan yıllık büyüme oranlarıdır ve anılan dönemler arasında geçerlidir. Yeni bir dönemin seriye eklenmesi ve aralığın genişlemesi ile hesaplanan bu oranların da değişeceğine dikkat edilmelidir. Şekil 6. Ana Sanayi Grupları (MIGs) Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Trend Serileri Şekil 6’da Ana Sanayi Grupları çalışan kişi başına üretim endeksi serilerinin trendleri gösterilmiştir. Bu noktada kullanılan trend kavramı orjinal seriden mevsimsel ve diğer etkilerin çıkarılmasıyla elde edilen uzun dönemli eğilimi ifade etmektedir. 2008 yılı son dönemleri ile 2009 yılının ilk dönemlerinde küresel düzeyde var olan krizde ana sanayi gruplarının trend değişimlerine bakıldığında ara malı ve sermaye malı üretiminde işgücü verimliğinin durgunluktan oldukça etkilendiği, bazı grupların ise hemen hemen etkilenmediği görülmektedir. Dayanıklı Tüketim Malı Üretimi ile Dayanıksız Tüketim Malı Üretimi işgücü verimliliklerinin uzun dönem eğilimleri, küresel kriz dönemi de dâhil olmak üzere istikrarlı bir şekilde artmıştır. Kömür ve linyit çıkartılması, ham petrol ve doğalgaz çıkarımı, kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı, suyun toplanması, arıtılması ve dağıtılması faaliyetlerinden oluşan Enerji ana sanayi grubunda ise belirgin ve istikrarlı bir biçimde artan verimlilik trendi 2012 yılında azalma eğilimine girmiş 2013 yılı ile birlikte yeniden artış eğilimine dönmüştür. Tablo 1’de yer alan verilerle birlikte değerlendirildiğinde 2005-I ve 2013-II dönemleri arasında; dayanıklı tüketim malı üretiminin ve dayanıksız tüketim malı üretiminin yıllık ortalama verimlilik büyümeleri sırasıyla %5,01 ile %3,63 olarak gerçekleşmiştir. Enerji ana sanayi grubunda ise işgücü verimliliğinin yıllık ortalama artış oranı %3,97’dir. Küresel kriz döneminden etkilenen Ara Malı Üretimi ile Sermaye Malı Üretimi sanayi gruplarının verimlilik trendlerine bakıldığında ise dalgalı bir yapıda oldukları görülmektedir. Diğer ana sanayi gruplarında son iki yıla bakıldığında istikrarlı bir trend yakalanmış olsa da Sermaye Malı üretiminde verimlilik düzeyi dalgalı yapısını korumaktadır. EKİM 2013 41 BİLİŞİM, BİLİM VE TEKNOLOJİ Akıllı Taşınabilir (Mobil) Sistemler - 1 Neden Akıllı Sistemler Kullanılır? Akıllı Taşınabilir (Mobil) Sistemlerdeki Gelişmeler, Akıllı Sistemleri Kullanmak Verimliliğimizi Nasıl Artırır? Rekabet Etmede Taşınabilir Sistemlerin Etkisi Nedir? Hazırlayan: Dr. Mustafa Kemal AKGÜL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Giriş Değerli okuyucular, bu sayıda “Bilişim, Bilim ve Teknoloji” köşemizde yeni bir yazı dizisine başlamaktayız. Konumuzun başlığı; Akıllı Taşınabilir Sistemler. Başlığımızı taşınabilir sistemler ile sınırlandırmamızın nedeni, akıllı sistemlerin çok geniş bir kullanım alanı içinde yer almalarıdır. Kişisel kullanım ürünlerinden fabrika otomasyonlarına kadar birçok alanda akıllı sistemler kullanılmaktadır. Bu nedenle bu bölümde anlatacağımız, kişisel kullanım alanına giren akıllı sistemler üzerine olacaktır. Teknolojiden bahsetmek bir yönüyle kolaydır, ancak ele aldığınız teknoloji konusunun insan etkileşimini açıklamaya çalıştığınız zaman üzerinde çalışılması gereken konular haline dönüşmektedir. Taşınabilir sistemler dediğimizde yine aklımıza binlerce teknolojik ürün gelmektedir. Akıllı Sistemler Nasıl Tanımlanır? Zeki sistemler (ing. intelligent systems) olarak da tanımlanan akıllı sistemler, temel bir işletim sistemi üzerine kurgulanmış birçok farklı işlem yapabilen yazılımlardan oluşan bilgisayar donanımı temeline göre tasarımlanmış sistemlerdir. Akıllı sistemler, iş süreçlerini birden fazla aşamaları ile yürütebilmekte, birden fazla ihtimallere göre işlem yapabilmekte, farklı donanımlardan bilgi ve veri alabilmekte bu nedenle de farklı biçimlerde bilgi ve veri tabanlarını kullanabilme yeteneklerine 42 EKİM 2013 sahip bulunmaktadır. Bununla birlikte akıllı sistemler; kullanıcıları tanımakta, sonradan kullanacağı verileri ve bilgileri tanımlanmış biçimsellikte saklayabilmekte, daha da önemlisi bilgi ve verileri sürekli güncelleyebilmektedir. Tabii ki akıllı sistemler için bu kadar yetenekten söz edince, şu soru aklımıza gelmektedir: Akıllı sistemlere bu yetenekleri kazandıran unsurlar nelerdir? Bunun cevabı, gelişmiş donanım ve yazılım mimarilerinin varlığıdır. Sonuçta, en basit uygulamalarla başlayan bilgisayar donanım ve yazılımları günümüzde akıllı sistemleri meydana getirebilecek yeteneklere ulaşmış bulunmaktadır. Bir sistemi akıllı kılan temel özellikler nelerdir? Bir programın ya da sistemin zeki ya da akıllı olarak kabul edilebilmesi için, en azından aşağıdaki özelliklerden bazılarını sağlayabilmesi gerekir, bu özellikler şunlardır: • Karar verme • Algılama • Öğrenme • Problem çözme • Muhakeme • Şekil ya da resim tanıma • Doğal dil anlama Akıllı sistemlerin bu özelliklere sahip olmasını sağlayan araçlar ise yazılımlardır. Bir sistemin akıllı işlemler yapabilmesi için kullanılan programlama araçlarından en yaygın olanları; • • • • Uzman sistemler, Yapay sinir ağları, Yapay zekâ, Bulanık sistem programlama olarak sayılabilir. Taşınabilir akıllı sistemlerden bahsedilince ilk akla gelen, yaygın kullanımda bulunan akıllı telefon sistemleridir. Fakat taşınabilir akıllı sistemlerin kapsamı içinde konum belirleme, uzaktan algılama ve akıllı yayın (broadcasting) sistemler de önemli bir yer tutmaktadır. Akıllı mobil sistemlerin uygulama alanları içinde; eğitim ve eğlence, ulaştırma, üretim, kalite ve stok kontrol, saha araştırmaları vb. birçok uygulama sayılabilmektedir. Akıllı Taşınabilir Sistemleri Yetenekli Kılan Temel Özellikler Nelerdir? Akıllı sistemleri yetenekli ve hatta gittikçe vazgeçilmez kılan dört temel özellikten söz edilebilir. Bunlar; • Donanım mimarisinin gelişebilir olması, • Donanım mimarisinin standartlara uyumlu olması, • Farklı donanımlarla iletişim kapasitesi, • Akıllı sistemler üzerinde çalışan programların çokluğudur. Bu özelliklerin bir sistem içerisinde yer alması ve bütünleşik biçimde uyum içinde kullanılabilmesi, akıllı sistemleri vazgeçilmez kılmaktadır. Akıllı sistemlerin donanım mimarileri hem kapasite hem de gelişebilme yönleriyle gelişmeye açık yapıda tasarımlanmaktadır. Bununla birlikte donanım mimarisinin bileşenleri olan sistemler, önemli ölçüde uluslararası standartlarla tanımlanmış durumdadır. Bu nedenle de akıllı sistemlerin veri giriş ve çıkış birimleri, diğer sistemlerle haberleşme ara yüzlerindeki uyumluluk, kullanıcı beklentilerini karşılamaktadır. Benzer biçimde akıllı sistemler üzerinde yer alan işletim sistemi ile uyumlu yüzlerce uygulama programı kullanıcıların seçimlerine sunulmuştur. Neden Akıllı Taşınabilir Sistemler Yaygınlaşmaktadır? Akıllı sistemleri yetenekli ve hatta gittikçe vazgeçilmez kılan aynı anda farklı işleri ve uygulamaları yapabilme yetenekleridir. Akıllı taşınabilir sistemler, yerleşik bir bilgisayar sisteminde yapılabilen uygulamaların neredeyse bütününü yapabilmektedir. Cep (mobil) telefonların “akıllı telefonlara” dönüşümleriyle hayatımızda önemli bir yer tutmaya başlayan akıllı sistemler, bireysel kullanımlar dışında endüstriyel uygulamaların içinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin; akıllı cep telefonunda kullanıcılar, cihazın telefon özelliğini kullanmanın yanı sıra akıllı ajanda ve veri tabanı oluşturma, ses ve resim işleme, arşivleme, internet erişimi, gerçek zaman boyutunda konum bulma, harita ve yol kılavuzluk uygulamalarını yapabilmektedirler. Benzer biçimde, akıllı cihaz özelliğine sahip el terminalleri ile fabrikalardaki üretim aşamaları ve kalite yeterlilikleri değerlendirilebilmekte, stok kontrolleri yapılabilmektedir. Diğer yandan taşınabilir akıllı sistemler, satış noktası terminali olarak yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Bu uygulama türlerinin içinde yer alan akıllı sistemler aynı zamanda isteğe bağlı olarak, birden fazla uygulamalar için de bütünleştirilebilmektedir. Üretim ve hizmet sektöründe taşınabilir akıllı sistemlerin yaygın kullanım alanları; • Üretim kontrolü, • Kalite kontrolü, • Süreç kontrolü, • Ulaşım ve rota kontrolü, • Personel yönetimi ve kontrolü, • Güvenlik ve benzeri uygulamalarda yoğunlaşmaktadır. Bütün bu sayılan işlemlerin taşınabilir sistemlerle yapılabilmesi, kullanıcılara önemli ölçüde zaman, işlem hızı, insan gücü ve güvenilirlik sağlamaktadır. Bununla birlikte bu işlemleri yapabilen taşınabilir sistemlerin ortak bir iletişim ve işletim mimarisine sahip olmaları, alt sistemlerden oluşan bütünleşik bir akıllı sistem mimarisinin oluşmasına da imkân sağlamaktadır. Bunun sonucunda ise, akıllı fabrikalar, akıllı iş organizasyonları ve akıllı ağlar (network) kullanımı mümkün olmaktadır. Akıllı Taşınabilir Sistemlerdeki Gelişmeler Nelerdir? Mobil uygulamalar, mobil pazarlarda iOS, BLACKBERRY OS ve ANDROİD işletim sistemine sahip akıllı mobil cihazlar ile iPhone, iPAD, Samsung gibi farklı platformlarda çalışan, gerçek zamanlı ve çevrim içi uygulamalar yaparak, kullanıcısına fayda sağlayan yazılımlardan meydana gelmektedir. Mobil uygulamalar ile; • Müşterilerin ürünlere olan yaklaşımları daha kolay ölçülebilmektedir. • Hedef müşteriye ulaşım kolay hale gelerek daha çok müşteri kitlesine çok daha kısa sürede ulaşılabilmektedir. • Geri dönüş oranı daha hızlı ve yüksektir. • • • • • Pazarlama maliyetleri daha sürdürülebilir ve düşüktür. Müşteri ile etkileşim daha hızlı, etkin, güncel ve yüksektir. Farklı hedef kitlelere göre uygun kampanyalar geliştirilebilir. Şirketlerin, tüketicileri ile zaman ve konum engeli olmadan, doğrudan iletişim kurmalarına izin verilebilir. Tüketicilere, zamana ve mekâna duyarlı, kişiselleştirilmiş, ürün, hizmet ve fikirleri tanıtan bilgiler sunulabilir. Akıllı Sistemleri Kullanmak İş Verimliliğimizi Nasıl Artırmaktadır? Örnek Uygulama… Akıllı taşınabilir sistemlerdeki uygulama çözümlerinden birini ele alarak, akıllı taşınabilir sistemler kullanarak iş verimliliğimizi nasıl artırabiliriz? Bunu web uygulama araçlarından bir uygulamayı ele alarak örneklemiş olalım. • İnteraktif ürün görselleri, videolar, dokümanlar ve ürünlerinizin 2 veya 3 boyutlu (arttırılmış gerçeklik) gösterimleri ile sunumlarınızı mobilize edebilirsiniz. • İnteraktif içerik yönetim sistemi ile içerikleri web üzerinden kolayca güncelleyebilir ve yönetebilirsiniz. • İnternet/İntranet üzerinden her zaman erişilebilirsiniz. EKİM 2013 43 • • • • • • • 44 Kullanımda olan diğer mobil, masaüstü, kiosk gibi platformlar ile entegrasyon sağlayabilirsiniz. Ürün ve numune gösterimindeki esneklik ve 3 boyutlu özellikleri ile birçok renk ve çeşitteki ürünleri tek bir platformda gösterebilirsiniz. İnteraktif mobil tanıtım sistemi ile müşterileriniz için de mobil çözümler sunabilirsiniz. ISO 9126 kapsamında sürdürülebilirlik sağlayabilirsiniz. 360° panoramik gösterimleriniz ile müşterilerinize istedikleri detayları, inceleme imkânı sunarak daha etkin ve etkili sonuçlar almalarını sağlayabilirsiniz. İnteraktif uygulamaları, farklı platformlardaki mobil cihazlar ile hızlı, kullanışlı, anlaşılır ve özelleştirilebilir uygulama çözümleri sunmayı hedeflemektedir. Online/offline entegrasyon seçeneği ile uygulamalarınızda bulunan verileri, tüm platformlar için ortak olan tek bir merkezden, EKİM 2013 • güvenli bir şekilde minimum maliyetlerle yönetmenizi sağlamaktadır. Web üzerinden yönetim seçeneği ile 7/24 istediğiniz yerden online ve güvenli bir şekilde yönetebilirsiniz. Akıllı Sistemlerle Oluşturulan Etkileşim Ortamları ve Bazı Uygulama Örnekleri Makine-Makine Etkileşimi (M2M) Sistemleri İki makinenin birbiri arasında belirli protokoller aracılığı ile veri alış verişi yaparak etkileşim içerisinde çalışmalarını sağlayan sistemlerin genel adlarıdır. Bu cihazlar kapalı sistem otomasyon cihazlar olabilecekleri gibi (operatör müdahalesi gerektirmeyen) kullanıcı yönetimi gerektiren cihazlar olabilirler. Uzaktan yönetim haricinde cihazların çalışma durumlarına ilişkin verilerin uzaktan takip edilebilmesi, arıza vb. gibi durumlarda uzaktan arıza tespiti ile işletme maliyetlerini düşürmekle birlikte hizmet kalitesini ve/veya cihazdan elde edilecek faydanın en üst düzeye çıkarılmasını sağlayacaktır. Ericsson firması, 2020 yılında dünyada 50 milyar cihazın şebekeye bağlanacağını öngörmektedir. GSM Uyumlu M2M Sistemlerin Faydaları Nelerdir? GSM altyapısının kullanımı, uzaktan kontrol edilmek istenen cihazın bulunduğu noktaya herhangi bir altyapı çalışmasına gerek duyulmadan, taşınabilirlik, işletme maliyetlerinin düşürülmesi ve veri güvenliği gibi pek çok yararlı özellik sağlamaktadır. İşletme maliyetlerinin düşük olması, açık alanda çalışmaya tam uyumlu cihazlar ve konnektörler kullanılması cihazın güvenilirliğini ve tercih sebebi olmasını sağlayan en önemli etmenlerdendir. Otomatik Hata Modu Süreci ve Etkileri Analizi Hata modu ve etkileri analizi (Failure Mode And Effects Analysis - FMEA) bir sistemde tüm olası arıza modları etkilerinin incelenmesi ve değerlendirilmesini içeren bir tasarım analizi işlemidir. Bu tür analizler giderek daha karmaşık, elektrik, elektronik ve mekanik sistemler güvenlik-kritik uygulamalar kombine edilmektedir otomotiv, havacılık ve diğer gelişmiş imalat sanayi, artan önem taşımaktadır. Bu tasarımın tüm yönleriyle operasyonun ayrıntılı ve sistematik bir inceleme gerektirdiği için FMEA son derece sıkıcı bir süreçtir. Bu etki alanı geniş deneyim gerektirir. Ancak, bu işi profesyonel mühendisler tarafından yapılmalıdır. Bu iki faktör, çalışma ve uzman görüşüne özenli, otomatik yardım tasarım mühendisleri için sağlayacağı büyük faydaları göstermektedir. Bu çalışma, elektrik tesisatları için başarısızlık modu etkisinin tahmini otomatik bir programı açıklamaktadır. Bu FMEA'nın zorlu bir işidir ve yalnızca dağıtılmış bir mantık mimari, için birden fazla model entegre ederek elde edilebilir. Mimarisi açık uçlu ve kağıt program tam FMEA sürecini kapsayacak şekilde uzatılabilir. Akıllı Sistemler Alanında Ülkemizde Yapılan Bilimsel Çalışmalar Akıllı sistemler alanında dünyada yapılan bilimsel çalışmalar olanca hızıyla sürmekte ve her yıl bu çalışmaların sonuçları ticari ürünlere dönüşmektedir. Akıllı sistemler alanında yapılan araştırmalar en çok üniversitelerde yapılmaktadır. Bunun nedeni; akıllı sistemler konusundaki araştırmalarda temel bilimlerin kullanılmasıdır. Akıllı sistem araştırmaları temel olarak, donanım ve çevre birimleri ile mantıksal yazılım geliştirme alanlarında yürütülmektedir. Türkiye’de de bazı üniversitelerimizde akıllı sistemler alanında özellikle yazılım geliştirme konusunda lisansüstü eğitimler verilmektedir. Aşağıda bu alanda sürdürülmekte olan bir eğitim programından örnek bulunmaktadır. Akıllı Mühendislik Sistemleri Yüksek Lisans Programı ve Kapsamı Web dokümanları, sayısal ortamlar, finansal pazarlar ve duyarga (sensör) ağları gibi ortamlardan daha fazla bilginin erişilebilir olduğu artan rekabetçi dünyada, dev miktarda veriyi analiz edebilen ve doğru karar verebilen yeni akıllı sistemlere büyük bir ihtiyaç vardır. Bu akıllı sistemler borsa verilerini analiz edip sağlam tahminler yapabilir, belirsiz bir ortamda fabrika ürünlerini kontrol edip iyileştirebilir, ulaşım güvenliğini geliştirebilir, yaşlıların yaşam kalitesini artırabilir veya çocukları eğlendirebilir. Akıllı sistemler fikirler kullanmasının yanı sıra doğaya ait sistemlerden ilham alır ve yapay zeka, otomatik öğrenme, evrimsel ve sezgisel algoritmaların hem var olan hem de yeni teknikleri üzerine kurulur. Bu program, oldukça karmaşık, belirsiz ve değişken doğaya sahip problemlerin çözümüne olanak veren geleneksel olmayan çözüm yollarını sağlayan aşağıdaki üç ana alanı içermektedir. • Akıllı Hesaplama Sistemleri • Akıllı Üretim Sistemleri • Akıllı Yazılım Sistemleri Gelecek sayımızda bu konu başlığı altındaki yazımızı sürdüreceğiz. Bu Sayının Hazırlanmasında Başvurulan Kaynaklar 1. Bilgi Patlaması; http://www.bthaber.com/ bilgi-patlamasi/ 2. Samet ASLAN “Meta Data Nedir?” http://www.datawarehouse.gen.tr/Makale. aspx?ID=387&seo=meta-data-nedir- Erişim tarihi: Haziran 2013 3. BT Haber - http://www.btnet.com.tr/79584sirketler-buyuk-veriyi-nasil-avantajacevirebilir-analiz.html 4. BT Haber, Akıllı Yazılımlarla Neler Yapabilirsiniz? http://www.btnet.com. tr/38511-akilli-yazilimlarla-neleryapabilirsiniz-konuk-yazar.html 5. Koçsistem, İş Zekası; http://www.kocsistem. com.tr/tr/is-zekasi.aspx 6. Dr. Cengiz Acartürk ve Doç. Dr. Kürşat Çağıltay, İnsan Bilgisayar Etkileşimi, http://ibe.bidb.odtu.edu.tr/node/76 7. Makine, Elektrik ve Yazılımı Birleştiren Arayüz; http://www.endustri-dunyasi. com/makale/makine-elektrik-ve-yazilimibirlestiren-arayuez/ 8. http://fbe.ieu.edu.tr/akilli-muhendislik/tr EKİM 2013 45 TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) “Temiz Üretim Politikalarının Uygulanması Çalıştayı” Ankara’da Gerçekleştirildi T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Temiz Üretim Politikalarının Uygulanması” konu başlıklı TAIEX çalıştayı, 5-6 Eylül 2013 tarihlerinde Ankara Plaza Hotel’de gerçekleştirildi. Verimlilik Genel Müdürlüğü uzmanlarından Nilay Dönmez tarafından yapılan açılış konuşması ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın temiz üretim alanındaki çalışmalarını özetleyen sunuşunun ardından program, Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye) Direktör Yardımcısı Rıfat Ünal Sayman’ın Türkiye’deki temiz üretim politikaları ile ilgili çalışmaları anlatan konuşmasıyla devam etti. Birinci oturumun son konuşmacısı olan Dr. Marton Herczeg sunumunda, “Kaynak Etkin Bir Avrupa İçin Yol Haritası” ve “7. Çevre 46 EKİM 2013 Eylem Planı” belgeleri temelinde Avrupa Birliği’nin ilgili politika dokümanlarına değindi ve çeşitli ülkelere ilişkin veriler üzerinden mevcut durumu karşılaştırmalı olarak değerlendirdi. İkinci oturum, İrlanda Çevre Koruma Ajansı’ndan çalıştaya katılan Shane Colgan’ın, İrlanda’da uygulanan Yeşil İşletme (GreenEnterprise) Programı ile ilgili yol gösterici bilgileri ve deneyimlerini paylaştığı sunumuyla başlayarak, Romanya Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Luminita Ghita’nın Romanya’daki temiz üretim politikalarına ilişkin ulusal deneyimleri aktardığı konuşmasıyla devam etti. İkinci oturumun son konuşmacısı olarak söz alan Zoltan Palotai ise Macaristan’daki “Ulusal Çevre Teknolojileri İnnovasyon Stratejisi (NETIS)” belgesinin planlanma sürecine ve uygulanmasına ilişkin ilk gözlemlerini katılımcılarla paylaştı. Çalıştayın ikinci günü, Almanya Malzeme Etkinliği Ajansı’ndan Matthias Künzel’in konuşmasıyla başlayıp, bu sunumda Go-Efficient Programı’nın işleyişinin temel unsurları anlatıldı. Aynı oturumda söz alan Bulgaristan Çevre ve Su Bakanlığı uzmanlarından Rositsa Karamfilova, temiz üretime ve atık sektörüne ilişkin düzenleyici dokümanların ülkesindeki rolünden bahsetmiş olup, çalıştayın son oturumu Luminita Ghita’nın alandaki zorluklar ve fırsatlara değinen sunumunu izleyen genel bir değerlendirme bölümüyle sona erdi. Temiz üretim ile ilgili Avrupa Birliği stratejileri ve politikalarına, ulusal politika dokümanlarına ve temiz üretim politikalarının uygulanması ve izlenmesi süreçlerine ilişkin farklı ülke örneklerine değinilen ve yedi ayrı ülkeden konuşmacının deneyimlerini aktardığı çalıştay, tüm katılımcılar için bir bilgi alışverişi ortamı sağlayarak, ilgili taraflar arasındaki işbirliği bağlarını kuvvetlendirdi. Söz konusu çalıştayın ülkemizdeki temiz üretim ile ilgili politikaların geliştirilmesi, uygulanması ve izlenmesi süreçlerine katkı sağlaması beklenmektedir. Çalıştayda yapılan sunumlara erişmek için: http://ec.europa.eu/enlargement/ taiex/dyn/taiex-events/library/detail_ en.jsp?EventID=52425 TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulamaları Yarışması Ödül Töreni İstanbul’da Gerçekleştirildi İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) tarafından, inovatif uygulamalarla sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunan iyi uygulamaları ödüllendirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla düzenlenen “İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulamaları Yarışması”nda kazanan firmalara ödülleri 10 Eylül 2013 tarihinde Pera House İngiltere Konsolosluğu'nda düzenlenen törenle verildi. Törene; iş dünyası, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve medya temsilcilerinin yanı sıra İngiltere Başkonsolosu Leigh Turner da katıldı. takdim edilmesi ile son buldu. Türkiye’de faaliyet gösteren özel sektör şirketlerinin başvurabildiği yarışmada, finale kalan 14 firmanın uygulamaları SKD Teknik Komite İnovasyon Grubu tarafından yapılan “Teknik” değerlendirme ve üniversite, basın ve sivil toplum temsilcileri tarafından yapılan “Jüri” değerlendirmelerinin ardından “KOBİ” (En İyi Çevresel İnovatif Uygulama, En İyi Sosyal İnovatif Uygulama, En İyi Ekonomik İnovatif Uygulama) ve “Büyük Şirket” (En İyi Çevresel İnovatif Uygulama, En İyi Sosyal İnovatif Uygulama, En İyi Ekonomik İnovatif Uygulama) kategorilerinde olmak üzere toplam 6 dalda kazanan firmalar belirlendi. Buna göre; İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulamaları Yarışması’nda, “Büyük Şirket” kategorisi “Çevresel İnovatif Uygulama” dalında TAV Havalimanları Holding, “Ekonomik İnovatif Uygulama” dalında Enerjisa Başkent Elektrik Dağıtım, “Sosyal İnovatif Uygulama” dalında Enerjisa Enerji Hizmetleri ödül kazandı. “KOBİ” kategorisinde “Çevresel İnovatif Uygulama” dalında Ege Orman Vakfı Ağaçlandırma ve Ağaç Ürünleri İktisadi İşletmesi (EGEVAK) ödül kazanırken “Ekonomik İnovatif Uygulama” ve “Sosyal İnovatif Uygulama” dallarında ödüle layık firma bulunamadı. Yarışma kapsamında ödül alan şirketler, ödülün verildiği tarihten itibaren İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulamaları logosunu her türlü kurum içikurum dışı yayınlarında ve bültenlerinde kullanma hakkına da sahip oldu. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını temsilen Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz’ın katıldığı ödül töreninin açılış konuşması SKD Türkiye Başkanı Galya Frayman Molinas tarafından yapıldı. Futurist Ufuk Tarhan’ın ana konuşmacı olarak yer aldığı tören, SKD İnovasyon Çalışma Grubu Başkanı Hasan Süel tarafından finale kalan uygulamaların tanıtılması ve kazanan firmalara ödüllerin EKİM 2013 47 TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) 3. Kaynak Verimliliği ve Temiz Üretim Küresel Ağ Konferansı İsviçre’de Düzenlendi 3. Kaynak Verimliliği ve Temiz Üretim Küresel Ağ Konferansı, 4-6 Eylül 2013 tarihleri arasında İsviçre’nin Montrö kentinde gerçekleştirildi. Kaynak Verimli Temiz Üretim Küresel Ağı (RECPnet) üyesi ülkelerin katılımıyla ve UNIDO-UNEP koordinasyonunda düzenlenen Konferansa; 55 ülkeden, üst düzey yöneticiler ve diğer kurum temsilcilerinden oluşan 155 kişi katılım sağladı. Söz konusu konferansa ilk kez davet edilen ülkemizi, Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz ile Sanayi ve Teknoloji Uzmanları M. Hürol Mete ve Selin Engin temsil etti. Konferansın ilk gününde açılış konuşmaları; UNIDO Temiz ve Sürdürülebilir Üretim Birimi’nden Petra Schwager, UNIDO Çevre Yönetimi Şube Müdürü Heinz Leuenberger, UNEP İş ve Endüstri Birim Başkanı Elisa Tonda, Uluslararası Kaynaklar Paneli Eş Başkanı Ernst von Weizsaecker ile Ekonomik İşler Müsteşarı Hans-Peter Egler tarafından gerçekleştirildi. 48 EKİM 2013 Açılış konuşmalarının ardından, Nairobi’den Montrö’ye kadar olan ve Rio+20 Konferansı ile bu konferans sonunda ortaya çıkan Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim için 10 yıllık Çerçeve Programı’nı da (10YFP) kapsayan süreçteki küresel forumlar aktarılarak bu kapsamda RECPnet’in rolü değerlendirildi. “RECP Hizmet Dağıtımındaki İnovasyonlar: RECPnet Başarı Öyküleri” başlıklı oturumda; Çin, Güney Afrika ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde yürütülen proje, program ve kanunlar aktarıldı. Ardından Tarım/ Gıda Sektörü, Kimyasalların Yönetimi ve Turizm sektörlerine yönelik gerçekleştirilen paralel oturumlarda, ilgili sektörlerin üretim, tüketim ve hizmet süreçlerine yönelik temiz üretim potansiyelleri ve deneyimleri ile bu alandaki girişimler paylaşıldı. “Özel Sektör Forumu ve Ağların Oluşturulması” başlıklı oturumda, Microsoft ve Nestle gibi firmalar tarafından sürdürülebilir üretim ve tüketim alanında gerçekleştirilen çalışmalar aktarıldı. Konferansın ikinci günündeki “KOBİ’ler İçin Eko-İnovasyon” başlıklı oturumda; eko-inovasyonun sürdürülebilir üretim ve tüketim sistemlerine katkısı, eko-inovasyonun itici güçleri, KOBİ’lerin ve birlikte çalıştıkları kurumların eko-inovasyon alanındaki kritik rolleri ve RECPnet üyelerinin eko-inovasyon fırsatları tartışıldı. Bu oturumun ardından gerçekleştirilen paralel oturumlar kapsamında yer alan “Bölgesel Yaklaşımlar” oturumunda, işletmelerde gerçekleştirilen çok sayıdaki başarılı uygulamanın etkisinin artırılması sürecinde küme yaklaşımları değerlendirildi. Bu kapsamda Çin ve Hindistan örnekleri aktarılarak, eko-endüstriyel parklarda elde edilen çevresel kazanımlar ile kaynakların korunmasına ve rekabet güçlerine ilişkin deneyimler paylaşıldı. “İşletme Destekleri ve Değerlendirme Yaklaşımları” oturumunda kaynak verimli ve temiz üretim çabalarının artırılmasını sağlamak üzere oluşturulan mevcut araçlar ve uygulamalara yer verilmiş olup ilgili alanda geliştirilecek farklı yöntem ve stratejilerin gereğinden bahsedildi. “Talep Geliştirme: Kamu ve Özel Tedarik Zincirlerinin Yeşilleştirilmesi” başlıklı oturumda ise daha sürdürülebilir ürünler ve hizmetler için talebin geliştirilmesine yönelik olarak sürdürülebilir satın alım ve sürdürülebilir tedarik zinciri uygulamalarını içeren ülke örnekleri aktarıldı. “RECP ve Teknoloji Transferi” oturumunda, kaynak verimliliği sağlamada işletmelere ve organizasyonlara uygun teknik ve teknolojilerin transferi ve adaptasyonu değerlendirildi. Bu kapsamda, İklim Değişikliği Merkezi hakkında güncel bilgiler verilerek, enerji verimliliğinin artırılmasını amaçlayan platformlar ile Kamboçya ve Vietnam’da bu alanda gerçekleştirilen deneyimler aktarıldı. İkinci günün kapanış oturumunda “RECP Programı İçin Geleceğe Yönelik Fırsatlar” başlığı altında, Küresel Yeşil Endüstri Platformu, Uluslararası Finans İşbirliği, Sırbistan Temiz Üretim Merkezi, Bandung Teknoloji EnstitüsüHindistan, UNIDO ve UNEP temsilcileri TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) tarafından değerlendirmelerde bulunuldu. Konferansın üçüncü ve son gününde, “Bilgi Yönetim Sistemi” başlıklı oturumda, RECPnet’in temel fonksiyonlarından biri olan bilgi yönetiminin sağlanması amacıyla 2014 Temmuz ayında tamamlanması planlanan; ağın geliştirilmesini ve işbirliklerinin artırılmasını, aynı zamanda iyi uygulamalar, politika araçları ve tekniklerinin paylaşılmasını amaçlayan internet tabanlı bilgi yönetim sistemi tanıtıldı. Daha sonra, RECPnet Başkanı ile ağ kapsamında yer alan 5 bölgenin yöneticileri belirlendi. Yapılan oylama sonucunda bir önceki dönemde de başkanlık görevini yürüten ve aynı zamanda Latin Amerika ve Karayipler bölgesinin de yöneticisi olan Cesar Barahona RECPnet Başkanı olarak seçildi. Türkiye’nin içinde yer aldığı Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya bölgesinin yöneticisi ise Çek Cumhuriyeti Temiz Üretim Merkezi direktörü Vladimir Dobes olarak belirlendi. Bölge yöneticilerinin seçilmesinin ardından 5 farklı bölgedeki üyeler, gruplar halinde bir araya gelerek ilerleyen dönemde gerçekleştirecekleri çalışmalara ve önceliklere temel teşkil etmesi amacıyla bir toplantı gerçekleştirdi. Konferansta UNIDO ve UNEP temsilcileriyle yapılan görüş alışverişi doğrultusunda, önümüzdeki dönemde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının gözlemci üyeliğinin yanında, TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsünün tam üye olmasına yönelik girişimlerde bulunulacak olması, ülkemizin RECPnet ağından etkin şekilde faydalanılması açısından önem taşımaktadır. RECPnet ve konferans ile ilgili ayrıntılı bilgi ve dokümanlara www.recpnet.org adresinden ulaşılabilmektedir. RECPnet Hakkında Birleşmiş Milletler Sınaî Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ile Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından birlikte yönetilen Kaynak Verimli Temiz Üretim Küresel Ağı’na (Network on Resource Efficient Cleaner ProductionRECPnet) Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) tarafından 2012 yılında yapılan gözlemci üyelik başvurusu, RECPnet İcra Kurulu tarafından yapılan değerlendirme sonucu geçtiğimiz Mayıs ayında kabul edilmiştir. UNIDO ve UNEP; gelişmekte olan ve geçiş ülkelerinde, sürdürülebilir endüstriyel gelişim ile sürdürülebilir üretim ve tüketimin geliştirilebilmesi konularında işbirliği yapmaktadır. Kaynak Verimli ve Temiz Üretim (RECP) Ortak Programı’nın amacı; RECP metot, yöntem ve politikalarının uygulanmasını sağlayarak ve yaygınlaştırarak işletmelerin ve diğer organizasyonların kaynak verimliliğini ve çevresel performansını geliştirmektir. RECP Programı, temel olarak 1994’ten bu yana kurulmakta olan Ulusal Temiz Üretim Merkezleri tarafından elde edilen tecrübelere ve çıkarılan derslere dayanmaktadır. Program ayrıca benzer girişimlerle birlikte sinerjilerin ortaya çıkartılmasını amaçlamaktadır. UNIDO ve UNEP’in patron kuruluş olduğu bu küresel ağ kapsamında yer alan ülkeler, Arap bölgesi; Afrika bölgesi; Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya bölgesi; Doğu, Güney ve Güneydoğu bölgesi ile Latin Amerika ile Karayipler bölgesindeki ülkeler olarak gruplanmıştır. RECPnet kapsamında; 33 asil, 3 yedek ve 18 gözlemci olmak üzere toplam 54 üye bulunmaktadır. Türkiye’nin de gözlemci üye olarak yer aldığı Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya bölgesinde yer alan diğer ülkeler; Almanya, Arnavutluk, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, İsrail, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Moldova, Romanya, Rusya, Sırbistan, Özbekistan ve Ukrayna’dır. EKİM 2013 49 TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) Yeşil İş – Green Business 2013 Konferansı “Değişim Zamanı” Temasıyla İstanbul’da Gerçekleştirildi Kalkınma Bakanı Dr. Cevdet Yılmaz Yeşil İş 2013’ün 5. yılında, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, İTO ve İSO’nun katkıları ve katılımıyla; sürdürülebilir iş dünyasının en yeni gelişmeleri tartışıldı. Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından 17 - 18 Eylül 2013 tarihlerinde İstanbul Swiss Otel’de düzenlenen ve iki gün boyunca süren tartışmalar, paylaşımlar ve yeniliklere ev sahipliği yapan Yeşil İş 2013’ün bu yılki teması “Değişim Zamanı” idi. Bu tema çerçevesinde Yeşil İş 2013, iş dünyasının değişen parametrelerini ve sürdürülebilir iş modelleri oluşturmak adına çalışmalar yapan tüm tarafları bir araya getirdi. Böylece iş dünyasının liderleri sürdürülebilir iş dünyasının geleceğini şekillendirmek, değişimi ve en yeni gelişmeleri tartışmak, sürdürülebilir iş modellerinin yarattığı fırsatları ve olası riskleri paylaşmak, yeni düşünce sistemlerini oluşturmak üzere Yeşil İş 2013`te buluştu. Kamu ve özel sektörden sürdürülebilir iş ve dünya liderlerini sürdürülebilir 50 EKİM 2013 gelecek için buluşturan Yeşil İş Konferansı’nın açılışında bir konuşma yapan T.C Kalkınma Bakanı Dr. Cevdet Yılmaz, “Ekonomiyi ve büyümeyi bir tarafa koyarak çevreyi koruyamayız. Gelişmekte olan ülkelerin dengeyi sağlamak adına büyümeleri gerekiyor. Büyümek ve çevreyi korumak arasında tercih yapamayız, maharet ikisini birden başarmak” dedi. 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nı da bu anlayışla hayata geçirdiklerini vurgulayan Bakan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Bu planda ilk kez ‘nitelikli insan, güçlü toplum’ diyerek plana başladık. Yenilikçi üretim anlayışıyla istikrarlı yüksek büyüme sağlamayı hedefliyoruz. Nasıl daha fazla bilgi üretir, bu bilgiyi nasıl daha fazla katma değere dönüştürürüz? Bilgi temelli bir büyüme stratejisi benimsiyoruz. Türkiye, enerji bağımlılığı çok, doğal kaynakları az bir ülke. Oysa önümüzdeki 4-5 yılda şehirleşme önem kazanacak. Kalkınma yarışında bu şehirler ülkeleri de ön plana çıkaracak. Nitelikli insanı ve sermayeyi yetiştiremeyen, koruyamayan ülkeler geride kalacak“ diye konuştu. Bakan Yılmaz, Bilgi Toplumu Stratejisi üzerinde çalışmalarını sürdürdüklerini belirterek, Ar-Ge, üniversiteler, üniversite-sanayi işbirliği ve yenilikçiliği teşvik konularına özel önem verdiklerini kaydetti. Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sungur Bursa “Bugün artık hep birlikte bir şeyler yapmak zorundayız. Nesiller arası sorumluluğu ihmal edemeyiz. Her birey kendi yaşamında sürdürülebilirlik anlayışını maksimize etmek zorunda... Sürdürülebilir iş modellerini benimsemeliyiz. Çünkü bugün, gelecek nesillerin sofralarından bir şeyler çalar durumdayız. Artık ülkemizde de sürdürülebilir iş modellerinin, tüketime dayalı iş modellerinin yerini alacağına inanıyorum” diye konuştu. Yeşil İş 2013’te neler konuşuldu? Yeşil İş Konferansı’nda iki gün boyunca toplam 112 konuşmacı yer aldı ve 40’ın üzerinde oturum gerçekleştirildi. Konferansa katılan yabancı konuşmacılar arasında enerji dünyasının önemli kuruluşlarından VERDANTIX’in Kurucusu Rodolphed'Arjuzon; OPOWER’ın Genel Müdürü Nandini Basuthakur; PwC UK Partneri Alan McGill; Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)Yeşil İş Program Koordinatörü Kees Van der Ree, EIRIES CEO’su Peter Webster yer aldı. Türkiye’nin yaklaşık 10 yıl önce tanıştığı yeni iş modeli olarak kurumların hedefi olan sürdürülebilirlik yaklaşımı, Yeşil İş 2013’te ülkemizin bu konuda çalışmalar yapan iş dünyasının TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) temsilcileri tarafından çok farklı boyutlara taşındı. Örneğin Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin CEO’larının katıldığı ‘İş Dünyasının Yeni Parametreleri’, ‘Anadolu Şirketlerinde Sürdürülebilirlik’ başlıklı iki ayrı oturumla sürdürülebilir iş modelleri tartışıldı. ‘Sürdürülebilir Sermaye Piyasaları, Yatırım Fonları ve Finansman’, ‘Sürdürülebilir Yaşam Alanları’, ‘Enerji Verimliliğini Artırmak için Davranış Bilimlerini Kullanmak’ ise, Yeşil İş 2013’ün öne çıkan oturumlarından bazıları oldu. Bunun yanında, Enerji Verimliliği ve Enerji Yönetimi, Sürdürülebilir Belediyeler, Sürdürülebilir İş Modelleri ve İnovasyon, Sürdürülebilir Binalar, Su ve Karbon Yönetimi konuları eş zamanlı olarak tartışıldı. Yeşil İş 2013’ün “İş Dünyasının Yeni Parametreleri” başlıklı oturumunun moderatörlüğünü üstlenen The Guardian Sustainable Business Genel Yayın Yönetmeni Jo Confino ise, “Tüm şirketler bir adım geri çekilerek geleceğe bakmak zorunda. Korkularımızla yüzleşmeli, fakat fırsatları değerlendirmeliyiz” şeklinde görüşlerini belirtti. Konferansın ikinci günündeki, “Sürdürülebilir İş ve Temiz Üretim” başlıklı oturumda ise Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz tarafından bir sunum gerçekleştirildi. Konuşmasında öncelikle, Türkiye’de temiz üretimin durumu ve Verimlilik Genel Müdürlüğü'nün (VGM) bu alandaki faaliyetlerini anlatan Yılmaz; VGM’nin hem kuruluşunu düzenleyen KHK ile hem de ilgili strateji belgelerinde tanımlı görevleri doğrultusunda temiz üretim prensipleri ile çalışan sürdürülebilir işletmelerin yaygınlaştırılması için birçok alanda çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Yılmaz, konuşmasında ürünün tüm tedarik zinciri sürecindeki çevresel etkilerin dikkate alınmasının önem kazandığını vurguladı ve günümüzde temiz üretim kavramının kaynak verimliliğini de kapsadığını belirtti. Bu doğrultuda sürdürülebilir iş modellerinin, düşük karbonlu ve kaynak verimli yeşil endüstrinin ve yeşil büyümenin günümüz hedefleri olduğunu Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz belirtti. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü Konferans kapsamında ayrıca, VGM kapasite geliştirme, farkındalık yayınlarının tanıtıldığı bir stant açıldı. artırma, işbirliği ve koordinasyonu Katılımcılardan yoğun ilgi gören ve sağlamaya yönelik faaliyetlerinin sergilenen yayınların kısa sürede yanı sıra geçtiğimiz aylarda kuruluşu tükendiği stantta, Bilim, Sanayi ve gerçekleştirilen TÜBİTAK-MAM Çevre Teknoloji Bakanlığı'nın faaliyetleri ve Temiz Üretim Enstitüsü hakkında da hakkında ziyaretçilere bilgi verildi. bilgi veren Yılmaz, Enstitü’nün ulusal temiz üretim merkezi olma görevini Detaylı bilgi için: üstlendiğini ve bu alandaki çalışmaları http://www.yesiliskonferansi.com/2013/ yönlendirici bir işlev üstleneceğini de vurguladı. Konferansın “Karbon Ayak İzi” Silindi! Sürdürülebilirlik Akademisi, tüm etkinliklerini karbon nötr olarak gerçekleştirmektedir. Yeşil İş 2013’te konferansın karbon ayak izi üniversiteli gönüllülerden oluşan ‘Karbon Avcıları’ ekibi tarafından hesaplandı ve silindi. EKİM 2013 51 SME’s Thinking Big The Importance of SME’s in Turkish economy SME’s, which constitutes 99 percentage of the enterprises in Turkey and contributes 60 percentage of exports, have an unquestionable importance in Turkish economy. SME’s competitive power is one of the factors that affect the economic success. Every progress towards increasing the competitive power of SME’s would bring Turkey closer to its economic targets. Last 11 years have been an important period for SME’s in terms of opportunities. Enlargement of SME’s credit portfolio by finance sector, entrance of multinational companies to Turkish industry sector and discovery of European markets affected from global crisis by dynamic Turkish companies can be mentioned as some of the opportunities. Another important progress has been the orientation of SME’s in Turkey to innovative strategies and solutions such as clustering and micro-finance services. Furthermore, effective function of public institutions in terms of solving enterprises’ structural and financial problems and adjustment of support process and mechanisms with the needs of SME’s in a productive way have played an important role in solving the problems of SME’s in economy. Total Quality Management in SME’s Implementation of organizational change and participatory management has been a requirement for SME’s in hard competitive conditions imposed by globalization. Total Quality Management would be instrumental in solving SME’s managerial problems. In this regard, structural change in SME activities in terms of customer-focused management has become important gradually. Total Quality Management has been not only a good technique for SME’s to develop the quality of their products and services but also has been a key for them to survive in competitive environment. To put into practice Total Quality Management in SME’s successfully helps them to pass from phase of founding and growth to the phase of maturity in an effective way. This is due to the fact that with Total Quality Management, SME’s strongly focus on work 52 OCTOBER 2013 processes that have been more effective in terms of supplying goods and services at high quality and low cost that satisfy customer needs and expectations. Beside achieving high quality of goods and services, Total Quality Management helps SME’s to develop their competing capacity as well. Moreover, the success of big enterprises in quality improvement activities depends on the efficiency of their supplier SME’s in quality improvement. Clustering politics, its importance in rural development and suggestions Together with the reconstruction of regional and rural development policies, local characteristics have been highlighted for competitive advantage. Furthermore, the importance of the cooperation framework between enterprises, public institutions, nongovernmental organizations and the other parties has been stressed clearly. The progress of cooperation helps enterprises to become more competitive and innovative and clustering comes into picture as an appealing policy instrument for regional and rural development. Clustering provides enterprises international profile opportunity by means of networks and strategic collaboration and this factor helps them to sell new and better products in growing markets, to become leader in quality and technology use, to regulate their prices in a competitive way, to be in an effective cooperation and to become successful in competitive global environment. Majority of SME’s in Europe in different sectors have gained international position by means of clustering. Internationalization and SME’s Clustering has been a fact that embracing various problems and opportunities in itself. In our day enterprises have to show activity in an environment in which the trade borders between countries have become permeable with economic integration processes and the level of freedom in international trade has been increasing. Consequently, this situation forces enterprises to struggle with global rivals in a global market in order to sustain their presence and development in a dynamic and unsteady work environment. SME’s, which are vital for national economies, are seen as locomotive of countries since they create employment, provide increase in social welfare, give support to industrialization and accelerate development of world trade. SME’s have been influenced from internationalization process considerably and many SME’s have started international actions. Increasing globalization and developments in information, communication and production technologies have simplified operation of both big enterprises and SME’s in international markets. The concepts of internationalization and international entrepreneurship have been in the upper rank on the agenda because of the impact of international business to growth and SME’s supporter position in economic development in terms of regional and global levels. For this reason, internationalization of SME’s dominates the agenda of both countries and policy makers. However, majority of the SME’s aim and manage to open themselves to international markets after they have gained maturity and solve their problems of scarcity of resources, low vision and relative weakness of their potential in terms of competitive and cost advantage. 10 suggestions to SME’s for a successful website 1. Increase the visibility and accessibility of contact information. 2. Use contact forms and e-bulletins in an effective way. 3. Review the accessibility of your website. 4. Make attractive and useful designs. 5. Use descriptive and appropriate keywords for search. 6. Activate your page with regular content update. 7. Bring your social media channels in the foreground to increase interaction 8. Make sure that your web site is compatible with mobile phones and other browsers. 9. Provide Customer Relations and Services by the mediation of your website. 10. Monitor and evaluate the results. KOSGEB SME’s and Entrepreneurship Awards With the mission of increasing the share of SME’s in social and economic development, KOSGEB (Small and Medium Enterprises Development Organization), which offers SME’s qualified services in terms of developing their competitive power and entrepreneurship culture, has started the practice of ‘SME’s and Entrepreneurship Awards’ in February 28, 2012 with the aim of rewarding successful enterprises and entrepreneurs each year. KOSGEB SME’s and Entrepreneurship Awards have been given in the categories of ‘The Successful SME of the year Grand Prize’, ‘The Successful SME’s of the year Prizes’ and ‘The Successful Entrepreneur Prizes’. OCTOBER 2013 53 SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100) Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%) Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%) 76,0 75,4 75,5 75,5 75,3 74,9 74,8 75,0 74,0 74,0 74,0 73,6 73,6 73,0 72,7 72,5 72,4 72,2 72,0 71,0 70,0 2010 2011 Ortalama Ortalama 2010 Average Eylül 2012 Ekim 2012 September October 2011 Average 2012 2012 <ĂƐŦŵ 2012 ƌĂůŦŬ 2012 November December 2012 2012 Ocak 2013 bƵďĂƚ 2013 Mart 2013 Nisan 2013 DĂLJŦƐ 2013 Haziran 2013 Temmuz 2013 ŒƵƐƚŽƐ 2013 January 2013 February 2013 March 2013 April 2013 May 2013 June 2013 July 2013 August 2013 Kaynak: Merkez Bankası - Source: Central Bank of the Republic of Turkey 54 EKİM 2013 BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS OECD Ülkelerinde Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2011) R&D Expenditures as a Percentage of GDP in OECD Countries (2011) 5,0 4,5 Oran - Percentage ( % ) 4,0 3,5 3,0 2,5 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 Kaynak: OECD, MSTI - Source: OECD, MSTI Türkiye’de Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2000 – 2011) R&D Expenditures as a Percentage of GDP in Turkey (2000 – 2011) 1,0 0,9 Oran - Percentage ( % ) 0,8 0,7 0 72 0,72 0 73 0,73 2007 2008 0,85 0 84 0,84 2009 2010 0 86 0,86 0,6 0,59 0,5 0 54 0,54 0 53 0,53 0,60 0, 60 0 52 0,52 0 48 0,48 0 48 0,48 0,4 0,3 0,2 0,1 0,0 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2011 zŦů- zĞĂƌ Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT EKİM 2013 55 ULUSAL ve ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ NATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey 140.00 18% 16% 120.00 14% 1 100.00 12% 80.00 10% 60.00 8% 6% 40.00 4% 20.00 2% 0.00 0% PDODW6DQD\LdDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP(QGHNVL ÖQDhUHWLP(QGHNVL Ortalama <ÖOOÖNVerimlilik <ÖOOÖN V Verimlilik De i LP2UDQÖ LP2UDQÖ Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey 56 EKİM 2013 Lüksemburg-Luxembourg ngiltere-United Kingdom Almanya-Germany Finlandiya-,Finland sveç-Sweden TÜRK YE-Turkey +ÖUYDWLVWDQ&URDWLD +ÖUYDWLVWDQ&URDWLD Fransa-France A Avusturya-Austria spanya-Spain Macaristan-Hungary Portekiz-Portugal Çek Cum.-Czech Rep. Malta-Malta Letonya-Latvia Polonya-Poland Romanya-Romania Bulgaristan-Bulgaria Danimarka-Denmark Litvanya-Lithuania Estonya-Estonia -2% Makedonya-Macedonia -20.00 Ortalama <ÖOOÖNVHULPOLOLN'H V i LP2UDQODUÖ,,, A Rate of Annual Productivity Change (2005 I-2013 II) Average PDODW6DQD\L6RQ'|UWdH\UHN,,,,,dDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP (QGHNVL2UW 2UWDODPDODUÖ 2UWDODPDODUÖ A / Manufacturing Industry Index of Production Per Person Employed Average of Last A Four Quarters (2012 III -2013 II) (2010 Ave.=100) Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods Ana Sanayi Grupları DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods Main Industrial ENJ – Enerji / E- Energy Groups (MIGs) SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products İçeceklerin imalatı / Manufacture of beverages Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel Deri ve ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı … Manufacture of wood and of products of wood and cork… Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç) Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı Manufacture of computer, electronic and optical products Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c. Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment Mobilya imalatı / Manufacture of furniture Diğer imalatlar / Other manufacturing Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı / Repair and installation of machinery and equipment Toplam Sanayi / Total Industry Madencilik ve Taşocakçılığı / Mining and Quarrying Sanayinin Kısımları İmalat / Manufacturing Sections of Industry Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme/ Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply 2010 92,06 2012 98,59 96,25 89,01 86,92 89,99 89,36 110,35 95,76 103,76 114,22 195,61 205,10 127,15 100,00 123,73 105,27 69,40 64,12 80,52 92,70 95,11 100,00 108,42 95,54 60,22 76,22 71,89 85,39 89,86 100,00 107,82 111,05 100,12 91,51 128,93 95,08 91,88 100,00 103,45 102,97 100,00 104,38 95,45 104,40 73,50 103,37 93,95 90,97 102,88 102,00 89,40 100,00 103,12 98,03 100,00 113,06 105,61 100,00 100,12 106,90 100,00 110,08 110,09 100,00 104,53 98,36 100,00 100,85 97,48 100,00 102,00 102,24 109,16 101,85 112,45 81,07 99,34 96,13 95,38 94,15 95,22 105,33 99,18 93,94 81,90 88,87 90,38 96,92 76,46 93,50 96,37 90,18 96,26 2013 1.Çeyrek 1.Quarter 96,00 90,12 78,58 93,33 80,87 97,17 99,22 90,66 94,68 90,62 90,52 98,07 151,68 121,43 112,68 106,00 97,15 99,57 88,42 96,76 104,39 90,96 91,81 93,83 94,46 96,56 91,76 91,04 90,25 90,95 102,92 106,32 100,59 95,99 88,30 93,72 96,99 101,42 100,00 103,34 119,88 93,83 104,31 113,55 105,05 100,10 85,85 103,74 112,96 105,74 101,94 78,56 100,00 100,00 100,00 100,00 94,28 94,88 95,93 88,39 82,23 86,90 87,72 86,87 74,47 79,87 85,10 86,42 116,53 125,18 123,70 115,86 78,31 88,14 91,28 85,61 100,00 106,61 100,57 99,76 101,31 100,95 110,89 102,22 100,25 101,59 108,33 92,66 97,27 85,33 99,77 94,08 102,56 105,71 99,89 109,44 108,70 101,79 94,53 92,12 96,36 94,56 93,96 78,26 66,82 2011 100,00 104,78 58,87 92,10 50,93 86,59 2009 92,99 92,65 100,00 103,38 101,22 101,25 105,67 100,00 102,02 103,06 93,09 91,63 100,00 103,45 100,81 2008 93,00 94,43 92,74 93,18 100,00 80,66 84,26 88,00 92,34 100,00 90,71 92,35 91,42 96,01 100,00 84,03 87,43 92,09 92,21 100,00 93,63 99,42 97,36 83,04 100,00 100,37 97,86 96,86 94,51 100,00 96,08 102,87 110,36 109,41 100,00 80,39 87,16 106,77 94,05 100,00 102,93 97,91 93,66 96,21 100,00 87,48 92,54 85,54 91,07 100,00 102,57 89,26 86,99 89,92 100,00 80,30 67,46 93,22 95,02 94,22 2007 88,90 79,51 86,51 81,70 91,66 99,38 94,21 68,50 99,08 86,40 93,85 90,43 96,98 91,54 2006 86,58 99,97 87,56 2005 Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2010 Avg.=100) ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS 96,70 109,84 115,81 105,32 105,65 109,24 117,01 101,92 114,77 102,42 104,16 108,29 121,74 106,41 116,38 104,88 103,00 100,16 104,03 106,07 100,24 107,07 109,24 94,95 105,91 94,24 92,94 98,85 89,02 92,22 103,03 99,24 104,21 2013 2.Çeyrek 2.Quarter