2. Yangın var! Nisan 2011
Transkript
2. Yangın var! Nisan 2011
YANGIN VAR ! LİMAK THERMAL BOUTIQUE HOTEL YANGIN GÜVENLİĞİ VE İLETİŞİM BÜLTENİDİR. Kafeterya tarafından otelimizin genel görünüşü (1940’lı yıllar9 Sayı 2 Nisan 2011 Bu sayıda: İlk yangın söndürücü 2 Kahve Keyfi ! 2 Gülümseme köşesi 2 Belirli gün ve Haftalar/ Nisan 2 Çevremizdeki ağaçları tanıyalım 3 Aşıklar Pazarı 4 Nostalji 4 Atatürk ve Ya- 4 lova /Sığırtmaç Mustafa İKİNCİ SAYIMIZ İkinci sayımızla sizlere merhaba diyebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz. İlk sayımızdan aldığımız olumlu tepkiler bizi ikinci sayımızı çıkarmak konusunda daha da heyecanlandırdı. Bültenimizin bizim ile bizden sonraki nesillere arasında bir köprü oluşturmasını da amaçlıyoruz. Esasen ele aldığımız konular itibarı ile bir anlamda geçmiş ile de köprü kuruyoruz. Yangın konusunda ise dikkatleri yine çekmeye devam edeceğiz. Misafirlerimizden ricamız % 70’i sigaradan çıktığı tespit edilen otel yangınları konusunda duyarlılık göstermeleridir. Otelimizin tamamı- Gazino binamızın ilk yıllarına ait görüntüsü nın ahşap olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Baharın artık yüzünü göstermeye başladığı bu günlerde çevremizdeki doğanın yeniden canlanmaya başlamasını izliyoruz. Mart ayı başlarında yağan kar ise otelimizi bir başka güzelliğe büründürdü. Her mevsimin ayrı güzelliğini yaşıyoruz. Misafirlerimiz birkaç gün içinde kış ve baharı aynı anda yaşama şansına erişti. Mart başında yağan yağan kar otelimizi bir başka güzelliğe büründürdü. Bu sayıda ilginizi çekebileceğine inandığımız konulara yer vermeye devam ediyoruz ve bülteni yine beğeneceğinizi umuyoruz. Saygılarımla.. Beytullah AYDIN Güvenlik Müdürü Bunları biliyor muyuz? *Türkiye’nin yüzölçümü olarak en küçük ili olan Yalova’nın en küçük ilçesinin Termal olduğunu * Termal’in 2200 metre derinlikten geldiği saptanan termal suyu, içinde taşıdığı mineraller nedeni ile 1911 yılında Roma’da yapılan Dünya Termal suları Değerlendirmesi’nde Dünya Birinciliği ödülünü kazandığını biliyor muydunuz? SORU—CEVAP Merhaba Limak Otel Personeli; Geçen aya ait bültende sorduğumuz soru ve cevaplar aşağıdadır. 1)Otelimizde bulunan yangın tüp çeşitleri nelerdir? Hangi yangınlarda kullanılırlar? CEVAP: A) Kuru Kimyevi Tozlu: Çok maksatlı söndürme tozlarıdır ABC (katı,sıvı ve gaz) tipi yangınlarda etkilidir. Amonyum fosfat esaslıdır. B) Karbon Dioksitli: Karbon dioksit renksiz kokusuz bir gazdır. Karbon dioksit pratik olarak yalnız boğma etkisi gösterir. B ve C tipi yangınlarda etkilidir. C) Bioversal: A,B,C ve F tipi yangınlarda kullanılır. Çamaşır tozu kıvamında (tuzlu) su ile karıştırılarak elde edilir. CEVAP: Yangın söndürücü olarak bilinen hayvan Gerge- dan'dır. Bu hayvan yangın gördüğünde direk olarak ayaklarıyla ateşi dağıtmak suretiyle yangını söndürür. Afrika da yaşar. Hazırlayan: Ferdi ÜRKMEZ 2)Yangın söndürücü olarak bilinen hayvan hangisidir? Nerede yaşar? Güvenlik Görevlisi YANGIN VAR ! Sayfa 2 İlk Yangın Söndürücü İlk yangın söndürücü Alman fizikçi M. Fuches tarafından 1734 yılında yapıldı. İlk yangın söndürücü Alman fizikçi M. Fuches tarafından 1734 yılında yapıldı. Bu ilk yangın söndürücü, yangın sırasında alevlerin üzerine fırlatılmak üzere içi tuzlu su dolu cam toplardan oluşuyordu. Birinci Dünya Savaşı’na kadar, gazetelerde, evlerinde çıkan bir yangını bu aygıtla söndüren bir ailenin resmini içeren ilanlar yayınlandı. Modern yangın söndürme tüplerinin ilkini, 1816 yılında, Edinburgh’da George Manby yaptı. Manby, 1813 yılında korkunç bir yangına tanık olmuştu. Bir apartmanın beşinci katında çıkan yan- gın, aşağıdan hiçbir müdahale yapılamadığı için kısa zamanda yayılmış ve bütün binayı kaplamıştı. O zaman Manby’nin aklına bir şey takıldı. Eğer yangının çıktığı yerde ilk anda müdahale edebilecek bir şeyler olsaydı, felaket bu denli büyük boyutlara ulaşmayabilirdi. Bunun üzerine böyle bir aygıt geliştirmek için çalışmalara başladı. 1816 yılında, silindir şeklinde bakırdan bir yangın söndürücü y a p t ı . durulmuştu. Kalan üçte birlik bölüme de basınçlı hava sıkıştırıldı. Su, basınç sayesinde alevlerin üzerine püskürtülüyordu. Manby’nin yangın söndürücüsü, Long Acre’da, Hadley Simpkin and Lott firmasınca seri olarak üretildi. İlk birkaç yüz adetlik satıştan sonra, söndürücülere olan ilgi azaldı. Yangın söndürücülerin gerçek önemi, yarım yüzyıl sonra yangın felaketlerinin yaygınlaşmasıyla yeniden anlaşıldı. 60 santim yüksekliğindeki bu silindirin üçte ikisi, içinde kum bulunan suyla dol- Hazırlayan: Metin Ertürk Güvenlik Görevlisi KAHVE KEYFİ ! Kahvenin tarihçesi Otelimizde kahve çifte kavrulmuş lokum ve soğuk su ile servis edilmektedir. Kahve, Habeşistan’da (Etiyopya) keşfedilmiş ve başlangıçta yiyecek olarak tüketilmiştir. Daha sonraları, meyvelerinin kaynatılan suyu tıbbî maksatlarla kullanılmış ve kahve ‘sihirli meyve’ olarak adlandırılmıştır. 15. yüzyılın başlarında Yemen’de de tanınan kahve, yüzyılın sonlarına doğru bu coğrafyada yaygın olarak kullanılmıştır. 16. yüzyılın başlarında Mekke ve Kahire’ye götürülen kahve, aynı yüzyılın ortalarında İstanbul’a getirilmiştir. Türklerin kahveyle tanışması, Kanunî Sultan Süleyman devrinde olmuştur. Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından kahve, İstanbul’a getirilmiş ve Türklerin kendilerine mahsus pişirme usûlünden dolayı da, ‘Türk kahvesi’ ismini almıştır. Kahve İstanbul yoluyla 17. yüzyılın ortalarından itabaren (İkinci Viyana Kuşatması’nı takiben) önemli Avrupa merkezlerine ulaşmıştır.Kahve, kültürümüzde mühim bir yere sahiptir. Günün ilk yemeğine ‘kahvaltı’ (kahve altı) denmesi de, sabahları kahve öncesi yenen yemek olmasındandır. Dilimizde kahveyle alâkalı “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır”, “Acı kahvesini içmek”, “Gönül, ne kahve ister ne kahvehane; gönül sohbet ister, kahve bahane” gibi deyim ve atasözleri vardır. Günümüzde kahve ikramı Türk kahvesinin yanında bir bardak serince su bulunmalıdır. Tercihe göre bu su kahveden önce yada sonra içilebilse de, ağzı temizlemek ve kahvenin yoğun aromasını tam olarak alabilmek için önceden içilmesi daha mantıklıdır. Arzuya göre bir parça lokum veya bitter çikolata da Türk kahvesine oldukça iyi eşlik edebilir.Kahvenin telvesi içilmemekle beraber, hayretlere vesile olan kahve falı için kullanılır! Hazırlayan: Atilla OZAN/ F&B Müdürü GÜLÜMSEME KÖŞESİ Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç kimse Büyük bir iş yerinde 4 kişi işleri bakın ne hâle getirmiş! Bu 4 kişi, "herkes, birisi, herhangi biri ve hiç kimse"ymiş. BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR / NİSAN Kanserle Savaş Haftası 1- 7 Nisan NATO Günü 4 Nisan Avukatlar Günü 5 Nisan Dünya Sağlık Günü 7 Nisan Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası 7 - 13 Nisan Herkes yapılması gereken bir işi birisinin yapacağından eminmiş. Sağlık Haftası 8 - 14 Nisan Polis Teşkilatı'nın Kuruluş Günü 10 Nisan Birisi de bu duruma sinirlenirmiş çünkü iş aslında herkesin işiymiş. Şehitler Haftası 14 Nisan Turizm Haftası 15 - 22 Nisan Kutlu Doğum Haftası 20 - 26 Nisan Ebeler Haftası 21- 28 Nisan Herkes ise işi herhangi birinin yapabileceğini düşünüyormuş. Fakat herkesin o işi yapamayacağını hiç kimse bir türlü anlayamamış. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan Dünya Kitap Günü 23 Nisan gününü içine alan hafta Türkiye İstatistik Günü 25 Nisan Kardeşlik Haftası 28 Nisan - 4 Mayıs Sayı 2 Sayfa 3 Çevremizdeki Ağaçları tanıyalım / SEKOYA Dünyadaki canlıların en irisi, en yaşlısı ve en uzunu rakları alttakilere göre giderek küçülüyor. Çocukluğumda Termal’e geldiğimde büyülenirdim. Rengârenk büyük ağaçlar, ortancalar, kuş sesleri arasında su sesi… Cennet böyle bir yer olsa gerekti.. Termalin çok eski fotoğraflarını incelediğimde gördüğüm şey ise beni hayal kırıklığına uğratıyor. Vadiyi çevreleyen tepeler bugün olduğu kadar ağaçlık olmadığı açıkça görülüyor. Atatürk’ün direktifleri ile başlayan Termalin yeniden imarının en önemli ayağı bahçeler. Termale 40 yıl hizmet veren Bahçıvan Pandeli Usta ile 160’a yakın bahçıvanın aynı anda çalıştığı anlatılıyor. Bugünkü Termal florasında bulunan yüzlerce çeşit ağaç ve bitki o dönemde yapılan büyük çalışmaların eseri. Otelimiz bahçesinde 3 adet bulunduğunu tespit ettiğim yaprak yapısını incelediğimde Amerikan orijinli Sequoia sempervirens türüne ait olduğunu düşündüğüm sekoyaları öncelikle tanımamız gerekir. Bu heybetli ağaçların özellikleri ve hikayeleri oldukça çok. Bu yüzden bu tam sayfayı onlara ayırdık ancak bunun bile onları tanımakta yetersiz kalacağını düşünmekteyim. Sekoya ormanlarının sisli ve mistik görünümü bir çok filmde set olarak kullanılmalarına neden olmuş. Tekrar izleme olanağı bulursanız Yıldız Savaşları ve Jurassic Park filmlerinin orman sahnelerinde sekoyalara dikkat ediniz. Jurassic Park filminde set seçiminin pek de mantıksız olmadığı söyleniyor, Çünkü Kuzey Amerika’da dinozor çağında bu ağaçlar kıtanın her tarafında bulunuyormuş. Sekoya ağaçlarının anavatanı Kuzey Amerikadır. Sekoya’nın üç türü var: “Coast Redwood” (Kızıl Kıyı Sekoyası) (Sequoia sempervirens), “Giant Sequoia” (Dev Sekoya) (Sequoiadendron giganteum) ve “Dawn Redwood” (Şafak Sekoyası) (Metasequoia glyptostroboides). Türkçe’de Mamut Ağacı adıyla da biliniyorlar. Boyları 140 metreye kadar uzayan sekoyalar dünyanın en uzun ağaçlarıdırlar. 3000 yıla yakın yaşadıkları tahmin edilmektedir. Kaliforniya Sierra Nevada bölgesinde bulunanlar gerçekten devasa. Bunların arasında en büyüğü ise “General Sherman” adıyla tanınan ve 2000-2500 yaşında olduğu tahmin edilen ağaç; gövdesinin yere yakın çevresi 31.1 metre olarak ölçülmüştür. Hızla uzayan bu ağaçların gövdeleri mükemmel kalitedeki ahşapları nedeniyle yapı sanayinin gözdesi ve bu nedenle çok fazla kesiliyor. Orijinal kızıl kıyı sekoya ormanının %96’sı çoktan kesilmiş ve kesilmeye de devam ediyor. Neyse ki kalanların büyük bir kısmı milli parkların sınırları içinde kaldığından korunabilmektedirler. Hyperion, adı verilen bir sekoya ağacı, ağaç kesim alanının çok yakınında olduğundan kesilmesine ramak kala onu da içine alan bölge milli park olarak korunmaya alınınca kurtulmuş. Bu ağaç tahmini 600 yaşında olmasına karşın, sekoya zamanına göre çok genç (insan zamanıyla 20 yaşında). Şimdiden Londra'daki Big Ben ve NY’taki Özgürlük abidesini boy bakımından metrelerce geçmiş durumda ve coşkuyla büyümeye devam ettiği söyleniyor. Ancak en uzun ağaçların yerleri artık gizli tutuluyor. Çünkü, daha önce yeri açıklanan rekortmen ağaçlardan biri aşırı ziyaretçi akınıyla altındaki yumuşak orman toprağının sertleşmesi sonucu yeterince su alamaz hale gelip, tepeden kurumaya başlamış. Sekoya uzadıkça yukarıya su ve besin taşıması zorlaşıyor, bu nedenle tepe yap- Şimdi sıkın durun! Bugün sadece Amerika’nın bazı bölgelerinde görülen sekoya türü bundan 2 milyon yıl önce Anadolu’da bulunduğu çıkan fosillerden anlaşılmaktadır.Konusunda ilk ve tek olan Bursa Ormancılık müzesinde bu iki milyon yıllık sekoya fosili görülebilir. Anadolu florasının zenginliğini bize tanıtması açısından önemli bir belge niteliği taşımaktadır bu fosil. Tarihte bir maymunun ayağı hiç yere basmadan Doğu Anadolu’dan Batı Anadolu’ya gidebildiği okumuştum. Bu da bir kanıtı olsa gerek! Şimdi gelelim bizim sekoyalara; Otelimiz sınırları içinde 3 adet bulunduğunu söylemiştim ve Atatürk döneminde yine çeşitli ağaç türleri ile birlikte Termale getirildiği bilinmektedir. Termal Kaplıcaları içersinde bulunan sekoyalar oldukça iyi durumdadır. Soyu tükendiği düşünülürken tesadüf eseri Çin’de bir tapınak bahçesinde bulunan “Metasequoia glyptostroboides” türü sekoya Termal yolu üzerinde Samanlıda Karaca Arboretum (Ağaç Müzesi) da görülebilir. Güvenlik ekibi olarak sekoya ağaçlarımızdan çelikleme ve tohumlama yöntemi ile bu sekoyaları çoğaltıp otel bahçesinin çeşitli alanlarına dikmeyi düşünüyoruz. Çoğaltma işleminin oldukça zor olduğunu biliyoruz. Ama deneyeceğiz. Bizden sonra gelecek nesillere bizden öncekilerin bıraktığı gibi bir kalıcı değer bırakabilirsek mutlu olacağız. Yalnız, bu değerlerin bir anlık dikkatsizlikle kısa zamanda kül olabileceğini sırası gelmişken hatırlatmak isterim. Yangın konusu üzerine bu denli eğilmemizin önemli bir nedenidir ormanlarımız ve onlar yoksa ekmeğimizin de olmayacağını biliyoruz. Termal Otelin doğusunda bulunan sekoyalar Hazırlayan: Beytullah AYDIN Güvenlik Müdürü AŞIKLAR YOLU PAZARI Otelimiz yanı başında kaplıcalar yolu üzerinde bulunan ve yöreye ait organik ürünlerin de alınabileceği Aşıklar Yolu Pazarını bu ay sizin için gezdik. İş etiketi satırınız burada yer alacak. LIMAK YALOVA THERMAL BOUTIQUE HOTEL GÖKÇEDERE MAH. ADNAN KAHVECİ CAD. SAĞLIK OCAĞI YOLU ÜZERİ TERMAL / YALOVA Tlf : +90 226 675 78 00 (Pbx) Fax : +90 226 675 78 20 http://www.limakhotels.com LÜTFEN ! elinizde bulunan bu bültenin başkalarınca da okunabilmesi için atmayınız ! Y AYIN KURULU: LİMAK THERMAL BOUTIQUE HOTEL GÜVENLİK Onlarca baharatın yanında çeşitli yemişlerin bulunabildiği pazarda mevsiminde soğuk sunulan böğürtlen suyunu içmenizi tavsiye ederiz. Kış boyunca pişirilen kestane kokusunu otelimizden alacak kadar yakınımızda bulunan pazarda yöreye has pek çok organik ürün ile birlikte kestane balı bulabilmek mümkün. NOSTALJİ Yanda görülen ilan kuruluşundan 1980’lere kadar yazlık otel olarak hizmet vermiş olan ve daha sonra 2010 yenilenmesi yapılarak tekrar hizmete giren otelimizin eski dönemlerine aittir. İlanda 1 hazirandan itibaren Büyük Otelin açık olduğu ve 12 kişilik orkestranın bulunduğu görülüyor. Ücret tarifesinin de yer aldığı ilanda Vapur 1. ve 2. mevki ücretleri dahi var. Atatürk ve Yalova /Sığırtmaç Mustafa 1918 yılında Varna civarında doğdu. 3 çocuklu ailenin ortanca evladı idi. Ailesi, bütün varlıklarını Bulgaristan’da bırakarak Türkiye’ye gelmiş bir göçmen aileydi. Çocukken Yalova’da sığırtmaçlık (çobanlık) yaparak ailesinin geçimine katkıda bulunmak zorundaydı. 1929 yılında gezinti yaparken yolunu kaybeden devrin cumhurbaşkanı Gazi Paşa ile karşılaşması, bütün yaşamını etkiledi. Kendisine yolu tarif etmiş ve sorularına rahat tavırlara cevap vermişti. Paşa, bir süre sonra kendisini buldurup yanına getirtti; tanıştığında sıtma olan Mustafa’yı ailesinin onayını aldıktan sonra tedavi ettirdi ve okuttu. Okuma-yazma bilmeyen Sığırtmaç Mustafa, sağlığına kavuştuktan sonra okula gönderildi. Beşiktaş’taki 19. İlkokulu, Işık Lisesi’nin orta kısmını ve Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdi. 1941 yılında Kara Harp Okulu’ndan Tankçı Teğmen olarak mezun oldu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katıldı. Çeşitli askerlik şubelerinde görev aldıktan sonra 1960 yılında kalp rahatsızlığı nedeniyle binbaşı rütbesindeyken emekliye ayrıldı ve ömrünün son yıllarını Yalova’da geçirdi. 15 Ocak 1987’de yaşamını yitirdi ve Yalova’da toprağa verildi. Sığırtmaç Mustafa ile Gazi Mustafa Kemal’in karşılaşması 1929 yılının Eylül ayında gerçekleşti. 19 Ağustos’ta Yalova’ya gelen Mustafa Kemal, sık sık gezilere çıkarak yöreyi tanımaya çalışmaktaydı. Bir atlı gezi sırasında yanındakilerle birlikte Balabandere civarında yolunu kaybetti. Termal’e gitmek niyetindeki atlılar, sığır gütmekte olan 11 yaşında çıplak ayaklı bir çobanla karşılaştılar. Sıtma nedeniyle karnı şiş, rengi sarı olan çoban, cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'i tanımadı. Sorduğu soruları rahat tavırlarla cevaplandırdı ve yolu tarif etti. Davranışlarını beğenerek kendisine bir miktar para vermek isteyen cumhurbaşkanını reddetti; ancak cebindeki cevizleri alması karşılığında parayı kabul etti. Küçük Mustafa’yı unutmayan Mustafa Kemal, kısa bir süre sonra onu buldurtup yanına getirtti ve himayesine aldı. Hazırlayan: Beytullah AYDIN / Güvenlik Müdürü