Full Text
Transkript
Full Text
ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2015 Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi Evaluation of Snoring, Habitual Snoring, Witnessed Apnea and Related Factors in Patients Admitted to A Training Hospital AUTHORS / YAZARLAR Tamer Onar Gölcük Asker Hastanesi Birinci Basamak Muayene / Aile Sağlığı Merkezi ve Karamürselbey Eğitim Merkezi Komutanlığı Polikliniği, Karamürsel, Kocaeli ÖZET Amaç: Obstrüktif uyku apnesi uyku süresince yinelenen üst hava yolunda daralma ve tıkanma ile karakterize bir hastalıktır. Bu çalışmada obstrüktif uyku apnesi sıklığı ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesini amaçlanmıştır. Yöntemler: Bu çalışma, Şubat 2011-Mayıs 2011 tarihleri arasında bir eğitim hastanesinin polikliniklerine başvuran 1260 kişi üzerinde yapıldı. Hastalara obstrüktif uyku apnesi belirtileri (horlama, uyku apnesi, gündüz aşırı uyku hali), sosyodemografik özellikler ve mevcut hastalıklarını sorgulayan anket formu uygulandı. Gündüz aşırı uyku halinin tespitinde uluslarası Epworth uykululuk ölçeği kullanıldı. Bulgular: Katılımcıların %51,3’ü (n=646) erkek, %48,7’ü (n=614) kadın idi. Yaş ortalaması 38,57 ± 8,16 idi. Horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve gündüz aşırı uyku hali görülme sıklıkları sırasıyla %70, %20, %14,8, %21,8 olarak saptandı. Horlama ile ileri yaş, erkek cinsiyet, tanıklı apne olması, obezite ve sigara kullanımı arasında pozitif anlamlı ilişki bulundu. Tanıklı apne ile habitüel horlama olması, erkek cinsiyet, Ümit Aydoğan Aile Hekimliği Anabilim Dalı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Askeri Tıp Fakültesi, Ankara Yusuf Çetin Doğaner Kara Harp Okulu, Birinci Basamak Muayene Merkezi, Ankara Timur Akçam Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Askeri Tıp Fakültesi, Ankara Kenan Sağlam İç Hastalıklareı Anabilim Dalı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, Askeri Tıp Fakültesi, Ankara obezite, gündüz aşırı uyku hali olması ve alkol kullanımı arasında pozitif anlamlı ilişki saptandı. Ek olarak, gündüz aşırı uyku hali ile tanıklı apne olması, habitüel horlama olması ve diabetes mellitus olması arasında pozitif anlamlı ilişki bulundu. Sonuç: Erkek cinsiyet, 40 yaş ve üzeri olma, obezite, sigara ve alkol kullanımı olması obstrüktif uyku apnesi için risk faktörleri olarak tespit edilmiştir. Bu risk faktörlerine ilaveten majör belirtiler de varsa obstrüktif uyku apnesi mutlaka akla gelmelidir. obstrüktif uyku apnesi tanısı ile eşlik eden kardiyovasküler hastalıkları da erken tespit ve tedavi etmek mümkün olabilir. Anahtar kelimeler: erişkin, apne, horlamak ABSTRACT Aim: Obstructive sleep apnea is a disease that is characterized with repeated upper airway narrowing and blockage during sleep. In this study, we aimed to identify the frequency of the obstructive sleep apnea symptoms and related risk factors. Methods: This study is conducted on 1260 participants who consulted to various outpatient clinics of an educational hospital between February 2011 and May 2011. A questionnaire is applied to the patients to determine the frequency of the symptoms of obstructive sleep apnea including snoring, reported sleep apnea, excessive daytime sleepiness and related factors such as demographic characteristics, comorbid diseases. The International Epworth Sleepiness Scale was used to determine of the excessive daytime sleepiness. Results: Of the participants 51.3% (n=646) were male and 48.7% (n=614) were female. The mean age was 38.57 ± 8.165. Snoring, habitual snoring, witnessed apnea and excessive daytime sleepiness incidence was found 70%, 20%, 14.8%, 21.8% respectively. A positive significant association was determined between snoring and age, gender, witnessed apnea, obesity, smoking and excessive daytime sleepiness. There was a positive significant relationship between witnessed apnea and habitual snoring, gender, obesity, excessive daytime sleepiness and alcohol usage. In addition, risk factors affecting the excessive daytime sleepiness are detected as witnessed apnea, habitual snoring and diabetes mellitus. Conclusion: Male gender, being over 40 years, obesity, smoking and alcohol use may be risk factors for obstructive sleep apnea. If the major symptoms present in addition to these risk factors, obstructive sleep apnea should be considered. With the diagnosis of obstructive sleep apnea, early detection and treatment of the concomitant cardiovascular diseases may be possible. Keywords: adult, apnea, snoring Corresponding Author / İletişim için Uzm. Dr. Yusuf Çetin Doğaner Kara Harp Okulu, Birinci Basamak Muayene Merkezi, Ankara E-posta: ycetindoganer@hotmail.com Date of submission: 28.03.2015 / Date of acceptance: 30.07.2015 63 Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi Giriş Obstrüktif uyku apnesi (OUA) görülme sıklığı, tüm çalışmalarda toplumlara, yaşa ve cinsiyete göre farklılık göstermekle birlikte ortalama %2–5 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde bu konuda Köktürk ve ark (1) tarafından yapılan bir çalışmada, OUA görülme sıklığı %0,9–1,9 olarak tahmin edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre erişkin ömrünün uzaması ve obez birey sayısının hızla çoğalması gibi nedenlerle, yetişkinlerin %26–32‘sinde OUA mevcuttur (2). OUA’da başlıca risk faktörleri; obezite, 40 yaş üzerinde olmak, erkek cinsiyet, üst hava yolunda tıkayıcı anatomik yapısal bozukluk varlığı, sigara ve alkol kullanımıdır. Obezitenin en önemli riski, yağlanmanın vücutta dağılım şeklidir. Ayrıca obez bireylerde, O2 rezervinde azalma ve metabolizmanın artması nedenleriyle, uyku sırasında oksijen ihtiyacı artar. Bu durum, apne sırasında O2 seviyesinin daha hızlı düşmesine neden olarak apneyi şiddetlendirir. Boyun çevresinin erkeklerde 43 cm, kadınlarda 38 cm’den fazla olması OUA için risk sayılmaktadır (3,4). OUA ve metabolik sendrom arasında güçlü epidemiyolojik ve klinik ilişki vardır. Yapılan çalışmalarda diyet veya bariatrik cerrahi gibi yollarla kilo verilmesi sonrasında apnelerin sayısı ve süresinde azalma, diabetes mellitus (DM), insülin direnci, glukoz tolerans bozukluğu, yüksek kolesterol seviyeleri üzerine olumlu gelişmeler bildirilmiştir (5-7). OUA majör belirtileri horlama, gündüz aşırı uyku hali (GAUH) ve tanıklı apnedir. Minör belirtileri gece uykuda boğulma hissi, çarpıntı, sabahları baş ağrısı, ağız kuruluğu, dikkati toplayamama, sinirlilik, uyumsuzluk, anksiyete, depresyon olarak sayılabilir. Tanıklı apne majör belirtilerden biridir. Genellikle, hastanın yanında uyuyan kişi bu durumdan rahatsız olur. Hastanın bu durumdan haberi olmadığı için doktora başvurusunu, bu olayı gözlemlemiş yakınları sağlarlar (8). Hastalar, apne epizodları nedeniyle derin uykuya (non-REM 3–4) dalamazlar. GAUH’nin neden olduğu yetersiz uyku ve dikkat dağınıklığı nedeniyle araç kazalarına, dikkat gerektiren iş kazalarına ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olur. GAUH şikâyeti olan adölesanlarda okul başarısında düşüş, devamsızlıklar, okuldan ayrılmalar daha sık görülmektedir (9,10). Bu çalışmada, bir eğitim 64 hastanesine başvuran erişkinlerde horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve GAUH belirtilerinin görülme sıklığını inceledik. Ayrıca, bu belirtilerin demografik özellikleri ve eşlik eden hastalıklar ile ilişkisini araştırdık. Yöntemler Tanımlar Horlama, daralmış üst hava yolundan havanın süratle geçmesi sırasında yumuşak dokuların vibrasyonu sonucu oluşan gürültüdür. Haftada en az 5 gece devamlı horlama, habitüel horlama olarak tanımlanmıştır. Uyku apnesi, uyku sırasında tekrarlayan nefes durmaları ile karakterize, hipoksemi ve uyku bölünmelerine neden olan bir sendromdur. Apne, 10 saniye veya daha fazla süreyle hava akımının durmasıdır. Uyku esnasında yüzlerce defa olabilir. Bir saatte en fazla 5 tane, bir gecede en fazla 35 tane apne normal kabul edilir (11). Ölçekler GAUH ölçümünde en sık kullanılan öznel yöntemlerden biri, Epworth Sleepiness Scale (ESS) testidir. 1991 yılında Johns tarafından geliştirilen ölçekte, OUA’sı olan bireylerin test puanlarının daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Bireylerin günlük sekiz farklı aktivite boyunca uykuya dalma olasılıklarını değerlendirmek için hazırlanmıştır. Sorulara “0: hiçbir zaman, 1: nadiren, 2: orta sıklıkta, 3: çok sık” olmak üzere verilen cevaplar toplanır. 10 puan ve üzeri, GAUH olarak kabul edilmektedir (12). ESS, Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması İzci ve ark. tarafından gerçekleştirilmiştir (13). Örneklem grubu Çalışma, Şubat 2011 ve Mayıs 2011 tarihleri arasında, bir eğitim hastanesine ayaktan başvuran 1260 hasta üzerinde yapıldı. Çalışmaya katılmayı kabul eden ve onam formunu imzalayan hastalara; OUA belirtileri (horlama, habitüel horlama, tanıklı apne, gündüz aşırı uyku hali), sosyodemografik bilgiler, beden kitle indeksleri (BKİ), mevcut hastalıkları, tıbbi özgeçmişleri içeren anket formu uygulandı. Epworth uykululuk ölçeğinin puanlama usulüne göre puanları hesaplanarak 10 puan altı ve 10 puan ve üzeri şeklinde iki gruba ayrıldı. On puan ve üzeri, Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70 gündüz aşırı uyku hali olarak değerlendirildi. Tanıklı apne durumu, apne var veya yok şeklinde iki gruba ayrıldı. Bilmiyorum yanıtını verenlerin böyle bir durumla karşılaşmadıkları değerlendirilerek apne yoktur grubuna dâhil edildi. 40–65 yaş arası risk grubu olduğundan, hastaların yaşları hesaplanarak 40 yaş altı ve 40 yaş ve üzeri şeklinde iki gruba ayrıldı. Boy ve kilo değerleri kullanılarak BKİ=vücut ağırlığı (kg)/boy2 (m) formülü ile hesaplandı. Beden kitle indeksi, 18,5 kg/m2 altı zayıf, 18,5–24,9 kg/m2 normal, 25–29,9 kg/m2 arası kilolu, 30–39,9 kg/m2 arası obez, 40 kg/m2 ve üzeri morbid obez olarak kabul edildi. Eşlik eden kardiyovasküler hastalıklar hastaların beyanına göre sorgulandı. Etik onay Çalışma için etik kurul onayı, ilgili üniversite hastanesinin yerel etik kurulundan alındı. Çalışmaya katılmayı kabul eden hastalar, araştırma konusunda bilgilendirildikten sonra, onamları alındı. İstatistiksel Analiz Veriler SPSS 15.0 programı ile değerlendirildi. Çalışma verileri değerlendirilirken, tanımlayıcı istatistiksel metotlar kategorik değişkenler için sayı ve yüzdeler şeklinde, sürekli değişkenler için ise ortalama ± standart sapma şeklinde verildi. Normal dağılım gösteren gruplar arası karşılaştırmalarda ise One Way Anova testi ve Student T testi kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Lojistik regresyon analizi ile horlama, tanıklı apne ve GAUH üzerinde hangi etkenlerin anlamlı olduğu değerlendirildi. p değerinin 0,05’den küçük olması, istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular OUA belirti sorularına cevap veren bireylerin (n=1260) %51,3’ü (n=646) erkek, %48,7’si (n=614) kadın idi. Bu bireylerin yaş ortalaması 38,57±8,1 yıl olarak tespit edildi. Erkeklerin yaş ortalaması 40,19± 7,9 yıl, kadınların yaş ortalaması 36,86±8,1yıl idi. Sigara içme durumu erkeklerin %33,7’sinde (n=218) bir paket ve daha az, %6,8’inde (n=44) bir paketten fazla, kadınların %26,4’ünde (n=164) bir paket ve daha az, %1’inde (n=6) bir paketten fazla idi. Alkol tüketme alışkanlığı (kadeh/hafta) ise erkeklerin %57,3’ünde (n=370), kadınların %23,1’ inde (n=142) tespit edildi. Komorbid hastalıklara bakıldığında; katılımcıların %8’inde (n=101) hipertansiyon (HT), %5,9’unda (n=74) DM, %4’sında (n=50) aritmi, %3,1’inde hiperlipidemi (n=39), %1,1’inde (n=14) kalp yetersizliği, %0,9’unda (n=11) geçirilmiş miyokard infarktüsü (Mİ), %0,5’inde (n=6) koroner arter hastalığı mevcuttu. Çalışmaya katılanların genel horlama sıklıkları sorgulandığında; en yüksek oran haftada bir gece %29,4 (n=370) iken, hiç horlama şikayeti olmayanların oranı %29,8 (n=376) idi (Tablo 1). Cinsiyete göre horlama durumu erkeklerde %84,5 (n=546), kadınlarda ise %55 (n=338) olarak bulundu. Habitüel horlama erkeklerde %29,3 (n=189), kadınlarda ise %10,3 (n=63) oranlarında saptandı. Horlama 40 yaşın altında %60,6 (n=436), 40 yaş ve üzerinde %82,8 (n=448) olarak tespit edildi (p<0,001). Tablo 1. Horlama sıklığının dağılımı Horlama sıklığı n % Yok 376 29,8 Her gece 252 20 Haftada bir gece 370 29,4 Haftada 2–3 gece 119 9,4 Ayda bir gece 60 4,8 Yılda birkaç gece 83 6,6 Horlama şikâyeti sigara kullanmayanlarda %65,3 (n=541), bir paket ve altında kullananlarda %77 (n=294), bir paketten fazla sigara kullananlarda %98 (n=49) oranlarında mevcuttu (p<0,001). Alkol kullanmayanlarda %64,2 (n=480), kullananlarda ise %78,9 (n=404) oranlarında horlama vardı (p< 0,001). Horlama ile kardiyovasküler hastalıklar ilişkisine bakılacak olursa; horlama şikâyeti olanlarda %9,5 (n=84) HT, %7,1 (n=63) DM, %3,7 (n=33) hiperlipidemi, %4,8 (n=42) aritmi, %0,7 (n=6) koroner arter hastalığı, %1,6 (n=10) kalp yetersizliği, %1 (n=9) oranlarında geçirilmiş Mİ tespit edildi. Bireyler horlama şikâyetine göre horlamayan, ara sıra horlayan ve habitüel horlayan olarak gruplandırıldı. Horlama sıklığı arttıkça yaş, BKİ ve Epworth puanları ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı şekilde arttığı görüldü. Her gece horlayan bireylerin, 40 yaş üzerinde ve obezite sınırına yakın şekilde kilo fazlalığı olduğu tespit edildi (Tablo 2). 65 Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi Tablo 2. Horlama sıklığı gruplarının yaş, BKİ ve ESS skor ortalamalarının karşılaştırılması Horlama- Ara-sıra Habitüel yan horlayan horlayan Ortalama- (s=376) (s=632) (s=252) p lar Ort ± ss Ort ±ss Ort ± ss Yaş (yıl) 35,04±7,016 39,27±8,01 42,08±8,19 < 0,001* BKİ (kg/m2) 23,8±3,4 ESS skoru 5,64±3,761 25,9±3,8 28,2±4,19 < 0,001* 6,44±3,9 7,82±4,633 < 0,001* Horlamayan, ara sıra horlayan ve habitüel horlaması olan 3 grup arasında demografik özellikler, komorbid hastalıklar, GAUH arasındaki ilişki incelendiğinde, saptanan sonuçlar Tablo 3’de belirtilmiştir. Tablo 3. Horlama gruplarının karşılaştırılması Değişkenler Tablo 4. Horlama için risk faktörleri Risk faktörleri p OR %95 GA ≥ 40 yaş <0,001 1,968 1,462–2,648 Erkek cinsiyet <0,001 2,775 2,074–3,713 Tanıklı apne <0,001 3,061 1,717–5,460 Kilo fazlalığı <0,001 2,155 1,594–2,914 Obezite <0,001 3,807 2,220–6,530 Sigara (≤ 1 paket/gün) 0,001 1,713 1,260–2,328 Sigara (> 1 paket/gün) 0,014 12,465 1,673–92,891 GAUH 0,039 1,459 1,018–2,091 Lojistik regresyon analizi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali. Tanıklı apne görülme sıklığı %14,8 olarak (n=186) tespit edildi. Bunların %74,7’si (n=139) erkek, %25,3’ü ise (n=47) kadın idi. Tanıklı apnesi olan ve olmayanların risk faktörleri açısından karşılaştırılması Tablo 5’de belirtilmiştir. 0–1 1–2 0–2 Yaş (yıl) p<0,001 p<0,001 p<0,001 Cinsiyet p<0,001 p<0,001 p<0,001 BKİ (kg/m2) p<0,001 p<0,001 p<0,001 Tanıklı apne p<0,001 p<0,001 p<0,001 Sigara p<0,001 p=0,033 p<0,001 Alkol p<0,001 AD p<0,001 GAUH AD p<0,001 p<0,001 HT AD p=0,006 p<0,001 Epworth Sleepiness 6,11 ± 3,891 8,63 ± 4,513 < 0,001 Scale score DM p=0,03 AD p=0,009 Risk faktörleri MI AD p=0,033 AD KAH AD AD KY p=0,042 HL Aritmi Tablo 5. Tanıklı apnesi olan ve olmayanların risk faktörleri açısından karşılaştırılması Tanıklı Tanıklı apne apne (-) (+) Ortalamalar (n=1074) (n=186) p* Ort ± ss Ort ± ss Yaş (yıl) 38,03 ± 41,67 ± 8,299 < 0,001 8,025 BKİ (kg/m2) 25,41± 3,94 27,71 ± 4,34 < 0,001 n (%) n (%) ≥ 40 yaş 431 (40,1) 110 (59,1) < 0,001 AD Sigara 345 (32,2) 87 (46,7) < 0,001 AD AD Alkol 409 (38,1) 103 (55,4) < 0,001 AD AD p=0,018 Obezite 120 (11,2) 46 (24,7) < 0,001 AD AD p=0,036 Erkek cinsiyet 507 (47,2) 139 (74,7) < 0,001 GAUH, gündüz aşırı uyku hali; HT, hipertansiyon; DM, diabetes mellitus; MI, miyokard infarktüsü; KAH, koroner arter hastalığı; KY, kalp yetmezliği; HL, hiperlipidemi; AD: anlamlı değildir. (Ki-kare testi- bonferoni düzeltmesi uygulandı) (0: horlamayan, 1: ara sıra horlayan, 2: habitüel horlaması olan) Habitüel horlama 166 (15,5) 86 (46,2) < 0,001 GAUH 198 (18,4) 77 (41,4) < 0,001 76 (7,1) 25 (13,4) 0,03 Horlamaya etki ettiği tespit edilen faktörler, lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde; en etkili faktör günde bir paketten fazla sigara içmek [OR= 12.465, 95%CI (1.673-92.891), p=0.014], en az etkili faktör ise GAUH [OR=1.459, 95% CI (1.018-2.091), p=0.039] olarak saptandı (Tablo 4). *Ki-kare testi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali; HT, Hipertansiyon. 66 HT Tanıklı apneyi etkileyen faktörler lojistik regresyon analizinde incelendiğinde; habitüel horlama, cinsiyet, alkol kullanımı, obezite ve GAUH’un etkili risk faktörleri olduğu görüldü. En Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70 yüksek risk habituel horlama [OR=6.56, 95%CI (3,50–12,29), p<0,001], en düşük seviyeli anlamlı risk alkol kullanımı [OR=1,53, 95%CI (1,07–2,18), p=0,019] olarak saptandı (Tablo 6). Tablo 6. Tanıklı apne için risk faktörleri Risk faktörleri HT, %9,8 DM, %7,3 aritmi, %4,9 Mİ ve %4,9 kalp yetersizliği vardı. Obezite oranı %39, alkol kullanım durumu %53,7 idi. Sigara kullanım durumlarına bakıldığında; %34,1’i günde bir paket ve daha az, %12,2’si de günde bir paketten fazla sigara kullanıyordu. P OR % 95 GA < 0,001 6,561 3,502–12,293 Tablo 8. GAUH için risk faktörleri Erkek cinsiyet 0,006 1,773 1,181–2,663 Risk faktörleri Obezite 0,017 1,841 1,117–3,035 GAUH < 0,001 2,534 1,779–3,608 0,019 1,531 1,072–2,185 Habitüel horlama p OR % 95 GA < 0,001 2,569 1,359–3,073 DM 0,032 1,762 1,049–2,960 Lojistik regresyon analizi. GAUH, gündüz aşırı uyku hali. Habitüel horlama 0,001 2,043 1,359–3,073 Gündüz aşırı uyku hali (GAUH) ESS’e göre %21,8 olarak (n=275) tespit edildi. %59‘u erkek (n=162), %41’i (n=113) kadın idi. GAUH durumuna göre hastaların demografik özellikler ve eşlik eden hastalıklar yönünden değerlendirilmesi Tablo 7’de belirtilmiştir. Lojistik regresyon analizi. DM: diabetes mellitus Alkol Tablo 7. Epworth gruplarının (GAUH) özelliklerinin karşılaştırılması Ortalamalar Epworth <10 Epworth ≥ 10 (n= 985) (n= 275) Ort ± ss Ort ± ss P* Yaş 38,23 ± 8 39,77 ± 8,6 0,006 VKİ 25,57 ± 4 26,4 ± 4,67 0,008 n (%) n (%) 109 (11,1) 77 (28) < 0,001 167 (17) 85 (31) < 0,001 407 (41,3) 134 (48,7) 0,028 49 (5) 25 (9,1) 0,01 484 (49,1) 162 (59) 0,004 Risk faktörleri Tanıklı apne Habitüel horlama ≥ 40 yaş DM Erkek cinsiyet * Ki-kare testi. DM: diabetes mellitus. GAUH etkili olduğu tespit edilen faktörler lojistik regresyon analizi ile incelendiğinde, en yüksek anlamlı risk [OR=2,56, 95%CI (1,35–3,07), p < 0,001], en düşük seviyeli anlamlı artmış risk [OR=1,76, 95%CI (1,04–2,96), p=0,032] olarak saptandı (Tablo 8). Üç belirtinin (GAUH, tanıklı apne, habitüel horlama) birlikte görülme oranı %3,2 idi. Bunların %80,5’i erkek, %19,5’i ise kadın idi. Bu bireylerin yaş ortalaması 45,12±8,03 idi. Bu bireylerde %19,5 Tanıklı apne Tartışma Çalışmada sırasıyla horlama %70, habitüel horlama %20 (erkek %29,3, kadın %10,3), GAUH %21,8, tanıklı apne %14,8, ve üç belirtinin birlikte görülme oranı %3,2 olarak tespit edildi. 40 yaş ve üzerinde, erkek cinsiyette, obezite de, sigara ve alkol kullanımında OUA belirtilerine daha fazla rastlandı. Horlama üzerinde etkili faktörler yaş, erkek cinsiyet, obezite, sigara, GAUH ve tanıklı apne olarak saptandı. Tanıklı apneye etkili faktörler yaş, erkek cinsiyet, obezite, sigara ve GAUH olarak bulundu. GAUH üzerine etkili olduğu düşünülen faktörler bir arada değerlendirildiğinde habitüel horlama, tanıklı apne ve DM ile anlamlı istatistiksel ilişki saptandı. OUA major belirtilerinin prevalansı ile ilgili pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda habitüel horlama prevalansı %11–15, GAUH prevalansı %12– 20 arasında belirtilmektedir (14,15). Ip ve ark.nın yaptığı, 30–60 yaş arası 784 erkeğin değerlendirildiği bir çalışmada, habitüel horlama oranı %23 olarak bulunmuştur. Riskli bireylere polisomnografi (PSG) uygulanmış ve OUA prevalansı %4,1 olarak saptanmıştır. Bu çalışmada yaş ortalaması 41,2±6,4 olarak belirtilmiştir. Bu çalışmada benzer şekilde yaş, erkek cinsiyet ve obezite, horlama üzerine etkili faktörler olarak saptanmıştır (16). Kara ve ark.nın (17) yaptığı 1245 kişinin değerlendirildiği bir çalışmada habitüel horlama oranını erkeklerde %29,5, kadınlarda %8,9 olarak saptamışlardır. Bu çalışmada yaş ortalaması 45±12,2’dir. Bu çalışmadakine benzer olarak, erkek cinsiyet, 40 yaş ve üzeri, obezite, sigara ve alkol alışkanlığı habitüel horlama için risk 67 Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi faktörleri olarak bulunmuştur. Fidan ve ark (18) 316 kamyon şoföründe yaptıkları çalışmada horlama %52, GAUH %25,6, tanıklı apne %9,8, üç belirti birlikteliğini %2,8 oranında tespit etmişlerdir. Bu grubun yaş ortalaması 39,5 ve VKİ ortalaması 28 olarak bildirilmiştir. Tanıklı apne oranının mevcut çalışmaya göre düşük olmasının nedeni olarak, sürücüler tarafından bu konunun yetersiz yorumlanması düşünülmüştür. Bu çalışmada horlama şikâyeti boyun çevresi 42 cm’den geniş olanlarda, obez kişilerde ve uyuma sonucu trafik kazası yapanlarda anlamlı şekilde daha fazla gözlenmiştir, ancak katılımcıların tümü erkek bireylerden oluşmaktadır. Bu yönüyle cinsiyeti yansıtmasa da, obezite ve boyun çevresi genişliğinin OUA’ya katkısını göstermesi açısından önemlidir. Ünlü ve ark. (19) Afyon ilinde 2035 kişi ile yaptıkları çalışmada horlama %34, GAUH %27,1, tanıklı apne %11,2 olarak bulmuşlardır. Yaş ortalaması 47,9±13,1 olarak belirtilmiştir. Bu çalışmada horlaması olanlarda kardiyovasküler hastalıklar anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Buradaki sonucun çalışmamıza göre yüksek bulunması, yaş ortalamasının çalışmamıza göre yüksek olmasıyla açıklanabilir. Horlama yönünden cinsiyetler arasında anlamlı farklılık görülmemiş, çalışmamızın aksine tanıklı apne ve GAUH kadınlarda daha fazla görülmüştür. Obez hastalarda tüm belirtiler daha fazla görülmüştür. Doğan ve ark.nın (20) Sivas ilinde 1202 sağlık çalışanı üzerinde yaptıkları bir çalışmada horlama %22,7, GAUH %28,1, tanıklı apne %4,4 olarak saptanmıştır. Bu çalışmada yaş ortalaması 31,85 olarak bildirilmiştir. Horlama ve tanıklı apne görülme oranı erkek cinsiyette, 40 yaş ve üzerinde, obez bireylerde, eşilk eden hastalığı olanlarda ve sigara-alkol alışkanlığı olan kişilerde daha fazladır. Ek hastalıkların %43’ünü kardiyovasküler hastalıklar oluşturmaktadır. Bu çalışmada tanıklı apne ve üç belirti birlikteliği oranının çalışmamızdan düşük olmasının nedeninin katılımcıların %60’ının kadın olması ve bunların da çoğunun 40 yaş altında olması olarak açıklanabilir. Mirici ve ark.nın (21) yaptıkları, Erzurum ilinde 20–61 yaş arası 1389 kişinin ele alındığı çalışmada horlama %37, GAUH %36, tanıklı apne %10,4 68 bulunmuştur. Obezite, 50 yaş ve üzeri olmak, üç belirti için de risk faktörü iken, sadece horlama görülme sıklığı çalışmamıza benzer şekilde erkeklerde fazla bulunmuştur. GAUH ve tanıklı apne kadınlarda daha fazla görülmüştür. Ayrıca horlama ve tanıklı apne ile kardiyovasküler hastalıklar arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Çalışmamızda tanıklı apne görülme sıklığının diğer çalışmalara göre daha yüksek olması, soruların bu duruma tanık olan kişiye sorulmuş olmasıyla açıklanabilir. OUA kesin tanısı için mutlaka PSG yapılmalıdır. Ancak uygulaması pahalı ve zahmetli bir tetkik olması, uyku laboratuvarına ihtiyaç duyulması nedeniyle hastaların klinik olarak çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Köktürk ve ark (1) çalışmasında horlaması olan 55 kişi değerlendirilmiş, üç belirtinin birlikte mevcut olduğu bireylerde uyku çalışması ile %87,5 oranında OUA tespit edilmiştir. Bu çalışmada OUA görülme sıklığı %0,9–1,9 arasında tahmin edilmiştir. Mirici ve ark.nın (21) çalışmasında %4,3 (erkeklerde %4,4, kadınlarda %4) oranında saptanmıştır. Çalışmamızda üç belirti birlikteliği %3,2 (erkek %5,1, kadın %1,3) bulunmuştur. Cho ve ark (22), 40–69 yaşları arasındaki 4506 erkek ve 5041 kadının değerlendirildiği bir çalışmada, habitüel horlamanın HT için, obeziteden bağımsız bir risk faktörü olduğunu belirtmiştir. Lavie ve ark (23) yaptıkları bir populasyon tarama çalışmasında OUA şüphesi ile araştırılan 2677 olgunun, 1426'sında OUA saptamış ve bu olguların %45,3’ ünde HT olduğu tespit etmiştir. OUAS olmayan 1249 olguda ise %22,8 HT saptanmıştır. Çalışmamızda, kardiyovasküler hastalıklar ile OUA belirtileri arasında ki-kare testi ile istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar bulunmuşsa da, lojistik regresyon analizi sonucunda aralarındaki istatistiksel ilişki kaybolmuştur. Yaş, erkek cinsiyet ve obezite, hem kardiyovasküler hastalıklar, hem de OUA için ortak risk faktörleridir. Bu nedenle kardiyovasküler hastalıklar ve OUA’nın bu gruplarda daha fazla görüldüğü düşünülmektedir. OUA’nın son zamanlarda hem doktorlar hem de hastalar tarafından bilinmesi ile birlikte, bu tanı daha sık konulur olmuştur. Birçok kişi sabah baş ağrısı, dikkat dağınıklığı vb belirtiler ve hatta HT gibi Euras J Fam Med 2015;4(2):63-70 kardiyovasküler hastalıklarının altında uyku apnesi olduğunun farkında değillerdir. Birinci basamak hekimleri tarafından belirtilerin tanınması, fizik muayenede riskli kişilerin tespit edilmesi ile tanı konulması mümkün olabilir. Bu sayede kardiyovasküler hastalıklar önlenebilir, tanı alamamış HT hastaları tedavi imkânını bulabilir. Çalışmanın sınırlılıkları Çalışmamızın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Çalışmamız topluma genellenemez, ancak hastaneye başvuran hastalarda OUA belirtilerinin görülme sıklığı hakkında bir fikir verebilir. Anket uygulanan bireylerden risk grubundakilere objektif uyku çalışması yapılamamıştır. Mümkün olduğunca tarafsız olabilmek umuduyla sorular yatak partnerlerine yöneltilmiş olsa da alınan cevapların hatırlamaya dayalı olmasının, sonuçlarımızı etkilediğini düşünmekteyiz. Boy ve kilo bilgileri alınmış ve BKİ hesaplanmış olsa da boyun çevresi genişliği ölçümü yapılarak bireyler bu yönden de incelenebilirdi. Çalışma ortamımız üniversite hastanesi olduğundan katılımcılarımız bir şekilde önceden doktor kontrolünden geçmiş, OUA konusunda bir miktar bilinçlenmiş, herhangi bir şikâyetle müracaat eden hastalar olması da bir etkendir. Çalışma ortamından kaynaklanan fiziksel engeller nedeniyle, kısıtlı kalan katılımcı sayısı daha fazla olabilirdi. Sonuç OUA belirtilerinin erkek cinsiyette, 40 yaş üzerinde, obez, sigara ve alkol kullanan bireylerde daha sık görüldüğü saptanmıştır. Bu şekilde, tanı konulan hastalarda nedeni anlaşılamamış kardiyovasküler hastalıkları da tespit ve tedavi etmek mümkün olabilir. OUA hastalarının %80–90 civarında bir kısmının tanısız halde yaşadığı bilinmektedir. Hekimlerin horlama, habitüel horlama, tanıklı apne ve GAUH olanlarda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Mevcut çalışmada olduğu gibi üniversite hastanesine başvuran hastalarda üç belirti birlikteliği %3,2 oranında görülebiliyorsa, toplumda daha fazla oranda mevcut olabilir. OUA tedavisi, ayrıca kardiyovasküler ve serebrovasküler olayların azaltılmasına yardımcı olur. Okul ve mesleki yaşamdaki iyileşmeler de hem bireye hem de ülke ekonomisine dolaylı yoldan katkıda bulunur. Kaynaklar 1. Köktürk O, Tatlıcıoğlu T, Kemaloğlu Y, Fırat H, Çetin N. Habitüel horlaması olan olgularda obstrüktif sleep apne sendromu prevalansı. Tüberküloz ve Toraks dergisi 1997;45(1):7-11. 2. World Health Organization [Internet]. Obesity and overweight [cited 2015 Mar 12]. Available from: http://www.who.int/mediacen tre/factsheets/fs311/en/. 3. Duygu Ö. Obstrüktif uyku apne sendromu. Yeni Tıp Dergisi 2008;25(4):201. 4. Ursavaş A, Göktaş K, Sütçigil L, Özgen F. Obstrüktif uyku apnesi sendromu olan hastalarda obezite ve kardiyovasküler hastalıkların değerlendirilmesi. Toraks Dergisi 2004;5(2):79-83. 5. Jennum P, Riha RL. Epidemiology of sleep apnoea/hypopnoea syndrome and sleep-disordered breathing. Eur Respir J 2009;33(4):907-14. 6. Grunstein RR, Stenlof K, Hedner JA, Peltonen M, Karason K, Sjostrom L. Two year reduction in sleep apnea symptoms and associated diabetes incidence after weight loss in severe obesity. Sleep 2007;30(6):703-10. 7. Newman AB, Foster G, Givelber R, Nieto FJ, Redline S, Young T. Progression and regression of sleep-disordered breathing with changes in weight: the Sleep Heart Health Study. Arch Intern Med 2005;165(20):2408-13. 8. Köktürk O. Obstrüktif uyku apne sendromu. Klinik özellikler. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 1999;47(1):117-26. 9. Gottlieb DJ, Yao Q, Redline S, Ali T, Mahowald MW. Does snoring predict sleepiness independently of apnea and hypopnea frequency?. Am J Respir Crit Care Med 2000;162(4):1512-7. 69 Onar T ve ark. Bir Eğitim Hastanesine Başvuranlarda Horlama, Habitüel Horlama, Tanıklı Apne ve İlişkili Faktörlerin Değerlendirilmesi 10. Young T, Peppard PE, Gottlieb DJ. Epidemiology of obstructive sleep apnea: a population health perspective. Am J Respir Crit Care Med 2002;165(9):1217-39. 11. Karadağ M. Uyku apne sendromu kardiyovasküler sistem ilişkisi [cited 2015 Feb 23]. Available from: http://www.bsm.gov.tr/uyku/ 02.asp/ 12. Johns MW. A new method for measuring daytime sleepiness: the Epworth Sleepiness Scale. Sleep 1991;14(6):540-5. 13. Izci B, Ardic S, Firat H, Sahin A, Altinors M, Karacan I. Reliability and validity studies of the Turkish version of the Epworth Sleepiness Scale. Sleep Breath 2008;12(2):161-8. 14. Ozdemir L, Akkurt I, Sumer H, Cetinkaya S, Gonlugur U, Ozsahin SL, et al. The prevalence of sleep related disorders in Sivas, Turkey. Tuberk Toraks 2005;53(1):20-7. 15. Olson LG, King MT, Hensley 70 16. 17. 18. 19. MJ, Saunders NA. A community study of snoring and sleep-disordered breathing. Symptoms. Am J Respir Crit Care Med 1995;152(2):707-10. Ip MS, Lam B, Lauder IJ, Tsang KW, Chung KF, Mok YW, et al. A community study of sleep-disordered breathing in middle-aged Chinese men in Hong Kong. Chest 2001;119(1):62-9. Kara CO, Zencir M, Topuz B, Ardic N, Kocagozoglu B. The prevalence of snoring in adult population. Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg 2005;14(1-2):18-24. Fidan F, Unlu M, Sezer M, Kara Z. Relation between traffic accidents and sleep apnea syndrome in truck drivers. Tuberk Toraks 2007;55(3):278-84. Sezer M, Fidan F, Ayçiçek A, Toprak D, Doğan N, Ziya K. Prevalence of sleep disordered breathing symptoms and their relation with concomitant diseases in Afyon, Turkey: a population based study. Turkiye 20. 21. 22. 23. Klinikleri J Med Sci 2010;30(1):150-6. Dogan OT, Berk S, Ozsahin SL, Arslan S, Duzenli H, Akkurt I. Symptom prevalence of obstructive sleep apnea-hypopnea syndrome in health-care providers in central Sivas. Tuberk Toraks 2008;56(4):405-13. Mirici A, Bingöl K, Kaynar H, Akgün M, Tutar Ü. Obstrüktif sleep-apne sendromu semptom prevalansini araştiran bir anket çalişmasi. Solunum 2002;4(1):7-10. Cho N, Joo S, Kim J, Abbott RD, Kim J, Kimm K, et al. Relation of habitual snoring with components of metabolic syndrome in Korean adults. Diabetes Res Clin Pract 2006;71(3):256-63. Lavie P, Herer P, Hoffstein V. Obstructive sleep apnoea syndrome as a risk factor for hypertension: population study. BMJ 2000;320(7233):479-82.