istanbul yeminli mali müşavirler odası
Transkript
istanbul yeminli mali müşavirler odası
İSTANBUL YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI 24 EKİM 2013 AYLIK TOPLANTISI I. OTURUM OTURUM BAŞKANI : Mehmet Nadi ABBASOĞLU (Yönetim Kurulu Üyesi) KONUŞMACILAR : Uğur DOĞAN (Gelir İdaresi Daire Başkanı) : Veli DOĞANAY (Gelir İdaresi Şube Müdürü) OTURUM KONUSU : “E Fatura” TARİH : 24 Ekim 2013 - 14.00 -18.00 BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Saygıdeğer üstatlarım, değerli meslektaşlarım, öncelikle hepinizin geçmiş Kurban Bayramını İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Yönetim Kurulu adına tebrik ediyorum. Önümüzdeki hafta kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramının da hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu ay Ankara’da düzenlenen TÜRMOB Genel Kurulu’nda, TÜRMOB Genel Kurulu’na seçilen Sayın Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu Üyelerini de tebrik ediyorum. İnşallah bundan sonraki dönemde hayırlı ve iyi çalışmalara hep birlikte vesile oluruz. Bugün sizlere son günlerde kamuoyunda oldukça sık gündeme gelen “e fatura” ve “e defter” uygulamalarıyla ilgili olarak bilgi vermeye çalışacağız. Yanımızda Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan gelen iki değerli konuğumuz var. Sayın Daire Başkanı arkadaşımız Uğur DOĞAN ve Şube Müdürümüz Veli DOĞANAY. Zannediyorum Uğur beyin sunumu bir saat kadar sürecek aşağı yukarı. Ondan sonra da Veli bey sunumlarını yapacaklar. Bir aramız olacak. Aradan sonra da sizlerden gelecek olan soruları cevaplayacağız. Bu arada bildiğim kadarıyla Uğur beyin yakın zamanda yayınlanmış bulunan “500 Soruda E Fatura ve E Defter Uygulamaları” ile ilgili bir kitabı mevcut. Zannediyorum meslektaşlarımızın kitaptan bilgisi var. Dolayısıyla soracakları sorularda da kitaptan akıllarına takılanlar veya burada anlatılacaklardan tereddüde düşenler olursa aydınlatılacağı kanaatindeyim. Ben izninizle konuşmacımız Sayın Uğur DOĞAN’ın özgeçmişini kısaca arz etmek istiyorum. 1974 Sivas doğumlu, 1990 yılında Sivas Lisesi’nden, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. 1996 – 1998 yılları arasında Maliye Bakanlığı Bütçe Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nde Devlet Bütçe Uzman Yardımcısı olarak çalıştı. 1 1998’de Gelirler Genel Müdürlüğü’nde Stajyer Gelirler Kontrolörlüğü sınavını kazandı. 2001 yılında Yeterlik Sınavını vererek Gelirler Kontrolörü olarak atandı. 2005 – 2007 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri Boston Üniversitesi’nde “finansal ekonomi” alanında yüksek lisansını tamamladı. 2007 -2010 yılları arasında Gelir İdaresi Başkanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı’nda Bilgi İşlem Merkezi Veri Ambarı Denetim Bilgi Sistemi, Risk Analiz Şubelerinden sorumlu Grup Başkanı olarak görev yaptı. 2010 yılından bu yana da Denetim Uyum Yönetimi Daire Başkanlığı ile Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlıkları görevini sürdürmektedir. Bilgi işlem teknolojilerine dayalı “vergi denetimi” ve “elektronik vergi uygulamaları” konusunda uzman olup, tasarladığı ve yönettiği projelerden bazılarını size arz etmek istiyorum; “KDV İadesi Risk Analiz Sistemi”, “Merkezi Risk Analizi ve Katmanlaştırma Modeli”, “Önceden Hazırlanmış Kira Beyanname Sistemi”, “Sahte Belge Düzenleyen Mükelleflerin Tespitine Yönelik Geliştirilen Sahte Belge Risk Analiz Programı”, “Organize Sahtecilik Faaliyetlerinin Tespitine Dönük Analizler Yapan Vergi Görselleştirme ve Analiz Sistemi”, gibi uygulamaların bizzat uygulayıcısı ve yöneticisi olmuştur. Bu bilgileri özellikle arz etmek istedim. Sayın konuşmacımız oldukça birikimli ve donanımlıdır. Bu konularda aklınıza gelebilecek tereddüt uyandıran sorular varsa, zevkle cevaplayacağına eminim. Şimdi sunumlarını yapmak üzere Sayın Uğur DOĞAN’ı kürsüye davet ediyorum. Buyurunuz Sayın Başkan. UĞUR DOĞAN Değerli üstatlarım, değerli meslektaşlarım hepinizi saygıyla selamlıyorum. İstanbul YMM Odası’na bu nazik daveti için ayrıca teşekkür ediyorum. Üstadın bu nazik tanıtımı için de ayrıca teşekkür ediyorum. Ben Gelir İdaresi Başkanlığı’nda üstadın da söylediği gibi, daha çok bilgi işlem teknolojilerinden sorumlu Daire Başkanı olarak görev yapmaktayım. Bugün sizlere son günlerin popüler konularından birisi olan “e fatura”, “e defter” hakkında kısa bir bilgi vereceğim. Ardından da arkadaşım Şube Müdürü Veli DOĞANAY, yine bu süreçte önemli olan “özel entegrasyon yöntemi” hakkında, “özel entegratörler” hakkında bir sunum yapacak. Daha sonra da soru, cevap faslına geçeceğiz. Ben biraz önce aşağıdan girerken salonda bir sergi gördüm, İstanbul’un işgal yıllarını anlatan sergi. Bundan yaklaşık 100 yıl önce, 1912 yılında İmparatorluğun ciğerlerinin söküldüğü bir yıl, Balkanları kaybettiğimiz bir yıl. O zaman II’nci Meşrutiyet taraftarlarının hararetli bir sloganı var idi. O slogan şu idi; “eski hal muhal. Ya yeni hal ya izmihlal”, yani ya yeni düzene ayak uyduracağız veya yok olup gideceğiz. O zamanki yönetim tarzı için söylenen bu söz, bugüne geldiğinizde aslında bizim için daha çok geçerli. Bilgi işlem teknolojilerinin bu kadar geliştiği bir çağda, kamu kurumları olarak bizler, özel sektör kurumları danışmanları olarak da sizlerin artık eski usullerle iş yapma şansı pek kalmadı. Hepimiz bilgi işlem teknolojileriyle yaşanan dönüşüme şu veya bu şekilde ayak 2 uydurmak zorundayız. Artık bizim için de eski hal muhal, biz de ya yeni hale ayak uyduracağız veya dünyanın gerisinde kalacağız, yok olup gideceğiz. Nitekim bu konularla ilgili 2004 yılında New York Times’ın meşhur diplomasi muhabirlerinden Thomas L. FRİEDMAN’ın yazmış olduğu bir kitap var “The World Is Flat”, “Dünya Düzdür” bu kitabın ismi. Bu kitapta Thomas L. FRİEDMAN, dünyanın neden düz hale geldiğini çok çarpıcı örneklerle açıklıyor. Özellikle 1989 yılında Berlin Duvarının yıkılmasından sonra, bilgi işlem teknolojilerinde yaşanan olağanüstü gelişmelerin dünyayı nasıl düz bir hale getirdiğini örneklerle anlatıyor. Ben bu örneklerden birkaç tanesini sizinle paylaşarak sunumuma başlayayım. Örneğin; Amerika’daki bir Amerikalı kredi kartıyla bir sorununu çözmek için bankayı aradığında karşısına çıkan çağrı merkezindeki kişi Hindistan’daki bir Hintli. O, en az bir Amerikalı gibi akıcı bir dille ona cevap veriyor veya bir Amerikan hastanesinde bir emar çektiriyorsunuz ve emarın sonuçlarını Amerika’daki doktorlar değil, Hindistan’daki doktorlar anında okuyor ve Amerika’ya rapor olarak gönderiyor. Veya daha önce de bahsetmiştim Amerikan vergi mükelleflerinin vergi beyannamelerinin doldurulmasını bile, Amerika gibi vergisel kuralların çok sert uygulandığı bir ülkede, Amerika’daki muhasebeciler değil, Hindistan’daki Hintli muhasebeciler yapıyor. Bu nasıl mümkün hale geliyor? Elbette, bilgi iletişim teknolojilerinin getirmiş olduğu kolaylıklar vasıtasıyla mümkün hale geliyor. Gerçekten biraz sonra anlatacağım elektronik fatura uygulaması, elektronik defter uygulaması da şu an sıkıntılı gözükse de bazı noktaları, önümüzdeki dönemlerde şirketlerin hayatını ciddi ölçülerde kolaylaştıracak. Onlara dünyayı daha düz bir hale getirecek uygulamalar. Elektronik defter ve elektronik fatura uygulamaları ile evet, bu ekranda görmüş olduğunuz kadar çok, belki bundan daha çok defterler, klasörler bir arşiv yükünden, kâğıt baskıdan kurtarılıyor. Bu kadar büyük bir arşiv dolusu defter, belge, artık ekranda görmüş olduğunuz gibi bir avucunuz içine sığacak kadar küçülüyor ve resmi bir belge niteliğini kazanıyor. Peki, biz bu kadar belgeyi, bilgiyi bir yıl mı saklıyoruz? Hayır. Vergi Usul Kanunu’na göre beş yıl boyunca, Türk Ticaret Kanunu’na göre de en az on yıl boyunca saklamak zorundayız. Kimi durumlarda yıllara sâri inşaat işlerinde bu süre daha da uzayabilir. Bu arada biz “e fatura” nedir? diye başlayalım. Bir defa faturanın ne olduğu Vergi Usul Kanunu’nda tanımlanmış durumda. Elektronik fatura esasında Vergi Usul Kanunu’nda tanımlanan kâğıt faturanın, elektronik ortama aktarılmasından ibaret… Aynen kâğıt faturada olduğu gibi, işte kanunda sayılan bir takım bilgileri kapsıyor. Kâğıt faturadan farkı ne... Elektronik kayıtlar biçiminde oluşturuluyor bu ve elektronik faturanın olmazsa olmazı, elektronik ortamda oluşan bu belgenin, yine elektronik ortamda imzalanması veya “mali mühür” dediğimiz, TÜBİTAK tarafından şirketlere verilen ve nitelikli bir elektronik imza aracı sayılan araçla imzalanması ve mühürlenmesi, en önemli unsurlarından birisi bu. Elektronik imza veya mali mühür neyi sağlıyor? Oluşturulan belgenin kaynağının doğruluğunu, bütünlüğünü ve değişmezliğini sağlıyor. Yani siz oluşturduğunuz bir elektronik faturada veya elektronik defterde, sonradan herhangi bir şekilde, bir değişiklik yaptığınız takdirde bunun elektronik imzası veya mali mührü bozulacağından, oluşturulan elektronik faturanın veya yasal defterin yasal geçerliliği kalmaz. 3 Elektronik fatura, kâğıt faturayla aynı hukuki sonuçlara sahip... Farkı ne dedik, bunun elektronik ortama taşınması. Faturanın oluşturulması elektronik ortamda, imzalanması elektronik ortamda, gönderilmesi elbette elektronik ortamda, muhafaza edilmesi yine elektronik ortamda, yani elektronik ortamda oluşturulan faturanın çıktısının alınıp, saklanması gibi bir uygulama söz konusu değil. Elektronik ortamda oluşan bir faturanın çıktısının alınıp yetkili makamlara ibraz edilmesi gibi bir şey söz konusu değil. Niçin? Çünkü bu belge, elektronik ortamda oluşturulmuş bir belge ve elektronik ortamda oluşturulan bir belgenin doğruluğu, geçerliliği, ancak elektronik vasıtalarla sağlanabilir. Dolayısıyla bir vergi müfettişi sizden o döneme ait, o yıla ait, o aya ait elektronik faturaları istediği takdirde, siz bunu bir CD’de bir flash bellek’de kendisine götüreceksiniz veya ilerleyen zamanlarda belki o sizin sistemlerinize erişmek suretiyle faturalarınızı görebilecek ve doğruluğunu teyit edecek. Elektronik fatura uygulaması, bir yönüyle çok basit bir uygulama, bir yönüyle çok karmaşık bir uygulama. Çok basit bir uygulama. Nasıl basit? Biz nasıl bugün bir arkadaşımıza, bir dostumuza bir elektronik posta göndermek istediğimizde, bir “gmail” gibi, bir “yahoo” gibi, bir “Hotmail” gibi bir hesabımızın olması lazım, işte “ugurdogan@yahoo.com” gibi bir hesabım olacak ki, ben size istediğiniz dosyayı, resmi, fotoğrafı, ne bileyim herhangi bir belgeyi gönderebileyim. Bir “yahoo” hesabım, bir “gmail” hesabım olmadan bu trafiği yönetemem, elektronik fatura da aynen öyle, merkezinde Gelir İdaresi’nin yer aldığı bir mesajlaşma türü. Burada biraz önce bahsettiğim “yahoo” üzerinden, “gmail” üzerinden gönderdiğiniz bir resim, fotoğraf ise, elektronik faturada da gönderilen Gelir İdaresi üzerinden bir elektronik belge. Genelde, faturalaşma süreçlerinde mal teslim edilir veya hizmet ifası gerçekleştirilir ve yine kanuna göre biliyorsunuz yedi gün içerisinde fatura düzenlenir. Faturalaşma süreci bu kadar basit mi? Elbette bu kadar basit değil. Fatura düzenleyen tarafta fatura oluşturulur. Yazdırılır. Bunun bir çıktısı alınır. Zarfa konur. Kargoya verilir. Bu karşı tarafın posta kutusuna gönderilir. Karşı tarafın muhasebe birimi bunu alır. Kontrol eder. Eğer bir hatası, eksiği yoksa bunu kendi muhasebe sistemine işler. Bu yapılan hesaplamalara göre, ortalama beş günü bulan bir süreç. Faturanın bir işletmeden, bir işletmeye gitme döngüsü yaklaşık beş günü alıyor. Ancak elektronik fatura uygulamasına geçildiği takdirde, biraz önce bahsettiğim aradaki bu süreçlerin tamamı ortadan kalkıyor ve faturalar işletmelerin bilgisayarları arasında gidip, gelmeye başlıyor. Yani artık doğrudan makineler birbirleriyle konuşmaya başlıyor ve faturalaşma süreçleri de öyle birkaç gün, 5 gün, 10 gün, 15 gün değil, artık anında gerçekleşiyor. Elektronik faturayla, kâğıt faturayı kısaca bir karşılaştıralım. Kâğıt faturanın özelliklerine veya işlem süreçlerine burada girmeye çok gerek yok. Bunu hepiniz çok yakından biliyorsunuz. Tanıyorsunuz. Biz daha çok elektronik faturanın süreçlerine bir bakalım. Bir defa elektronik faturanın biraz önce de gördüğünüz üzere, iş süreçlerini hızlandıracağı muhakkak. “Bir işletmede en önemli belge nedir?” diye sorsam, herhalde herkes “fatura” der. Yani bir işletmedeki belgelerin kraliçesi fatura desek, çok da yanlış söylemiş olmayız. Peki, “Fatura tek başına bir belge mi?” Hayır değil, bunun öncesi var, siparişi var, sonrası var, 4 ödemesi var, tahsilatı var. Dolayısıyla işletmedeki bu süreçlerin tam ortasında yer alan bir belge, elektronik fatura. Elektronik fatura öncesiyle ve sonrasıyla sistemlerle entegre hale getirilirse, kendisinden beklenen faydayı asıl o zaman ortaya çıkartıyor. Biz elektronik fatura uygulamasıyla kâğıt ortamındaki bir belgeyi elektronik ortama taşıyoruz ve bunun işletmelere sağlayacağı ciddi bir avantajı var. Ama elektronik faturayı sadece kâğıt ortamındaki bir belgenin elektronik ortama taşınması olarak anlamak ve algılamak da son derece yanlış. Elektronik fatura, siparişten, ödeme veya tahsilat aşamasına kadar bir işletmenin muhasebe sistemleriyle tam entegre edilirse, kendisinden beklenen faydayı asıl o zaman ortaya çıkartacak. Elektronik fatura bu yönü itibariyle işletmelere nakit ve ödeme yönetiminde de ciddi bir avantaj sağlayacak. Elektronik fatura uygulamalarından yurt dışında bahsedilirken, elektronik fatura uygulamasının hep bu yönüne örnek veriliyor. Yani elektronik fatura işletmelerin nakit otomasyonunu, nakit akışlarını hızlandıran bir süreç olarak tanımlanıyor, anlatılıyor. Hatta 1960’lı yılların sonunda elektronik fatura uygulamasına Avrupa’da ilk geçişin sebeplerinden birisi de daha çok bu nakit otomasyonunu sağlamaya dönük imkânlarından faydalanmak. Elektronik fatura oluşturulduktan sonra çeşitli iş modelleri çerçevesinde bu fatura bilgilerinin satıcıdan alıcıya gittiğinde, alıcının önüne düştüğü anda, satıcının veya alıcının banka hesaplarının düşme imkânı da var ve yapılacak anlaşmalar çerçevesinde, bu faturanın anında bankadan tahsil edilmesi imkânı da var. Nitekim yurt dışı uygulamalarında bunları görüyoruz. Fatura bilgilerinin anında kontrolü ve anlık uyuşmazlık çözümü de elektronik faturanın sağlayacağı avantajlardan birisi. Çünkü elektronik fatura, bir defa en başında Gelir İdaresi Başkanlığı’na geldikten sonra alıcıya iletiliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’na elektronik fatura geldiğinde, biraz sonra detaylarına gireceğim. Gelir İdaresi bunu bazı kontrollerden geçiriyor. Eğer burada sizin tarafınızdan düzenlenen elektronik faturada bir hata, bir eksiklik, yanlışlık varsa, fatura tekrar size geri gönderiliyor, “şu hataları düzeltin” diye. Örneğin, vergi kimlik numarasını 10 hane yerine, 9 hane yazmışsınız veya KDV alanını boş geçmişsin, vs. gibi, daha sonra alıcıya gönderiliyor. Demek ki elektronik faturada, faturada yer alan bazı bilgilerin hatalı, eksik, yanlış olması, daha faturanın karşı tarafa iletilmesi aşamasından önce gideriliyor. Karşı tarafın eline ulaştıktan sonra da eğer, faturaya ilişkin bir itiraz söz konusu ise, bu faturayı karşı taraf kabul etmeden önce, tekrar size iade edebilir. Elektronik fatura ile bir defa hem gönderici tarafta, hem alıcı tarafta, satıcı ve alıcı tarafında işlemler sistemler üzerinden gerçekleştirildiği için, şu anda kâğıt faturada görmüş olduğumuz faturanın düzenlenmesi ve özellikle de karşı tarafın alıcının eline ulaşmasından sonra, manuel işlemden kaynaklanan hatalar asgari seviyeye inmiş olacak. Elektronik faturanın sağlayacağı en büyük avantajlardan birisi de “arşivleme avantajı” dedik. Şu anda, işte “oluşturulan faturalar klasörlerde yıllarca saklanıyor” dedik. Ama elektronik faturayla artık bunlar ister sizin bilgi işlem sistemlerinizde, isterseniz de dışarıdaki saklamacı kuruluşlar nezdinde, biraz sonra onları da değineceğim, saklamanız mümkün. Yıllar sonra bir faturaya ulaşmak istediğinizde, yani örneğin diyelim ki, beş yıl sonra denetim elemanı gelip 5 bir karşıt inceleme yapmak üzere sizden işte, “filan şirkete kesmiş olduğunuz faturaları getir” dediği zaman, siz nasıl şimdi google’dan, merak ettiğiniz bir şeyi google’a bir kelimeyi yazıyorsunuz ve bilgisayara bu kelimeyle ilgili bir sayfa geliyor, aynen öyle beş yıl sonra, işte x limited şirketi ve şu döneme ait faturaları bana ibraz et” diyen denetim elemanına, o anahtar kelimeleri sisteminize yazmak suretiyle anında çıkartmanız mümkün. Elektronik fatura ile tam otomasyon. Ben biraz önce bahsettim. Burada satıcı, alıcıya faturayı gönderdi, alıcının bankasına bilgi düştü ve siz bu parayı anında tahsil ettiniz ve bu eğer sisteminize, e fatura sistemiyle, finansal sisteminizi de bankacılık sistemiyle entegre ettiyseniz, muhasebe sisteminize anında işlendi. Elektronik fatura gönderen için ve alan için elbette bir maliyet avantajı var. Türkiye’de henüz bilgili olarak yapılmış ciddi bir çalışma yok. Ancak, Avrupa’da özellikle yıllardır bu konularla uğraşılıyor ve Nisan 2013’te yayınlanan bir rapora göre, elektronik faturanın gönderen için sağladığı avantaj “% 57” olarak hesaplanmış. Burada dikkat ediyorsanız, arşivleme bir maliyet unsuru olarak dikkate alındığı gibi, havale ve nakit yönetimi, esasında bizim çok görmediğimiz maliyet unsurları da bu maliyet avantajı hesaplanırken dikkate alınmış. Alan tarafa geldiğimizde ise, elektronik faturanın sağladığı avantaj daha fazla. Niye? Çünkü artık burada “anlaşmazlık yönetimi” dediğimiz, yani bir fatura size geldikten sonra, buna eğer bir şekilde itiraz edecek iseniz, şu anda işte telefonlaşıyorsunuz, paslaşıyorsunuz, bazı durumlarda notere gidiyorsunuz, hatta daha ileri giderse mahkemelere gidiyorsunuz. Bütün bu anlaşmazlıklar bir maliyet gerektiriyor ve bunlar da bu hesaplamalara dâhil edilmiş. Fatura alıcıya geldiği zaman kontrol edildikten sonra ilgili muhasebe birimi tarafından sisteme girilmesi, bu da ayrı bir dert, ayrı bir problem, şimdi bu da ortadan kalkıyor. Elektronik fatura uygulamasına biliyorsunuz biz Mart 2010 döneminde geçtik 397 No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle düzenlemeler yapılmıştı. O tarihten sonra bazı firmalar bu sistemi kullanmaya başladılar. Mesela ismini vermeyeyim, çok büyük firmalardan birisi, elektronik fatura uygulamasına geçtikten sonra, o departmanda çalışan yaklaşık 80 küsur işçisini çıkartmadı, başka şubelere dağıttı diyelim! Ama bunun maliyet avantajı sağladığını söylemek mümkün. Elektronik fatura yine aynı rapora göre orta vadede işletmelere, “orta vadede” diye geçiyor raporda, toplam cirolarının yaklaşık % 2’si kadar tasarruf sağlayan bir uygulama olarak anlatılıyor ve hesaplamalar buna göre yapılmış. Rakamlarla Türkiye’deki durumu dünyayla mukayese ettiğimizde, esasında bizim ülkemizde hiç de iç açıcı olmadığını görüyoruz. Dünyada ortalama % 5’ler seviyesinde, Avrupa’da ortalama % 30’lar seviyesinde, biz de ise şu anda binde 5’ler seviyesinde bile değil elektronik fatura uygulaması ve Avrupa’da da elektronik fatura uygulamasına geçiş bütün dünyada olduğu gibi hızla devam ediyor. Bu ekranda görmüş olduğunuz yani işletmelerden işletmeye elektronik fatura düzenlenmesiyle, işletmelerden devlete elektronik fatura düzenlenmesi oranını görüyorsunuz ekranda Avrupa’da. 2008’den 2013’e doğru baktığımızda elektronik faturaya geçiş oranının hızla arttığını görüyoruz. 2008 – 2009 biliyorsunuz kriz yılları olmasına rağmen, işletmede elektronik faturanın sağlayacağı o minik avantajlardan bile yararlanmak için hızla elektronik fatura sistemlerine geçmeye devam ediyorlar. 6 Dünyada elektronik fatura ilk defa Avrupa’da kullanılmaya başlandı. Sunumumun başında da söylediğim gibi, 1960’ların sonunda elektronik faturayla ilgili olarak Avrupa’daki düzenlemeler AB direktifleriyle yapılıyor. 2001 yılında olmak üzere sonradan üç tane temel direktifle elektronik fatura ilişkin düzenlemeler yapıldı ve üye ülkelerin sistemlerinin, elektronik fatura sistemlerinin birbirleriyle konuşabilmesi, anlaşabilmesi için bazı öneriler, tavsiyelerde bulunuyor. Avrupa bu işe 1960’larda başladı. “Devletin düzenleyici rolü yoktur” dedi. Her şirket kendi çabalarıyla elektronik faturaya geçmeye başladı. O yüzden Avrupa Birliği ülkeleri arasında e fatura konusunda tam bir birliktelik yok, tamamen bir karmaşa var. Direktiflerde bu karmaşayı daha çok ortadan kaldırmaya dönük. 1993 yılında mali sınırların kaldırılmasından sonra özellikle, üye ülkeler arasında faturalaşma tabii çok daha önemli bir hale geldi. Dolayısıyla Avrupa Birliği elektronik faturaya özel bir önem veriyor. Orada Türkiye’dekine benzer bir vergi kaçakçılığı var, Daha çok fatura üzerinden yapılan bir kaçakçılık ve Türkiye’deki naylon faturacılar gibi gerçekten o ülkelerin başına ciddi bela getirmiş uygulama, dolayısıyla Avrupa Birliği’nde elektronik fatura gerçekten çok önemli. Avrupa Birliği’nde önemli, ama Latin Amerika ülkeleri, Avrupa’daki ülkelerden daha sonra elektronik faturaya geçmelerine rağmen, şu anda Avrupa’dan daha öndeler, dünyanın birçok ülkelerinden çok daha önde Latin Amerika ülkeleri. Özellikle Şili’nin, Brezilya’nın ve Meksika’nın çok ileride olduğunu görüyoruz. Aynen Türkiye’deki gibi, devletin yapmış olduğu zorlayıcı düzenlemeler çerçevesinde birçok ülke elektronik fatura uygulamasına geçmiş durumda. Şu anda Brezilya’daki elektronik faturalaşmanın toplam faturalaşmadaki hacmi % 92. Diğer taraftan “kamu öncülüğünde geliştirilen uygulamaların başarısı yüksek olmuştur” dedik. Burada da Avrupa’da nasıl bir karmaşa var, bir standart yok ise ve bu bir probleme yol açıyor üye ülkeler arasında, o yüzden şimdi orada da yavaş yavaş oraların ilgili otoritelerinin elektronik faturaya dönük özel düzenlemeler yaptığını görüyoruz ve şu anda Avrupa’daki bazı ülkelerde, örneğin Danimarka’da, örneğin Finlandiya’da devlete kesilen faturaların elektronik fatura olma zorunluluğu var. Türkiye’deki elektronik fatura ortamına yavaş yavaş girelim. İlk düzenlemeler dediğim gibi, 397 No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle Mart 2010 döneminde yapıldı ve bu tebliğe göre elektronik fatura uygulamasına geçiş anonim ve limited şirketler için ihtiyari bir uygulamaydı. Yani isteyenler geçebilir, isteyenler geçmezler idi. O tarihten sonra, nitekim bazı şirketler az önce de söylediğim gibi, bize gönüllü olarak başvurdular ve sistemi şu anda onlar aktif olarak kullanıyorlar. Erken başlayanlar, erken yol aldılar. 416 Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle bunun kapsamı biraz daha genişletildi ve gerçek kişilerin de elektronik fatura uygulamasına dâhil olmalarının önü açıldı. Elektronik fatura uygulamasına en önemli düzenlemeler 421 Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle yapıldı. Bu tebliğiyle elektronik fatura sistemini kayıtlı kullanıcılar arasında alternatif bir yöntem olmaktan çıkartıldı. Yani bu tebliğe kadar, Aralık 2012’ye kadar sisteme kayıtlı kullanıcılar isterlerse kendi aralarında kâğıt fatura da düzenleyebilirlerdi. Ama 421 7 No.lu Tebliğe göre sisteme kayıtlı mükellefler birbirlerine mutlak surette artık elektronik fatura düzenlemek zorundalar. Tebliğ ile yine e fatura kullanma zorunluluğu getirildi. Tebliğde getirilen en önemli yeniliklerden birisi, özel entegrasyon yöntemlerinin getirilmesi, biraz sonra Veli beyin açıklayacağı bir yöntem. Özel entegrasyon yöntemiyle faturaların üçüncü taraflar üzerinden de iletilmesinin yolu açıldı. Yurt dışında daha çok bu “servis sağlayıcılığı” olarak ifade edilen bir yöntem ve dünyadaki bütün ülkelerde hemen hemen en çok kullanılan yöntem de özel entegrasyon yöntemi veya servis sağlayıcılığı yöntemi. Bunu ben şöyle izah etmeye çalışayım. Bir KDV beyannamesinin verilmesi yükümlülüğü esasında kimde? Mükellefin bizzat kendisinde. Gelir, Kurumlar beyannamesi verilme yükümlülüğü kimde? Mükellefin kendisinde. Ama bu iş bir teknik bilgiyi, beceriyi gerektirdiği için, mükellefler ne yapıyorlar? Bu işi muhasebecilere havale etmişler. Onlar mükellefler adına bu beyannameleri oluşturup, gönderiyorlar. Özel entegrasyonların yaptığı da esasında buna benzer bir şey. Burada da fatura bilgilerini siz özel entegratörlere iletiyorsunuz ve özel entegratörler faturaları Gelir İdaresi Başkanlığı’nın istediği format ve standartta oluşturup, karşı tarafa iletiyor. Bilgisayarına gönderiyor. Karşı taraf ta gelen faturayı yönlendiriyor. Yapılan en önemli düzenlemelerden birisi de, saklamacı kuruluşlardan hizmet alınabilmesi. Yani siz oluşturduğunuz elektronik faturaları ister kendi bilgi işlem sistemlerinizde muhafaza edersiniz, isterseniz de anlaşma yaptığınız saklamacı kuruluşlarda. Saklamacı kuruluşlar aynen özel entegratörler gibi Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yetki verilen kuruluşlar. Örneğin Türk Telekom, örneğin Turkcell, bunlar henüz ilave edilmedi, ama bunların işte devasa veri saklama kapasiteleri var. Bunlar bu yetkileri bizden aldıkları takdirde, siz fatura bilgilerinizi doğrudan üçüncü taraflarda saklayabilirsiniz. Tebliğe göre, fatura bilgilerini üçüncü taraflarda saklamanız, mükelleflerin saklaması, onların yükümlülüğünü hiçbir şekilde ortadan kaldırmıyor, yani saklamacı kuruluş hiçbir şekilde fatura bilgilerini ki bir sıkıntıdan dolayı biz sorumlu tutmuyoruz. O tamamen sizinle onun arasında yapılacak özel sözleşmelere bağlı. Burada “beyannameyi muhasebeci yanlış doldurdu, şunu yaptı, bunu yaptı” diye biz muhasebeciye gitmiyoruz, mükellefe gidiyoruz. Buradaki de buna benzetilebilir. Bir diğer düzenleme, 01 Eylül tarihine kadar zorunluluk getirilen mükelleflerin sisteme başvuru yapmaları idi. Bu tarihe kadar mükellefler eğer sisteme başvurmadı ise, yıl sonuna kadar yine sisteme başvurma imkânları var. Bu tarih, yine sisteme başvuru tarihi idi. Burada kaçırılmaması gereken tarih 01 Ocak 2014. Niçin? Çünkü bu tarihten sonra elektronik fatura düzenlemesi gerekirken, halen kâğıt fatura düzenlemeye devam ediyorsa mükellefler, tebliğe göre bu kâğıt faturalar hiçbir şekilde kabul edilmiyorlar, bu konuda tebliğin hükmü oldukça açık. Maliye Bakanlığı bu düzenlemeyi yaparken Vergi Usul Kanunu mükerrer 242’nci maddesinin verdiği yetkiye istinaden bu düzenlemeyi yaptı. Dolayısıyla bu düzenleme çerçevesinde eğer, “belge elektronik ortamda olacak” deniyorsa, elektronik ortamda olması gerekiyor. Diğer türlü düzenlenen kâğıt faturanın bir geçerliliği yok, yani “ben mal sattım, 8 hizmet ifa ettim, elektronik yerine kâğıt fatura düzenledim, ne olur ki” demeyin. Bu i dare’yle aranızda ikili bir ihtilaf doğmasına sebep olur. 421 Nolu Tebliğle getirilen bir diğer yenilik, çok uluslu şirketler için de bir uygulama kolaylığının getirilmiş olması. Çok uluslu şirketlerin büyük bir kısmının bilgi işlem sistemleri Türkiye’de değil, yurt dışında, yurt dışından idare ediliyor. Bu tebliğden önce onların elektronik ileti gönderip, alabilmelerinin tek yolu Türkiye’de bir bilgisayar noktasının tanımlanmasıydı. Ama artık bu tebliğden sonrada uluslararası şirket, yurt dışındaki kendi bilgi işlem sisteminden de fatura gönderip, alabilecek. 424 Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile gerçek kişilerin faturalarının mali mühürle onaylanabilmesinin yolu açıldı. Gerçek kişiler bu tebliğden önce sadece elektronik imzayla faturalarını imzalayabiliyorlar idi, ancak bu tebliğden sonra mali mührü de kullanma imkânları kendilerine getirildi. En önemli yeniliklerden birisi de, faturaların mükellefin istemesi halinde özel entegratörlerin, bu servis sağlayıcıların mali mühür ile onaylanmasının yolu açıldı. Elektronik fatura oluşturulmasındaki en büyük sorun, oluşturulan faturaların imzalanması, bu teknik olarak her işletmenin yapabileceği bir şey değil. Eğer siz isterseniz bu imzalama işini, anlaşmış olduğunuz özel entegratörlerin mali mühürleriyle de yapabilirsiniz. Yani fatura bilgisini siz özel entegratöre gönderdikten sonra, özel entegratör kendi mali mührünü kullanmak suretiyle faturayı karşı tarafa iletebilir. Elektronik faturada kullanılan standart evrensel geçerliliğe sahip bir standart, “UBL” olarak bizim nitelendirdiğimiz, evrensel işbirliği standardı. Burada bu UBL, uluslararası bir topluluk tarafından geliştirilen programlama dili diyelim, biraz basitleştirmeye çalışayım. Bu programlama dili Türkiye’ye özelleştirildi. Bu konuyla ilgili olarak, UBL programını Türkiye şartlarına özgüleştirilmesiyle ilgili olarak, Gelir İdaresi Başkanlığı’nda bir ilgili şube, yaklaşık iki yıl boyunca ODTÜ’den destek almak suretiyle bu özelleştirmeyi yaptık. Bu özelleştirmeler yapılırken bazı büyük şirketlere, işte anket formları, vs. gönderildi ve onlardan gelen öneriler doğrultusunda bu geliştirme yapıldı. Dolayısıyla bugün Türkiye’de düzenlenen bir elektronik faturanın Amerika’daki sistemler tarafından da, Avrupa’da veya Japonya’daki sistemler tarafından da artık çok rahatlıkla okunabilmesi mümkün hale geldi. E faturanın iş akışına kısaca şöyle bir bakalım. Fatura satıcı tarafından düzenlendi ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından bazı kontroller yapıldıktan sonra alıcıya iletildi. Şimdi burada Gelir İdaresi Başkanlığı’na gelen faturayı biz ne yapıyoruz? İşte bazı teknik diyeyim, kontrolden geçiriyoruz. Eğer burada bir hata varsa, hatalarıyla birlikte satıcıya dönüyoruz bir mesajla ve bunu düzeltmesini istiyoruz. Düzelttikten sonra tekrar bu bilgi alıcıya iletiliyor. Alıcıya iletildikten sonrada faturanın başarılı bir şekilde alıcıya teslim edildiği bilgisi yine Gelir İdaresi üzerinden satıcı birime, satıcıya bildiriliyor. Burada satıcı diyelim ki, işte on tane, yüz tane fatura düzenlemeniz gerekiyorsa, bunu aynen nasıl şimdi zarfın içine koyup gönderiyorsunuz, burada da aynen bir zarfın içerisine koyuyorsunuz ve karşı tarafa gönderiyorsunuz. Yani siz mesela bilgisayarınızda ne yapıyorsunuz? İşte bazı word dosyalarını bazı klasörler içerisine koyuyorsunuz. Yani o klasörü zarf gibi düşünün, faturaları 9 o klasörün içerisine koyuyorsunuz ve “gönder” dediğiniz anda da alıcısına o faturalar iletilmiş oluyor. Elektronik fatura uygulamasında fatura iki tane senaryoya göre düzenlenebilir. Bunlardan birincisi, “temel fatura senaryosu”, diğeri de “ticari fatura senaryosu” dediğimiz fatura. Temel fatura senaryosunun özelliği şu; Fatura düzenlendikten sonra alıcıya iletiliyor ve eğer siz bu faturaya itiraz etmek istiyorsanız, buna sistem üzerinden itiraz edemiyorsunuz. Şu anki yöntemlerle, harici yollarla bu itirazı yapmanız gerekiyor. Bu yöntem özellikle çok sayıda fatura düzenleyen işletmeler için, onların talepleri doğrultusunda tasarlanmıştı. Örneğin, diyelim ki işte Türk Telekom, ayda 30 milyondan fazla fatura düzenliyor Turkcell işte 45 – 46 milyon fatura düzenliyor. Vodafone, işte bilmem 20 küsur milyon fatura düzenliyor. Şimdi eğer biz temel fatura senaryosunu geliştirmemiş olsaydık, alıcı taraflar bu faturaları kabul etmedikleri takdirde bu işletmelerin sistemleri çalışamaz hale gelecekti. Daha çok bu tür çok sayıda fatura düzenleyen işletmeler için getirilmiş, geliştirilmiş bir yöntem. Bir diğer yöntem, ticari fatura senaryosuna göre fatura düzenlenmesi. Burada düzenlenen faturalara herhangi bir şekilde itiraz etmeniz gerekiyorsa bunu sistem üzerinden reddedebilirsiniz. Gelen faturayı kabul edebilirsiniz veya muhasebe sisteminize işledikten sonra, işte bir sıkıntı oldu. Bunu yine sistem üzerinden iade faturası düzenlemeniz mümkün. Şimdi e fatura uygulamasından faydalanma yöntemlerine gelelim. Bu konuyla ilgili olarak Başkanlık üç farklı yöntem belirlemiş durumda; Bunlardan birincisi “portal yöntemi” dediğimiz, yani Gelir İdaresi Başkanlığı’nın “e-fatura.gov.tr” sitesine kaydolmak suretiyle, nasıl kayıt oluyorsunuz? İşte zorunluluk kapsamındaki mükelleflerin elektronik imza veya mali mühre başvuru yaptıktan sonra sisteme giriyorsunuz ve faturaları bu sistem üzerinden düzenlemeye başlıyorsunuz. Bu sisteme girdikten sonra ekranda görmüş olduğunuz gibi bir sayfa geliyor ve siz fatura bilgilerini buraya girmek suretiyle faturanızı oluşturabiliyorsunuz. Örneğin, işte faturanızı temel fatura senaryosuna göre mi, ticari fatura senaryosuna göre mi düzenleyeceksiniz? Faturanın tarihi, fatura tipi, irsaliye tarihi, bilmem işte karşı tarafın kimlik bilgileri adı, unvanı, vs. ve altta da mal ve hizmetin miktarı, cinsi, tutarı, vs. giriliyor. Biz Başkanlık olarak bunu elektronik fatura uygulamasına geçişte bir kolaylık olsun diye mükellefler için tasarlamıştık. Yani bundaki amacımız da, hani e fatura nasıl bir sistem, insanlar buna aşina olsun diye bu sistem geliştirildi. Bu sistemin kullanılmasını biz çok fazla mükelleflere önermiyoruz. Çünkü burada da ciddi anlamda bir manuel giriş olduğu için, elektronik faturadan sağlanacak faydalar bu sistem kullanılarak gerçekleştirilemez. Sistemlerinizle bunu entegre etmeniz çok zor. Dolayısıyla elektronik faturaya hani ısınma turlarında belki bu sistem başlangıçta kullanılabilir. Ama ilerleyen aşamalarda kesinlikle bu sistemin kullanılmasını tavsiye etmiyoruz. Bir diğer yöntem, “entegrasyon yöntemi”, entegrasyon sistemi daha çok gelişmiş alt yapısına sahip işletmelerin kullanacağı bir yöntem, biraz pahalı bir yöntem. Bu yöntemde de işletmeler karşılıklı web servisleri veya web servisleri yöntemiyle Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sistemine bağlanıyorlar ve faturaları da o şekilde gönderip, alıyorlar. Burada şöyle söyleyelim; Yani web servis çoğunuza yabancı gelebilir. İki taraf ta bilgisayarlarını Gelir İdaresi Başkanlığı’na 10 tanımlatıyor teknik olarak ve faturalaşma trafiği bu şekilde cereyan ediyor. Yani entegrasyon yöntemiyle siz faturayı düzenlediğiniz anda, idare’nin üzerinden karşı tarafa iletilmiş oluyor. Bir diğer yöntem “özel entegrasyon yöntemi”, biraz sonra detaylarını anlatacağımız yöntem de, fatura bilgileriniz özel entegratöre geliyor ve özel entegratör burada bir dönüştürme yapıyor. Yani biz ne dedik? Oluşturulan elektronik faturanın belli formatda olması lazım. Yani Gelir İdaresi’nin istediği bir veri format standardında olması lazım. Şimdi siz mükellef olarak, şirket olarak herhangi bir formatta, bu Excel olur, olur, ne bileyim word’e yazar gönderirsiniz veya başka bir yöntemle fatura bilgilerinizi bu özel entegratöre gönderiyorsunuz. Bu özel entegratör fatura bilgilerini bizim istediğimiz formata dönüştürüp, Gelir İdaresi tarafından karşı tarafa iletiliyor. Bizim mükelleflerimize en çok tavsiye ettiğimiz yöntem bu. Dünyada en çok kullanılan yöntem de bu. Detaylarına biraz sonra gireceğiz. E fatura görüntüleme ve doğrulama; E fatura tabii teknik bir belge diyelim, yani e faturaya siz çıplak gözle baktığınız zaman hiçbir şey anlamazsınız, çünkü niye? Sayısallaştırılmış bir belge, yani işte “1”ler, “0”lar, “nokta”lar, “virgül”ler, vs. var. Ama e fatura görüntüleme ve doğrulama aracını “e-fatura.gov.tr”den indirip, faturaları bunun içerisine attığınız takdirde, bu görüntüleri yapmanız mümkün. Evet, “e-fatura.gov.tr”ye giriyorsunuz, siteye görüntüleme aracını indiriyorsunuz ve diyelim ki bilgisayarınızda elektronik faturalar var. Programa “aç” dediniz. Açtı, sonra elektronik faturayı bu programın içerisine atıyorsunuz. Evet görüntüleme aracıyla bunu programın içine attığınız takdirde, soldaki gibi normal fatura görüntüsü ortaya çıkmış oluyor. “Bana fatura geldi de faturanın doğru oluşturulup, oluşturulmadığını veya yetkilisi tarafından oluşturulup, oluşturulmadığını nereden bileceğim?” Bunun için de yine programın içerisinde doğrulama aracı var. Bu doğrulama aracına tıkladığınız zaman örneğin bakın, faturayı Türk Telekom falan tarihte, filan saate, filan noktadan oluşturmuş ve size göndermiş. Bütün detaylarını bu doğrulama aracıyla görmeniz mümkün. Kapsama giren mükelleflere değinelim. Bunlar tekniğe göre petrol piyasasından kanun kapsamında Madeni yağ lisansına sahip olan mükellefler. Her hal ve şartta e fatura uygulamasına başvurmak zorundalar. Madeni yağ lisansına sahip olan mükelleflerin EPDK’nın enerji piyasasının önemli kurumundan aldık ve buna kendi sitemizde yayınladık. Aynı zamanda 58 Nolu Vergi Usul Kanunu Sirkülerin ekinde de bu listeyi görebilirsiniz. Bu listedeki mükellefler ile 2011 yılında, -Tebliğ Aralık ayında çıktığı için 2012 yılı beyannameleri henüz verilmemişti- 2011 yılında bu mükelleflerden mal alan ve cirosu da 25 milyon’u geçen mükellefler bu kapsamda değerlendiriliyor, e fatura uygulamasına girmek zorunda ve diğer bir grupta ÖTV 3 Sayılı Listedeki malları imal, inşa ve ithal edenlerle, bunlarda herhangi bir ciro sınırı yok. Bunlardan 2011 yılında mal alan ve cirosu da 10 milyon’u geçen şirketler olarak belirlenmiş durumda. Başvuru işlemlerinin 02 Eylül’e kadar yapılması gerekiyor idi. 01 Eylül Pazar’a geldiği için Pazartesi’ne geldi. Şimdi e fatura ile ilgili benim anlatacaklarım kısaca böyle. Şimdi e defter’e bakalım hızlı bir şekilde. Gündemimiz daha çok e fatura olduğu için, elbette e defter kısmını biraz hızlı geçeceğim. 11 Elektronik defter de, yine şekil hükümlerinden bağımsız olarak VUK veya TTK’ya uyumlu ve bir defterde yer alması gereken bilgileri kapsayan, elektronik kayıtla bütün olarak taahhüt ediliyor. Elektronik defter Tebliği Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı ile Gümrük Ticaret Bakanlığı’nın ortak yayınladığı bir Tebliğ. Aralık 2011’de bu Tebliğ yayınlandı ve elektronik defter uygulaması da tanıtılmış oldu. Neden elektronik deftere geçtik? Aslında biz Türkiye olarak elektronik defter’e geçme noktasında çok geç kalmış ülkelerden birisiyiz. Yurt dışında kâğıt defter diye bir defter zaten yok. Bunlar elektronik ortamda tutulmak zorundalar. Biz de uluslararası bu gelişmeler ışığında elektronik defter’e geçiş yönünde bu tebliği çıkarttık. Elektronik defter’le kâğıt ortamındaki defter tamamen ortadan kalkıyor. Yani sayfalar dolusu, ciltler dolusu, odalar dolusu defterlere artık bu uygulamayla gerek yok. Elektronik ortamda defter oluşturulduktan sonra, kâğıt defterleri artık kullanamazsınız. Elektronik defter’in en çok sağlayacağı avantajlar, elbette denetim noktasında çok avantajlar sağlayacak. Şimdilik elektronik defter uygulamaları çok yaygın olmadığı için, önümüzdeki yıldan itibaren yaygınlaşacağı için, aslında bundan sonraki süreçte en çok üzerinde durulması gereken noktalardan birisi, bu defterlerin elektronik denetim araçlarıyla denetlenmesi, yani şu anda sizlerin yapmış olduğu birçok kontrol elektronik defter uygulamasına geçtiğiniz takdirde, artık manuel olmaktan çıkacak ve elektronik araçlarla gerçekleştirilecek. Elektronik defterle artık sürekli denetimin önü açılmış oluyor ve “sürekli denetim” yurt dışında çok kullanılan bir kavram. Yani veriler artık elektronik ortamda oluştuğu için defterler kapandıktan veya dönem kapandıktan sonra, dönem içerisinde bu denetimi sürekli olarak yapmanız mümkün. Elektronik defter, adı üstünde elektronik ortamda oluşturulduğu için, elbette bunun denetiminin de artık elektronik araçlarla yapılması gerekiyor. Bunu yapan piyasada işte büyük şirketlerin geliştirdiği, yazılım şirketlerinin geliştirdiği, ama Türkiye’de çok fazla kullanım alanı olmayan bazı uygulamalar var. Vergi Denetim Kurulu yavaş yavaş kullanmaya başladı. Bazı elektronik denetim programlarını, elektronik defterlerin kontrol edilmesi artık pekala mümkün. Elektronik defterli mükelleflerin vergiye güvenin artırılması da artık pekala mümkün. Örneğin, yani siz KDV beyannamelerini artık oluşturmadan defterlerinizi kendiniz bu elektronik denetim araçlarıyla denetleyebilirsiniz veya bir denetim elemanı defterinizi istedi. Ona defterlerinizi götürmeden önce denetleyebilirsiniz. Nitekim bazı yurt dışı uygulamalarında gördüğümüz, işte Gelir İdareleri bu tür programları geliştiriyorlar. Kendi sitelerinde yayınlıyorlar ve mükellefler bu e-denetim programlarını indirip, kendi defterlerini kendileri denetlemiş oluyorlar. İdarenin de işine geliyor. Çünkü daha sağlıklı bir beyanname almış oluyor. Mükellefin de işine geliyor. Daha sonradan herhangi bir ilave vergiye veya cezaya muhatap olmamış oluyor. Elektronik deftere uzaktan denetim yapılmasının önü de artık sonuna kadar açılmış oldu. Yani denetim elemanları önümüzdeki yıllarda belki sizlerden, bilemiyorum artık onu Vergi Usul Kanunu’nda da bazı değişiklikler yapılmak suretiyle, defterleri istemeyecekler de, işte 12 “bilgisayarını aç, seninle ilgili defterleri denetleyeceğim” diyebilirler artık. Bu artık, bugünkü şartlarda çok olağanüstü bir şey değil. Elektronik defter uygulamasının veya benzer uygulaman yurt dışında çıkış gerekçeleri, 2000’li yıllarda görmüş olduğumuz Amerika’daki ENRON skandallarından kaynaklandı. İşte Arthur Andersen gibi firmaların yapmış olduğu bazı hilelerden kaynaklandı. Bu tarihlerden sonra biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri’nde Sarbanes-Oxley Yasası diye bir yasa çıkartıldı ve işletme kayıtlarının sürekli denetimine dönük bazı geliştirmelerin yapılması öngörüldü. Amerikan Muhasebeciler Birliği de bu bilgisayar yazılımlarını geliştirdi. İşte bunlardan birisini biraz sonra kısaca anlatacağım. İşte özellikle bunlar iç kontrol mekanizmalarında yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandı. Dolayısıyla elektronik defter ve elektronik fatura, özellikle elektronik defter bundan sonraki süreçte, özellikle Yeminli Mali Müşavirlerin işini ciddi anlamda kolaylaştıracak. Niye? Çünkü şu anda defterler bilgisayar ortamında mı tutuluyor? Bilgisayar ortamında tutuluyor, hemen hemen bütün işletmeler bilgisayar ortamında tutuyorlar. Bunların bir standardı var mıydı? Yoktu, yani herkesin standardı farklıydı. Ama e defterle bu standart bir hale getirildi. Yani artık örneğin diyelim “LOGO”nunki de diğerlerininki de, hedefte hepsi aynı, yani eskisi gibi karmaşa yok. Bu standart hedeflerle sağlanmış oldu ve şu anki düzenlemeye göre elektronik defterler aylık olarak oluşturulmak durumunda. Önümüzdeki aylarda bunu üç aylığa çevirmeye çalışıyoruz, Gümrük Ticaret Bakanlığı ile görüşüyoruz. O zaman geçici vergi dönemleri ile paralel hale gelmiş olacak. Ama benim burada asıl söylemek istediğim şu; Elektronik defter oluşturulduktan sonra, bu defterin herhangi bir şekilde değiştirilmesi mümkün değil. Değiştirilirse imzası, mührü bozulmuş olduğu için geçersiz olacak. Dolayısıyla siz şu anda bazı denetimleri yapıyorsunuz firmalara gittiğinizde, ama siz gittikten sonra firmanın ne yaptığını tabii siz bilmiyorsunuz. Yani adam girer orada değiştirir, bir şeyler yapar, sonradan sorumlu olabilirsiniz. Ama elektronik defter oluşturulduktan sonra bunun denetimini siz yaptıktan sonra, bunun zaten değiştirilme ihtimali olmadığı için, bu Yeminli Mali Müşavirlerin yaptığı denetimler açısından da çok büyük bir kolaylık sağlıyor. Aynı zamanda önümüzdeki yıllarda geçtikçe yaygınlaşması beklenen Bağımsız Denetim açısından da çok büyük kolaylıklar sağlayacak. Biz bugün e fatura, e defterden bahsediyoruz ama tahmin ediyorum birkaç yıl sonra bunların nasıl analiz edildiklerinden falan bahsedeceğiz. Seminerlerin konusu bu olacak. Elektronik defter tutmanın şartları, gerçek ve tüzel kişiler için birincisi, mali mühür ve elektronik imzanın olması gerekiyor. Bir diğer şart da, uyumlu yazılıma sahip olmak gerekiyor. Uyumlu yazılımdan bahsettiğimiz şey ne? Elektronik defterin oluşturulmasında yazılım firmalarından biz bazı şartları yerine getirmelerini istiyoruz. Buna ilişkin biz “edefter.gov.tr”de üç tane kılavuz yayınladık. Bu kılavuzlara uygun bir program geliştirmeleri gerekiyor ve bunu geliştirdikten sonrada bizden bir geçerlilik alıyorlar. Biz onları bazı teknik testlerden geçiriyoruz, “evet, bizim belirlediğimiz bu standartlara uygun olarak senin programın e-defter oluşturabilir” diye ve daha sonrada bu firmaları biz “e-defter.gov.tr”de ilan ediyoruz. Şu an itibariyle yanlış hatırlamıyorsam 17 tane yazılım firması bu izni almış durumda. Bunları “e-defter.gov.tr”ye girdiğinizde görebilirsiniz. İşte “Netsis, Link, vs.” 13 bunları, burada görebilirsiniz. Dolayısıyla siz eğer elektronik defter tutmak istiyorsanız, öncelikli olarak bu yazılımlardan almanız gerekiyor. Herkes zaten bu yazılımları kullanıyor. Ama sizin yapmanız gereken, elektronik defter oluşturmaya uyumlu bu versiyonu edinmeniz gerekiyor. Yani elinizde işte, Logo’nun veya Netsis’in, Luca’nın, Luca da yakında alacak bildiğim kadarıyla, şu an kullandığınız versiyonları değil de, elektronik defter oluşturmaya uyumlu versiyonlarını edinmeniz gerekiyor. Hangi defterler elektronik ortamda tutulacak? Buna ilişkin olarak 1 Nolu E Defter Genel Tebliğinde her hangi bir belirleme yok. Tebliğde diyor ki, “e-defter.gov.tr’de veri format ve standardı yayınlanan defterler elektronik ortamda tutulabilir”. Şu anda biz Yevmiye Defteri ile Defteri Kebir’in veri format standardını yayınladığımız için, şu anda bu iki defter elektronik ortamda tutulabilir. Ama yarın öbür gün ne bileyim, Envanter Defteri olur veya Pay Sahipleri Defteri olur, Genel Kurul Defteri olur tebliğdeki, neyse, bunların da bir format standardı belirlendiğinde ve yayınlandığında bunların elektronik ortamda tutulması artık mümkün. Başvuruyu şu anki düzenlemeler çerçevesinde Gelir İdaresi Başkanlığı’na veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na yapmanız gerekiyor. Oraya yapsanız bize geliyor, dolayısıyla doğrudan bize yapın. Elektronik defterde kullanılan standart, biraz önce nasıl e-faturada kullanılan bir standarttan bahsettim, “UBL diye bir standarttı bu standart. Hangi belgeleri? Örneğin faturayı da içerisinde barındıran 63 tane belge var, fatura bu belgelerden sadece bir tanesi, uluslararası arenada 63 tane belge tanımlanmış, fatura bunlardan bir tanesi. Örneğin, yurtdışında “sipariş belgesi” diye bir belge var. Mesela dekontun tanımı var. Konuyu çok dağıtmayayım, UBL TR işletmedeki belgeleri standart hale getiriyor. Finansal tabloları standart hale getiriyor. Bir de defterleri standart hale getiriyor. Bu da aynen UBL gibi evrensel geçerliliğe sahip ve bizim bilgisayar termonolojisinde çok kullandığımız bir programlama finansal raporlara uyarlanmış hali. Çok uzun uzun anlatılması gereken bir konu. Ben sadece e deftere bağlantılı kısmını anlatmakla yetineceğim ama gelecekte muhasebecilerin, müşavirlerin en çok konuşacakları konulardan birisi. Dolayısıyla buna dönük olarak şimdiden hazırlıklar yapmak gerekiyor. Nitekim biliyorsunuz Kamu Gözetim Kurumu’na bu konularla ilgili bazı yetkiler verildi ve Kamu Gözetim Kurumu şu anda direkt Kamu Gözetim Kurumu’nun koordinasyonunda değil, ama bu yetki KGK’ya, onlara verildiği için işte, SPK’dan, Merkez Bankası’ndan, Borsa İstanbul’dan, Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan, işte TOBB’dan bazı temsilciler TMS’nin çevirilerini yapıyorlar şu anda. Dolayısıyla meslek mensuplarının çok yakından takip etmesini ben şahsen tavsiye ediyorum. Hedef oluşturma süreçlerine baktığımızda, bir defa mükellef tebliğde belirtilen şartlar çerçevesinde e-defterini aylık olarak hazırladı ve bunu imzaladı veya mühürledi. Daha sonra imzalanan bu belgenin bir imza değeri olmuyor. Yani bunu nasıl ifade edeyim? Hani sayısal bir verisi almıyor. Bunu sistem zaten otomatik olarak çıkartıyor, sizin bir şey yapmanıza gerek yok. Biz buna “e-defter berat”ı diyoruz. Bu e-defter beratını daha sonra, edefter.gov.tr’ye girerek yüklüyorsunuz, yükledikten sonra Gelir İdaresi Başkanlığı bu e defter 14 beratına kendi mali mührünü veriyor ve sizin defter beratınızı onaylıyor. Siz kendi bilgi işlem sisteminizde oluşturulan elektronik defterle, bu elektronik defter beratını birlikte muhafaza etmeniz gerekiyor. Bu elektronik defter beratı ekranda görmüş olduğunuz gibi bir belge. Bu neye benziyor dikkat ediyorsanız? Noter tasdik şerhine benziyor, yani yevmiye defterlerindeki noter tasdik şerhi neyse, e-defterdeki, e-defter beratı o demek. E defter beratında, defterin kimlik bilgileri yer alıyor. İşte ilave olarak muhasebeciye ait bazı temel bilgileri yer alıyor ve sizin Gelir İdaresi’nin sitesine yüklediğiniz belge de bu belge, yani hedeflerin içeriğine dönük, muhasebe kayıtlarına dönük. Herhangi bir bilgi şu anda Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sistemine yüklenmiyor ve sizin e-defter beratı ile e-defterin, kendi bilgisayarınızda tuttuğunuz e-defteri beraber muhafaza etmeniz gerekiyor. Yarın bir gün bir denetim elemanı, “bana Ağustos ayının e defterini getir” dediği zaman, siz bu e-defteri alıyorsunuz, yanına da bu edefter beratını alıyorsunuz ve o şekilde götürüyorsunuz. Bu e-defter beratı, o defterin doğruluğunu teyit ediyor. Diğer bir ifadeyle, noter yevmiye defterindeki “noter tasdik” şerhi olmazsa, nasıl yevmiye defteri geçerli bir defter olmuyor, aynen o şekilde bu e-defter beratı olmazsa şayet, oluşturduğumuz e -defterin hiçbir kıymeti olmuyor. Yasal geçerliliği olmuyor. E defter tutma zorunlu mu? Yine 421 No.lu Tebliğle yapılan düzenlemeler çerçevesinde bu mükelleflere de bir zorunluluk getirildi. Biraz önce bahsettiğim kapsamdaki mükelleflere ve bunlarda 2014 yılında e defter uygulamasına geçmek durumundalar. 421 No.lu Tebliğe göre, “Eylül 2014” diye bir tarih var orada. O tarih diyor ki, “kendi yazılımlarını kendisi geliştiren işletmeler Eylül 2014 tarihine kadar en geç bu yazılımlarını bizim istediğimiz format ve standarda uyumlu hale getirmek zorundalar”. Yani şu anda bütün işletmeler piyasada satılan yazılımları almıyorlar. Bazıları kendi yazılımlarını kendileri geliştirmiş. Ama bunlar da edeftere geçmek istiyorlarsa şayet, kendi yazılımlarını aynen o yazılım firmaları gibi, muhasebe programı satan firmalar gibi uyumlu hale getirmek zorundalar bu tarihe kadar. Ondan sonrada defterlerini yılsonuna kadar elektronik ortamda tutmak zorundalar. Sizin e yazılımınız bu şekilde bir yazılım değilse, yani örneğin atıyorum Logo’yu vs.’yi kullanıyorsanız, 01 Ocak 2014’ten itibaren bu sisteme geçebilirsiniz. İsterseniz Eylül’de geçin, isterseniz Aralık’ta geçin, ama 2014 içerisinde bu sisteme geçmeniz gerekiyor. Benim anlatacaklarım şimdilik bu kadar, sabırla dinlediğiniz için size teşekkür ediyorum. BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Teşekkür ediyoruz Sayın Başkan. Hepinizin gördüğü gibi, olağanüstü bir birikim, burada sular seller gibi akışını izledik. Bu bilgilerinizden dolayı sizleri tebrik ediyoruz, çok teşekkür ediyoruz. Şimdi sunumunu yapmak üzere Veli DOĞANAY arkadaşımızı kürsüye davet ediyorum. Kürsüye davet ederken de kısaca kendisiyle ilgili, özgeçmişiyle ilgili bilgilerini vermek istiyorum. 1973 Bolu Gerede doğumlu. 1995 yılı Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Ekonomi Bölümü’nden mezun. 2003 – 2007 yılları arasında Gelir Uzman Yardımcılığı görevinde bulunmuş Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nda. 2007 yılında Yeterlik Sınavı’nı vererek Gelir 15 Uzmanı olarak atanmış. Halen Gelir İdaresi Başkanlığı’nda “Elektronik Ticaretin İzlenmesi ve Ödeme Sistemleri Müdürü” olarak görev yapmakta. Veli bey bize “Özel Entegrasyon Sistemleri”yle ilgili, yanlış ifade etmiyorum zannedersem, e faturayla alakalı bu konuda bilgi verecek. Buyurun Sayın Veli DOĞANAY. VELİ DOĞANAY Değerli üstatlarım, Sayın Başkanlarım, değerli katılımcılar hepinize saygılar sunuyorum. Benim ismim Veli DOĞANAY, Gelir İdaresi Başkanlığı Şube Müdürü olarak görev yapmaktayım. Başkanlığımız bünyesinde yürütülen elektronik uygulamaların geliştirilmesinde de aktif olarak görev almaktayım. Başkanımız sunumunda elektronik fatura uygulamasıyla ilgili ana noktalara değindi. Hatta elektronik fatura uygulamasının kullanım yöntemlerinden “Portal Yöntemi”yle, “Entegrasyon Yöntemi”nin verilerine, “Özel Entegrasyon Yöntemi”nin verilerine değindi. Sunumunda portal yöntemiyle, normal entegrasyon yönteminin bazı sıkıntılarından bahsetti. Şimdi tüm dünyadaki elektronik fatura gelişmeleri incelendiğinde, dünyadaki gelişimin özel entegratörler, yani servis sağlayıcılar, ya da türkçeleştirecek olursak “elektronik fatura hizmet sağlayıcıları” aracılığıyla yürütüldüğü görülmekte. Neden böyle bir yol tercih edildi? Neden Gelir İdaresi Başkanlığı tek merkezden tüm mükelleflerin ihtiyaçlarını karşılayan bir portalı sunup da herkesi buraya kayıt etmiyor. Bu çözüm olarak herkesin aklına gelen bir fikir ancak, bu çözümün teknik olarak bazı sıkıntıları var. Bir defa mükellefler büyüğü, küçüğü, çeşitli ölçeklerde, uluslararası ölçekte çalışan mükellefler var. Kurumsal nitelikte çalışan mükellefler var. Bireysel nitelikte çalışan mükellefler var. Mükellefler bu kadar çeşitli olduğu için, bunların faturalaşma ihtiyaçları da çeşitli. Faturalaşma ihtiyaçlarının çeşitli olması, bunların çeşitli sektörlerde çalışıyor olmalarından kaynaklanıyor ve bu çeşitli sektörlerde kullanılan faturalarda farklı farklı bilgilerin taşınması gerekiyor. Bu farklı bilgilerin taşınması da sistemin devamlı güncel olarak tutulması anlamına geliyor. Bizim Gelir İdaresi Başkanlığı olarak tüm Türkiye’deki sektörleri ve iş kollarını kapsayan bir fatura modelini dinamik olarak kamu gücüyle ayakta tutmamız teknik olarak mümkün değil. Bunu gerekli dinamizmi sağlayan faturalaşma konusunda uzmanlaşmış kurumlara devretmemiz gerekiyordu. Bu nedenle 421 Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle özel entegrasyon sisteminin yolu açıldı. Özel entegratörler Başkanımızın da belirttiği gibi, faturalaşma konusunda uzmanlaşmış kurumlar. Bunların bazı standartları, bazı yeterlilikleri sağlaması gerekiyor ki, mükelleflere bu hizmeti verebilsinler. Özellikle özel entegrasyon sistemine tanım yapacak olursak, faturalaşma konusunda uzmanlaşmış bir kurumun, başka mükelleflerin de faturalarını göndermeye ve almaya kendi sistemini, Başkanlık sistemine entegre ederek hizmet vermesi. Özel entegratör de bu hizmeti veren kurum oluyor. Çok karıştırılan bir husus, “entegrasyon” ve “özel entegrasyon”un ayrımının ne olduğudur. 16 Entegrasyon yönteminde, mükellef kendi sistemini Başkanlık sistemine entegre ederek uygulamayı kullanıyor. Özel entegrasyon sisteminde de, araya özel entegre sistemi girdiği için fatura gönderme ve alma işlemini bu özel entegratör sisteminden gerçekleştiriyor. Şematize edecek olursak, şu andaki elektronik fatura işleyiş tarzını, en tepede elektronik fatura portalını görüyoruz. Elektronik fatura portalında mükelleflere bizim sağladığımız analiz uzantısıyla fatura gönderme ve alma hizmeti veriliyor. Bu manuel bir hizmet. Burada posta kutusu gönderici birimler bizim sistemimizde tutuluyor. Mükellefler bize başvuru yaparak kayıt oluyorlar. Ancak fatura düzenlemede manuel bir sistem olduğu için yavaş ve etkin olmayan bir sistem söz konusu. Bu elektronik fatura portalını, her zaman söylediğimiz gibi biz küçük işletmelere tavsiye ediyoruz. Eğer bu portal yöntemini büyük işletmeler kullanmayı düşünüyorsa Başkanımızın da belirttiği gibi, gelecekte sıkıntıyla karşılaşmaları muhtemel bir durum. Bir diğer yöntem, entegrasyon yöntemi. Entegrasyon sisteminde mükellefler kendi sistemlerini, Başkanlık sistemine entegre ederek elektronik fatura uygulamasını kullandıklarını söylemiştim. Entegrasyon sistemini kullanmak için mükelleflerin, başvurularını entegrasyon sistemiyle yapmaları gerekiyor. Bir bilgi işlem sistem raporu düzenlemeleri gerekiyor. Bu bilgi işlem sistem raporunda sahip oldukları yazılım ve donanım yapısını, faturalaşma süreçlerini, iş güvenliklerini, kesintisiz hizmet sağlama noktalarını ve diğer elektronik fatura süreçleriyle ilgili her türlü ayrıntıya değinmeleri gerekiyor. Artı, entegrasyon yöntemini gerçekleştirmek için, bir de yazılım geliştirmeleri gerekiyor. Bu yazılımı gerçekleştirmeleri için mükelleflerin bir yıllık bir süresi var. Ancak zorunluluk kapsamında olan mükelleflerin, tebliğde belirtilen 01 Ocak 2014 tarihine kadar bu yazılımı geliştirme zorunlulukları var. Hazırlıklarını yapan mükellefler bu entegrasyon sistemini kullanmak için Başkanlığımıza başvuru yaparak, bitirdiklerine dair bize bir başvuru yapıyorlar. Biz mükellefin entegrasyon yöntemini başarıyla kullanıp, kullanmayacağına dair durumlarını kontrol ediyoruz ve eğer mükellef başarılıysa yazıyla entegratör olma iznini kendilerine veriyoruz. Bu yazımız tarihi itibariyle de canlı ortamda gerçek faturaları düzenleyip, almaya başlıyorlar. Özel entegratör yönteminde ise, aracı bir kurumun araya girdiğini söylemiştik. Şimdi bu konu hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunacağız. Ancak özel entegrasyon sistemini açıklamadan evvel özel entegrasyon yönteminin bazı avantajları var. Bu avantajlar diğer iki kullanım yöntemine göre ortaya çıkıyor. Bu avantajların neler olduğuna kısaca bakacak olursak, öncelikle entegrasyon yöntemini seçen mükelleflerin 7/24 bir sistem kurma, çalıştırma ve bunu ayakta tutma zorunluluğu var, dolayısıyla bu zor bir işlem, pahalı bir işlem, ilave personel çalıştırması gereken bir işlem. Mükellefler özel entegrasyon sistemini seçerek bu işlemi, yani sistemi çalıştırma ve ayakta tutma işini özel entegratöre yüklemiş oluyorlar. Artı, mükellefler özel entegratörü seçerek mevcut donanımlarına, ilave donanım satın alma sırf 17 faturalama için gerekmiyor. Donanım ihtiyaçlarını da gerek saklama yönünde olsun, gerekse tutunucular bazında olsun, bu işlemleri de özel entegratöre yaptırıyorlar. Bir diğer avantajı, herhangi bir yazılım geliştirmek zorunda bulunmuyorlar. Çünkü yazılımlar özel entegratör tarafından mükellefin kendisine sağlanıyor. Bir diğer avantaj, ilave bilgisayar mühendisi, ya da bilişim personeli çalıştırmak zorunda kalmıyorlar. Çünkü profesyonel olarak bu bilim personeli çalıştırma hizmetlerini de yazılım ve donanım alt yapısı dahilinde özel entegratörün kendisinden alıyorlar. En önemli noktalardan bir tanesi, kesintisiz iş sürekliliğini sağlama olayı, bunu da özel entegratör sağladığı için, mükellefe bunu sağlama zorunluluğu ortaya çıkmıyor. Bir diğer avantaj, herhangi bir doğal afet, ya da herhangi bir mücbir sebep ortaya çıktığında ve faturalama sürecinin kesintiye uğraması durumunda, bir alternatif, felaketten kurtarma merkezi kurma zorunluluğu bulunmuyor. Özel entegratörler bu hizmeti de kendileri sağlıyorlar. Bir diğer avantaj, mükellef için sertifika alma, test yapma, rapor hazırlama, bildirim yapma zorunlulukları ortaya çıkmıyor. Bu zorunlulukların hepsini mükellefler, özel entegratörden kendileri faydalanarak sağlamış oluyorlar. 421 Numaralı Tebliğle getirilen bir yenilikten bahsetmişti Başkanımız, “elektronik fatura saklama hizmeti”. Özel enteöratörler aynı zamanda saklama hizmeti de verebilen kurumlar. Bunu Başkanlığımıza bir dilekçeyle başvuru yaparak, yapılarında herhangi bir değişikliği yer açmadan, bir test yaparak bu saklama yetkisini de alabiliyorlar. Dolayısıyla mükellefler saklama işlemlerini de özel entegratör veya saklamacı kuruluşlara yaptırabiliyorlar. Elektronik ortamın en önemli sorunu; elektronik ortamda güvenliğin sağlanması. Aslında “elektronik ortam” dediğimizde güvenlik her şey demek. Biz en üst düzeyde güvenlikli sisteminin kurulması bakımından özel entegratörün kendisini sorumlu tuttuk. Bunlar da bu sistemi gerek standartlara bağlı kalarak, gerekse bizim yapacağımız denetimlere hazır olarak kurdular ve kurmaktalar. Ama halen çalışan kurumlar var. Bir diğer avantaj, biz sadece elektronik fatura üzerine konuşuyoruz, ama ticari hayatta kullanılan sipariş, teslim, alındı gibi veyahut da haberleşme belgeleri gibi bazı ticari nitelikli belgelerin de bu özel entegre sisteminden faydalanılarak taraflara iletilmesi söz konusu. Böyle bir avantajdan yararlanmaları, özel entegratöre geçiş yaptıklarında ortaya çıkıyor. Bizim geçtiğimiz ay “gib” sitesinde de e-fatura sisteminde yayınladığımız yeni bir uygulama var.. Elektronik fatura uygulamasında nihai tüketicilere ve elektronik fatura uygulamasına henüz kayıtlı olmayanlara fatura düzenlenmesini sağlayan bir uygulama. Nihai tüketicilere karşı bu uygulamayla elektronik faturanın önü açılmış olacak. Şu anda tebliğ taslak niteliğinde, kamuoyundan önerilerin alınması bekleniyor. Önümüzdeki günlerde, ya da önümüzdeki bir, iki hafta içerisinde mevzuata girdiğini göreceğiz. 18 Elektronik arşiv uygulaması, elektronik fatura uygulamasının çok daha üzerinde bir kontrat sayısına sahip. Böyle bir imkanı açtığımızda tasarruf olarak gerçek değerlerin ortaya çıktığını göreceğiz. Şu anda “elektronik fatura tel sistemi” dediğimiz bu telekomünikasyon sektöründeki mükelleflerin kullandığı sistemi özet olarak paylaşacağım. Bunu tüm mükelleflerin kullanımına açmış olacağız elektronik arşiv uygulamasıyla. Tabii bu uygulamayı kurmak ve işletmek kompleks ve pahalı bir sistem kurmayı gerektiriyor. Biz Başkanlık olarak tebliğde yaptığımız düzenlemelerde, daha doğrusu taslakta yaptığımız düzenlemelerde, bu hizmetin de özel entegratör üzerinden alınmasının önünü açıyoruz. Özel entegratör ile mükellef nasıl bir ilişki içinde bulunacak? Ya da özel entegratör mükellefe nasıl bir hizmet verecek? Şimdi teknik olarak buna kısaca değinecek olursak, özel entegratörlerin mükelleflerle aralarındaki bağlantıyı bir “web tabanı yazılımlarla”, iki “ERP sistemlerinin entegrasyonuyla”, bir de diğer yöntemler diyeceğimiz üçüncü yöntemlerle yapacaklar. Burada “ERP” dediğimiz tanım, mükellefin yazılım ve donanım yapısıdır. Ya da elektronik ortamın bulunduğu yerdir, yani kendi istemidir. Öncelikle veri tabanı yazılımlarını inceleyecek olursak, veri tabanlı yazılımlar, bizim elektronik fatura portalı gibi özel entegratörün götürüp, müşterisine sunduğu bir portal. Burada anlaşma yaptığı müşterisine, bir “şifre” ve “kullanıcı adı” veriyor. Mükellef bu şifre ve kullanıcı adıyla özel entegratörün portalına giriyor. Orada sunduğu araçlarla elektronik faturasını düzenleyip Gelir İdaresi üzerinden alıcıya gönderebiliyor. Kısaca bu şekilde özetleyebiliriz. Diğer sistemde ise, daha kompleks bir bağlantı modeli, fakat büyük işletmelerin kullandığı bir model. ERP sistemleri farklı kanallarda, farklı şehirlerde, farklı lokasyonlarda bir işlem sistemlerinin tek noktadan özel entegratör sistemine, entegre olmasını ifade ediyor. Yani mükellef, mevcut iş akışını hiç değiştirmeden otomatik olarak fatura bilgilerinin özel entegratöre aktarılmasını ifade ediyor. Tabii ERP sistemi, diğer yöntemlere göre biraz daha pahalı ve zahmetli bir çözüm olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. ERP entegrasyonunda karşılaşılan önemli bir durum, çünkü mükellefler çeşitli yazılım programları kullandığı için, örneğin “ABC”, “XYZ” firmalarına ait ticari muhasebe yazılımları kullanıyorlar. Bu muhasebe yazılımlarının hepsinden farklı türde, ya da faklı yapıda fatura türleri oluşuyor. Özel entegratör burada bu farklı bilgileri “format dönüşümü” dediğimiz ana işlemini yerine getirerek, UBL standardındaki faturaya çeviriyor. Faturayı Gelir İdaresi Başkanlığı üzerinden alıcıya iletiyor. Bu akışda da farklı yazılımların Gelir İdaresi Başkanlığı üzerinden alıcıya iletildiğini görüyoruz. 424 Numaralı Tebliğle getirilen bir yenilik var, bu da devrim niteliğinde yapılan bir yenilik. Bugüne kadar her mükellef kendi faturasını kendi imzalardı. Fakat elektronik ortamda karşımıza çıkan bir zorunluluk, her mükellefin kendi faturasını kendi imzalaması sistemleri hız olarak çok düşürüyor. Bu nedenle, dünyada ve Avrupa Birliği’nde uygulanan servis sağlayıcının imzasının da geçerli sayılmasıyla sistemlere hız kazandırılması gerekiyor. Bu 19 paralelde 424 Numaralı Tebliğde, eğer mükellef özel entegratörle anlaşırsa, özel entegratörün mali mührünü kendi faturaları üzerinde kullanmasının önünü açtık. Böylelikle elektronik faturanın önünde teknik olarak, bariyer olarak görünen bir husus giderilmiş oldu. Artık özel entegratörler sahip oldukları mükelleflerin faturalarını imzalayarak, toplu halde gönderme imkânına da sahip oldu. Tabii bunun için özel entegratörle mükelleflerin aralarında yapacakları sözleşmelerde faturasının, özellikle özel entegratörün mali mührüyle imzalayıp, gönderilmesine izin vermesi gerekiyor, bu önemli bir nokta. Özel entegratörün “format dönüşümü” yaptığını söylemiştik. Şimdi teknik olarak bakacak olursak, bir işletme tedarikçilerinden farklı farklı formatlarda “word”, “excell” , ya da daha başka formatlarda aldığı fatura bilgisinin, özel entegratör formatına çevirmekte ve bu formattan Gelir İdaresi üzerinden alıcıya iletmekte. Tersinden bakacak olursak, Gelir İdaresi üzerinden x formatında gelen, ya da standardında gelen bir fatura ise, mükellefin sistemine kolayca adapte edilmesi açısından hangi formata ihtiyaç duyuyorsa, o formata çevrilip, mükellefe sunuluyor. Tabii bir şekilde görülen elektronik arşivleme kısmı… Burada özel entegratörün aynı zamanda elektronik fatura saklamacı kuruluşu olabileceğini söylemiştik. Bunun için özel entegratösyon şartlarının dışında farklı şartlara gerek yok. Aynı standartlar, ya da özel entegratör için kurulan yapı, saklamacı kuruluş olmak için de yeterli. Özel entegratörler nasıl yetki alıyorlar? Öncelikle normal bir entegrasyon gibi bize başvuru yapıyor. Çok ayrıntılı bir şekilde bir BİS raporu düzenliyor. Bizim istediğimiz sertifikasyonlar var, ilerleyen slaytlarda bu sertifikasyonlara değineceğiz. Bu sertifikasyonları sağlaması gerekiyor. Artı, kendi oluşturduğu ve bize entegre ettiği yazılımın çoklu şekilde mükelleflerin belgelerini ve bilgilerini taşıyıp, işleyecek, ya da bunu UBL standardında Gelir İdaresi’ne iletip, standardı Gelir İdaresi’nden alıp, tekrar dağıtacak şekilde yapıyı kurması gerekiyor. Bunun için bir test süreci var. Bu test süreci otomatik bir süreç, bu süreci tamamladıkları takdirde özel entegratörler yetki alıyorlar. Bizim özel entegratörler için koyduğumuz koşullar 421 Numaralı Tebliğde, Özel Entegrasyon Kılavuzunda yazılı. Mükelleflerin Gelir İdaresi Başkanlığı’nın özel entegratör sisteminde gerek dokümantasyon üzerinden, gerekse yerinde inceleme yaparak denetim yapma yetkisi tebliğde getirildi ve mükelleflerin bu yetkiyi almadan önce, bize bir yıllık süre içerisinde istenen yapıyı kurmuş olmaları gerekiyor. Bu yapı kurulduğu takdirde, yazıyla Başkanlığımızdan izin almakta ve biz de onları sitemizde yayınlıyoruz. Sertifikasyonlar meselesi, şimdi özel entegrasyon sisteminde hizmet verecek özel entegratörlerin uymaları gereken en önemli kurallardan bir tanesi de sertifikasyonları sağlamaları. Nedir bu sertifikasyonlar? Dört tane ana sertifikasyon var. Bunlardan “İSO 22301” dediğimiz, iş güvenliğini, uluslararası iş sürekliliğini sağlama standardı. Bu kesintisiz faturalaşma hizmeti vermenin ön koşulu. Bu standart ülkemizde verilmiyor. Yabancı ülkelerden bu standarda başvurup, alıyorlar. Uluslararası uzmanlar gelip, burada özel entegratörün sistemlerini denetliyor ve bu standarda uygunluk açısından yeterli görüyorsa 20 eğer, bu belgeyi kendilerine veriyor. Bu belge alınması zor ve pahalı bir belge ve belli bir süreç gerektiriyor ve uzmanlık gerektiriyor. Ülkemizde bu standardı TS verecektir, ancak şu anda hazır olmadığı için, bizim de bu standarda özel entegrasyon hizmeti açısından ihtiyaç duyduğumuz için, bu standart, temel standart olarak ortaya çıktı. Bir diğer standart, bilgi güvenliği standardı “İSO 27001”. Bu bilgi güvenliği standardı, mükelleflerin bilgi gizliliğini koruyarak, ya da mükelleflerin hukuklarını koruyarak hizmet vermesini sağlayan bir standart. Sistemin içerisinde gerekli yetkilendirmelerin yapılmış olması, bilgilerin ne düzeyde paylaşıldığı, ya da paylaşılmadığı noktalarında yeterli olup, olmadığını ortaya çıkartan bir standart. Mükellef 27001 standardını aldığında, bilgi işlem sisteminin güvenli olduğu kabul edilebiliyor. Uluslararası İSO 27001, ya da TS-İSO 27001 standardını alan mükellefler, bilginin güvenliğini sağlama konusunda yeterli sayılıyor. Bir diğer standart, “İSO 20000”, bilgi teknolojileri hizmet yönetimi sistemleri belgesi. Bu belge, bilgi teknolojilerinde hizmet veren kurumların, bu hizmeti belli bir kalitede, belli bir düzeyde verdiğini ispat eden bir belge, bunun için de bu belgeyi almak gerekiyor. Yani faturalama hizmetinin belli bir kalitede verilmesinin sağlanması açısından, İSO 20000 belgesi şart koşuldu. Bir diğer standart, özel entegratör sisteminin uyumlu olması. İnformation teknoloji dediğimiz bilgi teknolojileri kütüphane alt yapısında yazılımları kapsamış olması. Artı, ITIL uyumlu, artı, sertifikalı personel çalıştırmış olması gerekiyor ve böylelikle kaliteli hizmet vermesi açısından önemli bir standardı sağlaması gerekiyor. Bir standart, bizim “mali mühür uyum ve değerlendirme raporu” dediğimiz bir rapor daha var. Özel entegratörlerin faturaları imzalamaları noktasında, uluslararası standartları, ya da ulusal standartlara uygunluğunun denetlenmesi açısından TÜBİTAK’a verilmiş olan bir yetki. TÜBİTAK özel entegratör olacak kurumun sistemlerini imzalama süreçlerini inceleyerek uygunluğunu gösterir bir rapor yazıyor. Özel entegratörün de bu raporu alması gerekli. Başta bahsetmiştik, sadece 22301 standardının alınması yeterli değil. Bu 22301 standardını sağlayan bir husus da, “felaket kurtarma merkezi”nin oluşması. Bu felaket kurtarma merkezinin de farklı lokasyonlarda kurulması gerekiyor. Örneğin İstanbul’da çalışan bir özel entegratörün felaket kurtarma merkezine farklı bir yörede kurulması gerekiyor. Eğer depremsel, ya da hava koşullarıyla başka öngörülmeyen tehditlerin, ya da tehlikelerin ortaya çıkması durumunda, saatler mertebesinde bir sürede sistemini bu felaket kurtarma merkezine aktarabilir düzeyde olması gerekiyor. Bu da elektronik faturanın 7/24 kesintisiz biz hizmet gerektirdiği için, kabul edilebilir bir süre, ancak saatlerle ifade edilebilir bir süre olması gerekiyor. Aynı zamanda özel entegratörün hizmet verirken iş etki analizi uygulaması gerekiyor. Önleyici kontrolleri yapması gerekiyor. Acil eylem planlarının olması gerekiyor. Biz bunları bilgi işlem raporunda olsun, yerinde yaptığımız incelemelerde olsun, özel entegratörden bu şartları yerine getirmesini arıyoruz. Bu şartları yerine getiren özel entegratörler bizden yetki 21 alıyorlar. Şu anda 17 tane özel entegratörü yayınladık. Bunlardan 7 tanesi saklamacı kuruluş olarak izin için başvuru yaptılar. Şu anda yetki almak için çalışan özel entegratör adayları da var. Önümüzdeki dönemde fatura servis sağlayıcılığını oturtabilmek için, ülkemizde yeteri kadar özel entegratörün, yeteri kadar mükellefe hizmet vermesi gerekiyor. Bunun için özel entegratörler, mükellefe verecek hizmetin kalitesi açısından, ya da Başkanlığımızın aradığı nitelikler açısından elektronik faturanın kaçınılmaz bir aktör olarak ortaya çıkıyor. Bu akış hızlı geçtiği için tekrarlayacak olursak, mükellef elektronik fatura uygulamasına, elektronik ortamda başvuru yapıyor. Başvuru dakikalar içerisinde gerçekleşiyor. Başvuruyu yaparken uygulamayı özel entegrasyon yöntemiyle kullanacağını elektronik ortamda belirtiyor. Daha sonra özel entegratör kendine başvuru yapan mükellefin bilgilerini yine elektronik ortamda bize iletiyor. Biz mükellefin durumunu inceleyerek özel entegratöre bir onay veriyoruz. Bu onaydan sonra özel entegratör üzerinden gerçek faturaları gönderip almaya başlıyor. Özel entegratör sistemine nasıl geçilecek? Elektronik ortamda başvuruyla özel entegratör sistemine bizzat seçerek geçiyor mükellefler. Mevcut portal kullanıcıları da hiçbir şey yapmadan direkt özel entegratöre başvuru yaparak, onunla anlaşma yaparak, özel entegratöre geçiş yapabiliyorlar. Daha önce bizden entegrasyon izni almış mükellefler, ya da entegrasyon çalışmasını halen devam ettiren mükellefler de özel entegratöre müracaat ederek, özel entegratöre geçiş yapabiliyorlar. Bunun için bize bir yazılı dilekçe verip, hesaplarını kapatmaları gerekiyor. Ben sabrınız için teşekkür ediyorum. BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Veli beye değerli sunumları için çok teşekkür ediyoruz. Eğer uygun görürseniz yarım saat kadar ara vermek istiyoruz. Yarım saat sonra tekrar görüşmek üzere… Sorusu olacak meslektaşlarımızın sorularını yazılı olarak, isim, soyadı belirterek bildirirlerse sevinirim. …………………………… BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Değerli meslektaşlarım, sayın üstatlarım, Oturumumuzun 2’nci bölümüne başlıyoruz. Sizlerden gelen bir hayli soru var. Sayın konuşmacılar şimdi bu sorularınıza cevap verecekler. İstisnai olarak da sayın Fikret ÖCAL hocam sorusunu sözlü olarak soracaklar. Buyurun sayın hocam, yalnız beş dakikalık süreyi dikkatli kullanmanız dileğiyle. PROF. FİKRET ÖCAL Çok teşekkür ederim Sayın Başkan sağ olun. Sevgili meslektaşlar saygılar sunuyorum. Efendim özgeçmişlerinden de gördük, öğrendik ki, çok değerli arkadaşlar. Doğrusu 22 açıklamaları beni mutlu etti. Çok doyurucu açıklamalar dinlemiş olduk. Burada özellikle Uğur beyden bir şey öğrenmek istiyorum. Onun için huzurunuza çıktım. Fakat daha önce şunu söylemek istiyorum. Allah’ıma şükrediyorum beni bu yerlere getirdiği için, bu yaşlara getirdiğin için, ama bir şeye daha şükrediyorum. En azından benim ilişkilerim içerisinde 1970’li yıllardan diyeyim, yani 30 – 35 sene en azından öncesine kadar, bizim hayal bile edemeyeceğimiz teknik gelişmeler oldu. Şimdi onları hep beraber yaşıyoruz. İşte muhasebeye mi diyeyim, mesleğimize mi diyeyim, o istikametteki gelişmeleri de bu vesileyle “e fatura”, “e defter” ilişkileri içerisinde öğrenmiş bulunuyoruz. Yalnız benim Uğur beyden ricam, inanıyorum ki rahatlıkla cevaplayabileceği bir şeydir. Kendilerinin değinmediği bir hususa değinmek istiyorum. Tabii inanıyorum ki değerli arkadaşlar, hepiniz kendinize göre sorular sormuşsunuzdur, onlara cevapları alacağız ama. Efendim Türkiye, bize iletilen bilgilerden öğreniliyor ki, % 40, % 50, % 60 kayıtsız ekonomi ile yaşıyor. Hâlbuki getirilen bu teknik yaklaşımda iş dünyası hiçbir zaman kayıtsız bir ekonomiyle karşı karşıya kalmayacakmış gibi geliyor bana ve dolayısıyla inanıyorum ki, kamu hizmeti görenler, kamu hizmetini bütün boyutlarıyla en uygun bir biçimde ortaya koymuş olacaklardır. Dolayısıyla bu kayıt yaklaşımıyla Türkiye acaba, Türkiye ekonomisi acaba “kayıtsız ekonomi” dediğimiz, kayıtsız iş dünyası nasıl bir yaklaşım içerisinde olacaktır? Bu istikametteki düşüncelerini öğrenmek istiyorum. Çünkü Türkiye ekonomisini önemli derecede etkileyeceğine inanıyorum, “olumlu mu” dersiniz, “olumsuz mu” dersiniz, Bu soruyu rica ediyorum, tekrar teşekkür ediyorum saygılar. BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Hocamıza tekrar saygılar. Yapmış olduğu sunumdan dolayı tekrar teşekkür ediyorum. Ben sayın konuşmacıların cevaplarına geçmeden önce bir, iki hususu kısaca açıklamak istiyorum. Demin hocam da belirtti, biz bugünleri görmeyi hayal bile edemezdik. Ben hatırlıyorum, üniversiteye başladığımız yıllarda “Tek Düzen Hesap Planı” nedir, dahi bilinmezdi. Ben Fikret hocamdan ders almadım. Ancak, Ankara’da Ömer LALİK hocadan, İstanbul’da Mehmet YAZICI hocadan, İstanbul İşletme’de Mustafa AYSAN hocamdan Tek Düzen Hesap Planının ne kadar önemli olduğunu, muhasebenin temelinin bu olduğunu karınca, kararınca öğrenmeye çalıştık. İlk biliyorsunuz, bu beyannamelerin elektronik ortamda verilmesi uygulaması başladığında da, “bu Türkiye’de yürütülür mü, uygulanır mı, olabilir mi, vs.” gündeme gelmişti. Ama son yıllarda Türkiye’nin içinde bulunduğu durum, kat ettiği mesafeler, bizlerin bunları başarabileceğini fazlasıyla ortaya koydu. Bu uygulamaların yürütülmesinde siyasi iradenin kararlı tutumumun yanında, bürokratların çok özverili çalışmalarının da yer aldığını biliyoruz. Hasbelkader 10 yıl Maliye Bakanlığı’nda denetim elemanı olarak çalışmış birisi olarak söylüyorum. Bürokraside hizmet eden arkadaşlarımız ve şu anda huzurunuzda bulunan arkadaşlarımız, gerçekten çok büyük özveriyle size katkıyla çalışıyorlar. Dolayısıyla burada bulunan birçok kişiyi tenzih ederek söylemek istiyorum. Sorularınızı yöneltirken, bürokrat arkadaşlarımızın kanun koyucu olmadığını, iradenin siyasi irade tarafından kullanıldığı, siyasi iradenin ortaya koymuş olduğu hükümlerin uygulaması noktasında, değerli bürokratlarımızın birer uygulayıcı olduklarını da lütfen hatırımızdan 23 çıkarmayalım diyorum ve sorulara cevap vermek üzere ilk sözü Sayın Uğur DOĞAN arkadaşımıza veriyorum. Buyurun Sayın Başkanım. UĞUR DOĞAN Tekrar merhaba. Şimdi biz sunumu ikiye böldük. Birinci kısımda genel olarak “e fatura”, “e defter” hakkında ben kısaca bilgi verdim. İkinci kısımda da Veli Bey “özel entegratörleri” anlattı. Neden sunumumuzu ikiye böldük? Neden özel entegratörleri ayrıca anlattık? Bir defa özel entegratör Türkiye için yeni bir kavram, yeni bir uygulama ve özel entegratörlere dönük olarak da elbette mükellefler mahrem bilgilerini, en önemli ticari sırları, o özel entegratörlere emanet ediyorlar. Dolayısıyla özel entegratörler nasıl kurumlar, Gelir İdaresi Başkanlığı bunları nasıl yetkilendiriyor, Bunlara emanet ettiğimiz veriler nasıl saklanıyor, Nerelerde saklanıyor, Biz bunlara ne kadar güveneceğiz, gibi noktalara açıklık getirmek üzere “özel entegratörlük” veya “özel entegrasyon” kısmını ayrıca anlatma gereği duyduk. Özel entegratörler zaman içerisinde nasıl hani muhasebecilere, Yeminli Mali Müşavirlere şu anda mükelleflerin bir güveni söz konusu ise, önümüzdeki dönemlerde de özel entergatörlere de böyle bir güvenin olacağını düşünüyoruz. Özel entergatörlerde saklanan verilerin güvenliği, verileri sizin kendinizde saklamanızdan daha güvenli. Bu veriler kötüye kullanılabilir mi? Bu her yerde, her zaman mümkün. Ama biz standartları alabildiğine yüksek belirledik. Alabildiğine uluslararası belgeleri bize sunmalarını istedik. O belgeler bize sunulurken, tabii bunlar uluslararası denetim firmalarının denetiminden geçiyorlar. Bilgi işlem denetiminden geçiyorlar. Dolayısıyla bu noktada özel entegratörlere işletmelerin ve sizlerin güven duyması son derece önemli. Bu işin gelişmesinin özellikli şartlarından birisi de bu. Şimdi sorulara geçelim. “GİP portalının kaldırılması yönünde bir düşünce var mıdır?” GİP portalını bizim tasarlamamızın sebebi; Sunumda da belirttiğim üzere, mükelleflere elektronik fatura sisteminin ne olduğunu göstermek. GİP portalından faydalandığınızda veya GİP portalını kullandığınızda elektronik fatura ortamının bütün nimetlerinden faydalanamazsınız. Sadece bir zorunluluğu yerine getirmiş olursunuz. Dolayısıyla biz her sunumda yaptığımız gibi, burada da tekrar ediyoruz. GİP portalını biz işletmelerin kullanmasını çok önermiyoruz. Dediğim gibi, yani elektronik fatura nasıl çalışır, nasıl kullanılırı öğrenmek için, belki GİP portalı belli bir süre kullanılabilir. Ama biz mükellefleri aynen yurt dışında olduğu gibi veya olayın doğası da bunu gerektirdiği için özel entegratörlere yönlendiriyoruz. Özel entegratörlük kurumunu bu yüzden dile getirdik. İlerleyen zamanlarda portal tamamen kaldırılmasa bile, portalın kullanımı sınırlandırılabilir. Şu anda e-fatura portalından aylık en fazla 5000 tane fatura sisteme yükleyebilirsiniz. 5001’inci faturayı 24 sistemden yükleyemezsiniz. Ama biz önümüzdeki yıldan itibaren, onun ayını şu anda söylemem biraz zor ama, belki Mart, belki Nisan, belki Mayıs’tan itibaren bu 5000’lik sınırı aşağı düşürdüğümüz takdirde, zaten portalın fiili kullanımı ciddi anlamda sınırlanmış olacak. Dolayısıyla portalı çok fazla önermiyoruz. Kaldırılması yönündeki düşüncemiz de bu şekilde. “E faturanın şirket içi kontroller amacıyla çıktısının alınması ve dosyalanmasının herhangi bir sakıncası var mıdır?” Kesinlikle yoktur. Ancak çıktısını aldığınız bir elektronik faturanın hukuki bir geçerliliğinin de olmadığını tekrar hatırlatmak isterim. Dediğim gibi, elektronik ortamda oluşturulan bir belgenin doğruluğu, bütünlüğü, ancak elektronik araçlarla sağlanabileceği için, bunu elektronik ortamda muhafaza etmeniz gerekiyor. Yani bu biraz şeye benziyor, hani “arşive kaldırılan evrakları yakacağız da bunun fotokopisini alalım mı” gibi bir şey bu. Bunu çok fazla tavsiye etmeyiz. Mümkün olduğu kadar e fatura sistemini, kendi sisteminize entegre edin. “Elektronik defter kayıtlarının 3’er aylık dönemler itibariyle, Geçici Vergi dönemleri sonunda yüklemlere tanınması mümkün olabilir mi?” Şu an ki düzenlemeler çerçevesinde bu bahsettiğiniz konunun aylık olarak yapılması gerekiyor. Yani elektronik defter aylık oluşturulacak. Örneğin, Haziran ayının defteri Temmuz ayının sonuna kadar oluşturulacak ve yine sonuçlar Temmuz ayının sonuna kadar alınacak. Elektronik defter oluşturulmasının esasında, şu an muhasebe programlarında gördüğümüz “ba-bs oluştur” modülünden hiçbir farkı yok. Yani nasıl ayın sonu geldiği zaman, siz “ba-bs oluştur” modülünü tıkladığınızda ve ba-bs’niz otomatik oluşuyor ise, elektronik defter de aynı şekilde oluşuyor. Yani şirketlerin ekstra hiçbir şey yapmasına gerek yok. Sadece yapılması gereken şey, oluşturulan elektronik defterin beratının Gelir İdaresi Başkanlığı’nın sistemine yüklenmesi ve Gelir İdaresi onu onayladıktan sonra, tabii bunlar eş anlı oluyor, yükledikten hemen sonra, bunu bilgisayarınıza indirip muhafaza edeceksiniz. “Elektronik defterin mali mühür ile mühürlenip sonuç alındıktan sonra, bilgi amaçlı yazılı ortamda işletmede bulundurulması sakıncası var mıdır?” Elbette yoktur, ama kâğıt ortamındaki bu defter yine hiçbir hüküm ifade etmeyecektir. O yüzden çok fazla tavsiye etmiyoruz. “Firma portal yöntemine müracaat etti. Şifre geldi. Fakat tanıtım kullanıcılar listesinde yayınlanmadı. Süreç ne olacak? 12.2013’sen sonra firmaya bir yaptırım söz konusu mu?” Burada siz sorumluluğunuzu yerine getirmişsiniz. Başvurunuzu yapmışsınız. Başvuruda üç yöntem var biliyorsunuz, “portal”, “özel entegrasyon” ve “entegrasyon” yöntemi var. Başvurunuzu yerine getirdiniz, portal olarak iradenizi beyan ettiniz. Mali mührünüzü aldınız. 25 Ama biz size henüz “e-fatura.gov.tr”deki kullanıcılar listesinde beyan etmediğimiz için, sizin elektronik faturayı göndermeniz veya almanız söz konusu değil. Biz sizi ilan ettiğimiz anda zaten, bize bildirdiğiniz elektronik posta adresinize de bildiriyoruz. Yani, “bak seni şu tarihten itibaren kayıtlı kullanıcılar listesine ekledik” diye bildiriyoruz. Kayıtlı kullanıcılar listesine eklendikten sonra fatura gönderebilirsiniz, fatura alabilirsiniz. Bu noktada “e-fatura.gov.tr”yi incelediyseniz, yedi günlük bir süre var. Yani siz kayıtlı kullanıcılar listesinde ilan edildiğinizde karşı tarafın bunu kendi sistemine adapte etmesi biraz süre alacağı için, biz diyoruz ki, “yedi günlük bir marj tanıdık, o yedi günden sonra fatura düzenleyebilirsiniz”, daha doğrusu gelen faturaları alabilirsiniz. “Kuruma portal yöntemle müracaat ettikten sonra, entegrasyon sistemine geçme talebinde bulunduk. Firmaya cevap gelmedi. Süreç nasıl olacak?” Yöntemler arası geçiş her zaman mümkün. Bugün portala başvurdunuz. Baktınız ki portal çok kullanışlı, çok elverişli değil. Bir özel entegratörle analaşabilirsiniz veya entegrasyon usulüne geçebilirsiniz. Bunu elbette bize bir dilekçeyle bildirmeniz gerekiyor. Entegrasyon usulüne başvurduysanız burada süreç biraz farklı, biraz uzun, dolayısıyla sizin bazı şartları yerine getirmeniz gerekiyor. Örneğin, kapsamlı bir bilgi işlem raporu hazırlamanız gerekiyor. Örneğin, sisteminizin elektronik fatura üretip, üretemeyeceğine dair bizimle testlere girmeniz gerekiyor, bu süreç biraz uzun. Eğer özel entegratörle anlaştıysanız bu sefer bize, siz elektronik fatura uygulamasına başlarken herhangi bir bildirimde bulunmuyorsunuz. Özel entegratör bize zaten kiminle anlaşma yaptığını ayrıca bildiriyor. “Entegrasyon yöntemine başvuru yapıldı. Şifre geldi. BİZ raporu göndermek için belirli bir süre var mı?” Belirli bir süre yok. Ama en kısa sürede raporu göndermeniz gerekiyor. BİZ raporunu görmediğimiz takdirde biz, sizin bu yöntemle elektronik fatura alıp, gönderebileceğinize kanaat getiremeyiz. O halde raporu derhal göndermeniz gerekiyor. “Entegrasyon sistemine kayıtlı olunca, diğer yöntemlerle e fatura kullanıcılardan kolaylıkla e fatura kesebiliyor muyuz? Elbette, yani yöntemler arasında bu anlamda bir fark yok. Ama dediğim gibi, portalı kullanmanın belli bir zorluğu var. “Tebliğ ve sirkülere göre satın alınan mallar tabirinden ne kastedildiği açık olmasına rağmen, farklı yorumlara sebep olmuştur.” Bu klasik soru. Tamamını okumadan buna cevap vereyim. Tebliğde diyor ki, iki grup saymış. Birincisi, madeni yağ lisansına sahip olanlar ve bunlardan mal alanlar. ÖTV üç sayılı listedeki mükelleflerle, bunlardan mal alanlar, 2011 yılı ve ciro da 25 ve 10, biliyorsunuz. Şimdi burada tabii, bu sorular çok geldiği için, tebliğ çıktıktan yaklaşık bir, birbuçuk ay sonra, 58 No.lu Vergi Usul Kanunu Sirkülerini yayınladık ve bu ifadelerden ne kastedildiğini de bu 26 sirkülerle uzun uzadıya açıkladık. Burada bu firmalardan, yani madeni yağ lisansına sahip olan firmalardan aldığınız malın cinsi, miktarı, tutarı, niteliği önemli değil. Madeni yağ lisansına sahip olan diyelim ki, BP’den, Shell’den gittiniz benzin aldınız, madeni yağ aldınız veya susamışınız, su aldınız, sigara aldınız, sisteme dâhil olmuş oluyorsunuz. Burada dikkat etmeniz gereken şey, işletmenizin cirosu 25 milyon’u geçiyor mu, geçmiyor mu? Maliye Bakanlığı neden böyle bir düzenleme yaptı. Başbakanlığın kayıt dışı ekonomiyle mücadele eylem planının 5 nolu eyleminde, Maliye Bakanlığı’na bir görev verildi ve 2012 yılının sonuna kadar bu iki sektörde elektronik fatura ve elektronik defter uygulamasında geçişe dönük düzenlemelerin yapılması bizden istendi. Elektronik fatura işleyişi gereği her iki tarafta sisteme kayıtlı olması gerektiği için, bu şekilde bir düzenleme yapıldı. Yani biraz hedef kitle dolaylı yoldan belirlenmiş oldu. Esasında burada doğrudan “25 milyon’un üzerinde” denebilirdi. “10 milyon’un üzerinde” denebilirdi. Ancak, doğrudan bunu dediğimiz zaman, bizim veri tabanından kontrol ettiğimiz kadarıyla çok sayıda firma bu sisteme gireceği için, biz dolaylı yoldan bunu biraz sınırlamış olduk. Şu anda biliyorsunuz yaklaşık “25 bin” firma bu sisteme başvurdu. Biz yaklaşık bir “14 – 15 bin” firmanın başvurmasını bekliyorduk. Talep “22 bin” civarında çıktı. Onun yine sebebi de şu; Özellikle büyük işletmeler, tedarikçileri olan işletmeler, bayileri olan işletmeleri, bizim belirlediğimiz ciro sınırının altında kalan bayilerin de, tedarikçilerinden sisteme geçmeleri yönünde zorladı. Niye? Çünkü elektronik fatura sisteminin işleyebilmesi için, her iki tarafın da sisteme kayıtlı olması lazım. Eğer taraflardan birisi sisteme kayıtlı değilse, mecburen elektronik sisteme kayıtlı şirket, diğerine kâğıt fatura düzenleyecek. O zaman elektronik faturanın nimetlerinden tam yararlanamayacak. Bu yüzden işletmelerin bir kısmı, özellikle işte bu madeni yağ lisansına sahip olan işletmelerin büyük bir kısmı cironun altında kalan bayilerini de sisteme dâhil ediyorlar ki, elektronik faturanın nimetlerinden daha fazla faydalansınlar. Dolayısıyla başvuru bu yüzden bizim beklediğimizin “5 – 6 bin” üzerinde gerçekleşti. “Temel fatura uygulamasında karşı tarafın rızası dışında kesilmesi durumu ortaya çıkacak. Bu durum gelirse hukuki ihtilaflara neden olacak.” Olabilir, ancak böyle bir düzenleme yapılmadığı takdirde, biz çok sayıda fatura düzenleyen işletmelerin ticari hayatlarını bitirmiş olurduk. Ayrıca Ticaret Hukuku’nda tanımı olan bir fatura ayrımı yapılmış, “ticari fatura-temel fatura” şeklinde. Bu bir uygulama, yani biz “ticari fatura senaryosu ” diye veya “temel fatura senaryosu” diye fatura türleri icat etmedik. Faturalar gönderilirken uygulamanın gereği böyle bir ayrıma gittik, yani uygulamanın bir gereği, uygulamanın bir zorunluluğu. Kaldı ki, bu talebi biz kendimizden uydurmadık. Bu firmaların talepleri doğrultusunda biz bu düzenlemeyi yaptık. “Temel fatura, ticari fatura ayrımını nasıl yaparız?” Bu tarafların faturalaşma sürecinin başındaki karşılıklı rızalarına bağlı. Biraz önceki ekranda dikkat ettiyseniz “e-fatura portalı” ekranında. En başta sizin işaretlemeniz gereken alan, faturayı hangi senaryoya göre göndermek istiyorsunuz. Eğer siz karşı tarafta anlaşmanız temel 27 faturaysa, temel faturayı işaretliyorsunuz. Ticari ise, ticari faturayı işaretliyorsunuz. Burada mükellef bazlı veya müşteri bazlı bir ayrım yapabilirsiniz. Fatura bazlı bir ayrım yapabilirsiniz. İşte, “ben bugün göndereceğim faturaları, temel faturaya göre, yarınkileri ticari faturaya göre göndereceğim”, o konuda hiçbir zorunluluk yok. O tamamıyla karşı tarafla sizin yapacağınız anlaşmaya bağlı. Biraz da Veli Bey siz cevap verin isterseniz. VELİ DOĞANAY Şimdi ticari fatura kullanmak için mükelleflerin önceden anlaşmış olduğunu üstat söyledi. Sadece ticari fatura konusunda anlaştıkları takdirde geçerli ticari fatura senaryosu, yoksa temel fatura. Temel ve ticarinin mevzuat yönünden, yasa yönünden bir ayrımı yok. Böyle bilmek gerekiyor. “Şimdi e fatura kullanma zorunluluğu getirilen mükellefler arasında MİGROS A.Ş.’de bulunmaktadır. MİGROS A.Ş.’den 2011 yılında mal alan ve cirosu “10 milyon”u aşan tüm mükellefler fatura kullanmak zorunda mı?” Şimdi ÖTV listeye dahil mükellefler listesinde MİGROS olduğuna göre, ve MİGROS’tan 2011 yılında mal alıp, cirosu da 10 milyon’u aşan mükellefler zorunluluk kapsamına giriyor. DİNLEYİCİ Herhangi bir mal için? VELİ DOĞANAY Tabii, herhangi bir mal olması yeterli, orada sadece ÖTV’ye tabi bir mal olması şartı yok. “Bir serbest bölgede şube var. Şube ve merkezin vergi numarası aynı, zaman zaman şube merkeze fatura kesiyor. Fatura sistemi aynı vergi numaralı olan şubenin merkeze fatura kesmesine izin verecek mi? Şimdi elektronik fatura kullanılmasında yeni usuller, yeni esaslar getirilmiyor. Kâğıt ortamında yaptığınız faturalama işlemlerin aynısını elektronik fatura uygulamasına da yansıtabiliyorsunuz. “Elektronik faturada bunu nasıl yapacağız?” diyeceksiniz. Gönderici tarafta iki tane taraf bilgisi var. Biz bunlara elektronik faturada teknik olarak “parti” diyoruz. Gönderici parti kısmına şube bilgileri yazılacak. Alıcı tarafa da merkez bilgileri yazılabilir. Sistem bunu engellemez. Açıklamalara da her türlü açıklama yazılabilir “Serbest bölgede fatura kestiğinizde işlem formu çıktıktan sonra, işlem formu tahminine göre kayda alıyorsunuz. İşlem formu bazen beş, on gün sonra kapanabiliyor. Kendisine fatura kesilen müşteri de beyanname kapanış tarihinde kayıtlarına alıyor, e faturada 28 faturalar sisteme girildiği gibi müşteri bakımından “işlem formu ve beyanname bekleme sürelerine göre kayıtlar nasıl yapılacak?” Şimdi elektronik fatura uygulamasında anında bir faturalaşma söz konusu, ya da dakikalar içerisinde bir faturalaşma söz konusu. Bu bahsedilen işlem formunun tabi olduğu düzenlemeye bakmak gerekiyor. Eğer bu düzenleme açısından bir engel yoksa, faturaların anlık gitmesi, uygulama açısından şart. “Mükelleflerimiz için elektronik fatura müracaatında bulunduk. Özel entegratör aracılığını işaretledik. Henüz kayıtlı müracaat listesinde isimleri yayınlanmadı. Özetle bir, özel entegratör yöntemi, iki, portal yönteminde hangi tarihte elektronik fatura düzenlemek zorundayız?” Şimdi zorunluluk kapsamında mısınız? Değil misiniz? Asıl sorun bu. Eğer zorunluluk kapsamındaysanız, özel entegrasyon sistemi seçtiyseniz, 31 Aralık’a kadar bir özel entegratörle anlaşıp, hesabınızı onunla aktif hale getirmeniz gerekiyor. Şayet zorunluluk kapsamında değilseniz, bu sizin için herhangi bir zaman kısıtlılığı yok. Gönüllülük esası işlemiş oluyor. Eğer portal yöntemindeyseniz ve zorunluluk kapsamındaysanız, portal yöntemde şifreniz size ulaştığı anda hesabınız Başkanlık tarafından aktive ediliyor. Zorunluluk kapsamında olup, portal yöntemini kullananların diğer yöntemlerden farklı olarak, şifresi geldiğinde Başkanlığa bilgisi ulaştığı için, hesabını artık aktif hale getirip, faturalaşmaya başlaması gerekiyor. Kullanıcı kayıt sisteminde olmaması, şifrenizin henüz ulaştığı bilgisinin size gelmemesi anlamına geliyor. Zaten özel entegrasyon sistemini seçtiyseniz, biz sizin bilginizi özel entegratörden bekliyoruz artık. “Özel entegratörü seçtik” diyorsunuz, Özel entegratörün sizin hesabınızı aktif etmesini bekliyoruz biz. O bilgiler artık siz değil, özel entegratör yapacak. DİNLEYİCİ Özel entegratörden vaz geçmişlerse… VELİ DOĞANAY Özel entegratörden vaz geçmişlerse… Şifre geldiyse, hesabınız aktif hale geldiği anda, onu aktif hale getirecek olan da biziz. Bizim yayınlamamızı bekleyeceksiniz. Yayınladığımız anda, hesabınızı aktif hale getirdiğimiz anda siz başlıyorsunuz. DİNLEYİCİ ……….. Özel entegratör diye müracaat ettiniz. Daha sonra vazgeçtiniz. Şimdi yanlış anlama olabilir, ben doğrusunu söyleyeyim. Başvuru yöntemini tekrar portal sistemine almış, anlaşıldığı kadarıyla. Şimdi bizim, hesabınızı aktif etmemizi bekleyeceksiniz. Hesabınızı aktif ettiğimiz anda, siz faturalaşmaya başlıyorsunuz. Nasıl anlayacaksınız? Şifrenizle portala gireceksiniz. Sizin hesabınız zaten aktif olduğu için, düzenleme yetkiniz verilmiş olacak. Gelen faturaları 29 göreceksiniz. Kendiniz düzenlediğiniz zaman da hep gönderebileceksiniz. O listede de yayınlanacaksınız. “Elle tanzim edilen faturalar, e deftere nasıl yüklenecek?” Şimdi gerek elektronik defter olsun, gerek elektronik fatura olsun, izleme tabanlı ve bir standarda bağlı uygulamalar. Bunların arasındaki veri değişimi el değmeden yapılıyor. Bunu programlar yapıyor. Yani bunun için elle tekrar kayıt yapmaya gerek kalmıyor. Gerekli yazılım ayarları yapıldığında otomatik olarak veri aktarımı söz konusu. “2013 yılında Nisan, Kasım ayına kadar normal defter, Kasım ayından sonra ise e deftere geçti. Bu yıl için iki defter mi tutulacak.” Şimdi Kasım ayında eğer elektronik defter başvurusu yapıldıysa, tabii Kasım ayına kadar manuel, eski usulde defter tutulmuş oluyor. Elektronik deftere 2013 yılında geçildiğin için Ocak’tan, Kasım’a kadar da elektroniğe devam edilmesi gerekiyor. Yani Ocak, Kasım arası dönemde elektronik defterin de ayrıyeten düzenlenmesi gerekiyor tabii olarak. Evet, Kasım’a kadar üç tane defter. DİNLEYİCİLER ………… VELİ DOĞANAY Şimdi faturayı elle kesmek istediği takdirde, açıklıyorum orayı. Eğer fatura elle kesildiyse, zaten elektronik deftere geçilmesi, orada tabii manuel kaydın girilmesi söz konusu. Yani elektronik defter için, manuel kayıt da açık orada. Orada kayıt zaten sizin tarafınızdan oluşturuluyor. Yani oradaki verilen elektronik fatura olsun, elektronik olmayan fatura olsun, elektronikler elektronik işlenecek, fakat manuel aldığınız faturaların verisini siz elle eskiden olduğu gibi işleyeceksiniz. UĞUR DOĞAN Birkaç soru da ben cevaplayayım. “E fatura portalı kullananlar afet birimi oluşturacaklar mı?” gibi soru var. Afet birimi gibi veya felaketten kurtarma birimi gibi, birimlerin oluşturulması yükümlülüğü sadece özel entegratörlerde var. Onlar bu hizmetleri sizin adınıza zaten yerine getiriyorlar. Dolayısıyla portal yöntemini seçtiğiniz için böyle bir şeye gerek yok. “ Ben portal yöntemini seçtim. Faturaları GİB’in üzerinden gönderiyorum, alıyorum. Saklama yükümlülüğü bende değil mi?” 30 Saklama yükümlülüğü her halükarda sizde. Yani GİB’e güvenip de faturaları saklamamazlık yapmayın. Vergi kanunlarına göre bu yükümlülük her zaman sizde. Yarın, öbür gün denetim elemanı istediği zaman, “ben GİB’in üzerinden geçiriyordum, GİB’de var zaten” falan demeyin. “Günde iki, üç fatura kesenin de entegratör firmayla anlaşmasına gerek var mı?” Portal yöntemi zaten ilk başta bunun için geliştirilmişti. Yani çok az sayıda fatura düzenliyorsanız şayet, entegratörü kullanmanıza gerek yok. Entegrasyonu zaten kullanmanıza gerek yok. Portal yöntemi kullanabilirsiniz. Ama iki, üç tane fatura kesiyorsunuz da, onlarla ilgili çok sayıda fatura alıyorsanız eğer, bu sefer elektronik faturayı yine portal yöntemiyle kullanmak yine sizin için sıkıntı olabilir. Entegratörler zaten ücretlendirmeyi yaparken bildiğim kadarıyla, fatura başına bir ücretlendirme yapıyorlar. Dolayısıyla sizden daha az para alırlar. “Zorunluluk kaydı kullanıcılar listesine kayıt olduktan sonra mı başlayacak?” Aynen öyle. Bize başvurmuş olmanız, TÜBİTAK tarafından mali mührün size teslim edilmiş olması veya elektronik imza olması yeterli değil elektronik fatura göndermek veya almak için. Mutlaka bizim kayıtlı kullanıcılar listesini beklemeniz gerekiyor. Dediğim gibi, kayıtlı kullanıcı olarak biz sizi eklediğimizde zaten size vermiş olduğumuz elektronik postayla bilgi veriyoruz. “TÜRKCELL, TTNET gibi firmalar herkese fatura kesiyorlar. E fatura alıcıya gitmeden GİB tarafından denetleniyorsa, e fatura mükellefi olmayan alıcılara bu firmaların faturaları nasıl kesiliyor?” Bunu şöyle izah edeyim. Şimdi TURKCELL, TÜRK TELEKOM, TTNET, VODAFONE gibi firmalar, biliyorsunuz şu anda elektronik faturaya benzer bir fatura sistemini 2008’den bu yana kullanıyorlar. Bu sistemi biz, “elektronik fatura kayıt sistemi” olarak adlandırıyoruz “EFKS” olarak kısaltılmışı bunun. Bu sistemde, bu firmaların kestikleri faturalar alıcıya, alıcı eğer elektronik fatura sistemine kayıtlıysa, elektronik gitmek zorunda. Değilse, kâğıt ortamında zaten gönderilmek zorunda... İsterse alıcı faturayı biliyorsunuz, cep telefonuna mesaj olarak isteyebiliyor veya adi posta adresine veya olursa mail olarak, kayıtlı elektronik posta adresine de gönderebilirler. Bu, bir pilot proje idi. Şimdi bu büyük firmalar, çok sayıda fatura düzenleyen bu firmalar, bu kapsamda düzenledikleri faturaların nüshalarını kendilerinde elektronik tutmak zorundalar. Elektronik tutuyorlar. Niye? Çünkü bu büyük bir külfetti, yani karşı tarafa fatura gönderiyor. Kendisine bir nüshası kalıyor. Bu firmalar artık bu EFKS kapsamında, elektronik ortamda tutuyorlar. Geçtiğimiz aylarda Gelir İdaresi’nin sitesinde bir tebliğ taslağı yayınlandı, “e arşiv tebliğ taslağı” diye, belki okumuşsunuzdur. Onunla ilgili sitede yaklaşık bir ay tuttuk, görüş, önerileri topladık. Önümüzdeki ay, Kasım ayında bu tebliği yayınlayacağız. Bu tebliğle de, biraz önce bahsetmiş olduğum EFKS’nin kapsamını bütün mükelleflere doğru genişletiyoruz. Yani bundan sonra EFKS, e-arşiv sistemine kayıtlı olan mükellefler, bunlar yalnız işletmeden, işletmeye fatura düzenleyen 31 mükellefler değil. İşletmeden tüketiciye ve e fatura sistemine kayıtlı olmayan mükellefler, örneğin size bir fatura kestiğinde kendisinde kalan nüshası yine elektronik olacak. Ama mükellefe gönderdiği nüsha, müşteriye gönderdiği nüsha, ister kâğıt olabilir, isterse elektronik olabilir, buradaki elektronikten kastımız, herhangi elektronik bir bağı olabilir. Cep telefonu olabilir, mail olabilir veya ne bileyim benim ne cep telefonuma gelsin, ne mailime gelsin, direkt bankadaki hesabıma gitsin derseniz, internet bankacılığında “fatura ödeme” talimatı verdiğiniz ekranlar var biliyorsunuz. İsterseniz faturalarınız direkt bankadaki o hesabınıza düşer. Biz buna karışmıyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki aydan itibaren işletmelerden tüketiciye, şu an e fatura uygulaması işletmeden, işletmeye kesilen faturayı düzenliyor. Sonraki süreçte de işletmelerden tüketicilere fatura düzenlenmesinin yolu bu tebliğle açılmış olacak. DİNLEYİCİ Bir şey söyleyebilir miyim? UĞUR DOĞAN Buyurun tabii. DİNLEYİCİ TÜRK TELEKOM’dan aldığımız faturayı kendimize ikişer örnek yazarsak Vergi Usul Kanununa göre geçerli belge sayılır mı? UĞUR DOĞAN Şu anda sayılır tabii, buna ilişkin olarak 33 Nolu Vergi Usul Kanunu Sirküleri var. Bu tür sorular çok geldiği için, buna ilişkin özel bir açıklama yapıldı. Sirkülere bakabilirsiniz. DİNLEYİCİ Benim sorumun devamında, şimdi söz gelimi ben YMM olarak faaliyet gösteriyorum. TÜRKCELL’den, TTNET’ten böyle elektronik faturalar geliyor. Bu faturaları printerden alıp, gider yazma durumunda, geçersiz belge mi olur? UĞUR DOĞAN Onu başta da ifade ettim. 33 Nolu Sirküler tam da bu noktayı açıklıyor. Bu faturaların çıktısını alıp, saklamanız söz konusu değil. Bunu elektronik ortamda saklamanız gerekiyor. VELİ DOĞANAY Burada bir açıklama yapayım üstat. Şimdi 33 Numaralı Sirkülerde diyor ki, “eğer elektronik olarak alıyorsanız, elektronik saklayacaksınız, kâğıt olarak alıyorsanız, kâğıt saklayacaksınız”. Şimdi elektronik olarak aldığınızı kâğıt olarak saklarsanız, faturanın üzerinde şu yazıyor, “bu fatura elektronik olarak falanca tarafından imzalanmıştır” şeklinde bir ifade yazıyor. Bu kâğıt üzerinde görüldüğü anda, zaten geçerli fatura olmadığı ortaya 32 çıkıyor. Yani görüntüsü benzese bile, siz orada elektronik fatura alıp, onu kâğıda bastığınız için, o sirkülerdeki kurala uymuyor. DİNLEYİCİ Saklanabilir mi? UĞUR DOĞAN Ama söyle bir şey yapabilirsiniz. Saklayın, mutlaka saklayın. VELİ DOĞANAY Şimdi ben bunu tekrar izah edeyim. BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Sayın meslektaşlarım, eğer dinleyebilirsek, sessiz olabilirsek soruları da anlayacağız, cevapları da, lütfen. VELİ DOĞANAY Tekrar izah edeyim. Eğer düzenlenen belge elektronik bir belgeyse eğer, bunun geçerli bir belge olup, olmadığını elektronik olan araçlarla ancak biz anlayabiliriz veya vergi müfettişi anlayabilir. Yani siz mesela şimdi ne yapıyorsunuz? Tahakkuk fişi götürüyorsunuz adama, öyle değil mi? Vergi dairesinden tahakkuk fişi götürüyorsunuz. Şimdi bu tahakkuk fişinin geçerli olup, olmadığını nasıl anlaşılıyor? Sistemden bunu görebiliyorsuuz. Öyle değil mi? Onun üzerinde barkot numarası var. Onu sistemden görebiliyorsunuz. Şimdi bu tahakkuk bordrosunu dışarıda sahte olarak düzenleyebilirler mi? Düzenleyebilirler. Şimdi elektronik fatura olarak bizim veya vergi müfettişinin önüne bir belge gitti. Kağıt ortamında gitti. Şimdi bu belgeyi acaba TELEKOM düzenledi mi, düzenlemedi mi? Bunu nasıl anlayacak? İşte bunu anlamasının yolu, biraz önce ekranda bir uygulama örneği gösterdim. Şimdi o belgeyi nasıl anlayacaksınız, “e-fatura.gov.tr”de, “e fatura doğrulama ve görüntüleme” aracını indiriyor vergi müfettişi ve sizin itiraz ettiğiniz bu elektronik belgeyi o programın içine atıyor ve o program hemen hem o faturayı gösteriyor, hem de o faturanın kimin tarafından düzenlendiğini çok detaylı bir şekilde gösteriyor. Ama şimdi kâğıt ortamında gelen bir faturayı nasıl doğrulasın? Siz o faturanın gerçekten TURKCELL tarafından düzenlenip, düzenlenmediğini “e-fatura.gov.tr”ye girerek kontrol edebilirsiniz. Ama vergi müfettişi için veya bu işi denetleyecek adamlar için böyle bir şey söz konusu olmaz. Zaten önüne geldi 10000 tane fatura, bunları nasıl yapacak seri bir şekilde? Ancak bu yöntemle yapabilir. Biraz önce bahsettiğim yöntemle yapabilir. Buna ilişkin olarak yapılan düzenleme bu şekilde ve şimdilik söyleyebileceğimiz bunun ötesinde birşey yok. DİNLEYİCİ Yasal olarak kâğıt ortamındaki faturayı nasıl doğruluyorsa, elektronik ortamda bize gelen faturayı aynı yolla doğrulaması lazım. Yasa bunu söylüyor. Ama biz yasalara uymayan, yasaların dışında, “biz bunu böyle uygulayacağız” diye bize zorlanırsa, o takdirde yapacak bir şey yok. 33 UĞUR DOĞAN Şimdi şöyle; Size gelen bir faturanın kâğıt bir fatura olup, olmadığını, denetim elemanı farklı yöntemlerle yakalayabilir. Ne derece gerçekliği? O ayrı mesele. Mesela ne yapıyorlar? Matbaalar aylık olarak bunu bize bildiriyorlar değil mi? Matbaa bize neyi bildiriyor? Diyor ki, “x limited şirketi adına ben şu tarihlerde, şu seri numaradan fatura bastım” diyor, bu bilgi bize geliyor mu? Geliyor değil mi? İnternet Vergi Dairesi’nden bunu bize gönderiyorlar. Şimdi denetim elemanının yapacağı şey ne en fazla? Bu matbaa seri numarası gerçekten ilgili matbaa tarafından, yetkili matbaa tarafından yazılmış mı, yazılmamış mı? Şu anda yapılan kontrol bu. Ama bunun ötesinde, o faturanın doğruluğuna ilişkin denetim elemanı elbette hani, sahte fatura mı, değil mi? Bir takım kontroller yapabilir, ama hani bizim anlattığımız yöntem, e faturada anlattığımız yöntem, çok çok sağlam bir yöntem. Bütün dünyada da bu böyle yapılıyor zaten. Hani şu anda belki anlaşılması biraz zor ama, uygulama yaygınlaştıkça kolay bir yol olduğunu göreceksiniz. Şimdi bu konuyu isterseniz kapatalım. DİNLEYİCİ Bir şey söyleyebilir miyim? Çok özür dilerim. Önce TÜRK TELEKOM Türkiye’nin en büyük firmalarından biri ve şu anda sahte belge kullanmaktan dolayı KOD’ta. TÜRK TELEKOM firmaları arıyor diyor ki, “artık e mail olarak faturaları gönderelim lütfen” ve siz TÜRK TELEKOM’a diyorsunuz ki, “hayır, ben kağıt ortamında istiyorum, kağıt ortamında faturaları gönderin”. TÜRK TELEKOM “sahte bürolara para yatırmayın, bankalara yatırın” diyor. Çünkü vergi… UĞUR DOĞAN TÜRK TELEKOM’un bu sorunu vardı, doğru söylüyorsunuz. Ama kaldırıldı. Biliyorsunuz, böyle bir sorunu şu anda yok. DİNLEYİCİ Çok doğru anlatıyorsunuz. Uygulama da böyle olmalı. Ancak, pratik böyle değildir. Bakın, şu anda eğer böyle bir uygulama yaparsanız bütün firmaları yakarsınız. Bakın bütün firmaları, şimdi dolayısıyla ne var biliyor musunuz? Eğer elektronik ortamda geliyorsa ve bunun parası da bankadan yatırılmışsa, bunun incelemelerde kabul edilmesi lazım. UĞUR DOĞAN Bu konu ayrı bir konu, o tartışmalara girmeyelim isterseniz. BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Müsaade edermisiniz, sayın konuşmacılar, sayın meslektaşlarım, her şeyden önce şunu çok iyi anlamamız lazım. Zannedersem konuşmacılarımız ilk andan itibaren bunu anlatmaya çalıştı. Elektronik fatura, elektronik fatura sistemine geçmiş iki mükellef arasında olan bir sistemdir. Bunun haricinde elektronik faturaya geçmemiş bir mükellefin veya bir şahsın almış olduğu 34 fatura elektronik olsa da, olmasa da, bugünkü bizim konumuz içerisinde değerlendirebileceğimiz bir konu değildir. Demin anlatılmaya çalışılan, müsaade edermisiniz. Demin anlatılmaya çalışılan konu, şu anki oturumun konusu zaten değildir. Bu Usul İdaresi‘nin problemidir. Eğer bu tür problemimiz, vs. varsa, usulle ilgili görüş sorarız. Oradan bununla ilgili görüş alırız. Müsaade ederseniz arkadaşlar diğer sorulara devam etsinler. Çünkü 17.30’da bitirmemiz gerekiyor. Arkadaşlar Ankara’ya dönecekler. Uçağa yetişmeleri gerekiyor. UĞUR DOĞAN “Tele faturayı kabul etmeme imkânı var mı?” Tele faturayı kabul etmeme imkânı yok. Yani daha doğrusu şöyle; Sistem üzerinden bunu alırsınız, ama itiraz etmek istiyorsanız, harici yolla itiraz etmeniz gerekiyor. Şu anki yollarla itiraz etmeniz gerekiyor. Gerekçesini daha önce açıkladım. “elektronik fatura ile ilgili iade faturası e fatura mı olacak?” Bu, evet, yani bunun cevabı. Bunu açıklamaya fazla gerek yok. “Ticari ve temel fatura ayrımının yasal dayanağı nedir?” Bunu az önce söyledim. Bu, uygulamanın getirdiği sorumluluk. “TÜBİTAK’tan mali mührü alan ve aktif eden mükellefler e fatura düzenlemeye başlayacaklar mı?” Başlamayacaklar. Bizim ilan etmemizi bekleyecekler. Eğer portal yöntemini kullanıyor iseniz, portal yöntemini tercih ettiyseniz, mali mührünüz elinize ulaştığında ve biz de sizi kayıtlı kullanıcı olarak ilan ettiğimizde, örneğin önümüzdeki hafta ilan ettik sizi. Portalı seçmiştiniz. Elektronik fatura gönderip, alabilirsiniz. Ama özel entegratörü tercih ettiyseniz veya entegratörü tercih ettiyseniz yıl sonuna kadar beklemeniz mümkün. Buna ilişkin özel bir düzenleme yapıldı. Bu da sitede duyuruldu. Burada çok uzun iki sayfa bir soru var. Ben özet olarak şunu söyleyeyim. Bir defa elektronik fatura sistemi veya elektronik defter sistemi mükelleflerin beyan yükümlülüğünü herhangi bir şekilde kaldıran bir sistem değil. Yani şu anda elektronik defterler bize gelmiyor biliyorsunuz, sadece o defterin defter tasdik şerhi elektronik defter beratı bize gelip, biz onu onaylıyoruz. Dolayısıyla biz defterlerin içeriğini göremiyoruz. Dolayısıyla da şu an itibariyle Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bir KDV beyannamesini, Gelir, Kurumlar Beyannamesini oluşturması gibi bir şey zaten söz konusu değil. “Ba-Bs sistemi ilerleyen zamanlarda kalkabilir mi?” 35 E fatura yaygınlaştıkça elbette. O firmalardan artık ba-bs formu almaya gerek yok. “Getirdiğiniz sistemlerin yasal bir temeli yok.” Elbette getirdiğimiz sistemlerin yasal temeli var. İlgili tebliğlerin “397”nin, “421”in 1 Seri No.lu Elektronik Defter Genel Tebliğinin giriş kısımlarını okursanız, yasal dayanakları görürsünüz. Bütün tebliğler biliyorsunuz yasal dayanakla başlar. “Neden davet usulü yerine, sürükleme usulüyle e faturaya geçirilmektedir?” Bu soruların sorulmasını ben gerçekten anlayamıyorum. Yani az önceki şu işte gittiniz madeni yağ sektöründeki bir mükelleften işte cola aldınız da sisteme geçti, şunu yaptınız, bunu yaptınız. Dikkat ederseniz biz sunumlara başlarken, elektronik faturanın nimetlerinden bahsederek başlıyoruz. Yani sizin cironuz “25 milyonu” geçmişse, bu devirde zaten sizin kâğıt fatura kullanmanız abes. Yani devlet sizi zorluyorsa, bugün devlete kızıyorsunuz ama yarın bir gün devlete dua edeceksiniz. Ben diyorum ki size, “Avrupa’da bu işin yaygınlaşma oranı % 30 ve bu iş gittikçe yaygınlaşıyor”. “Dünyada işte şöyle şöyle oluyor” diyorum. “Brezilya’da % 90” diyorum. Brezilya, Şili, Meksika dediğiniz ülkeler, son dört, beş yılda bu sistemlere geçen ülkeler. Şimdi biz Maliye Bakanlığı olarak böyle bir zorlama yapıyoruz ve maalesef bu tür tepkilerle karşılaşıyoruz. Yani bu uzun vadede şirketlerin işine yarayacak bir uygulama. 2004 yılında elektronik beyanname sistemine geçerken de muhasebecilerden benzer tepkiler alınmıştı, çok iyi biliyorum. Çok iyi hatırlıyorum. Yani adam hem elektronik dolduruyor, doldurduğu beyannamenin çıktısını alıyor, bir de kâğıt ortamında tekrar gönderiyordu. Yani sisteme uyum bir zaman alıyor. Şimdi düşünün, sene 2013 olmuş, “elektronik beyannamenin şöyle şöyle zorlukları var, bu sistemden Gelir İdaresi vazgeçsin” desek, buna ne dersiniz? Nasıl bir tepkide bulunursunuz? DİNLEYİCİ 2011 yılı dediğiniz için sıkıntı. 2011 yılında iflas durumunda olan firmalar var. UĞUR DOĞAN Bunun için zaten bize başvurularınızı yapıyorsunuz. Değerlendiriyoruz. Eğer tasfiyeye girmişseniz, eğer iflasa girmişseniz, zaten olayın ruhuna uygun değil elektronik faturaya geçmeniz. Bunları zaten değerlendiriyoruz. DİNLEYİCİ Bunu tebliğe yazamaz mısınız? UĞUR DOĞAN Her şeyi tebliğe yazamayız. Her şeyi tebliğe yazarsak, o zaman mukteza diye bir sistem niye var? Özelge diye bir sistem niye var? Her şey tebliğe yazılır mı? Bir diğer soruya geçelim. 36 “Ciroyla ilgili soru sorulmuş” Tebliğde satış maddesi geçiyor biliyorsunuz. Biz bunu brüt satış olarak değerlendiriyoruz. Buna ilişkin olarak bize gelen mukteza taleplerine de bu şekilde cevap verdik. Bu konuyla ilgili muktezalara ulaşmak istiyorsanız, mukteza havuzundan bunu kontrol edebilirsiniz. “E faturaya gider pusulası sebebiyle yakalanan” Yani yine aynı algı. 5 kuruşluk MİGROS’tan bir şey aldıysanız ve geçiyorsanız, DİNLEYİCİ Buna “yakalama” diyorlar. UĞUR DOĞAN Madem bunu bir yakalama olarak görüyorsunuz, yırtın atın. Ama bunun sorumluluğuna katlanırsınız. Anlatabiliyor muyum? Bakın şimdi tekrar tekrar aynı noktaya gelmenin bence hiçbir anlamı yok. Bugün Türkiye’de bir firmanın cirosu “25 milyon”u geçiyorsa, tekrar ediyorum, o firmanın kâğıt fatura kullanması abes. İlerleyen zamanlarda eminim bu daha iyi anlaşılır. Madeni yağ lisansına sahip olanlarda 25, ama ÖTV olduğu için “10 milyon”, evet doğru. Biraz da Veli beye verelim. VELİ DOĞANAY “İşletme GİB portalı üzerinden e fatura düzenleme konusunda başvuru yapmış. İşletme kullandığı bilgisayar sistemine bağlı olarak çeşitli departmanlarda fatura düzenlemektedir. Bu durumda, bu departmanlarda düzenlenecek faturalar, e fatura sistemine nasıl intibak ettirilecek?” Şimdi ben zaten, mükellefler farklı departmanlarda fatura sistemlerini kullanıyorlarsa, portalın geçerli bir çözüm olmadığını söylemiştim. Bu mükelleflere tavsiyemiz, özel entegrasyon yöntemini seçmesi. Bununla ilgili olarak her bir fatura üzerinden portal ortamında ayrı bir başvuru yapılacak. Tek bir firma tüm şubeleri için merkezi olarak tek vergi numarası almada bir başvuru yapacak. “Serbest bölgedeki şube ve merkez için elektronik fatura başvurusu yapıldı. Şube merkeze kestiğinde aynı sistemden merkez bu faturayı alabilecek mi? Az önce cevap vermiştik. Alabilecek. Gerekli açıklamaları da yazabilecek. Gelen kutusunda da şubeden geldiğinde, gelen faturayı imzalayıp alacak. Kendi faturası bile olsa. Kâğıt ortamında bu işlemler yapılabiliyorsa, elektronik ortamda elektronik faturada da yapılabiliyor. “Fatura mal tesliminden önce kesilmişse kesilen irsaliye faturaya nasıl işlenecek? Satıcının alıcıya yapacağı işlem ne olacak?” 37 Şimdi fatura irsaliyeden önce kesilebiliyor. Fakat elektronik faturada şöyle bir durum var. İrsaliye alanı zorunlu bir alan değil. Eğer faturada irsaliye yoksa oraya bir şey yazmak durumunda değilsiniz. İrsaliye bilgisi olmadan yazılacak. Sonradan bu kayıt nasıl tutulur? Sonradan ayrıyeten tutulabilir bu kayıt, fakat faturaya işlenemez. Çünkü faturaya sonradan müdahale edildiğinde mali mühür ve elektronik imza bozulacağı için fatura bozulmuş olur. İrsaliye ayrıyeten düzenleniyor. İrsaliye düzenlenmesiyle ilgili konu devam ediyor. Elektronik faturaya irsaliyeyle ilgili herhangi bir düzenleme getirilmedi. Kâğıtda olduğu gibi, eskiden olduğu gibi devam ediyor. DİNLEYİCİ Ama kanuna aykırı oluyor. Şu anda fatura düzenlendiğinde mal alımından sonra eğer gönderilirse, daha sonraki tarihteki irsaliye, daha evvelki faturaya yazılıyor, hem alıcıya yazılıyor, hem satıcıya yazılıyor. VELİ DOĞANAY Şimdi bu iş akışı yönünde de eğer başvuru yapıldığında bununla ilgili düzenleme yapılabilir. Tabii elektronik olarak, teknik olarak yapılamayan bir durum bu. “LPG tankeri muhtelif müşterilerin irsaliyeleriyle yola çıkarak, 30.10.2013 tarihinde malı bayilere teslim ederek, ertesi ayın 01’inde başka bir bayie mal teslim eder. Her tesliminde irsaliye düzenler. Bir nüshasını bayie verir. Araç tesise ayın 03’ünde döner ve irsaliyeye ilişkin faturaları düzenlemeye başlar. Muhasebeci yedi gün yasal süreç içinde kalmak koşuluyla geriye dönük e fatura kesilebilir mi? Şimdi geriye dönük elektronik fatura kesilmesi mümkün. Yedi günlük süre, kanunen yazılmış bir süre, fakat biz yedi günün aşılmasını teknik olarak engellemiyoruz. Yani bu ticareti o noktada kesmiyoruz. Bu bir usulsüzlük cezası gerektiriyor. Usulsüzlük cezası eğer denetim elemanı tespit ettiğinde bunu uygulayabilir. UĞUR DOĞAN Şimdi yani hani “düzenlemememiz gerekiyor” derken, elbette kanun bunu emrediyor biliyorsunuz, ama ticari hayatın işleyişinde bunlarla karşılaşıldığı için, şu anki mevcut düzenlemede bunu engelleyici bir teknik zorluk söz konusu değil. Yani yedi günlük süreyle kayıtlı olmaksızın geçmişe yönelik fatura düzenlenebilir. Bu mümkün, ama bunun tabii tespiti de mümkün. Yani burada bizi eleştirdiğiniz nokta, niye sistem kanuna bu kadar uygun? DİNLEYİCİ Aksine kanuna aykırı. UĞUR DOĞAN Nasıl aykırı yani, yedi günden sonra düzenlemek uygun mu? 38 ARİF AYTULUN Sayın Başkan, mesela en büyük sıkıntı Türkiye’de, “kur farkı”. Ay sonu kadar fatura kesilemeyince bu durum söz konusu olur. Çünkü mutabakat sağlanamadığından dolayı. Bunu siz her firmaya ayrı ayrı yedi gün derseniz, o yedi gün de yanlış olur. Müşterinin aldığı tarihin yedi günün içerisinde olması lazım dönemsellik ilkesinden dolayı. Dolayısıyla kur farklarında kesemeyeceğiz veya ileriki tarihe keseceğiz. Her bir faturaya ayrı bir usulsüzlük cezasıyla karşı karşıya kalacağız. Yani bunu aşmamız lazım. Siz şimdi rahatlıkla şunu diyebileceksiniz, “eskiden nasıl yapıyorsanız öyle yapacaksınız”. Eskiden kendi biliyordu, beş, altı fatura ayırıyordu. İşte o faturayı iki, üç gün içinde tanzim edip, defterlere işliyordu. Ama müteselsil sıra numarasıyla kendisi otomatik girdiği için, böyle bir imkân kalmıyor. UĞUR DOĞAN Şimdi teknik olarak bu mümkün. Ama bu faturanın yedi günden sonra kesildiği anlaşılır. Siz 15 gün sonra da elektronik faturayı, o müteselsil sıra numarasının dışına çıkarak, mesela şu anda aynı bir seriden almıyor musunuz? Aynı seriden fark etmez. Bir boşluk bırakıyorsunuz, burada da kendiniz ayrı bir seri oluşturup, geçmişe dönük o faturayı 15 gün sonra da kesebilirsiniz. Buna bir engel yok. Ama ileride bir vergi incelemesiyle karşılaşıldığında sorun olabilir. Şu anda vergi incelemesi yapan denetim elemanı çeşitli yöntemlerle bunu tespit edebilir, biliyorsunuz yani. Şimdi bendeki son soruya da cevap vereyim. Son soruda şu; “Elektronik fatura uygulaması,” değerli hocamın sorusuyla da biraz bağlantılı. “sahteciliği, sahte fatura düzenlemeyi ortadan kaldırabilir mi?” Biz kesinlikle böyle bir şeyi iddia etmiyoruz. Sahte fatura çeşitli yollarla düzenlenebilir. Yani gerçek hareketi olan bir firma da sahte fatura düzenleyebilir. Şu anda elektronik faturanın yaygın olduğu ülkelerde de bu sorun ortadan kalkmış değil. İki gün önce Avrupa Birliği’nin bir resmi yayını var. O yayın bana geldi. 2011 yılında Avrupa Birliği’ndeki sahteciliğin boyutu “194 milyar EURO”. 194 milyar EURO haksız vergi alınmış. Dolayısıyla bu sorunun üstesinden gelmek elektronik faturayla çözülecek bir konu değil. Ama elektronik fatura uygulamasıyla bu tür firmalar, artık çok daha rahatlıkla tespit edilebileceğinden, önleyici denetiminin olacağını da şimdiden söyleyebiliriz. Yani mümkün mü, 194 milyar EURO dediğiniz sizin, neredeyse 400 – 500 milyar TL yani, bu az bir para değil. Tamam, Almanya’nın rakamını da ben size hemen söyleyeyim. Bakın Almanya’daki kaçakçılık “26.9 milyar EURO”, bu düşük bir rakam değil Almanya için bile. BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Peki, Uğur beye vermiş olduğu cevaplardan dolayı teşekkür ediyoruz. Kalan soruları da cevaplamak üzere Veli beye sözü veriyoruz. 39 VELİ DOĞANAY “Döviz alımı satımı veya kıymetli maden alımı satımıyla uğraşan yetkili müesseselerin kullandıkları belgelerin boyutuyla e fatura uygulamasıyla ilgili görüşünüz nedir?” Şimdi Vergi Usul Kanunu’nda geçen tüm belgelerin elektronik hale getirilmesiyle, elektronik ortam düzenlemesiyle ilgili çalışmalar devam ediyor. İlk aşamada irsaliye çalışmaları var. Daha sonra diğer belgeler ile ilgili çalışmalar sürecek. “Ortalama ayda 15 fatura düzenleyen bir mükellef 29.08.2013 tarihinde internet “efatura.gov.tr”den, e fatura başvurusu yapmıştır. Sistemden kullanılacak yöntem olarak özel entegratör şıkkı işaretlendi. Bu firmanın henüz mali mührü gelmedi. Henüz özel entegratörle anlaşma yapılmadı. Özel entegratör firmasını değiştirip GİB portal sistemine geçebilir mi? Şimdi GİB portal yöntemine geçebilir. Biz bu mükellefin özel entegratörden beklediğimiz için, bize başvuru yapıp, portal yöntemine dönme isteğini söylemesi gerekiyor. Şifre ulaşıp da hesabı da bizim tarafımızdan aktif edildiği tarihten itibaren de elektronik fatura geçecek. “E fatura uygulamasında bunun çıktısının da elektronik irsaliye yerine geçtiği belirtilmektedir.” Şimdi bu bizim elektronik fatura çıktısının irsaliye yerine geçmesiyle ilgili yaptığımız düzenleme, şu anda elektronik arşiv uygulamasının taslağında yazıyor. Bu sıcak satış aşamasında olacak bir durum. Yürürlüğe girdiği tarihte geçerli olacak ve sıcak satışlar için geçerli bir durum. Yani şu anda elektronik faturanın çıktısı irsaliyenin yerine geçer mi, henüz yok. Fatura kesmeden irsaliye düzenlemesi uygulaması devam edecektir. Yani kâğıtta olduğu gibi devam edecek. “İrsaliye konusunda bilgi verir misiniz? E irsaliye düşünüyor musunuz?” İrsaliye ile ilgili düzenlemeyi yapacağımızı söylemiştik. “2011 yılı brüt satışı 10 milyar’ın üstünde olan ÖTV 3 sayılı listede yer alan firmalara mal satışı yapan bir firmaya, bu firmalardan iade faturası kesilmiş olması halinde mal alışı kabul edilir mi? Bu firmanın e faturaya 01 Eylül 2013 tarihi itibariyle geçmesi gerekli midir? 31.12.2013 sonuna kadar müracaat etmesinde sorun var mı?” Şimdi satılan bir malı tekrar iade ediyor. Yani iade faturası, aslında ikinci bir satış faturası. Bu satış faturası olduğu için, diğer firmasından alış kabul ediliyor bu. Elektronik fatura uygulamasına geçmesi gerekir ve geç kaldıysa bile, şu anda başvurusunu hemen yapması gerekir. 40 ……………………….. E fatura kesildikten sonra karşı tarafın onayı bekleniyor deniyor. Şimdi karşı tarafın onayı bekleniyor diye bir şey yok. Sunumlarımızda da görüldüğü gibi, elektronik faturada Gelir İdaresi Başkanlığı düzgün getirilmiş bir faturayı, karşı tarafa iletiyor. Faturanın iletildiğini garanti altına alıyor. Onay olayı, sadece ticari fatura senaryosu, eğer taraflar önceden anlaşmışsa, bu noktada devreye giren bir senaryo. Normalde faturanın iletilmesini sağlanmış oluyor. İrsaliye düzenlendikten sonra e faturanın iki gün içerisinde onaylanması gerekiyor. Daha doğrusu teslim hizmet ifasından sonra yedi gün içerisinde fatura düzenlenmesi gerekiyor. Bu irsaliyeyle yapıldıysa, irsaliye tarihinden itibaren yedi gün içerisinde fatura düzenlenmesi söz konusu. “Özel entegratör noktasıyla kendi e fatura sistemini kuran şirketlerde, bu şirketlere yapılan sözleşmeyi GİB’e kim gönderecek?” Biz mükelleflerin özel entegratörlerle yaptığı sözleşmeleri incelemiyoruz. Yani böyle bir sözleşme talep etmiyoruz. Başvurularda da böyle bir sözleşme talep etmiyoruz. Mükellef bizim anlattığımız çerçevede, tebliğde de yapılan düzenlemeler çerçevesinde, sözleşmesini serbestçe, oraya her türlü hükmü koymakta özgür. Bahsettiğim bir nokta var. İşte özel entegratörün elektronik imzasını kullanıp, kullanılamayacağı gibi, ya da özel entegratörler hangi işlemleri yapmaya yetkilidir? Bu noktalara mükellefin değinmesi gerekiyor. Bu noktalarda herhangi bir sıkıntı çıkmaması için, tüm sözleşmelerde bu noktaları açıklamak gerekiyor. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN MEHMET NADİ ABBASOĞLU Konuklarımıza yapmış oldukları sunumlarından, vermiş oldukları cevaplardan dolayı teşekkür ediyorum. Odamız adına bugünün anısına kendilerine plaketlerini takdim etmek üzere de Sayın Fikret ÖCAL hocamı buraya davet ediyorum. 41