Makaleyi okumak için tıklayınız.
Transkript
Makaleyi okumak için tıklayınız.
> DÜBAM DUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları ve ABD-ÇHC İlişkileri’ne Etkileri DÜBAM DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI DÜBAM Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları ve ABD-ÇHC İlişkileri’ne Etkileri Musab Eryiğit Okan Üniversitesi Çince Mütercim-Tercümanlık Bölümü mezunu Uluslararası İlişkiler son sınıf öğrencisi Genel Yayın Yönetmeni Akif Emre DÜBAM Yayınları Küresel İletişim Merkezi Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22 www.dunyabulteni.net > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 4 ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları ve ABD-ÇHC İlişkileri’ne Etkileri Musab Eryiğit Yer: Güney Çin Denizi, Spratly Takımadası, Johnson South Kayalıkları Tarih: 14 Mart 1988, 07:30 … Vietnam Deniz Kuvvetlerinden Onbaşı Nguyen ve Deniz Teğmeni Tren kayalıklara çıkıp Vietnam bayrağını dikmişti. Yaklaşık 2 aydır kayalıklar çevresinde karşılıklı bekleştikleri Vietnam donanmasının bu hamlesine Çin donanması da kayalıklara asker göndererek cevap verdi. Çinli asker Du’nun Vietnam bayrağını indirmek için bayrağa doğru hamle yapması fırtına öncesi sessizliği bozdu ve açılan ilk ateşte Çin’li Du yaralandı. Çinli askerler donanmadan gelen geri çekilin emri üzerine yaralı Du’yu da alarak geri çekildi. Vietnam’lılar Çin’lileri geri püskürttüklerini sanmaya başladıkları an, Çin donanmasından kayalıklarda bulunan Vietnamlılara karşı ağır silahlarla ateş açıldı. 70 Vietnam askeri hayatını kaybederken, yine Vietnam donanmasına ait 2 deniz zırhlısı batırıldı, biri ise ağır hasar gördü. Bunun üzerine geri çekilen Vietnam ordusu bölgedeki 7 adacık ve kayalıkları da Çin’e bırakmış oluyordu.1 Güney Çin Deniz, Uzak ve Güney Doğu Asya’nın en stratejik noktalarından bir tanesi, belki birincisi olma özelliğine sahip. Yukarıda kısaca değindiğim sıcak çatışma bu denizdeki sayıları yüzlerle ifade edilen ada ve adacık grublarından birinde gerçekleşti. Hatta bu çatışmanın yaşandığı Johnson South Kayalıkları deniz yüzeyinde bile değildi. Askerler kayalıkların üzerindeyken, dizlerine kadar suya batmış halde birbirleriyle çatışıyorlardı. Peki Çin Halk Cumhuriyeti’nin son kara sınırı olan Hainan adasından 1000 km ötede, su yüzeyinin bile üstünde olmayan kara parçasına asker gönderip sıcak çatışma içerisine sokan sebep neydi? Aynı şekilde soğuk savaş yıllarında müttefiği olan ÇHC’ye karşı savaşı bile göze alıp Vietnam Bayrağını bu kayalıklara dikilmesinin Vietnam’a ne menfaati vardı? Dünya siyasetinde henüz çok fazla adı anılmıyor olsada, Güney Çin Denizi potansiyel sıcak çatışma riskinin en yüksek olduğu bölgelerden biridir. Sahip olduğu zengin doğalgaz ve petrol kaynakları, uluslararası deniz taşımacılığının atar damarlarının bu güzergahdan geçmesi ve de balıkçılık için elverişli ortam kıyı devletleri için paylaşılamayacak önemde bir pastayı ifade ediyor. Buralarda çıkacak bölgesel bir çatışmanın dünya ticaretine yapacağı olumsuz etkileri ABD başta olmak üzere batılı devletleri de bölge üzerinde 5 > MAKALE 1) http://baike.baidu.com/view/1800456.htm yeni planlar yapmaya sevkediyor. Irak ve Afganistan başta olmak üzere Ortadoğu’da Orta Doğu’da çok fazla enerji ve vakit kaybettiğini fark eden ABD, stratejik rakibi olarak gördüğü ÇHC’nin arka bahçesi ve zayıf karnı olduğuna inandığı Güney Denizi sorununa giderek daha fazla müdahil olmaya başladı. Şimdilik ASEAN üzerinden soruna müdahil olmakla yetinen ABD, Asya- Pasifiğin bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu ilk ağızdan belirtti. ABD’nin bölgeye artan ilgisinden oldukça rahatsız olan ÇHC ise ABD’yi iç işlerine karışmakla suçluyor ve sorunun ASEAN-ÇHC platformunda tartışılması gerektiğini belirtip, bölgeden olmayan güçlerin soruna burnunu sokmaması gerektiğini nazik bir dille ifade ediyordu. Bu çalışma tüm bu gelişmelerin arka planını analiz etmektedir. Bölgenin coğrafi ve stratejik önemi araştırılıp, kıyı devletlerin sınır anlaşmazlıkları BM Deniz hukuku ve tarihi arka plan çerçevesinde sunulacaktır. ASEAN-ÇHC-ABD ilişkilerinin soğuk savaş sonrası durumundan yakın ve orta vadeye yönelik projeksiyonlarda bulunulacaktır. Güney Çin Denizi > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Güney Doğu Asya’da Çin’in bittiği yerle pasifik okyanusu arasında, Doğu’da Filipinler, Güney’de Endonezya ve Malezya, Doğu’da ise Vietnam arasında kalan deniz sahası Güney Çin Denizi olarak bilinir. Uluslararası terminolojide Güney Çin Denizi olarak geçen bölge diğer kıyı devletlerce farklı isimlerle de anılıyor. Filipinler bölgeyi Batı Filipinler Denizi, Vietnam ise Doğu Denizi olarak adlandırıyor. Bu çalışmada genel kabul görmüşlüğü esas alınarak Güney Çin Denizi ifadesi kullanılacaktır. Esasen Çinliler de bölge için önceleri farklı isimler kullanmış. 2000 yıl önce Han Hanedanı kayıtlarında ‘Şişkin Deniz’ olarak adlandırılırken, 500 sene sonraki kayıtlarda ‘ Kaynayan Deniz’ olarak bahsedilmiş. Şimdiki Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) tarafından da kullanılan Güney Çin Deniz’i ismi ise Çin’in son hanedanlığı olan Qing Hanedanlığından günümüze kalmadır.2 Pasifik Okyanusu ile birkaç farklı yerden birleştiğinden dolayı bir iç deniz olma2) 6 (Hua Linfu), 2006. (An illustrated history of Chinese place names). (Qilu Publishing), page 197. ISBN 7533315464 ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < yıp, esasen Pasifik Okyanusu’nun en batıdaki parçasıdır. Toplamda 3.500.000 metre kareyi kapsayan deniz Malezya’daki Malakka Boğazı ile Hint Okyanusuna, Kuzey’de de Tayvan Boğazı’ndan geçip Doğu Çin Denizi’ne bağlanır. Çin, Filipinler ve Vietnam’ın yanı sıra Malezya, Singapur, Endonezya, Brunei ve Tayvan da kıyı devletleridir. Spratly ve Paracel Takım Adaları Güney Çin Denizi sayıları yüzlerle ifade edilen ada, adacık, takım ada ve kayalıklara sahiptir. Yine bunların dışında deniz seviyesinde yada seviyesinin hemen altında olan kayalıklara da deniz sahası boyunca sıkça rastlanır. Bu adaların % 95’i yaşama müsait olmadığından yerleşim alanı olarak kullanılmamaktadır. Sadece Spratly ve Paracel Takım Adalarında birkaç kısmen büyük adada yerleşim bulunmaktadır. Bunun dışındaki ada ve kayalıklarda deniz ulaşımı ve güvenliği için kıyı devletler tarafından inşa edilen gözetleme kuleleri ve bilimsel araştırma tesisleri bulunmaktadır.3 Paracel Takım Adaları Vietnam ve Çin’in Hainan Adasından yaklaşık 180 km uzaklıktadır. 15.000 km kare’yi kapsayan bölgede toplam 30 tane adacık, kumsal ve kayalık vardır. Adalarda en yüksek yerde rakım yalnızca 14 metredir. Sahip olduğu zengin balık sürüleriyle birlikte deniz yatağında büyük petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olduğu tahmin ediliyor. Adaların tamamı 1974’de Vietnam ile gerçekleşen küçük çaplı bir deniz savaşının ardından ÇHC egemenliğindedir. 2012 Temmuz ayında ÇHC, önceleri Hainan adasındaki yerel yönetime bağlı olan bölgenin statüsünü yükselterek Takım Adaları özel idari yapıya büründürmüş ve yerinden yönetime geçmiştir.4 İkinci büyük takım ada olan Spratly Adaları ise güneyde Malezya ve Filipinlere daha yakın bölgededir. 425.000 km kare alanda serpilmiş 750’den fazla adacık ve kayalıklardan oluşan Spratly’deki toplam yüzey alanı ise 4 km kareden azdır. Bu adacıklardan sadece 40 kadarı deniz seviyesinin üstündedir ve en yükse nokta 4 metredir. Aynen Paracel adaları gibi yerleşime uygun değildir, ancak doğal kaynakları nedeniyle kıyı devletleri arasında büyük bir çatışma noktasıdır. Takım adadaki adalık ve kayalıkların tamamı kıyı devletler tarafından işgal edilmiş durumda bulunuyor. ÇHC 6, Malezya 13, Filipinler 14, 7 > MAKALE 3) http://en.wikipedia.org/wiki/Spratly_Islands 4) http://www.dailymail.co.uk/news/article-2178656/China-celebrates-birthday-Sansha-new-city-heart-disputed-South-China-Sea-course-neighbours-werent-invited.html Tayvan 2 ve Vietnam ise 11 adayı işgal etmiştir. Brunei ise hiçbir bölgeyi işgal etmemiş olsada adalarda hak iddia etmeyi sürdürmektedir. Tayvan ve ÇHC arasında konumlanmış ve Güney Çin Denizinin Spratly ve Paracelle birlikte 3 takım adasından biri sayılan Pratas Takım Adası ise ÇHC ve Tayvan arasında potansiyel çatışma noktası olma özelliğini koruyor. Halen Tayvan tarafından yönetilen takım ada, Güney Çin Denizindeki en büyük ada olan Dongsha adasına da ev sahipliği yapıyor. Petrol ve Doğalgaz Yatakları, Uluslarası Deniz Ulaşımı ve Balıkçılık Uluslararası Deniz Taşımacılığının en önemli noktalarından biri olan Güney Çin Denizi, zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip olduğu gibi balıkçılık içinde oldukça elverişli imkanları barındırır. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Başta Çin olmak üzere Güney Doğu Asya ülkelerinin petrol ihtiyacının çok büyük bir kısmı deniz taşımacılığı ile sağlanıyor. Buradaki deniz yollarından tüm dünyadaki senelik petrol ticaretinin yarısının yapıldığı belirtilmektedir. Yıllık 10 milyon varil ham petrol Malezyada Malakka Boğazından geçerek kıyı devletlerin tüketim ihtiyacını karşılıyor. Bu hattın ÇHC için önemi ise paha biçelemez derecede. Son 30 yılda GDP’sini 4’e katlayarak büyüme rekorları kıran ÇHC’nin petrole olan ihtiyacı da her geçen gün artmaktadır. ÇHC petrol ithalinin yarısı bu hat üzerinden geçerek ülkeye ulaşmaktadır. Diğer kıyı devletleriyle birlikte Kore ve Japonya’ya da deniz taşımacılığı ile giden enerji yine Güney Çin Denizinden geçiyor. Deniz üzerinde taşımacılığı yapıldığı kadar deniz yatağında olduğu tahmin edilen yüksek miktardaki petrol ve doğalgaz kaynakları kıyı ülkelerin iştahını kabartacak cinsten. Ekonomik büyümeleri arttıkça enerjiye olan ihtiyaçları da artan bu devletler Güney Çin Denizindeki enerji kaynaklarına oldukça önem vermekte, buraları milli mesele olarak kabul etmektedir. Şimdiye kadar deniz yatağında 7.7 milyar varil petrolun varlığı kanıtlandı. Toplamda ise bu rakamın 28 milyar varili geçeceği tahmin ediliyor. Yine doğalgaz yataklarının da 7500 km3 olduğu düşünülmekte. Bu rakamlar Güney Çin Denizi’ndeki enerji kaynaklarını tüm dünyada 4. Sıraya oturtuyorki, bu durum kıyı devletler için çok 8 ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < büyük bir ekonomik gelir ifade ediyor. 2007 de Brezilya sahillerinde 150 milyon varillik petrol yatakları bulunmasının ardından Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, bu buluş da gösteriyorki ‘Tanrı Brezilya’lı’ diyerek sevincini paylaşmıştı. Buradaki petrol yataklarının Brezilyadakinden birkaç kat daha büyük olduğu göz önüne alındığında, ‘Tanrı’nın Milliyetinin’ kıyı ülkeleri arasında tartışma konusu olmayı sürdüreceği kesin gibi gözüküyor.5 Güney Çin Denizi’nde diğer bir ekonomik değer ise balıkçılık. Dünya toplam balıkçılığının 8%’i burada yapılıyor. Antik çağlardan bu yana başta Çinli denizciler olmak üzere tüm kıyı devletler bölgede balıkçılığa önem veriyor. Tahminlere göre deniz altı biyolojik çeşitlilik olarak dünyadaki tüm deniz altı canlılarının üçte birini barındırıyor. Ancak yapılan kontrolsuz balıkçılık sonucunda balık sürüleri ya bölgeyi terk ediyor yada yok olma tehlikesiyle karşılaşıyor. Deniz taşımacılığı, enerji yatakları ve balıkçılık gibi ekonomik kaynaklar ÇHC verilerine göre toplamda 1 trilyon doları aşıyor. Bu rakam bölgenin neden kıyı devletler tarafından paylaşılamadığının da bir göstergesi. BM Deniz Hukuku ve Sınır Anlaşmazlıkları Deniz eski çağlardan bu yana insanoğlunun hem yiyecek ihtiyacını karşılamış hem de çoğu zaman maliyetsiz ekonomik gelir elde etmesine imkan sağlamıştır. Pusulanın icadı ve büyük ve dayanıklı gemilerin yapılmasıyla okyanuslar aşılmaya başlanmış, geleneksel olarak karadan yapılan ticaret yeni bir yol daha kazanmıştır. Bu yolların güvenliğini ve düzenini sağlamak üzere devletler günümüzdeki kadar komple olmasa da uluslararası düzenlemelere gitmiştir. Karasuları sınırları top menziline denk gelen 3 mil olakak belirlenmiş, bunun dışında kalan bölge uluslararası sular olarak kabul edilmiştir. Bu sular hiçbir devlete ait değildir ve balıkçılık, ticaret gibi ekonomik girişimler serbesttir. Ancak 20. Yy’ın ortasından itibaren devletler deniz yataklarındaki enerji kanynaklarını kullanabilmek için yeni düzenlemelere ihtiyaç duymuştur. 1973’den 1982’ye kadar devam eden uluslararası görüşmelerin ardından BM Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi olarak bilenen sözleşme ortaya çıkmıştır. 6 9 > MAKALE 5) http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=43778 6) http://www.un.org/Depts/los/convention_agreements/texts/unclos/closindx.htm > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Bu sözleşmeye göre devletlerin karasuları 12 deniz mili olarak belirlenmiştir. Bu sular tamamen kıyı devlete aittir ve egemenliğini sınırsız olarak kullanabilir. Karasuların bittiği yerden denize doğru giden 12 millik alan ise Bitişik Bölge olarak belirlenmiştir. Bitişik bölgeler hiçbir devletin egemenliği altında değildir ancak kıyı devlet gerekli gördüğü durumlarda güvenliği sağlamak üzere tasarrufta buluma hakkına sahiptir. Karanın bittiği yerden itibaren denize doğru giden 200 millik bölge ise Münhasır Ekonomik Bölge olarak kabul edilmiştir. Bu alan içerisinde balıkçılık yapma, deniz yatağındaki enerji kaynaklarını çıkarma gibi haklar kıyı devlete aittir. Son olaraksa Kıta Sahanlığı 350 millik alanda deniz altı kaynaklarını koruma ve çıkarma yetkisini sadece kıyı devlete verir. Şu ana kadar 162 ülke bu sözleşmeyi onaylamıştır. Güney Çin Denizi’nde de balıkçılık eski çağlardan bu yana yapılmaktaydı. Kıyı devletlerin tamamı bölgenin zengin balık sürülerini ekonomik gelire dönüştürmüştür. Ancak 20. yy’ın başında Japonyanın bölgeyi işgal etmesi ozamana kadar bir balık denizi olarak bilinen bölgeye yeni bir stratejik önem kazandırmıştır. Bölgenin Güney Doğu Asyadaki merkezi konumu ve yeni yüzyılda deniz yollarına hakim olanın dünya ekonomik pastasının da büyük kısmına sahip olacağına olan inanç kıyı devletleri yarışa sürüklemiştir. Birkaç farklı noktada küçük de olsa sıcak çatışmaya kadar yükselen bu yarış, 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesiyle birlikte yeni bir boyut kazanmıştır. Her ne kadar Tayvan haricindeki( BM’de tek Çin politikası nedeniyle temsil edilmiyor) diğer tüm sahildar devletlerin bu sözleşmeyi imzalamasıyla birlikte Güney Çin Denizi’ndeki soruna da çözüm bulunacağına inananların hayal kırıklığına uğraması çok uzun sürmedi. Zira kıyı devletlerinin tamamının münhasır ekonomik bölgesi birbiriyle kesişiyor. Ayrıca sözleşmenin çok da açık olmayan kısımları kıyı devletleri tarafından menfaatleri doğrultusunda kullanılıyor. Sözleşmeye göre karasuları egemen devlete ait olan adanın bittiği kara parçasından itibaren başlamaktadır. Böyle bir durumda denizde sahip olunan adaların önemini arttırmaktadır. Ancak sözleşmede bu adaların özellikleri belirtilmemiştir. Adaların insan yerleşimine elverişli olmasının gerekip gerekmediği, hatta deniz seviyesinin bile altında olan kayalıkların bile bu statüde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği net olarak belirlenmemiştir. Sözleşmedeki bu boşluklardan yararlanan kıyı devletleri menfaatlerinin peşine düşmüştür. Yine sözleşmeye taraf olmakla birlikte ÇHC, sözleşmenin bazı maddelerini değiştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Münhasır Ekonomik Bölge’nin devletlerin egemenliği altında olması gerektiğini belirten Çin yönetimi, bölgedeki transit geçişin güvenliğinin de bu şekilde sağlanabileceğini savunuyor. Bir adım daha ileri giden ÇHC, Münhasır Ekonomik Bölge üzerindeki hava sahasının da sahildar devletin hava sahası olarak tanınması gerektiğini uluslararası toplantılarda gündeme getirmekten geri durmuyor. 10 ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < Anlaşmazlığa Dair Hukuki ve Tarihi Arka Plan Sınır anlaşmazlıklarının genel bir fotoğrafını çektikten sonra sahildar devletlerin iddalarını incelememiz gerekiyor. Bölgenin ve de dünyanın en köklü medeniyetlerinden biri olan Çin’den başlayacak olursak sorunun griftliğini gösteren dinamiklerle karşılaşmak mümkün. ÇHC bölgeye yönelik resmi iddalarını tarihsel ve hukuksal gerçeklik üzerine oturttuğunu iddia ediyor. 2000 yıl önceki Han hanedanlığı kayıtlarında Güney Çin Denizindeki Paracel ve Spratly adaları dahil olmak üzere bölgenin Çinli balıkçılar tarafından bilindiğini ve yerleşim alanı olarak kullanıldığını iddia ediyor. Değişen hanedanlıklara rağmen ÇHC bölgede her zaman egemendi ve aslında sahildar devletlerde 20. yy’ın ikinci yarısına kadar buna itiraz etmiyorlardı. Ancak Japonya’nın ikinci dünya savaşında mağlup olmasının ardından işgal ettiği bu adaları Çin Cumhuriyeti’ne teslim etmesinin ardından sonra diğer sahildar devletler adalar üzerinde egemenlik iddia etmeye başladı. Bunun üzerine Çin Cumhuriyet’i (Qiang Kai-Shek başkanlığındaki Guomingdang yönetimi. Komünistler kıta Çin’i ele geçirdikten sonra Tayvan’a kaçtı ve Tayvan’da yeni yönetim kurdu.) Güney Çin Denizi’nde 9 Çizgili Hat( U Şeklindeki Sınırlar) olarak bilinen egemenlik hattını dünyaya ilan etti. 7 ÇHC kurulmadan 2 yıl , BM Deniz Hukuku Sözleşmesinden 35 yıl önce 1947 yılında ilan ettiği bu kararla Çin Yönetimi, Güney Çin Denizi’nde sahildar devletlerin karasuları dışında kalan tüm bölgenin üzerindeki ada, adacık ve kayalıklarla birlikte Çin egemenliği altında olduğunu dünyaya duyuruyordu. İkinci Dünya Savaşının hemen ardından verilen bu karar şüphesiz konjüktürel şartlar taşıyordu. 1945’de ABD Başkanı Truman’ın karasularını 200 mile çıkarma kararıyla birlikte bir anda önemi artan deniz sınırlarına karçı Çin yönetimi ilk hamlesini yapmış oluyordu. Günümüzde ÇHC, halefi tarafından ilan edilen bu sınırlara aynen sahip çıkmaktadır. Bu denizin ve üzerindeki tüm alanın geçmişten beri kendilerine ait olduğunu savunan Çin yönetimi, kıyı devletlerini BM Deniz Hukuk Sözleşmesini istismar etmekle suçlamaktadır. Çin yönetimine göre sözleşmeden önce kıyı devletlerin böyle bir iddiaları yoktu. Ancak münhasır ekonomik alan sözleşmeyle birlikte ortaya çıkınca sahildar devletler yeni ve asılsız iddialarda bulunmaya başladı. Başta Filipinler ve Vietnam olmak üzere diğer sahildar devletler ÇHC’nin 9 hatlı sınırını kabul edilemez ve uluslararası hukukun ihlali olarak görüyor. Kendilerine ayrılan 11 > MAKALE 7) http://www.fmprc.gov.cn/eng/topics/3754/ > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 12 millik karasuları dışında kalan tüm bölgenin ÇHC’ye ait olduğu iddiase onlar için kabul edilemez. Tüm doğalgaz ve petrol yataklarını, balıkçılık sahalarını ve transit geçit yollarını içine alan bu bölgeyi kayıtsız şartsız ÇHC’ye teslim etmek bu devletlerin hiç de ulusal menfaatlerine değil. Vietnam Paracel adalarının tarihi ve hukuki olarak kendisine bağlı olduğu iddiasından önce bu bölgeye coğrafi olarak da en yakın kendisinin olduğunu belirtiyor. Tıpkı Çinli balıkçılar gibi Vietnamlı balıkçılarda bölgede balık avlıyordu. Ayrıca 200 millik Münhasır ekonomik bölge gereği paracel adaları hukuken Vietnam’a ait olması gerekir diyen Vietnam bu zamana kadar Çin’e yaptığı konuyu Adalet Divanına taşıma tekliflerine red cevabı aldı. 1932’de Fransız sömürgesi olduğu dönemde ilk teklifi yapan Vietnam, dönemin milliyetçi hükümeti tarafından red cevabı aldı. Özet bölümünde kısaca bahsettiğim 1988 yılındaki çatışmanın ardından ilişkileri normale döndürme adına yine aynı teklifi yaptı ama ÇHC yönetimi krizi uluslararası arenaya asla taşımayacağını, bölgesel bir sorunun ancak bölge ülkeleri arasında çözülebileceğini savunuyordu. Vietnam, ÇHC yönetiminin bu tutumunu haksızlıklarının kanıtı olarak değerlendiriyor. Vietnam yönetimine göre hukuken ve tarihi olarak bölgeninin Çin’e ait olduğunu belirten kesin deliller olsaydı, Çin yönetimi konuyu Adalet Divan’ına taşımaktan kaçınmazdı. Yine 9 hatlı sınır için de aynı iddiaları savunan Vietnam, böyle bir tarifin uluslararası arenada yerinin olmadığını savunuyor. Nitekim ‘U’ şeklindeki bu sınırlar, enlem ve boylamlarla belirlenmiş değildir. İddialarını oldu bittiye getirmekle suçladığı Çin yönetimiyle yaşadığı iki silahlı çatışmanın ardından donanmayı kuvvetlendirmeye öncülük veren Vietnam, bölgeye yönelik egemenlik iddialarından asla vazgeçmeyeceğini uluslararası arenada açıkça belirtiyor. Diğer sahildar devlet Filipinler için de durum pek iç açıcı gözükmüyor. Vietnam gibi sınırlarının ihlal edildiğini ve bunun kabul edilemez olduğunu savunan yönetim, İkinci Dünya Savaşından bu yana iyi ilişkilere sahip olduğu ABD’nin desteğini arıyor. Bölgede düzenli olarak ABD ile ortak düzenledikleri deniz tatbikatlarıyla ÇHC’ye mesaj veren yönetim gerekirse çatışmayı göze alabileceğini belirtiyor. Filipinler’in ÇHC ile sık sık karşı karşıya geldiği bölge ise Scarborough kayalıkları olarak bilinen bölge. Hong Kong’dan 470 mil uzakta olan kayalıklar, Filipinler’den ise 124 deniz mili uzaklıkta bulunuyor. Kayalıklarda bulunan zengin balık sahaları Çin’li balıçıların iştahını kabartıyor. Sık sık bölgede avlanmaya çıkan Çin’li balıkçılara karşı da Filipinler yönetimi Ekonomik Münhasır Bölgesi’nde bulunduğu ve adaların kendisine ait olduğu iddiasıyla balıkçıları 12 ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < göz altına alıyor ve Çin Donanmasıyla karşı karşıya geliyor. Bölgeye yönelik çıkattığı avlanma yasağını dikkate almayan balıkçılar yüzünden ÇHC yönetimi ile arası açılan Filipinler yönetimi, ASEAN ve ABD ile olan ilişkilerini kullanarak ÇHC’yi baskı altına almaya çalışıyor. Diğer sahildar devletler Endonezya, Malezya ve Brunei de hem ÇHC ile hem de diğer sahildar devletlerle sınır anlaşmazlığı yaşasa da bu çatışma Filipinler ve Vietnam’a oranla biraz daha geri planda kalmış durumda. Bu ülkeler ASEAN’ı kullanarak soruna diplomatik çözüm peşindeler. Peki ÇHC yönetimin iddia ettiği gibi bölgesel bu sorunu ASEAN-ÇHC kendi arasında çözebilecek mi? ABD çıkarları doğrultusunda soruna müdahil olacağının belirtilerini gösterirken 21. yy’ın ikinci yarısında bölgedeki güç dengesi nasıl şekillenecek? Bu sorulara çalışmanın ikinci kısmında cevap arayağız. ASEAN-ÇHC-ABD Güç Dengesi ASEAN, yani Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği, 8 Ağustos 1967’de, ABD’nin Vietnam mağlubiyetinin ardından bölgede yaşanabilecek olası komünist genişlemeye karşı kurulmuş bir örgüttür. Kurucu üyeler Filipinler, Tayland, Malezya, Endonezya ve Singapurdur. Ancak ilerleyen yıllarda soğuk savaşın da bitmesiyle birlikte sırasıyla Bruney, Vietnam, Lao, Myanmar ve Kamboçya da örgüte üye olmuşlardır. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından iki kutuplu olarak şekillenen yeni dünya düzeninde Avrupa ve Amerika kıtasının NATO güvenlik şemsiyesine alan ABD, Asya’nın tamamını komunist güçlere bırakmanın hayati bir hata olacağını anlayarak, Asya kıtasında Komünist güçlere karşı müttefik ülkeleri örgütleme girişimlerine başlamıştı. Bu plan çerçevesinde komünist blokun yaramaz çocuğu ÇHC’nin güç alanını kırmak, Tayvan’ın güvenliği ve komünist genişlemenin engellenmesi için bölge ülkelerinin birlik olarak hareket etmesi gerekiyordu. 1967’de Bangkok’da yayınlanan deklarasyonda kurucu ülkeler halklarına ekonomik büyüme, toplumsal ve kültürel gelişim sözü veriyorlardı. Zira Vietnamdan ülkelerine sıçraması muhtemel ve tüm Güneydoğu Asya’da domino etkisi yaratacak bir komünist genişlemeden korkuyorlardı. ASEAN bu gerçeklikler üzerine kurulmuş ekonomik ve kültürel işbirliği örgütü olarak dünya sahnesinde yerini aldı. 13 > MAKALE Kuruluş amacı gereği kurulduğu andan itibaren ÇHC ile sorunlu ilişkilere sahip olan ASEAN, bölge ülkelerinin bir araya gelerek tartışabilecekleri bir platform oluşturmuştur. Komünizm tehlikesine karşı bölge ülkeleri ortak kararlar almış, tüm bölgeninin kültürel, sosyal ve ekonomik gelişimi sağlanmaya çalışılmıştır. Bir ekonomik işbiriği örgütü olduğundan, NATO’nun üstlendiği gibi askeri misyonlar üstlenmeyen örgüt, soğuk savaş yıllları boyunca psikolojik ve kültürel savaşın bir parçası olmuştur. Bu dönemde devletler silahlanmaya büyük bütçeler ayırmıştır. 70’ler boyunca hızlı bir silahlanma yarışı içine giren bölgede ASEAN silahlanma için bütçesinden 5%, ÇHC ise 9% pay ayırmıştı.8 Karşılıklı ticari ilişkiler yok denecek kadar azdı. 1974’de ÇHC’nin Paracel adalarına düzenlediği operasyon ve adaları işgali bölge için alarm zillerini de çalıyordu. Sahildar ülkeler arasından tartışmalı olan bölgede yaşanan bu olay, egemenlik hakkı iddası ile devletleri sıcak çatışmaya düşürebilirdi. Gelecek dönemde Güney Çin Denizi Sorunu olarak ortaya çıkacak sorunun ilk sahnesi de gerçekleşmiş olmuştu. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Ancak 70’lerin sonlarından itibaren bölge devletlerinin iç işlerinde yaşadıkları gelişmeler Güneydoğu Asya’daki siyaset kültürünü değiştirmeye başlamıştı. Mao’nun ölmesi ve yerine Deng Xiao Ping’in gelmesiyle birlikte ÇHC’de büyük reformlar ve dışa açılım süreci gerçekleşmeye başladı. Bu çerçevede ÇHC, komünist devrimden itibaren kapadığı kapaları açmaya, yeni ilişkiler kurmaya başladı. Sovyetlerle arası açılan ve komünist birliği ideolojisinin konjüktür gereği gerçekçi olmadığına karar veren Deng Yönetimi, bölge ülkelerinin en çok rahatsız olduğu marjinal sol gruplara verdiği maddi desteği keserek, ASEAN’la ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirmeye başladı. ÇHC’ de yaşanan bu gelişmelerler aynı şekilde bölge ülkelerinde iş başına geçen yeni yönetimlerde Çin’le ilişkileri geliştirmenin hem kendi devletleri hem de bölge menfaatlerine olduğunu savunuyordu. Tüm bu gelişmeler bir araya gelince de ASEAN tarafından yıllarca düşman devlet olarak görülen ÇHC yavaş yavaş ticaret ortağına dönüşmeye başlamıştı. Güneydoğu Asya’da yaşanan bu gelişmeler Batı’da dikkatle izleniyordu. Sovyetlerle ÇHC’nin arasının açılmasından oldukça memnun olan ABD yönetimi bir yandan sovyetlerle ilişkileri geliştirmeye çalışıyor diğer yandan da ÇHC ile diplomatik ilişkileri kurma hazırlıkları yapıyordu. Tayvan sorunu nedeniyle 1979’a kadar kurulamayan diplomatik ilişkiler, ÇHC’nin BM’ye Tayvan yerine dahil oluşu ve Güvenlik Konseyindeki yerini almasıyla farklı bir boyut kazanmıştı. Kendi geliştirdiği iyi ilişkilerle aynı orantılı müttefiklerinin de ÇHC ile yeni ilişkiler kurmasını isteyen ABD, kuruluşundan bu yana aktif olduğu ASEAN’ı ilişkileri geliştirmeye sevkediyordu. Güneydoğu Asya ve Güney Çin Denizi’ndeki gerginliğin daha fazla bölgesel ve küresel çıkarlarına uygun olmadığına karar veren yönetim yeni pazarlar yaratma peşindeydi. Yıllarca kapalı bir kutu şeklinde dünyadaki gelişmelerden uzak yaşayan ÇHC’ye giriş için en uygun yer de hiç şüphesiz ASEAN olacaktı. Esen bu barış rüzgarlarıyla birlikte ticari ilişkiler gelişirken askeri harcamalarda düşüşe geçti. 90’larda ASEAN askeri harcamlararı 2.8%’e, ÇHC’nin ise 5%’e geriledi. ÇHC’nin reformlarla birlikte gerçekleştirdiği ekonomik atılım ise ekonomik işbirliğini düşünülenin ötesine taşıyordu. 80’ler ve 90’lar boyunca her yıl için ortalama 10%’la büyüyen Çin, ASEAN’ın en önemli ortaklarından biri haline geldi. ÇHC’nin gerçekleştirdiği bu ekonomik mucize daha önceleri bölge içinde bütünleşme isteyen ABD’yi ise tedirgin etmeye başlamıştı. Zira ABD yönetimi bölgede sıcak çatışma riskini minimize ederek, geri kalmış bu bölgelerde ekonomik ve ticari canlanma 8) From “threat” to “opportunity”?, ASEAN, China, and triangulation, Etel Solingen 14 ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < yaratma peşindeydi. Bu canlanmanın ise ABD’nin öngördüğü şekilde değilde, ÇHC’yi ön plana çıkarır şekilde gerçekleşmesi bölgedeki Amerikan çıkarları için potansiyel bir tehdit oluşturabilirdi. Ekonomik olarak kendisine bağlamak istediği bölgeyi, hiç de hesapta olmayan Çin mucizesi ile Çin’e kaptırmak anlamına gelen gelişmeler Asya-Pasifik’teki Amerikan çıkarlarının tehlikeye girmesi demekti. 2000’li yıllara gelindiğinde bölgedeki entegrasyon farklı boyutlara taşınıyordu. ASEAN ve ÇHC, Serbest Ticaret Bölgesi kurmak üzere 2002 yılında ortak bir deklarasyon yayınlıyordu. İki taraf için de ilk olma özelliğine sahip olacak STA ile taraflar arasındaki ticaret ve ekonomik ortaklık bir adım daha ileriye götürülecekti. 10 yıllardır sürdürdüğü ekonomik gelişimi yakın çevresindeki bölgesel barışın korunmasıyla sürdürülebileceğine inanan ÇHC yönetimi, rakip devletler tarafından zayıf karnı olarak görülen bölgeyle ilişkilerini çok daha sağlam hale getirmeyi planlıyordu. Güney Çin Denizinde yaşanan sınır ve egemenlik tartışmalarının gölgesinde bazı üyeleri istemeye istemeye de olsa ASEAN da bu anlaşmaya oldukça önem veriyordu. Bölge ülkelerinin Çin’e yönelik ihraç mallarına uygulanacak gümrüğün sıfırlanacak olması ASEAN için yeni ticari fırsatlar anlamına geliyordu. Bu anlaşmayla aynı sene ASEAN ve ÇHC arasında imzalanan diğer bir deklarasyon olan Güney Çin Denizi’ndeki Sorunların Çözümüne Yönelik Yol Haritası karşılıklı güveni geliştiriyordu. Her ne kadar hukuki bir bağlayılıcılığı olmasa bile bu deklarasyonla birlikte taraflar sınır anlaşmazlıklarını sıcak çatışmaya dönüştürmeden diplomasi masasında çözmeye yönelik iradelerini ortaya koymuş oluyordu. Deklarasyonla sorunlar çözülmüş değildi tabiki, ancak serbest ticaret bölgesi başta olmak üzere daha ileri ortaklıkların önü bu sözleşmeyle açıldı diyebiliriz. Zira Güney Çin Denizi’ndeki güvenlik bölge ülkeler için oldukça önemli. ÇHC’nin ithal ettiği petrol ihtiyacının büyük bölümü bu denizden geçerek ÇHC’ye ulaşıyor. Dünya petrol ticaretinin 25%’i ise bölgedeki deniz yollarından geçiyor. Ekonomisi büyüdükçe enerjiye olan ihtiyaçları da gittikçe artan bölge ülkeleri için enerji yolları birer kan damarı haline gelmiş durumda. Kan damarlarının tıkanması halinde ise dönen çarklar duracak, işsizlik tehlikesi baş gösterecek. Bunun için ÇHC başta olmak üzere bölgesel devletler enerji yollarının her halükarda açık ve güvenli olmasını istiyor. 15 > MAKALE Bununla birlikte çok yönlü politikalar üreten ÇHC yönetimi ASEAN üyeleriyle ayrı ayrı imzaladığı güvenlik, ekonomik ve enerji anlaşmalarıyla enerji yollarının çoğaltmanın peşinde. Myanmar ile yapılan ve hayata geçirilmek üzere olan doğalgaz ve petrol boruları projeleriyle ÇHC yönetimi Güney Çin Denizi’ndeki yollara alternatif yollar üretiyor. Orta doğu petrollerinin Malakka boğazına girmeden Myanmar’daki Arakan bölgesinde kurulacak tesisler yoluyla karadan direk Çin’e ulaştırılması hedefleniyor. Ayrıca Myanmar hükümeti ile imzaladıkları anlaşma ile Çin yönetimi Arakan ve açıklarında petrol ve doğalgaz çıkarma hakkını elde etti. Aynı şekilde Pakistan ve Tayland’da da pet- rol ve doğalgaz tesisleri kurararak denize olan bağımlılığını azaltmayı hedefleyen ÇHC yönetimi, Orta Asya’dan enerji ithal etmek üzere yeni anlaşmalar peşinde. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Güneydoğu Asya’da bu gelişmeler yaşanırken New York’ta gerçekleşen 11 Eylül saldırıları Amerikanın dikkatini Ortadoğu Asya’ya çevirdi. İslamcı ‘terörist’ ve radikalleri beslemek ve onlara askeri destek vermekle suçladığı Irak ve Afganistan saldırılarıyla bölgede fiziki varlıklarını konuçlandıran Amerikan yönetimi, aynı zamanda bölgeye demokrasi getirmiş de oluyordu. Kısa süren düzenli ordu savaşlarının ardından geçen yıllar boyunca halen devam eden gerilla savaşları ABD ekonomisine ağır bir yükü de beraberinde getiriyordu. 2007 yılında yaşanan finans krizi ve 2009’da patlak veren Avrupa borç krizi etkisinden kendini kurtarmaya çalışan ABD yönetimi yeni yeni Asya- Pasifik bölgesini ihmal ettiğini itiraf ediyor. ÇHC 2000’li yıllar boyunca düşman yaratmak yerine yeni dostlar üretip, ekonomik gelişimin ve enerjinin peşine düşerken; ABD yönetimi Ortadoğu ve Afganistan çöllerinde İslamcı savaşçı peşinde para, vakit ve enerji harcıyordu. Yine 2000’li yıllar boyunca ÇHC yönetimi hem ayrı ayrı hem de bir bütün olarak ASEAN ile yeni gelir kaynakları oluşturup bölgesel ekonominin canlanmasını sağlarken, ABD yönetimi ticaret ve ekonomi ihraç etmek yerine demokrasi ihraç etmeye başlamış, oluşan ekonomik boşlukta borç batağına saplanan en yakın müttefiki Avrupa Birliğinin kendisini de batağa çekme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Günümüzde artık Asya-Pasifik’te ÇHC menfaatine olacak her gelişme ABD için bir kayıp anlamına geliyor. Bölgede güç dengesinin korunmasını, tek güçlü hegemon bir devlet yerine çok devletin söz sahibi olduğu yönetim arzusunda olan ABD yönetimi için ÇHC zaten oldukça güçlenmiş hale gelmiştir. Şanghay İşbirliği örgütü ile Orta Asya ülkeleri ve Rusya ile yaşadığı sınır sorunlarını minimize ederek güvenlik problemini çözen Çin, Pakistan, Afganistan ve hatta Hindistan ile ilişkileri geliştirerek tüm dikkatini Güney Çin Denizi’ne vermeyi planlıyor. ABD için bir diğer tehdit ise bölgeden geçen deniz yollarının güvenliği. Her ne kadar ÇHC yönetimi serbest geçişin garantisini verse de, Amerika, Güney Çin Denizi’nden geçen yolların Çin hakimiyetine geçmesini milli menfaatlerine olduğunu düşünmüyor. Deniz yollarını kontrolü altına almış, bölge ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmaları kurmuş bir Çin egemenliği, ABD’nin bölgeden çıkartılması anlamına geliyor. Bütün bunlara karşın ABD yönetimi demokrasi, insan hakları gibi evrensel söylemlerle bir yandan ÇHC’yi eleştirip bölge ülkelerine bana muhtaçsınız mesajı verirken diğer yandan bölgeden çıkması halinde bölgenin terörist gruplar için bir üs haline gelebileceği haberlerini yayarak bölgedeki varlığını korumaya çalışıyor. 16 ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < Genel Değerlendirme 17 > MAKALE Gelinen noktada Asya- Pasifik tarihte hiç olmadığı kadar dünya gündemini belirleyecek hale gelmiştir. Yüzyıllar boyunca çekik gözlü insanların balık avladığı Güney Çin Denizi, sahip olduğu enerji kaynakları ve stratejik önemi nedeniyle şimdilik sakin olsa da sıcak çatışma potansiyeli en yüksek deniz haline gelmiştir. Kıyamet senaryaso çizip, 3. Dünya Savaşının buradan başlayacağını söyleyecek değilim ancak yakın ve orta vadede ÇHC ile diğer sahildar devletler arasında küçük caplı çatışmaların yaşanması bizim için sürpriz olmayacaktır. Bu çatışmaların tüm bölge ülkelerini içine alıp ASEAN-ÇHC savaşına dönüşme riski ise oldukça düşük. Zira ASEAN içinde ÇHC ile sınır anlaşmazlığı yaşayan sadece 4 devlet var, ki bunlar; Filipinler, Vietnam, Malezya ve Brunei. Malezya ve Brunei’in hem tarihi hem de hukuki iddaları göz önüne alınıp konjüktürel şartlarla birlikte değerlendirildiğinde ÇHC ile sıcak çatışma içerisine girmesi pek mümkün gözükmemektedir. Filipinler ve ÇHC arasında ise son dönem de sıkça duyduğumuz Scarborough kayalıklarında yaşanan gerilim artarak devam edecektir. Zira son zamanlarda Filipinler donanmasını modernize etmeye başlamıştır. Ancak ABD destekli bu modernizasyon ÇHC ile baş edebilecek boyutlarda değildir. Elden düşme veya ikinci sınıf sahil güvenlik gemi ve botları ile ÇHC ile mücadele edecek kadar gözü kara olmadını umduğum Filipinler yönetimi, ABD gücünün bölgedeki seyrine bağlı olarak politika üretmeye devam edecek. Aynı şekilde Vietnamla da geçmişte yaşanılan türden çatışma riski oldukça yüksek. Ama gerek Vietnam gerekse de Filipinler tek başlarına ÇHC ile mücadele edecek güce sahip değiller. Egemenlik iddaları doğrultusunda ABD ile ilişkileri iyi tutmaktan başka çaresi kalmayan bu iki ülke ileride seçim yapmak zorunda kalabilir. Geçtiğimiz aylarda Kamboçya’da gerçekleşen ÇHC ve ABD’nin de dışişleri bakanları düzeyinde katıldığı ASEAN zirvesinde Güney Çin Denizi’nde yapılan sınır ihlalleri doğrultusunda ÇHC’ye yönelik yazılması planlanan ortak deklarasyonun örgüt tarihinde ilk kez aykırı sesler çıkması sebebiyle yapılamaması ÇHC’nin ASEAN içindeki etkisini de gözler önüne seriyor. Bu da ilerleyen zamanlarda Filipinler ve Vietnam’ın ASEAN içinde yalnız kalabileceği ve hatta biraz daha uzak vadede ASEAN’ın Amerikan etkisinden çıkarak ÇHC etkisi altına girebileceği şeklinde yorumlanabilir. Kaynaklar 1- China, the United States, and South-East Asia , Sheldon W. Simon, Evelyn Goh 2- International Relations of Asia , DAVID SHAMBAUGH 3- China-Southeast Asia Relations: Trends, Issues, and Implications for the USA, CRS Report for Congress 4- China’s Maritime Territorial Claims: Implications for U.S interests, CRS Report for Congress, http://wikileaks.org/wiki/CRS-RL31183 5- Çin ve Hindistan’ın Deniz Stratejisi ve Hint Okyanusu’nda Güç Mücadelesi, Ömer ATAGENÇ 6- Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/denizhukuku.pdf 7- Paracel Adalarında Çin- Vietnam deniz kuvvetlerinin çatışması: http://www.militaryphotos.net/forums/ showthread.php?157294-Real-footage-China-massacred-64-people-with-37mm-anti-aircraft-guns/page10 8- China and Souteast Asia, Evelyn Goh , http://www.fpif.org/articles/china_and_southeast_asia 9- Güney Çin Denizi başlıklı Çin Dışişleri Bakanlığı Açıklamaları: http://www.fmprc.gov.cn/eng/topics/3754/ 10- Historical Proofs of Vietnamese Sovereignty of Paracel and Spratly Islands, http://eyedrd.org/2011/08/ historical-proofs-of-vietnamese-sovereignty-of-paracel-hoang-sa-and-spratly-truong-sa-islands-since17th-century.html 11- China Holds Undisputed Sovereignty over Huangyan Islands, http://english.cntv.cn/special/huangyan_island/homepage/index.shtml 12- China Trumps ASEAN in the South China Sea, Nicholas Clement, http://www.2point6billion.com/ news/2012/07/18/china-trumps-asean-in-the-south-china-sea-11389.html 13- Çin’in İçişlerine Katılmak ABD’ye Zarar Verir, http://turkish.cri.cn/781/2012/07/30/1s142009.htm 14- 2002 Declaration on the conduct of parties in the South China Sea, http://www.aseansec.org/13163.htm > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 15- 16- 18 http://baike.baidu.com/view/1800456.htm http://baike.baidu.com/view/16187.htm ÇİN-ABD İLİŞKİLERİ < > DÜBAM DUNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Güney Çin Denizinde Sınır Anlaşmazlıkları ve ABD-ÇHC İlişkileri’ne Etkileri DÜBAM Yayınları Küresel İletişim Merkezi Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22 www.dunyabulteni.net 19 > MAKALE > DÜBAM DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI