DERS II Oseanografyanın Metodları Deniz ve okyanus araştırmaları
Transkript
DERS II Oseanografyanın Metodları Deniz ve okyanus araştırmaları
DERS II Oseanografyanın Metodları Deniz ve okyanus araştırmaları için en gerekli vasıtalardan biri araştırma gemileridir. Bunlar, çeşitli amaçlara yönelik cihazlarla donatılmış olan, orta ve küçük boyda, süratli ve dayanıklı gemilerdir. Alman araştırma gemisi (Forschungsschiff) Meteor III, 97,m boy, 16.5 m en. Hız 12 mil/sa Bu gemiler her şeyden önce derinlikleri saptarlar, deniz ve okyanusların batimetrik haritalarını (derinlik haritalarını) çıkarırlar. Önceleri derinlikler, uçlarına ağırlık bağlanmış uzun ve dayanıklı ipler vasıtasıyla yapılıyordu. Bunlara iskandil adı veriliyordu. Günümüzde derinlik ölçmeleri, araştırma gemilerinden gönderilen ses dalgaları vasıtasıyla yapılmaktadır. Bu araçlara ekosondör adı veriliyor. Şekil : Bir batimetrik harita örneği. Atlas okyanusu, kıta yamacında denizaltı tepeleri, sola doğru derin deniz düzlüklerine geçilmektedir. Tepeler üzerinde derinlik -700 m civarındadır. Araştırma gemileri vasıtasıyla özel tüp ve sişelerle denizin çeşitli derinliklerinden su nümuneleri alınır. Böylece deniz sularının kimyasal yapısı hakkında bilgi edinebilme imkanı ortaya çıkar. Okyanus ve denizlerde araştırma gemileri vasıtasıyla sıcaklık etüdleri yapılır. Bu işler için özel termometreler kullanılır. Son yıllarda, ölçtüğü sıcaklığı bir grafik kağıdına kaydeden “batitermograf” adı verilen aletler kullanılmaya başlanılmıştır (KURTER 1977). Bilindiği gibi deniz ve okyanus suları hareketli sıvılar olduklarından, bu hareketlerin de saptanması gerekmektedir. Hareketlerin başlıcaları, akıntılar, dalgalar ve med-cezir hareketleri dir. Deniz ve okyanus akıntıları araştırma gemilerindeki akıntıölçerler (kurrantometre) vasıtasıyla yapılmaktadır.Bunlar akıntıların doğrultu ve hızlarını tespit ederler. Deniz seviyesindeki şakuli (dikey) hareketleri tespit etmek ve ölçmek için maregraf adı verilen araçlar kullanılır. Oseanografya araştırmaları için deniz diplerinden de nümune almak gerekmektedir. Bu amaçla günümüzde en çok kullanılan araç pistonlu sonda tüpüdür. Bu araç 20 m uzunluğunda çelik bir boru şeklindedir. Bu araç araştırma gemilerinden deniz dibine salınır ve otomatik olarak deniz dibinde sondaj yaparak nümune alır (karot).. Böylece deniz dibinin jeolojik, petrografik, sedimantolojik ve stratigrafik durumu hakkında bilgi edinilmiş olur. Oseanografya ilmi çerçevesi dahilinde insan, denizlerin derinliklerine inerek burada bizzat gözlem yapmayı düşünmüş ve bu amaçla bazı dalma araçları geliştirmiştir. Bu araçlardan ilk kullanılanları basınca dayanıklı ve gözlem yapmaya elverişli küreler halinde olduğundan bunlara batisfer adı verilmiştir. Batisferler araştırma gemilerine bağlı olarak derinliklere inip çıkabilen araçlardı bağımsız hareket edebilme yetenekleri yoktu. Oksijeni ve elektriği bağlı olduğu gemiden sağlanıyordu. 1930 yıllarında kullandıkları batisferle ABD li Prof. Dr. Charles William Beebe ve mühendis Otis Barton Atlantikde Bermeuda adaları civarında 435 m derinliğe inmişlerdi. Dalma araçları daha sonraki yıllarda daha da geliştirildi. Boyutları büyütülüp bağımsız hareket edebilme yeteneği sağlandı. Bu araçlar artık küre şeklinde değillerdi. Adeta küçük birer denizaltı gibiydiler. Bunlara Batiskaf adı verildi. Batiskaflarda en az iki kişi bulunuyor ve aracı içten idare ediyorlardı. Araç elektriğini ve havasını kendisi sağlıyordu ve gözlem yapabilme hatta nümuneler toplayabilme yetenekleri çok geliştirilmişti. 1962 senesinde Fransız deniz kuvvetlerine ait ARCHIMEDE adlı batiskaf Pasifik okyanusundaki Kuril çukurunda 9200 m ye indi. Bilindiği gibi ilk batiskafı İsviçreli fizikçi bilim adamınAuguste Piccard yapmıştı ve ilk kez o kullanmıştı. Piccardın geliştirdiği batiskafın adı TRİESTE idi. Akdenizin Tiren denizi bölümünde 1953 yılında 3150 m ye inen batiskaf 1960 yılında Pasifik okyanusundaki Mariana çukurunda 10 916 m ye indi. Son yıllarda ABD Deniz kuvvetleri tarafında geliştirilmiş olan ALVIN isimli batiskaf 7 m boyunda küçük bir denizaltı gibi olup, içinde bulunan 3 personelle 4500 m lerde bile uzun zaman dolaşarak gözlem yapabilme yeteneğine sahiptir. Osanografya araştırmaları bakımından denizlerin çeşitli derinliklerinde insanın serbest hareket ederek araştırmalarda bulunmasının büyük önemi vardır. Bu işlevi ancak dalgıç olarak vasıflandırılan ve bazı teknik cihazlarla donatılmış insanlar gerçekleştirebilirler. Dalgıçlar önceleri özel giysileriyle diplere dalan fakat solunduğu hava temini bakımından su üstündeki deniz aracına bağlıydılar. Ağır olan elbiseleri ve ayakkabıları onların hareketlerini büyük ölçüde engelliyordu. Dalgıçlar ancak kıyılarda maksimum 30-40 m derinliklere çeşitli amaçlar için dalışlar yapan insanlardı. Akdeniz ülkelerinde sünger çıkarımı bunların başlıca faaliyetleri idi. Yakın yıllarda dalgıçlık tekniği konusunda bir çok ilerlemeler kaydedildi. Bunların en önemlilerinden dalışlardaki solunum için ihtiyaç duyulan oksijenin dalgıcın vücuduna sabitlenmiş tüpler vasıtasıyla taşınmasıydı (SCUBA). Ayıca elbiseleri ve ayaklarına takmış olduğu yüzgeç ayaklar (palet, dalış paleti) diğer donanımlardı. Bu sayede dalgıç oksijen kapasitesine ve basınca dayanabilme sınırına kadar olan derinliklerde (40 m) serbestçe dolaşarak çeşitli amaçlara yönelik (sualtı arkeolojisi, biyolojik araştırmalar, jeolojik araştırmalar ve sualtı yapı hizmetleri, spor aktiviteleri olarak, zıpkınla balık avlama) araştırmalar yapabiliyordu. Bu tür donanımlara sahip olan dalgıçlar balıkadam ve kurbağa adam olarak isimlendirilmektedir. Kurbağa adam teriminin daha ziyade askeri amaçlı deniz harekatlarında su içi ve su altında görev yapanlar için kullanıldığı görülmektedir. * SCUBA (Self Contained Underwater Breathing Apparatus)