Kıdem TAZMİNATINA dokuNdurTMAyIZ
Transkript
Kıdem TAZMİNATINA dokuNdurTMAyIZ
TÜRK METAL SENDİKASI GENEL MERKEZİ AYLIK YAYIN ORGANI TÜRK TEMMUZ 2012 | SAYI: 156 METAL ÜRETMEK, KAZANMAK, KAZANDIRMAK İSTİYORUZ TÜRKMETAL TEMMUZ 2012 - SAYI: 156 YAĞMA YOK! BiZ VARIZ... Kıdem TAZMİNATINA dokuNdurTMAyIZ... EDİTÖRDEN YIL 2012... BİR OLACAĞIZ, İRİ OLACAĞIZ, DİRİ OLACAĞIZ... 2011 yılının sonlarına doğru medya organlarında çıkan haberler ve yaşanan gelişmeler, 2012 yılının çalışanlar için zor ve çetin geçeceğinin habercisiydi. Aslında gelişme değil, gerileme diyeceğimiz nitelikteki bu haberler neydi? Kıdem tazminatının kaldırılarak yerine bir fon getirilmesi ve kıdem tazminatından yararlanma şartlarının ağırlaştırılmasıydı. Modern kölelik sistemi dediğimiz kiralık işçilik yasasının tekrar getirilmek istenmesiydi. Avrupa’daki ekonomik krizlerin Türkiye’ye de sıçramasıyla birlikte, işverenlerin sözleşme döneminde “tekrar kriz var” söylemlerinin yükselecek olmasıydı. Şimdi, gerçekten alın teri sahiplerinin önüne bu şartlar konuyor ve bizim bunları kabul etmemiz bekleniyor. Ve 2012 yılındayız. Bu süreçte çalışanlara, sendikalara büyük ve ağır bir sorumluluk düşüyor. Çünkü, çıkartılmak istenen yasalar sadece bizleri değil, geleceğimiz olan çocuklarımızı da yakından ilgilendiriyor. Bu noktada birliğimizden beraberliğimizden, yani sendikalarımızdan başka gücümüz de yok. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın her fırsatta dile getirdiği, “bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız” sloganının hayata geçirilme vakti işte bu 2012 senesi. Çünkü, önümüzdeki süreçten yara almadan çıkmamızı sağlayacak anahtar sloganı aklımızın bir köşesine, kulağımıza asmamız gerekiyor. Türk Metal dergisi bu süreçte sizlere mevcut haklarınızı hatırlatmak, bilmeyenlere ise bilgisini vermek amacıyla kıdem tazminatını tekrar masaya yatırdı. Öğretim üyesi Gökhan Ofluoğlu kıdem tazminatı ile işsizlik sigorta fonunun farklılıklarını anlatan bir yazısını bizler için kaleme aldı. Dileriz sağduyu sahipleri bu anlatılanları göz ardı etmez. Geçtiğimiz ayın 12’sinde, “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” kutlandı. Çocuk işçiliği, çocuk sömürüsü bir insanlık suçu. Hala birçok iş yerinde çocuklar acımasızca, çocukluklarını yaşayamadan sömürülüyor, horlanıyor, geri bırakılıyor. Sendikamızın ekonomi uzmanlarından Merve Özkan’ın çocuk işçiliği ile ilgili genel bir değerlendirme yazısını sizlerle paylaşıyoruz. 14. Olağan Genel Kurul sonrası ilk Başkanlar Kurulu toplantımız Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de yapıldı. Azerbaycan bizim kardeş devletimiz olarak toplantımıza ev sahipliği yaptı. Toplantımızın içeriğini ve fotoğraflarını bu sayımızda takip edebilirsiniz. Türkiye’nin dış politikası ve komşularıyla ilişkileri, Suriye’deki sıcak gelişmelerle yeniden tartışılmaya başlandı. Siyaset Bilimci-Yazar Dr. Barış Doster’in dış politikada olan biteni ve olması gerekeni tahlil ettiği yazısının ilk bölümünü sayfalarımızda bulabilirsiniz. Sosyal medya beşinci kuvvet olarak değerlendirilmeye bile başlandı. Türk Metal’in üyeleriyle olan iletişiminde önemli bir araç olarak kullandığı sosyal medyada nelerin yazıldığını ve paylaşıldığını zaman zaman dergimizde yayınlayacağız. Bu ay da sosyal medya köşesi yaptık ve Genel Başkanımızın Twitter ve Facebook sayfalarında paylaştığı gönderiler ve bu gönderilere yapılan yorumlar dergimizin sayfalarında mevcut. Bir Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz. Oruç tutmak bireysel olduğu kadar, sosyal yönü ağır basan bir ibadet. Aç insanların halinin daha iyi anlaşılması ve aç insanların taleplerinin karşılanması için önemli bir vesile. Dileriz, bu Ramazan ayı vesilesi ile açların, muhtaçların hali daha iyi anlaşılır ve onlara karşı daha cömertçe yaklaşılır. Türk Metal dergisi olarak herkesin Ramazan Bayramını kutluyor, herkese güzel bir bayram ve güzel bir tatil diliyoruz. çtürk Ertan Gtuen .tr rkmetal.org urk@ ertangenct İÇİNDEKİLER 4 14 27 32 34 56 TÜRK METAL SENDİKASI AYLIK YAYIN ORGANI Temmuz 2012 | Sayı: 156 YAYIN SAHİBİ Türk Metal Sendikası Adına Pevrul KAVLAK SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Bekir EROĞLU METAL HABER MÜDÜRÜ Ertan GENÇTÜRK TÜRK 2 ARAŞTIRMA M. KEMAL ŞEN YÖNETİM MERKEZİ Türk Metal Sendikası Genel Merkezi Basın Müşavirliği Beştepe Mahallesi Yaşam Caddesi 1. Sokak No:7/A 06520 Söğütözü/ANKARA Telefon: 0312 292 64 00 Faks: 0312 284 40 18 basin@turkmetal.org.tr PRODÜKSİYON CTCP REPROTEK BASKI Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş. Ziraat Bankası Tesisleri İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık - ANKARA Tel: 0 (312) 384 73 44 - 45 YAYIN TARİHİ: 30 / 07 / 2012 YAYININ TÜRÜ: Yaygın süreli YAYIN ARALIĞI: BİR (1) AY YAYIN DİLİ: TÜRKÇE Dergimiz basın ahlak yasasına uyar. Ayda bir yayımlanır ve üyelerimize ücretsiz dağıtılır. Bu ayın öne çıkanları Naci Önsal / Yetki Sorunu SAYFA 22 Ankara’da İş Sağlığı ve Güvenliği Çalıştayı SAYFA 24 Merve Özkan / Çocuk İşçiliği, Vicdan Kirliliği SAYFA 28 6 Sektörden haberler 8 Yoksulluk sınırı 3 bin liraya yükseldi 10 Dünyadan haberler 12 Kumlu: Kıdem tazminatına el uzatan, karşısında Türk-İş’i görecek! 20 Kazanmadan harcamayalım... 38 Sosyal medyadan 52 Türk Metal-MESS ortak eğitimleri sürüyor 58 1 Temmuz’da hayatımızda neler değişti? 60 Kitap-Sinema 62 Sağlık 63 Bulmaca 64 Bizden Haberler Gökhan Ofluoğlu / Kıdem Tazminatında Yeni Gelişmeler SAYFA 40 Emekçinin Not Defteri SAYFA 57 BİZ BİR AİLEYİZ SAYFA 44 HİDROMEK A.Ş. SAYFA 48 KİM DAHA DEMOKRAT? METAL Ve bugün, sendikalar örgütlenme anlamında en vahim bir süreci yaşıyor. 1980’li yılların Türkiye’sinde 40 milyon nüfusa karşılık, 2,5 milyon sendikalı varken, bugün 75 milyonluk nüfusumuza karşılık, 520 bin sendikalı var. Bir ülkede zenginliğin temel kaynakları, yatırım ve üretimdir… İstihdamın olduğu yerde emek olur. Emeğin olduğu yerde ekmek olur. Ekmeğin olduğu yerde ise barış olur, refah olur, huzur olur… 4 TÜRK Zaten, ekonominin ortaya çıkış nedeni de budur. Ekonomi, insan içindir, insanın huzuru ve refahı içindir. Ama, son 30 yıldan bu yana bu yaklaşım terk edildi. IMF’ye, Dünya Bankası’na, Dünya Ticaret Örgütü’ne ve küresel güçlere endeksli politikalar sonucu, ekonominin insan için olduğu unutuldu.. Küresel güçler, “insan, ekonomi içindir” diye yeni bir tarif getirdi. Çünkü onların ekonomisi, kendi kasaları, kendi kazançları. Kazanç, kar ne kadar büyükse, onlara göre ekonomi de o kadar iyi… Pevrul KavlaK Türk-İş Genel Sekreteri Türk Metal Sendikası Genel Başkanı pkavlak@turkmetal.org.tr twitter.com/KavlakPevrul Böyle düşündükleri için sadece daha fazla üretime, daha fazla kara yöneldiler. Ama daha fazla üretenlerin de kazanmasını asla istemediler. Hatta daha da ileri gittiler. Daha az maliyetle, daha fazla üretmek istediler. Çalışma şartlarını ve işgücü yapısını değiştirmeye yeltendiler. Ama duvara çarptılar. Çünkü, bu noktada, karşılarına hiç sevmedikleri, istemedikleri sendikalar çıktı. Bu demokratik engeli, antidemokratik ve vahşi yollarla aşmaları lazımdı. Bunun için, liberal maskeli, ama özgürlükçü ve demokratik olmayan bir söylem geliştirdiler. Ve “21. Yüzyıl, bilgi çağı. Bilgi çağında sendikalara yer yok” dediler. Sonra da usul usul, stratejiler geliştirip, sendikaları eritmeye, örgütlü toplumu katletmeye başladılar… Yazar Oktay Akbal’ın, “Önce Ekmekler Bozuldu” dediği gibi, onlar da önce özelleştirmelerle sızdılar. Bizim gibi ülkelerde olduğu gibi, önce KİT’leri yok ettiler. Türkiye’nin göğsünü kabartan Sümerbank’ı, Seka’sı, Etibank’ı, Tekel’i, Et Balık’ı birer birer gitti elimizden. Özelleştirmeler, işsizliğe neden oldu… Özelleştirmelerden elde edilecek gelirle, yeni istihdam sahaları açacağız dediler. Bunun da koca bir balon olduğu anlaşıldı. Bırakın yeni istihdam sahalarını, özelleştirilen kuruluşlarda çalışanlar, yavaş yavaş işten çıkarıldı… Hani avrupa SoSyal Şartı’nın 5 ve 6’ncı maddelerinin onaylanmaSı iSteği? Görüyoruz ki, iŞverenler bu konuda iStekSiz. böyle olunca, o zaman iŞverenlerin, Sanayicilerin ve derneklerinin demokraSi konuSunda Samimi olmadıkları ortaya çıkıyor. biz, bir kere bile olSa, ne tüSiad’dan, ne tobb’dan ne de tiSk’den, çalıŞanların en demokratik Hakları olan SendikalaŞmaya yönelik Sözler duymadık. ben, bir polemik baŞlatmak amacıyla Söylemiyorum bunları. ama, eğer Gerçekten demokratikleŞme konuSunda SamimiySek, önce örGütlenmenin önündeki enGelleri kaldıracağız… Mesela işverenlere sormak isterim: Avrupa Birliği ve demokratikleşmeyi konuşurken, olayı sadece Kürt Sorunu olarak ele almak doğru mudur? Bir taraftan işsizlik, bir taraftan işten çıkarmalar, sendikaların pazarlık gücünü zayıflattı. Sonra da, gerek sendikalara, gerekse emekçilere çullanmalar devam etti. İşgücünün esnek kullanımı, taşeron işçiliği ve güvencesiz çalışmalarla, ücretler ve çalışma şartları değişti. Hani Avrupa Sosyal Şartı’nın 5 ve 6’ncı maddelerinin onaylanması isteği? Emek ve alın teri, sıradan değerler olarak gösterildi. Çalışanlar, emekçiler örgütlü olmaktan uzaklaştırıldı. Dayanışma ruhu yok edildi ve çalışanlar, bireysel olmaya mecbur ve mahkum edildi. Biz, bir kere bile olsa, ne TÜSİAD’dan, ne TOBB’dan ne de TİSK’den, çalışanların en demokratik hakları olan sendikalaşmaya yönelik sözler duymadık. İşyerleri, çalışanları insani ilişkilerden uzak tutan, sadece makinelere endeksleyen bir tecrit ortamı oldu. Ve emekçilere köle muamelesi yapmak, moda oldu… Emeğin ve alınterinin değeri kaybolunca da, reel sektörde istihdam azaldı, hizmet sektörü büyüdü... İşte bu süreçte, küresel güçlerin yanlışları , başka yanlışları da beraberinde getirdi. Sendikalar, dur bakalım ne olacak diye, kendilerini eriten bu sürecin sonunu beklemeye başladılar. Örgütlenme refleksleri durdu. Teorik ve pratik anlamda kendilerini yenileyemediler. Böyle olunca da gerileme devri başladı… Ve bugün, sendikalar örgütlenme anlamında en vahim bir süreci yaşıyor. 1980’li yılların Türkiye’sinde 40 milyon nüfusa karşılık, 2,5 milyon sendikalı varken, bugün 75 milyonluk nüfusumuza karşılık, 520 bin sendikalı var. Bugün içinde bulunduğumuz süreç gereği, sosyal tarafların, demokrasi konusunda samimi olmaları ve mutabakata varmaları gerekiyor… Biz, emeği temsil ediyoruz. Biz, alınterini temsil ediyoruz. Emeğin demokratik hakkı olan örgütlenme hakkını kullanması için çaba gösteriyoruz. Ama bundan rahatsız olan çevreler var. Biz bunu değişik zamanlarda değişik yerlerde görüyoruz. Çalışanların örgütlenmesi için çalışırken, hiç de demokratik olmayan yöntemlerle karşılaşıyoruz. Bu antidemokratik yöntemlerin arasında işten çıkarmalar, en geçerli yol olarak, işverenler veya temsilcileri tarafından yoğun bir şekilde tercih ediliyor. Görüyoruz ki, işverenler bu konuda isteksiz. Böyle olunca, o zaman işverenlerin, sanayicilerin ve derneklerinin demokrasi konusunda samimi olmadıkları ortaya çıkıyor. Ben, bir polemik başlatmak amacıyla söylemiyorum bunları. Ama, eğer gerçekten demokratikleşme konusunda samimiysek, önce örgütlenmenin önündeki engelleri kaldıracağız… Hep beraber, elimizi taşın altına koyacağız. Hani, devekuşuna sormuşlar, deve misin, kuş mu? O da, “deveyim” demiş. O halde “koş” demişler; “Ben kuşum, koşamam.” “Madem kuşsun, o halde uç” demişler; o da kaçamak cevaba devam etmiş: “Ben deveyim, uçamam.” O zaman işverenler de karar verecekler: Demokratikleşmeyi istiyorlar mı, istemiyorlar mı?.. Yoksa istedikleri, içinde örgütlenme hakkının olmadığı, kullanılmadığı yeni ve çağdaş(!) bir demokrasi mi?.. Belki de çalışma hayatındaki kaos ortamının başlıca nedenlerinden biri, bu konuda hayli bulanık ve sisli bir görüntünün ülkemizde hakim olmasıdır. Bu sis bulutlarını dağıtmak, yani son derece demokratik bir çalışma ortamında Türkiye’nin hem demokrasi hem de ekonomi anlamında gelişmesine katkıda bulunmak, bize göre işçi, işveren ve devletin ortak görevi olmalıdır… METAL Hayır. Bize göre bu yaklaşım, esası bırakıp teferruatla uğraşmaktır. İşverenlerimiz, sanayicilerimiz bu konuda gösterdikleri çabayı, neden örgütlenme, toplu sözleşmeli, grev ve lokavtlı toplu pazarlık hakkı için göstermiyorlar?.. 5 TÜRK Sendikalar, büyük oranda üye kaybına uğradı. Sendikalı işçilerin sayısındaki azalmadan cesaret alan bu güçler, daha sonra çalışanların aleyhine düzenlemeleri hayata geçirmeye başladı…Bu değişiklikleri yaparken, teknolojiye sarıldılar. Çalışanların yerini yeni araçlar, makineler almaya başladı. Çalışanları, düşük vasıflı diyerek işten çıkardılar, yüksek vasıflı etiketiyle düşük ücretlileri işe aldılar. İşten çıkarmalar, bombardıman halini alınca da, işsizlik çığ gibi büyümeye başladı… N E D R Ö T K SE METAL OYAK ve ETİ’de mutsuz son TÜRK 6 Eti ve Oyak grupları arasında 1982’de başlayan ortaklık sona erdi. Eti, Oyak’ın sahip olduğu iştirak hisselerini satın aldı. İki şirket son dönemlerde birçok konuda davalık olmuştu. Eti Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan Kanatlı, yaptığı yazılı açıklamada, azınlık hisselerinin 1 Haziran’da devredildiğini bildirdi. Açıklamada, “Bu karar, Oyak Grubu tarafında farklı iş kollarına odaklanma stratejisinin bir uzantısı, Eti tarafından ise hakim hissedar olarak, öncelikli alım hakkının kullanılmasıdır” denildi. 2011’i rekor gelirle kapattı Bosch, Siemens, Profilo ve Gaggenau markalarıyla Türk beyaz eşya sektörünün öncü firmalarından olan BSH, 2010 yılının ardından 2011 yılını da rekor bir gelirle kapattı. BSH Türkiye CEO’su Nobert Klein, finansal sonuçları, “Üretim tesislerimizde yatırım yapmaya ve yeni istihdam alanları yaratmaya devam ettiğimiz 2011’de, yüksek rekabet şartlarına rağmen, ortalamanın üzerinde yaptık” sözleriyle değerlendirdi. BSH’ın cirosu % 31,4 artışla 3,1 milyar TL’ye yükselirken, üretim hacmi de % 13 artışla 4 milyon sınırını geçti. 2011 yılında BSH’ın iç pazardaki payı ise % 30’a yükseldi. BSH’ın Çerkezköy tesislerinde küçük ev aletlerinin üretimine de başladığını ifade eden Klein, küçük ev aletleri fabrikasını 2013 yılında açmayı hedeflediklerini belirtti. ‘Altay’ görücüye çıkıyor Otokar, Türkiye’nin ilk özgün ana muhabere tankı Altay’ın sonbaharda tamamlanacağını bildirildi. İlk Türk milli tankının tasarımı, prototiplenmesi, testleri ve kalifikasyonunun yaklaşık 500 milyon dolara mal olması öngörülüyor. Tüm fikri ve mülkiyet hakları Türkiye’nin olan ilk milli tank Altay, aynı zamanda Türkiye’nin bu alanda dışa bağımlılığını sona erdirecek. Otokoç, 350 milyon liralık yatırım yapma kararı aldı Bursa’nın en büyük 10 firmasının 6’sı Türk Metalli Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BSTO) “Bursa’nın 250 büyük firması” araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Ciroların baz alınarak yapılan çalışmaya göre, 2011 yılının birincisi 7.7 milyar ciro ile Tofaş oldu. Sırayı Oyak Renault, Borçelik ve Bosh devam ettirirken Karsan ve Componenta da ilk 10’un içersinde yer aldı. Araştırmada ilk 10’a giren firmaların 6’sında Türk Metal Sendikası üyesi işçiler çalışıyor. Türkiye’ye patent başvurusunda bulunan yabancı firmalar, korumaya almak istedikleri patentlerinin sayısı ile Türk firmalarını geride bıraktı. Türk Patent Enstitüsü verilerini değerlendiren marka tescil ve patent ofisi Acar Patent’ten yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de 2012 yılında en çok patent koruma talebinde bulunan ülke Almanya oldu. Geçen yıl Türkiye’de 1.583 patent başvuru talebinde bulunan Alman firmalarının, 2012’nin ilk yarısında 1000 patent başvurusu yaptığı belirtildi. Açıklamada, “Türkiye’de en çok marka tescili yaptıran Amerikan firmaları ise patent başvurularında ikinci sırada bulunuyor. Türkiye’de patent koruması yaptıran diğer ülkeler ise, İsviçre, Fransa, İtalya, Japonya ve Hollanda oldu” denildi. 7 TÜRK Yabanc ılardan Türkiye ’de patent uygulam ası METAL KOÇ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Çimen, Otokoç’un bu yıl 3 milyar liranın üzerinde ciro yapmak istediğini belirterek, “350 milyon lira da yatırım yapacağız” dedi. Çimen, Otokoç İstinye tesisinde Volvo modellerinin satış ve satış sonrası hizmetlerinin başlaması sebebiyle düzenlenen törende, Koç Holding Otomotiv Şirketlerinin Türkiye’deki üretimin % 50’sini, iç pazar satışlarının da %30’unu gerçekleştirdiğini ifade etti. | KISA KISA 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 3 bin liraya yükseldi METAL TüRK-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak amacıyla aylık olarak yapılan, “açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının” Haziran ayı sonuçlarına göre,4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı, (açlık sınırı) 924 lira 98 kuruş olarak açıklandı. Araştırmada, gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt) ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3 bin 12 lira 97 kuruş olarak belirlendi. TÜRK 8 Yaşlılardaki büyük dram Geçim sıkıntısı yaşayan yaşlı kişilerin son çare olarak Türkiye İş Kurumu’na başvurduğu ortaya çıktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre, 65 yaş üstü iş başvurusunda bulunanların sayısı 2002’de 793 iken, bu sayı 2011’de 4 bin 566 oldu. Türkiye 2013’te % 3,3 büyür Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2012 Türkiye raporunda, uygulanan yapısal ve makroekonomik politikaların, Türkiye’nin ekonomisinin güçlenmesinde etkili olduğunu bildirdi. Açıklanan OECD 2012 Türkiye raporuna göre, 2013 yılında büyüme % 4.6, enflasyon % 7.2, işsizlik oranı 9.1 olacak. TüRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK), 2012 Mayıs ayı sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Bu verilere göre, sanayi üretim endeksi geçen yılın aynı dönemine göre % 5,9 ile beklentinin çok üzerinde bir artış gösterdi. Piyasa beklentisi bu dönem için % 3,2 artış olması yönündeydi. Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, imalat sanayi sektörü endeksi % 5,8, madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi % 4,2 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinde de % 7,3 artış oldu. Kayıt dışı istihdam % 37’ye inince sigortalı sayısı ilk kez 18 bini buldu Türkiye’de uzun yıllar % 50’lerde seyreden kayıt dışı istihdam, yapılan çalışmalar sonucu % 37.5’e kadar geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)’in verilerine göre, geçen yıla oranla kayıt dışı çalışan sayısında yaklaşık % 4’lük gerileme oldu. Kayıt dışı istihdamı engellemeye yönelik çalışmalar sonrasında, sigortalı çalışan sayısında da artış gözlendi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre, 2010 yılında 16 milyon olan sigortalı çalışan sayısı, geçen ay itibarıyla 18 milyona ulaştı. METAL TüRKİYE iletişim vergisinde “dünya rekorunu” elinde bulundurmaya devam ediyor. Cep telefonunda, Katma Değer Vergisi (KDV),Özel İletişim Vergisi (ÖİV) ve Hazine Payı oranlarının toplamı % 58’i bulurken, sabit telefonlarda bu oran % 33’e ulaşıyor. Türkiye’yi, iletişim vergisi oranlarında Gabon, Madagaskar, Uganda ve Tanzanya gibi ülkeler takip ediyor. Sanayi üretiminde büyük artış yaşandı 9 TÜRK Türkiye rekor se ’de iletişim viyede vergisi alınıyor 2 5 METAL DÜNYADAN HABERLER TÜRK 10 Kişi başına milli gelirde Türkiye 30. oldu Lüksemburg 1. sırada 1 27 AB ülkesi, 4 aday ülke, 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkesi, 3 Batı Balkan ülkesi,1 üyelik müzakeresi süren ve 2 potansiyel aday ülkeyi kapsayan Satın Alma Gücü Paritesi Araştırmasının 2011 sonuçları açıklandı. Satın Alma Gücü Paritesi’ne (SGP) göre, Avrupa’da, 37 ülke arasında en yüksek kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), Lüksemburg’da görüldü. Lüksemburg AB ortalamasının 2.74 katı düzeyinde kişi başına GSYH’ YE sahip. 37 ülke içersinde GSYH endeksinde Türkiye ise 30. sıradaki yerini koruyor. Lüksemburg’un kişi başına milli geliri, Türkiye’ye göre 5,3 kat daha fazla. Türkiye, gerçek kişisel tüketimde ise 2 basamak yükselerek, 27. sırada yer alıyor. 21 milyon 800 bin araç üretildi Araç üretimi % 8 arttı 2 dünya Otomotiv Sanayiciler Birliği 2012 ilk çeyreğini kapsayan dünya motorlu araç üretimi verilerini açıkladı. Rapora göre, 2012 Ocak-Şubat-Mart döneminde dünya motorlu araç üretimi, bir önceki yılla kıyaslandığında % 8 artarak, 21 milyon 800 düzeyinde gerçekleşti. Mısır’da seçimler yapıldı Cumhurbaşkanı Mursi seçildi 3 Mısır’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, Müslüman Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi kazandı. Mursi oyların % 52’sini alarak, Mısır’ın demokratik yollardan seçilen ilk sivil cumhurbaşkanı oldu. Mursi, sonuçların açıklanmasından sonra, “Mısır’daki seçimleri demokratik bir şekilde koruyan şerefli Mısır yargısı ve askerlere selam olsun. Tüm Mısır halkını kutluyorum” şeklinde konuştu. Fransa’da vergi baskısı artıyor Sos5 Fransa’da, yalist Cumhurbaşkanı Hollande’ın göreve başlamasının ardından, hükümet, zengin kesimler üzerindeki vergi baskısını arttırıyor. Bu yıl büyüme oranları açısından önceki yılların gerisinde kalan Fransa, açığı kapatmak amacıyla vergi artırımına gidiyor. 7 milyar 200 milyon Euro tutarındaki vergi paketinin büyük bir kısmını büyük şirketler ve varlıklı aileler ödeyecek. METAL 3 4 6 11 TÜRK 1 YENİ BİR GIDA KRİZİ DAHA KAPIDA D8 ülkeleri “Tohum Bankası Projesi’ni başlattı 4 D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Prof. Widi Agoes Pratikto, dünyanın yeni bir gıda kriziyle karşı karşıya olduğunu belirterek, buna önlem olarak D-8 ülkelerinin “Tohum Bankası” Projesi başlattıklarını bildirdi. Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya’dan oluşan gelişmekte olan 8 ülke D-8’i oluşturuyor. Endonezya’da, Bangladeş’de ve Pakistan’da çok büyük bir nüfusun olduğunu hatırlatan Pratikto, muhtemel bir gıda krizinde “Tohum Bankası” projesinin, gıda krizinin en hafif şekilde atlatılmasını sağlayacağını kaydetti. Pratikto, “Projemiz kapsamında D-8 üyesi ülkelerde tohum bankaları kurulacak. Bu konuda daha önce 8 ürün saptanmıştı, ancak, şimdilik öncelikli olarak 3 ürün belirlendi ve bunlar buğday, mısır ve çeltik oldu. Bu ürünlere yönelik stok yapılacak” dedi. AB’nin yeni dönem başkanı Kıbrıs Rum Yönetimi 6 KuzEy Kıbrıs Rum Yönetimi, 2004 yılında tam üye olduğu Avrupa Birliği’nde dönem başkanlığı görevini devraldı. Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofias, Avrupa Komisyonu’nun internet sitesinde yeralan açıklamasında, “Şu anda tek isteğimiz, gelecek nesillere daha iyi bir Avrupa bırakabilmek. Kıbrıs, Avrupa için bir umut yaratmaya çalışacaktır” dedi. | KONFEDERASYON’DAN METAL Kıdem tazminatına el uzatan, karşısında Türk-İş’i görecek! TÜRK 12 TüRK-İş Yönetim Kurulu, kıdem tazminatının kaldırılacağı yolundaki haberlerin yeniden yoğunlaşması üzerine, 11 Temmuz’da toplandı. İşten atılan 305 THY işçisinin durumunun da ele alındığı toplantının ardından, Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu bir açıklama yaptı. “Kıdem tazminatı” tartışmalarıyla ilgili olarak, 15 Temmuz 2011’de ve 19 Eylül 2011’ de iki ayrı basın toplantısı düzenlediklerini hatırlatan Kumlu, “Bugün düzenlediğimiz basın toplantısında da bu konuya bir kez daha yer vermek durumunda kaldık. Neden? Çünkü yazılı ve görsel medyada, kıdem tazminatıyla ilgili bir haber furyası daha başladı. Aylardan beri kimi zaman bir sayın bakanımızın açıklaması, kimi zaman bir bakanlığımızın çalışması şeklinde kamuoyu defalarca bu konu ile meşgul edildi. Son olarak da, ‘Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun Tasarısı’ başlıklı bir metin tartışılmaya başlandı” dedi. Sözkonusu metnin, işçi, işveren, hükümet arasında olması gereken sosyal diyaloğun bir gereği olarak, resmi yollarla kendilerine iletilmediğini vurgulayan Türk-İş Genel Başkanı Kumlu, “Bu metni de, tıpkı diğer metinlerde olduğu gibi gazetelerden okuduk, inceledik.” diye konuştu. Kumlu, şöyle devam etti: “Biz burada ciddi hak kayıpları barındıran bu metnin içeriğini tartışmayacağız. Dikkat çekmek istediğimiz konu, kıdem tazminatı gibi, geniş emekçi kitlelerini yakından ilgilendiren bir konuda, aylardan beri değişik bakanların aklına geldiği gibi konuşmasıdır. Değişik bakanlıklardan sızdırılan değişik metinlerle ‘alıştırmak’ adına kamuoyu dimağının alt üst edilmesidir. Bilgi kirliliği bizzat hükümet eliyle yaratılmaktadır. Hükümetin yapmak istediklerinin hangi metinde yer aldığının ayrımına artık hiç kimse “Konunun sürekli gündemde tutulması nedeniyle Türk-İş, 2003 yılında toplanan 19’ncu Genel Kurulunda kıdem tazminatına yönelik herhangi bir saldırı karşısında, diğer eylemlerin yanı sıra, üretimden gelen gücün kullanılacağı yönünde bir karar almış ve bu kararı daha sonraki genel kurullarında yinelemiştir” varamamaktadır. Kıdem tazminatları konusu 1962 yılından beri işverenlerin ve hükümetlerin gündeminde olmuştur. İşveren kesimi, ‘güvencesiz, ucuz ve maliyetsiz’ emek özlemiyle, yıllardan beri bu konuyu sıcak tutmaya çalışmıştır. Hükümetler de fırsat buldukça konu üzerinde yoğunlaşmakta, kamuoyunu bu fikre alıştırmaya çalışmaktadır. Ancak, bu konuda gündeme getirilen önerilerin tümü, ne kadar ‘iyi’ ya da ‘güzel’ gösterilmeye çalışılsa da, her zaman bu hakkı budamaya yönelik olmuştur, olmaya devam etmektedir. İşçilerin ve Türk-İş’in bu konudaki tavrı açık ve nettir. Konunun sürekli gündemde tutulması nedeniyle Türkİş, 2003 yılında toplanan 19’ncu Genel Kurulunda, kıdem tazminatına yönelik herhangi bir saldırı karşısında, diğer eylemlerin yanı sıra, üretimden gelen gücün kullanılacağı yönünde bir karar almış ve bu kararı daha sonraki genel kurullarında yinelemiştir. Kıdem tazminatı, endüstri ilişkileri sisteminin en önemli konularından biridir. İşçinin en büyük güvencesidir. Kıdem tazminatı konusunda hükümet tarafından aylardır sergilenen sermaye yanlısı tavır barış getirmeyecektir, huzur getirmeyecektir. Bu ülkede sadece sermaye yoktur, emek de vardır. Bu ülke emekçilerin alın teri üzerinde yükselmektedir. Sürekli sermayenin talep ve isteklerinin dikkate alındığı bir Türkiye’de, toplumsal barıştan bahsedilemez. Buradan Hükümete ve sermayeye sesleniyorum. Kıdem tazminatlarımız, sizin, istediğiniz gibi süreceğiniz tarlalarınız değildir. İşçinin kıdem tazminatının bir sahibi, bir koruyucusu vardır. Açıkça bir kez daha ilan ediyorum. İşçinin kıdem tazminatına el uzatan, karşısında Türk-İş’i görecektir. Kıdem tazminatlarının sahibi bu güne kadar Türk-İş olmuştur, olmaya da devam edecektir. Bu ülkede 50 yıldır kıdem tazminatlarına dokunulamadıysa, bundan sonra da dokunulamayacaktır. Şu anda çalışma hayatının en önemli sorunu, bir türlü çıkarılamayan toplu iş ilişkileri yasasıdır. Bu yasanın çeşitli etkilerle çıkarılamaması nedeniyle, yüzlerce işyerinde binlerce işçimizin toplu iş sözleşmesi prosedürü işletilememektedir. Bu durum, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasına fiili bir engeldir. Bu sorun tüm çarpıcılığı ile çözüm beklerken, kıdem tazminatı hakkına ilişkin düzenlemelerin gündemde tutulması, hükümetin sorun çözme kabiliyetindeki zaafının bir ifadesidir. Biz Hükümete kıdem tazminatı konusunun işçiler açısından hassas bir konu olduğunu hatırlatıyor, bu konuda bu güne kadar yaratılan gerginliğe, kafa karışıklığına ve bilgi kirliliğine artık son verilmesini istiyoruz. Hükümeti sorumlu davranmaya ve bu konuda bu güne kadar yaptığı tüm çalışmaları rafa kaldırmaya çağırıyoruz. İşverenlere ise güvencesiz, ucuz ve maliyetsiz emek özlemiyle dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasına girilemeyeceğini anımsatıyoruz.” KONFEDERASYON’DAN | TüRK-İş GENEL BAşKANI MUSTAFA KUMLU METAL “AB’YE üYELİK SüREcİ cANLI TUTULSUN” TÜRK 13 T ürk –İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi’nin, 26 Haziran’da Berlin’de yapılan 30’ncu toplantısına katıldı. Toplantıda Komite Eş Başkanı olarak bir konuşma yapan Kumlu, Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri konusunda önemli mesajlar verdi. Kumlu konuşmasında şunları ifade etti: “Türkiye’nin ekonomik ve siyasi dönüşüm çabaları açısından, Avrupa Birliği ve 35 fasıldan oluşan geniş kapsamlı müktesebatı büyük önem arz etmektedir. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği, bizim için, sürdürülebilir kalkınma, örgütlü toplum, yüksek demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, bireysel hak ve özgürlükler, toplumsal cinsiyet eşitliği ve refah anlamına gelmektedir. Bu nedenle, AB üyeliğinin gerektirdiği iktisadi, sosyal ve siyasal reformlara mutlaka devam edilmesi gerektiğine ve üyelik sürecinin, ilgili tüm aktörlerin aktif katılımları ile sürekli canlı tutulması gerektiğine inanıyoruz. Avrupa Birliği katılım sürecini bir ekonomik ve sosyal dönüşüm süreci olarak görmeliyiz. Sürdürülebilir kalkınma, demokratikleşme, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, farklılıklarımıza saygı ve bütünleşme çabası olarak görmeli, bu anlayışla faaliyetlerimizi gayretle sürdürmeliyiz. Bunu, gelecek nesiller için yapmak zorundayız. Türkiye-AB ilişkileri köklü bir geçmişe ve sağlam temellere dayanmaktadır. Bu temeller üzerine aynı şekilde sağlam binalar inşa etmek ise hepimizin ortak görevidir. Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi olarak, gündemimizde yer alan konuları bu bakış açısıyla değerlendirmeliyiz. Adeta daimi bir komite haline gelen Komitemizin, bundan sonraki gündemini de aynı şekilde; Türkiye’yi, AB üyeliğine hazırlama anlayışıyla belirlemeliyiz.” | BAşKANLAR KURULU U L U R U K R BAşKANLA I D N A L P O T BAKü’DE rulu toplantısı, u K r la n ka aş B k il urulumuz sonrası ü’de yapıldı. ak B ti n 14. Olağan Genel K ke aş B ’ın n rbayca yonu Genel 12 Temmuz’da, Aze ndikaları Konfederas Se i İşç can ay erb Az uz, nel Baş- Ge Başkanlar Kurulum i Bakü’de toplandı. rulumuz sonrası ilk erbaycan’ın Başkent Az e nd ihi yuz” dedi. tlu tar uz mu 14. Olağan Genel Ku n ’da bulunmakta üzerine, 12 Temm ti can ve ay da erb ’in Az ev e liy ülk ba eş ve kard Başkanı Settar Meh ekkür ederek, “dost k, Mehbaliyev’e teş vla Ka l vru Pe ız nım ka Mehbaliyev: “Sevinciniz bizim sevincimiz, kederiniz bizim kederimiz” azErBaycan İşçi Sendikaları Konfederasyon Başkanı Settar Mehbaliyev konuşmasında, Türk Metal Sendikası’nın Başkanlar Kurulu üyelerini Bakü’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti, Fransa’nın sözde Ermeni soykırımını tanıyan yasasını protesto ettikleri için, Türk-İş camiasına ayrıca teşekkür etti. Mehbaliyev, şöyle devam etti: “Azerbaycan – Türkiye, biz kardeş bir milletiz. Biz istiyoruz ki, bütün sahalarda, iş kollarında, sendikalar arasında dostluk olsun. O cümleden de, Azerbaycan Konfederasyonu ile Türk Metal arasında yirmi yıldan beri bir dostluk vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün güzel sözü var; ‘Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir. Biz iki devlet, bir milletiz’ şeklinde. Bu hakikaten de böyledir. Bütün dünya da bilir ki, ayrı ayrı devlet olduğumuza bakmayarak, bizim bir millet olduğumuzu. Yani bizim de soyumuz Türktür.” Konuşmaların ardından Mehbaliyev, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’a, çalışma hayatı için büyük hizmetlerde bulunan kişilere verilen bir nişan taktı. METAL TÜRK Kavlak: “Türkiye ve Azerbaycan 15 dosdoğru dost iki ülke” GENEL Başkanımız Kavlak, Başk anlar Kurulu açılış konuşmasında, Türkiye ile Aze rbaycan’ın dostluğuna vurgu yaparak, “Ülkelerin, insa nların birbirini sırtından hançerlediği böylesine bir dön emde, dost bir insan ya da dost bir ülke bulmak, görm ek giderek zorlaşıyor… Bu anlamda, dünya coğrafyasına baktığımızda ‘dosdoğru dost’ olan iki ülke var; Türkiye ve Azerbaycan” diye konuştu. Kavlak, şöyle devam etti: “Bizim dostluğumuz yürektendir. Biz, bunun için, Azeri kardeşlerimizle, iki devletiz ama bir milletiz. Biz, aynı milletin evlatlarıyız. Aynı dili konuşuyoruz. Aynı türküleri söyler, aynı ağıtlara ağla rız. Kederi de neşeyi de paylaşırız. Çırpınırdı Kar adeniz’i dinlerken aynı duyguları taşırız. Bizler, birbirim izi yürekten seviyoruz. Kıbrıs’taki Başkanlar Kurulumuzd a, yüreğimiz, ‘Azerbaycan’ dedi ve biz bu yeni çalış ma dönemindeki ilk Başkanlar Kurulumuzu Kardeş Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de toplama kararını verdik. İşte bugün kardeş Azerbaycan’dayı z. Bizim bugün burada olmamızı sağlayan Konfede rasyon Başkanı Settar Abi’ye ve arkadaşlarına, bizl ere yaptıkları nazik davet, toplantımızın gerçekleşme sine verdikleri destek, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, Azerbaycan çalışma hayatının önde gelen temsilcilerinin de dinlediği konuşmasında, Bakü bizlere gösterdikleri ilgi ve yakınlık ’yü en son 10 yıl önce ziyaiçin, Başkanlar Ku- ret ettiğini belirterek, “10 yıl içinde Bakü’nün bu kadar gelişm rulu adına teşekkür ediyoruz.” iş olduğunu ve büyüdüğünü görünce, bir Türk olarak büyü k gurur duydum” dedi. | BAşKANLAR KURULU METAL Toplantının açılış oturumuna katılan konuklar arasında, Azerbaycan Metal İş Federasyonu Başkanı Ali Gumbatov ve Konfederasyon Başkan Yardımcısı Aqıl Dadaşov da yeraldı. TÜRK 16 Başkanlar Kurulumuz çalışmalarına başlamadan önce, Azerbaycan şehitliği ve Türk şehitliğini ziyaret etti. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, şehitlerin mezarlarına tek tek karanfil bıraktı. BAşKANLAR KURULU | METAL Başkanlar Kurulu toplantısında, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, yeni yönetim kurulu oluşmasından sonra, Türk Metal’in hedeflerine dikkat çekti. Toplantıda 2012 yılı değerlendirilirken, yaklaşan MESS toplu sözleşmesi de ele alındı. Toplantıda ayrıca, teşkilatlanma konusundaki hedefler görüşüldü. Teşkilatın bir, iri ve diri tutulması için yapılması gerekenler gözden geçirildi. TÜRK 17 | BAşKANLAR KURULU U L U R U K R A L BAşKAN EĞİTİM I L K R A F 3 E N İ R üYELE Bakü’de yapılan Başkanlar Kurulu toplantısır.na nti çerçevede, Prof. D u B Azerbaycan’ın Başke i. ld ri ve e d r le ne eğitim lığı ve Güvenliği ağ S İş ş katılan kurul üyeleri -İ rk ü T , e” , “küreselleşm liği Kanunu”, n ve ü G ve Yaşar Hacısalihoğlu ı ğ lı ağ S abulut, “Yeni İş anı Prof. Dr. Yalçın ek D Uzmanı Özcan Kar i es lt ü ak F er il g Siyasal Bil erler verdi. in m se lu u Ankara Üniversitesi n ko ” ri le ma Yöntem Karatepe de, “Çalış PROF. DR. YAşAR HAcISALİHOĞL U / Yeniyüzyıl üniversitesi Öğret im Görevlisi TÜRK METAL Türk Metal’in UAMİF’teki başarısı desteklenmeli 18 Uluslararası İlişkiler Uzmanı Pro f. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Başkanlar Kurulu’nun ilk gününde verdiği seminerde sen dikalaşmanın ve uluslararası ilişkilerdeki yerinin önemine dikkat çekti. Hacısalihoğlu, “Sendikan ın taşıdığı anlam son derece önemli ve derindir. Sorumluluğu tarihseldir. Sendika demek örg ütlülük demektir. Bir toplum içinde örgütlü olmayı deneyen, başaran ve bunu yaygınlaştıran bir kurum demektir. Belki de, bu yapısıyla siyasi partilerde n çok daha anlamlıdır. Çünkü örgütlülüğün değeri kutsaldır. Dünya coğrafyasının hiçbir köşesinde tespih tanesi gibi dizi li yedi ülkeyi sıralayamazken, Türk Me tal, Uluslararası Avrasya Metal İşçi leri Federasyonu bünyesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden başlayıp, Çin sınırına kadar uzanan bir dizilişi gerçekleştirmiştir. Bu nedenle, Avrasya Metal İşçiler i Federasyonu’nun arkasında durmak, desteklemek gerekiyor” dedi. BAşKANLAR KURULU | ÖZcAN KARABULUT / Türk-İş İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı suslar ile ILO’nun ‘Güvenlik Kültürü Raporu’ dikkate alınarak şunlar yapılmalıdır. Çağdaş işçi sağlığı ve iş güvenliği standartları ve normlarından söz edilebilmesi için, tüm işyerlerinin ve tüm çalışanların sağlık ve güvenlik kapsamında olması gerekmektedir. 50’den az işçi çalıştıran işyerlerinin ortak sağlık birimleri oluşturmalarının zorunlu hale getirilmesi, eşitliğin sağlanarak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinden her çalışanın yaralanması gerekmektedir. ILO’nun 187 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Teşvik Sözleşmesinin onaylanması ve ulusal mevzuata yansıtılması yönündeki çalışmaların en kısa zamanda başlatılması gerekmektedir.” 19 TÜRK türKiyE’dE ve dünyada, İş Sağlığı ve Güvenliği ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na sendikal yaklaşımı değerlendiren Karabulut, sonuç ve önerilerini Başkanlar Kurulu ile paylaştı. Karabulut şunları ifade etti: “Uluslararası Çalışma Örgütü’nün hazırladığı ‘Güvenlik Kültürü Raporu’na göre, meslek hastalılıklarının tümü, iş kazalarının % 98’i önlenebilir kazalardır. Türkiye’de çalışanların tamamının, iş sağlığı ve güvenliğinin koruyucu şemsiyesi altına alınması, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının, dolayısıyla ölümlerin ve yaralanmaların önlenmesi için, ‘Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Sistemi’ başlıklı raporda yer alan hu- METAL İş kazalarının % 98’i önlenebilir PROF. DR. YALçIN KARATEPE / Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Türk Metal ve sendikal hareket nereye gidiyor? ProF. Dr. Karatepe, Başkanlar Kurulu’nun ikinci gününde verdiği seminerde, ‘sendikal hareketi ve Türk Metal’i daha ileriye nasıl götürürüz?’ sorusuna cevap bulmak için neler yapılabilineceğini tartıştı ve şunları söyledi: “Sayın Başkan, Başkanlar Kurulu toplantınızda sizlere bir yığın sorumluluk yükledi. ‘Sendikacılığın geleceği Türkiye’de bizlere bağlıdır’ dedi. Ben bugün sizlere bir yol haritası çizmek istiyorum. Sihirli bir formül yok…Önce birbirimize bir takım sorular soralım. Bu sorulara yanıt vermek için önce kendimizi ve sendikamızı sorgulayacağız. Buradan, hem Türk Metal’in hem de sendikal hareketlerin nereye gideceğine bakmış oluruz” Prof. Dr. Karatepe’nin seminerinde, Türk Metal Sendikamızın vizyonu, misyonu ve hedefleri de tartışıldı. | İşçİNİN PENcERESİNDEN KAZANMADAN HARcAMAYALIM... METAL TAMAM, AMA NASIL GEÇİNECEĞİZ? TÜRK 20 Bir işçi, kira öderken, gıda harcaması yaparken, ısınırken, çocuğunun eğitim masraflarını karşılarken, sağlık problemlerini çözerken, işine ulaşmaya çalışırken para ödüyor. Ödediği miktar gelirini geçiyor ve bu şekilde de borçlanıyor. Borç batağına saplanıyor. Bu durumu çözmenin yolu, işçinin gelirlerini artırmaktır. TEMMUZ ayı sonlarında, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan, ekonomi konusunda, itiraf gibi bir dizi açıklama geldi. Açıklamalarda, işçiler olarak hak verdiğimiz ve asla hak veremeyeceğimiz ifadeler de vardı. Açıklamalardan birisi şu şekilde: ‘’Eğer bazı reformları zamanında yapmazsak, bazı adımları zamanında atmazsak, Türkiye hedeflediğimiz 2025 bin dolarlar mertebesine ulaşamayabilir. Bunların başında eğitim geliyor” Bir ülkenin Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı, “20-25 bin dolar mertebesine ulaşamayabiliriz” diyorsa; bu sözün tercümesi, “asla ulaşamayacağız” şeklindedir. Çünkü, hükümet hiçbir zaman bu kadar kesin ifadeyle kendisini eleştirmez. Evet, Türkiye’de 20-25 bin dolar seviyesinde kişi başı ortalama geliri tutturmak, böyle giderse çok zor. İşçisine, memuruna, emeklisine enflasyon oranında zam veren bir anlayış olduğu sürece, yoksulluk, dar gelirlilik standarda bağlanmış demektir. Babacan’ın dediği gibi, eğitim burada önemli bir faktör, ancak eğitim almış kalifiye insanların katma değer üretecek bir yapıya sahip olabilmesi için, öncelikle ücretlerin teşvik edici olması gerekir. Bu ülkede çalışan herkesin ücretlerle ilgili problemi var. Başta işçilerin… Babacan’ın itiraflarından biri de şuydu: “Kazanmadan harcıyoruz. Kendi tasarruflarımız yetmiyor, yabancıların tasarruflarıyla ülke ekonomisini büyütmeye çalışıyoruz, Türkiye’de hane halkının % 45’i gelirinden daha fazla harcıyor…” Peki, bu durumun sorumlusu kim? Sorumlusu dar gelirliler mi, bankalar mı? Yoksa çalışana hak ettiğini, insanca yaşaması gereken ücreti vermeyenler mi? Hiç kimse gelirinden fazlasını borçlanarak harcamak istemez. Hiç kimse ortada zorunlu ve yaşamsal harcamalar dururken lükse para yatırmaz. Demek ki, ülke nüfusunun yarısına yakın bir kesimi kazandığından fazla harcamak durumunda kalıyor. Yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için borçlanıyor. Bir işçi, kira öderken, gıda harcaması yaparken, ısınırken, çocuğunun eğitim masraflarını karşılarken, sağlık problemlerini çözerken, işine ulaşmaya çalışırken para ödüyor. Ödediği miktar gelirini geçiyor ve bu şekilde de borçlanıyor. Borç batağına saplanıyor. Bu durumu çözmenin yolu, gelirleri artırmaktır. Hani deniyor ya, “Türkiye’nin borçlarının GSMH’na oranı düştüğü için borç önemli bir sorun değil” diye… O halde, “hanelerin borçlarının da önemsiz olması için hanelerin laylıklar sağlıyor. Ama krizde fatura ilk önce çalışanlara çıkartılıyor, düşük ücret zamları, vergi zamları gibi… O yüzden çalışanlar sorumluluklarının farkında. Sorumluluklarının farkında olmayanlar ekonomiye yön verenler… Bir ülkenin orta sınıfı gelişmediyse üst sınıfı da gelişemez… Yalnızca ihraç ederek, sermaye, sermayesini büyütemiyor. Önünde sonunda, yurt içi harcamalara dönmek zorunda… Yurt dışında kriz olduğunda, ihracat rakamları düştüğünde, yurt içi tüketim harcamaları ile Türkiye krizden çıktı. Bunun rakamları istenilirse ortaya konulur… Dünyaya baktığınız zaman, orta sınıfı gelişmiş ül- kelerin ekonomileri büyüktür, sağlıklıdır. Şirketler ürettiğini çalışanına satamazsa, yalnızca yurt dışına bel bağlarsa, olağan üstü bir hal yaşandığı zaman malını kimseye satamaz. Çalışanların alım gücünü artırdığımız sürece riski azaltmış oluruz. Çalışanların alım gücünü yükselttiğimiz zaman vergi gelirleri de artar ve ülkenin krizlere dayanacak bağışıklık sistemi de güçlenmiş olur. O halde, ekonominin en temel sorunlarının çözümünde, çalışanların refahını artırmak yatıyor. Yoksa enflasyon oranına göre zam vermek, yoksulluğu kalıcı hale getirmektir. Yoksulluk ise bulaşıcıdır… METAL hasılasını artırın” diyoruz biz de. Bu şekilde hem borç miktarı düşer, hem de borcun gelire oranı düşer. Ortada borçlanma sorunu kalmaz. Babacan, daha sonra şöyle söylüyor: “Önce kazanalım, sonra harcayalım’ dedik. Çünkü hakketmediği refahı yaşamaya çalışan ülkelerin başına er ya da geç kötü şeyler geliyor. Avrupa’da bunların örneği çok’’ Bu ülkede hiçbir vatandaş, Türkiye’nin durumunun, Avrupa’da ekonomik krizlerle savaşan ülkeler gibi olmasını istemez. İşvereni de çalışanı da… Özellikle çalışanı… Çünkü bir ülke krize girdiği zaman devlet işverene düşük faizli kredi, vergi indirimi gibi ko- TÜRK 21 2012 yılı 2011 yılından daha iyi geçiyor Türkiye çalışanların fedakarlıkları ve soğukkanlılığı ile krizi geride bıraktı. Şimdi önümüzde 2012 yılının ikinci yarısı var. Bu ikinci yarının göstergeleri iyimser bir tablo çiziyor. Tabloya göre zaman; çalışanların zorla vazgeçmek zorunda bırakıldıkları haklarını teslim etme zamanıdır… 2008 yılı sonlarına doğru ülkemizi etkileyen ekonomik kriz artık tamamen ülkemizi terk etmiş durumda. 2011 yılının ilk yarısında toplanan vergi geliri 122 milyar 729 milyon lira olarak gerçekleşirken, bu yılın ilk altı ayında 131 milyar 182 milyon 838 bin lira vergi toplandı. Bu yılın ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre vergi gelirinde % 6,9 artış yaşandı. Bu çok ciddi bir yükseliş. Vergi olduğuna göre kazanç da var demektir. Kazanç olduğuna göre de kriz yok demektir. Hangi ekonomik tabloya, grafiğe bakarsanız bakın; yükselişler ve alçalışlar göreceksiniz… Türkiye ekonomisi de ihracata dayalı büyüme modelini kendisine seçmiş olduğu için, yurt dışından etkilenmekte ve zaman zaman ekonomik göstergelerinde inişler ve çıkışlar görülmektedir. Türkiye çalışanların fedakarlıkları ve soğukkanlılığı ile krizi geride bıraktı. Şimdi önümüzde 2012 yılının ikinci yarısı var. Bu ikinci yarının göstergeleri iyimser bir tablo çiziyor. Tabloya göre zaman; çalışanların zorla vazgeçmek zorunda bırakıldıkları haklarını teslim etme zamanıdır… MAKALE DR. NAcİ ÖNSAL Türk-İş Genel Sekreter Yardımcısı YETKİ SORUNU METAL Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için de, 2822 sayılı Kanunun 12. maddesinde düzenlenmiş iki barajı aşması gerekmektedir. Sendika, kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunu üye kaydetmiş olacak, ayrıca toplu iş sözleşmesi yapmak istediği işyeri/işletmede çalışan işçilerin yarıdan bir fazlasını üye kaydetmiş olacaktır. TÜRK 22 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun sendikaların faaliyetlerini düzenleyen üçüncü kısmındaki 32. ve 33. maddeler, sendikaların faaliyetlerini, “çalışma hayatına ilişkin faaliyetler” ve “sosyal faaliyetler” olarak iki başlık altında düzenlemiştir. “Toplu iş sözleşmesi akdetmek“ de çalışma hayatına ilişkin faaliyetlerin ilk sırasında sayılmıştır. Ülkemiz koşulları dikkate alındığında, toplu iş sözleşmesi yapamayan bir sendikanın varlığını koruması, varlığını korusa bile etkinleşmesi ve gelişmesi olanaklı görülmemektedir. Ülkemizde sendika ve dernek üyelerinin kendiliğinden aidat ödeme alışkanlıkları (ya da kültürü) yerleşik olmadığı için, sendikaların aidatlarını alabilmelerinin yolu da, toplu iş sözleşmesi bağıtlamak ve işverenin, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kestiği sendika aidatlarını sendika hesabına yatırmasını beklemektir. Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için de, 2822 sayılı Kanunun 12. maddesinde düzenlenmiş iki barajı aşması gerekmektedir. Sendika, kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunu üye kaydetmiş olacak, ayrıca toplu iş sözleşmesi yapmak istediği işyeri/işletmede çalışan işçilerin yarıdan bir fazlasını üye kaydetmiş olacaktır. 2822 sayılı Kanunun 12. Maddesinde, “ Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunun tespitinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca her yıl ocak ve temmuz aylarında yayımlanacak istatistikler esas alınır. Bu istatistiklerde belirtilecek işkolundaki tüm işçi sayısı ile bu işkolundaki sendikalara mensup üye sayısı toplu sözleşme ve diğer işlemler için diğer istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Yetki belgesi alan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemez.” düzenlemesi bulunuyordu. 3299 sayılı Kanunun 2. Maddesi ile bu fıkrada 03.06.1986 tarihinde deği- tarihi itibariyle başvurular 800’ü buldu. Bu yetkiler ile toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerlerinde/işletmelerde 10 binlerce işçi bekler halde. İşçiler yeni özlük haklarını, sendikalar da aidatlarını alamıyorlar. Bu gecikme (7 ayı aştı) peşi sıra çeşitli sorunlara neden olacak. Örneğin, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin başlamasıyla bağıtlanması arasında ortalama 6 ay süre geçtiğini kabul edersek, bu gün yetki alan bir sendika toplu iş sözleşmesini bağıtladığında bir yıldan uzun bir zaman geçmiş olacak. İşçilerin bir yılı aşkın ücret zammı farkları ile ikramiye ve sosyal ödemelere ilişkin farkları birikmiş olacak, işverenler de bu paraları bu süre zarfında faizsiz bir kredi gibi kullanmış olmalarına karşın, taksitlendirerek ödemek isteyecekler. Aklıma gelen diğer sorunları ise örneklemek istemiyorum. Bakanlık daha fazla vakit geçirmeden istatistiği yayımlamalıdır. İstatistiğin Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alarak yayımlanması doğru değildir (Doğru olsa 3 yıl beklenilmezdi). Sosyal Güvenlik Kurumu, Bakanlık ve sendikaların arasında söz konusu işçi sayılarına ilişkin birliktelik sağlanabilmiş değildir. Şimdi, Bakanlık uzmanlık gerektiren ve endüstri ilişkileri sistemimizi açmaza götürmeyecek bir yorumla istatistiği yayımlamak konumundadır. Yapılabilir; tam zamanıdır. METAL Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun ile de 01.07.2011 tarihinden sonrasına yani 01.01.2012 tarihine ertelendi. 17.07.2009 istatistiğine göre, 5.398.296 işçinin 3.232.679’u sendika üyesiydi. İstatistikte yer alan 95 sendikanın 45’i % 10 barajını aşıyor, Tarım ve Ormancılık, Avcılık ve Balıkçılık İşkolunda barajdan muaf olan 6 sendikanın ilavesiyle, toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine sahip sendika sayısı 51’i buluyordu. 5838 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ertelenmese ve Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimleri esas alınsa, % 10 barajını çok az sayıda sendikanın aşacağı görülmüş ve sendikaları ve sendikal faaliyetleri, kısaca endüstri ilişkileri sistemimizi durdurmamak için ertelemeler yapılmıştır. Bu arada, 2821 ve 2822 sayılı Kanunlar yerine geçecek Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı da görece bir mutabakat sağlanarak Hükümet tarafından, görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiş ve Komisyonlardan geçerek Genel Kurul gündeminde sıra almıştı. Ocak 2012 istatistiği, Tasarının kanunlaşmasını takiben kanuna uygun olarak çıkarılmak üzere bekletiliyordu. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Tasarıyı Kanunlaştırmadan tatile girdi. 01.01.2012 tarihinden itibaren de sendikalar süresi gelen işyerleri/işletmeler için yetki başvurusunda bulunmaya başladılar. 15.08.2012 23 TÜRK şiklik yapıldı. Varolan “tüm” kelimesi “bütün” olarak değişirken, “yetki belgesi almak için müracaat eden” sendikaların da daha sonra yayımlanacak istatistikten etkilenmeyeceği kuralı getirildi. 18.02.2009 tarihli 5838 sayılı Kanunla maddenin üçüncü fıkrasının sonuna, “Bakanlık; yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde, kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır” cümlesi eklendi. Kanunun 33. Maddesinin (ç) fıkrası ile de, düzenlemenin 01.08.2009 tarihinden sonra geçerli olacağı düzenlendi. Böylece Bakanlık, 17.08.2009 tarihinde istatistiği kendi kayıtlarını esas alarak yayımladı. 5838 sayılı Kanunla yapılan değişiklik, 28.01.2010 tarihli ve 5951 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 4. Maddesi ile 01.08.2010 tarihinden sonrasına; 13.02.2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 8. Maddesi ile 30.06.2011 tarihinden sonrasına; 15.07.2011 tarihli ve 6236 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt | HABER METAL EcBOHS PROJESİ KAPSAMINDA TÜRK 24 “İş Sağlığı ve Güvenliği Temsilcilerine Sendikalar Tarafından Sağlanan Destek” çALIşTAYI DüZENLENDİ HABER | lar Uzmanı Merve Özkan, Dış İlişkiler Asistanı Muhittin Can Gökbulut, Hidromek, Erkunt Döküm Sanayii A.Ş ve Orta Doğu Rulman Sanayi A.Ş’nin İSG temsilcileri katıldı. Çalıştayın açılış konuşması, Sendikamız Genel Sekreteri Yücel Yücel tarafından yapıldı. Yücel konuşmasında, projenin beklenen etkilerinin, iş sağlığı ve güvenliği konularında karar alma, politika uygulaması ve gözetleme süreçlerine daha fazla katılabilme, kamu kesimi ve diğer sivil toplum kuruluşları ile daha fazla işbirliği yapabilme, işyerinde sağlık ve güvenlik alanında AB müktesebatı ve etkisi konularında işverenlerde ve işçilerde daha fazla farkındalık yaratmak olduğunu belirtti. Çalıştayın ilk sunumunu, sendikamız İSG Uzmanı Cem Snaet, “İş Sağılı ve Güvenliğinde İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları” konusunda gerçekleştirdi. Cem Snaet sunumunda, iş kazaları ve meslek hastalıklarının Türkiye ve dünyadaki durumunu dile getirdi. Örnek iş kazaları videolarının da gösterildiği sunumda, Snaet, iş kazası senaryosunun nasıl işlediğini anlattı ve bu senaryoda en büyük rolün tehlikeli hareket ve tehlikeli durum olduğunu belirtti. Meslek hastalıklarının da iş kazaları kadar önemli olduğunu vurgulayan Cem Snaet, hastalıkların hangi şartlarda meslek hastalığı sayılacağı, ne kadar sürede ortaya çıkması gerektiği ve bununla ilgili yapılacak yardımları dile getirdi. Sendikamız Proje Asistanı Adnan Parçalı da sunumunda, son zamanlarda 25 TÜRK A vrupa Komisyonu Genişleme Direktörlüğü tarafından finanse edilen ve sendikamız Türk Metal ile MESS tarafından yürütülen ECBOHS - İş Sağlığı ve Güvenliğinde Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi kapsamında, 11-12 Temmuz 2012 tarihlerinde, Ankara’da, “İş Sağlığı ve Güvenliği Temsilcilerine Sendikalar Tarafından Sağlanan Destek” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirildi. Büyük Anadolu Otel’inde yapılan çalıştaya, sendikamız Genel Sekreteri Yücel Yücel, proje danışmanlarından Dr. Jeff Bridgford (Avrupa İşçi Sendikaları Koleji eski Yöneticisi / İngiltere), sendikamız Proje Asistanı ve İSG Uzmanı Cem Snaet ve yine sendikamız Proje Asistanı Adnan Parçalı, Ekonomik ve Sosyal Araştırma- METAL 11-12 Temmuz 2012 tarihlerinde, Ankara’da, “İş Sağlığı ve Güvenliği Temsilcilerine Sendikalar Tarafından Sağlanan Destek” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirildi | HABER METAL çalıştayda, Avrupa İşçi Sendikaları Koleji eski Yöneticisi Dr. Jeff Bridgford, bilgi toplama, müzakere planı, risk değerlendirmesi, işverenle müzakere, İSG temsilcilerinin yeterlilikleri, denetçilerle çalışma konularında bilgi ve deneyimlerini paylaştı Çalıştayda, Avrupa İşçi Sendikaları Koleji eski Yöneticisi Dr. Jeff Bridgford, bilgi toplama, müzakere planı, risk değerlendirmesi, işverenle müzakere, İSG temsilcilerinin yeterlilikleri, denetçilerle çalışma konularında bilgi ve deneyimlerini paylaştı. İnteraktif bir eğitim havasında geçen çalıştayda, katılımcılarla, gruplar halinde örnek uygulama çalışmaları da gerçekleştirildi. Gruplar tarafından, verilen konuya ilişkin hazırlanan görüş ve öneriler tüm katılımcılarla paylaşıldı. Dr. Jeff Bridgford, konulara yapılan geri bildirimlerde bilgi ve deneyimlerini paylaşarak, çalıştayın güzel bir eğitim havasında geçmesini sağladı. Grup çalışmaları İSG temsilcilerinin katılımlarıyla daha da verimli hale geldi. İSG temsilcileri, konularla ilgili görüş ve önerilerini karşılıklı paylaşma imkanı buldu, Çalıştayın sonunda ise değerlendirme ve görüş alışverişinde bulunuldu. Bu bölümde katılımcılarla, çalıştayın İSG uygulamaları, verimliliği, ECBOHS projesinin devamlılığı, yeni iş sağlığı ve güvenliği yasası, işyerinde psikolojik taciz konusunun yaygınlaşması vb. konularda değerlendirmeler yapıldı ve görüş alışverişinde bulunuldu. Çalıştayın verimli ve donanımlı olması bütün katılımcıları memnun etti. Çalıştayın bu denli başarılı ve verimli geçmesi, katılımcıların ilgisi, Türk Metal’in, üyelerinin eğitimine verdiği önemin göstergesi oldu. TÜRK 26 gündemde olan ve iş yerlerinde önemli bir sorun olarak görülen Mobbing, yani “İşyerinde Psikolojik Taciz”i anlattı. İSG temsilcilerinin dikkatle dinlediği ve yer yer sorularla katıldığı sunum büyük ilgi topladı. Mobbing sürecinin önemine değinen Parçalı, taciz edici davranışların haftada en az bir kez ve altı ay boyunca devam etmesinin, mobbing olarak isimlendirileceğini vurguladı. Mobbing kavramını 80’li yılların başında ilk kez kullanan İsveçli Endüstri Psikoloğu Heinz Leymann’ın 45 ayrı psikolojik taciz davranışını tanımladığını ve bunları 5 alt faktör şeklinde gruplandığını belirten Adnan Parçalı, bunlarla ilgili ayrıntılı bilgi verdi. çalıştayın verimli ve donanımlı olması bütün katılımcıları memnun etti. çalıştayın bu denli başarılı ve verimli geçmesi, katılımcıların ilgisi, Türk Metal’in, üyelerinin eğitimine verdiği önemin göstergesi oldu HABER | Genel Başkanımız Pevrul Kavlak: Türk-İş Genel Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak, kıdem tazminatının kaldırılacağı ve yerine bir fon kurulacağı haberlerinin yeniden gündeme gelmesini, 11 Temmuz’da, cNN TüRK’e değerlendirdi. 27 TÜRK TüRK-İş Genel Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak, kıdem tazminatının kaldırılacağı ve yerine bir fon kurulacağı haberlerinin yeniden gündeme getirilmesi konusunda CNN TÜRK muhabiri Göksel Göksu’nun sorularını yanıtladı. Kavlak’ın 11 Temmuz’da yayımlanan değerlendirmesi şöyle: Göksel Göksu: Efendim, Çalışma Bakanı’nın da bir açıklaması oldu. Kıdem Tazminatı ile başlayalım isterseniz. Çalışma Bakanı da yaptığı açıklamada dedi ki; ‘Taraflarla henüz görüşmedik.’ Türk-İş’in tavrı ne olacak? Biraz önce basın toplantısında açıkladınız, ama sizden dinleyelim. Türk-İş’in, bu hazırlanan kıdem tazminatı ile ilgili taslak konusundaki tavrı nedir? Yasalaşırsa tavrı ne olacak beklenen süreçte? n Pevrul Kavlak: Şimdi, Sayın Başbakanla görüşmemizde de, Sayın Bakanla görüşmemizde de, taraflarla bunu paylaşmadan, tarafların okeyini almadan bunun Meclis’e getirilmeyeceği bize iletildi. Şu anda Çalışma Bakanının gündeminde Toplu İş İlişkileri Yasası olduğu, bu yasa çıkmadığından dolayı 900 tane işyeri toplu sözleşmesi yapılamadığı, yaklaşık 200–250 bin insanın, şu anda toplu sözleşme yapamadığı için işyerlerinde toplu sözleşmeden mahrum durumda olduğu biliniyor. Çalışma Bakanlığıyla bizim gündemimizde bu var. Bizim gündemimizde METAL “Gerekirse mücadelenin en çetinini vereceğiz!” kıdem tazminatı yok. Kıdem tazminatını el altından zaman zaman basına sürüyorlar. Basınla kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar ve bunu cazip hale getirmek istiyorlar. Yani öyle sunuyorlar. Halbuki, konu ile ilgili ayrıntılara kimse girmiyor. ‘Müktesep haklara dokunmayacağız’ diyorlar; ama bakıyorsunuz, gazetelerde çıkan haberlere baktığınız zaman, 30 günlük sürenin 13 güne düştüğünü görüyorsunuz. Ama diğer yandan, Başbakanın yaptığı açıklama var, Çalışma Bakanı’nın yaptığı açıklama var. ‘Taraflarla görüşmeden bir adım atılmayacak’ deniliyor. Bu taslak nasıl çıkıyor bu kadar net ifadelerle? n Türkiye’de sendikasız işçi çalıştıranlar, Toplu İş İlişkileri Yasasını meclise getirmeyenler ve kıdem tazminatı ödemeyenler, kabineden birkaç bakanla bera- ber müşterek hareket ederek, böyle ilişkilerle sendikalar yasasını engelliyorlar. Kıdem tazminatı yasasını da ısıtıp ısıtıp kamuoyunun gündemine getiriyorlar. Peki Türk-İş’in tavrı ne olacak bu noktada? n Biz müzakeremizi sonuna kadar yapacağız. Eğer bu yasalaşma yönüne girerse, her aşamada, Sayın Başbakandan başlayarak, herkesle müzakeremizi yapacağız. Ama bu müzakerelerden sonuç alamazsak, mücadelenin de en çetinini vereceğiz. Ne demek o yani? n Sokaklara ineceğiz. O zaman sokaklarda arayacağız biz hakkımızı. Eğer biz görüşmelerle uzlaşamazsak, görüşmelerle sonuç alamazsak, bize yapacak başka bir şey kalmıyor. O zaman işçiye gideceğiz. İşçi ne istiyorsa, biz de işçinin temsilcisi olarak önlerine düşüp yapacağız. EKONOMİ MERVE ÖZKAN merveozkan@turkmetal.org.tr çOcUK İşçİLİĞİ VİCDAN KİRLİLİĞİ METAL Sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklarımız ise en zor şartlar altında hayatlarını sürdürmektedirler. Her türlü tehlike ve zor şartlara maruz kalarak, en önemlisi okullarından mahrum bir şekilde hayatla mücadele vermektedirler TÜRK 28 GüNüMüZDE dünya nüfusu yaklaşık 7 milyar civarındadır ve bu nüfusun yaklaşık % 40’ı çocuktur. Çocuklar ülkelerin geleceği için önemli bir unsur. Gelecek nesilleri de oluşturacak olan bugünün çocukları. Bu sebeple, sürdürülebilir bir gelecek için günümüz çocuklarının en iyi şartlar altında yetiştirilmesi gerekiyor. Fakat ne yazık ki, dünyada birçok çocuk bu şansı bulamıyor. Yeterli eğitimden, sağlık hizmetinden, temel özgürlük ve bakımdan yoksun bir şekilde çalışmakta olan çocuk işçiler, günümüzün acı gerçeklerinden. Ağır şartlar altında ucuz işgücüyle çalıştırılan çocuklar, gerek sosyo-kültürel, gerekse psikolojik açıdan darbe alarak yetişmektedirler. Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletlerin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre 18 yaşına kadar her birey çocuk olarak kabul edilmektedir. Maalesef bu çocukların çoğu çocuk işçi statüsündedir. 06.04.2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin tanımlar başlığındaki 4. Maddesine göre, 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi “çocuk işçi” olarak tanımlanmaktadır. Aynı yönetmeliğin, aynı maddesine göre, 15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi “genç işçi” olarak tanımlanmaktadır (Karabulut,Özcan). Çocuk işçiliği dünyanın her yerinde yaşanılan, mücadele edilmesi gereken önemli bir sorun. Çocuk işçi, bu yaşlar arasında bulunan hayatını idame ettirebilmek ya da aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışan çocuklara denmektedir. Uygun olmayan koşullarda, gelişimlerini olumsuz etkileyecek şekilde çalışan çocuklar büyüme sürecinde olumsuz etkilenmektedirler. Çalışma hayatına küçük yaşlarda atılan çocuklar, işyerlerinde ihmal ve istismarla karşı karşıya kalıp, fiziksel, ruhsal ve zihinsel açıdan toplum yaşamına sağlıklı bir şekilde katılmaları zorlaşmaktadır. Çocuk işçiliği özellik- le az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde gözlemlenmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun yayınlamış olduğu Küresel Rapor’a (2006) göre, dünyada 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayısı 217,7 milyondur. Çocuk işçiliğine sebep olan birçok etken vardır. Bunların en başında yoksulluk geliyor diyebiliriz. Yoksulluk ülkemizde de ciddi bir sorundur. Yoksulluk, boyutuna göre insanları bir şeyleri yapmaya zorlamaktadır. Kimi insan bu sebepten dolayı çocuğunu okula bile yollayamamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)’nun son olarak yayınlamış olduğu 2010 Yoksulluk Çalışması Sonuçlarında, nüfusumuzun % 3,66’sının yaklaşık 2,6 milyon kişi, günlük 4,3 dolar sınırının altında bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, gelir dağılımında uçurumlar olan ülkemizde, ailelerin yeteri kadar kazanamaması, hayatlarını geçindirmede zorluk çekmesi, ailelerin çocuklarını çalıştırmasına sebep olmaktadır. İşsizlik de aileler için bir sebep olabiliyor. Günümüzde işsizlik oranı % 9 (2012/Nisan) oranındadır. İş bulamayıp kazanç sağlayamayan aileler çareyi çocuklarını çalıştırmakla da arayabiliyorlar. Bir diğer etken, geleneksel ve toplumsal sebepler olabiliyor. Eğitim seviyesinin yüksek olmadığı, özellikle kırsal yerlerde aileler çocuklarının erken yaşlarda çalışmasını isteyebiliyor. Erken yaşta sorumluluk bilincini alan çocukların gelecekte hayat karşısında daha iyi tutunabilen, başarılı insanlar olacağına inanılıyor. Özellikle tarım alanında, aileler işgücü olarak çocukları tercih edebiliyor. Ya da aile şirketlerinde çocuklar çalıştırılmak için tercih edilebiliniyor. İşverenlerin penceresinden bakacak olursak çocuk işçi tercih etmelerindeki en büyük sebeplerden biri ise çocuk işçi maliyetlerinin düşük olmasıdır. Çocuk işçiler yasal olarak çalıştırılmadığı ve de haklarını koruyamadıkları için işveren maddi açıdan daha karlı olan bu yola başvurabiliyor. İstedikleri gibi çalıştırdıkları bu çocuk işçiler, işyerlerinde her türlü istismarla karşı karşıya kalabilmektedirler. METAL TÜRK 29 Bugünden temelimizi sağlam atmazsak, ileride, gerek ruhsal, gerek fiziksel, gerekse toplumsal çatışmaların olduğu bir nesil bizleri bekliyor olacaktır. TÜRK 30 Sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklarımız ise en zor şartlar altında hayatlarını sürdürmektedirler. Her türlü tehlike ve zor şartlara maruz kalarak en önemlisi okullarından mahrum bir şekilde hayatla mücadele vermektedirler. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün araştırmasına göre, Türkiye’de 6-14 yaş grubu çalışan çocukların % 68’i aile bütçesine katkıda bulunmak, % 6’sı iş öğrenmek ve meslek sahibi olmak, % 4’ü kendi ihtiyaçlarını karşılamak, % 1’i ise diğer nedenlerle çalışmaktadırlar (Karabulut,Özcan). İstatistiklerin de gösterdiği gibi, çalışan çocukların büyük oranı aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışıyor. Gelişim dönemlerini tamamlamadan hayat mücadelesi veren binlerce çocuk hayat şartları dolayısıyla çocukluklarını yaşayamadan iş hayatına girmektedir… Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun Küresel Raporu’na göre 2004 yılında 5-17 yaş grubu arası çalışan çocuk sayısı 317,4 milyondur. Bu çocukların 217,7 milyonu çocuk işçi olup,126,3 milyonu tehlikeli işlerde çalışmaktadır. Küresel Rapor’a göre, dünyada çalışan çocukların sektörel dağılımına bakıldığında, çocuk işçilerin % 69’u tarım, % İşverenlerin 22’si hizmetler, % 9’u ise sanayipenceresinden de çalışmaktadır. bakacak olursak, çocuk işçi n Gelir elde eden çocukların Türkiye için bu değerletercih etmelerindeki en büyük % 88’inin aylık geliri asgari ücre bakacak olursak, 2006 yılı retin altındadır, sebeplerden biri ise, çocuk işçi Türkiye İstatistik Kurumu n Çalışan çocukların % Çocuk İstihdamı Anketimaliyetlerinin düşük olmasıdır. çocuk 61’i gelirin tamamını, % 25’i ne göre 6-17 yaş grubunişçiler yasal olarak çalıştırılmadığı ise gelirin bir kısmını ailesine da çalışan çocuk sayısı 958 ve de haklarını koruyamadıkları için vermektedir. bindir. Bu çocukların 392 işveren maddi açıdan daha karlı olan Görüldüğü üzere çocuk bini tarımda, 271 bini saişçiliği ülkemizde de ciddi bir nayide, 205 bini ticarette ve bu yola başvurabiliyor. İstedikleri boyuttadır. Çocuk işçiliği be89 bini ise hizmet sektörüngibi çalıştırdıkları bu çocuk raberinde birçok sorun getirir. de çalışmaktadır. işçiler, işyerlerinde her türlü Bunların en önemlisi çocuklar üzeDevlet İstatistik istismarla karşı karşıya rinde oluşturacağı olumsuz etkilerdir. Enstitüsü’nün 1994-1999 ÇoÇocuklar gelişme dönemlerinde olduğu kalabilmektedirler. cuk İstihdamı Anketlerine göre için çalışma ortamları onlar için tehlikeli olaTürkiye’de ekonomik faaliyette bulunan bilir. Özellikle çalışma süreleri, dengesiz ve kötü çocuklarla ilgili veriler kısaca şu şekildedir: beslenme çocukların gelişimlerini düzgün bir şekilde ta(Karabulut,Özcan). mamlayamamalarına sebep olmaktadır. Bununla birlikte eğitimn Çalışan çocukların % 95’i 1-9 işçi çalıştıran işyerlerinde lerinden uzak, iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun gelecek nesilleçalışmaktadır, ri oluşturacak bir kesim yaratılmış olacaktır. Toplumlarda geneln Erkeklere oranla kızların çalışma oranı daha yüksektir, likle çocukların iş öğrensin ileride bir mesleği olur elinde, okun Çocukların çalıştıkları işyerlerinin % 83’ü herhangi bir yup da ne yapacak düşüncesiyle çalıştırılan çocuklar büyük yarayere kayıtlı değildir. Mesleki bir derneğe kayıtlı olan işyerlerilar ile büyümektedirler. Çocuk hakları ve çocuk işçiliği toplumnin oranı % 10, ticaret odasına kayıtlı olanların oranı % 5, dular tarafından bilinçlendirilmesi gereken ciddi bir olgudur. Elbetrumu bilinemeyenlerin oranı ise % 2’dir. Tarım sektöründeki işte çocuklar bir mesleği genç yaşlarda öğrenebilir, yaz tatillerinyerlerinin neredeyse tamamının herhangi bir yere kaydı bulunde, meslek okullarında ya da boş vakitlerinde aile iş yerlerinde. mamaktadır, Ama bu demek değildir ki çocukların sırtına bütün yükü yüklen Çalışan çocukların % 78’i haftada 40 saatin üzerinde çayip, ağır şartlarda çalıştıralım. Öncelikle toplum olarak bilinçlelışmaktadırlar, nip sonra da geleceğimizi oluşturacak neslin çocuklarına gerekn Ekonomik işlerde çalışan çocukların % 96’sının aile nüfutiği sevgiyi, ilgiyi, eğitimi vermenin önemini benimsetmeliyiz. su 4 kişiden fazladır, n Çalışan çocukların aile reislerinin % 65’i ilkokul mezunu, Bugünden temelimizi sağlam atmazsak ileride, gerek ruhsal, ge% 31’i ise okuryazar olmayanlar veya okuryazar olup bir okul bi- rek fiziksel, gerekse toplumsal çatışmaların olduğu bir nesil bizleri bekliyor olacaktır. tiremeyenlerdir, KAYNAKÇA METAL | EKONOMİ n Çocuk İşçiliği İstatistiki verileri, Karabulut,Ö.ÇOCUK İŞÇİLER, ULUSAL VE ULUSLARARASI MEVZUAT, SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI n Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) n ZfWT,Türkiye’de çocuk işçiliğinin boyutları | TüRK METAL 50 YAşINDA Yarım asırlık bir çınar... TüRK METAL METAL 50 yıldır emeğin, ekmeğin mücadelesini verdik. Vermeye de devam edeceğiz… TÜRK 32 SENDİKAMIZ, 10 Temmuz 1963 tarihinde “Türkiye Metal İş Federasyonu” adıyla kuruldu. Türkiye’de Milli Tip Sendikacılık yapısal anlamda Türk sendikacılığına damgasını vurduktan sonra, 16-17 Kasım 1973 tarihinde yapılan 6. Genel Kurulunda Türkiye Metal İş Federasyonu’nun tüzel kişiliğine son verildi ve adı Türk Metal Sendikası olarak değiştirildi. Sendikamız, 10 Temmuz 2012 tarihinde 50. Yılına ayak basmış bulunuyor. Başta metal işçileri olmak üzere, bütün işçi camiasına ve emek hareketine hayırlı uğurlu olsun… Sendikacılıkta yarım yüzyıllık bir çınar olan Türk Metal, yaşadığımız hayata anlam katabilmek, tüm insanları ve emeklerini değerli kılarak, sendikacılığın, tüm dünyada barış, huzur ve refahın var olmasını sağlayan bir güç olduğunu göstermek amacıyla “ insana sevgi, emeğe saygı” diye sesleniyor. 1963 yılında sendikal yaşama gözlerini açan Türk Metal, bugün toplu pazarlık masalarında, metal işçilerinin hak ve çıkarlarını koruma ve geliştirmenin yanı sıra, sendikacılığa yeni bakış açıları sunan ‘sosyal sendikacılık’ anlayışıyla da işçi hareketi için örnek ve lokomotif sendika olma özelliğini taşıyor. Türk Metal, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün Milli Kurtuluş Savaşımızda, Türkiye’yi sömürge yapmak isteyen emperyalist güçlere yaptığı gibi, “Bilgi çağında sendikalara yer yok” diyerek, emekçilerin hak ve çıkarlarını yağmalayan güçlere karşı bir ‘Kurtuluş Mücadelesi’ başlattı. Sendikamız Türk Metal; Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın önderliğinde, yüzlerce iş yerinde dalgalanan Türk Metal bayrağı ile, sayısı 150 bine yaklaşan üyeleriyle, metal işçilerinin hayat standardını yükseltecek olan toplu sözleşmeleri ve onlarca yatırımıyla, projeleriyle, hizmetleriyle, başı dik alnı açık, hür bir şekilde, bugün Türkiye’nin en büyük ve güçlü sendikası olarak varlığını sürdürmektedir. Türk Metal her zaman Türk Sendikacılık TüRK METAL 50 YAşINDA | Sendikamız, 10 Temmuz 1963 tarihinde “Türkiye Metal İş Federasyonu” adıyla kuruldu. Türkiye’de Milli Tip Sendikacılık yapısal anlamda Türk sendikacılığına damgasını vurduktan sonra, 16-17 Kasım 1973 tarihinde yapılan 6. Genel Kurulunda Türkiye Metal İş Federasyonu’nun tüzel kişiliğine son verildi ve adı Türk Metal Sendikası olarak değiştirildi. Sendikamız, 10 Temmuz 2012 tarihinde 50. Yılına ayak basmış bulunuyor. Başta metal işçileri olmak üzere, bütün işçi camiasına ve emek hareketine hayırlı uğurlu olsun… yaklaşımlarla, samimiyeti ve sıcaklığıyla örnek bir sendika modeli olan Türk Metal, nerede metal işçisi varsa, orada olmaya devam ediyor… Türk Sendikacılığının yarım yüzyıllık çınarı Türk Metal, metal işçilerinin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için başlattığı yarım yüzyıllık yolculuğu, bayrağı yere düşürmeden onurla, bıkmadan, yorulmadan, sabırla ve inançla sürdürüyor… İşte tüm bunlardan dolayı Türk Metal, bu onurlu duruşu nedeniyle herkes tarafından ayakta alkışlanmayı hak ediyor… Biz, Türk Metaliz. Biz, Bursa’da, İzmir’de, İstanbul’da, Eskişehir’de, Ankara’da, Kayseri’deyiz… Biz, nerede metal işçisi varsa ordayız… Biz, her yerdeyiz… Biz mücadeleyiz, biz dayanışmayız. İnsana sevgiyiz, emeğe saygıyız… Ahmet’iz, Mehmet’iz, Ayşe’yiz, Fatma’yız, dostuz, kardeşiz, arkadaşız... Bir değil, on değil, bin değiliz, biz yüz binleriz... Biz, tek yüreğiz, tek bileğiz. Vurduğumuz yerden ses getiririz… 33 TÜRK tarihinde ilkleri ve büyük hizmetleri ile yer almıştır. Aile Kurultayları, Kadın İşçiler Kurultayları, Genç İşçiler Kurultayları, Çocuk Meclisi Toplantıları, çocuklara yönelik kursları, eğitimleri, sosyal tesisleri, bilimsel ve kültürel yayınları, Uluslar arası Avrasya Metal İşçileri Federasyonunun kuruculuğu, toplu sözleşmeleri Türk Metal’e, her zaman parmak ısırtan ve gıpta ile bakılan bir sendika olma özelliğini vermektedir. Evet.. Sendikacılığa getirdiği yeni anlayış ve METAL Türk Sendikacılığının yarım yüzyıllık çınarı Türk Metal, metal işçilerinin hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için başlattığı yarım yüzyıllık yolculuğu, bayrağı yere düşürmeden onurla, bıkmadan, yorulmadan, sabırla ve inançla sürdürüyor… MAKALE DR. BARIş DOSTER METAL Siyaset Bilimci-Yazar TÜRK 34 İKİ KITA, İKİ UYGARLIK VE İKİ Güç ARASINDA TüRKİYE (1) Dış politika, çok düşünüp az konuşmayı, ketum olmayı gerektiren bir alandır. Ufukları geniş olan devletler, uygulamak istedikleri politikalar için gerekli altyapıyı sağlar, gereken yolları bulurlar. METAL Türkiye’nin son dönemde izlediği dış politikanın yönelimleri ve öncelikleri konusunda ülkede bir fikir birliği sağlanmamıştır. Tersine, ülkenin dış siyaseti, tarihsel derinliğe, deneyime, birikime, donanıma karşın, yön duygusunu yitirmiş görünmektedir. Bölgesel güç mü, bölge gücü mü, küresel aktör mü, merkez mi, eksen mi, kanat mı, köprü mü olacağına bir türlü karar verememiş görünmektedir. Dahası Türkiye, laiklik – İslam, Doğu – Batı, AB üyeliği – Ortadoğu liderliği gibi konularda da ikilem içindedir. izlemiştir. Demokrat Parti’nin Kore’ye asker yollaması, Turgut Özal’ın “bir koyup üç almak” şeklinde özetlediği ve ülkeyi Birinci Körfez Savaşı’na sokmayı arzulayan siyaseti, AKP’nin TBMM’de reddedilen 1 Mart 2003 tarihli tezkerenin geçmesi için gösterdiği çaba bu politikalara örnektir. Nitekim, son yıllarda Türkiye gündemini meşgul eden “Ermeni açılımı”, “Kürt açılımı” gibi politik yönelimlerin de ABD talepleriyle uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Dış politikada güç, olanak, çıkar ve amaçlar arasında denge olması gerekir. Güç unsurları olan siyasi, iktisadi, askeri ve toplumsal- kültürel güç arasın- da ahenk şarttır. Tüm bunların yanında, coğrafi konum önemlidir. Kamuoyunun bir fikir etrafında buluşması, yani ulusal uzlaşmanın sağlanması ise zorunludur. Dış politika, çok düşünüp az konuşmayı, ketum olmayı gerektiren bir alandır. Ufukları geniş olan devletler, uygulamak istedikleri politikalar için gerekli altyapıyı sağlar, gereken yolları bulurlar. Bir politikanın başarıya ulaşması için, onu destekleyenlerin ortak faydası, yararı, çıkarı olmalıdır. Sadece heyecan vermek yetmez. Çünkü diplomaside işbirliği, ortak fayda ve çıkara dayanır. Ortak tarih ve kültür ile dayanışma duyguları gerek şarttır, ama yeter şart değildir. 35 TÜRK TüRKİYE’NİN geleneksel dış politikası, genel yönelimi açısından Transatlantik merkezli olarak bilinir. Ankara, Batı kampına sadık, Avrupa Birliği üyesi olmaya çalışan bir müttefiktir. Cumhuriyet’in ilanından sonra, Kıbrıs Barış Harekâtı hariç, hiç savaşmamıştır. Dış politikada statükocu bir devlettir. Hırslı, hınçlı, hırçın talepleri, yayılmacı hevesleri, sınırların yeniden çizilmesini isteyen politikaları yoktur. Osmanlı Devleti’nden beri bölgesinde her zaman dinamik olmaya çalışmıştır. Barış ve istikrarı korumaya öncelik verir. Diplomasi ajandasının yoğunluğu açısından her zaman ilk 10 ülke arasında olmasına rağmen, yıllarca diplomaside fazla atak, hevesli görünmekten, bu şekilde algılanmaktan özenle kaçınmıştır. Türk Dışişleri Bakanlığı da Osmanlı’dan bu yana, nitelikli, seçkin kadrolarıyla öne çıkmıştır. Türkiye’nin Batı yanlısı dış politikası, kimi dönemlerde aşırıya kaçmıştır. Kraldan çok kralcı olmuş ve öyle bir izlenim vermiştir. Özellikle Demokrat Parti, Turgut Özal ve AKP iktidarlarında ABD ile ilişkiler bu açıdan dikkat çekmiştir. Öyle ki, Türkiye, ABD adına kimi bölgesel operasyonlara katılmayı savunacak kadar ABD yanlısı politikalar METAL TÜRK 36 Önerilerde gerçekçiliği hiç elden bırakmamak zorunludur. İstek, bu isteği besleyen dünya görüşü, bu yönde siyasi irade, lider, kadro, entelektüel altyapı, program ve bunu destekleyen halk gerekir. Doğru planlama ve doğru eylem planı şarttır. Türkiye’nin son dönemde izlediği dış politikanın yönelimleri ve öncelikleri konusunda ülkede bir fikir birliği sağlanmamıştır. Tersine, ülkenin dış siyaseti, tarihsel derinliğe, deneyime, birikime, donanıma karşın, yön duygusunu yitirmiş görünmektedir. Bölgesel güç mü, bölge gücü mü, küresel aktör mü, merkez mi, eksen mi, kanat mı, köprü mü olacağına bir türlü karar verememiş görünmektedir. Dahası Türkiye, laiklik – İslam, Doğu – Batı, AB üyeliği – Ortadoğu liderliği gibi konularda da ikilem içindedir. Bu da, adım atmasını, tavır almasını, tutum takınmasını güçleştirmektedir. Bir adım atmadan önce sık sık ABD ve AB’nin ne diyeceği yönünde endişe yaşamaktadır. Yanlış anlaşılma kaygısı taşımaktadır. Bu nedenle, kimi alanlarda oynaması gereken rolü de oynayamamakta, Batı’dan onaylanmış bir arabuluculuk rolüyle yetinmektedir. Avrupa Birliği’nde eşit bir üye adayı olarak kabul görmezken, yüzünü Doğu’ya dönmekte zorlanmaktadır. Kısacası, tüm “çok merkezli bakış açısı, çok yönlülük, çok boyutluluk, stratejik derinlik, komşularla sıfır sorun, proaktif dış politika, ön almak, oyun kurucu olmak, sorun çözmek, arabuluculuk” söylemlerine karşın, gerçekte tercih sıkıntısı yaşamaktadır. Türkiye, “AB, Türkiye’yi içine almadan küresel aktör olamaz” gibi haklı ve doğru sözler etmektedir. Ama, AB’nin sözcülerinin Türkiye’yi açıkça üye yapmayacaklarını söylemelerine karşın, örneğin, Gümrük Birliği’ni sorgulamayı göze alamamaktadır. Türk Dışişleri Bakanı, “Ortadoğu’daki en önemli bölgesel aktör Türkiye’dir” demektedir, ama arabuluculuk çalışmalarının sonuçları, onu teyid etmemektedir. Türkiye, 4 Temmuz 2003 tarihinde Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde ABD askerlerinin, Türk askerlerinin kafasına çuval geçirmesini içine sindirebilmiştir. Danimarka Başbakanı Rasmussen’in, Hz. Muhammed hakkındaki karikatürlere ve terör örgütü PKK’nın televizyonuna gösterdiği hoşgörüyü ağır biçimde eleştirdikten sonra, onun NATO genel sekreteri olması için parmak kaldırmıştır. Libya’ya yönelik son saldırılar önce- Türkiye’yi yönetenler, sürekli olarak ülkenin dünya siyasetindeki ağırlığının arttığını söylemektedirler. İkili ve çok taraflı temaslardaki yoğunluğu, ev sahipliği yapılan uluslararası toplantıların çokluğunu, cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanının yurt dışı gezi programını ve ülkenin artan dış ticaretini, kendi iddialarını desteklemek için kullanmaktadırlar. sinde “Ne işi var NATO’nun Libya’da?” diye sorduktan sonra, koalisyon güçlerine destek vermiştir. Arap ülkelerindeki isyan dalgasında da Türkiye, Mısır liderine verdiği tepkiyi (o da ABD ile telefonla konuştuktan sonra), Libya ve Suriye liderlerine ancak gecikmeli olarak vermiştir. Bu da, hem Batı nezdinde sorgulanmasına neden olmuş, hem çifte standart gütmekle suçlanmış, hem de Arap dünyasındaki itibarına şüpheyle bakılmaya başlanmasına yol açmıştır. Buna karşın Türkiye’yi yönetenler, sürekli olarak ülkenin dünya siyasetindeki ağırlığının arttığını söylemektedirler. İkili ve çok taraflı temaslardaki yoğunluğu, ev sahipliği yapılan uluslararası toplantıların çokluğunu, cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanının yurt dışı gezi programını ve ülkenin artan dış ticaretini, kendi iddialarını des- teklemek için kullanmaktadırlar. Türkiye, dış politikada her yerde olmaya çalışmakta, her sorunu çözmeye talip olmaktadır. O kadar ki, bazen Ortadoğu’da yeni düzenin mimarının Türkiye olacağı bile öne sürülmektedir. Türkiye’nin, tarihinde ilk kez büyük dış politika hedeflerine sahip olduğu, bir vizyonunun ve misyonunun bulunduğu dillendirilmektedir. Türk Dışişleri Bakanı sık sık ülkenin tek merkezli değil, çok merkezli bir dış politika anlayışına sahip olduğunu vurgulamaktadır. Henüz başbakan başdanışmanı olduğu dönemde yaptığı bir ABD ziyaretinde, ABD Başkanı Obama ile Türkiye’nin dış politika tercihlerinin ve önceliklerinin bütünüyle örtüştüğünü söylemiştir ki, bu fikri savunan çok sayıda uzman, diplomat, öğretim üyesi, gazeteci, asker vardır Türkiye’de. Ancak gerçeklerle niyetler örtüşmemektedir. Olanaklarla hayaller arasında uçurum vardır. Türkiye, gönlünden geçenlerin, hayal ettiklerinin gerçek olduğunu sanmaktadır. Bu da sık sık “hayalperest” veya “kafası karışık” bir görüntü vermesine neden olmaktadır. Son olarak Filistin’de El Fetih ve Hamas arasındaki arabuluculuk çalışmalarına karşın, sorunun çözümünde Mısır’ın öne çıkması, Türkiye’nin masa başında sadece bir davetli olarak yer bulması, Füze Kalkanı’na ev sahipliği yapması, ciddi bir inandırıcılık ve itibar sorunu yaşandığını gösteren gelişmelerdir. Gerçekler, söylemlerle, verilmeye çalışılan görüntüyle çelişmektedir. Yetkililer, küresel ölçekte öne çıkan bir dış politika izlendiğini, büyük başkentlerin Gerçeklerle Niyetler Örtüşmüyor Türkiye’nin hem bölgesel güç olmasını, hem Ortadoğu’da lider olmasını, hem de Avrupa Birliği üyesi olmasını istemek ayrıdır, bunların gerçekleşme ihtimali ayrıdır. İzlenen dış politika, ABD veya AB karşıtı olmasa bile, Ortadoğu’ya özellikle öncelik verdiği için, bazen Batı karşıtı olduğu ya da en azından gizli ajandasının bulunduğu yönünde eleştirilmektedir. Doğuya yönelik kimi adımlar, Batılı başkentlerde kuşkuyla karşılanmaktadır. Türkiye için “eksen kayması” olarak yorumlanmaktadır. Türkiye’nin Doğu’ya yönelik ilgisinin, Türk basınının da abartılı yaklaşımıyla, sanki yeni bir şeymiş gibi sunulmasının da bunda payı vardır. Türkiye’nin tarihsel mirasına, coğrafi arka planına, jeopolitik konumuna, stratejik derinliğine sanki ilk kez önem dır. Dış politika gibi sonuçların kısa sürede değil, orta ve uzun vadede alındığı bir alanda; atılan adımları, yapılan temasları, açılan dış temsilcilikleri sevinçle, ama ihtiyatlı bir tutumla karşılamak gerekir. Sonuç alabilmek için temasların istikrarlı olması, tarafların birbirini çok iyi tanıması, diplomatik adımların ekonomik, kültürel, akademik, sportif, turistik vb. adımlarla desteklenmesi zorunludur. Öte yandan Türkiye, Ortadoğu coğrafyasında etkili olmaya çabalarken, Türk dünyasına aynı önemi vermemektedir. Ortadoğu’da, İran ve Suriye’yle ilişkiler, Hamas’la kurulan yakınlık, El Beşir’e sahip çıkma örneklerinde olduğu gibi, bazen “Batılı müttefiklerini” kızdırma pahasına öne çıkmaya çabalayan, bölgedeki kimi liderlerle kurduğu yakın ilişki Batılı başkentlerde tepki çeken Türkiye, Türk dünyasındaki en yakın müttefiki olan Azerbaycan’la ilişkilerin gerginleşmesine neden olmuştur. Ortadoğu halkları arasında yakalanan şöhret, Bakü sokaklarında geçerli değildir. Keza, ancak Irak’taki Türkmenlerin haklarını korumada da başarısız olmuştur. Ortadoğu’daki pek çok başkentte, sokaktaki halk arasında değil ama uzmanlar arasında, Türkiye’den gelen adımların ne kadarının Ankara kaynaklı, ne kadarının Washington kaynaklı olduğuna ilişkin ciddi şüphe olduğunu da unutmamak gerekir. ABD ile sorun yaşayan pek çok Ortadoğu ülkesinin ABD’ye iletmek istedikleri mesajları Türkiye’ye söyledikleri de bir gerçektir. “Komşularla sıfır sorun” söyleminin hayata geçmesi için, komşuların da sıfır sorun istemesi gerekir. Çünkü bu politika, tek taraflı çabalarla başarıya ulaşamaz. Arabuluculuk çalışmalarında etkili olabilmek için, Türkiye’nin, masaya davet ettiği tarafları masada kalmaya ikna edecek, sonra da uzlaşmalarını sağlayacak güçlü siyasi ve iktisadi araçlara sahip olması şarttır. Ancak, dış politikada yaygın ve baskın bir hakimiyeti olmadığından, arabulucu olarak yapabilecekleri sınırlıdır. Çünkü Türkiye, iktisadi ve siyasi olarak bölgesel ve küresel etkilere fazlasıyla açıktır. Nitekim Suriye ile İsrail, İran ile ABD, Rusya ile Gürcistan, Pakistan ile Afganistan, Hindistan ile Pakistan arasında arabulucu olan Türkiye bir tek Pakistan ile Afganistan arasındaki arabuluculuk çabalarında kısmen başarıya ulaşmıştır. Diğerlerinde ise hiçbir sonuç alamamıştır. “İmparatorluk bakiyesi” söylemi, Medeniyetler İttifakı’nda ve Büyük Ortadoğu Projesi’nde eş başkanlık, yeni Osmanlıcılık çabalarıyla öne çıkan dış siyaset, ülkenin iç siyasetiyle ve özellikle de ekonomik durumuyla örtüşmemektedir. Türkiye’nin ABD ve AB nezdinde sahip olmadığı ağırlığa, itibara, Doğu’nun yükselen güçleri Rusya, Çin, Hindistan, İran arasında sahip olması düşünülemez. Çünkü Avrasya’nın yükselen güçleri nezdinde, Batı’yla ilişkilerdeki tavrından dolayı inandırıcılık sorunu yaşamaktadır. Bu yüzden de onlarla artan ekonomik ilişkilerini, aynı oranda dış siyasete yansıtamamaktadır. Türk ekonomisi, Rusya başta olmak üzere, Doğu ile giderek daha fazla yakınlaşmasına, Rusya Almanya’yı geçerek Türkiye’nin bir numaralı dış ticaret ortağı olmasına karşın, Türk sermayesi de aynen Türk siyaseti gibi Batıdan bağımsız hareket edememektedir. Bunların yanında, Türkiye’nin gerçekten ulusal bir savunma doktrinine sahip olmaması da bir diğer sorundur. METAL veriliyormuş gibi bir hava estirilmesi, ülkenin küresel ölçekte rolünün arttığına ilişkin abartılı yorumlara neden olmaktadır. Ülkenin dışişleri bakanının yaptığı seyahatlerin çokluğu, dünyanın yaşadığı hızlı değişim, bölgedeki gelişmeler, Türkiye’nin dış politikadaki görünürlüğünün Ortadoğu bölgesinde biraz artması, Afrika ile daha çok ilgilenmesi, şüphesiz önemlidir. Kısa vadede sonuç almasa bile, geleceğe yatırım yapmak açısından olumludur. Ancak tüm bunlar, Türkiye’nin mutlaka ağırlığını artırdığı anlamına gelmez. Çünkü dış politika da, tüm diğer alanlarda olduğu gibi sonuç odaklı çalışmayı gerektiren bir disiplindir. Şunu da belirtmek gerekir ki, dünyaya açılmak, Türkiye’ye özgü bir dış politika tercihi değildir. Afrika’yla ilgilenen sadece Ankara değildir. Dünyanın iddialı tüm ülkeleri, iddialı olmaya çalışan tüm başkentleri bunu yapmakta- 37 TÜRK Ankara’ya danışmadan adım atmadığını öne sürseler de, hakikat öyle değildir. Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik adımları, ABD ve AB’den bağımsız ya da onlara rağmen atılmamıştır. Tersine, ABD ve AB’nin bilgisi dahilinde ve teşvikiyle atılmış adımlardır. Batı, bu sayede Türkiye’yi Doğu’daki sözcüsü, temsilcisi olarak görmek istemiştir. İran, Suriye, Hamas, Hizbullah gibi ülke ve örgütlerle ilişki kurmada bir aracı olarak kabul etmiş, görüşlerinin onlara aktarılmasında Türkiye’yi kullanmayı tercih etmiştir. Bu tercih, Türkiye’yi yönetenlerdeki neo- Osmanlıcı yönelimle de örtüşmüştür. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslarda etkin olmaya çalışan, Afrika’yla ilişkilerine özel önem veren Türkiye’nin de, bu ülkelerin Batıdaki sözcüsü, temsilcisi olması hayal edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanının Arap sokaklarındaki ünü, Davos’taki “one minute” çıkışı ve İsrail’in Mavi Marmara baskını sonrasında doruğa çıkınca, Türkiye’nin bu politikayı başarabileceği yönünde yanlış bir algı da ortaya çıkmıştır. Ayrıca, tarihi bir anımsatma yapmak gerekirse, Türkiye’nin Araplar arasında en büyük ünü ve itibarı, geçmişte, 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanında, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda, yakın dönemde de 1 Mart 2003 tarihinde TBMM’de reddedilen tezkerede yakaladığını anımsamak gerekir. Yani Türkiye, Batıya karşı tavır aldığı zaman, Ortadoğu’da itibarını artırmış bir ülkedir. Bu durum, yeni değildir. 14. olağan Genel kurulumuzda oluşan yeni yönetim kurulumuza gelen kutlama mesajları Turan Özbağ Sayın Genel Başkanım, hayırlı olsun. Allah yolunuzu açık etsin, Türk Metal ailesine de hayırlı olsun. METAL ayın Sinan Aldemir S Genel Başkanım hayırlı olsun TÜRK 38 Kıdem tazminatına uzanan elleri kırarız. Kıdem tazminatı, Türk işçi hareketi için ya hep ya hiç davasıdır... Yusuf Sağkol Sayın Genel Başkanım, size ve yönetim kurulunuza hayırlı olsun sizlerle gururluyuz, Çerkezköy. Kıdem tazminatına uzanan elleri kırarız. Kıdem tazminatı, Türk işçi hareketi için ya hep ya hiç davasıdır... n Genel Nefize Pelin Sayı mlarınız için sizi Başkanım. Yoru Çerkezköy Şube tebrik ediyoruz. r duyuyoruz. adına sizinle guru leğiyle. Hayırlı olması di Selim Alpon Hayırlısı olsun Sayın Başkanım teşkilatımıza ve camiamıza. twitter.com/KavlakPevrul Erkan Kumlu hayırlı uğurlu ım n a şk ba n yı a S dırmasın olsun Allah utan n. yolunu açık etsi Vedat Ateş Sayın Genel Başkanım hayırlı uğurlu olsun inşallah. Gürkan Kalkan Sayın Genel Başkanım, Anadolu yakası olarak size ve genel kurulunuza güvenimiz sonsuz. Sözünüz sözümüzdür. Yeni yönetimimiz tüm üyelerimize hayırlı olsun r. , hayırlı olsun saygıla ım an şk Ba l ne Ge n yı Soner Gencer Sa İslam Deniz Sayın Genel Başkanım. 14. Genel Kurul açılış konuşmanızı sonuna kadar dinledim. Söyleyecek fazla bir kelime bulamıyorum. Müthiş derecede duygulandım. Tüm gerçekçiliği ile her konuyu gündeme getirdiniz. Bu muhteşem açılış konuşmanızdan dolayı sizi tebrik eder, saygılarımı sunarım. ERDEMİR. Ali Rıza Toklu Açılış konuşmanızı dinledim, duygularımıza ancak ve ancak bu kadar . tercüman olabilirdiniz Üyeniz olduğum için gurur duydum sizinle, bizleri sizsiz bırakmayın. Çünkü gücümüzü sizin gibi güçlü bir genel başkandan alıyoruz. Saygılarımı sunarım Osman Akyol Sayın Genel Başkanım, hayırlı ve uğurlu olsun inşallah Efgan Tunçbilek Sayın Genel Başkanım, hayırlı uğurlu olsun. Yeni yönetiminize ve size başarılar diliyorum, Türk Metal Sendikası üyesi olmaktan gurur duyuyorum. Muhittin Savaş Tunçyüz Yeni yönetim camiamıza ve ülkemize hayırlar getirsin Genel baŞkanımız pevrul kavlak’tan Seçme tWıtter meSaJları Mübarek Ramazan ayına kavuşmanın sevinci ile tüm Müslüman aleminin ramazan ayının hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum... Mübarek Ramazan ayına kavuşmanın sevinci ile tüm Müslüman aleminin ramazan ayının hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum... İlerlemeyi, bizi şikayet edenlere borçluyuz. Çünkü memnun insanlar hiçbir değişiklik istemezler. Herbert George Wells “Kişilikli olmak, kimse görmediği zaman da doğru olanı yapmaktır” J.C. Watts Osman Taşlı Aile ve çocuk haklarına değer veren, savunan aileyi önemseyen türk metale üye olmaktan onur ve mutluluk duyuyorum. Recepnimet Aydın Bugün dünya çocuk işçiliğiyle mücadele günü. Herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum, evlatlarımıza kıymayın, öğrenimi için çabalayın. Erol Obut Yurdumuzda eğitim almamış bireylerin sayısının oldukça fazla olduğu yapılan araştırmalar ile görülmektedir. Okumamak yani okuyamamak, belki de ellerinde değil. Ama, okumak isteyen, fakat buna değişik sebeplerle fırsat bulamayan yüzlerce insan var. Bu insanlar toplumda büyük bir sorun olduğunun habercisidir. Kimi aileler maalesef ekonomik durumlarından dolayı çocuklarını okutamıyorlar. Kimi aileler ise ellerinde imkân olmasına rağmen, okumayı bilgili olmayı gereksiz görüyorlar. Kimi aileler de var ki, onlar ellerinden geleni yapsalar da, çocuk her şeye ilgisiz ve isteksiz oluyor. Bu sorunun azalması gerekirken daha da artmakta olduğu gözlenmektedir. Bu konu ile ilgili yapılması gereken çok şey olduğu kesindir ve başta hükümetler ve ilgili devlet kuruluşları ile bazı sivil toplum örgütleri, muhtelif eğitim kurumları ve toplumun tüm kademesindeki insanlara görev düşmektedir. Türk Metal olarak bu görevi yerine getiren başkanımıza teşekkürlerimizi sunarım. Nese Peksak O eğitimi ve bakımı sağlamak oldukça zorlaştı başkanım. 39 TÜRK Çocuklarımızın çalışmaya değil iyi bir eğitime ve bakıma ihtiyacı var... PEVRUL KAVLAK METAL 12 Haziran dünya çocuk iŞçiliği ile ilGili Genel baŞkanımızın meSaJı ve yorumlar MAKALE YRD. DOç. DR. GÖKHAN OFLUOĞLU METAL Bülent Ecevit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü TÜRK 40 Kıdem tazminatında yeni gelişmeler ve işsizlik sigortası-kıdem tazminatı ilişkisi İş hukukunun çalışma hayatının güçsüz kesimini oluşturan işçilerin hukuku olduğunu ve iş hukukunda her zaman işçi lehine yorum ilkesinin gözönünde tutulması gereğini düşünecek olursak, öncelikle kıdem tazminatı ve işsizlik sigortası kurumlarının birbirinden ayrı kurumlar olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekir. 1.KIDEM TAZMİNATI KAVRAMI VE KENDİNE ÖZGü NİTELİĞİ Kıdem tazminatı, kavram olarak belirli bir süre çalışıp iş sözleşmesini sona erdiren işçiye veya mirasçılarına yasada belirtilen durumlarda ve hizmet süresi ile ücretine göre değişen miktarda, işverence ödenmesi gereken paradır. (CENTELDEMİRCİOĞLU,2010; TUNÇOMAĞ, 1988; TURAN,1993, ÇELİK,1990, NARMANLIOĞLU, 1988). Kıdem tazminatı 1936 yılından beri sürekli olarak genişleme gösteren ve Türk çalışma hayatındaki değişim ve gelişim sürecinde işçi ve işveren kesimleri arasında görüş ayrılıkları yaşanan bir konudur. 1936 tarihli İl Kanunu ile çalışma hayatımıza giren kıdem tazminatı kurumu, zaman için- de başlangıçtaki uygulamalardan farklı boyutlar kazanmıştır. Bu konu, günümüzde işçi ve işveren ilişkisindeki en büyük anlaşmazlık konusunu oluşturmaktadır. Bu arada, kıdem tazminatına yönelik fon oluşturulması gibi çeşitli öneriler gündeme gelmekte, hatta işsizlik sigortasına devredilerek, tamamen kaldırılması gerektiğini savunanlara dahi rastlanmaktadır. İş hukukunun çalışma hayatının güçsüz kesimini oluşturan işçilerin hukuku olduğunu ve iş hukukunda her zaman işçi lehine yorum ilkesinin gözönünde tutulması gereğini düşünecek olursak, öncelikle kıdem tazminatı ve işsizlik sigortası kurumlarının birbirinden ayrı kurumlar olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekir. Kıdem tazminatı işçiyi koruyucu nitelikte, kendine özgü niteliği olan bir düzenlemedir. Kıdem tazminatı- nın çeşitli tanımlarında bazı unsurlar ön plana geçmektedir. Bunlar (AKBIYIK-KOÇ,2011): n Kanun kapsamında işyerinin ve işçinin varlığı, n İş sözleşmesinin belirli nedenlerle feshedilmesi, n Belirli bir hizmet süresi çalışılması, n İşçinin aldığı ücretin düzeyiyle paralellik göstermesi, n İş sözleşmesi sona eren işçinin ücret geliri tek geçim kaynağını oluşturduğu için, gelir kaybının telafi edilmesine yönelik bir düzenleme olması, n İşçinin işverene yıllarca bedenen ve fikren sadakatle hizmet etmesinin karşılığının ödüllendirilmesi, n İşçinin çalışma hayatından ayrıldıktan sonra insan onuru, şeref ve haysiyetine yaraşır yeni bir yaşam kurma- me gerekçesinde, Türkiye’de işsizlik sigortasının bulunmadığı gösterilmiştir. Aynı şekilde, iptal edilen 931 sayılı Kanunun gerekçesinde de, kıdem tazminatı ile işsizlik sigortası arasında bağlantı kurulmuştur. (TUNÇOMAĞ, 1988). Bu görüşe, çalışma hayatımızın günümüzdeki durumu gözönüne alındığında katılmamız mümkün değildir. İşsizlik sigortası ve kıdem tazminatı farklı düzenlemelerdir. Örneğin, emeklilik nedeniyle iş sözleşmesi sona eren işçi kıdem tazminatı alabilirken, işsizlik sigortasına prim ödemiş olsa da yararlanamamaktadır. Aynı şekilde, işçinin ölümü halinde yasal mirasçılarına kıdem tazminatı ödenirken, işsizlik sigortasından yararlanma söz konusu olmamaktadır (AKBIYIK-KOÇ, 2011). İşverence haklı neden olmaksızın işçinin hizmet sözleşmesi sona erdirildiğinde, işçi hemen iş bulsa dahi, kıdem tazminatı alabilmektedir. Ya da işçinin işine işverence haklı sebeplerle son verilmesi halinde, işçi kıdem tazminatına hak kazanamamaktadır. Buna karşılık, işsizlik sigortası tamamen farklı olarak, işçinin işsiz kaldığı dönemlerde ve belli bir süre içerisinde yararlanabildiği, bir iş bulduğunda faydalanma hakkının düştüğü dönemlere göre aralıklarla ödenen bir tazminat türüdür (KUTAL, 1983). METAL tası niteliğindedir. n Kıdem tazminatı kendine özgü bir kurumdur. n Kıdem tazminatı ikramiye özelliği taşımaktadır. n Kıdem tazminatı gerçek anlamda bir tazminattır şeklinde yorumlara rastlanmaktadır. Kanaatime göre, yukarıda belirtilen görüşlerin hiçbiriyle tam olarak örtüşmediğinden, kıdem tazminatı, sosyal ve ekonomik işlevleri olan, iş güvencesi açısından büyük yararlar sağlayan ve çalışma hayatının kalitesinin sürdürülmesi ve artırılması açısından büyük önem taşıyan kendine özgü bir kurumdur. 3.KIDEM TAZMİNATI İşSİZLİK SİGORTASIDIR GÖRüşüNüN DEĞERLENDİRİLMESİ Kıdem tazminatının bir tür işsizlik sigortası olduğunu savunanlara göre kıdem tazminatı, işçilerin iş sözleşmelerinin feshinden dolayı işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kayıplarını telafi etmeyi amaçlayan bir işsizlik tazminatı niteliğindedir. Bir başka deyişle, kıdem tazminatı, hizmet akdinin feshiyle işsiz kalan işçiye, işsizliğin oluşturduğu tehlikeleri telafi etmek amacıyla yapılan bir ödemedir (MUSIAD, 1997). Türk İş Hukuku’na kıdem tazminatı kurumunun girmesini sağlayan 3008 sayılı Kanunun kıdem tazminatının düzenle- 41 TÜRK sı için kendisine maddi olanak tanınması olarak sıralanabilir. 2.KIDEM TAZMİNATININ HUKUKİ NİTELİĞİ HAKKINDA TARTIşMALAR İşçiler için, çalışma hayatından kısmen ya da tamamen ayrılmaları durumunda yaşam kalitesini koruyan, insan onuru, şeref ve haysiyetine yaraşır bir yaşam sürmeleri için hayati önem taşıyan bir işçilik hakkı, işverenler için ise, işletme maliyetlerini yükselten önemli bir maliyet unsuru olarak görünen ve işveren kesimlerinin zaman zaman siyasi iktidarlar üzerinde bu düzenlemenin kaldırılması yönünde baskı kurduğu, ancak çalışma hayatında sosyal barışın ve diyaloğun sürdürülmesi için son derece önemli bir düzenleme olan Kıdem tazminatının hukuki niteliği konusunda farklı görüşler ortaya atılmıştır. Kıdem tazminatının hukuki niteliği hakkındaki görüşleri şöyle özetleyebiliriz (AKBIYIK-KOÇ,2011;KUTAL,2009; TEZKOOP-İŞ): n Kıdem tazminatı yıpranma karşılığıdır. n Kıdem tazminatı ücretin geciktirilmiş kısmıdır. n Kıdem tazminatı ihtiyaçtan kurtarmaya yönelik bir tazminattır. n Kıdem tazminatı işsizlik sigortası niteliğindedir. n Kıdem tazminatı ihtiyarlık sigor- METAL | MAKALE TÜRK 42 İşsizlik sigortasından yararlanma şartlarıyla, kıdem tazminatından yararlanma şartları farklıdır. Yapısal işsizliğin yaygın olduğu ülkemizde, işini kaybeden bir işçinin kısa sürede yeni bir iş bulma şansı çok azdır. Bu nedenle, yaşam kalitesini korumak için kıdem tazminatına işçinin ihtiyacı vardır. Yapısal işsizliğin yaygın olduğu ülkemizde kıdem tazminatının kaldırılarak, işçiye en fazla on ay süreyle işsizlik sigortası ödeneği verilmesi çalışma hayatının güçsüz kesimini oluşturan işçileri mağdur edecek ve bu durum, iş hukukunun güçsüz kesimi koruma amacına uygun düşmeyecektir. İşsizlik ödeneğinin süresi ve tutarı son derece sınırlı olduğundan, kıdem tazminatının kaldırılmasından doğacak kaybı telafi edemeyecektir. Bu nedenle, işsizlik sigortasının varlığı kıdem tazminatının kaldırılmasına gerekçe teşkil edemez. İşsizlik sigortası ve kıdem tazminatı ayrı düzenlemelerdir ve kıdem tazminatı olduğu takdirde, çalışanların işsizlik dönemlerinde sosyo-ekonomik bir güvenceye sahip oldukları kabul edilebilir (MAI, 2010; ÜNSAL, 2008). Bütün bu bilgiler ışığında kıdem tazmatı ve işsizlik sigortası arasında hem hukuki, hem amaç ve hem de fonksiyonlar açısından fark olduğunu ve her iki kurumun birlikte yürümesi gerektiğini ve bunun çalışma hayatının kalitesi ve sosyal barış için önemli olduğunu söylememiz mümkündür. 4.KIDEM TAZMİNATININ İşVERENLERİN SORUMLULUĞUNDA BİR FONDAN KARşILANMASI Kıdem tazminatı konusunda işverenlerin sorumluluğunda bir fon kurulması ve bu uygulamanın sosyal politika ilkelerine uygun, adil, dengeli ve kazanılmış haklara saygılı bir biçimde çözümlenebileceği öne sürülmüştür. Ancak, kıdem tazminatı fonu, işçilerin kıdem tazminatı hakkında bir takım daralmalara yol açabilecektir. Bu da çalışma hayatının kalitesi açısından olumsuzlukları beraberinde getirecektir. (UZUN, 2009; KUTAL, 2009; ÜNSAL, 2008): n Kıdem tazminatının fon tarafından belirli esaslar dahilinde ödenmesi, işverenleri toplu para ödeme zorunluluğundan kurtaracağı için daha kolay ve yaygın fesih uygulamalarına gidilmesi mümkün olabilir. n İşçilerin mevcut bazı durumlarda kıdem tazminatına hak kazanabileceği hallerin (haklı nedenlerle fesih, evlilik, askerlik gibi) ortadan kalkması, çalışma hayatında olumsuzluğa neden olacaktır. Çünkü, tasarıda işçinin fonda birikmiş kıdem tazminatını alabilmesi, sadece emeklilik ve adına en az on yıl prim ödenmiş olması şartına bağlanmıştır. Bu şartları taşımayan, örneğin, dokuz yıllık kıdemi olan bir işçi 4857 sayılı kanunun 24. Maddesiyle kendisine tanınmış olan fesih hakkını kullanamayacaktır. n Kıdem tazminatının ödenmesi için asgari kıdemin en az on yıl olması 1-2 senede iş değiştirmenin yaygın olduğu ülkemizde kıdem tazminatını alabilecek olan işçiler açısından olumsuz etki yapacaktır. n Primlerin toplanmasında bazı işverenlerin ödemeyi geciktirmesi veya hiç yapmaması ihtimali de endişeye yol açmaktadır. AKBIYIK Nihat, KOÇ Muzaffer, Kıdem Tazminatı ve Kıdem Tazminatı Fonunun İktisadi ve Sosyal Sonuçları, Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.16, S.3, Isparta, 2011 CENTEL Tankut, DEMİRCİOĞLU Murat, İş Hukuku, Beta Yayınları,İstanbul, 2010 ÇELİK Nuri, İş Hukuku Dersleri, Beta Yayınları, İstanbul, 1990 KUTAL Metin, Türk İş Hukukunda Kıdem Tazminatı Sorunu ve Çözüm Önerileri, MESS Sicil Dergisi, Ankara, Aralık, 2009 KUTAL Metin, İstihdam GüvencesiKıdem Tazminatı İlişkisinden Doğan Sorunlar, İktisat ve Maliye Dergisi, Cilt XXVIII, Sayı:X,İstanbul 1983 MAI VE KÜRESELLEŞME KARŞITI ÇALIŞMA GRUBU, http://www.antimai. org/cy/diskidem.htm MÜSİAD, Kıdem Tazminatı Fonu Bir Model Önerisi(Hazırlayanlar: BALCI Yusuf, ERSÖZ Halis Yunus), İstanbul, Ekim, 1997 NARMANLIOĞLU Ünal, İş Hukuku, Ferdi İş İlişkileri, Ankara, 1988 TUNÇOMAĞ Kenan, İş Hukukunun Esasları, Beta Yayınları, İstanbul, 1988 TURAN Kamil, Ferdi İş Hukuku, Kamu-İş Yayınları, Ankara, 1993 TEZKOOP-İŞ SENDİKASI, 1475’den Doğan Kıdem Tazminatı Uygulaması, Eğitim Yayınları, No:18 UZUN Bekir, Kıdem Tazminatı ve bir Öneri, T.i.S.K İşveren Dergisi, C.47, Sayı:8, Mayıs , Ankara, 2009 ÜNSAL Engin, Kıdem Tazminatı Fonu Kanun Tasarısı Konusunda Bazı Düşünceler, TÜHİS İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt:21, Sayı:2-3, Kasım 2007/ Şubat 2008, İstanbul, 2008 METAL KıdEM tazminatı ilk uygulandığı tarihten bu yana işçi ve işveren kesimlerinin en büyük tartışma alanlarından birini teşkil etmiştir. Bunun nedeni, işçinin çalışma hayatının güçsüz kesimini oluşturması, yapısal işsizliğin yaygın olduğu ülkemizde, işçinin kıdem tazminatını, herhangi bir sebeple işini kaybetmesi ya da iş yaşamından ayrılması halinde yaşam kalitesinin sürdürülmesi, insan onuru, şeref ve haysiyetine yaraşır bir gelir güvencesi olarak görmesi, buna karşılık işverenin ise kıdem tazminatını işletme maliyetlerini yükselten, kendilerini önemli ödeme güçlüğüne sürükleyen bir maliyet unsuru gibi algılaması ve dönem dönem kıdem tazminatının kaldırılması için siyasi iktidarlara baskı yapmalarıdır. Üstelik, konu sadece işçi ve işverenleri ilgilendiren bir konu değildir. Makro açıdan tüm toplumu ilgilendirmektedir. Bu nedenle, tüm tarafları tatmin edecek sağlıklı bir çözüme kavuşulabilmesi için kıdem tazminatının, iş güvencesi, işsizlik sigortası, kayıt dışı ekonomi, küreselleşmenin getirdiği acımasız rekabet ortamı gibi konularla birlikte bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir. 43 TÜRK SONUç YARARLANILAN KAYNAKLAR METAL Metal işçilerinin renkli hayatları, metal işçisinin dergisi; bizim dergimiz Türk Metal’de hayat bulmaya devam ediyor. Bu ay Gebze 1 Nolu Şubemizin yetkili olduğu işyerlerinden Autolive Kemer fabrikasındayız. Konuğumuz ise Sertaç Bağuş ve ailesi… Evli olan Sertaç Bağuş’un eşi Ebru Hanım da Autolive Direksiyon fabrikasında çalışıyor. Bağuç çiftinin, Eylül adında bir de kızları var TÜRK 44 BİZ BİR AiLEYiZ “Autolive cankor benim için bir yaşam mekânı haline geldi. Burada olmaktan ve burada çalışmaktan memnun ve mutluyum” METAL İşTE HAYATIMIZ | Biz bir aileyiz! 45 TÜRK “Dokuz yılın nasıl geçtiğini tarif edemeyebilirim…” “DOKUZ YILIN NASIL GEçTİĞİNİ TARİF EDEMEM…” “2003 yılının Haziran ayında Autolive Cankor işyerine işbaşı yaptım. İşe ilk başladığım dönemde fabrikanın depo bölümünde forklift operatörüydüm. 2006 yılında AMT Lideri oldum. Halen de bu görevime devam ediyorum. 3 vardiya düzeninde, 10 kişilik bir ekiple malzeme kabulü, üretim hattını destekleme, gelen malzeme kontrolü, idari kabul ve süpermarketten sorumluyum.” Sertaç Bağuç, 9 yıldır Autolive Cankor işyerinde çalıştığını ve fabrikada emniyet kemeri ürettiklerini anlatıyor. “Autolive işyerinde 9 yıldır çalışıyorum. Biz fabrikada kemer üretiyoruz. Eşim Ebru ise Autolive’nin diğer bir fabrikasında, orada direksiyon üretiyorlar. Autolive’de dokuz yılın nasıl geçtiğini tarif edemem. Fakat, işe ilk başladığım dönemden bugüne kadar gelinen noktada çok ilerilere gittiğimizi söyleyebilirim.” Sertaç Bağuç, işe başladığı ilk yılı unutamadığını da ifade ediyor. “Mesaiye kalmayı sevmeyen bir insanım… İşe ilk başlangıçta da bunu söyledim. Fakat ilk yıl iki vardiyada her gün 12 saat çalıştık. Daha sonra vardiyamız üçe çıktı. Çalışma saatlerimiz düzene girdi. Bugün geldiğimiz noktada ise, Autolive Cankor benim için bir yaşam mekânı haline geldi. Burada olmaktan ve burada çalışmaktan memnun ve mutluyum.” Eşi, Ebru Bağuç ile sekiz yıldır evli olduklarını söyleyen Sertaç Bağuç, ilk tanışmadan sonra bugünlere gelmelerini mucize olarak görüyor. “Eşim Ebru ile 8 yıldır evliyiz… Fakat evlilik öncesi 9 yılı aşan bir birlikteliğimiz var. Ebru ile bir arkadaş vasıtası ile tanıştım. İlk görüşmemiz ise Gebze YKM’de oldu. O gün hem saçım kel hem de gözüm mordu. İlk görüşmede birbirimizin telefon numaralarını aldık. Fakat, Ebru beni tam dört ay sonra aradı. Beni o halde görünce hiç aramayacağını sandım. Zaten umudum da yoktu. Fakat dört ay sonra gelen ani bir telefon bugünlere gelmemizi sağladı.” | İşTE HAYATIMIZ METAL “Eşimi kaybetme fikri en büyük korkum…” TÜRK 46 Sertaç Bağuç, konu eşinden açılınca, hayatta en çok korktuğu şeyin eşini kaybetme korkusu olduğunu vurguluyor ve kötü bir anısını anlatıyor. “Eşim o zamanlar Eylül’e hamileydi… Ben de gece vardiyasından yeni çıkmıştım. Eve geldim. Eşimin evde olduğunu biliyorum. Kapının ziline defalarca bastım, her basmamda biraz daha heyecanlandım, biraz daha gerildim. Kapıyı tekmeledim, kırmaya çalıştım. Ama bir sonuç alamadım. En son çare apartman boşluğunda dışa açılan pencereleri vardı. Bu pencerelerden çıkarak balkona geçtim. Balkon camını kırarak eve gir- meyi başardım. Ebru’yu yatakta uyurken görünce içimdeki o ferahlığı ve rahatlığı anlatmaya kelimeler bulamıyorum. O günden beri onu kaybetme fikri en büyük korkum oldu. Bunu bir daha yaşamak, hatta düşünmek bile istemiyorum.” Ailesini vazgeçilmezi olarak gören Sertaç Bağuç, “Eylül’ün dünyaya geldiği günün, hem benim hem de eşim için birlikte geçirdiğimiz en mutlu gün olduğunu söyleyebilirim. Ebru ve Eylül bana mutluluk veren, benim hayatta olmamın nedeni. Ailem benim vazgeçilmezim, ben ailesine âşık biriyim.” Bağuç çifti, sendikaları Türk Metal’i güvenceleri, garantörleri olarak görüyorlar. Bütün metal işçilerinin, bir gün Türk Metal çatısı altında mücadele edeceğine inançlarının sonsuz olduğunu belirtiyorlar İşTE HAYATIMIZ | ÇALIŞMA hayatlarının dışında tüm vakitlerini ailece geçirdiklerini söylen Bağuç çifti, birlikte olduklarında zamanın çabuk geçmesinden yakınıyorlar. Her hafta sonu bir planları olduğunu, planı Ebru ve Eylül ikilisinin hazırladığını ama son sözün her zaman Sertaç Bağuç’ta olduğunu ve o son sözün her zaman ‘tamam karıcım’ ya da ‘olur karıcım’ olduğunu gülerek anlatıyorlar. Yaz dönemleri havuza gittiklerini, akşamları ise belediyenin etkinliklerine veya sinema gecelerine katıldıklarını, birlikte oldukları her anı en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştıklarını söylüyorlar. Ebru Bağuç, kendisinin kova, eşinin ise ikizler burcu olduğunu ve eşinin, ikizler burcunun özelliklerini fazlasıyla taşıdığını belirtiyor. “Sertaç, çift karakterli biridir. Bir anda sinirlenir, bir anda yumuşar. Ailesine sadık, iyi bir aile reisidir. Her türlü imkânı ailesine sağlamaya çalışır. Dört dörtlük bir babadır.” Bağuç çifti, sendikaları Türk Metal’i güvenceleri, garantörleri olarak görüyorlar. Bütün metal işçilerinin bir gün Türk Metal çatısı altında mücadele edeceğine olan inançlarının ise sonsuz olduğunu belirtiyorlar. İnsana sevgi ve emeğe saygı anlayışı olan bir sendikaya destek olunması gerektiğini vurguluyorlar. Röportajımızı tamamlarken dergimiz aracılığı ile tüm ailelere bir mesaj göndermek istediklerini belirtiyor Bağuç çifti; “Günümüzde kaybolan aile değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Biz bu değerlere sahip çıkan ve bu değerleri korumaya çalışan bir aileyiz. Ailelerimizden aldığımız terbiyeyi uygulamaya çalışan ve bunları çocuğumuza aktarmaya çalışan bir aileyiz. Biz bir aileyiz…” Bağuç ailesi ile röportajımızı tamamlarken, bizleri kabul ettikleri için teşekkürlerimizi bir kez de dergimiz vasıtası ile iletmek isteriz. Bağuç ailesi ile birlikteliğimiz sırasında bizleri yalnız bırakmayan Gebze 1 Nolu Şube Sekreterimiz Olcay Dursun’a ve Gebze Şube Başkanımız Şeref Özcan’a da bir kez daha teşekkür ediyoruz. 47 TÜRK ‘Türk Metal en büyük güvencemiz’ METAL Gebze 1 Nolu Şube Sekreterimiz Olcay Dursun, evlerinde bizleri kabul eden Sertaç Bağuç ve ailesine Genel Başkanımız tarafından gönderilen hediyeyi takdim etti. METAL | BİZİM FABRİKALARIMIZ TÜRK 48 HiDROMEK Hidrolik ve Mekanik Makina İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş. Hidromek, Hasan Basri Bozkurt tarafından 1978 yılında kuruldu. İlk yıllarda traktöre monte yükleyici kazıcı ataşmanları yaparak işe başlayan Hidromek, bu güne kadar geçen süreçte sürekli yatırımlar yaparak, iş makineleri üretim sektöründe ciddi anlamda söz sahibi oldu. Günümüzde Hidromek, en son üretim teknolojilerini kullanarak estetik, ergonomik ve performans açısından dünya standartlarında iş makineleri üreten bir firma konumuna geldi. BİZİM FABRİKALARIMIZ| HİDROMEK, Ankara’da 3, İzmir Ege Serbest Bölgesi’nde 1 adet olmak üzere, 4 fabrikasında, yaklaşık 180 bin m² arazi üzerinde kurulu tesislerinde üretim yapmaktadır. Müşterilerine daha çabuk hizmet verebilmek amacıyla lokal birimlere önem veren Hidromek, Türkiye içinde 13 ilde ve Türkiye dışında İspanya-Barselona’daki Hidromek West ofisi ile faaliyette bulunmaktadır. Yurt geneline yayılmış 57 yetkili servisin yanında, büyük illerdeki servis istasyonları ve bölge müdürlüklerine bağlı olarak çalışan gezici servis araçlarıyla da müşterilere anında satış sonrası hizmet sunmaktadır. 1000’in üzerinde çalışanı ile tam müşteri memnuniyetinin sağlanmasını amaçlayan Hidromek, mevcut organizasyonunu her geçen gün daha da güçlendirmektedir. Hidromek markasını oluşturan “Hidromek” kelimesinin açılımı, “Hidrolik ve Mekanik Makina İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş.” şeklindedir. “Hidromek” marka isminin başındaki “Hidro” kısmı, şirket ismindeki Hidrolik kelimesinin ilk 5 harfini içermekte, “mek” kısmı ise, yine şirket ismindeki mekanik kelimesinin ilk 3 harfini kapsamaktadır. “Hidro” ve “mek” birleştirilerek “Hidromek” marka ismini oluşturulmuştur. Türkçe ve herhangi bir dilde spesifik bir anlam ihtiva etmemektedir. gücü ve etkisiyle oluşmuştur. Kazıcı yükleyici ürünlerde dünyadaki 5 büyük önemli üretici markadan biridir. İlk ihracatını Tunus’a yapan Hidromek, bu ülkede halen pazar lideridir. İspanya’da 28 bayisi bulunmaktadır. Bu bir Türk markası için önemli bir gelişmedir. Fransa’da 16, Portekiz’de ise 4 bayisi vardır. Orta Doğu ülkelerinden, başta İran olmak üzere, Hidromek’e büyük talep bulunmaktadır. Türki Cumhuriyetlerde de Hidromek bir Türk firması olarak önemli bir oyuncudur. Hem yerel şirketler, hem de Türk Müteahhitler tarafından ilgi görmektedir. Rusya önü açık ve geliştirilmesi gereken bir pazar olarak görülmektedir ve bu alanda her geçen gün bayii sayısını arttırmaktadır. Güney Amerika’dan da yoğun talep alınmaktadır. Yurtiçindeki önemli bir proje, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülen ve vizyonu “10 yılda 10 dünya markası yaratmak” olan “TURQUALITY” programıdır. Bu program çerçevesinde, şirketin operasyonel ve organizasyonel yetkinliği, finansal performansı ve markasının elde etmiş olduğu uluslararası gücünü kapsayan konulardaki performansı dikkate alınan Hidromek, TURQUALITY programının destek kapsamındaki ilk 33 firma arasına girerek sertifikasını almıştır. TURQUALITY ile var olan kurumsallaşmasını daha profesyonel boyutlara taşıyan Hidromek, uluslararası düzeyde markalaşma vizyonu doğrultusunda hedef koyma ve var olan potansiyeli en iyi şekilde kullanma gibi konularda önemli bir destek kazanmıştır. 49 TÜRK HİDROMEK, İspanya’dan Güney Afrika’ya, Rusya’dan Avustralya’ya kadar 5 kıta 60’a yakın ülkede faaliyet göstermektedir. Ayrıca İspanya’da açılan yurtdışı ofisi de, Avrupa’daki gelişim için çok önemli bir yere sahiptir. Hidromek’in bugün İspanya’da giderek yükselen pazar payı ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen talepleri, Avrupa’da yerleşik olmasının METAL Kazıcı yükleyici ürünlerde dünyadaki 5 büyük önemli üretici markadan biridir | BİZİM FABRİKALARIMIZ METAL En zorlu koşullarda dahi üstün performans sağlayan makineler üretmektedir TÜRK 50 üRüN gamının düzenli olarak genişlemesiyle, Hidromek Ekskavatörleri müşterilere 15 tondan 38 tona kadar ihtiyaç duydugu makinelerde hizmet sunmaktadır. HMK140LC (15ton) HMK220LC (22.3-ton), HMK300LC (30.5 ton) and HMK370LC (38.1 ton) Paletli Ekskavatör modelleridir. HMK140W (15-ton) and HMK200W (21.6-ton) lastikli ekskavatör modelleridir. Üretkenlik, minimum işletme maliyetleri, dayanıklılık ve bakım & servis kolaylığı gibi müşteri beklentilerinden yola çıkılarak, makine operatörleriyle yapılan ayrıntılı çalışmalar neticesinde, Hidromek mühendislerince geliştirilen makinelerde Japon ve Avrupa kökenli ana komponentler, dayanıklı Hidromek çelik konstrüksiyonu ile birleştirilerek, en zorlu koşullarda dahi üstün performans sağlayan makineler oluşturulmaktadır. Hidromek, yenilenen ekskavatör kabini ile Maestro serisi kazıcı yükleyicilerde elde ettiği “Operatör konforu & Kullanım kolaylığı” ve beraberinde üretkenlik artışını amaçlayan kabini daha geniş ve ergonomik iç alan, uzun ve yorucu çalışma saatlerinde operatör konforunu en üst seviyede tutmaya yönelik olarak geliştirilen yeni kullanıcı ara yüzü OPERA ile operatörlere daha kolay çalışma imkânı sunmaktadır. Hidromek Gen Serisi Ekskavatörler, Amerika’nın en önemli tasarım ödüllerinden GOOD DESIGN AWARDS yarışmasında endüstriyel kategorisinde “GOOD DESIGN 2011” ödülüne layık görüldü. Hidromek Endüstriyel Tasarım ekibinin üzerinde uzun yıllar çalıştığı Gen Serisi ekskavatörler, aynı zamanda Almanya’dan “IF Product Design Award 2012” ve Design Turkey 2010 yarışmasında “İyi Tasarım Ödülü”nü kazanmıştı. Hidromek’in mevcut iki ürünü olan HMK 102B ve HMK102S kazıcı yükleyiciler, ağır hizmet tipi konstrüksiyon, 4X4 akslar ve autoshift şanzıman ile standart olarak üretilmektedir. HMK 102S eşit lastik ölçüleriyle 4 tekerden çekiş ve yengeç yürüyüşu sağlamaktadır. Yeni Maestro Kazıcı Yükleyici serisi makineler, performans ve konfora öncelik veren operatörler tarafından tercih edilmektedir. Yüksek donanım ürün tercihi olan müşteriler tarafından seçilen Hidromek kazıcı yükleyiciler, yüksek çalışma ağırlığı (HMK102B 8.9 ton, HMK102S 9.1-ton) , Yeni Tasarım Maestro Kabin, 20’’ ön lastik ( HMK 102B), Ön yükleyicide kazı konumuna dönüş sistemi, Radyo-CD-MP3 player, kolluk ve koltuk başlığıyla lüks koltuk, makina performans yönetim sistemi gibi standart özellikler sunmaktadır. HMK 102B ve HMK102S kazıcı-yükleyiciler, şimdi 5 kıtada 60’tan fazla ülkede çalışmaktadır. HMK 62 SS mini kazıcı yükleyici, daha fazla performans, çok yönlü kullanım, operator konforu ve güvenlik sunar. HMK 62SS kompakt boyutarı, güvenilir ve güçlü tasarımıyla en zorlu koşullarda ve uzun çalışma saatlerinde en ideal çözümdür. Hedefleri daha verimli ve nitelikli istihdam Mutlak müşteri memnuniyetini ilke edinen Hidromek, devam eden yatırımları, sürekli büyüyen kapasitesi, artan ürün kalitesi, sosyal misyonu kapsamında nitelikli iş gücü gelişimi ve eğitimine olan katkısı, Türkiye’nin en saygın üniversiteleriyle yürüttüğü çalışmalar ve marka imajını güçlendirmek doğrultusunda dahil olduğu projelerle, hem ekonomiye hem de topluma katkı sağlamaktadır. Özellikle gençlerin eğitimine öncelik veren Hidromek, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara Sanayi Odası ve Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nin katılımıyla ortak olarak yürütülen mesleki eğitim programı olan OSEP (Okul Sanayi Eğitim Programları) projesiyle, sanayinin istediği tipte elemanların sosyal yönden de geliştirilerek yetiştirilmesinin sağlanması yanında, kendi bünyesinde eğitimlere de devam etmektedir. Ayrıca elemanların yetiştirilmesi konusunda mesleki yeterliliklerini en iyi gösterebilecekleri alanlarda eğitimlerin yapılmasına destek vermektedir. Bu eğitim sisteminin sonucunda, elemanların yeteneklerine uygun alanlarda ve teknolojinin istediği verimlilik ve kalitede yetişmiş birey olarak istihdam edilmeleri öngörmektedir. Bu proje kapsamında Hidromek, 40 öğrenciyi eğitimleri süresince burs vermiş ve mezuniyet sonrası istihdam etmiştir. 2011-2012 eğitim yılında ise 61 öğrenciye ülke ekonomisine faydalı bireyler olması için desteğe devam etmektedir. Sektörün kalifiye eleman sorununu gidermek için İSDER (İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği) ve üyesi bulunduğu İMDER (Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği) kuruluşlarının yürüttüğü eğitim projeleriyle meslek lisesi, meslek yüksekokulu ve üniversitelere katkıda bulunmaktadır. BİZİM FABRİKALARIMIZ| MUSTAFA BOZKURT / YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI SEKTÖRDE SATILAN MAKİNELERİN %35’İ YERLİ üretici olarak Türkiye’de faaliyette bulunmak için gerçekten çok çaba harcamak gerekiyor. Bugün baktığınızda, iş makinesi sektöründe satılan makinelerin %35’i yerli, %65’i ise ithal makinedir. Küresel anlamda baktığınızda ise, Türk makine sektörü dünyada önemli bir oyuncu haline gelmiş durumda. Bu imajın yurtiçinde de anlatılması gerekli. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Makine Sektörü Raporu verilerine göre, Türkiye’nin 2011 yılı toplam makine ihracatı 12.3 Milyar dolardır. 2011 yılı Türkiye İnşaat ve Madencilik Makinaları İhracatı 1.2 Milyar dolardır. 2011 yılı verilerine bakıldığında, Türkiye İnşaat ve Madencilik Makina ihracatının, Türkiye’nin toplam makine İhracatından aldığı pay %9,73’tür. 2023’de toplam makina ihracatından İnşaat ve Madencilik Makinelerinin alacağı payın artarak, %12’ye ulaşacağını tahmin etmekteyiz. Türkiye 2023 yılı Makine ihracat hedefi 100 Milyar dolardır. Bu doğrultuda, 2023 Türkiye İnşaat ve Madencilik Makine ihracatının 12 Milyar dolar olacağını tahmin etmekteyiz.” “İnsana yapılan yatırım, en yüksek getirili yatırımdır” İş alım sürecinde temel hedef; ilgili pozisyona ve Hidromek ailesine en uygun adaya ulaşmaktır. Farklı kanallarla Hidromek ilanlarına başvuran adaylar bir aday havuzunda toplanır ve başvuruların İnsan Kaynakları Müdürlüğü ve ilgili bölümler tarafından değerlendirilmesinin ardından uygun görülen aday- lar mülakata davet edilir. Adaylar, pozisyonun niteliğine göre bilgi ve yabancı dil testlerine tabi tutulmakta, iş örneklemleri oluşturularak, işteki yetkinliği ölçülmeye çalışılmaktadır. Serbest/yarı yapılandırılmış mülakatla değerlendirilen adaydan başvurduğu pozisyona yönelik mevcut çalışmaları veya bir çalışma yap- ması istenebilmektedir. Tüm çalışanlar, çok değerli ve şirketin sürekli gelişimine paralel olarak geliştirilmesi gereken en önemli kaynak olarak görülmektedir. “İnsana yapılan yatırım, en yüksek getirili yatırımdır” düşüncesinden yola çıkılarak, çalışanların sürekli gelişimini sağlamak amacıyla eğitimler verilmektedir. METAL Hedef 10 milyar dolar 51 TÜRK “2011 yılını, Türkiye’de kazıcı yükleyici grubunda %34’lük pazar payı ve lastikli ekskavatörde %30’luk pazar payıyla yine pazar lideri olarak kapattık. Paletli ekskavatörde ise %13’lük pazar payıyla küresel oyuncular arasında yerimizi aldık. 2012 yılı ilk çeyrekte ise Türkiye’de satılan neredeyse her 2 kazıcı yükleyiciden birinin, paletli ekskavatör grubunda sadece 3 modelimiz olmasına rağmen, yine ülkemizde satılan neredeyse her 4 ekskavatörden birinin Hidromek olduğunu söyleyebiliriz. Hidromek olarak, 2013 yılında 45 ton üstü ekskavatörümüzü ürün gamına dahil edeceğiz. Ayrıca 2013 yılında 25-30 ton aralığında bir ekskavatörümüzü de ürün gamımıza sokarak, ekskavatör ürün gamını büyük oranda kapsamış olacağız. Yine ekskavatör müşterilerimizin talebi doğrultusunda, lastik tekerlekli yükleyiciler geliştirmek ve çeşitlendirmek konusunda da uzun vadeli planlarımız bulunmaktadır. Kazıcı yükleyici ürün grubunda dünyada bilinen pazarlarda ise 2011 yılında yaklaşık %5,5 oranında bir pazar payımız bulunmaktadır. Yerli bir TÜRK METAL/MESS ORTAK EĞİTİM PROJESİ 2012 yılında Ankara Büyük Anadolu Otel’de gerçekleştirilen eğitimlere katılan işçi sayımız: 5 3 2 1 Türk Metal-MESS Ortak Eğitim Projesi ve Teşkilatlandırma Eğitimi 21 Mayıs-18 Temmuz tarihleri arasına Ankara Büyük Anadolu Otel’de yapılan, teşkilatlandırma ve ortak eğitimlere 2148 üyemiz katıldı. METAL İzmir 1, İzmir 2 ve Manisa 1 Nolu şubelerimizden 74 kişinin katıldığı Türk Metal-MESS Ortak eğitimi, 21-23 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. TÜRK 52 Gölcük şubemizden 79 kişinin katıldığı Türk Metal-MESS Ortak eğitimi, 24-26 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. İstanbul, İstanbul 1 ve İstanbul Anadolu Yakası şubelerimizden 72 kişinin katıldığı Türk Metal-MESS Ortak eğitimi, 28-30 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirildi. Ankara 1, Ankara 3 ve İskenderun 1 Nolu şubelerimizden 73 kişinin katıldığı Türk Metal-MESS Ortak Eğitimi, 31 Mayıs 2 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. TÜRK METAL/MESS ORTAK EĞİTİM PROJESİ Bursa 2, Bursa Nilüfer ve Biga 1 Nolu şubelerimizden 75 kişinin katıldığı Türk Metal-MESS Ortak eğitimi, 4 - 6 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. METAL Eskişehir, Bozüyük, Sakarya, Bolu ve Kocaeli şubelerimizden 69 kişinin katıldığı Türk Metal-MESS Ortak eğitimi, 7 - 9 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. TÜRK 53 Gölcük şubemizden 73 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri,11-13 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. Gebze 1, Dilovası ve Çayırova şubelerimizden 75 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 14-16 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. TÜRK METAL/MESS ORTAK EĞİTİM PROJESİ METAL Bursa 3, Osmangazi ve Gemlik şubelerimizden 76 çiftin katıldığı Türk MetalMESS Eşli eğitimleri, 18-20 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. TÜRK 54 Çerkezköy şubemizden 72 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 21-23 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. İzmir 1, İzmir 2 ve Manisa 1 Nolu şubelerimizden 67 çiftin katıldığı Türk MetalMESS Eşli eğitimleri, 25-27 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, galaya katılarak, plaket takdim etti. Karadeniz Ereğli şubemizden 75 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 28-30 Haziran tarihleri arsında gerçekleştirildi. Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Aslıyüce, eğitim programının açılışına katılarak, sendikamız faaliyetleri ve eğitimler hakkında genel bilgi verdi. TÜRK METAL/MESS ORTAK EĞİTİM PROJESİ Ankara 1, Ankara 3, Kayseri, Aksaray ve İskenderun 1 Nolu şubelerimizden 83 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 5 - 7 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirildi. Programın açılışı, Genel Mali Sekreterimiz İsmail Dursun tarafından yapıldı. METAL İstanbul, İstanbul 1 ve İstanbul Anadolu Yakası şubelerimizden 73 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 2 - 4 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirildi. TÜRK 55 Bursa Nilüfer, Bursa 3 ve Biga 1 Nolu şubelerimizden 76 çiftin katıldığı Türk MetalMESS Eşli eğitimleri, 9 - 11 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirildi. Programın açılışı, Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Aslıyüce tarafından yapıldı. Eskişehir, Bozüyük, Sakarya, Kocaeli ve Bolu şubelerimizden 77 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 12-14 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirildi. Gölcük şubemizden 86 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 16 -18 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirildi. Programın açılışı, Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Aslıyüce tarafından yapıldı. | ZİYARETLER Genel Başkan Yardımcımız Yıldırım, İzmir’de GEnEl Başkan Yardımcımız Süleyman Yıldırım, 19 Haziran’da, İzmir 1 ve 2 Nolu Şubelerin katılımıyla gerçekleştirilen Temsilciler Meclisi toplantısına katıldı. Yıldırım toplantıda yaptığı konuşmada temsilcilere, 14.Olağan Genel Kurul, Genel Merkez çalışmaları ve gündemdeki diğer konulara ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. METAL Genel Sekreterimiz Yücel’in ziyaretleri TÜRK 56 GEnEl Sekreterimiz Yücel Yücel, 14. Olağan Genel Kurul sonrası ilk ziyaretini 16 Temmuz’da sendikamızın Gebze Dilovası Şubesi’ne gerçekleştirdi. Yücel, genişletilmiş Temsilciler Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Gebze Dilovası şubesi bu bölgedeki anaç şubedir. Bu şube yaptığı çalışmalarla üç şube olmanın yolunu açmıştır. Artık bu yolda daha iyi şeyleri beraberce yapacağız” dedi. Genel Sekreterimiz Yücel Yücel, 18 Temmuz’da da İstanbul Anadolu Yakası şubesini ziyaret etti ve düzenlenen Temsilciler Meclisinde bir konuşma yaptı. Yücel konuşmasında, sendikamızın temel görüş ve düşüncelerini, değişen sendikacılık anlayışını ve sendikamızın hedeflerini anlattı. Genel Başkan Yardımcımız Gezer, Bursa’da GEnEl Başkan Yardımcımız Mesut Gezer, 14. Olağan Genel Kurulda yeni görevine seçildikten sonra gittiği Türk Metal Sendikası Bursa 3 Nolu Şube’de, Temsilciler Meclisini toplayarak bir veda konuşması yaptı ve görevi boyunca sürdürülen çalışmalardan dolayı şube yönetici ve çalışanlarına teşekkür etti. Gezer 19 Haziran’da da, Bursa Nilüfer Şube salonunda yapılan Nilüfer ve Osmangazi Şubelerinin Genişletilmiş Temsilciler Meclisine katıldı. Buradaki konuşmasında da, genel kurulumuzun metal işçilerine ve sendikamıza yakışır bir havada geçtiğini kayde- den Gezer, bunun için gösterilen ilgi ve anlayışa teşekkür ederek, Genel Kurulun başta ülkemize, metal işçilerine ve Türk işçi hareketine hayırlı ve uğurlu sonuçlar getirmesini diledi. Genel Başkan Yardımcımız Gezer, 25 Haziran’da da Gemlik Şubemizi ziyaret etti. Burada yaptığı konuşmada genel kurul sonrası yeni çalışma dönemi ile ilgili bilgiler veren Gezer, teşkilatlanmanın hız kesmeden devam edeceğini, bölgenin daha da büyümesi için yeterli potansiyele sahip olduğunu, bu fırsatı birlikte iyi değerlendirmek gerektiğini dile getirdi. METAL EMEKçİNİN NOT DEFTERİ | TÜRK 57 iŞsizliK siGortası: Bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen, kendi istek ve kusuru dışında işini kaybedenlere, uğradıkları gelir kayıplarını kısmen de olsa karşılayarak, kendilerinin ve aile fertlerinin zor duruma düşmelerini önleyen, sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren, devlet tarafından kurulan zorunlu bir sigorta koludur. KiMlEr “iŞsizliK siGortası” KaPsaMındadır? İşsizlik sigortası aşağıda sayılan çalışma gruplarını kapsamaktadır. n 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2’nci maddesine göre, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan sigortalılar, n 506 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesi kapsamına girip de, memur ve sözleşmeli statüde olmayanlar, n Mütekabiliyet esasına dayalı olarak yapılan anlaşmalara göre, Türkiye’de sigortalı olarak çalışan yabancılar, n 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanun’a göre çalıştırılan koruma bekçileri, n Ücretli ve sürekli olarak ev hizmetlerinde çalışanlar, n Kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle çalışanlar, n Özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar, n Tarım sanatlarına ait işlerde çalışanlar, n Tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde çalışanlar, n Tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb. işlerinde çalışanlar. aŞırı istiHdaM: n Özel sektörde göstermelik olarak gerekenin üstünde yapılan istihdamdır. n Kamu kurum ve kuruluşlarında genellikle siyasi nedenlerle gerekenin üstünde yapılan istihdamdır. n Bir ekonomide geçici işsiz dahi kalmadığı haldir. aynı ücrEt: Genellikle az gelişmiş ekonomilerde, ücretin para ile değil, mal olarak ödenmesi. Bizim ülkemizde de ücret geliri hesaplanırken, işveren tarafından ücretsiz olarak verilen yemek, işe getirip-götürme, sosyal yardım niteliğindeki giyim eşyası vb. dikkate alınması gereken ayni gelir kalemlerindendir. Bordro: Ücret veya maaş karşılığı yapılacak ödemeyi ayrı ayrı ve detaylı olarak gösteren cetveldir. sosyal siGorta PriMi: İşçilerin, sağlık, yaşlılık, malullük ve ölüm halleri için ücretlerinden kesilerek Sosyal Güvenlik Kurumu’na yatırılan paradır. ÇalıŞMa EKonoMisi: Ekonominin alt dallarından birisidir. Emek piyasasının işleyişini arz cephesinden ele alıp, istihdam, gelir, ücret, toplu pazarlık düzeninde ücretlerin belirlenmesi konularını inceleyen, sosyal politikanın ekonomik özüdür. Terimlerin tanımları, www.alomaliye.com sitesi ve Naci Önsal’ın Türk-İş yayınlarından çıkan “Endüstriyel İlişkiler Sözlüğü” adlı kitabından alınmıştır. 1 Temmuz’da 2 1 0 2 Z U hayatımızda TEMM neler değişti? | FAYDALI BİLGİLER 1 METAL Birçoğumuzun haberi bile yok, ancak, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Ticaret Kanunu hayatımıza birçok yenilik getirdi. İşte o yenilikler... TÜRK 58 me özgürlüğüne, verilen hediyelerle etki pis veya adli para cezasıyla cezalandırın Otobüslerde tavuk ve horoz gibi edilemeyecek. Kapıdan veya yoldan çelacak. canlı hayvan taşınmayacak. Gece yarıvirerek yapılan satışlar, saldırgan satış n Şirket müdürlerinden en az birisından sonra yolcuların uyuduğu saatte yöntemi olarak değerlendirilecek. nin yerleşim yerinin Türkiye’de bulunyüksek sesle müzik çalınmayacak. n Kanun ticaret hayatına da yenilikması ve bu müdürün şirketi tek başına n Yolcu taşımacılığında sefer yapıler getiriyor. Yeni kanunla birlikte her temsile yetkili olması zorunluluğu kallamamışsa, harekette yolcunun katlanatacir internet sitesi oluşturmak zorunda kıyor. mayacağı zaman diliminde geolmayacak, ancak internet sitesi oluşturn Bir şirket kurmak veya cikme olursa; yolcu, ödema yükümlülüğüne tabi olan tacirler, işşirketin sermayesini artırdiği ücreti ve varsa letmesi ile ilgili bilgileri bu siteden yamak amacıyla halka her zararını isteyebişehirlerarası yımlayacak. türlü yoldan çağrılecek. yolculuklarda n Şirketin internet sitesine konulan da bulunularak para n Firmalar, bir içerik, üzerinde bulunan tarihten ititoplanması yasaklabilette belirtilen yumurta, soğan, baren en az 6 ay süreyle internet sitesinnıyor. yerin başka bir pide, lahmacun de kalacak, aksi halde konulmamış san Eşyanın kaykişiye verilmegibi kötü kokan yılacak. bolmasından veya si, aracın belli yiyecekler n Kanunun yürürlüğe girdiği tarihhasara uğramasınsaatten önce hayenilmeyecek. ten önce kurulan sermaye şirketlerindan doğan talep hakreket etmesi gibi den internet sitesine sahip olanlar, üç ay ları, teslimi takip eden 3 nedenlerden sorumiçinde internet sitelerinin içeiş günü içinde, açıklu olacak. Bir zarar isriklerini kanunun öngörça görülmüyorsa tespat edilmese bile firma, bidüğü şekilde düzenlimi takip eden 14 iş letin 3 katı tazminat ödeyecek. leyecek. Kamyon günü içinde taşıyıcın Tek başlarına ticaret yapan, anve dolmuşlarda n Kanunun ya bildirilmemişse cak ticaret unvanlarına bir şirketin var yer alan ve çoğu göreve ilişkin sona erecek. olduğu izlenimini uyandıracak ekler yazaman güldüren hükümleri, kan Yönetim pan kişiler, üç aydan iki yıla kadar hapis “Kamyon çeker 10nun yürürlükurulu üyelerinin veya adli para cezasıyla cezalandırılacak. 20 ton, Gönlüm çeker ğe girdiği tayakınları, şirkete n Taksitli satış ve tüketici kredileParis Hilton”, “Hayatımı rihten önceki nakit borçlanarinde dürüst davranılmaması haksız reYazsam, Duble Yol açılmış davalamayacak, bu kişikabet olarak sayılacak. Uygulanan faiz Olur...” gibi tampon ra uygulanmaler için şirket kefaveya vade farkı, ödemelerin nasıl yapılayazıları tarihe yacak. Bu davalet, garanti ve temicağı açıklanacak. karışacak. lar, açıldıkları tanat veremeyecek. n Ticaret unvanına, “Türk”, “Türrihte yürürlükte bun Müşteri, makiye”, “Cumhuriyet” ve “Milli” kelimelunan kanun hükümlerilın gerçek değeri konusunlerini Bakanlar Kurulu kararı olmadan ne tabi olacak. da yanıltılamayacak ve karar verkoyan tacirler, 3 aydan 2 yıla kadar ha- KİTAP EDİTÖR: ASLI BAŞARAN GENEL BAŞKANIMIZ PEVRUL KAVLAK’TAN “SOSYAL SENDİKACILIK” KİTABI Yayınevi: Türk Metal yayınları Türü: İnceleme - Çalışma Hayatı Sayfa Sayısı: 256 Baskı Yılı: 2012 METAL GEnEl Başkanımız Pevrul Kavlak’ın, 2009 Nisanından bu yana toplantılarda yaptığı konuşmalar ile Türk Metal Dergisi’nde yer alan başyazıları birleştirilerek kitap haline getirildi. “Sosyal Sendikacılık” adı verilen kitap, Pevrul Kavlak imzasıyla çıkan ilk kitap olma özelliğini de taşıyor. Ayrıca, bu kitap, Türk Metal’in sendikacılık anlayışını, gündeme bakışını, Türk Metal’in felsefesini ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, kitabın Sunuş yazısında şunları ifade etti: “Dünyada emekçilere ve sendikalara karşı gelişen baskı ve saldırılar karşısında, sendikaların, sendikacıların ve emekçilerin bir direnç göstermesi ve sendikalaşmayı daha cazip hale getirici projeler üretmesi gerektiği bir dönemdeyiz. Türk Metal Sendikası olarak, son 20 yıldan bu yana, artan baskı ve saldırılara karşı, biz de sendikal anlayışımızı ve hizmet yelpazemizi yeniledik, geliştirdik. İşte, bugünlerde adını daha sık duymaya başladığınız ve tamamen bir Türk Metal yapıtı olan ’Sosyal Sendikacılık’ anlayışı böyle ortaya çıktı. Sosyal Sendikacılık, sadece sendika üyelerini değil, sendika üyelerinin eş ve çocuklarını da hizmet kapsamına alan, yeni bir sendikalaşma modelidir.” TÜRK 60 14. OLAĞAN GENEL KURUL KONUŞMALARI Yayınevi: Türk Metal yayınları Türü: İnceleme - Çalışma Hayatı Sayfa Sayısı: 80 Baskı Yılı: 2012 türK Metal 14. Olağan Genel Kurulu, 1415-16 Nisan tarihlerinde gerçekleştirildi. Genel Kurulda yapılan konuşmalar bir kitap haline getirildi ve okuyucuların ilgisine sunuldu. Bu kitapta, başta çalışma hayatı olmak üzere, Türk Metal Sendikasının sendikacılık tarzı, hedefler ve değerlendirmeler mevcut. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay gibi isimlerin de kürsüye çıktığı bu genel kurulda, kürsüde ve divanda yapılan bütün konuşmaları bu kitaptan okuyabilirsiniz… CESUR Çocuklarınızla harika bir sinema keyfi yaşamaya ne dersiniz? İnanılmaz Aile, Ratatouille gibi başarılı, çok beğenilen animasyonlara imza atmış Mark Andrews ve hepimizin hafızalarına kazınmış Aslan Kral’ı da yöneten Brenda Chapman’ın ortak yönetmenliğinde çekilen film, tam bir Pixar klasiği olmaya aday. Konusu ise şöyle; Merida, Kral Fergus ve Kraliçe Elinor’un okçuluk konusunda oldukça yetenekli, ama bir o kadar da deli fişek kızlarıdır. Kaderinin kendi elinde olduğuna inanan Merida, ülkede yüzyıllardan beri gelen bir geleneğe karşı çıkar. Lord MacGuffin, Lord Macintosh ve Lord Dingwall bu yetenekli, kızıl saçlı kızdan hiç hoşlanmazlar ve Merida’nın kararları krallık içerisindeki düzeni bozar. FİLMİN KÜNYESİ Vizyon Tarihi: 7 Eylül 2012 Yönetmen: Mark Andrews, Brenda Chapman Oyuncular: Kelly MacDonald, Billy Connolly, Emma Thompson Tür: Animasyon-Macera-Komedi Vizyon Tarihi: 17 Ağustos 2012 Yönetmen: Simon West Oyuncular: Sylvester Stallone, Jason Statham, Jet Li, Dolph Lundgren, Chuck Norris, Jean-Claude Van Damme, Bruce Willis, Arnold Schwarzenegger Tür: Aksiyon- Macera METAL HEPİMİZİN tanıdığı, bazılarımızın çocukken hayran olduğu en bilindik oyuncuların (hatta belki de en büyük oyuncular desek yanlış olmaz) bir araya geldiği Cehennem Melekleri filmini izlemeyenimiz yoktur. Bir dakika bile ara vermeyen aksiyon sahneleriyle koltuktan kımıldamadan izlediğimiz ve bizi kendine hayran bırakan bu muhteşem film ikinci bölümüyle karşımızda. Fakat ilk filmin aksine, bu sefer konu biraz kişisel. Zira, basit bir hesaplaşma, aralarından birinin öldürülmesiyle sonuçlanınca, intikam almak kaçınılmaz hale geliyor... 61 TÜRK FİLMİN KÜNYESİ CEHENNEM MELEKLERİ-2 | SAĞLIK METAL çağımızın hastalığı tansiyon sorunu k Tansiyon sorunu, ço layan ciddi ve hayatı sınır zellikle bir rahatsızlıktır. Ö yeme ilerleyen yaşlarda rımızı ve içme alışkanlıkla yaşam sınırlandırmakta ve ktedir. kalitemizi düşürme ne tür Bakın tansiyon için r? bitkisel çözümler va TÜRK 62 Yüksek Tansiyon n 1-2 çay kaşığı ince kıyılmış ökse otunu 1 bardak soğuk suda 8-10 saat kadar demleyin. Bu çayı şekersiz, tatlandırılmadan aç karnına için. n Günde 3-4 diş sarımsak yemelisiniz veya gece yatarken çiğ olarak yutmanız da aynı etkiyi sağlayacaktır. n Alıç, kalbi güçlendirici ve çalışma hareketlerini düzenleyici etkilere sahiptir. Kan basıncının düzenlenmesinde başarıyla kullanılabilir. Hiçbir yan etkisi yoktur. Günde 2-3 bardak alıç çayını balla tatlandırılarak aç karnına ya da öğün aralarında içebilirsiniz. n Sabahları aç karnına 4-5 ceviz içi yenilmesi tansiyonu düşürür. Uygulamaya uzun süre devam edilmeli. n 1 bardak kaynar suya 2-4 gram ardıç tohumu ekleyin. 10 dakika bekletip günde 2-3 bardak içmelisiniz. n Yarım litre suya 3 adet soğanı ince ince doğrayın ve 1 gece beklettikten sonra süzün. Günde 3 defa 1 fincan yemeklerden 30-60 dakika önce ya da sonra içmelisiniz. Düşük Tansiyon n Bir tutam ısırgan otu, bir tutam mersin yaprağı, 1 adet çubuk tarçın, 1,5 dakika kısık ateşte kaynatılır. Daha sonra süzülüp ılık olarak günde 2 defa içmelisiniz. n Cosmic kristal tuzlu ayran veya kefir, gece yatarken veya aç karnına içilir. E Ğ L E N C E METAL SAYI YERLEŞTİRME TÜRK 63 İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ Arçelik ve Delphi’de iftar yemeği Şube Başkanımız Halil Faki Erdal 20 Temmuz’da, Arçelik işyerinde çalışan üyelerimizle, ramazan ayının ilk iftarında bir araya geldi. Yemeğin ardından üyelerimizle çay içerek sohbet eden Başkan Erdal, bir sonraki vardiyada çalışan üyelerimizle de sahur yemeğinde birlikte oldu. Başkan Erdal, 21 Temmuz’da da, Delphi çalışanları ile iftar yemeğinde buluştu. Arçelik A.Ş. çalışanı bir grup üyemiz, 18 Temmuz’da şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, üyelerimizle, çalışma hayatı ve sendikal konular ile ilgili sohbet etti. Kick-Box şampiyonu üyemizden ziyaret 65 TÜRK SIemenS çalışanlarından üyemiz Taner Temel Türkiye Kickboks şampiyonasında Türkiye 3.oldu. Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, şubemizi ziyaret eden Temel’i başarısı dolayısıyla kutladı. METAL Arçelik’ten şubemize ziyaret İşyeri ziyaretleri devam ediyor Şube Başkanımız Halil Faki Erdal, şubemiz yetkisindeki işyerlerini Haziran ayı boyunca ziyaret etti. Başkan Erdal ziyaretlerde çalışan üyelerimizle tezgâhları başında bir araya gelerek sohbet etti, sorunlarını dinledi. BURSA 3 NOLU ŞUBE TOFAŞ çalışanları şubemizi ziyaret etti TofAŞ Gövde – Kalite çalışanı üyelerimiz 2 Temmuz’da, Süspansiyon Bölümündeki üyelerimiz, 4 Temmuz’da Tofaş ve Delphi çalışanı üyelerimiz de 5 Temmuz’da şubemizi ziyaret ederek, Şube Başkanımız Zafer Öztürk’e yeni görevinde başarı dileklerini ilettiler. Şube Başkanımız Öztürk ziyaretlerde, sendikanın bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üyelerinin yanında olacağını vurguladı. Beyçelik’ten aile pikniği METAL fAik Çelik Holding’in tüm Beyçelik işyerleri adına düzenlediği piknik, 15 Temmuz’da yapıldı. Pikniğe, Şube Sekreterimiz Adem Yılmaz, Şube Mali Sekreterimiz İsmail Türk ve şubemiz yetkisindeki işyerlerinin sendika baştemsilcileri ve eşleri katıldı. TÜRK 66 Matay’da çevre duyarlılığı İlk Temsilciler Meclisi toplandı Şubemizin ilk Temsilciler Meclisi toplantısı, Şube Başkanımız Zafer Öztürk başkanlığında 29 Haziran’da yapıldı. Başkan Öztürk toplantıda, hedeflerini anlattı ve temsilcilerden beklentilerini dile getirdi. Şube olarak çıtayı yükseltmek istediklerini ifade eden Başkan Öztürk, “Önümüzdeki dönemde herkesin yüzü gülecek, bunu hissedebiliyorum” dedi. orhAn Holding bünyesinde bulunan, örgütlü olduğumuz Matay Otomotiv, çevre korunmasına yönelik büyük bir kampanya başlattı. Bütün yaz devam edecek olan “Temiz Çevre Temiz Toplum” kampanyası çerçevesinde, okullarda bilgilendirme toplantıları düzenlendi. Ayrıca, Bursa’nın bazı bölgelerinde, üyelerimizle birlikte toplu temizlik faaliyetleri gerçekleştirildi. Delphi’nin mükemmellik gecesi Şubemiz yetkisindeki Delphi’nin “Mükemmellik Gecesi” 24 Haziran’da yapıldı. Geceye, Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer, Şube Başkanımız Zafer Öztürk, Nilüfer Şube Başkanımız Ruhi Biçer ve yöneticiler katıldı. Gecede sendikamız ve Delphi adına sloganlar atıldı. Üyelerimiz bir yılın yorgunluğunu dans ederek ve gönüllerince eğlenerek attılar. BURSA 3 NOLU ŞUBE Başkan Gezer şube personeliyle vedalaştı 14. Olağan Genel Kurulumuzda Genel Başkan Yardımcılığına seçilen eski Şube Başkanımız Mesut Gezer, şube personeli ile vedalaştı. Görevi sırasında yürütülen çalışmalar nedeniyle herkese teşekkür eden Gezer, yeni Şube Başkanımız Zafer Öztürk, şube yöneticileri ve personelle hatıra fotoğrafı çektirdi. Genel Başkan Yardımcısı Gezer’e ziyaret METAL Şube Başkanımız Zafer Öztürk, şube yöneticilerimiz ve Tofaş baştemsilcimiz, 27 Haziran’da, Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer’i makamında ziyaret etti. Görüşmede, şubenin faaliyetleri ele alındı. Zafer Öztürk, ilk ziyareti Orda Otomotiv’e yaptı 67 ÇANKIRI ŞUBESİ Emekli arkadaşlarımız için veda yemeği Şubemiz tarafından gerçekleştirilen bir organizasyonla, MKE’den emekli olan 33 arkadaşımız için bir veda yemeği gerçekleştirildi. Hoş sohbetlerinin edildiği, eski anıların tazelendiği yemeğe, Şube Başkanımız Aydın Akbaş da katıldı. TÜRK Şube Başkanımız Zafer Öztürk, göreve gelmesinin ardından ilk işyeri ziyaretini, 3 Temmuz’da Orda Otomotiv işyerine yaptı. Başkan Öztürk ziyarette, üyelerimizle tanıştı ve sohbet etti. İSKENDERUN 1 NOLU ŞUBE Noksel ziyaret edildi Şube Başkanımız Çakır Varan, 2 Temmuz’da, şubemiz yetkisindeki Noksel işyerini ziyaret etti. Başkan Varan ziyarette, çalışan üyelerimizle bir araya gelerek sohbet etti. KRD.EREĞLİ ŞUBESİ Bir hafta tatille ödüllendirildiler METAL ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları’nın (ERDEMİR) kuruluşunun 47. yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirilen futbol turnuvasında, şampiyonluğu elde eden Sıcak Haddehaneler Başmüdürlüğü takımı oyuncuları, sendikamız tarafından tatil ile ödüllendirildi. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, turnuvada birinciliği elde eden takımda yer alan 17 oyuncuya, eşleri ile birlikte, Didim Büyük Anadolu Otel’de bir hafta süreyle tatil hediye etti. Genel Başkanımız Kavlak, Erdemir’deki iş barışının önemine dikkat çekerek, kuruluşta çalışanların mutluluğu için sendika olarak her zaman gerekeni yaptıklarını belirtti ve “Bu tür aktiviteler de üyelerimizin daha çok kaynaşmasına zemin hazırlıyor. Turnuvaya katılan takımları kutlarken, birinciliği elde eden takımımızın oyuncularını da böyle bir hediye ile ödüllendirmek istedik. Eşleri ile birlikte hepsine iyi bir tatil geçirmelerini diliyorum” dedi. Ereğli Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş da, tatile gitmek üzere ilçeden ayrılan kafileye hayırlı yolculuklar ve iyi tatiller temennisinde bulundu. Genel Başkan Kavlak’a Erdemir hatırası Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş ile 14. Olağan Genel Kurula katılan delegelerimiz, Genel Başkanımıza bir sürpriz yaptı. Erdemir işçilerinin gayreti, emeği ve alın teri ile üretilen, galvanizli sac üzerine basılı fotoğrafı, genel kurul anısına Genel Başkanımıza armağan edildi. Genel Başkanımız da, yapılan çalışmayı çok beğendiğini dile getirdi. TÜRK 68 Erdemir’de ziyaretler Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş, Eedemir 1.Soğuk Haddehane Mekanik Bölümünü 29 Haziran’da ziyaret etti. Başkan Odabaş, Şube sekreterimiz Metin Ercan’ın da katıldığı ziyarette, üyelerimizle çay içerek sohbet etti. Personelin C’den B’ye geçişi kutlandı erdemir’de, C Personeli konumundaki 110 üyemiz, B kadrosuna geçişlerini, 30 Haziran’da düzenlenen piknikte kutladı. Pikniğe, Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş, 2. Sıcak Haddehane Müdürü Kürşat Konca, Elektrik Bakım Baş Mühendisi Türker Şavas, Şube Mali Sekreteri Sedat Taşdelen, yönetim kurulu üyesi Hakan Eskibakan ile ünite işçi temsilcisi Çetin Altay da katıldı. KRD.EREĞLİ ŞUBESİ Erdemirspor’la dayanışma gecesi “erdemirSpor-Erdemir Çalışanları El Ele” kampanyası çerçevesinde bir gece düzenlendi. Aynı zamanda Erdemir Spor Kulübü ikinci başkanı olan Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş, gecede yaptığı konuşmada, kulübün hedeflerini anlattı ve “faaliyet gösterilen branşlarda daha büyük başarılar elde edeceğimize inanıyorum” dedi. Bu arada, Erdemirspor altyapısında futbola başlayan, 1999 doğumlu Ozan Demiralay, Galatasaray alt yapısına transfer oldu. Ozan, Ereğli’den ayrılmadan önce babası Ömer Demiralay, antrenörleriyle, Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş’ı ziyaret etti ve bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Ailelerimizin mutluluğunu paylaşıyoruz METAL ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları tarafından düzenlenen geleneksel sünnet şöleni 30 Haziran’da yapıldı. Erdemir Plaj Tesisleri’ndeki şölene, Erdemir İnsan Kaynakları ve İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı Kaan Böke, İş Güvenliği Müdürü Özkan Doğan, Sağlık Müdürü Yalçın Karakaş, Kurumsal İletişim ve Sosyal Hizmetler Müdürü Gülşin Yöney, Şube Sekreterimiz Metin Ercan ve şube yöneticileri, işyeri temsilcilerimiz ile sünnet olan çocukların aileleri katıldı. Çocuklarımıza geçmiş olsun dileğinde bulunurken, ailelerin de mutluluğunu paylaşıyoruz. İZMİR 2 NOLU ŞUBE Delphi çalışanlarından ziyaret ŞuBEMİZ yetkisindeki Delphi işyerinin A ve C vardiyasında çalışan üyelerimiz, vardiya çıkışı şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Hayrettin Çakmak kutlamaları kabul etti ve üyelerimizle, güncel gelişmeler ve çalışma hayatına ilişkin sohbet etti. Ede Demir Çelik Fabrikası ziyaret edildi Şube Başkanımız Hayrettin Çakmak, Şube Sekreterimiz Ali Akyüz ve Şube Mali Sekreterimiz Hacı Kılıç, 27 Haziran’da Ede Demir Çelik fabrikasını ziyaret etti. Başkan Çakmak ve beraberindekiler, çalışan üyelerimizle tezgahları başında bir araya geldi ve sohbet etti. TÜRK 69 GEMLİK ŞUBESİ Yeni yaşamında sağlıklı bir ömür dileriz Şubemiz yetkindeki işyerlerinden Kırpart’ta sendika baştemsilciliği görevini yürüten Hüseyin umdu emekli oldu. umdu için 16 Haziran’da bir veda yemeği düzenlendi. Şube Başkanımız Kemal Durmaz, çeşitli işyerlerinin sendika temsilcilerinin de katıldığı yemekte, sağladığı katkılardan dolayı Hüseyin umdu’ya teşekkür etti ve bir plaket verdi. ÇİMTAŞ çalışanlarıyla toplantı Şubemizin yetkili olduğu Çimtaş Boru ve Çimtaş Borulama’da çalışan üyelerimizle, bölümler halinde yemekli bilgilendirme ve değerlendirme toplantıları gerçekleştirildi. Şube Başkanımız Kemal Durmaz, yemekte, yaklaşan sözleşme dönemi ile ilgili bilgi verdi ve önerileri dinledi. Başkan Durmaz, bu tür toplantıların daha sıklıkla ve bütün işyerlerinde yapılacağını belirtti. METAL Aka çalışanları pikniklerle bir araya geliyor TÜRK 70 AkA Otomotiv çalışanları, Compenanta çalışanları, Borusan çalışanları, Borusan Mühendislik çalışanları, düzenlenen pikniklerde, aileleriyle bir araya geldiler. Borusan Mühendislik’in düzenlediği pikniğe, o tarihte Bursa’da bulunan Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer de, Şube Başkanımız Kemal Durmaz ile birlikte katıldı. Borusan Mühendislik ziyaret edildi ŞuBE Başkanımız Kemal Durmaz, 18 Temmuz’da Borusan Mühendislik işyerini ziyaret etti. Başkan Durmaz ziyarette, üyelerimizle yaklaşan toplu sözleşme ve gündemdeki konulara ilişkin sohbet etti. BOLU ŞUBESİ Arçelik pikniğinde biraraya geldiler Şubemiz yetkisindeki Arçelik Pişirici Cihazlar İşletmesi çalışanları, aileleriyle birlikte, 7 Temmuz’da düzenlenen piknikte buluştu. Pikniğe, Şube Başkanımız Özgür Elçi ve şube yöneticileri ile işletme yöneticileri de katıldı. Piknik, çocuklara yönelik animasyonlar, büyükler için spor etkinlikleri, mangal partisi ile devam etti. BURSA NİLÜFER ŞUBESİ İşyerlerinden şubemize ziyaretler Şubemiz yetkisindeki Oyak Renault işyeri çalışanı üyelerimiz 27 Haziran’da, Magneti Marelli Mako işyerinde çalışan üyelerimiz de 19 Temmuz’da şubemizi ziyaret etti. Makolu üyelerimizin ziyaretinde Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer de bulundu. Ziyarette, güncel gelişmeler ve çalışma hayatına ilişkin konularda sohbet edildi. Yeni üyelerimiz şubemizi ziyaret etti Şube Başkanımız Ruhi Biçer, 29 Haziran’da Reno-Mais işyerini ziyaret etti. Başkan Biçer ve şube yöneticilerimiz, birimleri tek tek gezerek, çalışan üyelerimizle sohbet etti. MAİS çalışanları aileleriyle birlikte yorgunluk giderdiler Şubemiz yetkisindeki Mais Motorlu Araç İmal ve Satış işyerinde çalışan üyelerimiz, aileleriyle birlikte, 15 Temmuz’da düzenlenen piknikte biraraya gelerek yorgunluk giderdiler. GEBZE 1 NOLU ŞUBE Güngör Otomobil’de sözleşme sevinci Şubemizin yetkili olduğu Güngör Otomobil Yan Sanayi işyerinde, 2012–2014 dönemini kapsayan Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri imza ile sonuçlandı. Şube Başkanımız Şeref Özcan,13 Haziran’da imzalanan sözleşme ile ilgili olarak üyelerimize bilgi verdi. Sendikalar Masası sorumluları şubemizi ziyaret etti Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün, sendikalardan sorumlu Emniyet Amiri Ömer Kodal ve çalışma arkadaşları, şubemizi ziyaret ederek, Şube Başkanımız Şeref Özcan’la sohbet etti. 71 TÜRK Reno Mais ziyaret edildi METAL oyAk Renault işyerinde yeni işbaşı yapan arkadaşlarımız, 25 Haziran ve 11 Temmuz tarihlerinde şubemizi ziyaret ettiler. Şube Başkanımız Ruhi Biçer, çalışanlara sendikamız hakkında bilgi verdi, soruları yanıtladı. ÇERKEZKÖY ŞUBESİ Arçelik çalışanları piknikte buluştu Şubemiz yetkisindeki Arçelik Elektrikli Süpürge ve Motor İşletmesi çalışanları, aileleriyle birlikte, 10 Haziran’da düzenlenen piknikte bir araya geldi. Pikniğe, Şube Başkanımız Murat Koçak ve Arçelik yöneticileri de katıldı. Teka’da çevre etkinlikleri METAL 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla, şubemiz yetkisindeki Teka Teknik Mutfak Aletleri Sanayi işyerinde, Siam Çevre Danışmanı Şenay Kırhan Sesler tarafından çalışanlara bir eğitim verildi. Çalışan üyelerimizin çocukları arasında düzenlenen çevre konulu kompozisyon yarışmasında dereceye girenlere ödülleri Şube Başkanımız Murat Koçak ve Fabrika Müdürü Murat İriç tarafından verildi. Ayrıca yarışmaya katılan çocukların isimlerinin verildiği birer fidan, fabrika bahçesine dikildi. TÜRK 72 Orsan ilave tesisleri açıldı Şubemiz yetkisindeki Orsan Ticaret Araç Sistemleri Fabrikasının ek tesisleri, 8 Haziran’da düzenlenen törenle hizmete açıldı. Törene, Beşiktaş Başkanı ve Orsan Ticaret Araç Sistemleri Yönetim Kurulu Üyesi Fikret Orman, Şube Başkanımız Murat Koçak ve çalışan üyelerimiz katıldı. İş Sağlığı ve Güvenliği semineri Türk-iŞ’in düzenlediği İş Sağlığı ve Güvenliği Seminerlerinin ilki 4 – 5 Temmuz, ikincisi ise 10–11 Temmuz’da Çerkezköy’de gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını Şube Başkanımız Murat Koçak’ın yaptığı seminere, Türk –İş İstanbul 1.Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Türk-İş’e bağlı sendikaların Şube Başkanları ve çok sayıda çalışan katıldı. Yemişçi, şubemizi ziyaret etti Ak Parti Tekirdağ Milletvekili Özlem Yemişçi, İlçe Başkanı Alaettin Demirbağ, 10 Temmuz’da şubemizi ziyaret etti. Şube Başkanımız Murat Koçak, Yemişci ile, güncel gelişmeler ve başta kıdem tazminatı olmak üzere, çalışma hayatına ilişkin konuları görüştü. İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE Kale Kilit çalışanları ziyaret edildi Şube Başkanımız Murat Salar, Kale Kilit işyerini ziyaret etti. Başkan Salar ziyarette, çalışan üyelerimizle sohbet etti. KOCAELİ ŞUBESİ Borusan Mannesmann Boru bowling turnuvası boruSAn Mannesmann Boru - İzmit çalışanları, 21–30 Mayıs’ta yapılan bowling turnuvasında stres attı. Turnuvaya 90 kişiden oluşan 18 takım katıldı. Finalde başarı gösteren Kasırga takımı birinciliği, Tsunami ikinciliği, Nikomedia da üçüncülüğü kazandı. Dereceye giren takımlara ödüllerini, İnsan Kaynakları Müdürü Arif Öner, Teknik Hizmetler Müdürü Mehmet Ali Yaşar, Satın Alma ve Lojistik yöneticisi Kenan İçten, Üretim Birim yöneticisi Bülent Erbaş ve Fabrika Müdürü Ülkü Akın verdi. Borusan Mannesman Boru aile gezisi Kalibre Boru, yeni tesislerini hizmete açtı METAL boruSAn Mannesman çalışanları, 10 Haziran’da, Bolu’da Gölcük park alanında aileleri ile katıldıkları gezide doyasıya eğlendiler. Fabrika personelinin tamamının katıldığı piknikte çeşitli yarışmalar ve animasyonlar eşliğinde çalışanlar ve aileleri unutulmaz bir gün geçirdiler. 73 TÜRK izmiT’Te bulunan Kalibre Boru’nun yeni tesisleri törenle açıldı. Kalibre Boru Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Ünan’ın ev sahipliği yaptığı açılış törenine, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Vali Ercan Topaca, Milletvekilleri Fikri Işık ve Zeki Aygün, Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanğlu, Rektör Prof. Dr. Sezer Komsuoğlu, İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, Şube Başkanımız Yakup Yıldız, KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ile davetliler katıldı. Kalibre Boru Yönetim Kurulu Başkanı Ünan, kuruluşlarının 34. yılında, Dünya Çevre Günü’nde çevreye duyarlı bir tesis açtıklarını söyledi. Enpay 2012 Futbol Turnuvası gerçekleştirildi Şubemiz yetkisindeki işyerlerinden Enpay bünyesinde düzenlenen futbol turnuvası tamamlandı. 18 Mayıs’ta 18 takımın katılımı ile başlayan turnuvada, ilk maçlar eleme usulüyle yapıldı. Daha sonra iki grup halinde devam eden turnuvada şampiyonluğu Enboard takımı elde etti. MANİSA 1 NOLU ŞUBE Özben, hükümetten beklentilerini dile getirdi Şube Başkanımız Hüseyin Özben ve şube yöneticileri, Ak Parti Manisa İl Başkanı Murat Baybatur’u ziyaret etti. Başkan Özben ziyarette, işçilerin hükümetten beklentilerini dile getirdi. İşçi kesiminin sıkıntılılarını bildiklerini kaydeden Baybatur ise, hükümetin gerekenleri yapacağını söyledi. METAL İşkur ziyaret edildi Şubemiz yetkisindeki Oerlikon Kaynak Elektrodları çalışanları, şirketin kuruluşunun 55. Yılı dolayısıyla, aileleriyle birlikte Magma Mekatronik Fabrikası’nda düzenlenen Bahar Şenliğine biraraya geldi. Sanpan çalışanları sahipsiz değildir mAniSA Organize Sanayi Bölgesinde Zehnder Gruba bağlı olarak faaliyet gösteren Sanpan Isıtma Sistemleri Fabrikası’nda sendikal faaliyette bulundukları gerekçesiyle işten çıkartılan 9 işçiye Türk Metal Sendikası sahip çıktı. Şube Başkanımız Hüseyin Özben ve şube yöneticileri, 19 Temmuz’da işten çıkartılan işçiler ve diğer fabrikalarda çalışan üyelerimizin de katıldığı bir basın açıklaması yaptı. TÜRK 74 Şube Başkanımız Hüseyin Özben ve şube yöneticileri, İşkur Manisa İl Müdürü Yüksel uçarı’yı ziyaret etti. Ziyarette, İşkur ile yaşanan sorunlar hakkında görüş alışverişinde bulundu ve çözüm yolları arandı. Bahar Şenliği yapıldı BİGA 1 NOLU ŞUBE İçdaş’a ziyaret Kan bağışına büyük ilgi Şube Başkanımız Osman Akkurt 22 Haziran’da İçdaş’ı ziyaret etti. Ziyarette bölümleri gezen Başkan Akkurt, çalışan üyelerimize, 14. Olağan Genel Kurulla ilgili bilgi verdi ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak ve tüm Genel Merkez Yöneticilerinin selamlarını iletti. çAnAkkAle Kızılay Şubesi tarafından düzenlenen kan bağışı kampanyasına, İçdaş Entegre Çelik Tesisleri çalışanları büyük ilgi gösterdi. Kızılay kan bağış uzmanı Arzu Kırkpınar, böyle hayati bir konuda duyarlı davranan İçdaş yönetimine ve Türk Metal Sendikası’na teşekkür ettiklerini belirtti BURSA 2 NOLU ŞUBE Karsan ekibi eğitim aldı kArSAn Otomotiv bünyesinde oluşturulan Arama Kurtarma Ekibi elemanları, 16–17–18 Mayıs tarihlerinde, Bursa Sivil Savunma ve Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü tarafından her yıl düzenlenen arama ve kurtarma eğitimine katıldı. Karsan, engellilerle el ele kArSAn Otomotiv, Engelliler Haftası dolayısı ile engelli istihdamına verdiği destekten ötürü Bursa Valisinin elinden teşekkür belgesi aldı. Karsan hedefini, “bakış açısını bozmadan daha fazla destek için elden gelen desteği vermek” şeklinde açıkladı. Beltan ziyaret edildi Şube Başkanımız Şevket Yılmaz, Şube Sekreterimiz Ersoy Yenizağra ve Mali Sekreterimiz Yalçın Civan, 22 Haziran’da da, Beltan Vibracoustıc işyerini ziyaret etti. Başkan Yılmaz işyerini gezip üyelerimizle sohbet etti, sorunlarını dinledi. GEBZE DİLOVASI ŞUBESİ Gebzi Dilovası şubemiz eylemde Nefes Gazetesi’ne ziyaret Gebze Organize Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren bir firmada örgütlenme çalışması yürüten Tekgıda-İş sendikası, işten atılan 7 üyesi için eylem yaptı. Eylem ve basın açıklamasına, Şube Başkanımız uysal Altundağ ve çeşitli işyerlerinden üyelerimiz de katılarak destek verdi. Şube Başkanımız uysal Altundağ, Gebze’de yayınlanan ‘Nefes’ gazetesini ziyaret etti. Gazetenin Genel Yayın Danışmanı Türker Demirci ile bir araya gelen Başkan Altundağ, Demirci’ye sendikamızın dergisini verdi. Ziyarette, son güncel gelişmeler de görüşüldü. 75 TÜRK Şube Başkanımız Şevket Yılmaz, Şube Sekreterimiz Ersoy Yenizağra ve Şube Mali Sekreterimiz Yalçın Civan, 8 Haziran’da Karsan işyerini ziyaret etti. Başkan Yılmaz ziyarette, çalışan üyelerimizle bir araya gelerek sohbet etti, sorunlarını dinledi. METAL Yılmaz’dan Karsan’a ziyaret ANKARA 3 NOLU ŞUBE MAN Türkiye’de Kataforez tesis açılışı mAn Türkiye bünyesindeki Kataforez tesisi, 15 Haziran’da törenle hizmete açıldı. Törene, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Man’ın üst düzey yöneticileriyle, Şube Başkanımız Nihat Zengin de katıldı. MAN Türkiye’den Kızılay’a kan bağışı mAn Türkiye işyerinde her 6 ayda bir gerçekleştirilen kan bağışı kampanyası, 27–28– 29 Haziran tarihlerinde yapıldı. Çalışan üyelerimiz kampanyaya büyük ilgi göstererek destek verdi. Geçmiş olsun METAL Şubemiz yetkisindeki MAN Türkiye işyerinde çalışan üyemiz Yetiş Çetindağ, bir iş kazası geçirdi. Şube Mali Sekreterimiz Yusuf Yılmaz ve temsilcilerimiz 12 Temmuz’da Çetindağ’ı evinde ziyaret ederek geçmiş olsun dileğinde bulundu. TÜRK 76 Hidromek ve Kabel Kablo ziyaret edildi Şube Başkanımız Nihat Zengin, Şube Sekreterimiz Hayrettin Karakoyun ve Şube Mali Sekreterimiz Yusuf Yılmaz 18 Temmuz’da Hidromek A.Ş. ve Kabel Kablo A.Ş. işyerlerini ziyaret etti. Başkan Zengin ziyaretlerde çalışan üyelerimizle tezgâhları başında bir araya gelerek sohbet etti ve sorunlarını dinledi. Dienstbier ve Ergin’den temsilciliğimize ziyaret mAn Holding Avrupa İşçi Temsilcileri Genel Sekreteri Willi Dienstbier ile MAN Holding Avrupa İşçi Temsilcileri Üyesi ve Türkiye Sorumlusu Şerafettin Ergin, 15 Haziran’da MAN Türkiye işyerindeki sendika temsilciliğimizi ziyaret ettiler. AKSARAY 1 NOLU ŞUBE Eğitime destek Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir ve yönetim kurulu üyelerimiz, bölgedeki eğitim faaliyetlerine destek çerçevesinde, Aksaray Akçakent kasabasında bulunan İlköğretim Anaokulu’nun bakım ve onarımına yardım amacıyla bir kampanya gerçekleştirdiler. Ditaş işyeri ziyaret edildi Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir, Niğde’deki Ditaş işyerini 19 Haziran’da ziyaret etti. Başkan Taşdemir ziyarette, çalışan üyelerimizle tezgâhları başında bir araya gelerek sohbet etti. Mercedes’te halısaha futbol heyecanı METAL mercedeS Benz Türk ile şubemizin ortaklaşa düzenlediği Birimlerarası Halısaha Futbol Turnuvası, 18 Haziran’da, Mercedes Genel Direktörü Gerald Jank ile Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’in başlama vuruşu ile başladı. Turnuvada, Boyahane ve LMT–2’den sonra İç Süsleme ve Kaporta bölümleri de yarı finale yükseldiler. Mercedes pikniği iSe Otomotiv Sanayi çalışanları 24 Haziran’da, aileleriyle birlikte piknikte buluştu. İse Otomotiv Sanayi Genel Müdürü Bayram Kınık ve Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’in de katıldığı piknik, canlı müzik, çocuklara yönelik animasyonlar, mangal partisi ve ailelerin fabrika gezisiyle sona erdi. Mercedes Benz İşletmesi Parça İmalat Bölümünde çalışan üyelerimiz, 24 Haziran’da Hasandağı eteklerinde 2000 m rakımlı piknik alanında bir araya geldi. Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’in de katıldığı etkinlikte, üyelerimiz keyifli bir gün geçirdi. ESKİŞEHİR ŞUBESİ Metal Çocuk üyeleri, Bilim ve Deney Merkezi’ni ziyaret etti eSkiŞehir Şubesi Metal Çocuk Kulübü üyesi çocuklar, aileleriyle birlikte, Sazova Bilim ve Deney merkezini ziyaret etti. Şube Başkanımız Hakan Tuncel ve Şube Sekreterimiz Murat Yüzügüllü’nün de katıldığı ziyarette çocuklar ilk olarak, uzay ve Havacılık hakkında 3 boyutlu bir film seyretti, Ardından da, merkezdeki Korsan gemisi ve Masal şatosunu gezerek bilgi aldılar. TÜRK İse’de mangal keyfi 77 GÖLCÜK ŞUBESİ Okullardan teşekkür ziyaretleri ilçemizde bulunan Gazi İlköğretim Okulu Sınıf Öğretmenlerinden Fisun Şener ile Fidanlık İlköğretim Okulu Müdürü Kadir Sonugelen, 14 Haziran’da şubemizi ziyaret ederek, 14.Olağan Genel Kurulumuzda Genel Sekreterliğe seçilen eski Şube Başkanımız Yücel Yücel’e, katkılarından dolayı teşekkür plaketleri sundu. Sosyal ve kültürel etkinlikler sürüyor METAL VkV Ford Otosan Gölcük Kültür ve Sosyal Yaşam Merkez’indeki sanatsal etkinlikler bütün hızıyla devam ediyor. Bu çerçevede, 19 Haziran’da “Eğitim, Özgüven ve Sorumluluk Gelişimi” semineri düzenlendi. 20 Haziran’da “Beraber ve Solo Şarkılar” isimli tiyatro oyunu büyük ilgi topladı. 8 Temmuz’da 5 Taş Çocuk Tiyatrosu tarafından sunulan “Hansel ve Gratel” isimli çocuk oyunu, küçük izleyicilerden tam not aldı. Yine 8 Temmuz’da Emre Kınay ve Ahu Türkpençe’nin yer aldığı “Sondan Sonra” oyunu sahne aldı. Gerçekleştirilen bu faaliyetlere üyelerimiz ve aileleri yoğun ilgi gösterdi. Ford Otomotiv’de sünnet şöleni ford Otomotiv Sanayi tarafından her yıl düzenlenen sünnet şöleni 29 Haziran’da gerçekleştirildi. Çalışan üyelerimizin çocukları için düzenlenen şölende 304 çocuk sünnet oldu. Şölene ilçe protokolü, Ford Otosan yöneticileri, Genel Sekreterimiz Yücel Yücel, Şube Başkanımız Mehmet Şener, işyeri temsilcilerimiz, üyelerimiz ve çok sayıda misafir katıldı. Sünnet olan çocuklara, sendikamız adına Genel Sekreterimiz Yücel Yücel ile Şube Yöneticilerimiz tarafından küçük altın takıldı TÜRK 78 Belediye Başkanı Ellibeş, şubemizi ziyaret etti Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, 29 Haziran’da, Şube Başkanımız Mehmet Şener’i ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi. Emine Cebeci şubemizi ziyaret etti ilçemizde faaliyet gösteren Engelliler Derneği’nin Başkanı Emine Cebeci 18 Temmuz’da Şubemizi ziyaret ederek, Genel Sekreterimiz Yücel Yücel’e, vermiş olduğu desteklerden dolayı teşekkür plaketi verdi. Cebeci, yeni Şube Başkanımız Mehmet Şener’i de kutladı. BASIN TEMSiLCiLERiNDEN ANKARA 3 NOLU ŞUBE Man Türkiye’de Futbol Turnuvası Aydemir ŞENTÜRK MAN Türkiye A.Ş. Basın Temsilcisi Şubemizin yetkili olduğu MAN Türkiye bünyesinde düzenlenen futbol turnuvasında finalistler belli oldu. 14 Temmuz’da 16 takımın katılımı ile gerçekleştirilen turnuvada, tüm karşılaşmalar aynı gün oynandı. Finale, İnsan Kaynakları takımı ile Araç Bitiş takımları kaldı. Final maçı, 9 Eylül’de, MAN Türkiye’nin geleneksel Aile Günü’nde oynanacak. METAL GEMLİK ŞUBESİ Ficosa çalışanları İstanbul turunda 79 TÜRK Şubemiz yetkisindeki bağlı Ficosa Otomotiv Fabrikası işyeri temsilciliğimizin organize ettiği İstanbul gezisi, 15 Temmuz’da yapıldı. Geziye aileleriyle katılan çalışan üyelerimiz, İstanbul Miniatürk, Sultanahmet Meydanı’nı gezdiler ve İstanbul Boğazı’nda tekne turuna katıldılar. Müge ÖĞÜTÇÜ Gemlik Şubesi Basın Temsilcisi KIRIKKALE ŞUBESİ Görev şehidi Altınışık, mezarı başında anıldı Bülent AKGÜL Kırıkkale Şubesi Basın Temsilcisi mAkine Kimya Endüstrisi Kurumu Mühimmat Fabrikası İmla İşletmesi’nde 3 Temmuz 1997’de meydana gelen patlamada hayatını kaybeden görev şehidimiz İsmet Altınışık, mezarı başında anıldı. Şubemiz tarafından organize edilen anma törenine, Şube Başkamız Mürsel Öcal, Şube Sekreterimiz Cihan Yaka, Şube Mali Sekreterimiz Ercan uğur, Mühimmat Fabrikası Müdürü Sait Altıntaş, Pirinç Fabrikası Müdürü Halil Karataş, Silah Fabrikası Müdürü Kamil Altunkaya, Destek Tesisleri Müdürü Tayyar Pehlivanlı, Hurda İşletme Müdürü Rıza Atasever, İsmet Altınışık’ın oğlu Yasin Altınışık, işyeri temsilcilerimiz ve üye arkadaşlarımız katıldı. Şube Başkanımız Öcal anma töreninde yaptığı konuşmada, “Patlamanın üzerinden 15 yıl geçti. Görev şehidimiz İsmet ağabeyimizi unutmadık, kimseye de unutturmayacağız” dedi. BURSA NİLÜFER ŞUBESİ Magnetti Marelli Mako’da piknik keyfi Şubemizin yetkisindeki Magneti Marelli Mako işyeri çalışanı üyelerimiz ve aileleri, 8 Temmuz’da düzenlenen piknikte bir araya geldi. Magnetti Marelli çalışanları piknikte gönüllerince eğlenerek hoşça bir vakit geçirdiler. Şinasi ONGAN Basın Temsilcisi Oyak Renault piknikleri tamamlandı Naim MİNTAŞ Oyak Renault Basın Temsilcisi Şubemiz yetkisindeki Oyak Renault Otomobil Fabrikaları ve işyeri Baştemsilciliği’nin ortaklaşa düzenlediği 2012 yılı piknikleri 16 Temmuz’da tamamlandı. Toplam üç hafta programlı olarak yapılan pikniklere yaklaşık 18 bin kişi katıldı. Oyak Renault çalışanı üyelerimiz ve ailelerinin katıldığı piknikler, katılan herkesi memnun etti. METAL ESKİŞEHİR ŞUBESİ TÜRK 80 Ford Otosan İnönü ziyaret edildi Şube Başkanımız Hakan Tuncel ve Şube Mali Sekreterimiz Erkut Kılıç, Ford Otosan İnönü Fabrikası’nı 19 Haziran’da ziyaret etti. Sendika odasında çalışan üyelerimizle bir araya gelen Başkan Tuncel, sorunları dinleyerek, sendikamızın çalışmaları hakkında bilgi verdi. Ford Otosan’da sünnet şöleni yapıldı ford Otosan işyeri tarafından her yıl düzenlenen Sünnet Şöleni’nde bu yıl 54 çocuğumuz sünnet oldu. Şölene katılan Şube Başkanımız Hakan Tuncel, Şube Sekreteri Murat Yüzügüllü, Şube Mali Sekreteri Erkut Naci SOYUBERBER Kılıç ve Yönetim Kurulu üyeleri, çocuklara Ford Otosan çeşitli hediyeler verdi, aileleri kutladı. Basın Temsilcisi VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI Aksaray 1 Nolu Şubemiz yetkisindeki Mercedes Benz Türk Kamyon Fabrikası’nda çalışan Şahin Demir, geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Demir’e Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına başsağlığı dileriz. İstanbul Şubemize bağlı, Arçelik işyeri çalışanlarından Orhan Çakmak, 5 Temmuz’da hayatını kaybetti. Çakmak’a Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına ve iş arkadaşlarına başsağlığı dileriz. Erdemir 1. Soğuk Haddehane Müdürlüğü çalışanlarından Yusuf Hindistan, 16 Temmuz’da hayatını kaybetti. Yusuf Hindistan’a Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına ve iş arkadaşlarına başsağlığı dileriz. Türk Metal olarak, hayatını kaybeden üyelerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bu dergi, sendikalı işçiler tarafından basılmıştır. TÜRKMETAL TEMMUZ 2012 - SAYI: 156