Makaleyi Yazdır
Transkript
Makaleyi Yazdır
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ AFGANİSTAN’DA BUDİST DÖNEM VE BUDİST SANATI Ulaş Töre SİVRİOĞLU1 ÖZET Afganistan’da Budist sanatı denilince akla ilk olarak 2001’de tahrip edilen büyük Buddha heykelleri gelmektedir. Oysa Büyük Buddhalar Afganistan’daki Budist dönem eserleri arasında en tanınan örnekler olmakla birlikte, bu ülkedeki Budist mirasın yalnızca bir kısmını temsil etmektedirler. Afganistan’da Ortaçağ Budist topluluklarına ait sayısız tapınak, heykel, resim vb kalıntı keşfedilmiştir ve bu günde keşfedilmeye devam edilmektedir. Afganistan coğrafyasının Budist sanatının gelişimi ve yeryüzüne yayılmasında özel bir rol oynadığı da görülmektedir. Buddha’nın insan şeklinde tasvir edilmesinin en eski örnekleri Afganistan ve hemen civarındaki alanlarda başlamıştır. Ayrıca Afganistan Budist sanatı, Hintİran ve Hellen sanatını sentezleyen bir bakış açısıyla gelişmiş kozmopolit özellikte bir sanat olarak şekillenmiştir. Bir bakıma tıpkı ülkenin kendisi gibi Afganistan Budist sanatı da farklı etnik grupların kaynaşmasını temsil etmektedir. Bu çalışmada İslâm öncesi Afganistan’ın pek tanınmayan Budist sanatı genel hatlarıyla tanıtılmış ve son keşifler hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Afganistan, Budizm, Budist Sanatı 1 Dr., Balıkesir Üniversitesi Tarih Bölümü 60 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ BUDDHIST PERIOD AND ART IN AFGHANISTAN SUMMARY Afghanistan is mentioned in Buddhist art comes to mind first giant -colossal standingBuddha statues which destroyed in 2001. Although the giant Buddhas are among the best known examples of Buddhist monuments in Afghanistan, they represent only a fraction of the Buddhist heritage in this country. Many temples sculptures, wall paintings etc. were discovered belonging to Buddhist community in medieval Afghanistan, and still being discovered on this day. Also it seems to play a special role in the development of Buddhist art in Afghanistan geography and earth to spread. The oldest examples of people being depicted as Buddha began in the area around Afghanistan and immediately. Also Buddhist art in Afghanistan, Indo-Iranian and with a view to expressing the Hellenistic art was shaped as a sophisticated cosmopolitan art feature. In a sense, like the country itself in Afghanistan Buddhist art represents the fusion of different ethnic groups.This article examines littleknown Buddhist art in Afghanistan in pre-Islamic times and has tried to provide general information about the latest discoveries. Key Words: Afghanistan, Buddhism, Buddhist art 61 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ GİRİŞ Afganistan oldukça yeni bir isimdir2 ve ülkenin sınırları da oldukça yakın bir tarihte netlik kazanmıştır.3 Antik Çağ’da Afganistan’ın batısı Aria güneyi Arachosia, kuzeyi Bactria, doğusu Gandhara olarak anılmıştır.4 Ortaçağlarda ise Afganistan’ın güney-batısı buraya yerleşmiş Sakalara atfen Sakaistan/Sistan, kuzeybatısı kralî bir aile adından gelen Guzgan/Cüzcan, orta ve kuzeyi Belh/Toharistan, doğusu ise yine başka bir kralî aileden gelen Zabulistan adıyla anılmıştır. Afganistan Hindistan’ı Orta Asya’ya, Uzak Doğu’yu ise Akdeniz dünyasına bağlayan tarihsel ticaret yolları üzerinde konumlanmış5, yeryüzünün en önemli stratejik geçiş noktalarına sahip ülkelerinden biridir. Afganistan genel ortalaması 2000 metrenin üzerinde olan ve en yüksek zirvesi 7492 metreye ulaşan Hindukuş Dağları tarafından kuzey ve güney olarak ikiye bölünmüştür. Yükseltisi fazla olan merkez Afganistan’ın aksine; ülkenin Amu Derya kıyılarıyla sınırlanan kuzeyi sadece 300 metre rakımlı düz bir ova görünümündedir. Ülkenin batısı ve güneyinde de düzlükler hâkimdir. Dağlık merkez bölgeleri de zengin maden yatakları nedeniyle dikkati çekmiş, tarih boyunca Akdeniz medeniyetlerinin bronz yapımında kullandıkları kalay ve süsleme malzemesi olarak dikkati lapus lazuli gibi değerli taşlar Afganistan’dan elde edilmiştir. Bu zenginliklerinden dolayı da Afganistan tarihte en fazla işgal edilmiş ülkelerden biri olmuştur. Ancak bu işgaller başlangıçta yıkım getirmekle birlikte ülkenin farklı kültürlere açılan bir pencere olmasını da sağlamış ve sentez birçok inanç sistemi sanat akımının doğmasını da sağlamıştır. 2 “Afgan” terimi ülkenin güney ve güneydoğu kesimlerinde yoğun olan ve nüfusun %40’ını teşkil ettiği tahmin edilen Peştunları ifâde etmektedir. Ülkenin Afganistan olarak anılması görece yeni bir durumdur. 1747’de tüm Peştun kabilelerini birleştirmeyi başaran Ahmed Şah (1747-1772) Peştunların hâkim olduğu Durrani Devletini (1747-1819) kurunca bölgedeki dengeler Peştunların lehine değişmiştir. Böylece modern çağlara doğru Peştun hâkimiyetine giren Gazne, Kâbil, Herat ve çevresi Afganistan olarak anılmaya başlanmıştır. Kuloğlu-Doğan, Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Gelişmeler ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, ORSAM Asya Çalışmaları Programı rapor No: 3, Mart 2011,s.10- 24 3 Afganistan’ın bugünkü sınırları Afgan Kralı Abdurrahman (1880-1901) ile İngilizler arasında 1893’te yapılan Durrand Antlaşması ile kesinlik kazanmıştır. Kuloğlu-Doğan, agm, s.12-13. 4 Afganistan’daki tarihsel adlar için bkz: Herodotos, Herodot Tarihi, Çeviren: Müntekim Ötnen, Remzi Kitabevi, İstanbul,1973 5 Hint alt kıtasının Asya ile bağlantısı Peşaver-Celâlabâd arasındaki Hayber Geçidi ile sağlanmaktadır. Bu yol Kâbil-Baglan-Kunduz üzerinden Tacikistan’a, Baglan-Mezar-ı Şerif üzerinden ise Özbekistan’a ulaşmaktadır. Akdeniz havzası ve İran’dan Çin’e gitmek isteyen tacirler ise Herat-Bāmīyan-Baglan hattını kullanmak zorundadırlar. Kuloğlu-Doğan,age, s.19-22. Bu yollar tarih boyunca İskender’den, Budist keşişlere, Arap fatihlerden İngiliz sömürgecilere kadar fazla değişmeden kullanılagelmiştir. 62 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ a-Budizm’in Doğuşu ve Afganistan’a Ulaşması Buddha’nın yaşamı ve Budizm’in doğuşu hakkındaki bilgilerimizin çoğu çeşitli rivayet ve varsayımlara dayanmaktadır. Genel olarak Buddha’nın MÖ 558 veya 567’de Kuzey Doğu Hindistan’da Kapilavastu’da doğduğuna ve MÖ 478’de öldüğüne inanılmaktadır.6 Ölümünden sonra fikirleri öğrencileri (vinaya) tarafından revize edilmiş ve MÖ 340’ta öğretinin saklı kalmasını savunan sthaviras okuluna karşı çıkan mahāsāngha okulu Budha’nın fikirlerini misyonerlik yoluyla halk tabakalarına yayma kararı almıştır.7 Budizm’in ilk misyonerlik faaliyetleri bugünkü Hindistan, Pakistan ve Afganistan’ın büyük bölümünde hâkimiyet kurmuş olan Maurya hükümdarı Aśoka I (MÖ 273-232) tarafından desteklenmiştir. 1958 ve 1963’te Kandahar’da bulunan Aśoka I dönemine ait, Arami ve Yunan dilinde kaleme alınmış iki yazıt Afganistan coğrafyasında Budizm’e ait en eski yazılı kanıtları olduğu gibi Budizm’in artık Hintli olmayan topluluklara da hitap ettiğini göstermektedir.8 Buna karşın Aśoka döneminde, gerek Afganistan gerekse Cyrene (Libya), Mısır, Makedonya ve Epiros gibi uzak bölgelerdeki misyonerlik faaliyetinin istenilen ölçüde başarılı olmadığı da bilinmektedir. 9 Daha başarılı bir misyonerlik faaliyeti, MÖ I. Asırda, farklı Budist okullarının bir sentezini oluşturan ve Hellen, Roma, İran gibi dış kültürel etkilere de açık olan mahāyāna okulunun üyeleri tarafından başlatılmış10 ve muhtemelen Afganistan coğrafyasında da Budizm’in yükselişi bu asırlarda gerçekleşmiştir.11 Güney Afganistan’da keşfedilen Aśoka I yazıtları haricinde, ülkenin en kuzeyinde yer alan -Afganistan’ın en önemli Hellenistik yerleşimlerinden biri olan- Ay Hanum’da12 da Budist misyonerlerin bulunduğu düşünülmektedir. Ay Hanum’da keşfedilen Yunan mimarisine zıt özellikler gösteren biri 20 metre karelik iki küçük tapınak, kentte farklı inançlara sahip yerleşimcilerin de bulunduğunu kanıtlamakla birlikte Yunanlı olmayan bu grupların Mazdaist Baktrialılar mı yoksa Budist Hintli öncüler mi olduğu bilinmemektedir. J.P. Roux, Budizmin bu dönemde henüz bu ölçüde kuzeye yayılmış olamayacağını savunmaktadır.13 6 Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi Cilt II, Gotama Budha’dan Hıristiyanlığın Doğuşuna, Çeviren: Ali Berktay, Kabalcı, İstanbul, 2003, s.86 7 Edward Conze, Kısa Budizm Tarihi, Çeviren: Ömer Cemal Güngören, Yol Yayınları, İstanbul, 2005, s.42-43 8 Ronald, E Emerick, “Buddhism in Pre-Islamic Times, E.I. Vol IV, Fasc.5, s.492-496 9 Conze, age, s.55. Hindistan kıtası dışındaki bu ilk misyonerler sadece Seylan Adası’nda başarılı sonuçlar elde etmişlerdir. 10 Conze, age, s.59-60 11 Emerick, agm, s. 492-496 12 Ay Hanum yerleşimi Kuzey Afganistan’da Özbekistan sınırında Amu Derya kıyısında yer almaktadır. 1961’de, Fransız arkeologlar tarafından keşfedilmiştir. Kentin İskender veya Selekos tarafından kurulduğu sanılmaktadır. F. L. Holt, Into the Land of Bones, Alexander Great in Afghansitan, University of California Press, Berkeley and Los Angeles, California, s.155 13 J. P. Roux, Orta Asya tarih ve Uygarlık, Kabalcı Yayınevi, Çev. Lale Arslan, İstanbul, 2006, s 80. 63 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Resim 1: Kanişka I’e ait bir sikkenin arka yüzünde Budha (Boddo) tasviri. http://coinindia.com/ Başlangıçta birçok tarihçi tarafından Kuşan14 Kralı I. Kanişka’nın (MS 127-140) Budizm’i kabul ettiği ve Kanişka devrinde Afganistan’da Budizmin hâkim olduğu ileri sürülmüşse de15 günümüzde Budizm’i kabul eden kralın II. Kanişka (230-240) olduğu düşünülmektedir.16 Bu yanılgıya sebep olan en önemli etmen Buddha’nın Kanişka I (MS 127140) döneminde sikkeler üzerinde görünmeye başlamasındır. Ancak Kanişka I devrinde bastırılan diğer sikkelerde farklı Hint, Yunan ve İran tanrılarının da tasvirlerinin de bulunması bu iddiayı çürütmüştür. Yine de Kanişka I devrinde bu türden sikkeler bastırılması Budizm’in Afganistan coğrafyasında giderek yaygınlaştığı ve kamusal olarak da kabullenildiğini göstermektedir. Budizm’in Mazda dininin muhalefetine rağmen Kanişka II (230-240) devrinde Afganistan’da yaygınlık kazanmaya başladığı kesindir. Bu dönemde Baktria ve Termez Budist misyonerlerin uğrak yeri haline gelmiştir. Her ne kadar Kuşan krallarının Brahman sınıfının yükselişine karşı oldukları için Budistleri kayırdıkları düşünülmekteyse de17 aslında birçok Orta Asya devletinde görüldüğü üzere Kuşanlar da topluma resmi bir din dayatmamışlar ve farklı dinlere hoşgörüyle yaklaşan bir politika izlemişlerdir.18 Yunan, İran, Hint tanrıları aynı saygıyı görmüş19 Dalvarzin Tepe gibi yerleşimlerde Budist pagoda ile 14 Roux, age, s.103. Bu isim Çince kaynaklardan (Kuei-shuang) alınmıştır ve aslında eski Baktria krallığı üzerinde hâkimiyet kuran ve yine Çinliler tarafından Yüe-chi olarak anılan halkın beş krallığından birini tanımlar. Zaman içerisinde bu beş krallıktan biri olan Kuşan, diğerlerini fethederek tek bir yönetim altında birleştirmiş, Parthlardan da Kâbil çevresini alan krallık giderek güçlenmiştir. Frye, Orta Asya Mirası, Arkadaş Yayınları, Ankara, 2009, s.144. Kuşanların Afganistan’ın kuzey doğusuna hâkim oldukları kesin olmakla birlikte Herat ve Batı Afganistan topraklarını yönetip yönetmedikleri kesin olarak bilinmemektedir. Muhtemelen Kuşanlar devrinde batı ve Güney Afganistan (Arakhosia) Parthların egemenliğinde kalmaya devam etmiştir. Roux, age, s.104 15 Roux, age, s.104 16 J. Harmatta, B. N. Puri, L. Lelekov, S. Humayun, D.C. Sircar, Religions in the Kushan Empire, History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996, s.324 17 A.W. Narain, Kuşan Devleti, T.A. Cilt I, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, Ankara, s.823 18 Kuşanların farklı topluluklara karşı izledikleri politika için bkz: Xinru Liu, “Kuşan Yönetiminin Kültür Anlayışı, Türkler Ansiklopedisi Cilt IV, Ankara, 2002, s.84-90 19 Kuşanların en eski devirlerinden itibaren güneşe (Mioro) en büyük tanrı olarak taptıkları bilinmektedir. Ay tapımı da benzer şekilde Kuşanlara ait ilk yazıtlarda tâkip edilebilmektedir. Aθşo, muhtemelen Mazda dininde ateşe verilen önemin bir yansıması olarak Yunan tanrıları arasında en değer görenlerden biri olmuştur ve onun için Sorkh Kotal’da bir tapınak inşa edilmiştir. Nana ise Parthların en önem verdiği tanrılardan biridir ve muhtemelen onların tesiriyle Kuşanlar arasında da saygınlık kazanmıştır. Güneş tapımının yanı sıra Yunan zafer tanrıçası Nike, Athena, Dionysos, Apollon, Artemis, Hecate Ahura Mazda (Kuşanca; Ohromazdo) Mithra (Kuşanca; Mihro/Mioro) aynı derece saygı görmüşlerdir. Akdeniz coğrafyasında olduğu gibi İran ve 64 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Dioscurois tapınağı ortaya çıkarılmıştır.20 Bu açıdan bakıldığında Kuşanlar devrinde Budizm’in kabul gören dinlerden sadece biri olduğu ancak öneminin giderek arttığı söylenebilir. b-Afganistan’da Önemli Budist Merkezler Afganistan’daki Budist merkezlerin önemli bir bölümü XX. Asır başlarından itibaren başlatılan sistemli kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır.21 1819-1825 yılları arasında Kâbil ve Kunduz civarını gezen W. Moorcroft, daha önce sadece Müslüman ve Çinli yazarların eserlerinden tanınan Bāmīān vadisindeki dev Buddha heykelleri hakkındaki gözlemlerini 1838’de yayınlamıştır.22 Budist arkeolojinin asıl gelişimi 1922’den itibaren Emanullah Han (1919-1929) yönetiminin Afganistan’daki arkeolojik çalışmaları başlatmak amacıyla Fransızları davet etmesiyle başlamıştır.23 Fransız arkeologlar Délégation Archéologique Française en Afghanistan-Afganistan Fransız Arkeoloji Delegasyonu (DAFA) adlı oluşumu kurmuşlardır. DAFA’nın 1920’ler boyunca Belh, (Balkh), Bāmīān, Bagrām ve Hadda gibi sit alanlarında öncelikle Hellenistik döneme ait eserlerle ilgilendiği görülmektedir. Fakat bu ilk bilimsel çalışmalarda da beklentilerin aksine Hellenistik döneme ait ciddi hiçbir buluntuya rastlanmaması24 nedeniyle DAFA da öncüller gibi Budist eserlere yönelmişlerdir.25 Budist eserlerin daha sonradan İpek Yolu olarak anılacak hat boyunca yer alan Sorkh Kotal, Belh, Fundukistan, Begram ve Şotorak gibi merkezlerde toplandıkları gözlemlenmiştir.26 Bu Afganistan’da bağdaştırmacı gelenekler görülmüş, Ahura Mazda ile Zeus, Verethraghna ile Herakles, Mithra ile Helios aynı tanrı kabul edilmiştir. Neolitik Çağ’dan beri takip ettiğimiz ana tanrıça kültleri daha sonraki asırlarda da devam etmiş ve Kapisa (Begram) yerel bir ana tanrıçaya tapınılmıştır.J. Harmatta vd. Religions in the Kushan Empire, s.314-322 20 Paul Bernard, “Delbarjīn” E.I. Originally Published: December 15, 1994, Last Updated: November 21, 2011, Vol. VII, Fasc. 3, pp. 234-237 21 Afganistan’da ilk kazılar Hindistan Doğu Şirketi vasıtasıyla bölgede etkinliği artan İngilizlerin 1830’larda Afganistan’ın haritalarını çıkarmak amacıyla yaptıkları geziler esnasında bilimsel sayılmayacak yöntemlerle Hadda ve Bagram’da yapılmıştır. Afganistan’a dönük ilgi Hellenistik dönemi aydınlatma maksadı ile başlamış ve Fransız Generali A. Court tarafından 1837’de yayınlanan Conjectures sur les marches d’Alexander dans la Bactriane adlı yapıtı bu konuda öncü olmuştur. Ancak 20. Asrın ortalarına kadar Afganistan’da Hellenistik döneme ait dikkat çekici kalıntılar bulunamaması arkeologları Afganistan’ın en gözle görülür yapıtları olan Budist eserlere yöneltmiştir. N. H. Dupree, “Afghanistan Viii. Archeology” Encyclopaedia Iranica, Online Edition, 1982, Fasc. 5, pp. 525. 22 Catharina Blaensdorf, Michael Petzet, “The Giant Buddha Statues in Bamiyan”, The Giant Buddhas of Bamiyan Safe guarding the Remains, Monuments and Sites XIX, edit by: Michael Petzet, ICOMOS, Berlin, 2009, s.19 23 Gorshenina- Rapin, Kâbil’den Semerkand’a Arkeologlar Orta Asya’da, YKY Yayınları İstanbul 2006., s.56. 24 Dupree, agm. 525-544. 25 Afgan hükümetiyle yapılan antlaşmalar gereği çıkarılan eserlerin %50’sine el koyan Fransızlar Paris’teki Guimet Müzesi’nin Afganistan kökenli –özellikle de Budist döneme ait- eserlerle zenginleşmesini sağlamıştır Gorshenina- Rapin, age, s.57. 26 Marlyn Martin Rhie, Early Buddhist Art of China-Central Asia, Vol I, Handbook of Oriental Studies (HDO) ed. S. F. Teiser,-M.Kern, Leiden-Boston, 2007, s.210-220 65 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ yolların hem ticaret hem de Uzak Doğu’dan gelen Budist hacıların ana güzergâhı olduğu anlaşılmaktadır. Afganistan’daki Budist eserlere genel olarak Afganistan’ın doğusu ve kuzeyinde rastlanılmaktadır.27 (Harita 1) Kâbil’in kuzeyindeki Kāpīsā vilayetinde yer alan ve DAFA tarafından 1936-1946 arasında kazılan Bagrām ülkedeki Budist merkezlerin en önemlileri arasındadır. Diğer bir önemli merkez olan Kondūz’da 1937’de Buddha heykellere rastlanmıştır. Bağlan vilayetinde yer alan ve DAFA tarafından kazılan Sorkh Kotal’da 1954’de biri Budist tapınağı ve merdivenlerinde Baktria dilinde bir yazıt bulunan iki tapınak keşfedilmiştir.28 Diğer tapınağın bir Ateşgede olduğu düşünülmektedir. Bu durum, tıpkı Ay Hanum’da olduğu gibi bu yerleşimde de farklı dinlerin bir arada var olduğunu göstermektedir. Ancak buradan elde edilen eserlerin Budist sanatına dâhil edilip edilemeyeceği tartışmalıdır.29 Harita 1: Afganistan’da MS VII. Asırda önemli Budist merkezler Diğer bir önemli kent Nangrahār vilayetinde bulunan ve DAFA tarafından kazılan (1923-1933), MS 2-7. asırlara tarihlenen Hadda’da, pek çok manastır, sayıları 300’ü bulan stuko heykeller, kireç taşı ve şistten yapılmış rölyefler, duvar resimleri bulunmuştur.30 Bu eserlerin çoğu Fransa’daki Guimet Müzesi’ne taşınmıştır. Burası ayrıca MS 5-7. Asırlarda Fahsien, Hiuan-tsang (Xuanzang) gibi Çinli Budist yazarlar tarafından da ziyaret edilmiş kutsal bir merkezdir.31 Hadda yakınlarındaki 1965-1979 Afgan arkeologları Mustamindī ve Tarzī tarafından kazılan Tepe Şotor’da duvar resimleri, bronzdan küçük bir Budha başı ve arkasında yazı bulunan kilden bir Budha heykeli ele geçmiştir. Gene Hadda yakınındaki Lalma’da Japon 27 Bu elbette farklı yerlerde Budist eserlerin olmadığı anlamına gelmemektedir. 1965’te Merv’de yapılan kazılar sonucunda 6 metre yüksekliğinde bir stupa, ve içinde küçük Buddha heykelleri ile Sâsâni sikkeleri olan bir küp bulunmuştur. (Roux, age, s.86). Afganistan’da da ileriki dönemlerde yapılacak kazılar Budist eserlerin yayılımıyla ilgili haritaları değiştirlebilir. 28 G. A. Pugachenkova,S.R. Dar, R.C. Sharma and M.A. Joyenda, History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996 “Kushan Art”s.336-337. 29 GPugachenkova,Dar, Sharma and Joyenda, agm, s.336-337. 30 Roux, age,s.111 31 Pugachenkova vd., agm, s.359 66 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ arkeoloji heyeti 1962-65 sezonunda yaptığı kazılarda MS 2-7. asırlara ait Buddha heykelleri bulmuşlardır.32 Afganistan’da Budist arkeoloji için önemli birçok nokta arasında Kâbil yakınlarındaki Parvān Vilayeti’nde yer alan DAFA tarafından 1933-1937’de kazılmış olan Fondūkestān Manastır kompleksi, İtalyan arkeologlar tarafından (IsMEO) kazılan (19591967) Ḡaznī Vilayeti’ndeki Tapa Sardār’daki manastır ve stupa da, DAFA tarafından 1937’de kazılan Şotorak Manastırı da sayılmalıdır.33 Modern Belh yakınlarındaki Nevbahar Manastırı da ünlü Budist mekânlardan biridir.34 c-Afganistan’da Budist Sanatının Başlangıçları: Gandhara Ekolü Budizm’in ilk asırlarında sanatsal faaliyetin olup olmadığına dair bilgilerimiz azdır. Buddha’dan kalan -veya kaldığına inanılan- saç, tırnak, kemik gibi kalıntıların veya birtakım özel eşyaların saklandığı yerler zaman içerisinde ziyaret edilen kutsal türbelere (stupa) dönüşmesiyle Budist mimarinin ilk adımları atılmıştır.35 Buddha’nın henüz insan şeklinde tasvir edilmediği ilk dönemlerde36, Budist sanatında, lotus çiçeği, stupa, dharmaçakrā (çakrā tekerleği) svastika (gamalı haç), trisula (üç başlı çatal/mızrak), Buddhapada (Buddha’nın ayakizi) gibi semboller kullanılmıştır.37 (Resim 2-4) Resim 2-4: Erken Budist sanatında kullanılan sembollere örnekler, Buddha’nın ayak izi içinde lotus, svastika ve dharmaçakrā (Huntinton Collection) en sağda Sanchi stupa’sından (Hindistan) lotus çiçeği ve trisula (Sewell, 1886, s.401), MÖ I. Asırdan itibaren ise Budist sanatında belirgin bir değişim yaşanmaya başlanmış ve günümüzde Pakistan sınırları içinde kalan Mathura ile Pakistan-Afganistan sınırındaki 32 Dupree, “Afghanistan Viii. Archeology” Encyclopaedia Iranica, Online Edition, 1982, Fasc. 5, pp. 525-544 Roux, age, s.110-111, Dupree, “Afghanistan Viii. Archeology” Encyclopaedia Iranica, Online Edition, 1982, Fasc. 5, pp. 525-544 34 Roux, age, s.110 35 Conze, age, s.52 36 Krista Forsgren-Elizabeth Benskin, The Art of Buddhism, A Teacher’s Guide, Smithsonian Institution, 2001, s.12, Steven M. Kossak- Edith W. Watts,The Art of South and Southeast Asia, Published by The Metropolitan Museum of Art, New York, 2001, s25-26. 37 Robert Sewell, “Early Buddhist Symbolism”, Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain & Ireland Volume 18, Issue 03, July 1886, s.364 – 408, Walter Spink, “On the Development of Early Buddhist Art in India” The Art Bulletin, Vol. 40, No. 2 (Jun., 1958), pp. 95-104, Forsgren-Benskin, age, s11-17 33 67 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Gandhara’da, Buddha artık doğrudan insan şeklinde tasvir edilmeye başlanmıştır.38 Buddha’nın neden artık insan biçimli olarak tasvir edildiği ve ilk kez Mathura ekolünde mi yoksa Gandhara’da mı bu şekilde tasvir edilmeye başlandığı ve bu değişimin neden kaynaklandığı bu gün de tartışmalı bir konudur.39 Buddha’nın, Gandhara’daki insan biçimli ilk tasvirlerinde görülen Yunan etkisi40, bu yeni tarzın MÖ IV. Asır sonundan itibaren Afganistan-Pakistan coğrafyasına hâkim olan Hellenistik Krallıkların sanat geleneğinden alındığını düşündürmektedir.41 Öte yandan Hellenistik etkilerden ziyade yerel sanat geleneği hâkim olan Mathura sanatının lokal bir alana hapsolurken; Hellenistik etkilere açık olan Gandhara ekolünün ‘Hellenistik ruha da’ uygun olarak kendi sınırlarını aşarak Hint-Hellen coğrafyasında daha geniş ölçekte bir yayılım imkânı bulduğu görülmektedir.42 Gandhara okulunun gelişiminde bugünkü Pakistan-Afganistan coğrafyası anahtar bir rol oynamıştır. Yunan kültürünün etkisiyle Buddha ilk kez Gandhara sanatında dönemin Yunan kıyafetlerini giymiş ve Yunan heykellerinden aşina olduğumuz biçimde idealize edilerek tasvir edilmeye başlanmıştır. Kuşanlar döneminde en yüksek seviyesine ulaşacak olan Bu sentez üslup Alfred Foucher’in 1905’te yayınlanan L’art gréco-bouddhique du Gandhâra adlı eserinden itibaren ‘Greko-Budist’ (Greco-Buddhist) stil olarak anılmaya başlanmıştır.43 Gandhara’da oluşan ‘Greko-Budist’ stilinin Afganistan Budist sanatının da doğrudan kaynağı olduğu söylenebilir. Bir bakıma bu üslup Afganistan ve çevresindeki etnik karışımı da yansıtmaktadır. 38 Rafi-us Samad, The Grandeur of Gnahra, The Ancient Buddhist Civilization of the Swat, Peshawar, Kabul and Indus Valley,Algora Publishing, New York, 2011, s.23, 172 39 Ramesh C. Sharma, “Kuşan Sanatı ve Medeniyeti” Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, Cilt IV, s.130-131 40 Bilinen en eski Yunan kıfetli Buddha heykeli bugün Pakistan sınırları içinde kalan Taxila’da bulunmuştur ve MS I. Asra aittir. Samad, age, s.173 41 Afganistan’daki Hellenisitk dönem idaresi için bkz: A. H. Dani-P. Bernard, “Alexander and his Successors in Cental Asia”, P. Bernard, “The Greek Kingdoms of Central Asia” History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996. 42 Sharma, agm, s.131-132 43 Giovanni Verardi, “Buddhism in North-western India and Eastern Afghanistan, Sixth to Ninth Century AD”, ZINBUN 2011 No.43, s.147 68 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Harita2: Gandhara okulunun merkezi (koyu sarı alan) ve yayılımı. Jens Braarvig -Fredrik Liland, Traces Of Gandhāran Buddhism, An Exhibition of Ancient Buddhist Manuscripts in the Schøyen Collection, Hermes Publishing, Oslo, 2010, s.XVII. Gandhara ekolündeki Buddha tasvirleri, Hint ekolünden önemli ölçüde ayrılmaktadır. Gandhara ekolü Buddha’sı daha gerçekçi bir formdadır ve açıkça Yunan tanrılarını –özellikle de genç Apollon heykellerini- andırmaktadır. (Resim 5-6) Gözleri hafif çekiktir ve yarı baygın şekilde bakmaktadır. Saçları Hellenistik üslupta dalgalı olmakla birlikte topuz şeklinde toplanmış vaziyettedir.44 (Resim 5-6). Buddha tasvirlerinin duruşları da Hint ekolünden oldukça farklıdır. Hint ekolünde genellikle “koruyucu poz” olarak anılan Buddha’nın ayakta ve bir elini havaya kaldırdığı abhayamudra (Resim 6) tercih edilirken; Gandhara’da meditasyon pozu (dhyana) tercih edilmiştir.45 (Resim 5). Buna karşın Abhaya mudra pozisyonundaki Buddha heykellerinden en ünlülerden biri (Resim 6) -iç savaş esnasında müzeden kaçırılmıştır ve bu gün de nerede olduğu bilinmemektedir- Afganistan’da keşfedilmiştir. Gandhara sanatında baskın figürlerden biri de Buddha’nın arkasında hâle ve üzerinde mücevherlerle süslendiği MS V. Asırda yaygınlaşan Bodhisattvas figürüdür.46 (Resim 5). Bu figür de bazen Buddha bıyıklı olarak tasvir edilmektedir ki bu akla İran etkisini getirmektedir. Aynı şekilde Buddha’nın arkasında hâle (veya güneş diski) ile tasvir edilmesi İran’dan Mazdaist gelenekten alınmış olabilir.47 Bodhisattvas figürüne oldukça yakın bir diğer Buddha tasviri de Buddha’nın “gelecekti biçimlenecek hali olan” Maitreya’dır.48 (Resim 5 ve 7). Resim 5-6: Solda Buddha’nın Kuşanlar döneminde yaygınlaşmış Hint, İran Yunan etkilerini taşıyan sentez tasvirlerinden biri Buddha Bodhisattvas Maitreya, dhyana olarak bilinen meditasyon pozisyonunda (Kalküta Müzesi). Sağda: 1992’de Kâbil Müzesi’nden çalınan ve âkıbeti bilinmeyen -Japon bir koleksiyoner tarafından alındığı tahmin edilmektedir- eserlerden yalnızca biri. http://www.cemml.colostate.edu 44 Samad, age, s.174-176 Sharma, agm, s.131-132 46 Samad, age, s.183 47 Samad, age, s.177 48 Samad, age, s.1183-184 45 69 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Kuşanlar devrinde herhangi bir dinle eşit düzeyde güçlü olduğu görülen Budizm’in Afganistan coğrafyasında baskın hâle gelmesi birçok araştırmacı tarafından Afganistan’a hâkim olmaya başlayan Orta Asyalı/Türk kavimlerinin artan etkisiyle açıklanmaktadır. Bu etki Eftalitler49 ile başlamış ve yine Budist etkilere açık olan Göktürkler50 döneminde de devam etmiştir. Her ne kadar tarihsel kayıtlar Eftalitler döneminde kentlerin ve Budist manastırların yakıp yıktıklarını belirtse de51 arkeolojik veriler Eftalitler döneminin bir yıkım dönemi olmak bir yana Budist sanatının anıtsal eserlerinin üretilmeye başlandığı dönem olduğunu göstermektedir. Eftalitler, Baktria (Toharistan) ve civarına V. Asır ortasından 565 dolaylarına kadar hâkim olmuşlardır.52 Bu dönem Bāmīyan Budhalarından küçük olanın bitirildiği döneme tekâbül etmektedir. Son dönemlerde yapılan yeni kazılarda örneğin Narenj Tepe’de Eftalitler devrinde Budist manastır ve stupaların inşa edildiği açık şekilde görülmektedir.53 Eftalit sikkelerinin genellikle Budist stupalardan elde edilmesi Eftalitler devrinde Budist örgütlenmenin sıkıntı içinde olmadığını göstermektedir. Bu nedenle modern araştırmacılar Hiuan-tsang’ın tanıklığı bir ölçüde abartılı ve anakronik olarak nitelemektedirler.54 49 Eftalitlerin kökeni de en az Chinoit-Kidarîler kadar belirsizdir. Eftalitler, Çin kaynaklarında Hoa veya krallarından birine atfen Yen-tai-i-li-t’o, Süryânice kaynaklarda eptalīt, aβdel, Yunanca kaynaklarda, Aβδελαι – Εφϑαλιαι, Ermenice kaynaklarda, hep’t’al, Pehlevice kaynaklarda hēftāl, Arapça kaynaklarda ise haital olarak geçmişlerdir. B.A. Litvinsky, “The Hephtalite Empire”, HCA, Vol III, Ed. B.A. Litvinsky, Unesco Publishing, France, 1996, s135. Belazurî, Eftalitlerin (Heyâtile) Türk olduklarını belirtmekle birlikte Farîs kökenli olduklarını savunan görüşe de yer vermiştir. Belâzurî, Fütuhu’l Bûldan, Kültür ve Turzim Bakanlığı Yayınları, 1987, 982. Harezmî, -Afganistan’da bugünde varlıklarını devam ettiren- Kalaç Türklerinin atalarının Eftalitler olduklarını savunmuştur. Enver Konukçu, Akhunların Kalıntısı Olarak Kalaçlar (Halaçlar), T.A. Cilt 1, s.845849, Roux, age, s.127. Modern araştırmacılar da genellikle Eftalitleri başlangıçta Avarlara bağlı olduklarından yola çıkılarak Moğolca veya Türkçenin bir kolunu konuştukları varsaymaktadır. Litvinsky, “The Hephtalite Empire”, s.148, Roux, age, s.122 50 Afganistan’ın kuzeyine hâkim olan Türk toplulukları arasında Budizm yaygınlaştığı ve Türkler arasında yönetici sınıfın Budizm’e önem verdiği Göktürk hakanları Taspar Kağanın (572-581) Budizm’e sempati beslediği -veya en azından Budist örgütlenmelere müsaade ettiği- bilinmektedir Roux, Taspar’ın Budist olduğunu, Bumin Kağan’ın Budistliği hakkındaki rivayetin ise sonradan imâl edildiğini savunmaktadır. Bkz.Roux, age, s.132. Ahmet Taşağıl ise Taspar’ın Budist olmadığını sadece Budistlere hoşgörüyle yaklaştığını belirtmektedir. Bkz: Göktürkler I-II-III, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2012, s. 27-31. 51 Çinli Budist gezgin Hiuan-tsang’a göre Afganistan’ın güneyindeki Kandahar’ın nüfusunun üçte biri öldürülmüş ve Budist tapınaklar yakılıp yıkılmıştır. Roux, age, s.126 52 Litvinsky, “The Hephtalite Empire”, s.141 53 Afganistan’da Nizak sikkeleri genellikle Mes Aynak ve Tepe Naranj, Tepe Sardar gibi Budist manastır ve stupa kazılarında ele geçmiştir. 54 Litvinsky, “The Hephtalite Empire”, s.143 70 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Resim 7: Kâbil’in kuzeyindeki Fundukistan’da bulunmuş elinde mavi lotus çiçeği tutan “Maitreya” (Budha’nın gelecekte görünecek hâli) figürü MS 7. Asır. Kabil Müzesi, Eser bugün kayıp durumdadır. Japonya’da özel bir müzeye satıldığı düşünülmektedir. © Töre Sivrioğlu Bazı bilim çevreleri ise Afganistan’da Budizm’in yükselişini sağlayan en önemli topluluğun, Budist eserlerin en yoğun olduğu bölgede merkez Afganistan’da yaşayan Hazaralar olduğunu düşünmektedirler. Ortaçağ yazarlarının büyük bölümü ve V. Barthold gibi müsteşrikler Hazaraların, Cengiz Han veya Çağatay Han’ın Afganistan’a yerleştirdiği Moğolların torunu olduklarını savunmuşlardır.55 Hazaraların Moğol ve Türklerin karışmasıyla oluşan melez bir halk olduğu da iddia edilmiştir.56 Buna rağmen Hazaralar kendilerini Bāmīān bölgesinin en eski halkı olarak kabul etmekte ve Bāmīān’daki dev Buddha heykellerini yapan insanların torunları olduklarını savunmaktadırlar.57 Son dönemlerde yapılan araştırmalarda da Hazarların, Kuşanlar devrinden beri Afganistan’da yaşamakta olan Orta Asya kökenli kabilelerin torunları oldukları fikri yaygınlık kazanmaktadır.58 Gerçekten de Afganistan’da üretilmiş Buddha heykellerinin yüz hatlarına bakıldığında İranî değil Türk-Moğol görünümünde oldukları ve modern Hazara halkının tipolojisini yansıttıkları açıkça görülmektedir. (Resim 5-8) d-Bāmīān Buddhaları Afganistan Budist sanatının en ünlü eserleri olan Bāmīān’daki dev Budha heykellerine heykellerinin hangi kral veya krallık tarafından yapıldığı net olarak bilinmemektedir. Bu dev heykellerin kilden yapılmış olan daha mütevazı öncülleri ilk olarak Sorkh-Kotal’da Kuşanlar devrinde (MS 1-3. Asırlar) görülmeye başlanmıştır. Bāmīyan’daki ilk manastırların ise MS II. Asırda kurulduğu düşünülmektedir. Manastırların faaliyetleri sonucunda Küçük Buddha olarak bilinen 38. metrelik heykel MS 6.asrın ortalarına tarihlendirilmekte, 55 metrelik Büyük 55 Kuloğlu-Doğan, age,s.10- 24, Orhan Yazıcı, Hazaraların Menşei İle İlgili Yeni Bir Görüş, TÜBAR-XXIX/2011-Bahar, s. 479-482 56 Yazıcı,agm, 483-485 57 http://hazaristantimes.wordpress.com. Site Buddha heykellerinin dinamitlendiği günü “Hazara halkının kara günü” olarak nitelemiştir. 58 Yazıcı, agm, s.486-490 71 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Buddha’nın ise 7.asrın ortalarında bitirildiği düşünülmektedir.59 Çinli seyyah Hiuan-tsang’ın Bāmīyan’a (Çin.Fan yen na) 630 dolaylarında yaptığı ziyâret notlarından Buddha heykellerinin artık tamamlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Hiuan-tsang’a göre bu heykellerden büyüğü 150 ayak küçüğü 100 ayaktır.60 Bāmīyan’da Buddha heykellerini bulunduğu vadideduvar resimleriyle dekore edilmiş 750’dan fazla mağara bulunması bu bölgenin ne ölçüde faal bir bölge olduğunu kanıtlamaktadır.61 Resim 8-9: Solda, Büyük Buddha olarak bilinen heykelin P. J. Maitland tarafından 1886’da İngiltere’de yayınlanan gravürü, Blaensdorf-Petzet, s.21. Sağda: Büyük Buddha olarak bilinen heykelin nişinde yer alan kayalara oyulmuş şapellerin planları. Wriggins, age, s.47 Hiuan-tsang bunlardan çok daha büyük 1000 ayak (333m.) boyunda uyur pozisyonda bir heykel daha olduğunu iddia etmiş ancak bu güne kadar Afganistan’da bu boyutta bir heykele rastlanmamıştır.62 Heykeller Budist sanatı ile Helen üslubunun sentezini yansıtmaktadır. Örneğin Budha’nın Akdeniz dünyasında yaygın olan toga giydiği ve başın biçimin Apollon Belvedere tarzını yansıttığı görülmektedir.63 Büyük Buddha’nın bulunduğu nişin ana kayasında çeşitli geometrik şekillerde oyulmuş ibadethaneler bulunmaktadır ve bunlarda Budist resim sanatının örnekleri yer almaktadır.64 Bāmīān Budhaları, İslâmî dönem yazarların eserlerinde de önemli bir yer tutmuşlar haklarında şiirler ve hikâyeler kaleme alınmıştır. Enju Şirazî’nin (11. Asır) Farhang-e jahāngīrī’nde “kırmızı ve beyaz Budhalar” (sorkh-bot, keng-bot) adıyla bilinen bu iki heykel bir birine aşık olan bir çift olarak yorumlanmışlardır.65 1218’de Yakut el Hamawî (1179-1229) Budha 59 Blaensdorf-Petzet, “The Giant Buddha Statues in Bamiyan”, The Giant Buddhas of Bamiyan Safeguarding the Remains, Monuments and Sites XIX, edit by: Michael Petzet, ICOMOS, Berlin, 2009,s.18 60 Sally Hovey Wriggins, The Silk Road Journey with Xuanzang, Westview Pres, USA 2004, s.47 61 Marlyn Martin Rhie, Early Buddhist Art of China-Central Asia, Vol I, Handbook of Oriental Studies (HDO) ed. S. F. Teiser,-M.Kern, Leiden-Boston, 2007, s.210 62 Blaensdorf-Petzet, s.23, Centlivres, The Controversy over the Buddhas of Bamiyan, South Asia Multidisciplinary Academic Jorunal, 2, 2008,s.18. 63 Wriggins, age, s.50 64 Wriggins, age, s.47-48 65 Asadullah Souren Melikian-Chirvani,Buddhism in Islamic Times EI, ol.IV, Fasc 5, s.496-499 72 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ heykellerinin tasvirini yapmış, büyük olanı Kızıl Budha (sorkhbud) küçük olanı da Beyaz Budha (khinkbud) olarak tanımlamıştır. 66Buddha heykelleri Ortaçağ İslâm şiirinde güzelliğin de sembolü olmuşlar hatta Sogdcadan Türkçeye de geçen put sözcüğü de Buddha sözcüğünden kaynaklanmıştır.67 Ancak Buddha adından kaynaklanan put sözcüğünün İran şiirinde, Arapçadaki sanem gibi olumsuz bir anlamı bulunmadığı tam aksine ilâhi güzellik anlamında kullanıldığı görülmektedir. Hemen sonra başlayan Moğol istilası ile Budha heykelleri hakkındaki literatür modern çağlara kadar suskun kalmıştır. 18. Asrın başlarında Thomas Hyde, 1798-1801’de Wilford, 1813’te de Elphistone unutulmuş Budhaları yeniden tanıtan yazılar kaleme almışlardır. Bilimsel bir amaçla heykelleri yerimde ziyâret eden ilk batılılar muhtemelen W. Moorcroft ve G. Trebeck olmuştur.68 İslamî eserlerden ve XIX. Asır seyyahlarından tanınan Bāmīān Budhaları bilimsel olarak ilk kez Fransız DAFA ekibinden Foucher ve Godard tarafından 1922-1923’de incelenmişlerdir. Fransız bilim insanları tuhaf bir şekilde Bāmīān Buddhaları’nı kendi şahsî fikirlerine göre yargılamış ve genel olarak bu eserler hakkında olumsuz yorumlamalarda bulunmuşlardır. Eserleri bilim dünyasına tanıtan Andre Godard şunları yazmıştır: “35 metrelik Buddha, şişko gövdeli, birer payanda gibi dosdoğru gövdesine sokulmuş bacakları olan bir kukla. Kafası korkunç derecede büyük”.69 Daha mâkul bir yorum getiren J.P. Roux ise aynı heykelleri şu şekilde tanımlamaktadır: “Buraya (Bāmīān) girer girmez, derin kaya oyuklarının içinde dev boyutlarda çok etkileyici iki Buddha heykeli ile karşılaşırsınız, yaklaşık 35 ve 53 metre yüksekliğindedirler. Bu heykellerin oldukça büyük kafaları ve incelikten uzak, kaba saba bir yüz ifâdeleri vardır. Sol bacaklar şişman gövdede eğreti durmaktadır, ama bu heykellerdeki teknik yenilikler çok etkileyicidir”.70 Buddha heykellerinin inşasında Eftalitler veya Türk Şahî krallarının doğrudan bir rol üstlenip üstlenmedikleri net değildir. Hiuan-tsang, Bāmīān’ı yönetmekte olan adını vermediği bir Türk Tigin’inden ve onun Budistlere yaptığı yardımlardan bahsetmektedir.71 Ancak Buddha heykelleri herhangi bir kralın emri olmadan, Budist manastır sisteminin öz organizasyonu ile yapılmış olma ihtimali de bulunmaktadır. Heykellerin yapıldığı bölge olan Bāmīān, Budist manastır örgütlenmesinin en önemli merkezlerinden biri olduğu görülmektedir. Heykellerin civarındaki 1 kilometreden az mesafe içerisinde Budistler tarafından kullanılmış, 700 kadar mağara, depo, hacılar için konaklama noktaları, ziyaretgâhlar (stupa) noktası tespit edilmiştir.72 Nitekim Hiuan-tsang, Bāmīān’da, yüzden fazla manastır ve altı binden fazla Budist rahibin bulunduğunu aktarmıştır.73 66 Blaensdorf-Petzet, s.23, Centlivres, agm, s.18 Melikian-Chirvani, agm, s.496-499 68 Blaensdorf-Petzet, s.23, Centlivres, agm, s.19 69 Gorshenina- Rapin, age,s.57 70 Roux, age, s.112 71 Yazıcı, agm, s.488 72 Blaensdorf-Petzet, age,s.18 73 Yazıcı, agm, s.488 67 73 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ e-İslâm Fetihleri ve Budist Sanatının İslâm Sanatına Etkisi VII. Asır ortasında Afganistan coğrafyası yeni bir fetih dalgasıyla karşılaşmıştır. İran’ın Müslüman Arapların eline geçmesinin ardından Arap orduları Afganistan coğrafyasına da sızmaya başlamış74 ve Son Sâsâni Şahı Yezdigerd III’ün75 (628-651) öldürülmesi ile daha önce Sâsânilere bağlı olan Toharistan, Sicistan, Zabulistan (Gazne), Herat gibi bölgelerin yerel hükümdarları Arap egemenliğini kabul etmişlerdir.76 Buna karşın Arapların Afganistan coğrafyasına tam olarak hâkim olmaları için daha uzun bir süre geçmesi gerekmiş, Türk ve Heytal (Eftalit) hükümdarları her fırsatta Araplara karşı ayaklanarak bağımsızlıklarını geri kazanmışlardır.77 Emeviler devri boyunca (661-750) Araplar, yerel kabilelerin ve kralların isyanlarıyla uğraşmak zorunda kalmışlardır.78 Araplara karşı ayaklanan yerel hükümdarlar Göktürk ve Çinlilerden yardım istemişlerse de79sonuçta bağımsızlıklarını korumayı başaramamışlardır. Afganistan’ı kontrol edebilmek için Araplar 671’de Basra ve Kufe’den 50 bin kişiyi Merv, Herat, Belh gibi kentlere yerleştirmişler80 böylece -tıpkı asırlar önce MakedonYunanlıların yaptığı gibi- bölgenin demografik yapısını değiştirmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında Afganistan’ın İslâmlaşma süreci R. Frye’nin de dikkat çektiği üzere Hellenleşme sürecine çok benzemektedir.81 Hellenleşme döneminde de kendi öz kültürünü korumayı başarabilen İran’ın aksine, Afganistan’da yerel kültürler yoğun bir dış tesir altında kalmışlar ve yerel diller gerilerken Müslümanlar tarafından kullanılan Arapça ve Farsça Afganistan’da baskın hâle gelmiştir.82 74 Arapların, Khuistan olarak adlandırdıkları Herat ve civarı ile Sicistan (Seistan) olarak isimlendirdikleri Kâbil çevresine ilk kez h.18 (639) veya h.21’de (641) de ulaştıkları ve yerel hükümdarlarla çeşitli antlaşmalar yaptıkları; ancak bu antlaşmaların Halife Ömer’in ölümüyle birlikte bozulduğu görülmektedir. İbnü’l Esir, El Kâmil fit-tarih Tercümesi, Cilt III, s.39 75 Yezdigerd III’ün (628-651) kaderi ile son Pers Şahı Dara III’ün kaderi ilginç bir şekilde birbirine benzemektedir. Her iki hükümdar da işgalcilerden kaçarak Baktria/Belh bölgesine sığınmış ve aynı bölgede kendi adamları tarafından öldürülmüşlerdir. 76 İbnü’l Esir, age, s.131-135, Roux, age, s.178 77 Belâzurî, age, 982-994 78 Afgansitan’da Arap-İslâm fetihleri Emevi Halifesi I. Muaviye (661-680) devrinde hız kazanmış Muaviye’nin gönderdiği valiler tarafından Kâbil 663’te bir kez daha fethedilmiş 666 veya 671 yılında Belh civarında Arap egemenliği yeniden tesis edilmiştir. Bkz:İbnü’l Esir, age, s.424-444. Emevî Halifesi I. Velid devrinde (705-715) Kuteybe b. Müslim, Toharistan hükümdarı Nizek Tarhan’ın liderlik ettiği ciddi bir direnişi kırarak Belh’i ele geçirmiş, Nizek Tarhan’ı öldürmüş, Zabulistan Kralı Rutbil’i de 711’de itaate zorlamıştır. Bkz: Belazûrî,age, 1000, DGBİT, Cilt, II, s.382-388 79 Çin kaynaklarına göre 710’da Hindukuş batısındaki Hsi-yeh prensliğinden, 718’de de Toharistan Yabguluğundan elçilik heyetleri Çin’e giderek Arap ve Tibet saldırıları karşısında yardım istemişlerdir, Roux, age, s.182. L.N. Gumiliëv, Eski Türkler, Selenge Yayınları, İstanbul, 2004, s.425. 727’de benzer bir yardım çağrısı Zabulistan’dan yollanan mektupla tekrarlanmaktadır. Gumiliëv, age,s.425 80 DGBİT, Cilt II, s.303 81 Frye,age,s.113 82 Afganistan, Horasan ve Sogdiana’ya yerleşen ilk Araplara, Sâsânilerin komşusu olan Arap kabilesi Tayylara atfen Tazî denilmiş fakat bilindiği üzere bu tâbir zamanla Tacik şeklini alarak genel olarak Farsçanın Darî lehçesini konuşan Müslümanları tanımlayan farklı bir anlam kazanmıştır. Frye, age,s.231-232. Buna karşın 74 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Resim 10-11: Solda, Leşker-i Bâzâr Sarayı duvarında sütun üzerinde insan figürü. Aslanapa, s.42. Sağda Gaznelilere ait, altın, gümüş ve pirinç karışımı bir küp üzerinden detay: bağdaş kurmuş Buddha’yı anımsatan bir figür. The British Museum, London, Middle Eastern Metalwork http://depts.washington.edu ©Töre Sivrioğlu İslâm egemenliğinin Afganistan’da istikrar kazanması özellikle İran kökenli Saffarîler83 (861-1003) ve asıl merkezleri Maveraünnehir olan Samanîler (819-1005) devrinden itibaren gerçekleşmiştir. Saffarîlerin kurucusu Yâkub b.Leys, 864’te Zabulistan hükümdarı Zunbil’i öldürerek Güney Doğu Afganistan’a tamamen hâkim olmuştur.84 Ardından 870 yılnda Bāmīyan’a sefer düzenleyen Yakub, Kâbil Şah’ı yenerek burayı ele geçirmiş, Budist manastırları yıkmış ve zafer ganimeti olarak 50 Buddha heykelini Bağdad’taki Halife Mutemid’e (870-892) göndermiştir. Halife Mutemid de Yâkub’un Sistan (Sicistan), Herat, Belh üzerindeki Saffarî egemenliğini kabul etmiştir.85 Bu nedenle Afganistan’daki İslâm egemenliğinin kalıcılaşmasının Saffarîlerle başladığı kabul edilebilir. Buna karşın coğrafyanın tamamen İslâmlaşması daha sonraki asırlarda tamamlanmıştır. Gazneli Mahmud (998-1030) Afganistan’da İslâm egemenliğini pekiştirmek için 1020 yılında hâlen Pagan inançlarını sürdüren Nur ve Kirat vâdilerindeki Afgan kabileleri üzerine sefer düzenlemiştir.86 Afganistan’da anıtsal İslâmî mimari ve dekoratif sanatların yükselişi de Gazneliler (961-1187) devrine tekâbül etmektedir. İslâmlaşmayla birlikte Afganistan’daki yerel sanat da değişikliğe uğramıştır. Müslüman idareci ve komutanlar genellikle, Hindu-Budist ve Mazdeist figürleri put olarak gördükleri için fethedilen yerlerde tasvirleri yok ettirmişlerdir.87 Tasvirlere Afganistan’da hâlen Arapça konuşan veya Arap asıllı olduğunun bilincinde olan topluluklar yaşamaktadır. Kuloğlu-Doğan, age,s.10- 24 83 Kurucuları Yakub b. Leys’in asıl mesleği bakırcılık (saffar) idi. DGBİT, Cilt.5 s.417. Saffarîler, Fars dilinin yeniden canlanmasına da hizmet etmişlerdir. DGBİT, Cilt.5 s.448-449. 84 DGBİT, Cilt V, s.412-421 85 DGBİT, Cilt V, s.424-425 86 DGBİT, Cilt V, s.252. Müslümanlar tarafından Kafirîler olarak adlandırılan pagan Afganların bir kısmı modern çağlara doğru İslâm’ı kabul etmekler birlikte 3000 kadarı bu günde pagan inançlarını sürdürmektedir. Klimburg, Nuristan, E.I. Originally Published: July 20, 2004, http://www.iranicaonline.org/ 87 Semerkand’ı fetheden Kuteybe, Budist manastırındaki resimleri kendi eliyle ateşe vermiş, Kandahar’ın fethinde de Budha-Hindu heykelleri parçalanmıştır. Belazurî, age, 1000-1001, Ayrıca bkz. Philip Hitti, Siyâsal ve Kültürel İslâm Tarihi, II. Cilt, Boğaziçi Neşriyat, Cilt II, İstanbul, 1980, s.332, 449. Kâbil yakınlarındaki ezZûz’u fetheden Abdurrahman b. Semûre de yerel bir “putun” ellerin kesip gözlerini oydurmuştur. İbnü’l Esir, age, Cilt. III, s.134. Benzeri uygulamalar Gazneli Mahmud’un seferlerinde de tekrar etmiş ve put olarak nitelenen heykeller tahrip edilmişlerdir. DGBİT, Cilt. VI, s.235-237. Buna karşın bütün Müslüman idarecilerin putları yok ettirmedikleri de bilinmektedir. Örneğin 712’de Multan’ı (Hindistan) fetheden İslâm ordusunun komutanı Muhammed b. El-Kâsım, buradaki Hindularla bir antlaşma yaparak heykellere dokunmamıştır. Bkz: 75 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ hoş bakılmadığı için sanatçılar birçok İslâm ülkesinde olduğu gibi Afganistan’da da geometrik desenler, tabiattan alınma motiflere ve stilize edilmiş figürlere yönelmişler, sikkelerdeki tasvirlerin de yerini yazı almıştır. Buna karşın İslâmî asırlarda genel olarak insan figürlerinin ve özelde de Budist tasvirlerin tamamen terk edildiği söylenemez. İslâm fakihlerinin ve tefsircilerinin bir kısmı, tapınılma maksatlı olmadıktan sonra tasvir yapılmasına karşı çıkmadıkları için88 İslâmî asırlarda da insan figürleri kullanılmaya devam edilmiştir. Hint seferlerinde ele geçirilen şehirlerde ki putları tahrip ettiren Gazneli Mahmud’un Afganistan’ın batısındaki Bûst yakınlarında inşa ettirdiği Leşker-i Bâzâr adlı sarayında insan figürleri de içeren duvar resimleri bulunması89 (Resim 10) tapınılma maksatlı olmadıkça resim ve kabartmalar yapıldığını göstermektedir. Öte yandan figürlerin geçmişten tamamen koptuğu da söylenemez. Gazne sanatında Buddha’yı ayakta veya bağdaş kurmuş vaziyette gösteren kadim betimlemelerin doğrudan tâkip eden örnekler de bulunmaktadır. (Resim 11). Anıtsal mimarinin dış cephelerinde genellikle geometrik desenli çiniler kullanılması, tasvir karşıtı tutumun bir ölçüde başarılı olduğunu göstermekle birlikte İslamî dönem mimarisinin Budist mimari gelenekten etkilendiği görülmektedir. İslâmî asırlardaki yüksek minareler ile Budist minareler arasındaki üslup benzerliği görülmektedir. (Resim 13, 14-15) Yine Gazneli ve Selçuklu türbeleri ile Budist stupaları arasındaki benzerlik dikkat çekicidir.90 (Resim 12) DGBİT Cilt II s.388. Zamanla İndus vadisindeki birçok şehir buna benzer fermanlara sahip olduğunu iddia etmiş hatta bir süre sonra Multan Budha’sı Müslümanlarca da saygı görerek Şuayp Peygamberle eş tutulmaya başlanmıştır. Bkz: Ali Mazaherî: Ortaçağ’da Müslümanların Yaşayışları, Varlık Yayınları. İstanbul. 1972, s.118. 88 Buna kanıt olarak da Hz. Muhammed devrinde Kâbe’deki putlar kırılırken Hz. İsa-Meryem tasvirlerine dokunulmadığı ayrıca sahabenin günlük hayatta üzerinde tasvirler bulunan buhurdanlık, perde, giysi, yüzük vb nesneler kullandıkları söylenmektedir. Bkz. Nusret Çam, İslâm da Sanat, Sanat da İslâm, Akçağ Yayıncılık. Ankara 1999, s.19-43. Benzer şekilde Taberî’nin anlatımına göre Süleyman Peygamber, eşi Cerade’nin babasının bir heykelini yaptırmıştır. Ancak Cerade ve nedimeleri bu heykele secde etmeye başlayınca artık bir put olarak görülen heykel kırdırılmıştır. Bu olay İslâm’da heykel yapmanın değil heykellere tapmanın yasak olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Bkz. Metin And, Minyatürlerle Osmanlı-İslâm Mitologyası, Yapı Kredi Yayınları. İstanbul 2007,s.178 89 Oktay Aslanapa, Türk Sanatı I, Başlangıcından Büyük Selçukluların Sonuna Kadar, MEB Yayınları, İstanbul 1972, s.41-45. Dupree, “Afghanistan Viii. Archeology” Encyclopaedia Iranica, Online Edition, 1982, Fasc. 5, pp. 525-544 90 Oktay Aslanapa, Türk Sanatı I, Başlangıcından Büyük Selçukluların Sonuna Kadar, MEB Yayınları, İstanbul 1972, s.80-81. Bu konu için ayrıca bkz. Emel Esin, Türk Kubbesi- Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, Kabalcı, 2006,s.154-178 76 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ f-Modern Dönemlerde Budist Eserlerin Tahribatı Afganistan’daki Budist eserlerin tahribi özellikle ateşli silahların yaygınlaşmasından sonra hızlanmıştır. Afgan hükümdarları Nadir Şah (1736-1747) ve Abdurrahman Han (1880-1901), Buddha heykellerini, kimime göre put olarak gördüklerinden kimilerine göre ise yüzlerinin Hazarlara benzemesi nedeniyle 91 topa tutmuşlar, heykellerin kasıklarını, ellerini tahrip ettirmişlerdir.92 Ancak bilindiği üzere en kapsamlı tahribat Taliban döneminde gerçekleşmiştir. Kâbil’de yönetimi ele geçiren Taliban lideri Molla Ömer başlangıçta kültür mirası niteliği taşıyan eserlere sahip çıkacağını yağmacılık ve kaçakçılığı durduracağını söylemiş, hatta 2000 yılında Kabil Müzesi törenle yeniden açılmış93 Afganistan’ın bağımsızlığını kazanmasının yıl dönümünde dört gün boyunca arkeolojik eserler, Kanişka’nın meşhur heykeli ve envanterde kalan 7000 eser sergilenmiştir.94 Bu dönemde Taliban liderleri defaatle sanat eserleriyle bir sorunları olmadıklarını ilan etmişlerdir. Taliban’ın Pakistan elçisi “Buddha heykellerine zarar vermeyi düşünmediklerini zira bu heykellere –artık kimse tarafından- tapınılmadığını” belirtmiştir.95 Molla Ömer ise Eylül 2000 yılında yaptığı bir konuşmasında “Buddha heykellerinin turistik değer taşıdıklarını ve Afganistan ekonomisine fayda sağladıklarını, bu nedenle heykellere zarar vermeyeceklerini belirtmiştir.96 Buna karşın tarihi eserler ilk bombalı saldırılar da bu dönemde başlamıştır. MS I. Asırdan kalma Gandhara sanatını yansıtan, İslâmî dönem minarelerine de örnek olduğunu belirttiğimiz, Kabil yakınlarındaki meşhur Çakari Minaresi (Resim 13) 1998’de dinamitlenmiştir.97 Ardından Buddha heykellerine zarar verilmeyeceğine dair söylemlere rağmen Taliban liderleri 2001 yılında bir anda fikir değiştirmişlerdir. “Buddha heykellerine zarar verilmeyeceğini” söyleyen Molla Ömer bu açıklamasından sadece yedi ay sonra “Heykeller, ya puta tapanların işidir, ya da taştan başka bir şey değildir; eğer birincisi doğruysa İslâm onların yıkılmasını emreder, ikincisi doğruysa yıksak ne çıkar” şeklindeki meşhur konuşmasını yapmıştır.98 Taliban hükümetinin Dış İşleri Bakanı olan Vekil Ahmed Mütevekkil ise “Biz kültüre karşı değiliz; fakat bu şeyler (heykeller) İslâm’a ve inancımıza 91 Heykellerin önceki asırlarda da ateşli silahlarla hedef gözetilerek tahrip edildikleri kesin olmakla birlikte 1970’lerdeki restorasyon projesini yöneten Hindistanlı arkeologlardan Sengupta, Budha heykellerinin yüzlerinin ahşap bir mask ile aplike edildiği ve zamanla da çürüyüp yok olduğu kanaatindedir. Blaensdorf-Petzet, s.23, Centlivres, agm, s.9. 92 1824 yılında Afganistan’ı ziyaret eden W. Moorcroft ve G. Trebeck,–yerel halktan edindikleri bilgilere göreBāmīān Budhaları’nın Mughal Hakanı Evrengzeb (1658-1707) tarafından ateşli silahlarla tahrip edildiğini yazmışlardır. 1885’te eserler hakkında ayrıntılı bilgiler veren Yüzbaşı P. J. Maitland ise tahribatın Nadir Şah (1736-1747) tarafından yapıldığını yazmaktadır.1834’te bölgeyi gezen Sir Alexander Burnes ve 1843’te heykelleri görmüş olan Vincent Eyree de tahribatın ateşli silahlarla yapıldığını rapor etmişlerdir. BlaensdorfPetzet, age,s.19-28, http://hazaristantimes.wordpress.com. Erişim.10.02.2014. 93 Grissmann, “Kabul Museum” Originally Published: September Vol. XV, Fasc. 3, 2009, s.318-323 94 Grissmann, agm,s.318-323 95 Llewelyn Morgan, The Buddhas of Bamiyan, Profile Books, London 2012, s.3 96 Morgan, age,s.3 97 Holt, age, s.147 98 Gorshenina- Rapin, age, s.147 77 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ aykırıdır”99 diyerek yeni politikayı savunmuş böylece hükümet, “gayr-i İslâmî” kabul ettiği tüm eserleri yok etme kararı almıştır. Bu politikanın sonucu olarak da Mart 2001’de Bāmīān Buddha’ları dinamitlenmiş, Foladi Vadisi’nden ve Hadda’daki Budist Tapınağı’ndan elde edilip Kâbil Müzesi’nde saklanan, sayıları yüzlerle ifade edilen yüzlerce heykel yok edilmiştir.100 Kanişka’nın meşhur heykeli Kakrak’taki Buddha heykeli (Resim 19) ve Afganistan’ın en ünlü arkeolojik mahallerinden olan Hadda tamamen tahrip edilmiştir.101 UNESCO’nun, Taliban’ı vazgeçirmeye yönelik tüm girişimleri sonuçsuz kalmış, Tayland, Sri Lanka gibi Budist ülkelerle İran Budha heykellerini satın almak istediğini belirtmiş102 ancak bu çabalar netice vermemiştir.103 Netice olarak Büyük Buddhalar ve daha nice eser sistemli bir şekilde imha edilmişlerdir.104 Toparlanma, Restorasyon ve Yeni Keşifler Dönemi 2001 yılındaki Amerikan müdahalesi sonucunda Taliban yönetiminin devrilmesinin ardından Afganistan’ın arkeolojik ve tarihi mirasının korunması, hasar gören eserlerin onarılması, kaçırılan eserlerin geri döndürülmesi ve yeni kazıların başlatılması projeleri yeniden başlamıştır. Bazı eserlerin bulunması ve tahrip edilenlerin onarılması imkânsız gibidir. Buna rağmen Guimet Müzesi ve DAFA çalışanları Maranjān Bodhisattva ve Kanişka heykeli gibi ünlü eserleri restore etmişlerdir.105 Yurtdışına kaçırılmış bazı parçalar bulunmuş ve 20092011 arasında çeşitli ülkelerden 6500 kadar eser Kâbil Müzesi’ne iade edilmiştir.106 2014 yılına gelindiğinde Interpol ve UNESCO’nun da çabalarıyla iade edilen eser sayısı 11.000 civarına yükselmiştir.107 Ancak Kâbil Müzesi’nin yitirdiği eser sayısı 70.000 olarak tahmin edildiği108 düşünülürse kaybın miktarı daha iyi anlaşılabilir. 99 http://archaeology.about.com/od/heritagemanagement/a/buddha.htm.Erişim: 10.11.2013. Shaista Wahab,-Barry Youngerman, A Brief History of Afghanistan, Infose Publishing, USA 2010,s.34 101 Centlivres, agm, s.2 102 Centlivres, agm. s.4 103 Taliban yetkilileri kendilerini haklı çıkarmak maksadıyla başka bir kültürel yıkımını örnek göstererek Hinduların Ayodha’daki Babri Camii’sini yıktıklarında benzer bir tepki verilmediğini belirtmişlerdir. Centlivres, agm. s.4 104 Taliban yönetiminin politikasını değiştirmesini nedenleri bu günde tartışılmaya devam edilmektedir. Her ne kadar Taliban hükümeti icraatlarına dinî gerekçeler aramışlarsa da bazı araştırmacılar Taliban’ın heykel karşıtı tavrının aslında dinî bir nedene dayanmadığını, Taliban’ın asıl amacının Bāmīān bölgesinin yerli halkı olan ve Budist eserleri kendi atalarına ait miras olarak gören Hazara topluluğuna ait tarihsel izlerini silmek olduğunu savunmuşlardır. Centlivres, agm, s.8, Ayrıca Bkz: http://hazaristantimes.wordpress.com. Erişim.10.02.2014. 105 Grissmann, agm, 318-323 106 Wahab, age, s.34 107 Rod Norland, Saving Relics, Afghans Defy the Taliban, The New York Times,13.01.2014. 108 Norland, agm,13.01.2014. 100 78 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ Resim 20: Büyük Budha’nın tahmini parçalanma grafiği, sağda: restarasyon işlemleri. M. Urbat ve. Aubel’in teorisine göre Budha heykelleri farklı katmanlara oyuldukları için kırılmış parçaların bir vazo gibi yeniden birleştirilemeyecektir. Urbat-Aubel, Fecker, 2009,s.91 International Council on Monuments and Sites (ICOMOS) adlı oluşum Bāmīān Buddhalarının yeniden inşası üzerine çalışmaktadır. Farklı disiplinleri temsilen bir araya gelen bilim insanları tarafından üç boyutlu ölçüleri çıkarılan heykeller, yapıldıklarına benzer malzeme kullanılarak yenilenmek istenmekte ve bu konuda hummalı bir çalışma devam etmektedir.109 Ana kayanın jeolojik yapısını inceleyen ve 8 katman saptayan uzmanlar tarafından Büyük Buddha’dan kopan her parçanın orijinal yeri belirlemiş ve eğer heykeller bir gün yeniden inşa edilecek olursa hangi tür kayaçlar kullanılacağı saptanmıştır. Afganistan’da yıllar sonra arkeolojik kazılar yeniden başlamış ve oldukça başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bāmīyan’da 5. Dönem kazılarını başlatan Afgan arkeolog Z. Tarzi tarafından Hellenistik, Budist ve İslâmî asırlara ait yeni eserler ve çok sayıda Türk seramiği keşfedilmiştir. Tarzi, 2003 sonrası keşifler sayesinde özellikle Afganistan’da Budizm’den İslâm’a geçiş aşamasının daha iyi anlaşılır hale geldiğini ve Budist toplulukların, Gazneliler devrinden hemen önceye X. Asır sonuna kadar devam ettiğinin kanıtlandığını belirtmektedir.110 Yine 2002-2003’te Bāmīyan’da Budist manastırı olarak kullanılmış içlerinde çeşitli duvar resimleri ve alçak kabartmaların da bulunduğu en az 12 mağara keşfedilmiştir.111 Mes Aynak’ta yeniden başlatılan kazılar da oldukça önemli sonuçlar vermiştir. Burada ele geçen Budha ve diğer heykeller orijinal boylarını hâlen muhafaza eden örneklerdir.112 Son dönemde yapılan keşifler arasında en ilgi çekici olanlardan biri de kuşkusuz Bāmīyan’da ki mağaralarda bulunan ve 7. asra ait olduğu tespit edilen yağlı boya malzemeyle Buddha 109 Safeguarding the Remains, Monuments and Sites XIX, edit by: Michael Petzet, ICOMOS, Berlin, 2009, Tarzi, age, s.22 111 Feroozi, age, s.13-14 112 Massodi, Omar Khan (director) New Excavations in Afganistan Mes Aynak, Published at the occassion of the exhibition Mes Aynak – “Recent Discoveries Along the Silk Road“ at National Museum of Afghanistan, Kabul, 2011 Printed in Germany, Köln, 2011 110 79 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ resimleridir.113 Bu keşif, sanat tarihi çalışmalarının yenilenmesine neden olacak derecede önemlidir. Zira C. Barry’nin verdiği habere göre yağlı boya Budha resimleri, Avrupa ve Akdeniz çevresinde daha önce keşfedilmiş 9. asra ait yağlıboya resimlerden iki asır daha eskidir ve bu nedenle bugüne kadar keşfedilmiş en eski yağlı boya eserler olma özelliği taşımaktadırlar. 113 Carolyn Barry, Earliest Oil Paintings Found in Famed Afghan Caves National Geographic News, February 6, 2008 http://news.nationalgeographic.com/news/2008/02/080205-afghan-paintings_2.html. Erişim: 12.04.2014. 80 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ SONUÇ Afganistan coğrafyası, tarih boyunca Hint-İran ve Orta Asya-Türk/Moğol kavimlerinin kaynaştığı özel bir coğrafya olmuştur. Budizm açısından ise Afganistan bu inancın Hindistan’dan Çin ve Uzak Asya’ya yayılmasında en önemli geçiş noktalarından birini teşkil etmesi açısından daha da özeldir. Farklı kültürlerin bir arada bulunduğu bu coğrafyada yeşermeye başlayan Budist sanatı tamamen kendine özgü bir yola girerek, Hint, Hellen ve Orta Asya/Türk kültürünün sentezleyen bir aşamaya ulaşmıştır. Erken Ortaçağ’da Budizm sanatsal açıdan Afganistan’da en dikkat çekici gelişmeyi göstermiş ve Budist sanatı kendi nezdinde bu ülkede kültürel kaynaşmayı temsil eder bir tavır benimsemiştir. Türk/Moğol yüz hatlarına sahip ancak Yunan giysileri giyen veya saçları Hellenistik üslupta tasvir edilmiş Buddha figürleri örneğinde olduğu üzere tamamen bu coğrafyaya özgü bir sanat tipi ortaya çıkmıştır. Bu güçlü sanat geleneği Budizm’in bir din olarak geri çekilmesine rağmen İslâm sanatını etkilemeye devam etmiştir. Afganistan’da yaşanan savaşlar ve sanat eserlerine dönük tahribatlar sonucu birçok Budist eser zarar görmele birlikte son dönemlerde başlatılan kazı ve restorasyon projeleri sayesinde genel olarak Budist sanatının özelde de Afganistan’daki sanatsal gelişimin evrimi günümüzde daha iyi takip edilebilmektedir. 81 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ KAYNAKLAR AKBULUT, Dursun Ali, Akhunlar (Kionit/Hyon) ve Eftalitler Çağında Maveraünnehir ve Horasan’da Türkler, T.A. Cilt I, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, Ankara ARRİANOS, İskender’in Seferleri, Çeviren: Meriç Mete, İdea Yayınları, İstanbul,2005. ASLANAPA, Oktay, Türk Sanatı I, Başlangıcından Büyük Selçukluların Sonuna Kadar, MEB Yayınları, İstanbul 1972 BARRY, Carolin, Earliest Oil Paintings Found in Famed Afghan Caves National Geographic News, February 6, 2008 http://news.nationalgeographic.com/news/2008/02/080205-afghanpaintings_2.html. Erişim: 12.04.2014. BELÂZURÎ, Fütuhu’l Bûldan, Çeviren: Mustafa Fayda, Kültür ve Turzim Bakanlığı Yayınları, 1987, 982-994 BERNARD, Paul,“Delbarjīn” E.I. Originally Published: December 15, 1994, Last Updated: November 21, 2011, Vol. VII, Fasc. 3, pp. 234-237 BERNARD, Paul, “The Greek Kingdoms of Central Asia” History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996 BIYIKTAY, Halis, Timurlular Zamanında Hindistan Türk İmparatorluğu, TTK, Ankara,1988 BIRUNI, Albiruni’s India, translate by Edward C. Sachau, The Norton Libraray, USA, 1971 BLAENSDORF, Catharina- PETZET, Michael,“The Giant Buddha Statues in Bamiyan”, The Giant Buddhas of Bamiyan Safeguarding the Remains, Monuments and Sites XIX, edit by: Michael Petzet, ICOMOS, Berlin, 2009 CENTLİVRES Pierre, The Controversy over the Buddhas of Bamiyan, South Asia Multidisciplinary Academic Jorunal, 2, 2008 BOSWORTH, A.B, Büyük İskender’in Yaşamı ve Fetihleri, Fetih ve İmparatorluk, Dost Yayınları, Ankara, 2005 CONZE Edward, Kısa Budizm Tarihi, Çeviren: Ömer Cemal Güngören, Yol Yayınları, İstanbul, 2005 82 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ ÇAM, Nusret, İslâm da Sanat, Sanat da İslâm, Akçağ Yayıncılık. Ankara 1999, DANI, A. H. -P. BERNARD, Alexander and his Successors in Cental Asia, History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996, DOĞUŞTAN GÜNÜMÜZE BÜYÜK İSLÂM TARİHİ (DGBGT) Cilt II, Redaktör: Hakkı Dursun Yıldız Çağ Yayınları İstanbul 1992. DUPREE, N. H. “Afghanistan Viii. Archeology” Encyclopaedia Iranica, Online Edition, 1982, Fasc. 5, pp. 525-544. DUPREE, L. “Aybak” EI Vol. III, Fasc. 2, Originally Published: December 15, 1987. pp. 134 ELİADE Mircea Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi Cilt II, Gotama Budha’dan Hıristiyanlığın Doğuşuna, Çeviren: Ali Berktay, Kabalcı, İstanbul, 2003 EMERİCK, Ronald, “Buddhism in Pre-Islamic Times, E.I. Vol IV, Fasc.5, ESİN, Emel, Türk Kubbesi- Türklerde Maddi Kültürün Oluşumu, Kabalcı, 2006 FEROOZĪ, Abdel Wasey, The Impact of War upon Afghanistan’s Cultural Heritage Archaeological Institute of America (AIA) March 2004 FECKER, Edwin, Report on Mechanical Aspects Concerning Eastern Budha Niche 2006, The Giant Buddhas of Bamiyan Safeguarding the Remains, Monuments and Sites XIX, edit by: Michael Petzet, ICOMOS, Berlin, 2009 FORSGREN Krista -Elizabeth BENSKİN, The Art of Buddhism, A Teacher’s Guide, Smithsonian Institution, 2001, s.12, Steven M. Kossak- Edith W. Watts,The Art of South and Southeast Asia, Published by The Metropolitan Museum of Art, New York, 2001 FRYE, Richard, Orta Asya Mirası, Arkadaş Yayınları, Ankara, 2009 GALL, Carlotta, A Hoard of Gold That Afghanistan Quietly Saved, June 25, 2004, GORSHENİNA, Svetlana and RAPİN, Claude, Kâbil’den Semerkand’a Arkeologlar Orta Asya’da, YKY Yayınları İstanbul 2006. GRİSSMANN, Carla, “Kabul Museum” Originally Published: September Vol. XV, Fasc. 3, 2009, pp. 318-323 GUMİLİËV, L.N. Eski Türkler, Çeviren Ahsen Batur, Selenge Yayınları, İstanbul, 2004 83 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ HARMATTA, J. The Emergence of the Indo-Iranians: The Indo-Iranian Languages, History of Civilizations of Central Asia, Volume I, The Dawn of Civilization: Earliest Times to 700 B.C. Ed. A.h. Dani-V. M. Mason, Unesco Publishing, Paris 1996 HARMATTA,J. Languages and Literature in the Kushan Empire, History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996 HARMATTA, J- PURİ, B. N. L. LELEKOV, S. HUMAYUN, D.C. SİRCAR, Religions in the Kushan Empire, History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996 HAROLD, Frank, Balkh and Plains of Turkestan, The Silk Road, Volume 4, Number 2, Winter 2006-2007 HERODOTOS, Herodot Tarihi, Çeviren: Müntekim Ötnen, Remzi Kitabevi, İstanbul,1973. HİTTİ, K. Philip, Siyâsal ve Kültürel İslâm Tarihi, II. Cilt, Çeviren: Salih Tuğ, Boğaziçi Neşriyat, Cilt II, İstanbul, 1980 HOLT, F. L. Into the Land of Bones, Alexander great in Afghansitan, University of California Press, Berkeley and Los Angeles, California http://archaeology.about.com/od/heritagemanagement/a/buddha.htm.Erişim:10.11.2013. IRWİN, Robert, Islamic Art, Laurence King London 1997, ISSA, Christin- KOHİSTANİ, Sardar M, “Kabul’s Urban Indentity An Overview of the Socio-Political Aspects of Development, ASIEN 104 (Juli 2007) İBNÜ’L ESİR, El Kâmil fi’t-Tarih Tercümesi, Çeviren: Ahmet Ağırakça, Bahar Yayınları, İstanbul, 1986 KLIMBURG, Max, “Nuristan”, http://www.iranicaonline.org/ E.I. Originally Published: July 20, 2004, KULOĞLU, Armağan, DOĞAN,Sercan, Afganistan ve Pakistan’da Yaşanan Gelişmeler ve Uluslar arası Güvenliğe Etkileri, ORSAM Asya Çalışmaları Programı rapor No: 31mart 2011 LİTVİNSKY, B. A. - L.T. P. P’yankova, Pastoral Tribes of the Bronze Age in te Oxus Valley (Bactira), History of Civilizations of Central Asia, Volume I, The Dawn of Civilization: Earliest Times to 700 B.C. Ed. A.h. Dani-V. M. Mason, Unesco Publishing, Paris 1996, LİTVİNSKY, B. A. The Rise of Sasanian Iran, History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing, Paris 1996 84 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ LİTVİNSKY, B.A. “The Hephtalite Empire”, HCA, Vol III, Ed. B.A. Litvinsky, Unesco Publishing, France, 1996 LİTVİNSKY, B.A.- M.Z. Zamir SAFİ, “The Later Hephthalites in Central Asia” HCA, Vol III, Ed. B.A. Litvinsky, Unesco Publishing, France, 1996 Looting and Destruction in the Kabul Museum Far Eastern Economic Review, 23 September 1995, H-Net List for Asian History and CultureH-ASIA@msu.edu MASSODİ, Omara Khan (director) New Excavations in Afganistan Mes Aynak, Published at the occassion of the exhibition Mes Aynak – “Recent Discoveries Along the Silk Road“ at National Museum of Afghanistan, Kabul, 2011 Printed in Germany, Köln, 2011 MAZAHERÎ, Ali, Ortaçağ’da Müslümanların Yaşayışları, Çeviren: Bahriye Üçok,Varlık Yayınları. İstanbul. 1972, MELİKİAN-CHİRVANİ, Asadullah Souren Buddhism in Islamic Times EI, ol.IV, Fasc 5pp.496-499 MORGAN, Llewelyn, The Buddhas of Bamiyan, Profile Books, London 2012 NARAİN, A.W. Kuşan Devleti, T.A. Cilt I, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, Ankara, s.823 NORLAND, Rod, Times,13.01.2014 Saving Relics, Afghans Defy the Taliban, The New York PUGACHENKOVA,G.A., DAR, Sharma and M.A. JOYENDA, History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, “Kushan Art, Unesco Publishing, Paris 1996 PURİ, B.N. “The Kushans” History of Civilizations of Central Asia, Volume II, Ed. J. Harmatta, Unesco Publishing Paris 1996 RHİE, Marlyn Martin, Early Buddhist Art of China-Central Asia, Vol I, Handbook of Oriental Studies (HDO) ed. S. F. Teiser,-M.Kern, Leiden-Boston, 2007 ROUX, J.P. Orta Asya tarih ve Uygarlık, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2006 SAMAD Rafi-us, The Grandeur of Gnahra, The Ancient Buddhist Civilization of the Swat, Peshawar, Kabul and Indus Valley,Algora Publishing, New York, 2011 SEWELL Robert, “Early Buddhist Symbolism”, Journal of the Royal Asiatic Society of Great Britain & Ireland Volume 18, Issue 03, July 1886 85 Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Cilt:2/Sayı:5/Mayıs/2015 Academıc Journal of History and Idea ISSN:2148-2292. Volume:2/Number:5/May/2015 АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ SHARMA, Ramesh C. “Kuşan Sanatı ve Medeniyeti” Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, Cilt IV SPINK, Walter, “On the Development of Early Buddhist Art in India” The Art Bulletin, Vol. 40, No. 2 (Jun., 1958), TAŞAĞIL, Ahmet, Göktürkler I-II-III, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2012 TEZCAN, Mehmet, Kuşanların Menşei, T.A. Cilt I, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, Ankara, URBAT Michael-Aubel, Jens, A Combinel Geological Paleomagnetic Approach towards the Repositioning of the Fragments from the Buddhas Statues 2006, The Giant Buddhas of Bamiyan Safeguarding the Remains, Monuments and Sites XIX, edit by: Michael Petzet, ICOMOS, Berlin, 2009 VERARDİ, Giovanni “Buddhism in North-western India and Eastern Afghanistan, Sixth to Ninth Century AD”, ZINBUN 2011 No.43 VERNOIT, Stephen, “Müslüman Toplumlarda Sanat” Cambridge Resimli İslâm Ülkeleri Tarihi. Ed. Francis Robinson.Çev. Zülal Kılıç. Kitap Yayınevi. İstanbul 2005 WRIGGINS, Sally Hove, The Silk Road Journey with Xuanzang, Westview Pres, USA 2004 WAHAB, Shaista, YOUNGERMAN, Barry, A Brief History of Afghanistan, Infose Publishing, 2010, USA YAZICI, Orhan, Hazaraların Menşei İle İlgili Yeni Bir Görüş, TÜBAR-XXIX-/2011-Bahar XİNRU LİU, “Kuşan Yönetiminin Kültür Anlayışı, Türkler Ansiklopedisi Cilt IV, Ankara, 2002 ZEİMAL, E. V. “The Kidarite Kingdom in Central Asia”, HCA, Vol III, Ed. B.A. Litvinsky, Unesco Publishing, France, 1996 86