BEKTAŞ ECZANESİ Cem Göçer Behice Demir L
Transkript
BEKTAŞ ECZANESİ Cem Göçer Behice Demir L
BEKTAÞ ECZANESÝ Ecz. Tel: 441 31 39 Ev Tel: 441 30 39 Cem Göçer (Mumia Ebu Cemal) Köþe yazýsý 4’DE L.Doðan Týlýç Köþe yazýsý 2’DE Kýzýlýrmak Kültür Evinin organize ettiði "Aþkýn Vataný Yoktur - Selam Olsun Nazým'a" isimli oyun Hacýbektaþ ve Avanosta oynandý. Oyunu Avanos'taki 300'den fazla kiþi, Hacýbektaþ'ta ise yaklaþýk 250 kiþi izledi. 3’DE Kentin bir çok sokaðý da polis tarafýndan adeta kuþatma altýna alýndý. Erdoðan’ýn geçiþ güzergahý olan yol boyunca ve kentin bir çok semtinde esnaf kepenk açmayarak Erdoðan'ý protesto etti. Demokratik kitle örgütü üyesi gruplar “Kadýn ve çocuk düþmaný Erdoðan Amed’den defol” yazýlý pankart açarak Erdoðan'ý protesto ederken, bir grup genç ise Baðlar'daki BÝM Market'ine molotofkokteyli attý.Polisiye önlemler sýrasýnda ise Baðlar'ýn deðiþik sokaklarýnda 17 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnanlar Diyarbakýr Emniyet Müdürlüðü'ne götürüldü. Uður Gürses Köþe yazýsý 7’DE Behice Demir Köþe yazýsý 8’DE 2’DE Karaca, müdürlük olarak aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn yanýnda yaban hayatý koruma, Seyfe Gölü Planý, avcýlýk sertifikasý gibi önemli faaliyetlere ev sahipliði yaptýklarýný belirterek, "Kýrþehir'de, aðaçlandýrma yapýlacak alanlarýn tespiti yapýlýyor. Sokak Siyaseti, ara sokaklar, kentin itilmiþ mahalleleri, ana caddelerin belli belirsiz yerlerinde beliren zaman zaman da kaybolan iþportacýlar, sokak çocuklarý ve tüm sýradan insanlarýn ‘sessiz tecavüzü’nü konu ediniyor. Kendisi de konu ettiði insanlarýn içinden gelen Asef Bayat’ýn Sokak Siyaseti, gözleme ve araþtýrmaya dayanan boyutunun yaný sýra, anlatýlan öznelerin içinde yaþayarak, adeta onlarý anlatmak için dýþarý süzülen bir sesin güçlü yankýlarý niteliðinde. Varlýklarýndaki gücü de iþaret ederek ‘yýðýnlar’ olarak nitelendirilen, siyasallaþma potansiyeli taþýyan kesime farklý bir açýdan bakmýþ Bayat. Onlarý þartlarý ve gerçeklerinden soyutlamayarak, onlarý gerçek rolleri doðrultusunda anlatmaya özen göstermiþ. Böylelikle yepyeni demeyelim de, görülmeyen bir gücü keþfetmiþ. 6’DA 5’DE Belediye ve il genel meclisi listelerine tepki gösteren Alevi vatandaþlar, ilçe seçim kurullarýna baþvurarak istifa etmeye baþladý. CHP’nin liste hazýrlarken takýndýðý tavýr “siyasi katliam” olarak deðerlendirildi. soL (Ýzmir) Ýzmir Karabaðlar ilçesinde, Ýlçe Seçim Kurulu’na giden bir grup, aday gösterildikleri belediye ve il genel meclisinden istifa dilekçesi verdi. Grup adýna konuþan Murat Serin, Karabaðlar’dan baþlayan hareketin Ýzmir geneline yayýlacaðýný söyledi. 7’DE 2 L.Doðan Týlýç dogantilic@birgun.net Ýnsanlar iþsiz ve üç kuruþa muhtaçken, devlet hem mevcut koþullar hem de IMF tarafýndan kamu harcamalarýný kýsmaya zorlanýrken, bu nedenle kamusal saðlýk harcamalarý vatandaþýn canýna mal olabilecek düzeyde kýsýlýrken Maliye Bakanýmýz Kemal Unakýtan ABD’nin ünlü Cleveland Clinic’inde “Altýn parmak” lakaplý Bruce Lytle’ýn yüzde 100 baþarýyla gerçekleþtirdiði bir ameliyatla saðlýðýna kavuþtu. Geçmiþ olsun! Ekonomi þu kritik günlerden geçerken Unakýtan’ýn uzun süre görevinden uzak kalmasý kim bilir nelere mal olurdu. O yüzden, yalnýzca kendisine ve Unakýtan ailesine deðil, hepimize geçmiþ olsun! Bir geçmiþ olsun da saðlýk sistemimize! Öyle ya, bu ülkenin hastaneleri bu ülkenin bir bakanýný bypass için ABD’ye göndererek, “biz bu iþi burada yapamýyoruz” demiþ oldular. Binlerce, on binlerce, yüz binlerce kalp hastasýna “ameliyat için bize gelmeyin” dediler. Unakýtan’ýn bir cumartesi gecesi, dünyanýn sayýlý kalp cerrahlarýndan Prof. Ýlhan Paþaoðlu’nun da görev yapmýþ olduðu Hacettepe Hastanesi’nden çýkýp gitmesi, Hacettepe’nin sevk ve ABD’de ameliyat için rapor verdiði söylentilerinin üniversite personeli arasýnda rahatsýzlýða yol açmasý, rektörlüðün personelin iç iletiþiminde “biz rapor vermedik” açýklamasý yapmasý Hacettepe’yi kurtarýr belki, ama sevk veren hastaneyi ve saðlýk sistemimizi mahkûm etmiþ olmaz mý? Keþke Unakýtan saðlýðýna kavuþmuþ bir þekilde memlekete döndüðünde, havaalanýnda kendisine uzatýlan mikrofonlara, saðlýk giderlerinin her kuruþunu kendisinin ödediði açýklamasýný yapabilse. Yoksa, garip gureba edebiyatý yapan, yetim hakký yemediðine yeminler eden AKP’ye de geçmiþ olsun! Seçim maratonu hýz kazandýkça yaþanan manzaraya bir bakýn! Neredeyse bütün kampanya kimin ne kadar yolsuzluk yaptýðý, kimin ne kadar kendisinin ve yakýnlarýnýn cebine çalýþtýðý tartýþmalarýyla yürütülüyor. Güya soldan ana muhalefet yapan CHP, Genel Sekreter Yardýmcýsý Mehmet Sevigen’in “kâr payý ortaklýðý” sözleþmesinin ciddi bir hukuki yolsuzluk ya da ciddi bir nüfuz ticareti olmadýðýný, Þimdi Sol Olmak Lazým olsa olsa “küçük bir etik sorun” olduðunu söylüyor. Etik... Halk arasýndaki yaygýn kullanýmýyla ahlak... Yani, CHP “ahlaki” bir sorunu ciddi bir hukuksal sorun olmadýðý için pek de vahim saymýyor. Ahlak hukukun altýna düþüyor CHP Genel Baþkaný’nýn Sevigen savunmasýnda! Ahlak yumuþak karnýna dönüþüyor solun, CHP yüzünden ve CHP de sol sayýldýðýndan! Ýktidar ve muhalefet bu manzarayla çýkarken halkýn karþýsýna, insan solu arýyor. Þimdi sol olmanýn tam zamaný aslýnda! Öyle bir sol ki, bel kemiði ahlak olan. Ahlakýn en önemli unsurlarý olan adaleti, özgürlüðü, dayanýþmayý, paylaþmayý en temel ilkeleri sayan. Öyle bir sol ki, “ben”den çok “biz”i gözeten ve dar örgütsel çýkarlarý genel bir sol siyasal iklim yaratýlmasýna tercih etmeyen. Öyle bir sol ki, ilkelerini zamana, zemine, kiþisel pozisyonlara göre eðip bükmeyen... Þimdi, sol olmanýn, böyle bir sol olmanýn tam zamaný. Solu bir yaþam tarzý haline getirmenin, bir akýl yürütme biçimine dönüþtürmenin tam zamaný. Öyle bir akýl yürütme biçimi ki, kendi içinden birini, kendi kurumlarý varken, meþru saymadýðý sistemin kurumlarýna havale etmeyen... Öyle bir akýl yürütme biçimi ki, kendi kurumlarýnda bir seçime katýlýp istenmeyen sonuçlar çýkýnca, býrakýp baþka yerlere gitmeyi aklýnýn ucuna bile getirmeyen! Þimdi, sol olmanýn zamaný. Öyle bir sol ki, kendi hatalarýný karþýsýndakilerin hatalarýndan önce ve daha güçlü haykýrabilen. Ýktidar perspektifi olan ama bunu “küçük iktidarlar hýrsý”na dönüþtürmeyen. Baðýmsýzlýðýný kazanan Hindistan’da, bölünmemek için, Cinnah’a “Baþbakan sen ol, kabineyi de istediðin gibi kur” diyen Gandi’nin erdemlerini taþýyan. Üste çýkmak için baðýrýp çaðýrmak yerine, karþýsýndakini kendine bakmaya ve utanmaya zorlayan bir eylem çizgisi izleyen... Þimdi sol olma zamaný aslýnda. Ahlaký, adaleti, özgürlüðü, dayanýþma ve paylaþmayý temel öncülleri yapmýþ, hayata sýnýf gözlüklerini çýkarmadan ama olabildiðince geniþ açýyla bakabilen bir sol! Birgün Gökçek’in hazine borcu 4.5 milyar HazÝne Müsteþarlýðý'nýn Ankara Büyükþehir Belediyesi, ASKÝ ve EGO'nun vadesi geçmiþ alacaklarýnýn Ocak sonu itibariyle 4 milyar 72 milyon TL, toplam alacaðýnýn ise 4 milyar 513.8 milyon TL olduðu açýkladý. Hazine Müsteþarlýðý, Ocak sonu itibariyle alacak verilerini açýkladý. Buna göre Hazine'nin vadesi gecikmiþ alacaklarýnýn tutarý 8 milyar 167 milyon 68 bin TL oldu. Bunun 4 milyar 72 milyon 324 bin TL'ye karþýlýk gelen kýsmý ise Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin borçlarýndan oluþtu. Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin vadesi geçmiþ borçlarýnýn 2 milyar 389 milyon TL'si belediye, 1 milyar 421 milyon TL'si EGO, 261 milyon TL'si ASKÝ borçlarýndan oluþtu belirlendi. Mahalli idarelerin toplam 6 milyar 691 milyon 69 bin TL olan vadesi geçmiþ borcunun yüzde 64.3'ü de Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin borçlarýndan kaynaklandý. Vadesi geçmiþ borçlarda mahalli idareleri 1 milyar 430 milyon 633 bin TL ile KÝT'ler izledi. Vadesi geçmiþ bu borcun 1 milyar 411 milyon 741 bin TL'si TCDD, 15 milyon 695 bin TL'si Elektrik Üretim Anonim Þirketi'nden (EÜAÞ) kaynaklandý. Hazine'nin vadesi geçmiþ ve vadesi henüz gelmemiþ olmak üzere toplam alacaðý 25 milyar 750 milyon 374 bin TL oldu. Yerel yönetimler 14 milyar 66 milyon 793 bin TL ile baþý çekerken, KÝT'ler 6 milyar 689 milyon 383 bin TL ile ikinci oldu. 4 milyar 513 milyon 874 bin TL Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin borçlarýndan oluþtu. Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin toplam borçlarýnýn 2 milyar 548 milyon TL'si belediye, 1 milyar 480 milyon TL'si EGO, 484 milyon TL'si ASKÝ borçlarýndan oluþtu. KÝT'lerin toplam borçlarýnda EÜAÞ 2 milyar 687 milyon TL, TCDD 2 milyar 414 milyon TL, Toprak Mahsulleri Ofisi 1 milyar 276 milyon TL ile baþý çekti. Hazine alacaklarýnýn en büyük bölümünü oluþturan TMSF'den 90 milyar liranýn üzerindeki alacaðý ise geçen yýl yasa ile "terkin" edilmiþti. Söz konusu alacak, bankacýlýk operasyonlarýnýn finansmaný için Hazine tarafýndan ikrazen ihraç edilen özel tertip devlet iç borçlanma senetlerinden kaynaklanýyordu. Birgün Diyarbakýr'da AKP'ye gandi tarzý direniþ Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan, seçim mitinglerinin 12’ncisini dün Diyarbakýr’da gerçekleþtirdi. Erdoðan'ýn Diyarbakýr'da yaptýðý miting öncesinde, kentte olaðanüstü polisiye önlemler alýndý. Erdoðan'ýn geçiþ güzergahý olan Kuruçeþme, havaalaný yolu ve Alipýnar Köprüsü civarýnda polis adeta etten duvar ördü. Kentin bir çok sokaðý da polis tarafýndan adeta kuþatma altýna alýndý. Erdoðan’ýn geçiþ güzergahý olan yol boyunca ve kentin bir çok semtinde esnaf kepenk açmayarak Erdoðan'ý protesto etti. Demokratik kitle örgütü üyesi gruplar “Kadýn ve çocuk düþmaný Erdoðan Amed’den defol” yazýlý pankart açarak Erdoðan'ý protesto ederken, bir grup genç ise Baðlar'daki BÝM Market'ine molotofkokteyli attý.Polisiye önlemler sýrasýnda ise Baðlar'ýn deðiþik sokaklarýnda 17 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnanlar Diyarbakýr Emniyet Müdürlüðü'ne götürüldü. Mitinge katýlacak vatandaþ bulamadýlar Diyarbakýr ve baðlý ilçelerdeki hastanelerde çalýþan memurlarýn hastane baþhekimleri tarafýndan mitinge katýlmaya zorlandýðý ve miting için çevre illerden AKP'li belediyelerin de yardýmýyla Diyarbakýr'a vatandaþlar taþýndýðý kent sakinleri tarafýndan iddia edilirken, AKP'li belediye tüm imkanlarý zorlamasýna raðmen istediði kadar vatandaþ bulmakta zorlandý.Diyarbakýr’da bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduðunu söyleyen Erdoðan, tek arzularýnýn insanlara hizmet etmek olduðunu, bu arzu ile Diyarbakýr'da çýtayý yükselttiklerini ifade etti. Erdoðan, "Bu ülkede siyaset yaptýðý halde, oy istediði halde, birileri devletin vatandaþa uzanan yardým elinden bile rahatsýz oluyor. Doðuda güneydoðuda vatandaþýn aldýðý sosyal yardýmlara dil uzatýyorlar. Bir yandan hukuka milli iradeye öte yandan milletin aþýna müdahale ediyorlar. Bir yandan hukuksuzluðun avukatýyýz diyorlar, bir yandan devletin toplumla barýþmasýný engellemeye çalýþýyorlar. Neredeyse anayasa’nýn sosyal hukuk devleti ilkesini kaldýrmayý teklif ediyorlar. Sonra da biz sosyal demokratýz solcuyuz diyorlar. Yýllarýn tahribatýný düzeltmek zaman alýyor. Ama umutlarýmýz düne göre daha taze. Türkiye’den yayýlan bu sýcaklýk bu kardeþlik iklimi, Kuzey Irak’tan Balkanlara, Gazze’ye kadar dost ve kardeþ milletlerin yüreðini serinletiyor. Husumeti deðil hýsýmlýðý, gerilimi deðil kardeþliði güçlendiriyoruz. Masum gençleri nifakla kör ideolojilerle çýkmaz sokakta zehirleyenlerin esasen iþbirliði içinde olanlar nasýl da ortaya çýkýyor. Kardeþi kardeþe hasým hale getirenlerin nasýl dümenler çevirdiðini hangi kutsal deðerleri kirli emellerine alet ettiklerini, kamuoyumuz hayretle seyrediyor. Suç örgütleri bu ülkeden elini çeksin diyoruz. Tüm Türkiye’ye sesleniyorum. Türküyle, kürdüyle, lazýyla, gürcüsüyle, boþnaðýyla, arnavutuyla T.C. devletinin vatandaþlarý olan bir milletiz. Þiddeti terörü reddeden herkese deðil elimizi kucaðýmýzý da sonuna kadar açtýk, açýyoruz ve açacaðýz. Duydum ki Diyarbakýr’a bizim kaynak aktarýmýnda adaleti gözetmediðimize dair kirli yanlýþ bir propaganda yapýlýyormuþ. Bundan daha büyük bir ayýp olamaz. Bizi baþka yere odaklamak isteyenler, hýzýmýzý kesmek isteyenler varsýn kendi küçük dünyalarýyla baþ baþa kalsýnlar. Biz onlarýn Türkiye kadar büyük düþünemediklerini biliyoruz. Bu inançla boþaltýlan köylere yeniden hayat getirdik. Doðu ve güneydoðu Anadolu bölgelerimizde köylerinden ayrýlan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin köye dönüþlerini saðlamak üzere Köye Dönüþ projesi yürütülüyor" dedi. Baykal'ýn "Neden Diyarbakýr'a gidiyor" sözlerine de cevap veren Erdoðan,"AKP olarak Türkiye’ye yeni bir siyaset getirdik. Türkiye’nin partisi olduk, batýyý kazanalým doðuyu kaybetsek de olur demedik. Burasý senin vatanýn, 81 vilayetten bir tanesi. Nasýl gelmem buraya? Sayýn Baykal gibileri ne yazýk ki Sivas’tan bu tarafa zaten gelmiyorlar ki. TRT Þeþ dedik. Bu kanalýn yalnýzca ülkemizde deðil ne kadar sýcak bir ilgi uyandýrdýðýný biliyorum. Peki ne oldu? Adalet yara mý aldý yoksa güçlendi mi? Bu kimin oyununu bozdu? Birileri neden bize hayýrlý olsun bile diyemedi. Muhalefet saðýyla soluyla bize karþý çýktý. Milletin mutluluðuna ortak olamadý" diye konuþtu. Önceki gün Diyarbakýr Halk Ýnisiyatifi bir açýklama yaparak, Erdoðan'ýn onurlu Diyarbakýr halký tarafýndan bir sömürge valisi gibi karþýlacaðýný duyurmuþtu. Ýnisiyatif, halký kepenk kapatmaya çaðýrmayacaklarýný da eklemiþti. Ancak buna raðmen kentin birçok semtin de esnafýn dükkanlarýný açmadýðý gözlendi. Erdoðan'ýn Kürt yurttaþlarýmýzn yoðun olarak yaþadýðý kentlere önce ki aylarda yaptýðý ziyaretlerde meydana gelen protesto eylemlerine bu kez her hangi bir çaðrýda bulunulmazken Kürt hareketini bu kez gerçek anlam da bir pasif direniþ örgütlediði anlaþýldý. Birgün Hacýbektaþ’ta ‘Aþkýn vataný Çiftçilerin kýyasýya mücadelesi yoktur. Selam olsun Nazým’a’ Tiyatro gösterimi Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Yaþar Alkan Kýzýlýrmak Kültür Evinin organize ettiði "Aþkýn Vataný Yoktur - Selam Olsun Nazým'a" isimli oyun Hacýbektaþ ve Avanosta oynandý. Oyunu Avanos'taki 300'den fazla kiþi, Hacýbektaþ'ta ise yaklaþýk 250 kiþi izledi. Hacýbektaþ'taki etkinliðe Hacýbektaþ Eðitim-Sen, Hacýbektaþ Halk Evi, Sulucakarahöyük gazetesi ciddi yardýmlarda bulundu. Kýzýlýrmak Kültür Evi oyun giriþinde daðýttýðý el ilanlarýnda bölgede devrimcidemokrat insanlarýn bir araya gelmesinin ihtiyaç olduðunu ve kültür-sanat faaliyetlerini Avanos, Ürgüp ve Hacýbektaþ'ta yürütmek için kiþi, kurum, kuruluþ, sendika vb yapýlarý birlikte çalýþmaya davet etti. Kendi elektriðini kendi üretiyot Bahreyn'in baþkenti Manama’daki Bahreyn Dünya Ticaret Merkezi (DTM), dünyada kendi elektriðini üreten tek gökdelen olarak biliniyor. DTM’nin ortasýndaki 26’þar metre uzunluðunda olan ve ilk kez 8 Nisan 2008’de çalýþtýrýlan 3 rüzgâr pervanesi, binanýn elektrik ihtiyacýnýn büyük kýsmýný saðlýyor. DTM, 240 metre uzunluðunda ikiz gökdelen kompleksinden oluþuyor. Bahreyn’in baþkenti Manama’da Ýngiliz mimar Tom Wright tarafýndan inþa edilen DTM, kendi rüzgâr türbinlerine sahip dünyanýn ilk gökdeleni. Ýnþaat projesi ödülü alan 50 katlý bina, Bahreyn’in simgesi haline gelmiþ bulunuyor. Bina, ayný zamanda Bahreyn Finans Limaný’nýn ikiz kulelerinden sonra Bahreyn’in en yüksek ikinci binasý olarak dikkat çekiyor. DTM binasýnýn bazý örneklerinin, halen Dubai’de yapým aþamasýnda olduðu belirtiliyor. Birgün Sulucakarahöyük/ KIRKLARELÝ Pýnarhisar Ýlçe Tarým Müdürlüðü nezaretinde gerçekleþtirilen bilgi yarýþmasýnda bayan çiftçiler izleyicilere heyecan dolu dakikalar yaþattýlar. Ülke genelinde gerçekleþtirilen ve son 6 yýl il bazýnda yapýlan "Kadýn Çiftçiler Yarýþýyor" isimli bilgi yarýþmasý, bu yýl ilk defa ilçeler bazýnda gerçekleþtirildi. 20 Þubat 2009 Cuma günü Pýnarhisar Halk Eðitim Merkezi Toplantý Salonu'nda gerçekleþtirilen ve açýlýþ konuþmasýný Pýnarhisar Ýlçe Tarým Müdürlüðü'nden Ziraat Mühendisi Yelda Akkuþ'un yaptýðý bilgi yarýþmasýna Kaynarca Beldesi'nden Reyhan Türk ile Hatice Variþli, Tozaklý Köyü'nden de Çilem Karaman ile Nurdan Uslu katýldýlar. Saygý duruþunda bulunulup, Ýstiklal Marþýmýzýn okunmasýnýn ardýndan geçilen yarýþmada jüri üyesi olarak; Pýnarhisar Ýlçe Tarým Müdürü Ömer Faruk Naralan, Ziraat Mühendisi Yelda Akkuþ, Ziraat Mühendisi Ahmet Göden, Ziraat Odasý Baþkaný Nurettin Kenar ve Yaðlý Tohumlar Tarým Satýþ Kooperatifi Baþkaný Salih Köse görev aldýlar. Son ana kadar büyük çekiþme ve heyecan içerisinde geçen yarýþmada galip gelen taraf kendilerine sorulan 15 sorudan 9'una doðru 'Ak Parti'den 'kara para'ya son davet Araþtýrmayacaklar Gelir Ýdaresi Baþkaný Mehmet Akif Ulusoy, kamuoyunda "varlýk barýþý" olarak bilinen "Bazý Varlýklarýn Milli Ekonomiye Kazandýrýlmasý Hakkýnda Kanun" kapsamýndaki uygulamalardan faydalanmak isteyenler için baþvuruda son haftaya girildiðine iþaret ederek, mükelleflerin baþvuru konusunda ellerini çabuk tutmalarýný istedi. Ulusoy, bu kanunla mükelleflere, yasal kayýtlarda yer almayan bazý kýymetlerini, gerek yurt içindeki ve gerekse yurt dýþýndaki kayýtlarýna intikal ettirme imkaný getirildiðini vurguladý. Gelir Ýdaresi Baþkaný, yurt dýþýndan gelecek varlýklar için yüzde 2 oranýnda, Türkiye’deki varlýklar için de yüzde 5 oranýnda vergi uygulanacaðýný anýmsattý. Ulusoy, uygulamadan yararlanmak için 2 Mart’ta sona erecek baþvuru süresinin þu aþamada uzatýlmasýnýn söz konusu olmadýðýný vurgulayarak, "Bizim ne þu anda, ne de önümüzdeki günlerde uzatma önerimiz olmayacak" diye konuþtu. Ulusoy, gelen ve gelecek paralarla ilgili herhangi bir inceleme, araþtýrma içinde olmayacaklarýný yineleyerek, "Beyan edilen paranýn ‘ak mý, kara mý’ olduðunu araþtýrmayacaðýz. Kara para bu kanun kapsamýnda deðil, bu kanundan yararlanmasý mümkün deðil ama ýþýða tutup tek tek paralara bakamayýz. Her gelen parayý ak mý, kara mý inceleyemeyiz" diye konuþtu. Yurt dýþýndaki varlýklar için bankalar, aracý kurumlar ve vergi dairelerine baþvurulabildiðini belirten Ulusoy, þunlarý söyledi: "Biz bankalardan bilgileri ayda bir, her ayýn bilgisini takip eden ayýn 15’inde beyanname olarak alýyoruz. Burada ‘kim, ne getirdi’ isimli bir liste istemiyoruz. Sadece toplu rakamlarý, ‘iþte bu ay içerisinde 100 kiþi þu kadar lira beyan etti, bunun yüzde 2’si þudur’ þeklinde toplu bir rakam istiyoruz." Bankalar aracýðýyla getirenlerin kimliklerini bilmediklerini ifade eden Ulusoy, bunun inceleme niyetleri olmadýðýný göstermesi açýsýndan önemli olduðunu belirtti. Ulusoy, "Yasada buna mani. Yasada getirilen paralardan hareketle bir inceleme ve tarhiyat yapýlmasýna mani bir þekilde gayet açýk ve net cümle bulunuyor. Tereddüt edenler varsa, böyle bir mekanizma bizim paranýn kimin olduðunu bilmemize mani" dedi. Birgün cevap veren Tozaklý Köyü'nden Çilem Karaman(22) ve Nurdan Uslu(22) olurken, Kaynarca Beldesi temsilcileri 15 sorunun 8'ine doðru cevap verdi. Kazananýn son soruda belli olduðu yarýþma sonrasýnda tüm yarýþmacýlara ödüller verildi. Kazanan Tozaklý gurubundan Çilem Karaman’a ödülünü Ziraat Odasý Baþkaný Nurettin Kenar verirken, Nurdan Uslunun ödülünü Yaðlý Tohumlar Tarým Satýþ Kooperatifi Baþkaný Salih Köse verdi. Ýkinci olan Kaynarca gurubundan Reyhan Türk ile Hatice Variþli’nin ödüllerini de Malmüdürü Leyla Ýnan ile Ýlçe Nüfus Müdürü Hatime Yýldýrým takdim ettiler. Yarýþma boyunca salonda bulunan Tozaklý Köyü Muhtarý Salim Atalay da Çilem Karaman ve Nurdan Uslu'yu Tozaklý Köyü'nü baþarýyla temsil etikleri için kutladý. Kent Haber GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi Huzurevi 441 30 09 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 37 44 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 35 38 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 33 94 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 38 08 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 30 11 441 35 00 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 441 36 80 4413338 441 39 47 441 20 06 441 30 43 441 33 59 441 21 73 441 25 25 441 27 97 441 33 38 ARAÞTIRMA “Siyah insanlarýn çoðu her zaman hayatýn temel ihtiyaçlarýna gömülü halde yaþamaktadýr. Durumlarýný soyutlamaya zamanlarý olmamýþtýr. Soyutlama, ancak boþ zamanla gelir. Bu insanlarýn boþ zamana sahip olma lüksleri olmamýþtýr. Bu nedenle insanlar politikanýn gerçek tanýmýnýn gayet iyi bilincindeler; Politika, kiþilerin ve gruplarýn öncelikle temel ihtiyaçlarýný tatmin etme istekleridir, yiyecek, mesken, giyecek ve kendileri ve sevdikleri için güvendik.” “5” Cem Göçer “Biz özgürlük istiyoruz”(2) Kara panter partisi programý Kara Panter Partisi’nin (KPP) her üyesinin okumasý gerekli kitaplarýn baþýnda Mao Zeding’un Kýzýl kitap’ý geliyordu. Parti Latin Amerikalý devrimci önder Che Guevera’dan, Vietnam’da Amerikan emperyalizmini yenilgiye uðratan Vietkonglara kadar pek çok kaynaktan beslenmiþti. Ama Martinik’li bir siyah olan ve Cezayir Kurtuluþ Savaþý’nda yer alan Frantz Fanon ve tüm ezilenlerin bilincinde yer etmiþ eseri “Yeryüzünün Lanetleri”, Parti’nin asýl ilham kaynaðý olmuþtu. Fanon’un sömürgelerin yoksulluðuna ve kurtuluþuna iliþkin söylediklerinin etkisi hepsinden sarsýcýydý: “Ýnsanlarýn büyük kýsmý ayný yoksulluða karþý mücadele vermekte, ayný hareketleri yaparak çýrpýnmakta ve içlerine göçmüþ karýnlarýyla açlýk coðrafyasý adý verilen bölgeyi oluþturmaktadýrlar. Bu, az geliþmiþ bir dünyadýr, yoksulluðuyla insanlýk dýþý bir dünyadýr; Ama ayný zamanda mühendisi ve idarecisi olmayan bir dünyadýr. Bu dünyanýn karþýsýnda, gösteriþçi zenginlikleriyle Avrupa uluslarý yer almaktadýr. Bu Avrupa, zenginliði kölelik üzerinde kurulduðu, kölelerin kanýyla beslendiði ve doðrudan doðruya az geliþmiþ dünyanýn topraðýndan ve topraðýnýn altýndan geldiði için gerçekten rezil bir kýtadýr. Avrupa’nýn refahý ve ilerlemesi, zencilerin, Araplarýn, Hintlerin ve sarý ýrklarýn terleri ve cesaretleri üzerine basýlarak inþa edilmiþtir.” “6” Fanon’un anti- emperyalist bakýþ açýsý Partinin devrimci enternasyonalizminin de temelini oluþturmuþtur. Kara Panter Partisi (KPP) Cezayir’de bir Enternasyonal büro açmýþ, Vietnam Ulusal Kurtuluþ Savaþýný destekleyerek siyahlara savaþa gitmemeleri, Vietnam’da olanlarýn ise “hiçbir düþmanlýklarý olmayan Vietnamlýlara deðil, onlara emir veren ýrkçý beyaz domuzlarý öldürmeleri gerektiði”ni söylemiþtir. “7” Elfetih Lideri Yaser Arafatý ve Filistinlileri desteklediðini tüm dünyaya açýklamýþtýr: “Biz onlarý destekliyoruz kesinlikle! Dünyanýn her yanýndaki devrimcileri destekliyoruz. Biz savaþýmýzý tek ve ayný olarak görüyoruz; Emperyalizm ve kapitalizme karþý savaþ ve bu savaþ bölünemez.” “8” Döneme damgasýný vuran ulusal kurtuluþ hareketlerinin, devrimci önderlerin KPP üzerindeki ideolojik etkisi yadsýnamazsa da, Parti’nin ruhunu Malcom x ve siyah milliyetçiliði oluþturmuþtur. ABD’deki siyah toplumun ayrý bir ulus olduðu, kendi kaderini eline almasý gerektiðini, özgürlüðünü beyaz efendi ile beraber yaþayarak elde edemeyeceði düþüncesine dayanan siyah milliyetçiliði, KPP tarafýndan açýklanan 10 maddelik programla siyasal hedef olarak açýklanmýþtýr. 1966’da açýklanan KPP programýnda; Siyah halk için tam istihdam, barýnma, eðitim, askerlikten muaf tutulma, adil mahkelerde yargýlanma gibi taleplerin yaný sýra baþlýca siyasal hedef olarak Birleþmiþ Milletler nezaretinde sadece siyah halkýn katýlacaðý kaderini belirliyeceði bir plesibit yapýlmasý amaçlanmýþtýr. “The Blacak Panther” isimli yayýn organýn her sayýsýnda yer alan ve Parti’ye katýlan herkesin ezberlediði bu program anayasa sýnýrlarýný zorlamayacak reformist taleplerden ibarettir. Bu yanýyla KPP siyah halkýn mücadelesinde pratikle devrimci, direniþçi bir silahlý örgüt ama siyasal olarak kapitalizm sýnýrlarýný aþamayan reformizmin farklý bir versiyonu olmuþtur. Nitekim 1970’lerin baþýnda FBI komplo ve saldýrýlarýnýn da katkýsýyla bu ideolojik zayýflýk nedeniyle kolaylýkla bölünmüþ, parçalanmýþtýr. Bölünmenin ardýndan da Merkez Komitesinin aldýðý bir kararla Boby Seale’nin Oakland Belediye Baþkanlýðý adaylýðýný desteklemek için ülke çapýndaki tüm bürolar kapatýlmýþ üyeler destek için Oakland’a çaðrýlmýþtýr. Tüm Parti programlarýný, mücadeleyi seçime endeksleyen bu karar Parti’nin çözülüp daðýlmasýnýn da ilaný olmuþtur. KPP, her þeye raðmen siyah halkýn yüzyýllardýr beyaz efendiye karþý biriktirdiði öfkesini kýsa sürede örgütlemiþ, açýða çýkartmýþtý. 1970’de ABD baþkaný Nixon’a sunulan gizli bir rapora göre; “siyah nüfusun % 25’i Kara Panterler Partisi’ne saygý duymaktadýr ve bu oran 21 yaþýn altýndaki siyahlarda % 43’e ulaþmýþtýr” “9” FBI Baþkaný J.Edgar Hoover’e göre Kara Panterler bütün militan siyah gruplar arasýnda “en þiddet yanlýsý”ydý ve “ülkenin iç güvenliði için en büyük tehdidi” onlar oluþturmaktaydý. “10” Çünkü Kara Panterler Partisi Siyah direniþ tarihi boyunca hep geri planda kalmýþ, “Ýslam Ulusu” gibi siyah milliyetçi topluluklarda mücadeleye katkýsý erkeðine destek olmakla sýnýrlanmýþ kadýnlarý da silahlandýrmýþ ve merkez komitesi dahil her konum ve görevde seferber etmeyi baþarmýþtýr. Çünkü Kara Panter Partisi halkýný ezen mevcut sömürü düzenine öfke duyan binlerce genci siyasi eðitimden geçirmiþ halk için mücadele ve hizmet verme olanaðý sunmuþtur: “ Kara Panterler Partisi’nde sýradan bir kadýn veya erkek, on yedi ile yirmi iki yaþ (Mumia Ebu Cemal) arasýndaydý, diðer panterlerle birlikte bir evde yaþar, uzun saatler boyunca (ve kimi zaman geceleri) çok çalýþýr, para almadan gerekli parti iþlerini yapardý ve hiçbir þeye sahip deðillerdi. Komþularý ve her yerde hazýr ve nazýr polis (ve muhbirler) dýþýnda, çoðu Panter nispeten pek silik bir hayat sürer ve fotoðrafý ne burjuva basýnýnda, ne de parti gazetesinde çýkardý. Arkadaþlarý, yoldaþlarý ve sevgilileri, öncelikle diðer parti üyeleriydi. “11” Çünkü siyah halkýn bilincinde fýrtýnalar koparan Parti’nin etkisi ABD sýnýrlarýný aþmýþtý: “Ýngiltere’de Kara Panter Hareketi, Ýsrail’de Kara Panterler Partisi, Bermuda’da Kara Bereliler, Avusturalya’da Kara Panterler Partisi ve Hindistan’da Dalit Partileri gibi solcu siyasal örgütler, Hvey P.Newton ve Babby Seale tarafýndan ABD’de kurulan partiyi örnek almýþlardýr.” “12” Tüm bu nedenlerle FBI, Parti’yi bölüp parçalamak ve yok etmek için tüm olanaklarýný seferber etmiþtir. Medya gücüyle karalama kampanyalarý yürütmüþ, sahte mektuplarla önderleri ve farklý gruplarý birbirine düþürmüþ, komplo ve provokasyonlarla militanlarýný – kitabýn yazarý Mumia Ebu Cemal’e de yaptýðý gibi – hapse atmýþ, örgütle muhbirler sokarak öncü kadrolarýný katletmiþ, binlercesini iþkenceden geçirmiþ, yayýnlarýný, bürolarýný kapatmýþtýr. Kuruluþundan itibaren partinin net, kararlý bir ideolojik yapý oluþturamamýþ olmasý nedeniyle bu saldýrýlar baþarýya ulaþmýþ olsa da KPP’nin devrimci pratiðinin siyah halkýn bilincinde yer etmesini engelleyememiþtir. KPP siyah direniþ bayraðýný, beyaz efendiyi hoþnut edecek bir sirke çevirerek halkýn öfkesini küllemek isteyenlerin elinden almýþtýr. Asýrlar boyunca köleliðe boyun eðmesi dayatýlmýþ, siyah topluma kendine güvenmeyi, saygý duymayý ve savaþmayý öðretmiþtir. Bu, Martin Luther King’in siyah halkýn en büyük eyleminden olan “Washington Yürüyüþü”nde yaptýðý konuþmadaki hümanist, barýþçý tavýrdan çok farklýdýr. Bu yüzden de hiç yaþanmamýþ gibi unutturulmak istenmektedir. Eþitlik ve özgürlük için omuz omuza, sloganlar ve marþlarla Washington’a yürüyen ezilmiþ, yoksul siyahlar bu tarihin bir tarafýndaysa, Abraham Lincoln’ü taklit ederek trenle Washington’a “beyaz adam”a baðlýlýk yemini etmeye gelen Barak Obama öbür tarafýndadýr. Washington yürüyüþü’ne iliþkin Malcom x’in hala geçerliliði koruyan sert, militan eleþtirisiyle bitirelim: “Zenciler sokaklara dökülmüþtü, Washington’a nasýl yürüyeceklerinden söz ediyorlardý. .. Washington’a Senato’ya, Beyaz Saray’a, Kongre’ye yürüyecekler ve her þeyi baðlayacak, durduracaklar, hükümetin iþlemesine imkan vermeyeceklerdi. Hatta havalimanýna gidip piste yatacaklarýný, uçaklarýn inmesine engel olacaklarýný bile söylediler. Biz size onlarýn dediklerini naklediyorum. Bu devrimdi, Devrimdi bu, siyah devrimdi. O sokaklardaki, halktý, Beyaz adam korktu, Washington’daki beyaz iktidar yapýsý ölümüne korktu; Ben oradaydým. Bu siyah lokomotifin baþkente geleceðini duyduklarýnda, sizin saygý duyduðunuz ulusal zenci liderleri çaðýrdýlar ve onlara, “Bu olayý durdurun!” dediler. Kennedy, “Bu iþi fazla ileri götürüyorsunuz” dedi ve yaþlý, tam, " be baþlattýðým için ben durduramam, efendi" dedi. Sizlere onlarýn ne dediklerini iletiyorum. “Biz deðil baþýnda, içinde bile deðiliz, Efendi” dediler. “Bu zenciler her þeyi kendi baþlarýna yapýyorlar, bizden önde koþuyorlar” dediler. Ve o yaþlý kurnaz tilki, “Eðer sizler içinde deðilseniz, ben sizi içine sokarým” dedi. “Sizi baþýna yerleþtiririm. Bu hareketi onaylarým. Güzel karþýlarým. Ona yardým ederim. Ona katýlýrým.” Ýþte, Washington yürüyüþünde bunu yaptýlar. Ona katýldýlar. .. Onun bir parçasý oldular, onu ele geçirdiler. Ve ele geçirdiklerinde de hareket militanlýðýný kaybetti. Öfkesi tükendi, ateþi söndü, ödün vermezliði kayboldu. Hatta yürüyüþ olma karakterini bile kaybetti. Bir piknik oldu, bir sirke dönüþtü. Artýk palyaçolarýyla bir sirkti sadece. .. Hayýr, satýlmýþ bir davaydý. Ele geçirilmiþti. .. Onu öyle sýk kontrol ettiler ki, zencilere kente saat kaçta gireceklerini, nerede duracaklarýný, hangi pankartlarý taþýyacaklarýný, hangi þarkýlarý söyleyeceklerini, nasýl konuþmalar yapabileceklerini, hangi konuþmalarý yapamayacaklarýný onlar söylediler, ve sonra da güneþ batmadan önce kentten çýkýp gitmelerini emrettiler. ..” “13” ALINTILAR “1” “BÝZ ÖZGÜRLÜK ÝSTÝYORUZ” AGORA KÝTAPLIÐI-2004 MUMÝA EBU CEMAL SAYFA : 10 “2” A.g.e. Syf: 51 “3” A.g.e. Syf: 75 “4” A.g.e. Syf: 53 “5” A.g.e. Syf: 83 “6” A.g.e. Syf: 5 “7” A.g.e. Syf: 124 “8” A.g.e. Syf: 125 “9” A.g.e. Syf: 176 “10” A.g.e. Syf: 136 “11” A.g.e. Syf: 216 “12” A.g.e. Syf: 280 “13” A.g.e. Syf: 49 ( BÝTTÝ) Batý’nýn varoþu Ortadoðu toplumlarýnýn anlatýldýðý bir çalýþma olmasa da, Ýran’daki yoksul halk hareketlerinin tarihsel sürecinden besleniyor ‘Sokak Siyaseti’. Bir tür Batý’nýn varoþu metaforunu da hak eden Ortadoðu’nun anlatýmý þeklinde de okumak gerekiyor kitabý Aysel Saðýr Sokak Siyaseti, ara sokaklar, kentin itilmiþ mahalleleri, ana caddelerin belli belirsiz yerlerinde beliren zaman zaman da kaybolan iþportacýlar, sokak çocuklarý ve tüm sýradan insanlarýn ‘sessiz tecavüzü’nü konu ediniyor. Kendisi de konu ettiði insanlarýn içinden gelen Asef Bayat’ýn Sokak Siyaseti, gözleme ve araþtýrmaya dayanan boyutunun yaný sýra, anlatýlan öznelerin içinde yaþayarak, adeta onlarý anlatmak için dýþarý süzülen bir sesin güçlü yankýlarý niteliðinde. Varlýklarýndaki gücü de iþaret ederek ‘yýðýnlar’ olarak nitelendirilen, siyasallaþma potansiyeli taþýyan kesime farklý bir açýdan bakmýþ Bayat. Onlarý þartlarý ve gerçeklerinden soyutlamayarak, onlarý gerçek rolleri doðrultusunda anlatmaya özen göstermiþ. Böylelikle yepyeni demeyelim de, görülmeyen bir gücü keþfetmiþ. Söz konusu gücü ‘sessiz tecavüz’ þeklinde nitelendirerek, siyasal terminolojiye bir kavram daha eklemiþ diyebiliriz Bayat için. Zira ‘sýradan insanýn sessiz tecavüzü’ kitabýn ana temasý niteliðinde. Kitapta, örgütlü, bilinçli bir güç ya da iktidarý hedef alan siyasallaþmýþ bir hareketten bahsedilmiyor; tam tersine bizzat sistem tarafýndan yaratýlan, hayatta kalmak için en temel içgüdülerini kullanan kesimlerin salt bu çabalarýnýn bile sisteme neye mal olduðu anlatýlýyor. Gerisi ise gösterilen çabalarýn nerelere kanalize olacaðý þeklinde zorlanmaksýzýn doðal bir seyir izliyor. Yani bilindiði gibi, çabalarýn birikip taþtýðýnda neleri yýkacaðý açýk býrakýlýyor. Ama þunun altýný özellikle çizmekte yarar var, ‘sessiz tecavüz’ yapanlar herhangi bir yapýyý yýkmak için hedef gözetmiyorlar. Aksine varlýklarýný sürdürmek için gösterdikleri çaba bir yapý için yýkým unsuru oluþturuyor. Gündelik direniþ biçimleri Ortadoðu toplumlarýnýn anlatýldýðý bir çalýþma olmasa da, Ýran’daki yoksul halk hareketlerinin tarihsel sürecinden besleniyor Sokkak Siyaseti. Bir tür Batý’nýn varoþu metaforunu da hak eden Ortadoðu’nun anlatýmý þeklinde de okumak gerekiyor kitabý. Emperyalizmin çoklu hedefleri haline gelen Ortadoðu ve onun yoksullarýna derinlemesine bir bakýþ sunarak, yeni bir sürecin kapýlarýný açmýþ diyebiliriz Bayat için. Kitapta, ‘sýradanýn sessiz tecavüzü’ tezi bir yandan olgularla ilerlerken bir yandan da teorize edilmiþ çalýþmalardan beslenmiþ. Söz konusu tez, ‘gündelik direniþ biçimleri’ perspektifinden hareketle James Scott’ýn “Üçüncü Dünya yoksulunu ‘marjinal insan’ý bir ‘kültürel tip’ ile özdeþleþtiren ‘yoksulluk kültürü’nün özcü nitelemeleri olan ‘pasiflik’, ‘kadercilik’ ve ‘umutsuzluk’tan arýndýrmakta” etkili oluþu üzerinden gidiyor. Dolayýsýyla Bayat, Escobar’ýn hayatta kalma stratejilerinin modelini de aþmaya doðru yol alýyor. Söz konusu söylemle, “Yoksulun kurban imajýný sürdürmesine katkýda” bulunduðu tespitiyle, “iþsizlik ya da fiyat artýþlarýna karþý hýrsýzlýða, dilenciliðe, fahiþeliðe ya da tüketim alýþkanlýklarýný deðiþtirmeye baþvurduklarý” gerçeðinden kaynaklý yorumlara açýklýk getiriliyor. ‘Sessiz tecavüzü’ kimler gerçekleþtiriyor? ‘Yüzergezer toplumsal kesimlerin bir çeþitlemesi’ olan söz konusu sessiz tecavüzcüler; göçmenler, sýðýnmacýlar, iþsizler, gecekonducular, iþportacýlar ve diðer dýþlanmýþ gruplardan oluþuyor. “Kýrdan göçenler kentlere ve kentlerin imkânlarýna, sýðýnmacýlar ve uluslararasý mülteciler ev sahibi devletlere ve onlarýn sosyal güvencelirene, gecekonducular kamusal ve özel araziye ya da hazýr evlere, iþportacýlar hem fiziki hem toplumsal cephesiyle kaldýrýmlar, köþe baþlarý, belediye parklarý vs. kamusal alana olduðu gibi esnaflarýn fýrsat maliyetlerine de tecavüz” edeceklerdir. Üçüncü dünya yoksullarýyla ilgili incelenmeye deðer bir çalýþma olarak görmek gerekiyor Sokak Siyaseti’ni. Zira içinde yaþadýðýmýz mevcut durumda buna ihtiyaç var. Sokak siyaseti Ýran’da Yoksul Halk Hareketleri Asef Bayat Çeviren: Soner Torlak Phoenix Yayýnlarý, 2008 334 sayfa, 15 TL Radikal Darwin 200 yaþýnda Celâl Üster Düþünce tarihinde devrim yaratan Ýngiliz doðabilimci, 12 Þubat 1809’da doðmuþ. ‘Türlerin Kökeni’ de, Darwin elli yaþýndayken, 24 Kasým 1859’da yayýmlanmýþ. Bu nedenle, 2009, birçok bilim kuruluþunca ‘Darwin Yýlý’ olarak görülüyor Yeryüzü Kitaplýðý 2009, Charles Darwin’in doðumunun 200., ünlü yapýtý Türlerin Kökeni’nin yayýmlanýþýnýn da 150. yýlý. Canlýlarda evrimin doðal seçme yoluyla gerçekleþtiðini öne süren kuramýyla bilim ve düþünce tarihinde devrim yaratan Ýngiliz doðabilimci, 12 Þubat 1809’da doðmuþ. Türlerin Kökeni de, Darwin elli yaþýndayken, 24 Kasým 1859’da yayýmlanmýþ. Bu nedenle, 2009, birçok bilim kuruluþunca ‘Darwin Yýlý’ olarak görülüyor. Pek çok üniversite ve bilim merkezinde Darwin ve evrim kuramý üstüne konuþmalar, tartýþmalar, sergiler düzenleniyor. Bu arada, Darwin’le ilgili yeni kitaplar da yayýmlanýyor. Ýlk gözüme çarpan, daha önce bir Darwin biyografisi de yazmýþ olan Adrian Desmond ile James Moore’un kaleme aldýklarý Darwin’s Sacred Cause: Race, Slavery and the Quest for Human Origins adlý kitap. ‘Darwin’in Kutsal Davasý: Irk, Kölelik ve Ýnsanýn Kökenlerinin Aranýþý’ diye çevrilebilir. Ýki yazar, bu kitapta, Darwin’in özellikle kölelik karþýtý görüþlerini vurguluyor. Ýngiliz doðabilimcinin düþüncelerinin kökenlerini yeniden yorumlarken, yayýmlanmýþ ve yayýmlanmamýþ elyazmalarýný, yazýþmalarýný ve defterlerini incelerek, onun kölelik karþýtý görüþlerinin insanýn evrimine iliþkin savlarýný nasýl biçimlendirdiðini ortaya koyuyorlar. Birçok bilim insaný, Darwin’in Kutsal Davasý‘nýn, bu yýlki Darwin kutlamalarýna en önemli katkýlardan biri olduðunda birleþiyor. Türlerin Kökeni 1859’da yayýmlanýr yayýmlanmaz tükenmiþ, 1872’ye kadar altý baský yapmýþ, ama Darwin de farklý kesimlerin düþmanlýðýný kazanmýþtý. Bir kesim, Darwin’in bilimde varsayýmlardan yararlanma yöntemine karþý çýkan ya da onun kendi ünlerine gölge düþürmesinden çekinen eski kafalý bilim adamlarýndan oluþuyordu. Öteki kesimdeki düþmanlar ise din adamlarýydý. Bu da çok doðaldý, çünkü evrim kuramý doðruysa Eski Ahit’in Tekvin Kitabý’nda anlatýlan yaratýlýþ öyküsü yanlýþtý ve eðer evrim, doðal seçme yoluyla kendiliðinden gerçekleþiyorsa, canlýlarýn oluþumunda tanrýsal bir iradeye yer yoktu. 1860’ta Ýngiliz Bilim Geliþtirme Derneði’nin Oxford’daki toplantýsýnda, Piskopos Samuel Wilberforce ile Thomas Henry Huxley arasýnda sert tartýþmalar geçecek; Huxley, Darwin’in görüþlerine alaycý bir üslupla saldýran piskoposu akýllýca yanýtlarýyla susturacak ve Ýngiltere Kilisesi bir daha bilim karþýsýnda resmî tutum takýnamayacaktý. Düþler kuran bir çocuk Öte yandan, Darwin ve kuramýna çok deðiþik deðerlendirmeler de getirilmiþti. Bunlarýn en ilginçlerinden biri de, bazýlarýnýn, psikanalizci bir yaklaþým benimseyerek Darwin’in evrim kuramý ile aslýnda Göklerdeki Babasý’ný öldürdüðünü; kuramýnýn, onun babasýna karþý bastýrýlmýþ saldýrganlýk duygularýný ve Oidipus kompleksini yansýttýðýný öne sürmeleriydi. Ayrýca, Darwin, hiçbir zaman insanýn maymundan türediði yolunda bir sav öne sürmemiþ olmasýna karþýn, evrim kuramý sýk sýk bu atýftan yola çýkan saldýrýlarla karþýlaþacaktý. Darwin’in çocukluðunda durmadan düþler kurduðunu ve posta mühürleri, çakýltaþý ve mineral örnekleri topladýðýný okuduðumda, Albert Einstein’ýn sözleri gelmiþti aklýma. Bir yerde, hayal gücü olmadan bilimin geliþemeyeceðini söylüyordu Einstein. Bir de, “Merakýn resmi eðitime karþýn ölmemiþ olmasý bir mucizedir... Kutsal meraký hiçbir zaman elden býrakmayýn,” diyordu. Kitaplarda hep Darwin’in çok ciddi, dahasý asýk yüzlü fotoðraflarýna rastlarýz; ama birçoklarý da, kiþiliðinin en belirgin özelliklerinden birinin, dýþ görünümünün tersine, yaþamý boyunca çocuksu yönünü ve mizah duygusunu korumasý olduðunu, baþkalarýyla olduðu kadar kendi kiþiliði ve görüþleriyle de dalga geçmesini bildiðini yazarlar. Bir gün kedilerle ilgili bir serginin koruyucusu olmasýný istediklerinde þöyle demekten alamamýþ kendini: “Halk bir sürü dinsiz kediyi görmeye gitmek istemeyebilir.” Bir sözü daha var ki, canlýlarda evrimin doðal seçme yoluyla gerçekleþtiði savýný ortaya atarak bilimin akýþýný deðiþtiren Darwin’in mizah duygusunu olduðu kadar toplumsal duyarlýlýðýný da gözler önüne seriyor: “Eðer yoksullarýmýzýn sefaleti doða yasalarýndan deðil de, kurumlarýmýzdan kaynaklanýyorsa, günahýmýz çok büyük demektir...” Körün Taþý En Ýyi Korsan Kitap Ödülü “Soygun, el koyma ya da zarar verme amacýyla açýk denizde ticaret gemilerine karþý giriþilen saldýrý eylemi...” AnaBritannica Genel Kültür Ansiklopedisi, ‘korsanlýk’ terimini ilk aðýzda böyle açýklýyor. Evet, sonradan hava korsanlýðý diye de bilinen uçak kaçýrma genellikle ayrý bir korsanlýk türü olarak görülmüþtür; ama tarihin her döneminde korsanlýk deniz ticaretiyle yakýndan ilgili olmuþtur. Eski Yunan ve Eski Roma’dan 19. yüzyýla uzanan dönemde korsan gemileri tüm denizleri haraca kesmiþ, pek çok korsanýn büyük devletlerle, pek çok büyük devletin de korsanlarla iþbirliði yaptýðý da olmuþtur. Denilebilir ki, insanlýk tarihinin çok uzun bir dönemi boyunca zengin bir ‘korsanlýk kültürü’ oluþmuþ, bu kültür ister istemez tüm ‘çekiciliði’ ile edebiyata da yansýmýþtýr. Robert Louis Stevenson’ýn, 19. yüzyýl sonlarýna doðru ilkin bir çocuk dergisinde tefrika edilen, ardýndan kitap olarak yayýmlanan Define Adasý adlý romaný, ‘korsanlýk kültürü’nün edebiyata yansýyýþýnýn doruklarý arasýndadýr. Define Adasý, ele aldýðý ahlaksal sorunsala karþýn, korsanlarýn tüm dünyada popüler biçimde algýlanmasýnda da etkili olmuþtur. Böylesi bir giriþten sonra, ‘korsan edebiyatý’ üstüne bir þeyler söyleyeceðim sanýlmasýn. Benim derdim, sözü, günümüzde yayýn dünyasýný haraca kesen kitap korsanlarýna getirmek. ‘Korsan’ sözcüðü bugün hâlâ, daha çocukluðumuzdan baþlayarak okuduðumuz o masalsý, büyüleyici romanlardan, öykülerden aldýðý esinle romantik, esritici bir tat taþýyor. Bu da, bana öyle geliyor ki, son yýllarda çýkarýlan yasalarý hiçe sayarak varlýðýný nerdeyse ‘yasallaþtýran’ korsan yayýncýlýða bilerek/bilmeyerek yumuþatýcý bir hava veriyor. Oysa korsan yayýncý demek, düpedüz hýrsýz, soyguncu demek. Her türlü telif ücreti ödenmiþ bir kitabý, babasýnýn malý gibi yayýmlamanýn baþka bir tanýmý olabilir mi? Üstelik bir deðil, birkaç hýrsýzlýk birden söz konusu: Yazarýn emeði çalýnýyor, yayýnevinin, telif ajansýnýn ve yazar temsilcisinin haklarý gasp ediliyor, çevirmenin emeði çalýnýyor, kapak tasarýmcýsýnýn ve kapakta kullanýlan resmin ressamýnýn emeði çalýnýyor ve bu toplu hýrsýzlýk sonucunda kitap olaðandan çok daha ucuz bir fiyata piyasaya sürülüyor. Bu konudaki yasalarýn hayata geçirilmesinde ortaya çýkan güçlükler ve çok sayýda kitap okurunun ekonomik koþullara boyun eðmeyi ilkeli davranmaya yeð tutmasý, kitap korsanlarýnýn her yerde kol gezmesine el veriyor. Aslýnda her yerde kol gezmekle kalmýyor, artýk evlere de giriyorlar. ‘Nasýl?’ diye soracak olursanýz, anlatayým. Yakýn bir dostumun sýký bir kitap okuru olan yaþlý bir annesi var. Evden çok sýk çýkamýyor. Bu durumda korsan kitapçý imdadýna yetiþiyor, kitabý ayaðýna kadar getiriyor. Hizmet sonsuz: Hem ayaðýna kadar geliyor, hem de ucuz. Eskiden taksitle kitap, ansiklopedi satanlar dolaþýrlardý evleri. Artýk korsanlar giriyor eve. Eh, hýrsýz dediðin eve girer zaten! Kimi okurlarýn yalancýsýyým: Korsan kitaplar kitap fuarlarýnda da görülüyormuþ artýk. Korsan kitapçýlar, durumun anlaþýldýðýný fark eder etmez kitaplarý kolilere atýp kaçýrýyorlarmýþ. Adamlar hem uyanýk, hem becerikli. Gerektiðinde gerilla yöntemlerine baþvuruyorlar. Bence, bunlar bir Korsan Kitap Fuarý düzenlemeyi çoktan hak ettiler. Korsanlýk bu kadar kurumsallaþtýktan, hayatýmýzýn ayrýlmaz bir parçasý olup çýktýktan sonra. Evet, en kýsa zamanda bir Korsan Kitap Fuarý düzenlenmeli. Dahasý, bu fuarda bir de ‘En Ýyi Korsan Kitap Ödülü’ verilmeli. Neyse, lafý daha fazla uzatmayayým; ödül deyince seçici kurul giriyor iþin içine... Radikal Kulaklarýnýz çok Turistlerin mu büyük?.. kar keyfi Aslýnda hepsi kafanýzýn içinde! Beden algý bozukluðu (BAB) olan insanlar görünüþlerinden hoþlanmazlar. Her ne kadar dýþ görünüþleri normal olsa da saçlarý, ciltleri ya da burunlarý gibi vücut kýsýmlarý ile takýntýlý bir þekilde uðraþýrlar. Beden algý bozukluðu olan hastalarla yapýlan ilk manyetik görüntüleme çalýþmasý artýk bu hastalýðýn sadece emosyonel bir durum olmadýðýný ortaya koydu. Yüzlerin Algýsý California Üniversitesi’nden psikiyatr James Feusner ve meslektaþlarý, BAB hastalarý ve saðlýklý kontrollerden iþlevsel manyetik görüntüleme sýrasýnda çeþitli yüz görüntülerini incelemelerini istemiþlerdir. Her yüz üç þekilde sunulmuþtur: Biri yüzün normal bir fotoðrafý, diðeri yüz hakkýnda sadece genel bir fikir veren düþük çözünürlüklü bulanýk bir görüntü ve üçüncüsü de yüzü bütün ayrýntýlarýyla ortaya koyan yüksek çözünürlüklü bir fotoðraf. Geçmiþteki çalýþmalar düþük ve yüksek çözünürlüklü bilgilerin farklý nöral yolaklarda iþlendiðini ortaya koymuþtur. Görüntü bulanýk olduðunda normal beyin, yüzü bir bütün olarak algýlamakta, yüksek çözünürlüklü görüntülerde ise ayrýntýlara odaklanmaktadýr. Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Kapadokya'da peribacalarýný ziyaret eden turistler, beyaza bürünen bölgede kar topu oynayarak kýþýn keyfini çýkardý. Göreme Açýkhava Müzesi, Uçhisar Kalesi, Zelve ören yeri ve yeraltý kentlerini ziyaret eden yerli ve yabancý turistler, kar topu oynayarak eðlendi. Bölgeyi son aylarda en çok ABD'liler ve Japonlar ziyaret ederken, turistler Kapadokya'nýn kýþýn daha güzel olduðunu, bu nedenle bu mevsimde gelmeyi tercih ettiklerini söyledi. Göreme Açýkhava Müzesi'nde karla oynayarak eðlenen Amerikalý ve Japon turistler, "Burada kar altýnda peribacalarýný gezmek büyük mutluluk. Böyle bir manzara dünyanýn hiçbir yerinde yok" diye konuþtu. Kent Haber 10 bin TL'lik güvercinlerle kaçtýlar! 3.5 milyon fidan dikilecek Sulucakarahöyük/ KIRÞEHÝR Kýrþehir'de, 2009 yýlý sonuna kadar 3 milyon 500 bin adet fidanýn toprakla buluþturulmasý planlanýrken, Seyfe Gölü'nün kurtarýlmasý için koordineli bir çalýþma baþlatýlacaðý bildirildi. Çevre ve Orman Ýl Müdürü Reþat Karaca, 2009 yýlý sonuna kadar Kýrþehir'de, kamu, kurum ve kuruluþlarýnýn da katýlýmýyla 3 milyon 500 bin fidan dikeceklerini söyledi. Karaca, müdürlük olarak aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn yanýnda yaban hayatý koruma, Seyfe Gölü Planý, avcýlýk sertifikasý gibi önemli faaliyetlere ev sahipliði yaptýklarýný belirterek, "Kýrþehir'de, aðaçlandýrma yapýlacak alanlarýn tespiti yapýlýyor. Valimizin de talimatýyla mera sahalardan hazineye aðaçlandýrma için tahsis edilecek yerleri tespit ediyoruz. 2009'da 2.5 milyon fidan dikeceðiz. Kamu, kurum ve özel kuruluþlarýn da katýlýmý ile bu rakamýn 3 milyon 500 bin olmasýný hedefliyoruz" dedi. Avcýlýk sertifikasý verilmesi noktasýnda kurslar düzenlediklerini kaydeden Karaca, "Þu ana kadar 20 ayrý avcýlýk kursu açtýk. 650 kiþiye sertifika verdik. Daha bilinçli avcý yetiþtirmek için ve AB standartlarýna uygun avcýlýk yapýlmasýna yönelik kurslarýmýz devam edecek. 25'li gruplara kurslar düzenliyor. Gerekli bilgilendirmeleri, Halk Eðitim Merkezi Müdürlükleri ile birlikte gerçekleþtiriyoruz" diye konuþtu. "Seyfe gölü için çalýþma baþlatýyoruz" Seyfe Gölü'nde yapýlacak kurtarma ve su kullanýmý ile ilgili plan yapýldýðýný ifade eden Karaca, "Seyfe Gölü ile ilgili proje hazýrlanýyor. Plansýz ve geliþigüzel çalýþmalar bundan sonra yapýlamayacak. Daha önce yapýlan çalýþmalarda koordinasyon eksikliði vardý. Ancak, üniversiteden hocalar ve uzmanlar tarafýndan hazýrlanan plan dahilinde, gerek yöre insanýnýn su kullanýmý gerekse bu bölgede yapýlacak çalýþmalar plan dahilinde iþleyecektir" ifadelerini kullandý. Yaban hayatý koruma noktasýnda sezon boyunca 2 milyon 500 bin ton buðday, arpa ve mýsýr tanesinin Kýrþehir merkez ve ilçelerde araziye býrakýldýðýný belirten Karaca, yaban hayatý koruma yönündeki çalýþmalarýn devam edecegini söyledi. Kýrþehir'in büyük ve güzel bir tabiat parkýna kavuþacaðýna dikkat çeken Karaca, Jandarma Komutanlýðý'nýn karþýsýnda bulunan ormanlýk alanýn, tabiat parký yapýlacaðýnýn da müjdesini verdi. Karaca, "Bu projeyi Kýrþehir için önemsiyoruz. Kýrþehir'in tanýtýmý için önemli bir mekan olacak. Seçimlerden sonra bu alaný belediyeden devralýp bakanlýk onayýyla içerisinde gezi, piknik, mesire ve oyun alanlarý ile seyirlik teraslarýn hayvanat bahçesinin olacaðý bir mekan haline dönüþtüreceðiz" dedi. Kent Haber Kapsamlý görsel iþleme aðý Bilimciler saðlýklý kontrollerin deðiþiklik olmayan ve düþük çözünürlüklü fotoðraflarda daha bütünleyici, sað beyin stratejisi kullandýðýný ortaya çýkarmýþlardýr. Sadece ayrýntýlý fotoðrafa bakarken ayrýntý stratejisini kullanmaktadýrlar. BAB grubunda ise denekler fotoðrafý bir bütün olarak ele alamamakta ve her üç fotoðraf için de ayrýntý stratejisini kullanmaktadýrlar. Feusner, BAB grubundakilerin beynin primer görme alaný olan oksipital loblarýnda her üç fotoðrafa bakarken de benzer aktivite ortaya çýktýðýný, yani görme ile ilgili bir sorunlarýnýn olmadýðýný söylemektedir. Archives of General Psychiatry dergisinin 2007 Aralýk sayýsýnda yayýmlanan çalýþmaya göre farklýlýk “kapsamlý görsel iþleme aðý”nda olmaktadýr. California Üniversitesi’nden psikiyatr Sanjaya Saxena, bir kural olarak psikiyatride BAB olan hastalarýn kendilerini algýlama biçimlerinin bozulduðunun kabul edildiðini söylemektedir. “Bu çalýþma ise algý bozukluðunun baþkalarýnýn görüntüleriyle ilgili olarak da bulunduðunu göstermektedir” demektedir. Saxena, bu çalýþmanýn hastalýðýn neden bu kadar “derinlere iþlemiþ” olduðunu açýkladýðýný öne sürmekte ve hastalarýn tedavisinde anksiyete ve depresyon düzeylerini azaltmanýn yaný sýra görme þekillerini düzeltmeye yönelik de davranýþçý terapi uygulanmasý gerektiði önerisinde bulunmaktadýr. Feusner’in ekibinin yapmayý planladýðý bir sonraki çalýþmada hastalarýn kendilerinin deðiþmiþ ve deðiþmemiþ fotoðraflarýna nasýl tepki vereceklerinin deðerlendirileceði söylenmektedir. Birgün Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Nevþehir'de bir evin kümesine giren kimliði belirsiz kiþi ya da kiþiler, 10 bin TL deðerindeki 35 adet güvercini çalarak kaçtý. Edinilen bilgiye göre, 2000 Evler Mahallesi Akdeniz Bloklarý 12. Yol'da, gece geç saatlerde A.Ö. isimli þahsa ait kümesin pencere demirini kýrarak içeri giren kimliði belirsiz kiþi ya da kiþiler, 35 adet güvercini çaldý. Çalýnan kuþlarýnýn deðerinin 10 bin TL olduðunu belirten A.Ö., güvercinlerini çalan kiþi ya da kiþilerin yakalanmasý için Þehit Ýsmail Arslan Polis Merkezi'ne müracaatta bulundu. Kent Haber Kent Haber Yaþar Giziroðlu güven tazeledi Sulucakarahöyük/ KIRÞEHÝR Kýrþehir'in Kaman ilçesinde, Ticaret ve Sanayi Odasý (TSO) Baþkanlýðý Seçimleri tamamlandý. Seçimlerde, 2 liste yarýþýrken, mevcut baþkan Yaþar Giziroðlu güven tazeledi. 12 sandýðýný 9'undan oy alan Giziroðlu, tekrar baþkan seçildi. Açýklama yapan Giziroðlu, kendisine destek veren yada vermeyen herkese teþekkür etti. Giziroðlu, birlik ve beraberliði en üst seviyede tutacaðýný belirterek, seçimlerin saðlýklý bir þekilde yapýlmasýndan dolayý memnun olduðunu ifade etti. Seçimler sonucunda Kaman TSO Meclis Baþkaný ise Rýfat Doðan oldu. Kent Haber 7 Uður Gürses ugur.gurses@e-kolay.net Bugünlerde 2008 yýlýna iliþkin ‘sonuç hesabý’ açýklayacak bir banka da, Ziraat Bankasý. Yunanistan’da sorularý yanýtlayan banka genel müdürü Can Akýn Çaðlar; 2008 yýlý kârýný bu hafta içinde açýklayacaklarýný anlatýrken, sorumuz üzerine Ziraat Bankasý’nýn sermaye yeterlik rasyosunun BDDK’nýn ekim ayý sonundaki kararlarý nedeniyle 2 puan daha iyi çýktýðýný belirtti. Kâr daðýtýmý konusunda ise Hazine ile pazarlýk yaptýklarýný, kârýn yarýsýný daðýtma konusunda uzlaþabileceklerini söyledi. Bilmiyoruz, BDDK’nýn banka kârlarýnýn daðýtýlmamasý konusundaki kararý kamu bankalarý konusunda ‘çalýþmayacak’ mý? Diðer taraftan, Türkiye Bankalar Birliði verilerine göre 2007 sonunda aktifindeki kredileri 21.6 milyar TL seviyesinde olan Ziraat Bankasý, Çaðlar’ýn söylediðine göre 2008 sonunda 30 milyar TL’ye ulaþmýþ. Bu, oransal olarak yüzde 40’a yakýn bir büyüme demek. Üç büyük özel bankadaki kredi artýþ oranýn da üzerinde. Banka, bankalararasý piyasadan 2007 sonunda sadece 200 milyon TL fonlama yaparken, 2008 sonunu Merkez Bankasý’ndan 8-9 milyar TL’lik fonlama yaparak tamamlamýþ. Öyle görünüyor ki, sermayesi olduðu yerde sayan Ziraat Bankasý; kredilerinin son bir yýlda artan bölümünü kýsa vadeli biçimde Merkez Bankasý’ndan borç alarak fonlamýþ. Ziraat Bankasý bilançosundaki bu bilgilere dayalý edindiðimiz izlenim; 2008 yýlýndaki maliye politikasý gevþemesine ilave olarak, ayný zamanda kamu bankalarýnýn Merkez Bankasý’ndan fonlama destekli kredi geniþlemesine büyük bir hýzla giriþtiklerini de gösteriyor. *** 2008 Sonu itibarýyla bankalarýn sermaye yeterlik rasyolarýný görece iyileþtiren kararýn öyküsü ise þöyleydi. Ekim ayý ortalarýnda mali piyasalar altüst olduðunda, Türkiye’de tahvil faizleri de yüzde 25’e kadar çýkmýþtý. Krizde ortaya çýkan bu dalgalanma çok doðaldý. Dýþarýdan gelen dalga faizleri çýkardýðý gibi, birkaç gün sonra gerilemesi de doðaldý. Oysa BDDK Baþkaný Tevfik Bilgin’in 10 Þubat 2009 günü yaptýðý basýn toplantýsýnda, bu düþüþün kendilerinin aldýðý önlemlerle saðlandýðý iddialý bir biçimde þöyle açýklamýþtý: “...Faizler kararýmýz sonrasýnda 3 puan birden düþmüþtür. Krizin en þiddetli döneminde faizlerin baþýný kesen karar bu karardýr. Pek çok köþe yazarý bu operasyonu yorumlayamadý ya da Ziraat’in hýzlý kredi büyümesi göremedi ama BDDK, bu kararla bir defada ve keskin bir þekilde Hazine kâðýtlarýndaki faizleri aþaðý çekmeyi baþarmýþtýr.” BDDK’nýn aldýðý kararla; bankalarýn alým satým amaçlý olarak ellerinde bulunan tahvilleri, faiz lerdeki yükseliþin bilançoya etkisini ortadan kaldýrmak için Eylül 2008’den itibaren , ‘vadeye kadar elde tutulacak menkul deðer ler’ kategorisine aktarma izni ver ilmiþti. Böylelikle, bankalar bu tahvilleri iç verim oranýndan deðerleyecekler, yükselen faizler nedeniyle zarar yazmayacaklardý. BDDK, alýnan bu kararla baðlantýlý bir baþka karar daha almýþtý; bankalar, yýlsonu kâr daðýtýmý yapmayacaklardý. Bunun basitleþtirilmiþ anlamý þöyleydi: Yükselen faizler nedeniyle tahvillerden zarar yazýlacakken, bankacýlýk otoritesi bunu ‘frenlemiþti’. Bankalarýn kârlýlýklarý görece daha iyi oluþacaktý. Bankalarýn sermaye yeterlik rasyolarýndaki düþüþ de, bu kararla kayda deðer ölçüde azaltýlmýþtý. Ama bu ‘iyileþtirilmiþ’ kârzarar hesabýna dayanarak da hissedarlara kâr daðýtýmý yapýlmasý istenmiyordu. Peki, bu karar ne zaman alýndý? 31 Ekim tarihinde. Mali piyasa dalgalanmasýnýn zirve yaptýðý 23-24 Ekim tarihleri öncesinde yüzde 18-19 seviyesinde bulunan tahvil faizleri yüzde 25’e kadar çýkmýþ, sonrasýnda ise yüzde 21 seviyesine gerilemiþti. Özel olarak BDDK kararýnýn faiz düþüþünde etkili olduðu söylenemez. Ancak, BDDK kararýnýn bankalara esneklik saðladýðýný da bir tarafa atamayýz. BDDK’nýn kriz sürecinde yerinde alýnmýþ kararlarýnýn olduðunu düþünüyoruz. Ancak, Baþkan Tevfik Bilgin’in bu kararlarýna köþe yazarlarýndan takdir aramasýný da pek anlamlý bulmuyoruz. Ayrýca, evrensel düzeyde hiçbir bankacýlýk düzenleme ve gözetim otoritesinin görev tanýmý arasýnda, ‘ülke hazinelerinin borçlanma faizlerini düþürmek’ yoktur. BDDK’nýn yukarýda saydýðýmýz tahvil portföyleri ve kâr daðýtýmý ile ilgili kararlarý, dalgalanmanýn en sýcak günlerinde bu yalýn halinde yorumlanýyor olsaydý; bankacýlýk sistemine iliþkin ‘makyaj’ spekülasyonlarýný gündeme taþýmayacak mýydý? Merkez Bankasý’nýn faiz indirimleri ile uzun vadeli faizler de gerilediðinden, BDDK’nýn bu düzenlemesiyle bankalara verdiði desteðe ihtiyaç kalmadý. BDDK, 26 Ocak tarihinden geçerli olacak biçimde bu kararý yürürlükten kaldýrdý. Radikal Ýzmir'de Alevilerden kýpýrdanma belirtisi Belediye ve il genel meclisi listelerine tepki gösteren Alevi vatandaþlar, ilçe seçim kurullarýna baþvurarak istifa etmeye baþladý. CHP’nin liste hazýrlarken takýndýðý tavýr “siyasi katliam” olarak deðerlendirildi. soL (Ýzmir) Ýzmir Karabaðlar ilçesinde, Ýlçe Seçim Kurulu’na giden bir grup, aday gösterildikleri belediye ve il genel meclisinden istifa dilekçesi verdi. Grup adýna konuþan Murat Serin, Karabaðlar’dan baþlayan hareketin Ýzmir geneline yayýlacaðýný söyledi. CHP’nin yýllardýr Alevi toplumunu “çantada keklik” gördüðünü ve yönetimin kendilerini görmezden geldiðini belirten Sevin, “Listelerde en önde olan arkadaþýmýz, þimdi 26. sýrada, yani seçilme þansý yok. Halbuki partiye asýl hizmet veren biziz” dedi. Yerel seçimlerde, yaþadýklarý ilçede hiçbir þekilde siyasi oluþumlarýn içinde dikkate alýnmadýklarýný kaydeden Serin, þunlarý söyledi: “Cumhuriyet kurulduðundan beri CHP’nin deðerlerini oluþturan biziz; fakat bu dönem aday olan Alevi kökenli insanlar, CHP tarafýndan dikkate alýnmadý. Bu durum, Ýzmir genelinde Alevi toplumunun tepkisini çekti. Karabaðlar baþta olmak üzere il genelinde CHP’ye oy vermeme kararý alýnmýþtýr.” Ýstifa edenlerden Hasan Söker de CHP’nin yaptýðýný siyasi katliam olarak deðerlendirdi. Sol.org.tr Türkleri Ermenilere düþman etmek istiyorlar’ Sarý Gelin-Ermeni Sorunun Ýç Yüzü adý verilen belgeselin okullarda gösterimine yönelik tepkiler çoðalýyor. Sivil toplum örgütleri temsilcileri ve bir grup aydýn belgeselin kim ya da kimler tarafýndan hazýrlandýðýnýn açýklanmasýný, sorumlularýn cezalandýrýlmasýný ve belgeseli içeren tüm DVD'lerin toplatýlarak kamuoyunun gözleri önünde yakýlmasýný istedi. Aysel Kýlýç Irkçý belgeselle yeni Ogün Samast'lar, Yasin Hayal'ler yetiþtirilmek istendiðini belirten aydýnlar, devlete, ''Topluma kin ve intikam duygularýný götürmekten vazgeç!'' çaðrýsý yaptý. “Sarý Gelin-Ermeni Sorunun Ýç Yüzü” belgeselinin okullarda gösterimine yönelik tepkiler çoðalýyor. Barýþ Giriþimi, Ermeni Vakýf Okullarý Temsilcileri, Helsinki Yurttaþlar Derneði, SODEV, Tarih Vakfý ve Uluslararasý Hrant Dink Vakfý, 'Sarý Gelin' belegeseliyle ilgili kaygýlarýný, Taksim Hill Otel'de düzenledikleri basýn toplantýsý ile dile getirdi. Katýlýmcýlar adýna söz alan Tatyos Bebek, Türkiye'yi yönetenlerin, topluma kin ve intikam duygularýný götürmekten vazgeçmediklerini ifade etti. Milli Eðitim Bakanlýðý'nýn (MEB) söz konusu belgeseli 8 ay önce toplatýldýðý yönündeki açýklamalarýnýn gerçeði yansýtmadýðýný, MEB açýklamasýnýn eksik ve yanlýþ olduðunu söyleyen Bebek, '' Çünkü okullara servis edilen DVD'ler Bakanlýðýn açýklamasýnýn aksine halen gösterilmeye devam edilmektedir'' dedi. Bebek, belgeseli çocuklara gösteren yetkililerin kim olduðunu öðrenmek istediklerini ifade etti. Düþman etmek için Bebek, ''Sarý Gelin belgeseli ile bütün Anadolu'ya mal edilmiþ ''Sarý Gelin' türküsüne tecavüz edilmiþtir'' dedi. Söz konusu filmi, belgesel niteliðinde olmayan,tek taraflý bir prapaganda filmi olarak niteleyen Bebek,'' Sadece yanlý ve saldýrgan deðil, kýþkýrtýcýdýr, alenen ýrkçýdýr...Bugünün insanlarýnýn ruhunu zehirlemek için, düpedüz, Türkleri Ermenilere düþman etmek için imal edilmiþtir'' diye konuþtu. ‘Yeni samastlar yaratýlmak isteniyor’ Kimsenin çocuklarý ýrkçý katiller haline getirme hakkýnýn olmadýðýný ifade eden Bebek, þöyle konuþtu: ''Milli Eðitim'in amacý yeni Ogün Samast'lar, Yasin Hayal'ler yetiþtirmek olabilir mi? Bu vesileyle biricik çocuklarýmýzý resmi idiolojinin bindirilmiþ kýtalarý olarak karanlýk bir geleceðe hazýrlamak için okullarýmýzý hedef seçen zihniyeti kýnýyoruz. Her fýrsatta özellikle de Ermeni sorunu üzerinden propagandif projelerlei resim, kompozisyon yarýþmalarý, belgesel gösterimi adý altýnda çocuklarýmýzýn zehirlenmesi uygulamasýnýn durdurulmasýný, ders kitaplarýnýn yanlý, düþmanca söylemlerden arýndýrýlmasýný talep ediyoruz.'' 'Sarý Gelin' belgeselini yaratanlarýn teþhir edilmesi ve cezalandýrýlmasýný istediklerini belirten Bebek, yetkililere þöyle seslendi, ''Yetmedi mi yaþadýklarýmýz? Daha kaç insanýmýz kurban, kaç çocuðumuzu kurban yapmamýz lazým?'' Ufuk Uras: Irkçý, kafatasçý yaklaþým Basýn toplantýsýnda yer alan ÖDP Ýstanbul Milletvekili Ufuk Uras, ''Sarý Gelin'' belgeseline yönelik Meclis'e soru önergesi vereceðini ve belgeselin kim tarafýndan hazýrlandýðýný öðrenmek istediklerini söyledi. Belgeselin okullarda gösterilmesini ''ýrkçý, kafatasçý bir yaklaþým'' olarak deðerlendiren Uras, ''Resmi ideoloji, küçük çocuklarý kendine benzetmek istiyor.. Çocuklarýmýzýn, gençlerimizin bir kalýba sokulmasýný deðil, bu kalýplarýn kýrýlmasýný istiyoruz'' dedi. Barýþ Giriþimi'nden Aydýn Engin ise, toplatýlan DVD'lerin kamuoyunun gözleri önünde, yakýlarak, imha edilmesini istedi. ‘Tarih kitaplarý süzgeçten geçirilsin’ Belgeselle ilgili, geçtiðimiz günlerde, suç duyurusunda bulunan öðrenci velisi doktor Serdar Kaya da toplantýya katýldý. Kaya, suç duyurusunun ardýndan, internet üzerinden, kendisini olumsuzlayan ve 'tehdit' niteliði içeren açýklamalar yapýldýðýný iddia etti. Suç duyurusunda bulunmak için Ermeni olmak gerekmediðine vurgu yapan Kaya, kendisini 'saf Türk' olarak tanýmladý. Kaya, her türlü þiddete, özellikle de ýrkçýlýða karþý olduðunu ifade etti. Ermeni olduðunu söyleyen Nazar Binatlý ise, tarih kitaplarýnýn süzgeçten geçirilmesini istedi. Toplantýya, ÖDP Ýstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Uluslararasý Hrant Dink Vakfý'ndan Hosrof Dink,Barýþ Giriþimi'nden Aydýn Engin, Ermeni Vakýf Okullarý Temsilcisi Gerop Paylan, Helsinki Yurttaþlar Derneði temsilcisi özlem Dalkýran, SODEV'den Erol Kýzýl Elma, Tarih Vakfý'ndan Murat Güvenç ve çok sayýda öðrenci velisi ile sivil toplum temsilci ve üyeleri katýldý. Birgün Her Þehirde eski bir bahçe Behice Demir Gemilere arabalar eþyalar yüklenecek. Ýstasyonlara yorgun yolcular inecek. Uykusuz gece geçirenler yorgun kalkacak. Uzun uyuyanlar da yorgun kalkacak. Kimi mutlu kimi acýlý kimi sevgi ile geçirdiði gecenin aþký ile uyanacak. Kimi bir intiharý düþünecek. Kimi özlem duyduðu bir kenti, özlem duyduðu bir insaný. (Eski Bahçe Eski Sevgi) Bütün kentlere böyle uzanýyor, görüyor ve biliyor kentlerin yüzünde ve yüreðinde yaþananlarýn ritmini Tezer Özlü. Kendi kentlerine seslenirken geride býraktýðý ve gideceði yerlerin yaþamýnda kendi sesinden, kelimelerinden yollar, sokaklar ve odalar kurmaktadýr. Kendi hayatýný tanýmlarken ayný duygunun özgünlüðünü taþýmaktadýr. Hepimizin sevinçli, hüzünlü tüm sancýlarýný çok önceden fark etmiþ ve bunun nöbetlerini tutmuþ bu nöbetlerden ruhunun tüm derinliði ile geçmiþtir. Hepimize benzer. Biraz göçebe, biraz yerleþik, biraz çoðul, biraz tekil. Ülkelerin kaderi kiþilerin kaderine benzer mi pek bilinmez; ama kiþilerin o küçücük dünyasý çoðu zaman ülkelerin yaþanmýþlýklarýný kapsar. Bu yaný ile de Tezer Özlü bu kapsayýþý en iyi tutan kaynaklardan biridir. Dönemsel tanýklýk, yazýnsal etkileniþ, kiþisel gelgitler ve bir bütün süreçlerin sureleri ve suretleri, hepsi Tezer Özlü’den kalanlarýn soðuk bir yolculuðudur. Kýsa bir hayat Bir süre sonra kent yaþamý baþlayacak. Tüm iþyerleri çalýþacak insanlarla dolacak. Sürekli çalýþan fabrikalarda iþçiler vardiya deðiþtirecek. Ýstasyonlarda trenler duracak. Trenler kalkacak. Gökyüzünde uçan uçaklar dünyanýn belirli havaalanlarýna doðru göklerde yol alacak. 10 Eylül 1943 yýlýnda Simav’da doðdu. Ailesinin çalýþma koþullarý nedeniyle deðiþik yerlerde geçer çocukluðu. Avusturya Kýz Lisesi’nde baþladýðý öðrenim hayatýný daha sonra dýþardan girdiði sýnavlarla tamamlar. Ankara’daki sanat tiyatrosu çevresinde bir süre yer alýr. 1961 yýlýnda çýktýðý yurtdýþýnda ilk evliliðini yapan Özlü bir süre yurtdýþýnda yaþar. Ancak yaþamýn yerleþikliði onun yolculuk ve arayýþ özelliðine karþý pek de direnmez. 1968’de yurda geri döner ve ikinci evliliðini yapar. Bu evlilikten bir kýzý olan Özlü için durmak ve olduðu yerden baþlamak pek de katlanabilir bir durum deðildir. Ardýnda býraktýðý kentlerden öyküler çýkarýr. Gittiði kentlerde bu öykülere izler açar. Hem kendi kaybediþinin izini sürer hem de onu anlatanlarýn mirasýna baðlýlýkla yol alýr. Aldýðý her yol, onun ve yaþamýný yarýda acý ile býrakmak isteyenlerin kararlý takipçiliðini sürdürür. 1981’de gittiði Zürih’te üçüncü evliliðini yapacaðý kiþiyle tanýþýr. Bu tanýþýklýk ve içindeki beþ yýllýk süre Özlü için yaþamýn yazdýklarýna emanet edilmesi ve yazýmýnýn özgün bir dizin oluþturacak kadar içerden sarsýntýlar, tepkiler ve yaratýmlarla dolu olmasýdýr. Bu yaratým Özlü’yü yaþam karþýsýnda sadece 41 yýl tutabilmiþtir. Ýzleri takip Bir yazarýn da yazarý ya da yazarlarý vardýr. Tezer Özlü’yü bize getiren duygularýn ortak izleri her çaðda kendi özlü kalemlerini yaratmýþtýr. Öyle ki yazým bir düþünsel ve ruhsal aktarým deðil mi? Zaman üstümüzden akýp giderken altýnda beklemek ve ondan korkmak deðil var oluþ. “Herhangi bir kentte. Var olmanýn herhangi bir zamanýnda. Tanýdýðýmýz tek güneþ ýsýtýyordu. Ben geçmiþimi unutmuþ, ne geri dönmek ne de ileriye gitmek isteyen bir insan olarak oturuyordum. Sessizdi her þey.’ Zamaný parçalara ve kentlere ve kiþilere ayýrýr Özlü. çocukluk dönemini aile içindeki hayatlarla tanýmlamaya çalýþýr. Bir çocuðun sýnýrsýz sandýðý dünyasýndaki sýnýrlý ve görünmez yönlendirmelerin acýsýný merakýný ve sorgusunu öyküleþtirecek kadar derinden izlenimler edinir. Bu izlenimler ondan önce ayný sorguyu yapmýþ olan Pavese ve Kafka ile buluþturur onu. Yaþamýn Ucuna Yolculuk’ta “aramýzdaki uzaklýk yitiyor. O, varlýðýmý bürüyor. Varlýðýmýn tüm zamaný ve zamansýzlýðý intiharý bürüyor beni’ þeklinde dile getirdiði sözlerinde bu buluþmanýn izlerini, ýsrarýný ve seyrini bulmak mümkündür. Baþladýðý her öyküyü Pavese ile konuþurcasýna ondan fikirler edinerek baþlatan ve onunla devamlýlýk oluþturan Özlü bir nevi karþýlýklý danýþma halinde öyküler yaratmýþtýr. Dünyanýn içinde iken ondan çýkýp gitmek, kendindeki kapýlarý dünya olarak baþlangýç saymak. Benliðini bir coðrafya olarak görüp ona iniþ çýkýþlar, doruklar, nehirler, sesler, tehlikeler ve dinginlikler vermek. Her hali bir biçime, bir sürece tâbi kýlmak. Gitmenin tüm sýnýrsýzlýðýný kendine aþýlamak. Sýnýrsýzlýðýn içinde ölümü sýfýrlamak. Onu korkunun uzak ve yabancýlýk aþamasýndan alýp anlarýn, anýlarýn ve acýlarýn arasýna serpiþtirmek. Vazgeçilmez gibi duranlarýn arasýna hiçliði de piþirmek ve zamanýn her geçiþine onu sermek. Taþýn dilsizliðine sesini býrakmak. Birbirini eriten bulutlar arasýnda iðne sýzýsý kadar tutulmaz ýþýða bakmak. Kara ve ak olanýn ikilemini doðurmak, ruhla beden arasýndaki kavgalara arýnmalar yaðdýrmak. Hepsi Tezer Özlü’den bize kalanlar. Zaman kaygýsý var Tezer Özlü’de. Ancak bu zamanýn niçin geçtiðine dair deðil. Nasýl ve nereye gittiðine dairdir. Olduðu yerde kalamamak sürekli sýrtýnda dünyasý ile eþiðin ötesi için hazýr olmakla anlatýlabilecek bir nasýl. Kurallar, baskýlar ve dayatmalarla, bencilliklerle süslenen alýþkanlýklarý kýrýp kendine dair olanýn uðraþýsýný vermek, boyun eðmeden ve sinmeden inandýðý görüþler adýna dünya yaratmak. Ýlle de dünyanýn fiziki bir yerinde deðil kendi bir karýþlýk alanýnda nefese alabilecek, göðüne bakabilecek, tutmak istediði elle uzanacak ve yaþadýðýnýn anlamýný hepimizle paylaþacak kadar boyut deðiþtirecek bir insan. Bizden önce fark etti bugünü. Bugün aslýnda onun geçmiþ zamanýydý. Bugünün çatýþmalarý, çeliþkileri, sevgileri, aldatmalarý, ayrýlýklarý, sevgisizlikleri, hepsinin bedelini ödeye ödeye yaþadý, bildi, anlattý ve yazdý. Onda düþsel olan bir þey kalmamýþ adeta her þey gerçek. Düþ olarak kalansa kendisiyle beraber alýp götürdüðüdür. Kendisine sakladýklarýdýr. Ölüm gündelik bir dil olarak kavramlaþtýrýlmýþtýr. Bunun altýndaki tüm yoðunluklarý, düþüþleri, kopuþlarý elde edememenin kýrgýnlýðý deðil ondaki aykýrýlýk. Elde olanýn anlamsýzlýðý ve hayatýn ona yetmeyiþidir onu uzaklara yolcu eden. Kendine güvenin keskinliði o güven altýnda onu okurken kapýldýðým derinlik ve sonu gelmez, tükenmeyen cesaret, hayranlýk. Ölümle seviþmesi zamaný ve mekaný sabitleþtirmekten kaçýnan baþýna buyrukluðu. Aslýnda yýllar önce bizden önce bizim için kýlýcýný çekip doruklardan süzüle süzüle içtensizliðin ve itaatin karmaþasýna savaþ açmýþ bizleri de meydana buyur eden bir asidir. Kadýn ve erkek arasýndaki ayýrýmý pozitif ve negatif bir bölünmeye tabi tutmayan özgür, düþünen ve kararýný kendi verebilen bir tavrýn iradesidir. Aidiyet onun için kendine býraktýðý ve kendinden aldýðý fikirdir. Fikirleri hayatýný hapsetmiyor, mekânýn hücreselliðini ve bütün duraklarý es geçiyor. Fikirleri aldýðý andan itibaren uyguluyor ki bizler mekânýn ve þartlarýn hücreselliðinde boðuluyorken, o zincirlerin gücünü kýrmanýn yolunu yýllar önce bulmuþtu. Hep yoldaydý ve gideceði yolun her duraðýný biliyordu. Siz de Tezer Özlü’nün ellerine dokunun. Bir kitabýný okuyun ve yaþamýn ucuna yolculuklara çýkýn. Her þehrin küçücük bir topraðýnda yüreðinizde kalacak bir bahçeniz olsun. Birgün