ESKİ BAYRAMLARDA TEBRİKLER
Transkript
ESKİ BAYRAMLARDA TEBRİKLER
ESKİ BAYRAMLARDA TEBRİKLER BAKİ SARISAKAL ESKİ BAYRAMLARDA TEBRİKLER Eski bayramlarda eşe dosta, akraba ve taallukata tebrik mektupları, tebrik kartları yollamak adetti. Bu çeşit şeyleri gönderenler, bunları ya kendileri yazarlar ve ağdalı tumturaklı bir üslup ve lisanla olmasına dikkat ederler yahut kitaplardan kopye ederlerdi. Uçları çiçekli kağıtlara yazanlar da vardı. Fakat çoğunluk sadeliği tercih etmez, cicili bicili şeylere özenirlerdi. Bayramdan bir hafta evvel kırtasiyecilerde bir faaliyet başlardı. Zarif kağıt, stoklarını yeni çeşitlerle sarı, eflatun Pembe, kırmızı renkli ve çiçekli zarflarla, kağıtlarla ve kartlarla zenginleştirirlerdi. Zarfların köşelerinde gagalarında mini mini bir zarf taşıyan yaldızlı, boyalı kuş resimleri vardı. Kartların üstünde yaldızlı harflerle “ İydiniz said olsun “ , “ İydiniz said, ömrünüz ferid olsun “ gibi klişeleşmiş sözler yazardı. Tebrik kartları zarf ve kağıt almak için daha bir hafta evvelinden kırtasiyeci dükkanları gezilir, güzeli, iyisi aranıp seçilirdi. O günlerde işportacılarda, postane önlerinde tebrik kartları satmazlardı. Bunları almak için kağıtçılara, kırtasiyecilere gitmek lazımdı. O zamanlar seci ve kafiyeye dikkat edilerek yazılmış mektuplar göndermek bir anane halini almıştı. Bir örnek olmak üzere Sadrazama yazılan bir bayram tebriği şu şekilde idi: “ Meyameni küdûmü idisait ve mehasini rüsumu yevmi sââdet bedit, duayımi devleti ikballerini te’yit ve mevasimi atufeti eftallerini tes’it eylemek dâvâtî hususu peyvûdi dibace turazı menşuru icabet ve matlaı afıtabı devleti kamıkârı ve hurşidî ufku satfeti namidarı olan zatı âsaf âyâtı velinamilerini furubahşı didei eshabı ümit ve eşaayı envarı şumusu atıfetlerinden hezarı ehleyi mahı seyâm ve idi müstefit olmak tahayyiatı hulûsmendi sernameyi şanı menkıbet kılındığı… “ İkinci Abdülhamid Döneminde gazeteler ve mecmualar Bayramın birinci günü birinci sayfalarının başına bayrama ait yazılar yayınlarlardı. Bunun ağdalı, münşiyane olmasına çok dikkat ederlerdi. Yazının başına muhakkak şöyle bir kıta da oturturlardı: Hazreti Abdülhamid Hanın zaman-ı şevketi, İydi pür süru saadettir bu mülkü millete, Cümleye mefruzu zemindir duayı devleti Sayesinde anil olduk bunca Lûtfu nimete. Sonra bayramın feyzi, hikmeti anlatılır, Peygamberden bahsedilir. İslam aleminden dem vurulurdu. Arkasından Padişahın bitmez, tükenmez “ hayrat ve hasenat “ ı yaptığı işler sıralanarak “Velinimeti âzamın dâveti hayriyei cenab-ı mülükânelerini tekrar ile iftihar ve mingayrı had tebriki iydi saidi meyame bedide ictisar eyleriz “ diye yazdıktan sonra şu manzume ile şiiri bitirirlerdi: Ey Padişah-ı âdil, Dâvât-ı şevketindir, Sayende halkı âlem Vird-i lisanı millet, Enva-ı lûtfa mail, Herman-ı salianın, Olmakla oldu hurrem, Olsun meserret efza, Şükran-ı nimettir, İclâli ömrü şanın Zibizebâni millet, Kılsun mezid Mevlâ! Mutlakıyet Devrinde gazeteciler bayram kandil, cülus günlerini dört gözle beklerler, özenip bezenerek yazdıkları şeyleri “ çiçeği burnunda tebriklerim var “ diye patronlarına sunarlardı ve bunları birer altından aşağıya satmazlardı. 1 1 M. Süleyman ÇAPANOĞLU, “ Eski Bayramlarda Tebrik Mektupları “, Milliyet 18 Temmuz 1950, Sayı: 77