181-185 AkciÛer LezyonlarÝnda
Transkript
181-185 AkciÛer LezyonlarÝnda
Akciğer Lezyonlarında BT Eşliğinde Transtorasik İİAB ve “Tru-Cut” Biyopsinin Tanı Değeri Banu SALEPÇİ*, Sevda ÖZDOĞAN*, Zeynep ÖCAL*, Gülşen SARAÇ*, Benan ÇAĞLAYAN*, Aytuğ GENÇ** * Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği, ** Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyoloji Bölümü, İSTANBUL ÖZET Fiberoptik bronkoskopi (FOB) ile tanı konamayan ve periferik yerleşimli akciğer lezyonlarında bilgisayarlı tomografi (BT) eşliğinde uygulanan transtorasik ince iğne aspirasyonu biyopsisi (İİAB) ve “tru-cut” biyopsinin tanı değerini tespit etmek amacıyla kliniğimize Ocak 1999-Eylül 2002 yılları arasında başvuran 201 (15 kadın, 186 erkek) hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Olguların 102’sine BT eşliğinde İİAB, 87’sine “tru-cut” biyopsi, 12’sine de İİAB ve “tru-cut” biyopsi yapıldı. Hastaların yaş ortalaması 59.24 (17-83) yıl idi. İİAB yapılan 114 hastanın 94 (%82.5)’ünde malignite, 4 (%3.5)’ünde benign lezyon tespit edildi. Onaltı (%14)’sında ise negatif sonuç alındı. “Tru-cut” biyopsi yapılan 99 hastanın 94 (%95)’ünde malignite, 3 (%3)’ünde benign lezyon tespit edildi. İki (%2) hastaya kesin tanı konulamadı. Sonuç olarak İİAB için doğru tanı oranı %77.2, duyarlılık %87, özgüllük %100, tru-cut biyopsi için ise sırasıyla %93.3, %100 ve %100 bulundu. Malignite tespit edilen hastaların 23’ü opere edildi. Operasyon sonrası patolojik tanılar İİAB ve “tru-cut” biyopsi sonuçları ile uyumlu idi. İkiyüzbir olgunun 1 (%0.5)’inde hemoptizi, 7 (%3.5)’sinde pnömotoraks gelişti. Bulgularımız, BT eşliğinde transtorasik İİAB ve “tru-cut” biyopsinin tanı oranı yüksek, güvenilir ve komplikasyon oranı düşük yöntemler olduğunu doğrulamaktadır. ANAHTAR KELİMELER: Akciğer lezyonları, transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi, “tru-cut” biyopsi SUMMARY THE DIAGNOSTIC YIELD OF CT GUIDED TRANSTHORACIC FINE NEEDLE ASPIRATION AND TRU-CUT BIOPSY IN LUNG LESIONS The aim of this study was to evaluate the diagnostic yield of transthoracic fine ceedle aspiration (FNAB) and tru-cut biopsy in peripheral lung lesions that cannot be reached by fiberoptic bronchoskopy (FOB). FNAB and tru-cut biopsy for lung lesions were performed in 201 patients evaluated in our clinic between January 1999- September 2002. Among these patients 102 of them had CT guided FNAB and 87 patients had tru-cut biopsy. Both methods were performed in 12 patients. Among the 114 patients that FNAB were performed 94 (82.5%) had malignant and 4 (3.5%) had benign histologic diagnosis. In 16 patients (14%) the results were nondiagnostic. Among the 99 patients that tru-cut biopsy were performed 94 (95%) had malignant and 3 (3%) had benign diagnosis. In 2 patients (2%) the results were nondiagnostic. Twenty three malignant patients were operated and postoperative pathologic examination confirmed the preoperative histologic diagnosis in all cases. Complications were pneumothorax in 7 cases and hemoptysis in one case. Solunum Hastalıkları 2003; 14: 181-185 181 Salepçi B, Özdoğan S, Öcal Z, Saraç G, Çağlayan B, Genç A. As a result we reached definite diagnosis in 77.2% of the cases by FNAB (sensitivity %87, specificity %100) and 93.3% of the cases by tru-cut biopsy (sensitivity %100, specificity %100). Our results confirm that CT guided FNAB and tru-cut biopsy are effective diagnostic methods with minimal complication rate. KEY WORDS: Lung lesions, transthoracic fine needle aspiration, tru-cut biopsy GİRİŞ Transtorasik iğne biyopsisi ilk kez 19. yüzyılın sonlarında Leyden tarafından bakteriyolojik örnek almak amacıyla, bundan kısa süre sonra da Menetrier tarafından akciğer kanserlerinde tanı amacıyla kullanılmıştır (1,2). Fakat uzun süre komplikasyonlarından korkulduğu için yaygınlaşamamıştır. Son 30-35 yıldır ise komplikasyonlarının nadir olduğunun anlaşılması üzerine özellikle bronkoskopi ile ulaşılamayan periferik akciğer kanserlerinin tanısında sık kullanılmaya başlanmıştır. Böylece daha invaziv olan torakotomi işlemine gereksinim azalmış oldu. Transtorasik iğne biyopsisi; ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) ve kesici iğne biyopsisi olmak üzere iki teknikle yapılır (1). Floroskopi, ultrasonografi (USG) veya bilgisayarlı tomografi (BT) eşliğinde yapılan transtorasik İİAB’nin malign lezyonlarda pozitif tanı yüzdesinin %64-100 olduğu bildirilmektedir, benign lezyonlarda ise çok daha düşük olup %11-68 arasında değişir (3,4). Kesici iğne biyopsisi ile tanı yüzdesi özellikle benign lezyonlarda daha yüksek olup %69’lara kadar çıkmaktadır. Malign lezyonlarda ise tanı yüzdesi İİAB’den çok farklı olmamakla beraber immünhistokimyasal çalışmalar için yeterli materyal sağlar (1,5). Çalışmamızda fiberoptik bronkoskopi (FOB) ile tanı koyamadığımız olgularda ve periferik akciğer tümörlerinde BT eşliğinde yapılan transtorasik İİAB ve “tru-cut” biyopsisinin tanı değerini araştırmak amacı ile kliniğimizde Ocak 1999-Eylül 2002 tarihleri arasında İİAB ve “tru-cut” biyopsi uygulanan hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi. yonuna göre hastalar uygun pozisyonda yatırıldıktan sonra yerini belirlemek için tomografi kesitleri alındı. Cilt üstünde işaretlenerek tekrar kontrol edildi. Lezyonun cilde uzaklığı, iğnenin gireceği mesafe hesaplandıktan sonra İİAB için 18-20-22 gauge “spino-cun” ve “shiba” iğneleri, kesici iğne biyopsisi için de otomatik “tru-cut” biyopsi iğnesi kullanıldı. İğne aspirasyonu uygulanan olguların büyük çoğunluğunda patolog da hasta başında bulunmak kaydıyla materyal alındıktan sonra lamlara yayılıp %96 alkolle tespit edildi. PAP EA50 boyası ile boyanarak ışık mikroskobu altında değerlendirildi. Yetersiz materyal alınanlar tekrarlandı. Biyopsi materyalleri ise alkolle tespit edilerek patolojiye gönderildi. İşlemden hemen sonra tüm olgular BT ile, işlemden beş-altı saat sonra ise sadece pnömotoraks riski taşıyan hastalar akciğer grafisi ile kontrol edildi. SONUÇLAR Çalışmaya 15’i kadın 186’sı erkek toplam 201 olgu alındı. Yaş ortalaması 59.24 (17-83) yıl idi. Olguların 163 (%81.1)’ünde lezyonlar radyolojik olarak kitle görünümünde, 21 (%10.4) olguda soliter nodül, 14 (%7) olguda kavite ve 3 (%1.5) olguda konsolidasyon görünümünde idi. Yüzonbeş (%57.2) olgu periferik, 26 (%12.9) olgu hiler yerleşimli, diğer olgular ise çeşitli lokalizasyonlarda idi (Tablo 1). Lezyonların boyutları 3-6 cm arasında değişmekte idi (Tablo 2). FOB ile tanı konulamayan 86 olgu ve daha önce FOB uygulanmamış periferik Tablo 1. Lezyonların lokalizasyonu. GEREÇ ve YÖNTEM n % Ocak 1999-Eylül 2002 tarihleri arasında kliniğimizde malignite ön tanısıyla takip edilen 201 olguya BT eşliğinde transtorasik İİAB ve “tru-cut” biyopsi uygulandı. Periferik 115 57.2 Perihiler 26 12.9 Parakardiyak 15 7.5 Mediastinal 23 11.4 İşlemden önce hastalara rutin trombosit sayımı, kanama ve pıhtılaşma zamanı, protrombin zamanı, aktive parsiyel tromboplastin zamanı, protrombin aktivitesi ve INR tetkikleri yapıldı. Hiçbir olguya premedikasyon uygulanmadı. Lezyonun lokalizas- Paraaortik 12 6.0 182 Paravertebral 10 5.0 Toplam 201 100 Solunum Hastalıkları 2003; 14: 181-185 Akciğer Lezyonlarında BT Eşliğinde Transtorasik İİAB ve “Tru-Cut” Biyopsinin Tanı Değeri Tablo 2. Lezyonların boyutları. n % < 3 cm 21 10.4 3-4.5 cm 58 28.9 5-6 cm 71 35.3 > 6 cm 51 25.4 Toplam 201 100 yerleşimli 115 olgunun (toplam 201 olgu) 114’üne toplam 127 kez BT eşliğinde transtorasik İİAB yapıldı. Olguların 88 (%77.2)’ine ilk işlemde tanı kondu. On olguya ise tekrarlanan işlemler sonucunda tanı kondu. Doğru tanı oranı %77.2 olarak hesaplandı. Bu oran, maligniteler için %87, benign lezyonlar için %66.6 bulundu. Tanı konan olguların 94 (%82.5)’ünde malignite (Tablo 3’te malignite saptanan olguların hücre tipleri görülmektedir), 4 (%3.5)’ünde benign lezyon saptandı. 16 (%14) olguda negatif sonuç alındı. Benign lezyon saptanan dört olgunun üçü tüberküloz, biri plevranın lokal fibroz tümörü idi. Negatif sonuç alınan 16 olgunun 12’sine “tru-cut” biyopsi, birine torakoskopi, birine bronkoskopi ile malignite tanısı konuldu. Diğer iki hastanın ise klinik ve radyolojik takiplerinden benign hastalıkları olduğuna karar verildi. Sonuçların duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif prediktif değerleri Tablo 4’te görülmektedir. Doksandokuz olguya ise toplam 104 kez “tru-cut” biyopsi uygulandı. Bu olguların 12’sine önceden İİAB uygulanmış ve negatif sonuç alınmıştı. Doksandokuz olgunun 94 (%95)’üne ilk işlemde, üç olguTablo 3. İİAB ile malignite saptanan 94 olgunun patolojik hücre tipine göre dağılımı. Tablo 4. İİAB yapılan olguların tanı değerleri. Duyarlılık Özgüllük n % 94/108 87 6/6 100 Pozitif prediktif değer 94/94 100 Negatif prediktif değer 6/20 30 ya ise tekrarlanan işlemler sonucu tanı kondu. Doğru tanı oranı %93.3 olarak hesaplandı. Bu oran maligniteler için %100, benign lezyonlar için de %100 bulundu. Olguların 94 (%95)’ünde malignite (Tablo 5’te malignite saptanan olguların hücre tipleri görülmektedir), 3 (%3)’ünde benign lezyon tespit edildi. İki (%2) olguda ise negatif sonuç alındı. Benign lezyon saptanan üç olgunun ikisi tüberküloz, biri bronşiyolitis obliterans organize pnömoni idi. Negatif sonuç alınan olgulardan birine bronkoskopik lavajda ARB üremesi sonucu tüberküloz, diğerine ise klinik, radyolojik ve patolojik bulgular birlikte değerlendirilerek lenfogranülomatöz hastalık tanısı konuldu. Sonuçların duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif prediktif değerleri Tablo 6’da görülmektedir. Transtorasik İİAB ve “tru-cu” biyopsi ile malignite saptanan 188 olgunun küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olan 23’üne cerrahi tedavi uygulandı. Operasyon sonrası patolojik tanılar biyopsi Tablo 5. Tru-cut biyopsi ile tanı konan olguların patolojik hücre tipine göre dağılımı. N % Skuamöz hücreli karsinom 28 29.8 Adenokarsinom 35 37.2 n % Küçük hücreli dışı karsinom 18 19.1 Skuamöz hücreli karsinom 36 38.3 Küçük hücreli karsinom 6 6.3 Küçük hücreli dışı karsinom 24 25.5 Mikst karsinom (Adenoskuamöz) 1 1.1 Küçük hücreli karsinom 13 13.8 Karsinoid tümör 2 2.1 Adenokarsinom 18 19.1 Plazmositoma 1 1.1 Karsinoid tümör 1 1.1 “Low grade” hodgkin dışı lenfoma 1 1.1 Hodgkin dışı lenfoma 1 1.1 Bronkoalveoler karsinom 1 1.1 Meme karsinom metastazı 1 1.1 Malign mezenkimal tümör 1 1.1 Toplam 94 100 Toplam 94 100 Solunum Hastalıkları 2003; 14: 181-185 183 Salepçi B, Özdoğan S, Öcal Z, Saraç G, Çağlayan B, Genç A. Tablo 6. Tru-cut biyopsi yapılan olguların tanı değerleri. Duyarlılık N % 94/94 100 Özgüllük 5/5 100 Pozitif prediktif değer 94/94 100 Negatif prediktif değer 5/5 100 sonuçları ile uyumlu bulundu. Sadece dört olguda tanı biyopsi ile epidermoid karsinom olmasına karşın operasyon sonrasında 3’ünde adenokarsinom, birinde mikst karsinom olarak değerlendirildi (spesifisite %82.6). Malignite saptanan 19 olgunun torakotomi sonrası patolojik tanılarının İİAB ve “trucut” biyopsi sonuçları ile uyumlu gelmesi, malign lezyonlarda transtorasik İİAB ve “tru-cut” biyopsinin sensitivite ve spesifisitesinin yüksek olduğunu desteklemektedir. Olgularımızın 1 (%0.5)’inde masif olmayan hemoptizi, 7 (%3.5)’sinde pnömotoraks gelişti. Beş olguya toraks tüpü takıldı, iki olgu istirahat ve konservatif tedavi ile düzeldi. Pnömotoraks gelişen olguların sadece birinde amfizem mevcuttu. TARTIŞMA Transtorasik İİAB son 30-35 yıldır özellikle malign hastalıkların tanısında başarıyla kullanılan bir yöntem olup yapılan birçok çalışmada malign hastalıklar için sensitivitesi %64-100 bulunmuş. Benign lezyonlarda ise bu oran daha düşük olup %11-68 arasında değişir (3,4). Kayalar ve arkadaşları yaptıkları 124 olguluk çalışmada malign lezyonlarda sensitiviteyi %82, spesifisiteyi %100; benign lezyonlarda sensitiviteyi %83, spesifisiteyi %100 bulmuşlar. Bu çalışmada benign lezyonlarda spesifisite ve sensitivitenin bu kadar yüksek olması, biyopsi sonucu benign bulgular tespit edilen tüm olguların benign olarak kabul edilmesine bağlanmıştır (6). Bayramgürler ve arkadaşları yaptıkları 52 olguluk çalışmada malign lezyonlar için sensitiviteyi %93.3, spesifisiteyi %100, tanı değerini %92.8; benign lezyonlar için tanı değerini %60 bulmuşlardır (7). Sevim ve arkadaşları yaptıkları 212 olguluk çalışmalarında da malign olgularda %91.9, benign olgularda %26.7 doğru tanı sağlamışlardır (8). Ülkemizde önceki yıllarda yapılan pek çok çalışmada ise doğru tanı oranı %59 ile %96, duyarlılık %81 ile %95, 184 özgüllük %96 ile %100 arasındaki değerlerde bulunmuş (9-12). Biz de çalışmamızda literatürle uyumlu olarak İİAB’si için doğru tanı oranını malign lezyonlarda %87, benign lezyonlarda %66.6 bulduk. İlk işlemde olguların 88 (%77.2’si)’ine tanı konmuşken işlemler tekrarlandığında 10 olguya daha tanı kondu ve doğru tanı oranı %77.2 bulundu. Sonuçların duyarlılığı %87, özgüllüğü %100, pozitif prediktif değeri %100 ve negatif prediktif değeri %30 olarak hesaplandı. Transtorasik İİAB işlemi sırasında patoloğun da hazır bulunarak materyalin hemen incelenmesi, yeterli olup olmadığı hakkında bilgi vermesi ve gerektiğinde işlemin tekrarlanması pozitiflik oranını arttırmaktadır (5,6). Santambrogio ve arkadaşları yaptıkları çalışmada patolog eşliğinde İİAB yaptıkları olgularda tanı oranını, patolog olmaksızın yaptıkları İİAB’lere göre daha yüksek bulmuşlardır (13). Bizim çalışmamızda da İİAB girişimleri sırasında patolog hazır bulunmuş olup materyal hemen incelenebildi. Transtorasik İİAB’yi takiben yapılan kesici biyopsi, özellikle benign lezyonlarda tanı oranını %31’lerden %69’lara çıkarmaktadır (5). Staroselsky ve arkadaşlarının 220 olguluk çalışmasında kesici biyopsi ile elde ettikleri tanı oranı, benign hastalık ve lenfomalar için İİAB’ye göre oldukça yüksek bulunmuş olup %31.7’den %87.8’e çıkmıştır. Malign hastalıklar için ise İİAB ile alınan sonuçlar daha yüksek bulunmuş (14). Bilaçeroğlu ve arkadaşları yaptıkları 77 olguluk çalışmada aynı iğne ile hem histolojik hem sitolojik örnekler alarak sitolojinin, histolojik tanıyı %23 arttırdığını tespit etmişler (15). Milman’ın 29 olguluk çalışmasında kesici iğne biyopsisi ile malign ve benign hastalıklarda total tanı oranı %90 bulunmuş (16). Bizim çalışmamızda da “tru-cut” biyopsi ile doğru tanı oranı %93.3 bulunmuş olup bu oran malign hastalıklar için %100, benign lezyonlar için %60’tır. Tüm tanı oranları İİAB’sine göre artış göstermiştir. Sevim ve arkadaşları çalışmalarında malignite tanısı koydukları 181 olgunun 18’inde cerrahi girişimle tanıyı doğrulamışlar ve hiç yalancı pozitiflik saptamamışlar. Sadece beş olguda biyopsi ile epidermoid veya adenokarsinom tanısı varken operasyon sonrası bu tanıların tam tersi tespit edilmiştir (8). Bilaçeroğlu ve arkadaşları da biyopsi ile malignite tanısı koydukları 12 olguyu torakotomiye vermişler Solunum Hastalıkları 2003; 14: 181-185 Akciğer Lezyonlarında BT Eşliğinde Transtorasik İİAB ve “Tru-Cut” Biyopsinin Tanı Değeri ve dördünde biyopsi ile tanı epidermoid karsinom iken torakotomi sonrası adenokarsinom tespit edilmiştir (15). Bizim çalışmamızda da malignite tespit edilen 23 olguya cerrahi girişim uygulanmış olup hiç yalancı pozitiflik bulunmamıştır. Sadece dört olguda biyopsi ile epidermoid karsinom tanısı varken cerrahi sonrası üçünde adenokarsinom birinde mikst karsinom tespit edildi. Literatüre baktığımızda transtorasik İİAB sonrası en sık gelişen komplikasyonlar pnömotoraks (%7-28) ve hemoptizidir (%1-2). Uğurlu ve arkadaşlarının 30 olguluk çalışmasında 6 (%20) olguda drenaj gerektirmeyen pnömotoraks gelişmiş (2). Kayalar ve arkadaşlarının 124 olguluk çalışmasında izlenen 53 olgunun dördünde pnömotoraks gelişmiş olup bu olguların sadece birinde kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) mevcutmuş (6). Bayramgürler ve arkadaşları 52 olguluk çalışmalarında %7.7 oranında pnömotoraks, %1.9 oranında ise hemoptizi tespit etmişler (7). Sevim ve arkadaşları biyopsi yaptıkları 212 olguda %4.7 oranında pnömotoraks tespit etmişler (8). Staroselsky ve arkadaşlarının 220 olguluk çalışmasında %24.7 oranında pnömotoraks gelişmiş ve bu olguların %2.7’sine tüp drenajı gerekmiş, %1.1 oranında hemoptizi, %2.7 oranında da göğüs ağrısı tespit edilmiş (14). Bilaçeroğlu ve arkadaşları iki olguda vazovagal senkop iki olguda drenaj gerektirmeyen pnömotoraks, bir olguda hemoptizi tespit etmişler (15). Milman’ın çalışmasında ise 29 olgunun sekizinde pnömotoraks gelişmiş ve olguların beşinde tüp drenajı gerekmiş (16). Ülkemizde yapılan diğer çalışmalarda da pnömotoraks oranı %4.5 ile %18.5 arasında bulunmuş (9-12). Bizim çalışmamızda 7 (%3.5) olguda pnömotoraks, 1 (%0.5) olguda ise hemoptizi gelişmiştir. Pnömotoraks oranının literatürden daha düşük bulunmuş olması, işlemden hemen sonra tüm olgular BT ile kontrol edildiği halde işlemden beş-altı saat sonra sadece risk taşıyan olgulara akciğer grafisi çektirmemiz nedeniyle olabilir. Sonuç olarak, BT eşliğinde yapılan İİAB, akciğer kanseri olgularında tanı değeri çok yüksek, komplikasyon oranı çok düşük bir girişim olup güvenle kullanılmaktadır. Tekrarlanan işlemler ve işlem esnasında patoloğun da bulunarak hemen inceleme yapması tanı oranını arttırmaktadır. İİAB ile sonuç alınamayan olgularda (özellikle beningn lezyonlarda) uygulanan “tru-cut” biyopsi tanı oranını arttıran, komplikasyon oranı çok düşük, güvenle kullanılan bir yöntemdir. Solunum Hastalıkları 2003; 14: 181-185 KAYNAKLAR 1. Lillington GA. Laboratory tests and ancillary diagnostic techniques. A diagnostic approach to chest diseases. Chapter 3. Baltimore MD, USA: Williams & Wilkins, 1987;44-76. 2. Uğurlu Ö, Kıraklı C, Erer OF ve ark. Periferik akciğer lezyonlarında BT rehberliğinde transtorasik ince iğne aspirasyonu ve tanısal değeri. İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi 1999;12:22-7. 3. Lacasse Y, Wong E, Guyatt GH et al. Transthoracic needle aspiration biopsy for the diagnosis of localised pulmonary lesions: A meta analysis. Thorax 1999;54:884-93. 4. Lillington GA, Gould MK. Identification of benign pulmonary nodules by needle biopsy. Chest 1998;113:3-5. 5. Shaffer K. Role of radiology for imaging and biopsy of solitary pulmonary nodules. Chest 1999;116:5195-225. 6. Kayalar C, Okyay N, Savaş R ve ark. Akciğer lezyonlarında transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisinin tanısal değeri. Solunum Hastalıkları 1999;10:325-9. 7. Bayramgürler B, Yılmaz A, Arslan S ve ark. Bilgisayarlı tomografi eşliğinde yapılan transtorasik ince iğne aspirasyonu sonuçlarımız. Solunum Hastalıkları 2000;11:423-5. 8. Sevim T, Ataç G, Horzum G ve ark. Transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi sonuçlarımızın değerlendirilmesi. Toraks Dergisi 2000;1:32-5. 9. Koşar F, Kıyık M, Altın S ve ark. Akciğer kanseri düşünülen hastalarda transtorasik ince iğne aspirasyonunun tanı değeri ve yöntemlerin karşılaştırılması. Solunum 1995;780-7. 10. Gür A, Çetin S, Ortaköylü G ve ark. Akciğer lezyonlarında CT eşliğinde yapılan TTİA’nın tanı değeri. Solunum 1995;788-92. 11. Salepçi B, Öcal Z, Orhun M ve ark. Akciğer lezyonlarında BT eşliğinde transtorasik İİAB’nin tanı değeri. Solunum 1995;793-7. 12. Çıkrıkçıoğlu S, Özyurt H, Ekmekçioğlu A ve ark. CT eşliğinde transtorasik iğne aspirasyonunun tanı değeri. Solunum 1991;66-70. 13. Santambrogio L, Nosotti M, Bellaviti N et al. CT-guided fine-needle aspiration cytology of solitary pulmonary nodules. Chest 1997;112:423-5. 14. Staroselsky AN, Schwarz Y, Man A et al. Additional information from percutaneous cutting needle biopsy following fine-needle aspiration in the diagnosis of chest lesions. Chest 1998;113:1522-5. 15. Bilaçeroğlu S, Tekgül S, Aydoğdu Z ve ark. Transtorasik kesici iğne biyopsisinde aynı iğne ile alınmış olan sitolojik örnek yaymalarının tanısal katkısı. Solunum Hastalıkları 1999;10:312-7. 16. Milman N. Percutaneous lung biopsy with a fine bore cutting needle (vacu-cut): Improved results drill technique. Thorax 1995;50:560-2. Yazışma Adres Banu SALEPÇİ Altıntepe Mahallesi Sırmakeş Sokak Ataş Apartmanı No: 2/2 Küçükyalı/İSTANBUL 185