40 bin kişi dgm`ye hayır dedi
Transkript
40 bin kişi dgm`ye hayır dedi
i HABERLER TÖB-DER, TÜTED, TÜM-DER, Halkevleri, Çağdaş Hukukçular Derne ği, Ankara Tabip Odası, TUS - DER, TMMOB, TÜMAS, TUMÖD, TÎB, İKD AKD, İGD'nin katıldıkları DGM'ye Hayır Miting ve Yürüyüşü, 27 Eylül'de Ankara'da yapıldı. Miting ve yürüyüşün yapılacağı mey dan ve yollar sabahın erken saatlerinden itibaren güvenlik kuvvetleri tarafından kordon altına alınmış, Tandoğan alanına giden yollarda trafik kesilmiş, mitinge gidenlerin üzerleri görevli kadın ve er kek polisler tarafından aranmıştır. Mi tinge diğer şehirlerden gelenlerin oto büsleri de yollarda çevrilerek aynı uygu lamaya tabi tutulm uştur. Katılmanın az olmasını sağlamak için uygulanan bu baskı yöntemi güvenlik gereği diye gös terilmek istenmiştir. Ama gerek miting hazırlıkları esnasında, gerekse miting gü nü yapılan baskılar mitinge katılmayı en gelleyememiş, ilericiler, yurtseverler, devrimciler, yurdun her köşesinden ge DGM VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ Türkiye'de demokrasi mücadelesinin yükseldiği günleri yaşıyoruz. Müca delenin yükselişi bir rastlantı değil, boşuna değil. Hayat pahalılığı artıyor, işsizlik artıyor, çalışan milyonlar için geçim gi derek zorlaşıyor. Ve kapitalizmin kitlelerin yükselen tepkisini bastırmadaki en çarpıcı yöntemi olan faşizm tırmanıyor. DGM'ler faşist tırmanışta önemli bir basamak. İşçiler, memurlar, öğretmenler, teknik elemanlar ve benzeri tüm çalışan lar, hayat pahalılığına, işsizliğe, iş güvensizliğine baş kaldırıyorlar; ekonomikdemokratik haklarını savunuyorlar, yaşama hakkını savunuyorlar. Kapitalist 4 0 BİN KİŞİ DGM’YE HAYIR DEDİ lerek DGM yasa tasarısını protesto et mek için Tandoğan'da toplanmışlardır. Onbinlerce kişinin katıldığı miting saat 12'de başladı. "DGM'ye Hayır”, "DGM'ye Geçit Y ok", "Faşizme Geçit Yok", "Kahrolsun Faşizm ", "Bağımsız Türkiye", "İşçiler Birleşin", "Hükümet İstifa", "Yaşasın İşçiler", "Yaşasın DİSK", "Katil İktidar" sloganlarının yer aldığı mitingde özetlerini aşağıda sundu ğumuz konuşmalar yapılmıştır: (d eva m ı 2. sayfada) ler ve onların doğal müttefiklerinin buna getirdikleri acil çözüm, kendi sınıf mahkemelerini, DGM'leri önermek oluyor. DGM'lerin sınıfsal özü, işçi sınıfını yakından ilgilendiriyor. Hükümet edenlerin aksini iddia etmelerine karşın, işçi sınıfı bu mahkemelerin herşeyden önce kendi ekonomik-demokratik hak taleplerinin engellenmesine, var olanların kısıtlanmasına, giderek ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu biliyor. İşçi sınıfının kitlesel demokratik direnişi boşa değil. Bu bir yaşam kavgası. Var olup olmama mücadelesi. DGM'lerin sınıfsal öz ve kapsamı diğer tüm çalışanları yakından ilgilen diriyor. Çıkarlarının işçi sınıfının çıkarlarıyla çelişmediğinin bilincinde olan tümı çalışanlar, bu mahkemelerin kendi ekonomik-demokratik taleplerini de engellemeye, "sendikal hak" taleplerini baskı altına almaya yönelik olduğu nu biliyorlar. Onun için demokratik işçi hareketini destekliyorlar. DGM'lere karşı seslerini yükseltiyorlar. Demokrasi mücadelesi bir bütün. DGM'lere karşı verilen mücadele bunun bir parçası. Bu bütünlük mücadeleyi verenlerin birlikteliğini de içeriyor. De mokrasi mücadelesinin asıl sürükleyicisi, hedefe ulaştırıcısı olan işçi sınıfı ile, çalışanların diğer tüm kesimlerinin, ilerici, yurtsever öğrenci kitleleri dahil tüm demokratik güçlerin birlikteliğidir sözkonusu olan. Bu birliktelik işçi sınıfı hareketi ve onun bilimi doğrultusunda sağlana bildiği, sürdürülebildiği ölçüde, demokrasi mücadelesi çok daha erken başarı ya ulaşacaktır. • • m ü c a d e l e m iz i s ü r d ü r e c e ğ iz • • A n ka ra Tabip Odası, Ç ağdaş H u k u k ç u la r D erneği, TÜ M -D E R , H a lk evleri, T ü S -D E R , T Ü T E D ve TM M O B y ö n e tic ile ri 2 E k im günü basına y a p tık ları bir ırtak a çıkla m a d a so n g elişm elere ilişkin görüşlerini belirttiler. O rtak a ç ık lam a a y n en şö y le : "Son günlerde başta işçi sınıfımız olmak üzere, öğretmenlerin, memurla rın, teknik elemanların, sağlık persone • • linin, öğrencilerin, kısaca tüm ilericilerin faşist baskılara karşı sürdürmekte olduk ları tutarlı ve etkin mücadele, egemen güçleri, çaresizliğin verdiği bir hır çınlığın içine sokmuş bulunmaktadır. "Giderek yoğunlaşan hayat paha lılığına, işsizliğe, işgüvensizliğine karşı yükselen tepkileri temelsiz temel atma larla, vaatlerle, uyutmacalarla artık bastıramayacaklarını anlayan egemen güçler, tek çareyi yükselen bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinin odakla rına doğrudan saldırıda bulunuyorlar. "İşçi sınıfının demokratik müca delesine karşı işçi kıyımlarıyla, işçileri kurşunlayıp öldürmekle bu denli tepki göstermeleri bundandır. "İşçi sınıfı ile birlikte yeralan diğer emekçi kesimlerden, öğretmenle re, ve sonunda bağrında 130 bin öğret meni barındıran TÖB-DER'e yönelttik leri hukuk dışı saldırı bundandır. "İşçilere sahip çıkan, halkına hizmet için her şeyi yapan Ankara Belediye Başkanını hukuki dayanaktan yoksun bir kararla görevden almaya kalkmaları bundandır. "Tüm demokratik güçler hakkı, hukuku bir yana bırakarak keyfi yöne time yönelenlere karşı işçilerin yanında olacaktır. TÖB-DER'in yanında olacak tır. Vedat Dalokay'm yanında olacaktır. "Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçilerin koruduğu ve kazanmakta olduğu önemli mevziler vardır. Devlet Güvenlik Mahkemeleri yasa tasarısı 11 Ekim'e kadar çıkanlamıyacaktır. "Ve mücadelemiz başarıya ulaş mıştır. DGM tasarısının bu tarihten sonra da çıkarılmaması yönünde müca delemiz sürecektir. "Biz demokratik kitle örgütleri olarak hukuku hiçe sayanlara, tüm emekçilere saldıranlara karşı kararlı mücadelemizi sürdüreceğiz." TÖ B-DER NİÇİN KAPATILMAK İSTENİYOR? ö ğ re tm e n le rin d e m o k r a tik k itle örgütü TÖ B -D E R , 1 E k im günü, A n ka ra V aliliğinin kararıyla fa a liy e tte n alıkonuldu. MC 'nin bu y e n i baskı g irişim i, d e m o k ra tik gü çler tarafından ş id d e tli te p k iy le karşılandı. G a ze te m iz baskıya hazırlandığı sırada D a n ışta y , Valiliğin bu h u k u k dışı a n tid e m o k r a tik u yg u la ması h a kkın d a y ü rü tm e y i d u rd u rm a ka rarı verm işti. T Ö B -D E R G enel B a şka n ı G ültekin G a zio ğ lu 'n u n 2 E k im günü basına y a p tığ ı a ç ık la m a y ı a yn e n v e riy o ruz: TÖB-DER Genel Merkezi ve A n kara Şu besi 1 .1 0 .1 9 7 6 günü Ankara Va liliğinden onaylı E m niyet Ş b . 1. Al 30. 9 .1 9 7 6 gün ve 0 6 —0 1 , 0 8 4 /9 0 6 0 sayılı emirle aranarak faaliyetten alık on u lm u ş tur. Belirli bir kısım basının iddiaları aksine suç sayılabilecek h içb irşey b ulu nam am ış ve bu durum zapta geçilm iştir. Bu arada bazı taşra şubelerim izin de faaliyetten alıkonulduklarını öğren m iş bulunuyoruz. G erekçe olarak, 12 Mart hukuku nun bir ürünü olan antidem okratik D er nekler Yasası'nın 4 5 . maddesi gösteril m iş ve D erneğim iz amaç d ışı faaliyette bulunduğu iddiasıyla mühürlenmiştir. H em en belirtelim ki, bu işlem yapılırken gerekçeli emrin bir suretinin tarafım ıza verilmesi yasa emri olduğu halde tüm ısrarlara rağm en verilm em iştir. Ayrıca avukatlarımızın Ankara V aliliğine faali yetten men gerekçesini almak üzere yap tıkları d ilek çeli başvuru da geri çevril m iştir. B ize, örgütümüzü faaliyetten alı k oyd u ğu n u n gerekçesini verm em ekte direnen Ankara Valisi, TRT aracılığıyla kam uoyuna tek yanlı ve yanıltıcı beyan^ da bulunarak yetkilerini kötüye kullan m ıştır. Ş ö y le ki; Vali Durm uş Y alçın bu açık la masında TÖ B-D ER 'in, yasa dışına çık a rak özellik le Türk Ceza Yasasının 1 4 1 , 1 4 2 . m addelerini ihlal ettiğ i yolunda kam uoyunu ve bağım sız yargı organla rını etk ileyici beyanda bulunarak Cum h uriyet Savcılarının görev ve yetkilerine a çık ça tecavüz etm iştir, ö t e yandan Va linin bu açıklam ası, m ahkem elere telkin ve tavsiye n iteliğini içerdiğinden A naya sanın 132. m addesini de ihlâl e tm ek te dir. B öyle bir y etk iy i antidem okratik Dernekler Yasası dahi valilere verm em iş tir. Esasen Ankara Valisi D urm uş Yalçın 'm TÖ B-D ER 'e büyük husum eti var dır. Çünkü TÖ B-DER'in valinin şahsı hakkında, üyelerim izle ilgili olarak Dan ıştayca verilen kararları uygulam am a sından ötürü Ankara adliyesinde a ç tığ ı m ız davalar sürmektedir. Vali Durmuş Y alçın'ın öğretm enlere "TÖB-DER'den ayrılın, her isted iğin izi yapm aya hazı rım" dediği söylen tileri yaygındır. 130 bin üyesi bulunan TÖB-DER'in Genel M erkezini faaliyetten alıkoym ak bu ka dar insanın tem el ek on om ik ve d em o k ratik taleplerinin karşılanm asının geçici bir süre için de olsa en g ellem ek ,a çık bir haksızlıktır. Buna seb eb iyet veren A nka ra Valisi Durm uş Y alçın'dan bağım sız yargı organları önünde elb ette hesap so rulacaktır. örgütümüzün Ankara Valili ğin ce kapatılm ası MC'nin ve on u n idari görevlilerinin bağım sız m ahkem elere duydukları güvensizliğin som u t bir örne ğidir. TÖB-DER N tÇ İN KAPATILMAK İSTENİYO R? T Ö B-D ER 'in faaliyetten alıkolulması, CM'nin, tüm gerici ve faşist güçle rin yasalaştırm ak için y o ğ u n çaba gös terdikleri DGM'lere karşı her gün gelişen ve güçlenen toplum sal m uhalefeti sin dirme ve kam uoyunun tepkisini kırma girişim lerinin bir parçasıdır. Y aşadığım ız bu d ön em d e, başta işç i sınıfım ız olm ak üzere tüm em ek çi sın ıf ve tabakaların em peryalizm e ve fa şizm e karşı verdiği tem el hak ve özgür lükleri korum a ve gen işletm e m ücadele si hızla büyüyor. Bunun içindir ki, MC ve onun arkasındaki yerli-yabancı ka ranlık güçler Türkiye iş ç i sınıfının ileri sendikal örgütü D İSK 'e ve Türkiye E ği tim em ekçilerinin öncü dem okratik kitle örgütü T Ö B-D ER 'e çılgınca saldırm akta dır. MC iktidar olduğundan bu yana, altı üyem iz öldürülmüş, yüzlercesi yaralan m ış, binlercesi sürülmüş, bir o kadar öğretm en ailesi de parçalanm ıştır. Tüm bu cin ayet, saldırı ve baskıla ra karşın Türkiye öğretm enlerinin d e m okratik m ücadelesi durm am ış, aksine güçlenerek gelişm iştir. Çünkü em ek çi halkım ızın ve on u n ilerici, devrimci örgütlerinin m ücadelesi her geçen gün yükseliyor. Halkım ızı işsizlik ve pahalılık ce hennem inde inim-inim in leten sömürü cü faşist güçler, artık yok su llu ğu n kader olm adığını anlam aya başlayan em ek çi halkım ızın b ilin çli tepkisinden kork maktadırlar. Çünkü em ek çi halkım ız daha m u t lu, daha özgür ve insanın insana kul o l m adığı bir düzenin kendi elleriyle y a ratılabileceğini kavramaya başlam ıştır. Biz öğretm enler, halkım ızın bağım sız lık, dem okrasi, barış ve özgürlük müca delesine olanca gümüzle katıldık, katıl maya devam edeceğiz. TÜM ÖĞRETMEN A R K A D A ŞL A R IM A SESLENİYO RUM ! Türkiye eğitim em ek çilerinin öncü dem okratik kitle örgütü TÖ B-D ER 'e ya pılan bu antidem okratik baskılar bizleri asla yıldırm ayacak, şim d iye kadar old u ğu gibi bundan b öyle de bu faşist bas kıları etkin bir şekild e göğü sleyecek, te mel hak ve özgürlüklerimizi halk düşm a nı güçlere çiğ n ettirm ey eceğ iz. Türkiye devrim ci - dem okratik güçleriyle olan dem okratik güç birliği mizi sürdüreceğiz, saflarım ızı daha da sıklaştıracağız. Serm aye sınıfının tah riklerine gelm eden, am aı asla teslim i y e tç iliğ e ve pasifizm e düşm eden d em ok ratik m ücadelem izi geliştireceğiz. TÜM İLERİCİ, DEVRİM Cİ, D E M OK RAT G Ü Ç LE R E SE SL E N İY O RUM! MC iktidarının işgali altındaki T R T 'nin ve gerici basının kasıtlı yayın la rına aldırmadan sizin olan TÖ B-D ER 'in m ücadelesine om uz verin! Dün olduğu gibi bugün de fa şiz m e g eçit verm em e m ücadelesindeki mevzilerim izi terk etm ey eceğ iz. B ağım sız lık, dem okrasi, barış ve özgürlük müca delem izi daha da yükselteceğiz. Y A Ş A S IN TÜ R K İY E EĞİTİM EM EK ÇİLERİNİN BAĞIM SIZLIK, D E M OK RASİ, B A R IŞ ve ÖZG ÜR LÜ K M Ü CA DELESİ... YAŞASIN TÖB - DER. 40 BlN KİŞİ DGM'YE HAYIR DEDİ (baş tarafı 1. de) Miting ve yürüyüşün, halkın bağım sızlık ve demokrasi mücadelesine yöne len saldın ve sabotajları göğüslemek de mokrasi nöbetinde saflan sıklaştırmak için düzenlendiğini belirten TÖB-DER Genel Başkanı Gazioğlu, emperyalizmin Türkiye'li ortaklannın halkın iş, ekmek ve hürriyet mücadelesini kan ve deşhete boğmak için çırpındığını, ancak devrim cilerin hazırlıklan yapılan faşizme geçit vermeyeceklerini belirtmiş, eğitim ordudusunun mücadelede yerini aldığını söy lemiş ve şöyle devam etm iştir; "DGM yasasını çıkarmak isteyen güçlerin bir amacı da bu gelişmeyi durdurmaktır. DGM'leri yeniden kurabilirlerse işçileri sokağa atan patronlan, vergi kaçakçılanm , vurgunculan, vatan satıcılannı de ğil, grev yapan işçileri, sendikal haklaJinı almak için mücadele eden öğret menleri teknik elemanlan, memurlan, demokratik eğitim içinde olan öğrenci leri,aydınları, yazarları, kısacası faşizme karşı demokrasi mücadelesi verenleri yargılayıp cezalandıracaklardır.'' "DGM'LER SÖMÜRÜNÜN YARGISAL ÖRGÜTÜ YAPILMAK İSTENİYOR" Halkevleri adına yaptığı konuşmada demokrasinin bugün çok tehlikeli bir komplo ile karşı karşıya olduğunu belir ten Ahmet Yıldız; DGM'lerin, sömürü nün, soygunun, uyduculuğunun ve işbirlikçiliğinin yargısal örgütü olarak çalıştıSAYFA İKİ / EKİM 1976 / T OTED HA BERLER nlm ak istendiğinin belli olduğuna deği nerek şöyle demiştir: "Hukuk, sözde hukukçuların elin de, burjuvazinin egemenliğini pekiştir me, sermayeye silah türetme, gerici öz lemlerine sığınak hazırlamak amacı ile oynanmak istenen oyuna, devrimci kar şılığını vereceğimizden kimsenin kuşku su olmasın. İktidarın ileri gelenleri, onlann sözcüleri, karanlıkçılar ve işbirlik çilerden oluşan felaket korosunun hınç la üzerine çullandıklan DİSK yönetici leri bağımsız mahkeme olmasa idi ha len içerde kalacak ve bayramı zindanda geçirirken ülkeyi öz çiftliklerine dönüş türmek isteyenler de çifte bayram ya pacaklardı." Yıldız, savcı ve yargıçların öncelik le DGM'ye karşı çıkmalan gerektiğini belirtmiştir. İŞÇİLERİN MÜCADELESİNE OMUZ VERELİM "Daha çok sömürü, daha çok baskı için, başta işçi sınıfımız olmak üzere tüm çalışanlann haklı mücadelelerini en gellemek için çıkarılmak istenen yasa teklifine karşı verilen mücadelede göre vimizi yapıyor ve güçlü sesimizle haykınyoruz: DGM'ye hayır" diyerek konuş masına başlayan TMMOB Başkanı Teo man öztürk devamla şöyle demiştir: "Daha dün Aliağa'da bin işçi kar deşimizi, ülkede binlerce işçi kardeşi mizi işten çıkararak ekonomik baskılar la, gelişen mücadeleleri sindirmeye ça lışıyorlar. Bizler her alanda işçi kardeş lerimizin mücadelesine omuz vermede kararlıyız. Bu kararlılıkla, buradan mil yonlara sesleniyoruz, çağınyoruz. Ezen lere karşı, ezilmek istenen işçi kardeş lerimizin mücadelesine omuz verelim. Onların mücadelesine alın terimizi kata lım." "MC İKTİDARI YARGININ ÜSTÜNE ÇIKMAK İSTİYOR Çağdaş Hukukçular Derneği adına yaptığı konuşmada, MC iktidarının kuvvetler ayırımı ilkesine ters düşerek, yürütmenin olanaklannı yargının üstüne çıkarma çabasında olduğunu belirten Niyazi Ağırnaslı; "12 Mart faşizmi yasal hale getirilerek sürdürülmek isteniyor. Bu girişimlere karşı mücadele vermek bütün yurtseverlerin namus borcudur." demiştir. Yargıç ve savcıları, avukatlar gibi DGM'lerde görev almamağa çağıran ve bunu açıklamalannı isteyen Ağırnash, MC iktidarının tehlikeli silahlarla oy nadığını belirtmiş, "dökülen kanların hesabı mutlaka sorulmalıdır, bu hesap hiçbir nedenle zaman aşımına uğramaz, uğramamalıdır" demiştir. "F A ŞİS T TIRM ANIŞTA BİR ARAÇ" DGM yasasının faşist tırm anışta bir araç olarak getirilmek istendiğini söyle yen TÜM-DER Genel Başkanı Erhan Tezgör, mitingdeki konuşmasında özetle şöyle demiştir: "Şim diye dek devlet hâzinesine el atan, evrakta sahtekârlık yaparak mil yonlara milyon katan, hayali mobilya ihraç edip hayali çim ento satan hiçbir sermaye sınıfı temsilcisi DGM'lerde yargılanmamıştır. Ama örgütlü mücadelenin gereğine inanmış işçilerin, köylülerin, memurlann, öğretmenlerin ve öğrencile rin başlıca uğrak yeri DGM'ler olm uş tur. İşçilerin yanında DGM'ye karşı mü cadelede yerimizi almalıyız." Mitingde daha sonra konuşan TÜSDER Genel Başkanı Haşan Fehmi Mavi, DGM'nin işçi sınıfının gelişmesi ve dev rimci mücadeledeki yerini almasını önle mek için kurulduğunu, bugüne kadarki uygulamanın da bunu gösterdiğini belirtmiştir. Topluluk yürüyüşe geçerken, miting komitesinin kabul ettiği sloganlar dışın da pankartlar taşıyan, işçi sınıfı bilimine ters düşen bir grup her zamanki provokatif tutumlarını sürdürerek mitingi sap tırmaya çalışmışlarsa da, tertip komite sinin ve mitinge katılan onbinlerin ka rarlı tutumları yürüyüşün amacına uygun bir biçimde bitmesini sağlamıştır. DGM' ye karşı sloganlarla süren yürüyüş Kur tuluş alanında son bulm uştur. DGM'YE GEÇİT YOK! İLERİCİLER, YURTSEVERLER, DEVRİM CİLER DGM'YE K A R Ş I TEK BİR YUM RUK, TEK BİR YÜREK OLDULAR İlericilerle gericilerin mücadelesinin alabildiğine yükseldiği günümüz Türkiye'sinde, öğretmenler, teknik elemanlar, memurlar antidemokratik DGM ya sasının çıkmasını önlemek için işçi sınıfının yanında demokrasiden yana mücadele çıkmasını önlemek için işçi sınıfının yanında demokrasiden yana mücadele bayrağını yükseltiyorlar. Hep bir ağızdan DGM'ye geçit vermeyeceklerini haykırıyorlar. Sınıf mücadele sinin alabildiğine hızlandığı bu dönemde egemen sı nıflar neden DGM'yi çıkarmak istiyorlar? Nedir DGM? Ne zaman çıkarılmıştır? DGM, binlerce devrimci işçin in , teknik elema nın, aydının, memurun, öğretm enin, öğrencinin evle rinden, işyerlerinden geceyanlan toplatıldığı, günler ce sorgusuz sualsiz tutulduğu, kontrgerillanın işkence tezgâhından geçirildiği, grevlerin ertelenip işçi hakla rının askıya alındığı ve kitap çevirmenin, kitap oku manın suç sayıldığı bir dönemde yapılan Anayasa de ğişikliği sonucu, o günlerin olağandışı koşullarında, kurulan olağanüstü bir mahkemedir. DGM YASASI A NA YASA MAHKEMESİ TA R A FIN D A N İPTAL EDİLİYOR 1973 Haziran ayında antidem okratik bir biçim de çıkarılan DGM yasası, CHP'nin ve Diyarbakır Dev let Güvenlik Mahkemesinin bu yasanın hem esas, hem de biçim yönünden Anayasaya aykırı olduğu gerekçe siyle Anayasa Mahkemesine başvurmaları ile daha bir önem kazanmış oldu. Anayasa Mahkemesi, Diyarba kır Devlet Güvenlik Mahkemesinin başvurusunu inceliyerek, DGM yasasını önce usûl yönünden Anayasaya aykırı gördü, usûl yönünden Anayasaya aykırı buldu ğu bu yasayı aynca esas yönünden incelemeye gerek görmeden 1975 yılı Mayısında iptal etti. Gerekçeli karar 11 Ekim 1975'te Resmi Gazetede yayınlandı. Ne var ki, , Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal eder ken biçimsel bir hukuk değerlendirmesi olarak DGM' lerin bir yıl daha görev yapabileceğini kararlaştırdı. Buna göre bir yıl içinde yeni bir tasan hazırlanamazsa, DGM’ler kapanmış olacaktı. EGEMEN GÜÇLER DGM'Yİ KALICI KILMAK İSTİYORLAR Kurulduğu tarihten günümüze kadar geçen süre içinde bu mahkemelerde yığınla insan yargılandı, cezalara çarptırıldı, sindirilmek istendi. Nitekim meclislerin çalışma dönemi süresinde bu yasayı bir türlü çıkaramayan hükümet, Anayasa Mahkemesinin DGM'ler için tanıdığı bir yıllık sürenin dolmasına az bir zaman kala meclisleri olağanüstü top lantıya çağırdı, ülkenin çözüm bekleyen çok önemli sorunları dururken, kısıtlanmış olan demokratik hak ve özgürlükleri daha da sınırlandırmak, ülkemizdeki mevcut toplumsal gelişimi engellemek, başta işçi sını fı olmak üzere emekçi halkımızın ve tüm ilerici aydın ların yürüttükleri demokrasi mücadelesini boğmak ve faşizme araç olarak kullanmak amacıyla yasallaştır mak istedikleri Devlet Güvenlik Mahkemeleri konusu nu görüşmek için Millet Meclisi ve Cumhuriyet Sena tosu 14 Eylül günü çoğunluğun sağlanmasıyla olağan üstü olarak toplandı. İŞ Ç İ SINIFI DGM’YE GEÇİT VERMİYOR Aynı günlerde işçi sınıfının sendikal örgütü DİSK, aldığı kararlar doğrultusunda DGM'yi protes to etmek amacıyla, MC iktidardan düşürülene dek "Genel Yas" ilân etti. Tüm ilerici kuruluşlar DİSK'in karannı destekleyen bildiriler yayınladılar ve işçi sı nıfının yanında demokrasi mücadelesinde yerlerini al dılar. 300 bin DİSK üyesi işçi, işi bıraktı. Ankara'da İzmir'de, İstanbul'da ve yurdun birçok yerinde bele diye hizmetleri büyük ölçüde aksadı. Aliağa rafineri sinde, Ipraş'da, Demir Çelik tesislerinde üretim tam a men durdu. Parababaları, demokrasi mücadelesinin yükseldiğini görünce işi tehdide, zora döktü. Yasal yoldan yapamadığını antidem okratik yoldan yap mağa kalkıştı. DİSK Genel Merkezi arandı, hiçbir suç unsuru bulunamadığı halde yöneticiler tutuklan dılar. Binin üstünde işçi işinden atıldı. Tüm yurda yayılan DGM'ye hayır kampanyası na ilerici demekler, partiler, kuruluşlar katıldılar. Her yerde DGM yasa tasarısının antidem okratik hükümle rini sergiliyen bildiriler dağıtıldı, konuşmalar, yürü yüşler yapıldı. Bu mücadele içinde İşçiler Türk-lş' in son tahlilde sermayemin hizmetinde olan tavnnı gördüler, demokrasi mücadelesinde böylelerinin yeri nin olmadığını haykırdılar. Demokrasi mücadelesinin tüm yurda yayılması gericileri ürküttü ve hareketin bu aşaması DEMOKRATİK GÜÇLERİN ZAFERİ İLE SONUÇLANDI! 22. Eylül'de çoğunluk sağlanamayınca, Meclis kasıma kadar tatile girdi; ne var ki MC hükümeti bu yasayı m utlaka çıkarmak istiyordu ve bunda da ka rarlıydı. DGM LERE K A R Ş I MÜCADELE HER DEVRİMCİNİN, İLERİCİNİN, YURTSEVERİN GÖREVİDİR İşlerine geldiğinde özgürlükçü demokrasi sözünü ağızlarından düşürmeyenlerin blıgün demokrasinin temel ilkelerini açıkça çiğneyen feir yasa tasarını tüm demokratik muhalefete rağmen, meclislerden geçir melerindeki ısrarları boşuna değildir. Bu yasa ile ku rulmuş mahkemelerde DİSK yargılanıp tasfiye edil mek, 12 Mart faşizminin kapatamadığı demokratik kitle örgütlerinin kapısına kilit vurulmak istenm ekte dir. Başta işçiler olmak üzere tüm ilericiler bu mah kemelerin değişmez sanıklan olacaktır. Bu nedenlerden dolayı: • DGM yasa tasansına karşı mücadele, devrimci bir görevdir. Çünkü bu mücadele başta işçi sını fı olmak üzere tüm emekçi smıflann devrimci uyanış ve gelişimini engellemek isteyen güçlere karşı verilen mücadeledir. • DGM yasa tasansına karşı mücadele, demok ratik bir mücadeledir. Çünkü halkımızın dem ok ratik gelişimi ile ilgili olan düşünce, söz ve ör gütlenme özgürlüğünü kısıtlayıcı bir kuruma kar şı yürütülen mücadeledir. • DGM yasa tasansına karşı mücadele, yurtse verliğin bir gereğidir. Çünkü DGM emperyalist sömürüye karşı çıkanlan yargılayacaktır. Ya bancı şirketlerin vurgunlannı sergileyenleri yar gılayacaktır. Emperyalistlerle onlann yerli or taklarının halk üzerinde kurduklan baskı ve te rörü açıklayanlan yargılayacaktır. Bu yüzden yurt düzeyinde sürdürülen antiemperyalist mücadelenin bir parçasıdır. NEDEN 163. MADDE SORUNU? Bu mücadele verilirken unutulmaması gereken önemli bir yan vardır. Dikkatleri başka yana çekmek isteyen egemen güçler, asıl sorunu gözden kaçırmağa çalışmaktadırlar. Şöyle ki, egemen güçler kendi ara larındaki ideolojik ve zümresel ayrılıklardan, çıkar farklılaşmalarından ötürü DGM konusundaki tartış maları özünden soyutlanıp, bir başka alana kaydırmak ve kitleleri yanıltmak, hedef şaşırtm ak istemişlerdir. DGM'lerle ilgili temel sorun, bu kurumun antidem ok ratik oluşudur. Bu konuda ülkemizde ilericilerle, geri ciler uzun bir süreden beri politik bir mücadele için dedirler. Oysa egemen güçler bu konuyu saptırmak istemişler ve meseleyi 163. madde üzerinde düğümle meye çalışmışlardır. İlericiler DGM'lerin kaldınlmasını savunurken egemen güçler DGM'nin varolmasını bir veri olarak almışlar, sadece bunlann görev kapsamı konusunda tartışm ayı yoğunlaştırm ışlardır. Oysa bu DGM'nin özü ile ilgili değildir. Bu sorun demokratik hak ve özgürlüklerin kaderini etkileyen bir öz taşım a m akta, sadece egemen güçlerin kendi içlerindeki çe lişkilerini yansıtmaktadır. 163. madde DGM kapsamı na girsin veya girmesin bu mahkemeler kurumlaştığı takdirde, halkımızın uyanışını, bilinçlenmesini, örgüt lenmesini engelleyen kurumlar olarak görev yapacak lardır. Gene Türk-lş DGM yasa tasansının özüne kar şı çıkmadığı halde, hakim bağımsızlığı ve 163. madde yasa kapsamına alınmadığı takdirde kendine bağlı iş çilerin eyleme geçeceğini açıklamıştır. Kendi tabanlanndaki işçilerin giderek bilinçlendiğini ve devrimci sendikalara kaymakta olduğunu gören san sendika li derleri sık sık böyle blöfler yapmaktadırlar. Ama bun lann hiçbiri tayin edici değildir. Esas tayin edici olan ilericilerin, yurtseverlerin, devrimcilerin DGM'lerin tü müyle kaldınlması yolunda verecekleri kendi öz müca deleleridir. BASKI VE TERÖR, DEMOKRASİ MÜCADELESİNİ D U R DURAM AZ Egemen güçler 30 Eylülde meclisleri yeniden olağanüstü toplantıya çağırdılar. DGM yasası meclis lerden geçmediği taktirde DGM'deki bütün davalar sivil mahkemelere devredilecektir. Bu da gerici güçle rin işine gelmemektedir. Çünkü kontrollan altında tutamıyacaklarıdır sivil mahkemeleri. İlericilere, iste nen cezalar verilemeyecektir. Grev yapan işçileri, sen dikal haklar için mücadele eden teknik elemanlan yargılayıp mücadelelerini engelleyemeyeceklerdir. Sonuç olarak; tüm ilericiler yurtseverler, dev rimciler, işçi sınıfının verdiği demokrasi mücadelesini aynı azimle, kararlılıkla desteklemek zorundadırlar. Bu görev, tek tek her teknik elemanın, öğretmenin, memurun olduğu kadar, her derneğin, her partinin, her kuruluşundur da. Bu görevi başarmanın tek yolu, tüm örgütlerin güçbirliği içinde omuz omuza, tek bir yum ruk, tek bir ses olarak verecekleri mücadeleden geçmektedir. Acil görev DGM yasasının çıkanlmasım önlemektir. Eğer bu başarılırsa demokrasi cephesi önemli bir mevzi kazanacaktır. DGM yasası meclis lerden geçerse, demokrasi cephesi bir adım geriliyecektir. Ama yine de ilerici, yurtsever, devrimci güç lerin mücadelesi tümden engellenemiyecek, geriletilemeyecektir. Aksine mücadelenin boyutu daha da yük seltilerek sürdürülecektir. Egemen güçlerin sömürülerini yoğunlaştıracak, baskılannı artıracak, ilericilerin mücadelesini boğm a ya yanyacak olan DGM yasasını çıkarm alanna izin vermiyelim. DGM'ye geçit vermemek için tüm ilericiler, yurtseverler, devrimciler; işçi sınıfının öncülüğünde tüm emekçi yığınlann vereceği DEMOKRASİ müca delesinde görev başına. SAYFA ÜÇ / EKİM 1976 / TÜTED H A BERI.F» tSCİ M E M U R AYRIMI • • YENİ GÜNDEMİN ESKİ MADDESİ 1 8 9 7 sayılı yasaya göre ku ru lm a sı g ereken iş ç i - m e m u r a yırım ı k o n u su n d a ç a lışm a y a p a rak k im in işçi, k im in m e m u rf!) o ld u ğ u n u sap tayacak olan k o m is y o n u n görev süresi 28.11. 1 9 7 6 tarihinde b itecek. İş ç ile r i m em u rla ştırm a k o n u su n d a S S K 'd a k i g irişim ler iş ç i sın ıfın ın se rt te p k isiy le karşılaşınca ik tid a r so ru n u külle n m e y e bıraktı. A n c a k iş ç i - m e m u r a yırım ı y o lu y la çalışanları b ölm e çabalarına ö n ü m ü z d e k i günlerde yen ile rin in e k le n e c e ğ in d e n şü p hem iz- olm am alı. T Ü T E D de bu y o ld a m ü ca d e lesini sürekli olarak verm e d u ru m u n d a . K o n u y la ilgili olarak E reğ li K ö m ü r iş le tm e le rin d e (E K İ)'d e o rta ya ç ık a n s o m u t d u ru m k a rşı sında T U T E D ve M aden M ühendisleri Odası Z o n ğ u ld a k Ş u b e le rin in o rta k hazırladıkları bir raporu y a y ın lıy o r u z. 1897 S A Y IL I Y A SA V E E .K .I.'d e Y A N SIM A SI E reğ li K öm ürleri İşle tm e sin d e b azı d ern ek y ö n e tic i lerin in se n d ik alaşm a ve işç i statüsüne g eçm ek iç in " te k se ç e n ek im işç e s in e " u m u t b a ğ la y ıp , üyelerini bu y o la kanalize e tm e y e ç a lış tık la rı 1897 sayılı y asa ç ık a lı n ered ey se b ir yıl o lu y o r. 1897 sayılı yasan ın 5. m ad d esin d e, "h erh an g i b ir k u ru m d a h angi görevde ça lışa n la rın 4 . m a d d e d e b elirle n en esaslara g ö re m e m u r veya işç i o ld u ğ u , B akanlar K u ru lu k a ra rın ın y ay ın lan m ası ta rih in d e n itib a re n 12 ay iç in d e Ç a lış m a ve M aliye B akanlıkları ile D evlet P ersonel D airesinin sü rek li o larak görev y ap m ak üzere ata y a c a k la rı u z m an tem silci le rd e n o lu şa n k o m isy o n larca kesin o larak s a p ta n ır" d e n ilm e k ted ir. T .K .İ. G enel M üdürlüğü, E .K .İ. M üessese M üdürlüğü ile ZM İS arasın d a gö rü şü lm ek te olan 7. D ö n em T o p lu İş S ö z le ş m e tasla ğ ın d a , ZM İS (Z o n g u ld a k M aden İş ç ile r i S e n d ik a s ı): 1) E K İ'd e ç a lış a n te k n ik elem an ve m em u rla r k o m is y o n la rc a iş ç i k a b u l edild ik leri ta k d ird e , to p lu iş sö zleşm esin in getireceğ i h a k la rd a n y ara rla n a b ilm e leri iç in şim d id e n k apsam m ad d esin e a lın m ış, işv e ren b u n u k a b u l e tm iş ti. S e n d ik a , söz k o n u su k o m isy o n a b ask ı y ap ılarak o lu m lu so n u ç alınm asına çalışılm asın ı; 2) K o m isy o n u n görev süresi b ittiğ in d e (2 8 .1 1 .1 9 7 6 ), şa y e t bu te sb it y ap ılam am ışsa, b u n u n E K İ. M üesse se M üdürlüğü ile ZM İS arasın d a o lu ştu ru la c a k k o m isy o n larca yap ılm asın ı ö n e r m iş ; 3) H er iki m ad d e de g e rçek leşm e zse Z M İS 'n a E K İ'd e ça lışa n te k n ik elem an ve m e m u rla rın üyelik iç in m üracaat e tm elerin i, EK İ. M üessese M üdürlüğü üyelik aid atlarım ız ı kesm ezse k o n u y u m ah k em ey e g ötü receğ im b e lirtm iş ti. Ç A L IŞ A N L A R IN TA N IM I T ü rk iy e k ap ita list üretim b iç im in in h ak im o ld u ğ u b ir ü lk ed ir. K ap italist to p lu m 2 tem el sınıfa ay rılır. 1 - Ü retim a ra ç la rın ın sahibi k a p ita listle r, 2 - K endi em ek g ü çlerin d en b a ş k a b irşe y le ri o lm ıy an işç ile r, e m e k ç ile r, y an i çalışan lar. ''Ç a lışa n la r, to p lu m sal üretim süresinde d e ğ e r v eya h iz m e t ü retirler. B una k arşılık aldıkları ü cretlerle geçim lerini sağ lam ay a g a y re t ed erler. Ç a lışan ların o rta k ö zellikleri belli b ir zam an süresinde em ek h arcay ıp b ir ü cret k a rşılığ ın d a p ara alm alarıd ır. T e k güvenceleri ise, ç a lışa b ilir d u ru m d a o lm aları d ır. " Ç a lış a n la rın güçlü ve belirleyici y a n la n to p lu ç a lış m aları ve to p lu h a re k e t e tm e le rid ir. Ve b u te m e l n e d e n d e n d o lay ı d a Ç A L IŞ A N L A R A N C A K VE A N C A K Ö R G Ü T L Ü B İR G Ü Ç O L A B İL D İK L E R İ O R A N D A G Ü Ç L Ü D Ü R L E R . "Ç a lış a n la rın , özellikle k am u kesim in d e istih d am e d i len leri, m e m u r statüsü iç in d e k u lla ş tın lm a y a ve d iğ er ç a lış a n lard an k o p arılm a y a ç a lış ılm a k ta d ır. Bu n ed en le y a ra tıla n suni işç i-m em u r ayırım ı iç in e itilm e k te d irle r. "O y sa iste r iş ç i statü sü n d e, ister m e m u r statüsünde ol su n lar, ç a lış a n la r n ite liğ in e ve o b je k tif ş a rtla rın a sahip o ld u k ları sürece b ir a y ırım d a n y a d a a y ın c a h k ta n söz e tm e k so n d e rece y an lış ve anlam sızdır. N e var ki, a y n ı d ereced e anlam lı o lan b irşe y varsa o da işç i - m e m u r ay ırım ı y a p m a n ın sadece egem en se rm ay e çev relerin in işin e geldiğidir. "Ç a lışa n la r y aln ızca to p lu ve örgütlü o ld u k la rı o ra n d a güçlüdürler. Ç a lışan ları b ö lm ey i a m a ç lıy a n iş ç i, m e m u r, fik ir e m ek çisi, k ol e m ek çisi v.s. ay ırım lar k a sıtlıd ır. H iç k u şk u su z ç a lışa n la r arasın d a bir tak ım fark lılık lar ve u fak çe lişm e le r o lab ilir. A n cak b u n la r to p lu h a re k e t ed ilm esin i ve ö rg ü tle n m eyi ö n ley ici e tm e n le r d eğ ild ir. B irlik iç in d e e riy ip , ç ö z ü m le n e c e k tir." ( 1) 1897 S A Y IL I Y A SA Ü Z E R İN E B ugün işç i-m e m u r a y ırım ın a k a y n a k lık e d e n yasal m ev zu at CHP-MSP ik tid a r d ö n e m in d e ç ık a rıla n (6 5 7 sayılı D evlet P ersoneli Y asasm ın bazı m ad d elerin i d e ğ iş tire n ) 12 sayüı k a ra rn a m e d ir. MC ik tid a rı d ö n e m in d e ise 12 sayılı k a ra rn a m e 1897 sayılı y asayla y a sa lla şm ıştır. Bu yasa işç i-m e m u r ay rım ın a çözüm g etirm e k y e rin e, k o n u y u d a h a d a sa p tırıp b u la n ık la ştırm a k ta d ır. Ş ö y le k i, "M evcut k u ru lu ş b iç im in e b ak m ak sızın d ev let ve d iğ e r kam u tüzel k işilik lerin ce genel id are esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kam u h iz m e tle rin i ifa ile g ö rev len d irilen ler, bu k a n u n u y g u lan m asın d a m e m u r sayılırlar. Y u k arıd ak i ta n ım la m alar d ışın d a k i k u ra m la rd a genel p o litik a te s b iti, a ra ştırm a , p la n la m a , p ro g ra m la m a y ö n e tim ve d e n e tim gibi işlerd e gö revli o la n la r d a m e m u r sa y ılırlar..." Bu y asa, 2 7 4 sayılı S en d ik alar Y asasındaki işç i-m e m u r tan ım ın ı bile gözö n ü n e a lm a m a k ta d ır. Bu ta n ım ın b ile, ç a lı şa n ları b ö lm ey i a m a ç la d ığ ın ı b a ş ta a ç ık la m ıştık . "D ev let v e y a d iğ e r k am u tüzel k işilik lerin ce yürütülen h iz m e tle rd e y a h u t ik tisa d i D ev let T eşek k ü lleri ile m üesseseleri ve iştira k le rin de veya ö zel k an u n larla k u ru lm u ş k u ra m , m üessese ve işy e r lerin d e b e d e n e n v e y a h u t b ed e n e n ve fik ren ç a lış a n la rd a n , b e d en i ça lışm a la rı fikri (çalışm aların a galip olan k im seler d e bu k a n u n b a k ım ın d a n işç i sayılırlar ve h a k la rın d a iş k a n u n la rı ile 27 5 sayılı k a n u n hüküm leri u y g u la n ır" d e n ilm e k te d ir. Bu yü zd en ç a lışa n la rın y a p tık la rı işin n iteliğ in e göre değ il, çalış tırıld ık la rı işy e rlerin e göre işç i ya da m e m u r o la b i leceği b elirtilm e k te d ir. B öylece d ev letin asli ve sürekli görevini y a p m ıy a n b ir k u r u lu ş ta ç a lış a n bir kişi işç i o lu rk e n , d ev letin asli ve sürekli görevini y a p an k u ru lu ş la rd a ay n ı işi y a p a n la r da m e m u r o l m a k ta d ır. 1897 sayılı y asan ın 5. m addesi şö y le d e m e k te d ir: "H angi k u ra m la rın d ev lete verilm iş asli ve sürekli b ir kam u h iz m e tin i genel idare h iz m e tle rin e göre y ü rü tm e k le y ü küm lü o ld u k la rı, h an g ilerin in bu n ite lik te b u lu n m a d ık la rı bu k a n u n u n y ay ın ı ta rih in d e n itib a re n 6 ay iç in d e Ç a lışm a ve M aliye B akanlıkları ile D evlet P ersonel D airesi tem silcilerin d e n o lu şa n k o m isy o n u n ö n erisi üzerine B akanlar K u ru lu k a r a n ile sa p tan ır. " H e r hangi b ir k u ra m d a hangi görevlerde ç a lış a n la n n 4. m a d d e d e b elirle n en esaslara g öre, m e m u r v eya iş ç i o ld u ğ u n a, B a k an lar K u ru lu k a ra n n ın y ay ın lan m ası ta rih in d e n iti b aren 12 ay iç in d e Ç a lışm a ve M aliye B akanlıkları ile D evlet P ersonel D airesin in , sürekli o la ra k görev y ap m ak üzere a ta y a c a k ta n u zm an tem silcilerin d en o lu şa n k o m isy o n la rc a kesin o la ra k sağlanır. " K a d ro ü n v a n la n incelen en k u ru m u n b ağ lı b u lu n d u ğ u B akanlık tem silcileri de bu k o m isy o n a k atılır. "K o m is y o n u n vereceği k a ra rla ra k a rşı ilgililer D a n ış t a y ’a b aşv u rab ilirler." G örüldüğü gibi k o m isy o n u Ç a lışm a ve M aliye B ak an lıkları ile D evlet P ersonel D airesi a ta y a c a ğ ın d a n , k o m isy o n u n b ak a n la ra , do lay ısıy la d a siyasi ik tid a ra k a rşı " s o ru m lu lu k " ta şıy a c a ğ ı a ç ık tır. Bu n ed en lerle de siyasi ik tid a rın ih tiy a c ın a cevap verebilecek şe k ild e h a re k e t e d e c e k tir. 1897 S A Y IL I Y A SA Ç IK T IK T A N S O N R A K İ UYGULAM ALAR 1897 sayılı y a san ın 5. m ad d esi " ... H erhangi b ir k u ru m d a hangi görevlerde ç a lış a n la n n 4 . m a d d e d e b elirtilen esaslara göre m e m u r v ey a işç i o ld u ğ u . . . k o m isy o n la rc a k e sin o larak sa p ta n ır..." d e n iy o rsa d a , 10 O cak 1 9 7 6 'd a SSK M üdürler K u ru lu , " k o m is y o n " k a ra rın ı bile b e k le m e d e n , k u ru m d a ç a lış a n 3 0 .0 0 0 sen d ik alı işç iy i, m e m u r statüsüne g e ç ir m iştir. SSK d ev letin bir k u r u m u d u r, bu n ed en le de siyasi ik ti d a rd a n b ağ ım sızm ış gibi düşünülem ez. O b ü tü n ü n , sistem in b ir p a rç a sıd ır. O h ald e SSK M üdürler K u ru lu n u n (vereceği k ararla r v.s.) izleyeceği iş p o litik a sı, siyasi ik tid a rd a n ay rı d ü şü n ü le m ez ve o n u n an a p o litik a sın a ta b iid ir. "K o m is y o n " da siyasi ik tid a rın k e n d i ih tiy a ç la rın a c e vap verm esi iç in o lu ş tu ru la c a ğ ın d a n , gerek SSK M üdürler K u ru lu 'n u n , gerekse " k o m is y o n " u n vereceği k ararla r ara sın d a " f a r k " o lm a y a c a ğ ı d a a ç ık tır. "S S K M üdürler K u ru lu değ il, k o m isy o n te s b it e ts in " d e m e k , tem el m eselen in özünü a n lıy a m a m a k ta d ır. S afdillikd ir. 1897 S A Y IL I Y A SA Y A S IN IF S A L Y A K L A Ş IM . . T o p lu m u m u z d a nispi d e m o k ra tik özgürlükler a ç ısın d an belirli o la n a k la r sağlayan 1961 A nayasası ile b irlik te m em u rla ra d a se n d ik a la şm a h a k k ı ta n ın d ı. F a k a t m em u r se n d ik a la n grev ve to p lu sö z leşm e h a k k ın a sahip d eğ ild i. D i ğ er y a n d a n sa ğ lan an b u h a k , iş ç i sın ıfın ın sen d ik al h a k la n el d e e tm e sin d e o ld u ğ u gibi u z u n ve k ararlı b ir m ücad elen in ürünü o lm a k ta n ç o k , 1961 A n ay asasın ın m e m u rla ra ta n ıd ığ ı b ir o la n a k tı. " . . . N itek im 12 M art fa şiz m i, A n ay a sa d a y ap ılan d e ğ işik lik le rle m e m u rla n n sen d ik al h a k la n n ı k o la y c a geri ala b ilm iştir. D iğer y a n d a n iş ç i sınıfı, u z u n m ücadeleler so n u n d a eld e e ttiğ i, grev - to p lu sö z leşm e ve sendika] ö rg ü tle n m e h a k ların ı k o ru m a k ta k i kararlılığ ın ı ç e ş itli vesilelerle g ö ste rm iş, k ararlı ve b ilin ç li b ir m ü cad elen in ürünü o lan sen d ik al haklan m k o ru m a y ı b ilm iş tir..." ( 2 ) K ap italist to p lu m d a h u k u k sa l y a p ı, k a p ita list sınıfın d o ğ ru ltu s u n d a o lu ş tu ru lu r. S ın ıflar arası m ücadele sü recin d e, o k o n u m d a k i sınıfsal g ü çler " d e n g e " si " d e v le t" i iş ç i sını fı ve tüm ç a lış a n la r leh in d e veya a le y h in d e b azı k a ra rla r alm a y a z o rla y a b ilir, ö r n e ğ in ; 1 9 4 6 'd a 1 9 4 3 'd e — — 1 9 7 1 'd e - İşç i sın ıfın a " s e n d ik a " k u rm a h a k k ı, İ ş ç i sın ıfın a grev li-to p lu sö zleşm eli se n d ik a h a k k ı, S erm ay e sın ıfın a lo k a v t " h a k k ı” , M em u rlara " s e n d ik a " k u rm a h a k k ı, İ ş ç i sın ıfın ın "d e v le tin güvenliğini teh lik e y e düm em esi" iç in grev k a ra rla rın ın e rte le n m e si, vs. e n gellem eler, — S erm ay e sın ıfın ın y o ğ u n lo k a v t u y g u lam ası, — M em u rlara v erilen " s e n d ik a " k u rm a h a k k ın ın geri alın m ası, İ ş ç i sın ıfın ın , " lo k a v t k a lk sın , r e fe ra n d u m , genel grev, d a y a n ış m a g rev i" istem i — T üm ç a lış a n la rın grev li-to p lu sö zleşm eli sen d ik a 1 9 7 6 'd a - istem i, — S erm ay e sın ıfın ın ; ü cretleri d o n d u rm a , k ıd em ta z m in a tın ın y en i b ir esasa b ağ lan m ası, m a k ro e k o n o m ik ö lçü ler iç in d e to p lu sö z le şm e istem i vs. G ö rü ld ü ğ ü gibi h u k u k sa l y a p ı, y asalar, sın ıflararası m ü cad ele sü recin d e, sın ıflararası g ü çler d en g esin e b ağ lı o larak değ işir. Y an i y asalar, sın ıflararası m ü cad elen in ürünüyse ve o d ö n e m d e o y a say a sınıfsal d am g asın ı v u ran sın ıfın e k o n o m ik ve siyasal g erek sin im lerin i k a rşıla m a y a y ö n e lik se , günüm üzde tüm d e m o k ra tik g ü çlerin tep k isin e y o l a ç a n DG M (D ev let G ü venlik M ü hkem eleri) y asa tasarısı gibi 2 8 .1 1 .1 9 7 5 'd e ç ık a rıla n 1897 sayılı y asad a se rm ay e sın ıfın ın sınıfsal g e rek sin im lerin i k a rşıla y a b ilm e k iç in ç ık a rılm ış tır. G erek sin im leri ise şö y le b e lirle y eb iliriz: a) E K O N O M İK G E R E K S İN İM : " T ü rk iy e 'n in bugünkü s o m u t d u ru m u n u n s o m u t tah lilin i en genel ve en ö n e m li k a b a çizg ileriy le d e ğ e rle n d ir m em iz u ğ ra şım ız a ışık tu ta c a k tır. " 1 9 7 4 'd e 4 .3 6 6 .0 0 0 .0 0 0 d o la rlık ith a la ta k a rş ın , 1 .2 3 1 .0 0 0 .0 0 0 d o larlık ih racat, y a p a b ilm iş, a ç ık 3 .1 3 2 .0 0 0 . 0 0 0 d o la rla re k o r k ırm ış tır. " 1 9 7 4 'd e ç o k u lu slu te k e lle r ü lk em ize g e tird ik le ri ser m ay e n in % 1 3 9 ,5 'in i k â r o larak g ö tü rm ü şlerd ir. " 1 9 7 5 'd e U luslararası P ara F o n u n d a n k u llan ılan dış k re d ile r to p la m ı olan 3 7 7 .0 0 0 .0 0 0 d o la r ise d iğ e r b ir re k o r d u r. A y n ı y ılın ilk b e ş a y ın d a y a b a n c ı se rm ay e p a y ı % 3 0 ' d an fazla olan lâ s tik ve p e tro k im y a , ta ş ıt a r a ç la n ile ele k trik li ev ara ç -g e re ç le ri sa n ay ilerin in to p la m ith a la tta k i p a y ın ın % 28 o lm asın a k a rş ın , ih ra c a tta k i p a y ı % 6 ,2 'y i z o r b u lm u ş tu r . " Ü lk e d e 6 .6 0 0 .0 0 0 işgücü tü k e tic i d u ru m d a d ır. Ç alı şa n h e r 1 0 0 0 k işi k en d isi d ışın d a 8 5 0 k işiy e b a k m a k z o ru n d a o lu p , b ir varsay ım a g öre 1 9 7 6 d a işsiz sayısı 3 .0 0 0 .0 0 0 n u a ş a c a k tır. Ü retim e k a tk ısı o lan n ü fu su n % 2 3 ,5 'ı so sy al gü v en liğ e sa h ip , % 7 6 ,5 ’i ise h e r türlü so sy al g ü v en lik ten y o k su n ilkel ç a lış m a k o ş u lla n a ltın d a in le m e k te d ir. 1 9 7 5 'in ilk 9 a y ın d a 11 ild ek i tü k etici f iy a tla n % 18,5 a r ta rk e n , g e rç e k ü c re tle r % 2 ,3 (b ir b a ş k a h e sa p la m a y a g ö re % 3,3) g erilem iş, ç e ş itli k ılıflar a ltın d a y a p ıla n p a ra ay a rla m a !a n ve zam larla b u gerilem e d a h a d a a rtm ış , d a r gelirli k esim leri y o k s u llu ğ u n k u c a ğ ın a itm iş tir. " S e rm a y e k esim i b u d u ru m u n so ru m lu su o larak se n d ik a la n g ö ste rip h e d e f sa p tırm a k iste rk e n eli a ltın d a in le tti ği m e m u r k esim i iç in k a t sa y ıy ı y ü k se ltm e m e k te , 4 0 0 .0 0 0 e m e k ç iy i m e m u r y a p m a y a ç a lış m a k ta d ır." (3) İk tid a rın g üttüğü e k o n o m i-p o litik a n ın so n u c u o la n b ü t çe a ç ığ a n ın b ir k ısm ın ı o lsu n k a p a ta b ilm e k iç in , iş ç i sın ıfı n ın k a z a n d ığ ı h ak ları geri alın a ra k , işç ile ri m e m u rla ştırm a y ı a m a ç la n m a k ta d ır. Ü lk ed e m e m u rla rın , d eğ il g rev -to p lu sö z leşm e h a k k ı, " s e n d ik a " k u rm a h a k k ı bile o lm a d ığ ın d a n , k a m u k u r u lu ş la rın d a işç i statü sü y le ç a lış a n la r (söz k o n u su k a ra r u y g u lan ırsa 400.000 işç i) " m e m u r" statü sü n e g e ç irild iğ in d e , to p lu sö z leşm e le rle alacak ları ü cret a rtışla rın ın ö n ü n e g e ç ile c e k tir. Boy lece b ü tç e g id e rle rin d e n sa ğ lan an " ta s a rr u f " h e r za m a n o ld u ğu gibi se rm ay e sın ıfın a —te şv ik b elg esi—vergi iad esi—vergi b o r ç la n a ffı v.s. a k ta rıla c a k tır. 400.000 işç i m e m u rla ştırıld ığ ın d a , iş ç i sın ıfı sendikaları d a g öreli o la ra k z a y ıfla y a c a k , g ü çsü zleşec ek tir. b) S İY A S İ G E R E K S İN M E : (Ç a lışa n la rın B irliğini E n g ellem ek : Ü lk em izd e, tüm ç a lış a n la n n e k o n o m ik -d e m o k ra tik g erek sin im leri, işg ü v en lik lerin i sa ğ la y a b ilm e k , ç a lış m a k o şu lların ı v.s. b iraz d a h a d ü z e lte b ilm e k , g rev li-to p lu sö z le ş m eli sen d ik al h a k la r gibi o rta k ç ık a rla rı, h e r m eslek g ru b u n u , se n d ik a la şm a m ücad elesin i v ereb ilm ek iç in d e m o k ra tik d e r n ek leri k u rm a y a itiy o r. G revli to p lu sö zleşm eli sen d ik al h a k ların alın ab ilm esi iç in d e rn e k le ra ra sı ç a lışm a la r y o ğ u n la ş tırılıp , k u ru lta y la r d ü zen len iy o r. "K a m u p erso n e li o la ra k e k o n o m ik d u ru m u m u z y ü re k ler acısı. U lusal gelird en ald ığ ım ız p a y so n d erece az. G id e re k te az a lm a k ta . H a y a t p a h alılığ ın ın ezici ağ ırlığ ı h e r an om u zlan m ız d a . 1 9 7 0 'd e n b u y a n a m a a şla rım ız d a k i a rtış % 25 ik e n , fiy a tla r % 1 1 2 a r tm ış , y a şa m ım ız hergün b iraz d a h a işk e n c e y e d ö n ü şm e k te . Bugün m aaşım ızın y a n d a n ç o ğ u n u % k o n u t k ira la n g ö tü rm e k te . A lınm ası z o ru n lu besin m a d d e le rin d e n , g erekli sağ lık h iz m e tle rin d e n , ço c u k la rım ız ın ö ğ r e n im le rin i sürdürm e o la n a k la rın d a n y o k su n u z . Y o k su n o lm a d ığ ım ız , iy ice n asip le n d iğ im iz te k şe y var: İk tid a rla rın b ask ı, zülüm ve tah ak k ü m ü ... " E k o n o m ik d e m o k ra tik m ü cad elen in ö n em li b ir aracı se n d ik a d ır. B ugün y ery ü zü n ü n p e k ç o k k a lk ın m ış y a d a geri b ıra k tırılm ış ü lk esin d e k a m u görevlileri se n d ik a la şm a h ak k ın ı eld e e tm işle rd ir. F ra n sa 'd a n E to p y a 'y a , A B D 'd en Bengald e ş 'e d e k , b ir y ığ ın ü lk ed e ç a lış a n la rın tüm ü se n d ik aların ç a tısı a ltın d a to p la n m ışla rd ır. Ü lkem izde 9 0 0 .0 0 0 ' n e varan k a m u g ö revlisinin b ü yük ç o ğ u n lu ğ u h â la örgütsüz. Örgütlü o la n la rın d a e k o n o m ik -d e m o k ra tik m ücadele verm e o lan ak ları so n d e re c e sın ırlıd ır. A m a S E N D İK A H A K K I'n ı eld e e tm e k iç in m ü cad ele e tm e g ü çleri, k a ra rla n ve ç a lış m a la n var. Birb ir h ep im iz e d ü şe n so ru m lu lu k , k en d i ö rg ü tle rim izd e b ü tü n le şm e k ve o r ta k la ş a y ü rü tü lecek bu büyük m ücad eled e görev alm a k tır. "K a m u gö rev lilerin in d e e lb e t b ir işv e ren i vard ır. Bu işv e ren eg em en sın ıfla n tem sil e d e n siyasal ik tid a rd ır. E gem en sın ıfların tem silcileri ile k am u görevlilerinin tem silcileri el b e tte p a z a rlığ a o tu ra c a k la r, k a rşılık lı hak ve m e n fa a tle rin i sa p ta y a c a k la r. S E N D İK A , e k o n o m ik -d e m o k ra tik h a k la n m ız ı öz o la ra k eg em en sın ıflard an , b içim sel o la ra k d a o n u n tem sil cile rin d e n alm am ızın e n e tk in aracıd ır. S e n d ik a la ş m a h a k k ı m ızı istiy o ru z . ( 4 ) "S e n d ik a l h a k la r m ü cad elem izin , bu h a k la rd a n y o k su n tüm ç a lış a n la rın o r ta k m ü cad elesin in d a h a ileriy e g ö tü reb il m esi, a r tık b u ç a lış a n la rın tüm ünü bir a ra y a g etiren " Ç A L I Ş A N L A R K U R U L T A Y I” , b u ç a lış a n la rın d e m o k ra tik k itle ö rg ü tle rin in ö rgütlü b ir b irlik te liğ in i g e re k tirm e k te d ir. Bu k u ru lta y ım ız b u n u tüm ç a lış a n la ra b ir ç a ğ n o la ra k g ö tü rm e k te d ir ." ( 5 ) T üm ç a lış a n la r ara sın d a örgütlü m ücadele b ilin cin in y ay g ın laşm a sı k a rşısın d a, se rm ay e sınıfı d a k e n d i arasın d a y en i y e n i ö rg ü tle n m e le re g id erk en a n tid e m o k ra tik u y g u lam ala ra d a b a şv u ra ra k b u m ü cad eley i g eriletm e y e ç a lış m a k ta d ır. N ite k im ; T ü rk iy e M adeni E ş y a - S an ay icileri S endikası (M E SS) o lağ an ü stü genel k u ru l to p la n tısın d a m illi e k o n o m i m izin se lam eti b a k ım ın d a n iş ç i se n d ik aların ın haksız ve y ık ı cı iste k le rin e k a rşı b irlik ve b e ra b e rlik iç in d e k a rşı d u rm a k ., k a ra rı alm ıştır. T o p la n tıd a n ö n ce b asılan b ro şü rd e to p lu m sa l d en g e n in işv e re n le r aley h in e b o z u ld u ğ u iddia ed ilerek , o lağ an d ışı ü c re t ta le p le rin i ö n le m e k iç in b ir ü c retler k o n se y in in k urulsı ve d e v le tin gücünü ve ik tid a rın ı her a n d u y u rm a sı iste n iy o r. " İ ş ç ile r in b ir ö rg ü t iç in d e b irle şm e d ik le ri işy e rle rin d e işçi-işveren ilişk ilire n e n d a h a d u y g u sal bir te m e ld e to p la n m a k ta d ır. E ski g ünlerin iş ç i- p a tr o n ilişkisi y ü rü m ek te, bir aile havası iç in d e ç a lış ılm a k ta d ır." d e n iliy o r. T o p la n tı so n u n d a k am u o y u n a d u y u ru lm a sı k a ra rla ş tırıla n ö n e rile r arasın d a şu n la ra d a y e r verilm iştir. "K ıd e m ta z m in a tı m eselesi e n kısa zam a n d a ıslah e d il m elid ir. T o p lu sö z leşm eler, işy e rlerin i te k -te k ezm ey i h e d e f a lan ve işle tm e le ri ve e k o n o m iy i te m e lin d e n sarsan bugünkü işy e ri sev iyesinde d eğ il m o k ro e k o n o m ik ö lç ü le r iç in d e iş k o lu sev iyesinde y a p ılm a lı ve y asalar b u n a göre düzeltilm eli d ir." " , .K am u h iz m e tlile rin in se n d ik alaşm asın a k a rşı ç ık a n , iş ç i se n d ik a la n n a tah ü m m ü l e d e m e y e n işv e ren ler ö rg ü tle n m e n in g ereğ in i ç o k iyi b iliy o rlar. Aile havasının özlem lerini ç e k e n M ESS 1 5 0 .0 0 0 .0 0 0 .— T L 'lık lo k a v t ve grev fo n u o lu ş tu rm a y a ç a lış ıy o r. Ö rg ü tlen m esin i y a y g ın la ştırm a k iç in orga n iz a tö rle r k u lla n ıy o r, ö t e y a n d a n tüm işveren ö rgütleri bir ara y a g elerek , ç a lış a n la r ile d a h a iyi m ücadele ed eb ilm ek için b ir H ür T eşe b b ü s D a y a n ışm a K o n sey i o lu ş tu rm a k istiy o ria r'Y fij O rta y a garip b ir görünüm ç ık m a k ta d ır. Bu görünüm ün b ir u ç u n d a iş ç i sın ıfın ın d e m o k ra tik h a k la n g en işle tm e m ü cad elesin d e, " r e f e ra n d u m ” , " d a y a n ış m a g rev i", "g en el grev h a k k ı" , "sen d ik asız ç a lışa n la rın grevli to p lu sözleşm eli sen d ik a k u rm a h a k k ı" sloganları k itleler ta ra fın d a n b en im sen ip m ad d i güç h alin e g e lm ek te, b u h a k ların alınm ası d o ğ ru ltu s u n d a ç a lış m a la r y o ğ u n la ş tırılm a k ta d ır. D iğ er u c u n d a ise 1897 sayılı yasa u y g u lam ay a b a ş la n d ığ ın d a 4 0 0 .0 0 0 iş ç i m e m u r sa y ü acak , yani sendikal h a k la rd a n y o k su n b ıra k tırıla c a k tır. B ö y lece grev li-to p lu sö zleşm eli sendikal h a k la r vb. h ak larım ız ın alın m asın d a e n b ü yük güvencem iz o lan işç i sınıfı ve iş ç i sınıfı ö rg ü tle rin in gücü göreli o la ra k a zalac ak tır. Y u k a rıd a a ç ık la d ığ ım ız gibi serm aye sınıfının MESS G en el K u ru lu n d a b a ş ta n so n u n a dile getird ik leri; — İ ş ç i sen d ik aların ın "h ak sız ve y ık ıc ı" istek lerin e k a rşı d a h a iy i m ücadele ed eb ilm ek iç in "H ür T eşe b b ü s D a y a n ışm a K o n se y i" o lu ştu ru lm a sı, — O lağ an ü stü ü cret talep lerin i ö n le m e k iç in ü cretler k o n se y i k u ru lm a sın ı ve " d e v le t" in gücünü ve ik ti d arın ı h e r a n d u y u rm ası, — T o p lu sö z leşm eler işk o lu seviyesinde y ap ılm alı ve y asalar b u n a g öre d ü zeltilm elid ir vb. g erek sin im leri, işç i sınıfı se n d ik aların ın göreli o la ra k z a y ıf lam asıy la, siyasi ik tid a r ta ra fın d a n d a h a ra h a t ger ç e k le ş tirile c e k tir. 1897 sayılı y asan ın serm aye sınıfının gereksinim lerini k a rşıla y a b ilm e k iç in siyasi ik tid a rla r ta ra fın d a n ç ık a rıld ığ ın ı a ç ık la m a y a ç a lış tık . 1897 sayılı y asan ın 5. m ad d esin d e "H erh an g i bir k u ru m d a h angi gö rev lerd e ç a lışa n la rın 4. m ad d ed e b elirle n en esaslara göre m e m u r veya iş ç i o ld u ğ u B akanlar K u ru lu k ararı n ın y a y ın la n m a sı ta rih in d e n itib a re n 12 a y iç in d e ... k o m is y o n la rc a kesin o la ra k s a p ta n ır..." d e n ilm e k te d ir. Y asa çık alı 9 ay g e ç ti. Ş u so ru lar gelebilir akla; — M adem y asa, se rm ay e sın ıfın ın —o günkü— g erek sin im lerin in zorlam ası so n u c u ç ık tı d a , n iç in b u güne k a d a r u y g u lan m ad ı? Y o k sa, o günkü şa rtla r o rta d a n k a lk tı m ı? veya, — M adem y a sa m e m u rla rı işç ile ş tirm e y i a m a ç lıy o r d u , n iç in bugüne k a d a r u y g u lan m ad ı? H em en sö y le y elim , so ru n a b ö y le y a k la şm a k çözüm y o lu n u k ısırla ştırm a k d a n b a ş k a b irş e y d eğ ild ir. SSK . M üdürler K u ru lu k a ra rın ın u y g u lan m asın ın b a ş k a an lam ı d a —siyasi ik tid a r ta ra fın d a n — ç a lışa n la rın b irlik te li ğ in in ölçüsü, k azan ılm ış h a k la n n geri alın m asın d ak i te p k in in vs. nabız y o k lam asıy d ı. Ş a y e t u n d u ğ u te p k i gelirse, üstüne y ıld ırım la n " k o m is y o n " d e ğ il, SSK M üdürler K u ru lu ç e k e c e k ti. S iyası ik tid a r n ab zı ö lç e rk e n , k ö tü lü k lerin k a y n a ğ ı S S K M üdürler K u ru lu o la c a k , b ö y lece sistem in y ap ısın ın —b u k ö tü lü k lerin k ap ita list siste m d e n k a y n a k la n d ığ ın ın ger ç e ğ in in — fa rk ed ilm esin i en g elley ece k ti. S iyasi ik tid a r b a ş ta işç i sınıfım ız ve o n u n y a n ın d a y e ri ni alan tüm d e m o k ra tik k u r u lu ş la n n o rta k tep k isiy le k arşü aştı. Bu n ed en le düşündüğü zincirlem e u y g u lam alar geri te p ti, fa k a t a d ım la n h â la y e rin d e sa y ıy o r. Bu y ü zd en " k o m is y o n " ara d a n 9 ay g e ç tiğ i h ald e "g ö re v in i” y ap am ad ı. K o m isy o n u n "g ö re v in i" y e rin e g etireb ilm e si iç in ise sadece 3 a y kaldı. A rtık siyasi ik tid a r, tüm ç a lış a n la rın o rta k m ücadelesi ni d u rd u ra m ıy o r, m ev cu t y asalar, sürekli u y g u lan an bask ü ar bile b u n a elv erm iy o r. " E sk i" y asaların k en d isin i sık ıştırd ığ ın ı g ö rü y o r. Bu n ed en le an ay asan ın " y e n id e n " d eğ iştirilm esin i istiy o r. A nayasal k u ru lu ş la rın k a ra rla rın ı . u y g u lam ıy o r. B u n u n iç in de y e n i y en i a ra y ışla r iç in d e , E g e'd e u fa k b ir savaş, T B M M 'nın o lağ an ü stü to p la n m a sı, sıkı y ö n e tim ve D GM . İ ş te serm aye sın ıfın ın ve siyasi ik tid a rın aça m a d ığ ı k a p ıla r iç in düşünülen "S İH İR L İ A N A H T A R "la r. ZMİS Y Ö N E T İC İL E R İN İN E K İ'D E Ç A L IŞ A N T E K N İK E LE M A N VE M E M U R L A R IN S E N D İK A L A Ş M A S O R U N U Y L A İL G İL E N M E N E D E N L E R İ ZMİS y ö n eticileri y en i p ro p o g a n d a m e to d la n u y g u la m aya b a şla m ışla rd ır. Bu y en i p ro p o g a n d a n ın özü ç a lışa n la rın ç ık a rla n n ı g ö rü n ü şte sa v u n m ak , ö zünde ise b a lta la m a k ta d ır. SO M U T Ö R N E K L E R : 1) ZM İS y ö n e tic ile rin in işgüvenliği k o n u su n d a a ld ık ları grev k a ra n : G rev k a ra rın ın m ah k em e ta ra fın d a n d u r d u ru lacağını bile bile (çü n k ü T ü rk iy e 'd e bu d üzeyde alm an grev k a ra rla n her zam an m ah k e m e le r ta ra fın d a n d u rd u ru lm u ş tu r. Bu d u ru m u e m rin d e p e k ç o k av u k at ç a lış tıra n Z M İS 'm n b il m em esi o lan ak sızd ır) greve gid ecek lerin i gazeteleri aracılığı ile k a m u o y u n a şa şalı b iç im d e d u y u rm u şla rd ır. ZM İS y ö n e tic ile rin in b u k a rard a am a ç la rı şu n la rd ır: A) H avzada iş k azaların ı ö n lem ek iç in bilim sel te m e le o tu r tu lm u ş h iç b ir a ç ık la m a y a p m ıy a n ve (5 2 .0 0 0 üyesi o la n b ir se n d ik ad an b ek len m esi gereken) h iç b ir ciddi g irişim de b u lu n m a y a n ZM İS y ö n e tic ile rin e y ö n e ltile n eleştirileri k ırm a k "B iz y a p a c a k tık am a g ö rü y o rsu n u z m ah k em e engel le d i" d em ek . B) EKİ Müessesesi ile y a p tık la rı to p lu sö z leşm ed e iş e m n iy e ti ve işgüvenliğini işv e ren e k a rşı k o z olarak ku llan arak ücrete ilişk in m ad d elerd e d a h a k o lay taviz k o p arm ak . Birinci a m a ç la rın d a b a ş a rıy a u la ştıla r. İkinci a m a ç la rın d a da m u h te m e le n b a ş a rıy a u laşacak lard ır. Ç ünkü siyasi ik tid a r ve m üessese, havzada işgüvenliğini ve işç i sağlığını sağ layacak ağ ır m asraflara k a tla n m a k ta n s a (ki işgüvenliği ve işç i sağlığı ç o k fazla m asrafı g erek tirir) to p lu sö z leşm ed e ücrete ilişk in m ad d elerd e taviz verm eyi y eğ tu ta b ilir. 2) Z o n g u ld a k 'ta te k n ik elem an lar ve örgütleri (b a ş ta TM M OB M aden M ühendisleri O dası Z o n g u ld ak Ş u b esi) iş kazaların ın tem el ned en lerin i sosyal sistem le b ağ la n tılı olarak a ç ık la rk e n -ü re tim zo rlam asın ın b elirley ici n ed e n o ld u ğ u n u v u rg u lark en , g erek en te d b irle rin alın m asın d a zo rlay ıcı güç o larak te m e l görevin Z M İS 'n a d üştüğünü de sürekli o larak k a m u o y u n a e tk e n b iç im d e d u y u rm u ş tu r. Z M İS 'nin iş kazaların ın tem el n ed en leri ve alınm ası gereken tem el te d b irle r k o n u su n d a bilim sel tem ele d ay a n a n —üretim süreciyle ilgili— h iç b ir açık lam ası o lm a m ıştır. Bu n ed en le ZM İS y ö n e tic ile ri havzada te k n ik ele m an lar üzerinde o lu m lu in tib a b ırak m am ışlard ır. T üm ç a lışa n la rın bir p a rç a sı o lan Z o n g u ld a k te k n ik elem an ların ın 15 M ayıs 1 9 7 6 'd a Z o n g u ld a k 'ta düzenlediği - B o lu , K astan o m u ve Z o n g u ld a k te k n ik e le m a n la n n ın k a tıl d ığ ı— T ü rk iy e 3. T e k n ik E lem an K u ru lta y ı ö n to p la n tısın a k atılm ası iç in ilim izdeki 21 k u ru lu ş a ç a ğ rı y a p ılm ıştı. Grevli - to p lu sözleşm eli sendikal h a k la n n alınm ası k o n u su n u n ta rtış ıld ığ ı bu to p la n tıy a k atılm aları iç in ça ğ rı y a p ı lan k u ru lu şla rın ç o ğ u n lu ğ u n u n k atılm asın a k a rşın , k a tılm a sını en ç o k isted iğ im iz ZM İS y ö n eticileri k a tü m a m ışla rd ır. A rad an 2 ay g e ç tik te n so n ra E K İ'd e ça lışa n te k n ik ele m an ve m em u rla rın d ern e k le rin e bile h a b e r v erm eden o n ların ad ın a, sen d ik alaşm a h ak k ım ızı alm a m ücadelesine giriyorlar! İş te tam bu sıralarda ZMİ m ali se k re te rin in sen d ik a ga zetesin d e y e r alan yazısın d an bir bölüm e göz atalım . "B ugün h av zad a % 70 in sa n gücüyle eld e ed ilen ü retim e k o la y lık la r g etirm esin i b ek led iğ im iz te k n ik elem an ve m ü h en dislerim izin ç o ğ u isten ilen i v e rm e m iştir. "S izlere ve sizin g ibilere so rm ak lâz ım ... H anginiz h a n gi o c a k ta ç a lış tı ve k a ç sarm a a ttın ız ; hangi to rn a d a ç a lıştın ız veya hangi ta ş tu m b a sın a arab a sürdünüz? İ ş ç i, b u n ları y a p a n d ır işte . "S iz evvelâ d u l n in em in y u m u r ta p arasın a lâ y ık o lu n " (1 6 . T e m m u z . 1 9 7 6 tarih li sen d ik a gazetesi) Y u k a rıd a k i y azım n y o ru m u n a gerek o lm ad ığ ı k an ısın dayız Y alnız ZMİS y ö n e tic ile rin in p e ş in e ta k ıla n b azı d ern ek y ö n e tic ile ri " s e n d ik a la şm a m ücadelesini y ü rü te c e k " ZMİS k u rm a y ın ın n iteliğ in i a p a ç ık g ö rm elid ir. ZM İS y ö n e tic ile rin in h e r g eç e n gün; — T a b an d ak i işç ile r ü zerin d e itib a rı az a lm a k ta d ır. — E K İ'd e ç a lışa n sen d ik asız te k n ik elem an ve m e m u rla r ü zerin d e d e itib a ri k a lm a m ıştır. — Y ö n eticiler, Z o n g u ld a k h alk ın ın güvenini k a y b e t m e k ted ir. — Z o n g u ld a k 'ta ZM İS y ö n e tic ile rin e k a rşı gerek ZM İS; iç in d e gerekse ZMİS d ışın d a iş ç i sın ıfın ın b ilim in e b a ğ lu n u h a le f e t h a re k e ti g ü çlen m ek ted ir. — T o p lu iş sö zleşm esi g ö rü şm esin in h ızı ç o k y a v a ş tır, işç ile r a ç ısın d a n iste n ile n b iç im d e g itm e m e k ted ir. İ ş te Z M İS, y ö n e tic ile rin in , hav zad a te k n ik elem an lara ve m em u rla ra şirin g ö rü n m ek iç in g ö ste rd iğ i y o ğ u n çab ası n ın a ltın d a y a ta n tem el g e rç e k le rd e n b ir k ısm ı b u n la rd ır. SO N U Ç : 1897 sayılı y asan ın , serm ay e sın ıfın ın gerek sin im lerin i k a rşılay ab ilm ek iç in ç ık a rıld ığ ı h a ld e, bug ü n k ü sınıfsal gü çler deng esin d e u y g u lan am ad ığ ın ı a ç ık la m a y a ç a lış tık . ZM İS y ö n eticileri; 1) K o m isy o n ü y elerin e y a k ın o lan ların ve d iğ er a r k a d a şla rın k o m isy o n ü y eleriyle g ö rü şerek E K İ'd e ça lışa n te k n ik elem an ve m em u rla rın işç i statüsü n e g eçirilm esin i istem elerin i, 2) K o m isy o n , görev süresi b ittiğ in d e (2 8 .1 1 .1 9 7 6 ) şa y e t b u te sb iti y ap am am ışsa b u n u n E K İ Mües sese M üdürlüğü ile ZM İS arasın d a o lu ştu ru la c a k k o m isy o n larca te s b it edilm esin i ö n e rm iş, 3) H er iki m ad d ed e g erçek leşm e zse E K İ'd e ça lışa n te k n ik elem an ve m e m u rla rın Z M İS 'n a üyelik için m ü racaat etm elerin i E K İ M üessese M üdürlüğü üye lik a id a tla rın ı kesm ezse k o n u y u m a h k e m e y e g ö tü receğ in i b e lirtm iş ti. Bu ö n erilere k a rşı ö z e t o larak ş u n la n söy lem ek gere kir: 1— K o m isy o n Ç a lışm a ve M aliye B ak an lığ ı ile D evlet P erso n el D airesi ta ra fın d a n a ta n a c a ğ ın d a n , k o m is y o n ü y elerin in a ta n d ık la rı m erciy e, d o lay ısıy la d a siyasi ik tid a ra k a rşı so ru m lu lu k ta şıy a c a ğ ı a ç ık tır. Bu n ed en le, k o m isy o n a üst d ü zey d e a h b ap çav u ş ilişk isiy le e tk i e tm e k o lan ak sızd ır. 2 — K o m isy o n u n görev süresinin b itm esin e 3 ay k ala, h â la n iy e görevini y a p a m a d ığ ın ı a ç ık la m ıştık . D o lay ısıy la Z M İS 'n in g etird iğ i 2. ö n erin in g e rç e k leşm esi o lan ak sızd ır. 3 — H er iki ö n eri de g e rç e k le şm e d iğ i ta k d ird e , y asa lar k arşısın d ak i bugünkü - m e m u r sta tü sü n d e— k o n u m u m u z g eçerli o la c a ğ ın d a n , işç i se n d ik ala rın a g ireb ilm em iz y asalarla en g ellen m iş o la c a k tır. ÇÖZÜM N ERED E? Z M İS'in g etird iğ i ö n erilere k a rşı, sınıfsal d o lay ısıy la da h u k u k sa l a ç ıd a n E K İ'd e ç a lış a n te k n ik elem an ve m em u rların işç i say ü am ıy acağ ın ı a ç ık la m a y a ça lış tık . E K İ'd e ç a lış a n te k n ik elem an ve tüm m em u rla rın grev li-to p lu sözleşm eli sendikal h ak ların ı alab ilm esin in tem el şa şa rtı T ü rk iy e ö lçü sü n d e ö rg ü tlen m em iş m erk ezi, d e m o k ra tik k itle ö rg ü tlerin in (T Ö B -D E R , T Ü M -D E R , T Ü S -D E R , TÜ T E D ) o lu ş tu ru lu p , e tk in liğ in in arttırılm asıd ır. Bu k itle ö rg ü tlerin in y aratılm a sı ve geliştirilm esi lokal d e rn e k le rin ve tüm m em u rla rın en tem el görevidir. Bu ö rg ü t lerin y aratılm a sın d a k e n d i ö rg ü tlerim izd e b ü tü n leşe rek o r ta k laşa yürütülecek m ücad eled e görev alm alıyız. (1) (2) (3) (4) (5) (6) T ü rkiye 2. T e k n ik elem an K u ru lta y ı raporların dan, T İB A y lık B ülteni, O cak 1976, T ü rkiye 3. T e k n ik E lem a n K u ru lta yı raporu, 29 K asım , 19 7 5 'de TM M O B-M M O . S a lo n u n d a yapılan "S en d ika la şm a F o r u m u '' ile ilgili olarak dağıtılan "S en d ika l H aklardan Y o k s u n A r k a daş " başlıklı bildiri, T ü rkiye 3. T e k n ik E lem a n K u ru lta y Kararları, TM M O B -M M O M akina G azetesi 5 A ğ u s to s 1976. 4 MC'NİN PARTİZANLIĞINA YENİ BİR ÖRNEK ■ MC iktidarının partizan tutumu bir kez daha,yeni bir belgeyle açığa çık tı. TUTED Genel Başkanı Aykut Göker, 1 Ekim günü, TMMOB Başkanı Te oman ö ztü rk ’le birlikte, AP Gençlik Kolları Genel Merkezinin bir yazısını basına açıkladı. AP Gençlik Kollan Ge nel Sekreteri Hamdi Üçpınarlar imzasıy la örgütün il başkanlanna gönderilen ya zıda, YSE Genel Müdürlüğü ile Toprak İskan Genel Müdürlüğüne alıncak teknik elemanlar konusunda bilgi veriliyor, bu iş için gönderilecek kişilerin 'güvenile bilme derecesi' ve 'parti yönünden elzem olan özelliklerinin' bildirilmesi isteniyor. AP Gençlik Kollan Genel Merkezinin yazısı şöyle: Gençlik Teşkilatı İl Başkanlığına YSE Genel Müdürlüğü ve Toprak tskan Genel Müdürlüğünün açmış oldu ğu teknik eleman imtihanına girmek is teyen arkadaşların 17.8.1976 tarihine kadar genel merkezimize tarafınızdan verilecek mektupla birlikte öğrenim bel gesi, nüfus cüzdanı sureti ve 4 adet re simle müracaatları. Müracaatlarını yapacak meslek sınıfları. kişilerin A. Makina Müh. B. İnşaat Müh. C. Ziraat Müh. D. Makina Teknikeri. E. İnşaat Teknikeri. ■ olmaları gerekmektedir. Aynca, gönderilen şahısların gü venilebilme derecesi ve vilayetiniz açı sından parti yönünden elzem olan özel liklerinin belirtilmesini rica eder sevgi ve muhabbetlerimi sunarım. Hamdi ÜÇPINARLAR Genel Sekreter TÜTED Genel Başkanı Aykut Göker ve TMMOB Başkanı Teoman öztürk'ün olaya ilişkin olarak basma yaptıklan ortak açıklamada şu görüşler yer alıyor. • işsizliğin, pahalılığın alabildiği ne arttığı; • MC'nin ülkeyi tam bir karanlığa sürükleyen ekonomi politikasının yaşan dığı; • Kamu kesiminde çalışan ilerici, yurtsever, devrimci kişilerinin fişlenmesi için özel istihbarat kurumlarının oluştu rulduğu; • Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm çalışanlara, emekçi halkımıza, yönelen faşist baskı ve saldırıların yoğunlaştırıla rak sürdürüldüğü; • Sömürü ve zulme karşı direnen lerin mücadelelerinin engellenmesini amaçlayan DGM tasarısının yeniden gün deme getirildiği GÜNLERİ YAŞIYO RUZ... "Egemen sınıfların değil halkının çıkarlarını savunan ve bu mücadeleyi sürdürmede kararlı bulunan Türkiye tek nik elemanları olarak EKLİ BELGEYİ; hergün televizyon ekranlanna çıkan ve "partizanlık nerede yapılıyormuş gös terin..." diyen Süleyman Demirel'e ve kamu oyuna iletmeyi görev sayıyoruz. "Bu belge birbuçuk yılı aşkın bir süredir kamu kuruluşlarında tüm ilerici yurtsever, devrimci kişilere karşı girişi len baskı, kıyım ve işten atılmaların bel gesidir. "Bu belge bir yandan onbinlerce kişinin sürüldüğü ve işlerine son veril diği, öte yandan kamu kuruluşlarındaki kadroların partizanca tutumlarla d«Ww- rulduğu MC döneminin uygulamalarını açıklamaktadır. "Bugün, her zamankinden daha yoğun bir biçimde sürdürülen bu uygula malar Aliağada olduğu gibi işçiler, Milli Eğitim Bakanlığında olduğu gibi öğret menler, yatırımcı kuruluşlarda olduğu gibi teknik elemanlar üzerinde sürdürül mektedir. "Bu girişimlerin böylesine sürüp gitmeyeceğine, bilinçli ve kararlı müca delelerle bir gün mutlaka yenileceğine inanıyoruz." ÜNİVERSİTE SINAVLARINDAN SONRA- GENE YÜZBİNLER AÇIKTA KALDI 1976 - 77 ders yılı için yapılan seçme ^sınavlarına 316 bin 360 kişinin başvurduğu ve sınavların sonucunda bu adaylardan 40 bin 767'sinin merkezi sistem tarafından çeşitli yüksek öğretim kurumlarına yerleştirildiği açıklan dı. Geriye kalan adaylardan 40 bin kadarının da merkezi sisteme dahil ol mayan ve Milli Eğitim Bakanlığına doğrudan bağlı yüksek okullara alınacağı açıklandığına göre bu yıl de 235 bin 593 aday hiçbir yüksek okula girememiş oluyor. Uzun yılların yanlış eğitim politikasının verdiği çürük meyvaların gi derek çoğalacağını bilenler için bu hiç de sürpriz değil. Üniversite ve yüksek okul kapısında kalanların sayısındaki geçen yıla göre 28 bin 593 (% 14)'lik bu artış, bozuk düzenin bozuk eğitim politikasının yalnızca yeni bir göster gesi. Sorunun temelinde yüksek öğrenimin ülkemizde otomobil, buz dolabı, vb, bir dayanıklı tüketim malı olarak görülmesi yatıyor. Birçok ailenin, özel araba sahibi olma davranışı ile, çocuğuna yüksek öğrenim sağlama, aynı tür sosyal "statü" sağlama isteğine dayanıyor. Ailenin, çocuğun toplumdaki "statü"sünü ya da kentsoylu olmaya yaraşan yerini bu üniversite eğitimi sağlaya cak diye düşünülüyor. Hiç bir ailenin gönlü, çocuğunu bu "statü"den ve bu nun sonunda elde edilen rahattan mahrum etmeye elvermiyor. Toplumumuzda köklü bir diploma tutkusu yaratıldı ve hâlâ bilinçsizce sürdürülüyor. Be ceriye değil, diplomaya önem veriliyor; kalem efendiliği kol emeğine üstün tutuluyor, diplomasız insan yetersiz sayılıyor. Böylece, öğrenciler daha eğitimin alt basamaklarında kendilerini hayata çıkaracak okulları seçm iyor lar, yüksek okulların kapılarında yığılıyorlar. Sorunun bir başka yanı da şu: Anayasa'da bilimi öğrenme hakkı kişinin temel haklarından sayıldığına göre üniversiteler bunu sağlamak üzere orta öğretimden gelen gençleri kabiliyet ve yetilerine göre alıp değerlendirmek zo rundadırlar. Oysa ülkemizde üniversite giriş sınavları başvuran kitlelerin gir mesini engellemek için bir araç olarak kullanılmaktadır. Eşit koşullarda ye tişmemiş öğrencileri yarıştırmakla kimin kazanacağı önceden büyük ölçüde belli olmakta, yetersizlik düzende olduğu halde kazanamadığı ilan edilen gençler yeteneksiz sayılmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmalar üç büyük kentte (İzmir, İstanbul, Ankara) .oturanların diğer kentlerde oturanlardan, SAYFA ALTI / EKİM 1976 / TOTED HABERLER genel olarak kentlerden gelenlerin kırsal bölgelerden gelenlerden, sınavdan önce hazırlık kursu görenlerin görmeyenlerden, serbest meslek sahibi, sanayi ci, tüccar, memur, esnaf ve sanatkâr çocukların işçi ve çiftçi çocuklardan da ha fazla kazanma şansları olduğunu açıkça gösteriyor. Bu bulgular o denli kesin ki her yıl adaylardan toplanan 75-80 milyon TL harcanarak yapılan bu seçme sınavlarından vazgeçilse ve adayların geldikleri il, baba gelirleri, baba meslekleri, kırdan mı kentten mi oldukları, kurs görüp görmedikleri sorulsa ve bu sorulara verilen cevaplara göre bir değerlendirme yapılsa bu yeni yön temin yaratacağı eşitsizlik bugünkü sınav sisteminin yaratmakta olduğu eşit sizlikten daha fazla olmaz! Hiç olmazsa böylece daha az masrafla sorun çözül müş ve ayrıca, her yıl çıkan, soruların satıldığı, kimi adaylara dağıtıldığı söy lentileri de ortadan kaldırılmış olur! ö te yandan yapısal bir değişme geçiren ülkemizde, bu değişikliğe ayak uyduramadığı için bunalım içine yuvarlanan üniversitelerimiz, öğrenci kabul kapasitesini artırmak için pek fazla çaba göstermemektedir. Birinci ve İkinci Plan döneminde üniversiteler 2.9 milyar yatırım yapmışlar, buna karşılık öğrenci kabul kapasitesinde 2900'lük bir artış olm uştur. Yani, her öğrenci ka bulü yaratmanın maliyeti 1 milyona gelmiştir. Bu duruma da bağlı olarak, iktidarlarca kimi yerde yetersiz, kimi yerde zararlı uygulamalara girişilmiş, mektupla eğitim, YAYKUR gibi modeller ortaya çıkarılmıştır. Bu tür zorla maların ortaya çıkmasında üniversitelerin toplumun istemlerine sırt çevirmiş olmalarının da rolü olduğunu kabul etmek zorundayız. Sonuç olarak şunu söyliyebiliriz: Yüksek öğretim devletin ürettiği ve topluma Anayasa gereği olarak bir bedel almadan sunmak zorunda olduğu bir hizmet olduğuna göre, devlet bu hizmeti ancak toplum un ihtiyacı olan ka dar üretmelidir. Kuşkusuz asıl yapılacak olan üniversite kapılarına yığılan gençlere yer bulmak, ya da türlü dalaveralarla buluyormuş gibi davranmak de ğil; onların bu kapılara gelmeden topluma kazandırılmalarını sağlamak, on ları üretime katmaktır. Bu da ancak merkezi bir planlamanın parçası olarak eğitim bütüncü bir açıdan ele alındığında ve toplumun kalkınması ile birlikte düşünüldüğünde mümkün olacaktır. İLLER BANKASINDA DEMOKRATİK MÜCADELE tiler Bankası Genel Müdürlüğünde çalışanlar arasında 1974 yılında başlayan demokratik mücadele gelişerek sürmektedir. 1974 yılında ilk defa halktan yana bir üyenin banka yönetim kurulan girmesini sağ layan som ut bir olayla başlayan bu hareket, örgütte çalışan ilericiler tarafından "iller Bankasın» halk ya rarına çalışır bir örgüt haline getirmek" temel ilkesine oturtulm uştur. Bu temel ilke doğrultusunda yapılan çalışmaların kapsamlı bir ürünü olarak "İLLER BAN KASININ İŞLEY İŞİN İ ELEŞTİREN RAPOR" adlı doküman yayınlanmıştır. Bu doküman kamuoyunda özellikle belediyelerde ilgi görmüş, eleştiriye uğrayan banka yöneticilerinin de tepkisini çekmiştir. Sürdürü len demokratik çalışmaların etkisini yok etmek için çeşitli girişimlerde bulunan yöneticiler, genel müdür muavinlerinden birinin kaleminden sözkonusu rapo run eleştirisini yapmaya, ileri sürülenlere cevap ver meye çalışmaktadırlar. Raporun özeti, buna verilen cevabın özeti ile, banka yönetiminden verilen bu ce vaba karşı yayınlanan bildiri banka- çalışanlarına en geniş şekilde dağıtıldı. İLLER BANKASI NEDlR? iller Bankası Genel Müdürlüğü, öteki genel mü dürlüklere benzemez, iller Bankası dışında kalan genel müdürlüklerin bir bölümü ya bir bakanlığın hiyerar şik yapısı içinde yer almışlar ya da doğrudan Başba kanlığa bağlanmışlardır. Başka bir deyişle bunlar ge nel idarenin bölümleridir. Bir bölüm genel müdürlük de "kamu iktisadi kuruluşu" olarak, yine genel idare nin dışında, mahalli idarenin insiyatifi ile kurulm uş tur. Oysa iller Bankası, genel idarenin dışında, mahalli idareler tarafından bir "ortaklık" olarak kurulmuştur. Parasal olanakları son derece sınırlı olan belediyeler, 1933 yılında bir araya gelerek "Belediyeler Bankası" nı kurmuşlardır. Sonradan il özel idareleri ve köylerin de katılması sonucu 1945 yılında bu kuruluş, 4759 g a y r4 «^ y a c a y | a y p n if t e n r lijy f t n lp n m iş ve iller Bankası adını almıştır. Kuruluşun bütçesi; a) Belediyeler ve özel idarelerin yıllık gelirlerinin %5'leri, b) il özel ida releri tarafından toplanan bina ve arazi vergilerinden köy sermaye payı olarak ayrılan %3'ler ve c) Dev let gelirlerinin bazılarından ayrılarak "belediyeler fo nu" adı altında toplanan paralardan oluşur. Mahalli idarelerin bu ortak kuruluşunun amacı, kendi olanak ları ile mahalli hizmetlerini yapamayan mahalli ida relerin bu hizmetlerini bir dayanışma içinde yapmala rıdır. Acaba bu dayanışma gerçekleşmiş midir? il ler Bankası'nın bugünkü işleyiş biçimine bakarak bu na "evet" demek olanağı yoktur. Banka, zaten sınır lı olan olanaklarının tümünü mahalli idareler için kul lanmamaktadır. Bankanın sınırlı olanakları bir yandan siyasal iktidarların propaganda aracı olarak kullanılır ken bir yandan da örgüt yöneticilerinin halktan ko puk tutumları yüzünden çarçur edilmektedir. Siyasal_ iktidarın tutum una örnek olarak, günümüzde yaşadı ğımız iki olguyu vermek mümkündür: Birincisi CHP’li belediyelere yeterli para yardımının yapılmaması, İkincisi, gazete haberlerinden öğrenildiğine göre ABD' den sağlanan bir miktar paranın AP'li belediyelere yardım olarak dağıtılması. Banka yöneticilerinin bu yöndeki davranışlarına bir örnek ise şudur: "Görgü, bilgi artırm a" gibi çok genel bir gerekçe ile yurt dışı na turistik gezilere gönderilen eş, dost için harcanan para milyonları bulmaktadır. Başka bir örnek de bü yük projelerin yabancı firmalara verilmesidir, özellik le kanalizasyon projelerinin mali portesi çok yüksek tir. Bu projeler İsrarla yabancı firmalara ya da yabancı firmalarla ortaklık halinde çalışan yerli firmalara ve rilmektedir. Bu davranışın karşısına bankanın çalışan ları adına bir yönetim kurulu üyesi çıkmış, meslek odaları çıkmış, im ar ve İskan Bakanlığı çıkmış, fakat banka yöneticileri inatla kararlarında direnmişlerdir. Bunun tek anlamı yabancı sermayeye bağımlılıktır. Bu tür örnekler iller Bankasında çalışanların hazırladı ğı raporda bol bol verilmektedir. Oysa israf edilen bu kaynağa, o kaynağın asıl sahipleri olan mahalli idare lerin şiddetle ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyacın varlığı Anayasanın 116. maddesinde de belirlenmiştir. Mad denin son fıkrası şöyle bitmektedir: "Mahalli idare lere, görevleri ile -orantılı gelir kaynaklan sağlanır." Bu kaynaklar sağlanmadığı gibi, mevcut kaynaklar da israf edilmektedir. BANKADA OLUŞAN DEMOKRATİK HAREKET Bankanın sınırlı kaynaklannın israf edilmesi, orada çalışan ilericileri etkilemiştir. Bu etki ile banka içinde bir demokratik hareket geliştirilmiştir. Bu ha reketin çıkış noktası "iller Bankasını halk yaranna bir örgüt haline getirebilmek" temel amacı olm uştur. Bu amacı gerçekleştirmek için etkin bir yol olarak, bankanın gerçek sahipleri olan mahalli idarelerin, ken di ortak kuruluşlarına sahip çıkmaları görülmüş, ma halli idarelerin günümüzde en etkin olanı belediyeler uyarılmıştır. Tüm belediyelere gönderilen bildirilerde ve raporda şu konular işlenmiştir: 1 iller Bankası tüm olanaklannı mahalli idare lerin hizmetine sunması gerekirken tam tersine onları sömüren bir kuruluş haline getirilmiştir. 2. iller Bankası halka hizmet etmesi gerekir ken bir avuç para babasına hizmet eder du ruma getirilmiştir. 3. Doğal afetlere uğrayan yığınlar yardım beklerken, banka parlamentoya girmek is teyen üç-beş kişinin yararlandığı kuruluş haline getirilmiştir. 4. Doğu ile batı arasında gelir bölüşümü eşit sizliğini kendi gücü oranında gidermeye ça KARAYOLLARINDA N E L E R ____________ OLUYOR? MC Hükümeti kurulduktan sonra, yatırımcı kuruluşlann AP ve MSP'lilere paylaşımı mücadelesinde, Karayolları Genel Müdürlüğü MSP'nin payına düşmüş ve bu örgütün başına MSP Genel Başkan Yardımcıla rından Orhan Batı getirilmişti. Orhan Batı göreve gelir gelmez, ilk olarak çalı şanlar üzerinde manevi baskı kurmuş, mesai saatleri ni iki kez keyfi olarak değiştirmişti. Orhan Batı, bu örgütte antidem okrat gerici bir taban bulamayınca, teknik bilgi, tecrübe ve yetenek gerekli pek çok tek nik kadroya MC yanlısı elemanlar atamaya başladı, önemli bölge müdürlüklerine yerleştirilen bu kadro larla birlikte, baskıların kıyımların yoğunlaştığını, işçiler üzerinde oynanan oyunlann yoğunluk kazan dığını görüyoruz. 1976 yılı yatırım programları büyük ölçüde aksamış, Diyarbakır (Bu bölge, Bayındırlık Ba kanı Fehmi Adak'ın seçim bölgesi Mardin ilini içine almakta), Van, Antalya, Sivas ve Konya bölgeleri baş ta olmak üzere, yatırım programlan büyük ölçüde aksamış, bu bölgelerdeki MSP ve AP'li müteahhitlere en fazla kâr sağlayan işler uydurularak ihaleler ya pılmıştır. Bu uygulamalara karşı çıkan ilerici teknik elemanlar sürülmüş veya işten el çektirilmiştir. Antidemokratik uygulamalann yoğunluk ka zandığı bölgelerden Konya bölgesinde, MSP'li bölge lışması gerekirken banka, egemen çevreleri çıkarı doğrultusunda çalıştırarak bu eşitsizliği daha da arttırmaktadır. 5. Sahip olduğu teknik eleman gücü üretimde çalıştırılmamakta, kontrol kadrosu olarak kullanılmaktadır. Üretim yerli ve yabancı firmalara yaptınlarak bankanın kaynakları onlara peşkeş çekilmektedir. Bu savlan kanıtlayıcı örnekler raporda verilmiş tir. Yalanlanması olanağı bulunmayan bu savlara, ge nel müdür muavinlerinden biri, banka dergisinin 1976 yılı 9. sayısında cevap vermeye çalışmıştır. Ra porda ileri sürülen iddialar somut olaylar ve belgelerle ortaya konulduğundan verilen cevaplar gerçekçi ola mamış, demagojik bir zorlamadan öte gidememiştir. Cevap yazısında tutarlı tek nokta vardır, o da yazann açıkça özel sektörün avukatlığını yaptığıdır. Yazı nın bir yerinde şöyle denmektedir: . . Banka, proje ve tesislerden yapabildiklerini kendisi yapmakta, yapamadıklarını yaptırmak için de özel kesimden büyük ölçüde yararlanmaktadır, ilerici grup hoşlanmıyor diye bundan vazgeçecek değildir." ilerici grubun hoşlanmadığı, hiçbir zaman da hoşlanmayacağı özel sektör savunuculuğunu yapan kişinin aynı zamanda bir kamu kuruluşunun üst kade me yöneticisi olduğu gözönüne alınırsa bir ayağı özel kesimde, bir ayağı kamu kesiminde, birbirine zıt iki yapıyı da idare edebilmesi gerçekten büyük bir yete nektir. Bu kişinin, yukarıda anılan yazının girişinde öne sürdüğü "kamu kesiminde çalışanlar yeteneksiz dir, özel sektör bunlara acımasız davranır" iddiasına katılmak olanağı yoktur ama, kamu yöneticisi olup da özel kesimin çıkarlannı savunmanın halka karşı bir davranış olduğuna katılmamak elde değildir, iller Bankasının 1500 dolayında teknik elemanı vardır. Bu kadro, mühendis, mimar ve teknikerlerden oluşm ak tadır. Nicel ve nitel bakımdan güçlü olan bu kadronun üretimde çalıştınlması gerekir. Yardımcı personelle daha da güçlendirilerek, çalışma ekipleri halinde orga nize edilerek belediyelerin ilk tesislerini bu kadro ile yapmak, onlara kaliteli hizmet götürmek demek ola caktır. Kâr amacından uzak çalışan emanet komisyonlannın yaptıklan işler bu iddiayı doğrulam akta dır. Yapılacak tesislerin korunması ve işletilmesi için bölge teknik personelini ve belediyelerin teknik ele man kadrosunu hazırlamak zorunluluğu vardır. Be lediyelere teknik eleman yetiştirm ek için meslek kurslan açmak, bankanın kuruluş yasasında yer al mıştır. Bu görevleri bir tarafa itip, "yapabildikleri mizi yaparız, yapamadıklanmızı özel kesime devre deriz" diyebilmek için kişinin, halka karşı hiç bir sorumluluk duymaması gerekir. Bu sorumluluğu du yan ilerici grup, özel sektör yanlısı bu -kişiye bir bildi ri ile cevap vermiştir. müdürü, 6 servis şefini görevden almış, bir o kadar teknik elemanı da çeşitli yerlere sürdürmüştür. MSP' nin yerel gençlik örgütünden gelen işçiler toplu söz leşmeye aykın biçimde işe alınarak, işveren kendi sendikası özyol-îş'i kurm uştur. Bu uygulamaya YolIş Sendikası karşı gelerek, Konya bölgesinde 2000'i aşkın işçiyle greve gitmiştir. Gerici, partizan, yasa-dışı uygulamaların yurt çapında artması, milyarları geçen yatırım lann dene timden çıkmasına neden olmuş, milyarlar değerindeki makina ve ekipman en düşük verimlilikle çalıştırıl mış, Diyarbakır, Erzurum, Sivas, Van, Konya, Antal ya bölgelerinde 1976 yılı yol yapım ve bakım işleri büyük ölçüde yerine getirilememeştir. Artık bu örgütte yalnız ilerici, dem okrat ve yurtseverler üzerinde değil, bütün namuslu teknik ele manlar üzerinde de baskılar yoğunlaşm akta her türlü keyfi uygulamaya karşı çıkanlar kıyılmakta, ezilmek tedir. Karayollarında çalışan teknik elemanlar, örgüt lü, demokratik mücadelenin bilincinde olarak, dem ok ratik haklarım sonuna kadar kullanmak, yapılan her türlü yasadışı uygulamayı kamuoyuna teşhir etmek amacıyla mücadelelerini sürdürmekteler. SAYFA YEDİ / EKİM 1976 / TÜTED HABERLER SİLİ HALKININ MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR 11 EYLÜL ŞİLİ HALKI İLE D A Y ANIŞM A Tü r k iy e l i t e k n ik e l e m a n l a r OLARAK ŞİLİ HALKININ HAK LI m ü c a d e l e s i n i n y a n i n d a y i z . gününde İnsanlık 20. yüzyılın ikinci yarınında bir kez da ha faşizmin kan, vahşet dolu iğrenç yüzüne tanık ol du. Halkın oylarıyla görev başına gelen Salvador Ai lende, ABD emperyalizminin cumhurbaşkanı olarak görevlendirdiği Pinochet'ye karşı son nefesine kadar halkın onurunu ve demokrasiyi savundu. Şili halkının bu kahraman evladı emperyalizmin ve faşizmin kur şunlarıyla 7 Eylül'de hayatını yitirdi. Şili halkının insanlığa armağanı büyük şair Pablo Neruda 23 Eylül'de, faşist katliamın alabildiğine sürdüğü, kendisinin ve Şili halkının tüm onurlu evlat larının göznuru olan kitaplann yakılıp, yırtıldığı gün lerde öldü. Faşist cunta 30.000 insanın canına kıydı. 180.000 ilerici, yurtsever tutuklandı, Nazi rejiminin esir kamplarına benzeyen kamplara götürüldü. Yüzbin Şili yurtseveri ülkelerini terketmek zorunda kaldı. İşkenceler, sürek avları birbirini izledi. Şili nin yiğit sesi Victor Jara işkenceler altında hayatını yitirdi. tiited. HABERLER İZMİR - K AR ŞIY A K A 'D A TEKNİK ELEMAN TOPLANTISI İzmir DGM'nin TÜTED İzmir Ş u besini faaliyetten alıkoyma kararı devam ediyor. Bu karara Ankara DGM nezdinde yapılan itiraz reddedildi. Bir yılı aş kın bir süre önce yayınlanan bir bildiri nedeniyle aradan bunca zaman geç tikten sonra bir demeğin şubesi faali yetten alıkonuyor. Bu olay geneldeki DGM sorununun TÜTED özelinde çar pıcı bir biçimde somutlanması. Fiili sonucu, TUTED'in İzmir ilin deki teknik elemanlara sesini duyura maması, ulaşamaması anlamına gelen bu duruma bir çözüm bulmanın gerektiğine inanan TÜTED Merkez Yönetim Kurulu 19 Eylül'de tzmir-Karşıyaka'da bir top lantı düzenledi. Genel Başkan Aykut Göker, MYK üyesi Necdet Bulut, Ör gütlenme sekreteri N. Kemal Döleneken ve TÜTED Hukuk Danışmanı Erşen Sansal'ın da bulunduğu bu toplantıya 140'ı aşkın teknik eleman katıldı. Top lantıyı açış konuşmasında A. Göker, "Merkez Yönetim Kurulunun, TÜTED’in İzmir'de >l£'3ek4 gelişimini olumsuz yönde etkilememek koşuluyla 10ü kitle nin eğilimini öğrenerek bir çözüm sap tama" kararında olduğunu açıkladı. Ş u A l) l, S O Y A D I A D R ES Bütün insanlık dışı uygulama ve baskılarının yanı sıra Pinochet ve çetesi siyasi partileri Şili için "lüks" saydı. Halkın en temel anayasal özgürlüklerini birer birer çiğnedi. Kamu görevlilerinin Ailende zama nında kazanılmış sendikal özgürlükleri de bu arada yok oldu. Millileştirilmiş olan şirketler tekrar ABD emperyalistlerine verildi. Ailende nin başkanlığındaki Halk Birliği hükü meti sırasında yüzde üçe kadar düşen işsizlik Pinoc het rejimi sayesinde yüzde 15'e yükseldi. Ailende başa geldiği zaman dünya borsalarında 1/3 oranında düşen bakır fiyatı, darbenin hemen erte si günü % 10 arttı. Ailende hükümeti sırasında ilk yıl % 8,5, ikinci yıl % 5 oranında artan toplam üretim, düşmeye başla dı. Ailende hükümeti sırasında ücretlilerin enflas yona rağmen artan satın alma güçleri, darbeden sonra % 66 oranında düştü. Enflasyon 1974 yılında Dünya Bankasının rakkamlanyla yüzde 6 0 0 'e ulaştı. Faşist Pinochet ve çetesini bu bunalımdan kur tarmak, kendi çıkarlarını sağlamlaştırmak için daha önce ekonomik ambargo uygulamış olan emperyalistgerici mihraklar keseleri açtılar. ABD bankaları 240 milyon dolar, Uluslararası Para Fonu 95 milyon dolar, Brezilya 195 milyon dolar kredi yardımı yaptı. be Başkanı Metin Aydoğan dava ile ilgi li gelişmeleri anlattı. Daha sonra söz alan konuşmacılar toplantının amacına ilişkin görüşlerini söylediler. Merkez Yönetim Kurulu, İzmir Şu besinin faaliyetten alıkonulduğu dava ile DGM ler ile ilgili gelişmeleri de izleye rek; bu gelişmelerin olumsuz yönde ol duğu saptandığı takdirde ve en erken 11 Ekim'den sonra TÜTED'in Bornova şubesini kurmak üzere önerilen arkadaş larımıza yetki verecek. Yeni şube kurulsa bile bu, geçici bir çözüm olarak; değerlendirilecektir. Faaliyetten alıkonulan İzmir Şubesinin hukuki varlığı devam etmektedir. İzmir Şubesinden yeni şubeye üye veya mal varlığının aktarılması söz konusu olma yacaktır. TÜTED D A N IŞM A KURULU TOPLANDI TÜTED Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde, tüzüğümüzün 20. maddesi uyarınca, MYK tarafından saptanan ko nuları görüşmek üzere şube yönetim ku rullarını veya temsilcilerini toplantıya çağırdı. Yeni çalışma döneminin bu ilk Danışma Kurulu toplantısı 26 Eylül gü nü Genel Merkezde yapıldı. Toplantıya; Aydın, İstanbul, Kayseri, Zonguldak, Samsun, Kastamonu, Ankara Şubeleri yönetimkurullannınüye veya temsilcileri ile Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve İzmir'den arkadaşlarımız katıldılar. 11 Eylül günü radyoda yaptığı son konuşmasın da Başkan Ailende, Şili nin bu büyük evladı şöyle di yordu: "Karşı karşıya bulunduğum bu tarihsel seçme karşısında, halkın sadakatini hayatımla ödeyeceğim ve kesin inancımı söylüyorum ki, binlerce ve binlerce Şili'linin onurlu bilincine ektiğimiz tohumların yeşer mesi engellenmeyecektir. "Bugün için kuvvet onların elindedir, halkı tu t sak mertebesine indirebilirler; fakat toplumsal süreç ler ne cinayetlerle ne de kaba kuvvetle durdurulabilir. Tarih bizimdir ve tarihi yapan halklardır." Gerçekler Allende’yi doğruluyor. Bugün Şili’nin tüm namuslu, yurtsever, ilerici, dem okrat insanları faşizme ve emperyalizme karşı olağanüstü zor koşul lar altında mücadele ediyorlar. Yeni kazanımlar elde ediyorlar, Darbeden bir yıl sonra Şili işçi sınıfı 1 Mayıs'ı kutlama hakkını elde etti. Yeni iş kanunu tasa rısının işlerliğe girmesini önledi. Bu uğraş yalnız Şilililerin uğraşı değil. Dünya nın her tarafında antifaşist, antiemperyalist güçler, Şili halkının bu haklı uğraşının yanında, Şili'de ve dünyanın her tarafında, bir daha geri gelmemek üzere faşizme son verilmesi için mücadele ediyor. Türkiye'li tüm yurtsever, dem okrat, ilerici ve sosyalist güçler Şili halkının bu antifaşist mücadelesi nin yanında olduklarını bu yıl 11 Eylül de bir kere daha belirtilir. Yaşasın dünya halklarının antifaşist dayanışm a sı!... Gündemin ilk maddesinde DGM'ler sorunu üzerinde duruldu. Genel Merke zin bir süredir, DGM'ler konusunda di ğer demokratik kuruluşlar ile birlikte sürdürdüğü çalışmalar hakkında bilgi verildi ve yalnızca bu konu ile sınırlı olarak hangi demokratik kuruluşlarla ve hangi yaklaşımla işbirliğine gidildiği açıklandı, bu işbirliğinde geçilen aşama lar anlatıldı. Şube temsilcileri, DGM'ler konu sunda kendi bölgelerinde sürdürülen or tak demokratik eylemleır hakkında bilgi verdiler. İşçi sınıfının kitlesel-demokratik hareketinin vurguladığı son günlerin olaylarının bir değerlendirmesinin yapıl dığı toplantıda bu somut durum bir veri olarak alınarak; TÜTED'in örgütlülük düzeyi ve kitlesini demokrasi mücadele sine katma girişimlerinin somut sonuçla rı üzerinde duruldu. TÜTED'in örgütlü lük düzeyinin yükseltilmesine ilişkin ça baların yoğunlaştırılması gerektiğinde birleşildi. İçinde bulunduğumuz çalışma dö neminde TÜTED'in, Türkiye genelinde hangi nitelikte kuruluşlarla demokratik bir platform da eylem birliğine gidebile ceği üzerinde de görüşüldü. Toplantıya katılanlann bu konudaki yaklaşımları arasında büyük ölçüde paralellik bulun duğu saptandı. TÜTED Genel Merkez ve örgüt birimlerinin diğer demokratik kuruluşlarla ilişkilerinde, Genel Merkez ve şubeler bütününün aynı ilkelerden hareket etmesinin örgütümüzün demokratik-merkeziyetçi işleyiş biçiminin bir gereği olduğu vurgulanarak; "kararlar demokratik bir biçimde oluşturulacak tır ” denildi. Gündemin diğer maddelerinde Ge nel Merkez ve şubelerin yaptığı çalış S ah ib i ve S o ru m lu Y ö n e lm e n i T Ü T E D a d ın a A Y K U T G Ü K E R H A B E R L E Ş M E A D R E S İ: M ilh a tp a ş a cad . 2 8 /2 4 K ız ıla y / A N K A R A T el: 2 5 4 3 0 5 r ÜI ED H A B E R L E R ' d e y a y ın la n a n y azı lar k a y n a k g ö ste rile re k a k ta rıla b ilir D izgi-M onlaj: Ç IĞ y a y ın c ılık ltd . 17 79 19 B askı: D A İL Y NEW S W eb O fse t T esitleri A N K A R A 18 8 2 8 8 F iy a tı: 100 K u ru f malar konusunda bilgilenildi. Şubelerin önerileri saptandı, önümüzdeki günlerde MYK bu önerileri değerlendirecek, alı nacak kararlar şubelere iletilecek. TEKNİK ELEMAN ÖRGÜTLERİNİN ORTAK ÇALIŞM ALARI SÜRÜYOR Teknik eleman örgütlerinin, 3. Tek nik Eleman Kurultayında alınan kararlar doğrultusunda oluşturduğu "34 Teknik Eleman örgütü İçin Ortak Eylem Prog ramı" daha önce TÜTED Haberler de yayınlanmıştı. 1 0 ,1 7 ve 20 Eylül günleri bir araya gelen teknik eleman örgüteri temsilcileri, bu programa paralel olarak hazırlanan "O rtak Uygulama Programı" üzerinde de görüş birliğine vardılar ve bu programın içerdiği komite çalışm a larının 10 Ekim'den itibaren başlatılma sına karar verdiler. Ancak uygulama programı, 30 Ekim'e kadar temsilcileri son toplantılara katılamayan örgütlerin görüş ve katkılarına açık kalacak ve bu örgütlerin de, aynı tarihe kadar bildir meleri koşuluyla, görev üstlenmeleri mümkün olacak. Kesin uygulama progra mı 30 Ekimden sonra kamuoyuna açık lanacak. BÜGAY D İRENİŞİ SÜRÜY OR Bügay Mühendislik bürosunda işve renin kanunsuz lokavtına karşı burada çalışan teknik elemanların direnişi der gimizin bu sayısı hazırlanırken de devam ediyordu. 17.9.1976 günü TÜTED Genel Mer kezinde teknik eleman örgütlerinin yap tıkları ortak toplantıda Bügay'da sürdü rülen direnişi destekleme ve direnen tek nik elemanlara yardımda bulunma karan alındı. Bu karara uygun olarak TÜTED, Bügay teknik elemanlanna, ilk aşamada 1250 TL. dayanışma yardımında bulun du.