Türkiye`de Hidrolik Enerjinin Durumu ve Geleceği
Transkript
Türkiye`de Hidrolik Enerjinin Durumu ve Geleceği
TÜRKĐYE’DE HĐDROELEKTRĐK ENERJĐNĐN DURUMU VE GELECEĞĐ Adem AKPINAR1, Murat Đ. KÖMÜRCÜ2, Murat KANKAL2 1 Gümüşhane Üniversitesi, Đnşaat Mühendisliği Bölümü, 29000, Gümüşhane. 2 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Đnşaat Mühendisliği Bölümü, 61080, Trabzon. E-mail: aakpinar@ktu.edu.tr; mkomurcu@ktu.edu.tr ; mkankal@ktu.edu.tr ÖZET Türkiye ve dünyada; nüfus artışı, teknolojik gelişmeler, sanayileşme, sosyal ve ekonomik sebepler enerjiye olan talebi hızla artırmıştır. Türkiye’nin kaynaklarıyla artan enerji ihtiyacını karşılayamaması, yerli enerji üretimi ile tüketimi arasındaki açığı oldukça büyütmüştür. Bundan dolayı, Türkiye’nin kendi öz kaynaklarını (hidrolik, jeotermal, rüzgar, güneş vb.) daha etkin bir biçimde kullanma gerekliliği giderek artan bir önem kazanmıştır. Bu çalışmada, dünyadaki hidroelektrik enerji potansiyeli ve gelişimi, Türkiye’nin mevcut elektrik enerjisi durumunun kaynaklara göre dağılımı araştırılmıştır. Ayrıca, Türkiye’de hidroelektrik enerji konusunda yapılanlar ve yapılması gerekenler irdelenmiş ve hidroelektrik enerji ile doğal gazdan enerji üretimi ekonomik açıdan kıyaslanarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. 1. GĐRĐŞ Hidrolik enerji, suyun potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüştürülmesiyle sağlanan bir enerji türüdür. Suyun üst seviyelerden alt seviyelere düşmesi sonucu açığa çıkan enerji, türbinlerin dönmesini sağlamakta ve elektrik enerjisi elde edilmektedir. Hidrolik potansiyel, yağış rejimine bağlıdır. Elektrik üretimi maksatlı inşa edilen biriktirmeli hidroelektrik santraller bu işlevlerinin yanında birçok amaca (taşkın ve baskınları önleme, sulama işlerini düzenleme, balıkçılığı geliştirme, ağaçlandırmayı sağlama, turizmi geliştirme, ulaşımı kolaylaştırma vb.) hizmet etmektedirler. Hidroelektrik santraller diğer üretim tipleri ile kıyaslandığında en düşük işletme maliyetine, en uzun işletme ömrüne ve en yüksek verime haizdirler. Türkiye’nin diğer enerji alternatifleri karşısında milli kaynak olan suyu kullanan hidroelektrik santrallere öncelik vermesi ve teşvik etmesi için ekonomik, çevresel ve stratejik birçok sebep vardır. Her şeyden önce, hidroelektrik enerji yerli ve yenilenebilir bir enerji kaynağıdır ve dünyadaki su döngüsünün devam ettiği sürece tükenmeyecek stratejik bir enerji kaynağıdır [1]. Bu çalışmada, dünyada ve Türkiye’de hidroelektrik enerji potansiyeli ve gelişimi irdelenerek, Türkiye’nin mevcut elektrik enerjisi durumu incelenmiştir. Aynı zamanda, Türkiye’de hidroelektrik enerji konusunda yapılanlar ve yapılması gerekenler irdelenmiş ve hidroelektrik enerji ile doğal gazdan enerji üretimi ekonomik açıdan kıyaslanarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. 2. TÜRKĐYE’DE ELEKTRĐK ENERJĐSĐ ÜRETĐMĐNĐN MEVCUT DURUMU 2008 yılında Türkiye’de kişi başına yıllık elektrik tüketimi 3000 kWh iken, dünya ortalaması 2500 kWh, gelişmiş ülkelerde 8900 kWh, Çin'de 827 kWh, ABD'de ise 12322 kWh civarındadır. Ülkemizin ekonomik ve sosyal bakımdan kalkınmasının sağlanması için endüstrileşme bir hedef olduğuna göre bu endüstrinin ve diğer kullanıcı kesimlerin ihtiyacı olan enerjinin, yerinde, zamanında ve güvenilir bir şekilde karşılanması gerekmektedir [2]. Türkiye’de 1950’li yıllarda yılda sadece 800 GWh enerji üretimi yapılırken, bugün bu oran yaklaşık 256 misli artarak yılda 205400 GWh’e ulaşmıştır. 2008 yılı itibariyle, 42359 MW’a ulaşan kurulu güç ile yılda ortalama olarak 246974 GWh/yıl enerji üretimi mümkün iken; arızalar, bakım-onarım, işletme programı politikası, ekonomik durgunluk, tüketimde talebin azlığı, kuraklık, randıman vb. nedenlerle ancak 205383 GWh/yıl enerji üretilebilmiştir. Yani kapasite kullanımı %83 olmuştur. Termik santrallerde kapasite kullanım oranı %87 iken hidroelektrik santrallerde %70 olmuştur. 2008 yılı itibariyle, enerji üretimimizin %17’si yenilenebilir kaynak olarak nitelendirilen hidrolik kaynaklardan, %81’i ise fosil yakıtları olarak adlandırılan termik (doğal gaz, linyit, kömür, petrol gibi) kaynaklardan üretilmektedir (Tablo 1). Son zamanlarda rüzgar ve jeotermal şeklinde alternatif kaynaklara önem verilmektedir. 2008 yılı itibariyle rüzgar ve jeotermal kaynaklardan enerji üretimi, toplam enerji üretimimizin içinde %2’ye ulaşmıştır. Nükleer enerji kullanımı için de çalışmalar yapılmaktadır. Tablo 1. Türkiye’de Yakıt cinslerine göre enerji kaynaklarının kurulu gücü, üretim kapasitesi ve kapasite kullanım oranları [2] Taşkömürü + ithal kömür+ linyit Petrol + motorin + nafta + LPG Doğal gaz Diğer Termik toplam Jeotermal + Rüzgar Hidroelektrik Genel toplam Kurulu Güç (MW) Ortalama üretim kapasitesi (GWh) Gerçek üretim (GWh) Kapasite kullanımı Enerji üretilen kaynağın cinsi 2008 yılı Kapasite kullanımı 2007 yılı Kurulu Güç (MW) Ortalama üretim kapasitesi (GWh) Gerçek üretim (GWh) 10197 66899 53431 80 10534 69107 53873 78 2471 16119 6527 40 2551 16642 14809 89 14560 43 27271 169 13395 40836 108853 313 192183 620 48112 240919 95025 214 155196 511 35851 191555 87 68 81 82 75 80 14302 43 27430 730 14199 42359 106919 313 193297 2675 51001 246974 99863 204 168748 1104 35532 205383 93 65 87 41 70 83 Türkiye’de doğal gaz ve petrol rezervleri yok denecek kadar azdır. Bu sebeple Türkiye enerji ihtiyacını karşılamak için, doğal gaz, petrol, hatta kömür ithal etmek zorundadır. Son yıllarda hem evlerde hem de sanayide doğal gaz kullanımı hızlı bir tırmanışa geçmiştir. Endüstrinin artan enerji ihtiyacı için doğalgaz ile çalışan güç santralleri kurulmuştur. Bundan dolayı, toplam enerji üretiminde hidroelektriğin payı azalırken, termik santrallerden üretilen enerjinin payı yükselmiştir. 3. HĐDROELEKTRĐK ENERJĐNĐN DÜNYA’DAKĐ DURUMU Dünyada yeni hidroelektrik santraller için muazzam büyüklükte keşfedilmemiş potansiyel alanlar bulunmaktadır. Avrupa ve Kuzey Amerika’da uygun hidroelektrik alanların çoğunun geliştirilmesine karşın, özellikle gelişmekte olan ülkelerin bulunduğu Asya, Latin Amerika ve Afrika kıtalarında keşfedilmemiş ve/veya geliştirilmemiş önemli hidroelektrik potansiyel mevcuttur. Dünya’nın kıtalara göre hidroelektrik enerji potansiyeli Tablo 2‘de verilmiştir. Bu tablodan da görülebileceği gibi, dünyanın brüt teorik hidroelektrik potansiyeli yaklaşık 40150 TWh/yıl iken teknik olarak uygulanabilir potansiyeli 14060 TWh/yıl ve günümüzde ekonomik olarak uygulanabilir hidroelektrik enerji potansiyeli 8905 TWh/yıl’dır. Türkiye sahip olduğu potansiyelle dünya brüt potansiyelinin %1.08’ini, teknik potansiyelin %1.54’ünü ve ekonomik potansiyelinin %1.46’sını karşılamaktadır. 2006 yılı itibariyle Dünya’nın hidroelektrik enerji üretimi 3121 TWh/yıl olarak gerçekleşmiştir ki bu değer Dünya’nın ekonomik olarak uygulanabilir hidroelektrik potansiyelinin yaklaşık %35‘ine, teknik olarak uygulanabilir hidroelektrik potansiyelinin ise %22‘sine karşılık gelmektedir. Tablo 2. Dünya’nın hidroelektrik enerji potansiyeli [3] Bölge Afrika Asya Avustralya/ Okyanusya Avrupa K. ve Orta Amerika Güney Amerika Dünya Türkiye Türkiye/Dünya (%) Brüt Hidroelektrik Enerji Potansiyeli (TWh/yıl) Teknik Hidroelektrik Enerji Potansiyeli (TWh/yıl) 4000 19000 1665 6800 Teknik ve Ekonomik Hidroelektrik Enerji Potansiyeli (TWh/yıl) 1000 3600 600 270 105 3150 6000 7400 40150 433 1.08 1225 1500 2600 14060 216 1.54 800 1100 2300 8905 130 1.46 Dünya’da hidroelektrik enerji üretiminde söz sahibi ülkelerin bu sektördeki gelişim durumları Tablo 3’te verilmiştir. Buradan da görülebileceği gibi, Dünya hidroelektrik üretiminin %67.3’ü bu söz sahibi on ülke tarafından gerçekleştirilmektedir. Dünyada en fazla kurulu hidroelektrik güce sahip olan ülke 118 GW‘lık kurulu gücü ve 436 TWh/yıl‘lık üretimi ile Çin‘dir. Bu üretimi ile Çin, dünya hidroelektrik enerji üretimine %14‘lük bir katkı yaparken, yerli elektrik üretimi içerisinde %15.2‘lik bir paya sahiptir. Hidroelektrik üretim miktarı bakımından dünyada 6. sırada olan Norveç, yerli üretimi içerisindeki hidroelektrik enerji üretiminin payının %98.5 olması bakımından dünyada birinci sıradadır. Türkiye ise 45.93 TWh/yıl ortalama üretimle Dünya’da 14. sırada yer almaktadır. Tablo 3. Dünya’da hidroelektrik enerji sektöründe söz sahibi ülkeler (2006 yılı) [4] Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Ülke Kurulu Güç (GW) Üretim (TWh/yıl) Dünya üretimi içindeki payı (%) 118 72 71 99 46 28 32 47 436 356 349 318 175 120 114 96 79 62 14.0 11.3 11.2 10.2 5.6 3.8 3.6 3.1 2.5 2.0 Yerli elektrik üretimi içerisinde hidroelektriğin payı (%) 15.2 58.0 83.2 7.4 17.6 98.5 15.3 8.7 72.0 43.1 308 1016 32.7 14.3 867 3121 100.0 16.4 Çin Kanada Brezilya ABD Rusya Norveç Hindistan Japonya Venezuela Đsveç Dünyanın geri kalanı Dünya toplamı 4. HĐDROELEKTRĐK ENERJĐNĐN TÜRKĐYE’DEKĐ DURUMU 2007 yılı Şubat ayı itibariyle, Türkiye’de işletilmekte olan toplam 142 adet hidroelektrik enerji santrali mevcuttur. Bu santrallerin toplam kurulu gücü 12788 MW ve yıllık ortalama üretim kapasitesi 45930 GWh’tır. Bu da elektrik enerjisi talebinin yaklaşık %35’ine ve toplam elde edilebilir hidroelektrik potansiyelin %35.5’ine karşılık gelmektedir. Toplam potansiyelin %11.1’ine tekabül eden inşa halindeki 41 adet hidroelektrik santrallerin toplam kurulu gücü 4397 MW, yıllık üretim kapasitesi 14351 GWh’dır. Gelecekte, inşası tasarlanan 589 adet hidroelektrik enerji santrali ile kullanılamayan 69173 GWh/yıl’lık potansiyelin de (ekonomik değerlendirilebilir potansiyelin %53.4’ü) değerlendirilmesi planlanmaktadır (Tablo 4). Đnşası tasarlanan bu santraller dört ayrı alt gruba bölünerek çeşitli tasarım seviyelerinde sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre [5]: planlanan projelerin toplam ekonomik değerlendirilebilir hidroelektrik enerji potansiyeli içindeki payları sırasıyla kesin projesi hazır %5.3, fizibilite raporu hazır %20.4, master planı hazır %14.1 ve ön inceleme raporu hazır %13.6’dır [6]. Tablo 4. Türkiye’nin hidroelektrik enerji potansiyelinin Şubat 2007 itibariyle tasarım seviyelerine göre dağılımı [5] Toplam yıllık hidroelektrik enerji üretimi Toplam Kümülatif Oran Oran enerji enerji (%) (%) (GWh) (GWh) Đşletmede 142 12788 45930 35.5 45930 35.5 Yapım aşamasında 41 4397 14351 11.1 60281 46.6 Planlanmış 589 19359 69173 53.4 Kesin projesi hazır 13 2356 6919 5.3 67200 51.8 Fizibilite raporu hazır 176 7269 26415 20.4 93615 72.3 Master planı hazır 99 5260 18280 14.1 111895 86.4 Ön inceleme rapor ha. 301 4474 17559 13.6 129454 100 Toplam potansiyel 772 36544 129454 100 129454 100 Not: Yeni uygulamaya göre Tüzel Kişilerce geliştirilen hidroelektrik santrallerin bir kısmı bu tabloya dahil değildir. Hidroelektrik santral projelerinin durumu Proje sayısı Kurulu Kapasite (MW) 5. TÜRKĐYE’DE HĐDROELEKTRĐK ENERJĐ SEKTÖRÜNÜN TARĐHSEL GELĐŞĐMĐ VE SEKTÖRDEKĐ KANUNSAL DÜZENLEMELER Türkiye’de ilk hidroelektrik üretim 1902 yılında Mersin’in Tarsus ilçesinde bir su değirmeninden yararlanılarak gerçekleştirilmiştir. 1970 ve 1983 yılları arasında hidroelektrik santral yatırımlarında genellikle kamu hâkimiyetinin olduğu bir dönem yaşanmıştır. Dönemin sonlarında elektrik arz yetersizliği ve kamu kaynaklarının yeni yatırımlar için yetersiz kalması sonucunda Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) tekeli kaldırılmış, sektörün özel girişimcilere açılmasına karar verilmiş ve 3096 sayılı Kanun ile Yap Đşlet (YĐ), Yap Đşlet Devret (YĐD), Đşletme Hakkı Devri (ĐHD) ve Otoprodüktör modelleri ile özel teşebbüsün yatırım yapması teşvik edilmiştir. Ancak son yıllarda açığın giderilebilmesi için başvurulan bu modeller ciddi bir planlama sürecinden geçirilmeden uygulamaya konulmuş ve bu projelere beklenen rağbet olmamıştır. 1990’lı yıllarda elektrik sektöründe yeterli yatırımın yapılamaması nedeniyle Türkiye elektrik enerjisi arz-talep dengesinde kritik bir dönemden geçmiş ve talebin önemli bir kısmı ithalatla karşılanmıştır. Ayrıca bu dönemin sonlarında, yanıltıcı verilerle yapılan planlama çalışmalarıyla doğalgaz çevrim santrallerinin üretimi artırılırken, hidroelektrik enerji üretiminde aynı gelişim olmamış ve böylelikle ülke iyiden iyiye dışa bağımlı hale gelmiştir. 3096 sayılı Kanun kapsamında uygulanan modellerin başarıya ulaşmaması sonucunda Dünya Bankasının girişimiyle ve Avrupa Birliği mevzuatına paralel olarak başlatılan yeniden yapılanma çalışmaları sonucunda 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu 3 Mart 2001 tarihinde yürürlüğe girmiş ve yeni piyasa modeli 3 Eylül 2002 tarihinde itibaren uygulamaya konmuştur. Söz konusu Kanun’un temel amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetlemenin sağlanmasıdır. Elektrik Piyasası Kanunu’nun yürürlüğe girdiği Mart 2001 tarihinden önce 3096 sayılı Kanun kapsamındaki projeler hariç, içme-kullanma suyu temini, sulama, enerji, taşkın koruma ve drenaj gibi her türlü amaca yönelik su ile ilgili bütün projeler ilk etüt aşamasından işletmeye kadar her kademede DSĐ Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğu kapsamındaydı. Đnşaat tamamlandıktan sonra santralin işletmesi devir protokolüyle bu alanda uzman kuruluş olan Elektrik Üretim Anonim Şirketine (EÜAŞ) devredilmekteydi. 4 Ağustos 2002 tarihinde Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ve 26 Haziran 2003 tarihinde Su Kullanım Anlaşması Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte 4628 sayılı Kanun gereğince DSĐ ve EĐE tarafından 2003 yılına kadar çeşitli kademelerde geliştirilmiş olan bütün hidroelektrik projeler DSĐ internet sayfasında yayımlanarak tüzel kişilerin başvurusuna açılmıştır. Eğer bir firma DSĐ/EĐE tarafından daha önce çeşitli kademelerde çalışılmış projelerden herhangi birini geliştirmek üzere başvuruda bulunursa bu başvuru internette bir ay süreyle yayınlanarak diğer firmaların başvurusuna açılmakta, varsa diğer başvurularda firma isimleriyle birlikte yayınlanmakta bir aylık yasal sürenin bitiminde ise fizibilite süreci başlamaktadır. Eğer daha önce DSĐ veya EĐE tarafından hiç çalışılmamış tamamen yeni bir proje geliştirmek istiyorsa bir ön rapor ile DSĐ’ye başvurmakta DSĐ tarafından uygun bulunursa başvuran firma ve proje, DSĐ internet sayfasında yayınlanarak bir ay süre ile başvurulara açık tutulmaktadır. Her iki durumdaki projelerle ilgili yönetmelikte belirlenen süreler içerisinde hazırlanmış olan fizibilite raporları tüm firmalardan eşzamanlı olarak alınmakta, yapılan incelemeler sonucunda DSĐ’nin kabul edilebilir bulduğu firmalar Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) lisans almak üzere gönderilmektedir. Eğer bir proje için birden fazla firma başvurmuş ve EPDK’ya gönderilmiş ise burada kapalı zarf yöntemiyle teklifler verilmekte ve en yüksek lisans bedelini veren firma lisan almaya hak kazanmaktadır. Bu hakkı elde eden firma DSĐ Genel Müdürlüğü ile üretim lisansı için ön şart olan Su Kullanım Anlaşması’nı imzaladıktan sonra EPDK’dan lisans almaktadır [7]. 6. GENEL DEĞERLENDĐRME Ülkemizde, yenilenebilir enerji kaynağı olan su kaynaklarında bu güne kadar değerlendirilmeyen kaynaklar üzerinde özel sektörün de devreye sokulmasıyla yapılan çalışmalarla 1516 adet proje üretilmiştir. DSĐ’ye yapılan müracaatlarda kurulu güç toplam değerleri Kasım 2007’de 16643 MW iken, Ekim 2008’de bu değer 20646 MW‘a ulaşmıştır. Bu projelerden üretilebilecek hidroelektrik enerji kapasitesi ise yaklaşık 20-25 milyar KWh/yıl boyutundadır. Barajsız hidroelektrik santral yapımında ortalama maliyetin 1000 USD/kW alınması halinde, yenilenebilir hidroelektrik enerji yatırım potansiyelinin ise 20 milyar USD gibi bir boyutu bulunmaktadır [8]. Enerji ihtiyacını dışa bağımlı bir şekilde karşılayan ülkemiz için yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı olan hidroelektrik enerjinin geliştirilmesi son derece önemlidir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilecek enerji üretiminin; • Dışa bağımlı olmaması, • Çevre ile uyumlu olması, • Tüketim çevresine yakın olması, • Tarihi ve kültürel varlıkları tehdit etmemesi, • Çabuk devreye girmesi ve • Ucuz olması gibi ciddi faydaları, Böyle bir kaynağın değerlendirilmemesi halinde ise ülkenin enerji üretiminin, • Dışa bağımlı olması, • Talep halinde zamanında temin edilememesi, • Hidroelektrik enerjiye nazaran çok pahalı olması gibi ciddi sakıncaları bulunmaktadır. Bir örnek olarak hidroelektrik enerji ile doğalgaz termik enerjinin yatırım ve işletme maliyetleri Tablo 5’te çıkarılmıştır. Doğalgaz kombine çevrim santrallerinde 1 KWh enerji için ortalama 0.193 m3 doğalgaz tüketilmektedir. Doğalgazın maliyeti dışa bağımlıdır. Bu sebeple doğalgaz maliyeti arttıkça enerji için harcanacak yakıt gideri de artacaktır. Bu artışın boyutu da belli değildir. Bu sebeple doğalgaz santrallerinin yatırım bedelleri barajsız hidrolik santrallerin yatırım bedellerinin %80’i olmasına rağmen yakıt ve işletme masrafları açısından hidrolik elektrik üretimi ile mukayese edilemeyecek pahalılığa sahiptir. Tablo 5. Doğal gaz ve Hidroelektrik enerjinin maliyet kıyaslaması [8] Doğal gaz 795 USD/kW 0.415 cent/kWh 3.610 cent/kWh Yatırım bedeli Đşletme bakım bedeli Yakıt gideri Hidrolik HES 1000-1500 USD/kW 0.203 cent/kWh - 01.11.2008 itibariyle sanayi müşterilerine uygulanan doğalgaz satış tarifesi; serbest tüketici fiyatı 0.9126862 YTL/m3 ve serbest tüketici olmayan sanayi satış fiyatı 0.81942 YTL/m3‘tür. Bu rakamlardan hareketle doğalgazdan elde edilen/edilecek 1 KWh elektrik enerji bedeli 0.81942 x 0.193 / 1.54 = 0.1027 UDS olmaktadır. Oysa hidroelektrik santrallerden üretilen güvenilir (firm) enerjinin bedeli 0.06 USD/KWh, sekonder enerjinin bedeli ise 0.033 USD/KWh’dır. Bu rakamlardan doğalgazdan elde edilen elektrik enerjisinin maliyetinin hidrolik enerjiye nazaran ne kadar yüksek olduğu açıkça görülmektedir [8]. 7. SONUÇLAR Giderek artan enerji tüketimi dünyada ve Türkiye’de yeni, yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarından yararlanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Hidroelektrik enerji, Türkiye’nin kullanılabilir en önemli yerli ve yenilenebilir enerji kaynağını oluşturmaktadır. Hidroelektrik enerjinin payının artan bir şekilde Türkiye’nin enerji politikasında yer alması, termik enerji kaynakları açısından büyük ölçüde dışa bağımlı olan Ülkemiz için oldukça önemlidir. Dışa bağımlılıktan kurtulabilmenin tek yolu, ülke kaynaklarına dayalı tüm yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimlerinin süratle gerçekleştirilmesindedir. Bu maksatla, öncelikle Türkiye’deki hidroelektrik santral projelerinin ve hidroelektrik potansiyelinin geliştirilmesi projelerinin milli kaynak ve ekonomik olması sebebiyle bir an önce tamamlanması gerekmektedir. Bu çalışmanın son bölümünde hidroelektrik enerji ve doğal gaz santrallerinden enerji üretimi hususunda gerçekleştirilen ekonomik değerlendirme sonucunda doğalgaz ile üretilen enerjinin KWh bedelinin, hidrolik enerjinin en yüksek değeri olan firm enerji bedelinden 0.04 USD daha pahalı olduğu anlaşılmıştır. Bundan dolayı, son çıkarılan yasalarla devreye sokulan özel sektörün, projeleri gerçekleştirme sürecinde hedeflenen başarıyı yakalaması amacıyla çevre ile uyumlu ve tarihi mirası koruyan yaklaşımlar ile bugüne kadar değerlendirilemeyen enerji kaynaklarının değerlendirilebilmesi hususunda her aşamada desteklenmesi gerekmektedir. 8. KAYNAKLAR [1] Akpınar A., “Dünya, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Toplam Elektrik ve Hidroelektrik Enerji Üretim Projeksiyonu”, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon, Türkiye; 2007. [2] http://www.dsi.gov.tr/hizmet/enerji.htm [3] Devlet Su Đşleri Genel Müdürlüğü (DSĐ), “Dünden Bugüne DSĐ 1954-2004”, DSĐ Etüt Plan Şube Müdürlüğü, Ankara, Türkiye; 2004. [4] International Energy Agency (IEA), “Key World Energy Statistics”, Paris, Fransa; 2008. [5] Elektrik Đşleri Etüt Đdaresi Genel Müdürlüğü (EĐE), “EĐE Tarafından Mühendislik Hizmetleri Yürütülen Hidroelektrik Santral Projeleri”, EĐE Proje Dairesi Başkanlığı Đstikşaf Şube Müdürlüğü, Ankara, Türkiye; 2007. (http://www.eie.gov.tr/turkce/HESProje/EIE_HES_PROJE_LISTESI_2006.pdf). [6] Önsoy H., Akpınar A., Kömürcü M.Đ., Kankal M., “Türkiye’de Hidroelektrik Enerji Alanındaki Gelişmeler ve 4628 Sayılı Yasa, IV. Ulusal Su Mühendisliği Sempozyumu, 06-10 Temmuz, Orhantepe, Đstanbul; 2009. [7] Tutuş A., “Türkiye’de Elektrik Enerjisinin Tarihsel Gelişimi ve Yeni Piyasa Düzeni Đçerisinde Hidroelektrik Enerjinin Yeri”, TMMOB Su Politikaları Kongresi. 21-23 Mart, Ankara, Türkiye; 2006. [8] Oğuz S., “Yenilenebilir Enerji ve Küçük Hidroelektrik Santraller”, VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu UTES’2008. 17-19 Aralık, Đstanbul, Türkiye; 2008.