8 • ISSN 2147-6179 - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
Transkript
8 • ISSN 2147-6179 - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Mart-Nisan 2013 • Sayı: 8 • ISSN 2147-6179 C M Y CM MY CY CMY K Merhaba, KSS Türkiye dergisi 8. sayısı ile sizlerle. Kurumsal sosyal sorumluluk konuştuğumuz paydaş sayımız artık daha fazla. KSS Türkiye’nin bu buluşmaya aracı olabilmesi ve derginin kabul görüyor olması sevindirici. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı neleri ifade ediyordu? Kurum ve kuruluşların toplumun sosyal, çevresel ve ekonomik kaygılarını, gönüllü olarak faaliyetlerinin bir parçası haline getirmesi, paydaşlarına ve topluma karşı etik ve sorumlu davranması, bu yönde kararlar alması ve uygulaması. Kurumsal sosyal sorumluluk ve iş etiği ilişkisi, KSS’nin, üzerine en az kafa yorulan parçası. Sebebi de muhtemelen, ticari kaygı ve etik ilişkisinin çatıştığı zamanlarda yaşıyor olmamız. Fakat KSS’yi içselleştirmek niyetinde olan tüm kurum ve kuruluşlar bilmelidir ki; bunun yolu, şirketlerin, ticari faaliyetlerini yürütürken aynı özenle etik değerlere, insan haklarına uyumlu davranmalarından geçiyor. Bu sorumluluk ise, ilk önce şirket yönetiminindir. Etik sorumluluklar, çalışanlara, tüketicilere, hissedarlara, topluma yani tüm paydaşlara karşı adil olmayı gerektiriyor. KSS’yi ve KSS’nin bileşenlerinden olan etik davranış gerekliliğini reddeden yöneticiyi, işletmelerin tek rolünun, kârın makzimizasyonu olduğunu söyleyen iktisatçılara benzetiyorum ki bu düşünce vahim şekilde yok olmakta olan dünya için son derece tehlikeli. Kaldı ki; işletmelerin etik değerlere uygun hareket etmelerinin, kısa ya da uzun vadede kârlılığa da pozitif etki ettiği bunca pratikten sonra büyük ölçüde kabul gördü. Dolayısıyla iş etiğine sahip çıkmak, ticari anlamda da iyi bir strateji. Bu sayıya gelince, yine KSS üzerine uygulama örneklerini, söyleşileri bulacağınız dolu dolu bir sayı hazırlamaya çalıştık. İyi okumalar. Sevgi ve Saygılarımla, D. Eylem Altıok KSS Uygulamaları 6 Avrupa KSS Ödülleri 12Doğuş Otomotiv 16Avon 28 TEB 29AKBANK 32HSBC 35Starbucks 36Mapfre 41Yeşim Tekstil 42AVEA 46Türkiye Müteahhitler Birliği 48Sürdürülebilirlik Akademisi 49G101 49WWF-Türkiye 55Rockwell Automation 58Pirelli 59L’Oréal 60UPS Türkiye 62Gulf Capital 63Filli Boya 64 Boyner Holding 66 TNT Ekspres 68 3M KSS Söyleşileri 8 Türk Telekom Lebin Ebru Çokişler 18Kotex Deniz Gürler Utkutan 20Bosch Ev Aletleri Neylan Süer 26TSPAKB Attila Köksal 30ING Bank Buket Okumuş 33Birleşmiş Milletler Sigrid Kaag 38Nestlé Yüce Kaner Atalay 50PepsiCo Didem Şinik 52Shell&Turcas Petrol Yankı Özkan Yıldırır Makale 24 Ali Ercan Özgür KSS Kamu 69Sağlık Bakanlığı KSS Üniversite 61Model Economic Forum 65Bahçeşehir Üniversitesi STK 7 Give&Gain 2013 14Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı 37Özel Sektör Gönüllüler Derneği 56EGİAD Değerli okuyucular, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği olarak bu yıl ilk defa düzenlenen Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödül Programı’nın Türkiye ayağını yürütmenin heyecanı içindeyiz. İşbirlikleri, inovasyon ve etki alanları dahilinde yapılan program, Avrupa Komisyonu desteği, CSR Europe ve Business in the Community liderliğinde, 28 ulusal KSS kurumundan oluşan bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor. Türkiye ödülleri 08 Nisan’da sahiplerini bulurken, dereceye giren şirketler Haziran 2013’te Brükselde yapılacak ödül töreninde Avrupa Komisyonu’ndan ödül alıyor. Bu önemli etkinliğe dâhil olmak için lütfen bizlerle irtibata geçiniz. Fair Labour Association (FLA) liderliğinde tekstil sektörü odaklı yürüttüğümüz RESPECT projesi kapsamında tedarikçi ve alıcı firmalar için eğitim modülleri geliştirdik. Kurumsal sosyal sorumluluk alanında inovatif iletişim diyalogları kurma konulu olan ilk eğitimimiz, Bulgaristan’daki tedarikçi firmalara verilecek olup Nisan ayının sonunda aynı eğitim Türkiye’deki tedarikçi firmalara verilecek. Bunun yanı sıra 04-11 Mayıs 2013 haftası ikincisini düzenleyeceğimiz Çalışan Gönüllüğü günü (Give&Gain) etkinlik hazırlıklarımız tüm hızıyla sürüyor. Bu yıl Özel Sektör Gönüllüleri Derneği ile ortak düzenlediğimiz etkinlikte, şimdiden pek çok şirket ve sivil toplum kuruluşu proje fikirleriyle yer alıyor. Kurumunuzun çalışan gönüllülüğü haftasına nasıl dâhil olabileceğini merak ediyorsanız yine bizlere kssd@kssd.org adresinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca, İş Hayatında İnsan Hakları adlı projemiz kapsamında Adana, İzmir, Bursa, Denizli, Gaziantep ve Ankara illerinde Şubat ayında çeşitli eğitimler verdik. İş hayatında insan hakları ve kurumsal sosyal sorumluluk, en hassas ve henüz sık gündeme getirilmeyen başlıklarından biri olsa da, işverenler ile kamu ve özel sektörde çalışan farklı katılımcılardan aldığımız geri bildirim çok olumlu oldu. Eğitimlerden aldığımız etkili geri bildirim sayesinde hazırlayacağımız İnsan Hakları Yol Haritasını önümüzdeki aylarda sizlerle paylaşıyor olacağız. Son olarak her yıl büyük bir keyifle düzenlediğimiz Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri etkinliğinin beşincisini Kasım 2013’te düzenlemek için hazırlıklara başladık. Teması ve katılım koşullarıyla yine farklı bir format üzerine kurgulayacağımız bu etkinlik hakkında detaylı bilgiyi yakında sizlerle paylaşacağız. 5 U KSS ları ama l u g y Avrupa KSS ödülleri için başvurular yapıldı, sonuçlar bekleniyor Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) Ödül Programında Türkiye’de dereceye giren şirketler Haziran 2013’te Brüksel’de yapılacak törende Avrupa Komisyonu tarafından ödüllendiriliyor. A vrupa Komisyonu, Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi 2011-2013 çalışmasında, 2012 yılından başlamak üzere işletmeler ve diğer paydaşlar arasında yapılacak olan KSS işbirlikleri için Avrupa Ödülü düzenleyeceğini açıkladı. Bu kapsamda Mayıs 2012’de ulusal KSS ödüllerinin düzenlenmesi için çağrı teklifinde bulunan Avrupa Komisyonu’nun ödül için seçtiği başlıca tema: STK Çalışan Gönüllülüğü Günü 4-12 Mayıs 2013’te Give & Gain - Çalışan Gönüllülüğü Günü, şirketlerin gönüllü çalışanları ile birlikte tecrübelerini ve becerilerini toplumun ihtiyaçları doğrultusunda kullandığı uluslararası bir gün. B usiness in the Community (BITC)’nin 2008 yılında ulusal kapsamda başlattığı çalışan Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖSGD). 2012’de, dünya çapında 29 şirket ile yaklaşık 20.000 çalışan gönüllüye ulaşıldığı açıklanmıştı. Bu sene daha fazla ülkeden daha fazla şirketle ve daha fazla STK ile etkiyi büyütmek amaçlanıyor. Geçen yıl, 10 şirket ve 861 gönüllü ile bu güne katılan Türkiye, bu sene sayıyı ikiye katlamayı hedefliyor. KSS; İşbirliği, İnovasyon ve Etki İ lk defa düzenlenecek olan İşbirlikleri, İnovasyon ve Etki için Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödül Programı, Avrupa Komisyonu desteği, CSR Europe ve Business in the Community liderliğinde, 28 Ulusal KSS kurumundan oluşan bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor. Organizasyonun Türkiye ayağında ise Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği var. Avrupa KSS Ödül Programı’nın genel amacı, Avrupa’daki çok paydaşlı KSS işbirliklerinin gündeme gelmesi ve iyi örnek uygulamalarının paylaşılması. Avrupa KSS Ödül Programı özellikle bir şirket ve en az ticari olmayan bir paydaş (tüketici grubu, sivil toplum kuruluşu, kamu) arasında kurulan başarılı işbirliklerine odaklanıyor resmi ya da karmaşık bir yapıda olma özelliği aranmayan işbirliklerinin, bu alandaki yeni ve gelişen yaklaşımlara örnek olması açısından, son beş yılda hayata geçirilmiş olması bekleniyor. Ödülü alacak şirketleri seçecek olan ulusal jüri ise çoklu paydaş yapısına sahip olacak. Ödül, KOBİ ve Büyük Şirket olmak üzere iki kategoride veriliyor. gönüllülüğü günü her sene daha da büyüyerek, 2010 yılında uluslararası platforma taşındı. Bu günü yaratırken; çalışan gönüllülüğünü özel sektörde bir kültür haline getirmek, bu yol ile topluma yarar sağlamak vizyon olarak seçildi ve bu gün dünyanın en önemli kurumsal gönüllülük girişimlerinden biri haline geldi. Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinde seçilen iki kategorinin birincileri Haziran 2013’te yapılacak olan Avrupa ödül törenine doğrudan katılma şansına sahip olacak. Bu sene, Give & Gain Türkiye, Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) ve Özel Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖSGD) işbirliği ile şirketlerin ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)’ların katılımlarıyla 4 - 12 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşecek. Bu tarihler arasında şirket gönüllülerine, çevre temizliğinden kariyer mentörlüğüne, dezavantajlı gruplarla sanat atölyelerinden spor aktivitelerine kadar birçok proje sunulacak. Türkiye’den başvuran ve kısa listeye kalan şirketler jüri sunumlarını 8 Nisan’da yapacak. Türkiye Ödül Töreni ise 19 Nisan'da. BITC’nin 63 ülkede 122 iş ortağı bulunuyor. Türkiye’deki iş ortakları ise; Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) ve Özel Bir Gönüllü Günü neleri amaçlar? »Tek bir günde geniş bir gönüllü kitlesi yaratmayı, »Gönüllüğün önemi hakkında farkındalığı arttırmayı, »İlk defa gönüllülük yapacak şirketlere gönüllülüğü tecrübe edebilecekleri bir alan sağlamayı, »Gönüllüleri motive etmeyi, »Şirketler ve Sivil Toplum Kuruluşları arasında yeni ilişkiler kurmayı veya olağan ilişkileri geliştirmeyi, »Kurumsal Sosyal Sorumluluk bilincini hayata taşımayı, »Gönüllülüğü; eğlenceli, erişilebilir ve ilham verici kılarak herkesin alabileceği bir toplumsal sorumluluk haline getirmeyi amaçlar. 7 KSS ri e leşil y ö S Geleceğe yatırım anlayışıyla proje üretiyoruz Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Lebin Ebru Çokişler, şirketin KSS uygulamalarını anlattı. sorumluluk projeleri geliştiriyoruz. Ülke çapında hayata geçirdiğimiz “Türkiye’ye Değer” sosyal sorumluluk projeleriyle toplum yaşamına değer katmayı hedefliyoruz. Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) özelinde Türk Telekom’u anlatır mısınız? KSS uygulamalarınızdan söz eder misiniz? Türkiye’nin öncü iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi Türk Telekom olarak, mutlak müşteri memnuniyeti ilkesi ve Türkiye için değer yaratma hassasiyeti ile yürüttüğümüz ticari faaliyetlerin yanında, iyi bir kurumsal vatandaş olma bilinciyle yüz binlerce insanın hayatına dokunan sosyal Türk Telekom olarak eğitim, tüm sosyal sorumluluk projelerimiz arasında ağırlıklı bir öneme sahip. Geleceğe yatırım anlayışı ile gençlere ideallerini gerçekleştirmeleri için destek olmayı hedefliyoruz. Projelerimizin ülkemizin geleceği açısından önemli bir değer oluşturduğuna inanıyoruz. Telefon Kütüphanesi, E-fatura Ormanları, Türk Telekom İnternet Evleri, Türk Telekom Okulları, Türk Telekom Amatör Spor Okulları gibi ulusal çapta yürüyen dev projelerin yanı sıra ülkemizin dört bir yanında 100’den fazla yerel sosyal sorumluluk projesi ile Türkiye’ye değer katıyoruz. Türk Telekom Okulları projemiz ile 76 eğitim tesisi inşa edip Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışladık. Bu tesislerde 30 binden fazla öğrenci eğitim görüyor. Türk Telekom İnternet Evleri projesi ile Türkiye geneline yayılmış, toplam 1.000 adet İnternet Evi’nde ücretsiz internet erişimi sağlıyoruz. 27 farklı branşta 46 yerel spor kulübümüzle gençlerin alternatif spor branşlarına yönelmelerini destekliyoruz. Bundan sonraki dönemde de özellikle çevre, eğitim ve spor konuları başta olmak üzere çalışmalarımıza devam edeceğiz. İletişim teknolojilerinin olanaklarından faydalanarak toplumun tüm bireylerinin hayata katılması için eşit koşullara sahip olması prensibiyle engelli müşterilerimizin yaşamını kolaylaştıracak ürün ve hizmet seçenekleri sunuyoruz. 2011 yılının sonunda başlattığımız Telefon Kütüphanesi projemizi de bu prensibimiz üzerine temellendirdik. Hayata geçirdiğimiz Türkiye’nin ilk Telefon Kütüphanesi ile yüzlerce sesli kitabın Türkiye’nin her köşesindeki görme engellilerle buluşmasına aracı oluyoruz. Telefon Kütüphanesi projesi, faaliyete geçtiği günden bu yana Türkiye’nin dört bir yanından 238 bin kez arandı. Görme engellilerin hayatlarını kolaylaştırabilmek için hikâye, roman, anı, tarih, kişisel gelişim ve benzeri içerikteki pek çok kitabın yanı sıra farklı konularda ders kitapları, eğitici kitaplar ve çocuk hikâyeleri gibi içerikleri Telefon Kütüphanesi’ne kazandırmaya devam ediyoruz. Uygulamalarınızda hangi kriterler yönlendirici oluyor? Türkiye’ye Değer kapsamında gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projeleri, Türk Telekom’un tüm Türkiye’ye yayılmış ağının gücünü en iyi şekilde kullanabilecek şekilde toplumun ihtiyaçları düşünülerek oluşturuluyor. Bu anlayışla binlerce yurttaşımızın hayatına dokunan sosyal sorumluluk projeleri geliştiriyor, Türkiye’ye Değer sosyal sorumluluk projeleriyle toplum yaşamına değer katmaya devam ediyoruz. Gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projeleriyle son yıllarda prestijli birçok ulusal ve uluslararası ödüle layık görülmemiz bizi ayrıca gururlandırıyor. Yeni dönem için kurgulanan uygulama / projeleriniz var mıdır? Nelerdir? Türk Telekom olarak Türkiye’ye Değer çatısı altında gerçekleştirdiğimiz yerel ve ulusal projelerimizin geliştirilmesi ve derinleştirilmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Bunun yanı sıra sera gazı yönetim stratejisi ve bu strateji doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla da sürdürülebilirlik konusunda sektörde öncü rol oynuyoruz. Bu kapsamda da çalışmalarımız gelişerek devam ediyor. 9 E.C.A. - SEREL’de hedef 5 yılda 5 milyon çocuğa ulaşıp kalplerde büyümek E lginkan Topluluğu bünyesinde E.C.A. SEREL markaları ile faaliyet gösteren Elmor A.Ş. başlattığı yeni sosyal sorumluluk projesi 'Benim Güvenli Banyom' sayesinde 5 yılda 5 milyon çocuğa ulaşmayı hedefliyor. 60 yılı geride bırakan Elginkan Topluluğu bünyesinde E.C.A. SEREL markaları ile faaliyet gösteren Elmor A.Ş., armatür ve seramik sağlık gereçleri sektöründeki liderliğini ve faaliyetlerini sürdürüyor. “Yıllarca Beraber” ilkesi ile yola çıkan ve bugün çevre dostu, su tasarruflu ve yenilikçi ürünleri ile Elmor A.Ş. E.C.A.- SEREL markaları ile 2013 yılında %10 büyüme hedefliyor. Şirketin, yeni sosyal sorumluluk projesi “Benim Güvenli Banyom”, 5-9 yaş grubundaki çocukları ve ebeveynlerini dikkatsizlik veya ihmaller sonucu banyolarda yaşanan kazalar ve yaralanmalara karşı uyarıp, farkındalık oluşturmayı hedefliyor. Erdil Yaşaroğlu’nun çizgileri ile hayat bulan proje, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından da destekleniyor. E.C.A.- SEREL’in finansal açıdan 2012’yi başarılı bir şekilde tamamladığını, 2013 yılında da büyümeye devam edeceğini belirten Elmor A.Ş. Şirket Müdürü Hakan Günderen, “Üretim kapasitelerimizi yüzde 25 oranında arttırarak yatırımlarımıza başladık. Bunların fizibilite çalışmaları bitti. 2012 yılında başladığımız bu süreç, 2013 yılı hatta 2014 yılının başına kadar sürecek ve yaklaşık 70 milyon dolarlık bir yatırım olacak” diyor. Bay Elmor’dan sonra, E.C.A. - SEREL’in yeni kahramanları Mert ve Maceracı Ayı Y ıllar önce Bay Elmor tiplemesi ile reklam dünyasında kalplere dokunan ilk marka olduklarını söyleyen Hakan Günderen, 2013 yılı içerisinde çeşitli iletişim faaliyetleri ile tanıtımını gerçekleştirecekleri kurumsal sosyal sorumluk projesi için şunları söylüyor: “Başlattığımız “Benim Güvenli Banyom” projesinin uzun yıllar devam etmesini hedefliyoruz. Her yıl banyoda yaşanan kazalarda, milyonlarca çocuğun ihmal ve bilinçsizlik nedeni ile sakatlandığı ülkemizde, 5 ile 9 yaş arasındaki çocukları ve ebeveynlerini banyo kazalarına karşı bilinçlendirmek, sağlığın ve hijyenin ne kadar önemli olduğunu aktarmak en önemli amacımız.” Günderen projenin işleyişini, “Çocukların banyoda güvenli yaşam için uymaları gereken kuralları, Erdil Yaşaroğlu tarafından özel olarak hazırlanan çizgi roman ile çocuklara iletip, kazalara karşı bilinç düzeylerinin arttırılmasını hedefliyoruz. Bu amaçla proje destekçimiz İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün desteği ile önce İstanbul’da sonra da tüm Türkiye genelinde yüzlerce okula giderek çocuklarımızı banyo kazalarına karşı bilgilendirmeyi planlıyoruz. Okulların yanı sıra farklı mecralarda düzenleyeceğimiz aktiviteler ile de çocukları ve ebeveynlerini bilgilendiriyor olacağız.” şeklinde ifade ediyor. Projenin mimarlarından Erdil Yaşaroğlu ise, projeyi ilk duyduğu anda heyecanlandığını ve çocuklar için bir şeyler üretmekten büyük keyif aldığını belirterek, projenin önümüzdeki dönemlerde farklı mecralarda, farklı maceralar ile süreceğini söylüyor. İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Muammer Yıldız da projeye ilişkin, çocuklarının gelişimi, eğitimi ve sağlığı ile ilgili bu tip projeleri desteklemekten mutluluk duyduklarını dile getiriyor. Neden “Benim Güvenli Banyom” projesi? D ünya sağlık Örgütü ve UNICEF verilerine göre, dünyada gelişmiş ülkelerde her yıl bir milyona yakın çocuk banyoda yaşanan kazaların yol açtığı yaralanmalar sonucu hayatını kaybediyor. T.C Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre Türkiye’de ölüm sıralamasında kaza sonucu ölümler 4.sırada. Son beş yılda 120 bin çocuk evlerinde yaşanan kazalar sonucu hastanelere müracaat etmiş ve 2 bini hayatını kaybetmiş. Japonya’da 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre, trafik kazalarında 4 bin 612 kişi ölürken banyo kazalarında ise her yıl 14 bin kişinin hayatını kaybediyor. ABD’de de 2006 yılında 28 bin 257 çocuk çeşitli kazalarda hayatını kaybederken, bunlardan 2 bin tanesi banyoda ölüyor. Banyoda hangi kazalar yaşanıyor? → Elektrikle çalışan aletlerin banyo suyuna teması ile ortaya çıkan elektrik çarpmaları, → Banyo prizlerinin ıslak elle teması sonucu elektrik çarpmaları, → Banyo içinde veya küvette kayma sonucu kafa ve gövdede yaşanan kırıklar, → Küvette düşerek boğulmalar, → Yüksek ısıya maruz kalarak oluşan cilt yanıkları, → Banyoda bulunan çamaşır suyu, deterjan, şampuan ve benzeri sıvıların içilmesi, → Banyoda bulunan aseton, parfüm gibi ve çeşitli makyaj malzemeleri ve kozmetik ürünlerinin içilmesi veya yenmesi, → Klozete düşerek boğulmalar, → Çamaşır makinesinin içine girerek boğulmalar, → Likit ve tüp gazla çalışan şofbenlerde bakımsızlık nedeni ile oluşan sızıntılar ve zehirlenmeler, → Hijyen kurullarına uyulmayan banyolardan alınan mikrobik hastalıklar. U KSS ları ama l u g y Her adımında çevreyi düşünen bir marka: Siemens Ev Aletleri Çocuk ve Trafik Eğitimi Çalıştayı Ankara'da düzenlendi T.C. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından trafik eğitimi ve güvenliği ile ilgili çalışma yapan kurum ve kuruluşların katılımıyla Ankara’da düzenlenen “Çocuk ve Trafik Eğitimi Çalıştayı” bu yıl Doğuş Otomotiv Trafik Hayattır platformu işbirliği ile gerçekleşti. Ç alıştayın sonunda yayınlanan bildiride Türkiye’de meydana gelen trafik kazalarında ölenlerin yüzde 7.5, yaralananların ise yüzde 11’inin 0 ile 14 yaş arasındaki çocukların olduğuna vurgu yapıldı. Çocuk ve Trafik Çalıştayı’nda, bakanlık, sivil toplum kuruluşları ve resmi kurum temsilcileri, Türkiye’nin en büyük sorunu olan trafik sorunu konusunda görüş alışverişinde bulundu. Çalıştayın gündemi ise, trafik sorununun çocuklar üzerindeki etkisi ve çocukların trafik eğitimleri oldu. Çalıştaya Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanı Yusuf Avan, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çankal ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük de katıldı. Eğitim, Çocuk Trafik Eğitim Parkları, Trafik Kazaları ve Çocuklar ile Mevzuat alt başlıklarından oluştu. Bu başlıkta birçok konu görüşüldü ve bu konularda gerekli bilgi alışverişi yapılarak problemler ve çözüm önerileri geliştirildi. Koray Bebekoğlu: “Çocukların ebeveynlerin eğitiminde de etkisi çok büyük” güvenliği eğitimi verildi. Bu öğretmenler aldıkları bilgileri, yaklaşık 30 bin öğrenciyle paylaştı. Bu eğitimlerimize 2013 yılında da devam ediyoruz” diye konuştu. Bebekoğlu, “Bu değerli çalıştaydan çıkacak fikirler doğrultusunda biz de Trafik Hayattır çalışmalarımıza yeni proje fikirleri ile bir yön verme fırsatı bulacağız” dedi. Çocuklar da çalıştayda seslerini duyurdu T rafik Hayattır ilköğretim eğitimleri kapsamında trafik güvenliği eğitimi alan Ankara Arjantin ilkokulu öğrencileri de çalıştaya katılarak, trafik ile ilgili düşüncelerini paylaştı. Trafik ortamının çocuklar için güvenli olmasını dileyen öğrenciler, çalıştay katılımcılarına trafik güvenliğine ilişkin görüşlerini dile getirdiler. İki gün süren çalıştayın ardından hazırlanan bildiride, “2010 yılı verilerine göre Türkiye’de meydana gelen trafik kazaları sonucunda hayatını kaybedenlerin %7,6’sını, yaralananların ise %11,2’sini 0-14 yaş aralığındaki genç ve çocukların oluşturduğu tespit edilmiştir. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında bu oranın ortalama 1.5-2 kat daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu da, çocukların trafik içindeki güvenliklerini sağlamakta eksiklerimiz ya da hatalarımız olduğunun bir göstergesidir” denildi. -8 Mart tarihlerinde düzenlenen çalıştayda konuşma yapan Doğuş Otomotiv Stratejik Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Koray Bebekoğlu, Türkiye’nin en büyük otomotiv distribütörü olarak, Türkiye’deki trafik sorunu konusunda kendilerine de sorumluluk düştüğünü belirtti. Bildiride, çocuk koltuğu kullanımının yaygınlaştırılması için özellikle ailelere yönelik eğitimlerin ve bilinçlendirme kampanyalarının düzenlenmesi gerektiği belirtildi. Okul servis araçlarında kaza oranlarının düşürülmesi ve çevreye mesaj vermek için servis araçlarının tepesine dikkat çekici tepe lambasının konulmasının yer aldığı bildiride ayrıca okul öncesi eğitim kurslarında çalışan yönetici ve öğretmenlerin de trafik konusunda yetişmesinin sağlanmasının altı çizildi. Biz de Trafik Hayattır trafik eğitimlerimizi, ağırlığı ilköğretim çağındaki çocuklara veriyoruz. Geçen yıl 5 kentte yaklaşık 1000 ilköğretim öğretmenine trafik Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından kitapçık haline getirilecek bildiri, daha sonra Yüksek Trafik Kurulu’na sunulacak. 7 12 Ç evre için daha fazla ne yapabiliriz? Siemens Ev Aletleri doğal halkının geçim kaynağı olan, binlerce canlıya ev sahipliği yapan kaynakların, çevrenin korunması için hep daha fazlasını gölün korunmasını amaçlıyor. İki yılı aşkın süre içinde düzenlenen yapabileceğine inanan bir marka. Bunu her yeni ürünümüzle, çevrenin, doğal kaynakların korunmasına destek olmak amacıyla hayata geçirdiğimiz projelerde gösteriyoruz. “Ne kadar ihtiyaç, o kadar tüketim” mantığıyla ortaya koyduğumuz ecoPlus yaklaşımımız çerçevesinde 1990’ların başından bu yana yürüttüğümüz ürün geliştirme çalışmaları sonucunda soğutma, yıkama, durulama ve pişirme alanlarının tümünde performanstan eğitimler, yapılan örnek uygulamalar ve özellikle turizm alanında bölgeye yeniden kazandırılan alanlarla yöre halkı tarafından da desteklenen sürdürülebilir bir gelişim ivmesi yaratıldı. Yeşil alanlara duyduğumuz ihtiyaca dikkat çekmek, doğa ve çevre bilincinin güçlenmesine destek olmak amacıyla Türkiye’nin, bir marka tarafından gerçekleştirilen ilk dikey bahçe uygulamasını taviz vermeden tüketim değerlerini mümkün olan en az seviyeye İstanbul’da hayata geçirdik. 90 metrekarelik bir yüzeyi kaplayan çekiyor ve en üst düzeyde tasarruf sağlıyoruz. Enerji ve su dikey bahçemiz, bu proje için özel olarak üretilen taşıyıcı profiller verimliliği konusunda farkındalık yaratmak, evlerde daha çok enerji verimli ürünlerin kullanılmasını sağlamak amacıyla etkin çalışmalar yürütüyoruz. Enerji verimli ürünlerimiz tüm ürün gamımıza yayılmış durumda. Siemens patentli bir buluş ve dünyada bir ilk olan Zeolit kurutma teknolojili jetMaticEco bulaşık makinemiz A+++ enerji sınıfından yüzde 10 daha fazla tasarruf sağlıyor. Kurutma makinelerimiz ve su geçirmez PVC paneller üzerinde oluşturuldu. Keçelerin üzerine açılan mini ceplerin içine 4.000 bitki topraklarından arındırılarak yerleştirildi. Bahçemiz, altı ay süreyle burada düzenli olarak budanarak, özel otomatik sulama ve besleme sistemleri ile yaşatıldı. Santral İstanbul Enerji Müzesi’nde düzenlediğimiz “Gelecek=Çocuk A enerji sınıfından bile yüzde 50 daha az enerji tüketiyor. ve Enerji” eğitimlerimiz de 2010 Ekim ayından bu yana devam Su tüketimini yılda 7.062 litre kadar azaltarak, A+++ enerji ediyor. Eğitimlerde, çocuklar ve gençler enerji tasarrufu hakkında sınıfıyla doğal kaynakların etkin kullanımı konusunda örnek bir performans sergileyen i-Dos akıllı dozaj sistemine sahip çamaşır makinelerimiz, No-frost Siemens A+++ buzdolabı modellerimiz en düşük enerji tüketim değerlerine ulaşmamızı sağlıyor. Doğal kaynakların korunmasına düzenlediğimiz projelerle de destek oluyoruz. Bugüne kadar çevreci kurumsal kimliğimiz ile sürdürülebilirliğe hizmet eden, önemli kazanımlar elde ettiğimiz çok şey öğreniyor. 2010 - 2011 eğitim öğretim yılında toplam 3 bin 818 öğrenciye ulaşmayı başardık. 2011 - 2012 eğitim öğretim yılında eğitime katılan öğrencilerin sayısı ise 3 bin 293’ü buldu. Siemens Ev Aletleri olarak markamızın kurucusu Werner von Siemens’in, “İnsanlığa hizmet adına gelişim için çalışmak” mottosu ile ürettiğimiz her şeyin içinde doğayı ve dünyanın birçok proje gerçekleştirdik. geleceğini gözeten bir fikir olmasına özen gösterecek, bu 2008 yılında, WWF-Türkiye işbirliği ile Eğirdir Gölü’nün geleceği yöndeki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Hayata geçirdiğimiz için ‘‘Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat’’ projesini hayata geçirdik. projelerle önümüzdeki dönemde de çevreci kurumsal kimliğimizi Proje, Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından biri ve bölge güçlendireceğiz. STK Simbiyotik yaşam endüstriye uyarlanıyor Çanakkaleli Mustafa Amca ile Gelecek urizmde. Mustafa Amca, derneğin desteğiyle Kazdağları’nın göknarını ve adaçayını dünyaya duyurmak istiyor. Sizin de sürdürülebilir turizme katkı sağlayacak projeleriniz varsa www.gelecekturizmde.com’a girin, başvurunuzu yapın. Biz projenizi destekleyelim, siz de turizmin geleceğini. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ilgili paydaşlarıyla birlikte endüstriyel simbiyoz ve temiz üretime yönelik yürüttüğü projelerde konuyla ilgili farkındalık yaratılmasını ve uygulamaların yaygınlaştırılmasını hedefledi. G ünümüzde kaynak verimliliği gün geçtikçe daha fazla önem kazanıyor ve kaynak verimliliğini artırabilmek adına farklı yöntemler ve farklı yaklaşımlar sunuluyor. Bu bakış açısıyla öncelikle kaynak tüketiminin azaltılmasına ve atıkların kaynağında önlenmesine yönelik temiz üretim uygulamaları öne çıkıyor. Bunun tamamlayıcısı olarak da işletmeler arasında atık, yan ürün, enerji vb. değişimi başta olmak üzere her türlü kaynağın etkin kullanılmasını amaçlayan endüstriyel simbiyoz yaklaşımı da gelişiyor. Bunlar araştırmacılar için yeni bir alan ve işletmeler için de çevresel ve ekonomik fırsatlar sunuyor. Hem temiz üretim hem de endüstriyel simbiyoz konularında belli bir farkındalığı Türkiye’de yaratmış olan TTGV, genel resmi ortaya koyabilmek ve bunları somut uygulamalara yöneltmeye teşvik etmek amacıyla, konularla ilgili sahip olduğu networku bir araya getirmeye karar verdi. Bunu da somut uygulamaların önemli aşamasını oluşturan Ar-Ge çalışmalarından yola çıkarak Ar-Ge Proje Pazarı olarak tasarladı. Etkinlik bu alanda Tükiye’de ilk kez yapılıyor olmasıyla da öncü durumda. Farkındalık yaratmak adına kurgulanan projelerden biri de Bakü Tiflis Ceyhan Boru Hattı Şirketi (BTC) 14 tarafından desteklenen “İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Simbiyoz’’ projesi. İlgili paydaşlar ile birlikte Ar-Ge çalışmalarının, endüstrimizin çevresel performansının ve ekonomik rekabetçiliğinin artırılabilmesi açısından kritik öneme sahip olduğunu ve Ar-Ge çalışmaları ile daha pek çok sektörde ve işletmede, temiz üretim ve endüstriyel simbiyoz potansiyellerinin hayata geçebileceği görüldü. Bu amaçla Adana Sanayi Odası (ADASO), Çukurova Üniversitesi, Adana ÜSAM (ÜniversiteSanayi Ortak Araştırma Merkezi) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) işbirliğiyle, “sürdürülebilir üretim” yaklaşımını destekleyeci ArGe çalışmaları yapan, yeni ürün/süreç geliştiren, sanayiye aktarmak isteyen araştırmacılar ve girişimciler ile sanayicinin bir araya getirilmesine yönelik bir Ar-Ge Proje Pazarı etkinliği planlandı. “Endüstriyel Simbiyoz ve Temiz Üretim (Sürdürülebilir Üretim) Ar-Ge Proje Pazarı” etkinliği 11 Nisan'da yapılacak ve bununla ilgili olarak proje fikirleri alındı. Katılımcı/izleyici olmak için ise 8 Nisan 2013′e kadar TTGV ile irtibat kurulabilir. 15 U KSS ları ama l u g y Avon, meme kanserine karşı, başta kadınlar olmak üzere tüm kamuoyunu bilinçlendirmek üzere çalışmalar yürütüyor ve sağlık alanında Türkiye’nin en uzun soluklu sosyal sorumluluk projelerinden birine imza atıyor. Avon, meme kanseri ile mücadelesinde 17. yılına giriyor Avon tüm dünyada kadınlara destek olmak için birçok faaliyet gerçekleştiriyor. Bu sene Türkiye’deki 20. yılını kutlayan Avon’un, bu konuda en büyük önceliklerinden biri ise meme kanseri ile mücadele. Özellikle bu hastalıkla ilgili bilinç ve algı düzeyi düşük kırsal kesim kadınlarını bilgilendirmeyi ve korunma yöntemleriyle ilgili bilinç seviyesini artırmayı hedefleyen Avon, ‘‘Meme Kanseri ile Mücadele’’ projesiyle Türkiye’nin en uzun soluklu sosyal sorumluluk kampanyasını her sene artan bir destekle sürdürüyor. “M eme Kanseri ile Mücadele” projesini yürüten 17 yıldır Avon, proje çerçevesinde meme kanserine karşı bilinçlendirme ve hastalıkla mücadele için farklı destek çalışmalarını sürdürüyor. “Meme Kanseri ile Mücadele Ürünleri”nden ve fon toplama amaçlı etkinliklerden elde ettiği gelirlerle, tüm Türkiye’de erken teşhis olanaklarının artırılmasına katkıda bulunan Avon, son olarak Karabük Devlet Hastanesi’ne mamografi cihazı bağışladı. “Meme Kanseri ile Mücadele” projesi kapsamında 2012 yılında 7. kez gerçekleşen yürüyüş, Ortaköy-Beşiktaş hattında düzenlendi. Bir projenin yürütülmesinde etkinlik, yaygınlık, metod kadar sürekliliğin de önem taşıdığı gerçeğinden hareket eden Avon Türkiye, proje kapsamında bugüne dek gönüllü elçiler, kamuoyu ve sosyal paydaşların katılımıyla düzenlediği etkinliklerle giderek daha fazla insana ulaşıyor. Yıl boyunca fon topluyor K adınları meme kanseri ile ilgili olarak bilinçlendirmeyi en önemli misyonu olarak gören Avon, meme kanseri konusuna dikkat çekerek fon toplama çalışmalarına da devam ediyor. Avon, ‘‘Meme Kanseri ile Mücadele Ürünleri’ olarak, gümüş renkli rozet, pembe renkli nemlendirici sabun, meme kanseri ile mücadele bilekliği, kalp ayna, gazeteci Elif Ergu’nun proje yararına yazdığı Kanser Olan Mememdi Ben Değil kitabı ve her yılın başında satışa sunduğu pembe ajanda satışlarından elde edilen fon ile meme sağlığı için projeler geliştiriyor. Farklı alanlarda isim yapmış kişiler proje için bir araya geldi “P embe Ajanda” için sinemadan modaya, müzikten spora kadar farklı alanlarda isim yapmış kişileri bir araya getiren Avon Meme Kanseri ile Mücadele projesine, 2011 ajandasına 15 ünlü erkek, mesleğinin simgesi olan pembe objelerle poz vererek, projenin 15. yılında 15 kadın büstiyer tasarlayarak, 2013 ajandası için ise başından bu hastalık geçen 7 ünlü isim sevdikleri ile birlikte objektif karşısına geçerek destek oldu. Ayrıca 2012 yılında projenin sözcülüğünü Nükhet Duru yaptı. Kadınlar her yıl meme kanserine karşı yürüyor P roje için fon toplamanın önemli bir adımı olan ‘Meme Kanseri ile Mücadele Yürüyüşleri’ yedi yıldır İstanbul’da Türkiye’nin pek çok şehrinden binlerce kadının katılımıyla gerçekleştiriliyor. Meme kanserinde erken teşhisin yaşam kurtardığı mesajının verildiği bu yürüyüşler aracılığıyla, projenin daha geniş kitlelerce tanınması ve gönüllü katılım teşvik ediliyor. Summit for Sustainable Development and CSR 03 - 04 Nisan 2013, Paris, Fransa Organizasyon: PRODURABLE UK's first ever Responsible Business Week 15 - 19 Nisan 2013, Maribor, Slovenya Organizasyon: Business in the Community Who Cares Wins 2013: largest CSR event in Scandinavia 16 Nisan 2013, Kopenhag, Danimarka Organizasyon: YouMe Family The Global CSR Summit & Awards 2013 19 - 20 Nisan 2013, Davao, Filipinler Organizasyon: The Pinnacle Group International TPGI 17 KSS ri e leşil y ö S sergilemeleri için daha önce çeşitli nedenlerle hayata geçiremedikleri hayallerini gerçekleştirme fırsatı sunmak amacıyla sosyal sorumluluk projemizi başlatmış bulunuyoruz. Projemiz aynı zamanda, kadının ekonomik olarak güçlenmesi için çalışan Kagider ve Turkish Win dernekleri tarafından da destekleniyor. Kadınlara destek olacağız Kotex Pazarlama Müdürü Deniz Gürler Utkutan markanın yeni projesini dergimize anlattı. Kuruluş bünyesindeki markalardan olan Kotex, “Kotex Hayatınızı Değiştiriyor” sloganıyla yeni bir proje başlattı. Bu projeyi anlatır mısınız? Hedefleri ve etki alanı nedir? 2012 yılında Kotex olarak mottomuz, “Değişmekten Korkma” idi. Tüm yıl boyunca yaptığımız marka iletişim çalışmalarımızla kadınları hayatlarında daha iyi şeylere ulaşmaları için değişime cesaret etmeye davet ettik. Reklam filmlerimizde cesur kadınların neleri değiştirebileceklerinden örnekler vererek Türk kadınlarına ilham vermeye çalıştık. Bu yıl da yeni başladığımız “Kotex Hayatınızı Değiştiriyor“ projemiz ile kadınların değişimi bizzat deneyimlemeleri ve değişim için cesaret gösteren kadınların hayallerini gerçekleştirmeleri için onlara destek olacağız. Dünyanın ilk kadın pedi markası Kotex olarak, hedef kitlemiz olan kadınların sosyal hayat içerisinde kendilerine güvenli ve başarılı bir duruş Üç ay boyunca devam edecek proje sayesinde, TV iletişimimizle 5 milyon kadına daha iyisine ulaşabilmeleri için değişim hayallerini facebook sayfamızdan paylaşabileceklerini duyuruyor ve tüm kadınları değişim için cesaretlendiriyor olacağız. Facebook sayfamıza da bu proje ile toplam 75.000 yeni fan bekliyoruz. Ocak ayının başında başladığımız projenin başvuruları Mart ayı sonuna kadar devam ediyor olacak. Üç ay sürecek projemizde kadınları hayatlarında değiştirmek istedikleri şeyleri bizimle paylaşmaları için facebook/KotexTurkiye sayfamıza davet ediyoruz. Her ay paylaşılan hikâyeler arasından bir sonraki ay içerisinde yapılacak jüri değerlendirmesi ile bir kısa liste oluşturulacak. Kısa listeye kalan adaylar değişim hayallerini, Kotex marka ekibi, Kagider ve Turkish Win yetkililerinden oluşan jüriye bir sunumla beraber aktarıyor olacaklar. Bu sunumlar neticesinde kazananlar belirlenecek. Ödüllerin hayata geçme süresi ise; kazanan hayallerin içeriğine göre kısa ya da uzun dönemli olarak yılsonuna kadar gerçekleştiriliyor olacak. Her ay seçeceğimiz 5 kadının, toplamda 15 kadının hayallerini gerçekleştirmesine katkıda bulunacağız. Bu hayaller kimisi için yemek kursuna katılmak, kimisi için ihtiyaç duyduğu dil eğitimini almak, kimisi için ise mevcut işyerini yenilemek olabilecek. Böylelikle 3 ay sürecek proje neticesinde değişim için cesaret eden kadınlar, hem kendilerini geliştirme hem de hayatlarını değiştirme imkânı bulabilecekler. Yakın gelecekte uygulamaya geçecek, planlanmış başka KSS projeleriniz var mıdır? Proje oldukça ilgi çekti. Kadınların değişim konusunda taşıdıkları bu istek ve heyecan bizi oldukça mutlu ediyor. Bu proje Kotex markası için Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyor. Kotex olarak önümüzdeki dönemlerde de kadınlarımızın sesini dinlemeye ve ihtiyaçlarını anlamaya devam ediyor olacağız. İlerleyen dönemlerde de benzeri projelerle Kotex markasını kadınların hayatlarında çok yakın bir yerde destekçi olarak görmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Kurumsal Sürdürülebilirlik Sertifika Programı Boğaziçi Üniversitesi ve Bölgesel Çevre Merkezi - REC Türkiye’nin işbirliği ile her yıl düzenlenen Kurumsal Sürdürülebilirlik Sertifika Programı’nın 2013 dönemi başvuruları açıldı. Bu yıl altıncısı düzenlenecek olan program, 2 Nisan - 30 Mayıs tarihleri arasında Salı ve Perşembe günleri Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşecek. B u girişim, REC’in 2004 yılından itibaren Sürdürülebilir Kalkınma Akademisi altında birçok Avrupa ülkesinde sunduğu eğitim programlarındaki deneyimleri kullanılarak şekillendirildi. Program kapsamındaki eğitimler ekonomi, çevre ve sürdürülebilir kalkınma alanında deneyimleri uluslararası ölçekte kabul gören uzmanlar tarafından veriliyor. Program, iş dünyasından orta ve üst düzey yöneticilerin katılımına yönelik olarak tasarlandı. Programa ayrıca iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma çalışmalarında çözüm ortakları/paydaşları olan meslek örgütleri, sektör dernekleri ve ilgili diğer kuruluşlar belirlenen kontenjan dâhilinde katılabiliyorlar. İşletmelerin ekonomik, sosyal ve çevresel konuları bütüncül bir şekilde iş süreçlerine dahil etmeleri için destek sağlamayı hedefleyen programa en fazla 24 kişi kabul ediliyor. Eğitimler, iş dünyasının gereksinimleri esas alınarak belirlendi. Program, üç modülden oluşuyor: • Kurumsal Sürdürülebilirliğe Giriş • Kurumsal Sürdürülebilirliğin Finansmanı ve Uygulanması Toplamda 40 ders saatinin yanı sıra program, tam günlük çalıştaylar ve cafe dialog adı altında sohbet toplantılarını da içeriyor. Dersler, hem Türk hem de uluslararası uzmanlar tarafından veriliyor. 19 KSS ri e leşil y ö S Duyarlı nesiller yetiştirilmesine katkı sağlamak amacındayız Bosch Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Neylan Süer ile çevre odaklı uygulamalarını ve Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu’nun detaylarını konuştuk. 11 bin öğretmen ve 1 milyonu aşkın öğrenciye ulaşarak, sürdürülebilir kalkınma ve çevre eğitiminin geliştirilmesine katkıda bulunuyoruz. Bosch’un kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarında çevre konusu ön planda. Buna ilişkin stratejileriniz, uygulamalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Çevre konusunda bilinçli bireyler yaratılmasına katkıda bulunmak hedefiyle yine 2008 yılında hayata geçirdiğimiz bir diğer önemli ve önümüzdeki dönemde sürdüreceğimiz projemiz ise Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu. Bosch Ev Aletleri olarak, insana ve doğaya karşı saygılı ürünler üretme anlayışımız bizim iş süreçlerimizin temelini oluşturuyor. Bu anlayış, Bosch’un DNA’sına işlemiş durumda ve 125 yıldır dünyada, 100 yılı aşkın süredir de Türkiye’de bu felsefe ile üretim yapıyoruz. " 2011 yılında 5 Haziran Dünya Çevre Günü ile birlikte kurduğumuz yepyeni doğa dostu web sitemiz Bosch Çevre Kulübü ile çevre bilincine sahip nesiller yetiştirilmesine katkı sağlamaya devam ediyoruz. Doğa dostu bu platform, www.boschcevrekulubu.com adresi üzerinden, 4 - 7 yaş grubu için “Minikler”, 8 - 13 yaş grubu için “Yıldızlar” adlı iki farklı kategori aracılığı ile Türkiye’nin dört bir yanından farklı yaş gruplarından binlerce çocuğu buluşturuyor. İhtiyaç ve beklentiler doğrultusunda yeni projeler oluşturmak için çalışmalarımız sürecek. Doğa dostu teknolojilerle, enerji kaynaklarının akıllı kullanımı ve doğal kaynakların korunmasına özen göstererek hayatı kolaylaştıran beyaz eşyalar üretirken diğer yandan da, toplumda sürdürülebilir bir gelişim ve bilinç düzeyinin artırılıp, davranış değişikliğinin istenilen düzeyde gerçekleştirilmesi adına kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerine büyük önem veriyoruz. 2002 yılından bu yana Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) ile yürüttüğümüz Ateş Böceği Gezici Öğrenim Birimi eğitim programımız kapsamında 10 yıldır, İstanbul, Adana, Gaziantep, İzmir, Aydın, Manisa, Kahramanmaraş derken Türkiye çapında 70 bini aşkın çocuğa ulaşmış bulunuyoruz. 2008 yılından bu yana desteklediğimiz Yeşil Kutu Çevre Eğitimi Projesi ile Türkiye çapında toplam 20 kapsamında 2008 ve 2010 yılları arasında ilk sahnelediğimiz oyun Çevreci Nasreddin Hoca Kukla Oyunu oldu. 2010 yılında ise Sadri Alışık Kültür Merkezi işbirliğiyle La Fonten Orman Mahkemesinde adında yepyeni bir oyun hazırladık. 2011 - 2012 eğitim ve öğretim yılı itibariyle bu oyunumuzu ilk kez Türkiye Turnesi’ne çıkardık. 2008 itibariyle ilk sahnelediğimiz Çevreci Nasreddin Hoca Kukla Oyunu ve 2010 yılından beri Sadri Alışık Kültür Merkezi işbirliğiyle sahnelenen La Fonten Orman Mahkemesinde adlı ikinci oyunumuz ile toplamda 47 binin üzerinde çocuğumuza ulaşarak, çevre koruma bilinci, doğa ve hayvan sevgisi aşılamış olduk. Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu, bu yıl, yeni sezona Karadeniz Turnesi ile başladı. Oyunumuz ile Artvin, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Tokat, Samsun, Sinop, Kastamonu ve Bartın olmak üzere toplam 10 Karadeniz ilini geziyoruz. Oyunu, Artvin dışındaki dokuz ilde iki hafta sonu ve her gün ikişer temsil şeklinde sahneliyoruz. Yakın gelecek için planlanan projeleriniz var mı? Var olan çalışmalarımızı, her zaman toplumun ihtiyaçlarına göre yenilikçi ve dinamik bir şekilde geliştirerek, yoğun ve etkin bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Ayrıca başarılı bir şekilde yürümekte olan çalışmalarımıza, yine ihtiyaç ve beklentiler doğrultusunda yenilerini de ekleyeceğiz. Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu’ndan söz eder misiniz? Uygulamanın hedefi, alınan sonuçlar nelerdir? Bosch Çevre Çocuk Tiyatrosu, sürdürülebilirlik ekseninde odaklandığımız çevre ve eğitim konularında duyarlı nesiller yetiştirilmesine katkıda bulunmak hedefiyle 2008 yılında hayata geçirdiğimiz bir proje. Projemiz ile tiyatronun evrensel dilini kullanarak, çevre konusunda bilinçli bireyler yaratılmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Tiyatromuz 21 Mak ale Finans sektörünün KSS notu iyi Ali Ercan Özgür Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dernegi Genel Sekreteri Finans sektörü Türkiye’de önemli bir yere sahip. Bugün Türkiye’deki birçok banka, hem yurt dışı bağlantıları hem de Türkiye’de geliştirdikleri ürün, teknoloji ve yaygınlık ile Avrupa ve dünya ölçeğinde öne çıkmakta. Bireysel olarak da yurt dışında bulunulan dönemlerde aldığımız bankacılık hizmetlerini gördüğümüzde Türkiye’de hem kurumsal hem de bireysel bazda ciddi hizmet kalitesi olduğu görülüyor. D iğer yandan sektör, karmaşık unsurları da içinde barındırmakta. Bu nedenle, ciddi bir tüketici bilinci gerekmekte. Özellikle faiz oranları, ürün detayları gibi konular genelde çok az öne çıkarılıyor ve tüketiciler mağdur edilebiliyor. 2001 yılında, bankacılık sektörünün Türkiye’de ciddi darbe alması ve yoğun bir denetime tabi olması, birçok bankanın o dönem kapanması, iflas etmesi ciddi bir güven sorunu yarattı. Ardı sıra alınan önlemlerin, belki de 2008’den beri devam eden küresel kriz ortamında ülkenin en önemli finansal gücü olan bankacılık sektörünün ayakta durmasında etkisi yüksek oldu. Yüksek oranda regülasyonlara tabi olan bankacılık sektörü, özellikle etik ve sosyal sorumluluk uygulamalar konusunda iyi bir performansa sahip. Bu çerçevede Türkiye’de kendi iş alanında KSS projeleri uygulayan ender sektörlerden birisi olarak bankacılık sektörünün uygulamaları yaratıcı olmakta. Bu kapsamda çocuk ve gençlere finans bilinci aşılanması, kadınlara mikro kredi uygulamaları ile çevre ve KSS raporları bankacılık sektörünün başını çektiği önemli uygulamalar. Bunların yanı sıra, gönüllülük programlarının desteklenmesi, spor, kültür-sanat, eğitim alanında da birçok proje yine bankaların sponsorluk ve KSS uygulamaları aracılığı ile hayata geçiyor. Ayrıca birçok sivil toplum kuruluşu için bağış toplama kampanyalarına aracılık eden bankalar bu kapsamda da gönüllü bir katkı sağlamakta. Sektörel olarak bakıldığında da, en kapsamlı 24 projelerin telekomünikasyon sektörü ile birlikte bankacılık sektöründe yer aldığı görülüyor. Yanı sıra tüm bankaları içeren ortak projeler de yürütülüyor. Ancak proje, toplumla ilişkiler ve KSS bilinci konusunda önemli çalışmalar yapan bankacılık sektöründe bununla birlikte KSS çizgisinde dönem dönem sıkıntılar da yaşanıyor. Son yaşanan sıkıntılardan birisi de, Rekabet Kurumu tarafından Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesi kapsamında açılan soruşturma oldu. Yabancı, yerli ve kamu kökenli bankalara dahi bu kapsamda soruşturma açılmış olması önemli bir göstergedir. Bu noktada özellikle kurumsal sosyal sorumluluğun temeli olan 4 ana unsuru hatırlamakta yarar olduğunu düşünüyorum: 1.Ekonomik sorumluluk 2.Hukuki sorumluluk 3.Etik sorumluluk 4.Sosyal sorumluluk Bir şirkette kurumsal sosyal sorumluluk koşullarının tam olarak yerine gelebilmesi için bu dört ayağın tam olarak yerinde olması gerekir. Bu nedenle regülasyona yoğun tabi olan sektörlerde özellikle rekabet gibi alanlarla, hukuki ve etik sorumluluk büyük önem taşır. Bu konular elbette uygulamalar, deneyim ve büyüyen ekonomi ile hızlı alınan kararların bazen farklı algılanması ve yorumlanmasına neden olmakta. Bankacılık sektörü açısından da bu sürecin öğretici olacağını tahmin ediyoruz. Milyarlarca Türk Lirası yatırım ve mevduata ev sahipliği yapan bankacılık sektörü büyüyen iş hacminde yeni ortaya çıkan iş koşullarına uyum sağlayarak, kurumsal sosyal sorumluluk konusunda önemli bir alanı temsil etmeye devam edecektir. KSS ri e leşil y ö S • Rüşvetle mücadele ve yolsuzluk gibi etik konularda şirketlerin şeffaf ve hesap verilebilir olmasını, kamuyu aydınlatma ilkesine sadık kalmalarını sağlamaya yönelik gönüllü düzenlemeler getirmektedir. Sürdürülebilirlik adına, sektör oyuncuları bilinçli davranıyor mu? Buna ilişkin değerlendirmeniz nedir? KSS uygulamaları, şirketlerin kalıcılığını arttıracak Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) Başkanı Attila Köksal ile finans sektöründe kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) üzerine bir söyleşi yaptık. Finans sektörünün kurumsal sosyal sorumluluk algısına/farkındalığına ilişkin görüşlerinizi paylaşır mısınız? Kurumsal sosyal sorumluluk veya sorumlu yönetim birçok ülkede kurumsal yönetimle birbirlerini tamamlamaktadır. Her şirketin topluma karşı sorumlulukları olduğuna inanıyorum. Ancak, birçok şirket sosyal sorumluluğu yardımseverlikle şirket imajı arasında bir bağlantı olarak görmektedir. Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinin, şirketin faaliyetleri ile bir ilişkisi olması gereklidir. Aksi takdirde şirket imajını parlatmanın ötesine geçmez. Dünyada, etkin ve sorumlu yönetim anlayışına sahip yönetim kurulları, iyi işleyen iç ve dış denetim sistemleri, şeffaf finansal raporlaması olan ve iyi yönetilen şirketler olduğu gibi, bu şekilde yönetilmeyen çok sayıda şirket de var. Bunlar küresel şirketler, hakim ortağın ağırlıkta olduğu şirketler, aile şirketleri veya KOBİ’ler olabilir. Yapıları ne olursa olsun faaliyetleri ve nasıl yönetildikleri, ilişkide bulundukları bütün menfaat sahiplerini ve toplumu etkilemektedir. 2000’li yıllarda neredeyse bütün dünyada meydana gelen şirket skandallarından sonra, bu gelişmelerin, özel sektörün tamamını ilgilendiren yapısal bir bozukluk mu, yoksa sadece bir kaç şirketin kötü yönetilmesinden kaynaklanan olaylar mı olduğu konusunda ciddi endişeler oluştu. Skandallar dünyada şirketlere olan güveni sarstı. Yıllar boyunca oluşturulan şirket değerinin, etik olmayan kötü yönetim nedeniyle, hisse senedi fiyatlarının birkaç saat içinde düşmesiyle yok olabildiği görüldü. Şirketlerde güvenilirlik bu çerçevede büyük önem kazanmış ve kurumsal yönetim ile beraber kurumsal sosyal sorumluluk kavramı da ön plana çıkmıştır. Bu açıdan kurumsal sorumluluk, şirketlerin sadece iş faaliyetlerini değil, toplumla olan ilişkilerini de kapsamaktadır. Son yıllarda, dünyada birçok uluslararası şirket veya özel sektör şirketi kurumsal sosyal sorumluluk alanında rehber niteliğinde prensipler yayınlamışlardır. Bu prensipler; • İstihdam ve işçi-işveren ilişkileri, • Çevre, • İnsan hakları, tüketicinin korunması gibi sosyal konular, 26 Bütün dünyada sürdürülebilirlik en önemli konulardan biri haline gelmiştir. Kurumsal yatırımcılar, fon yöneticileri, şirketlerin ekonomik, sosyal ve çevre riskleri konusunda nasıl önlemler aldıklarını yakından takip etmektedirler. Bu konulara gerçekten duyarlı olan şirketlerin yer aldığı endeksler oluşturulmaktadır. Küresel şirketler, bu riskler karşısında aldıkları önlemler ve finansal durumlarına göre DowJones Sustainability Index veya Ethibel Sustainability Index gibi endekslerde yer almaktadırlar ve ona göre de değer kazanmaktadırlar. Sürdürülebilir kalkınma ve kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesindeki özel sektör girişimlerinin yanı sıra son yıllarda ve dikkat çeken diğer bir diğer gelişme de kurumsal yatırımcılar ve bankalar tarafından sunulan sosyal sorumluluk yatırım fonlarıdır. Söz konusu fonlar tütün, alkol, silah üretimi yapmamak veya çevre ve toplum alanında proaktif politikalar izlemek gibi belirli toplumsal ve çevresel ölçütleri gözeten şirketlere yatırım yapmaktadır. Birlik olarak, kurguladığınız KSS projeleriniz oluyor mu? Basının, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin gelişmiş, küçük yatırımcıların ve tüketicilerin bilinçli olduğu gelişmiş toplumlarda, şirketlerin kurumsal sorumlulukları konusunda daha duyarlı oldukları tespit edilmiştir. Şirketlerin ilişki içinde oldukları bu menfaat grupları, doğal olarak, şirketler üzerinde baskı unsuru oluşturmaktadırlar. Bu durum ülkemiz için de geçerlidir. Bildiğiniz üzere, Birliğimiz kar amacı gütmeyen bir meslek kuruluşudur. İstanbul Uluslararası Finans Merkezi (İFM) projesi kapsamında da sektörümüz için en önemli ihtiyacın iyi yetişmiş insan kaynağı olduğundan hareketle, sosyal paydaşlarımızla birlikte finansal eğitim konusuna yöneldik. Bu çerçevede şu faaliyetleri yürütüyoruz: • Düzenlediğimiz mesleki gelişim, kişisel gelişim ve lisanslama sınavına hazırlık eğitimlerinde üniversite öğrencileri için ücretsiz 5 kişilik kontenjan ayırmış durumdayız. 2012 yılından itibaren 72 öğrenci ücretsiz olarak düzenlediğimiz eğitimlere katılmıştır. • Son 3 yılda Sermaye Piyasası Kurulu, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ve Birliğimiz, İstanbul ve Ankara illeri hariç olmak üzere “Kurumlar Sermaye Piyasasını Anlatıyor” seminerleri kapsamında 60 üniversiteyi ziyaret etmiştir. Seminerler sonrasında öğrenciler arasında yapılan çekilişlerde, her üniversiteden 2 öğrenci Birliğimizde düzenlenen lisanslama sınavlarına hazırlık veya mesleki gelişim eğitimlerinden birine katılma hakkı elde etmiştir. • Sermaye Piyasası Kurulu’nun organizasyonu ile 2012 yılından itibaren “7 Bölge 7 Üniversite” projesine başlanmıştır. Proje kapsamında, seçilen üniversitelerde okul idaresi veya öğretim üyeleri tarafından belirlenen 50 öğrenciye yönelik 3 günlük sertifika programları düzenlenmiştir. Programlarda SPK, İMKB, VOB, İAB, TSPAKB ve Takasbank eğitmenleri görev almıştır. Ayrıca, öğrenciler arasında yapılan çekiliş sonrasında her üniversiteden 4 öğrenciye Birliğimizde düzenlenen lisanslama sınavlarına hazırlık veya mesleki gelişim eğitimlerinden birine katılma hakkı sağlanmıştır. • Ayrıca, üniversite öğrencilerine yönelik yurtiçi eğitim bursu projemizi yakın zamanda hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Tam anlamıyla ‘Sosyal Sorumlu’ bir sektörden bahsedebilmek adına, sektörün yarınına ilişkin öngörülerinizi / görüşlerinizi aktarır mısınız? Türkiye’de şirketlerin sermaye maliyetleri çok yüksektir. Büyüme, politik ve ekonomik istikrar, kurumsal yönetim ve kurumsal sorumluluk uygulamalarının yerleşmesine katkıda bulunacaktır. Aynı zamanda yabancı sermaye geldikçe aile şirketlerinin mülkiyet yoğunluğu azalacaktır. Demokratikleşmenin şirketlerde yönetim konusunda devam edeceğini düşünüyorum. Bunu anlayan şirketler büyümeye devam edecekler ve küresel rekabet şansını elde edeceklerdir. Anlamayan şirketler ise yerel kalacak ve bir süre sonra ekonomik açıdan sürdürülebilirlikleri azalacaktır. Uluslararası istatistiklere göre aile şirketlerinin üçüncü kuşaktan sonra ayakta kalma şansı %13’tür. Bu oran ülkemizde %5’ler civarındadır. Bence sürdürülebilirliğin ne anlama geldiğini tek başına bu sayılar anlatıyor. Kurumsal yönetim ve kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları ülkemizde yaygınlaştıkça, şirketlerimizde kalıcılığın arttığını da görüyor olacağız. 27 U KSS ları ama l u g y Uyg KSS ulam alar ı TEB, finansal tasarruf hedefli iki proje yürütüyor TEB Bireysel ve Özel Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Mendi, bankanın kurumsal sosyal sorumluluk projelerini, projelerin işleyiş ve hedeflerini anlattı. T ürk Ekonomi Bankası (TEB) olarak, Türkiye’nin önümüzdeki döneme dair büyüme hedefinin ancak tasarruf bilincine sahip olunduğu takdirde yakalanabileceğine inandıklarını söyleyen Gökhan Mendi, bu doğrultuda, ülke ekonomisinin temelini oluşturan aile ekonomisi konusunda toplumu bilinçlendirmeye ve finansal okuryazarlık düzeyini yükseltmeye yönelik çalışmalara başladıklarını ifade ederek çalışmalarla ilgili şunları aktardı: TEB Aile Akademisi ile finansal okuryazarlık artıyor “S amimi bankacılık yaklaşımı ve sosyal sorumluluk anlayışımızla hayata geçirdiğimiz projelerin ilki TEB Aile Akademisi oldu. TEB Aile Akademisi ile uzun vadede halkımızın bankacılık işlemlerine ilişkin bilgilerini arttırmayı, tasarruf ve birikim bilincini yerleştirmeyi hedefliyoruz. Bu amaçla düzenlediğimiz seminerlerde ailelere, bütçe yönetimi ve birikimlerini hangi finansal araçlarla değerlendirebilecekleri konusunda yol gösteriyoruz. TEB Aile Akademisi projesi kapsamında kendi bünyemizden bireysel satış çalışanlarımızı da Boğaziçi Üniversitesi sertifikalı 6 aylık detaylı bir eğitim programına dâhil ediyor, onları birer Aile Danışmanı olarak yetiştiriyoruz. Bu program sayesinde portföylerimiz, müşterilerimizin ihtiyaçlarını doğru tespit edebilme ve doğru ürünü doğru müşteriye sunabilme konusunda ileri seviyede danışmanlık yetkinliği kazanıyor. TEB Aile Akademisi’nde işlenen konuların temelinde ev ekonomisi yatıyor. Kredi kartlarının doğru kullanımı ve bilinçli borçlanma, gelir gider dengesinin hesaplanması, bunun sonucunda harcama ve tasarrufların daha doğru şekilde planlanması için yapılması gerekenler, Aile Akademisi kapsamında katılımcılara aktarılan konular arasında yer alıyor. Bunlara ek olarak faiz ve stopaj gibi finansal terimlerin doğru anlamlarını da öğrenen katılımcılar, internet bankacılığı ve mobil bankacılık gibi kanalların kullanımına, yasal yükümlülük ve haklara ilişkin olarak da bilgi sahibi oluyor. 28 TEB Aile Akademisi’nin ücretsiz eğitimlerine müşterimiz olsun olmasın ailesinin ekonomisini daha iyi yönetmek isteyen herkesi davet ediyoruz. Tasarruf bilinci çocukluk yıllarında oluşuyor T asarruf bilincinin arttırılmasına ve finansal okuryazarlığın gelişimine yönelik girişimlerimiz TEB Aile Akademisi ile sınırlı kalmadı. Toplumda tasarruf bilincinin yerleşmesi için işe çocuklardan başlanması gerektiği düşüncesiyle TEB Junior uygulamasını hayata geçirdik. Internet üzerinde www.tebjr.com adresinden ulaşılabilen uygulamayla, eğlenceli eğitim modülleri ve oyunlarla çocuklara ekonomi ile ilgili terimler öğretilirken, para tanıma uygulaması ile de kağıt paraları bilgisayarlarının kamerasına gösteren çocuklara o paranın değerini ve onunla neler alabileceğini anlatılıyor. Böylece, tasarrufun yollarını gösteriyor ve birikim bilinci aşılıyor.” Akbank Düşünce Kulübü gençleri İK Zirvesi’nde sunum yaptı Akbank’ın gençler ile birlikte değer yaratmak ve Türkiye’nin yaratıcılık potansiyeline katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiği “Akbank Düşünce Kulübü”nün üyeleri, İnsan Kaynakları Zirvesi’ne katıldılar. “Akbank Düşünce Kulübü”nün üyeleri, 13-14 Şubat tarihlerinde düzenlenen ve insan kaynakları profesyonellerinin büyük ilgi gösterdiği İnsan Kaynakları Zirvesi’nde sunumlarıyla dikkat çektiler. Akbank’ın gençleri, zirvenin ana teması olan “Enerjiyi Yaratanlar” başlığı altında, enerjinin en büyük kaynağı olan gençleri, gençlerin enerjisini izleyicilere birinci ağızdan aktardılar. E ski kuşakların algılarını, bu algılar doğrultusunda yeni nesile yaklaşımlarını ve bu davranışların Y kuşağına yansımasını çarpıcı bir dil ve sunumla aktaran Akbank Düşünce Kulübü üyesi gençler, zirvenin ilgi çeken oturumlarından birine ev sahipliği yaptılar. Y kuşağını bugüne kadar çoğunlukla belirli araştırma, anket ve kendi deneyimlerinden tanımaya çalışan yöneticiler, ilk defa Y kuşağını yine Y kuşağından dinlediler. Kendileri de genç kuşağın temsilcisi olan altı Akbank Düşünce Kulübü üyesi, sunumlarında film ve ilginç örneklerle hayata ve iş dünyasına bakışlarını aktardı. Akbank Düşünce Kulübü üyeleri paylaşımlarında, gençlerde yüksek bir enerji potansiyeli olduğunu, kurumların bu enerjiyi hatalı kullanmaları halinde tehdit unsuruna dönüşebileceğini, doğru yaklaşımlarla ise kendilerine büyük bir fırsat yaratabileceklerini vurguladılar. Akbank Düşünce Kulübü 2008 yılında kurulan Akbank Düşünce Kulübü, gençlerle birlikte Türkiye’nin geleceği için yaratıcı fikir çalışmaları yapan, sürekliliği olan aidiyet duygusu yüksek değer yaratan bir kulüp. Her yıl belli sayıda öğrencinin katılımıyla büyüyerek 111 üyeye ulaşan Akbank Düşünce Kulübü, 5. yılında sürdürdüğü etkinlikleriyle topluma faydalı çıktılar yaratıyor. 29 KSS ri e leşil y ö S İş süreçlerimizde çevrenin ve insan haklarının önceliği var ING Bank Kurumsal İletişim Kıdemli Grup Müdürü Buket Okumuş ile KSS’yi ve kuruluşu konuştuk. Sürdürülebilir ve sosyal sorumlu bir sektör adına nasıl bir politika izleniyor? Kuruluşunuz ve kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) ilişkisi üzerine neler söylersiniz? Finansal hizmetler sağlayan bir kurum olarak toplumdaki rolümüzün sadece ekonomik boyutla sınırlı olmadığının farkındayız. İş yapış biçimimizin, sağladığımız finansman kaynağının toplumsal ve doğal çevremizi doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyeceğinin bilincindeyiz. Dolayısıyla çalışma kurallarımızı toplumla, etik ilkelerle ve doğal çevreyle ilgili etkileşimini göz önünde bulundurarak belirliyoruz. Örneğin, kredilendirme süreçlerimizi bu eksende ele alıyoruz. Çevresel ve sosyal risk politikalarımız, ING’nin başlıca kredi risk yönetimi uygulamalarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Başka bir deyişle, işlemlerimiz öncesinde, olası ekonomik, toplumsal ve çevresel yan etkileri derinlemesine inceliyoruz. Ayrıca insan hakları ve iklim değişiklikleri gibi konular ile ilgilenen organizasyonlar, çalışanlarımız, müşterilerimiz ve hissedarlarımız ile sürekli diyalog kurarak, politikalarımızı geliştiriyor ve güncelliyoruz. Gerek kendi bünyemizde gerekse ortaklık kurduğumuz kurumlarla birlikte sürdürülebilir kalkınmaya önem veriyoruz. 40’tan fazla ülkede hizmet veren bir kurum olarak faaliyet gösterdiğimiz toplumlara yatırım yapıyoruz. İş süreçlerimizde çevresel duyarlılığa ve insan haklarına öncelik vererek hareket ediyoruz. 2003 Haziran’ında Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) çevre ve sosyal sorumluluk standartları esas alınarak 10 milyon dolar ve üzeri bütün 30 projelerin finansmanında uygulanması kabul edilen Ekvator prensiplerini gönüllü olarak kabul eden 10 uluslararası bankadan biri olarak, proje finansmanında, sosyal sorumluluk ve çevre riskinin yönetilmesi konularında bu standartlar çerçevesinde hareket ediyoruz. ‘ING Chances for Children’ programı kapsamında çocukların eğitime erişimini sağladığımız, UNICEF ile küresel işbirliğimizin 6. yılını doldurduk. Küresel sorumluluk standartlarına uyumu FTSE4Good ve Dow Jones Sustainability Index gibi kurumlarca da tescillenen Grubumuz 2006 yılında Küresel İlkeler Sözleşmesi Global Compact’a da imza attı. Kendi grubumuz içindeki çevreye olan etkimizi azaltmak için ise en verimli biçimde kontrol edeceğimiz alanları; enerji tüketimi, iş seyahatleri ve kağıt tüketimi olarak belirledik. Güncel KSS uygulamalarınız / projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz? ING Bank olarak şu anda en fazla üzerinde durduğumuz konu tasarruf. Tasarruf konusu Türkiye için kritik öneme sahip. Banka olarak ana stratejimiz ülkemizin ekonomik büyümesine paralel bankacılık yapmak ve bu paralelde Türkiye’nin lider tasarruf bankası olmak. Böyle iddialı bir hedef için öncelikle Türk halkının tasarruf eğilimlerini anlamamız gerektiğini düşündük. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Eylül 2011 tarihinde “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”nı hayata geçirdik. Bu alandaki veri açığının kapatılmasına yönelik geliştirilen Türkiye’nin ilk bağımsız araştırması ile Türkiye’nin tasarruf haritasını çıkartıyoruz. Modeli itibarıyla yine Türkiye’de bir ilk olacak tasarruf odaklı finansal okur yazarlık üzerine sosyal sorumluluk projemizi de ikinci çeyreğin sonlarına doğru hayata geçireceğiz. Bu araştırma ile 18 yaş üstü kentsel nüfusun ne kadarının tasarruf ettiğini, etmeyenlerin nedenlerini, tasarruf sahiplerinin kullandıkları araçları, hangi güdülerle tasarruf yaptıklarını, tasarruf alışkanlığının yaş, eğitim, sosyo ekonomik durum ve cinsiyete göre nasıl şekillendiğini takip ediliyor. Araştırma, Türkiye’de tasarruf açığının giderilmesi sürecinde istatistikî veriler üzerinden konunun daha sağlıklı gündeme getirilmesine, ilgili herkesin bu konuda daha fazla bilgi sahibi olmasına ciddi bir olanak sağlıyor. ING Grubu’nun “Global Challenge” (Küresel Yarış) adı altında tüm ülkelerde gerçekleştirdiği küresel fon toplama çalışmaları kapsamında ING Bank Türkiye olarak biz de “Küçüklere Büyük Destek” projemizi 2009 yılından beri yürütüyoruz. Bu program kapsamında 2012 yılında da bir dizi etkinliğe imza attık. ING Bank çalışanlarından oluşan gönüllü eğitmenler ilköğretimde okuyan yaklaşık 1000 öğrenciye tasarrufu öğretirken, banka üst düzey yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirilen kermeste, UNICEF’in Türkiye’de yürüttüğü “Erken Çocukluk Gelişimi - Okul Öncesi Eğitimini Geliştirme” projesine katkı sağlandı. Gerçekleştirdiğimiz tüm toplumsal yatırımlarımızda sadece finansman sağlayan taraf olmak bize çok ters bir duruş. Bizim ana politikamız projelerimizi mümkün olduğunca sıfırdan bize özgü yaratmak, uluslararası bilgi birikimimizden faydalanmak ve vitrin işler yerine gerçekten sonuç yaratacak projelerde olmak. Önümüzdeki dönemlerde KSS ekseninde nasıl ilerlemeyi planlıyorsunuz? Tasarruf konusundaki odağımız şüphesiz devam edecek. “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması”nı geçen yıl olduğu gibi 2013 yılında da sürdüreceğiz ve üçer aylık dönemler itibarıyla düzenli olarak www.tasarrufegilimleri.com adresli web sitemizin yanı sıra basın bildirilerimiz aracılığıyla da kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz. Bunun yanı sıra tasarruf odaklı finansal okuryazarlığın gelişmesine katkı sağlayacak gelecek nesillerin tasarruf kavramı ile en etkin şekilde tanışmasını sağlayacak bir model yaratıyoruz. ING Grubu’nun yürüttüğü bazı değerli projeler üzerinde de çalışıyoruz, bu projelerin lokal uygulamaları konusunda planlamalar yapıyoruz. U KSS ları ama l u g y Söy HSBC Gönüllüleri çalışıyor HSBC, faaliyet gösterdiği ülkelerde uyguladığı sosyal sorumluluk projelerini Türkiye’de de sürdürüyor. HSBC Türkiye çalışanlarından oluşan HSBC Gönüllüleri’nin katkılarıyla yürütülen “Tomurcuk Eller”, “Kardeş Okullar” ve “Akıllı Para Yönetimi” projelerden bazıları. Kardeş Okullar projesi devam ediyor H SBC Türkiye çalışanlarının iş dışı sosyal birlikteliklerini sağlamak ve sosyal sorumluluk projelerini desteklemek amacıyla kurduğu HSBC Gönüllüleri, ilköğretim öğrencilerinin eğitimine ve geleceğine katkıda bulunmayı amaçlıyor. HSBC Gönüllüleri’nin 2007 yılında hayata geçirdiği “Kardeş Okullar” projesi ile hedeflenen; Türkiye çapında HSBC Şubeleri’nin de desteği ile ihtiyaç sahibi çeşitli okullara yardım sağlamak. Bugüne kadar 64 ilde, toplam 213 farklı ilkokula destek verilen proje çerçevesinde HSBC şubeleri aracılığıyla birçok okula da kıyafet, kırtasiye malzemeleri, okul bakım ve onarım projeleri, kütüphane kurulumu ve kitap yardımı, oyun alanlarının sağlanması, teknik ekipman desteği, bilgisayar sınıfları veya ana sınıfı açılması gibi destekler sağlandı. HSBC Gönüllüleri 2012 yılı içerisinde kırtasiye seti kampanyası ile 19 okulda toplam 6953 öğrenciye ve teknolojik ekipman kampanyası ile 44 okulda yaklaşık 14 bin öğrenciye ulaştı. Aralık ayında ise 38 kardeş okula 1771 adet sandalye bağışlandı. HSBC Gönüllüleri, 2013 yılına da hızlı bir başlangıç yaptı. HSBC Akdeniz Bölge Yöneticisi ve Milas Şube Müdürü’nün katkılarıyla Bozalan Köyü İlköğretim Okulu yenilendi. Bakım-onarım çalışmalarının ardından, banka bünyesinde yürütülen “Oyuncak Toplama Kampanyası” kapsamında toplanan oyuncaklardan da çocuklara hediye edildi. Akıllı Para Yönetimi programı H SBC tarafından 40’a yakın ülkede finanse edilen, HSBC Gönüllüleri ve Genç Başarı Vakfı ile yürütülen “Akıllı Para Yönetimi” programı 32 ilköğretim öğrencilerine bilinçli tüketici olmayı ve paranın toplumdaki rolünü öğretmeyi amaçlıyor. Şişli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü desteği ile Şişli ve civarındaki okullarda uygulanan 6 bölüm ve 6 haftadan oluşan bu program ilk olarak 2011 yılında başlamıştı ve ilk senesinde programa 35 gönüllü katılarak 234 öğrenciyi mezun etmişti. Bu sene de devam eden program, 2012-2013 öğretim yılı ilk döneminde 38 gönüllü ile 279 öğrenciye ulaştı. Proje kapsamında, ders yılının ikinci döneminde programa HSBC’den 100 gönüllü katılması ve iki dönem sonucunda yaklaşık 900 öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. KSS leşil e ri Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi, İcra Kurulu’nun açılış toplantısına ev sahipliği yaptı İstanbul Uluslararası Özel Sektör ve Kalkınma Merkezi’ndeki toplantı, üst düzey UNDP yetkilileri ve UNDP çalışanlarının yanı sıra Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nden (TOBB) temsilcilerini bir araya getirdi. Tomurcuk Eller çevre bilinci aşılıyor H SBC Gönüllüleri’nin, Ankara Bölge Yönetimi’nin desteğiyle Ankara Sevgi Evleri’nde yaşayan çocuklarda erken yaşta çevre bilincinin oluşmasına destek olmak amacıyla başlattığı, “Tomurcuk Eller Korunmaya Muhtaç Çocuklar” projesi etkinlikleri devam ediyor. İlk üç etkinlikte HSBC Gönüllüleri toplam 460 çocuğa ulaşarak çevre temalı resim yarışmaları, ağaç dikimi, çevre bilinci sohbetleri gerçekleştirmişti. Tomurcuk Eller Projesi’nin dördüncü etkinliğinde ise çocuklar HSBC Ankara Ticari Bölge Yönetimi ofisinde ağırlandılar ve bütün bir günü burada geçirerek iş hayatını ve çalışma ortamını gözlemleme fırsatı buldular. Yılbaşı kartı yerine anlamlı bağış H SBC Türkiye gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında bu yıl ilk kez yılbaşında tebrik kartı göndermek yerine, yardım derneklerine bağış yapılması uygulaması başlattı. HSBC Türkiye bu yıl ZİÇEV’e (Zihinsel Yetersiz Çocukları Koruma ve Yetiştirme Vakfı) 150.000 TL tutarında bağış yaparak, zihinsel engelli pek çok çocuğa özel eğitim alma imkânı sağlamış oldu. 33 Uyg KSS ulam alar ı Starbucks Türkiye 10 yıldır eğitim odaklı projeler üretiyor Bu yıl 10. yılını kutlayan Starbucks Türkiye, en az kahveye ve insana duyduğu tutku kadar, içinde yaşadığı topluma karşı da büyük sorumluluk duyuyor. Starbucks Türkiye, bu amaçla geliştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle topluma, sosyal, çevresel ve ekonomik fayda sağlamayı amaçlıyor. S tarbucks Türkiye’de faaliyet göstermeye başladığı 2003 yılından bu yana sosyal sorumluluk çalışmalarında eğitim alanına odaklanmış durumda. 2003 yılından beri devam eden “Kardeş Okullar” projesi kapsamında, her açılan mağaza için İl Mili Eğitim Müdürlerinin yönlendirmesi ile bir Kardeş Okul belirleniyor. Starbucks misafirleri ve mağaza çalışanlarının da gönüllü katılımıyla, Kardeş Okul öğrencilerinin sosyal gelişimini destekleyen farklı etkinlikler gerçekleştiriliyor. Bu etkinliklerden bir tanesi, çocukların resim yoluyla kendilerini ifade etmelerini ve yeteneklerini ortaya koymayı amaçlayan, her yıl tekrarlanan resim yarışması. 2012 yılında sekizincisi düzenlenen Kardeş Okullar arası Resim Yarışmasının sonucunda ilk üç resmin sahibi öğrenciler farklı hediyeler kazanırken, jüri tarafından öne çıkan 50 resim de belirlenerek, bu resimler bir kitap haline getirildi ve Kardeş Okullara dağıtıldı. Diğer yandan, işitme engelli öğrencilerin eğitim gördüğü Kardeş Okullarda ise, yılbaşı döneminde ebru sanatı, illüzyon gösterileri, ahşap boyama gibi farklı etkinlikler de her sene gerçekleştiriliyor. Starbucks Türkiye ve Tohum Otizm Vakfı işbirliği S tarbucks Türkiye, Kardeş Okullar projesi kapsamında 2009 yılından bugüne Tohum Otizm Vakfı ile de işbirliği içerisinde. Otizmde erken tanı ve tedavinin büyük önem taşıması, konu hakkında bilincin artırılmasının ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Starbucks Türkiye, hem Tohum Otizm Vakfı aracılığıyla ulaştığı, hem de Kardeş Okullarda bulunan otizmli öğrencilerin eğitim standartlarını yükseltmeye ve hayata kazandırılmalarına destek olmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor. Starbucks Türkiye’nin Tohum Otizm Vakfı ile yürüttüğü proje 4. yılına girerken, bugüne dek farklı Kardeş Okullarda otizmli öğrencilere müzik odası ve etkinlik alanları kazandırıldı. Ayrıca, 2009 yılında Starbucks Türkiye Facebook sayfası üzerinden düzenlenen Tasarım Yarışması ile vakfın bilinçlendirme çalışmalarına destek verildi ve katılımcıların oylarıyla seçilen tasarım, bardak koruyucularının üzerine uygulanarak, tüm Starbucks mağazalarında sıcak içeceklerin servisinde kullanıldı. Starbucks Türkiye, Tohum Otizm Vakfı ile işbirliğinin başladığı 2009 yılından bu yana, sadece yılbaşı döneminde satışa sunulan özel Christmas Blend çekirdek kahvelerin satışından elde edilen gelirin bir bölümünü Tohum Otizm Vakfı’na aktarıyor. Bu fon, otizm konusunda farkındalığın artırılması ve hem ailelerin hem de eğitimci ve doktorların konu hakkında detaylı bilgilendirilmesini sağlayacak eğitim materyallerinin hazırlanmasında kullanılıyor. 2012’de ise geçtiğimiz yıllardan farklı bir uygulama gerçekleştirildi ve Starbucks misafirleri, sevdiklerine yılbaşı hediyesi olarak aldıkları Starbucks Card’larla otizmli öğrencilere destek oldular. Starbucks Türkiye ve Tohum Otizm Vakfı’nın bir diğer ortak yanı da her iki kurumun da 2013 Nisan ayında 10. yılını kutluyor olması. Bu önemli yılda gerçekleştirilecek, otizm konusuna dikkat çekecek özel bir proje için de çalışmalar devam ediyor. 35 U KSS ları ama l u g y STK Mapfre Genel Sigorta çalışanlarından fotoğraf sergisi Mapfre Genel Sigorta çalışanlarının “Fotoğraflarımız Hayat Bulsun” temalı fotoğraf sergisinin açılışı fotoğraf severleri bir araya getirdi. Ş irket çalışanlarının yoğun iş tempolarına bir renk katarak, kendilerine ve hobilerine zaman ayırabilmeleri amacıyla kurulan MASK Sosyal Kulübü, 2010 yılından bu yana 100’e yakın üyesiyle, tamamen çalışanlar tarafından yönetilerek faaliyetlerini sürdürüyor. MASK çatısı altında kurulan kulüpler arasında en yoğun ilgiyi gören kulüplerden biri olan Fotoğraf Kulübü, geçtiğimiz yıl boyunca düzenlediği fotoğrafçılık eğitimleri, geziler ve etkinliklerin bir ifadesi olarak, ilk sergilerini 5 Şubat Salı günü, şirket genel müdürlük binasında açtı. Çalışanlar tarafından çekilen 35 fotoğrafın yer aldığı sergi, beğeni topladı. Açılışta konuşan Mapfre Genel Sigorta ve Mapfre Genel Yaşam Genel Müdürü Serdar Gül, “Çalışanlarımızın kültürel ve sanatsal alanlarda faaliyetlerine desteğimizi sürdüreceğiz. Çalışanlarımıza verdiğimiz önemin ve değerin bir göstergesi olan “Fotoğraflarımız Hayat Bulsun” sergisini fotoğraf severlerle buluşturmaktan mutluyuz” dedi ve fotoğraf eğitimlerine ilişkin sertifikaları da dağıtarak fotoğraf kulübü üyelerini başarılarından dolayı tebrik etti. Gönülden Ödüller 2012 sahiplerini buldu Türkiye’deki gönüllük projelerini teşvik etmek için Özel Sektör Gönüllüler Derneği (ÖSGD) tarafından verilen ve çok sayıda katılımın gerçekleştiği Gönülden Ödüller sahiplerini buldu. E n Başarılı Gönüllülük Programı kategorisinde Viko Elektrik “Aydınlık Toplum Gönüllüleri”, En Başarılı Gönüllülük Projesi kategorisinde Fiba Grubu “Fiba Grubu Gönüllüleri: Kırsalda Umut Var”, En Yaratıcı Gönüllülük Projesi kategorisinde ise Mansiyon Ödülü Ford Otomotiv “Arka Pencere” projeleriyle ödül aldı. Gönülden Ödüller, özel sektördeki gönüllülük çalışmalarını destekleyerek yaygınlaşmasını sağlamak ve toplumda fark yaratan iyi örnekleri ödüllendirmek adına Özel Sektör Gönüllüler Derneği tarafından 2007 yılından bu yana veriliyor. Gönüllülük çalışmaları artıyor ÖSGD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Erhan Baş, Gönülden Ödüller’in, gönüllülük kavramının organize ve etkin şekilde yürütülmesi açısından iyi örneklerin çıkmasına katkı sağladığını belirterek şunları söyledi: “Özel sektör-Sivil Toplum Kuruluşları-toplum arasında köprü oluşturan, kurumsal gönüllülük programlarıyla bu ilişkiyi sürdürülebilir kılan Özel Sektör Gönüllüleri Derneği 10. yılını kutluyor. Bu 10 yıl boyunca gönüllülüğün şirketlerin kurum kültürü haline gelmesinde derneğimizin çok önemli katkıları oldu, ÖSGD üyesi şirketlerimizle 36 birlikte birbirinden değerli projeler gerçekleştirdik. 10 yılda toplamda 160.000’den fazla çalışanı olan 67 üye şirketimizdeki 6.000’den fazla aktif gönüllümüzle hayatı daha anlamlı kılmak üzere değer yaratan projeler hayata geçirdik. Toplumda fark yaratan bu özel projeleri ödüllendirmek ve özel sektördeki gönüllülük çalışmalarının yaygınlaşmasını sağlamak üzere 2007 yılından bu yana düzenlediğimiz Gönülden Ödüller’in bu yıl altıncısını gerçekleştiriyor olmaktan gurur duyuyoruz. Gönülden Ödüller platformumuzu çok önemsiyorum. Çünkü bu platform; iş süreçlerine entegre kurumsal gönüllülük programlarının, yaratıcı projelerin ve gönüllülerimizin yani gizli kahramanlarımızın ortaya çıkmasını sağlıyor, hem iş dünyasına hem de gönüllü adaylarına ilham veriyor.” Çalışanların şirketlerine bağlanabileceği ilham veren bir amaca ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Baş, “Bugünün dünyasında artık her şey değişiyor. İşin tanımı değişiyor. Yeni iş modelleri içinde sürdürülebilirlik, üzerine yoğunlaşılan ana konuların başında geliyor. Sorumluluk bilinci yüksek yeni bir nesil var karşımızda. Dünyayı kavrayan, ilgi alanlarını çeşitlendirerek vizyonunu genişleten, yaratıcı liderler yetişiyor. İşte bu noktada kurumsal gönüllülük programları devreye giriyor; yetenekli potansiyel çalışanları firmalara çeken ve çalışanların şirketlerine bağlılıklarını artıran bir çekim merkezi haline geliyor. Kurumsal gönüllülük programlarının; ülkemizin toplumsal gelişimi ve kalkınması için en büyük destek olacağına inanıyorum’’ dedi. 37 KSS ri e leşil y ö S KSS anlayışımız, “Paylaşılan Değer Yaratmak” üzerine kurulu Nestlé Türkiye Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Yüce Kaner Atalay ile şirketin KSS vizyonu ve güncel projeleri üzerine söyleştik. noktada üç alana odaklanıyoruz; kırsal gelişim, su ve beslenme. Nestlé olarak tüm dünyada ve ülkemizde bu alanlarda uzun soluklu ve kapsamlı çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Uluslararası bir markanın Türkiye kolu olarak, KSS projelerinde nasıl hareket ediyorsunuz? Uygulamalar, Türkiye konjonktürüne özel mi kurgulanıyor? Yoksa merkezden oluşturulan projelerin tüm ülkelerde tatbiki şeklinde mi ilerliyor? Nestlé ve kurumsal sosyal sorumluluk deyince neler söylersiniz? Nestlé’nin kurumsal sosyal sorumluluk konusuna yaklaşımı, “Paylaşılan Değer Yaratmak” anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Bu anlayışı aynı zamanda iş stratejimizin de temel prensibi ve bir şirket olarak toplam başarımızın esası olarak görüyoruz. Bu yaklaşımla, bir şirketin uzun vadeli ticari başarı elde edebilmek için hem paydaşları hem de toplum için eş zamanlı olarak değer yaratmasının gerekliliğini ifade etmeye çalışıyoruz. Bugün küresel sorunlara baktığımızda, bir şirket olarak yapmamız gerekenin, iyi bir kurumsal vatandaş olmanın ya da kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımının ötesine geçmek olduğunu görüyoruz. “Paylaşılan Değer Yaratmak” kapsamında yaptığımız çalışmalar, yaptığımız işle entegre olmalı, hem toplum hem de işimizin sürdürülebilirliği açısından hissedarlarımız için değer yaratmalı. Nestlé olarak bu bakış açısı ile değer zincirimizi analiz ettik ve hem paydaşlarımız hem işimiz hem de toplum için yaratabileceğimiz değerleri optimize edebileceğimiz alanları belirledik. Bu 38 Nestlé’nin kuruluşu 146 yıl öncesine dayanıyor. Şirketin kurucusu Henri Nestlé, 1867 yılında bebek ölümlerinin çok sık yaşandığı bir dönemde anne sütü alamadığı için hayatını kaybetmek üzere olan bir bebeğin hayatını geliştirdiği hazır bebek maması ile kurtarıyor. Şirketin temelleri böyle atılıyor. Toplumun ihtiyaçlarını ve insan sağlığını önde tutmak ve bunu iş stratejisinin bir parçası yapmak yani “Paylaşılan Değer Yaratmak” yaklaşımı o tarihten bu güne şirketin iş stratejisinin temelini oluşturuyor. Nestlé’nin en üst düzey yönetimi tarafından benimsenen bu yaklaşım doğrultusunda şirketin faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde beslenme, kırsal kalkınma ve su alanlarında üniversite ve hükümetlerle işbirliği yaparak projeler gerçekleştiriliyor. Global stratejinin bir parçası olan bu projeler Nestlé’nin faaliyet gösterdiği ülkerde yerel ihtiyaçlara yönelik olarak geliştiriliyor. Örneğin, dünyada kırsal gelişim alanında yürüttüğümüz en kapsamlı projelerimiz arasında NESCAFE ve Kakao Planları yer alıyor. Kahve ve kakaonun sürdürülebilirliğini artırmak amacı ile çiftçilere verilen kapsamlı eğitimlerin yanı sıra özellikle Batı Afrika’daki çiftçilere milyonlarca adet yüksek verimli tohumların dağıtıldığı bu planlar kapsamında, hammaddelerin tedarikini güvence altına alarak hem tedarikçilerimiz olan kırsal toplulukların kazançlarının devamlılığını ve refah düzeylerinin yükselmesini teminat altına alıyoruz hem de hissedarlarımız için değer yaratıyoruz. Süregelen “Beslenebilirim” projesinden söz eder misiniz? Projenin hedefi ne idi? Bugüne kadar alınan sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de ise benzer bir proje olarak “Fıstığımız Bol Olsun” öne çıkan projelerimiz arasında yer alıyor. Burada da 2011 yılında DAMAK markamızla birlikte TEMA Vakfı ile işbirliği yaparak Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman illerimizde antepfıstığı üretiminde kalite ve verimliliği artırmaya yönelik bir kırsal kalkınma projesi hayata geçirdik. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı ile yürütüğümüz “Beslenebilirim” projesi, Nestlé’nin faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde uygulanan ve çocukların beslenmenin ve fiziksel aktivitenin sağlıklı bir yaşam için gerekli olduğunu anlamalarını sağlama amacı güden “Nestlé Küresel Sağlıklı Çocuklar (Healthy Kids)” programının bir parçası. “Healthy Uyg gelen akademisyenlerinin bilimsel içerik desteği ile hazırlandı. Kids” programı, dünya genelinde 70 farklı ülkede yürütülüyor. Üniversite, sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarıyla iş birliği içinde yürütülen programlarla tüm dünyada 10 milyondan fazla çocuğa ulaşılıyor. Ancak Türkiye’deki programın içeriği Türkiye’nin beslenme ihtiyaçları ve eksiklikleri gözetilerek hazırlandı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına uygun olarak biçimlendirildi. Beslenme yetersizliği sorunu Türkiye'de de yaygın P rojeyi ilk olarak 2004-2007 yılları arasında TEGV işbirliğinde, TEGV’in 17 ildeki eğitim parkında uygulayarak hayata geçirdik. 20 bin çocuk Nestlé ile sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandı. Nestlé olarak bu projeyi tüm Türkiye genelinde yaygınlaştırmak, projenin etkisini artırmak ve daha fazla çocuğa ulaştırmak amacıyla, çocuklarımızın ilk eğitimlerini aldıkları temel eğitim kurumlarına ulaşmaya karar verdik. Millî Eğitim Bakanlığı ile işbirliğimiz bu noktada başladı. “Beslenebilirim” programı hem içerik hem de uygulama yöntemi olarak ilkokullarda uygulanan temel eğitime uyumlu hale getirildi. Programın uygulanacağı iller belirlenirken TC Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’de Okul Çağı Çocuklarında (6-10 Yaş Grubu) Büyümenin İzlenmesi (TOÇBİ) Projesi Araştırma Raporu temel olarak alındı. Araştırmaya göre, Türkiye genelinde söz konusu yaş grubunda sağlıklı ve dengeli beslenme oranları yeterli seviyede değil. Obezite ve beslenme yetersizliği dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygınlaşıyor. Tüm bu bulgulardan hareketle başlattığımız “Beslenebilirim” projesi, TC Millî Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü (TEGM) iş birliğinde ilköğretim öğrencilerine yönelik olarak uygulanıyor. Proje, Hacettepe Üniversitesi’nden, Türkiye’nin sağlık ve beslenme konularında önde 40 Projenin amacı, hatalı beslenme alışkanlıkları ile yakından ilişkili olan hastalıklardan korunmalarını sağlamak için ilkokul 3’üncü sınıf öğrencilerine, doğru beslenme konusunda farkındalıklarını geliştirici eğitimler vererek sağlıklı ve dengeli beslenme bilinci kazandırmak. Burada hedefimiz, sadece öğrencilerin gelişimini sağlamak değil, öğretmenlerin öğrencileri ve velileri, öğrencilerin de ebeveynlerini sağlıklı ve dengeli beslenmeye teşvik ederek iletişim yönü güçlü ve çok etkileşimli bir model yaratmak. Projenin 2012-2013 eğitim öğretim yılı uygulamaları hala devam etmekle birlikte, eğitim toplantısının katılımcılarca değerlendirilmesi ve yapılan genel etki araştırmasının sonuçları projenin sağlıklı ve dengeli beslenme bilincinin oluşturulmasında çok olumlu çıktılar ortaya koyabileceğini gösteriyor. Örneğin, öğretmenlerle gerçekleştirilen Eğitim Toplantısı’nın ardından yapılan genel etki araştırmasında eğitim sonrası genel iyileşme oranı yüzde 20'lere varıyor. Tabii bu oranın öğrencilerde çok daha yüksek seviyeye ulaşacağını düşünüyoruz. “Beslenebilirim” en büyük etkisini ise öğrencilerin de velilerini etkilemeleri ve sağlıklı beslenme konusunda bilinçlendirmeleri noktasında göreceğimizi düşünüyoruz. Proje kapsamında yapılan tüm uygulamaların sonuçları ise 2013 Mayıs ayında hazırlanacak Etki Değerlendirme Sonuç Raporu’nda sunulacak. Bu verilerin yanında öğrencilerimizden, öğretmenlerden ve velilerde de çok olumlu geri dönüş alıyoruz. Bunlar da bize doğru yolda olduğumuzu hissettiriyor. Şirket gündeminde yeni bir uygulama / proje var mıdır? Bilgisini alabilir miyiz? Beslenebilirim projesi dışında TEMA Vakfı ile birlikte yürüttüğümüz “Fıstığımız Bol Olsun” projesi devam ediyor. Bu, uzun soluklu ve kapsamlı bir proje. Projenin uygulama alanı olarak, antepfıstığının en uygun yetişme havzası özelliklerine sahip olan Orta Fırat Havzası’nda yer alan Gaziantep’te Yavuzeli ve Araban ilçeleri; Şanlıurfa’da Birecik ilçesi; Adıyaman’da ise Besni ilçesinin bulunduğu bölge belirlendi. Proje ile fıstık üretimini 3 katına çıkararak 100 bin insanın ekonomik ve sosyal refahına katkı sağlıyoruz. KSS ulam alar ı Sürdürülebilir Üretim Öğrenme Topluluğu ilk toplantısını yaptı Sürdürülebilirlik konusunda müşterilerinden biri olan Nike’ın, kendi üretim ortakları arasında bilgi ve tecrübelerini paylaşmaları amacıyla başlattığı “Sürdürülebilir Üretim Öğrenme Topluluğu” toplantılarından ilkineYeşim Tekstil ev sahipliği yaptı. N ike’ın üretim yaptırdığı 7 firmadan toplam 30 kişinin katıldığı toplantıda sürdürülebilirlik konusu masaya yatırıldı. Her üretici ortağın sürdürülebilirlik konusunda yaptığı çalışmalardan en iyi uygulamalarını paylaştığı toplantı gün boyu sürdü. Maydaer tarafından makina koruyucuları ve Yalın Ofis’in öncülüğünü yaptığı toplantının ilk bölümünde Yeşim Tekstil İnsan Kaynakları Yöneticisi Özlem Şenkoyuncu tarafından “Dilek ve Şikayet” sisteminin revize edilmesi ve “Stres yönetimi” konuları kapsamında yapılan “Sizi Dinliyoruz” projesi anlatıldı. plaketleri takdim edildi. Toplantının ikinci bölümünde ise Sosyal Uygunluk ve İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yöneticisi Aydın ergonomi konusundaki çalışmalar katılımcılarla paylaşıldı. Tüm firmaların yaptığı sunumların ardından Yeşim Tekstil içinde bir saha gezisi yapıp uygulamaları yerinde inceleyen gruba, gün sonunda Yeşim yöneticileri tarafından katılım Üç ayda bir paylaşım toplantılarına devam edecek olan Sürdürülebilir Üretim Öğrenme Topluluğu grubu her toplantıda sürdürülebilirlik konusunda sadece bir konuya odaklanarak konuyu enine boyuna tartışacak ve birbirleriyle yaptıkları en iyi uygulamaları paylaşacaklar. U KSS ları ama l u g y Sosyal sorumluluk projelerimiz sürdürülebilir ve ölçülebilir olmalı Avea Kurumsal İletişim Direktörü Füsun Feridun, şirketin kurumsal sosyal sorumluluk projelerini KSS Türkiye dergisine anlattı. A vea Kurumsal İletişim Direktörü Füsun Feridun, Avea’nın, Türkiye’nin geleceğine yatırım vizyonu çerçevesinde, topluma fayda sağlayan uzun vadeli ve sürdürülebilir projelerin içinde yer almayı temel sorumlulukları arasında gördüğünü söyledi. " Füsun Feridun, şirketin kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları ve izlenen KSS strajilerine ilişkin şunları paylaştı: Memleketim Anadolu İşim Teknoloji ‘M emleketim Anadolu, İşim Teknoloji’ projesi ile mobil, çoklu ortam ve web tabanlı teknolojiler üzerinde yenilikçi fikirlere sahip genç girişimcileri desteklemeyi hedefledik. Projemizde gençlerimizin yetkinliklerini; Anadolu’ya değer katacak şekilde kullanmalarına olanak tanıyacak bir ‘girişimcilik platformu’ yaratma amacıyla yola çıktık. Kriterlere uygun iyi projeleri olan gençlere, projelerini günlük hayata taşıma garantisi vererek; dezavantajlı merkezlerde sürdürülebilir, kalıcı teknolojik girişimciliğin oluşmasına da zemin oluşturacağız. Bunu yapmaktaki en büyük amacımız ise, Anadolu şehirlerinde değer yaratabilmek. Bir diğer önemli hedefimiz ise, Anadolu şehirlerinin kalkınması için öncelikli gördüğümüz tersine beyin göçünün başlatılabilmesinde bir nevi katalizör görevi üstlenebilmek. KSS projelerimiz; istihdam, inovasyon, futbol, kültür sanat, eğitim ve engellilere fırsat eşitliği sağlamak odaklı. ‘’Sosyal sorumluluk önceliklerimizi ve projelerimizi, Türkiye’nin ve toplumun öncelikli ihtiyaçlarını göz önüne alarak belirliyor ve tasarlıyoruz. Bunun yanı sıra Avea olarak yatırım yapmaktan ve desteklemekten çekinmeyeceğimiz bazı konular var. İnsanların hayatını kolaylaştıracak teknolojik gelişmeler ve gençlerimize sunacağımız fırsatlar ilk sıralarda yer alıyor. İşbirliklerimizi de bu öncelikler doğrultusunda geliştiriyoruz. Gerçekleştireceğimiz her sosyal sorumluluk projesinin katılımcı bir yaklaşımla gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir ve ölçülebilir somut sonuçlar üretebiliyor olması bizim için önemli kriterler arasında yer alıyor. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerimiz; istihdam, inovasyon, futbol, kültür sanat, eğitim ve engellilere fırsat eşitliği sağlayacak alanlar üzerine odaklanıyor. 42 Gerçekleştirdiğimiz projeleri özetleyecek olursak; Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları ‘T ürkiye’nin Minikleri Dünyanın Yıldızları’ ile yetenekli gençlerimizin dünyanın en iyi takımı Barcelona’nın altyapısında eğitim almalarını sağladık. Türkiye’nin dört bir yanından 18 gencin hayalini gerçekleştirdik. Böylece genç yeteneklerimiz Anadolu’dan Nou Camp’a yaptıkları yolculukla dünyanın en büyük futbol kulübü FC Barcelona’nın altyapısında eğitim alıp yetenekleri ile tüm sınırları aşabileceklerini gördüler. Abdülkadir, Bayram, Birhan, Burak, Emre, Enes, Erdi, Furkan, Hakan, İlyas, Kemal Sabri, Mehmet, Mete, Serhat, Tugay A., Tunahan, Tugay ve Yiğithan… Bu isimler proje kapsamında hayallerini gerçekleştirdiğimiz 18 gencimiz. Projemizin amacına ne kadar hizmet ettiğini ise sonuçlarıyla daha net gördük. FC Barcelona için Nou Camp’a götürdüğümüz 18 gençten 4’ü, 2012’de genç milli takımımıza seçildi. Projemizin kalıcı değer yaratan özelliği uluslararası alanda da kabul görmekte geç kalmadı. ‘Türkiye’nin Minikleri, Dünyanın Yıldızları’ projesi, The Best Business Awards 2011 kapsamında En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü’ne layık görüldü. Bu, Best Business Awards’dan 2011 yılı içerisinde aldığımız ikinci ödül oldu. Proje ayrıca 2012 yılında 24-26 Nisan tarihleri arasında Dubai’de düzenlenen 7. Uluslararası Sosyal Sorumluluk Konferansı’nda Global Golden Peacock Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülü’nün de sahibi oldu. FCBEscola Camp Avea T ürkiye’de ses getiren bir diğer projemiz ise, FCBEscola Camp Avea projesi. Avea’nın, dünyanın en iyi futbol takımı FC Barcelona işbirliği ile Türkiye’nin gelecekteki futbol yıldızlarını yetiştirmek amacıyla hayata geçirdiği FCBEscola Camp Avea, Türk futbolu için yepyeni bir vizyon açtı. Projemiz, Türkiye’de futbol altyapısını geliştirmeye yönelik, fırsat eşitliği sunma ilkesi üzerine üzerine kurulu. Projenin bu amaca hizmet edeceğinden ise hiç kuşku duymadık. Çünkü 2010 yılında dünya kupasını kazanan İspanyol Milli Takımı’nın yarısını bu okullardan yetişen futbolcular oluşturuyordu. Barcelona’nın şu anki takımının yüzde 50’si de halen bu takımlardan yetişen öğrencilerden oluşuyor. Dünyanın en yetenekli oyuncularından Messi de FCB Escola Camp’ın altyapı okullarından yetişmiş bir isim. Barcelona ile işbirliğimiz gençlere nasıl fırsat eşitliği yaratırız noktasında gelişti. Bu projede gördük ki FC Barcelona ve Avea birbirlerine çok benziyor. Her iki marka da istikrarlı ve özverili çalışmalarıyla, müşteri ve taraftarlarına verdikleri en iyi hizmetle, takım ruhuna olan inançları ve daha pek çok 43 çağrıldı. Türkiye Okul Sporları Federasyonu’nun (TOSF) desteğiyle seçmeler gerçekleştirildi. 15’i Van, 17’si İzmir ve 88’i İstanbul elemelerinde seçilen 120 genç yetenek, FCBEscola Camp Avea Direktörü Toni Claveria Mayol’un yönetiminde 9-13 Temmuz’da Riva’da, 2. dönem ise 12 -16 Kasım tarihleri arasında Antalya’da kampa girdi. Bu kamplar FCBEscola’nın genel prensipleri ve know-how’ına bağlı kalınarak tasarlandı. Çocuklara futbol eğitiminden, nasıl bir beslenme programı uygulamaları gerektiğine kadar her konuda her türlü bilgi ve eğitim verildi. Gençler bilimsel yöntemlerle geliştirilen eğitim programında teorik ve taktiksel yeteneklerini geliştirirken aynı zamanda hem oyun hem de dinlenme olanaklarından da yararlanabildi. Kamplarda gençlere FC Barcelona’nın temsil ettiği tolerans, saygı, dayanışma, arkadaşlık, yurttaşlık ve dürüstlük gibi değerler aktarıldı. Çocukların yanı sıra birinci ve ikinci kamp dönemlerinde 12’şer olmak üzere toplam 24 spor öğretmeninin ve antrenörün eğitim aldığı FCBEscola Camp Avea’da her açıdan kalıcı değer yaratılması için çalışıldı. benzer özellikleriyle birbirinin aynası gibi. Biz de bu projede kendimizi GSM sektörünün ‘Barcelonası’ olarak konumlandırdık. FCBEscola Camp Avea, futbolda başarıyı yakalamış bir ekolün Türkiye’ye taşınması anlamına geliyor. Türkiye’nin yetenekli futbolcularını oraya çıkarmak üzere tasarlanan projeyle Türk futbolu için yepyeni bir vizyon çizdiğimize inanıyoruz. Bu tabi ki bugünden yarına olmayacak ama güzel bir başlangıç yaptığımıza inanıyoruz. Oluşturduğumuz ekosistemle, iyi futbol oynamak isteyen gençlerimize fırsat eşitliği için sönmeyecek bir ateş yaktık. Projenin süreçleri şöyle ilerledi: Önce başvuraları aldık. Edirne’den Van’a futbola yeteneği olan 9-14 yaş aralığındaki 5 bin genç başvuru yaptı. Ön değerlendirme sonucunda 1.500 genç seçmelere 44 Türkiye’nin gelecekteki futbol yıldızlarının 2. kamp dönem eğitimleri ise 12-16 Kasım’da Antalya’da gerçekleştirildi. İkinci 120 kişilik grup FCBEscola Camp Avea’da birer haftalık kamplarda eğitim aldı. Antalya kampına FCBEscola ulusal antrenörü Josep Moratalla’nın yanı sıra dünyanın yaşayan en iyi futbolcusu olarak kabul edilen Lionel Messi’yi 13 yaşında Arjantin Ligi’nde keşfederek Barcelona Genç Takımı’na alan Barcelona eski teknik direktörü Carles Rexach da katıldı. Rexach genç yeteneklere; çalışmak, geleceğe bakmak, disiplinli olmak ve takım olarak kazanmaya yönelik öğütlerde bulundu. Tüm bu güzel sonuçların ışığında, 2012 FCB Escola Camp Avea’da çok başarılı bir kamp dönemi geçirerek yılı tamamladık. FCBEscola Camp Avea’nın temeli niteliğinde geçtiğimiz yaz gerçekleştirdiğimiz Türkiye’nin Minikleri Dünyanın Yıldızları projesine katılan 18 gençten 12’si Yıldız Milli Takım’a seçildi. Bu çocuklarımızın önümüzdeki dönemde profesyonel spor kulüplerinin altyapılarında yer almalarına ise kesin gözüyle bakılıyor. Birinci kampa katılan 20 genç, Türkiye Okul Sporları Federasyonu (TOSF) gelecek 10 yıl içerisinde Türk futbolunun iskeletini oluşturacak gençler arasında nitelendiriliyor. Birinci kamp dönemine katılan 2 antrenörümüz, kampımızdan edindiği bilgileri eğitim sistemlerine taşıyarak kadrolarında yer aldıkları Samsun Kadıköy Spor’un, U15 şampiyonasında biri ikincilik biri de üçüncülük olmak üzere 2 defa derece almasını sağladılar. Samsun Kadıköy Spor’un antrenörleri arasında FSCEscola Camp Avea’da eğitim alan 2 antrenörün yer alması, bu yıl öğrenci sayılarını yüzde 50’nin üzerinde artırdı. Bu artış önemli çünkü, bu okullar spor kulüplerinin en önemli gelir kalemlerinden biri. Elde edilen gelir ise kulüplerin ve oyuncularının ihtiyaçlarının karşılanmasında kaynak olarak kullanılıyor. Temmuz ayında İstanbul Riva kampına katılan 120 gençten yaklaşık 40’ı profesyonel takımlar tarafından yakından takip edilmeye başladı. Bu çocuklarımızın 10’u doğu ve güneydoğu, 30’u ise İstanbul ve İzmir’in yer aldığı büyükşehirlerimizden. " ile bunu sağlamayı hedefledik. İstanbul ve İzmir’de sürdürdük. Hedefimiz 1000 gence ulaşmak. FEV- Engelli İstihdamı F iziksel Engelliler Vakfı ile birlikte ‘Engelli İstihdamı’ projesinin 2005 yılından bu yana ana sponsorluğunu yürütmekteyiz. Türkiye’nin geleceğine yatırım yapma vizyonumuz çerçevesince engelli vatandaşların istihdamı, sosyal, ekonomik ve kültürel yaşama entegrasyonu konularında yenilikçi ve sürdürülebilir projeler geliştirmek amacı ile bu işbirliğini başlattık. Bu proje ile İŞKUR’a başvuruda bulunan engellilere engel, eğitim ve vasıf durumlarına uygun iş ortamlarında istihdam olanağı sunulurken kendi kendilerine yeter ve ekonomik olarak bağımsız hale gelmeleri hedefleniyor. Bu çalışma için Türkiye’nin en büyük engelli kariyer planlaması diyebiliriz. Projemiz, kamuoyunun engelliler ve engellilik hususunda bilinçlendirilmesinde katkı sağladı. 7 yılda, 3 bin 93 engelli istihdam edildi. Türkiye’nin Minikleri, İyi Taraftar ‘T ürkiye’nin Minikleri İyi Taraftar’ projesi ile de altyapı, eğitim, takım oyunu, fairplay ruhu gibi kavramların genç yaşta edinilmesi gerektiği iyi futbol oynamanın ve izlemenin önemine dikkat çektik. 13-16 yaş aralığındaki çocuklardan oluşan geleceğin ‘iyi taraftarları’nı, futbol maçlarına götürerek diğer futbolseverlere örnek olmalarını sağladık. Gençlerimizi ise yine fırsat eşitliği sunma ilkemiz doğrultusunda, daha önce maça hiç gitmemiş, maddi durumu iyi olmayan ailelerimiz arasından seçtik. Bu konuda da belediyelerimizden destek aldık. Dünyanın birçok yerinde tribünlerdeki istenmeyen davranışlar, futbol kulüplerine, ekonomik ve manevi anlamda zarar veriyor. Aileler çocuklarını maça götürmekten ya da çocuklarının takım formalarını giymesinden kaçınıyor. Bu durum futbola orta vadede maddi anlamda da zarar veriyor. Sektörün maddi anlamda sürdürülebilirliği için geleceğin büyüklerinin iyi taraftarlık anlamında örnek modellerle karşılaşmaları gerekiyor. Bu proje Bu projenin en önemli tarafı ve bana göre başarısının temeli, engelli-özel sektör-STK üçgeninde tüm tarafları bir araya getirmesi. İşveren ne istiyor ne talep ediyor, engelli olmayan diğer çalışanlarla engelli nasıl uyum sağlayacak, engelli nasıl bir ortamda çalışmak istiyor, engelli işi başvurusunu nasıl yapıyor gibi tüm süreçler bu projede düşünülmüş. Proje kapsamında FEV, projeye dâhil olan her engelliyi en uygun işyeri ile eşleştiriyor ve işe yerleştirme sonrası iş ortamlarına uyum eğitimlerini de sağlıyor. Hedeflenen diğer önemli bir husus; işveren ve işyerlerine verim alabilecekleri, üretimlerine katkı sağlayabilecek ve diğer engelsiz işçilerle uyum içinde çalışabilecek engelli istihdam katkısı sağlamaktır. Projemiz bu doğrultuda kamuoyunun engelliler ve engellilik hususunda bilinçlendirilmesinde de olumlu katkı sağlamıştır. Proje kapsamında 7 yılda tam (Ocak 2013 itibariyle) 3 bin 93 engellinin işe kabulünü sağladık. Bu, Avea’nın şu anki tüm çalışan sayısına eşit bir rakam. Yaklaşık 3 bin Avea çalışanından daha fazla sayıda engelli için engelsiz bir iş hayatı sağladık. Bu da bizim için gurur kaynağı. 45 U KSS ları ama l u g y Projenin yenilikçi çevre dostu uygulamaları “Ö TMB’nin yeni binası sürdürülebilir iş modeline uygun tasarlandı Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) LEED Gold Sertifikası’na aday yeni binası, Türkiye’deki inşaat ve malzeme sektörünün gelişimine katkıda bulunan bir “entegre tasarım” örneği olarak da sektörü bir adım daha ileriye taşıyor. T ürk ekonomisinin lokomotifi inşaat sektörünün lider meslek kuruluşu Türkiye Müteahhitler Birliği, 60. kuruluş yıldönümünde bir ilki hayata geçiriyor. TMB, kurumsal yönetimin vazgeçilmez ilkesi olan sürdürülebilir iş modeli doğrultusunda inşaatına başlanan yeni Genel Merkez binası ile Türk inşaat sektörüne örnek olacak bir projeye imza atmanın gururunu yaşıyor. Bugüne kadar bilinen yeşil bina teknolojilerini bir adım daha ileriye taşıyacak olan labirent sistemi Türkiye’de ilk kez kullanılıyor. Toprak zeminin belli bir derinliğinde yıl boyu sabit olan sıcaklığı kullanarak ısıtma ve soğutmadaki enerji tüketimini minimize eden labirent sistemi ve standart binalara oranla yüzde 50’ye yakın enerji tasarrufu sağlayan diğer ekolojik uygulamaları ile doğa dostu olan proje, Türk inşaat sektöründe öncü ve örnek olmaya aday. Ankara Doğukent Bulvarı’nda yer alan binanın tasarımından yapım sürecine uzanan her aşamasında Birliğin 60 yıllık geçmişindeki birikimlerden güç alındı ve sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda hareket edildi. Doğa ile insan, geçmişle bugün, bugünle gelecek, ekonomik fayda ve karlılık ile toplumsal sorumluluk arasında kurulması gereken dengeler, etik ilkelerden ödün verilmeden ve teknolojik yeniliklerden azami ölçüde yararlanılarak gözetildi. Yapımına devam edilen binanın 2013 Haziran ayında tamamlanması hedefleniyor. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Emin Sazak projeye ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Bir kurumun genel merkezi o kurumun kişiliğini 46 ve ruhunu yansıtır. Bu nedenle Türkiye Müteahhitler Birliği’nin yeni Genel Merkez binasını sürdürülebilirlik değerlerimizi yansıtan sorumluluk, güven, işbirliği, öncülük, deneyim, destek, adil rekabet, etik duruş ve standartlara uyum ilkelerimiz doğrultusunda projelendirdik. Yeni Genel Merkezimizi hayata geçirirken arsa seçiminden başlayarak, yapım ve işletme süreci boyunca başta çalışan sağlığı ve güvenliği, enerji ve su verimliliği olmak üzere entegre tasarım, ‘açık defter’ kontrat, yapım aşamasındaki risklerin paylaşımı, malzeme seçimi gibi bir çok konu dahil ‘sürdürülebilirlik’ ilkesinin tüm şartlarını yerine getiren örnek bir tasarım ve inşaat sürecini hedefledik. Ayrıca her yıl milyarca dolar enerji ithalatı yapan Türkiye’nin enerji ihtiyacını azaltacak projelere ihtiyacı olduğunu düşünüyor ve düşük karbon emisyonlu projelerin gerçekleşmesinde yönetim binamızla bir örnek yaratmayı hedefliyoruz. Projemizin bir diğer önemli özelliği de tüm malzeme ve danışmanlık süreçlerinde azami ölçüde yerli imalat ve insan gücüyle çalışmış olmamızdır” dedi. Türkiye Müteahhitler Birliği yeni Genel Merkez binasının mimarı Selçuk Avcı ise “Türkiye’deki bir çok ilki barındıran ve sektörden olsun olmasın insanı heyecanlandıran bir yapının mimarı olarak seçilmiş olmak büyük bir gurur. Bu bina, ülkemizde ve bölgemizde sürdürülebilir inşaat, sürdürülebilir çevre için çabalayanlara yol gösterecek iyi bir örnek, bir işaret ışığı olacaktır. Sürdürülebilirliğe giden yolda insani ve ekolojik sağlık yalnızca ilk adımdır. TMB’nin yeni genel merkez binası, yurtiçinden ve yurtdışından her kesimden ziyaretçilerinde tüm bu kavramlarla ilgili farkındalık yaratmak, teşvik etmek gibi bir öncü rol üstlenecektir. Damlaya damlaya kalıpları yıkabilir, yeni teknolojilerin ülkemizde kullanılmasını hızlandırabiliriz.’’ diyerek projenin önemini vurguladı. nce Biz Binaları Şekillendiririz, Sonra da Onlar Bizi” felsefesi ile inşa edilen Türkiye Müteahhitler Birliği yeni Genel Merkez binası, Türkiye’de ilk defa uygulanacak sistemleri bünyesinde barındıran çevreye duyarlı ve bulunduğu bölgenin iklim şartlarını göz önünde bulunduran yapısı ile dikkat çekiyor. borular, bina iklimlendirmesinde enerji tasarrufu sağlayan “chilled-beam” (soğuk kiriş) sistemi, su tasarrufu sağlayan vitrifiye elemanları, sıcak su sağlanmasında kullanılan güneş kolektörleri, bahçe sulamasında ve tuvaletlerde kullanılmak üzere yağmur suyunun toplanması gibi ekolojik sistemler yer alıyor. Entegre tasarım: Proje, tasarım çalışmaları kapsamında tüm disiplinlerin mimar tarafından koordine edildiği, etütlerin, AR-GE çalışmalarının yapılarak Türkiye’deki inşaat ve malzeme sektörünün gelişimine katkıda bulunan ve yerel malzemelerin kullanımını teşvik eden bir ‘entegre tasarım’ örneği. Elektrik sistemleri: Bina enerji ihtiyacının yüzde 5’ine yakını bina çatısına yerleştirilecek fotovoltaik paneller ile karşılanıyor. Binada yer alan enerji tasarruflu LED aydınlatmalar, binanın fiziksel durumunu kontrol altında tutan otomasyon sistemi, gün ışığına ve harekete duyarlı aydınlatma seviye otomasyonu ve gökyüzünde ışık kirliliğini azaltan dış aydınlatma tasarımı binanın önemli ekolojik unsurlarını oluşturuyor. Labirent sistemi: LEED Gold Sertifikası adayı olan yapının en dikkat çeken özelliklerinden birisi önemli düzeyde enerji tasarrufu sağlayan labirent sistemidir. Labirent sistemi sayesinde, toprağın belirli bir derinliğinde yıl boyu sabit olan sıcaklık kullanılarak binanın ısıtılması ve soğutulması için ihtiyaç duyulan enerji sarfiyatı düşürülüyor. Çevreci peyzaj: Peyzaj tasarımında az su tüketen endemik bitkiler tercih edilerek bütünsel bir yaklaşım elde ediliyor. Sulama gerektirmeyen bitkilerin kullanılacağı yeşil çatı sistemi su tasarrufu sağlarken yaz aylarında binanın ısınma gereksinimini azaltarak enerji tasarrufuna da katkıda bulunuyor. Mesh sistemi: Bina, güneşe açık yüzeylerde aşırı ısınmayı önlemek ve binanın aldığı gün ışığını optimize etmek amacıyla tasarlanmış paslanmaz çelik malzemeden üretilen “mesh” (ağ) ile kaplanıyor. Mekanik sistemler: Binada kütlesel ısıtma ve soğutma sağlayan betonarme döşeme içi TMB Genel Merkez Binası inşaat sürecinin bir önemli özelliği daha var. TMB Ankara’daki üniversitelerin İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Fakültelerinin öğrencilerini haftanın belirli günlerinde gruplar halinde şantiyesine davet etmeyi ve onları çevre dostu yapı üretimi uygulamaları konusunda yerinde bilgilendirmeyi planlıyor. U KSS ları ama l u g y Uyg Sürdürülebilir markaların yaratıcıları İstanbul’da buluşuyor ABD‘de yeni iş modellerine geçişte altı yıldır şirketlerin referans noktası olan uluslararası “Sustainable Brands - Sürdürülebilir Markalar Konferansı” 16-17 Mayıs tarihlerinde İstanbul Swissôtel’de gerçekleşecek. S ürdürülebilirlik Akademisi tarafından Amerika merkezli Sustainable Brands işbirliği ile gerçekleştirilen Sürdürülebilir Markalar Konferansı, sürdürülebilirlik, marka ve inovasyon konularında ilham almak, fikir alışverişi yapmak ve bilgi edinmek isteyen profesyoneller için dünya çapında bir başlangıç noktası kabul ediliyor. ABD’de yeni iş modellerine geçişte 6 yıldan bugüne şirketlerin referans noktası olan Sustainable Brands küresel ağına katılan Türkiye, dünyanın en ilham verici küresel sürdürülebilir iş liderleri buluşmasının bir parçası haline geliyor. Bu doğrultuda, geçen yıl Sürdürülebilir Markalar Konferansı adıyla düzenlenen konferans, uluslararası bir açılım ile bu yıl ilk kez Sustainable Brands çatısı altında gerçekleştirilecek. Sürdürülebilir markaların yaratıcıları, San Diego, Londra ve Rio’dan sonra artık İstanbul’da biraraya gelecek. Sürdürülebilirlik ekseninde yeniden tanımlanan marka değerlerinin paylaşılması amacıyla ilk kez geçtiğimiz yıl hayata geçen “Geleceğe odaklı yeni sivil inisiyatif”in kapsamı böylece daha da genişleyecek. Dünyayı, geleceğini düşünen markalarla yeniliyoruz S ürdürülebilir Markalar Konferansı, farklı disiplinlerden ve vizyonlardan farklı bakış açısına sahip tüm tarafları, “Dünyayı geleceğini düşünen markalarla yeniliyoruz” mottosuyla buluşturacak. Geleceğin yaratıcılık ve inovasyon ile şekilleneceği inancıyla oluşturulan Sustainable Brands Platformu bünyesinde İstanbul’da marka stratejileri, iletişim stratejileri, tasarımda global pazar trendleri, yenilikçi araştırmalar ve inovasyon çalışmalarının paylaşılacağı, ilham veren buluşmaların gerçekleşeceği 2 gün yaşanacak. Pazarlama ve sürdürülebilirlik yöneticilerini buluşturacak olan Sürdürülebilir Markalar Konferansı, yaratıcı paylaşımlar ve beyin fırtınalarıyla sürdürülebilir ekonomide çözümler ve stratejilerin ortaya konduğu bir platform olacak. ı İletişim Çözümleri, Küresel Raporlama Girişimi’nin paydaşları arasına katıldı 2012 yılı Haziran ayında itibaren iletişim danışmanlığı sektöründe hizmet vermeye başlayan G101 İletişim Çözümleri, 2013 yılı itibariyle Küresel Raporlama Girişimi (Global Reporting Initiative-GRI)’ın Türkiye’deki sayılı kurumsal paydaşından biri oldu. D anışmanlık hizmeti verdiği kurumların sürdürülebilirlik raporlaması süreçlerini küresel raporlama girişimi GRI tarafından oluşturulan ilkeler ışığında hayata geçiren G101 İletişim Çözümleri, GRI’a verdiği desteği artık kurumsal paydaş olarak da devam ettiriyor. Daha sürdürülebilir bir ekonomi için sürdürülebilirlik raporlama ilkelerini yaygınlaştırmayı hedefleyen, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan GRI; “GRI Organizational Stakeholders” programı ile 60’dan fazla ülkede, 600’ü aşkın organizasyona ulaşıyor. G101 İletişim Çözümleri, GRI OS programına dahil olarak GRI’ın dünya üzerindeki destekçilerinden biri olarak, danışmanlık hizmeti verdiği firmalarda sürdürülebilirlik raporlamasını geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı taahhüt ediyor. Uyg Suyun yol haritası oluşturuldu WWF-Türkiye ve Coca Cola Hayata Artı Vakfı tarafından yürütülen Yaşayan Nehirler Yaşayan Ege Projesi kapsamında, T.C Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü işbirliğiyle 25-26 Şubat 2013 tarihlerinde Biyolojik İzleme Çalıştayı gerçekleştirildi. Antalya’da düzenlenen çalıştaya Türkiye’nin farklı üniversitelerden 70 akademisyen ile çeşitli kamu kurumları ve belediyelerden 60 uzman olmak üzere toplam 130 kişi katıldı. Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi’ne uyum çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen çalıştayın çıktıları, Türkiye için Biyolojik İzleme Yol Haritası’nı oluşturacak. W WF-Türkiye Doğa Koruma Müdürü Buket Bahar Dıvrak, “Su ikame edilemez bir kaynak ve dünya üzerinde su, miktar ve kalite anlamında baskı altında. Suyun kalitesini koruyamamak aynı zamanda miktarını da koruyamamak demek. Bu anlamda su havzalarının korunması ve sürdürülebilir yönetiminin sağlanması ve bu 48 KSS ulam alar KSS ulam a ları amaca ulaşmak için kamu, özel sektör, akademi ve STK’ların bir araya gelerek aktif işbirliği yaptığı etkin bir izleme sisteminin kurulması atılması gereken temel adımlardan bir tanesi. Bu anlamda su kalitesinin izlenmesi için tüm dünyada kabul görmüş izleme yöntemlerinden olan biyolojik izleme konusunda gerçekleştirdiğimiz Biyolojik İzleme Çalıştayı, ciddi bir deneyim paylaşımı imkânını bizlere sunuyor” dedi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü İzleme Dairesi Başkanı Mertkan Erdemli ise şunları söyledi: “Suyun hem miktar hem de kalite olarak yönetimi sürecinde ilgili paydaşlarla işbirliği içerisinde çalışmak son derece önemli bir konu. Bu çalıştayın, su kaynaklarının izlenmesi konusunda bir yol haritası çıkarmamızı sağlamasının yanı sıra kapasitemizin geliştirilmesi, izleme konusunda referans noktalarımızın belirlenmesi ve standardizasyonun oluşturulması için çok önemli bir adım olacağını düşünüyoruz.” 49 KSS ri e leşil y ö S Bölgesel eşitsizlikleri en aza indirmeyi hedefliyoruz PepsiCo Kurumsal iletişim Müdürü Didem Şinik ile şirketin KSS politikasını ve uygulamalarını konuştuk. Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) farkındalığı ve KSS’nin iş stratejilerine entegrasyonu anlamında kuruluşunuzu anlatır mısınız? PepsiCo’nun sorumluluğu, bugünden daha iyi bir yarın oluşturmak için, dünya üzerinde faaliyet gösterdiği her noktada çevresel, sosyal ve ekonomik olarak sürekli iyileştirme sağlamaktır. Bu doğrultuda çevreyi korumaya odaklanan programlar uygulayarak, topluma fayda sağlayan faaliyetlerle, PepsiCo’yu gerçekten sürdürülebilir bir şirket haline getirmek vizyonumuzun temel çatısını oluşturmaktadır. PepsiCo Türkiye olarak, performansımızın topluma, çevreye ve yeteneğe faydalı olmak için yapılan yatırımlarla birlikte ölçülmesi gerektiğine inanıyoruz. “Fayda Gözeten Performans” vizyonumuz çerçevesinde “Toplumsal Sürdürülebilirlik”, “Çevresel Sürdürülebilirlik” ve “Yetenek Sürdürülebilirliği” odak alanlarımızla “sürdürülebilir büyüme” sağlamaya kararlıyız. Bizim için fayda gözeten performans, toplum ve dünyamız için geleceğe daha sağlıklı yatırımlar yaparak sürdürülebilir büyümeyi sağlamak demektir. " enerji, su ve ambalaj kullanımını azaltmaya yönelik yenilikçi yöntemler bulmaya ve çalışanlarımız için mükemmel bir iş ortamı sağlamaya devam edeceğiz. Ayrıca, faaliyet gösterdiğimiz yerlerde, o ülkenin vatandaşlarını istihdam ederek, yerel zevklere göre tasarlanmış ürünler geliştirerek, çiftçiler, yerel yönetimler ve yöre halkı ile ortaklık kurarak yerel topluma saygı göstererek, onlara destek olacak ve yatırım yapacağız. Çünkü bütün insanlar ve dünyamız için daha sağlıklı bir gelecek, PepsiCo için daha başarılı bir gelecek demektir. Toplumsal, çevresel sürdürülebilirlik ve yetenek sürdürülebilirliğine odaklıyız. Sürdürülebilir büyüme sağlamaya kararlıyız. Küresel bir yiyecek ve içecek firması olarak, lezzetli ve besin değeri arttırılmış yiyecekler ve içeceklerden oluşan bir portföy oluşturmaya, 50 Projelerinizi kurgularken neleri baz alıyorsunuz? PepsiCo Türkiye olarak ürettiğimiz projelerde öncelik her zaman çocukların oldu. Çünkü, bizler bir toplumun gelişimini, toplumdaki çocukların belirleyeceğine ve bunu bilerek hareket etmenin de geleceği belirleyeceğine inanıyoruz. Bu bağlamda eğitimde var olan fırsat eşitsizliğini, nitelikli bir toplum oluşturma yolunda büyük bir engel olarak görüyoruz. Projelerimizle bölgeler arası fırsat eşitsizliklerini en aza indirmeyi hedefliyoruz. Güncel KSS uygulamalarınızdan/projelerinizden söz eder misiniz? TC Başbakanlık GAP İdaresi ve Türkiye Kalkınma Vakfı işbirliğiyle başlattığımız “Cheetos Gelişim Merkezleri” projesi bu amaçla PepsiCo’nun attığı ilk adımdı. 2003 yılında Batman’da hayata geçirdiğimiz Cheetos Gelişim Merkezleri projemiz, daha sonra Nusaybin, Adıyaman, Gölbaşı, Ömerli, Silvan, Suadiye, Hilvan ve son olarak da Kilis olmak üzere 7 ilde 9 gelişim merkezi ile devam ediyor. 2003 yılından bugüne dek 19 binden fazla çocuğa sosyal, kültürel, sportif ve eğitimsel alanda destek olduğumuz proje her sene yeni açılan bir merkez ile büyümesini sürdürüyor. 2009 yılında ise Cheetos Gelişim Merkezine devam etmiş ve artık lise eğitimine başlayacak, ancak ailesinin ekonomik şartları sebebi ile eğitimlerine devam edemeyecek olan başarılı kızlarımız, bize yeni bir projeyi hayata geçirmemiz için ilham verdiler ve “Kızlarımız Okuyor” projesi doğdu. Projeyi, PepsiCo Türkiye olarak, Cheetos Gelişim Merkezlerinin sorumluluk alanı olan 4-14 yaş aralığı sınırını bir üst seviyeye taşıyarak kız öğrencilerin tüm lise öğrenim ihtiyaçlarını kapsayacak şekilde sürdürüyoruz. Hayata geçtiği ilk sene 20, bugün ise toplam 72 kız çocuğunun lise eğitimlerine her türlü ihtiyaçları karşılanarak devam edebilmelerini sağlayan proje, Pepsico’nun hem yiyecek hem de içecek çalışanlarının yaptığı gönüllü bağışlar ve aynı zamanda şirketin de yapılan bağış kadar katkıda bulunması ile yürütülüyor. PepsiCo Türkiye, her yıl projeyi genişletmeyi ve en sonunda üniversite eğitimini de kapsamayı arzu etmektedir. Yeni dönem için planlanan projeleriniz var mı? Nelerdir? Önümüzdeki dönemde de “Cheetos Gelişim Merkezleri” ve “Kızlarımız Okuyor” projelerimize desteklerimiz artarak devam edecek. Her sene GAP İdaresi ile belirlediğimiz illerde en az bir tane gelişim merkezi açma hedefimiz var. Bursiyer kızlarımızın sayısı da her yıl artıyor. Projelerimizi daha ileriye taşımak ve daha fazla çocuğa dokunmak öncelikli hedefimiz. KSS ri e leşil y ö S KSS projelerimizin değer yaratması önemli Shell & Turcas Petrol AŞ. Kurumsal İletişim Müdürü Yankı Özkan Yıldırır, şirketin devam etmekte olan KSS uygulamalarını anlattı. Shell’in kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) farkındalığı üzerine neler paylaşırsınız? Shell’in sosyal sorumluluk anlayışının temelinde, topluma doğrudan katkı sağlayan projeleri hayata geçirerek katma değer yaratmak, tüm faaliyetlerinde sürdürülebilirlik ilkelerini gözeterek çevresel, ekonomik ve sosyal faydalar sağlamak yatıyor. Faaliyetlerinin odağına çevre ve insanı yerleştiriyor, “İş Sağlığı Emniyet ve Çevre” (İSEÇ) ilkelerini titizlikle uyguluyor. Ar-Ge çalışmaları ile tüketiciye dünya kalitesinde ürün seçeneklerini sunmanın yanı sıra, faaliyetlerini de çevre ve topluma uyumlu hale getiriyor. " kemeri kullanımının yaygınlaşması çalışmalarımız, bu anlayışı temel alıyor. Öncelikle bünyemizdeki çalışanlarımız ve iş ortaklarımızın, yol emniyeti konusunda duyarlı olmalarını sağlıyoruz. Bununla birlikte toplumsal bilincin artmasına yönelik etkinlikler gerçekleştiriyoruz. KSS projelerinizde öncelikleriniz nelerdir? Türkiye’de 90 yıldır faaliyet gösteren Shell, kurulduğu ilk günden bu yana “toplumsal fayda yaratma” hedefine odaklanıyor. KSS çalışmalarımızda, bu temel hedefi baz alıyoruz. Sosyal sorumluluk kavramını çok boyutlu olarak ele alarak, çevre, altyapı, kültür ve eğitim alanlarında kalıcı projeler gerçekleştiriyor, bugünün ve geleceğin sorunlarına çözüm üretiyoruz. Hedefimiz geçmişe karşı saygılı, geleceğe karşı sorumlu olmak ve bu düşünceyi toplumun tüm katmanlarına yaymaktır. Biz, sosyal sorumluluk projelerimizde ‘etkin ve kalıcı değer yaratmak’ anlayışı üzerine odaklanmayı önemsiyoruz. Sosyal sorumluluğu,önce kurumsal ölçekte benimsiyoruz. Çalışanlarımız ve iş ortaklarımızla paylaşıyor ardından toplumda geniş bir kitleye yaymaya çalışıyoruz. Bu ilkeler doğrultusunda, yürüteceğimiz sosyal sorumluluk projelerinin faaliyetlerimizle ilgili olmasına, sektörel ve toplumsal geleceğimiz için değer yaratmasına ve bu yöndeki sorumluluk anlayışımızı sergilemesine önem veriyoruz. Üstlendiğimiz sosyal sorumluluğu, öncelikle şirket kültürümüzün bir parçası olarak, kurumsal ölçekte benimsiyoruz. Ardından çalışanlarımız ve iş ortaklarımızla paylaşıyor, daha sonra toplumda geniş bir kitleye yaymaya çalışıyoruz. Bu anlayışı, büyük başarı sağladığımız sosyal sorumluluk projelerimizde görmek mümkün. Örneğin, emniyet 52 Güncel uygulamalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Toplumsal bilincin artmasına katkı sağlayan etkinliklerimizin yanı sıra tarihi ve kültürel değerlerimize saygı niteliğinde birçok çalışmayı hayata geçiriyoruz. Kendi bünyemizde, iş sağlığı, emniyet ve çevre (İSEÇ) ilkelerini titizlikle gözetiyor ve uyguluyoruz. Bunun için çeşitli eğitim ve kontrol etkinlikleri düzenliyoruz. Ayrıca “Hedef Sıfır” programını uygulayarak, faaliyetlerimizi en az zarar ve kayıpla tamamlamak için çalışıyoruz. 2006’dan bu yana her yıl “Emniyet Günü” etkinlikleri düzenleyerek, emniyet kemerinin hayati önemi, güvenli sürüş gibi konularda çalışanlarımıza ve müşterilerimize yönelik farkındalık yaratma çalışması yürütüyoruz. İstasyonlarımızda broşür, çocuklara yönelik eğitici boyama kitapları gibi dökümanlar dağıtılıyor, simülatörlerle eğitim çalışmaları gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin birçok şehrinde ve Shell ExtraMola istasyonlarında sürücülere yönelik eğitim etkinlikleri gerçekleştirdik. Emniyet kemerinin trafik kazalarındaki hayati öneminin devrilme simülatörüyle anlatıldığı eğitim etkinlikleri ve sağlık kontrollerine binlerce ağır vasıta ve otomobil sürücüsü katıldı. 2012 yılında Trafik Haftası etkinlikleri kapsamında Kayseri’de Valilik, Büyükşehir Belediyesi, Emniyet Uyg Dünyanın en büyük arkeolojik çalışmaları arasında KSS ulam alar ı yer alan Çatalhöyük kazılarına 16 yıldır destek veriyoruz. Buna paralel olarak 2003 yılından bu yana öğrencilere tarih bilinci aşıladığımız Çatalhöyük Arkeoloji Yaz Atölyesi etkinliği, sosyal sorumluluk anlayışımızın farklı bir yüzünü oluşturuyor. Çatalhöyük’te, bu toprakların 9 bin yıl önceki sahiplerini, bugünün ve geleceğin nesillerine aktarabilmek, tarih ve kültür bilincinin, nesillerden nesillere devamını sağlamak için önemli bir adım atıyoruz. 2012 yılında, Çatalhöyük’ün Birleşmiş Milletler tarafından UNESCO Dünya Mirası Müdürlüğü ve Jandarma Komutanlığı’nın da işbirliğiyle eğitim aktiviteleri gerçekleştirdik. Şehrin farklı noktalarında devrilme ve çarpma simülatörleri ile alkol miktarının algılama yeteneğini etkileme oranını yansıtan alkol gözlüğü deneyimletildi. Ayrıca emniyet konulu film, çizgi film CD’leri, boyama kitapları, görsel malzemeler ve araç çıkartmaları dağıtıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü işbirliğiyle çeşitli illerde gerçekleştirdiğimiz projeler ve birlikte hazırladığımız “Trafik Çocuk” adlı internet sitesiyle de, çocukların emniyet bilincinin artmasını sağlıyoruz. " oldu. Gençleri geleceğin enerji kaynaklarıyla çalışan araçları geliştirmeye teşvik etmek amacıyla her yıl Shell Eco-marathon etkinliği düzenleniyor. Bu çalışmaların yanı sıra Shell, dünya çapında bir milyon sürücüye eğlenceli bir platformda yakıt tasarrufu eğitimi vermek için “Hedef Bir Milyon” adlı bir kampanya başlattı. Katılımcılar, www.shell.com.tr/hedefbirmilyon sitesinde yeralan interaktif oyunları oynayarak yakıt maliyetlerini nasıl azaltabileceklerini öğrenme fırsatı buluyorlar. Bu proje, enerjinin verimli kullanılmasına ilişkin bilinç artırıcı bir dizi çalışmanın bir parçası. Derince’de bulunan iki katlı binamızı, eğitim amaçlı kullanılması için Kocaeli Valiliği’ne devrettik. Bina, özel eğitime ihtiyaç duyan öğrenciler için bir okula dönüştürülüyor. Rockwell Automation, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışıyla İstanbul Teknik Üniversitesi’nde açtığı endüstriyel otomasyon ve hareket kontrolü laboratuvarı ile iş hayatına atılmadan önce geleceğin mühendislerine otomasyon sistemlerinin nasıl uygulandığının öğretilmesine katkıda bulunacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinden öğrenciler, kendi tasarladıkları ve ürettikleri araçlarla, en az yakıtla en uzun mesafeyi kat Üstlendiğimiz sosyal sorumluluğu, öncelikle şirket kültürümüzün bir parçası olarak, kurumsal ölçekte benimsiyoruz. Shell & Turcas, bu çalışmaları ile Dünya Sağlık Örgütü’nün başlattığı “Yol Emniyetinde Eylem 10 Yılı” projesine 2011’den bu yana önemli bir katkı sağlıyor. 54 Listesi’ne dâhil edilmesi, bizim için gurur kaynağı Rockwell Automation İTÜ’de otomasyon laboratuvarı açtı etmek için yarışıyor. Bu yıl 29’uncusu düzenlenecek olan Shell Eco- marathon’a her yıl Türk öğrencilerin de katılmasını sağlıyoruz. Bu katkımız, TÜHİD tarafından “Altın Pusula” ile ödüllendirildi. Kültür dünyasına armağan ettiğimiz “Ayasofya” ve “Bu Şehr-i İstanbul” fotoğraf kitapları da, bu çerçevedeki çalışmalarımız arasında yer alıyor. T ürkiye’de 1993 yılında kurulan, ABD’nin otomasyon konusunda lider şirketi Rockwell Automation, Türkiye’de de hem global hem de yerli markalara fabrika otomasyonlarında hizmet veriyor. Komple bir tesis otomasyonundan yönetim bilgi sistemlerine kadar geniş bir yelpazeye sahip olan sistem ve çözümleri sunan şirket, tüketici ürünleri imalatı ve ağır sanayi alanlarında hemen her tür endüstriye çözüm üretiyor. Türkiye’nin büyüme potansiyelini gören ve Türkiye’deki teknik eğitimin kalitesini önemseyen Rockwell Automation’ın, İTÜ’de faaliyete geçirdiği otomasyon laboratuarında üniversite öğrencileri, uygulamalı olarak otomasyon sistemlerinin işleyiş şekillerini öğrenebilecek. Rockwell Automation Türkiye Genel Müdürü Cenk Ceylan konuyla ilgili şu açıklamaları yapıyor; “Gerçekleştirdiğimiz büyüme performansı ile Rockwell Automation Türkiye olarak dünya merkezinin ilgi odağı haline geldik. Geliştirdiğimiz otomasyon sistemleri Türkiye’de farklı sistemler ve farklı markalar ile entegre olarak çalışabilme özelliğine sahip. Bu sayede çalıştığımız müşterilerimize hem maliyet avantajı sağlıyoruz hem de istenilen her ihtiyaca yönelik hizmetler sunabiliyoruz. Türkiye’de ilk olarak global markalara hizmet vererek çalışmalarımıza başladık. 2008 yılından beri ise Türkiye’nin önemli markalarına hizmet vermekteyiz. Tüm bu çalışmalarımız ile merkezimiz ABD tarafından onaylanan bir laboratuvar bağışının İTÜ’ye yapılması konusunda da onay aldık.” Yeni projeleriniz var mı? Nelerdir? Shell olarak uzun vadeli ve kalıcı etkili çalışmaları toplumun faydasına sunuyoruz. Bu nedenle birçok çalışmamız, önümüzdeki dönemler için de süreklilik arz ediyor. Shell Eco-marathon, Çatalhöyük çalışmalarına katkı ve Yaz Atölyesi ile yol emniyeti etkinliklerimiz, devam eden çalışmalarımız arasında yer alıyor. Önümüzdeki dönemde de aynı ilke çerçevesinde, kalıcı ve etkin projeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz. 55 STK EGİAD Global Compact’a imza attı Ege Genç İşadamları Derneği(EGİAD), Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni resmen kabul ederek dünya çapındaki Kurumsal Yönetim Ağı’na katıldı. üyeliğe kabul edilen Ege Bölgesi ve İzmir’deki ilk ve tek sivil toplum örgütü olmasından büyük mutluluk ve gurur duyuyoruz” dedi. E Seda Kaya açıklamasında sosyal sorumluluk ve kurumsal yönetim ilkelerinin EGİAD tarafından benimsenen ve yayılmaya çalışılan değerler olduğunu belirterek, “EGİAD olarak uzun zaman önce tüzüğümüze eklediğimiz iş ahlakı ilkelerine büyük önem veriyoruz. Bu nedenle İnsan Hakları, İstihdam, Çevre ve Yolsuzlukla Mücadele ana başlıkları altında toplanan ve on maddeden oluşan Küresel Yönetim İlkeleri’ni üyelerimize ve toplumun tüm kesimlerine yaymaya çalışacağız” şeklinde konuştu. GİAD Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya, “4 Ocak 2013 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon’a hitaben yazdığım niyet mektubu ile başlayan süreç sonunda 15 Ocak tarihinde aldığımız resmi yazı ile EGİAD’ın üyeliğe kabul edildiği bildirildi. 8 bine yakın şirket, sivil toplum kuruluşu ve eğitim kurumları tarafından imzalanmış bulunan Global Compact dünyadaki en yaygın gönüllü sorumluluk projesidir. EGİAD’ın, Türkiye’den bu organizasyona üye olan sınırlı sayıdaki saygın şirket ve kurumların dışında Mobbing mağduru sayısı çok, yasal boşluk var psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme, bezdiri veya sıkıntı vermek İşyerinde olarak tanımlanan mobbing kavramı, olması gerekenin aksine, bu eyleme maruz kalanların sayısının her geçen gün artmasıyla daha fazla duyuluyor. Geçen yılın verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 10 milyon mobbing mağduru var. Rakamlar güncellendiği takdirde, bu sayıda artış görülmesi ise muhtemel. Sağlık sektöründe kadınların yüzde 48,9’u mobbing ve şiddet gördü S ağlık-Sen’in sektörel olarak yaptığı bir araştırma da, kadın sağlık çalışanlarının, yaşam standartlarının istenilen seviyeye gelmesinin zorlaştığı, Türkiye’de 400 bini aşan sağlık çalışanının yaklaşık yüzde 60’ını kadınların oluşturduğu belirtildi. 56 Araştırmada, katılımcıların yüzde 48,9’u son bir yıl içinde psikolojik veya sözel şiddete maruz kaldıklarını belirtirken, kadınların yüzde 42,1’i iş arkadaşları ya da yöneticiler tarafından mobbinge maruz kaldıklarını söyledi. Mobbing mağduriyetine ilişkin doğrudan bir yasa bulunmuyor. Hukuki anlamda destek almak isteyenler için, Mobbingder (Mobbingle Mücadele Derneği) bir alternatif. 2010 yılında kurulan derneğin merkezi Ankara’da. Faaliyet gösterdikleri diğer şehirler İstanbul, İzmir, Antalya, Kocaeli, Kütahya, Erzurum, Antep, Adana, Kayseri ve Çorum. Dernek, mağdurları yasal haklarıyla ilgili bilgilendiriyor. Ceza Kanunu ve Medeni Kanun’daki bazı maddeler ve Yeni Borçlar Kanunu’ndaki ‘İşçinin kişiliğinin korunması’ başlığı, mobbing mağdurlarının tazminat davası açabilmesini sağlıyor. Kamu alanında çalışanlar Asliye Hukuk Mahkemesi’nde şahsa, İdari Mahkemesi’nde devlete karşı, özel sektörde çalışanlar ise İş Mahkemesi’nde firmaya dava açabiliyor. İzmir’de sürdürülebilir kalkınma konuşuldu 2012 Haziran’ında gerçekleştirilen Rio+20 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nın ardından, Türkiye’deki ikinci değerlendirme toplantısı 15 Şubat’ta İzmir’de yapıldı. İzmir Kalkınma Ajansı ile İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD)işbirliğiyle gerçekleşen “İzmir Sürdürülebilir Kalkınma Diyaloğu Konferansı”nda Rio+20’de Ulusal Raporda yer almaya hak kazanan iyi uygulama örnekleri de paylaşıldı. K onferansta konuşan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı Galya Frayman Molinas, sürdürülebilirlikte bölgesel kalkınmanın önemine değinerek, “Bölgesel sürdürülebilir kalkınma, insanların yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik sarmalından kurtulması demektir” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise, “2,5 milyon evin evsel atığını arıtıyoruz, organik tarımı destekliyoruz, 15 adet yeni tasarruflu gemi alıyoruz, kentte yeni orman alanları yarattık, jeotermal kapasiteyi 2 kat arttırdık” diye konuştu. Konferansın hedefi İzmir’de sürdürülebilir kalkınma araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması olarak belirlendi. Konferansa, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve kamu kuruluşlarından 150’yi aşkın kişi katıldı, farklı kesimlerin bir araya gelmesi ile tam bir diyalog ortamı yaratıldı. Galya Frayman Molinas, 2012 Haziran ayında Rio’da yapılan zirvenin ardından İzmir’deki konferansa kadar rekor sayıda uygulama başvurusu yapıldığını belirtti. Molinas, 180 başvuru arasından seçilen en iyi 24 uygulamanın konunun uzmanlarının da katılımıyla İzmir’de sunulmasından memnuniyet duyduklarını söyledi. En iyi uygulamaların, yeşil ekonominin göstergesi olmaları açısından büyük önem taşıdığını belirten Molinas, “Çünkü, BM Kalkınma Komisyonu yoksulluğun azaltılması ve sosyal hedefler konusunda neler yapıldığını bu tür somut örneklerle görmek istiyor” dedi. Molinas, sürdürülebilir kalkınmanın bir bütün olarak ele alınması gerektiğini belirterek bölgesel kalkınmanın önemine dikkat çekti: “Bölgesel kalkınmada amaç, kentin ekonomisinde, ticaret ve istihdam sahalarının geliştirilmesi ile refah artışının elde edilmesidir. Bölgesel sürdürülebilir kalkınma, insanların yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik sarmalından kurtulması demektir. Sanayileşme ülkeleri geliştiriyor ama sanayinin belli bölgelere yığılması bölgesel dengesizliklere neden oluyor. Bölgeler arasında sorunlar ortaya çıkıyor. Sanayi ve ticaretin büyük şehirlerde yoğunlaşması göçü ve dengesizliği hızlandırıyor. Sonucun ne olduğunu hepimiz biliyoruz: Konut, altyapı yetersizliği, çevre kirliliği vs… Birçok ülke, bölgeler arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmak ya da en azından azaltmak için bölgesel kalkınma planları oluşturuyor. Türkiye de bunların arasında yer alıyor.” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sürdürülebilir kalkınma ve çevre konusunda yaptığı hizmetlere de değinen Kocaoğlu, şunları söyledi: “Çiğli’deki Türkiye’nin önde gelen arıtma tesisimizde 2,5 milyon evin evsel atığını arıtıyoruz. Tarımda vahşice kötü ilaç kullanımı vardı. Buna karşı organik tarımı getirip destekleyip teşvik ettik. Katma değeri arttırıp çevre bilinci yaratmayı hedefledik. Son teknolojiyle donatılmış 15 adet yeni tasarruflu gemi alıyoruz. Bir yandan korurken bir yandan geliştirmeniz gerekiyor. Kentte yeni orman alanları yarattık. Jeotermal kapasiteyi 2 kat arttırdık. Seferihisar’da termal kuyuları, elektrik, sera ve turizme vermek üzere çalışmaları sürdürüyoruz.” Çeşitli sektör temsilcileri ve kamu kurumu yöneticilerinin de çok sayıda sunum gerçekleştirdiği toplantıda, doğa, çevre ve diğer kaynakların verimli kullanılarak, geleceğe daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için yapılması gerekenler hakkında çeşitli örnekler paylaşıldı. Hem kurum hem de çevre açısından büyük önem taşıyan sürdürülebilir kalkınma konusunda gerek özel sektör gerekse kamu kurumu ve kuruluşlarının yanı sıra üniversitelerin de konuyla ilgili çalışmalar gerçekleştirmesi ve bu konudaki bilincin yaygınlaştırılması gerektiği vurgulandı. 57 U KSS ları ama l u g y Uyg KSS ulam alar ı Türk Pirelli’de çevre yönetimi Pirelli, çevre yönetimi kapsamında İzmit fabrikasına son dört yıl içerisinde yaklaşık 6 milyon euro yatırım yaptı. S ürdürebilirlik stratejisi dahilinde sosyal sorumluluk projelerine önem veren Pirelli, fabrikasına yaptığı yatırımlarla çevreye olan sorumluluklarını yerine getirmeyi amaçladı. Pirelli, İzmit fabrikasında arıtma tesisi yapımı, mevcut arıtma tesislerinin gelişen arıtma teknolojilerine paralel olarak modernize edilmesi, tesis sahasına düşen yağmur sularının toplanarak arıtıldıktan sonra deşarj edilmesi, emisyonların uygun yöntemlerle toplanıp kontrollü olarak deşarj edilmesi, deşarj noktalarında gerekli ölçümler yapılarak uygun tedbirlerin alınması, emisyon noktalarında koku nötralizasyon sisteminin kurulması ve bunlarla birlikte iç ortam havalandırma şartlarının iyileştirilmesi, atıkların kaynağında ayrıştırılması ve yeni geçici atık depolama alanı yapımı konularında son 4 yılda 6 milyon euro yatırım gerçekleştirdi. Bu çalışmalara ek olarak, çevre dostu Cinturato serisinin üretimini de İzmit fabrikasında gerçekleştiren Pirelli’nin R&D departmanı, ürünlerinin çevre dostu özellikler taşıması için; kullanmış oldukları kimyasalların çevre ile dost alternatiflerinin bulunarak mevcut kimyasalların bu alternatiflerle değiştirilmesi, üretim süreçlerinin sadeleştirilerek daha az enerji kullanarak aynı ürünün üretilmesinin sağlanması, üretilen ürünün dönme direncinin düşürülerek araçların yakıt tüketimlerinin azaltılması konularında da çalışmalar sürdürüyor. Karbon ayak izinin azaltılması için emisyonlar ile ilgili yapmış oldukları çalışmalar ve R&D departmanı tarafından yapılan iyileştirmelerle birlikte karbondioksit salınımları sektör hedefi olan 0,89 ton CO2/ton FP değerinin altında kalmaktadır. Ayrıca enerji tüketimi açısındanda Pirelli İzmit fabrikası Pirelli Grubu içerisindeki en iyi fabrika konumunda. Pirelli, bu çalışmalarının yanı sıra sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde atık yönetimi alanında geri dönüşümü öncelikli hedefi olarak görüyor ve üretim faaliyetleri sonucu oluşan tüm atıkların öncelikli olarak geri dönüşümünün sağlanması, atıkların ekonomiye geri kazandırılması için çalışmalarını sürdürüyor. Bunun sonucunda da fabrikadan çıkan atıkların yüzde 85’inin geri kazanılarak doğal kaynak kullanımın azaltılması sağlanıyor. Sürdürülebilirlik hedefi ile paralel olarak Pirelli İzmit fabrikası grup içerisinde en düşük su tüketim seviyesine sahip olmasına rağmen 2013 yılı içerisinde atıksuların geri kazanımı ile ilgili bir proje de başlatılacak olup 400 m3/gün atıksuyun geri kazanılması ve su kullanımının daha da azaltılması planlanıyor. L’Oréal Türkiye genç bilim kadınlarını burs ile destekliyor Projeleri seçilen 6 genç bilim kadınının her biri, L’Oréal Türkiye’den 15.000 dolar değerinde bir yıllık burs kazanacak. L ’Oréal Türkiye “Genç Bilim Kadınlarını Destekleme Bursları” programı bu yıl Türkiye’de 11. yılını kutluyor. Bilimin yaygınlaşması ve kadınların bilimsel alandaki çalışmalarını teşvik etmeyi amaçlayan programa, 40 yaşından gün almamış genç bilim kadınları katılabilecek. Bilimsel araştırmaları seçilen 6 genç bilim kadınının her biri, L’Oréal Türkiye’den 15,000 dolar değerinde burs kazanacaklar. Başvurularda, araştırma konularının bilimsel yeniliğinin olması ve bu araştırmaların bilime sağlayacağı katkı ölçüt alınıyor. Bilimsel yetenekleri kanıtlanmış ve doktora derecesine sahip olan 40 yaşından gün almamış T.C uyruklu tüm genç bilim kadınları programa başvurabiliyor. Programa katılmak için araştırmaların “Yaşam ve Malzeme Bilimleri” alanlarında olması gerekiyor. Genç bilim kadınları Yaşam Bilimleri dalında; Biyoloji, Biyokimya, Biyofizik, Biyoteknoloji, 58 Farmakoloji ve Fizyoloji alanlarındaki araştırmaları ile programa katılabiliyorlar. Malzeme Bilimleri dalında ise araştırma alanları; Taneli Malzemeler, Polimerler, Camlar - Seramikler, Kompozitler, Biyomalzemeler, Nano-malzemeler, Özel Tasarlanmış Yüzeyler, Fotonik Kristaller; Yoğun Madde Fiziği ve İstatistiksel Fizik. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu destekliyor L ’ORÉAL-UNESCO ortaklığında gerçekleştirilen, For Women In Science uluslararası burs programı, dünyada 14 yıldan bu yana başarıyla yürütülüyor. L’Oréal’in uluslararası nitelikteki “Bilim ve Kadın” programının, ulusal nitelikteki uzantısı olan “Genç Bilim Kadınlarına Destek Bursları” Türkiye’de 2003 yılından bu yana yapılıyor. 2013 yılından itibaren program UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından destekleniyor. L’Oréal Türkiye, aralıksız olarak 10 yıldan bu yana sürdürüldüğü burs programı kapsamında, bugüne kadar, farklı üniversitelerden 58 genç bilim kadınının araştırmalarını destekledi. 59 U KSS ları ama l u g y Mersin’de Muhtarlarla El Ele projesinin ilk pratiği yapıldı UPS, topladığı oyuncakları çocuklara ulaştırdı UPS Türkiye, Kadın Liderlik Gelişim Programı kapsamında Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı’nın (KEDV) desteği ile kurulan Kadın ve Çocuk Merkezleri’ndeki oyuncak kütüphanelerini yenilemek için Oyuncak Toplama Kampanyası düzenledi. Kampanya sonunda toplanan 6 bin adet oyuncak, Türkiye’nin farklı illerindeki 11 çocuk yuvasına ulaştırıldı. UPS ’in faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde hayata geçirilen Kadın Liderlik Gelişim Programı, Türkiye’de de farklı projelerle devam ediyor. Kadın Liderlik Gelişim Programı kapsamında 2012’nin son projesi olan ve Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı işbirliği ile başlatılan kampanya sonunda toplam 6 bin adet oyuncak toplandı. UPS çalışanlarının yoğun ilgi gösterdiği kampanya ile KEDV’nin desteği ile kurulan kadın ve çocuk merkezlerindeki oyuncak kütüphanelerinin yenilenmesi amaçlandı. Kampanya sonunda Van, Diyarbakır, Mardin, Çanakkale,İstanbul, İzmit ve Düzce olmak üzere Türkiye genelinde 11 çocuk kadın ve çocuk merkezinin oyuncak kütüphanesi yenilenerek çocukların yeni yıla yeni oyuncakların mutluluğu ile girmesi sağlandı. UPS’in operasyonlarını sürdürdüğü dünya çapındaki diğer ülkelerde olduğu gibi Kadın Liderlik Gelişim Programı, Türkiye’de de kadın çalışanların gelişimine destek olmak ve kadın yöneticilere kariyer fırsatı sunmak için 2010 yılından bu yana faaliyetlerine devam ediyor. Bu program aynı zamanda UPS bünyesindeki kadın çalışanların liderlik ve iş becerilerini geliştirmeleri için diğer kurum ve organizasyonlardaki kadın çalışanlarla fikir alışverişinde bulunmalarına ve ortak projeler geliştirmelerine imkan veriyor. 60 Yaşadıkları çevrenin gelişimine katkı sunmak amacıyla yeni bir işbirliğine imza atan Türkiye İnsan Kaynakları Eğitim ve Sağlık Vakfı (TİKAV) ile Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP), “Mersin’de Muhtarlarla El Ele” projesi kapsamında Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı 19 mahalle muhtarı ağırlandı. P roje kapsamında yapılan çalışmalarda katılımcılara, iletişim becerileri, etkili yöneticilik ve liderlik; resmi yazışma kuralları ve uygulamalı bilgisayar kullanımı konularında seminerler verildi. Muhtarlara bu programlar ile günümüzün değişen dinamik yapısının anlatılması hedefleniyor. kapsamında Mersin’in Toroslar, Akdeniz, Yenişehir ve Mezitli ilçelerine bağlı 63 köy, 159 mahalle muhtarı olmak üzere toplam 222 muhtara ulaşılması amaçlanıyor. Aralık 2013 yılında düzenlenmesi planlanan törende 222 muhtara katılım belgesi verilecek. Bu yıl 222 muhtara eğitim verilmesi planlanıyor TİKAV, Mersin Liman İşletmelerinin finansörlüğünde, 2010’da “Eski Köye Yeni Adet”, 2011 ve 2012 yıllarında “Anneler Okulu Projesi” ve 2012’de “Ortak Dilimiz Renkler Projesi’ni hayata geçirdi. MIP ortaklığındaki tüm projeler Mersin’de yapılıyor. T İKAV ve MIP işbirliği ile hayata geçirilen ‘‘Mersin’de Muhtarlarla El Ele’’ projesi Dünya Öğrencileri Model Economic Forum’da buluştu Dünyanın dört bir yanından İstanbul’a gelen üniversite öğrencileri, ‘‘Sürdürülebilir bir gelecek modellemek’’ vizyonuyla 1-3 Mart tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen, 1. Model Economic Forum (MEF) 2013’de buluştu. “G ençlerde Girişimciliğin Teşviki” ana teması ile gerçekleştirilen forumda gençleri doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen birçok küresel konu öğrenciler tarafından tartışıldı. 26 ülkeden 256 öğrencinin katıldığı forumda, sosyoekonomik problemlerin yanı sıra uluslararası konular da masaya yatırıldı. Üç gün süren forum kapsamında organize edilen 8 oturum ve 8 çalıştaya, oturumu yöneten akademisyen ve iş adamlarından başka, 40 öğrenci panelist olarak katıldı. Gençlerde girişimciliğin teşviki, sosyal girişimcilik anlayışı kazanma, eğitim KS Üniv S ersi te sistemlerine girişimcilik modellerinin entegre edilmesi, finans sektörünün genç girişimcilere sunduğu imkanlar, genç işsizlik açısından Eurobölgesel krizi ve sürdürülebilir ekonomi için yeni modeller oluşturmak gibi güncel konularda beyin fırtınası yapıldı. Forumda konuşan Borsa İstanbul AŞ (BİAŞ) Başkanı İbrahim Turhan, dünyanın değişim geçirdiğini, Türkiye’nin de yaşadığı ekonomik ve finansal krizden sonra geçirdiği değişimin ivme kazandığını söyledi. Dünyanın en büyük ekonomilerinin 20 yıl önceki ekonomiler olmadığını kaydeden Turhan, “Yeni dönem içinde kurulacak yeni dünyaya katkıda bulunmak son derece önemli olacak. Yeni yapının daha katılımcı, sürdürülebilir, dengeli ve güçlü olmasını istiyoruz. Bunu destekleyecek olan da Model Economik Forum gibi etkinlikler olacaktır” dedi. 61 U KSS ları ama l u g y Uyg KSS ulam alar Gulf Capital maddi imkanları kısıtlı çocuklara destek sağlayacak Trabzon, küresel iklim değişikliği konusunda bilinçleniyor Gulf Capital geniş bölgesel KSS programı bünyesinde Türkiye’de Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV) eğitim programını destekliyor. Filli Boya Yalıtım Grubu ve WWF Türkiye İşbirliğiyle Gerçekleştirilen “Daha İyi Bir Dünya” projesinin 5. Durağı Trabzon Oldu. O İ rta Doğulu alternatif yatırım firması Gulf Capital, hizmet verdiği toplumlara kaliteli eğitim sağlanmasına destek verme amacıyla Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı bünyesinde, maddi imkanları kısıtlı 100 çocuğun eğitim masraflarını karşılayacağını açıkladı. 2013 eğitim öğretim yılında 6-16 yaş aralığındaki bu çocukların eğitim sponsorluğunu üstlenmek, Gulf Capital’in Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile Türkiye bölgesinde sağlık, su, gıda ve eğitim alanlarında yapılacak girişimlerle insanların yaşamlarında fark yaratmayı amaçlayan kurumsal sosyal sorumluluk programının bir parçası. Firma, iki yıl önce başlattığı kurumsal sosyal sorumluluk programı ile şimdiye dek Orta Doğu genelinde 324 çocuğun eğitimini üstlendi. TEGV’in eğitim faaliyetleri arasında çocuk merkezli eğitim yöntemleri ile çocukların yaşam becerilerini geliştirmeyi amaçlayan programlar yer alıyor. Eğitim faaliyetlerinin amacı, farklı farklı yetenekleri olan çocukların her birine, aktif öğretim ortamlarında çok yönlü bir eğitim desteği ile kendilerini daha iyi tanıma ve yeteneklerinin farkına varma fırsatı sağlamak. Eğitim faaliyetleri, 6-16 yaş gelişim seviyesine uygun şekilde hazırlanıyor ve sömestr dönemlerinde uygulanıyor. 2012’de firma ve çalışanları Ürdün’de gerçekleştirilen Operation Smile BAE misyonu sponsorları arasında yer almıştı. Bu misyon, yüzlerinde dudak ya da damak yarığı gibi çeşitli biçim bozuklukları olan 120 çocuğa ücretsiz olarak estetik operasyon yapılmasını kapsıyordu. Bu yıl firma çeşitli toplumsal projeleri desteklemek amacıyla devlet kuruluşlarıyla ve Abu Dabi merkezli Emirates Yardımlaşma Derneği, Abu Dabi Müzik ve Sanat Vakfı (ADMAF) ve Kızılay Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmalar gerçekleştirdi. ı klim değişiklikleri ve enerji tasarrufu konusunda bilinçlendirme çalışmaları kapsamındaki Türkiye turunda Trabzon halkına enerji verimliliği anlatıldı. Trabzon Mimarlar Odası, Trabzon Makine Mühendisleri Odası yöneticilerinin de katıldığı etkinlikte özellikle şehrin ve Türkiye’nin mevcut enerji durumu masaya yatırıldı. sağlanabilecek enerji tasarrufunun önemine rakamlarla dikkat çekti. Ülkemizdeki binaların sadece %10’unun yalıtımlı olduğunu söyleyen İnan, Türkiye’deki tüm binaların ısı yalıtımlı hale getirilmesiyle yılda 15 Milyar TL’ye eşdeğer enerji tasarrufu sağlamanın mümkün olduğunu belirtti. Küresel iklim değişikliği dünyamızı tehdit ediyor. Petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtların kullanımından açığa çıkan sera gazlarının atmosferde birikmesi iklim değişikliğine neden oluyor. Türkiye ise, küresel iklim değişikliğinin etkilerinden en fazla zarar görecek ülkeler arasında yer alıyor. İklim değişikliği Türkiye’yi kuraklık, tarımda ve turizmde gelir kaybı, orman yangınlarında artış, biyolojik çeşitliliğin kaybı olarak etkileyecek. İnan, “Isı yalıtımı, kişilerin küresel iklim değişikliği ile mücadelesinde enerji verimliliği açısından diğer tüm yöntemler arasında en etkili olanıdır. Binalarınızın ısı yalıtımını artırarak ısıtma ve soğutma giderlerini düşürebilir, sağlayacağınız maddi kazanç ve konforun yanı sıra evinizin emisyonlarını azaltarak iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunabilirsiniz. Erzurum, iklimi itibarı ile oldukça soğuk, uzun ve sert kışlara sahip. Isı yalıtımı ile Erzurum’da ortalama bir apartman dairesinin yıllık 3100 m3 olan doğalgaz sarfiyatını %52 oranında azalmak mümkün. Daire başı yılda elde edilen tasarruf 1490 TL değerinde 1550 m³ doğalgaza eşdeğerdir. Küresel iklim değişikliğinin en öncelikli sebebi doğalgaz, kömür, petrol gibi fosil yakıtların yanması sonucu atmosfere salınan sera gazları olduğu için, ısı yalıtımı ile elde edilen yakıt tasarrufu ile çok önemli miktarlarda sera gazı atmosfere salınmamış oluyor. Erzurum’da ortalama bir apartman dairesinin ısı yalıtımı ile yılda 3.41 ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı atmosfere salınmamış oluyor. Bu, daire başı 616 adet 30 yaşında karaçam ağacının bir yılda soğurduğu karbondioksite eşdeğerdir. Isı yalıtımı yaptırmak ile hem bu sayıda ağaç içeren bir ormanlık alanın atmosfere sağladığı katkıya eşdeğer bir katkı sağlamış oluyor, hem de aile bütçemize ve ülkemizin cari açık ile mücadelesine katkı sağlamış oluyoruz.” dedi. Tüm bu tehlikelere karşı geç olmadan harekete geçmek adına, Filli Boya Yalıtım Grubu-Capatect markası ve WWF Türkiye, “Daha İyi Bir Dünya” projesini başlattı. Türkiye’yi adım adım gezerek, iklim değişikliği ve enerji verimliliği konusunda farkındalık yaratmak, Karbon Ayak İzi’mizi azaltmak için ısı yalıtımı başta olmak üzere alabileceğimiz önlemler hakkında kamuoyunu bilgilendiriyor. WWF-Türkiye İklim ve Enerji sorumlusu Mustafa Özgür Berke, iklim değişikliğinin etkilerinin ülkemizde hali hazırda hissedildiğini, sera gazı emisyonlarındaki artış eğiliminin devam etmesi halinde 2060 yılında ortalama sıcaklıklardaki artışın 4°C’yi aşacağını belirtti. 15 Milyar TL’ye eşdeğer enerji tasarrufu sağlamak mümkün F illi Boya Yalıtım Grubu Teknik Pazarlama Yöneticisi Güneş İnan ise ısı yalıtımı ile 63 U KS Üniv S ersi KSS ları ama l u g y te Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Okulu tekrar açıldı Program Koordinatörlüğü’nü Dr. Aylin Löle’nin yaptığı, Bahçeşehir Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde (BÜSEM), Sosyal Sorumluluk Okulu, gelen yoğun talep üzerine 2 Mart’ta ikinci kez kapılarını açtı. STK’larda kariyer avantajı S osyal Sorumluluk Okulu’nun ikinci döneminde, konuşmacılar A’dan Z’ye başarılı bir sosyal sorumluluk projesinin ipuçlarını katılımcılarla interaktif bir şekilde paylaşıyor. Program, pazarlama iletişiminden kurumsal iletişime kadar bu alanda deneyim elde etmek isteyenler ile sivil toplum kuruluşlarında kariyer hedefleyenler ve akademik çalışmalar yapanlara hitap ediyor. Egitim 6 hafta sürecek A ltı haftalık olarak organize edilen eğitim, 6 Nisan’da sona erecek. Her cumartesi iki konuşmacının yer alacağı programda dersler, her cumartesi günü saat 10.00’da başlayıp, 14.00’e kadar sürüyor. Katılanlara program sonunda bir de sertifika verilecek. Boyner Holding’den işyerlerinde kadın-erkek eşitliğine destek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı himayesinde özel sektörün imzasına açılan İşte Eşitlik Bildirgesi’nin ilk destekçilerinden biri Boyner Grubu oldu. Ayrıca, Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, grubun bu konudaki örnek uygulamalarını iş ortakları ve tedarikçilerine yaygınlaştırma çalışmalarına başlayacaklarını belirtti. K üresel İlkeler Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri, Dünya Bankası ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği Fırsat Eşitliği Modeli, KALDER ‘Yönetim Kadınların da Hakkıdır’ Bildirgesi, ‘Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın Projesi’ne taraf olan Boyner Holding, Forbes Kadın Dostu Şirketler sıralamasında ikinci, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yarışmasında büyük ölçekli işletme kategorisinde birincilik ödülü aldı. 64 İstihdamda kadın oranı %48, orta ve üst yönetimde kadın yönetici oranı %47,9 olan Grup, eşit işe eşit ücret, performans yönetimi, mesleki eğitimlerde de yarattığı eşitliği sonuçlarda doğruluyor. Cinsiyete göre ayrıştırılmış verilerini elli farklı gösterge ile üç aylık sürelerde izleten Boyner Holding, aile ve iş yaşamının uyumlaştırılması ile ilgili kadın çalışanlarına sağladığı kreş hizmetinden, ebeveyn eğitimlerine, çocuklar için kurumsal indirimlerden, esnek çalışma fırsatlarına kadar birçok uygulamayı hayata geçiriyor. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması Boyner Grubu’nun sosyal sorumluluk yatırımlarının da başında geliyor. 2009 yılından beri yürüttüğü ‘Nar Taneleri: Güçlü Genç Kadınlar Mutlu Yarınlar’ projesi ile dezavantajlı genç kadınların istihdama katılmalarını destekleyen Boyner Grubu bu alanda çalışma yürüten kadın sivil toplum kuruluşları ile farklı işbirlikler hayata geçiriyor. Kimler ders verecek? Aylin Gezgüç - Koç Holding Dış İlişkiler ve Kurumsal Sosyal Sorumluluk Koordinatörü Şeniz Akan - Koç Holding Kurumsal İletişim Müdürü Lebin Ebru Çokişler - Türk Telekom Kurumsal İletişim Direktörü Suat Sözen - İş Bankası Kurumsal İletişim Müdürü Aslı Alemdaroğlu - Yıldız Holding Kurumsal Projeler, Reklam ve Organizasyon Direktörü Aslı Ünlü - Turkcell Kurumsal Sosyal Sorumluluklar Bölüm Müdürü Şule Yücebıyık - Borusan Holding Kurumsal İletişim Müdürü Dr. Hasan Süel - Türkiye Vodafone Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Fadile Paksoy - Benchmark Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve İletişim Danışmanlığı Kurucusu Timur Erk - Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tina Ly Tuna - Mazars Denge Danışman Enver Yücel - Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanı 65 U KSS ları ama l u g y ağımızı etkinleştiriyor ve yakıt tüketimini azaltmaya çalışıyoruz. Yakıt ve ileri teknolojiler konusunda çalışıyoruz. Bir ilke imza atarak Türk ticari plakalı elektrikli otomobillerin Türkiye’deki ilk kullanıcısı olduk. İstanbul’da 10 elektrikli araçla müşterilerimize hizmet veriyor ve çevre dostu araçlarla filomuzu güçlendirerek çevreye karşı olan duyarlılığımızı gösteriyoruz. Atık yönetimi I TNT Ekspres Türkiye içinde bulunduğu toplumun yaşam kalitesini yükseltmek, topluma, çevreye, çalışanlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek ve küresel ısınma konusuna dikkat çekmek için çevre projeleri uyguluyor. “G ezegenim Benim” alt projeleri ile toplumsal anlamda fayda üreterek, kalıcı yarar sağlamayı hedefleyen TNT Ekspres Türkiye, çalışmaları ile diğer şirketlere de örnek olmak istiyor. TNT Ekspres Türkiye Genel Müdürü Turgut Yıldız, Global TNT’de “Gezegenim Benim” projesiyle sıfır emisyon yayan ilk taşımacılık şirketi olmanın amaçlandığını, kısa vadeli ilk hedefin ise 2020 yılına kadar karbondioksit salınımlarını 2007’ye göre yüzde 40 azaltmak olduğunu ve bu doğrultuda projeler yürütülerek tüm çalışanlara eğitimler verildiğini söyledi. Gezegen Benim T urgut Yıldız, ‘‘Küresel ısınma basit bir anlatımla evrendeki bildiğimiz tek canlı yaşamın olduğu dünya ekosisteminin ısı ortalamasının artış göstermesidir. Küresel sera gazı salımlarındaki paylara baktığınız zaman ulaşımın %14'lük bir pay aldığı görülüyor. Bu nedenle ulaşım sektöründe hizmet veren global bir firma olarak küresel ısınma ile savaşta biz de TNT olarak yer almalıyız. Planet Me-Gezegen benim karbondioksit salımlarımızı azaltmak adına başlattığımız global bir program’’ dedi. Program, globalde üç bacaktan oluşuyor: • Karbon ölçümü: Karbon ayak izinin raporlanması • Kod turuncu: Günlük operasyon süreçlerinde karbondioksit salımını azaltmak adına başlatılan bir program, • Turuncu seçim: Çalışanları dünyayı kurtarmak adına atacakları her adım için cesaretlendirmek. 66 Türkiye’de ise bu proje için bir takım alt projeler geliştirdikleri bilgisini veren Yıldız, bu alt projeleri şöyle anlattı: Yeşil Koltuk “İ lk hedefimiz şirketimizdeki çalışanların iş nedeniyle yaptıkları uçuşlardan doğan sera gaz salımlarını dengelemektir. Büyük bir ağaç hayatı boyunca atmosferde 1 ton CO2 temizliyor. 2 saatlik uçuşta 1ton CO2 gazı salınıyor. Bunun için bir ağaç dikmek gerekiyor. 2 ila 10 saat arası uçuşta yaklaşık 2,6 ton CO2 gazı salınmakta. Bunun için ise 3 ağaç dikmek gerekiyor. 10 ila 20 saat arası uçuşların yarattığı 5,1 ton CO2 gazı içinse 5 ağaç dikmek gerekiyor. Biz TNT Türkiye olarak 2007 yılının başında beri tüm uçuşları takip ediyoruz. Karbon Ayakizi Sürdürülebilirlik Raporları kapsamında eşdeğer CO2 salımını hesaplayarak, uçuşlarımızı dengelemek için her yıl, bu uçuşları dengeleyecek kadar ağacı Gebze’deki TNT ormanımıza dikiyoruz. Buraya dikilen 1550 ağaca ek olarak, 2009 yılında Konya Karapınar Ormanına 500, 2010 yılında Şanlıurfa’ya ise 571 ağaç daha dikildi. Toplam 2621 ağaç diktik. Temiz Araç ‘‘T emiz Araç’’projesi kapsamında araçların neden olduğu gaz emisyonlarının azaltılarak, çevreci araçlar ve doğru sürüş tekniği ile birlikte çevreye daha az zarar verilmesi amaçlanıyor. Geçtiğimiz 5 yılda araç filo sayısı %30 artarken CO2’de %10luk bir düşüş sağlandı. Bu da 1850 ton C02’ye eşdeğer bir rakam. TNT, ayrıca 2010 yılında başlayan Sürücü Ödüllendirme Sistemi ile en güvenli ve en çevreci sürücülerine ödüller veriliyor. 2020 yılına kadar karbondioksit salımlarını yüzde 40 azaltmak hedefi kapsamında tüm araç kullanıcılarına çevreci ve güvenli sürüş teknikleri eğitimi veriliyor. Bu proje Birleşmiş Milletler’in Çevre Örgütü ile yürütülüyor. Taşımacılık SO 14001 Çevre Yönetim Sistemi kapsamında oluşturduğumuz TNT Express Atık Yönetim Sistemi, atıkların ayrıştırılarak uygun yöntemlerle yeniden kullanıma kazandırılması, yeniden kullanıma kazandırılamayan malzemelerin uygun yöntemlerle bertaraf edilmesi yaklaşımına dayanıyor. Şirket içinde kağıt, plastik ve cam atıkları tüm Türkiye ofislerinde toplanıyor ve geri dönüşüme kazandırılıyor. Su, elektrik ve doğalgaz tüketimi aylık olarak takip edilerek, azaltılmasi ve etkin kullanımı konusunda önlemler alınıyor, aylık olarak raporlanıyor. Ayrıca kullanılmış piller çevreye zarar vermemesi için toplanarak Taşınabilir Pil Üreticileri ve İthalatçıları Derneği’ne veriliyor. Tehlikeli atıklarda maalesef atıkların doğası gereği geri dönüşümden ziyade bertaraf yöntemi izlenmekte. Söz konusu atıklar Çevre Bakanlığı lisanslı kuruluşlarla yapılan anlaşmalar çerçevesinde çevreye zarar vermeyecek şekilde bertaraf edilmekte. 1 ton kullanılmış kağıdın geri kazanılması ile 17 ağaç kurtarılıyor, 4100 kilovat saatlik enerji ve 26.5 m3. su tasarrufu sağlanıyor. Bu hesaplamadan yola çıkacak olunursa TNT dönüşüme kazandırdığı kağıt atıklarıyla yılda ortalama 664 ağacın kesilmesini önlüyor, 159.900 kwh enerji tasarrufu, 1036 m3 su tasarrufu sağlanmasına yardımcı oluyor. Elektrikte ise yeşil elektrik kullanıyoruz. Tüm dünyada TNT olarak kullanılan yeşil elektrik enerjisinin tüm enerjiye oranı %44. Bunu %100’e çıkarmak hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu tutarlar ve TNT Doğal Kaynak Tüketim Raporları göz önüne alındığında TNT’nin sadece kağıt geri dönüşümü ile ortalama harcadığı elektriğin %14’ünü ve suyun %10’unu yine geri kazanıma soktuğu görülüyor. Çevreci binalar T NT olarak binalarımızı enerji tasarrufu sağlayacak şekilde çevre dostu malzemeler ve gereçlerle donatıyoruz. TNT, karbondioksit üretmeyen ilk deposunu, 2008 yılında Hollanda’nın Veenendaal kentinde açtı. Çarpıcı dış görünümü ile çevresindeki iş yerlerinden ayrılan bina, olabildiğince çok gün ışığını alarak, kullanılan yapay ışığı kısıtlamak üzere tasarlandı. 300’den fazla güneş paneli, ışığı toplayıp enerjiye dönüştürerek binanın kendi enerjisini sürdürülebilir yöntemlerle üretmesini sağlıyor. Isıtma ve soğutma için ise yer altı suları kullanılıyor. Binanın, kullanımı sırasında hiç karbondioksit üretmemesini hedefleyen TNT, bu proje için VolkerWessels inşaat şirketi ile işbirliği yaptı. Ortak çalışmalar sonucunda, ekolojik tuvaletlerin temizliği için yağmur suyu kullanılmasından düşük tüketimli kahve makineleri ve geri dönüştürülebilir mobilyalara kadar pek çok yaratıcı çözüm geliştirildi. Asfalt işleri için kullanılmış cüruftan yararlanılırken kağıt atıkları ve geri dönüştürülemeyen atıklar için daha büyük konteynırların kullanılmasıyla, boşaltma aralığı da uzatıldı. Bu yöntemlerin ve önlemlerin tek bir işyerinde birleştirilmesi sayesinde, sıradan depolara göre yüzde 70’ten fazla enerji tasarrufu sağlandı. Daha sonra Amstredam'da buluna Genel merkez yine aynı kriterleri baz alarak çevreci bir şekilde planlandı ve inşa edildi. Bundan sonrada pek çok örnek dünyada TNT ofisi veya deposu olarak hizmet vermeye başladı. Ocak 2008'de Hollanda'da bulunan tüm ofislerde ve operasyonlarda (61,000 çalışan bulunuyor) %100 hidro enerji kullanılmaya başlandı. (Yaklaşık 125 milyon kWh). Bu konuda Electrabel ile bir anlaşma imzalandı. Bu değişiklik TNT'nin karbon ayak izinde önemli bir etki yapıyor. İtalya'da bulunan 150 depomuzda yenilenebilir hidro enerji kullanılıyor. Müşteriler M üşterilerimiz için yeşil hizmetler geliştiriyoruz. Müşterilerimizin taşımacılık karbon ayak izleri konusunda bilinçlenmelerini sağlıyoruz. Ayrıca büyük müşteriler için CO2 ölçümü yapıyoruz. Express müşterileri her geçen gün kendi gönderileri taşırken bıraktığımız CO2 ayak izini ve sosyal sorumluluğa bakış açımızı sorguluyor. Müşterilere CO2 emisyonlarını raporlamak için yeni bir metod ve araç geliştirdik; global dağıtım ağımız içinde farklı operasyonel aktivitelerimizden doğan emisyonları hesaplamak. Artık müşterilerimize CO2 raporları da sunuyoruz. İş seyahatleri Dünyada 146 video konferans sistemi kurduk. İş seyahatlerini ve karbon emisyonunu azalttık. Seyahat zamanını azaltarak verimliliği artırdık. Video konferans ile her yıl yaklaşık 9500 uçuş yapılıyor. 67 U KSS Kam u KSS ları ama l u g y Hastanelerin de yeşil binalara dönüşmesi kritik önem taşıyor Sağlık Bakanlığı’nın 200 yatak ve üzeri kapasitedeki tüm hastanelerde uluslararası yeşil bina sertifika sistemi olan LEED’i zorunlu hale getirmesiyle, yeşil binaların kapsamı genişliyor. 3M’den do ga d o st u çözü mler 3M, yaratıcı fikirleri yenilikçi ürün ve çözümlere dönüştürürken çevreyi de unutmuyor. Mekanik birleştirme yerine piyasaya sunduğu akrilik köpük bant teknolojisi ile araç başına 2 ila 4 kg aralığında hafiflemeyi mümkün kılan 3M, çevrenin korunmasına katkı sağlıyor. otomobil üretimindeki yenilikler de daha çevreci otomobillerin piyasaya sürülmesini sağlıyor. Ancak otomotivdeki çevre dostu uygulamalar sadece hibrit otomobiller ya da kullanılan malzemelerin çevre dostu olmasıyla sınırlı kalmıyor. G 3M, mekanik birleştirme yerine piyasaya sunduğu akrilik köpük bant teknolojisi ile araç başına 2 ila 4 kg aralığında hafiflemeyi sağlıyor. Bir araçta yaratılacak her 1 kg’lık ağırlık azaltımı yılda doğaya 2,2 kg daha az CO2 salınmasını sağlıyor. Bir ağacın yılda 11 kg’lık CO2’yi doğadan temizlediği göz önüne alınırsa her bir araçta sağlanacak 5 kg’lık bir hafifleme ile 1 ağacın yapacağı katkının sağlanabileceği ve dolayısıyla 1 ağacın kurtarılması anlamına geleceği bir gerçek. Bir yılda tüm dünyada üretilen motorlu araç sayısı göz önüne alındığında ağırlık azaltmanın önemi net ortaya çıkıyor. ünümüzde çevre bilinci endüstrinin her alanına damgasını vurmuş durumda. Otomotiv sektörü bu alanda en çok çalışmanın yapıldığı sektörlerin başında geliyor. Otomotiv sektöründe araç üretimi 1990 yılına oranla %58 artış gösterirken yapılan araştırmalara göre doğaya salınan CO2 miktarının da yine aynı yıla oranla %40 artış gösterdiği biliniyor. Nüfusun büyük şehirlere kayması, araç kullanımın artması ile araçların doğaya verdikleri zarar da her geçen gün daha da artıyor. İklim değişiklikleri ile mücadele her geçen gün hız kazanırken, 68 Ç evre dostu yeşil binaların sadece ofis, AVM ve konut alanında kalmaması gerektiğinin altını çizen Altensis firması kurucularından yeşil bina uzmanı Berkay Somalı, ‘‘2012 yılının son çeyreğinde yayınlanan Sağlık Bakanlığı Genelgesiyle bu süreç, yeşil hastanelerin yaygınlaşması ve önemlerinin anlaşılmasına paralel olarak hızlanacaktır. Birkaç sene içerisinde, devam eden yeşil hastane projelerinin tamamlanmasıyla Türkiye’nin toplamda 5000 yatağın üzerinde kapasiteye sahip yeşil hastaneleri olacak” dedi. Türkiye’de genellikle ticari bina ve markalı konut projelerinde yeşil bina uygulamalarının görüldüğünü fakat kamusal alanda henüz yeterince yaygınlık kazanmadığını belirten Somalı, “Küresel iklim değişikliği açısından değerlendirildiğinde ise diğer bina tiplerine göre hastanelerin enerji ve kaynak harcamaları ile atık seviyelerinin yüksek değerlerde seyrettiği görülüyor. Hastane binalarının aynı büyüklükteki bir ofis binasıyla kıyasladığımızda 2 kat, bir konut binasıyla kıyasladığımızda ise 3 kat daha fazla enerji ve kaynak harcadığı görülüyor. Bu sebeple ofis plazalarının, AVM’lerin ve konutların yanı sıra toplumsal yaşamımızda çok önemli bir yer tutan hastanelerimizin de yeşil binalara dönüşmesi kritik önem taşıyor” şeklinde konuştu. Evrensel sağlık, konfor ve performans standartlarını yakalama gayreti içinde olan devlet hastanelerinin de yeşil binalar olarak inşaa edilmesi konusunda Sağlık Bakanlığı’nın çıkardığı genelge ile somut bir adım atıldığını söyleyen Somalı, 2011 yılı TUİK verilerine göre Sağlık Bakanlığı’na bağlı 121 bin yatak kapasiteli 840 Devlet Hastanesi bulunduğunu, bu yüzden halk ve çevre sağlığı için atılan bu adımların son derece önemli olduğunu ifade etti. Berkay Somalı, LEED sertifikalı yeşil hastanelerin ön plana çıkan bazı özelliklerini ise şöyle sıraladı: • Çevre sağlığı ve yeşil hastane konusunda kurumsal kültür değişimine liderlik yapmak, • Zararlı kimyasalları daha güvenli ve sağlıklı alternatifleri ile değiştirmek, • Halk sağlığı için hastane atıklarının toksikliğini ve miktarını azaltmak, çevre dostu atık yönetimi uygulamalarını tesis etmek, • Enerji verimli hastane binaları inşaa ederek fosil yakıt kullanımını azaltmak, seragazı emisyonlarını azaltarak küresel iklim değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunmak ve alternatif enerji kaynaklarından ekonomik ölçüde faydalanarak daha temiz bir çevreye katkıda bulunmak. Aynı zamanda, binanın enerji maliyetlerini düşürerek işletme giderlerini minimize ederek sağlık sektörü üzerindeki kar/zarar baskısını azaltmak, • Su tüketimini verimli su armatürleri ve yağmur suyu geri kazanımı gibi stratejileri uygulayarak azaltmak ve kısıtlı olan tatlı su kaynakları üzerindeki baskıyı azaltmak, •Hem hastalar hem de sağlık personeli için ulaştırma stratejileri geliştirerek hastanenin karbon ayak izini küçültmek ve hava kirliliğine katkısını azaltmak, •Sürdürülebilir kaynaklardan veya tedarik zincirinden sağlanmış malzemeleri ve ürünleri kullanmak, • Enerji verimli medikal ekipman ve cihazları kullanmak. •Hastane içindeki iç hava kalitesini en yüksek düzeyde sağlayarak daha temiz, hijyenik, güvenli, konforlu alanlar yaratarak hastaların iyileşme sürelerini kısaltmak. 69 Farkında mısınız? Dokunuyoruz! SIZ DE “okumak her çocuğun hakkıdır” DIYORSANIZ; TOCEV yazıp 5944’e gönderin 5 TL bağışta bulunun! Haydi siz de dokunun!