Bayraktar: “Süt sektörünün geleceği çok parlak” Süt
Transkript
Bayraktar: “Süt sektörünün geleceği çok parlak” Süt
Tarımsal destekler belirlendi Düzenlemeye göre, zeytinyağı primi aynı kalırken, pamuk primi 10 kuruşluk bir artışla 65 kuruş olarak açıklandı. Bu yıl Çiftçi Kayıt Sistemine dahil olan çiftçilere dekar başına 2,5 lira toprak analizi desteği verilecek. 30 tarım havzasında, 2015 yılı üretim sezonunda üretilen ve satışı yapılan ürünlere fark ödemesi yapılacak. İZPİM PP 108 Bakanlar Kurulu’nun ”2015 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar”ı, 1 Ocak 2015 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi Gazete’de yayımlandı.Buna göre, süt fiyat düzenlemesi desteğinde en az 2 yıl, araştırma geliştirme projelerinde 5 yıl olmak üzere, 2015 yılında uygulanacak olan tarımsal desteklemelere ilişkin esaslar düzenlendi. ÇKS’ye kayıtlı çiftçilere peyzaj ve süs bitkileri, özel çayır, mera ve orman emvali alanlarında dekar için 3,3 lira mazot desteği, 4,75 lira gübre desteği, hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler, sebze ve meyve alanlarında dekar için 4,85 lira mazot desteği, 6,6 lira gübre desteği, yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkileri alanları için ise 7,9 lira gübre ve 8,25 lira mazot destekleme ödemesi yapılacak. 2’de köy kahvesi www.koykahvesi.com.tr “Köylere giden tek gazete” Mayıs 2015 Yıl: 3 Sayı: 32 Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL 600 milyon çiftçinin ‘özel günü’ Dünyada 600 milyonu aşkın kayıtlı çiftçi yer alırken, Türkiye’de 3.1 milyon kayıtlı çiftçi bulunuyor. Türkiye tarımsal üretim hasılası bakımından Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. 6’da Çiğ süte sözleşme zorunluluğu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının “Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmeliği”, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.Sözleşme yapmayan alıcılar üreticiden çiğ süt alamayacak. Sayfa 16’da Bayraktar: “Süt sektörünün geleceği çok parlak” Süt tozu üretimi için güçbirliği yapılıyor Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem süt hem de kanatlı sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu belirtti. 16’da Özellikle 2010 yılından sonra devletin verdiği sıfır faizli kredilerle kurulan büyük süt çiftlikleri güçlerini birleştirerek, süt tozu üretimi için yatırım kararı aldı. 18’de Prof. Dr. Boyacıoğlu: ‘Buğday üretimi tüketimi karşılıyor’ Tohumcular özel teşvik istiyor Motosiklet muayenesi köylerde de yapılıyor Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, “Türkiye’nin buğday satın almasının en önemli nedeni dünyanın önde gelen un ihracatçılarından olarak orta kalitede buğday ile karıştırıp ihracat bölgelerinin taleplerine uygun un üretmesidir” diyor. 10’da TÜRKTOB Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer, Ar-Ge yapmak ve sanayici olmak için özel teşvik sistemi gerekiyor” dedi. 23’de TÜVTÜRK’ün Türkiye genelinde 15 ilde başlattığı yeni uygulamayla köy ve belde merkezlerini ziyaret eden Gezici Traktör Muayene İstasyonları, artık motosiklet muayenesi de yapmaya başladı. 26’da Tarımsal kalkınmanın yolu; Gödence'den geçiyor Antik çağlardan günümüze bir zeytinyağı cenneti; Gödence Köyü.. Gödenceliler, şimdilerde “Havza Kooperatifi” statüsüne kavuşmak ve turizmde markalaşmak istiyor. Makaleler Kalkınmanın temeli süt hayvancılığı Harun ÇALLI’nın yazısı 20’de Bağlarda yeşil budama Dr. Cemal ILGIN’nın yazısı 32’de ADÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü ‘Morova Zeytin Küspesi’nin etkileri üzerine araştırma sonuçları 34’te köy kahvesi 2 HABER www.koykahvesi.com.tr Tarımsal destekler belirlendi Buna göre, zeytinyağı primi aynı kalırken, pamuk primi 10 kuruşluk bir artışla 65 kuruş olarak açıklandı. Bu yıl Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) dahil olan çiftçilere dekar başına 2,5 lira toprak analizi desteği verilecek. 30 tarım havzasında, 2015 yılı üretim sezonunda üretilen ve satışı yapılan ürünlere fark ödemesi yapılacak B akanlar Kurulu’nun ”2015 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar”ı, 1 Ocak 2015 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi Gazete’de yayımlandı.Buna göre, süt fiyat düzenlemesi desteğinde en az 2 yıl, araştırma geliştirme projelerinde 5 yıl olmak üzere, 2015 yılında uygulanacak olan tarımsal desteklemelere ilişkin esaslar düzenlendi. Bu yıl Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) dahil olan çiftçilere dekar başına 2,5 lira toprak analizi desteği verilecek. Ayrıca ÇKS’ye kayıtlı çiftçilere peyzaj ve süs bitkileri, özel çayır, mera ve orman emvali alanlarında dekar için 3,3 lira mazot desteği, 4,75 lira gübre desteği, hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler, sebze ve meyve alanlarında dekar için 4,85 lira mazot desteği, 6,6 lira gübre desteği, yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkileri alanları için ise 7,9 lira gübre ve 8,25 lira mazot destekleme ödemesi yapılacak.Bu yıl sözleşmeli yağlık ayçiçeği, aspir, kanola ve soya fasulyesi üretimi yapanlara fark ödemesi desteğine ilave olarak dekar başına 15 lira ödenecek.Öte yandan Türkiye Tarım Havzalarının Belirlenmesine İlişkin Kararın eki listesinde yer alan 30 tarım havzasında, 2015 yılı üretim sezonunda üretilen ve satışı yapılan ürünlere fark ödemesi yapılacak. Yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir, zeytinyağı, buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale, çeltik, kuru fasulye, nohut ve mercimek ürünleri, tarımsal veriler ve uydu görüntüleri; zeytinyağı tarımsal veriler kullanılarak belirlenecek verim değerlerine göre, pamukta yurt içinde üretilip sertifikalandırılan tohumları kullanma şartı aranarak desteklenecek.Buna göre, kilogram başına yapılan fark ödemesi desteği, yağlık ayçiçeğinde 30 kuruş, kütlü pamukta 65 kuruş, soya fasulyesinde 50 kuruş, kanolada 40 kuruş, dane mısırda 4 kuruş, aspirde 45 kuruş, zeytinyağında 70 kuruş, buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikalede 5 kuruş, kurufasulye, nohut ve mercimekte 20 kuruş, çeltikte 10 kuruş, çayda ise 12 kuruş olarak belirlendi. Anaç sığır başına ödeme birim miktarı Hayvancılık Anaç sığır başına ödeme birim miktarları, tek işletme olarak kabul edilen, kooperatif ile birlikler hariç, 500 başa kadar tam, 501 baş ve üzeri için yüzde 50’sine karşılık gelen tutarın ödenmesi suretiyle uygulanacak. Birlik ve kooperatiflere üye olup işletmesinde 500 baştan fazla hayvan bulunduran yetiştiricilere hayvan sayısı limitleri uygulanacak. Sütçü ve kombine ırklar ve melezleriyle etçi ırkların melezleri her anaç sığır için 225 lira, etçi ırklar anaç sığır 350 lira, anaç mandaya 400 lira, sütçü ve kombine ırklar ve melezleri anaç sığır soy kütüğü ilavesinde 70 lira destekleme ödemesi yapılacak. Suni tohumlamadan ve etçi ırklardan doğan buzağı için 75 lira, döl kontrolü projesi kapsamında suni tohumlamadan doğanlara 35 lira, yerli ırk veya melezi sığırlardan etçi ırklara ait spermayla yapılacak tohumlama sonucu doğan buzağılara ilave 75 lira destek verilecek. Sürü yöneticisi istihdamı desteği uygulaması kapsamında, 300 küçükbaş ve üzeri anaç hayvan varlığına sahip işletmelere, 2016 yılı bütçesinden 5 bin lira ödenecek.GAP, DAP, DOKAP ve KOP Kalkınma Bölgeleri illerinde e-ıslah veri tabanına kayıtlı sığırlarını, (saf sütçü ırklarda, doğum tarihi 1/1/2010 ve sonrası olanlar hariç olmak üzere) etçi veya kombine ırklarla tohumlama yaptıran yetişti- ricilere, anaç sığırları ve doğan buzağılar için dişilere Brucellosis S-19 aşısı yaptırmak şartıyla anaç sığıra 350 lira, buzağıya 150 lira ödeme yapılacak. Damızlık koyun-keçi yetiştiriciliği yapan, damızlık koyun-keçi yetiştiricileri birliklerine üye, hayvanları Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı yetiştiricilere, anaç hayvan başına 22 lira des- Destekler memnun etmedi Söke Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı M. Kemal Kocabaş desteklemelerle ilgili yaptığı değerlendirmede; hüsrana uğradıklarını söyledi Kocabaş yaptığı açıklamada “Açıklanan 2015 yılı ürün desteklemeleri ile üreticiler yine hüsrana uğradı. Pamuk primini 75 kuruş beklerken, 10 kuruşluk bir artışla 65 kuruş olarak açıklandı. Bu artış pamuk üretici için yeterli değildir. Konuyla ilgili Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Aydın Milletvekilleri nezdinde devam eden girişimlerimizi ara vermeden devam edeceğiz. Artan girdi maliyetleri, sürekli düşen pamuk fiyatları nedeniyle üretici bu yükün altından kalkamaz. Bu şartlarda bölgemizde pamuk üretimi düşecek. Yine bölgemizde Zeytin üreticilerini ilgilendiren zeytinyağı priminin de aynı kalması üzücü. 5 yıldır değişmeyen fiyatların sonrası gelen zeytinyağı düzeltme fiyatlarına bakıp da zeytinyağı primini aynı bırakmak doğru bir görüş değil. Zeytinyağındaki 1 TL’lik prim desteği isteğimizi yetkili çevrelere iletmeyi sürdüreceğiz. Açıklanan 2015 ürün destek- lemelerine bakıldığında az sayıda kalemde küçük artışlar yapılırken büyük çoğunluğunda 2014 desteklemelerindeki gibi aynı kaldığı, hiç artış yapılmadığı görülmektedir. Üretken bir sektör olan tarımın daha fazla desteğe ihtiyacı olduğu gerçeğinin bir kez daha altını çizmek isterim” dedi. Süs bitkisi, özle çayır, mera ve orman ürün alanları: Mazot Desteği(3,3), Gübre desteği(4.75), Toplam(8,5); Hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler, sebze ve meyve alanları: Mazot desteği(4.85); Gübre desteği (6,6); Toplam(11,45). Yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkileri: Mazot desteği (7,9), Gübre desteği (8,25), Toplam (16,15), Toprak Analizi Toplam (2,5). 1- Yağlık Ayçiçeği 30 krş, 2-Kütle Pamuk(yurt içerisinde üretilen sertifikalı tohumları kullananlar) 65 krş, 3-Soya Fasulyesi 50 krş, 4-Kanola 40 krş, 5- Dane mısır 4 krş, 6-Aspir 45 krş, 7-Zeytinyağı 70 krş, 8-Buğday 5 krş, 9-Arpa, Çavdar, Yulaf, Tritikale 5 krş, 10- Kuru Fasulye, Nohut, Mercimek 20 krş, 11-Çeltik 10 krş, 12-Çay 12 krş tek verilecek.Tiftik keçisi yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve tiftik üretiminin artırılması için üretmiş oldukları tiftiği, Tiftik ve Yapağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Tiftikbirlik)’ne veya kooperatiflerine satan yetiştiricilere kilogram başına 22 lira ödenecek. Üretmiş olduğu çiğ sütü, süt işleme tesislerine satan, düzenlemede belirlenen bir hayvancılık örgütüne üye olan yetiştiricilere, inek sütü için soğutulmuş süte farklı olmak üzere, manda, koyun ve keçi sütü için Bakanlığın belirleyeceği dönemler ve birim fiyatlar üzerinden ödeme yapılacak. Islah amaçlı süt kalitesinin desteklenmesi projesi kapsamında, her bir sığır için süt içeriğinin tespiti amacıyla yapılacak analizler için Ankara, İzmir, Balıkesir, Bursa ve Tekirdağ illerinde 50 lira ödenecek. Diğer destekler İpekböceği yetiştiriciliğinde ücretsiz tohum sağlayan Koza Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine (Kozabirlik) kutu başına, ürettiği yaş ipekböceği kozasını satan yetiştiricilere kutu tohuma 40 lira, birinci sınıf yaş koza ve damızlık kozaya 30 lira ödeme yapılacak.Arı yetiştiriciliği yapan ve belirlenen yetiştirici birlikleri veya üretici birliklerine üye olan üreticilere, Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı olma şartı ile kovan başına, seralarda doğal polinasyonu sağlamak amacıyla Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı seralarda, bombus arısı kullanan yetiştiricilere koloni başına arılı kovan için 10 lira, bombus arısı kolonisine 60 lira destek verilecek.Su ürünleri yetiştiriciliği yapanlara, su ürünleri kayıt sistemine kayıtlı olmak şartıyla, ürün için kilogram başına, alabalıkta 65 kuruş, çipura ve levrekte 85 kuruş, yeni türlerde 1 lira, midyede 5 kuruş destek verilecek. Bir işletmenin destekten faydalanabileceği en fazla miktar yıllık 500 bin kilogram olarak belirlenirken, 250 bin kilogramına kadar olan kısmına bu desteklerin tamamı geri kalan kısmı için ise, yarısı tutarında destekleme ödemesi yapılacak. 3 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi 4 HABER www.koykahvesi.com.tr Türkiye’de 5,5 milyon sığır, 14,5 milyon koyun, 4,4 milyon keçi, 55 bin manda sağılabilir hayvan varlığı içerisinde yer aldı. Süt üretiminde 10 yıl içerisinde yüzde 73 artış kaydedildi Hayvancılıkta büyüme hız kazandı T ürkiye’de son 10 yıl içerisinde büyükbaş hayvan sayısında yüzde 40, küçükbaş hayvan sayısında yüzde 30, süt üretiminde yüzde 73, et üretiminde yüzde 125, kanatlı eti üretiminde yüzde 116, arılı kovan sayısında yüzde 60, bal üretiminde yüzde 39 artış olurken, ipek böcekçiliğinde yaş koza üretimi yüzde 45 azaldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerinden yapılan derlemeye göre, 2004-2014 yıllarındaki 10 yıllık süreçte Türkiye’deki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı, süt üretimi, kırmızı ve kanatlı eti üretimi, arılı kovan sayısı ve bal üretiminde yüksek artışlar görülürken, düşüş yaşanan tek sektör ipek böcekçiliği oldu.Büyükbaş hayvan sayısı 2004’te yaklaşık 10,2 milyon iken, 2014 yılında yüzde 40 artışla 14 milyon 244 bin 673’e ulaştı. Bu rakamın 14 milyon 122 bin 847’sini (yüzde 99) sığırlar, 12 bin 826’sını ise mandalar oluşturdu. Türkiye’deki kültür sığırı sayısı da söz konusu dönemde 3 katına çıkarak 6,1 milyon oldu. Melez sığır sayısı 6 milyon 5 bin 89’a yükselirken, yerli sığır sayısı yüzde 44 azalarak 1 milyon 977 bin 948’e geriledi.Küçükbaş hayvan sayısı da söz konusu dönemde yüzde 30 artış gösterdi. Türkiye’de 31 milyon 115 bin 190’ı koyun, 10 milyon 347 bin 159’u eti, 27 bin ton keçi eti, 526 ton manda eti üretildi.Yumurta üretimi 10 yılda yüzde 55, kanatlı eti üretimi yüzde 116 artış gösterdi. 2004’te 11 milyar 56 milyon olan yumurta üretimi, 2014 yılında 17 milyar 145 milyona çıktı. Kanatlı eti keçi olmak üzere 41 milyon 462 bin 349 küçükbaş varlığı bulunuyor. 10 yıl önce Türkiye’deki küçükbaş hayvan sayısı 31 milyon 811 bin 92 idi. 2008-2010 yıllarında düşüş gösteren küçükbaş hayvan sayısı, 2014’te 10 yıl öncesine göre yüzde 30 arttı.Türkiye’de 5,5 milyon sığır, 14,5 milyon koyun, 4,4 milyon keçi, 55 bin manda sağılabilir hayvan varlığı içerisinde yer aldı. Süt üretiminde yüzde 73 artış oldu Süt üretiminde 10 yıl içerisinde yüzde 73 artış kaydedildi.Geçen yıl 18 milyon 498 bin 630 ton olan süt üretiminin, 16 milyon 867 bin 419 tonu sığırdan, 1 milyon 113 bini 130 tonu koyundan, 463 bin 394 tonu keçiden, 54 bin 687 tonu mandadan elde edildi.Sağılan hayvan başına ortalama süt üretim miktarı da sığırda yıllık 3 ton, koyunda 76 kilogram, keçide 105 kilogram, mandada yaklaşık 1 ton oldu.Türkiye’de 3 milyon 714 bin 457 büyükbaş, 6 milyon 767 bin 528 küçükbaş hayvan kesildi.Son 10 yılda kırmızı et üretimi yüzde 125 arttı. 2004 yılında 446 bin 965 ton olan kırmızı et üretimi, 1 milyon 8 bin 526 tona yükseldi. 2014 yılında 882 bin ton sığır eti, 99 bin ton koyun Kanatlı eti üretimi de söz konusu dönemlerde 876 bin 774 tondan 1 milyon 894 bin 669 tona yükseldi.Geçen yıl kanatlı sektöründe toplam işletme sayısı 11 bin 328, kümes sayısı da 19 bin 738 olarak hesaplandı.Geçen yıl 193 bin 442’si eski, 6 milyon 867 bin 531’i yeni kovan olmak üzere, 7 milyon 60 bin 973 arılı kovan bulunduğu belirlendi. 10 yıl önce Türkiye’deki arılı kovan sayısı 4,4 milyondu. Söz konusu dönemde bal üretimi de yüzde 39 arttı. 2014’te 102 bin 486 ton bal, 4 bin 24 ton bal mumu üretildi, bal verimi de kovan başına 14 kilogram olarak hesaplandı.İpek böcekçiliğinde de 2004 yılından bu yana yaş koza üretiminde düşüş görüldü. Türkiye’de ipek böcekçiliği yapılan köy sayısı 2004 yılında 272 iken, 2014 yılında 343’e çıkmasına rağmen, hane sayısı 2 bin 888’den bin 760’a, açılan kutu sayısı 5 bin 161’den 3 bin 738’e, yaş koza üretimi de 145 tondan 80 tona geriledi. 5 HABER köy kahvesi Çiftçi Kulübü’nde bereket var www.koykahvesi.com.tr Tarım haberlerini herkesten önce öğrenmek, Vodafone’la işte bu kadar kolay! CIFTCI yaz, 2434’e gönder. Vodafone ÜCRETSİZ Vodafone Çiftçi Kulübü üyeliğinden tüm Vodafone aboneleri yararlanabilir. Çiftçi Kulübü’ne üyelik ücretsizdir. Çiftçi Kulübü kapsamında gönderilen her türlü bilgi ve uyarı, ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan gelen tahminleri ve önerileri yansıtmakta olup, her türlü içerik ilgili kurum ve kuruluşların sorumluluğundadır. Abonelerimizin bu bilgileri değerlendirirken diğer bilgi kaynaklarından da faydalanmaları önerilir. Hasat Zamani 250x325 R1.indd 1 20.04.2015 20:23 köy kahvesi 6 GÜNCEL www.koykahvesi.com.tr 600 milyon çiftçinin ‘özel günü’ 1 4 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü, 2010 yılında faaliyetine son veren merkezi Paris’te bulunan 61 ülkeden 90’ın üstünde çiftçi örgütünü temsil eden Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP) tarafından ilan edilmiş bir gün olup IFAP’a üye tüm ülkelerde aynı zamanda kutlanıyor. Bu günde gerçekleştirilecek çeşitli faaliyetlerle dünyanın her tarafında tarımsal üretim yaparak, insanlığın ihtiyaç duyduğu gıda üretimini gerçekleştiren çiftçilik mesleğinin, toplum için taşıdığı önemin ortaya konulması ve tarımın dolayısı ile çiftçilik mesleğinin sorunlarına kamuoyunun dikkatlerinin çekilmesi hedefleniyor. Her 14 Mayıs’ta, çiftçi örgütlerince ülke genelinde toplantı, gösteri ve yarışma gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Köy Kahvesi Gazetesi olarak, her geçen gün üretim alanları daralan, ekonomik olarak diğer sektörlere yenik düşen bir sektörün yılmaz yorulmaz, her yıl bir başka umutla heyecanla üretmeye devam eden insan- Avrupa birincisi Dünyada 600 milyonu aşkın kayıtlı çiftçi yer alırken, Türkiye’de 3.1 milyon kayıtlı çiftçi bulunuyor. Türkiye’nin üretilen ürünlerde oluşturulan cirolara bakıldığında, dünyada 7’nci sırada yer aldığı ifade edilerek, yaklaşık 62 milyar dolarlık tarımsal üretim hasılasına sahip olduğu kaydediliyor. Yetkililer, tarımsal üretim hasılası bakımında Türkiye’nin Avrupa birincisi olduğuna işaret ederek, tarımın ve çiftçiliğin gelişmesinin önündeki en büyük engeller arasında tarım arazilerinin parçalı olmasının geldiğini dile getiriyorlar. Rakamlarla Türkiye’de tarım sektörü Türkiye’nin tarımsal üretim cirosu bakımından dünyada yer aldığı sıra : 7 Türkiye’de bulunan kayıtlı işçi sayısı: 3.1 milyon Dünyada tarım alanında çalışan işçi sayısı: 1.1 milyar Türkiye’de tarım alanında ça- 2i 3 köy kahves K yiz le!rin kaderi deği şiyor 8 bin 615 köydeöy HABER köy kahvesi .tr www.koykahvesi.com HABER 10 bin lira ve köyleri ımız iller teşvik verile Ulaştığ cek Çevre : 174 köylerin sesinin e terkedilmiş cılık Tarım, Hayvan Amacımız; kaderin duyurulması. i sağlayan biraz daha fazla turizm ile geçimin dertlerine bir ve az da olsa vatandaşların sizlerin köylerde yaşayan Bu doğrultuda , sahip çıkmak. z ile ilgili tüm sorunları, çözüm bulmak istiyoruz. Köyünü re duyurulmasını de desteğini yazabilir, yetkilile köylere yakın güzellikleri bize . Biz özellikle unutulmuş E-mail re hatırlatacağız. sağlayabilirsiniz köyleri yetkilile olacağız ve o esi35@gmail.com adresimiz: koykahv ve Şehircilik Bakan : 167 İSAR: 393 ISPARTA A.KARAH lığı, kırsal alanda : 787 İSTANBUL : 614 kalitesini yüksel ANKARA yaşam İZMİR için kırsal: 569 Lİ : 177 tmek ANTALYA 490 KIRKLARE : dönüş üm çalışm : 602 AYDIN alarına hız verdi. Bakan : 906lık KONYA BALIKESİR tarafından:: 790 : 183 MANİSA 398 2017’ye kadar BURDURtüm : bölgele 676 MUĞLA : 258 rde tamam BURSA TEKİRDAĞ hedefl enen LE : 568 : 245 lanması projelerde evini ÇANAKKA : 370 UŞAK yıktırıp yörese DENiZLİl tarzda : 248 yenide n inşaa ettiren EDİRNE köylü Köyde otura na devlet yardı Bakanlık, mı kentse ardından, kırsal l dönüşümün dönüşüm projelealanda yapılacak yardımı yapaca rinde köylülere de kira da kenttekiler k. Köydeki vatandaş kadar yardım Bakanlık proje alacak. kapsam Bakanlığı ile görüşm ında Kalkınma eler yapara dönüşüm için 2015 programına k kırsal milyon liralık proje teklifi yaptı. 25 vatandaşlara 10 bin liralık verileceği kayded yanın esiildi. ızda teşvik Şekerbank’ın yeni uygulaması; “Aile Çiftçiliği Bankacılığ ı” köy kahveskiöy kahvesi Köy Kahv İZPİM PP 108 si.com.tr www.koykahve Her an köyünüze gelebiliriz ilerine” “milletin efend Şekerbank, oğlunu evlendiren, kızını üniversiteye gönderen Çiftçi Ailesi Kredileri , çiftçi ailelere, ile hasat zamanı ödemeli ihtiyaç kredisi sunuyor. 16’DA 4’TE www.koykahve si.com.tr Anadolu’nun Çalıku şları Köyde öğretmen olmak 38’DE TL Abonelik: 30 Yıl: 3 Sayı: “milletin efend 28 0cak 2015 Aralık 2014 Fiyatı: 3 TL Yıllık ilerine” Abonelik: 30 TL 23’DE t’ Başkanı yi Yönetim Kurulu“Ülkemiz l Pamuk Konse rek, Başkanı ve Ulusa eni veremediğini belirte Kırsa ldaki vatandaşın ın vermiş Borsası Meclis beklen Bakanlığımız mutlaka deste İzmir Ticaret 2014 yılı için ve Hayvancılık dedi.ere göçün z”şehirl klenmesi gerek öz, pamuğun artış göstereceğ ve Gıda Tarım k yetiştirileme “Topr Barış Kocag tiğini, aksi ı başarılı verim ini vurgulayan aklarımızı 1 kilo dahi pamu Tarım Bakanı takdirde üreticisinin ulaştığ primi olmasa Türkiye’de tarıma dayalı verimli kullanmak, ekono Mehdi Eker, leme mimizi tarım ihracatın artma olduğu destek Sayfa 10’da Yorumlar... Köyünüze ‘ses’ olalım!.. Kocagöz: a 15 yeni Pamukt Aliağa’da a... bir yold çeşit bal ormanı a Nazilli Pamuk Araştırm üzerin sı büyütmek ve Tarıma yeni için kırsal kalkınma yatırımlarıden yapılmalı” dedi. Gıda Tarım ve Hayvancıl ar 10.1 mily ık Bakanı Mehdi Eker: yılda lira Desdest Çiftçiye 10 teklekeme ler yurt milyar Sayfa 20’de gen elinde artacak karşılıksız destek Bakan sizİl Müdürlüğü Eker, Burdur rdek Bakan Mehdi Eker, Çeki binasının temel atma 17 milyar lira milyar 800 milyon “2002 yılında 1 konuşmada, tarım-haytöreninde yaptığı lira olan karşılıksı hibe desteği, 2015’te vancılık desteklez üzüm melerinin kuru 10 milyar liraya Burdur ve ülke genelinde tarlada kaldı çıkacak. arak devam edeceğini Türkiye’n in tarım sektörü milyar dolarlık Sayfa 4’de çı tavır Uzakdoğubildirdi. 26’DA art- birinci hale61geldi” hasılası ile AB’de ırklar... dedi.26’DA Ekonomi Profesörü balığına karşıYorum Burak Arzova: Türk Bal rına ıkla paza r gen ban Marka köyleri Alabalıkta 30 bin HAYVANCILIK Gıda Tarım korERunacak ‘Türkiye nlaşacak kasında HAB tona yaklaşan yoğu nasıl yaratabiliriz ve Hayvanc la ılık ? ihracat rakamıy SEKTÖRÜNÜN Bakanlığı suSayfa 32’de Ersin Bozkurt tarım da Buz > Avrupa’ 14’te daki ağılara bebek gibi ürünleri üretimin lider konumda ÇÖZÜM BEKLEYEN sürdürülebilir i bak Dünya’da ve Türkiy ılac m Gıda, olan Türkiye ak potansiyelini Tarım ve Hayvanc un veBayraktar: ‘Tarı e’de SORUNU: sorununkılmak ılık Bakanlığ ve Resmi Gazete’d pamuk üretimKaba yem Su Ürünleri ım balık türlerini Merala“Buzağıl e yayımlanarak ınca hazırlanan için Tar rın yokarın n yürürlüğe giren sektörüne, edilere Korunma iye’nin k,sıhayvan neslini ak korumak ve tüketimi çözümü kullanamıyor’ Türk ile İlgili Asgari n başlayar ların Standart ahırlaralara tohumda İlişkinlıp Avrupa nın insan kapatı Yönetme amacıyla konuşk ve ortalarıine Eyyüp kapsamı ağırlıkl Sayfa 32’de Hareme yaptığı küçük buzağılartahıllik” nda iki haftalıkt nde üretim, verimlili ı beslen sig Birliğinden lu, kongred > 16’da i Trabzon törü mesi an için sağlığı zenginliğ Davutoğ dayalı Tarım ve tarıma ilk gelen denildiğinde akla olan İzmir kurumlar arasında yıllık geçmişi yüz Ticaret Borsası, sektörüne Türkiye’nin tarım 6’da ile bölgenin ve ediyor. Sayfa yön vermeye devam Sayfa 8’de MAYBİR damızlık arı dağıtacak Meclis Başkanı Barış Tarımda vergi şart düzenlemeleriticaret İzmir Ticaret Borsası Dünya arıcıları Fethiye’de buluştu ıslah Sayfa 37’de yapılan pamuk en İstasyonu’nda arı sonucunda geliştiril çalışmal tescil Bir pamukıçeşidi başar öyküs onlarca yeni olup, üreticilerin ü aşamasına gelmiş yı bekliyor. Sayfa 7’de hizmetine sunulma Sermayecik modeli 5 nM Davutoğlu’nda eraları betonlaşma köy kahvesi M E Y de üj bekliyor m ye çiftçi Yem sek Sayfa 18-19’da www.koykahvesi.com .tr Ersin Bozkurt > 14’te Ahmet Tetik > 16’da an Hayvancılık açısınd yem bitkilerinin önemi etkiliyor. katacak’ ıNass zenginlik kapsam an’dan çiftçilere: “Tarım, stratejik Ekomodern sera genişliyor bir sektör” Köy Meclisi istediğin ’da Başbakan birçok konuyu dahahediye bazı müjdeler vermek üç lbölümde bir mada, çiftçilere Vetarım n bütüncü n köyler sektörün kapsaya de e bir oluşacak ması Su ve güb-uygulan ve bu değişiklikleribelirterek, “Mazotpolitika ini Ürünleri Bu sene 24’te Gen Sayfa 14’de r. Sayfa olarak nitelediğ edecek. 29’da gerekiyo devam Sayfa Prof. Dr. i yüzde Bankası kuracak. Mustafa Kaymakçı desteğin re desteğinde artışımız > 20’de i yüzde 5, gübre mazot desteğin Sayfa 34’de dedi. Sayfa 4’te 10 artırıyoruz” ladı kıyame kopmaya başladı t GDO kaosu baş yüzde 9 oranındave Başbakan Başkanıa Geneluygulam İl AK Partivergi lu, AKP Tekirdağ sektörün Davutoğ a kararı indiAhmet i’nde pirinçte KDV ayTürkiye hayvancılığınd Kongres tepkisini ve mazot desteği, gübredevam rimi, çekmeye mevcut durum ve kanola ve aspirderçiçeği, ediyor.soya, öneriler ak tarımsal destekle . sağlanac Sayfa 46’da nı olums yatak temin Ür eticiy Büyümedeki e 100 bin düşü da ştenda na rekolte ıla cak kayıpları soruğıt mlu edilecek. 12’DE uz Torba Kanunu’ Başbakan Yardımcıs nun ı Ali Babacan: dışında kullanım içinde yer alan, meraların amacı ını 41’dekaba yem alanında sağlayan değişikliğin, kaliteli ve ta en son saman oldukça büyük bir açığı olan hatbile ithal eder duruma hayvancılığına gelen Türkiye Sayfa 21’de büyük olduğuSayfa Meraların yok edilerekbir darbe ileri 27’de sürüldü. Türkiye Kırmızı , hayvanla rın ahırlara kapatılıp tahıl ağırlıklı beslenm Et Üreticileri Merkez Birliği “5-20 Baş Besi Sayfa 2’de Genel Başkanı Projesi” etkilediği dile getirildiesinin insan sağlığını olumsuz Bü- mında lent Tunç, küçük Avrupa ülkelerin kapsabesi . Sayfa 22’de işletmeleden temin rinin canlanma edilen 100 sı köy kahveski öy kahvesi alarda bulundu le ilgili açıklam .tr www.koykahvesi.com ilerine” “milletin efend Akgün Köyü, n B.Menderes'te köylerine su or verilmesini istiy için hazırlanan www.koykahvesi.com .tr 41’de > 18’de İZPİM PP 108 Prof. Dr. Figen Kırkpınar gösterdi Kış kara yüzünü“Ç iftçi mağdur oldu Fiyatı: : 30 TL 3 TL Yıllık Abonelik ” rında hasara neden ağına yapac yağışı tarım alanla etkili olan kar ekili olan hububata örtü görevi i. e Ege Bölgesi’nde yağışının arazid etkileyebileceği de dile getirild Son günlerde taraftan da kar Bayraktar: “Ocak olurken, diğer yağışın üretimi olumlu yönde üretin ayında meydana “Sigorta şart” baskın Bai kend larının geleninizi Hayvancılık vurgu yapılarak, an, 31eniz Gıda, Tarım vefırtına Ürün tarlada kaldı so- ardınd di gübr Ocak-2 Şubat aşırı yağmur ve kar yağışı sel felaketi im: sı ve Ken Eker, etkili olan kar yadevr Mehdi aşırı yağışlar neden nde ve su tarihle kanı nik Bölgesi’ Ege su bas- orga sela suları altında rede aylarınd gerçekleşen iyle çiftçimiz bir ri arasında meydana gelen seraların nucuKış yaşanan hasar afetlerle ğışı ve ardından Güb “Bizim doğal lodos kez daha mağd açıklama arazilerinde na ilişkin, ilgili e deve larda bulunan kalması ur oldu” dedi. kınları, sera ve tarım gerçek bobir şekilBayraktar, tarımın Ege’d bir fabrika imiz ayrıntılı üstü olduğun açtı. Zararın eye son Gübreye para ödem güreşi heyecanı Ekolojik Köy “Kiraz lı” ilgi bekliyor tespitler açık kar-, u,sele zarara yol çiftçinin iklim koşullar meydana ediyor. k çalışmalar songelen Ama de devam olumsuz yutunun yapılaca var. Sigorluklardan en fazla ında belirtilirken, sigorta kesimkarşı olduğun etkilenen cak. Daha erken şı, dona unbelirtti. hibe rasında ortaya çıkacağı yarısınıYaşanan 46-47’de almanızı sağlayapiyasanın önüne bulundubedelini doğal afetlerin nın karşılanmasını ğu sıkıntıla ta poliçe , içindehasat sayesinde ra rağmen görenle-üretimi Sayfa çiftçiler zararları zarar şa ilçesinde çiftçinin Oradabüktüğü z. belini bırakmayan Üsveriyoru ve ürettiğiniz mamule sera um. istedi. İzmir’in Kemalpa üze- üretiyor nü vurgulay aslında geçebilmenizi ayında ağaçlarıniınkendim bir kısmı an Bayrakta meydana de sağlayacak. büyük Gübrem doğal. naylon - ,rin bahçesindeki kiraz“Kuzey lodos %100 şekilde Yarımkü fırtınası ve aşırı r, şubat daha fazla raf ömrüilaç kullanmanız birgelen organik Basit %100 değil.zarara Bağ yağışların yol açtığına gedabüyük zirai rini örtüp, serada telik rsunuz? bir örtü dikkati Hem de hiçbir , plastik çekti. yetiştirenleMustami uğraşıyo yapıyor kirazını” gübtünel Çiftçilik ilk kayıtlı cağınız re’nin ıyor, eyecek. Hasar kiraz hasadı gerekm ğiniz sozde kullana Doğa tespit Mart’ta Sigorta biryaptırm ve çalışmaları başlad riyor. ve bahçeni az yse; üretece fa Özyurt’un 30 nedeniyl irsiniz; kısmı zengi e yarımüretebil daha çok onlardan Deyim yerinde tarihbir ni; mucizeHasar bir ı kendiniz tespit değil ve doğanın çalışmal ilir yapma hayali, kar reyialtında 8’dedevam kalan işi başarab arının lucan gübresi dedi. Sayfa Bayrakta r”“Çalışm ettiğini bildiren deki atıkları kulr, oluşuyo sermaye ile bu kaldı. Yıkılan seranın ten kurtualar tamamlandıktan si. Sadece çevreniz net bir da zarar gördü. üretmeniz para ödemek BP_TARI şekilde sonra gübresi gübM_25x6.fh ortaya kayıplar bu yaklaşık 120 ağaç gübreye Üretece solucan ğiniz 11 2/27/15çıkacak. lanarak hazırdak 4:47 PM Bununla ız. i verilere Page 1 birlikte hali e labilirsiniz. göre, üreticile erinizi organiğ çok basit ve masrafs rin büyük kaybı görülüyo l re hem mamull olduğu hem de kimyasa r. Sayfa 10’da dönüştürecek daha fazla ürün C M gübreye kıyasla Y üzdü! Çiğ süt üreticn iyi ucuz süt! İZPİM PP 108 Devlet destekleri ı Köylerin kendisini iler ilgiyi arttırd Hakan yönetmesine izin vemed Yard. Doç. Dr. yazısı 44’te Prof. Dr. Tayfun yazısı 36’da Özkaya’nın Suda .tr www.koykahvesi.com Sayfa 16’da iz yılın ortaların Türkiye’de geçtiğim fiyatı 1 lira 15 kuruş. süt dan bu yana çiğ süt fiyatlarını belirleBu yılın ilk üç ayı gelen taraflar, oldukmek için bir araya sonra görüşmelerden ça gergin geçen den devam etmesüt fiyatının değişme Bozkurt > 6’da Ersin verdiler. sine karar “Köylere giden Fiyatı: 3 TL Yıllık 3 Sayı: 31 Nisan 2015 Yıl: dan IPARD (TKDK) tarafın ve Hayvancılık kleme Kurumu açılışı, Gıda Tarım Kalkınmayı Deste Tarım ve Kırsal klenen Ankara’daki 281 tesisin Bozkır ve AB Türkiye 4’de Bakanı Volkan yapıldı. Sayfa fonlarıyla deste Eker, Avrupa Birliğibatı’nın katıldığı törenle Bakanı Mehdi Szom Bela nı Başka Delegasyonu ırım Denizli’ye dev yat HayGıda Tarım ve vancılık Bakanı EkoMehdi Eker ve nomi Bakanı Nihat Zeybekci, bölgenin Et ihtiyaç duyduğu Deve Süt Kurumu anizli Et Kombin sı’nı törenle açtı. Sayfa 6’da Düşük faizli kredi edecek uygulaması devam 10’da biri Boşalan köylerden 42-43’de Tarım Bankacılığı kozmetikten temizlik Gıdadan giyime, bir ürün yelpazesi ürünlerine geniş ürünlerin üretimi de bulunan organik gün artıyor. 20’de talebi de her geçen yolu Zeytinde verimin 14’de doğru gübereleme Topraksız tarımın yıldızı: ‘Perlit’ 26’da eler Makal ve önlemler Bağlarda don zararı yazısı 38’de Dr. Cemal ILGIN’nın 30’da Köylerin Altyapıs ının Desteklenmesi (KÖYDES) Projesine Maliye Bakanlığ bütçesinin ilgili ı tertibind bin lira ödenek tahsis e 366 milyon 760 edildi. Sayfa 23’de K 14’te Türkiye tohumda kime bağımlı? Gübre sektörünün beklentileri ÖZKAYA’nın yazısı 38’de Sebahattin EMÜL’ün ’nın ‘Organik ürünler pazarı da büyüdü’ Composite KÖYDES Projesi 2015 ödenekleri belli oldu Metin KARABİB ER’in yazısı 26’da CY CMY e” tek gazet Sayfa 7’de Abonelik: 30 TL a destek Vodafone Türkiye, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığ ı’nın Tarımsal İzleme ve Bilgi Sistemi Projesi (TARBİL) kapsamı yapacak personel nda saha denetimi inin 3G internet buluşmasını sağlayac ağıyla ak Sayfa 6’da Prof. Dr. Tayfun MY Kadın çiftçiye eğitim desteği tesis TKDK destekli 281 Üstüner’in CM i Zootekni Bölümü ADÜ Ziraat Fakültes Küspesi’nin etkileri ‘Morova Zeytin sonuçları 34’te a üzerine araştırm Çiftçi, geçimini toprağı ekerek sağlayan kimsedir. Çiftçiler dünyanın en zor işlerinden birini yapan, işini bir yaşam tarzı olarak icra eden kesimdir. Çiftçilik, dünyayı besleyen ve başta gıda sanayi olmak üzere çeşit- köy kahvesi “Köylere giden tek gazete” 14’te Çiftçilerden tarım fuarlarına yoğun ilgi Makaleler Kazandere Köyü Tohumculuk % 400 büyüdü köy kahvesi Köyü, ekoloKuşadası Kirazlı yetkililerden jik bir köy olarak, 20’de ilgi bekliyor. Sayfa fiyatın Çiğ sütte referans tarihine 31 Mart 2015 kuruş olarak kadar 1 lira 15 karar uygulanmasına eri ile verildi. Süt sanayicilgerginliğe üreticiler arasında referans süt neden olan çiğ 1 Temmuz fiyatı sabit kaldı. litresi 1 lira 2014’ten bu yana süt referans çiğ 15 kuruş olan 2015’e kadar fiyatı, 31 Mart edecek. aynen devam li sanayi kollarına hammadde sağlayan meslek grubudur. Dünyada artan nüfus ve daralan tarım alanları karşısında tarımsal üretim daha da önemli hale geliyor.Tarımını ve gıdasını güvence altına almayan, üreticisini korumayan bir ülkenin gelişmesinin mümkün olmadığını unutmamak gerekiyor. bin dananın dağıtılacağını bildirdi. üreticiye Kırsal kesimde güneş enerjisinin geleceği parlak Artan dünya nüfusu olarak artan enerji ve buna bağlı bu talebi karşılam talebi, öte yandan fosil yakıtların ak için kullanılan kirliliği, gelecekneden olduğu çevre enerji kaynakl te yenilenebilir arının tablosuna yapacağ dünya enerji artmasını zorunlu ı katkının kılıyor. Sayfa 16’da “milletin efend Mart 2015 Yıl: 3 Sayı: 30 ilerine” Türkiye Ziraat Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şem si Bayraktar: Vodaf one’dan tarım 3 Sayı: 29 Şubat 2015 Yıl: Çiftçilik neden önemli? www.koykahvesi.com.tr t korkusu Pamukta düşük fiya‘Kırsal kalkınma şar Fiyatı: 3 TL Yıllık Yıl: 3 Sayı: 27 lışan işçi sayısı: 6.5 milyon Türkiye’deki mevsimlik tarım işçisi sayısı: 3.1 milyon Türkiye’de tarımla uğraşan kişilerin nüfusa oranı :%25 Dünyadaki mevsimlik tarım işçisi sayısı: 450 milyon Türkiye'nin sahip olduğu tarımsal üretim hasılası:62 milyar dolar KÖYLERE ULAŞAN TEK GAZETE köy kahvesi www.koykahvesi.com .tr ını yaşıyoruz. ” olmanın heyecan tüm köylerine Yeniden “gazete olduğu 19 ilin Tarımın güçlü bin 615 köyü rakam tam 8 ulaşıyoruz. Bu bizim için bu rakam yeterli kapsıyor. Ancak tam 12 bin adet basarak lar, Kahvesi'ni değil. Biz Köy Başbakanlık ve ilgili bakanlıkri, Tarım il köylerin dışında destekleyen Makine üreticile , Belediye tarımsal üretimi kleri, Valilikler, Kaymakamlıklar sorumlu ve İlçe Müdürlü belediyenin köylerden ilgili başkanları ve ağız. birimlerine ulaştırac İZPİM PP 108 48 ların gününü 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'nü kıutluyoruz. yazısı 41’de Yeniden “gazete” olmanın heyecanını yaşıyoruz. Ege ve tarımın güçlü olduğu Ege bölgesi yakınlarındaki 14 ilin tüm köylerine ulaşacağız. Bu rakam tam 8 bin 615 köyü kapsıyor. Ancak bizim için bu rakam yeterli değil. Biz Köy Kahvesi'ni tam 12 bin adet basarak köylerin dışında Başbakanlık ve ilgili bakanlıklar, tarımsal üretimi destekleyen Makine üreticileri, Tarım il ve İlçe Müdürlükleri, Valilikler, Kaymakamlıklar, Belediye başkanları ve ilgili belediyenin köylerden sorumlu birimlerine ulaştıracağız. www.facebook.com/koykahvesi Ulaştığımız iller ve köyleri A.KARAHİSAR ANKARA ANTALYA AYDIN BALIKESİR BURDUR BURSA ÇANAKKALE DENiZLİ EDİRNE : 393 : 787 : 569 : 490 : 906 : 183 : 676 : 568 : 370 : 248 ISPARTA İSTANBUL İZMİR KIRKLARELİ KONYA MANİSA MUĞLA TEKİRDAĞ UŞAK www.twitter.com/koykahvesi : 174 : 167 : 614 : 177 : 602 : 790 : 398 : 258 : 245 koykahvesidergisi 7 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi 8 HABER www.koykahvesi.com.tr Aliağa'da kadın girişimci işinin patronu oldu Topçu: “Çitlenbik yağı bir mucize” T ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çalışan kadınların üçte birinin tarımda olduğunu bildirerek, “Tarımda çalışan 2,5 milyonu aşkın kadın, hem evlerini çekip çeviriyor hem evde üretim yapıyor hem de tarımsal üretime katılıyor” dedi. Bayraktar, günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçilerin, tarımın belkemiği olduğunu, tarımsal üretiminin yarıdan fazlasını karşıladığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, tarımda çalışan kadınların içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.2014 yılı verilerine göre, 15 yaş ve daha yukarı yaştaki 28 milyon 841 bin kadından 8 milyon 729 bininin işgücüne dahil olduğunu, 7 milyon 689 bininin çalıştığını bildiren Bayraktar, “çalışan kadınların yüzde 32,94’ü olan 2 milyon 533 bin kadın tarımda istihdam ediliyor. 5 milyon 156 bin kadın tarım dışı alanlarda çalışıyor. Kadınlarda işsiz sayısı 1 milyon 40 bini buluyor” dedi. Erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 71,3 iken kadınlarda yüzde 30,3’de kaldığını, ka- dınlarda istihdam oranının yüzde 26,7, işsizlik oranının yüzde 11,9 olduğunu belirten Bayraktar, tarımın kadınlarda işsizlik oranını yüzde 16,5’den yüzde 11,9’a düşürdüğünü vurguladı. Tarımda çalışan 5 milyon 470 bin kişiden yüzde 46,3’ünü kadınların oluşturduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Tarımdaki kadınların sadece yüzde 10,63’ü kendi nam ve hesabına yani kadın çiftçi olarak çalışıyor. Ücretli veya yevmiyeli çalışan kadın işçi oranı yüzde 10,52. Tarımda kadınların yüzde 78,88’i de ücretsiz aile işçisi olarak hizmet veriyor. Yüzde 95,9’u kendi adına sosyal güvenlik sistemine kayıtlı değil” dedi. "Kadın çiftçiler tarımın belkemiğidir" Çalışan kadınların üçte birinin tarımda olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde emek yoğun işleri çoğunlukla kadınlar üstlenmektedir ve iş yükleri genellikle erkeklerden fazladır. Günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçilerimiz, tarımımızın belkemiğidir. Tarımsal üretiminin yarıdan fazlasını karşılıyorlar. Dünyada ve Türkiye’de tarımsal üretim, gıda güvenliği ve beslenmede kadın en önemli rolü oynuyor. Tarlada, bağda, bahçede, ahırda ve ağılda bitkisel ve hayvansal üretimin iş gücünü sağlayan kadın, bunların yanında; ev işlerini, hasta, yaşlı ve çocukların bakımını da yapmakta ve aile beslenmesinde en önemli görevi üstlenmektedir. Kadın çiftçilerimizi eğitmeden verimlilik hayaldir. Bu nedenle ülke çapında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi’ programını sürdürüyoruz. Nitekim tarımın her safhasında yer alan kadınların gelişmiş yayım metotlarıyla eğitilmesini, tarımsal üretimin artırılmasını ve sürdürülebilirliğini sağlamak için 14 Mayıs 2012 tarihinde, Dünya Çiftçiler Günü etkinliğimizde, Birliğimiz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi İşbirliği’ protokolü imzaladık. 2013 yılında 5 pilot il olan Sakarya, Diyarbakır, Gaziantep, Kayseri ve İzmir’de 771 kadın çiftçiye eğitim verdik. 2014 yılında ise bu eğitimleri 81 ile yaygınlaştırdık. Eğitim çalışmaları illerde halen devam ediyor.” Gıda Tarım ve Hayvancılık İzmir İl Müdürlüğü’nün başlattığı “Kırsalda Kadın Girişimciliğin Desteklenmesi Projesi” kapsamında, geliştirdiği “Geçmişten günümüze çitlembiği yaşatmak“ projesiyle 133 kadın girişimci arasından birinci olan Yıldız Topçu, aldığı 20 bin liralık destekle kendi işinin patronu oldu. Aliağa’ya bağlı Hacıömerli mahallesinde yaşayan Topçu, evinin ahır olarak kullanılan bir bölümünü üretim merkezi haline çevirerek çitlembik yağı üretimine başladı. Elde ettiği maddi destekle birlikte daha önce ahır olarak kullandığı yeri onararak makine ve ekipman ihtiyacını karşılayan Topçu’nun en büyük destekçisi ise eşi Hasan Baki Topçu. “Eşimin en büyük hayalini gerçekleştirdim” İki çocuk annesi Topçu, çocuklarının geleceğini düşündüğünü belirterek, eşinin en büyük hayalini gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu yaşadığını dile getirdi. Topçu, “İki çocuk annesiyim, çocuklarım okuyor ve onlar için ne yapabilirim, ekonomik olarak nasıl bir destekte bulunabilirim diye düşündüm. Kırsalda Kadın Girişimciliğin Desteklenmesi ile ilgili projeye destek çıkıldığını öğrendiğimde iki gün hangi projeyle katılabilirim diye düşündüm. Çitlembikle katılmaya karar verdim. Çitlembik yağı üretimi eşimin dedesinden kalan bir meslek. Eşimin 20 yıllık hayaliydi çitlembik yağı üretmek... Biz de bu hayali gerçeğe dönüştürdük” dedi. “Markalaşmak istiyorum” Doğal yollarla yetişen ve halk arasında menengiç diye bilinen Çitlembik yağının mide ağrıları ve yara iyileştirici özelliği olduğu vurgulayan Yıldız Topçu, “ Çitlembik’ten Menengiç kahvesi, krem, yağ, bıttım sabunu üretimi de yapılıyor“ diyerek şunları kaydetti: “1980'li yıllara kadar dedelerimiz çitlembik ağacı meyvesinden sabun ve yağ elde ederken, günümüzde yörede zeytin yetiştiriciliği üretiminin artmasıyla çitlembik ağaçları kaderine terk edildi. Ağaçlar kesilerek yakıt olarak kullanılmaya başlandı. Bu proje ile insan sağlığı açısından da büyük önem arz eden ve ürünlerinin gıda, sağlık ve kozmetik sektöründe değerlendirilmesi mümkün olan çitlembik ağacının yok olmasını önleyerek 4. kuşak temsilcisi olmayı amaçlıyorum. Meyvelerinden krem, yağ ve sabun olarak üretimini yapıp markalaşarak tüketicilere sunmak istiyorum.” Köyde ki kadınlara da iyi bir örnek teşkil ettiğini belirten Topçu, “Bölgemizde doğal olarak yetişen çitlembik ağacından elde edeceğimiz ham madde ile düşük maliyetle yüksek gelir elde etmeyi hedefliyorum. Artan hammadde ihtiyacını karşılayabilmek için civar köylerden de çitlembiğin toplanması teşvik edilerek, köyde yaşayan kadınlar için de çitlembik bir gelir kaynağı oluşturacak” diye konuştu. Çitlenbik yağının faydaları Çitlembik yağının birçok faydası olduğu biliniyor. Bunlardan birkaçı ayak terlemelerini önlemesi, böbrek kumlarını dökmeye yardımcı olması ve mide ağrılarını dindirir. Ayrıca yaraların iyileşmesini hızlandıran çitlembik yağı öksürüğü kesmekte de kullanılıyor. Çitlembik meyvesi ise hafif müshil etkilidir. 9 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi TİGEM’den tarım yatırımcılarıyla iştirak kurulması daveti TİGEM'e bağlı Kazımkarabekir Tarım İşletmesi'nin 70 bin dekarlık kısmında, tarımsal faaliyette bulunulmak üzere özel sektör tarım yatırımcılarıyla ortaklık kurulacak T arım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) bağlı Kazımkarabekir Tarım İşletmesinin 70 bin dekarlık kısmında, tarımsal faaliyette bulunulmak üzere özel sektör tarım yatırımcılarıyla ortaklık kurulacak. Resmi Gazete'de yayımlanan ilana göre, iştirakte bulunulacak şirket türü anonim şirketi olacak. TİGEM'in iştirakte bulunma oranı yüzde 15'den aşağı yüzde 25'den yukarı olmayacak. Şirket, tarımsal üretim ve verimliliği artırmak üzere TİGEM'in amaç ve faaliyet konularında üretim yapacak. Ayrıca üretimin gerektirdiği işleme tesisleri kuracak ve pazarlama faaliyetlerinde bulunacak. Şirket, çiftlik turizmi gibi doğrudan kuruluş amacı dışındaki faaliyetlerden kaçınacak ve ilgili üretim konularında tekelleşmeye meydan vermeyecek. TİGEM'e ait tesis ve varlıklar, ayni sermaye olarak konulmaksızın, iştirak edilmek suretiyle kurulacak şirkete kiralanacak ve elde edilecek kira bedeli TİGEM'in sermaye kat- kısı olarak kabul edilecek. Kira süresi 30 yıl olacak. Kurulacak iştirakin onayı için ayrıca Yüksek Planlama Kurulu'na müracaat edilecek. Konuyla ilgilenen yatırımcılar, ilgilendikleri işletmenin özelliklerini belirten dosyaları 5 bin lira karşılığında TİGEM'den temin edebilecek. Dosya içinde yer alan şirket ana sözleşmesi ve kira sözleşmesi YPK tarafından onaylandığından içeriği ve maddeleri üzerinde yasal zorunluluk olmadıkça değişiklik yapılamayacak. Dosya almayan yatırımcılar, işletmede inceleme yapamayacak, hazırlayacakları projelerle sundukları teklifler değerlendirmeye alınmayacak. Dosya alan talipliler iştirak kurulacak olan Kazımkarabekir Tarım İşletmesinde proje ve fizibilite çalışmaları yapmak üzere inceleme yapabilecek. Proje ve fizibilite raporları 8 Mayıs'a kadar gönderilecek Proje sahipleri, hazırladıkları proje ve fizibilite raporlarını 8 Mayıs'a saat 17.00'a kadar TİGEM genel evrak servisine verecek veya bu saatte ulaşacak şekilde postayla gönderecek. Süre uzatımı, zorunlu olmadıkça yapılmayacak. TİGEM tarafından yapılacak değerlendirme sonrası yeterlilik alan teklif sahiplerinden en yüksek puan alan ilk üç kişi ya da firma "ortaklık adayı" olabilecek. En yüksek puan alan "ortaklık adayı" ile iştirak kurma çalışmaları başlatılacak. Yeterlilik alan ve "ortaklık adayı" seçilen istekliler, ortaklık projelerinde gerçekleştirmeyi düşündükleri yatırım miktarının yüzde 1'ini geçici teminat olarak yatıracak. Bu adaylar, yeterlilik aldıklarının ve ortaklık adayı olduklarının kendilerine bildirilmesinden sonra 15 iş günü içinde teminatlarını TİGEM'e verecek. TİGEM'ce yapılan değerlendirmede en yüksek puan alan ortaklık adayıyla Kazımkarabekir Tarım İşletmesinde (70 bin dekarlık kısım) TİGEM iştirakiyle AŞ kurma esaslarını belirleyen ve YPK'ca onayla- nan şirket ana sözleşmesi ve kira sözleşmesinin ilgili bölümleri teklif esaslarında doldurularak proje ve diğer ekleri ile birlikte karşılıklı paraf ve imza edilecek. TİGEM ile iştirak kurulacak yatırımcı firma ya da şahıs arasında karşılıklı imza ve paraf işleminden sonra hazırlanan metinler nihai karar için YPK'ya sunulacak. YPK onayından sonra ortaklık adayı yatırımcıya, kira ve anonim şirket sözleşmesine ait gerekli hukuki prosedürün tamamlanması hususu yazıyla bildirilecek. Yatırımcının, bildirimin kendisine tebliğinden itibaren 15 iş günü içinde kuruluş işlemlerine başlaması ve en geç 1 ay içinde şirket kuruluşunu tamamlanacak. Şirket kuruluşunu müteakip, TİGEM'in yazılı talebi üzerine taşınmaz 15 gün içinde teslim alınacak. Aksi takdirde teminatı cezai şart olarak irat kaydedilecek ve şirket tasfiye edilerek ortaklık çalışmaları sona erdirilecek. TİGEM'in bu işlemlerden doğabilecek zarar-ziyanı Ortaklık Adayından tazmin etme hakkı saklı olacak. Davetten başlamak üzere ortaklık kurulması ve işletme taşınmazının devir tesliminin yapılmasına kadar her türlü vergi, resim, harç ve masraflar yatırımcılara ait olacak. Herhangi bir şekilde ortaklık kurulamaması durumunda, ortaklık adayı ve diğer talipliler yaptıkları masrafların tazmini hususunda TİGEM'den herhangi bir talepte bulunamayacak. Davete icap eden yatırımcılardan projesi ve teklifi, yapılan puanlamada ikinci ve üçüncü olan ortaklık adayları, birinci olan yatırımcı ile herhangi bir nedenle ortaklık kurulamaması halinde sıra ile ortaklığa davet edilebilecek. İştirak şeklinde ortak Anonim Şirket kurma teklifi veren ve TİGEM'le ortak iştirak kurulmasına YPK'ca nihai karar verilen yatırımcı gerçek ya da tüzel kişilerin (ortak girişim ve konsorsiyum kabul edilmeyecek) kurulacak şirketteki sermaye payı yüzde 60'ın altında olamayacak. TİGEM dosya alıp teklif veren istekliler ile iştirak kurup kurmamakta serbest olacak. köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 10 Prof. Dr. Boyacıoğlu: ‘Buğday üretimi tüketimi karşılıyor’ Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu T ürkiye’nin buğday ithalatı halen tartışılan konulardan. Şu an ülkenin hemen her yerinde bulunan ürünün ithalatının ihracat amaçlı olduğu ifade ediliyor. Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, “Türkiye’nin buğday satın almasının en önemli nedeni dünyanın önde gelen un ihracatçılarından olarak orta kalitede buğday ile karıştırıp ihracat bölgelerinin taleplerine uygun un üretmesidir” diyor. Boyacıoğlu, fiyat dalgalanmalarını önleme adına da zaman zaman ithalata başvurulduğunu dile getiriyor. Buğday ihracatı ve ithalatı ile ilgili verileri paylaşan Boyacıoğlu, şöyle devam ediyor:“Uluslararası Hububat Konseyi (International Grains Council –IGC) rakamlarına göre dünya un ihracatının 2014-2015 döneminde 12 milyon 480 bin tona varacağı, bunun 2 milyon 450 bin tonunun Türkiye tarafından karşılanacağı tahmin ediliyor. Ayrıca ülkenin 2014-2015 döneminde 2,6 milyon ton buğday ihraç ve 5,6 milyon ton ithal edeceği öngörülüyor. ABD Tarım Bakanlığı tarafından 2013-2014 döneminde 4 milyon 154 bin tonu bulduğu tahmin edilen Türkiye’nin buğday, un ve ürünleri ithalatının, 2014-2015 döneminde 5 milyon 300 bin ton olacağına ihtimal verilmektedir. 2013-2014 döneminde 4 milyon 294 bin ton miktarı gördüğü iddia edilen ülkenin buğday, un ve ürünleri ihracatının 2014-2015 döneminde 3 milyon 800 bin ton olacağına ihtimal verilmektedir.” Boyacıoğlu, ilaveten Türkiye’nin buğday üretiminin aşırı kuraklık gibi durumlar dışında tüketimi karşıladığını anlatıyor.Üretim ve tüketim miktarlarına değinen Boyacıoğlu, şunları kaydediyor:“IGC’nin son raporunda 2013-2014 döneminde 18,8 milyon ton miktar tahmin edilen ülkemizin buğday üretimi, 2014-2015 döneminde 15,5 milyon ton olarak açıklanmıştır. Türkiye’nin 20142015 döneminde 7,7 milyon hektar olan buğday ekim alanı toplamı ise 20152016 döneminde yüzde 1,3 oranında bir artış ile 7,8 milyon hektar olarak öngörülmektedir. ABD Tarım Bakanlığı’nın ‘Dünya Buğday Üretim, Tüketim ve Stokları’ ile ilgili son raporunda Türkiye’nin 2013-2014 döneminde 18 milyon 750 bin ton miktarı gördüğü tahmin edilen buğday üretimi, Temmuz 2014-Haziran 2015 döneminde 15 milyon 250 bin ton olarak öngörülmektedir. 20132014 döneminde 17 milyon 750 bin ton olduğu tahmin edilen ülkemizin buğday tüketiminin de 2014-2015 döneminde 17 milyon 500 bin ton seviyesine gerileyeceği bildirilmektedir.” Prof. Dr. İstanbulluoğlu “Bölgemiz tarımsal potansiyele sahip bir bölge” Namık Kemal Üniversitesi, (NKÜ) Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet İstanbulluoğlu, Trakya Bölgesi’nin gerek toprak varlığı gerekse uygun ekolojisi ile ülkenin önemli tarımsal potansiyeline sahip bir bölgesi olduğunu bildirdi. NKÜ’den yapılan yazılı açıklamaya göre, Trakya Bölgesi 2. Buğday Teknik Komite Toplantısı, Ziraat Fakültesi ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü koordinatörlüğünde gerçekleştirildi.İstanbulluoğlu, ziraat fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilen toplantıda, buğday tarımının Trakya bölgesinin sosyo-ekonomik yapısında oldukça önemli bir role sahip olduğunu belirtti.Buğday tarımında, son yıllarda yoğun olarak ortaya çıkan küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin görüldüğünü ifade eden İstanbulluoğlu, şunları kaydetti:“Küresel Prof. Dr. Ahmet İstanbulluoğlu iklim değişikliğinin etkileri sonucu biyotik ve abiyotik stres faktörlerindeki artışlarla çeşit sorunu ve hatalı kültürel uygulamalar verim ve kalitede azalmalara neden oldu. Bu sorunların aşılabilmesi için öncelikle üretime alınacak buğday çeşitlerinin stres faktörlerine karşı dayanıklılık veya tolerans özellikleri iyileştirilmeli.” İstanbulluoğlu, bölgede sürdürülebilir buğday tarımı için ilgili kamu kurum ve kuruluşlar ile özel sektör işbirliği ve koordinasyonunun sağlanmasının kaçınılmaz bir zorunluluk haline geldiğini kaydetti.Toplantıda, katılımcıların katkı ve önerileri ile belirlenen bölgede buğday tarımında karşılaşılan üretim aşamasında ekim nöbetinin uygulanmayışı, toprak işlemedeki yanlışlıklar, çeşit sorunu, hastalık ve zararlı sorunu, borsa ve pazarlama sorunları, kalite sorunları, tohumluk dağıtımı gibi sorunların değerlendirilerek, çözüm yollarının tartışıldığı ifade edildi.Ayrıca, Trakya Bölgesi’nde buğday üretim sorunlarını çözüme kavuşturacak ve üniversite başta olmak üzere diğer kamu kuruluşları, özel sektör kuruluşları ile üretici birliklerinin koordinasyonu ile hayata geçirilecek entegre projelerin rapor haline getirildiği kaydedildi. 11 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi 12 HABER www.koykahvesi.com.tr Buğdayı 1 milyon faydalı böcek koruyacak Yaklaşık 6,5 milyon dekarlık buğday tarlalarında danelere zarar veren süne ve kımıla karşı biyolojik mücadele için yaklaşık 250 kişiden oluşan ekip görev alıyor. B u yıl yağışların iyi gitmesiyle buğdayda yüksek verim beklenen Konya Ovası’nda, kalitenin de istenen seviyede olması için 1 milyonu aşkın süne düşmanı faydalı böceğin, doğaya bırakılacağı bildiril- di.Mart ayından itibaren Konya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde faydalı böcek üretim çalışmalarına başlandı. Yaklaşık 6,5 milyon dekarlık buğday tarlalarında danelere zarar veren süne ve kımıla karşı biyolojik mücadele için yaklaşık 250 kişiden oluşan ekip görev alıyor. İl Müdürü Seyfettin Baydar, yaptığı açıklamada, kaliteli buğday üretiminde zamanında gübre atımının yanı sıra süne ile mücadelenin de büyük önem taşıdığını belirterek, bu yöndeki çalışmaları hızlandırdıklarını söyledi.Mart ayından itibaren süne ile biyolojik mücadeleye başladıklarını ifade eden Baydar, buğdayda verim ve kaliteyi artırmaya yönelik ekipler oluşturduklarını dile getirdi.Tabiatta sivrisineğe benzer ‘trissolcus’ isimli faydalı böcekle süne yumurtalarını yok ettiklerini belirten Baydar, “Süne şu anda dağlarda. Mart ayında gidip o böceği toplayıp getiriyoruz. Üretim kaplarında besleyerek yumurta vermelerini sağlıyoruz. Faydalı böceği de Adana Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonundan getirerek süne yumurtalarına yumurta bırakmalarını sağlıyoruz. Sünenin yumurtasında o faydalı böceği çoğaltıyoruz. Yıllık 1 milyon adet civarında faydalı böcek üretiyoruz” dedi. Mücadele çifçilere yıllık 40 milyon lira katkı sağlıyor Baydar, Konya’da 2004 yılından buyana yaklaşık 30 milyon faydalı böceği doğaya bıraktıklarına işaret ederek, şu bilgileri verdi:“Son yıllarda yıllık 1 milyon adet civarında faydalı böcek üretiyoruz. Süneler normal şartlarda dağdan inip çiftçinin tarlalarına zarar vermeye başladığında 1 milyon böceği belirlenen alanlara salıyoruz. Süneler çiftleşip yumurta bırakmaya başladığında faydalı böcek süne yumurtalarının içine kendi yumurtalarını bırakarak onları yok ediyor.” Süne zararlısı ile 2004 yılından buyana yapılan mücadelede emgi oranını yüzde 3,5’lerdan 0,9’lara düşürdüklerini vurgulayan Baydar, bu sayede çiftçilere büyük bir ekonomik katkı sağlandığını, biyolojik mücadele ile daha az kimyasal ilaç kullanıldığından doğanında korunduğunu dile getirdi. Baydar, “Her yıl elde ettiğimiz başarı toplamda çiftçilerimize kalite yönüyle yıllık 40 milyon liralık katkı sağlıyor. 10 yıllık olarak hesapladığınız da 400-500 milyon lirayı buluyor. Süne emgi oranı ne kadar düşük olursa çiftçimiz buğdayı daha fazla fiyata satabiliyor” diye konuştu. “Daha verimli ürünlerle daha fazla ülkeye açılacağız” Adıyaman’da bir girişimci köyüne kurduğu tesiste ürettiği buğday, arpa, nohut, kırmızı mercimek ve tritikale tohumlarını Avrupa’ya ihraç etmeye başladı.Merkeze bağlı Eski Hısnı Mansur köyünde yaşayan Murat Olgun (46), babasının izinden giderek 1990 yılında tohumculuk sektörüne yöneldi. Babasından öğrendiği mesleği 4 kardeşiyle daha da geliştiren Olgun, kurdukları tohum entegre tesislerinde ürettikleri buğday, arpa, nohut, kırmızı mercimek ve tritikale tohumuna talep gelince yurtdışına da göndermeye başladı. Girişimci Murat Olgun yaptığı açıklamada, köyden kente göçü önlemek amacıyla köye fabrika kurduklarını söyledi. Yaptıkları Ar-Ge çalışmalarıyla ürettikleri tohumların kalitesinin kısa sürede beğenildiğini ifade eden Olgun, “Fabrika- yı kurduktan sonra Ar-Ge birimimizi de geliştirerek, ürettiğimiz tohumları önce yurt içinde satmaya başladık. Tohumlarımızın kalitesi beğenilince ürünlerimize yurt dışından da talep geldi” dedi. Geçen yıl ilk kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tohum ihraç etmeye başladıklarını belirten Olgun, daha sonra Bulgaristan, Romanya, Rusya ve Bulgaristan üzerinden Fransa’ya 2 bin 200 ton buğday, arpa, nohut ve tritikale tohumu sattıklarını kaydetti. Ar-Ge çalışmaları kapsamında yeni tohum çeşitleri ürettiklerine işaret eden Olgun, şöyle devam etti: “Son çıkan tescil yasasına göre onaylanan ‘Perre’ ve ‘Cendere’ adını verdiğimiz iki çeşit buğday tohumu geliştirerek, Türk tohumculuk sektörüne ivme kazandırdık. İnşallah bu yıl içerisinde yeni geliştirdiği- miz tritikale, nohut ve buğday çeşidini tescil etmeyi planlıyoruz. Artık yeni çeşitler piyasaya çıkacak. Daha verimli, insanların özveriyle yetiştirebileceği, hastalıklara dayanıklı tohumların gelişimine katkı sağlamaya çalışıyoruz.” Bu yıl 15 bin dekar alana arpa, 10’ar bin dekar alana buğday ve nohut, 3 bin dekar alana kırmızı mercimek, 2 bin dekar alana da tritikale ektiklerini vurgulayan Olgun, mevcut kapasitelerini iki katına çıkararak çiftçi ve bayilerle entegre şekilde büyümeyi hedeflediklerini dile getirdi.Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Adil Alan da tohumculuk sektörünün, 2006’da tohumculukla ilgili kanununun değişmesiyle yükselişe geçtiğini söyledi. Yasanın değişmesinin ardından tohumcuların, araştırma enstitülerinin ve üniversitele- rin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile hareket ederek Türkiye’yi tohumculukta önemli bir yere getirdiğine işaret eden Alan, sektörün ciddi gelişme gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin buğday unu ihracatında önemli bir yerde olduğunu ifade eden Alan, şunları kaydetti: “Birçok üründe tohumu artık ithal etmiyoruz, aksine ihraç eder hale geldik. Bakanlığımızın son yaptığı çalışmalarla ihraç ettiğimiz tohum miktarı ithal ettiğimiz miktarı geçti. Adıyaman’dan da yurt dışına ilk gez geçen yıl tohum ihraç etmeye başladık. Bu yıl da daha fazla çeşit ve miktarda tohum ihraç etmeyi hedefliyoruz. Çünkü bu yıl yağışlar çok bereketli geçti. Nisan ayında da yağışlar aynı şekilde sürerse rekoltede patlama bekliyoruz.” 13 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Gezici Traktör ve Motosiklet İstasyonu Artık Hizmetinizde! Bilgi için 0850 222 88 88 www.tuvturk.com.tr Gezici Traktör ve Motosiklet İstasyonu ile traktör ve motosiklet muayeneniz size en yakın noktada yapılıyor! İstasyon uzaklığı nedeniyle traktörünüzü veya motosikletinizi muayeneye getirmekte zorlanıyor musunuz? Artık uzaklığı dert etmenize gerek yok, çünkü yeni Gezici Traktör ve Motosiklet Muayene İstasyonumuz hizmetinizde. Bu hizmet sayesinde traktörünüzün veya motosikletinizin muayenesi size en yakın noktada, kolayca ve zamanında yapılabilecek. Gezici Traktör ve Motosiklet İstasyonlarımız Adana, Afyon, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Hatay, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Mersin, Muğla, Tekirdağ illerinde hizmet vermektedir. Traktör ve motosiklet muayenesi gecikme bedeli indirimi için son gün 30 Haziran 2015!* 6552 sayılı kanun düzenlemesiyle muayene gecikme bedellerine gelen tarihi indirim fırsatı uzatıldı! İndirimli gecikme ücreti oluştuğu dönem ve süreye göre değişmekle birlikte yaklaşık olarak eski tutarın YEDİDE BİRİ (1/7) olarak düşünülebilir. Bu fırsatı kaçırmayın, traktör ve motosiklet muayenenizi geciktirmeden yaptırın! *Muayene süresi 11 Eylül 2014’ten önce dolan traktörler indirimden faydalanabilecektir. TÜVTÜRK Araç Muayene ‹stasyonları TÜVTÜRK, bir TÜV SÜD - DOĞUŞ - BRIDGEPOINT ortaklığıdır. www.tuvturk.com.tr /TUVTURK /TUVTURK köy kahvesi 14 HABER www.koykahvesi.com.tr Kırsal enerji sistemlerinden biri “Güneş” Güneş enerjisinin Türkiye gibi çok güneş alan ülkelerde önemli bir enerji alternatifi ve özellikle kırsal alanda şebeke dışı elektrik üretimi için çok kullanışlı olduğu bildirildi. K ırsal Enerji Sistemleri bünyesinde kullanılabilecek alternatif enerji kaynakları arasında yer alan güneş enerjisi, işlevsel ve ekonomik çözümler sunuyor. Kırsal üretim işlemlerinde yararlanılabilecek yenilenebilir enerji teknolojisinin seçimi büyük oranda gerekli enerjinin çeşidi, yenilenebilir enerji kaynağı ve potansiyeli ile fiziki , teknik altyapı imkanları, kırsal yapı ve işlemlerin tasarımına bağlı olarak değişebiliyor. Güneş enerjisinin tarım alanlarında kullanımı yaygınlaşıyor Dünyanın kömür, yağ ve doğalgaz rezervlerinde depolanan toplam enerji, 20 günlük güneş ışığı enerjisine eşit olup güneş enerjisi kullanımı, tarım alanlarında ışık, ısı, sıcak su ve elektrik üretme amacıyla günümüzde hızla yayılıyor. Güneş enerjisinden; elektrikli çitler, aydınlatma, su pompalarının çalıştırılması, ahırların aydınlatılması, damla sulama ve bunların otomasyon cihazlarının çalıştırılması için uygun bir alternatif enerji kaynağı olarak yararlanılıyor. Türkiye'nin yılda ortalama 2609 saat güneşleme süresi ile yaklaşık yılın yüzde 30’unu güneşli geçiren bir ülke olarak önemli bir potansiyele sahip bulunduğu ifade ediliyor. Güneş enerjisi, güneşten gelen ve hiçbir işletme masrafı olmayan bedava bir enerji kaynağı olduğu gibi aynı zamanda çevre dostu enerji olarak tercih ediliyor. Tarım ve Hayvancılıkta Güneş Enerjisi ile Sulama Sistemleri Su pompalama sistemleri, güneş enerjisinin en verimli kullanıldığı alanlardan biri olup kuyu ve diğer su kaynaklarının kent merkezlerinden uzakta kırsal bölgelerde olduğu düşünüldüğünde, elektrik nakil vasıtalarının (iletim, ener- ji hattı, trafo, dağıtım, bakım vb) yüksek maliyetleri nedeniyle bu alanda talep günden güne artıyor. Kırsal alanlar, elektriğin bulunmadığı her yerde güneş enerjisi derin kuyu pompa sistemleri güvenilir su tedariki sağlayabiliyor. Bu sistemler pratik olarak bakım ve işletim maliyeti gerektirmeksizin çalışabiliyor. Güneş enerjisinden elektrik daha ziyade invertörler ile sağlandığı için öncelikle invertör gereksinimi ortadan kalkacağından çevrim güç kayıpları yaşanmayacağından ekonomik tasarruf imkanı sağlanabiliyor. Avantajlar Kullanımın basit ve uzun ömürlü olması nedeniyle tercih edilen solar su pompalama sistemlerinde hareketli tek parça olan pompa, güneş panellerine göre toplam maliyetin daha küçük bir kısmını oluşturuyor. Bakımı da kolay olan bu sistem, çok tozlu bölgelerde kurulmadığı takdirde kabloların ve bağlantıların ara sıra kontrol edilmesi yeterli oluyor. Güneş Enerjisiyle sulama ve içme suyu temini Derin kuyu sistemlerini kullanma alanlarından başlıcaları •İçme suyu temin ve dağıtımında, kolay ve pratik •Besi hayvanı sulamasında, hayvancılıkta •Su deposu doldurma •Damla sulamada, tarımda •Sera sulamasında, seracılıkta •Bireysel, ev, konut, yazlık, çiftlik uygulamaları •Kamp, karavan, kamping, yayla evleri •Sanayi, inşaat, şantiye vb. uygulamalar •Askeri, mobil vb. uygulamalar •Çevre yolu otomatik sulama, peyzaj •Dere, nehir, ırmak, akarsu, göl … Tarımsal sulama sistemleri, içme suyu temini sistemleri için güneş enerjisi ile ekonomik çözümler oluşturulabiliyor. Örneğin yerin 150-200 metre derininden su çekebiliyor ve bir tanka doldurup buradan tarımsal sulama yapabiliyor. Ya da yine derinden su çekip bir su deposuna suyu basıp oradan da içme suyu şebekesine su verilebiliyor. Güneş enerjisi teknolojileri, güneş ışınlarını direk olarak toplayıp bu ışınlarda ısı veya elektrik üretimini sağlıyor. En büyük özelliği sınırsız olan güneş enerjisi ışık, ısı ve elektrik şeklinde değerlendiriliyor. Fotovoltaik (PV) sistemler güneş enerjisini direk olarak elektriğe dönüştürürken, bina çatıları, cihazlara ve arabalara dahi yerleştirilebiliyor. Ülkemizde çokça kullanılan solar termal kolektörler ise su ısıtmak için kullanılıyor. 15 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi 16 HABER www.koykahvesi.com.tr Sağlıklı yaşam için ‘günde 2 bardak süt’ Türkiye’de süt tüketiminin, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre düşük olduğu belirtilerek, kişi başına düşen sütün yıllık 25 litre civarında olduğu, bu miktarın birçok Avrupa ülkesinde 100 litrenin üzerinde olduğu bildirildi. D ünya Süt Günü, her yıl 21 Mayıs'ta tüm dünyada, süt ve süt türevlerinin kullanılmasının arttırılmasının önemini vurgulamak, bir alışkanlık haline getirmek amacıyla çeşitli aktivitelerle kutlanıyor. Süt günü dolayısıyla dikkatleri süt üzerine çekerek, sağlıklı beslenmedeki rolünü geniş tüketici kitlelerine anlatmak amacıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor. Türkiye’deki toplam sütün yüzde 9’u İzmir’de üretilmekte olup sütün başkenti İzmir'in Ödemiş ilçesinde ilk kez bu yıl Süt Bayramı etkinliği gerçekleştiriliyor. Uzmanlar, sağlıklı yaşam için günde en az 2 bardak süt tüketilmesi gerektiği görüşünde birleşiyorlar. tün içindeki mikroorganizmalar çoğalarak, süt, hastalık kaynağı olarak evlere ulaşabiliyor. Sağlıklı süt, karton ambalajlarda, sağlıklı koşullarda hazırlanmış, her an kullanılmaya ve içilmeye hazır sütlerdir. Yapılan bir çalışmaya göre, süt, sadece çocukluk döneminde sağlığa katkısı olan bir besin maddesi olarak algılanıyor, o nedenle ilerleyen yaşlarda süt içme oranlarında düşüş görülüyor. Süt, en fazla yatmadan önce ve kahvaltılarda tüketiliyor, en çok çocuklar tarafından içiliyor ve ek besin olarak değerlendiriliyor. Oysaki uzmanlar, sütü güne yaymanın sağlıklı yaşamın gereği olduğuna dikkati çekiyorlar. Türkiye'de süt tüketimi yetersiz Çocukların gelişme çağından itibaren sağlıklı büyümesi için ve kadınlarda görülen osteoperoz (kemik erimesi) sorununa karşı, kalsiyum ve vitamin deposu günlük süt tüketimine ağırlık verilmesi gerekiyor. Günde 2 bardak süt içerek; vücudun ihtiyaç duyduğu kalsiyumun % 75’i, fosforun % 60’ı ve iyotun % 25’i, B2 ve B12 vitamin ihtiyacının ise % 77’si karşılanabilir. Büyüme ve gelişme çağında olan çocukların, gençlerin, gebe ve emzikliler ile yaşlıların süt ve süt ürünlerini dengeli biçimde tüketmeleri gerekiyor. Süt; insanın doğumundan itibaren ölümüne kadar geçen sürede sağlıklı beslenme için en önemli besin kaynağı olup Türkiye’de çok az süt tüketiliyor. Bu da sağlıksız süt denilen açık sütlerin hala çok fazla kullanılmasından kaynaklanıyor. Süte, sağım sırasında temizlik kurallarına uyulmaması nedeniyle yabancı maddeler ve zararlı mikroorganizmalar bulaşabiliyor. Modern yöntemlerle işlenmediği ve dağıtılmadığı takdirde sü- Neden süt içmeliyiz? Sektörün sorunlarını sıralamak gerekirse; Hala dağınık ve örgütsüzler Hala bir hayvandan az süt sağıyorlar, Hala dünyanın en pahalı yemini kullanıyorlar, Hala yüksek maliyetlerle üretim yapıyorlar, Hala yüksek KDV ile üretip, satıyorlar, Hala hayvan sağlığı, hayvan besleme ve süt hijyeni konularındaki bilgileri eksik, Hala aldıkları destekler yetersiz, Hala marketlere yüksek raf kiraları ödüyorlar, Hala haksız rekabetle baş edemiyorlar Kaliteli hammadde gereksinimi, lojistik, AB’de kalkan süt kotası, İstikrarsız hammadde fiyatları, Hammadde maliyetleri, Enerji fiyatları ile kayıt dışılık karşımıza çıkıyor. 21 Mayıs Dünya Süt Günü Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun (IDF) 1956 yılında aldığı kararla 21 Mayıs, bütün üye ülkelerde "Dünya Süt Günü" olarak kutlanıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın kararıyla ülkemizde de 1991 yılından bu yana 21 Mayıs Dünya Süt Günü ve 21-25 Mayıs tarihlerini kapsayan Dünya Süt Haftası'nda, süt hakkında toplumu bilinçlendirmek ve özellikle okul çağındaki çocuklara süt tüketim alışkanlığı kazandırmaya yönelik çeşitli etkinlikler düzenleniyor. AB’nin gözü Türkiye süt pazarında 1984’den beri uygulanan kotalar kalkınca, AB ülkelerinin Türkiye pazarına yöneleceğini söyleyen Prof. Dr. Harun Uysal, “Süt sektöründe AB ülkeleri Türkiye’nin pazarına göz dikecek” dedi. Türkiye’nin süt ihracatında pazar payının da azalması tehlikesinin bulunduğunu ifade eden Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Harun Uy- sal, “AB, bu yıldan itibaren sütteki kotaları kaldırıyor. Bu, AB’nin daha fazla süt üreteceği aynı zamanda daha fazla ihracat gerçekleştireceği anlamına geliyor. Yani gelecekte AB ülkelerinin Türkiye’nin pazarına ve cebine el atması demektir. Avrupa Birliği’nde süt kotalarının kalkması demek daha fazla çiğ süt üretimi ve daha fazla yoğurt, peynir, tereyağ ve süt tozu üretimi demektir. AB ülkeleri zaten şu anda ihracatçı ülkeler. Bunların ellerinde birikecek bu ürünlerini bir yerlere satmak durumunda. Bunu da çok iyi biliyoruz ki onların gümrük tarifeleri ihracatçıları için çok uygun. Dolayısıyla bunun anlamı, şu andaki mevcut pazarlara ve şu ana kadar ürün satmadıkları pazarlara yönelmesi demektir” dedi.Uysal, “ihracat ayağında bir topallaşma varsa veya ihracat ayağı kırılmışsa o zaman iç tüketimi artırmak gerekiyor. Şunu da çok iyi biliyoruz ki Türkiye’de çiğ süt fiyatları ile işlenmiş ürünler arasında çok büyük fiyatlar var. Burada çok büyük aracı kârları ve market karları var. Dolayısıyla tüketimi artırmak için bu marjların kırılması gerekiyor. Aynı zamanda asgari ücret ve gelir seviyesi yükselmesi ile daha kaliteli ürün üretilmesi ve tüketilmesi teşvik edilebilir” dedi. 17 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Bayraktar: “Süt sektörünün geleceği çok parlak” Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem süt hem de kanatlı sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu belirtti. T ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem süt hem de kanatlı sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu belirtti. Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, geçen yıl 8 milyon 625 bin 743 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü üretiminin, Şubat 2015′te geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 artışla 681 bin 866 tondan 698 bin 361 tona çıktığını bildirdi. Bayraktar, süt ve süt ürünleri ihracatında ocak ayında yaşanan gerilemenin şubatta da devam ettiğine işaret etti.Çevre ülkelerin ekonomik sıkıntılarının, siyasi istikrarsızlıklarının ihracat rakamlarına yansımaya devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, son yıllarda gelişme gösteren kanatlı sektöründeki üretim artışının şubat ayında da devam ettiğini ifade etti.Geçen yıl şubat ayında 1 milyar 397 milyon tavuk yumurtası üretildiğini belirten Bayraktar, bu yılın şubat ayında ise üretimin 1 milyar 426 milyona çıktığı kaydetti. Tavuk etinde üretimin 135 bin 274 tondan 150 bin 305 tona, hindi etinde ise 3 bin 255 tondan 3 bin 472 tona yükseldiğine işaret eden Bayraktar, şu değerlendirmelerde bulundu:“Şubatta geçen yılın aynı ayına göre, tavuk etinde yüzde 11,1, hindi etinde yüzde 6,7, tavuk yumurtasında yüzde 2 üretim artışı oldu. Şubat ayı itibarıyla 12 aylık tavuk eti üretimi 1 milyon 919 bin 297 tona ulaştı. Aynı dönemde tavuk yumurtası üretimi 17 milyar 263 milyon 104 bine, hindi eti üretimi ise 50 bin tonu aşarak 50 bin 144 tona yükseldi. Yumurta ihracatında ocak ayının ardından şubat ayında düşüş görüldü. 2014 yılında 402 milyon 28 bin 752 dolar, 2014 yılı ocak ayında 43 milyon 346 bin 271 dolar, 2014 şubat ayında 38 milyon 423 bin 691 dolar olan yumurta ihracatı, 2015 yılı ocak ayında 34 milyon 852 bin 33 dolara, 2015 yılı şubat ayında ise 31 milyon 745 bin 502 dolara geriledi.” Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem kanatlı hem de süt sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu, üretimin artmaya devam ettiğini, gelecekte bir sorun olmaması için hem iç tüketimin artırılması hem de yeni ihracat pazarları bulunması, ihracatın desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Süt ve süt ürünleri üretimi artışta Türkiye genelinde şubat ayında 698 bin 361 ton inek sütü toplandı.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), şubat ayına ilişkin, “Süt ve Süt Ürünleri Üretimi” verilerini açıkladı.Buna göre, şubatta toplanan inek sütü miktarı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 artarak 698 bin 361 ton oldu.Şubat ayında ticari süt işletmeleri tarafından içme sütü üretimi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,7 artışla 126 bin 522 ton olarak gerçekleşti. İnek peyniri üretimi de 50 bin 914 ton ile geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,6 artış gösterdi. Koyun, keçi, manda ve karışık sütlerden elde edilen peynir çeşitleri ise şubatta, 2014′ün aynı ayına göre yüzde 19,7 azaldı ve 922 ton oldu.Bu dönemde yoğurt üretimi yüzde 1 artarak, 81 bin 792 ton, ayran üretimi ise yüzde 1,4 azalarak, 42 bin 810 ton olarak gerçekleşti.Şubat ayında, ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü yağ oranı ortalama yüzde 3,5, protein oranı ise ortalama yüzde 3,2 olarak tespit edildi.Söz konusu ayda, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış toplanan inek sütü miktarı bir önceki aya göre yüzde 0,8, takvim etkisinden arındırılmış toplanan inek sütü miktarı ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 arttı. Çiğ süte sözleşme zorunluluğu getirildi G ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının “Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmeliği”, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.Sözleşme yapmayan alıcılar üreticiden çiğ süt alamayacak. Sanayiye arz edilen çiğ sütün alım ve satımı sözleşme sistemine göre yapılacak. Yönetmelikle, sanayiye arz edilen çiğ sütün alım ve satımının sözleşmeli usulde yapılması, üretici ve alıcı arasında uyulması gereken kuralların belirlenmesi, üretim ve pazarlamada sürdürülebilirliğin sağlanması, arz talep dengesinin oluşturulması ve çiğ süt üretiminde izlenebilirliğin sağlanmasıyla ilgili usul ve esaslar belirlendi. Buna göre, üreticiler veya bunların üyesi bulunduğu üretici örgütleri ile alıcılar arasında imzalanan sözleşmenin onaylı örneği, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren yedi iş günü içerisinde çiğ süt üretiminin yapıldığı yerdeki Bakanlık il veya ilçe müdürlüğüne teslim edilecek.Sözleşme süresi 6 aydan az, 1 yıldan fazla olamayacak. Taraflar sürenin bitiminden evvel sözleşme süresini uzatabilecek. Tarafların anlaşarak sözleşmeden dönmesi halinde 6 aylık zorunlu asgari süre hükmü uygulanmayacak.Taraflar mücbir sebepler ve veteriner hekim raporu ile belgelenen süt üretimini doğrudan etkileyen hayvan hastalıkları ile sütün gıda olarak tüketimine izin verilmeyen hayvan hastalığı tedavi süreçleri haricinde miktarı, kalitesi, teslim yeri, teslim şartları ve zamanı sözleşmede belirlenen çiğ sütü almak veya satmak zorunda olacak.Üretici örgütleri aracılığıyla satılan çiğ süt karşılığı alınan nakit avans, üretim oranları göz önüne alınarak üretici örgütünün üyelerine dağıtılacak. Üretici örgütleri, hesaplarına aktarılan çiğ süt bedellerini aktarma tarihini takip eden 3 iş günü içerisinde üyelerine ödeyecek.Sözleşmede, çiğ sütün kalitesinin belirlenmesi için analiz yapılması kararlaştırılabilecek. Çiğ sütü bu yönetmelik hükümleri kapsamında sözleşmeli olarak almayan alıcılar hakkında 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 40.maddesinde yer alan ilgili cezai hükümler uygulanacak. Süt sanayicileri,mandıralar ve diğer alıcılar bundan sonra sözleşme yapmadan çiğ süt alamayacaklar. Yönetmelik yayımlanmadan önce yapılan çiğ süt alım satım sözleşmeleri, sözleşme sürelerinin bitimine kadar geçerli olacak. köy kahvesi 18 HABER www.koykahvesi.com.tr Sözleşmeli üretim küçük sütçüyü bitirir Ali Ekber Yıldırım Dünya Gazetesi Tarım yazarı Ç iğ süt üretiminde yeni bir dönemi başlatacak yasal düzenleme yapıldı. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan “Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik” 16 Nisan 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik ilk bakışta çiğ süt üreticilerini hem fiyat hem de girdilerin temininde alıcılar karşısında koruyan bir izlenim veriyor. Biz de sıcağı sıcağına yaptığımız ilk değerlendirmede yönetmeliğin üreticiyi koruduğunu ancak açık kalan bazı yönleri olduğunu yazdık. Yönetmeliği daha detaylı incelediğimizde üreticiyi korumak bir yana adeta tuzaklarla dolu. Bu yönetmelik uygulanırsa özellikle küçük çaplı süt üreticilerinin yaşama şansı kalmıyor. Neden? 1- Yönetmeliğin amacı; sanayiye arz edilen çiğ sütün alım ve satımının sözleşmeli usulde yapılması, üretici/üretici örgütü ve alıcı arasında uyulması gereken kuralların belirlenmesi, üretim ve pazarlamada sürdürülebilirliğin sağlanması, arz talep dengesinin oluşturulması ve çiğ süt üretiminde izlenebilirliğin sağlanması ile ilgili usul ve esasları belirlemek olarak ifade ediliyor. Yönetmelik, sadece sanayiye arz edilen çiğ sütü sözleşme kapsamına alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2014 verilerine göre yaklaşık 18.5 milyon ton olan çiğ süt üretiminin sadece yarısı sanayiye arz ediliyor. Kalan diğer yarısı ne olacak? Buna ilişkin bir düzenleme yok. 2- Aynı madde ile sanayiye arz edilen süt için izlenebilirliğin sağlanması hedefleniyor. Diğer yarısı için böyle bir şart, uygulama yok. Bunun anlamı şu. Bakanlık, çiğ süt üretiminin yarısını dikkate alıyor. Düzenlemeleri de buna göre yapıyor. 3-Süt sanayicileri, alıcılar çiğ sütün toplanması konusunda belli büyüklükteki süt çiftlikleri ile sözleşme yapmayı tercih edecek. Çünkü, çok sayıda çiftçiden 10 ton süt almanın, toplamanın maliyeti, sütün kalitesi ile tek bir çiftlikten alınacak 10 ton sütün maliyeti ve kalitesi farklı olacaktır. Bu nedenle sanayici daha az sayıda üreticiden daha çok süt alacak sözleşmeler yapacaktır. Küçük üreticiler en az sözleşme yapılan belki de hiç sözleşme yapılmayacak kesim olacak. Sözleşme yapılmayacağı için sütlerini satmakta zorlanacak olan küçük üreticiler zaman içerisinde yok olma tehlikesi ile karşı karşıyalar. Ayrıca sözleşme yapılacak belli büyüklükteki çiğ süt üreticileri için de önemli riskler var. Sözleşme dışı kalan süt konusunda herhangi bir düzenleme olmadığı için sözleşme yapsalar bile ürettikleri sütün bir bölümünü satamama veya daha ucuza satma riski ile karşı karşıya kalacaklar. Bunu bir örnekle açıklarsak; sanayici bir çiftlikle 7 ton süt alımı için sözleşme yaptığını varsayalım. Bu çiftliğin süt üretimi 7.5 ton olduğunda sözleşme dışında kalan 500 Süt tozu üretimi için güçbirliği litrelik süt ne olacak? Kime satılacak? Sözleşmeyi yapan sanayici, kalan sütünü de alırım ama daha düşük fiyatla” diyecek. 4-Sözleşmeli üretim modeli yakın zamanda tütünde uygulandı. Süt ile tütünü karşılaştırmak elbette doğru değil. Birisi yılda bir kez diğeri her gün üretilen bir ürün. Fakat işleyiş bakımında değerlendirme yapılabilir.Tütünde 2002 yılında sözleşmeli üretime geçildikten sonra alıcılar kiminle sözleşme yaparsa sadece o üretici tütün ekebiliyor. Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz Bölgesi’nde tütün üreticileriyle sözleşme yapılmadığı için buralarda üretim tamamen bitti. Üretimin en yoğun olduğu Ege’de bile üretim yarı yarıya düştü. Sözleşme dışı tütünler elde kaldı. Tütün Yasası’na göre sözleşme dışı tütünün satışı için açık artırma merkezleri kurulacaktı. Fakat bu sistem kurulmadı. Tütün üreticileri sektörden çekildi.Başka işlere yöneldi. Bugün tütün alıcıları çiftçiye yüksek fiyat önermelerine rağmen tütün üretimini bırakanlar bir daha üretime geri dönmek istemiyor. Çiğ sütte de benzer bir durum yaşanabilir. Sanayicilerin sözleşme yapmadığı üreticiler bir süre sonra süt hayvancılığını bırakmak zorunda kalabilir. 5- Çiğ sütte sözleşmeye dayalı uygulamada en önemli konulardan birisi çiğ süt fiyatının belirlenme biçimi.Yönetmelikte bu konuda farklı yöntemler öneriliyor.Bunlardan birisi de süt yem paritesi. Bilindiği gibi çiğ sütü alan sanayici, üreticiye yem ve diğer bazı girdileri satıyor. Bazı sanayiciler “yemi benden almazsan sütünü almam” diyerek dayatma ile yem satıyor. Böylesine bir dayatma olduğunda üretici alacağı yemin kalitesini sorgulama şansı kalmıyor. Alternatif bir yemi tercih etmesi adeta olanaksız hale geliyor.Yönetmelikte, süt fiyatının yem paritesine göre belirlenebileceğine yer veriliyor. Paritenin 1 litre çiğ inek sütü ile en az 1 kilo 300 gram yüzde 18 ham proteinli ve 2500 kalorili metabolik enerjili sığır süt yemi satın alınmasını öngörüyor. Yemin bu kalitesi nasıl ve kim tarafından belirlenecek? Bu da yönetmelikte yok. Alıcı düşük kaliteli bir yem vererek üreticinin sütünü düşük fiyatla alabilir. Daha da önemlisi “yemimi almazsan sütünü almam” diyen sanayicinin eli güçlendiriliyor. 6- Yönetmelikte, çiğ süt fiyatının kalite, sütteki koloni sayısı, somatik hücre sayısı, süt yağı ve protein oranları dikkate alınarak belirlenebileceği hükmü var. Bu durumda sütün analiz edilmesi gerekiyor. Analizi kim yapacak? Sütü alan sanayici,mandıra yapacaksa bunu fiyatın oluşumunda kendi lehine olacak şekilde yapabilir. Tarafsız bir kurum veya bakanlık laboratuarlarında yapılması gerekmez mi? Özetle, çiğ sütte sözleşme modeli sanayiciyi, alıcıyı koruyan, üreticiyi onlara mahkum kılan bir uygulama olacak. Özellikle küçük süt üreticileri Tire Süt Kooperatifi modelinde olduğu gibi örgütlenemezse, güçlerini birleştiremezse sözleşme yapamayacağı ve sütünü pazarlayamayacağı için sektörden silinecek, yok olacaklar. Özellikle 2010 yılından sonra devletin verdiği sıfır faizli kredilerle ülke genelinde kurulan büyük süt çiftlikleri güçlerini birleştirerek, süt tozu üretimi için yatırım kararı aldı. T üm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) çatısı altında birleşen çiğ süt üreticileri, Bursa Mudanya’da arama konferansında bir araya geldi. Belli büyüklükteki süt çiftliklerinin yöneticilerinin katıldığı konferansta, çiğ sütün değerinde satılması için belli yatırımların yapılması kararlaştırıldı. Bu yatırımlardan en önemlisi, süt üretiminin yoğun olduğu bölgelerde, süt tozu üretim tesisleri kurmak olarak belirlendi. Sütün bol olduğu zamanlarda sütü süt tozunu haline getirerek iç ve dış pazarlarda satışının gerçekleştirilmesini hedefleyen çiftlik sahipleri ayrıca tüketiciye doğrudan çiğ süt satmak için de girişimlerde bulunacak. TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Yıldız, çiğ süt üreticileri olarak bir çok sorunla karşı karşıya olduklarını ve milyonlarca liralık yatırım yapan girişimciler olarak devletten pozitif bir yaklaşım beklediklerini söyledi. Yıldız yaptıkları arama konferansının sonuçları hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Ülkemizde 1 milyon 250 binden fazla süt çiftliği var. Bunun yüzde 1,6’sı yani 20 binden fazlası 50 baş ve üzeri hayvana sahip.Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verileri ile 2014 yılında yaklaşık 18.5 milyon ton süt üretimi gerçekleşti. Bu sütün sadece 8 milyon tonu sanayiye aktarılıyor. Sanayiye aktarılan ve ticarete konu olan sütün yüzde 12’sini biz üretiyoruz. Yani dernek üyelerimiz; hem önemli bir miktarda hem de ülkenin en kaliteli sütünü üretiyor. Ancak yem temininde ve süt fiyatının belirlenmesinde etkili olamıyoruz. Bu amaçla önümüzdeki dönem için önemli kararlar aldık.Dernek olarak her üyemizin ortak olabileceği yine TÜSEDAD adıyla tüzel kişilik veya bir kooperatif kuracağız.Süt üretiminin yoğun olduğu bölgelerde süt tozu üretim tesisleri kurarak sütün bol olduğu zamanlarda sütümüzü süt tozuna işleyerek iç ve dış pazarlarda satışının gerçekleştirilmesini sağlayacağız.” Sözleşmeli yem üretimi Süt çiftliklerinin kendi yemini uygun fiyata alması için Ziraat Odaları ile işbirliği yaparak üyelerinin ihtiyacı olan özellikte kaba yemi sözleşmeli ürettireceklerini anlatan Adnan Yıldız, "Böylece hem uygun fiyata girdi sağlayacağız, hem de çiftçilerimize pazar ve fiyat garantisi sunacağız. Devletimizden de bu tür sözleşmeli üretim yapan çiftçilerimize ilave destek talebinde bulunacağız” diye konuştu. 19 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Türkiye süt sektörü gelecekte bekleyenler??? Prof. Dr. Harun Uysal Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi T ürkiye Cumhuriyeti Devleti’nin makro hedefleri kişi başına 20 bin dolarlık gelir seviyesine ulaşma, dünyada ilk 10 büyük ekonomi arasına girme olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra tarım ve gıda sektöründe 40 milyar dolarlık ihracat hedefi de bulunuyor. Tarım ve gıda sektörü içerisinde önemli bir yere sahip olan süt ürünleri sektörünün bu meblağ içerisinde önemli bir pay tutacağı da öngörülüyor. Ancak burada sorulması gereken soru; “buna ulaşmak için iç tüketim ve dış pazar nasıl genişletilecek?” olmalı. Bugün Türkiye süt sektörünün yapısına bakıldığında gelecekteki politikaları etkileyecek konular olarak; kaliteli hammadde gereksinimi, lojistik, AB’de kalkan süt kotası, artan dünya nüfusu ve artan orta gelirli nüfus, ik- lim değişikliği, istikrarsız hammadde fiyatları, hammadde maliyetleri, enerji fiyatları ile kayıt dışılık karşımıza çıkıyor. Gelecekte hem fazla hem kaliteli hammaddeye ulaşmak için bir takım eğitim programları ve yaptırımlar gerekiyor. Acaba bu ne ölçüde becerilebilecek, eğitimlerde hala ahırlar değil de salonlar mı kullanılacak? Hala bir takım hileli süt ürünleri üretilmeye ve tüketilmeye devam mı edilecek? Bununla ilgili yasal yaptırımlar ne ölçüde artacak? Ya da süt ürünlerinin soğukta saklanması, depolanması ve ulaştırılmasındaki yani lojistiğindeki hedefler için yeni yatırımlar ne genişlikte olacak? Bu bağlamda Afrika, Orta Asya, Pakistan, Bangladeş pazarına girilirse ambalaj büyüklükleri ve nakliye stratejisi ne olacak? Taşıma maliyetlerinin büyük olduğu aşikar olduğuna göre, pazara yakın diğer ülkelere yeni süt fabrikaları kurulması için sanayiciye yeni teşvikler verilecek mi? AB sütte kotayı kaldırdı. Bu AB’de daha fazla üretim demek. Bu ayni zamanda daha fazla ihracat da demek. Yani gelecekte AB ülkelerinin Türkiye’nin cebindeki pazara el atması demek. Bunun için yeni pazarlara ulaşmak gerekecek. Bu ne ölçüde gerçekleşecek? AB Rusya pazarını yitirdikten sonra önemli anlaşmaların peşinde koşuyor. Şimdi Afrika ve Uzak Doğu Asya pazarına yöneldi. AB, Balkanlar-Ortadoğu-Orta Asya üçgeni içerisinde yaşayan 1,5 milyar insanın ve en çok gıda ithal eden Rusya, Çin, Japonya’dan oluşan 170 milyar dolarlık bir pazarın olduğunu biliyor. AB’nin 2014 yılında Rusya’ya gönderemediği fazla peynirin çoğunu başta Mısır olmak üzere Orta Doğu ülkeleri, Amerika, Japonya gibi yeni pazarlara yolladığı görülüyor. Yine beş ülkeden (Kenya, Burundi, Uganda, Tanzanya ve Ruanda) oluşan Doğu Afrika topluluğuyla kapsamlı bir ticaret anlaşması imzaladı. AB bu ülkelerden şimdilik kahve, kesme çiçek, çay, tütün, balık ve sebze başta olmak üzere 2.2 milyar Euro’luk mal alacak. İleride anlaşmanın kapsamı içerisine süt ürünlerinin eklenmeyeceğini kim garanti edebilir? Diğer yandan AB, ABD ile Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTİP ) anlaşmasını imzalamaya çabalıyor. Bu gerçekleşirse ABD malları AB üzerinden Türkiye’ye gümrüksüz girerken, Türk malları ABD’ye girerken vergiye tabi olacak. Bu durum Türkiye ticaretinin tabii bu arada Amerika’ya süt ürünleri satma çabalarının zora gireceğini göstermesi bakımından önem arz ediyor. AB’deki bu çabalar Türkiye süt sektörü açısından büyük bir risk. Türkiye’de süt üretimi yıldan yıla artıyor. Bunu eritmenin yolu kısa vadede iç tüketimi arttırmak gibi görünüyor. Bunun için aracı, market karları minimize edilerek süt ürünlerinin fiyatı ucuzlamalı ve okul süt projesi tüm yıla yayılmalı. Bu da en kolay üreticilerin kooperatifleşmesi ile olur. Uzun vade de ise bolca tanıtım yaparak özellikle AB’de olmayan ürünlerin ihracatının kapısını açmak. Bu bağlamda geleneksel süt ürünleri, özellikle de peynirler öne çıkarılabilir. Bunun için sanayici Ar Ge’ye daha fazla kaynak ayırmalı. Daha fazla üniversite-sanayi işbirliği olmalı. Türkiye’de bu işbirliği içerisinde İnsan kalitesi değil eğitim kalitesi arttırılmalı. Örneğin Rusya’da ki bir süt fabrikası için İngilizce yeterli olmuyor, Rusça bilen birini arıyorsunuz. Bu anlamda sektörün gereksinimleri üniversiteler tarafından karşılanmalı. İklim değişikliği, gelecekte dünyanın tarımsal üretimini etkileyecek önemli bir sorun. Dünyadaki insan faaliyetleri, salınan sera gazları nedeniyle yeniden değişecek. Bundan en fazla etkilenecekler arasında Türkiye’de var. Şu ana kadar yapılacak işler, alınacak önlemleri duyan var mı? Uluslar arası enerji ajansının raporunda çözüm olarak; petrol ve benzin endüstrisinin açığa çıkardığı metan gazının yarıya indirilmesi ve fosil yakıtlara verilen devlet desteğinin aşamalı olarak azaltılması gibi yöntemler öneriliyor. Peki Türkiye’nin enerji politikası içerisinde böyle önlemlere de yer verilecek mi? Yenilenebilir enerji yatırımları ve yatırım destekleri ne ölçüde olacak? Sektörün hammaddesi olan çiğ süt, yüksek maliyetle üreticinin elinden aracıya intikal ediyor. Bu da istikrarı etkiliyor. Geçimini desteklemelerle sürdürmek zorunda kalıyor. Yüksek mazot, yem, enerji, vergi ve katkı maddeleri fiyatları üreticinin belini büken kalemler. Birçok hammadde kalemi ithal ve bunlara milyar dolarlar ödeniyor. Bunların azaltılabilmesi için süt ve ürünlerinden devletin aldığı KDV, ÖTV gibi bazı vergilerden vazgeçmesi gerekiyor ki maliyetler azaltılsın. Bunlar yapılmazsa zaten şu anda köylerde 50 yaşının üzerindekilerin yaptığı üreticiliği yapacak kimse bulunmayacak. Çünkü herkes okuyor ve şehirlerde hizmet sektöründe çalışmak istiyor. O zaman hammadde dışarıdan alınıp mı işlenecek? Her ülkede kayıt dışılık var. Ancak Türkiye’de oldukça yüksek. Örneğin sanayiden geçen sütün yüzde 55 i kayıtlı yüzde 45’ i kayıtsız. Yani 18 milyon tonun 8 milyon tonu kayıt dışı. Bununla ilgili çalışmaların arttırılması gerekiyor. Markalaşmak önemli. Markalaşma tüketiciye güvence demek. Bununla ilgili devletin yaptığı şeyler var. Bu devam ettirilmeli. Biliyoruz ki tekstil marka olmadı ve kaybetti. Bu tarım ve gıda sektörüne ders olmalı. köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 20 Kırsal kalkınmanın temeli süt hayvancılığı Harun Çallı ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı B ilindiği üzere süt, insan ve birçok canlı için yaşamın ilk gıdası olduğu gibi insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken “mucizevî” bir gıda maddesidir. Özellikle kemik sağlığı açısından önemi bilinen süt ve süt ürünlerinin, çocukluk döneminden itibaren tüketilmeye başlanması hem sağlıklı nesillerin yetişmesine hem de ileriki yaşlar için tüketim alışkanlığı kazanılmasına yardımcı olacaktır. Bu kadar değerli olan sütün üretimini, işlenmesini ve ticaretini kısaca gözden geçirelim. Türkiye’de özel sektöre ait ilk modern süt işleme tesisi 1975 yılında kurulmuştur. Son yirmi yılda modern işleme tesislerinin sayısı hızla artarak ürünleri ulusal pazarlarda yer almaya başlamıştır. Yaklaşık 70 firma 100 tonun üzerinde süt işlemektedir. 2000’li yıllara kadar devamlı azalan hayvan sayısı devletin verdiği teşviklerle son yıllarda tekrar artmaya başlamış olup Türkiye’nin 2014 yılında 14,1 milyon sığır, 31,1 milyon koyun, 10,3 milyon keçi, 122 bin baş manda varlığı bulunmaktadır. 2014 yılında sağmal inek sayısı 5.567.176 başa, sağmal koyun sayısı 14.511.991 başa, sağmal keçi sayısı 4.401.173 başa, sağmal manda sayısı 54.795 başa ulaşmıştır. İnek başına verim dünyada 2100kg/ baş/yıl iken Ülkemiz de inek başına verim 3029 kg/baş/yıl olmuştur. Son yıllarda işletmelerdeki hayvan sayıları giderek artmaya başlamış ve 25 baş ve üzeri hayvan barındıran işletmelerimizdeki hayvanlarımız toplam sığır mevcudumuzun % 34,6’sini oluşturmaktadır. 2014 yılında kayıt altına alınabilen çiğ süt miktarı (İnek sütü), 8.625.742 tondur. Üretilen toplam çiğ inek sütünün % 43,56’sı süt birlikleri, damızlık sığır yetiştiricileri birliği, köy-koop, tarımsal koop ve hayvancılık kooperatifleri vasıtasıyla ve işletmeler tarafından direkt olarak süt işleme tesislerine pazarlanmaktadır. Türkiye süt üretimi son yıllarda önemli gelişme göstermiş olup 1930 yılında 1.856.326 ton olan üretim, 2013 yılında üretimimiz bir önceki yıla göre %4,7 artarak 18,2 milyon ton, 2014 yılında da %1,6 artarak 18,5 milyon ton olmuştur. Türkiye bu üretimi rakamları ile dünyada en çok süt üreten ülkeler arasında 9. Sırada yer almaktadır. Türkiye süt üretimi 2008 – 2009 yılları hariç, dünya süt üretiminden daha fazla artmıştır. 2014 yılı Türkiye süt üretiminin %91,2’ü inek, % 6,0’sı koyun, % 2,5’İ keçi, % 0,3’ü ise manda sütünden oluşmaktadır. Dünya’da üretilen sütün % 85’i, AB (27)’de % 83,5’i inekten elde edilmektedir. Birlik verilerine göre en fazla süt sırasıyla İzmir, Balıkesir, Konya, Aydın, Çanakkale, Denizli ve Burdur illerinde üretilmektedir. TUİK rakamlarına göre ise Türkiye’de çiğ süt daha çok batı illerinden elde edilmekte olup sırasıyla (Konya: 962.806, İzmir: 756.483, Balıkesir: 750.711, Erzurum: 748.266, Sivas: 620.884, Kars:532.851, Aydın:415.071, Denizli:358.550, Burdur: 346.156, Çanakkale: 340.954) illerinden elde edilmektedir. Türkiye’de tarımsal ürünler içinde en yüksek üretim değeri son on yıldır çiğ süte aittir. 2013 yılında Türkiye’nin 190 milyar TL tutarındaki tarımsal üretim değeri içinde çiğ süt üretimi, 18,3 milyar TL’lik üretim değerine sahiptir. Çiğ sütten sonraki en yüksek üretim değeri domatese aittir. FAO(Dünya Gıda Tarım Teşkilatı)’nın 2012 yılı rakamlarına göre Türkiye’de tarımsal üretimde çiğ süt, 4,9 milyar dolarla en fazla üretim değeri veren üründür. 2.si 3,5 milyar dolarla domatestir. Dünyada da çiğ sütün üretim değeri 187,3 milyar dolardır. Gıda sanayi içinde % 16 üretim değerine sahip süt ve süt ürünleri sanayi, ülke ekonomisine sağladığı katma değer ve kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi açısından son derece önemli bir alt sektördür. Yani Türkiye de kırsal kalkınmanın temeli süt hayvancılığıdır. Üretilen sütün yaklaşık %20’si üretim yerinde , %20’si sokak sütü olarak, %33’ü mandıralarda, % 27’si ise modern işletmelerde değerlendirilmektedir. 2014 yılında kayıt altına alınabilen çiğ süt miktarı (İnek sütü), 8.625.742 tondur. Bu miktar üretilen toplam inek sütünün %44’üne karşılık gelmektedir. Buda yaklaşık %56’lık çiğ süt kayıt dışında işlem görmektedir. Süt işleme tesislerinde çiğ süt peynir, yoğurt ve ayran, içme sütü, ayran, süt tozu, tereyağı, dondurma, kefir ve sütlü tatlılara işlenerek değerlendirilmektedir. Bu işletmelerin %22,7’sini dondurma üretimi ile uğraşmakta olup geri kalan %77,ünü ise süt, yoğurt, ayran, peynir, tereyağı ve sütlü tatlılarla uğ- raşmaktadırlar. 2012 yılı TUİK verilerine göre bu işletmelerde 39.524 kişi istihdam edilmektedir. Türkiye’de 2014 yılında üretilen 18,5 milyon ton çiğ sütün 8,625 bin tonu sanayiye gitmektedir. Sanayiye giden sütün %50’si peynire, %21’i yoğurt ve ayrana, %14’ü içme sütüne, %10’u süttozuna, %3’ü dondurma ve %2’si de tereyağına işlenmektedir. Sanayiye giden sütten de 1.310 bin ton içme sütü, 630 bin ton peynir, 1.101 ton yoğurt, 599 bin ton ayran, 46 bin ton tereyağı, 101 bin ton süttozu ve 327 bin ton da dondurma üretilmektedir. Tüketim türkiye’de kişi başına tüketilen süt miktarı süt eşdeğeri olarak ortalama yılda 238 kg kadar tahmin edilmesine karşın, hane halkı besin tüketim araştırmaları, yıllık tüketimin birey başına 65 kg civarında olduğunu göstermektedir. Bu miktar, dünyada 109 kg, Asya’da 73 kg, Avrupa’da 280 kg, AB’de 288 kg, Kuzey Amerika’da 274 kg, İsrail’de 150 kg, İtalya’da 184 kg, Hollanda’da 574 kg kadardır. İçme sütü tüketimimiz ise 37 kg seviyelerinde olduğu tahmin edilmektedir ve bu miktar gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Örneğin İrlanda’da içme sütü olarak tüketim yıllık kişi başına 130 kg, İzlanda’da 120 kg, İngiltere’de 103 kg, Avustralya’da 107 kg, İspanya’da 86 kg, ABD’de 82 kg, Rusya’da 70 kg, Fransa’da 56, Almanya’da ise 50 kg’dır. Peynir Tüketimi Toplam peynir üretiminin Yaklaşık %68-70’i beyaz peynir, %18-20’si kaşar peyniri geri kalan %10-12 de diğer peynirler oluşturmaktadır. Kişi başına tüketim Türkiye’de 16,5 kg, Avrupa’da 18 kg, ABD’de 15,5 kg, Yunanistan’da 25kg, Kanada’da 15,92kg, Rusya’da 5,68kg, Brezilya’da 3,75kg, Meksika’da 2,91kg, Ukrayna’da 2,32kg,bJaponya’da 2,28 kg.dır. Okul sütü ASÜD Başkanı Harun Çallı, “Tüketim artışı, henüz nüfus artış oranını bile yakalayabilmiş değildir. İç tüketimin arttırılması için -tüm sağlık otoritelerinin belirttiği gibi- her yaşta düzenli olarak süt ve süt ürünleri tüketilmesi gerektiği bilincinin yerleştirilmesi gerekmektedir. ASÜD’ün Hükümet nezdindeki yoğun gayretleriyle ilk kez 2011- 2012 öğrenim yılında uygulanan ve halen devan eden Okul Sütü Programı, genç nesillere süt içme alışkanlığının arttırılması ve sağlıklı nesil yetiştirilmesi konusunda çok bü- yük bir aşama olmuştur. Aynı zamanda bu programla, sektörün arz fazlası olan döneminde fazla sütün bir kısmını piyasadan çekerek süt hayvancılığının gelişmesine de imkân sağlanmaktadır. ‘OKUL SÜTÜ’ uygulaması, dünyadaki örneklerinden de anlaşılacağı üzere, bu konudaki en etkin uygulamadır. Bu proje bütün yıl boyu her gün süt dağıtılmak suretiyle uygulamaya devam edilmelidir. Süt Ürünleri Dış Ticareti Türkiye 54 ülkeye süt ve süt ürünleri ihracatı yapmakta olup 2014 yılı toplam ihraç miktarı 351 milyon dolardır. Dâhilde işleme rejimi kapsamında diğer sektör ihraçları içinde yer alan süt ürünleri de dikkate alındığında bu rakam 400 milyon doları geçmekte ve sektör 2023 hedefine süt ürünleri sektörü yakalamış vaziyettedir. Pazarlarımızı daha çok Orta Doğu ülkeleri ile Türk Cumhuriyetleri oluşturmaktadır. Başlıca ihraç pazarlarımız arasında Irak, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Suudi Arabistan, KKTC, Kazakistan ve ABD yer almaktadır. ASÜD ’ün Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı önderliğinde yürüttüğü “Türkiye Süt Ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi’nin başarı ile sonuçlanması ile AB ülkelerine de ülkemiz süt ve süt ürünü ihraç eder hale gelmiştir. 2015 yılı içinde de Bakanlıklarımızın yardımlarıyla Çin pazarının da açılacağını ümit etmekteyiz. İhracat pazarlarımızın genişletilmesi ve yeni ihraç pazarları noktasında Bakanlığımızın öncülüğünde yürüttüğümüz çabalarımızı da bıkmadan, usanmadan sürdüreceğiz. Çünkü biliyoruz ki, sağlayacağımız her 1 dolarlık ihracat artışı, bu ülkenin üreten insanına güç katacak, ekonomimizi daha da güçlendirecektir. Süt sektörümüzü yakından ilgilendiren dış kaynaklı bir gelişme ise AB’de uygulamakta olan süt kotalarının 1 Nisan 2015 tarihi itibariyle kaldırılmış olmasıdır. Bu gelişmenin küresel piyasalarda büyük bir şok etkisi yaratmayacağı öngörülse de, AB’nin üretim ve ihracatındaki değişimlerin etkisi piyasalarda hissedilecektir. AB’de kotaların kaldırılması ile ucuz çiğ süt üreten ülkeler daha çok süt üretecekler ve yaptıkları ürünlerle de Türkiye ile Türk ürünlerinin ihraç edildikleri o pazarlarda kıyasıya rekabet olacaktır. Bunun etkilerini önümüzdeki dönemlerde göreceğiz. Ülke olarak bizde maliyetlerimizi azaltarak rekabet gücümüzü artıracağız yada bu pazarlardan çekileceğiz. Çünkü AB’nin çiğ süt üretim maliyetleri bize göre yaklaşık %30-40 daha ucuzdur. 21 Şu anda AB’de çiğ süt fiyatları 28-30 euro cent civarında iken çiğ süt fiyatı ülkemizde 115 kuruştur. Türkiye, küresel çapta tarımda büyük bir aktör ve önemli bir ticari ortağı olan AB’nin tarımda aldığı kararları ve piyasadaki değişimleri yakından izlemek durumundadır. Süt üretimini miktar ve kalite olarak artıracak önlemler başta olmak üzere gerekli aksiyonlar hızlı bir şekilde alınmalıdır. Sorunlar: Süt sektöründeki başlıca sorunlardır şunlardır: Süt işletmelerinin dağınık olması, kalite düşüklüğü, fiyat istikrarsızlığı, yüksek maliyet, süt arz talep dengesizliği (hayvan laktasyon düzensizliği, verim düşüklüğü), kayıtdışılık, bilgi eksikliği, hayvan hastalıkları olarak sıralamak mümkündür. Devletimiz son yıllarda hayvancılığa verdiği desteklerle işletmelerin büyümesine ve mevsimselliğin önüne geçilmesi için tedbirler almakla birlikte çiğ sütün tepe noktasına geldiği Mayıs ayı ve dip noktasına geldiği Kasım ayı arasında %25 arz farkı bulunmaktadır. Talep ise Eylül- Ekim aylarında artmaktadır. Bu noktada devlet politikaları çok önemlidir. Çiğ sütün arzı daha dengeli hale getirilmeli, son yıllarda HABER www.koykahvesi.com.tr uygulamaya konulan çiğ sütün fazla olduğu dönemlerde gerek süt tozu teşvikleri ve gerekse okul sütü gibi projeler istikrarlı bir şekilde devam ettirilmelidir. Okul sütü projesi, süt içme alışkanlığının devam ettirilmesi yoluyla sağlıklı nesil yetiştirilmesine yardımcı olurken, sektörün arz fazlası olan dönemde fazla sütün bir kısmını piyasadan çekerek, aynı zamanda süt hayvancılığının gelişmesine de imkân sağlamaktadır. İhracatta, ıslak ürün tabir ettiğimiz peynir, yoğurt, ayran gibi ürünlerimize rekabet gücü kazandırılması için teşvik sistemi getirilmelidir. Böylece içerideki çiğ süt fazlalığı değerlendirilmiş olup çiftçinin ürününün değer fiyata gitmesi sağlanmalıdır. Çiğ süt üretimi sanayicimiz için gerekli olduğu kadar kırsal kalkınmamız için de şarttır. Süt sektörünün gelecekte iç pazarda büyümesine tehdit oluşturan başlıca unsur beslenme ve sektör konusunda halkın yanlış bilgilendirilmesidir. Medyada akademik unvanlarıyla boy gösteren, ancak konunun uzmanı olmayan kimi isimlerin beslenmede önemli yeri bulunan süt ve süt ürünlerine yönelik, hiçbir bilimsel temeli olmayan iddia ve ithamları kabul edilemez. Ülkemizde gıda güvenliğinin her- hangi bir alanında hiçbir uzmanlığı olmayan tanınmış bir kimi okumuşlar ve akademisyenler kendilerince geliştirdikleri bilim dışı teorilerle adlarını gündemde tutma saikiyle endüstriyel ambalajlı süt ve süt ürünlerini karalamakta “tazelik ve doğallık” gibi kavramlarla izlenebilirliği hiç olmayan gıda güvenirliğinden yoksun kimi ürünleri “doğallığı” öne sürülerek son zamanlarda giderek artan oranlarda teşvik edilmektedir. Ne yazık ki ülkemizde böyle bir akım oluştu. Sözde halkımızın sağlıklı beslenmesine katkı sağlamak amacıyla yapılan tüm bu yayınlar, sınır tanımayan eleştiriler nedeniyle insanlarımızı özellikle hayvansal gıda tüketiminden tamamen uzaklaştıracak boyutlara ulaşmıştır. Ülkemizde gıda konusunda kaosa doğru giden bir bilgi kirliliği mevcuttur. Bunu önlemenin yolu, uzman olmayan kişilerin kişisel görüşlerini genel yayın araçları yoluyla dile getirmeleri önlenmelidir. Buradan açıkça söylüyorum; “Süt bembeyazdır, kara tutmaz.” Bu ülkenin süt sektörü, Türk insanına AB standartlarında kaliteli, sağlıklı, güvenilir süt ve süt ürünleri sunmaktadır. Bu ülkenin üreticisinin, sanayicisinin, akademisyeninin emeğine, çabasına kara çalmaya hiç kimsenin hakkı yoktur, haddi köy kahvesi de olamaz. Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, başta Bakanlığımız olmak üzere süt sektöründeki tüm paydaşlarımızla birlikte haksız itham ve iddialara karşı durmaya devam edeceğiz. Çünkü bizim ürünlerimizden hiçbir şüphemiz yoktur. Kendimizin tüketmeyeceği hiçbir ürünü tüketicimize sunmayız. Sektörün en büyük sıkıntısı kayıt dışılıktır. 2014 yılında üretilen 18,5 Milyon ton sütün ancak 8,7 milyon tonu süt işleme tesislerine gelmiştir. Kayıt dışılık haksız kazancın yanında gıda güvenliğini de tehdit etmektedir. Bunun için merdiven altı üretim ve merdiven altı üretime karşı farkındalık artırılmalı, denetimler sıklaştırılarak devam ettirilmelidir. Bugün süt sektörünün karşı karşıya bulunduğu en önemli sorun, onaylı, kayıtlı üretici için haksız rekabet yarattığı gibi toplum sağlığını da tehlikeye düşüren kayıt dışı üretimdir. Özellikle sokak sütü satışı ile tüketicilerin karşı karşıya kaldığı tehlike giderek büyümektedir. Çiğ süt arzı ve talebi mevsimsel olarak değişmekte olup fiyatta buna göre oluşmaktadır. Bunun için çiğ süte bütün dünyada olduğu gibi müdahale kuruluşu oluşturulmalıdır. köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 22 Tarımda heyecan veren buluşma Solucan gübresiyle dikey tarım aparatında sebze yetiştirilmesine başlandı. O rganik tarımda solucan gübresi ile yeni üretim teknikleri çiftçiler için umut ve bol kazanç vaad ediyor. Çiftçilerin ektiği üründe dönüm başına 1’e 10 kat ürün elde etmesine olanak sağlayan dikey tarım aparatında şimdi de kırmızı solucan gübresi kullanılmaya başlandı. Organik tarım için kırmızı solucan üretim tesisi kuran Rizeli girişimci Mehmet Emin PURSA ile dikey tarım aparatını geliştiren Bursalı İsa İNAN, bu iki yeniliği entegre için bir araya geldi. Dikey tarım aparatında bugüne kadar toprak yerine perlit ve torf karışımı kullanılırken bu kez torf yerine kırmızı solucan gübresi tercih edildi. Organik sebze üretiminde bitkilerin ihtiyaç duyduğu tüm mineral ve besin ögelerini sağlayan kırmızı solucan gübresinin dikey tarım aparatına entegresinin verimi daha da artıracağı kaydedildi. Organik tarımda kırmızı solucan gübresi Zamanının büyük bölümünü, ülkemizde son yıllarda tanınan kırmızı solucan gübresinin üretim ve kullanım koşullarını araştırmaya ayıran girişimci Mehmet Emin Pursa, ticari kaygıdan çok Türk çiftçisinin bu organik gübreyi tanımasını hedefliyor. 40 metrekarelik reaktörde kırmızı solucan ve gübresini üretmeye birkaç yıl önce başlayan Pursa, şimdiden üretim alanını 200 metrekareye çıkarmış. Kırmızı solucan üretimine 150 bin adetle başlayan Pursa, İstanbul’un Eyüp ilçesine bağlı Göktürk köyündeki tesisinde 5 milyon adet solucana sahip. Göktürk köyünde biraraya gelen dikey tarım aparatının mucidi İsa İnan ile kırmızı solucan gübresi üreticisi Mehmet Emin Pursa, basın mensuplarının huzurunda 4 dikey tarım aparatına çilek fideleri ekti. Bu aparatlardan birinde perlit ve kırmızı solucan gübresi karışımı, diğer aparata da yalnızca kırmızı solucan gübresi konuldu. Bir kaç ay içinde bu aparatların her birinden yaklaşık 200 kilogram organik çilek hasat edilmesinin beklendiği ifade edildi. Rize ve Çatalca’da solucan tesisi kuracak Mehmet Emin Pursa, Türkiye’nin kısa zamanda tarımsal üretiminin yüzde 10’unu organik hale getirme hedefi bulunduğunu belirterek, bu hedefe ulaşmada kırmızı solucan ve gübresine büyük ihtiyaç duyulacağını kaydetti. Pursa,”Yani 8-10 yıl içinde 50 milyar kırmızı solucan ihtiyacı olacak. Çiftçilerimize 150 bin adetle solucan yetiştirmeye başlama çağrısı yapıyorum. Böylece kimyasal gübre kullanma maliyeti ortadan kalkacak, organik gübre kullanacak ve kısa sürede hızla üreyen solucanlarının milyonlarca sayıya ulaşmasıyla solucan satışı bile yapabileceklerdir. Üstelik ihtiyaç fazlası solucanları, protein olarak kanatlı hayvanlara ve balık üretim çiftliklerine yem olarak verme imkanı olacak”şeklinde konuştu. Pursa bu yıl içinde 50 milyon adet solucan kapasitesine ulaşmak için İstanbul Çatalca Akalan Köyü ile Rize Derepazarı’nda iki tesis kurmayı planladığını da söyledi. Rize’de Çaykur’un her yıl 40 bin ton işlenmeyen çay atığını bertaraf etmek için çare aradığını kaydeden Pursa, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu fabrikalardaki çay atıklarından bir miktar İstanbul’a getirterek kırmızı solucanlarıma yem yaptım. Ortaya organiklik oranı çok yüksek olan solucan gübresi çıktı. Bu nedenle Rize’deki işlenmeyen çay atıklarını organik solucan gübresine dönüştürecek tesis kurmayı planlarım arasına aldım.” Para iade garantisi Pursa, kırmızı solucan ve gübresini üreterek ek kazanç sağlamak isteyenlere bilgi birikimini gönüllü olarak aktardığını anlatarak, şunları kaydetti:“Türkiye’de tarımda çok fazla kimyasal gübre kullanılıyor. Artık halkımız organik sebze ve meyveye ulaşabilmeli. Bunun yolu da organik tarım üretimi yani organik gübredir. Bu işe 30 bin lira kadar sermaye ayırabilen çiftçi, bir yıl için- de yatırımını amorti edebilecek ve kısa sürede karlı duruma gelebilecek. Tesisi kurduktan sonra bir yıl sonunda bu işi yapmaktan vazgeçen olursa, o güne kadar üreyen solucanları geri almak kaydıyla, harcadığı parayı geri ödemeyi garanti ediyorum. Ama kimse solucanları yetiştirdikten sonra bu işten vazgeçmek istemez. Çünkü solucan satarak maliyetin kat kat üstünde gelir elde eder.” Kırmızı solucan ve gübresini üreterek kazanç elde etmeye ilgi duyanlar, “karaelmassolucangubresi.com” adresinden bilgi alabilir veya Mehmet Emin Pursa’nın 0532 296 36 95 numaralı telefonunu arayabilir. 23 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Tohumcular özel teşvik sistemi istiyor Tarım Bakanlığı'nın kanunlarda "sanayici ve üretici" olarak tanımladığı tohumculuk sektörü, Sanayi Bakanlığı'nda kabul görmediğini öne sürüyor T ürkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer, tohumculuk sektörünün son yıllarda gelişme göstermesine rağmen kamuoyunda yanlış algılandığını ve ciddi bilgi kirliliği olduğunu söyledi. Sektörün en büyük sıkıntısının sanayici kimliğine kavuşamaması olduğunu vurgulayan Gençer, "Tarım Bakanlığı kanun çıkarırken tohum sanayicisi ve üreticisi olarak bizi tanımlamış olmasına rağmen, Sanayi Bakanlığı'na gittiğimizde muhatap bulamıyoruz. NACE'de kodumuz yok. Kısa zamanda tohumculuğu sanayi kuruluşu olarak ekonomi kayıtlarına alıp, bir koda sahip olmayı umut ediyoruz. Bunun için Sanayi Bakanlığı'na sunmak üzere, tohumun üretim aşamasından sonrasına sanayi evresini anlatan detaylı bir dosya hazırladık. Bize, sanayici değilsiniz diyemiyorlar fakat sanayiciymişiz gibi de davranmıyorlar" diye konuştu. Türkiye'de Ar-Ge olmadan tohumculuk sektörünün ilerlemesinin zor olduğunu savunan Gençer, bu doğrultuda bölgesel ve küresel rekabet için bir yasanın hazırlanması ve sektörün yeniden kümelenmesi gerektiğini kaydetti. "ArGe yapmak ve sanayici olmak için özel teşvik sistemi gerekiyor" diyen Gençer, tohumculuk sektörünün de Ar-Ge Merkezi olabilmesi adına yeni adımların atıldığını bildirdi. Gençer, "Ar-Ge merkezi tanımlamasına, 50 veya 30 personel şartına uyamayan tohumculuk sektörünün dahil olması için olumlu yönde Kaya da tohumun Ar-Ge'sinin bitki ıslahı olduğunu belirterek, ıslah çalışmalarında dayanıklılık, kalite ve verimlilik faktörlerine odaklandıklarını bildirdi. "Hedefimiz en iyileri bir araya getirmek" diyen Kaya, "En çok aldığımız eleştiri, çocukluğumdaki tatları alamıyorum, tatlar kayboldu, şeklinde oluyor. Burada en büyük faktör özlem. Aslında arzu edilen mahsulde istenen damak tadını oluşturabilecek çeşitte ıslah çalışması yapıyoruz. Formül bizde. Fakat hem yüksek tada hem de verimliliğe ulaşmamız mümkün değil. Hızla artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için verim unsurunu ön planda tutuyoruz. Herkese yetecek miktarda gıdayı üretmeliyiz. Mahsulde tat ve aroma noktasında sıkıntı görülebilir ama vitamininde herhangi bir eksiklik yok" diye konuştu. adımlar atılıyor. Bu konuda yapılan en büyük yanlış tohumculuğun diğer sanayi kollarıyla karıştırılmasıydı. Bu sektörde 50 ıslahçının, 30 ıslahçının bulunması çok zor. En büyük tohumculuk firmasının Ar-Ge merkezinde 10 civarı ıslahçı bulunabiliyor. Saha çalışmaları nedeniyle bölgesel araştırma istasyonları kurması gereken sektörümüz için Ar-Ge istasyonlarının toplamında bulunan ıslahçıların sayılması lazım" dedi. ni dile getiren Gençer, şu bilgileri verdi: "Tohum ithalatımızın yüzde 6'sını İsrail oluşturuyor. Tarımsal ürün olarak 22 milyon dolarlık ithalat yaparken, 250 milyon dolarlık ihracatımız var. Bu rakamlar İsrail'e ilişkin endişenin yanıtını veriyor. İsrail'den tohum gelmezse aç kalmayız. Ayrıca, Türkiye'de yerli tohum üretiminin yasak olduğu gibi yanlış bir bilgi var. Tarla bitkileri grubunda tamamen yerli ürünler kullanılıyor." İsrail'den tohum gelmezse aç kalmayız Islah çalışmalarında kalite, verim ve dayanıklılığa odaklanıldı Sektörün bir diğer yanlış bilineninin ise dışa bağımlılık konusu olduğunu ve bu konuda da İsrail'in işaret edildiği- Bitki Islahçıları Birliği (BİSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Yalçın 45 milyar dolarlık dünya pazarından 1 milyar dolarlık pay alınıyor Toplam 660 firmanın faaliyet gösterdiği sektörde firmaların 20'si yabancı. Dünyada 45 milyar dolarlık tohumluk pazarı var. Türkiye bu pazarda 1 milyar dolarlık ticaret hacmi ile yer alıyor. Bugün gelinen noktada 75'i aşkın ülkeye 150 milyon dolarlık tohumluk ihracatı, 200 milyon dolarlık da tohumluk ithalatı yapılıyor. Burada İsrail'in payı 13 milyon dolar. 2005'li yıllara bakıldığında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 30 seviyelerindeyken, bugün yüzde 75'lere ulaştı. 2002'de 145 bin tonluk sertifikalı tohumluk üretimi mevcutken, bu rakam 776 bin tona çıkarıldı. Burdurlu çobanlar meraların yetersiz olmasından şikayetçi! Burdur’un Karamanlı ilçesinde yaşayan çobanlar yemlerin pahalı, meraların yetersiz olmasından şikayetçi. Karamanlı Halk Eğitim Merkezi Mü- dürlüğü’nce açılan “Sürü Yönetimi Elemanı Kursu’”u başarıyla tamamlayan çobanlar ilçeye bağlı Gedikyap mevkisinde düzenlenen etkinlikle belgelerini aldı.İlçe Milli Eğitim Müdürü Duran Sarıkaya, 65 kursiyerin 120 saat eğitim gördüğü kursun başarıyla gerçekleştirildiğini söyledi.Kursun amacının Türk tarihi ve kültüründe var olan yaşam biçimini teknoloji ile birleştirmek olduğunu anlatan Sarıkaya, kursiyerlere daha bilgili, modern, hayvan sağlığıyla birlikte kişinin kendi sağlığını göz önünde tutan bir program uyguladıklarını kaydetti. Kursiyerlerden Süleyman Onaran, çoban olarak sıkıntılı dönemlerden geçtiklerini vurguladı. Onaran, “Yemler pahalı. Kuzular para etmiyor. Meralar yetersiz ve meralara keçi bırakılmıyor, yasak. Bizler çaresiziz” dedi. Çoban Musa Doğan ise kuzuların para etmediğini ve yem girdilerinin pahalı olduğunu dile getirdi.Mera alan- larının kısıtlı olduğunu anlatan Doğan, şöyle konuştu:“Küpeler İlçe Tarım Müdürlüğümüze zamanında gelmediği için kuzularımıza takılmıyor. Kuzuları satsak dahi küpesi olmadığı için rapor çıkartıp sevkini yapamıyoruz. Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nden aşı desteği yardımı olmuyor. Koyun desteklerini zamanında alamıyoruz. Zaten kuzulara hiç destekleme alamıyoruz.”Çobanlar, etkinlikte daha sonra piknik yapıp sohbet etti. köy kahvesi 24 HABER www.koykahvesi.com.tr Patateste hızla yükselen fiyatın arkasından stokçular çıktı Patates fiyatlarında büyük oyun Marketlerde patatesin fiyatı 5 liraya ulaştı. Artışın perde arkasından stokçu çıktı. Nevşehir'de 110 bin ton patates ele geçirildi. Patateste karaborsa yok, depolarda ürün var N evşehir Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altınışık, depolarda yeterince patatesin bulunduğunu, üretici ve tüccarın karaborsa oluşturma gibi bir düşüncelerinin bulunmadığını dile getirerek, fiyat artışının Ödemiş ve Adana’da hasatın gecikmesinden kaynaklandığını söyledi. Patatesin Ankara veya İstanbul’daki manavlarda 4- 5 lira aralığında satılmasının kesinlikle Nevşehir’deki üreticilerden kaynaklanmadığını belirten Altınışık, çiftçinin karaborsa oluşturmasının söz konusu olmadığını ifade etti. Altınışık, şu görüşleri dile getirdi: “Patatesin depolardan çıkış fiyatı şu anda 2 lira 20 kuruş ile 2 lira 40 kuruş arasındadır. Kesinlikle 2 lira 60 kuruşu bulmaz. Ziraat Odası olarak yaptığımız araştırmalarda fiyat artışının Ödemiş ve Adana’nın hasatının gecikmesinden kaynaklandığını belirledik. Ödemiş’te don olması, Hatay ve Adana bölgesinde ise sel meydana gelmesi dolayısıyla patateste fiyat yükselmesi oldu. Depo çıkışları 1,5 lira ile 2 lira arasında değişirken 50- 60 kuruş aralığında zam oldu. Bu da doğaldır. Depolama, saklama kesinlikle yoktur. Bir aya kadar Adana ve Ödemiş’te hasat başlayacak. O zamana kadar çiftçilerimizin depolarında patatesleri vardır. Bütün ihtiyacı da karşılar. Hiçbir sıkıntı yoktur. Kesinlikle Nevşehir veya Niğde bölgesinde patateste karaborsa diye bir şey yoktur. Bu iki il ülkemizin yaklaşık yüzde 60 ihtiyacını karşılıyor. Ambarlarda patatesimiz vardır.” P atates fiyatlarında yaşanan aşırı artışın perde arkasından fırsatçıların büyük vurgunu çıktı. Gıda Bakanlığı, patatesin ana merkezlerinden Nevşehir'de yaptığı denetimlerde, mağaralarda Türkiye'nin bir aylık ihtiyacını karşılayabilecek 110 bin ton patatesin stoklanarak piyasaya sürülmediğini tespit etti. Patatesi stoklayarak az miktarda yüksek fiyattan piyasaya süren fırsatçılar nedeniyle, bir dönemin en ucuz tarım ürünü olan patatesin fiyatı markette 5 liraya kadar ulaştı. “Patates timi” Oyunu Ortaya Çıkardı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından bir süre önce kurulan "patates timi" çalışmaları ile patateste gerçekleşen büyük oyun ortaya çıktı. Patatesin kilosunun markette 5 liraya kadar çıkması üzerine kurulan özel tim, Nevşehir'de mağaralarda stoklanmış 110 bin ton patates tespit etti. Fırsatçılar, tonlarca patatesi piyasaya düşük miktarda ve yüksek fiyattan vererek resmen vurgun yaptı. Piyasaya az miktarda sürülen patatesin kilo fiyatı da bu nedenle marketlere ulaştığında 4-5 liraya kadar yükseldi. Fiyatlar inecek Edinilen bilgiye göre, hasat mevsiminde patates üreticilerden 0,5-,0,6 TL'den satın alınarak stokçular tarafından stoklanmıştı.Denetmenlerin, "İthalat yaparız" diyerek, fırsatçılara gözdağı vermesi, depolardaki patateslerin bir nebze de Üreticiler patates hasadı için gün sayıyor! olsa piyasaya çıkmasını sağladı. Verilen gözdağı sonrası son 1-2 haftalık süreçte depolarda tutulan patates oranı 50 bin tonlara kadar indi. Uzmanlar yeni ürünün de piyasaya gelmesiyle patates fiyatlarının çok yakın bir zamanda normal seviyelere ineceğini söyledi.Buna bir süre sonra Çukurova patatesinin de piyasaya çıkacak olması eklenince fiyatlarda rahatlama beklentisi yükseliyor. Ayrıca havaların ısınmasıyla oluşan bozulma tehlikesi de depolarda patates stoklayan fırsatçıları,ürünleri uygun fiyatlarla elden çıkarmak zorunda bırakacak. Ceza verilmesi gündemde Uzmanlara göre Türkiye patateste sorun yaşayacak durumda değil. Özel sektör ve birliklerle de görüşmeler yürüten bakanlık, bu tip fırsatçılara bir yaptırım uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde çalışmalar yürütüyor. İzmir’in Ödemiş ilçesinin, önemli geçim kaynaklarından ve tarım ürünlerinden olan patatesin ilk hasadı için geri sayıma başlandı. Ödemiş’de, Ocak ve Şubat aylarında yağmur yağışlarından fırsat bulduğu her anda patates ekimini yapan üreticiler, yetiştirdikleri patateslerin hasadına 20 gün sonra başlayacak. Soğuk ve don etkisinde dolayı patates piyasasında boşluk olduğunu belirten patates üreticileri, patatesin yeni sezonda toprak altı kilogram fiyatının 2 TL ile 1 TL arasında olacağını dile getirdi. Ödemiş ovasında yaklaşık 10 bin dönüm elyaf sistemi ile patates yetiştirildiğini anlatan üretici İrfan Hallıoğlu, tohum, elyaf sistemi, gübre, ilaç, mazot, işçilik ve diğer çalışmalarla 1 dönüm patates üretiminde 2 bin 500 TL harcama yaptıklarını belirtti. Nisan ayında 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı haftasında erkenci ürünlerimizin hasadına başlayacağız. Patates piyasasında Türkiye genelinde bir boşluk güz döneminden bu yana var ve hala sürüyor.” 25 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi ‘Kent Tarımı ve Dikey Tarım’ Dikey Tarım, gelecek nesil yeni tarımın vazgeçilmezi olacak..Bu yolla az yerde çok ürün almak, işçilik ve maliyetlerden tasarruf etmek, insanlara ürünlerini görerek almalarının mutluluğunu yaşatmak mümkün olacak. Dikey Tarım K entlinin “doğaya ve doğala dönüş özlemi” biçiminde özetlenebilecek, son yıllarda dünya kalkınma gündeminde önemli yer tutmaya başlayan kavramlardan birisi de “Kent tarımı”. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere pek çok sivil toplum örgütü tarafından 1990’lardan bu yana uluslararası toplantılarda tartışılan kent tarımı, kent içi ve çevresinde, bilinen tarım dinamiklerinin devreye sokularak kentin daha akılcı kullanımı, artı değer yaratılması, doğal kaynakların tasarruflu kullanımı hatta işssizliğe çare olarak önemli bir potansiyel olarak görülüyor. Kent Tarımının ne olduğu hakkında çok farklı fikirler ileri sürülüyor. Balkondaki tek saksıda tıbbi aromatik bitki yetiştirmek de geniş bir bahçede pazara ürün yetiştirmek de kent tarımcılığıdır görüşünde birleşenler çoğunlukta. Esasen bu konu da kendi sektörünü yaratmış durumda. Geniş balkonlar ve terasların bahçe ve tarım alanına dönüştürülmesi için teknoloji ve ticaret çoktan elele vermiş durumda. Son bir iki yıldır geniş terasları veya bahçeleri olan konutlara yönelip, buralarda ekim-dikim faaliyeti yapılması yeni bir sektör doğurmuş gibi gözüküyor. İstatistiklere göre, şehir hayatından bıkan kent insanının, evinde oluşturduğu küçük doğa alanları, hobi bahçeciliğini 50 milyon dolarlık bir pazara ulaştırmış. Bu gelişmeler doğrultusunda günümüzde “dikey tarım” kavramı ile daha sık karşılaşmaya başladık. Bunun mantığı hayli basit: “Meyve, sebze yetiştirmeyi kentin merkezine getir. Hem taşıma, stoklama maliyetini azaltırsın, hem de ekolojik yerleşme yaratırsın.” Kavramın savunucuları şöyle diyor: Bugünkü eğilimleri inceleyen bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun %80’i kentsel ortamlara yığılmış olacak. Ama aynı dönem içinde toplam nüfus en az 2 milyar (belki de 3 milyar) artacak. Bu artışı beslemek için %15, %25 daha fazla besin maddesi gerekecek. İnsan nüfusunun bu derece artması ve beraberinde arazi bozulması, çok büyük problemleri de meydana getirecek gibi gözüküyor. Geleneksel tarım uygulamalarının bu şekilde devam edildiği düşünülürse, böylesi artan bir nüfusu beslemek maalesef mümkün olmayacak.”Tarımı kentin merkezine getir!” görüşü işte bu endişeden kaynaklanıyor. Dünya genelindeki tarım uzmanlarınca yapılan araştırmalar sonucunda, küçük birim alanlarda daha az maliyet ve girdilerle, daha çok ürün alınabilecek en mükemmel çözümün “Dikey Tarım” uygulamaları olduğu belirlendi. Uzmanlar, gelecek nesil yeni tarımın vazgeçilmezi olacak Dikey Tarım yoluyla az yerde çok ürün almak, işçilik ve maliyetlerden tasarruf etmek, insanlara ürünlerini görerek almalarının mutluluğunu yaşatmak ve güvenli alışverişin yolunu açmanın mümkün olacağını dile getiriyorlar. köy kahvesi 26 HABER www.koykahvesi.com.tr Motosiklet muayenesi, gezici istasyonla köylere kadar gidiyor! T ÜVTÜRK’ün Türkiye genelinde 15 ilde başlattığı yeni uygulamayla köy ve belde merkezlerini ziyaret eden Gezici Traktör Muayene İstasyonları, artık motosiklet muayenesi de yapmaya başladı. TÜVTÜRK, Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre ülkemizde en az muayeneye gelen araç cinsi olan motosikletler için muayene hizmetine erişimi kolaylaştıran uygulamalarına devam ediyor. İstanbul, İzmir, Antalya ve Fethiye’de motosikletlere özel muayene istasyonlarının ardından, motosiklet sahipleri için büyük bir kolaylık daha devreye alındı. Türkiye genelinde, Hatay, Adana, Afyonkarahisar, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Tekirdağ, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Mersin ve Muğla’da köy ve belde merkezlerini ziyaret eden Gezici Traktör Muayene İstasyonları, artık motosikletler için de muayene hizmeti vermeye başladı. Öneriler dikkate alındı Araç kullanıcılarının yorum ve önerilerini büyük bir dikkatle takip ettiklerini belirten TÜVTÜRK Yetkilileri, kendilerine gelen şikayet ve önerilerde, sabit istasyonlarının şehir merkezlerine olan mesafesi nedeniyle, motosiklet sahiplerinin zaman zaman sabit istasyonlara erişmekte sorun yaşadıklarını belirttiğini söyledi. Motosiklet sahiplerinin önerilerini hayata geçirdiklerini ifade eden TÜVTÜRK Yetkilileri, kapsamlı bir çalışma sonucunda traktörler için özel olarak tasarlanan Gezici Traktör Muayene İstasyonları’nın motosiklet muayenesi yapmaya uygun hale getirildiğini belirtti. TÜVTÜRK, bu yeni uygulama ile ülke genelinde muayenesiz motosiklet oranını kayda değer oranda azaltarak, trafik güvenliğine büyük katkı sağlamayı hedefliyor. Son gün 30 Haziran Motosiklet sahipleri, Gezici Traktör ve Muayene İstasyonları’ndan hizmet almak için www.tuvturk.com.tr web sitesinden, 0 850 222 88 88 numaralı çağrı merkezinden bilgi alabilecek. TÜVTÜRK Yetkilileri, 2014 yılında getirilen yeni düzenleme ile artık muayenesi olmayan araçların 2. El satışının yapılamayacağını ve muayenesini geciktiren araç sahipleri için getirilen gecikme cezası indirim fırsatından yararlanmak için son günün de 30 Haziran olduğunu vurguladı. Aliağa Bal Üreticileri Birliği kuruldu A liağa Bal Üreticileri Birliği Başkanı Bayram Karcı, genel kurul sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada;arı ürünlerini denetim altına alarak daha kaliteli bir şekilde tüketicilere ulaştırmayı ve arıcılığı ilçe genelinde daha da yaygınlaştırmak adına Aliağa’ya bal ormanları kurmayı hedeflediklerini belirtti. Aliağa’da 150 üretici ve 4 bin 550 yerleşik kovan ile yıllık 15 ton bal ürettiklerinin bilgisini veren Karcı, “Aliağa Halk Eğitim Merkezimizin düzenlediği kurslar ile yöremizde arıcılık son dönemde yaygınlaşmaya başladı. Bu noktada kurumsallaşmamız gerekiyordu ve bu düşünceyle ilçemizde faaliyet gösteren tüm bal üreticilerini birlik çatısı altında topladık. Amacımız tüketiciye doğal, sağlıklı ürünleri sunmak olacaktır” dedi Başkan Karcı’dan Aliağa'ya Bal Ormanı müjdesi Sahte bal ile mücadele Aliağa’da serbestçe sahte bal pazarlayan satıcılarla mücadele edeceklerini ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi adına çeşitli faaliyetlerde bulunacaklarını belirten Karcı, tüketicilere şu tavsiyelerde bulundu: “Vatandaşlarımız üzerinde işletme numarası olan balları tercih etmelidir. İşletme numarası olan ballar, hakiki baldır. Bizim tavsiyemiz, tüketicilerimizin balı bildikleri, güvendikleri yerlerden satın almaları yönündedir. Bir gerçek var ki arı, hiçbir zaman ayıplı mal üretmez. Ayıplı malı, bu piyasadaki sahtekâr satıcılar yapar. Bizde Birlik olarak üzerimize düşeni yapacağız. Aliağa’ya sahte balı sokmayacağız. Aliağa Bal Üreticileri Birliği olarak çalışmalarımızı herkes görecek. Yapacağımız çalışmalar sonucunda kazanan üreticilerimiz ve tüketicilerimiz olacak” ‘Aliağa Bal Üreticileri Birliği’ kuruluşunu tamamlayarak, ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Aliağalı bal üreticilerini tek çatı altında toplamak amacıyla birliğin kuruluşuna öncülük eden Bayram Karcı, Aliağa’da gerçekleştirilen 1’inci olağan genel kurulda; üyelerin tamamının desteğini alarak, Aliağa Bal Üreticileri Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. Aliağa Bal Üreticileri Birliği’nin Bayram Karcı Başkanlığında oluşan yönetim kurulunda ise şu isimler yer aldı: Levent Türkel, Şükrü Çakmak, Hüdai Çakır ve Hasan Akdemir İlk hedeflerinin Aliağa’ya Bal Ormanı kazandırmak olduğunu ifade eden Karcı,şöyle konuştu:“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile birlikte Orman ve Su İşleri Bakanlığımız da bal ormanı projemizi önemsiyor. Orman Bakanlığımız, bal üretimini arttırmak amacıyla Türkiye'nin birçok yerinde bal ormanları kuruyor. Biz de bu doğrultuda Çıtak Bölgesi’nde yaklaşık 150 dönüm bal ormanı, fidan dikimi ve otsu florası yüksek, bal yapıcı bitkilerin ekim çalışmalarını sürdürüyoruz. Yakın zamanda da Aliağa’mıza bal ormanı kazandırmış olacağız. İlçemiz de faaliyet gösteren arıcılarımız bu bal ormanı sayesinde ekonomik olarak rahatlayacaklar.” 27 köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr Patateste hızla yükselen fiyatın arkasından stokçular çıktı Patates fiyatlarında büyük oyun Marketlerde patatesin fiyatı 5 liraya ulaştı. Artışın perde arkasından stokçu çıktı. Nevşehir'de 110 bin ton patates ele geçirildi. Patateste karaborsa yok, depolarda ürün var N evşehir Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altınışık, depolarda yeterince patatesin bulunduğunu, üretici ve tüccarın karaborsa oluşturma gibi bir düşüncelerinin bulunmadığını dile getirerek, fiyat artışının Ödemiş ve Adana’da hasatın gecikmesinden kaynaklandığını söyledi. Patatesin Ankara veya İstanbul’daki manavlarda 4- 5 lira aralığında satılmasının kesinlikle Nevşehir’deki üreticilerden kaynaklanmadığını belirten Altınışık, çiftçinin karaborsa oluşturmasının söz konusu olmadığını ifade etti. Altınışık, şu görüşleri dile getirdi: “Patatesin depolardan çıkış fiyatı şu anda 2 lira 20 kuruş ile 2 lira 40 kuruş arasındadır. Kesinlikle 2 lira 60 kuruşu bulmaz. Ziraat Odası olarak yaptığımız araştırmalarda fiyat artışının Ödemiş ve Adana’nın hasatının gecikmesinden kaynaklandığını belirledik. Ödemiş’te don olması, Hatay ve Adana bölgesinde ise sel meydana gelmesi dolayısıyla patateste fiyat yükselmesi oldu. Depo çıkışları 1,5 lira ile 2 lira arasında değişirken 50- 60 kuruş aralığında zam oldu. Bu da doğaldır. Depolama, saklama kesinlikle yoktur. Bir aya kadar Adana ve Ödemiş’te hasat başlayacak. O zamana kadar çiftçilerimizin depolarında patatesleri vardır. Bütün ihtiyacı da karşılar. Hiçbir sıkıntı yoktur. Kesinlikle Nevşehir veya Niğde bölgesinde patateste karaborsa diye bir şey yoktur. Bu iki il ülkemizin yaklaşık yüzde 60 ihtiyacını karşılıyor. Ambarlarda patatesimiz vardır.” P atates fiyatlarında yaşanan aşırı artışın perde arkasından fırsatçıların büyük vurgunu çıktı. Gıda Bakanlığı, patatesin ana merkezlerinden Nevşehir'de yaptığı denetimlerde, mağaralarda Türkiye'nin bir aylık ihtiyacını karşılayabilecek 110 bin ton patatesin stoklanarak piyasaya sürülmediğini tespit etti. Patatesi stoklayarak az miktarda yüksek fiyattan piyasaya süren fırsatçılar nedeniyle, bir dönemin en ucuz tarım ürünü olan patatesin fiyatı markette 5 liraya kadar ulaştı. Üreticiler patates hasadı için gün sayıyor! “Patates timi” Oyunu Ortaya Çıkardı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından bir süre önce kurulan "patates timi" çalışmaları ile patateste gerçekleşen büyük oyun ortaya çıktı. Patatesin kilosunun markette 5 liraya kadar çıkması üzerine kurulan özel tim, Nevşehir'de mağaralarda stoklanmış 110 bin ton patates tespit etti. Fırsatçılar, tonlarca patatesi piyasaya düşük miktarda ve yüksek fiyattan vererek resmen vurgun yaptı. Piyasaya az miktarda sürülen patatesin kilo fiyatı da bu nedenle marketlere ulaştığında 4-5 liraya kadar yükseldi. Fiyatlar inecek Edinilen bilgiye göre, hasat mevsiminde patates üreticilerden 0,5-,0,6 TL'den satın alınarak stokçular tarafından stoklanmıştı.Denetmenlerin, "İthalat yaparız" diyerek, fır- satçılara gözdağı vermesi, depolardaki patateslerin bir nebze de olsa piyasaya çıkmasını sağladı. Verilen gözdağı sonrası son 1-2 haftalık süreçte depolarda tutulan patates oranı 50 bin tonlara kadar indi. Uzmanlar yeni ürünün de piyasaya gelmesiyle patates fiyatlarının çok yakın bir zamanda normal seviyelere ineceğini söyledi. Buna bir süre sonra Çukurova patatesinin de piyasaya çıkacak olması eklenince fiyatlarda rahatlama beklentisi yükseliyor. Ayrıca havaların ısınmasıyla oluşan bozulma tehlikesi de depolarda patates stoklayan fırsatçıları,ürünleri uygun fiyatlarla elden çıkarmak zorunda bırakacak. Ceza verilmesi gündemde Uzmanlara göre Türkiye patateste sorun yaşayacak durumda değil. Özel sektör ve birliklerle de görüşmeler yürüten bakanlık, bu tip fırsatçılara bir yaptırım uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde çalışmalar yürütüyor. İzmir’in Ödemiş ilçesinin, önemli geçim kaynaklarından ve tarım ürünlerinden olan patatesin ilk hasadı için geri sayıma başlandı. Ödemiş’de, Ocak ve Şubat aylarında yağmur yağışlarından fırsat bulduğu her anda patates ekimini yapan üreticiler, yetiştirdikleri patateslerin hasadına 20 gün sonra başlayacak. Soğuk ve don etkisinde dolayı patates piyasasında boşluk olduğunu belirten patates üreticileri, patatesin yeni sezonda toprak altı kilogram fiyatının 2 TL ile 1 TL arasında olacağını dile getirdi. Ödemiş ovasında yaklaşık 10 bin dönüm elyaf sistemi ile patates yetiştirildiğini anlatan üretici İrfan Hallıoğlu, tohum, elyaf sistemi, gübre, ilaç, mazot, işçilik ve diğer çalışmalarla 1 dönüm patates üretiminde 2 bin 500 TL harcama yaptıklarını belirtti. Nisan ayında 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı haftasında erkenci ürünlerimizin hasadına başlayacağız. Patates piyasasında Türkiye genelinde bir boşluk güz döneminden bu yana var ve hala sürüyor.” köy kahvesi KÖYLERİMİZ www.koykahvesi.com.tr 28 Tarımsal kalkınmanın yolu; Gödence'den geçiyor Antik çağlardan günümüze bir zeytinyağı cenneti; Gödence Köyü.. 110 haneli köyde yaşayan 5 aile dışındaki tüm köylüler kooperatif üyesi.Gödenceliler, şimdilerde “Havza Kooperatifi” statüsüne kavuşmak ve turizmde markalaşmak istiyor. B undan 40 yıl önce, ‘birlikten kuvvet doğar’ düşüncesiyle kurulan kooperatif ile kaderi değişen bir köy Gödence. Başta zeytinyağı olmak üzere onlarca çeşit doğal ürününü kendi ismiyle markalaştırmayı başaran Gödenceliler, şimdilerde “Havza Kooperatifi” statüsüne kavuşmak ve turizmde markalaşmak istiyor. Beş yıldızlı otellerin yerine butik otellerin inşa edildiği, yerel kültüre sahip çıkılarak sakin yaşam tarzının benimsendiği Cittaslow Birliği’ne kabul edilip, Türkiye’nin ilk sakin şehri olan Seferihisar’ın köyleri, doğaya ve kültürel kaynaklara zarar vermeden de kalkınmanın mümkün olduğunun kanıtlıyor. Bu köylerden biri de Gödence. Köy bir tepenin üzerine konumlanmış olup etrafı zeytinlikler, meyva bahçeleri ve üzüm bağları ile çevrili. Antik Çağ’ın 12 İyon kentinden biri olan zeytinyağı üretim bölgesi Gödence yöresi, asırlar öncesinden kalan bu mirası geleceğe taşıyor; üstelik daha da zenginleştirerek. Bu sayımızda başarılı bir köy hikayesi olarak Gödence Köyü'nü sayfalarımıza taşıdık. 150 ortağı olan Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin köye çakılan her çivide emeği var. 110 haneli köyde 300 kişi yaşıyor.Köyde yaşayan ailelerden 5'i dışındaki tümü, kooperatifin üyesi. Üye olmayan aileler de ürünlerini yine kooperatifte işletiyor. Gödenceliler, sof- ralık üzüm ve zeytin olmak üzere 2 temel üzerinde hayatlarını idame ettiriyor. Bugün Çeşme’den Menderes’e kadar uzanan havzaya hizmet veren kooperatif, yılda ortalama 2 bin ton zeytin işliyor; bu da 700-800 ton yağ demek.Kooperatifin Nisan ayı içerisinde yapılan genel kurulunda, “Havza Kooperatifi” olma yolunda karar çıkınca çalışmalar bu yöne kaydırıldı. Tüm ürünler”Gödence” markasıyla üretiliyor Elbette bunu başarmak o kadar ko- lay olmamış. Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı ve aynı zamanda Seferihisar Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı Çağatay Özcan Kokulu, başlangıçta hem teknik alt yapıyı hazırlamak hem de köylünün alışkanlıklarını kırmakta biraz zorlandıklarını anlatarak, üretim kalitesini artırarak markalaşmayı sağladıklarını ifade ediyor. Köylünün ürün kalitesindeki değişimi görünce alışkanlıklarından daha kolay vazgeçtiğini anlatan Kokulu, kaliteli ürün elde etmek için yaşanan tüm sorunların elbirliği ile üstesinden geldiklerini ifade ede- rek, “Çabalarımız boşa gitmedi, bugün geldiğimiz noktada kooperatif sadece Gödence’deki değil bölgedeki çiftçi için de çok önemli bir hale geldi ve diğer sanayi kuruluşlarını da disipline eder oldu. Yani biz sadece kendimizi değil, bizi rakip görenleri de iyi ve doğru bir çizgiye çektik. Yakın zamanda da Havza kooperatifi olmak için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Böylece bölgedeki bütün çiftçileri tek çatı altında toplayacağız. Daha çok çiftçiyi biraraya getirerek, hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu. 29 KÖYLERİMİZ www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Sırada damla sakızı var “Lokal başarılar yetmez” diyen Kokulu, Damla sakızı üretimi ile ilgili çalışmalarının çiftçilerin tarıma dayalı sanayiye sahip olsürdüğünü belirten Gödence Tarımsal maları ile yaratacağı artı değerlerle ayakları Kalkınma Kooperatifi Başkanı Kokulu, iyor. ro üzerinde durmaları gerektiğini dile getir bölgenin özelliklerini ortaya çıkaracak mak istih nun yolu anın tutm Köylüyü, yerinde n projelerin uygulanması için çiftçiye destek bunu ulu, Kok an ulay vurg damdan geçtiğini olduklarını ifade ediyor.Kokulu, telefon n, fleri erati koop ve yi sana lı da tarıma daya siparişi ile Türkiye'nin her yerine zeytinyağı çiftçilerin elinde olması ile mümkün olduğuile mi siste one “Ab , gönderdiklerini belirterek nun altını çiziyor. Tarımın çok stratejik bir Türkiye'nin dört bir yanında tüketicilerimiz sektör olduğunu ifade eden Kokulu, batı ülvar. Anadolu'da zeytinyağı tüketimini kelerinde olduğu gibi ciddi destekler olması artırmak için mevcut fiyat üzerinden yüzde gerektiğini belirtiyor. 10 indirim yapıyoruz” diyor. Gödence zeytinyağının farkı “Özel bölge üretimleri daha fazla desteklenmeli” Aile çiftçiliği ve küçük çiftçinin önemine işaret eden Kokulu, Gödence gibi coğrafyasının sunduğu özellikleri bulunan Türkiye genelindeki tüm köylerde yetişen ürünlere, dünya örneklerinde olduğu gibi diğer bölgelerdeki ürünlerden farklı destekleme yapması gerektiğinin altını çiziyor. ”Özel bölgelerdeki üretim daha fazla desteklenmeli” diyen Çağatay Özcan Kokulu, bölgenin en büyük organik tarım projesine sahip olduklarını ifade ederek, şunları kaydediyor: “Coğrafyamızın köyümüze sunduğu özel imkanlar (500 metre yüksekten denizi görüyoruz.Nispi rutubete bağlı olarak köyümüzde zeytin sineği yaşamadığından ilaçlama hiç yapılmıyor) dolayısıyla zirai mücadele gereksinimi duymadığımızdan köyümüzde yetişen tüm ürünler özel olup yine bu özelliğimizin dezavantajı ise hasat maliyeti yüksek oluyor. Bu nedenle bizimle aynı özelliklere sahip Türkiye genelindeki tüm üreticilerin özel bölgeler dünyada nasıl korunuyorsa aynı şekilde korunması gerekmektedir.Özel bölge üretimleri daha fazla desteklenmelidir.Zira dezavantajı ise arazi engebeli olduğundan hasat maliyeti yüksek oluyor.” Gödence zeytinyağının İtalya’da bile tanındığını dile getiren Başkan Kokulu, şu anda Çin ile ihracat konusunda görüştüklerini ve anlaşma sağlanırsa Gödence’nin ününün dünyaya yayılacağını söylüyor. Yeni hedef turizm Ürettiği ürünleri kendi ismiyle markalaştırmayı başaran köyün yeni hedefi ise turizm. Kooperatif Başkanı Kokulu, şimdilerde insanların zeytinyağı ve yerel ürünlerden almak için ziyaret ettiği köyü İzmir’in önemli ekoturizm merkezlerinden biri haline getirmeyi amaçladıklarını belirtiyor. Kokulu, “Bu konuda İtalya’da gördüğüm örnekler var. Turistler İtalya’nın bazı köylerine düzenlenen gezilerde zeytinyağı fabrikasını geziyor, 12 euro’ya bir şişe zeytinyağı alıyor, köyde yemek yiyor, konaklıyor. Bunun neden Gödence’de de yapmayalım? İnsanlar şu anda Gödence’ye zeytinyağı almak için geliyor. Bu ziyaretleri turizm aktivitelerine dönüştürebiliriz. Bunun için yöresel lezzetlerin sunulduğu ve konaklanabilecek tesislere ihtiyacımız var. Biz bu konuda planlama çalışmalarımızı yaptık, ancak projeyi hayata geçirmek için desteğe ihtiyacımız var” diyor. Kültürel etkinlikler düzenleniyor Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi sadece ürettiği ürünler ile değil, düzenlediği kültürel etkinliklerle de köyün adını duyuruyor. 19 yıldır düzenlenen ve 5 sene önce ulusal nitelik kazanan Gödence Tarım Başarı Ödülleri kapsamında, tarımın gelişmesine katkıda bulunan kişi ve kurumlara bilim, eğitim, basın, çiftçi örgütlenmesi, tarıma dayalı sanayi ve çevre dallarında tarım başarı ödülleri veriliyor. Köyde düzenlenen bir diğer önemli etkinlik de Yarımadanın En Güzel Zeytinyağı Yarışması. Geleneksel hale gelen yarışmada, zeytin üreticileri tarafından kooperatife verilen zeytinlerden elde edilen zeytinyağı örnekleri, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin denetiminde değerlendiriliyor, dereceye girenler ödüllendiriliyor. Gödenceli kadınların kendi elleriyle hazırladığı, birbirinden lezzetli yöresel yemeklerle kurulan sofralar, her iki etkinliğe de renk katıyor. Tariş'ten sonra en fazla zeytinyağı markasına sahip Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Türkiye'deki zeytinyağı üreticileri arasında 11.sırada bulunuyor. Kalite farklılığına göre farklı markalarla satış yapan kooperatifin markaları arasında “Gödence organik”, “Normal Gödence”, “Gödence yarımada güzeli”,”Gödence Efesi” en fazla talep alan ürünleri oluşturuyor. Zeytin hasadını disipline eden Gödence Tarımsal Kalkınma kooperatifi, zeytin hasatında plastik kasa kullanılmasını ve atıksu projesini ilk uygulayan kurum olarak önemli bir farklılığa da imza atıyor. Gödence yöresinde ve Kızıldağlarda, nispi rutubet oranına bağlı olarak zeytin meyvesine zarar veren asit yükselmelerine ve kimyasal değişimlere neden olan zeytin sineği bu bölgede yaşayamadığından kimyasal mücadele yapılmaz. Elde edilen ürün temizdir. Zeytinyağın raf ömrü daha uzundur. Üretim sonrasında, analizleri yapılan yağlar, değerlerine göre el değmeden krom-nikel çelik tanklara girer. Gödence tarımsal Kalkınma Kooperatifinin depolama tesisleri, ana üretim binasının çatısı altındadır. Üretimden çıkan zeytinyağı uzun yolculuklar yapmaz, kalite kayıplarına uğramadan dinlenmeye geçer.12–15 derece arasındaki bir ısı ortamında depolanarak saklanan yağlarda hiçbir şekilde kalite kayıbı söz konusu değildir. köy kahvesi 30 GÜNCEL www.koykahvesi.com.tr Köylünün yeni gelir kapısı; GÖBELEK Dünyada üretimi yapılan 3 ülkeden biri olan Türkiye'de Şubat-Haziran aylarında toplanan ve halk arasında kuzu göbeği olarak bilinen Göbelek, bugünlerde vatandaşların ek gelir kapısı oldu. Nisan yağmurlarıyla, birçok bölgemizde özellikle orman köylerinde Göbelek dağ mantarı bereketi yaşanıyor. ği ilaç sanayinde kullanılıyor. Paris'te ise zengin mutfaklarında özel menü olarak servis ediliyor”diye konuştu. 1 tane kuzugöbeği mantarının 1 kilo etin proteine eşit geldiğini kaydeden Sezai Şen, “Besin değeri yüksek olan kuzugöbeği mantarının cinsel güce ve kansere iyi geldiğini öğrendik”dedi. Köylüler memnun Gündoğmuş'un Çündüre köyünde yaşayan Fatma Özen, 10 gün içinde 5 kilogram yaş kuzu göbeği mantarı topladığını söyledi.Kuzu göbeğinin genelde çam diplerinde bulunduğunu belirten Özen, topladıkları mantarı evde ipliğe dizerek ku- D ünyada ABD ve Fransa'dan sonra üretimi yapılan üçüncü ülke olan ülkemizde, Nisan yağmurları ile birlikte bol miktarda Göbelek dağ mantarı toplanıyor. Yenen mantarlar içinde önemli bir yere sahip olan kuzu göbeği , fiyatıyla da ayrıcalıklı bir mantar... Avrupa ülkelerinde de sevilerek tüketilen mantar, bugünler de özellikle orman köylerinde yaşayanlar için iyi bir ek kaynağı oldu. Antalya, İzmir, Muğla, Balıkesir, Aydın, Burdur ve Denizli gibi birçok ile bağlı yüksek kesimde yer alan köylerde Nisan yağmurlarıyla çam, meşe, gürgen, dişbudak, elma ve ceviz ağaçları dibinde yetişen kuzu göbeği , vatandaşların yüzünü güldürüyor. Özellikle çam ağaçlarının altında yetişen kuzugöbeği mantarının, bu yıl havanın yağışlı ve sıcak gitmesi sonucu bol miktarda yetiştiği bildirildi.Kuzugöbeği, yurt dışına kilosu 100 TL’den ihraç edilirken, kurutulmuşu ise 600 liraya kadar alıcı buluyor. Aile ekonomisine katkı Kuzugöbeği mantarını toplayarak kendisine getiren vatandaşlardan kilosunu 60 liradan satın aldığını belirten Sezai Şen, şunları kaydetti:“Kuzugöbeği mantarının şimdi tam mevsimi vatandaşlar topladıkları kuzugöbeği mantarı ile aile ekonomilerine büyük katkı sağlıyor. Yurdumuzda çam ormanlıklarında bazen meşe dişbudak gürgen ve elma ağaçlarının çevresinde ilkbaharda özellikle şubat ayının sonunda başlayıp mayıs ayının sonuna kadar kuzugöbeğini bol miktarda bulmak mümkündür. Ekonomik yönden orman köylüsüne büyük katkı sağlayan bu mantarların çeşit ve miktarında geçen yıllarda bir azalmanın olduğu gözlenmektedir. Azalma sebebi olarak yağmurların yeterince yağmaması yanında mantarların aşırı ve bilinçsizce toplanması etkili. Ama bu yıl çok iyi rahmet yağdı. Rekolteyi yüksek bekliyoruz. Yenen mantarların içerisinde önemli bir yere sahip olan kuzugöbeği mantarı fiyatıyla da ayrıcalıklı bir mantardır. Avrupa ülkelerinde de sevilerek tüketilen mantar, iyi bir gelir kaynağı olmuş durumda.” Kuru da tüketiliyor Köylü kadınlar ormanlık alanlarda topladığı mantarı kurutarak 45 gün sonra kilosunu 350 TL'ye kadar varan fiyatlarla satıyor. Vatandaşların topladıkları mantarı evde ipliğe dizerek kurutmaya bıraktıklarını, kuruyan mantarları yaz mevsiminde sattıklarını anlatan Şen, “Kuzugöbeğinin özel alıcıları var. Ben vatandaşlarımızdan kilosunu 60 TL’ye alıyor, ihracatçı firmalara satıyorum. Kuzugöbeği mantarları birkaç elden geçtikten sonra yurt dışına 100 TL’den ihraç ediliyor. Kurusunu ise kilosu 600 TL’den yaz mevsiminde satıyoruz. Bu ülkeler arasında İsviçre, Fransa, İtalya, Almanya, Belçika, Amerika ve İskandinav ülkelerine bulunuyor. İsviçre, Danimarka, İsveç ve Norveç'te kuzu göbe- rutmaya bıraktıklarını ifade etti. Kuruyan mantarları 2 ay sonra İzmir'den gelen alıcılara kilogramı 300 ile 350 TL arasında sattıklarını anlatan Özen, yaş kuru göbeğini ise 40-60 TL'den sattıklarını dile getirdi. Özen, "Gündoğmuş ve İbradı'nın dağlarında kuzu göbeği nisan ve mayıs aylarında çıkıyor. Mantar yağmur yağmasıyla çıkıyor. Yağmursuz havada çıkmaz. Köylüler genelde mantarın nerelerde yetiştiğini çok iyi biliyor. Gelecek kuzu göbeğinin oluşması için mantar köküyle birlikte sökülmemesi gerekir" diye konuştu. Ayşe Yılmaz da 12 gün içinde 9 kilogram mantar topladığını bildirdi. 31 köy kahvesi GÜNCEL www.koykahvesi.com.tr Kuzu göbeği mantarını tanıyalım Uzun yıllardır geleneksel Çin tıbbında şifa kaynağı bitkiler arasında yer alan ve bağırsak ile mide hastalıklarını tedavi amaçlı olarak kullanılan kuzugöbeği mantarı, ülkemizde de birçok yerde yetişiyor. Kuzugöbeği mantarı, konik yapılı, boyu sapından biraz uzun, pürtüklü, esmer renkli bir mantar türü olup şapkası 3-7 cm yükseklik ve 2-4 cm genişliğin- dedir. Sapı ise 1,5-5 cm uzunluk ve 1-2 cm genişliğinde olan mantarın sap ve şapkasının içi boştur. Ovalardan reçineli ormanların bulunduğu ormanlara kadar uzanan alanlarda, genellikle Şubat-Haziran arasında ortaya çıkar. Dünyada kıtır kıtır bedeni, hassas görünüşü, kokulu lezzetiyle bilinir. Bileşiminde 8 adet amino asit bulunur ve bunlara proteinle vitamin des- teği de eklenince lezzet ustası olarak besin dünyasında bir yıldız gibi parlar. Geleneksel Çin tıbbına göre kuzugöbeği bağırsaklara ve mideye iyi gelir. Buralardaki her türlü rahatsızlıkları iyileştirmede kullanılıyor. Kuzugöbeği mantarı en fazla Fransaya ihraç ediliyor ve yenmeden 15 dakika önce pişirilmesi gerekiyor. Kuzu göbeği mantarının yararları nelerdir? - Protein değeri etten daha fazla olan kuzu göbeği mantarı zihnin iyi çalışmasına yardımcı olur. - Kan yapıcı özelliği ile zayıf ve kansız kimseler için iyi bir gıdadır. Kan yapar ve vucuda kuvet verir. - Vücudun dinç kalmasını sağlar, yorgunlugu giderir. Kuzugöbeğinin sevdiği ortamlar: – Dişbudak ağaçlarının bulunduğu alanlar. – Leylak ağacının altları. – Köstebeklerin bulunduğu ve dişbudakların kökünü yaraladığı yerler. – Irmak ve göl kıyıları ki buralarda zaten dişbudak bulunur. – Ağaç kesimi yapılmış ormanlar. Reçineli ağaç altları, özellikle de sarıçam. Yangın alanları ve sürülmemiş topraklar. Adına festival düzenleniyor ABD ve Fransa'dan sonra Kuzugöbeği üretiminde üçüncü sırada yer alan Türkiye'de sadece Muğla'nın Fethiye ilçesinde, Nisan ayında Kuzugöbeği mantar festivali gerçekleştiriliyor. Yeşilüzümlü ve Yöresi Kuzugöbeği Festivali, yöresel bir panayır eğlencesi ötesinde, doğal ve kültürel değerleri koruma ve yerel kalkınmayı sağlama amaçlı bir etkinlik olarak dikkat çekiyor. Kuzu göbeği mantarı ile ilgili bilimsel tartışmaların yapıldığı festival, bölgede farklı bir turizm kolunun gelişmesine de sebep oluyor. Festival kapsamında, Yeşilüzümlü beldesinde bulunan evler, pansiyon ev olarak turizme hizmet ediyor. Kuzugöbeği mantarının önemi ve geleceğinin korunması amacıyla Fethiye'nin Yeşilüzümlü beldesinde her yıl Nisan ayında düzenlenen ve 3 gün boyunca devam eden Reklam Grup Müdürü Esin Şimşek Reklam Müdürü Mayıs 2015 Yıl:3 Sayı: 32 Aylık Gazete Gülen Türker Çiriş STL Medya Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Özmen Abdi Güven Duygu Erecek Genel Yayın Yönetmeni Ersin Bozkurt Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ayhan Şener Reklam Servisi Görsel Yönetmen Selami Özcan Haber Koordinatörü Şehriban Çimen Antalya Temsilcisi Hasan Kozak 0.532 230 85 42 Konya Temsilcisi MSS Life Ajans Mehmet Saatçioğlu 0.542 339 36 75 0. 541 339 36 75 festivalde, Kuzugöbeği ve diğer mantar türlerinin tanıtımı, bölgedeki zenginliği, ekonomik değeri, bilinçli toplanması ve bilinçli tüketilmesine dikkat çeken paneller düzenleniyor. Ücretsiz, halka açık yapılan panellerde, mantar tüketimi, saklama ve pişirme teknikleri, yöre mantarları hakkında sunumlar yapılıyor. Ayrıca, rehberler eşliğinde festivale katılanların yer aldığı mantar avı etkinlikleri gerçekleştiriliyor. Mantar avcılarının topladığı mantarlar, mantar uzmanları tarafından bilgiler eşliğinde sergileniyor. Yurt içinden ve yurt dışından geniş katılımla gerçekleştirilen festival, etkinlikler ve bilimsel çalışmalar açısından zengin bir program sunuyor. Festival bünyesine dâhil edilen Yöresel Yemek Yarışması ile sağlıklı beslenmenin, doğal ve organik ürünlerin önemi öne çıkarılıyor. Yayına Hazırlık ve Yönetim Adresi Kazım Dirik Mah. 375 Sk. Piramit İş Merkezi No: 18 D: 203 Bornova - İZMİR Tel: 0.232 486 88 86 - Faks: 0.232 486 51 18 e-mail: koykahvesi35@gmail.com web: koykahvesi.com.tr Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Çınarlı Mh. Ankara Asfaltı Cad. No: 5 Konak-İZMİR Baskı Tarihi: 30 Nisan 2015 Bölgesel süreli yayın. Gazetede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Yazı ve fotoğraflardan kaynak belirtilmesi koşuluyla alıntı yapılabilir. Gazetemiz Basın Ahlak ve Yasası ilkelerdine uymayı taahhüt eder. köy kahvesi 32 GÜNCEL www.koykahvesi.com.tr Orhanlı Köyü Kültür Merkezi'ne kavuştu Köylere kütüphane kazandırılması projesi kapsamında İzmir'in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı Köyü’ndeki kütüphane 5 bin yeni kitap ilavesiyle bir kültür merkezi olarak düzenlenerek yeniden açıldı. H aber Hürriyeti Gazetesi tarafından, 32 yaşında trafik kazasında yaşamını yitiren Çağlayan Irmak anısına sürdürülen köylere kütüphane kazandırılması projesi kapsamında Seferihisar Orhanlı Köyü’ndeki kütüphane yenilendi. Seferihisar Belediyesi’nin desteğiyle oluşturulan Atatürk Çocukları Kütüphanesi’nin açılışı Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Haber Hürriyeti Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Irmak, 40 Bin köye Atatürk Çocukları Kütüphanesi kuracağız sloganıyla yola çıkan Mesut Tim, Orhanlı Köyü Muhtarı Birgül Bozkurt, bağışçılar ve Orhanlı’da yaşayanlarının katılımıyla gerçekleştirildi. Kitaplarla tohum ekiyorlar Açılışta konuşan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer; Türkiye'nin bugün geldiği nok- tada samanı, buğdayı ithal eder bir konuma geldiğine işaret ederek, şunları kaydetti: “ Ne yazık ki bugünkü tarım politikalarının temel iki tercihi var; birincisi diyorlar ki tarım dışarı bağımlı olmak zorunda. İkincisi tarım mutlaka büyük ölçekli olmalıdır. Bu iki seçenek yüzünden köylü kentlere göç etmek zorunda kalıyor. Köylü, madenlerde tersanelerde ucuz işçi gücü haline geliyor. Her şeyden en vahimi köylünün tarlası ile kentlinin sofrası arasındaki bağ kopuyor. Bu kopma içinde her ikisi birden yoksullaşıyor. Somada ölen kardeşlerimizin artık toprağına gücü yetemeyen köylülerimiz olduğunu biliyoruz. En son Bütünşehir yasası ile birlikte 16 bin köy bir gecede kapatıldı. Bu 16 bin köyün kapanması çok farklı sonuçlar doğuracak, çok ağır yaralar açacak. Köy yumurtası, köy sofrası, köy düğünü yani köy hakkında ne varsa çocuklarımıza anlatacağımız masallar hali- ne gelecek. 5 yıl içerisinde köylerimiz emlak vergisi, temizlik vergisi ödemeye başlayacaklar. Artık buralar mahalle olduğu için hayvancılık yapılamaz hale gelecek. Nasıl Alsancak’ta, Bağdat caddesinde ahır açamıyorsanız burada da açamayacaksınız. Sadece ekonomik değerler açısından bu travmayı yaşamıyoruz, bunun başka bo- yutu belki daha önemlisi burada köylülerimiz bir arada imece ile yaşıyorken artık bu da bitiyor. Ben bu yüzden Atatürk Çocukları Kütüphanelerinin büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Bugün yakındığımız, şikayet ettiğimiz ve değiştirmek istediğimiz ne varsa ancak bunlarla değişecek. Belki uzun soluklu bir iş ama, adım adım bir- likte yürüyerek değiştirmek istediğimiz şikayet ettiğimiz şeylerden ancak böyle kurtulabileceğiz. Bu tohum ekmek gibi bir şey. Az önce gördüm herkes elinde kitaplarla gelmiş, emin olun bunlar da tohumlar. Baharda attığınız bu tohumların Orhanlı’nın çocuklarını yeşertmesini diliyorum.” Bağlarda yeşi̇l budamalar Dr. Cemal ILGIN A sma tomurcuklarının uyanmasından itibaren; sürgün, salkım ve yaprakla ilgili yapılan tüm budamaları kapsar. Bunlar; obur alma, sürgün seyreltme, yaprak alma ve salkım seyreltmedir. Yeşil budamalar asma budamasını bilen kişilerce yapılmalıdır. Obur alma: obur sürgünler üzüm asmasının çok yıllık kollarından çıkan sürgünlerdir. Bu sürgünler 8-10 cm ye ulaşınca, öncelikle çok yıllık dal üzerinden çıkanları koparılıp atılır. İki yıllık dal üzerinden çıkan oburlardan ertesi yıl kış budamasında yedek ya da yeni baş oluşturmada yararlı olanla- rı bırakılır. Sürgün seyreltme: Kışın budamada bırakılan üzüm çubukları üzerindeki gözlerden patlayan sürgünlerden bir adeti bırakılıp diğerleri 10 -15 cm ye ulaşınca koparılıp asmadan uzaklaştırılır. Bu safhada sürgünler aralanınca kopma yerlerinde yaralanma olmaz ve makas kullanmaya gerek kalmaz. Seyreltme sonrası kalan salkımlı sürgünler beslenme rekabeti azaldığından daha kuvvetli gelişir. Yeni çıkan sürgünler bu aşamada önceki yılda depolanan besinleri tüketirler. Özellikle bu işlemle Kardinal ve Alfons gibi kışlık gözleri verimli ,kordon şeklinde terbiye edilen ve kısa budanan çeşitlerde somak seyrelmede yapılmış olur. Yaprak alma: Asma yaprağı; Güneş enerjisini, havanın CO2 ni ve topraktan köklerle aldığı mineral maddeleri kullanarak asimilatları yapar. Yaprak kendi büyüklüğünün yarısına ulaşınca kendine yeterli hale gelip tüketici konumdan üretici konuma geçer. Yine asma yaprağının en üretken olduğu dönem oluşumundan itibaren ; iki, iki buçuk aylık süreçtir. Yaşlanan ve gölgede kalan yaprakların üretkenliği azalır. Asma taç yeşil aksamının havalanma ve güneşlenmesine engel olan ve üretkenliği azalan yapraklar tane tutumu döneminde aralanır. Aralamada ölçü salkım ve gözlerin alaca gölgede kalmasıdır. Bu aralama mildiyö (pronos),külleme gibi mantarı hastalıkların oluşumunu azaltır. Asma üzerindeki salkımların kalitesini artırırken ertesi yılın göz verimliliğini de yükseltir. Salkım seyreltme, salkım ucu kesme ve çilkim seyreltme: Sofralık amaçlı yaş üzüm üretilen asmalar üzerinde her sürgüne bir salkım bırakılır. Salkımların seyreltme zamanı,koruklar şekillendikten sonraki safhadır. Yaklaşık tane tutumunun on-on beş gün sonrasıdır. Sıkı, şekilsiz, boşluklu ve yeterince tane tutmayan salkımlar seyreltmede koparılıp atılır. Sıkı salkım oluşturan çeşitlerde gev- şek salkım elde etmek için bazı çilkimler kesilerek, aralanıp çilkim sayısı azaltılmış olur.Bu işlem sonucu gevşek ve şekle giren salkımlar elde edilir. Büyük ve uzun salkımlı olan çeşitlerde salkım ucundaki taneler yeterince gelişmeyebilir. Bu salkımların alttan 1/3’lük kısmı kesilip kalan bölümdeki danelerin irileşmesi sağlanır. Özellikle Sultani Çekirdeksiz ve Razaki gibi iri salkımlı çeşitlerde bu uygulama yapılmalıdır. Tane renklenmesi yeterli olmayan çeşitlerde alaca düşme veya tatlı su yürüme safhasında yaprak seyreltme veya yaprak açma işlemi yapılarak salkımların renklenmesi artırılabilir. Bu dönemde yapılan yaprak almalar ve sürgün ucu kesmeler salkım güvesinin zararlarını da azaltır. Kaliteli, sağlıklı ve güvenli yenilebilecek üzüm üretimi yapılacak ise yeşil budamalar kış budamasından anlayan, çeşidi tanıyan, bilinçli ve kafasını çalıştıran Ustaya da becerikli kişilerce yapılmalıdır. 33 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Tarım, elektronik satışı sevdi K onya Ticaret Borsası (KTB) Başkanı Hüseyin Çevik, işlem hacmi her geçen gün artan elektronik ticaret ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, model ile tarımsal ticaretin, şeffaf ve küresel bir piyasa örneğinin ortaya konduğunu belirtti.Lisanslı depolarda düzenlenen Elektronik Ürün Senetlerinin (ELÜS) alınıp satılacağı Borsa Konya Elektronik Platformu’nda sadece yurt içinde değil, yakın coğrafyadaki ülkelerin de işlem yapmasının amaçlandığını belirten Çevik, “2011 yılında yayınlanan ELÜS Yönetmeliği ile lisanslı depolara teslim edilen ürünleri, Elektronik Ürün Senetlerinin temsil etmesi gerektiği belirlenmişti. Buna göre lisanslı depolarda yetkili sınıflandırıcılar tarafından sınıflandırılan ürünlerin özelliklerini belirleyen ELÜS’lerin alınıp satılması amacıyla kurulun Borsa Konya Elektronik Platformu’nda, Türkiye’de ilk satış 7 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Kısa sürede 206 üyeye ulaşarak çok yol mesafe alan Platform ile, Nisan 2015 itibariyle 52 bin ton işlem karşılığı 42 milyon TL’lik bir işlem hacmine ulaşıldı. Borsa Konya Platformu Mersin, Çorum, Konya, Kırıkkale, Sivas, Bandırma, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan lisanslı depolarla ELÜS alım satımı konusunda da anlaşma sağladı” dedi. Üreticilere muafiyet getiriyor Lisanslı depoculuğun tarımsal ticaretin merkezine oturtulması gerektiğini belirten Çevik, “Lisanslı depolarda muhafaza edilen buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, çeltik, pirinç, mercimek, nohut, fasulye, bezelye, ayçiçeği için her ay ton başına 3 TL, pamuk için 7 TL, fındık, zeytin, zeytinyağı, kuru kaysı, antepfıstığı, kuru üzüm, kuru incir için 10 TL’yi geçmeyecek şekilde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca belirlenecek tutarın yüzde 50 oranında, depo kira ücreti 5 yıl süreyle lisanslı depo işletmelerine ödenecek. Lisanslı depoya tevdi edilen ürün için, verilen ürün senetlerinin el değiştirmesinden doğan kazançlar, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutuldu. Elektronik ürün senedinin el değiştirmesinden dolayı oluşan Katma Değer Vergisi 31 Aralık 2018 tarihine kadar istisna tutuldu. Ayrıca ürününü, elektronik ürün senedi aracılığıyla satan üreticiler, 31 Aralık 2018 tarihine kadar yüzde 2 stopaj vergisinden muaf olacak. Kurulmuş ve kurulacak lisanslı depo işletmelerine cari faiz oranları üzerinden yatırım dönemleri için yüzde 50, işletme döneminde yüzde 25 düşük faizli olarak 5 milyon TL’ye kadar kredi kullandırılmaktadır. Vergi muafiyetleri ve depo kira desteği göz önünde bulundurulduğunda lisanslı depoculuk sistemi; üreticiler, tüccarlar, sanayiciler ile yatırım ve işletme maliyeti yüksek lisanslı depo işletmeleri açısından son derece cazip hale geldi. Bu açıdan; getirilen vergi istisnalarını, verilen kira desteğini lisanslı depoculuk sisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması açısından çok önemsiyor” şeklinde konuştu. Borsa Konya Platformu 'nda bugüne kadar 52 bin ton işlem karşılığı 42 milyon TL’lik bir işlem hacmine ulaşıldı. Vergi muafiyetleri ve depo kira desteği göz önünde bulundurulduğunda lisanslı depoculuk sistemi; üreticiler, tüccarlar, sanayiciler ile yatırım ve işletme maliyeti yüksek lisanslı depo işletmeleri açısından son derece cazip hale geldi "Ülkemizin kalkınmasında, ekonominin büyümesinde, sofralarımıza ulaşan ekmeğin, meyvenin, sebzenin üretiminde alın teri döken, emek sarf eden çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü Kutlu Olsun " köy kahvesi www.koykahvesi.com.tr “Köylere giden tek gazete” köy kahvesi 34 HABER www.koykahvesi.com.tr Bakan Eker: ‘Hayvancılık tarımın üvey evladı gibiydi’ G ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde şu anda 8 milyon küçük baş hayvan bulunduğunu belirterek, “Mera yasaklarının kalkması, Çözüm Süreci, huzur ve güvenliğin sağlanması ile birlikte, o meralar 8 değil, tam 16 milyon hayvan besleyecek durumda” dedi.Eker, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Kurulu’nda, son 10 yıldaki hayvancılıkla ilgili gelişmeleri paylaştı. Cumhuriyet tarihinde, koyun ve keçinin hiç destekleme kapsamına alınmadığını, bunu kendilerinin yaptığını ifade eden Eker, “Tarım diğer sektörlerin üvey evladı gibiydi, hayvancılık da tarımın üvey evladı gibiydi” ifadesini kullandı.Tarım sektörüne toplam desteği, 10 milyar liraya çıkardıklarına dikkati çeken Eker, hayvancılığın bunun içerisindeki payını da yüzde 30’a yükselttiklerini kaydetti. Eker, bu yıl içerisinde, hayvancılık yapana 3 milyar lira destek ayırdıklarını belirterek, hayvancılığa desteklerinin süreceğini söyledi.Kişi başına kırmızı et tüketimini 6 kilogramdan 13 kilograma çıktığını aktaran Eker, bu rakamın Avrupa’da domuz eti hariç, 16 kilogram olduğunu dile getirdi. Eker, DAP, GAP, DOKAP ve KOP kapsamındaki illerde hayvancılık projesi geliştir- diklerini, ahır ve ağılların inşasına yüzde 50 destek verdiklerini dile getirerek, bunu diğer illere de yayacaklarını belirtti. Göreve başladığından bu yana büyük baş hayvan sayısının yüzde 45 arttığına dikkati çeken Eker, yüksek verimli kültür ırkı sığırı sayısının da 3 kattan fazla artışla 1,9 milyondan 6,1 milyona çıktığını bildirdi.Eker, koyun sayısının 31 milyonun üzerine, keçi sayısının da 10 milyonun üzerine yükseldiğini ifade ederek, “Şu anda o bölgede 8 milyon küçük baş hayvan var. Mera yasaklarının kalkması, Çözüm Süreci, huzur ve güvenliğin sağlanma- Uşak’ın en güzel buzağıları Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce düzenlenen yarışmada, çeşitli ırklardan 62 buzağı, yaşları, genel görünümleri, sağlık durumları, baş, boyun, göz yapıları üzerinden değerlendirildi.Irk kategorilerinde en yüksek puanı alan Yusuf Acar’ın “Paşa”, Coşar Çoban’ın “Gıyasettin” ve Osman Yörük’ün “Şubat” isimli buzağılarının birinci seçildikleri ilan edildi. Birinci seçilen buzağı sahiplerine birer cumhuriyet altını ile 25 çuval yem verildi.Yarışmayı besicilerin yanı sıra çok sayıda vatandaş da izledi.Uşak Valisi Seddar Yavuz ilde 125 bin büyük baş havyan bulunduğunu belirterek, yarışmaların hayvancılıkta verimliliğin artmasına katkı sağladığını söyledi.Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürü Erkan Kahraman, hayvancılığı teşvik etmek, suni tohumlama ve ırk ıslahına vurgu yapmak, üreticiler arasında dayanışmayı artırmak amacıyla etkinliği ilk kez düzenlediklerini söyledi. Kahraman, ön elemeyi geçen 30-90 günlük 62 buzağının jürinin puanlamasına katıldığını söyledi. sı ile birlikte, o meralar 8 değil, tam 16 milyon hayvan besleyecek durumda” diye konuştu. Emeğe sahip çıkmak gerektiğini vurgulayan Eker, “3 tane adam daha fazla kar edecek diye, 3 tane adam gazetecilerin kulağına fısıldayacak diye biz üreticiyi, emeğini, hakkını görmezden gelemeyiz” ifadesini kullandı. -“Bizim geleceğimiz küçük aile işletmelerinin elindedir” Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Tunç da 116 birlik ve 120 bin üye üretici ile örgütlendiklerini ifade etti. Geleceklerinin küçük aile işletmelerinin elinde olduğunu dile geti- ren Tunç, “Büyük işletmeler bugün nerede, sektörde ufak bir kriz olduğunda her biri kapılarına kilit vurdu. Bizi tamamen dışa bağımlı hale getireceklerdi. Şükür ki, bizim ‘küçük’ dediğimiz işletmeler hiç bir şekilde bu mesleği terk etmediler” diye konuştu. Tunç, üretici olarak, ürettiğini 6 ay sonra kaça satacağını bilmek istediğini ifade ederek, çözümün planlı üretimden geçtiğini kaydetti.Fiyatların aylık bazda belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Tunç, karkas kalitesine göre ödeme yapılması gerektiğini söyledi.Tunç, Et ve Süt Kurumu ile sözleşmeli üretim modelinin ilkini hayata geçirdiklerini dile getirerek, ikincisini ise Pankobirlik ile yapacaklarını bildirdi.Bir çalışma daha yaptıklarına dikkati çeken Tunç, “Bu çalışma, üretim ve kesim planlaması yaparak birliklerimizin haftalık ve aylık bazda ortalama fiyat belirlemesini öngörmek. Amacımız aracıları kaldırarak tüketiciye daha ucuza et yedirmek” dedi. Tunç, Türkiye’deki et açığını kapatmak ve halka daha fazla kırmızı et tükettirmenin koyun eti üretimi ve tüketimini artırmaktan geçtiğini ifade etti.Toplantıya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar da katıldı Tarım ve hayvancılıkta hedef Avrupa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa’yı tarım ve hayvancılık ürünlerinde Avrupa’nın ilk tercihi haline getirmek için tüm imkanları seferber ettiklerini söyledi. Bursa Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin (BDKKYB) genel kurulunda konuşan Recep Altepe, Büyükşehir Belediyesi olarak tarım ve hayvancılık alanında yapılan çalışmalara değindi. Son yerel seçimlerle birlikte yürürlüğe giren Bütünşehir yasasıyla 17 ilçenin tamamında büyük bir değişim, dönüşüm ve gelişim atağı başlattıklarını hatırlatan Altepe, bu ataklardan en önemlisinin tarım ve hayvancılık olduğunu dile getirdi.Üretimi ve kazan- cı artırmak, kaliteyi yükselterek dünya pazarlarında daha rahat yer bulabilmek için tüm dünyayı taradıklarını belirten Altepe, Bursa’yı tarım ve hayvancılık ürünlerinde Avrupa’nın ilk tercihi yapmak için imkanların bütünüyle seferber edildiğini söyledi. Yerel seçimlerin hemen ardından Kırsal Kalkınma Daire Başkanlığı’nı kurduklarını, Bursa Tarım AŞ’yi faaliyete aldıklarını hatırlatan Başkan Altepe şöyle konuştu:”En kısa zamanda daha fazla kar nasıl sağlarız, kaliteyi nasıl artırırız’ diye yoğun çaba sarf ediyoruz. Bizim için önemli olan gelirlerinizin artmasıdır. Ki çocuklarınız da bu yolda ilerlesin, aynı işi yapsın, çiftlikler kursun. Niye Hollanda Avru- pa’yı beslesin? Türkiye beslesin! Biz de Avrupalıyız. İnşallah bunu başaracağız. Onun için çalışıyoruz.”AK Parti Bursa Milletvekili İsmet Su ise, koyun ve keçi üreticileri arasındaki birlik ve beraberliğin örnek olmasını diledi. BDKKYB Başkanı Yıldırım Oran da verdiği desteklerler ve gösterdiği hassasiyet nedeniyle Başkan Altepe’ye teşekkür etti. 35 HABER www.koykahvesi.com.tr Türkiye’nin en büyük bitki hırsızlığına darbe Biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Türkiye, bitki ve canlı hırsızlarının da gözdesi. Baharın gelmesiyle birlikte çiçeklenen soğanlı ve yumrulu bitkiler, uluslararası biyokaçakçılığın hedefinde. A ntalya’nın Kaş ilçesinde yurt dışına çıkarılması yasak olan orkide ve toprak örnekleriyle birlikte yakalanan Macaristan uyruklu biri profesör 3 kişi gözaltına alındı. Yapılan bir ihbarı değerlendiren jandarma, Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü ekibiyle birlikte yürütülen operasyonun ardından, biyokaçakçılık yaptığından şüphe edilen 3 kişiyi Kaş’ın Uğrar mahallesi mezarlığında yakaladı. Gözaltına alınan şüphelilerin üzerlerinde ve araçlarında yapılan aramada, 365 orkide yumrusu, 58 orkide bireyi, 71 bitki örneği ile güvercin tüyü ve toprak örnekleri ele geçirildi. Örnekler, bugüne kadar Türkiye’de bilinen en kapsamlı biyokaçakçılığa işaret ederken, bitki hırsızı 3yabancıyla ilgili yasal işlem başlatıldı. Biyokaçakçılık önlemleri Barındırdığı biyolojik çeşitliliği ile dünyanın zengin ülkelerinden biri olan Türkiye’de son yıllarda hızla artan uluslararası biyokaçakçılık, bu zenginliğin en büyük tehditlerinden biri. Yurtdışına çıkarılması yasak olan bitki ve canlı türleri, özellikle bahar aylarında toplanarak kaçırılıyor. köy kahvesi Doğa eğitimi farkındalık yaratmak için önemli Kaş Ağullu Mahallesi’nde, Akdeniz Üniversitesi ve Antalya Orman Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle TÜBİTAK’ın da desteği ile 4 yıldır yürütülen ‘Likya Kaş Orkidesi Koruma Projesi’ kapsamında yapılan doğa eğitimlerinin farkındalık yaratma konusunda oldukça önemli olduğuna değinen proje yürütücüsü Deniz, “Biz bu koruma projesini yapmasak, yöre halkı eğitilmezdi, bize haber vermezdi” diye konuştu. Deniz,Likya Kaş Orkidesi'nin dünyada yalnızca Kaş'ta yaşadığını ve koruma altında bulunduğunu hatırlattı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Antalya Şube Müdürü M. Tuğrul Şahin de Türkiye’nin doğal kaynaklarının yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılmasının önlenmesi konusunda tüm kamuoyuna büyük bir sorumluluk düştüğünü söyledi. “Yapılan bu son operasyonda duyarlı olan tüm kesimlerin işbirliği sayesinde başarılı olundu” diyen Şahin, doğal kaynakların tüm vatandaşların ortak değeri olduğunu vurgulayarak, “Bu değerleri sahipsiz görenlere karşı da hep birlikte mücadele edeceğiz” dedi. Kaçırılmak istenen orkideler yerine dikilecek Biyokaçakçılığa karşı alınan önlemler artılırken, Nisan ayında Kaş ilçesinde yapılan operasyon, bugüne kadar Türkiye’den yurt dışına kaçırılan en büyük bitki hırsızlığını da ortaya çıkardı. Antalya’nın Serik ilçesi kırsalında bitki topladıklarından şüphelenilen Macar uyruklu botanik profesörü Atilla M. ile böcek uzmanı Viktor L. Kristof adındaki öğrencinin, geçen yıl da Türkiye’den bitki örnekleri götürdükleri ortaya çıktı. Hazine değerinde yüzlerce bitki ve toprak örneği ele geçirildi Macar profesör Atilla M.’nin çalışma izni olmadığı öne sürülürken, DKMP yetkilileri ile Likya Kaş Orkidesi Koruma Projesi Yürütücüsü ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmail Gökhan Deniz’in de hazır bulunduğu aramada, şüphelilerin otomobillerinde, yurtdışında çiçeklendirmek amacıyla toplanmış toplam 365 adet farklı türlerde orkide yumrusu, yumrulu halde canlı olarak toplanmış 6 türe ait 58 orkide bireyi, Türkiye’nin farklı illerinden toplanarak DNA izolasyonunda kullanılmak amacıyla silika jel içerisine alınmış 22 orkide bitkisi materyali, 7 adet tohumlu orkide kapsülü, 2 kg toprak örneği, herbaryum yapmak amacıyla tümü ülkemiz doğasından toplanmış toplam 71 bitki ve 10 adet de güvercin tüyü örneği ele geçirildi. “Türkiye mezarlık orkideleri” adında proje yapmışlar Macar profesörün üzerinde bulunan lokasyon defterinde Türkiye’nin her bölgesinin daha önceden belirlenmiş GPS noktaları bulunduğunun altını çizen Deniz, “Ülkemizde yaptığı çalışmanın adı ‘Turkish Graveyard Project 2015’ (Türkiye Mezarlık Orkideleri 2015) anlamındaki bu proje kapsamında detaylı hazırlık çalışmaları yapmışlar” dedi. Macar biyokaçakçıların yurt dışına çıkarmak için topladığı canlı orkide bireylerinin adli işlemlerin ardından Akdeniz Üniversitesi aracılığıyla Kaş’taki koruma alanına geri dikileceğinin altını çizen Şahin, diğer yumrular ve bitki örneklerinin ise bilimsel çalışmalarda kullanılacağını sözlerine ekledi. Türkiye’nin biyolojik hazinesi hırsızların gözdesi Biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan Türkiye, 161 memeli, 460’ı aşkın kuş türü, 141 kadar sürüngen, 236 tür tatlı su balığı, 480’e varan deniz balık türü,100 bin böcek türü ve 4 bin 800’ü endemik olmak üzere 12 bin 800 bitki çeşidine ev sahipliği yapıyor. Bunlar yalnızca bilinenler. Ancak her geçen gün yeni keşiflerle daha da zenginleşen Anadolu’nun biyolojik hazineleri, uluslar arası biyokaçakçılığın da hedefinde. Yılan, hamamböceği, buğday ve orkide başı çekiyor Son yıllarda yetkililerin de gündeminde olan biyokaçakçılıkla mücadele, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Biyokaçakçılıkla ilgili yapılan çalışmalarda kamuoyunun bilgilendirilmesi hedeflenirken, Türkiye’den yurt dışına kaçırılan türler arasında yılan, hamamböceği, kelebek ve örümcek türleri başı çekiyor. Orkide gibi yumrulu ve soğanlı bitkilerle yabani buğday türleri ise en çok kaçırılan bitkiler arasında. Türkiye’den en çok Hollanda, Japonya, Rusya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre gibi ülkelere bitki ve canlı türleri kaçırılırken biyokaçakçılığın oldukça önemli bir stratejik gen kaybına neden olduğu belirtiliyor. köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 36 İncir serada kurutulacak T ürkiye'nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu, kutsal meyve olarak kabul edilen kuru incirde kalitenin arttırılması için kurutma işleminin seralarda yapılması planlanıyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü, "Örtüaltı İncir Kurutma Projesi" hazırlıyor. Aydın Ticaret Borsası ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Güney Ege Kalkınma Ajansı'nın kırsal kalkınma projesi olarak destek kapsamına alması için çalışma yapma konusunda işbirliği kararı aldı. Aydın Ticaret Borsası'nda düzenlenen "Kuru incir üretiminde yaşanan sorunlar ve çözüm yolları" konulu toplantıda üreticiler, ihracatçılar ve aracı-tüccarlar kuru incirde kalitenin arttırılması için yapılabilecek çalışmaları ve geliştirilebilecek projeleri görüşmek üzere bir araya geldi. Yaklaşık 40 bin üreticisi bulunan ve Türkiye'ye yıllık 250 milyon dolar döviz kazandıran kuru incirin ilekleme, üretim, seçme, kurutma ve depolama konuları başta olmak üzere tüm aşamalarında üreticiye bilgilendirme yapılması konularında mutabakata varıldı. Kuru incir üretiminde ve iç ve dış satımında sürdürülebilirliği sağlamak adına hammaddenin hem kaliteli, hem de sağlıklı olmasını temin etmek gerektiğini belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, "Kuru incir Türki- ye'nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu bir ürün. Kuru incirin mevcut konumunu koruması ve daha da geliştirmesi için ilgili tüm paydaşlara görev düşüyor" diye konuştu. Küresel ısınmanın etkilerinin ve Aydın bölgesindeki jeotermal aramalarının kuru incire etkilerinin olumsuz olduğunun gözlemlendiğini ifade eden Celep, üreticilerin iklim değişikliklerinden olumsuz etkilenmemesi için ilekleme, bahçe bakımı, üretim, kurutma, seçme-ayıklama ve depolama aşamalarında neler yapması gerektiğini üreticilere aktaracaklarını belirtti. Aydın Ticaret Borsası Meclis Başkan Yardımcısı Kazım Günaydın, kuru in- cirin üretim süreçlerinde, kurutulmasında, seçme-boylama ve depolamasında sorunlar olduğunu, bu sorunların önemli bir kısmının önüne geçmek amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü ile "Örtü altı kuru incir kurutma projesi" başvurusu yapma hazırlığı içinde olduklarını kaydetti. Güney Ege Kalkınma Ajansı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile "Örtü Altı Kuru İncir Kurutma Projesi" ile ilgili görüştüklerini dile getiren Günaydın, "Örtü Altı Kuru İncir Kurutma Projesi'nin Kırsal Kalkınma Desteği kapsamına alınması için gerekli görüşmeleri yaptık. 2016 yılından itibaren bu destekten üreticiler yararlanabilir ko- numa gelecek. Projenin Güney Ege Kalkınma Ajansı tarafından destek kapsamına alınması için proje maliyetinin yüzde 50'sinin üstlenilmesi gerekiyor. Bu noktada Ege İhracatçı Birlikleri'nden destek bekliyoruz" dedi. Aydın Ticaret Borsası'ndaki toplantıya, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gürcan Şen, Aydın Ticaret Borsası Meclis Başkan Yardımcısı Kazım Günaydın, Nazilli Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Aksüt, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Özhan Şen, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uygun Aksoy, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü yetkilileri, ihracatçılar ve tüccarlar katıldı. “Türkiye tarım alanında rekabet edebilir durumda” Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü Gürsel Küsek, Türkiye’nin tarım alanında dünyanın gelişmiş ülkeleri ile rekabet edebilir durumda olduğunu bildirdi.Küsek, Çukurova Üniversitesi’nde (ÇÜ) gerçekleştirilen 5. Ulusal Tarım Öğrenci Kongresi’nde, dünyada ve Türkiye’deki tarım sektörünün gelişimi hakkında bilgi verdi.Tarım sektörünün geçmişte daha çok yöresel ve ailesel ihtiyaçların karşılanması için yapıldığını anlatan Küsek, “1990’lı yıllardan sonra tarım da diğer sektörlerde olduğu gibi rekabetçi bir oramda kendini buldu. Artık ‘hangi ürünü ne kadar üretirsen üret, satarsın’ mantığı yerine rekabet edebilen, rekabetçi ürünleri yetiştirme zorunluluğu olduğu bir döneme girdik” dedi.Küsek, tarım sektörünün kıta pazarları için üretime yöneldiğini aktararak, şunları kaydetti:“Türkiye’deki tarımsal göstergelere bakıldığında çok önemi gelişmelerin olduğunu biliyoruz. Bugün Türkiye, tarım alanında dünyanın gelişmiş tüm ülkeleri ile rekabet edebilir durumda. Örneğin, bugün Hollanda bir dekardan 600 kilogram buğday alıyor, Türkiye de 600 kilogram alıyor. Ya da bir hayvandan 25-30 kilogram süt alınıyor, Türkiye’de de aynı oranda süt alınıyor. Ancak tüm bu gelişmeler maalesef yeterli değil. Bunun yanında Türkiye’de tarım sektörünün kısa dönemde çözmesi gereken altyapı ile ilgili çok önemli problemleri var. Bunlar mülkiyet, parsel, sulama altyapısı, örgütlenme, tarımda bilgisayar teknolojilerinin kullanımı gibi. Yetiştiricilik konusunda bir miktar mesafe almışken diğer alanlarda bir miktar geri kalmış durumdayız.”Küsek, Türkiye’de 32,5 milyon parsel tarım arazisi bulunduğunu ve 3 milyon kişi tarafından kullanıldığını belirterek, bu konudaki düzen düzensizliğin önlenmesi için arazi toplulaştırma çalışmalarının önem taşıdığına dikkati çekti.Tarımdaki yapısal sorunların çözülmesi ge- rektiğini vurgulayan Küsek, “Bu yapısal sorunlar çözüldükten sonra diğer yetiştirme teknikleri ve iyileştirmelerle Türkiye, tarımda dünya ile daha rekabetçi konuma gelebilecek” diye konuştu.TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör de ülke tarımının ve mesleğin sorunlarına çözüm bulmak ve öneri geliştirmek için çalışma yaptıklarını kaydet- ti.Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ramazan Akyürek de kongresinin, Çukurova yöresi için önem taşıdığını belirterek, Adana’nın tarım ve tarıma dayalı sanayide geçmişteki başarıları aradığını söyledi. Akif Kansu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen ve çeşitli üniversitelerden 300’e yakın öğrencinin katıldığı kongre, 22 Nisan’nda sona erdi. 37 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi köy kahvesi www.koykahvesi.com.tr Beşparmak dağlarının bekçisi aile... Köyde eşi ile birlikte yaşayan Teslime Bilir’in modern yaşamla tek bağlantısı “Pilli radyo”.. A ydın ili sınırları içindeki Beşparmak Dağları (Latmos) ’nda, binlerce yıllık Anadolu kültürünün günümüze kadar bozulmadan gelmiş, otantik, doğayla barışık mimarisi ve yaşantısının olduğu bir 38 HABER çok köy bulunuyor. Otantik giysiler giyen ve kendine has konuşma şiveleri olan yöre insanları, oldukça güç koşullarda modern hayatın nimetlerinden uzak, gelenekleri ile yaşamlarını sürdürüyor. Aydın ve Muğla İli sınırları içinde bulunan Bafa Gölü’nün doğu kıyısındaki Latmos, Türkiye’nin batı kıyılarının, doğal güzellikler açısından en etkileyici ve arkeolojik bulgular açısından en zengin yerlerinden biri. Neolitik çağdan, Osmanlıya kadar birçok uygarlığın, topluluğun, insanın barındığı, saklandığı ve yaşam alanı olarak kullandığı bir yer Beşparmak Dağları (Latmos)...Bugün bu kültürü sürdüren birkaç aile dışında kimse kalmamış bölgede. Latmos’un engebeli ve geçit vermeyen kayaları, zor yaşam koşulları, ekonomik kaygılar yeni nesillerin köylere ve kentlere göçüne neden olmuş yıllar içerisinde. Günümüzde keçi sürüleri kalmasa da, inatla Latmos’ta yaşamaya devam eden bir aile var. Yılın 12 ayı kent yüzü görmeden, Latmos’un vahşi coğrafyasında eşiyle birlikte doğayla barışık bir şekilde yaşayan bu ailenin en önemli bireyi Teslime Bilir’le sizleri tanıştırmak istedik. Söke’ye bağlı eski Çavdar Köyü’nde çağdaş yaşam olanaklarından yoksun bir şekilde yaşamını sürdüren Teslime Bilir, içtiği ve kullandığı suyu 1,5 km. uzaklıktaki dağdan getiriyor ve elektriği olmayan, televizyon nedir bilmeyen bu yaşamı yıllardır sürdürüyor. Günümüzde kadınlar çamaşırlarını çok programlı makinelerde ellerini bile değdirmeden yıkarken, o odun ateşiyle kara kazanda ısınan defne yapraklı suyun kokusunu içine çekerek, zeytinyağlı sabunuyla ahşap teknede çamaşırını yıkıyor. Yaşantısından şikayet etmeyen Teslime, “Canım sıkıldığında türkü söylerim...Pilli radyomuz da var, oradan şarkı dinlerim” derken, O’nun modern dünya ile bağlantısını sağlayan sahip olduğu tek teknolojinin pilli radyo olduğunu anlıyoruz. Çay, şeker, un ve pirinç dışında tükettikleri tüm malzemeleri kendisi üreten Teslime Bilir, “Dağ başı burası, buraya geleni sofraya oturtmadan göndermeyiz” diyerek, kapısını çalan herkesi Anadolu misafirperverliği ile olanakları ölçüsünde ağırlıyor. Yaşadığı doğanın özelliklerini, kendi doğallığını bozmadan, gönülden yaptığı hizmet ve ikramlarla gösteriyor. Latmos’un gizemli coğrafyasında eşiyle birlikte yaptığı taş evde oturan Teslime, Latmos’ta ilkel koşullarda olsa da mutlu bir şekilde yaşamını sürdürüyor. 39 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi “Leylek köyler” artık leyleksiz... E ge Bölgesinde yer alan ve gerek yurtiçi gerekse yurdışından birçok misafiri ağırlayan “Leylek Köyler”e artık leyleklerin giderek daha az uğradığı bildirildi. Uzmanlar, ülkemize dönüşleri başlı başına bir sevinç kaynağı olan leyleklerin Ege bölgesinde barınmalarının nedeninin, beslenmeleri için iyi ortam sağlayan sulak alanların ve pamuk tarlalarının yoğun olmasından kaynaklandığına ifade ediyorlar.Uzmanlar, sulak alanların giderek azalmasından dolayı leylek göçlerinde süreç içerisinde azalma yaşandığını dile getiriyorlar. Çiftçiler tarafından bereket anlamına geldiği bilinen Leylekler, tarlalardaki zararlı böcek ve sürüngen cinslerini yiyerek hem çiftçilerin yararına bir iş yapıyor hem de doğal dengeyi sağlıyorlar. Aşağı Büyük menderes Havzası köylerinde 23 yerleşim yerinde leylek yuvası bulunuyor. Söz konusu köylerde leyleklerin halkalanması çalışmasının sonuçları izlenmeye başlandı. Aydın’a bağlı Germencik ilçesi köylerinde başlayan çalışmalara, leyleklerin yoğun olarak yuva yaptıkları Ovakaraağaç’ta devam edildi. Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Araştır- ma ve Uygulama Merkezi bilim adamlarından Prof. Dr. Mehmet Sıkı ve Dr. Ortaç Onmuş, leyleklerin halkalanmasının önemine işaret ederek, havzalar arası geçişlerin halkalama sayesinde tespit edildiğini, halkalama çalışmalarının genişletilerek Büyük Menderes, Küçük Menderes ve Gediz Deltası’nda geniş bir şekilde yapılması gerektiğini belirttiler. Bilim adamları, yapılan çalışmalar sayesinde leyleklerin izlenerek Afri- ka’dan dönüp-dönmedikleri, yer değişimleri, yaşam alanlarındaki ekosistem zincirindeki değişimler ve çevresel faktörlerin leylekler üzerindeki olumsuz etkilerini takip edileceğini söylediler. Bir zamanlar 40 yuvanın olduğu Ovakaraağaç’ta, bugün yuva sayısının 10’a düştüğünü bildiren Sıkı, şunları kaydetti: "Ovakaraağaç’ın küçük çocukları bugünlerde leylekleri merak ve heyecanla izliyor. Burada yaşayan çocukların, gelecekte kendi çocuk- larının da leylekleri görebilmesi için, yapılan koruma ve izleme çalışmaları çok önemli. Bu çalışmalara herkesin destek olması gerekir. Kamu kurumları, Üniversiteler, Sivil toplum Örgütleri, özel kuruluşlar ve yöre insanlarının birlikte yapacakları işbirliği ve paylaşımlar, hem leyleklerin hem de sulak alanların korunmasına büyük katkı yapacaktır. Leyleklerin korunması, burada yaşayan insanların da korunmasını sağlayacaktır." köy kahvesi 40 HABER www.koykahvesi.com.tr 3 bin yıllık geçmişe sahip keçe günlük yaşamda kullanılıyor “Kültür elçisi” ressam Güleç, çobanların giysisi olarak bilinen 3 bin yıllık geçmişe sahip keçeyi, günlük hayata taşıyor Ç obanların giydiği kepenek, İzmir'in Seferihisar İlçesine bağlı eski Doğanbey Köyü'nde ressam sanatçının atölyesinde yeniden işlenerek farklı amaçlarla kullanılacak objeler olarak yeniden hayat buluyor. Günümüzde unutulmaya yüz tutmuş kültür objelerimizden biri olan keçeden ürettiği tasarım ağırlıklı nesnelerle, görenleri hayran bırakan ressam Ayfer Güleç'in eski bir Rum yapısındaki atölyesi, yerel yöneticilerin desteği ile hizmetini aralıksız sürdürüyor. Koyun yünü, çeşitli devrelerden süzülüp rengarenk, zarif ve modernize nesneler olarak köy kadınlarının elinde hayat buluyor. “Eski Doğanbey Köyündeki” bu atölyede imal edilenler, sergilere çıkıyor, Seferihisar’da da tanıtımı yapılıyor. Kısacası keçe, sanatla buluşuyor ve ortaya şaşırtıcı renk karışımlarından birer tablo gibi ürünler çıkıyor. Çoban giysisi keçeyi, farklı bir bakış ve tasarımla geniş kitlelerle tanıştıran atölye sahibi ressam Güleç, İzmir Dokuz Eylül Eğitim Fakültesi resim bölümü mezunu. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca “Geleneksel Sanatlar Sanatkarı” olarak tanınan Güleç, günümüzde unutulmağa yüz tutmuş bir kültür objesi olarak değerlendirdiği keçeyi yeniden yaşatmaktan ve aldığı olumlu tepkilerden büyük bir mutluluk duyduğunu dile getirerek, 3 bin yıllık geçmişe sahip keçenin özelliklerini şöyle anlatıyor:” Keçe bir yalıtım malzemesidir. Vücut ısısını korur. Sıcağı da soğuğu da geçirmez. Toz tutmaz,altına akıtır. Ses geçirmez. Osmanlı savaş- ta atların ayakları ses çıkarmasın diye keçe sararmış. Belli bir ısıya kadar yanmaz.Keçe vücut elektriğini düzenler. Nemden korur, su geçirmez, imalat boyu ve sonunda da atık bırakmaz.” Farklı kullanım alanları “Bugüne kadar sadece çoban giysisi olarak değerlendirilen keçeyi farklı kullanım alanlarında gelecek kuşaklara taşıyarak bir anlamda kültürümüzü de yaşatıyoruz” diyen Güleç, duygularını şöyle dile getiriyor:”Üretimlerim, kültürel değerlerimizi zanaat ile sanat buluştuğu çizgide...Herkesin, isterse evinde bile yapabileceği biçimde bir üretme tekniği ile zaman içerisinde unutulmuş kültürel değerlerimizi yeniden canlandırabildiğim için çok memnunum.Ebru suya yazı yazma sanatı ise; keçe de renkli yünlerle yani dokunabilen bulutlarla resim yapmak demek. “ Keçe yolculuğu Keçe ile 1991 yılında tanıştığını ifade eden Güleç, bu süreci şöyle anlatıyor:”Uzun yıllar Balıkesir- Savaştepe ‘den keçeci Muharrem Şengül usta ile çalıştım. Bir yandan öğretmenliğe devam ettim öte yandan da keçe zanaatini öğrenmek için çaba sarf ettim. Bu çaba bir gün ciddi bir iş kurma sürecine döndü. Bu arada farklı teknikleri denedim;yer ve duvar yaygıları, çanta, giysi, başlık, takı gibi yüzün üzerinde ürün... Çalışmaları değişik illerde sergileyerek tanıttım, Anadolu’da keçe atölyelerinde araştırmalar yaptım ve keçenin yapım teknikleri, kültürümüzde ki önemi gibi konularda özel seminerler düzenledim. “ Gönüllü elçi Atölyesinde açtığı kursla, yeni kursiyerler yetiştirerek ata kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasında da gönüllü elçilik yapan Güleç, küçük ama bir fabrika gibi çalışan atölyesinde tasarım ağırlıklı ürünleri beğeniye sunuyor. Koyun yününü küçükbaş hayvancılığın yaygın olduğu bölge köylerinden rahatlıkla temin ettiğini kaydeden Ayfer Güleç, “Koyun yünü,taraklanmış,temizlenmiş olarak atölyeye geliyor.Baskı ve ıslama tekniğinin ardından işleme alınıyor. Bir kilo yün, 3 kilo su çekiyor” diyor. Köy kadınlarına meslek “Keçe, üç (S) ister hayatta. Sevgi, sabır ve sadakat" diyen Güleç, birçok ödülün de sahibi. Keçe kültürünün sevilmesi ve yayılmasına katkı sunan sanatçı, köydeki kadınlara da meslek kazandırarak, ayakları üzerinde durmasına katkı sağlıyor. Güleç, 2012 yılından beri Ayfer Güleç Keçe Atölyesi olarak hem üretim hem eğitim faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade ediyor. Yünün keçe serüveni Koyun kırpıldıktan sonra, yünü temizlenip, taranır ve rulo halinde kalınca urgan haline (Tops) getirilir. Bunların daha sonra ipekli ve sair kumaşlarla birleştirme işlemi yapılır. Toprak boya ile renklendirilip, desen ve renkler uzun ve meşakkatli bir işlemden sonra birbirine yedirilir. Hasır ruleden çıkarılan dövülmüş, pekiştirilmiş yün, arasına serpiştirilmiş renk ve desenlerle ,dövülme ve baskı sonrası pekiştirilmiş olarak kullanıma hazırlanır. 41 GÜNCEL www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi İyi tarımla gelen başarı Uçak kardeşler ihracatın yıldızı İ zmir Seferihisar, Manisa Alaşehir ve Antalya da yaptığı “İyi Tarım Uygulamaları” ile ihracatta adını dünyaya duyuran. Uçak kardeşler ve Busra Tarım İhracatta Türkiye’nin yine yıldızı oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde bulunan İstanbul İhracatçı Birliklerinin her yıl geleneksel olarak düzenlediği “İhracatın Yıldızları” ödül töreni İstanbul Ataköy Hyatt Regency Hotelde yapıldı.Ekonomi Bakanı Nihat ZEYBEKÇİ ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin de katıldığı ödül töreninde, her yıl olduğu gibi yaş sebze ve meyve ihracatında Türkiye'nin İhracat yıldızı değişmedi. Türkiye'nin en çok yaş sebze meyve ihracatı ya- pan Uçak Kardeşler birinci olurken Busra tarımda ikinci oldu. 2014 yılında da bu başarısını devam ettirerek kardeş şirketlerin ödüllerini Uçak Kardeşler adına Mansur Uçak, Busra Tarım adına ise Recep Uçak Tim Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin elinden aldı. Ödül töreninde konuşan Uçak Kardeşler şirketi yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak. 'başarılarındaa kaliteli ürün yetiştiren üretici ile şirket çalışanlarının katkısının önemine işaret ederek, "Özverilerinden dolayı herkese teşekkür ediyorum, Ülkemizin kalkınması ve büyümesine yaptığımız ihracatla bir nebze de olsa katkı koymamız ise bizi mutlu ediyor. Çalışmalarımızı aynı şevk ve heyecanla devam ettireceğiz '' dedi. Projelere destek artıyor Afyonkarahisar Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hüseyin Arap, kentte Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) 9. etap başvuruları kapsamında 39 projeye yaklaşık 24 Milyon TL hibe desteği yapılacağını kaydetti. Arap: “İlimizde her yıl Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programına ilgi artarak devam etmektedir. Bu sayede yeni yatırımlar ve yeni istihdam alanları ilimize kazandırılmaktadır. Dokuzuncu etapta talep edilen hibe mikta- rının, 8 etabın toplamında verilmiş olan hibe miktarından fazla olması İlimizin yatırımlara olan ilgisini göstermiştir. Uygun bulunan 39 adet projenin toplam proje bedeli ortalama 50 Milyon TL olup, hibeye esas proje tutarı yaklaşık 48 milyon TL’dir. 39 proje için yatırımcılarımız tarafından talep edilen hibe miktarı yaklaşık 24 Milyon TL’dir. Onaylanmış projelerle ilgili yatırımcılarımızın hibe sözleşmesi öncesinde il müdürlüğümüze müracaat etmeleri gerekmektedir.” Tarım sigortalısının primleri devletten T ürkiye'de tarımda kendi hesabına çalışanlar yani çiftçiler sigortalı olmak isterlerse Bağ-Kur'a başvuruyor.Tarım Bağ-Kur'lu olarak sigortasını yaptırıyor ve bir Bağ-kur'lunun yaşadığı tüm sorunları ya da avantajları yaşıyor.Ancak tarımla ilgili işlerde yevmiyeli olarak çalışan 100 binlerce insan var.Bunlar hem mevsimlik hem de sürekli tarım ve orman işlerinde çalışıyor.Büyük çoğunluğu mevsimlik tarım işçisi olan bu kişilerin sigortalı olmak için sosyal güvenlik primlerini kendileri ödemeleri gerekiyor. 18 yaş şartı Tarım sigortalısı olmak için başvuranların; -SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na bağlı olarak çalışmaması, -İsteğe bağlı sigortalı olmaması, -Özel bankalların emekli sandıkları kapsamında sigortalı olmaması, -Kendi sigortallıklarından dolayı gelir veya aylık almaması yani emekli olmaması, -18 yaşını doldurmuş olması gerekiyor Şartları taşıyanlar "sigortaya giriş bildirgesi"ni sürekli oturdukları yerdeki muhtarlıklar ile çalıştıkları il ya da ilçedeki tarım müdürlüklerine onaylatıp,sosyal güvenlik müdürlüğüne başvurdukları tarih itibariyle tarım sigortalısı sayılıyor. Orman işlerinde çalışanlar da muhtarlıktan aldıkları aynı belgeleri, orman müdürlüklerine onaylattıktan sonra Sosyal Güvenlik Kurumu'na başvurduktan sonra sigortalı kabul ediliyor. Primi kendileri ödüyor Bu kapsamdaki sigortalılar,kooperatif bünyesinde çalışıyorlarsa oradan aldıkları belgeleri de teslim etmeleri gerekiyor.Kişiler her ne kadar başkalarının yanında çalışıyor olsalar da primlerini kendileri ödüyorlar.Ancak 2011'de çıkan bir yasa ile tarım sigortalılarının primlerinin bir kısmını devlet üstlendi.Buna göre devlet,ayda 18 gün üzerinen prim ödeyen tarım sigortalısını ayda 30 gün prim ödemiş sayıyor.Yani aylık primlerin 12 gününü devlet ödemiş oluyor.Bu da 100 binlerce tarım işçisi için çok büyük avantaj. En az 303 en çok 1975 Lira Yasaya göre,tarım veya orman işlerinde çalışanlar için prim gün sayısı olarak ay 30 gün, yıl 360 gün dikkate alınıyor.Bu kişiler yasada belirlenen prime esas kazancın alt (1.201.5 TL) ve üst sınırı (7809.9 TL) arasında olmak kaydıyla belirlenen aylık kazancın yüzde 34.5'i kadar prim ödüyor.Primin yüzde 20'si malulük,yaşlılık ve ölüm sigortaları,yüzde 12.52'si sağlık sigortası,yüzde 2'si iş kazası ve meslek hastalıkları olarak kesiliyor. Bu kapsamdaki prim en az 303.98 lira, en fazla 1975.87 lira.Tarım sigortasında da isteğe bağlı sigortada ve Bağ-kur'da olduğu gibi ne kadar yüksek prim ödenirse, emekli maaşı da o kadar yüksek oluyor. köy kahvesi 42 HABER www.koykahvesi.com.tr TKDK 14. Başvuru çağrı ilanına çıktı Bergamalı çiftçiye yeni gelir kapısı; İPEKBÖCEKÇİLİĞİ K ırsal kalkınmayı destekleyerek üreticiye ek gelir sağlamayı ve istihdam yaratmayı amaçlayan Bergama Belediyesi, Bursa Koza Birlik ile işbirliği geliştirdi. Çiftçilerin, büyük yatırımlar gerektirmeden yapılabilen ipekböcekçiliğine teşvik edilmesi için geliştirilen ortak çalışmanın temelleri Bergama Belediye Başkanlığı’nda yapılan tören ile atıldı. Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç; Bursa Koza Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, Armağanlar Kırsal Kalkınma Kooperatifi, Karahıdırlı Kırsal Kalkınma Kooperatifi, Armağanlar Muhtarlığı ve Karahıdırlı Muhtarlığı ile proto- kol imzaladı. Proje ilk olarak pilot bölge belirlenen Karahıdırlı ve Armağanlar Mahalleleri’nde uygulanacak. Buradaki üreticilere Koza Birlik’in görevlendirdiği uzmanlarca ipekböcekçiliği ve ipekçilik eğitimi verilecek. Dut fidanı dağıtılacak İpekböceğinin tek gıdası dut. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından Bergama Belediyesi tarafından temin edilecek dut fidanları üreticiye dağıtılacak. Belediye bir taraftan da kapama dut bahçeleri ve sulama sistemlerinin oluşturulması için çalışma yapacak. Pilot bölge olarak belirlenen Armağanlar ve Karahıdırlı’dan startı verilen proje- nin kırsalda bulunan istekli bütün mahallelerde uygulanması hedefleniyor. “Amacımız çiftçimize, üreticimize kazandırmak” diyen Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, şunları kaydetti: “Kırsalda kalkınmayı sağlamak için önemli projeler geliştiriyoruz. Türkiye’de yaklaşık 500 bin üretici geçimini ipekböcekçiliği ve ipekçilikten sağlıyor. Biz de Bergama Belediyesi olarak çiftçimize, üreticimize yeni gelir kapıları açmak için Bursa Koza Birlik ile işbirliği yaptık. İlk etapta iki mahallemizde başlayacak olan proje ile vatandaşlarımızı önce eğitecek, sonra da bu işi yapmaları için gereken desteği vereceğiz.” Tarım işçisinin günlük ücreti yüzde 13.9 arttı Tarımsal işletmelerde mevsimlik tarım işçilerinin ortalama günlük ücretleri 2014'te 48 lira oldu. Tarımsal işletmelerde mevsimlik tarım işçilerinin günlük ücretleri 2014'te önceki yıla göre yüzde 13.9 artışla 48 lira, sürekli tarım işçilerinin aylık ücretleri ise yüzde 4.2 artışla 1.284 lira olarak gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), verilerine göre, 2014'te mevsimlik kadın işçilerin günlük ücretleri yüzde 14.3 artış göstererek 41 lira, erkek işçi ücretleri yüzde 12.1 artışla 54 lira oldu. Sürekli tarım işçilerine ödenen aylık ücret ise kadın işçiler için yüzde 8.4 artışla 1.118 lira, erkek işçiler için ise yüzde 3.4 artışla 1.304 liraya yükseldi. Tarımsal işletmelerde (hanehalkı) geçen yıl mevsimlik tarım işçilerinin günlük ücretleri 2013'e göre yüzde 13.9 artarak 48 lira, sürekli tarım işçilerinin aylık ücretleri ise yüzde 4.2 artarak 1.284 lira olarak gerçekleşti. En düşük ücret Hatay'da Mevsimlik tarım işçilerine yapılan en yüksek günlük üc- ret ödemesi kadın işçiler için 54 lira ile Ordu'da, erkekler için de 75 lira ile Konya'da gerçekleşti. En düşük ücret ise kadın işçiler için 28 lira, erkek işçiler için 37 lira ile Hatay'da oldu. Tarımsal işletmelerde sürekli tarım işçilerine ödenen aylık ücretlere bakıldığında, kadın işçilere 1.142 lira ile Antalya, erkek işçilere 1.849 lira ile Konya en yüksek ödemenin yapıldığı iller olurken, en düşük ücretler kadın işçiler için 944 lira ile İzmir'de, erkek işçiler için bin 42 lira ile Ardahan'da gerçekleşti. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK), 14. Başvuru Çağrı İlanına çıktı. TKDK Manisa İl Koordinatörü Atila Başay, Eylül ayında uygulanmaya başlanacak IPARD 2 öncesinde IPARD 1 kapsamında belli tedbirlerden çağrıya çıkıldığını belirterek, şu bilgiyi verdi:“14. Çağrı İlanı kapsamında 101 tedbiri olarak adlandırdığımız süt üreten tarımsal işletmelere yatırım başlığından en fazla 120 baş kapasiteli büyükbaş veya en fazla 500 küçükbaş hayvan kapasiteli süt üreten tarımsal işletmeler için 1 Milyon Avro’ya kadar yapılacak yatırımlara %50-65 arasında hem inşaat hem de makine ekipman desteği vereceğiz. Bunun yanı sıra süt veya et işleyen işletmeler ile soğuk hava deposu ve meyve, sebzelerin işlenmesi ve pazarlanmasına yönelik mevcut işletmeler ile su ürünleri işleme tesislerine, moderni- zasyon kapsamında makine ekipman desteği vereceğiz." Başay,Türkiye genelindesöz konusu yatırım başlıkları için verilecek hibeler için toplam 121 Milyon avro yaklaşık 350 Milyon lira kaynak ayrıldığına işaret ederek, "Manisa’nın bu kaynaktan yüksek oranda faydalanması için potansiyel faydalanıcıları kurumumuza bekliyor ve çağrı ilanının hayırlı olmasını diliyorum” dedi. 14. Çağrı ilanı kapsamında Manisa İl Koordinatörlüğü’ne 11 Mayıs 2015'ten itibaren başvuru yapılabilecek. Projelerin son teslim tarihi ise 5 Haziran 2015 olarak belirlendi. Bu tarihten sonra yapılacak başvuruların kabul edilmeyeceği bildirildi. Kadın çiftçiler, süt sığırı yetiştiriciliğini öğreniyor! Çanakkale Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü ve Biga İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü işbirliğnce Kocagür Köyünde kadınlara yönelik Süt Sığırı Yetiştiriciliği mesleğinde meslek edindirme kursu düzenlendi.25 kadının katıldığı eğitim sonunda katılanlara sertifika verilecek. Kursu ziyaret eden Çanakkale Çalışma ve İş Kurumu Şube Müdürü Berrin Hatice Çetin ve Şef Aysel Eskici kursiyerlerle bir söyleşi yaptı. Çetin ko- nuşmasında verilen eğitimin öneminden bahsetti. Eğitim sonucunda hayvan yetiştiriciliğinin daha bilinçli şekilde yerine getirileceğini ve daha sağlıklı süt üretimi yapılacağını belirten Çetin, “Kursiyerlerimize günlük 20 TL cep harçlığı veriyoruz, kurs süresince iş kazası, meslek hastalığı sigortası, genel sağlık sigortası primleri İŞKUR tarafından yatırılmaktadır. İl Müdürlüğü olarak Mesleki eğitim kurslarımız devam edecek” dedi. 43 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Her semte köy pazarı geliyor Yazın kış lastiği kullanmayın B aharı yaşadığımız bugünlerde, havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte çoğu kullanıcının kafasını karıştıran bir sorudur “yaz döneminde kış lastiği kullanmak”. İlk lastik üretimini 1976 yılında yapan ve Abdülkadir Özcan A.Ş. bünyesine geçtiği 2005 yılından bu yana AR-GE ve üretim alanlarındaki dev yatırımlarla kendinden söz ettiren Türkiye’nin lastik devi Petlas, bu günlerde en merak edilen sorulardan birine yanıt veriyor. Kış lastikleri, 7°C’nin altında istenilen performansı sergiledikleri için yaz döneminde kış lastiklerinin kullanılmasındaki en büyük sorun; fren mesafesinin artması ve aquaplaning (su yastığında kızaklama) hassasiyetidir. Yapılan araştırmalara göre kış lastikleriyle saatte 100 km/h ile giden bir aracın durması için gerekli olan mesafe, yaz lastiklerine nazaran 16 metre daha uzundur. Bu mesafedeki hız, olası bir kaza durumunda bir yayanın hayatını kaybetmesine veya öndeki araca şiddetli bir şekilde çarpmanıza neden olabilir. Yaz Döneminde Kış Lastiği Kullanılır mı? Petlas Satış Direktörü Ahmet Candemir, yaz döneminde kış lastiği kullanılır mı, kullanılırsa ne olur? sorusuna şu yanıtları verdi: “Bu konuda öncelikle şunu belirtmekte yarar var; lastikten tam anlamıyla performans alınması için kış ya da yaz olması fark etmeksizin, “lastik diş derinliği” 4 mm’den az olan tüm lastiklerin değiştirilmesi gerekmektedir. Bu durum aslında yasalarda geçen 1,6 mm derinlik sınırı maddesi nedeniyle çoğu sürücüyü şaşırtmaktadır. Çoğu kullanıcı kışlık lastiklerini çıkartmak yerine onları yaz döneminde de kullanmayı düşünmektedir. Kış lastikleri, 7°C’nin altında istenilen performansı sergiledikleri için yaz döneminde kış lastiklerinin kullanılmasındaki en büyük sorun; fren mesafesinin artması ve aquaplaning (su yastığında kızaklama) hassasiyetidir. Yapılan araştırmalara göre kış lastikleriyle saatte 100 km/h ile giden bir aracın durması için gerekli olan mesafe, yaz lastiklerine göre ortalama 16 metre daha uzundur. Bu mesafedeki hız, olası bir kaza durumunda bir yayanın hayatını kaybetmesine veya öndeki araca şiddetli bir şekilde çarpmanıza neden olabilir. Kışlık lastiklerin yazın kullanımındaki bir diğer sakınca da lastik hamurunda kullanılan yumuşak kauçuktur. Bu, her ne kadar lastiğin düşük sıcaklıklarda daha iyi performans sağlamasına yarasa da yükselen sıcaklıkla birlikte lastiğin hızlıca aşınmasına neden olmaktadır. Lastik aşınması yakıt tüketimini artırmaktadır ve siz aracınızı dinamik olarak kullandığınızda bu tüketim daha da artacaktır. Yaz döneminde kış lastiği kullanılması durumunda yoldan gelen sesler de artacak hatta belirli bir kilometreden sonra rahatsız edici boyutlara (uğultu şeklinde) ulaşacaktır.” Sürücülere önerilerini sıralayan Petlas Satış Direktörü Ahmet Candemir, güvenlikten bahsedildiği sürece yeni lastiklerin alımı şüphesiz her zaman en doğru çözüm olacaktır dedi. Candemir, “En önemlisi de trafik kurallarına uygun ve hız limitlerine uyarak araç kullanmak çok önemlidir. İyi lastikler sürücünün dikkatinin yerini alamazlar. Herkese güvenli yolculuklar dilerim” diyerek sözlerini tamamladı. Semt pazarları haftada bir gün çiftçilere ayrılacak. Köylü, komisyoncuyu devreden çıkarıp ürününü doğrudan tüketiciye satacak G ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, artan gıda fiyatlarının önüne geçmek ve komisyoncuların elde ettiği yüksek kârların altında ezilen çiftçi ve üreticiyi desteklemek için harekete geçti. Üreticilerin komisyoncuya ihtiyaç duymadan ürünlerini satabilmesi için Türkiye genelinde semt pazarlarının bir günü üreticilere tahsis edilecek. Çiftçiler, ürettiği ürünleri pazarda halka doğrudan satabilecek. Komisyoncuların aradan çıkmasıyla hem üretici daha çok kâr elde edebilecek hem de tüketici uygun fiyatlı, sağlıklı gıdaya erişebilecek. Gıda Komitesi önerdi SABAH'ın edindiği bilgilere göre, her semtte köy pazarlarını hayata geçirmeye yönelik bu planlama nisan ayı başında toplanan "Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi" raporuna yansıdı. Artan gıda fiyatla- rında en önemli sebeplerden biri olarak gösterilen "üretimin azalması" konusuna çözüm olarak, üreticinin doğrudan desteklenmesinin gerekliliği belirtildi. Komite, bu çerçevede pazarların belli günlerde sadece üreticiye tahsis edilmesi yoluyla, üreticinin desteklenebileceğini önerdi. Komitenin önerisine sıcak bakan Tarım Bakanlığı'nın Hal Kanunu'ndaki "semt pazarında bulunan toplam satış yeri sayısının yüzde 20'sinin özel satış yeri olarak üreticilere ayrılacağı" düzenlemesinin uygulanırlığını artırmayı hedeflediği öğrenildi. Yapılan planlamada, kanunda belirtildiği gibi semt pazarlarındaki alanların yüzde 20'sini düzenli olarak üreticilere tahsis etmek de yer alıyor. Üzerinde durulan ana önlem ise, "köy pazarları" sistemini Türkiye genelinde sürekli uygulanır hale getirmek. Üretici de tüketici de kazançlı çıkacak Semt pazarlarında haftanın bir gününün sadece üreticilere ayrılması planlanıyor. Semtlerde kurulacak üretici pazarları, tüketicilerin meyve-sebze gibi ürünlere uygun fiyatlarla ulaşabilmesini de sağlayacak. Ürünler, kurulacak pazarlara getirilip satılabilecek. köy kahvesi HABER www.koykahvesi.com.tr 44 Ekoloji ve Zeytinyağı fuarı aynı anda açıldı EKOLOJİ İzmir- 6'ncı İzmir Organik Ürünler Fuarı ile Türkiye'nin sektöründeki tek ihtisas fuarı olan Olivtech - 5'inci Zeytin, Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı, Fuarizmir'de düzenlenen törenle açıldı. İ zmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, iki fuarın ortak açılış töreninde Türkiye'nin fuarcılığı İzmir'den öğrendiğini söyledi. Türkiye ve dünyanın tüm ürünlerinin özellikle soğuk savaş yıllarında İzmir Enternasyonal Fuarı'nda buluştuğunu belirten Kocaoğlu "İlklerin kenti İzmir yeni bir yolculuğa çıkıyor. Fuarizmir' Türkiye ve İzmir'e hem ticaret hem sanayi, tarım hizmet, turizm sektörlerinde büyük sıçrama yapacaktır. Bugün beşincisini açtığımız Zeytin, Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı'nda 2011 yılında 120 katılımcı vardı. Geçen yıl 184 olan katılımcı sayısı bu yıl 206'ye yükseldi" dedi. Zeytinin kutsal kitaplarda yer alan efsane ağaç ve barışın, ölümsüzlüğün simgesi, Akdeniz uygarlığının temeli olduğunu belirten Kocaoğlu "Sağlıklı, tüketimin ve üretiminin arttırılması gerekir. Ranta kurban edilmemesi gereken en kıymetli varlıklarımızın başında zeytin ağacı geliyor. Zeytin ve zeytin ağacını özellikle üretimi ve verimi çok olan Ege ve Marmara bölgelerinde korumak bakmak, geliştirmek zorundayız" diye konuştu. Belediyesi çevre yatırımları konusunda dünyayla boy ölçüşecek durumdadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çevre konusunda, yerel kalkınma, tarım konusunda yarışacağı tek yer kendisindir. Devamlı daha iyisini, daha doğrusunu yapmak, aklı, bilimi, evrensel ahlak ve hukuk kurallarını kullanmaktan taviz vermeden çalışıyoruz. İzmirlilerle kolkola girip yerinde kalkınmayı sadece İzmir'in gücü ile kalkınmayı dünyaya örnek olarak göstermek için yola çıktık" dedi. Sertifikalı tek fuar Olivtech'te 206 katılımcı İzmir Organik Ürünler Fuarı'nda altıncı kez açtıklarını belirten Kocaoğlu, bu fuarın Türkiye'nin sertifikalı tek organik fuarı olduğunu söyledi. Kocaoğlu, deniz ve toprağın korunmasının önemine dikkat çekerek, "Turizm ve hizmet sektöründe büyümek için mutlaka bu korumayı sağlamalıyız. İnsanların gelip ürünlerimizi almasını istiyorsak çevre yatırımlarını tamamlamamız gerekir. Koruyamazsak çok fazla büyüyemeyiz. Bir kente, ülkeye gelen insanlar önce güvene bakıyorlar. Terör, anarşi, kapkaç olup olmadığına bakıyor. İkinci olarak ise temizlik önemli. Üçüncü baktıkları ise çevre yatırımlarıdır. Arıtma, kanalizasyonun yeterli olup olmadığına bakıyorlar. İzmir Büyükşehir Ekoloji Fuarına 14 ilden katılım Ekoloji İzmir Fuarı'nda Adana, Adıyaman, Ankara, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kilis, Manisa, Mersin, Siirt, Şanlıurfa olmak üzere 14 ilden toplam 78 katılımcı yeraldı. Fuarizmir'in 11 bin 500 metrekarelik D holünde düzenlenen fuarda; organik gıdanın yanı sıra organik tekstil, organik temizlik, organik kozmetik, organik mobilya, organik dekorasyon, organik oyuncak ve kırtasiye ürünleri gibi farklı sektörlerde sertifikalı üretim yapan firmalar ürünlerini sergiledi. Olivtech fuarında; yurt dışından İngiltere ve yurt içinden Aydın, Balıkesir, Bursa Çanakkale, İstanbul, İzmir, Manisa, Mersin, Tekirdağ olmak üzere 9 ilden toplam 206 katılımcı yer alı.Fuarizmir'in 19 bin 900 metrekarelik C holünde düzenlenen fuarda; zeytin, zeytinyağı, fidan, tohum, gübre, şişe, kasa ve bidon, ambalaj malzemeleri, üretim teknolojileri, saklama üniteleri, gıda analiz laboratuvarları, zeytin işleme makinaları ve ekipmanları sergilendi. Fuarlara; Almanya, Avusturya, Çin, Fransa, Güney Kore, Lübnan, Senegal, Ürdün İran, İtalya ve Yunanistan'dan İZFAŞ tarafından konaklaması karşılanan alım heyetleri gedi. 'Gönen Tarım ve Hayvancılık Fuarı'na katılımcı ilgisi B alıkesir'in Gönen ilçesinde bu yıl 5'incisi düzenlenen, 264 firmanın yer aldığı "Tarım ve Hayvancılık Fuarı" nı 100 bin ziyaretçinin gezdiği bildirildi Gönen Kapalı Pazar Yeri'nde, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kaymakamlık, İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Ticaret Odası, Ziraat Odası, Ticaret Borsası, Balıkesir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği; Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın (KOSGEB) destekleriyle organize edilen fuarda, tarımsal mekanizasyon, traktör, biçerdöver, tarım makineleri, sulama ve hayvancılık ekipmanları, gübre, tohum, fide, fidan, zirai ilaç gibi ürünler sergilendi. Kaymakam Hüseyin Parlak, açılış töreninde yaptığı konuşmada, ilçenin tarım ve hayvancılık faa- liyetlerinde söz sahibi olduğunu söyledi. Fuar ve diğer etkinliklerin, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin tanıtımı için çok önemli olduğunu vurgulayan Parlak, "İlçemiz bir tarım kenti. Sanayimiz de var ama sanayimiz tarıma dayalı. Yani birbiriyle ilişkili. Bu anlamda tüm katılımcılara hayırlı bir fuar olmasını diliyorum" diye konuştu. Ziraat Odası Başkanı Necati Özkurt da fuara birçok ilden 264 firma ve temsilcisinin katıldığını bildirdi.Fuarın ziyaretçi sayısının geçen yıl 55 bin olduğunu dile getiren Özkurt, "Bu yıl 100 bin hedefimiz var. Fuar, bölge çiftçisinin yeni teknolojik ürünler ve modern tarımla tanışması, birim alandan daha fazla üretim alması bakımından büyük öneme sahip" ifadesini kullandı. Daha sonra katılımcılar, açılışı gerçekleştirilen fuardaki stantları gezdi. Afyonkarahisar Tarım Hayvancılık ve Teknolojileri Fuarı açıldı Afyonkarahisar’da bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilecek olan Tarım Hayvancılık ve Teknolojileri Fuarı açıldı.Afyonkarahisar Fuar alanında açılışı gerçekleştirilen fuara, Vali Vekili Erhan Günay’ın yanı sıra Milletvekili Halil Ürün, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban katıldı. Açılış töreninde konuşma yapan Vali Vekili Erhan Günay, tarım sektörünün ülke ekonomisine ciddi katkı sağladığını belirterek, “Tarım sektörünün, insanlar için gerekli gıdaları karşılayan, sanayi kesimine ham madde sağlayan nüfusun önemli bir bölümünü istihdam eden ve ülke ekonomisine katkı sağlayan stratejik öneme sahiptir. Afyonkarahisar ili tarımsal potansiyeli itibari ile Türkiye’de sayılı illerimizden biri olup nüfusun yüzde 50’sine yakını tarımla uğraşmaktadır.Türkiye’nin Tarımsal Gayrı Safi Milli Hasılası 62 milyar dolar ile dünyada yedinci, Avrupa’da birinci sıradadır. Daha kaliteli, ucuz, dünya ile rekabet edebilecek ürün elde edebilmemiz ve mevcut tarımsal konumumuzu sürdürebilmemiz, bu alanda en ileri üretim tekniklerini ve araçlarını kullanmamızla mümkündür. Tarımsal makineler imalata sanayinde altmış yılı aşan bir geçmişe sahiptir. Fuarımızın başta çiftçilerimiz olmak üzere bütün halkımıza faydalar sağlayacağına inanıyor, tüm iştirakçilere ve fuarın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum” dedi. 45 HABER www.koykahvesi.com.tr köy kahvesi Çoban müzesi kurulması girişimi Tatili olmayan iş; ÇOBANLIK Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Eğitim Yayın ve Yayınlar Dairesi Başkanlığı, İŞKUR ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin birlikte yürüttüğü “Sürü Yönetimi Elemanı Benim” projesi kapsamında Manisa’da 50 sürü yöneticisi yetiştirilecek M anisa’da Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, İŞKUR Müdürlüğü ve Halk Eğitim Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüteceği kurs öncesi toplantı düzenlendi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nde gerçekleşen toplantıya Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, İŞKUR İl Müdürü Salim Eroğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi ve kursiyerler katıldı. Proje kapsamında kursiyerlere, sürü yönetimi elemanı ve sürü yönetimi olmaya aday kişilere koyun ağılı ve keçi barınağı kurabilme, koyun ve keçi ırkını seçebilme, küçükbaş hayvanların beslenmesi ve bakımını yapabilme, çoğaltabilme, bulaşıcı hastalıklara karşı koruyabilme, biyogüvenlik uygulamalarına hakim olma, sağım yapabilme kabiliyetlerini kazandırmayı amaçlıyor. 50 kişinin katılacağı ve 15 gün sürecek kursun sonunda katılımcılara MEB onaylı sertifika verilecek. Her yerde sürü yöneticisine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, “Sürü yöneticisinin sorumlu olduğu sürü 24 saat 7 gün canlı ara vermeden tatili olmayan bir iş. Dolayısıyla gerçekten kendine göre zorlukları olan bir iş. Biz buna eskiden çobanlık diyorduk. Şimdi çoban sürüyü kırda gezdiren kişi oluyor. Sürünün her türlü ihtiyacını düşünen gözeten de sürü yöneticisi oluyor. Büyük bir küçükbaş hayvan yetiştirme kapasitemiz var. Bu kapasiteyi doldurmakta en büyük sıkıntımız sürü yöneticisi bulamamaktır” dedi. İŞKUR İl Müdürü Salim Eroğlu da, kursiyerlerin zaruri giderleri ve genel sağlık sigorta primlerinin İŞKUR Müdürlüğünce karşılanacağını belirterek, " Bir kursiyere 25 TL olmak üzere toplam birinci bölüm olmak üzere 7 bin 500 TL ve sigorta pirimi ile birlikte toplam 10 bin TL harcama yapılacaktır. Kurs sonunda kursiyerlere MEB onaylı sertifika verilecektir” diye konuştu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Hasan Çebi ise “Sürü Yöneticisi Elemanı Benim projesini, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında bir protokol çerçevesinde ilgili il müdürlükleri ile yapıldığına işaret ederek, şunları kaydetti: "Bu yapılan protokol çerçevesinde aktif iş gücü programları işbirliğiyle müdürlüğümüzde bu kurs başlamıştır. Bu kursta kursiyerlerimiz 15 günlük süreyle 120 saat eğitim alarak küçük baş hayvancılığı yetiştiriciliği, bakım ve beslenmesi, yaşam ortamına dahil her şey ile ilgili kurs alacaklar. İl müdürlüğü olarak da hayvancılığın gelişmesi için büyük çaba gösteriyoruz. Küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği ve kanatlı hayvanlara ilimizde çok önem vermekteyiz. İlimizde kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde ilk sıralardayız. İlimiz hindi yetiştiriciliğinde Türkiye’de birinci, yumurta üretiminde ikinci, beyaz et üretiminde ise üçüncü sırada bulunmaktadır.” Malatya ili Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından Türkiye’de bir ilk olan ‘Çoban Müzesi’nin Malatya’da kurulması için çalışmalara başlandığı belirtildi. Malatya ili Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın, dünyada gelişen dengeler açısından Gıda, Tarım ve Hayvancılığın çok önemli olduğunu ifade ederek, Türkiye açısından ise geleceğin tarım, mera ve doğal hayvancılık olduğunu söyledi. Akın, Türkiye’nin dünyada 25 yıl öncesine kadar kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri olduğunu, ancak bir dönem ise birçok şeyi ithal etmek zorunda kaldığını söyledi. Ancak son yıllarda tarım ve hayvancılığa baktıklarında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın büyük desteklerinin olduğunu ifade eden Akın, bu bağlamda tekrar Türkiye’de tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin canlanmaya başladığını ve üretiminde arttığını dile getirdi. Mera hayvancılığının olmazsa olmazlarından birinin de çobanlar olduğunu kaydeden Akın, “En zor işi yapan çobanlarımızın önemini topluma yansıtmak için uzun zamandır üzerinde çalıştığımız çoban müzesi kurma çalışmamızı, kamuoyu ile paylaşmak için bu toplantıyı yaptık” diye konuştu. Çobanlara yönelik seminerler sürüyor Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından Manavgat’taki çobanlara yönelik seminer düzenlendi. İbrahim Sözen Gençlik Merkezi'ndeki seminerde, veteriner hekim Yılmaz Gökçay ve ziraat mühendisi Özgür Savun tarafından katılımcılara çeşitli konularda bilgi verildi. Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, her yıl Antalya’nın 19 ilçesinde yetiştiricilerin sorunları, bu sorunlara ilişkin çözüm önerileriyle ilgili toplantılar düzenlediklerini belirtti. Antalya genelinde 5 bin 2 üyeleri olduğunu anlatan Öztürk, Manavgat’ta ise 944 üyeleri bulunduğunu söyledi. Bu sayı ile Manavgat’ın Antalya birincisi olduğunu ifade eden Öztürk, “Manavgat ayrıca, sürü büyüklüğü bakımında Antalya ikincisi. Bu yıl Manavgat’ta 125 bin hayvanımız da bakanlığımızın anaç koyun, keçi desteğinden yararlanacak” dedi. Çobanlık mesleğinin sıkıntılarından da bahseden Öztürk, şöyle konuştu: “Ne yazık ki günümüzde çobanlık sürdürülebilirliği sıkıntıya düşmüştür. Otlakların azlığı, mera alanlarının tahribatı, orman alanı otlatma alanlarının tellerle çevrilerek bu sahalara koyun ve keçi yetiştiricisinin girmesinin engellenmesi, et ve süt üretimini ciddi anlamda düşürmüştür. Birlik olarak bu mesleğin sürdürülebilirliğini sağlamak adına çalışmalar yürütüyoruz.” Seminerin sonunda yapılan kura çekiminde iki çobana kepenek hediye edildi. köy kahvesi 46 HABER www.koykahvesi.com.tr Traktör muayeneleri 3 kat arttı Türkiye’nin tek tarım aletleri müzesi Ege’de E ge Üniversitesi (EÜ) Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü’nde 1981 yılında Atatürk’ün doğumunun 100. yılı nedeniyle kurulan “100. Yıl Tarım Makinaları Müzesi” tarımın makineleşme tarihine ışık tutuyor. Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü bünyesinde 1981 yılında kurulan 100. Yıl Tarım Makinaları Müzesi, Türkiye de kendi alanında tek örnek olarak dikkat çekiyor. Sergilenen parçaların büyük çoğunluğu Tarım Makinaları Bölümü’nün kendi olanaklarıyla müzeye kazandırılmış olup müze, 1200 metrekare kapalı ve 275 metrekare yarı kapalı alana sahip bulunuyor. Müzenin günümüzdeki en önemli amacının, bölümde eğitim gören mühendis adaylarının bilgi ve eğitimlerine kat- kı sağlamanın yanı sıra bölgede faaliyet gösteren tarım makinası imalatçılarına geniş bilgi kaynağı olmak ve genç nesillere geçmişten günümüze makina ve diğer aletleri tanıtarak eğitimlerine katkıda bulunmak olduğu bildirildi. EÜ Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojileri Mühendisliği Bölüm Başkan Yrd. Doç. Dr. Bülent Çakmak, müzenin ilk kurulduğu dönemlerde Ege Ordu Komutanlığı tarafından desteklendiğini anlatarak, devamında ise Türkiye’nin çok farklı kurumlarından desteklerle bugünlere geldiğini ifade etti. Çakmak, “Müzemizde 250’ye yakın farklı özelliklerde makina bulunuyor. Bu makinalar Rusya, Romanya, Amerika, Bulgaristan ve daha birçok ülkeden geliyor. Biz bu makinaların olabildiğince tamir ve bakımlarını yapmaya çalışıyoruz” dedi. Müzenin diğer müzelerden farklı olduğunun altını çizen Bülent Çakmak, “Müzemiz sürekli açık olmuyor. Çünkü fiziksel mekanımız buna uygun değil, bununla ilgili birçok proje yapıldı. Müzeyi, öğrencilerimiz dışında, farklı okullardan da öğrenciler ziyaret ediyor” diye konuştu. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın denetiminde araç muayene hizmeti veren TÜVTÜRK, 2014 yılına ait araç muayene istatistiklerini açıkladı. Buna göre, Muayeneye gelen traktörlerin sayısı, bir önceki yıla göre 3 kat artış gösterdi. TÜVTÜRK istatistiklerine göre, gecikme bedelinin yeniden yapılandırmasından en fazla binek otomobiller ve traktörler faydalandı. 2014'ün son 3,5 ayında 351 bin traktör muayene edildi. Muayeneye gelen traktörlerin sayısı, bir önceki yıla göre 3 kat artış gösterdi. Geçen yıl muayenesi olmayan araçların ikinci el satışına getirilen kısıtlama ve araç muayene gecikme cezaları ile motorlu taşıt vergisi borçlarının yeniden yapılandırılmasının da etkisiyle, Türkiye'deki muayenesiz araçların sayısı yüzde 8 geriledi. 2013 yılında muayenesiz araç sayısı 5 milyon 134 bin iken, 2014 yılında bu sayı 4 milyon 29 bin olarak hesaplandı. Muayenesiz araç oranı yüz- de 29'dan yüzde 21'e inerken, çoğunluğu traktör ve binek araçtan oluşan 350 bin aracın ise TÜVTÜRK'ün hizmet verdiği 7 yılda ilk kez araç muayenesi yapıldı. 'Gezici Muayene' TÜVTÜRK Genel Müdürü Kemal Ören, Türkiye'de 2014 yılına kadar muayenesiz araçların arasında traktörlerin ağırlıkta olduğuna işaret ederek, gecikme cezası düzenlemesiyle birlikte, eylül ayından itibaren traktörler için özel iletişim çalışmalarına ve yatırımlara başladıklarını belirtti. Bu kapsamda, 24 ilde traktörlere özel 29 gezici istasyonun hizmete sokulduğunu söyleyen Ören şöyle devam etti: "Eylül ayına kadar ayda 15 bin traktörün muayenesi yapılırken, gecikme indirimini takiben ziraat odaları ve köy muhtarıyla ortaklaşa yaptığımız iletişim çalışmalarının da katkısıyla son 3.5 ayda 351 bin traktörün muayenesi gerçekleştirildi. Bu muayenelerin 60 bini ise gezici traktör istasyonlarımız tarafından yapıldı." Keçilerde kırkım Kırkım, kılın elde edilmesi kadar, hayvan sağlığı yönünden de önemlidir. Vücudu örten kıl örtüsü, kışın vücuttan ısı kaybına engel olmakla birlikte, yazın vücuttaki ısı ayarlamasını güçleştirir... Kırkım, kılın elde edilmesi kadar, hayvan sağlığı yönünden de önemlidir. Vücudu örten kıl örtüsü, kışın vücuttan ısı kaybına engel olmakla birlikte, yazın vücuttaki ısı ayarlamasını güçleştirir. Dolayısıyla keçilerin yılda bir kez kırkılması gerekir. Uygulama, iklim koşullarına göre, ilkbahar sonu ya da yaz başında yapılır. Kırkım işine yerinin hazırlanmasıyla başlanır. Gölge, rüzgarsız, temiz, aydınlık ve kuru bir yer seçilir. Tabana çadır bezi serilebileceği gibi tahta da döşenebilir. Kırkımda hayvanların yaralanmasını önlemek ve kırkımın düzgün yapılması esastır. Kırkım işinde, ülkemizde çoğunluk ‘kırklık’ adı verilen basit makaslarla yapılmaktadır. Ancak bunun yanında çeşitli tipleri olan kırkım makineleri de kullanılmaktadır. 47 SAĞLIK www.koykahvesi.com.tr Eczane gibi meyve; O rdu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Karadeniz, grip ve nezle olanların ayva yemesinin büyük yararları olduğunu belirterek, "Grip ve nezle olanlar bol bol ayva yemelidir" dedi. Ayvanın yararları Karadeniz, ayvadan hazırlanan şurup ve kompostoların çocuk ishallerine karşı çok etkili olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi: “Ayva kalbe kuvvet verir ve rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir. Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak iltihabını giderir. Vücudun gelişmesine yardım eder. Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi gelir, tansiyonu düşürür, safrayı düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici özelliği bulunmaktadır. Meyvesinden yapılan reçel, sindirim sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir.” Öksürükte etkili Tereyağında pişirilen ayvanın nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi geldiğini vurgulayan Karadeniz, “Ayva çiçeği, bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir” bilgisini verdi. Ayva hoşafının ağız yaraları- na, akciğer veremine iyi geldiğini, gece uyurken ağızdan salya gelmesini önlediğini de belirten Karadeniz, şunları kaydetti: "Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılıp, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp boğaza konursa boğaz ağrısını ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva suyu çekilmelidir. Ayva suyu aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır. Doğumu kolaylaştırmak için ayva suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir. Ayva kabuğu veya ayva çekirdeği kaynatılıp içilirse, idrar yolu iltihaplarına iyi gelir. Ayva suyu iştah açar, böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir. Grip ve nezle olanlar bol bol yemelidirler. Ayva suyu vücudu terletmek için çok e t k i l i - dir. Ayva böbrek zafiyetine, karaciğer zafiyetine, mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, midenin kuvvetlenmesine çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva mide zafiyetine iyi gelir. Ayva suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler günde birkaç kez yıkanır. Ayva meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva yaprağı kaynatılıp aç karnına içilmeli ve haricen yıkanmalıdır. Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın suda bekletilmesi ile elde edilen şurup gargara olarak kullanılırsa şifalı gelir." köy kahvesi Sarımsak, doğal antibiyotik Diş apsesi bir dönem yaygın bir diş etiyle, diş arasında bir diş kökü enfeksiyonu tanımlamak için kullanılan bir terimdir.Eğer dişlerde belirtileri fark ederseniz, bir diş hekimi danışmakta yarar vardır. Tamamlayıcı bir tedavi olarak, aynı zamanda bazı doğal ilaçlar enfeksiyon mücadele yardımcı ve semptomları hafifletmek için deneyebilirsiniz. Sarımsak: Sarımsak apseli diş tedavisi için son derece etkili anti-enflamatuar ve doğal antibiyotik özelliklere sahiptir. Bu acıyı dindirmek ve enfeksiyonun yayılmasını önlemeye yardımcı olur. -Ağzınıza taze sarımsak ve karanfili dişlerin ağrısı geçene kadar çiğneyin. Ağızdan çıkarıp, ılık su ile ağzınızı çalkalayın. Ya da sıcak su içine birkaç damla karanfil yağı ekleyip, kokuyu giderin. -Diğer bir seçenek ise, bir tutam tuz, yarım çay kaşığı sarımsak tozunu karıştırın ve doğrudan etkilenen diş üzerinde uygulayın. 10 dakika bekletin, gargara ile ağzınızı çalkalayın. -Etkilenen dişe sarımsak yağı ile masaj yapabilirsiniz. Birkaç hafta boyunca günde 3-4 kez bir tekrarlayın. Topuk dikeni için hindistan cevizi yağı Ayak tendonlarının bağlı olduğu topuk kemiği çevresinde kalsiyumun çiviye benzer şekilde büyümesi olayına Topuk dikeni denir. Risk faktörleri çıplak ayakla sert yüzeylerde yürüme, koşu, kötü bir ayakkabı, sıkı baldır kasları, obezite, yaş gibi. Topuk di- keninde genellikle herhangi bir belirti olmaz Ancak, bazen, özellikle yürüyüş ya da koşu yaparken topuk ağrısı veya ağrıya neden olabilir. Topuk Dikeni kolaylıkla tedavi edilebilir. Aynı zamanda, ağrı hafifletmek için doğal tedaviler kul- lanabilirsiniz.İşte topuk dikeni için en iyi Ev tedavisi Hindistan cevizi yağı: Hindistan cevizi yağı da topuk dikeni tedavisi için çözümdür.. Doğal nemlendirici olarak yumuşatmaya yardımcı olur ve ağrıyı hafifletir.Sıcak Hindistan cevizi yağı ile etkilenen bölgeyi masaj yapın. Ağrı ve iltihaplanma iyi geleceğinden birkaç saat bekletin. Ağrıyı önlemek için yatmadan önce her gün Hindistan cevizi yağı ile masaj yapın. Yonca: Topuk dikeni için bir başka popüler alternatif tedavi yonca olduğunu biliyormuydunuz? Bu bitki, sağlıklı kemik oluşumu için gerekli olan selenyum ve kalsiyum gibi birçok mineral içerir. Ayrıca, ağrı ve enflamasyonu hafifletmeye yardımcı olabilir.½ 1 çay kaşığı yonca tohumunu bir su bardağı kay nar suya ilave edip, kapağını kapatın. 20-30 dakika demlendirin. Sonra biraz bal ekleyin. Ağrı ve inflamasyon iyleşinceye kadar günde 3 veya 4 kez çaydan için. Bel fıtığı için kırkkilit otu Halk dilinde Kırkkilit, Atkuyruğu, Tilkikuyruğu gibi isimler alır. Kırkkilit yetiştiği yerin toprak özelliklerine göre üç ila 16 dereceye kadar silisik asit içerir. Bu bitki ile ilgili kritik bir ipucu verelim: Sulak yerlerde bataklıklarda yetişen ve ağaçlaşmış gövdeli büyük bitkiler -gövdesi parmak kalınlığına ulaşanlar- banyo için kullanılır. Çay olarak içmek için ise orman kenarlarında yetişenler ve küçük boylu olanları tercih edilmelidir. Bu bitki halk hekimliğinde çok uzun süreden beri oldukça iyi bilinir ve yoğun olarak kullanılır. Özellikle ciğer, böbrek ve mesane rahatsızlıkları ve kan dindirme konusundaki etkisi çok iyi bilinir. En önemli etkisi bel fıtığı için kulla- nılmasıdır. Ağır yaralanmalar hatta kemiğe kadar işlemiş yaralarda Kırkkilitin olağanüstü bir şifa kabiliyeti vardır. Yine kireçlenmeler, romatizmal ağrılara karşı çıban otuyla birlikte alındığına etkisi bir kat daha artar. Yine iskelet sistemini destekleyici etkisi nedeniyle kemik kırıklarında ve kemiğin de hasar gördüğü burkulma ve zedelenmelerde Kırkkilit çayı çok etkilidir. İdrar söktürücü etkisi nedeniyle ayak kırıklarında haddinden fazla tüketimi zararlıdır.