Full Text
Transkript
Full Text
ORIGINAL RESEARCH / ORİJİNAL ARAŞTIRMA 2013 Bazı Bitkisel Ekstrelerin Sitotoksitelerinin Araştırılması Investigation Of Some Herbal Extracts’ Cytotoxicities AUTHOR / YAZAR ÖZET Betül Battaloğlu İnanç Amaç: Kimyasal madde kullanmadan, tamamen bitkisel yağlar kullanılarak, çevre florasına zarar vermeden, alkolsuz, cildi tahriş etmeyen, güvenle kullanımı olan bir sivrisinek kovucu ekstre yapımı planlandı. İnsektisit amaçlı kullanımı olacak bu ekstrelerin, öncelikle böbrek sitotoksisitelerinin araştırılması planlandı. Yöntemler: Bitkisel yağlardan oluşan, %100 konsantrasyonda, piyasadan temin edilen bitkisel yağlar, ekstrelerin hazırlanmasında kullanıldı. Hazırlanan ekstrelerin, sitotoksisite testleri İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Toksikoloji Laboratuvarında yapıldı. Ekstrelerin sitotoksiteleri, sıçan böbrek epitelyum hücrelerine uygulanarak, MTT (3-4,5-dimetil-tiyazolil2,5-difeniltetrazolyum bromid) testi ile tespit edildi. Bulgular: 1. ekstrenin %0,625 konsantrasyonu %93, 2. ekstrenin %0,625 konsantrasyonu %89, 3. ekstrenin %0,625 konsantrasyonu %89 oranında hücre ölümüne sebep olduğu ve hücre proliferasyonunda %50 azalmaya neden olan inhibitör konsantrasyonun yani IC50 dozunun sırasıyla %0,265, %0,256 ve %0,041 olduğu saptanmıştır. Sonuç: Öncelikle ‘Bitkisel ise güvenlidir’ anlayışı bir kez daha sorgulanmalı, hele insan için bu ajanlar kullanılacaksa daha özenli olunmasına dikkat edilmelidir. Çalışmamızdaki ekstreler, IC50 konsantrasyonların altında güvenlidir. Bu değerlerde oluşturulan ekstrelerin, sivrisinekleri ne kadar süre uzak tutacağı araştırılmalı ve süreler konusunda netlik kazanılmalıdır. Ekstrelerin, normal hücreler üzerine düşük toksisiteye sahip, yeni insektisid ajanlar olarak değerlendirilmeleri için de daha fazla çalışma yapılması planlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Sivrisinek kovucu, doğal, insan Sağlık Yüksekokulu, Mardin Artuklu Üniversitesi, Mardin ABSTRACT Aim: Completely using vegetable oils, non-chemicals and non-alcoholic ingredients, an anti-mosquito repellent, non-irritant for skin and environment, was planned to produce. As a first step, our aim was to investigate the renal cytotoxicity of these extracts which will be used as insecticides was aimed. Methods: The all-natural oils obtained from the market were used in 100% concentration. Extracts were prepared, cytotoxicity tests were performed at Istanbul University Faculty of Pharmacy, Laboratory of Toxicology. Extracts were applied to rat kidney epithelial cells to determine the cytotoxicity with MTT test (3-4,5-dimetil-tiazolil-2,5-difeniltetrazolium bromid). Results: 0.625% concentrations of 1st, 2nd and 3rd extracts' caused cell death in 93%, 89% and 89%, respectively. Their IC50 doses -inhibitory concentration causing a 50% decrease in cell proliferation- were found 0.265%, 0.256% and 0.041%, respectively. Conclusions: First of all, 'If it is herbal, it is safe to use' concept must be once more questioned, and they must be very carefully handled especially if these agents will be used for the humans. Under the IC50 concentrations, the extracts were safe in our study. The repelling time of the extracts produced in these values must be investigated and this periods must be clear. Further studies should be performed in order to use these extracts as new insecticid agents with low toxicity on normal cells. Keywords: Anti-mosquito repellent, natural, human 83 İnanç BB. Bazı Bitkisel Ekstrelerin Sitotoksitelerinin Araştırılması Giriş Türkiye bitki çeşitliliği açısından zengin bir floraya sahip olup, neredeyse Avrupa kıtasının tümünde yayılış gösteren tür sayısı kadar bitkiyi barındırmaktadır. Doğal olarak yetişen çoğu hoş kokulu olan bitki türleri halk tarafından farklı yörelerde, farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Yapılan bilimsel çalışmalarda birçok bitkinin uçucu yağlarının ve ekstraktlarının antioksidan, antimikrobiyal, antiülseratif, antifungal vb. biyolojik etkileri tespit edilmiştir. Bitkilerden elde edilen ekstraktlar aynı zamanda önemli düzeyde böcek ve akar öldürücü etkiye sahip doğal kaynaklardır. Bu ürünler, eklembacaklılar üzerinde öldürücü, uzaklaştırıcı ve beslenme engelleyici etkileri olması sebebiyle çevre dostu pestisitlerin (özellikle insektisit ve akarisitlerin) geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Ülkemizde mücadelesi için en fazla kimyasal kullanılan böcek gruplarından biri de halk sağlığı zararlısı sivrisineklerdir. İnsanları rahatsız etmelerinin yanı sıra, gerek insanlar, gerekse birçok omurgalı hayvandan kan emdikleri için, çeşitli hastalıklara (Örneğin; sıtma, batı nil virüsü, sarıhumma, ensefalit ve dank humması) sebep olan mikroorganizmaların taşıyıcılığını yapmaktadırlar. Günümüzde kullanılan kimyasallar oldukça başarılı sonuçlar vermiş olsalar da, özellikle geçtiğimiz yıllarda yapılan çalışmalar, kimyasalların çevre ve hedef dışı canlılar üzerinde olumsuz etkilere sahip olduklarını göstermektedir. Ayrıca zaman içerisinde ortaya çıkan direnç nedeniyle bazı alanlarda insektisitlerin başarı oranları gün geçtikçe düşmektedir (1). Sinek kovucu ürünlerin pek çoğunda DEET (N,N-dietil-m-toluamid) maddesi bulunmaktadır. DEET, minimal olabilecek ürtiker, kontakt dermatit, ensefalopati yan etkileriyle beraber güvenli teyit edilmiştir (2). Böcek öldürücü ilaçlarda 1957 yılından beri etken madde olarak kullanılan bu kimyasalın pek çok toksik testleri yapılmıştır. İnsan vücudu DEET’i absorbe eder, ancak 24 saat içinde idrar yoluyla vücuttan atılabilir. Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından bu kimyasalın, ürün etiketinde yazan güvenlik önemlerine uyulduğu takdirde güvenli olduğu bildirilmiştir (3). Ancak yine de küçük çocukların bulunduğu ortamlarda kullanılmaması tavsiye edilmektedir. Kanada Sağlık Bakanlığı DEET 84 konusundaki çalışmaları ve önlemleri 2003 yılında revize etmiş ve 6 aydan küçük çocuklarda kullanılmaması, 6 ay ile 2 yaşındaki çocuklarda en fazla %10 DEET içeren ürünlerin dikkatle kullanılması gerektiği, 2-12 yaş çocuklarda %10 DEET içeren ürünlerin günde en fazla 3 defa uyulanabileceğini bildirmiştir (4). Son yıllarda, insanlar artış gösteren bir eğilim içinde, daha az kimyasal madde, daha az gıda koruyucuları ve daha doğal olanı tercih etme eğilimi içindedirler. İnsanların mantıklı görünen bu istemleri, bitkisel ürünlerin ‘%100 Bitkisel’, ’ Tamamen doğal’, ‘Hiçbir yan etkisi yok’, ’Sorunlarınıza bitkisel çözüm’ gibi sloganlarla lanse edilmesi, ürünlerin etkinlik ve güvenliği konusunda, yeterli çalışmalar yapılmadan satılması, toplum sağlığı açısından çok ciddi bir risk oluşturmaktadır. Çünkü tıbbi değerleri de olsa, bitkilerden tedavi edici veya tedaviye yardımcı ürün hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken pek çok konu vardır. Yöntemler Bu çalışma Mardin Artuklu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi kapsamında desteklenmiş ve Üniversite’den gerekli onaylar alınmıştır (21.02.2012/34). Çalışmada, literatür taranarak sivrisinek kovucu özelliği olan bitkiler, bitkilerin sivrisinek kovucu konsantrasyonları ve koruyuculuk sürelerinden yararlanılarak ekstreler hazırlanmıştır. Her bir ekstre, 20 ml. olacak şekilde %100 olan bitkisel yağ konsantrasyonları kullanılarak elde edildi. Bu ekstrelerde, alkol kullanılmadı, tüm bileşenler yağ bazlı idi. Hazırlanan ekstreler: 1. Ekstre: %12 Hairy basil yağı (Fesleğen), %6 Rosemary yağı ( Biberiye), %4 Lamiaceae yağı (Lavanta), %2 Mentha yağı ( Nane), %2 Cedar oil (Sedir), %1 Lemongrass yağı (Limon çimeni), Organik sızma zeytinyağ, Shea butter, B vitamini, C vitamini, E vitamini 2. Ekstre: %20 Hairy basil yağı (Fesleğen), %5 Camphor yağı (Kafur), %10 Vitis vinifera (Üzüm çekirdeği) yağı, %5 Lamiaceae yağı (Lavanta), %10 Citrus Aurantum dulcis (Portakal) yağı, %5 Tea tree leef yağı, Organik sızma zeytinyağ, Shea butter, B vitamini, C vitamini, E vitamini Euras J Fam Med 2013; 2(2):83-88 3. Ekstre: %20 Hairy basil yağı (Fesleğen), %5 Camphor yağı (Kafur), %10 Clove (Karanfil) yağı, %5 Lamiaceae yağı (Lavanta), %10 Aloe vera yağı, %5 Vetiver yağı, Organik sızma zeytinyağ, Shea butter. S i t o t o k s i s i t e t e s t i i ç i n g e re k l i h ü c re kültürlerinin hazırlanması: Örneklerin hücre kültürü üzerinde in vitro olarak sitotoksik etkilerinin tayini MTT testi uygulanarak İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı Hücre Kültürü Laboratuvarında gerçekleştirildi. MTT (3-4,5-dimetil-tiyazolil-2,5-difeniltetrazolyum bromid) testi indirekt olarak hücre büyümesi ve/veya hücre ölümünü değerlendirmeyi amaçlayan, hücre kültürü esasına dayanan bir ilaç duyarlılığı testidir (5). Çalışmada hücre dizisi olarak American Type Culture Collection (Amerikan Tip Kültür Koleksiyonu, ATCC)’den tedarik edilen sıçan böbrek epitel hücreleri (NRK-52E) kullanıldı. NRK-52E hücreleri serumlu besiyeri (%10 inaktive fetal sığır serumu ve antibiotik olarak 1 U/ml konsatrasyonunda penisilin ile 1 µg/ml konsantrasyonunda streptomisin içeren yüksek glukozlu Dulbecco’nun modifiye Eagle besiyeri) içerisinde 37°C’de %5 CO2’li etüvde inkübe edildiler. Hücrelerin yoğunluk olarak %70’i flaskta tutunacak (konfluent) duruma gelince ya pasajlandılar ya da sitotoksisite testi için kullanıldılar. Hücrelerin konfluent durumları faz kontrast invert mikroskobu kullanılarak kontrol edildi. Sitotoksisite testi için maruziyet mikroplakalarının hazırlanması: 96 kuyucuklu mikroplakanın, her bir kuyucuğuna 2x104 hücre/200 µl olacak şekilde ekilen hücreler 37°C’de %5 CO2’li etüvde 24 saat süre ile inkübe edildiler (NRK-52E hücre dizisinin ikiye katlanma zamanı daha önce yapılan testlerle 24 saat olarak belirlenmiştir). 24 saatin sonunda ortamdaki besiyeri uzaklaştırıldı. Kuyucuklar 50 µl CMF-PBS ile yıkandı ve vakit kaybetmeden her bir kuyucuğa 180 µl taze besiyeri eklendi. Her bir kuyucuğa 20 µl test maddesi (½ oranında seyrelen konsantrasyonlarda) tatbik edildi. Testte 8 konsantrasyon çalışıldı. Her konsantrasyon için 3 tekrar ve aynı düzende 2. farklı bir günde çalışılmak üzere toplam 6 kere tekrar yapıldı. Her mikroplaka için aşağıdaki konfigürasyon kullanıldı; A + H sıraları: Steril bidistile su B: Kültür besiyeri + hücresiz solvent (negatif kontrol) GC: Kültür besiyeri + hücreler (hücre büyüme kontrolü) SC: Kültür besiyeri + hücreler + solvent (solvent kontrolü) TL: MTT testi için TL, GC olarak kullanıldı. X1 - X8: Kültür besiyeri +hücre + X bileşiğinin 8 farklı konsantrasyonu Y1 - Y8: Kültür besiyeri +hücre + Y bileşiğinin 8 farklı konsantrasyonu MTT sitotoksisite testi ve gerekli çözeltiler; MTT çözeltisi: 5 mg MTT, 1 ml divalent katyonları (Ca++ ve Mg++) içermeyen fosfat tampon çözeltisi (CMF-PBS) (pH=7,0) içerisinde çözdürüldü. Çözelti 4°C’de karanlıkta saklandı. Divalent katyonları (Ca++ ve Mg++) içermeyen fosfat tampon çözeltisi: 150 mmol/L sodyum klorür (NaCl), 1.9 mmol/L sodyum dihidrojen fosfat (NaH2PO4), 8.1 mmol/L disodyum hidrojen fosfat (Na2HPO4) karıştırılarak hazırlandı. 0.5 M sodyum hidroksit (NaOH) ile pH değeri 7.0 olarak ayarlandı. 150 mmol/L NaCl = 8.766 g/L 1.9 mmol/L NaH2PO4 = 0.296 g/L 8.1 mmol/L Na2HPO4 = 2.9 g/L MTT testi uygulanışı: Test maddeleri ile 37°C’de %5 CO2’de 24 saat süre ile inkübe edilen hücre dizisini içeren 96 kuyucuklu mikroplakanın her kuyucuğuna 20 µl MTT çözeltisi eklendi. 150 rpm’de 5 dk çalkalandıktan sonra 1 saat süre ile 37°C’de inkübe edildi. Kuyucuklardaki üst sıvı atıldı. Kuyucuklara 100 µl DMSO ilave edildi. 150 rpm’de 5 dk çalkalandı. Oluşan rengin şiddeti 590 nm’de (670 nm referans dalga boyuna karşı) ölçüldü. Sonuçların değerlendirilmesi: Test edilen bileşikler ile solvent kontrol grubunun absorbans değeri kıyaslanarak % cinsinden ölen hücre sayısı (Inhibisyon konsantrasyonu, relatif inhibisyon aktivitesi, IC) hesaplandı. Test örneği yerine test maddesinin çözeltisini içeren kuyucukların (solvent kontrollerin) absorbans değerleri %100 canlılığı gösterir. Solvent kontrollerin 96 kuyucuklu mikroplakanın sağ ve sol kenarında bulunmaları sistematik hataların belirlenmesini sağlar. Testin anlamlı olabilmesi için, sağ ve sol taraftaki solvent kontrollerin ortalamaları ile tüm solvent kontrollerin 85 İnanç BB. Bazı Bitkisel Ekstrelerin Sitotoksitelerinin Araştırılması ortalamaları arasında %15’den fazla fark olmaması gerekir. Hücre büyüme kontrolleri solventin etkisini belirlemeyi sağlar. Bu deneyde kullanılan solventin (DMSO) ortamdaki oranı %1 olarak belirlendi. Bu oranlarda hücreler üzerine sitotoksik etki göstermedi. Her solvent kontrol ve örnek absorbansından kör absorbansı çıkarılarak düzeltilmiş absorbans değerleri elde edildi. Bir mikroplakadaki tekrarlar için absorbans değerlerinin ortalaması alınarak hesaplama yapıldı. Relatif inhibisyon aktivitesi (IC) solvent kontolünun yüzdesi olarak aşağıdaki formüle göre hesaplandı; % inhibisyon = 100 - (düzeltilmiş ort. ODmadde x 100 / düzeltilmiş ort. ODsolvent kontrol) Ekstrelerin hazırlanması ve sitotoksisiteleri; Ekstreler, matrikslerinden dolayı direkt teste tabi tutulamadıklarından DMSO ile seyreltilerek %0,0098 - 0,6250 konsantrasyon aralığında değerlendirildiler. Hücrenin maruz kaldığı ekstre konsantrasyonuna göre hesaplanan sitotoksisite sonuçları Tablo 1’de verilmiştir. edilerek çalışılmıştır. 1. ekstrenin %0,6250 konsantrasyonları %93, 2. ekstrenin %0,6250 konsantrasyonları %89, 3. ekstrenin % 0,6250 konsantrasyonları %89 oranında hücre ölümüne sebep olduğu görülmüştür. Yine 1. ekstrenin %0,0098 konsantrasyonları %9,8, 2. ekstrenin %0,0098 konsantrasyonları %19,8, 3. ekstrenin %0,0098 konsantrasyonları %23,9 oranında hücre ölümüne sebep olduğu görülmüştür. Hücre proliferasyonunda %50 azalmaya neden olan inhibitör konsantrasyonları da yani IC50 dozlarının sırasıyla %0,2650, %0,2560 ve %0,0410 olduğu saptanmıştır (Tablo 1). Yani bu konsantrasyonların altındaki değerlerde güvenle kullanım mümkündür. Ayrıca çalışmada Basilicum Ocimum ve Lamiaceae yağı, üç ekstrede de bulunmakta ancak konsantrasyonları en düşük 1. ekstrede tespit edilmektedir. Fesleğen konsantrasyonu arttıkça fibroblast hücre ölümü artmaktadır. Ayrıca 3. ekstrede kullanılan Vetiver yağı, yoğun olmasıyla, düşük konsantrasyonda bile diğerlerinden daha fazla fibroblast hücre ölümüne sebep olmuştur. Bulgular Tartışma Ekstrelerin sitotoksik etkisinin değerlendirildiği MTT testi için %0,6250, %0,3125, %0,1563, %0,0390, %0,0195, %0,0098 konsantrasyonlar elde Geleneksel tedavi, elbette ki geçmişten beri dünyada uygulanmaktadır. Ama bunu, işin uzmanı olan hekim ve eczacı gibi meslek sahiplerinin Tablo 1. Sıçan Böbrek Epitel Hücrelerinde (NRK-52 E) MTT Testi ile Sitotoksisite Sonuçları % Konsantrasyon % Hücre Ölümü SD 0,6250 93,4644 0,5276 0,3125 65,6884 5,5627 1. Ekstre 2. Ekstre 3. Ekstre 86 0,1563 41,7219 7,3948 0,0390 16,7260 4,2630 0,0195 13,4520 6,0152 0,0098 0,6250 0,3125 9,7865 89,8999 53,2048 3,2291 1,9776 2,3546 0,1563 44,3709 4,5598 0,0390 31,8149 5,8183 0,0195 20,2847 3,7239 0,0098 19,7153 3,6170 0,6250 89,5413 1,6681 0,3125 82,9673 0,1795 0,1563 67,4884 1,9776 0,0390 49,2384 6,6292 0,0195 44,4128 6,3031 0,0098 23,9324 3,8038 IC50 (% Ekstre) 0,2650 0,2560 0,0410 Euras J Fam Med 2013; 2(2):83-88 birlikteliğiyle gerçekleştirmek doğru olandır. Kullanılacak bitkilerin her açıdan bilimsel doğruluğu araştırmalarla saptanmış, tartışılmış ve kanıtlanmış olmalıdır. Yapılan çalışmalar, sivrisineklerde geçmişte kullanılmış birçok insektisite karşı yüksek seviyede direncin oluştuğunu göstermektedir. Bu problemin çözümü, farklı bitki ekstraktları ile yapılacak araştırmaların sonucunda elde edilebilecek alternatif bileşiklerin eldesi ile mümkün olabilecektir. Çünkü bitki ekstraktları çok sayıda ve farklı etki mekanizmasına sahip aktif bileşenler içermektedir (6). Çalışmamızda, fesleğenin özellikle kullanımı, geleneksel olarak halk arasında fesleğenin sivrisinek kovucu etkisinin bilinmesinden dolayıdır. Nijerya’da yaygın ve yöresel olarak sivrisinek kovucu olarak bilinen fesleğen cinsinden O. Gratissimum’un etkisi, çeşitli konsantrasyonlarda, efektif bulunmuştur (7). Yapılan diğer çalışmalarda da, Tawatsin ve arkadaşları, Fradin ve Day , Barnard ve Xue, Yang ve Ma, Masetti ve Maini, çeşitli bitkisel yağlar kullanılarak 20-180 dakika arasında sivrisineklerden korunma süreleri tespit etmişlerdir (8). Hatta Phasomkusolsil ve Soonwera, çalışmalarında çevrenin florasını da koruyarak çeşitli bitkisel yağları, sivrisinek yumurtalarını yok etmek için kullanmışlardır (9). Çalışmalardaki, bulguların farklılıkları, sivrisinek türleri, gönüllülerin özellikleri (yaş,cinsiyet, ısırma aktivitesi ve sivrisinek ısırması için biyokimyasal çekicilik düzeyi ), kullanılan yağ ve kalitesi ve sonuç ölçümlerine bağlıdır. Yağ kalitesi de, bitki türlerine, büyüme koşullarına, olgunlaşma, hasat, bitki depolama, bitki hazırlama ve ekstraksiyon yöntemlerine bağlanmıştır (10). Ayrıca, Citronella yağı ile yapılan çalışmada %5 vanilya yağı eklendiğinde koruyuculuk süresinin uzadığı görülmüştür (8). Çalışmamızda, vanilya yağı bu bağlamda kullanıldı. Ayrıca %10 citronella yağı, %5 hairy basil yağı ve %5 vetiver yağı kullanılarak yapılan bir çalışmada, bu kombinasyonun 4.7 saatlik sivrisinek koruyucu etkisinin olduğu, %0.01 konsantrasyonun da NHF (Normal sünnet derisi fibroblastı) hücre toksisitesine sebep olmadığı gözlenmiştir. Çalışmamızın sonuçlarıyla uyumludur. Esansiyel yağların, yüksek basınç ve küçük damlalarla verildiğinde de, koruyuculukta etkinliğin arttığı da gözlenmiştir (11). Günümüzde insanlar, daha az kimyasala maruz kalarak, doğal ama bu doğallığı sağlarken, floraya da zarar vermeden, yaşam döngüsüne müdahale etmeden, bu çemberde yer almaya önem vermektedir. Bu çalışmada, kullanılan ekstrelerde toksite sınırları sırasıyla yüz binde 265, 256, 41 olarak tespit edilmiş olup, bu değerlerde oluşturulan ekstrelerin, sivrisinekleri ne kadar süre uzak tutacağı araştırılmalı ve süreler konusunda netlik kazanılmalıdır. Bitkisel karışımlarla hazırlanmış ekstrelerin kullanımında, özellikle insanların kulanımı da söz konusu olduğunda, güvenlik için sitotoksite kontrolleri yapılmalıdır. Çalışmamızda böbrek epitelyum hücresi kullanılmış IC50 konsantrasyonlarının altında güvenli bulunmuş olsada, karaciğer, merkezi sinir sistemine toksisiteleri de, insan da kullanım söz konusu olduğunda araştırılmalıdır. Türkiye’nin ilaçta dışa bağımlılığı her geçen yıl daha da artmaktadır. Uluslararası ilaç şirketleri Türkiye’deki ilaç pazarının %60’ından fazlasını elinde tutmaktadır. Sektörde yaşanan hızlı tekelleşme ise, pazarın rekabetçi yapısını bozmaktadır. Ülkemizde İlaç Ar-Ge yatırımları çok az düzeydedir ve yeni ilaç keşfi, dünyada çok az sayıda ülke tarafından yapılmaktadır. Bu ülkelerdeki Ar-Ge giderlerinin büyük bir kısmı da kamu fonlarınca karşılanmaktadır. Bu anlamda Türk ilaç sanayinin gerçek anlamda inovatör olması ve referans ilaç üretmesi çok zor görünmektedir. Ancak bitkisel ürünler ve bitkisel ilaçlar için durum böyle değildir. Ülkemiz, bitkisel ürünleri tarladan başlayarak her aşamada üretecek, yeni ürünleri geliştirerek pazara sunacak yeterli bilgi birikimi ve teknolojiye sahiptir. Ülkemizde, öncelikle birçok firma tarafından dünya standartlarında ve farmakope kalitesinde tıbbi ve aromatik bitki üretimi, sonrasında da gıda, kozmetik ve ilaç sanayinin kullandığı standardize bitkisel hammaddeler (ekstre, uçucu yağ, sabit yağ, vb) üretilmesi gerekmektedir. Çünkü kaliteli ve standardize hammadde bu işin olmazsa olmazıdır. Bitkisel hammaddeleri kullanan sektörlerce bitmiş ürün olarak fonksiyonel gıda, gıda takviyesi, bitkisel çay, bitkisel kozmetik ve bitkisel ilaçlar üretilerek hem Türkiye pazarında, hem de dünya pazarlarında hak ettiğimiz noktaya sanayi, üniversite ve kamu kurumları işbirliği ile bir an önce varılmalıdır (12). Sonuç olarak, ekstrelerin normal hücreler üzerine 87 İnanç BB. Bazı Bitkisel Ekstrelerin Sitotoksitelerinin Araştırılması düşük toksisiteye sahip, ancak karaciğer ve merkezi sinir sistemini toksisitesi de araştırılması gereken, yeni insektisid ajanlar olarak değer taşıdığına inanmaktayız. Teşekkür Hücre kültürü çalışmaları için, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Toksikoloji Bölüm B a ş k a n ı P r o f . D r. B u k e t A l p e r t u n g a b e t ’ e teşekkürlerimi sunarım. Kaynaklar 1. Gün Ş. S, Çinbilgel İ, Öz E, Çetin H. Bazı Salvia L.(Labiatae) bitki ekstraktlarının, sivrisinek Culex pipiens L. (Diptera: Culicidae)’e karşı larva öldürücü aktivitesi. Kafkas Univ Vet Fak Derg 2011;17 (Suppl A):61-5. 2. Tenenbein M. Severe toxic reactions and death following the ingestion of diethyltoluamine containing insect repellents. JAMA 1987;258:1509-11. 3. U.S. EPA (Environmental Protection Agency). Pesticides: Topical & Chemical Fact Sheets: The Insect Repellent DEET. USA, 2012. http://www.epa.gov/ pesticides/factsheets/chemica ls/deet adresinden 28.09.2012 tarihinde erişilmiştir. 4. Pest Managemenent Regulatory Agency. Consumer Product Safety, Re-evaluation Decision Document: Personal insect repellents containing DEET (N,N-diethyl-m-toluamide and related compounds), Canada, 2002. http://www. vcn.bc.ca/spec/spec/pesticide s/West%20Nile/DEET adresinden 28.09.2012 tarihinde erişilmiştir. 88 5. Mossman T. Rapid colorimetric assay for cellular growth and survival: application to proliferation and cytotoxicity assay. J Immunol Method. 1983;65:55-63. 6. Mulla MS, Su T. Activity and biological effects of neem products against arthropods of medical and veterinary importance. J Am Mosq Cont Assoc 1999;15;133-52. 7. Evangeline T. Oparaocha, Iraneus Iwu, J.E. Ahanaku. Preliminary study on mosquito repellent and mosquitocidal activities of Ocimum gratissimum (L.) grown in eastern Nigeria. J Vector Borne Dis 2010;47:45–50. 8. Phasomkusolsil S, Soonwera M. The effects of herbal essential oils on the oviposition deterrent and ovicidal activities of Aedes aegypti (Linn.), Anopheles dirus (Peyton and Harrison) and Culex quinquefasciatus (Say). Tropical Biomedicine 2012;29(1):138–50. 9. Kongkaew C, Sakunrag I, Chaiyakunapruk N, Tawatsin A. Effectiveness of citronella preparations in preventing mosquito bites: systematic review of controlled laboratory experimental studies. Tropical Medicine and International Health 2011;16(7):802-10. 10. Fradin MS, Day JF. Comparative efficacy of insect repellents against mosquito bites. N Engl J Med 2002;347(1):13-8. 11. Nuchuchua O, Sakulku U, Uawongyard N, Puttipipatkhachorn S, Soottitantawat A, Ruktanonchai U. In vitro characterization and mosquito (Aedes aegypti) repellent activity of essential-oils-loaded Nanoemulsions. AAPS PharmSciTech 2009;10(4):1234–42. 12. Kartal M, Erdem Aslan S. Bitkisel ürünlerde dünya pazarı ve Türkiye. MİSED 2012;27-28:40-3. Corresponding Author / İletişim için Yrd. Doç. Dr. Betül Battaloğlu İnanç Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yükseokulu Adres: Yeni Kampüs Diyarbakır Yolu 04710/ Mardin Tel: 0 482 213 40 02 E-posta: betulbattaloglu00@gmail.com