süs bitkileri üretim teknikleri ve bakım istekleri
Transkript
süs bitkileri üretim teknikleri ve bakım istekleri
SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ H A Z I R L AYA N L A R Yrd. Doç. Dr. Şevket ALP Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi İrfan ONAT Ziraat Mühendisi Mustafa KUPIK Peyzaj Yüksek Mimarı ve Kentsel Tasarım Uzmanı SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 1. BİTKİ NEDİR? Şüphesiz hepimiz bitkinin ne olduğunu biyolojiden biliyoruz. Ancak gene de kısaca hatırlatmakta fayda umuyoruz. Bitkilerin hayvanlardan farkı sinir sistemleri ile hareket organlarından yoksun olmalarıdır. Bitkiler ekvatordan kutuplara, deniz diplerinden yüksek dağların tepelerine kadar, hem yatay hem düşey yönde yayılırlar. Normal topraklarda olduğu gibi, mağaralarda, kayalıklarda hatta çöllerde, hemen her ortamda yaşarlar. Dünyada ilk bitkiler primitif bitkilerdir (Algler). Günümüzden yaklaşık 2 milyar yıl önce dünyada görülmeye başlamıştır. Bitkilerin yaşamaları için 3 ana öğeye ihtiyaçları bulunmaktadır: Su, hava ve ışık. Ancak mantarlarla küflerin (küfler de bir tür mantardır) karanlıkta yaşayabildiklerini de unutmayalım, öte yandan mağaralarda, nemli yerlerde yaşayabilen mantarlarla küflere karşılık tetanos bakterisi gibi anaerob bitkiler de vardır. (Aerob bitkiler aydınlıkta anaeroblar ise karanlık yerlerde yaşarlar ) Bunlardan çıkan sonuç bütün bitkilerin suya gereksinim duyduklarıdır. Susuz bölgelerde bitki yetişmez. Bitkiler suyu kökleri ile, pirimitif (ilkel) bitkilerde kök olmadığından rizoit denilen organları ile, bakteri ve protofit yosunlar ise hücre zarları ile alırlar. Bitkiler güneş ışığı dışında yapay ışıkta da gelişebilirler. Ancak güneş ışınlarının en kusursuz, en optimal ışık ve enerji kaynağı olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır. Bitki büyüyebilmek için (türüne göre) az veya çok ışığa ihtiyaç duymaktadır. Bitkilerin büyümesi, dik durabilmesi ancak su ile mümkündür. Bütün bitkilerin yapısında bol miktarda su vardır. Örneğin kıvırcık salatada %95, patateste %78, taze fasulyede %89, kavun-karpuzda %95 su bulunmaktadır. Topraktan emilen suyun içinde çözüşmüş olarak madensel tuzlar da vardır. Buna “ham besi suyu” denir. Bitki besin yapmak için gündüzleri yaprakları (stomatlar) ile havadaki karbondioksiti alır. Yapraklarda yeşil rengi veren klorofil ile bu karbondioksiti ve köklerden gelen su moleküllerini parçalar ve güneş ışığında bunların sentezini (fotosentez) yaparak önce formaldehit, sonra glikoz, bir molekül su kaybederek de nişastayı oluşturur. Ayrıca havanın azotundan yararlanarak da aminoasitleri, proteinleri bünyesinde toplar. Özsu köklerden gövdeye ve yapraklara doğru çıkar. Bunlar ham özsudur. Ham özsu köklerden yapraklara “odun boruları demetleri”ni meydana getiren tüplerden çıkar. Bu tüpler gövdenin orta kısmında bulunur. Yapraklarda besi suyu haline gelen özsunun aşağı doğru inişi yani bitkinin organlara doğru dağılışı ise “soymuk boruları” adı verilen kalbur gibi delikli ve çok ince tüpler aracılığı ile gerçekleşir. Bu tüpler gövdenin parankima dokusunda yer alır. Bunun böyle olduğunu basit olarak şöylece saptayabiliriz: Keskin bir bıçakla bir ağacın gövdesindeki kabuları soyalım. Kabuğun hemen altındaki bölge besi suyunun indiği bölgedir. Çepeçevre soyduğumuz bu kısmın üstünde kalan dallar, yapraklar, vs. bu yaptığımız işlemden zarar görmeyecektir. Üst kısımda yaşamın devam ettiğini görebiliriz. Su defa aynı yerden biraz daha merkeze doğru derinleşerek ve gene çepeçevre bir kısım kaldıralım. Bir süre sonra üst kısmın öldüğünü göreceğiz. Çünkü özsu artık yukarıya çıkamamaktadır. Ham su ağaçlara, cinsine göre saatte 15 cm. den 1,5 m.ye kadar değişen hızlarla yükselir. Suyu yukarıya iten basınç, reçineli ağaçlarda 0.5 atmosfer, diğer bitkilerde 2.5 atmosfer kadardır. (Bu husus dikilen ağaçlar konusunda çok önemlidir ve çam, köknar gibi 203 BAHÇIVANLIK EL KİTABI ağaçların neden duyarlı olduklarının sebeplerinden biridir.) Bu olaylar kormofit (yüksek bitkiler) bitkiler için geçerli olup örneğin tallofitlerde değişiktir. Bitkilerin solunumuna; türü, yaşı, ısı, ışık, etki eden birer faktördür. Isı solunumun şiddetini 45C ye kadar gittikçe arttırır. Bu derecenin üstünde solunum şiddetini birden kaybeder. Sıfır derecede ise solunum çok zayıftır. Işık solunum şiddetini azaltır. Karanlıkta bitkiler daha çok solunum yaparlar. Yaprakları etli olanlarda solunum şiddeti azdır. Bitkilerde OXIN demlen kimyasal bir madde vardır. Işıktan çabuk etkilenen Oxin, bitkilerin büyümesini sağlar. Işığa karşı gelen sap kısmındaki Oxin iş göremez bir duruma geldiğinden bu kısımdaki dokular gelişemezler. Gölgede kalanlar ise gelişmeye devam ederler. Bunun için saplar daima aşağıya doğru yönelir. Gölgede ve ormanların ışık almayan yerlerinde kalan bitki saplarının fazla uzamasının sebebi budur. (Bitkilerde bu önemli hatırlatmaları yapmamızın sebebi, ilerleyen bölümlerdeki konuların daha iyi anlaşılmasını sağlamak içindir.) 2. BİTKİ MATERYALİ Çevre ya da bahçe düzenlemesinde kullanılan bitki tipleme, bitki formasyonlarına peyzaj işlerinde verilen isim kısaca BiTKi MATERYALİdir. Bunlar başlıca: a) Ağaçlar b) Ağaççıklar c) Çalılar d) Sarılıcılar e) Çiçekler f) Örtücüler g) Çim ve çimenler h) Mozaik bitkiler Şeklinde 8 grupla toplanabilir. Şimdi bu materyalleri kısaca açıklayalım. AĞAÇ: Kökü, gövdesi, dallan, yapraklan ve tepe tacı olan ve boyları 5m.’ den fazla olan odunsu yapıda ve genelde tek gövdeli bitkilerdir. AĞAÇÇIK: Yüksekliği 5 m.den az fakat 1 m. den çok olan bodur ağaçlardır. (Makiler, maki türleri gibi) ÇALI: Ağaççıklar gibi, tepe, gövde, dal, yaprak ve köklere sahiptir. Farkı yerden itibaren çok gövdeli olarak gelişmesi ve boylarının da 2m.yi geçmemesidir. Pek çoğu birbirine girift, dikenli olabilir. Çok yıllıktır. (Peyzaj işinde kullanılan güzel renkli, dekoratif bazı hibrit çalılara prenniel ya da köken bitkiler denir) SARILICILAR: Duvarlara, kameriyelere, ağaçlara sarılarak büyüyen yıllık ya da çok yıllık bitkileridir. ÇİÇEKLER: Yıllık, iki yıllık, bazen de çok yıllık, muhtelif renkli ve güzel kokulu çiçekler açan, desenli ve renkli yaprakları olan kısa boylu bitkilerdir. ÖRTÜCÜLER: Gövdeleri ince uzun, genelde klorofil içeren, bol yapraklı, sürünücü veya sarılıcı yıllık, iki yıllık, çok yıllık bitkilerdir. Çiçekli olabildiği gibi çiçeksiz de olabilirler. 204 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ ÇİMLER: Genelde Gramenea (buğdaygiller) familyasından, kısa boylu (l-4cm.), yeşil, halı görünümünde önemli bir peyzaj materyalidir. Orman ve kırlarda kendi kendine yetişen türlerine genelde çimen, örttüğü alanlara da çimenlik denir. MOZAİK BİTKİLER: Kaya (Roc) ve su birimlerini süsleyen, bu üniteleri gösterişli kılan, değişik renkli, yumuşak gövdeli, yıllık, çok yıllık bitki türleridir. Bütün bu materyal, bilinçli bir proje altında güzel bir kompozisyonla bahçelerimize estetik güzellikler kazandırır. 3. AĞAÇ VE SÜS BİTKİLERİNİN ÜRETME TEKNİKLERİ Bitkilerde üretme, bir yeni bitkinin elde edilmesi veya geliştirilmesi anlamına gelir. Fidanlık ve seralarda üretme çalışmaları iki temel tekniğe dayanır: Generatif Üretme Tekniği Vegetatif Üretme Tekniği Generatif üretme tohum ekimiyle yapılan üretmelerin tümünü kapsar. Genetik açılmalar nedeniyle ana bitkinin özelliklerinde büyük sapmalar gözlenebilir. Buna karşılık kök, sürgün, yaprak, yumru ve rizom gibi bitkinin çeşitli vegetatif organlarından alınan kısımlarla yapılan üretmede bütün yeni oluşan bireyler, bu bitkisel materyalin alındığı ana bitkiye (anaca) tıpatıp benzer 3.1. GENERATİF ÜRETİM TEKNİĞİ Bu üretme tekniğiyle kısa zamanda çok sayıda ve ucuz yeni fertler elde etmek mümkündür. Üretme materyali tohum, yurt içi ve yurt dışı her yerden kolaylıkla temin edilebilir. Süs bitkileri yetiştiriciliğinde önemli olan çiçeklenme olgusu tohumdan yetiştirilen fidanlarda çok daha geç gerçekleşir. Fidanların başlangıç gelişmeleri daha yavaş seyreder. Bu dezavantajlarına rağmen generatif üretme gene de kitle halinde bitki yetiştiriciliğinde büyük bir yere sahiptir. Aşağıdaki çizelgede bazı bitki türlerinin tohum verme yaşları ve tohum verme aralıkları verilmiştir. 205 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Çizelge 1. Bazı bitki türlerinin tohum verme yaşları ve tohum verme aralıkları TÜRLER Acer campestre, Acer platanoides, Acer psudoplatanus, Acer rubrum, Acer saccharinum, Acer saccharum Aesculus hippocastanum Ailanthus altissima Alnus glutinosa, Alnus rubra Betula pubescens Carpinus betulus Carya codiformis Castanea sativa Crataegus monogyna, Crataegus oxycantha Cytisus scoparius Elaegnus angustifolia Euonymus europaeus Fagus sylvatica Fraxinus excelsior İlex aquifolium Quercus petraea, quercus rubra, quercus robur Sophora japonica Sorbus aucuparia Tilia Ulmus glabra Viburnum opulus TOHUM VERME YAŞI 10, 25-30, 25-30, 4, 11, 30 TOHUM YILLARI ARALIKLARI 1, 1-3, 1-3, 1, 1, 3-7 20 15-20 15-20, 10 15 10-30 30 30-40 10, 10 3 3-5 15 50-60 25-30 20 40-50, 30-40, 40-50 30 10 20-30 30-40 3-5 1-2 2-3, 4 1-3 2-4 3-5 1-4 1-2, 1-2 1-2 1 2-4 5-10 3-5 2-4 2-4, 2-4, 3-5 Aralıklı 2-3 2-3 1-2 1 Tohum ve meyve; Dişi çiçeğin döllenmesiyle oluşan tohum, bazı fiziksel ve kimyasal değişimler geçirerek olgunlaşır. Tohum olgunlaştığında meyve kuruyarak ve yarılarak tohumlar ortaya çıkar. Meyve ve tohum kabuğunda meydana gelen renk değişimi olgunlaşma belirtisidir. Her bitki türü belirli bir olgunluğa ve yaşa ulaşmadan tohum vermez. Bu yaş ve olgunluk devresi; türlere, coğrafik mevki ve bireyin güneş ve ışıklanma durumuna göre değişir. Çiçek, tohum ve meyve verimi, bir çok bitkilerde her yıl olmaz. Genellikle bol bir tohum yılını zayıf veya tohumsuz bir yıl izler. Tohum yıllarının aralıkları genellikle büyük tohumlu bitkilerde daha uzar. Don, özellikle ilkbahar donları da çiçekleri etkileyerek tohum verimini azaltabilir. Dolu da aynı şekilde verimi düşürebilir. Kuşlar, böcekler gibi zararlılar özellikle üzümsü ve etli meyvelerde büyük zararlılara neden olabilir. Bu itibarla böyle durumlarda zararın 206 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ en fazla olduğu tam olgunlaşma durumu uzatılmadan tohumlar olgunlaşır olgunlaşmaz bekletilmeksizin hemen toplanmalıdır. Tohum verimi belli bir süreye kadar bitki yaşı arttıkça çoğalır. Fakat ileri yaşlarda verim düştüğü gibi tohumda boş dane nispeti de artar. 3.1.1. Tohum Temini ve Hasat Tekniği Tohum Üretimi Ağaçlandırmaların en önemli amaçlarından biri kalite ve kantite bakımından en İlkbaharın çıkan fidanlar yüksek artımı ve yetişme muhitine en iyi uyumu sağlayan ormanlar kurmaktır. Bu amaca ulaşmada tohumun önemi çok büyüktür. Ağaçlandırmaların başarısı, öncelikle uygun orijinli, verim yetenekleri önceden bilinen ve iyi vasıflı tohumlardan elde edilen fidanların kullanılmasına bağlıdır. Tohum Üretim Programları Tohum üretim programları, ağaçlandırma, erozyon kontrolu ve sun’i tensil çalışmalarının ihtiyaç duyduğu orman ağacı tohumlarının tür ve orijinlerine göre, tohum verimi ve stok durumları dikkate alınarak ilkbaharda(Kızılçam, Halepçamı, Sahilçamı, Karaağaç, Kıbrıs Akasyası) ve sonbaharda(Sarıçam, Karaçam, Ladin, Göknar, Sedir, Servi ve yapraklı tür tohumları) olmak üzere yılda iki defa hazırlanmaktadır. Tohum Kaynakları Ağaçlandırmalarda ıslah edilmiş tohum kullanılması birim alandaki verimi artırmada önemli ölçüde etkili olmaktadır. Bu tohumlar aşağıda belirtilen tohum kaynaklarından elde edilmektedir. a) Tohum Meşcereleri b) Tohum Plantasyonları c) Klonal Tohum Bahçeleri Tohum Meşcereleri Civarındaki meşcerelere nazaran yüksek artımlı, düzgün ve dolgun gövdeli, ince dallı, dar tepeli, tabii budaması iyi, lif kıvrıklığı ve çatallılık gibi kusurları olmayan fertlerin hakim olduğu meşcerelerdir. Tohum meşcerelerinde genetik kazanç %5-10 arasında olmaktadır. Bu meşcerelerden toplanan tohumlarla Fidanlıklarımızda ekim yapılmaktadır. 2007 yılı sonu itibariyle tespit edilen tohum meşcereleri 337 adet olup, toplam sahası: 45 858,24 hektardır. Tohum Bahçeleri: Tohum meşcerelerindeki ya da ormandaki üstün(plus) ağaçlardan alınan aşı kalemi veya çeliklerden üretilen fidanlarla tesis edilen bahçelerdir. Bu bahçelere Klonal Tohum Bahçeleri de denilmektedir. Klonal Tohum Bahçeleri plus ağacın genetik özelliklerini tohum bahçesine aynen taşımakta olup, plus ağacın oraya ait özelliklerini tohum bahçesine taşıyan tohum plantas207 BAHÇIVANLIK EL KİTABI yonlarına oranla tohum üretiminde daha ileri bir aşamayı oluşturmakta ve tohum kaynağı olarak tohum meşcerelerine nazaran daha üstün özelliklere sahip bulunmaktadır. Tohum bahçelerinden erken yaşlarda tohum üretiminin yanı sıra, tesis edildikleri sahalar daha alçak rakımlarda veya güneyde olduğundan doğal koşullar yönünden daha kolay ve ucuzdur. Isı ve ışıktan yararlanma daha fazla olduğu için tohum yılları sık ve tohum verimi fazla olmaktadır. Tohum çimlenme yeteneği 1000dane ağırlığı gibi kalite özellikleri de iyileşmektedir. Tohum Plantasyonları (Aşısız Tohum Bahçeleri): Üstün(plus) ağaçlardan serbest veya kontrollü tozlaşma sonucu elde edilen tohumlardan yetiştirilen fidanlarla tesis edilen tohum bahçeleridir. Tohum Toplama Alanları: Tohum meşceresi olarak tescil edilmeyen, tohum toplama alanı olarak belirlenen alanlardır. Daha çok yapraklı ve süs bitkisi tohumlarının toplandığı şehir parkları vs. gibi alanlardır. Verim Tespiti Programlar hazırlanmadan önce türler ve meşcereler itibariyle tohum veriminin tespiti yapılmaktadır. Orman ağaçlarının tohum verim durumları her yıl eşit olmamakta, türün irsel karakterlerine ve o yıl içindeki iklim durumlarına ve meşcerenin bulunduğu rakıma göre değişmektedir. Örneğin; Kızılçam’da 2 yılda bir, Sedir de ise 4 yılda bir zengin tohum yılları tekerrür eder. Tohum verim tespiti, meşcereyi temsil edecek bir hat üzerinde 100 ağac işaretlenir ve bu ağaçlardan kozalak veya tohum tutmuş ağaçların adedi belirlenir. İşaretlenen ağaçların %90-100 kozalak taşıyorsa “Zengin Tohum Yılı” bu oran %7090 ise “İyi Tohum Yılı” %40-60 ise “Orta Tohum Yılı” %10-30 ise “Zayıf Tohum Yılı” %10 dan az ise “Tohumsuz” yıl olarak adlandırılır. Bu durum yılda 2 kez hazırlanan “Kozalak Tahmin Cetvellerinde gösterilir. Tohum Üretim Metotları Orman ağacı tohumlarının üretimi 3 şekilde yapılmaktadır. 1- Dikili ağaçlardan toplama; Tüm ibreli türler ile Huş, Karaağaç, Dişbudak, Akçaağaç, Okaliptus, Kızılağaç v.b. 2- Tohum dökümünden sonra yerden toplama; Meşe, Kayın, Kestane, Ceviz 3- Suda toplama; mecbur kalındığında yanlızca kızılağaç ta uygulanır. Tohumların kozalaklardan çıkarılması şu metotlarla yapılmaktadır. a) Güneş metodu b) Sıcak oda metodu c) Modern metot (Tohum Çıkarma Evleri) Tohum ya bu işin ticaretini yapan kuruluşlardan satın alınır veya bizzat toplanır. Sertifikalı tohumlar orijin (yetiştiği yer), tohum saflığı ve çimlenme gücünü belirten etiketler taşır. Ekseri süs bitkileri tohumları ülkemizde bizzat ihtiyaç sahibinin kendisi veya ekibi tarafından toplanır. Süs bitkileri tohumlarının bizzat toplanması, başarı şansını daha artırır. 208 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Tohumların Toplanma Zamanı Tohumlar embriyonun olgunlaştığı zaman ile tohumların dökülmesi arasındaki zaman aralığında toplanmalıdır. Bu periyot bazı türlerin tohumlarında çok kısadır. Örneğin söğüt ve kavaklarda olduğu gibi. Bazı tohumlarda da olgunlaşma ile tohum dökümü arasında geçen süre aylarca devam eder. Hangi tohumun ne zaman olgunlaşıp toplanacağı her yıl belirli, kesin bir zamana bağlanamaz. Bununla beraber senelere göre az çok değişmesine rağmen yinede her türün meyve ve tohumu belirli bir zaman aralığında olgunlaşır ve toplanmaya hazır hale gelir. Kuvvetli fidan veren kaliteli tohumların elde edilmesi için bu olgunlaşma beklenmelidir. Erken toplanan tohumların çimlenme kabiliyeti zayıf olur. Bu itibarla tam olgunlaşma zamanı tespit için yapılan gözlemler önemlidir. Bu konuda, meyve ve tohumların rutubet içerdikleri, renk, sütlülük derecesi, şekil, koku, yumuşaklık v.s. gibi türlere göre değişen bazı olgunlaşma işaretlerinden faydalanır. DIŞ MEKAN BİTKİLERİNİN ÇİÇEKLENME VE TOHUM ALMA ZAMANLARI Önemli Dış Mekan Bitkilerinin Çiçeklenme, Tohum Alma ve Tohumların Doğal Saçılma Zamanları TÜRLER AKÇAAĞAÇLAR Acer Campestra Acer Palmatum Acer Platanoides Acer Pseuodoplatanus Acer Rubrum Acer Saccharinum AT KESTANESİ Aesculus hippocastonun KOKAR AĞAÇ Ailonthus altissine KIZIL AĞAÇ Alnus cordata Alnus İncana KADIN TUZLUĞU Berberisthunbergi Berberis vulgaris HUŞ Betula pubescens GÜRGEN Corpinus petinus ÇİTLENBİK Celtis occidentalis ÇİÇEK ZAMANI TOHUM ALMA TOHUM SAÇMA ZAMANI Nisan-Mayıs Nisan Mart-Nisan Nisan Mart-Nisan Mart Ekim Ağustos Ekim Eylül Nisan Nisan Ocak Kasım Şubat Ekim Haziran Haziran Nisan-Mayıs Eylül Ekim Haziran Eylül Kasım Şubat-Nisan Mart-Mayıs Eylül Eylül Ocak Aralık Mayıs-Haziran Mayıs-Haziran Eylül Eylül Ekim-Kasım Ekim-Kasım Nisan Ağustos Aralık-Ocak Mart Kasım İlkbahar Mayıs Ekim Aralık 209 BAHÇIVANLIK EL KİTABI TÜRLER ERGUVAN Cercis siliquastrum KIZILCIK Cornus mas DAĞ MUŞMULASI Cotoneaster franchettii ALIÇ Crataegus monogyna Crataegus oxycantha KATIR TIRNAĞI Cytissus scoparius İĞDE Eleagnus angustifolia OKALİPTUS Eucalyptus sp. KAYIN Fagus sp. DIŞ BUDAK Fraxinus angustifolia Fraxinus excelsior ÇOBAN PÜSKÜLÜ Ilex aquifolium SARI SALKIM Laburnum anagyroides LALE AĞACI Liriodendron tulipifera MAHONYA Mahoia aquifolium ÇINAR Platanus orientalis MEŞE Quercus petraca Quercus robur YALANCI AKASYA Robinia pseudoacacia MÜRVER Smbucus nigra IHLAMUR Tilia cordata 210 ÇİÇEK ZAMANI TOHUM ALMA TOHUM SAÇMA ZAMANI Mayıs Eylül Ekim Şubat-Mart Eylül Ekim-Kasım Mayıs Ekim Kasım-Aralık Mayıs Mayıs Eylül Elül Ekim Ekim Mayıs Eylül Kasım Haziran Ekim Kasım Mayıs Haziran Haziran Mayıs Eylül Kasım Mayıs Nisan Eylül Ağustos Aralık Ocak Mayıs Kasım Şubat Mayıs-Haziran Eylül Ekim Haziran Ekim Kasım Şubat-Mayıs Ağustos Ekim Mayıs Ekim Kasım Mayıs Mayıs Eylül Eylül Kasım Kasım Haziran Aralık Ocak Ocak Haziran Ağustos Ekim Haziran Ekim Kasım SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 3.1.2. Tohumlarda Toplama Sonrası İşlemler Tohumun hasadı esnasında olduğu kadar bunu takiben yapılan işlemlerde tohum hayatiyeti bakımından önem taşır. Çimlenme gücü en yüksek tohumlar bile hasat sonrası yapılan hatalı işlemlerle çimlenme güçlerini kaybedebilir. Toplama esnasında kullanılan plastik veya hafif metal kova veya kaplarda toplanan tohumlar veya meyveler kendi cinsinden çuvallara aktarılır. Ağaçlar, çalılar ve diğer süs bitkilerinin tohumlarını ekim mevsimine kadar veya gelecek yılların ihtiyacı için kullanılmak üzere daha uzun süre sağlıklı bir şekilde saklamak gerekir. Birçok ağaç ve çalı formundaki süs bitkileri ile çiçek tohumları, uygun nem, sıcaklık ve oksijen koşulları altında ekilseler dahi, o yıl çimlenip yeni bitkiler geliştiremezler. Bu tohumlar bazı çimlenme engellerine sahiptirler, kısa sürede çimlenme için bu engellerin giderilmesi gerekir. Tohumlarda bu çimlenmeyi engelleyen iç faktörler; Kabuk kalınlığı veya sertliğinden kaynaklanan etkenler Embriyonun gelişmemiş olmasından kaynaklanan engeller Büyümeyi engelleyen bazı maddelerden kaynaklanan engeller Toplanan meyve veya kozalakların tabi olacakları işlemler meyve tipine göre değişir. Bazı etli meyvelerin tohumları meyvelerden çeşitli işlemlerle ayrılır. Bu konuda küçük ihtiyaçlar ve küçük partiler için el ile ovalamak, çeşmelerde çalkalamak, eleklere sürterek ezmek, odun bloklar arasında meyve etini ezmek suretiyle ve eleklerden geçirerek tohumlar ayrılabilir. Akasya, Gladiçya ve Katalpa gibi cinslerin tohumları da baklaları güneşte kurutularak ve çatlamaları sağlanarak çıkartılır. Tohumların Saklanması Saklama, orman ağacı tohumlarının, toplanmasından ekilmesine kadar geçen zaman içerisinde kalitelerine zarar vermeden tekniğine uygun olarak muhafazasıdır. Tohumun özelliklerine bağlı olarak tohum saklama ortamı ve tekniği farklılık göstermektedir. Bizde, uygun olan tohumların soğuk hava depolarında saklanmasıdır. Tohumlar hava ve ışık almayan ağızları kapalı galvanizli saçtan yapılmış metal kaplarda saklanmalıdır. Bez torba veya çuval gibi geçirgen kaplarda saklanması halinde tohumların rutubeti düşeceği için saklama koşulları bozulacaktır. Tohumların saklandığı galvanizli kapların hacmi de önemlidir. Geniş hacimli kaplar kullanılması halinde kabın dışındaki soğutma belli bir derinliğe kadar işleyecek, bu arada iç kısımlarda canlı bir varlık olan tohumun, neşrettiği ısı ile de lokal sıcak ortam oluşacaktır. Tohumun rutubeti de arzulanan değerin üzerinde ise kızışma dediğimiz olay meydana gelecek ve tohumlar bozulacaktır. Bu nedenle galvanizli kaplar en fazla 0,30X0,30X0,40 m ebadında olmalıdır. Raflar evaporatörün bulunduğu duvara dik olarak yerleştirilmeli, kaplar raflarda düşey ve yatay olarak boşluklu dizilmek suretiyle hava sirkülâsyonu sağlanmalıdır. Depo sıcaklığı 30C +4°C olmalı, depo rutubeti asgari düzeyde tutulmalıdır. Rutubetli tohumlar gölge yerlerde rutubeti düşürülerek kurutulduktan sonra kaplara konularak soğuk hava deposuna yerleştirilmelidir. Tohumların saklanmasında, rutubetin düşürülmesi için ısı kaynağından yararlanılması doğru değildir. En doğru yol hava sirkülasyonu sağlamak suretiyle rutubetin düşü211 BAHÇIVANLIK EL KİTABI rülmesidir. Çam türlerinde ve Ladin de tohumun saklanmasında bir problem yoktur. Hemen kullanılmayacak olan sert kabuklu ibreli tohumları zaman geçirmeden hava girmeyen kaplara doldurularak, soğuk hava depolarına konulmalıdır. Bu suretle söz konusu tohumları uzun yıllar saklamak mümkündür. Buna karşılık Göknar ve Sedir tohumları saklama konusunda büyük güçlükler yaratır. Bu türlerde çimlenme, gerek tabiatta, gerekse bugüne kadar uygulanan saklama usullerinde hasadı takip eden ilkbahara kadar sürer. Bu nedenle Göknar tohumlarını, bugün elimizdeki mevcut soğuk hava depolarında uzun yıllar saklamak mümkün değildir. Ancak, daha sonra da bahsedileceği gibi çok düşük derecelerde(-17oC) saklanması mümkün olmaktadır. Tohumların saklanmasında aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir. A-Sert kabuklu orman ağacı tohumlarının saklanmasında(çam türleri, ladin, larix, pseudotsuga v.b.) a. 5 yıla kadar saklanacak tohumlarda, kaplar hava almayacak şekilde kapalı, rutubet %8 den az, ısı+40C olmalıdır. b. 5 Yıldan fazla fazla saklanacak tohumlarda, kaplar hava almayacak şekilde kapalı, rutubet %6 dan az, ısı+40C olmalıdır. B-Yumuşak kabuklu orman ağacı tohumlarının(Göknar, Kayın v.b.) hava almayan kaplarda, %7-12 rutubet derecesinde, -170C’de 3 yıl saklanabilmektedir. C-Yapraklı ağaç tohumlarının saklanması; (Akçaağaç, Dişbudak, Ihlamur, Kızılağaç, Karaağaç, Gürgen, Akasya v.b.) Bu ağaç türlerinin tohumları, tabii şartlarda bir yıldan fazla saklanabilir. Daha uzun yıllar saklamak gerektiğinde, tohumlar kapalı kaplarda % 7-20 rutubette +40C de muhafaza edilmelidir. 3.1.3. Tohum Ekim Zamanı Fidanlıkta tohum ekim zamanı, birçok faktöre bağlıdır. Ekilecek tohumların özelliklerine, katlamaya veyahut diğer ön işlemlere ihtiyaç duyup duymamasına, mevsimin iklim şartlarına ve fidanlığın iş kapasitesine bağlı olarak değişebilir. Sedir, göknar, kayın gibi türler ile çimlenme zorluğu bulunan sert kabuklular (ceviz, badem, meşe, ligustrum vs.) ile saklama zorluğu bulunan atkestanesi ve kestane tohumları, katlamaya alınmayacaksa mutlaka sonbaharda ekilmelidir. Kayın tohumlarının rutubet miktarı %30’un altına düşürülmemelidir. Ocak ve şubat aylarında kayın tohumları -5 ºC sıcaklıkta ekim zamanına kadar bekletilebilirler. Kayın tohum ekim zamanında bir hafta önce bir hangarda beton üzerine serilerek devamlı sulama yapılır ve kürekle zaman zaman karıştırılır. Bu şekilde bir ön çimlenme meydana gelir. Kök uçları beyazlıklar halinde görülmeye başladığında tohumlar ekilmelidir. 3.1.4. Çimlenme Engeli ve Bu Engelin Giderilmesi Olgun tohumun kabuk, endosperm, meyve eti, embriyo gibi faktörlerden bir veya birkaçının etkisi ile çimlenmenin gecikmesi durumudur. Çimlenme engelleri başlıca dört sebepten ileri gelir: -Kabuk: Kabuk sert olduğu taktirde suyun ve oksijenin girişine engel olur. Bu durum Ceviz, Badem, İğde, Yalancı Akasya, Sofora, Gladiçya, Katır Tırnağı gibi tohumlarda var212 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ dır. Tohumun ekilme zamanı ve diğer uygulanacak metodlarla kabuk sertliği giderilir. (Sülfürikasit, sıcak su, çizikleme vb.) -Endosperm: Bazı türlerde endosperm sertliğinden dolayı besin maddelerinden yararlanma mümkün olmamaktadır. Bu türlerin başında Ihlamur gelmektedir. Soğuk ve ıslak ön işlemle giderilir. Ayrıca Ihlamur tohumu toplanır toplanmaz ekilirse herhangi bir işlem gerektirmez. -Meyve Eti: Bazı türlerde meyve etinde veya endosperm içinde bulunan bazı maddeler çimlenmeye engel olucu etki yaparlar. Çimlenme engellerinden dolayı pratikte bu tür tohumların(üzümlü, çekirdekli meyveler vs.) et kısmını veya meyveyi saran tabakayı ezerek, parçalayarak tohumdan sıyırmak ve bol su ile yıkamak gerekmektedir.(örneğin Mahlep, İğde) -Embriyo: Embriyonun gelişmemiş olmasından(Pinus cembra) veya embriyonun dinlenme ihtiyacından(Meşe, Dişbudak, Gürgen, Akçaağaç) ileri gelen çimlenme engelidir. Soğuk ve ıslak ön işlemle bu engel giderilir. Karaağaç tohumu ise, ilkbaharda toplanır toplanmaz hemen ekilmelidir. Tohum ekimleri, mahalli iklim şartlarına ve tohumların biyolojik özelliklerine göre sonbaharda erken çimlenmeye sebebiyet vermeyecek şekilde geç, ilkbaharda ise, toprağın çalışmaya elverişliliği oranında ve geç donlardan zarar görmeyecek şekilde erken yapılmalıdır. 3.1.5. Ekim Derinliği Tohumlara verilecek ekim derinliği, tohumun büyüklüğüne, toprağın tekstürüne, ekimin ilkbahar veya sonbaharda yapılacağına göre değişebilir. Her ne kadar büyük tohumlar küçük tohumlara nazaran daha derine ekilebilirse de derin ekim genellikle Damping-off mantarlarının zararını artırmakta ve fidelerin toprak üstüne çıkmasını zorlaştırmaktadır. Ekim derinliği, hafif kumsal topraklarda, killi ağır topraklara nazaran 1/3 nispetinde daha derin olabilir. Zira bu gibi topraklarda çimlenen tohumlardan çıkan fideciklerin toprak sathına çıkışları daha kolaydır. Tecrübeler sonbahar ekimlerinin, ilkbaharda yapılan ekimlere nazaran daha derin yapılması gerektiğini göstermiştir. Zira bu suretle muhtemel don atmaları veya rüzgâr erozyonu ile tohumların açıkta kalmaları önlenmiş olur. Genel bir kural olarak denilebilir ki; Bir tohuma verilecek derinlik, tohumun kalınlığının 3 katı kadar olmalıdır. 3.1.6. Tohum Ekimi Orman ağacı tohumları, fidanlıkta daha önce hazırlanan ekim yastıklarına elle veya makine ile ekilir. Orman fidanlıklarında, çizgi ekimi uygulanmaktadır. Çizgi ekiminde, çizgi aralıkları, ibrelilerde 15-17 cm. yapraklı türlerde 20-24 cm dir. Her bir yastıkta, ibreliler için 7 adet, yapraklı türler için 5 adet çizgi açılır. Kullanım amacına göre yastıktaki fidan sırası 3 adede düşürülebilir. Çizgiler, yastık üzerine bir merdane vasıtasıyla ya da daha ekonomik şekilde bir mibzerle açılır. Açılacak çizgiler, yastık boyunca düz ve aynı derinlikte olmalıdır. Tohumlar, açılan bu çizgilere ya elle(bilhassa iri tohumlar) veya ekim mibzeriyle ekilir. Ekilecek tohum miktarının beher birim için (m2, m) önceden belirlenmiş olması lazımdır. Burada dikkat edilecek önemli bir husus, tohum sıklığının her tarafta aynı ol213 BAHÇIVANLIK EL KİTABI masıdır. Mibzerle ekimlerde, arada tohum atılmayan boşluklar olursa, buralara elle tamamlama yapılmalıdır Ekim Tekniği Tohumlar ya sıcak ve soğuk camekanlar, seralar gibi kapalı yerlerde veya açık alanlarda ekilir. Açıkta tohum ekme için yer seçimi çok büyük önem arz eder. Böyle bir yerde aranan özellikler; Hafif eğimli iyi drenajlı, dondan korunmuş olmalı, Güneye bakan, çimlenmeyi hızlandırıcı sıcak bir yer olmalı, Rüzgardan korunmuş olmalı, böylece yastıkların su kaybı önlenmiş olur, toprakta sıcaklı düşmeleri sağlanırken gelişme teşvik edilmiş olur. Oysa bunun aksi halde fideler kavrulur. Acer palmatum (büyük yapraklı Akçaağaç) ta olduğu gibi. Ekimler sıcak veya soğuk camekan ve seralarda veya plastik tünellerde hazırlanan yastıklara yapılabildiği gibi tahta veya plastik kasa veya kaplardada yapılabilir. Yastık ve kaplarda çimlendirme ortamı olarak, buhar veya kimyevi yoldan strerilize edilmiş, zararlı böcek veya mantarlardan temizlenmiş toprak, ekilecek türe uygun karışımlar hazırlanır. Çimlendirme ortamı olarak kum ve perlit karışımları da kullanılabilir. Ekim yöntemi, çok küçük tohumlarda, tohumun kum veya testere talaşı gibi materyallerle karıştırılarak yeterli seyreklikte ortam alanına ekilmesi şeklinde uygulanır. Tohumlar belli belirsiz hafif bir kapama materyali ile biraz örtülür veya hiç örtülmez. Bunlarda sulama, kasa bir su havuzuna batırılarak alttan rutubet almak suretiyle yapılması daha faydalı olur. Zira isten sulama bu küçük ve hafif tohumları dağıtabilir. Ekilen tohumların üzeri tohum çapının 2-4 katı kalınlıkta hafif bir örtü materyali ile örtülür ve düz bir tahta ile hafifçe bastırılır. Bu örtü veya kapatma materyali ince elenmiş toprak, gübre, humus veya torf karışımı olabilir, böylece tohumlar rutubetli tutulmuş olur. Tohum tavası Fidan parseli Ekimden sonra kasalar veya kaplar çok ince delikli süzgeçle veya ince su püskürten pompalarla sulanır. Kök sistemi geliştikçe sulama yavaş yavaş azaltılır. Çimlenen ve gelişen genç fidelerin kasaları yavaş yavaş daha serin ve aydınlık yerlere götürülerek dış şartlara alıştırılmalıdır. Fide ekim kasalarında elle tutulabilecek büyüklüğe yani 5-8 cm boya ulaştığı veya 24 yaprak oluşturduğu zaman alınıp şaşırtma kasalarında daha geniş aralıklarla (2,5-5 cm) 214 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ dikilir. Kasalar birkaç gün serin ve gölge bir yerde tutulur ve itina ile sulanır. Buralarda 7-10 gün, açık alana çıkmak için intibak devresi geçiren fidanlar mümkün olduğunca daha fazla miktarda kendi topraklarıyla tarla veya parsele alınır veya doğrudan bahçeye dikilir. Dikimden hemen sonra can suyu verilir. Tarlada Yetiştirilmiş Dış Mekan Süs Bitkileri Torbalarda Dış Mekan Süs Bitkisi Üretimi Çıplak köklü şimşirler Rutbollu ibreliler Tarlada Gürgenler 215 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 4. VEJETATİF ÜRETME TEKNİĞİ Süs bitkileri üretiminde temel üretim şekli vejetatif üretimdir. Vejetatif üretme, çelik, kök sürgünü, yaprak, yumru ve rizom gibi vejetatif bitki kısımlarından alınma parçalarla yapılan üretme şeklidir. Bazı bitki türlerinde de çimlenme engeli yüzünden tohum çimlenmesi bir iki yıl sürebilir. Bunlara bir süre çimlenme engelini giderici işlemler uygulamak gerekli olabilir. Bu durumda bunlar, bir tür çelikle çok daha kolay üretilebilir. Bu çeşit vejetatif yollarla üretilen yeni bitkiler, bu bitki kısmının alındığı ana bitkiye kalıtsal nitelikleriyle tıpatıp benzer bitkilerdir. Vejetatif Üretme 4 Temel Üretme Metodunu İçermektedir: • Çelikle Üretme • Aşı ile Üretme • Daldırma ile Üretme • Diğer Vejetatif Üretme Yolları 4.1. Çelikle Üretme Tekniği Çelikle üretme tekniği, üretilecek bitkiden alınan ve çelik adı verilen bir gövde, kök ve yaprak parçası ile yeni bir bitki oluşturma tekniğidir. Özellikle daimi (herdem) yeşil ve yarı daimi yeşil yapraklı türlerin hemen hemen hepsinde tohumla üretme zaman aldığı ve buna rağmen istenilen nitelikler çoğunlukla sağlanamadığı için bu türler ekseriyetle çelikle üretilirler. Genel olarak çeliklerin köklendirilmesinde köklendirme ortamı da özellikle güç köklenen türlerin çeliklerinde büyük önem taşır. Köklendirme ortamları olarak toprak, kum, yosun, perlit, su kullanılmaktadır. Toprak ortamları içinde balçıklı kum toprakları daha iyi ve kaliteli bir köklenme sağlar. Kum ortamları da saf olarak çeliklerin köklendirilmesinde büyük ölçüde başarıyla kullanılmaktadır. Özellikle porsuk, ardıç ve mazı gibi daimi yeşil cinslerde kum en uygun köklenme ortamıdır. Ancak nemli tutulması için devamlı sulama gerekir. Yosun köklendirme ortamları ise kumun aksine ortamın su tutma kapasitesini arttırır. Çeşitli oranlarda kumla karıştırarak en iyi bir köklenme ortamı sağlanabilir. Perlit gibi ortamlar da türlere göre çeşitli irilikte kullanılarak iyi rutubet Çelikle üretme yöntemleri çok çeşitlidir. Genel olarak bunlar: • Gövde Çelikleriyle Üretme • Yumuşak çelikle üretme • Yarı odunlaşmış çeliklerle üretme • Odun çelikleriyle üretme • Kök Çelikleriyle Üretme 216 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ • Yaprak Çelikleriyle Üretme • Yaprak-Tomurcuk Çelikleriyle Üretme şeklinde gruplandırılabilirler. Gövde Çelikleriyle Üretme Yumuşak (yeşil) Çelikle Üretme Odunsu bitkilerin henüz odunlaşmış olan taze ilkbahar sürgünlerinden hazırlanan yumuşak çelikler birçok süs bitkisinin üretiminde kullanılır. Uygun çelik alma zamanı konusunda eğer sürgünlerin ucu henüz çok taze ise bunlardan alınacak çeliğin kolayca çürüyeceği dikkate alınmalıdır. Bu itibarla özellikle hızlı büyüyen yumuşak, gevrek sürgünler arzu edilmez. Yumuşak veya yeşil çelikler daha çabuk ve daha kolay köklenir. Yumuşak çelikler daima yapraklı olarak, türlere göre değişmekle beraber 5-12 cm boyunda, genellikle 2-3 boğumlu olarak hazırlanır ve kesim son boğumun hemen altından yapılır. Çelik alımı ve kesimi sabah erken saatlerde yapılarak alınan çelikler hemen nemlendirilmiş çuval veya yosun içine nemli ve serin bir yere alınmalıdır. Çeliklerin birkaç dakika bile olsa güneş altında kalması çok zararlıdır. Onları taze tutma amacıyla su içinde tutma veya suya batırma ise önerilmez. Kesilen çeliklerin hemen dikilmesi gerekir. Dikim aralıkları türlere ve yaprak büyüklüğüne göre değişmekle beraber yaprak kenarları birbirine hafifçe değecek şekilde dikim aralıklarının ayarlanması en iyi yol olur. Çizelge 2. Yumuşak (yeşil) gövde çeliği ile üretilebilen türlerin bazıları Açelya Ceptalanthus Acer saccarum Cercidiphyllum Akebia Cercis (köklenme zor) Amorpha Chamacyparis Ampelopsis Cionanthus Aralia Aronia Clematis Clethra Baccharis Berberis Budleia Buxus Callicarpa Calluna Calycanthus Colutea Cornus Corylopsis Cotoneaster Crataegus Deutzia Diervilla Campsis Diospyros Genista Helesia Hedera Hibiscus Hydrangea (ortanca) Hypericum İndigofera Jasminum (serada) Kerria Kokwitzia Laburnum Lespedeza Ligustrum Liquidambar (köklenme güç) Liriodendron Philadelphus Physocarpus Populus (daha çok sert çelikle) Potentilla Prunus (erik kiraz) Robinia Rosa (serada her zaman) Salix Sorbaria Spiraea Staphylea Symphoricarpos Syringa Tamarix Ulmus 217 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Caragana Caryopteris Ceanothus Elaeagnus Eonymus (herdem yeşil) Exochorda Cedrus Celastrus Forsythia Gaylussacia Lonicera Magnolia Vaccinium Viburnum Malus (çiçek elemanları) Morus Phillodendron Vitis Weigela Yarı Odunlaşmış (odunsu) Çeliklerle Üretme Yarı odunlaşmış çeliklerle üretme yöntemine orman gülleri, camelia’lar, herdem yeşil açelyalar örnek olarak verilebilir. İğne yapraklı türler olarak ta porsuk, cryptomeria ve ardıçlarda da bu tip üretme söz konusu olmaktadır. Bu tip çelikler, yumuşak çelikten bir ölçüde olgunlaşmış ve kısmen de sertleşerek odunlaşmaya yönelmiş olmaları ile farklılık gösterir. Dolayısıyla bu çelikler, sert çeliklerden de onlar gibi tamamen odunlaşmış olmamaları ile ayrılırlar. Bu çelikler büyüme mevsiminin sonlarına doğru sürgünler kısmen odunlaştığında alınır. Genellikle Ağustos ayı ve kısmen de Eylül başları bu konuda en uygun zamandır. Yarı odunlaşmış çelikler, tepe kısmındaki yapraklar bırakılmak ve dip kısmındakiler koparılmak suretiyle, türlere ve diğer koşullara göre 7,5-15 cm boylarda hazırlanır. Çeliklerin diplerinin çakı veya jiletle odun ve kabuk kısmından çiziklenmesi veya yaralanması da köklenmeyi teşvik etmektedir. Sert Odun Çelikleriyle Üretme Bir yaşında tamamen olgunlaşmış ve odunlaşmış sürgünlerden elde edilen çeliklere denir. Sert çelikle üretim yöntemi daha çok kışın yaprağını döken türlerle iğne yapraklılarda kullanılır. Bu çeliklerde köklenme süresi 1 aydan 1 yıla kadar, hatta ikinci yıla da sarkarak zaman alır. Geç ilkbahar veya erken kış, çelik alımları için uygun zamandır. Çelikler 1 yaşındaki dal kısımlarından alınmalıdır. Çeliklerin uzunluğu gözlerin sayısına göre 10-20 cm uzunluğunda olmalıdır. Çeliklerin eşit uzunlukta alınması da önerilmektedir. Kuvvetli ve orta kalınlıkta dallar en uygundur. Çelikler tabanda gözün hemen altından kesilirse köklenme daha fazla olur. Çeliğin üst kısmı da fazla koltuk kısmı kalmaması için en üst gözün hemen üstünden düz veya daha iyisi eğimli olarak kesilir. Dikimlerde çeliğin en az iki gözü toprak altında kalmalıdır. Köklendirilmiş sert çelikler için bir vejatasyon periyodu yeterli ise de ağır gelişen türlerde bu süre 2-3 yıllık bir zaman alabilir. Kök Çelikleri İle Üretme Köklerden alınan parçalarla yapılan üretme olan “kök çelikleriyle üretme” çok kullanılan bir üretme yöntemi değildir. Eğer bir bitki türü doğal şartlar altında kolayca kök sürgünü verebiliyorsa bu bitki kolaylıkla kök çelikleriyle üretilebilir. Küçük gevrek köklü bitkilerde, kök çelikleri oldukça kısa (2,5-5 cm) alınabilir. Hazırlanan çelikler üretim ortamına ekseri yatay olarak yerleştirilir ve üzerleri 1-1,5 cm kalınlıkta ince toprak veya kumla kapatılır. İyice sulanır ve üretme ortamının kuru218 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ maması veya rutubetini iyi muhafaza etmesi için üzeri camla kapatılır. Başlıca türler: Ailanthus (Kokarağaç), Aesculus (at kestanesi), Albizzia (pasa bıyığı), Calycanthus (Kadeh çiçeği), Cydonia japonica (süs ayvası), Daphne, Dex (Papaz külahı, Lagerstromia (Oya ağacı), Rhododendron (Orman gülü), Rhus (Sumak), Robinia (Yalancı akasya), Sringa (leylak), Wisteria (Mor salkım)... Kökten alınan çiçeklerin boylan, gevrek yapıda olanlarda 3-5 cm., etli yapıda olanlarda ise 5-8 cm. dir. Yaprak Çelikleri İle Üretme “Yaprak çelikleri ile üretme” bir yapraktan yeni bir bitkinin üretilmesi yöntemidir. Yaprak çeliklerinin başarılı bir köklenme yapabilmesi için 18-24 ºC lik hava sıcaklığı ile, nemli bir hava, bol ışık ve nemli iyi havalanan süzek bir köklendirme ortamı aranır. Yaprak çeliği ile üretmenin sera üretme çalışmalarında geniş bir kullanım yeri vardır. Başlıca türler: Afrika menekşeleri, Sansevieria (Sansavarya), Eeheveria (Acı dülek), Crassus, Sedum (Dam koruğu), Camelia, Ficus elestica (kauçuk) gibi süs ve saksı bitkilerinden ibarettir. Yaprak çelikleriyle üretmenin karakteristik bir örneğini de Peygamber kılıcı vermektedir. Bunlarda yapraklar 7,5-10 cm boylarında kesilerek çelikler alınır. Çeliklerin uzunluklarının 3/4’lük kısmı üretme ortamına (kuma) gömülür. Alt uçtan kökler ve yeni bir bitkiyi oluşturan sürgün gelişir. Yaprak-Göz Çelikleriyle Üretme Bu tip çelikler bir yaprak ayası, yaprak sapı, koltuk altı gözü veya bir göz ile küçük bir gövde parçasından oluşur. Bunu için yaprak, bir göz içeren bir miktar gövde veya dal parçasıyla birlikte alınır ve köklendirilir. Çelik, Çelikler genellikle temmuz-eylül arası alınabilir. Çelikle üretmede köklenme süresi boyunca ihtimamlı bir bakım gerekir. Sulama en başta gelen bakım tedbiridir. Sulama, çeliklerin diplerini oymayacak şekilde ince süzgeçler veya sisleme ile yapılır. 4.2. Aşıyla Üretme Teknikleri Aşıyla üretme, üretilmesi istenilen bitkinin bir parçasını, kökünden faydalanılmak istenilen başka bir bitki ile kaynaştırarak tek bir bitki olarak geliştirme tekniğidir. Bitkinin toprak üstü kısmını yani gövde ve dallarını oluşturmak üzere asıl üretilmesini istediğimiz bitkiden alınan kısma “kalem” veya “göz” denir. Bunlarda kalem, üzerinde birkaç uyur göz bulunan bitki parçasıdır. Bu parçanın göz olarak alınması halinde bir tek gözden oluşan ve sürgünden alınan üretken bir parça söz konusudur. Yeni bitkinin kök kısmını oluşturacak olan kısmına ise “anaç” veya “altlık” denir. Böylece kalem veya göz anaçla birleştirilmek üzere anaca aşılandığı zaman anaç kökü oluştururken, kalem veya göz de sürerek yeni bitkinin gövde ve dallarını oluşturur. Böylece aşı canlı iki ayrı bitki dokusu kaynaştırılarak tek bir bitki halinde geliştirilmesi tekniğidir. Aşılama yöntemleri iki ana metottan oluşur. Birincisi “kalem aşısı” ikincisi ise yalnız bir göz içeren sürgünün kullanıldığı “göz aşısı” dır. 219 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Bir aşının tutmasını etkileyen faktörler Uyuşma: Bitkiler botanik akrabalık ilişkileri bakımından birbirlerine ne kadar yakın olurlarsa uyuşma şansı o kadar fazla olur. Bitki türleri: Aşıda başarı türlere göre de değişmektedir. Bazı türlerde aşılama başarısı düşüktür. Örneğin meşeler, kayınlar çok güç aşılanır. Anaç kaliteli, kuvvetli ve genç fidan olmalıdır. Anacın tohumdan yetişmiş olması ekseri diğer vejetatif yollardan üretilmiş fidanlardan olmasına nazaran çoğu türlerde daha çok tercih edilir. Kalemler uygun zamanda alınmalı ve aşı uygun zamanda yapılmalıdır. Genelde kalem aşıları için yaz aşısı dışında en başarılı aşı zamanı ilkbaharda anaçla kök faaliyeti başlarken fakat kalemde gözler henüz uyku durumundayken yapılan aşıdır. Kalemin kambiyumu ile anacın kambiyumu yani kabuk ile odun arasındaki üretken ince doku mümkün olduğunca sık bir şekilde üst üste gelmelidir. Böylece kaynaşma çabuk olur. Aşı yeri süratle uygun bir macunla kapanmalıdır. Bu suretle aşı yerinde kuruma ve çeşitli enfeksiyon tehlikeleri önlenmiş olur. Birçok durumda macunlamadan önce her iki parçanın sık bir şekilde lastik, plastik veya rafyadan oluşan bir bantla sarılması gerekir. Aşıdan sonra anaçtan çıkan sürgünler tedricen azaltılmalıdır. Üretilecek türe ve koşullara uygun aşılama yöntemi iyi seçilmelidir. El becerisi ve tecrübesi yeterli olan bir kimse tarafından aşılama yapılmalıdır. 4.2.1. Kalem Aşısı Veya Bindirme Aşı Taze kesilmiş anaçla, taze kesilmiş kalemin kambiyum bölgelerinin üst üste gelecek şekilde sıkıca temas ettirilerek anaç ile kalem arasında bir bağlantı kurulması ile yeni bir bitki meydana gelir. Bu aşılara kalem aşısı adı verilir. Metot en basit ve yaygın yöntemlerden biridir. Esas olarak bu yöntemde anaç ve kalemin aynı kalınlıkta olması aranır. Uygulamada anaç ve kalemde birbirine denk uzunluk ve şekilde birer kesit oluşturulur. Kesitin keskin bir aşı bıçağı ile bir kerede açılması düz ve pürüzsüz bir satıh sağlayarak başarı oranını artırır. Sürgünler zayıf olsa da kesim satıhları en az 3 cm uzunlukta olmalıdır. Her iki kesim yüzeyi birbirine intibak edecek şekilde kalem anacın üstüne oturtulur ve bir lastik rafya ile bağlanır. Müteakiben de macunlanır. Dipçikli aşı: 6 mm ile 1,2 cm çapında küçük anaçların aşılanmasında kullanılır. Bu aşının yapılabilmesi için anacın ve kalemin aynı kalınlıkta olması gerekir. Bu aşıda kalemde anaçta aksi yönlerde olmak üzere 2,5-6 cm uzunluğunda pürüzsüz bir kesim yapılır. Bu kesitin üzerinden birer dilcik kesilir ve bundan sonra anaç kalemin dilleri birbirinin içine sokulur. Yanaştırma aşı: İki serbest bitkinin yine kendi köklerini muhafaza edecek şekilde her birinin gövdesinde oluşturulan çeşitli tipte kesim satıhları meydana getirerek bunları üst üste getirecek tarzda her iki bireyi birbirine yanaştırarak uygulanan bir aşılama yöntemidir. Yarma aşı: Bu aşı genellikle tepe seviyesinde yapılır. Bunun için anaçta kalem kalınlığına denk yükseklikte tepe sürgünü kesilerek atılır. Bu kısımda ibre ve yapraklar temiz220 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ lenir. Bundan sonra kesitin ortasında kalemi oturtacak şekilde ve uzunlukta tepe sürgünü boyunca uygun derinlikte bir yarık oluşturulur. Diğer taraftan aynı kalınlıkta kalem de kama şeklinde iki yüzü kesilerek hazırlanır. Müteakiben anaçta açılan yarığa kalem kama şeklinde oturtularak aşı tamamlanır. Çeşit değiştirmelerinde bu metodun kullanılması, 2,5-10 cm çapındaki dalların odunu oldukça düz yarılabilen düzgün odun dokulu türlere uygulanmasıyla olur. Kabuk Aşısı: Bu aşı çabuk yapılır ve basittir. Özel ekipmana gerek göstermez ve çapları 25 cm dan 30 cm kadar kalın dallarda yapılabilir. Anaca su yürüyüp kabuğun odundan kolaylıkla ayrılabildiği bir zamanda yapılır. Kabuk aşısı çeşitli tiplerde olmaktadır. Bunlardan belli başlı bir tip, anaçta kabuk üzerinde uzunluğuna bir kesim yapılarak çizginin her iki yanındaki kabuğun odundan biraz ayrılması, hazırlanan kalemin bu araya sokulması şeklinde olur. DİLCİKLİ AŞI YAPILIŞI 221 BAHÇIVANLIK EL KİTABI KAMELYADA YARMA AŞININ YAPILIŞI 222 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 223 BAHÇIVANLIK EL KİTABI HİBİSCUS (HATMİ AĞACININ KENAR AŞISININ YAPILIŞI) 224 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 4.2.2. Göz Aşısı Metotları Üzerinde bir göz veya tomurcuk bulunan küçük bir kabuk parçasından alınan bir kalem kullanılarak yapılan aşılama yöntemine göz aşısı denir. Bu suretle bir bireyden çok sayıda aşı materyali alma olasılığı vardır. Nadide, kıymetli bireylerin üretilmesinde ekonomik ve kolaylıkla uygulanabilecek bir yöntemdir. Sürgün göz aşıları ve uyuyan gözde yapılan durgun göz aşıları olarak ikiye ayrılır. Sürgün Göz Aşıları : Sürgün göz aşılarında anaca yerleştirilen göz, aşının yapıldığı yıl içinde sürgün verir. Bu aşılar “ erken sürgün göz aşıları” ve “geç sürgün göz aşıları” olmak üzere iki zamanda gerçekleştirilir. Erken sürgün göz aşılarında kalem yani göz, tomurcuklarda henüz bir kabarma görülmeden haldeyken alınır. Bu aşılar ilkbaharda anaç gelişmeye ve özsu yürümeye başlayıp kabuk kolaylıkla ayrıldığında açık alanda yapılır. Geç sürgün aşıları ise genellikle daha geç yani Haziran ayının ilk yarısında yapılır. Bu aşılarda yara hemen kapanır ve aşı iki hafta içinde tutar. Uyuyan Gözde Yapılan Durgun Göz Aşıları : Bu yöntem Temmuz-Eylül arası periyotta yapılır. Uyuyan göz aşısında gözler bitkinin dış tarafında bulunan kısa ve yavaş büyüyen sürgünler dışında aynı yılın iyi oluşmuş ve olgunlaşmış kuvvetli sürgünlerinden alınır. Göz aşıları içinde basit ve etkin oluşu nedeniyle en çok bilinen ve en çok kullanılan bir yöntemde “T” aşısı yöntemidir. Bu aşı özellikle güllerin ve bir çok süs çalılarının üretilmesinde kullanılır. Önce anaç üzerinde tercihen anacın alt tarafından iki nod arasında 2,5 cm kadar uzunlukta dikey bir kesim yapılır. Bunu T şeklini verecek şekilde bir yatay kesim takip eder. İki kabuk dilimini kaldırmak için aşı çakısı hafifçe çevrilir. Sonra alttaki göz, gözün sadece yaprak sapı açıkta kalacak şekilde yukarıdan aşağı kabuk arasına sokulur ve lastik veya rafya ile bağlanır. Aşı yaklaşık 2 hafta içinde tutar.Anaç yaz sonunda veya sonbaharda aşının üstünden kesilerek uzaklaştırılır. 225 BAHÇIVANLIK EL KİTABI GÖZ AŞISI YAPILIŞI 226 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 4.3. Daldırma ile Üretme Teknikleri Bitkinin herhangi bir kısmının ana bitkiden ayırmadan köklendirilmesini sağlayarak sonradan ayırmak suretiyle yapılan üretme metodudur. Çeklikle köklendirilmesi zor olan türlerin süs bitkileri, çalılar ve ağaçların üretiminde kullanılır. İyi bir kök gelişimi olması için daldırma ortamı iyi gübrelenmeli ve nemli tutulmalıdır. Çelikle üretmeye nazaran daha başarılıdır. Daldırma Tipleri Uç Daldırması: Sürgünün 8-10 cm toprağa daldırılıp, uç kısmının dışarıda kalacak şekilde toprakla örtülmesiyle yapılır. Adi Daldırma: Daldırılacak dallar bir yıllık sürgünler olmalı ve mümkün olduğu kadar anacın kolay bükülebilen alt dallarından alınmalıdır. Sürgünlerin ucu 15-20 cm toprak yüzeyinde kalacak şekilde sürgünlerin kavis verilerek toprağa daldırılmasıdır.ilkbaharda daldırılan sürgünün toprak altında kalan kısmında yaz boyunca kökler meydana gelir. Kesim ve söküm sonbahar yada ertesi yıl ilkbaharda yapılır. Hava Daldırması: Dalın toprağa batırılması yerine toprak yada yosun dolu bir örtü dala sarılıp köklenmesi beklenir. Bu iş ya ilkbaharda tamamen olgunlaşmış bir yıllık dallar üzerinde yapılır veya bu iş için yaz sonunda tam olgunlaşmamış dallar kullanılır. Yöntem çeşitli şekillerde uygulanır. Hangi şekilde olursa olsun önce köklenmesi istenen dallar veya sürgünler üzerinde dalın ucunun 15-20 cm altından halkalama yarma veya yukarı doğru çizikleme suretiyle yaralar açılır. Sonra bu yara etrafına hafif nemlendirilmiş yosun, turba vb. köklendirme ortamı sarılır, ince bir polietilen plastik örtüyle tamamen kapanacak şekilde örtüldükten sonra örtünün iki ucu sıkıca kapatılıp bağlanır. Köklendirme ortamının nemli tutulması metodun başarısında önemli etkendir. Yeterli bir köklenme meydana geldikten sonra bu köklenen sürgün veya dal anaçtan ayrılarak bir saksıya alınır. Tepe daldırması: Adi daldırma yapılamayan türlerde uygulanır. Bir yıl önce dikilen bitkiler, kök boğazlarının 5-10 cm üstünden gövde kısmı kesilerek, bitki mümkün olduğu kadar sürgün vermeye zorlanır. Sürgünler 8-10 cm boya gelince (mayıs ayında), her sürgünün boğazı yüksekliğinin yarısı kadar toprak yığılarak doldurulur. Sürgünler 20-25 cm ye gelince ikinci bir boğaz doldurması yapılır. Bu işlem sürgün227 BAHÇIVANLIK EL KİTABI ler 45 cm ye ulaşınca yine üçüncü ve son defa tekrarlanır. Anaçta boğazı doldurulan sürgünler köklendikten sonra mümkün olduğu kadar dipten kesilerek ana bitkiden ayrılırlar ve parsellere dikilirler, yani şaşırtılırlar. Hendek daldırması: Kök yapma ve sürme yeteneği yüksek olan bazı anaç bitkilerin dalları, bütün uzunluğu boyunca açılan hendeğe yatırılarak üzeri toprakla örtülür ve sürgün vermesi teşvik edilir. Sürgünler diplerinde meydana gelen köklerle birlikte kesilerek anaçtan ayrılır ve ayrı birer bitki olarak şaşırtılırlar. 5.FİDANLIK VE SERA İŞLETMECİLİĞİNDE YER SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BAŞLICA KONULAR Fidanlık sahasının büyüklüğü her ne kadar yıllık fidan ihtiyacı, fidan yaşı, fidanların şaşırtılıp şaşırtılmayacağına bağlı ise de fidanlık tipiyle de ilgilidir. Fidanlık yeri yetiştirilmesi istenen türlerin doğal yetişme ortamı isteklerine uygun bir yer olmalıdır. Fidanlık yerinin geçmişi hastalık ve haşarat yönünden iyi bilinmelidir. Fidanlık arazisinin çevresinde herhangi bir çevre kirleticisinin olmaması gerekir. Düz sahalar makineli çalışmalara olanak sağlar ve sahada daha eşit sulama yapılabilir. Alanın iklim bakımından ılıman, vejetasyon periyodu uzun, yağışları arzulanan miktar ve dağılımda olan sıcaklık düzensizlikleri, kuvvetli don etkileri olmayan, yüksek hava rutubeti aşırıya kaçmayan bir yer olması fidan yetiştirmenin en önemli klimatik koşullarını oluşturur. Toprak ve su koşulları Fidanlık toprak derinliğinin 120-150 cm olması idealdir. Fidanlık için toprağın hafif olması idealdir. Ağır killi topraklar fazla su tuttuğundan soğuk olur ve güç ısınır. Toprak yüzeyinden itibaren 50 cm derinliğine kadar olan kısımda taş ve çakıl bulunmamalıdır. Taban suyu yüksekliği de fidanlık seçiminde önemlidir. Taban suyunu fazla miktarda tuz içermesinin de büyük sakıncaları vardır. Yakınında ve içinde yeterli, ucuz ve istenen özelliklerde su bulunan fidanlıklar tercih edilmelidir. Fidanlıkların su kaynakları nehir, çay, dere olmak üzere her türlü akarsular, kuyular gibi her türlü su kaynağı olabilir. Seralarda uygun bir yer seçilmemişse yalnız verim ve kalite düşüklüğü değil giderlerin yüksekliği de işletmenin verimli çalışmasına olanak vermez. Seralara verilecek yön de o bölgenin iklim koşullarına göre olur. Güneşlenmenin az olduğu soğuk ve kuzey yörelerde doğu batı doğrultusu daha büyük önem taşırken güneş ışınlarının fazla olduğu güney ve sıcak yörelerde kuzey güney doğrultusu tercih edilmelidir. 228 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Rüzgara açık alanda kurulmuş serada yakıt tüketimi fazla olmaktadır. Düz bir alanda kurulmuş seralarda yapay olarak yapılan ısıtma, sera içinde iyi bir dağılım gösterir. Sera alanında eğim hiçbir zaman %1 i geçmemelidir. 6. FİDANLIK VE SERA İŞLETMECİLİĞİNDE ÜRETME VE YETİŞTİRME ÇALIŞMALARI 6.1. FİDANLIKTA EKİM Ekim Yerinin Seçimi Ve Yastıkların Hazırlanması: Tohumdan fide ve fidan yetiştirme fidanlık çalışmalarının önemli bir kısmını oluşturur. Fidanlıklarda ekim yerinin seçimi başarılı bir üretim için çok önemlidir. Dona karşı duyarlı türlerin ekiminde, seçilecek ekim yerinin doğrudan gelen sabah güneşinden faydalanması gerekir. Ekim için, fidanlığın ıslak ve soğuk, ağır topraklı kısımlarından da kaçınılmalıdır. Mantar zararlılarına karşı bir sene evvel kullanılan yastıklarda dinlendirme yapılmadan hemen ekim yapılmamalıdır. Ekim için fidanlığın bir yıl evvel yeşil gübreleme yapılmış parselleri tercih edilmelidir. Ekim için seçilen parsellerin iyi hazırlanması çok önemlidir. Bunun için yastık alanlarının ekimden önce birkaç defa pullukla sürülmesi ve işlenerek toprağın ufalanması gerekir. Sonra dekara 8-10 ton yanmış ahır gübresi karıştırılır. Bu şekilde işlem gören parsellerde iyi bir tesviyeden sonra yastıklar el veya makine ile hazırlanır. Yastık genişlikleri genellikle 120 cm, yastık yolları 30-40 cm olur. Yastıklar birbirine paralel doğrultuda, mümkün olduğunca düz olarak açılmalıdır, aksi taktirde makineli çalışmalar güçleşir. Dikim Zamanı: Peyzaj düzenlemelerinde bitkisel materyal olarak kullanılan çeşitli ağaç ve çalı formundaki açık alanlardaki ekimin zamanı türlerin özelliklerine, fidanlıktaki yetişme ortamı koşullarına, tohumun gördüğü ön işleme göre değişir. Türler olarak, tohumlarını sonbaharda dökenlerin ekimleri, diğer koşullar uygun olursa sonbaharda yapılması daha iyi sonuç verir. Çimlenme engelli olan tohumlar bu engeli giderici uygun işlemlere başvurulmaması halinde sonbahar ekimleri bu engellerin ortadan kalkmasında büyük ölçüde yardımcı olur. Ekim zamanı dış koşullara göre de değişir. Ağır topraklarda ekim yapılması zorunlu ise hiç olmazsa ekim ilkbahara bırakılmalıdır. Türkiye’de genellikle ekimler mart-mayıs arasında yapılır. Ekim Sıklığı: Birim sahaya ekilecek tohum miktarının tespiti fidanlıklarda önemli bir sorundur. Eğer gerekenden sık bir ekim yapılırsa, çıkan ekim fideciklerinin bir kısmı orada ezilip ölürken diğer bir kısmı da önce cılız bir gelişme yapar. Bu fideler dikimlerde veya şaşırtmada çok zayiat verir, kök sap dengesi bozulur. Aynı zamanda bugün hayli pahalı olan tohum giderleri de çok yükselir. Ancak fazla seyrek ekimde birim sahadan daha az fide 229 BAHÇIVANLIK EL KİTABI sağlandığından saha israfına neden olur. Ekim sıklığı başta ağaç türü olmak üzere, ekim metoduna, anaca, yetişme ortamına, ekim yastıklarının hazırlanma şekline, tohumun çimlenme kabiliyeti ve temizlik yüzdesine göre değişir. Açık alan ekim metotları: Fidanlılarda iki ana ekim metodu söz konusudur; biri serpme, diğeri de çizgi ekimidir. Serpme ekiminde tohum yastığım bütün alanına serpilir. Çizgi ekiminde tohum yastık üzerinde yastık üzerinde açılan çeşitli aralık ve genişlikteki çizgiler üzerine ekildiğinden fidanlar yalnız çizgiler üzerinde bulunur. Bu yöntemde fideler daha sık gelişir, gelişme az olur. Serpme ekimde fideler bütün yastık alanına dağıldığından her birine isabet eden gelişme sahası daha büyüktür. Bu yüzden çizgi ekimine nazaran daha iyi gelişirler. 6.2. FİDANLIKTA REPİKAJ Ekim yastıklarında sıkışık olarak gelişen fidanlar, yeterli ışık alamadığı ve birbirleri ile rekabeti dolayısıyla, iyi gelişmiş bir kök sistemi ve gövdeye sahip olamazlar. Uzun ve zayıf bir gövde ile gelişmemiş bir kök sistemi sonucu dikimde başarıları çok zayıf kalır. Zengin yan ve saçak köklü ve iyi gelişmiş bir gövde sağlamak için geniş aralıklarla yetiştirilmeleri gerekir. İşte fideciklerin ekim yastıklarında muayyen süreler kaldıktan sonra bu maksatla daha geniş aralıklarla başka bir yere dikilmesi işlemine Repikaj (şaşırtma) denir. Repikaj yaşı: fidanlar esas itibariyle 1 veya 2 nadiren de 3 yaşında repikaja tabi tutulurlar. Genel olarak bütün çamlar, sedir, selvi, mazı ve yapraklılar 1 yaşında, göknar ve ladinler 2, veya bazı durumlarda 3 yaşında repikaja alınırlar. Repikaj yastığında fidanların kalış süresi genellikle 1 veya 2 nadiren de 3-4 yıldır. Repikaj, müsait yetişme ortamlarında sonbaharda yapılabilmekle beraber genel olarak ilkbaharda fidanlar sürmeden yapılır. 6.3. FİDANLIKTA KAPLI FİDAN YETİŞTİRME Kaplı dikime hazır hale gelen fidanlara “kaplı fidan” denir. Kaplı fidanlar peyzaj projelerinin uygulanmasında, sahaya kaplı olarak getirildikleri için, kökler güneş ve rüzgar gibi etkilere maruz kalmazlar. Bunların, çıplak köklü fidanlar, hatta topraklı fidanlar gibi, sökülürken kökleri koparılıp zedelenmez ve köklerinin büyük kısmı da fidanlık toprağında kalmaz. Kaplı fidanların peyzaj uygulamalarında asıl büyük avantajı yılın her zamanında bunlarla uygulama çalışmalarının yapılabilmesidir. Yani bunlar çıplak köklü fidanlarda olduğu gibi belli dikim mevsimine tabi değildirler. Kaplı fidanlarda kök deformasyonu olmaması için kaplarda fazla bekletilmemeli veya zamanında daha büyük kaplara alınarak ve yine fazla bekletilmeden değerlendirilmelidir. 230 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 6.4. FİDANLARDA KÜLTÜR BAKIMI Ot Mücadelesi Ve Çapa Yabani otlar fidanların besinlerine ve su alımlarına ortak olup, daha büyüdüklerinde de küçük fidanları ışıksız bırakarak boğulmalarına neden olurlar. Bazı fidanlar bu ot rekabetine yenik düşerler, bazıları da gelişme ve kaliteleri açısından büyük kayba uğrarlar. Ekim parsellerinde ot alma, ekilen tohumlar çimlendikten hemen sonra elle ve dikkatle yapılmalıdır. Repikaj parsellerinde ise ot almada el aletleri yanında daha çok makine ve ekipmanlar kullanılır. Bir yılda 4-5 generasyon üreyen, gelişen yabancı ot tohumları vardır. Bu itibarla ot kontrolünün bütün yıl yapılması gerekir. Kimyasal ilaçlama Makine ile budama 231 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Tohum ekilmiş tarlalar Tohum ekimi için zemin hazırlama, Ekilmiş tohumların sulanması Bakımlı alan Traktör ile çapalama Sulama Sulama, çeşitli fiziksel ve kimyasal işlemlerle suyun besin maddelerini eriterek bitkinin bünyesine alınabilirliğini sağlaması ve bu besin maddelerini dokulara, taşıması suretiyle bitki beslenmesinde önemli rol oynar. Ekim yastıklarında az miktarda su ile fakat sık sık sulanarak, toprak sathı yeterli rutubette tutulmalıdır. Repikaj yastıklarında ise daha seyrek fakat her defasında daha fazla su vermek gerekir. Küçük kaplı fidanlarda üstten yağmurlama ile sulama en yaygındır. Kaplı fidanların su ihtiyaçları; türe, kapların büyüklüğüne, kabın su depolama kapasitesine, su içindeki ortama, iklim koşullarına ve sulama sistemine göre değişir. Budama Gövde dal budamaları daha ziyade şaşırtılmış yapraklı fidanlar için bahis konusudur. Fazla kıvrık dallar, çatallaşmış tepeler budanmak suretiyle alınır. Bir tek asli gövde kalacağına göre diğerlerinin zamanında ve usulüne uygun olarak alınması gerekir. Budama232 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ da, şaşırtmanın 1.yılından itibaren başlanır. Her vejetasyon mevsiminde, fidanın durumuna göre bir veya daha fazla tekrarlanır. Budamanın şiddetli yapılması büyümeyi menfi yönde etkiler. Budama keskin budama makası ile yapılır. Çatallaşmış tepelerde istikbal vadedenin dışındakiler ile kalınlaşmış yan dallar ilk olarak alınır. Kavak fidanlarında ilk yıl herhangi bir budama yapılmaz. Yalnız çatal tepeler teklenir ve çok kuvvetli azman yan dallar budanır. Budamada, daima budama makasları kullanılır. Yerinde Kök Kesme Bu işlem gerek ibreli, gerekse yapraklı ekim yastıklarında, kazık kök sistemi yerine, kuvvetli ve bol yan köklerden meydana gelmiş saçak bir kök sistemi elde etmek, gövdenin aşırı büyümesini yavaşlatmak suretiyle kök/gövde oranını kök lehine çevirmek için yapılmaktadır. Kök kesimi tatbik edilen fidanlarda kuvvetli bir kök sistemi teşekkül etmektedir. Bu fidanlar gerek fidanlıktaki repikaj sahalarında gerekse ağaçlandırma sahalarında daha iyi tutmakta ve gelişmeleri de daha fazla olmaktadır. Gerektiğinde fidanlarda yan kök kesimi de uygulanarak yan kök teşekkülü aşırı olan türlerle bu mahzurda ortadan kaldırılabilir. Kök kesimine tabi tutulacak fidanların yaşı, iğne yapraklı ve yapraklı türlerde farklılık gösterir. Genel olarak ibreli fidanlarda, bu işlemin uygulanacağı fidanların kökleri gelişmiş ve bıçak darbesi karşısında kıvrılmayacak bir durumda olmalıdır. Buna göre kızılçam gibi hızlı büyüyen türlerden 1+0; karaçam, sarıçam gibi daha yavaş gelişme gösteren diğer türlerde ise 2+0 yaşında kök kesimi yapılmalıdır. Ancak bu türlerde gövdenin aşırı bir gelişme göstermesi halinde, bu gelişmeyi önlemek üzere sonbahara doğru 1+0 yaşında da kök kesimi yapılabilir. Yapraklı fidanlarda ise esas itibariyle 1+0 yaşında kök kesimi yapılmalıdır. Ancak, burada dikkat edilecek husus, fidan boylarını kök kesme bıçağının üst çerçevesini aşmamasıdır. Buna göre fidanların 30-40 cm kadar boy aldığı devrede bu işlem uygulanmalıdır. Aksi halde bıçağın, üst çerçevesine fazlasıyla mukavemet edecek olan fidanlar zarar görebilir. Kök Kesme Zamanı Fidanların klimatik özelliklerinin aynı olmaması nedeniyle her yer için gerekli olabilecek kesin tarihler vermek mümkün değildir. Bu itibarla kök kesimi mahalli şartlara göre değişebilmektedir. Orta Anadolu şartlarında, 2+0 yaşındaki karaçam ve sarıçamda kök kesiminin Temmuz ayında yapılması uygun olur. Bu işlemin 1+0 yaşındaki fidanlarda yapılması halinde ise Eylül ayı başında, kızılçamda da Haziran ayı tercih edilmelidir. Yapraklı fidanlarda ise, kök kesimi genellikle Temmuz ayında yapılır. Bu uygulamadan elde edilecek neticeye göre, bir veya birden fazla kök kesimi yapılabilir. Damping-Off (Devrilme Hastalığı) Özellikle ekim yastıklarında, üst toprak tabakalarında yaşayan bir grup mantarın tasallutu ile meydana gelen bir hastalıktır. Damping off’a sebep olan mantarlar hem tohumu hem de tohumdan oluşan fideyi etkiler. Kök boğazından etkilenmiş fideler aniden devrilip çökerler. Ekim hazırlığı ve bakımlarının yeterli ve zamanında yapılması ile hava şartlarının uygunluğu gibi büyümeyi iyileştiren şartlar, bu mantarın etkinliğini azaltır. Bundan başka çeşitli ağaç türlerinin damping-off yapan mantarlara direnci farklılık gösterir. 233 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Bu hastalığı önlemek için dikkat edilmesi gereken hususlar ve alınacak tedbirler şunlardır: a-Toprağın kil oranı yükseldikçe bu hastalık arttığından fidanlıklarda kil oranını düşürücü tedbirler alınmalıdır. b- Bu hastalığın çok etkin olduğu fidanlıklarda ekim sıklığı mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Zira ekim sıklığı artıkça Damping off da artmaktadır. c- Ekimleri sıcak mevsimde(zamanda) yapmaktan kaçınmalıdır. Tohum ekimleri ilkbaharda mümkün olduğunca erken yapılmalıdır. Bu mantarın optimum üremesi + 25 ºC’de olmaktadır. d- Tohum gerektiğinden daha fazla derine ekilmemelidir. e- Ekim sonrası örtü materyali olarak ağır yapıda materyal kullanmaktan kaçınılmalı, organik maddece zengin, gevşek yapıda materyal kullanılmalıdır. f- Normalden fazla gübre kullanılmamalıdır Gübreleme Besin maddeleri kaybını önlemek üzere zaman zaman bir düzen içerisinde fidanlık topraklarının gübrelenmesi gerekir. Yeterli besin maddeleri verilen topraklarda yetişen fidanlar daha iyi tutar, daha iyi gelişir. Bu nedenle fidanlıklarda gübreleme önem taşır. Fidanlıklarda kullanılan gübreleri iki grupta toplarız; a) Doğal (organik) gübreler b) Yapay (ticari) gübreler Doğal gübreler olarak ahır gübreleri yalnız bir çok besin elementlerini içeren bir tam gübre değil, fakat aynı zamanda toprağın fiziki yapısını ıslah eden gübrelerdir. Ahır gübreleri, fidanlıkların en başta gelen, fidanlar için hayati bütün besin maddelerini bol miktarda içeren gübrelerdir. Doğal gübreleri içinde fidanlıklarda, kompostun da özel bir yeri vardır. Kompost, besin değeri olan her türlü organik artıktan (ot, yaprak, dal parçaları, çöp ve diğer her türlü bitki artıklarından) hazırlanabilir. Organik gübre olarak doğrudan ormandan alınan iyi ayrışmış bir yaprak çürüntüsü de özellikle humus bakımından çok zengin bir kaynak oluşturur. En ucuz diğer bir organik gübreleme yöntemi ise “yeşil gübreleme”dir. Yeşil gübreleme ile toprağın organik madde içeriği artırılarak fiziksel özellikleri iyileştirilir. Yapay gübreler arasında en büyük yeri ve kullanım alanını inorganik yapay gübreler alırlar. Fidanların topraktan aldıkları en önemli besin maddeleri azot, fosfor ve potasyumdur. Genellikle kuru azot gübrelerinin bir kısmı vejetasyonun başladığı dönemde, diğer kısmı da vejetasyonun ortasında verilmelidir. Fosfat gübreleri fidanlıklarda ekseriyetle sonbahar ve kısmen de ilkbahar aylarında verilmektedir. Potas gübreleri ise, esasta sonbaharda veya ekim veya repikajdan 3 hafta kadar önce verilmelidir. Gübreler nasıl ve ne miktarda kullanılmalıdır? Temel gübreleme, toprak işlemesi ile birlikte, ekim ve dikimden önce yapılan gübrelemedir. Özellikle ahır gübreleri, yeşil gübre ve kompost daha ziyade temel gübre olarak verilirler. 234 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Baş gübreleri ise, ekim veya dikimden sonra fidanlara verilen gübrelerdir. Baş gübreleri ekseri fidanların dibine atılır. Daha ziyade inorganik gübreler baş gübresi olarak verilir. Gübrelemenin etkili olabilmesi için, gübrelemeden hemen sonra yeterli bir sulama gerekir. Gübreler, en basiti el ile veya çeşitli gübre dağıtıcılarla, sulama veya yağmurlama sistemleri yoluyla verilir. Genel ve ortalama olarak beher dekar alana 2-3 ton ahır gübresi verilmesi önerilir. Gübrenin verilmesini takiben derhal tırmık veya tarakla karıştırılması icap eder. Kompostunda birim sahada kulanım miktarı; toprak türüne, tekstürüne ve toprağın besin gereksinimine göre büyük ölçüde değişir. Ancak kabaca bir dekarlık sahaya 10-15 m3 kompost verilmesi önerilir. Kompostun yine ahır gübresinde olduğu gibi toprağa bir tırmıkla gömülmesi, fakat bu gömülmenin 5 cm yi geçmeyecek şekilde oldukça sığ olması istenir. Meydan ağaçlandırmalarından örnekler 235 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 7. İÇ MEKAN BİTKİSİ SATIN ALINDIĞINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR İç mekan bitkilerinin satın alınacağı en uygun zaman, büyüme ve gelişme sezonları içinde iç ve dış mekan sıcaklığının birbirine yakın, ısının dengede olduğu ilkbahar ve sonbahar mevsimleri arasıdır. Kış aylarında seralardan 18-20 derecede ve nemli ortamlara alınan bitkiler, evlerin kuru ve sıcak havasına uyum sağlamaları uzun süre alacaktır. Sıcaklık farklılıklarının artmasıyla birlikte bitkilerde bozulma ihtimali de artar. Soğuk veya sıcak hava da bitkiler için zararlıdır. Hava ister soğuk, ister sıcak olsun, araba içinde bırakılan bitkiler çok kısa sürede kararır, yanar ve ölür. Toptan satın almalarda nakliye esnasında bitkiler kesinlikle kapalı araçlarla nakledil236 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ meli, yaz aylarında klimalı araçlarla nakil yapılmalıdır. Aksi takdirde bitkiler sıcaktan kavrulur ve kururlar. Evlerdeki kuru havanın bitki üzerindeki olumsuzluğunu azaltmak için; satın alınan bitkinin yaprakları ve uçları yanık, kararmış, yırtılmış olmamalıdır. Yaprak üstünde veya gövdede hastalık belirtisi olabilecek yapışkan ve kabuğumsu oluşumlar bulunmamalı, goncalı bitkiler seçilmelidir. Özellikle kış aylarında alınan bitkilerde ilk bir hafta on gün içerisinde görülen alt yapraklardaki birkaç sararma ve dökülme, ortam değişikliği nedeniyle normaldir, dökülmeler bir iki hafta içinde yavaşlar ve biter. Eğer yeni çıkan yapraklarda da yanmalar oluyorsa, bakım hatası yapılmaktadır. Büyük olasılıkla ortam bitki için çok kurudur. Ortamın ısısı düşürülmeli ve yapraklarına duş yaptırmalıdır. Sararma ve kuruma devam ederse bitkiyi aldığınız yere başvurmalı ve yardım almalısınız. Aldığınız bitkinin kökleri saksı içini sarmış ve dışarı çıkmaya başlamışsa saksı hemen büyütülmelidir. Kökler saksı içini kaplamışsa, ancak yine de bitkiyi istediğiniz renkte ve yapıdaki bir başka saksıya geçirmek istiyorsanız, kökleri koparmadan, yaralamadan, saksı altına drenaj yaparak saksıyı değiştirebilirsiniz. İç mekan bitkilerini sera veya dükkanlardan satın alıp bulunduğunuz ortama götürdüğünüzde, bazılarının yapraklarının hızla sarardığını, çiçeklerinin solduğunu, uzun süre yaşamadığını görebilirsiniz. Bitkilerin bozulmasının çeşitli nedenleri olabilir. İşte bunların yaşanmaması için bitki satın alırken dikkat edilmesi gerekenler. 8. İÇ MEKAN BİTKİLERİNİN SATIN ALINMASI VE YERLEŞTİRİLMESİ Bitkinin konulacağı mekanın büyüklüğü oranında bitki alınmalı.Büyük mekanlara büyük bitki küçük mekanlara da küçük bitki alınmalıdır.Boylu bitkilerin ışık istekleri de boyları oranında artmaktadır.Küçük mekanlara boylu bitkiler konulursa bu mekanlar boylu bitkinin ihtiyaçlarını karşılayamadığından bitkiler sararıp solmaya ve zamanla kurumaya başlayacaklardır. Bazı bitkiler ışığı çok sever, bazıları az, bzılarıda orta seviyede severler. Eğer eviniz az ışık alıyorsa çok ışık isteyen bitkileri almamalısınız. Bunun için, çiçeğin çiçekçiden satın alınmasından, evde ya da büroda uygun yere yerleştirilmesine kadar dikkat edilmesi gereken kurallar vardır. Çiçeğin çiçekçiden satın alındıktan sonra, gideceği yere soğuk, rüzgar ve yakıcı güneş ışığından korunarak ulaştırılması gerekir. Çiçeğin yerleştirileceği mekana gelince; çiçeklerin hoşlandığı ve hoşlanmadığı ortamlar vardır. Satın aldığımız çiçeklerdeki açıklayıcı etiketlere göz atarsak çiçeklerin nasıl ortamlardan hoşlandığını görürüz. Bitkilerin konulduğu mekanlar tek yönden ışık alıyorlarsa zamanla bitkide tek yönlü gelişme olur. Tek yönlü gelişmeyi önlemek için belli aralıklarla bitki saksısının yerinde döndürülmesi gerekir. Torf bitki besinleri yönünden fakir bir büyüme ortamı materyaildir. İthal bitkilerin saksı harcı torflu olduğundan bitkilerin besin ihtiyaçları suni gübrelerle sulama suyu veya sisleme ile verilmektedir.satın alınan bitkilerin besin ihtiyaçları 237 BAHÇIVANLIK EL KİTABI sürekli bir şekilde devam ettirilmezse bitkiler zamanla solmaya, sararmaya, yaprak dökmeye ve kurumaya başlarlar. Özellikle ithal bitkilerde meydana gelen olumsuzlukları, aldığımız bitkinin kalitesine, satıcıların yanlış yönlendirmesine bağlar, problemler tekrar ettiğinde bitki almamaya karar verir ve yeşil dostlarımızdan uzaklaşırız. Bitkiyi nereye koyacağımızı iyi bilmeli, onları uygun yerlere yerleştirmeliyiz. Doğru bitkiyi doğru yere koymazsak başarı sansımız oldukça azalır. Bitki hiçbir zaman koltuk, sandalye, vazo vs gibi istediğimiz köşeye koyabileceğimiz bir aksesuar değildir. İnsan isteklerine paralel ihtiyaçları olmadığı anlamına gelmez. Konuşmamaları veya hızlı hareket edememeleri onların farklı ihtiyaçları olduğunu göstermez. Onlar için sevgi de bir besindir. Bazen saksıları ufak olduğu halde sadece sevgiyle büyüdükleri hayretle görülmüştür. Yeşil dostlarımızı seçerken ışık ve ısı şartlarını, bitkinin konulacağı yerin genişliği gibi etkenleri göz önünde bulundurmalıyız. Bütçemizi iyi belirlemeli ve karşımızdaki satıcıya ne istediğimizi tam olarak anlatmalıyız. Bitki boyları aynı olsa bile fiyatlarında büyük farklılıklar olabilir. Örneğin 160- 170 cm yükseklikte üç köklü Dracaena marginata ile aynı boydaki, ancak daha yaşlı olan üç köklü Dr. Compacta arasında üç kat fiyat farkı vardır. Bitkiyi yerleştireceğimiz alan dar ise ve palmiyelerden hoşlanıyorsak, çabul büyüyen ve genişleyen Areca yerine, daha ağır ve yayılmadan büyüyen Kentia seçilmelidir. Direkt güneş alan bir ortamda Kentia, Dracaena marginata yerine, yaprakları güneşe daha dayanıklı Ficus veya Yucca kullanılmalıdır. Kısmi gölge olan ortamlarda Ficus benjamin, Fujer, yani eğrelti türleri yerine, daha ağır büyüyen, kalın gövdeli, koyu yeşil, etli yapraklı bitkiler kullanılmalıdır. Salon bitkilerini satın aldıktan sonra evinize götürürken soğuk rüzgardan ve keskin güneş ışığından korumaya özen göstermelisiniz. Bitkiyi hiç bir zaman hava akımında bırakmayın. Ateş ya da kalorifer yanına koymayın. Saksı değişiminde hiç bir zaman bahçe toprağı kullanmayın. 9. İÇ MEKAN SÜS BİTKİLERİNİN GENEL İSTEKLERİ • Sıcaklık • Orantılı Nem ve Su • Işık • Saksı Toprakları (Harçlar) 9.1. SICAKLIK Bütün diğer hayat olaylarında olduğu gibi bitkilerin büyüme ve gelişmelerinin de bulundukları yerin sıcaklığıyla sıkı ilişkisi vardır. Büyüme her bitki için karakteristik ve belli sıcaklıklarda mümkündür. Genel olarak 0-45 ºC arasında bitkiler, gelişme ve büyüme gösterirler. Sıcaklığın yüksekliği veya düşüklüğü metabolik olayları farklı yönlerde etkilemekte, böylece büyüme ve gelişme farklı düzeyde ortaya çıkmaktadır. Doğal yayılış alanlarına uygun olarak, iç mekan süs bitkilerinin sıcaklık gereksinmeleri de değişiktir. Bu bitkiler, genellikle 0 º C nin üzerindeki sıcaklıklarda yetişebilir. 238 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Çizelge 1: Bazı iç mekan süs bitkilerinin sıcaklık gereksinmeleri (°C) Yüksek Sıcaklık Kışın:16-20 Yazın:18-25 Ananas Anthurium Aphelandra Caladium Codiaeum Cordyline Dieffenbachia Dracaena Guzmania Maranta Microcoelum Neoregelia Nidularium Pachystachys Phalaenopsis Orta Sıcaklık Kışın:8-15 Yazın:15-18 Begonia rex Chlorophytum Cyclamen Ficus Monstera Nephrolepis Orchidaceae Palmae Poinsettia Primula Rhaphidophora Rhododendron Saintpaulia Sansevieria Tradescantia Düşük Sıcaklık Kışın:5-8 Yazın:15-20 Agave Aloe Asparagus Bougainvillea Campanula Ceropegia Citrus Crassula Echeveria Fatsia Fuchsia Gasteria Helxine Punica Sedum Ülkemiz koşullarında bitkilerin dinlenme dönemi kış aylarına rastlar. Bitkilerde ertesi yıl iyi bir gelişme ve çiçeklenme olabilmesi için dinlenme döneminin sağlanması zorunludur. Aksi halde, yani bitkiler kışında aynı yüksek sıcaklıktaki mekanlarda bulundurulduğunda, dinlenme dönemine giremezler. Bunun sonucunda, hem odun kısımları olgunlaşamaz ve tomurcuk oluşumu güçleşir ve hem de kış mevsiminde var olan ışık yetersiz olduğundan bitkilerde cılız gelişmelere neden olur. Bitkinin yaşlı veya genç oluşu ile sıcaklık gereksinimi arasında da sıkı bir ilişki vardır. Genç bitkiler, yaşlı bitkilere göre daha yüksek sıcaklık ister. Sıcaklıktaki ani düşüş ve yükselişler, genellikle solmalara, yaprakların düşmesine kalıcı zararlara ve ölümlere yol açabilir. İç mekan bitkileri genellikle, soba veya radyatör gibi ısıtıcıların yanında bulundurulmayı sevmezler. Öte yandan, kışın sıcaklığın 0 °C veya daha düşük olduğu zamanlarda birçok bitkinin konduğu pencere kenarlarında, sıcaklık tehlikeli biçimlerde düşebilir. Bu durumlarda bitkilerde zararlanma olmaması için, ek ısıtma sistemleri kullanılmalı veya pencere camı ile bitkiler arasına gazete kağıtları gerilmelidir. Ayrıca, bitkiler belirli bir süre için odanın daha ılık bir yerine taşınabilir. Sıcaklığın yalın ve doğrudan etkinliğine, ışık, nem …vb. faktörlerinde katkıları vardır. Aynı şekilde tüm bu etmenlerin etkileri birbirleri ile sıkı ilişkilidir. 239 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 9.2. ORANTILI NEM VE SU İç mekan süs bitkilerinin yaşayabilmeleri ve gelişebilmeleri için zorunlu isteklerinden biri de orantılı hava nemi ve sudur. Bitkiler kökleriyle suda erimiş halde bulunan besin tuzlarını alırlar. Bunların kökler aracılığıyla yapraklara ve oradan da işlenerek toprak üstü vejetatif organlara, çiçek ve meyvelere taşınmaları su sayesinde olur. Yapılan araştırmalar bitkiler tarafından alınan suyun % 90 ‘ınının yapraklardan su buharı şeklinde kaybolduğunu göstermektedir. Bu kayıp, bitkinin bulunduğu ortamdaki orantılı hava nemi ile doğrudan ilişkili olup; havanın içerdiği nemin düşük olduğu oranda yüksektir. Olağan koşullarda bitkinin terleme yoluyla kaybettiği su miktarı ile kökler tarafından alınan su miktarı arasında bir denge vardır. Ortam koşulları bitkinin kökleri ile almış olduğu su miktarından daha fazla terleme yapmasını gerektirdiğinde bitkinin yapraklarında sarkmalar, pörsümeler, sararmalar ve kurumalar gözlenir. Bitkinin bulunduğu yerin orantılı nemi yüksek ise bitkinin terleme hızı düşük olacağından su gereksinimi de azalacaktır. İç mekan süs bitkilerinin çoğu için istenen orantılı nem oranı %60-70 kadardır. 9.3. IŞIK Doğadaki diğer bitkiler gibi iç mekan süs bitkileri de özümleme yapabilmeleri, büyüme ve gelişmeleri için ışığa gereksinim duyarlar. Bitkiler gelişme dönemlerinde bol ışığa, buna karşılık dinlenme dönemlerinde daha az ışığa gereksinim duyarlar. İç mekan süs bitkileri ışığa olan gereksinimleri açısından güneşli, aydınlık, yarı gölge ve gölge yerlerde yetiştirilen bitkiler olmak üzere dört grupta toplanabilir. Birinci gruba giren süs bitkileri iç mekanlarda çoğunlukla güneye bakan pencerelerde veya yazın bahçede doğrudan doğruya güneş ışığı alan yerlerde bulundurulur. İkinci gruba girenler ise; doğrudan doğruya ve sürekli güneş ışığı almayan yerlerde yetiştirilen bitkilerdir. Bunların doğu veya batı penceresinin hemen arkasında bulundurulmaları uygundur. Yarı gölge yerleri seven bitkiler ise, hafif veya çok hafif güneşli yerlerde bulundurulur. Bunların doğu veya batıya bakan pencerelerin yakınında bulundurulması uygun olup, ayrıca çok güneşli zamanlarda bu yerlerin gölgelenmesi gerekir. Gölge koşullarda yetişen süs bitkileri ise iç mekanların güneş almayan yerlerinde (özellikle kuzeye bakan pencerelerde) ve seraların iyice gölgelenmiş bölümlerinde bulundurulmalıdır. 240 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Çizelge 1: Bazı iç mekan süs bitkilerinin sıcaklık gereksinmeleri (°C) Güney Pencereleri İçin Bitkiler Begonia (kışın) Beloperone Bromeliadlar (1) Camellia Ceropegia Citrus Coleus Cyperus Euphorbia millii Fuchsia Gardenia Hippeastrum Kaktüsler Kalanchoe Pelargonium Poinsettia Sukkulentler (g) Zantedeschia Orkideler (4) Palmiyeler (5) Primula Rhododendron Saintpaulia Sinningia Spathiphyllum Stephanotis Sukkulentler (2) Tradescantia Zantedeschia Zebrina Doğu ve Batı Pencereleri İçin Bitkiler Anthurium Begonia Bromeliadlar (1) Caladium Campanula Citrus Cyclamen Cyperus Dieffenbachia Dracaena Eğreltiler (3) Ficus Fuchsia Hedera Hippeastrum Hoya İmpatiens Kaktüsler Philodendron Pilea Rhaphidophora Saintpaulia Saxifraga Spathphyllum Tradescantia Zebrina Kuzey Pencereleri İçin Bitkiler Aglaonema Araucaria Aspidistra Begonia Bromeliadlar (1) Caladium Chlorophytum Dieffenbachia Dizygotheca Eğreltiler (3) Ficus Fittonia Helxine Hedera Maranta Microcoelum Monstera Peperomia 241 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 9.4. SAKSI TOPRAKLARI (HARÇLAR) 9.4.1. Saksı Harcı Hazırlamada Kullanılan Materyaller TOPRAK: Bitki yetiştirme ortamı olarak kullanılacak ideal bir toprakta kum, silt ve kil parçacıklarının uygun oranlarda karışmış halde bulunmaları istenir. Bu farklı büyüklükteki parçacıkların yaklaşık aynı oranlarda karışmasından oluşmuş topraklar, bünye sınıflamasında tınlı topraklar olarak adlandırılır. Tınlı toprak, saksı harçlarının en önemli yapı maddesidir. Uygun bir bitki gelişimi için toprakta belirli oranda suyun bulunması istenir. Çünkü su bitkilerin önemli bir yapı maddesini oluşturduğu gibi besin maddelerinin bitkiler tarafından alınmaları da toprak suyu aracılığıyla olur. TORF (TURBA) : Bataklık ve benzeri su altındaki arazilerde yetişen bitkilerin kısmen parçalanmış ve birikmesiyle oluşmuş organik maddelere denir. Turba birçok çağdaş tohum, çelik ve saksı harçlarının vazgeçilmez bir malzemesi olup; tınsız kompostların çoğunun temelini oluşturur. Tek başına da harç olarak kullanılabilmekle birlikte, daha çok başka materyallerle çeşitli oranlarda karıştırılarak kullanılmaktadır. Açık kahverengi veya sarımsı kahverengi lifli tipler yosun, kamış yada saz kalıntılarından oluşmuşlardır. Turba topraklarının hacim ağırlıkları düşük, su tutma kapasiteleri yüksektir. Yataklardan elde edilen turbalar 1,6 mm-1,9 cm arası parça büyüklüklerinde öğütülür. Küçük parçalar tümüyle kumlu topraklar dışında diğer bütün topraklar için uygundur. Turba doğal durumda azot dışında belli başlı besin maddelerinden yoksundur. Turbaların oluştuğu bataklıklarda çok çeşitli bitkiler yetişmekte ve turbalar bu belli başlı bitki türlerine göre sınıflandırılmalıdır. YAPRAK ÇÜRÜNTÜSÜ : Yaprakların parçalanma ve çürümesi sonucu oluşmuş materyaldir. Yaprak çürüntüsü, ormanlık alanlarda yüzeydeki yaprak döküntü tabakasının hemen altında doğal olarak bulunduğu gibi yaprakları bir sandık veya tel kafes içinde yığma yoluyla da yapay olarak hazırlanabilir. Koyu kahverengi toz şeklinde veya ince parçalar halindeki bu materyal, humusça oldukça zengin olup fazla miktarda besin maddesi içerir. Meşe ve kayın yapraklarından oluşan yaprak çürüntüleri en iyileridir. Özellikle saksı ağaçlarında başka materyallerle çeşitli oranlarda karıştırmak suretiyle turba yerine yaygın şekilde kullanılır. Yaprak kompostu yapımında, suyu daha çabuk absorbe ettiklerinden dolayı kuru yapraklar seçilerek bir yere yığılır ve üstü toprakla örtülür. AHIR GÜBRESİ : Organik gübrelerin en önemlisi olan ahır gübresi genellikle sığır, at, koyun, keçi vb. gibi hayvanların katı ve sıvı dışkıları ile yataklık olarak kullanılan sap, saman vb. materyallerden oluşur. Bitki besin maddesi ve organik madde kaynağı olarak ahır gübresinin önemi küçümsenemez. Genel bir anlatımla ahır gübresinin de % 70-80 su, %15-20 organik madde, %5-10 inorganik maddeler ile %0.5-0.7 azot, %0.2-0.3 fosfor, %0.4-0.6 potasyum bulunmaktadır. Bunlara ek olarak ahır gübresi küçümsenmeyecek miktarda Ca, Mg, S gibi bitki besin maddelerinin ve az miktarda da Fe, Mn, Zn, B, Cu, Mo gibi iz elementleri içermektedir. Ahır gübresi bitkiye yalnız besin maddelerini sağlamakla kalmaz aynı zamanda bit242 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ kinin daha iyi bir şekilde gelişimi için toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini de olumlu yönde etkiler. Bu etkiler şu şekilde sıralanabilir: • Toprağın su tutma kapasitesini artırır. • Ağır bünyeli (killi) topraklarda su geçirgenliği üzerine olumlu etki yapar. • Organik yapısı nedeniyle torak havalanmasını uygun yönde etkiler. • Verildiği topraklara koyu bir renk kazandırarak, güneş ışınlarını daha iyi emilmesini ve toprağın daha iyi ısınmasını sağlar. İç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılmaya en uygun ahır gübreleri sığır ve at gübreleridir. Koyun, tavuk ve kuş gübreleri azot ve fosfor kapsamları yönünden daha zengin oluşları ve hızlı etki yapmaları nedeniyle ancak gübre şerbeti şeklinde verilebilir. Yanmamış halde kullanılan koyun ve keçi gübrelerini kullanımında bitkilerin köklerinde oluşturdukları yakıcı etkiler nedeniyle çok dikkatli olunması gerekir. İyi yanmış ve ufalanmış haldeki sığır gübresi, saksılı süs bitkileri üretiminde uygulanabilecek en uygun ahır gübresidir. DİĞER ORGANİK MATERYALLER : Turba ve yaprak çürüntüleri dışında parçalanmış ağaç kabukları dışında saman, yer fıstığı ve çeltik kabukları vb. organik materyallerde harç yapımında kullanılır. Bazı materyaller bazı bitkiler için geleneksel olarak kullanılmaktadır. Söz gelişi ağaç kabukları orkide yetiştiricileri tarafından,çam ibreleri de özellikle Almanya ve Belçika’da açelya yetiştiricileri tarafından yoğun şekilde kullanılmaktadır. Hayvan organizma artıkları da yüksek düzeyde azot kapsamaları nedeniyle saksı harçlarına katılarak değerlendirilir. KUM VE ÇAKIL : Kum ve çakıl genellikle hacim ağırlığını ve su tutma gibi fiziksel özelliklerini değiştirmek amacıyla turbaya karıştırılmış halde kullanılırlar. Yetiştiricilik açısından ince kum terimi çapları 0,05-0,5 mm arasındaki taneciklerini içeren kumlar için kullanılmaktadır. İnce taneli bir kum, nemli turba ile kaba kum veya çakıla göre daha iyi karışır. Kum ve çakıl yalnız başlarına iyi bir drenaj hızına sahip olmakla ve az su tutmakla birlikte, bir harca karıştırıldıklarında daha çok karışıma giren başka materyallerin fiziksel özelliklerinin etkisinde kalarak hep aynı sonucu vermezler. PERLİT : Perlit volkanik kökenli bir alomino-silikattır. Sıkıştırıldığında ve birden 1000 ºC ye kadar ısıtıldığında beyaz kapalı hücresel yapıda hafif kümeler halinin alarak genişler. Bu kümeler stabildir (kararlıdır) ve harç içerisinde parçalanmaz. Fazla oranda perlit içeren harçların drenajları genellikle iyidir ve çok su tutmazlar. Perlit içeren harçların iyi havalanma gösterdikleri ve düşük yarayışlı su kapsamına sahip oldukları bilinir. Bu nedenle perlit çoğu kez turba ile karıştırılır. 9.4.2. Saksı Harçlarının Hazırlanması Saksı harçları hazırlanırken toprak elenmeli, iri parçalar atılmalı, böylece parçacıkların homojen bir büyüklükte olması sağlanmalıdır. Karışımda kullanılacak materyal çok kuru ise hafifçe ıslatılmalıdır. Bu konu özellikle turba açısından önemlidir, çünkü turba toprakla kuru iken karıştırılırsa suyu çok yavaş emer. Karıştırma işleminde karışımı oluşturacak toprak, turba, kum vb. kısımlar tabakalar halinde üst üste yığılmalı ve daha sonra bir kürekle alt üst edilmelidir. Toprak karışım, 243 BAHÇIVANLIK EL KİTABI kullanılacağı zaman ufalanıp dağılmaması için bir parça nemlendirilmeli fakat elle sıkıldığı zaman topak haline geçecek kadar da nemli olmamalıdır. İyi bir saksı harcı temiz olmalı, kesinlikle hastalık ve zararlılar ile bunların kontrolünde kullanılan zehirli maddeleri içermemelidir. Ülkemizde iç mekan süs bitkisi yetiştiricileri genellikle bir kısım bahçe toprağı, bir kısım ahır gübresi ve bir kısım kum karışımı harç olarak kullanırlar. Kimi yetiştiriciler ise hacim olarak bir kısım yaprak çürüntüsü, bir kısım yanmış ahır gübresi ve bir kısım kum ile harç yapmaktadırlar. 10. İÇ MEKAN SÜS BİTKİLERİNİN BAKIM ÖNLEMLERİ • Saksı Değiştirme • Su ve Sulama • Gübre ve Gübreleme • Budama • Temizleme • Havalandırma • Destek sağlama 10.1. SAKSI DEĞİŞTİRME Saksı değiştirme işlemi, iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde önemli bir yer kaplar. İçerisinde belirli miktar toprak bulunan kaplarda (saksı, çanak,, kasa …vb) yetiştirilen süs bitkilerini bir süre sonra var olan bitki besin maddeleri beslenme sonucu azalır. Saksı değiştirmeyi gerektiren başka bir önemli neden de bitkinin toprak kısmı ile birlikte köklerinin de gelişmesi ve saksının zamanla yetersiz duruma gelmesidir. Yani saksı bitkilerinde büyümeyle birlikte, saksı değişimi yapılmaktadır. İlk kez ölü bir yaprağın görülmesi, birçok bitkide saksı değiştirilmesi zamanını gösterir. Önceden sağlıklı görünen bitkiler kısmen renklerini yitirir ve daha az aktif olurlarsa büyük bir olasılıkla saksı değiştirme gereklidir. Ancak saksı değiştirmeden önce kötüleşmenin hastalıklardan ileri gelmediğinden emin olunmalıdır. Çoğu iç mekan bitkileri, özellikle yaprakları için yetiştirilen bitkiler, aynı saksıda bir yıl veya 18 ay tutulabilir. Çok genel bir kural olarak, saksı değiştirme işleminin hızlı gelişen genç bitkilerde her yıl, yaşlı bitkilerde ise birkaç yılda yapılması gerektiği söylenebilir. Saksı değiştirme için en uygun zaman, yine bitkiden bitkiye değişmekle birlikte, ilkbaharda yeni gelişmenin başlangıcındadır (genellikle martnisan ayları). Saksı değiştirme sırasında genel bir kural, yeni saksının eskisine oranla bir boy daha büyük tutulmasıdır. Saksısı değişecek bitki akşamdan sulanır. Değişecek saksıdaki bitki, işaret ve orta parmak arasına alınarak ters çevrilir. Saksı kenarları ve tabanına vurularak bir çivi ile tabandaki delikten taş parçası itilir. Bitki topraklı olarak saksıdan çıkarılıp, altına taş ve toprak konulmuş yeni saksıya yerleştirilir. Yerleştirilmeden önce bitki etrafındaki toprak tıraşlanarak küçültülür. Dikimden sonra etrafına ve toprak ilavesi yapılır. Sulamayla birlikte birlikte birkaç gün 244 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ nemli ortamlarda tutulmalıdır. Saksı değişmeden şu özelliği göz önünde tutmak gerekir; saksı değil, bitki kendini göstermelidir. Örneğin, büyük bir saksıya küçücük bir süs bitkisi dikilirse süs bitkisinin kaybolduğunu görürüz. 10.2. SU VE SULAMA İç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde en önemli konulardan biride sulamadır. Sulama suları normal ısı derecesinde, dinlendirilmiş ve havadar olmalıdır. Soğuk, havasız, tuzlu ve kireçli sular sulama suyu olarak önerilmez. Sular, yağmur, kuyu, kaynak ve durgun sular diye adlandırılırlar. Yağmur suları ve akarsular tercih edilenleridir. Sulamayı etkileyen en önemli etmenlerden biri bitki çeşididir. Örneğin kaktüsler ve sukkulent bitkiler palmiyeler, eğreltiler ve sklamenlere göre daha az suya ihtiyaç duyarlar. Bitkiler etkin gelişme dönemlerinde dinlenme dönemine göre suya daha çok gereksinme duyarlar. Ancak bitki goncaya kaktığında suyunu biraz azaltmalıdır. Eğer kökler toprak içerisinde fazlaca yayılıp tüm saksıyı doldurmuş ise, su bitki tarafından kolayca alınır ve topraktaki nem kısa sürede kaybolur. Bu durumda bitkileri sık sulamak gerekir. Su tutma kapasitesi düşük olan kumlu topraklarda yetiştirilen bitkileri, humusça zengin tınlı topraklardakine oranla daha sık sulamak gerekir. Sulama süresi ve miktarı bitki türüne göre değişir. Genel olarak su miktarının, saksı altından çıkmayacak ölçüde olması önerilir. Her sulamada fazla miktar su verilip, saksı altından çıkması, toprağın devamlı yıkanması ve besin maddelerinin süzülüp gitmesi demektir. Sulama yalnız topraktan değil, ara sıra yapraklara su püskürtmek suretiyle de olur. Kilden yapılmış saksılar gözenekli olup, suyu toprak yüzeyi yanında saksı kenarındaki gözeneklerden de kaybederler. Bu nedenle bu tip saksılardaki topraklar plastik vb saksılara göre daha çabuk kurudukları için daha sık sulanmaları gerekir. Bazı bitkiler için belirli iklim koşullarında günde 2-3 kez dahi sulama yapmak gerekirken, bazı bitkileri haftada 2-3 kez sulamak yeterlidir. Su bitkiler için son derece önemlidir, ama aşırı sulamada hiç su vermemek kadar tehlikelidir. Önemli olan nokta bitkileri her gün gözlemek ve her akla geldiği zaman değil, suya gereksinim gösterince sulamaktır. İyi bir yetiştirici gözle izlemek veya dokunmak suretiyle bitkinin suya gereksinim duyup duymadığını anlayabilir. Eğer bitkide solma belirtileri varsa, büyük bir olasılıkla susuz demektir. Sulama yaparken su birden verilmemeli, yavaş yavaş ve saksı toprağını oymayacak şekilde verilmelidir. Kural olarak bitkilerin günün sıcak saatlerinde sulanmaması gerekir. Gelişme dönemi olan ilkbahar ve özellikle yaz aylarında akşamüzeri sulama yapılması uygundur. 10.3. GÜBRE VE GÜBRELEME Tüm kültür bitkileri gibi iç mekanlarda yetiştirilen süs bitkileri de, normal ve sağlıklı bir gelişim için yeterli ve dengeli bir beslenmeye gereksinim duyarlar. Toprakların özelliklerini düzeltmek, bitkisel üretimi nitelik ve nicelik yönünden artırmak amacıyla toprağa verilen her türlü organik ve inorganik kökenli maddelere “gübre”, bu maddelerin 245 BAHÇIVANLIK EL KİTABI toprağa verilme işlemine de “gübreleme” adı verilir. Bitkiler azot (N) fosfor (P) potas (K) olmak üzere üç ana besin maddesine öncelikle ihtiyaç duymalarının yanı sıra, magnezyum, demir, kükürt gibi tali maddelere de ihtiyaç gösterirler. Bu bitki besin maddelerini gübreleme ile bitkilere kazandırabiliriz. Gübreler topraktan verilebildiği gibi yapraktan da verilebilir. İç mekan süs bitkilerinde; • Kullanılacak gübreler hafif asit özellikte olmalıdır. • Gübrelemeden önce saksı toprağı iyice sulanmalıdır. • Gübreleme kesinlikle doğrudan güneş ışığı altında yapılmamalı, gübrelerin akşama doğru gübrelenmesi tercih edilmelidir. • Yaprakları alaca renkli olan bitkilere az gübre verilmelidir. Aksi halde yaprakların yeşil renk aldığı görülür. • Yalnız yaprakları için yetiştirilen sürekli yeşil otsu bitkilerin, genellikle kış sonundan sonbahar başlangıcına değin gübrelenmelerine karşın, çiçekleri için yetiştirilen bitkiler esas gelişme döneminde, tomurcuk ve çiçek oluşumu sırasında, yapraklarını döken süs bitkiler ise bir miktar yapraklandıktan sonra gübrelenirler. Saksı bitkilerinde, saksı toprağı hazırlanırken bir miktar çiftlik gübresi konulmakla birlikte, gelişme periyodu içinde de suda bekletilerek şerbet halinde verilir. Verilecek miktar, gübre çeşidine göre değişmekle birlikte (güvercin, tavuk) ortalama 1/4 çay bardağı olmalıdır. 10.4. BUDAMA Süs bitkilerinde, gençleştirme ve şekil verme amacıyla yapılan bir işlemdir. Gövdeleri odunsu yapıda ve fazla boylanma özeliğinde olan iç mekan süs bitkilerini bodurlaştırmak ve alt kısımlardan başlayarak dallanmalarını sağlamak için budamak gereklidir. Saksı bitkilerinde hafif bir budama yapılır. Park ve bahçe bitkilerinde, çok yıllık süs bitkileri, ağaç ve ağaçcıklarda uygulanır. Ağaç ve ağaçcıklarda budama, ilkbahar öncesi gözler uyanmadan yapılmalıdır. Büyüme döneminde daha hızlı gelişen üst sürgünleri zayıflatmak için, yumuşak tepe sürgünleri alma ile yan dallarının daha iyi gelişmesi ve daha bol çiçeklenmesi sağlanır. Bazı bitkilerde iki çiçek arandığından yan tomurcukların koparılması ile uç tomurcuklar daha güçlü büyür ve daha iri, güzel çiçekler elde edilir. 10.5. TEMİZLEME Yaprakları ayda bir temizleyin. Musluk suyunuz sert suysa kireç birikimini önlemek için ılık su ya da yağmur suyu tercih edin. Büyük yapraklı bitkilerin sık sık ılık suyla spreylenmeleri gerekir. Sert ve parlak yapraklı bitkiler Örneğin: Kauçuk bitkisi Nemli bir bez ya da süngerle yaprakları temizleyin. Büyük bitkiler için olan parlatıcıları kullanabilirsiniz. Yaprak parlatıcılarını kesinlikle eğrelti otlarında, çok yapraklı ya da çiçekli bitkilerde kullanmayın. Küçük yapraklı bitkiler Örneğin: Eğrelti otu ve hurma. Düzenli Su ile spreyleyin. Tüylü Yapraklı bitkiler Örneğin: Begonya. Yumuşak fırça ile temizleyinEğer salon bit246 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ kinizin kökleri saksı dibinden çıkıyorsa veya toprak çabuk kuruyorsa, saksısını değiştirme zamanı geldi demektir 10.6. HAVALANDIRMA Bitkiler insanlar kadar temiz havaya ihtiyaç duymayabilirler.Eğer bitkiler kapalı alanlarda yalnız başlarına yetiştirilebiliyor iseler hava değişimi olmaksızın uzun süre normal bir gelişim gösterebilirler.Ancak bulunduruldukları ortamların havası yapay yollarla kirletilirse bitkiler bundan zarar görebilir.Bundan dolayı zaman zaman ortam havasının değiştirilmesine ve temizlenmesine ihtiyaç vardır. Bitkileri havalandırırken havalandırma esnasında dış mekanın soğuk havasının cereyan oluşturacak şekilde içeri girmesine engel olunmalıdır. Karşılıklı olan kapı ve pencerelerden bir tanesini açmak gerekir. Yada karşılıklı olmayan pencere ve kapıları açmak daha doğru olur. 10.7. DESTEK SAĞLAMA Tırmanan bitkileri nasıl desteklemeli: Bazı tırmanıcı bitkiler duvar üstünde sağlam bir pençeye sahiptirler. Bazı türlerin tırmanabilmesi için yardım gereklidir. Bu yardım, duvara vida monte edilip sürgünlerin ince teller yardımıyla bunlara tutturulması suretiyle olabilir. Duvara tel gerebilir, ağaç direkler koyabilirsiniz. Ancak yapılan düzenlemede bitkinin yeterli ışık alması gerektiği unutulmamalıdır. Başka destek çeşitleri Bazı küçük bitkiler, saksıya demir çember monte edilip bununla desteklenirler. Stephanotis, Ho-ya carnosa gibi ince sürgün veren bitkiler için demir çember son derece uygundur. Fakat Philo-dendron, daha büyük bir destek ister. Bu tür bitkilerin desteklenmesinde; üzeri yosun veya sünger kaplı plastik bir boru kullanılabilir. Yosunlar, boruya naylon ipler ile bağlanmalı, zaman zaman da ıslatılmalıdır. Böylece bitkinin hava kökleri yosunlar arasına girip desteğe tutunacaklardır. 11.İÇ MEKAN SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİĞİ • Generatif üretim (eşeyli üretim) • Vegetatif üretim (eşeysiz üretim) 11.1. GENERATİF ÜRETİM (EŞEYLİ ÜRETİM) 11.1.1. Tohumla Üretim Tohum ile üretim iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde çok kullanılan bir yöntemdir. Çimlenme yeteneğine sahip nitelikli tohum sağlamanın kolay olduğu, vegetatif üretim için yeterince anaç bitki bulunmadığı, fazla miktarda bitki üretilmek istendiği ve sonuç olarak yeni çeşitler elde etmenin söz konusu olduğu durumlarda tohumla üretim yöntemine başvurulur. Çimlendirme Ortamları Tohumla üretimde iyi bir çimlendirme ortamı, tohumun çimlenmesini sağlayacak kadar nemli ve tohuma sürekli su temin edecek fiziksel özelliklere sahip olmalı, ayrıca iyi bir havalandırmaya olanak vermelidir. 247 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Çimlendirme ortamı olarak toprak, kum, yaprak çürüntüsü, turba yosunu, sphagnum yosunu, perlit vermikülit veya bunların değişik kombinasyonlarından oluşan karışımlar kullanılmaktadır. Toprak içeren çimlendirme ortamlarından en fazla kullanılan İngiltere’de John İnnes Bahçe Bitkileri Enstitüsü tarafından geliştirilmiş olan karışımdır. 2 kısım tınlı toprak 2 kısım turba yosunu 1 kısım kum Bunlar hacim olarak karıştırılmalı ve karışımın her metreküpüne 1 kg süperfosfat ve 600 g öğütülmüş kireç taşı katılır. Kireç sevmeyen bitkiler kireç taşı konmaz. Birkaç İç Mekan Süs Bitkisini Aynı Ortamda Bulunduğu Sera Çimlenme Üzerinde Etkili Olan Çevre Şartları Su : Tohum tarafından suyun emilmesi çimlenme olayının ilk basamağını oluşturur. Bazı tohumlarda kabuklar suyu hemen hemen hiç geçirmezler. Bu kabuklar herhangi bir şekilde yumuşatılıp parçalanmadıkça çimlenme olmaz. Sulamalar genellikle sabah yapılmalıdır. Öte yandan kötü bir drenaj ile birlikte aşırı bir sulama da çok zararlıdır. Çünkü bu durum çimlenme ortamındaki havalandırmayı azaltır ve çürümelere neden olur. Sıcaklık Tohumların çimlenebilmesi için uygun bir sıcaklık gerekir. Çimlenme için tohumların sıcaklık istekleri en düşük, en yüksek ve en uygun olmak üzere genellikle üç esas üzerinden düşünülür. En düşük sıcaklık bunun altında çimlenmenin olmadığı, en yüksek sıcaklık ise çimlenmenin oluştuğu yüksek sıcaklıklardır. Bu sıcaklığın üstünde bir çok türlerin tohumları zarar görür. Optimum sıcaklık çimlenme için en uygun olanıdır.Bu sıcaklıklar yüzde olarak en çok fidenin en yüksek çimlenme hızıyla oluştuğu sıcaklıklardır. 248 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Çizelge 3. İç mekan süs bitkileri tohumlarının çimlenmeleri için gerekli sıcaklıklar 10-13 13-16 16-18 Araucaria Citrus Asparagus Fatsia Cyclamen Begonia Semp. Fuchsia Heppeastrum İmpatiens Pelargonium Punica Sedum 18-21 Begonia xTuber Calceolaria Caleus Cyprus Dizygotheca Kalanchoe Phoenix Primula Saintpaulia 21-24 Agave Aloe Anthurium Schefflera Senecio Sinningia 24-27 Chamaedorea Hoela Microcoleum Oksijen Tohumlar canlılığını koruduğu sürece solunum devam eder. Bu nedenle oksijen şarttır. Eğer oksijen çok az miktarda olursa, tohumun çimlenmesi tümüyle durmasa bile gecikebilir. Işık Işığın etki gücü ancak tohumlar su alıp şiştikten sonra başlar. Işık fidelerde büyüme olayını etkiler, dayanıklı ve güçlü bitkilerin oluşumu için gereken şiddette ışık zorunludur. Işığın gerekenden az olduğu durumlarda sarı renkli, ince uzun ve zayıf fideler oluşur. Aşırı derecede düşük veya yüksek ışık şiddetinden sakınılmalıdır. Tohum Ekimi İç mekan süs bitkilerinin tohumları seralarda hazırlanmış yastıklara, kasalara, saksılara veya polietilen torbalara ekilebilir. Ekim yöntemi tohumun irilik ve ufaklığına göre değişir. Çok küçük tohumlar toprağın yüzüne serpilerek, orta irilikte tohumlar 2,5 cm aralıkla açılacak yüzlek çukurlara ekilirler. Çok sık bir ekim yapmaktan kaçınmak için, küçük ve orta irilikte tohumların, ekimden önce ince kum, kül vb. materyalle karıştırılması gerekir. Tohumlar ekildikten sonra üzeri tohumun iriliğine göre bir harç tabakasıyla kaplanır ve tohumun toprakla iyice teması için tahta tokmaklarla bastırılır. Genel olarak tohumların ekim derinliklerini kendi büyüklükleri kadar hesaplamak gerekir. Ekilen tohumun üzeri, en fazla kendi çapının 2-4 katı kadar bir harç tabakası kadar örtülür. Tohumların üzerleri harç ile kapatıldıktan sonra tohumların toprak yüzeyine çıkmamaları için süzgeçli kovalarla hafifçe sulama yapılır. Çimlenmenin başlangıç evresinde su kaybını azaltmak amacıyla tohum yastığının üzeri bir cam veya polietilen örtü ile kapatılır ve üzeri çuval parçası, gazete kağıdı vb. materyalle gölgelenir. Ara sıra su gereksinimini karşılamak üzere kontroller yapılır. Genellikle 7-20 gün içerisinde tohumlar çimlenir ve toprak yüzeyine çıkarlar. 249 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Çizelge 4. İç mekan süs bitkileri tohumlarının en uygun ekim zamanları BİTKİ TÜRÜ Agave Aloe Anthurium Araucaria Asparagus Begonia semp. Begonia x tuber. Calceolaria Citrus Clivia Coleus Cordyline Crassula Cyclamen Cyprus Dizygotheca Fatsia Fuchsia Hippeastrum Hoeia (Kentia) İmpatiens Kalanchoe Microcoelum Pelargonium Phonix Primula Punica Schefflera Sedum Senecio Sinningia EKİM ZAMANI Nisan Mart Şubat Mart Nisan Şubat-Mart Ocak-Şubat Haziran Mart Ocak-Şubat Ocak Nisan Nisan-Mayıs Eylül veya Ocak-Şubat Mart-Mayıs Şubat-Nisan Nisan Mart-Nisan Mart Şubat Mart Mart Şubat-Mart Şubat Şubat-Mart Temmuz-Ağustos Mart Şubat-Mart Mart-Nisan Nisan-Ağustos Şubat-Mart 11.2. VEGETATİF ÜRETİM (EŞEYSİZ ÜRETİM) Vegetatif üretim, bitkilerin kök ve sürgün oluşturabilen veya başka bir bitkiyle kaynaşıp gelişebilen beden parçaları veya kol, soğan ve yumrular gibi organlarla yapılan üretim şeklidir. Vegetatif üretim tohumla üretime oranla daha kolaydır. Bu yöntemin tercih edilme nedenlerinden biri de eşeysiz üretimin yeni bitkilerin genetik yapısında herhangi 250 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ bir değişiklik oluşturmaması ve ana bitkinin tohum özelliklerinin yavru bitkilerde ortaya çıkmasıdır. 11.2.1. Çelikle Üretim Bir bitkinin gövde, değişikliğe uğramış gövde, yapraklar veya kökler gibi vegetatif organlarının ana bitkiden kesilip ayrılarak uygun çevre koşulları altında başka bir yerde köklendirilmesine “çelikleme” veya çelikle üretim adı verilir. Köklü yeni bir birey elde etmek amacıyla bitkilerden kesilen beden parçalarına ise çelik denir. Bu üretim yöntemi, ucuz, çabuk ve basit olup, pahalı ve güç bir uygulama olan anaç ve aşı sorununu ortadan kaldırır. Çelik Çeşitleri • Gövde çelikleri • Odun çelikleri • Yarı Odun (veya yarı olgun) çelikler • Yumuşak odun (veya tepe) çelikleri • Yaprak çelikleri • Göz çelikleri • Yaprak-göz çelikleri • Kök çelikleri 11.2.1.1. Gövde Çelikleri Çoğunlukla süs bitkilerinin çoğaltılmalarında kullanılır. Örneğin: Dieffenbachia, Kardeş kanı (Dracaena), Kaktüs vb. süs bitkileri bu yolla çoğaltılır. Gövde çelikleri en önemli çelik tipi olup, hazırlanmalarında kullanılan odunu doğal özelliklerine göre odun, yarı odun (veya yarı olgun) ve yumuşak odun (veya tepe) çelikleri olmak üzere üç grup altında toplanır. Gövde çelikleri ile üretmede yan veDifenbahya (Diffenbachia Seguine) ya uç gözleri içeren sürgün parçaları alınır. Serasından Görünüm Bunlar özel koşullar altında adventif kökler oluşturur, ve böylelikle bağımsız bir bitki elde edilir. İç mekan süs bitkilerinin büyük bir bölümü yumuşak odun (tepe) çelikleri ile üretilirler. 11.2.1.2. Odun Çelikleri Vegetatif üretimin en ucuz ve en kolay uygulanabilen yöntemlerinden biridir. Bu çelikler bir yaşlı dallardan ve Ekim-Mart ayları arasında, yani bitkilerin kış dinlenme dönemi içerisinde hazırlanırlar. Üretim materyali olarak kullanılacak odun çelikleri, sağlıklı, güçlü ve güneşte büyüyen bitkilerden alınmalıdır. Orta kalınlık ve güçteki dallar çelik yapımında çelik yapımında en çok istenilen kısımlardır. Odun çelikleri, üretime alınan türlere göre değişmekle birlikte, genel olarak 15-30 cm uzunluğunda hazırlanırlar. Çapları yine türlere bağlı olarak 0.6-2.5 cm olabilir. Çe251 BAHÇIVANLIK EL KİTABI likler en az iki göz içermeli; dip kesimleri gözlerin hemen altından, tepe kesimleri gözlerin 1.5-2.5 cm üzerinden yapılmalıdır. Çelik alındıktan sonra dip kısmındaki yaprakları koparılır. Köklendirme ortamına dikilmeden önce 24 saat düşük konsantrasyonda bir hormon uygulaması köklenme oranını artırmaktadır. Çelikler köklendirme yastıkların eğimli bir şekilde ve boylarının yarısı veya 2/3’ü harç içerisine gömülmek suretiyle dikilirler. İyice sulandıktan sonra, köklenme oluncaya kadar kurumayı önlemek amacıyla ortamın üzeri cam veya polietilen örtü ile kapatılır. Yarı odun veya yarı olgun çelikler Bu çelikler genellikle yaz aylarında büyümenin hemen başlamasından sonra ve yeni sürgünler kısmen odunlaşınca alınır. Yarı odunsu çelikler, yaklaşık olarak boylarının yarısına veya 1/3 oranına kadar harca daldırılmalı; köklendirme ortamı genellikle hacim olarak eşit miktardaki turba ve kaba kum karışımından oluşmalıdır. Yapraklı yarı odunsu çeliklerin fazla nemli koşullarda köklendirilmeleri zorunludur. Yumuşak odun veya tepe çelikleri Diğer çelik çeşitlerine göre tepe çelikleri daha kolay ve çabuk köklenir. Bu tip çelikler bitkilerin yumuşak ve etkili yeni ilkbahar sürgünlerinden alınır. Bunların dip kısımları hafif odunsu ve kahverengi, diğer yarısı ise yeşil ve yumuşaktır. İki veya daha çok boğumlu olup, gövdenin yalnızca 7.5-10 cm uzunluğundaki uç kısmını içerirler. Tepe çelikleri her zaman yapraklı olarak hazırlanır ve bu nedenle de nemi fazla yüksek yerde köklendirilir. Tepe çeliklerinde taban kesimi gözün hemen altından yapılır, dip kısmındaki yapraklar büyükse su kaybını azaltmak ve köklendirme yastıklarında yer darlığını önlemek için yaprak alanı küçültülmelidir. Tepe çeliklerinde dikim derinliği boylarının yarısı veya 1/3 ü kadardır. Köklenme süresince istenilen nem ve sıcaklık koşulları sağlandığı taktirde çelikler 2-4 hafta gibi kısa sürede kök oluştururlar. Gülün köklendirme hormonu kullanılarak yumuşak odun çeliği ile üretilmesi 11.2.1.3. Yaprak Çelikleri Yaprak çelikleri ile yeni bir bitki elde etmek için yaprak ayası ve onunla birlikte yaprak sapından yararlanılır. Begonia rex, Peperomia caperata, Sansevieria bu yöntemle kolaylıkla çoğaltılabilirler. 252 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Saksı Çiçeği “Gül Begonya” Serası Saintpaulia (menekşe) nin yaprak çelikleri ile üretilmesi Kılıç çiçeğinin yaprak çelikleri ile üretilmesi 253 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Begonia rex in yaprak çelikleri ile üretilmesi Yeni gine cam güzelinin çelik ile üretimi Uzun sivri yaprakları olan Sansevieria trifasciata bitkisi 7.5-10 cm uzunlıkta parçalara ayrılır. Bu yaprak parçaları uzunluklarının yarısına veya 3/4’üne kadar köklendirme ortamına sokulur, bir süre sonra yaprak parçasının tabanında yeni bir bitki oluşur. Etli, kalın yaprakları olan Begonia rex in yaprak çelikleri ile üretilmesinde olgun yaprakları yaprak sapı ile alınır, yaprağın alt yüzündeki damarların birleştiği yerler bıçağın ucu ile çizilir, bu işlemden sonra çizilen damarlar yani yaprağın alt ayası toprak temas edecek şekilde nemli köklendirme ortamı üzerine yatırılır, yaprak sapı da kuma gömülür. Damarların toprakla temasını sağlamak için yaprağın üzerine hafif bir ağırlık konur. Köklendirme ortamının sürekli nemli kalması için üstü bir cam veya polietilen ile kaplanır. Yaklaşık 3-4 hafta içerisinde her damarın kesildiği noktada yeni bitkiler oluşur. Bu sürgünler, 2-3 yaprak olunca büyüme kompostu ile doldurulmuş küçük saksılara şaşırtılırlar. 11.2.1.4. Göz Çelikleri Bunlar küçük, olgunlaşmış ve yapraksız gövde parçaları olup; anaç bitki gövdelerinin her parçada bir göz bulunacak şekilde kesilmesi ile oluşurlar. Alınacak bitkilerin iyi gelişmiş uzun gövdelere sahip olmaları gerekir. Gövdeler 4-5 cm uzunluğunda çelik parçalar halinde, her parça bir uyuyan göz bulundurulacak şekilde kesilir. Çeliklerde çürümeyi önlemek için yara yerine odun kömürü tuzu serpilir. Çelikler gözler yukarıda kalacak şekilde köklendirme yastıklarına yatay olarak ve yarısı harç içerisine gömülmek suretiyle dikilir. Sonra yastıkların üzeri cam veya polietilen örtü ile kapatılır. İyi köklenmiş sürgün vermiş bulunan çelikler daha sonra içerisinde büyüme kompostu bulunan saksılara şaşırtılırlar. Dieffenbachia maculata, Dracaena deremensis bu yolla çoğaltılabilir. 254 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 11.2.1.5. Yaprak Göz Çelikleri Bu tip çelikler yaz mevsimi boyunca bitkiler aktif büyüme halinde iken alınan göz çeliklerinin formları olup; bir yaprak ayası, yaprak sapı ve üzerinde göz bulunan kısa bir dal parçasından oluşurlar. Salon sarmaşığının yaprak göz çeliği ile üretilmesi Yıldız çiçeğinin çelik ile üretilmesi Bu yöntem, özellikle üretim materyali az olduğu durumlarda daha önemle kullanılır. Çünkü aynı miktar ana materyalin gövde çeliği olarak kullanılmasına oranla, en az iki kat daha fazla yeni bitki elde edilebilir. Her göz bir çelik olarak kullanılmasına oranla, en az iki kat daha fazla yeni bitki elde edilecektir. Her göz bir çelik olarak kullanılabilir. Yaprak-göz çelikleri, gözleri iyi oluşmuş, sağlıklı yaprakları aktif olarak büyüyen materyalden yapılmalıdır. Bu çelikler, köklendirme ortamına göz toprak yüzeyinden 1-1,5 cm aşağıda kalacak şekilde yerleştirilmelidir. Yüksek nem sağlanarak ve köklenme or- İç Mekan Süs Bitkilerinden Alınmış tamı ısıtılarak daha kısa zamanda köklenme sağlanır Çeliklerden Bir Görünüm 11.2.2. Çelik Alma Zamanları Çelikle üretimde, çelik alma zamanının köklenmenin başarısı üzerine etkisi büyüktür. Kuşkusuz bazı bitkilerden tüm yıl boyunca çelik almak olanaklıdır. Fakat odun çelikleri kış dinlenme döneminde, yapraklı, yeşil veya yarı odunlaşmış çelikler ise büyüme döneminde, henüz sertleşmemiş veya kısmen odunlaşmış dalların kullanılmasıyla alınırlar. Yeşil çelikler geç ilkbahar ve yaz ayları içinde alınır ve kışın alınan odun çeliklerine göre daha çabuk köklenirler. Bu nedenle, çeliklerinin köklenmesi güç olan bitkiler çoğu kez zorunlu olarak yeşil çeliklerle üretilirler. 255 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Çizelge 5. İç Mekan Süs Bitkilerinin Çelik Alma Zamanları. BİTKİ TÜRÜ Aglaonema Aphelandra Araucaria Begonia rex Begonia semp. Beloperone Bougainvillea Camellia Campanula Cholorophytum Citrus Codiaeum Coleus Cordyline Crassula Cyperus Dieffenbachia Dracaena Echeveria Euphorbia milli Euphorbia pulcherrima Fatshedera Ficus Fittonia Fuchsia Gardenia Gasteria Hedera Hibiscus Hoya İmpatiens Kalanchoe Monstera Pachystachys Pelargonium Peperomia Philodendron Pilea Punica 256 ÇELİK ALMA ZAMANI Nisan Mart Kasım-Mart Haziran-Ağustos Nisan-Mayıs Nisan-Mayıs Aralık Mayıs-Haziran Mayıs-Ağustos Mart-Nisan Şubat Haziran-Ağustos Nisan-Mayıs Nisan Temmuz-Ağustos Mart-Haziran Mart veya Ağustos Mayıs-Haziran Nisan-Temmuz Nisan Nisan-Haziran Mart-Nisan Mart-Nisan Temmuz Ağustos Temmuz-Ağustos Nisan-Haziran Temmuz-Ağustos veya Eylül-Ekim Nisan-Ağustos Haziran-Temmuz Nisan-Eylül Mayıs-Ağustos Haziran-Ağustos Mart-Nisan Temmuz-Eylül veya Ocak-Şubat Nisan-Ağustos Mayıs-Haziran Mayıs Haziran SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ BİTKİ TÜRÜ Rhaphidohora Rhododendron Saintpaula Sansevieria Sedum Sinningia Stephanotis Tradescantia Zebrina ÇELİK ALMA ZAMANI Mayıs-Haziran Haziran-Ağustos Haziran-Eylül Mayıs-Ağustos Nisan-Eylül Haziran-Temmuz Nisan-Haziran Nisan-Eylül Mayıs-Ağustos 11.2.3. Aşı İle Üretim Aşı, iki bitki parçasını birleştirmek, kaynaştırmak ve tek bir bitkiymiş gibi birlikte büyüme ve gelişmelerini sağlamaktır. Aşılı bir bitkiyi oluşturan bu iki bitki parçasından, üzerine aşı yapılan ve kökü oluşturan alttaki kısmına “anaç”, aşı yerinin üstünde kalan ve bitkinin tacını oluşturan kısmına da “kalem” adı verilir. Aşı ile diğer vegetatif üretim yöntemleri ile üretilemeyen çeşitler çoğaltılabilir. Değersiz çeşitler istenilen çeşitlere dönüştürülebilir. Aşılar göz ve kalem aşıları olarak ikiye ayrılır. Aşıyla üretim iç mekan süs bitkilerinden çok, süs ağaç ve çalıların çoğaltılmasında yaygın olarak kullanılan bir metoddur. İç mekan süs bitkilerinin bazılarında uygulanmakta olan aşı çeşitleri bulunmaktadır. Özellikle kaktüsler birbirleri üzerine çok iyi bir şekilde aşılanabilir. Çizelge 6. Aşı ile üretilebilen bazı iç mekan süs bitkileri. KALEM Camellia japonica Dizygotheca elegantissima Epiphyllum sp. Hibiscus rosa-sinensis Opunthia sp. Rhododendron sp. ANAÇ Camelia japonica Meryta denhamii Hoya cornosa veya Trichocereus spachianus Hibiscus rosa-sinensis Opuntia ficus indica Rhododendron luteum 11.2.4. Daldırma ile Üretim Bu vegetatif üretim yöntemi, ana bitkiye bağlı bir şekilde gövdenin veya sürgünün köklendirilmeye alınmasıdır. Köklenen gövde daha sonra kendi kökleri üzerinde büyüyen yeni bir bitki elde etmek amacıyla ana bitkiden ayrılır. Daldırılan gövdeye “daldırma materyali” adı verilir. Daldırma yapılacak bitkinin dalları esnek ve kıvrılır nitelikte olmalıdır. Daldırma işlemi sırasında köklendirme hormonlarının uygulanması, çeliklerde olduğu gibi bazen yararlıdır, ancak uygulama yöntemleri biraz değişiktir. Köklendirme hormonlarının toz halinde, lanolin içinde veya % 50 lik alkol çözeltisi halinde uygulanması etkin olarak kullanılabilecek yöntemlerdir. Daldırma ile üretimde kök oluşumu sürekli neme, iyi havalandırmaya ve köklenme 257 BAHÇIVANLIK EL KİTABI bölgesinde orta bir sıcaklığa bağlıdır. Daldırmanın önemi çelikle kolayca üretilemeyen kimi klonlar, bitkilerin kendi kökleri üzerinde büyümesine olanak sağlamasıdır. Daldırma Yöntemleri Uygulama biçimlerine göre daldırma başlıca: • Adi daldırma • Yılankavi daldırma • Hava daldırması • Tepe daldırması • Hendek daldırması olarak adlandırılır. 11.2.4.1. Adi Daldırma Bu daldırma gövdenin altından veya kök boğazından çıkan ve yere doğru kolay bükülebilen, uzun, bir yaşlı sürgünler verebilen bitkilere uygulanır. Camelia japonica ve Rhododendron simsii gibi bitkilere uygulanabilir. Öncelikle dal kemer şeklinde aşağı doğru kıvrılarak toprağa kadar olan yeri köklenme materyali ile örtülür ve ucu topraktan dışarı çıkartılır. Dalın toprağa değen kısmına denk gelen gözün hemen altından bir yara açmak suretiyle köklenme teşvik edilir. Açılan yaradan kökler oluştuğunda, daldırma sürgünü buradan kesilerek ana bitkiden ayrılır ve ana bitkinin köklenen çeliklerinin tabi tutulduğu işleme tabi tutulurlar. 11.2.4.2. Yılankavi Daldırma Bu daldırma şekli adi daldırmaya benzer. Farkı, uzun bir dalın bir kısmının gömülmesi, ondan sonra bir kısmının toprak yüzüne çıkarılması, sonraki kısmın tekrar gömülmesi ve dalın sonuna kadar bu işleme devam edilmesidir. Toprağın üstünde kalan her kısımda en az bir göz bulunmalıdır. Yılankavi daldırma için en uygun olan zaman Haziran ayıdır. Gömülen her kısımda kökler oluşur ve saksılara şaşırtıldıktan sonra yeni bitkiler elde edilir. Bu yöntemle Philodendron scandes (filbahri), Wisteria sp. (morsalkım) çoğaltılabilir. 11.2.4.3. Hava Daldırması Hava daldırmasında bitkinin, kabuğundan bilezik alınmış veya kabuğu bıçakla yarılmış ve bu yaralanan kısımlarının, nemli bir köklendirme materyali ile sarılmış olan havai kısımlarında kökler oluşur. Bu yöntemde önce dal ucunun 15-30 cm kadar aşağısından, 1-2 cm genişlikte bilezik alınır veya burada bir yarık açılır. Yarığın açık kalmasını sağlamak için araya küçük bir dal parçası sıkıştırılır. Kesik yüzeyleri örtmek için dalın etrafına iki avuç kadar nemli Sphagnum yosunu konur. Sonra yosun üzeri plastik ile sarılarak örtülür. Her iki uç kısmı bantlanarak kapatılır. Bu yöntemle köklenme 2-3 ayda veya daha kısa sürede meydana gelir. En iyisi ilkbaharda uygulanan bir daldırmanın sonbahara kadar bırakılmasıdır. Bu yöntemle köklenen kısım büyüme kompostu ile doldurulmuş uygun saksılara alınmalı ve bitkilere sık sık su püskürtülerek nem korunmalıdır. 11.2.4.4. Tepe Daldırması Tepe daldırması yönteminde bitkiler dinlenme dönemindeyken, tepeleri toprak yüzeyinin 2-3 cm üstünde vurulur. Boğaz kısımlarında oluşan taze sürgünler 8-12 cm 258 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ uzunluğa erişince her sürgünün boğazı yüksekliklerinin yarısına değin köklendirme materyali ile doldurulur. Toprakla kapatılmış sürgün diplerinde kökler oluşunca köklü sürgünler ana bitkiye en yakın yerlerinden kesilerek ayrılır ve büyüme kompostu içeren saksılara dikilirler. Bu yöntem, kök boğazından bol miktarda sürgün verme eğiliminde bulunan bitkilerin üretilmesinde kullanılır. 11.2.4.5. Hendek Daldırması Hendek daldırması bir bitki veya dalın bir hendeğe yatırılmış olarak yatay şekilde büyütülmesi ve çıkan sürgünlerin etrafına toprak doldurulması işlemlerini içerir. Çıkan bu sürgünlerin diplerinde kökler oluşur. Hendek daldırması yöntemi bazı tropik ve subtropik bitkilerin üretilmesinde uygulanabilir.Örneğin, Dracaena deremensis gibi. 11.2.5. Ayırma Ve Bölmeyle Üretim Özelleşmiş vegetatif organlardan soğanlar ve soğanımsı gövdeler gibi doğal olarak ayrılabilen kısımlardan yararlanan çoğaltma işlemine “ayırma”, bitkinin rizomlar, gövde ve kök yumrularında olduğu gibi, kesilerek parçalara ayrıldığı durumlardaki çoğaltmaya ise “bölme” adı verilir. 11.2.6. Yavru Soğan ve Yumru ile Üretim Birçok soğanlı bitkinin çoğaltılmasında basit ve güvenli bir yöntemdir. Bu yöntem lale, nergis, soğanlı süsen, üzüm sümbül soğanlarının ticari üretiminde yaygın olarak kullanılır. Yavrular ana soğandan özenle, bir kısım kök çevresi içerecek şekilde ayrılır ve esas yerlerine dikilir.Soğanın cinsine ve yavruların iriliğine bağlı olarak, yavruların çiçeklenme iriliğine erişmesi birkaç büyüme mevsimine ihtiyaç duyabilir. 11.2.7. Soğan, Yumru, Rizom ve Soğanımsı Yumruların Bölünmesi ile Üretim Toprak altında çoğunlukla yatay olarak gelişen ve üzerinde pulsu yapraklar ve çoğu kez kökler taşıyan gövdeler rizom adını alır. Yumru ise yedek besin maddelerinin toplanmasıyla irileşmiş olan toprak altı gövdesinin kısa uç kısmıdır. Bölünme sırasında yumru ve rizomlardan alınan her parça sürgün gözü, soğanımsı yumrulardan alınan her bir parça ise kök tabanı içermelidir. Dikim nemli torf içerisinde yapılır. Uygun koşullarda sürgün ve kök meydana getirir. Ayırma ile çoğaltma işlemi Soğanı ihraç edilen Mis Zambağı (Lilium candidum) 259 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 11.2.8. Kralen İle Üretim Kralen; ana yumru ile yeni oluşan yavru yumru arasındaki stolonlardan oluşur. Glayöller bu yöntemle çoğaltılırlar. Kralenlerden ancak 2 yılda ticari boyda yumrular elde edilebilir. Kralenler hasat edildikten sonra iyice kurutulurlar ve 20-25 ºC de depolanırlar. 11.2.9. Soğan Pulları ile Üretim Bunlarda tüm soğanı kaplayan kabuk yerine ayrı ayrı soğanı balık pulu gibi görünüş verecek biçimde kaplar, kolay zararlanabilir ve kuruyabilir. Pullama olarak ta bilinen bu yöntem zambak soğanlarının üretiminde etkin olarak kullanılmaktadır. Bu teknikte her bir soğan pulu gelişme bölgesine en yakın olan soğan tabanından kök bölgesi içerecek şekilde ayrılır. Pullama genellikle çiçeklenmeden sonra yaz ortasında yapılır. Bununla birlikte sonbahar sonrasında hatta kış ortasında yapılabilmektedir. 11.2.10. Koltuk Altı Yavru Soğanlar İle Üretim Bu yöntemde yaprak koltuklarında gövde köklerde oluşan soğan karakterli sürgünlerle yapılan üretim şeklidir. Bu sürgünlerden yaprak koltuklarında oluşanlar tam olgunlaştıklarında, kökte oluşanlar ise sonbaharda özenle toplanır. 11.2.11. Yalancı soğanlar Bazı orkide türlerinde görülen birkaç boğumdan meydana gelmiş iri ve etli gövde parçasından oluşan yalancı soğan, özelleşmiş bir depo organıdır. Yalancı soğanlar büyüme mevsiminde yatay duran rizomun yanlarından yada tepesinden çıkıp dikine büyüyen kısımlardır. Yalancı soğanların türlere bağlı olarak, tepe yada dip kısmında yaprak ve çiçekler oluşur. İhracatı yapılan bazı doğal çiçek soğanları Leucojum aestivum (Göl soğanı) Galanthus elwesii (Toros kardeleni) Sternbergia lutea (Karaçiğdem) Arum italicum (Yılan fıstığı) Geranium tuberosum (Deve tabanı) Anemone bland (Yoğurt çiçeği) Cyclamen hederifolrum Cyclamen coum Cyclamen cilicium 260 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Fritillaria persica (Adıyaman lalesi) Fritillaria imperialis (Ağlayan gelin) Eranthis hyemalis (Sarı kar çiçeği) Lilium candidum (Mis zambağı) Dracunculus vulgaris (Yılan bıçağı) ÖNERİLER Saksı toprağının üst kısmının beyazlaşması Saksı toprağının içindeki tuzların sulama suyu ile saksı toprağının üst kısmına çıkması(Beyazlaşan 1-2 cm toprağın alınarak yerine yeni toprak ilave edilmesi) Saksı toprağının üst kısmının yosunlaşması Bitkinin ortamının havasız, nemli ve toprağın asidik olmasından kaynaklanır. Yer değişikliği: Bitkilerin sıkça yer değiştirmesi son derece sakıncalıdır. Bitkileri yerleştirirken uzun süre kalabileceği yer düşünülmelidir. Yaprakların ve tomurcukların dökülmesi gibi sakıncalar yaratabilir Yapraklar da kireç lekeleri Buna çok miktarda kireçli su püskürtülmesi neden olur. Ancak bu lekeler sprey ya da sıvı şekilde bulunan yaprak parlatıcıları ile giderilebilir. Yaprakların temizlenmesi İnsanlar nasıl burunları ve deri üzerindeki gözeneklerden hava alıyorlarsa bitkilerde yaprakların üzerindeki ve altındaki stomalardan hava alırlar. Süs bitkilerinin yaprakları üzerinde zamanla toz tabakaları oluşur. Bu tozlar yaprak gözeneklerinin kapanmasına dolayısıyla solunuma engel oldukları için bitkinin yaşam fonksiyonlarında aksamalar meydana gelir. Bu gibi sorunları ortadan kaldırmak için yaprakların bir sünger yardımıyla oda ısısında olan kireçsiz su ile temizlenmeleri gerekir. Sabun ve Alkol 24 gr sabun, 1 İt su ve 10 cc alkol karıştırılarak bir eriyik elde edilir. Bu karışım evde kolayca hazırlanan etkili bir ilaçtır. Bitkilerin öz sularını emerek yaprak kıvrılması ve şekil bozukluğuna yol açan yaprak bitlerine karşı kullanılabilir. Sulama Soğuk su bitkilerde yaprak lekeleri, doku, kök çürükleri gibi zararlar yapabilir. Sulama genellikle oda sıcaklığında kireçsiz su ile yapılmalıdır. Soğuk su gibi sıcak sular da bitkiler için aynı şekilde zararlıdır. Kirli saksılar: Bitki hastalık etmenlerinin uygun gelişme yerleridir. Saksı ister plastik, ister toprak olsun boşaltıldığı zaman iyice temizlenmelidir. İçinde soda bulunan sıcak su ile fırçalanmalı ve durulanmalıdır. Suya batırarak sulama Suya batırma sadece yazın ve iyi drenajlı saksılardaki geniş, çalı tipli bitkilerde uygulanan bir metodudur. Uygun bir kabı veya mutfak lavabosunun ılık su ile doldurulup bitkinin içine daldırılmasıdır. Bu şekilde sulamada saksıdan kirli havanın atıldığını gösteren pek çok hava kabarcığının çıktığı gözlenir. Yaklaşık 10 dakika sonra bitki sudan çıkarı261 BAHÇIVANLIK EL KİTABI larak saksıdan hiç su süzülmeyinceye kadar yarım saat kurutulur. Sonra pencere kenarına yerleştirilir. Taze hava su süzüldükçe köklere doğru nüfus ederek, kökleri uyaracaktır.Bu istemin yazın haftada bir yapılması bitkinin sağlıklı gelişebilmesi açısından çok büyük önem taşır 12. İÇ MEKAN BİTKİLERİNİN BAKIMI Salon bitkilerinin Yerleştirirken Dikkate Alınması Gereken Üç Nokta 1. Işık Birçok bitki güneş ışığına doğrudan maruz kalmak istemez. Yaz aylarında kuzeye bakan cam önü uygun bir yerdir. 2. Isı Büyüme dönemlerinde bitkinin sabit bir ısıda kalması idealdir. Soğuk havalarda bitkileri soğuğun girebileceği, cam kenarlarında ve perde arkalarında bırakmayın. 3. Nemlilik İnce yapraklı bitkiler genellikle yoğun neme ihtiyaç duyduklarından banyo ortamını severler. Daha kalın ve dolgun yapraklı bitkiler salon gibi daha kuru mekanları tercih ederler. Aşağıda nemi arttırmaya yarayacak bilgiler verilmiştir. • Birkaç bitkiyi gruplandırın. • Bitkileri sığ bir kaba koyun ve üzerini çakılla kaplayın. • Hergün ılık suyla bitkileri spreyleyin. 12.1. BİTKİLERİN RUTİN BAKIMI Rutin bakım için aşağıdaki aletlere ihtiyacınız olacak: 1 Kap ve saksı tabağı Uzun ve dar uçlu sulama kabı Nemlendirme için sprey Sıvı gübre veya granül gübre Yeşil bambu bitki destek çubuğu ve bitki bağı 1 Bahçe makası Yaprak parlatıcı sprey Böcek ya da mantar öldürücü sprey ya da ilaç Sulama Bir bitkinin suya ihtiyacı olup olmadığını parmağınızı 2-3 cm kadar toprağa sokarak anlayabilirsiniz. Eğer kuru gelirse, ılık suyla sulayın. Yüzeyi kuru görünse bile dip tarafları nemli olabilir. Afrika menekşesi ve Siklamen gibi bitkileri üstten değil tabağına ılık su koyarak sulayın. Üstten sulama bitkilerin köklerinin çürümesine neden olur. Ancak saksıyı su dolu kapta uzun süre bırakmamanız fazla suyu bir süre sonra boşaltmanız gerekir Besleme Yeni dikilen bir bitki toprağında yaklaşık iki ay yetecek kadar besin deposu vardır. Yapraklı bitkiler çabuk büyüdükleri için bahar ve yaz aylarında beslenmelidir. Çiçekli bitkiler ise çiçeklenme mevsiminde ve öncesinde beslenmelidir. Ev bitkilerini sıvı besinler ile beslemek kolay ve pratiktir. Baharda Saksı Değişimi Neye İhtiyacınız olacak: Değiştirdiğiniz saksıdan daha büyük bir saksı.Değiştirme Şekli: Bitkiyi iyice sulayın. Yeni saksının içine ince bir kat gübreli toprak koyun. Eski saksıyı içine yerleştirin.Her iki saksının ağzı aynı düzeyde olmalı. Yeni saksı ile eski saksı 262 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ arasındaki boşluğu toprakla doldurmaya devam edin. Saksı kenarından 2 cm boşluk bırakmalısınız. Bitkiyi, eski saksısından, arkasına hafifçe vurarak çıkarın ve yeni saksıya yerleştirin. Üzerini biraz daha gübreli toprakla doldurup yeniden sulayın. Dinlenme Mevsimi Tüm bitkilerin kış mevsiminde veya çiçeklenmeden hemen sonra bir dinlenme dönemine gereksinimleri vardır. Onları daha serin bir yere taşıyın, besin vermeyin ve daha seyrek sulayın. Çakıllı Tepsi Ev bitkilerinin çoğu doğada nemli ortamlarda yaşayan tropik bitkilerdir.Dolayısıyla ev şartlarında da ihtiyaçları olan nemi sağlamak gerekir.Aksi halde çabucak bozulur,dekoratif özelliklerini kaybederler.En kolay usul bir püskürteçle bitki yapraklarını düzenli olarak nemlendirmektir.Ancak bu bitkilerden bazıları yapraklarına su değmesinden hoşlanmazlar.(Afrika menekşesi,Dua çiçeği,Yaprak begonyası gibi..) O halde ne yapmalı ?.. Gayet kolay: Saksı tabağı biraz geniş ve derin tutulur.Tabağın dibine küçük çakıl taşlarından 2-3 cm.lik bir tabaka serilir.Saksı bunun üzerine yerleştirilir.Tabakta saksının dibine değmeyecek şekilde daima su bulundurulur.Su sürekli buharlaşarak gerekli nemli ortamı sağlar. Ufak saksıların birkaç tanesini bir tepsiye de yerleştirebilirsiniz.Çakılları kendiniz toplayıp bedavaya getirebileceğiniz gibi,dekoratif amaçla satılan yapma çakılları da kullanabilirsiniz. Tatil Zamanları Tatile çıktığınızda evdeki bitkilerinizin bakımı nasıl olacaktır? Çoğu kişinin karşılaştığı bir sorundur. Çiçekleri bırakıp iyi olmalarını beklemek yeterli değildir. Birçok bitki yazın bahçeye çıkarılabilir. Saksı kenarı toprağın altında kalacak biçimde toprağa sokulur. Böylece saksıdaki toprağın kuruması önlenir. Bitkilerinizi evde bırakmak zorunda iseniz, bitkilere birkaç hafta yetecek besinleri ve suyu sağlayacak birçok buluştan yararlanabilirsiniz. Bir çeşit bitki kabı olan ve su absorbe eden köpükten yapılmış bir buluş aynı zamanda besin maddesi de içermektedir. Eski usulde ise bitkiler banyo kenarına konur ve emici yün iplikler vasıtasıyla her bitkiye yavaş fakat düzenli su sağlanır. Benzer bir sistem, büyükçe bir kova ya da kase ile herhangi bir yere kurulabilir. Bununla birlikte evde bulunulmadığı zamanlar bitkilerin doğrudan güneş ışığı alan fazla ısıtılmış bir odada bulundurulmaması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır. Salon Bitkilerinde Kış Bakımı Tabiatta neredeyse bütün bitkilerin bir dinlenme mevsimine ihtiyacı vardır. Genellikle bu dönem kış mevsimine denk gelir. Bitkilerin bir kısmı bunu net bir şekilde belli eder. Mesela soğanlı ve rizomlu bitkiler toprak üstü kısımlarını kurutur. Perenyal dediğimiz kalıcı otsu bitkilerde aynı şekilde davranır. Bir bölümü de yapraklarını kaybederek dinlenme dönemine geçerler. 263 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Salon bitkilerinin büyük bir bölümünü meydana getiren herdem yeşil bitkilerde ise bu istek pek anlaşılmaz. Gelişimleri yavaşlayınca daha çok su ve besin verilerek hızlandırılmaya çalışılır. Bu da bitkide problemlere yol açar. Hatta kökleri çürüyerek ölebilir. Ev ortamı sıcak bile olsa salon bitkileri kasım-mart ayları arasında çok az sulanmalı ve besin verilmemelidir. Bu dönemde biraz serin bir ortam tercih edilmekle beraber kaloriferle ısınan evlerde bu pek mümkün değildir. Çiçekler hiç olmazsa ısı kaynaklarından biraz uzaklaştırılır. Kuru havadan etkilenmemeleri için yaprakları düzenli olarak nemlendirilir. Difenbahya,eğrelti türleri gibi sürekli nemli toprak isteyen bitkilere az ve sık su verilir. Diğerlerinde toprağın birkaç cm. kuruması beklenir. Bazı bitkilerde ise(özellikle kışın çiçek açanlar) dinlenme dönemi farklıdır. Açelya,yılbaşı,kalanşo, ve klivya gibi çiçekler yaz döneminde dinlenir. Kışın çiçek açan bütün ev bitkileri çiçekli dönemlerinde bol sulanır ve düzenli besin verilir. Sıklamen, kaladyum ve amaryllis gibi soğanlılar toprak üstü bölümleri kuruyunca mevsimi gelinceye kadar sulanmaz. Afrika menekşesi, cam güzeli gibi devamlı aktif bazı bitkiler dinlenme dönemine pek ihtiyaç duymazlar. Yine de bu bitkileri 1 ay kadar su ve besini azaltılarak dinlendirmek iyi netice verir. Bu dönem kış sonuna getirilir ve peşinden gerekiyorsa saksı değişimi yapılır. Bütün salon bitkilerinde saksı değişimi aktif dönemlerinin hemen başında yapılmalıdır.( Genellikle ilkbaharda) Karşılaşabilecek Sorunlar Tomurcuk Dökülmesi Saksı toprağının çok nemli tutulması, fazla kuru olması, çiçeğin yerinin sık değiştirilmesi ve yoğun karanlık tomurcukların dökülmesine neden olur. Yapraklarda Sararma Özellikle kışın saksı toprağının gereğinden fazla nemli tutulması, bitkinin fazla sulanması ve aşırı güneş altında ışığa maruz kalması buna neden olabilir. Yaprak Dökülmeleri Çiçekli haldeyken bitkiye çok su verilmesi, saksı toprağının çok nemli tutulması, aşırı derecede kurutulması veya ani sıcaklık değişikliği yaprak dökülme nedenlerindendir. Yapraklardaki Kahverengi Yanıklar Püskürtme yapıldıktan sonra, güneşin bitkinin üzerine direkt gelerek yaklaşmasından kaynaklanır. Kök ve Gövde Çürümeleri Toprağın fazlaca nemli tutulmasından kaynaklanır. Çok Az Işık Alması Belirti: Bitki uzun ve sağlıksızdır. Yapraklarının arası fazla aralıktır. Büyüme durmuştur. Yapraklar normalden daha küçük ve soluktur. Çiçekleri ya hiç yoktur ya da çok cı264 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ lızdır. Çözüm: Dallanmasını güçlendirmek için bitkiyi kısaltın ve daha ışık alabileceği bir yere taşıyın. Fazla Işıklı Ortamda Olması Belirti Gündüz saatlerinde bitkinin yaprakları solar, kahverengi yarık izleri oluşur. Bitki solgun görünür. Yapraklar buruşup, kurur. Çözüm: Bitkiyi daha serin ve gölgeli bir ortama taşıyın. Çok Az Sulanması Belirti: Bitki ya çok az ya da hiç büyümez. Çiçekleri çok kısa sürelidir. Yaprakları zayıftır. Alt yapraklar düşer. Çözüm: Su dolu bir kap içinde 10 dakika bekletin. Saksı tabağına yerleştirmeden önce suyun süzülmesini bekleyin. Bitki çok kısa bir sürede yeniden kurursa saksını değiştirin. Fazla Su Verilmesi Belirti Çiçekler çürür. Yapraklar az büyür, zayıftır ve kolayca dökülür. Çözüm: Bitkiyi daha sıcak bir ortama taşıyın. Fazla suyun saksıdan akmasını sağlayın. Sadece gerektikçe su verin. Çok Soğuk Ortamda Olması Belirti Çiçekler kısa ömürlüdür. yapraklar kıvrılır ve düşer. Çözüm: Hava akımından uzak sıcak bir yere taşıyın. Fazla Sıcak Ortamda Bulunması Belirti Bitki kış aylarında sağlıksız büyüme gösterir. Yaprakların kenarları kahverengileşir. Alt yapraklar solar ve dökülür. Çözüm: Bitkiyi daha serin bir ortama taşıyın. Az Nemli Ortamda Olması Belirti Yaprak uçları kahverengileşir ve kurur. Yaprak kenarları sararır ve yapraklar dökülür. Gonca ve çiçekler büzüşür ve düşer. Çözüm: Banyo, mutfak gibi daha nemli bir ortama taşıyın. Daha önceki sayfalarda açıkladığımız nemliliği artırma metotlarını deneyin. Fazla Nemli Ortamda Bulunması Belirti Yapraklarda, çiçekte ve sapında gri küf (botrytis) oluşur. Çözüm: Bitkiyi daha kuru bir ortama taşıyın. Az Besin Alması Belirti Bitki büyümez ve çiçekli bitkiler çiçek açmaz. Çözüm: Gerekli besin ile besleyin Fazla Besin Verilmesi Belirti Yapraklar kahverengileşir ve büzüşür. Çözüm: Bitki sağlıklı bir görünüm alana kadar çiçeği sulamayın. İç Mekan Bitkilerinde Yaprak Sararmalarının Nedenleri -Alt yapraklarda sararma: Yapraklar genelde sağlıklı görünüyorsa 1-2 alt yaprağın sararması yaşlanmaya bağlı biyolojik bir olay olabilir. -Saksının küçük gelmesi, (Baharda taze toprak ilavesiyle saksı değişimi yapılır) -Demir veya nitrojen eksikliği de bir sebeptir. (Bu durumda uygun bir besin kullanılır) 265 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Bütün yapraklarda ani sararma: -Ani mekan veya ısı değişikliği -Soğuk hava akımı -Soğuk mekan -Aşırı sulama (Özellikle tabağında su beklemesi kökleri boğarak bitkiyi öldürür) -Az veya hiç sulamamak -Kireçli musluk suyu (Özellikle üstten başlayan sararmalar kireçli suya bağlı olarak toprakta biriken kalsiyumdan olur.) -Ev bitkilerini soğuk suyla sulamak. (Oda ısısında yetişen bitkilere soğuk su şok tesiri yapar. Daima ılık su kullanılmalıdır.) -Yetersiz ışık Hassas bitkilerde aşırı gün ışığı da yapraklarda sararma ve kahverengileşmeye sebep olur. saksıı değişiminde hiç bir zaman bahçe toprağı kullanmayın. Zararlılar Ve Tedavileri Bitkileri hastalıklardan ve böceklerden korumak, tedavi etmekten daha kolaydır. Bu nedenle bitkilerin güçlü ve sağlıklı olmalarını sağlamak amacıyla ideal bir bir ortam yaratmalıyız. Hastalıklı bir bitkiyi, diğer bitkilere de bulaşma ihtimalini göz önünde bulundurarak diğerlerinden hemen ayırmalısınız. İşte sık rastlanan salon bitkisi böcekleri ve tedavi şekilleri: Beyaz Sinekler Güveye benzer ve rahatsız edildiğinde uçuşan küçük beyaz böceklerdir. Tüm bitkiyi ılık sabunlu suya batırın ve sonra da durulayın. Yeşil Veya Siyah Sinekler Bitkinin büyüyen uçlarında koloni oluştururlar. Yok etmek için beyaz sinekler için önerilen metodu kullanın. Botrytis Yaprak, çiçek ve gövdede bulunan gri küftür. Bitkiyi daha kuru bir ortama alın ve hava akımını artırın. Ölü çiçek ve yaprakları düzenli olarak ayıklayın. Eğer sorun devam ederse mantar ilacı (fungicide) ile spreyleyin. Mealy Bugs Yaprakların altında ve gövdede bulunan minik yün yumaklarına benzer oluşumlardır. İspirtoya (metil alkole) batırılmış pamuklu bezle silin. Kırmızı Örümcek Mite’ları Yaprakların alt yüzeyinde bulunan küçük, sarı, kahverengi veya kırmızı kurtçuklardır. İnce örümcek ağları üretirler. Nemliliği artırmak amacıyla bitkiyi sık sık spreyleyin. Kabuk Böcekleri Yapraklara ve gövdeye yapışmış gibi duran küçük sert kabuklu, kahverengi, sarı böceklerdir. Böcekleri ılık sabunlu su ile temizleyin ve durulayın. Küf Yapraklarda ve gövdede oluşan beyaz pudra benzeri oluşumlardır. Mantar ilacı (fungicide) ile spreyleyin 266 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 13. MEVSİMLİK ÇİÇEKLER 13.1. TANIM Mevsimlik çiçekler; Park, bahçe, ev, koru, refüj, kavşak, meydan, Balkon, saksı, çatı, ve modüler çiçeklik gibi çeşitli alanların düzenlenmesinde kullanılan, çoğunun tohumu sonbahar ve kış sonunda ekilen, kısa sürede gelişip çiçeklenen ve aynı yıl içinde tohum bağlayan, genellikle tek yıllık (annual) ve bir bölümü de birkaç yıllık (biennial) olan bitkilerdir. 13.2. MEVSİMLİK ÇİÇEKLERİN KULLANIM AMAÇLARI Ucuzdurlar, renk ve canlılık verirler, tekdüzeliği giderirler, yeşil alan üzerinde renkleri ile yüzey etkisi yaratırlar, beğenilmeyen yerlerin kısa sürede kapanmasına olanak sağlarlar, her yıl değiştirilebilirler, olgun bitkiler çiçekli durumlarıyla satılırlar, çiçeklenme süreleri mevsim boyunca devam eder, bol sayıda çiçek verirler, sahadan uzaklaştırılması kolaydır, dayanıklıdırlar, seralarda kolaylıkla yetiştirilebilirler. 13.3. MEVSİMLİK ÇİÇEKLERİN KULLANIM ALANLARI Yeşil alanlarda (park, bahçe, koru) geniş çiçek tarhları (parterleri) oluşturmada, çalılar arasındaki boşlukları doldurmada, yüksek boylu bitkilerin kullanılamadığı ve sınırlı olduğu yeşil alanlarda, balkon ve terasların güzelleştirilmesinde, refüj kavşak, meydan düzenlemelerinde, beton -plastik saksı ve modüler çiçekliklerde kullanılabilirler. 13.4. MEVSİMLİK ÇİÇEKLERİN KULLANIMINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR Çiçek tarhının (parterinin) büyüklüğü ve şekli, mekanın büyüklüğüne, tesis ve bakım imkanlarına, bakım için ayrılacak bütçeye ve peyzajın eksenine göre değişir. Çiçek parterinin şekli, park ve bahçenin stiline (formal veya informal olması) göre değişir. Çiçek parteri oluştururken yalınlık ilkesine uyulmalıdır. Çok değişik tür ve renkler kullanmak yerine, az tür ve çeşit ile saf renkli bitkiler tek veya öbekler halinde kullanılmalıdır. Bitkinin optimum gelişmiş formunu, Çiçek açma zamanını, Çiçeklenme süresini, Bitkinin yaprak-Çiçek rengini, Çiçek büyüklüğünü, Bitkinin boyunu, Ekolojik isteklerini bilmek gerekir. 13.5. YAZLIK MEVSİMLİK ÇİÇEKLER Sıra No 1 2 3 4 5 6 7 8 ÇİÇEK TÜRÜ Ageratum houstonianum ( Mavi Çiçekli Vapur Dumanı) Alyssum maritimum ( Kuduz otu ) Begonia semperflorens ( Bodur Begonya ) Begonya thuberhybrida ( Yumrulu Begonya ) Canna dazzler ( Mor Yapraklı Kana ) Canna indica hybrids ( Yeşil Yapraklı Kana ) Celosia argentea ‘plumosa’ ( Bodur Tilki Kuyruğu ) Coleus blumei ( Kolyoz - Yaprak Güzeli ) 267 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Sıra No 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 ÇİÇEK TÜRÜ Dahlia variabilis ( Bodur Yıldız Çiçeği ) Dianthus chinensis ( Çin Karanfili ) Gazania splendens ( Dana Gözü ) Gomphrena globosa ‘nana’ ( Bodur Medine Çiçeği ) Impatiens newginea hybriden ( Yeni Gine Camgüzeli ) Impatiens walleriana ( Bodur Camgüzeli ) Iresine herbstıı ‘’Shiny Rose’’ ( Alyapraklı ) Lobelia erinus compacta ( Mavi Çiçekli Lobelya ) Verbena erinoides ( Mine Çiçeği ) Pelargonium x hortorum ( Bahçe Sardunyası ) Petunia grandiflora wimbledon ( Katmerli Ç. Petunya ) Petunia grandiflora ( Yalın Çiçekli Petunya ) Vinca roseus ( Pervane Çiçeği ) Portulaca grandiflora ( İpek Çiçeği ) Rudbeckia hırta ( Elagöz ) Salvia splendes ( Bodur Ateş Çiçeği ) Tagates erecta ( İri Kafalı Bodur Kadife ) Tagates patula ‘’nana’’ ( Bodur Karagöz Kadife ) YAZLIK MEVSİMLİK ÇİÇEKLER FOTOGRAFLARI Ageratum houstonianum (Vapur Dumanı) Alyssum maritimum (Kuduz otu) 268 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Begonia semperflorens (Bahçe Begonyası) Begonia tuberhybrida (Yumrulu Begonya) Canna indica hybrids (Yeşil yapraklı Kana) Canna australis(mor yapraklı kana) Celosia cristata (Horoz ibiği) Celosia argentea ‘’plumosa’’ (Tilki kuyruğu) 269 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Coleus blumei (Çay çiçeği - Yaprak Güzeli) Cosmos Dahlia variabilis (Yıldız Çiçeği) Dianthus chinensis (Çin Karanfili) Gazania splendens (Dana Gözü) 270 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Gomphrena globosa ‘nana’ (Bodur Medine Çiçeği) İmpatiens walleriana (Cam Güzeli) İmpatiens walleriana (Cam güzeli) Impatiens newguinea hybriden (Yeni Gine Camgüzeli) Iresine herbstıı ‘’Shiny Rose’’ (Alyapraklı) 271 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Lobelia erinus compacta ( Mavi Çiçekli Lobelya ) Nicotiana (Tütün Çiçeği) Osteospermum (Bodrum papatyası) Pelargonium hortorum (Bahçe sardunyası) Pelargonium peltatum (Sakız sardunyası) 272 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Petunia grandiflora (Yalınkat petunya ) Petunia grandiflora wimbledon (Katmerli petunya) Rudbeckia hırta (Elagöz) Portulaca grandiflora (İpek Çiçeği) Salvia splendens (Ateş Çiçeği) 273 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Tagetes erecta (Büyük kafalı Kadife) Tagetes patula ‘’nana’’ (Karagöz Kadife) Verbena erinoides (mine çiçeği) Vinca roseus (Catharanthus) (Pervane çiçeği) Zinnia (Kirlihanım eli) 274 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 13.6. KIŞLIK MEVSİMLİK ÇİÇEKLER 1- Viola X wittrockiana (Menekşe) 2- Viola miniature, cornuta (Mini Çiçekli Menekşe) 3- Cyclamen persicum ‘mini’ (Mini Çiçekli Siklamen) 4- Primula vulgaris (Çuha Çiçeği) 5- Chrysanthemum (Bodur Kasımpatı) 6- Calendula officinalis (Bodur Portakal Nergisi) 7- Bellis perennis (Bodur Şeker Tabağı) 8- Cherianthus cheiri (Bodur Şebboy) 9- Brassica aleracea (Süs Lahanası) 10-Dianthus barbatus (Hüsnüyusuf) KIŞLIK MEVSİMLİK ÇİÇEKLERİN FOTOGRAFLARI Antirrhinium majus (Aslan ağzı) Bellis perennis (Şeker tabağı) Brassica oleracea (Süs lahanası) 275 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Brassica oleracea(Süs lahanası) Calendula officinalis (Portakal nergizi) Mathiola incana (Şebboy) Cherianthus cheiri (Şebboy) Cyclamen persicum’’mini’’ (siklamen) 276 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Cyclamen persicum’’mini’’ (mini siklamen) Dianthus barbatus (Hüsnü Yusuf) Crysanthemum (Kasımpatı) Primula aucalis (Çuha çiçeği) Viola witrockiana (Menekşe) 277 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Viola miniature’’cornuta’’ (Mini menekşe) 13.7. MEVSİMLİK ÇİÇEK YETİŞTİRİCİLİĞİ 13.8. TOHUM SAĞLANMASI Mevsimlik çiçeklerin birçoğu tohum ile üretilmektedir. Yetiştiricilikte başarının en önemli şartı: orijini belli, kaliteli tohum kullanmak, tekniğine uygun ekim işlemini yapmak ve uygun bakım yapmaktır. Mevsimlik çiçeklerin en iyi kültür çeşitleri hibrit tohumlardan sağlanır. Mevsimlik çiçek yetiştiriciliğinde ıslah yoluyla uzun süreden beri çeşit özellikleri tümüyle belirlenmiş iki çeşidin çaprazlanması sonucu elde edilen yavru generasyona F1 hibritleri denilir. Hibrit tohumlarının fiyatlarının yüksek olmasına karşın, yetiştiricinin alacağı sonuçlar bu ek gideri fazlasıyla karşılamaya yetmektedir. Tohum materyali, özel firmalardan temin edilebileceği gibi, üreticinin kendisi tarafından da hazırlanabilir. Ancak bunun için üretici göz önünde bulundurması gereken önemli noktalar vardır. Satın alınacak tohum miktarının belirlenmesinde 1 gr.’daki tohum miktarı esas alınır. Bu miktar çeşitlere göre değişiklik gösterir. Örneğin: Vapur dumanı bitkisinin 1 gr.’ında 8000 adet,Cam güzeli 1250-2700 sardunya100-1000,petunya 8000-14000 adet tohum bulunurken, portakal nergisi bitkisinde ise 150 adet tohum bulunmaktadır. Satın alınan tohumların uzun süre bekletilmemesi, aynı yıl içerisinde ekim yapılması gereklidir. Çünkü, tohum her geçen yıl çimlenme yeteneğini kaybetmektedir. Taze tohum fideleri 278 Yıllanmış tohum fideleri SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Kaliteli tohumdan üniform şekilde gelişen fideler 13.9. ÇİMLENDİRME ORTAMLARI Çimlendirme ortamı olarak, günümüzde en çok kullanılan materyal, torf olmakla birlikte; toprak, yaprak çürüntüsü, kum, perlit ve vermükilit gibi materyallerinde kullanıldığı görülmektedir. Torf: Su fazlalığı ve oksijen azlığı gibi sınırlı ayrışma koşulları altında bitki kalıntılarının birikimiyle oluşmuş; jeolojik kökenli, büyük ölçüde ayrışmaya uğramamış yada bir bölümü ayrışmış organik materyaldir. Hacim ağırlığı çok düşük, su tutma kapasiteleri (% 15-20) oldukça yüksektir. Viyollere torf doldurma makinası Birden fazla çıkan fidelerin şaşırtılması üzeri vermikülit serpilmiş viyoller 279 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 13.10. TOHUM EKİMİ Tohum ekim zamanı bölgelere ve çeşitlere göre farklılıklar göstermektedir. Genellikle İlkbahar-yaz çiçeklerinin tohumları şubat ve mart ayları arasında, Sonbahar-kış çiçeklerinin tohumları ise temmuz ve Ağustos ayları arasında ekilmelidir. İlkbahar çiçek tohumları, serada viollere tava ve kasalara,Yaz çiçeklerinin tohumları, viollere, açıkta kasa yastık ve tavalara ekimi yapılır.Tohum ekimi viollere ekim,serpme (tam alanda) ve çizgi ekimi olmak üzere 3 şekilde yapılır. Naturel Tohumlama makinası Silindirik tohumlama makinası Torfun viyollere doldurulması 13.10.1. Tohum Ekiminde Dikkat Edilecek Hususlar Tohumların çimlenebilmesi için gerekli sıcaklık çeşitlere göre farklılık olmakla birlikte, ortalama 15-20 ºC’ dır. Işık isteği, türlere ve türler içerisinde de çeşitlere göre değişmektedir. Bazıları ışık isterken, bazıları da karanlıkta çimlenme yeteneğine sahiptirler. Tohum ekim derinliği, tohumun büyüklüğüne, toprağın yapısına ve ekim mevsime göre değişir. Genel olarak tohum büyüklüğünün 2-3 katı derinlik uygundur. Tohum ekiminden sonra, çimlenme başlayıncaya kadar viol, tava ve ekim yastıkları 280 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ devamlı rutubetli tutulmalıdır ve gerekli ise gölgeleme yapılmalı ve çimlenme gerçekleşir gerçekleşmez gölgeleme kaldırılmalıdır. Çimlenmeden sonra verilen su miktarı azaltılmalıdır. İyi bir çimlenme gösteren tohumlar Sisleme ile sulama 13.10.2. Fideciklerin Şaşırtılması Tohum ekiminden sonra fidecikler 2 kotiledon yaprak (3-5 cm) (2 çift yaprak) oluşturur oluşturmaz şaşırtmaya tabii tutulurlar.(Pot,poşet,saksı’ya alınır.) Ancak tohumunu ekmede geç kalınmış olan çiçekler ile hızlı gelişen ve çok kısa sürede çiçek açanlar şaşırtma işlemi yapılmaksızın direkt bahçedeki yerlerine dikilirler. Kesme çiçek veya tohum elde edilmek isteniyorsa fideler mutlaka şaşırtmaya tabi tutulmalıdır. Şaşırtma yapılmadan bir gün önce, köklerin sökümden zarar görmemesi için ekim kasaları sulanmalıdır. Şaşırtma, direkt plastik poşetlere yapılabildiği gibi viyollere de yapılabilir, ancak viyole yapılan şaşırtmadan sonra fidecikler geliştikten sonra Pot, poşetlere ve saksıya aktarma yapılarak satışa sunulur. Bitkisel harcın poşetlere doldurulması Bitkisel harcın potlara doldurulması 281 BAHÇIVANLIK EL KİTABI İdeal bir büyüme serası Viyollerde gelişen fideler Strofor kaplarda yetiştirilen fideler 282 Ahşap kasalarda gelişen fideler Fide çıkarma makinası SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Fidelerin viyollerde çıkartılması Fide şaşırtma makinesi Fidelerin seralarda taşınması Şaşırtma makinesi ile sökümü Fide 283 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Şaşırtılacak büyüklüğe gelmiş yıldız ve petunya fideleri Şaşırtılacak büyüklüğe gelmiş fideler Fidelerin el ile Şaşırtılması Fidelerin el ile Şaşırtılması 284 Poşetlere şaşırtılmış fideler SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Serada hortum ile sulama sisleme sulama 13.11. MEVSİMLİK ÇİÇEKLERİN DİKİMİ Dikimden birkaç gün önce toprak hazırlığı yapılması gereklidir. Bahçede dikim yapılacak yerlerde, 0-25 cm derinlikte toprak bellenir.toprak tabakası taş çakıllardan temizlenir, çapalama ve gübreleme işlemleri yapılır. Toprak hafif nemlendirilerek dikime hazır hale getirilir. Fidelerin sökümü sırasında kökler zedelenmemesine dikkat edilmeli ve sökülen fideler hemen dikilmelidir. Dikim sırasında sıra arası ve sıra üzeri mesafeler iyi tespit edilmelidir. Bitki geliştiği zaman yeşil yaprak ve çiçeği görülecek şekilde ayarlanmalıdır. Çeşitlere göre aralık-mesafeleri değişmektedir. Fideler yağmurlu, rüzgarlı, sıcak ve güneşli zamanlarda dikilmemelidir. Sıcak ilkbahar ve yaz günlerinde akşam saatlerinde dikim yapılması tercih edilir. Dikimden hemen sonra fidelerin derhal sulanması gerekir. 285 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Dikime hazır hale gelmiş Begonyalar. 286 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Viyol’deki fidelerin bahçeye aktarılması aşamaları Ekim kasalarından fidelerin direkt bahçeye aktarılması aşamaları Turba bazlı şaşırtma kaplarındaki fidelerin bahçeye aktarılması aşamaları 14. BAKIM İŞLERİ Çapalama ve yabani ot alma, sulama, gübreleme, solan, çiçeklerin uzaklaştırılması ve uç alma, hastalık ve zararlılarla mücadeleden ibarettir. 14.1. ÇAPALAMA VE YABANİ OT ALMA Sulamalar sonucu oluşan yabani otların alınması ve özellikle killi topraklarda oluşan kaymak tabakasının kırılması amacıyla çapalama işlemi yapılır. Çapalama işlemi tirpidin denilen ufak çapalar ile, ot alma işlemi ise elle veya bu amaç için geliştirilen özel aletler ile yapılır. Bu işlem sırasında bitki köklerinin zarar görmemesine özen gösterilir. 287 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 14.2. SULAMA Az miktarda ve sık sık su verme yerine uzun aralıklarla bol su verme uygun sulama şeklidir. Sulama işleminin akşam veya sabah erken saatlerde yapılması uygundur. Sulama sırasında yalnızca toprağın ıslanmasına yaprakların ve çiçeklerin zarar görmemesine dikkat edilmelidir. 14.3. GÜBRELEME Temel bitki besin maddeleri içeren (N-P-K) kompoze gübreler ve ihtiyaç duyulması durumunda ise mikro elementleri içeren (Kalsiyum, Kükürt, Magnezyum vb.) gübreler kullanılır. Azotlu (N) gübreler: vegetatif aksamı geliştirdiğinden çok fazla kullanılmaz. Fosforlu (P) Gübreler: bitkide çiçek tomurcuğu oluşumunu, çiçeklenme, çiçeklerde renk oluşumu, çiçeklenme süresinin uzatılması ve kök gelişimini artırıcı etki yapar. Potasyumlu (K) gübreler: dokuların dayanıklılığını, çiçek renginin koyuluğunu ve kokusunu, hastalık ve kuraklığa dayanımını arttırıcı etki yapar. Gübreleme iki şekilde yapılır: Birincisi direkt toprağa granül halinde gübre verilmesi: Toprak gübre verilmeden bir gün önce nemlendirilmeli, daha sonra sıralar arasına gübre serpilerek, bol sulama yapılmalıdır. Gelişmiş fideler için gübre miktarı 1m2’ye 25-35 gr.dır. İkincisi suda eritilmek suretiyle yapılan gübreleme: 1 lt suya 3-4 gr olacak şekilde konsantrasyon hazırlanır, sulama suyu olarak çiçek ve yapraklara gelmeyecek şekilde verilir. 14.4. SOLAN ÇİÇEKLERİN UZAKLAŞTIRILMASI VE UÇ ALMA Özellikle tohum temin etmek söz konusu değilse, sararmış ve solmuş çiçekler kesilerek uzaklaştırılmalıdır. Bu işlem tohum bağlamadan önce yapılırsa çiçeklenmeyi teşvik edici olur. Çiçeklerin bakımlı ve güzel görünmesi ve toplu formda bitkiler elde edilmesi için fidelerin uçları kırılmak suretiyle hafif budama yapılmalıdır. Uç alma ile ikinci bir çiçeklenme elde edilebilir. 288 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 15. İSTANBUL VE ÇEVRESİNDEKİ PARK VE BAHÇELERDE EN FAZLA RASTLANAN MEVSİMLİK ÇİÇEKLER VE AYLARA GÖRE ÇİÇEKLENME ZAMANLARI 289 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 16. MEVSİMLİK ÇİÇEKLERİN FARKLI TARZ VE YERLERDE KULLANIMI 290 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 291 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 292 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 293 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 294 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 295 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 296 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 297 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 17. MEVSİMLİK ÇİÇEK HASTALIKLARI 17.1. Bakteriyel Hastalıklar 17.1.1. BAKTERİYEL YAPRAK LEKESİ (Xanthomonas campestris) Hastalık etmeninin Belirtileri ve genel özellikleri: Xanthomonas campestris pv. bakteriyel hastalık etmeni olup, bir çok bakteriyel hastalıklar gibi, Xanthomonas campestris infeksiyon yapabilmesi ve hastalığı oluşturabilmesi için serin ve nemli hava koşullarına gereksinim duymaktadır. Hastalık belirtileri de özellikle üstten sulamanın yapıldığı alanlarda çok daha fazla yaygın olmaktadır. Su sıçramaları ile bakteriyel etmen bitkiden bitkiye oldukça ciddi boyutlarda yayılmaktadır. Bu yüzden hastalık ile mücadele de üstten sulama büyük önem arz etmektedir. Bakteriyel etmenler bitki dokusuna pasif yollardan yani bitkilerde açılan yaralardan ve doğal açıklıklardan giriş yapmaktadır. Bakterilerin direk enfeksiyon yapma kabiliyetleri de bulunmamaktadır. Bakteriyel hastalığın ilk belirtileri, özellikle yaslı yapraklar üzerinde küçük ve suyla haşlanmış gibi lekeler seklindedir. Bu lekeler tipik olarak yaprak damarları ile sınırlanmakta ve açılı bir sekil almaktadır. Hastalığın tipik belirtisi olan bu lekeler hızla siyah bir renge dönmektedir. Hastalık şiddetli olarak ortaya çıktığında, lekeler birleşir ve tüm yaprağı sarar ve çökertir. Daha yaslı yapraklarda lekeler kurur ve kağıdımsı bir yapı alır, fakat lekeler siyah rengini muhafaza eder. Lekeler nadir olarak yeni çıkmakta olan yapraklar üzerinde de görülebilir. 298 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Mücadelesi Kültürel mücadele 1. Dayanıklı kültivarlarin kullanımı. 2. Hastalıktan ari tohum ve fidelerin kullanımı. 3. Infekteli bitki artıkları yok edilmeli. 4. Konukçusu olan yabancıotlar ile mücadele edilmeli. 5. Seralarda ya da tarlada hastalan bitkiler uzaklastırılmalı. 6. Bitkiler mümkünse üstten sulanmamalıdır. Kimyasal mücadele Genel olarak bakırlı preparatlar hastalığın kontrolü için kullanılmaktadır, fakat bu da kesin çözüm yolu olmamaktadır. İlaçlama yapılacaksa enfeksiyondan önce yapılan ilaçlamalar daha iyi sonuç vermektedir. Bakteriyel Yaprak Lekesi Görüntüleri 299 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 17.2. MANTARİ HASTALIKLAR 17.2.1. Fidelerde Çökerten-Solgunluk (Pythium Spp.-Rhizoctonia Spp -Fusarium Spp.) Etmenin Tanımı ve Zarar Şekli Toprak kökenli bir fungal etmen ve çok geniş konukçu dizisine sahip bir patojendir. Pythium’ un en agresssif türlerinden biri ve bir çok bitkide çökerten, kök ve gövde çürüklüğü ve meyve ve çim bitkilerinin yanıklığı hastalıklarına neden olmaktadır. Bir çok tek yıllık bitki, süs bitlileri ve çimlerde ekonomik önemde hastalık yapmaktadır. Fungus nemli topraklarda canlı kaldığı ve en iyi şekilde geliştiği için su küflerinden biri olarak da anılır. Sıcak koşullar patojenin en sevdiği ortamlar olup, seralarda da büyük problemler oluşturmaktadır. Fungus dünyanın her yerinde özellikle sıcak bölgelerde ve seralarda görülmektedir. Fungus 27-34 C arasındaki sıcaklıkları ve nemli ortamları terçih eder. Konukçuları; şekerpancarı, biber, krizantem, kabakgiller, pamuk ve çim bitkileri sayılabilir. Özellikle dayanıklı olan üreme organı sayesinde nemli topraklarda uzun yıllar canlılıklarını koruyabilir. Patojen enfekteli bitki artıkları taşınarak ve serbest su bulduğunda zoosporları ile de hareket ederek yayılma gösterir. Belirtileri: Hastalanmış bitkilere özellikle alçak, drenajı bozuk alanlarda rastlamak mümkündür. Bu bitkilerin kök ve kökçüklerinde çürümeler görülür. Kültürel Mücadele: 1. Hastalık ile bulaşık özellikle çoğalmada kullanılan sürgün ve tohumların hastalıktan ari ve sertifikalı olmasına dikkat edilmeli. 2. Hastalığın bulunduğu alanlarda toprak drenajına önem verilmeli ve tarlada su birikmesine müsaade edilmemeli. 3. Bitkiler sık dikilmeden kaçınılmalı ve havalanma iyi olacak şekilde dikimler yapılmalı. 4. Hastalık etmeninden korunmak için sanitasyon (temizlik) işlemlerine büyük önem verilmeli, temiz saksı, alet, yetiştirme ortamları ve toprak kullanılmalı. 5. Hastalıklı bitki artıkları uzaklaştırılmalı ve imha edilmeli. 6. Bitkilerin yaralamaktan kaçınılmalı. 7. Sağlıklı bitkiler zayıf yetişen bitkilere göre enfeksiyonlara daha dayanıklıdır. Kimyasal Mücadele: Benomyl-cupravit-captan-bordo bulamacı kullanılır. 300 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Çökerten-Solgunluk resimleri 17.2.2. KÜLLEME (Sphaerotheca pannosa var. Rosae) Etmenin Tanımı ve Zarar Şekli Külleme hastalık etmenleri dünyanın bir çok yerinde tarla ve sera koşullarında görmek mümkündür.Etkilenen bitkilerin yaprakları tam büyüklüğe ulaşamaz. Külleme hastalığının enfeksiyonu ve hastalık belirtileri çoğunlukla 3-7 gün içerisinde görülür ve çok sayıda konidisporları kısa bir süre içerisinde oluşmaktadır. Hastalık etmeni için uygun koşullar sık bitki ve düşük ışık yoğunluğudur. Yüksek nisbi nem ise enfeksiyon ve sporların canlılığı için uygun, fakat infeksiyon %50’ den düşük nisbi nem ortamlarında da olmaktadır. Enfeksiyon 20-30 °C sıcaklıklarda olabilir, gelişme için ortalama sıcaklık 25-30 °C arasındadır.Beyaz, tozlu fungal gelişme heriki yaprak yüzeyinde, yaprak sapı ve gövde üzerinde gelişir. Hastalık belirtileri ilk olarak taç yaprakları, gölgeli yapraklar ve yaprak alt yüzeylerinde gelişme gösterir. Sarı lekeler fungal gelişmenin olduğu yüzeyin arka tarafından görülmektedir. Yaşlı bitkiler ilk olarak etkilenir, enfekte olan yapraklar genellikle solar ve kururlar. Kültürel Mücadele: 1. Dayanıklı çeşitler tercih edilmeli. 2. Hastalıklı biti artıkları sezon sonunda toplanmalı ve yok edilmeli. 3. Hastalıktan dolayı kurumuş sürgünlerin budanması ve imha edilmesi. 4.damlama sulama sistemi kullanılmalıdır. 301 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Kimyasal Mücadele: Mücadeleye koruyucu amacıyla ve rutin olarak 15-20 günde bir yapılmalıdır.AnvilDinit5-Hexzil-Topas-Benolex-kükürt -Benlate- Özyimil-Fundazol -Hekvistin -Bavistin isimli ilaçlar kullanılır. Külleme Görüntüleri 17.2.3. ERKEN YANIKLIK HASTALIĞI (Alternaria solani) Etmenin Tanımı ve Zarar Şekli Alternaria solani fungusu tarafından neden olunan erken yanıklık hastalığı, tarlada ve seralarda risk oluşturmaktadır. Hastalık dünyanın bir çok yerinde ortaya çıkabilir ve bazen bitkilerin tüm yapraklarının dökülmesine neden olarak tahripkar bir hastalık olabilir. Erken yanıklık hastalığı ürünlerin tüm gelişme devresinde ortaya çıkmaktadır. Sıcak iklim kuşaklarında, özellikle bitkilerin sulandığı alanlarda esas problemler oluşmaktadır. Hastalık özellikle olgunlaşmakta ve besinsel olarak az beslenmiş olan bitkilerde daha şiddetli görülmektedir. Hastalık etmeni ürün artıkları, enfekteli yumru ve diğer solanaceos bitkilerinde varlığını sürdürebilir. Hastalık etmeninin sporları hava kökenli olup, hava akımları ile sağlıklı bitkilere taşınabilir. İdeal sıcaklık (20-30 °C) ve yüksek nem koşullarında da yaprakları enfekte ederler. %95 nisbi nem oranında da hastalık gelişimi en yüksek seviye çıkmaktadır. Hastalık etmeninin sporları genellikle çiğ ve yağmurlu havalarda üretilir ve sporlar bitki artıkları ya da enfekteli bitkilerden hava akımları ile ayrılır. Çimlenen sporlar direkt ya da yaralanmış dokulardan bitkileri enfekte eder ve tekrar 302 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ tekrar yeni sporlar bu bölgelerde de üretilir. Erken yanıklık yaşlı dokularda, yaralanmış, yetersiz beslenmiş, böcek zararına uğramış ve diğer streslere maruz kalmış bitkilerde daha fazla görülmektedir. Hastalık etmeninin başlangıç enfeksiyonları bitkilerin alt kısmındaki yaşlı yapraklarda en fazla görülür. İlk belirtiler küçük, (1-2 mm) koyu kahverengi ile siyah lekeler olarak ortaya çıkar. Lekeler zamanla genişler ve hedef tahtası görünümünde iç içe geçmiş konsantik halkalar şeklinde görülür. İlerleyen lekeler yaprak damarları ile sınırlanır ve açılı bir görünüm alır ve lekelerin etrafı genellikle dar klorotik bir hale ile çevrilir. Hastalık ilerlerken yapraklar sararır, kurur ve düşerler. Kimyasal mücadelede bakırlı ilaçlar kullanılmalıdır. Erken Yanıklık Hastalığı Görüntüleri Kurşuni Küf (Botrytis cinerea) Etmenin Tanımı ve Zarar Şekli: Botrytis cinerea Fr. fungal bir etmeni her yerde ve çok yaygın olarak bulunan polifag bir fungus olup, bir çok bitkiye saldırma ve koloni oluşturma yeteneğindedir. Bitkilere gelişmesi için ideal bir beslenme yeri oluşturan yaralı kısımlardan ve dokulardan giriş yapar. Konukçu bitkileri arasında domates ile ekim nöbetine giren veya domatesin yakın çevresinde yaygın biçimde yetiştirilen marul, salata, biber, patlıcan, çilek gibi bitkilerdir. Konidi, miselyum ve sclerot gibi değişik formlarda bitki artıkları üzerinde ve toprakta barınır. Yağmur, rüzgar ve örtü altında hava akımları yardımıyla yayılmaktadır. Hava neminin %95 lerde ve 17-23 °C sıcak olan havalar hastalığın gelişmesi için uygundur. Yaprak: Düzensiz ve koyu kahve ve siyah karışımı şeklinde belirtiler görülür, genelde meyve ve gövdede belirtisi daha yaygındır. 303 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Bitkilerin ana ya da yan dallarında sert ve koyu kahverengi şeklinde küçük lekeler görülür ve zamanla leke tüm gövdeyi çevreler ve bitkinin üst aksamı ölmektedir. Hastalığın olduğu yerde zamanla kurşuni bir renkte fungusun spor tabakası görülür. Kültürel Mücadele: 1. Seraların havalanmasına büyük önem verilmeli, sık dikimden kacınılmalı ve budama yapılmalı. 2. Bitkileri yaralamaktan kaçınılmalı 3. Ölü yada infekteli bitki çiçek, yaprak ve meyveler üretim alanlarından uzaklaştırılmalı. 4. Dayanıklı çesitler her zaman tercih edilmelidir. Kimyasal Mücadele: Gövde üzerinde belirtiler görüldügünde bitkiler koruyucu fungisitler ile ilaçlanabilir. Cupravit,imazalil ilaçları kullanılır. Kurşuni Küf Görüntüleri 17.3. ZARARLILAR 17.3.1. MANTAR SİVRİSİNEĞİ(Fungus Gnat/Scarid Fly) Bu küçük sinekler içeride yetiştirilen ağaçların etrafında uçarken görülebilirler. Bir sinek olarak sadece biraz rahatsızlık veriyor olsalar da larvaları bitkinin kök sisteminden beslenirler. Bu böcekler çok sulu ve genellikle yosunlu topraklara yerleşirler. Sinekleri böcek ilaçları veya ev sinekleri için kullanılan spreylerle öldürmek basit olsa da esas önemli olan bitkinin yerini ve toprağın su tahliyesini iyileştirmek ve de toprağı uzun süre ıslak tutmamaktır. Kimyasal Mücedele: talstar-cpermethrin,bifenthrin ilaçları kullanılır. Larvalara karşı Bacillus thuringiensis var. israelensis bakterisi kullanılır. Azadirachtin böcek gelişim düzenleyici doğal ilaçlar. 304 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Mantar Sivrisineği Görüntüleri 17.3.2. Yaprak Biti (Macrosiphum Rosae) Zarar Şekli Afitler sokucu emici ağız yapısı ile hortumunu bitki dokusu içine sokarak özsuyu emer. Koloniler halinde sürgün tomurcuk, yapraklarda bazen de gövdede bulunur. Yoğun olduğu durumlarda gül tomurcuklarının normal gelişmesi duraksar, öz suyu emilen yapraklarda büzüşme, dönme,burkulma olur.zararı özellikle genç sürgün ve yapraklarda yapmaktadır. Bitki gelişmesini engeller,meyve ve yapraklar deforme olur.yaprak, gövde ve hatta kökte gallere sebep olur.bir çok afit türü beslendikleri yerlerde yapışkan tatlı balımsı madde (fumajin) salgılar. Bu madde bitkinin meyve, dal ve yaprakların üzerine düşer.daha sonra buralarda kahverengi sisli mantar tabakası oluşur. Biyolojik mücadele Yaprak bitleri ile biyolojik mücadele doğal düşmanlarıyla yapılmaktadır.uğur böcekleri (Coleoptera :Coccinella semptempuntata), Neuroptera: Chrysopidae, Diptera: Syriphidae, Diptera: Cecidomyiidae, (Aphidolete aphidimyza) afitlerle beslenirler.,eşek arıları yumurtalarını yeni doğmuş afit nimflerinin yanına koyar,çıkan arı larvaları afitlerin nimfleriyle beslenirler. Kimyasal Mücadele: Gül bitkisinin sürgün ve taze yaprakların alt yüzünde yaprak biti kolonileri görülmeye başladığı zaman ilaçlamaya geçilmelidir.ilaçlama her 20 günde bir tekrarlanmalıdır.Hektaş asefat-Kortan -Poligor-Metasytos-Hezudin-Basudin-Korumagor gibi insectisitler kullanılır. 305 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Güllerde Yaprak Biti Görüntüleri 17.3.3. Yaprak Galeri Sineği (Liriomyza Spp.) Ergin faaliyetleri bütün yıl sürer. Özellikle seralarda üretim sezonu boyunca zararlı olurlar. Yaprağın epidermisi arasına bırakılan yumurtalardan çıkan larvalar, yaprak epidermisini yiyerek beslenirler. Erginler de, beslenmek ve yumurta bırakmak için yapraklarda küçük yaralar açarlar. Larvaların beslenirken açtıkları galeriler, tüm yaprağı kaplayarak bitkinin fotosentez yapmasını engeller. Bu yapraklar daha sonra kuruyarak dökülür. Beslenemeyen bitki zayıflar, kurur ve önemli kayıpları oluşur. Mücadele için seralarda ergin uçuşları izlenmeli ve yapraklarda tek tük galeriler görüldüğünde ilaçlamaya geçilmelidir. Kimyasal mücadele:Trigard 75 WP 20 gr/100 lt su veya dekar Evisect S 50gr / 100 lt suya Yaprak Galeri Sineği Görüntüleri 306 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 17.3.4. Beyaz Sinek (Bemisia Tabaci) Zarar Şekli: Ergin vücudu sarı renkli olup, beyaz renkli ve tek damarlı iki çift kanada sahiptir. Süs bitkilerin yaprak öz suyunu emerek zarar meydana getirir. Bitkide aldıkları sudan bulunan tatlı maddenin tümünü kullanamazlar, fazlasını dışarı salarlar ve üzerinde saprofit mantarlar gelişerek “Karaballığa” neden olurlar. Yılda 4-12 arasında döl verir. İç ve dış mekan süs bitkilerinde sık görülen bir zararlıdır. Ergin vücudu soluk sarı renkte olup, kanatlar üzerindeki beyaz mum tabakası nedeniyle genel olarak beyaz renkte görünür. Larvalar yaprağa yapışık olup şeffaf renktedir. Yaprakların alt yüzeyinde beslenirler. Yılda 9-10 döl verebilirler. Larva ve erginler bitki öz suyunu emerek beslenirler, bitkinin zayıflamasına, yaprakların sararmasına, neden olurlar. Ayrıca beslenme sırasında tatlı ve yapışkan bir madde salgıladığından yapraklar üzerinde fumajin denen mantar gelişerek bitkinin görünümünü bozar ve pazar değerini düşürür. Bunun yanı sıra erginleri bazı virüs hastalıkları taşıyıcısıdır. Mücadelesi: Temiz üretim materyali kullanılmalı. Bitkinin yetiştirileceği alan yabancı otlardan temizlenmeli ve bitki artıklarından arındırılmalıdır. Beyaz Sinek Görüntüleri 17.3.5. Tel Kurdu (Agroites Spp.) Zarar Şekli: Larvalar, bitkilerin toprakaltı kısımlarında ince kökleri ısırıp kopararak ve kalın kök veya yumrular içinde tüneller açarak beslenirler. Saman sarısı renkte, sert vücutlu ince uzun yapılı olan larvalar, ilkbahardan itibaren havaların ısınmasıyla toprak yüzeyine yak307 BAHÇIVANLIK EL KİTABI laşarak konukçu bitkilerin köklerinde beslenmeye başlarlar. Mücadelesinde tohum ilaçlaması, fidelik ilaçlaması, tarlada toprak ilaçlaması ve ocak ilaçlaması yapılabilir.Bayer endosülfan, hektionex, gaucho, promise, isimli ilaçlar kullanılır. Tel Kurtları Görüntüleri 17.3.6. NEMATODLAR Konukçu bitkisinin kökünde meydana getirdikleri irili ufaklı urlarla kolayca tanınırlar. Beyazımsı renkte şişkin armut şeklindeki dişiler, bu urların içinde yaşarlar. Erkekleri ince uzun, iplik şeklindedir ve ergin olduktan sonra toprağa geçerler. Kök-ur nematodlarının boyları türlere göre değişmekle birlikte 0,4-1 mm arasındadır Kök-ur nematodları, hemen hemen bütün kültür bitkilerinde zarara neden olabilir. Kök-ur nematodlarının 30’a yakın türü ve 2000 den fazla konukçusu olduğu bilinmektedir. Nematodlar iğneleri vasıtasıyla sokup, bitki özsuyunu emerek zarar yaparlar. Köklerde ur, saçak ve küt kök oluşumuna neden olurlar. Bitki besin ve su alamaz. Ağır bulaşık bitkiler ölürler. Yabancı otlardan köpek üzümü kök-ur nematodlarına konukçuluk yaparak bulaşık sahalarda enfeksiyon kaynağı oluşturmaktadır. Arız oldukları bitkinin köklerinde urlar meydana getirirler. Bu urlar, bitkinin öz su düzenini bozar ve kökün fonksiyonlarını engeller. Bitkide gelişme yavaşlar ve durur, bodurlaşma görülür. Yapraklarda sararma, çiçek ve meyve silkmeleri görülür. Enfeksiyon ağır ise bitki tamamen kuruyabilir. Köklerdeki urların baklagil nodozitelerinden farkı daha açık renkli ve gayri muntazam şekilli oluşlarıdır. Dişiler jelatinimsi bir kese içine yumurtalarını depo eder ve ölür. Bir kese içinde 1500 adet yumurta bulunabilir. Toprak sıcaklığı 10ºC den aşağı ise gelişme olmaz. Nematod zararı 15ºC de başlar, 20-27ºC sıcaklıklar gelişme için uygundur. Bu nematodlar daha çok tropik ve subtropik bölgelerde zararlıdır. Yılda 3- 4 nesil verebilir. Gelişmeleri için uygun nem % 40-90 arasındadır. 308 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Kültürel Önlem Kök-ur nematodlarının konukçusu çok olması, sulanabilen alanlarda özellikle sebzelerin yetiştirilmesi, bazı yerlerde, yıl içinde birden fazla ürünün üretiminin yapılması nedeniyle kültürel önlemlerin uygulanması güç olmaktadır. Bulaşık bitki köklerinin toplanıp yakılması. Ekim veya dikime hazırlık maksadıyla yapılan toprak işlemelerinin; sıcak ve kurak mevsimde toprağın birkaç defa alt üst edilmesi şeklinde yapılması, seralarda ise sıcak aylarda ve seranın boş olduğu zamanlarda 15 gün ara ile toprağın 30-40 cm derinlikte ve en az iki kez alt üst edilerek işlenmesi, mümkünse tarlanın nadasa bırakılması veya 3-4 yıllık bir münavebe uygulanması temiz toprak, temiz fide kullanılması, sulama sularının bulaşık sahalardan geçirilmemesi, ayrıca çeşitli yönleri ile ülke ve bölge koşullarına uygun ve dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi önerilebilir. Kök-ur nematodları iç karantinaya tabidir. Bu nedenle bulaşık üretim materyallerinin temiz bölgelere taşınmasına engel olunmalıdır. İlaçlı Mücadele Kimyasal mücadelede başarılı olmak için öncelikle kültürel önlemlerin alınması gerekir. Çünkü nematositlerle toprak ilaçlaması yüksek maliyet gerektiren bir çalışmadır. Ekimden 3 hafta önce veya ekim esnasında herhangi bir ruhsatlı nematod ilacı ile toprak ilaçlaması yapılabilir. Kök-ur nematodlarının ilaçlama zamanının saptanmasında nematodun biyolojik dönemi, toprak karakteri, toprağın sıcaklığı ve nem durumu, uygulamada kullanılacak nematositlerin sistemik olup olmadıkları gibi etmenler dikkate alınmalıdır. Kök-ur nematodlarının II. dönem larvaları enfekte gücüne sahiptir. İlaçlama sırasında toprak sıcaklığı 10~C nin üzerinde olmalıdır. Özellikle toprak sıcaklığının 15~C olduğu Mayıs-Haziran veya Eylül-Ekim ayları uygundur. Nematod Görüntüleri 309 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 17.3.7. Danaburnu (grylotalpa gryllotalpa) Zarar Şekli Toprak altında yaşayan bazı böceklerle beslense de genellikle bitkilerin köklerinde ve yumrularında zarar yapar.toprak altında galeri açarken rastladıkları çim ve fidanların köklerini keserler.zararlı ilkbaharda havaların ısınmasıyla birlikte faaliyete geçerler,temmuz sonuna kadar zararı devam eder.toprağın nemli ve kuru olmasına bağlı olarak galeri derinliği 10-30 cm değişebilir.kumlu-killi humuslu ve hafif topraklarda yaşar. Kültürel Önlemler: 1-Küçük alanlar su altında bırakılıp nimf ve erginler troplanıp imha edilir.2-yine sonbaharda alana iki yumruk büyüklüğünde belli yerler at gübresi koyulur daha sonra ilkbaharda bu gübreler toplanıp gübre içindeki ergin ve nimfler imha edilir.3-zamanında toprak işlemesi yapılarak yuvalarının yıkılması. Kimyasal Mücadele Erken ilkbahardan ekim ayı sonuna kadar mücadele yapılmalıdır.Mücadelede Hektionex-Korsulfan-Bayer endosulfan-Folidol-Korthion-Dipterex kullanılır. Danaburnu Görüntleri 17.3.8. Thripsler Zarar Şekli 1 mm. kadar boyda ince kahverengi, saman sarısı veya grimsi renkte olan Thrips’in ağız parçaları çok kısadır. Bu nedenle kütikulin hemen altındaki hücreleri emerler. Boşalan hücrelere hava girer. Böylece yukarda belirtilen renksizleşme ortaya çıkar. Thrips tütünden başka daha birçok bitkilere saldırır. Thrips kışı çoğu halde ergin olarak geçirir. Saklandığı yerler bitki artıkları veya topraktır. İlkbaharda ergin dişi yumurtalarını teker teker genç yapraklara koyar. Yumurtalar 5-8 günde açılır. Larva 7-12 günde olgunlaşır. Pup toprak içinde olur ve 4-6 gün sonra ergin halde açılır. Böylece hayat devresini 16-26 gün içerisinde tamamlar. Yılda uygun dış şartlarda 5 döl kadar verir. 310 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Mücadelesi: Kimyasal mücadelede Orthene, Avid, Conserve, Diazinon,Sevin,Malathion,metasytox,hektaş asefat adlı ilaçlar kullanılır.. Thripsler Görüntüleri 17.3.9. Kırmızı Örümcekler-Akarlar (Tetranychus Urticae) Zarar Şekli Kırmızı örümcekler yazın en sıcak ve özellikle uzun yağmursuz kuru periyotlarda görülür.Bulundukları ağaçlarda yaprakların bitki özsuyunu emerek zararlı olurlar. Yaprakların alt yüzüne ördükleri ağlar arasına bırakılan yumurtalardan gelişen kırmızı örümcekler bitkinin özsuyunu emerler.yapraklar nokta nokta boyanmış,sarı,gümüşi veya bronz renk alır,tomurcuk üzerine,yapraklar arasına yaprak yüzeyine ağ örer.yapraklar kahverengileşir kurur ve düşer. Emgi yerlerinde suyu emilen noktalar ölür. Bunun sonucunda yapraklarda önce beyaz, sonra sarı kahverengi lekeler meydana gelir. Daha sonra bu lekeler birleşerek yaprağın, kıvrılıp, kuruyup dökülmesine, dolayısıyla önemli derecede zarara neden olurlar. Ayrıca bazı hastalıkları taşıyarak da zararlı olurlar. Doğal düşmanları Bir çok avcı akar ve böcekler zararlı akarların yumurta ve diğer dönemlerine saldırarak çoğu defa onları zararsız durumda bırakabilmektedir. Atractotomus mali (Het.:Miridae ), Orius spp. (Het.:Anthocoridae) ve Stethorus punctillum (Col.:Coccinellidae) önemli doğal düşmanlar olarak bulunmaktadır. Kimyasal MücadeleYaprakların altları incelenerek zararlı görülür görülmez ilaçlama yapılmalı, geç kalmamaya özellikle dikkat edilmelidir. Hava sıcaklığına bağlı olarak haziran ayından itibaren zararlı görülebilir.Yaprak altlarının iyice ilaçlanmasına özen gösterilmelidir.Kükürt-Meteor-Torpedo-Avirmec-Aniverse kullanılır. 311 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Kırmızı Örümcekler-Akarlar 17.3.10. Kabuklu Bitler (Parthenolecanium Spp.) Zarar Şekli Tüm bitkilerde zarar yaparlar. İnce uzun hortumlarını üzerinde yaşadığı bitki dokusunu derinlerine sokarlar ve öz suyunu emerler. Salgıladıkları tatlı madde ile fumajin mantarlarının hızla çoğalmasına neden olurlar. Zarar gören bitkiler 3-4 yıl içinde tamamen kururlar. Bitkilerde durgunluk, bodurlaşır, yapraklar ufalır sürgün tomurcuk miktarı azalır kalite bozulur. Kimyasal Mücadele: Zararlı saptandığında mücadeleye başlanır.Hektaş asefat-Kortan-Mavrik-Sevin-supracide-suprakor kullanılır. Kabuklu Bit Görüntüleri 312 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 17.3.11. Kabuklu Salyangoz -Sümüklü Böcek (Helix Aspersa-Agriolimax Reticulatus) Zarar Şekli Çiğneyici törpileyici ağız yapısı olduğundan dolayı bitkilerde yaprak ve çiçeklerde hatta genç bitkilerde gövde de zarara yapar. Bunlar geceleyin zararlı olur.bulutlu, sisli, kapalı ve yağmurlu havalardan hoşlanır ve beslenirler.sıcak ve parlak havalarda toprak altına bitki altlarında girinti ve çıkıntı yerlerde geçirirler. gizlenirler.gizlendiği veya gezindikleri yerleri tespit için salgıladıkları parlak gümüş renkte Salgı bırakırlar. Küçük türleri çoğu kez bahçelerde süs bitkilerini sararak kurumasına sebebiyet verirler. Mücadelesi Mücadelede salyangoz ve sümüklü böceklerin gizlendiği tahta,taş,gizli dehlizler, ağaç gövdeleri, otların altı,sarmaşık araları ve yabani ot alanlarında barınırlar, buralara traplar konulması, elle toplanması özellikle hassas bitkilerde bakır bariyerler kurarak engeller yapılması.ayrıca kimyasal yemler hazırlanması.alanın akşam sulanması ile nemlenip cezbeci ortam sağlaması ardından zehirli yemler alana konulması. Kimyasal Mücadele: Metaldehit’ le zehirli yemler hazırlanıp alana konulması Metadex-Salyangosit-Mollusit Kullanılır. Salyangoz ve Sümüklü Böcekler 17.4. VİRÜSLER İnsan zihninin algılayamayacağı kadar küçük olan virüsler ancak elektron mikroskobunda görülebilmektedirler. Virüslerin bulaşma yolları Tohum, Fide, fidan ve aşı materyalleri, Böcekler, Nematodlar El işçiliği : Tütün, domates, biber gibi kültür bitkilerinde uygulanan koltuk alma, kırım, boğaz doldurma, ve sulama gibi genel işlemler esnasında temas yoluyla hastalıklı 313 BAHÇIVANLIK EL KİTABI bitkilerden bitki özsuyu ile bulaşan virüs partikülleri,kullanılan aletler veya insan eli ile sağlıklı bitkilere taşınabilmektedir. Bu bakımdan işletmelerde çalışmalar sırasında kullanılan aletlerin sık sık dezenfektan madde ile temizlenmesi, virüs şüphesi olan bitkilerin en kısa sürede tarla veya seradan dikkatlice sökülerek imha edilmelidir. Virüsle bulaşık bitkilerde tutunup beslenen küsküt bitkisi buradan sağlam bitkilere de kol atıp, hasta ve sağlam bitkiler arasında köprü kurarak virüsü sağlam bitkilere taşımaktadır Mücadele: Virüslerle kimyasal bir mücadele yoktur. 17.4.1. Camgüzeli Nekrotik Leke Virüsü Pratik olarak uygulamalarda aşağıdaki ilaçlar kullanılabilir Birçok hastalık ve zararlıları aynı anda kontrol altında tutabilmek için hastalıklara karşı Pomarsol+Carbendazol, Captan+Benlate, Previcur birer hafta arayla uygulanır. Zararlılara karşı ise lennate (thrips+yaprak biti+tırtıl),DDVP (kırmızı örümcek+yaprak biti+tel kurtları+Evisect (yaprak galeri sineği) on gün arayla uygulanır. 18. SOĞANLI BİTKİLER Soğanlı bitkiler, sadece tohum ile üretilmeyen, toprak altındaki depo organlarıyla da üretilen bitki grubudur. Toprak altındaki depo organların ilk görevi, büyüme ve gelişme için gerekli olan karbonhidratlar, nem vb depolayarak olumsuz hava koşullarında bitkinin hayatta kalmasını garanti altına almaktır. Soğan, yeraltında depo organına sahip bitkileri tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Soğanlı bitkiler sahip oldukları özelleşmiş depo organlarına göre; soğanlı, yumrulu, kormlu, rizomlu bitkiler şekline sınıflandırılır. Bu bitki grubuna aynı zamanda geofitler de denir. 314 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Şekil 1: Soğanlı bitkilerin değişik toprak altı organları Soğanlı bitkiler, dünyada 25° - 45° Güney-Kuzey enlemleri arasında, ağırlıklı olarak kuzey yarımkürede bulunur. Kuzey yarımkürede; Orta Asya, Kafkaslar, Anadolu, Balkanlar ve Akdeniz havzalarında yoğunlaşmıştır. Şekil 2: Yabani soğanlı bitkilerin dünya üzerindeki dağılımı Soğanlı bitkiler yetişme dönemlerine göre iki temel gruba ayrılır. İlkbaharda ve yazın çiçek açanlar ile sonbaharda çiçek açanlar. İlkbahar ve sonbaharda çiçek açanlar, soğuklara dayanıklıdır ve çiçek açmak için soğuklara ihtiyaç duyar; bu nedenle sonbaharda dikilmeleri gerekir. Yazın çiçek açanlar ise düşük sıcaklılarda zarar görür; çiçeklenme için soğuk ortama ihtiyaç duymaz ve ilkbaharda dikilir. Genelde soğanlı bitkiler; morfolojik olarak kökler, yaprak ve gövde olmak üzere üç temel gruba ayrılır. Gövde, yaprak ve çiçek olarak tanımlanan ve toprak üstünde bulunan bitkinin bu kısımlarına üst aksam denir. Bazı morfolojik özellikler, sadece soğanlı bitkilerde bulunur; örneğin, lâlede bulunan çekme kökler gibi. Soğanlı bitkilerin genel olarak besin, baharat ve süs bitkisi halinde kullanımı çok eskilere dayanır. Soğanlı bitkilerin süs bitkisi olarak kullanımı, kesme çiçek, saksılı ve dış mekanlarda olmak üzere farklılık gösterir. 315 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 18. 2. Soğanlı Bitkilerin Peyzaj Planlamada Kullanımı Süs bitkisi olarak, hemen her çeşit bahçeye ve kullanıma uygun bir soğanlı bitki türü vardır. Genellikle bulunduğu mekanda ve çim alanda, doğal görünüm sağlama özelliğine sahiptir. Bazıları bahçe veya pencere kenarlarındaki saksılarda kullanıma uygundur. Bazıları da soğuklama (prepere) ihtiyacı karşılanarak seralarda yetiştirilir ve kesme çiçek olarak kullanılır. Resim 1: Soğanlı Bitkilerin yeşil alanlarda kullanılması Göz alıcı ve değişik birçok renge sahip olan soğanlı bitkiler; bu özellikleriyle bahçelerde, ağaç ve çalılar çevresindeki boşlukları şenlendirirler. Çiçekleri biçim ve renk bakımından son derece çekici olan geofitler; kış aylarının sonlarında kar topraktan kalkar kalmaz ya da karla birlikte çiçeklenen türleriyle, bahar müjdecisi olarak sembolik önem taşımaktadır. Bu nedenle soğanlı bitkiler, bu dönemde park ve bahçelerde geniş ölçüde kullanılır. Bu dönemde, benzer özellikleri yansıtan farklı bitkilerin bulunmayışı da soğanlı bitkileri ayrıcalıklı kılmaktadır. Soğanlı bitkiler park ve bahçelerde süs bitkisi, ev içi dekorasyonda kesme çiçek, bezeme sanatlarında motif olarak çeşitli ülkelerin yaşamlarında yer almıştır. Ayrıca, tarım ürünü olarak da önem taşır. Ülkemiz açısından ise tarihi kimliği, kültürü ve ekonomisindeki yeri ile özel öneme sahiptir. Osmanlı İmparatorluğunda, XVII. yüzyılın başındaki “Lâle Devri” etkileri ve sonuçlarıyla değerlendirildiğinde, bu bitkinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Hollanda’nın, başta lâle olmak üzere soğanlı bitkilere dayalı ekonomisinin, turizmle birlikte ülke açısından ne derece önemli olduğu bilinmektedir. Son yüzyılda, endüstrileşme ve kentleşme ile giderek doğadan uzaklaşan insanların, 316 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ evlerinin dört duvarı arasındaki yaşantılarında ve doğaya özlemlerinin giderilmesinde, bu bitkilerin önemi giderek daha iyi anlaşılmaktadır. 18. 3. Soğanlı Bitkilerin Ticareti Soğanlı bitkiler, sahip oldukları soğan, yumru ve rizom gibi toprak organları sayesinde, orijinal habitatlarından başka ülkelere canlı olarak taşınabilme olanağı sunmaktadır Bu nedenle, doğadan sökülerek başka ülkelere götürülmesi ve ticaretinin yapılması kolaydır Soğanlı bitkilerin tanınması, süs bitkisi olarak kullanılması ve dolayısıyla ticareti, çok eskilere dayanır. Medeniyetin ilk uygarlıklarına baktığımızda, soğanlı bitkilerin süsleme amacıyla kullanıldığını görüyoruz. Eski Mısır, Yunan ve Roma uygarlıklarında iris, nergis, lilium gibi soğanlı bitkilerin, dönemin vazoları veya fresklerinde süsleme unsuru olarak kullanıldığını görüyoruz. İlk ticareti yapılan soğanlı bitki, safran (crocus sativus)’dır. MÖ 3000-110 tarihlerinde, Girit’te medeniyet kuran Minoon’ların, safranın erkek organlarını kurutarak bir çeşit ilaç olarak dünyaya sattığı bilinmektedir. XVII. Yüzyılda, Avustralya elçisi olarak Osmanlı imparatorluğunun başkenti İstanbul’a gelen Busbecq, Osmanlı-Türk medeniyetinde uzun zamandır kullanılan lâle ile tanışır ve çevresine tanıtır. Soğanlı bitkiler, sömürgeciliğin arttığı 17.-18. yüzyılda, kâşiflerin ve botanikçilerin ilgi kaynağı olmuş ve soğanlı bitkilerin ticaretinin temeli o günlerde atılmıştır. Günümüzde soğanlı bitkilerin ticareti, dünya tarım ürünleri içinde küçümsenmeyecek düzeydedir. Soğanlı bitkilerin ticareti kesme çiçek, saksılı çiçek ve bahçe çiçeği olarak önem kazanmaktadır. Ticareti en çok yapılan türler lâle, nergis, glayöl, iris, lilium ve sümbüldür. Bu altı tür, ticaretin % 90’ını oluşturmaktadır. Üretimin %90’ını Hollanda yapmaktadır. Satılan soğanların yaklaşık % 70’i kesme çiçek üretiminde, % 30’u da peyzaj çalışmalarında kullanılmaktadır. Hollanda, uluslararası süs bitkileri üretiminin ve ticaretinin en önemli merkezlerindendir. Türkiye’de yetişen doğal çiçek soğanları, özel bir yönetmelikle koruma altına alınmıştır. Doğal çiçek soğanları, dolaylı olarak mevcut orman ve mera kanunu kapsamına da girmektedir. Türkiye, 1973 yılında imzalanarak yürürlüğe giren “Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme” (CITES) ve “Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi” (BERN) gibi ulusal ve uluslararası yasalar kapsamında, doğal çiçek soğanlarının yaşam ortamlarını korunmaya çalışmaktadır. Doğal çiçek soğanlarının yetiştiriciliği, bu yasal düzenlemeler doğrultusunda izne bağlanmıştır; izinsiz üretim yapanlar hakkında yasal işlemler yapılmaktadır. 19. LALE BİTKİSİNİN BOTANİK ÖZELLİKLERİ VE SINIFLANDIRILMASI Lâle (Tulipa), “Manocotyledanoe” bitki dünyasının, “liliaceae” familyasından, çok yıllık, soğanlı ve otsu bir bitkidir. Lâle soğanları, iki ila altı adet, pul şeklinde, etli yaprakların tabanda birleşmesinden oluşmuştur. Kökleri, soğan tabanından çıkar. Gözler, pulların iç tabanında veya tunik iç kısmında bulunur. Genellikle, pul başına bir tomurcuk bulunur. Soğan üzerindeki kabuk, derimsi veya zar biçimindedir. Kabuğun iç kısmı, sık veya seyrek, tüylü veya çıplaktır. Bu özellikler, lâle türlerinin tayininde önemli değer taşır. Çiçekleri, bir sap üzerinde, 1-4 çiçek örtüsü, 6 parçalı, serbest, sarı, kırmızı veya be317 BAHÇIVANLIK EL KİTABI yaz renklidir. Her bir parçanın dip kısmında, genellikle esmer renkli bir leke bulunur. Erkek organları, 6 adet; filamentlerin dip kısımları, bazı türlerde şişkin ve tüylüdür. Bu özelliğe göre, lâle türleri iki büyük gruba ayrılır. 1. “Seksiyon Eriostemones”: Filamentlerin dip kısmı, şişkin ve tüylüdür. 2. “Seksiyon Leiostemones”: Filamentlerin dip kısmı, şişkin ve tüylü değildir. Günümüzde, bahçe süslemelerinde kullanılan lâle türleri, genellikle “Leiostemones” grubuna aittir ve bu grupta, yaklaşık 30 tür bulunmaktadır. Şekil 3: Dikim öncesi lale soğanının boyuna kesiti Resim 2: Lale bitkisinin çiçek ve organları Doğada yetişen, yaklaşık 125 lâle türü bulunmaktadır. Bunların 2/3’ü Orta Asya’da bulunduğu için, Orta Asya, lâlenin Anavatanı kabul edilir. Bu 125 türden sadece birkaç tür, ticari olarak yetiştirilmektedir. Lâlenin yayılış alanı, Tien-Shen ve Pamir Ala’dan kuzey, kuzeydoğuda Sibirya, Moğolistan, Çin’i; güneyde Keşmir-Hindistan’dan, batıya doğru Afganistan, İran, Kafkasya, Türkiye’yi kapsar. Yaklaşık 20 lâle türü, ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. 318 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Tulipa sintenesii BAKER Tulipa koyuncui Eker&Babaç Tulipa humilis Herb. Tulipa armena Boiss. var. armena Tulipa julia C. Koch Tulipa sylvestris L. subsp. sylvestris Resim 3: Türkiye’de yetişen bazı yabani lale türleri 319 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Normal koşullarda, lâle soğanının kökleri saçakkök oluşturmaz. Gözler pulların iç tabanında veya tunik iç kısmında bulunur. Genellikle pul başına bir adet tomurcuk bulunur. Eğer soğan küçük çaplı yani vejetatif dönemde ise sadece bir göz oluşur. Çiçek veren bir soğanda, apikal gözün sürmesiyle 3 - 5 yaprak oluşur. Biri, çiçek sapının üst kısmındadır. Bazı lâle türleri, örneğin “Tulipa Proestons”, birden fazla çiçek oluşturur. Çiçeğin içindeki organlar, 3 karpelli dişi organ, iki sıralı halka şeklinde 3 erkek organ, 3 petalden oluşur. Meyve, kısa veya uzun şekilli bir kapsüldür ve üç odalıdır; her odasında, 200 - 300 adet düz üçgensel ve yassı şekilde tohum bulunur. Türlere göre renk, büyüklük ve çiçek formunda büyük farklılıklar görülür. Altı petal yaprağından fazla çiçek yaprağı olan, katmerli lâle çeşitleri de bulunmaktadır. Çiçeğin katmerli olması halinde, üreme organlarında bazı anormal özellikler fark edilir. Günümüzde kesme çiçekçilikte ve saksıda ya da bahçelerde, peyzaj alanlarında kullanılan lâleler; yüzlerce çeşidiyle en fazla üretilen soğanlı bitkilerdendir. Üretilen lâle soğanlarının % 93’ü kesme çiçek üretiminde kullanılır. Diğer ülkelerde üretilen soğanların çoğu, dış mekan peyzaj düzenleme çalışmalarında kullanılmaktadır. 1980’li yıllardan sonra, yapay ıslah çalışmalarıyla elde edilmiş, her türlü iklim koşullarında yetişen yüzlerce çeşidi bulunmaktadır. Resim 4: Kesme çiçek olarak yetiştirilen lalelerin paketlenmesi Kullanım kolaylığı ve rahat anlaşılması açısından, lâleler değişik biçimlerde gruplandırmaya tabi tutulmuştur. Örneğin, İngiliz Kraliyet Bahçecilik Derneği (Royal Horticultural Society), lâleleri 23 ayrı gruba ayırmıştır. Hollandalıların tasnifinde ise 45 ayrı grup oluşturuyor. Lâleler botanik orijinlerine, çiçek morfolojisine, çiçeklenme zamanına göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırma yapaydır ve değiştirilebilir. 320 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 19. 1. Kültür Lâle Çeşitlerin Sınıflandırılması Laleler çiçek özellikleri, çiçek açma durumu ve orijinlerine göre aşağıdaki gruplara ayrılır. Erken Çiçeklenen Lâleler 1. Erken Çiçeklenen Yalınkat Lâleler; 2. Erken Çiçeklenen Katmerli Lâleler; Sezon Ortası Çiçeklenen Lâleler 1. Triumph Lâleleri 2. Darwin Melezleri; Sezon Sonu (Geç) Çiçeklenen Lâleler 1. Geç Çiçeklenen Yalınkat Lâleler; 2. Zambak Çiçekli Lâleler 3. Saçaklı Lâleler 4. Saçaklı Lâleler 5. Rembrandt Lâleleri 6. Papağan Lâleleri 7. Geç Çiçeklenen Katmerli Lâleler Diğer Grup Lâleler 1. Kaufmanniana Lâleler 2. Fostariana Lâleler 3. Greigii Lâleler 4. Miscellaneous Lâleler Lâleler çiçeklenme zamanına göre aşağıdaki gruplara ayrılır; 1. Erkenci Lâleler: Mart ayının ilk dönemlerinde çiçek açanlar 2. Sezon Ortası Çiçeklenen Lâleler: Nisan ayında çiçek açanlar 3. Sezon Sonu (Geç) Çiçeklenen Lâleler: Nisan sonu mayıs ayı başlarında çiçek açanlar 4. Sezon Sonu (Geç) Çok Çiçeklenen Geççi Lâleler: Mayıs sonu çiçek açanlar Lâleler çiçek boylarına göre aşağıdaki gruplara ayrılır; 1. Kısa Boylu Lâleler 2. Normal Boylu Lâleler 3. Uzun Boylu Lâleler 4. Çok Uzun Boylu Lâleler 20. LÂLE BİTKİSİNİN YAŞAM DÖNGÜSÜ Lâle bitkisinin yaşam döngüsü genel olarak üç bölümde ele alınır. 1. Sonbaharda, soğanlar toprağa dikilir. Toprağın sıcaklığı, kök gelişimi için uygun düzeye düştükten sonra, hızlı şekilde kök gelişmesi başlar. Kök gelişimiyle birlikte, sürgün gelişmesi de başlar. Sürgün gelişmesi yavaştır ve kış boyunca devam eder. 2. Erken ilkbaharda, sıcaklığın yükselmesiyle birlikte sürgün gelişmesi hız kazanır. Gelişme dönemi, çiçek oluşuncaya kadar devam eder. Lâle soğanı, çiçek verecek kadar 321 BAHÇIVANLIK EL KİTABI büyük değilse gelişme, yaprak oluşumuyla son bulur. Çiçeklenmeden sonra, hızlı şekilde yavru soğanların oluşma süreci başlar. 3. İlkbaharın sonunda, bitkinin üst aksamı kurumaya başlar ve yavru soğanlar gelişimini tamamlar. Dönemin sonunda, soğanlar dormansi durumuna geçer. Bu dönemde, tomurcukta farklılaşma görülür. 21. LÂLE BİTKİSİNİN İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ Organların büyümesi, gelişmesi ve yaşlanması şeklinde karakterize edilen lâlenin yaşam döngüsü çeşitli doğal çevre koşulları tarafından etkilenmektedir. Bu döngüyü etkileyen faktörlerin başında; sıcaklık, ışık ve nem gelmektedir. Ekonomik anlamda lâle soğanı ve çiçek yetiştiriciliğini ayrı işletmelerde üretilmelidir. Çünkü her iki materyalin üretiminde kültürel yöntemler toprak, iklim istekleri bakımından farklılık bulunmaktadır. 21. 1. Sıcaklık Hava sıcaklığı, bitkinin büyümesi ve lâle soğanının gelişmesinde çok önemli rol oynar. Sıcaklığın çeşitli süreçlerdeki etkisi, iki dönemde ele alınır; bitkinin gelişmesine olan etkisi ve soğanın dormansi durumunda depolandığındaki etkisi. Soğanın hasat edilmesi ve kuru depolanmasından sonra, tomurcuk (çiçek ve vejetatif farklılaşma) ve kök farklılaşması, bu sürecin ilk aşamasıdır. Bu süreçteki organ faklılaşması, büyük ölçüde depolama sırasındaki sıcaklıktan etkilenir. Çiçek tomurcuğu farklılaşmasının, 17-20° C sıcaklıkta daha hızlı olduğu gözlenmiştir. Daha yüksek sıcaklık, daha düşük tomurcuk farklılaşmasına yol açar. Sökümden hemen sonra yüksek sıcaklık uygulaması, soğanların daha hızlı çiçeklenmesine ve kök organlarının daha hızlı oluşmasına neden olur. Çiçek oluşumu aşamasına gelmemiş kritik büyüklükteki soğanlar, 30 °C sıcaklıkta depolandığında, soğanlarda çiçek tomurcuğu oluşumu hızlanır. Depolama sıcaklığı, koltuk tomurcuğun sonraki gelişimini de etkiler. Soğanlarda, hasat sonrasında hemen yüksek sıcaklık uygulanarak, koltuk tomurcuğu organlarının erken oluşumu teşvik edilir. Depolama sıcaklığı, koltuk tomurcuğun sonraki gelişimini de etkiler. Yüksek sıcaklık (25-30° C) ile düşük sıcaklık (13-17° C) karşılaştırıldığında, merkez tomurcuğun belirleyici oluşunda azalma görülmektedir. Sonuç olarak, yüksek sıcaklıkta depolama sonrasında, soğan içinde gelişen koltuk tomurcuk sayısı, düşük sıcaklıkta depolamaya göre daha fazladır. Bu durum, yüksek sıcaklıkta depolama sonrasında, daha az tomurcuğun ölmesi nedeniyle gerçekleşir. Yüksek sıcaklıkta depolama sonrası koltuk tomurcuğun ilk oluşan organlarının birinci aşamasının üst parçaları, daha düşük sıcaklıkta depolananlara göre, gerçek havai (aerial) yaprakların üretilmesine daha meyillidir. Bu gözlemler, depolama sıcaklığının soğan üretimi üzerinde etken olabileceğini işaret etmektedir. Sıcaklık artışıyla, lâle soğanı parçalanması (yavru yapma ) sağlanır; depo sıcaklığı düşürüldükçe yavru yapma, parçalanma azalır. Tavsiye edilen depo sıcaklığı uygulaması aşağıdaki gibidir: 322 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Sökümden iki hafta sonra Temmuz ayında Ağustos ayında Eylül ayında Ekim ayında Kasım ayında 28° C 25° C 20° C 20° C 17° C 15° C (dikim kasım ayına bırakılmamalıdır) Sıcaklığın, soğan gelişimine etkisi şu şekilde özetlenebilir. Soğanlarda, dikimden sonra yeterli miktarda ve oranda kök gelişmesi ve uzaması önemlidir. Bunun için, 14-16 °C sıcaklık uygundur. Geç dikimde hava sıcaklığı daha düşükse, köklerin gelişmesi engellendiği gibi, soğanların soğuklara karşı daha hassas olduğu ve donma riski taşıdığı belirlenmiştir. Eğer kış ayları ılık geçerse, bitki gelişimi erken başlar. Sıcakların yükselmesiyle bitki, gelişimini sürdürürken çiçek açar ve soğanı büyütmeden, erkenden solarak gelişme dönemini sona erdirir. Dikimden sonra yüksek sıcaklık, daha hızlı ama daha kısa büyüme dönemine sebep olur. İlkbaharda hava sıcaklığının yüksek olduğu alandaki lâle yetiştiriciliği ile düşük olduğu alandaki lâle yetiştiriciliği karşılaştırılırken; kış sıcaklığının da hesaba katılması gerekir. Kışın hava sıcaklığının ılıman geçmesi halinde, bitki gelişimi erken başlar. Sürgün çıkıResim 5: Lale soğanlarının depolanması şı ile bitkinin solmasına kadar geçen süre uzun olabilir. Ilık kıştan sonra gelen sıcak ilkbaharda, çiçeklenme döneminin sıcak olması verimi düşürmektedir. Gelişme periyodu uzun olmasına rağmen yüksek sıcaklık, soğanın büyüdüğü aktif dönemde, normal gelişmesini engelleyebilir. Çiçeklenme ve hasat arasındaki dönem kritiktir. Çiçeklenme başlangıcı ve hasat arasındaki dönemde sıcaklık, lâle yetiştiriciliği açısından önemlidir. Çünkü, bu dönem soğanın büyüdüğü dönemdir. Aynı zamanda gelişme dönemi, toplam soğan verimini büyük ölçüde belirler. Çünkü, yavru soğanların çoğu bu dönemde oluşur. Hollanda koşullarında gelişme dönemi, yaklaşık sekiz haftadır. Japonya’da ise hava sıcaklığından dolayı daha kısadır. Bu yüzden Japonya’da yetiştirilen soğanların verimi, Hollanda’ya göre % 30-50 daha azdır. Havaların sıcak geçmesi ve toprakta yeterli miktarda nem bulunmaması halinde, bitki bu gelişme dönemini kısa tutar ve soğanları daha az büyür. Olumsuz şartlarda, soğanın gelişmesi için sulama çok önemli olmaktadır. Sulama, soğanın büyüme dönemini uzatarak toplam soğan verimini artırır. Hasattan kısa süre sonra, satılabile323 BAHÇIVANLIK EL KİTABI cek soğanların stoktan ayrılması gerekir. Çünkü, her iki grubun depolama sıcaklıkları farklıdır. 21. 2. Işık ve Rüzgâr Lâle, tam güneş alan ve rüzgârdan korunaklı yerlere dikilmelidir. Bununla birlikte, Akdeniz ve Ege sahilleri gibi sıcak bölgelerde, aşırı güneş çiçeklerin çabuk solmasına neden olduğu için, öğleden sonraları az güneş alan yarı gölge kısımlara dikilmeleri daha uygundur. Çok güneşli ortamda, çiçeklerin ömrü kısalır; çok gölgede ise çiçek sayısı az olur. Fazla rüzgâr, hem bitki hem de çiçekler için olumsuz etkili olduğundan, bu yerlere dikim yapmaktan özellikle kaçınılmalıdır. 21. 3. Toprak Lâle tınlı, geçirgen, humusça zengin, su tutma kabiliyeti iyi, verimli toprakları sever; diğer toprak tiplerinde de yetiştirilebilir. Yetiştiği toprak kalınlığı, en az 50 cm olmalıdır. Hafif toprak olarak bilinen kumlu topraklar, organik maddece fakir olduklarından su tutma kabiliyetleri iyi değildir. Su birikimi olmadığından, soğanın çürüme olasılığı yoktur. Ancak kum oranının fazla olması, toprağın kolay kurumasına ve fazla sulama gerekliliğine yol açar; sık sulamada, toprağın maddeleri yıkanarak kök alanının alt katmanlarına indiğinden ve soğan gelişimi olumsuz etkilendiğinden tercih edilmez. Hafif toprakların işlenmesi kolaydır. Bu nedenle, dikim ve söküm işlemleri kolay ve sorunsuz yapılır. Toprağın yapısının ıslahı için, yanmış hayvan gübresi kullanılmalıdır. Ağır toprak olarak bilinen killi topraklar, hafif topraklardan daha sakıncalıdır. Kil oranı yüksek ağır topraklarda, toprağın geçirgenliği ve havalanması güçtür. Bu topraklar uzun zaman tava gelmez veya tav halini hızlı kaybeder. Ağır ince zarlı olduklarından, sıkışık topraklardır ve kurudukları zaman süratle sertleşirler. Killi topraklar, ağır bünyeli olduğundan soğanların gelişmesi açısından uygun değildir; drenajı iyi olmadığından, soğan çürümeleri çok görülür. Ayrıca, kuruduğunda sertleştiği için soğanların sökümü zor olur ve çok zayiat verilir. Bu tür toprakların ıslahında, organik gübre kullanılmalıdır. Soğan yetiştiriciliği için en makbul toprak, orta bünyeli veya bahçe toprağı olarak bilinen tınlı topraklardır; % 20’den az kil ve % 30-50 arasında kum içerir. Su tutma kapasitesi ve geçirgenliği açısından, bünyesindeki organik madde oranının % 5 olması uygundur. 21. 3. 1. Yetiştirme Yerinin Hazırlanması Tarımın diğer alanlarında olduğu gibi, soğanlı bitkilerin yetiştiriciliğinde de toprak son derece önemlidir. Bitkilerin yetişebilmesi için, toprağın işlenmesi ve uygun duruma getirilmesi gerekir. Bu amaçla toprak, herhangi bir alet ile gevşetilir, karıştırılır, ufalanır. Lâlenin sağlıklı gelişmesi için, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısının iyi düzeyde tutulması gerekir. Toprağın ilk 50 cm’lik kısmı, bitkinin beslenmesi açısından çok önemlidir. Bu kısım aynı zamanda bitkinin köklerinin yayıldığı alandır. Bu nedenle toprak, sonbaharın başında 30 cm derinlikte sürülmelidir. Sonbahardaki sürme işleminin sağlayacağı faydalar aşağıda sıralanmıştır. 1. Toprak işleme, sonbaharda köklerin rahatlıkla gelişerek geniş alana yayılmasını sağlar. Böylece bitki, sonraki yıl ilkbaharda kuvvetli gelişme olanağı bulur. 2. İşlenerek gevşeyen toprakta, mikro organizma faaliyetleri çok daha iyi olur. 324 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 3. Gevşek bünyeli topraklarda, yağmur suyu kolaylıkla nüfuz eder. Toprağın üst kısmında göllenme engellenerek, soğanların çürümesi önlenir. Alt kısımlara nüfuz eden yağmur suyu depolanır ve gelişme döneminde bitki tarafından kullanılır. 4. Toprak işleme, yabancı ot mücadelesine büyük çapta yardım eder. Sağlıklı toprak, geçirgen yapıdadır ve bitkinin gelişmesi için gerekli suyu tutar. Nem oranının yüksek olduğu topraklarda, soğanlı bitkilerin yetiştirilmesi amacıyla, fazla olan nemin, topraktan uzaklaştırılması gerekir. Çiçeklenme döneminden geç sonbahara kadar olan dönemde, soğanların sudan korunması, bitkinin beslenmesinden daha önemlidir. Soğanın gelişmesi; köklerin fazla suda boğulmayarak işlevini rahatça yerine getirmesi ve mikroorganizmaların normal faaliyette bulunabilmesi için, toprakta yeteri kadar hava bulunması gerekir. Topraktan fazla suyun alınması, toprağın iyi işlenmesiyle sağlanabilir. 22. LÂLE BİTKİSİNİN YETİŞTİRİCİLİĞİ VE BAKIMI Toprağın dikim için hazırlanmasında, toprağın karakteri, göz önünde tutulması gereken önemli bir unsurdur. Lâle soğanının dikileceği toprak, yaz aylarında kuru bırakılmışsa, dikimden en az 15 gün önce bir kez sulanmalı; sulamadan sonra toprak tava gelir gelmez, 30 cm derinliğe kadar sürülmelidir. Sürülme sırasında meydana gelen iri tezekler ufalanmalı; toprak yüzeyinde bulunan çeşitli bitki artıkları tırmıklanmalıdır. Önceden belirlenen yerlere hazırlanan, bir metre enindeki tavaların uzunluğu, tarlanın büyüklüğüne göre ayarlanır. Tavaların arasında, yarım metre yürüme yeri bırakılır. 22. 1. Dikim Ekim-kasım aylarında, sıra yöntemiyle dikim uygulanır. Homojen havalanma sağlamak için, dikim sıraları hakim rüzgarların estiği yönde olmalıdır. Keseksiz toprak yapısı ve su birikintileri, hastalıklara yataklık yapacağından, arazinin düzlenmiş olması istenir. Lâle soğanları, büyüklükleri farklı olsa da ortalama 10-13 cm derine dikilir. Ağır topraklarda, soğanın 6-7 cm derine dikilmesi yeterlidir. Sıralar 100 cm sıralar arasındaki mesafe 30-40 cm olur. SoResim 6: Lale dikim parselleri ğanlar büyüklüklerine göre 5-10 cm arayla dikilir. Verilen ölçülerden daha sık dikilen lâlelerde, yapraklar rahat gelişme fırsatı bulamaz. Geç dikim, köklerin tahribatına ve soğanın biriktirdiği karbonhidratın bir kısmının, boşa tüketilmesine neden olur; izleyen yılın gelişimi de olumsuz etkilenir. Soğanlar, iklim koşullarına bağlı olarak, mart sonunda ve nisan başında sürgün vermeye başlar. Dikim yapılırken, büyüklükleri ve renkleri aynı olanların bir arada bulunmasına dikkat edilmelidir. Bir metrekare alana, ortalama 150-250 soğan dikilebilir. 325 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Kök çürüklüğü (Fusarium oxysporum), en önemli soğan hastalığıdır. Dikimden önce, toprağın ve soğanların dezenfekte edilmesi gerekir. Özellikle, daha önce sebze yetiştiriciliği yapılan yerlere dikilecek soğanların dezenfekte edilmesine özen gösterilmelidir. 22. 2. Yetiştiricilikte Yapılan Yıllık Bakım İşleri 22. 2. 1. Sulama Bitkiler, normal gelişimlerini sürResim 7: Parsellere dikilmiş lale bitkileri dürebilmek için kökleri aracılığıyla topraktan su alır. Lâle gibi ilkbaharda çiçek açan türler, erken ilkbaharda vejetasyona başlar. Bitki, büyüme sürecinde gerekli su ihtiyacını, erken ilkbaharda düşen yağışlarla karşılayabilir. Ancak, bu dönemde yağışların yetersiz olması halinde, topraktaki eksik su, sulama suyuyla tamamlanmalıdır. Su genel olarak, lâlenin sağlıklı gelişmesi, uzun ömürlü olması ve soğanın büyümesi için gereklidir. Doğal Resim 8: Lale soğanlarının makine ile dikimi yollarla (yağışlarla) karşılanmadığında, yapay yollarla verilmelidir. Başarılı yetiştiricilik için, toprağın özellikleri, yağış düzeni ve bitkinin durumu dikkate alınarak sulama programı uygulanmalıdır. Gelişme dönemi boyunca, toprakta yeterli miktarda nem olması, lâle soğanının gelişimi açısından son derece önemlidir. Toprakta su eksikliğinin sonuçları; gelişme döneminin kısalması, gelişimde yavaşlama veya gerileme, çiçeklenmenin az ve kısa oluşu, bitkinin kısa boylu, çiçeklerin küçük, yaprak alanının az, soğan veriminin düşük olması şeklinde görülür. Pazarlamada, soğanın veriminin belirleyici oluşu göz önüne alındığında, sulamanın önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Lâlede, solunum ile su kaybı olur. Su kaybında rüzgar hızı, hava sıcaklığı ve hava nemi gibi çevre faktörleri de etkili olur. Lâlenin kök bölgesinde su eksikliği, yavru soğanın oluşumu ve gelişme döneminde çok önemlidir. Kuraklık nedeniyle, bitkinin üst kısımlarının erken kuruması ve soğan veriminin azalması, lâle soğanı üretimini olumsuz etkiler. Geç sulama, çiçek tomurcuğu farklılaşmasının azalmasına yol açar. Lâle soğanları, suya hassas oldukları için, aşırı sulamadan kaçınılmalıdır. Aksi taktirde soğanlarda çürüme görülür. Aşırı sulama, verimi önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, “Botrytis cinerea” gibi mantar hastalıklarının artmasına da neden olur. Su miktarının belirlenmesinde, toprağın yapısı ve bitkinin gelişme durumu önemli rol oynar. Bitkinin, çiçeklenme gibi gelişmesinin yoğun olduğu dönemde, ilk dönemi ve326 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ ya son döneminde yapılacak sulamaya göre daha fazla su kullanılır. İyi vasıflı topraklarda sulama suyu az kullanılırken, kumlu topraklarda daha fazla olabilir. Tohum bağladıktan sonra, bitkinin yaprakları sararmaya başlar. Bu dönemde sulama yapılmamalıdır. 22. 2. 2. Gübreleme İyi yetiştiricilikte, sulama kadar zamanında ve yeterli gübreleme yapılması da önemlidir. Bitkinin gelişmesi birkaç ay gibi kısa sürede olduğu için, gelişimin en iyi şekilde tamamlanması ve soğan büyümesinin gerçekleşmesinde gübreleme önem taşır. Bunun için toprağın besin değerinin yanısıra, fiziksel yapısının da çok iyi olması gerekir. Ahır gübresi, toprağın fiziksel özelliklerinin istenen niteliklere kavuşmasına yardım eder. Ahır gübresi, topraktaki mikroorganizma faaliyetlerinin artması ve böylece bitkinin iyi gelişmesi için ortam hazırlanmasına katkıda bulunur. Organik maddenin % 3’ten az olması halinde, dikim öncesinde mutlaka toprağa organik madde ilave edilmelidir. Eklenecek organik madde miktarı, toprak miktarına bağlıdır. Tavsiye edilen miktar, ortalama, 50-75 ton/hektardır. Organik gübredeki azot, fosfat ve potasyum miktarı, gübrenin kaynağına ve biriktirildiği ortama bağlı olarak değişir. En çok tercih edileni, tavuk gübresi ile büyük baş hayvan gübresinin karışımından elde edilir. Sürülmeden önce, toprağın yüzeyine yanmış hayvan gübresi serilir; böylece, işlenirken toprağa karışması sağlanır. Çiftlik gübresi, kumlu toprakların su tutma kapasitesini artırdığı için bolca kullanılmalıdır. Toprağın ıslahında kullanılan çiftlik gübresiyle birlikte gelen, bol miktardaki yabancı ot tohumu, çimlendiğinde sorun oluşturur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, gübrenin iyi fermente edilmiş (yanmış) olmasıdır. Bitkinin en iyi büyüklükte soğan geliştirmesi için, büyük oranda azot (N) gereksinimi olur. Azot uygulaması, sonbahar ve ilkbahar olmak üzere iki kez yapılır. Sonbahar uygulamasında, azotun NH4 (Amonyum) halinde verilmesi daha uygundur. Çünkü N03 (Nitrat), toprakta amonyuma göre daha çabuk filtre edilir. Amonyum ve nitrat halindeki azot, fosfor (P) ve potasyum (K) ile birarada verilebilir. Bu dönemde, azotun bir kısmı kullanılır; toprak sıcaklığı düşük olduğundan azot kaybı (Nitrifikasyon) az olur ve kalan azot, ilkbaharda sürgünler gelişirken kullanılır. Bu sırada, tekrar azot uygulaması yapılmalıdır. İlkbaharda, nitrat halinde azotlu gübre verilmesi daha yararlıdır. Ana soğandaki azot, öncelikle sürgün ve köklere taşınır. Lâle yetiştirilen tarlalarda, bitkinin köklerinde az miktarda nitrat saptanmıştır. Sürgün gelişiminden sonra, sürgündeki nitrat miktarı, hızlı biçimde artmaya başlar. Sürgün, gelişimini tamamladığında azot miktarı artmaya devam eder. Daha sonra, yapraklara ve yavru soğanlara taşınır. Azot ve diğer elementlerin yaprak analizinde eksiklik bulunmaktadır. Bu yüzden fazladan azot uygulaması, çiçeklenme sonrasında yavru soğanların hızlı büyümesine yardımcı olur. 250 kg/hektar’dan fazla azot uygulaması, soğan üretiminde kayba neden olur. Aşırı azot uygulaması, “Botrytis” hastalığını artırdığı gibi, çiçeklenmeyi de engeller. Dikimden mart ayına kadar, soğandaki toplam azot miktarı biraz azalır. Hasat zamanında, yavru soğanlar kuru ağırlıklarının % 1 - 2 oranında azot barındırır. Nisan ayının ortasından sonra, yavru soğandaki potasyum az filtre edilirken, fosfor daha fazla filtre edilir. Fosfor eksikliği, küçük yapraklarla fark edilir; yavru soğanlarda küçülme görülür; çiçek büyüklüğü etkilenmez, ama çiçeklenme gecikir. 327 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Potasyum ve fosfor gübreleri, genellikle sonbaharda verilirken; azot uygulaması bitkinin gelişmesine bağlı olarak, 2-3 dönemde yapılmalıdır. Sağlıklı gübreleme için, hektar başına 140-150 kg azot, 40-50 kg fosfor, 140-150 kg potasyum, 110-120 kg kalsiyum verilmesi gerekir. Tavsiye edilen doz, ikiye bölünerek verilmesidir. İlkbaharda nisan ayının başında gübre verilen dönem, geç ve erken ilkbahar gelişme periyodu olarak da bilinir. Bu dönemde, köklerin rahatsız edilmemesi gerekir. Kökler zarar görürse, bir daha asla büyüyemez. Bu yüzden, gübreler sıvı halde verilmelidir. Granül olarak verilirse, gübrenin toprağa karıştırılması gerekir ki bu işlem sakıncalıdır. 22. 2. 3. Çiçek Koparma Lâle, göz alıcı değişik renkleri ve dikkat çekici çiçek yapısı nedeniyle, uzun yıllardır önemli süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Evde saksıda veya bahçede yetiştirildiğinde, çiçeğinin olabildiğince uzun süre dalında kalması istenir; fakat soğanı için yetiştirildiğinde, çiçeğin önemi çok azdır. Çünkü, soğanın iriliği ve içinde bulunan depo maddelerin miktarı, çiçeklerin güzelliği ve çiçeklenme süresinden daha önemlidir. Lâle soğanının büyüklük ve kalitesini, taşıdığı karbonhidrat oranı tayin eder. Her ne kadar soğanın görünüşü, hastalıksız oluşu gibi faktörler önemli ise de ticari değerini, büyüklüğü-iriliği tayin eder. Gelişmekte olan soğanın irilik ve ağırlığındaki en büyük artış, çiçeklenme sırasında ve çiçeklenmeden sonra meydana gelir. Çiçeklenme ve ardından tohum gelişmesi, soğanın karbonhidrat miktarını olumsuz etkiler. Çiçek açan bitkilerin soğanlarının, çiçekleri koparılmayan soğanlara göre % 30 daha küçük olduğu tespit edilmiştir. Sulama, soğanda büyümeyi teşvik eder; yabancı ot, hastalık ve zararlılarla mücadele ile gübreleme gibi kültürel tedbirlerin alınmasıyla, daha büyük soğanlar elde edilir. Çiçekleri koparılmayan ve tohuma bırakılan bitkilerin soğanları ise daha küçük olur ve çiçek kalitesi düşer. Lâle soğanı yetiştiriciliğinde çiçekler, çiçeklenme döneminin başında mutlaka koparılmalıdır. Çiçek koparma işlemi, elle yapılabileceği gibi mekanik olarak da yapılabilir. Çiçekler, üst vejetasyon bölgesi zedelenmeden, sabah hücreler turgor duruResim 9: Çiçeği koparılan lale mundayken, tırnakla koparılır. bitkisi 22. 2. 4. Hasat Yetişme koşullarına bağlı olarak bitki, mayıs sonu haziran ortasında kurumaya başlar. Üst kısım iyice kuruduktan sonra, hasat işlemine başlanmalıdır. Hasattan kısa süre sonra, satılabilecek soğanların stoktan ayrılması gerekir. Çünkü, onların depolama sıcaklıkları farklıdır. Soğanların hasattan sonra, kısa süre içinde temizlenerek kurutulması gerekir. Güneşten korunmalarına dikkat edilmelidir. Kurutma işlemi, hava sirkülasyonu ve sıcaklığın kontrol altında olduğu odalarda yapılır. Bu sırada odada, “etilen” birikmesinden kaçın328 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ malıdır. Soğanlar, ana soğanların şekil farklılığına bağlı olarak; farklı büyüklüklerde ve düz, yuvarlak gibi farklı şekillerde olabilir. Kurutulan soğanlar, boylarına göre sınıflandırılır. Sınıflandırma, makineyle yapılabileceği gibi elle de yapılabilir; 4/5-5/6-6-7 şeklinde, çapları belirlenmiş deliklerden geçirilir. Soğanların tasnifi, yetiştirme programına uygun olarak; satışa gönderilecekler, yavru için üretime alınacaklar ve büyümeye alınacaklar şeklinde olmalıdır. Büyümeye alınanlar da yavru olanlar ve orta büyüklükte olanlar diye iki grupta sınıflandırılır. Büyük soğanlar, büyüklüklerine göre pazarlanır. Soğanın büyüklük limitleri ve kullanımı, kültür çeşidine göre değişir. Büyüklüğü 10 cm ve daha az olan soğanlar, bahçe ve peyzaj planlama çalışmalarında; 11-12 cm olanlar, kesme çiçekçilikte; 12 cm ve üzeri olanlar, saksılı bitkiler için kullanılır. 23. ÜRETİM Soğan üretiminde temel hedef, en düşük maliyetle; en çok miktarda, en uygun büyüklük ve nitelikte, kaliteli soğan üretiminin sağlanmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, sürdürülebilirliğin sağlanması da önemli bir hedeftir. Lâle üretiminde, hem tohumla (generatif), hem de soğanla (vejetatif) üretim yöntemi uygulanır. 23. 1. Tohumla (Generatif) Üretim Yavaş ve uzun zamana yayıldığı için, ticari olarak çok tercih edilmez. Normal şartlar altında tohum, haziran-temmuz aylarında hasat edilir. Tohumlar, yassı ve incedir; her bir kapsülde, yaklaşık 200-300 tohum bulunur. Kapsüller sararmaya başlayıp açılmadan önce, tohumlar toplanmalıdır. Aksi taktirde, çatlayan kapsüllerdeki tohumlar, rüzgarda boşalarak dağılır. Toplanan tohumlar güneş görmeyen, hafif rüzgarlı, serin yerde kurutulur ve yabancı maddeleri ayıklandıktan sonra; bez torba içinde, serin ve nem oranı düşük yerde saklanır. Tohumların saklandığı yerde, mantar hastalıklarının gelişmesine neden olacak yabancı maddelerin olmamasına dikkat edilmelidir. Tohumlarda hasattan sonra, uyku hali (dormansi) görülür. Bunu önlemek için soğuklama uygulanır. Tohumlar, eylül ayında ekilmelidir; geç ekim yapılırsa, çıkış çok az olur ve tohumlar uykuda kalır. Ekim yapılacak topraResim 9: lale kapsülündeki ğın, kum karıştırılmış, geçirgenliği iyi ve organik madtohumlar de oranı yüksek olmalıdır. Tohumlar, toprağa elle serpilerek ekilir. Ekimden sonra, tohumların üzeri 2-3 cm kum ve toprak karışımı ile örtülür. Lâle tohumu, embriyonunun gelişmesini tamamlayabilmek için, düşük sıcaklığa ihtiyaç duyar. Embriyonda bir kotiledon yaprağı, bir bitki taslağı, kök ve dropper olarak adlandırılan uzunca kök kesesi oluşur. Bu organ, toprağın içinde uzar ve ucunda küçük bir soğancık oluşur. Bu soğancığın çiçek üreterek soğan büyüklüğüne ulaşması için, 4-5 yıl gereklidir. 329 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Tohumlar, aşırı güneş ve kuraklığa karşı çok hassastır. Bu nedenle, az güneş gören kuzeydeki yerlere ekilmesi daha uygundur. İlk iki yıl havalar sıcak giderse, sulama dışında herhangi bir kültürel işlem yapılmaz. İkinci yılın sonunda, soğanlar sökülerek elle toplanır ve saf kumun içinde bekletilir. Tasnifi yapıldıktan sonra, soğancıkların zarar görmemesi için, hemen belirlenen yerlerine dikilmesinde yarar vardır. Tohumla yetiştirilen soğanlar, 5 - 6 yıl sonra çiçek vermeye başlar. Tohumlar heterozigot olduklarından, ebeveynlerine benzemez. Bu yüzden tohumla üretim, daha çok yeni çeşitlerin elde edilmesinde ıslah amacıyla kullanılır. Tohumla üretim, aynı zamanda eldeki soğan miktarını artırmak amacıyla yapılabilir. 23. 2. Soğanla (Generatif) Üretim Lâlenin doğal üreme biçimi olan bu yöntem; soğanlarda, generatif tomurcuklanma yoluyla, yavru soğanların oluşmasına dayanır. Lâle soğanında, soğan pulu başına bir göz bulunur. Üreme oranı, soğanın sahip olduğu pul sayısına bağlıdır. Soğan pulu, lâle türüne göre değişir; bazı nedenlerle tüm gözler gelişmediği için, her yıl 2-3 yavru soğan oluşur. Soğan verimini belirleyen üç etken vardır; soğanın büyüklüğü, soğanın gelişmesi, ana soğanın oluşumu. Oluşumda, depolama sıcaklığı önemlidir. Hollanda’da, hasattan sonra soğanlar 3-4 hafta 25 °C, 20 °C, 17 °C ve 15 °C sıcaklık değerlerinde, doğala yakın ortamda depolanır. Ortamda, 17-20 ° C sıcaklıktan sonra, 30-33 ° C sıcaklıkta depolanırsa; çiçek tomurcuğu gelişmez ve yavru soğan oluşumu artar. Fakat, bu işlemin uygulanması zordur; her tür ve yıl için denge değişir. Hasattan sonra, başlangıçta 6 hafta, 30 ° C sıcaklıkta depolanması pratik çözüm olabilir. Resim 10: Ana soğanın yanındaki yavru soğanlar 23. 3. Üretimin Programlanması Soğan üretiminde temel hedef olan en düşük maliyetle, en çok ve kaliteli soğan üretiminin sağlanarak, sürdürülebilir kılınması, piyasanın gelişmesi için gereklidir. Piyasada büyük soğanlar, büyüklüklerine göre pazarlanır. Soğanın büyüklük limiti ve kullanımı kültür çeşidine göre değişir. Soğan büyüklüğü 10 cm ve aşağı olanlar, bahçe ve peyzaj planlama çalışmalarında; 11-12 cm olanlar, kesme çiçekçilikte; 12 cm ve üzeri olanlar, saksılı bitkiler için kullanılır. Soğanlar büyüdükçe, daha kaliteli çiçek verme özelliği kazanır; böylece, ticari değeri de artar. Ayrıca bu soğanlar, daha çok yavru verme özelliğine de sahiptir. Üretim programı, mevcut olan büyük çaplı soğanlara göre düzenlenir ve bu soğanlar üç grupta ele alınır: 1. Ertesi yıl pazara sunulmak üzere büyütmeye alınacak soğanlar 2. Yavru soğan elde etmek için ayrılan büyük soğanlar 3. Büyütmeye alınan yavru soğanlar 330 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Sınıflama yaparken, üretim miktarı ile yetiştirilen soğanların büyüklüğü ve kalitesi göz önüne alınmalıdır. Soğan büyüklüğü ile üretim oranı ayırt edilmelidir. Birincide, daha büyük soğan hedeflenirken; diğerinde soğan sayısı hedeflenir. Bu iki özellik arasındaki denge, piyasa şartlarında belirlenir. 24. HASTALIK VE ZARARLILAR Bahçe veya balkonda az sayıda yetiştirildiğinde, fazla sorun olmayan hastalık ve zararlılar, çok sayıda bitkinin bir arada yetiştirildiği tarla ve bahçelerde önemli sorunlara yol açabilmektedir. Hastalık ve zararlılarla mücadelede birinci koşul, Resim 11: Tasnif edilmiş ve depolanmaya hazır hale getirilmiş lale soğanları bitkiyi hastalanmaktan korumak ve bu amaçla gerekli ortamı hazırlamaktır. Bitkilerin sık sık kontrol edilerek yaprak, gövde ve çiçeklerde meydana gelebilecek herhangi bir değişikliğin erken fark edilmesi, hastalık ve zararlılarla mücadelede çok önemlidir. Hastalıklara sebep olan etmenler; fungal (mantari), bakteri ve virüs kaynaklıdır. Virüsler, genellikle yaprak bitleri tarafından bitkiden bitkiye taşınır. Bu nedenle, yaprak biti gibi zararlılarla çeşitli yöntemlerle mücadele etmek ve koruyucu ilaçlar kullanmak gerekir. Genel olarak, çiçek soğanlarının hastalık ve zararlılardan korunması amacıyla, alınabilecek kültürel önlemler aşağıdadır. 1. Üretim çalışmalarına başlamadan önce, toprağın karakteri iyi bilinmeli; makro ve mikro element yapısı incelenmelidir. Bu işlem için, toprak analiz laboratuvarlarına başvurulur. Buna göre, toprağa en uygun gübre seçimi yapılabilir. 2. Üretim yapılacak bölgenin iklim koşulları çok iyi bilinmeli. 3. Yetiştirilecek çeşitlerin özellikleri hakkında bilgi edinilmeli. 4. Dikimden önce toprak tesviyesi yapılmalı. 5. Dikilecek soğanların sağlıklı olmasına dikkat edilmeli. 6. Sulama işlemi, toprağın yapısını korumak için seyrek, ama bol su ile yapılmalı. 7. Sulama sırasında su damlalarının, sap ve yapraklar üzerinde birikmemesine dikkat edilmeli. Çünkü bu organlar, mantar (fungal) hastalıklara ait sporların kolaylıkla çimlenip yaygınlaşmasına uygun ortam oluşturur. 8. Sulama, güneşli günlerde öğleden önceki saatlerde yapılmalı; sulamadan sonra oluşacak fazla nem dikkate alınmalıdır. 24. 1. Hastalık ve Zararlılara Karşı Mücadele Yöntemleri Bitkiyi hastalıktan korumak, tedavi etmekten çok daha kolaydır. Bu nedenle, üretim alanında aşağıda sıralanan kültürel önlemler mutlaka alınmalı; böylece yetiştirilecek bitkilerin hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı olması sağlanmalıdır. - Üretimde kullanılacak soğanlar, sağlıklı olduğu konusunda güve duyulan yerden alınmalı ve zamanında tarlaya nakledilmelidir. 331 BAHÇIVANLIK EL KİTABI - Soğanların dikimi, doğru zamanda yapılmalı; ekim ve dikim derinlikleri, gerekli teknik özelliklere uygun olmalıdır. - Toprak işleme, gübreleme ve sulama gibi işlemler zamanında uygulanmalıdır. - Yabancı otlarla mücadele, sürekli yapılmalıdır. - Çiçek koparma işlemi, zamanında yapılmalıdır. - Soğanlar, havadar yerlerde, kurallara uygun şekilde saklanmalıdır. Kültürel önlemlere rağmen, ortaya çıkacak sorunları daha az zararla atlatabilmek için, fiziksel koşulların da düzenlenmesi gerekir. Örneğin, bitkilerin hastalıklı yaprak, sap veya çiçek gibi kısımları hemen toplanarak imha edilmelidir. Soğanlar kurutulmalı, depoya konmadan önce sıcak hava ile dezenfekte edilmeli ve dış zarları temizlenmelidir. 24. 2. Lâle (Tulipa spp.)nin Hastalık ve Zararlıları Lâle Mozaik Hastalığı Virüs hastalığıdır. Yapraklarda, soluk yeşil veya sarı-yeşil renkli, boyuna çizgiler halinde kendini gösterir. Bitki cılız kalır ve çiçek sapları formunu kaybeder. Hastalık bulaşmış soğanlarla yayılabildiği gibi; bitkilerde çeşitli nedenlerle meydana gelen yaralarda çoğalarak bitkiden bitkiye geçebilir. Belli başlı taşıyıcısı, “Macrosiphum solanifolii” adlı yaprak bitidir. Mücadele amacıyla, öncelikle bulaşık bitkiler derhal imha edilmeli; vejetasyon süresince yaprak bitleri ile ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Bunun için, % 0.1 oranında organik fosforlu ilaçlar kullanılabilir. Hastalığın yayılmaması için, çiçek kesiminde kullanılan aletler % 70’lik alkol içinde bekletilir. Lâle Mozaik Virüsü (Tulipa virus-1) Çiçek taç yapraklarında kırmızı, koyu kırmızı, menekşe veya pembe renkli lekelerin oluşması ile kendini belli eder. Virüs bulaşmış çiçeklerin piyasa değeri düşüktür.” Myzus persicae” ve ”Macrosiphum gel” isimli yaprak bitleri veya soğanlarla yayılır. Mücadele amacıyla, sağlıklı soğan kullanılmalı; virüs bulaşmış bitkiler imha edilmelidir. Fusarium Solgunluğu (Fusarium oxysporium Schl.) Zambaktaki “Fusarium Solgunluğu” ile aynı özellikleri gösterir. Mücadele amacıyla, sağlıklı soğan kullanılmalı ve üretim alanında 4-5 senelik dönüşüm uygulanmalıdır. Dikimden önce, 100 litre suda 2 litre formaldehit kullanılarak hazırlanmış karışım ile toprak dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Soğanlar, 1000 litre suya 1 litre formaldehit kullanılarak hazırlanmış karışımında, 1-8 saat bekletildikten sonra dikilmelidir. Botrytis Yanıklığı (Botrytis tulipae Lind.) Fungal bir hastalıktır. Soğan, sap, yaprak ve çiçeklerde zarar yapabilir. Soğanlarda, önceleri soluk sarı veya sarımsı kahverengi, yuvarlak veya şekilsiz lekelerin oluşmasıyla kendini belli eden hastalık; zamanla küf tabakası haline dönüşerek, soğanın çürümesine yol açar. Bulaşık soğanların bitkileri, zayıf ve yaprak aralarındaki mesafe kısadır. Mücadele amacıyla, üretim alanında 4-5 yıllık dönüşüm uygulanmalı; toprak, zamanında ve tekniğine uygun olarak işlenmelidir. Hasat sırasında, soğanların yaralanmamasına dikkat edilmeli; bulaşık olanlar yakılarak imha edilmelidir. Dikimden önce toprakta, sadece azot içeren gübre yerine, dekara 35 kg süperfosfat ve 15-20 kg potasyum içeren karışım kullanılmalıdır. 332 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ Soğan-Sak Nematodu (Ditylenchus dipsaci Filip.) Bitkinin soğan, sap ve yapraklarında zarar verir. Bitkinin hücrelerine stomalardan giren nematodlar, faaliyetleriyle bitkinin kısa kalmasına ve kalınlaşmasına yol açar. Sonuçta, bu bitkilerde çok sayıda yan dal oluşur. Mücade amacıyla, bulaşık bitkiler imha edilmeli; ekim alanında altı yıllık dönüşüm uygulanmalıdır. Soğanlara termoterapi uygulaması yapılmalı; bunun için, önce bir hafta süre ile 29,5 - 30° C sıcaklıktaki bir depoda tutulan soğanlar; daha sonra, içine % 0.5 oranında formaldehit katılmış 43,3° C’ suda 240 dakika tutulmalıdır. Soğan Akarı (Rhizoglyphus echinopus Fum. et Rob.) Soğanlarda fiziksel yaralar açarak ve özsularını emerek zarar verir. Emilen yerlerde, pas renginde lekeler oluşur. Bu lekeler soğanda, birçok mantar ve bakteri hastalığının kolayca bulaşmasına zemin hazırlar. Bulaşmış bitkiler yavaş gelişir ve cılız kalır. Mücadele amacıyla, sağlıklı soğan kullanılmalı ve ekim alanında üç yıllık dönüşüm uygulanmalıdır. Bunun için soğanlar depoya konmadan önce, m3’te 100 gram kükürt hesabı ve bu kükürdün yakılması ile elde edilen ortamda dezenfekte edilmelidir. Bulaşık soğan ve bitkiler, yakılarak imha edilmelidir. 24. 3. Yabancı Ot Kontrolü Lâlenin çıkışıyla birlikte çimlenen ve erken dönemde rekabete giren yabancı otlar, bitkiyi baskı altında tutarak gelişmesini geniş ölçüde etkiler. Yabancı otla mücadele, elle yolma şeklinde mekanik ya da kimyasal yöntemlerle yapılabilir. Küçük çaplı yetiştiricilikte ve iş gücünün ucuz olduğu yerlerde, elle yabancı ot mücadelesi tavsiye edilir. Lâle, gelişiminin ilk döneminde yeni sürgün oluştururken, yabancı ot çıkışı başladığında yabancı otlar elle yolunarak temizlenebilir. Küçük alanlarda, ilk dönemlerde sınırlı miktarda olan yabancı otlar, elle yolma yöntemiyle yok edilebilir. Elle yolmanın yanı sıra, çapa gibi kesici aletler kullanarak daha etkili mücadele yapılabilir. Çapalama aynı zamanda toprağın havalanmasına neden olacağı için, mantar hastalıklarının gelişmesi de engellenir. Bu işlem haftada bir uygulanarak, lâlenin yabancı otları baskılamasına kadar sürdürülmelidir. Elle yolarken veya çapa yaparken, sürgünlere zarar vermemeye dikkat edilmelidir. Büyük alanlarda yetiştiricilik yapılıyorsa, yabancı otlarla mücadelede kimyasal yöntem düşünülebilir. Bu amaçla, genellikle sonbaharda dikimden önce toprak yüzeyine, “Triflurolin 200 cc/da” veya dikimden sonra, “Diuron 120-150 gr/ha” uygulanabilir. Soğan dikiminden 1-3 gün önce, ilacın toprağın yüzeyine eşit şekilde püskürtülmesi gerekir. Toprağın hafif nemli olması başarıyı artırır. İlkbaharda da yabancı otlar çıkmadan önce, mücadele amacıyla toprak yüzeyine uygulanabilir. Bu çerçevede, “Linuron 150 gr/da”, “Monolinuron 250 gr/ha”, “Dichlobenil 400 gr/ha” veya “Prometryn 200-300 gr/ha” kullanılabilir. Kullanılan ilaçlar, yabancı ot çıkışını uzun süre baskı altında tutuğundan, elle ot ayıklama işlemi çok azalır. Yabancı otla mücadele etkin şekilde yapılmazsa, lâle ile su ve besin maddelerinin kullanımı konusunda rekabete giren yabancı otlar; lâlenin gelişimini olumsuz etkiler. Yabancı otlar, özellikle soğanın büyüdüğü çiçeklenme dönemi ve sonrasında, azalan suya ortak olur. Bu dönemde, soğanı büyütmek için gerekli su ve besin maddesini bulmada zorla333 BAHÇIVANLIK EL KİTABI nan lâle, gelişimini durdurarak gelecek yıl için dormansi durumuna geçmek zorunda kalır. Lâlenin tohumla çoğaltılması halinde, yabancı otla mücadele çok önem taşır. Örneğin terslâle, ilk iki yılında yaprak alanının azlığı ve yavaş gelişme göstermesi nedeniyle, yabancı otlarla rekabet edemez ve olumsuz yönde etkilenir. Bu nedenle, tohum ekimi yapılan yastıkların yabancı ot tohumlarından arındırılmasına özen gösterilmeli ve yabancı otla mücadeleye dikkat edilmelidir. 25. LÂLE (TULIPA SPP.)’NİN KISA TARİHÇESİ Lâle, Orta Asya’dan batıya göç eden kavimlerin beraberinde getirdiği bir değer olmuştur. Osmanlılar kadar olmazsa da Selçuklular da lâleyi kullanmıştır. Örneğin, Alaeddin Keykubat’ın sarayda lâle motifleri kullandığı bilinmektedir. Anadolu’da lâleyi şiirlerinde kullanan ilk kişi, ünlü düşünür Mevlana Celâleddin-i Rumi (1207-1273) olmuştur. Bu şairin Divan’ında ve rubailerinde lâle ile ilgili birçok mısra bulunmaktadır. Rubailerinden birkaç örnek şöyledir. “Bir göz ki, bakışı o güle ve lâleye donmuştur” “Can, hep o lâle bahçesinden söz açmaktadır” “Ey lâle gel de şen yanağımdan renk at” Avrupalı yazarlar ilk dönemlerde lâleyi tanımadıklarından, bu çiçeği bir çeşit zambak (Lilium) olarak kabul etmiş ve buna göre isimlendirme yapmıştır. P. Belon, “Lils rouges” (kırmızı zambak); C. Clusius, “Lilionarcissus” (nergis zambağı); P. de Tournefort, “Lis de Byzance” (bizans zambağı); A. Toderini, “Lys sar.guins” (kan renkli zambak) ismini kullanmıştır. Lâle hakkında bilgi veren ilk Avrupalı yazarlar; tarih sırasıyla, P. Belon, G. Busbecq, A. Galland olmuştur. P. Belon, bir Fransız hekimidir. 1546 yılında Yakındoğu ülkelerine bir araştırma gezisi yapmış ve bir süre İstanbul’da kalmıştır. Hatıratında, lâleyi “Lils rouges” (kırmızı zambak) ismiyle anlatır ve birçok yabancının, lâle soğanları almak için gemilerle İstanbul’a geldiğini kaydeder. Lâlenin, Türkiye’den Avrupa’ya hangi tarihte götürüldüğü, kesin olarak bilinmemektedir. Avusturya-Macaristan İmparatoru’nun, Sultan Süleyman nezdindeki büyükelçisi O. G. Busbecq’in, İstanbul’dan Avrupa’ya götürdüğü bitkiler arasında lâle soğanlarının da bulunduğu sanılmaktadır. Busbecq, hayatında ilk defa karşılaştığı lâlenin, Edirne ile İstanbul arasındaki tarlalarda yetiştirildiğini, 1554 ilkbaharında bu yoldan geçerken gördüğünü kaydeder. Aynı yoldan 1673 yılında geçen Fransız elçilik memuru A. Galland, 15 Mayıs 1673 pazartesi günü, Lüleburgaz civarında lâle tarlaları gördüğünü belirtmektedir: İstanbul’dan Avrupa’ya götürülen ilk lâle türlerinin hangileri olduğu tam olarak bilinmemektedir. Lâlenin Avrupa’da tanınması ve yayılmasında, Fransız botanikçi Charles de l’Escluse (1526-1609), katkıda bulunmuştur. Bütün Avrupa’yı dolaşmış olan bilimadamı, 15731576 yıllarında Viyana Botanik Bahçesi direktörlüğü yaptığı sırada, İstanbul’dan birçok soğanlı bitki elde etme olanağı bulmuştur. C. Clusius 1592 yılında, Hollanda’da Leiden şehrindeki ünlü “Hortus Medicus” Botanik Bahçesi’nin direktörlüğüne tayin edilmiştir. 1601 yılında yayımladığı kitabında, soğanlı bitkiler ve bilhassa lâleden bahsederken, bu 334 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ tarihlerde İstanbul’da “Cafe lâle” (Kefe lâlesi) ve “Cavala lâle” olmak üzere iki cins lâle bulunduğunu belirtir. XVI. ve XVII. Yüzyıllarda, Kırım’ın güneyinde bulunan Kefe (bugünkü ismi Feodosiya)’den İstanbul’a gelen lâle türüne “Kefe lâlesi” dendiği, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde kayıtlıdır. Evliya Çelebi, İstanbul’da boğaz çevresindeki evlerin bahçelerinde lâle yetiştirildiğinden; Haliç kıyısında kayıkhanedeki çayırlıklarda, lâlenin güzelliğinin adamı sarhoş ettiğinden bahseder ve Kefe’den gelen “Kefe” isimli lâlenin bilindiğini ifade eder. Sultan IV. Murat’ın, çok nadir 56 lâle yetiştirdiği; bunlardan bir kaçının çok nadir olduğu ve sadece birer adet bulunduğu belirtilmiştir. Lâle çeşidi sayısının dikkat çekici şekilde arttığı bu dönemde; ıslah edilen lâle çeşitlerini tescil edecek “Encumen-i danış-ı suhufe” adıyla bir meclis oluşturulmuştu. Bu kurum, daha sonra Avrupalı botanikçiler tarafından uyarlanarak çeşitli ülkelerde yaşatılmıştır. Günümüzde Avrupa ülkelerinde lâle için kullanılan, “Tulipe” veya Latince “Tulipa” kelimesinin kökeni, O. G. Busbecq’in hatıratına dayanmaktadır. Busbecq, Türklerin bu bitkiye “Tulipan” ismini verdiklerini yazmıştır. S. W. Murray bu ismin, Türklerin başlarına sardıkları “tülbent” ile ilgili olduğunu; Busbecq ile tercümanı arasında meydana gelen yanlış anlama sonucunda ortaya çıktığını kaydeder. Lâle, Osmanlı imparatorluğu döneminde, bilhassa XVI - XVII. yüzyıllarda, süs bitkisi ve süsleme motifi olarak büyük önem kazanmıştır. Sultan III. Ahmed (1673-1736)’in saltanatının son yıllarında doruk noktasına çıkan lâle sevgisi nedeniyle bu dönem, bazı tarihçiler tarafından “Lâle Devri” olarak adlandırılmıştır. Osmanlı döneminde İstanbul’da, lâle, sümbül, zerrin gibi soğanlı bitkiler ile karanfil, gül, menekşe ve şakayık, süs bitkisi olarak değer taşıyordu. Önceleri, saray bahçeleri için, imparatorluğun değişik bölgelerinden getirilen yabani bitkiler kullanılıyordu. Kefe (Kırım’ın güneyinde)’den lâle, Maraş ve Halep civarından sümbül getiriliyordu. Resim 12: İstanbul lalesi ve daha sonra geliştirilen çiçek ve yaprağından dolayı kaba lale olarak isimlenen lale. 335 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Binlerce lâle ve zerrin çeşidinin yetiştirilmesi, çiçekçilik ile ilgili meselelerin çoğalmasına sebep olmuş; bu nedenle de uzmanlardan oluşan kurullar oluşturulmuştur. Sultan İbrahim (1615-1648)’in emriyle San Abdullah Efendi isimli bir zat “Ser şukufeciyan-i Hassa” (Qfekşibaşi) olarak görevlendirilir. Sultan IV. Mehmed (1641-1692) döneminde, “Çiçek Encumen-i Danişi” {Çiçek Akademisi) kurulmuştur. Çiçek Encumen-i Danişi’nin 2000’e yakın lale çeşidini tescil ettiği bilinmektedir. Yeni elde edilen çeşitler “Ser şukufedyan-i Hassa” başkanlığında bir uzmanlar topluluğu (Çiçek Encümen-i Danışı) tarafından incelenir; getirilen çiçek, hatasız ve mükemmel görülürse isimlendirilir; ismi, özellikleri ve soğanın sahibi listeye kaydedilirdi. Lâle çeşitlerine verilen isimler, genellikle Arapça veya Farsçadır. Bununla beraber “cücemoru”, “sahipkıran”, “narçiçeği”, “pabuççu”, “altın sarısı”, “ibrahim bey ah”, “gülcübasi”, “aşçimoru” gibi Türkçe isimler de bulunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu devrinde yazılmış Lale risalesindeki tanımlamalardan ve resimlerden anlaşılacağı üzere, yitirilen eski lale çeşitler badem çiçekli, çiçek yaprakları mekikvari ince ve uzundu. Bu nedenle halk daha sonra Avrupa’da geliştirilen yeni kültür lale çeşitlerine çiçek ve yaprak özelliklerinden dolayı ‘kaba lale’ adını vermiştir. 26. PEYZAJDA LÂLE (TULIPA SPP.) KULLANIMI 26. 1. Bordürlerde Kullanımı Bahçe, duvar ve çitlerin kenarını oluşturan bordür; peyzaj planlamada önemli bir unsurdur. Çok sayıda çeşidi ve değişik dönemlerde çiçek açabilen, değişik renkli çiçekleriyle geniş seçim olanağı sunan lâle; en çok bordürlerde kullanılır. Lâlenin bordür alanlarda kullanımını belirleyen özellikler, diğer çiçekli bitkilerin kullanım özellikleriyle benzerlik gösterir. Tek renkli ya da karışık renkli lâleler, mevsimlik çiçeklerden önce açan çiçekleriyle bordürlerde çok renklilik sağlayarak etkili olur. Çiçeklendikten sonra, kuru hali bile güzel görünen lâle, bordürlerde fazladan dikkat çekicidir. Bordürde, uzun boylu lâle türlerinin önünde çiğdem, kardelen, anemon gibi kısa boylu soğanlı bitkiler dikilebilir. Hercai menekşe, çuha ve unutmabeni Resim 13: Lale bitkisinin diğer soğanlı bitkilerle birlikte çiçekleri ile karışık olarak kullabordürlerde kullanılması nılan lâleler, bordürlerde güzel görünür. Erken çiçeklenen soğanlılardan, üzüm sümbülleri ile gruplandıklarında da başarılı sonuç alınır. 336 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 26. 2. Çim ile Birlikte Soğanlı Bitkilerin Kullanımı Diğer soğanlı bitkiler gibi lâlenin en karakteristik özelliği, sadece bir sezon etkili olarak, yılın diğer zamanlarında uykuda (dormansi) olmalarıdır. Lâlenin bu özelliğinden yararlanarak, dikkatli bir planlamayla çim alanlarda halı etkisi oluşturulabilir. Çim içinde soğanlı bitki yetiştirmenin ve sürekliliği sağlamanın ilk şartı, soğanlı bitkilerin yaprakları soluncaya kadar çimlerin biçilmemesidir. Bu dönem, türlere göre değişir. Çimin gelişmeye başladığı dönemde, “Tulipa sprengeri”, “Tulipa sylvestris” “Tulipa humilis” gibi kısa boylu lâle türleri, ilkbaharın geldiğini hatırlatırcasına erkenden çiçek açması nedeniyle, çim alanlarında tercih edilir. Erken dönemde çiçek açan türler, çim alanların renkli ve doğal görünüm kazanmasına olanak verir. Lâle, çim içinde tek tür olarak kullanılabileceği gibi, başka soğanlı bitkilerle bir arada da kullanılabilir. Çim alanlarda lâle, düzenli gruplar halinde dikilebildiği gibi, belli bir düzen olmadan karışık da dikilebilir. En yaygın uygulanan yöntem, soğanların çimlerin üzerine serpilerek düştükleri yerde dikilmesidir. Çimlerin arasında küçük bir oyuk açılır ve buraResim 14: Tulipa sylvestris’in kullanımı çim içinde ya dikilir. Çim örtüsü, kışın sokullanılması ğanlı bitkileri dondan korur. 26. 3. Koruluklarda Soğanlı Bitkilerin Kullanımı Yaprağını döken ağaçlar, ilkbaharda yaprakları oluşmadan önce altında soğanın yetişmesi için gerekli ışıklı ortamı sağladığı için; lâle, yaprağını döken ağaçlardan oluşan koruluklarda kullanılabilir. Uzun boylu lâle çeşitleri, koruluk için uygun bitkilerdir. Uzun boyluların yanında kısa boylu çeşitler de dikilebilir. Böylece, korulukların uzun süre güzel görünmesi sağlanır. Ağaçlık alanlarda, lâle soğanı dikiminde genellikle hiçbir stil kullanılamaz. Yuvarlak, kare veya dikdörtgen gruplar halinde dikimlerden sakınılmalı; düzensiz gruplar halinde dikilmelidir. Ağaç altında lâle soğanı dikilirken dikkat edilecek hususlar şunlardır. - Soğanlar korulukların içlerine doğru değil, daha çok dış kısımlarına, sınıra yakın yerlere diResim 15: Koruluklarda ağaçların altına dikilen kilmelidir. Böylece, bitkinin daha lale bitkisi 337 BAHÇIVANLIK EL KİTABI çok güneş görmesi sağlanır. - Soğan dikilecek yerlerdeki toprağın kil oranı yüksek ise, geçirgenliği sağlamak için organik gübre ve kum takviye edilmelidir. Eğer kum oranı yüksek ise, toprağın su tutma özelliğini artırmak için, organik maddece yüksek torf veya çiftlik gübresi kullanılmalıdır. - Dikim yapılan yerin hafif meyilli olması istenir. Düz yerlerde, kışın su birikmesi halinde soğanlar çürüyebilir. - Yıl boyunca aşırı nemli olmayan, hatta kuru sayılan koruluklar, başarılı çiçeklenme için uygun ortam sağlar. - Lâlenin, kendini derine gömme özelliğine sahip olması nedeniyle; soğanlar, 3-4 yılda bir yaprakları kuruduktan sonra sökülerek tekrar dikilmelidir. Aksi taktirde, lâle soğanlarının çiçek verimi düşecektir. 26. 4. Çiçek Parterleri Çiçek parterleri, yeşil alanlarda renk, koku ve hareket sağlayan canlı yapı elamanlarıdır. Saf veya karışık lâle çeşitleri dikilerek gruplar oluşturulabilir. Lâleler, peyzajda bir çok değişik amaçla kullanılsa da; ilkbahar başlarında, güzel görünümlü çiçekleri nedeniyle çiçek parterlerinde kullanılırlar. Lâle parterleri, özellikle kolay görünen, ilgi uyandıracak yerlerde kurulur ve farklı biçimlerde düzenlenebilir. Belli bir düzen yansıtmayan Resim 16: Çiçek parterlerinde lale bitkisinin dikim, pahalı ve zordur, ama çok etkikullanılması leyicidir. Bu etkiyi uyandırmak için, dikkatli seçim ve dikim gereklidir; daha çok sergi bahçelerinde kullanılır. Özel bahçelerde, düzensiz dikim tercih edilir. 26.5. Saksılarda lâle Yetiştiriciliği Mimari yapı elamanlarının yoğun olduğu, yeteri kadar yeşil alanın bulunmadığı alanlarda, lâle dikilmiş sabit veya hareketli saksılar kullanılabilir. Kış boyunca da ev içindeki saksıda, lâle yetiştirilmesi zor değildir. Genel olarak, ev saksılarında boylu türlerin kullanılması doğru değildir. Bu türler daha çok, sergi alanı için yapılan büyük saksılarda kullanılabilir. Soğanlı bitkilerin, saksıda kullanılabilmesi için, mutlaka soğuklama ihtiyacının karşılanması gerekir. 338 Resim 17: lale bitkisinin saksılarda kullanılması SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 27. MEILLAND GÜLLERİ Meılland gülleri fazla bakım istemeyen, kolay yayılan, bol çiçek açan, yılın 8 ayı çiçekli kalabilen, kuraklığa dayanıklı, 50°c sıcaklığa dayanabilen, toza dayanıklı, egzos gazına dayanıklı, verimsiz topraklarda zorlanmadan gelişebilen türledir. Bu özellikleri meilland güllerini istanbul estetiğinde kullanmak için ideal hale getirmiştir. 28. MEILLAND GÜL FORMLARI 28.1. BÜYÜK ÇİÇEKLİ ÇİT GÜLLERİ İlk ekildikleri yıl dahil soğuk aylara kadar sürekli bol çiçek açar. Geniş hacim yaparlar, çok güzel formlanırlar ve çoğu zaman tek çiçeklidirler. sadedirler ve çok uzun ömürlüdürler. boy : 60 -110 cm. buket yapmak için idealdir. 28.2. KÜÇÜK ÇİÇEKLİ ÇİT GÜLLERİ Salkımlı çiçekleriyle yukarıdaki türden ayırt edilir.bir sap üzerinde birden çok küçük veya orta boylu çiçek bulunur. Bu özellik çok dekoratif bir bitki olmalarını sağlar. Size bir yastıkta tek tür kullanmanızı tavsiye ederiz. Böylelikle güzel bir efekt yakalarsınız. Yıl boyu çiçeklenirler, bol bol ve rustik çiçek açarlar. En ekonomik ve en az çalışma gerektiren bir gül türüdür. boy : 60 - 100 cm. buket için idealdir. 28.3. BÜYÜK ÇİÇEKLİ TIRMANICI GÜLLER Tırmanıcı güllerde sürekli çiçek açarlar, yalnız genelde ekildikten sonra 2. yıla kadar çiçek açmazlar. Çiçekleri çit güllerinin çiçeklerine benzer. Dayanıklıdırlar, bol çiçek açarlar ve geniş alanlara yayılırlar. 339 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 28.4. KÜÇÜK ÇİÇEKLİ TIRMANICI GÜLLER Aşırı derecede dayanıklıdırlar ve geniş alanlara yayılırlar. Çiçeklerinin salkım halinde olmasından ve bol olmasından dolayı göz kamaştırıcı bir görünüm arz ederler. Sürekli çiçek açarlar. 28.5. PEYZAJ GÜLLERİ Boyları varyetelerine göre değişmekle birlikte sürekli çiçek açarlar, çok dayanıklıdırlar, sadedirler ve bol çiçeklenme yaparlar. Varyeye göre geniş, orta ve küçük çiçekli olabilirler. Geniş alanları kapatmakta, çit bitkisi olarak ve bir alanı ayırmak için kullanılabilirler 28.6. BASTON GÜLLER Dikenli bir bastonsu gövde üzerinde büyük tek çiçekli ve salkım çiçekli olabilirler. boy : 100 cm. 28.7. MİNYATÜR GÜLLER Küçük sade ve sürekli olan çiçekleriyle birlikte dişli ve hoş olan yaprakları güzel bir görünüm arz eder. Zarif tomurcukları buğday tanesi büyüklüğündedir. boy : 25 - 35 cm. 340 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 28.8. TOPRAK HAZIRLIĞI Bu güllerin büyütülmesi kolaydır. Toprak hazırlığını 2 veya 3 hafta önceden yapmak bitki için fayda sağlar. Topraktaki yabani ot, taş ve benzeri molozları uzaklaştırın. Gübreyi toprağın yüzeyine yaydıktan sonra toprağı belleyerek gübreyi derinler yedirin. 28.9. GÜBRE SEÇİMİ Mineral gübreler : gübreleri karışım halinde kullanmalısınız. Bunlar 3 elementen oluşur ve güller için hayati önem taşır. 3 element; azot, fosfor ve potaryumdur (N, P, K). Gübrelerken güllerin yanmaması için paket üzerinde tavsiye edilen dozlara riayet edilmesi gerekir. Organik gübreler : kurutulmuş veya granül halinde hayvani gübre, kompost, yosun, torf..... bunların hiçbiri NPK MİNERALLERİNİ dengeli bir şekilde içermez. Bu yüzden bu gübreleri tek başına kullanmamak gerekir. Bunları mineral gübreler ile birlikte tamamlayıcı olarak kullanmak gerekir. Zamanımızda firmalar hem mineral maddeleri, hem de organik gübreleri içeren karışımlar geliştirmişlerdir. Bunları kullanmak kolaylık sağlayacaktır. Hiçbir zaman organik gübreleri kökle direkt temas edecek şekilde kullanmayın. Bu güllerin kökünün yanmasına sebep olabilir. Sonbaharda fosfor ve potasyum ağırlıklı gübreler kullanın. İlkbaharda ise zengin azot içeren gübreler kullanın. 28.10. TOPRAK TÜRÜNÜ İYİLEŞTİRME Bazı durumlarda toprağı iyileştirmek için bellendiğinde toprağa homojen şekilde karışabilen düzenleyiciler kullanmak gerekir. TOPRAK KİLLİ TOPRAK DEZAVANTAJLARI GÜBRELER Geçirimsiz, ağır, kuru ve ıslak Kaba tanali kum, turba, kompost olduğundada yapışkandır. ve tarımsal kireç taşı (eğer toprak kireçli değilse) kullanabilirsiniz. KUMLU TOPRAK Aşırı süzek olduğu için suyu Kompost formunda humus, siyah iyi tutamaz. Gübresel turba ve hayvansal gübreler elementleri iyi tutamaz. kullanabilirsiniz.… KİREÇLİ TOPRAK Gübresel elementlere ihtiyaç Metrekareye 200-300 gr kükürt duyar. Yazın kurak olur ve ekleyin. Turba veya kompost yağmur yağdığı zaman çıvık ekleyin. olur. Türlerin yapraklarının sararmasına sebep olur. HUMUSLU Asitli, çoğu zaman nemli ve Asitliği nötralize etmek için ZENGİN TOPRAK gübresel elementlerin çoğunu tarımsal kireç taşı ekleyin. asimile edemez. Gerekliyse drenaj yapın. 341 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 28.11. TOPRAĞIN BELLENMESİ Ekmeden önce toprağı 40, 50 cm derinliğinde belleyin. Bellemeyi yaparken yüzeye atılmış gübrelerin toprakla iyice karımasını sağlayın. 29. MEILLAND GÜLLERİN DİKİMİ 29.1. GÜLLER NE ZAMAN DİKİLEBİLİR ? Sert soğuklar olmaması şartıyla, ekim ortası ile mayıs başı arasında ekilebilir. 29.2. GÜLLER NASIL YERLERE DİKİLEBİLİR ? Güllerinizi güneşli ve havadar yerlere ekin. 29.3. GÜLLER ARASINDAKİ DİKİM ARALIĞI Fidanlarınızı diktiğiniz zaman ne kadar gelişeceklerini tahmin etmek zordur. Aşağıda gördüğünüz aralıkları kullanarak hoş bir çiçek yastığı elde edebilirsiniz. Büyük çiçekli güller 40/45 cm - m2’ye 7 - 8 adet Salkım çiçekli güller 40/45 cm - m2’ye 7 - 8 adet Meillandécor® - peyzaj gülleri 40 / 170 cm Tırmanıcı güller 2 m - 2m50 Meillandina® 20/25 cm - m2’ye 7 - 8 adet Sürünücü güller İzole edilebilirler Baston güller 1 m ve yukarısı Güllerden bordür ve çit yaparken boşluk olmasını önlemek için en yakın mesafe aralığını seçin 29.4. GÜLLER NASIL DİKİLİR? Güller herzaman ekilmeye hazırdır. Bununla birlikte kök uçları ve dalların budanmış olması gerekir (dalları 20 cm uzunluğa kadar budayın). Kırılmış, zedelenmiş, hastalıklı dal ve kökleride dikimden önce uzaklaştımanız gerekir. 29.5. BÜYÜK ÇİÇEKLİ, KÜÇÜK ÇİÇEKLİ, MEILLANDECOR VE MEILLANDINA TÜRÜ GÜLLERİN ÇIPLAK KÖKLÜ DİKİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR İşe köklerin katlanmayacağı ve dışarda kalmayacağı kadar derinlikte ve genişlikte çukur açmakla başlayın. Köklerin gübresel materyalle direkt temas etmesini engelleyin. 1- Gülün gövdesini toprak yüzeyinden 2 cm aşağıda kalacak şekilde gömün. Çukuru yüzey seviyesine kadar doldurduktan sonra ayak uçlarınızla toprağı bastırırken elinizle gülü tutarak köklerin iyice torağa yerleşmesini sağlayın 2- Bol su verin. 3- Dikim işlemi gerçekleştiridikten sonra dalların çoğu kısmını içine alacak şekilde bitkiyi toprakla örtün. Bu koruma bahar gelene kadar bırakılmalıdır. Eğer gül geç ekilmişse bu koruma süresi en az 6 hafta olmalıdır. 342 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 29.6. BASTON VE SÜRÜNÜCÜ GÜLLERİN DİKİMİ Baston gülün aşı noktasına gelecek boyda bir herek hazırlayın. Bu hereği dikimden önce çukurun içine saplayın. Böylelikle köklere zarar vermemiş olursunuz. Baston gülün gövdesini soğuktan korumak için hasır türü koruyucu bir malzeme ile sarın. Fidanın tepe kısmınıda koruyucu bir naylon veya su geçirmeyen bir kağıt ile bağlayın. Bu işlemi ilk çiçek görünene kadar devam ettirin. 29.7. TIRMANICI GÜLLERİN DİKİMİ Duvar dibine dikim yapacağınız zaman duvarın pabucundan 20 cm uzakta duvara doğru açılı bir şekilde uygulama yapın. Hava güneşli ve rüzgarlıysa dikim yapacağınız tırmanıcı gülleri nemli bir gazeteye sarılı bir şekilde dkim alanına getirin ve muhafaza edin. 29.8. SAKSILAR İÇİN GÜLLER Drenajı iyi yapılmış deriniği 30 ile 50 cm arasında olan saksılara dikim yapınız. 30. NE ZAMAN ÇİÇEKLENİRLER? Çalı güller dikildikleri ilk sene çiçeklenmeye başlarlar, tırmanıcı güllerin çiçeklenmesi dikimden bir sene sonra olur. Çıplak köklü dikilmiş gül çalılarının etrafından koruyucu tümseğim kaldırılması Mar ve nisan ayına kadar koruyucu tümsek korunmalıdır. Sonra düzeltilir. 31. DÜZENLİ BAKIM Güllerde verimliliği arttırmak için gübreleme olayına önem vermelisiniz. Bu gübrelemeyi budama sonrası ve temmuz ayında olmak üzere iki defa yapabilirsiniz. Gülün etrafını çapalayın ve etrafındaki yabani otları uzaklaştırın. akşam sulaması yapın. Aşılama sonrası oluşmuş yabani dalları uzaklaştırın. Bunlar genelde kökün hemen üstünde aşı gözününde altındadır. Gülün yeni uzayan sürgünlerinin uçlarını budayarak ve eski yıpranmış dalları uzaklaştırarak çiçeklenmeyi arttırabilirsiniz. 343 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 31.1. GÜLLER NASIL BUDANIR? Güller 2. yıllarında budanmaya başlanır. Bu budama bölgelere göre şubat veya mart aylarında yapılmalıdır. Gül çalısı tipleri Büyük çiçekli güller bol çiçekli güller baston güller Meillandécor peyzaj gülleri Meillandina Tırmanıcı güller Hastalıklı, yaşlı, zayıf ve ölü dalları uzaklaştırın Sürgünlerin 2/3 ve 3/4’ü olacak şekilde ve gençlerde 2veya 3 yaşlılarda 5 veya 6 göz olacak şekilde budayın Form kazanıncaya kadar ve atlan çok dallanıncaya kadar sert budama yapın. Zayıf dalları ve çiçekleri uzaklaştırın. Büyük makasla üsten budayın. Yaşlı ve ölü dalları budayın sürgünleri tel kafese doğru yönlendirin. tel kafese bağlayın. 32. MEILLAND GÜL ÜRETİM AŞAMALARI İstanbul Ağaç Ve Peyzaj A.Ş. olarak İstanbul şehrinin zor şartlarına dayanabilecek ve yılın 8 ayını çiçekli geçirebilecek çalı araştırmalarımız sonucunda Fransız Meılland Firmasının ürettiği güllerin bizim isteklerimize cevap verecek özellikte olduğunu tespit ettik. 32.1. ÜRETİMDE KULLANILACAK ANAÇ VE AŞI KALEMİ Üretimimizde kullanılan anaç; çalı güller için rosa laxa,baston güller için rosa frebelly’dir. Damızlıklardan alınan kalemlerin çiçekleri ve yaprakları temizleniyor. Yaprak temizliği direkt gövdeyle birleştiği yerden elle koparılarak yapılıyor. Sonraki aşamada dikenler el ile temizleniyor. Oluşturulan demetler ıslak gazetelere sarılıp naylon poşetlere konuluyor. Ağzı ucunda kalemi tanıtan kartı bulunan telle sıkıca bağlanıyor. Soğuk hava bölümünde yazın alınan kalemler - 0,5 derecede 2,3 ay muhafaza edilebiliyor. Sonbaharda alınan kalemler -2 dercede 8 ay boyunca muhafaza edilebiliyor. İstenirse 15 - 20 derecelik sislenen bir odada 3 gün kadar bekletilebilir. 344 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 32.2. ANAÇLARIN DİKİMİ VE SULAMA SİSTEMİ KURULMASI Ekim ayı içerisinde siparişleri yapılan anaçların mart ayının ilk haftasında ekimleri yapılır. Ekim öncesi arazi pulluk ve diskaro ile ekime hazır hale getirilir. Eğer toprağın asit oranı yükselmişse ekimden önce toprak hazırlığı yapılırken alana asitliği nötralize edecek oranda tarımsal kireç serilir ve toprakla karıştırılır. Alandaki sulama sistemi damlama sulama olacaktır. ANAÇLARIN AŞILANMASI Mart ayı içerisinde ekilen anaçların haziran ayına kadar olgunlaşıp aşıya gelmesi beklenir. Aşılama işlemine haziran ayının ilk haftasında başlanır ve bu işlem temmuz ayının ilk haftasına kadar devam eder. Aşılama • Aşılamada aşı gözü mümkün olduğunca ince ve tek göz alınıyor. • Aşılama hemen kök boğazının altından yapılıyor. • Kökten aşılamanın rahat yapılabilmesi için kök boğazları makine ile açılıyor. • İlk etepta iyi kabuk alınabilmesi için aşılamadan önce bitkiler sulanıyor. • Sonra kök üzerinde açılan t şeklinin içine alınana aşı gözü yerleştiriliyor. • Bağlam işlemi aşı gözününde üzerini kapatacak şekilde yapılıyor. Bunun aşı gözünü koruyucu önemli bir faktör olduğu belirtildi • Bağlama materyali olarak ceelogreff 300p adlı 30x300mm ebadında plastil bir madde kullanılıyor. 1.000.000 adet gerekmektedir. • Bu madde ilk etapta ıslatılıp esnek hale getiriliyor ve aşı gözünün üzerini kapatacak şekilde bağlanıyor. • Madde kuruduğunda aşı gözünü sıkıca kavrayıp sertleşiyor. • 1 ay sonra kendiliğinden çürüyüp düşüyor. 1-Rosa Frebelly Anacının Aşılanmış Hali 2-Rosa Laxa Anacının Aşılanmış Hali 345 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 32.3. AŞILANMIŞ ANAÇLARIN BAKIM PERİYODU Temmuz ayı başına kadar aşılanması tamamlanmış olan güller diğer senenin şubat ayına kadar hiçbir mekanik işlemden geçirilmez. Sadece gülün daha iyi gelişebilmesi için peters gübresi verilir.peters gübresi gül başına 0,5 gr verilir ve bu işlem 4 ay devam eder. Eger güllere bir hastalık dadanmışsa hemen tespiti yapılıp, gerekli ilaçlama bu süre içerisinde yapılır. Şubat ayına kadar yastıklarda bekletilen aşılanmış anaç, şubat ayının ortasında aşı gözünün 2 cm üstünden budanır. Bu, işlem bahar ayına girecek olan fidanın aşı gözünün daha kuvvetli bir şekilde sürmesini ve olgunlaşmasını sağlayacaktır. 2 cm lik mesafe de kesilen alanda oluşacak bir kurumanın aşı gözüne etki etmemesi için birakılır. Fidan gelişince bu kısımda budanır. Sürgün vermiş olan güllerin uçları haziran ayının ilk haftası 5 cm koparılır. Buna uç alma denir. Bu işlemle gülün daha verimli olması sağlanır. Ekim ayının sonuna kadar güllerin gelişimi sağlanır ve güller söküme hazır hale gelmiş olur. 32.4. AŞILI GÜLLERİN SÖKÜMÜ, SÖKÜLEN GÜLLERİN SAKSILANMASI VE SOĞUK ODALARDA STOKLANMAS Güllerin sökümüne ekim ayı ortasında başlanır. Söküm için özel olarak tasarlanmış söküm makinası kullanılır. Fidan aralarına bırakılmış mesafede ilerleyen makina toprağın 40 cm derinliğine daldırdığı çatalımsı bıçağı yardımıyla toprağı yukarı doğru gevşetir ve fidan kökleri serbest kalır. Bu işlemin ardından işçiler aracılığıyla güller kökleri topraktan arındırılarak toplanır ve seraya götürülür. Güllerin dal kısmı kesim makinası aracılığıyla standart olarak 20 cm ‘ e indirilir. Dal uçları parafine batırılarak mumlanır. Bu işlem güllerin su kaybını önler. Saksılara alınacak olan güllerin kökleri de 20 cm kalacak şekilde kesilir. Soğuk hava deposuna gönderilecek güllerin köklerine dokunulmaz. Soğuk hava deposuna gidecek güller demetler haline getirilir ve olduğu gibi iki uçundan bantlama makinası yardımıyla bantlanır. 346 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ 33. MEILLAND GÜLLERİ PAKETLEME SİSTEMLERİ 33.1. PAKETLEME 1. YÖNTEM Kökleri budanmamış, dalları 20 cm’ den budanmış ve uçları mumlanmış şekilde soğuk hava deposunda muhafaza edilir. Özellikleri üzerindeki etikette yazılıdır. Sipariş üzerine soğuk hava deposundan sevkiyat yapılır ve bir - iki gün içerisinde dikiminin gerçekleştirilmesi gerekir. 33.2. PAKETLEME 2.YÖNTEM Normal saksılama yöntemi. Dalları ve kökleri budanan bitki soğuk hava deposuna götürülmeden, sökümün hemen ardından saksılara alınır. 33.3. PAKETLEME 3.YÖNTEM Bu yöntem saklama olarak 1. Yöntemin aynısıdır. Farkı aynı türden farklı renklerde olan 5 adet gülün bir demet yapılmasıdır. Böylelikle insanlara hazır renk harmonileri sunulmuş olur. 33.4. PAKETLEME 4.YÖNTEM Torfa sarım yöntemi. Marketlerde satışa sunulacak güller için kullanılan bir yöntemdir. Dal uçları mumlanan gülün kökleri makina yardımıyla torfa sarılır ve altına suyu muhafa edebilmesi için tabak yerleştirilir. Bazan içinde su bulunan 10’lu su muhafa kaplarına dizilip satışa sunulurlar. 347 BAHÇIVANLIK EL KİTABI 33.5. PAKETLEME 5.YÖNTEM: Torfa sarılmış güller üzerinde özelliklerinin yazdığı dekoratif polietilen çantalara konularak satılır. Yandaki Etkette Gülün Rengi, Boylanması, Türü, Hangi Şartlarda İyi Gelişebileceği Ve Bakımı İle İlgili Teknik Bilgiler Ve Fotoraflar Yer Alır. Marketlerde Satışa Sunulan Güllerin Sergilendiği Ahşaptan Yapılan Stand Örneğidir. Ebadları: 1,95 M Yükseklik, 1,00 M Genişlik, 0,60 M Derinlik. Torfa Sarım Makinası 348 SÜS BİTKİLERİ ÜRETİM TEKNİKLERİ VE BAKIM İSTEKLERİ KAYNAKLAR Ağaoğlu, Y. S., 1987. Bahçe Bitkileri. Ankara Üniversitesi, Ziraat Fak., Yayın No 1009, Ankara. Alp, Ş., 2003. Dağ Köylülerinin Kalkınmasında Kullanılacak Doğal Bir Kaynak: Geofit Bitkileri., Yoksulluk Sempozyumu, Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, İstanbul. Alp, Ş., 2006. Doğal Çiçek soğanları ve Ters Lale, Koruma Önlemleri ve Yetiştiriciliği. Doğal Çiçek Soğancıları Derneği, Yayın No: 2, ISBN: 9 75007 311 8. Yalova. 44. Alp, Ş., 2007. Muş Ovası’ndaki Kırmızı Denizin Çiçeği...Muş Lalesi [Tulipa sintenisii Baker in Gard]. Bağbahçe Dergisi Sayı 10. İstanbul. Alp, Ş., Aşur, F., 2006. Geofitlerin Peyzaj Planlama Çalışmalarındaki Önemi ve Genel Kullanım Esasları, III. Ulusal Süs Bitkileri Kongresi İzmir. Anonim, 2007. Tulip Picture Book. International Flower Bulb Centre, Hollanda.140 Arslan, N., Ekim, T., Koyuncu, M., 1996. Development on Conservation And Propagation Of Natural Howerbulbs in Turkey. 7 th International Symposium on Flowerbulbs. March 10-16, Herzliya, Israil. Aslan N, 1998. Türkiye de Doğal Çiçek Soğanlarının Potansiyeli ve Geleceği, I Ulusal Süs Bitkileri Kongresi, Yalova. Atasoy, N., Hasbahçe Osmanlı Kültüründe Bahçe ve Çiçek, Aygaz Yayınları, İstanbul. 365 Baker, C. Lemmers, W. 1999. Tulipa, Artisan, ISBN 1579651224, 307 Baytop, T., 1998. İstanbul lalesi. T.C. Kültür Bakanlığı, ISBN: 9751710200. Ankara. 66. Benvie, B., Horst, A. J. Van Der. 1998. Tulips: The Complete Guide to Selective and Growing. A Firely Book, USA. 144 Blanchard, W. J., 1990. Narcissus A Guide to Wild Daffodils. Alpine Garden Society. England Brickell, C., 1992. Encyclopedia of Gardening. The Royal Horticultural Society, London. 648. Brown, M. J., 1991. Narcissus. ISBN, 0 7134 61020 London, 202. Cidermuseum.co.uk Cem Botanik-Bitki Hastanesi Ceylan, G., 1999. Osmanlıdan Günümüze Dört Gözde Çiçek: Güller, Karanfiller, Laleler ve Sümbüller. Flora Yayınları, İstanbul. 119. Davis, P. H., 1984. Flora of Turkey and East Aegean Islands. IIIX volume, Edinburgh Un. Press, Edinburgh. 632. Dr. Necdet Oral, Yalova Araştırma Enstitüsü Dündar Çiçekçilik-Ahmet DÜNDAR- Yalova Eker İ., Babac M. T., 2010. Tulipa koyuncui Eker & Babac¸ sp. nov. (Liliaceae) from east Anatolia, Turkey Nordic Journal of Botany 28: 324-328. Eker, İ., 2010. Revision of The Genus tulipa L. (liliaceae) in Turkey. PhD. Thesis, Abant İzzet Baysal Ün. Fen Bil. Enst Ekim T., Demirsoy, A., 2005. Türkiye’nin Biyolojik Zenginlikleri. Türkiye Çevre Vakfı, Üçüncü Baskı, 328. Ekim, T., Koyuncu, M., Vural, M., Duman. H., Aytaç, Z., Adıgüzel, N., 2000. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı. ISBN: 975-93611-0-8. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ankara. 246. Feyime ÖNER-Ziraat Mühendisi,Bahçıvanlık ve çevre bilinci ders notları Grimshaw, J., 2002. The Gardener’s Atlas. ISBN: 1-55297-673-4. USA. 224. Güncan, A., 2002. Yabancı Otlar ve Mücadele Prensipleri. Selçuk Üniv. Ziraat Fak., Konya. 349 BAHÇIVANLIK EL KİTABI Hartmann H.T., Kester, D.E. Jr., Davies, F.T., Geneve. R.L., 2001. Propagation by specialized stems and roots. s:560-591. In Plant Propagation Principles and Paractises. Prentice Hall. New Jersey. Hartman ve ark., 1997 Çelik çeşitleri ve çeliklerle fidan üretme esasları Hertogh, A., Nard, M. L. 1993. The Physiology of Flower Bulbs. ISBN: 0 444 874 98 4. Elsevler Pres, Amsterdam. 811. İleri, S., 2007. İstanbul lale ve Sümbül. Doğan Kitap, İstanbul. 198. İrfan Onat, Ziraat Mühendisi; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler müdürlüğü arşivi Kaşka, N., Yılmaz, M., 1990. Bahçe Bitkileri Yetiştirme Tekniği. Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Ders Kitabı No 52, Adana King, M., 2005. Gardening with Tulips. Frances Lincoln Limited. Landon King, R., 1979. The Quest for Paradise. A History of the World’s Gardens, Mayflowers Books, New York, Lapken nurseries Leeds, R., 2000. The Plant Finder’s Guide to Early Bulbs. ISBN: 0-7153-0805-X. UK. 192. Mustafa KUPİK, 2010. Araştırma Notları, İstanbul Ağaç ve Peyzaj A.Ş. M. Synge, P., 1961. Collins Guide To Bulbs; St James’s Place,London. Mathew, B., 1978. The Large Bulbs. Royal Horticultural Society, ISBN: 0 71341 246 1. London. 156. Mathew, B., 1987. Flowering Bulbs for the Garden. Kew Gardening. ISBN: 0 60035175 0. London. 124. Mathew, B., 1987. Flowering Bulbs for The Garden. Royal Botanic Gardens. England Necdet ORAL- Yalova Araştırma Enstitüsü Orçun, E. 1968. Süs Bitkileri II. İzmir Özhatay, N., Koyuncu, M., Atay S., Byfield, A., 1997. Türkiye’nin Doğal Tıbbi Bitkilerinin Ticareti Hakkında Bir Çalışma, DHKD, İstanbul. Pavord, A., 1999. The Tulip. ISBN: 0747542961. Bloomsbury Publishing, London. 439. Poincelot, R. P., 1980. Horticulture: Principles and Practical Application, Prentice-Hall, USA, 653 Rees, A. R., 1992. Ornamental Bulbs, Corms and Tubers. CAB International. ISBN: 0 851 986 560. England. 220. Rix, M.; Phillips, R., 1983. The Bulb Book, Pan Books. ISBN: 0 330 264 818. London. 192. Süreyya Altunışık- İstanbul Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü Şefik YILDIRIM, Çanakkale Geçilmez Çiçekçilik -Yalova Tanrıverd, F., 1987. Peyzaj Mimarlığı Bahçe Sanatının Temel İlkeleri ve Uygulama Metotları, Erzurum. Tepe, I., 1997. Türkiye’de Tarım ve Tarım Dışı Alanlarda Sorun Olan Yabancıotlar ve Mücadeleleri, Yıl Ün., Ziraat Fak., Yayın No, 18 Van Van hulle nurseries www.meillandrichardier.com 350 NOTLAR NOTLAR NOTLAR NOTLAR NOTLAR NOTLAR