Türkiye`nin Komşuları ve Hava Güçleri-II
Transkript
Türkiye`nin Komşuları ve Hava Güçleri-II
Türkiye’nin Komşuları ve Hava Güçleri-II: İran Hava Gücü Ülkemizin de yer aldığı bölge, dünyanın hiçbir yerinin bu kadar yoğun ve kronikleşmiş derecede gergin olmadığı bir coğrafyadadır. Makalemizin bu bölümünde yürütmekte olduğu nükleer programı nedeniyle başta ABD ve İsrail olmak üzere birçok ülke tarafından kaygı ile takip edilen ve bölgesinde Türkiye ve İsrail’den sonra en güçlü orduya sahip olan İran’ın hava gücünü ele alacağız. T ÜRKİYE’nin komşularının hava gücü yazı dizisinin ilk etabını teşkil eden bu bölüm, uluslararası kamuoyunda özellikle bu alanda tartışmasız bir ‘as’ olarak bilinen Tom COOPER ile birlikte yürütülen müşterek bir çalışmanın eseridir. İran Hava Kuvvetleri’nin Kuruluş Dönemi ve İlk Yılları İ RAN’ın ilk askeri uçar birlikleri, 31 Mayıs 1924 tarihinde kurulan İran Kara Kuvvetleri’ne bağlı ‘Kara Havacıları Bürosu’ çatısı altında organize edilmiş ve çok geçmeden yedi yıl aradan sonra söz konusu hava gücü İran Kraliyet Hava Kuvvetleri [Imperial Iranian Air Force/IIAF] adını alarak özerk bir statüye kavuşmuştur. 2nci Dünya Savaşı sırasında İngiliz ve Sovyet işgalleri yüzünden 1941 yılında tamamen yok olan İran Hava Kuvvetİran Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-4E uçağı, İran'ın geliştirmekte olduğu lazer güdümlü bir Sattar 3 tipi hava-yer füzesini [AS.30L ve AGM-65 Maverick teknolojisini baz almaktadır] test amaçlı ateşlerken görülüyor [Fotoğraf: Liam F. DEVLIN]. S AVUNMA VE H AVACILIK N O: 140 leri, ABD yardımlarıyla ‘5o’li yıllarda yeniden filizlenmiştir. Bugünün İran İslam Cumhuriyeti’nin askeri hava gücü açısından ana kuvveti olan IIAF’ın devamı İran İslam Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri [Islamic Republic of Iran Air Force/IRIAF]’nin gelişimi yakın tarih kapsamında üç ana dönem altında incelenebilir: İlk dönem, bugün İran’ın hasmı konumundaki İran dünyada ABD'nden sonra F-14 Tomcat kullanıcısı tek ülke konumunda olup, ABD'nden sipariş ettiği 8o adet F-14 uçağından 79'unu 1976-78 yıllarında teslim almıştır [Fotoğraf: İran Hava Kuvvetleri]. ABD’nin özellikle 7o’li yıllardaki askeri transferleri; İkincisi, komşusu Irak ile sekiz yıl süren kanlı Irak-İran Savaşı [‘8o-‘88] ve üçüncüsü de bu savaş sonrasındaki 22 yıl içinde Batı’nın uyguladığı askeri ambargo altında edindiği özgün tecrübeler ve elde ettiği ArGe ve özgün modifikasyon, modernizasyon ve yeni tasarım üretim kabiliyetleri şeklindedir. Sözkonusu bu üç aşamanın izleri ve yansımaları bugünün İran hava gücünde hemen göze çarpmaktadır. Fakat bugüne dek gerek sivil kamuoyu, gerekse spesifik açıdan İran’ın hava gücü yanlış algılanmış, ya kısmen abartılmış ya da çoğu zaman gereğinden fazla küçümsenmiş ve birçok sübjektif değerlendirmeler eşliğinde ortaya yanlış bir tablo çıkmıştır. Özge KILINÇ ABD Askeri Yardımları Dönemi İ RAN’ın son monarşik lideri ve Batı yanlısı Şah Muhammed Rıza PEHLEVI [D: 26 Ekim ‘19 – Ö: 27 Temmuz ‘8o] döneminde [16 Eylül ‘41 – 11 Şubat ‘79], özellikle 6o’lı ve 7o’li yıllarda, petrol ve yeraltı kaynakları zengin olan İran, ABD’nin bölgedeki en önemli müttefikiydi. O kadar ki iki ülkenin askeri ve siyasi ilişkileri ABD’nin geleneksel müttefiki İsrail ve NATO müttefiki Türkiye’yi dahi kıskandıracak seviyede mükemmeldi. İran hava gücünü nicelik ve nitelik açısından ‘6o’lı yılların sonundan itibaren donatmaya başlayan ABD, başlangıç olarak ilk etapta İran’a yeni üretilen 129 adet F-5A/B Freedom Fighter jetlerini kiralama yoluyla tahsis etti. Bunu takiben dönemin ABD Başkanı Richard Milhous NIXON, Moskova ziyareti dönüşünde 3o Mayıs ‘72’de uğradığı İran’da Şah ile stratejik bir askeri antlaşma imzaladı. Buna göre ABD’nde üretilen her türlü konvansiyonel silahın kayıtsız şartsız İran’a kısıtlanmadan satışı üzerineydi ki bu, bugünle kıyaslarsak halen ABD dışında -İsrail dahil- hiç bir müttefik ülkeye satılmasına halen izin verilmeyen F-22 Raptor uçaklarının bu ülkeye özel olarak transfer edilmesine izin verilmesi gibi bir anlam taşımaktadır. Nitekim F-14 Tomcat jetleri, dünyada ABD dışında bir tek İran‘a nasip olabilmiştir. Nitekim İran önceleri F-15 uçakları ile yakından ilgilenmiş fakat gereksinimleri için son derece uygun bulduğu komplike bir platform olan F-14 Tomcat jetleri üzerinde karar kılmıştır. ABD’nin zengin petrol yataklarına sahip Şah Rıza PEHLEVI yönetimindeki İran’a tanıdığı bu siyasi ve askeri ayrıcalık ve İran’ın bölgesinin en güçlü hava kuvvetlerine sahip olma hırsı kendini kısa sürede gösterecekti. Nitekim İran Silahlı Kuvvetleri için ayrılan savunma bütçesinin aslan payı sürekli olarak hava gücüne tahsis edildi ve İran Hava Kuvvetleri bünyesindeki subay, astsubay ve erlerin sayısı sadece altı yıl içinde 17.ooo’den, 100.ooo personele fırladı. Buna paralel olarak büyük bir itinayla ABD’nden dönemin en etkili hava platform ve silahları yüksek sayıda temin edi- lerek, nitelik ve nicelik açısından müthiş bir hava gücünün tesis edilmesine başlandı. Yukarıda bahsettiğimiz 129 adet yeni üretim F-5A/B uçaklarının ‘66-‘7o yıllarında teslim alınmasına paralel ve takiben, ‘78 yılına kadar ABD üzerinden tamamı yeni üretim olarak temin edilen diğer savaş uçakları şunlardır: G 32 adedi F-4D [1968-1970], 177 adedi F4E [1971-1978] muharip tipi ve 16 adedi RF4C/D taktik keşif tipi olmak üzere toplam 225 adet F-4 Phantom II uçağı; G Mevcut F-5A/B Freedom Fighter uçaklarının radarlı ve yüksek performanslı geliştirilmiş versiyonu olan F-5E/F Tiger II serisi savaş uçaklarından 169 adet [‘74-‘75]; G Ve nihayet dünyada ABD dışında bir tek İran’a nasip olan 79 adet F-14A Tomcat [‘76-‘78] savaş uçağı. Bunlara ilaveten 64 adet C-130 Hercules tipi turboprop nakliye uçağı ve 29 adet Boeing 707 ve 747 tipi tanker uçakları da [ABD kodu KC-707 ve KC-747] bu güce bir çırpıda katıldı. İran hava doktrini, olası bir savaşta gerektiğinde ABD’nden büyük miktarda askeri teçhizat, silah ve mühimmatı lojistik destek maksatlı İran’a havadan naklederek, ülke içindeki birliklere dağıtmaya yönelikti. Fakat İran Hava Kuvvetleri kısa bir zaman diliminde temin edilen ve yukarıda sıralanan: 298 adet F-5, 225 adet F-4 ve 79 adet F-14 uçağından oluşan toplamda brüt 602 modern savaş uçağı tedariki ile yetinmeyecek, yakın geleceğin, 8o’li yıllara yönelik kısa/orta vadeli planlamaları da dudak uçurtacaktı. Zaten 7o’li yıllarda söz konusu 602 muharip jet uçağının bir kısmı kırıma uğrarken, özellikle de ‘68-‘70 yıllarında yeni üretim olarak ABD’nden kiralanan F-5A/B uçaklarının önemli bir kısmı, ABD tarafından acil ihtiyaç kapsamında kısa sürede Güney Vietnam için geri alınacaktı. Dolayısıyla ‘78 yılına gelindiğinde kiralanan F-5A/B Freedom Fighter uçaklarının çoğunun geri iadesi ve çeşitli kırımların da ardından 30 kadar F-5A/B geriye kalmıştı. Bunların haricinde aynı tarihte İran’ın hava gücü envanterinde dönemin son derece İran tamamına yakını 7o'li yıllarda olmak üzere ABD'nden toplamda 64 adet C-130 Hercules tipi nakliye uçağı almıştır ve bugün 4o'a yakını halen kullanımdadır [Fotoğraf: Tom COOPER]. modern 18o civarı F-4D/E Phantom II, 16o civarı F-5E/F Tiger II ve 77 adet F-14A Tomcat muharip jetleri bulunuyordu ve toplam modern muharip jet miktarı hala 450 kadardı. Netice itibariyle, muharip amaçlı kullanılan 12 adet çift pervane piston motorlu Cessna O-2A uçakları ile söz konusu radarsız F-5A/B jetleri haricinde dahi İran’ın ‘78 yılındaki savaş uçağı miktarı 45o’ye yakındı ve son derece modern F-4 Phantom II, F-14 Tomcat ve F-5 Tiger II jetlerinden oluşuyordu. İran ayrıca ABD ve kısmen İtalya üzerinden sadece 6o’lı ve özellikle de 7o’li yıllarda toplamda 8oo’ün üzerinde askeri helikopter de satın almıştı ki, bunlardan 202 adedi çift motorlu taarruz helikopteri AH-1J SeaCobra, 117 adedi ise bugün Türkiye’nin hala sahip olamadığı ve ancak alımını planladığı CH-47 Chinook tipi ağır nakliye helikopterleriydi. ‘71-‘78 yılları arasında ABD Havacılık Sanayi’ne verdiği dönemin parasıyla ABD$9 Milyar tutarındaki siparişlerini teslim alan İran, yukarıdaki bu muazzam hava gücüne ‘takviye ve tamamlama’ amaçlı iki sipariş etabında: G 3oo adet F-16A/B Fighting Falcon, G 74 adet daha güçlü turbofan motorlarla donatılmış ilave F-14B Tomcat, G 31 adet hava savunma sistemlerini susturmak ve bastırmakla [SEAD] görevli F-4G Wild Weasel ve G 7 adet E-3 Sentry tipi havadan erken ikaz ve kontrol [AWACS] maksatlı uçak siparişi daha verdi. Dolayısıyla İran’ın amacı, 8o’li yılların ilk yarısında, F-16, F-14, F-4 ve F-5 tipi savaş modern uçaklarından oluşan neredeyse 8oo kadar sofistike muharip jet tedarik etmiş olmaktı. Eğer ‘79’daki İran İslam İhtilali gerçekleşmeseydi, söz konusu 3oo adet ilave F-16 ve 74 adet F-14 jetleri ‘79-‘82 yıllarında İran için dönemin General Dynamics ve Grumman firmalarınca hızla üretilerek teslim edilmiş olacaklardı. Ayrıca bu dev hava gücünün Westinghouse yapımı yer konuşlu sekiz adet radar istasyonu, iki telekomünikasyon uydusu ve 16 adet MIM-23B I-HAWK tipi uçaksavar füze bataryası desteğiyle yerden ve uzaydan tamamlanması da kararlaştırılmıştı. Planlara göre hedeflenen taktik kabiliyet, gece/gündüz S AVUNMA VE H AVACILIK N O: 140 Türkiye’nin Komşuları ve Hava Güçleri - II: İran Hava Gücü F-84Q/F modelleri en son ‘8o yılına kadar, dolayısıyla genel anlamda yaklaşık 28 yıl kullanılmışlardır. G İlk F-100D Super Sabre jetlerimizin ikinci el olarak geliş tarihi 29 Ekim ‘58’dir. Son olarak ‘88 yılına kadar, dolayısıyla genel anlamda yaklaşık 3o yıl kullanılmışlardır. G İlk F-102A Delta Dagger jetlerimizin ikinci el olarak geliş tarihi 15 Şubat ‘68’dir. En son 5 Haziran ‘79 tarihine kadar, dolayısıyla genel anlamda yaklaşık 11 yıl kullanılmışlardır. G İlk F/TF-104G Star Fighter jetlerimizin ikinci el olarak geliş tarihi 9 Mayıs ‘63’tür. En son 28 Haziran ‘94 tarihine kadar, dolayısıyla genel anlamda yaklaşık 31 yıl kullanılmışlardır. G İlk yeni üretim F-4E Phantom II uçaklarımız, bundan 36 yıl kadar önce, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası, 3o Ağustos 1974 Zafer Bayramı’na yetişmişlerdir. G İlk F-5A Freedom Fighter uçaklarımız, bundan 45 yılı aşkın bir süre önce, 25 Aralık Bugün İran Hava Kuvvetleri'nin en önemli muharip uçağı İran tarafından modernize edilen 8o'e yakın F-4E [65], F-4D [12] ve RF-4E [6] tipi Phantom serisi savaş uçaklarıdır [Fotoğraf: İran Hava Kuvvetleri]. her türlü meteorolojik hava şartlarında İran’ın kendi toprakları dışında etrafındaki en az 150km derinlikteki her düşman hava/yer hedeflerine hitap edebilmekti. ‘77 - ‘78 Döneminin Türk Hava Kuvvetleri Muharip Jet Envanteri 100.ooo kişilik personel ve yukarıda dile getirilen miktar ve tipteki uçaklara sahip olan İran Hava Kuvvetleri, bugün olduğu gibi o dönemde de asker sayısı bakımından NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip ülkemizin hava gücünü gerek nitelik, gerekse de nicelik açısından katlıyor; hatta İsrail’i dahi geçerek bölgesinin en güçlü ABD müttefiki ve hava gücüne sahip olma konumuna geliyordu. Bu bağlamda 25.ooo’i yükümlü asker olmak üzere dönemin toplam 45.ooo personelden oluşan Türk Hava Kuvvetleri’nin ‘77-‘78 yıllarındaki muharip jet uçağı mevcudiyetine kısaca bir göz attığımızda aşağıdaki muharip filo ve uçak dağılımı ortaya çıkmaktadır: 17 Av-Bombardıman veya av-önleme Uçağı Filosu [toplam 322 jet uçağı]: 1oo adet F-5A Freedom Fighter [5 filo] 5o adet F-100D/F Super Sabre [3 filo] 36 adet F-104G Star Fighter [2 filo] 4o adet F-4E Phantom II [2 filo] 24 adet F-84F Thunderstreak [1 filo] 18 adet F-104S Star Fighter [1 filo] 3 Av-Önleme Uçağı Filosu ve toplam 54 jet uçağı: 36 adet F-102A Delta Dagger [2 filo] 18 adet F-104S Star Fighter [1 filo] 36 adet RF-5A Freedom Fighter [2 filo] 12 adet RF-84 Thunderstreak [1 filo] S AVUNMA VE H AVACILIK N O: 140 İran Hava Kuvvetleri bünyesinde, kısmen İran tarafından ABD'nden izin alınmadan kapsamlı bir şekilde modernize/modifiye edilen 7o'in üzerinde aktif F-5B Simourgh ve F-5E/F Tiger II uçağı bulunmaktadır [Fotoğraf: IRNA]. Buna göre dönemin Türk Hava Kuvvetleri’nin keşif görevli 48 adet kısmen silahlı platformları da dahil, muharip jet uçağı mevcudiyeti toplamda 34o olup, bunların çoğu ikinci el olarak hibe yardımları kapsamında tedarik edilen, yine F-4 ve F-104’ler haricinde tamamında radar dahi olmayan jetlerdi. Bugün itibariyle bu uçaklardan çeşitli görevler dahilinde kısmen kullanımda olan F4 Phantom II ve F-5 Freedom Fighter serisi uçakların bir kısmı geçmişte modernize edilmiş olup. Yeni versiyonları halen kullanımdadır [F-4E 2020, F-4E, F/NF-5A/B]. Yukarıda adı geçen diğer uçakların tamamıysa, zaman içerisinde, 7o’li, 8o’li, 9o’lı ve ‘oo’li yıllarda etaplar halinde peyderpey envanter dışına çıkarılmıştır. G İlk F-84G Thunderstraek jetlerimizin ikinci el olarak geliş tarihi 29 Mart ‘52’dir. Bunlar aynı zamanda Türk Hava Kuvvetleri tarihinde envanterimize giren ilk tepkili, dolayısıyla jet uçaklarıdır. Bu ikinci el jetlerin ‘65 tarihinde kitler halinde denizyoluyla getirilmişler ve Türkiye’de altı günde montajlanmışlardır. İkinci parti F-5’lerimizin gelişine de ilginç olduğundan bir dipnot olarak buna da değinmekte fayda vardır. 8 Aralık 1966 tarihinde beş adet F-5 jeti, Türk pilotları tarafından ABD’nden, 161nci ve 162nci filolarımızın bulunduğu Bandırma Hava Üssü’ne uçuruldular. Etaplar halinde gerçekleşen 21 saatlik bu uçuşla, Türk Hava Kuvvetleri tarihinde Atlantik ötesi [ABD-Avrupa kıtaları] ilk jet uçuşunu da gerçekleştirmiştir. İran İhtilali ve Irak-İran Savaşı [22 Eylül ‘8o – 20 Ağustos ‘88] Dönemi A BD Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA ve İngiliz Haber Alma Servisi MI-6 gizli servislerinin tesis ettiği ve desteklediği ‘Operation Ajax’ kodlu kanlı bir askeri darbe ile Ağustos 1953’te kısa bir aradan sonra tekrar Özge KILINÇ iktidara gelen Şah Rıza PEHLEVI rejiminin, halk üzerinde kurduğu yoğun otoriter baskılarını ‘77 yılında kısmen biraz olsun yumuşatmasıyla kendini göstermeye başlayan siyasi karşıt aktiviteler ve protesto gösterileri, bir yıl içinde hızla alevlenerek ‘78 yılında İran’daki iç karışıklıkların hat safhaya tırmanmasına yol açacaktı. Batılılaşmanın İslam’a aykırı olduğunu savunan geniş çaplı bazı dini çevrelerin tepkileri eşliğinde, baskıcı hanedan yönetimi biçiminden hükümetteki yolsuzluklara, İran’ın petrol ihracatından elde edilen astronomik gelirlerin dengesiz ve adil olmayan dağılımından, İran gizli istihbarat servisi SAVAK’ın derin devlet, faili meçhul uygulamalarına kadar varan gelişmelerden dolayı, doğrudan Şah Muhammed Rıza PEHLEVI'yi hedef alan etkili bir muhalefet oluştu. ‘78'de İran'ın büyük kentlerinde başlayan muhalefet hareketleri gerginliğe, karışıklıklara ve nihayet ayaklanmalara dönüştü. Buna paralel Şah’ın ‘64 yılında sürgün ettiği ve sürgün edilmesinin ardından, önce komşu ülke Irak’a, ardından da Fransa’ya kaçan Şii dinci hareketini yöneten Ayetullah Ruhullah HUMEYNI [D: Eylül 1902 - Ö: 3 Haziran ‘89], geniş bir kitleyi kapsayan ve ayaklanmakta olan halk muhalefetinin odağında lider konumuna gelmeyi başardı. HUMEYNI yanlısı İran halkının gösteri ve ayaklanmaları, 7-8 Ocak ‘79 Gom kanlı ayaklanmalarında olduğu gibi devlet kontrolünden çıkmaya başlayınca, dört hükümetin birbirinin peşi sıra düşerek başarısız olmasını müteakip, İran’ın son monarşik lideri Şah Rıza PEHLEVI 16 Ocak ‘79’da bir daha geri dönememek üzere kanlı bir iç savaşa doğru hızla sürüklenen İran’dan kaçmak zorunda kaldı ve bir buçuk yıl sonra kanser hastalığından dolayı, 27 Temmuz ‘8o tarihinde Mısır’ın Başkenti Kahire’de sürgünde öldü. Şah’ın kaçmasından on gün önce Dr. Şahpur BAHTİYAR Başkanlığında oluşturulan ve iki ay gibi kısa bir ömüre sahip olan son Hükümetin de muhalefetle uzlaşma çabaları so- [Çizim: Tom COOPER] nuçsuz kalınca HUMEYNI, 1 Şubat ‘79 tarihinde Paris’ten Tahran’a görkemli bir karşılama eşliğinde geri döndü. 3o-31 Mart ‘79'da İran halkı nezdinde yapılan bir referandum neticesinde halkın %99 oyu ile monarşiye son verildi ve Şah PEHLEVI hanedanı yıkılarak 1 Nisan ‘79 tarihinde İran İslam Cumhuriyeti kuruldu. Komşumuz İran, o gün bugündür HUMEYNI’nin Irak’ta sürgündeyken ilk defa ‘7o yılında yazdığı kitapta ortaya attığı velayet-i fakih, İslam fıkıhında devlet yönetimi ilkesiyle yönetilen bir ülke haline gelmiştir. Şubat ‘78’de gerçekleşen İran İslam Devrimi ve Fransa’nın Başkenti Paris’te sürgünde yaşayan Ayetullah Ruhullah HUMEYNİ’nin İran’a dönmesini takiben, o zamana dek Batı yanlısı çağdaş bir ülke görünümündeki bu ülke, hızla mollaların söz sahibi olduğu bir şeriat rejimine dönüşmeye başladı ve bundan Batı yanlısı ordu komutası da nasibini fazlasıyla aldı. Haziran ‘8o’de İran Ordusu’nun rejime karşı müdahale girişimi başarısızlıkla sonuçlaİran’ın halen 6 adet B747 tipi havada yakıt ikmal/tanker uçağı bulunmaktadır [Fotoğraf: Mohammad RAZZAZAN]. nınca, özellikle Hava Kuvvetleri başta olmak üzere, Ordunun birçok önde gelen komutanları tutuklandı, görevden alındı ya da erken emekliliğe sevkedildiler. İran Kraliyet Hava Kuvvetleri [IIAF] devrimden hemen sonra her ne kadar artık İran İslam Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri [IRIAF] adını alsa da, fiili yapısı çok değişmediğinden bu kuvvete ve komutasına İslam Cumhuriyeti’ne muhalif ve hatta asi şüphesiyle bakılıyor ve komutanların İran Şahı’na hala sadık oldukları bilindiğinden yakından takip edilerek izleniyorlardı. Böylelikle İran Ordusu’nun en gözde ve favori kuvveti olan eski IIAF ve yeni adıyla IRIAF siyasi açıdan zor bir dönem geçiyordu. Tüm IRIAF üslerinde konuşlandırılan İran Muhafız Birlikleri [IRGC], İslami kurallara göre uygun doktrininin hayata geçirilmesi ve hava kuvvetlerinin düzenli bir şekilde yeniden yapılanmasına çalışıyor; özelliklede bu gücü denetleyerek emir komuta zincirinin iç siyasete bulaşmaması görevini üstleniyordu. Tüm bu düzenlemelere rağmen komuta kademesinin sürtüşmesiz ve homojen bir yapıya kavuşması yıllar sürecekti. Medyada çokça irdelenen ve abartılan bir husus da, İran’ın sanıldığı gibi ABD ambargosundan hemen etkilendiği iddiasıdır. ‘8o yılında ABD’nin Tahran Büyükelçiliği’nde cereyan eden ve ABD’nin askeri fiyaskosu ile sonuçlanan rehine krizi [Bkz: 24 Nisan ‘8o ‘Kartal Pençesi Operasyonu’] İran ile ABD arasındaki diplomatik ilişkilerin kesilmesine ve bunu takiben ABD’nin silah, mühimmat ve lojistik destek içerikli transferleri durdurmasına, dolayısıyla silah ambargosuna yol açmıştı. Fakat, İran Hava Kuvvetleri’nde beklenen felç gerçekleşmedi. Her ne kadar İran İslam Devrimi, Orduyu ve Hava Kuvvetlerini özellikle ilk yılda olumsuz yönde etkilediyse de, Ordu mensupları ve komuta kademesi nezdinde İran vatanseverliği ağır basarak, Hava Kuvvetlerinin işlevinin yitirilmesine izin verilmedi ve İran Hava Gücü, devrimin ilk yılında vurucu gücünü muhafaza edebildi. S AVUNMA VE H AVACILIK N O: 140 Birinci Körfez veya Irak-İran Savaşı [‘8o-‘88] Patlak Veriyor Türkiye’nin Komşuları ve Hava Güçleri - II: İran Hava Gücü 1991 yılındaki Körfez Savaşı sırasında, Irak Hava Kuvvetleri’ne ait 24 adet Mirage F1 tipi savaş uçağı İran’a kaçmış, İran bunlara Irak-İran savaşından dolayı ganimet olarak el koymuştur [Fotoğraf: Mohammad RAZZAZAN]. I RAK hiç beklemedik bir hava saldırısıyla İran’a 22 Eylül ‘8o tarihinde savaş açtığında, İran’ın elinde operatif muharip jet bazında: 77 adet F-14A Tomcat, 2oo kadar F4D/F-4E Phantom II ve 16o dolayında da F5E/F Tiger II olmak üzere toplamda 437 adet, Bir düzine Su-25K/UBK‚ Frogfoot tipi taarruz uçağı bugün İran Hava Kuvvetleri değil, bir başka hava gücü olan İran Devrim Muhafızları [IRGCASF] bünyesinde görev yapmaktadır [Fotoğraf: Liam F. DEVLIN]. geleneksel Ordusu teçhizat ve önem bakımından ihmal edilirken, yarı amatör İran Devrim Muhafızları [IRGC]’na daha çok değer verilerek bütçeden en büyük pay bu kuvvete ayrıldı ve siyasi açıdan da desteklendi. Dolayısıyla IRIAF ile IRGC arasında bir nevi çekişme ve rekabette burada kendini gösterdi. İran Donanması ve Kara Kuvvetleri Uçmayı Öğreniyor tamamı çift motorlu, radarlı, aviyonikli ve donanımlı olmak üzere dönemin en modern ve gözde savaş uçakları bulunuyordu. Her ne kadar Irak’ın, İran’daki dokuz yer hedefine eşzamanlı gerçekleştirilen beklenmedik hava saldırısı İran için büyük bir sürpriz olmuş olsa da Irak’ın buradaki amaçladığı gaye olan IRIAF’ı 48 saat boyunca pasifize etme ve devre dışı bırakma hedefine ulaşılamamıştır. Hava tarruzu IRIAF komutasında önce kısa süreli bir kaosa yol açmış fakat IRIAF bir kaç saat içinde bu saldırının şokunu atlatarak toparlandığı gibi karşı saldırıya geçebilmeyi de başarmıştır. Halbuki Irak saldırısında İran emir komuta zincirinde aksaklıklar meydana gelmiş, birliklerin Tahran’daki ana karargah ile haberleşmesi kısmen ya da tamamen kopmuştu. Bu ani İran tepki ve direncinin başarılı olması, önceden belirlenen olası doktrinlere göre, olası bir savaşta hava birliklerinin ne yapmaları gerektiği ve emirlerini öncesinden bilmesinden kaynaklanıyordu. Nitekim bu birlikler mevcut doktrin ve emirleri ile uyumlu olarak adem-i merkezi yetkileri kapsamında, dolayısıyla merkezden bağımsız inisiyatifi ele alarak kendi aldıkları kararlar doğrultusunda karşı saldırıya geçebildiler. İran karşı saldırıları, Irak’ın İran’a saldırmasından bir iki gün sonra, 23-24 Eylül ‘8o tarihlerinde doruk noktasına ulaştı ve İran’a ait 12o adet F-4 uçağı birden Irak’taki bir çok yer hedefini bombalayarak, Irak saldırısını kısa sürede püskürtmeyi ve Irak’ın savunmaya geçmesini sağlamayı başardı. İran’ın, Irak’a karşı hava saldırıları Kasım ‘8o’e kadar sürdü ve belirlenen tüm Irak hedeflerinin başarıyla bombalanarak bertaraf edilmesini takiben, havacılık açısından olumsuz kış mevsimine hazırlanıldı. S AVUNMA VE H AVACILIK N O: 140 Savaşın başlamasını takip eden iki yıl boyunca IRIAF elindeki tüm imkanları başarıyla seferber ederek sadece işgal edilen topraklarını korumasını bilmekle kalmadı, taarruza da geçerek büyük bir muharebeyle Kuzestan bögesindeki hava kontrolünü ve Körfezdeki denizyollarını kontrol altına almasını da bildi. Fakat ‘84 yılına gelindiğinde IRIAF’ın lojistik destek açıdan yıprandığı belli olmaya ve soluğunun saldırı inisiyatifi açısından kesilmeye başlamıştı. Zira Irak’in aksine İran’ın ambargodan dolayı yurtdışından yedek parça, ilave silah ve teçhizat tedarik etme lüksü bulunmuyordu. Bu yüzden ‘84 yılından itibaren IRIAF daha pasif bir savaş konseptini yürürlüğe koyarak savaşın sona erdiği ‘88 yılına kadar bunu uygulamak zorunda kaldı. Buna göre cephe ve düşman hattına yapılan akınlara taarruz helikopterleri hariç son verilerek, savaş uçakları ile İran’daki stratejik önem arzeden tesislerin savunmasına geçildi. IRIAF, tüm bu aşılması zor engellere, yedek parça ve lojistik destek sorunlarına, ayrıca sürekli güçlenen ve desteklenen Irak Hava Kuvvetleri’ne karşı başarıyla direnmesini yinede bildi. Fakat bu başarıyı sekiz yıllık bu savaşta pahalı da ödedi. Irak-İran Savaşı boyunca İran Hava Kuvvetleri IRIAF’ın 7o adet F-4D/E Phantom II, 9o adet F-5E/F Tiger II ve 7 adet F-14A Tomcat uçağı kaybına ilave olarak Kara Havacıları da muharip bazda 1oo kadar da çift motorlu AH-1J SeaCobra taarruz helikopterininin yanı sıra düzinelerce seçkin pilot ve silah sistem subayını da kaybetti. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, savaş boyunca dahi Tahran’daki molla rejimi tarafından adeta ‘üvey evlat' yaklaşımıyla, İran’ın Hava, Kara ve Deniz Kuvvetleri, dolayısıyla A BD’nin Vietnam’da edindiği tecrübeler doğrultusunda çıkardığı sonuçlar ve İsrail-Arap konvansiyonel cephe savaşlarından üçüncüsünü teşkil eden 5-1o Haziran ‘67 tarihli Altı Gün Savaşı’ndan çıkarılan dersler ışığında 6o’lı yılların sonunda kurulmaya başlanan modern ve zengin donanımlı İran hava gücünün oluşumunda helikopterlere de büyük önem verilmiştir. Özellikle ABD’nin helikopter üretici devi Bell firmasına bu Körfez ülkesinden o kadar çok sipariş verildi ki, Bell firmasının üretim kapasitesi bu dev siparişlere birdenbire yetişemez hale gelerek adeta kilitlendi ve bu yüzden Bell firması İran’ın verdiği helikopter siparişlerinin önemli bir kısmını, lisans üretimini yapan İtalyan Agusta-Bell firmasına kaydırdı. İran başlangıç olarak ilk sipariş açılımını 45 adet AB-205A-1 [UH-1 Iroquois lisans üretimi] ve 7o adet AB206A yönünde verdi [Bell 206B Jet Ranger lisans üretimi]. Söz konusu 115 helikopter ‘69-‘71 yıllarında üç sene gibi kısa bir sürede İran Kraliyet Hava Kuvvetleri [IIAF]’ne teslim edildi. Yine sipariş edilen helikopterlerden 2o adet CH-47C Chinook tipi ağır yük helikopterleri de ‘71 yılında bir çırpıda teslim alındı. İran Kara ve Deniz Kuvvetleri’nin uçma servüvenine yönelik olarak ‘7o yılında İran Ordusu bünyesinde gerçekleştirilen organizasyon reformuyla İran Kara ve Deniz Kuvvetleri bünyesinde de yeni uçar birliklerin, dolayısıyla İran Kraliyet Kara ve Donanma Hava Güçlerinin [IIAA/IINA] oluşturulmasına karar verilmiş ve yukarıdaki hava kuvvetleri siparişlerini, Kara Havacıları için 9o adet AB206A-1 [Bell 206B Jet Ranger lisans üretimi] ve Donanma Havacıları için 14 adet çift motorlu AB-212 DSH/ASW [Bell 212 lisans üretimi] takip etmiştir. Fakat İran Ordusu’nun hava gücünün he- Özge KILINÇ likopterler açısından dikkat çekecek ilk büyük siparişi ‘74 yılında gelecekti. Bugüne dek dahi ABD’nden sonra hiç bir ülkenin bu kadar çok miktarda sipariş edemediği AH-1 Cobra serisi taarruz helikopterini İran sipariş edecekti. Hem de bu seri helikopterlerin ilk çift motorlu versiyonunu teşkil eden ve ABD Deniz Piyadeleri [USMC] için geliştirilen dönemininin en kuvvetli Cobra helikopteri modeli AH-1J SeaCobra konfigürasyonu söz konusuydu. Nitekim İran ‘74 yılında bir çırpıda 202 adet AH-1J SeaCobra tipi çift motorlu taarruz helikopteri yanında, 328 adet Bell 214A/C siparişini vererek, toplamda 53o adetlik bu dev helikopter karmasını Kara Havacılığı [IIAA]’nın üç helikopter tugayı bünyesinde toplayacaktı. Bu dev taarruz ve genel maksat helikopterlerine ilaveten, Hava Kuvvetlerinin 2o adet CH-47C Chinook örneğinde olduğu gibi, Kara Havacıları için de ağır yük helikopteri tedarik edilmesi kararlaşırıldı ve İran bu son derece pahalı ve dev döner kanatlardan 7o’li yıllarda etaplar halinde toplamda dile kolay 188 adet CH-47C Chinook tipi ağır yük helikopteri siparişi vermiş oldu. Helikopterin orijinal üreticisi Boeing, resmi kayıtlara göre bu helikopterlerin 42 tanesini 1979 yılına kadar İran’a teslim etti. Bunun yanında aynı helikopterin İtalya’daki Boeing lisans üretimini gerçekleştiren Elicotteri Meridionali [Agusta] tesisleri de İran için söz konusu siparişlerden 55 adet CH-47C üretti ve bunların yarıya yakını yine resmi kayıtlara göre etaplar halinde ‘78 [10], ‘79 [6] ve ‘80 [8] yıllarında teslim edildiler. Boeing’in teslim ettigi 42 helikopter ve İtalyan Elicotteri Meridionali tarafından üretilerek teslim edilen 24 helikopterle birlikte, İran resmi kayıtlara göre toplamda 66 adet CH-47C Chinook helikopterini teslim almış bulunuyordu. Fakat bugün İran Kara Havacılığı bünyesindeki Chinook serisi helikopterlerin kuyruk/seri numaralarına göre –ki en yüksek numara 5-4097 şeklindedir- ki bu da IIA’ya teslim edilen CH-47C miktarının 66’nın çok daha üzerinde, 97 adet olduğunu göstermektedir. Bu da Hava Kuvvetleri’ne teslim edilen ilk etap 2o helikopterle birlikte, İran’a ‘8o itibariyle teslim edilen CH- 47 sayısının toplamda 117 adet olduğu anlamına gelmektedir. İran’ın dev helikopter sipariş dalgaları bunlarla da kalmayacaktı. İran Kara Havacılığı için, UH-1 Iroquois [Huey] platformunun daha büyük ve İran ihtiyaçları doğrultusunda optimize edilmiş konfigürasyonu Bell 214ST modelinden yine bir çırpıda 3oo kalemin üzerinde sipariş verildi. Fakat 7o’li yılların sonuna doğru gerçekleşen bu siparişlerin üretimi start alsa da, İslam Devrimi’nden sonra üretilen helikopterlerden hiçbirisi İran’a transfer edilmedi. Ne ironiktir ki bunlardan 45 adedi Irak-İran Savaşı sırasında, ‘84 yılında Irak’a verileceklerdi. ‘7o’li yıllar sona ermek üzereyken İran, Orta Doğuda, İsrail ve Türkiye’yi de fersah fersah geçerek bölgenin en büyük helikopter filosuna sahip olmuştu ki bu durum bugün de en azından miktar bakımından değişmemiştir. İran Kara Kuvvetleri yanında, Donanma Havacılığı [IINA] da önemli seviyede donatıldı, zira Körfezdeki deniz yollarının kontrol altına alınması yanında Hint Okyanusu’nun kuzeyi ve Umman Körfezi’nin kontrolü de İran açısından stratejik önem taşıyan karasulardı. Bu amaç doğrultusunda Donanma için ABD’nden 6 adet P-3C Orion tipi deniz karakol uçağı, İtalya’dan 14 adet Agusta-Sikorsky lisans üretimi AS.61A-4 [ABD Sikorsky orijinli S-61 veya SH-3D SeaKing] tipi arama kurtarma İran Kara Havacılığı’na ait bir AH-1J SeaCobra. İran dünyada ABD’nden sonra en çok AH-1 Cobra serisi taarruz helikopteri tedarik eden ülke olup, 7o’li yıllarda bir kalemde 2o2 adet çift motorlu Bell 209 [AH-1J Sea Cobra] alınmıştır [Fotoğraf: Ahmed MAHGOLI]. Brezilya’dan satın alınan 15 adet Embraer EMB-312 Tucano tipi balangıç eğitim uçaklarından yine bir düzine kadarı Devrim Muhafızları Havacılığı’nda aktif görevdelerdir [Fotoğraf: Liam F. DEVLIN]. [SAR] helikopteri ve İngiltere’den Welinngton Sınıfı 2o adet BH-7 Hovercraft tipi hava yastığı üzerinde süzülerek hareket yetenekli amfibi çıkarma gemisi tedarik edilmiştir. Tüm bu siparişler, ilaveten sipariş edilen 6 adet daha AS.61 SAR helikopteri eşliğinde iki yıl içinde IINA tarafından teslim alınmıştır. IINA ayrıca dönemin modern trendine uyarak ABD’nden 6 adet de RH-53D Sea Stallion tipi mayın avlama helikopteri tedarik etmiştir. İslam Devrimi sonrası, ABD’nin fiyaskoyla sonuçlanan İran’daki rehine kurtarma operasyonundan sonrada ABD’nin İran topraklarında imha edemeden bırakmak zorunda kaldığı aynı seri bir adet RH-53D helikopteri de İran’ın eline ganimet olarak geçecekti [Bkz: 24 Nisan ‘8o ‘Kartal Pençesi Operasyonu’]. IINA için sipariş edilen P-3C Orion uçaklarını, Donanma Havacılarını eğitim maksatlı önce IIAF devraldı. Sonradan ek olarak sipariş edilen 8 adet ilave P-3F Orion uçağı ise ‘79 İslam Devrimi’nden sonra hiç bir zaman teslim edilmeyeceklerdi. Gerek İran Hava Kuvvetleri, gerekse de İran Kara Havacıları, Irak’a karşı yapılan savaşta baş rolü oynamışlardır. ‘79 İslam Devrimi’nden sonra IRIAA adını alan IINA bu savaşta çoğu Irak tarafından düşürülmek kaydıyle en büyük kaza/kırım oranı olan hava gücü oldu. Nitekim Irak-İran Savaşı sırasında IRIAA toplam 1oo kadar AH-1J SeaCobra tipi taarruz helikopteri kaybetti. Bunun sebebi, ‘88 yılına kadar süren tüm savaş boyunca, savaşın sonunda İran Kuvvetleri çekilirken dahi AH1J SeaCobra taarruz helikopterlerinin sürekli olarak cephede ateş hattında kullanılmış ve hücum veya yakın ateş deteği amaçlı savaşmış olmalarından kaynaklanmıştır. Yukarıda dile getirilen dev genel maksat ve nakliye helikopterlerinin savaş boyunca kaydettikleri sorti miktarı inanması güç olsa da 5oo bin sortiye yaklaşmıştı ki burada bireysel nakliye görevlerinden çok, büyük birliklerin eşzamanlı hava indirme operasyonlarının payı büyüktü S&H Devam Edecek ... S AVUNMA VE H AVACILIK N O: 140