4. Çeviri metnini indirmek için tıklayınız.
Transkript
4. Çeviri metnini indirmek için tıklayınız.
THE OLYMPIC GAMES When the next Olympic Games begin, satellites will carry TV pictures of the opening ceremony to millions of people thousands of miles away. From their armchairs these people will be able to see their country's athletes competing in events and may be winning a bronze, silver or even gold medal. When: …. olduğunda, iken, gerçekleştiğinde Olympic Games: Olimpiyat oyunları Begin: Başlamak Satellite: Uydu Carry away: Taşımak, götürmek Picture: Resim, görüntü Opening Ceremony: Açılış seremonisi/töreni/merasimi Thousand of miles: Binlerce mil Armchair: Koltuk See: Görmek Country: Ülke Athlete: Atlet, koşucu Compete: Mücadele etmek, yarışmak Event: Olay, aktivite Win: Kazanmak Silver: Gümüş Even: Bile, dahi Gold medal: Altın madalya Olimpiyat Oyunları başladığında, uydular, binlerce mil uzaktaki milyonlarca insana açılış töreninin TV görüntülerini taşıyacaktır. Bu insanlar aktivitelerde yarışan ve belki de bronz, gümüş ve hatta altın madalya kazanan ülkelerinin atletlerini koltuklarından görebilecekler. When we consider the size, the spectacle and the commercialism of the modern Olympic Games, it is difficult to remember that they started in Olympia in Greece in 776 BC with only one race, a sprint, for which the prize for the winner was an olive wreath. Consider: Dikkate almak, göz önünde bulundurmak Size: Ölçü, beden, boyut Spectacle: Gösteri, şölen, şaşaa Commercialism: karlılık, ticaret, ticarilik Difficult: Zor Remember: Hatırlamak Start: Başlamak Greece: Yunanistan BC (Before Christ): İsa’dan Önce Only one: Sadece bir Sprint: Hızlı koşu Prize: Ödül Winner: Kazanan Olive Wreath: Zeytin dalı Race: Yarış Modern Olimpiyat Oyunları’nın boyutunu, şaşaasını ve ticariliğini dikkate aldığımızda, Yunanistan’da Olimpia’da İÖ 776’da kazananın ödülünün zeytin dalı olduğu sadece bir yarışla, yani hızlı koşuyla, başladığını hatırlamak zordur. The idea of an international Olympic Games was conceived by a Frenchman, Baron Pierre de Coubertin, and, appropriately, the first modern Olympic Games opened in Athens in 1896. Nowadays, major cities compete to host the Olympic Games, not just for the honour the Games bring, but for the vast amount of profit a host country can make. Idea: Fikir, düşünce International: Uluslararası Conceive: Düşünmek Appropriately: Takiben, uygun şekilde Athens: Atina Nowadays: Şimdilerde, bugünlerde Major cities: Büyük şehirlerde Compete: Yarışmak, rekabet etmek 1 Vast: Büyük, hesapsız, kocaman Make: Yapmak Amount: Miktar Profit: Kar, getiri, kazanç Frenchmen: Fransız Host: Sahiplenmek, sahibi olmak, yürütmek Just: Sadece Honour: Onur, şeref Bring: Getirmek Uluslararası Olimpiyat Oyunları fikri Fransız Baron Pierre de Coubertin tarafından düşünüldü, ve, buna uygun olarak, birinci modern Olimpiyat Oyunları Atina’da 1896’da açıldı. Bugünlerde, sadece oyunların getirdiği şeref/prestij için değil, ev sahibi ülkenin büyük miktarda kazanç sağlayabilmesi dolayısıyla da, Olimpiyat Oyunları’nı büyük şehirler sahiplenmek için yarışırlar. The games have also become politically important. They can now be seen by nearly every country in the world and are, therefore, an ideal platform for political statements. When Soviet troops invaded Afghanistan in 1980, many countries in the West, including Britain and the United States, boycotted the Moscow Games. In 1984 some countries decided not to send teams to the Los Angeles Games because they felt there was not enough security. Oyunlar da siyasi açıdan/olarak önemli olmuştur. Onlar şimdi dünyanın neredeyse her ülkesinde görülebilirler/izlenebilirler, ve bundan dolayı, siyasi mesajlar için ideal platformdurlar. Sovyet askerleri 1980 yılında Afganistan’ı istila ettiğinde, Britanya ve Birleşik Devletler dahil olmak Batı’daki birçok ülke, Moskova Oyunları’nı boykot etmiştir. 1984’te bazı ülkeler takımlarını Los Angeles Oyunları’na göndermemeye karar verdiler, çünkü onlar yeterli güvenlik olmadığını düşünmüşlerdir. Become: Olmak, dönüşmek, … haline gelmek Politically: Siyasi olarak Important: Önem, ehemmiyet Nearly: Yakın olarak World: Dünya Therefore: Bundan dolayı Political: Siyasi Statement: Temsil, ifade, beyan Soviet: Sovyet Troops: Askeri kuvvetler Invade: İstila etmek, ele geçirmek West: Batı Include: İçermek Britain: Britanya United States: Birleşik Devletler Moscow: Moskova Decide: Karar vermek Send: Göndermek Team: Takım Felt (feal’ın ikinci hali): Hissetmek Enough: Yeterli Security: Güvenlik In circumstances like these, the Olympic ideal and spirit comes into question. And for athletes, there is less value in winning a gold medal if the best of the world's athletes are not competing. The question is – how much longer will the Games survive if nations continue to use them as a political platform? Circumstances: Şartlar, koşullar Ideal: İdeal Spirit: Ruh, can Come into question: Sorunlu hale gelmek, sorun olmak, sorgulanmak Less: Daha az Value: Değer 2 Continue: Devam etmek, sürmek Use: Kullanmak Platform: Platform, alan Win: Kazanmak Gold medal: Altın madalya Compete: Rekabet etmek, yarışmak Longer: Daha uzun Bunlar gibi durumlarda, Olimpik ideal ve ruh sorgulanmaktadır. Ve atletler için, eğer dünyanın en iyi atletleri yarışmıyorsa, bir altın madalya kazanmanın daha az değeri olur. Soru şu ki – eğer milletler siyasi bir platform olarak kullanmaya devam ederlerse, oyunlar daha ne kadar uzun süre devam edecek? 3