da_Cinselligin_Gundemini_Belirlemek
Transkript
da_Cinselligin_Gundemini_Belirlemek
Kirk, Emily J. 2011. Setting the agenda for Cuban sexuality: The role of the Cuba’s CENESEX. Canadian Journal of Latin American and Caribbean Studies 36.72: 143-163. KÜBA’DA CİNSELLİĞİN GÜNDEMİNİ BELİRLEMEK: KÜBA’NIN CENESEX’İNİN ROLÜ EMILY J. KIRK Nottingham Üniversitesi İngilizce aslından çeviren: CEM ÖZTÜRK Özet Geçtiğimiz yıllarda artan miktarda bir medya dikkati, Küba Ulusal Cinsellik Eğitimi Merkezi (CENESEX) ve özellikle de yöneticisi (ve mevcut devlet başkanı Raúl Castro’nun kızı) Mariela Castro Espín’in rolü üzerine odaklandı. Doğrusu, maçoluk ve homofobinin geniş ölçüde kınandığı bir ülkede, cinsel çeşitliliği onaylamaya yönelik yaklaşımdaki değişimler hem halk hem hükümet düzeyinde kayda değerdi. Bu makale, özellikle devrimci Küba’da oynadığı anlamlı rolü ve geriye kalan başlıca zorlukları irdeleyerek, CENESEX’in gelişimini araştırmayı ve çözümlemeyi amaçlamaktadır. . Giriş Geçtiğimiz yıllarda artan miktarda bir medya dikkati Küba’daki Centro Nacional de Educación Sexual, veya CENESEX (“Ulusal Cinsellik Eğitimi Merkezi”), ve özellikle de yöneticisi Mariela Castro Espín’in rolü üzerine odaklandı. Maçoluk ve homofobinin geniş ölçüde kınandığı bir ülkede, cinsel çeşitliliği onaylamaya yönelik yaklaşımdaki değişimler hem halk hem hükümet düzeyinde kayda değerdi. Son yıllarda Havana ve diğer Küba şehirlerinde geniş anti-homofobi gösterileri yapıldı, ülkede cinsiyet geçişi operasyonları gerçekleştirildi, ve gey film festivalleri düzenlendi. Ülke parlamentosu LGBT topluluğunun haklarını korumak ve güçlendirmek için ulusal Aile Yasası’nda değişiklikler yapmayı dahi değerlendiriyor. Açıkçası, CENESEX’in önemli bir rol oynayan çalışmalarıyla birlikte, köklü değişimler havada uçuşuyor. Başlangıçta Grupo Nacional de Trabajo de Educación Sexual, veya GNTES (“Ulusal Cinsel Eğitim Çalışmaları Grubu”), olarak 1977’de kurulan Merkez; o zamandan bu yana çarpıcı biçimde dünyanın başta gelen LGBT eşitliği için çalışan örgütlenmelerinden birine dönüştü (Hamilton, 2012). Merkez’in yöneticisi ve tanınmış seksolog, Mariela Castro Espín, CENESEX’in arkasındaki itici güç oldu. Mevcut devlet başkanı Raúl Castro ve Kübalı Kadınlar Federasyonu’nun (FMC) eski yöneticisi Vilma Espín’in kızları olarak, Merkez’in ve çalışmalarının ulusal ve uluslararası görünürlüğünü arttırdı. Bununla birlikte, Merkez basında yer alırken 1 başkanla olan bağlantısı sürekli giriş olarak kullanılsa da, bu ilgi artarak CENESEX’in anlamlı çalışmalarına yapılan övgüleri beraberinde getirdi. Uluslararası basının ilgisi, son yıllardaki etkileyici gelişiminin az miktarda analiziyle birlikte, yalnızca Merkez’in güncel çalışmalarına odaklanmaya devam ediyor. Örneğin; CENESEX’in gelişiminde feminist söylemin rolü, veya Merkez tarafından yürütülen etkili eğitim süreçleri, veya Küba hükümetinin eşcinselliğe ilişkin resmi tutumunun oluşumu, veya halkın çatışan cinsel çeşitlilik anlayışları üzerinde az sayıda çözümleme yapıldı. Benzer biçimde, biliminsanları Merkez’in dikkate değer tarihini enine boyuna incelemedi. LGBT tartışmasına katkılar, diğerlerinin yanı sıra; Bejel (2001), Leiner (1994), Lumsden (1996), ve Turner (1989) tarafından yapıldı. Ancak onların çalışmaları tamamen Küba’da homofobinin gelişimine odaklanarak ağırlıklı olarak tarihi ve edebi bir çözümleme ortaya koydu. Dahası, çalışmaları, önemli bir çözümleme sağlarken, CENESEX’in çağdaş Küba’daki rolünü yok sayarak, bazı durumlarda 20 yıldır, güncellenmedi. Bir Kübalı örgüt, 1977’deki temel cinsel sağlık eğitimi işlevinden dünyanın başta gelen LGBT eşitliği için çalışan örgütlenmelerinden birine nasıl dönüştü –ve bu, homofobinin derin köklere sahip bir gelenek olduğu bir ülkede nasıl gerçekleşti? Bu makale, özellikle, hem devrimci Küba’da oynadığı anlamlı rolü hem de kalan başlıca zorlukları irdeleyerek, CENESEX’in gelişimini araştırmayı ve çözümlemeyi amaçlamaktadır. CENESEX’in Gelişimi CENESEX’in gelişimini irdelemeden önce, CENESEX’in doğuşu ve daha sonrasındaki görevinin tanımlanmasında oynadığı önemli rolden dolayı, ilk olarak Küba’da homofobinin erken tarihini bir parça anlamak önemlidir. Aslında, Epps (1995) tarafından uygun bir biçimde bildirildiği gibi, “devrimci Küba’da eşcinselliğin önemi tarihin işidir”. Eski Küba devlet başkanı Fidel Castro’nun iki demeci epey çarpıcıdır. “Küba’nın liderleri,” diye 1965’te kaydetti Castro, “bir eşcinselin, onu gerçek bir devrimci saymamızı sağlayacak davranış koşul ve gerekliliklerini bünyesinde barındırabileceğine asla inanamaz” (Lumsden, 1996). Ancak yirmi yedi yıl sonra şöyle söyledi: “Eşcinsellere yönelik baskı, horgörü, aşağılama veya ayrımın her türlüsüne kesinlikle karşıyım” (Leiner, 1994). Bu alıntılar, resmi düşüncenin devrimsel süreçteki evrimini açıkça resmetmektedir. Devrim sürecinde, özellikle erkekler arasında, cinsel çeşitliliğe karşı önemli derecede olumsuz tutumun iki ana nedeni vardır. Bunların ilki Küba’da, her eski İspanyol sömürgesinde olduğu gibi, kemikleşmiştir: maçoluk. Ataerki ile sıkça karıştırıldığından, bu iki terimi birbirinden ayırt etmek önemlidir. Ataerki; erkek üstünlüğünü, veya bir toplum içinde “erkeğin toplumsal ayrıcalığını”, yücelten ve kadınların çeşitli düzeylerde sömürülmesini ve ötekileştirilmesini kapsayan bir toplumsal tabakalaşma biçimini anlatır (Firestone, 1970; Seidler, 1989; Dunphy, 2000; Whitehead, 2002; Figes, 1970; Coward, 1983). Buna karşın, maçoluk1; bu toplumsal tabakalaşmanın, Latin Amerika ve Karayip sömürge tarihinden önemli unsurlar içeren, daha karmaşık bir sürümüdür (Leiner, 1994; Hamilton, 2012). Aslında, Küba’da maçoluk, derinlere kök salan bir Katolik değer sistemiyle desteklenen neredeyse dört yüzyıllık İspanyol sömürü egemenliğinin sonucudur. Aşırı-eril, yiğit, güçlü, babacan, saldırgan, cinsel baskın, ve aldatan olarak idealize edilmiş erkeği anlatır. Te2 rim, ayrıca, kadın bekaretinin kutsanmasını (ve buna bağlı olarak, onların “karı”lar olarak sadakatini) içerdiği gibi, cinsel çeşitliliğin reddini de kapsar (Stenberg, 2000; Maynard, 1998; Peña, 1991; Ramírez Rodríguez, 2006; Yglesias, 1968; González, 1996). Maçoluğun bir sonucu olarak, Küba kültürü eşcinselliği ayıpladı ve kadın cinselliğini gizemlileştirdi (Leiner, 1994; Lumsden, 1996; Arguelles & Rich, 1984). Eşcinsellik özellikle kimsenin cinsel tercihlerinin kolaylıkla saklanamayacağı kırsal bölgelerde reddedildi ve fark edilen eşcinsellere (özellikle erkeklere) karşı önyargı sıradandı. Bu nedenle, birçok eşcinsel daha büyük cinsel anonimlik olanağı bulunan daha kentsel bölgelere doğru yöneldi. Eşcinsel erkeklere karşı, eşcinsel kadınlara karşı olduğundan daha çok önyargı oluştu. Aslında, önemli derecede daha az görünür olduklarından, lezbiyenler farklı bir toplumsal deneyime sahipti ve kadın cinselliği baskılanmaya ve yanlış anlaşılmaya devam edildi –lezbiyenlik de yok sayıldı veya “düzeltilebilir” olarak görüldü (Smith & Padula, 1996; Ferdinand, 1996). Gelgelelim, erkeklere karşı önyargının izlendiği aynı kapsamlı biçimde belgelendirilmediğinden ve bu konudaki araştırmalar taş çatlasa kısıtlı olduğundan, lezbiyenlerin uğradığı önyargının kesin düzeyini saptamak olanaksızdır (kısıtlı kapsam için bkz.: Smith, 1992; Smith & Padula, 1996). Devrimci Küba’da eşcinsellere karşı tutum yaratan ikinci ana etken, eşcinselliğin kapitalist çöküşle ilişkilendirilmesiydi. Özellikle 1950’lerde uyuşturucu, kumar ve fuhuş Havana’da yaygın biçimde bulunmaktaydı ve büyük çapta Küba burjuvazisi ve ABD suç örgütlerinin elemanları tarafından denetlenmekteydi (Turner, 1989). Eşcinsel erkekler, ABD askeri personel ve turistlerinin fuhuş gereksinimlerini gidermek için sıkça kullanıldıklarından, turizm işkolunda daha büyük iş olanakları edindiler (Bowry, 1989; Arguelles & Rich, 1984). Eşcinsellik, böylelikle, devrimci hükümet tarafından devrim-öncesi hastalıkların bir uzantısı ve kökünün kazınması gereken bir akım olarak görüldü. Homofobi 1960’lar boyunca tüm şiddetiyle devam etti. Devrim’in herkes için özgürlük kazandırıldığına övünmesine karşın, sırf Küba devletinin “ideal” devrimci görüşüne uymadıklarından, eşcinseller çok geçmeden politik “öteki” oldu. Başkanlık, ülkeyi yozlaşmış veya ahlaken bozuk –eşcinselliği de kapsayan bir kategori– olduğuna inanılan her şeyden arındırmaya çabaladı. 1965’e kadar, gerçek “devrimci” ve “Yeni İnsan” kavramları tamamen gelişti ve –sıklıkla eşcinselliği karşılamak için kullanılan– “topluma-aykırı” terimi dolanıma başladı. Küba’da artan kutuplaşma ve uluslararası gerginlikler politik “öteki” ve “karşı-devrimci” ögelere yönelik bir kuşku havası doğurdu, ve devrim-öncesi tarih sürekli eşcinselliğe karşı “kanıt” olarak kullanıldı. Doğrusu, eşcinsellik Devrim tarafından hararetle lanetli sayıldı. Özellikle, hükümetin cinsel çeşitliliğe karşı oldukça dogmacı konumu, eşcinselliğin bilinen hiçbir biyolojik nedeni olmadığını bildiren 1965 tarihli Halk Sağlığı Bakanlığı resmi tutanağında belirgindi; dolayısıyla, eşcinselliğin öğrenilen bir davranış olduğu kuramlaştırıldı. Batı biliminin o dönemki ortodoksluğu da eşcinselliğin bir akıl hastalığı olduğunu onayladı ve bireylerin “tedavi” olasılığını vurguladı (Leiner, 1994; Turner, 1989). 1960’ların sonunda ve 1970’lerin başında, küçük değişimler gerçekleşmeye başladı. Bazı biliminsanları tarafından bu değişimlerin Doğu Almanya’nın 1968’de yetişkinler arasında eşcinsel ilişkileri yasallaştırmasına ve bunun Küba’ya sonrasındaki etkisine dayandığı ileri sürüldü. Küba hükümetinin diğer ilerici ülkelerdeki gelişmeler ile yarışma arzusunun, hükümeti ilke ve yargıları yeniden değerlendirmeye heveslendirdiğini tartıştılar (Arguelles & Rich, 1984). Dahası, bu değişimin ayrıca Batı Avrupa’daki diğer ülkelerde eşcinselliğe karşı resmi 3 tutumun aşamalı değişimiyle sürdürüldüğü ortaya atıldı (Turner, 1989). Diğerleri, bu yabancı etkilerin cinsiyet ve cinselliğe yönelik özgürleştirici yaklaşımların tanıtımı için önemli olmasına karşın, Küba’nın kendi özgün feminist söyleminin buradaki can alıcı unsur olduğunu belirtti (Leiner, 1994). Ancak bu sonuçlar, neredeyse tamamıyla 1980’lerin sonu ve 1990’ların başında çıkarıldı ve o zamandan beri yeniden tartışılmadı. Güncel bir analiz, cinsiyet ve cinselliğe ilişkin tutumların özgürleşmesinde en büyük etkisi olan şeyin, Küba feminist söyleminin ve eğitim uygulamalarının süregelen takımlaşması olduğunu ileri sürmektedir. Tutumsal değişimden; bu iç etmenlerin karmaşık ve önemli gelişimi, ve tartışmacı ilişkileri büyük ölçüde sorumlu oldu. Açıkçası, eğitim süreçleri gelişirken; Küba’da aynı zamanda, Kuzey Amerikalı eşleniğinden kökünden farklı bir şekilde, Vilma Espín’in ve Kübalı Kadınlar Federasyonu’nun (FMC) –Mariela Castro Espín’i ve CENESEX’i bir bütün olarak sonunda büyük ölçüde etkileyecek olan girişim– öncülüğünde, engin bir feminist bilinçliliği olgunlaşıyordu. Adanın kendi karmaşık feminizm tarzının oluşumuyla bağlantılı olup ona katkı sağladığı gibi, cinsiyet rollerinin göze çarpan evriminin de Devrim’in önemli bir ürünü olması kayda değerdir. Küba feminizmi Marksist, Sosyalist, Liberal, veya hatta “Üçüncü Dünya” feminizminin tipik çerçevelerine sığmaz. Tersine, Küba; evrensel değerler ve Küba devrimsel ideolojisinin bir bileşimine dayalı ve Devrim’in göğüs gerdiği çeşitli zorluklarla birlikte değişmeye devam etmiş olan benzersiz bir feminizm biçiminin gelişmesini destekledi. Bu durum, FMC’nin rolü üzerindeki önemli vurguyla birlikte, kadınların katılım ve seferberliğinin yanı sıra; sömürgecilik, yeni sömürgecilik ve ABD düşmanlığı arasındaki son derece karmaşık ilişkiye yorulabilir (Proveyer Cervantes ve ark., 2011; Baksh-Soodeen, 1998; Lutjens, 1995; Stoltz Chinchilla, 1991). Doğrusu; kadınların, –özellikle Latin Amerika’da– tarih boyunca ötekileştirilen bir grup olarak, Devrim bünyesinde güçlü bir varoluş ve rol geliştirmesi ve bunun sonucunda, bir bütün olarak cinsiyet rolleri ve cinselliğe karşı yaklaşımların aşamalı serbestleşmesinde görev alması, önemli ölçüde feminist söylemin itme kuvveti sayesindedir. Anlamlı bir biçimde, CENESEX Küba’da feminizmin gelişmesi ve eğitim süreçleri arasındaki işbirliğinin sonucudur; 1960’larda eşcinsellik eylemiyle ilgili caydırma ve cezalandırma amaçlı büyük çabalar harcanmışken, daha büyük çabalar da cinsiyet eşitliğini savunmak için harcandı. Kuşkusuz, Devrim’in başarılarından biri; Ağustos 1960’ta kurulan FMC’nin geniş ölçüde öncülük ettiği, eşit cinsiyet haklarının desteklenmesi ve geliştirilmesi oldu (Kampworth, 2002; Holt-Seeland, 1981). FMC, öncelikle kadınları işgücü içerisine hareketlendirmeyi sağladı; ama çok geçmeden cinsiyet eşitliğini teşvik üzerinde yoğunlaşan bir örgüte evirildi –ve bir diplomatik elçiliğin siyasal yetkisinin neredeyse tümüne sahip oldu (Proveyer Cervantes ve ark., 2011). Vilma Espín’in 1971’de açıkladığı gibi, “FMC’nin bütün etkinlikleri kadınları harekete geçirmek, onları örgütlemek ve koşullarını iyileştirmek için tasarlanmaktadır” (Smith & Padula, 1996). Espín 1972’de ayrıca, “1959 yılında, bir kadın siyasal örgütlenmesi oluşturmaya ilişkin bizimle konuştukları zaman, ideolojik olarak bu göreve hazır olmaktan uzaktık; (...) proje yürürlüğe girer girmez, böylesi bir örgütlenmeye duyulan gereksinim bizim için netlik kazandı,” diye kaydetti (Randall, 1981). FMC, kadınlar için koşulların iyileştirilmesinde birçok bakımdan başarılı oldu. Cinsellik açısından, gerek cinsel eğitim gerekse cinsel sağlık; eşitlik istemlerinin bütünleyici yönleri durumuna geldi. FMC’nin 1962’deki Birinci Kongre’si, örnek vermek gerekirse; ulusal sağlık 4 hizmeti düzenlemesinde güvenli kürtaj işlemlerinin kurumsallaşmasının gerekliliğini saptadı (Castro Espín, 2011). Bu, daha sonra 1965’te, hastalara işlemlerin ücretsiz olarak sağlanması ve yalnızca uzmanlar tarafından uygulanması istemleriyle genişletildi (Castro Espín, 2011). Feminizmin ilk politik rolünü açıkça gösterdiğinden dolayı, bu özellikle önemliydi; önem, hükümet istenen reformlara önem verip onları gerçekleştirdiğinden, Devrim içerisindeki kadınlar ve bunun sonucu olan etkiler üzerine yerleşmişti. Kadın hakları, diğer alanlarda da yükselmeye devam edecekti. Küba’da kadınların rolündeki önemli değişimlerin bir sonucu olarak, 1975’te –geniş ölçüde FMC tarafından geliştirilen– Aile Yasası çıkarıldı (Hamilton, 2012). Bunun aracılığıyla, kadınlar kendilerini evde eşit olarak yeniden tanımlamayı ve süregelen belirgin toplumsal cinsiyetçilik gerçekliğini değiştirmeyi amaçladı. Yasa, diğer değişimler arasında, çocuk bakımı ve ev sorumluluklarında her iki cinsiyet tarafından eşit katılımı gerektiren karmaşık bir belgeydi. Bu, büyük ölçüde Küba feminizminin sonucuydu; buna karşılık, maçoluk, eşitliğe ilişkin devrimsel değerleri desteklemediğinden artan oranda reddedildi. Aile Yasası’nın yürürlüğe girmesi; cinsiyet eşitliğinin değerine vurgu yaptığı gibi, kadınların ev ve işyerindeki önemini resmen yasallaştırdığından, gelişen bir cinsiyet rolleri anlayışı için de son derece önemliydi. Bu Yasa, cinsiyet rollerindeki ulusal anlayışı genişleten ilk devlet bildirgesi olmasının yanı sıra, LGBT topluluğu için tarihsel açıdan önemliydi. Ancak aynı zamanda, heteroseksüelliğin aileler için tek seçenek olmasını imleyerek, çekirdek aile gereksinimlerine odaklanmada sorunsaldı. Hatta, Yasa beraberinde açıkça olumsuz bir sezdirime sahipti: birisinin iyi bir Kübalı olmak için heteroseksüel olmak zorunda olduğu. Buna karşın, düşüncelere karşı çıkmada ve cinsiyet rollerini çeşitlendirmeyi özendirmede başarılıydı. Cinsiyet rollerine karşı tutumların –bir dizi karmaşık iyileştirme ve yasamaya ilişkin değişim ile birlikte– özgürleşmesinin ardından, cinsellik eğitimi 1977’de daha sonra CENESEX olarak adlandırılacak olan Ulusal Cinsel Eğitim Çalışmaları Grubu’nun (GNTES) kuruluşu ile resmen kurumsallaştı. Dr. Celestino Álvarez Lajonchere tarafından yönetilen grubun amacı, cinselliğe ilişkin en yeni bilgi ve kuramları araştırmanın yanı sıra; kapsamlı bir ulusal cinsellik eğitimi girişimi, Ulusal Cinsellik Eğitimi Programı, düzenlemek ve denetlemek idi (Castro Espín, 2011; Smith & Padula, 1996). Cinsel eğitimin özgürleşmesi açısından, GNTES son derece önemliydi. Örneğin, 1979’da, grup El hombre y la mujer en la intimidad’ı, Doğu Almanyalı seksolog Siegfried Schnabl’ın Cinsel İlişkide Erkek ve Kadın’ının İspanyolca çevirisini, yayımladı. Kitap; cinsel davranış, psikoloji, ve cinsel eğitimi irdeliyordu ve son bölümü, “Erkek ve Kadında Eşcinsellik,” özellikle tartışmalıydı (Bejel, 2001). Temel cinsel eğitim gereci sağlaması ile birlikte, Schnabl ayrıca eşcinselleri tedavisi yüzünden Doğu Almanya’ya coşkulu bir kınamada bulundu. Oradaki genç eşcinsel erkekler arasındaki yüksek intihar oranlarının istatistiksel kanıtını kullanarak, gey bireylerin aşağılanmasının “birisinin ruhunu incitmek” için yeterli olduğunu savundu. Kopyaların önemli bir sayısı (27.000) Küba’da basıldı; bunların 15.000’i Halk Sağlığı Bakanlığı için çalışan doktorlar, lisansüstü öğrencileri, ve klinik psikologlar için ayrıldı (Leiner, 1994). Bu cinsel sağlık ders kitabının geniş dağıtımı; GNTES’in aldığı doğrultunun, yani temel heteroseksüel fizyolojik cinsel sağlıktan cinsel çeşitlilik ve ilgili psikolojik değerlendirmelerin bir araya getirilmesine yönelmenin, yanı sıra; Küba’da eğitimin özgürleşme süreçlerinde bir gelişimin göstergesi oldu. Üstelik, grubun çalışmalarının tamamı; tıpkı cinselliğe karşı yaklaşımların 5 ulusal düzeyde evirilişinin olağanüstü önemindeki gibi, cinsel eğitim ve cinsel içerikli sorunların öneminde kayda değer bir geçiş bildirdi. 1979 yılı, ayrıca; transseksüel ve transgender yurttaşlar, veya “trans topluluk”, için benimsenme ve saygınlığın oluşumundan dolayı önemli bir yıl olduğunu kanıtladı. FMC’den gelen istekler ve GNTES’in çeşitli girişimleri sonrasında, Halk Sağlığı Bakanlığı transgender topluluğun üyelerine yardım sağlayacak uzmanlaşmış multidisipliner bir takımın kurulmasını onayladı (Castro Espín, 2008). Bu yardım, başlangıçta; kendini hormon terapisi, tanı yöntemleri, ve diğer sağlık destekleri biçiminde gösterdi. Konunun araştırılması ve anlaşılması ilerledikçe, program çok geçmeden psikolojik destek ve sosyal uyuşum yardımı içeren bir tamamlayıcı sağaltım modeline evirildi. Adalet, Halk Sağlığı ve İçişleri Bakanlıkları, diğerleri arasında, yeni tamamlayıcı modele büsbütün katıldı (Acosta, 2006). Trans bireyler için tedavinin gelişimi ile ilgili olarak; diğer operasyonlar üstlenileli yirmi yıl olacak olmasına karşın, ilk cinsiyet geçiş ameliyatı 1988’de gerçekleştirildi (Castro Espín, 2008). 1985’e kadar, GNTES tarafından yürütülen –yayınlar, yabancı uzmanlarla çalışmalar, ve Ulusal Cinsellik Eğitimi Programı’nın geliştirilmesini içeren– araştırma ve çalışmanın büyümesinin bir sonucu olarak, Halk Sağlığı Bakanlığı tıbbi uygulamalara cinsel sağlığı katmaya başladı. Dahası, 1985’te, Küba Multidisipliner Cinsellik Çalışmaları Topluluğu (SOCUMES) adlı kardeş bir örgüt de kuruldu (Castro Espín, 2011). Cinsel eğitime ilişkin topluluk ve kuruluşların büyüyen sayısı; cinsel sağlık eğitiminin, cinsel çeşitlilik haklarının ve cinsellik alanında artırılmış bir profesyonel varoluşun, bir bütün olarak, toplumsal özgürleşmeye artan bir gereksinimi olduğunu gösterdi. GNTES’in çalışmalarından anlaşılacağı üzere, cinselliğe karşı tutumlar geniş ölçüde feminist söylem ve eğitimsel süreçler arasındaki bir dizi iç uzlaşmaya evirildi. Bu iki konunun takımlaşmasına bağlı olarak, GNTES bir bütün olarak cinsel eğitimde kayda değer gelişmeler ve cinselliğe karşı tutumlarda dikkat çekici özgürleşmeler başarabildi. GNTES, 1989’da, uzmanlaşmış bir devlet kurumu olan Ulusal Cinsellik Eğitimi Merkezi (CENESEX) olarak yeniden kuruldu. Merkez, tedavi ve araştırma gibi diğer hizmetlerin yanı sıra, yüksek lisans ve diploma kursları içeren lisansüstü fırsatları sundu (Castro Espín, 2011). 1994’e kadar, CENESEX; profesörler, psikiyatristler, psikologlar, ve destek personelleri içeren yirmi kadar personel çalıştırdı (Leiner, 1993). Ayrıca, günlük Juventud Rebelte gazetesinde Sexo Sentido (“Seks Duyusu”) başlıklı bir bölüm ile birlikte, Sexologìa y Sociedad (“Seksoloji ve Toplum”) adlı bir uzmanlaşmış dergi kuruldu (Castro Espín, 2011). Eğitim, CENESEX için her zaman bir köşe taşı olsa bile, önem ve düşünce özgürlüğünde yakın zamanda kayda değer bir yükseliş gösterdi. 1996’da, örneğin; Merkez, Eğitim Bakanlığı ile birlikte çalışarak, ulusal eğitim sisteminin tüm düzeyleri boyunca geliştirilmiş daha kapsamlı bir cinsel eğitim modeli yürürlüğe koydu (Radio Netherlands, 2011). Yeni sistem; cinsel sağlığın yanı sıra, toplumsal cinsiyet sorunlarına odaklandı. CENESEX yöneticisi Mariela Castro Espín’in açıkladığı üzere, “Öğretmen okulları ve üniversiteler ile yakın çalışmanın gerekli olduğunda ısrar ediyoruz. Eğer öğretmenler homofobik ise, homofobilerini bulaştıracak; kadın düşmanı ise, kadın karşıtı ayrımcı yaklaşımlarını yayacaktır” (Acosta, 2011). Cinsiyet rollerine karşı yaklaşımların özgürleşmesindeki bu değişimler, kadınlar siyasal ve eğitimsel tartışma alanlarında artan oranda önemli görevler aldıkça yükselmeye devam etti. Eğitimle ilgili olarak, eşitlik ve evrenselliğin devrimsel ilkeleri aşama aşama sisteme katıldıkça, kadınlara ilişkin hem gereç hem içerik niceliği gelişti. Lise-sonrası eğitim alan kadınların 6 artan sayısı gibi, kadınların etkisi açıktı. 2011’e gelindiğinde, eğitim kolunda çalışanların %72’si kadındı. Kadınların sayısı ve rollerinin önemi artmaya devam ettiğinden, benzer eğilimler siyaset için de belirgindir. Elde edilen son veriler, Parlamento üyelerinin %42,7’sinin kadın olduğunu bildirmektedir –komşu Panama’daki %9,9; Guatemala’daki %8,8; veya Kosta Rika’daki %19,3’lük yaklaşık oranlardan çok daha yüksektir (Proveyer Cervantes ve ark., 2011). Gerçekten, kadınların çeşitli toplumsal düzeylerdeki –özellikle eğitim– artan varlığı, tutumların özgürleşmesi ve değişimin tamamlanmasına fazlasıyla katkı sağladı. 2004’te, araştırmalar; cinsel çeşitlilik için daha büyük yasal ve toplumsal saygı gibi başlıca zorlukların sürmesine karşın, heteroseksüel olmayan kitleye yönelik hoşgörü düzeyinin 1960’lara ve 1970’lere kıyasla dikkate değer biçimde arttığını gösterdi (Acosta, 2004; Pereira Ramírez, 2008). Bu nedenle, CENESEX’in ana amaçları; cinsel çeşitliliğe yargısal ve toplumsal saygı kazandırmak için bütünleyici bir yaklaşımın işlemesi üzerine önemli vurgu koyarak yön değiştirdi (Roque Guerra, 2011). Mariela Castro Espín, LGBT topluluğunun eğer çıkarları yasalarda mevcut değilse, o zaman temelde korunmasız bırakılmış olduğunu açıkladı (Sierra, 2008). Böylelikle, CENESEX tarafından anılan “Çalışma Alanları”nın on dördünün içinden yalnızca birini yansıtmasına karşın, 2004’ten bu yana cinsel yönelim hakları ve cinsiyet kimliği alanı önemli ölçüde genişledi ve o zamandan beri Merkez’in başlıca odak noktalarından biri durumuna geldi. Özellikle önemli olan, 2004’te Merkez’in cinsellik ve cinsel sağlığa ilişkin kapsamlı bilgi yayımladığı web sitesinin kurulmasıydı. Diğer konular arasında; cinsel sağlık, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, ve cinsel çeşitlilik üzerine bilgiler bulunmaktaydı. Web sitesi, örneğin; “homoseksüel veya biseksüel olmanın bir hastalık olmadığı” gibi, “sapıklıkla anlamdaş olmadığını veya suç unsuru taşımadığını” açıkladı. Web sitesinin önemi, onun –Merkez’e karşı olan geniş ilgiyi gösteren– 150.000 kadar günlük tıklanma alarak Küba’nın en çok ziyaret edilen İnternet sitesi olduğunu belirten 2004 tarihli bir rapordan ölçülebilir (Acosta, 2004). CENESEX web sitesi, o zamandan beri temel bir iletişim ve bilgi ortamı olmayı devam etti, ve Merkez’in ana ilgi alanlarını ortaya koymaktadır. Örneğin, web sitenin amaçlar bölümü, üçü eğitimin kullanım ve önemini çerçeveleyen dört ana erek dizinlemektedir. Dahası, görev bildirisi yönetimin önemini ve gerekli cinsel eğitim uygulamasını açıkça tanımlamaktadır. Ayrıca, dergisi Sexologìa y Sociedad’ın çevrimiçi kopyaları, hem ulusal hem uluslararası uzmanlardan cinsel sağlık ve cinselliğe ilişkin çeşitli konularda makaleler bulundurmaktadır. Çevrimiçi kopyaların yalnızca 2008’den sonra ulaşılabilir olmasına karşın, LGBT sorunlarına adanan makalelerin artan sayısındaki eğilim belirgindir. 2008’de, örneğin, yayımlanan 16 makalenin yalnızca 2’si özellikle LGBT sorunlarına odaklanmışken, 2011’de bunlar 12 yayının 4’üydü. Gereçler LGBT topluluklarının yüzleştiği yargısal sorunlara, başarılara ve zorluklara; ve Küba’da LGBT tarihine odaklandı. Web sitesinde bulunan kapsamlı gereçten CENESEX’in eğitime adanmışlığı, ve cinsel çeşitlilik ve buna bağlı konularda iletişim bilincine ve saygısına olan bağlılığı görünürdür. Merkez, ayrıca, anlamlı bir değişim oluşturmak için –öğrenci takımlarını da içeren– çeşitli savunma takımlarıyla çalışarak eğitim yapan bir yaklaşım benimsemeye devam etti. Sonuç olarak, üretilen sayısız etkinliğin bazıları; “Çeşitlilik Doğaldır” kampanyası ve Özgür Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliğine Saygı için Ulusal Eğitim Kampanyası gibi, çok ve sık tartışma ve konserin yanı sıra; (2005’te başlayan) Gey Sineması Festivali ve (2008’de başlayan) 7 Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün kutlamalarını içermektedir (Castro Espín, 2011; Roque Guerra, 2011; Grogg, 2009). Tüm bu girişimler devam etmekte ve Küba halkı tarafından gittikçe artan oranda desteklenmektedir. Özel olarak, dikkate değer bir başarı, transseksüel ve transgender kişilerin bakımı alanında kazanıldı. 2005’te CENESEX, 1979 tarihli GNTES multidisipliner takımına dayanarak, Transseksüel Kişilerin Tamamlayıcı Bakımından Sorumlu Ulusal Komisyon’u kurdu (Acosta, 2006; Roque Guerra, 2011). 2008 tarihli bir rapora göre, Transseksüel Kişilerin Tamamlayıcı Bakımından Sorumlu Ulusal Komisyon; 1979’daki kuruluşundan bu yana, 79 başvuru aldı. Bunların çoğu tanı aşamalarında kalırken, 19’u cinsiyet geçiş ameliyatı isteyen 27 kişi transseksüel olarak tanılandı. 2008’den başlayarak, tanılanan kişilerin 13’ü ulusal kimlik kartlarındaki isim ve fotoğraflarını değiştirmek için yetki aldı (Acosta, 2006; 2008). Dahası, trans kişilerin bakımında önemli bir başarı, 4 Haziran 2008’de Halk Sağlığı Bakanı José Ramón Balaguer Önerge 126’yı imzaladığında kazanıldı (Roque Guerra, 2011; Grogg, 2009). Önerge, transseksüeller için –ücretsiz cinsiyet geçiş ameliyatları ve tedavileri de kapsayan– kapsamlı sağlık hizmetleri sağlayacak bir merkezin oluşturulmasını onadı (Acosta, 2006; 2008). CENESEX, Aile Yasası’nı düzelttiği gibi, ülkenin tarihsel açıdan homofobik yasalarını değiştirmek için de çalıştı. Ceza Yasası, örneğin; özellikle 1979’da, hükümet 1939 tarihli Küba Toplumsal Savunma Yasası’na kadarki yasaları geniş çapta yeniden değerlendirinceye dek, homofobiyi sürdürdü (Arguelles & Rich, 1984). “Alışkanlıkla eşcinsel ilişkiye giren” veya toplum içinde eşcinselliğiyle “kibirlenen” birisi için altı aya kadar hapis cezasıyla sonuçlanan Madde 490, bu kapsamdaydı (Lumsden, 1996). Yeni potansiyel homofobik yasalar oluşturulduğundan, düzeltilerin yalnızca görünüşte daha özgürlükçü olmasına rağmen; 1979’da, Ceza Yasası eşcinselliği resmen yasallaştırarak düzeltildi. Böylesi yasalardan biri; gereğince birisinin “topluma-zararlı” veya “sakıncalı” davranışa katılımından dolayı tutuklanabileceği, yargının yorumunu ayrımcı görevlilerin ellerine bırakan, belirsiz ve oldukça öznel Ley de la Peligrosidad adlı yasadır (Bejel, 2001). Merkez bu yasaları güncellemeye yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. Özellikle etkileyici olan, Küba devletinin LGBT sorunları ile ilgili uluslararası düzenlenmelere ilişkin resmi tutumuna CENESEX’in karşılığı idi. Çünkü, 2008’de Önerge 126 cinsel çeşitlilik ile ilgili ilerici yasama adına bir başarı sayılırken, bu durum Kasım 2010’da Küba’nın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Toplumsal, İnsancıl ve Kültürel İşler Komitesi’ndeki rolüyle geniş ölçüde gölgede kaldı. Komite’deki Kübalı diplomatlar Mali ve Fas tarafından önerilen, “cinsel yönelim”e yapılan her göndermeyi “her temeldeki ayrımcı gerekçeler” deyimiyle değiştirecek bir değişikliği destekleyici yönde oy kullandı. Başka bir deyişle, homofobiyi kınayan özgül gönderme tüm ayrımcılık eylemlerini kınayan seyreltilmiş bir savla değiştirildi. Küba değişiklikten yana oy veren 79 ülkeden biri –ve de tek Latin Amerika ülkesi– idi (Acosta, 2010a). Yani, yurt içinde değerli değişimler gerçekleşmesine karşın; bu önemli uluslararası ortamda Küba, LGBT topluluğunun korunması yönünde açıkça geri adım atıyordu. Oylamanın ardından, CENESEX ve SOCUMES hükümetin kararının açıktan açığa ilk eleştirenler oldu. Dr. Alberto Roque, CENESEX’in SOCUMES ile de yakın çalışmada olan öncü hekimi, “Cinsel yönelime dayalı ayrımcılığı belirgin biçimde dile getirmedeki başarısızlık, pek çok devlet ve hükümetin eşcinselliğe bir suç olarak davranmayı sürdürmesi için yeşil ışık ya- 8 kar,” diye kaydetti (Acosta, 2010b). Resmi hükümet makamı ile olan bu karşıtlık, CENESEX’in büyüyen güven ve etkisini resmetmektedir. Cinsel çeşitliliğe ilişkin ulusal yasama çarpıcı biçimde değişmezken, siyasal alanda bazı özgürleşmeler gerçekleşti. Örneğin, 2010’da eski başkan Fidel Castro herkesin önünde, özellikle hükümetinin 1960’ların ortalarında yapılandırılan eşcinseller için yeniden-eğitim kamplarındaki2 katılımında görülen, Küba’daki yirminci yüzyıl sonu homofobisi için sorumluluk üstlendi. Castro 1960’lardaki ABD tehditlerine ilişkin olduğu kadar, maçoluğun kültürel etkisine ilişkin olan bu kararları kınadı (Reuters, 2010). Sorumluluk yüklenimi, Kübalıları bir devrimci olmanın ne anlama geldiği üzerindeki eski sabit anlayışı yeniden düşünmeye teşvik ettiğinden, son derece önemliydi. Dahası, bu, cinsel çeşitliliğe karşı yaklaşımlarda bir değişimin gerektiğinin ve gerçekleştiğinin onayını sağladı. Fidel Castro herhangi çarpıcı siyaset değişimi ileri sürmezken, söylevi cinsel çeşitliliğin benimsenmesi ve neyin onyıllarca resmi hükümet siyaseti olduğunun eleştirilmesi için gerçekten yaşamsal bir adım attırdı. Üstelik, bu adım; üzerinden bir yıl sonra, Komünist Parti’nin 2011 Ulusal Kongresi’nin Fundamentos del Partido’da (“Parti’nin Temel İlkeleri”) atılgan değiştiriler yapmasıyla genişletildi. Bunun özel önemi; ırk, din, veya cinsel yönelime dayanan ayrımcılığın, özellikle kamusal alanda çalışan, siyasal örgütlerde görev alan, veya Devrim’in korunması için genel çalışmada olan kimseler için, bağışlanmayacağını açıklayan Bölüm 54 idi. Bölüm 65 medya kuruluşlarının, ve basının tüm kesimlerinin; cinsiyet, deri rengi, dinsel inançlar, ve cinsel yönelimi kapsayan, Küba çeşitliliğinin “gerçekliğini” yansıtmaları gerektiğini bildirdi (Cubadebate, 2011; El Universal, 2011). Bu gelişme hem LGBT topluluğunun haklarının resmen tanınması hem de her biçim homofobik tavrın suçlanmasıydı. Bir devrimcinin asıl niteliğinin anlamı, böylelikle, köklü biçimde yeniden yorumlanıyordu. CENESEX ve FMC, ayrıca, 2005’te Ulusal Halk Gücü Meclisi’ne sunulan Aile Yasası değişikliği önerisinden sorumlu oldu. Önerinin bir diğer boyutu heteroseksüel-olmayan kadınları ülkenin, geçmişte yalnızca evli heteroseksüel kadınlara sunulan bir işlem olan, üreme teknolojisinden yararlanmaya çağırırken; öncelikli değiştirisi, hemcins çiftlerin yasallaşmasına ve tanınmasına odaklandı. Bu tasarı, çoğunun kişinin hemcins evliliği olasılığından korkunun bitmesi gerektiğine inandığı bir sonuç olarak, henüz Ulusal Meclis’te tartışılmadı (Roque Guerra, 2010; Ramírez, 2007; Sierra, 2008). Dahası, yasaları değiştirmek uzun, karmaşık bir süreçtir: önerilen dönüşümler, egemen Komünist Parti’nin Politbüro’sunu da içeren, çeşitli arklardan geçmek zorundadır. Ayrıca, birçok bakanlığın ilgili önergedeki değişikliğe katılması gereklidir (Inter Press Service, 2007). Bu düzeltinin geçişi, CENESEX’in ortak olmayı sürdürdüğü bir savaşım olarak kaldı. CENESEX’in, geleneksel Küba değerlerine ödün vererek, hemcins “evliliğe” ilişkin tüm atıfları bırakıp yerine “uygar birlikteliklerin” yasallaşmasından söz ederek önerisini değiştirmesi belirtmeye değerdir. CENESEX, son dönemde, Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün –17 Mayıs 2012– için, Havana il merkezindeki yıllık ve epey tanınmış halk yürüyüşünü de kapsayan, iki günlük bir kutlama düzenledi. Dikkat çekecek bir biçimde, kutlamanın konuşma ve bildirileri CENESEX’in Küba’da LGBT topluluğunun benimsenmesi ve hoş görülmesine yönelik çalışmalarına vurgu yapmadı; ancak bunun yerine, saygıya olan gereksinime odaklandı. Merkez’in çalışmaları, –cinsel yönelime bakılmaksızın– tüm Kübalılar için eşit haklar ve saygı amacına ulaşmakta eğitimin önemini kanıtlamayı sürdürmektedir. 9 Sonuç CENESEX, Ulusal Cinsel Eğitim Çalışmaları Grubu olan 1977’deki özgün konumundan çarpıcı biçimde evirilerek, dünyanın başta gelen LGBT hakları ve eğitime odaklanan örgütlenmelerinden biri durumuna geldi. Bu, Latin Amerika’nın genelinde bulunan kemikleşmiş homofobinin ışığında özellikle önemlidir. Doğrusu, Küba şu an cinsellik için bir gündem belirlemede, özellikle LGBT sorunları açısından, bölgede başı çekmektedir. Merkez, bugünlerde seksologları, hekimleri, psikologları, ve halkla ilişkiler personelini kapsayan geniş bir uzman yelpazesiyle birlikte, 43 eleman çalıştırmaktadır. Özellikle 2004’ten bu yana, CENESEX; eğitim yoluyla bilinç ve anlayışı yükselterek, çabalarını LGBT hakları üzerine odakladı. Yöneticisi, tanınmış seksolog, Mariela Castro Espín öncülüğünde, Merkez; devrimci Küba’da cinsel çeşitlilik için saygı doğrultusunda çalışarak gelişmeyi sürdürdü. CENESEX; ayrıntılı bir Ulusal Cinsel Sağlık Programı’nın geliştirilmesi, eşcinselliğin “normal” olarak resmen yeniden tanımlanması, homofobiye karşı çıkan yıllık ve ünlü yürüyüşler düzenlenmesi, trans topluluk üyeleri için kapsamlı bakım geliştirilmesi, ve Parti’nin Temel İlkeleri içine cinsel çeşitliliğin resmen özümsenmesini kapsayan önemli başarılara erişti. CENESEX, aralıksız değişim için bir iletişim ve izlem yaratmasının yanı sıra, LGBT haklarını ulusal siyaset gündeminin ön saflarına çekti. Yine de, bazı zorluklar sürmektedir: diğerleri arasında, yeni Aile Yasası uygulamaya geçirilmeyi sürdürüyor, hemcins evliliği ve evlat edinme henüz yasallaşmadı, ve bazı ayrımcılıklar hala belirgin biçimde ortadadır (Hernández ve ark., 2010; Grogg & Acosta, 2010). CENESEX’in gelişimi; maçoluk, feminist söylem, eğitim uygulamaları, hükümet, halk, ve çatışan cinsel çeşitlilik hakları anlayışlarını kapsayan birçok bambaşka kültürel, toplumsal, ve siyasal unsuru ilgilendiren son derece karmaşık bir görüşmeler süreci oldu ve olmayı sürdürmektedir. Merkez, homofobinin derinden kökleştiği bir toplumun ortasında büyüdü, ve şimdi devrimci Küba’nın başarılarından biri olarak anlaşılabilecek şeyi yaratan bir çatışan unsurlar yolculuğundan geçerek gelişti. Ancak, CENESEX ayrıca Devrim’in kendisini gözler önüne seriyor. Merkez’in evrimi, geniş ölçüde anlaşılan devrimci Küba ve hükümetinin durağan tek parçalı bir yapı olduğu görüşüne kafa tutar. Biliminsanları alışkanlıktan sıklıkla “Castro Küba’sı” deyimini kullanırken veya devrimci Küba’yı ilgili terimlerle tartışırken, CENESEX’in evriminin incelenmesi karşıt durumu ortaya koymaktadır. Merkez, hiç kuşkusuz neyin “devrimci” sayıldığının, veya sayılmış olduğunun, sınırlarını zorladı; bunu sıklıkla devletten neredeyse bağımsızcasına çalışarak yaptı. LGBT sorunlarıyla ilgili hükümet siyaseti, yönetmeliği, ve resmi sözvarlığı bile tümüyle yukarıdan aşağıya kurulmadı; ama bunu yerine, Merkez yeni düşünceler geliştirerek ve bunları topluma eğitimsel süreçler yoluyla katarak, bir aşağıdan-yukarıya yaklaşımın önemli unsurlarını kullandı. Ludlam (2012) ve Kapcia (2008; 2009) tarafından belirtildiği üzere, Devrim’in anlaşılma biçiminde bir dönüşüm oldu. Onlar, Devrim’in bir sürekli küçük değişimler ve görüşmeler dizisi olduğunu, ve bu nedenle, bir kapalı siyasal örgütlenme gibi, sert bir kesinlikle anlaşılmaması gerektiğini ileri sürdü. Bu, devamlı olarak bir evrim aşamasında olan ve içsel uzlaşmacı süreçlere bağımlı karmaşık bir sistemdir. Bu iç güçler, ne bilimsel Küba tartışmalarında ne de Devrim’in dışındakiler için kolaylıkla ulaşılabilir olan ilgili resmi belgelerde bulunmak10 tadır –oysaki, bunlar sistemin evriminde belirgindir. Gerçekten, bu tartışmalar ve süreçler süregeldi, ve Devrim’in her boyutunu etkiledi. CENESEX olayında, Merkez’in karmaşık gelişimi, iç süreçlere yönelik değişim anlayışını desteklemektedir. Uluslararası medyanın büyük bölümünün Merkez’in başarısının –bunu ailesel bağlarına veya alandaki çalışmalarına dayandırarak– doğrudan Mariela Castro Espín’in sonucunda olduğunu tartışmasına karşın; bu, Devrim’in sayısız unsuruyla birleşen, gerçekten çok daha karmaşık bir durumdur. Her şeye karşın, daha fazla çözümleme gereklidir. Bu süre içerisinde, CENESEX karmaşık uzlaşmacı gelişim modeli doğrultusunda evirilmeyi –ve dünya da bunlara dikkat etmeyi– sürdürecektir. Teşekkür Dr. Antoni Kapcia’ya katkı ve desteğinden ötürü teşekkür etmek isterim. Bu araştırma için parasal kaynak Nottingham Üniversitesi (Birleşik Krallık); Kültürler, Diller ve Alan Çalışmaları Okulu; Lisansüstü Öğrencilik Ödülü tarafından sağlanmıştır. Notlar 1. Maçoluk teriminin kullanımı, kültürel çağrışımlar ve uluslararası yazındaki belirsiz kullanımı dolayısıyla sorunsal olabilir (Connell & Messerschmidt, 2005; Marshall, 1981). Ancak buna karşın, özellikle Latin Amerika’daki cinsel çeşitliliğe odaklanan kaynaklar bu terimi betimleyici bir araç olarak benimsemektedir. 2. Yardım Üretici Askeri Birlik (UMAP) kampları 1965’te açıldı. Kamplar, yalnızca (fark edilen) eşcinseller için tasarlanmadı; bununla birlikte, aktarıldığı üzere en kötüsü yaklaşık olarak 60.000 tutuklu ağırladı. (Bejel, 2001; Ocasio, 2002; Turner, 1989). Kamplar; Devrim’in gözünde, “topluma-aykırı” olan erkeklere ideolojik düzelme sağlamanın ve onları erkekleştirmenin yanı sıra; yeniden eğitmek, yeniden iyileştirmek, ve yeniden yönlendirmek için yaratıldı. Kamptakiler, asgari ücretle ve kötü koşullarda çalışmak zorundaydı, ve bir askeri denetmen eşliğinde olmaksızın ayrılamazdı. Belirgin ulusal ve uluslararası ayaklanmanın ardından, kamplar; geleneksel Küba homofobisinin bir simgesi olarak kalsa da, 1968’den sonra kapatıldı (Bejel, 2001). Referanslar Acosta, Dalia. 2004. Cuba: A long-closed door opens for sexual diversity. Inter Press Service, 3 Temmuz. –––––––. 2006. Nueva propuesta sobre diversidad sexual. Cultura y Sociedad 1. –––––––. 2008. Health-Cuba: Free sex change operations approved. Inter Press Service, 6 Haziran. –––––––. 2010a. Cuba: Foreign ministry explains controversial “sexual orientation” vote to activists. Inter Press Service, 2 Aralık. 11 –––––––. 2010b. “Cuba: Sexual orientation” vote in UN panel kicks up controversy. Inter Press Service, 1 Aralık. –––––––. 2011. Cuba: Sexual diversity in a sexist city. Inter Press Service, 19 Mayıs. Arguelles, Lourdes, ve B. Ruby Rich. 1984. Homosexuality, homophobia, and Revolution: Notes toward an understanding of the Cuban lesbian and gay male experience, part I. Signs 9.4: 683-699. Baksh-Soodeen, Rawwida. 1998. Issues of difference in contemporary Caribbean feminism. Feminist Review 159: 74-85. Bejel, Emilio. 2001. Gay Cuban nation. Chicago, ABD: University of Chicago Press. Bowry, Gill. 1989. Lesbians in Cuba. Off Our Back 19.3: 6-7. Castro Espín, Mariela. 2008. La atención a transexuales en Cuba y su inclusión en las políticas sociales. Revista Sexología y Sociedad 14.36. <http://www.cenesexualidad.sld.cu/laatencion-integral-transexuales-en-cuba-ysuinclusion-en-las-politicas-sociales>, erişim: 3 Ocak 2012. –––––––. 2011. La educación sexual como política de estado en Cuba desde 1959. Revista Sexología y Sociedad 17.45. <http://www.cenesexualidad.sld.cu/laeducacion-sexual-como-politica-de-estadoen-cuba-desde-1959>, erişim: 3 Ocak 2012. Connell, Raewyn, ve James W. Messerschmidt. 2005. Hegemonic masculinity: Rethinking the concept. Gender and Society 19.6: 829859. Coward, Rosalind. 1983. Patriarchal precedents: Sexuality and social relations. Londra, BK: Routledge. Cubadebate. 2011. Proyecto de documento base de la primera conferencia nacional del Partido Communista de Cuba. 14 Ekim. <http://www.cubadebate.cu/noticias/2011 /10/14/descargue-proyecto-dedocumento-que-discutira-conferencianacional-del-particdo-pdf/>, erişim: 1 Kasım 2011. Dunphy, Ricard. 2000. Sexual politics. Edinburgh, BK: Edinburgh University Press. Epps, Brad. 1995. Proper conduct: Reinaldo Arenas, Fidel Castro, and the politics of homosexuality. Journal of the History of Sexuality 6.2: 261-183. Ferdinand, Dinnys Luciano. 1996. Marginalization and gay families in Latin America and the Caribbean. Gender and Development 4.2: 47-51. Figes, Eva. 1970. Patriarchal attitudes. Londra, BK: Faber and Faber. Firestone, Shulamith. 1970. The dialectic of sex: The case of feminist revolution. Londra, BK: Jonathan Cape. González, Ray. 1996. Muy macho: Latin men confront their manhood. New York, ABD: Anchor Books. Grogg, Patricia. 2009. Men and women defend their sexual orientation against prejudice. Inter Press Service, 31 Mart. <http://www.lexisnexis.com:80/uk/nexis/ results/docview/docview.do?start=51&sort =OLEAN&format=GNBFI&risb=21_ T13967991259>, erişim: 2 Şubat 2012. –––––––, ve Dalia Acosta. 2010. Fotos de Cuba, 228251. Havana, Küba: Inter Press Service. Hamilton, Carrie. 2012. Sexual revolutions in Cuba. Chapel Hill, ABD: University of North Carolina Press. Hernández, Rafael, Jorge Espinosa, Isidro Hoyos, ve Zulendrys Kindelán. 2010. Homofobia y cultura civica. Los Debates de Temas 4: 237-259. Holt-Seeland, Inger. 1981. Women of Cuba, çeviren: Elizabeth Hamilton Lacoste, Martha Quintanales, ve Jose Vigo. Westport, ABD: Lawrence Hill. Inter Press Service. 2007. Interview with Cuban sexologist Mariela Castro. 14 Aralık. <http://www.lexisnexis.com:80/uk/nexis/ results/docview/docview.do?start=67&sort =BOOLEAN& format=GNBFI&risb=21_ T13967991259>, erişim: 2 Şubat 2012. Kampworth, Karen. 2002. Women in guerrilla movements: Nicaragua, El Salvador, Chiapas and Cuba. University Park, ABD: Pennsylvania State University Press. Kapcia, Antoni. 2008. Cuba in revolution: A history since the fifties. Londra, BK: Reaktion Books. –––––––. 2009. Lessons of the special period. Latin American Perspectives 39.1: 30-41. Leiner, Marvin. 1994. Sexual politics in Cuba: Machismo, homosexuality and AIDS. Boulder, ABD: Westview Press. Ludlam, Steve. 2012. Interest representation, participation, and power: Political 12 dimensions of Cuba's economic reforms. Yayımlanmamış makale. Lumsden, Ian. 1996. Machos, maricones and gays: Cuba and homosexuality. Philadelphia, ABD: Temple University Press. Lutjens, Sheryl K. 1995. Reading between the lines: Women, the state, and rectification in Cuba. Latin American Perspectives 22.2: 100-124. Marshall, John. 1981. Pansies, perverts and macho men: Changing conceptions of male homosexuality, içinde: The making of the modern homosexual, 133-155. Londra, BK: Hutchinson. Maynard, Steven. 1998. Queer musings on masculinity and history. Labour/Le Travail 42: 183-197. Ocasio, Rafael. 2002. Gays and the Cuban revolution: The case of Reinaldo Arenas. Latin American Perspectives 29.2: 78-98. Peña, Manuel. 1991. Class, gender, and machismo: The “treacherous-woman” folklore of Mexican male workers. Gender and Society 5.1: 30-46. Pereira Ramírez, Rita María. 2008. El derecho a la libre orientación sexual: un derecho sexual sin protección en Cuba. Revista Sexología y Socieda 14.36. <http://www.cenesexualidad.sld.cu/elderecho-la-libre-orientacion-sexualunderecho-sexual-sin-proteccion-legal-enCuba>, erişim: 3 Ocak 2012. Proveyer Cervantes, Clotilde, Reina Fleitas Ruiz, Graciela González Olmedo, Blanca Múnster Infante, ve Mária Auxiliadora César. 2011. 50 years later: Women and social change in Cuba, derleyen: Ana M. Diaz, çeviren: Jesse Kates-Chinoy ve Emily Carpenter. Havana, Küba: Oxfam. Radio Netherlands. 2011. Mariela Castro: Cuba beset by sex bias. 18 Haziran. <http://www.rnw.nl/english/article/cubassex-chief-backs-dutch-way>, erişim: 2 Şubat 2012. Ramírez, Marta. 2007. Lesbianas por la maternidad: del teatro a la realidad. Cultura y Sociedad 4. Ramirez Rodríguez, Juan Carlos. 2006. ¿Y eso la masculinidad?: Apuntes para una discusión, içinde: Debates sobre masculinidades. Mexico, Meksika: Universidad Nacional Autónoma de México. Randall, Margaret. 1981. Women in Cuba: Twenty years later. New York, ABD: Smyrna Press. Reuters. 2010. Fidel Castro takes blame for 1960s gay persecution. 31 Ağustos. <http://www.reuters.com/article/2010/08 /31/us-Cuba-castro-idUSTRE67U4JE201008 31>, erişim: 1 Kasım 2011. Roque Guerra, Alberto. 2010. Homophobia: Challenges to the Cuban family and society. <http:www.walterlippmann.com/docs290. html>, erişim: 1 Kasım 2011. –––––––. 2011. Diversidad sexual en las politicas en Cuba: Avances y desafios. Revista Sexología y Sociedad 17.45. <http://www.cenesexualidad.sld.cu/ diversidad-sexual-en-las-politicas-publicasen-cuba-avances-y-desafios-0>, erişim: 3 Ocak 2012. Seidler, Victor J. 1989. Rediscovering masculinity: Reason, language and sexuality. New York, ABD: Routledge. Sierra, Raquel. 2008. Diversidad sexual: abriendo paso a la comprensión. Cultura y Sociedad 1. Smith, Lois M. 1992. Sexuality and socialism in Cuba, içinde: Cuba in transition: Crisis and transformation, derleyen: Sandor Halebsky ve John Kirk, 177-193. Boulder, ABD: Westview Press. –––––––, ve Alfred Padula. 1996. Sex and revolution: Women in socialist Cuba. Oxford, BK: Oxford University Press. Sternberg, Peter. 2000. Challenging machismo: Promoting sexual and reproductive health with Nicaraguan men. Gender and Development 8.1: 89-99. Stoltz Chinchilla, Norma. 1991. Marxism, feminism, and the struggle for democracy in Latin America. Gender in Society 5.3: 291-310. Turner, Dwayne C. 1989. The homosexual sons and daughters of the Cuban Revolution: Steps to liberation. Human Mosaic 23: 60-78. El Universal. 2011. Bloguero cubano aplaude apertura de orientacion sexual. 17 Ekim. <http://www.eluniversal.com/ internacional/111017/bloguero-cubanoaplaude-apertura-de-orientacion-sexual>, erişim: 1 Kasım 2011. Whitehead, Stephen M. 2002. Men and masculinities. Cambridge, BK: Polity Press. Yglesias, Jose. 1968. In the fist of the revolution. New York, ABD: Pantheon Books. 13