PDF İndir
Transkript
PDF İndir
50 Sayı 50 Eylül - Ekim 2009 Türkiye’de mühendislik e¤itimi “Sel felaketinin ard›ndan” Yeni flehirleflme önerileri Kent ve Yaflam: Diyarbak›r Unutulmamas› gereken Bir Âbide fiahsiyet Ekrem Hakk› Ayverdi 22 32 Ya¤mur ya¤d› cila döküldü... Prof. Dr. ‹lhami Karayalç›n: “Mühendis hayata bütünlükle bakan kiflidir” ‹mtiyaz Sahibi Mimar ve Mühendisler Grubu adına Avni Çebi Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü Adem Sarı Editörler A. Kadir Mermertaş M. Emin Eren Fatih Göksu Yay›n Kurulu Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. Nizamettin Aydın, Dr.Hayri Baraçlı, Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet İşci, Osman Arı, Yakup Güler, Mehmet Çelik, Yavuz Sarı, Mehmet Bukayır Yay›n Dan›flma Kurulu Adnan Çelik, Bilal Ekşi, Nail Olpak, Oral Avcı, Yılmaz Aluç, Yusuf Aksu, Fatih Dönmez, Dr. Namık Ak Reklam İsmail Şaşmaz ismail@ajanspiksel.com Görsel Yönetmen Nevzat Albayrak ‹letiflim Adresi Kuştepe Biracılar Sok. No: 7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 217 51 00 Fax: 212 217 22 63 Web: www.mmg.org.tr E-posta: mmg@mmg.org.tr Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. ‹çerik ve Yap›m AJANS P‹KSEL Eski Osmanlı Sok. Cansun Apt. 5/7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 212 273 27 50 Fax: 212 273 27 51 Web: www.ajanspiksel.com E-posta: info@ajanspiksel.com Bas›m Milsan Basın San. A.Ş. 0212 471 71 50 Yay›n Türü İki ayda bir yayınlanır. Yerel Süreli Yayın 4 Baflkandan: Daha iyiyi ve hikmeti ararken 6 Bizden Haberler 12 Haber 20 Haber Analiz: Ya¤mur ya¤d› cila döküldü 60 Kent ve Yaflam: Diyarbak›r 68 Makale: AR-GE ve mühendislik 74 Söylefli: YEM Yay›nlar› 78 Makale: Mustafa Özel, Ülker’den 3 yönetim dersi 80 STK Tan›t›m : ‹ZODER 83 Makale : Ali K›l›ç 86 Makale: Marifet garajda m›? 88 Ekrem Hakk› Ayverdi 92 Sinema ve Mühendislik: Kwai Köprüsü 36 20 Haber-Yorum: Ulafl›m ve haberleflmede ileri teknoloji dönemi bafll›yor DOSYA Türkiye’de mühendislik e¤itimi Geliflmifl ülkeler art›k inovasyon da denilen yenilikçi bir döneme do¤ru h›zla gidiyor. Mevcut olan› devam ettirmek ve yeni ürünler üretmek bu yenilikçi hareketin bir sonucu olarak karfl›m›za ç›k›yor. Bu yeni teknolojinin ilk ad›m›n› da e¤itim oluflturuyor. Bu yenilikçi hareketin içinde olacak, ülkesini daha yüksek seviyeye ç›karacak mühendisler art›k sadece bilgiyi ö¤renme de¤il bilgiyi üretime dönüfltürecek bir e¤itim sürecinden geçmelidir. Mimar ve Mühendis Dergisi olarak bizde bu say›m›zda bu sürecin nas›l olmas› gerekti¤ini sorgulad›k. Üniversite camias›ndan, ifl dünyas›ndan uzmanlarla konuyu ele alarak bilgiyi üretime dönüfltürecek mühendislerin nas›l yetiflmesi gerekti¤i, dünyada bunun nas›l yap›ld›¤› sorular›na cevaplar arad›k. 28 Mimarl›k: Mehmet ‹flci “Sel felaketinin ard›ndan” Yeni flehirleflme önerileri 64 Söylefli: Orhan Yavuz 70 Mimarl›k Mühendislik: Endülüs Nasri Mimarisi’nde alan ve hacim Baflkandan Daha iyiyi ve hikmeti ararken M imar ve Mühendisler Grubu olarak Ekim ay› ile beraber yeni bir faaliyet dönemine bafllam›fl oluyoruz. Bu dönemde, May›s ay› içersinde yap›lan Genel Kurulumuzda sözünü etti¤imiz yeni bir tasavvur inflas› ve medeniyet yolunda üç kavram›n çok önemli oldu¤unu, bundan sonraki MMG faaliyetleri ve söylemlerinde bunlar›n ana mihenk noktas› olaca¤›n› bahsetmifltik. Bunlar: Hikmet, ‹mar ve ‹hsan kavramlar›yd›. ‹ddiac› olmadan sab›r, aflk ve azimle bu kavramlar› hayat›m›z›n, eylemlerimizin ve söylemlerimizin dili haline getirmeye çal›flmal›y›z. Bu kavramlardan birincisi olan Hikmet’i bir yiti¤imiz gibi görüp her yerde; do¤uya veya bat›ya aittir demeden, geçmifle veya bugüne ait demeden aramaya ve sahip ç›kmaya çal›flaca¤›z. Hikmet kelimesi birçok anlam› ça¤r›flt›ran bir kavramd›r; bilgi, anlama, kavrama, varl›klar›n ve olaylar›n özüne ve s›rr›na vak›f olma, varl›k düzeninde her fleyi yerli yerine koymak, do¤ru ve güzel ifllere yönelmek, sa¤lam bilgi ve bu bilgiden ortaya ç›kan iyi ifl, davran›fl ve tutumlar› ifade etmektedir. Veriden, bilgiye, bilgiden malumata, malumattan bilgeli¤e giden yolda, insan sürekli anlama ve anlamland›rma süreçlerini hayat serüveninde yaflar. Bütün bu çabalar›n sonucu bir arama ve ar›nma ameliyesinin kendisidir. ‹nsanl›k tarihi varl›k ve bilgi alg›lamas›n›n farkl› yorumlar› ve bu yoruma dayal› faaliyetlerin oluflturdu¤u medeniyetlerin etraf›nda dönmektedir. Bilginin malumata indirgendi¤i, insanlar›n bilgiyi ve eflyalar› çok h›zl› bir flekilde tüketti¤i bir zaman diliminde yaflamaktay›z. Etraf›m›zda olan birçok güzellikleri fark etmeden, yaflam› kendimiz ve çevremiz için s›k›c› ve bo¤ucu hale getirmekteyiz. Bütün bu h›zl› dönüflümün ve bilgi kirlili¤inin içerisine kadim olan› unutmadan varl›¤›m›z›n ve yaflam›m›z›n derin anlam ve bütünlü¤ünü kaybetmeden yaflamak için etraf›m›zda olup bitenleri, kendimizi do¤ru tan›mlamak, hayat› daha saf ve derin anlamland›rmak için geçmiflin derin birikimini bugünün h›zla tüketilen bilgisi üzerine düflünerek, hikmeti arama yolculu¤umuza her zaman fark›nda olarak devam etmeliyiz. Hikmetin ve bilgeli¤in diliyle bütün varl›¤›, insan› ve zaman› kuflanmal›y›z. Konuflurken, bir problemi çözerken, bir ifli yaparken, bir sorumlulu¤u yerine getirirken, anlayan, kolaylaflt›ran, iyi haber veren bir fert ve toplumu infla ve ihya etme hassasiyetimizi her zaman korumal›y›z. Adeta hikmeti kendimize az›k edinmeliyiz. Bilmeliyiz ki insan bu âlemin özüdür. Bu âlem insan›n kendisidir. Buna ancak arayanlar ulafl›r. Bir sözünde bir hikmet sahibi “arayanlar bulamad›lar, ancak bulanlar yine de arayanlard›” demektedir. Dergimizin ad› Mimar ve Mühendis, derne¤imizin süreli yay›n› ve 2 ayda bir ç›kmaktad›r. Dergimizi bir bülten olmadan ç›kar›p bütün mühendislik dallar› aras›nda disiplinler aras› etkileflimi ve anlay›fla vurgu yapan, mühendislerin ortak anlay›fllar›n› gelifltiren, birbirlerinin fark›ndal›¤›n› artt›ran, bütünlük alg›lamas›n› infla eden bir mecrada geliflmesi için bir platform olmas›n› sa¤lamaya çal›flaca¤›z. Dergimiz, söylenmeyen ancak problemlerini ve görüfllerini ifade eden herkese ve her kesime aç›k bir platform olmaya çal›flacakt›r. Dergimizin bu 50. say›s›d›r. Bu say›yla beraber dergimizi 96 sayfaya ç›karm›fl, ayn› zamanda grafik tasar›m›nda da yenilik yapm›fl bulunmaktay›z. Bu say›da bilge mühendis ve hocalar›m›zla herkesin her sat›r›n› dikkatle okuyaca¤› röportajlar yap›ld›. Bu büyüklerimizin bilgi ve birikimlerine hepimizin ihtiyac› var, onlar halen faal ve söyleyecek çok hikmetli sözleri bulunmaktad›r. Bu röportajlara her say›m›zda devam etmek istiyoruz. Dosya konumuzda Üniversitelerde Mühendislik E¤itimi etrafl›ca, genifl bir kesimin katk›s›yla ifllenmeye çal›fl›ld›. Umar›m bütün okuyucular›m›za üniversite e¤itimi konusunda yeni ufuklar açacakt›r. Yeni ve daha güzel say›larda bulunma temennisiyle, hay›rl› çal›flmalar dilerim. Avni Çebi Genel Baflkan BZDEN HABERLER Deprem haz›rl›klar› yetersiz Büyük bir y›k›ma ve 10 binlerce insan›n hayat›n› kaybetmesine neden olan 17 A¤ustos Marmara Depremi’nin y›ldönümünde MMG Yönetim Kurulu Üyeleri TV Net’te gerçeklefltirilen anma program›na kat›ld›lar. Programa kat›lan Yerbilimleri Komisyonu Baflkan› Kadem Ekfli ile Akademik Kurul Baflkan› ve ‹.Ü ‹nflaat Mühendisli¤i Bölümü Ö¤retim Üyesi Dr. Ömer Faruk Kültür MMG’nin Deprem konusundaki çal›flmalar› ile ilgili bilgi verdiler. 17 A¤ustosta Gölcük merkezli olarak yaflanan Marmara Depremi’nin y›l dönümünde TV Net’teki anma program›na canl› yay›n konu¤u olarak kat›lan MMG Yönetim Kurulu Üyeleri MMG’nin deprem gerçe¤i ile ilgili görüfllerini kamuoyuna aktard›lar. MMG Yerbilimleri Komisyonu Baflkan› Kadem Ekfli depremin 10. y›l›nda yetkililerin karnesinin k›r›k oldu¤unu, deprem nedeni ile bugüne kadar birçok hayat›n söndü¤ünü belirterek “Tabiî ki bu bizim kaderimiz de¤il. Deprem gerçe¤i ile hareket edecek olursak, %70’i fay zonlar› üzerinde yer alan ülkemizin depremle ilgili sadece anma, gözyafl› toplant›lar› ile ça¤a tan›kl›k etmemiz mümkün de¤il” diyerek bilimin ve mühendisli¤in gereklerine uymak yerine günü kurtarmaya dönük politikalar›n sorunu çözemeyece¤ini ifade etti. Ekfli sözlerini flöyle sürdürdü; “Bir Yerbilimci ve MMG Yönetim Kurulu Üyesi olarak hadiseye genel ak›fl içinde bakt›¤›m›zda, yani yar›çap› R olan dairenin d›fl›ndan olaya bak›p, kendimizi d›flar›da b›rakt›¤›m›zda, yapt›¤›m›z pozitif ifllerin oldu¤unu, ama di¤er yandan da ‹stanbul ve deprem deyince, ‹stanbul ve kentsel dönüflüm deyince, deprem master plan› deyince nerede oldu¤umuza, ge- 6 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 linen noktaya, neyi reel olarak yapt›¤›m›z› sorgulad›¤›mda, neyi yapmam›z gerekti¤ini de bir kez daha ortaya koymak gerekiyor. fiimdi tabi biz mühendisler olarak, yerbilimciler olarak ac› gerçe¤i akademik düzeyde ifade ediyoruz. ‹stanbul’da olas› bir 7.5 fliddetinde depremin yani fay›n k›r›lmas› ile ortaya ç›kacak olan enerjinin gerçekleflmesi halinde ciddi sorunlar ile karfl› karfl›ya kalaca¤›m›z› bir kez daha ifade etmemiz gerekiyor. Bunun da boyutlar› fludur, yüzbini aflk›n can kayb›, binlerce insan›n sakat kalmas›, evsiz kalmas› ve çok çok büyük ekonomik kay›plar›n, yaklafl›k 90 milyar dolarl›k bir kayb›n olaca¤›d›r. Bunu felaket tellall›¤› olarak alg›lamamak gerekiyor, bu gerçe¤i görebilen, bilim ve fen kurallar›na göre alg›layan biz mühendisler olarak ayn› zamanda bizim de deprem güvenli konutlar infla etmemiz, maruz kalaca¤›m›z bu y›k›c› etkiden do¤an olumsuzluklar› da rehabilite etmemiz gerekiyor” MMG Akademik Kurul Baflkan› Dr. Ömer Faruk Kültür ise yaklafl›k yüz y›l içinde 90 tane büyük deprem yaflad›¤›m›z ve 100 bin insan›m›z kaybetti¤imizi söyleyerek söze bafllad›. ‹stanbul’da olas› bir depremde ise 100 y›lda yaflad›¤›m›z kay›plar kadar kay›plar verece¤imizi ve 100 bin insan›n hayat›n› kaybedece¤ini söyleyen Kültür “Karneden söz edildi, ‹stanbul’da güzel ifller de yap›ld›, ancak flu bir gerçek ki kentsel dönüflüm anlam›nda ciddi bir at›l›m yapmad›k. ‹l Özel ‹daresi birçok okulu, hastaneyi viyadü¤ü-ki bunlar›n güçlendirme çal›flmalar› halen devam ediyor-güçlendirmeye dönük çal›flmalar yapt›, ama halen insanlar›m›z›n yaflad›¤›, ekonomik ömrünü tamamlam›fl, son depremi görmüfl yap› stokunun yüzde elliden fazlas› sorunlu, bunlar›n rehabilitasyonu konusunda ciddi bir fley yap›lamad›. Zeytinburnu’nda geçen y›l bir kentsel dönüflüm yap›lmaya çal›fl›ld›, ama sonuç al›namad›. Hali haz›rda bu sorunlu yap›lar›n yenilenmesi ile ilgili ciddi bir eksiklik var, ne yaz›k ki bununla ilgili herhangi bir fley yap›lamad›. Biz MMG olarak Kentsel Dönüflüm ile ilgili birçok çal›fltay yapt›k ve bu konuya dikkat çektik. TMMOB’un bu konuya e¤ilmesini istedik. Genel Kurullarda bu konuya dikkat çektik. En önemli konu mevcut binalar›n yenilenmesi. Bir an önce âdeta seferberlik ilan edilmeli, siyasi partiler bu konuyu gündemlerine almal›, memleket meselesi olarak bu ortak paydada birleflilmeli,” fleklinde konufltu. “Hepimiz suçluyuz” Sel Felaketi sonras› TV Net’e konuflan MMG ‹nflaat Komisyonu Baflkan› Murat Özdemir “Buraya ev ya da sanayi tesisi kuranda suçludur, mühendiste suçludur, buraya yap›laflmaya izin veren belediye yönetimi de suçludur. Herkes bu olayda suçludur,” dedi. ‹ stanbul’da 32 insan›n ölümü ile sonuçlanan sel felaketi sonras› TV Net’te görüfllerine baflvurulan MMG ‹nflaat Komisyonu Baflkan› Murat Özdemir, yaflanan felaketten dolay› herkesin eflit oranda suçlu oldu¤unu belirterek, insanlar›n birbirini suçlamas› yerine bu felaketlerin bir daha yaflanmamas› için gerekli önlemlerin al›nmas› gerekti¤ini ifade etti. Murat Özdemir yaflanan felakette dört temel faktörün oldu¤unu belirterek, ya¤›fl›n çok büyük olmas›n›n felakete neden oldu¤unu ifade etti. ‹SK‹’den elde edilen bilgiler sonucu yaflanan ya¤›fllar öncesi barajlardaki doluluk oran›n›n yüzde 68’lerdeyken iki günlük ya¤›fl sonras› barajlardaki doluluk oran› yüzde 90’lara ç›kt›¤›n›n görüldü¤üne dikkat çekerek böylesi bir ya¤›fla dayanacak alt yap›n›n çok az ülkede oldu¤unu söyledi. Selde ikinci faktörün ise üst yap› hatalar› oldu¤unu ifade eden Özdemir, “Altyap›n›z buna uygun de¤ilse, üstyap›n›z› buna uydurman›z laz›m, suyu alttan tafl›yam›yorsan›z suyun üstten gitmesi laz›m. Üstten de önünde engeller olunca yaflanan manzaralarla karfl›lafl›yoruz. Dere ›slah çal›flmalar›n›n uygun bir biçimde yap›lamam›fl olmas› önemli faktörlerdendir” dedi. Murat Özdemir yaflanan tart›flmalara da de¤inerek herkesin birbirini suçlamas›n›n anlams›z oldu¤unu, oluflan felakette herkesin suçu oldu¤unu ifade etti. Buraya ev ya da sanayi tesisi kuranda suçludur, mühendiste suçludur, buraya yap›laflmaya izin veren belediye yönetimi de suçludur. Herkes bu olayda suçludur. Suçlamalarla zaman kaybetmek yerine bu tür felaketlere karfl› haz›rl›kl› olman›n gerekli önlemleri alman›n önemli oldu¤un belirterek “Öncelikle ‹stanbul’un azman büyümesini kontrol alt›na almak gerekiyor. Bunu yapmazsak yap›lan tüm çal›flmalar artan nüfusa cevap veremeyecektir. Bu nedenle ‹stanbul’un nüfusun artmas› kontrol alt›na al›nmal›d›r.” fleklinde konufltu. MMG olarak bu felaket sonras› genifl kapsaml› bir çal›flma bafllatt›klar›n›n alt›n› da çizen Murat Özdemir bu çal›flman›n sonuçlar›n›n kamuoyu ile paylafl›laca¤›n› söyledi. MMG Ankara Heyeti Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakan› Mustafa Demir’i ziyaret etti MG Ankara fiube Baflkan› Y›lmaz Ada, Genel Merkez ‹stiflare Kurulu Üyesi Fatih Dönmez, Yönetim Kurulu Üyeleri Ö.Sami Yap›c›, Yunus Aluç, Ertu¤rul Kuyrukçu, Sedat Bak›c›, Ahmet Demirtafl, Ercan Do¤an, Adnan Köklükaya ve ‹brahim Demirhan Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakan› Say›n Mustafa Demir'e hay›rl› olsun ve nezaket ziyaretinde bulundular. Karfl›l›kl› iyi niyet temennileri ve bilgi al›fl veriflinde bulunulan ve samimi bir havada geçen bu toplant›da MMG tan›t›l›p, faaliyetleri hakk›nda k›saca bilgi verildi. Gerek kamuda gerekse özel sektörde her branfltan alan›nda uzman, birçok teknik probleme çözüm yolu ve yeni projeler önerecek yetkinlikte üyelerimizin oldu¤u vurguland›. Ayr›ca Say›n Demir MMG Kahvalt›l› Çal›flma Toplant›s›na konuflmac› olarak davet edilerek günün an›s›na kendisine bir plaket takdim edildi. M 7 BZDEN HABERLER Vak›flar Genel Müdürü Yusuf Beyaz›t; “Geçmiflimize yak›fl›r çal›flmalar yap›yoruz” Mimar ve Mühendisler Grubu’nun geleneksel faaliyetlerinden kahvalt›l› toplant›lar›n›n Eylül ay› toplant›s› Vak›flar Genel Müdürü Yusuf Beyaz›t’›n kat›l›m› ile ‹stanbul Dedeman Otel’de gerçeklefltirildi. Yusuf Beyaz›t yapt›¤› konuflmada Osmanl›’daki vak›flara de¤inerek, “bizlerde ecdad›m›z›n vak›flaflma çal›flmalar›na yak›flacak çal›flmalara imza at›yoruz,” dedi. 8 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 K ahvalt›l› toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan MMG Genel Baflkan› Avni Çebi, MMG’nin bir sivil toplum kuruluflu oldu¤unu ve bu kurulufllar›n eskiden vak›f say›ld›¤›na dikkat çekti. Vak›flar›n amaçlar›, gayeleri, nas›l iflledikleri ve nas›l ifllemesi gerekti¤inden bahseden Çebi, Mimar ve Mühendisler Grubu olarak da bu do¤rultuda hareket etmeye çal›flt›klar›n› belirtti. Osmanl› döneminde vak›flar›n ne kadar önemli oldu¤unun da alt›n› çizen Baflkan Çebi konuflmas›na flu flekilde devam etti: "Hay›rda yar›fl›n›z" emri, "‹nsanlar›n en hay›rl›s›, insanlara faydal› olan›d›r" prensibi gere¤i toplum birbiri ile yar›flm›fl ve günümüze kadar ulaflan muazzam eserler vücuda getirilmifltir. ‹nsanlar›n ihtiyac›na, çevrenin flartlar›na göre de¤iflen çok farkl› hizmet alanlar› olan Vak›f müessesesi Osmanl›'da bu aç›dan dinamik bir yap›ya sahipti. Donuklaflm›fl, kal›plaflm›fl bir yap›s› yoktu. ‹nsanlar›n, canl›lar›n yaflad›¤› yerlerde mutlaka onlara yap›lacak bir yard›m, bir hizmet vard›r" anlay›fl› Osmanl› vak›flar›n›n genel prensibi idi.” Daha sonra Vak›flar Genel Müdürü Yusuf Beyaz›t kürsüye gelerek görsel bir sunumla yapt›klar› çal›flmalar hakk›nda kat›l›mc›lara bilgiler verdi. Düzenlenen bu organizasyon için ilk baflta MMG’ye teflekkür eden Beyaz›t, Vak›flar Genel Müdürlü¤ü’nün ne gibi faaliyetlerde bulundu¤unu ve bu faaliyetlerin ülke için ne denli öneme sahip oldu¤undan bahsetti. Mimar Sinan’›n yapt›¤› çal›flmalardan örnekler vererek günümüzle k›yaslamalar yapan Beyaz›t, bürokratik zorluklar›n Türkiye’de her sektörde oldu¤u gibi kendi ifllerinde de büyük engeller ç›kard›¤›n› belirtti. Her fleye ra¤men göreve geldikten sonra Türkiye’de bu konuda bir ivme yakalad›klar›n› da söyledi. Vak›flar›n her daim bir gereklilik oldu¤unu söyleyen Genel Müdür Yusuf Beyaz›t sosyal hayat› düzenleyen bu kurumlar›n yap›lan eserler ve hizmetler do¤rultusunda ayn› zamanda da medeniyetlerin oluflmas›nda büyük pay sahibi oldu¤unu belirtti. Yapt›klar› çal›flmalardan söz ederken Türkiye’nin hiçbir vilayetini atlamad›klar›n› belirten Beyaz›t, 81 ilde ihtiyaç sahiplerine hizmet etmenin gururunu yaflad›klar›n› söyledi. Sadece 2009 y›l›nda 5000 kifliye her ay maafl verdiklerini hat›rlatan Beyaz›t, sosyal devlet anlay›fl›n› kendi ifllerinde yaflatmaya çal›flt›klar›n› sözlerine ekledi.Konuflmas›nda yapt›klar› çal›flmalar ile ilgili rakamlara da yer veren Beyaz›t, Osmanl› Devleti’nde flu anda modern devletin yapt›¤› tüm ifllerin vak›flar taraf›ndan yap›ld›¤›n› hat›rlatarak, geleneksel vak›fç›l›k anlay›fl›ndan ve vak›flar›n nas›l iflletildi¤inden bahsetti. Göreve geldikten sonra vak›f eserlerinin say›s›n› yaklafl›k olarak 10 bin adet art›rd›¤›n› da belirten Beyaz›t, y›lda ortalama 1000 eser onard›klar›n› söyledi. fiu anda 41.720 adet vâk›f›n denetim de dahil her türlü ifllerini yürüttüklerini sözlerine ekleyen Beyaz›t, 27 binden fazla vak›f arazisini geri devlete kazand›rd›klar›n› belirtti. Yap›lan çal›flmalar›n ac›mas›zca elefltirildi¤ini de sözlerine ekleyen Yusuf Beyaz›t, buralardan rant sa¤lad›klar›na yönelik iddialar›n gerçe¤i yans›tmad›¤›n› aksine rant sa¤layanlar›n önüne geçtiklerini aç›klad›. Devlete ait olan yerlerin bir nevi h›rs›zl›kla al›nd›¤›n› anlatan Beyaz›t, asl›nda kendilerinin olan birçok konut, yap› ve arsay› tespit ederek bunlardan kira almaya bafllad›klar›n› dile getirdi. Örnek olarak Kurtköy’deki Formula 1 pistinden >> Osmanl› Devleti’nde flu anda modern devletin yapt›¤› tüm ifllerin vak›flar taraf›ndan yap›ld›¤›n› hat›rlatarak, geleneksel vak›fç›l›k anlay›fl›ndan ve vak›flar›n nas›l iflletildi¤inden bahsetti. Göreve geldikten sonra vak›f eserlerinin say›s›n› yaklafl›k olarak 10 bin adet art›rd›¤›n› da belirten Beyaz›t, y›lda ortalama 1000 eser onard›klar›n› söyledi. fiu anda 41.720 adet vâk›f›n denetim de dahil her türlü ifllerini yürüttüklerini sözlerine ekleyen Beyaz›t, 27 binden fazla vak›f arazisini geri devlete kazand›rd›klar›n› belirtti. bahseden Beyaz›t buradan flu anda kira geliri elde ettiklerini ve 29 sene sonra ise buran›n tamamen kendilerini kalaca¤›n› söyledi. Konuflmas›nda ayr›ca yap- iflletdevret modeli ve restore et- devret modeli ile de gelir elde ettiklerini söyleyen Yusuf Beyaz›t, tüm bunlar›n yan› s›ra kültürel faaliyetlere de önem verdiklerini ve flu anda 13 adet müze açt›klar›n› anlatt›. Yap›lan yenileme çal›flmalar›ndan bahsederken, Süleymaniye, Yavuz Sultan Selim ve Fatih Camilerinde devam eden tadilatlar hakk›nda da bilgi veren Beyaz›t, bu çal›flmalar›n son derece titizlikle ve özenle yürütüldü¤ünü ve amaçlar›n›n uygun maddeler kullanarak tadilatlar› en k›sa zamanda bitirmek oldu¤unu vurgulad›.Vak›flar›n hizmet ve ibadet yüklü amaçlar› oldu¤unu belirten Yusuf Beyaz›t, tüm gayretlerinin bu temel de¤erlere lay›k olmak oldu¤unu söyledi. Son olarak bir müjdeyle konuflmas›n› bitiren Yusuf Beyaz›t, Mimar Sinan Vakf› ile Fatih Sultan Mehmet Vakf› ortakl›¤›nda ismi Fatih Sultan Mehmet olan bir üniversite kuracaklar›n› söyledi. Bu üniversitelerde Mimar Sinan’› anlayan ve onun yolunda ilerlemek isteyen ö¤renciler yetifltirmeyi istediklerini söyledi. 9 BZDEN HABERLER MMG Genel Baflkan› Avni Çebi iftar davetinde konufltu; “Felaketten yeni bir medeniyet vizyonu ç›kmal›” Mimar ve Mühendisler Grubu’nun geleneksel iftar daveti yo¤un bir kat›l›m ile Feshane Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçeklefltirildi. MMG Genel Baflkan› Avni Çebi iftar yeme¤inde yapt›¤› konuflmada 32 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i sel felaketine de¤inerek; “bu felaketten hay›rlara vesile olacak dersler ç›karmal›y›z. ‹nflallah bundan yeni bir medeniyet vizyonu ç›kar,” dedi. 10 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 R amazan ay›n›n geleneksel faaliyetlerinden biri olan MMG iftar yeme¤ine, MMG üyelerinin yan› s›ra bilim, bürokrasi, siyaset ve ifl dünyas›ndan seçkin davetliler kat›ld›. MMG tan›t›m filminin gösterimi ile bafllayan iftar program›nda aç›l›fl konuflmas›n› yapan MMG Genel Baflkan› Avni Çebi sel felaketinin sorumlusunun bilgiye s›rt›n› çeviren zihin yap›m›z oldu¤unu söyledi. Hikmeti Unuttuk Felaket Vurdu ‹ftar sonras› aç›l›fl konuflmas› yapan MMG Genel Baflkan› Avni Çebi, iftar daveti için çok say›da kat›l›mc› beklediklerini ancak sel felaketi nedeni ile birçok kiflinin davete kat›lamad›¤›n›, yaflanan felaketin yaflam›m›z› oluflturmas› gereken temel de¤erler olan Hikmet, ‹mar ve ‹hsan’dan uzaklaflmam›z nedeni ile y›k›c› oldu¤unu vurgulayan Çebi konuflmas›n› flöyle sürdürdü; “‹nsanlar›n takdir olunan ecelleri gelmiflse öleceklerdir. Bizim insanlar olarak buna müdahale flans›m›z s›f›rd›r. Fakat tan›t›m filmimizde de gösterdi¤imiz gibi sürekli vurgulad›¤›m›z de¤erler olan Hik- met, ‹mar ve ‹hsan kavramlar›n›n gere¤i yerine getirilmifl olsayd›, yani bilgiyi merkeze alan, onu sorguya çeken, aflk›n boyuttan gelen bilginin bize bildirdi¤i do¤al s›n›rlara uysayd›k, arayan, düflünen, kavrayan, kâinata, çevreye k›sacas› tabiata bu boyutu ile baksayd›k ve yaflad›¤›m›z dünyay› o bilginin üzerine inflaa etseydik, bugün yaflad›¤›m›z felaketi belki yine yaflayacakt›k ama daha az kay›pla bu felaketi atlatabilecektik. Belki bu sofrada daha çok insan› a¤›rlayacakt›k.” Avni Çebi, ancak bunu yapmad›¤›m›z›, yapmad›¤›m›z için de felaketin a¤›r sonuçlar› oldu¤unu belirterek, salondaki insanlar da dâhil herkesin tedirgin bir ruh hali ile kulaklar› telefonlarda beklediklerini görüyoruz. Çünkü felakete yol açan ya¤›fllar›n Avrupa yakas›ndan Anadolu yakas›na do¤ru hareket etti¤ini ve ilerledi¤ini söyleyerek herkesin yeni olumsuzluklar karfl›s›nda kayg›l› bir bekleyifl içinde oldu¤unu ifade ederek; “Hikmetin, bilginin de¤erini bilen bir toplum olana kadar, bunun gere¤ini yapana kadar, bu ve benzeri felaketler s›k s›k kap›m›z› çalacak.”dedi. Çebi, bu fela- ketler sonras› yine tedbir almak, bilginin ve akl›n gere¤ini yapmak yerine birbirimizi suçlayarak zaman›m›z› tüketece¤imizi söyledi. Mühendislik de Bir ‹hsand›r Konuflmas›nda hikmet kavram›ndan sonra imar kavram›n›n mühendislik bilimleri ile iliflkisine de¤inen ve bu iliflki ile sel felaketi aras›nda ba¤ kuran MMG Genel Baflkan› Avni Çebi, imar kavram›n mamur etme yani bir yeri bafltan aya¤a donatma ile ilintili oldu¤unun insanlar›n yeryüzündeki bilimsel ve teknik faaliyetlerinin tümü olan bay›nd›rl›k kavram›n›n imar kavram›n›n bir tezahürü oldu¤una de¤indi. Çebi konuflmas›na flöyle devam etti; “‹mar kavram› biz mühendisler için önemli bir fonksiyonu yerine getiriyor, ayn› zamanda mühendisli¤in infla etme, yap›c› olma ifllevlerinin de kayna¤›. Yap›c› olmak sadece teknik bir fley de¤il, sosyal uzant›lar› da olan bir kavram. ‹liflkilerimizi onar›c› k›lan, iliflkilerimizi olumlu de¤erler etraf›nda gelifltiren, sosyal olarak dayan›flmay›, yard›mlaflmay›, paylafl- may›, uyumu ve uyumlu iliflkiler oluflturmay› da içeriyor.” ‹hsan kavram›n› da mühendislik ve mimarl›k disiplinleri ile ba¤daflt›ran bir perspektif çizen Avni Çebi konuflmas›nda bu konu ile ilgili olarak, “üçüncü kavram›m›z neydi ‹hsan, yani verici olmak. ‹nfak etmek yani, Allah’›n sana verdiklerinden baflkalar›n›n da yararlanmas›n› sa¤layacak biçimde da¤›tmak, baflkalar›na da ihsan etmek. Bu kavram bireysel manada zekât›, sadakay› içine ald›¤› gibi, sosyal boyutta insanlara hayretmek için oluflturulan müesseseleri yani vak›flar› dernekleri de kapsar. Mühendislik de mimarl›k da bir ihsand›r. Yapt›¤›m›z binalarda yaflayan insanlar›n huzur içinde olmas› bizim ihsan›m›z› ortaya koyar,” dedi. Çebi, konuflmas›nda yaflad›¤›m›z felaketlere bir kere daha dönerek, bunlar›n bu de¤erleri hayat›m›z›n merkezine almamaktan, hikmetsizli¤imizden, imars›zl›¤›m›zdan ve ihsans›zl›¤›m›zdan dolays›yla da insanl›k de¤erlerinden uzaklaflarak maddi kazanç vb. h›rslara kap›lmam›zdan kaynakland›¤›n› belirtti. Kurum olarak hedeflerinin bu de¤erler ile donanm›fl yeni mühendis ve mimarlar yetifltirmek oldu¤unun alt›n› çizdi. MMG Genel Baflkan› Avni Çebi’den sonra bilim, siyaset, bürokrasi ve ifl dünyas›ndan davetliler selamlama konuflmalar› yapt›lar. Bu kapsamda, Y›ld›z Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. ‹smail Yüksek, Arel Üniversitesi Rektörü Ömer As›m Saçl›, Fatih Üniversitesi Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Talip Alp, AKV Baflkan› Prof. Dr Burhanettin Can, ‹stanbul Milletvekili ‹dris Güllüce, ‹ETT Genel Müdürü Hayri Baraçl›, MÜS‹AD Eski Baflkan› Ömer Bolat konuflma yapt›ktan sonra iftar daveti sona erdi. >> “Mühendislik ve mimarl›k bir ihsand›r. Yapt›¤›m›z binalarda yaflayan insanlar›n huzur içinde olmas› bizim ihsan›m›z› ortaya koyar” 11 HABER Uluslararas› Mimarl›k ve Kent Filmleri Festivali’nin üçüncüsü düzenlendi 2007 y›l›ndan beri uluslararas› düzeyde mimarl›k ve kent kültürünün oluflumuna katk› amac›yla düzenlenen etkinlik bu y›l Dünya Mimarl›k Gününde yap›ld›. Devlet üniversitelerinde söz mütevelli heyetinde YÖK üniversiteleri mütevelli heyetiyle yönetecek yeni sistem için dü¤meye bast›. Rektörün baflkanl›k edece¤i heyette belediye baflkanlar›, üniversitenin eski rektörleri, sendika ve meslek odas› baflkanlar› yer alacak. Y üksekö¤retim Kurulu (YÖK) üniversitelerde mütevelli heyet yönetimine geçecek bir çal›flma bafllatt›. Yeni modele göre, üniversitelerin bir kiflide toplanan yetkilerle de¤il, sivil toplum kurulufllar›, eski rektörler ve yerel yönetimlerin de yer ald›¤› mütevelli heyetiyle yönetilmesi sa¤lanacak. YÖK mütevelli heyet sistemine geçiflin ilk basama¤› olarak, her üniversitede dan›flma kurulu kurulmas›na karar verdi. Dan›flma Kurullar› Yönetmelik Tasla¤› üniversitelere gönderildi ve her üniversiteden konuyla ilgili görüfl istendi. Yetki Tek Kiflide De¤il Tasla¤a göre dan›flma kurulunda üniversitenin eski rektörleri, belediye baflkanlar›, Türk Mühendis ve Mimar Odalar› Birli¤i'ne (TMMOB) ba¤l› meslek odalar› baflkanlar›, senato önerisi ile belirlenen iki sivil toplum örgütünün baflkan›, sanayi ve ticaret odas› baflkanlar› yer alacak. Dan›flma Kurulu Üyeleri, üniversitenin fiziksel ve yap›sal konular›, e¤itim-ö¤retim ve araflt›rma program ve politikalar›, üniversitenin geliflme stratejisi gibi konularda karar alacak. Yeni modelde yetkileri daha s›n›rl› olan rektörler üniversite ile ilgili önemli kararlar› mütevelli heyet karar› ile uygulamaya sokabilecek. Rektörler Dan›flma Kurulu'na baflkanl›k edecek ve kurul çal›flmalar›n›n sekretaryas› da rektörlük taraf›ndan yürütülecek. Dan›flma Kurulu üyeleri 3 y›l görev yapacak. Demokratik Üniversite Platformu Baflkan› Prof. Dr. Tahir Hatipo¤lu dernekler, vak›flar, kooperatifler arac›l›¤› ile üniversitelerde elde edilen gelirin kontrol alt›na al›naca¤›n› belirtti. E¤itimciler de¤iflimi destekliyor YÖK'ün mütevelli heyet modeline geçifl çal›flmas› e¤itimciler taraf›ndan çok be¤enildi. E¤itim-Bir-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, "Avrupa'da zaten üniversiteler bir heyetin istiflaresi ile yönetiliyor. YÖK Avrupa'daki modeli, dünyadaki modeli ülkemize getirirse çok güzel sonuçlar al›n›r. Örne¤in rektör seçimleri önemini kaybeder ve ö¤retim üyelerinin kamplaflmas› diye bir durum olmaz" dedi. 12 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 M imarlar Odas› taraf›ndan 2007 y›l›ndan bu yana düzenlenen “‹stanbul Uluslararas› Mimarl›k ve Kent Filmleri Festivali” etkinli¤inin bu y›l üçüncüsünü gerçeklefltirildi. Mimarl›k filmleri ekseninde düzenlenen film gösterimleri bu y›l TMMOB Mimarlar Odas›n›n her y›l ekim ay›n›n ilk pazartesi günü, Uluslararas› Mimarlar Birli¤i (UIA) üyesi 1 200 000 mimarla ayn› anda kutlad›¤› “Dünya Mimarl›k Günü” ba¤lam›nda gerçeklefltirilen “Mimarl›k ve Kent fienli¤i” etkinlikleri kapsam›nda yap›ld›. Oda, mimarlar›n, mimarl›k ö¤rencilerinin, çeflitli STK ve demokratik kitle örgütlerinin aktif kat›l›m›n›n sa¤land›¤› bu haftay›, gerçeklefltirece¤i bu uluslararas› film festivali ile çok daha zenginlefltirmeyi hedefliyor. HABER Türk bilimadam›ndan büyük baflar› Sabanc› Üniversitesi, Mühendislik ve Do¤a Bilimleri Fakültesi Ö¤retim Üyesi Doç Dr Hikmet Budak ve ekibi, biyo-yak›t üretimi konusunda yürüttü¤ü çal›flmalar› nedeniyle ABD taraf›ndan ödüle lay›k görüldü Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu topland› Türkiye Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 18. Toplant›s› ODTÜ Yerleflkesindeki Uzay Araflt›rmalar› Enstitüsü'nde yap›ld›. Toplant›da ''Uluslararas› Araflt›rmac›lar Koordinasyon Komitesi''nin kurulmas›na da karar verildi. T ÜB‹TAK'›n ODTÜ Yerleflkesindeki Uzay Araflt›rmalar› Enstitüsü'nde yap›lan Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplant›s›na, Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an ve ilgili hükümet üyeleri, TÜB‹TAK Baflkan› Prof. Dr. Nüket Yetifl, YÖK Baflkan› Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Savunma Sanayi Müsteflar› Murad Bayar, Say›fltay Baflkan› Mehmet Damar, TOBB Baflkan› R›fat Hisarc›kl›o¤lu, di¤er bakanl›klar›n müsteflarlar›, rektörler, belediye baflkanlar› ile sanayi ve ticaret odalar› temsilcileri de kat›ld›. BTYK'n›n 18. toplant›s›nda, ''Ulusal Bilim ve Teknoloji Uygulama Plan›'', ''2006–2008 Kamu AR-GE ödene¤i'', ''Küresel ›s›nma'', ''‹klim de¤iflikli¤i'', ''Ulusal Nükleer Teknoloji Gelifltirme Program›'' ve ''Bilim ve Teknoloji ‹nsan Kayna¤›'' kararlar›na iliflkin geliflmeler ele al›nd›. BTYK'da ayr›ca, ''Ulusal Bilim ve Teknoloji Sistemi Performans Göstergeleri'' ve ''Ulusal Uzay Araflt›rmalar› Program›'' ek karar taslaklar›n›n görüflmesi yap›ld›. Toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, bilim, teknoloji ve yenili¤in Türkiye’nin gelece¤i aç›s›ndan vazgeçilmez öneme sahip oldu¤u bilinciyle bu konuya her zamankinden fazla yo¤unlaflmak gerekti¤ini belirterek, "Bu alana daha fazla kaynak aktarmam›z›n önemli oldu¤unu düflünüyorum. Çünkü biliyorum ki bilim ve teknolojiye yat›r›m bugüne dermand›r yar›na arma¤and›r. Bu yat›r›m›n gelecek nesillerimiz için en iyi miras oldu¤unu düflünüyorum" dedi. Erdo¤an hükümetin AR-GE ve yenilik çal›flmalar›na 2005 y›l›ndan itibaren ciddi miktarlarda bütçe ay›rd›¤›n›, 2008 y›l›nda ç›kar›lan teflvik yasas›yla özgün teknoloji araflt›rma ve yenilik faaliyetlerinin özel sektörün gündeminde yer ald›¤›n› da sözlerine ekledi. Erdo¤an’dan sonra söz alan TÜB‹TAK Baflkan› Prof. Dr Nükhet Yetifl ise sunumunda Bilim ve Teknoloji, ‹nsan Kayna¤›, Küresel Mali Kriz de AR-GE ve Yenilik, Kamuda AR-GE ve Yenilik Desteklerinin Otomotiv Sektörünün Geliflimine Etkisi, AR-GE ve Yenilik ‹çin Kamu Tedariki ile Ulusal Marker bafll›kl› konulara de¤indi. Prof. Yetifl, 2013’de 150 bin AR-GE personeline ulaflmay› hedeflediklerini söyleyerek, AR-GE insan gücümüzün mevcut problemlerinin çözülmesi amac›yla yap›lan çal›flmalar hakk›nda bilgi verdi. Üstün zekâl› bireylerin e¤itimleri konusunda son y›llarda bütün dünyadaki çal›flmalara da de¤inilen toplant›da, topluma yap›lan katk›larda üstün zekâl› bireylerin pay›n›n büyük oldu¤una da iflaret edildi. Türkiye’de Üstün Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Plan› 2009–2013 haz›rlanmas› için çal›flmalar›n bafllat›lmas›n da karar verildi. Plan›n haz›rlanmas›nda bakanl›¤›n yan› s›ra Devlet Planlama Teflkilat›, TÜB‹TAK ve YÖK’de sorumlu kurulufllar olarak belirlendi. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplant›s›nda küresel mali krize karfl› al›nan tedbirler aras›nda yeralan AR-GE ve yenilik alan›nda uygulamaya al›nacak ek ilaveler ve eylemlere ayr› bir bafll›k olarak yer verilmesi yönünde karar al›nd›. 14 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 S abanc› Üniversitesi, Mühendislik ve Do¤a Bilimleri Fakültesi Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Hikmet Budak ve ekibi, biyo-yak›t üretimi konusunda yürüttü¤ü çal›flmayla ABD Tar›m ve Enerji Bakanl›klar› taraf›ndan verilen 13 milyon dolarl›k ödülün sahibi oldu. Konuyla ilgili Sabanc› Üniversitesi'nden yap›lan aç›klamada, ABD Tar›m ve Enerji Bakanl›klar›n›n, genetik ve moleküler biyoloji araçlar›n› kullanarak bitkilerden biyoyak›t üretimi için yürütülen 7 proje için toplam 63 milyon dolarl›k kaynak ay›rd›¤› belirtilerek, Doç Dr Hikmet Budak'›n yönetiminde, çeflitli üniversite ve araflt›rma kurulufllar›ndan di¤er 5 bilim adam› ile birlikte yürütülen araflt›rman›n 13 milyon dolar de¤erindeki ödüle de¤er bulundu¤u kaydedildi. Projenin, bu alanda Türkiye'de yürütülen tek araflt›rma projesi olma özelli¤ini tafl›d›¤› bildirilen aç›klamada Hikmet Budak'›n, büyük ölçüde Türkiye'de yetiflen, bu¤daya benzer "Brachypodium distachyon" isimli bitki üzerinde, 3 y›ld›r araflt›rmalar yürüttü¤ü ifade edilerek, bugüne kadar, Sabanc› Üniversitesi'nde bu bitkinin 116 de¤iflik saf halinin gelifltirildi¤i belirtildi Aç›klamada Budak'›n, genetik ve moleküler biyoloji araçlar›n›n kullan›larak bu bitki uzerinde biyo yak›t üretiminin Türkiye'ye uyarlanmas› konusundaki çal›flmalar›n› 3 y›lda tamamlamay› hedefledi¤i, projenin tamamlanmas›ndan bir y›l sonra araflt›rma sonuçlar›n›n ürüne dönüfltürülmesinin mümkün olabilece¤i kaydedildi. > 6 1 ?4@ 2) !"# $$! %& $& ' !"# % ( ($ ( )* + ,- - . %(/& %$0$$ )1 2.34 '5 367* )8 39 6 * 8 : ;5* :42 <5 ===--,- HABER KOB‹’lere devlet deste¤i devam ediyor S Avrupa ve Asya´n›n do¤algaz e¤itim üssü ‹stanbul oluyor ‹ stanbul´da Pendik Kurtköy´de ‹GDAfi bünyesinde faaliyete aç›lan Uluslararas› Gaz E¤itim Merkezi (UGETAM) birçok ülkeye gaz e¤itimi ve kullan›m› konusunda teknik destek vermeye bafllad›. 60 ilde do¤algaz›n sa¤l›kl› kullan›labilmesi için en az 15 bin kalifiye elemana ihtiyaç oldu¤u tespitini yapan merkez direktörü Prof. Ümit Do¤ay Ar›nç, "Do¤algaz›n en önemli üreticisi konumundaki Rusya, Ortado¤u, Balkanlar ve Kuzey Afrika´da böyle bir merkez yok. Bundan sonra Avrupa´ya giden gaz e¤itim talepleri bize dönecek." sözleriyle çal›flman›n önemine iflaret ediyor. Merkezde do¤algaz kullan›m› üzerine toplam 75 farkl› konuda e¤itim veriliyor. 1-20 gün aras› devam eden e¤itimler, hem teorik hem de uygulamal› olarak gerçeklefltiriliyor. UGETAM´› Avrupa´n›n en modern gaz e¤itim merkezi olarak nitelendiren Prof. Ar›nç, bu ifle sonradan bafllaman›n dezavantajlar› kadar avantajlar› oldu¤una dikkat çekiyor. Ar›nç, "Avrupa ülkeleri uzun y›llard›r do¤algaz kulland›¤› için, sistemlerinde halen dökme borular var. Do¤algazda art›k geçerli olan çelik ve polietilen borudur. Teknolojisini yenileyen ülkeler, dökmeden polietilen boruya geçiyor." fleklinde konufluyor. Do¤algaz›n en önemli tedarikçisi konumundaki Rusya, Azerbaycan, Orta Asya, Ortado¤u ve Kuzey Afrika ülkelerinde köhnemifl, 80 y›ll›k tesisler bulundu¤unu vurgulayan Ar›nç, bu ülkelerin Türkiye´den modern tesisler kurmas›n› istedi¤ini kaydediyor. Öncelikle Türkiye´nin ihtiyaçlar› ile ilgilenen merkez, k›sa süre sonra komflu ülkelere de bu alanda ´teknoloji ve bilgi birikimi ihrac›na´ bafllayacak. 16 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 anayi ve Ticaret Bakan› Nihat Ergün, 100 bin KOB‹'ye 2.5 milyar liral›k kredi deste¤i sa¤layan paketin ayr›nt›lar›n› ve hangi KOB‹'lerin bu desteklerden yararlanaca¤›n› aç›klad›¤› bir bas›n toplant›s› düzenledi. Ergün, esnaf ve KOB‹'lere yönelik yeni kredi destek paketini aç›klad›¤› bas›n toplant›s›nda, bu desteklerin KOSGEB'in Orta Vadeli Programda yer alan bütçesiyle uyumlu bir çerçevede belirlendi¤ini belirterek, ''2009 y›l› bütçesine ek bir yük getirmeyecektir. Bu nedenle söz konusu destekler, sadece 2009 y›l› sonuna kadar geçerli olacak'' dedi. Bakan Ergün, destek programlar›ndan ilkiyle 100 bin iflletmeye 2,5 milyarl›k kredi sa¤lanmas›n› öngördüklerini bildirdi. Nihat Ergün, bu programlarla Türkiye'deki tüm KOB‹'lere iflletme sermayesi olarak uygun koflullarda yeni bir finansal destek sa¤lamay› amaçlad›klar›n› söyledi. ‹kinci destek program›n›n GAP bölgesinde faaliyet gösteren KOB‹'lere yönelik olaca¤›n› kaydeden Ergün, ''GAP Eylem Plan›’nda yer alan bir faaliyet olarak GAP kapsam›ndaki illere yönelik makine teçhizat, kredi faiz deste¤i bafllat›yoruz'' dedi. Ergün, üçüncü kredi faiz deste¤inin ise Acil Destek Kredisi Program› oldu¤unu belirterek, 2009 y›l› içinde Türkiye'de yaflanan ve çok say›da vatandafl›n gerek can gerek mal kayb›na neden olan sel felaketinden büyük zarar görmüfl olan iflletmeleri desteklemek amac›yla Acil Destek Kredisi Program›’n› hayata geçirdiklerini bildirdi. Dubai Metrosu’nun kablolar› Türkiye’den E Petkim'de hedef 10 bin istihdam P etkim Genel Müdür Kenan Yavuz, flirketin Cumhuriyetin 100. y›l› için 10 bin kiflilik istihdam hedefi koydu¤unu belirtti. fiirketin büyüme projeksiyonuyla birlikte, de¤iflim projelerini de hayata geçirdiklerini, bu kapsamda genç teknisyen ve mühendis kufla¤› yetifltirmek için çaba gösterdiklerini belirten Petkim Genel Müdür Kenan Yavuz, Petkim'in Türkiye ve Azerbaycan ekonomilerine duydu¤u güvenle 2018 ve 2023 y›l› projeksiyonlar› belirledi¤ini söyledi. Yavuz, konuflmas›n› flöyle sürdürdü; “Türk petrokimya sektörünün, yüzde 30 pazar pay›yla en önemli hammadde sa¤lay›c›s› olan Petkim, 2018 y›l›nda pazar pay›n› yüzde 40'a, 2 bin 400 olan istihdam›n› ise Cumhuriyetimizin 100. y›l›n› kutlayaca¤›m›z 2023 y›l›nda Petkim kompleksindeki rafineri, enerji ve lojistik alanlar›yla birlikte 10 bine ç›karmay› hedefliyoruz.” nerji ve haberleflme kablolar› sektöründe dünya lideri Prysmian Kablo, gerçeklefltirdi¤i ulusararas› ihalelere yeni bir tanesini daha ekledi. Dubai metro inflaat›nda kullan›lacak kablolar›n tamam›na yak›n› Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri taraf›ndan üretildi. Dünyan›n bir defada infla edilen en uzun metrosu olma özelli¤ine sahip Dubai Metrosu’nun kablolar›n›n tamam›na yak›n› Türk Prysmian Kablo ve Sistemleri’nin Mudanya’daki fabrikas›nda üretilip, Birleflik Arap Emirlikleri’ne ihraç edildi. Dubai Metrosu için; Prysmian Kablo taraf›ndan özel olarak gelifltirilmifl olan, yang›n ortam›nda 180 dakikaya kadar ifllevini sürdürebilen, alevin yay›lmas›n› önleyen, zehirli gaz ç›karmayan, duman yo¤unlu¤u düflük Afumex™ kablolar tercih edildi. Türk Prysmian, bu ihale kapsam›nda 1.065 kilometre uzunlu¤unda kablo ile 9.113.136 TL'l›k sat›fl gerçeklefltirdi. Türk Prysmian 2008 y›l› ihracat›n› 156.373.487 TL olarak aç›klam›flt›. Ayr›ca, firma Türkiye ‹hracatç›lar Meclisi (T‹M)’in yapt›¤› araflt›rmaya göre; “Türkiye’nin En Büyük 1000 ‹hracatç›s›” aras›nda 81. s›rada yer al›yor. 200 teknisyen e¤itime bafllad› Türkiye ‹fl Kurumu iflbirli¤iyle teknisyen istihdam› için bafllat›lan 2. ‹stihdam Garantili ‹fl Gücü Yetifltirme Program› kapsam›ndaki e¤itimler Petkim Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle bafllad›. Törende konuflma yapan Genel Müdür Kenan Yavuz, Ocak ay›nda bafllayan ilk programla 240 teknisyenin e¤itilerek çal›flmaya bafllad›¤›n›, Türk sanayisinin büyük yara ald›¤›, ihracat›n geçen y›la göre ortalama yüzde 30 oran›nda düfltü¤ü bir y›lda istihdam› art›rma kararl›l›¤› içinde olduklar›n› belirtti. Bafllayan program için internet sitesine 10 bine yak›n aday›n baflvurdu¤unu, Ege Üniversitesi ‹ktisadi ‹dari Bilimler Fakültesi dan›flmanl›¤›yla yap›lan de¤erlendirme sonucu 400 aday›n mülakata ça¤r›ld›¤›n› ve 200'ünün e¤itime kat›lmaya hak kazand›¤›n› dile getiren Yavuz, 60 ifl günü sürecek teorik ve uygulamal› e¤itim program› sonunda e¤itimlerini baflar›yla tamamlayan kursiyerlerin, flirket bünyesinde “saha ve ekipman teknisyeni” olarak istihdam edilece¤ini, böylelikle Petkim bünyesinde sa¤lanan ek istihdam›n 440'a ulaflm›fl olaca¤›n› bildirdi. 17 HABER ‹TÜ uzaydan yay›na geçti Türkiye’nin ilk defa kendi imkânlar›n› kullanarak üretti¤i haberleflme uydusu uzaya f›rlat›ld›. ‹TÜ taraf›ndan üretilen ve a¤›rl›¤› 1 kilodan az olan küp uydu, saniyede 7.5 kilometre h›z yaparak dünya'n›n çevresini 90 dakikada dönüp k›tasal foto¤raf çekecek. ‹ THY bütün dünyaya ulaflacak T ürk Hava Yollar›'n›n (THY) Endonezya'n›n baflkenti Cakarta'ya düzenledi¤i ilk sefere kat›lan THY Yönetim Kurulu Baflkan› Candan Karl›tekin, Türkiye'nin uluslararas› iliflkilerde son y›llarda sa¤lad›¤› sempatinin ve istikrarl› yap›n›n THY'ye ciddi flekilde yard›mc› oldu¤unu, ‹stanbul'un suni de¤il, do¤al bir hat olmas›n›n da avantaj teflkil etti¤ini söyledi. Havac›l›kta 2 art› 2'nin her zaman 4 etmedi¤ini kaydeden Karl›tekin, THY'nin de bu anlay›fl içinde davrand›¤›n› ve gerek yetiflmifl insan gücü, gerek filosu, gerekse gelir kaynaklar›yla en uygun ölçe¤e tafl›nd›¤›n› söyledi. Küresel kriz nedeniyle dünyada kargo tafl›mac›l›¤›nda yüzde 25, yolcu say›s›nda ise yüzde 15'e varan düflüfller meydana geldi¤ini vurgulayan Karl›tekin, ''Buna karfl›l›k THY, kapasitesini yüzde 16, yolcu say›s›n› ise yüzde 10 artt›rd›. Nazar de¤mesin. 2. dönemde de bunun alt›na düflmeyiz. ‹lk yar›y› karla kapatt›k. Kar rakam› geçen y›llara göre düflük ama küresel kriz ortam›nda bunlar zor günlerdi. ‹ster istemez fiyatta taviz veriyorsunuz. ‹kinci 6 ay kesinlikle daha pozitif olur. ‹lk 6 ay›n üzerinde geliflme sa¤lan›r,'' dedi. 2012'ye kadar yeni hatlar devreye girecek THY Yönetim Kurulu Baflkan› Karl›tekin, 2-3 y›l içinde yeni uçufl noktalar›nda da seferlerin bafllat›laca¤›n›, bu flekilde 2010-2013 aras›nda 15-20 d›fl hatt›n daha devreye girece¤ini anlatarak, Do¤uda Hindistan'da 3'üncü belki 4'üncü nokta aç›labilir. Çin'de 2-3 nokta zaten belirlenmiflti. Örne¤in Guangzhou. Burada flu anda Sivil Havac›l›k müsaadesi tamamlanmak üzere. Pekin ve fianghay'da hafta 5'ten günlük sefere geçece¤iz. Kamboçya'ya uçaca¤›z. Vietnam'da Hachi Minh City'e gidece¤iz. Afrika'da Tanzanya'da Darüs Selam'a sefer düzenleyece¤iz. Yine Kinshasa (Kongo Cumhuriyeti) ayr› bir uçufl noktam›z olacak. Srilanka'da Kolombo'ya uçmay› planl›yoruz. Avrupa'da da yeni noktalara uçulacak. ‹talya'da Bologno, ‹ngiltere'de Glasgow, Avusturya'da Salzburg bunlar aras›nda. Karada¤'da Potgarica'ya, Yunanistan'da 2. nokta olarak Selanik'e gidece¤iz. Estonya'da Tallin, Letonya'da Vilnuus'a uçar›z. Bir baflka uçufl noktam›z› ise Slovakya'da Bratislava olarak düflündük. 2012'de yeni hatlar› açma ifllemini tamamlam›fl oluruz'' dedi. 18 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 stanbul Teknik Üniversitesi (‹TÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisli¤i Bölümü taraf›ndan Türkiye’de üretilen ilk uydu olan “‹TÜpSAT1” uzaydaki yörüngesine yerleflti. Böylece Türkiye ilk defa kendi imkânlar›n› kullanarak uydu haberleflme projesini baflarm›fl oldu. Hindistan Uzay Araflt›rmalar› Kurumu (ISRO) taraf›ndan Sriharikota Kenti’nden PSLV C-14 roketi ile uzaya f›rlat›lan ‹TÜpSAT1, yerden 750 kilometre yüksekteki yörüngesine ulaflt›. ‹TÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekan› Prof. Dr. Fevzi Ünal, çok heyecanl› olduklar›n› dile getirirken, Türkiye’de üretilen ilk uydu olan ‹TÜpSAT1’in dünyadan 750 kilometre uzakl›ktaki kutupsal yörüngede yerini ald›¤›n› aktard›. Küp fleklindeki uydu, yörüngesinde saniyede yaklafl›k 7.5 kilometre yol alarak dünyay› yaklafl›k 90 dakikada bir dönecek ve dünyan›n k›tasal foto¤raflar›n› çekecek. Türkiye uydusuna ek olarak Hindistan taraf›ndan üretilen Oceansat-2 uydusu yan›nda 4 Alman ve 1 ‹sviçre uydusunu da yörüngeye götüren PSLV C-14 roketinin f›rlat›l›fl›, ‹TÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi’nden canl› izlendi. Osmaniye’deki Zorlu Holding yat›r›m› h›zla ilerliyor Z Oto yan sanayi sektörü Rusya’da yat›r›ma haz›rlan›yor R usya'n›n 2009’da ithal otomobil, kamyon ve TIR gibi araçlarda vergi art›fl›na gitmesi, Türk otomotiv yan sanayisini hareketlendirdi. Rusya'n›n otomobil sanayini korumak için ald›¤› bu kararla, ülkede üretime ara veren otomobil fabrikalar› yeniden üretime geçti. Bunu f›rsat olarak gören Türk otomotiv yan sanayi sektörünün baz› temsilcileri ise bölgeye yat›r›m yapmaya haz›rlan›yor. Tiryakiler Grubu Yönetim Kurulu Baflkan› Mehmet Tiryaki, Rus hükümetinin Aral›k 2008'de ald›¤› bir kararla ithal araçlarda vergi oranlar›n› art›rd›¤›n› dile getirerek; "Rusya gümrük vergilerini yükselterek çok do¤ru bir karar verdi. Orada üretim yapan üreticilere yerli parça mal kullanma zorunlulu¤u getirdi. Böylece ithal araç satmak zorlafl›rken, Rusya'da otomotiv yan sanayiciye büyük bir f›rsat do¤du. Rusya'da flu anda kaliteli üretim yapan yan sanayi bulunmuyor. Biz de Avrupa pazar›nda yaflanan daralma nedeniyle Rusya'ya yat›r›m karar› ald›k" dedi. Grup olarak 50 y›l› aflk›n bir zamand›r otomotiv parçalar› ürettiklerini söyleyen Tiryaki, Rusya'ya 2010'un 2’nci yar›s›nda yat›r›m yapmay› planlad›klar›n› ifade etti. ‹lk etapta Rusya'da montaj hatt› kuracaklar›n›, ilerleyen süreçte de üretim yapabileceklerini dile getiren Tiryaki, yat›r›m tutar›n›n yaklafl›k 4 milyon dolar olaca¤›n› ifade etti. orlu Holding Enerji Grubu'nun, Osmaniye'nin Bahçe ve Hasanbeyli ilçeleri aras›nda 300 milyon Euro harcamayla kurmay› planlad›¤› rüzgârgüllerini planlad›¤› gibi dikmeye bafllad›. Zorlu Enerji Elektrik Üretim Yat›r›mlar Genel Müdür Yard›mc›s› Gökmen Topuz, Osmaniye Rüzgâr Enerji Santrali projesinin, flu an için bu alandaki en büyük proje oldu¤unu vurgularken, Türkiye'nin fosil yak›tlara olan ba¤›ml›l›¤›n› ve dolay›s›yla bunun neden oldu¤u zararl› ve kirletici maddeleri azalt›c› katk› sa¤layaca¤›n› söyledi. Do¤a dostu enerji santralinin, yabanc› enerji kaynaklar›na ba¤›ml›l›¤› azaltmak ve Türkiye'nin enerji arz güvenli¤ini ve öz yeterlili¤ini güçlendirmesine destek olaca¤›n› belirten Topuz, elektrik üretim kaynaklar›na da çeflitlilik kazand›raca¤›n› ifade etti. Topuz, tesisteki kablolama elemanlar›, inflaat malzemeleri ve tafleronluk hizmetlerinin de yerel olarak sa¤lanmas›yla, yöre ekonomisinin güçlenece¤ini belirterek, "Ayn› zamanda inflaat süresince Bahçe, Hasanbeyli ve Düziçi ilçeleri ile baz› köylerden 120 kifli istihdam edildi" dedi. Zorlu Enerji Grubu'nun yat›r›mlar›n› belirlerken sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji kaynaklar›na dayal› enerji üretimini ön planda tuttu¤unu bildiren Topuz, projenin tamamlanmas›yla, Türkiye'nin tek bir alanda kurulu en büyük rüzgâr santrali olaca¤›n› kaydetti. ‹ki etap halinde hayata geçirilecek projenin ilk etab› 85 metre kule yüksekli¤ine, 100 metre rotor çap›na sahip 54 adet 2,5 MW'l›k türbinlerden olufluyor. 135 MW'l›k kapasiteye sahip ilk etap tamamland› ve y›lda 500 milyon kWh elektrik enerjisi üretilecek. Kurulacak rüzgâr türbinleri yeralt› enerji kablolar› ile flalt merkezine ba¤lanacak. Üretilecek enerji, nakil hatt›yla bahçe trafo merkezi üzerinden ulusal elektrik sistemine aktar›lacak. ‹lerleyen süreçte ise daha fazla gülü daha eklenerek üretim kapasitesinin 245 MW'ye ç›kar›lmas› hedefleniyor. 300 milyon Euro tutar›ndaki projenin ikinci etab›n›n ise 2010 y›l›nda faaliyete geçirilmesi planlan›yor. 19 HABER-YORUM Ulafl›m ve haberleflmede ileri teknoloji dönemi bafll›yor Yüksek teknolojiye dayal› ak›ll›, ekonomik ve rekabetçi bir ulafl›m ve haberleflme sisteminin yeniden tasarlanmas›na yönelik hedef, önlem ve öncelikleri belirlemek amac›yla düzenlenen “10. Ulaflt›rma fiuras›” ‹stanbul Sütlüce Kongre Merkezi'nde yap›ld›. > Metin Akbafl C umhuriyetimizin 100. kurulufl y›l dönümünde ülkemizin dünyan›n geliflmifl 10 ülkesi aras›na tafl›nmas›na katk› sa¤lamak amac›yla; “28 Eylül - 30 Eylül 2009” tarihleri aras›nda ‹stanbul Haliç Kongre Merkezi’nde “Hedef 2023” ad› alt›nda 10. Ulaflt›rma fiuras› MMG üyemiz Prof. Dr. Metin Yerebakan’›n koordinatörlü¤ünde düzenlendi. ‹lki 1945’de bir öncekisi ise 1998’de düzenlenmifl olan 9 flura ulusal düzeyde iken, sonuncusu olan 10. Ulaflt›rma fiuras› ilk kez uluslararas› düzeyde gerçeklefltirildi. Ulafl›m ve Haberleflme sektörlerinin gelece¤ine yönelik projeksiyonlar›n daha sa¤l›kl› yap›lmas›na imkan sa¤lanmas›, sektörde yaflanan problemler ve darbo¤azlar›n tart›fl›lmas›, gelece¤in ulafl›m›yla ilgili misyon, vizyon ve hedeflerinin ortaya konulmas›, buna uygun stratejik plan ve yol haritalar›n›n belirlenmesi amac›yla düzenlenen fluran›n “Hedef 2023” kapsam›nda etkin ve verimli bir içerikle gerçeklefltirilmesi için; çal›fltaylar, paneller ve sektör komiteleri oluflturuldu. fiura çal›flmalar› sonunda “Hedef 2023” doküman› flekillenerek, ulafl›m ve haberleflme camiam›z›n ihtiyaç duydu¤u “2023 Vizyonu” daha somut hale getirilmifl oldu.. Hedef 2023, 10. Ulaflt›rma fiuras›na 24 ülkeden 130’un üzerinde yabanc› ve 250 yerli panelist ile ilk gün 6.500, ikinci gün ise 5.400 kat›l›mc› ifltirak etti. 8 ayl›k ça- 20 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 l›fltaylar sonucu ortaya konmufl olan Karayollar›, Demiryollar›, Denizyollar›, Havayollar›, Kentiçi Ulafl›m, ‹letiflim Sektörü ana bafll›klar› alt›ndaki Alt Yap›, Üst Yap›, Regülâsyon ve AR-GE modülleriyle alakal› 28 çal›fltay gruplar›nda görev yapm›fl 1.200 uzman›n haz›rlad›klar› 100.000 sayfal›k doküman›n içerisinden belirlenmifl olan 1.000 proje, fluran›n 2 gününde de¤erlendirildi ve sonuç raporunda her bir sektör için ortalama 20’fler, toplamda ise 100 hedef projeye indirgendi ve oylama ile öncelik s›ralar› belirlenerek, 3.000 sayfal›k sonuç raporuna dönüfltürüldü. Erdo¤an “Demiryollar›na Önem Veriyoruz” Toplant›n›n aç›l›fl konuflmas›n› yapan Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an Türkiye olarak demiryolu ulafl›m›na çok büyük önem atfettiklerini belirtti. Kendilerinin Ba¤dat Demiryolunu, Hicaz Demiryolunu infla etti¤ini, bu hatlarla ‹stanbul’u o günün flartlar›nda çok uzak ülkelere ve flehirlere ba¤lam›fl bir kültürün varisleri oldu¤unu söyledi. “Cumhuriyetimizin kuruldu¤u ilk y›llarda da demiryolu inflaat› önemli bir hedef olarak belirlenmifl, uzun demiryolu a¤lar› infla edilmifl, ne yaz›k ki bu vizyon devam ettirilmemifl, Türkiye demiryolu ulafl›m›nda Cumhuriyetin ilk y›llar›ndaki vizyonunu devam ettiremedi,” diyerek rayl› ulafl›mda- ki uzun y›llar›n ihmalini dile getirdi. Erdo¤an sözlerini flöyle sürürdü “Hükümetimiz döneminde karayolu ulafl›m›yla birlikte demiryolu tafl›mac›l›¤› da bir devlet politikas› haline getirilmifl, bu sayede y›llarca konufluldu¤u halde bir türlü hayata geçirilemeyen h›zl› tren hatlar›yla ilgili projeler bafllat›lm›fl ve bu y›l mart ay›nda Ankara-Eskiflehir aras›nda Yüksek H›zl› Tren Hatt› devreye al›nm›flt›r. flu an 1 saat 25 dakikada Eskiflehir-Ankara mutlu ve huzurlu bir flekilde katediliyor. fiu anda Türkiye, Avrupa’da 6., dünyada 8. h›zl› tren iflletmecisi ülkelerden biri haline gelmifltir. Hedefimiz önümüzdeki dönemlerde h›zl› tren uygulamas›n› bugün otomobillerimizle yaklafl›k 14 saatte kat edilebilen mesafeler aras›nda uygulamaya geçirmektir.” diyen Baflbakan Erdo¤an, Türkiye olarak önümüzdeki 25 y›l içerisinde yaklafl›k 350 milyar dolarl›k ulaflt›rma ve haberleflme alt yap› yat›r›m› yapmay› planlad›klar›n›, bunlar› da yap ifllet devret, kamu-özel sektör ortakl›¤›yla, genel bütçe imkânlar›yla yapacaklar›n› ifade etti. Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m, “Hedef 2023” Baflbakan Erdo¤an’dan sonra söz alan Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m, “kadim uygarl›klardan süzülerek ortak haf›zam›z› oluflturan ö¤reti, bize, insan›n çevresiyle, eflya ve evrenle uyumlu bir hayat sürmesini, dünyay› güzellefltirmesini ve yaflanabilir k›lmas›n› buyurmaktad›r. Küresel anlamda, bölgesel kalk›nma farkl›l›klar›n›n en aza indirilmesi, geri kalm›fll›¤›n, yoksullu¤un, yoksunlu¤un cehaletin, gelir da¤›l›m› adaletsizli¤inin ortadan kald›r›lmas›, sa¤l›kl› bir çevre bilincinin oluflmas›, dönemsel krizlerin en az zararla atlat›lmas›, üretim-tüketim iliflkisi ve rekabet anlay›fl›n› yeniden tan›mlamay› gerektirmektedir. Bu ise ancak insanlara ve ülkelere ulaflmak, eriflmekle mümkündür. ‹flte, bu flura bu tema ile gerçeklefltirilmektedir.” dedi. Türkiye’nin son 25 y›ldaki büyüme e¤ilimlerinin sürmesi durumunda 2020 y›l›nda; toplam tafl›man›n bugünkü düzeyinin yaklafl›k 3 kat›na ç›kaca¤›n›n tahmin edildi¤ini söyleyen Binali Y›ld›r›m, 1985 y›l›nda 52 milyon olan nüfusumuz, bugün yaklafl›k 72 milyona, motorlu araç say›s›n›n ise 2.4 milyondan 14 milyona yükseldi¤ini, 20 y›ll›k dönemde nüfus % 40 artarken motorlu tafl›t say›s›n›n % 470 artt›¤›na dikkat çekti. Ulaflt›rma Bakan› Y›ld›r›m y›lda ortalama % 1.2 artan nüfusa paralel sürekli yükselen ulafl›m talebinin karfl›lanabilmesi için, her alandaki ulafl›m altyap›s›n›n, özellikle demiryolu a¤lar›n›n mutlaka gelifltirilmesi gerekti¤ini vurgulad›. Binali Y›ld›r›m “Hedefleri hayata geçirmek ve Avrupa ana ulaflt›rma altyap›lar›n›n birbirlerine ba¤lanmas› amac›yla; 2030’a kadar gerçeklefltirilmesi öngörülen ve 500 milyar Euro’luk bir yat›r›m program› ortaya konmufltur. 2023 y›l›na kadar ve sonras›nda Türkiye’de ulafl›m ve biliflime ne kadar yat›r›m yap›laca¤›n›n karar› da bu flurada verilecektir,” dedi. Hedef 2023 Ulaflt›rma fiuras›nda Öne Ç›kan Ana Bafll›klar 1- Özellikle biliflim teknolojisinin bafl döndürücü bir flekilde geliflim kaydetmesi nedeniyle büyük bir köye dönüflen yer küremizde ulafl›m entegrasyonu çok büyük önem kazanm›flt›r. Bu nedenle ulafl›m planlamalar›n›n art›k ulusal düzeyin yan›nda, bölgesel ve hatta küresel bazda ele al›narak, bunun için ikili ve çoklu bölgesel, hatta küresel iflbirlikleri gerekmektedir. 2- Katma de¤eri olan ekonomiden günümüzde bilgi teknolojileri ekonomisine geçilmifl, önümüzdeki on y›llarda ise art›k küresel ›s›nma nedeniyle sür- dürülebilir-yenilenebilir temiz, çevreci enerji ve teknolojilerinin ekonomiye hâkim olaca¤› tahmin edilmektedir. Bu nedenle Kyoto Protokolü ve periyodik yap›lan Kyoto Toplant›lar› kapsam›nda ulafl›mla ilgili olarak al›nan ve al›nacak olan kararlar çerçevesinde ülkelerin taahhüt ettikleri karbondioksit sal›n›m gazlar›n›n azalt›lmas› için temiz enerji ve çevreci ulafl›m sistemlerinin hayata geçirilmesi sa¤lanacakt›r. Sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji sektörü ile bu yak›tlarla çal›flan ulafl›m sistemleri sektörü alt›n ça¤›n› yaflayacakt›r. 3-Günümüzde yayg›n olarak kullan›lmakta olan konvansiyonel tafl›ma araçlar›n›n yan›nda, art›k petrolün ve gazlar›n tafl›nd›¤› boru hatlar›n›n önümüzdeki on y›l içerisinde ulafl›m konusunda yo¤un bir flekilde kullan›labilece¤i, özellikle metalar›n, tar›m ürünlerinin, madenlerin tafl›nmas› konusunda yayg›nlaflaca¤› tahmin edilmektedir. 4-Avrupa Birli¤inin EURO-CAP a¤›n›n Avrasya ile buluflmas› dikkate al›nd›¤›nda ülkemizin EURO-CAP entegrasyon a¤›na adaptesi, lojistik tafl›mac›l›kta EURO-CAP tafl›mac›l›¤›nda boru hatlar›ndan yararlan›lmas› gerekmektedir. 5-Çevreci, ekonomik, güvenli ulafl›m sistemi olmas› nedeniyle demiryollar›na verilen önemin daha da artt›r›lmas›, konvansiyonel ve Yüksek H›zl› Tren hatlar›n›n daha da yayg›nlaflmas› gerekmektedir. Yap›lan ulafl›m planlamas›n›n hayata geçirilebilmesi için gerekli olan 100 milyarlarca dolarl›k maddi kaynaklar›n ülkelerin milli ekonomileri ile karfl›lanmas›n›n mümkün olamayaca¤›, yap›lacak ikili, bölgesel ve küresel iflbirlikleri ile global sermayenin devreye sokulmas›, kamu-özel iflbirliklerinin kurulmas›, yap-ifllet, yap-ifllet-devret, v.b. yöntemlerin uygulanmas› gerekmektedir. fiura’dan küresel ekonomik krizden etkilenen en önemli sektör olmas›na ra¤men ulafl›m yat›r›mlar›na ara verilmedi¤i, yat›r›mlar›n h›z kesmeden devam etti¤i, krizin en büyük ilac›n›n ulafl›m ve alt yap›ya yap›lacak olan yat›r›mlar oldu¤u sonucu ç›km›flt›r. 21 HABER-ANALZ Ya¤mur ya¤d› cila döküldü ‹stanbul ve Trakya’da 30’un üzerinde insan›n hayat›n› kaybetmesine neden olan sel felaketi, y›llard›r felaketler karfl›s›nda kentlerimizin haz›r olmad›¤›n› söyleyen bilim adamlar›n› ve mühendisleri hakl› ç›kard›. > Dilaver Demira¤ K üresel ›s›nma ve bunun yaratt›¤› iklim de¤iflimi üzerine araflt›rmalar yapan IPCC, y›llard›r iklim de¤ifliminin çeflitli felaketlere yol açaca¤› uyar›s›nda bulunuyordu. Türkiye Kyoto’ya taraf olarak bu meseleyi önemsedi¤ini beyan ederken, taflk›nlara neden olan ya¤›fllar sonras› küresel ekonomide bölgesel dü¤üm noktas› olan mega kent ‹stanbul sele teslim oldu. Trakya’da da etkili olan sel sonras› ise 30’un üzerinde insan haya- 22 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 t›n› kaybetti. Kent yöneticileri dere yataklar›na ev kuranlar›n bu felaket nedeni ile u¤rad›¤› zararlardan kendilerinin sorumlu oldu¤u yönünde aç›klamalar yaparken, ortaya ç›kan durum ‹stanbul’un planlanamad›¤› ve y›llard›r uygulanagelen popülist politikalar›n yaratt›¤› olumsuz birikim nedeni ile iklim de¤iflimi, deprem vb felaketlere karfl› son derece haz›rl›ks›z ve dayan›ks›z oldu¤uydu. Sel bask›nlar› sonras› mimar, mühendis- ler ve bilim insanlar› sel felaketinin ac› bilançosuna yol açan kesiklere ve hatalara dikkat çektiler. Bu konuda aç›klama yapan Mimar ve Mühendisler Grubu, do¤aya meydan okuyan, do¤an›n yasalar›n› gözetmeyen yanl›fl flehirleflmeye dikkat çekecek, yöneticilerin bilime ve mühendisli¤e uymas›na, eski ça¤dan beri süregelen flehircilik anlay›fl›n›n gözetilmesine, hikmeti, imar› ve ihsan› merkeze alan bir yönetim anlay›fl›n›n gere¤i üzerinde durdu. Yap›lan aç›klamada “Yaflanan felaketde, derenin kendi yata¤›n› arad›¤›n›, dereye ra¤men flehirleflilemeyece¤ini ortaya koyuyor” denildi. “Son iki gündür seksen y›l›n en büyük ya¤›fl› sonucu Trakya ve Türkiye’nin en büyük kenti ‹stanbul sele kap›ld› ve flu ana kadar 30’un üzerinde insan›m›z hayat›n› kaybetti. Felaket sonras› yap›lan aç›klamalar ise hâlâ sorunun özüne inmek yerine k›sa vadeli çözümlere itibar etti¤imiz izlenimi vermektedir. Mimar ve Mühendisler olarak yetkilileri bilimin kurallar›na uymaya, do¤an›n verdi¤i mesaj› almaya davet ediyoruz. Çünkü yaflanan bu felaket do¤aya meydan okuyan, mühendislik ve mimarl›k biliminin en temel kurallar›na s›rt›n› dönen yanl›fl flehirleflme modelinin bir sonucudur.”görüflü savunularak felaketin yaflanacak olanlar için bir uyar› oldu¤u belirtildi. MMG taraf›ndan yap›lan aç›klamada dere ›slahlar›n›n da yanl›fl yap›ld›¤›n›, derenin do¤as›na uygun bir ›slah yöntemi yerine, derelerin betonlaflt›r›lmas›n›n derelerin taflmas›na neden oldu¤una da dikkat çekildi. Ayr›ca bundan sonra kentsel üstyap›n›n, alt yap› tamamlanmadan ve kentin anayasas› niteli¤indeki imar plan›na uyulmadan yap›lmamas›n›n do¤ru olaca¤› vurguland›. Sel sonras› baflka sivil toplum kurulufllar›nca da yap›lan aç›klamalarda a¤›rl›k nokta olarak göze çarpan çarp›k yap›laflma konusuydu. Vatandafl ve devlet üzerine düflen sorumlulu¤u yerine getirmezse, can alan ve can yakan seller giderek daha büyük ve s›k görülece¤i fleklindeydi. Geliflmeler konusunda daha önce uyar›lar yap›lmas›na ra¤men bu uyar›lar›n dikkate al›nmad›¤› da ve sel sonras› en çok konuflulanlardan biriydi. Hâlihaz›rda Çevre ve Orman Bakan› olan Veysel Ero¤lu daha önce DS‹’de müdür iken taflk›n kontrolüne dikkat çekmifl ve “Sel riski bulunan sahalarda önceden tedbir al›nmaks›z›n süregelen flehirleflme faaliyetleri, dünyan›n her yerinde sel afetinin en önemli sebebidir. Geliflmemifl ülkelerde en önemli problem, sel tehlikesi karfl›s›nda vatandafllar›n yerinde ve zaman›nda uyar›lmamas›d›r.” diyerek yap›lmas› gerekenler konusunda bir çözüm paketi önermiflti. Aç›klamalarda taflk›nlar›n zararlar›n› en aza indirmek için yap›lmas› gerekenlerin uluslararas› kurumlarca belirlenmifl oldu- >> ortaya ç›kan durum ‹stanbul’un planlanamad›¤› ve y›llard›r uygulanagelen popülist politikalar›n yaratt›¤› olumsuz birikim nedeni ile iklim de¤iflimi, deprem vb felaketlere karfl› son derece haz›rl›ks›z ve dayan›ks›z oldu¤uydu. ¤u ve geliflmifl ülkelerin buna uygun olan› yapmakta tereddüt etmezken bizde bu kurallara pek de uyulmad›¤›na vurgu yap›ld›. Bu eksende vurgulanan görüfllerden birisi de Birleflmifl Milletler E¤itim Bilim ve Kültür Kurumu (UNESCO) ile Dünya Meteoroloji Teflkilat› (WMO), taraf›ndan dünyada bu amaçla gerçeklefltirilen çal›flmalara rehberlik etmek üzere ‘Uluslararas› Taflk›n Program›’ haz›rland›¤›na dikkat çekiliyordu. Bu programda ülkelere öncelikli olarak “Entegre Taflk›n Yönetimi” kurmalar› öneriliyor, tabiattaki su döngüsünün bir bütün oldu¤u vurgulan›yor ve yönetiminin de bütüncül bir anlay›flla gerçeklefltirilmesi gerekti¤i söyleniyordu. Aç›klamalarda dikkat çekilen eksiklerden bir tanesinin de koordinasyon oldu¤u dile getiriliyordu. “Ülkemizde kurumlar aras› koordinasyon yeterli seviyede de¤il. Dere yataklar›nda yap›lan faaliyetlerle ilgili görüfl bildiren, uygulamay› organize eden ve denetimi yapan ile yapt›r›m uygulayan kurumlar farkl›. Bütün bunlar, afet an›nda kurumlar›n koordine olamamas›na ve afete müdahalede geç kal›nmas›na sebep oluyor.” fleklinde görüfller a¤›rl›k kazand›. fiehir Planc›lar› Odas›: “Yap›lacaklar Belli, Yap›ls›n” fiehir Planc›lar› Odas›, yap›lacaklar›n belli oldu¤unu söyleyerek, flunlar› s›ralad›; Ya¤mur sistemiyle kanalizasyon ayr›lmal›: Haberlerde kanalizasyonlar›n mantar gibi f›rlad›¤›n›, f›skiye fleklinde akt›¤›n› hepimiz gördük. Evsel ve sanayi at›klar›n›n boflalt›ld›¤› kanalizasyon sistemiyle ya¤mur suyunun at›ld›¤› ya¤mur drenaj sistemi ayn› kanallardan ak›t›l›yor. Bunlar›n ayr›lmas› gerek. Örne¤in TEM`de bu sistemler ayr›. Mevcut sistem iyilefltirilmeli: Viyadüklerin ve köprülerin alt›nda su birikintileri olufluyor. Özellikle ana arterlerde drenaj sistemlerinin sa¤l›kl›laflt›r›lmas›, iyilefltirilmesi gerekiyor. Derelerin ›slah›: Alibeyköy deresinin ›slah› 2006`da yap›ld›. Ama gördük ki yine taflk›nlar oluyor. Demek ki sa¤l›kl› yap›lmam›fl. Güneflli`deki Ayamama ve Bahçelievler`deki Tavukçu dereleri de öyle. Dere ›slah›, akan suyun yata¤›n›n geniflletilmesi ve taflk›n ihtimali yüksek olan alanlar›n istimlâk edilerek boflalt›lmas› demek. Buralarda dere yata¤› yeterince geniflletilmemifl, taflk›n olabilecek alanlar›n çevresi yeterince boflalt›lmam›fl. Bir an önce iyi bir ön de¤erlendirme çal›flmas›yla bunlar›n rehabilite edilmesi gerek.Meslek odalar›n›n kat›l›m› flart. Bu ifllemlerin ‹SK‹`nin 23 HABER-ANALZ >> Bilimsel gerçeklik birçok ülkenin yapt›¤› gibi altyap› sistemlerinde kanalizasyon ve ya¤mur sular›n›n ayr› toplanmas›d›r. Bu sayede kuvvetli ya¤›fllar sonucunda kanalizasyon borular›na yüksek debili su girifli olursa boru patlamalar› önlenir. sorumlulu¤unda oldu¤unu söyleyen yetkililer, Yerel yönetim durumun fark›nda, ama yeterli ad›mlar› atmad›klar› da ortada diyor.`Yüzde 70`i kaçak yap›laflm›fl ‹stanbul`un rehabilitasyonu kolay de¤il. Ama bunu yapmak isterseniz yapars›n›z. Teknik bir konu oldu¤u için elbette bu sürece öncelikle meslek odalar›n›n kat›l›m› flart. Ayr›ca süreci sivil toplumun, yerel inisiyatiflerin kat›l›m›na da açmak gerek.` Benzer öneriler TMMOB taraf›ndan Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiubesi’nde yap›lan bas›n toplant›s›nda da vurguland›. Birlik felaketle ilgili hatalar› ve ihmalleri flöyle s›ralad›. Yap› Olmamas› Gereken Yerde Yap›laflmaya Gidildi: Sel felaketlerinin tümü dere yataklar›, su havzalar›, düz ova ve tar›msal alanlarla k›y› bölgelerinde oldu. Bu alanlar planlama ilkeleri aç›s›ndan kentsel geliflmeye aç›lmamas› gereken yerler. ‹stanbul’un anayasas› olan 1/100.000 ölçekli plan ve bütün bu alanlardaki yap›laflmalar› engellemesi gerekiyor. Afet Uyar› Sistemleri Çal›flt›r›lmad›: Meteorolojinin günlerdir yapt›¤› uyar›lara ra¤men hem Tekirda¤’da hem de ‹kitelli’de afet öncesi uyar› sistemleri çal›flmam›flt›r. Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) yurttafllara bas›n arac›l›¤›yla “uyan›k olmalar›n›” söylemekten öteye geçmedi. Ayamama’da Taflk›n ‹yilefltirmesi Yap›l24 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 mad›: Neredeyse ya¤mur çiselemesiyle taflan ve geçmifl y›llarda da birçok kayba neden olan Ayamama deresi yata¤›nda, flimdiye dek yaflanan taflk›nlara karfl›n herhangi bir iyilefltirme yap›lmam›flt›r. Trafikte ve ‹nsanlar›n Tahliyesinde Önlem Al›nmad›: Suyun toplanmas›n›n muhtemel oldu¤u ve önceki tecrübelerle sabitlendi¤i ana arter yollar ve yerleflim yerlerinde trafik, yerleflim bölgelerindeki yurttafllar›n tahliyesi için hiçbir tedbir al›nmad›. Zaman›nda Müdahale Yok: Ya¤murlar›n fliddetli ya¤maya bafllamas›ndan sel oluflmas›n› takip eden süreçte dahi bölgeye hiçbir kamu arac› ve kurtarma ekibi ulaflmad›¤› gibi, trafik yönetimi anlam›nda da selin ilk etkileri geçene kadar hiçbir müdahalede bulunulmad›. Çevre Mühendisleri: “Sorun ‹stanbul De¤il, Yönetemeyenler”. Çevre Mühendisleri Odas› (ÇMO) ‹stanbul fiubesi, kentte 24 kiflinin ölümüne neden olan sel felaketinin asl›nda önlenebilece¤ini, sorunun ancak milattan önceki y›llardan beri bilinen bir gerçe¤in, “dere yataklar›na yerleflim kurulmayaca¤›” bilgisinin ihmal edilmesinden kaynakland›¤›n› aç›klad›. ÇMO ‹stanbul Baflkan› Özlem Eylem Tuncaelli’nin saptamalar› flöyleydi; “Her su bask›n›nda ad›n› duymaya al›flt›¤›m›z yerleflimler senelerdir ayn›. K⤛thane, Alibeyköy, ‹kitelli, Silivri… Yoksullar›n korkulu rüyas›, sadece yoksul semtleri vuran do¤al afet: Sel. Bunun nedeni yö- neticilerin senelerdir dere yataklar›nda yap›lan konut ve iflyerlerine tapu vererek bu bölgelere olan yerleflimi onaylamalar› hatta özendirmeleri, altyap› eksikliklerini tamamlamamalar›, dere ›slah› çal›flmalar›n› do¤ru bilimsel tekniklerle yapmamalar›d›r. Bilimsel gerçeklik birçok ülkenin yapt›¤› gibi altyap› sistemlerinde kanalizasyon ve ya¤mur sular›n›n ayr› toplanmas›d›r. Bu sayede kuvvetli ya¤›fllar sonucunda kanalizasyon borular›na yüksek debili su girifli olursa boru patlamalar› önlenir. Ayn› zamanda uygun mazgal ve sokak e¤imleri ile birlikte orta fliddetli bir ya¤›fl sonucunda bile yollarda oluflan su birikintileri ve bunlar›n yol açt›¤› trafik t›kan›klar› ve kazalar da önlenmifl olur. ‹stanbul’da su ve kanalizasyon hizmetleri ‹SK‹’nin görevleri aras›ndayken ya¤mur sular›n›n toplanmas› belediyelere b›rak›lm›flt›r. Hem at›k su hem de ya¤mur suyu ayn› borularda topland›¤› için altyap› hizmetinde idari bir kar›fl›kl›k yaflanmaktad›r. Bu altyap› sistemlerinde bütünsel bir planlama, uygulama ve denetim hizmetinin verilememesi anlam›na gelmektedir. Büyükflehir Belediyesi 2006’da, ‹stanbul’daki toplam 603 kilometre uzunlu¤unda 68 derenin ›slah çal›flmalar›n›n dört milyar dolar harcanarak üç y›l içinde tamamlanaca¤›n› aç›klam›fl olmas›na ra¤men, 2008 faaliyet raporuna göre, sadece 38,4 kilometrelik dere ›slah çal›flmas›n› tamamland›. fiiddetli ya¤›fl ve sel gibi olaylar geliflmifl ülkelerde bizdeki kadar büyük bir felakete dönüflmüyorlar. Bilim ve teknolojiyle insan hayat›n› koruma ve onun yaflam standard›n› sürekli olarak yükseltme gayreti içerisindeki ülkeler yerleflim planlar›, altyap› unsurlar›, sel ve drenaj yap›lar› vb. durumlar için oldukça büyük bütçeler harcamaktad›rlar. Ülkemizde ise flehircilik henüz yeni yeni geliflmektedir. fiehirlerin plan, altyap›, sel ve drenaj yap›lar› büyük ölçüde belediyeler taraf›ndan yap›lmaktad›r. Zaten k›t kaynaklara sahip olan belediyeler sel ve drenaj yap›lar›n› önemsemeyerek geçifltirmektedirler. Daha çok göze hitap eden kald›r›m sök-yap ifllerine önem vermektedirler. Meteoroloji taraf›ndan ya¤›fl ve sel uyar›lar› geldi¤inde ise oturup bekleyerek ufak tefek problemlerle atlatmay› ümit ederek beklemektedirler. 17 A¤ustos 1999 ‹zmit depreminde binlerce (yaklafl›k 50.000) kiflinin ölmesiyle toplumumuzda ve devlet yetkililerinde derin izler b›rakt›. Bu felaketin ard›ndan bina yap›m›nda zeminin sa¤laml›¤›n›n araflt›r›lmas› ve binada kullan›lan malzemenin önemi ortaya ç›kt›. Bu sel felaketi de yerleflim alan› ve flehirlerde sel ve drenaj alanlar›n›n yap›lmas›na ve radikal önlemlerin al›nmas›na neden olacakt›r ve olmal›d›r da. Çünkü yap›lan araflt›rmalar gösteriyor ki; 1960’l› y›llara oranla 2000’li y›llarda meteorolojik afetler 3 kat art›fl gösterdi. Yine ayn› dönemdeki ekonomik kay›plarda 9 kat art›fl gözleniyor. Sigorta kay›plar›nda ise 15 kat art›fl söz konusudur. Yak›n gelecekte iklim hadiselerinin artarak devam edece¤i birçok iklim modelinde öngörülmektedir. Bu nedenle yaflanan bu meteorolojik afetler 100 y›lda bir olur diyerek geçifltirmek büyük hata olacakt›r. ÇMO Genel Baflkan› Tuncaelli flu çözümleri öneriyor. “Yurdumuzun de¤iflik yörelerinde meydana gelen, can ve mal kay›plar›na sebep oldu¤u kadar, günlük hayat›, her türlü ekonomik ve ticari faaliyeti olumsuz yönde etkileyen taflk›nlar›n önlenmesi ve yol açt›¤› kay›plar›n giderilmesi için afla¤›da belirtilen tedbirler dikkate al›nmal›d›r. Bunlar› yak›n vadeli ve uzun vadeli olarak ikiye ay›rabiliriz. Yak›n vadeli öneriler flunlard›r: Ya¤›fl etkisinin en aza indirilmesi için önlemler al›nmal›, sel bentleri yap›lmal›d›r. Ayamama Deresi boyunca menfez geçiflleri ve dere yata¤› temizlenmelidir. Risk oluflturabilecek yerleflim alanlar› ve iflyerleri boflalt›lmal›d›r. Orta ve uzun vadede istimlâk edilmelidir. Çökmüfl olan altyap› acilen yenilenmelidir. Kanalizasyon sular›n›n yollara ve çevreye akmas› önlenmelidir. Uzun vadeli önerileri ise flöyle s›ralamak mümkündür: Dere yata¤›na paralel bulunan bölgelerde imar planlar› netlefltirilmelidir. Büyük ve orta ölçekteki planl› yerleflim yerleri ile mevzii planlara göre yap›lan küçük ölçekteki her türlü yerleflim birimlerine ait imar planlar› sel ve taflk›n durumu göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmeli ve düzenlemelere uyulmal›d›r. Büyükflehirlerde, Ayamama Deresi örne¤indeki gibi, yata¤› tamamen iflgal edilmiflse ve bu yap›lar› temizlemek imkân› yoksa yeralt›ndan >> Dere yata¤›ndan al›nacak malzeme yerleri, köprüye yak›n mesafede olmamal›d›r. Malzemenin al›nmas›, derenin ak›fl rejimini ve ak›fl do¤rultusunu de¤ifltirmeyecek flekilde olacakt›r. drenaj kanal ve tünelleri aç›larak ›slah edilmelidir. Bu galeri ve tünelleri özellikle otoban alt›na yerlefltirilmelidir. ‹mar planlar›, DS‹ ve üniversitelerde flehir hidrolojisi konusundaki uzmanlar›n tavsiyeleri al›narak yap›lmal›d›r. Derelerin üzeri, kesinlikle kapat›lmamal›d›r. Dere yataklar›nda gerçeklefltirilecek her türlü yap›lar, DS‹ ve di¤er ilgili kurulufllarca onayl› bir projeye dayand›r›lmal›d›r. Dere yataklar› üzerine yap›lacak köprü ve menfez gibi yap›lar ile dere yataklar› üzerinden veya s›n›r›ndan geçirilecek enerji nakil hatt›, yol, petrol-do¤algaz boru hatt›, telefon hatt›, içme suyu ve kanalizasyon hatlar› ve benzerleri gibi de¤iflik yap›lar infla edilmeden önce DS‹’nin ilgili bölge müdürlüklerinden veya üniversitelerden uzman görüflü al›narak ve yap›lacak tesislerin bu görüfle uygun olarak inflas› sa¤lanacakt›r. Köprü alt›ndaki su ak›fl kesitinin daralmas›na sebebiyet veren ve su ak›fl›n› engelleyen yap›lar yap›lmayacakt›r ve bu tür yap›lara da kesinlikle izin ve ruhsat verilmeyecektir. Su ak›fl kesitinin daralmas›na sebebiyet verdi¤i tespit edilen yap›lar, imar mevzuat›na göre mülki amirlerin sorumlulu¤unda yetkili belediye veya özel idare taraf›ndan derhal kald›r›lacakt›r. Dere yata¤›ndan al›nacak malzeme yerleri, köprüye yak›n mesafede olmamal›d›r. Malzemenin al›nmas›, derenin ak›fl rejimini ve ak›fl do¤rultusunu de¤ifltirmeyecek flekilde olacakt›r. Yol ve di¤er üst yap› elamanlar›n›n projeleri için Karayollar› Bölge müdürlüklerinden Zekai fien: “Bilimsel Modelleme Yap›lm›yor” Sel felaketi ile ilgili görüfllerine baflvurdu¤umuz ‹nflaat Mühendisi, Hidrolog ve IPCC’nin Türkiye’den Davet Etti¤i Tek Bilim Adam› olan Prof. Dr Zekai fien ise hatalar›n uzun vadeli planlar oluflturmak için bilimsel modelleme çal›flmas› yap›lmamas›ndan kaynakland›¤›n› belirterek yöneticilerin günü kurtaran bir anlay›flla görev yapt›klar›n› söylüyor. “Asl›nda sellerden korunmak için dere ›slah›ndan fazlas› laz›m. Taflk›n risk haritalar›n›n kullan›lmas› laz›m. Ne yaz›k ki ülkemizde bilimde kendi insanlar›m›za güvenmiyoruz. Kilyos taflk›n› buna örnektir. Bu taflk›nlar esnas›nda yabanc›lar›n kurdu¤u cihazlar çal›flmad›. Ama bu hatalara ra¤men hâlâ onlara ilgi gösteriliyor. Genel olarak ülkemizde bilimsel modellere bak›larak çal›flmalar yap›lm›yor. Daha çok kriz masalar› ile ifller yürütülmeye çal›fl›l›yor. Yerel yöneticiler bilimsel çal›flmalar› daha dikkate almal›lar. Asl›nda ço¤u model de güvenilir de¤il. Hepsine de güvenmemek laz›m. Bizim modellerimizde ayamama deresinin 2014 y›l›na kadar 4 veya 5 defa daha taflaca¤›n› tahmin ediyoruz. Ama flu ana kadar bizim çal›flmalar›m›za ilgi gösterilmedi. Yabanc›lar›n kurdu¤u cihazlar çal›flmad›.” diyerek uzun vadeli modellemenin önemine dikkat çekti. fien sözlerini flöyle sürdürdü. “Politikac›lar yeteri kadar bilime önem vermedikleri için bofl konuflmalarla çözümler sunup birbirlerini suçlamaya çal›flt›lar. Taflk›n Arabistan da bile oluyor ama önlemler al›nm›fl. Bizdeki gibi de¤il. Bizdeki dere ›slahlar› modern yöntemlerle yap›lm›yor. Bana göre ‹stanbul’da çarp›k yap›laflman›n oldu¤u her yerde risk mevcuttur. Suriye bile daha önde bizden bu konularda. Taflk›nlar› adamlar al›p yeralt›na veriyorlar. Daha sonrada bu sular› kullan›yorlar. Taflk›nlar faydal› oralarda. Bizde zararl›. Her derenin dere taflk›n risk haritas› yap›lmal›d›r. Bu haritalar yap›lmal› ve hatta internette yay›nlanmal›. Vatandafl yapar ama sende ona elektrik su götürüyorsun, kim daha suçlu. Halk bilinçlendirilmeli. 2 sene de bu haritalar›n hepsi ç›kart›l›r. Devlet su ifllerinin binlerce eleman› var bizim vakf›m›zda 6 kifli yap›yor tüm ifli. Ama ne yaz›k ki unvan adamlar› aras›nda problemler var, bunlar da çözülmeli.” fien Politikayla u¤raflan insanlar›n her fleyi ben bilirim mant›¤›ndan vazgeçerek ortak akla ve bilim insanlar›na baflvurmas› gerekti¤ini ifade ederek Taflk›n Haritalar› konusunda yeterli deste¤in verilmesi halinde bu haritalar› ç›kartarak risk bölgelerinin saptanaca¤›n› ve buralarda ›slah çal›flmalar› için bu haritalar›n çok ifle yarayaca¤›n› ifade etti. 25 HABER-ANALZ Güven Eken “Do¤an›n Suçu Yok” görüfl al›nmal› ve AB standartlar›na uygun olarak yap›lmal›d›r. Yol çal›flmalar› s›ras›nda arazinin düflük kotlar›nda suyun ak›fl›n› sa¤lamak, ayn› zamanda altyap› tesislerinin inflas›na imkân tan›mak için ilgili kurumlar›n, DS‹’nin görüflleri do¤rultusunda yeterli miktarlarda menfez yapmalar› sa¤lanacakt›r. Bu menfezlerin t›kanmamas› için kanaldan daha genifl yap›lmal› ve menfez önünde t›kamay› önleyici bariyerler infla edilmelidir. Pek çok yörede, hafriyat, molozlar ve çeflitli at›klar düzensiz bir flekilde yollara, havzalara ve dere yataklar›na boflalt›lmaktad›r. Boflalt›lan kat› at›klarla dolan derelerin yatak kapasiteleri fevkalade azald›¤›ndan taflk›n riski çok büyük ölçüde artmaktad›r. Dere yataklar›na her türlü at›k malzemenin dökülmesi, mülki amirler ve/veya mahalli idareler marifetiyle sürekli kontrol alt›nda tutulmak suretiyle önlenmelidir. Havza ve imar polisi, müessesesi oluflturulmal›d›r. Bu polis hem yerleflim alanlar›ndaki imara ayk›r› yerleflimleri tespit edip önlem almal›, hem de dere yataklar›nda imara ayk›r› 26 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 unsurlar› ortadan kald›rmal›d›r. Sonuç olarak; dere yataklar›n›n ›slah›na yönelik yap›lacak kanal, menfez, tünel vb. yap›lara ayr›lacak harcamalar kay›p olarak görülmemelidir. Zira, önlem amac›yla yap›lacak bu yap›lar hem insanlar›m›z› felaketlerden koruyacak hem de ekonomiye verdi¤i zararlar en aza indirgenecektir. Hidrolojik Çevrime Uyulmal› Taflk›nlar hidrolojisi konusunda görüfl bildiren bir baflka uzman da Meteoroloji Y. Müh.ve Mühendislik Hidrolojisi Uzman› H. Yaflar Kuto¤lu. Kuto¤lu yap›laflmaya gidilmeden önce akarsular›n davran›fllar›na, taflk›n potansiyellerine bak›larak, hidrolojik çevrim modellemeleri yap›larak yerleflim planlamas› yap›lmas› gerekti¤ine dikkat çekiyor. “Suyun oluflumunu, alansal ve zamansal da¤›l›m› ile sirkülâsyonunu yer bilimleri aras›nda k›saca su bilimi diye tan›mlanan “ Hidroloji” inceler. Baraj ve HES, derivasyon yap›lar›, sulama, drenaj, menfez, köprü gibi büyük ve küçük su ( Do¤a Derne¤inden Güven Eken ise olaylar sonras› yöneticilerin sorunlar› ola¤anüstü ya¤›fla ve küresel ›s›nmaya havale ederek suçu do¤an›n üzerine atmaya çal›flt›¤›n› ifade ederek do¤an›n bu iflte hiç suçunun olmad›¤›n› hatalar›n insanlar›n do¤ay› dikkate almayan yerleflim politikalar›ndan kaynakland›¤›n› belirtiyor ve flu görüflleri savunuyor “Otogar›, yüksekte hâkim bir noktadan izledim. T›rlar›n park alan›, üç taraf› kapal› bir çukurdu. Çukurun tek aç›k yan› derenin geldi¤i yöndü. Dere, otogar›n kuzeyinden gelerek t›rlar›n park etti¤i alan› ikiye bölüyordu. Ayamama Deresi, taflk›nlar› önlemek amac›yla her iki taraftan da islah edilmiflti, yani beton setler aras›na al›nm›flt›. Ancak görünen manzarada bir terslik vard›... Derenin t›r otogar›n› terk etmesi gereken noktan›n üzerinde 15-20 metre yükseklikte bir set infla edilmiflti. Bu setin üzerinden TEM'den ayr›lan arabalar geçiyordu. Yani set, TEM'in bir yan yolunu oluflturmak için yap›lm›flt›. Ayamama Deresi ise setin alt›ndan aç›lan dar bir menfezle otogar›n bulundu¤u çukurdan d›flar› ak›yordu. Menfezin kapanmas› halinde, setin bir baraj vazifesi görmesi ve tüm otogar alan›n› suyla doldurmas› an meselesiydi... Nitekim iki gün önce sabaha karfl› öyle oldu. Yo¤un ya¤›flla beraber Ayamama Deresi “›slah edilen” yeni yata¤›na s›¤mad›, ya¤›flla beraber gelen hafriyat setin alt›ndan geçen menfezi t›kad› ve arkas›ndaki çukuru doldurdu. Fatura, tüm bu teknik ayr›nt›lardan habersiz, kaderine terk edilen insanlara kesildi. Sekiz kifli, hayat›n› kaybetti. Üst üste y›¤›lm›fl ve iskambilller gibi birbirinin üzerine y›k›lm›fl t›rlar› izlerken flunu düflünmeden edemedim. Bu insanlar için derenin kenar›n› otopark ilan eden insanlar, bu akflam nas›l uyuyacak? Ortadaki tabloya, do¤an›n hikmeti demeyi nas›l sürdürecek? >> Tarihi taflk›nlardan ders alabilmemiz için bunlar›n meteorolojik, hidrolojik etüdleri ve analizleri uzmanlar taraf›ndan ayr›nt›l› bir flekilde yap›lmal› ve sonuçlar› yay›nlanmal›d›r. hidrolik ) yap›lar›n›n tasar›m› ve inflaat›n›n ard›ndan iflletilmesi için “ Mühendislik Hidrolojisi “ teknikleri uygulan›r, bu yap›lar›n ekonomik, verimli ve emniyetli olmas›nda mühendislik hidrolojisi önemli rol oynar. Hidrolik yap›lar›n tasar›m çal›flmalar› “ Hidrolojik, Hidrolik ve Yap›sal “ s›ral› aflamalarla gerçekleflir. Taflk›nlar mühendislik hidrolojisinin en karmafl›k problemlerini oluflturur, kurakl›¤›n aksine taflk›nlar su fazlal›¤›n› ifade eder. Taflk›n kontrol ve koruma, su kaynaklar› yönetiminin bir alt bölümü olan taflk›n yönetimi yaklafl›m› ile daha baflar›l› olur. Taflk›n hidrolojisi ad› alt›nda toplanan taflk›n kontrol ve koruma çal›flmalar›n› yürütecek mühendislerin lisans ve / veya lisansüstü düzeyde “ Mühendislik Hidrolojisi “ e¤itimi alm›fl olmalar› gerekir. Taflk›n›n en önemli nedenlerinden biri kontrolsuz yerleflimlerdir.‹nfla edilmifl taflk›n kontrol ve koruma amaçl› hidrolik yap›lar›n bir k›sm›n›n y›k›lmas› ve / veya fonksiyonlar›n› yerine getirememesinin as›l nedeni hidrolojik tasar›m aflamas›ndaki yetersizliklerdir. Bu yetersizlikler birinci derecede hidrolojik ölçümlere ba¤l›d›r ve mühendislik hidrolojisinin en zor bölümüdür,” diye konuflan Kuto¤lu, modelleme çal›flmalar›n›n önemine dikkat çekerek flu düflünceleri dile getiriyor. “Modern ölçü teknik ve teknolojilerinin ilgili kurulufllarda uygulanmaya konmas›n›n zaman› gelmifltir, veri otomasyonu ve matematik modeller ise modern mühendislik hidrolojisi çal›flmalar› için zorunludur. Hidrometeorolojik veri toplanmas›ndaki zorluklar›m›z bir dereceye kadar hizmet özellefltirilmesiyle afl›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Akarsular›n çok s›k yinelenen taflk›nlar› can ve mal kayb›na neden olmaktad›r. Yanl›fl yerleflim yan›nda altyap› eksiklikleri, taflk›n kontrol ve koruma, taflk›n öngörü ve uyar› sistemlerinin yoklu¤u kay›plar› art›rm›flt›r. Kentsel yerleflim yerlerinde drenaj olmamas›ndan dolay› ya¤mur sular›n›n neden oldu¤u su basmalar› da kayda de¤er boyutlardad›r. fiiddetli taflk›nlar s›ras›nda ve sonras›nda hidrometeorolojik verinin derlenmesi ve analizi sonuçlar› birim hidrograf hesab›nda, s›zma parametrelerinin elde edilmesinde, muhtemel maksimum ya¤›fl ve ak›m tahmininde, debi – olas›l›k ba¤›nt›lar›n›n, frekans analizlerinin haz›rlanmas›nda kullan›l›r. Bu modeller taflk›nlar konusunda en önemli unsurdur. Çünkü yapaca¤›n›z her türlü imar faaliyetinde bu veriler size ›fl›k tutar. Taflk›n kontrol ve koruma yap›sal ( depolama, sed, duvar v.b. ) ve yap›sal olmayan ( taflk›n öngörü ve uyar›, tahliye v.b. ) önlemlerin birlikte uygulanmas› ile sa¤lanabilir. Ancak taflk›nlar›n mutlak kontrolü mümkün de¤ildir, bu nedenle taflk›nlarla birlikte yaflamay› ö¤renmek zorunday›z. Yap›sal ve yap›sal olmayan teknik ve teknolojilerin birlikte kullan›lmas› ile entegre bir taflk›n kontrolü yönetimi gerçeklefltirilir. Bu nedenle Elektronik mühendisli¤indeki geliflmeler, matematik modeller, bilgisayar, uydu, radar gibi teknolojik geliflmelerden yararlan›larak su kaynaklar›n›n gelifltirilmesi, kontrolü ve iflletilmesinde daha iyi, h›zl› ve ekonomik sonuçlara ulafl›labilinmektedir. Dolays›yla bu modellerin ç›kar›lmas› ilik aflamad›r. Ama bunun yan›nda taflk›n kontrol ve ko- ruma tesislerinin mühendislik hizmetleri ve iflletilmesinde uygulad›¤›m›z tasar›m kriterleri yenilenmeli, taflk›n hidrolojisi çal›flmalar›n›n uzman teknik elemanlar taraf›ndan yap›lmas›na özen gösterilmelidir. Meteorolojik ve hidrolojik ( hidrometeorolojik ) veri toplanmas›nda yeterlilik ve güvenirlilik ön planda tutulmal›d›r. Taflk›n öngörü ve uyar› sistemleri gelifltirilmelidir. Taflk›n yataklar›ndaki kontrolsuz yerleflimlere kesinlikle izin verilmemelidir. Tarihi taflk›nlardan ders alabilmemiz için bunlar›n meteorolojik, hidrolojik etüdleri ve analizleri uzmanlar taraf›ndan ayr›nt›l› bir flekilde yap›lmal› ve sonuçlar› yay›nlanmal›d›r. Halk›m›z taflk›n konular›nda bilinçlendirilmelidir. Taflk›n yönetimi çal›flmalar›n› h›zland›rmak için gerekli yasal ve kurumsal düzenlemeler yap›lmal›d›r.” K›sacas› uzmanlar›n söyledi¤i gibi yap›lacaklar belli, ama bunu yapmak için k›sa vadeli ve popülist diyece¤imiz politikalar yerine, uzun vadeli, bilimin ve mühendisli¤in ça¤dafl imkanlar›ndan faydalanan ve alt yap› çal›flmalar›n› bir kay›p de¤il, olmazsa olmaz bir fley olarak gören yönetim zihniyeti bir zorunluluk. Aksi halde daha çok taflk›n sorunu ile bo¤uflacak ve sadece birbirimiz suçlayarak bir dahaki taflk›na kadar bofl yere zaman kaybetmifl olaca¤›z. 27 MMARLIK “Sel felaketinin ard›ndan” Yeni flehirleflme önerileri fiehre dair sorunlar yuma¤›n› müessif bir sel felaketinin ard›ndan hat›rlamak/hat›rlatmak geç de olsa olumlu bir ad›m. Ancak çözüme, yine masa bafl›ndaki teknokratlarca karar verilen ve uygulamay› otoriter yöntemlerle yapmak yerine, bir bütün olarak ülke genelindeki flehirleflme gerçe¤ini bir daha ele almal›y›z. > Mimar Mehmet ‹flci 28 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 D ünyay› güzellefltirmek ve çocuklar›m›za yaflanabilir bir çevre b›rakmak Allah›n halifesi olarak asli vazifemiz. ‹flte bunun “niçin” ve “nas›l›n›” / temel felsefi gerçe¤ini ortaya koymak inanc›m›z›n gere¤i.. Mimariye dair müteal de¤erlerin, inanç ve kozmik telakkilerin, bir yandan modernin varl›¤›n› kabul ederken di¤er yandan onu aflman›n yollar›n› bulmak.. Bu temel meselenin çözümlenmesi gerekir. fiehirleri “imar”etme iddias›yla yola ç›k›p, rant kavgas›yla beslenerek flehri “talan” etmeye yol açan, flehrin estetik ve ruhundan mahrum belgelere “imar plan›” denilerek gelinen nokta ortada.. ‹ki boyutlu yaklafl›mla ve ço¤unlukla masa bafl›nda cetvelle çizilen, mahalleliden ve mahallinden bihaber, flairin deyimiyle “kartondan flehirler” birer heyula gibi üzerimize çökmekte.. Mimarl›k felsefesinden yoksun, hikmet ve irfana yönelmeyen e¤itim metodu bizden neleri al›p götürdü acaba..“Erdemliler flehri”nin ruh ve esteti¤ini duyumsatan çabalar nerede? Yoksa iyiler, atlar›na binip gittiler mi? Burada flehir ve mimariye temel yaklafl›m aç›s›ndan ç›k›fl yolunu yine kendi köklerimizde aramam›z asli vazifemizdir. Bütün flehir arazisini kamu mal› haline getirerek çözüm arayan 20.as›r sosyalist ve devletçi yaklafl›mlar›nda halk›n kat›l›m›na imkân b›rakmayan, merkeziyetçi, fleffafl›ktan yoksun ve denetimi imkans›z, gerçeklefltirmek istedikleri flehir türünün farkl› arazi kullan›fl yo¤unluklar› ile insanlar›n ve gruplar›n davran›fl biçimlerini ahlaki aç›dan bozan, k›s›tlay›c› ve bizzat kamu idarelerinin çöküntüsünü aflmak için yeterince incelendi¤inde Osmanl› flehir biçiminin/mimarisinin ve flehir hukukunun ne kadar önemli bir örnek teflkil etti¤i aç›kça görülecektir. fiehre dair sorunlar yuma¤›n› müessif bir sel felaketinin ard›ndan hat›rlamak/hat›rlatmak geç de olsa olumlu bir ad›m. Ancak çözüme, yine masa bafl›ndaki teknokratlarca karar verilen ve uygulamay› otoriter yöntemlerle yapmak yerine, bir bütün olarak ülke genelindeki flehirleflme gerçe¤ini bir daha ele al›p, o flehrin insan›n›n da ikna edilerek kat›laca¤›, kültürel köklerimizle bar›fl›k, duygusal ve popülist olmayan uzun soluklu çal›flmalarla gerçeklefltirme¤e çal›flmak esas olmal›d›r. Ezcümle flehre ve evlere yaklafl›m›m›zda yukar›da belirtilen temel felsefe do¤rultusunda, evrensel düflüncenin yerele uygun çözümlerle zenginlefltirilmesi hedeflenmelidir. 1. fiehirlinin yönetime kat›l›m› esas olmal›d›r. Bu kat›l›m seçim dönemleriyle s›n›rl› olmay›p, flehirli, her safhada flehir yönetimiyle ilgili ana kararlarda kendisine dan›fl›lan, görüflleri al›nan ve eylemin niteli¤inin belirleyicisi olmal›d›r. Anadolu’daki bu sosyal ve idari yap›n›n yüksek düzeyde idari ve ahlaki kurallara sahip Asya göçebelerinin ‹slami inanç temelleri üzerinde geliflmifl oldu¤u, Osmanl› mahalle teflkilat› flehrin çok önemli idari ve hukuki hizmet fonksiyonlar›n› bilfiil ilgililerin sorumlulu¤una b›rakan yap›s›n› bugünkü kat›l›mc› demokrasinin as›rlarca önce yaflam›fl bir iflleyiflini oluflturdu¤unu görüyoruz. fiehrin % 80’ini oluflturan iskan alan› evlerin, mahallelerin, mahalli merkezlerin o yörede yaflayan ailelerin ikametin, dayan›flmas›na, ortak flehir kesimini, mahalleyi beraberce yönetmelerine, oluflabilecek her türlü sorunu beraberce çözmelerine imkan verecek bir büyüklük ve yap›da gerçeklefltirilmesi esas idi. 2. Mahalle yönetimleri özerklefltirilmelidir. • Mahallenin yönetimi, emniyeti, cadde ve sokak düzenlemeleri, temizli¤i, çöplerin toplanmas› ve yok edilmesi, çocuklar›n gözetimi ve yap›lacak yeni yap›lar›n sokak- çevre iliflkileri ile ilgili nihai kararlar› vermeye yetkili ve bu hususlardan sorumlu olmal›d›rlar. Mahallelinin aidiyet hissiyat› kuvvetlendirilmelidir. • Mahalle yönetimi; mahalleliye iskanikamet alan›na ait temel sosyal kurallara riayet edilmesi, standartlar çerçevesinde hareket edilmesini sorumlulu¤unu yüklemelidir. Erdemli insanlar yetifltirilerek; fukaran›n, kimsesiz çocuklar›n, yafll›lar›n korunmas› gibi görevleri ahlaki ve kültürel sorumluluk bilinciyle gönüllü hizmete dönüfltürülmelidir. 3. fiehir kuruluflunda, mahalle yap›s›n›n teflkilinde, yat›r›m ve kullan›m maliyetlerinde kaynaklar› verimli kullanarak her sahada tasarrufa azami derecede dikkat edilmelidir. Evler yüksek yap›m teknolojisi gerektirmeyen 1, 2, ve 3 katl› infla edilmelidir. Ülke genelinde standardizasyona gidilerek mahallelerde önceden imal edilmifl, kolay tafl›nabilir yap› elemanlar› (kap›, pencere vs.) kullan›m› sa¤lanmal›d›r. Evlerin yap›m›nda gereken küçük çapl› kaz› ve çevre düzenleme iflleri elle veya hafif ifl makineleriyle yap›lacak düzeyde olmal›d›r. fiehrin merkezindeki mescid, okul, çarfl› binalar› en bafltan infla edilerek büyük çapl› hafriyat›n gerektirdi¤i a¤›r vas›talar›n ev bölgelerinde insan ölçe¤inde yap›lan yol ve alt yap›y› tahrip etmeleri önlenmelidir. Mahallenin çok maksatl› kullan›ma uygun olmas› ve büyük aile için planlanm›fl olmas›, yat›r›m safhas›nda oldu¤u gibi, kullan›fl ve iflletme safhas›nda da ›s›tma ve bak›m harcamalar›nda önemli tasarruflara imkan vermelidir. >> fiehrin merkezindeki büyük ölçekli binalar›n çevresi ayn› ölçe¤e uygun ç›nar a¤açlar›yla süslenirken, konut bölgelerinde mütevaz› ölçekli meyve a¤açlar› ve çiçeklerle kendi aras›nda orant›l› bir peyzajla tamamlanmal›d›r. 4. fiehirde yaflayanlar›n tabiatla bütünleflerek –sadece seyrederek de¤il- a¤açla, çiçekle ve bahçesiyle iç içe yaflamalar›na imkan sa¤lanmal›d›r. fiehir infla ve iflletme ekonomisi aç›s›ndan önemli bir hususun aile fertlerinin, yafll›lar›n ve çocuklar›n tabiat ile yo¤un temas›n› sa¤layan evlerin arka ve yan bahçelerinin meydana getirdi¤i yeflil kümelerin ev sahipleri taraf›ndan en yo¤un flekilde kullan›lan flehrin evleri ile tabiat›n bütünleflmesi, evlerin mahrem bölgelerini oluflturan arka bahçelerin bir araya gelmesi ile vücud bulan ve her türlü bak›m› ev sahipleri taraf›ndan sa¤lanan, ayn› zamanda ev halk›na meyve a¤açlar› ve çiçek vs. yetifltirme imkan› vermesi bugün bat›l› flehir planlamas›nda ad›na “pasif yeflil alan” denen bu yerlerden kat kat daha fazla kullan›c›s›na hizmet ve ayn› zamanda belediyelere flehrin yeflil alan yat›r›m ve bak›m harcamalar›nda çok önemli tasarruflar sa¤lad›¤› da bilinmektedir. 5. fiehrin merkezindeki büyük ölçekli binalar›n çevresi ayn› ölçe¤e uygun ç›nar a¤açlar›yla süslenirken, konut bölgelerinde mütevaz› ölçekli meyve a¤açlar› ve çiçeklerle kendi aras›nda orant›l› peyzajla tamamlanmal›d›r. • Osmanl› flehirlerinde evlerin arka bahçeleri ile oluflan yeflil potansiyelinin nispeten küçük ölçülü meyva a¤açlar› ve çiçeklerden oluflan dokusuna karfl›l›k mahalli meydanlar ve flehir merkez alanlar›nda camilerin çevrelerinde ulu ç›narla- KÖPÜK'TEN Portakal büyüsüdür yalayan seni beni Kentte bafllarken gece horozun terk etti¤i Bir kad›n› havl›yor tafl›yor o ›ss›z köpekler ki K›rm›z› bir karpuzun ortas›ndan kesilen o köpekler ki Deniz mi dedin ne denizi Ben Kristof Kolomb'un ufla¤› de¤ilim Ben ›rmakç›y›m denizci de¤ilim Kula¤›mda ne bir aflk ne de bir kürek sesi Bir meydan u¤ultusu barbar bir inflaat sesi Bir kere kente girdin Bir kad›n› al onu yont yont anne olsun Her kad›n ac›ma an›t› bir anne olsun Çocuklara aç›lan mavi k›rm›z› pencere anne Sen bu flehrin sokaklar›ndan geç sonsuz pencerelerle Bir insan› al onu çöz çöz çocuk olsun Ve sonra y›prat›lan ne Mavi bir al›konan Bu köpekler neyi havl›yor hangi kad›n› Bu horozlar neyi ürperiyor çocuklar› m› Sabah ki marul ortas› k›r›lan bir gemi direkte Vakit çiçek bozu¤u bir akflam terkisi Bana ayr›lan hangi Arap at›n›n terkisi Hangi çad›r düflüncesi ve çöl Bir mermerin rüzgârdaki savruluflu çöl Kad›n giyeceklerinin k›vran›fl› k›z›lda Bir k›rm›z› biber salg›n› develer Yeter suyun an›tlaflmas› çelik çelik biat› Bir kere kente girdin Felçli kad›n karyolaya ba¤l› Haliç Ergenlik gençk›zl›k iflletmesi karyola ki Bekâr bir ölümün fener alay› flöleni Azrailin boyuna bülû¤a erdi¤i gerde¤i girdi¤i Eleni Eleni karyolada düflünen kad›n Yaln›z ve som karyolada düflünen kad›n Her erke¤i papaz san›p günah günah olarak ç›kartan Her gece günefli ›s›ran Köpekler neyi havl›yor hangi gülü Horozlar neyi ürperiyor savafl› m› Bir yumurta ortas›nda gece yar›s› Sen ey flair ki ellerini kollar›n› çarm›ha gerdin Ölüm ki tabiatüstü hayatlar›n menaceri En yeni buluflu intihard›r SEZA‹ KARAKOÇ 29 MMARLIK r›n abidevi etkileri ile camiler civar›nda önemli kiflilerin defnedildi¤i hazirelerdeki-iklimin müsaade etti¤i her yerde- selvilerin farkl› flakuli koyu renkleri üçüncü bir ifade ile peyzaj› tamamlar. 6. Mülkiyet hukuku özellikle konut arsa ve arazi spekülasyonunu önleyecek flekilde yeniden düzenlenmelidir. Bu çerçevede özellikle yeni oluflturulacak konut bölgeleri ve mahallelerden bafllayarak yeni mülkiyet sistemi pilot uygulamalarla denenmeli ve en uygun yönteme ulafl›lmal›d›r. Arsalar sat›lmamak kayd›yla bedelsiz ya da sembolik kiralarla mahalleliye ömür boyu tahsis edilmelidir. Vatandafl mülkiyet hakk› olmadan kullan›c› konumunda olup, bu hakk›n› hiçbir yolla devredememelidir. Konut arsas› ve binalar› sat›fla konu olmaktan ç›kar›larak haks›z spekülasyonlar ve rant beklentileri temelden çözümlenmifl olacakt›r. Helal kazanc›n bir hizmet, çal›flma karfl›l›¤› olufltu¤u inanc›, spekülatif kazançlar›n haram say›lmas› , Osmanl› flehirlerinde spekülatif amaçl› yap› faaliyetine imkan b›rakmamakla beraber flehir yönetiminin, flehir yap›s›n›n,topraktan yararlanman›n temel kurallar› da insanlar›n herhangi bir türden spekülasyona özenmelerini önleyecek flekilde tesis ediliyordu. 7. Konut alanlar› d›fl›ndaki flehir merkezindeki alanlar flartl› olarak özel mülkiyete konu olabilecek flekilde düzenlenirken , bu bölgeler mahallelinin kurdu¤u vak›flara devredilerek elde edilecek kazanc›n da mahalleliye geri dönüflüyle sosyal adalet tesis edilmelidir. Mahalleler düzeyinde her türlü spekülatif, gayri ahlaki yaklafl›m› imkans›zlaflt›ran Osmanl› mahallelerinin iç yap›laflma kurallar›n›n baflar›s› yan›nda geliflen, var olan her iskan alan›n›n ihtiyac› olan iflyerleri, mahallede mescid, hamam, mektep, mahalle çarfl›s› gibi küçük merkez alanlar›nda, flehrin ana ticaret ve ifl merkezlerindeki çarfl›, han, ifl merkezi vs. gibi yap›lar›n vak›f yap›lar› olmas› yoluyla da bu yap›lar›n sa¤layaca¤› arazi de¤er art›fllar›n yans›mas› fleklindeki yüksek gelirler de Osmanl› flehirlerinde, flehirlerin sosyal tesislerinin, alt yap›lar›n›n gelifltirilmesine tahsis edilerek tekrar topluma aktar›lmakta idi. Bu yolla baz› kifli ve kurulufllara haks›z kazanç transferinin toplumda oluflturaca¤› ahlaki çöküntü de önlenmifl oluyordu. Osmanl› flehirlerinin iskan-konut alanlar› d›fl›ndaki flehir merkezi camiler, medreseler, imaretler, flifahaneler, hanlar ve çarfl›lardan oluflmakta; hanlar hem ticaret hem de ‹stanbul’da Simkeflhane gibi imalat amac› ile kullan›l›yordu. Bu alanlar, fle30 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 >> fiehirleflmedeki açmazlar›m›z›n çözümünü yine kendi kültürel köklerimizde bulaca¤›m›z gerçe¤ini bir daha gözden geçirmeli, yüzy›l›m›z›n adaletsizlik ve düzensizliklerinin afl›lmas›nda Osmanl› fiehir Modelinin günümüze uyarlanmas›n›n önemi idrak edilmelidir hir toplam arazisinin % 15 ile 20’si kadar bir alan kapl›yor ve flehrin iktisadi faaliyetlerinin en büyük bölümü bu yörede yer ald›¤› için de flehir arazisinin en büyük de¤er tafl›yan ve hatta flehir iskan alanlar›n›n toplam de¤erinden daha yüksek bir de¤ere sahip bulunuyordu. 8. Merkezi ve yerel teknokratlar eliyle yap›lan ;emsal art›fl› ve fonksiyon de¤ifliklikleriyle kimi flirket, grup ve flah›slara kamu hakk›n› gasp edercesine verilen haks›z arsa de¤er art›fl› transferlerine son verilerek bu gayr› ahlaki giriflimlerin önü kesilmelidir. Bu tür emsal art›fl› yap›lmas› zaruri olanlar›nda da arsa de¤er art›fl› kamuya mal edilerek ya¤ma ve spekülasyonlara son verilmelidir. Bugün özellikle ülkemizde merkezi teknokrasinin kararlar›na göre evler yerine apartmanlar›n, az veya çok katl› yap›lar halinde inflas›na imkan verildi¤ini biliyoruz. Merkezi teknokrasinin bu kararlar› ile inflaa edilen 8,10,15 katl› apartmanlarda yaflamaya, bir beton y›¤›n›n flu veya deliklerine mahkum olan ailelerin, her türlü toplumsal iliflkisinin koptu¤u, imkans›zlaflt›¤› veya zorlaflt›¤› ayr›ca insanlar›n tabiatla iliflkisinin sona erdi¤i; insanlar›n oluflumuna kat›lmad›klar›, sorumlulu¤unu yüklenmedikler bu teknokratik ortam›n yabanc›s› kald›klar›, bütün bunlar›n temel mahzurlar› da malum iken, daha yüksek yo¤unluklar ile yap› yapma im- kan›n›n verildi¤i arsa parçalar›n›n artan de¤erini kendisine transfer etmek isteyenlerin teknokratik kararlar› etkilemek için takip etti¤i yollar›n ve esas›nda teknokratik kararlar› ile oluflan arsa de¤er art›fllar›n›n konumunu, altyap› ve sosyal donan›m yat›r›mlar›n›n karfl›l›¤› ödenmeden sa¤lanan yararlanma imkan›ndan kaynakland›¤› , böylece bu teknokratik kararlar ile kamu kaynaklar›n›n flah›slara transfer edilme iflleminin hiçbir ahlaki temeli olmad›¤›, ayr›ca bu gayriahlaki eylemlerin bütün toplumun politik, idari ve teknik kurulufllar›n, idari ve ahlaki aç›dan çöküntüsünün kayna¤›n› teflkil etti¤i gerçe¤i karfl›s›nda Osmanl› mahallelerinin mimari, sosyal, idari ve hukuki temellerinin ne kadar önemli oldu¤u da aç›kça görülmektedir. 9. fiehirleflmedeki açmazlar›m›z›n çözümünü yine kendi kültürel köklerimizde bulaca¤›m›z gerçe¤ini bir daha gözden geçirmeli, yüzy›l›m›z›n adaletsizlik ve düzensizliklerinin afl›lmas›nda Osmanl› fiehir Modelinin günümüze uyarlanmas›n›n önemi idrak edilmelidir. Bütün bu özellikleri ile dünyay› kirleten, dünya nüfusunun çok önemli bir k›sm›n› açl›¤a, evsizli¤ie ve cehennemi bir kargaflaya sürüklenmesine , fakir ülkelerin sefaletine, insanlar›n teknokratik, despotik yönetim kararlar› alt›nda çevrelerini ve hayatlar›n› düzenleme hakk›n›n yok edilmesine ve insan›n çevre idrakinin ve sorumlulu¤unun ortadan kalkmas›na yol açan 20.asr›n dengesizlik ve tutars›zl›klar›n›n afl›lmas› için Osmanl› flehirleri tarih boyunca vücuda getirilmifl çok önemli bir örnek teflkil etmektedir. Anadolu Osmanl› flehirlerini yaln›zca harabe ve gerilik zanneden Tanzimat ayd›nlar›n› tavr›, 1930’larda mesela ‹stanbul ‘da ve pek çok Anadolu flehrinde birer mimari flaheser olan evlerini, konaklar›n› terk edip, yeni mahallelerin çirkin apartman katlar›na tafl›n›p, modernleflti¤ini sanan ve kendisini “ilerici”,”ayd›n” olarak tan›mlay›p, tarihini ve halk›n› yüksek kültürünü anlamak yetene¤inden mahrum bir nesil ad›na, imar plan› denilen iptidai belgelerde yans›mas›n› bulmufltur. Bu büyük mirastan bugün bizlere kalan izler ve bunlar›n de¤erlendirilmesi ile oluflacak yeni idrakin ülkemizin, insanlar›m›z›n içine sürüklendi¤i ahlak d›fl›, spekülatif tavr›n engellerini aflmak imkan› bulunursa ülkemizin, ‹slam aleminin ve kendi iç aray›fllar›yla ayn› amaçlar› fark etmifl insanl›¤›n önemli bir kesiminin çabalar›na ›fl›k tutacakt›r. Bu yaz›da Bilge Mimar Turgut Cansever’in “Ev ve fiehir” isimli eserinden yararlan›lm›flt›r. SÖYLEŞ Mühendis hayata bütünlükle bakan kiflidir Prof Dr. ‹lhami Karayalç›n aktif mühendislik hayat›n›, daha çok proje baz›nda sürdüren, ama türüne az rastlanan bir özelli¤e sahip olan birisi. Hem bir bilim insan›, hem bir felsefeci hem de bir tasavvuf mütefekkiri. K›sacas› kendisi çok yönlü biri. Eski ansiklopedistlerin âdeta son kalan temsilcilerinden. Kendisiyle mühendislik ve mühendislik e¤itimi yan›nda felsefi derinlik içeren bir söylefli de yapt›k. 32 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Hocam mühendislik meselesi ülkemizde çok önemli bir mesele ama bilim insan› kimli¤i ile düflünce adam› kimli¤ini birlefltiren kimseler olmad›¤›ndan ülkemizde AR-GE’ci diyece¤imiz mühendis tipi ç›km›yor. Sizce mühendis, mühendislik nas›l olmal›? fiimdi mühendislik bir bütündür. Ben bunu ABD’ye gitti¤im zamanda yaflad›m. ‹lk baflta mühendislik altyap›s›, kültürü vard›r, sonra da bunun uygulama sahas›. Hatta flimdi Harvard Üniversitesi’nde bile mimarl›k bölümleri kald›r›ld›, her fleyin tasar›m›n› içine alan fakülteler kuruldu. Mühendislik de odur. Tasarlayan, düflünen ve bulan kifli. Osmanl›, Selçuklu mühendislerinin hepsi genel mühendislerdir. Hem makine hem inflaat mühendisleridir. Tarihte de bu böyledir. Ben yaflam›m boyunca buna inanan bir mühendis oldum. Ama bu uzmanlaflma dedi¤imiz fley biraz bunu bozuyor gibi. Esas bilimden teknolojiye geçifl, teknolojiden ürüne geçifl var. Bölümlere ayr›lmas› ürünlerin hizmetlerin ço¤almas› ile oldu. Bundan 1000 y›l evvel bilim adamlar› sadece mühendis, fizikçi, kimyac› ya da biyolog de¤ildi, bütün bilimlerle hafl›r neflirdi. Son y›llarda bu dar uzmanl›k mant›¤› de¤iflmeye bafllad›. Art›k büyük resim denilen olay ön planda. Holistik de deniliyor buna. Yani bütünü görmek. Siz canl› hayata da, flehre de böyle bakmal›s›n›z. fiehre bakarken bile bütünleflik bak›lmal›d›r. fiehirlerin nas›l geliflti¤ini anlat›rken bütünlük yakalanmal›d›r. Hiçbir mühendislik problemi tek bafl›na çözülemez. O yüzden multidisipliner (disiplinler aras›), multidimnesion (çok boyutlu) olarak bak›lmal› olaylara. Concord uçaklar›n›n yaflad›¤› sorunlar›n ard›nda bu vard›. Sesin çok yüksek düzeyde ç›karak rahats›zl›k vermesi, bu bir disiplinler aras›l›k çal›flmas› eksikli¤inden do¤du. fiimdi üniversitelerde daha çok teknik e¤itimler veriliyor. AR-GE’ci mi olacak tasar›mc› m› olacak ciddi bir sorun var. ‹letiflim sorunlar› var. Bu sorunlar› azaltmak için kendi alanlar› içerisinde ortak bir disiplin gelifltirilmeye çal›fl›ld›. Mesela endüstri mühendisli¤i. Endüstri mühendisli¤inin geliflimi nas›l oldu? Sorunlar yafland›, bunlar hakk›ndaki görüflleriniz nelerdir? Hangi derslerin olmas› laz›m? Türkiye’de endüstri mühendisli¤i çal›flmalar› benimle bafllad›. Herhangi bir >> Mühendis, problem çözme kültürüne sahip olmal›d›r. Günümüzde hemen çekip gitmeler oluyor. Problemler çözülmeden gidiliyor. problem var, çok boyutlu, karmafl›k, de¤iflkenli problemlere mühendis girdi¤i zaman, o konunun elementleri ile ilgili meslektafllar›n› ça¤›racak. Mühendislik art›k ekip ifli oldu. Kifliler bunun fark›na varmal›. Ben Atatürk Baraj›’nda çal›flt›m. 10 bin adamla 11 y›lda tamamlan›rken ayda sadece bir gün tatil vard›. Orada mühendislik çok boyutluydu. Nehrin alt›na gir baflka tarafa çevir, 10 milyon dinamit patlat, ama orada sosyete var çocuklar uyku uyuyor. Ama ne oluyor, bir çözüm bulunuyor, çocuklar uyurken müzik çal›n›yor arabalardan çocuklar uyan›yor. Daha sonra dinamitler patlat›l›yor. 400 mühendis çal›flt› orada. 10–20–30 tonluk kayalar tafl›n›p kil ile birlikte baraj doldu. Sonra yaz geldi. Toprak kurudu her taraf toz oldu. Dev kamyonlar önünü göremedi ne yapt›k sulama yapt›k. Bu kültür. Hep birlikte çal›fl›p baflar›ld›. Çünkü mühendislikte bir kültür vard›r, o da sorun çözme kültürüdür. Mühendis, problem çözme kültürüne sahip olmal›d›r. Günümüzde hemen çekip gitmeler oluyor. Problemler çözülmeden gidiliyor. Mühendislikte her fley var. Fizik, kimya, biyoloji bunlar› ö¤reneceksin. Ben bugüne dek tüm projelere genel bir mühendislik kültürü ile yaklaflt›m. Tüm mühendislik insan unsurunda bulufluyor. Peki, ülkemizin insan potansiyeli mühendisli¤in istedi¤i bu insan imgesini sa¤l›yor mu? Ülkemizin insan kaynaklar› politikas› iyi flekillendiriliyor mu? Ben bilim adam› olmak için yola ç›kt›m. Bunun için olaylar aras›ndaki nedenselli¤i iyi bilmek laz›m. Ülkemizde insan kayna¤›n› planlayan iyi flirketler var. Ancak oran henüz düflük. ‹nsanlar e¤itilmeden ifller yapt›r›l›yor. Ancak ülkemiz d›flardan adam ithal etmeyi çok sevdi¤i için yeteri kadar bizim insan›m›z önemsenmiyor. Ama planlamalar flu anda fena de¤il. En son Bursa’da çal›flt›¤›mda orada insan kaynaklar› planlamas› yapt›k ve alt›n adam yakalamaya çal›flt›k. fiirketini al›p yükseltecek insan. Yarat›c›, bulucu ve çözücü adamlar laz›m. Bu Harvard’›n araflt›rmas› sonucunda ortaya ç›kan sonuç. ‹yi insan iliflkileri olan insanlar ve etik de¤erleri olan insanlar, mühendisler yetiflmeli. Ekip iflini iyi yapan ve iyi pazarlay›p satan insanlar flirketlerde olmal› ve yetiflmeli. ‹leriye dönük iyi hesaplar yapan insan flirketlerde baflmühendislerin yan›nda yetiflmeli. Burada olay 2’ye veya 3’e bölünüyor. fiirketlerin yüzde 80’i aile flirketleri. O zaman ailelerde kendi ailesini iyi yetifltirecek. Bunlar geliflemeye mecbur kald›lar. Napolyon’a sormufllar. ‹kinci defa girecek savafla. General tekrar savaflacaks›n neye ihtiyac›n var kazanmak için demifller. Herkes san›yor ki 2000 top, flu kadar asker falan diyecek. Napolyon, benim 7 generale ihtiyac›m var diyor. Fikir üretecek generallere. ‹flte bu adam laz›m flirketlere. 33 SÖYLEŞ Prof Dr. ‹lhami Karayalç›n >> Bundan 1000 y›l evvel bilim adamlar› sadece mühendis, fizikçi, kimyager ya da biyolog de¤ildi, bütün bilimlerle hafl›r neflirdi. Son y›llarda bu dar uzmanl›k mant›¤› de¤iflmeye bafllad›. Art›k büyük resim denilen olay ön planda. Holistik de deniliyor buna yani bütünü görmek, siz canl› hayata da, flehre de böyle bakmal›s›n›z. Türkiye’de karar vericilere ihtiyaç ço¤al›yor. Planlay›c›, kontrol edici laz›m. Büyük düflünebilen, flu anki süreç ilerde nas›l olacak, bunlar›n tümüne bakabilen kurmay dedi¤imiz kifli laz›m. fiimdi hocam mühendisin ne tür düflüncelere sahip olmas› gerekir? Mezun olduktan sonra özellikle. Yetiflmesi için ne tür becerilere sahip olmas› gerekir? Ben bunun üzerinde çok durdum. Anlatt›m y›llarca. Bir mühendis kendisine emanet edilen kuruluflu gelifltirmeli. 1.si çal›flt›¤› flirket kariyer plan›na önem vermeli. fiirketler mühendislerden iyi yararlanmal› ama kendi iç dünyas›n› da donatmal›. K›dem mühendislikte çok önemlidir. Asistan, doçent a¤abeylerinin yan›nda yetiflmeli. Enderun’da bu böyleydi. E¤itimi al›p, uzun süre iyi ustalar›n yan›nda yetiflmelidir. Doçent ona gel demeli sahip ç›kmal›. Kifliler kariyer planlamada dikkatli olmal›. Tabi burada firmalar›n mantalitesi de önemli. Ayr›ca meslek odalar› da üyelerine sahip ç›kmal›, yenilikleri duyurmal›, takip edip, bunlar› paylaflmal›. Tabiî ki mezun olunan üniversite de ö¤rencisine sahip ç›kmal›. fiirketler ürettikleri ürüne nas›l servis sa¤l›yorlarsa üniversitelerde böyle olmal›. Sonra mühendisin kendisi de sorumlu. Her yenili¤i ö¤renmeli. Hollanda mesela gelecek vaat edenleri al›yor. Para 34 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 veriyor kitap als›n, sosyal hayat›nda harcas›n diye. Mühendis oldum diploma ver olay› olmaz. Tüm bunlar sürekli ö¤retimle ilgili. Bak›n Harvard bana halen dergi gönderiyor. Yenilikleri anlat›yor. Endüstri mühendisli¤i bölümü 10 tane dergi ç›kar›yor. Hem bu ö¤rencilere derece de veriyor. Öyle kalm›yorsun. Üniversiteler dergi gibi materyalleri mezunlar›na göndermeli. Teknik e¤itimlerin yan›nda, mühendislerin dersleri nas›l olmal›? Felsefe derslerinin verilmesi gerekmez mi? Problem çözme ve tamamlay›c› dersler verilmesi laz›m de¤il mi? Tabiî ki. Mesela ABD’de mühendislere uygarl›k dersleri veriliyor. Mühendislere iyi konuflma, uzay bilimleri, anatomi, güzel yaz› v.b gibi dersler verilebilmeli. Ayr›ca sürekli seminerler var ABD’de, ‹TÜ’de de yap›lmaya baflland›. Elektrik mühendisi mesela, yunan filozoflar›n› bilmeden olmaz. Çünkü atom fizi¤inin temelleri o filozoflarca at›ld›. Felsefe çok önemli. Bana çok katk›s› oldu bu konunun. Kâinat› anlamadan, derinlemesine düflünmeden olmaz. Beyin sistemini bilmek laz›m. Köklü düflünce için gerekli bunlar. Ben flu anda dünyay› de¤ifltiren imparatorluklar› okuyorum ama Said Nursi hazretlerinin risalelerini de okuyorum. Hac› Bayram da okuyorum Thomas Aquinas ta okuyorum. Bunlar› da anlamam›z laz›m. Niçin var›z 1931 y›l›nda Sivas'ta do¤du. Erzurum Lisesi Fen kolunu bitirdi. 1954'te ‹.T.Ü. Makine Fakültesinden Mak. Yük. Müh. Diplomas› ald›. Haziran 1954 - Kas›m 1956 aras›nda, ‹stanbul Metro Projesini yapan Frans›z Firmas›nda Planlamac› olarak çal›flt›. 1956 - 1958 y›llar›nda A.B.D.’de Indiana Üniversitesi’nde ‹fl ‹daresi ve Purdue Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisli¤i Yöneylem Araflt›rmas› ‹htisas› yapt›. 1959'da ‹.T.Ü.’den Doktor - Mühendis payesi ald› ve Ö¤retim Görevlisi oldu. 1965 'de Endüstri Mühendisli¤i ve Yöneylem Araflt›rmas› dal›nda Doçent oldu. l966'da Harvard ‹flletme Fakültesi’nde (ITP) Uluslararas› ‹flletmecilik Ö¤retim üyeleri gelifltirme program›n› bitirdi. 1970 de ‹.T.Ü. Makine Fakültesi'nde Profesör oldu. 1972’de ‹.T.Ü. Üretim Yönetimi Kürsüsü Baflkan› oldu. ‹.T.Ü de Endüstri Mühendisli¤i Bölümü'nün kuruluflunda öncülük etti. ‹.T.Ü’de üç y›l senatör olarak görev yapt›. ‹.T.Ü’de çeflitli Fakültelerde 15'ten fazla Doktora ve 20 kadar Doçentlik tezi yönlendirdi. Ekim 1958'den 1976 sonuna kadar ‹.Ü. ‹flletme ‹ktisad› Enstitüsü’nde Ö¤retim Üyeli¤i yapt›. 1968'den 1976’ya kadar ‹.Ü. ‹flletme Fakültesi Üretim Yönetimi, Kantitatif Analizler, ‹flletme matemati¤i kürsülerini gelifltirdi. Bu fakültede 16 doktora çal›flmas› yönetti. 1969 - 1975 y›llar› aras›nda Bo¤aziçi Üniversitesi'nde ders verdi ve Endüstri Mühendisli¤i Bölümü’nün kuruluflunda öncülük etti. Hâlihaz›r da. Yönetim, Organizasyon ve Endüstri mühendisli¤i Dan›flmanl›k çal›flmalar› devam etmektedir. >> fiunu unutmamal›y›z, her fley de¤iflirken mühendis de de¤iflmeli. Ben 16 sene önceki mühendisim dememeli. Mühendisin bir uzay› var çok boyutlu. Mühendis yapt›¤› ifllerden dolay› ›st›rap çekmemeli. Mühendis sevecek insanlar›. toplumda? Bunlar› bilmemiz laz›m. Ben Nurettin Topçu’nun ö¤rencisiydim. O da Frans›z Morris Brondel’in ö¤rencisiydi. Büyük bilim adam›. Burada Topçu diyor ki; “biz hizmet etmek ve hareket etmek için yarat›ld›k. Günefl ne yap›yorsa onun gibi olmaya mecburuz. ‹nsan yaflamda misyoner olarak yetiflmeli.” ‹nsan olman›n gereklili¤i bunlar her ne kadar külfetli ve ac› olsa da gerekli. Hayat› anlamas› yani. Evet tabiî ki. Benim okudu¤um kitaplarda mühendislik kitaplar› yüzde 30’u geçmez. Ben hâlâ fizik, denklemler okuyorum. E¤er Kant okumazsan ak›lla, ak›lc›l›kla ilgili ortaya bir fley koyamazs›n. Ben büyük ressamlar›n kitaplar›n› da okuyorum. Ekrem Elginkan vard›. Erbakan’›n s›n›f arkadafl›yd›. ECA’y› kurdu. fiirketi her zaman helal kazanmak üzerine kurdu. Ben 33 y›l bu flirkette çal›flt›m. 200 den fazla adam yetifltirdim. Bir gün Ekrem Bey benimle görüflmek istedi. Ve yurt d›fl› seyahatlerini ve büyük ifl adamlar›n›n nas›l sanat ve ilime önem verdiklerini anlatt›. Sonra kendisi de ilim ve kültür dersleri almak istedi. O adamlar›n resime müzi¤e nas›l önem verdiklerini gördü. Kendisini kültürel olarak eksik gördü ve kendini gelifltirdi. ‹darecilerimizin, ifladamlar›m›z›n da bu örne¤e ihtiyac› var. Allah beni 100 trilyon hücreden yaratt›. Bütün kâinatla iletiflimimiz var. ‹nsan sürekli de¤iflmeli, geliflmeli. Mevlana hazretleri de buna de¤inmifltir. Allah›n istedi¤i yere varmak için, her zaman yeni pencereler açmak gerekti¤ini söylemifltir. Bu söylediklerinizle proje yönetimi kavram› çak›fl›yor. Ülkemizde proje yöneti- mi konusunda sorunlar var. Bu anlatt›klar›n›zla alakal› görülebilir proje yöneticili¤i. ‹yi proje yönetimi pek gelifltirilmiyor. Bu konudaki eksiklik hakk›nda ne söylemek istersiniz? Proje yöneticisi projenin amaç, boyut, kaynak, k›s›tlamalar›n› iyi bilmeli. Projenin ömrünü iyi bilmeli ve iyi tasarlamal›. Mesela Atatürk Baraj› bir proje ama sokak çocuklar›n›n korunmas› da bir proje. Türkiye de uçak sanayini oturtma da bir proje. Mesela yeni bir ürünün devreye sokulmas›. Projede bir senaryo bir de hayata geçirilmesi var. Ben ABD’de bir firmada 3 ay çal›flt›m. Birine gittim size kimler ba¤l› dedim. 2 kifli gösterdi adam proje müdürü olmufl ‹skoçya’n›n bir fabrikas› için. Adam orda hammadde bulacak, yürütecek falan. Proje yöneticisi çok fley bilen bir baflmühendis olmal›d›r. Projeyi iyi bir flekilde konumland›rmal›d›r ve projeye sahip ç›kmal›d›r. Geliflim aflamalar›n› ve rakiplerini iyi bilmeli. Ayr›ca ekonomiyi de iyi bilecek proje kaç sene sürecekse. Sosyal yap›y› da iyi bilmeli ayr›ca. Projeye ömrü boyunca sahip ç›kacak adam laz›m. Proje yöneticili¤i yani. Mühendis yetifltirilirken ona mühendislik eti¤i de verilebilmeli diye düflünüyoruz, sizin düflünceniz nedir? Ahlak konusu önemli. Ard›nda da terbiye var. Bu ahlak konusu Tanr› taraf›ndan gelmeli. Bir insan neden ahlakl› olsun? Olmal› çünkü hesap verece¤im düflüncesini unutmamal›. Ya Allah’a, ya vicdan›na. Ta çocukluktan bafllayarak bu böyle olmal›. Pascal’da da bu böyledir. Dua ediyorum ki der, Allah kalplerine inanç versin. Goethe’nin de dedi¤i gibi, “Allah’›m keflke beynimi biraz daha küçük kalbimi biraz daha büyük” yapsayd›n diyor. Herkes kendine bir ideal bir hoca bulmal›. Goethe der ki herkes deha olabilir ama herkesin yüksek bir amac› olamaz. Büyük bir amaç olmal›. Hayat›n›n içinde bir iç hoca bulacak. Bir de tüm d›fl dünyada hocas› olacak ve ikisine de benzemeye çal›flacak. Ben çok mistik bir hayat yaflad›m. Babam ben 16 yafl›ndayken öldü. Ö¤retmenimdi. Ben her fleyi araflt›rd›m. Asl›nda biz oraya onun gösterdi¤i yere varmak için yafl›yoruz. Çocuklar›n bayram ziyaretleri gibi. Tertemiz. Biz Allah’›n yolunda gidiyorsak temiz gitmeliyiz. Kabul etmeliyiz ki Osmanl›’dan sonra 50–60 y›ll›k bofl bir dönem geçirilmifl. Sevmeli ve sevgiyi flefkate dönüfltürmeliyiz. K›z›lderililer a¤aç görünce Allah’›m bu a¤aca ne güzel bir flekil vermiflsin diye dua ediyor. Hep bir aray›fl olmufl Rönesans gibi. Yenilenme laz›m bize. Bizde senelerce dondurulma olmufl. ‹flte flimdi ben flöyle diyorum. Umutsuz de¤ilim. ‹yi bir hayat yaflad›m. Mühendis olmak için ç›kt›m yola. Namazgâh’ta bir cami var. Oraya namaza gittim, ç›k›flta çocuklar camiden ç›kanlar›n ellerini öpüyorlar. O minnet ve sayg› düsturu mühendise de ait olmal›. Nurettin Topçu bir gün d›flar›da do¤ayla bafl bafla iken flöyle dedi. Kâinat› hissedebilmek ne büyük ne güzel bir fley. Mühendislik felsefesi bak›m›ndan bu bak›fl çok de¤erlidir. Mühendis kâinat› hisseden kifli olabilmeli. fiunu unutmamal›y›z, her fley de¤iflirken mühendis de de¤iflmeli. Ben 16 sene önceki mühendisim dememeli. Mühendisin bir uzay› var çok boyutlu. Mühendis yapt›¤› ifllerden dolay› ›st›rap çekmemeli. Mühendis sevecek insanlar›. Bu flekilde ailesini de sevecek, içinde yaflad›¤› toplumu da. Mühendis sürekli aflacak kendini. 35 DOSYA Türkiye’de mühendislik e¤itimi Geliflmifl ülkeler art›k inovasyon da denilen yenilikçi bir döneme do¤ru h›zla gidiyor. Mevcut olan› devam ettirmek ve yeni ürünler üretmek bu yenilikçi hareketin bir sonucu olarak karfl›m›za ç›k›yor. Bu yeni teknolojinin ilk ad›m›n› da e¤itim oluflturuyor. Bu yenilikçi hareketin içinde olacak, ülkesini daha yüksek seviyeye ç›karacak mühendisler art›k sadece bilgiyi ö¤renme de¤il bilgiyi üretime dönüfltürecek bir e¤itim sürecinden geçmelidir. Mimar ve Mühendis Dergisi olarak bizde bu say›m›zda sürecin nas›l olmas› gerekti¤ini sorgulad›k. Üniversite camias›ndan, ifl dünyas›ndan uzmanlarla konuyu ele alarak bilgiyi üretime dönüfltürecek mühendislerin nas›l yetiflmesi gerekti¤i, dünyada bunun nas›l yap›ld›¤› sorular›na cevaplar arad›k. 36 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Mühendislik e¤itimimiz dünya ile rekabet etmeli Geliflen ve de¤iflen dünyam›zda ülkelerin geliflmiflli¤i teknolojik güç ve birikim ile de¤il, yetifltirdi¤i mühendisler ve bu mühendislerin bu gücün devam etmesi için ürettikleri yenilikler ile ölçülmektedir. Ülkemizde art›k bu geliflmifllik seviyesine ulaflmak için yeterli donan›ma sahip ve yeni üretimler yapabilecek genç mühendisleri yetifltirecek bir e¤itim sistemi oluflturmal›d›r. Ü lkemizdeki üniversite e¤itimindeki eksikler malum. Ancak özellikle mühendislik e¤itimindeki eksiklikler çok önemli. Çünkü bu eksiklikler mühendislerimizin teknoloji üreterek ülkemizin ileri sanayi ülkeleri ile rekabete giriflmesinden ve zengin ülkeler aras›nda yer almas›ndan yoksunlu¤a neden olmaktad›r Bunun afl›lmas› ise uzun süredir konuflulan üniversite sanayi iflbirli¤i ile olacak bir olgudur. Di¤er yandan ülke kalk›nmas› üniversitelerimizdeki bilim üretimine, e¤itimin kalitesine ve iyi e¤itim alm›fl insan gücüne de ba¤l›d›r. Üniversitelerdeki sorunlar›m›z›n bafl›nda okullaflma oran›n azl›¤›, hatta b›rakal›m üçüncü kuflak üniversiteyi, birinci kuflak seviyesinde say›lacak üniversitelerimiz vard›r. Yeterli dersli¤i, yeterli ö¤retim kadrosu ve yeterli laboratuar ve ifllikleri olmayan bu üniversitelerin doktora e¤itimi için bölüm açmas› ise ister istemez mühendislik e¤itiminin kalitesini etkilemektedir, ki ülkemizdeki doktora süresinin uzunlu¤u ve bunun yol açt›¤› akademik verimsizlikler önemli bir sorun olarak düflünülürse bu tür üniversitelerin alt yap›s›n› tamamlamadan doktora program› açmas› sorunlar› büyütecek düzeydedir. 37 DOSYA-GRŞ >> Bilginin ve bilgi ak›fl›n›n son derece h›zl› bir flekilde de¤iflti¤i enformasyon ça¤›nda ne yaz›k ki kendilerini yenilemeyen ö¤retim elemanlar› da ö¤rencilerine yeteri miktarda bilgi aktaramamakta ve akademik yükselme için gerekli olan uluslar aras› yar›flta geri kalmaktad›r. Lisans Düzeyinde Sorunlar Yukar›da sayd›¤›m›z olumlu yönlere ra¤men mühendislik e¤itiminde elbette bir tak›m sorunlarla da karfl›lafl›lmaktad›r. Baflta temel bilimlere gereken önem verilmemesi, daha sonra not sistemindeki yanl›fll›klar ö¤rencileri pratik bilgiden çok teorik bilgilere yönlendirmekte ve bu da mühendislerin meslek hayatlar›nda bocalamalar›na neden olmaktad›r. Baz› ö¤rencilerin ise iflin kolay›na kaç›p sadece s›nav dönemlerinde fotokopiler arac›l›¤›yla derslere haz›rlanmalar› kendileri için büyük öneme sahip dersleri yeterince ö¤renememelerine neden olmaktad›r. Bunun sonucunda ifl hayat›nda bilgi eksikli¤iyle karfl› karfl›ya kalmalar›na sebep olmaktad›r. Üniversitelerden kaynaklanan sorunlara da de¤inirsek, son y›llarda ülkemizde s›kça gözlemlenen üniversitelerde kontenjan art›r›m›, dersi tekrar alma ve aftan dönme gibi nedenlerle s›n›flar afl›r› kalabal›k hale gelmekte ve bunun sonucu olarak da derslerin izlenmesi, ödev ve s›navlar›n yap›l›p de¤erlendirilmesi zorlaflmaktad›r. Kalabal›k s›n›flara ders anlatan, s›nav haz›rlay›p okuyan, harcad›¤› eme¤in karfl›l›¤›n› ö¤renci baflar›s› ve ekonomik olarak yeterince alamayan ö¤retim eleman›, kaynak ve zaman darl›¤›ndan dola- 38 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 y› araflt›rma görevini yeterince yerine getirememektedir Bilginin ve bilgi ak›fl›n›n son derece h›zl› bir flekilde de¤iflti¤i enformasyon ça¤›nda ne yaz›k ki kendilerini yenilemeyen ö¤retim elemanlar› da ö¤rencilerine yeteri miktarda bilgi aktaramamakta ve akademik yükselme için gerekli olan uluslar aras› yar›flta geri kalmaktad›r. Akademisyenlerin kendi alanlar› ile ilgili uluslar aras› kongrelere kat›l›mlar› ise çeflitli ekonomik ve bürokratik nedenlerle zorlaflmakta, bu sebeple de kendini gelifltirmeye aç›k ö¤retim elemanlar› yerinde saymaktad›r. Di¤er ve belki de en büyük sorun, özel sektörün maafl cazibesidir. Belki de üniversitede kalmay› ve ö¤rencilere faydal› olmay› isteyen mezunlar, özel sektörden gelen dolgun maafl ve iyi f›rsatlar› geri çevirememektedir. Baz› ö¤retim elemanlar› ise akademik kariyeri kendisine hedef görse dahi, bu kariyeri maafl› ve flartlar› daha iyi oldu¤u için yurt d›fl›nda yapmakta ve ülkesine dönmeyi düflünmemektedir. Doktora Süreleri Çok Uzun Son y›llara kadar Avrupa’da doktora sürelerinin uzunlu¤u ancak özellikle Bologna Süreci’nden bu yana Avrupa ülkelerinde bu süre dört y›l ile s›n›rland›r›lm›fl durum- da. Türkiye’de en çok lisansüstü ve doktora ö¤rencisi, ‹TÜ’de yaklafl›k sekiz bin civar›nda lisansüstü ve doktora ö¤rencisi ö¤renim görmekte, doktora bölümündeki ö¤rencilerin say›s›1500 kifli civar›nda. Nitekim ‹TÜ YÖK’e baflvurarak bir bilim üniversitesine dönüflmek için sadece lisansüstü ve doktora düzeyinde e¤itim vermek istedi¤ini beyan etti. Yurt d›fl› ile bir k›yaslama olmas› bak›m›ndan ‹sviçre’nin Lozan flehrinde üçüncü büyük üniversite olan EPFL (Ecole Polytechnique Fédérale Lausanne ) bu konuda örnek verilebilir. Bu üniversitede 1500 doktora ö¤rencisi var, ancak her y›l mezun olan ö¤renci say›s› 300 ve hepsi de sanayinin içinde uygulamal› ifller de çal›fl›yorlar, patente dönüflen ifller yap›yorlar. Bizde de birçok üniversite de her y›l 150 civar›nda ö¤renci mezun oluyor, ancak mühendislik e¤itimi uzmanlar› bu say›daki mezunun hiç birinin sanayiye dönük ifller yapmay›p, akademik kariyere devam ettiklerini söylüyorlar. Uzmanlar, ülkemizdeki doktora süresinin sekiz hatta 10 y›l› buldu¤unu, ancak10 y›lda bitmifl bir doktora nas›l faydal› olup olmayaca¤›n›n bir hayli tart›flmaya aç›k oldu¤unu söylüyorlar. Çünkü teknolojideki h›zl› geliflmeler göz önüne al›nd›¤›nda bafllan›lan günle bitti¤i gün aras›nda ciddi teknolojik de¤iflim oldu¤unu belirten uzmanlar, bunun da o kifliyi bilimsel ve teknolojik aç›dan geri kalm›fl durumunda b›rakaca¤›n› aktar›yorlar. Kimi uzmanlar doktoralar›n verimsizli¤ini elefltirerek bu iflin adeta mesle¤e dönüfltü¤ünden dem vuruyorlar. Doktoraya devam ederken, yol kazalar› d›fl›nda, yani doktoran›n rastlant›sal olarak ayn› konuda olmas›, ya da hocan›n ö¤renciye dan›flman olmaktan vazgeçmesi gibi istisnalar d›fl›nda befl y›lda bitmesi gerekti¤ini vurguluyorlar. Buna kan›t olarak da biz de sekiz y›l doktora e¤itimi yapan ö¤rencinin, yurt d›fl›ndaki üniversitelerde 5 y›lda e¤itimini tamamlay›p geldi¤ini ortaya koyuyorlar. Tüm bunlar bu reformlar›n bir arz talep meselesi oldu¤unu, bu olmad›kça köklü reformlar›n yap›lmas›n›n zor olaca¤›n› düflünürsek bu olmad›kça da Bologna Süreci vb. uyarlamalar›n yeterince verimli olmas› zorluklarla karfl›laflacakt›r. Bu bak›mdan çözüm sanayi üniversite iflbirli¤i yap›lmas›ndan geçiyor. Bu oldu¤u zaman uzun süreli doktoralara en baflta sanayinin itiraz edece¤i çok aç›kt›r. Bu bak›mdan öncelikle arz talep dengesini oturtmam›z gerekiyor. Yay›nlar Ürüne Dönüflemiyor Üniversite ile sanayi aras›ndaki kopukluk en çok AR-GE alan›nda geri kalmam›za yol aç›yor. Bu nedenle üniversitelerimizdeki yay›nlar ticari ürüne dönüflmüyor, üniversitelerin ço¤unda yap›lan yay›nlar bu anlamda bir fayda üretemiyor.. Mühendislik fakültelerinde yay›nlanan makaleler bakarak mühendislik teorisi anlam›nda çal›flmak isteyen ö¤rencinin o alana kayd›r›lmas›, uygulama alan›nda ise ciddi bir sanayi iflbirli¤i sa¤lanarak AR-GE’ci mühendislerin yetiflmesi gerekti¤i çok aç›k. Yine sanayiden gelen flikâyetler mühendislik fakültelerinde sanayi iflbirli¤inin öneminin fark edilmedi¤i ve akademik üretimin sanayiye destek olmad›¤› yönündedir. Bu nedenle daha çok uygulama, daha çok bilim iliflkisinin sa¤l›kl› bir denge içinde olmas› gerekliliktir. Sanayi kurulufllar›ndaki yöneticilerimizde “biz bizim üniversitelerimizde baflkalar›n›n problemlerini çözüyoruz. Yay›nlanan makaleleri ABD’de bir sanayi flirketi al›yor ve ürüne dönüfltürdükten sonra onu yüksek fiyatla bana sat›yor. Oysa bizim kendi problemlerimizi çözmemiz laz›m, zaten nitelikli insan a盤›m›z var, olan› da biz kullanam›yoruz,” fleklinde. Bologna Süreci Mühendisli¤e Boyut Atlat›yor Bilindi¤i gibi AB süreci üniversitelerimizi de etki alan›na almaktad›r. Bologna Süreci ad› verilen bu süreç ülkemizdeki e¤itime ve özellikle de mühendislik e¤itimine ciddi katk›lar sa¤layacak niteliktedir. Bologna Süreci AB içinde e¤itimde belli bir ortak standard› tutturmak için bafllad›. Ama ö¤renci merkezli e¤itim sistemi ve e¤itimdeki kalite yükseltici boyutlar› ile baflka ülkelerce de örnek al›nmakta. Hâlihaz›rda aralar›nda AB’ye üye olmayan 46–47 ülke aras›nda da bu model uygulanmakta, ABD süreci izlemek için gözlemci göndermektedir. Ülkemizde 2001 y›l›nda bu anlaflmaya imza atarak bu sürecin bir parças› oldu. fiu anda YÖK içindeki uzmanlar Türk Yüksek Ö¤retim Yeterlikleri Çerçevesi’ni haz›rl›yorlar. Bu yeterlikler çerçevesi Avrupa fiemsiye Yeterlikler Seviyesine uyacak bir kapsamda haz›rlan›yor. Sadece mesleki yeterlikler eksik, çünkü oras› standartlar bak›m›ndan kimi karmafl›k noktalar› içeriyor. Ancak onlar›n da bu sürece dâhil olmalar› için çal›flmalar sürüyor. Bu çal›flmalar bitti¤inde her üniversite bu çerçe- veyi sa¤layacak mezunlar için bu çal›flmalar sürecinde standartlar oluflturulmaya çal›fl›l›rken doktorlar da makale say›s› düflürüldü. Bunun nedeni ülkemize özgü koflullar. Henüz alt yap›s›n› tamamlama sürecindeki üniversitelerimiz ise büyük kentlerimizdeki belli bafll› üniversiteler aras›nda bu standartlar›n sa¤lanmas› konusunda önemli farkl›laflmalar mevcut. Burada di¤erlerinin geri kalmamas› için makale say›s›na iliflkin belli bir rakam vermemeye çaba gösterdik. Çünkü belirli üniversiteler bunu sa¤layabiliyor ama birçok üniversite bunu sa¤layam›yor, bundan dolay› orada bir minimum konuldu ve say› olarak belirtmekten çok flunu flunu yapabilir diye esnek bir konum yarat›ld›. Birde doktora da baz› sorunlar var. Doktorada da mesela t›ptaki ‹htisas PHD, >> Çözüm, sanayi ve üniversitede iflbirli¤i yap›lmas›ndan geçiyor. Bu oldu¤u zaman uzun süreli doktoralara en baflta sanayinin itiraz edece¤i çok aç›kt›r. Bu bak›mdan öncelikle arz talep dengesini oturtmam›z gerekiyor. sanatta yeterlilik PHD’ ye mi tekabül ediyor, bu türden henüz tamamen çözüme kavuflmam›fl gri alanlar mevcut. Bunun d›fl›nda çerçeve büyük oranda haz›rland›. Her bölüm için bu alana özgü yeterlikler çerçevesi. oluflturuldu. Bunlar ulusal yeterlikler çerçevesinin alt›nda yer alacak ve bu ana çerçeve ile uyumlu olacak. Bunun kesin halini almas› için çeflitli yerlere yaz›lmaya baflland›, mesela mühendislik için MDK’lara yaz›ld›, TUBA ve TÜB‹TAK’a, mühendis odalar›na yaz›ld›, sanayi odalar›na yaz›ld› ve onlardan gelen bilgilerle çerçeve son halini alm›fl olacak. Bu flekilde her mühendislik için mühendislikle ilgili yeterlikler nas›l olmal› sorusu cevab›n› bulmufl olacak. Bu yeterlikler sa¤land›¤›nda diplomalar Avrupa’da da geçerli olacak ve bu flekilde mühendislerimiz Avrupa baflta olmak üzere birçok ülkede rahatça ifle girebilecek. Akademisyenlerimiz Avrupa ülkelerinde ve belli bafll› dünya üniversitelerinde çal›flabilecek. Bu yeterlikler bir anlamda serbest dolafl›m hakk› tan›yor. E¤er bu süreç tamamlanmam›flsa söz konusu üniversite yüksek e¤itim kurumu olarak görülmüyor. Bu k›staslar tamamland›¤›nda mühendislik e¤itimin kalitesinin bir hayli yukar›lara t›rmanaca¤› görülebiliyor ve flu anda da mü- hendislik fakülteleri bu standartlara uymakta bafl› çekiyorlar. Ancak burada as›l tehlike mifl gibi yap›lmas›. Bunun için de YÖK’ün müdahil olmas› gerekli. Asl›nda YÖK çok güzel bir rehber haz›rlam›fl durumda. Bu rehberlerin tan›t›lmas› gerek üniversitelere. Metodolojiye ihtiyaç var çünkü. Neyin nas›l yap›lmas› gerekti¤i aç›klanm›fl. Dahas› da var, üniversiteler bu iflin e¤itimini almal›d›r bu sayede standartlar›n sa¤lanmas› konusunda daha h›zl› yol alacakt›rlar. Sanayi ‹le Üniversiteler Uyumlu Olmal› Konunun sanayi üniversite iliflkileri boyutuna da de¤inmek gerekiyor. Konuya flu eksende yaklafl›labilir. Sanayici ne ister? Araflt›rmac› m›, tasar›mc› m›, uygulay›c› m› ister, pazarlamac› m› ister, olan teknolojiyi al›p Türkiye’de uygulamas›n› yapan, bak›m onar›m yapan m› ister? Gerçek flu ki sanayici kendi ne yap›yorsa onu istiyor. 39 DOSYA-GRŞ >> Bu anlamda teknolojiyi yapan ve yüksek teknoloji üreten, dünyada bundan dolay› güç, kuvvet ve paraya sahip olan, GSMH’ye en yüksek katk›y› yapan sektörlere girmemiz konusunda bizdeki sanayicinin de, devletin de çok istekli olmad›¤› yönünde kuflkular var. Bu anlamda Türkiye’ye bak›ld›¤›nda hangi sektörler var, ne yap›yorlar buna bakmak gerek. Bu anlamda teknolojiyi yapan ve yüksek teknoloji üreten dünyada bundan dolay› güç, kuvvet ve paraya sahip olan, GSMH’ye en yüksek katk›y› yapan sektörlere girmemiz konusunda bizdeki sanayicinin de devletin de çok istekli olmad›¤› yönünde kuflkular var. Mesela mele¤inde bir hayli baflar›l› bir mühendisimiz kendi deneyimleri çerçevesinde flu kan›ya varm›fl durumda. “Tec- 40 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 rübemle sabittir, ben uzun y›llar telekomünikasyon flirketinde çal›flt›m önceden 2 yerli telekomünikasyon flirketi ki bunlar telefon santralleri, onun iletimini sa¤layan transmisyon sistemi konusunda görece kendi AR-GE’sini yap›p ürünlerini tasarlayan bir fleyler ortaya koymaya çal›flan firmalard›. Hatta yurtd›fl›na da teknoloji ihrac eder duruma gelme yolundalard›. Zaman içerisinde pek çok ekonomik dalgalanma nedeni ile bu iki flirketin birisi iyice batt›, di¤erini de kesip kufla çevirdiler. fiimdi böyle olunca sektörlerimiz, otomotiv, tekstil gemicilik, inflaat, mütteahitlik v.b. büyük sektörler önemli burada. Mesela otomobil 30–40 bin liraya al›nabilir. Çok lüks de¤ilse tabi. Tekstilde de marka de¤ilseniz çok iyi bir gelir sa¤lam›yor size. Geliflmifl ülkelerde tekstil üretilmez çok fazla. Gemicilik önemli ama çok fazla bilgim yok. ‹flçilik yani. ‹nflaat ve mütehattitlikte de fazla bilgim yok ama fena de¤iliz galiba. Havaalanlar› falan yap›yoruz. Yani gelir getiren fazla sektörümüz yok. Ama uzay, t›p, ilaç, telekomikasyon, askeri sanayi gibi sektörler iyi gelir getiriyor. Stratejik sektörler. Nükleer de var tabi. Bu konularda önemli bir plan›m›z olmas› laz›m. Devletin bir plan› olmas› laz›m. E¤er bir konuda ilerleyeceksek, tüm aflamalar› uygulamak çok uzun bir süreç. Mesela araflt›rma çok zor bir süreç. Küçük flirketler için çok çok zor. Burada önemli olan bizim bunlar› yapmam›z laz›m. Bunu ürüne çevirmek daha zor. Mesela ‹srail askeri araç üretiyor. Bununla para kazan›yor. Bizde yok. ‹flin kilidi olan ifllere yat›r›m yap›yorlar. 30–40 milyar dolarl›k flirketleri var bu adamlar›n. ‹laç flirketleri mesela. Turgut Özal zaman›nda ben bizzat yaflad›m. Savunma sistemleri için her fleye yüzde 3 vergi bindi. ‹yi niyetli güzel bir projeydi. Paralar topland›. Büyük flirketlerimizi savunma sanayi dedi¤imiz alanlara yönelttiler. Ama istenilen oluflum yakalanamad›. Tüm bunlar› özetlersek ben hocam›n anlatt›¤› Bologna Süreci’nin önemine inan›yorum. Yeterli seviyede gençler olmal›. Örne¤in iletiflim becerileri yükseltilmeli. Bunu uygulatmak laz›m.” Savunma sanayi baflta olmak üzere teknolojik geliflim sa¤lamada önemli olan offset konusunda ise bir yöneticimiz bizimle gözlemlerini flu flekilde paylaflarak, iletiflim becerisi ile mühendislik aras›ndaki ba¤› gösterdi. “Offset baflar›l› olamad› ülkemizde. Havac›l›k sektöründe de görüldü¤ü gibi. Biz off set kapsam›nda hormonlu, gereksiz flirketler oluflturduk. Offset kapsam›nda sizin yapt›klar›n›z›n bir bölümünün yerli yap›m olmas› gerek. Bunlar›n nerde yap›laca¤› belli, bu yap›lanlar›n da belli çarpanlar› var. fiimdi uçak ald›¤›n›z zaman bunun iflçilik maliyeti TA‹’de 76 Euro, ‹spanya’da 36 Euro saatli¤i. fiimdi adam›n size bunu yapt›rmas› için Offset olmas› laz›m. Ama flirket ne yap›yor TA‹’ ye yapt›rabiliyorsa, TA‹’ye, yapt›ram›yorsa, cezas›n› ödeyip d›flar›da yapt›r›yor. Kurumlar›m›z›n yap›lanmas› serbest piyasa koflullar›na uygun olmad›. Organizasyonda profesyonel yap›lanman›n olmas› laz›m. Biz TA‹ firmas›n› örnek verdik. Mesela havac›l›k sektörüne ifl yaparken devaml› standart artar. S›n›rland›rmalara gidemezsiniz. ‹yi ifl yapman›z laz›m. Devaml› çal›flan bir atölyeniz olmas› laz›m, ama bu atölye kendi bünyenizde ve haftada 1 saat çal›fl›p di¤er günler bofl oturuyor. Ama siz o geriye kalan zaman› da atölyenin paras› olarak veriyorsunuz. Bu durumda maliyetiniz art›yor. Ama bünyede de¤il de mesela organize sanayide bir atölyeniz olsa haftada 1 saat size ifl yap›p kalan zamanda baflkalar›na çal›fl›yorsa sizin maliyetleriniz otomatik olarak düfler bu bir. ‹ki, bu d›flar›daki atölye piyasaya ifl yapt›¤›ndan sektörün standartlar›na uygun ifl yapmak zorunda oldu¤undan sizin standartlar›n›z da yükselir. Böylece kapasitesi yükselecek havac›l›¤a ifl yaparken belki otomotiv sektörüne de ifl yapacak. Bu flekilde yapt›¤›n›z teknoloji ithali söz konusu çözüm ortaklar› nedeni ile bir anda pek çok sektöre yay›lacak ve sizin teknoloji üretim kapasitenizi yükseltecek. Ama siz her fleyi tek bir merkezde toplarsan›z her fley burada birikir ve d›flar›ya taflmaz ve orada kal›r.” Bu eksende düflünüldü¤ünde Türkiye mesela otomobilde % 80 ameleli¤ini yap›yor, % 10 mühendislik. Tekstil de % 80 amelelik, % 5 mühendislik ve inflaatda ise % 70 amelilik, % 20 mühendisli¤ini yap›yor. Gemicilikte ise % 90 amelelik % 10 mühendislik. Bu kapsamda düflünürsek ac› gerçeklik flu. E¤er Türkiye’de mühendislik e¤itimi ileri sanayi ülkelerindeki gibi olsayd› tüm bunlar olmazd›. Yarat›c› Mühendisler Sanayide Kendine Yer Bulam›yor Üniversite sanayi iflbirli¤i kapsam›nda pek çok mühendis ise sanayi ile iflbirli¤ini kuflkusuz çok önemli oldu¤unu, ancak bizdeki sanayi sektörünün de teknoloji üretmekten çok teknoloji ithal etmeyi daha rantabl gördü¤ünü belirtiyorlar. Bu kapsamda görüfllerine baflvurdu¤umuz bir mühendis flu görüflleri dile getirmekte. “Bu söyledikleriniz ortamla da alakal›. Asl›nda burada e¤itim al›p gidip ABD’de harikalar yaratan mühendislerimiz var. Ama ayn› kifli burada ayn› fleyleri sergileyemeyebiliyor. ‹mkân olamadan vasat fleyler ortaya konuyor. Adam doktora yap›yor patent al›yor, patent almadan ürünü koyuyor. Adam ABD’de böyle çal›flm›yor. Elektronik devre yapm›fl, patent alm›fl, 10 sene ürün gelifltikten sonra ürünü ortaya koyuyor. 3 veya 5 örnek isteseniz ufak ifllere bakmam diyor. Bu söyledi¤im ürün de California Üniversitesi’nin teknopark› gibi çal›flan bir flirketin üretti¤i ürün. Bunu yüksek teknolojiye sat›yor. En fazla 40–50 graml›k fley. Siz almak için s›raya giriyorsunuz. Adam bize yurt d›fl›ndan ilk defa siz baflvuruyorsunuz demiflti. Biz bu cihaz›n patentini almal› ve üretimini yapmal›y›z. Tasar›m tek bafl›na üniversitenin yapabilece¤i bir fley de¤il, TÜB‹TAK v.b. kurumlar da devreye girmeli. Yo¤un iflbirli¤i ile ancak biz para getiren fleyler yapabiliriz.” Ülkemizde AR-GE’ci mühendisin çok az say›da olmas›n›n bir baflka nedeni de yarat›c› düflünebilme. Gerçek flu ki elefltirel bak›fl›n olmad›¤› hiçbir yerde e¤itimden, üniversiteden bahsedemeyiz.. Bu olmadan yarat›c› düflünme geliflmez, tasar›m yapabilen, ürün ortaya koyabilen kifliler olmaz.. Bu bak›mdan üniversitelerimizin özgür düflünme imkân› sa¤layan yerler olmak konusunda hala s›k›nt›lar› oldu¤u hem birçok akademisyen, hem de ö¤renciler taraf›ndan dile getirilmektedir. E¤itimde Farkl›laflma ve Çok Yönlülük Önemli AR-GE’ci mühendisin ortaya ç›kmas›nda multidisipliner bir e¤itimin gereklili¤i de yurt d›fl›ndaki yeni e¤itim e¤ilimleri göz önüne al›nd›¤›nda aç›kça gözüküyor. Ülkemizde mühendislikle ilgili 23 meslek odas› var ve 100’e yak›n mühendislik bölümü var. Yine ülkemizde 343 bin tane de mühendis var. Orman mühendisleri, g›da mühendisleri bir sürü mühendis ve bunun alt dallar› var. Yani bu 343 bin insanla ne kadar de¤er üretiyoruz. Burada e¤itim kurumlar›n›n kendi içinde ayr›lmas› ve ö¤rencinin buna göre yönlendirilmesi önemli. AR-GE ve tasar›m mühendisleri daha çok buna uygun bir e¤itim almal› buna göre yönlendirilmeli. >> Mühendisli¤in bilimini yapmak isteyenler ise daha farkl› daha bilim eksenli bir e¤itim almal› ve ona göre yönlendirilmeli. Bir de art›k mühendis derken sadece iflletmesi olan AR-GE ile ilgilenen bir kifliden bahsedilmemesi laz›m. Sosyal bilimleri bilen, eflyaya bak›flta derinli¤i yakalamas› gereken kiflidir mühendis. Yani mühendisin ona göre e¤itim almas› laz›m. Mühendisli¤in bilimini yapmak isteyenler ise daha farkl› daha bilim eksenli bir e¤itim almal› ve ona göre yönlendirilmeli. Bir de art›k mühendis derken sadece iflletmesi olan AR-GE ile ilgilenen bir kifliden bahsedilmemesi laz›m. Sosyal bilimleri bilen, eflyaya bak›flta derinli¤i yakalamas› gereken kiflidir mühendis. Yani mühendisin ona göre e¤itim almas› laz›m. Mühendislik e¤itiminde ciddi eksikliklerimiz var.Mühendislerimizin ekonomi bilmesi gerekir. Çünkü bir sürü sat›n alma karar› veriyor mühendis. Hukuk bilmesi gerekiyor bu olmazsa olmaz bir fley. Çünkü biz çok az biliyorduk. Üniversiteyi bitiren bir arkadafl›n ö¤renmeyi ö¤renmifl olmas› laz›m. Kendi bafl›na bir konuyu ö¤renebiliyor, araflt›rmas›n› bilmeli. Her fleyi söylememek laz›m onlara. Mana ö¤renimi eksik. Transferde fleffafl›k mesela. Sadece mekanizma ö¤renmek yetmez. Bütünü kavrayacak bir bak›fl laz›m. Kimi özel üniversiteler kendi teknopark›n› iyi kullanmaya çabal›yor. Asl›nda baz› meslek yüksek okullar› ve baz› üniversiteler halen 1. kuflak üniversite gibi sadece bilgi aktar›m› sa¤l›yorlar. Türkiye’de bu hâlâ var. Meslek yüksek okullar›n›n beceri kazand›rma konusunda ciddi eksikleri var ne yaz›k ki. 2. kuflak üniversite bizde zaten çok var. Vak›f üniversiteleri zaten c s›n›f›. Bu iflten para kazanmay› de¤il insana yat›r›m yapmay› amaçlayan üniversite olmal›. ABD’de bu üniversiteler azd›r ama herkes oraya doktora yapmaya gider. Bizde de art›k üçüncü nesil üniversitelerin olmas› ve say›lar›n›n artmas› gerekiyor. Aç›k ki sanayinin gereksinim duyaca¤› mühendisler ‘Üçüncü Kuflak’ üniversitelerden ç›kacakt›r. 41 DOSYA-MAKALE Avrupa Yüksekö¤retim Reformu Bologna Süreci Bologna Süreci e¤itimin ve e¤itim kurumlar›m›z›n kalitesini artt›r›rken, ö¤rencilerimizin istihdam edilebilirli¤ini kolaylaflt›racak, akademik tan›nmay› sa¤layacak, karar alma süreçlerinde eflit paydafllar olarak yer alma imkân› sa¤layacak ve ö¤retilen de¤il; ö¤renen birey olmalar›n› sa¤layacakt›r. Prof. Dr. M Zafer Gül Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisli¤i Bölüm Baflkan› ve YÖK Bologna Süreci Uzman› D ört Avrupa ülkesinin (UK, Fr, Ger, ‹t) e¤itim bakanlar› 98 y›l›nda Paris’te gerçeklefltirdikleri bir toplant›da Avrupa ülkelerinin e¤itim sistemlerindeki farkl›l›klar›n getirdi¤i zorluklar› aflmak amac›yla Sorbon Deklarasyonu’nu (Jo›nt Declarat›on On Harmon›sat›on Of The Arch›tecture Of The European H›gher Educat›on System2) imzalad›lar. Bilahare, 1999 senesinde Bologna’da toplanan 29 Avrupa ülkesi e¤itim bakanlar› “Avrupa Yüksek Ö¤renim Alan›n›” oluflturma karar› alarak “Bologna Sürecini” bafllatt›lar. Kat›lan ülkeler her iki senede bir toplanacak ve sürecin geliflimini gözden geçireceklerdi. Türkiye sürece 2001 y›l›nda dâhil olmufltur. fiu anda sürece imza atan ülke say›s› 46’ya ulaflarak AB ülkelerinin say›s›n› aflm›flt›r. Bologna Süreci bafllang›çta alt› ana eylem alan›n› kapsamaktayd›: 1. Kolay anlafl›labilir ve birbiriyle karfl›laflt›r›labilir yüksekö¤retim diploma ve/veya dereceleri oluflturmak, 2. Yüksekö¤retimde lisans ve lisansüstü olmak üzere iki/üç aflamal› derece sistemine geçmek, 3. Avrupa Kredi Transfer Sistemini (AKTSECTS3) uygulamak, 4. Ö¤rencilerin ve ö¤retim elemanlar›n›n 42 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 hareketlili¤ini sa¤lamak ve yayg›nlaflt›rmak, 5. Kalite güvencesi sistemleri a¤›n› oluflturmak ve yayg›nlaflt›rmak, 6. Yüksekö¤retimde Avrupa boyutunu gelifltirmek. 2001 y›l›nda Prag’da düzenlenen toplant›da bunlara üç eylem alan› daha ilave edilmifltir: 7. Hayat boyu ö¤renimin teflvik edilmesi, 8. Ö¤rencilerin ve yüksekö¤retim kurumlar›n›n sürece aktif kat›l›m›n›n sa¤lanmas›, 9. Avrupa Yüksekö¤retim Alan›’n›n (AYAEHEA4) cazip hale getirilmesi. 2003 Berlin toplant›s›nda “Avrupa Araflt›rma Alan›n›n” (AAA-ERA5) kurularak, EHEA ile aralar›nda sinerji oluflturmas› da onuncu eylem plan› olarak belirlenmifltir. Bizler, ö¤rencilerimize ve genel olarak toplumumuza e¤itim alan›nda ve kendi ihtisas alanlar›nda en iyi f›rsatlar› sunmakla yükümlüyüz. Ö¤rencilerimiz bir tak›m anahtar becerileri, güncel ifle özgü becerileri, dil becerisi, kültürleraras› beceri gibi temel becerileri e¤itimleri s›ras›nda kazand›rmal›y›z. Yeterlikler Çerçevesi Önemli Bütün bu süreçte “Yüksekö¤retim Yeterlilikler Çerçevesi”nin belirlenmesi önemli >> Bütün bu çal›flmalar Bologna Süreci’ne dâhil ülkelerin yüksekö¤retim sistemleri aras›nda uluslararas› iliflkilendirmeyi sa¤lamak (fleffafl›k), yüksekö¤retim sistemlerinin birbirini tan›mas›n› kolaylaflt›rmak (tan›nma), ö¤renenlerin ve mezunlar›n hareketlili¤ini art›rmak (hareketlilik) ifllevlerini sa¤layacakt›r. bir yer tutmaktad›r. Yeterlilik, bir e¤itim kademesini baflar› ile tamamlayan bir kiflinin neleri bilece¤inin, neleri yapabilece¤inin ve nelere yetkin olaca¤›n›n tan›m›d›r. Yeterlilikler çerçevesi bunlar› organize eden ve s›n›fland›ran yap›d›r. Bu ba¤lamda önce sadece yüksekö¤retim kademelerini ihtiva eden “Avrupa Yüksekö¤retim Alan› için Yeterlilikler Çerçevesi” (QF EHEA6) haz›rland›. Daha sonra tüm e¤itim kademelerinin göz önüne al›nd›¤› “Yaflam Boyu Ö¤renim için Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi”nin (EQF-LLL7) uygulanmas› 2008 y›l›nda Avrupa Birli¤i tavsiye karar› olarak al›nd›. ‹ki çerçevenin yaklafl›m› benzerdir. Sürece dahil olan her ülkenin EQF ile uyumlu kendi “Ulusal Yeterlilikler Çerçevesini”(UYÇ) haz›rlamas› beklenmektedir. Ulusal Yeterlilikler Komisyonu ve Çal›flma Gurubu Türkiye UYÇ’sini 2009 ortalar›nda önemli ölçüde tamamlam›flt›r. S›ra TUYÇ ile uyumlu “Alana Özgü (Sektörel) Yeterlilikler” çerçevelerinin haz›rlanmas›na gelmifltir ve bu konuda çal›flmalar devam etmektedir. Alana özgü yeterliliklerden kas›t mühendislik, e¤itim, t›p, fen, sosyal ve befleri bilimler, hukuk gibi temel sektörlerde e¤itim görmüfl ö¤rencilerin bu e¤itimlerini tamamlad›klar› zaman kazanmalar›n› bekledi¤imiz bilgi, beceri, Yük. Ö¤r. Düzeyleri ‹lk Ve Orta Ö¤r. Düzeyleri EQF - LLL EQF Düzey 8 EQF Düzey 7 EQF Düzey 6 EQF Düzey 5 EQF Düzey 4 EQF Düzey 3 EQF Düzey 2 EQF Düzey 1 ve yetkinliklerdir. Bu alanlar›n alt›ndaki her “program”da ise birtak›m dersler belirlenen sürelerde okutulmaktad›r. Bu derslerin “Ders Ö¤renme Ç›kt›lar›”, “Ö¤renci ‹fl Yükleri” ve bunlarla iliflkili olarak AKTS kredilerinin bu süreç çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir. Ders Ö¤renme Ç›kt›lar›n›n toplam›, belirlenen e¤itim süresi sonunda ö¤rencinin hedeflenen “Program Ç›kt›lar›n›” kazanmas›n› sa¤lamal› ve bu Program Ç›kt›lar› da Alana Özgü Yeterlilikleri kazand›rmal›d›r. Bütün bu çal›flmalar Bologna Süreci’ne dâhil ülkelerin yüksekö¤retim sistemleri aras›nda uluslararas› iliflkilendirmeyi sa¤lamak (fleffafl›k), yüksekö¤retim sistemlerinin birbirini tan›mas›n› kolaylaflt›rmak (tan›nma), ö¤renenlerin ve mezunlar›n hareketlili¤ini art›rmak (hareketlilik) ifllev- QF-EHEA 3. Seviye (Doktora) 2. Seviye (Yük. Lisans) 1. Seviye (Lisans) K›sa Seviye (Ön-lisans) AKST 180-240 90-120 180-240 120 lerini sa¤layacakt›r. Avrupa Yüksekö¤retim ve Araflt›rma Alan›’n› oluflturmak için yap›lacak reformlar› ifade eden Bologna Süreci’nin bafllang›c›ndan itibaren, sürecin baflar› ile sürdürülebilmesi, Lizbon hedeflerinin gerçeklefltirilebilmesi ve uluslararas› rekabetin oluflturulabilmesi için Yüksekö¤retimde Kalite Güvencesi ve bu alandaki Uluslararas› ‹flbirli¤i, en önemli eylem konusu olarak öne ç›km›flt›r. Esas itibar›yla bu Toplam Kalite Yönetimi (TQM) metot ve kavramlar›n›n e¤itime uygulanmas›ndan ibarettir. Bu konuda eyleme dönüflen afla¤›daki somut ad›mlar at›lm›flt›r: •Avrupa Komisyonu’nun 4 basamakl› modeli (1998) •Yüksekö¤retimde Avrupa Kalite Güvence Birli¤i’nin (ENQA8) 2005 Raporu 43 DOSYA-MAKALE >> Özetle Bologna Süreci e¤itimin ve e¤itim kurumlar›m›z›n kalitesini artt›r›rken, ö¤rencilerimizin istihdam edilebilirli¤ini kolaylaflt›racak, akademik tan›nmay› sa¤layacak, karar alma süreçlerinde eflit paydafllar olarak yer alma imkân› sa¤layacak, üye ülkelerdeki akademik ve kültürel ortam› tan›ma f›rsat› verecek ve ö¤retilen de¤il; ö¤renen birey olmalar›n› sa¤layacakt›r. •Yüksekö¤retimden sorumlu Avrupa bakanlar›n›n Bergen (2005) ve Londra (2007) toplant›lar› kararlar› •Kalite Güvence Ajanslar›’n›n tescil sisteminin kabulü ve uygulanmas›d›r. Denetim Ba¤›ms›z Ajanslarla Yap›lacak Dört basamakl› model kalite güvencesi konusunda ba¤›ms›z kurulufllar›n (ajanslar›n) kurulmas›n›, kalite güvencesinde iç ve d›fl de¤erlendirme unsurlar›n›n oluflturulmas›n›, konuyla ilgili paydafllar›n çal›flmalara kat›l›m›n›, sonuçlar›n raporlanmas› ve yay›nlanmas›n› öngörmektedir. ENQA 2005 Helsinki raporunda belirtilen AYA için Kalite Güvencesi Standartlar›, ‹ç Kalite Temel ‹lkeleri, D›fl Kalite Temel ilkeleri ve D›fl Kalite Güvence Ajanslar› için Avrupa Standartlar›’n› içermektedir. ‹ç Kalite Güvencesinin Avrupa Standartlar› ve temel ilkeleri, •Kalite güvencesi için politika ve prosedürler, •Notland›rmada fleffaf ve yay›nlanm›fl kriterler, •Ö¤retim elemanlar› ve ö¤renme ç›kt›lar› ile ilgili ö¤rencilerden düzenli olarak geri bildirim al›nmas›, •Ö¤rencilerin ilerleme ve baflar›s›n›n izlenmesi, •Mezunlar›n kazand›¤› yeterlilikler ile ilgili, mezunlardan, iflverenlerden, ifl piyasas› temsilcileri ve di¤er ilgili kurulufllardan düzenli olarak geri bildirim al›nmas›, •Ö¤renme ç›kt›lar›n› sürekli iyilefltirmeye 44 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 özen ve dikkat gösterilmesi, •Formel program›n, program› ö¤retenlerden oluflmayan baflka bir kurul taraf›ndan gerçeklefltirilen onay prosedürleri, •Programlar›n, d›fl kat›l›mc›lar› da kapsayan panellerle, düzenli aral›klarla gözden geçirilmesi, •Planlanan ö¤renme ç›kt›lar›n›n ve di¤er program hedeflerinin ö¤rencilerin baflar›s›n› ölçecek flekilde tasarlanm›fl olmas›, •Programdaki dersler/modüller için fleffaf ve net olarak hedeflenmifl ve ölçülebilir ö¤renme ç›kt›lar›n›n gelifltirilmesi ve yay›nlanmas›, •Program ve kazan›mlar›n onaylanmas›, izlenmesi ve düzenli olarak gözden geçirilmesi, •Ö¤retim eleman›n›n kalite güvencesi, •Ö¤renme kaynaklar› ve ö¤rencilere sa¤lanan destek, •‹letiflim ve bilgi sistemleri, •Kamunun bilgilendirilmesi gibi konular› ihtiva eder. ni talep edeceklerdir. Kalite Güvence Ajanslar›’n›n ise ENQA taraf›ndan tescil edilmesi gerekmektedir. Türkiye’de böyle bir ajans›n kurulmas› için YÖK taraf›ndan bir çal›flma yürütülmektedir. Ancak önemli bir husus devlet eliyle kurulmufl bir kalite ajans›n›n tam ba¤›ms›zl›¤›n› sa¤lamak için ilgili kanunlar›n dikkatli bir flekilde haz›rlanmas› gere¤idir. Herhangi bir mesle¤in icras› için hangi bilgi, beceri ve yetkinlikler gerekti¤i genel olarak Yeterlilikler Çerçevesi özel olarak da Program Yeterlilikleri vas›tas›yla belirlenecektir. Kalite Güvencesi Standartlar› ise Bütün süreç boyunca ölçülebilir anketlerle iç paydafl görüflleri (ö¤retim üye ve elemanlar›, bölüm personeli, ö¤renciler) ile d›fl paydafl görüfllerinin (mezunlar, iflverenler, meslek odas› temsilcileri, dan›flma kurulu) al›nmas›na özen gösterilmesi gerekir. Neticede bu süreçleri baflar› ile uygulad›¤›na inanan kurumlar ba¤›ms›z kalite güvence ajanslar› taraf›ndan denetlenmesi- Özetle Bologna Süreci e¤itimin ve e¤itim kurumlar›m›z›n kalitesini artt›r›rken, ö¤rencilerimizin istihdam edilebilirli¤ini kolaylaflt›racak, akademik tan›nmay› sa¤layacak, karar alma süreçlerinde eflit paydafllar olarak yer alma imkân› sa¤layacak, üye ülkelerdeki akademik ve kültürel ortam› tan›ma f›rsat› verecek ve ö¤retilen de¤il; ö¤renen birey olmalar›n› sa¤layacakt›r. •Bu yeterliliklerin nas›l saptanacaklar›, •Yüksekö¤retimin ilgili ö¤retim program›nda nas›l kazand›r›lacaklar›, •Ne kadar kazand›r›ld›klar›n›n nas›l ölçülece¤i ve •Nas›l sürekli iyilefltirilecekleri ile ilgili bir sistematik sunmaktad›r. DOSYA-MAKALE Mühendislikde lisansüstü e¤itimi, AR-GE ve inovasyon Lisansüstü e¤itim AR-GE ve yenilikçi ürünlerin bafllang›ç noktas›d›r ve olmazsa olmaz›d›r. Ancak gerek ö¤renci say›s› gerekse de üretilen bilgi ve ürün bak›m›ndan, Türkiye’deki lisansüstü e¤itimin niteli¤i ve niceli¤i olmas› gerekenden çok uzakt›r. Prof. Dr. Ali Demir ‹TÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü 46 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 D ünyada pek çok ülkenin uygulad›¤› gibi ülkemizde de mühendislik alan›ndaki lisans sonras› e¤itim dört y›ll›k lisans e¤itimi tamamland›ktan sonra bilimsel araflt›rma yaparak bilgilere eriflme, bilgiyi de¤erlendirme ve yorumlama yetene¤i kazanma, yani belirli bir alanda derinlemesine bilimsel bilgi edinmek amac›yla Yüksek Lisans=Master ve yine belirli bir alanda ‘Bilime yenilik getirme, yeni bir bilimsel yöntem gelifltirme ya da bilinen bir yöntemi yeni bir alana uygulama’, yani özgün bilgi üretmek amac›yla da Doktora e¤itimleri yap›lmaktad›r. Yüksekö¤retim kurumlar›nda yürütülen lisansüstü e¤itimi, ülkemizdeki halen yüksek ö¤retimi düzenleyen geçerli kanun olan 2547 say›l› kanunun 65. maddesi hükmü gere¤ince Üniversiteleraras› Kurul taraf›ndan haz›rlanm›fl olan ‘lisansüstü e¤itim ö¤retim yönetmeli¤i’ taraf›ndan düzenlenir. Bu yönetmelik, üniversite veya yüksek teknoloji enstitülerinin rektörleri taraf›ndan uygulan›r. Bu nedenle, yönetmeli¤in aç›klamalar› ve uygulama detaylar›, her bir üniversitenin kendi senatosu taraf›ndan kabul edilen senato esaslar› taraf›ndan oluflturulur. Kanun, yönetmelik ve senato esaslar› taraf›ndan düzenlenen bu e¤itim, biçimsel olarak tüm Türkiye’de yayg›n olarak sorunsuz uygulanmaktad›r. Ancak, bu yaz› kapsam›nda vurgulanmak istenen ülkemizdeki lisansüstü e¤itimin flekilsel/biçimsel boyutu de¤il özellikle mühendislik alan›nda bu e¤itimin içeri¤i ve beklenen/gerçekleflen sonuçlar›d›r. Dört y›ll›k lisans e¤itimi süresince, mühendislik ö¤rencilerine matematik, fizik, kimya gibi temel bilimler (TB), statik, dinamik, mukavemet gibi temel mühendislik (TM), hukuk, edebiyat, sanat gibi insantoplum bilimleri (ITB) ve meslek bilgileri (MB), her bir program›n uyguland›¤› üniversite ve e¤itim kadrosuna ba¤l› olarak de¤iflik katk› oranlar› ile verilmektedir. Lisans e¤itimi süresince mühendislik ö¤rencilerinden e¤itim-ö¤retim takvimi d›fl›nda (yaz aylar›nda) ilgili iflletmelerde uygulamaya flahitlik etmelerini sa¤lay›c› staj yapmas› sa¤lanmaktad›r. Mühendislik e¤itimi, ö¤rencinin dört y›l boyunca edindi¤i bu bilgi ve becerileri uygulamas›n›n beklendi¤i bir bitirme projesi/bitirme tasar›m projesi ile tamamlanmaktad›r. Bugün yayg›n olarak uyguland›¤› hali ile mühendislik programlar› ilgili alandaki mühendislik problemlerini kavrayan ve bu problemlere tasar›m yaparak çözüm getirebilen mühendisleri yetifltirmektedir. Bu mevcut üretim tesislerinin verimli iflletilmesi ve idamesinde yeterli olmas›na ra¤men ilerletilmesinde ve yeni ürünlerin ve üretim yöntemlerinin oluflturulmas›nda yetersiz kalmaktad›r. ‹flte, özellike mühendislik olaylar›n›n esaslar›n›n kavranarak araflt›rmaya dayal› yenilikçi (inovatif) ürünlerin gelifltirildi¤i AR-GE faaliyetlerinin yürütülmesinde ve özgün bilginin üretilmesinde lisansüstü e¤itim ön plana ç›kmakta ve gerekli hale gelmektedir. Özellikle, son y›llar›n kaç›n›lmaz bir gerçe¤i olan küreselleflme nedeniyle oluflan ac›mas›z uluslararas› rekabet ortam›, uluslar›n kalk›nmas›n›n sadece ve sadece yenilikçi ürün gelifltirmekle mümkün oldu¤unu göstermektedir. Katma de¤eri yüksek yenilikçi ürünler ise sadece ve sa- >> Türkiye’nin kalk›nmas› her türlü üretimden geçmektedir. H›zl› kalk›nma ise katma de¤eri yüksek, rekabetçi, yenilikçi ürün ve hizmetlerin üretimi ile mümkündür. Yenilikçi üretim ise sadece ve sadece özgün AR-GE faaliyeteleri ile mümkündür. dece özgün AR-GE faaliyetleri ile mümkündür. Bu nedenle, ülkemizde de kalk›nman›n olmazsa olmaz özgesi özgün ARGE faaliyetlerine insan kayna¤› sa¤layan lisansüstü e¤itimdir. Öte yandan, ‘üniversite’ olgusunun temel unsuru olan ‘ö¤retim üyesi’nin yetiflmesinde de ilk ad›m lisansüstü e¤itimdir. Özellikle, doktora e¤itimi akademik kariyerin ilk ve en önemli aflamas›d›r. Bu nedenle, lisasüstü e¤itim asl›nda çift ifllevli bir faaaliyettir. Bir yandan ülke kalk›nmas›n›n ana dinami¤i olan yenilikçi ürün ve hizmetlerin gelifltirilmesi için gerekli olan AR-GE faaliyetlerine insan kayna¤› sa¤larken di¤er yandan da kendi gelece¤inin esas ögesi olan akademisyenleri yetifltirir. Türkiye Realitesi Yukar›da k›saca verilen ‘olmas› gereken’ tabloya ra¤men, ülkemizdeki lisansüstü e¤itim realitesinin bu tablodan oldukça uzakta oldu¤unu kabul etmek zorunday›z. Gerek ö¤renci say›s› gerekse de üretilen bilgi ve ürün bak›m›ndan, Türkiye’deki lisansüstü e¤itimin niteli¤i ve niceli¤i olmas› gerekenden çok uzakt›r. Yayg›n uyguland›¤› hali ile yüksek lisans e¤itimi erkek ö¤rencilerin askerlik görevini geciktirme mazereti, doktora e¤itimi ise akademik hayat›n girifl kap›s› olarak alg›lanmakatd›r. Oysaki bunlar›n hiçbir yukar›da beliritilen olmas› gereken tablonun içindeki olgular de¤ilir. Gerçekte, gerek insan kayna¤› gerekse de laboratuvar ve uygulama altyap›s› olarak tam bir ihtisas/uzmanl›k konusu olan lisansüstü e¤itim, maalesef ülkemizde neredeyse lisans e¤itiminin do¤al bir uzant›s› olarak alg›lanmakta ve hemen her üniversitede nerede ise otomatik olarak lisansüstü programlar oluflturulmaktad›r. Bu da do¤al olarak ‘olmas› gereken’e hizmet etmemektedir. Lisansüstü e¤itim, bilgi ve beceri edinme esas›na dayanan lisans e¤itiminin do¤al bir devam› olamaz, olmamal›d›r. Öneri: Lisansüsütü Üniversiteleri Lisansüstü e¤itimi ana gaye olarak alg›layacak ve bunu gerçeklefltirebilecek insan kayna¤› ve laboratuvar altyap›s›na sahip bir kaç (befl en fazla da on) üniversite lisansüstü e¤itim üniversitesi haline getirilmelidir. Bu üniversiteler, kendilerini besleyecek ö¤renci potansiyelini kaybetmecek seviyede lisans programlar›n› mümkün olan en az say›da ö¤renci ile devam ettirmeli ancak ana faaliyet alan› olarak lisansüstü e¤itimi görmelidirler. Lisansüstü üniversitelerine dönüflen bu e¤itim kurumlar› ülkenin temel mühendislik problemleri (enerji, ulafl›m, bar›nma gibi) baflta olmak üzere do¤rudan sanayinin problemlerine odaklanmal› ve yürütü¤ü tez çal›flmalar›nda bu sorunlara çözümler üretmelidir. Öneri: Etkin Ulusal Bilimsel Yay›n Organlar› Lisansüstü çal›flmalardan üretilen bilimsel bilginin topluma/insanl›¤a erifltirilmesinde en etkin yöntem yaz›l› (makale) ve sözlü (sunum) yay›nd›r. Bilginin üniversal olmas› nedeniyle tüm dünya platformuna sunulmas› gereken bilimsel bilginin yay›nlanmas›nda malesef ülkemizde halen yanl›fl bir politika izlenerek do¤rudan uluslararas› yay›nlar ana hedef olarak al›nmakta ve yerel yay›n en son s›ralarda yer almaktad›r. Özellikle, halen ülkemizde geçerli olan ‘akademik atama-yükseltme kriteleri’ gere¤i oluflan bu gerçek, ülkemizde üretilen bilginin do¤rudan ve k›sa yoldan ülke refah›na katk› vermesini engellemektedir. Oysaki ülke kaynaklar› kullan›larak oluflturulan üniversitelerde ve laboratuvarlarda oluflturulan bilginin en h›zl› ve en etkin biçimde ülke kalk›nmas›na dönüflmesi için yerel muhataplar›na eriflmesi en do¤al bir olgu olmas› gerekir. Bu nedenle, lisansüsütü e¤itim ile oluflturulan teorik ya da uygulamal› bilimsel bilginin yerel sanayiciye en k›sa yoldan eriflmesi için etkin yay›n organlar›n›n oluflturulmas› ve bu yay›n organlar›nda yay›n yapman›n da cesaretlendirilmesi ve ödüllendirilmesi en acil konulardan bir tanesidir. Öte yandan da yerel sanayinin bu yay›nlara eriflimini sa¤lay›c› tedbirler al›nmal› ve burada yay›nlanan bilgiyi ürüne dönüfltürmeleri için de cesaret ve teflviklerin sa¤lanmas› gerekecektir. Sonuç: Her ülkenin oldu¤u gibi, Türkiye’nin kalk›nmas› da her türlü üretimden geçmektedir. H›zl› kalk›nma ise katma de¤eri yüksek, rekabetçi, yenilikçi ürün ve hizmetlerin üretimi ile mümkündür. Yenilikçi üretim ise sadece ve sadece özgün ARGE faaliyeteleri ile mümkündür. Lisansüstü e¤itim de gerek insan kayna¤› yetifltirme gerekse de do¤rudan bilgi üretme bak›m›ndan özgün AR-GE ve yenilikçi ürünlerin bafllang›ç noktas› ve olmazsa olmaz›d›r. Ulusal refah› art›rmay› hedefleyen Türkiye’de, bu hadefi en k›sa yoldan gerçeklefltirme etkin bir lisansüstü mühendislik e¤itiminden geçti¤i kabul edilmeli ve gerekenler yap›lmal›d›r. 47 DOSYA-MAKALE Yüksekö¤retim kurumlar›nda kalite gelifltirme rehberi Teknolojide ve yönetim biliminde yaflanan geliflmeler h›zla büyüyen ve yap›s› git gide karmafl›klaflan yüksekö¤retim kurumlar›n›n e¤itim, ö¤retim, araflt›rma ve di¤er hizmetlerinde sistematik ve stratejik bir yönetim modelinin benimsenmesini zorunlu hale getirmektedir. Prof. Dr. T. Erkan Türe ‹stanbul fiehir Üniversitesi, Mühendislik ve Do¤a Bilimleri Fakültesi Dekan› 48 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Y irminci yüzy›l›n son çeyre¤inde biliflim ve iletiflim teknolojilerinde yaflanan h›zl› geliflmeler yönetim modellerinde ve felsefesinde de köklü de¤iflimlere yol açt›. 1970’li y›larda kaliteli ve ekonomik Japon ürünleri karfl›s›nda rekabet edemeyerek krize giren Bat› sanayi sektörü kalite ve yönetim anlay›fl›n›n de¤iflmesi gerekti¤ini anlad›. 1980’li y›llarda ABD’de Malcolm Baldrige, Avrupa’da ise EFQM yönetim modelinin temelleri at›ld› ve sanayi sektöründe bu modeller ›fl›¤›nda baflar›l› dönüflüm örnekleri ortaya ç›kt›. O dönemde Japonya’da kullan›ld›¤› flekliyle Toplam Kalite Yönetimi olarak tan›mlanan bu yönetim modeli süreç odakl› bir sistem yap›lanmas› gerektiriyordu. Süreç kavram›yla tan›flan yöneticiler ve karar vericiler hizmet sektöründe de ifllerin asl›nda süreçler fleklinde yap›land›r›labilece¤ini fark ettiler. Böylece yeni yönetim felsefesi ve modelinin hizmet sektörüne uyarlanmas›na baflland›. 1990’l› y›llarda ise bu yönetim anlay›fl›n›n kamu sektörüne aktar›lmas› çal›flmalar› h›z kazand›. Nihayet, 21. yüzy›l›n bafllar›nda, biraz gecikmeli de olsa, e¤itim sektörü art›k ismi daha çok “sürekli kurumsal geliflim” olarak geçmeye bafllayan bu yönetim modeline ilgi duymaya bafllad›. Dünyan›n tüm ülkelerinde yüksekö¤retime olan talep art›yor, ancak kamu bütçe- sinden yüksekö¤retime ayr›lan kaynaklar ayn› oranda artm›yor. Üstelik toplumlar›n yüksekö¤retim kurumlar›ndan beklentileri de art›yor. Bütün bu geliflmeler h›zla büyüyen ve karmafl›k yap›lara dönüflen yüksekö¤retim kurumlar›n›n e¤itim, ö¤retim, araflt›rma ve di¤er hizmetlerinde sistematik ve stratejik bir yönetim modelinin benimsenmesini zorunlu hale getirmektedir. Avrupa ülkeleri de yüksekö¤retim sistemlerinde Lizbon Süreci ile 2010 y›l›na kadar dinamik ve etkin bir bilgi toplumu ve ekonomisi oluflturmay› hedefliyorlar. Bu amaçla haz›rlanan Lizbon Sözleflmesi’ni ülkemiz de 2007 y›l›nda imzalayarak bu sürece dahil olmaya karar verdi. Avrupa ülkelerinin ortak bir Avrupa Yüksekö¤retim Alan› (AYA) ve Avrupa Araflt›rma Alan› (AAA) oluflturma çal›flmalar› daha önce Bologna Süreci ile bafllam›flt›. Bu kapsamda yürütülmekte olan çal›flmalar›n içerisinde, Avrupa yüksekö¤retimin güçlendirilmesi, kalite düzeylerinin yükseltilmesi ve ortak kabul görmüfl belirli standartlarda yüksekö¤retimde kalite güvence sistemlerinin oluflturulmas› en önemli gündem maddeleridir. Bologna süreci kapsam›nda yap›lan çal›flmalar ve öneriler Yüksekö¤retimde Avrupa Kalite Güvence Birli¤i’nin (European Association for Quality Assurance in Higher Education-ENQA) 2005 y›l›nda yay›n- >> Türkiye yüksekö¤retiminde kalite güvence sistemi, üniversiteler taraf›ndan y›ll›k olarak gerçeklefltirilmesi öngörülen iç de¤erlendirme süreci ve normal koflullarda 5 y›lda bir gerçeklefltirilmesi önerilen (flimdilik gönüllü) d›fl de¤erlendirme temeline dayanmaktad›r. lad›¤› “Avrupa Yüksekö¤retim Alan›nda Kalite Güvence ‹lke ve Standartlar› Raporu”nda bulunabilir. Bu ilke ve standartlar günümüzde bu alanda yürütülmekte olan çal›flmalara rehberlik ediyor ve Avrupa Yüksekö¤retim Alan›’nda yüksekö¤retim kurumlar›n›n birbirleri ile uyum içinde ve k›yaslanabilir kalite düzeyinde hizmet vermelerini hedefliyor. Bu süreçler her ülkenin kendi e¤itim sistemine uygun kalite güvence standartlar›n› ortaya koymas›n› ve kendi e¤itim sistemlerini de¤erlendirmesini öngörüyor. Ayr›ca yüksekö¤retim kurumlar›n›n kalite gelifltirme faaliyetlerinin de¤erlendirilmesi için kalite ajanslar›n›n oluflturulmas› ve d›fl de¤erlendiriciler deste¤iyle kalite düzeylerinin izlenmesi amaçlan›r. Yüksekö¤retim kurumlar›nda akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme Ülkemizde de bu geliflmeler ›fl›¤›nda, yüksekö¤retimde kalite standartlar›n›n oluflturulmas› ve bu alanda uluslararas› uyumlulu¤un sa¤lanabilmesi için Yüksekö¤retim Kurulu taraf›ndan 2005 y›l›nda e¤itim, ö¤retim ve araflt›rma faaliyetlerinin kalitesinin gelifltirilmesi ve de¤erlendirilmesi amac›yla Avrupa Kalite Güvencesi Standart ve ‹lkelerine de uygun olacak flekilde “Yüksekö¤retim Kurumlar›nda Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Yönetmeli¤i” (YÖDEY) yay›nland›. Bu yönetmeli¤e göre Üniversiteleraras› Kurul taraf›ndan seçilen dokuz üye ile Ulusal Ö¤renci Konseyi taraf›ndan belirlenen bir ö¤renci temsilcisinden oluflan ve yüksekö¤retim kurumlar›nda akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme çal›flmalar›n›n düzenlenmesi ve koordinasyonundan sorumlu olan Yüksekö¤retim Kurumlar› Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Komisyonu (YÖDEK) kuruldu. YÖDEK, yüksekö¤retim kurumlar›nda akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme çal›flmalar›n›n yürütülebilmesi için gerekli süreçleri tan›mlad› ve yüksekö¤retim kurumlar›m›za kalite gelifltirme alan›nda yol gösterici nitelikte olan “Yüksekö¤retim Kurumlar›nda Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Rehberi”ni haz›rlad›. Bu çal›flmada genifl ölçüde (YÖK sitesinde bulunabilecek) bu kapsaml› rehberden yararlan›lm›flt›r. Türkiye yüksekö¤retiminde kalite güvence sistemi, üniversiteler taraf›ndan y›ll›k olarak gerçeklefltirilmesi öngörülen iç de¤erlendirme süreci ve normal koflullarda 5 y›lda bir gerçeklefltirilmesi önerilen (flimdilik gönüllü) d›fl de¤erlendirme temeline dayanmaktad›r. Bu sistem ayn› zamanda “Ulusal Yeterlikler Çerçevesi” ba¤lam›nda her akademik program için belirlenen ö¤renim ç›kt›lar›n›n kalitesini garanti alt›na almak üzere akreditasyon ve de¤erlendirme unsurlar›n› da içerecek flekilde düzenlenmifltir. YÖDEY ba¤›ms›z ulusal d›fl kalite güvence ajanslar› kurulmas›n› hedeflemektedir. Ulusal d›fl kalite güvence ajanslar›na lisans verme yetkisi YÖDEK’in de görüfllerini almak suretiyle Yüksekö¤retim Kuruluna (YÖK) aittir. D›fl de¤erlendirme sürecinden geçen yüksekö¤retim kurumlar›, kurumun kalite seviyesini ve kalite alan›ndaki geliflmelerini gösterecek olan “Kalite Sertifikas›” alacaklard›r. Bu sertifikan›n geçerlilik süresi 5 y›ld›r. Yüksekö¤retim kurumunun alaca¤› Kalite Sertifikas› kurum baz›nda olabilece¤i gibi, akademik birimler veya program baz›nda da olabilir. Günümüzde baz› ba¤›ms›z kalite ajanslar› çal›flmalar›na bafllam›flt›r. Mühendislik E¤itim Programlar› De¤erlendirme ve Akreditasyon Derne¤i (MÜDEK) 15 Kas›m 2007 tarihinde Kalite De¤erlendirme Tescil Belgesi alm›fl ve tan›nm›fl ilk ulusal d›fl de¤erlendirme ajans› olarak çal›flmalar›na bafllam›flt›r. MÜDEK bugüne kadar 10 farkl› üniversitenin 57 mühendislik program›n› akredite etmifltir. MÜDEK haricinde YÖDEK’e ulusal ba¤›ms›z d›fl de¤erlendirme ajans› olmak için baflvuruda bulunan iki ajans daha oldu¤u biliniyor. Bu alanda yeni ve yetkin ajanslara ihtiyaç olaca¤› anlafl›l›yor. ‹lgili mevzuat ulusal bazda YÖDEK’i yetkili k›larken yüksekö¤retim kurumlar› düzeyinde ise Akademik De¤erlendirme ve Ka- 49 DOSYA-MAKALE >> Bugüne kadar dört üniversitenin toplam 42 mühendislik program› “Accreditation Board for Engineering and Technology-USA” (ABET) taraf›ndan farkl› zamanlarda de¤erlendirilmifl ve akredite edilmifltir. lite Gelifltirme Kurullar› (ADEK) oluflturulmas›n› öngörüyor. ADEK bu sürecin organizasyonu, koordinasyonu ve yürütülmesinden sorumlu organd›r. ADEK stratejik planlamay› yapar, ilgili kurumun senato ve yönetim kurulu onaylar. Türkiye Kalite Güvence Sistemi yurtd›fl› de¤erlendirmelere de aç›k durumdad›r. Bugüne kadar dört üniversitenin toplam 42 mühendislik program› “Accreditation Board for Engineering and TechnologyUSA” (ABET) taraf›ndan farkl› zamanlarda de¤erlendirilmifl ve akredite edilmifltir. Yüksekö¤retimde kalite güvencesi için gerekli süreçler YÖDEK rehberi yüksekö¤retim kurumlar›n›n akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme çal›flmalar›n›n sistematik bir flekilde yürütebilmeleri için gerekli süreçleri flöyle tan›ml›yor: •Yüksekö¤retim Kurumlar›nda Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Süreci •Stratejik Planlama Süreci •Kurumsal De¤erlendirme Süreci •Periyodik ‹yilefltirme ve ‹zleme Süreci 50 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Bu süreçlerin tan›mlar› ve uygulanmas›nda izlenecek yaklafl›mlar ve di¤er ayr›nt›lar YÖDEK’in yukar›da sözü edilen rehberinde görülebilir. Türkiye’nin de 2,5 senedir dâhil oldu¤u Lizbon Sözleflmesi ba¤lam›nda üniversitelerin ortak ilke ve standartlar ›fl›¤›nda akademik de¤erlendirme ve kalite gelifltirme sistemi oluflturmas›, iyilefltirmeye aç›k alanlar›n› belirlemesi ve iyilefltirme eylem planlar› ile e¤itim kalitesini ve yönetim fonksiyonlar›n› sürekli iyilefltirmesi çal›flmalar›n›n sistematik bir flekilde yürütebilmesi için yeni bir mevzuat haz›rlanm›fl ve süreçler tasarlanm›flt›r. Bu süreçlerin, yüksekö¤retim kurumlar›n›n sürekli olarak kendilerini de¤erlendirmeleri ve bu de¤erlendirmelerin ›fl›¤›nda kurumsal temelleri ve stratejileri do¤rultusunda, e¤itim, ö¤retim ve araflt›rma faaliyetleri ile idari hizmetlerinin kalite düzeylerini iyilefltirmeleri çal›flmalar›na yard›mc› olmas› beklenmektedir. Bu çal›flmalar ile yüksekö¤retim kurumlar› kendilerini di¤er kurumlar ile somut ölçütler kullanarak k›yaslama imkân› da bulabilirler. Çal›flmalar›n baflar›l› olmas›, belirlenen süreçlerin en etkin flekilde yürürlü¤e konulmas› ile mümkündür. Bu nedenle, yüksekö¤retim kurumlar›nda rektörlerin sahipli¤inde ve üst yönetimin deste¤iyle çal›flan Akademik De¤erlendirme ve Kalite Gelifltirme Kurullar›’n›n bu süreçleri çok iyi anlamas› ve kurumlar›nda bu süreçlerin uygulamalar›n› koordine etmesi gerekiyor. De¤erlendirme çal›flmalar›nda yer alacak ekiplerin uygulanacak olan süreçler ve uygulama metodolojisi ile ilgili olarak e¤itim almalar› ve bu süreçler kapsam›nda yap›lacak tüm çal›flmalar›n mümkün oldu¤unca kurumun tamam›n› yans›tacak flekilde tak›m çal›flmalar› ile gerçeklefltirilmesi önemlidir. Bu e¤itimlerde genifl tecrübesi ve mükemmel tesisleri ile TÜB‹TAK’a ba¤l› TÜSS‹DE’den yararlan›labilir. Yüksekö¤retim kurumlar›n›n rektörlerinin ve üst kurullar›n›n bu çal›flmalara azami deste¤i vermesi, bu kapsamda yürütülecek çal›flmalar›n hayata geçirilmesi, etkin bir flekilde sürdürülebilmesi ve baflar›n›n elde edilmesinde en önemli etken olacakt›r. E-Devletin geleceğine ışık tutuyoruz! E-devletin temeli sayılabilecek e-imzayı özel sektörde uygulayan ilk firma olarak, doğalgaz sektöründe mühendislik projelerinin telif onay süreçlerini ve saha kontrollerini %100 sayısallaştırdık. Ve bugün üçbini aşkın doğalgaz mühendislik firması proje telif yazılımımız ZetaCAD’le, kırka yakın doğalgaz dağıtım firması ise proje otomasyon sistemimiz DiPOS’la telif, onay ve devamındaki tüm süreçleri dijital ortamda gerçekleştirmektedir. Doğalgaz sektörü, teknoloji ışığıyla aydınlattığımız yollarında, hızlı güvenilir ve konforlu çalışmanın avantajlarını yaşıyor. Bizse, şimdilerde enerji sektöründeki bu başarımızı e-Devleti oluşturacak farklı alanlara da taşıyor olmanın heyecanı içindeyiz... LOKOMOTiF C.A E-Devlet hepimizin geleceği... DiPOSmobile POS bi DOSYA-MAKALE Endüstri toplumundan bilgi toplumuna de¤iflim gösteren dünyam›zda mühendislik e¤itiminin adaptasyonu Rekabetçi bir ekonomi ve ayn› zamanda ülkenin güvenlik, d›fla ba¤›ml›l›k v.b. stratejik sorunlar› aç›s›ndan, yeterli donan›ma sahip ve her fleyden öte teknolojik yenilik üretebilecek bir temel mühendislik e¤itimi kaç›n›lmazd›r. Yard. Doç. Dr. Halis Altun Ni¤de Üniversitesi Mühendislik Mimarl›k Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisli¤i Bölümü 52 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 H er ça¤ o ça¤a damgas›n› vuran bir karakteristi¤i yans›tan isim ile an›l›r. Tafl devri, Tunç devri, uzay ça¤›, endüstri ça¤› gibi… Yaflad›¤›m›z ça¤›n en belirgin karakteristi¤ini ise günlük hayat›m›zda art›k yo¤un olarak kullan›lmaya bafllanan yeni bir terim ile ifade edilmektedir: Bilgi Ça¤› ve Bilgi Toplumu. Art›k toplumlar›n geliflmiflli¤i sahip olduklar› endüstriyel ve teknolojik güç ve birikim ile de¤il, bu endüstriyel gücün devaml›l›¤› ve sürdürülebilirli¤i için gerekli bilginin ço¤alt›lmas› ve bilginin “yeni bilgi üretimi” için tüketilmesi ile ölçülmektedir Telekomünikasyon ve biliflim sektörünün ürünlerini günlük hayat›m›z›n ayr›lmaz bir parças› haline getiren teknolojik geliflmeler ayn› zamanda “bilgi”ye ulaflma noktas›nda bir devrim meydana getirmifltir. Bilgiye ulaflmak internet ve bilgi teknolojileri konusundaki bafl döndürücü geliflmeler sonras›nda oldukça rutin bir ifl haline geldi. Bu anlamda bilgi salt bilgi olarak de¤er ifade etmez durumdad›r. fiu an Ni¤de veya yeni kurulmufl taflra üniversitesindeki (ki bu kavramda yak›n bir zaman diliminde anlam kaymas›na u¤ra- yacakt›r) bir ö¤renci, ODTÜ ve hatta yurtd›fl›ndaki sayg›n bir üniversite ö¤rencisinin ulaflabilece¤i bilgi ve kaynaklara ulaflabilmektedir. Bu 20 y›l önce hayal dahi edilemeyecek bir devrimdir. Bu bafl döndürücü devrimin oluflturmufl oldu¤u ortam göz ard› edilerek klasik mühendislik e¤itimi sürdürülemez. Üniversitelerimiz bu de¤iflimi göz önüne alarak mühendislik e¤itimi konseptini yeniden flekillendirmeli ve içinde bulunduklar› bu de¤iflimi yans›tan bir mühendislik formasyonu oluflturmak için müfredatlar›nda, dünyadaki trendleri de göz önüne alarak, güncelleme yapmal›d›rlar. Alt›n› çizdi¤imiz de¤iflim do¤rultusunda afla¤›daki tespitleri yapmak mümkün: Söz konusu de¤iflim sonucunda bir olgu olarak ortaya ç›kan “ bilginin s›n›r tan›maz tafl›nabilirli¤i”, bilgi toplumu kavram›n›n oluflumuna katk›da bulunmufltur. Bilgi Art›k Kendi Bafl›na Bir De¤er Tafl›m›yor Ancak art›k bilginin salt anlam› ile de¤er ifade etmedi¤ine dikkat çekilmelidir. Meflhur hikâyedir. Uzun zamandan sonra >> Art›k toplumlar›n geliflmiflli¤i sahip olduklar› endüstriyel ve teknolojik güç ve birikim ile de¤il, bu endüstriyel gücün devaml›l›¤› ve sürdürülebilirli¤i için gerekli bilginin ço¤alt›lmas› ve bilginin “yeni bilgi üretimi” için tüketilmesi ile ölçülmektedir ‹mam Gazali ilim tahsil etmek için y›llar›n› harcad›¤› gurbetten yurduna dönmektedir. Yolda ‹mam Gazalinin bulundu¤u kervana haramiler sald›r›r ve tüm kervan ya¤malan›r. Kitaplar›ndan ve notlar›ndan baflka hiçbir hazinesi olmayan ‹mam, haramilerin reisine yalvar›r ve kitaplar›n›n ve notlar›n›n kendisine iade edilmesini, bu kitaplar›n haramiler için hiçbir de¤eri olmad›¤›n› ama kendisi için çok önemli oldu¤unu, bunlar› oluflturmak için bir ömür harcad›¤›n› söyler. Haramilerin reisi, ‹mam Gazali’nin belki de hayat›nda, kendisinden en büyük dersi ç›kard›¤› flu sözleri sarf eder: “ Sen kendine âlim mi diyorsun flimdi, bu kitaplar olmazsa bu kitaplar›n içindeki bilgiler olmaz ise sen bir hiçsin. Bu bilgileri h›fz etmedikten sonra nas›l olur da âlim oldu¤unu söylersin.” der. Bu sözler ‹mam için gerçekten büyük bir ders olur ve bundan sonra tüm kitaplar› h›fz eder. Yukar›daki hikâye gerçek veya tamamen hayali olsun, bizim için önemli de¤il. Burada önemli olan nokta fludur: geçmifl yüzy›llarda bilginin yap›s› ve bilim insan›n›n formasyonu flu an oluflmaya bafllayan bilgi ça¤›na göre büyük bir farkl›l›k arz etmektedir. Art›k bilgiye sahip olmak, onu ezberlemek kritik bir önem arz etmekten ç›km›fl, bu bilginin yorumlanmas›, bilginin ifllenerek yeni bilgi üretilmesi yani “bilginin yeni bilgi için tüketimi” önem kazanm›flt›r. Mühendislik e¤itiminde de bu de¤iflim yans›t›lmal›. Mühendislik E¤itimi Bilgi Toplumuna Uygun Olmal›d›r Ayn› zamanda “ömür boyu ö¤renme” kavram› ile bilme ihtiyac›n›n süreklili¤i de mühendislik e¤itiminin yeniden yap›land›r›lmas›nda dikkat edilmesi gereken bir “bilgi toplumu” terminoloji olarak ortaya ç›km›flt›r. Rekabetçi bir ekonomi ve ayn› zamanda ülkenin güvenlik, d›fla ba¤›ml›l›k vb stratejik sorunlar› aç›s›ndan, yeterli donan›ma sahip ve her fleyden öte teknolojik yenilik üretebilecek bir temel mühendislik e¤itimi kaç›n›lmazd›r. Dolay›s› ile klasik bilgi yüklemeye dayal› bir mühendislik formasyonu yerine innovasyon ve yenilik odakl›, araflt›rma ve gelifltirme kavramlar›na vurgu yap›lan bir mühendislik for- masyonu verecek bir de¤iflim gerçeklefltirilmelidir. Bunun için klasik e¤itim anlay›fl›n›n yerine gözlem, sorgulama, modelleme, bilgi toplama gibi bilimsel süreçlere etkin kat›larak bilimsel okuryazarl›¤› ve bilimsel fark›ndal›klar›n›, bizzat mühendis adaylar›n›n kendilerinin oluflturdu¤u bir mühendislik formasyonu flekillendirilmelidir. Günümüz teknolojisinin do¤as›nda var olan, çok-disiplinli ve disiplinleraras› olma hüviyeti, teknolojik yenilik ve endüstriyel üretkenlik için mühendislik e¤itiminin art›k çok fazla uzmanlaflm›fl, dar, tek bir disipline yönelik lisans e¤itiminden daha çok, gerçek projeler etraf›nda, uygulamaya yönelik genifl perspektife sahip bir lisans e¤itimi fleklinde yeniden düzenlenmesini de gerekli k›lmaktad›r. Yukar›da ifade edilen tespitler, saha araflt›rmalar› ile desteklenen veriler ile kuvvetlendirilebilir. Bu akademik bir çal›flma gerektiren bir çaba olacakt›r. Ancak var olan gerçek flu ki 1900’li y›llar›n ortas›nda flekillenmeye bafllam›fl olan mühendislik e¤itimi art›k 2000’li y›llar›n bafl›nda oluflmakta olan bilgi toplumu konsepti çerçevesinde yeniden flekillendirilmelidir. 53 BZDEN HABERLER ‹fl dünyas›n›n ve sanayinin üniversitelerden bekledi¤i teknik adamlar›n nitelikleri ‹fl dünyas› üniversitelerden ne nitelikte mühendisler yetifltirmesini bekler? En kestirme cevap ihtiyaçlar›n› karfl›layacak mühendisler ister. Türkiyede ifl dünyas›n›n, sanayimizin ihtiyac› nedir? Araflt›rmac› m›? Tasar›mc› m›? Uygulay›c› m›? Bak›mc› m›? Pazarlamac› m›? Sanayimiz hangi konularda çal›fl›yorsa o konularda çal›flabilecek mühendisler ister. Ahmet Erkoç 54 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Ü niversiteden mezun olan gençlerimizin hangi konuda çal›flaca¤› belirlenmemifltir. Hangi ifli, sektörü buluyorsa o konuda çal›flacakt›r. Dolay›s›yla lisans e¤itimi s›ras›nda bu tür bir ayr›ma gitmek kolay de¤ildir. Ancak üniversite e¤itimini ö¤renmeyi ö¤renmek diye de¤erlendirirsek daha do¤ru bir sonuca ulaflabiliriz. Lisans ö¤reniminde devam edilen bölümle ilgili temel bilgiler verilmekte ve yeni bir konuyu ö¤renme yöntemi aktar›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Daha ileri seviyede yüksek lisans ve doktara çal›flmalar›nda ise belirgin bir konuda çal›flma yap›labilmektedir. Yurdumuzda sektörel bazda bak›ld›¤›nda otomotiv, tekstil, gemicilik, inflaat, müteahitlik, iletiflim, finans gibi sektörlerin bafl› çekti¤ini görüyoruz. Bu sektörlerdeki faaliyetlere bakarsak üretim, montaj, bak›m, servis, pazarlama gibi konular en yayg›n olarak ihtiyaç duyulan konulardan. Araflt›rma gelifltirme herhalde en az ihtiyaç duyulan konular. Araflt›rma, gelifltirme iflin en zor, en zahmetli, en uzun sürede sonuç al›nabilecek bölümü. Di¤er bir bak›fl aç›s› ile iflin en stratejik, en çok de¤er üreten, en de¤erli k›sm›. Dünyada herhangi bir ülkenin (özellikle Çin ve di¤er Uzakdo¤u ülkelerinin) yapt›¤› ifli yaparak, mal›, hizmeti üreterek para kazanmak kolay de¤il. Hatta mümkün de¤il. Yurdumuzdaki girdi (ücret, hammadde, enerji, altyap›, vergi vs.) maliyetleri ile uzakdo¤u ülkeleri ile rekabet edebilmek pek mümkün görülmüyor? Ülkemizde Uluslaras› De¤eri Olan Marka Oluflturulmal› Bu gün hepimizin severek giydi¤i rahat, kaliteli spor ayakkab› markalar›n›n ço¤u Avrupa ve Amerikal› fimalara ait markalar. Ancak neredeyse hepsinin üretim yeri markan›n sahibi olan ülkeler de¤il. Peki, bu marka oluflturmufl flirketler ne yap›yorlar? Konular›yla ilgili araflt›rma, gelifltirme yap›yorlar. Ürünlerinin reklam›n› yap›yorlar. Ürünlerini ayn› kalitede üretebilecek yan sanayilerini oluflturuyorlar. Türkiye’de sat›lan herhangi bir uluslar aras› markan›n ürününe ait reklam filmine biraz dikkatle bakal›m lütfen; Nekadar› yurdumuzda bizim yönetmen ve insanlar›m›z kullan›larak çekilmifl? Benim gözlemim çok çok küçük bir oran›. Onlar da özellikle ürünün baflar›s›n› artt›rmaya, yerel olma izlenimini artt›rmaya çabalayanlar. Bizim niye bir ‘’NIKE’’ veya ‘’ADIDAS’’›m›z yok. Bu soruyu ADIDAS‘›n 2008 y›l› net sat›fl›n›n yaklafl›k 16 milyar Amerikan dolar› (10,8 milyar EURO) oldu¤unu söyledikten sonra bir kere daha sormak daha anlaml› oluyor! Bu noktada konuya iki farkl› yönden inceleme ihtiyac› ortaya ç›k›yor; Birincisi sektörlerdeki de¤erli iflleri yapmal›y›z, yapabilecek duruma gelmeliyiz. ‹kincisi do¤ru sektörlerde çal›flmal›y›z Sektördeki de¤erli ifller araflt›rma, gelifltirme ve sonucun ürüne dönüfltürülerek uluslararas› de¤erde bir marka haline getirme. Bunu baflarabilen flirketler ne üre- >> Art›k toplumlar›n geliflmiflli¤i sahip olduklar› endüstriyel ve teknolojik güç ve birikim ile de¤il, bu endüstriyel gücün devaml›l›¤› ve sürdürülebilirli¤i için gerekli bilginin ço¤alt›lmas› ve bilginin “yeni bilgi üretimi” için tüketilmesi ile ölçülmektedir tirlerse üretsinler çok yüksek düzeyde katma de¤er sa¤layabiliyorlar. Üretimin yap›ld›¤› yerin pek bir önemi kalm›yor. Tekstil üretimi bu konuda ilginç bir örnek. Üretim yeri y›llar içinde Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye kaym›fl; daha sonra da Türkiye’den Uzakdo¤u ve do¤u Avrupa, M›s›r gibi ülkelere. De¤iflen dünya koflullar›n› anlayan ona göre hareketlerini planlayan ülkeler ve insanlar krizlerden daha az etkileniyorlar. ‹leri teknoloji ve AR-GE Kazand›r›yor ‹kinci önemli konu olan do¤ru olan sektörlerde çal›flmal›y›z cümlesini nas›l anlamal›y›z? Asl›nda do¤ru sektör demek yap›lan iflteki bütün faaliyetlerin de¤erli oldu¤u çal›flma konular›, alanlar› demek. Yüksek teknoloji gerektiren alanlar demek. Örne¤in havac›l›k, savunma sanayi, haberleflme ve biliflim teknolojileri, ilaç, biyo teknoloji gibi alanlar bir ç›rp›da say›labilen alanlar. E¤er siz havac›l›k sektöründe üretici iseniz araflt›rma, gelifltirmeden, üretime, bak›mdan pazarlamaya ifl kolundaki bütün etkinlikler de¤erlidir. Yüksek seviyede bir katma de¤er üretir. Dolay›s›yla bu konudaki çal›flmalar› ( örne¤in üretimi) ifl gücünün ucuz oldu¤u ülkelere kayd›rmak gibi bir ihtiyaç olmayacakt›r. Yüksek katma de¤erli mal ve hizmet üretenlerin bu üretimden pay alacaklar› tabidir. Her iflletme ekonomik davranmak zorundad›r. Daha ucuza yap›labilecek bir iflin daha fazla bir maliyetle yap›lmas› o flirketin rekabet gücünü kötü yönde etkileyecektir. Bu da nihayetinde iflin sürdürülememesi ile sonuçlan›r. Haberleflme alan›ndaki kuzey Avrupa ül- kelerinden ç›kan NOKIA; ERICSSON gibi flirketler kendi ülkeleri içinde en yüksek GSMH ‘y› (Gayrisafi Milli Hâs›la) oluflturan flirketlerdendir. NOKIA flirketinin 2008 net sat›fl› 70 milyar Amerikan dolar›d›r. ERICSSON flirketinin ise 30 milyar Amerikan dolar›d›r ve bu sat›fl›n yar›dan fazlas›n› ihracat olarak gerçeklefltirmifltir. Yar› iletken endüstrisi günümüzde dünya çap›nda en yüksek katma de¤eri oluflturarak; otomobil endüstrisinin birinci s›radaki yerini alm›flt›r. 10 y›l öncesindeki bir otomobilde bulunan parçalar›n de¤erleri ile günümüzde üretilen bir otomobilinki karfl›laflt›r›ld›¤›nda çok ilginç sonuçlara var›lacakt›r. En önemli hammadde çelik iken flimdi plastik ve elektronik aksam önem kazanm›flt›r. Bütün bu konulardaki de¤iflimi say›sal olarak incelemek ve karfl›laflt›rmak bize ‘’ de¤iflimin yönü’’ konusunda daha aç›k bir fikir verecektir. Her bir sektör için yap›lacak araflt›rma kapsaml› bir makale hatta kitap konusu olabilir. Bu yaz›da sanayideki genel e¤ilimler konusunda bilgi verilerek somut birkaç sektör hakk›ndaki bilgiler aktar›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Makalenin Sonunda: ‹fl Sanayinin Üniversitelerden Bekledi¤i Teknik Adamlar›n Nitelikleri Sorusuna; ‹fline yarayacak, iletiflim becerileri üst seviyede, Mesle¤iyle ‹lgili Temel Bilgi ve Becerileri Edinmifl, araflt›rma ve çözüm üretmede etkili elemanlar ister diyebiliriz. Hangi konularda çal›flmal› ve ifl sürecindeki hangi iflleri yapmal›y›z? Do¤ru sektörlerde çal›flmal›y›z. Sektörlerdeki de¤erli iflleri yapmal›y›z, yapabilecek duruma gelmeliyiz. Çal›fl›lan sektörler ve o sektörde yap›lacak ifller ise önemli ölçüde flirketlerin de¤il ortam koflullar›n›n belirledi¤i konulard›r. Devletin çeflitli yönlendirmeler ile flirketleri ve kamu kurulufllar›n› ( baflta üniversiteler ve araflt›rma kurulufllar› ) stratejik sektörlere yönlendirmesi ve bu konuda bir strateji oluflturmas› büyük önem tafl›maktad›r. Araflt›rma /gelifltirme çok zaman alan, maliyeti yüksek, zahmetli ve sonucunda bir ürüne dönüflerek kar sa¤lamas› uzun bir süreçtir. Araflt›rma gelifltirme yapacak olan flirketlerin sa¤lam bir sermaye yap›s›, dayanma gücü ve herfleyden önemlisi yetiflmifl insan gücü olmas› gerekir. Yetiflmifl insan gücünde kaynak elbette üniversiteler olacakt›r. Araflt›rma konular› üniversite ve kamu araflt›rma kurumlar›nda gerçeklefltirilmelidir. Ancak iyi bir tasar›mc›n›n yetiflmesi için; sanayide y›llar boyunca kendi alan›nda deneyim kazanm›fl olmas› en önemli konudur. Üniversitelerde yap›lacak araflt›rmalar ile sanayi ve üniversitenin birlikte yapaca¤› gelifltirme; bilgiyi ürüne çevirme ortak çal›flmas› olarak de¤erlendirilmelidir. Üniversiteler ve tasar›mc› olarak sanayi deneyimine sahip olan kiflilerin oluflturdu¤u KOB‹’ler yeni ürün gelifltirilmesi için h›zl› ve ekonomik bir seçenek olabilir. Burada hangi konular diye sorulmas› gerekir. Bu konular›n birkaç örne¤i üstte verilmifltir. Devletin bu konularda oluflturmas› gereken ‘‘stratejik teknoloji plan›’ bu sektörleri belirlemelidir. 55 DOSYA-MAKALE Üçüncü kuflak üniversitelere do¤ru Üçüncü Kuflak Üniversiteler Teknik bilgi ba¤lant›s› vas›tas›yla endüstri, özel araflt›rma ve gelifltirme (Ar&Ge), finansörler ve profesyonel hizmet sa¤lay›c›lar ve di¤er üniversiteler ile iflbirli¤i yapan a¤ üniversitelerden olufluyor. Dilaver Demira¤ 56 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Ü niversiteler günümüzde en iyi endüstriyel anlaflmalar›, en iyi akademisyenleri ve en iyi ö¤rencileri almak üzere uluslararas› piyasada birbirleri ile rekabet içerisindedir. Rekabet kazanan ve kaybedenleri ortaya ç›karmaktad›r. Kazananlar, kurulu teknoloji tabanl› flirketler ve yeni kurulan iflletmeler ile iflbirli¤i yapt›¤›, her tür araflt›rma, e¤itim ve teknik bilginin ticarilefltirilmesi konular›n›n bir araya getirildi¤i dinamik bir bilim ortam› olan etkin teknik bilginin ba¤lant› noktas›nda varl›¤›n› tesis eden üniversiteler olacakt›r. Bildi¤imiz üniversiteler 19. yüzy›l›n bafl›nda Berlin Üniversitesini kuran Wilhelm Von Humboldt’un öncülü¤ünü yaptt›¤› Helmboldt modelinden oluflturulmufltur. Üniversitenin misyonu, Rönesans döneminde ortaya ç›kan Ayd›nlanma döneminde olgunlu¤a ulaflan bilimsel yönteme göre, araflt›rma yaparak kamu bilgisini gelifltirmekti. Üniversiteler sonuçlar› uygulamak ile ilgilenmiyorlard›; 19 yüzy›la ait tüm esas teknolojiler (buhar makinesi, telgraf, radyo, elektrik gücü, telefon ve di¤er birço¤u) üniversitelerin d›fl›nda yenilikçi giriflimciler taraf›ndan gelifltirilmiflti. E¤itim, usta, kalfa ç›rak gibi birlikleri temsil edecek flekilde araflt›rman›n ak›m› içinde devam ettirilmifltir. Kullan›lan dil ulusal anadil olmufltur. Araflt›rma ve e¤itim (alt) uzmanl›¤a göre düzenlenmifltir; ortaya ç›kan fakülteler ve onlar›n bileflenleri aras›nda matematik gibi dersler haricinde çok az bir etkileflim vard›. Humbold Modeli Çöktü 1960’l› y›llarda üniversiteler h›zl› bir flekilde geliflince Humboldt modeli çökmeye bafllad›, bu duruma iliflkin olarak da gittikçe daha fazla devletin ve bürokrasinin müdahalesine maruz kald›. Ayn› zamanda, çok disiplinli ve disiplinler aras› araflt›rma temel hale geldi; flimdi akademik bir hastahane doktordan daha fazla bilimadam› ve mühendis istihdam etmektedir. Fakülte düzenlemesi bir engel haline gelmifltir. 1970’lerde ilk üniversiteler, özellikle ABD’de, Hewlett Packard, Dell, Intel, Sun Microsystems ve birçok di¤erleri gibi yeni, temelleri teknolojiye dayanan firmalar›n befli¤i haline geldi. Buna ek olarak üniversiteler, temel araflt›rma çal›flmalar›n› d›flar›ya yapt›rma iste¤i artan sanayi kurulufllar› ile ortak araflt›rma projelerine bafllad›. Sanayi iflbirli¤ini bafllatmak ve teknolojiye yol verenleri teflvik etmek bunu dile getirmekten zordur: bu anlamda üniversitenin tan›d›k olmad›¤› araçlara ve uzmanl›klara evsahipli¤i yapmas›n› ve insanlar›n›n tav›rlar›nda akrobasi gerektirir. Daha da kötünü düflünecek olursak üniversiteler ço¤unlukla tutucudurlar. >> Sanayi iflbirli¤ini bafllatmak ve teknolojiye yol verenleri teflvik etmek bunu dile getirmekten zordur: bu anlamda üniversitenin tan›d›k olmad›¤› araçlara ve uzmanl›klara evsahipli¤i yapmas›n› ve insanlar›n›n tav›rlar›nda akrobasi gerektirir. Kuruluflu ve bunu takiben de technostarterlar›n bir “fabrikas›n›n” kuruluflu için genellikle teknik bilginin ticarilefltirilmesi olarak isimlendirilen modeller gelifltirdik. Bizler ayn› zamanda teknolojiye yol verenler için huni modeline ve eflzamanl› e¤itime ve bunun yan›s›ra bu tür akademik programlar› dolduran derslere önderlik ettik. Farkl› partnerlerin farkl› talepleri oldu¤undan ilk olarak bir üniversite farkl› türdeki teknik bilginin pazarlamas›n› belirlemelidir. Talebe iliflkin araflt›rma rekabet öncesi araflt›rmadan farkl›l›k gösterir ve gizli araflt›rma yeni bir ak›m olarak kendini göstermektedir. Ve bu technostarterlardan farkl› olarak ortaya ç›kmaktad›r. Üniversite yönetimi için bizim öngördü¤ümüz ideal model 5 kifliden oluflan Kurul’dur. Bu kurulda bir Baflkan, üç hedef için üç kifli ve bir sayman bulunmaktad›r. ‹deal olarak kurulufl daha sonra bir Pazarlama Ekibi, Teknoloji Ekibi, Teknolojiye Yön Verenler Ekibi (technostarter) ve Teknopark Ekibi. Technostart faaliyetleri için dört ak›fl olarak adland›rd›¤›m›z; teknolojinin oluflumu, starters, finansörleri ve deste¤i (inkübatörlerin her biri profesyonel hizmet olarak) dört ak›fl› modeli benimsedik. Uygulamada bu faaliyetlerin birço¤una sponsorluk edilebilir, profesyonel hizmet flirketleri ve ayn› zamanda endüstri kurulufllar› bu etkinliklere kat›lmak isterken birçok mezun üniver- sitelerin faaliyetlerine katk›da bulunman›n zor oldu¤unu düflünmektedirler. Teknik bilginin ticari hale getirilmesi, iflbirli¤inin ve technostarterlar›n oluflturulmas› bir strateji plan›n›n haz›rlanmas› ile bafllar. Bir sonraki ad›m, ticarilefltirme/Technostart Merkezi ve giriflimcilik konular›nda minimum say›da ö¤retim görevlisini ifle almak ve onlar› e¤itmektir. Üçüncü Kuflak Üniversitelerin Özellikleri 1. Temel araflt›rma üniversitenin as›l çal›flma faaliyeti olmufltur ve olmaya devam edecektir. 2. Araflt›rma, bilim tabanl› üniversitede tek disiplin olma durumundan ziyade, büyük ölçüde disiplinler ötesi veya disiplinler aras›d›r. 3. 3.KÜ’ler teknik bilgi ba¤lant›s› vas›tas›yla endüstri, özel araflt›rma ve gelifltirme (Ar&Ge), finansörler ve profesyonel hizmet sa¤lay›c›lar ve di¤er üniversiteler ile iflbirli¤i yapan a¤ üniversiteleridir. 4. 3.KÜ’ler uluslararas› rekabetçi bir piyasada çal›fl›rlar. Aktif olarak en iyi akademisyenler, ö¤renciler ve endüstri alan›ndan araflt›rma kontratlar› almak için rekabet ederler. Üniversitelere daha önce ö¤rencileri al›rken bilfiil bölgesel tekelcilik uyguluyorlard›. 5. 3.KÜ’ler çift yönlü üniversitelerdir. Genelde kitle üniversitesi olmaktan kurtulamazken, en iyi ve en parlak ö¤renciler ve akademisyenler için özel olanaklar yarat›rlar. 6. 3.KÜ’ler uzlaflt›rma ve yarat›c›l›k kavramlar›n› benzer öneme sahip rasyonel bilimsel metodun itici gücü olarak kabul eder. 7. 3.KÜ’ler kozmopolitand›r; çok say›da ve çeflitli personel ve ö¤rencinin bulundu¤u uluslararas› bir ortamda faaliyet göstermektedir. Bu aç›dan Ortaça¤ Üniversitelerine yak›nl›k göstermektedir. Bilim tabanl› üniversitelerde oldu¤u gibi ulusal dil yerine tüm derslerde ortak dil olarak ‹ngilizceyi kullan›rlar. 8. Üniversiteler araflt›rma ve e¤itim gibi geleneksel görevlerinin yan›s›ra yeni giriflimci faaliyetlerin befli¤i olarak görüldüklerinden teknik bilginin kullan›m› üçüncü üniversite hedefi haline gelmektedir. 9. 3.KÜ’ler devlet yasalar›na daha az ba¤l› hale gelecektir. Devlet taraf›ndan yap›lan finansman do¤rudan de¤il ancak devlet fonlar›, araflt›rma ve e¤itimi finanse eden ba¤›ms›z kurumlar taraf›ndan aktar›lacakt›r. 57 DOSYA-MAKALE Mühendislik eti¤i ve felsefesi Mühendisler bu kâinatta kendilerini yar› tanr› gibi görüp çok büyük çapta dengeyi bozacak ifllere kalk›flmamal›d›rlar. Bunun için kâinata niçin geldi¤inin e¤itimi almal›d›r. Dr. Ömer Faruk Kültür ‹stanbul Üniversitesi ‹nflaat Mühendisli¤i Ö¤retm Üyesi 58 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 M ühendislik insanl›k tarihi boyunca hep önemini korumufl ve insan yaflam›na yön veren onu etkileyen bir u¤rafl dal› olmufltur. Bu yön verifl, etkileyifl, felsefi yaklafl›m ve etik de¤erlere göre farkl› boyutlarda olmufltur. Bazen bir y›k›m bazen de inflaa fleklinde tezahür etmifltir. Bunun örneklerini flehirleri yerle bir eden atom bombas› ya da de çölleri vaha haline getiren gayretler olarak görmekteyiz. Son iki yüzy›l içinde ç›k›p neflvü neva bulan materyalist düflüncenin de¤iflik versiyonlu iki ürünü kapitalizm ve komünizimden birisi denendi di¤eri hala kullan›mda. Ancak gelinen noktada insanl›k küresel ›s›nman›n, kanserin, A‹DS’in, domuz gribinin sars virüsünün, adaletsiz gelir da¤›l›m›n›n, sa¤l›ks›z flehirlerin, beton y›¤›nlar›n›n, zehirli gaz emisyonlar›n›n,psikolojik rahats›zl›klar›n, yeterli içecek temiz su bulamaman›n, bozulan ekolojik dengenin alt›nda ezilmektedir. Arflimet’e atfedilen"bana uygun bir kald›raç verin dünyay› yerinden oynatay›m" sözünde ifadesini bulan hegomanyac› her türlü eylemi yapmakta kendisini hür addeden yaklafl›m tarz›n›n gelinen noktada pay› büyüktür. Oysa Mühendislik Uygulamalar› en baflta; Tabiata uyumlu ‹nsan f›trat›na uyumlu Sürdürülebilir Gelifltirilebilir Do¤al dengeyi bozmayan özelliklere sahip olmal›d›r. Büyük Çapl› Mühendislik Projeleri Do¤aya ve ‹nsana Zarar Verebiliyor Bugün baz› kesimlerin büyük bir iftiharla sunduklar› mühendislik uygulamalar›n› irdeleyecek olursak. Mesela çok büyük ölçekteki barajlar yüzbinlik stadyumlar, ekolojik dengeyi bozduklar› gibi insan yerleflimleri için çok büyük riskler tafl›maktad›rlar. Bunlar baraj patlamas›, baraj y›k›lmas›, yüksek oranda buharlaflma, insanlar›n oturduklar› ve geçimlerini sa¤lad›klar› topraklardan uzaklaflmak zorunda kalmas›, tarihi ve kültürel de¤erlerin su alt›nda kalmas›, ekilebilir alanlar›n azalmas›, hayvan ve bitki popülâsyonunun azalmas›, akan sular›n dura¤an su haline gelerek kirlenmesi, nehir ve dere yataklar›ndaki canl›l›¤›n yok olmas› iklim de¤iflikli¤ine sebep olmas› vb. dir. Ayr›ca s›n›r bölgelerine yap›lan barajlar ülkeler aras›nda büyük husumetlere de sebep olmaktad›r. Ülkemizin güneydo¤usunda son 30 y›l›n ac› ve gözyafllar› ile heba olmas›na sebep olan terör olaylar›n›n müsebbiplerinden birisi de budur. Nitekim terör örgütü karargâh› y›llarca afla¤› havzam›zda bulunan bir ülkede konufllanm›flt›r. Büyük stadyumlarda ise 120 bin kifli gibi bir kalabal›¤› tek bir yere toplamak bafll› bafl›na büyük bir risk oluflturdu¤u gibi bir panik an›nda insanlar› kurtarmak mümkün olamayacakt›r. ‹nsanlar›n toplanmas› ve da¤›lmas› saatlerce trafik oluflturacakt›r. Tarihte 24 May›s 1964’te Peru’nun >> Bugün baz› kesimlerin büyük bir iftiharla sunduklar› mühendislik uygulamalar›n› irdeleyecek olursak. Mesela çok büyük ölçekteki barajlar yüzbinlik stadyumlar, ekolojik dengeyi bozduklar› gibi insan yerleflimleri için çok büyük riskler tafl›maktad›rlar. Lima kentinde Olimpiyat eleme maç›nda hakemin maç›n 2. dakikas›nda Peru’nun att›¤› golü kabul etmemesi üzerine taraftarlar ayakland› Arjantin’in Peru’yu yenmesi üzerine, ç›kan olaylarda 318 kifli öldü, 500 kifli de yaraland›. Yine 20 Ekim 1982 de Moskova’da Sovyet kulübü Spartak Moskova ile Hollanda kulübü Haarlem Avrupa kupas› maç› için bir araya gelmifllerdi. Polis, taraftarlar› maç›n bitimine yak›n tribünlerin afla¤› k›sm›na do¤ru sürükledi. Ancak maç›n sonlar›nda gelen bir son dakika golü ile taraftarlar›n tekrar stada dönmek istemesi üzerine ç›kan olaylarda 341 kiflinin öldü¤ü bilinmektedir. Bugün yine baz›lar› için mühendislik aç›s›ndan atom çal›flmalar› göz kamaflt›rabilir. Ancak ABD Baflkan› Truman, ‹kinci Dünya Savafl›’n›n sonlar›na gelindi¤inde, bugüne kadar gelifltirilmifl tüm silahlardan daha güçlü bir bomba yapt›klar›n› ve bu bombay› sivillere karfl› de¤il, sadece askeri güçlere karfl› kullanacaklar›na dair bir aç›klama yapm›flt›. Fakat sonuç hiçte öyle olmad›. 10 000 metre yükseklikten saat 8.13’te at›lan bomba saat 8.15’te Japonya’n›n güzel flehri Hiroflima’n›n 580 metre üzerinde patlad›. ‹lk anda 70 000 insan buharlaflt›. Yüksek s›cakl›ktan dolay› asfalta yap›flan insanlar insan›n içini ürpertmekteydi. Bir hafta boyunca flehre asit ya¤d›. ‹ki ay içerisinde radyasyon sebebiyle 70 000 insan daha hayat›n› kaybetti. 60 000 kifli de befl y›ll›k süre içerisinde vefat edince Hiroflima’n›n bilânçosu ilk befl y›lda 200 000 insan›n ölümü, onbinlerce insan›n da sakat kalmas› oldu. Üç gün sonra (9 A¤ustos 1945’te) s›ra “Fat Man – fiiflman Adam” isimli plütonyum bombas›na gelmiflti. Bu bomba için hedef Japonya’n›n Fukuoka flehri idi. Fakat hava kapal› oldu¤u için hedef Nagazaki’ye çevrildi. Saatler 11.02’yi gösterirken 21 ton patlay›c›n›n gücüne sahip bomba Nagazaki’ye cehenneme çevirdi. 75 000 kifli an›nda kavruldu. Bir o kadar kifli de befl y›ll›k süre içerisinde can verdi. Mühendislerin Yapt›¤› ‹fller Hikmete Uymal›d›r Bu sayd›¤›m›z örnek olaylar muvacehesinde felsefe ve etik aç›s›ndan mühendisli¤in temel de¤erlerini irdeleyecek olursak. Mühendisler bu kâinatta kendilerini yar› tanr› gibi görüp çok büyük çapta dengeyi bozacak ifllere kalk›flmamal›d›rlar. Bunun için kâinata niçin geldi¤inin e¤itimi almal›d›r. ‹nsan hayat›n› hiçe sayacak uygulamalara kalk›flmamal›d›rlar. Bunun için yarat›lm›fl› sevme e¤itimi almal›d›r. Kendisinin veya kendisinden hizmet talep eden flah›slar›n ç›kar›na fakat toplumun veya di¤er canl› mahlûkat›n ç›kar›na ters olan ifller yapmamal›d›rlar. Bunun için hakkaniyete sayg› e¤itimi almal›d›r. Kendisinden sonra gelen nesillerin haklar›n› da gözeterek dünya kaynaklar›n› hoyratça israf eden uygulamalar yapmamal›- d›rlar. Bunun için kanaat e¤itimi almal›d›r. Di¤er insanlar›n veya daha sonra gelecek nesillerin tasarruf haklar›n› ortadan kald›racak de¤ifltirilmesi veya geri dönüflü mümkün olmayan uygulamalardan mümkün mertebe kaç›nmal›d›rlar. Plastiklerin ve betonlar›n h›zla yay›lmas› gibi. Bunun için israf etmeme güzeli ve tabii olan› sevme e¤itimi almal›d›r. Bunlar›n d›fl›nda Mühendislerin yapt›klar› iflte kendisine rehber olacak düsturlar ise flöyle s›ralanabilir. Yapt›klar› ifl hikmeti ça¤r›flt›rmal›d›r. Yani hakikatle gerçekle irtibatl› olmal›d›r. Dayana¤› gerçek bir ihtiyaç olmal›d›r. Sistematik olmal›d›r. Kâinatta bir sistem oldu¤u gibi oda matematikle aç›kland›¤› gibi mühendisli¤in temeli de matematik oldu¤u gibi. Yapt›¤› iflte hakl› olmal›d›r. Toplumun de¤er yarg›lar›na geçerli oldu¤u kan›ksanm›fl yasa ve yönetmeliklere standartlara uygun olmal›d›r. Kendisi do¤ru olmal›d›r. Hareketlerinde tutarl› yalan ve aldat›c› beyanda bulunmamal› gerçekleri gizlememelidir. Birde kontrol mekanizmas› olarak flu k›staslar› uygulamal›d›r. Akla uygun olmal› ortak akl› gözetmeli. Ekonomik olmal›d›r. Kalbe uygun olmal› vicdana ters olmamal› estetik olmal›d›r. Bedene uygun olmal› sa¤l›¤a zararl› olmamal› kullan›fll› olmal›d›r. 59 KENT VE YAŞAM Görkemli tarihi ile Diyarbak›r Anadolu'nun Müslümanlaflmas› kadar eski olan Ulu Cami, Amid (Diyarbak›r) flehri Müslüman ordular taraf›ndan 639 y›l›nda fethedildi¤inde, ayn› yerde Mar Toma kilisesi olarak ifllev görüyordu. Cumhuriyetin ilan›ndan sonra ise cami olmaktan ç›kar›l›p tamamen bar›nak olarak kullan›lmaya baflland›. > Ahmet Ay G örkemiyle, tarihiyle Diyarbak›r’a ayr› bir renk katan Ulu Camii ‹slam öncesi iki ayr› dine (mecusi, hristiyanl›k) mabedlik etmifltir. “Caminin bu dönemdeki durumu ve yap›n›n mimari özellikleri hakk›nda bir bilgimiz yoktur. Mervano¤ullar›n›n yönetimi s›ras›nda, 1046 y›l›nda flehrimize gelen ünlü ‹ranl› gezgin Nas›r-› Husrev’in fiefername adl› eserinde cami için verdi¤i bilgileri daha önce anlat›lm›flt› (sf.. 207)” Evliya Çelebi, Ulu Cami için flöyle der: “fiehrin ortas›nda sanki mabed, Diyarbekir’in yüzsuyu yani camii Kebir. Müverrihler birliktirler ki bu eski ibadet yeri, ta Hz. 60 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Musa zaman›nda yap›lm›flt›r. Bahçe sütunlar›n›n sa¤ taraf›ndan bir sütun üzerinde ‹branice tarihi vard›r. Kale her kimin eline geçmifl ise, yine bu mabed, mabed olarak kalm›flt›r. ‹çinde öyle ruhaniyet vard›r ki bir kimse iki rekat namaz k›lsa kabul oldu¤unda kalbi flahitlik eder. Güya Haleb’in Ulu Camii, fiam’›n Emevi Camii yahut Kudus’ün Mescid-i Aka’s›, M›s›r’›n Ezher Camii, ‹stanbul’un Ayasofya’s›d›r. Selçuklular döneminde onar›lan Cami bugünkü halini o dönem geçirdi¤i onar›mla kazanm›flt›r. Bu ilk Selçuklu onar›m›ndan sonra 1115 tarihinde büyük bir yang›n geçiren caminin genifl bir bölümünün hasar gördü¤ü anlafl›lmaktad›r. 1115 y›l›nda bir yang›n›n ç›kt›¤› ve yang›nda büyük hasar›n meydana geldi¤i bilinmektedir. “Nas›r-› Husrev’in sözünü etti¤i iki yüz küsür tafl direk ve direkler üzerindeki tafl kemerler ve bütün damlar› kaplayan kubbeler de y›k›ld›. Yang›ndan “2–3 y›l sonra camiin yeniden inflas›na ve onar›m›na bafllan›ld›¤›, cami enkaz›ndan ç›kar›lan veya kimi sanat tarihçilerinin ileri sürdükleri gibi antik bir tiyatro cephesinden sökülerek getirilen renkli mermer ve karatafltan sütunlar ile korint biçimindeki yapraklarla bezeli bafll›klar ve üzüm dall› süslerin cami avlusunun bat›, do¤u ve kuzey yanlar›nda kurulan maksure, kütüphane ve medreselerin avluya bakan yüzlerinde kullan›ld›¤› görülmektedir. Metin Sözen’in de de¤indi¤i gibi “Antik tiyatro cephesinden al›nan sütun ve silmelerin aralar›na gerekti¤i flekilde yaz›tlar ve süslü silmeler yerlefltirilerek de¤iflik bir cephe elde edilmifltir. Melikflah’›n yapt›rd›¤› bölümün pek hasar görmedi¤i de mevcut kitabesinin ve bu bölümdeki yap›n›n durumundan anlafl›lmaktad›r.” “ ‹lk olarak bu malzeme ile bat› maksuresinin ‹nalo¤lu Ebu Mansur ‹lald› taraf›n- >> Ulu Cami mimar› manzumesinin genel tanzimi bugün Hanefiler Camii denilen binan›n kitlesine uyularak kurulmufltur. Minare kitlesi de, ana bina ile kurulmufl ve yine onunla birlikte onar›mlar geçirmifltir. dan H. 511 ( 1117–1118) tarihinde alt kat› ve 1124’te de üst kat› yapt›r›lm›flt›r. Bu husus mevcut kitabelerden bilinmektedir. Camiin do¤yu maksuresi ise yine ayn› tafllarla ‹nalo¤lu Mahmud ve veziri Nisano¤lu Ali döneminde h.559 (1163 ) ve sonraki y›llarda yapt›r›lm›flt›r. Caminin bat› kesiminin bir bölümünü Akkoyunlu padiflah› Uzun Hasan onartm›flt›r. Camini fiafiiler k›sm›n› Emir Ahmed Z›rki yapt›rm›flt›r. Bunlara ve di¤er onar›mlara ait kitabeler afla¤›dad›r. “ “Bugün Diyarbak›r Ulu Cami mimar› manzumesinden, ayakta duran parçalar iki cami, iki medrese, iki maksure ile abdest alma yerlerinden ibarettir. Çevresi çarp›k yap›larla çevrili olan Cami ilave bölümlerle daha da geniflletilmifl ve ifllevselli¤i artt›r›lm›flt›r. Üç kap›s› vard›r caminin; kuzey, do¤u ve bat› kap›lar› olmak üzere üç girifli vard›r. Do¤u kap›s› en ifllek olan› olu, flehir esna- f›n›n yo¤un olarak bulundu¤u aland›r. Caminin avlusunda dört mezhebin (fiafii, Hanefi, Maliki ve Hambeli) ibadetlerini ayr› cemaatler halinde yerine getirebilecekleri imkân mevcuttur. Her ne kadar zamanla Maliki ve Hambeli mezheplerine ba¤l› olan grup kalmam›fl ise de bu imkân ve durum as›rlarca böyle devam etmifltir. Avluya ba¤l› ama d›flar›s›nda kalan k›s›m ünlü Mesudiye Medresesi vard›r. fiimdi fiarkiyat Araflt›rmalar Derne¤i’nin kulland›¤› Mesudiye Medresesi ünlü âlimlerin ders al›p verdikleri bir mekând›r. “Buradaki revaklarla, Hanefiler Camii binas›n›n bir köflesinde bulunmaktad›r. Bu kap›dan Zinciriye Medresesine ulaflan dar soka¤a ç›k›ld›¤› gibi, caminin bat› duvar› dibinde bulunan dar aral›¤a da ulafl›l›r. Ulu Caminin bu cihetinde gerek avluya bitiflik ve gerek Zinciriye karfl›s›nda manzume ile ilgili baz› yap›lar›n bulunmas› ihtimali, her vakit düflünülebilir. Di¤er taraf- tan Mesudiye Medresesinin do¤u k›sm›n› sa¤›r duvarlar halinde girintili ve ç›k›nt› oluflu, esas girifl k›sm›ndaki, altl› üstlü binan›n bu tarafa do¤ru uzand›¤›n›, kabul etmeye bizi zorlamaktad›r. Mesudiye girifl k›sm›n›n iki taraf›nda da modern yap›lar yer alm›flt›r. Bu yerlerde de medresenin baz› k›s›mlar›n›n bulunmas› gerekmektedir. 16.yy da ilave edilen fiafiiler Camii ile çok yak›n ça¤larda geniflletilmifl olan abdestlik binalar› yerinde de, manzumenin baflka hizmetlere yarar binalar›n bulundu¤u her vakit düflünebiliriz. Genel durum plan›nda bugün görülen camiler, medreseler kurulufllar› itibar› ile birbirine uygunluk göstermektedirler. Avlu k›sm›n›n bat› revak ve maksurelerinin oturtuluflu, cami istikametine tam (90) derece olmay›p bir miktar do¤uya do¤ru kapal› dar aç›da yap›lm›fl bulunmaktad›r. Ulu Cami mimar› manzumesini genel tanzimi bugün Hanefiler Camii denilen binan›n kitlesine uyularak kurulmufltur. Minare kitlesi de, ana bina ile kurulmufl ve yine onunla birlikte onar›mlar geçirmifltir. Di¤er bölüm, genifl avlu ortas›nda ki flad›rvan, namazgâh ve aç›k havuz sonradan buraya ilave edilmifl durumdad›rlar. fiafiler Camii ile Mesudiye medresesinin birbirlerine yaklaflt›¤› avl› k›sm› revaklar› üstünde, basit bir oda halinde olan meflruta binas› sonradan kurulmufltur. *A¤›rl›kl› olarak fievket BEYSANO⁄LU, Diyarbak›r Tarihi; cilt I-II-III eserinden yararlan›lm›flt›r. ** ‹talik vurgular bana aittir. (Ahmet AY) 61 KENT VE YAŞAM Hasan Pafla Han› Hasan Pafla Han› Osmanl›lar dönemi 3. Valilerinden Vezirzade Hasan Pafla taraf›ndan 1572 –1573 y›llar›nda yapt›r›lm›flt›r. As›rlarca konaklama ve sonradan ticaret merkezi olarak kullan›lan Han’›n alt bölümü ah›r olarak kullan›l›yordu. Hasan Pafla Han› küçük sütunlarla ifllenerek farkl› bir motif sunmaktad›r. Uzun görünen Han; siyah-beyaz tafllarla ifllenerek daha da uzun bir görünüm kazanm›flt›r. Üzerinde kûfi yaz›l› süslere sahip olan Han; kentin en önemli mimari unsuru olan tafllardan yap›lm›flt›r. Han›n kap›lar› içeriye do¤ru iki yana yatay olarak aç›l›r. Hemen giriflte yukar›ya ç›kmak için merdivenler bulunmakta, demir parmakl›klarla kapl› üst katlarda orta 62 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 >> Hasan Pafla Han› Diyarbak›r’›n Sur ilçesinde, Da¤ Kap› ve Bal›kç›lar Bafl› güzergâh›nda, Ulu Camii kap›s›na bakan yöndedir. Eski ticaret merkezi olan Han flimdi de yerel mutfak, yerel k›yafet ve el ifllemeleri a¤›rl›kl› hizmetler vermektedir. büyüklükte kârgir odalar mevcuttur. Hafif sivri kemerli, sütunlara dayanan iki katl› revaklar›n avluya bakan yüzleri, tamamen iki renkli tafl s›rayla zenginleflmifltir. Hasan Pafla Han› özellikle bat› yönüyle yani Ulu Cami’ye bakan k›sm›yla dikkatleri çekmektedir. Han arka yönüyle (kuzey) meskûn mahal olan Dabano¤lu Mahallesi’ne dönük oldu¤u için bütünüyle ortaya ç›kmamaktad›r. fiad›rvan› ça¤›n özelliklerini tafl›yan Hasan Pafla Han’›n›n avlu k›sm›n›n üstü tamamen aç›kt›r. Bu sebeple ayd›nlanma ve havaland›rma ihtiyac› yeterli gelmektedir. Ah›r olarak kullan›lan en alt kat flimdi Ensar Vakf› taraf›ndan dünyada emsali çok az bulunan bir kitabevi olarak hizmete aç›lm›flt›r. SÖYLEŞ ‘Mühendisler sadece mühendislik yapmal›’ Orhan Yavuz y›llar boyu mühendislik, müteaahitlik, idarecilik yapm›fl bir büyü¤ümüz. O ve onun kufla¤› çok fleyler yaflam›fl bir kuflak. Biz de onlar›n bu bilgilerinden ve deneyimlerinden faydalanmak istedik. Orhan Yavuz de¤er üretmeyi, mühendisin mühendislik yapmas›n› ve devlete memur olmamas›n› istiyor. Ülkenin de ancak bu yolla geliflece¤ini düflünüyor. Sizin tecrübeleriniz önemli. Çünkü sizler mumun bile olmad›¤› zamanlar›, elektri¤in olmad›¤› zamanlar› gördünüz. Bu nesil geçmiflin ve gelece¤in bilgi birikimine sahip de¤il. Siz bulunmayacak bir kuflaks›n›z. Orada büyük bir birikim var ve bu birikimin geri verilmesi laz›m genç kuflaklara. Biz de sizin gibi büyüklerimizle görüflerek gençleri sizlerin birikimiyle nas›l besleriz onu tart›fl›yoruz. Amac›m›z bunu yans›tmak. Bu nedenle sizin mesaj›n›z önemli. Söylemeliyim dedi¤iniz bir fley varsa e¤er onla bafllayal›m. fiimdi bu mesajlarla ilgili, ben size bir iki tane bir fley ifade edeyim. Ama bunlar› daha da ço¤altmak mümkün. Mesela size gönderdi¤im ve ‹TÜ Dergisi’nde ç›kan röportajda baz› isimler geçiyor. Orada Rauf Yaral diye müteahhit patronum vard› diyorum. Ben o zaman 3. s›n›ftayd›m. ‹htiyaçtan biz tatile de¤il flarka giderdik. Bir doktordan bir gün telefon geldi. ‹nterneti kar›flt›r›rken benim yazd›¤›m bu makaleyi görüyor. Rauf Yaral’›n ismi geçti¤ini ve dedesi oldu¤unu belirtirken, makaleyi de göndermemi istiyor. Oradan dedesi hakk›nda bir bilgi ediniyor. Orada Diyarbak›rl› bir müteahhitin ne kadar bilgili oldu¤unu görüyoruz. Hem de 46 y›l›nda. Örnek veriyorum ve diyorum ki bugünkü müteahhitlerle o kifliyi mukayese edin diyorum. Böyle söylefliler bunlara f›rsat veriyor. Ben mesajlar›m›n ço¤unu verdim. Burada bir konu seçmek laz›m. Kendimizden ziyade deneyimlerimizi anlatmak gerek. Bir yaz› okumufltum, o yaz›da Karadeniz’den, Hazar Denizi’ne bir kanal projesinden bahsediliyor. Düflünün o Sokullu zamanlar›nda bile suyolu düflünülüyor. fiimdi Türkiye’de bir ulafl›m sorunu var, sonra yol diyoruz yak›t sorunu ç›k›yor. Demiryolu diyoruz, para sorunu ç›k›yor. 64 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 fiimdi en ucuz tafl›ma yolu suyoludur ve bizde yok. Bir kitap elime geçti Roma tarihiyle ilgili roman›n alan›n›n içinde Anadolu bir vilayet. Burada bir vali var. ‹mparator bir yaz›flma yap›yor bu Anadolu valisiyle. Bu yaz›flmalar yay›nland›. Burada diyor bir göl var. Gölün etraf› tamamen ormanl›k ve çok büyük sedir olan a¤açlar var. Sedir de gemi yap›m›nda kullan›l›yor. Bu a¤açlardan istifade etmek için yol sorunu var. Daha önce bunlardan faydalanmak için yol olarak düflünülmüfl. fiimdi biz bu Sapanca’yla Marmara’y› ba¤larsak bu a¤açlardan faydalanabiliriz diyor. ‹mparator tekrar yaz›yor diyor ki; Sapanca gölü, Marmara’dan daha yukarda, biz bu gölü açarsak göl boflalabilir ne diyorsun diyor? Romal›lar yapam›yor ama Osmanl› 4 defa falan deniyor. Hala kaz›lardan kalma kal›nt›lar var. Bizde kimsenin akl›na gelmiyor. Buradaki kanal fleyinden ilham ald›m ve yaz› yazmak istiyorum. Ama yazd›ktan sonra bunu tart›flma haline getirmek laz›m çünkü eminim Ulaflt›rma Bakan› da bu konuyu bilmiyor. fiimdi gelelim Türkiye Cumhuriyetine. 1976 da Ulaflt›rma Bakan› kim ise Sapanca’yla Karadeniz’i ve Sapanca’yla Marmara’y› ba¤lamak üzere bir proje haz›rl›yor ve bunu da teknik üniversiteye veriyor. Teknik üniversite bunu haz›rl›yor. Tabi ben Romal›lar›n kitab›n› okuduktan sonra bunun üzerine e¤ildim. Ve elde etmeye çal›flt›m. Bakanl›k evraklar› k⤛t fabrikas›na vermifl. Nadir Yayla isminde bir arkadafl buldu bu projeyi kütüphanesinden verdi. Orada projeyi mükemmel yapm›fllar. Orada meyil vard›r azaltmak için gerekli fleyler yap›lm›fl. Biz ABD’den makineler ald›k. Chicago okyanusa ba¤lanm›fl. Kanada’dan geçiyor. Bizim kendi gemimiz var gitti bir kaç sefer yapt› bozuldu. Ama biz sistemi biliyoruz. fiimdi ülkemizde bu yok. Sonra bu projeyi teknik üniversite tekrar ele al›p daha detayl› bir hale getirdi. Afyon’da konuflmada 3 tane ifl adam› ça¤›rm›fllard›. Dinleyenlerde ifl adamlar› zaten. Adamlar nas›l para kazand›klar›n› anlatt›. Yak›fl›r m› yani. Nas›l kazand›ksa kazand›k. Bizim dergimizin amac› özgün ve hikmetli bilgi. fiimdi Orhan Bey biz sizin son derece önemli olan bilgi ve birikimlerinizi okuduk. Siz tabi Türkiye’nin teknik üniversitede yetiflen ellili y›llarda mezun olan ve son derece idealist olan ve memleket için faydal› ifller yapmaya çal›flan bir kuflaks›n›z. Bu kufla¤›n ortak özellikleri nelerdir bunlar› bize aktarabilir misiniz? Asl›nda benim baz› flikâyetlerim de vard›r kendi neslimle alakal›. fiimdi bizim mezun olan arkadafllar› düflünürsek bir k›sm› benim gibi eline bayra¤› alm›flt›r piyasaya ç›km›flt›r. Sonuçta hepimiz fakir fukara insanlar›n çocuklar›y›z ve sermayemiz yoktu. Bu ekme¤i kendinizin kazanma zorunlulu¤u beraberinde size bir öz- güven getirecektir. Bu cesaret ister, iyi niyet ister, bilgi ister. fiimdi bu çok azd›r ve bizim s›n›ftan bunun say›s› üç ya da dört kifliyi geçmez. S›n›f›m›z›n yüz yirmi kifli oldu¤unu belirtmek isterim. fiimdi bir k›sm› mühendislik yapm›flt›r, projeci olmufltur. O da o kadar azd›r ki yüzde dördü geçmez. Di¤er k›sm› bürokrat olmufltur. Evet, hepsi bürokrat olmufltur. Bizim neslin hastal›¤› budur ve bunun sebepleri vard›r. Bunlar birazda devletten kaynaklan›r. Çünkü biz mezun oldu¤umuzda özel sektör denilen bir fley yoktu. Devlet kendi iflini kendi yap›yordu. Böyle olunca ç›kan mühendis en fazla üç hacimli hesap yapabiliyor. Bofluna, sat›r hesab› veya hacim hesab› yap›yor ve mühendis olarak yetiflmifl idareci oluyor. ‹darecilik ayr› bir meslek, bizim mühendis arkadafllar kabiliyetli olduklar› için kimi müsteflar oldu kimi genel müdür oldu ve bir yerlere geldiler. Ama bir k›sm› da Mehmet kardeflim gibi ilim adam› oldular. O da çok azd›r. Bizim s›n›ftan misal verecek olursak kifli say›s› olarak sekiz-on kifliyi geçmez herhalde. Bizim nesil asl›nda kay›p bir nesildir onu belirteyim. ‹çimizden politikac› da ç›km›flt›r ama politika üzerine e¤itim yapmad›klar› için zorlanm›flt›rlar Bu yüzden yalana baflvurmak zorunda kalm›fllard›r. Oysaki e¤itim alsalard› devlet adam› olacaklard›. Devlet adam› olmak hakikaten nitelikli bir e¤itim gerektirir de¤il mi? Yalan söylemek de bir zay›fl›k iflaretidir. Bizim neslin bizden sonrakilere böyle örnek olmamas› laz›m. Bu konuda ben k›rg›n›m. Bizim daha iyi bir örnek olmam›z laz›m. Kuflak meselesinden yola ç›karsak siz devletleflmifl bir mühendislikten bahsediyorsunuz. Mühendislere bir memur mant›¤›yla düflünmek yerine üretken bir kifli mant›¤›yla düflünmesini tavsiye ediyorsunuz. Evet tabi tüm dünyada bu böyle. 1950’lerde Garanti ‹nflaat Amerikalarla Seyhan 65 SÖYLEŞ Orhan Yavuz Orhan Yavuz, ‹stiklal Harbi sonras›nda s›k›nt›lar›n yafland›¤› 1924 y›l›nda Afyonkarahisar Mecidiye Mahallesi’nde dünyaya gelmifltir. Afyon Lisesi'ndeki e¤itiminden sonra, ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden 1949 y›l›nda mezun oldu. Bu tarih, 2. Dünya Harbi sonuna gelir. 80 yafl›n› aflan ve bütün hayat› çal›flmakla geçen Orhan Yavuz, ‹TÜ mezuniyeti sonras› 1953 y›l›na kadar Karayollar›’nda çal›flt› ve sonra kendi müteahhitlik firmas›n› kurdu. 1954 y›l›nda Türkiye Mühendislik Haberleri Dergisi’ni yay›n hayat›na kazand›rd›. 1954–1958 y›llar› aras›nda TMMOB'da yönetim kurulu üyeli¤i yapt› ve (INTES) Türkiye ‹nflaat ve Tesisat Müteahhitleri ‹fl Veren Sendikas›’n› kurdu. 1967 y›l›nda Ümran Çelik Boru Sanayi A.fi.'yi kurarak sanayi hayat›na at›ld›. Çelik boru, g›da, kara ve deniz tafl›mac›l›¤› ve inflaat sektöründeki baflar›l› çal›flmalar›n› Belçika’da çelik boru üretim tesisi kurarak Orya Holding A.fi. bünyesinde sürdürdü. Baflar›l› ö¤rencileri desteklemek ve ülkemizde teknik alanda yay›nlar yapmak amac› ile Orhan Yavuz Teknik E¤itim Vakf›’n› kurdu ve de¤iflik yörelerde e¤itim ve sa¤l›k tesisleri yapt›rd› ve ba¤›fllad›. 66 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 >> “Mühendis olmak için ‹ngilizceye gerek yok. Mesela Romen mühendisleri çok ünlüdür. Çünkü Çavuflesku mühendis e¤itimi ile ilgili önemli 3 bin kitab› Romenceye çevirmifltir. Devlet ‹ngilizce ö¤retmeye kalkmamal›. Çin’de hiçbir mühendis ‹ngilizce bilmiyor. ‹ngilizce ö¤renip pazarlamac›l›k m› yapacaks›n?” Baraj›’n› yap›yordu. Amerika’dan gelmifl Morison flirketi yap›yordu. Arkadafla rica ettim beni oraya götürdü. fiantiye t›k›r t›k›r iflliyor, flantiye flefi ile tan›flt›m. Hangi üniversiteden mühendis oldu¤unu sordum. Bana ben mühendis de¤ilim, ben ekonomisttim dedi. Bizde herkes mühendis. Bu ekonomik bir yanl›fl. Örne¤in DS‹ baflkan› bir mühendis. DS‹’de 50 bin kifli çal›fl›yor. Bu kadar kifliyi idare etmek ayr›ca bir ihtisast›r. Maliyet hesab› yok bir fley yok bizde DS‹’nin Karayollar›’n›n Toprak Mahsulleri Ofisi’nin dahi bilançolar› yok. Çünkü idare eden Demirel’di Ecevit’ti ve Mesut Y›lmaz’d› bunlarda ekonomist de¤illerdi sistem da¤›ld›. O belgeyi götür, hiçbir fley ifade etmez. Bana bankam, e¤er bu adam bu ifli yapamazsa ben garanti ediyorum diyecek. Devlet ne yap›yor, sana karne veriyor. Yani kefil oluyor. Bunlar›n hepsi politik. Politikac›lar›n verdi¤i karneler ile müteahhitler karfl›ma ç›k›yordu. Zaten devlet, ihaleye ba¤l› kalarak proje yapsa ihtilaf olmaz. Üstelik devlete çok pahal›ya mal oluyor. Müteahhitte mecburen nerde kârl› kalem varsa projeyi ona göre yap›yor. Bütün sorun projesiz ihaleden kaynaklan›yor. Tersi olsa Türkiye’de mühendislik geliflir. Müteahhitler Birli¤i kurulmufl olsayd› bu konuya e¤ilirdi. Sizin üzerinde durdu¤unuz konulardan bir tanesi de mühendislik karnesi meselesi. Siz mühendislik eksenli bir sistemi ortaya ç›kar›yorsunuz. Biraz önce sorgulad›¤›n›z projelerin ortaya ç›kmas› ve kaliteli inflaatlar›n ortaya ç›kmas› aç›s›ndan bu sistemin avantaj›m› vard›r? Karne sistemi yozlaflm›fl bir sistemdir. Karneyi devlet verir. Karne bir referanst›r. Devlet demek ki müteahhite referans veriyor. E¤er ona referans verirsen onun hatas›n› da kabul etmifl olursun Ben hiçbir karneyi ve belgeyi kabul etmem. Bat›da flöyledir; bu ifli yapacak m›s›n? O zaman yap. Senin yapaca¤›n ifli bankan›n garanti etmesi laz›m. Senin kefilin banka olmal›. Eskiden yapard›k ama flimdi Bir röportaj›n›zda küresel sorumluluk ve empati yapmaktan söz ediyorsunuz. Yap›lan inflaatlarda inflaat mühendisleri ve kontrol mühendisleri var. Kontrol mühendisleri kendilerini devlet san›yorlar. ‹flleri nedensiz nedenlerle uzat›yorlar ve masraf ettiriyorlar. Bu noktada mühendislik e¤itiminde bir eksiklik var. Mühendislerin sosyal bilimlere sahip olmalar› laz›m. Size göre mühendislerde eksik olan bir alan var m›? Bu e¤itim üniversitelerde bafllar. Bizim zaman›m›zda durum daha kötüydü, insan iliflkisi yoktu. Bugün ki çocuklar bu kadar de¤il. Terbiye önemlidir ve üniversitelerde verilmelidir. Asl›nda kontrol mühendisi diye bir fley olmaz. Kontrol mühendisi kalite kontrolü yapmal› inflaata hâkim olmamal›. Fabrikalarda bile kalite kontrol iflini 3. firmaya veriyorlar. Oysa bizde devlet tutuyor mühendise veriyor. Biz ne kontrol mühendisleri gördük, 24 saat sarhofl geziyor. Mesela biz okul yapal›m dedik.14 ay projeyi onaylamad›lar. Sonra ben valiye yazd›m ve vazgeçti¤imi söyledim. Sonunda zor bela o okulu yapt›k Sizin derginiz bu nedenle esas olarak mühendisli¤in felsefesini yapmal›. Mühendislerin ek e¤itim almad›kça kendi iflleri d›fl›nda ifl yapmamalar›n› savunmal›. Bak›n AB’ye girmek önemli de¤il sen AB’nin devlet idare etme sanat›n› almal›s›n. Bunun için AB’ye girmeye gerek yok. Önemli olan ö¤renmeye niyetli olmak. 50 bin kifliyi idare etmeyi bilmelisin. Ama bu da mühendisin ifli de¤il. Türkiye’de mühendis yok. Mesela arkadafl›m fiükrü Er bu konuda 36 kitap yazm›flt›r. Ve bu kitaplarda mühendislik e¤itimiyle ilgili önemli fleyler söylemifltir Biz sizin gibi insanlar›n görüfllerini önemli buluyoruz. Biz 5 - 6 kifli oturduk, hocalar ifl adamlar› olarak mühendislik e¤itimini tart›flt›k. Fakat mühendisde olmas› gereken de¤erler veya mühendis nas›l olmal› bu konuda neler düflünüyorsunuz? Birkaç gün önce bir üniversitemizin rektörü ile beraberdik. ‹yi niyetli bir arkadafl. Ona da bu düflüncelerimi ilettim. Bir defa benim görüflüm mühendis kendisine güvenmeli ald›¤› e¤itime güvenmeli, bu yoksa olmaz. E¤itimde aksakl›klar oldu¤u için kendine güvenemiyor. E¤itim alt yap›m›zda hala önemli eksiklikler var. Efendim sizin mühendislik, mütehaahitlik yaparken ayn› zamanda Ahilerden ve Kutadgu Bilig’den yola ç›karak bir mühendislik bak›fl› ve bununla ba¤lant›l› olarak bir mühendislik eti¤i gelifltirme çaban›z var. Bize bundan da biraz söz eder misiniz? Kutadgu Bilig’den bir dörtlük var. ‹ncelemek laz›m. Yönetim felsefesi Orada dile getirilmifl zaten. Devletle vatandafl aras›nda yak›n bir iliflki öngörüyor. Tabi orada geçmiflimizle ilgili bir ba¤ vard›r. fiimdilerde medeniyetler buluflmas› diye projeler ortalarda dolafl›yor. Tabii bunu bundan bin sene önce H›ristiyanlarla Müslümanlar birada yaflarken ortaya atm›fllar ve bizim Allah’›m›z tek iken neden ayr› dinlere inan›yoruz demifller. Tabii bu özünde büyük bir felsefeyi bar›nd›r›yor. >> “Rektörleri Ankara seçmemeli. Mütevelli heyeti seçmeli. Üniversiteler evvela özerk olmal›. E¤itim sistemi de¤iflmeli. ‹dare edenlerin kafas› de¤iflmeli. fiimdilerde de sözde H›ristiyanl›kla Müslümanl›k bar›flacakm›fl diyorlar bu sözünü etti¤imiz projede. Tabii orada birkaç tane daha mesaj var. Mesela politikac›lar›n yalanc›l›klar›yla ilgili; Machiavalle’den al›nt› vard›r orada, dün dündür bugün bugündür diye. Bunu düflünürsek iki medeniyeti buluflturmak zor. Ahilik gelene¤inde çok iyi e¤itim veriyorlard›. Sanattan ahlâk ve din e¤itiminden mesleki e¤itime kadar iyi bir e¤itim söz konusuydu. Bu kültürün modern flekli odalard›r. 1954 y›l›nda Hikmet Bey vard›, Konya milletvekili. Bir meslek kuruluflu böyle olmaz. Siyasal tav›r sergilendi orda. O yüzden de bugün mesleki kaliteyi ön planda tutmak ve bunun için çabalamak için kurulmufl olmas› gereken odalar kendi mesleklerine sahip ç›kmad›¤›ndan pek çok meslekte birçok yanl›fllar›n ortaya ç›kmas›n› engelleyemiyor. Bu bak›mdan ahilik gelene¤inin yeniden ele al›nmas› ve o sistemin günümüzdeki meslek odalar›nda karfl›l›k bulmas› çok iyi fleylere neden olur. Mesela ö¤renci üniversiteye gidiyor. Fakat bulmas› gereken kitab› bulam›yor. YÖK’ün ciddi bir eksikli¤i var. haz›rlan›rken bir sürü kitap okuyor üniversiteye girince kitap bulam›yor. Bununda açmaz› ö¤rencileri yabanc› dil üzerine kilitliyorlar. Bu delikli teneke ile su tafl›makt›r. Mühendis olmak için ‹ngilizceye gerek yok. Ben vak›f baflkanl›¤› yapt›m sorunlar› ö¤rendim. Çocuklar›n yaz›flmalar› bizden geçiyordu. Fakir ö¤rencilerin sorunlar› vard›. Mesela Romen mühendisleri çok ünlüdür. AB Romenleri bu yüzden alm›flt›r. Romanya daha sonra çöktü zaten. Romenler tüm dünyaya da¤›lm›flt›r. Çünkü Çavuflesku mühendis e¤itimi ile ilgili önemli 3 bin kitab› Romenceye çevirmifltir, Bunun üzerine ben vak›f kurup bu kitaplar› bast›rd›m. Devlet ‹ngilizce ö¤retmeye kalkmamal›. Çin’de hiçbir mühendis ‹ngilizce bilmiyor. ‹ngilizce ö¤renip pazarlamac›l›k m› yapacaks›n? Rahmetli Özal’›n yetmiflli y›llarda bizim sektörde çal›flm›flt›, beklide onun o büyük ekonomik yürüyüflünde bizimde katk›m›z olmufltur. Turgut baflbakanl›k döneminde bana bir gün dedi ki; ya a¤abey dedi, ben dört üniversiteyi özerk yap›yorum. Bende özerk ne demek bilmiyorum dedim. Dedi ki; mali bak›mdan serbest olacaklar. ODTÜ, ‹TÜ, Bo¤aziçi, Hacettepe. Bunlar›n hepsinin gayrimenkulleri var. Bunlar› de¤erlendirerek bütçelerini büyük çapta oluflturaca¤›z. Önderlik yapta üniversiteye vak›f kural›m dedi. Geldim teknik üniversiteden s›n›f arkadafl›m› ald›m ve vakf› kurduk. Yani burada demek istedi¤im YÖK ile bu ifl olmaz. Ben hocaya performans›na göre ücret verebilmeliyim. Rektörleri Ankara seçmemeli. Mütevelli heyeti seçmeli. Üniversiteler evvela özerk olmal›. E¤itim sistemi de¤iflmeli. ‹dare edenlerin kafas› de¤iflmeli. Mesela teknik üniversite devletten ne kadar para al›yorsa, bütçesinin yar›s›n› kendi kaynaklar›ndan karfl›layabilir. Genç mühendis ve giriflimcilere söylemek istedi¤iniz tavsiyeleriniz var m›? Nasihat çok önemli bir fleydir. Ben gençlerin hepsini takdir ederim. Çünkü çal›flm›fl çabalam›fl mühendis olmufltur. Bu sistemde onlar›n s›yr›labilmesi çok zor. Onlar›n önünü açmal›y›z. Bugün müteahhitlik, milli gelirin %25’dir. Bu büyük pay› yönetecek organizasyon yok. Biz flans›m›z›n yard›m›yla ayakta kald›k. Bir kere müteahhit olarak politikay› bileceksin. Politik iliflkilerin olacak Gençlere ac›yorum, çünkü sistem yok. Bir müteahhitler odas› yok. Temsil oran› az. Müteahhitlerin derne¤i var, odalar› yok. Bizleri müsteflar bile kabul etmezdi eskiden. Zaman›n müsteflar› rahmetli ‹lyas Seçkin bizi ziyaret etmiflti. Ben müteahhidin aya¤›na gitmem derdi. Allah’tan birkaç firma d›flar›ya aç›ld› da ayakta kalabildi. 67 MAKALE AR-GE ve mühendislik >> Ömer Do¤an Gençlerin yüksek ö¤renime gösterdi¤i ilgi ve her geçen gün yeni aç›lan üniversiteler e¤itimli iflgücü konusundaki umutlar› art›rmaktad›r. Ancak birçok faktör gençlerimizin AR-GE alan›nda çal›flmaya yeterli ilgi göstermemesine neden olmaktad›r. A R-GE genifl bir kavram olmakla birlikte daha ziyade mühendislik dallar›n› ilgilendiren flekliyle de¤erlendirilmifltir. Di¤er konularda çok daha farkl› bak›fl aç›lar› gerekti¤inden konuya daha hâkim kifliler taraf›ndan ayr›ca de¤erlendirilmesi daha do¤ru olaca¤› düflünülmüfltür. Konuyu bafll›klar alt›nda izah ederek daha etkili bir anlat›m biçimi oluflturmaya gayret gösterilmifltir. ARGE Nedir? “Araflt›rma ve Gelifltirme” kelimelerin k›salt›lm›fl hali olan AR-GE, bir flirketin veya kurumun çal›flma alan› do¤rultusunda bilim ve teknoloji, yeni ürünler, süreç ya da hizmetler gelifltirmede kullanmak üzere yapt›¤› çal›flma ve faaliyetleri anlatmak için kullan›lan yayg›n bir terimdir. Tan›mdan da anlafl›laca¤› gibi sadece ürün ve teknolojik yenilikleri kapsamay›p süreç ve hizmetleri de içine almaktad›r. Yeni bir ürün gelifltirme, mevcut ürünlerdeki iyilefltirmeler, süreçlerdeki ifllemlere iliflkin her türlü kalite ve zaman aç›s›ndan iyilefltirmeler AR-GE konusu olarak de¤erlendirilebilir. Ancak burada a¤›rl›kl› olarak yeni ürünlere iliflkin bir de¤erlendirme yap›lmaya çal›fl›lm›flt›r. AR-GE Niçin Gereklidir? Günümüz insan›n›n her türlü gereksinimi için (yeme-içme, ulafl›m, haberleflme, bar›nma, güvenlik, e¤lenme, kültürel faaliyetler..vb) pek çok ana ve yan ürün ihtiyac› ortaya ç›km›flt›r. Ulafl›m ve haberleflmenin kolaylaflmas› toplumlar›n birbirini etkileme ve de¤ifltirme potansiyelini de art›rm›flt›r. H›zla artan ihtiyaç listesi toplumlara iki yol sunmaktad›r. Birincisi bu ürünleri ithal edip kullanmak, di¤eri ise kendi ihtiyaç ve be¤enilerine göre AR-GE yap›p kendi tesislerinde üretmektir. Do¤al olarak ilk tercihte kültür ve hayat tarz›n›n da ithal edilmesi söz konusudur. Bugün yak›n çevremizde yer alan televizyon, radyo, bilgisayar, cep telefonu, araba gibi pek çok ürünün, bir zamanlar›n AR-GE çal›flmalar›n›n sonuç ürünleri oldu¤unu unutmayal›m. Bu ürünlerin sosyal hayat›m›zdaki de¤iflmelere olan etkisi düflünüldü¤ünde AR-GE’nin ne denli önemli oldu¤u daha kolay anlafl›labilir. Bir de konuyu firmalar için ele al›rsak konu daha önemli hale gelmektedir. Küresel ölçekte rekabetin artt›¤›, dünyan›n bir ucunda üretilen bir ürünün k›sa bir süre sonra di¤er ucunda marketlerde yer ald›¤› bir dönemden geç- 68 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 mekteyiz. Özellikle teknoloji a¤›rl›kl› üretim yapan firmalar›n pazarda kalabilmesi ve sat›fl yapabilmesi için sürekli gelifltirme yapmas›, fiyat rekabetine dayanabilmesi ve hatta di¤er ürünlere göre avantajl› yanlar›n›n olmas› gerekmektedir. Böyle bir ortamda sadece üretmekten bahsetmenin çok anlam› kalmamaktad›r. Üretilen mal veya hizmetlerin farkl› ve avantajl› yanlar›ndan bahsetmek daha anlaml› hale gelmektedir. Bu da sürekli araflt›rma, eksikliklerin tespiti ve gelifltirme süreci ile olabilmektedir. Art›k AR-GE bölümü olmayan firmalar›n çok uzun ömürlü ticari hayat›n›n olamayaca¤› aç›kt›r. Bu nedenle AR-GE firmalar için gereklilikten ziyade zorunluluktur. AR-GE zor ve pahal› m›d›r? Bu sorunun tek kelimelik bir cevab› yoktur. Bulundu¤unuz konuma göre cevap de¤iflir. E¤er daha önceden AR-GE konusunda fazla çal›flma yap›lmam›fl ise, kültürel, teknik ve e¤itim konusunda eksiklikler var ise epeyce al›nacak yol var demektir. Bu durumda hem zaman aç›s›ndan zorluklar hem de finansal olarak maliyetler ortaya ç›kacakt›r. Ancak bu bafllang›ç süreç maliyetleri karfl›land›ktan sonra ifller tersine dönmektedir. Kullan›lan AR-GE gücüne göre ayn› kalitedeki bir ürünü daha ucuza, daha az iflçilik maliyeti ile ve daha estetik unsurlarla üretmeniz söz konusu. Bu durumda AR-GE ne zordur, ne de pahal›d›r. Hatta ekonomik üretimin anahtar›d›r. Bu konuda kendi bafl›mdan geçen bir tecrübeyi aktarmak isterim. 1996 y›l›nda AR-GE eleman› olarak girdi¤im firmada üretim hatt›nda haftal›k 150 adetlik cihaz sevkiyat› yap›labilmekteydi. Bir y›ll›k bir AR-GE faaliyeti sonunda üretilecek olan ürünün özellikleri art›r›lm›fl olmas›na ra¤men ayn› ifl gücü ile üretim kapasitesi 250 adede, iki y›l sonra 400, 3 y›l sonra ise 600 adede ç›km›flt›r. Bu art›fl daha ileri teknoloji kullanarak malzeme say›s›n› ve maliyetleri azaltma, üretim esnas›nda oluflabilecek fireleri minimuma indirerek sa¤lanm›flt›r. Üretim art›fl›ndaki en büyük zorluk ise çal›flanlar›n al›flk›n oldu¤u üretim miktarlar›ndaki art›fla gösterdi¤i direnç olmufltur. Bu örnekte belirli bir ön maliyet ödendi¤inde AR-GE ile birim bafl›na üretim süreç maliyetlerinde 3 y›l içinde %75 tasarruf sa¤lanm›flt›r. Üstelik bu tasarruf kal›c›d›r. Ortaya daha geliflmifl bir ürün ç›km›flt›r ve sat›fl flans› daha yüksektir. Üretimde fire oran› daha azd›r, müflteri memnuniyeti daha yüksektir. fiimdi soruyu tekrar soral›m: AR-GE pahal› m›d›r? Bu örnekten yola ç›karak cevab›m›z “hay›r”d›r. Peki, neden firmalar AR-GE konusunda zorlan›rlar? Buradaki cevap biraz karmafl›kt›r ve bu yaz›n›n ana fikrinde yatmaktad›r. Toplumun, insanlar›n ve özellikle yeni mühendisli¤e ad›m›n› atm›fl gençlerimizin AR-GE konusundaki düflüncelerinde yatmaktad›r. AR-GE’nin de¤eri toplumda yeterince bilinmekte midir? Sektöründe belirli bir yere gelmifl ya da bu konuda gayret içinde olan firmalar›n gündeminde AR-GE faaliyetleri önemli bir yer tutar. Ancak ayn› flekilde AR-GE faaliyetlerini üst seviyede tutabilmek, ele al›nm›fl projeleri süre ve sonuç aç›s›ndan istenen noktaya getirmek iyi ve yetiflmifl insan gücü ile mümkün olabilmektedir. Üretimi makine ve ekipman ile istenen kalite ve h›za ç›karmak mümkün iken AR-GE faaliyetleri neredeyse insana ba¤l›d›r. Günümüzde AR-GE çal›flmalar› kapsam›nda kullan›labilecek pek çok yaz›l›m, çizim, tasar›m, test, simülasyon ve ç›kt› al›nabilecek ortamlar olmakla birlikte yine de insan unsuru en ön plandad›r. Bu nedenle geliflmifl toplumlarda yetiflmifl insan gücü de di¤er toplumlara göre hem nitelik hem de say›sal olarak fazlad›r. Sorunu kendi toplumumuz aç›s›ndan de¤erlendirecek olursak, son y›llarda e¤itime verilen önem, gençlerin yüksek ö¤renime gösterdi¤i ilgi ve her geçen gün yeni aç›lan üniversiteler bu konudaki umutlar› art›rmaktad›r. Ancak ayn› flekilde gençlerin çabuk ve rahat para kazanacaklar› mesleklere olan ra¤beti bu konuda baz› problemleri de gündeme getirmektedir. Daha iyi AR-GE yapman›n önündeki problemler nelerdir? Bu problemleri mühendisler, üniversiteler, firmalar ve toplum kaynakl› olmak üzere dört gurupta s›ralamaya çal›flaca¤›m: Mühendisler aç›s›ndan AR-GE’nin problemleri: • Genç mühendisler AR-GE’nin önemini kavramakta, tasar›m konusunda kendilerini yetersiz gördüklerinden isteksiz davranmaktad›rlar. • Mühendisli¤e bafllad›klar› ilk y›llarda dahi yüksek ücret beklentileri veya ifl tercihinde en büyük ölçütlerinin ücret ve rahatl›k olmas›. • Y›llar›n› bir dershaneden di¤erine kofluflturarak geçirmeleri sebebiyle çal›flmaya bafllad›ktan sonra ö¤renme konusunda isteksiz olmalar›. • Deneyimli mühendislerin bilgi ve tecrübelerini yeterince yeni genç mühendislere aktaramamas› veya genç mühendisleri bu konuda çal›flmaya iknada yeterli olamamalar›. • Genç mühendislerin iyi bir AR-GE çal›flan› olmak için geçmesi gereken 5 y›ll›k tecrübe süresini ço¤unlukla tamamlayamamas› ve daha farkl› ve kolay alanlara kaymas›. • Y›larca test usulü soru çözmeye çal›flm›fl ve araflt›rmac› yap›dan uzak bir ruh hali ile yetiflmifl gençlerin AR-GE gibi fazlas› ile bilinmezleri olan bir konudan çekinmeleri Üniversiteler aç›s›ndan AR-GE’nin problemleri: • Üniversitelerde AR-GE konusunda yeterli e¤itim ve motivasyon verilmemesi, popülist yaklafl›mlar tercih edilerek say›ca daha çok mühendis yetifltirmeye çal›fl›lmas›. • Daha fazla gence e¤itim imkân› sa¤lamak için çok fazla bölüm açmak ve e¤itimi daha dar kapsaml› ve bölüme yönelik yapmak. Bu da AR-GE gibi daha genifl kapsaml› bilgi ve bak›fl aç›s› gerektiren bir konuda sorunlar ortaya ç›karmaktad›r. • Üniversite sanayi iflbirli¤inin yeterince sa¤lanamamas›, yeni mezun bir mühendisin kendi konusu ile ilgili teknoloji ve üretimin son durumundan fazla haberdar olamamas›, fazla bilimsel veya yüzeysel e¤itim anlay›fl›. • Gençleri AR-GE’ye teflvik amaçl› yap›lan yar›flma veya faaliyetler süreklilik veya yayg›nl›k arzetmemesi • Kendilerine bu konuda ayr›lan bütçelerin var olan› anlamaya çal›flmaya yetecek kadar olmas›, yeni AR-GE konular› veya araflt›rmalar›na s›ra gelememesi. • AR-GE konusunda faaliyet gösteren mühendislerle üniversite aras›nda çok az ba¤lant› olmas› ve tecrübelerin birbirine aktar›lamamas›. Firmalar aç›s›ndan AR-GE’nin problemleri: • Firmalar›n büyüklükleri ço¤unlukla bir veya iki mühendise el vermesi, bu konuda firma baz›nda yerleflik bir AR-GE kültürü ve imkânlar›n›n oluflumuna mani olmas›. • AR-GE yapma ortamlar›n›n pahal› olmas› ve firma sahiplerinin bu konuda parasal olarak yeterli kaynak aktaramamas› veya kaynaklar›n do¤ru tahsis edilememesi. • AR-GE çal›flmalar›n›n firman›n hayatiyeti için ne kadar önemli oldu¤unun tespit edilememesi ve geçici bir çal›flma gibi görülmesi. • Ürettikleri mal ve hizmetlerin teknik altyap›s›na hâkim olmayan firma sahiplerinin, baflkalar›na ba¤›ml› kalmama iste¤inden kaynakl› flüpheci yaklafl›mlar› ve bafllar›ndan geçen kötü tecrübeler. • Büyük çapl› firmalar›n AR-GE yerine bilgi transferi ve iflbirli¤i ile üretim yapmay› tercih etmeleri, küçük firmalar›n dünya ölçe¤inde rekabet edebilece¤i AR-GE yap›s› oluflturmaya güç yetirememeleri. Bu sorunlar aras›nda en önemli olan› hangisidir? Burada çözülmesi en zahmetli olan konunun yeni yetiflen genç mühendislerin AR-GE’ye bak›fllar›ndaki sorunlar olarak görmekteyim. Geliflen her toplumda oldu¤u gibi AR-GE mutlaka de¤erini bulacakt›r. Ancak bu konudaki insan kaynaklar› o gün geldi¤inde yeterli olmayabilir. Gençleri her aç›dan var olan›n üzerine bir fleyler ilave etmeye çal›flan, araflt›rmac›, sürekli ö¤renmeye ve kendilerini gelifltirmeye çal›flan, toplumdaki estetik ve teknik ihtiyaçlar› alg›layabilecek entelektüel alg›ya sahip, sadece rahat ve dolgun bir ücret aray›fl›nda olmayan, baflar›n›n sab›r ve süreklilikte oldu¤unu kavrayabilecek olgunlu¤a sahip birer fert olarak yetifltirebilmeliyiz. Son olarak: Genç mühendislere veya mühendis adaylar›na seslenmek istiyorum. S›k›lmadan onlarca y›l severek yapabilece¤iniz bir ifl istiyorsan›z, ifl bulma endiflesi tafl›mak istemiyorsan›z, bir gün kendi iflletme sahibi veya orta¤› olmak istiyorsan›z, AR-GE’ye bak›fl›n›z› mutlaka gözden geçiriniz. Mühendis olmak ve mühendis kalabilmek mutlaka AR-GE’den geçmektedir. 69 MÜHENDSLK Endülüs Nasrî Mimarisi’nde alan ve hacim Endülüs mimarisinde hacim alan kübik düzenle aç›klanan bir özellik gösterir. Daha sonra ortaya ç›kan yar›m daire biçimli kale burçlar› ise yabanc› kökenin bir iflaretidir. Elhamrâ Saray› düzensiz kübik formlarda s›ralanan altyap›n›n üzerine oturan piramidal ya da prizmatik üst yap›dan müteflekkildir. James Dickie (Yakub Zeki) Çeviri: Lütfi fieyban* - Yavuz Sar›** E ndülüs mimarîsinde hacim, alan›n kübik yani küp biçimli düzeniyle aç›klan›r. El Cubo veya Alcazaba Baja’n›n yerine sonradan yap›lan yap›lar gibi kale burçlar›n›n yar›m daire biçimli eklemeli karakteri, onlar›n küresel yap›s›ndaki yabanc› kökene iflaret etmektedir. Bu, Elhamrâ Saray Kompleks’ini gezen pek çok dikkatsiz ziyaretçinin kolayl›kla dikkatinden kaçabilen bir husustur. Asrîlerin Elhamrâ’daki askerî mimarîsi sadece dik aç›l› ya da kare biçimli savunma kuleleri fleklinde ortaya ç›km›flt›r. ‹çten bak›nca bu kuleler bize bir kübik alan›n, ço¤unlukla da bir saray›n parças›n›n tan›- 70 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 m›n› verir. Bu müflterek kübik biçimlilik, askerî ve sivil mimarînin örtüfltü¤ü anlam›na da gelmektedir. Bundan baflka, saray›n Torre de Comares, Torre de Machuca ve Torre de las Damas kuleleri ile Torre de Homenaje, Torre de la Cautiva ve Torre de las Infantas kuleleri saray›n tamam›n› oluflturmaktad›rlar. D›fltan bak›ld›¤›nda Elhamrâ (Arapça k›z›l anlam›na gelir ve el-Hamrâ fleklinde yaz›lmal›d›r fakat kolayl›k olsun diye Elhamrâ yaz›m›n› tercih ettik. L.fi.), düzensiz kübik formlarda s›ralanan altyap›n›n üzerine oturan piramidal ya da prizmatik üst yap›dan müteflekkildir. Daha yak›ndan bak- t›¤›m›zda ise, akslar üzerinde ayr› ayr› s›ralanm›fl olan ba¤›ms›z bölümlerin mimarîyi peyzaj ile iliflkilendirdi¤ini ve yapay ile do¤al olan› harmanlad›¤›n› görürüz. Küp ya da onun iki boyutlu bilefleni olan kare, Elhamrâ Saray›’n›n temel planlama konseptini oluflturur. Torres de Comares önündeki dikdörtgen avlu, Comares Saray›’n›n cephesi (Patio del Cuarto Dorado’nun güney bölümü), Sala de los Abencerrajes’in döndürülmüfl karesi ya da karfl›s›ndaki k›r›k köfleli kare fleklinde Sala de las dos Hermanas (‹ki K›z Kar¬defl Salonu), hepsi kübik formdaki mekânlard›r. Merkez de ayn› flekildedir. Burada yer alan avlu ve havuz gibi unsurlar›n etraf›nda yaflam üniteleri düz bir çizgi fleklinde ak›p gitmekte, eksenel düzende yerleflmektedir. Salon ya da hol olarak küp, bir s›ray› sonland›r›r ve ard›fl›k mimarî flekillerin ifadelerinden temin edilen draman›n bulundu¤u bir dü¤üm noktas›n› oluflturur. Daha üstteki ya da alttaki seviyelere gözenekli bölmeler, içbükey düzlemlerle eksenel (mihverî) devaml›l›¤› kesintiye u¤rat›r. Kemerler yar› saydam veya fleffaf, duvarlar ise saydam olmayan bölmeler oluflturur. fieffaf bölmeler, ›fl›kgeçirmez (opak) olanlardan öndedir. Ifl›kgeçirmez bölmeler ise hiçbir zaman tamam›yla sa¤›r yüzeyler de¤ildir. Bir veya birden fazla kemerli (Generalife ve ex-Convento de San Francisco’daki üçlü kemer aç›kl›klarda oldu¤u gibi) geçitlerle içinden geçilmektedir. Bu yüzeyler, krall›k ve federal yap›lar›n iç mekânlar›nda rastlad›¤›m›z aynalar›n ve aralar›nda bulunan objelerin birbirlerini yans›tacaklar› flekilde yerlefltirilmesiyle elde edilen iç içe perspektiflere benzer flekilde bir etki oluflturur. Bu durum muhtemelen özellikle revaklar›n k›ble duvar›na paralel uzand›klar› cami mimarîsinde, konut mimarîsine göre daha anlafl›l›rd›r. Cami, kilise gibi tek aksl› de¤ildir fakat bir orman genifllemesi gibi yay›l›r. Nasri Mimaride Üçlü Girinti Standartt›r Elhamrâ’da bölmeler iki farkl› tipte mekân› tan›mlar. Enine ve boyuna mekânlar ile karfl›l›kl› flekillenen alanlar oyunun birer parças› olur. Sala de las Aleyas ve Sala de la Barca gibi enine odalar (uzun bir avlu olan Patio de los Arrayanes’in karfl› ucunda konumlanm›fl), Nasrîler dönemi sonuna ait yaflayan askerî mekânlard›. Bununla birlikte, mekânsal olarak Sala de la Barca (Divan Odas›) saltanat› iffla etmek aç›s›ndan daha önemli bir role sahipti. Sala de la Barca, sultan ile seyirci aras›na giriyor, ilerlemeyi engellemeden yolu yar›da kesiyor ve böylece sultan› Salon de Embajadores’in heyecanl› zirvesine haz›rl›yor. Mekân›n, araya giren ya da yolu sonland›ran bölmeler vas›tas›yla farkl›laflmas›, mekân› sadece farkedilebilir birimlere bölmekle kalm›yor, ayn› zamanda huzura yaklaflman›n vermifl oldu¤u haflyet duygusunu yükseltiyor. Akslar›n enine duvarlarla periyodik olarak bölünmesi, kemerli geçifllerin farkl› mekânlar› ba¤lamas›, içe çökük yüzeylerden (genelde üç adet fakat bazen dört adet) müteflekkil bir perspektif oluflturmas› anlam›na geliyor. Comares Kulesi iki duvara sahiptir. Bu yüzden iki kemer bir üçüncüsünden önde yer al›r. Sala de la Barca’ya giriflte ise dördüncü bir kemer (sütunlu giriflin merkezindeki kemer) görünümü koridoru meydana getirir. Benzer bir düzenleme, enine pasajlar›n Sala de la Barca’n›n yerini ald›¤› Patio de los Leones’te de görülür ayr›ca, Partal ve Generalife’te de yinelenir. Generalife’te sütunlu giriflin merkezi kemeri üçlü bir kemer kompozisyonu meydana getirir. Salonun penceresine odaklanan merkezi k›s›m manzaray› kapat›r. Bu yüzden yüzeyler sadece içe çökmekle kalmaz, ayn› zamanda daral›r. Partal, giriflin arka k›sm›nda bir uyku odas›ndan yoksun kalm›fl, fakat merkezi kemer üç pencereli bir salon meydana getirmifltir. Her durumda, Sala de los Abencerajes ve Sala de las Dos Her- manas’ta zeminden bir ad›m yükseltilmifl kemerli geçifllerle büyütülmüfl dramatik etkili derinlemesine girintili yüzeyler vard›r. Nasrî Mimarîsinde üçlü girinti standartt›r. Banyolarda mimarî (Sala de las Camas’taki niflli sedirin yan›nda konumlanan iki kemerle bölünmüfl banyoda oldu¤u gibi), yüzeyler üzerinde geri çekilmeler olacak flekilde düzenlenmifltir. Ayn› flekilde, yüzeylerin herhangi birinin üzerine düflen ›fl›k miktar› ile tan›mlanan Aslanl› Avlu’da (Patio de los Leones) ve Kraliyet Salonu’ndan (Sala de los Reyes) avluya uzanan bölümde üçlü girinti çok aç›k flekilde görülür. Üç say›s› kayda de¤er görünüyor. Kuleler ve salonlar için modüler bir oran rolü olmas›ndan ayr› olarak, üç say›s› bir standart olmas›na ra¤men, sütunlu girifller üç, befl hatta yedi kemerden meydana gelebilir. Salon de los Embajadores’te oldu¤u gibi duvarda aç›lan üçlü boflluklar duvar›n yedi kat bölünmesine neden olur. Sala de los Reyes’te bulunan bir bölme ise Elhamrâ’da bulunan en kompleks iç mekâna sahiptir ve en derin, en çeflitli perspektifleri sunar. Avluda Bile Eksenel Kompozisyon Bask›nd›r Modüler sistemin avlunun dörtkenar›nda da yer ald›¤› Aslanl› Avlu gibi kemerli bir avluda bile eksensel kompozisyon bask›n kal›r. Ana aksta sundurma merkezî kemerin yerini al›r, fakat enine aksta daha büyük ve genifl kemerler eksenselli¤i vurgular ve perspektife odaklan›r. Kemerler ›fl›¤› filtreleyen geçirgen bir bölme olufltururlar, ayn› zamanda oldukça karmafl›k bir kompozisyonun farkl› parçalar›n› ba¤layan ve birlefltiren bir ifllev de görürler. Sundurmalar›n çat›s› yükselir ve Sala de los Reyes’in üç piramidal çat›s›ndan farkl› bir aksta devam eder. Sundurmalar, bafll›ca iki kule olan Sala de las Dos Hermanas ve Sala de los Abencerrajes’in kütlelerine karfl›n, kendi kütleleriyle kompozisyonu dengelerler. Fakat di¤er taraftan avludaki ana aks›n görünür uzunlu¤unu da k›salt›rlar. Patio de Comares’te Sala de la Barca ana salondan önce gelir fakat Sala de las Dos Hermanas’ta ayn› ifllevdeki Sala de los Ajimeces onu takip eder. Di¤er taraftan, güzergâh›n enine elemanlar›n girifliyle yar›da kesilmesi prensibi ayn› kal›r. Bu durumda güzergâh, Sultan’›n gözde inziva köflesi olan Mirador de Lindaraja’ya öncülük eder. Comares saray›nda Sala de la Barca uyku odas› olmas›na ra¤men, Aslanl› Avlu’da Sala de los Ajimeces böyle bir fonksiyona sahip de¤ildir. Comares kompleksinin tek kraliyet yatak odas›, Sala de las Dos Hermanas’tan sa¤a ve sola aç›lan, her birinde birer yatak bulunan, yan yana iki bölüm olacak flekilde ayr›lm›flt›r. Yöneticinin koltu¤u da ayn› flekilde eksenel olarak yerlefltirilmifltir. Geçici bir taht›n iki kap› aras›nda konumland›r›ld›¤› Patio del Cuarto Dorado’da, sabit bir taht›n kuzey cephedeki nifl içerisine yerlefltirildi¤i Salon de Embajadores’te ve sultan›n dinlenme mekân› olan Mirador de Lindaraja’da bu durumu gözlemleyebiliyoruz. Taht eksensel olmas›na ra¤men avluya ilerleyifl daima belli bir aç›yla oluyor. Huzura yaklaflmay› isteyen daval› ya da davac›lar, Patio del Cuarto Dorado’nun kuzey-bat› köflesinde bulunan kap›y› kullanacaklard› ve bu kap› Comares giriflinin Patio de los Arrayanes ile olan iliflkisi nas›l ise Cuarto Dorado avlusu ile ayn› tarz bir iliflkiye sahiptir. Avlular›n Generali- 71 MÜHENDSLK fe’teki s›ralamas›n›n L flekli oluflturacak flekilde farkl› akslarda düzenlenmesi, tam olarak Comares saray›n›nki gibidir. Bafllang›çtaki avlular ana avlunun aks›na dik aç› yapmas› ana görünümde kararlaflt›r›lm›fl bir gerilim oluflturuyor. Bu durum, Patio de los Arrayanes’e giriflin neden güneybat›dan de¤il de kuzeybat›dan oldu¤unu aç›kl›yor. Bu nedenle ziyaretçilerin ilk izlenimleri, sultan›n görüflü istikametinde, avlunun güney cephesinin kuzeye göre daha hofl oldu¤u yönündedir. Yar›da kesilen ya da sürekli olmayan mekân, Elhamrâ’n›n plan›n›n anahtar sözcü¤üdür. Nasrî mimarîsi bölünmüfl ve daha da alt bölmelere ayr›lm›fl mekânlar düflüncesi üzerine kurulmufltur. Sala de los Reyes’te oldu¤u gibi. Bölümlere ayr›lma sürecinde kare, dikdörtgeni takip eder. Bu dikdörtgen ise, farkl› bir eksende baflka bir dikdörtgeni izler. Küp fleklindeki Salon de Embajadores, Sala de la Barca’n›n E-W dikdörtgenini, o da Patio de los Arrayanes’in N-S dikdörtgenini takip eder. Ayn› düzenler Generalife’te de görülür. Bu uygulaman›n baflka bir flekli Patio de los Leones’te yer al›r. Dikdörtgen (Sala de los Ajimeces) kareden (Mirador de Lindaraja) önce gelmesine ra¤men, onun önünde de daha büyük baflka bir kare (Sala de las Dos Hermanas) yer al›r. Bölmeler en son bölmeye ulaflana kadar birbiri ard›na gelir, böylece mimarî peyzaj içerisinde bir zirveye ulafl›r; gerilimi rahatlama takip eder. Mirador daima ekseneldir. Yapay olan manzaray› sonland›r›rken, ayn› zamanda, do¤al olan baflka bir manzaray› açar. Üç taraf› aç›kl›klar bulunan Mirador, asl›nda üç adet görünüm açmak için bir tanesini kapat›r. 72 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 ‹slam Mimarîsinde Dekorasyon Daima Formu Takip Eder E¤er formun fonksiyonu takip etti¤i söylenebilirse, ‹slam mimarîsinde dekorasyon daima formu takip eder. Nasrî sanat›nda, duvar yaln›zca alç› örtüdür. Dekorasyonun amac› tam anlam›yla formun güzelli¤ini art›rmakt›r. Strüktür içerisinde çeflitli kübik, piramidal ve prizmatik flekiller kendilerini oluflturan yüzeylere ayr›l›rlar. Küp kareye ve dikdörtgene, prizma ve pramid üçgene dönüflür. Üçgenler, dikdörtgenler ve kareler duvar yüzeyini alanlara ve alt alanlara bölerler. Kübiklik, düzenli s›ralanm›fl yüzeylerden oluflan bir iç mekân meydana getirir. Yatay veya düfley parçalardan eklemlenmifl yüzeyler fleritleri veya panelleri, daha yukar› seviyelerde üçgen s›ralar payanda kemerini oluflturur. Abencerrajes ve Dos Hermanas’in d›fl mekân›ndaki gibi, tekrarlayan temel strüktürü içten parçalayan çok yüzeyli üç boyutlu cisimler ve döndürülmüfl kare flekiller ile mimarî kristalimsi bir görünüm arzetmektedir. Çini, alç› ifli veya petek iflleme. Tüm bu motiflerin fonksiyonu gözü tuza¤›na düflürmek ve onu bir a¤ gibi sarmak. Bu yolla dekorasyon, izleyicinin ilgisini çekiyor ve izleyici motifin derinliklerine dal›yor ya da anlam›n› çözmeye çal›fl›yor. Böylece izleyici mimarînin bir parças› oluyor. Bu sayede hem iç mekân ile d›fl mekân aras›nda hem de iç mekân ile izleyici aras›nda bir iliflki kurulmufl oluyor. Bu durum, Elhamrâ’n›n neden di¤er binalara göre izleyici üzerinde daha farkl› bir estetik etki b›rakt›¤›n› aç›klayabilir. ‹zleyicilerin tepkisi, rengin ortadan kalkmas›yla zaafa u¤ramas›na ra¤men durum bu flekildedir. Genel etkinin bu temel bilefleni, oda duvarlar›n›n süslü alt bölümlerinin haricinde her yerde eksiktir. Buradan flöyle bir tahmin yürütebiliriz: Renk ayar›nda ›fl›¤›n nas›l bir etkisi olmas› gerekti¤i Nasrî zanaatkârlar taraf›ndan planlanm›flt› ve bu kayda de¤er bir durumdu. Kesin olarak, ›fl›¤›n etkisi alt›nda mimari de¤iflecekti ve daha az dengeli olacakt›. Mukarnas›n prizmatik merkezi ›fl›¤› k›rar ve onu flafl›rt›r. Nasrî mimarîsinde ›fl›¤›n aç›s› daima e¤iktir ya da endirekttir. Güneflin gökyüzündeki hareketine göre farkl› duvarlardaki motiflerin ayd›nlanmas› ve belirginleflmesi birbirini izleyen bir süreç içerisinde devam eder. Detaylar gökyüzünün bulutlu ya da güneflli olmas›na göre canl› veya cans›z flekilde hissedilir. Bu flu anlama geliyor: Mimarî hiçbir zaman statik de¤ildi, aksine sürekli de¤iflkendi. Ifl›¤›n, özellikle de filtrelenmifl olan ›fl›¤›n fonksiyonu, durgun olan kütleye, bahçedeki suyun yapt›¤› gibi, farkl› bir flekilde enerji vermekti. Metamorfik bir mimari, ›fl›¤›n etkisi alt›nda de¤ifliyor. Petek fleklinde tonozlar gerçek bir petek gibi çokgen yüzeylerden oluflturuluyor. Mukarnas›n prizmatik ortas› ›fl›¤› k›r›yor. Belirgin yüzeyler ve gölgede kalan içbükeyler mekân› ay›r›yor. Bu yüzden hacim da¤›l›yor ve hacimsel analiz yapmak imkâns›z oluyor. Sark›tlar, kubbeden duvarlar›n düz yüzeyine geçifli hafifletiyor. Madde, art›k durgun ve kat› bir madde yerine, ak›c› ve hareketli bir nesne olarak alg›lan›yor. Sala de las Dos Hermanas’›n tavan›, seyirciyi içine çekecekmifl gibi duran bir mimarî kara delik gibidir. Sonuçta Elhamrâ, ancak ‹slamî felsefesinin terimleriyle aç›klanabilen nârin güzelli¤iyle bir örnek teflkil etmektedir. fiunu biliyoruz ki böylesine nârin bir zerâfet, Endülüslüler d›fl›nda herhangi bir toplum taraf›ndan üretilememifltir. * Ö¤retim Üyesi: Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü, ** Mimar SÖYLEŞ Misyon sahibi bir yay›nevi YEM yay›nlar› ülkemizde mimarlar ve mühendisler için bir k›lavuz. 1973’den bu yana kesintisiz olarak bu alanda önemli bir bofllu¤u dolduran YEM Yay›nlar›n› tan›mak amac›yla yay›nevi yöneticisi Gülçin ‹pek’le bir söylefli gerçeklefltirdik. Yap›-Endüstri Merkezi Yay›nlar›n› ve yay›n politikan›z› bize anlat›r m›s›n›z? Gülçin ‹pek: YEM Yay›n 1973 y›l›nda yay›n›na bafllad›¤› YAPI Dergisi, ard›ndan yay›mlad›¤› Yap› Katalo¤u ve kitaplarla, o günden bu yana kesintisiz olarak sürdürdü¤ü çal›flmalar›yla mimarl›k yay›nc›l›¤› alan›nda önemli bir yere sahiptir. YEM Yay›n’›n kurulufl amac› Yap›-Endüstri Merkezi’nin misyonuna paralel olarak mimarl›k ortam›na ve yap› sektörüne bas›l› yay›nlar› arac›l›¤›yla da kal›c› katk›larda bulun- 74 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 mak, yayg›n bir bilgi paylafl›m platformu oluflturmakt›r. Yap›-Endüstri Merkezi yay›nlar› ne tür bir çeflitlili¤e sahiptir, ürünlerinizden söz eder misiniz? 1973 y›l›nda yay›n hayat›na bafllayan YAPI Dergisi ile bafllad›¤›m›z süreli yay›n çal›flmalar›m›z TMMOB ad›na yay›n›n› üstlendi¤imiz Mimarl›k ve Ege Mimarl›k dergileri ile mimarl›k oda¤›nda sürüyor. YAPI Dergisi, 37 y›ld›r kesintisiz olarak verdi¤i hizmet ile Türkiye’de kendi alan›n›n en uzun soluklu dergisidir. ‹lki 1975 y›l›nda yay›mlanan Yap› Katalo¤u bugün sanayici, malzeme üreticisi ile yap› sektörünün mimar, mühendis, müteahhit vb. profesyonellerini hatta son kullan›c›y› buluflturan, sektörde yayg›n olarak kullan›lan, güvenilir bir baflvuru kayna¤›d›r. Yay›mlad›¤›m›z kitaplarla da odakland›¤›m›z alanlardaki akademik bilginin üreticisi ile bu bilgiye gereksinim duyan kitleyi buluflturuyoruz. Mimarl›k, kent planlama, endüstri ürünleri tasar›m›, peyzaj tasar›m›, grafik tasar›m gibi bafll›klarda yay›n yap›yoruz. Geliflen iletiflim teknolojileri ve yöntemlerine paralel olarak kurgulad›¤›m›z elektronik yay›nlar›m›z da mevcut. Bunlar aras›nda öncelikle, Yap› Katalo¤u’nun sanal versiyonu yapikatalogu.com, sanal ortamda yay›mlanan mimarl›k müzemiz; Sanal Mimarl›k Müzesi mimarlikmuzesi.org ile elektronik yay›nc›l›k alan›nda faaliyet gösterdi¤imiz yapi.com.tr, mimarizm.com haber portallarini sayabilirim. Sanal Mimarl›k Müzesi, alan›nda flu anda dünyada binas›z tek müze. Bu müze ayn› zamanda Uluslararas› Müzeler Birli¤i ICAM’e üye olan tek sanal müze, bu özelli¤i nedeniyle akademik çevrelerin oldukça ilgisini çekiyor. Müze, Türkçe ve ‹ngilizce olarak yay›nda. Sanal Mimarl›k Müzesi’ni yaflama geçirirken, ülkemizde henüz var olmayan gerçek bir mimarl›k müzesinin ilk ad›m› olsun istedik ve bu konuda da öncü olduk. Sanal Mimarl›k Müzesi’nin nas›l bir format› var, nas›l çal›fl›yor? Sanal Mimarl›k Müzesi, sanal ortamda oluflturulmufl bir müzedir. Sanal Mimarl›k Müzesi Yap›-Endüstri Merkezi Yay›n Bölümü bünyesinde faaliyetlerini sürdürür. ‹nternet ortam›n›n olanaklar›yla, 7 gün 24 saat, biletsiz, diledi¤iniz zaman gezebilece¤iniz bir müze format›na sahiptir. Mimarl›k kültürünün yayg›nlaflt›r›lmas›n›, Türkiye’nin mimarl›k miras›n›n kay›t alt›na al›narak bir envanter oluflturulmas›n›, dünyada ve Türkiye’deki güncel mimarl›k ve kentleflme sorunlar›na dikkat çeken projeler üretmeyi ve bunlar› internet arac›l›¤›yla genifl kesimlere ulaflt›rmay› amaçl›yoruz. Sanal Mimarl›k Müzesi’nde yer alan sergi malzemesi araflt›rmac›lar›n hizmetine sunulmak üzere ayr›ca arflivleniyor ancak arflivlerin oluflmas› zaman al›yor. Sergiler yoluyla oluflan arflivimizin kapsam› zamanla daha da geniflleyerek araflt›rmac›lar›n gereksinimi olan bilgiye ulaflmalar›n› kolaylaflt›racak. Müzemizin faaliyetlerinde her müze gibi biz de dan›flmanlardan yararlan›yoruz. Y›ll›k sergi program› Dan›flma Kurulu üyelerinin önerileri de dikkate al›narak Müze Kurulu taraf›ndan yap›l›yor. Sanal Mimarl›k Müzesi sergileri müzenin bilimsel ilkelerine ve tasar›m özelliklerine uygun olarak, ziyaretçinin do¤ru bilgilenmesi, konsepti do¤ru alg›lamas› amaçlanarak internet ortam›n›n kendine özgü nitelikleriyle haz›rlan›yor. Yazarlar›n›z kimlerden olufluyor, hepsi meslekten mi? Bizim yazar profilimiz profesyonel yazarlardan oluflmuyor; tematik bir alanda yani a¤›rl›kl› olarak mimari ve sanat konular›nda yay›n yapan bir yay›nevi oldu¤umuz için yazarlar›m›z esas olarak profesyonel mimarlar ya da ilgili e¤itim kurumlar›n›n akademik kadrolar›ndan olufluyor. Bu özel durumun do¤al bir sonucu olarak yeterli say›da özgün Türkçe kitap üretmekte zorlan›yoruz. Bu alandaki a盤› kapatabilmek için son y›llarda çeviri eserlere yöneldik. Çeviri kitaplarda da eksikli¤i duyulan, gereksinimi hissedilen, Türkçe literatüre kazand›r›lmas›n› gerekli gördü¤ümüz, odakland›¤›m›z alanda ç›kan kitaplar› da dünya literatürünü takip ederek yay›mlamaya çal›fl›yoruz. Kitap üretim süreçlerinizden söz eder misiniz? Temelde üç flekilde kitap üretiyoruz. Birincisi yay›mlanmak üzere bize öneri olarak getirilen kitap projeleri, ikincisi üretilmesine katk›da bulundu¤umuz, kimi zaman ön ayak oldu¤umuz kitaplar, üçüncüsü ise farkl› dillerden gerçeklefltirdi¤i- miz daha önce de de¤indi¤im çeviri kitaplard›r. Bilginin üretilmesine katk›da bulundu¤umuz kitaplara örnek olarak Prof. Do¤an Kuban’la gerçeklefltirdi¤imiz birkaç projeyi; ‘Kaybolan Kent Hayalleri Ahflap Saraylar’, ‘Osmanl› Mimarisi’ ve ‘Son Osmanl› Baflkenti ‹stanbul’da Çeflmeler’ gibi kitaplar›m›z› verebilirim. Prof. Kuban, 18. 19. yüzy›lda Bo¤aziçi’ni süsleyen Ahflap Saraylarla ile ilgili projesini bizimle paylaflt›¤›nda biz bunu bir proje olarak ele ald›k, projelendirdik ve 1-1,5 y›l sürecek bir çal›flma için gerekli deste¤i dönemin Kültür Bakanl›¤›’n›n da katk›lar›yla sa¤lad›k ve araflt›rma, söz konusu süre içinde tamamland›, Do¤an Kuban hocam›z›n projesi kitaba dönüfltü. Benzer bir süreç ‘Osmanl› Mimarisi’ kitab›m›zda da yafland›. Bu tür kitaplarda YEM Yay›n olarak araflt›rma ve yaz›m sürecinden bafllayarak her tür editoryal, teknik ve maddi katk›y› sa¤l›yoruz. Yay›nlar›m›z›n bir baflka özelli¤i de, resmi ders kitaplar› kullan›lmayan mimarl›k e¤itiminde yard›mc› kitap niteli¤inde kitaplar yay›mlayarak mimarl›k ö¤rencilerine gereksinim duyduklar› kitaplar› sunmak. Kitaplar›m›z›n bir k›sm› üniversitelerde akademik ö¤retim kadrosu taraf›ndan yard›mc› ders kitab› olarak ö¤rencilere tavsiye ediliyor. >> “Temelde üç flekilde kitap üretiyoruz. Birincisi yay›mlanmak üzere bize öneri olarak getirilen kitap projeleri, ikincisi üretilmesine katk›da bulundu¤umuz, kimi zaman ön ayak oldu¤umuz kitaplar, üçüncüsü ise farkl› dillerden gerçeklefltirdi¤imiz çeviri kitaplard›r.” 75 SÖYLEŞ Özel projelerde kitaplar› siz mi siparifl veriyorsunuz yoksa size gelen teklifleri mi de¤erlendiriyorsunuz? Her iki flekilde de oluyor. Bizim siparifl verdiklerimiz de oluyor. “Osmanl› Baflkenti ‹stanbul’da Çeflmeler” kitab›n›n öyküsü buna örnek. Biz konuya iliflkin bir kitap yapma iste¤indeydik, biraz araflt›r›nca bu konuda çal›flmalar› oldu¤unu bildi¤imiz uzmanlar› saptay›p kendilerine çal›flmalar›n› kitaplaflt›rmak istedi¤imizi söyledik ve böyle bir kitab›n ortaya ç›kmas›na ön ayak olduk. Ayn› flekilde “Osmanl› Mimarisi” de benzer bir süreçte hayata geçti. Befl y›l süren bir çal›flman›n bir ürünü olan bu kitapla Türk mimarl›k yaz›n›na, Prof. Do¤an Kuban’›n yar›m yüzy›l› aflan birikimini içeren önemli bir eser kazand›rd›k. Kitapta sözü geçen 200 yap› 6 ay süren bir çal›flma ile foto¤rafland›, bütün çizimler özgün kaynaklar›ndan bu kitap için yeniden çizildi. Bu oldukça uzun soluklu ve emek yo¤un çal›flmalar›n sonucundan oldukça memnunuz çünkü kitap hem yurtiçinde hem yurtd›fl›nda hak etti¤i ilgiyi gördü. 2007 Mehmet Fuat Yay›nc›l›k Ödülü ile onurland›r›ld›. Bugünlerde Osmanl› Mimarisi kitab›n›n yay›m haklar› Avrupal› bir yay›nc› taraf›ndan sat›n al›nd› ve kitab›m›z önümüzdeki günlerde uluslararas› pazarda da sat›fla sunulmufl olacak. Ayn› flekilde Prof. Dr. Reha Günay’›n alan›nda özgün bir çal›flma olan “Sinan’›n ‹stanbul’u” kitab› da hem sanata ve mimariye ilgisi olan meslekd›fl› okur taraf›ndan, hem de konunun uzmanlar› taraf›ndan genifl bir ilgi gördü. Bu kitab›n özgünlü¤ü, bir gezi rehberi niteli¤inde ‹stanbul’u bölge bölge Sinan’›n eserleri eflli¤inde gezdiriyor ve bilgi veriyor olmas›. Ancak bu tip kitap üretim süreçleri oldukça maliyetli; ciddi oranda finansal destek gerektiriyor. Biz de olanaklar›m›z›n elverdi¤i ölçüde bu tür projeleri de desteklemeye, ön ayak olmaya çal›fl›yoruz. Amac›m›z alan›m›zda Türkçe literatürü geniflletmek ve dilimizde üretilmifl özgün yap›tlar› da dünya literatürüne kazand›rmak. Tematik bir yay›nevi olman›n zorluklar› ya da avantajlar› nedir? Tematik yay›nlar özel ilgi alan›na hitap eder ve üretim süreçleri örne¤in edebi bir roman›n üretim süreçlerinden tümüyle farkl›d›r. Genel konu bafll›klar›na yönelik yay›nlar üreten yay›nc›lardan yay›n üretme h›z›m›z, bask› adetlerimiz ve fiyatlar›m›z biraz daha farkl›. Bu durumun bir de 76 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 avantaj› var, o da belli bir alandaki nifl bir yay›nevinin, genel bir bafll›¤a sahip yay›nevleri aras›nda hedef kitlesini bulmas› ve farkedilmesi biraz daha kolay oluyor. Di¤er yandan bizim en çok satan kitab›m›z›n tüm bask› adetleri toplam› bugün iyi satan bir roman›n olsa olsa ilk bask› adedi kadard›r. Tematik bir yay›nevi, okuma oran› oldukça düflük olan ülkemizde, maalesef böyle k›s›tl› bask› adetleriyle yetinmek zorunda kalmaktad›r. Da¤›t›m kanallar›n›z nelerdir? G.‹: Yay›nlar›m›z›n tümünde ana da¤›t›m kanal›m›z YEM Kitabevi’dir. YAPI Dergisi için farkl› da¤›t›m kanallar› da kullan›yoruz ancak kitaplar için tek da¤›t›m kanal›m›z YEM Kitabevi’dir. YEM Kitabevi mimarl›k ve sanat konular›nda uzmanlaflm›fl bir kitabevidir. Fulya ve Befliktafl ma¤azalar›m›z›n yan› s›ra yemkitabevi.com bugün art›k sat›fl hacmi aç›s›ndan üçüncü flubemiz durumunda. YEM Kitabevi YEM Yay›n taraf›ndan üretilen kitaplar›n sat›fl›n›n yan› s›ra, ülkemizde yay›nlanan mimarl›k, flehircilik, yap›, peyzaj mimarisi, kültür-sanat vb. alanlarda üretilen kitaplar› da ilgilisine sunmaktad›r. YEM Kitabevi ayr›ca yurtd›fl›ndan alan›yla ilgili çeflitlilik aç›s›ndan zengin bir kitap seçkisini de okura sunmaktad›r. Kitabevimiz bu kitaplar› yurtd›fl› ile ayn› fiyatta sat›fla sunmaktad›r. >> Bizim en çok satan kitab›m›z›n tüm bask› adetleri toplam› bugün iyi satan bir roman›n olsa olsa ilk bask› adedi kadard›r. Tematik bir yay›nevi, okuma oran› oldukça düflük olan ülkemizde, maalesef böyle k›s›tl› bask› adetleriyle yetinmek zorunda kalmaktad›r. >> Yay›nlar›m›z›n tümünde ana da¤›t›m kanal›m›z YEM Kitabevi’dir. YAPI Dergisi için farkl› da¤›t›m kanallar› da kullan›yoruz ancak kitaplar için tek da¤›t›m kanal›m›z YEM Kitabevi’dir. ‹leriye dönük hedefleriniz nedir? Yay›n yelpazemizi mimarl›k ve yap› ile iliflkili di¤er disiplinlerle geniflletmeyi düflünüyoruz. Bugüne de¤in daha çok mimarl›k ve sanat odakl› yay›n yapt›k. Bugün art›k sektörümüz d›fl›nda çok farkl› kesimlerin gereksinimlerini karfl›layan, ilgisini çeken yay›n›m›z var. Örne¤in “Çocuklar için Sanat” adl› kitab›m›za çocuklar›na yönelik, dilimizde s›n›rl› say›da nitelikli yap›t bulabilen aileler oldukça ilgi gösterdi. “Anadolu Antik Tiyatrolar›”, “Osmanl› Mimarisi”, Mimar Sinan’a iliflkin kitaplar›m›z gibi entelektüel ilgiye de hitap eden yay›nlar›m›zla alan›m›z›n d›fl›nda bir okur kitlesiyle de bulufluyoruz. Özetle YEM Yay›n’›n Yap› Katalo¤u ile bafllayan serüveni, daha sonra dergiler, kitaplar ve elektronik yay›nlar da eklenerek, sürekli geniflleyerek devam ediyor. YEM Yay›n’›n haz›rlad›¤› yay›nlar›n fark›, k›rk y›l› aflk›n süredir yap› ve mimarl›k alan›nda hizmet veren Yap›- Endüstri Merkezi’nin deneyimi, bilgi birikimi ve uzmanl›¤›n›n ürünü olmalar›d›r. MAKALE Ülker’den üç yönetim dersi Sabri Ülker 90’a yaklaflan yafl›na ra¤men hala ifline odaklanan, iflini çok önemseyen biridir. Ama o ifline odakland›¤› kadar inanc›na da odaklanan rasyonel bir mistikti. > Mustafa Özel S abri Ülker ile çal›flmaya bafllad›¤›mda ben 33, o 66 yafl›ndayd›. On y›l kadar yak›n›nda bulundum. Rasyonel bir mistikti. Son arad›¤›mda, “Efendim, müsaitseniz yar›n sabah gelmek istiyorum” demifltim. Cevab›: “Saat kaçta geleceksin? Program›ma bir bakay›m, sana dönerim.” Befl dakika sonra arad›¤›nda flöyle diyordu: “Yar›n dokuzda üretim toplant›s› var; ona kat›lmam lâz›m!” Oysa yafl› doksana yaklafl›yordu; aktif yöneticilikten kopal› çok olmufltu. Buna ra¤men, gününün plan›n› eski tarzda yapmaya devam ediyordu. Fabrikaya gidip, tek tek birim müdürlerini ça¤›r›yor; onlara ecel terleri döktürten sorular soruyor ve tatminkâr cevap veremeyenleri nazikçe azarl›yordu. Di¤er yandan, rasyonelli¤ini aflan mistikli¤i de sürüp gidiyordu. Merhum Süleyman Kaya Bey yan›na gitti¤inde, “Anlat bakal›m, neler yap›yorsunuz?” diye sormufl. Süleyman Bey, “Allah'a hamd olsun; Ülker çok büyüdü” deyince, Sabri Bey adeta patlam›fl: “Sus! Büyük olan yaln›z Allah't›r. Ne demek Ülker büyüdü? Siz iflinize bak›n. Öyle boyunuzdan büyük laflar etmeyin!” Sabri Bey’den Üç Önemli Ders Sabri Ülker Bey'den ö¤rendi¤im üç k›sa dersi, birer darb›mesel havas›nda özetlemek istiyorum: Birinci Ders: Tekkeyi bekleyen çorbay› içer. Bunu mistik ba¤lamda söylenmifl bir söz sanmay›n. Yahut sadece öyle sanmay›n! Sabri Bey s›k s›k flöyle derdi: “‹flinize odaklan›n; baflka ifllerin cazibesi sizi ayartmas›n. Tan›d›¤›m ifladamlar›n›n bir k›sm›, sektörleri biraz dara girince, hemen tas› tara¤› toplay›p daha çekici gözüken ifllere dald›lar. Tabiat›yla, birço¤u muvaffak olamad›. Davulun sesi uzaktan hofl gelir. Her mesle¤in püf noktalar› vard›r. Bunlar› üç befl günde ö¤renemezsiniz. Bisküvi ifli yapan baz›lar›, zamanla ifli b›rak›p bez al›p satmaya bafllad›lar. Fakat hamur iflinden kumafl ifline geçmek öyle 78 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 kolay de¤ildir. Pek az kifli ifl de¤ifltirdi¤inde muvaffak olmufltur.” Odaklanma, Sabri Ülker için temel bir de¤er; adeta bir erdemdi. 1993 y›l›nda, Ülker henüz kek ifline girmifl de¤ildi. Bir Amerikan firmas›yla lisans anlaflmas› yapmak için aylar süren görüflmeler yapm›fl, fakat flirketi Türkiye pazar› için makul bir fiyata raz› edememifltik. Bir ara Sabri Bey, benim tahmin ve tahammül edemeyece¤im kadar yüksek bir bedele bile evet der gibi olunca, dayanamayarak: “Efendim, biz Ülker'de bunlardan daha iyi kek yapar›z. Niçin bu kadar yüksek bir bedel ödeyelim?” deyivermifltim. Cevab› bilgeceydi: “Do¤ru. Biz istersek bunlardan daha iyi kek yapabiliriz. Fakat kekle u¤rafl›nca, bisküvi yapmay› unuturuz!” ‹kinci Ders: Dürüstlük kazanç kap›s›d›r. Dünya ve ahiret ay›r›m› her halde s›n›rl› zihin gücümüzün eseridir. Normalde, iki de¤il bir hayat›m›z vard›r. Dünya hayat› dedi¤imiz dönem, k›sa süreli bir geçiflten ibaret. “Bir a¤ac›n gölgesinde verilen k›sa bir mola.” O halde, insanî vas›flar›m›z›n etkisi hem molada, hem mola sonras› (mahiyetini kavramaya güç yetiremedi¤imiz) hayatta karfl›m›za ç›kacakt›r. Dürüstlük de temel bir manevî nitelik oldu¤undan, as›l meyvesini mola sonras›nda verecektir. Fakat Max Weber'in Protestan ahlâk›na dair tezinde de vurgulad›¤› gibi, dürüstlü¤ün bu dünyadaki meyvesi de gayet göz al›c›d›r. Bunu Sabri Bey'in, Ülker'in 50. Y›l kutlama töreninde anlatt›¤› flu olayda çarp›c› biçimde görebiliyoruz: 1958 devalüasyonundan sonra, ülkede temel meta fiyatlar› s›k s›k yükselmekte, dolay›s›yla sanayiciler de ürünlerine boyuna zam yapmaktad›r. 27 May›s darbesinden birkaç ay önce, her nas›lsa çok yükselen un fiyat› hükümet karar›yla geri çekilmifl, dolay›s›yla elinde unlu mamül bulunanlar zarara u¤ram›fllar. Sabri Ülker, bütün toptanc›lar›na kendi el yaz›s›yla birer mektup gönderip, ellerindeki bisküvi miktarlar›n› bildirmelerini istemifl. Mevcut sto¤u tespit ettikten sonra, eski (yüksek) bisküvi fiyat›yla yeni (düflük) fiyat aras›ndaki fark› hesaplam›fl ve bu fark› her bir toptanc›n›n bir sonraki sipariflinden düflmüfl. Böylece toptanc›lar, kendileri için önemli olabilecek bir zarardan kurtulmufllar. Peki, çevremizde maalesef çok s›k rastlanmayan bu dürüst davran›fl›n, bu "iyili¤in" dünyevî kâr› ne olmufl? Onu da flöyle anlat›yor Sabri Bey: 27 May›s darbesinden sonra, ortal›¤a flöyle bir laf yay›ld›: “‹htilalciler fiyatlar›n düflmesini emretmifller! Yak›nda fiyatlar düflecek!” Piyasalar b›çak gibi kesilmifl. Anadolu tüccar› kesesinde banknotlar›yla ‹stanbul'a gelmifl olsa bile, fiyatlar›n düflmesini bekliyor, mal alm›yor. Tabii, bizim bunlardan haberimiz yok, çünkü sat›fllar›m›z neredeyse ikiye katlanm›fl. Sonradan iflittik ki, kumafltan züccaciyeye kadar hiçbir yerden mal almayanlar, “Bofl dönmektense bisküvi alal›m, nas›lsa Sabri Bey fiyatlar düflse bile zarar›m›z› öder” diyorlarm›fl! Lider Yönetici Maneviyat› Güçlü Oland›r K›ssadan hisse: Lider yönetici, maneviyat› güçlü oland›r. Sadece maddî hesaplarla baflar›ya ulafl›lamaz! Üçüncü Ders: Baflar›, iyi planlama ile inatç› uygulaman›n çocu¤udur. Ülker grubu on y›lda yaklafl›k on misli büyüdü. Genelde, ana odaktan fazla sapma olmadan gerçekleflti bu büyüme. Arada bir (otomotiv gibi) baz› alakas›z sektörlere girildiyse de, çabuk dönüldü. (“Zarar›n neresinden dönseniz kârd›r!”) Bu büyüleyici geliflme tesadüf veya flans eseri de¤ildir. Daha 1990'l› y›llar›n bafllar›nda, 1995, 2000 ve 2005 y›llar›n›n ana hedefleri belirlenmifl gibiydi: 1995'e kadar ya¤ ve früktoz (fleker), 2000 y›l›na kadar süt, 2005 y›l›na kadar ise dondurma ve gazl› içecek alanlar›na girmek. Vakitsiz yat›r›m taleplerine, Sabri Bey hep kulaklar›n› t›kard›. “Efendim, yaz›n s›caklar bafllay›nca bisküvi ve bilhassa çikolata tüketimi azal›yor. Bu y›l dondurma ifline bafllasak m›?” diye sordu¤umda, kulaklar›ma alt›n küpe olan flu cevab› vermiflti: “Süte hâkim olamayan, dondurma yapamaz evlad›m!” Planlamay› etkili uygulama takip etmelidir. Bir gün kendi aram›zda baz› yönetici arkadafllar› de¤erlendirirken, toplant›larda pek konuflmayan, fikrî katk›s› s›n›rl› bir arkadafl› hafif yollu elefltirir gibi olmufltum. Cevab› harikayd›: “Hakl›s›n. Kafas› hiç çal›flm›yor gibi gözükür. Asl›nda beyni her söyleneni sünger gibi emer. Tatbikatta ise çok inatç›d›r. Bize böyle yöneticiler de lâz›m. Herkes fikir üretirse, mal› kim üretecek?” STK TANITIM ‹ZODER yal›t›m bilinci oluflturuyor Is›, su, ses ve yang›n yal›t›m› ile ilgili kamuoyunu bilinçlendirici çal›flmalar› ile tan›d›¤›m›z ‹ZODER 223 Firman›n çat› örgütü konumunda. 1993’ten beri yal›t›m konusunda çal›flmalar yapan ‹ZODER Eko-Kredi uygulamas› ile hem sektörel canl›l›¤› hem de yal›t›m›n yayg›nlaflmas›n› amaçl›yor. > Fatih Göksu üresel Is›nmadan, enerji verimlili¤ine ve hatta kentsel hava kirlili¤ine kadar pek çok çevresel sorunun ard›nda yal›t›m olgusu var. Ama Yal›t›m ayn› zamanda enerjinin verimli kullan›lmas›, binalar›n su s›zd›rmas› nedeni ile ekonomik ömrünün erken tamamlamas›na katk› sa¤lad›¤› ve yang›n güvenli¤i ile de yang›nlar›n verdi¤i ekonomik ve sosyal zararlar› giderdi¤i için hem ülke ekonomisine önemli bir katk› sa¤l›yor, hem de insan yaflam›n› risklere karfl› güvenli k›l›yor. Ülkemizde yal›t›m bilincinin güçlü oldu¤u söylenemez, tam da bu nedenle 1993’ten beri bu bilincin oluflmas› için çabalayan bir kurum var ‹ZODER. ‹ZODER flu s›ralar yal›t›m bilincinin yayg›nlaflmas› ve bu yönde sektörel bir canlanma yaratarak krizin etkilerini azaltmay› hedefleyen Eko-Kredi uygulamas› ile kamuoyunun gündeminde yer al›yor ‹ZODER yal›t›m konusunda kamuoyunu ve sektörü bilgilendirmek, bilinçlendirmek üzere faaliyet gösteren, ›s› su ses ve yang›n yal›t›m malzemesi üretici, sat›c›, uygulay›c› ve ithalatç›lar›n› ayn› çat› alt›nda toplayan bir dernek. Derne¤in kurulufl amaçlar› flöyle s›ralanabilir. K halk›n bilinçlendirilmesi ve gerekli duyarl›l›¤› sa¤lamak, • Son teknolojik geliflmeleri üyelerimize bildirerek onlar› teknik konularda bilinçlendirmek, • Yal›t›m bilincinin geliflimini sa¤layarak çevre kirlili¤ini önlemek, • Seminerler, yay›nlar ve di¤er aktivitelerle yal›t›m konusunda bilgi kayna¤› olmak, • Yal›t›m› ilgilendiren her konuda ve gerekli yasal düzenlemelerin yap›lmas› gibi konularda resmi makamlarla diyalog halinde olup ülkemizde yal›t›m›n ça¤dafl ülkeler seviyesine getirilme- • Is› yal›t›m› konusunda ülke çap›nda enerji ve döviz tasarrufu sa¤lanmas›, • Ses yal›t›m› konular›nda yetkililerin ve toplumun dikkatini çekmek ve gerekli önlemlerin nas›l al›nabilece¤ini göstermek bu suretle insan sa¤l›¤›n›n korunmas›na katk›da bulunmak, • Su yal›t›m› konusunda uygulamalar›n teknik kurallara uygun olarak yap›lmas›n› temin etmek, insanlar›n daha konforlu ve sa¤l›kl› mahallerde yaflama ve çal›flmalar›n›n temini için kal›c› çözümler getirmek, • Yang›n yal›t›m› konusunda sektörün ve si için her türlü çaba ve katk›y› koymak, • fiartnameler, yöntemler ve kurallar gelifltirip uygulayarak yal›t›m›n kalite performans›n› gelifltirmek, • Ortak konulardaki amaçlara ulaflmak için di¤er sektör gruplar› (üniversiteler, vak›f ve dernekler, müteahhitler, kamu kurulufllar›, vb.) ile iflbirli¤i yapmak, • Sektörün görüfllerinin kamu kurum ve kurulufllar› nezdinde temsilcisi olmak, • Bilim adamlar› ve ö¤retim üyeleri ile ifl- 80 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 birli¤i yaparak kamuoyunu yal›t›m konusunda bilinçlendirmek, Yal›t›m Bilinci Çok Düflük Dünya ülkeleri ile karfl›laflt›¤›m›zda Türkiye’de yal›t›m bilinci hakk›nda kamuoyunun yeterli bilgiye sahip oldu¤unu söylememiz oldukça zor. ‹flte bu noktada ‹ZODER birçok alanda yal›t›m bilincini artt›rmaya yönelik çal›flmalar yürütmekte. ‹lk ve en önemlisi iletiflim kanal› oldu¤undan. 2 y›ll›k 4 periyotta planlanan iletiflim kampanyalar›n›n 2. periyodu bitmek üzere. Bu zaman zarf›nda yaz›l› - görsel bas›n, reklâm mecralar› olmak üzere üye firmalar›n sponsorluk destekleri ile “yal›t›m yat›r›md›r” kampanyas›n› yürütmekteyiz. Sektöre, kamuya, sanayicilerimize ve en önemlisi nihai tüketiciye yönelik bilinç oluflturacak çal›flmalar gerçeklefltiriliyor. ‹ZODER 1993 y›l›nda kuruldu¤unda yal›t›m sadece sanayiciler ve sektör temsilcileri (mimarlar, mühendisler) taraf›ndan biliniyordu. ‹ZODER’in 2008 y›l›nda yapt›rd›¤› tüketicinin yal›t›m konusunda bilinç düzeyini ölçmeye dönük “alg› araflt›rmas›”na göre tüketici yal›t›m konusunda oldukça bilinçlenmifl görünüyor. Tüketiciler art›k tasarrufun, enerji verimlili¤inin önemini kavram›fl olarak uygulama yapt›r›yor. Bu veriler de iletiflim kampanyalar›n›n, sanayicinin ve ana bayilerinin deste¤i ile baflar›l› oldu¤unu gösteriyor. Yal›t›m olgusu önemli. Çünkü enerji verimlili¤i ve güvenli¤i gibi boyutlar› ile gelece¤imizi yak›ndan ilgilendiriyor. Günümüz dünyas›nda enerji; ekonomik, sosyal ve hatta siyasal içerikli politikalar›n oluflturulmas›nda belirleyici rol oynuyor. Enerji; ayn› zamanda ülkelerin sosyal ve ekonomik kalk›nmas› için de temel girdi konumunda. Bu nedenle, enerji sektö- rü, dünyada öncelikli sektörler aras›ndaki yerini alm›fl durumda. Dört mevsimi yaflayan ülkemizde, ›s›tman›n yan› s›ra so¤utma ihtiyac› da gün geçtikçe art›yor. Konutlarda; kaybedilen veya kazan›lan enerjinin büyüklü¤ü, ›s›tma veya so¤utma amac› ile tüketilen enerji miktar›n› belirledi¤inden, enerji tasarrufu sa¤lamak için yaflad›¤›m›z alan›n ›s› kayb› veya kazanc›n› azaltmak gerekiyor. ‹nsanlar›n yaflam kalitesinden ve konforundan ödün vermeden, enerji tasarrufu sa¤lamak için alabilecekleri en önemli ve birinci öncelikli önlemlerden biri ›s› yal›t›m›. Etkin bir ›s› yal›t›m›n›n yap›lmad›¤› binalarda, enerji tüketimi çok fazla oluyor. Araflt›rmalar, etkin bir ›s› yal›t›m› ile yap›larda ortalama % 50 enerji tasarruf edilebilece¤ini ortaya koyuyor. Enerjinin verimli kullan›lmas›, çevre kirlili¤ini önlerken do¤al yaflama da katk› sa¤l›yor. Son y›llardaki çevre problemlerinden baz›lar›n›n, do¤rudan enerji kullan›m› ile ba¤lant›l› olmas› nedeniyle; dünyan›n yeni tan›flt›¤› sürdürülebilirlik kavram›n›n en etkin oldu¤u alan da, enerji sektörü. Sürdürülebilir enerji yaklafl›m›, toplumun tüm kesimlerinin gereksinimi olan enerjiyi; ucuz, güvenilir, temiz ve kesintisiz sa¤land›¤› politika, teknoloji ve uygulamalar› kaps›yor. Bu kapsamda dünyada oldu¤u gibi, ülkemizde de bir yandan yenilenebilir enerji kaynaklar›na olan ilgi artmakta, di¤er yandan da, enerjinin verimli kullan›m› bir zorunluluk olarak gündeme gelmektedir. Dolays›yla enerji tasarrufu sa¤lamak için, istenmeyen ›s› kay›plar›n›n veya ›s› kazançlar›n›n azalt›lmas› gerekmektedir ki; bunun yolu da; ›s› yal›t›m›ndan geçiyor. Bir sistemi çevreleyen bileflenler üzerinden geçen enerji miktar›n› s›n›rland›rmak, ancak yeterli düzeyde yap›lan ›s› yal›t›m› ile mümkündür. Ekonomik yönüyle, ülkemizdeki konutlar›n enerji bilânçosu incelendi¤inde, verimsiz kullan›lan enerjinin boyutlar›n›n oldukça yüksek oldu¤u söylenebilir. Türkiye, geçen y›l yaklafl›k 45 milyar dolar enerji faturas› ödedi. Bunun 12 milyar dolar› konutlar›n ›s›nmas›na gitti.. Yal›t›m Tasarruf Sa¤l›yor Türkiye’de tüketilen enerjinin %30’unun binalarda harcand›¤› ve binalarda tüketilen enerjinin de büyük k›sm›n›n ›s›tma ve so¤utma amaçl› oldu¤u göz önüne al›n›rsa, binalarda uygulanacak ›s› yal›t›mlar› ile büyük enerji tasarrufu sa¤lama potansiyeline sahip. 81 SÖYLEŞ >> Envantere konu olan 225 firman›n toplam istihdam› 14.130 kifli olarak saptanmaktad›r. >> Üreticiler aras›nda en çok istihdam yapabilen “yal›t›ml› cam üniteleri üreticileri firmalar›d›r. Sadece cam üniteleri alan›nda 9.200 kifli istihdam etmektedir. >> Sektörde en çok istihdam oran› sat›c› ve sat›c› uygulay›c› firmalard›r. Toplam 44.000 kifliyi istihdam etmektedir. >> 2007 y›l› yal›t›m sektörü üretim hacmi 2.228.846.000 $’d›r. >> 2007 y›l› yal›t›m sektörü toplam iç Pazar büyüklü¤ü 3.051.000.000 $ d›r. >> Sadece ›s› yal›t›m›n›n 591.792.000 $ Pazar pay› bulunmaktad›r. >> Su yal›t›m›n›n 361.347.000$ Pazar pay› bulunmaktad›r. >> Yal›t›m sektörü toplam ihracat’› 102.308.000.000 $ d›r. Yal›t›m sektörü toplam ithalat’› 172.000.000.000 $ d›r. >> Türkiye’de 18 milyon bina bulunmaktad›r. Bu binalar›n %90’› yani 16 Milyon bina yal›t›ms›zd›r. >> Türkiye’de ki tüm binalar yal›t›m yap›lsayd› 6.4 Milyar dolar ekonomiye katk›s› olacakt›r. 82 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Is› yal›t›m› binalar›n; çat›lar›na, d›fla veya garaj, depo gibi kullan›lmayan bölümlere bakan duvarlar›na, toprak veya içerisinde yaflanmayan mahaller ile daireleri ay›ran döflemelerine, tesisat borular› ile havaland›rma kanallar›na yap›l›yor. Ayr›ca özel kaplamal› yal›t›m cam› üniteleri ve yal›t›ml› do¤ramalar kullan›larak k›fl›n pencerelerden oluflan ›s› kay›plar› azalt›l›r, yaz›n binaya günefl ›s›s› girifli s›n›rlan›yor. Böylece ›s›tma ve so¤utma için harcanan enerjiden tasarruf sa¤lan›yor. Avrupa’da yal›t›m malzemesi tüketimi kifli bafl›na 0,7 m3 iken, Türkiye’de ise bu miktar henüz 0.1m3. Bu rakamla, Türkiye Avrupa’ya göre, 7 kat geride. Avrupa Birli¤i ülkelerinde konutlarda ›s›tma ve so¤utma için izin verilen y›ll›k enerji tüketim limiti ise ortalama 50 kwh/m2 iken, ülkemizde 2008 y›l›nda revize edilen standarda göre, bu miktar 130 kwh/m2 oldu. Bu karfl›laflt›rma da ülkemizde, Avrupa ülkelerine göre 2,5 kat daha fazla enerji tüketildi¤ini görmem mümkün. Yal›t›m›n sa¤lad›¤› yaklafl›k %50-%70 enerji tasarrufu oldukça büyük bir orand›r. Ama ne yaz›k ki ülkemiz, yal›t›m bilinci eksikli¤i nedeniyle her y›l milyarlarca dolar kaybetmekte. Tekni¤ine uygun olarak yap›lan ›s› yal›t›m› uygulamalar› ile binalarda ortalama %50 oran›nda daha az yak›t tüketerek ›s›tma ve so¤utma sa¤lanabiliyor. Kay›plar, binan›n yal›t›ms›z duvarlar›ndan, pencerelerinden, çat›s›ndan ve zemininden olufluyor. Binan›n bir bölümüne yal›t›m yapt›r›p baflka bölgesine yapt›rmamak ise do¤ru bir uygulama de¤il; zira yal›t›m›n bir bütün olarak de¤erlendirilmesi gerekiyor ki ancak o zaman verimli bir uygulama ortaya ç›kabiliyor. Is› yal›t›m› için harcanan para 3–5 y›l gibi bir sürede kendisini amorti ediyor. Is› yal›t›m› biter bitmez ›s›tma ve so¤utma için harcanan faturalar en az yar›ya düflüyor ve verimlilik bafll›yor. Türkiye’deki tüm yap›lara, standartlara uygun olarak ›s› yal›t›m› yap›lmad›¤› için her y›l yaklafl›k 6,5 milyar dolar› havaya savuruyoruz. Türkiye’de yal›t›m sektörü, çözüm bekleyen önemli sorunlar› olan, ancak bunun yan› s›ra büyüme yolunda büyük f›rsatlara sahip bir sektördür. Sektörün sorunlar›n›n çözülmesi ve f›rsat sa¤layacak stratejilerin oluflturulmas›yla, yal›t›m sektörü parlak bir gelece¤e sahip olabilir. Bu anlamda ‹ZODER olarak gelecek planlar›m›z› belirlerken mevcut durumu göz ard› etmeden, sektöre yenilik ve canl›l›k katacak projeler üzerinde duruyoruz. Bu projelerden en önemlisi ‘Ya- >> Türkiye’de yal›t›m sektörü, çözüm bekleyen önemli sorunlar› olan, ancak bunun yan› s›ra büyüme yolunda büyük f›rsatlara sahip bir sektördür. l›t›m Kredisi’ uygulamas›d›r. Özellikle kriz süreçlerinde tasarruf veya verimlilik sa¤layan yal›t›m sektörünün önü aç›lmal›d›r. Eko-Kredi ile Yal›t›m›n Artmas› Bekleniyor Yal›t›ma olan talebi art›rmak ve kamuoyunu teflvik etmek amac› ile ‹ZODER fiekerbank ile haz›rlad›¤› bir kredi paketi oluflturdu. Ev ya da apartmanlar›na yal›t›m yapt›rmak isteyenler ‹ZODER teknik dan›flmanl›¤›yla 12 aya kadar 0 faiz ve 0 komisyon ile eko kredi paketinden yararlanabiliyorlar. Sektörde apartman yöneticilerine verilen ilk kredi olma özelli¤ini tafl›yan Eko kredi Yal›t›m, sektörün çat› örgütü ‹ZODER’e üye firmalara ba¤l› olarak çal›flan 700’ü aflk›n bayi ile birlikte ‹ZODER teknik dan›flmanl›k hizmeti ile sunuluyor. ‹ki ayd›r uygulanan EKO kredi Yal›t›m paketinden 900 bin TL’yi aflan miktarda kredi kullan›ld›. 200’den fazla hane EKO kredi Yal›t›m kredisinden yararland›. Eko-kredi Yal›t›m kapsam›nda yer alan, Apartman Yönetimlerine verilen kredi uygulamas›nda ise son iki ayda bankan›n kulland›rd›¤› kredi tutar› 500 bin TL’yi aflt›. Apartman Yönetimlerinin EKO kredi ile kredilendirilmesi baflvurular›nda ise Ankara ve Zonguldak illeri, ilk s›rada yer ald›. Bu kredide ise en çok 24 ayl›k vade tercih edildi. Bu veriler do¤rultusunda ‹ZODER-fiekerbank iflbirli¤i ile haz›rlanan eko-kredi paketine olan talebin her geçen gün artt›¤›n› söyleyebiliriz. MAKALE Bilgi yönetimi ile iflletmelerde stratejik yönetim ve planlama >> Ali K›l›ç Günümüz iflletmelerinin bu de¤iflime ayak uydurmalar›, esnek ve kat›l›mc› bir yönetim sergileyebilme kabiliyetleri ile do¤ru orant›l›d›r. Kendi çal›flanlar›n›n hatta müflterilerinin entellektüel sermayesinden faydalanamayan kurulufllar, baflar› flans›n› her geçen gün yitirmektedirler G ünümüz ekonomik ortam›nda, iflletmeler giderek daha zor bir pazarda rekabet etmektedirler. Rekabet son derece zor ve dünyan›n her yerinden gelebilmektedir. Esneklik ve h›zl› yan›t verme iflletmeyi ve süreçleri destekleyen bilgi teknolojileri ortam›nda hayati önem tafl›maktad›r. CEO’ lar, çal›flanlar›n, müflterilerin ve ifl ortaklar›n›n, yenilikçi çözümler ve ürünleri oluflturmada pay sahibi olmalar›n›n yollar›n› aramaktad›r. Tüm bu zorluklara bir de, daha h›zl›, daha iyi, daha uygun maliyetli ürün ve hizmetler sunma bask›s›n› ekledi¤inizde, iflletmelerin daha h›zl› ve daha iyi karar almas›, risk azaltmas›, temel yeniliklerden azami flekilde yararlanmas› ve yat›r›m getirisini artt›rmas› gerekiyor. Daha az kaynak ile daha fazlas›n› yapmak için amans›z bir mücadele var. Günümüz iflletmelerinin bu de¤iflime ayak uydurmalar›, esnek ve kat›l›mc› bir yönetim sergileyebilme kabiliyetleri ile do¤ru orant›l›d›r. Kendi çal›flanlar›n›n hatta müflterilerinin entellektüel sermayesinden faydalanamayan kurulufllar, baflar› flans›n› her geçen gün yitirmektedirler. Yöneticilerin, kurumlar›n›n rekabet gücünü korumalar›, günden güne iyilefltirme ve kazanç sa¤layacak yollar› bulmalar› kolay olmamaktad›r. “Önümüzdeki y›l ülkede bir devalüasyon yaflan›rsa kurum ne yapacak, nas›l davranacakt›r?” “E¤er hükümetin ekonomik program› yürümez ise bu durum iflletmelere nas›l yans›yacakt›r?” “Müflteri memnuniyeti için ilerideki y›llarda ne tür bir yöntem takip edilecektir?” Stratejik Planlama Gerekli Yukar›da temsilen verdi¤imiz sorulara ve benzerleri gibi birçok soruya cevap vermek, günümüzde gittikçe zorlaflmaktad›r. Benzer flekilde, ürün ve hizmetlerin üretimi ve pazarlamas›yla ilgili pek çok stratejik soruda gündeme gelmektedir. Bu türden sorular›n cevapland›r›lmas› ve tüm çal›flanlar› ba¤layan stratejilerin ve temel de¤erlerin tespit edilmesi kolay olmamaktad›r. Böylesi belirsizlikler alt›nda müesseselere yön verici stratejilerin üretilmesi ve bu stratejilerin tüm organizasyon taraf›ndan benimsenmesi, uygulamaya konulmas› ve takip edilmesi, kurumlar›n üst düzey yöneticilerinin temel görevlerindendir. Bu görevlerin etkin olarak yap›labilmesi için yöneticilerin kurumlar›n›n stratejik planlar›n› oluflturmalar› ve gerekli stratejileri belirleyerek bunlar› benimsemifl olmalar› gerekmektedir. Bunu belirlemek için yap›lan çal›flmalar stratejik planlama kapsam›nda düflünülmektedir. Stratejik yönetim ve planlaman›n en önemli ayaklar›ndan birisi, yöneticilerin kendi kurumlar›n› yak›ndan bilmeleri ve tan›malar›d›r. Kurumun içinde bulundu¤u sektör, teknolojik geliflmeler, müflteri ve rakipleri hakk›ndaki bilgileri etkin strateji gelifltirmenin vazgeçilmez elemanlar›ndand›r. Onun için kurumun sahip oldu¤u entellektüel birikim ve bilgi düzeyinin sürekli iyilefltirilmesi, güncellenmesi, korunmas› ve birlikte kullan›m› stratejilerin oluflturulmas›nda önemli bir payda sa¤layacakt›r. Bilginin yönetilmesi olarak adland›r›lacak olan bu aktiviteler, ayn› zamanda organizasyondaki stratejik önemi olan konular›n daha iyi de¤erlendirilmesine, dolay›s› ile de kurumun stratejik düflünmesinin de artmas›na katk›da bulunur. Kurumsal bilgi, herhangi bir konu hakk›nda organizasyonun davran›fllar›n› belirleyen ve elde bulunan verilerin ve konu ile ilgili enformasyonun dikkate al›narak kurumsal bazda de¤er üretecek flekilde ifade edilmesi olarak tan›mlanabilir. Art›k, bilginin önemi ve faydas› konusunda kimsede herhangi bir flüphe kalmam›flt›r. Bunlar aras›nda flunlar› saymak mümkündür. Bilgi yönetimi, organizasyonlarda kritik uzmanl›klar tutmay› sa¤lar. Adaptasyon ve esnekli¤i art›r›r. ‹nsan-para yat›r›m›nda daha yüksek dönüflüm sa¤lar. Rekabet avantaj›n› artt›r›r. Telif haklar› için yasal koruma sa¤lar. Müflteri odakl› bir organizasyon oluflturmaya katk› sa¤lar. Fakat bu avantajlar› yakalamak kolay olmamaktad›r. Stratejik yönetimde, bilginin de önemi burada yatmaktad›r. Çünkü bu planlama ve yönetim biçimi belirsizlikler alt›nda plan yapmay› ve belirsizli¤i belirli hale getirmeye çal›flmay› önermektedir. Bu ise ancak sa¤l›kl› bir bilgi yap›s› ve bilgi yönetimi ile gerçeklefltirilebilir. 83 MAKALE Bilgi Oluflturma Bilgi Depolama Bilgiyi Kullanma Bilgi Paylafl›m› Bilgi teknolojilerini kullanma Bilgi Kültürü Örgütsel Hedeflere Ulaflmak için Bilgi Yönetim Süreci Bilgi yönetimi, rekabetçili¤i artt›rmak için bilgiyi yaratma, bulma, elde etme ve harekete geçirmeye yönelik stratejiler ve süreçler bütünü olarak tan›mlan›r. Baflka bir ifade ile bilgi yönetimi, örgütsel hedefleri baflarmak için bilginin nas›l yarat›labilece¤i, elde edilebilece¤i, kullan›labilece¤i ve yönetilebilece¤ine iliflkin sistematik bir süreçtir. fiekil 1 bilgi yönetimi süreci elemanlar›n› göstermektedir. fiekilden de görüldü¤ü gibi bilgi yönetimi, bilginin sadece temin edilmesi ve kullan›lmas› de¤il, ayn› zamanda paylafl›lmas›, depolanmas›, teknolojiden faydalanma gibi konular› da kapsamaktad›r. Ayn› flekilde kurumlarda bilginin önemini kavram›fl çal›flanlar›n olufltu¤unu gösteren ve bilgiye gerekli önemi veren bir kurum bilgi kültürünün oluflturulmas›, bu kapsamda çal›flanlar›n sahip olduklar› entellektüel sermayenin ortaya ç›kar›lmas› ve fayda üretecek flekilde harekete geçirilmesi, bilginin temin edilmesinde, saklanmas›nda, ihtiyaç olunan yerlere gönderilmesinde kurumun içinde bilgi kolaylaflt›r›c›lar›n›n oluflmas› ve bilginin sürekli güncel de¤erini korumas› yönünde güncellenmesi gibi çal›flmalar da bilgi yönetiminin vazgeçilmez elemanlar›ndand›r. Bu konularda kurumlar›n etkin strateji ve politikalar üretmeleri gerekmektedir. Yöneticiler zamanlar›n› bu konudaki birikimlerini de¤erlendirmek için harcamal›d›rlar. Kurumlarda bilgi yönetiminin ne derece etkin oldu¤unu belirlemek çok olmakla beraber bu konuda baz› kriterler önerilmektedir. Bir kurumda etkin bilgi yönetimi yap›l›p yap›lmad›¤› ve bir kurumun sahip oldu¤u kurumsal ve bireysel entellektüel sermayenin pozitif de¤er oluflturacak flekilde kullan›l›p kullan›lmad›¤›n›n de¤erlendirilmesi için afla¤›da aç›klanan kriterler baz›nda bir incelemenin faydal› olaca¤› belirtilmektedir. Bilgi kaynaklar›n› belirlemek, izlemek, bilgi paylafl›m›n› sa¤lamak ve bilginin eriflilebilir olmas›: Bilgi kaynaklar›n›n belirlenmesi ve bilginin do¤ru zamanda üretilerek do¤ru yerlere gönderilmesi ve bilginin eriflilebilirli¤inin sürekli kontrol edilmesi ve aksakl›klar›n önlenmesidir. Bilgiyi iyilefltirmek, ortama uyumu sa¤lamak ve esnek olmak: Kurum içindeki bilgilerin günün koflullar›na uyum sa¤lamas›n› göstermek bak›m›ndan bu kriter önemlidir. Kurum için geçmifl- 84 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Entellektüel Sermaye Bilgi temin edicive kolaylaflt›r›c› Bilgi güncelleme ve de¤er oluflturma te çok önemli olan bilgi bugün önemini yitirmifl olabilir. Bu kapsamda yenilenmesi ve güncellenmesi için gerekli mekanizman›n kurulmas›d›r. Entellektüel sermayeyi legal koruma alt›na almak: Kurumun sahip oldu¤u entellektüel sermayenin koruma alt›na al›nmas› için gerekli her türlü altyap›n›n sa¤lanm›fl olmas›d›r. Organizasyonel de¤iflim, bilgi iflçileri ve organizasyonel rolleri belirlemek, bilgi kültürü oluflturmak: Çal›flanlar›n bilgilerini de¤erlendirmeleri için organizasyon içinde gerekli de¤iflimlerin yap›lmas› ve bilgi iflçilerinin oluflturulmas›d›r. Bilgi yönetiminin etkin olabilmesi için organizasyon içinde bilginin önemini kavramas› ve herkesin bilgiyi de¤erlendirmek için çaba sarf etti¤i bir kültürün oluflturulmas›d›r. Bilgi yönetimi stratejilerini belirlemek ve izlemek: Bilginin yönetilmesinin sadece kurumun operasyonel birimlerinde de¤il en üst yönetiminin de önemli iflleri aras›nda say›lmas› ve bu kapsamda yönetim stratejilerinin gelifltirilmesi, uygulanmas› ve etkinli¤inin ölçülmesidir. Bilgi yönetimi süreçleri oluflturmak, bu süreçleri iyilefltirmek ve yenilemek: Bilgi yönetimine yönelik baz› süreçlerin belirlenmesi, her sürecin sorumlular›n›n atanmas›, performanslar›n›n ölçülmesi yolu ile sürekli bu süreçlerin iyilefltirilmesi ve entellektüel sermayenin etkin kullan›m›n›n sa¤lanmas›d›r. Biliflim teknolojilerinden ve bilgi yönetimi araçlar›ndan faydalanmak: Bilgi yönetimi çal›flmalar›n›n bilgisayar ortam›nda takip edilmesi, yönetim biliflim sistemleri ve karar destek sistemleri gibi yönetim araçlar›n›n bilgi yönetimi çerçevesinde kullan›lmas›d›r. Bilginin belirlenmesi kadar etkin kullan›m›n› da sa¤lamak için bilgi yönetimi çal›flmalar›n›n, Kurumsal Kaynak Planlama (ERP), ‹fl Zekâs› (BI), Kurumsal Performans Yönetimi (CPM), Toplam Kalite Yönetimi ve Müflteri ‹liflkileri Yönetimi (CRM) vb. gibi teknolojiler ile bilgi yönetimi çal›flmalar› ile desteklenmesini de içermelidir. Kurumsal zekây› belirlemek ve ölçmek: Bilgi yönetimi çal›flmalar›n›n kurumsal zekân›n sürekli geliflmesine katk›s›n›n olmas› ve bu zekân›n ölçülmesi ve iyeleflmelerinin incelenmesidir. Ö¤renen organizasyon oluflturmak: Organizasyonlarda kurumsal zekân›n geliflmesi ile oluflan ö¤renme e¤rilerinin izlenmesi- dir. Bilgi yönetimi konusunda gerekli liderli¤i göstermek: Yöneticilerin bilgi yönetimi konusunda kendileri tek kurtar›c› olarak görmediklerini, herkesin bilgisinin kurum için önemli oldu¤una inand›klar›n› ve bu bilgilerin bir koçluk alt›nda yönetildi¤ini göstermelidir. Ölçme ve de¤erlendirme sistemini kurmak: Bilgi yönetimi etkinliklerinin sürekli ölçülmesi ve de¤erlendirilmesidir (Bütçe-Gerçekleflen k›yaslama veya performans de¤erlendirme sistemleri). Yukar›da 11 stratejinin hepsini tek tek uygulamak ve olumlu sonuçlar almak mümkün olmayabilir. Fakat kurum yöneticilerinin, hepsi olmasa bile bu kriterlerin ço¤unlu¤unu uygulamalar› etkin bir bilgi yönetimi için gereklidir. Bu durumda yöneticiler, eldeki bilgilerin güncelli¤inden, gerçeklili¤inden ve do¤rulu¤undan herhangi bir flüphe tafl›maz ve stratejilerini daha etkin bir flekilde belirleyebilirler. Sonuç ve De¤erlendirme Bilgi yönetimi geçici bir heves olmay›p, bilgi ekseninde rekabet eden iflletmelerde gelecekteki baflar›n›n temelini oluflturmaktad›r. Bilgi üzerinde odaklanman›n nedeni sadece daha çok, daha iyi ve daha h›zl› bilgiye sahip olmak de¤il, ayn› zamanda de¤er yaratmakt›r. Bilgi yönetimi, kay›t alt›na al›nabilen süreçlerdeki bilginin yönetilmesi için mükemmel bir disiplin sa¤lar. Bilgi yönetiminde en önemli sorunlar, yap›, araçlar ve teknolojiyle iliflkili de¤il, insan ve kültürle iliflkilidir. Uygun bir flekilde tatbik edildi¤inde, bilgi yönetimi iflletmeler için önemli yararlar sa¤layabilir. Etkili bilgi paylafl›m› sayesinde yarat›c›l›k, yenilikçilik ve verimlilik artt›r›labilir. Bilgiye h›zl› bir flekilde ulaflmay› sa¤layarak müflteri hizmetleri iyilefltirilebilir ve iflin uzmanlar›yla ba¤lant› kurularak, sorunlar›n uygun bir flekilde çözümüne yard›mc› olabilir. Ancak, bilgi kendi bafl›na bir fley üretemez. Bu ba¤lamda, iflletmeler için bilginin gelecekte rekabetçi üstünlük sa¤lamas› için toplanmas›, depolanmas›, analiz edilmesi ve kullan›ma sunulmas›, sistematik bir sürecin varl›¤›n› gerektirir. Elde edilen bilgiden arzulanan de¤eri yaratabilmek için do¤ru bilginin, do¤ru yere, do¤ru zamanda, h›zl›, güncel, tam ve bir bütün içinde sunulmas› gerekmektedir. Birçok global iflletmede bilgi yönetimi stratejilerinin etkin bir flekilde uyguland›¤›, yap›lan araflt›rmalar›n sonuçlar›ndan ve bu iflletmelerdeki somut uygulamalardan anlafl›lmaktad›r. Bilgi toplumunda bilginin kullan›m› artt›kça, üretim yap›s› da de¤iflmek- te; bilgi, iflgücü ve sermayeden daha önemli bir faktör olarak üretime girmektedir. Dolay›s›yla, bilgi yönetimi sadece global iflletmeler aç›s›ndan de¤il, bütün iflletmeler aç›s›ndan önemli hale gelmektedir. Gelecekte, birçok bilgi yönetimi faaliyeti ve fonksiyonu, iflgörenlerin veya departmanlar›n ola¤an bir ifli haline gelecektir. Buna ra¤men, proaktif düflünen iflletmeler gelecekte rekabet edebilmek için sistematik olarak bilgiyi daha iyi yönetme çabas› içine gireceklerdir. Kaynaklar: Orta Ölçekli ‹flletmeler için IBM Yaz›l›m K›lavuzu, IBM Yay›nlar›, 2009. E-‹fl’te Baflar› – Yöneticinin Yol Haritas›, Oracle Yay›nlar›, 2002. ÖZTEMEL, Prof. Dr. E., ‹flletmelerde Stratejik Planlama, Bo¤aziçi Yöneticiler Vakf›, 2004. Capital & Andersen, E-business Dönüflümü BARUTÇUG‹L, ‹. “Bilgi Yönetimi”, Kariyer Yay›nc›l›k, 2002. KESK‹N, Yrd. Doç. Dr. H. KALKAN, V. ‹flletmelerde Bilgi Yönetiminin Tan›mlanmas› ve Kavramsallaflt›r›lmas›: Kobi'lerde Bilgi Yönetimi Araçlar›n›n Kullan›m›na ‹liflkin Bir Araflt›rma, 1.Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, 2002 ÖZGENER, Yrd. Doç. Dr. fi. Global Ölçekte De¤er Yaratan Bilgi Yönetimi Stratejileri. ZA‹M, H. Bilgi Yönetimi Süreçleri, www.bilgiyonetimi.org. 2005. BARCA, M. Yeni Ekonomide Bilgi Yönetiminin Stratejik Önemi, www.bilgiyonetimi.org., 2005. DERVfiLO⁄LU, H.G. Stratejik Bilgi Yönetimi, DIfiBANK Kitaplar›, 2004. BARUTÇUG‹L, ‹. , Bilgi Yönetimi, Kar›yer Yay›nlar›, 2002. KAPLAN, R. NORTON, D, Balanced Scorecard, ARGE dan›flmanl›k yay›nlar›, 2000. KARAKAfi. M. “Geçmiflten Günümüze Bilgi Yönetimi”, www.bilgiyönetimi.org, 2005. 85 MAKALE Marifet Garaj'da m›? >> ‹brahim Akgün Yenilikçi projeler gelifltirmek, asli ihtiyaçlar›n› karfl›lamak noktas›nda s›k›nt›s› olmayan, kendini hedeflerine yönlendirebilecek zihin ve gönül doygunlu¤una ulaflmay› baflarm›fl, farkl› ve aç›kças› çeflitli hobileri olan insanlar›n iflidir K endimize soruyoruz; Neden Türkiye'den IBM, Google, HP, Youtube veya Facebook gibi bireysel giriflimcilerin kurdu¤u flirketler ç›km›yor? Yenilikçi projeler gelifltirmek, asli ihtiyaçlar›n› karfl›lamak noktas›nda s›k›nt›s› olmayan, kendini hedeflerine yönlendirebilecek zihin ve gönül doygunlu¤una ulaflmay› baflarm›fl, farkl› ve aç›kças› çeflitli hobileri olan insanlar›n iflidir. Özellikle topluma yön veren, yeni fleyler gelifltiren bireylerin farkl› olduklar›n› görürüz. Onlar hayal gücü kuvvetli insanlard›r. (Google’un Zürich ofisini inceleme flans› bulursan›z fark eder ve hissedersiniz ki bina sanki sizin eviniz hatta fazlas›, aç›kças› insan burada bir fleyler gelifltirmezsem ay›p olur diye düflünme melekesini en güzel flekilde kullan›r) Kendilerini belirli s›n›rlara hapsetmemifllerdir, dünyan›n en iyi üniversitelerinde okumufl, zeki insanlard›r, "... bulanlar arayanlard›" diyerek aramaktan asla b›kmayan kiflilerdir. Hata yapmaktan korkmazlar ve deneme yan›lma yoluyla çok güzel sonuçlar elde edebilirler. Tüm bu özellikler çok say›da kiflide olabilir; ama bunlar›n kullan›lmas›n› sa¤layacak gerek toplumsal etki gerek bireysel yetenekler ilgili kiflilerde domino etkisi(itici güç) yaratmam›flt›r. Toplumumuz Yarat›c›l›¤› Öldürüyor Bizler bugün t›k›fl t›k›fl flekilde ard arda s›ralanm›fl apartman dairelerinde yaflarken fark›nda olmadan tüm yarat›c›l›¤›m›z› kaybediyoruz. Hayallerin peflinde koflabilece¤imiz, kendimizle baflbafla kalabilece¤imiz ve o hayalleri gerçeklefltirebilece¤imiz mekânlardan yoksun oldu¤umuz bir gerçek. Fakat nüfusun artt›¤› ve müstakil evlerin yetmedi¤i bir yerde apartmanlara olan ihtiyac› da göz ard› edemeyiz. Burada medeniyet alg›m›z ön plana ç›kmaktad›r. Bu apartmanlar tasarlan›rken, flehirler dizayn edilirken gerek mimarlar›m›z, gerek di¤er meslek dallar›ndaki insanlar toplumuna alternatif çözümler üretmelidirler. ‹nsanlar›m›z kendi laboratuarlar›nda hobileri ile u¤raflabilmelidir. Avrupa’n›n bu tür ihtiyaçlar›n karfl›lanmas› noktas›nda bizden daha fakir oldu¤unu ve ABD’deki giriflimcilerin önde gelenlerinin bu tür mekânlardan ç›kt›¤›n› düflünürsek düflüncemizin do¤ru oldu¤u sonucuna varabiliriz. Bizim gençlerimizin hayal etme melekesi zay›flat›lm›flt›r, bunu bizzat aileler gö¤üslemifltir. Bir at yar›fl› gibi iflleyen ÖSS maratonu 86 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 körelmemizde ÖKS’den sonra ikinci s›rada yer al›r. Ard›ndan girilen üniversite ne kadar kaliteli olursa olsun toplumda var olan ekonomik s›k›nt›lar ve bunun yaratt›¤› güvensizlik ortam› bizi sarmalar, ad›m atmam›z› da engeller. Üniversitedeki ö¤rencilerin en az %99’unun tek derdi okulu bitirip bir ifle girmektedir. Giremeyenler de, istisnalar› göz ard› edersek, yüksek lisansa baflvururlar. Girdi¤i flirketten memnun olmayan bir çal›flan da ayr›ld›¤› takdirde ailesini idare edemeyece¤ini, gelen tepkileri gö¤üsleyemeyece¤ini düflünür ve mecburen çal›flmaya devam eder. fiimdi bu motivasyonsuz gençler, ö¤renciler ve çal›flan o flah›slar ne gelifltirebilirler ya da neden fikir yürütsünler. Baz› fleylerin yayg›nlaflt›r›lmas›na toplum da ciddi katk› sa¤l›yor ve bu projeler de böylelikle tüm dünyada hat›r› say›l›r bir yer edinebiliyor. Bizler Müslüman oldu¤umuz halde sahip oldu¤umuz en öne geçme, daima lider olma, k›skançl›k, çekememezlik gibi kötü duygular›m›z›n yans›mas›n›n bir sonucu olarak, bence, birbirimizi ve oluflturdu¤umuz sistemleri yeterince desteklemiyoruz. Bu minvalde, karfl›s›ndakine bir fley vermek istemeyen bireylerden müteflekkil oldu¤umuzu söyleyebiliriz. Ayr›ca, bizden ç›kanlar›n iyi olamayaca¤› fleklinde peflin hükümlere de sahibiz. Ellerine geçenleri anlamak imkâns›z. Gözden kaç›r›lmamas› gereken bir di¤er husus da, ne hikmetse kimle konuflursak konuflal›m nas›l insanlar›n samimiyetsiz olufllar›ndan, ticaretlerinde ifllerinde ahlaks›z davrand›¤›ndan flikâyet etti¤ini görür ve flafl›r›p kal›r›z. Herkesin böyle düflündü¤ü bir ortamda nas›l olur da bu çekememezlik vb. kötü huylar bafl gösterir. Demek ki kimse samimi de¤il, demek ki herkes kendi alan›na girmeyen hususlar› elefltiriyor ki durum gerçekten böyle. Destek konusunda belirtmeden geç(e)meyece¤im; sektörü yönlendiren baz› insanlar›n vizyonsuzlu¤u ve mental eksikli¤i de toplumu ciddi etkilemektedir. fiirketler ‹flin Daima Ticaret K›sm› ‹le ‹lgileniyorlar ‹TÜ’den de¤erli bir hocam›z kat›ld›¤› ülkenin en büyük STK’s›n›n toplant›s›ndaki gözlemlerini paylaflm›flt› bizle. Nanoteknolojinin boya sektöründeki etkisini bir yerlerden iflitmifl olan üye “bu ifle biz de girelim…” demektedir; ama yap›lmas› gereken hem insan hem de para yat›r›m›n› hiç hesap etmez. Merhum Sabanc›’n›n bugün Türkiye’nin NY Borsas›’nda ifllem gören tek Türk flirketi olan Turkcell konusundaki piflmanl›¤›n› bilmeyen yoktur. Yine ülkenin en büyük holdinglerinden birisi bir k›z ö¤rencinin helikopterle alakal› projesini desteklememifl ve Yale Üniversitesi k›z› davet etmiflti. Yani, hayallerim var dedi¤inde adamlar her fleyi ayaklar›na seriyor; ama biz... Bu flirketlerin iflin daima ticaret k›sm› ile ilgilenmesini anlamak çok güç. Ülkemizdeki kurulufllar›n ve devletin genç beyinlere, onlar›n hayallerine para ba¤lamak flöyle dursun onlara köstek oldu¤unu bile söyleyebiliriz. Devrim arabalar› mevzusu herkesin malumudur. Rusya’dan bir ifl adam› Facebook’tan hisse senedi alm›fl ve flirketin piyasa de¤erinin katlamas›n neden olmufl. Bir kardeflimiz flikâyet ediyor: “Neden bizim firmalar›m›z bizdeki portallar› desteklemez, neden onun dev olmas› için yat›r›m yapmaz.” Gelelim meflhur garaj meselesine. ABD için kullan›lan meflhur bir slogan vard›r: “home of the brave and land of the free" (Özgürlü¤ün Ülkesi ve Cesaretin Evidir). Cesaretin ve özgürlü¤ün oldu¤u bir yerde sorgulayan ak›llar, dünyaya kendini pencerelerin arkas›na kapatarak s›n›rl› flekilde bakmayan, olaylara tepeden bakabilen bireyler neflet edecektir. Nitekim öle olmufl ve ABD’den dünyaya ço¤unun öyküsü garajda bafllayan büyük flirketler yay›lm›flt›r. Elbette bu durum garaj›n hikmetinden de¤il, o kiflilerin garaja katt›¤› de¤erdendir. Neredeyse hiç kitap okumayan, sosyalleflme ihtiyac›n› bile erken dönemde karfl›layamayan, ufuk aç›c› bir aile yap›s›na sahip ol(a)mayan, büyüklerin küçükleri flartlad›¤›, her fleyin olmazlar›n›n – olurlar›n›n netlefltirildi¤i, bilgi yüzeyselli¤inin, ezbercili¤in bafl gösterdi¤i bir durumda elbette bu toplumu de¤ifltiren, gelifltiren sistemler ç›kmaz, bunda flafl›racak bir fley yok. Yine ayn› sebeplerden ötürü olsa gerek ki onlar›n gelifltirdikleri bu sistemleri görünen sebeplere ba¤l›yoruz, garaj. Biz bu hataya ilk kez düflmüyoruz. Hikmet iflin özündeyken, daima yüzeylere tak›l›p kal›yoruz. Bunun en temel sonucu taklitçili¤e kurban gitmifl bir hayat tarz›. En basitinden biz geçmiflte laiklik umdesini Bat›'dan al›rken Ahmet Hamdi Baflar'›n notlar›nda belirtildi¤i üzere onun bizde dinsizlik anlam›na gelece¤ini dikkate almam›fl ve uygulamaya koymufltuk. Hâlbuki irdelenmesi gereken, laikli¤in hangi toplumsal koflullar alt›nda, neyin sonucu olarak ortaya ç›kt›¤›yd›. Ama yap›lmad› ve bugün gelinen noktay› da zaten herkes biliyor. Süreçleri tersten iflleterek inan›yorum ki bir sonuca ulaflamay›z, " Ben de üniversite okudum, ben de ayn› fleyleri sahibim, ben de onunla ayn› flartlarday›m," ya da "Apple, Google, vb. tüm büyük markalar garajlarda gerçeklefltirildi, öyle ise bizim de garajlara sahip olmam›z laz›m," der dururuz; ama ortaya birfley koyamay›z. Bu mant›k olay›n özünü kaç›rmam›za sebep olmakta ve de¤inildi¤i üzere taklitçili¤e, kendimize olan güvenin sars›lmas›na sebep olmaktad›r. E¤itim Sistemi Gençleri Köreltiyor mu? Di¤er taraftan, inan›yorum ki insanlar›m›z›n ço¤u bugün milyarlarca dolar piyasa ve marka de¤erine ulaflan bu fikirlerin ço¤unu daha önce ak›l etmifltir ve kendi kendilerine “vallahi ben de düflünmüfltüm” demifltir. Vizontele filminde Y›lmaz Erdo¤an’›n TV’yi görünce verdi¤i tepkiyi göz önüne getirebilirsiniz. Bu kabulle devam edersek, daha önce ak›l edilmifl fleylerin fiiliyata dökül(e)memesinin sebepleri nelerdir acaba? Diyelim ki güzel bir proje akl›n›za geldi, paylaflt›n›z güvendi¤iniz birisiyle. Anlatt›¤›n›z kifli sanki iflinizi baltalamak üzere görevlendirilmifl biriymifl gibi ya da dünyan›n çok büyük flirketlerini yönetmifl gibi ve her fleye hâkim bir edayla yaklafl›r size. Sizin tüm gücünüzü, flevkinizi k›rar, sizi karamsarl›¤a büründürür. Ayn› kiflilerin Google’› tüm kitaplar›nda örnek verdi¤ini de görürsünüz, onlar› överler, yüceltirler. Nas›l bir duygudur, bunu neden yaparlar anlamak mümkün de¤il ve e¤er gerçekten inatç› de¤ilseniz fikriniz entelektüel sohbetten öteye gitmez. Daha do¤rusu pazar pay›na da asla dönüflmez. Benzeri fleylerin yap›ld›¤›n› görünce de “ben de düflünmüfltüm” der ve esef duyars›n›z. Acaba sorunu üniversitelerde verilen e¤itime ba¤lamak gerekir mi? Okullar›m›zdaki sistem(sizlik) gençlerimizi köreltiyor, onlar›n yarat›c›l›klar›n› yok mu ediyor? Bu husus kesinlikle bafll› bafl›na incelenmeye de¤er. Asl›nda hiçbir fley karmafl›k de¤il, gayet basit. Bizler kendimize zorlaflt›r›yoruz. Gömülüp kalm›fl›z ayr›nt›lar içinde. Az da olsa olaylar›n tepesine ç›k›lmas› gerekti¤ini, kendimizi okumaya daha çok vermemiz ve daima sorgulamam›z gerekti¤ini düflünüyorum. Nas›l ki matematikte her fleyin özü tan›mlarda sakl› ise bu burada da zihinde sakl›d›r. Zihin kendini flartlamayacak ve özgün olacakt›r. Bu çok önemlidir. Kültür halini alm›fl olan bu durum fluanda de¤iflmeye kalksa bile en az 2 – 3 nesil sonra bunun etkilerini toplumda hissedebilece¤iz. Bu durumda, benim yafl›mdaki kiflilere büyük görevler düfltü¤ünü belirtmek isterim. Ekler ve Kaynaklar: http://picasaweb.google.com/zurich.office.images/ZurichOfficeP hotos# Google’un Zürih ofisinin resimleri için ziyaret edebilirsiz. http://mccoy35.tk/sanal-alem/bizdeki-garajlarda-internet-yokmu.html http://www.muratyildirimoglu.com/makaleler/garaj.htm 87 ANMA Unutulmamas› Gereken Bir Âbide fiahsiyet Ekrem Hakk› Ayverdi 88 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 Yaflam› Mimar Ekrem Hakk› Ayverdi, sadece mimarî tarihimizde de¤il, kültür hayat›m›zda da, tefekkür dünyam›zda da önemli yeri olan bir flahsiyet… 1899’da ‹stanbul fiehzadebafl›’nda do¤du. 24 Nisan 1984 tarihinde Fatih’te ebediyete göçtü ve Merkezefendi Mezarl›¤›’nda defnedildi. Ekrem Hakk› Ayverdi, Türk mimarîsine birçok eser kazand›rman›n yan›s›ra say›s›z denecek kadar eseri de restore etti. Onlarca kurum ve kuruluflta yöneticilik ve üyelik yapan Ayverdi, ayr›ca sanat tarihimizi ayd›nlatan mimarî eserlere imza att›. Ekrem Hakk› Ayverdi, tarihçi, yazar, mimar-mühendis olarak yurtiçi ve yurtd›fl›nda mimarî eserlerimizin korunmas›nda, yaflat›lmas›nda ve gelecek nesillere ulaflt›r›lmas›nda en büyük emeklerin sâhibidir > Mehmet Nuri Yard›m T ürkiye’de kültür ve sanat›m›za ömrünü adam›fl olan ve unutulmamas› gereken baz› flahsiyetler vard›r. Bunlardan biri de Türkiye'nin ruh inflac›lar›ndan mimar Ekrem Hakk› Ayverdi’dir. Ekrem Hakk› Ayverdi, tarihçi, yazar, mimar-mühendis olarak yurtiçi ve yurrtd›fl›nda mimarî eserlerimizin korunmas›nda, yaflat›lmas›nda ve gelecek nesillere ulaflt›r›lmas›nda en büyük emeklerin sâhibidir. Evlâd-› Fâtihan Ekrem Hakk› Ayverdi, kardefli Sâmiha Ayverdi ve yak›n dostu Nihad Sâmi Banarl› ile birlikte kültür ve sanat hayat›m›za yapt›¤› hizmetleriyle milletimizin gönlünde taht kurdu. O, sadece mimarî tarihimize de¤il, kültür hayat›m›za da, tefekkür dünyam›za da büyük katk›larda bulundu. ‹rfan›m›z›n uç beyi oldu. Ergun Göze’nin tabiriyle Evlâd-› Fatihan’› çok seven bu gönül insan›, tam anlam›yla “Rumeli Beylerbeyi”ydi. Tarihçi, yazar, mimar-mühendis Ekrem Hakk› Ayverdi, baflta Mimar Sinan olmak üzere birçok sanatkâr›m›z›n yüzlerce eserlerine sahip ç›km›flt›r. Yurtiçi ve yurtd›fl›ndaki mimarî eserlerimizin korunma- s›nda, ihyas›nda ve gelecek nesillere intikalinde büyük eme¤i geçen Ayverdi, kültür ve sanat hayat›m›za yapt›¤› hizmetleriyle milletimizin gönlünde taht kurmufltur. Onu Çarfl›kap›’da Kara Mustafa Pafla Medresesi’nde hizmet veren Kubbealt› Cemiyeti’nin (o zaman henüz cemiyetti, vak›f olmam›flt›) cuma akflamlar› düzenlenen sohbet toplant›lar›nda ziyaret edip elini öperdik. Zaten baflkan› oldu¤u ‹stanbul Fetih Cemiyeti de ayn› binada hizmet veriyordu. Kardefli mütefekkir Samiha Ayverdi’yle birlikte oturur, konuflmac›lar› sonuna kadar dinler, toplant›n›n bitmesinden sonra da sohbetler hususi olarak devam ederdi. Osmanl›’n›n an›tlaflm›fl bir temsilcisiydi. 24 Nisan 1984 tarihinde, ‹stanbul Fatih'teki evinde vefat etti. Merkez Efendi Kabristanl›¤›'na defnedildi. Sanat tarihimizi ayd›nlatan dev mimarî kitaplara imza atan Ayverdi, Osmanl› Mimârisinin ‹lk Devri, Osmanl› Mimârisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri, Osmanl› Mimârisinde Fâtih Devri, Avrupa'da Osmanl› Mimâri Eserleri gibi dev kitaplara imza att›. Ekrem Hakk› Ayverdi ruh ve düflünce âlemimizin sönmeyen y›ld›zlar›ndand›. 20. yüzy›l› dolu dolu yaflayan, 85 y›la birçok hizmeti s›¤d›ran ve 24 Nisan 1984’te sonsuzluk âlemine göçen Ayverdi, kültürümüze ait nerede hangi güzellik varsa bulup ç›karan, koruyup kadir bilmez hoyrat ellerden kurtaran bir adamd›. 20. yüzy›l›n bu mütevaz› alpereni, Estergon kalesinde k›ld›¤› namaz ile âdeta Avrupa'n›n orta yerine Müslüman Türk'ün mührünü basm›flt›. Kolay yetiflmeyen sanatkârlardan olan Ekrem Hakk› Ayverdi, bir ondokuzuncu as›rl›yd›, ama yirminci yüzy›l› doya doya yaflam›flt›. Seksen iki y›l süren hayat› boyunca Osmanl›’ya, kültürümüze ait ulaflabildi¤i bütün güzellikleri kadir bilmez ellerden kurtarmaya çal›flm›flt›. Osmanl› Mimarisine ve Korumac›l›¤a Bak›fl› Ekrem Hakk› Ayverdi Osmanl› mimarisinin ve kültürünün zaman›m›za ulaflmas›nda en büyük katk›lar› olan flah›slardan biridir. E¤er onun gayretkefl çabas› olma- 89 ANMA sayd› günümüzde Osmanl› mimarisine ve kültürüne olan canl› ilgi varolabilirmiydi sorusuna verilecek cevap fazlas› ile flüpheli olurdu. O mimaride korumac›l›¤›n abart›larak insanlar› tafl bekçisi k›lmak yerine, eserin yaflanan canl› hayatla bütünleflti¤i ve insanlar›n da bu nedenle bu aziz hat›ray› yaflatmak için çaba gösterece¤i bir koruma bilincinden yanayd›. Ona göre sanat eseri ile yaflanan hayat birbiri ile bütünleflti¤inde koruma bilinci de flekillenirdi. Merhum Ekrem Hakk› Ayverdi mimariye bu eksende organik bir biçimde bak›yordu. Belirli bir zaman diliminde ortaya konan eserlerin birbirleri ile uyumlu olmas› yan›nda, bu eserin ortaya ç›kt›¤› toplumun ve bu toplumun mensubu olan ferdlerin, o eserden feyiz alan sanatkâr›n da bu eserle ayn› zihni iklimi paylaflacak bir denklikte olmas› gerekir. Bu nedenle âbidevî diyece¤imiz yüksek sanatlar, ancak yüksek kültüre sahip toplumlarda ortaya ç›karlar. Tam da bu nedenle mimarî eser yaflayan bir hat›râd›r, cemiyetin kolektif haf›zas›d›r. “Bütünüyle Türk mimarisi, bunlar aras›nda da tahsisen Osmanl› mimarisi denince içinde insan›n günlük hayat›n›n geçece¤i veya belirli ifller için muayyen zamanlarda kullanaca¤›, faydalanaca¤› bina anlafl›lmal›d›r” diyen merhum, bu sat›rlar ile mimari ile toplum aras›ndaki organik iliflkiye de dikkat çekmifl oluyordu. Ona göre Osmanl› mimarisi insanlara kendi bedenleri kadar yak›n duran yap›lard›. Milletle birlikte o eserlerin de hayatiyeti birlikte sürer- 90 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 di. Bina insan hayat› ile bütünleflti¤i ve onun ihtiyaçlar›na cevap verebildi¤i oranda hayatiyetini sürdürür ve insanlarla bütünleflerek onlarla birlikte hayat›n› devam ettirirdi. Nitekim Ayverdi Üstad “ Bu da bir hat›ray› yaflatmak arzu ve hevesini, maddeyi ilahlaflt›rmak iddias›n› tafla dondurmak, cemadatlaflt›rmak yerine, içi d›fl› canl›, hayat dolu bina yapmak ve boyu, posu, endâm›, havas›, muhiti, etraf› ile bir cemiyetin benimsedi¤i, kendinden oldu¤un hissetti¤i tanâsübün, k›vam›n›, kemalini ortaya koymufl ve peflinen hiçbir iddia tafl›mad›¤› halde meydana gelen eserin mücerred âbide için ortaya sürülen meziyetlerin birdenbire, kendili¤inden âbide bina oldu¤unu görüvermek demektir,” diyerek eser ile toplum aras›nda süregelen organik iliflkiyi ve bu toplumdaki kültürel, sanatsal zevk ve birikimlerin bir mimariyi nas›l oluflturdu¤unu göstermifltir. Üstad›n bu fikirleri bugünde hala çok fley al›nacak kadar günceldir. Zaten klasik denen eser ve kiflilerin bir özelli¤i de bu de¤il midir? Onun ‹çin Ne Demifllerdi? Yap›lan hizmetler unutulmaz, verilen emekler bofla gitmez. Kubbealt› Akademi Mecmuas› Ekrem Hakk› Ayverdi için Temmuz 1984’te özel say› haz›rlam›flt›. Burada Ekrem Hakk› Bey’i yak›ndan tan›yan 34 tan›nm›fl kültür sanat adam› kendisini anlatm›flt›. Onlardan biri olan Prof. Dr. Muharrem Ergin, Ayverdi hakk›nda flöyle diyordu: “Mimar Sinan’› bugünkü dünyaya getirsek acaba karfl›m›za nas›l bir insan ç›kard›, diye çok kafa yordu¤umu hat›rlar›m. Fakat karfl›mda buldu¤um insan daima Ekrem Hakk› Ayverdi’dir. Osmanl› evliyalar›n›n kabirleri bafl›nda gözümü yumup onlar› aya¤a kald›rd›¤›mda, ‘karfl›ma kim ç›kacak?’ diye merak etti¤im zaman bakar›m karfl›mdaki zat Ekrem Hakk› Ayverdi’dir. Osmanl› efendili¤ini, Osmanl› çelebili¤ini temsil eden bir insan› bugün tasavvur etmek için tahayyülümüzü çal›flt›rd›¤›m›zda 'acaba karfl›m›za kim ç›kacak?' diye düflündü¤ümüz zaman, yine daima o tasvir içinde Ekrem Hakk› Bey’in siluetini görmüflümdür.” Merhum hocam Prof. Dr. Mehmet Kaplan ise flu de¤erlendirmede bulunmufltu: “Ekrem Hakk› Ayverdi’nin flahsiyeti bende Osmanl› tarihinin canl› bir abidesi hissini uyand›r›rd›. Dik, ince, uzun boyu, yüksek aln›, derin, onurlu bak›fl›, konuflmas›, gençlere karfl› sevgi ve flefkat dolu davran›fl›, as›rlar ötesinden gelen bir yüceli¤i aksettiriyordu. Onu eski ahi Türkleri gibi kendi eli ile kurdu¤u ve onard›¤› o güzel tarihi binada her gördükçe içimde cedlerle karfl›laflmaktan do¤an bir ferahl›k ve güven duygusu hissederdim. O hâlâ Türk tarihini yaratan ruhun devam etti¤inin ve edece¤inin bir delili gibiydi.” Ekrem Hakk› Ayverdi'yi takdir etmeyen, tebrik etmeyen, kendisinden övgüyle, sitayiflle bahsetmeyen kimse yok gibidir. Günümüzün de¤erli bilim adamlar›ndan ‹stanbul uzman›, hocalar›n hocas› Prof. Dr. Semavi Eyice de Ayverdi’nin hayranlar›ndan olup bu konudaki düflüncesini flöyle dile getirmektedir: “Merhum Ayverdi, hayat›n›n eseri olarak Osmanl› mimarl›k tarihinin ilk devresini bafl›ndan sonuna kadar tespite kararl› idi. Bir taraftan bu program› gerçeklefltirirken bir taraftan da bunun için bugünkü milli s›n›rlar›m›z içinde oldu¤u kadar, kaybedilen topraklarda, ‘yâd ellerde’ kalan eserleri de yorulmaks›z›n araflt›rd›, toplard›.” Doç. Dr. Haluk Dursun ise, bir konuflmas›nda böyle mümtaz flahsiyetlerin nadir yetiflti¤ini belirterek, “Ekrem Hakk› Ayverdi, bize bir mimari gelene¤imiz ve sanat›m›z oldu¤unu hat›rlatm›flt›r. Sadece akademik taraf›yla de¤il ruhuyla da meselenin içindeydi. Tek bafl›na bir enstitüydü.” demektedir. Ekrem Hakk› Ayverdi ad›n› kültür tarihimize alt›n harflerle yazd›rm›fl bir irfan adam›yd›. Efli bulunmaz hizmetleri ile daima rahmetle yâd edilecek olan Ekrem Hakk› Ayverdi'yi her zaman hat›rlamak, onu rahmetle anmak ve hizmetlerinden bahsetmek boynumuzun borcudur. KTAPLIK Yazar: Jeremy Melvin Çevirmen: Murat fiahin Yay›nevi: YEM Yazar: Halil ‹brahim Düzenli YAYINEV‹: KLAS‹K YAYINLARI 395 S. Kolektif NTV Yay›nlar› 512 s. Editör: Derya Nüket Özer 159 sayfa ‹zmler Mimarl›¤› Anlamak Mimarl›k ‹drak Ve ‹nfla Bir el kitab› olarak haz›rlanan bu kitap, Klasik dönemlerden günümüze dek mimarl›k tarihini biçimlendiren ak›mlar› ya da "‹zm”leri tan›tan oldukça faydal› bir rehberdir. Ön Klasikçilik, Hümanizm ve Emperyalizm'den, Postmodernizm, Brütalizm ve Çevreselcilik gibi günümüz izm'lerine dek, bütün önemli ak›mlar› tan›mak için ideal bir bafllang›ç niteli¤indedir. Ak›mlar, kendilerine ayr›lan iki sayfada; ortaya ç›k›fl tarihleri, geçirdikleri tarihsel süreçler, ilkeleri ve dönemlerine katk›lar› konusundaki görüfllerin yer ald›¤› k›sa yaz›larla tan›t›lm›fllard›r. Bunun yan› s›ra, ak›mlar›n en önemli sanatç›lar›, dönemlerini en iyi temsil eden özgün örnekler foto¤raflar›yla birlikte yer alm›flt›r. Eylül 2009 / 2. Bask› / Karton kapak / Bu kitapta tarih öncesinden günümüze dünya mimarisinin yap› tafllar›n› bulacaks›n›z. ‹lkça¤’dan Ortaça¤’a, Rönesans’tan 20. yüzy›la belli bafll› ak›mlar (Neoklasisizm, Modernizm vb.), tan›nm›fl mimarlar ve önemli yap›tlar ortaya konuyor. Her bölümün bafl›ndaki zaman çizelgeleri, o dönemdeki siyasi, toplumsal ve bilimsel geliflmelere dair k›sa bir girifl, dönemin ünlü mimarlar›na derinlemesine bak›fl ve önemli eserlerin resimleri kitab›n ak›c›l›¤›n› ve anlafl›l›rl›¤›n› artt›r›yor. Sadece mimarlara de¤il herkese yönelik temel bir baflvuru kayna¤›. ‹drak ve ‹nfla, mimarimizin büyük ustas› Turgut Cansever'in özellikle düflüncesine ve eserlerine yo¤unlaflan bir çal›flmad›r. Mimar›n söylediklerine dikkat kesilen ve inflalar›n› gören yazar Düzenli, Cansever'in k›rk yedi projesine dair görsellerle haz›rlad›¤› proje aç›klama tablolar›yla, eserleri farkl› aç›lardan mukayeseli olarak analiz etti¤i tablolarla bir "Turgut Cansever Kitab›" sunuyor okuyucuya. Ahmet Davuto¤lu'nun aidiyet ve medeniyet ben-idraki kavramsallaflt›rmalar›n›, araflt›rmas›n›n sosyal bilimlerden gelen üst kuramsal çerçevesi olarak belirleyen Düzenli, mimari otonomi kavram›n› da çal›flmas›n›n merkezî unsurlar›ndan biri olarak konumland›r›yor. Dünyay› De¤ifltiren 5 Denklem Kitap insanl›¤›n ortak tarihinde çok önemli geliflmelere neden olan befl denklemin ortaya ç›k›fl öyküsünü anlatmaktad›r. Bu befl önemli denklemi s›ralarsak: 1. Evrensel Kütle Çekimi Yasas› – Isaac Newton. 2. Hidrodinamik Bas›nç Yasas› – Daniel Bernoulli. 3. Elektromanyetik ‹ndükleme Yasas› – Michael Faraday. 4. Termodinami¤in ‹kinci Yasas› – Rudolf Clausius. 5. Özel Görelilik Teorisi – Albert Einstein. Asl›nda kitap bilimsel bir denklemi kulland›¤› yöntemle adeta bir hikâye tad›nda okuyuculara aktarmaktad›r. Hepimiz küçüklü¤ümüzden bu yana kafas›na düflen elma ile yerçekimi yasas›n› bulan Newton’nun hikâyesini dinleyerek büyüdük. Oysa hiçbir bilimsel geliflme o kadar basit olamaz. Her bilimsel geliflme bulundu¤u dönemdeki di¤er bulufllarla ve Yazar›: kendini konusuna adam›fl insanlarla iliflkiliMICHAEL GU‹LLEN dir. Bulufllar› gerçeklefltiren insanlar›n hayatÇeviren: lar›, maddi durumlar›, ald›klar› önemli kararGÜRSEL TANRIÖVER lar, ö¤renim gördükleri ortamlar ve k›yas›ya Yay›nevi: TÜB‹TAK yar›fla girdikleri rakipleri hep bu geliflmeleri Yay›n Yeri: ANKARA Yay›n Y›l›: 1999 etkilemifltir. Kitapta bu tür konulara oldukça doyurucu ve aç›klay›c› bir flekilde yer verilmifl. Ayr›ca denklemi oluflturan büyüklüklerin neden formülün içinde yer ald›¤›, neden bazen çarpan bazen bölen oldu¤u, bazen de karesinin al›nd›¤›n›, bilim adamlar›n›n hangi duygularla bunu düflündüklerini, denklemlerin ispatlar›n›n nas›l yap›ld›¤›n› ve kabul gördüklerini anlatmaktad›r. Her denklemin hikâyesini okuduktan sonra çok daha ak›lda kal›c› oldu¤unu fark ediyorsunuz. Ayr›ca bilim adamlar›n›n konulara bak›fl aç›s›n› ve flüpheci yaklafl›mlar›n› daha iyi kavrayabiliyorsunuz. Bilim ve teknoloji ile yak›ndan ilgilenenlerin pek çok defa akl›na gelen sorulardan baz›lar› acaba bu önemli bulufllar› ilgili kifliler bulmasa bir baflkas› bulabilir miydi? Bilimsel geliflmeler birbiri ile ilintili midir ya da birbirinden ba¤›ms›z m›d›r? Bilim insanlar›n›n bilim d›fl› hayatlar› nas›ld›? Özel hayatlar›nda ortak yönleri var m›yd›? ‹flte bu sorular›n çok aç›k cevaplar›n› bu kitapta görebilmekteyiz. Öncelikle flunu belirtmeliyim ki üniversite ortam›nda dahi gerçek anlam›n› alg›lamakta zorland›¤›m›z bu çok önemli bilimsel denklemlerin ortaya ç›k›fl hikâyesini okuyunca asl›nda ne kadar da anlafl›l›r olduklar›n› hayretle görüyoruz. Bilim adamlar›n›n birbirleri ile rekabetlerini, yard›mlar›n›, geçim s›k›nt›lar›n›, kararl›l›klar›n›, bilime olan ba¤l›l›klar›n› ve baflar›ya ulaflma yöntemlerini ö¤renmekteyiz. Bu kitab› mühendisim diyen herkesin okumas› gerekti¤ine inan›yorum. Matematiksel ifadelere gömülmeden pratik hayatta ve bilimsel alanda önemli sonuçlar› olan denklemler çok güzel ifade edilmekte ve zevkle okuyabilece¤iniz bir üslupla anlat›lmakta. Bazen bir hikâye bazen de bir bilim kitab› tad›nda olan anlat›m› ile bir ç›rp›da okuyabilece¤iniz güzel bir eser. > Ömer Do¤an 91 SNEMA VE MÜHENDSLK Japonlar, ‹ngilizler ve ‘gurur meselesi’ne dönüflen bir köprü… Sinema tarihinin unutulmaz savafl filmleri aras›nda yer alan “Kwai Köprüsü”, ‹kinci Dünya Savafl›’nda Japonlar›n eline esir düflmüfl ‹ngiliz askerlerinin silah zoruyla ve binbir güçlük içinde bir köprü inflâ etme çabas›n› anlatan öyküsüyle beyazperdede ‘mühendislik’ mesle¤ine iliflkin filmlerin gelmifl geçmifl en kaliteli örneklerinden biridir. Ali Murat Güven 92 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 1 943, ‹kinci Dünya Savafl›’n›n en azg›n zamanlar›… Pasifik savafllar›nda Japon birlikleri taraf›ndan esir al›nan ‹ngiliz askerleri, Burma’daki bir esir kamp›nda toplanm›flt›r. Kamp›n en k›demli subay› Albay Nicholson’un liderli¤indeki bu esir birlikler, bölgede bulunan Kwai nehri üzerinde bir köprü inflâ etmeye zorlan›rlar. Amaç, Japon iflgal birliklerine Burma ile Siyam aras›nda lojistik destek sa¤layacak bir demiryolu hatt› oluflturmakt›r. ‹ngiliz askerleri, önceleri, kendilerini iflkenceden farks›z koflullar alt›nda çal›flmaya zorlayan zâlim Japon komutan› Albay Saito’nun emirlerine direnirler. Fakat, mühendislikte ‹ngiliz zekâ ve tecrübesinin kan›t› olacak böyle bir köprünün inflâs›, liderleri Nicholson için giderek bir “gurur meselesi”ne dönüflür. Japonlara cephede gereken ders verilememifltir belki, ancak bu yolla baflka bir alanda ders vermek mümkün gözükmektedir. Askerlerini bunun iki ülke aras›ndaki “psikolojik savafl”›n önemli bir parças› oldu¤una iknâ eden Britanyal› ma¤rur komutan, beyin tak›m›n› oluflturan di¤er subaylarla birlikte son derece zorlu koflullarda projeyi çizer ve köprünün yap›m›n› bafllat›r. Öte yandan, askerlerinin Pasifik’teki savafl›n seyrini de¤ifltirebilecek nitelikte bir nakil hatt›n›n yap›m›na zorland›klar›n› haber alan ‹ngiliz Genel Kurmay Baflkanl›¤› da nehir üzerindeki inflaat› bombalarla imha etmek üzere özel bir komando birli¤i görevlendirecektir. fiimdi art›k bir tarafta “gurur meselesi” olarak kabul ettikleri bu köprüyü son derece k›sa bir sürede bitirebilmek için hayatlar› pahas›na mücadele eden esir ‹ngiliz askerleri, öte yanda ise onlar›n yapt›klar› köprüyü havaya uçurmak amac›yla yola ç›kan ‹ngiliz özel birli¤i vard›r. Japonlarca esir edilmenin do¤urdu¤u eziklik ve gurur k›r›kl›¤›n› yaflayan Albay Nicholson, “büyük eser”i tamamland›¤›nda, onun tad›n› doyas›ya ç›karmaya f›rsat bulamadan çok a¤›r bir duygusal darbe daha alacakt›r. S‹NEMA TAR‹H‹NDE ‘‹LK’LER‹N F‹LM‹ 1957 y›l›n›n sonbahar›nda, dünyan›n pek çok ülkesiyle birlikte Türkiye’de de gösterime girdi¤inde büyük bir be¤eniyle karfl›lanan ve zaman içinde sinema tarihinin efsanevî yap›mlar›ndan birine dönüflen, her yönüyle muazzam bir filmdir “Kwai Köprüsü”… Usta ‹ngiliz yönetmeni David Lean’in (“Arabistanl› Lawrence”, 1962 / “Dr. Jivago”, 1965 / “‹rlandal› K›z”, 1970) en güzel çal›flmalar›ndan biri olan bu yap›t›n böylesine yo¤un bir ilgiyle karfl›lanmas›n›n öncelikli nedenleri aras›nda ise hiç kuflku- F‹LM‹N KÜNYES‹ suz ki yar›m yüzy›l› aflk›n bir süredir sinemaseverlerin haf›zalar›na kaz›nm›fl olan özgün müzi¤i gelmektedir. Besteci Malcolm Arnold’un imzas›n› tafl›yan bu melodiyi ne yaz›k ki sayfalar›m›zda tan›mlayabilecek bir yöntem yok elimizde; ancak büyük bir koronun hiç bir enstrüman çalmaks›z›n yaln›zca ›sl›kla icra etti¤i “askerî marfl” formundaki bu parçay›, eminiz ki flimdi sizler de duysan›z ân›nda hat›rlars›n›z. (‹steyenler, Youtube’a girip “The Bridge on the River Kwai theme” yazarak parçan›n pek çok farkl› versiyonunu dinleyebilirler.) Öte yandan, “Kwai Köprüsü”nün haf›zalara kaz›nan yegâne yönü müzikleri de de¤ildir; film ayn› zamanda düzinelerce y›ld›z oyuncu ve binlerce figüran›n rol ald›¤› müthifl kadrosu, ayr›ca zaman›na göre devrim niteli¤indeki görsel efektleriyle de savafl sinemas› alan›nda gerçek bir zirveyi temsil etmektedir. Dev bir bütçenin eseri olan bütün bu kadrodan anlaml› bir bütün ç›kartan ve günümüzde hâlâ büyük bir keyifle izledi¤imiz o bafl döndürücü görselli¤e imza atan kifli ise ‹ngilizlerin bol ödüllü görüntü yönetmeni Jack Hildyard’d›r. Ki Türk sinemaseverleri olarak bizler Hildyard’›, sonraki dönem çal›flmalar› aras›nda yer alan di¤er iki destans› yap›t, Mustafa Akkad’›n “Ça¤r›”s› (1976) ve “Ömer Muhtar”›ndan (1981) dolay› as- l›nda gayet iyi tan›maktay›z. ‹ki y›ll›k bir ön haz›rl›k ve alt› ayl›k bir çekim sürecinden sonra tamam›na yak›n bir bölümü Hint Okyanusu’ndaki Sri Lanka adas›nda çekilen “Kwai Köprüsü”, bir yönüyle askerlik sanat›na, savafl ortam›nda inatla korunmas› gereken askerî disipline; ülkülere ba¤l›l›k, inanç ve ve sadâkat duygusuna dair bir film oluflunun yan›s›ra, di¤er cephesiyle de “mühendislik zekâs›”na adanm›fl evrensel bir destand›r; ki bu yönüyle de k›t kaynaklar içinde büyük baflar›lar elde eden, çal›flkan ve kararl› mühendislik gelene¤ini en üst düzeyde yüceltir. O yüzden, hem savafl ortam›, hem o ortamdaki bireylerin gel-gitler içindeki psikolojisi, hem de insan denilen varl›¤›n gerçekten ister ve inan›rsa bu denli kasvetli koflullarda bile ortaya çok büyük eserler koyabilece¤ine iliflkin anlaml› mesajlar›yla, an›lan mesle¤in mensuplar›n›n kesinlikle kay›ts›z kalmamalar› gereken bir sinema klasi¤i olarak günümüzde sanatsal de¤erini hâlâ muhafaza ediyor. ‘KWAI KÖPRÜSÜ’NÜ NASIL ‹ZLEYEB‹L‹RS‹N‹Z? Gösterime girdi¤i y›l (1957) tam› tam›na 7 dalda (En ‹yi Film, En ‹yi Yönetmen, En ‹yi Erkek Oyuncu, En ‹yi Senaryo, En ‹yi Görüntü Yönetimi, En ‹yi Kurgu, En ‹yi Müzik) Oscar kazanarak bu yar›flmadaki bütün önemli ödülleri silip süpüren “Kwai KWAI KÖPRÜSÜ The Bridge on the River Kwai Yap›m Y›l› ve Ülkesi: 1957, ‹ngiltereABD ortakyap›m› Türü ve Süresi: Savafl serüveni / 161 dakika Yönetmen: David Lean Senaristler: (Frans›z yazar Pierre Boulle’nin ayn› adl› roman›ndan uyarlamayla) Michael Wilson ve Carl Foreman Görüntü Yönetmeni: Jack Hildyard Özgün Müzik Bestecisi: Malcolm Arnold Kurgucu: Peter Taylor Sanat Yönetmeni: Donald M. Ashton Oyuncular: Alec Guinness (Albay Nicholson), Sessue Hayakawa (Albay Saito), Jack Hawkins (Binbafl› Warden), James Donald (Binbafl› Clipton), Geoffrey Horne (Te¤men Joyce), André Morell (Albay Green), Peter Williams (Yüzbafl› Reeves), John Boxer (Binbafl› Hughes), Heihachiro Okawa (Binbafl› Kanematsu), Keiichiro Katsumoto (Te¤men Miura) Yap›mc› fiirket: Horizon Pictures Da¤›t›c› fiirket: Columbia Pictures ‹çerik Uyar›lar›: Az say›da da sahnede de olsa savafl fliddeti içermesinden dolay›, 10 yafl›ndan küçükler için uygun bir yap›m de¤ildir. Y›ld›z Puan›: * * * * (5 y›ld›z üzerinden) Köprüsü”nün, ülkemizde piyasaya sürülmüfl çok kaliteli bir DVD’si mevcut... 2 diskten oluflan bu arflivlik sette yaln›zca film de¤il, filmin çekim çal›flmalar›ndan görüntüler ve oyuncular›yla söylefliler de yer al›yor. Mesle¤ine tutkuyla ba¤l› her mühendisin koleksiyonunda mutlaka bulunmas› gereken bu yap›t›, idefix.com ve benzeri al›flverifl sitelerinden (kredi kart›yla) KDV dahil ortalama 12,50 TL’ye alabilirsiniz. Ki bu fiyat, çift diskli yasal bir sürüm için son derece ucuz say›labilir. Gelecek say›m›zda, sinema tarihinden mühendislik mesle¤ine adanm›fl bir baflka önemli yap›tta buluflmak üzere, sevgiyle kal›n… 93 TEKNOLOJ Nemrut Da¤›’na nanoteknolojili koruma ABD’ye girerken dikkat Ülkemizde Ad›yaman s›n›rlar› içerisinde yer alan ve UNESCO’nun dünya kültür miras› listesinde de yer alan Nemrut Ören Yerindeki dev tanr› heykelleri, özel nanoteknoloji ile üretilmifl kumafl kullan›larak haz›rlanacak k›l›flarla korunacak. ODTÜ Mimarl›k Fakültesi Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Neriman fiahin Güçhan, konuya iliflikin yapt›¤› aç›klamada, Nemrut Ören Yeri'ndeki dev tanr› heykelleri ve di¤er kal›nt›lar› korumak için bir y›ldan bu yana çal›flmalar yapt›klar›n› söyledi. Çal›flmalar›n› 2010 y›l›na kadar sürdüreceklerini belirten Güçhan, çetin k›fl koflullar› nedeniyle üzerlerinde çatlaklar oluflan heykellerin en iyi flekilde nas›l korunabilece¤i konusu üzerinde çal›flt›klar›n› ifade etti. Heykellerin görüntü tahribat›n›n bütünüyle engellenmesinin imkâns›z oldu¤unu da belirten Güçhan, amac›n bu süreci yavafllatmak oldu¤unu ve bunu baflarmak için birçok laboratuar deneylerini yapt›klar›n› belirtti. Amerika Birleflik Devletleri terör paranoyas›yla ald›¤› birbirinden ilginç önlemlere bir yenisini daha ekledi. Al›nan karara göre ülkeye girifl yap›l›rken görevliler hiçbir mazeret göstermeden MP3’ten bilgisayarlara kadar her türlü veri depolayan cihaza el koyup inceleme yapabilecek. Daha öncede gözalt›na almadan, parmak izi testlerine kadar birçok tedbir alan ABD, gümrüklerde bilgisayar ve benzeri veri depolayan cihazlar›n da aranma yetkisini kanunlaflt›rd›. Bundan böyle s›n›r görevlileri MP3 çalar da dâhil her türlü cihaza el koyma yetkine sahip. Bu süre boyunca her türlü bilgiye eriflme, kopyalama ve yedekleme hakk›na da sahipler. Bu süreçte gerekli görüldü¤ü takdirde 30 güne kadar bu cihazlara el konulmas› da kararlaflt›r›ld›. Kopyalanan bilgiler ise yetkililerden taraf›ndan sonsuza dek saklanabilecek. H›zl› trenler de teknolojiye ayak uydurdu TCDD Genel Müdürlü¤ü, Yüksek H›zl› Tren'lerde (YHT) kesintisiz mobil iletiflime imkân sa¤layan GSM-R sistemini devreye sokuyor. Bu yenilik sayesinde h›zl› trenlerde kesintisiz mobil iletiflime olanak sa¤lanacak. TCDD Genel Müdürlü¤ü yetkililerinden edinilen bilgiye göre, ilk uygulamas› 2000 y›l›nda Avrupa'da gerçeklefltirilen ve birçok ülkede çal›flmalar› devam eden GSM-R sistemi, demiryolu haberleflme teknolojisindeki yeni Avrupa standard› olarak kabul ediliyor. Türkiye'de konforlu ve k›sa sürede ulafl›m imkan› sa¤layan h›zl› tren projelerinden ilkini tamamlayan TCDD, h›zl› trenlerdeki mobil iletiflim ba¤lant› sorununun çözümü için baflta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkede kullan›lan GSM-R sistemini H›zl› Tren altyap›s›na entegre etti. Sistemi yak›n bir zamanda devreye sokmay› planlayan TCDD, sistem kapsam›nda 5 bin personelinin kendi aras›nda iletiflim kurabilece¤i ''0594'' kod numaral› GSM hatlar›ndan 200'ünü Ankara-Eskiflehir H›zl› Tren görevlilerine da¤›tmay› sürdürüyor. 94 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009 AJANDA >> ‹ç Mimari ve Dekorasyon Fuar› Tarih Yer Web : 05–08 Kas›m 2009 : ‹stanbul Lütfi K›rdar Kongre Saray› : www.interteks.com >> WEM Elektronik, Makine ve Kontrol Sistemleri Fuar› Tarih Yer Web : 12–15 Kas›m 2009 : ‹stanbul ‹FM : www.wemturkey.com >> Emlak Expo Emlak, Gayrimenkul ve Yap› Teknoloji Fuar› Tarih Yer Web : 30.11.2009 - 07.12.2009 : ‹stanbul Fuar Merkezi : www.atilimajans.com.tr >> Time 2009 6.Üretim Teknolojileri Fuar› Tarih Yer Web : 03 - 06 .12.2009 : ‹stanbul Fuar Merkezi : www.itf-exhibitions.com >> PLAST EURASIA Plastik Endüstrisi Fuar› Tarih Yer Web : 19–22 Kas›m 2009 : Tüyap : www.tuyap.com.tr 95 ÇZG YORUM 96 Mimar ve Mühendis Eylül-Ekim 2009