HAZİRAN 2015
Transkript
HAZİRAN 2015
HAZİRAN 2015 10 DEKORASYON 14 32 SEYAHAT 02 KÜLTÜR SANAT MODA 26 CINEMAXIMUM 20 TEKNOLOJİ 06 BAKIM 23 MÜZE VE ÖREN YERLERİMİZ mo da 2015 PLAJ MODASI BU YAZ SAHİLLERDE HANGİ DESEN VE MODELLER HÜKÜM SÜRECEK? VAHŞİ DOĞA ESİNTİSİ Hayvan derisi desenli mayo ve bikinilere aslında bir önceki sezondan aşinayız. Bu akım 2015 yazında da hüküm sürmeye devam edecek. Leopar ve çita gibi hayvanların desenlerine ek olarak bu hayvanların fotoğrafları da özellikle mayolarda sıklıkla karşımıza çıkacak. Deniz sezonu açıldı… Güneş gözlüğünüz, şapkanız, koruyucu kremleriniz hazır. Peki ya mayo ve bikinileriniz? Havuzun kloru, denizin tuzu derken bikini ve mayolar kısa sürede renklerini ve elastik yapılarını kaybedebiliyor. Bu durumda her sezon onları yenilemek zorunlu hale geliyor.. Yeni bir mayo veya bikini ihtiyacı olanlar ya da sadece trendlerden geri kalmak istemeyenler için 2015 plaj modasında öne çıkan parçaları derledik. ŞERİTLİ BİKİNİLER İpli ve şeritli bikinilerin modası hiç geçmeyecek gibi. Ama bu sezon şeritli bikinilerin yıldızı daha da parlıyor. Hem omuzdan ve boyundan bağlama stilleriyle farklı kullanımlara açık olması, hem de daha ince bir görünüm yaratması bu bikinileri tercih sebebi haline getiriyor. ETNİK DESENLER Mayo ve bikini tasarımcıları bu sezon etnik desenlere de ağırlık veriyor. Afrika kabilelerinin yerel kıyafetlerinden esintiler taşıyan etnik çizgiler, hem mayo hem de bikinilerde karşımıza çıkıyor. SPORTİF GÖRÜNMEK İSTEYENLERE Rahatlığa öncelik veren ve sporu sevenler bu sezon çok şanslı. Askısız, geniş kesim, bustiyer tipi bikiniler hiç olmadıkları kadar revaçta. Sörf yaparken, plaj voleybolu oynarken ya da sahilde koşarken bu bikinilerden daha iyi bir seçenek yok gibi! YÜKSEK BEL 2015’te yüksek belin geri dönüşünü kutladık adeta. Pantolon, etek ve taytlardan sonra şimdi sıra kumsallarda… Yüksek bel modası retro esintisiyle bikinilerde de kendini gösteriyor. Kalça kısmını toparlayan, beli de olduğundan daha ince gösteren yüksek bel kesimli bikinilere gözümüz yeni alışıyor olsa da, önümüzdeki sezonlarda da yine karşımıza çıkacak gibi görünen modeller arasında. ERKEKLER İÇİN 3 RENKLİ Yıllara göre uzun modası olur, zaman geçer kısalır ama 3 renkli erkek mayolarının modası kolay kolay geçmez. Hem sportif hem şık olmak isteyen beyler, 3 renk kombininden vazgeçmesin deriz. TROPİK DESENLER Geçtiğimiz sezona damgasını vuran tropik desen akımı bu sezon yine oldukça moda. Şort mayoların boyu giderek kısalsa da, hem uzun hem de kısa şortlarda tropikal ağaç ve yaprak baskılı modellerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. PARLAK RENKLER Erkekler kış ayları boyunca parlak renklerden genellikle uzak duruyor olsalar da, yaz geldiğinde renkler konusunda daha cesur davranabiliyorlar. Bunun en iyi örneklerinden birini de yine şort mayolarda göreceğiz. Çünkü 2015 erkek mayolarında parlak renkler hüküm sürecek. ba kım YAZ AYLARINDA DAHA FAZLA SU İÇMENİZ GEREKTİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ? HAVALAR ISINIYOR, SUYA OLAN İHTİYACIMIZ ARTIYOR. GÜNLÜK İHTİYACINIZ KADAR SU İÇEMİYORSANIZ, BU YAZIYI OKUMANIZDA FAYDA VAR. Su içmek gibi basit bir eylem kimi insan için zorlu bir mücadeleye dönüşebiliyor. Suyun tadından hoşlanmamak, susamış hissetmemek, su ihtiyacını çay, kahve, meyve suyu gibi farklı sıvılarla gidermek günlük olarak almanız gereken su miktarından sizi alıkoyabilir. Her insanın ihtiyacı olan su miktarı beden yapısına ve yaşam tarzına göre değişiklik gösterir. Örneğin, egzersiz yapan veya diyette olan insanlar için ihtiyaç duyulan su miktarı diğer kişilere göre çok daha fazla olabilir. Su içmeyi unutanlar ya da suyun tadından hoşlanmayanlar son derece basit yöntemler ile daha fazla su içebilirler. Nasıl mı? SEVDİĞİNİZ BİR SÜRAHİNİZ OLSUN Tarzınıza ve kişiliğinize uygun biçim ve renkte bir sürahi alabilirsiniz. Bu sürahiyi de gün boyunca yakınınızda tutmaya özen göstermelisiniz. Cam veya paslanmaz çelik, su kapları için ideal materyallerdir. Dekoratif bir sürahi seçmeniz, masanıza da şıklık getirecek, suyunuz her zaman göz önünde olacağı için siz de su içmeyi ihmal etmeyeceksiniz. MEYVE KULLANIN Özellikle suyun tadından hoşlanmayanlar için en iyi çözümlerden biri suyun içine sevdiğiniz bir meyve atmaktır. Taze meyveler veya otlar suyun tadını değiştirecek, içimi daha keyifli hale getirecektir. Bir dilim limon veya bir iki tutam nane yaprağı son derece pratik çözümler olarak ilk akla gelenlerdir. ŞİŞENİZİ YANINIZDAN AYIRMAYIN Toplantıya, alışverişe ya da bir arkadaşınızla buluşmaya gidiyor olabilirsiniz. Nereye giderseniz gidin, küçük bir şişe suyu da yanınızda götürün. Eğer su şişesi taşımak hoşunuza gitmiyorsa, şık görünümlü bir termos bardak da kullanabilirsiniz. Bu sayede suyunuzu gün boyunca soğuk tutabilirsiniz. DAHA BÜYÜK BİR BARDAK EDİNİN Gün boyunca su içmek için kullanacağınız büyük bir bardak alın. Bardağınızı ne kadar büyük boyutlu alırsanız, içeceğiniz su miktarı da o kadar artmış olur. Örneğin günde iki bardak su içiyorsanız, bardak çapının büyümesi bu noktada anlamlı bir değişim sağlayacaktır. ABUR CUBUR YERİNE SU Ofiste veya evde, sadece can sıkıntısından bir şeyler atıştırma ihtiyacınız oluyor mu? Aslında karnınız henüz acıkmamış oluyor ama eliniz abur cubura gidiyor. İşte o anlarda, bir bisküvi yemek yerine su içmeyi deneyin. NEDEN SU İÇMELİYİZ? Cildimize faydalıdır: Bakım kremlerini, kırışık giderici ürünleri kullanmayın demiyoruz ama hiçbiri su kadar cildimize iyi gelemez. Cildi genç tutmak için yapılacak en iyi şeylerden biri bol su içmektir. İştahı yatıştırır: Yemeklerden önce bir bardak su içmeniz tokluk hissi yaratır. Bu nedenle daha az yemek yemenizi sağlar. Kalori yakmanızı sağlar: Egzersizden önce ya da sonra bol su içmek daha fazla kalori yakmanızı sağlar. Vücuda faydaları saymakla bitmez: Hücrelere besin ve oksijen taşır, atıkları uzaklaştırır, böbreklerin toksik maddelerden temizlenmesine yardımcı olur. Eklemlerin kayganlığını sağlar. Vücudumuz için gerekli olan, kalsiyum, magnezyum ve sodyum gibi mineralleri almamızı sağlar. de ko ras yon EVLERDE BOHEM BİR HAVA SANATI, RENKLERİ, RAHATLIĞI BULUŞTURAN BOHEM TARZI Bohem tarz denilince akla etnik stiller, zengin renkler, canlı ve farklı desenler gelmelidir. Benzersiz bir ev dekorasyonu isteyenler bohem tarzı tercih edebilirler. Bu dekorasyon tarzını elde etmek için antika bir mobilya da tercih edebilirsiniz, Fas esintili fener lambalar da. Sonuçta amaçlanan, orijinallikte maksimum seviyeyi yakalamaktır. ZENGİN RENK PALETİ Güneş sarısı, koyu mor, elektrik mavisi, yoğun pembe bohem tarzın başlıca renkleridir. Renklerin göze çarpması için olabildiğince yoğun tonlar seçilmelidir. Yoğun renklere alternatif ise duvar kağıtları olabilir. Duvarlardaki yoğun renkler sizi aksesuarlarda sadeliğe itmesin. Aksesuar seçiminizi de son derece renkli objelerden yana kullanabilirsiniz. ETNİK DESENLER Bohem dizayn ilhamını çoğunlukla Latin Amerika’dan, Afrika’dan ve Hindistan’dan alır. Bu nedenle etnik desenli kumaşları olabildiğince fazla kullanmak gerekir. Yerlere yine etnik desenli büyük yastıklar koyarak, koltuklar dışında oturma alanları yaratılabilir. Yatakların ve koltukların üstüne de daha küçük çaplı, üstü renkli ipeklerle kaplı yastıklar yerleştirilir. AYDINLATMA ÇEŞİTLİLİĞİ Aydınlatmalarınızda çeşitliliğe önem verin. Örneğin, yatak odanızda, yatağınızın yanına Marok tarzı bir lamba yerleştirirken, oturma odanızda retro tarzda bir lava-lambası tercih edin. Yumuşak bir atmosfer için pembe ışıktan yararlanabilir ya da tavan aydınlatmanızın üzerine renkli bir eşarp örtebilirsiniz. Tavana bir disko topu yerleştirmek gibi cesur hareketlerden bile çekinmeyin. Farklı stilleri yan yana getirmek bohem tarzın en sevilen yanıdır. İKİNCİ EL MOBİLYALAR Vintage esintileri taşıyan, eklektik mobilyaları bulabileceğiniz en iyi yerlerden birisi ikinci el pazarlarıdır. Bu mobilyalar evinize hem rahat bir hava verirler hem de yaşanmışlık hissi uyandırırlar. Mobilyaları gökkuşağının herhangi bir rengine boyayabilir, modern stile sahip mobilyalarınızla daha uyumlu görünmelerini de sağlayabilirsiniz. AKSESUARLAR Gözünüze çarpan her köşeyi sıra dışı desenlere sahip aksesuarlarla donatabilirsiniz. Zebra desenli bir halıyı yere serebilir, rengarenk boyanmış bir çömleği rafa yerleştirebilir, nostaljik vintage bavulları üst üste koyarak ara sehpa olarak kullanabilir, orta sehpanızın üstüne renkli kutular yerleştirebilirsiniz. se ya hat EKOTURİZM NEDİR? GÜNÜMÜZÜN EN TREND TURİZM AKIMI E koturizm, doğal kaynakları koruyarak, çevreye zarar vermeden yapılan turizmdir. Kavram olarak ekoturizm ilk kez 1992 yılında Rio Çevre Zirvesi’nde telaffuz edilmiş, 2002 yılında Kanada’nın Quebec kentinde, 133 ülkeden 1100 delegenin katılımıyla düzenlenen “Dünya Ekoturizm Zirvesi” nde, tüm katılımcıların üstünde mutabık olduğu ortak bir tanım saptanmıştır. Bu tanıma göre ekoturizm, “Yeryüzünün doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğini güvence altına alan, bunun yanı sıra yerel halkların ekonomik kalkınmasına destek olurken, sosyal ve kültürel bütünlüklerini koruyup gözeten bir yaklaşım ya da tavırdır.” Ekoturizm denildiğinde akla ilk gelecek örneklerden biri doğa turlarıdır. Milli parklar, doğal koruma alanları ekoturizm rotaları arasında sayılır. Bu doğal alanlar için belirlenen kurallar vardır. Eğer siz de kendinizi bir “ekoturist” olarak tanımlıyorsanız, bu kurallara harfi harfine uymanız gerekir. Doğal alanlar için belirlenen yürüyüş rotaların dışına çıkmamak, kamp yapma kurallarına uymak, hiçbir şekilde yaban hayata ya da doğal hayata müdahalede bulunmamak, çöp atmamak, gürültü kirliliği yapmamak, ziyaret edilen bölgede yaşayan kişilerin geleneklerine saygılı davranmak ekoturizm için uyulması gereken kuralların başında geliyor. Örneğin Karadeniz’de bir yaylaya gittiğinizde, oradaki çok katlı betonarme bir otel yerine, yerel halkın işlettiği bir pansiyonda kalmak, ekoturizmi desteklemek için yapılacaklar listesinde sayılabilir. Ekoturizmin ne olduğu ve genel olarak kuralları üzerinde durduktan sonra, isterseniz bir de dünyada en ünlü ekoturizm rotaları nerelermiş, onlara bir göz atalım. GÜNEY AFRİKA Ekoturizmin dünyadaki en iyi örneklerinden biri Afrika kıtasında yapılan safari turlarıdır. Safari sayesinde, doğal yaşama hiçbir müdahalede bulunmadan, günlük yaşamda asla tanık olamayacağımız vahşi yaşam karelerine şahitlik edebiliriz. En zengin biyoçeşitliliğe sahip ülkeler arasında dünyada üçüncü sırada yer alan Güney Afrika, ekoturizm için ideal bir destinasyondur. BALİ – ENDONEZYA YENİ ZELANDA Pirinç tarlaları, organik kahve yetiştirilen tarım alanları, Ekoturizmin en popüler seyahat noktalarından biri de Yeni meyve ve yosun çiftlikleri… Bali, hala her şeyin doğalını Zelanda. Hatta burası için kullanılan bir slogan bile var: Yüzde bulabileceğiniz yerlerden biri. Son yılların en gözde balayı yüz saf Yeni Zelanda. Harika kumsalları, alabildiğine geniş mekanları arasında da sayılan Bali’nin bir diğer ilgi çekici yeşil alanları, inanılmaz çeşitlilikteki bitki ve hayvan türleri ile özelliği ise el değmemiş mercan resifleri. Yeni Zelanda, ekoturizm için biçilmiş kaftan. KOSTA RİKA Ekoturizm konseptinin bu topraklarda doğduğu söylenir. Tertemiz denizi, göz alıcı sahilleri, yağmur ormanları ve bu ormanların ev sahipliği yaptığı yüzlerce çeşit egzotik canlısıyla Kosta Rika, dünya üzerinde hala ekoturizmin en iyi temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor. tek no loji SAHİLDE TEKNOLOJİ BU CİHAZLAR TATİLİNİZE RENK KATACAK Teknolojik cihazların başlıca düşmanlarından biridir su. Dolayısıyla havlunuz omzunuzda, şnorkeliniz elinizde denizin yolunu tutmuşken, fotoğraf makinenizi veya tabletinizi evde bırakmayı tercih ediyor olabilirsiniz. Oysaki enerji dolu yaz günlerinde plajda olmayı seven ve sudan hiç mi hiç korkmayan teknolojik aletler de mevcut. MÜZİKSİZ KALMAYIN KAMERALI ŞNORKEL Dalış keyfini kayıt özelliğiyle buluşturan bu şnorkel, sadece 120 derecelik bir bakış açısı sunmakla kalmıyor, 40 metre derinlikte bile çekim yapmanızı sağlıyor. 12 megapiksel çözünürlükte fotoğraf ve 720p çözünürlükte video kayıt özelliği bulunuyor. Sağ göz kısmının üstünde yer alan deklanşöre bastığınız an, gördüğünüz her şey mikro SD karta kaydediliyor. En sevdiğiniz yaz şarkılarını sahilde dinlemekten daha keyifli ne olabilir? Hele ki siz ve yakın arkadaşlarınızdan başka kimsenin olmadığı, el değmemiş bir koydaysanız. Ama kimse güzelim hoparlörlerine kıyıp onları deniz kenarına getirmek de istemez. Bu durum suya dayanıklı, portatif hoparlör sayesinde değişebilir. Bluetooth özelliğinin yanı sıra darbelere de dayanıklı olan bu hoparlör, 40 saat çalışma pil ömrü ile kesintisiz bir müzik zevki sunuyor. SUYA DAYANIKLI KAMERA TABLET KEYFİ DENİZ KENARINDA Bir tablet düşünün… Diğer tabletlerde olan tüm özellikler onda da var. Müzik dinleyebiliyor, video izliyor, internete girebiliyorsunuz. O da gözünüze tıpkı diğer tabletler gibi görünüyor ama bu tabletin bilmediğiniz bir yönü bulunuyor. Kendisi tozdan ve sudan hiç etkilenmiyor. Böylelikle sudaki balıklardan, denizde oynayan çocuğunuza kadar her şeyin fotoğrafını çekebilme ya da video kaydı yapabilme imkanı sağlıyor. KİŞİYE ÖZEL UV MONİTÖRÜ İster açık tenli olun, isterseniz koyu. Hiç kimse için uzun süre Güneş ışınlarına maruz kalmak olumlu sonuçlar doğurmaz. Bu küçük sensör ise Güneş’in akımını ölçerek, cilt tipiniz ve kullandığınız koruma faktörüne göre Güneş’in altında ne kadar kalabileceğinizi gösteriyor. Size tanınan zaman dolduğunda bunu bir alarmla hatırlatıyor. Bileğinize takabileceğiniz şekilde dizayn edilmiş olan cihaz, dijital saate ve termometreye de sahip. Dijital fotoğraf kameraları deniz kenarında kum ve deniz tuzu yüzünden yapış yapış bir hale gelebilirler. Bu etkenler sadece kameraların dış yüzeylerini değil, mekanizmalarını da olumsuz yönde etkileyebilir. Bu kamera ise hem toza hem kuma hem de suya dayanıklı. Yaklaşık 2 metre derinlikte suda bile çalışabilen kamera 16 megapiksel kalitede fotoğraf çekebiliyor. Ayrıca hd video kayıt özelliği de bulunuyor. En güzel özelliklerinden biri de kablosuz bağlantı ile çektiğiniz fotoğrafları akıllı telefonunuza doğruca aktarabilmeniz. mü ze VE ÖREN YERLERİMİZ OLYMPOS ÖRENYERİ S on 20 yıldır popülerliği giderek artan, özellikle yaz aylarında gençlerin akınına uğrayan Olympos, Eski Yunanca’da ulu dağ anlamına gelir. Antalya’nın batısında Kemer ile Adrasan arasında yer alan Olympos, eşsiz doğal güzelliklere de ev sahipliği yapmaktadır. Olympos, Lykia Birliği’nin önde gelen antik kentlerinden biridir. Kentin kuruluş tarihi M.Ö. 167-168 yıllarına dayanmaktadır. M.Ö. 78 yılında Roma topraklarına katılan Olympos’un içinden bir dere geçtiği için şehir bu derenin iki tarafına yayılmıştır. Günümüzde antik kentten geriye maalesef çok az eser kalmıştır. Kentin akropolü yüksek bir tepede yer alır. Bu tepede hala bazı yapı kalıntıları görmek mümkündür. Bu kalıntılar Ortaçağ’da yapılan bir kaleye ait surlardır. Derenin iki yakası bir köprüyle birbirine bağlanmıştır. Bugün de köprünün izlerini görmek mümkündür. Kentin günümüze ulaşmış kalıntılarının çoğu orman içinde ağaç ve çalılarla örtülü olup, Helenistik dönem, Roma dönemi ve Bizans dönemine aittir. Antik kentte bizi geçmişe götürecek, bugün de varlığını devam ettiren yapılar arasında Roma dönemi tiyatro yapısı, bazilika ve hamam sayılabilir. Kalıntılar arasında en dikkat çekici olansa Antalya Müzesi tarafından yürütülen kazılarla gün ışığına çıkarılan “Kaptan Eudomus’un Lahdi” dir. Nehir ağzının hemen yanında yer alan lahit, uzun kenarındaki gemi kabartması açısından oldukça dikkat çekicidir. Olympos’un en ilgi çekici yanlarından biri de Çakaltepe bölgesinde yanan ve 2000 yıldır hiç sönmediği söylenen alevdir. Metan gazının neden olduğu bu ilginç doğa olayı Bellerophontes efsanesinin doğmasına da neden olmuştur. Ateşin olduğu alanda da bazı tarihi yapılar bulunmaktadır. Bunlardan biri de iç duvarları freskolarla süslü Bizans Kilisesi’dir. CINEMAXIMUM’DA HAZİRAN VİZYON FİLMLERİNDEN SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ… TARİHİ N O Y Z İ V 15 İRAN20 Z A H 2 1 AJAN Susan Cooper (Melissa McCarthy) masa başı çalışan alçakgönüllü bir CIA analisti, aynı zamanda en tehlikeli görevlerin ardındaki duyulmamış kahramandır. Ancak partneri (Jude Law) ve diğer gözde ajan (Jason Statham) deşifre olunca, öldürücü silah tüccarlarının dünyasına sızmak ve dünya çapında bir felaketi önlemek için gönüllü olur. İZLE BİLET AL TARİHİ N O Y Z Vİ 15 RAN20 İ Z A H 12 JURASSIC WORLD Steven Spielberg, çığır açan Jurassic Park serisinin uzun süredir beklenen yeni filmi Jurassic World’ün sorumlu yapımcısı olarak geri dönüyor. Colin Trevorrow, Derek Connoly ile birlikte yazdığı senaryodan uyarlanan epik macerayı yönetiyor. Frank Marshall ve Pat Crowley ekibe yapımcı olarak katılıyorlar. Film, Jurassic Park’ın üstünden 22 yıl geçtikten sonra Jurassic World adıyla yeni bir dinozor tema parkının açılmasıyla başlıyor. Tema parkına olan ilginin yıllar içinde azalmasıyla ziyaretçi sayısında artış sağlamak için yeni bir dinozor türü yaratılıyor fakat her zaman olduğu gibi işler istenilenden çok farklı yönde ilerleyerek adeta rayından çıkıyor. İZLE BİLET AL TARİHİ N O Y Z Vİ 15 RAN20 İ Z A H 19 KUZU Köyün en fakir ailesinin hanımı olan Medine, oğlu Mert’in sünneti için köyde ufak da olsa bir şölen yaparak toplum içerisinde varlık gösterebilmeyi çok arzular. Şölen için tandırda pişirmek üzere bir kuzuya ihtiyacı vardır. Kocası İsmail’in tek derdiyse şehre gelen şarkıcıdır. Mert’in ablası Vicdan, kardeşini eğer düğün için kesecek kuzu bulamazlarsa onu keseceklerine inandırır. Kesilmekten korkan Mert, düğün için kuzu aramaya başlar. Şölen günü yaklaştıkça, fakirlik ve toplum baskısı ile baş etmeye çalışan Medine, misafirlerine unutamayacakları bir ziyafet verecektir. İZLE BİLET AL TARİHİ N O Y Z Vİ 15 RAN20 İ Z A H 26 TERMINATOR GENISYS İnsan direnişinin lideri John Connor (Jason Clarke), Çavuş Kyle Reese’i (Jai Courtney) Sarah Connor’ı (Emilia Clarke) koruması ve geleceği güvence altına alması için 1984’e geri gönderdiğinde olayların beklenmedik bir şekilde yön değiştirmesi zaman çizgisinde kırılma yaratır. Şimdi kendisini geçmişin yeni ve yabancı bir versiyonunda bulan Çavuş Reese, Gardiyan’ın da (Arnold Schwarzenegger) dahil olduğu olasılık dışı müttefiklerle, tehlikeli yeni düşmanlarla ve beklenmedik “geleceği yeniden başlatmak” göreviyle karşı karşıya kalır. İZLE BİLET AL İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI’NDAN SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ… MARNE 1914 IAN SUMMER DOKSAN BEŞ YILDAN SERPİNTİLER AYDIN BOYSAN Tarihin en büyük savaşlarının ayrıntılı dökümleri, hasım kuvvetlerin stratejileri, taktikleri, askerî harekâtın düğüm noktaları. Alman ordularının Paris’e yaklaşmaları ve Fransa’yı yenmenin eşiğine gelmeleri, Fransız ordularının toparlanışı, karşı taarruza geçmeleri ve hasımlarının dikkatsizliğinden faydalanarak iki Alman ordusunun arasına girmeleri; Almanların geri çekilişi, Paris’in ve Fransa’nın kurtuluşu, siper savaşının başlaması bu kitapta ayrınıtılı olarak ele alınıyor. Askeri tarihe ve savaş stratejilerine ilginiz varsa mutlaka okumanızı öneririz. Aydın Boysan Doksan Beş Yıldan Serpintiler’de insana ve hayata dair pek çok konuyu kahkahalar eşliğinde, ciddiyetle ele alıyor. Kendinden bahsederken, “Eğer ben, doğduğum (1921, İstanbul) yılda dünyaya gelmeseydim, olağanüstü kibar (!) mahallelerde çocukluğum geçmeseydi, Davutpaşa Çöp İskelesi, Ispanak Viranesi, Samatya Narlıkapı Çıkmazı, Yeşilköy Bamya Tarlası gibi, kibar semtlerde (!) yetişmeseydim, ben ‘ben’ olamazdım,” diyen 94 yaşındaki yaşam ustası 1945 yılında Akademi’yi bitirip mimarlığa başladı. 62 yaşından beri köşe yazıları yazıyor. Kaliforniya’dan Sibirya’ya kadar yedi iklim, beş kıtayı gezdi. İlk kitabı 1984 yılında yayımlandı: “Umut Simit”... Bunu izleyen 30 yıl boyunca yayımlanan kitaplarının sayısı 42’ye ulaştı. Her eserinde insana ve yaşama, çevreye ve zamana, sanata ve bilime duyduğu saygıyı keskin bir zekanın ürünü olan mizahla renklendirdi. Doksan Beş Yıldan Serpintiler Aydın Boysan’ın 30 yıllık yazarlık yaşamının neşe saçan damlalarından oluşuyor. DENİZ FENERİ VIRGINIA WOOLF AVRUPALILIK NEDİR? TÜRKİYE NE KADAR AVRUPALIDIR? ONUR BİLGE KURA İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan Deniz Feneri, son derece basit olay örgüsünün ardında yaratıcısının öz yaşam ayrıntılarını, toplumsal meselelere ilişkin sorgulamalarını, iç gözlemlerini ve derin felsefi gizemleri barındırır. Deniz Feneri ‘nin merkezinde I. Dünya Savaşı’nın öncesinde ve sonrasında İskoçya’nın Skye Adası’ndaki evlerinde kalan Ramsay ailesi ve konukları vardır. Çocuklar oynarken, yetişkinler sohbet eder, düşüncelere dalar ve keşiflerde bulunur. Yapıtın roman türünde alışık olduğumuz anlatı sürekliliğini kesintiye uğratan yapısı ve her bir anlatıcının kendi bilinç akışının perspektifiyle çözülen olay örgüsü, bir deniz fenerinin kendi ekseni etrafında dönen ışığını andırır. Böylece Ramsay ailesinin sıradan gündelik yaşamı zaman, ölüm, toplumsal cinsiyet ve ahlak üzerine derin düşüncelere gömülür. 50 yılı aşkın bir süredir Türkiye’nin gündemini işgal eden Avrupa Birliği’ne ortaklık konusunu felsefi anlamda ele alıyor. Avrupalılık nedir veya Avrupalılığı oluşturan özellikler nelerdir? Avrupalılık felsefi açıdan kesin tanımlanabilir bir kavram mıdır? Avrupa tümlenmiş ve kesinleşmiş bir yapı mıdır, yoksa sürmekte olan bir oluşum mudur? Türkiye toplumunun Avrupa’yla ilişkisi nasıl belirlenebilir? Türkiye’nin toplumsal-kültürel yapısıyla Avrupa’nın toplumsal-kültürel yapısı arasında benzerlikler veya benzemezlikler var mıdır? Varsa, bunların tarihsel-toplumsal nedenleri nelerdir? Bu kavramlar nasıl tanımlanabilir? Türkiye, bütün bu ve benzeri soru ve sorunları, şimdiye değin felsefi anlamda ve yeterli ölçüde tartışmamıştır. Bu kitap, söz konusu kuramsal boşluğun giderilmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.