1963
Transkript
1963
; •i'■■ ..... ■ K AZG A N c a z ip , c a z ip ¡mâ o ld u ğ u k a d a r k a z i p 't i r . •eJtıuk-j m m * ....... - — •, Vir, M o to r u 1 iş le te n K A Z G A N 'ı HER YIL BARSELONA SEFERİNDEN SONRA, KAVUN b e n z in y ü rü te n ç a m u r 'd u r . MEVSİMİNDEN ÖNCE ÇIKAR. Su j İ'I i , Süratli, Emniyetli - Besim, Mütebessim, Plânism - İlkay'lı, Alaylı, Kalaylı - Lâtif, Arif, Zarif Ciddi, İlmî, Tatbikî GİLÛMUM Y ıl: ALYANS'LI VE ALYANSSIZ TÜLLÂBIN GÖZAGRISI VE BASBELÂSIDIR. 104 S a y ı: 10*1 C ilt: 104 O S a h ib i: N c N İZ E AZGAN. Fakültemizin güzel geleneklerinden b iris id ir. Genç arkadaşlarımız, L  Z IM her yıl Fakültedeki hayatlarını mizah gözlüğü ile bize göstererek önümüze O sererler. Fakülte hayatı demek, tabii ki sadece ders dinlemek, seminer gö S o r u m lu M ü d ü r : " K a z g a n 'ı ı ı u s a n d ırır" c efası revi yetiştirm ek ve çeşitli adlar altında boyuna sınava girmek b in ö z d e y iş in in â ş ık s a h ib i değildir. Fakülte süresi daha ziyade her bakımdan b irlik te Herki hayata hazırlanm aktır. Bunun, yo rucu. sıkıntılı ve bazan üzücü yönleri yanında gülümser, neşeli ve hattâ tatlı yön O S o ru m su z M ü d ü r: M A S K O T İL H A N leri do vardır. Devam eden, zevkle hatırlanan ve her zaman tekrarlananı da daha fazla bu gülümser yön ve olaylardır. Çeşitli alanlarda Tüı k toplumuna büyük hiz metler görmek üzere aramızdan ayrılacak arkadaşlarımız, Fakülte hayatımızın bu O B a t lıc a Y a z a r l a r ı : B A B A ÖNDER F E S T İV A L E R K A N yılını, beraberlerinde götürmeden evvel KAZGAN'ın sayfalarına geçirdiler. KAZGAN'ı bu yıl da çıkarmak suretiyle güzel geleneğimizi devam e ttird ikle ri için teşekkür eder, kendilerine ilersi için candan başarılar dilerim . O M u h a b ir le r : T a fs ilit a rk a sayfada Dekan Prof. Dr. A. Suat BİLGE I tasm ası s î J |Q ekçok aziz ve muhterem inek kardeşle“ rim . Bugün bayram ım ızdır. Kutlu olsun. Hepinizi candan kucaklarım . 5 Ey Mekteb-i M ülkiye-i  lin in vü M alinin, vü İd a rin in , vü Siyasinin semiz, tenıüz vü etli güzide inekleri. Haberiniz ola k i şu günden it i baren teksir makinesinin kalitesiz istihsaline son v e rilm iş tir. L â tif hariç hepinizin özlemini duyduğumuz ışık renk renk heyecan dolu ha yatı birazdan yaşayacağız. Şimdi Veled-i Hamamiyun evvelâ ihtarı evvelini çingene Kerami'ye astıracaktır. Yarın Tahsildaran buna gerekli cevabı bastıracaktır. Ö bür gün Şube-i Zuppeyûn ken di deyim leri ile diğerlerini b ir köşeye kıstıracaktır. Gayet tabii ki anlaşma olm ıyacaktır. Bunu ta kip eden devrede Şubeler restle rin i çekip, kozlarını ortaya koyacaklardır. Ass ¡j la şüphe yok k i, Tahsildaran floş ruayel çıka racaktır. Çünkü ben de onlarla beraberim. Ta rih boyunca gelmiş geçmiş ilâ h la rın üzerinde bulunan Peygamber H azretleriniz Veli de be nimle beraberdir. Bu arada çeşitli müsabaka lar adı altında yapılan saçmalıkları beraberce müşahade edeceğiz. Buna "S h o w " gibi orta oyunu ve balo gibi kulis oyunlarını da katın, p ik n ik gibi rezaletleri de ilâve edin. İşte 62-63 İnek Bayramı. Bu vesile ile hepinizin L â tif bayram larını b ir kere daha k u tla r, gönlünü zün dilediği gibi b ir hafta geçirmenizi temen ni ederim. Festival Komitesi Başkanı ERKAN ERSİL M U H ABİRLERİ s/s İskenderun Barselona V illâ Montze Kamp 17 : : : : Hamam-ı muazzama : Sütunlu Salon : Kantin Seks p a rtile ri Radyo Mezun ağabeyler Kız Teknik Kolej D. T. C. F. Güven Evler Harem Gipsyland Zoo M antar Ahmet Yeşil Ürgüp A tletizm Mescit Danslı p a rtile r Kütüphane Arka Bahçe Foto N işanlılar Dans ve giyim İlk o ku lla r : : Akbaba Ceyhan Cavcav Alâattin Topsakal Güneş Koçero Aydan Peygamber Veli F rik ik Güner F rik ik Tülay L â tif hariç cümle Tüllâb Enayi Teoman Pal Bülent Neş'e, Serpil Nuray Zadegan Erdoğan Keskin Naci A m o rti Turgut Tavşan Gök Cızcız Ertan Kamp 17 Aydan Douglas Jale Kel Özcan Sümbül Kerim K ıptî Keramî Goril Yener Avrat Atakan Dayı Çetin Poker Metin Kahvegülü Ethem Tazı Ethem İmam-ı âzam Yahya Bastıbacak Y ıldız D ikta tö r Hüseyin Ef. Şule, Pınar, Nuran Huriye, Aytaç Birten - İlkay - Nurtan M ik i Aylan Beyhan m m m m . C-p l'v*> â¿¿u i .L n utaar y ' j i ı• •“ » i j ir yıl ne çabuk geçti, köprülerin altından ne sular aktı Şabancığım bizim Şahane’de neler olduğunu anlatmam gerekiyor sana aına hangi b iri sinden banlayacağımı şaşırıyorum doğrusu. B Önce dekanlıktan söz açmak gerek. Tüllâbır» sevgilisi poz Bedros törenle tahtından in d irild i ve yerine yakışıklı ve genç Prof, larımızdan Suat Bilge getirildi. Yeni dekanımızı sen iyi tanımazsın, sade ce Zuppeyun'a ders v e rir ve Şahane'a'e çok az görü nürdü. Dışişleri Bakanlığının uzunsüreden beri hu kuk m üşavirliğini yapan ve bu sebeple sık sık diyar-ül ecnebiyye'ye ayak basan Prof. Bilge bazı çev relerin ısrarlarına dayanamayıp dekanlığa geçmeyi kabul etti. Kırkına yaklaşmasına rağmen hâlâ bekâr olan yeni dekanımızın bütün bu işleri nasıl b ir ara da yürüttüğü doğrusu merak uyandırıyor. Ben, bu nu şu özdeyişle izaha çalışıyorum : "karpuzlardan b iri dişi olmamak şartile ik i değil, üç karpuz bile b ir koltuğa sığar." Yeni dekanımız soyadı m isullu te m k in li, ılım lı, dengeli b ir şahsiyete sahiptir. Cenevre'de hukuku düvel üzerine ihtisas yapm ıştır. B ir başka ihtisas alanı da K ıbrıs'tır. Fırsat buldukça buna atıfta bu lunur. Şahane'de M illetlerarası Münasebetler (sen anlamazsın ya neyse) dersini o ku tu rd u , sempatik tw ist üstadı Meray'ın ordinaryüs olm ak üzere (o da yattı ya) Rockefeller'i kafese koyup Kanada'ya g it mesi üzerine asıl alanı olan Hukuk-u Düvel'i o k u t maya başladı, tabii dış seyahatlerden va kit kaldık ça. Azizim Şabancığım, Bilge dekanımız böylece Dışişleri bakanlığında m üşavirlik, hem üniversitede dekanlık ve ik i sınıfa hocalık yapıyor ve hem de va ktinin b ir kısmını diyarü-ül ecnebiyyede kon feranslara katılm akla geçiriyor. Sen ise hala koydu ğum yerde otluyorsun. Yeni dekanın canını sıkan en önemli şey F ik ir K ulüpçülerin ve Cemiyetin işgüzar ve işe yaramaz adamlarının bitm ek tükenmek bilmez istekleri. Oku lla r olmasaydı ne ralıst ederdim diyen M illî Eğitim Bakanı gibi, bizim "d o ye n " de oh şunlar o l masa d iyo r ama gülü seven dikenine katlanır. Şabancığım, sana bütün öğretim üyelerinin ve yardım cıları poz asistanların resmi geçidini yaptıracağım ama önce b ir mesele var, onu anla tayım. Bal ki gazetelerden okum uşsundur ama b il mem senin oralara gazete geliyor ınu? Her ih ti male karşı sana Fakültemiz öğretim üyelerini k ı sa b ir süre olsa da b ir " r a p t" (B u gavurca sözü de anlamazsın ya, burada durum u idare etmek için kullanıyorum .) töhm eti altında bırakan olaydan söz açayım. B ir aksaçlı doçentimiz vardır. Bilcümle ko misyonlara girer, gazete ve dergilere yazı yazar ve bazı hükümet üyelerinin buarada Çeljkbaşın başbelâsıdır, anladın değil mi kim olduğunu. İşte bu doçentimiz boşanma ve evlenme h ü rriye tin in sağ ladığı im kânların azamisini kullanmaya azmetmiş olacak, sansasyonel b ir izdivaç yaptı. METU'da da ta krir-i nakarat eyliyeıı hocamız ön sıralarda otu ran gencecik b ir hatunu cezbetmiş ve telefonla ih i ST?!; H ul-. uu barnamede bulunarak, arka kapılar yolu ile Ulu dağ'da soluğu almış, Uludağ dönüşünde konser lerde vesaire yerlerde görünerek mesele anlaşıldı ve durum vaziyetleri aydınlandı. Darısı senin başı na Şabancığım. Gelelim Prof. lara. Tüllâba mensup iken " to sun" lakabı ile anılan e n e rjik ve sözünü sakınmıyan anayasa hukuku hocamız Bahri Savcı’nın " to sun" gibi b ir çocuğu oldu ve bu mes'ut olay sını fı iptidaiyye'ye yaradı. Bedros dekanlıktan oldum ama tüllâb beni gene sever diye avunuyor. Ama eski alışkanlıklardan k u rtu lm a k kolay değil. Tele fon etmek bahanesile eski makanımını sık sık zi yaret ediyor ve bazı konularda zengin tecrübeleri ni konuşturuyor. Çetin A ltan'ın sevgili dostu, İdari ilim le r Ens titüsü d ire k tö rü p o lig lo t, lazcanın üstadı Prof. Balta b ir orkestra şefinin dirayet ve bilgisi ilcj enstitüyü yönetiyor. Tahsin Bekir hocamız Nisan ayının sonlarında ik i aylık b ir seyahate çıktı. Ya vuz Abadan yuvaya dönüşünün ikin ci yılında eski "agora, yunan arete" tekerlem elerine başladı. Arasıra Etnan beye takılm aktan kendini alamıyor. ik tis a t transferi Besim Mütebessim kapitaliz m in müşahhas b ir örneği olarak görünüyor. Mersedes ile ilg ili dedikoduların üstü ö rtü lü rke n , O r tak Pazar raporunun m a rjin a l m aliyetinin yüksek liği epey söz konusu oldu. Sonra, Plânlama'daki operasyonu takiben m üşavirliğe o tu rd u . Yaa, Şabancığım Allah insana b ir kere yürü ya kulum de- inesin. Ö nem li b ir nokta, tü lla b Eîesim'e diplom ası vererek kendisini tescil e tti. in e k lik B ir zam anların işçile rin babası Talaş Forum 'a yazdığı yazılarla YÖN'e v e riş tiriy o r. Derslerde ise “ grev lo k a v t" üzerine varvasyon yaparak tü llâ b ı her daim u yutuyor. Para, Banka'nın ik in c i basısını yaptıran Sadun abi, açık o tu ru m la rd a alkış tufanına boğuluyor. Sadun abinin k ızla r nezdindeki süksesi büyük, yenge hanım duym asın. Aydın Yalçın sosyalist e ğ ilim li de rg ile rin d ilin d e n düşürm ediği b ir hedef oldu. Bu genç Prof, b ü tü n açık o tu ru m la ra katılm akla adeta b ir re ko r tesis e tti. Derslerde gene, Zuppeyun'un " f ir s t decia ra tio n " unu a n d ırır Türkçesi ile tercüm e'ye de vam ediyor. Özel teşebbüsün T ü rkiye 'd e ki en hızlı savunucularından olan hocamızın uykusunda sık s ık ''m a rk s is t", " k o lle k tiv is t" g ibi sözcükleri sa yıkladığı rivayet e d iliy o r. Aydın Y alçın, uçak kaza sının unutulm az ro m a n tik m u h a b iri eşsiz gazeteci .¿sinin tavsiyesi üzerine bütün ü m id in i "Y a rın "a bağladı. Sana aklım a gelmişken b ir şey söyliyeyim m i, Şabancığım? Ben yeni öğrendim . Sadun abi ile Y a l çın aynı kürsüdeym iş. Dış m ünasebetler ve diplom asi enstitüsünün m üd ürü, Ulus'un değişmez dış p o litik a yazarı Es m er hocamız b ir Bolu hatırası ile ya ya 'lar safına iltih a k e tti. Siyasiyun tüllâbı g ittik ç e tatlılaşan ve eski sertliğinden kaybeden hocalarını zevkle d in li yor. Gecekondu üstadı, Devrim H ü kü m e tin in İm ar ve İskân Bakanı Prof. Fehmi Yavuz a ra ştırm a la rı na devam ediyor. Yavuz te llâ k la rın en b ü yü k sev g ilis i, mütevazi tu tu m u ile k a lp le ri feth e d iyo r. Sı n ıfı iptidaiyye tüllâ b ın ı küçük hançer'leri ile k o r kutan sem patik medeni'ci hocamız Prof. A rık üç ■doçente sahip olmasına rağmen M ü p te d ile ri gene de başkasına bıra km ıyo r. Bu yıl bü tü n re ko rla rı k ıra ra k 5 0 0 'le ri bulan m ü p te d i'le r, Kemal F ikre t hocamızın en şeker Prof, lardan b iri olduğunu an cak Haziranda öğrenecek. H am it Sadi, 147 old u , em ekli oldu derken ge ne Şahane'de. Asistanını öksüz bırakm am ak için olacak. Fakat b ilu m u m beşer ve tabiat tanrısı ho camızın Fakülte'ye uğram ayıp, Y e şilyu rtta arsa ve apartm an spekülasyonu yaptığını istih b a r e ttim . Işletm e'de Hiçşaşinaz - Ferman ekibi zamanla rın ın çoğunu dışarda g e çiriyo rla r. Hiçşaşmaz b ilu mum yabancı ş irk e tle rin m ali m üşaviri, vergi it i razları da yapıyor. Ö z e t: b ir apartman ve b ir o to m obil. Ferm an'ın da Hiçşaşmaz'dan geri kaldığı yok. Gelelim doçentlere, Prof.luğa ayak atan doçentlerin en kalabalık bulunduğu enstitü galiba Diploması. Fahir Armaoğlu sınıfı ip tid a iyye 'd e ki derslerinde tüllâba ta rih nasıl ezberlenir'! ö ğ re tiy o r ve yakın... Dışişle rin in h u ku k m ü şa virliğ in i yapan ik i doçent ilhan Unat ve Mehm et Gönlübol da b e k liy o rla r. Unat'ın P rof, luğu tüllabca İnek Bayramında tescil edildi. M a liye 'n in en popüler doçenti hiç şüphe yok ki İsm ail. M ülkiyede b ir " T ü r k " diye tüllabın ta k ıl dığı bu sem patik hocamız bu y ılk i dış geziye de başkanlık ederek rekoru k ırd ı. Gemide, sa lla n tılar dan rahatsız olm am ak için o rta yerlere oturm uş. İd a riyu n 'u n neşeli kızları ile ça ça yapmış, im p erium 'u ziyaret etm iş. B eyrut'ta Streo : Club g it* ’', pavyonları dolaşmış ve tüllaba gayet iyi davranm ış. Gelecek y ılk i gezi başkanlığını şim diden garantile miş savılır. Gözübüyük'ün k ır saçları ona b ir p ro f, görü nüşü veriyo r. T e llâ kla rın en çok sevdiği hocaların başında geliyor. Yasa, gecekondulara dadandı, iptidaiyye'ye sosyoloji ve bu arada ailenin b iy o lo jik fonksiyonunu ö ğ re tiyo r. M ıhçıoğlu, üç yıldan beri kendini g iriş im tih a n la rın a ve rd i, bu konuda kita p b ile ç ık a rttı. Şim di sistem ini evrenselleştirm ekle meşgulmüş. "H ocam ve ko ca m " d e yim in in patentini alan p o lig lo t Nerm in Abadanius b ir günde üst üste İn gilizce, Almanca ve Fransızca ders tercüm eleri ya parak "k la s m ı k o n u ş tu rd u ". Bu arada çeşitli ko l larda faaliyet gösteriyor ve o A llahın belâsı testle rine hala devam ediyor. Yavuz'un dönüşü ile eski neşesini buldu. Doç.lardan Davudi Güneş'ten söz açayım sa na. Danıştay'da kazandığı b ir davadan yüklüce çı kan H ukuk tra n sfe ri öğretim üyemiz yazı yazma illetinden ku rtu la m ıy a ra k kendini "H a re k e t"e ver d i. Geçen yıl Şahane'nin en gözde kızlarının bu lu n duğu İk in c i sınıfı kelim enin tam anlamı ile " k a v u n c u " yaptı. Güzel h a tunların nezdinde Güneş'in itib a rın ı ne sen sor ne ben söyleyim. Ş e h irc ilik 'te Doç. yok ki bahsedeyim. Ama Şaban'cığım Şahane'de b ir sürü asistan var, hem de çoğu 1940 doğum lu. Dunlardan b ir kısmı geçen yıl evlenm işti, b ir şeyler yapmış olm ak için. Bu yıl giren asistanların b ir kısmı evli, bağlı insanlar ama büyük kısmı be kâr. Güçbilmez, Işıklı, K urç bunlardan. Kız tüllab arasında beğenilenlerin başında Işıklı geliyor. Maliyu n 'u n "n e n e "si bile bayılıyorm uş sabık Cemiyet Bsskanma. Kıdem li asistanlardan Soysal, M ardin, Ataöv, Aygen Doç. o lm ak için sıraya g ird ile r. Bunlardan Ord. Asistan Aygen b ir tü rlü düşes atam ıyor. Soy sal tezini hazırladı. Ataöv seneye inşaallah, Marid in 'd c öyle. Soysal, YÖN'ü b ile b ir kenara bırakıp 4 bir ay evine kapanmış, gazete alm ak için b ile dı şarı çıkmamış. Kıdemlilerden b ir de M etin K ıra tlı var. Ama oııu sen tanımazsın ben bile d ö rt yıl sonra tanı dım, kıı saçlarından. Geçen yıl evlenen Deniz, geçim s ıkın tıla rın ı karşılayabilmek üzere Damat beyin dış p o litik a çö mezliğini yapıyor. Samimi arkadaşı Taner ağabey de Fransa'ya g itti. Enstitüde her gece saat 3 'lcre kadar lâmba yanm ıyor a rtık . Orhan T ürkay'ı tanımazsın, ben b ile yeni ta nıdım, hiç bahsetm iyeyim . Özhan'ı da tü llâ b dış gezide tanıdı. Güney Devrez'i de ancak dıs geziye gidenler b ilir. Devrez de İsmail T ü rk 'ü n yolunda yü rüyerek dış gezi m üdavim i old u . Bu oğlan o kadar pısırık görünüşlü ki eğer saman altından su y ü rü t müyorsa b ir şey yapm ıyor de m e ktir. Cem Sar, Fakülte'deki b ilcü m le h a tunların yü reğini titre te n b ir " a ttra it" y e sahip (Bazen böyle züppece lâ fla r ku lla n ıyo ru m ki vaziyeti idare ede lim diye) Ama Dr. Sar evli olduğundan bütün ü m it ler suya düştü. Erdoğan içen a skerliğini Kore'de yapmış sessiz b ir genç daha henüz tanıyam adım . M edeni'deki yegâne kız Asistan, İlka y'ın yenge si Gülay senesini ha d o ld u rd u ha dolduracak der ken A m erika'nın yolunu tu ttu . B ir de M ali Şubede b ir kız asistan var ama ism in i b ilm iy o ru m bağışla. O da dısardaymış. D iplom asinin tek kız asistanı ise başta Balta ve Esmer gibi en baba hocalarım ız o ld u ğu halde bütün kadronun ısrarına rağmen istifayı bastı. Olcay Kansu'nun is tifa sebebini hocası Bilge bile b ilm iyo rm u ş. Ama, ben d e rim ki O 'nu da diyarül ecnebiyye'ye gönderselerdi is tifa fila n hak getire. Asistan takım ı hakkında bu kadarı çok bile, çele lim Şaban kardeşim . Şahaneye.. Güner, Ayşe, Gülden, N edret, Pınar vs. le rin g ird iği şu m alûm dönemden sonra avucumuzu yala dık. Bu y ılk i ip tid a i kızları geçen yılkin d e n de ma dara. Son sınıf tüllabı bu yüzden çoğunlukla bekâr mezun o lu yo r. Oysaki (G önenç ku la k la rın çınlasın) evet oysaki ne ü m itle r bağlam ıştık M ıhçıoğlu'nun testine, hep boşa g itti. Üstad'ın gözyaşları, Spor sekreterinin direnm e leri para etm edi, spor salonu sınıf o ld u , daha doğ rusu ya p tıla r. Bütün kış 500'e yakın tü lla b bu arnbarımsı yerde titre d i, hocalar derse pa lto ile geldi. Neyse seneye inşallah yeni y u rt bitecek, eski y u rt sınıf olacak. sı şubeye girem eyip bozulan k a lb le ri hüsranla dolan ağabeylerim iz "n e rd e o günler n e rde" şarkısını söy lüyor. K ızlar bu yıl kışın yağm urlu ve çam urlu geçme sinden yararlanarak beyaz çizme modasını ç ıka rd ı lar. Bu isin öncülüğünü Nedret yaptı. Neticede enf lasyon oldu Oya Çilesiz bile modaya ayak u ydu r maya ntccbur olclu. Sana biraz "h a lk a " takanlardan söz açayım. "H a lk a " d e yim in i senin anlaman için ku lla n ıyoru m bunun ososı alyanstır. Dört M a lin in gözdesi kraliçe İlk a y geçen yıl b ir m ühendisle nişanlanm ıştı. Frigo Birtenle. N urtan da alyans ta k tıla r. Tom bul ablamız Tülay hepsinden hızlı davranıp evleniverdi. Kendini Audrey'e benzeten Serpil ele d ip lo m a t ayaklarında. İk i d ip lo m a t esi de Üç İdaride var. Oya ile Nu ray ağabeylerimizden Altan ile Gün'e eş o ld u la r. Üç siyasiden Reyyan da Y alak Y a lım 'ın nişanlısı oldu. Bütün gözler Güner'de ama bu hatuncağız Şaban'a benden bahsetmeyin diye nerdeyse ağlıyacaktı. İdarİyunun d ö rt silâhşorlarından Neşe, K a rtal la anlaşamadı, şim di daha yum uşak b ir kuş arıyor. Beyhan, Nuray, Sevim uğraşıyorlar. B ir d ip lo m a t eşi de 4 İdaride var. K in ik li olarak giren Alev, Batu soyadını tercih e tti. En b üyük korkusu eşinin Habeşistana atanması. Ç ekinti G önül'ün evlenme te k lifle rin i re d d e tti ği yolunda haberler geldi kulağım a. IV Siyasinin üç cinsi la tifin d e n olan Gönül Paris'e sefire o lm ak is tiyorm uş. O n u r Öymen çok hızlı aşıkların lid e rliğ in i ya p ıyor. İn e k lik diplom asının "b a n k ç ılık "ta n verilm e si o y b irliğ i ile tasvip kazandı. Bu arada evlenen ba zı arkadaşlarım ız var. Sepetçi Dal Ahm et Şubat ta tilin d e n ya ra rla n m a k için Ocak'ta evlendi ve bala yım Uludağ'da kayak kayarak geçirdi. Kaymakam adaylarından V an'lı A tilla , M aliden Ülkü ile evlendi. Dame de Sion'un ne yazık k i ( ! ) tek tem silcisi Sa m uray ablam ız da dünya evine g irenler arasında. IV Siyaside ik i gizli nişanlı olduğu Festival dolayısiyle ortaya çık tı. Bunlardan b iri fu tb o lc u Kepçe Tugay, diğeri de Çeşme Tuncay. Siyasi Domuz Alev'in çıtç ıt tan uzaklaşması ile Baba Ö nder bekârlar kulübunde yalnız kalm adı. K ü rt Öm er ise son za manlarda annesine, bu oğlan evlenecek diye şikâyet e d ild i. Palavra B ü le n t'in ise işine kim senin aklı er m iyor. İptidaiyye tüllabı üç kura a lındı. A ske rlikte ki gibi b irin c i kura var, ik in c i ve üçüncü. Bakalım kaç kişi ikin ci sınıfa geçecek. K a rb o n a ri'le r ikiden dörde kadar her sınıfa dağıldıkları için kolay kolay b ir araya gelem iyor lar ve K üçükesat'taki p a rtile ri yapam ıyorlar. Fakat ayrı g ru p la r halinde p a rtile n m e k daha da zevkli o lu yor. Şabancığım bu p a rti derdi b ir sardı tü lla b ı ki sorma. Bazı kızların yılda beş defa isim günü o lu yorm uş s ırf bu yüzden. Bu p a rtile rin çoğu da ClubM ini'de v e riliy o r. Tavsiye ederim b ir dam bulursan git. F akülte'nin en sarışın ve en a lım lı kızlarından Yatkın derslerin ağırlığı altında ezildi ve çaktı. Dö nem arkadaşlarından Pınar yengemiz, Kuğu Günerimiz, gözleri ile meşhur G üldenim iz hep birden -buııa senin tâ b irin le "c u m b a d a k " demek lâzım- Zuppeyuna do ldular. Bu yılın en sansasyon haberi de Zuppeyun'un hali. Şabancığım 15 tane kız a ld ıla r sade ce, 25 de erkek e tli m i 40. Eski mezunlardan Siya 5 Sana biraz da cemiyet fa a liyetlerinden bahsede yim . Şahanede o kadar çok ku lü p , dernek vesaire ku ru ld u ki ben b ile şaşırdım doğrusu. Seneye ku lü p kurm a kulübü gibi d e rnekler ortaya çıkarsa şaş mam. Bütün bu kalabalık içinde gene en fazla çalışan Cemiyet. Başkan Özügergin Şubat ta tilin e b ir hafta kala acaip b ir şekilde is tifa etmesine rağmen iyi şeyler yaptı. T iy a tro kulübü Nancy üniversite fe sti valine katıla ra k fonksiyonunu gösterdi. Henüz Re sim ve M üzik kulü p le rin d e n pek ses ç ık m ıyo r. İn g i lizce kulübünde ise tü lla b b irç öğreniyor, zihin aç m ak için. Spor sekreterliği odasında da ruh çağrı 11- { \ I İLÂN | Elizabeth Taylor'dan daha güzel, 10/1 i f kadar zengin b ir Kız arıyorum . Evi o la n la r ter- | cih e d ilir. Boyu 138,5 cm. o lm a lıd ır. İ KÜBİK RECAİ I yorm uş. D ernekçiler ise b ir İzm ir, b ir de seyahati ya p tıla r. Bize gelince, başbuğumuz Festival Erkan zayıf lam ak istiyenlere " in e k B a yra m ı" organizatörlüğü te k lif ediyor. Her zaman kra va tlı ve kolalı yakalı E. E. Festivalde tam 5 k ilo verdi. F estivalciler Semi n e rle rin i uykularından feda edip yaptılar. Nisan ayı nın son ik i haftası bayram , seçim vesaire g ibi c u r cuna ile geçti. Kısmet olursa, Haziran'da geçmeye çalışacağız. Hoşça kal SümbülgİI X 5 ................. M U H IM İLAN i ¡; $ İ Kızları m em nun edecek şekilde Lâf atanlar, Savcılıkça m ü k â fa tla n d ırılır. s j SAVCI MEVLÛT 5 _____________________^ \ ^ z  iû a iiz C.UÛ.İ» J^ L lbzltiatl Büyiik aşkı için fal bakmaktan, hiçbir kâğıt oyununu oynayamaz olan eşek Tamer sonunda, Tür kiye'nin kibrit istihsaline de yardım edeceğini düşü nerek kâğıt oynamaktan vazgeçmiş, "TÜ Lİ" kibritle ri satmaya başlamıştır. 2 . s ın ıfta n m e k tu p göndazan s e v g id i o k u ifu c u fc a tL itiL ia E. adlı İs ta n b u llu arkadaşımızın kasılma sebe b in i ve kendisinde b ilm e d iğ in iz b ir cevherin olup olm adığını soruyorsunuz. Üstadımız Prof. Mütebessim "in s a n kasılınca kafası çalışm az", d iyo r. Arkadaşım ız kasıldığına gö re kafası çalışm ıyo rd u n Kafası çalışınıyan da cev her istihsal edemez. 6 İstanbul Ö z e n iş Ö nder Başacar, Fransız Radio C ircus’a gidince kendi kendine "O ğ lu m Ö nder, a tla r bile dans edi yor, sen hâlâ inek g ibi o tlu y o rs u n ", diyerek, atlara özentisinden dans derslerine devam etmeye karar verm iş. K Ö M Ü R ve İP T İD A ÎL E R Ocak ayının o dişle ri titre te n günlerinde, kalkık yakalı p a lto la r içindeki öğrenciler, Spor Salonunun kırm ızı perdeleri ortasında, havada donan kelim ele ri d e fte r ya p ra kla n üzerinde ölümsüzlüğe kavuştur maya çabalıyorlardı... Kürsüde Sami Bey, her zamandan daha ağır, sı ra lıyo rd u kelim eleri.... ".... K öm ür istihsali bakım ından dünya ülkeleri d ö rt gurub a y rılır: 1 ) İhtiyaçlarından fazla is tih sal eden ülkeler, 2 ) K öm ür m üstahsili olmasına rağ men dışardan ithal eden ülkeler, 3 ) İstihsali ile yeti nen ülkeler, 4) K öm ür ticaretinde yeri olmayan hat tâ hiç kö m ü r görm em iş ülke...." — Siyasal B ilg ile r Fakültesi... d iyive rd i b ir ses. 5 £ Ş ’’T ) ir öğleden sonra bana verilen vazifeyi ifa etm ek üzere İlk a y 'ı b u ld um . BerJ L / m utat, sol kolunda nişanlısı olduğu halde arkadaşları ile dedikodu cdiy o rd u : £ — Merhaba İlka y hanım , nasılsınız? — Teşekkür ederim , im kân nispetinden iy iy im . \ İJ — Efendim ? Nasıl yani... ¡1 s — K ulübün işleri çok y o ru y o r da ! B iliyorsunuz, dedi - kodu kulübüne baskan seçildim . Eksik olm asın arkadaşlar. Fakülteden çenebaz beni b u lm u şla r da bu mevkiye g e tird ile r. K endilerine m in n e tta rım . } J 5 — Amman efendim . Tevazu gösteriyorsunuz. Siz dünya çapında b ir dedi-kodu teşkilâtının başına geçmeye lâyıksınız ama burada kıym e tin iz ta k d ir e d ilm iy o r, harcanıyorsunuz! ? — İltifa t ediyorsunuz. Ne ise b ir şey söyleyecektiniz galiba.... j> — Sahi. R öportaj için g e lm iştim de.. İlk sualim çok klâ sikle şm ik b ir soru £ ama... Sizce a jk nedir? İ; — Ask b ir rüzgârdır. Hızlı eserse felâket d o ğ u ru r, s 5 — Çok güzel. Peki aşk m ı, şöhret m i, para mı deseler hangisini tercih eder{ siniz? j — V a lla h i b ir tercih yapm akçokzor. En ik is i her üçünü de iste rim galiba. demek — Pekâlâ İlka y Hanım . Bize, sizi dünyada ençok k o rk u ta n şeyi söyler m isiniz? ; ! ; — Şey, nasıl diyeyim . Ben en çok hayranlarım ı kaybetm ekten ko rk a rım . Zira bana yaşama zevkini o n la r v e rir. — Sizi Mylene Demongeot'ya benzetiyorlar. Ne dersiniz? — A llah d e rim . Fakat ya n ılıy o rla r. Çünkü o bana benziyor. Ayrıca kendisini hiç sevmem, çünkü her hareketiyle beni ta k lit ediyor. — İlk a y H anım , 24 sa a tlik daha öm rünüz kaldı. Ne yaparsınız? — A llah korusun ! Ö yle şey m i o lu r, şom ağızlı sen de I — Canım, farzedin d iyo ru m . —• Haaaa... V a lla h i b ilm e m ama herhalde dedi-kodu nişanlım la dans ederdim . yapardım veyahut da — Çok teşekkürler efendim . Son o la ra k söyleyeceğiniz b ir şey var mı? — Bol bol selâm. B üyüklerin ellerinden, u fa k lık la rın gözlerinden öperim . — Teşekkür ederim . İş sırasında sizi rahatsız e ttim . Fakat biliyo rsu n u z ki hayranlarınız sizinle yapılacak b ir rö p o rta jı çok arzu e d iyo rla r. — Aaaa. T abi, tabi.... iy i e ttin de geldin işin lâfı mı o lu r, nasıl olsa dince yine e tra fı çekiştireceğiz. — Bravo efendim . En iyisi de o ş im d ilik . Müsaadenizle. — Güle güle. Bunu saymam yine beklerim . sen gi Ç£)ileh c 'K'ulttsu G özlerinin içine başka hayal girm esin Bana ait çizgiler d ik k a t et silinm esin İlka y Ünel Telgrafın tellerine kuşlar mı konar Herkes sevdiğine ya rim böyle mi yanar Tülây İle ri Bahçede mis miş sararıp yere düşmüş Sevdiğim komşu kızı aklım a düşmüş M etin Özsahin U nutturam ax seni h iç b ir şey Unutulsam da ben Recai Turan Dün gece mehtaba dalıp Hep seni andım B irten Kunurkaya Karagözlüm efkarlanm a gül gayri İm tih a n la r b ite r bitm ez ordayım Tülây Batuç B ir esmere kul oldum Yana yana kül oldum Önder Basacar Ceviz oynamaya gelmiş odama Nişanlın da bu mu d e rle r adama Ülkü Erkan ( Dicle ) A y la rd ır gül yüzünü Göremez oldum senin Arslaıı Gündüz Şim di uzaklardasın Gönül hasretle yansın N urtaıı İçaydııı Cevizin yaprağı dal arasında Güzeli severler bağ arasında E rdinç Çıtak Dünyada b iric ik sevdiğim sensin Güzelsin, incesin, tatlısın , şensin Aydın Gürkan Gönül aşkından göz yaşı dökm ekten Usandı a rtık ^ ---- r~<ry<2> Emre Kongar — ideal koca ayda asgarî ik ib in T ü rk olan e rk e k tir. İLKAY lirası geliri Son ü m id im de b itti Kuş g ibi uçup g itti Neso Kutlu^ 3 Nosıl ihanet ettin o İlâhi aşkıma 5 .rakip g ittin zalim beni yalnız başıma Elhem Türker Bende hicran yarasından da Derin b ir yasa var Aynur Sümer Nazlanma nazlanma Çok naz âşık usandırır Ergin Görk Sabret gönül b ir gün o lu r bu hasret b ite r Çekilen acılar gün o lu r b ite r L â tif Çakıcı En sonunda sen benim sin Benim eski sevgilimsin Bilgi Çıtalc İlk aşkım yalnız kalbim e dalsa B ir beyaz gül gibisin yalnız benim olsan Gel gitm e kalm asın gözüm yo lla rd a Her ta ra f bu akşam sen fid a n boylum Tuğay Yücel O kara gözlere de Leylâ sürm e mi çektin? M erham etin yokm u da Leylâ b e lim i b ü ktü n Serpil Ertan Son gülüm v a r benim G arip gönlüm v a r benîm Ömer Ersoy Çok seneler bekledim belki g e lirsin diye Göz yaşımı silm edim g e lir silersin diye Erkan Ersil Süzül güzel, süzül de gel Deli gönlüm bak. seni îste r Gülyüz Özcebe Adanın yeşil çam ları askımıza yer olsun Ne çare ayırdı felek k a lb le rim iz b ir olsun Atillâ Dicle Senin sesini gözierînîn re n g in i unutabilsem Şu yaralı gönCGcruj avutabilsem Abdullah Sonkaya G önlüm düşüyor çırp ın a ra k gizli kemende Kız sandalı kalbim gibi oynatm a dümende Beyhan Türkay Seni çılgın g ib i sevdim Y oluna ö m rü m ü se rd im Ömer Akbel Kara sevda dedikle ri B ir âlev var başımda Onur Öymen Ahmet Güreşin Hayat bazan ta tlıd ır Sevenler k a n a tlıd ır Jale Baykal Belki b ir sabah geleceksin Lâkin va k it geçmiş olacak Ender İkiışık Şarap mahzende y ılla n ır Aşkım, aşkım kalbimde- yılla n ıy o r Ne zaman geleceksin Bu kaçıncı bahar Bekir Toksoy K albim k ırık gözüm yaşlı Dudağımda h tç k trık Naci Nacar Yeşil ördek gibi daldım göllere Sen düşürdün beni dilden d ille re Ruşen Şuşut Sarı gülüm kokm az m ı Aşkı beni yakm az m ı Mûcellâ Güçlüer Dündar Tekpınar Unutulmaz adınla dudakta kal sevgilim Hâtıran yeter bana uzakta kal sevgilim Ceyhan Mumcu Benim güzel beyaz g ü lü m Böyle m i geçsin bu ö m rü m B ir rüzgârdır g e lir geçer sanm ıştım Meğer başımda esen kasırgaymış sevgilim A skım ın ilk baharı İlk heyecanım benim Saruhan Hatiboğlu Tamer Sürsal Mehm et Ramanbek 9 Şube-i aliyyun id a riyyu n 'u n en gözde kızla rın dan Nuray, Neşe ve Beyhan Barselona caddelerinde dolaşırken b ir İspanyol güreşçisine toslam ışlar ve e lli peçetalık tazm inat talebi ile karşılaşm ışlardır. Her nasılsa bu olayı öğrenen Siyasiyyun züppeleri kızlarım ıza haksız o la ra k "L o s K çle p iro s" unyanını ta km ışla rd ır. Kazgan m u h a b iri olarak görevlendirilen Akoğlan Ceyhan'ın kırdığı ceviz b in le ri aştı. Dalgalı b ir günde, gizli vazifesini b ir Fransız d ilb e ri uğruna ayaklar altına aldı ve K a m arotların fa a liy e tin i izle yeceği yerde bu fransız suh-u d ilb e rin in dolgun vü cuduna sım sıkı sarıldı. Sonradan "a ffe d e rs in iz göz le rim iyi g ö rm ü yo r, aslında ben e v liy im '' diyerek özür diled i. K am arotların sem patisini kazanıp, gemide ye diği m akarnalarla biraz.daha semiren ve semizleşen Tonton N uray Beyrut güm rüğünde ÜNLÜ b ir d e li kanlıya to k a t attı ama sonra da pişman o la ra k " A p tal burası Fakülte d e ğ il" dedi. Bizim m u h a b ir gene dalga geçtiğinden to ka tın esbabı m ucibesini ğrenem edik ama b ir kaynak "o kşam a"dan bahsetti. S /S İskenderun Pire - Napoli arasında b ir ceviz kabuğu m isu llu sallanarak yol alırken, dış gezinin tecrübesiz m ü p te d ile ri son de m le rin i yaşadıklarını sanıp kamara lavabolarında b üyük b ir tesanüd ile " d o m a jö r" tonundan "M ü lk iy e m a rşı"n ı söyledi ler. Sadık-ı m u h b irim iz in bu heyecanlı sahne karşı sında gözleri yaşardı. Barselona bizim seyahatzedeler için en eğlen celi d u ra k old u . Gemi, dalgaların ve havanın etkisile program ını tam uygulayamayınca, bütü n geceyi İspanya'nın bu ş irin lim anında geçiren tü llâ b er tesi gün gemide bol bol uvudu ve öğürdü. Barselo na'nın en göze batan sim aları İm p e riu m 'u çaça'ları ile fetheden ezeli ve ebedi gezi başkanı İsm ail T ü rk tü. İm perium bazı müstakbel evli arkadaşlarım ızın ilerde iç çekerek h a tırlıya ca kla rı b ir hatıra o la ra k maziye in tik a l e tti. Ne yazık. İlk defa Avrupa gören Gülser A tik , soyadı m i sullu a tik davranarak tergal ete kle rin köküne k ib rit suyu e kti. A m erikan b it pazarlarını da ziyaret eden bu M aliyunlu açıkgöz kızım ız fazla kazık yemeden kapağı A nkara'ya atıverdi.. Aysel İd il, Siyasiyunun züppeleriyle e v lilik problem le ri konusunda ilgi çekici tartışm alarda bu tundu ve sert çıkışları ile erke kle ri şaşırttı. Asistan Özhan bu münakaşaları beğenmiş olacak k i Aysel'le beraber dolaşmayı tercih e tti. İşletm e enstitüsünün m ızmız görünüşlü, sa man altından su yürüten asistanı Güney Devrez ken d is in i içkiye verdi ve va k it ve m üzik buldukça Ne şe ile dansetti. B eyrut'ta ahpaplıklarını ile rle ttile r ama Şahaneye döndükten sonra Neşenin kısm etin den olacak bu, iş.-de fazla yürüm edi. vlO Koçero Güner Gemide oynanan y irm i soru ya rışmasında b ir fransız kadın şair'e örnek olarak V ic to r Hugo'nun ism ini zikre tm e kle , aşkın insana pek çok şey u nutturabileceğini gösterdi. Kaçero'nun macerası trende başladı. DTCF den ayarlamaya ça lıştığı hatun, ayak atanın KOÇERO olduğunu öğre nince "A nneee" d iyerek kaçtı.. Koçero, bunun üzün tüsünü İstanbul'un Avrupa yakasındaki TENESE'de g id e rd i. GÜNEŞ, Paris gezisini Siyasiyunun m uhalefeti ne rağmen, nisapsız b ir kongre ile usulsuz olarak y a tırd ık ta n sonra ille de Barscelona diye tu ttu rm a sının sebebini V illâ M ontez'de cim n a stik yaparak açıkladı. Bu sırada kızı, Bulaydının himayesindeydi. Kaba sözlü gezi kom itesi başkanı Federasyon grup başkanı ile atıştı ve ondan sonra yatıştı. 3 cinsi la tifle geziye çıkan Akağası, tellâl vü m a n ta r Kel Özcan harem ini muhafazada ara sıra z o rlu k çekti. Kel Özcan Tuzcuoğlu lakabını özellikle gezide kazandı ve deniz tutm asına rağmen, nakliya tın aynı ih tim a m la yapılm asını sağladı. S a v c ılık kan al ile gelen O s /s İSKENDERUN'da dalga'lara kapılıp soluğu kaptanın yanında aldığım ız ve desti izdivacım ız için kendisinden ricada bulunduğum uz yolunda çıka rı lan haberler her tü rlü asıl ve esastan a ri'd ir. Bilge ERKAN İlte r ERKAN O n u r'la r hiç kam aralarında yatm adılar. M a rsil ya'da b ir pavyonu kafese koyup sabahlara kadar ya nak yanağa dans e ttile r. Gemide ö zellikle Sevgİ'yi deniz tu ttu . Bu ik i gencin ro m a n tik hallerine daya namayan Gemi fotoğrafçısı, habersiz ‘ in tim e ' b ir re s im le rin i çekip, adreslerine postalamış. Zadegan manalı tebessümler dağıtm akta ger çekten m a h ird i ama ayakları boşa çıktı ve Barselo na'da b ile iş tutam adı. Y ıld ız, Özden ve Ender Ç iftış ık gemi M arsilya' dayken isyan ç ıka rd ıla r. K aptarî'durum a zor hakim oldu. Gemide en göze batan d u ru m b irb irle rin e ya kın hisseden couple'ların battaniye altında güverte ye se rp ilm e le riyd i. Mücella - T ahir, O ktay - Gülser, Ayşe - Üstün iy i v a k it geçiren ç iftle r arasındaydılar. — Kaç num ara? PARİS OĞLANI i B U R Ç L A 4 aık ıa n aenle ık ık i. O U a e ı- K J " GÖNÜL BURCU: Ne zaman kızarmadan lâf etm esini öğrenecek siniz? is Hayatı Vekâlet im tih a n la rın a g irm ekte te reddüt etm eyiniz. Ask Hayatı "Şarap T a n rısı" sizin için ağlarken siz Cem Sultan için ağlıyorsunuz olmaz ki... İLKAY BURCU: Kazgan güzellik yarışmasında b irin c iliğ i aldınız. İs Hayatı : Maalesef hâlâ yürüm esini mediniz. Ask Hayatı : Mes'utsunuz, s ırıtın . öğrene YALKIN BURCU: Görünmez oldunuz, m erak mı e ttirm e k İs tiy o r sunuz? İs Hayatı : Topuzunuz yakışıyor, değiştirm ek lüzum unu hissetmeyin. Aşk Hayatı : O kul dışı faaliyetlerinizden haber darız... Ya Sapanca'ya yazın ya da Londra'ya. AYLÂN BURCU: Birader, sizi de sevıniyen yorsunuz. İs Hayatı Aşk Hayatı yok k i !... K ıskanılı GUNER BURCU: : Cavga Dans Stüdyosunun amansız rakibesi im işsiniz. Hakkınızda da va a çılıyor, haberiniz olsun. İs Hayatı : E trafınızdakilerden b irin i seçerken komşu Fakülteyi de nazar-ı d ik k a te almayı unutm ayın... Venüs gezegeni, zevk g e liş tirici m ecm ualar okumarrızı tavsiye edi yor. Aşk Hayatı Her şey yolunda... İyi kam ufle edi yorsunuz. . . PINAR BURCU: F rik ik le rin iz le herkesi mest ediyorsunuz... FİLİZ BURCU: Rejime devam !... Epeyce başardınız. İn e k lik b ir kız için en ideal vasıf d e ğ ild ir. İs Hayatı : Ev hanımı olacaksınız, T w ist'e son verin. İs Hayatı : Aylân'dan dans dersi şünm üyor musunuz? Aşk Hayatı : 6 Mayısın saadet getirm esini d ile riz. Ask Hayatı : İyi b ir zevce olacaksınız. Şahane'nin en iyi giyinen ve saçı ile aklı arasın da ters orantı bulunm ıyan kızlardan b iris in iz . Ask Hayatı dü REYYAN BURCU: GULDEN BURCU: İş Hayatı almayı : Biraz daha az tw is t yapın bol bol okuyun. : Güzellerin güçtür. m u tlu olması H iç m i zevkiniz yok Allahaşkm a? İş Hayatı : Aşk Hayatı : Y a la k lık aşkın b ir şartıdır-, ama, ye te rli d e ğ ild ir. < biraz GÜLAY BURCU: Nişanlınızı elde tu tm a k için D ior'u takibetm eniz şart. BİRTEN BURCU: Düğününüze bizi çağırmayı unutm ayın. Güzel geçinenlerden güzel olduğunuz halde ni ye bu kadar pasifsiniz? İs Hayatı : B ilin ki Mazhar, His Şaşmaz! Aşk Hayatı : Annelere hürm et şart. İs Hayatı : S p ike rliğ i bırakm asaydınız bütçe nizi d ü z e lte b ilird in iz . Aşk Hayatı : K ırm ızı rengin e rke kle r üzerinde e tk is i o lu m lu d u r, iy i b ir ev kadınr __ . olacaksınız. . İT SÜMER BURCU: Amerika'daki anılarınızı unutmanız gerekmiyor m u? İs Hayatı Sakın gazeteci o lm a y ın . Ask Hayatı A şk'ta tecrübe sîzi daha m ah zun y a p tı. Oysa ke n d inizi to p a rla manız lâzım . Ask Hayatı : Balo ve çaylara gitm eye edin. B elli olm az. İk tis a t k ita p la rı size yaram ıyor. Ask Hayatı : Âşık olursanız sakın Reyyan gibi burnunuz b ir karış havada gezme yin. Mevzun vücudunuzla hem cinslerinizden bazıla rın ı çatlatıyorsunuz. Bu yıl pek ü m its iz b ir h a lin iz var. : Yaz m evsim i sizin için yeni im kâ n la r a ç a b ilir. : GÜLYÜZ BURCU: TÜLAY BURCU: İs Hayatı İs Hayatı İş Hayatı : Beyoğlu'nda fazla dolaşmayın. Ask Hayatı : Ü m idinizi kırm ayın, m u hit değişti rin. C İV C İV BURCU: devam Nasıl bu kadar çabuk açıldınız? İs Hayatı : iy i görünüyor. Ask Hayatı : Bu alanda kısa zamanda başarı ka zanmanız pek çok hemcinsinizi kıska n d ırıyo r. NEDRET BURCU: Sandviç yiyerek m i bu ka d a r zayıf ve n arin ka labiliyorsunuz? SAYGI DEĞER YÖNETSEL BİLGİLER BİLGİTAYI ÖĞRENCİLER i Başkan olmam bu Bilgitay için gerekli. Bunda hiç bir sakınca yok kanımca. Bilgitayımız güç koşullar içindedir. Oysa ki ben gür ve kuvvetli sakallarımla tüm sorunları çözebile cek güçteyim. Jawa marka b ir köfteci moto rum vardır. Bu iki döngüllü uygar taşıtımla her gece işkembe çorbası içmeye giderim. Hat tâ bir kez kaza geçirip sayrılar evine düştüm. M Fakültede yapılan gizli anket sonunda Fa kü lte n in üç g ü ze l; üç ta tlı sem patik ; üç popü ler kızları seçimi yapılm ış ve şu h atunlar ka zanm ışlardır : GÜZELLER: 1 — Güner Başaran, 2 — Gülden Öymen, 3 — Ayşe Yalkın. Eğer oylarınızı bana verirseniz iki dön güllü uygar taşıtımın ardına çok döngüllü bir konut takarak tüm bireyleri işkembe çorbası içmeye götüreceğim. SEMPATİKLER : 1 — Pepita Bilgi, KALIN SAĞLICAL1KLA 2 — Çıtçıt Yıldız, 3 — Civciv Selma. Alt saygılarımı sunarım Fahrettin Okan Ozmesutoğlugîl POPÜLERLER : P.S. 1 — Neş'e Gülkutlu, 2 — Nuray Doğan, Ben babamın oğlu MESUT ÖZFARE Section Diplomatique de ilgiç, bilgiç ve başarılı bir öğ renim yapmaktayım .B ir kez daha alt saygıla rımı sunarım. 3 — Aynur Güldamla. Y S L D 0R Î M E ¡LT "Babacığım , N Dr. Aydın Yalçın S. B. F. Profesör ANKARA Sayın Hocam (s to p ) m azeretim dolayısiyle Cu m artesi günkü sem inerinizde bulunam ıyacağım (s to p ) du ru m u arzeder saygı île sîzin ellerinizden arkadaşlarım ın gözlerinden ö p e rim (s to p ) L â tif Ça kıcı. İNEIC LÂTlF OF KONYA Bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa k ültesi Talebe Cemiyeti D isiplin K u ru lu Savcılığına ezici b ir çoğunlukla seçildim (s to p ) Çok sevinçli n dı y im . (s to p ) A.Ü.S.B.F. Talebe Cemiyeti Savcısı MEVLÛT ÇAĞLAR M in in inim — Acaba M ü lk iy e 'n in en güzeî kızj k im ? NURTAN ù — Bana kim se ayak atamaz. BEYHAN îî ;<t o r. i i ii. i l W ii.\i i l i l İİNİS. gibi îzme* azıla- ğişti- B i/.r ' "Tk- '~r: <■:*•'■rs ' w 1¿Lı w ^.jiükV i»<' — Canım, d iyo rd u , buyrun dedik a rtık. ir gün iki inek b ir dar köprünün başında bu luşlular. Öyle dar b ir köprü idi ki bu, ancak B irin c i inek : k geçebilirdi. — Önce ben söyledim . Sizin buyurm anız lâzım, Tabii bu ik i inek, keçi olm ayıp inek o ld u k la rı için inatçı ve aksi değillerdi. İnatçı ve aksi o lm a d ık ları için de Lafonten'in inatçı keçileri gibi "sen ön ce geçeceksin, ben geçeceğim" kavgaları olmazdı. ik in c i inek : — • Uzatma a rtık b irader. Y ü rü işte... B irin c i inek : Durumun gerçek teşhisi bud u r. Ve n ite k im b i rinci inek hafifçe kenaraçekilerek ötekine yol verdi : — Ne münasebet yahu I Sen yürü... Hadi bakalıın. — Buyurunuz beyefendi... dedi, hafifçe eğile rek. ı ka finizi İk in c i inek : Ama ikin ci inekte çok nazik, çok k ib a r görünüş lü birinekti doğrusu, fırsa tı kaçırm adı, yerlere kadar eğilerek : — Bana bak, itip durm a beni.Hem sen sen diye hita p edemezsin. bana — Ederim ederim ... Hadi bakalım . — Çok rica ederim beyfendi... dedi, istirh a m ederim siz buyurun. B irinci inek, öyle b ird e n b ire nezaketi elden bı rakacak ineklerden değildi : 3- j- — Aman efendim kulunuzun haddine m i düş müş... Önce siz buyrun. Fakat ik in c i inek : — Ulan kafam ı bozma. — Ulan babandır. Yaylan bakalım . d oğrultusuna marş m a rş! — Bana bak inek oğlu inek. Ben senin g ib ile ri çok gördüm . — Ben b ir şey dedim m i, o şey o lu r. J- — V allahi olm az beyfendi... diye d ire tti, E linizi ayağınızı öpeyim siz önden geçin. İkinci inek bunları söylerken, b ir yandan da sırtından hafifçe itiy o rd u b irin c i ineği... B irin ci inek ise dayatıyordu : — Yapmayın beyfendi... E linizi ayağınızı öpe yim önden siz buyrun. Ne çare... İk in c i inek, b irin c i ineği iteklem ekte devam ediyordu. B ir yandan itiy o r, öte yandan da : — Buyurun canım işte... d iy o rd u , b uyurun siz geçin. Hadi hadi uzatm ayın.. B irin ci ineğin canı sıkıldı : — Ne münasebet efendim , vallahi de olmaz, b illa h i de olmaz. — Yavaş gel bakalım . A llah ne verdiyse el şakasına başlam ışlardı b i zim in e kle r köprü başında. B irin c i inek, ik in c i ineği bu rn u n u n o rta yerine b ir sille in d irin ce , ik in c i ine ğin aklı başından ğ itti : — Bana ha, bana ha, al bakalım .. Bütün güçleriyle b irib irle rin e g iriş tile r. Ve so nu tahm in e ttiğ in iz gibi... Cumbadak ik is i birden sulara. Hissemiz şu k i, b ir köprüden sulara düşmek için keçi olmağa lüzum y o k tu r. Bazan in e k lik de kâ fi gelir. B izim in e kle rin d ikka tin e arzederiz. Bunu söylerken b irin c i inek ile ik in c i inek itiş meğe başlam ışlardı bile... İk in c i inek hâlâ : "SARHOŞ" İneklerin M arifetleri Oslo, 5 a.a. (M a rt 1963) — Dün akşam Batr N orveç'teki Lofthus yakınlarında, "S a rh o ş " İnekler pa. b ir ç iftlik am barını ateşe ve rm işle r ve itfa iye yangı- jma rıı söndürmeye çalışırken, civarda bulunan b ir göle içli- düşerek boğulm uşlardır. İne kler b ir yolunu bu lu p g ird ik le ri ambarda taham m ür etm iş pekmezi yedikten sonra her nasıl sa e le k trik şebekesi ile oynayıp yangına sebep o l m uşlardır. Ç iftlik sahibi yangını farkedince in e kle ri best bırakm ış ve başıboş kalan serbest inekler ser ne reye g ittik le rin i bilm eden göle düşüp boğulm uşlarw . dır. — Dünya 6.3.1963. Burnunun ( İlhan Selçuk'tan ) III F, ¡M A S I Rengin kuzguniydi M em elerin sarkıkça Bacakların kapkalın Boynuzların da vardı Karınca kararınca Y eri göğü titre tird in Coşup da böğürünce Velhasıl b ir sevim li İn e k 'tin Ne soktun burnunu p o litika ya İnek hakları m ıydı maksadın G ördün mü başına gelenleri İn e k lik te n . İnekoğlu İnek'e çıktı adın. (Ü m it Yaşar'dan araklam a) 13 cm de mm a l u 9 d i "Bizdekinden a li bacak var mı?" Siyasal B ilg ile r Fakültesinin ananevi inek Bay ram ında dün kızlaşmış erkeklerle, erkekleşm iş kız la r cüm le tüllâba seslendiler... Y uhalandılar, alkış landılar, y e rild ile r, öğüldüler ve sonra İngilizce, TERRY MOORE kulağın çınlasın 14 Fransızca, Lâtince, Türkçe karışım ı b ir deklerasyorr o kudular. Ve ananevi İnek Bayramında alkışlar ara sında CARROUSE DE MÜLKİYE revüsü arzı endam e tti... Ne kadar cazipsiniz? Siyasal B ilg iler Fakültesinin ünlü inek Bayramı nın dördüncü günüydü dün. Üç gündür b irb irle ri ile tüm alacak vereceklerini, bütün gizli kalm ışlarını birbir ortaya d ö ktü le r, idari, m alî ve siyasî şubeler. Tahsildaranlardan (M a lî Şubeden), T ellâkiyanlar (İdarî Şube) haraç istedi. Tellâkiyanlar ile Talısildaranların arası böylece açıldıktan sonra, Siyasî Şube her ik is in in arasını bulmak için derhal harekete geçti. Önce b ir deklerasyon hazırlandı, ardından LE CARROUSEL DE MÜLKİYE trubu ortaya çıktı. T rub gerçekten zen gindi. Bu seçkin sanatçı topluluğu içinde Paicivra Bülent'in, Gölge E rd im 'in , Castro K e rim 'in , Kepçe Tugay'ın, Çeşme Tuncay'ın, Petit E rol'un, M ürteci O nur'un; K ü rt Ö m er'in, Baba Ö nder'in, Kel A m il'iıı, Evliya V olkan'ın, Domuz A lnv'in, Ç ekinti G önül'ün, Hafize Aylâ'nın, ve sınıf Kraliçesi Femme Sosyetik Ailan the M oustapha'nın bulunduğunu düşünün... Kızlar, erkek, erke kle r kız o lup ç ık tıla r ıslıkla r ara sında ortaya... S Sonra İngilizce. Fransızca ve Türkçe deklerasyonlar okundu... Türkçe olduğu ile ri sürülen deklerasyonun gelin b ir pasajını b irlik te gözden geçire lim : I "B u deklerasyoııu respekte etmeyecek ve atansiyona almayacak olanlar, Birleşm iş M ille tle r Ş artı nın artıkel 17/1 Avrupa İnsan H akları Komisyonu m em orandum unun a rtik le 3'ü NATO, CENTO, SEATO, ANZUS ve diğer b ilu m u m trete organizasyonla rının agrem anlarının pream bılları ve hepsinden emporfan olarak geçen sene akkora varılan "M a n ta r Ahmet Gentleınen'e Agreement tarafından otorize edilen seksiyon-u âli Carpus Asilus'ca en şiddetli şe kild e penaltıya uğrayacaklardır. Bindokuzyüzaltm ısüç yılının Nisan ayının onyed in c i günü Ankara M ülkivede tanzim e d ilm iş tir. Majesteleri Frmme Societique Ailan The Moustapha'nın Feminist Troykası ve Carousel De Mülkiye CORPUS ASİLUS” Ve M ü lkiye 'n in ünlü inek Bayramı Cumartesi günü, şehir içinde b ir ineğin dolaştırılm ası ile son bulacak. Bu inek dolaştırm a son sınıfların Fakülte ye vedâları anlamına gelm ektedir. Kazgancı'nm Not Defteri 6 Kasım 1962 : Dersler başladı. Üst ko rid o rd a ik in c i sınıfın yokluğu b e lli o lu yor. 8 Kasım 1962 : Şube-i Zuppeyun'a g ire n le r belli oldu ama bu yıl kim se sevinm i yor. Öyle ya 40 kişi arasında b u lu nm a k sükse sağlar m ı? Çe ş itli sebeplerleçekinen lisan b i lir tü lla b yakına dursun, ikin ci önem li nokta alınanların 15'inin kız olması. 12 Kasım 1962 22 Kasım 1962 26 Kasım 1962 27 Kasım 1962 : B irin c i s ın ıf komşu Fakültede derslere başladı. B ir kaç m erak lı görmeye g itti ama ü m itsiz döndü. İlka y dersleri nişanlısı ile b ir lik te izledi. Modern b ir görünü şü olan Necdet, M ü lk iy e li inek lerin sem patisini kazanıverdi. : Üstad'ın gözyaşlarına rağmen inekhane haline sokulan emek ta r spor salonunda sınıfı ip tid a î tü lla b ı derslere başladı. Lâtifan m ik ta rı ta tm in edici değil, ka lite ise iyice düşük. : B irin c i ve dördüncü sın ıfla r so ğuk b ir şekilde tan ıştıla r. : Festival Kom itesi seçildi. Erkan saflığının kurbanı o la ra k baş kanlığı kabul e tti. 4 A ra lık 1962 : Futbolcu ve Ayı lâkabı ile ma ru f Ö nder Başacar ilk o la ra k Yenim ahalle'de balık etinde b ir kızla tanıştı. : Şahane'nin ku ru lu ş yıld ö n ü m ünde Akağası kel Özcan misa firle rd e n fazla lim onata ve pas ta is tih lâ k ve beşdefa istihraç ederek yıldönüm ü törenine candan k a tıld ı. 10 A ralık 1962 : K uruluş yıldönüm ü balosunda ilk defa o la ra k sapların azlığı d ik k a ti çekti. M askot ilhan çıl g ın la r gibi dans e tti ve fo to ğ ra fla r ç e k tird i. Bu arada Pınar yengeye âşık oldu. 19 A ra lık 1962 : 6 Kasımdan beri İlk a y ik i aldı, Maaşallah. 22 A ra lık 1962 : Kayseri gezisi eğlenceli geçti. M akarios'la karşılaşılm asını ön lemek üzere b iz im k ile rin p rog ramı d e ğ iş tirild i. Bu arada Nu ray ablamız O telci'ye parm ak ıs ırttı. 27 A ra lık 1962 : Tülay ile ri, ik in c i sınıftan T. G. yo pulsuz b ir yılbaşı te b rik in i posta kutusuna b ıra ktı. 30 A ra lık 1962 : Yalçın Doğan, 3 M ali kızlarının merdiven başlarında d u ra ra k 16 31 A ra lık 1962 Topsakal vü Yaban Güneş, Barselona'da V illa Montze'den diplom a alm ak düşüncesiyle Zuppeyun'un bütün direnmesi ne rağmen Paris gezisini yatır dı. 2 Ocak 1963 İlka y ve Serpil derste Kazganc ılık oynarken suçüstü enselen d ile r. Hocamız İnalcık bunun üzerine dersi te rk e tti. 8 Ocak 1963 Köylü güzeli Jale hergün birer saatini ik in c i sınıfta geçirdiğin den, ik in c i sınıf tlillâ b ı kendisi ne " f a h r i" ik in c i sınıf öğrencisi brövesini verdi. 10 Ocak 1963 Sa Majeste Ailan the Moustaplıa bugün elbise değiştirm edi. 16 Ocak 1963 Zadegân ve Koçero Yemekha nemdeki dans dersinden önce, akşam verilecek aşurelerden iki tabak aşırdılar. Zadegân bar dakla, Koçero da madenî lira ile aşureleri mideye indirdiler. 20 Ocak 1963 A ltan Orbay " M in ik " dış gez./e gitm e k için babasının arsaları nı sattı, fakat yine gidemedi. 24 Ocak 1963 Cahit Talaş derste öten horoza güldü. 30 Ocak 1963 Dış geziye gitm ek üzere İstanbul'a hareket e tti. 10 Şubat 1963 Kaptanı zor durum da ç iftin hangi Fakülteye olduğu anlaşılamadı. : 3 A ra lık 1962 4 A ra lık 1962 frik ik e meydan vermemelerini ağabey ayaklarında ih ta r etti. k ilo GORİLL GELİYOR... zamansız tüllâb bırakan mensup í •ini eş, Jen yle İS İ- 6 Mart 1963 : Şubat döküm ünden sonra, tü llab "Üssü m iza n " ın ruhuna rahm et okunmasına ka ra r ver di. 7 Mart 1963 : Nedret beyaz lanse e tti. 8 Mart 1963 -er ir¡siisi ia:e, k¡ irra r. ye ri- Dış Gezi'nin e tki ve te p kile ri yavaş yavaş görülm eye başlan dı. M urtaza, T iy a tro Kulübünde Tensikat yaptı. : Serpil ve B irten s p ik e rlik sına vını kazandılar. K M art 1963 : Show için İnek L â tif'in başrolü oynaması ka ra rla ş tırıld ı. 15 Mart 1963 : O n u r Öymen bankları k irle te n ler aleyhinde dâva açacağını söyledi. 16 M art 1963 : Üç M ali'den b ir grup devamlı olarak Kolej - Kızılay arasında " n a k liy a t" yapmaya başladı. 19 M art 1963 : Spor sekreterliği odasında ya pılan gizli o turum da çağrılan ruh gelmedi. 25 M art 1963 : İngilizce K ulübünde b riç lerine başlandı. 27 M art 1963 : Koçero sık sık tenha sokaklar da " la tifa n " İle görülm eye baş landı. ha 1 Nisan 1963 : A. P. nın Güner Rnşaran hakkında çıka rılan sö yle n tile rin asılsız old u ğunu Kazgan Kom itesi Başkanı Baba Ö n d e re yem ini b illâhla söyledi. 13 Nisan 1963 Zuppeyun'un ferm anda kızlara attığı ça m urlar derhal yayıldı. Diğer Şubeler de ferm anlarını buna göre ayarladılar. 15 Nisan 1963 Festival başladı. 17 Nisan 1963 Siyasi Şube "Carrousel de M ü l k iy e " numarasını takdim e tti. Bu arada b ir kız Siyasi Domuz Alev'e şöyle d e d i: "Ü zerinizde k i etek benîm ama size daha çok yakışm ış." 18 Nisan 1963 Don Babayahni tantana ile Şahane'ye g ird i. 19 Nisan 1963 Kelkel Süleyman K ızıld e rili kı yafetiyle b ü yü k sükse yaptı. 20 Nisan 1963 Zuppevun, Madison numarası ile ilgi çekti. M a tra k maçta ka leciler Tonton Nuray, Pepita ve C ivciv'di. Usta İbrahim kaza gerird i, herkes m atrak sandı ama d u ru m u cid d iyd i. çizme modasını 12 Mart 1963 :ir- aninun : 10 Nisan 1963 Kapatıldığı ders yolunda G. Ö. tarafından ortaya M in d e r kavgasını zandı. Ateş başı sohbetinde Atakan başroldeydi. an JP Baba Ö nder d ik ta tö r oldu. 29 Nisan 1963 Seçim ler yapıldı. Tuncer Cengiz açık fa rk la aldı. Seçim Komis yonu da nefes aldı. atılan Hocalardan İnciler K A S A P T İR AŞ "O rm a n la r engebeli, hengebeli yerlerde o lu r." P rof. Mütebessim ile Em re'nin ders münasebe tin i bütün Dış T ica re tçile r b ilir. B ir A m erika'da traştan bahsediliyordu. Avrat 24 Nisan 1963 " b a lık " epeyi tu ttu . ab M aliyun ka sabah derste B esim ; " B ir traş A m erika'da 5 d o la r" diyince Emre a tılıp "N e ! 5 d o la r hoca? 1 d o la r değil m i? " dedi. Besim gayet sakin "Sen galiba kasapta traş o lm u şsu n " cevabını verdi. REŞAT AKTAN "T ü rkçe d e ne d e rle r bilm em amma buna İngi lizcede D irect Cost d e rle r." MAZHAR HİÇŞAŞMAZ 'Binaenaleyh bizim söylediklerim iz zamimetend ir ." MAZHAR HİCSASMAZ İM TİHAN SUALİ "L isa n bilm iyorsanız Siyasî - Diplom asi sine g id e ydin iz." Şube BESİM ÜSTÜNEL Besim Üstünel A ntalya'dayken lokantada et ye meği istemiş. Garsona ne e ti, diye sorm uş. Garson : "D a v a r", demiş. Besim Bey, "K e çi o lm a sın ", demiş. Garson te kra r "D a v a r", demiş. "A m b a la j kâğıdı birden fazla kullanılm az, ço c u k la r." Sınıfta bunu anlatınca Emre Kongar (Emsesyon is t ) : 'Böyle yapma. — Hocam, sığır eti de o la b ilird i, diye atılm ış. — Bak Anadolu görm em iş çocuğa, deyince Emre : — Hocam, ben sizi im tih a n e ttim , demez m i? CUMHUR FERMAN ü m itsiz bakıp insana manevî işkence AYDIN YALÇIN " F ik irle rin çarpışmasından h akikat, kabakların çarpışmasından çekirdek ç ık a r." İSMAİL TÜRK 17 İ lk a y ü n e l n is a n l a n d i m m m m Haber bomba tesiri ya ptı-İn tih ar teşebbüsleri var-Olayın nasıl bugüne kadar gizlendiği tahkik ediliyor M a ş u k la r S o k a ğ ı, A n k a r a : r im iz A k a g a s ı T e llâ l ( Ö z e ! M u h a b i K e l Ö zcan b ild ir i* y o r) i u zun zamandanberi gayet yakından izlediğim M a liyu n 'u n gözdesi, Şahane'nin esmer güzeli İlkay cüm le gazetecileri a tla ta ra k nişanlandı. Ne de olsa muhasebe dersleri verm enin içim de bıraktığı b ir ta tlı kım ıldayış vardı bayağı üzüldüm , pardon sevindim . İlka y'ı nişanlandığının ertesi günü evinde ra hatsız e ttim . Kapıyı bizzat k e n d ile ri a çtıla r bu de ğerli m isa firle re gösterilen b ir hüsnü kabuldü. İl kay alışık b ir tarzda o tu rd u ve ne içeceğimi sordu. Ben de isim in muhasebe öğretm ek değil, gazetecilik olduğunu söyleyince, şöyle b ir toparlandı ve şaşkın lığını belli etmemeye çalışarak dedi k i : — Ya, te b rik ederim demek gazeteci de oldun? — O ldum değil, ya p tıla r. — Pek m em nun oldum Bay Tuzcuoğiu. — Ham fendi bana o şekilde hita p m esleğim i un u tu ru m . etm eyiniz, — Hay hay, buyrun sorularınızı b e kliyo ru m . Serde acem ilik vardı ama, ne de olsa bu g ibi ko nuların yabancısı d eğildik, ilk soruyu sa lla d ım : — Nişanlınızı ta rif eder m isiniz, bütün Şahane-i M ü lkiye 'n in kız ve erkek T üllâbı m erak içinde kıv ranıyor?. İlkay d işle rin i göstererek güldü ve şöyle ş a k ıd ı: "M ode rn e rk e k ". İşte İlka y'ın nişanlısı hakkında ilk iş ittiğ im lâf bu oldu. Esmer güzeli m uhatabım devam e t t i : "Necdet çok iyi ç o cu ktu r. T a h s illid ir, te rb iy e li d ir. Çok iyi para kazanıyor bana ilk fırsa tta b ir K a dillak alacak. Özcan o zaman gel sen de b in e r sin ." İlkay'a teşekkür e ttim p ro le te r h alim i gayri ih tiy a ri düşündüm , ve "in ş a a lla h " dedim . İlka y ilk fırsa tta nisanlısını Fakülte'ye getirece ğini vaadederek, kahvesinden b ir yudum aldı ve "Özcan gazetecilik nasıl şey" diye bana sordu. — Pek fena değil, hele senin gibi ta tlı cinsi lâ tifle rle m ülâkat yapm ak gayet hoş. Ama zor b ir meslek A llah'tan bizim gazete yılda b ir ç ık ıy o r da, mesaimiz ayarlanıyor. A yrılm adan önce, İlkay'a son b ir soru da salla dım : — B iliy o r musunuz İlka y Hanım. Bu haber bü tün Şahane'yi sarsacak? İlka y gülüm sedi, yüzünde g ü lle r açtı ve hafifçe k ırıta ra k şöyle d e d i: "Ben sarsıntılara b a y ılırım ." 18 İn tih a r Teşebbüsleri: Ö':e yandan, bazı müessif vakalar mek üzereyken önü güç alınm ıştır. cereyan et "Çingene güzeline önce ben ayak a tm ıştım " d i yen b ir Y eşilada'lı meslekdaşım soluğu doğru Rüz gârlı sokaktaki Cemal Baba'nın Canlı Balık’ ında aldı ve nefes almadan içmeye başladı. Sık sık in tih a r lâ fı eden bu perişan gazetecinin P.M.T. olduğunu gü v e n ilir kaynaklardan öğrendim . M.P.T.'dcn sonra İdariyun mahallesinde b ir başka olaya şahit o lundu. Uzun boylu üstün b ir genç bu haberi duyunca öylesine şaşırmış ve boca lamış k i, soluğu derhal Banyo odasında almış ve Banyo odasının m u slu kla rın ın sarıl sarıl akmasın dan şüphelenenler tarafından sular ağzına gelmeden k u rta rılm ış tır. Sonradan, bu gencin esas mesleği olan tellâklığı hatırladığı ve bu sebeple Banyo daire sine koştuğu ile ri sü rü lm ü ştü r. Olay T ahkik E d iliy o r: Şahane'deki hırsızlık vakalarında adı sa.nı duyulm ıyan polis te şkilâ tı, "Laisse faire, laissez passe r" fo rm ü lü n ü n hiç olmazsa bu sefer işe yaramıyacağını anlıyarak, İlka y'ın nasıl olup gizliden nişan landığını ta h kike k o yu ld ula r. Sızan haberlere göre, ta h k ik a t kom isyonunda Şendul Yalçın, Sümbül Y a l çın ve S iler Erkan varm ış. Bu p olislerin liyakat vesi kaları ko n tro l e d ild ikte n sonra komisyon derhal ça lışm alarına başlam ıştır. T ahkikat bilhassa intihara teşebbüs edenlerin yönünden g e liştirilm e kte ve dalı nan d e rin likle rd e n henüz çıkılm adığı anlaşılmakta dır. ^JFha!ıiı*(Zt-i < ^/iııkii!zİ3İ Geçen sene ik in c i sınıfta Doç. Dr. Feyyaz G öl cüklü derse g ird i, kalın camlı gözlüğünü çıkarıp ye rine d iğ e rin i ta ktı. C.M.U.H. o günkü mevzu şaha de tti. Dersi anlatmaya başlayınca tüllabtan devamlı so ru la r çelmeye başladı. Suallerin çokluğu Doç.in d ik k a tin i cekmis olacak k i: — nuz? dedi. ilgi Niye bu mevzua kadar bu duyuyorsu- T üllabtan b iris i başını deve kuşu gibi sıranın içine sokup su cevabı v e rd i: — Efendim , bu gözler sütunlu salonda o kadar çok frik iğ e şahit o lu yo r ki, sayısının haddi hesabı, yok. Acaba kendiliğinden meydana ge.len bu olayla rın hukukî m ahiyeti nedir? Onu öğrenmeye çalışı yoruz. _ ıııı 20 000 Lkaya kiralanan Pavyoa n c a n a a B szz Tüllop sosyal adalet diye inlerken, M aliyun’dan bir hatun Balina otelinde su gibi para harcatarak dünya evine girdi ve sonra uçağa binerek Balayına çıktı. B a lin a O te lin in R o o f'u n d a K a rg a s c k m e z M erSek H ü s n ü b i l d i r i y o r : M aliyun'd aki berabergezer kızların en etlisi kom bina Laytü bütün tülâbı h a yretler içinde bıraktı ve bütün hem cinslerinden önce kü rkçü d ü k kânının yolunu buldu. Kom bina Laytü'nün evlenmesi sosyetede epeyi çalkantı ya rattı ama esas k a rış ık lık sosyal adalet'çi çevrelerde çıktı. G ü ve n ilir b ir kaynak, Laytü'nün dü ğün töreni için kiralananPoof'a b ir geceliğine 20 bin lira kira v e rild iğ in i b ild ird i. D ip lo m a tik çevrelerden gelen bu haber dem in ism i geçen çevrelerde derhal b ir bomba etkisi uyandırdı ve aralarında b ir heyet teşkil edilerek İd a riyu n 'd a ki Los Kelepiros g rubu nun hiç de kelepir olm ıyan süper nükleer Kraliçesi Nes’eye gönderildi. Neş'e, kendisine ü zü n tü le rin i b ild irm e ye gelen heyeti nes'e ile karşıladı ve kendisinin modern b ir kız olduğunu ve düğün m asraflarının sosyal adalet ö lçüleri içinde kalmasına ta ra fta r olduğunu b e lirtti. Neş'enin bu sözleri alkışlarla karşılandı Laytü, daha o gece sabahladıktan sonra, derhal i'çağa b indi ve Alam anland'e balayına g itti. B ir az şekerli kaynak, uçağın kalkarken fazla hamuleden g üçlük çe ktiğ in i söylediyse, bunu resmi çevreler doğrulam adı. K om bina'nın dünya evine girm esinin yüzbinin üzerinde olduğu söyleniyor. Oysa tü llâ b ın büyük çoğunluğu K em al'in Site'sinden ik i buçuğa nasıl çı kacağını hesap ediyor. Sosyal adaletçi çevreler, me ni m asrafat kanununun bütün şiddeti ile uygulan ması için hüküm ete başvurmaya ka ra r verecekler miş ama genellikle iy i haber alan çevreler bu nun boş olduğunu, sosyetik evlenişlerin önüne geçilem iyeceğini ile ri sü rü yo rla r. Neşe - Beyhan ve Nuray hastalandı O laya gönül polisi elkoydu-Prof. Şişgöbek’in mütelâası İ d a r iy y u n h a b ir im iz B a ğ la r ı : K e le p ir c i K ü ç ü k e s a t: H ü ılü n (Ö z e l M u b ild ir iy o r ) : I dariyyun bağlarının en olgun ve en dolgun üç mahsulü Nes'e, Beyhan ve N uray ablalarım ız dün âniden hastalanm ışlardır. Olay derhal yayılm ış ve derhal durum a elkoyan gönül polisi soruşturm a larına başlam ıştır. Ben, olay yerine vardığım zaman d o k to rla r has taları tedavi ile meşgul b u lu n u y o rla r ve konsültas yonlarından emin olm ak üzere kara kaplı kita p la rın ı ka rış tırıyo rla rd ı. Çıkan şayialara göre, M aliyun d ilb e rle rin d e n K ayil'in hem de zengin b ir m ühendisle b irlik te “ hal ka" takması sok etkisi husule g e tirm iş ve uzun zamandanberi devam eden rekabet neticede sokağa dökülm üştür. H atırlarda olduğu üzere ik i gün önce, Kayil tantana ile nişanlanmış ve nisan partisine İd a riyu n 'dan hiç b ir hem cinsini dâvet e tm e m iştir. Teşhis hususunda bana özel b ir m ülakat veren tanınmış d o k to r - psikolog K e rr'le rim izd e n Prof. Şişgöbek şunları sö y le m iş tir: "B u gibi haller genç kızlarda sık sık g ö rü lü r. l l l i m H I l H l I l H l I l l l l l l l i m i i m i l l l l l l l l l l l l M I I I M I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I M I I I I M I I M M I llllM im it lI l lllll — Ne zaman evleneceğim anneciğim? CANDAN ................................................... . Uzun zam andanberi süregelen rekabet sonucunda b ir ç ık ın tılı olay bardağı ta şırır ve tansiyonlar ger ginleşir. Hastalığın yegâne tedavisi Avrupa seyahati d ir. Ben de hastalarım a bunu tavsiye e ttim ." Kime ne yaraşır? Gönül Pekmezciler Neş'e Kutlu Seviın Yormuk Beyhan Türkay Nuray Doğan Nurtan İçaydın İlkay Ünel Birten Kunurkaya Üstün Yürekli Aylâ Ertepınar Yalçın Doğan Ozcan Aşcıoğlu Aslan Gündüz Alev Batu Olcay Göker Selma Eligüzeloğlu Aydın Gürkan Peker Turgut Hilâl. Berkem Yücel Irgat Ruşen Şusut Tülây İleri Tahir Perek Ayşe Kadıoğlu Alâaddin Şenel Yahya Akyüz O rkid e Konfeksiyonda Student. Terzi Cavgada Talebe Berber Bekri . Çariçe Mylene D em ongoit'nın Dublörü Gelin ip Cambazı Kahveci Güzeli İlk -Y a rd ım Harem Ağası A zrail Alev K in ik li A llâm e Çocuk Ayı K um ru Sum ru Âşığı M akvaj Kutusu Oyuncakçı Tonton Teyze Soprano Prens Balerin Allahsız Cavcav im am EVLEN VE İLÂN i IV. İdarî Şubenin kabadayılarından b iriy im . Y akışıklılığım a diyecek olm ayıp, tek kusurum faz laca tü tü n iç m e k tir. Hattâ bu yüzden II. sınıfta iken aynı sırada oturduğum uz h a tu n la r bana "T ü tü n c ü K ızı" lâkabını takm ışlardı. Ama sakın buna bakarak erkekliğim den şüphe etm eyin. Boyu boyum a, huyu huyuma uygun b ir kızla A llahın izni, Peygamberin sünneti ile evleneceğimi alenen ilân ederim . TÜTÜNCÜ KIZI A. T. Muhtelif bilim dallarına göre İKTİSAT Sevgi, arz ve talebin noktasıdır. MALİYE Merkez Bankası ile M aliye Bakanlığı arasındaki karı koca münasebetidir. MEDENİ HUKUK M. K. 108. nci maddenin ic rasına ve M. K. 132. nci mad desinin tatbikine sebep olan davranıştır. İÇTİMAİ İKTİSAT Sosyal adaletin gerçekleştiği tek sahadır.. SOSYOLOJİ B ir çatı altında yaşamaya va sıta olan duygudur. SİYASİ TARİH Baltacı'nın Katerina'dan ta t tığı nesne. MUHASEBE Sevgi bilançosunun pasifinin eşitliği. PARA - BANKA İDARE HUKUKU kesim a k tif ve ■> 10 T L ’ .' Yabancı tabiyetteki b ir ka dınla evlenen mem uru işin den kovduran basbelâsı. BATMAZMIŞ Besim Üstünel'e davetiyeler satılırken den E rta n : 3. M a li — Hocam davetiyeler çok pahalı, keçi boynuzugibi batıyor. Besim Hoca, davetiyeyi satan kız olduğu için, E rta n 'a : — • Sen satsan keçi boynuzu o lu rd u , ama....de m iş. ,. (%3 20 I Ev hanımı o lu rd u , inek oldu. Nevin Tokur Alev Sönmez Jön o lu rd u , jig o lo oldu. Amil Rıza Akordeoncu o lu rd u , du. kel o l Erol Tunaboylu : Boylu o lu rd u , pe tit oldu. Tuncay Oznrıtürk : Çeşme o lu rd u , nişanlı olcu. E rdim Tüzel : Kaymakçın o lu rd u , hariciye ci oldu. Önder Özar : Gazeteci o lu rd u , Kazgan'a Başkan oldu. : Ayyaş o lu rd u , geco kusu o l du. Şakir Bakar Gülyüz Szcebe : M a n k -ı o lu rd u , M ü lk iy e 'n in dem irbaşı oldu. : Hakem o lu rd u , Scx p a rtile ri m üdavim i oldu. : Ankara Belediyesine arazöz o lu rd u , fu tb o lcu oldu. : Kaz o lu rd u , lâz oldu. : Bahçıvan o lu rd u , TeNeSe m üdürü oldu. : Hacı o lu rd u , deve oldu. Unal Armağan Ruhi Mert Ertuğrul Alişan Selâmi Teker Halit Ek Halûk Kırkbir : Baytar o lu rd u , çığırtkan o l du. Çetin Çulhaoğlu : Efendi o lu rd u , n ik oldu. Ali Osman Salur Aziz Sevinç Aslan Gündüz ayyaş senfo İmam o lu rd u , âşık oldu. Palavra o lu rd u , gıcık oldu. Kasap o lu rd u , çarşaf düşma nı o ld u .. Ş oför o lu rd u , Lüks N crm in'ci oldu. Ç oluk çocuk sahibi o lu rd u , elenseci oldu. Çiroz o lu rd u , telâse m üdürü oldu. Dadaş o lu rd u , m u s ta n tik o l du. Candan Köylüoğlu : Apiullah Sarıkaya : İhsan Karaman : Bekir Toksoy : İlkay Üne! : Prenses o lu rd u , nişanlı oldu. : Gerici o lu rd u , Allahsız cavcav oldu. : Cokey o lu rd u , cem iyetçi o l du. : Tazı o lu rd u , hamamcı oldu. : Tekçi o lu rd u , kahveden çık maz oldu. Bektaşi o lu rd u , seyyah oldu. Alâaddin Şenel Baba Saim Ethem Bilgiç Tüzel Dündar Kemalettin Sinan Acar Nevzat Tüfekçi Dansöz o lu rd u , d a k tilo oldu. Süpürgeci o lu rd u , orkestra oldu. : Ç ilin g ir o lu rd u , s h e riff oldu. : Sındırgı canavarı o lu rd u , haydut oldu. : Hiç olumdu, gram ofon oldu. Ergin : Sadık Kutlu : Sarhoş p ilo t o lu rd u , oldu. Hilâl Berkeııı : Ermeni o lu rd u , bozuntusu oldu. Yencr Unliier Güner Koçero Kaleci o lu rd u , b ir yem oldu. Olcay Göker Gülden Argun Mtsc Kutlu Nuray Doğan Serpil Ertan Aynur Sümer Aylâ Ertepınar Gülser Atik İınre Çetinerler Birten Konurkaya Aylan Mustafa Aylâ Atak Gönül Pekmezciler Yılmaz Ünlü Erhan Ulgener Bilgi Çetin Hmcaİ Uluç Ahmet Kışlalı Şevket Özügerğin Çaçaron o lu rd u , yalak dema gog oldu. Av o lu rd u , avcı oldu. Füzeci o lu rd u , sp ike r oldu. Çemiş o lu rd u , öğretmen o l du. Audrey o lu rd u , d ip lo m a t ayağı oldu. Tonton o lu rd u , yürüyüşçü oldu. Sair o lu rd u , Premiere etudiante oldu. Ukala o lu rd u , benci! b ir tergal'ci oldu. Öğretmen o lu rd u , Adana'ya yakın oldu. M ü lk iy e liy e tav o lu rd u, Hukuk'a transfer oldu. Kıbrıs Radyosunda şarkıcı o lu rd u , kraliçe oldu. Ev kızı o lu rd u , hafize oldu. M ürebbiye o lu rd u , hariciyeci oldu. Demagoq o lu rd u , Şahane'de dede oldu. Şampiyon o lu rd u , Baba ol du. Çocuk o lu rd u , Pepita oldu. Zampara o lu rd u , gazeteci ol du. Basketçi o lu rd u , spor ve fık ra yazarı oldu. : Kuş o lu rd u , Başkan oldu. hatuna ayıbey Kleopatra — Güzele bakm ak sevaotır. FESTİVAL ERKAN Aydın G ürkan, geçen yıl seminerde "A m m e m asraflarının s ın ırı" meselesini incelemiş. Bu yıl da Hocası "V e rg i yükünün s ın ırı" nı verm ek istemiş. Aydın bu konuyu alm ak istem ediğinden, Hocaya : — Ben bu konuyu geçen yıl inceledim , demiş. Hoca düşünüp, bu iki. konu arasında ne ilgi olduğu nu sormuş. A ydın'ın ce va b ı: — Efendim ik is i de sınırı inceliyor, olmuş. Y U R T ’ TA Bedros dekanlıktan indiğinden beri millet sabahlan rahat uyku uyuyabilir oldu. Suat Bey eksik olmasın pek yurt taraflarına uğramıyor. Bu sebeple uykucu tüllâb şimdilik çok rahat. Yurt her zaman bildiğin yurt. Değişen şey, nüfusumuzun her yıl gittikçe artmasıdır. Üste lik, yeni sübyanlar- aralarında bir tanesi hariçyurt hayatına pek çabuk intibak ettiler. Son sı nıf ağabeylerinin yapmadıkları sululukları ya pıyorlar. Meselâ bir defasında konferans salo nunda konser vardı. Dışardan kiralamışlardı. Bildiğin gibi son sınıf yatakhanesi konferans salonunun üstündedir. Gecenin saat l'i olup da tüllâb yatağa girince baktılar ki gürültüden uyunmuyor, tutturdular o saatte bir Mülkiye marşı, arada küfürler gırla gidiyor. Hemen er tesi gün bunu duyan tüllâbı sübyaniyun “Champs Elyees’’de ikişerli kol sıra olup, Mülki ye marşım söyleyerek yatakhaneye girmişler. Onların bu pek çabuk intibakına uyamıyan bir sübyan ise sekreterliğe bir şikâyetname yazmış hemen senenin iptidasında öyle bir şi kâyetname ki en kısa ifadesiyle emektar yurdu muzu bir ‘‘A H IR”a benzetmekte idi. Sekreter bey mektubun metnini kantine astırdı; bu, ço ğunluk tüllâbm kükremesine sebeb oldu. ,'Ey sübyan kimsen meydana çık..” diye cevaplar yazıldı. Fakat o sübyanın kim olduğu anlaşı lamadı, meydana çıkmadı, nasıl çıksın ki.. Yine her zaman olduğu gibi uykusuzların en büyük zevki uykucuları rahatsız etmek. Son sınıf yatakhanesinin önünde her gece saat Ol’e kadar müzikli tonlantılar oluvor. Tüllâbm ço ğunun transistörlü radvo sahibi olması uvkuculara aman vermiyor. Radvo olmasa b'le Halûk, Atakan. Candan. Aslan. Çetin. Üstün. Sadık her gece bütün gayretleriyle İbrahim Usta ve Der vişi uyandırmaya uğraşıyorlar. Onlar da sanki eli kulağında, biraz gürültü olsun hemen fır layıp millete posta atıyorlar gürültüyü kesin yoksa disipline, profesörler kuruluna veririz diye. Devriş doğrudan doğruya dayakla tehdit H AYA T ediyor. Üstelik bir defasında gürültü üzerine dışarıya fırlayıp, gürültü edenlerin dört kişi ol duğunu görünce "— Şükredin ki 4 kişisiniz 5 kişiden aşağı olana el kaldırmam” dedi. Bundan sonra Dervişin her dışarı çıkışında 4 kişiden fazlası dolaplar arasına saklanıyor ve böylece tüllâbm hepsi dayak yemekten kurtuluyor. Der viş de çok iyi kalpli çocuk, 4 kişi gördümü acı yor, el kaldırmıyor. Mescitimiz bu vıl yine her zamanki gibi epey tüllâbı sinesinde birleştiriyor. Tabi bütün müsdahdem de oranın müdavimi. Bu sebeble namaz kılan tüllâbm hademeler arasında for su Cemiyetçilerden yüksek; istedikleri raman banyoda yer ayırtabiliyorlar. Bu çok önemli. Çünkü nüfusumuzun bu kadar artması sebe biyle rahatça banyoya girmek için insanın yo Mustnfaıun yakın ahbabı veya Cemiyetçilerl-n sıkı fıkı dostu olması gerekiyor. AH Osman, pirî üstadı İnek Sefa’nm izin de yürüyor. Yukardaki inekhnneler kananınca mcscitte ineklemeye devam ediyor; zikrinden de ireri kalmıvor.Orada "PERİ” okuyup oku madığını pek bilmiyoruz. Kılcı Münir ayna başından ayrılmıyor; la vaboda buna dayanamayan aynalar arka ar kaya çatlıyor. O, lavabo aynalarına rekabet edercesine bir tarafı düz. bir tarafı konveks bir ayna alıp, dolabına koydu. Bu aynaya Münir’ den başka kim.seye bakmak nasip olmadı. Koçero Güner son günlerde yay çalışmala rı aksatır oldu. Sebebini henüz tam anlıyamamı.za rağmen, bir Hatunla konuşmaktan va kit bulamadığını sanıyoruz. Yurdumuz öyle değişti, Tüllâb öyle züppelestiki! Bazı hastalar, radyo kucakta yatıyor lar. hatta - inanmıvacaksın belki - W.C.’ye dahi radvo ile giren ook. Kanıda sıra bekliyenlere Allah yardım etsin diyeceksiniz tabiî. O da Allahın K u lu Öteki de 12 senedir Fransızca okumasına rağmen, hiç b ir şey bilmeyen İhsan, Ziya beyden im tihana girer. İm tihana girmeden önce, kapıda küçük b ir parçay: Yahya'nın yardım ı ile ezberler. İçeri g irdiğinde, Ziya Bey istediğin b ir parçayı oku der. O da ezberlediğini o k u r ve tercüme eder. Hoca peki çık der. İhsan tam çıkarken yanlış tercüe ttiğ in i anlar ama b ir kere dışarı çıkm ış o lu r. Biraz sonra da Ziya Bey sigara istetm ek için d ı şarı çıkar. İhsan hemen hocaya yaklaşarak "H ocam , ben kral diyeceğimc damat dem işim , hiç zararı o lu r m u ". Kim senin canını yakınam akla, talebelerin b ir num aralı sevgilisi olan Ziya Bey "Y o k evlâdım ne zararı olacak o da A llahın kulu öteki de", der. Boğa Bekir - Ayı Sadık -cjavga-i minder'de :24 N o tla r asıldığında İhsan'm 7 almış olduğu gö rülür. O lS ıfL lN y^ueucu ÇAŞKAfO' G O R İL 'lEM&rt OJatahhane o Jebiyait Saat gecenin b iri - ikisi. Erken yatanlar ta tlı b ir rehavet içinde dünyadan uzaklaşm ıştır. Ansızın b ir patlama. " K ü t" . Kapı ça rp ılm ış tır. Arkasından b ir daha, b ir daha, b ir daha... Yatakhanenin yarısı uyanmış, h a fifte n k ü fü rle r başlam ıştır. Ama gelenler, bu mevzuda daha ihtisas sahibidir. Uzayıp giden gürültüden uykusu kaçan b i ri b a ğ ırır: — Bundan sonra konuşanın... — Önce kendine... — Hah hah haa... — • Kahveci çay getir... — Şekerli b ir, çaylar üç oldu... — Eğer paranız varsa tavsiye ederim 7.N.S. den b ir ev tutun. SELAMİ A rtık uykusu ağır o lanlar bile uyanmış, herkes bu k ü fü r kervanına k a tılm ış tır: — Ulan zübük... — — — — — — — — Zübük senin... Sus be Postal... Çık dışarı.. Çık ulan... A rkadaşlar susun a rtık sabah oluyor. Ü ürüüüü.... V ak vak vak... Hah hah haaa... ÜNLÜ — M ülkiye'de ayılık dayılıktan yeğdir. AYI SADIK (Zoilf.ltd das: ^A)e İNEKLİK HAKLARI E V R E N S E L y t a y i L i f i 7Z Jale - Güven Naci - Süheylâ Onur - Sevgi Erhan - Kıvılcım Fare Okan - Tülay Aydan - Lale III Siyasi'de antrem an yapı. y o rla r. III Siyasi'de ta tb ik a t IV Siyasi'de beraber d a k tilo . Ateş sö n d ü rü yo rlar. İngilizce K ulübünde m o to sikle t dersi. : Kamp 17 de beraber çalışma. : Kamp 17 de muhasebe. Nuri - Gülsen M. Avcıoğlu - Şüheda S efir ve Sefire ayaklarında. Nazif - Onur : Evlenme ayaklarında. Melih - Gülsen : Banklarda evlenme p ro je le ri. Emre - Bilgi : Ö m ü r boyunca ka h ır çekme' rekoru. Yalçın - Nurgün : Spor S ekreterliğinde ruh ça ğırm a. Erdinç - Hatçe : Beraber not yazma. Teoman Senai - Sülen Opel arabada şo förlü k. Cengiz - Şenay : İk tis a t'ta n g e tird i, H ukuk'a kaçırdı. Tunç Bilget - Şebnem Her tü rlü oyun oynanır. M üfit Ertem - Gül : Y arı yolda nasıl ka lın ır. Karga Hazer - Zehra : H ollanda'da yerleşme plân ları. Koçero - Günay : Y ontulm a üzerine seminer. Ünal - Naime : Keçi kafese nasıl girer?. Neşe Kutlu Beyhan Türkay Sevim Yormuk Nuray Doğan Alev Kinikli Üstün Yürekli İlkay Üne! "M ik ro fo n d a C inayet" "M ü z ik Dünyası" "A ra l'ın P a rtis i" "E lm adağ'daki A teş" "Ç ocuk B a kım ı" "Saman A ltın d a ki S u" "Nasıl N işanlandım ?" Güner Başaran Aynur Sümer Nurtan İçaydın Reyyan Ayşe Yalkın Hilâl Berkem Olcay Göker Serpil Ertan Aylâ Atak "A ğım a D üşenler" "Y ü rü y ü ş S anatı" "M a k y a jım N asıl?" "Y a la k lık Ö ğ re n iyo rum " "H srse yim Mâzide K a ld ı" "G öz Boyama Sanatı" "H o ca la rla K avgalarım " "H o ro z la r Ö te rke n " " İs tik b a lim " "G iy im S anatı" " C ic ile rim " "Sevm ek Kolay m ı? " "O m u zla rım d a ki S açlarım " Gönül Pekmezciler Aylân Mustafa Bilgi Çetin Jale Baykal Birten Kunurkaya Ender İkiışık M ünir Bellek Bülent Kutay Bülent Çakım Gürol Gökçe 26 D E M E C İ ? "Cebeci Ç am lığı" " K o rid o r İn tiz a rla rım " "Y ağ Ç e şitle ri" "E rk e k le r Esmerleri Beğenir, S arışınlarla E v le n irle r" "Sex P a rtile ri N e d ir? " "F u n n y Faces" Biz aşağıda im zaları bulunan hasinekler, daha iy i o tlıy a b ilm e k daha çok not alabilm ek ve gözümü zü ve kafamızı d oyurm ak için işbu haklar beyanna mesini deklare e d iyo ru z: 1. İn e k lik M ü lkiye n in kaçınılm az b ir vasfıdır. a. inek lâfını k ü fü r olarak istim al eylemek yasaktır. b. İneklere saygı gösterilm esi tem in edile ce k tir. c. İnekkiyun arasına kökü dışarda unsurla rın sızmasını önliyecek te d b irle r alına ca ktır. 2 . İneklerin otlam a alanı İnekhane'dir. inekhanenin kutsallığını bozanlar hakkında şu müeyyideler uygulanacaktır. a. sıraları işgal eden demirbaş aşıklar C ahit'in derslerini devamlı ta kip ede ceklerdir. b. Küçük sınıflara kapanıp ineklerin dulıulune mani olan alevi harlı ç iftle r Nerm in'den türkçe dersi alacaklardır. c. Y u rtta ve Kantinde d ö rt kol atan kum 'bazlar nasıl kazık atılacağını öğrenmek üzere dıs ticaret dersine sokulacaklar dır. 3. İneklerin geviş g e tirm e le ri ?n tabii h akları dır. Bu hakkın kâğıt üzerinde kalmasını ön lemek üzere bol kâğıt ith a lin e karar v e ril miş ve bütçeden M ülkiye-i Şahane'deki ineklerin daha iyi beslenmesi için özel kâ ğıt tahsisatı ç ık a rılm ış tır. 4. Bu kâğıtlardaki sellüloz m ik ta rın ın bol o l masına karsı İnek tü lla b ın m üsekkin ile ön tedaviden geçirilm esi sağlanacaktır. 5. İn e k lik ekolünün soysuzlasmasını önlem ek ve hasinek yetism esini sağlamak üzere alı nacak d a m ızlıkla rın b ir uzm anlar kom isyo nu tarafından im tih a n edilmesi kararlaştı rılm ış tır. Başinek Hasinek Teksirolog Kanunname Latif Sülüman Ayla Hikmet Diksiyoner Hacı inek inceinek Yahya Halit Veslangıç İNEKLERİN SEVİYESİ M ille tv e k ili Ahmet Şener, Komisyonda Üni ve rsite lile r Bütçesini tenkid ederken m em leketin meselelerine ışık tutacak araştırm aların yapılm adı ğını söyledi ve şöyle devam e t t i : "B iz ine kle rim izi Avrupa inekleri ayarına çı karm ak için çok ç a lış tık ! Basarı da kazandık... Fa kat sadece b ir ineğin seviyesini yükseltm ek yetiş m ez! Daha çok çalışmamız g e re k ir!..." Ask b ir göldür, ONUR içinde kazlar yüzer. BANK R e jisö r - ii m uazazm M u rta z a P E R D E C İY K E N 't eçen sayımızda Şahane'ye C N A S IL "S AH N E " yi 7 kazandıran o to rite r ve sop.a'liter re jisö r, çevirgen, döndürgen, oyunbaz, canbaz ve dekorbaz T ürkay YAZIC I'dan söz açmış ve ketidisini tanıtm aya' çalışm ıştık. KAZGAN'cılar bütün e htiya r tü llâ b 'g ib i Y A Z IC I'nın yerinin ' doldurulam ıyacağını b ild ik le ri halde, her na sılsa o rta yere çıkıveren ve stajını Hesna Ha. nım ın yanında yapan Murtaza G ü ro l'u n da in te rv ie w " edilm esini gördüler. ile AKTÖR rö p a rta j OLDUM? KAZGAN Nancy'de ne oynıyacaksınız MURTAZA Ne oynanır tabii ki tiya tro . KAZGAN Göbek atacak değilsiniz a b rader, oynıyacağınız eseri ism i ne? MURTAZA Meseleleri doneleri ile orta ya vazetmek lâzım, efendim biz MİDAS'ın KULAKLARIN oymyacağız. KAZGAN : Kısa b iyo g ra fin izi rica etsem sayın rejisör-ü muazzam? KAZGAN MURTAZA : Zahmet edip b iy o g ra file r kıs mına baksanız da lüzumsuz sorularla benim gibi büyük işler peşinde olanları rahat sız etmeseniz. Size Siyasi Şube ferm anında "M a d a ra " dem işler, ne der siniz? MURTAZA Siyasi Şube'nin demediğ kaldı mı ki. H altetm işler de rirn. Bana e le k trik ç i de de m isler, iftih a r ederrim . Siya si Şube'den bugüne kadar YAZICI hariç hiç sanatç çıktığını gördünüz mü? On lar anlamaz bu işten sadece çam ur atmasını b ilirle r. KAZGAN T iya tro anlayışınızı m isiniz? MURTAZA Ben, selefim gibi Guard'lı esprinin karşısındayım. T i yatro dediğin Guard değil ofe n sif olm alı yani hücuma geçmeli ki seyirciye b ir şey v e re b ils in . 3 İr sev ve re m i• z. • 3 r "CCw e r 55*/ cc v rc- KAZGAN Özür d ile riz , ef. Bize Tiyatro'ya nasıl, atıldığınızı anlatsanız. MURTAZA T iyatro'ya ağababamız YAZIC l'n ın sopası ile a tıld ım . B ir gün başaktör hastalanm ıştı, beni m ünasip g ö rd ü le r, sah neye en yakın bendim , zira p erdecilik yapıyordum . Çıkış o çıkış... KAZGAN Her çıkışın inişi v a rd ır ler... ı der söyler K A IG A S .N M URTAZA 75.ar. c.o» Cumer..ere yarmışsiniz ve bizim H ariciye'nin basına b e li olm uşsunuz diye iş itm is tim . MURTAZA D oğrudur. Yalnız biz kim se nin başına belâ o lm adık. Nancy'e de davet e d ild ik . • Bu bizim başarımızın en kuv vetli d e lilid ir. Biz başarılı b ir kumpanya pardon tiy a t royuz. KAZGAN MURTAZA KAZGAN MURTAZA 11 m u t ı ı ı ı ı ı m ı ı ı ı ı m ı ı ı ı ı ı ı : H obby'niz var mı? Dur bakim o da neymiş... (R e jisö rü muazzam b ir Siya si Ş ube'liyi çağırır ve kelim e nin anlamını ö ğ re n ir). — Ben iy i b a lık tu ta rım efen dim . Paris'e aiden kadronuzu ta nıtsanız? K;r Jsünİm. Basta ben Içla- cz b iii c s r . îı : ou işler Sonra b z s s k '.rls ltr.';: ŞANO YA, fidan AYŞE çene jön NE CATİ, m antar a k tö r TANJU, aksesuar ve de ko r NURİ, Feraando GÜNDOGAN ve b ir ik i kişi daha onları da yazmayıverin. V ! -J L/TTcı l. O bizim 'm ö s m•¡rrrifi ız tiır. Sahr.eve çıkma an önce kan devranmı hızlandırıcı şeyler a lır ve biz de onu m üm kün o ld u ğu kadar m ali ö lçü le rim iz imkânında izleriz. Yabancılardan ise U stinov’a bayılırım . Zira çaktırm adan beni ta k lit eder. KAZGAN O kuyucularım ıza b ir söyle yeceğiniz var mı? MURTAZA T iya tro k ü ltü rle rin i a rtırm a k için hiç olmazsa Jerry Levvis'in film le rin e g itsinler. m ı m ı ı ı ı u m ıııııı ıııııııııııııııiM iııııııııııiM iııiM iııııııııiM n ııııııiM iııııııı m ı m m m im ım ııı ııım ı m im ııııın 27 O OOO OLCAY GOKER M a rijin a l faydası s ıfır olan b ir q u a si-ilim d a lıd ır. Onun için , akadem ik kariyere gi rersem bu sahayı kat'iyen seçmem. LATİF ÇAKICI İneklemeyi önleyen, fa ka t o nisbette boynuz yapan pato lo jik b ir h a ld ir. GÜNAY TİMUR Ask mı dediniz? H iç böyle sual s o ru lu r mu canım ? Hem ben neredenbileyim .. ÖNDER BAŞACAR Çok saçma b ir şeydir. JALE BAYKAL E rişilm esi m üm kün olm ıyan b ir seraptır. ı YALÇIN DOĞAN Evlenmeye takaddüm h a zırlık safhasıdır. GÜLSER ATIK M a rjin a l p ro d ü k tiv ite s i en yüksek olan faaliyet da lıd ır. RUŞEN ŞUŞUT Süslenip püslenmeyi icap et tire n b ir sta tü d ü r. AYNUR SÜMER Bu hususta Zeki h e m fik irim . KEMAL ÖZERBAŞ Aşk çok "expensive" b ir şeydir. Benden yana paso... eden M üren'le AYLA ERTEPINAR Efsanevî b ir k u v v e ttir. SİNAN ACAR Aaa... Dünyada böyle şeyler de m i varm ış?... HAMİ ARITÜRK H a kikî aşk b ir muma ben zer, yandıkça e rir, eridikçe yanar. METİN İ. AKSOY A llah bilânı vere Lan aşk. YALÇIN SENDUR Ask b ir bardak g ib id ir. İçi dolu olunca güzel rengiyle her şeye lezzet v e rir. Bardak kırılın ca , hiç b ir sey kalmaz. Kalmayan aşk belâ, belâ ise sevgidir. NURAY DOĞAN Ask, y a la n d ır; bitm ez. NEŞ'E KUTLU Gözlerime bakan, aşkı daha kolay anlar. TÜLÂY İLERİ BEYHAN TÜRKÂY MİTHAT SAVAS Ask değil m i, söyle.. söylemekle sormama müsaade NEREDEN SEYREDERMİŞ ? Gönül Pekmezciler m utadı veçhile sinemaya geç g idip beş d a k ik a lık arada yanındaki Günseli'ye : s o rd u : — Ben geldiğim de film başlıyalı çok olm uş mu idi? — Sen nereden seyretmeye başladın? Gönül p ürcid d iye t o turduğu yeri göstererek: — • Buradan, dedi. •2-3 İ s t ih b a r a t E k ib i D ild ir iy o r : aş ve hasinek L a tif'in aralarında hasinek Sü leyman, Et Yener, D ikisiyoner Yahya, Baba Saim, Bellek M ü n ir, kanun ve madde üstadı H ikm e t'in de im zalarının bulunduğu b ir önergeyi sun masından sonra, inekhanelerin ruhsatsız işgali ko nusu Dekana sunulm uş ve Prof, k u ru lu gündemine alınması te k lif e d ilm iş tir. B Hasineklerin önergesinde m e kte d ir : özetle şöyle denil "B iz insan haklarına inanıyoruz. Ancak h ü rri yet sınırsız o la ra k kullanılam az. H ü rriye t va r diye b ir erkek ve b ir kız tü llâ b anlam lı b ir ta v ır takına rak Müessesemizin temeli olan ineklerin ders çalış m alarına engel olamazlar. Sevişmek ne kadar tab ii b ir haksa, ineklemek ve otlam ak da onun kadar kutsal, onun kadar şecereli ve aziz b ir h a k tır. Bizim karşı cinse hasım olduğum uz da iddia edilemez. Zira şecereli ve s ic illi inek Başkanımız Lâ t if i de nişanlıdır ve nişanlısı Kolej m ezunudur. Ne den L a tifi böyle davranır da, b irb irin d e n ayrılm ayan k u z u 'la r otlam a ihtiyacı duymaz. Talebim iz İnsan hakları evrensel beyannamesi ne ve yeni anayasamızın ruhuna ve esprisine uygun d u r. H akkın özüne dokunulm adan yani aksaçlı do çentim iz Aksoy'un deyim i ile kuşa çevrilm eden bu durum a b ir çare bulunm asını yüksek katınızdan ey leriz ric a ." Önerge Prof, ku ru lu n d a çıkmaz ayın sön per şembe günü görüşülecek ve yeni ilâve inşaatta bu meselenin halledilm esi için b ir pavyon açılması yo lunda istekler ile ri sü rülecektir. m m i n i m 1111111111 u m u m i m K A R A İNEK, ve K A R A SEVDA uydur uydur Askı ben y a ra ttım . Y aratılan şey ise daima güzeldir. Karım a ediniz. Z c k â İy y e Sevgilim, yeşil gözlüm, bir tanem. Kara kedim, al yanaklım, nur tanem. Teksir oldum, ye beni tomar, tomar. İnek oldum, boynuzumsun çatal, çatal. Petek oldum, balımsm, oğulum, Günahımsın, vebâlimsin, Mart notum. Groçüsüm, espri İsmailim, Sadunum, Mazharyüsüm, Bedrosuın, Cumhurum. Dizi Mercen, adı Nurcan, dişi Mercan, Yoluna bir can koydum, can. Bol sütlüm, salyalım, bir tanem, Kara Danam, uzun dillim , Çingenem. Gözümde tütüyorsun, Daha nem olacaksın...? Bilemem!... Kitabım, teksirim, otum, samanım, Medenîm, Mâliyem, İktîsadımsın, İneğim, Buzağım, Kadmımsın. Karam *y~V , T'1*’ . 5 . ! 2 > a t ı lla t e S İD M .ı^ o tm a q ö u n a z i — Candan Köylüoğlunun Kayseri gezisinde T.N.S. zannedip karakola girdiğini ve kendini güç belâ kurtardığını, — İç gezide üç Bogarde’ın (Naci, Ethem, Dündar), Türkkaya Ataövden izin alarak pav yona gittiklerini, — Amca Çetin Vardarın cemiyetin malî du rumunu düzeltmek gayesiyle at yarışlarında oy namak için Şevketten 50 Olira talep ettiğini' — Naciııin kübik Rccaiye aşk dersleri verdiğüıi, — Ruhi Mertin tükürük müptelâsı olduğu nu, — Abdullah Sarıkayanm taksi ile giden bir cinsi lâtifi troleybüs ile takip ettiğini, . — Tahir Perekin 13 yaşında bir sübyana sırılsıklam aşık olduğunu, — Tüzel Gökyaylanın bütün öğle yemek lerini Küçük Emirgâııda briç kitapları okuya rak yediğini, — Ender İkiışıkın "besame muço”yu din lerken gözlerinin dolduğunu, — Yeryüzünde yegâne bakir erkeğin Ergin Görk olduğunu, — Haşan Yükselin fotoğrafçıya resmini iyi çekmesi için 5 lira bahşiş verdiğini, . — Kübik Recainin "THE EN D ”i artist zan nedip, bu artist te her filmde oynuyor yahu de diğini, — Jaleye îlkaym hangi ayda doğduğu so rulduğunda "adına bakarsan birinci ayda doğ muştur” dediğini, — Olcayın elli diyemediğini, — Naci’nin Cemil Koç’un belâlısı olduğunu, — Aslan Gündüzün Barcelonadan gelinlik getirttiğini, — bey dediğini, İbrahim Usta’ııun Naciye niye enişte — Baklavacı Enderin Ankara Kan Merke zinin devamlı bağışçısı olduğunu, — Aslan’ın Recaiye çöpçatanlık yaptığını, — Dündar Tekpınarın "beni, içki tutmaz” deyip Mantar Ahmette 4 kadeh parlattıktan sonra, kaldırıma yatıp, “bırakın beni uyuyaca ğım” diye sayıkladığını. — Yalçın Doğanın Kızılayda ilk yardım öğ retmeni olduğunu, Umum Md. tarafından bir kı za ağızdan suni teneffüs yaptırırken yakalandı ğım, inğilterede bile mankenler (suni) üzerin de tatbik edildiğinin kendisine ihtar edildiğini; — Altan Orbay hergün bir iki kızın telefon edip şiirlerini dinlemek istediklerini her önüne gelene anlatarak övünmekte olduğunu, oysaki bir telefon edenin bir daha etmediğini, Oktay Batur’la Altan Tufanın Minik neşelensin diye kız arkadaşlarına telefon ettirdiklerini, — Baba Önderin Talebe cemiyetinin infisa hı üzerine Şahanede genel kurul başkanı ol ması dolayısiyle bir diktatör haline geldiğini, — Kayseri gezisi dünüşünde, otobüste Bulaydın’ın 2. sınıftan bir hoşsoyun ayakkabısına sahip olabilmek için 10 0TL. sı teklif ettiğini,. — Yine Kayseri gezisinde son sınıftan bir hatunun kafayı tütsüleyip “benim alacağım er kek gece gündüz içmeli” dediğini, — Kayseri gezisi boyunca Kel Özcanın gü neş çarpmasından kurtulamadığını, — Avrupa seyahati boyunca, kapalı yerde radyosu çalışmadığı için Koçeronun güverte bekçiliği yaptığını, — Yine Koçeronun 00 a bile radyosu ile gittiğini, — Avrupa seyahatinde Messina Boğazında bazı çiftlerin bademcik ameliyatı yaptığını, îfiuift«« d *« av 'H i i ı n t f i i i •/ Cmk lulldbın L P T l:„ k ı/' wm.• mılmk ok l •; • '* •’ v l * U' W n ı,i :*«¥««« z e liU c e tt t? , i : ç î'ü : , # u i- ı c kArAü&KCi t y h r if l OS-MÇ* 'M ASİ'Z . . . • " u: i x y’ u * ’ u usa m ' •. -M\ m M M • ■ •. :• '• ■§ CiJ u ^ : ; i ¡-v< i •. ■; . • » ; m m m . iv ; mm '■ • Hutı/t/fa - İ (/J f/f ffj it Ml.il <i~* r '.i • ■ .... 2? — İdari Şubeli Aylanın Avrupadan aldığı yeni mantosunu vestiyere bırakmaktan korkup telefon santralına bıraktığını, — İhsanın erken evlenebilmek için Avrupaya ihtisasa gitmekten vazgeçtiğini, — Ethemin Ulus meydanında 3 ncü smıf kızlarından birinden kafasına çanta yediğini, — Adana gezisi sırasında Tülay Eryücenin portakal ağaçlarını görünce “Bunlar ne böyle kırmızı kırmızı” dediğini, — Zadegan Erdoğanın bıyıkları da ğunu, oldu — Erj sene kan'tinin devamlı müşterilerinin smıf-ı ipdida:'den Sevim - Oya Müdevvet oldu ğunu, — Koçcronun ilk sevgilisinin kardeşi tara fından araklandığını, — Kılcı Münir’in bir ara çoşarak “ben malî şubenin en genç jönlerindenim" dediğini, — Savcı Mevlut’un 3 siyasinin en kızını tavlasam mı dediğini — Aslan Gündüzün haremini kapattığını, — Yine Aslanın Muzaffer Egesoyun dersi ne kravatla geldiğini, — Konya seyahatinde “Çayır” mevkiine gi den tek şahsın harem Özcan olduğunu ve bu zi yaretlerinin her gezide adeti olduğunu, — Müzmin inek Lâtifin organize ettiği Kon ya gezisinden kalan organizatör payı ile nişan lısına hediye aldığını, — Kücıhğı ile meşhur Münir'in geceleri uy kusunda "O ALEV DUDAĞINDAN” şarkısını söylediğini, — Geçen seneki Konya gezisinde Bilgi Çıtakm objektif kapalı iken fotoğraf çektiğini, — Mali Şube sarışın bombalarından lepiska saçlı hatunun istikbale niçin Güvenle baktığını, — Mülkiyenin en güzel gözlü kızı olup ol madığını Fosforlu nişanlısına soranın kim oldu ğunu, — Mücellaya dış gezide Suriyeli bir gen cin aşkmı Zennube şarkısını söyleyerek ilân ettiğini, — Aynur Sümer’in Mülkiyeli kızlara boş vakitlerinde yürüyüş dersi verdiğini, — Serpil Ertan'ın Romalıları kıskandıracak kadar saçma miğfer şeklini verdiğini ve bu su retle horozlan korkuttuğunu, — Gül yüzlü ve bilgili kızlarımızın kendile rinden küçük sınıflardaki oğlanlara ablalık etr tiklerini, — Ayşe Yalkınm Suriyeli bir tüllâbla gizli ce öğlen yemeğine gittiğini, — Güner Başaranın Nurgül geleli beri pa bucunun dama atılmadığını. — Alev Batunun bir sohbet esnasında, evli bir arkadaşını doğan çocuğunun ne olduğu so rulduğunda "ne bileyim ben, bebeğin kızı erkeği olur mu hiç” diye cevap verdiğini, > — Beyhan Türkayın dış gezide martılara leylek diyerek biyolojist ünvam kazandığını, — Sevim Yormuk'un Gölbaşında ördeklere sandal dediğini, — Bir poker partisinde sadece seyirci olan Arslan Gündüzün kaybettiğini, IM IIIHIIIIIM ....... ...................•M UM U............................................................ I l l l l l l l ..........t........ IIIMHIIMIIIIMI Kazgan'da b ıra ktım , A şkım ı ve gözyaşlarımı... — Kemal Fikretin Nevzata yorgun saksa ğan dediğini, — Hilal Berkem’in seminer ödevlerini ba basına hazırlattığını, . — Onur Hüseyinin Miletlerarası İktisadi Gümrük Politikasının Dış Ticaret dersi olduğu?, nu bilmediğini, — Birten Konurkayanın kendisine ve arka daşlarına çamur atılmasını önlemek için KAZGAN Komitesine girdiğini, — Çetin Çulhaoğlunun Ulusta bir kızın ana sından dayak yediğini, • i — Latif Çakıcının Ulusu 3 ncü sınıfı bitir dikten sonra gördüğünü ve şebeke kullanmadı ğını, — Çekinti Gönülün evlenme tekliflerini reddetme rekorunu elinde tuttuğunu, — I-Iafize Aylanın bütün siyasinin hesabına not tuttuğunu, — Tam er'in San Tulay'a âşık olduğunu, — Ö m er'in geçen Şubat seyahatinde Dil T a rih li b ir kızla çok sam im î olduğunu, ' — Mezunlarımızdan b ir ablanın Hassas Zeki'ye da yak attığını, — A ylan'ın hayallerinin m ahvolduğunu ve bu yüz den siyah gözlük takmağa başladığını, — Pepita'nın Sıtkı'dan dayak yediğini,, .................................................................. i h i i i ........ i i i m i i m i i m ....... . 30 ; — Armağan Ünal'ın b ir kıza "S eninle benim dedi kodum uz çıkm ış, in a n m a " dediğini, — Kaku Erkan'ın yediği kazıklara karşılık herkese kazık atmağa ka lktığ ın ı, — • Fare O kan'ın hatunlarım ızdan b iriy le kantinde atıştığını, . t -r ' .*‘ ‘ — Gülyüz'ün aradığını hâlâ bulam adığını, — Fernando'nun yeni ayaklar peşinde olduğunu, !' . . ı — G üner'in mektepte uslu durup, dışarda fin k at tığını, • ' .¿ı — K ü b ik Recai'nin e le k trik le r söndüğü zaman ders çalışm ak için dolabında üç adet m um b u lu n d u r duğunu, — Zalim felek T a h ir Pesek'in her bayram ve yılba şında kendi kendisine te b rik gönderdiğini, — Baba ÖNDER güzel 1. sınıftan (K e l) B ülent'in, ablasına lâ f attığı için kızın ( 9 ! ) yaşındaki kardeşi tarafından da yak yediğini, İN E K B A Y R A M I (8 ) — M . M . Ö z e l M u İM İJİr F . K . U . b i l d i r i y o r : M ülkiye'de 4 y ıllık tahsil ve te d risin i tam am layarak M ü lk iy e 'liliğ e hak kazanan tra n sfe r Prof. Mütebessim bugün yapılan b ir törenle in e k lik d ip lomasını alm ıştır. D iplom a plânlamada gösterdiği üstünsel başarıdan dolayı v e rilm iş tir. Yapılan törende Bas inek L â tif ile diğer Baba ve Y avru in e kle r hazır b u lu nm u ştu r, ineklere avuç avuç şeker dağıtılm ış olup, ders tra fiğ i aksam ıştır. Buna rağmen şekerle geviş getirerek ders dinleyen İn eklerin v e rim in in a rttığ ı müşahade e d ilm iş tir. — Etyemez'in sem inerini hazırladıktan sonra bu konuda kendisini o to rite zannettiğini, — E. T a m e r'in , kızların sarkan e te kle rin in k o n tro lörlüğünü yaptığını, — Çetin Çulhaoğlu'nuıı Ulus'ta b ir kıza s a rk ın tılık edip, kızın annesinden dayak yediğini, — — Kel Özcan'ın İlk a y 'la rın kabul yaptığını, — T a rık K ra l'ın Leylâ Sayar'ın film i diye Göksel A rsoy'un film in e g ittiğ in i ve kafası bozulduğunu, gününde servis — Koçero'nun isim babasının Besim olduğunu, — Serpil E rtan'ın Fakülteyi b itird ik te n sonra 2 yıl Alm anya'da o te lc ilik tahsil edeceğini, — Kel Özcan'ın sigara içm ediği halde, kızlara yağ çekmek için yanında üç çeşit sigara taşıdığını, Kel E m re'nin keçi boynuzunu küçükken yediği ni. Sınıfta Temsilciler İş Bankası param ızın, is tik b a lim iz in e m n iye tid ir. Bankacı Yalçın İyi K itap anlaşılması güç k ita p tır. Aydın Yalçın M em leketin iktisadını yükseltm ek için istihsale par m ak atm alıdır. Besim Üstünel Her yıl yetişen nesiller % 7 hızla daha iyi yetismelid ir. Besini Üstünel "B izim muhasebe dersleri Jet oto b ü sle ri gibi sessiz, sür'atli e m n iy e tlid ir." Mazlıar Hiçşasmaz "Ben çizmeden yukarı çık m a m ." Mazlıar Hiçşasmaz "Gelecek yıl bozacak ye rim iz kalm adı.” (S ınıf yapacak anlam ında) Suat Bilge "V ergi m ükellefi inek ve koyunlara benzer." İsmail Türk — Siz hiç fallos gördünüz m ü? NURAY — Hocam, net demeyi unuttunuz. AYNUR İlkay Ünel : N işanlılar Erkan Ersil : Lüzumsuz işler Lâtif Çakıcı : İn e k lik Ceyhan Mumcu : T eşkilâtçılar Güner Ekici : Saruhan Hatiboğlu : O rta - Doğu T eknik sitesi Olcay Göker : Birten Kunurkaya : Taşra Nurtan İçaydın : Kutlunun Yalçın Doğan : İlkyardım Erdoğan Ulutaş : Zevksizliğin Recai Turan : Teksir Tamer Sürsal : Eşseklik Aylâ Atak : H afizelik Önder Özar : Babalık Gönül Pekmezciler : M ü re b b iye lik Ömer Akbel : K ü rtlü k Ender İkiışık : Kan Bankası Veli Baltacı : Peygamberlik Koçero Üniver ih tilâ lc ile rin Yener Ünlüer Ş e riflik Serpil Ertan Ankara Radyosu 31 DİLLERE DESTAN BÎR SINIF III. S ınıf Siyasî Şube diğer sınıflardan takriben 8 - 10 gün sonra derse başladı. Sınıfa her giren, ken disinden önce sınıfa gelmiş ve bunun kendisine b ir rüçhan tanıdığını zannedenler tarafından "A A bu da kazanm ış" nidaları ile karşılanıyor ve ye rin i ala rak kendisinden sonra gelecekleri aynı nida ile kar şılamaya hazırlanıyordu. Levhasız, isim siz, kürsüsüz sım fta ilk dersler başladıktan sonra çıkıntı ve a n o tla r ke n d ile rin i bel li etmeye başladı, ilk o la ra k Maşallah D efteri Kebire tescil e d ild i. Bunu b ir burun fa rk ı ile 3. Adam ve Havuç ta kip e tti. Tüllâb kendisine yer e d in dikte n sonra ilk iş o larak kasıntı pozlarla kızlara ayak atmaya başladı. Hanım kızla r ise Şubenin havasına ke n d ile rin i o ka dar fazla ka p tırm ışla rd ı k i, daha evvel te d b ir alarak nişanlanm ak a kıllılığ ın ı gösterm iyenlerin hepsi sap kaldı. Bekâr T üllâb en hızlı çalışm alarını yaparken b ir grup da balo kom itesi ayağı ile ka rışık surette kız tem ini cihetine g id iyo rd u . Netice o la ra k Deve sap Tüllâba açıklı b ir p a rti ile veda e tti. M eltem rüz gârlarına çarpılan ih tiy a r, V o lka n cı'n ın muhayyel kızına yazdığı ş iirle ri terennüm e d iyo r ve her gecc La Novia'yı 5 kere d in liy o rd u . Kel İsm o kızlardan cazip te k lifle r almasına rağmen hepsini reddediyor du. Fare Okan - M o lo to f - Tom i - Tolgay - Damat Bey zaten nişanlı o ld u kla rın d a n bu dertten âri sap tü l lâba zam paralık dersleri ve riyo rd u . B unların neticesin dedir ki Helva nam-ı diğer Bavul Şubeye yakışır b ir şekilde kızını b uldu. Keçi ise anasından aldığı müsaade ile sarhoş, hariciyeci ayağına ya tıp arakla dığı kızını, her dem hayal ettiğinden Keçi Mesut adı nı aldı. Kova Kaleci Muzu başkanlığındaki b ir gurup ise K antinde ve S ütünlü salonda kız kesmek için G ö nlübol'un b ile derslerini kesmeye başlayınca is cid dileşti. S ınıfın b iric ik istih b a ra t kaynağı Oya Ab la herşeyi muntazaman cüm le tüllâba d u yu ru yo rd u . Expoze ( ! I )d e rd in in çıkması ile bu ta k tik le r b ir son buldu ve m ektebin cüm le kızları geniş b ir nefes aldı. Bu expoze sebebi ile d ir ki sınıfta bekâr tü llâ b ile sap hanım lar arasındaki buzlar e rid i. Lâkin be kâr kalmaya m ahkûm b ir takım M antar T ü llâ b hâlâ hayatının b iric ik kızını aram akla meşguldü. Hanım kızlar birden b in i b ir paraya te k lifle r almaya başla dılar. Bu te klifle rd e n bazıları talebe sıralarını bile aşıyordu. Lâkin hepsi bu te k lifle ri re d d e ttile r. Sınıfın havası yavaş yavaş norm ale döner ve herkes yanı başındakini ka b u lle n irke n sene sonu da yaklaşıyordu. İNEKLİK M A C U N U T a rih î in e k lik M acunu'nun te rk ib i aşağıdaki gi b id ir. Yalnız bu macunun emsali ile k a rış tırıl maması ve Hassas Zeki, Sümbül Yalçın, Şendul Yal çın m isu llu tüllabın bos yere sevince kapılm am aları lâzım dır. KARANFİL : (Tercihan Zadegân'dan m in e d ilm e li) YENİBAHAR : ( Koçero'ya sorulm ası) te ZENCEFİL (Essek Tamer'e e d ilm e s i) KALANGA (V a r sorm ak Kel Kel Süley man ) KARABİBER ( İlkay'dan alın m ası) KIRIMTARTAR (Z ü lâ l'd e n ) HACLİCAN (H arem Ağası Özcan'a racaat) KEBABİYE (Baba Yavuz'dan alınm ası) HİNDİSTAN CEVİZİ (Baba Önder'e sorulm ası) ANASON (Rakıcı Günhan'dan e d ilm e s i) tem in SAKIZ HİYARI (Topsakal mesi ) kesil ŞEM3İH m ü Güneş'ten S üfunlu Salon : (Müsecccl Bankası O nur'a m üracaat) SEFERAN LATİFAN müracaat (G e tir - G ö tü r N akliyat m u r'a koşunuz) : ( Çöpbacak Gülyüz'e ru la b ilir ) T i başvu ( Bellek M ü n ir'd e n tem in edi le b ilir) BELLEKİ (K ıp ti Keremiye e d ilm e s i) müracaat TARÇIN : ÇÖPÇİTİ : (Ç ıtç ıt'a başvurulm ası) HARDAL : (A yı T a rık alın m a sı) MURSAFİ : (M urtaza ması) ESMARİ : (G a yrim e n ku l Tülây'a soru l ması ) ÇİVİT : (U kala Olcay'dan alınm ası) MEYANBALI : (B a llı N uray ablamız b ilir ) DARÜLFÜLFÜL : (3 . M ali'den Şaşkın Birsen'e başvurunuz) Bakkaliyesinden G ürol'dan sorul Ajan X . 'IIIIIIIM lIllllllllllllltlIllllllllH M IlM M IllllllM lllllllllItH IM ItlH M IllIM tlIlllllM IIIIIIM Iim illlM IM r Ş A K A D A N . . . B ir Karadeniz çocuğu olan çok saydığımız ve çok sevdiğim iz Tahsin B ekir Balta gazetecilerden uzun uzun şikâyet e d iy o r: — Gazeteculerin, Basunin, bülasse sözlerim i diccatle dinlemesunu reca eterüm . Hep yanluş çıkı y o r çünçi.. Profesörden özür d ile riz ama kabahat gazeteci lerden çok kendisi konuşurken yanında b ir tercü man bulunm amasında... Ç. 32 SÜMBÜL (Siyasi K erim , Fem inist Yalçın'a m ü ra ca a t) LİMONTOZU : (T ü k ü rü k Ruhi'ye le b ilir) basvuru- SİNAMEKİ : ( Hassas Zeki a n la r) ÜZÜM S’J YU : (E vliya Volkan'dan sorunuz) — Buna da kız mı denir? KOLLEJLİ ETHEM M- l f . /. fi).. /../ H ş fu n lıir t Bunların dış gezide olduğunu f'f t O v iii'U ii'A - n . / . ■ İsm ail ı ü rk 'ü n B eyrut'ta Streo - C iub'te yaptığı dansın kendi ifadesiyle ça - ça olduğunu i ' y l v i !i : • Kaptanların bu yıl b irb irle rin e düşmekten, kız Saat: 7 .3 0 : larım ıza ayak atam adıklarını Uyanış ve sabah cim nastiği 7.45 : M akyaj ■ Nese'nin asistanlardan, Üstün'ün grubuna iltica e ttiğ in i 8 .00: Kahvaltı 3.25 : Fakülteye geliş ve günaydın program ı Reis E rk u t ile P /P Y alçın'ın durm adan b irb irin e kazık a ttık la rın ı S.30 : Hocalara günaydın 11.20: Cephan'ın H alep'li M o n ik ’e ilân-ı aşk e ttiğ in i Kahveci Mehmet Efendide çay Neşe ile Beyhan'ın ik i stro m b o liye bedel o ld u k 12.30: Öğle yemeği ve sohbet 14.00: Beraber sinem acılık 16.30: Seminer başlıyor larını iddia e ttik le rin i Üstün'ün Em perium 'da b ir dans te k lif edip şiştiğini 19.00: Eve döııüs ve akşam yemeği 20.00: Önce bulaşık sonra ütü 20.30 : T iya tro 23.45 : Ders çalışma 24.0 0: Günün olaylarına bakış ve yarın için hayaller. İspanyol d ilb e rin e O ktay'ın denizin çok tu ttu ğ u b ir gece "A lla h ım , b a tır da sen de k u rtu l, biz d e " diye dua e ttiğ in i A lâ a ttin 'in büyük aşkı geçerken ayak seslerinden tanıyıp, kamarada yerlere yattığını Biliyormuydunuz Ç A YLA K 'LA R Meğer İneklerin barınağı sade ağıllar değilmiş, Modern yuvalardan biri de bizim Mülkiyeymiş. Tanışma, çaymdayım, geçti henüz haftanın yarısı, "H atırad ır" dediler, bir de baktım yakamda İnek kafası. ☆ Şaşkınlık içinde geçiyor ilk günlerim, diyorum "Yalıu bu ne?" "Eİcevap" diyorlar. "Burası Mekteb-i Müikiye-i Şahane" Yattım , kalktım , gördüm, dinledim, yaşadım. Hep matrakmış işleri, çok geçmeden anladım. ☆ Kütüphanede Kazgan, duvarda daimî bir Herze, Bir de okudum ki Tüllab-ı Mülkiyân diyorlar bize. Sonunu sormayın türlü çamur, makara, gırgırlar; Sütunları bıktırmış, çaylak âşıklardaki fısıltılar. ☆ Yatakhane keleşler, lokal de haylazlar diyarıdır; Kaldırım müfettişi, balo donjuanı, tiyatro aktörü ; Ne ararsan bulunur, hem de tutulur ününden ötürü. ÜNLÜ N o t: Çaylakların okula in tib a kın ı kolaylaştırm ak amacıyla, gelecek nesle atfedilm is tir, hakkı m ahfuzdur. <m ı ıı m ı m ı m i m m ı ı ı ı ı ı ı ■ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı m ı m m m ı ı ı n ı ı m m m m ü m ı m m m m m m ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı m t ı ı — Kürt Ömerin Ekspres gazetesinde çorap giyerken basılan resminin Altan Tufan tarafın dan çerçevelenip duvara asıldığını, — . . . U yuturm uyum onu Candan uyuturm uyum .. JALE '• m ıııııiH iıııiH iH iın iM iM H M iiM H iıııt m M iM M iııııım iM H iiM m ıııııııım ııııiM iııım ıııııiM iım m i m i n i ıı m m ıı ı ıı ■■mıııııı m ıı ı ı ı ı ı t ı ı ı ııı m i m i n i m m ı ı ı ı ı m ı u t ı ı ı ı ı ıı ı m ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı t ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı t ıı — Asık gibi sevmezsen kardeş gibi sev beni... KEL ÖZCAN .IIIII IIIIII IIIIII I IIIIII MIHI IHIM IIIIII IIIIII HIM IIIII IIIII MİM İMİMİ M IIIM M IM IIIIM IItlIllllllltlIH IIIIIt — Hocam, Kızılay'a aiderseniz M IZM IZ bırakayım . OKAN 33 ü zü b illa h irrm İn e şe yta n irra cim . B is m illa h irra h m a n irra h im . E A llâh âdın zikre d e lim evelâ Bilâhare V allahülâzım , B illa h ilk e rim , hâli p ü r m elâlim iz sence m alûm Y arabbi. İşbu duayı muazzamanın mevadı esasiyesi em n iyeti can ve mal ve ırz ile vestiyerlerdeki pa lto lar, yatakhanedeki d o la pla r, m u va ffa kiye ti im tih a n , fr ik ikçile re şükran ve ıslâhı sefilürezil inekân v ii hıyaran ve necatı üssümizan, kazfan ve p ro fe sö ra n 'd ır. İlâhi Y arabbi... İlâhi Y arabbi... İlâhi Y arabbi... Parasızız Y arabbi, uykususuz Y a ra b bi, akılsızız Y arabbi, d e rtliy iz Y arabbi, kızsızız Y a ra b b i..... Mesnedi süksemiz olan se rtifik a y ı H u ku k fa rk ı nı a ğ ırla ştırd ıla r Y arabbi. Sen bizlere mezun o lu r o l maz hukuk fa rk ın ı verm em iz için kafa ve kuvvet ver Y arabb ii. Bab-ı Dil Tarihe aşılmaz b a rik a tla r k u rd u la r Y arabbii. Sen bizlere arada sırada bu b a rik a tla rı ka zasız belâsız aşmayı nasip eyle Y a ra b b ii. Son günlerde M ekteb-i şahaneye ça m u rla r atan kırm ızı m ü re kke p lile re sen biraz aklı selim , memle ket ve halk sevgisi nasip eyle Y a ra b b ii. Bedros m is ü llü kasıntı b ir dekanın elinden bizleri kurta rd ığ ın için sana şü k ü rle r olsun Y arabbi, Sohbeti kantinde, seyranı sütunluda vü bahçede eski rahatımıza kavuştuk çok şü kü r rahatça fr ik ik seyre d e biliyoruz bizler helalarda, kızla r " o n ly fo r lady de m ecburî iskâna tâbi olm aktan sabahları ta rtaklana rak uyandırılm ak kâbusundan k u rtu ld u k , Y a ra b b ii. B ir dahi sen bizle ri Bedros M isü llû kazalardan, muhafaza eyle Y arabbii... Amma ve lâ kiin , yeni Dekan Bilge Suat dahi, bizleri münazarada m ağdur, derslerde üç Siyasiyyun tü llâb ın ı m u ta z a rrır eylediği için günahkârdır Y arabbii, Onu da tez elde d e ğ iş tirip yerine Sadunu halef eyle Y a ra b b ii.. Şensin yeri göğü, ve bu arada kazara Mekteb-i M ülkiye-yi Şahaneyi, Kelkel Süleymanı, T a rık Bin Ziyadı, Aylanım ı vü ku lla rın ı sana sığınıyoruz, bize acı merhamet et. Sen bizlere kısa zamanda Mekteb-i M ü lkiye yi Şahane'den diplom a alm ak, a ske rlik şubelerinde im anım ız gevremeden yoklam a olm ak, şu talebelik hayatımızda yegâne dayanağımız olan bursları tez elden transfe r edip hastahanelerde tartaklanm adan, daire ko rid o rla rın d a işsiz aylak aylak dolaşmadan istediğim iz yerlerde â m ir ayaklarına yatm ak, ve bu surette devlet-i âliye yardım cı olm ak, ve gerekirse m erasim lerde, bayram larda şeref kü rsülerinde arzı endâm etm ek ve dahi hayatta karşımıza çıkacak b ü tün engelleri yıkm ak nasip eyle Y arabbii... Ve buna m ukabil Fakülteyi M ü lkiye tüllâbını hiç b ir ta k riri ve ta h riri im tihanda b iz a tih i zaifi sor, zavallı n o tla rın ı haciz eyleme., eylemek istiyenlere m âni ol Y a ra b b iii... 34 İlâhi Y a ra b b ii, Sen düzinelerle dersin sayısını azaltm ak, dertten anlamaz lisan hocalarının yürek le rin i sızlatm ak, pas veren kızlarım ıza ayak atmak im kânını bizden esirgeme Y arabbii.. Seks p a rtile rin e gidemeyen, parasızlıktan T.N.S. vadisine inemeyen, balolarda inleyemeyen, zavallı tü lla b ın , tek ta tm in kaynağı haline gelen, sütunlu salonda fr ik ik veren, bol h im m e tli seksüel ka pitalist vü p ro d ö k tiv kızlarım ızın bütün günahlarını biz ka bu lle n iyo ru z, sen onları affeyle Yarabbi... Y arabbi Avrupa gezisiyle ilg ili b ir m aruzatım ız var... Diyarı Akdenizden g e tird iğ im iz üç beş çeyiz eş yasının ağırlığıyla muvazenesi bozulan battı batacak deyu yüreğim izi ve m iğdem izi ağzımıza getiren çü rü k sefineleri e m ir b u yu r Y arabbii hemen tezgâha çeksinler.. Çürüğe çıkarsınlar... Ey bizleri düşünen büyük A llahım , M üteakip gezilerin kolaylıkla nişan, nikâh, dü ğün gibi ihtiyacı medeniyye için b ilu m u m ko nforu haiz vü evlendirm e işlerine ve nizamatm a aklı eren çelebi ve yakışıklı kap ta n la r riyasetinde lüks yolcu gem ileri ve m evkilerinde olmasını sen bizlere nasip eyle Y a rabbii. Diyarı kü ffa rd a ve bilhassa Barselona'da yapı lan neşeli çaçalarla işlenen günahları sen affeyle Ya rabbii.. İç gezideki gibi para harcam ıyalım korkusuyla T üllabı İzm ir'd e süründüren idaresiz idarecilerden bundan böyle gezileri muhafaza eyle Y arabbii... Bundan m ukaddem cemiyet-i tü lla b ı Şevketrum m isü llû d ik ta tö rle rd e n , kom ite-i festivali Erkân gibi idarei maslâhatçı başkanlardan âzade kıl Y a rabbiii.. Yalnız baharları çalışan k a lo rife rle r için kışın tüllaba acı, yahut k a lo rife rciye ya da sekreter-i um u m i Zekeriyya Beye ilham ver Y arabbii.. Yatakhanelerdeki uykuyu ve istira h a ti haram eden kum arbaz, sarhoş, yobaz, geveze, çığırtkan, saz çalan, ve yataklarda te rlik le yatan tü lla b ku lla rın ı ya islâh et Y a ra b b ii yahut da insafa dâvet eyle... G öm lekleri çamaşırhaneden lekelenmiş olarak alm aktan, o n b irin c i kat elbisem izi çobuk ütülesin diye terziye yalvarm aktan, kel berberde esşek trası o lm aktan, yemekhane kuyruğuna koşuşmaktan, tep si böreği diye leğen böreği ile yağsız plâv yemekten, faresi bol kantinde kazıklanm aktan ve karbonatlı çay, kahve içmekten, b ir de İnekhane'de Cahit Talas'ın hışmına uğram aktan sen b izleri beru kıl Ya ra b b iii... Kızları görünce eli ayağı tutuşan, başı dönen, çayları döken, pavyonu M ü lkiye frik ik le rin e ayak atan, b ilû m u m kızlara m usallat olan Garson Mehm ed'in kısm etini aç Y arabbii.. — Ö ff bee... yarın qene n u tu k BAŞKAN ŞEVKET llllll III MIIIII t t ll l l l l l MIIIHIHİ III 1111II t II İ ti 111III! 11II ;tm a k icabedecek. Ayın sonunda sade yu m u rta k ü rle rin e girmeden evvel, şöyle b irka ç gün adam gibi z iftle n ip , kötü ye meklere vedâ, ve dahi bu surette her zaman a çlık kokan nefeslerim ize seda verm ek im kânını nasip ey le Y arabbii... M ü lkiye 'n in cilveleşme yeri olan tavan arasın daki kamp 17 ye b ir divan ihsan eyleyip, yere ceket - pardesü sermekten tüiiabı k u rta r Y arabbii... Bu arada İngilizce K ulübü, K ooperatif, Dernek, T iyatro K ulübü gibi meşkhaneleri unutm ayıp inaye tin i noksan eyleme Y a ra b b iii... Son günlerde Şahanede salgın halini alan çok karılı ve çok kocalı münasebette b ulunanları İlâhi adaletine tevdi ediyoruz, Sen onları islâhmefs eyle Y a rabbiii... Dördüncü sınıfa galen tü lla b ın bile anlayam adı ğı talim atnam eyi ilân edip henüz değiştirm eyen p ro fesör ku ru lu âzalarının yü re kle rin e elhân, kafalarına idrâ k nasip et, nasip eyle Y a ra b b iii... Güya insanlık ve dem okrasi, ve fem inizm icabatından olarak, haddizatında b ir koca b u lm a k için M ülkiye'ye gelmiş ve bugüne kadar b ir enayi tavlayamamıs veya tavladığı süper eneyiyi elinden ka çır mış kızlarım ızı islâhınefis yahut bu garibana izaleyi bekâreti resm iyye nasip eyle Y arabbii.. nenin huzurunu kaçıran, tüiiabı b irb irin e düşüren, only fo r lady de b irb iriy le öpüşen, ke n d ile rin i b ü l bül zannedip baykuş gibi ötüşen bu m astor kızları Şahaneye sokm ayalım , g iriş im tih a n la rın d a onları sade bilgiden değil, güzellikten de im tih a n eyleyelim g ö re v le ri" konulu ta k rirle rin d e n nâşi terbiyesi bo zulan sübyan tülla b ın ın daha fazla .gözlerinin, yüz le rin in açılmasına mâni ol Y arabbii... Bu akşamki partide ve baloda kuvvetle m uhte mel olan rezalet ve günahları şim diden a ffe ttiğ in i yem in et yem in eyle Yarabbii... İlâhi Y a ra b b ii... İlâhi Y a ra b b iii... b iiü ... İlâhi Yarab- Mâzide, hal ve atide, yerin yedi kat dibinden yedi kat üstüne ve şim al, cenup, şark, garp cihetle rinden olm ak üzere za it ve nakıs m ütenahilerle dahi ihata edemiyeceğimiz, ve sıkıştıkça başvurduğumuz İlâhi Y a ra b b iiii... Sen Şubei Tellakiyunu meslek hayatlarında ağa ların şerrinden, Şubei Tahsildaranı hilebaz tüccarın d e fte r tu tm a d a ki m ağrifetinden, Şubeyi Züppeyunu çöm ezlik devrelerinde heyeti sefiranı ecnebiyenin kazığını yemekten em in et, emin eyle Y a ra b b iii... Böyle fa rk lı vazifatı ilk fırs a tta edeceğini yem in eyle Y a ra b b iii... bizlere tem in Ve şol babta o lm ak üzere ceplerinin lik it ve na k it, ve m em leketin âlî m enfaatleri uğruna Şubeyi A liyu n u seçen tü llâ b için T ahsildar ku lla rın için Daireyi U m uru Devlette, teşekkülâtı İktisadî devlet te, vü bankalarda ve diğer müessesatı resmiyyede vü diğer müessesatı hususiyyede m ü fe ttiş lik , uz m anlık m isü llû bol maaşlı bol sükseli m evkilere b i ran evvel geçmeleri için intihabı m em urinden veya hut dadiğer m evaki-bi m ühim m eden amca, dayı, ai le dostu g ib i, M ülkiyeli, ağbi g ibi tanıdıklardan to r p ille re acele rast g e tir Y a ra b b iii... Sen Tahsiidaran için uzm anlık, m ü fe ttiş lik pibi inhisar ?'\asatı h.’ ’::::' m es'uliyetli işte gönüllü olarak Y arabb iii... yardım ına hazırız M astor kızları mektebe seçen, Şahaneye sokan Münasebet-i Beşeriyeci M ıhçıoğlu Cemalle onun test m akinesini bozarak acele H ukuk Fakültesine nakleyle Y a ra b b iii... Tem izlikten yana Ankara Belediyesinden tak dirnam e alan, nefis kokusu ile miğde bulandıran, M antar Ahmet m üda vim le rin in daha fazla kazıklan masına göz yum m a Y arabbii... Z ürra Hocası Reşat'ın, Ş e hircilikten Fehmi Ya vuz'un ve Hiçşaşmaz M azhar'ın yaptığı yo kla m a la r da imzamızı ta k lit edebilecek k a b iliye tte b ir mele ği yoklam alarda namı hesabımıza İnekhanede hâ zır b u lu n d u r Y arabbii.. Bu te k lifim iz i kabul eyle Y arabbii... Bundan sonra Büroca yapılacak olan yoklam a ların, sınıf kapılarında değil, Y usuf'un küçük Em irgânında veyahut kantinlerde, sütunluda yapılmasını te k lif ediyoruz, kabul eyle Y a ra b b iii... Banklarda günah işleyen tü llâ b ku lla rın affı m ağfiretine mazhar eyle Y a ra b b ii.. varsa S ütunlu salondaki bankların d ile gelmesi için, K ütüpat Hüseyin Efendi m isü llû onlara da b ire r çe ne İhsan eyleyüp, ora m ü d a vim le rin in sırla rın ı fâş kendilerini rezil eyle Y a ra b b iii... Hâssaten re is ilk ü tta p Hüseyin Efendinin d ik ta tö r pozlarından İb ra h im Yasa'nın "A ile n in b iy o lo jik — Öyle değil mi beyciğim . KRAL TARIK ıım ıııııım iH iiH iH iıın ııııım ıım ııııiH iım ııım ıiiiıııın ıın ım ım ıın H iiM iııım ııın ııın n ııı« « Kıf)Sl> İhsan eyle Y a ra b b iiii... Kezâllk hidem atı vataniye ayaklarına yatarak Şubeyi İdareyunu seçen tü llâ b ı kaym akam lıktan he men sonra um um m ü d ü rlü k , v a lilik , hiç olmazsa se n a tö rlü k b il'û m u m rütbeyi muazzamayı âciien ihsanu müyesser eyle Y a ra b b iii... B unlar gibi um uru devlette m evkii m üstahkem lerde görm eyi nasip eyle Y a ra b b iii... Kâzara Mehm et Can m isüllû h im m e tli vü gayre tlü le rin e rast gelirsen bu ku lla rın ı e lli dava ile sürgünlere yo lla yıp sürüm sürüm süründürm eğe ça lışan ağadan bakanların şerrinden de sen ko ru Ya ra b b iii... Ve yine mem leket hizm etinin m em alik-i ecnebîyede de daha iy i ifa- edilebileceğine inanm ak gibi yüksek gayeleri ile Şubeyi Siyasiyuna duhul eyleyen züppe tüllaba da buradan neş'et e ttik le rin d e acele Vaşington, Roma, Paris gibi havası suyu bol yerler de b ire r k â tip lik nasip eyle Y arabbii... O nları Kongo gibi çöllerde süründürm e Y arab b ii... Vü bunun içinde onları bakan, g ib i, müsteşar, başkâtip gibi m ühim zevata damat olabilm eyi na sip eyle Y a ra b b iii... Ve Mekteb-i M ü lkiye tülla b ın ın kâffesine nasıl sa ele g e çird ikle ri makama göre tezekten olmayan lojm an, sabit b ir mekân, m em aliki ecnebiyyede bîr hanım, vü evleviyetle bilhassa hepsine kız oğlan kız, eli yüzü düzgün, z a rif, vü lâ tif, vü a fif, hasna vü müstesna, vü esma güler yüzlü, ta tlı d illi, vü sadık; vü vefakâr, vü İta a tkâ r, vü cefakâr, ev işlerinden an la r, hanım hanım cık, çıtı p ıtı, mahumah, güzel mi 35 güzel, narin m i n a rin , teru taze mem lekete aslan gi bi tosunlar yetiştirecek olan hasılı velkelâm modern zevceler ihsan eyle Y a ra b b iii... Aşk ile şevk ile b ir daha sesleniyoruz. zevceler ihsanı müyesser eyle y a ra b b iiii Güzel P irim iz Veli hazretleri aşkına Y a ra b b iiii... Bizim kızların hayatı m eslekleri için b ir şey de m iyorum Y arabbii... Nasıl olsa sen onları her zaman d ö rt ayak üstüne düşürürsün Y a ra b b iii... Bizlere mesayi hayatımızda zevkine bıraktığım ız h u ri m isü llû beler nasip eyle Y arabbii... ta r ifi senin ulu sekreterler, k â ti Tellâk kulla rın a da g ittik le ri yerlerde hocanım, ebanım, hemşire hanım gibi m aiyeti zarifandan b o l ca tem in eyle Y a ra b b iii... İnek Bayramında yaptığım ız s u lu lu kla rı sen te kra r affeyle Y a ra b b iii... Atacağımız b ilu m u m ayaklarda bizi m uvaffak eyle Y a ra b b ii. Y alnız ben kulunu mezun olm adan önce eeelli Olcayı işletm e kürsüsüne asistan yapma Y a ra b b iii... Kız T e kn ik li ve Dil T a rih li kızlara en sam im î h is le rim izi hediyye eyledik şu anda vasıl eyle Ya rab biii.... Ey ulu la rın ulusu yüce T anrım sen tü llâ b ı Ha ziran im tihanında sürm enaj olm a kta n , aktedron ve prob la m in yu tm a kta n , tan yeri ağırıncaya dek tek sir otlam aktan, üssümizan to rp ilin e toslam aktan beri kıl Y a ra b b iii... Sen Aydın ve Yalçın kuluna ya sınıfta te ksir ya da teksirlerde ta h rir k a b iliy e ti nasip eyle Y a ra b b ii.. Veyahut da tü lla b ın kafasını muhafaza b u yu r Ya rabbii... A çık o tu ru m la rd a şevke gelen bu kuluna 1956-senesini h a tırla tıp teskin eyle Y a ra b b iii... — Kumarda kaybeden, aşkta kazanır. DÎKDİS " METİN GE’ Geride kalan tü lla b ın fa h iri siyasî ta rihte n is tik b a lin i, tahtabaşlarında Hiçşaşmaz M azhar'ın şer rinden izzeti nefsini, Abadanus N e rm in'in test ve k ita p listelerinden asabatını muhafaza buyur Ya ra b b iii.... İlâhi Y arabbii... İlâhi Y arabbii... Hocalarımıza adalet, üssümizan vo piyango im tih a n la rı usulüne atalet nasip eyle Y a ra b b iii.. Dört senelik hayatını çiley haneyi inekhanede geçiren İnek L â tif kuluna da in tim i, Süreyyayı geç tik , b ir ke rre cik olsun, Kızılay, Çankaya tara fla rın ı re n k li sinema gibi orta halli yerleri göstermeyi nâsip eyle Y arabbii.. Sen her şeyin m u tla k sahibi ulu Tanrım , D ertlilere deva, borçlulara eda, hastalara şifa, ve b ilcü m le tüllabı şahaneye mezuniyeti veda et m elerini nasip eyle Y ara b b iii.... Sen dua eden âciz ku lla rın d a n duahan, âmin diyen hıyaran, ve âmin demeyen tım aranın niyaz larını kabul et, kabul eyle Y a ra b b iii... Mekteb-i M ü lkiye 'yi Şahanenin eski duahan ve m evlidhanlarından Madrabaz Ertan'a ha kikî tara fından b ir interpol ajanlığı, Lâz Sami'ye Lazistan mebusluğu ihsan et, nasip eyle Y arabbii... Ben bu yıİki duahan Ak Şemsettin! sâni, İm a mı âzam, Teşkilât Ceyhan'ın c!a günahlarını affı m ağfiret eyle, ona da günlünden ne koparsa ver Y a ra b b iii... Bu ocağın daha nice seneler tütm esini, vatana hayırlı aydınlar ye tiştirm e sin i nâsip eyle Y arabbii.. Sadakkallahilazim . Ve Mekteb-i M ü lk iy e 'y i Şahanenin asırdide şu belerinden gelip geçmiş eslaf için el Fatiha.. Ceyhan MUMCU — .. . . , , güzel nişan son sınıfta yapılır. ATILLA ....................... . Herkü) gibi kuvvetli, Kocero gi;:i cîsmir yumruklu 36 1 Zuppeyun CD arabalarla Şahane'ye girdi ve... B iraz F rik ik ver de vakit geçirelim . Mekteb-i M ülkiye-i Şahanenin sınıf-ı iptidaisine yeni intisap eden lü llâ b ta n b iris i, kıdem li tüllâbdan b irin in ağzından “ F r ik ik " kelim esini işitm iş. İşitm iş ama sözün manasınının ne demek olduğunu anlaya mamış. Kendi aklınca " F r ik ik " i kızların erkeklere ikra m e ttiğ i, eğlence kabilinden çerez v.s. zannet m iş. Buna rağmen kelim eyi şim diye kadar hiç iş it <:> j-oiogia $ . rtu k a zik a tiit mu? M a liyu n 'u n inek kızlarından Şenay yakışıklı mezun b ir ağabeyimize k a rik a tü rü n ü ya p tırd ıkta n sonra Festival K om itesinin cefakâr Başkanı Erkan'a gider ve son derece sam im î b ir ifade ile şu ricada b u lu n u r: — A lbüm e, resim yerine k a rik a tü rü m ü koyar sanız çok m e m n u a o lu ru m . N O T : K a rik a tü rü n resimden daha güzel olduğu b i lirk iş i tarafından onaylanm ıştır. mediği için onun nazik b ir hitap ve mukaddeme de olabileceğini sanmış. Bu sebeple de sınıf-ı iptidaiye ilk oturduğu gün yanına gelen kıza "L ü tfe n biraz fr ik ik verin de eğlenelim, hoca gelene k a d a r! " de miş... Z a le b elerden (Jn ciler "İk tis a d î problem insanların acıkmış o lm a s ıd ır." Önder Başacar Dese M a tlu p ( imalâ.t Hes.) Tuğay Yücel "Ben dem in 1. sın ıf talebesi gibi k o n u ştu m ." Emre Kongar "H ocam siz dersi anlatın biz h a tırla rız ." Serpil Ertan "H e r nişanlanışımda m u h itim i g e n işle tiyo ru m ." Neşe Kutlu "R a ka m la r üzerinde durm ayı ru m ." lüzumsuz addediyo Denetim Kurulu Başkanı Kel Özcan "E rkeğin aptalı aptal o lu r ama, kızın aptalı ç e k ilm i y o r." Orkestra Sinan • - • •37 miyelim. Kendisi unuttuğu için biz de hatırlatmak istemiyoruz.. Ama baba sonradan da bu tip hikâyelere uzak tan yakından karıştı. Ne varki bu hi kâyeleri de öyle bir daha su yüzüne çıkarmadı... Kendisi ile birlikte hikâ yeleri de Mektebi Mülkiyeden el ayak çekti. Şimdi, kendisinin gazeteci oldu ğunu biliyoruz ama hangi gazetede çalıştığını tahkik etmek kolay olmadı... Kazgancılar, bunu tesbit için b ir dedektif kiraladılar, izini bulur sak size de bildireceğiz. 557 HÜSEYİN BORAN — 435 ERDOĞAN GÜRGEN — İd a r i Ş iib c — 1935 yılında Bursanın İznik kasa basında tozlar arasında dünyaya ge len bu büyük baba, toz toprak içincbn kendisini qüçlükle kurtarabildik ten sonra, dişini tırnağına takıp bura lara kadar geldi.. Buralara, yani Mek tebi Mülkiyeye geliş tarihini kendisi de bilmediği gibi, bütün jeolojik ve arkeolojik araştırmalara rağmen Kazgancılar da bulamadı. inek bayramında, ineği gezdir meye ve diploma töreninde el öptürmeye de pek hevesli görünen büyük baba'nın Şapkasına "palavracı" yaz dılar ama, kendisini tanıyanlar, bu nun uygun düşmediğini, babanın pa lavra ile yakından uzaktan ilişiği bu lunmadığını söylüyorlar.. Büyük babanın, Mülkiyede kay bolmasının hikâyesini burada söyle33 İd a ri Ş u b e — Mckteb-i Mülkiyenin en emek tarı. H er dekan değişmesi ile bir sınıf geçme imkânına sahip, imamlık taslağı borazan Izmirde Kel-PapikAndon grubuna iltihak ederek malûm veçhile sabaha kadar "K ordon" yap tı ve sahuru pavyonlarda içkiyle ya parak, sabahına oruç tutmaya niyet etti. Ankaraya dönüşünde de farkına varmış, orucu sarhoş tutuyordum, değil mi di',« saf saf soruyordu. 640 ERDEM ÖZŞAHİN — M ali Ş u b e — Texasın Turgutlu kasabasında bir hilkat garibesi meydana geldiğin de sene 1938 idi. Doğar doğmaz ilk iş olarak silâha sarılmıştır, kendisinin en süratli silâh çeken adam olduğunu tanımıyan yoktur. Mülkiye camiasın da vadiler aslanı diye tanınır. Sene-i iptida-ide ben sad« vis ki içen adamın deyip b ir bardak viski içtikten sonra Cebeci Köprülerinde IV. Napolyon'luğunu ilân etmiş ve şe yim nerede diye bağırmıştır. Evli olup 12 velede sahip olmak istediğini Prof.lara varıncaya kadar anlatmıştır. Kendisine M ARLON unvanı ka dim dostu Keramettin ve Laz Ertuğrul tarafından verilmişse de diğer Marlonlar ile hiçbir alâkası olmayıp nevi şahsına münhasırdır iktibas edile mez. 694 ÜNSAL OSKAY — İd a rî Ş u b e — 1939 Şubatında Urfa'a'a sabahın karanlığında "Viva sosyal adalet" d i ye zırlıyar ,ık dünyaya gelen, karasmar -megola-manyak ve ütopist Oskay isfemi',«rek doğumu ile H itler'i galevana getirdi ve I I Dünya harbinin çıkmasına yolaçtı. Kara Maske, Fantoma, Parc'ayanlar külliyat ı ile qelişen ebedi zevki Onu "Bozkurilar diriliyor, ölüyor" vs. ye ilenişse de Ortaokul I de "Sefil ler"! okuyup kendine entelektüel bir yön vermeye başlamıştır. Umutlarla qc;:.'ici Şahanede sını fı iptidaide iken Ycıtakhanelerde İn cil ve Tevrat okuyor diye dönülmeye kalkışılmış, c'orhal tarikat değiştirip halk şairleri ile temas kurmuş ve Bek taşi nefesleri söylemeye başlamış+ır. Unsa!, Şahanedeyken seyyar sa tıcılık, jigololuk, garsonluk, depo bekçiliği, g a r-'^ c i ''•’maklığı yapmış ve sonunda evlenmiştir. "Cheaper by dozen" ve "salıdan sonra çarşamba, evvel pazarlesi" ilkelerine sık’ sıkıya bağlıdır. diyeceği yerde "seyahat ya resulalla'n" demesidir. Haremine her yıl yeni cariyeler katması da "Hemşeh rilik fonu" sayesinde mümkün olmak tadır. Özcan Mülkiyea'e tatlı anlarını GÜNEŞ'li günlerde geçirdiğini söy ler. Sanat uğrunda kendini nice sı kıntılara sokup, şiir-tiyatro sinema ile uğraşmış, fakat kendinden başka ancak K AZG AN 'ın haberi olmuştur. Kızlara ciddî ayaklar atmaktan kaçınan Kel, "flö rte eyvallah ama, evlenmeye pas" demekle tanınmıştır. Kel, diyenlere yüksek tepelerde ağa ca rastlar mısınız diye cevap vermek te. son seçimlerden sonra iktidardan düştüğünü yüzüne vuranlara Sofia Lorenin kocası Carlo Ponti'nin de başı kel olduğunu söyliyerek kendini savunmaktadır. Hüseyin Rahmi, J. London, Bach \e Pir Sultan A bdal’ ı ve daha nice lerin ¡sever ama hatırlamıyor. El'an iki kız babası olan Unsal Idariyun'un en zevzek gevezesi, ilmi sahtekarı ve ukalasıdır. 768 KERAMETTİN KOKSAL İtilir i Ş ttb c —- 23 Sene evvel porlokal ağaçla rının altında bir çingene tarafından bulunarak evlât edinildiği rivayei olunur. Kalbini parça parça edip "G ü l den" basılıp geçilmiyen bir yer ol duğu halcb, sübyan kızlara ayak a t mak üzere satmıştır. Sabık ve sakıt olduğundan beri hesap işleriyle uğraşmamak üzere mali şubeli bir hatun ile evlenmemeğe yemin etmiştir. Kadim dostu, kumar dostu, aşk dostu Interpol Ertandan ayrılamayan, iptida-i veletlerine ağabeylik ayak ları atıp doğru yola saptıran bu az gın oğlan, Şahanenin anasını ağlatıp pabucunu eline vermiştir. Mezun olup kaymakamlık yapmak istemediğinden babasına her sene sı nıf gececem diye kazık atan, cemi yetteki ayaklan ile çamurlara batan bu maskara kızlar hamisi nihayet "Sevinç" içinde adam olmağa karar vermiştir. 776 ALTA N ORBAY — M ali Ş u b e — Bir leylek tararından dünyaya bırakıldığı bilinmekle berahsr tarihi ni Altan Tufanla Oktay Batur bile öğrenememişlerdir. Bu 20 yıllık pro fesyonel öğrenci kendini, ünlü bir <nir, modern bir ressam, kabiliyetli bir virtiyoz, canavar bir basketçi, usta bir kesici sanır. Gerçekte bugüne r'ok hiçbir işin sonunu getirememiş tir. Ağız armonikasından uta kadar bütün müzik aletleriyle oynayıp, so nunda kemanda karar kılmıssa da yay çekmekten ve kendi bestelerini çal maktan ileri gidememiştir. Herzaman anlaşılamamaktan şikâyetçidir. Dün yada şiir ve bestelerini sabırla din'eyen, tek kişi, sociır büyükannesinin qeçenlerde ölümü üzerine bu nitelik lere sahip bir kız aradığı söyleniyor. Son günlerde yayınlanan 14-11 yaşın daki çocukların şiirlerinin bulunduğu "Gene Şair'»îr A ntolojisine" M İN İK ünvanından yararlanarak katıldığı an laşılmıştır. Bir zamanların en büyük basketbol takımlarından Günes^por da Mülkiyeli M illi Uğurla birlikte oynadığını söyleyerek övünürse de yapılan tarihi araştırmada bu isimde bir takıma rastlanmadığı gibi Uğur da "Böyle bir şey hatırlamıyorum" demektedir. Mavi dünyasında Zeynebi ile yaşayan uydurduğu hikâyelere birsüre sonra kendi de inanan, herşey olayım derken hiçbirşey olamayan Keçiörenin bu M İN İK ¡»sisinin şaha neye ne zaman girdiği ve ne zaman çıkacağı bilinmemektedir. 823 Ö Z C A N AŞÇIOĞLU — M ail Ş u b e — Özcan Şahanede lakabı en bol hasineklerden biridir. Özcan Kel’dir ve Mülkiyenin yakın tarihinde Kıil Dursun ve kel Meteden sonra gelen başlıca kellerdendir. Özcan, harem ağasıdır çünkü kurduğu modern hare me Mülkiye dışından üyeler girmekto ve dış gezide bu haremle birlikte se yahat etmektedir. Özcan, Tuzcuoğlu'dur çünkü aynı isimdeki nakliyat fir masına nazire olarak kendisine teslim edilen kızları rtfdelemeden getirip götürmekte başarı kazanmıştır. Öz can, dansör'dür zira yaptığı ça ça'larla her'osin ağzını bir karış açıkta bırakır. Özcan Avrupa gezisinde deniz tarafından tutulmuş ve beraberinde getirdiği Conk’ların nimetinden baş kaları istifade etmiştir. Özcan'ın sık sık seyahat etmesinin sebebi, doğar ken ebesinin "şefaat ya resululah" 824 ÜSTÜN GÜVEN — M atl Ş u b e — H er nekadar 1942 yılında Bursada doğduğu söylenirse de Şaha neye başlarken ayıp olmasın diye yaşının bir kac sene büyütüldüğü yalcın arkadaşlarınca malumdur. Bursanın suyu ve havasının te siriyle akça pakça bir oğlan olarak büyüdü. İlk ve orta tahsilini üstün bir başarıyla Bursada bitiren Üstün "a l tın çocuk” lakabını aldı. Mektebi şa haneye gelince güzel sanatlara me rak saldı. Bu arada eski dershanelerin altın çocuğu şimdi futbol sahalarının, "ruh" masallarının altın çocuğu ol du. Bursa mahfe! argosunun Ankara baş bayiidir. 831 İBRAHİM USTA — M ali Ş u b e — Lazistanın Tirebolu eyaletinde, deniz kenarında, bebek haliyle ham silere lâzca öğretirken bulunmuştur. Ama no zaman doğduğu Feslizade Kâmil Efendinin tuttuğu nüfus kayıt larından tespit edilemsmiştir. 39 Siirfe öğretmen olarak sürgünümsü bir gidişinin olması kendisine Kürdistanı ilk defa fetheden lâz un vanını kazandırdığı inancındadır. Şa hanede Lâz Ibo adı ile de anılan bu arkadaşımız lâzcayı bilmediğini isbat edebilmişse de türkç.syi Tahsin Beçir Baltadan lâz şivesiyle daha iyi konu şur. Derste Aydın Yalçının; gece forumunda dayı Çetin Vardarın başbelâsı kesilmiştir. . Salon sosyalisti geçinir ve bazı larınca Robert Ov/en olduğu iddia edilir. Fakat aslında merkantilizmi sa vunduğunun farkında olmayacak ka dar saflığı vardır. Birinci ve ikinci sınıflarda mezun siyasî Tuncerle zamanlarının bir kıs mını gece kulüplerinde geçirdiği il gili yerlerden öğrenilmiştir. Kafasının çölleşmesini üçüncü sınıfta farkeden bu hızlı lâz çocuğu hemen, bir kapi talist kızını şaşırtıp "milyoner da madı" oluvermiş ve "sadık nişanlı" sıfatına hak kazanmıştır. 837 NEJAT ALTAN TUFAN Dünyaya geldiğinde ebeye çim dik atarak et süt fıstık ve piliç getirilrrosini istemiştir. M imar olmak is terken tahsildar olmuş ve mimarlık zevkini nazari iktisat ve dış ticaret derslerinde bol bol şekil çizmekle gi dermiştir. Feci bir sarılık hastalığına tutularak Kim Novak'ın her nişanla nışında komaya girmiş, fakat Avrupa dönüşü "sarının adı esmerin tadı" d i ye sayıklamaya başlamıştır. Bu arada kısa boylu, kısa saçlı, uzun akıllı bîr liseli kıza gönül verdiyse do kızı gör düğünde ona açılacak cesareti bula mamış, cesaretlendiğinde de kızı bu lamadığından bu hale düşmüştür. En çok sevdiği oyun saklanbaçtır. Altan Orbayla samimiyeti arttırdıktan son ra sınıfta kalmış, bir dilekçe ile Fet hi Çelikbaşa başvurarak 24 saatin an cak uyku ve gezrrısye yettiğini, ders çalışabilmek için günün 48 saate çı karılmasını istemiştir. "Sen varsm düşümde anılarda, Mutluluğum senin yanında" sarkısını ağzından düşürme diğine bakılırsa bu gidişle Tufanın yolu ya mezarlıkta ya belediyeden geçecektir. Sınıfındaki kızlara ayak alıp İni tııramayınca. bozuntuya vormomoyo çalışmış ve onları kazoan sivosi ol makla ieltdif olnıişlir. Son oü.'iıtvdo "yar bana bir o\ lenme m odel" deyimini V'krarlıyarak işi hacıvat çelebiliğe dökmiişlür. Kel Andoıı - Papik - Bodik grubunun üçüncü şahsiyetidir. Yeşil qö;:lii, saıı saçlı, uzun boylu bir kız olsun da kim olursa olsun, celıoıınomo bilo gidoriın demekledir. Kılçılığı ile ün salmı^lır. En çok kullandığı söz "aşık olan ada mın dilini ı-;şck arısı ısırır"dır. la r > .IİM i:.-:i,;| -.,,1,1 ıııo .*ı\ t ' l i ı v ı n o V ı ı k*’! "OO ip lI.İ.IIM II.İo ö l ü r ü b o ; . m ' iio l o !•: !. ÎI.IIII.I, u m . ı r 'ı l. ı l' O Î İM İ. lk III Iı i, . I - M İ J \,' ls - \ lo . •< . . ı . . ; . ; , , Jr'lt ı, ' . ı ı ■ ..u ı'.ıl V O o . 'ın o , k î . ' . ı ı - . il, ılım im V ii lı. ık t * lııı: ; . t iı. S o n m iiiI l o s l i v . ı l i n J o ” |îı>ıı; k o l kol S ü liiın a n , i s l i y o r o n b iiy ü k ıoi*. o lııı.ık p ,ir .ıl.ır ı .ıl.ır.ıt. \ o l*iiliiıı ı.ı k i l ' l o ı i ı ı ı k .ıl •î.'Mlllt» » ı'II. |,l\ o ı Iı'1 u n * « ı k l . l l . ı r . l l İ l i. ılı . 111 • 11 . ıllı.'ıallı i * l o . ¡I pirini-,-¡il. 076 T Ü L A Y C IlY Ü C i: 856 SÜLEYMAN TUNABOYLU H icri 1353 senesinin Şaban ayında Tuna’nın kıyıcığında doğdu ğunu iddia etmekte ise de bugüne kadar bu iddiasını ispat edecek tek şahit dahi bulamamıştır. Dindar bir aileye mensup olmasına rağmen şim diye kadar iki defa camiye uğrayabil miş ve kilise',« de, -ibadet esnasın da papazın kızını ayarfmaya çalış masından ötürü ebediyen kovuldu ğundan- ancak ve ancak üç defa g i debilmiştir. Halen yürürken sağa sola yalpa yapması, yürümesini geç öğrenmesi Dolap kilitlerini tek eliyle açan, paltosunu alırken askıyı yere indiren Herkül Tülay geçen seneki dış gezi de kamarada epey tahribat yapmış tır. Mamafih b j hadise kolVsktif gay retlerle örtbas edilmiştir. Denizcilik Bankasının tazminat talebini nazara alarak sakın kimseye söylemeyin. ideal bir ev hanımı olmaya nam zet Tülay'a hayalta sonsuz başarılar dileriz. 877 SAKİR BAKAN — Mali Ş u b e — "Yaş değil, hayatta çok şey ya şamak önemlidir, öylesine yaşadım ki bugün ölsem hayata doyamadım d i ye üzülmem" prensibiyle hareket e t tiğ i için 3. sınıfta kendini kumar ve D. T. C. Fakültesi kızlarının cazibe sine kaptıran, nihayet son sınıfa ge çince kumarı yorucu ve zararlı gör düğünü ileri sürerek aldığı bursu ra kıya meze yapıp içen ve -Azizim, şu son dört ayda içmediğim günlerin sayısı 15 i aşmıyor 'diyerek böbür lenen bekar şakir sınır şehirlerinin bi rinden birinde annesinden çok babası nın feryadıyla dünyaya gelmiştir. Bahar geldiği için Ankara'dan baharı olmayan bir yere kaçmayı dü şünür ve sebebini '"Aşık olmaktan korkuyorum" sözüyle ifade ederse de hiç bir kızın kendisini sevecek kadar rısvksiz olmıyacağını düşünerek ra hatlar. 899 NEVİN TOKUR (Nazlı) — M ali Ş u b e — 854 YALÇIN ŞENDUR — İd a ri Ş u b e — Mali şubedeki adaşı gibi Şıendur da sümbülgillerdendir, Erzincan zelzetasi sırasında dünyaya ayak basmış ve Şahaneye gelene dek akraba kız ları yanında staj yapmıştır. Sihirbaz lığı ve falcılığı ile tanınmıştır. Ayak atmak için bunu vasıla olarak kulla nır. Kudurmuş ineklerdendir. Cemiyetçi nizamcı ve ümmetçidir, içişleri bakanının huzuruna bir haftalık saka lı ve paltosu ile girecek kadar saf tı r. 40 ne affedilmekle ise de asıl sebebi muvazenesinin sık Sık bozulup öde neksizlikten bakım ve tam ir edilememesindendir. Mülkiycyi kazanınca Maliye Ba kanı payesini kazandığını zanrcdip aylarca kendisini "müstakbel Maliye Bakanı tanıtma saflığında bulunmuş Doğum gününü kendi kendinden bilo devlet sırrı gibi saklarsa da Kazgan muhabirleri nüfus dairelerinde vaptıkları ciddi araştırmalar sonunda 1940 yılı civarlarında dünyaya şeref lendirdiğini anlamışlardır. Doğduğu cnin dünyaya gelme den önce fik ini sormadılar diye he yecanla etrafında toplananlara ve ebesine "hayır" diyo karşılık vermişlir. Bu kelime Nevinin hâla en çek küll-j-.Jığı sözcüklerden biridir. Büyü!: titizlikle ve hj-io-iiycHo dost, iyi bir arkadaştır. Ağzında bakla ıslanmadığı gibi gizli bağları keşıeimekte bilhassa ihtisas sahibidir. mağazalarının fiya t kontrollerinde EJcabir Tur.caya hocalık eder. Her işe burnunu sokan Teşkiiâfın bile henüz tesbil ısdemediği meçhul bir kişiden qe!en mektuplarla bir ge ce evel rüyalarını görecek kadar merguidür. Birsen eskiden beri siyasi şu beye davet letselergirmeyeceğini söy ler. Bekâr iki ağabeysini evlendir mek için uğraşan Birsen’e hanım kız larımızın yardımcı olacağını umarız. Henüz hiçbir kadın berberi ile tanışmadığını, saçlarının ondülesinin Allah vergisi olduğunu söy'er. Gizli solisttir. Emeli fen sahası olmasına rağ men nasılsa Mülkiye’ye girmiştir. 915 TUN CAY Ü NAL (Ekâbir) ilkokulda çok beğendiği müzik hocasını ve öğrettiklerini henüz unutamamışhr. — 910 GÖKSEL ÜNLÜ — A /rt/i Şube — Nüfus kağıdına göre 1937 li. ta nıştığı kızlar tarafından 1942 li b ili nen Göksel Ünlü doğarken tv/ist yan maya başlamış ve ağzından çıkan ilk cümle 'hani bana pist" olmuştur. Ö n ce ebesine, sonra her önüne gelene eşik olmuş, 3 parçalı bir kalbe sahip olarak çeşitli durum vaziyetlerini ida re etmiştir. Bu parçalarda" biri A masya’da, diğeri Dil Tarih'te diğeri de Şahanededir. Bir vuo'um bira ile masaların üzerinde yürümeye başlıyan "o beni bir bahar akşamı terked :o g itti" şarkısını mırıldanan, hiç bir kovboy filmini kaçırmi'an Gök1;'?!, en boaondiği kızı şu matematik fo r mülle ifade eder: Kumral + Esmer + Kızıl + Sarışın. Güzel qiyinişi ile dikkati çe!ısn Ünlü, UPIM'deki mallan Mü!k:ye’vc taşıdığında. İtalya'da tüketim malları kıtlığı haberleri yayılmıştır. Sen gezi de her şeye rağmen, eğlenmeyi ba şarmıştır. 9!8 ASLAN NURİ GÜNDÜZ — M illi Şube — Mektebimizin kellerinden olan bu arkadaşımız doğuştan nişanlıdır. En bariz vasfı hocalara iyi yalaklık raf çocuk güze! sesli ihsan’a ağabeylik yapmasıdır. En çok ''yok yaa " der. Aysel Tanju’nun filimlerine gilmekten büyük zevk duyar. Kübik Recai’ye çöpçatanlık yaptığı söylenir. Sınıf-ı ipdidatnin kızlarına baba pozları i'»ı görünmek.en büyük zevk duyar. Na ci'nin baş belâsıdır. Sınıf-ı iptidai de iken, iktisattan 10 aldıktan sonra Ricardo'nun torunu olduğunu idia etmeye başladı. O kadar palavracıdır ki, bir aldığı im ti hanlarda on geleceğine dair N'nin qidiş geliş ücretini ödemeğe bahse girdiği olur. Kelliq:nci">n fazla şikâ yetçi değildir. Nişanlandığı zaman peruka takmış sonradan kel olduğu anlaşılınca, nişanlısının kendisini yal nız bırakmaması için doktor olup kelliöi ile mücadele etmeğe karar ver miş. Tıbbıyoye alınmayınca her nasıl sa fakültemize girmiştir. Başında üç te! saçı kaldığı halde, saçının yeniden biteceği hayali ile yaşar. Dolabında bilumum kellik ilâçları bulunur. İrsen bağlı olduğu babasına zihnen de bağ lıdır (tüccar ruhludur.) M ail Ş u b e — 1940 yılı Temmuz ayının yıldız lı bir günüydü. Kayrorili pastırma cıların pastırma mevsimine hazırlan dıkları ogün Kayseri güzeli Ekâbir Tuncay dünyaya geldi. Ve gelir gel mez ebesine tatlı tatlı gülümsedi. Kendi ifadesine göre daha dört aylıkken d ili çözülmüş ve annesine kendisini sinamaya götürmesini söy lemiş. Henüz d ö rt yaşında bir bebek ken gönlünü Bolu beyi'nin oğluna — İd a ri Ş u b e — kaptırdığı rivayeti halk arasında do 1940 yılında Antalyanın Aksu laşır. bucağında ağzı dikili olarak dünyaya Kazgan'ın Teşkilat gibi ciddi yo nelr’ i'-.tir. Sultaniyi bu vaziyette b iti rumcuları Mülkiye'nin gülümseme rip, bir tesadüf eseri Şahaneye g ird i sini en iyibeceren bu ekabir hatunun ğinde ağzını dikişleri patlamış ve pa Fakülte içinde ve dışında yapılan bü tavatsızca almanca nutuklar atmaya tün ciddi teklifleri reddedişinin so başlamıştır. Kendisinin bunun tama rumluluğunu Tuncay'ın d ö rt yaşınaaymen aksine olarak daha annesinin ken gönlünü çalan Bolu Ormanlarının karnında iken almanca kelimeler mırıl* Kralına yüklemektedir. dandiği ve doğardoğmaz Nazi nutuk Uyanışı, giyinişi ve komşuları yü ları attığı rivayet edilmekte ise d>3 zünden Festival Komitesinin ittifak bu husus güvenilir kaynaklardan alı la aldığı kararla ekabirliğe hak kazan nan malûmatla yalanlanmıştır. mıştır. Kooperatifte uzun müddet tüllaba kazık atmak görevini deruhte eden bu adam ayni zamanda Gıcık Şükrü ile birlikte adı peçen yerde kız alıkoymak maharetini d« göstermiş bulunmaktadır. 919 HAŞAN PAKİR Her nasılsa son sınıfa Haziranda geçebilip yaz stajına katılmış ve staj sırasında mahareti sayesinde baştan çıkardığı kaymakam ile birlikte g itti ği bir pavyonda çıkan kavga esna sında masa altına kaçmak suretiyle cesaretini, kahramanlığını,!!! ve dolayısiyle örnek bir kaymakam olacağı nı ispat etmiştir. Allah muvaffak eylesin! 925 BİRSEN ERDAŞ — M ali Ş u b e — Yakın zamana kadar kır saçlı olarak tanınan Birsen sanki sihirli bir decinek değmişçesine parlak kumral saçlara sahip olmuştur, idealindeki erkeğe bir ömür boyunca rastlayamayacağından endiv? eden ufaklık Birsen her girdiği işte oldukça . . . .; yapmasına, Ayşe’ nin başına çoraplar örmesine rağmen yine de candan bir Kayserili olmasına rağmen çev resindeki herkese dolandırılacak ka dar cömerttir. İmtahanlara son anda yetişir, Şubat imtahanları çekilişinde hâzır Ingiliz' diye anılır 41 Şahanenin cümle hassas tüllabının gönüllerini tatlı tebessümleriyle feshetmiştir. Son sınıfın en bol gülen ve en çabuk ağlayan kızlarındandır. Mezun olunca Nazlı Nevinle birlikte Ankara Belediyesi Fiat Kont rol Müfettişliği yapmağa karar ver mişlerdir. 952 M A H M U T TEZCAN — İd a r i Ş u b e — Dünyada ayağına gelen şöhreti tepen insan bulunmaz diyeceksiniz ama, 4 idari şubenin sessiz, mahcuo ve sakın çocuğu Mahmut, bunu, bütün saflıklarını kullanarak ispat etmiştir. Mahmut için bütün terslikler 1958 de başlamıştır. Konservatuvara gireceği ne bariton sesli bir çocuğumuz yan lışlıkla Mülkiyeye girmiştir. Radyo sanatkârı jürisinde yapılan bir ses müsabakasında birinci olduğu halde Mülkiye'de gayet sessiz ve sakin yıllar geçirmiştir. Fakültenin en hanım ve qüzel kızlarından birine gönlünü kap tırıp, onu görünce sararıp solduğu ve 30 M art 1963 günü tesadüfen ko nuştuğu halde yine erkekliğine leke sürmiyerek sakin kalmayı tercih et miştir. Güzel sesi ve kuvetli müzik bilgisine rağmen Radyoevinde açılan ses sanatkârlığı imtihanına Mülkiyeye devam ettiğinden girememesi diğer bir tezatlık cephesini teşkil eder. Fa kültede bulunduğu yıllar zarfında sessizlik ve sakinliğinden haklı olarak ''M ırıltı" ünvanını kazanmıştır. Şöhreti, sırf rahatsız edilmekten hoşlanmadığı için red ettiğini söyle yen Mahmut, sosyal ilimlere karşı de rin sevgisinden dolayı Sosyoloğ ve şehirci olmak hülyaları içersindedir. 960 A VN İ ELYORGUN — İd a rî Ş u b e — geçenlerde bu hasretini biraz olsun qidermek için doğduğu evin önün den midye kabukları getirtm iştir. Okulda mübalağası ile pireyi deve yapması ile meşhur dur. inci qibi bir yazıya sahip olan Günselinin defter leri, kapışanın elinde kalır. Mali Şu benin inek hatunlarından olan bu son derece te rtip li kızımız bilhassa Şubatta dersleri birkaç kere bitirmez se rahat edemez. Fakat kendisi Ekim de geçmeyi tercih ettiğini söyler ve bu sözünde de durmuştur. Maliye Ba. kanlığındaki yeri şimdiden hazır olan Günseliye işinde ve hayatta başarı lar dileriz. 975 H A M İ ARITÜRK İd a r î Ş u b e — idari Şube tüllabı içinde kelliğe namzet olanların başında gelir. Nev şehir'de macera filmlerindeki kadar heyecanlı bir aşk hayatı yaşadığını söylerken öğünür. Charles Dickens'e taş çıkartacak kadar dalqındır. Her gününün yarısını Yenimahalle'de geçirir. — Dünyaya çözlerini açtığı Yalovayı bir türlü unutamıyan Günseli 42 985 ERKAN ERSİL — M al! Şu b e Doğum yeri münakaşalıdır. A i lesi Çorumda doğduğunu söylerse de, kafa kâğıdında Nevşehir olarak yazılıdır. 1940 yılı baharında dünya ya ayak atmıştır, idareciliği de bu ilk ayakla başlamıştır, idarecilik kabili yetine rağmen Mali Şubece girmiştir. Üniversiteye girişte Ziraat Fa kültesine kabul edilmesine rağmen ru hundaki ineklik diğerleri gibi onu da Mülkiye’yo itmiştir. Diklik qöstermesine rağmen, yu muşak meyilleri do vardır. A ta bin meyi severse de, pek beceremez ni tekim Festival yürüyüşünde atı ürküt müş ve Pal Bülent'in yere yıkılması na sebep olmuştur. iç gezide, iki gece kordon'da sabahlamış, pavyonda arkadaşları tarafından kucakta taşınarak çıkar tılmıştır. Bir akşam üstü nişanlısı zan nettiği kızın koluna qirmiş, kel kafa sında ayakkabı topuğundan iz kalmış tır. 977 ERTUĞRUL ALİŞAN 1940 yılında Ankara'da doğdu ğunu idda ederse de su katılmadık bir lazdır. Kendine laz güzeli denil mesinden hoşlanır. Mülkiye'de en popüler adamlar 1939 senesinin altı Mayısında te- dan biri olmakla öğünür ve bu iddia sadüfen dünyaya gelip, elma müstahsında haklı olduğunu göstermek için silliği sahasında ihtisas yaptı, faali Spor sekreterliğinle yamanmıştır. Her yet sahası ise Konya Ereğlisi idi. önüne gelene " bugün partiye g id i yorum, dün gece bardaydım " de Liseyi bitirdikten sonra dinlen mekten zevk duyar. Kendisi al ya mek ihtiyacını hissetti. Böylece ilk onak olduğu için, bu yıl alyanaklı kızlar kul öğrencilerine yol gösterir pozla la flö rt etmeve başlamış fakat Kolej rına girdi Mekteb-i MülkiyeyecV; te sularının cezibesire dayanamıyarak sadüfen girip fonksiyon sahibi olmak soluğu safı sübyan arasında almış fa için çalışmalara başladı. Fakat ders kat şansı yaver gitmiyerek sonunda lere çok az devam etmekle beraber Teoman Senai’nin haremine başvur son derslere hiç girmemek de prenmuş ve hüsnü kabul görmüştür. sip'erinin başında gelirdi. Zira yemek kuyruğunda beklemeye tahammül Bütün hayatının kız gırgırlarıy edemezdi. Ayrıca erken yatmasını da la geçmesile öğünür. Fakat bu yüz sever, qece yarılarına kadar hep dü den başına belâlar gelmiş, hatta bir şünürdü. defasında Hukukta dayak bile ye miştir. 972 GÜNSELİ GÖ NEN Ç M ali Ş u b e Aşkı cinsel arzuların tatmini sa yar ve herhangi bir kızın elini tutup qerisini hayalinde tamamlıyarak teo risini doğrular. Laz Ertuğrul bu yıl ailcsi’niıı nazarında "doktora” yap maktadır. Bu kesif faaliyet arasında proplamin yardımı ib ders çalışır ve yıllık problamin istihlaki akıllara durgun luk verecek bir seviyeye varmıştır. Becerikli değilse de her çeşit ev işi, marangozluk, boyacılık, soba cılık, muslukculukı teksircilik, tiya tro culuk gibi basit işleri yaptığı görül müştür. Sanatını ilerletmek için tam ir hane açacağı söylenir. Kızlarla meşgul olmamasına rağ men lendisi ile meşgul olanlar vardır. Fakültede ilk yıl muhasebe kursu açmış, 3. yıl teksirlerle uğraşmış, son ra Kübik Recaiye devretmiş,son sı nıfta da inek Festivalini idare etmiş tir. Şahitler huzurunda yapılan ta r tıda 5 kilo verdiği tesbit edilmiştir. İdareciliği hâlâ devam etmektedir. Şu satırlar yazılırkende Baba Önder ile Tavşan Gök'ü Ayı Aydın'ı maktadır. ara 1001 GÜNDÜZ İLTER — Mali Şu b e — izmirin Keldavcz köyünde dün yayı şereflendirmiş iik sözü "tasvip etmiyorum’ 1 olmuştur. Kendisine senatör denilmesini isteyen Gündüz "hatırla sevqiiim" şarkısı i'o yanındakilerin canını sık makla ün kazanmıştır. Ancak ciddi ayaklar atmakla cinsi lalifanı tavla yan, emanete hıyanet ettiğ i söylenen, bir iki muhasebe problemi çözmek le Facit olduğunu sanan Gündüz, kendi halinde sessiz sedasız bir inek tir. 1009 ABDÜLKERİM OSM AN Yağmurlu bir günde Kıbrıs'ın Avtepe köyünde sakallı bir yavru dünyaya getirildi. Yakışıklı olmasına rağmen Yeşİlada'da attığı ayakları dikten sonra saçını kaybetmesine rağ men çok şeyler kazandı. Bunların ara sında Yüksek A dalet Divanında yap1ığı tarihi tanıklık, Ünüversiteler ara sı atletizim yarışmalarında başarısı ve Pina pong şampiyonasında ikinciliği r ’ ce d i'e b 'iir. Kei clmaîir.3 rağmen cinsi la tif üzerindeki etkisi olumludur. Yalnız bııişin Y urila yürümiyccoğini anlıyarak, hareket serbestisi olan alanları seçmektedir. Am ili hayatla bugünü kadar on fazla üzen, ping pong şampiyonasın da, şampiyonluğu sırf rakibinin gür saçlı olduğundan dolayı kaybettiği şeklinde çıkarılan söylentidir. — S iya si Ştıbe — Milâttan önce tevellüt eden Ba ba Önder Papaz okulunda katı bir ei.itim almış ve büâ'.are açılması çcs cüç olmuştur. Askerlikten ve liseden olacağı kıdemlerle doğrudan ikinci kâiip olacağını ileri sürer. Bülün po tansiyelini müstakbel eşine saklayan bu askerliğini yapmış "Babn", kı/k.ırdeşi Damo de Sionda olduğu halde bu nimetten hiç bir fayda elde edorrvsmiştir. Ortanın solunda olduğunu söyiiyen Baba Önder, aynı zamanda m illiyetçidir. Sefahat hayatına ara 1050 ÖMER ERŞAN AKBEL — S iya si Ş u b e — Ömer, namı diğeri ile Jan Pol Kelmondo doğar doğmaz "müstakil Kürt Cumhuriyeti" başbakanı olaca ğını ilân etm iştir. Kendisi hem siya set, hem letafet-i cinsiyy.9 üzerinde ihtisas yapar. Fakat her ikisinde de bugüne kadar dikiş tutturamamıştır. Istanbulda Dame de Sion önünde uzun boylu ayak atarken, kısa boylu vali F. K. G. tarafından enselenerek belinden su alınmıştır. Ona sorarsanın Şahanede kendisinden daha zam para (Palavra duymasın) yoktur ama Kelömerin faaliyetinin domestiko'oji'den öteye gitmediği anlaşılmakta dır. Başbakan olduğu zaman ilk işi nin sosyalistleri temizlemek olacağı nı söyiiyen Kürt Ömer, daha şimdi den iktidar ilâçları almaktadır. tutturamayınca soluğu Şahane'de al dı. Fakat Kıbrıs'taki ayaklarında yüz de yüz başarısızlığa uğradığı söylene mez. Kıbrıs Palikarya okulunda kendi sine sonradan "sümbül" lakabının ta kılmasına yolaçacak olan stajına baş ladı. Tipik sakalı, mütebessim çehre si ve kendine özel metotları ile bir çok ayaklar alan bu masum "Yeşilada mahsulü" haremindeki cariyelerin boykot ilân etmesi üzerine te melli 'sümbül" olmuştur. sıra da olsa dalan bu Kıdemli Üsteğ meni daldığı bataktan çıkarmak kolak olmuyor. Nitekim Karavanda Aysel Tanjuyu seyrederken üç kişi ta rafından zor zaptedilmiş, Pariste Pigalle streap teasecilerini 24 saat devamlı olarak .■y>yretmesine rağmen uykusu gelmemiş ve ancak temizlik saatinde polis marifetiyle salondan çıkarılmış olduğu rivayet edilir. Evlilik hakkındaki tecrübesi trende oynadığı ip oyunudur, ispanyada bile iş tutamıyan Baba Önderin meşru ve gayri meşru hiç bir çocuğu yoktur. 1052 H İL L BERKEM — Her şeyî rağmen, Kerim kibar davranışları ve sempati toplayıcı ni telikleri ile hıbrıs hâriciyesinde yükse lecektir. 1011 A M İL RIZA "Sümbül" gibi Kıbrıs'tan ithal etitğiıniz bu saçı gür sesi kalın tığ gibi ince delikanlı bando mızıka ile dünyaya geldi. Anasının hamileliğin de gaipten akordeon sesleri duyduğu rivayet edilir. Amil, Türkiye'ye gel 1051 ÖNDER ÖZAR Belli başlı faaliyet sahaları twistoloji, partiloji vo olobüsolojidir. Onur Ö yrrcn'e "g e rici" demekten ve Baba Öndere takılmaktan zevk alır. Son zamanlarda giriştiği bir Ku ğu macerası da yarıda kalmıştır. M ali Ş u b e — Seneler önceki ağabeylerimiz kendisinden modern Kleopatra diye bahsederlerdi İlk sene son sınıfta, bu lunan ablasının elinden tutarak Şaha neye gelip gitmiş, fakat bu arada bazı ayaklara mani olamamıştır. N ite kim, iki samimi arkadaşın kendisine kesilip arka arkaya evlenme teklif etmeleri ile tereddüde düşmüş vo pek samimi iki arkadaş olan taliple rin haklarından birbirleri lehine fera gat etmesi üzerine evbnmek felâke tinden kurtulmuştur. İyi haber alan bîr kaynak, taliplerin feragat sebep lerinin aslında 390 TL. tutarındaki 43 maaşlarının müstakbel eşlerinin parföm, giyim vesair tuvalet ihtiyacını karşıiıyomıyacağı kanaatine varmala rından i'ori qeldiğini öğrenmiştir. Hiiâl'in babasının da kocamış ineklerden olduğunu bilen bazı he vesliler ananeyi bozmamak düşüncesile modern klopatramıza ayak atmışlar sa da, tutturamamışlardır. Hilâl uzun boyu, siyah gözleri le Şahane'nn en eksantriik tiplerinden biridir. 1053 ÇETİN ÇULHAO ĞLU — M alî Ş u b e — 1941 yılında Beypazarında doğ du. Birinci sınıfta iken müzminderecede inek olduğu halde; sonradan kendini müziğe, içkiye ve temizliğe vero'i. Günlük hayatının üçte birini ğini tescil ettirdiğinde Mülkiyeye iik sıralarda girivermiştir. Devre arkadaşları arasında en erken nişan lanan, Mülkiye:'«:? en devamlı mek tup alıp mektup yazan ve te n le rd e tenzilat kalkıncaya kadar 3. mevki tahta kuşetini sık sık işgal eden ar kadaşımızdır. Derece tutturması bazı ineklerce istanbula sık sık gidip ora da çalıştığı (!) şeklinde yorumlan maktadır. harcamasına rağmen saçını kirpilikten kurtaramadı. En büyük meşguli yetini meşhur aynasını eline alarak qözünün altında çıkan kıllarla müca dele etmesdiir. Bir hayli asabi olma Ç ektirip aldığı bazı alâkasız re simleri sonra damping fiyatına satı şındaki rasyonel tutum anlaşılamamış tır. Yüzüğünün biraz bol olması bazan kendisini müşkül durumlara sok maktaysa da pek yakında evlenerek bu mahzurun önüne en kestirme yol dan geçeceği sanılmaktadır. 1058 Y A H Y A AKYÜZ Imâm-ı Azam — id a ri Ş u b e — 1941 yılı aralık ayında Çanakkalenin Yenice kazasının Hamdibey na hiyesinde mütevazi bir evin, renk renk kilim döşeli, raflarına kışlık kar puzlar dizilmiş, tavanına altın kavun lar asılmış, tütün kokan bir odasında doğdu. Anrnsi, onun 3-4 yaşlarında iken ak kuzulardan farkı olmadığını, kuzuları pek sevdiğini söyler. ilkokulu ve Ortaokulu Biga'da bi tirdikten sonra 1959 da İstanbul Er kek Lisesinden mezun oldu ve Mül kiyeye girdi. kantinde senfonik müzik dinleyerek, üçte birini temizlik gayesiyle lavobada, geriye kalan kısmımda Konak'ta kafa çekmekle geçirir. 1962 yılbaşın da içtiği içkilerin tesiriyle komaya qirmiştir. Temizliği için günde yüz santilitre kolonya ile bir kalıp Puro sabunu sarf eder. Bu hususiyetlerin den dolayı Senfonik Ayyaş lakabını almıştır. 1056 ABDULLAH SARIKAYA — M ali Ş u b e — Davud Bin Abdullah Bursa lis»îsini pekiyi derece ile bitirerek inekli- Akyüz, tatlı sözlü ve qüleryüzlülüğü ile bütün arkadaşlarının sevaisini kazanmıştır. Lisanlara karşı çok ilgi duyar: Fransızca, Arapça. Farsça bilir. Kürt çe ders do almıştır. İdarî şube kendi sine haklı olarak "Şube-i idâriyûnumuzun yedi dilden ayaklı lugâtı" demektedir. H attâ öyle ki, siyasî şu beliler dahi onun lisan bilqisine hay retler edip "Diksiyoner Yahya" diye kendisine iltifa t etmektedirler. Bu ayaklı lugât diyor ki: "Lisan çalışmaktan başka, ençok zevk aldı ğım iki şeyden biri, Allahın emirlerine âcizane ita a t etmektir. O'nun emir leri ne güzel emirler, onları tatbik etmek r<3 zevkli meşguliyettir! Diğer zevk aldığım şey seyahat etmek: Hak kâri'den r dirne'ye, Muğla’dan Sinop' a kadar görmediğim yer kalmadı, Türkiye’yi avucumun içi gibi biliyo rum. 1059 MÜNİR BELLEK — M(di Ş u b e — Çorum yaylalarının değerli mahsulatmdandır. Ana mektebini orada b itirip Şahaneye girmeyi başarabil di. O günlerde bıyıkları henüz terli yordu. Mülkiye ona birde sakal ka zandırdı ama tonlarca "Piio Cura" 4A sına rağmen olqunluğu elden bırak maz görünür K er sene inek bayra mından önce Kazgana diye birtakım zırvalar yapar, karikatürist geçinir, bu onun en büyük zevki imiş. Gele cekte bu sahada "ben sanat yapıyo rum üstadım" demesinden cümle tüllabın daha şimdiden komaya qirdiği zehabındadır. Mali şubenin bu kirpi saçlı ev lâdı Mekteb-i Miilkiysnin en yağcı ferdi olup girdiği her yer kesif bir yağ kokusuyla kaplanmaktadır. Son yapılan ilmi anketlere göre Münirin: Çorum Canavarı, Paçavra, Kirpi, Kıl cı, Yağcı, lâzımsız gibi isimleri oldu ğu anlaşılmıştır. 1060 RECAİ TURAN (KÜBİK) — M ali .Şube — Ispartanın şirin bir kasabasında talvaç dünyaya gözlerini açtı. Doğ duğu zaman ebesi küçük bir terazide bu kübik yavruyu tarttığında küçük dilini yuttu. Çünkü ağırlığından te razinin ibresi kırılmıştı. Bu kübîkin ilk ve son büyümesi oldu, yani biyolojik resesyon safhasına girdi ve kurtarıla madı. Şimdi bazıikdisadi kanunları uygulayıp bu safhayı atlatmak istiyor ama Keynss iktisadını sadece ezber lediği, hazmedemediği için muvaffak olamıyor. H er çeşit okulda tahsil e tti. Bo yunun küçük kafasının büyük olması sayesinde her abatta kitabı rahatça ezberliyor okulları başarı ile bitiriyor du. esas mesleği öğretmenliktir. Fa kat daha fazla birşey öğrenemediği- ni söyliyenlerin fikirlerine uyarak da ha öğnsncilik oyunu oynuyor. Çok tasarrufkardır. Ayda 27.5 lira kendisine çok gelir. Çıkardığı teksinlerden % I0 alır, buradan elde ettiği varidat ile takım elbise yaptı ğı söyleniyorsada bunu yalanlamakta dır. Muhasebe kursundan esaslı bir vade vurup Kübik bir Recora Opel almayı düşünür durur. 1075 A LA A D D İN ŞENEL iûoo lü L  'i İLEk İ İd a ri Ş u b e — — Bu hanım kızımız 1942 yılında Mevleviler diyarı Konyada dünyaya geldiği zaman anne ve babasından çok Atası Mevlânanm ruhu memnun oldu. Babası mavi bir kundağa sarıp doğru atası Mevlâna'ya götürdü. Türbesi etrafında üç kere döndürdü ve kulağına müzikle karışık olarak "E. Tülây” adını fısıldadı. O zamandan beri müziğe bayılır. H atta bir ara soprano olmayı bile düşündüyse de, za*-on bu haslete sahip olduğu için vakit kaybetmek istemedi. Bu arda spora merak sardı, fakat atası Mevlânâ Yunanlıları sevmediği için ruhu dişine tesir etmiş olacak ki, bilhassa qüccnirdi. Konya'nın eski oserlcri kenAtasının müzesini bir ziyareti sırasın da mimar olacağı yolunda bir ilham qelc!i. Ama sosyal düşünceleri qalip geldiği için mimar olmaktan vazgeç ti. Mülkiye'oin her sınıfında ön sıra da uslu uslu oturan, bütün kalbiyle BJK'yı tutan, en büyük zevki opera da bulan bu hanım kız. Mülkiye ta rihinde ilk defa bayan kaymakam ol maya hak kazanacaktır. 1070 ERDOĞAN ULUTAŞ — 1067 ONUR ÖYMEN — Siya si Ş u b e — Doğar doğmaz ortadan kaybo lup, ebeliğin devletleştirilmesi ve "halkın ayağına götürülmesi" için imza toplıyan Küçük Onur, kısa pan tolonunu çıkarıp uzun pantolon giy dikten beri iki şeyle meşguldur: sos yalizm ve aşk. Doktrinde bir hayli ih tilaflı ve münakaşalı olan bu iki husu sun bağdaştırılması için kızla gezer ken Onu daima sol tarafına alır. Bu yüzden vücudunun sol ciheti az c/îlişmiştir. Aşk hayatının yegâne zor ta rafının sebep olduğu boyun ağrıları olduğunu söyler. Gece ve gündüz dalgası ile aynı bankta oturan Onu ru miyop bir hademe demirbaş zan nedip, okulun demirbaş defterine ge çirmiştir. 2,5 defa aşık olmasına rağ men qreko romen metotlar kullanır. Askerliğini henüz yapmamış olmasına raömen, Şark hizmetini bihakkın yap mıştır. Onur Oymenin bariz nitelikle rinden daha doğrusu hastalıklarından biri de imza toplamaktır. Topladığı imzaların sayısını kendi de unutmuş tur. Onur, memleket meselelerinin serbest güreşle halledi!miyeceği kana atindedir ve o yüzden bu metodu tercih etmez. Fakat memleket mese lelerinden ne anladığı veya ne anlat mak istediğini çoğu zaman Baba Önder bile anlamaz. Malt Ş u b e — A dı: Zadegân Doğum yeri: Ankara Yıl: 1941 Kütüğü: Şabanözü/Çankırı Lise: Kurtuluş Lisesi/Ankara Aşk stajı: Kamp !7 Özelliği; Papyonla dünyaya gel mesi Sevdiği şarkı: Beni çoban yapsın lar kızların sürüsün,e İcatları: Yeni ayak atma metotları Ek görev: DTCF'de kapıcılık Görev: Yağ ve kıl ticareti Temennimiz: Bir an evvel everilmesi 1073 AYDIN GÜRKAN — M alî Ş u b e İd a ri Ş u b e — — Kütahyada karda kışta çırılçıp lak doğmuştur. Anarşist eğilimi ve yüzünün kızarıklığının bundan dolayı olduğu söylenir. Kızlara karşı keskin fikirleri vardır ve onları fırla t bulduk, ça kınar Futbol oynamaktan tutun da c'orste sual sormasına kadar her hareketi faulluo'ur. Arada hakeme yuf turduğu olur sa da "keskin sirke kü püne zarardır" prensibini yerine ge tirmekten geri kalmaz. Hem anarşist, hem sosyalist fikirlere ilgi gösterir, fakat ne anarşist, ne dn sosyalisttir o sadece Alaaddindir. Avrupa gezisin de herkes pavyonları dolaşırken, bi rinci hamur o t toplamakla vakit ge çirmiştir. 1080 N A C İ NACAR — M ali Ş ııb c — H icri 1352 yılının zilkalde ayı nın son günü Malatya da doğduğu söylenir. Ç ift dikişsiz Orta okulu ve liseyi bitirdikten sonra Şahane'ye gir di. Mülkiyeyi kazanma sırasının "tekeci'lerin çok kullandığı bir rakkam olduğu için övünür. Kaymakam ola caktı tahsildar oldu. B. B. ve C. C. nin filmlerine bayılır. Birinci sınıftan heri bir Fransız yıldızının Mülkiyede "negatifine abayı yaktığı söylenirsede yalandır. Kendisi halen fiilen ni şanlı hukuken boştur. Müstakbel ka yınpederi tarafından bulunması için peşine Mr. Tomson ile Mr. Steni tak tığı için Kurtuluş civarında pek sık görünmez. Kavaklıdere yolarında, kamp 17 de, ve festival komitesi başkanının müsadesi nisbetinde festival odasın da aşk yaptığı görülmüştür. Hatta bir defasında "A lone" kalmak için 3 Siyasi Şubede Prof.lar toplantısı yapmıştır. Kollejli ile arasının çok iyi olduğu müşahede edilmektedir; ayrı ca uzun vadeli sütrüktürel yatırımla ra giriştiği Prof. Üstünelin uzmanla rınca tesbit edilmiştri. — 1941 yılının sisli bir sabahı Elâzığ ufukları acaip çığlıklarla bulandı: "Savulun lan ben geliyorum".. Vebir tosuncuk (ayı) dünyaya gözlerini açarak belbel bakmaya başladı. Tıp kı b ir ayıya benzeyen bu garip mahluğa, babası belki ismine çeker d i yerek Aydın adını koydu. Aydın dağ ların serazat havası içinde tıpkı bir orman adamı gibi yetişti. Bir tarihte kazara Şahaneye giriverdi. Zaten onu bir parçada olsa insana benze ten bu hâdise oldu ve dağ çocuğu Aydın partiden partiye, çaydan çaya gezmeğe başladı. Ancak son zaman larda yaradılış icabı olarak eski gün leri özlediği, tekrar dağa çıkıp bun dan sonra ormanda yaşacağını söylü yorlar Tanrı yardımcısı olsun. S,on sınıf iç tetkik gezisinde Bogardları uyutup Kemerde "çaktırma dan" iki tek attığını söylemişse de kimseyi uyutamamıştır. Cemil Koç tarafından bir hafta mektepten uzak laştırma cezasına çarptırıldığı korku dan sütunluda frikikli bank aradığı söylenir. Gene "keskin" lik sıfatına hak kazandığını ispat etmek için Sınıf-ı iptidaiden br hatunu palavrala rıyla avutup teyzemin kızı diye yut turmaca oynadığı zaman kızın belâ lısından ilk postayı yiyince hatunu bedbaht «dip yedi gün, yedi gece ayyaş gezdiğini görenler olmuştur. Kübikistan Prensi Az Asil Recai ile Süper Sübanist Palavra Ham Kel Aslanın kadim dostudur. Kelden ye 45 diği kazıklar kırkı geçtiği için sayı sını unutmuştur. En çok sevdiği şarkı: "Bir yaz günü tanışmıştık"dır. En çok kullandığı kelime "Yok Yaa"dır. Mülkiyeyi bitirince hemen me deni durumunun tepdil-i hava ede ceğine kendiside 'bu gidişle" inanı yor. olan hususi rölosyonları amme efkârınca endişeyi muciptir. Bilumum or ganizasyon ve kombinezonları büyük bir maharetle dirayetle v»? vukufla idare eder. Baba Önder ile trendo oynadığı ip oyununu ve Palavra Bülentten işittiği açık fıkraları hayatı boyunca unutmıyacağı söylenebilir. 1085 H AŞAN YÜKSEL 1082 BEYHAN TÜRKAY İd a rî Ş u b e — — ........ Ve Allah Beyhan'ı yarat tı. Titrok, zayıf ve narin, baygın ba kışlı bir kızcağızdı. Artemis tapınağı nın girişinde elinde kendinden büyük çantası, kabartılmış saçları, avcı ba- 1941 yılında Ermenekte dünya ya atılmıştır. Konya lisesinin sıraları nı aşındırdığından tazminata mah kûm edilmiş, "hayatımı yalnız başı ma kazancağım" derken vadideki na sibini alamamıştır. Mekteb-i Mülkiyei şahaneye ge lişinden, orada okumasından ve niha yet çıkışından kimsenin haberi olma mıştır. Gel gelelim yediği naneler ağzında biber olmuş ve acısını çı karmak için Cebecide aşılmadığı kız kalmamıştır. Metresi 125 liradan aşağı kumaş giymiyen ''H acı” ünvanı ile maruf Haşan, tur atmada en tanınmış kişi dir. Gece sat 9 da yatmazsa yeme den, içmeden kesilmektedir. Baston olarak dayanacağı bir hatun aramak la meşguldür. Tanrı yardımcısı olsun. Amin. 1090 YENER ÜıNLÜER: kışları ile göründüğünde bile ıslık çaldı. heykeller (GORİL SHERİFFJ İd a rî Ş u b e — Siyasi şube giriş sınavında şiş mesine rağmen, iyi İngilizce bilir, idariyunun sümbülünden gelen evbnme teklifini büyük bir isabetle red detm iştir. Mezun ağabeylerimizden biri ile münasebetleri ahenklidir. Kol ye vt3 kemer meraklısıdır. Derslere devam etmemesine rağmen sayılı ineklerdendir. — 1941 yılının 9 Ağustosunda Erzurumda dünyaya acayip bir mahlûk olarak geldi. G oril veya insan olduğu hususunda, doktorlar arasındaki İlmî münakaşalar neticesinde, görilliğinin teciline ve insanlığının muvakkaten devamına ekseriyetle karar verildi. (Ayrıca, ceketli, kravatlı ve ayakka bılı olarak doğduğu da rivayet edil mektedir. 1083 A YLA ATAK S iy a s i Ş u b e — Elinde teksirlerle doğup, aynı gün hatim indirdiği için doğuştan Hafize lakabını kazanan Ayla, Şaha nede ihtisasını geliştirmiş ve "tape recorder" görevini bihakkın yaparak arkadaşlarının cankurtaran simidi ol muştur. İkinci sınıf Usul imtihanına gi rerken "ancak altı defa okuyabil miş" olmanın kederi ile hüngür hün gür ağlamıştır. Ayla Atak, Şahanede derse sadece kendi adına değil do bütün bir sınıf adına giren ve Yasa ve Nermin ve hafif dersler veren ho caların derslerinde sınıfı Züppeyunu tek başına temsil eden nadirattan bir teksirolog'dur. , Mümiaz Soysal'dan 10 alan fek iüllab olması dolayısiyle 9,5 alan Babo ö n d e r dolıil biilun iloriyytın koııdisine gıpta eder. Zaten, Mümtazla 46 Futbola çok meraklıdır, yüzünün kendini şişman gösterdiğinden şika yetçidir. Babası, Mahsar beyin eski tanıdıklarından olduğu halde sık sık derse kaldırır bundan iki yıldır sayın hocasına hiç bahsetmemiştir. Aklının ermediği tek ders inğilizcedir. inğilizce ödevlerini dalma arkadaşların dan kopya eder. Iıla ri Ş u b e — — lışmalarını sıkan Imre bu yıl haziran da mevzun olmak niyetindedir. Şahaneye girdiğindi; tüllâbın başına belâ kesildiğinden, ruh çağırılıp korkutularak imana getirildi. Dilenciye beş kâğıt sadaka ve rirken "Ayna çatlatan Atakan" ve "Poldi Halûk" tarafından görülen bu şahsa "E t" lâkabı takıldı. Birkaç sene sonra da disiplin ku rulu başkanlığına getirilen bu adam, Şahane'yi Teksas'a çevirdiğinden, "SHERİFF" payesini aldı. Kendisi idâri şubede bulunup, mezun olduğunda derhal vali olacak tır. 1093 İMRE ÇETİNERLER — M ali Şube. — Istonbulda dünyaya qcleıı !mrc onbeş yıllık tahsil hayatında ilk defa sınıfı iptidaide ü dorsloıı okiıno kalmıştır. (3un<.lan sonraki neneler ça 1094 İHSAN UĞURCAN — İdari Sttbr. — 1941 yılında Isparrada doğdu, Fakülteye geldiği ilk günden beri kooperatifte vazife aldı. Hatun kişiiere maliyeti altından kırtasiye sattı ğından bağlı olduğu müesseseyi if lasa sürükledi. Ayak atıpta yüz bu lamadığı bir hatunun hürmetine çikolata satışlarına başladı. Derslere ancak polis marifetiyle el ve ayakları bağlanarak getirilen İhsan, günde yarım kilo kabak çekirdeği yediğin den "Kabakçı " ismiyle çağrılır. 1096 ÖNDER BAŞACAR — M alî Ş u b e — Sene 194lı güneşli bir yaz sa bahı bir boğa yavrusu dünyaya geldi. O günden bu güne irileşti, mektebi Mülkiyenin irckleri arsında ağız bir boğa olarak karıştı. Ve hukuklu haki ki bir inekle de münasebetler kurdu. Fakat mabsef; bir gün azıp zavallı yı boynuzladı. Bütün ineklere dikkat ola: Azgın boğa başı boş dolaşmak tadır. 2098 BİRTEN KONURKAYA — M ali Ş u b e — Alyanslı'ların ilk halka'sıdır. Sı nıfta en çok tebeşir yutan, her derse girip hocanın ağzından n>5 çıkıyorsa yazan çıtkırıldım, masumluk timsali ve Siyasi şube’nin fermanına qöre erkek siııek görünce yolunu değiştiren "Frigo Birten posta ücretlerindeki zamlardan en çok yakınanlardan biri dir. En çok sevdiği şarkı, "asker ol dum piyadedir” . Komşu fakülte mezunu bir gen cin gönlünü çalan Birten Serpil'le birlikte spikerlik imtihanını kazanarak, Mülkiye'despiker enfasyonu yaratıl masına yol açmıştır. Mülkiye'den mi yoksa Hukuk'tan yana mı olduğu henüz anlaşılmamıştır. ¡100 İLKAY ÜNEL — M ali Ş u b e — ... Ve yerlerin göklerin büyük Tanrısı önce dünyayı kurdu. Ve herşeyi yerli yerine koydu. Ve dağları yükseltti ve nehirleri akıttı, denizleri doldurdu ve rüzgarın şiddetini fırtı naların şamatasını ve derelerin geve zeliğini aldı ve ateşin yakıcılığını ek ledi... Ve Allah İLKAY'ı yarattı. İlkay Ankarada doğdu büyüdü ama şöhreti dünyaya yayıldı.. Herkes çenesinden illallah diyordu. Anası Birten zarif görünüşü, mütezavi hali ve iyi giyinişi ve inek’liği ile te mayüz etmiştir. 1099 İHSAN KAR A M A N — M ali Ş u b e — Rum Pontüs imparatorluğunun son temsilcisi olan Karaman'dan İh san belirsiz bir tarihte Giresun’da dünyaya geldi. Fındık ve hamsi ile beslenen İhsan kısa zamanda lazu peltemsi konuşması ve serçe gibi bir yerde durmaması ile tanındı. Bu yüz den telaşe müdürü lakabına hak ka zandı. — S iya si Ş u b e — Tugay’ın sülâlesinde İngiliz kanı olduğu söylenir. İngiliz asaleti ve g i yişini tevarüs etmiştir. Doğduğu sıra da "oğlun futbolcu olsun” diyen b iri sinin talihsizliğine uğrıyarak. zamanla çimen sahaların en istikrarlı oyuncusu ve Milli formanın taşıyıcısı olmuştur. Hassas Zekiyi gördüğünde veba mik robuna yakalanmış gibi kaçar, gaz kelimesine karşı alerjisi vardır. Komşu fakültede imza isteyen hayranlan arasında ezilmekten zor kurtulmuş ve uzun müddet karşı cinsten uzak dur muştur. Kendisine ağır başlı süsü ver diğini belirttiğim iz’ bu genç futbolcu ve müstakbel hariciyeci Aylan the Mustafa’ nın bile yüzünü kızartan fık ralar anlatır. Bu arada yağcılık da yapar: Bayram ve seyranlarda elinde liste hocalara tebrik dağıtır ve canı sıkılmasına rağmen ilhan’cıkın ders lerini hiç kaçırmaz. 1109 YILDIRIM KARTAL nın bu biricik yavrusu ilk okulu ve liseyi başarı İle bitirdikten sonra ay ni parlak neticeyle Mülkiyeye girdi, işte o andan itibaren ufku genişle di. Günden güne artan bir hayran kitbsi kazandı. İlkay’ın en iyi tarafı işletiyorum zannederken işlemesidir. Öyle güzel işlerki, insan karşısındakini sevindir mek için mahsus yapıyor zanneder. Mamafih işletmesini de bilir hatta iptidaide iken Odun Prof. Pekeri bir kurmuştu, oğlan hâlâ işler. Kendine mahsus bir havası olan, tebessüm ederken yanağında gamze ler açan, saçlarını sık sık kabartan, yürüyüşü ile cümle cinsi latifanı çat latan, çene yarışında rakiplerini fe r sah fersah geride bırakan, IV Mali şubenin en tatlı ve sempatik kızların dan biri ve belki de başlıcasıdır. Zaman zaman annesini uykuday ken yüksek fesle anması Yurtta ha tırlanacak bir olay olarak kalacak tır. En büyük arzusu Giresun radyo suna ses sanatkârı olmaktır. 1101 TUGAY OZÇERİ Yakaladığı her frikiki değerlendi rir. iyi futbol oynamasına rağmen, rüzgârlı havalarda kulakları ysikenleştiğinden hareketine mani olur. Hariciye’ye girmesine tek sebep de Avru pa'da estetik ameliyat olabilmesidir. Şahanede ilk işi kızlara ayak a t mak oldu. N'den başlıyarak bir sürü hatunu baştan çıkardı, En son aya ğı gere N isimli bir hatuna doladı ama sarması boşa çıktı. Uzun tecrü belerden sonra aşkta da kaşarlanan Karamandan, İhsan, Semahat Ergökmen'den nasihat ve soluğu T.N.S. de aldı. Yeni düzenin kendisine iyi gel diğini söyleyen İhsan bir abonman al mayı düşünmektedir. hendis eniştemizle gayet iyi anlaştığı nı bildiğimizden kendisine ilerdeki ha yatı için mutluluk dileriz. Nişanlılar grubunun ele başısıdır. G ayet güzel giyinir. Renk ahengi ve dekorasyona meraklı olduğundan, ge lecekte evini ne şekilde süsliyeceği merak edilmektedir. Mavi ve penbe renkleri, kerestelerden de maun’u se ver. İlkay Şahaneye girişile adeta bir devrim yaratmış ve arkasından giren cinsi la tifi bol devreye rağmen sük sesinden bir şey kaybetmemiştir. Mü — İd a rî Ş u b e — 1941 senesinde Eğirdir kasaba sında, ailesi kız çocuk beklerken; 5. erkek çocuğu olarak dünyaya gelen ve lüzumsuz olarak vasıflandırılan bu kişi fakültenin en çocuksu kaymakam adayıdır. Tasarruftur. Bir ç ift ayakkabı yı 4 sene giymekle erişilmesi güç b ir rekor kırmıştır. En dikkatle ders dinlediği za manlar dahi hocalar uyuyor sana rak ikaz ederler. Çocuk göründügü için tenesseye girememiş, g ittiğ i berberde bi raz bekle çocuğum hitabına uğra mıştır. 1112 TU N C A Y OZANTÜRK — S iya si Ş u b e — iptidai tahsilini Sultani'de yapan Tuncay Şahaneye "çeşme" İakabı ile transfer edilmiştir. Şakadan pek hoşlanmıyan Tuncay bütün ısrarları na rağmen devaml olarak, "çeşme" likten kurtulamamış ve Siyasiyun'da bile yakasını bırakmıyan bu unvanı tevekkülle kabul etmek zorunda kal mıştır. Sınıfı iptidaiden beri sessiz ve kabız bir hali olan Türkozanın içinde 47 ki meseleyi aydınlığa çıkarmak kabil olmamışsa da, Hâriciyeye girdikten sonra diğer vaziyetlerin üzerine ışık serpileceği iyi haber alan kaynaklar ca istihbar edilmiştir. sakini Ruşendir galiba.. Seneler ona tesir etmez, haia 15 yaşında gibi gö rünür. Arkadaşlığı çok tatlıdır, ismet Nedimlr! ve Sarita Montiel'e hayran dır. Su dolgunca kızımız henüz gönül meseleleri için yaşının küçük olduğu na inanır. Yalnızlar şarkısını dilinden düşürmez. Güzellik aşığıdır. Gösterişsiz, boyu kadar iddialı, üç defa Fransa görmüş gizli işsiz Çeşme sınıf-ı nihaiyyede sık sık istanbula gelir gider olmuş ve bu ara da bol bol "hasta"lanmıştır. 1130 AT A K A N SOLMAZ: (A Y N A ÇATLATAN) 1114 A YLA ERTEPİNAR — — İd a n Ş u b e -- İdarî Şube'nin tereddütsüz en hanım ve en inek hatunudur. Bilinmiyen bir senenin Ağustos ayında Cu ma günü "tekbir sesleri" arasında dünyaya çoldi. Doğar doğmaz "hani benim «Ifabern” diyen Ayla, Siyasiyun'daki adaşı Hafize kadar inektir ve onunla iyi arkadaştır. Mülkiye'ye bekâr giren Ertepınar'ın bekâr çıka cağını söylemek mümkünse de bunun uzun süre devam etmiy#:ceği ileri sü rülebilir. Dış gezide can yeleklerinden bi risini yastığının altına saklaması onun korkaklığını göstermeye yeterlidir. Gözlerinin güzelliği ve konuşmasının yekr.-¡saklığı ile tüllabı kendine mest etmektedir. 1115 NURTAN ¡ÇAYDIN — Mali Ş u b e — Tatlı sesi (!) ve konuşma tarzı (!) makyajı (!) ve nişanlısı ile öğünen ve kendini Mülkiye'nin en güzel gözlü kı zı sanan Nurtan, bir Siyasi fosforun keşfi üzerine göze batmaya başlamış tır. '-A y yani şekerim" ifadssini te keli altına almıştır. Dalgınlığı özellik le Fosfor'un askens gitmesinden son ra fazlalaşmış ve otobüslerde biletçi lerden posta pulu isteyecek hale düş müştür. Şubat tatilinin büyük bir kısmını Erzincan’da geçirmiştir. Vak tinin çoğunu saç tuvaleti için "O nly for ladies" de c<3çiren Tannur Aydmiç'in en büyük emeli Diplomat eşi olup sağa sola caka satıp, Polinezyaya gitmektir. 1117 C A N D A N KÖYLÜOĞLU — M ali Ş u b e 1121 AYNUR SÜMER — M alî Ş u b e — FORUM’un 22-24 müzik, yayga — 1941 yılının 25 Temmuzunda İz mit'in Kandıra kazasında bir çinge ne çergisinde saçları muntazam ta ralı olarak dünyaya geldi. O gün Çingene'ler için büyük bir gündü. Zire çeribaşların n bir oğlu olmuştu. Eşek yarışları tertiplendi; kemanlar çigan melodiler çaldılar ve cümle çingene avratları süslenip püslenip göbek a t tılar. Şahane'ye "Pcldi Haiûk"la yapı şık olarak girip, "G o ril Yener"le dostluk kurmak süratiyle triyoyu ta mamlayıp, âlemi pembe görmeye başladı. Şahane'deki dört yılının noksan 1941 yılının soğuk bir kış gece sız iki yılı ayna karşısında süslenmek si dünyaya gelmiş ve Kirpik tanrısı le geçti. Bu yüzden nice filmler ka tarafından bol bahşiş almıştır. çırdı nice biletler yaktı. ilk, orta ve lise tahsillerini AnaŞahane’ nin civarındaki kahveha doludan Trakya'ya kadar uzınan en nelerin sabahları kapılarının açılması, der rastlanır bir güzergâh üzerinde aıceleri kapatılması ve tüllâba briç tamamlıyan, daha doğrusu tamamla öğretilmesi görevinin, "Tüzel amca” mak üzere olan Aynur, bir solukta ile birlikte ifa edilmesi de bu arka Yeni dünya'yı da boylamış ve Şahadaşa aittir. ne'ye elçi olmak hülyası ile gelmiş tir. Kendisi malî şubede bulunup, mezun olduğunda geyik olacaktır. Diploması enstitüsünün azizliğine kurban gidip Siyasi şube imtihanın O LC A Y GÖKER da şişen Aynur’un aşk hakkında kö — Mali Ş u b e — tümser olduğu ve gazetecileri sev mediği söylenmektedir. Yaşını ve doğum yerini devamlı Çaykovski'yi çok seven Aynur şekilde kendisine hatırlattığı için ka buna rağmen hiç bir konserde görül fa kağıdı ile arası lıiç hoş olmayan memiştir. Mizacı, otlayışı ineki'dir. gülme ihtiyacını dahi önceden aldı Ara sıra aklına takılan mısralar ve melodiler de olmasa hala koyduğum yerde otlıyacaktı. Aynur asil görünmek için ola“ ->«ı'i<ıWj bir çaba harcar ve tatlı yi? rüyüşü ile İlkay'ı biln bastırır. 1128 RUŞEN ŞUŞUT — içki içtiği zaman Tarsus canava rının torunu olduğunu hatırlayıp bıçak elinde sağa sola saldıran bu kaçık çocuk üzerinde, iki senedir yanlarında oturarak bizar ettiği güzel hanımların çok tesir etmesine rağmen ilkel bir yaratık olarak kalmış bir hamdır. Ah vahlarının iki senedir neden arttığı tesbit edilemediği gibi gene iki yıl dır kendisine "çarşaf düşmanı" den mesinin sebepleri anlaşılamamıştır. 48 ra acaip danslar ve dolap nakilleri mesul müdürüdür. "Mülkiyenin Nurteni" ile evlenmesine arkadaşları ma ni olmaktadırlar. Mitli Şuh.- Sessiz, sakin bir bebek, iki yeşil gözlerini koca koca açtı ve iç çekmıt;ye başladı. Doğduğuna pişman ol muştu, ama iş işten geçmişti çoktan, işte belli birkaç vasfı ve dünya görü şü ile Ruşen'imiz. Bir Haziran sabahı Tire'de doğdu ve 12 yaşında gurbete çıktı. İzmir kız lisesini başarı ile b itir di ve imtihana girdiği fakülte olan S. B. F. ye intisap ıstti. Pek seveme di, ama şu son iki senedir intibak edi yor galibi... Aynur - Günay - Ruşen üçlüsü herkesin dikkatini çeker. 27 Mayıs yurdunun bu üç sakininden en ğı prcn.'.in kararları ile sınırlı olarak tatmin eden oldukça fonksiyoner ve İhtilâlci bir kızdır. İÜ. Sınıfta çıktığı Avrupa gezisin de her meniVîkette kendi lisanı ile konuşarak Türkçenin beynelminel bir lisan olduğunu isbat etmiş vc Bey rut'ta kaldığı üç gecede üç otel de ğiştirerek bütün vaktini televizyonda kültür p rogramiarını takip etrrokle geçirmiştir. kapılarına gidiniz, imiihandan çıkanla ra "nasıl?" diyen, aldığı cevap " iy i" ise gözlerinin içi qülerek tebriklerini bildiren, "çuvalladık" diyenleri güzel sözierle avutmaya çalışan, avutama- Tahsildarın sayılı ineklerinden olduğu rivayet edilirse de kendisi bunu kabul etmeyip zekî olduğunu söyleyecek kadar hüsniyedir. En büvük zevki hocaları zor duruma bıra kacak sorular sormak ve iki ayak ü’zerîncV» zıplayarak sevincini beli et mektir. 4 9 + 1 e karşı allerjisi olan O l cay, son zamanlarda kadınlar hakkındaki malûm tekerlemeye kızarak saçlarını hiç bir erkeğin dahi rekabet edemiyeceği kadar kısaltmıştır. pat etmek isteyen genç ve sat bir oğ lan 7 aylık olduğuna bakmadan İstan bul'un Peknor köyünde dünyaya geli verdi. Onun dünyaya cplme:i tüm kitapların toplanıp bayram yapmala rına vesile oldu. İlkokul, ortaokul, li se ve üniversite kitaplarında sistem li bir çalışma ile el değmedik kitap bırakmama doktrinini kuran bu çalış kan olduğu kadar çapkın arkadaşı mız, Eskişehirde gözleri yaşlı bir ha tun kişiyi rk ip Ankarada nişan yüzü ğünü şık parlattığı bir hatun kişiye yamandı. Bakirin kitap bırakmamaktan başka tek hobby'si gelenekçi İngi liz toplumunu taklit ederek 5 o'clock Daha birinci sınıftan itibaren asistanlığı sevimli hale getirmek için asistan olmaya karar vermiştir. Mev lâ rahmet eyleye. 1135 ŞÜKRÜ HAKGÜDEN — M ali Şttbe — dıkları için hıçkırıklarla ağlayan bir kız göreceksiniz. Bu iyilik perisi Yücel'dir. 1942 yılında Ordu'da doğdu ilk Çocukluğunda psri kraliçesi ken seneler gayet sessiz olduğu halde disinden, çok kısa boylu olan kızı için ayrıldığı Malî Şube'de birdenbire de boy'unu istemiş ve Yücel tereddütsüz ğişti. Her bakımdan müdebbir bir razı olunca boyu böyle kısa kalmıştır. muhasebeci olmak gayesi ile seçildiği kooporatifte tatbik e ttiğ i prodüktivi 1137 ETHEM TÜRKER te ve rantabilite ratioları ile karışık bol, bol kazık attı. 1962 Mart'ında — M alî Şttbe — Bursaya yapılan gezide Neşe'sini bul du. Beraberce kurdukları monopol bu seneki İzmir gezisinde tekrar teessüs etti. Sınıfın Input - O utput tablosu olup en büyük hususiyeti kendisine ya pılan şakaları kaldıramamasıdır. 1136 YÜCEL IRGAT — Eğer onu tanımıyorsanız imtihan tea partilerini sabık sevgili ve haldeki nişanlısıyla Sıhhiyede buluşmak şek line çevirmesidir. 7 Nisan 1941 M illi Piyango gü nü doğarak ailesini en büyük ikrami ye çıkmış kadar sevinmek gafletine düşürmüştür. Doğum yeri Bandırma olup Ankarada büyümüştür. Babası Giresunlu, annesi Uzunköprülüdür. Babası Z iraat Bankasında Çalışırdı. Halen anrosi ve dayısıda aynı yer de çalışmaktadırlar. O da oradan burs almakta olup aynı kapıya kapı lanacağını şimdiden belli etmiştir. Derslerde en güzel notu kendisinin tuttuğunu iddia eder. Arkadaşları nın yazı ve konuşma yanlışlarını bul maya bayılır. Konuşmalarında espri unsurunun çok hakim olduğunu sanır. Dört yıldan beri Kartopu Metinle berahor, Yeşil Ürgüp ve Küçük Emirqânda poker ve pişti dersleri vere rek Tarık ve Emreyi sağmıştır(x) Zadegân Erdoğana bütün çirkin kızlara yüzverdiği için çok kızmaktadır. Spor totoda devamlı olarak 7 tutturmak la iftihar e'der. Haa.. Birde, geçen yıl Kolej'in >:n masum (!) kızına ayak a t mıştır. IV idarenin "Ç itlenbik" Ayşo'si bilinmeyen bir tarihte Brükselde dün yaya gözlerini açmış ve vatan hasre tiyle yanıp tutuşarak hemen doğdu ğu illeri terkeylemiştir. Ebeveyninin üstüne titre d iğ i bu hatunumuzun ide ali balerin olmaktı, fakat tali ideali olan sefirelik için Mülkiye'ye girmiş tir. Siyasi Şubeye girecek evsafta ol duğu halde sırf umumi kültürünü art tırmak kasdı mahsusu ile idariyyunun kalırını çekmektedir (!) Cahit Talaş ile aynı sınınfta dirsek çürüten an nesi ve babasından sonra ailenin 3. Mülkiyeli ferdi olmuştur. Kareyi ta mamlamak gayesinde olduklarından .Ayşe tuttuğu notları kardeşine sakla-, maktadır. (x) Tekzip edilmemek için açıklı yoruz: Kel Emre bahis konusu değil dir. 1141 MUZAFFER ECEMİŞ 1140 AYŞE BERKSEL KADIOĞLU — İd a ri Şttbe — Belli ıstmemeğe çalışır ama her sene Haziranda geçtiğine göre n o r mal üstü çalışkanlardandır. Hayalle rinin ülkesi olan isviçneye ulaşmasını candan dileriz. Bir ramazan ayının cuma saba hında Dünya'ya gelen bu arkadaşın 1138 TEZER Ö Ç A L hayatını ve meslek hakkındaki düşün — M ali Şıtb’i — M ali Ş u b e — celerini tâkip edecek olursak, durma 1941 Kasımının puslu bir günüy dan seyir değiştiren dalgalanmalar dü. Her haliyle aceleci olduğunu is tesbit edebiliriz: 49 • İlk okula doğum yeri olan ÇamarcJinda, O ria okulu Niğde'de, Li seyi Ankara Atatürk Lrosinde b itir miştir. silcisicir. Bir ara paraşütçü olmaya heveslenmiş, orada hocasına aşık olarak paraşütçü hatunenin ipleri boğazına dolanmıştır. Yap tığı (Rock an rolI) ler ile dans kralı olmuş, son senede kızlara para yetiştirmediği için işi arzuhalciğe dökmüştür. Yak tığı canlarla "kızların zalimi" ünvanını almıştır. Mülkiyede yediği n akden zor kurtulduğu için her hafta namaz kılıp tövbe - istiğfar etmektedir. Bor cuna düşkün, olup tiyatro ve sanat geceleri müdavimidir. Modern re sim yaptığı ahiaka mugayir resimlerle Mülkiyede ihtilâl yaratmıştır. Meslek konusundaki düşüncele rinin'sadece d ö rt senelik konjoklürüne bakacak olursak; Fakülteve gi rişinde siyasetin ideal bir meslek ¡1duğunu savunmuştur. 27 Mayıs ihti lali ürerine bu fikrinden vazgeçmiş, kaymakamlığın memlekete daha ya rarlı olacağına inanarak idari şube yi seçmiştir, staja gidip kaymakamla rın halini görünce bu fikrinden de ca yıp ve yegane kıymetyaratan meslek çiftçiliktir diyerek tarımda karar kıl mıştır. Fakat, Reşat A ktan’ın zirai iktisat dergisincb" zirai mahsullerin fia tı daima düşüktür" demesi üzeri ne düşünmeye başladığı ve son za manlarda ticari mesleklerden söz et tiğ i işletilmekte ve bu konuda dalga lanmaların henüz istikrar bulmadığı tahmin edilmektedir. AH M ET’ lere aşırı sempatisi vardır. AHM ET ismini duyunca önce heyecanlanır, sonra kızarır, daha son ra da keyifli keyifli güler. Yakınındaki erkek arkadaşlarına A hm et derokten hoşlanır. Ayla'nın arkadaşları üç kişi 147 G Ö K AYDINER lik bir komite kurup günlerce soruştur İd a rî Ş u b e — muş fakat bu Ahmet muamasını çöze memişlerdir. Son günlerde soruşturma 1941 yılında Adanada doğan komisyonu bütün ümidini gazeteler bu "çapkın delikanlı" hergün Ankara deki mesut ilânlara bağlamıştır. Kolejini dağıtır ve refakat memurlu Kimbilir bu nazik probtam belki ğu yapar. K. F. A rık’ın "'ovim li tav Ayla mezun olmadan çözülecektir. şanı" olan arkadaşımız, kolalı gömleği (KAZG AN davetiyesini peşinen ta bulunmadığından balo davetiyesi sa lep eder. tışlarını sekteye uğratmaktadır. Midi Şıtbe M ali Ş u b e — Şen, neşeli ama dalgın, arasıra üzqün herkes gibi, işte iki fırça ile Ayla'nın portresi. Haa. Unuttuk. Müthiş yalancıdır. Çok neşeliyim dediği za man mutlaka çok üzgündür. Çok gül düğü zaman mutlaka çok dertlidir. (Ne biçim kızmış yahu] 50 M idi Ş u b e — Tarafsız gözlemciler nazarında halkal anma şansı yüksek görülmeyen Gayrimenkul Tülay, bütün iahminle•i yanıltmış ve spor-tofo'cuları hayal kırıkltğ ma uğratmıştır. Alyanslıların en hızlısı olan bu hatun, Balin-Roof tan soluğu Almanyada almış ve c'orslere ancak ikinci sömestr devam ede bilmiştir. Bir kız arkadaşının yazdığı na göre, "cıvıl cıvıl olan güzel göz leri, bu seyahatten r,onra daha da parlamıştır." — — İd a ri Ş u b e — 8030 gün evvel Kırklarelinde dünyaya gelmiştir. Fakat kendisinin Kırşehirli olduğunu iddia edersede Kırrehirde de oturmamıştır. Hayatı nın büyük kısmı Ankarada geçmiştir. Mektebi Mülkiyede cemiyetçiliğe yeltenmiş ve seçimlere afişsiz g i rerek kaybetmiştir. Son sınıf iç gezi sinde İzmir barlarında Adanalı hacı ağa ayağına yatarak ısmarladığı bolü çabuk içmesin diye kadının rlin e ya pışmıştır. I 150 A YLA YARAŞKAN M ali Şube' — Alyanslıların çok sevdiği tonton b ir kızdır. Sık sık ağlar. Siyasi şube nin fermanına en fazla bozulan kızlar 1941 de C idde c'ı3 ciddi olarak dandır. Şahane'niıı on ineklerinc'ondir cıyakladı. Lise tahsilini Konyada yap ve iyi bir anne olacağı güvenilir kay tığından saçlarının kuraklık sebebi naklardan istihbar edilmiştir. ile büyümediğini söyler. "Maden olan arazide o t bilmez" sözünün pa I 159 TARIK KIRAÇ tentine sahiptir. — — Jüli’ye aşkiyle dillere destan ■olan, Mülkiyenin sayılı ineklerinden Parisli, 30 Kasım 1941 cb Pariste doğdu. Anne sütüyle yedi yaşına beslenen yavru inek bu yaştan itiba ren süt vermeye başladı. Hersene "hızlandıran prensibine göre verimini •arttırıp Mülkiyede en iyi çimenleri buldu. Fakat bu uzun sürmedi. İkinci sınıfta, Hukuklu Jüli adlı bir cinsi la tife vurularak yaralandı. Çimenleri bir numaralı ineklere terketti. His hayatı; Romantiktir. 1929 dünya buh ranına benzer "Jüli depresyonunu" hafif sarsıntıyla geçirmeye muvaffak olmuş fek insandır. Kesmediği M3 ke silmediği kız yoktur. Mülkiyede efen di olup, dışarıda canavar kesilen Pa risli teknik öğretm enli bir kızla iyi münasebetler kurmuştur. "MülkiyecVrs kızlar neden çabuk satılır - Jüliye •mektuplar" gibi eserleri vardır. — I 153 TÜLAY BATUÇ 1151 KEMALETTİN YILMAZKURT .1148 A . TUGAY YÜCEL — Aşk mektupları yazmada yenil mez üstat olan Kemaleitin 1965 se nesinde öleceğini bildiğinden ' Ya zık. dünya güneşsiz kalacak, Kızların yüzü gülmeyecek." demektedir. Fi tarihinde yalınayak Perise kadar koşmuş, Lüxemburg da bir hafta dinlenmesine rağmen yorgun luğunu alamamıştır. "8 devlet gör düm" diye hatıralarını anlatmaktan çenesi düşmüştür. Düşen çeneyi bul mak için O to - Stopla Türkiyevi do laşmış, fakat eli boş dönmüştür. İngi liz centilmenliğinin Türkiyedeki tem- Otobüsçülük yaptığı iddia edilirsede delillerle tesbit edilememiştir. Mülkiyede hiç bir kıza ayak atma mış ve hiç bir partiye gilmemiştir. iptidai bir kahvehane hayranıdır. Minder kavgasında dayak yrmekten kral olduğundan kurtulmuştur. 1162 OKTAY ERGÜL — M ali Şu ln ’ — Söylendiğine göre, bir Haziran günü Eskişehire Ankara armudu gibi düşmüş, Bolu kırları daha o günden ona türkü düzmeye başlamışlardır. Mülkiye'ye nereden girdiğini bilen yoktur. Bilinen husus, hatıralarını kamp I7'de ve inekhanenin en ücra köşelerinde muska gibi bir deftere gizlice yazdığıdır. Hemşehrisi Çıtak ve Birsini ukalalığı ile tedirgin eaen Oktay sonraları gözleri kedi misullu açılarak azmıştır. Halen sap olduğu anlaşılmaktadır. basitti. Bana yaklaşan her kızı bir portakal gibi soyup, iki haftada po sasını çıkarıp kenara atıyor ve hara' retle bir yenisini arıyordum. Mües sir usuldür yapabilirsiniz siz de yapın tavsiye ederim. Allahaısmarladık, beni siyah + siyalı = beyaz rumuzu ile hatırlarsı nız. Cariyem olmak isteyen kızların aynı rumuza müracaatları. 1167 BÜLENT Ç A K IM 1164 BEKİR TOKSOY Dans, vîks çay ve rakı partileri nin vazgeçilmez elamanı olan PAL Bülent Şahanc’de her yıl kavuncu ol 1939 da Erzurum’un Bar köyün manın ızdırabından ancak bu yolla de dünyaya gelişi 7 gün 7 gece da kurtulduğunu söyler. Üssü mizanın vul - zurna sesleri arasında kullanan devamlı kurbanlarından ve sfreap te bu kara yağız oğlan daha yürümesini ase kraliçe ve yıldızlarının devamlı öğrenmeden "Hançer Barını” oyna asalaklarındandır. mağa kalkışmış ve günümüze kadar fırsat buldukça bu maharetini defa Bir ara başıbozukluğu ailesinin larca göstermiştir. Bursa'ya gelişi başına dert olmuş ve başının bağlan ile iklim değişikliği yüzünden sakin ması gerektiği gibi sakat bir görüş hayatı alt üst olmuştur. Cinsi lâtife ten hareket edilerek apar topar ni karşı olan aşırı zaafı da bu sırada or şanlanmaya zorlanmıştır. Fakat bu g i taya çıkmış ve onlar yüzünden başına bi işlerde zorlanmadan katiyen hazetgelmedik belâ kalmamıştır! ideali kö miyeıı Palavra vü Zampara Bülent yüne kaymakam olmaktır. Davul sesli bir yolunu bulup hüriyetini seçmiş ve arkadaşımızın geceleri yatakhane oarfilerde dans e ttiğ i kızlara "keder de verdiği şahane konsere bakarak li aşık" pozlarında masal okuyarak, bu hususun saadetine mani olmasın onları uyutmuştur. dan korkulmaktadır. Dört yıllık Mül Malûm konulardaki faaliyetlerini kiye hayatında, hiçbir mülkiyeli hatu na ayak atmak teşebbüsünde bulun yüzdecoksen iskonto ile dinlemek ge maması dışardaki zamparalığından reken Bülent siyasiyuma girdikten vakit bulamamasiyla izah edilmekte sonra kendisine olan güveni artmış dir. Son günlerde nişanlandığını tesolarak daha fazla sululaşmaya ve dob it ettiğim iz bu arkadaşın "N e za mesfiklerle olan maceralarını rafa kal man Geleceksin-' şarkısını yaşlı göz dırarak Konservafuvar ve DTCF’de lerle dinlediği görülmektedir. "yakışıklı diplom at" pozları atmayı denemiştir. 1166 CEYHAN M UM CU Klasik müziği Beethoven'le Bach'ı — O tobiyografi— ayırt edemiyecek kadar bilen Palav ra Bülent, Caddebostan’da tw ist Annemle babam romantik nişan şampiyonu olmuş, Anadolu kulübünün lılık devrelerinde daima kar gibi bir rezalet partilerine de katılmıştır. çocuklarının olmasını isterlermiş. Siyah-f Siyah : Beyaz. Annemle babam 1163 ÇETİN VARDAR bu mucizevi formülü bulduktan son ra, 1940 yılının 19 Ocağında Kır — M ali Ş u b e — şehir’de dünyaya gelivermişim. 5.9.1940 günü Karacabey Hara Lise son sınıftayken Mülkiye sının bütün afları, sabahtan tepinerek Harbiye basketbol maçında çılan kişnemeye başladılar. Aynı anda kavgada imiğime inen bir yumrukla. Cebeci kahvehane ve ovun salonla Mülkiye ye girmek fikri beynimde rı sahiplerinin sol gözleri seğirdi. şimşek gibi çaktı. Sabahları I I de Kahvcciler "hayırdır inşallah" derkalkıp 12 de Fakülteye gidip, gece 'on bir ebe kolları arasındaki yumur 24’e kadar fakültede kalarak, kendimi cağı susturmaya çalışarak "güle gü çok sıkı bir tahsile ve entellektüel infle büyütün hanım" diyordu. Çetin ra - strüktür gelişmeye fabl tuttum. daha kundaktayken hiç bir oyuncakla Burnumu sokmadığım cemiyet dalgası avutulamamış ancak bir tahta atın ükalmadı ve buna rağmen bir defa da zerine bindirilip, eline bir deste "e l hi burnum kanamadı. Ama beni Mülli ikilik" verilince sükûn bulmuş kiyede en mesut ec'en şey kızlarımız tur. dan gördüğüm en yakın ilgidir. Bazı ları beni kuzey kutbundan gelmiş beBursa Lisesinden qeldiği Mekte vaz ayı yavrusu sanarak, bazıları me bi Mülkiyede -at yarışları olmadığı nekşe gözlerime bayılarak, bazıları zamanlar- sabahları 13 ten aşağı bana benzer beyaz yavrucuklar uma kalktığı görülmemiştir. "En çok üçün rak çeşitli taktiklerle taa uza geçti cü sınıfta 15 defa derse girdim " d i ler. Benim müdafaa taktiğim ise çok yen Çetin istikbalin en büyük at ç ift — İd a ri Ş u b e — liklerinden birinin sahibi olmaya nam zettir. Tabii af yarışlarından kazana cağı parayı oyun masalarında kaybet mezse... Kumarda kaybetmek korkusuyla aşktan kaçmışsa da bunda muvaffak olamamıştır. EMRE KONGAR — id a ri Ş u b e — 1962-63 döneminde son sınıfta bulunan tülabın Emreyi ömür boyun ca unutmasına imkân yok. Dazlak kafası, gözlükleri arkasında yuvala rında rahat durmıyan gözleri, fırın gibi ağzı, kış aylarında sadece gömlek'e dolaşması, yakın arkadaşları ile dalaştıktan sonra sonunda KOÇ'a sı ğınması nasıl unutulur. Mülkiyede "in san hayat arkadaşını okul sıralarında seçmelidir" tezini en küvetle savunan ve bunu Değnek ve Çıta lâkabı ile anılan Bilgi ile başarıyla uygulayan Emre'nin hayatta en büyük ülküsü iyi bir yuva kurmaktır. Derslerdeki çıkışları, Pesim’letakışması, sık sık Amerikadaki anıla rından söz açması diğer özel nitelik leri arasında sayılabilir. Emre, "Şiterakiyun” lisesi mezunudur ve bunun la iftihar eder. Yaz aylarında amerikalı sosyologlara çömezlik edip cep durumlarını doğrultmuş ve bu arada Forum'a tercümeler yapmıştır. 1176 SELÂMİ TEKER — id a r i Ş u b e —• M. S. 1938 tarihinde Tuzla jeep fabrikasının klakson sesleri arasında dünyaya geldi. Li-ode iken Tuzla Haydarpaşa arasını her gün dört defa kateftiği için yakınları kendisine "hızlı çocuk" adını takmışlardı. Mülkiyeye geldikten sonra devre arka daşlarının oy birliği ile "T. N. S.” başkanı seçildi. A y sonları yaklaşınca Tosun Amcanın en hararetli yağcıları ara sına girer T. N. S. Bakanlığını başka sına kaptırmamak için günde yarım kilo fındık içi yemektedir. Bir tanesi hariç Mülkiyeli kızları beğenmez veevde kalacaklarını söyler. Selâminin evlenmîye hiç niyeti yoktur. 1178 RUHİ MERT — \la ti Ş u b e — 1940 yılında Mudanya’da şid detli bir poyraz eserken dünyayagelmesi sert mizaçlı olmasına sebepolmuştur. Kız-erkek arkadaşlığı hak kında ileri fikirlere sahip olduğunu' şu hâdise ispat etmeğe kâfidir. Ti yatrodan 23.30 da yurtlarına dön mekte olan d ö rt genç kıza refakat et me teklifi reddedilen "sakin” çocuk, bu geri ve kısır anlayışa karşısinirlenmiş, kızların usul furülarını hör51. metle anmış ve dövmeğe tam teşeb büste bulunmuştur. Buna rağmen hahatında İki defa aşık olmuş, birincisin de mektupların boğduğu aşkını istik lâl caddesinde kendieliyle başkasına devretmiştir. İkincisinin de aynı akibete uğramasını önlemek için İstan bul Ekspresine kombine bilet almış tır. 1179 ŞEN A Y ÖZER — Malt Ş u b e — 1942 yılı güzünde elmaları, meşhur bir şehrimizde dünyaya gel miştir. Mülkiyede Haziran aylarında ki liseyi ç>3çtiği iftihar listelerni ha tırlar. Bu yüzden imtihan kapılarında el ayağı dolaşır. Telâşecileri utandı racak kadar telaşlıdır. 1195 A Y H A N DEMİRCAN — İd a r î Şttbe — Daha henüz doğmuştu. Soğuk ka ranlık bir aralık akşamı idi. Etrafına şöyle bir baktı. Doktora "bak abi.. ben Sosyalistim, insanlar eşit olmalı. Ama buzenginlik senin suçundan de ğil cemiyetin." demezmi. Kahrolmuştu adamcağız. Şimdi herkesin olduğu g ib i..... Lise tahsilini övündüğü Kabataşta, yaptı. Oradan da Teknik Üniver ile siteye girdi. Sonra düşündü, taşındı insanlığa hizmet etmek gerek diyerek hayatını en akıllı (!' kararını verdi ve Mülkiyeye duhul etti. C iddi idi, özü sözü sert bir erkekti. Hala da öy ledir ya (!) Felek nelere kadir değil dir, birden kendini kelle gençlik d e nilen bir grupta buldu. Artık ismi de unutulmuştu, kasvet diyorlardı o cid di insan sululaştı cıvıklaştı. Sonra eski Yunana merak sardı evli kadın ların hamallığını yaptı, kendi buluşu D meşhur şahane 'metodunu' tatbik etti) Tiyatroya girdi, görülen lüzum üzerine attılar. Natürmort, kasvet Aynanın en sevmediği şeyler: kapita lizm, insan ayağı ve kedidir. aysberg diyorlardı ama bu onun asabtinden ileri geliyordu. Liseyi fen ko lundan bitirmesine rağmen, teknik üniversite ile Mülkiyeyi karıştırmıştır. Neşe tarih öncesi çağlardan kal ma süs eşyaları kullanmaya bayılır. Azı dişlerinden yapılma bir kolyesi vardır. Aksesuarını UPİM, STANDA, 1205 GÜNEŞ TOPSAL BASE, SEPU gibi enternasyonal ma ğazalardan temin eden v.s kısa dalga — M ali Şu be — üzerinden çalışan Neşeyi son gezi 1940 tevellüttü, yeryüzüne ayak de deniz tutmamış, takat Beyrut a bastığı yer İstanbul olup, bu yüzden çıkınca kara tutmuştur. kendisini Avrupalı sanan, aynı hüs Süper nükleer bir görünüşü olan nü kuruntu ile dış gezide cümle ya Neşe, radyoda spikerlik etmekle be bancı hatunlara — "bende sîzdenim'’ raber sesini pek duyan olmamıştır. deyipı arkasından saldıran, bu yüzden Bugüne kadar flörtlerini saymak güç ispanyada midevi açlığını giderecek se de bir kere nişanlanmış, fakat vakit dahi bulamıyan, roziden sağla dört silâhşörlerin ananesini bozma dığı avanta ile ancak BEŞ bavul dolmak için alyanssızlığı tercih etmiştir. durabildiğine hayıflanan, Reddi ilhak En sevdiği ise ".... Ahh, bir GÜLÜ'nü kabul etse id i" o olacaktı. C o/o rüf'.ü'.üfıo attığı A'.iilorılık ayaklarıyla Baba Burhan "oğlum Şonay" diyo boşlayan mektuplar yaz dıracak kadar başını döndürmüştür. Amma velâkin Sadun Ağabeyi Nazlı Nevin dahil hiçbir kimseyle pay laşamaz. Aşka inandığını her yordo vo hor zaman tekrarlamak lüzumunu du yarsa da pok yakında bu fikrinden vazgeçeceğe benziyor. Bu yakınlarda Maltus’ un nazariyesi İ'ı2 çok ilgilendiğinden gelecekte istatistik asistanı olması ihtimali de mevcuttur. cemiyetinin kurucularından olduğu halde sonra buradan kovulan, — "b a na bir kadın yelmez" deyip ebedî bekarlık ayaklarına yalan, islikbalin tatlı . sert maliyecisi olmaya namzet bir erkişidir. NOT: Bayanlara izdivaç için tavsiyeye şayan bir erkek olduğunu bildirrrekle beraber neticesi için ga ranti verememekten dolayı üzgü nüz. 1184 ERDİL O LC AY — M alî Ş u b e — Size bir, hususu belirteceğim 4. sınıf mali şubede bir arkadaşım var A d ı" ERDİL OLCAY,, Biz ona 8 yıl dır. "DOKTOR,, Deriz. O uzman ola mamış o da başka. Bu hususu nazarı itibara alarak Hipermetrop - Miyop gözlüklü, yakışıklı, kel tavşandan faz la havuç yiyen ve seven bu arkadaşı mızı sîzinde tanımanızı Bilhassa rica ediyoruz. Rahatsız ettik kusura kalma yın. 52 1212 GÜL NEŞE KUTLU — hlarî Şu b e — Seneler, senelerce evvel Bir deniz ülkesinde Yaşıyan bir kız vardı Bileceksiniz ismi Annabel Lee.... Pardon Neşe idi. 1942 yılında doğdu. O gün asrın en soğuk günü olmasına rağmen, nasıl bu kadar sıcak kanlı bir yavru geldi dün yaya. Sonra bu yavru büyüdü, yavruluktan çıktı,, okula g ilti, Gerçi ona 1214 MÜCELLA GÜÇLÜER — M ali Ş u b e — Nam-ı müstear Zennube 941 in hazan mevsiminde Aksarayda doğ duğunu söyler. Doğar doğmaz etra fına göz gezdiren bu hatunumuz, dünyamızı pek beğenmemiştir, fakat yeni yeni alışmaktadır. Liseyi leyli okumuştur. Fakülte yıllarında da se nede 4 kere ikametgâh değiştirmiş tir. Dış gezide onsuz hiçbir eğlence nin tadı olmamıştır. "Zennube" şar kısının kahramanı haline ge'miştir. O kadar toleran sahibidir ki bîr takım güçlükleri soy adının hükmünü vere rek yenmesini bilir, iptidaide iken Bilgi, İlkay grubunun 3. üyesi idi. G u rup çözülünce Mücella'cık fek kaldı. Hâlâda yalnız hayatına devam edi yor. Bazan bayram tatillerinde Ak saray'a gider ve gecikince Hiç Şaşmaz'ı telâşlandırır. Derslere aldırmaz, mezun olunca Patagonyaya gidecek tir. Bir PETEK'e bal olmayı arzuladığı söylenir. 1220 EMİNE GÜVEN Í2 ¡6 JALE BAYKAL — Mull Ş ııb c — Saçlarının yüksekliği ile Galata kulesine taş çıkartan Köylü Güzeli Ja¡e 19-îO - 1945 yılları arasında Denizli' de dünyaya geldiğinde 101 pare top atılmıştır. (Ama o gün Şeker Bayramı idi) Şahaneye intisap ettikten sonra orijinal tip i ve temiz görünüşü ile dik kati çeken Jale, azalan randımanlar kanununun seyrine uyarak duraklama devresine girmiş, fakat son sınıfta kendine GÜVEN'i bulmuştur. Böylece M ali Ş u b e — Karadenizin Ünye kasabasında yemyeşil bir fındık çiftliğinde dünya ya gelen Laz Kızı Emine bu lakabına rağmen Çerkeş olduğunu iddia eder. Ulusoy otobüslerinde çalışmaya baş ladığından beri şirkete büyük kâr sağ ladığı rivayet edilir. "Fındıkçı" laka bına fena halde kızan bu Karadeniz kızı fındıkçılık, rehberlik: hosteslik, da dılık, milli oyunculuk diplomalarına sahiptir. Kendi memleketinde evde kalmış kız nazarıyla bakılmasına rağ men hayatın mülkiye’den mezun ol duktan sonra başlayacağını söyler, zi ra dört kardeşim bakmaktan biçare Laz kızı kendi hayatını yaşama imka nını bulamamıştır. Karcieş, dost ve akrabalarının çokluğundan kendi ba sı bile dönen Emine bugün memle ketine dönüp, şahane bir villa yap tırıp, münzevi bir hayat yaşamayı hayal etmektedir. söylenir. Teklifin kızdan gelmesini beklediğinden Şahaneden bekâr çıka cağı şimdiden söylenebilir. Bu sis temi değiştirmezse hayatının sonu na kadar bekâr kalacağı gün gibi aşikârdır. 1227 SEVİM YORMUK M alî Şu b e — Ne zaman doğduğunu KAZG AN istihbarat fıorvisi bile öğrenememiş tir. Bir ara Karbonari'lerin partilerine uğraşmışsa da havasına alışamamıştır. Telebelerin memleket işlerine burunlarını sokmamalarını, oturup ders çalışmalarını ister. Hele siyaset le uğraştığını zannettiği tüllâba pek kızar. 1222 NURAY DOĞAN Afyon'da dünyaya gelen Nuray Şahane’de kısa zamanda en popüler kızlardan biri olmuştur. Bunu cana yakınlığına, babacan tavırlarına ve er kek arkadaşları ile olan dürüst sami miyetine borçludur. gayri resmi nişanlılar ku'ubinünkurucuları arasına katılan Köylü Güzeli, alyanslılar nezdinde küçük düşmekten de kurtulmuştur. IV Mali şubedeki bu sarışın bom ba M. M. nin ölümünden sonra rakip siz kalmıştır. 1219 SERPİL ERTAN — M ali ŞtıİH• — Sınıfı iptidai'de keçi kız lakabı nı alan ve bundan bütün çabalarına rağmen kurtulamayan, şair geçinen ve edebiyat matinelerinde sık sık gö rünen, fakat sonraları bir siyasinin ayaklarına hedef olup: kendi kabuğu na çekilen PİLSER TANER'in en faz la inkişaf eden tarafı " ses telleri dir” . Bu özeliğini radyo spikerlik sı navını kazanarak tescil ettiren ve bundan sonra "o şarıana sesini" kira karşılığı dinleten Audrey Hepburn benzeri keçikız SERPİL'in en karakte ristik niteliklerinden biri de saçlarıdır. Mülkiyeye girerken at kuyrukluydu tavuk kuyruklu olarak çıkacaktır. Serpilin bir diğer lakabı da maskot'tur. Devlet Plânlama Teşkilâtında ça lıştı, irfan Baştuğ ilkokulunda öğret men vekilliği yaptı. Küçük öğrencile rinin resimlerini göstererek öğünür. Nuray bilumum iç v(3 dış gezi lerin müdavimidir. Kayseri gezisinde poker oynamış, içki içmiş ve erkek gibi davranan bu kıza otelci madalya vermiştir. Yeşil gözleri, kabarık saçları, tombul yanakları ile dikkati çeker. Evlenme hakkında çok adilâne düşün celeri vardır. Düğün masrafı istemez. Tuvalet için de İnsaflıdır Bütün eme li iyi b ir ev kadını olmaktır. 1224 METİN İLYAS AKSOY Haftada bir defa Asioryada kafa çeken ve ondan sonra T.N.S. d»e bir tek atan Andon namı ile ma ruf ilyas fonksiyon geçinmek ister ve bu emeline Disiplin Yener’in istifası üzerine Disiplin komisyonu başkanı olarak ulaşmıştır. Horoz gibi öter, sık sık itiraz eder, itiraz e ttiğ i ko nunun ne olduğu önemli değildir. A r kadaşlarına genellikle sağını vıerir zi ra sol kuiagı İyi duymaz. Derslerde uyuması ile ün salmış tır. Sarışın, mavi gözlü kalkık burun lu uzun boylu b ir kıza aşık olduğu Gyimine pek düşkün değildir ama mükemmel dans eder. Müziğe ve dan sa hayranlığını Aral'ın partilerinde en yeni melodileri mırıldanmakla bel li eder. Aşkın Karşeyden önce gele ceğini savunur. Çoğu zaman gözle rindeki tatlı gülüşler şen kahkahaları na karışır. Bacakları dolgunca olduğu için kendisine bazı tüllab tarafından "kö fte " lakabı uygun görülmüştür. Evlenmeyi yegâne amaç sayan kızlardan "kaşık düşmanı" olarak bah seder. Tatlı ve cana yakın bir kız dır. 1230 KEMAL ÖZERBAŞ — id a r i S t il'- — M. S. 1941 buçuk yılında mis gibi fıstık kokan Gaziantepte 7 kardeşten 5 ncİsi olarak bu dünyaya gözlerini açmasını becerdi. ilk çocukluk yılları oldukça ses siz, sakin ve huzur içinde geçti, ilk, orta ve lise tahsilini fire vermeden b i tird i ve ne olduğunu pek anlamadan kendisin i 1959 da Mülkîyede buldu. Gözlüklü ve bilhassa müthiş ke di meraklısı olan Kemalin hayatı 1962 yılının Ekim ayına kadar toz pembe idi, lâkin b ir hâdise onun ha yatını renkten renge sokmakta gecik medi: Tahripçilikten sanık olarak ya kalanıp, henüz ne olduğunu anlama 53 garip soyadlı ineki Adananın Döşe me mahalesinde M.S. 20 nci asırda dünyaya şeref verdi. Doğduğu gün mahalle halkı güreşin tutulduğunu zannetmiş ve Barmanbek'e tenekeler dolusu mavi boncuk taşımıştır. Anne sütü yerine inek sütü İç mesi daha doğduğu gün yüksek öğ renimini Şahanede yapacağını gös termiştir. Üssü Mizan, Üssü Mizan d i ye ağladığı ebesi tarafından yazılan hatırattan anlaşılmıştır. Barmanbek Mülkiyede bulucin pantalonunu eskit meden giymekle ve Dayı lâkabı ile tanınır. Son zamanlarda Çetin bir kızla sık sık konuşması dünya evine gireceği yolundaki söylentilerin ya yılmasına yolaçmışlır. 1239 ÜSTÜN YÜREKLİ dan kendisini 'kodes’ 'te bulunca hiç şaşmadı. 10 gün kaldığı kodesten hiç kimsenin bugüne kadar başaramadığı bir şey yaptı ve tam 5 defa iki po lis \« I gardiyan nezaretinde imtiha na geldi ve girdi. Nihayet kodesten "ta h rip çi" lâkabını alarak muvaffaki yetle mezun oldu. Şimdi yine halim salim bir hayat sürmeye çalışmaktaysa da muvaffak olamayıp istikbal için sağa sola ayak atmakla meşguldür ve bir reklâm bü rosu açmıştır. 1231 BİLGİ ÇITAK, — Atali Şube —• Mali Şubenin bu deynok misullu hatunu, 1942 de dünyamıza J3reflendirdi. Başkentte doğduğu her ha linden bellidir. İlk ve orta tahsilini Ankarada tamamlamış ve Şahaneyi kendine fakülte olarak seçmiştir. Sü lâlesi Mülkiye mensubudur ve fikrimizce bu hal zincirleme tamlama şek linde Bilginin füruunda devam edecektir. Çevresinde ağır başlı ola rak tanınan Bilgi ve mütemmim cüzü Emre dış gezide bütün gün ve cüce lerini güvertede geçirdiklerinden güverte bileti almadıklarına pişman olmuşlardır. Bir kuşkonmaz kadar İn cedir; Meryem ana tablolarının çeh resini taşır. Dış gezideki açlığı hâ lâ ölçm em iştir; fazla besin maddesi istihlâk ettiğinden babası iflâs teh likesi ile karşıkarşıyadır. Fransızca kurlarının "D ö rt gü zellerinden olup kısmeti çok açıktır, bu yüzden onu kaybedeceğe benziyo ruz. En büyük azabı Emre'nin dış t i caret derslerinde Üstüne!1»? olan sami mi (!) tartışmaları sırasında çeker. — M alî Ş u b e — Uzun boylu, yakışıklı, kızlara ma sal uydurmasını bilen, saf yüzlü, öm rünün büyük bîr kısmını bir çeşit oruç la geçiren yürekli mi yüreksiz mi ol duğu pek pilinmeyen, Ksr zaman ben açım diyen Üstün idari şube kızlarının çoğunun harem ağalığını başarı ile yapar. Fakat esas ayaklarını Fakülte dışına atar. Mithatpaşa caddesinde bir sübyanla elele dolaştığı görülün ce sümbül olmadığı anlaşılmıştır. Aşk badem şekerine benzer acı ları da çıkabilir diyen Yürekli, Avru pa gezisinde boş durmamış, çalışmış, görgü ve bilgisini artırmıştır. 1240 G Ö N Ü L PEKMEZCİLER — Siy a s i Ş u b e — Muhafazakâr, mütevazi ve çe kinti Gönül Ankarada dünyaya gelmiş ve M aarif Kolejinden Şahaneye atla mıştır. Şube-i Zuppeyuna son daki kada ve Teksirolog Ayla İle Baba Önder’in ısrarı üzerine giren Çekinti, Fahir beyin derslerine muntazam dosya ile hazırlanıp geldiği halde hiç ağzını açmaz. Türkkayanın bütün ca zibesine rağmen sosyalistliği asla ka bul etmemiş ve tutumunu Sar Cem in Fakülteye gelmesinden sonra da de vam ettirm iştir. Seminerlerin haftada ik! defaya çıkması hakkındaki teklifinin esbabı mucibesi bazı çevrelerce ga yet iyi bilinmektedir. Konser.e, baloya ve hatta sinemaya babası ile giden Gönül, balo salonuna ancak pederi nin şey vaziyetlerini teftiş edip vize vermesinden sonra duhul ecbbilir. Atılan bütün ayakları kıran bu hatun kişi evlilikte saadetin diplomasiye bağlı olduğuna inanır. 1241 TAHİR PEREK 1238 MEHMET BARMANBEK — M ali Ş u b e — — Talıir’in Mülkiyeye gelinccyc kadarki hayalını 12 yaşındaki bir kız hariç kimse bilmemektedir. Bu safhoyı öğrenebilmek için arkadaşları çok gayret sarfetmişler, fakat muvaffak olamamışlardır. "H ayatta en büyük enayilik Mülkiyede C cm iyclçi olmak tır' dediği halde iki defa üst üste Cemiyetçi olarak tam bir politikacı özelliği göstermiştir. "Zennube" şar kısını sever. 1252 DÜNDAR TEKPINAR — M ali Ş u b e — Gözlerinin renginden hallidir kir Bursada bir eli pasaportunda, bir eli ebesinde olarak doğdu. Henüz ana mektebinde iken bir hatuna tutulmuş, kaza eseri Mülkiye ye girmiştir. Fi tarihinde avrupalılaşmaya merak sarmış, Pari'ıs kadar koşmuştur. Ne yazık kİ oradada kız lar peşini bırakmamış, Kabinede yer olmadığı için kalbini çalanları Universal mahkemeye vermiş Fransız d il beri ile evlenmekten yakasını zor kur tarmıştır. Son günlerde kısrrısti açılarak fakülteye kız getirme yarışına girerek birincilik almıştır, iki günde iki ayrı hatuna bir burunsu yedirdiği için To sun dayı helva piyasasında aylar ca süren talep fazlalığı yaratmıştır. Kızlardan Fransızları, şaraplar dan Ortalanı, yemeklerden iki por siyon Bulgur pilâvını kullanır. Not: Tanıştığı kızlara cemiyetin telefon numarasını verir. 1253 HALÛK KIRKBİR: POLDİ — M ali Ş u b e — 1942 yılının Şubatında Bilecik’ te dünyaya çığırtarak geldi. "Bütün Dünya" mecmuasının sayfalarında uzun müddet v'3r işgâl ettikten son ra, Şâhâneye "ayna çatlatan A iakan"la yapışık olarak girdi. Dört yıl lık Mülkiye hayatı devamınca, dolap aralarında elektro-zurna misâli gürül tü edipı yatakhane sakinlerini rahat sız etme görevini fedakârca ifa eyle diğinden, "çığırtkan" payesine hak kazandı. — Mekteb-i Şahane'nin özellikle son yılda "o deel" lafı ile meşhur olan bu 54 M ali Ş u b e dızı doğuyordu. Yıllar yılı sesini du yan herkes kendisine baktığı için Tahir sesinin güzel olduğuna iyice inan mış, Luis Amstrong'dan bir şarkı oku mak için g ittiğ i Ankara Radyosu üç gün. bozuk çalmıştır. Aşık oluncaya kadar iyi bir kaleci olan Tahir bir ara M illi olmak için kuyruğa girmiş, fakat tam sıra geldiği zaman Milli takımda gençleştirme olmuş, yaşı geçtiği için sırasını kaybetmiştir. 1940 yılında bütün Aksaray "P oldi" lâkabı ise, bazı esprilere bayram yaptı. Kâhinlerin uzun za cnyedi saniye sonra gülmesinden ile mandır bahsettikleri yeni bir ses yıl ri gelmektedir. Babasının hekimliğinden dem vurup, hekimlik taslamak süreriyle, verdiği ilâçlarla dolap komşularını zehirlediainden, ikinci yao:S'k k a fe s i ' S o r' Y e-er ¡e berece- b> r . - ss- disini müstakbel maliye bakanı diye takdim etmekledir. Haydi hayırlısı.. Kendisi mâlî şubede bulunup.rr.ezun olduğunda Mekke sefiri olacaktır. Ivickreb-i Müikıyece AY i namı ile maruf Sadık Kutlu Maraşİıdır. Hem eşraftan hem Mülkiyeli ol duğu için Maraş piyasasında enflas yon yaratmaktadır. 1254 SİNAN AC AR — İtiliri Ş u b e 1259 SADIK KUTLU çtc.. M ali Ş u b e — Kendisine yakından ba<ılcığınca c.. arvıcsşımız O rta tahsilini normal tamamla yan Sadık Mülkiyede işi azıtmış I. sınıftan beri dersler,3 ve kurlara en az uğrayan adam olmuştur. Bu se beple her yıl bütün derslerden eki me kalmış buna rağmen "çekirge bir sıçrar iki sıçrar üçüncüde yaka ların ata sözünü yalanlıyarak; Her üç yılda sınıfı qeçmeye muaffak ola rak mek'obi Mülkiyede sene kaybet memiştir. Fakülte dahilinde qayet terbi yeli ve ağır başlıdır, kızlarla fazla samimi olmaz. Bunun sebebi avlama sahasının fakülte dışında oluşudur. Bu güne kadar devamlı bir hatunla gö rülmemiştir. Fakülteyi b itirir b itir mez Maraşfan evlenmesi ihtimal da hilindedir. Geniş sülâbsi vardır. Dört yıl d ır Ankarada arkadaşları "Halaoğullarının" kat'i sayısını tesbit edeme mişlerdir. Her hafta bir tanesi uğrar, nezaman Kızılaya çıksa bir kaç tane sine rastlar.. çırtacak kadar küt kokan sesiyle ötn-oye başlar ve iki saat klasik batı mü ziğinden klâsik Türk, Arap, Rum halk müziğine kadar her çeşit telden altı kişilik orkestra gibi çalar söyler ve oynar. — 1942 senesi baharında Eskişehir semalarında parlayan bir güneş o sa bah nur topu gibi bir oğlanın dünya ya geldiğini müjdeliyordu. Yer qök böyle mullu bir haberi kutluyordu. Kim derdi ki doğarken abesine rest ■çeken bu yumurcak büyüyüpte adam olacak.. Ele avuca sığmayan bu afacan çocuk, ilkokul sıralarında iken Avru pa'ya yaptığı uzun bir ikameti sebe biyle yaban dillere, bilhassa Fransızcaya duyduğu sempatisi artmıştır. Mülkiyonin lisan hocalarının yetersiz liğini görerek lisan kurlarını asanlar dandır. Son zamanlarda sosyalist eğilimli Ethemi kapitalist yapmak niyetiyle kuracağı "Gramafon Şirketinde” Etheme ortaklık teklif e ttiğ i söylenmek tedir. Seneler geçti yavru çıtak büyü dü ve gelişti. Esen meltemler onu şaTıanenin merasına atfı. Birde gözünü açınca ne görsün, yemyeşil otlaklar içinde ineklemiyormu?.. Sonra delikanlı çıtak oldu. G er çek dünyayı anladı, kalbinin heye canla birşeyler için attığını farketti. Yalnızdı, ona bu yalnızlığı unuttura cak bir hatun kişi lâzımdı. İkinci sı nıfta aşk mektuplarıyla bunalttığı kız la nişanlanınca müsecce! kılıbık Unva nını aldt. Şimdiden evlenme hazırlık larına başlayan bu arkadaşımız ken 1941 ekiminde Bursayı şereflendirmiştir. Doğduğu evin Fatih'in fi ta ri hinde Bursada oturduğu evin civarın da olmasını bir iftihar vesilesi yapan Nevzat, profilini delil göstererek Fati hin 88. göfcokfen torunu olduğunu id dia etmekteysede aslının Ankarayı fetheden Tüfekçibaşılardan geldiği öğrenilmiştir. Tüfekçibaşıoğlu rüştünü isbat e t miş olmakla beraber, afef sayılacak cinsi latiflere karşı bile ilgisiz dav ranışı ile Mülkiyede kızlara yüz ver meyenlerdendir. Balık yağı kürlerine dı3vam eden ve "horoz siklef'i aşa mayan Nevzat, bu yolda sebat e tti ği takdirde bayanlarla olan münase betlerinin gelişeceği sanılmaktadır. 1257 ERDİNÇ ÇITAK M illi S ı ıh t: — — Orkestra namıyla maruf bu inek Denizde doğmuştur. Onu yurtta ka lıpta tanımayan hemen kimse yok tur. Sabah erkenden dolabın başına geçer ve insanı yedi yıllık yoldan ka — 1261 NEVZAT TÜFEKÇİOĞLU 1269 ENDER İKİIŞIK — Sınıfın EMTİA... Hesabını en iyi tutan Sadık iki yıldır cemiyetçidir. En çok kullandığı kelime "Şerefsizim hayatta.."dır. Hayatta en büyük ga yesi kısa zamanla ısvlenip çok çocuk sahibi olarak tarükatını daha da ge nişletmektir. M ali Ş u b e — Ender 1940 yılında Kartalda do ğup yürümesini öğrendikten sonra kendisini Galatasarayda bulmuştur. 12 senelik kapıcılık ihtisasından son ra Mülkiyeye girmiştir. Nişanlanma ğa karar verdiği 2-3 bayanın kısmeti açılarak evlenmişlerdir. Kendisine ni şanlanmağı çok arzu e ttiğ i halde tek lif edeceği kızın başkasıyla evlenece 55 ği endişesiyle kimseye açılamamak tadır. Baklava istihlakinin fazla olu şu, yürüyüşüne kendine has bir stil kazandırmıştır. Çok çabuk bozulma sı onun karakteristik yaşıtlarındandır. "Ben küstüm, ben barıştım" şarkısı nı çok beğenmeside bundandır. 1288 G Ü N A Y TİMUR — 1273 ALEV SÖNMEZ Doğumunda "Esrar, içki vo aşk' giyip, Bulvar Palasın önünde saatler ce bekledikten sonra, Palavra Bülentin anne ve babasına sayğılarını sun muş ve bu bedbahtlığı "vur gitsin, yap geçsin" formülünü uygulayarak gidermeye çalışmıştır. Bunun ilk önemli tezahürü Karbonari'lerin Küçükesat'taki seks partilerinde meydana çıkmış ve Alev yolunu bulmuştur. M.T.T.B. dümeni ile izmirn giden Alev'in nasıl olup da cebindekinden daha fazla para ile dönebildiği ha len münakaşa konusudur. Mamafih, bu İzmir seyahati Restoran M em ef!e birlikte unutulmaz anılarla dolu olarak kalacaktır. İzmir'den gözleri çökmüş, avurtları batmış fakat yine de yakışıklı olarak dönmesini bilmiş tir. Hocaları da efendim M. T. 1. B. kongreleri malûm kavgalı geçiyor d i yerek uyutmuştur. Yakışıklı siyasi Do muzun alevini söndürecek bir dişi yaıvtiıl h.ıl.ı 'V viî-ünoo mtoı'r.' 1277 ETHEM BİLGİÇ — M ali Ş u b e — Yön'ün müdavimlerinden olan Efhem, fikri sahada fazla gelişemeyince kendisini spora vermiştir. Ev velâ atletizme çalışmış, üç kişinin katıldığı müsabakalarda üçüncülüğü alarak şimdi aşk ve futbol şubelerini birleştirme teşebbüsünde bulunmak ladır. Mülkiyeli üçüncü sniıî bir bayan la kıs.ı p,ı>lı ı">\ :ı.ı;ııa\ a teşebbüs ettiyso o'o karşı tarafın St’ rf \ f a : : t ! ü (ÇANTALI) tutumu ikerine sakatla narak sahadan gözü şiş olarak çıkarıl mıştır. Şimdi uzun paslı ve rakibini 56 — 1942 de Erciyes eteklerinde dün. yaya gelen Günay henüz emeklerken Türk alfabesini ezberlemiştir. Beş yaşı na basar basmaz "okula gideceğim" diye babasının başının etini yemiştir. Sınıflarını uzun aflar gibi geçmiş ve babasını ııtandırmamıştır. Kayseri Li sesini bitirerek Mekteb-i Mülkiyeye intisab etmiştir. Günaycık aşırı mu hafazakârdır. Her şeyin klâsiğine hayrandır. Hocalardan Seha Merayı, artistlerden Ingrid Berkmanı beğenir. Fedakâr ve vefakârdır. Gerçek bir "e tu d ia n fd ır. Kendisine İzmirlilerin fazla tesir e ttiğ i rivayet edilmekte ve bu se beple izdivacının Izmirle ilgili olacağı sanılmaktadır. rüzgârı ile sarsılan Domuz Alev, Sul tanideki stajım Şahane'de daha da geliştirme imkânını bulmuş ve bunun sonucunda kızların aşırı nümayişi üze rine Şube-i Zuppeyuna duhul ede bilmiştir. Uç düğme siyah elbiseleri M ali Ş ııb e 1293 KEMAL TOSYALI — M ali Ş u b e — Aklıisarda 1941 yılının bir ba harında Kaysılar çiçek açarken doğ du ve kendisini İzmirli diye yutturdu ğu ayrıca aslının İspanyol çingenele tanımadan maça devam etmek iste rinden olduğu dillerde dolaşır. Haya mektedir. Maçın neticesini evvelden lın matrak olduğu prensibini benim tahmin etmek hayli güç olmakla be sediği için, hayatta ciddi bir işi yok raber maç için önümüzdeki sene fo tur. Yaptığı tv/ist ve rock'n ro.ll'larla toda Etheme banko oynamanızı tavsi geçirdiği depresyon saçlarının mü ye ederiz. himce bir kısmını döktüğünden kel olmaktan müthiş endişe etmektedir. Ayın ilk günü yaşayıp geri kalan 1278 BULAYDIN DEMİRHAN qünlerde yaşayıp yaşamadığı dokt — M ali Ş u b e — rinde münakaşalıdır. Fakültede açtı 1941 doğumlu olan Bulaydın’ ın ğı ve sackjce zimmet kaydı olan Cari hesaplarıyla, kendi adıyla anılan "Kebulup bulamadığı kafi olarak bilinme malisyen Teorisi” ni -borç alınır ka mektedir. Ancak akrabalarına karşı panmaz - prensibi üzerine kurmuştur, duyduğu hissi bağların çok kuvvetli ikinci ve üçüncü sınıflarda ofo-stop olduğu sanılmaktaysa da dış geziden Dündarla meteliksiz olarak 3.200 Km. sonra bile resmi medeni halinde hala yi kamyon kasaları üzerinde dolaş bir değişiklik olmaması tereddütlere tıkları ve bu arada İskenderun kay sebep olmaktadır. makamını dolandırdıkları rivayet olunmaktadır. Son senesinde çerçeve Çok şaka kaldıran, daima müfeve camlarını siyaha sokup çıkardı bessim bir çocuktur. Konuşmala ğından beri sosyalist geçinmektedir. rında pek rağbet e ttiğ i "olsaydı ba ri", "döveydi bari” lafları onun va Ayrıca Amerikava göndereceği b:r sıflarından biri hal’i'e aelmiştir. HeR e c c c -'e -c V ^ 'n ’';.T s.» s ■' vV \ i ' ’- ç.n .' '.vo f, Ca~"*e Cı? j i T j - •. ava- f ■ -a varB:İİK1SS«1 <0*\ OkVn: $Ö\ j ' 1'. Oî?•. J? k’ v\ \ 3 sebobini i>e marjinal faydosının fazile Iznırili Tüccarı Şan Barda iki gün falığ ma bağlamaktadır. iki gece çekiştirip durmuşlardır. Yap tığı müstercen resimleri sanat eseri 1285 BİRSİN ÖZEN diye yutturmağa kalkarken bir gece Amerikalı bir hatun ile aylığını yatır — ■ İd a ri Ş u b e — mış. loşun dayıdan da yün bulama 1941 yılının cuma sabahı İsfan- yınca iki ceîisfini \e bir arkadaşının kendisine emaneten bıraktığı ayakka bulda dünyaya şeref verdi. Eilerini bıları satmıştır. Hızlıyım diye ceçinaçtı ve "Allahım sen bana iman İhsan H'•->5'” ? A 2 e r" eyle ’ dedi. Dileği olundu, böylece Mülkiye bir İmanı kazanıyordu. İmam olmasına raim en c’^si la tifi? arası iyıoır. O \a ca r re r -s kadar sakatı çık-rc.vvşsa da, b rr A man hatunu ct>:beoeb: *e S 3h:c> o id u d u 'i ; : o ö > te r~ :ş ; 1297 LATİF Ç A K I C I -‘a k a r Türk kızlarına koca bulma şirketinin protestosuna dayanamıyarak bu işten çabuk vazgeçmiştir. ve teksirle kurulanmak zorunda ka lınmıştır. Gayri iradi olan bu hâdise Lâtifin bütün hayatında tesirlerini göstermiştir. Mülkiyeye girer girmez ineklemek i!e hemen temayüz elmiş ve seneler geçtikçe bu vasfı kuvvet lenmiştir. Aşırı tembeliğine, hiç kıl cı olmamasına rağmen naşı! sınıl Gö çebildiği doktora iezi olarak İncelen mektedir. Tenbelliğine muvazi olarak la tif çok çözen \ıs çok eğlenen bir çei'çlir. I latia 4 senede I kere Çankayaya, 2 kere Kızılaya, ? kere Sıhhiyeye, I kere tiyatroya ve 3 kere de sinemaya a itliğ i hakkında söylenTÜerin doğruluğu ilini metodlarla tes hir edilmiştir. di ve hâlâ da öyledir. Erdim in bu çe kingenliğinin ve kitaplara kapanıklı lığının sebebini bugüne kadar kimse doğru dürüst anlıyamamıştır. Zaten, Gölge Erdimi Zuppeyuna gelinceye kadar tanıyanların sayısı bir elin beş parmağını geçmiyordu. Zuppeyunun havası kendisirıs biraz yarar gibi ol duysa da, Fahirin dersleri ve Türkkayanın seminerleri haricinde gene pek konuşmadı. Tam bir eniellektüel tipe sahip olan Gölgenin gayesinin Latif kadar tembel, Bülent kadar dans düşkünü, Örvor kadar farfaracı, Erol kadar uzun boylu olmamak olduğu söylene bilir Tuzluca gezisi sırasında kerpeten le pantolonunu tamir etmesi hâlâ d il lere destandır. Erdimin hoşlandığı şeylerin başında, Baba Öndere göre, klasik müzik ve ikdisadi doktrinle ilqili kitaplar gelir. Kalbi çalınmaya değer bir kız bulursa. Gölgelkiten sıy rılacak ve kendini bulacaktır. Yüzüğünü bir takıp, bir çıkar ması sebebiyle 4 senedir medeni ha li bir türlü anlaşılamamışsada inek bayramında nişanlısını qetirdiğinden durumu belli olmuştur. İstikbalde Mazhar beyin hayranı olduğu Türk müte'obbis tipinin en iyi örneği ola cağı tahmin edilmektedir. Yeşilada'nın bu masum yüzlü, gözlüklü, az konuşan çok düşünen yavrusu Zuppeyyun'a girdikten son ra "P e tit" lakabını almıştır. Kürt Ömer'in gözde takıntılarındandır. Soy adının aksine boyu kısa olan Petit Erol, Şahane'de serbest zaman faliyetlerini iyi c'ecprlendiren nadir tüllab'tan biridir. Kel Amil'le birlikte randevu evlerini keşfetmekte Ahlak Zabıtasına taş çıkarttığı sabittir. Tunaboylu, bütün bebeklerin aksine sapkasına "ö p beni" yazar ve bunun faydasını da gördüğünü söyler. Frikik kovalarken en büyük enge li cebinde unuttuğu kalemdir değer lendirmeleri bu yüzden sık sık yanlış olur. Feci şekilde aşık olmasına rağ men Biberin acısına dayanamadığından bu işten vazgeçmiştir, kendini M illetler Arası Aktüel Meselelere, hasretmiştir. 131! CEM AL ALTIN AY 1302 ONUR HÜSEYİN — 1307 EROL TUNABOYLU S iya si Ş u b e — — M ali Ş u b e — Yeşilada’dan gelen küçük ve çekinqen Onur Şahanede qelişfi \ıs büvüdü ve Nazif'e rastladı. Kendi gibi Kıbrıslı olan bu kart delikanlıyı, bir evvelki angajmanından koparacak ka dar büyüleyen mavi qözlü, sarı saçlı, fidan boylu Onur, erkek adaşından daha çok "aşık" olduğunu iddia eder. Rumi 1356 senesinin Kânun-i ev vel ayında Yeşil A da'da Şahanenin yegâne "Bakımsız Herkülünün doğdu ğunu işiten E. O. K. A . cıların kor kudan dağlara çıktıklarını ve o gün den beri bütün teminat ve milletler arası antlaşmalara rağmen hâlâ şehir lere inmeye cesaret edemedikleri ri vayet olunur. Onur’un en belirğin nitelikleri arasında boynundan ayırmadığı yün lü atkı cıslir. Evliliğin insana saadet getireceğine inanır. Sık sık derse g i rer, en çekindiği şeylerden biri Semi nerlerde expose yapmaktır. Şaharoye gelince derhal nazardikkati çekmiş, ağırlığı üzerinde ya- 1298 ALEV BATU — id a r i Ş u b e — İstanbul Çamlıca Kız Lirosinin Şahaneye transfer ettiği nadide gü zellerdendir. A.rkadaşlığı çok tatlıdır. Alev daima sonlarda dolaşır. Nitekim Mülkiyeye de öyle girmiş, imtihanlar da da üssü mizan barajını kıl payı aşmışlır. İmtihanlarda en büyük siiahı cjözyaşlarıdır. Benden ağlaması, hoca dan da rikkate gelmesi prensibini fcr nimsemiş t !up bunda başarı kazandı ğı söylenebilir. Kinikli soyadını üçün;ü sınıfta değiştiren A.lcv diplom at eşinin sa yesinde şimdider. dünyayı dolaşma ya hatırlanmaktadır. En büyük isreği çocuğu olursa bunun kız olmasıdır. 1303 ERDİM TÜZEL — S iya si Ş u b e 1305 PEKER M . TURGUD — U d /f Şube — Bir İngiliz lordunun oğlu olan Poker, 1941 de Kıbrıs'ta dünyaya teş rii o :m i;tir. Doğar doğmaz ebesinden kolalı gömlek ve kravat isteyen Peker bugün dahi bu asaletinden hiçbir 'e y kaybetmemiş olup, yatak ve banyoya kravatla girmekte, pijam a sını hergün kolalatmaktadır. Kıbrıs eşeklerinin bir ihraç metaı haline gel miş olmasına en çok o sevinmiş ve Makariosu hu husustaki başarısından dolayı tebrik eden telgrafı bütün yurtta akisler yaratmıştır. Muhasebeden anladığını us Hiçsaşmazın her derste kendini alnından öptüğünü iddia eden Peker, Prof. V /ood unvanı ile tanınır. — Kaymakamı kimsenin iplemediği bir diyar olan Yelovanın çek gölge lik bir yerinde doğmuş olan Gölge Erdim, Robert Kolejin kızları ile dahi ahpaplık kuramıyacak kadar çekinçnn- Balıklardan Uskumruyu çok se ven Peker, son zamanlarda intihar fikrin: pek benimsemiş görünüyordu, fakat döküUn saçları ile uğraşmaya başladığından, bunu tatbik saha sına koyamadı. pılan uzun münakaşalar netice verme miş ve en nihayet bir tıbbi raporla 140 Kara okka çektiği tespit edilebil miştir. Gizli inektir. Kızlara bakamıyacak kadar utangaçtır. Kılcının ve Kel 57 Remzinin baş belasıdır. Efe Mehrr«din hâmisi görünür fakat onunda "bam teline" basmaya bayılır. "El el den üstündür" atasözüne inanmaz ama Konsolos çırağı Am il de onun başbelâsıdır. TİMUR ERKMAN — İd a ri Ş u b e — Sen Jozef'in Şahanedeki en eski te m silcisid ir. E sprileri ile ta n ın ır. Kalın çerçeveli gözlükler ile A rth u r M ille r'i a n d ırır. Saçlarında ki k ırla rın kızlar üzerindeki e tk is i ni a rtırdığı müşahade e d ilm iş tir. Bu yıl d ö rt defa "Tc geziye, ik i de fada yoklam a yapıldığı için Mıhçının derslerine girm .iştir. Çevresi çok ge n iştir. Bundan bazı konularda fa ydalanır, M urtaza ile iyi arkadaştır ama b ir çok İLHAN ATİLLA DİCLE — İd a ri Ş u b e — Doğacak yer bulam am ış gibi T ü rkiye n in en yüksek," dünyanın ik in c i yüksek kasabası olan Vanın Başkale kasabasında 2550 metre yü ks e k lik te k i kayalar arasında 941 Mayısının yarı yağm ur yarı güneş, yarı k a rlı b îr gününde dünyamıza ayak basm ıştır. Daha doğduğunda "M ü lk iy e , M ü lk iy e " diye viyakladığı duyulan bu çocuk Başkale Kaymakamından " İlh a n " ism ini almış ve daha o zamandan kaym akam namzedi o l duğunu ispat e tm iş tir. ilk o k u lu b itird iğ in d e Van'da O rtaokula gidebilm ek için babası nı razı edemeyince kaçmaya karar verm iş ve babasına kazık atmada gecikmeyerek, tica re t gayesiyle mal alm ak üzere geldiği Van v ilâ yetinden b ir daha geriye dönm e m iş tir. Van Lisesinde az zamanda .ça lışka n lık ve terbiyesiyle tanınan ve Van'da A tillâ , İlham i, Mete ve Baş kale'de ilhan isim le riyle tanınan Dicle Van'da 6 yıl yalnız basına kaldıktan sonra Ankaraya gelm iş tir. Aşk Alem ine g irm ekte gecikme m iş tir. B irço k Fakültelerden pek tabii olarak M ü lkiye yi 3 yaşındaki kardeşinin de b ir tavsiye m ektubu ile tercih e tm iş tir. bedavacı gibi Nancy'o gitm ek im kânını ku lla n m a k istem em iştir. Si yasi Şubenin en b üyük arzusu onu ar.alarında g ö rm e k ti, ama b ir k e li me oyunu bunu gerçekleştirm edi. KAZGAN, T im u r'a en iyi d ile k le ri ni sunar. 1006 NAZİF AHMET — M ali Ş u b e —* 22 sene evvel Kıbrısta Baf'ın b ir köyünde doğdu. Küçükken çok uslu b ir çocuktu. 15 yaşında b ir denbire hızlandı. Lefkoşa Lisesinde okurken evleniverdi. Fakat M ü lk iyede tanıştığı K ıbrıslı b ir hatun hayatını alt üst e tti. Karısını boşa m ak için 5000 s te rlin ödedikten başka yeni nikâhı için 3 saat tango çalıştı. Bu al yanaklı, ak saçlı, in ce bıyıklı oğlancığın cinsi ko n u la r daki cesareti d ille re destandır. Ha yatta Beşiktaş ve T.N.S. den başka h iç b ir hastalığı olm ayan, aşkta ve kum arda hiç kaybetm iyen, en bü y ü k lâfı "A slanım b e !.." olan bu p a rlak oğlanın şim di tek düşünce si, sarısın hatunla b ir an evvel ev le n m e ktir. A vrupa gezisinde İsmail T ür kün gazabına uğramasına rağmen Türkiyeye avdet edebilmiş ve "Hazre ti İsm a il'in Gazabı" adlı eserini neşredebilm iştir. B îr kaç ay evel d ö rt y ıllık b ir aşkın semeresini nisanmakla elde etm iş ve nişandan d ö rt gün sonra da nikâh yaptırarak “ Enişte" un vanını alm ıştır. ÜLKÜ ERHAN (D ic le ) — Mali Şıılıe — A ta tü rke bağlılığını Mustafa Kemal Paşada dünyamıza arzı en dam eylemekle ve daha birkaç ay lık bebekken Sivas Kongresinin ya pıldığı ta rih i yerleri ziyaret etm ek le ispat eden Ülkü bilâhare Anka raya gelmiş ve kız lisesini b itirip M ülkiyeye g irm iş tir. Askı dünyanın en korkunç şe yi ve k ö tü lü k le rle dolu addederdi. Buna büyük b ir inancı vardı ve hiç b îr erkeklede konuşmamaya azim li id i. Fakat bu inanç ve azim M ü l kiyeye girene kadar devam e tti. İlk İngilizce dersi ve yağm urlu b ir gün herşeyî hallediverdi. Bîr anda büyük b ir kara seydaya sürüklen d i. Herseyini k a p tırd ı. D ört y ıllık dalgalı b ir ask hayatından sonra nihayet nişanlandı ve hemen de ni kâh yaoarak "D ic le " soyadını al dı. Y a ln ızlıkla rda n , Anadolunun en tenha köselerini g id ip gezmek ten büyük haz duyar. Y ağm urlu ve ka rlı havalarda qezmek en büyük arzusudur. M ü fe ttiş lik id e a lid ir. 1304 AYLAN MUSTAFA — S iya sî Ş u b e — Siyasî Şubenin bu zahif ve na h if kraliçesinin b ir zam anlar Cîzreye kaym akam o labilm ek için Anadolu kıya fe tle ri hakkında ihtisas yaptığını ve bunu teyid eder m ahi yette, baloya şalvarlı tuvaletle gel d iğ in i b ilir m iydiniz? Bütün M ü lk iy e 'y i ş irin liğ iyle fetheden Aylan, Kıbrısı da bülbül sesiyle m e ste tm iştir. Kıbrıs Rad yosu Çocuk Kulübünde lanse ettiğ i " B ir küçücük aslancık v a rm ış" şarkısı hâlâ bütün Ada'nın dilinded ir. Aylan'ın kilosu sadece 38 d ir. Bu bakım dan tartılm ası ancak ku yumcu terazilerinde m üm kün ola b ilm e kte d ir. Bahçeli Gençlik G urubunun azası olduğu için evde kalm aktan çok korkan A ylan'ın en sevdiği hayvan M ik i'd ir. í í Kelkel Sülüm an - P. Özcan - Festival Erkan 119565 A n k a * a tu R cklam 5/SK«ş TASARRUFLARINIZI DEĞERLENDİRİNİZ... Tasarruflarınızı verimsiz bırakmamak için ilerde yapacağınız her türlü masraflara ayırdığınız paraları o zamana kadar 9 emniyet 0 sür'at 0 bol faiz bakımından bankamızda açtıracağınız bir hesaba yatırmanız menfaatiniz icabıdır. I< A Z G A N ' c ıln r : Önder Özar Al tan Orbay Mehmet Barmanbek Aylan Mustafa B irten Konurkaya Atakan Solmaz Tülay ile ri Üstün Y ü re k li B A N K A C IL IK Ş U B E L E R İ Yalçın Şendur A n k a ra A n ı f ı ı d l ı r (A n lı.) Adana Y A K IN D A A Ç IL A C A K Ş U C £ L E R A y d ın B a lık e s ir B e y o ğ lu Ç e m b e r l it a f ( İ s t .) ( İ s t.) D iy a rb a k ır İs k e n d e ru n İz m it K ay seri K ır ık ö jr P a n g a ltı Z o n g u ld a k (js t.) (İ» t.) A d a p a z a rı A k sa ra y A n t a ly a B ah çckapı Dr >i k ta | B u rsa E sk iş e h ir C a la t a G a z ia n t e p İz m ir K a d ık ö y K on ya M a n ita M e rsin S am su n T rabtor» Ü sküd ar □ KAZG AN'cılar Haziran sınavlarında bü tün İneklere başarılar d ile r, eksiklerin ve espirile rin hoş görülm esini temenni eder ve du daklarınızdan dolaşacak tebessümde küçük b ir payı olursa görevini yapmış sayar. KAZGAN'm çıkışına maddî ve manevî des teğini eesirgemiyen D e k a n l ı ğ a , MARS Matbaası M ensuplarına ve özellikle Başoperatö r M uzaffer Beye, tashihlerde yardım eden arkadaşlarım ıza teşekkürü borç b iliriz . Kapak kompozisyonunu ve karika tü rle rin önem li b ir kısm ını yapan ağa beyim iz Iceıı Börtüccnc'yo teşekkül le ri m izi sunarız. Ziraat Bankasındaki tasarruflarınız MARS MATBAASI 1963 — ANKARA