Toksin Bağlayıcıların Süt ve Süt Ürünlerinde Görülen Aflatoksini
Transkript
Toksin Bağlayıcıların Süt ve Süt Ürünlerinde Görülen Aflatoksini
Katkı Servis Rm-42 Syf 242-250 Ruminant Toksin Bağlayıcıların Süt ve Süt Ürünlerinde Görülen Aflatoksini Önlemedeki Başarısı KONU Sütte Görülen Aflatoksin M1’i Önlemede En Etkili Yöntem: Toksin Bağlayıcılar İLGİ Toksin Bağlayıcıların Süt ve Süt Ürünlerinde Görülen Aflatoksini Önlemedeki Başarısı TERCÜME VE DERLEME Ruminant Ürün Müdürü Esra ÇINAR KAYNAKÇA • 29.12.2011 tarihli Resmi Gazete- Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği • Galvano G. Galofaro F. Occurence and stability of Aflatoksin M1 in milk and milk products J.Food Protect 1996, (Pons ve ark 1966) • Konya İl Gıda,Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yayınları, • Abant İzzet Baysal Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof.Dr. Barbaros Özer-Sütte Antibiyotik ve Aflatoksin. • Trouw TR-Tonilys Ürün Tanıtım Dosyası YAYININ KAPSAMI Derlemedir Tercümedir Kişisel veya kurumsal değerlendirmedir Ürün Tanıtımıdır ÖZET 29.12.2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği kapsamında; çiğ süt, ısıl işlem görmüş süt ve süt bazlı ürünlerin üretiminde kullanılan süt için maksimum Aflatoksin M1 limiti 0,050 µg/kg olarak belirlenmiştir. Aflatoksin M1’in sütlerde etkili düzeylerde gözlenmesi sütün atılmasına yol açarak süt endüstrisinde ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Günümüzde aflatoksinin insan sağlığına ve ekonomiye verdiği büyük zararların yemde alınabilecek birtakım tedbirlerle önüne geçmek mümkündür. SONUÇ Aflatoksin mücadelesinde kimyasal yöntemlerle her ne kadar etkili sonuçlar alınabilse de uygulama güçlüğü ve kalıntı problemi gibi birtakım olumsuzluklarla karşılaşılabilmektedir. Özellikle yem ve gıdalarda kullanılan kimyasal madde kalıntılarının hayvan ve insan sağlığı açısından tehlike oluşturması bu yöntemlerin kullanımını sınırlandırmaktadır. Yemlerde aflatoksinleri bağlamada ve önlemede en etkili ve en güvenilir yöntemin toksin bağlacılar olduğu bilinmektedir. Toksin bağlayıcı ürünlerin karaciğerde detoksifikasyona yardımcı olacak enzimlerin salgılanmasını arttıracak moleküller ve antioksidanlar içermesi sayesinde küf önlemede çok daha etkili oldukları bilinen bilimsel bir gerçektir. Aflatoksin Nedir? Süte Nasıl Geçer? Aflatoksin M1; yemin ya da yem hammaddesinin aşırı küflenmesi sonucu oluşan Aflatoksin B1 toksinini içeren yemleri tüketen hayvanların sütüne geçen bir toksindir. Aflatoksinin süt ve süt ürünlerinde aranmasının en önemli nedeni bu toksinlerin insan sağlığı üzerine olan olumsuz etkileridir. 29.12.2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği kapsamında; çiğ süt, ısıl işlem görmüş süt ve süt bazlı ürünlerin üretiminde kullanılan süt için maksimum Aflatoksin M1 limiti 0,050 µg/kg olarak belirlenmiştir. Aflatoksinler kansorejen, mutajenik (genetik yapıda mutasyon meydana getiren) ve ana karnında gelişim bozukluğuna sebep olmalarının yanı sıra ısı uygulamalarına karşı dirençli olmaları, insan ve hayvanlarda tehlikeler yaratmaları nedeniyle önem taşırlar. Aflatoksin M1; yemin ya da yem hammaddesinin aşırı küflenmesi sonucu oluşan Aflatoksin B1 toksinini içeren yemleri tüketen hayvanların sütüne geçen bir toksindir. Yem ile vücuda giren Aflatoksin B1’in bir kısmı ineklerin karaciğerinde Aflatoksin M1’e dönüşür ve süt bezleri ile süte salgılanırlar. Bunun sonucunda bu sütlerden elde edilecek diğer süt ürünlerinin de Aflatoksin M1 ile kontaminasyonu söz konusu olabilir. Aflatoksinin süt ve süt ürünlerinde aranmasının en önemli nedeni bu toksinlerin insan sağlığı üzerine olan olumsuz etkileridir. Aflatoksinler, alınma miktarına ve sürecine bağlı olarak insanlarda ve hayvanlarda akut ve kronik tipte zehirlenmelere neden olabilirler. Akut zehirlenmelerde genellikle sarılık, anoreksi (yemek yiyememe rahatsızlığı), hemolitik anemi ve ishal görülür. Düşük düzeylerde aflatoksinin uzun süre alımı sonucunda karaciğer kanseri, kronik sarılık ve siroz riski artmaktadır. Ayrıca Reye Sendromu (beyin ve karaciğer harabiyeti), çocukluk dönemi sirozu, kronik gastrit ve bazı solunum hastalıklarına da sebep olduğu ortaya konulmuştur. Ancak burada esas riskin açık olarak satılan sokak sütlerinde olduğu göz ardı edilmemelidir, çünkü bu tip sütlerde ne yem güvenliği, ne soğuk zincir, ne de kimyasal bulaşmalar kontrol altında değildir. Ruminant Aflatoksin M1 Günümüzde mikotoksin dendiğinde ilk akla gelen ve üzerinde en fazla bilgi sahibi olduğumuz mikotoksin türü aflatoksindir. Aflatoksin problemi, yaygın olması nedeniyle çeşitli uluslararası çalışmalara konu olmakta ve FAO, WHO, UNEP gibi organizasyonlarca taramalar yapılarak durum değerlendirilmesi yoluna gidilmektedir. Süt ve ürünlerinde bulunabilecek Aflatoksin M1 için bu sınır değer çok düşük olup 0,5 ppb ve altındaki değerlerde tutulmaktadır. Aflatoksin M1, Aflatoksin B1'in metabolitidir. Aflatoksin B1 içeren yemlerle beslenen, süt veren ineklerin sütlerinde görülür. Aflatoksin M1, pastörizasyona dayanıklı olduğu için, sadece hammaddede değil son üründe de kontrol edilmelidir. Ülkemiz AB Gıda Kodeksi ile paralellik gösteren Türk Gıda Kodeksini kabul etmiş durumdadır. Buna göre Aflatoksin M1'in bulunma sınırı bir litrede 0.05 mikrogramdır. Bu sınıra kadar bulunmasına izin verilmektedir. Bu sınırı aşması durumunda problem yaratmaktadır. Birçok ülke tarafından düzenleyici kontrol ölçümlerinin alınmasına rağmen aflatoksin içermeyen süt üretimi her zaman mümkün olmamaktadır. Aflatoksin M1’in sütlerde etkili düzeylerde gözlenmesi sütün atılmasına yol açarak süt endüstrisinde ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bundan dolayı bu toksinin uzaklaştırılmasının ve yok edilmesinin olasılıklarını araştıran birçok çalışma yapılmıştır. Uluslararası ticarette yaşanan bir problem dünyanın belirli bir bölgesinde sınırlı kalmayıp uluslararası nitelik kazanmaktadır. Aşırı toksik ve karsinojenik etkileri nedeniyle aflatoksinlerin besinlerde bulunma düzeyleri halk sağlığı ve ekonomik kayıplar yönünden dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu nedenle çok sayıda ülke aflatoksinlerin besinlerde bulunma miktarlarına yasal olarak sınırlamalar getirmiştir. Ruminant Çiğ Sütte Aflatoksin Tayini; Alınabilecek Önlemler Toksin oluşumunun temel sebebi fungusların tahıl ve tarım ürünlerinde büyümesidir. Toksijenik küfler, yemleri hasat öncesi dönemde, hasat döneminde ve hasat sonrası taşıma döneminde kontamine edebilmektedir. Fungal kontaminasyonun önüne geçmek için hasat öncesi dönemde gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Sütte aflatoksin tayini kimyasal yöntemlerle laboratuarlarda uzun süren işlemler sonucu gerçekleştirilebildiği gibi, kantitatif yöntemlerle ve Elisa test kitleriyle de ölçülebilmektedir. Bu yöntemlerde süt yağı uzaklaştırılarak, yaklaşık olarak bir saat süren bir inkübasyon periyodunun ardından çapraz sonuçlar alınarak değerlendirme yapılır. Alınabilecek Önlemler ve Öneriler Primer önlemler: Bu basamak mikotoksin oluşumunun engellenmesi için en önemli ve en etkili basamaktır. Fungus istilasına dayanıklı bitki varyetelerinin seçimi, ekin ekimi ile tarladaki küf enfeksiyonunun kontrolü, hasat dönemi, hasat öncesi ve hasat sonrası takviminin uygun şekilde hazırlanması, bitki tohumlarının nem içeriğinin hasat sonrası ve depolama dönemlerinde düşük tutulması, ürünlerin düşük sıcaklıkta depolanması, fungal büyümeyi önlemek amacıyla fungusid ve çeşitli koruyucuların kullanılması fungal büyüme için koşulları uygunsuz kılma yolları arasında gösterilebilir. Sekonder önlemler: Eğer fungal kontaminasyon ürünlerin erken gelişim dönemlerinde başlarsa sekonder önleme yöntemlerine ihtiyaç duyulur. Mikotoksin kontaminasyonunun artmasını önlemek amacıyla var olan toksijenik küfler elimine edilmeli veya büyümeleri durdurulmalıdır. Ürünleri kurutarak istilacı küfün büyümesini önlemek, kontamine tohumların ortamdan uzaklaştırılması, depolanan ürünlerin fungal büyümeyi teşvik edici koşullardan korunması bu amaçla önerilen yöntemlerden bazılarıdır. Tersiyer önlemler: Eğer toksik küfler ürünleri ciddi oranda enfekte etmişse, primer ve sekonder koruma yöntemlerinin kullanımı olası değildir. Bunun için yukarıda bahsedilen çalışmaların hiçbiri etkili olmayacağından ya kontamine ürünün imhası ya da mikotoksinlerin minimum seviyeye detoksifikasyonu veya yıkımı gerekmektedir. Ruminant Hasat Sonrası Gelişen Aflatoksinleri Nasıl Önleriz? Hasat sonrası uygun olmayan depo koşullarında saklanan yemler, sıcaklık ve nemin de artışıyla birlikte hızla mikotoksin oluşumuna ve bulaşmasına yol açar. Kimyasal yöntemlerde uygulama güçlüğü ve kalıntı problemi gibi birtakım olumsuzluklarla karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle son yıllarda yemde bulunan mikotoksinleri absorbe edebilen spesifik bazı maddeleri içeren toksin bağlayıcılar çok daha yoğun ve etkin olarak kullanılmaktadır. Hasat Öncesi alınacak tedbirlerle mikotoksin oluşumunun önüne geçmek mümkündür. Ancak tarlada gösterilen özenin hasat sonrası depolama sırasında da gösterilmesi gerekir. Süte yemlerden geçen aflatoksinleri önlemek İçin hasat sonrasında da bazı primer tedbirlerin alınması gerekir: • Üretimden tüketime kadar tüm işlemler küf gelişimini en aza indirecek şekilde gerçekleştirilmelidir. Bu amaçla modern üretim teknikleri uygulanmalı, gıda ve yem maddeleri uygun biçimde depolanmalı ve sürekli olarak kontrol edilmelidir. • Yem ve yem hammaddeleri her aşamada aflatoksin yönünden analiz edilmeli, tolerans limitleri ülkemiz için kabul edilen sınırların üzerinde olanların tüketimine izin verilmemelidir. • Yem ve besinlerde mantar infestasyonunu ve dolayısıyla aflatoksin oluşumunu önlemek için etkili, ekonomik ve uygulanabilir kimyasal maddelerin, toksin bağlayıcıların kullanımına özen gösterilmelidir. Kimyasal yöntemlerle her ne kadar etkili sonuçlar alınabilse de uygulama güçlüğü ve kalıntı problemi gibi birtakım olumsuzluklarla karşılaşılabilmektedir. Özellikle yem ve gıdalarda kullanılan kimyasal madde kalıntılarının hayvan ve insan sağlığı açısından tehlike oluşturması bu yöntemin kullanımını sınırlandırmaktadır. Bu nedenle son yıllarda yemde bulunan mikotoksinleri absorbe edebilen spesifik bazı maddeleri içeren toksin bağlayıcılar çok daha yoğun olarak kullanılmaktadır. Fiziksel ve kimyasal yöntemlerin uygulama zorluğu, pahalı bir yatırımı gerektirmesi ve yemde oluşturdukları tat, koku ve fiziksel bozukluklar ile yemlerde bulunan toksinlerin kontrol yolları araştırmacıları biyolojik ürünlerin kullanılmasına itmiştir. Bu amaçla bazı bakteri türleri (Lactobasiller) ile Saccharomyces cerevisiae türü mayalar denenmiş ve olumlu sonuçlar alınmıştır. Söz konusu maya türü doğrudan yeme ilave edilebileceği gibi maya hücre duvarından elde edilen glucomannan veya esterleşmiş şekli mannanoligosakkaritler de kullanılmaktadır. Ruminant Aflatoksinlere Karşı En Etkin Yöntem: Toksin Bağlacılar Mikotoksinler ile mücadeleye yönelik biyolojik, kimyasal ve fiziksel yöntemler uygulanmakla birlikte tamamen kurtulmak mümkün görülmemektedir. Özellikle toksisiteyi minimum seviyeye indirebilmek ve korunma amaçlı olarak karma yemlerde toksin bağlayıcı kullanımı yararlı olmaktadır. Özellikle kil mineralleri (alüminyum silikat, sepiyolit v.b) ile Mannan Oligosakkaritleri (mos) veya kil mineralleri ile sepiyolitleri bir arada ihtiva eden ürünlerin toksin bağlamada oldukça etkili ürünler oldukları görülmüştür. Sepiyolit: Yüzey alanı ve aktivitesi yüksek doğal bir kil mineralidir. Geniş bir yüzey alanına sahip olması nedeniyle yüksek absorbsiyon ve dolayısıyla yüksek nem tutma kapasitesine de sahiptir. Alüminyum silikat: Toksinleri yüksek oranda bağlama kapasitesine sahiptir. Alüminyum silikatlar ve manno-oligosakkaritler toksinleri bağlamada bir sinerji oluştururlar. Dolayısıyla, her ikisinin tek başına kullanılmalarına göre birlikte kullanımları daha etkili bağlama özelliği göstermektedir. Detoksifikasyon için en önemli organ karaciğer olup, buradaki proteinin %20’si katalitik enzimlerden oluşmaktadır. Eğer bu ortama toksinlere benzeyen ekzogenik moleküller verilirse normalden çok daha fazla detoksifikasyon reaksiyonu gerçekleştirecek enzim salgılanacak ve detoksifikasyon işlemi daha verimli gerçekleştirilmiş olacaktır. Dolayısıyla bir toksin bağlayıcının yapısında bulunması gereken bu moleküller daha fazla enzim salınımını arttıracaktır. Mannan oligosakkaritler: Bir çeşit karbonhidratlardır. MOSlar sindirim sisteminde bulunan patojen bakterilere bağlanarak bu bakterileri sindirim sisteminden uzaklaştırmak suretiyle hayvanları sindirim sistemi rahatsızlılarından korurken, kalınbağırsakta bulunan faydalı bakteriler içinde besin kaynağı oluşturarak prebiyotik bir etki de gösterirler. Bunun yanında bağırsaklarda laktik ait oluşumunu arttırarak Ph’yı düşürdüğü ve patojen bakteri gelişimini mükemmel bir düzeyde engelledikleri bilinmektedir. Ruminant Niçin Tonilys?: Ton yeme koruma amaçlı 0,5 kg ve toksikasyon durumunda 1 kg eklenmesi gereken TONILYS, içinde bulunan kil mineralleri ve MOS sayesinde sadece toksinleri bağlamakla kalmaz; aynı zamanda performans ve pelet kalitesi gibi ekonomik öneme sahip özellikleri de arttıran etkili bir toksin bağlayıcıdır. TONILYS alüminyum silikat ve MOS ihtiva etmektedir. Ayrıca karaciğerde detoksifikasyona yardımcı olacak enzimlerin salgılanmasını arttıracak moleküller, antioksidanlar içermektedir. TONILYS’in yapısına giren maddeler toksinlerin emilimini önemli derecede azaltır. Alüminyum silikat, toksinleri yüksek oranda bağlama kapasitesine sahiptir. Manno-oligosakkaritler yüklü kutupları ile toksinler ile kompleks bir yapı oluştururlar. Alüminyum silikatlar ve manno-oligosakkaritler toksinleri bağlamada bir sinerji oluştururlar. Dolayısıyla, her ikisinin tek başına kullanılmalarına göre daha etkili bağlama özelliği göstermektedir. TONILYS’IN AVANTAJLARI: TONILYS yüksek miktarda mikotoksinleri bağlama özelliği yanında birtakım avantajları da beraberinde getirir: • Yem ve yem hammaddelerinden gelebilecek mikotoksinleri bağlar, • Mikotoksinlerden kaynaklanabilecek zararları en aza indirir, • Organik madde sindirimini arttırır, • Organik madde sindiriminin artmasına bağlı olarak performansı artırır, • İçerdiği kil minerali kombinasyonu sayesinde pelet kalitesini arttırır, • Maya kültürünün bileşiminde bulunan besinsel metabolitleri de içerir, • Yemin yapısındaki nemin bir kısmını tutmak suretiyle küflenmesini kısmen önler, • Bağışıklık sistemini güçlendirir. BİLEŞİMİ Alüminyum Silikat MOS Bağlanma Kompleksler TONYSIL Dışkı Büyük hacimli Moleküller EMİLİM Bağırsak Bariyeri TONYSIL Karaciğer KARACİĞER Enzim Katalizasyon SERBEST RADİKALLERİN TONYSIL Detoksifikasyon Reaksiyonları İdrar Safra ile Atılım Suda Çözünürlük Toksik Serbest Radikaller TONYSIL Bağlanmış Serbest Radikaller BAĞLANMASI İMMUNİTENİN ARTTIRILMASI İmmunitenin Toksisite Zayıflaması TONYSIL Güçlenmiş İmmunite 2 Ruminant Sonuç Ülkemizde mikotoksin sorunu devam etmektedir. AB giriş sürecinde mikotoksinler için getirilen yeni limitlerle, süt ve süt ürünlerinde maksimum bulunma oranının düşürülmesi sevindirici bir gelişmeyken, uygulamada başarılı olup olmadığımızı sorgulamamız gerekmektedir. Aflatoksin M1’in sütlerde etkili düzeylerde gözlenmesi sütün atılmasına yol açarak süt endüstrisinde ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Toksijenik küfler, yemleri hasat öncesi dönemde, hasat döneminde ve hasat sonrası taşıma döneminde kontamine edebilmektedir. Çevrenin mikotoksinlerden arındırılması ve mikotoksin oluşumuna karşı korunması önemli bir görevdir. Günümüzde aflatoksinin insan sağlığına ve ekonomiye verdiği büyük zararlar göz önünde bulundurularak, hasat öncesi ve hasat sonrasında oluşacak kontaminasyonun, birtakım tedbirler alınarak önüne geçmek şarttır. Depolama sırasında meydana gelen toksinleri bağlamada kullanılacak en etkili, kolay ve güvenilir yöntem toksin bağlayıcı kullanımıdır. Toksin bağlayıcı ürünlerin karaciğerde detoksifikasyona yardımcı olacak enzimlerin salgılanmasını arttıracak moleküller, antioksidanlar içermesi halinde küf önlemede çok daha etkili oldukları bilinmektedir. Bu tarz ürünler toksinlerin emilimini önemli derecede azaltmakta ve hayvanların verim ve performansını olumsuz yönde etkileyerek ekonomik kayıplara neden olan mikotoksinleri bağladıklarından, hayvanları mikotoksin zararlarından korumaktadırlar. Ruminant