haziran - KKTC Başbakanlık Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi
Transkript
haziran - KKTC Başbakanlık Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi
KKTC BAŞBAKANLIĞI AVRUPA BİRLİĞİ KOORDİNASYON MERKEZİ AYLIK BÜLTEN HAZİRAN 2014 / Sayı: 88 ARNAVUTLUK AB'YE ADAY OLUYOR Arnavutluk'ta siyasi istikrarsızlıklar demokratik reformların yıllar boyunca yerine getirilememesine ve ülkenin, AB sürecinde diğer Balkan ülkelerinin gerisinde kalmasına yol açtı. Geçtiğimiz Eylül ayında yaşnan hükümet değişikliğiyle Arnavutluk'taki reform çabaları da yeniden hız kazandı. Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, yaptığı açıklamalarda 'Adaylık statüsü kararı için tebrikler. Bu, reform çabalarının kabulü, teşvik edilmesi ve daha fazlasıdır' dedi. Üç milyon nüfuslu NATO üyesi ülkenin, AB ile müzakerelere başlayabilmesi için gereken formları yerine getirmesi birkaç yılı alabilir. Arnavutluk'un aynı zamanda; ekonomik maliyetler, AB karşıtlığındaki artış ve en yeni üyelerdeki demokratik reformların yarattığı hayalkırıklığı sebebiyle AB'nin daha fazla genişlemesine karşı çıkan üye ülkeleri ikna etmesi gerekecek. Yolsuzluk ve organize suç, AB'ye 2007 yılında katılan Romanya ve Bulgaristan'da olduğu gibi Arnavutluk'ta da ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Arnavutluk, 1990'larda sosyalizmin çökmesinin ardından Yugoslav komşularının aksine savaşa girmemiş, ancak ülkedeki dönüşüm sürecinin iyi yönetilememesi yaygın yoksulluk ve yolsuzluğa yol açmıştı. Diğer Balkan ülkelerinden Sırbistan, katılım müzakerelerine bu yılın başında başlamıştı. Karadağ da AB ile katılım müzakereleri yürüten ülkeler arasında yer alıyor. AB'ye adaylık statüsü bulunan Makedonya, komşusu Yunanistan ile yaşadığı 'isim anlaşmazlığı' sebebiyle henüz müzakerelere başlayamadı. BosnaHersek ve Kosova'ya ise henüz adaylık statüsü verilmedi. Slovenya 2004 yılında, Hırvatistan ise geçtiğimiz yıl AB üyesi olmuştu. ÜÇ ESKİ SOVYET ÜLKESİ, AB İLE ORTAKLIK ANLAŞMALARINI İMZALADI Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, anlaşmayı üzerinde 'AB-Ukrayna Ortaklık Anlaşması, 29 Kasım Vilnius' yazan kalemle imzaladı. Kiev'in Ortaklık Anlaşması'nı 29 Kasım 2013'te Vilnius'ta düzenlenen Doğu Ortaklığı zirvesinde imzalaması bekleniyordu. Ancak dönemin Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç, Moskova'nın baskısıyla anlaşmayı imzalamaktan son anda vazgeçmişti. Anlaşmanın imzalanmaması sebebiyle patlak veren protestolar Yanukoviç'in devrilmesine yol açmış, Rusya da buna karşılık Ukrayna'ya ait Kırım yarımadasını ilhak etmişti. İmza töreninde yaptığı konuşmaya 'Bu belki de ülkem için, bağımsızlık gününden sonra en önemli gün' diyerek başlayan Poroşenko, imzaların nihayet atılmasının 'tarihi olayların kaçınılmaz olduğunu gösterdiğini' söyledi. Moldova, Gürcistan ve Ukrayna'nın bu anlaşmaya imza atmak ve Avrupa'daki yerini almak için büyük bedeller ödediğini belirten Poroşenko, Avrupa'dan da Ukrayna'nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumasını beklediğini belirtti. Üç eski Sovyet ülkesini siyasi ve ekonomik olarak Avrupa Birliği'ne daha yakın hale getiren ortaklık anlaşmalarında AB üyeliğine ilişkin bir hüküm ise bulunmuyor. Ortaklık Anlaşması'nı AB üyeliğine giden yolda bir adım olarak gördüklerini belirten Poroşenko, şunları kaydetti: 'Bunun bir değeri olmalı. Örneğin AB tarafından nihayet yapılacak basit bir açıklama: 'Ukrayna hazır olduğunda, [AB'ye] üye olacaktır.' Bunun AB'ye hiçbir maliyeti olmaz, ancak ülkem için dünyalara bedeldir. Bu sebeple bugünkü imza töreninde tek taraflı bir açıklamada bulunmak istiyorum: Demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerleri paylaşan ve bir Avrupa ülkesi olan Ukrayna, Avrupa Birliği ile bu anlaşmayı imzalayarak [Lizbon Antlaşması'nın] 49. Avrupa BirliğiAvrupa Koordinasyon Birliği Koordinasyon Merkezi Merkezi Tarafından Hazırlanmıştır Sayfa 1 HAZİRAN 2014 maddesi uyarınca gelecekte AB üyesi olmayı tercih etmiştir.' AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, AB olarak Ukrayna'nın her zamankinden de daha fazla yanında olduklarını söyledi. Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso ise isim vermeden Rusya'ya işaret ederek üç ülkeyle imzalanan anlaşmaların 'kimseye karşı olmadığını', söz konusu ülkelerin mevcut uluslararası ilişkileriyle rekabet etmek veya onlara karışmak gibi bir amaç taşımadığını belirtti. Barroso, 'Ortaklarımızın daha da ilerlemek istediğinin farkındayız ve Avrupa'yı seçtiklerini görüyoruz. Daha önce de söylediğimiz gibi bu anlaşmalar, AB'nin ortaklarıyla işbirliğindeki son noktayı teşkil etmiyor' dedi. Ortaklık Anlaşması'nı imzalamaması için Moldova'ya da baskı uygulayan Rusya, 2008 yılında kısa süreyle savaşa girdiği Gürcistan'ın anlaşmayı imzalamasına ise engel olmayacağını açıklamıştı. İ T A L Y A ' D A N A B D Ö N E M BAŞKANLIKLARINDA AVRUPA'DA DEĞİŞİM SÖZÜ İtalya'nın Brüksel'deki Daimi Temsilcisi Stefano Sannino, 'Maliyeyi dizginlemek ve yapısal reformlar için yaptıklarımıza devam edeceğiz. Ancak ortada, AB'de yatırımların artmasını destekleyecek özel bir politika bulunmuyor' dedi. Pragmatik iddia İtalya Başbakanı Matteo Renzi başkanlık programlarını yeni Avrupa Parlamentosu'nun Strasbourg'da düzenlenecek ilk oturumunda açıklayacak, ancak konuya yakın isimler büyümeye odaklanan minimalist bir başkanlık gündemi bekliyor. 'AB'nin bazı alanlarda ihtiyaç duyduklarına bakarsanız, özellikle enerji, güvenlik, enerji verimliliği ve genişbant internet gibi, paranın yatırılabileceği bazı alanlar var' diyen İtalyan diplomat, sahip oldukları 'pragmatik iddianın' Avrupa Yatırım Bankası'nda ve/veya özel sermayede halihazırda mevcut olan parayı bir araya getirmek olduğunu söyledi.Sannino, İtalya'nın yeni Maliye Bakanı Pier Carlo Padoan'ın mümkün olan en iyi yatırım planını görüşmek için çeşitli Avrupa başkentlerini ziyaret ettiğini ve Ekonomik ve Mali İşler Konseyi'nde bir sunum yapacağını söyledi. Daimi Temsilci'ye göre AB liderleri arasında, ciddi bir yatırım programı gerektiği konusunda fikir ayrılığı bulunmuyor. 'Bu bir kazan-kazan programıdır' diyen Sannino'ya göre istikrar ve büyüme anlaşmasının doğal bir şekilde uygulanması için gereken şartlar bir kez oluşturulduğunda, bu kuralları değiştirmeye de gerek yok. AB kuralları çerçevesinde bütçede Sayfa 2 daha fazla esneklik isteyen Renzi, Avrupa Komisyonu başkanlığında Jean-Claude Juncker'e destek vermek için bunu bir şart olarak öne sürmüştü. İtalya Başbakanı, verimli yatırımların bütçe açığı hesaplamalarının dışında tutulmasını istiyor. Padoan geçtiğimiz haftalarda, bütçe açığı hesaplanırken gerçekleştirilmiş reformların da hesaba katılması gerektiğini söylemişti. 'Esneklikle ilgili ideolojik bir tartışmaya girersek kendimizi kaybederiz' diyen Sannino, yeni bir başlangıç çağrısında bulundu. Renzi'nin de daha önce AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy'a, Birlik için yeni bir yol teklif ettiği bir belge ilettiği bildirilmişti. Van Rompuy, önümüzdeki beş yılın önceliklerini belirleyecek bir planın taslağı üzerinde çalışıyor. Renzi aynı zamanda Avrupa Komisyonu'nun yeni başkanının, Avrupa Birleşik Devletleri'ne giden yolu hazırlayabilecek 'cesur ve yenilikçi' bir siyasetçi olmasını istiyor. Avrupa'yı değiştirmek için İtalya'yı değiştirmek AB seçimlerinde aldığı galibiyetle cesaretlenen Renzi, bir reform gündemi izlediği için 1950'lerden bu yana bir İtalyan hükümetinin aldığı en önemli yetkiyi aldığının farklında. Şimdi ise Başbakan'ın bu sözlerini hem ulusal düzeyde, hem de Avrupa düzeyinde yerine getirmesi gerekiyor. Sannino bu durumu 'her zamanki gibi hikayeyi satmak yerine yeni bir iş yapma biçimi getirmek, İtalya'da başlayıp daha sonra bu fikirleri Avrupa'da uygulamak' olarak tanımlıyor. Renzi, Avro Bölgesinin en büyük üçüncü ekonomisini elden geçirmek için bir dizi reform sözü vermişti. Başbakan, ekonomiyi yeniden harekete geçirmek amacıyla daha fazla yatırım yapabilmek için daha fazla esnekliğe ihtiyacı olduğunu söylüyor. IMF geçtiğimiz hafta İtalya'ya, ülkenin büyüme potansiyelini artırma ve borç yükünü azaltmaya yönelik adımları bir an önce atma çağrısında bulunmuştu. 'Ekonomide iyileşme halen zayıf ve işsizliğin halen kabul edilemez seviyelerde olması, kararlı ve hızlıca adım atma gerekliliğine işaret ediyor' diyen IMF, 2013 sonunda iki yıllık durgunluktan çıkan ekonominin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 0.1 oranında küçüldüğüne işaret etti. İtalya dönem başkanlığının diğer iki temelini de enerji güvenliği ve Akdeniz'deki krizin ardından uyum içinde bir AB göç politikası hazırlamak oluşturuyor. İtalya'ya bu yıl teknelerle 50 bin göçmen geldi. Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Tarafından Avrupa Birliği Hazırlanmıştır Koordinasyon Merkezi HAZİRAN 2014 FİNLANDİYA'DA BAŞBAKANLIKTAN İSTİFA EDEN KATAINEN, AB EKONOMİSİNİN BAŞINA GEÇİYOR Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, 'Şu ana kadar Olli Rehn'in yürüttüğü tüm görevleri Jyrki Katainen'e devretme kararı aldım' dedi. Başbakanlıktan istifa edeceğini ve siyaset hayatına Brüksel'de devam edeceğini açıklayan Katainen, JeanClaude Juncker üzerinde uzlaşmaya varılamazsa Avrupa Komisyonu başkanlığını da üstlenebileceği mesajını vermişti. Katainen, Komisyon'daki görevini, yeni Komisyon'un göreve başlayacağı 1 Kasım'a kadar sürdürecek. Katainen'in yeni Komisyon'da da görev alması bekleniyor. AB'nin yürütme organı olan Komisyon'da üye ülkeler birer kişiyle temsil ediliyor. Katainen'in ekonomi politikalarının sorumluluğunu devralması, zaman zaman yavaş büyüme ve yüksek işsizliğin sorumlusu olarak gösterilen AB bütçe kurallarının tartışıldığı bir döneme denk geliyor. Barroso, hiçbir hükümetin AB bütçe kurallarında değişiklik istemediğini, bazı ülkelerdeki ekonomik zorlukların sorumluluğunun haksız bir şekilde Komisyon'a yüklendiğini söyledi. Barroso, 'Bazı insanlar haksızca, durumu sanki Brüksel'den birileri kendi görüşlerini empoze ediyormuş gibi göstermeye çalışıyor' dedi. Finlandiya'da başbakanlık görevini, Katainen'in partidaşı ve eski Dışişleri Bakanı Alexander Stubb devraldı CAMERON'IN GRUBU, YENİ AP'DE DENGE MERKEZİNE YERLEŞMEK İÇİN LİBERALLERLE YARIŞIYOR AB seçimlerinin ardından ilk defa bir araya gelen ECR'li parti liderleri, üye adaylarını oylamak için Brüksel'de bir toplantı düzenledi. Alman Aile Partisi, Slovak Sokaktaki Vatandaş partisi, Bağımsız Şahsiyetler partisi, Slovak Yeni Çoğunluk ve Bağımsız Yunanlar partilerinin her biri gruba birer sandalye kazandırdı. Ancak Muhafazakarların grubundaki yeni üyeler arasında en tartışmalı olanlar, Danimarka Halk Partisi (DPP) ve Finler partisi (eski Gerçek Finler) oldu. Bu iki parti, gruba toplamda altı sandalye kazandırdı. Parti kaynakları, genişlemenin burada bitmeyeceğini söyledi. AP'nin Hollandalı üyesi Bas Belder’de gruba katılacak. Belder'in mensup olduğu SGP partisi beş yıl önce ECR üyesi olmak istemiş, ancak SGP'nin kadın üyelerine parti yönetiminde rol verilmemesi sebebiyle kapılar 2013'e kadar kendilerine kapalı tutulmuştu. Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Almanya için Alternatif'in (AfD) başvurusu da onay bekliyor. Parti, gruba yedi sandalye kazandırarak grubun profilini daha da yükseltebilir. Flaman milliyetçisi N-VA da gruba katılmayı düşünüyor. Belçika'da seçimleri kazanan parti dört sandalye almıştı, ancak bir taraftan liberal ALDE grubuyla da üyelik müzakereleri yürütüyor. Yeni üyelerle birlikte ECR grubunun toplam sayısı 55 milletvekiline ulaştı. Müzakerelerin başarılı sonuçlanması halinde bu sayı 67'ye kadar çıkabilir. Bu da ECR'ye yasamada etkili olmak için, sağ kanatta güçlü bir blok ve Avrupa Parlamentosu'ndaki üçüncü büyük parti olarak kayda değer bir ağırlık kazandıracak. İngiliz Muhafazakarlarn AP'deki lideri Syed Kamall, yaptığı açıklamada 'Başta AB'de reform olmak üzere fikirlerimizi paylaşan diğer partilerle de görüşmeye açığız' dedi. Grup liderliği için Kamall'ın adı geçiyor Şu ana kadar denge merkezinde yer alarak sonucu belirleme rolünü liberal ALDE grubu üstleniyordu. Liberaller geçtiğimiz beş yıl boyunca belirli yasalar kabul edilirken çoğunluğa ulaşılmasında büyük rol oynamış ve iki büyük grup, sosyalist S&D ve merkez sağ EPP için kilit bir ortak olmuştu. ALDE, dört sandalyeye sahip Çek ANO partisini kendisine katarken liberallere katılma ihtimali bulunan başka küçük partiler de var. Ancak ECR'den gelen açıklamanın ardından ALDE'nin üçüncü büyük grup olarak kalma şansı giderek zayıflıyor. ECR'nin önde gelen milletvekillerinden Struan Stevenson, seçim gecesi yaptığı açıklamalarda önümüzdeki beş yıl boyunca denge merkezinde bulunabileceklerini söylemişti. Stevenson, 'Bu sonuçlara bakarsak ortada kalmış bir Parlamento olacak ve biz de kilit bir pozisyonda yer alacağız' demişti. ECR'deki en güçlü iki üye parti İngiltere Başbakanı David Cameron'ın Muhafazakar Partisi ve Polonya Hukuk ve Adalet Partisi (PiS). İngiliz Muhafazakar milletvekillerinden Syed Kamall ve Charles Tannock, parlamento grubunun başkanlığı için adaylıklarını sundu. ECR kaynakları, favorinin Syed Kamall olduğunu söylüyor. Londralı milletvekilinin İngiltere Başbakanı David Cameron ile iyi ilişkileri bulunuyor. Şu ana kadar başkanlığı sürdüren Martin Callanan, seçimlerde sandalyesini kaybetmişti. Grup bir yandan büyürken ve yeni Parlamento'da daha görünür hale gelirken, yeni başkan da kilit bir rol oynayacak. Cameron için riskli bir durum Yeni partiler bir yandan ECR'nin profilini yükseltirken, diğer taraftan basında da eleştirilere maruz kaldı. Basında yeni milletvekillerinden ikisinin sabıka kaydı var denildi. Danimarka aşırı sağının sembol ismi Morten Messerschmidt ve Finler milletvekili Jussi Sayfa 3 HAZİRAN 2014 Halla-aho daha önce nefret ve etnik gerilimleri kışkırtmaları sebebiyle hüküm giymişti. İngiliz Muhafazkaar Parti, eleştirilere tepki gösterdi.Syed Kamall, şunları kaydetti: 'Göçü kontrol etmekle göçmenleri şeytanlaştırmak isteyen partiler arasında [...] açık bir fark var. Danimarka Halk Partisi bunlardan ilkine dahildir.' Belçikalı N-VA'nın AP'deki müstakbel lideri ve ECR ile müzakereleri yürüten Johan Van Overtveldt'e göre EPP ve Finler, kendilerinin üye olması için bir engel değil. van Overtveldt, 'Bu partilerin neye işaret ettiğine bakacağız. Şu anda bizim için kesinlikle kabul edilemez bir durum olduğunu zannetmiyorum. Avrupa Halk Partisi gibi diğer grupların arasında da Viktor Orban gibi insanlar var' dedi. Genişleme uyumu riske sokuyor Bu yeni partilerin katılımı, yeni bir soruyu da gündeme getiriyor: Ulusal politika tercihlerinde ayrışmalar da olsa ECR grubu uyumunu, milletvekilleri bir grup çizgisini koruyabilecek mi? Veriler, ECR grubunun geçtiğimiz parlamento döneminde yüzde 86.65 düzeyinde uyum gösterdiğine işaret ediyor. Yani milletvekillerinin aynı doğrultuda oy kullanma oranları yüzde 86.65. Geliştirilen bir online araçla geçtiğimiz parlamento dönemindeki önemli oylamalara bakıldığında, Finler partisinin 20 oylamanın beşinde farklı yönde oy kullandığı görülüyor. Danimarka Halk Partisi ise 12 kez farklı yönde oy kullandı. Hollandalı SGP partisi sekiz kez farklı bir yaklaşım sergiledi. Bu fotoğraf, sınırları hesaba katıldığında dahi, grup liderlerinin artık toplamda 12'ye ulaşan üye partileri Avrupa Parlamentosu'nda siyasi güçlerini artırabilmek için çizgide tutmakta yaşacağı zorluğu ortaya koyuyor. SCHULZ S&D GRUP LİDERİ OLDU, AP BAŞKANLIĞINI GEÇİCİ OLARAK PITTELLA YÜRÜTECEK Pittella, AP'nin yeni başkanının seçileceği ilk genel kurula kadar bu görevi yürütecek. AP'deki Sosyalistler ve Demokratlar grubunun liderliğine seçilen Martin Schulz, 'Bu seçimle gelecek Avrupa Komisyonu başkanı ve politika programının yanı sıra Avrupa parlamentosu'nun ilerideki yapısına dair müzakereleri yürütmek için 28 ülkeden milletvekillerimizin tam desteğini aldım' dedi. Schulz daha önce 2004-2012 döneminde de S&D grubunun liderliğini yapmış, iki buçuk yıl önce Avrupa Parlamentosu başkanlığını devralırken bu görevi Hannes Swoboda'ya bırakmıştı. Schulz, 'S&D grubu Parlamento'daki ikinci büyük siyasi gruptur ve biz farklı, daha adil ve toplumsal Sayfa 4 açıdan daha dengeli bir Avrupa'dan yanayız. AB'de katı kemer sıkma önlemlerine karşı mücadelemizi sürdürecek ve vergi kaçırmayla mücadeleye odaklanacağız' dedi. Alman siyasetçi bununla birlikte halkın da Avrupa'ya ve AB siyasetçilerine güvenmesi gerektiğinin altını çizerek, 'Avrupa'yı daha dengeli hale getirmek, yetkilerini yeniden dengelemek ve daha etkin hale getirmek de bir diğer önceliğimiz olacak' şeklinde konuştu. Schulz aynı zamanda Avrupa Parlamentosu seçimlerinde S&D grubunun Avrupa Komisyonu başkan adayı olmuştu. Seçimlerin ardından AP'de en büyük grubu kurma hakkını elde eden merkez sağ Avrupa Halk Partisi (EPP) ise Lüksemburg'un eski Başbakanı Jean-Claude Juncker'i aday göstermişti. Schulz, 'Avrupa halkının oy kullandığı bu süreci geciktirmemeliyiz. Jean-Claude Juncker'e, Avrupa Parlamentosu'nda tüm demokratik gruplardan açık bir taaahhütle çoğunluk bulmak için yetki verilmelidir' dedi. AP onayına sunulacak kişinin öncelikle üye ülkelerin liderleri tarafından Komisyon başkanlığına aday gösterilmesi bekleniyor. Ancak liderler zirvesinde göreve Juncker'in aday gösterileceği henüz kesinlik kazanmadı. İngiltere'nin başını çektiği bazı ülkeler, Komisyon başkanlığının AP'deki en büyük grubun adayına verilmesini öngören prosedüre karşı çıkıyor. Schulz, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: 'Ancak grubumuz yalnızca AB'deki büyük zorluklarla yüzleşmeye hazır bir Komisyon başkanına destek olacaktır: Kemer sıkmaya son vermek, başta gençler arasında olmak üzere işsizliğin üstesinden gelmek, yoksulluktaki artışın ve sosyal dışlanmanın önüne geçmek, vergi hilelerini alt etmek ve Avrupa'yı daha fazla yatırım, modernize edilmiş altyapı ve İstikrar ve Büyüme Sözleşmesi'nin daha esnek bir yorumuyla daha rekabetçi hale getirmek. LITVANYA, AVRO BÖLGESİ'NE KATILMAYA BIR ADIM DAHA YAKLAŞTI Av r u p a K o m i s y o n u ' n u n , Litvanya'nın Avro Bölgesi'ne katılmak için kur istikrarı, düşük enflasyon, faiz ve borç yükü şartlarını yerine getirdiğini açıklamasının ardından AB bakanları beklendiği üzere ülkenin ortak para birimine geçmesine yeşil ışık yaktı. Litvanya Maliye Bakanı Rimantas Sadzius, 'Bu, Litvanya için yolun sonu değil, başlangıcı. Litvanya Avro Bölgesi'nin sorumlu bir üyesi olacaktır. Zorluklarla yüzleşeceğimizi biliyoruz ve kulübün sorumluluklarını da taşıyan, yalnızca faydalarından yararlanmakla kalmayan bir üyesi olacağız' dedi. AB ülkelerinin, gereken kriterleri yerine getirdikten Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Tarafından Avrupa Birliği Hazırlanmıştır Koordinasyon Merkezi HAZİRAN 2014 sonra nihai olarak Avro Bölgesi'ne katılması öngörülüyor. Yalnızca İngiltere ve Danimarka'nın katılım antlaşmalarında ortak para birimine geçmeme konusunda imtiyaz bulunuyor. Ancak geriye kalan yedi AB ülkesinin hiçbiri yakın zamanda Avro'ya katılmayı düşünmüyor ve öncelikle büyüme ve istihdamın önündeki engellerin üstesinden gelinmesini bekliyor. Avro Bölgesi maliye bakanlarından oluşan Eurogroup'un Başkanı Jeroen Dijsselbloem, 'Bu, göz alıcı bir uyum süreci ve mali krizden çıkışın ardından Litvanya için hak edilmiş bir başarıdır' dedi. Avrupa Komisyonu'nun ekonomik ve parasal işlerden sorumlu üyesi Olli Rehn de Litvanya'nın üyeliğiyle birlikte tüm Baltık ülkelerinin Avro Bölgesi'ndeki yerini alacağına işaret etti ve gelişmeyi 'hem Litvanya vatandaşları, hem de Avro Bölgesi'nin tamamı için iyi bir haber' olarak niteledi. Litvanya'nın katılımının AB liderleri ve daha sonra Avrupa Parlamentosu tarafından resmen onaylanması gerekiyor. Ç E K C U M H U R İ Y E T İ : 2 0 1 7 ' D E AV R O BÖLGESİ'NE KATILABİLİRİZ Katılım anlaşmalarında istisnalar bulunan İngiltere ve Danimarka dışındaki tüm Avrupa Birliği ülkelerinin, hazır olduklarında Avro'ya geçmesi öngörülüyor. Şu anda 28 AB ülkesinin 18'i ortak para birimini kullanıyor. Avrupa Komisyonu son olarak, Litvanya'nın önümüzdeki yıl Avro Bölgesi'nin 19. üyesi olmaya hazır olduğunu açıklamıştı. Ancak Zeman'ın selefi, AB karşıtı eski Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus döneminde Avro'ya katılım konusu Çek Cumhuriyeti'nde gündemin arka sıralarına itilmişti. Ülkenin doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı olan Zeman, geçtiğimiz yıl göreve gelmesinden bu yana daha AB yanlısı bir yaklaşım benimsedi. Zeman, [Avro'ya katılmayı] 2017'de başarabileceğimizi düşünüyorum. Umarım bunu başarabiliriz' dedi. Cumhurbaşkanı, iktidardaki Sosyal demokratlar ve koalisyon ortakları ANO'nun yanı sıra muhalefetteki TOP 09 partisinin de Avro Bölgesi'ne katılmayı destekleyeceğini düşündüğünü aktardı. Zeman, 'Üretimimizin yüzde 80'ini ihraç ediyoruz ve dört ihracatçımızdan biri, kurdan kaynaklanan risklerin önüne geçmek için Avro'ya geçmeyi destekliyor' dedi. Çeh hükümeti, selefinin imza atmayı kabul etmediği AB mali sözleşmesine katılmayı da kabul etmişti Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi AVRO BÖLGESI'NDE ISTIHDAM VE DIŞ TICARET FAZLASI ARTTI Avro Bölgesi'nde istihdam yılın ilk üç ayında, 2013'ün son çeyreğine göre yüzde 0.1 oranında arttı. İstihdam oranı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 0.2 artarak, 2011'den bu yana yıl bazında ilk kez artmış oldu. Almanya'da istihdam artışı çeyrek bazında yüzde 0.3, yıl bazında yüzde 0.3 oldu. Mayıs ayında mali kurtarma programından çıkan Portekiz'de istihdam oranı çeyrek bazında yüzde 0.3 düşerken, yıl bazında yüzde 1.8 arttı. Buna karşın dört çeyrek üst üste büyüyen Avro Bölgesi'nde 18.7 milyon kişi halen işsiz ve işsizlik oranı, geçtiğimiz yıl kaydedilen rekor düzeye yakın seyrediyor. Öte yandan Avro Bölgesi'nin Nisan ayında verdiği dış ticaret fazlası, 2013'ün aynı ayındaki 14 milyar Avro seviyesinden 15.7 milyar Avro'ya yükseldi. AB-Rusya ilişkilerinde Ukrayna krizi sebebiyle yaşanan krize paralel olarak Avrupa'nın Rusya'ya yaptığı ihracat, yılın ilk üç ayında yüzde 12 düştü. Rusya'nın AB'ye yaptığı ihracat da yüzde 9 oranında düştü. AB JAPONYA ILE SERBEST TICARET GÖRÜŞMELERINE DEVAM KARARI ALDI Avrupa Birliği, Japonya'nın pazarını dışa daha çok açmada yeterli ilerleme kaydettiğine ve serbest ticaret anlaşması için altıncı tur müzakerelerin önümüzdeki ay düzenlenmesine karar verdi. Avrupa Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, AB üyesi ülkelerin müzakerelerin devam etmesine karar verdiği ve gelecek turun 7 Temmuz'da Tokyo'da düzenleneceği kaydedildi. Japonya'nın ticaret önündeki engelleri kaldırma konusundaki istekliliğinden şüphe duyan AB ülkeleri, müzakerecilerine Tokyo'nun yeterli aşama ilerleme kaydetmemesi halinde görüşmeleri bir yıl içinde askıya alma talimatı vermişti. Komisyon'dan yapılan açıklamada bazı üye ülkelerin, demiryolu sektöründe kamu alımlarıyla ilgili endişelerini dile getirdiği belirtildi. AB, Japonya demiryolları ve kent içi ulaşım operatörlerinin uyguladığı bir 'operasyonel güvenlik maddesinin', dışarıdan tedarikçiler önünde engel teşkil ettiğini söylüyor. Komisyon'un 2009'da hazırladığı bir rapora göre AB demiryolu ekipmanı üreticilerinin önünün açılması, Japonya'ya ihracatı 600 milyon Avro'ya çıkarabilir. Tüm dünyada demiryolu ekipmanlarının yüzde 60'ını Avrupa Birliği üretiyor. Komisyon'un tahminlerine göre AB-Japonya serbest ticaret anlaşmasının başarıyla tamamlanması, iki Sayfa 5 HAZİRAN 2014 tarafın da ekonomisine neredeyse yüzde 1 büyüme sağlayabilir. Japonya, AB'den ithal ettiği pek çok ürün için zaten gümrük vergisi uygulamıyor. Ancak Avrupa, sektörel düzenlemelerin ticaretin önünde engel teşkil ettiğini söylüyor. İŞ DÜNYASINDAN KIBRIS'TA TARİHİ ZİRVE Kıbrıs, Ada ekonomisi açısından tarihi önem taşıyan bir Zirve'ye ev sahipliği yaptı. Toplantıya, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Yunanistan Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Başkanı Constantine Michalos, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros ve Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Phidias Pilides ile beraberlerindeki işadamları katıldı. TOBB'dan yapılan açıklamaya göre Hisarcıklıoğlu, zirvede yaptığı konuşmada tarihi bir ana şahitlik ettiklerini vurgulayarak, 'İlk defa iki Kıbrıs toplumundan, Yunanistan'dan ve Türkiye'den odalar Kıbrıs konusunu konuşmak için bir araya geliyor. Sadece bu bile Kıbrıs görüşmelerinden ne kadar umutlu olduğumuzun bir göstergesi' dedi. TOBB'dan tam destek Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası'na ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası'na katkıları için teşekkür eden Hisarcıklıoğlu, Yunan Odalar Birliği Başkanı Mihalos ile birlikte bu sürece ellerinden gelen desteği vereceklerini söyledi. Hisarcıklıoğlu, 'Burada olmak benim için büyük bir gurur kaynağı. Umarım bugün attığımız bu adım, iş dünyası arasında oyunun kurallarını değiştiren bir diyalog mekanizmasının oluşmasını sağlar. TOBB olarak bu süreci sonuna kadar destekliyoruz' diye konuştu. Ortak deklarasyon Zirve sonunda, toplantının ikincisinin İstanbul'da yapılması kararlaştırılırken, ortak bir deklarasyon yayımlandı. Deklarasyonda sürece katkı yapma konusunda tarafların katkısına vurgu yapılırken, çözümsüzlüğün devamının tüm taraflar için olumsuz sonuçlar doğuracağı ifade edildi. Ortak deklarasyonda şu görüşlere yer verildi: 'Odalar, Kıbrıs sorununa son vermeyi hedefleyen kapsamlı çözüm müzakereleri öncesinde imzalanan Ortak Metni desteklemektedirler. Çözümün, ada ekonomisine önemli faydalar sağlayacağı, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların refah ve zenginliğini artıracağına inanmaktadırlar. Odalar ayrıca, kapsamlı çözümün, tüm bölgeye özellikle demokratik değerler, insan hakları ve temel özgürlüklerin hakim olduğu, refah içinde ortak bir geleceğin sağlandığı genişlemiş bir Avrupa Birliği içinde Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye'nin de yer alacağı Sayfa 6 coğrafyaya da önemli yararlar sağlayacağına inanmaktadırlar. Odalar özellikle de olumlu bir atmosferin yaratılması ve güven artıran önlemlerin uygulanmasına katkı yapmakla kalmayıp, ekonomik ve ticari işbirliğinin önünün açılmasına katkı sağlayabilirler. Önümüzde Kıbrıs sorununu doğru bir şekilde çözmek için büyük bir fırsat vardır ve Odalar bu fırsatın kaçırılmaması için ellerinden geleni yapacaklardır. TÜRKİYE AB'NİN YENİ ARAŞTIRMA PROGRAMI HORIZON 2020'YE KATILDI Avrupa Birliği'nin araştırma destek programlarından Horizon 2020'nin (Ufuk 2020) ulusal açılış etkinliği, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın katılımıyla, İstanbul'da başladı. 79 milyar Avro bütçeli programdan Türk araştırmacılar da yararlanabilecek. Avrupa Komisyonu'nun bilim ve teknoloji alanındaki çalışmaları desteklediği 30 yıllık Çerçeve Programları, Horizon 2020 ile devam ediyor. Türkiye, ilk kez 2002-2006 yıllarında TÜBİTAK koordinatörlüğünde 6. Çerçeve Programı'na üye olmuştu. Şimdi ise 7. Çerçeve Programı'nın (20072013) devamı olan Horizon 2020 Programı'nda yer alacak. 2014-2020 yılları arasında yürütülecek program, Avrupa çapında araştırmacı ve araştırma kuruluşları arasındaki işbirliği faaliyetlerini destekleyecek, geleceğin teknolojilerine uluslararası ortaklıklar yoluyla yön verecek. Bakan Işık, Horizon 2020'nin bütçe büyüklüğünün Avrupa'da bilim, teknoloji ve yenilik alanına her geçen gün daha fazla kaynak ayrıldığının bir göstergesi olduğunu belirterek, 'Çünkü yaşlı kıta, yenilik ve teknoloji alanında arzu edilen seviyenin şu an için gerisinde. Elbette belli ülkeler klasik diyebileceğimiz sektörlerde güçlü konumlarını sürdürüyorlar. Ancak yeni nesil sektörlerde bir erozyon olduğunu da kabul etmeliyiz' dedi. Avrupa Komisyonu'nun araştırma, inovasyon ve bilimden sorumlu üyesi Máire Geoghegan-Quinn, yaptığı yazılı açıklamada 'Türkiye çok değerli bir ortağımız. Dinamik iş ortamı, yenilikçi ürün ve hizmetler için mükemmel bir test ortamı oluşturuyor, işbirliğini iki tarafta da araştırmacı ve işletmeler için kazan-kazan durumuna getiriyor. Horizon 2020'de küçük işletmelere inovasyon için her zamankinden çok finansman sağlanıyor. Bu sebeple Türkiye, programa katılımını artıma kontasında iyi bir pozisyonda' dedi. Horizon 2020'nin ilk çağrıları açıldı TÜBİTAK'tan yapılan açıklamaya göre Horizon 2020 Programı kapsamında belli aralıklarla proje çağrılarına Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi HAZİRAN 2014 çıkılacak ve başarılı projelere maddi destek sağlanacak. Programın 2014-2015 dönemi ilk çağrıları 11 Aralık 2013'de açıldı. Çağrılara bilim insanları, KOBİ'ler, sanayi kuruluşları, kamu kurumları, bireysel araştırmacılar ve sivil toplum örgütleri başvuruda bulunabiliyor. Çağrılar kapsamında toplam 15 milyar Avro'luk fon başarılı projelere dağıtılacak. Araştırmacılar ve kuruluşlar, bilgi iletişim teknolojileri, nanoteknoloji, biyoteknoloji, ileri üretim teknolojileri, robot ve uzay teknolojileri, sağlık, tarım ve gıda, denizcilik ve biyo-ekonomi, enerji, ulaştırma, iklim, çevre, kaynak verimliliği ve hammadde, sosyal bilimler ve güvenlik alanlarında Avrupalı paydaşları ile bir araya gelerek proje başvurusunda bulunabilecekler. Ulusal Koordinasyon Ofisi TÜBİTAK AB Çerçeve Programlar Ulusal Koordinasyon Ofisi (UKO), Türkiye'nin Horizon 2020 Programı'ndan en üst düzeyde faydalanabilmesi için çalışmalarda bulunacak. Türk araştırmacılara kılavuzluk yapacak UKO, araştırmacı ve iş dünyası temsilcilerine proje hazırlama, sunma, hukuki ve finansal konularda yardım sağlayacak ve Avrupalı ArGe ve yenilik aktörleri ile bir araya gelmelerine yardımcı olacak. Tüm bu süreçlerde araştırmacılara maddi destek sağlamak adına yeni bir teşvik mekanizması da oluşturuldu. Bu mekanizma ile araştırmacılara seyahat, organizasyon, proje yazma, ön-değerlendirme hizmetleri sunulacak. Bunun yanında, Horizon 2020 Programı'nda başarı sağlayan araştırmacılara projedeki rolleri ve bütçelerine paralel olarak başarı teşvik ödülleri verilecek. AB'DEN 'YOUTUBE HAKKINDA REKABET SORUŞTURMASI' MESAJI Almunia yakın zamanda, dünyanın en popüler internet arama motoru Google hakkında bir diğer rekabet soruşturmasını tamamlamıştı. Düzenlediği bir konferansta konuşan Almunia, 'Google'ın arama motorunu destekleme biçimleriyle ilgili yeni şikayetler alıyoruz. Örneğin YouTube da Google'ın arama motorlarındaki pazar gücünü kullanabileceği başka bir faaliyet alanı ve belki burada başka bir soruşturmanın önü açılacak' dedi. Almunia, bu durumda vermeleri gereken kararlardan birinin de yeni şikayetler üzerine Google hakkındaki soruşturmayı genişletmek mi yoksa ayrı bir soruşturma mı açmak olacağını söyledi. Müzik sektörü örgütü Impala, YouTube'un planladığı ücretli müzik dinleme hizmetinde talep ettiği bazı şartların haksız rekabete yol açtığını söylemiş ve Avrupa Birliği'nin devreye girmesini istemişti. YouTube ise bu yeni Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi hizmetinin müzik sektörüne ek gelir sağlayacağını söylüyor. FÜLE: UKRAYNA, MOLDOVA VE GÜRCİSTAN AB'YE ÜYE OLMALI Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında 'Avrasya Ekonomik Birliği'ni oluşturan anlaşmanın imzalanmasının ardından açıklamalarda bulunan Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Füle, uzun vadede Ukrayna, Moldova ve Gürcistan için de Avrupa Birliği'ne tam üyelik kapısının açık olması gerektiğini söyledi. Füle, 'Eğer Doğu Avrupa'daki ülkeleri dönüştürme konusunda ciddiysek, dönüşüm için en ciddi ve güçlü aracımızı, yani genişlemeyi kullanmalıyız' dedi. Füle, Avrupa perspektifinin, genişlemenin beraberinde getirdiği tüm şartlara rağmen Doğu Avrupa'da gereken reformları gerçekleştirmek için en iyi teşvik olduğunu söyledi. Komisyon üyesi, 'AB ülkeleri birkaç ay önce, Ortaklık Anlaşması'nın Ukrayna ile işbirliğimizdeki nihai hedef olmadığını belirtti. Bu yaklaşımın, Gürcistan ve Modova gibi AB ile Ortaklık Anlaşması'nı imzalayacak doğudaki komşularımıza karşı da benimsenmesi gerekir' dedi. Füle aynı zamanda yeni ülkelerin de katılabilmesi için AB'de bazı değişiklikler gerektiğini, kendisinin 'çok katmanlı bir Avrupa Birliği'nden yana olduğunu' söyledi. Ukrayna'nın eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç'in Kasım ayında AB ile Ortaklık Anlaşması'nı imzalamaktan vazgeçmesi Soğuk Savaş'tan bu yana Rusya ile Batı dünyası arasında yaşanan en büyük krize giden olaylar zincirini başlatmış, Yanukoviç'in devrilmesinin ardından Kiev'de Batı yanlısı yeni bir yönetim kurulmuştu. Eski Sovyet ülkelerinden Ermenistan da Ortaklık Anlaşması'nı imzalamaktan vazgeçtiklerini ve Rusya öncülüğündeki Gümrük Birliği'ne katılacaklarını açıklamıştı İSVİÇRE, YENİ GÖÇ KANUNUNDA AB VATANDAŞLARINA ESNEKLİK GETİRECEK İsviçre'de düzenlenen referandumdan çıkan sonuç sebebiyle göçmenlere kota uygulanmaya başlayacak. Ancak İsviçre, Brüksel'den gelebilecek misillemelerin önüne geçmek için AB'ye daha esnek kurallar uygulayacak. İsviçre AB'de yer almıyor, ancak Avrupa Serbet Ticaret Birliği (EFTA) üyesi olarak AB ile işgücünün serbest dolaşımına ilişkin a n l a ş m a l a r ı b u l u n u y o r. Hükümetten yapılan Sayfa 7 HAZİRAN 2014 açıklamada, 'Üçüncü ülkelerin vatandaşlarının aksine AB ve EFTA vatandaşları, uzmanlık vasıfları olmasa da kabul edilecek. İsviçre, çift yönlü bir kabul sistemini sürdürecek' denildi. İsviçre aynı zamanda, referandumdan çıkan sonuç doğrultusunda hazırladıkları ve 2017'de yürürlüğe girecek yasada sabit bir hedef belirlemekten kaçındıklarını açıkladı. Serbest dolaşımı temel ilkelerinden biri olarak kabul eden AB, daha önce İsviçre'ye yükümlülüklerini yerine getirmeden pazara erişimden faydalanamayacakları konusunda uyarmıştı. Brüksel, İsviçre'deki referandumun ardından ülkeyle araştırma ve öğrenci değişim programları üzerindeki görüşmeleri askıya almıştı. AB, GIDA BAZLI BIYOYAKIT ÜRETIMINE SINIR ÜZERINDE ANLAŞMAYA VARDI Avrupa Birliği enerji bakanları, gıda bazlı biyoyakıtlara sınır getirme üzerinde anlaşmaya vardı. Bu tür biyoyakıtlar, gıda fiyatlarını artırmakla ve çevreye faydadan çok zarara yol açmakla eleştiriliyor. Avrupa Birliği liderleri mısır veya kanola gibi bitkilerin biyoyakıt üretiminde kullanımına yüzde 5'lik sınır getirmek istemiş, ancak görüşmeler geçtiğimiz yıl sonuçsuz kalmıştı. Cuma günü üzerinde varılan anlşama, gıda bazlı biyoyakıtların ulaşımda kullanımının payına yüzde 7'lik sınır getyiriyor. Düzenlemenin y a s a l a ş m a d a n ö n c e Av r u p a Parlamentosu'nun da onayını alması gerekiyor. Avrupa Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi Günther oettinger, anlaşmayı 'hiç yoktan iyi' şeklinde değerlendirdi ve gıda kullanımı gerektirmeyen biyoyakıt türlerine işaret ederek 'Gelişmiş biyoyakıtlar üzerinde Ar-Ge'yi desteklemeliyiz ki birinci jenerasyon [yakıtlardan] ikincisine, ikincisinden üçüncüsüne geçebilelim' dedi. AB, sera gazı emisyonlarını azaltmak ve enerjide dışa bağımlılığını azaltmak için 2020'de, ulaşımda kullandığı yakıt ihtiyacının yüzde 10'unu yenilenebilir kaynaklardan karşılamak istiyor. AB önceleri iklim değişikliği için biyoyakıtlara destek vermişti. Ancak daha sonra araştırmalar, mısır gibi gıda bitkilerinin biyoyakıt üretiminde kullanılmasının tarım alanı açmak için ormanlık alanların temizlenmesine ve gıda fiyatlarının artmasına yol açabildiğini ortaya koymuştu. Atık veya yosun gibi malzemelerden elde edilen gelişmiş biyoyakıtlar ise benzer sorunlara yol açmıyor, ancak daha fazla yatırım gerektiriyor. İplik Pazarı Sokak No: 28 Büyük Hamam Karşısı Surlar içi - Lefkoşa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tel: +90 392 228 3423 / +90 392 228 3424 Faks: +90 392 228 3448 Http://www.eucoordination.org Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi Tarafından Hazırlanmıştır.