2009 Yılı - 1. Sayı - Ocak - Şubat - Mart
Transkript
2009 Yılı - 1. Sayı - Ocak - Şubat - Mart
rak görmediğimiz için öndeki aracın ani duruşunu biraz geç algılar ve fren yaparız ve aradaki mesafe güvenli duruş mesafesinden ve takip mesafesinden kısaysa öndeki araca çarparız. Kural basittir; öndeki araç hızımızın yarısı kadar metre mesafeden daha yakın takip edilmemelidir. Yani 50 km/saat hızla gidiyorsak 25 metre güvenli takip mesafesidir. “YAĞMUR YAĞDI BÖYLE OLDU…” B u yıl kış, kışlığının hakkını veriyor. Küresel ısınma fobisinin hepimizi etkilediği bir dönemde ilaç gibi yağışlar tüm yurtta hatta dünyada yüreklere su serpmeye devam ediyor. Barajlar doluyor, büyük şehirlerde su sıkıntısı ihtimali azalıyor. Eğer bu tempoda devam ederse İstanbul’da %50 seviyesinin üzerine çıkan su seviyesi Ankara, İzmir, Adana gibi şehirlerdeki barajlarda da makul seviyelere çıkar ve önümüzdeki yıl bu açıdan rahat geçer. Yağışlar sadece şehirleri değil, kırsal kesimleri, tarım ve hayvancılığı da olumlu etkileyecektir. Ancak, şimdi de küresel ısınmanın yerini küresel kriz, yani ekonomik kriz aldı ki kuraklığı filan aratacak gibi… Hepimiz her zaman gözlemleriz; iki damla yağmur yağsa özellikle kent içi trafik kazalarında anormal artışlar meydana gelir. Trafik kilitlenir ve saatlerce hareket durur. Can kaybı, özellikle de maddi hasarlı kazalar nedeniyle büyük kayıplar ortaya çıkar. Neden böyle olduğunu herkes düşünür ve eminim kendince bir sonuca varır. Gerçekte nedeni son derecede basittir; iki nedeni bulunmaktadır ve bu ikisi birlikte gerçekleşirse kazalar kaçınılmaz olur. Bunlardan birincisi, güvenli takip mesafesi kavramını bilmediğimiz ya da uymadığımız, ikincisi de güvenli durma mesafesi kavramını bilmediğimiz ya da uygulamadığımız gerçeğidir. Güvenli takip mesafesi kısaca; önümüzde seyreden araçla aramızdaki mesafenin, şartlar değişip öndeki araç durduğunda güvenle, ona çarpmadan durabileceğimiz uzaklıkta olmasıdır. Öndeki aracın önüne aniden çıkacak bir yaya vb. onun ani fren yapmasına neden olur. Biz olayı tam ola- Güvenli duruş mesafesi ise sürücünün eğitimine, zeka seviyesine, yolun eğimine, sürtünme özelliklerine, kuru ya da ıslak olmasına, araçların lastik kalitesine ve fren sistemine bağlı olarak değişir. Ayrıca, intikal süresiyle de ilgilidir. Öncelikle intikal süresi ve bu sürede kat edilen mesafeyi, yani intikal mesafesini açıklamak gerekecektir. Aracı kullanan sürücünün gözü yolda herhangi bir nesneyi gördüğünde önce bunu beynin ilgili merkezine bildirir. Beyin bunun bir tehlike kaynağı olduğuna karar verirse ayaklara emir vererek frene basması gerektiğini bildirir ve ayak frene gider. Gözün nesneyi gördüğü anla ayağın frene bastığı an arasında geçen süreye intikal süresi denir ki normal insanlarda 0.6-0.7 saniye kadardır. Bu süre normal insanlar için geçerlidir ve örneğin telefonla konuşmak bu süreyi %50 artırır. İşte bu süre içinde kat edilen yola da intikal mesafesi denir. Ayağın frene basması ile fren sistemi devreye girer ve araç belli bir süre ve bu sürede aldığı mesafenin sonunda durur. Bu mesafeye de fren mesafesi adı verilir. İntikal mesafesiyle fren mesafesinin toplamına güvenli duruş mesafesi adı verilir. Yukarıda da belirtildiği gibi bu mesafeye pek çok faktör etki eder ancak, bunlardan en önemlisi yolun ıslak olup olmamasıdır ki eğer ıslak ise güvenli duruş mesafesi yaklaşık olarak %50 artar. Yani normal şartlarda 25 metrede durabilen bir araç, yol ıslaksa ancak 37.5 metrede durabilir. İşte biz bu farkı dikkate almadığımız için yağmur yağdığı zaman çok sayıda trafik kazası meydana gelir. Her işte olduğu gibi hep başkasını suçlamak adetimiz olduğu için hemen suçluyu buluveririz; “yağmur yağdı, böyle oldu…” Biz trafik kurallarını tam olarak bilsek ve bildiğimiz bu kurallara uysak hiç “böyle” olur mu?.. Hava şartlarının trafik güvenliğine etkileri bu sayıda enine boyuna irdelendi. Umulur ki okunsun ve bu kış kazalar daha az olsun… Prof. Dr. Süleyman Pampal Genel Yayın Yönetmeni Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 1 SAYI 32 / YIL 7 / Ocak - Şubat - Mart / 2009 ISSN 1304-4842 Yönetim Yeri ATESTAŞ Ankara Trafik Eğitim ve Sağlık Hizmetleri A.Ş. 8. Cadde 86. Sokak No:2/1 Öveçler - ANKARA Tel: 0312 472 37 37 - 473 04 23 Faks: 0312 473 04 28 www.ankaratrafikvakfi.org KURUM 4 Ankara Trafik Vakfı Dergisi Yayın No: 3304 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın ATESTAŞ adına İmtiyaz Sahibi Mümtaz Fahri AYKIRI Genel Yayın Yönetmeni Süleyman PAMPAL ANKARA VALİ YARDIMCISI MÜMTAZ FAHRİ AYKIRI Genel Koordinatör Hüseyin KILAVUZ Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin BEKTAŞ Yayın Kurulu Ahmet ÇİÇEK Ahmet KUŞGÖZ Timuçin ONURSAN Zeki AYDIN Yapım/Organizasyon CAST GRAPHIC Tokdemir Ajans Prodüksiyon - Organizasyon Yayıncılık Ltd. Şti. Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 90. Sok. 1/3 Yıldız - Çankaya/ANKARA Tel: 0312 440 87 07(Pbx) Faks: 0312 440 12 92 www.tokdemirajans.com Baskı Üner Yayıncılık ve Basım San. Tic. A.Ş. www.uneryayincilik.com Ankara Trafik Dergisi, ATESTAŞ adına Cast@Graphic Ajans tarafından yayınlanmaktadır. YÖNETİM YERİ (ATESTAŞ) ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR. Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar yazarların düşüncelerini kapsamaktadır. DOSYA 10 HAVA ŞARTLARININ TRAFİK GÜVENLİĞİNE ETKİLERİ Prof. Dr. Süleyman PAMPAL Araş. Gör. Ayşegül ERCAN DOSYA Gençlerde Rİsklİ Sürücü Davranışlarının Psİkolojİk Nedenlerİ Prof. Dr. Nebİ SÜMER BİLGİLENDİRME 30 ALKOL VE TRAFİK GEZELİM - GÖRELİM 40 KIZILCAHAMAM içindekiler 22 TRAFİK k u ru m Mümtaz Fahri AYKIRI Ankara Vali Yardımcısı Kendinizden ve çalışma hayatınızdan söz eder misiniz? 1958 Fethiye doğumluyum. İlkokul ve liseyi Fethiye’de bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye İktisat Bölümü’nden 1979/1980 döneminde mezun oldum. Sonra, kısa bir süre Ankara İl Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğü, akabinde stajyer kaymakamlık görevlerinde bulundum. 1983 sonu kaymakamlık kursunu derece ile bitirmemin ardından Sakarya Karasu Kaymakamlığı, 1987 sonu Elazığ Keban Kaymakamlığı,1990-1994 yılları arasında Ağrı Vali Yardımcılığı, sonrasında Bursa Yenişehir Kaymakamlığı, Bursa Nilüfer 4 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Kaymakamlığı, İzmir Vali Yardımcılığı görevlerindeydim ve sonuçta da 9 Eylül 2008 itibari ile Ankara Vali Yardımcısıyım. Bu arada 1987/1989 döneminde İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Turizm mastırını tamamladım. 1990 yılında Genel Kurmay Başkanlığı İstihbarat ve 1991-1992 yıllarında da ABD’de görev yaptım. Evliyim; iki çocuğum var, eşim Silahlı Kuvvetler’de kıdemli albay olarak şu anda görevine devam ediyor. Kısaca çalışma hayatım bu. Başkent Ankara’da Vali Yardımcılığı gö- lamalar, toplantılar... Bütün bu yoğunluk revinde bulunmanın, diğer illerde görev nasıl yönetiliyor? yapıyor olmaktan ne gibi farkları var? Tabii yoğun bir tempo. Ankara’da bu yoğun Tabii Ankara’da yetiştim; 25 yıl sonra da tempoyu yürüten çok farklı kurumlar var. Ankara’ya döndüm. Diğer illere göre Ankara Ancak, başkent oluşu ile ilgili çok yoğun mutlaka çok farklı. İstanbul çok büyüktür, İz- gündemi bizatihi Başbakanlığın kendisi ve mir ile Ankara eşit büyüklüktedir ancak, üçü- Dışişleri Bakanlığı ağırlıklı olmak üzere ya- nü kıyaslayacak olursanız Ankara’da görev şıyor. Fakat neticede ev sahibi olmak vasfı yapmak, neticede başkentte görev yapmak ile Ankara Valiliği ve Ankara Valisi bu yo- demek. Yani her suyun buraya aktığı, bura- ğunluğun tam göbeğinde. Havaalanındaki dan paylaşıldığı ve buradan karar verildiği karşılamalardan ve uğurlamalardan tutun düşünüldüğünde, böyle bir şehirde görev mutlaka katılınması gereken resepsiyon yapmak elbette tüm kamu görevlileri için ve törenlere varıncaya kadar bu, yoğun bir bir şereftir; o yüzden başkentte görev yapı- şekilde devam ediyor. Biz de Vali Bey adına yor olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bura- bu görevlerin bir bölümüne yoğun bakı- da da görev süremiz belli, inşallah 5 yıllık süreyi en iyi şekilde değerlendirir, buradan da bir başka yere başkentte çalışarak gitmenin mutluluğu ve hazzı içerisinde gideriz diye yor, dönem dönem havaalanında karşılama ve uğurlamalara, dönem dönem yine Vali adına, Bakan düzeyindeki toplantılarda bulunmaya veya yine mutlaka valinin olması de bekliyoruz. gereken ama bir nedenle olamadığı resep- Ankara, Başkent olması itibariyle yoğun almaya çalışıyoruz. Bu da bizim tempomuzu bir gündemle yaşıyor, uluslararası siyasi bir hayli arttırıyor, tabii bu arada valimize de konukların ağırlanması; törenler, karşı- Allah kolaylık versin. Bir de şunu görüyo- siyonlara Ankara Valiliği adına mutlaka yer Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 5 TRAFİK k u ru m rum, geçmiş dönemlerde çok fazla seyahat zümre demek. Örneğin, şu saatte mesaiye etmeyen devlet büyüklerimiz vardı. Ama gideceksiniz, mesaiden şu saatte çıkacaksı- bu dönem gerek Cumhurbaşkanımız gerek nız; bunlar şehri düzenli bir hale getiriyor. Başbakanımız inanılmaz hareketli ve yine Ona göre trafiği yönlendirebiliyorsunuz; mevzuat gereği de Ankara valisi mutlaka ona göre güvenlik önlemlerini alabiliyorsu- Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başba- nuz; ona göre insanların yaşamında da bir kanın uğurlanmasında ve karşılanmasında düzen sağlanabiliyor. Örneğin, sabah işe bizatihi havaalanında bulunmak zorunda. gideceksiniz, muhtemelen öğlen yemeğini Bunun dışında, son iki üç yıldır Ankara’ya, bir yemekhanede yiyeceksiniz, hangi kurum dış devletlerin başbakan ve devlet başkanı olursa olsun akşam üzeri ama 17 ama 18 çı- düzeyinde, çok yoğun, inanılmaz bir ziyaret kacaksınız, servisiniz varsa servise binecek- trafiği var. Bazen aynı günde iki-üç tane baş- siniz, eve gidecek, yemek yiyecek, dinlene- bakanın geldiği anları yaşıyoruz, bir devlet cek ve yatacaksınız. Bu, bir anlamda bazen başkanı gidiyor başka bir devlet başkanı asayiş yönünden de kolaylaştırıcı oluyor; gelebiliyor. Dolayısıyla Ankara valisi olarak alkol, aşırı tehlikeli araba kullanma gibi bizi orada bulunmak, yoğun tempoya ayak uy- asayişte rahatsız edebilecek hadiseler azalı- durmak zorundasınız. Dolayısıyla bazen Sa- yor ve belli bir rahatlık oluyor. yın Vali’nin günde üç beş defa Esenboğa’ya gidip geldiğine şahit oluyoruz. İşte bizler de bu yoğunluğun bir bölümünde mutlaka yer alıyoruz. Gün boyu, Cumartesi, Pazar, gecegündüz diye de bir şey yok. Ankara’nın bürokrasiyle uğraşanların, bir diğer deyişle memurların kenti olması, sizin işinizi kolaylaştırıyor mu? 6 Ankara, her ne kadar yoğun bir gündemle yaşasa da turizm açısından pek tanıtılmayan bir kent. Bu konuda ilgili kurumlarla yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı? Turizm, Ankara’nın bir çıkmazı. Şimdi, çok enteresan bir şeydir. Hepiniz hatırlarsınız Türkiye’de turizmin gelişmesi hep Anka- Bürokrasi ile uğraşanların ve memurların ralılar sayesinde olmuştur. Bakın şöyle bir kenti olması, bazen işlerimizi kolaylaştırıyor dönün, 1960’lı yıllarda turizm merkezlerini bazen ise zorlaştırıyor. Bazen, memur ya- şöyle bir düşünün; Amasra, Akçakoca, Ay- şantısının getirdiği, haklarını sonuna kadar valık, Erdek, Kuşadası. Başka, yok. Akçakoca, arama zihniyeti, gereksiz hak aramalar oldu- Amasra, Ayvalık’ı Ankaralılar oraya giderek ğunda işleri zorlaştırırken, hangi işin nerede iç turizme açmıştır, kökünde hep Ankara biteceğini ya da bitmeyeceğini önceden vardır; İstanbul yoktur. Çünkü İstanbul’un kestiren memur zihniyeti ise işlerimizde bir o tarihlerde yapısı gereği bir başka yerde hızlanma sağlıyor. Bir de bürokrasi demek, turizmi hareketlendirmeye ihtiyacı yok; o devlet memuru demek, bir şekil şemaya, tarihlerde İstanbul’un her yerinden denize belli şartlara uymayı baştan kabul eden girebiliyorsunuz. Ankaralılar bu ihtiyaçla Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 buralara gittiler ve buraları şekillendirdiler ve ne zaman İstanbul kirlenmeye başladı, önce Ankara hareketlendirdi sonra İstanbul Bodrum’u Bodrum yaptı. Dolayısıyla iç turizmde Ankaralı turizm yaratır, ama Ankaralı turizmi kendi memleketinde yaratamadı bir türlü. Şimdi tabii Ankara’da bunun sıkıntısını yaşıyoruz ama başkent olmasının getirdiği iç turizm ve dış turizm ağırlıklı ziyaretlerle ilgili işlevsel bir özelliği var. Otelleşme açısından Ankara son yıllarda çok ciddi bir adım atıyor. Fakat yeter mi; yetmez. Ben çok kısaca şunu söylemek istiyorum. Bugün Türkiye’de gurur duyulan bir havaalanımız var ama dış hatlar açısından boş. Büyük bir yatırım var dış hatlarımızda ancak, Ankara gibi 4 milyon nüfuslu metropolle hiç bağdaşmayacak kadar az bir yurtdışı bağlantımız var, uçuşlar hep İstanbul üzerinden yapılıyor. Buradan direkt seferler açılması lazım. Ankara çok ciddi bir tarih merkezi. Yeni yeni gün ışığına çıkartılıyor ama tam olarak dünya kamuoyuna Ankara’nın bir tarihi merkez olduğu sunulamıyor. Bir başka yanı, Ankara çok enteresan bir şekilde kaplıcalara sahip. Ama kaplıcayı hala hamam kültürü ile devam ettirmeye çalışıyor. Bu hamam kültürünün yerine dün- kongre turizminin farkına varıyor. İkibin kişilik, iki bin beşyüz kişilik gerekirse dört bin kişilik kongre yapılacak ve aynı zamanda onları barındırabilecek otellere ihtiyacımız var. Çünkü İstanbul doldu. Sadece fuar da değil, kongrelerin yapılması lazım. Ankara bu konuda zayıf, bunu toparlamak lazım. Ben çok iddialı bir şey söylüyorum: Ankara aynı zamanda Türkiye’nin iki üç tane tıp ya niteliği ve kalitesinde termal tedavi ile merkezinden bir tanesi, yani bir Hacettepe, beraber fizik rehabilitasyon olanağına sahip bir Ankara Üniversitesi, bir Gazi Üniversitesi, merkezlerinin açılması lazım. Çünkü entere- özellerden bir Başkent Üniversitesi tıp ko- san sularımız var ve Ankara’ya indirdiğiniz nusunda artık dünya ile yarışıyor. Dünyada her yabancıyı en fazla 45 dakikalık bir yolcu- ve özellikle çok gelişmiş ülkelerde ve yanı- luk ile ilgili ünitelere gönderebiliyorsunuz. mızdaki Avrupa ülkelerinde aynı tedavi bize Haymana’sı ile Ayaş’ı ile her yeri ile bunu bir göre yaklaşık olarak bire dört mal ediliyor. türlü yaşatamamış, hamam ilkelliğinde bı- Biz aynı tedaviyi yüzde 25 daha ucuz yapa- rakmışız. Bunun derlenmesi toparlanması biliyoruz. Biz Avrupa’dan hatta Amerika’dan lazım. Bunun dışında, Ankara daha yeni yeni ve Kanada’dan bile gelen insanların medikal Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 7 TRAFİK k u ru m hizmetlerini verebilmeliyiz. Houston, sade- gidecekken aman dikkat et diye bir korkuyla ce tıp turizminden yılda yedi buçuk milyar uğurlarız. Bu, Türkiye’ye ve az gelişmiş ülke- dolar para kazanıyor. Yani biz de bir anlam- lere mahsus bir hadise. O yüzden Ankara da bu bölgenin Houston’uyuz; bunu orga- Trafik Vakfı bu anlamda ciddi işler yapıyor nize etmemiz lazım. Örneğin, İzmir Balçova daha da artırarak yapması gerekiyor. Çün- Termal Tesisleri’nin sekiz ayını Norveç hükü- kü, kamu bazı hizmetleri yapmada, bir ta- meti kapatıyor ve İsveç Hükümeti ısrarla yer kım evraktı doneydi, bazı şeylere müsaade istiyor, yer veremiyoruz, yerimiz yok. Dün- etmiyor. Aracı, gereci vesaire... İşte Ankara yada romatizma hastalıklarının en yoğun Trafik Vakfı’nın kamunun bu hizmetlerinin olduğu ülke Norveç’tir. 21 günlük kürler halinde geliyorlar oraya hem fizik tedavi alıyorlar hem termal tedavi alıyorlar ve paralarını tamamen Norveç Sosyal Güvenlik Kurumu ödüyor. Ankara bu anlamda gerçekten çok önemli bir yer, bunun farkında değiliz; yani turizmde Ankara’nın çeşitlenmesi, elindeki imkanları hayata geçirmesi, hantallığından biraz kurtulması lazım. Ankara Trafik Vakfı ile Ankara’daki trafik sorunlarına ilişkin ne gibi çalışmalar yapmayı hedefliyorsunuz? Bir kere dünyanın en önemli problemlerinden, Türkiye için de olmazsa olmaz üç önemli problemden bir tanesi trafik. Şu an ezbere konuşuyorum ama yılda binlerce insanı trafik kazasına kurban ediyorsunuz ve milyar dolarlarca maddi hasarlı kazada, bu O yüzden inşallah Ankara Trafik Vakfı önümüzdeki günlerde gücünü arttırarak devam eder. Emniyetin, jandarmanın ve sivil vatandaşın trafik ile ilgili rahatlamasının, insanca yaşamasının devamı için güzel hizmetler verir diye düşünüyoruz. Kent içi trafik düzeninin sağlanmasında Ankara’nın geleceğine dair ne gibi projeler üretilmesi gerekiyor? Toplu taşımadan başka hiçbir şeye gerek yok! Dünyanın gelişmiş ülkeleri trafik problemini eğer toplu taşıma ile hallettiyse başka bir kaynağa da gerek yok. Ankara’nın dört bir tarafı da buna son derece müsait. Kaldı ki yeraltı balçık bile olsa, bugün dünya bunu halletmiş. Örneğin St. Petersburg; balçık memleketin paraları bir tarafa doğru uçup çamur ama kırk metre aşağıya inanılmaz gidiyor. Yaralananlar hariç, sakat kalanlar bir metro örmüş. 1700’lerde başlatmış hariç, korku hariç... Bir de insanların beyin- 1800’lerde devam lerindeki trafik korkusunu yenmek gere- Ankara’nın mutlak tek çözümü, ikinci bir kiyor. Hayatında hiç kaza yapmamış veya çözüm düşünmüyorum, toplu taşım ve hiçbir kazaya karışmamış da olabilir ama metrodur. Buna ister hafif raylı sistem deyin, insanların beyninde bir korku var; hatta bi- ister yeraltı metro deyin, adına ne derseniz risini şuradan uğurlarken -diyelim ki çocu- deyin; toplu taşım. ğumuz kardeşimiz yakınımız-arabaya binip 8 artmasında çok ciddi bir payı var, katkısı var. Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 etmiş. Dolayısıyla LÜTFEN TRAFİK KURALLARINA UYALIM, UYMAYANLARI UYARALIM! TRAFİK d osya HAVA ŞARTLARININ TRAFİK GÜVENLİĞİNE ETKİLERİ Prof. Dr. Süleyman PAMPAL, Araş. Gör. Ayşegül ERCAN GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TRAFİK PLANLAMASI VE UYGULAMASI ABD Giriş Trafik güvenliği, meteorolojik ve çevresel etkenler ile ilişki içindedir. Ayrıca, yolların yapısına ve karakteristiğine de bağlıdır. Yolun standardı, güzergahı gibi özellikler teknik açıdan önem taşımaktadır. Karayolları; planlama, yapım, işletim ve bakım aşamalarında çevre ile daima etkileşim içerisindedir. Karayollarının güvenliğini etkileyen deprem dışındaki doğal etkenler; sel, çığ, heye10 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 lan, kar sürüklenmesi, buzlanma ve sis olarak sıralanabilir. Ayrıca, yolların trafiğe açılışından sonra üzerindeki trafik yükü nedeniyle oluşan toz, gaz, katı atıklar, taşıtların oluşturduğu hava kirliliği, yol boyu bitkilerin ilaçlanmasının çevreye etkileri, gürültü, kış mevsiminde buzlanmayı gidermek için kullanılan tuz ve çevreye etkileri gibi konular karayollarını, dolayısıyla sürücüleri buna bağlı olarak da trafik güvenliğini olumsuz etkilemektedir [1]. Kışın, dağlık yüksek bölgelerdeki yollarda karşılaşılan en büyük problemlerden biri aşırı kar yağışından dolayı yolların kapanmasıdır. Türkiye’de yollar normal olarak kar yağışından çok, rüzgar ile taşınan karın yarmalarda birikmesinden etkilenmektedir. Tipiler, yollarda görüş kaybına ve yol üzerinde buzlanmalara neden olur ve yolların zamanında temizlenmesini engeller. Taşınan karın yamaçlarda birikmesi çığ oluşumuna da sebep olmakta ve yolların daha uzun süreler kapanmasına yol açmaktadır. Havaların ısınmasıyla yolun üzerinde eriyen kar suyu ise asfaltın altına sızarak yol üst yapısında çeşitli tahribata neden olmaktadır [2]. Hava Şartlarının Trafik Kazalarına Etkileri Karayollarında kış bakım çalışmalarının temel amacı, karayolundan beklenen hizmet düzeyinin ve seyir güvenliğinin sağlanmasıdır. Karayolu ağındaki mevcut yollarda Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 11 TRAFİK d osya yeterli ve etkili bir kış bakım programı uygulanmadığı takdirde hizmet düzeylerinde çok önemli kayıplar oluşmakta, hatta hizmet kesintilerine neden olmaktadır. Ayrıca, güvenli seyir sağlanamadığı durumlarda önemli can ve mal kayıplarının görüldüğü trafik kazaları oluşmaktadır. Trafik kazalarını etkileyen unsurlar şu şekilde sıralanabilir: 1. 2. 3. İnsan Araç Yol ve Çevre Trafik kazalarında yüzde 4 oranında hava şartlarının da etkileri bulunmaktadır. Meydana gelen trafik kazalarında araçları, sürücüleri ve karayolunu etkileyen iklimsel parametreler şu şekilde sıralanmaktadır: - Nem - Sıcaklık - Sis - Yağış - Rüzgar - Buharlaşma - Çiğ Yağışı - Kar - Sel - Heyelan - Çığ Düşmesi - Buzlanma Nem Belli bir hava hacmi içindeki buhar, katı veya sıvı haldeki toplam su miktarı veya atmosferdeki su buharı miktarına nem denir [3]. Özellikle şehirlerarası yollarda meydana gelen trafik kazalarının sebeplerinden biri nemli havalardır. Havadaki nem miktarı arttığında rutubet de artar. Böyle durumlarda sürücülerde yorgunluk hissi oluşmakta, dikkatleri dağılmaktadır. Ayrıca nem, araçlarda korozyona neden olur. Bu olay araç güvenliğini azaltarak sürüş güvenliğini tehlikeye sokmaktadır. Sıcaklık Sıcaklık, bir maddenin çevreyle ısı iletişimidir, yani sıcaklığın veya soğukluğun bir ölçü- 12 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 südür. Cisim, çevresine ısı yayıyorsa sıcak, ısı alıyorsa soğuktur [3]. Sıcak Hava Sürücülerin uyuklamasına, dikkatlerinin dağılmasına, reflekslerinin yavaşlamasına ve reaksiyon zamanının uzamasına neden olur. Sıcak hava en çok araç motorunu ve lastikleri etkilemektedir. Taşıt imalatçıları ürettikleri taşıt lastiklerine uygulanacak lastik hava basınç değerlerini kataloglarında belirtirler. Sıcak havalarda lastik hava basınçlarının katalog değerinden az veya çok olması, aracın istiap haddinin üzerinde yüklenmesi, aşırı hız yapılması lastik iç basınçlarının anormal yükselmesine hatta lastiğin gümleme diye tabir edilen patlamasına yol açabilir. Aşırı sıcaklarda asfalt yollarda güneş ışınlarının dik geldiği ve ağır yük taşımasının yoğun olduğu kesimlerde yolun kayganlaşması sonucu trafik güvenliği tehlikeye girmektedir [4]. Soğuk Hava Vücuttaki troksin salgısını arttırarak kalp ve sinir sistemini etkiler. Ayrıca, romatizmal ağrıların artmasına neden olur, bu da sürücünün hareket kabiliyetinin azalmasına yol açarak sürüş güvenliğini olumsuz yönde etkiler. Camların buğulanması veya buzlanmasına neden olarak görüşü kısıtlar. Hava takviyeli fren sistemi olan araçların hava ve fren sistemi içindeki suyun donması nedeniyle frenlerin işlevini yerine getirmesini engeller. Karlı ve tipili havalarda hava filtresinin tıkanması veya ıslanması, mazot filtrelerinin donması, motorun stop etmesine neden olur. Karlı, buzlu veya ıslak yollarda araç lastikleri ile yol arasındaki sürtünme katsayısının azalması sonucu fren mesafesi uzayacağı gibi direksiyon hakimiyeti de azalır. Genellikle kazadan sonra anlaşılabilen soğuk havanın en önemli etkilerinden birisi, gece veya günün ilk saat- Rüzgar lerinde çiğ düşmesi Karayollarında kış bakım çalışmalarının Yeryüzü ile ilişkisonucu yol üzerin- temel amacı, karayolundan beklenen li olarak, genellikle de şeffaf ince bir hizmet düzeyinin ve seyir güvenliğinin yatay olarak gelitabaka halinde buz sağlanmasıdır. Güvenli seyir oluşturmasıdır. Gizli sağlanamadığı durumlarda önemli can ve şen hava hareketine rüzgar denir [3]. buzlanma denilen mal kayıplarının görüldüğü trafik kazaları Rüzgar; estiği yöne bu durum gün booluşmaktadır. ve hıza bağlı olarak yunca güneş almayan, yüksek rakımdan geçen vadilerin kuzey taşıtın hareket doğrultusunu ve aerodinamik yamaçlarındaki yol satıhlarında oluşur, ilk açıdan taşıtın kararlılığını etkileyen bir unsuranda fark edilmediği için trafik güvenliği açı- dur. Rüzgarın taşıtın hareket doğrultusunu etkilemesi ile lastikle zemin arasındaki bağsından çok tehlikelidir [4]. lantı azalmaktadır. Bu olay sürücüyü olumsuz yönde etkileyerek kaza yapmasına neden olSis Atmosferik su buharının çok küçük su dam- maktadır. Köprülerde rüzgar normalden daha laları şeklinde yoğunlaşarak yerde yatay gö- kuvvetli esmektedir. Bunun sebebi, köprülerin rüşü engelleyen (yatay görüş 1000 metrenin sürekli rüzgar akımının etkisinde kalmasıdır. altında olacak) bulut oluşturması olayına sis Karayollarında ise durum, hakim rüzgar yödenir [3]. Sis, far ışıklarının işarete doğru akı- nüne ve yolun kırmızı kotunun çevreye göre şını soğurup dağıtmaktadır. Bu yüzden sürüş konumuna bağlıdır. Çünkü yola gelen rüzgar esnasında yatay görüş mesafesi 3-6 m’nin akımı o bölgedeki hakim rüzgar yönüne göre altına kadar düşmekte, karşı şeritten gelen değişir. Yapılanma, bitki örtüsü ve bunların taşıtın algılanması zorlaşmaktadır [5]. Aşırı yolun konumuna göre durumlarına bağlı oladikkatli olunması gereken sisli havalarda sü- rak rüzgarın yönü ve hızı değişebilmektedir. rücüler yorulurlar, ayrıca görme problemleri Buharlaşma de yaşandığından karşı şeride geçme, karşıSıvı maddenin gaz haline dönüşme sürecidan gelen araçla çarpışma, yoldan çıkma gibi ne buharlaşma denir [3]. Özellikle şehirlerarası durumlar meydana gelebilir. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 13 TRAFİK d osya yollarda ön plana çıkan yol üzerindeki buharlaşma gündüz saatlerinde seyreden trafikte sorun yaratmaktadır. Yol üzerinde meydana gelen buharlaşma, görüş mesafesinde yanıltıcı sonuçlar oluşturmaktadır. Sürücülerin belli bir mesafe sonrasını görmelerini engelleyen buharlaşma olayı karşıdan gelen aracın görülmesini engellemekte ve sollama hatalarına sebep olmaktadır. Buharlaşma kuru havalarda ve yağmur yağmasından hemen sonra meydana gelebilmektedir. Bunun için yağmurdan hemen sonra veya yağdığı sırada sollama yaparken emin olmadan hareket etmemekte fayda vardır. Çiğ Yağışı Havanın çok soğuk olduğu zamanlarda serpinti kar yağışı şeklinde görülen yağış biçimidir. Çiğ yağışı görüş mesafesini önemli ölçüde azaltır. Yolların kar tutmasının görülmediği çiğ yağışında, uyarı levhaları ve yol ince kaygan bir tabaka ile örtülür. Böylece taşıt kontrolü zorlaşır, sürücülerin levhaları görmesi engellenir, yol çizgileri görünürlüğünü kaybeder. Yağış Bulutlardan düşen, yere kadar ulaşan suyun sıvı veya katı haldeki yağmur, kar, çisenti, dolu, buz parçacıkları ile bunların değişik şekillerini de içeren biçimine yağış denir [3]. Özellikle yağmur ilk başladığında yol yüzeyinde bulunan toz parçacıkları ıslanarak buz gibi kaygan bir hal alır. Islanan ve çamur haline gelen toz tabakası lastiklerin dişleri arasına girerek orayı doldurur. Bu sırada tekerleğin yoldan alacağı sürtünme kuvveti azalır. Devam eden yağmurla yol üzerinde biriken su tabakası kalınlığı artar ve tekerlekle yol arasında bir su kayması olayı gerçekleşir. Aşırı miktarda yağan yağmur görüş mesafesini azaltarak karşı şeritten gelen taşıtların görülmesini engeller. Yağışlı havalarda görüş mesafesinin azalma- 14 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 sı, yağış nedeniyle fren mesafesinin uzaması, direksiyon hakimiyetinin azalması, bir tehlike karşısında müdahale etmede geç kalınmasına, karar vermede gecikmelere ve tereddütlü davranışlara yol açabilir, bu gibi durumlar sürüş güvenliğini azaltan önemli faktörlerdir. Yağışlar sonucu oluşan heyelanlar, seller, sanat yapılarının yıkılması, platformda daralmalar sürüş güvenliğini olumsuz yönde etkilediği gibi yolun tamamen trafiğe kapanmasına da neden olurlar [4]. Sel Bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına sel denir [6]. Aşırı yağışlar sonucu oluşan sel afeti yol platformunda daralmalara yol açar. Bu da trafik güvenliğini olumsuz yönde etkilediği gibi yolun tamamen trafiğe kapanmasına da neden olmaktadır. Kar Kar yağışı ve buzlanma, trafik güvenliğini olumsuz yönde etkileyen ve yoldan beklenen hizmet düzeyini büyük ölçüde düşüren en önemli etkenlerden biridir. Yol Drenajı Herhangi bir yapıdan yapıya zarar verebilecek suyun doğal veya yapay yollarla uzaklaştırılmasına yönelik yapılan çalışmalara drenaj denir. Kışın oluşabilecek don etkisi sonucunda yol zemini içine sıkışmış su, donduktan sonra hacim değiştirerek yol üst ve altyapısına zarar verebilmektedir. Ayrıca, su ile karşılaştığında fiziksel değişim gösteren malzemelerin varlığı (örnek; kil su alınca şişer) yol üst ve altyapısına zarar verir. Zemin taneleri arasına dolan su, boşluk suyu basıncının doğmasına da neden olabilir. Bu tip etkileri ortadan kaldırmak için inşası yapılacak yoldan suyun uzaklaştırılması için drenaj çalışmaları yapılmaktadır [6]. Heyelan Zeminin kaya veya yapay dolgu malzemesinden oluşan bir yamacın yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketine heyelan ya da toprak kayması denir [6]. Heyelanlar, yamaçta mevcut ve yüzeye yakın olan yeraltı ve yüzey altı suyunun yeterince drene edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Öncelikle yamaçtaki görünen ve görünmeyen su noktalarının ortaya çıkarılması ve akışın başka tarafa yönlendirilmesi gereklidir [2]. Gündüz saatlerinde güneşin etkisiyle yol yüzeyinde biriken karın eriyip, akşam saatlerinde tekrar kar yağışı ve sıcaklığın eksi değerlere düşmesiyle eriyen kısım üzerine yağmasıyla zemini kayganlaştırır ve bu da kaza riski oluşturur. Eğer bu olay köprülerde gerçekleşirse durum biraz daha ciddidir. Çünkü köprüler sürekli olan rüzgar akımlarıyla karşı karşıya olduklarından buzlanma çok daha kolay bir şekilde gerçekleşir. Kara buz denilen bu olay en çok kaza riski oluşturan durumdur. Yağış ve sürüklenme ile yola gelen karın kalınlığı 5 cm’yi aştığında, yoldaki trafik akışı bu durumdan etkilenir ve seyir zorlaşır. Kalınlık 10 cm’ye ulaştığında ise, otomobil ve benzeri araçların yolda kalması ve yolu kapatması olasıdır. Ulaşım ve trafik güvenliği açısından bakıldığında kar, yolun üzerine dört farklı şekilde gelerek yolu olumsuz etkiler. • Kaba kar • Tipili kar • Kuvvetli Fırtına (bora) • Sürgün Kar Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 15 TRAFİK d osya kuru ve durmakla Kaba Kar Karayolu ağındaki mevcut yollarda ağırlaşmış kar taKaba kar; daha yeterli ve etkili bir kış bakım programı nelerinin rüzgarın çok havanın soğuk uygulanmadığı takdirde hizmet etkisiyle yola süolmadığı yumuşak düzeylerinde çok önemli kayıplar rüklenmesi duruhavalarda her yere oluşmakta, hatta hizmet kesintilerine mudur. eşit miktarda yağan neden olmaktadır. Karın yol yüzekardır. Lapa lapa yinde birikmesi en denilen iri taneli bir şekilde yağdığından yolu fazla sıkışık olmayan çok sürgün kar durumunda olur. Eğer zamagevşek bir tabaka halinde örter. Bu tip karlar nında müdahale edilmezse yollar uzun süre yarı sulu halde iken hava aniden soğursa buz kapanır. Ayrıca, yol üzerindeki karın temizlenmesi esnasında yolun yapısında bozulmalar tutarak yolu tehlikeli bir biçime sokar. meydana gelmektedir. Tipili Kar Kışın genelde 0 derecenin altında sıcaklığı Havanın çok soğuk olduğu durumlarda kuvvetli rüzgarla birlikte yağan kar şeklidir. olan yol üzerine düşen yağmur taneleri anınÇok kısa sürede yolu kapatır ve görüş mesa- da soğuyacağından bu parlak bir buz tabakası oluşmasına sebep olur. Bir diğer durumda, fesini önemli ölçüde azaltır. karın içerisinde oldukça fazla su içermesi durumunda sulu kar / sulu buz söz konusu olur. Kuvvetli Fırtına (bora) Kar yağmadığı halde daha önce yağan yu- Bunun engellenmesi için de yol üzerine tuz muşak karın, kuvvetli rüzgarla yerden belli bir ve/veya eritici solüsyon serilir. yüksekliğe kadar kalkması durumudur. Tipili Türkiye koşullarında tipi şeklinde yağan karda olduğu gibi görüş mesafesi azalır ve yotoz kar hakim rüzgar yönüne göre savrulur lun buzlanması aniden olur. ve özellikle karayollarının yarmalarında biSürgün Kar riken bazen 10-12 m derinliğindeki kar, yol Kar yağmadığı halde daha önce yağan kapanmalarına sebep olur. Kara ve demiryol- 16 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 larında kar birikmesini engellemek ve biriken kar (kürtün) konumunu kontrol altına almak amacıyla kar perdeleri (siperleri) de kullanılabilir. Karın yoldan temizlenmesi aşamasından hemen sonra bir kar yağışı olması durumunda ise karın birikmesine yer kalmamaktadır. Bu gibi durumlarda yolların rotatif denilen kar püskürtme makineleri ile kardan temizlenmesi gerekmektedir. Bu işlem de hem maddi açıdan külfetlidir hem de yola ciddi şekilde zarar vermektedir. Karla mücadele yol dışında olursa hem ekonomik olur hem de yola zarar verilmemiş olur. Bunun için yolların sürgün karla kapanması muhtemel olan yerlerine yeterli sayıda kar siperleri konularak sürüntü ile gelen karların yola gelmesi engellenir. Kar birikmesini önlemenin diğer bir yolu da canlı kar siperleri oluşturulmasıdır. Ağaç ve çalılardan oluşan canlı kar perdelerinde yükseklikleri sabit tutulan türler seçilmelidir. Ayrıca, genel olarak canlı kar perdelerinin yoldan 20-25 m uzaklıkta inşa edilmeleri uygun olmaktadır. Kazalara sebep olan kar birikimini önlemek amacıyla yapılacak olan canlı kar perdeleri, ağaç ve çalıların yolun iki yanına uygun bir şekilde dikimi ile sağlanır. Bitkisel kar perdeleri, yazın kaldırılan ahşap perdelere göre daha ekonomik, sürekli ve estetiktir. Rüzgar yönüne dik ağaç, ağaççık ve çalılıklarla oluşturulurlar. Kimi zaman ise yol kenarında dikili olan ekinler anlaşmalı olarak kesilmeyerek sürgün karla yola gelen kar engellenmiş olur. Çığ Kar çığları, dağların üst kısımlarında kar kütlelerinin hızla kayması ya da düşmesi sonucu oluşurlar. Çığlar yerleşim birimleri, tarım arazileri, haberleşme, ulaşım ve enerji iletim hatları, sanayi, askeri ve diğer benzeri tesisler için büyük tehlikeler oluşturmaktadır. Çığ nedeniyle yola inen kar tabakasının yoğunluğu sıkışmadan dolayı normal karın yoğunluğundan birkaç misli daha fazla olduğundan (yoğunluk 600- 700 kg/m3e erişir), çığ mücadelesi kar mücadelesine nazaran daha pahalı, zor ve zaman alıcıdır. Çığ bölgelerinin tanınması, kar örtüsünün durumu ile meteorolojik koşulların incelenmesi gibi yöntemler yardımıyla çığ oluşumunun önceden tahmin edilebilmesi çığdan korunmayı sağlamaktadır. Olumsuz Hava Koşullarında Trafik Güvenliğinin Artırılması İçin Alınabilecek Tedbirler • Sürücülerin alabileceği tedbirler • Araçta alınabilecek tedbirler • Karayolunda alınabilecek tedbirler Sürücülerin alabileceği tedbirler • Sıcak havalarda yola çıkmadan önce ağır ve fazla yemek yenmemelidir. • Giysiler mümkün olduğunca hafif ve rahat olmalıdır. • Uyku getirici, refleksleri azaltıcı ilaçlar alınmamalıdır. • Şehir içinde araç kullanacak sürücüler ise kötü hava koşulları (kar, buz, yağış, sis gibi) nedeniyle fren mesafesinin uzayacağını düşünerek takip mesafesini arttırmalı, ani duruşlardan ve manevralardan kaçınmalı, şerit değiştirmelerde ve dönüşlerde mutlaka işaret vermeli ve hızlarını azaltmalıdırlar. • Yağışlı havalarda, yayaların daha dikkatsiz, telaşlı ve aceleci davranacakları göz önüne alınarak daha aktif ve etkin durumda olan sürücüler yayalara karşı biraz daha anlayışlı davranmalıdır. • Kışın soğuk havalarda yolda gizli buzlan- Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 17 TRAFİK d osya ma olacağı tahmin edilen yerlere yaklaşırken hız mutlaka azaltılmalı, ani duruş ve manevralardan kaçınılmalıdır. • Yarma şevlere yaklaşırken heyelan olabileceği, yola taş, kaya parçası düşmüş olabileceği düşünülerek yakın ilerisi görülmeyen virajlara girerken hız azaltılmalıdır. • Aşırı sıcak havalarda asfalt sathi kaplamalarda asfalt terlemesi nedeniyle kaygan hale gelen yol kesimlerinde hız azaltılarak ani manevralardan kaçınılmalıdır. • Yetkili kurumların yol durumu ve trafik akışı ile ilgili yaptığı uyarılar dikkate alınmalı ve trafik kurallarına kesinlikle uyulmalıdır. Araçta alınabilecek tedbirler • Özellikle yağışlı havalarda görüş mesafesi azalmaktadır. Sürüş güvenliği açısından silecekler önemli yer tutmaktadır. Bu yüzden her yıl düzenli olarak silecekler değiştirilmelidir. • Yağışlı ve sisli havalarda görüş mesafesi kadar, görünmek de önemlidir. Hem yolu rahat görebilmek hem de yolu kullananlar tarafından görünmek amacıyla farlar yakılmalıdır. • Aşırı yıpranmış ve diş derinliği azalmış lastikler fren mesafesini artırır, bu da kaza riski oluşturur. Ayrıca karlı, buzlu veya ıslak yollarda aracın kaymasına neden olur. Bu sebeplerden lastik bakımına özen gösterilmelidir. • Özellikle yağışlı havalarda, ıslak zeminde fren mesafesinin artması nedeniyle fren sisteminin bakımı ve kontrolüne dikkat edilmelidir. Yolda Alınabilecek Tedbirler • Türkiye’de mevcut yönetim altyapısında, yol kış bakımı ve kar–buz mücadelesi yerleşim yerlerinde yani il ve ilçelerin içinde yerel yönetimlerce, şehirlerarası yollarda ve ana arterlerde KGM, köy ve kasaba yollarında il özel 18 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 idarelerince yapılmaktadır. Kış programına dahil olan yolların açık tutulması için yapılan çalışmaların tümüne birden ‘Kar Mücadelesi’ denilmektedir. Kar Mücadelesi; yolda karın birikmesini önlemek, biriken karı yoldan uzaklaştırmak ve buz tutan kesimlerde araçların kaymasını engellemek amacıyla yol üzerinde yapılan çalışmaları kapsar. • Kar tutması ve buzlanmaya karşı temizleme ve tuzlama çalışmaları zamanında ve gerektiği sıklıkta yapılmalıdır. • Ayrıca, özellikle aşırı kar yağışına maruz kalan doğu bölgelerindeki yollarda kar birikmesi ve kar savruntusuna önlem olarak yol kenarlarına kar perdeleri yapılmalıdır. • Taşkın, sel ve aşırı yağışlardan ötürü meydana gelecek yol tıkanmalarına karşı yolun drenajının iyi yapılması gerekmektedir. • Türkiye’de yollar genellikle asfalt kaplamadır, asfalt da olumsuz hava koşullarında çabuk deformasyona uğradığından bu yollarda düzenli olarak bakım ve onarım işlemleri yapılmalıdır. Kaynaklar [1]. Gürer, İ., Gürer, N., “Trafikte Yol, Çevre ve Meteorolojik Faktörler” [2]. Avcı, E., 2006, “Doğu Anadolu Bölgesinde Karla Mücadele Karakter ve Stratejilerinin Trafik Güvenliği ve Çevresel Etkileri Açısından Analizi”, DSİ Kar Hidrolojisi Konferansı, Bildiri, 2006 [3]. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Sözlüğü, 2002 [4]. Coşkun, A., “İklim Koşullarının Sürüş Güvenliğine Etkileri”, II. Ulaşım ve Trafik Kongresi”, Ankara, 1999 [5]. Işık, M., “Reflektif Yol İşaretlerinin Gece Görünürlüğü”, Trafik ve Yol Güvenliği II. Uluslararası Kongre Sergisi, 2004 [6].http://tr.wikipedia.org/wiki/Drenaj, 2008 Trafİk kazalarında yüzde 4 oranında hava şartlarının da etkİlerİ bulunmaktadır. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 19 TRAFİK d osya yol öyküleri Selahattin EKREMOĞLU E. Ankara Vali Yardımcısı 20 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Kasım ayının yarı bulutlu, yarı güneşli bir gününde, Ankara’ya bağlı ilçelerden birisine meşe fidanı ve palamudu dikmeye gidiyoruz. İlçe belediye başkanlığı, sivil toplum örgütlerinden birisiyle anlaşmış, gönüllülerin davetiyle ben de bu etkinliğe katılıyorum. Yaşıma ve sıfatıma hürmeten, belediyeye ait otobüste, sürücünün arkasındaki koltuğa oturuyorum. Tüm yolcular geldiğinde yola çıkıyoruz. Sürücü deneyimli birisine benziyor. Otobüs en az 15 yaşında, gözüm ister istemez göstergelere takılıyor. Hız gösteren, motor devrini gösteren ve yakıt durumunu gösteren göstergelerin hiçbirisi çalışmıyor. Arabanın modeli ve yaşı nedeniyle olabilir diyorum ama kafama da takılıyor doğrusu… Bir belediye, göstergeleri bozuk bir arabayı nasıl trafiğe çıkarır?.. Haydi, çıkardı diyelim, yollarda hiç mi denetlenmiyor ya da denetimden nasıl sıyrılıyor? Bu sorularla meşgul olurken, Ankara’nın dışına doğru yol alıyoruz. Bir dönemeçte aracın, sürücüsünün kontrolü dışında hem titrediğini hem de sağa sola kaydığını görüyorum. Ne oluyor? Lastiklerden birisi mi patladı? Dur da bakalım, diyorum. Bu arada yolcu almak için otobüs duruyor ve şoför lastiklere bakıyor. Serinkanlı bir şekilde gülümseyerek, - Lastikler sağlam beyim, lastiklerde bir şey yok. diyor. Yola koyuluyoruz. Biraz sonra araba yine sağa sola titreyerek kayıyor. Aklıma rot başlarının gevşek olabileceği geliyor. Sorduğumda, sürücü düşüncemi doğruluyor. Tüm yolcular gibi ben de korkuyorum doğrusu… Bir ara sarsıntısız epey yol alıyoruz. Bir dönemeçte otobüs yeniden kısa bir sallantı geçiriyor. Sürücünün yüzüne bakıyorum iç aynadan… Sakin sakin gülümsüyor… Kendisine baktığımı görünce, - Beyim, ben bu arabayla Çanakkale’ye şehitlerimizi ziyarete, öğrenci ve velilerini götürdüm, getirdim. Evvelallah hiçbir şey olmaz. Böyle dernek çalışmaları olduğunda, bu arabayı kullanıyoruz. Demez mi? Sağ salim ilçe merkezine geliyoruz. Hoş beşten sonra Belediye başkanına aracın durumundan söz ediyorum. Önemsemiyor… Ya öyle mi? diyor ve başka konulara geçiyoruz. Bir süre sonra, aynı otobüsle fidan dikim alanına hareket ediyoruz. Bu kez Belediye başkanı yanıma oturuyor. Araç bir ara sağa sola kaçıyor ve titriyor. Başkan, sürücüye ne olduğunu soruyor. Sürücü aynı pişkinlikle arabanın rotlarında boşluk olduğunu; bundan dolayı aracın titrediğini söylüyor. Dikim alanına kadar gidiyoruz. Fidanların dikiminden sonra belediyenin düzgün bir pikap aracıyla Ankara’ya dönüyorum. Otobüste birlikte yolculuk yaptığım gönüllüler inşallah yeni bir araçla dönerler diye dua ediyorum… Ve düşünüyorum kim kabahatli diye… 1- Otobüsün bakımını yaptırmadan trafiğe çıkartan Belediye yönetimi mi? 2- Çoluk çocuk sahibi, her an kaza yapma ve hayatını kaybetme riskine rağmen, kamudaki görevine devam edebilmek için, direksiyona çıkmaya kendini zorunlu duyumsayan sürücü mü? 3- Fidan dikimine geç kalmamak için, düzensiz araçla yola devam etmeyi kabullenmiş olan ben ve gönüllü insanlar mı? 4- Uzunca zamandır yoğun trafikte gezen otobüsün hiç farkında olmayan trafik denetleme görevlileri mi? 5- Ya da bizi yeterince korkutmayı başaramayan trafik canavarı mı? 6- Ya da hepsi mi? Bilgi Notu Karayolları Trafik Kanunu’nun 30 ve 31. maddelerine göre donanımları eksik taşıtla trafiğe çıkan sürücülere 61,00-YTL-125,00-YTL para cezası ve ihtar, tekrarı halinde Trafikten men cezası uygulanır. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 21 TRAFİK d osya Gençlerde Riskli Sürücü Davranışlarının Psikolojik Nedenleri Prof. Dr. Nebi Sümer Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı 22 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 D ünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2004 yılında yayınladığı kapsamlı rapora göre bütün dünyada 40 yaşın altındaki insanlar için birinci ölüm ve yaralanma nedeni trafik kazalarıdır. Aynı raporda, son yıllarda gelişmiş ülkelerde trafik kazaları ve bununla ilişkili ölümlerde ciddi oranlarda azalma gözlendiği; buna karşın Türkiye’nin de içinde bulunduğu, gelişmekte olan ülkelerde ise artışın devam ettiği belirtilmektedir. Trafik kazalarına yol açan çok sayıda faktör olmasına karşın, en önemli faktörün riskli sürücü davranışları olduğu konusunda dünyadaki bütün araştırmacılar hemfikirdir. Gelişmiş ülkeler, trafik kurallarına uyma alışkanlığını “genel norm” düzeyine çıkararak başta hız kontrolü ve emniyet kemeri kullanma konuları olmak üzere, sürücü davranışlarını kalıcı olarak değiştirmede başarı kazandıkları için, kazaları belirgin olarak azaltabilmişlerdir. Bunun yanında trafik mühendisliği uygulamaları, denetimde ileri teknoloji araçlarının kullanımı, yolların ve araçların ulaşım kolaylığı ve güvenliği bakımından mükemmelleştirilmesi gibi faktörlerin de kazaların azaltılmasında dolaylı ya da doğrudan katkıda bulunduğu bilinmektedir. Ancak, kazaların azalmasında temel etmen, riskli sürücü davranışlarının değiştirilebilmiş olmasıdır. Riskli sürücü davranışları alışkanlıklara, yerleşik tutumlara ve toplumda genel kabul gören yaygın davranış normlarına dayandığı için, değiştirmesi oldukça zordur ve değişime direnç gösterirler. Bu yazıda genel olarak riskli sürücü davranışlarının nedenlerine ve neden değişime direnç gösterdikleri konusuna değinmek istiyorum. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 23 TRAFİK d osya Yüzde 60’a varan oranlarda trafik kazalarında temel etmen hızdır ve riskli sürücü davranışlarının başında hızlı araç kullanma gelmektedir. Bütün dünyada hızlı araç kullanma, özellikle genç erkekler arasında yaygındır. Gençlik döneminin (özellikle 16-21 yaşları arasındaki gençler için) en temel özelliklerinden birisi “uyaran ve heyecan arama” eğilimidir. Daha çok ergenlik dönemine özgü biyolojik ve psikolojik özellikler nedeniyle yüksek olan bu eğilim, riskli, yeni, sıradan olmayan, heyecan ve zevk verici davranış ve faaliyetleri sürekli olarak yapma isteği olarak tanımlanabilir. Araştırmalar, risk almayla yakından ilişkili olan heyecan ve uyaran arama güdüsüne yüksek oranda sahip olanların, kaza yapma olasılığının da görece yüksek olduğunu göstermektedir. Erkeklerde kızlardan daha yüksek olan bu eğilimi daha da tehlikeli ve riskli hale getiren ise genç sürücülerin genellikle aynı zamanda deneyimsiz ya da acemi sürücü olmalarıdır. Araştırmalar, çoğunluğu 18-25 yaşları arasında gençler olan deneyimsiz (acemi) sürücülerin ehliyetlerini aldıktan sonraki ilk altı ay içinde, deneyimli sürücülerden yaklaşık altı kat daha fazla kaza yaptıklarını göstermektedir. Deneyimsizlerin çok kaza yapmaları genellikle tehlike algısı eksikliği olarak bilinen ve yoldaki muhtemel tehlikeleri önceden kestirme ve zamanında uygun önlem alma becerisindeki eksiklikten kaynaklanır. Yol okuma becerisi olarak da tanımlayabileceğimiz bu özelliğin kazanılması sadece yeterli araç kullanma deneyimiyle mümkündür. Riskli genç sürücü davranışların değiştirilmesi ve gençlere kendilerini (ve heyecan arama eğilimleri24 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 ni) kontrol edebilmeyi öğretebilmek için en kritik dönem, tehlike algısı becerisinin de kazanıldığı, araç kullanmaya başlama dönemidir. Gelişmiş ülkelerde stajyer sürücülük vb. olarak adlandırılan yeni uygulamalarla, acemiler yol okuma becerisini kazanırken, aynı zamanda güvenli sürücülük için gerekli olan olumlu davranışları da kazanmalarına yönelik önlemler alınmaktadır. Burada temel amaç, hız sınırlarına ve diğer trafik kurallarına uymayı yerleşik bir alışkanlık haline getirmektir. Erken dönemde kazanılması gereken en önemli iki davranış; aşırı hızlı araç kullanmaktan kaçınmak ve emniyet kemeri kullanma alışkanlığı kazanmaktır. Trafik güvenliği karnesi iyi olan Avrupa ülkelerinde bile, sürücülerin yarıdan fazlasının sürekli olarak hız sınırlarının üzerinde araç kullandığı bilinmektedir. Ancak, bu oran ülkemizde çok daha yüksektir. Araştırmalar hız bakımından en üst yüzde 10 dilime giren sürücülerin, alttaki yüzde 10 dilime girenlerden iki kat daha fazla kaza yaptıklarını göstermektedir. Özellikle ölümlü ve ağır yaralanmalı kazalarda aşırı hızın en temel neden olduğu dikkate alındığında, aşırı hızı engellemeye yönelik önlemlerin önceliği ortaya çıkmaktadır. Batı ülkelerindeki uygulamalardan biri, ehliyetin gençlere başlangıçta bir ya da iki yıllığına geçici olarak verilmesi ve bu sürede belirli bir sayının (ya da ceza puanının) altında ceza alan ve birden fazla kaza yapmayanlara, yani güvenli sürücü olduğunu kanıtlayanlara, ehliyetlerinin kalıcı olarak verilmesidir. Bunun dışında ehliyetin ilk aylarında sadece ebeveyn ya da deneyim- li bir yetişkinin refakati altında araç kullanmaya izin vermek, şehirlerarası yollarda ve gece araç kullanmanın sınırlandırılması vb. çok sayıda riski ve/veya riskten kaçınmayı öğretmeyi amaçlayan uygulamalar mevcuttur. Bu tür uygulamalarla gençler sürücülük deneyiminin başında güvenli sürücülük alışkanlığı kazanarak, gelecekteki olumsuz sürücü davranışlarına karşı da bir nevi aşılanmış olurlar. Gençler arabayı ulaşım dışında bir amaç ve motivasyonla, daha çok kendilerini ifade etmek amacıyla kullanma eğilimindedirler. Kendilerini duygusal olarak iyi hissetmek, gelişen yeteneklerini başkalarına ve kendilerine kanıtlamak, akranları arasında kabul görmek ve onların onayını alabilmek ergenlik ve ilk gençlik yıllarında çok önemlidir. Bu da araç kullanmaya duygusal bir anlam katmakta ve istediği izlenimi arkadaşlarına aktarabilmek için gençleri daha fazla risk almaya sevk etmektedir. Bu duygusal ihtiyaç, hızlı araç kullanırken, sürekli cep telefonuyla konuşma ve heyecanlı yüksek seste müzik dinleme gibi dikkat ve konsantrasyon üzerinde olumsuz etkisi olan “ikincil görevlerle” birleştiğinde, risk katlanarak artar. Bütün bu risk faktörlerinin bir arada olması, yani deneyimsiz genç bir sürücünün yüksek seste müzik Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 25 TRAFİK 26 d osya Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 dinlerken telefonda konuşarak aşırı hızda araç kullanması, araç kullanmayı riskli olmaktan öte bir tehlike boyutuna taşımaktadır. Heyecan arama ve duygusal amaçla araç kullanma dışında “antisosyal” ve dürtüsel” kişilik özelliklerinin de kaza yatkınlığı ile ilişkili olduğu bilinmektedir. Genel olarak erkekler arasında daha yaygın olan antisosyal kişiliğin en belirgin özellikleri kurallara uymama, başkalarının haklarına sürekli saygısızlık ve kişisel çıkar ve zevk için başkalarını kullanmaktır. Antisosyal kişilik özelliğinin, diğer dönemlere oranla gençlik döneminde daha sık görüldüğü ve saldırganlık eğilimi ile suça karışmada en önemli etkenlerden birisi olduğu bilinmektedir. Bazı gençler antisosyal eğilimlerini daha çok, sürücülük davranışlarına yansıtarak gösterirler. Toplumumuzda trafik ihlallerinin genellikle ciddi bir suç olarak algılanmaması da antisosyal eğilimi olanların bunu araba sürerken “tatmin” etmelerini kolaylaşmakta ve kısmen kabul görmektedir. Dürtüsel kişilik herhangi bir zamanda aklına estiği gibi davranma ve bir davranışı olası olumsuz sonucunu dikkate almadan gösterme olarak tanımlanabilir. Dürtüsel kişilik özelliği gösteren gençler güvenlik yerine hızı tercih ederler ve genellikle kızgın ve yarışmacı bir motivasyonla araç kullanırlar. “Çılgın sürücü” olarak da adlandırılabilen bu gençler, trafikte en riskli davranışları gösteren kişilerdir. Bunların dışında çok sayıda psikolojik faktör nedeniyle gençlerin riskli davranışları objektif olarak algılamaları mümkün değildir. Bir sürü psikolojik yanlılık nedeniyle sürücüler gerçekte önemli bir risk olan ve sonuçta kazaya yol açan çoğu davranışı riskli olarak algılamaz. Bunların birkaç tanesine daha değinelim. Riski doğru algılamayı engelleyen psikolojik engellerin başında, kendini yüceltme yanlılığı olarak isimlendirebileceğimiz, sürücülerin kendilerini başkalarından daha iyi bir sürücü olarak görmeleri gelir. Araştırmalar, bu eğilimin evrensel olarak yaygın olduğunu göstermekOcak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 27 TRAFİK d osya tedir. Örneğin İngiltere’de Steve McKenna, hız yaparken yakalanan 20.000 sürücü ile yaptığı bir araştırmada, sürücülerin sadece yüzde 4’ünün kendilerini diğer sürülerden daha az yetenekli gördüklerini ve büyük bir çoğunluğun ise kendilerini başkalarından daha iyi sürücü olarak değerlendirdiğini bulmuştur. “Bana bir şey olmaz” anlayışı olarak özetlenen bu yanlılık, özellikle trafik kurallarına uyma alışkanlığı olmayan ülkelerde daha yaygın görülmektedir. Ayrıca, trafikte alınan her risk bir kazayla sonuçlanmadığı için, sürücülerin kafalarında, risk yaygınlığı ile kaza sıklığı arasındaki ilişkiyi kurmaları zordur. Kendini becerikli olarak algılayan sürücüler kendi riskleri sonucu kaza yapsalar bile, yanlı algıları nedeniyle bunu kolayca diğer sürücülere ya da koşullara atfetmekte; böylece olumsuz tecrübeden ders çıkarma fırsatını da kaçırmaktadırlar. Araç kullanma becerisine aşırı güven bir başka risk faktörüdür. Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Psikoloji Bölümü’nde yürüttüğümüz araştırmalar, çok kaza yapan ve trafik suçu işleyen sürücülerin kendilerini en becerikli ya da “iyi” sürücü olarak tanımlayanlar olduğunu göstermiştir. Güvenlik algısı ve riskten kaçınma motivasyonu ile dengelenmemiş, becerikli ya da cevval sürücü algısı, kaza yatkınlığı için ciddi bir risk faktörüdür. Araç kullanma becerisine aşırı güven, aslında bir anlamda genel bir aşırı güvenle birleşerek risk algısını olumsuz yönde etkilemekte ve özellikle deneyimsiz oldukları aşamada, acemi sürücüler için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Aşırı iyimserlik ve kontrol yanılsaması da riskli araç kullanma davranışı ve kaza yatkınlığı ile ilişkili diğer önemli faktörlerdendir. 28 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Hayatı ve geleceği aşırı iyimser olarak değerlendiren gençler yoldaki tuzakları ve tehlikeleri de nesnel olarak algılayamazlar ve onları hep olduğundan daha küçük ve savuşturulabilecek tehlikeler olarak görürler. Bu özellik, kontrol yanılsaması dediğimiz “başıma gelecek olayları her koşulda kontrol edebilir ve onlarla baş edebilirim” gibi bir algıyla birleşince, gençleri tehlikeleri görme konusunda yanıltmaktadır. Trafik suçlarının gerçek suç olarak algılanmaması, trafik denetiminin sadece ceza kesmek ve para toplamak olarak görülmesi, özellikle ticari sürücüler arasında denetime karşı dayanışma duygusuyla bir tepki ve direncin olması da risk algısı üzerinde olumsuz etkisi olan diğer faktörlerdir. Gençler trafik güvenliği için gerekli olan trafik ve güvenlik denetimini kazaları azaltan, kendi yararlarına bir uygulama olarak değil; daha çok özgürlüklerini sınırlayan “otoriter” bir yaptırım olarak algılamakta ve bu dönemde her türlü sınırlamaya tepki gösterdikleri gibi, trafik denetimine de tepki göstermektedir. Bu durumda da denetiminin psikolojik etkisi ve yaptırım gücü azalmaktadır. Genç nüfus oranımızın yüksekliği ve gençlerin ehliyet alma oranlarındaki hızlı artış dikkate alındığında genç sürücülerin trafik güvenliğinde “hedef” grup olarak görülmesi gerekir. Gençlerin olumlu sürücü davranışlarını araç kullanma kariyerlerinin başında kazanmaları için gerekli uygulamalara bir an önce başlanması, tüm toplumun yararına olacaktır. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 29 TRAFİK b i l gi l endi rme Alkol ve Trafİk “Bir kadeh içtim bir şey olmaz. Yahu alkol sınırını geçmez bu kadarcık içki! ” diyenlerden misiniz? O zaman sizi bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz. Güzel eğlendiğiniz bir gece hüsranla sonuçlanabilir, kendinize, sevdiklerinize zarar verebilir hatta can kayıplarına neden olabilirsiniz. Ama öte yandan, bilinçli bir birey ve sürücü olarak, alkolün bedeniniz üzerindeki etkilerinin farkında olmalı, trafikte sürüş güvenliğiniz açısından alkolün ne gibi riskler teşkil ettiğini bilmeli ve alkollü araç kullanmamalısınız. Gelin alkolün vücudumuz üzerindeki etkilerine yakından bakalım. Alkolün vücudumuzda etki göstermesi için yüksek miktarda alkol tüketmek gerekmiyor. Sağlık açısından riskli olmayacağını düşündüğünüz miktarlar da alkolün zararlı etkilerinin görülmesi için yeterli. Kandaki alkol oranının on binde bir düzeyine çıkması bile bu etkilerin görülmesi açısından yeterlidir. Alkolün fiziksel ve psikolojik etkileri bulunmakta, alkol alımıyla birlikte çekingenliğin azalmasıyla, kişide korkunun azalması, kendine aşırı güven, risk almaya yatkın olma gibi etkiler görülmektedir. Bu etkilerin görüldüğü alkollü sürücü, yalnızca kendi hayatını riske atmakla kalmaz, araç içinde bulunan diğer yolcuların ve trafikte bulunan diğer insanların da hayatını riske sokacak tehlikeli manevralarda bulunur, aşırı hız yapmaktan çekinmez. Bunun yanı sıra alkol, kişinin kontrolünü yitirmesine de neden olur. Gündelik hayatında kurallara uyan, saygılı bir insan alkol aldığı zaman bambaşka biri gibi davranabilir. Alkolün etkileri yalnızca davranış bozukluğu olarak görülmez, aynı zamanda sürücünün araç kullanma beceri30 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 leri üzerinde de alkolün etkisi büyüktür. Alkollü sürücülerin sebep olduğu pek çok kazanın nedeni yitirilmiş kontrol becerisidir. Alkolün risklerini değerlendirirken, alınan alkol miktarı üzerinde de durmamız gerekir. Ne yazık ki bu konuda yanlış inançlar bulunmaktadır. Yukarıda da söz ettiğimiz gibi, alınan alkol miktarının araç kullanma becerisi üzerinde etkisi olmayacağı düşünülmektedir. Bu da riski arttırmaktadır. Kimi sürücüler, alkollü araç kullanırken polis tarafından yakalandıklarında sadece birkaç duble alkol aldıklarını, bunun bir tehlike yaratmayacağını iddia ederler. Dilerseniz, gelin bu iddiaların ne derece doğru ne derecede yanlış olduğunu hep birlikte görelim. Kandaki alkol miktarı promil olarak ifade edilir. Peki promil ne anlama gelir? Promil; 100 mililitre kandaki alkol miktarının, miligram cinsinden gösterilmesidir. Yaklaşık 0,5 promil değerinden sonra kaza ihtimalinde artış eğilimi görülmektedir. Bu ani artış sonucunda ise kanında 1.00 promil alkol saptanan sürücülerin ise yüzde 70’inin çeşitli suç ve kazalara neden olduğu saptanmıştır. Farklı ülkelerde sürücüler için farklı alkol limitleri belirlenmiştir ancak, ülkemizde sürücüler için konulmuş yasal alkol sınırı 0,5 promildir. Peki 0,5 promil ne kadar alkole denk gelmektedir? Hiçbir zararı olmayacağını düşündüğünüz 1 duble rakı, bir duble vodka veya 2 kadeh şarap içildiğinde kandaki alkol oranı yasal limitlere ulaşmaktadır. Yani, alınan alkol miktarı hakkındaki kanılar yanlıştır. Bir küçük bira 0,33 litre • Bir büyük bira 0,50 litre Bir küçük şişe rakı 0,33 litre • Bir büyük şişe rakı 0,75 litre Bir tek içki 0,02 litre • Bir duble içki 0,04 litre Alkol alan kişi sarhoş olmasa da bedensel olarak alkolden etkilenmeye başlamıştır. Gelin promil düzeyi ve alkolün etkilerine bakalım, aşa- ğıdaki tabloda alınan alkol miktarı ve gözlenen değişiklikler verilmiştir: Ölçüm değeri Alkol etkisi (promil) 0.2 0.5 1 1.5 2 3 Ölçüm değeri (ml/dl) Ruh halinde değişiklik, dav- Sıcaklık hissi, yüzde kızarma, 50 ranış kontrolünde azalma algı yavaşlaması, düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık Belirgin gevşeme, dikkat Algılama yavaşlığı, dikkat 100 azalması, koordinasyon ve bozulması, reflekslerde yamuhakeme bozukluğu vaşlama, kontrol güçlüğü, fazla konuşma, gülme, duygusallaşma Ruh halinde dalgalanma Hareketlere hakim olamama, 150 konuşma ve yürüme bozukluğu, çift görme Yürüme ve konuşmada Ayakta duramama, kusma, 250 zorluk, denge ve koordi- sızma nasyon kaybı Ağrı ve diğer fiziksel du- Bilinç kaybı, idrar kaçırma, 350 yumlarda azalma hipotansiyon, solunum yavaşlaması, terleme Bilinçte bulanıklık- kayıp Ölüm ihtimali 500 Ülkemizde, uyuşturucu, uyutucu ve keyif verici gibi özelliklere sahip doğal ve sentetik psikotrop maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır. Bu maddeleri almış olarak araç kullandığı denetimlerde tespit edilenler, sürücülerin aldıkları miktara bakılmaksızın trafikten men edilirler. Bu maddelerin alınıp alınmadığının tespiti yeterli teknik ve tıbbi imkanlara sahip sağlık kuruluşlarında, kan ve idrar analizleri yapılmak üzere tespit edilirler. Sürücüler, kanlarındaki alkol miktarı 0,5 promilin üzerindeyse araç kullanamazlar. Bunun tespiti teknik cihazlarla yapılabilir. Dikkatini- zi, becerinizi, muhakeme ve karar verme yeteneğinizi, refleks ve aktivite hızınızı etkileyen alkol, sürücülükle bir araya geldiğinde tehlikedir. Alkollü araç kullanmak, bile bile kendinizi, sevdiklerinizi ve diğer insanları tehlikeye atmaktan başka bir şey değildir. Böyle bir riski neden alasınız? Sanıldığı üzere, birçok insan tarafından yasal alkol sınırını geçmeyeceği düşünülen miktarlar vücudunuzda hasar oluşturabileceği gibi, trafik kazaları riskini arttırır. Bile bile kazaya davetiye çıkarmak neden? Kaynakça: Prof. Dr. Hancı, İ. Hamit, Alkol ve Trafik Kazaları Emniyet Genel Müdürlüğü Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 31 32 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 TRAFİK vakı f haber Ankara Trafik Vakfı 15 Adet Hyundai Marka Ekip Otosunu Düzenlenen Törenle Hizmete Verdi ANKARA TRAFİK VAKFI, trafik sorunlarını önlemek ve toplumda trafik bilinci oluşması konusunda ciddi bir çaba harcamaktadır. Vakfımızın başlıca gelir kaynağı olan çekme-kurtarma ve yed-i emin otopark işletmeciliği olup, bu hizmetler titiz ve gayretli çalışmalar ile yürütülmektedir. Kanunlar ve yönetmeliklere uygun olarak elde edilen gelirler ile vakfın asli görevleri gerçekleştirilmekte ve Ankara’da trafik hizmetlerinin daha iyi yürütülmesi için araç-gereç ve teçhizat desteği sağlanmaktadır. Böylece trafik hizmetlerinin aksaksız yürütülmesine yardımcı olunmaktadır. Vakfımız, kuruluş amaç metninde ayrıntıları ile tanımlanan sosyal görevleri sorunlar oluşmadan eğitim süreci ile çözebilmeyi ilke edinmiştir. ANKARA TRAFİK VAKFI şu anda okumakta olduğunuz TRAFİK dergisini yayınlayarak toplumun her kesimine ulaşmayı hedeflemektedir. Başta çocuklar olmak üzere veliler ve eğitmenleri de güvenli trafik kavramının ögesi haline getirmeye çalışmaktadır. Aynı zamanda, Vakıf kuruluş amacına uygun olarak pek çok sosyal projeyi desteklemekte bazılarını ise bizzat gerçekleştirmektedir. Aralık 2008 ayı içerisinde bu projelerden bir tanesi daha uygulamaya konulmuştur. Emniyet Müdürlüğü çalışmalarını desteklemek ve trafik denetimlerine katkı sağlamak amacı ile 15 adet ekip otosu, yapılan sade bir törenle yetkililere teslim edilmiştir. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 33 TRAFİK b i l gi l endi rme CEP TELEFONU KULLANMAK ve KAZA RİSKİ Araç kullanırken cep telefonuyla arama yapmak, çalan telefona cevap vermek, numara çevirmek gibi davranışlar sürücünün dikkatinin dağılmasına, konsantrasyonunun bozulmasına neden olarak kazaya yol açabilir. Aracın güvenli bir biçimde yol alması her şeyden önce sürücünün sorumluluğu altındadır. Bu nedenle bütün sürücüler aracı kontrol etmesini güçleştiren bu durumları öğrenerek kaza riskini azaltmaya yönelik önlemler alabilirler. Araç içinde cep telefonunu kapalı tutmak bu açıdan en etkili önlemdir. Cep telefonlarının kullanımı sırasında sürücüler daha fazla hata yapmakta, bazı tehlikeli durumların ya hiç farkına varamamakta ya da önlem almakta geç kalmaktadırlar. Yapılan bir araştırmaya göre bu gecikme çevresel koşullara, aracın o andaki hızına ve sürücünün yaşına bağlı olarak 0.6 saniyeden 0.9 saniyeye kadar artabilmektedir. Saatte 60 km hızla giden bir otomobilin sürücüsünün frene basmasının bu kadar gecikmesi durma mesafesinin 15 metre daha artması demektir. 34 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Aynı araştırmada cep telefonuyla konuşan bir sürücünün çevresindeki tehlikeli durumların bazılarını hiç fark edemediği görülmüştür. Buna göre sürücülerin basit bir arama yaparken yüzde 20, zihni çok fazla meşgul eden bir görüşme yaparken ise yüzde 29 olasılıkla tehlikeli bir durumu gözden kaçırabileceği bulunmuştur. Cep telefonu kullanımı yalnızca numara çevirirken ya da konuşurken değil, telefon bek- lirtilen tehlikeleri ortadan kaldırmak için yeterli lerken ve görüşme bittikten sonraki süre içinde olmamaktadır. Cep telefonu kullanan sürücüle- bile kaza riskini arttırıcı bir etki yapmaktadır. 699 rin tehlikeli bir durumda hiç tepki vermeme ola- sürücü üzerinde yapılan bir başka araştırmada sılığı da bulunmaktadır. Bu da yüzde 12’ye kadar görüşme bittikten sonraki 5 dakika içinde kaza ulaşabilen ve trafik güvenliği açısından göz ardı olasılığının 4,8 kat, 15 dakika içinde ise 1,3 kat edilmemesi gereken yüksek bir orandır. daha fazla olduğu bulunmuştur. Sürücünün deneyimli olması veya cep telefoBirçok araştırmada doğrulanan başka bir bul- nu kullanmaya alışkın olması da riski azaltmaya gu ise ele alınmadan kullanılan araca bağlı tele- yetmemektedir. Hem telefon kullanmaya alışkın fonların kaza riski açısından hiçbir yarar sağlama- hem de deneyimli sürücüler oldukları halde bu masıdır. Çünkü sürücü için dikkat dağıtıcı olan kişilerin iki-üç kat daha fazla hata yaptıkları göz- yönü, telefonun fiziksel özellikleri değil, konuş- lenmiştir. manın yoğunluğudur. Son yıllarda yapılan araştırmalar cep telefonu Araştırmalarda sıkça rastlanan bir başka bulgu kullanımının kişiyi fiziksel olarak meşgul etme- ise sürücülerin cep telefonu kullanırken hızlarını sinden çok, artan zihinsel faaliyet ve buna bağlı azaltmalarıdır. Bir anlamda sürücüler aracı kont- olarak dikkatin dağılması, konsantrasyonun bo- rol etmek amacıyla olabilecek hataları telafi et- zulması nedeniyle kaza riskini arttırdığına işaret meye çalışmaktadırlar. Ancak, bu daha önce be- etmektedir. Bu nedenle: EN ETKİLİ ÖNLEM, ARAÇ KULLANIRKEN CEP TELEFONUNU KAPALI TUTMAKTIR. Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 35 TRAFİK h a ber TRAFİK SORUNU VE TELEVİZYON DİZİLERİ ve tutum kalıplarını, görüş ve düşünce akımlarını yaygınlaştıran en etkin iletişim araçları olduğudur. 1 Türk televizyonlarında bir ilk: Kırmızı Işık Cezai yaptırımların tek başına çare olamadığı trafikte, toplumsal bilinçlenmeyi sağlayacak reklam çalışmaları, sinema ve dizi projelerinin problemin çözümüne dair önemli adımlar olacağı düşünülmektedir. Özellikle trafik güvenliği alanında yetki ve sorumluluk üstlenmiş kamu kurum ve kuruluşlarının trafik güvenliğiyle ilgili çalışmalar yürütmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede denetim ve halkın bilinçlendirilmesi alanlarında yetkili ve sorumlu iki ayrı kurum olan Emniyet Genel Müdürlüğü ve TRT Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüttüğü dizi film çalışması “Kırmızı Işık” trafikte mutlu sona ulaşmayı sağlayacak bilgileriyle halkımıza, trafik kazalarının basit kural ihlalleri sonucunda meydana geldiğini anlatmayı amaçlamaktadır. Modern hayatla tanışmış her toplumda trafik kazaları acil çözüm gerektiren önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal ve ekonomik alanda birçok kayıplara ve travmalara sebep olan trafik kazalarında, her yıl binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz gerçeğinden yola çıkarak bu konuda pek de bilinçli bir toplum olmadığımız gerçeğine ulaşmak mümkündür. Günümüzde toplumsal bilinçlenmenin en önemli basamağını eğitim oluşturmaktadır. Trafiğin büyük kitleleri ilgilendiren bir sorun olduğundan yola çıkarak, bu kitlelere ulaşmak için en uygun yolun kitle iletişim araçlarından geçtiğini söylemek yerinde bir tespit olacaktır. Kitle iletişimi alanında yapılan araştırmalardan çıkan ortak sonuç; kitle iletişim araçlarının, insanın öğrenme ve eğitim görme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan, yeni davranış TŞOF (Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu)’nun sponsorluğunda genel izleyici kitlesine hitap etmek amacıyla, 13 bölüm olarak tasarlanan dizi filmin çekimleri Nisan ayında başlayarak İstanbul ve İzmir’de gerçekleştirilmiştir. Birbirinden bağımsız her bölümde, trafik kazalarına sebebiyet veren kural ihlallerinin sonucunda oluşan kazalar ve yaşanan aile dramları izleyiciyle buluşacaktır. Trafik kazalarının meydana getirdiği yıkımları vurgulamayı ve caydırıcılığı ön plana çıkarmayı amaçlayan bu projede, toplumda düzenli ve güvenli bir trafik ortamı oluşturmak, trafik kurallarına uymayı alışkanlık haline getirmek dolayısıyla trafik kazalarını azaltma amacına hizmet edilmektedir. Etkileyici anlatımıyla izleyenleri TRT ekranlarına bağlayacak olan dizide, alkollü, uykusuz ve yorgun araç kullanımı, trafikte saygı ve hoşgörü kuralları, trafik işaretleri ve işaretçilerine uyma, araçları takip kuralları, hız limiti, yaya ve yolcu güvenliği, emniyet kemeri ve hava yastığı gibi güvenlik donanımları ve hatalı sollama gibi temel trafik kuralları eğitici bir yaklaşımla izleyiciye sunulacaktır. Toplumda saygınlıkları bulunan; Cüneyt ARKIN, Cihan ÜNAL, Tamer KARADAĞLI, Engin ÇAĞLAR, Murat SOY- USLUATA, Ayseli: İletişim, İstanbul, İletişim Yayınları, 1984, s:84 36 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 DAN, Serdar GÖKHAN, Tolga SAVACI, Salih KIRMIZI, Halil ERGÜN, Aydan ŞENER, Oktay KAYNARCA, Davut GÜLOĞLU, Meral ORHONSAY, Fatma BELGEN, Sevtap PARMAN, Şebnem ÖZİNAL gibi değerli sanatçılar ve deneyimli oyuncuların özverili çalışmalarını gösteren dizi film her hafta TRT ekranlarından; sürücü ve sürücü adaylarına, trafikte bilinçli olmayı ve trafik kurallarına uymama ve bilinçsiz davranışların faturasını, gerçekleşmesi muhtemel üzücü olayları örneklerle gözler önüne sermektedirler. Toplumu aydınlatma misyonunu bireysel bazda yüklenen sanatçılarımız, trafikte bilinçlenmeyi sağlayan önemli olaylar ile trafik sorununun altında yatan gerçeklere ışık tutmaya çalışıyorlar. Dizi oyuncularının Kırmızı Işık Projesi, Trafik Kazaları ve Türk Polisi’ne ilişkin görüşleri Sosyal sorumluluk projesi olan bu dizi film ile halkın trafik kuralları konusunda eğitilmesi ile trafik kazalarından doğan kayıpların azaltılması amaçlanmaktadır. Diziye destek veren sanatçılara göre “Kırmızı Işık” projesi, trafik kuralları konusunda bilinçlenmeyi sağlayacak önemli bir adım olacaktır. “Kırmızı Işık” dizisinde izleyeceğimiz sanatçılar da trafikte zaman zaman çeşitli sorunlarla karşılaştıklarını, bu sebeple trafik eğitiminde öncü olabilecek bu projede yer almaktan dolayı son derece mutlu olduklarını dile getirmişlerdir. Türk sinemasının deneyimli isimlerinin ortak kanaatlerine göre de trafik sorununun ancak eğitim ve toplumsal bilinçlenme yoluyla ortadan kaldırılabileceği ifade edilmiştir. Diğer yandan, TRT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği bu çalışmanın önemini vurgulayan oyuncular, Türk Polisinin toplumu oluşturan her bir birey için ne kadar özverili çalıştıklarına da dikkat çekiyorlar. Sanatçılarımızın görüşlerine göre: Serdar GÖKHAN, “Türkiye Radyo ve Televizyon kurumu ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Kırmızı Işık” adı altında halkımızı Trafik konusunda bilinçlendirme adına çekimlerine başladığı eğitici ve öğretici kısa metrajlı dizi filmlerin bir bölümünde oynamam teklif edildiğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Uzun yıllardan beri toplumumuzun kanayan bir yarası olmaya devam eden trafik kazalarını ancak halkı ve sürücüyü bilinçlendirerek önlemenin önemine inanan biri olarak böyle bir projeye destek vermekten de gurur duymakta- yım. İnşallah bundan sonra vatandaşlık görevi olarak kurallara sadık kalmayı ilke edinir, bizim için gece gündüz üstün hizmet anlayışıyla canla başla görev yapan Emniyet güçlerimizi ve Trafik polislerimizi mutlu ederiz.” Aydan ŞENER, “Araçla trafiğe çıkmak bazen bilinmez bir tehlikeli maceraya başlamak gibi. Düşünsenize, yola çıktığınızda asla neyle karşılaşabileceğinizi önceden kestiremiyorsunuz. Alkol almış bir insanın kullandığı araçla, freni sağlam olmayan bir kamyonla, ne bileyim ehliyetsiz bir şoförle karşılaşma olasılığınız her zaman var. İnsan bunları aklına getirince araca binmekten imtina ediyor. Fakat polisimizin varlığı, onların görev başında olduklarını bilmek, bu olumsuz düşünceleri yok ediyor. İyi ki polis var… Onların olmadığı bir toplumun nasıl olacağını, ne hale geleceğini düşünmek bile istemiyorum.” Cihan ÜNAL, trafikte hatanın küçüğü büyüğü olmadığını ve küçük olarak görülen bir hatanın geniş kitleleri derinden sarsabilecek sonuçlara yol açabileceği gerçeği üzerinde duruyor ve görüşlerini şöyle ifade ediyor: “Birey olarak bize basit gelen hataların nelere yol açabileceğinin en fazla bilincinde olan kesim polislerimizdir. Onlar bizim için, bizim adımıza görevlerinin başındadırlar. Can ve mal güvenliğimiz için bizleri uyarırlar, korurlar. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum.” Murat SOYDAN, “İzmir’de 1970 senesinde şehir içinde 160 km hız yapan ticari taksi sağ taraftan arabama çarptı. Şoföre nasıl bu kadar sürat yapıyorsun deyince bana verdiği cevap “Bugün işe yeni başladım arabayı deniyordum” olmuştu. Şaşkına dönmüştüm… “Kırmızı Işık” dizisine trafikteki sorumsuz sürücülerin gözünü açmak için destek verdim… Türk polisinin her zaman yanlarındayım. Polisimizin, vatandaşımızın yanında var gücüyle Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 37 TRAFİK h a ber yardımcı olduğunu birçok defalar gördüm ve şahit oldum. Allah onların yardımcısı olsun.” nınmış oyuncu da bu projede vardı. İnsanlara faydalı bir iş yapacağımıza inandım ve içinde olmak istedim.” Salih KIRMIZI, “Kendi arabamla gece görüşü olmayan virajlı bir yolda güneye doğru seyrediyordum. Aniden arkamdan uzunlarını yakmış bir araç süratle benim yanımdan geçti ben korkudan aniden frene basıp durdum sonra yola devam ettim 2 veya 3 km sonra adeta bombayı andıran bir patlama sesi duydum. Olayın olduğu yere yaklaştığımda her yer toz duman içindeydi sonra araçtan indim. Olay yerinde bir traktör ve beni sollayan araç vardı. Şok oldum. Yardım etmeye çalıştık. Telefonla jandarmaya ve polise ulaştık. Kısa zaman içinde gerekli yardımlar olay yerine ulaşarak yaralılara gerekli müdahaleler yapıldı… TRT’nin yapmış olduğu ortak projede benim de olmam gerektiğini düşünmeme sebep olan, her gün trafikte gördüğüm trafik ihlalleridir. Ölümlü kazalar ve polisimizin bu gibi durumlarda nasıl can hıraş uğraş verdiğini görmemdir. Toplumumuzun trafik kazalarında neye, nasıl ve ne şekilde müdahale etmesi gerektiğini temel eğitim projeleri ile verilmesi gerektiğini gördüm. “Kırmızı Işık” projesi içinde bulunma sebebim budur… Biz toplum olarak polisimize güvenir ve onlarla her zaman gurur duyarız. Askerlerimiz gibi polisimiz de bizim gurur ve güç kaynağımızdır. Şunu iyi bilmeliyiz ki devletler güçlerini iyi yetişmiş, eğitimli ve disiplinli güvenlik güçlerinden alırlar. Türk polisi bu belirtilen özelliklerle örtüşmektedir.” Tolga SAVACI, trafik kazalarında verdiğimiz kayıpların neredeyse terör sonucunda verdiğimiz şehitlerimizin sayısına ulaştığına dikkatleri çekiyor. “1990 senesi tatil için Kaş’a gidiyorduk, bayram olduğundan yollar çok kalabalıktı. Arkadaşlarımdan bir tanesi, trafikten kurtulmak için, bildiği bir dağ yoluna bizi soktu. Keskin virajlarla dolu daracık dağ yolunda ilerlerken yukarıdan bir station arabanın geldiğini gördük. Araba biraz yaklaşınca, bagajı dahil insan dolu olan aracın sadece direksiyonunda insan gözükmediğini farkettik. Araç yanımızdan geçerken gördük ki direksiyonda 10–12 yaşlarında bir çocuk ve sanırım o ufacık, direksiyonu zaptetmekten aciz, çocuğun bütün ailesi de arabada tıklım tıklım ve keyifle gidiyorlardı. Hepimizin sinirleri bozulmuştu ve ilk müsait yerde durup kendimize gelmeye çalıştık. O manzara gazetelerde okuyup mana veremediğimiz çok ölü ve yaralısı olan kazaları anlamamıza yardımcı olmuştu. Onlara dua edip yola devam etmiştik. Maalesef o manzarayı hiç unutamıyorum.” Engin ÇAĞLAR, “En son trafik ekibiyle karşılaşmam İstanbul’dan Tekirdağ tarafına giderken oldu. Tatile biraz daha erken gitmek için hızlanmışken radara yakalanmıştım. Az ileride ekip durdurdu. Gelen memur ehliyetimi ve ruhsatımı aldı ve arabada oturan komisere götürdü. Ben de ceza ödeyip evraklarımı almak için komiserin yanına gittim. Komiser bir ehliyete baktı bir bana baktı. “Çok hızlı gitmişsiniz” dedi. Evet, dedim. “Engin Bey siz çok sevilen bir kişisiniz, Türk halkına acınızı göstermeyin” dedi. Ehliyeti ve ruhsatı bana verdi. Dondum kaldım. Bir daha trafikte istenen hızın üzerine hiç çıkmadım… TRT’nin “Kırmızı Işık” projesini öğrendim. Birçok ta38 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Halil ERGÜN, “Ülkemizde, bulunduğumuz şehirde güven ve huzur içinde yaşayabiliyorsak bunu polisimizin varlığına borçluyuz. Onlar 24 saat, gece-gündüz demeden görevlerinin başındalar. Ben Türk polisinin, modern çağın sağladığı imkanlarla daha donanımlı hale getirilmesi için, hiçbir özveriden kaçınılmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü polisimize yapılacak her yatırım aslında toplumun huzuru ve barışına yapılacaktır.” Tamer KARADAĞLI, Trafik kazalarının cezai müeyyidelerden çok eğitimle önlenebileceğini dile getirirken, kişilere ehliyet verilmeden önce fiziki, ruhsal ve eğitim durumlarının titizlikle değerlendirilmesine işaret ediyor ve bu konular üzerindeki dü- şüncesini şöyle ifade ediyor: “İnsanlık için ciddi bir tehdit oluşturan ve ülkemizin gündemindeki en önemli sorunlardan biri olan trafik kazaları her yıl binlerce insanımızın ölümüne neden olmaktadır. Bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak amacıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü ve TRT Genel Müdürlüğü’nün trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla ürettikleri bu projeye davet edildiğimde çok mutlu oldum ve seve seve içinde olmayı istedim… İnsanlığın huzur ve mutluluğuna hizmet eden, toplumun mal, can, ırz, tasarruf emniyetini sağlayan, düzenbazlığa ve düzenbazlara karşı bizleri koruyan ayrıca zayıfı ezilmeye ve tehdide karşı koruyan polisimize bu özverili çalışmalarından dolayı candan teşekkür ediyorum.” Davut GÜLOĞLU, Böyle bir projede bulunmak bana çok keyif verdi. Bu projede bulunmaktaki amacım, doğruları yanlışları topluma aktarmaktı. Tahmin ediyorum ki bu proje yayınlandığında halka mal olmuş dostlar keşke bize de bir görev verilseydi diyeceklerdir. Ben Davut GÜLOĞLU olarak doğru bir iş yapıldığına inanıyorum inşallah hedefine ulaşır. Benim içimde bir gün keşke polis olsaydım diye bir hayal vardı. Ben o elbiseyi giydiğimde çok heyecanlandım. Küçük yaşlarımdan beri benim de hayallerimdeki devlerdi polisler... Doğrucu adaletli ve hiç bıkmadan vatana hizmet eden bir kuruluş için söylenecek kelimeleri seçmek gerçekten çok zor. Hep görevinin başında, haklının ve halkın yanında Türk polisi... Eğer bir gün sanatçı olmasaydım ne olurdum diye kendime sor- duğumda, hep polis olmak gelir aklıma.... Gece gündüz 7/24 görev başında olan polisimize saygı ve sevgilerimi sunuyorum... Gülay, “Ben araba kullanamıyorum. Belki de buna bağlı olarak trafikte kendimle ilgili yaşadığım bir olay olmadı Allah’a şükürler olsun ki. Ancak çok sevdiğim iki arkadaşımı, Kerim Tekin ve Vitamin grubundan Gökhan’ı trafik kazasında kaybettim. “Kırmızı Işık” bence bu anlamda yapılmış en çarpıcı programlardan biri, belki de ilki. Bilinçlenmek her alanda önemli tabii ki fakat insan hayatını direkt ilgilendiren trafik gibi hassas bir konuda insanların bilinçlenmesini amaçlayan bu programa destek vermemek imkânsız sanırım. Bunun dışında programın müziklerini Cahit Berkay gibi bir ustanın yapmış olması da beni çok heyecanlandırmıştı ve severek seslendirdim bu şarkıyı… Türk polisi gerçekten zor koşullarda görev yapıyor ülkemizde ve maalesef bu kadar meşakkatli ve hayatlarını riske ettikleri mesleklerinde maaşlarının çok düşük olduğunu düşünüyorum. Açıkçası hepimiz evlerimizde rahat uyuyorsak bu elbette ki polisimiz sayesinde oluyor. Bununla birlikte her meslekte olduğu gibi emniyet işinde de muhakkak görevini suistimal edenler olabiliyor ama bu genel içinde ehemmiyet teşkil etmiyor benim için. Kendi adıma tüm emniyet teşkilatına hem bu projeye olan katkılarından hem de hayatlarımıza sundukları emekleri için teşekkürü borç bilirim.” Sonuç Sonuçta, sosyal nitelikli bütün sorunlar gibi trafik sorununun da çözümünde eğitimin önemli bir unsur olduğunu ifade etmek gerekiyor. Her gün trafiğe milyonlarca insanımızın çıktığını, son on yılda 100 bin vatandaşımızın trafik kazaları sonucunda öldüğünü, ülke olarak milyarlarca lira maddi zarara uğradığımızı göz önüne alırsak, kitleleri trafik konusunda eğitmek adına çalışmalar geliştirilmelidir. Günümüzde büyük insan kitlelerine ulaşmada en etkili yolun, kitle iletişim araçları olduğunu ve bu araçların başında da televizyonun geldiğini vurgulamak gerekir. Bu bağlamda, toplumu eğitmek ve bilinçlendirmeyi görev edinmiş TRT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği dizi film projesi “Kırmızı Işık” ile trafikte bilinçlenme amaçlanmıştır. Trafik kazalarının sebeplerine ilişkin etkileyici anlatımı ile ekranlarda olacak dizi film çalışması bu alanda bir “ilk” olması açısından önemlidir. Şener DANYILDIZ TRT Ankara Televizyonu Drama Programları Müdürlüğü “Kırmızı Işık” dizi filmi yapımcısı E-posta : senerdanyildiz@hotmail.com Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 39 TRAFİK g e z e l i m - gö rel i m Bu sayımızda sizlere gerek yeraltı kaynaklarıyla, termal özellikleriyle gerekse doğal güzellikleri ve tarihiyle dikkat çeken Kızılcahamam ilçesini tanıtacağız. 40 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Nasıl Gidilir? Kızılcahamam Başkent Ankara’ya 76 km uzaklıkta, doğayla termalin buluştuğu termal turizm merkezidir. İlçenin merkez nüfusu 16.200’dür. Coğrafi yapısıyla çok farklı özellikler taşıyan Kızılcahamam, Ankara-İstanbul karayolu üzerinde bulunmaktadır. Ankara ve İstanbul E-89 karayolu üzerinden ilçeye ulaşılabilir. Kızılcahamam Hakkında… Geniş orman alanları ve zengin yeraltı kaynaklarıyla şirin bir ilçe Kızılcahamam. 12.000 değişik bitki çeşidiyle, 514 km uzunluğundaki Sakarya Irmağı’na dökülen Kirmir Çayı ile suyla, bitkilerin güzellikle kaynaşmış hali… Doğa, Kızılcahamam’a bir güzellik daha bahşetmiş. Termal özellikleriyle, günümüzde büyük ve küçük kaplıcalarıyla hastalara şifa; sıcak suyun rahatlatıcı etkisinden yararlanmak isteyenlere termal keyfi yaşatıyor. Şimdilik ilçede 8 tesis bulunuyor ama yeni tesisler inşa ediliyor. Kızılcahamam yalnızca doğanın mucizeleriyle değil, tarihiyle de görülmeye değer…1915 yılında ilçe olan Kızılcahamam’ın tarihi, Yabanabad ismiyle bundan 444-500 yüz yıl öncesine uzanıyor… Bir çok uygarlığın izlerini taşıyor topraklarında, sularında, taşlarında… Lidyalılar, Frigler, Romalılar ve Bizanslılar… Eğer Bizanslıların izlerini görmek istiyorsanız o döneme ait kiliseler Kızılcahamam’a 18 km, Çeltikçi Beldesi’ne ise 10 km mesafedeki Mahkeme Ağcin Köyü’nde sizleri bekliyor. Adının da bizlere fısıldadığı gibi, cumhuriyetin kuruluş yıllarından sonra ilk mahkemenin bu köy girişindeki büyük ceviz ağacının dibinde kurulduğu söylenir. Köy, ismini de buradan almıştır. Bizans dönemine ait kiliseler, Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 41 TRAFİK g e z e l i m - gö rel i m Nevşehir – Ürgüp yöresinin toprak yapısına benzeyen coğrafi özelliğiyle, görenlere görsel bir zenginlik sunmaktadır. Her ne kadar yaklaşık 10’a yakın kilise ve yerleşim yeri şu an köylülerce odunluk, ağıl ve kiler olarak kullanılsa da bu değerli tarihi mirası yaşatmak için geç kalınmış sayılmaz. Romalılara dair izleri de Kızılcahamam Belediyesi’ne ait kaplıca tesislerinin üst kısmında bulunan belediye parkı içinde takip edebilirsiniz. Roma dönemine ait Roma Hamamı, şifa için bilinmesinin aynı sıra tarihe adını yazdıran Aksak Timur’un ayağını şifa için sokmasıyla da anılıyor ve gelin görün ki Timur’un, bu hamama “Bre Kızıl Hamam” demesi, Kızılcahamam’a da ismini veriyor. Anlaşılan o ki Aksak Timur’un Kızılcahamam tarihinde önemli bir yeri var. 1402 Ankara Meydan Muharebesi’nde Yıldırım Beyazıt ve Aksak Timur arasında geçen savaşta, Yıldırım Beyazıt’ın askerlerini konakladığı yerleşim yerlerinden Başköy Kalesi, 7 katlı ve sarp kayaların oyulmasıyla yapılmış; bir kapısının dere yatağının inişinde olduğu fakat zamanla oluşan heyelanlar sonucu kapandığı ve şimdiye kadar bu kaleye kimsenin giremediği söyleniyor. Sarp kayalar, Alicin Deresi’ndeki Sümela Manastırı’na benzeyen 6 katlı mağaralarda ve Kızılcahamam’a yaklaşık 21 km mesafede bulunan Alicin Deresi Sümela Manastırlarında da peşimizi bırakmıyor. Kızılcahamam efsanelere de ev sahipliği yapıyor. Geçimini hayvancılıkla sağlayan tipik bir Türk köyü olan Taşlı Şeyhler Köyü, Taşlı Şeyhler (Taşlıca) köyü Kızılcahamam’a 17 km uzaklıkta yer alıyor. Bu köyde Anadolu’ya isim analığı yapan “Doldurun yavrularım, Ana dolu, Doldurun Askerlerim, Ana DOLU “ diyerek yaşadığımız topraklara ismini veren Türkmen kadını Kırgız Ebe’nin yaşadığı yer. Türbelerle dolu köyde geçen hikayeyse şöyle: Alaaddin Keykubat askerleriyle Başköy Kalesi’nden seferden dönerken askerlerinin aç, susuz olması bir orduyu bitap düşürmüş. Bir bakraç ayranla tarlasına giden Kırgız Ebe, askerlerin bu durumunu görünce, yanı başında bulunan yalak taşına bir bakraç ayranı dökmeye başlamış ve askerlere “İçin oğullarım. 42 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Mataralarınızı da doldurun. Yiğitlerim…” demiş. Bir orduya yeten ayran, aynı zamanda askerlerin mataralarını da doldurmuş. Bu arada askerlerle Kırgız Ebe arasında geçen bir konuşma sonucu bugün üzerinde yaşadığımız topraklar genel adını almış. - İçin yiğitlerim, Doldurun yavrularım” - Ana doldur” - Doldurun oğullarım” - Ana dolu” Kırgız Ebe ve oğlu Oruç Gazi Anadolu erenlerindendir. Oruç Gazi’nin türbesi köyün girişinde, Kırgız Ebe’nin türbesi ise köyün çıkışında Kösten yolu üzerindedir. Sanki analı oğullu köyü iki koldan bekler gibiler… Taşlı Şeyhler Köyü, bir hikayeyi daha bizlere anlatıyor. Hikaye, bundan yüzyıllar evvel Rumların yaşadığı ve yerleştiği Kostantin’in hükümdarlık yaptığı zamanlardaki şu anki ismi Kösten olan köyde yaşanmış. Kösten’de yaşayan zengin bir ailenin Rum oğlu, Taşlıca köyündeki Nigar Türkmen kızına aşık olmuş. Nigar gelin, yine kendi köyünde yaşayan ve hayatını çobanlık yaparak idame eden bir erkeğe gönlünü kaptırmış. Fakat varlıklı ailenin tek oğlu olan Köstenli genç cebren Nigar kızla evlenince, bir de nispet olsun diye Taşlıca Köyü sırtlarında gelini alıp giderken davul çalmaya başlayınca, Taşlıca’da yaşayan Oruç Gazi (Kırgız Ebe’nin oğlu) “Hey ağalar, cebren kızı sevdiğinden aldınız, bari davul çalıp da bu insanların yüreğini dağlamayın” demiş. Rum baba gülerek “Çalarsak ne olur, biz öyle veya böyle istediğimize sahip oluruz; varsa ki gücün hadi engel ol” gibilerinden sözler sarf etmiş. O arada Oruç Gazi hazretleri ellerini semaya kaldırarak “Ya Allah’ım nasıl bilirsen öyle yap” demiş ve yalvarmaya başlamış. Birden bir fırtına, bir ışık kopmuş ve gelin alayı köyün sırtlarındaki yamaca kervanıyla birlikte taş olmuş. Bundan sonra da bu taşa, Gelin (Nigar) kayası denmiş. Bundan 10 yıl öncesine kadar gelin kayasında elma fidanı filizleniyormuş. Eskiden gelinlerin heybelerine, gittiği evde bereketli olsun diye elma koyarlarmış. Hikaye bu ya; bu taşın içinden çıkan elma fidanının da Nigar gelinin heybesindeki elmalardan filizlendiği söylenirmiş… Tıpkı on yıl önce kaybolan Nigar gelinin elmaları gibi, Kızılcahamam’a 1 km mesafedeki Ahiler Köyü’nün sakinleri de bir bir kaybolmuş. Türk mimarisinin bütün özelliklerini taşıyan figürler ve motiflere sahip köy, geriye kalan bir elin parmağını geçmeyen köylüleriyle birlikte, sahip olduğu değerli mimari özelliklerin korunmasını ve restorasyon bekliyor. İlçede, korunma altına alınan bir mekan da Ferda Engürel’e ait ev. İlçe merkezinde Kazımkarabekir Caddesi’nde, Öğretmen evinin hemen karşısındaki ufak tepecikte bulunan evin yapım yılı 1930. Zamanında ahşap bir kasaba evi olarak yapılan evin birinci kat üzerine tek bir odalık bir bölümü var. Orijinal yapısından oldukça şey kaybeden evin oluklu kiremitleri, yakın bir zamanda Marsilya kiremiti ile değiştirilmiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan evin, kısa bir merdiven ile girilen zemin katında biri ocaklıklı, mutfak olarak kullanılan, yemek yenilen ve günlük hayatın geçtiği diğeri ise misafir veya yatak odası olarak kullanılan iki oda bulunuyor. Odalar arasında geniş bir hayat var. İleride tuvalet ve lavabo olarak kullanılan bir bölüm bulunuyor. Hayattan bir merdivenle üst kattaki odaya çıkılıyor. Bu odanın, buzdolabı olmadığı devirde, yiyeceklerin saklandığı kiler olarak kullanıldığı söyleniyor. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 43 TRAFİK g e z e l i m - gö rel i m Doğal Güzellikler… Soğuksu Millî Parkı Kızılcahamam ile birlikte anılan tabii güzelliklerden… Ankara’ya 77, ilçe merkezine 1 km uzaklıkta bulunan Soğuksu Milli Parkı, İç Anadolu stebinden Kuzey orman kuşağına geçişteki karaçam ormanları ile bu ormanların sunduğu rekreasyon potansiyeli teşkil ediyor. Alan, bu özelliğinden dolayı, 1959 yılında hükümet kararı ile Millî Park ilan edilmiş. Millî Park içinde, 16 km’lik stabilize bir çevre yolu, dağ turizmi meraklıları için kamp, tırmanma ve yürüyüş alanları ile oto-kros parkuru olarak kullanılabilecek yerler mevcut. 1370 hektarlık alanın %83’ünü ormanlık alan oluşturuyor. 2003’te idaresi, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen Milli Park’ın anayolu asfaltlanmış, piknik masaları bütünüyle yenilenmiş, güvenlik elemanları ile devamlı kontrol ve gözetim altında tutulmaya başlanmış. Ayrıca, Kuyubaşı mevkiine çocuklar için oyun alanları yapılmış. Kuzcapınar ve Gölderesi mevkilerine uzanan talî orman yolları her çeşit aracın hareketine henüz müsait değil. Ancak, günün her saatinde ayrı güzelliklerdeki manzarasıyla Milli Park, her mevsim ziyaretçilerini bekliyor. Doğa sevdalıları için harikalar sunan Milli Park’ta 1100 metreden itibaren karaçam, sarıçam, köknar, ardıç, meşe, kavak, söğüt, gürgen, akçaağaç, kızılcık, yalancı akasya, alıç, adi böğürtlen, karaçalı, ahlat, ökse otu ve it sineği gibi türler görülüyor. Ayrıca, çeşitli çayır otları (Genel44 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 de yonca) ve çiçekleri ile bol kekik, yabanî çilek, yabanî gül, yabanî fındık gibi bazı bitki türlerine de bolca rastlanıyor. Park sahasında; yaban domuzu, ayı, tilki, çakal, sincap, tavşan gibi hayvanların yanı sıra, 200 civarında kuş türü tespit edilmiştir. Yurdumuzda yaşayan yırtıcı kuş türlerinin hemen hepsi bölgede görülmektedir. Hatta nadir görünen deniz kartalı, bozkır kartalı ve atmaca kartalı yanında kızıl şahin, küçük kartal, mısır akbabası, kara akbaba, küçük kerkenez ve puhu baykuş da bu bölgede bulunur. Ayrıca Milli Park’ta maskeli ötleğen, küçük karabaş ötleğen, çizgili ötleğen, orfeus ötleğeni, zeytin ardıcı, dağ söğüt bülbülü, orman söğüt bülbülü, gri ağaçkakan, kaya kiraz kuşu ve karmen şakrak kuşu gibi ötücü kuşlar da yaşıyor. Sabah vakti, kuytu yerlerde çeşitli ötücü kuşların koro ve solo resitalleri, meraklıları için bulunmaz bir fırsat… Yemekler… Kızılcahamam’ın yöresel yemeklerine gelince, çorba, bulgur ve hamur işleri ilk sırada yer alıyor. Toyga, tarhana, göce ve sütlü çorbaları, ekmek aşı, bulgur ve çeltik yetiştirilen bölgelerde pirinç pilavı yanında, bazlama, gözleme, şebit, erişte, sübüre gibi yiyecekler; kapama (testi pilâvı), haside, malak hamuru, pişmaniye ve düğün ve bayramlarda yapılabilen baklava özgün yiyeceklerden. Çeltikçi, Pazar ve Güvem gibi merkezlerde pazarları yapılan “Büryan” ise halkın arada bir tattığı bir et yemeklerinden. TRAFİK m i zah Ters yol Temel İngiltere’ye gidince bir araba almış ve arabasıyla eve giderken radyo dinliyormuş. Radyo yayını bir haber için kesilmiş. Spiker: -Tüm sürücüler dikkat! Anayolda yanlış yönden giden bir araç dehşet saçıyor. Temel direksiyonu sağa sola çevirmekten bitkin bir halde bağırmış: -Ne biru, hepisu hepisu. Trafik Canavarı İki adam ölür ve cennetin kapısına gelirler. Cennetin kapısında sorgu meleği ve diğer görevliler beklemektedir. Sorgu meleği ilk adama sorar: - Hayatta iken ne iş yapardın? - İmamdım, ömrümü Allah yoluna verdim, her gün dua ettim, insanlara yardım ettim, harama el uzatmadım, vaazlar verdim. - Çok iyi. İmam efendiyi cennetin kıyısında bir yere yerleştirin. İkinci adama sorar: - Sen ne iş yapardın? - İstanbul’da taksi şoförüydüm. - Çok iyi, beyefendiyi cennetin baş köşesine yerleştirin. İmam bunu duyunca öfkelenir: - Olamaz! Bu işte bir yanlışlık olmalı. Nasıl oluyor da benim gibi ömrünü Allah’a adamış bir insana cennetin kıyısında bir yer gösterirken, bir taksi şoförünü baş köşeye yerleştiriyorsunuz? Melek gülerek: - Bak oğlum, sen vaaz verirken herkes uyuyordu, bu adam araba kullanırken herkes dua ediyordu! Suçlu “Suçun sebebi alkoldür”, demiş hakim. Temel sevinçle onaylamış: -Sağolun, haçim bey, herkes kazanin penum yüzumden oldiğinu, penum suçlu oldiğimu sanacakti. Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı 45 TRAFİK i şa ret l er TEHLİKE UYARI İŞARETLERİ SAĞA TEHLİKELİ VİRAJ SOLA TEHLİKELİ VİRAJ SAĞA TEHLİKELİ DEVAMLI VİRAJLAR SOLA TEHLİKELİ DEVAMLI VİRAJLAR TEHLİKELİ EĞİM (İNİŞ) TEHLİKELİ EĞİM (ÇIKIŞ) İKİ TARAFTAN DARALAN KAPLAMA EHLİ HAYVANLAR GEÇEBİLİR VAHŞİ HAYVANLAR GEÇEBİLİR YOLDA ÇALIŞMA IŞIKLI İŞARET CİHAZI HAVAALANI - HAVALİMANI (ALÇAK UÇUŞ) YANDAN RÜZGAR İKİ YÖNLÜ TRAFİK SAĞDAN DARALAN KAPLAMA SOLDAN DARALAN KAPLAMA AÇILAN KÖPRÜ DENİZ VEYA NEHİR KIYISINDA BİTEN YOL KASİSLİ YOL KAYGAN YOL GEVŞEK MALZEMELİ ZEMİN DİKKAT KONTROLSÜZ KAVŞAK ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI ANA YOL-TALİ YOL KAVŞAĞI GEVŞEK ŞEV YAYA GEÇİDİ OKUL GEÇİDİ BİSİKLET GEÇEBİLİR GİZLİ BUZLANMA KONTROLLÜ DEMİRYOLU GEÇİDİ KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ DÖNEL KAVŞAK DÜŞÜK BANKET SAĞDAN ANA YOLA GİRİŞ SOLDAN ANA YOLA GİRİŞ KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ (TEK HAT) KONTROLSÜZ DEMİRYOLU GEÇİDİ (EN AZ İKİ HAT) DEMİRYOLU GEÇİDİ YAKLAŞIM LEVHALARI (SOL-SAĞ) DEMİRYOLU GEÇİDİ YAKLAŞIM LEVHALARI (SOL-SAĞ) DEMİRYOLU GEÇİDİ KÖPRÜ BAŞI TEHLİKELİ VİRAJ YÖN YAKLAŞIM LEVHALARI LEVHALARI (SOL-SAĞ) LEVHALARI (SOL-SAĞ) ONARIM YAKLAŞIM LEVHALARI ENGEL İŞARETİ REFÜJ BAŞI EK LEVHASI DÖNÜŞ ADASI EK LEVHASI ANKARA TRAFİK VAKFI 0312 479 5099 • İSTANBUL TRAFİK VAKFI 0212 275 2613 • TÜRKİYE TRAFİK GÜVENLİK VAKFI 0232 489 9535 46 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 TRAFİK TANZİM İŞARETLERİ YOL VER DUR KARŞIDAN GELENE YOL VER GİRİŞİ OLMAYAN YOL TAŞIT TRAFİĞİNE KAPALI YOL MOTOSİKLET HARİÇ MOTORLU TAŞIT TRAFİĞİNE KAPALI YOL MOTOSİKLET GİREMEZ BİSİKLET GİREMEZ MOPET GİREMEZ KAMYON GİREMEZ OTOBÜS GİREMEZ TREYLER GİREMEZ YAYA GİREMEZ AT ARABASI GİREMEZ EL ARABASI GİREMEZ TRAKTÖR GİREMEZ BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA SU KİRLETİCİ MADDE TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ MOTORLU TAŞIT GİREMEZ TAŞIT GİREMEZ GENİŞLİĞİ ..... METREDEN FAZLA OLAN TAŞIT GİREMEZ YÜKSEKLİĞİ ..... METREDEN FAZLA OLAN TAŞIT GİREMEZ UZUNLUĞU ..... METREDEN FAZLA OLAN TAŞIT GİREMEZ DİNGİL BAŞINA ..... TONDAN FAZLA YÜK DÜŞEN TAŞIT GİREMEZ YÜKLÜ AĞIRLIĞI ..... TONDAN FAZLA YÜK DÜŞEN TAŞIT GİREMEZ ÖNCEKİ TAŞIT ..... METREDEN DAHA YAKIN TAKİP EDİLEMEZ SAĞA DÖNÜLMEZ SOLA DÖNÜLMEZ U DÖNÜŞÜ YAPILMAZ ÖNCEKİ TAŞITI GEÇMEK YASAKTIR YÜK TAŞITLARININ ÖNDEKİ TAŞITI GEÇMESİ YASAKTIR AZAMİ HIZ SINIRLAMASI SESLİ İKAZ CİHAZLARININ KULLANIMI YASAKTIR -GÜMRÜKDURMADAN GEÇMEK YASAKTIR BÜTÜN YASAKLAMA VE KISITLAMALARIN SONU HIZ SINIRLAMASI SONU GEÇME YASAĞI SONU KAMYONLAR İÇİN GEÇME YASAĞI SONU SAĞA MECBURİ YÖN SOLA MECBURİ YÖN İLERİ MECBURİ YÖN İLERİ VE SAĞA MECBURİ YÖN İLERİ VE SOLA MECBURİ YÖN SAĞA VE SOLA MECBURİ YÖN İLERİDEN SAĞA MECBURİ YÖN İLERİDEN SOLA MECBURİ YÖN SAĞDAN GİDİNİZ SOLDAN GİDİNİZ HER İKİ YANDAN GİDİNİZ ADA ETRAFINDA DÖNÜNÜZ MECBURİ BİSİKLET YOLU MECBURİ BİSİKLET YOLU SONU MECBURİ YAYA YOLU MECBURİ YAYA YOLU SONU MECBURİ ATLI YOLU MECBURİ ATLI YOLU SONU MECBURİ ASGARİ HIZ MECBURİ ASGARİ HIZ SONU ZİNCİR TAKMAK MECBURİDİR ZİNCİR TAKMA MECBURİYETİ SONU TEHLİKELİ MADDE TAŞIYAN TAŞITLAR İÇİN MECBURİ YÖN LEVHALARI Ocak - Şubat - Mart 2009 Ankara Trafik Vakfı BELİRLİ MİKTARLARDAN FAZLA TEHLİKELİ MADDE PATLAYICI VE PARLAYICI MADDE TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ TAŞIYAN TAŞIT GİREMEZ 47 TRAFİK k ü l t ü r-s anat VİZYONDAKİ FİLMLER DESPERO Tür: Macera / Komedi / Animasyon Yönetmen: Sam Fell, Robert Stevenhagen Senaryo: Will McRobb, Gary Ross, Chris Viscardi, Kate DiCamillo (Kitap) Yapım: 2008, İngiltere / ABD, 100 dk. Seslendirenler: Matthew Broderick (Despereaux), Dustin Hoffman (Roscuro), Emma Watson (Princess Pea), Tracey Ullman (Miggery Sow), Kevin Kline (Andre), William H. Macy (Lester), Stanley Tucci (Boldo) Konu: Ufak tefek bir fare olan Despereaux, diğer farelerin aksine bıçaktan ve kediden korkmayacak kadar cesur ve hayalleri büyük olan bir faredir. Kendini bir centilmen olarak tanıtan ve macera dolu hikayeleri okumayı öğrenen Despereaux, kendi dünyasının dışını da keşfetmek ister ve bir insan olan Prenses Pea ile arkadaş olur. Sonunda diğerleri onun yaptıklarından dolayı başlarına bela olacağından korkar ve Despereaux kendi dünyasından sürgün edilir. O da onu beladan kurtaran ve onun gibi dışlanmış kedi Roscuro ile arkadaş olur. Despereaux’un daha okuduğu hikayelerdeki gibi yaşayacak bir hayatı vardır. GÜZ SANCISI Tür: Dram Yönetmen: Tomris Giritlioğlu Senaryo: Nilgün Öneş, Etyen Mahçupyan, Yılmaz Karakoyunlu(Kitap) Yapım: 2008 Türkiye Oyuncular: Murat Yıldırım (Behçet), Beren Saat (Elena), Okan Yalabık, Belçim Bilgin Erdoğan (Nemika), İlker Aksum, Hüseyin Avni Danyal (Kenan Bey), Umut Kurt, Avni Yalçın, Tuncel Kurtiz (Kamil Efendi), Zeliha Berksoy Konu: Milliyetçi bir toprak ağasının oğlu olan Behçet, babasının bağlantıları ve isteğiyle siyasete adım atar. Bu dünyadaki bazı gelişmeleri kendi ahlak yapısına uygun bulmayan Behçet yine de kendi milliyetçiliğinin bakış açısını doğru bulmaktadır. Kendi hayatındaki yaşadığı ağır gerilim ortamında komşu kızı Rum Elena’ya aşık olan Behçet 6-7 Eylül olaylarının panoramasında duygularıyla ve siyasi fikirleriyle bir iç hesaplaşmaya girişir. Türk siyasi hayatının ağır yükünü sırtlarında taşımak zorunda kalan bu iki sevgili, aşkın topraklarında “aynı”; yaşadıkları ülkenin topraklarında “farklı” taraflardadır. ÇOK SATAN KİTAPLAR Luisito - Bir Sevgi Öyküsü Susanna Tamaro Çeviren: Eren Cendey Can Yayınları - Ocak 2009-104 Sayfa Yaşlı ve emekli bir öğretmen olan Anselma Roma’daki evinde yıllardır yalnız başına yaşamakta, artık tanıyamadığı bu dünyada kendini gereksiz hissetmektedir. Her günü acı ve hüzün doludur. Bir yaz gecesi çöp tenekesinin dibinde terk edilmiş olağanüstü bir papağan bulur. Luisito adını verdiği papağan, Anselma’nın yüreğindeki buzları eritecek, sevgiyi yeniden keşfetmesini sağlayacaktır. Tüm bir yaşamıyla hesaplaşmayı göze alan Anselma, Luisito sayesinde, dünyanın ona unutturmaya çalıştığı yaşama sevincini yeniden duymaya başlayacaktır. 48 Ankara Trafik Vakfı Ocak - Şubat - Mart 2009 Hafızanın Kutsal Kitabı Beyninizi Genç ve Zinde Tutmanın Yolları Gary Small Omega Yayınları - Ocak 2009-232 Sayfa Benim başıma gelmez mi diyorsunuz? Hiç cüzdanınızı, çantanızı, dosyanızı ya da telefonunuzu bir yerde unuttuğunuz olmadı mı? Yoksa bir gece önce seyrettiğiniz bir filmi ya da daha beş dakika önce tanıştığınız birinin adını hatırlamakta hiç zorlanmadınız mı? Hafızanın Kutsal Kitabı, beynin yaşlanmasının nedenleri hakkında bilgi verirken bir yandan da zihinsel performansı artırmanın yollarını sunuyor. İyi çalışan bir hafıza çok önemlidir Bu kitap, hafızanızı geliştirecek, beyninizi genç ve zinde tutmanıza yardımcı olacaktır.