Mart 2014 - Petinfo Dergi
Transkript
Mart 2014 - Petinfo Dergi
PET SAĞLIĞI DERGİSİ MART 2014 SAYI 61 Dr.Bayer artık her sayımızda farklı bir konuyla sizlerle 16 eukanuba ve Iams mama sektördeki eski gücüne kavuşuyor 20 KANSER & KEMOTERAPi 70 Prof. Dr. Paolo Buracco Veteriner Onkolog PETLERDE Renal Replasman Tedavisi hakkında detaylar / HASVET TOPLANTIsı’nDA HERŞEY LÖSEV İÇİNDİ / ANIMALIUM VETERİNER kliniği İLE SÖYLEŞİ / Petlimanı’nda lenfoma üzerine KONUŞTUK / Köpeklerde kalp hastalıklarına yaklaşım İLKELERİ / Obezite ve dostlarımız ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDE İLK Kariyer GÜNLERİ / Türkiye’de yeni bir marka:Meradog İÇİNDEKİLER 8 > Pet dünyasının nabzı PETİNFO DERGİDE atıyor Evcil hayvanlara yönelik en güncel haberler ve bilimsel araştırmaları sizlerle paylaşıyoruz. 16 > Dr. Bayer, özel sayfasında sizin için BİLGİLER VERİYOR Toksokarozis konusundaki bilinç ve farkındalığı artırmayı hedefleyen Dr. Bayer, Petinfo’daki köşesinde hastalığa ilişkin bilgiler veriyor. 32 > Veteriner hekimlerin yeni silahı: MetabolIc Nutrigenomik teknolojisi ile üretilen Hill’s Metabolic Advanced ile obezite, siz ve hastalarınız için artık sorun değil! 34 16 20 > Eukanuba&Iams, DBM Firması güvencesiyle sizlerle Dünyanın bir numaralı kedi köpek maması markalarından Eukanuba ve Iams’ın distribütörü DBM Firması yetkilileri ile projelerini konuştuk. 26 > AnImalIum’da her şey prosedürüne uygun Animalium Veteriner Kliniği’nin genç hekimleri, kliniklerinin kapılarını bizlere açtı. sayfa 26 Animalium’un genç, güleryüzlü ve dinamik ekibi ile birlikteydik 30 > Bayer’den tüm dünyaya CVBD Web Konferansı Küresel halk sağlığını destekleyen Bayer Hayvan Sağlığı, dünyaca ünlü bir konferansa imza atıyor. 82 34 > Renal Replasman Tedavisi: Pratikte gerçekten etkili ve yardımcı mı? Akut böbrek yetmezliğinin tedavisi için klinikte gereksinim duyulan uygulamalardan biri de renal replasman tedavisi. sayfa sayfa sayfa 40 > Eukanuba&FCI birlikteliği devam ediyor Uluslararası Kinoloji Federasyonu ve Eukanuba 7 yıllık birlikteliklerine yapılan anlaşma ile 3 yıl daha devam etme sözü verdiler. 44 > Hasvet’den LÖSEV’e destek Veteriner tıp teknolojisinin ülkemizdeki önemli temsilcilerinden Hasvet “Lazer, akupunktur ve endoskopi” eğitimi ile beğeni topladı. sayfa 60 > Petlimanı’nda lenfoma üzerine konuştuk Veteriner Hekim Aslı Uğur Tekinel ile lenfomalı hastası Shadow’a uygulanan tedavi prosedürleri hakkında konuştuk. 66 > Kalp hastalıklarının değerlendirilmesi Makalemiz, köpeklerde kalp hastalıklarının değerlendirilmesi ve teşhisi aşamasında sizlere yardımcı bilgiler veriyor. 70 > Donanım ve tecrübesiyle Petivet sizlerle Veteriner Hekim Alp Yılmaz ve ekibini ziyaret ederek, hayvan sahiplerini bilinçlendirme konusunda neler yaptıklarını ve hizmetlerini konuştuk. 74 > Türkiye’de yeni bir mama markası MERADOG Türkiye pet pazarına yeni giren Meradog’un Almanya Satış ve Pazarlama Müdürü Günter Kalf Türkiye’deki stratejilerini anlattı. Hasvet Medikal Genel Müdürü Veteriner Hekim Hidayet Şimşek 76 > öğrencilere Kariyer yolunda önemli tavsiyeler A.Ü bünyesinde bu yıl ilki düzenlenen Kariyer Günleri, öğrencilere değişik sektörlere yaklaşım konusunda farklı bir bakış açısı getirdi. 50 > Kanser ve kemoterapi Evcil hayvanlarda ortaya çıkabilecek kanser türleri, kanserin ortaya çıkışındaki etmenler ve kemoterapi üzerine önemli noktaları sizlerle paylaştık. 82 > Egzotik kuşlarda acil müdahale ve tedavi Egzotik kuşlarda karşılaşılan acil durumlar için ne gibi tedaviler uygulanması gerektiğini ve hastanızın acil müdahaleye ihtiyacı olup olmadığını biliyor musunuz? 44 PETİNFO 2014/03 02-03 EDİTÖR Öğrenmek, hele ki veteriner sağlık sektöründe, hiç sona ermeyecek bir yaklaşım. Fakat fakültelerdeki uygulamalı eğitimin kalite ve süresi artırılmalıdır. Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDE KARİYER GÜNLERİ Ankara Üniversitesi bünyesinde bu yıl ilki düzenlenen Kariyer Günleri, öğrencilere değişik sektörler konusunda farklı bir bakış açısı sunuyor. Eğitim açığı seminerlerle kapanıyor Veteriner tıp sürekli gelişiyor, ortaya çıkan yeni yöntem ve buluşlarla hayvanların uzun yıllar, bizlerle birlikte sağlıklı bir şekilde yaşamalarına fırsat doğuyor. Hayvan sağlığına katkıları en sevindirici yanı elbette fakat yanı sıra veteriner hekimlerin başarısını da oldukça artıran uygulamalar bu bahsettiklerimiz. Bu harika gelişmeler ülkemizde veteriner hekimliğin gelişimi için kurulan dernek ve özel sektördeki girişimciler ile meslektaşlarımıza ulaşıyor. Buraya kadar her şey güzel ama öğrenmenin asıl yeri olan fakültelerde neden yeterli uygulama olanakları hala mevcut değil. Uzun süren bir eğitim süreci söz konusuyken öğrenciler zamanlarının büyük bir kısmını neden teorik bilgi almakla geçiriyorlar? petinfo Mart / Sayı: 61 Pet Sağlığı Dergisi Ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. MEHMET AKTOP GENEL KOORDİNATÖR BARIŞ KOLGU bariskolgu@matmedya.com Yapılan, dinlenenden daha kolay öğrenilir mantığı ile yaklaşırsak veteriner fakültelerindeki (hepsini aynı kefeye koymak mümkün değil elbette) eski usul tekniklerin yerini yenilerinin alması ve öğrencilere yeterli saatlerde, yeterli sayıda ve sahada kullanılan ekipman ve tekniklerle uygulama yaptırılması yerinde bir hareket olacaktır. Son 10 yılda eğitim bütçesinin 5 kat arttığını dile getiren yöneticilerden Türkiye Hayvan Sağlığı Sektörünün geleceği olan meslektaşlarımıza daha fazla yatırım yapmalarını, şu anki tek tesellimiz olan meslek içi eğitimlerin sayı ve nitelik olarak artmasını diliyorum. Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ VET. HEKİM ASLIHAN CEBECİOĞLU acebecioglu@matmedya.com YAZI İŞLERİ SORUMLUSU Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU yagmuragcaoglu@matmedya.com ART DİREKTÖR EBRU DERELİ ebrudereli@matmedya.com > syf 76 DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 YIL MAH. MASSİT MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002 KATKIDA BULUNANLAR DOÇ. DR. HÜSEYİN CİHAN Dr. Banu Dokuzeylül DR. EKREM ÇAĞATAY ÇOLAKOĞLU ADRES YAYINCILAR SK. 10/4 34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59 www.matmedya.com GRAFİK TASARIM EMEL VURAL emelvural@matmedya.com ABONE BANU SAYINÇ banusayinc@matmedya.com Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır. PETİNFO 2014/03 06-07 BASF’ten sokak hayvanları için proje Dünyanın lider kimya şirketi BASF, Plastik Sanayicileri Derneği’nin (PADGER) başlattığı ‘Sıcak bir yuva her canlının hakkıdır’ projesiyle hem sokak hayvanlarının korunmasına hem de geri dönüşüm bilincinin yaygınlaşmasına destek veriyor. Proje kapsamında, ülke genelinde tüm hayvan severlerin katılımıyla, yerinde ayrıştırılarak toplanacak plastiklerin geri dönüşümü sağlanarak sokak hayvanları için plastik hayvan yuvaları yapılacak. BASF’in sponsorluğunda hayata geçen proje, plastiklerin, daha uzun ömürlü olmasını sağlayan katkılarla sokaktaki canlılar için hayat kurtaran bir yuvaya dönüşebildiğini göstermeyi hedefliyor. 9. KHVHD Kongresi için kolları sıvayın KHVHD Sürekli Eğitim Kongresi tanıtımlarında kullanılacak görsellerin veteriner hekim ve meslektaş adayları tarafından belirlenmesi için bir görsel tasarım yarışması düzenleniyor. Yalnızca veteriner hekimler ve veteriner fakültesi öğrencilerinin katılabileceği yarışmada khvhdernegi@ gmail.com mail adresine gönderilen özgün eserler 1-4 Mayıs tarihleri arasında değerlendirmeye alınacak. www.kucukhayvanveterinerhekimlerdernegi. org.tr adresinden detaylı bilgi alabilirsiniz. Kediler için umut ışığı CalIfornIa Davis Veteriner Tıbbi Eğitim Hastanesi’nde sağ üreterinde doğumsal obstrüksiyon teşhisi konan Oki, deri altı ürethral bypass operasyonu geçirdi. Prosedür Massachusetts Tufts Üniversitesi ve İskoçya’da Edinburgh Üniversitesi’nde geçen yıl yapılan uygulamalara göre nispeten yeni. Teknik mesane ile böbrek arasında bağlantıyı sağlayacak yeni bir üreter oluşturmayı içeriyor. Bu yeni tekniğin, üreter sorunları olan kediler için büyük bir umut vaat ettiği belirtiliyor. Şehir içinde yolculuk onların da hakkı! Büyük evcil köpeklerle metro ve tramvayla seyahat edemeyen hayvanseverler internet üzerinden bir kampanya başlattı. İBB ve İETT’nin köpekler için bir an önce gerekli düzenlemeleri yapması isteniyor. Hayvan sahipleri, www.change. org adresinde yürüttükleri kampanyayla köpekleriyle birlikte seyahat edebilme özgürlüğü istiyor. Kampanya için toplanan imzalar 12 bin 500’i geçti. Ülkemizde ağızlık takma koşuluyla vapur ve deniz otobüsü gibi toplu taşıma araçları serbestken, raylı toplu taşıma araçlarında ve otobüslerde köpeklerle birlikte seyahat etmek hala yasak. Umarız hayvanseverler şehir içinde dostlarıyla özgür ulaşım hakkına bir an önce sahip olurlar. NOTLAR Evde tek başına olmak depresyon nedeni Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hastane Başhekimi Prof. Dr. Sezgin Şentürk, kedi-köpek gibi evcil hayvanların yalnız bırakılmasının, depresyon ve davranış bozukluğuna neden olabileceği uyarısında bulundu. Hastanelerine bağlı “Davranış Bozukluğu Kliniği”ne son zamanlarda gelen hasta sayısında artış yaşandığını belirten Şentürk, insanların sosyal hayattan koptukça kendisine ait dar bir alan oluşturmaya çalıştığını ve bunu yaparken elinin altındaki hayvanları da bu alana dahil ettiklerini belirtti. Bu durum sonucunda ise mikrobik hastalıkların yerini psikolojik veya kronik rahatsızlıkların aldığını ve anksiyete ile sıklıkla karşılaştıklarını ifade etti. Bu kongre çok farklı Evcil hayvan besleyen insanların, kedi ve köpeklerin yanı sıra egzotik hayvanları da evlerinin bir bireyi gibi görmesi ve yaban hayatına yönelik tehditlerin artmasına paralel olarak veteriner kliniklerine tedavi için bu tür hayvanları daha fazla getirmeleri, veteriner hekimler için bir takım bilgi ve tecrübe gereksinimlerini de beraberinde getiriyor. İVHO ise bu anlayışla kapsamlı bir kongreye imza atıyor. İngiltere, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Bulgaristan ve Azerbaycan gibi ülkelerden gelecek alanında uzman davetli konuşmacılar; reptiller, kemirgenler ve egzotik kuşların yanı sıra yabani ruminantlarla ilgili olarak da geniş bilgiler verecekler. Radisson Blu Airport Otel’de düzenlenecek seminer ile ilgili bilgiye www. egzotikvetkongre.com adresinden ulaşabilirsiniz. Sniper® işinizi kolaylaştırır Hammaddesi Amerika’dan gelen ve Türkiye’de Ar-En firması tarafından ürün haline getirilen AR-DEZ SNIPER®; geniş spektrumlu dezenfektan, üstün koku giderici ve çok amaçlı temizleyici olarak veteriner hekimlerin hizmetinde. SNIPER®, zararlı ve hayatı tehdit eden bakteri, virüs, en dirençli küfler ve PETİNFO 2014/03 12-13 sporları yok ederek idrar, dışkı ve benzeri tüm kötü kokuları ortadan kaldırıyor. Çevre dostu ürün kategorisine giren bu mucize ürün, kliniklerdeki her türlü tıbbi cihaz ve cerrahi aleti dezenfekte etmek için son derece uygun. SNIPER®’la ellerinizi de dezenfekte edebilirsiniz. Daha ayrıntılı bilgi için www.sniper-turkey.com Ankara Veteriner Hekimler Odası tarafından başlatılan eğitim serisi öğrencilerden büyük ilgi gördü. kariyer’eVET Ankara Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası Eğitim ve Kariyer Seminerleri; kariyer’eVET kapsamında gerçekleştirilen Ücretsiz Beden Dili Kariyer Semineri, 21 Şubat tarihinde Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Prof. Dr. Satı Baran Konferans Salonu’nda 161 katılımcıya gerçekleştirildi. Hasvet ve Patimax firmalarının Ana sponsoru olduğu kariyer’eVET Seminerleri kapsamında tüm katılımcılara katılım belgesi verildi. Seminerin ikinci ayağı 7 Mart tarihinde “Cv Hazırlama ve Mülakat Teknikleri” başlığı altında Doç. Dr. Ahmet Koluman tarafından anlatıldı. Seminerler, 23 Mart’ta Ankara Demora Hotel’de Yrd. Doç. Dr. Zeynep Pekcan’ın anlatımıyla “Küçük Hayvanlarda Anestezi ve Analjezi” üzerine, 4 Nisan’da A.Ü Veteriner Fakültesi Prof. Dr. Satı Baran Konferans Salonu’nda TRT HABER Spikeri Sezen Yüce tarafından verilecek “Etkili iletişim ve Diksiyon” ve 3 Mayıs’ta Ankara Demora Hotel’de, Doç. Dr. Cenk Yardımcı’nın “Küçük Hayvanlarda Uygulamalı External Fikzasyon” uygulamaları konulu eğitimleri ile devam edecek. Toksokara’yı göz önünde ama gözden uzakta tutmak Veteriner hekimler ve sağlık profesyonelleri olarak rolümüz, kamuoyunu Toksokarozis konusunda bilgilendirmek, endişelerini gidermek ve bu hastalığa karşı farkındalığı artırmaktır. Toksokarozis’den etkili ürünler ve hijyen kriterlerine uyarak korunmak mümkün. PETİNFO 2014/03 16-17 Toksokara hem yaygın hem de yüksek kamu bilinirliğine sahip bir parazittir. Toksokara köpeklerin (T. canis) ve kedilerin (T. cati) intestinal nematodudur. Küçük hayvan pratiğinde en sık görülen nematoddur ve genel anlamda kamuoyu tarafından adıyla tanınır. Parazitin kötü şöhreti, evcil hayvanlarda neden olduğu hastalıktan dolayı değil, zoonotik potansiyele sahip olmasından ileri gelir. Ancak bu durum, insanların bu zoonotik hastalık veya nasıl bulaştığı hakkında yeterli bilgiye sahip olduğunu göstermez. Veteriner hekimler ve sağlık profesyonelleri olarak rolümüz, kamuoyunu bilgilendirmek ve endişelerini gidermektedir. Yayınlanan yeni makaleler kamuoyundaki Toksokara’ya olan farkındalığı arttırmıştır. Bunun sonucu olarak, veteriner hekimlere Toksokara’nın insana bulaşması sonucu oluşturacağı riskler hakkında birçok soru gelebilir. Toksokariazis olarak bilinen İnsan Toksokarozis’i; Toxocara spp. larvalarının (köpeklerde T.canis ve kedilerde T.cati) akciğerler ve karaciğer (viseral larva göçü), göz (oküler larva göçü) ve sinir sistemine (nörolojik larva göçü) göçü yoluyla meydana gelen bir sendromdur. Bu durum insanlarda letarji, nöbet, kaşıntı ve ilerleyen görme kaybını da içeren geniş çapta klinik belirtilere önderlik etmektedir. Her ne kadar insanların yaban av hayvanları gibi paratenik konakların pişmemiş etlerini yiyerek enfekte olabileceği belirtilse de, insanlarda görülen enfeksiyonların en yaygın sebebi embriyonlu yumurtaların oral yolla alınmasıdır. İnsanların % 2-31’i parazite karşı antikora sahip olmasına rağmen, klinik hastalığın insidansı neyse ki nispeten düşüktür. Kedi/köpek sahibi olmanın tarifsiz keyfini çıkarın! Veteriner hekimler olarak konuyu ele almamız gerekirse, Toksokarozis’e ilişkin iki genel yanlış kanı vardır. Bunlardan ilki taze köpek dışkısı ile temasın bulaşmada bir tehdit oluşturmasıdır. Enfektif embriyonlu aşamaya ulaşmak için en azından birkaç günlük süreye ihtiyaç duyan henüz saçılmış Toksokara yumurtaları, hiçbir risk oluşturmamaktadır. Embriyonlu yumurtalar, sindirim sistemine topraktan (jeofaji), oyuncak gibi kontamine objelerden (pika) veya kontamine meyve ve sebzelerle alınabilir. Şimdi yumurtaların köpeklerin tüyleri üzerinde de embriyonlu hale gelebildiği bilinmektedir. Köpekleri severken içinde bulunulan riskin miktarı belirlenememiş ve ilk keşfedildiğinde basın tarafından yüksek ölçüde dile getirilmiştir. Şu anda yüksek bir risk olarak değerlendirilmezken, köpeklerin (ve muhtemelen kediler) enfektif yumurtaları taşıdığı kabul edilmeli ve yaşadıkları çevrede hijyen önlemlerinin alınması gerekmektedir. Diğer bir yanlış kanı, Toksokarozis riski nedeniyle köpek sahibi olmak istenmediğidir. Biz veteriner hekimler olarak, bir kedi veya köpek sahibi olmanın keyfini ve bir evcil hayvanın hayatımıza getirebileceği harika zihinsel ve fiziksel yararlara odaklanmak istiyoruz. Toksokarozis’in riskleri petlerin düzenli ilaçlanması ile meyve ve sebzelerin yıkanmasının dışında, jeofaji ve pikayı önleyerek; evcil hayvanlarla dışarıda oynadıktan sonra hijyen kriterlerine dikkat ederek güvenli bir şekilde kontrol altına alınabilir. Veteriner hekim olarak sorumluluğumuz, enfeksiyon riskini en aza indirmek için, hayvan sahiplerinin etkili ürünlerle doğru frekansta koruma sağladığından emin olmaktır. Birçok kişi Toksokarozis’in nadir görülen bir hastalık olduğunu ve veteriner hekimlerin bu konuda konuşarak korku tellallığı yaptığını ya da insanları köpekleri sevmemeye teşvik ettiğini söyleyebilir. Ama kolayca korunma sağlanabileceği halde körlük veya hastalık nedeniyle insanların güçten düşmesine göz yumamayız. Tek yol kamuoyuna bilgi vermeye devam etmektir. Toksakaryozu halkın gözü önünde ama gözünden uzak tutmak biz hekimlerin sorumluluğudur. T. canIs’in yaşam döngüsü Toxocara canis, köpeklerde, özellikle de yavru köpeklerde hastalığa neden olan bir nematod türüdür. Toxocara canis yumurtaları köpeklerin dışkısına geçtiği sırada enfektif değillerdir. Öncelikle olgunlaşma aşamasına geçer ve hücre bölünmesi sonucunda embriyonlu hale gelir. Bu proses yaklaşık iki hafta kadar sürer ve yumurtalar daha sonra (L3 larva içeren) enfekte etme özelliğine sahip olur. Bir kez köpek tarafından alınan Toxocara canis’in barsak ve barsak dışındaki görünümleri. Toxocara yumurtaları köpeklerin dışkılarında bulunabilir fakat enfektif aşamaya ulaşmaları bir kaç gün alır. Bulguların çok çeşitli olması nedeniyle, her yıl tanısı konmayan birçok olası vaka söz konusudur. embriyonlu yumurtalar duodenumda açılır ve larva sonrasında iki farklı göç yolundan birini yani trakeal veya somatik göç yolunu takip eder. Trakeal göç – Yumurtadan çıkan L3 larvaları duodenumun duvarına penetre olur ve lenf damarları, hepatik portal ven, kalp ve pulmoner arter üzerinden geçerek akciğerlere ulaşır. Bu larvaların bir kısmı daha sonra kan dolaşımına salınarak alveoller, bronşiyoller ve trakea ile solunum sisteminden yukarı çıkar. Köpek daha sonra öksürerek solunum yolundan çıkan larvaları yutar. Daha ileri gelişim safhasında L4 meydana gelir ve ince barsaklara ulaşırlar, bu larva olgunlaşmamış erişkin şekline dönüşür ve daha sonra erişkinler, köpeğin dışkısı ile etrafa saçılan yumurtaları üretir. Somatik göç – L3 duodenal duvara penetre olmasının ardından kanda aynen kalır ve vücut dokuları boyunca yayılır. Bu larvalar özellikle de kas dokularını hedef alırlar. Larvaların bu alternatif yollar arasındaki dağılımı, konağın yaşına ve cinsiyetine bağlıdır. Genç yavrularda hemen hemen tüm yeni çıkmış larvalar barsaklara ulaşmak için trakeal yola devam eder. Yetişkin bir köpekte ve yavru büyüdükçe, çoğu larva dokulara ulaşmak için somatik göç yolunu takip eder. Somatik larvalar uyku halinde kalır, değişmeyen şartlar altında sadece yaşam döngüsünü tamamlar. Bu tipik olarak dişi köpek hamile olduğunda veya yalancı gebelik sırasında meydana gelir. Gebeliğin yaklaşık altıncı haftasından sonra, uyuyan larvaların bir kısmı dolaşıma yeniden girer ve fetusta gelişimine devam etmek için plasentaya geçer; böylece yavru doğmadan T. canis ile enfekte olmaktadır. Uyuyan larvalardan geriye kalan popülasyon, dişi köpeğin somatik dokularında kalabilir. Bunlar sonraki gebelikler sırasında aktif hale gelecektir. Fetustaki L3 larvası karaciğere ulaşır ve postnatal yaşamın ilk haftasında kalacağı akciğerlerde doğum sırasında mevcuttur. Bu larvalar öksürme PETİNFO 2014/03 18-19 sonrasında yutularak trakeaya göç eder. İkinci haftadan beşinci haftanın sonuna kadar, barsaklarda erişkin parazitler haline gelirler, ilk yumurtalar 3 haftalık genç yavruların dışkılarında görünür. Yanı sıra hamilelik sırasında fetüse geçen, aktive olmuş üçüncü evredeki larva, anne köpeğin meme bezlerine ulaşır. Bu larvalar süt ile yavrulara aktarılır ve direkt olarak yavru köpeklerin barsaklarında erişkin forma geçerler. Sütle bu geçiş, yavrular 3-4 haftalık yaşa ulaşana dek devam edebilir. Gerek prenatal yolla kazanılmış gerekse emzirme sırasında veya çevreden yumurtaların oral yolla alınması ile olsun, erişkin parazitler genellikle yavrular 12-16 haftalık yaşta olunca dışarı atılır. Buna ek olarak, ortamdaki embriyonlu yumurtalar örneğin, fare ya da kuş gibi diğer hayvanlar tarafından da sindirim yoluyla alınabilir. Bu paratenik konaklar bir köpek tarafından yenirse, larvalar ince bağırsakta doğrudan erişkin forma gelişecektir. T. canis’in zoonotik karakterli bir parazit olduğunu hatırlamak önemlidir. Eğer bir insan embriyonlanmış yumurtaları sindirim yoluyla alırsa, İnsan Toksokarozis’ine yakalanabilir. Bu hastalık, oküler larval göçü takiben görme bozukluğu veya hatta körlük gibi çeşitli belirtiler meydana getirebilir. SÖYLEŞİ DBM Firması Ortakları Doruk Hatipoğlu ve Müjde Coşkun Super Premium demek, Eukanuba&Iams demektir Dünya markaları üzerinde yükselen başarılı evcil hayvan sağlığı firması DBM’in, Türk Pet Sektörü için hayallerini, kurucu ortaklar ve aynı zamanda pet sektörünün iki başarılı ismi olan Müjde Coşkun ve Doruk Hatipoğlu ile konuştuk. Tüm dünyanın kalbinde yer edinerek güven kazanmak hiç de kolay değil. Hele ki kedi ve köpeklerini ailelerinin birer üyesi gibi gören ve onlar için en iyisini isteyen pet sahiplerinin güvenini kazanmak daha da zor. İşte bunu başarmış ve dünya evcil mama sektörüne adını kalıcı bir şekilde kazımış Eukanuba&Iams markaları ile Alman teknolojisinin sektöre kazandırdığı Trixie gibi Avrupa devi markaları, veteriner hekimler ve pet sahiplerinin hizmetine sunan DBM Firması’nı yakından tanıyalım istedik. Yıllardır pet sektörünün nabzını tutan ve Eukanuba&Iams markalarını geçmişten bu yana çok yakından tanıyan Müjde Coşkun ve yaklaşık 6 PETİNFO 2014/03 20-21 yıldır sektörün gelişimi adına birlikte uyumla çalıştığı DBM Firması ortağı Doruk Hatipoğlu ile birlikteyiz. DBM firması ve ortaya çıkan ortaklığınız konusunda bilgi verebilir misiniz? DH: Müjde Hanım ile 2008 tarihinden itibaren beraber çok uyumlu ve sürekli gelişen bir ortaklık yapmaktayız. Pet sektörü bizim için ancak Müjde Hanım rehberliğinde ve ortaklığıyla yapılabilecek çok özel bir sektör. Bu sektörde ticaret ikinci planda. Önce hayvan sevgisi ve onlar için en doğru olan ürünler var. Müjde Coşkun, 18 yıldan daha fazla bir süredir pet sektörü içerisinde aktif rol oynamış bir isim. Birçok tecrübeye ve çok değerli bilgilere sahip bir kişi ve gerçekten sektörün duayeni. Hepimize ilk öğrettiği şey doğa ve hayvan sevgisidir. Birçoğumuzun göremediğini göstermiştir. Gerçek duayendir çünkü her zaman geliştirdiği proje ve stratejilerle sektörün ve rakiplerinin vizyonunu geliştirmiş gerçek bir “Pet İnsanı”dır. Bu noktadan hareketle firmamızın felsefesi çok nettir; sadece yüksek kaliteli ve dünya markası ürünleri en doğru satış kanalları ile kedi ve köpek sahipleriyle buluşturmak. En doğru ürünü, doğru noktada, doğru tüketiciye sunmak. Eukanuba&Iams gibi dünyanın önde gelen mama markaları ile çalışıyorsunuz. Türkiye’de de bir dönem pazar liderleri arasında olan bu iki marka eski günlerine geri dönecek mi? Sizin de belirttiğiniz gibi Eukanuba & Iams markaları sektörümüzün gerçek lider markalarıdır. Çünkü Eukanuba ve Iams demek inovasyon demektir. Eukanuba&Iams demek dünya perakende devi Procter&Gamble (P&G) bilgisi ve tecrübesi demektir. Bizim diğer tüm rakiplerimize göre çok temel bir farklılığımız var; ürünlerimizin tamamı sadece bir tek fabrikada Coevorden/ Hollanda üretilmektedir. Bugün Almanya’da, Fransa’da, İtalya’da, İspanya’da, Rusya’da rafta duran Eukanuba&Iams ile Türkiye’de rafta duran Eukanuba&Iams aynı fabrikanın ürünleridir. Tek fabrika yaklaşımı her paketin içinin istisnasız aynı mükemmellikte Hatipoğlu ve Coşkun Eukanuba&Iams’ın öncü teknolojisiyle dünyaya liderlik ettiğini belirtiyor. olması anlamına gelmektedir. Eukanuba&Iams’ın farklı ülkelerde fabrikaları bulunmamaktadır. Coevorden/Hollanda’da yer alan Procter&Gamble Pet Care Fabrikası çevre ve doğayla dost bir fabrikadır. Enerjisinin büyük bir kısmını fabrikaya ait rüzgar tribününden elde etmektedir. Her sene üretim süreçlerini ve teknolojisini güncelleyerek CO salınımını minimize etmektedir. Hammadde girişten, ürün paketlenip çıkıncaya kadar uygulanan 120’den fazla kalite kontrol testleri sayesinde ürünlerimize bu kadar güveniyor ve inanıyoruz. Bizim “Super Premium” unvanımız yıllardır belgelidir; American Institute of Baking (Aynı zamanda çoğunlukla insan gıdalarını bağımsız olarak kontrol ederek sertifikalandırılan gıda endüstrisi için çok önemli bir SÖYLEŞİ kurumdur.) tarafından Eukanuba yıllardır aralıksız “Super Premium” belgesi ile sertifikalandırılmaktadır; işte bu sebeplerle Super Premium demek Eukanuba & Iams demektir. Nedir bu dünya markalarının benimsediği felsefe? 1946 yılından beri yani tam 69 yıldır Eukanuba ve Iams’ın temel felsefesi hiç değişmemiştir: “Kediler ve Köpekler etoburdur.” İşte bu sebeple tüm mamalarımızın içerisinde bulunan protein kaynağı %100 biyolojik değeri yüksek “Hayvansal Protein”dir. Mamalarımızın hiçbirinde gluten (Endüstriyel protein) bulunmamaktadır. Kedi ve köpek mamalarında ilk kez pancar küspesi kullanımı (1968), ilk prebiyotik kullanımı (FOS)(1994), ilk Omega 3 ve Omega 6 kullanımı (1994), ilk kez ve sadece Eukanuba Veteriner Diyeti Renal (Kronik Böbrek Yetmezliği vb.) içerisinde protein seviyesini %18,8’de tutarak Eukanuba’ya patentli Nitrojen Tuzağı Lif Sistemi kullanımı (Nitrojen Yakalama Sistemi) sayesinde nitrojen eksekresyonunun gaita ile atılımını stimüle etmek (1996), ilk kez L-Karnitin içeriğiyle vücut ağırlığını azaltmaya ve kondisyonunu arttırmaya yardımcı olmak (1998), ilk kez özel karbonhidrat karşımları (köpekler için sorum ve arpa – kediler için sorgum ve mısır) ile postprandial glukoz artışını dengelemeye yardımcı olmak (1998), ilk kez MOS kullanımı ile patojen bakterilerin bağırsak duvarına aderansını önlemek (1998), ilk kez ve sadece Eukanuba’da olan tartar oluşumunu engelleyen DentalCare Sistemi (2004), ilk kez yavru köpek mamalarında DHA kullanımı (2005) gibi tüm yeniliklerin yaratıcısı ve tüm mamalarında kullanıcısıdır. Her Eukanuba&Iams paketi içerisinde tüm bu bilimin ortaya çıkardığı olağanüstü mama bulunmaktadır. İşte bu sebeplerle gerçek liderdir. HER PAKETİN İÇİNDE BİLİM SAKLI Biz çok iyi biliyoruz ki sorumlu ve koruyucu veteriner hekimlik yapan her veteriner hekim, sattığı gerçek Super Premium mamalarda içeriklere, besin değerlerine ve besleme miktarlarına özellikle dikkat ediyor. Veteriner hekim için Super Premium mama, Veteriner Diyet Skalası tam ve eksiksiz olan mamadır. Aynı zamanda tüm veteriner hekim dostlarımızın özellikle son yıllarda distribütör firmalar tarafından yapılan mal fazlalı kampanyalardan, hacme dayalı ileri vadeli ödeme evrakı bazlı anlaşmalardan ve tüm bunlara bağlı piyasada ortaya çıkan fiyat dengesizliklerinden rahatsız olduklarını, eski iş hacmini yakalayamadıklarını çok iyi biliyoruz ve görüyoruz. Bizim inancımıza göre her paketinin içerisinde bilim saklı olan Eukanuba&Iams hem olağanüstü ürün içeriği hem de net satış stratejisi ile veteriner hekimlerimizin arzuladığı güvenilir alternatif olacak ve veteriner hekimlerimizin beklentilerini fazlasıyla karşılayacaktır. Eukanuba Veteriner Diyetleri sadece veteriner polikliniklerinde satılmaktadır. Bunun yanında Eukanuba Veteriner Diyetleri devamı niteliğinde olan, hassas olan köpekler için özel geliştirilmiş Eukanuba Daily Care serisi de sadece veteriner polikliniklerinde satılmaktadır. Ayrıca Eukanuba kedi mamaları da sadece veteriner kliniklerinde satılacaktır. Veteriner hekimlerimizin mesleki ve ticari gelişimlerine katkı için birçok program ve sürpriz hazırlamaktayız. Eukanuba, insan gıdalarını da kontrol edip sertifikalandıran AmerIcan Instıtute of Bakıng tarafından yıllardır, aralıksız olarak “Super Premium” belgesi ile sertifikalandırılmaktadır. PETİNFO 2014/03 22-23 SÖYLEŞİ Doruk Hatipoğlu ve Müjde Coşkun için herşeyden önemlisi hayvan sevgisi... aynı zamanda Herm Sprenger ve Schweıkert gibi avrupa’nın öncü markalarının temsilciliklerini de yürüten dbm firması’nın lokomotİF markalarını eukanuba&ıams ve trıxıe oluşturuyor. Elinizde aynı zamanda Trixie gibi önemli bir silahınız daha var. Trixie ile ne kadar süredir birlikte çalışıyorsunuz ve bu birliktelikte markanın sizi en çok etkileyen yanları neler oldu? Trixie sizin de belirttiğiniz gibi çok önemli ve kıymetli bir marka. Çok emek verdiğimiz, ciddi yatırımımız olan bir marka. Trixie aynı zamanda Avrupa Pet Sektörü’nde de büyüyen bir dev. Ürün çeşitliliği ve yaratımının Alman metodolojisiyle birleşmesi sonucu ortaya çıkmış çok önemli bir değer. Bizim Trixie Türkiye distribütörlüğümüzün başlangıç tarihi 2008. O günden bugüne her yıl işimizi büyüttük ve PETİNFO 2014/03 24-25 ürün çeşitliliğimizi arttırdık. Bugün 2.200’den fazla ürün çeşidiyle müşterilerimize hizmet vermekteyiz. Hiçbir müşterimize Trixie ile ilgili bir satın alma ve hacim baskısı yapmıyoruz. Bizim için önemli olan satılan malın veteriner hekimlerce satın alınması ve sergilenmesi. Bunun için tüketiciye ürün çeşitliliğinin hissettirildiği bir stant olması tabii ki kaçınılmaz. İnanır mısınız 2008’den bugüne bir kere bile Trixie ile ilgili bir mal fazlası, ekstra iskonto vb aksiyon yapmadık. İşte bu yüzden her zaman fiyat istikrarını hem veteriner hekim tarafında hem de tüketici tarafında muhafaza ediyoruz. Trixie’deki disiplinli çalışmamız tüm piyasa için Eukanuba&Iams için önemli bir referans niteliğinde, hani meşhur bir söz var ya; “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.” diye… Pet sektörü ile tanıştırdığınız diğer markalar ve ürünlerinden de kısaca bahseder misiniz? Marka portföyümüz içerisinde en büyük yeri Eukanuba&Iams ve Trixie teşkil etmektedir. Bunun yanında piyasanın ihtiyacı olan markaları da portföyümüzde bulunduruyoruz. Herm Sprenger Alman menşeili paslanmaz çelik tasma ve tekne ekipmanları üreticisi. Çok meşhur ve kaliteli paslanmaz çelik ürünlere sahipler. Biz Herm Sprenger Türkiye distribütörüyüz. Aynı şekilde köpek sporları ve profesyonellerinin çok yakından tanıdığı Schweikert markasının da Türkiye distribütörüyüz. Türk pet sektörü için yeni markaları gündeme taşımanız söz konusu mu? Bizi yenilikler bekliyor mu? Önceliğimiz ve tüm dikkatimiz Türkiye Temsilciliğini yapmakta olduğumuz Eukanuba & Iams ve Trixie markaları üzerindedir. Bu markaların pazar paylarının arttırılması ve pazarın büyütülmesine yönelik birçok proje ve yeniliği sırası geldikçe hayata geçireceğiz. Ziyaretiniz için teşekkür ederiz. KLİNİK Veteriner Hekim Özge Güngörmüş, Veteriner Hekim Erşat Özöğretmen ve Veteriner Hekim Melike Alcan Halkın algısını değiştirmeliyiz “Sürekli gelişmekte olan bir sektörde uzun soluklu faaliyet göstermenin tek yolu, kendimizi sürekli eğitmek ve yenilemekten geçmektedir.” AnImalIum Veteriner Kliniği etik kurallara saygılı ve meslektaşlarla iletişime son derece değer veren veteriner hekimlerin bir arada olduğu, modern bir klinik. Animalium, veteriner fakültesi zengini Türkiye’de, öğrencilerine verdiği eğitim kalitesi ve başarıları açısından en iyi fakültelerimiz arasında yer alan; İstanbul, Ankara ve Uludağ gibi 3 farklı ekolden veteriner hekimi bünyesinde barındırıyor ve bu anlamda da aslında hastalarının alacakları hizmet açısından oldukça şanslı olduğunu söylememiz mümkün. Bu ayki konuklarımızdan Animalium Veteriner Kliniği’nin bilgiye son derece değer veren hekimlerini tanıyalım ve mesleki anlamda neleri önemsediklerini birlikte görelim... PETİNFO 2014/03 26-27 Sizleri tanıyabilir miyiz? Ben Özge Güngörmüş, 1977 Ordu doğumluyum, 2000 senesinde İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden mezun oldum. 2005 yılından itibaren Animalium Veteriner Kliniği’nde küçük dostlarımızın sağlığı ve refahı için hizmet vermekteyiz. Animalium Veteriner Kliniği’nin diğer bir hekimi Erşat Özöğretmen bizimle kısa bir aradan sonra tekrar çalışmaya başlıyor. Erşat Bey 1982 Ankara doğumlu ve Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunu. Melike Alcan 2012 yılından beri bizimle çalışmaktadır, kendisi Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunudur. Kliniğinizin olanaklarından kısaca bahseder misiniz? Kliniğimizde teşhis ve tedavi amacıyla hemogram, biyokimya, kan gazları analizi, hasta başı monitörü, yoğun bakım ünitesi, CR, ultrason, dijital oftalmoskop KLİNİK YAPTIĞIMIZ İŞE SAYGI GÖSTERMELİYİZ Veteriner Hekimler Odası’nın faaliyetlerinin yerinde ve ilerlememize katkı sağlayıcı yönde olduğunu düşünüyorum. Eğitimler bizim için çok önemli, sürekli kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Ayrıca veteriner kliniklerinin ve hekimlerin insanlar üzerindeki algısının değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de hem insanların bilinçlendirilmesi hem de bizim yaptığımız işe daha fazla saygı göstermemiz gerekiyor. Özge Güngörmüş, Animalium’da tüm olanakların mevcut olduğunu belirtiyor. ANIMALIUM VETERİNER KLİNİĞİ, Veteriner hekimler arasındaki yetersiz iletişimin getirdiği olumsuzlukları aşmanın en iyi yoluNUN, YAPILAN çalışmalarıN etik kurallar çerçevesinde devam etTİRİLMESİ OLDUĞU İNANCIYLA YOL ALIYOR. gibi bir çok ekipmandan rutin olarak yararlanmaktayız. Operatif müdahalelerde de gaz anestezi kullanmayı tercih ediyoruz. Kliniklerde uygulanan ücret tarifelerindeki uçurumun etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz bu konuda nasıl bir uygulama yapıyorsunuz? Biz İstanbul Veteriner Hekimler Odası’nın tarifesini uyguluyoruz. Klinikler arasındaki ücretlendirme farklılıklarının haksız rekabete yol açtığını düşünüyorum. Aslında hekimlerin odalar tarafından belirlenen fiyatların altına düşmeleri, daha fazla hasta çekebilmek için yapılıyor ve İstanbul şartlarında kendilerinin de sıkıntıya girmesine sebep oluyor. Ben bu tür uygulamaları etik bulmuyorum. Hasta sahipleri ve meslektaşlarınız ile iletişim konusunda sosyal medyayı ne ölçüde kullanıyorsunuz? Sosyal medya konusunda hastalarımızla facebook üzerindeki sayfamızdan iletişimde kalabiliyoruz. Meslektaşlarımızla da yine facebook üzerindeki veteriner hekimlerin üye olabildiği grup ve sayfalarla iletişimde oluyoruz. Yeni uygulamalardan, eğitimlerden haberdar olmaya, uygulamaları günlük hayatımızda kullanmaya ve elimizden geldiğince bütün eğitimlere katılmaya çalışıyoruz. Sürekli gelişmekte olan bir sektörde uzun soluklu faaliyet göstermenin tek yolunun kendimizi sürekli eğitmek ve yenilemekten geçtiğinin farkındayız. Ayrıca yakın zamanda web sitemiz de yayına girecek. Orada hasta sahiplerimizin kullanabileceği bir forum PETİNFO 2014/03 28-29 bulunacak. Bu şekilde iletişimimizi geliştirebileceğimiz kanaatindeyim. Mesleğe saygı ve rekabet faktörünü göz önünde bulundurursak en sık karşılaşılan ilk üç sorun sizce nedir? Farklı kliniklere gidip fikir almak isteyen hasta sahipleri zaman zaman yanlış yönlendirilebiliyorlar. Burada esas sorun hekimler arasındaki iletişimsizlikten kaynaklanıyor. Uygulanan tedavilerden haberdar olmayan hekim, hasta sahibine bilgi verirken önceki klinikte eksik uygulamalar yapılmış izlenimi yaratabiliyor. Bu durumda her iki meslektaşımız da zor durumda kalabiliyor. Aslında çözümü basit olan böyle durumlar yaşamamak için hasta sahiplerinin bilinçlendirilmesi ve hekimlerin etik kurallar çerçevesinde çalışmalarını sürdürmeleri gerekiyor. Dünya bu hastalıkları konuşacak Dünya nüfusunun hemen hemen yarısı, en az bir vektör kaynaklı hastalık türü ile enfekte durumda (1). Bu hastalıklar parazitlerden hayvanlara ve insanlara geçmekte, kamu sağlığı ile küresel ekonomimizi önemli derecede etkilemektedir. Sırf Lyme hastalığının bile ekonomik etkisinin yılda 3 milyar doların çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor (2). Bununla birlikte, uluslararası seyahatler hastalığın yayılmasını daha da hızlandırdığı için, veteriner hekimler ve kamu sağlığı uzmanlarının yaygın vektör kaynaklı hastalıkları anlaması giderek daha da önemli hale geliyor. Bugün, Bayer HealthCare’in Hayvan Sağlığı Departmanı, çevrimiçi kayıtlarını açıyor; veteriner Bayer vektör kaynaklı hastalıklarla mücadele ederek küresel halk sağlığının desteklemesinde en ön sırada yer alıyor. hekimleri, doktorları ve halk sağlığı uzmanlarını hayvandan insana geçen, vektör kaynaklı hastalıklara ilişkin, ağ üzerinden gerçekleştirilen küresel konferansa çağırıyor. Çayır keneleri (Lyme hastalığı), pireler (Canine bartonellosis) ve tatarcıklar (Layşmanyoz) yoluyla bulaşan hastalıklar gibi parazitik hastalıklara ilişkin farkındalığı arttırmak amacıyla, bu yıl 3. Kanin Vektör Kaynaklı Hastalık (CVBD) Web Konferansı 20 Mart 2014 Perşembe günü yapılacak. Web üzerinden gerçekleşecek bu konferansta iki oturum olacak: Veteriner hekimlere yönelik vaka çalışması oturumunun yanı sıra veteriner hekimlere, doktorlara ve yardımcı hekimler ile kamu sağlığı uzmanlarına yönelik bir yuvarlak masa oturumu da yapılacak. Katılımcı sayısının 5 binin üzerine çıkması bekleniyor Bristol Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden (İngiltere) Profesör Michael Day, “Vektör kaynaklı hastalık, küresel halk sağlığı için kritik öneme sahip bir konudur” diyerek şunları kaydetti: “Bu hastalık hem hayvan hem de halk sağlığı alanlarını kapsıyor ve web üzerinden gerçekleştirilecek bu konferans, bu hedef kitle ile bakış açılarını bir araya getirmesi bakımından benzersiz.” 2014 CVBD Konferansı’na vektör kaynaklı hastalığın bulaşması hakkında farkındalık yaratmak üzere uluslararası bir küresel uzmanlar ekibi katılacak ve kamu sağlığı çevrelerini bilgilendirmek için mevcut zorlukları, fırsatları ve gözetim bilgilerini ele alacak. İnternet üzerinden konferans kayıtları başladı. Veteriner hekimler hedef kitleyle paylaşılması düşünülmek üzere klinik vaka çalışmalarını internet sitesi üzerinde paylaşmaya davet ediliyor. Bayer HealthCare Hayvan Sağlığı, Ev Hayvanları Birimi Global Veteriner Teknik Servis Başkanı Dr. Norbert Mancke, “Hastalık Kontrol Merkezi, Ulusal Yeni Ortaya Çıkan ve Hayvandan İnsana Geçen Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi ile Dünya Küçük Hayvan Veterinerleri Derneği’nden onaylı uzmanların katılımlarıyla, bu 2014 konferansı çok daha geniş bir hedef kitleye ulaşarak geçmiş yılların başarısının kat be kat üzerine çıkacak şekilde planlandı. 2012 ve 2013 yıllarında, canlı web konferansı sempozyumlarına gerçek zamanlı olarak 40 farklı ülkeden 5000’in üzerinde katılımcı katılmıştı.” şeklinde konuştu. İspanya’dan dünyaya yayın Barcelona’dan (İspanya) canlı yayınlanan web konferans toplantılarının, eş zamanlı olarak İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Fransızca, Almanca ve Rusça dillerine çevrilerek küresel bir hedef kitleye CVBD WEB KONFERANSI CVBD Web Konferansı, parazit önleme alanında uzman olan Bayer HealthCare Hayvan Sağlığı Departmanı tarafından desteklenmektedir. Bu 3. CVBD Web Konferansı, bilgi arayanlara, uzmanlara ve veteriner hekimlere, insan sağlığı ve kamu sağlığı uzmanlarına yönelik olarak, hayvandan insana geçen hastalıklara, “Tek Sağlığa” ve bunun küresel etkilerine olan farkındalığı arttırmak için tasarlanmıştır. Daha fazla bilgi için www.cvbdwebconference.com adresini ziyaret edebilirsiniz. ulaşması sağlanacak. 2014 ağ konferansında, sosyal medya da canlı twitter bildirimleri ve destekleyici konferans etiketleri ile CVBD’ya farkındalığı arttırmada hayati bir rol üstlenecek. Uluslararası Veterinerlik Öğrencileri Derneği (IVSA) Başkanı Pim Polak, “Tüm dünyadan veterinerlik öğrencileri CVBD Web Konferansı’na katılma mutluluğunu yaşayacak, çünkü bilgiler güncel, yüksek kaliteli ve ağ konferansı formatı yoluyla bu genç uzmanların kolayca erişimine açık.” şeklinde konuştu. CVBD ağı tüm dünyada binlerce veteriner hekimi bünyesinde bulunduruyor. 2014 yılında, halk sağlığının odağına veteriner hekimlik konusunun da eklenmesiyle, patojen ve vektör dağılımının karakterizasyonu ve değerlendirmesinin yanı sıra ektoparazit-patojen-konak etkileşimi hakkında bilgi ve bulgu değişimini mümkün kılacak CVBD Web Konferansının daha büyük bir etkisi olacak. İlgilenen tüm veteriner hekimler, doktorlar, doktor asistanları ve halk sağlığı uzmanlarının, www.cvbdwebconference.com adresinden kayıt yaptırmaları gerekiyor. Kanin Vektör Kaynaklı Hastalık (CVBD) Kanin vektör kaynaklı hastalıklar (CVBD), uluslararası kamu sağlığına yönelik giderek büyüyen bir tehdittir. Kanla beslenen ektoparazitlerden kaynaklanan bu hastalıklar arasında çayır keneleri (Lyme hastalığı, Babeziyoz, Anaplazmoz ve Hemoplazmoz), pire (Canine bartonellosis ve Feline rickettsiosis) ve tatarcık (Layşmanyoz) kaynaklı hastalıklar bulunuyor. Bu hastalıklar tüm dünyada veteriner hekimler ve halk sağlığı uzmanlarınca bilinen hastalıklar olup, bazı vakalarda hayvandan insana geçme durumları ile de sonuçlanabilmektedir. REFERANSLAR 1 Vektör Aracılı Hastalıklar: Çevre, İnsan Sağlığı ve Ekolojik Bağlantıları Anlamak, Atölye Çalışması Özeti (Mikrobik Tehditler Forumu)(2008)/Özet ve Değerlendirme. Ulusal Akademiler Tıp Enstitüsü. 2 Lyme Disease.org (2013) ADVERTORIAL Obezite ve dostlarımız Obezite; WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanan, günümüzde insan ve evcil hayvanların yaşama kalitesini önemli ölçüde düşürdüğü gerçek olan bir beslenme kâbusudur! YAZI: Veteriner Hekim Hale Yetkin Mopsan Veteriner Ürünleri Ürün Müdürü En az kendi sağlığımız kadar değer verdiğimiz, hayatı paylaştığımız sevimli dostlarımız yani evcil hayvanlarımızın yaşamında obezitenin yeri nedir? Kilo alma ve obezite, insanlarda olduğu gibi evcil hayvanlarda da salgın niteliğinde yaygınlaşmaktadır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki; köpek ve kedilerin % 50’si aşırı kilolu veya obezdir. Kilo problemleri; evcil hayvanlarda şeker hastalığı, eklem rahatsızlıkları, hipertansyion ve kalp rahatsızlıkları gibi birçok önemli rahatsızlığa sebep olabilmekte ve ne yazık ki ideal ağırlıktaki bir evcil hayvan ideal ağırlığın üzerindeki bir evcil hayvana oranla 2 yıl daha fazla yaşayabilmektedir. Obezite ile mücadele etmenin en etkin yolu; beslenme ile kombine edilen egzersiz programı ve hasta sahibinin bilinçli yaklaşımıdır. Bunları kısaca yandaki diyagramdaki gibi özetleyebiliriz. Fakat yapılan araştırmalar göstermektedir ki; kilo kaybetmeye yönelik programların % 90’ı başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Programların başarısız olmasının nedenleri ise şunlardır: Obezite ile mücadele etmenin en etkin yolu beslenme ile hayvan sahibinin bilinçli olması ve egzersiz kombinasyonudur PETİNFO 2014/03 32-33 > Enerji metabolizmasının etkinliği > Kalori kısıtlaması, metabolizmanın yavaşlamasına yol açarak kilo vermeyi son derece güçleştirir. > Kedi ve köpek sahiplerinin davranışları Evcil hayvan sahipleri kedi & köpeklerinin bu program dahilinde mama yönünden yoksun bırakıldığını düşünebilir ve bu sebeple programa tam olarak uyamayabilirler. İşte bu noktada ‘’Farklı Bir Şey Hayal Edin’’ sloganı ile yola çıkan Hill’s Metabolic Advanced Weight Solution, kilo problemine sahip evcil hayvanların tedavisinde en büyük destekçiniz olacaktır. Nutrigenomik teknolojisi kullanılarak formüle edilen Hill’s Metabolic Advanced Weight Solution; > Yağsız vücut kütlesini korurken, her kedi ve köpeğe özel, doğal yağ yakımı mekanizmalarını ideal oranlara çekerek; aktive eder. > İçerdiği benzersiz besin maddeleri ile de obez evcil hayvanların gen profillerini ideal ağırlıktaki evcil hayvanların gen profillerine yakın hale getirir. Yapılan klinik araştırmalar göstermektedir ki, Hill’s Metabolic Advanced Weight Solution vücut yağ oranını köpeklerde iki ay gibi kısa bir sürede % 28, kedilerde ise % 29 oranında azaltmaktadır ve yine yapılan bir araştırma ile kilo kaybı programını takiben evcil hayvanın tekrar kilo almasını önlediği de klinik olarak kanıtlanmıştır. % VÜCUT YAĞI (DEXA ÖLÇÜMÜ) Kilo kaybı programını takiben tekrar kilo alınmasını önlediği klinik olarak kanıtlanmıştır 50 40 30 20 10 0 KEDİLERDE BESLENME PROTOKOLÜ KÖPEKLER KİLO KAYBI 0. GÜN 1 AY 2 AY KİLONUN KORUNMASI 3 AY TEST GRUBU 1 4 AY 1 AY 2 AY 3 AY KÖPEKLERDE BESLENME PROTOKOLÜ 4 AY TEST GRUBU 2 İşte bu nedenledir ki; Hill’s Metabolic Advanced Weight Solution obezite ile mücadelede biz veteriner hekimler için beslenmede devrim yaratacak bir çözüm olacaktır. Çünkü Metabolic; > Evcil hayvan sahiplerinin kedi ve köpeklerini besleme şekline uygundur. > Kedi ve köpekler kilo verme sırasında aç kalmaz ve mamayı severek tüketir. > Kilo kaybı programının ardından tekrar kilo alımının önlenmesine yardımcı olur. > Etkinliği klinik olarak kanıtlanmıştır. KEDİ&KÖPEK PETLERDE Renal Replasman Tedavisi: Pratikte gerçekten etkili ve yardımcı mı? Akut böbrek yetmezliği gibi böbrek fonksiyonlarının kısa sürede kaybedildiği bir olgunun tedavisi için, renal replasman tedavilerine gereksinim duyulmaktadır. Yazı: Claudıo Brovıda, DVM, PhD ANUBI Hayvan Hastanesi, İtalya Çeviri: Araş. Gör. Dr. Banu Dokuzeylül / İ.Ü. Vet. Fak. İç Hast. ABD. Üremik sendrom, renal yetmezlikle sonuçlanan kümülatif metabolik bozuklukların oluşturduğu bir klinik hastalık tablosudur. Bu değişiklikler hastalıklı böbrekler tarafından temizlenemeyen geniş spektrumlu çözünen maddelerin, üremik toksinlerin progresif retensiyonunun sonucu olarak ortaya çıkmaktadır ve klasik olarak gözden geçirilmelidir. Üreminin sistemik klinik sonuçlarının çoğu endojen intoksikasyon durumu ile sabittir, ancak hiç benzeri olmayan çözünen bir maddenin üremi ile ilişkili tipik klinik belirtilerini açıklamak için ortaya konulmuştur. Üremik toksisite konsepti hemodiyaliz ile tedavi edilen üremik hastalardan küçük moleküler ağırlıklı maddelerin uzaklaştırılmasından sonra gözlenen klinik iyileşme ile desteklenmektedir. Sadece bazı üremik çözünmüş maddeler (üre, kreatinin, fosfor ve potasyum) klinik değerlendirmede rutin olarak ölçülmektedir. Su da ayrıca retensiyonu pulmoner ödem, kardiyovasküler aşırı yüklenme ve ölümü içeren çeşitli sonuçlara neden olduğu düşünülen üremik bir inin amacı sman tedavis Renal repla ansplantasyonu (RRT) diyaliz ve tr ri le vi da terli te an m visinin amacı ye Renal replas replasman teda l na re e, ld ne ar nl Ge plikasyo ını içermektedir. da tedavinin kom ya ı as m an ğl sa çözünmüş renal replasman ir. RRT süresince id es nm le ek st ar ın de mel mekanizmal azaltarak hastan ştırılmasındaki te la ak üş uz nm rin le zü de çö Difüzyon haldeki mad tu içermektedir. or sp an tr at tif liz ek ya di difüsif ve konv ilişkilidir ve kan ve delerin geçişi ile ad m n mektedir. til na lu ne bu yö e n hald ti tarafında en iy ad gr n yo as antr arasındaki kons toksindir. Üremik sendrom toksik, metabolik, endokrin ve inflamatuvar bozukluklarla birlikte çeşitli sistemik klinik sonuçlara neden olduğundan, daha kapsamlı olarak gözden geçirilmelidir. Bu global anlayışa, üremik hayvanlara kapsamlı terapötik yaklaşımı tanımlamak için gereksinim duyulmaktadır. Veteriner pratiğinde, bu tip hastalara ilk terapötik yaklaşımı tanımlamak ihtiyaç ile PETİNFO 2014/03 34-35 ilişkilidir, eğer mümkünse primer neden, spesifik bir tedavi oluşturmak ve ayrıca renal yetmezlikten kaynaklanan olası su-elektrolit dengelerini kontrol etmeye çalışmak, hastayı kompanze etmek için destekleyici tedavi yapmaktır. Buna rağmen, sıklıkla geleneksel tedavi akut böbrek hasarından etkilenen üremik hastaların iyileşmesinde başarısız olmaktadır ve hastanın Sürekli renal replasman tedavisinde amaç hastanın hemodinamik dengesini, asit-baz dengesini ve elektrolit dengesini sağlayarak akut böbrek yetmezliğini tedavi etmektir. KEDİ&KÖPEK Diyaliz ile tedavi gören akut böbrek hasarı olan köpeklerde ve kedilerde hayatta kalma oranı %50’dir ve bu oran insanlarınkiyle benzerlik göstermektedir. hayatta kalma süresini uzatmak için yapılabilecek şey renal replasman tedavisinin düzenlenmesidir. Sürekli tedaviler Sürekli renal replasman tedavileri ekstrakorporeal diyaliz tedavisi olarak tanımlanmaktadır, burada hastaya çok daha uzun periyotlarda, eğer gerekliyse günlerce süren tedaviler yapılmaktadır. Sürekli yapılan renal replasman tedavisi standart intermitan hemodiyalizden daha iyi şekilde tolere edilmektedir. Intermitan hemodiyaliz ile kıyaslandığında, süreki yapılan renal replasman tedavisi kan volümü ve kan basıncının minimal deviyasyonu ile birlikte mükemmel sıvı uzaklaştırılmasını sağlamaktadır. Daha uzun süren tedavi süresi daha esnek sıvı dengesinin yönetimine izin vermektedir. Devamlı renal replasman tedavisi intermitan hemodiyaliz ile karşılaştırıldığında, metabolik asidoz ve elektrolit bozukluklarının daha iyi bir şekilde kontrol edilmesini sağlamaktadır. Devamlı renal replasman tedavisinin, intermitan hemodiyalizden ayırt edilmesini sağlayacak çok sayıda işlevsel karakteristiği bulunmaktadır. Kan akış hızı ve diyalizat akış hızı genellikle daha yavaştır. Daha düşük kan akış hızından dolayı, diyalizat çabuk satüre olur ve diffüsif klirens kapasitesinde sınırlayıcı bir faktördür. Devamlı ultrafiltrasyon plazma su volümünde belirgin derecede kayıplara neden olduğundan, replasman sıvılarının uygulanması gereklidir. Intermitan hemodiyaliz ve devamlı renal replasman tedavisi arasındaki farkı, değişik tekniksel ayarlar oluşturmaktadır. Özellikle intermitan hemodiyaliz fikse edilmiş suyun temizlenmesine bağlıdır, intermitant hemodiyaliz ekipmanlarının yönetimi daha pahalıya mal olmaktadır. Oysa Aralıklı hemodiyaliz beşeri tıpta 40 yıldan daha uzun bir süredir kullanılmakta, günümüzde ise veteriner hekimlikte köpeklerde ve kedilerde en sık uygulanan yöntemler arasında karşımıza çıkmaktadır. PETİNFO 2014/03 36-37 devamlı renal replasman tedavisinde makineyle direkt bağlantısı olan sıvı torbaları kullanılmaktadır. Bu bakış açısı, kanın temizlenme sistemi özelliği ile birlikte devamlı renal replasman tedavisinin daha kolay olduğunu özellikle ilk sefer için diyalize yaklaşımda göstermektedir. Hem sahibi ve hem de sağlık bakımını sağlayan ekip için renal replasman tedavisini gerçekleştirmek büyük bir sorumluluktur. Gerçekçi olmayan umudu tanımlamak, hem hasta sahipleri, hem de veteriner ekibi için de hayal kırıklığına sebep olmaktadır. Diyaliz ile tedavi gören akut böbrek hasarı olan köpeklerde ve kedilerde hayatta kalma oranı %50’dir, bu değerler insan hekimliğinde ne KEDİ&KÖPEK Geleneksel intermitan hemodiyaliz, haftada 3 kere gün aşırı yapılmaktadır. İNTERMİTAN HEMODİYALİZ Intermıtan hemodiyaliz ile kıyaslandığında, sürekli yapılan renal replasman tedavisi kan volümü ve kan basıncının minimal deviyasyonu ile birlikte mükemmel sıvı uzaklaştırılmasını sağlamaktadır. olup bittiğine dair, biraz benzerlik göstermektedir. Bunlardan yaşamını sürdürenlerin yarısı normal renal fonksiyonlarına yeniden kavuşmakta, diğer yarısında ise kalıcı renal fonksiyon bozukluğu meydana gelmektedir, buna rağmen geleneksel tedavi protokolü uygulanmasına devam edilmektedir. Bazı hastalar bir hafta içerisinde belirgin iyileşme belirtileri göstermektedir. Bu hastalarda tam anlamıyla iyileşme ise 3-4 hafta içerisinde meydana gelmektedir. Bu nedenden dolayı, evcil hayvan sahiplerine diyalizden sonra en azından 3-4 hafta süre ile hastalarını düzgün bir şekilde takip etmeleri tembih edilmelidir. Çoğu hasta tedavinin ilk günlerinden sonra daha kötü gözükürler, ancak klinik belirtilerdeki iyileşmenin bir hafta içerisinde olacağı unutulmamalıdır. Kateter yerleştirilmesi sırasında oluşabilecek anestezi riskleri, antikoagülan tedavisine bağlı şekillenen kanamalar, yetersiz antikoagülasyon durumunda tromboz, diyaliz dengesizlikleri sendromu, hipotansiyon, iyileşmede aksamalar gibi tedavi komplikasyonları bulunmaktadır. Hastaların büyük bir çoğunluğu minimum 1-2 hafta süre ile hospitalize edilmektedir. Eğer hasta hala bu süre zarfında diyalize bağımlıysa, o zaman hasta taburcu edilir ve ayakta tedavi şekli düzenlenir. Tedaviler haftada 3 gün, kediler için 4 saat, köpekler içinse 5 saat sürmektedir. Bunun yanı sıra işlemin kurulumu için genellikle 1 saat ve işlemin sonlandırılması içinse 1 saatten daha kısa bir süreye gereksinim duyulmaktadır. Kaynak: Bu makale 8. Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği Sürekli Eğitim Kongresi’nde tebliğ edilmiştir. PETİNFO 2014/03 38-39 Konveksiyon plazma suyunun membran vasıtasıyla sevkinden oluşmaktadır ve beraberinde çözünmüş halde bulunan maddeleri almaktadır. Aralıklı hemodiyaliz, aralıklı tedavi bir hastanın birkaç saat içerisinde tedavisinin yapıldığı ekstrakorporeal diyaliz tedavisi olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde aralıklı hemodiyaliz köpeklerde ve kedilerde en sık uygulanan yöntemdir. İntermitan hemodiyalizin büyük miktarda çoğunluğu diyalizatın tek geçişinin akış oranı kanınkine göre daha fazla kullanılarak gerçekleşmektedir. Teknolojik ilerlemeler bu prosedürü akut böbrek hasarı olan hastalarda nispeten güvenli ve uygun duruma getirmiştir. Geleneksel intermitan hemodiyaliz tedavisinin dezavantajı günlük total tedavinin süresinin sınırlı (genellikle 4-5 saat) olmasıdır. Bunun sonucu, hastalar günün büyük bir kısmında renal destek olmadan sürdürürler, ki bu durumda sıvı regülasyonu, asit-baz dengesi ve elektrolit homeostazı mümkün olmamaktadır. Buna ilaveten, bazı hastalar sınırlı tedavi süresi içerisinde yeterli seviyede diffüsiv klirensi sağlayabilmek için ihtiyaç duyulan kan akım oranlarını tolere edememektedir. güncel Kazanan birliktelik devam ediyor... Fédération Cynologique Internationale (FCI) ve Eukanuba 2006 yılından bu yana sürmekte olan birlikteliklerini yeniden yaptıkları bir anlaşma ile 3 yıl daha devam ettireceklerini açıkladılar. Uluslararası Kinoloji Federasyonu Başkanı Rafael de Santiago şekilleniyor. Yeni anlaşma duyuruları ve ortaklık hakkındaki kişisel görüşleri için Uluslararası Kinoloji Federasyonu Başkanı Rafael de Santiago ve Eukanuba Yetiştirici Direktörü Jose Luis Ibanez’le görüştük. Uluslararası Kinoloji Federasyonu (FCI) ve Eukanuba Şubat 2014 itibarıyla, ortaklaşa çalışmalarını 3 yıllık işbirliği anlaşması imzalayarak devam ettireceklerini açıkladırlar. Başarı dolu bu birliktelik, 2006 yılından bu yana sürmekte ve aralarında Eukanuba World Challenge’ın da bulunduğu pek çok başarının doğuşuna tanık olmakta. Eukanuba ve FCI’ın devam eden müşterek çalışmaları, aynı zamanda her iki oluşumun safkan köpek ırkları dünyasına bağlılıklarını da yansıtmakta. Eukanuba ve FCI, gelecek yıllarda yetiştiricilerin çalışmalarını kutlamak üzere yeni fırsatların da sunulacağının sinyallerini veriyor. Eukanuba’nın Yetiştiriciler Kulübü’nün gittikçe artan üyelikleri ve FCI’ın dünya çapındaki güçlü bağlantılarının birleşimiyle safkan köpek ırkları dünyasının kalbi de FCI ve Eukanuba yedi yılı aşan müşterek çalışmalarından mutlaka gurur duyuyorlardır. Bu birliktelik nasıl başladı ve zaman içerisinde nasıl gelişti? RdS: Bizim asıl amacımız pazardaki en iyi ve en kaliteli pet mamasını bularak bir ortaklık oluşturmaktı ve bu araştırmalarımız sonucunda Eukanuba’nın en iyisi olduğuna karar verdik. Ortaklığımız pek çok katmanda başarı gösterdi ve bizim inancımız FCI ve Eukanuba’nın kolektif çalışmalarının artık yetiştiricilerin de zihninde ayrılmaz iki parça olarak görüldüğüdür. Olağanüstü bir iş ortaklığının yanında aynı zamanda bireysel ilişkiler bakımından da sıkı bir dostluk geliştirmiş bulunmaktayız. Bütün FCI organizasyonlarında birlikte boy göstermekteyiz ve bu ortaklığımızdan son derece memnunuz. PETİNFO 2014/03 40-41 köpek şovlarının aranan markası FCI logosu 89 köpek kulübünün ön yüzündedir ve bu da Eukanuba’nın bu kulüplerde ağırlanmasına olanak sağlamıştır. Ayrıca bu kulüpler de Eukanuba’nın beslenme üzerindeki uzmanlığından, ulusal ve uluslararası organizasyonlardaki desteklerinden yararlanmaktadır. Eukanuba köpek şovları topluluklarına verdiği desteği sürekli sergilemekte ve sahip oldukları modern, ileri teknoloji olanaklarını, canlı yayınlar dâhil seferber etmektedirler. JLI: Bu anlaşmamızı üçüncü kez yeniliyoruz ve bu mükemmel birlikteliği sürdürdüğümüz için çok mutluyuz. Bu ortaklığın her iki organizasyon için de çok yararlı olduğunu ve her geçen yıl daha da büyümekte olduğumuzu görüyoruz. FCI’ın da katılımıyla Eukanuba, yetiştiricilerin dünyasında etkili Hem FCI hem de Eukanuba’nın kalbinde safkan köpek ırklarına karşı bir tutku bulunmaktadır. P&G Pet Care EMEA & Asya Bşk. Yardımcısı Hounaida Lasry ve Rafael de Santiago partnerliklerini sürdüreceklerini müjdeliyor. ve vizyon sahibi marka konumunu oldukça sağlamlaştırdı. Ortaklığınız meyveleri arasında “Eukanuba World Challenge” da bulunuyor. Bu organizasyon hakkındaki görüşleriniz nelerdir? RdS: Organizasyon gerçekten de küresel boyuta ulaştı. Üyelerimiz için artık olmazsa olmazlardan biri haline geldi ve oldukça kısa sayılabilecek bir süredir var olduğu düşünülürse bu olağanüstü bir başarı. Organizasyonun konsepti tam anlamıyla eşsiz ve hepimiz farkındayız ki Eukanuba’nın yardımları olmasaydı bu noktaya ulaşabilmek imkânsız olacaktı. Bu dünya klasındaki gösterinin büyük bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. JLI: EWC’nin, bizim kolektif çalışmalarımızı taçlandırdığını düşünüyorum. FCI bu organizasyonun ilk gününden beri bizimleydi. Birlikte, her yıl daha da gelişen ve büyüyen bir organizasyon ortaya çıkardık. Bugün, köpek yarışması denilince akla gelen ilk isim “Eukanuba World Challenge” ve bundan gurur duyuyoruz. Bizim için kıvanç kaynağı olan bir başka nokta da ödül kazanan köpeklerin büyük çoğunluğunun Eukanuba ile besleniyor oluşu. Her şeyi anlamlı kılan da zaten bu. FCI ve Eukanuba’yı kazanan bir ekip haline getiren faktörler nelerdir? JLI: Kazanan bir ekip olarak görülmemizin sebebi yalnızca ortaklığımız neticesinde aldığımız harika sonuçlar değil, aynı zamanda bu birliktelikte görev alan görevini seven insanlardır. FCI ile hem mükemmel bir müşterek çalışma zemini hem de samimi bir iletişim inşa ettik. Buna yalnızca Rafael değil, ayrıca yıllar içinde tanıdığımız Hans ve diğer üyeler de dâhildir. Hepimiz köpekler ve köpek severler için en iyisini amaçlıyor ve istiyoruz. Canlı yayınlara gelince, bizler bunun yalnızca başlangıç olduğunu düşünüyoruz. Dijital dünyanın potansiyelini bir bütün olarak ele alıyoruz ve online dünyada çığır açacak yenilikler de üretmekteyiz. EUKANUBA VE FCI MÜŞTEREK ÇALIŞMANIN ÖRNEĞİ Eukanuba %100 ve dengeli beslenmeyi temsil etmekte. Bu anlayışla FCI’ın safkan köpek ırklarının küresel boyutta topluluklarıyla ilişkileri ve aktivitelerinin birlikteliğinden, dünya çapında bütün köpeklerin ve köpek severlerin arasındaki bağın daha da güçlendiği bir oluşum ortaya çıkmakta. FCI Başkanı “Eukanuba ve FCI, köpek dünyasının bütün konuları bakımından birbirine yakın ve sıkıca bağlıdır.” şeklinde konuşuyor. P&G Pet Care EMEA & Asya Başkan Yardımcısı Hounaida Lasry ise “Eukanuba’da kalite, yaptığımız her şeyin temelini oluşturur ve bu ortaklıklarımız için de geçerlidir. FCI’la olan birlikteliğimiz bunun en üst seviye örneklerinden biridir. Kolektif deneyimlerimizi bir araya getirdiğimiz bu birliktelik her iki organizasyonun en iyi yanlarını ortaya çıkarmakta ve bizleri kazanan bir ekip yapmaktadır.” diyor. seminer BU TOPLANTIDA HERŞEY LÖSEV İÇİNDİ Hasvet Medikal, Lazer, Akupunktur ve Endoskopi Eğitim Semineri’nden elde edilen tüm geliri LÖSEV’e bağışlayarak sektörde bir ilke imza attı. Hasvet Medikal Firması Genel Müdürü Hidayet Şimşek Veteriner sağlık sektörüne, yazılım ve medikal ekipmanlar konusunda dünyadaki yenilikleri takip etme şansı yaratan Hasvet Medikal, 8-9 Şubat tarihlerinde düzenlediği Lazer, Akupunktur ve Endoskopi Eğitim Semineri ile şimdiye dek gerçekleştirilmeyen bir ilke imza attı. Elde edilen gelirlerin tümünün LÖSEV Lösemili Çocuklar Vakfı’na bağışlandığı eğitim semineri, hem mesleki hem de manevi anlamda veteriner hekimlerin takdirini kazandı. Teorik ve uygulama içerikli olan iki günlük seminerde, Endoskopi Eğitim sunumunu Prof. Dr. Tamer Dodurka gerçekleştirirken, Kedi ve Köpeklerde Teorik&Uygulamalı Lazer ve Akupunktur sunumunu Dr. Peter Rosin yaptı. İlk gün İstanbul Dedeman Otel’de yapılan teorik sunumların PETİNFO 2014/03 44-45 ardından, ertesi gün İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde gerçekleştirilen uygulamalı eğitimle program tamamlandı. Hasvet Medikal Firması, veteriner hekimlerden alınan eğitim bedelini LÖSEV’e bağışlayarak katılımcıların takdirini toplamanın yanı sıra bundan sonraki eğitim toplantılarında da benzer yaklaşımlarda bulunulması konusunda sektöre öncülük etti. seminer TAKDİR EDİLECEK BİR UYGULAMA Prof. Dr. Tamer Dodurka İ.Ü. Vet. Fak. Emekli Öğr. Üyesi Sunumlar ilgiyle izlendi Eğitim seminerinin ilk sunumu Dr. Peter Rosin tarafından gerçekleştirildi. Düşük düzey lazer terapisinin çalışma mekanizması konusunda bilgi veren Rosin, lazerle tedavinin etkilerini ve biyofiziğini değerlendirdi. Lazer ekipmanlarının tanıtımını yapan Dr. Rosin, lazer terapinin avantaj, endikasyon alanlarını veteriner hekimlerle paylaştı ve lazer terapinin özellikle yara iyileştirmesi üzerine olumlu etkilerini değerlendirdi. Sonrasında düşük düzey lazer terapi hakkında çarpıcı bilgiler verdi. Öğleden sonraki sunumda veteriner hekimlere bilgi vermek üzere Prof. Dr. Tamer Dodurka sunumuna başladı. Öncelikle endoskopi hakkında veteriner hekimleri bilgilendiren Dodurka, sonrasında çeşitli sistemlerdeki uygulama alanlarına yer verdi. Endoskopinin teşhisin yanı sıra uygun teçhizat ile biyopsi, operasyon, perkutan sondaların takılması ve daha birçok durumda uygulanabileceğini ifade etti. Endoskopi için endike olmayan durumlardan bahseden Dodurka, endoskopi cihazlarında olması gereken özelliklere de değindi. Solunum yollarının incelenmesi konusunda, detaylı bilgiler veren deneyimli bilim adamı, solunum yolunda karşılaşılabilen olağan ve olağan dışı bulgulardan bahsetti. Sunumunu görsel öğeler üzerinden gerçekleştiren Prof. Dr. Tamer PETİNFO 2014/03 46-47 Toplanan ücretlerin LÖSEV’e bağışlanması bu organizasyonun kar amacı gütmediğini göstermesi bakımından önemli. Ama şunu da biliyoruz ki bu tür eğitimlerde katılımcıların bir bedel ödemesinin çok büyük önemi var. Bu, hem katılımın ciddiyetini artırıyor hem bilgiye değer verilmiş oluyor. Tüm dünyada bu sistem böyledir. Ama bu organizasyonu düzenleyen firmanın büyük nezaket gösterip tüm geliri LÖSEV’e bağışlaması çok takdir edilecek bir uygulama. Her bakımdan yerine oturan bir sistem. Tüm firmalarımızdan buna benzer bir yaklaşım içerisinde olmalarını temenni ediyoruz. Dodurka, daha sonra sindirim sistemi endoskopisi üzerinde durdu. Perkutan sondayı çok önemsediğini belirten Dodurka, hayvanın yemek yemesinin mutlaka gerekli olduğu kronik durumlarda oldukça önemli bir yeri olduğunu belirtti. Dodurka, besin maddelerinin içerisinden geçebileceği genişlikte sondaların nadir olduğunun altını çizerek, diğer sondalarla beslemenin zorluklarına değindi. İlk gün sunumlarının ardından, eğitim semineri Pazar günü İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde düzenlenen uygulamalı eğitimle sona erdi. AYNI YAKLAŞIMLA DEVAM ETMELİYİZ Prof. Dr. Suphi Erdem Acar Klivet Derneği Başkanı LÖSEV şu anda ülkemizde gerekli desteği bulamıyor. O nedenle böyle organizasyonları bir fırsat olarak değerlendiriyorum ve bağış yönüyle desteklemeyi güzel bir uygulama olarak görüyorum. Şahsen ben de internetten bu görevimi yerine getirdim. Umarım bundan sonraki organizasyonlarda da aynı yaklaşım devam eder. EKİPMANI DOĞRU KULLANMAYI BİLMELİYİZ TOPLANTI BAŞARISINI HER ALANDA GÖSTERDİ Veteriner Hekim İnci Güzel Veteriner Hekim SeLen AKsoy Veteriner hekimler için bu toplantılar alınan ekipmanların doğru kullanımını öğrenmek anlamında çok önemli. Bir aleti doğru kullanmadıktan sonra sahip olmanız bir anlam kazanmıyor. Ticari beklentilerden uzak bu tür toplantılarda katılımın daha da yüksek olacağını düşünüyorum. Emeği geçen ve bu düşünceye öncülük edenlere teşekkür ediyorum. Öncelikle hem teknik anlamda verilen bilgiler ve klinisyen hekimlerin başarısı için önemli ekipmanların tanıtımı hem de elde edilen gelirin LÖSEV gibi önemli bir vakfa bağışlanması açısından çok önemli bir toplantıydı. Umarım bu yardım anlayışı diğer toplantılara da örnek olur. Animalia Hayvan Hastanesi ÖRNEK BİR TUTUM Dr. Sinem Ülgen İ.Ü Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Seminerden elde edilen tüm gelirin LÖSEV gibi önemli bir vakfa bağışlanması yerinde bir karar olmuş. Kar maksatlı düşünmeden yapılan bu tür yardım girişimlerini oldukça mantıklı buluyorum. Yanı sıra düzenlenecek gelecek bilimsel etkinliklerde de diğer firmaların aynı doğrultuda hareket edebileceğini gösteren örnek bir tutum sergilenmiş. Tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. YARDIM ETMENİN MUTLULUĞU PAHA BİÇİLMEZ Veteriner Hekim Alper Alaçamlıoğlu Sante Veteriner Kliniği Bu tür bilimsel bir organizasyondan elde edilen gelirlerin bağışlanması, katkısı olan herkes için paha biçilmez derecede mutluluk verici bir duygu. Bu yardım girişimlerinin kesinlikle sonraki organizasyonlarda da devam ettirilmesi gerekir. Bahçelievler Belediyesi Veteriner İşleri VERİLEN DESTEKLERİ BİZ DE BENİMSEDİK Veteriner Hekim Edip Kocaman Vethouse Veteriner Kliniği İnsanın çocukları olduktan sonra LÖSEV gibi vakıflara daha farklı bir duyguyla yaklaşıyor. Aslında bizim de Klivet olarak önümüzü açan bir proje oldu. İşin açıkçası ilk defa böyle bir yaklaşımla karşı karşıya kaldım. Belki de mayıs ayında düzenleyeceğimiz kongremizde de benzer bir yaklaşımda bulunabiliriz. LÖSEV veya benzeri yardım kurumlarına destek vermeyi isteriz. seminer HASVET TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN BU ÖNEMLİ TOPLANTI, HEM VERİLEN TEORİK BİLGİLER HEM DE EKİPMANLARIN DOĞRU KULLANIMININ GÖRÜLMESİ AÇISINDAN WORKSHOPUYLA HEKİMLERDEN BÜYÜK BEĞENİ TOPLADI. PETİNFO 2014/03 48-49 GÜZEL BİR DÜŞÜNCE Veteriner Hekim Erkut Gören KHVHD Yönetim Kurulu Başkanı Tüm gelirin bir yardım vakfına bağışlanması bildiğim kadarıyla yapılan ilk uygulama. Firmaların bu eğitim seminerlerini düzenlemelerindeki amaçlardan biri de satışa sundukları malzemelerin tanıtımını yapabilmek. Buradan yola çıktığımızda bu tür toplantıların bütçesi kendi bünyelerinde oluşturuluyor. Genel masrafları firma tarafından karşılanmış bir organizasyonda, toplanabilecek ücretlerin de bir yardım kuruluşuna bağışlanması güzel bir düşünce. Umuyorum önümüzdeki günlerde diğer firmaların yaklaşımları açısından da bir kapı açılmış olur. FİKİR SAHİPLERİNE TEŞEKKÜRLER Veteriner Hekim Uğur Sığırcı Petstop Veteriner Kliniği Son yıllarda başka kongre, organizasyon ve büyük etkinliklerde yapılan katkıların yardım kurumlarına bağışlandığını görmüştüm. Bu uygulamaya meslek dalımda şahit olmak beni sevindirdi. Bu gün seminere gelmek benim için çok mümkün görünmüyordu fakat buna rağmen LÖSEV için bağışımı ve kaydımı önceden yaptım. Dolayısıyla seminere katılamasam bile bir iç huzurum oldu. Bu konuda HASVET ve fikir sahiplerine teşekkür ediyorum. Yine mesleki anlamda düzenlenecek diğer organizasyonlara da örnek teşkil etmesini diliyorum. HASVET BAŞARISINI YARDIM İLE TAÇLANDIRDI Veteriner Hekim Erkan Morgül Anaconda Veteriner Kliniği Kliniklere böylesine önemli teknik donanımlar sağlayıp güçlenmesini sağlayan firmaların sektörde olması çok güzel. Böyle seminerleri düzenlerken de maddi kaygı gözetmeyip yardım amacı gütmesi, bu başarıyı daha da taçlandırmış oluyor. Veteriner hekimler olarak ne kadar bilgili ve donanımlı olur, Hasvet gibi firmaları da destekler ve dünya çapında AR-Ge çalışmalarını ona göre yapar, sektörümüze yeni cihaz ve teknik donanımları katarak bu yolda daha kuvvetli şekilde yürümüş oluruz. LÖSEV’E YAPILAN YARDIMLAR YERİNİ BULDUĞU İÇİN SON DERECE MUTLUYUZ Ayça Sağ Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi İntörn Öğrenci, Dilruba Parvaz İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi İntörn Öğrenci Ayça Sağ Bu tarz yardım kuruluşları insanların önyargılarına ve “Yardım- larımız gerçekten yerine gidiyor mu?” şeklinde spekülasyonlara sahne oluyor. Vakfın sitesinden de incelenirse lösemili çocuklar için hastane, okul, köy… vb. birçok projenin hayata geçirildiği görülür. Lösemi hastalarının tedavisi çok fazla maddi imkan gerektiriyor. Hem bu nedenle hem de veteriner hekimlik ve beşeri hekimliğin kesişme noktasında burada yapılan organizasyonun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dilruba Parvaz Veteriner hekimlerin bu tür hastalıklar ve kurumlar açısından bilinçlendirilmesi ve bir duyarlılık oluşturulması çok önemli. Kaldı ki, bu tür yardımlar kliniklerde de devam ettirilebilir. Hocalarımızın da dikkat çekmek açısından, hasta sahiplerini yardım kuruluşlarına yönlendirmeleri iyi olur. Aynı zamanda kliniklerde pratik yapma imkanımız olmadığı için bu tür seminerlerin sıklaştırılması hem bizim gibi meslektaş adayları açısından hem de klinisyen hekimler açısından önemli. KEDİ&KÖPEK Evcillerin ortalama ömürleri ve beraberinde kanser gibi hastalıklara yakalanma riski artış göstermektedir. Kanser kemoterapi & Kanser; türüne ve yerine, erken tanı ve yapılan tedavilerin biçimi ile bireyin durumuna göre farklı bir seyir göstermektedir. Bu genellikle uzmanların çeşitli faktörleri değerlendirerek karar verebilecekleri kritik bir süreçtir ve net konuşmak doğru değildir. Kanser çoğu insanın kafasında “Sevdiğim birini kaybedeceğim.” imajı yaratır ve bizi çoğu kelimeden daha fazla korkuya sevk eder. Yaşam tarzımızdaki değişikliğin bizlerde yarattığı etkilere benzer etkiler, ne yazık ki kedi ve köpeklerimizde de meydana geliyor ve maruz kaldığımız kanserojen maddelerin sayısı gün geçtikçe artıyor. İnsanlar gibi evcil hayvanlarda görülen kanser vakalarında son yıllarda büyük artış söz konusu. Özellikle orta yaş üzerindeki kedi ve köpeklerde, yüksek oranda kanser vakaları rapor edilmekte ve bu nedenle 4-5 yaşından sonra veteriner hekim tarafından yapılan rutin muayenelerin yanı sıra hayvan sahibinin gözlemleri de önem kazanmaktadır. Günümüzde evcil hayvanlar daha uzun yıllar yaşıyor ve ailelerinin yaşamında önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle hayvan sahipleri herhangi bir kanser sürecinde hayvanları için sunulan tedavi yöntemlerine sıcak bakıyor ve onlardan vazgeçmek istemiyorlar. Petlerdeki bazı kanser çeşitleri Deri: Deri tümörleri yaşlı köpeklerde çok yaygın olmakla birlikte kedilerde daha az görülür. Buna karşın kedilerdeki çoğu deri tümörü malign karakterli, köpeklerdeki ise genellikle iyi huyludur. Meme: Meme bezi tümörleri köpeklerde çok yaygın şekilde ortaya çıkar ve kısırlaştırılmamış dişilerde meme tümörü riski %26 düzeylerindedir. Bu kadınlardaki göğüs kanseri riskinden 3 kat daha fazla risk anlamına gelir. Çoğu meme bezi tümörü (ortalama 10 yaş) 6 yaşından sonra ortaya çıkar. %45’i kötü huyludur. Poodles, Boston Terrier ve Dachshunds gibi sporcu ırklarda insidensin daha yüksek olduğu görülür. Eğer dişi köpekte bir tümör varsa bir ikincisinin ortaya çıkması muhtemeldir. Cerrahi bu kanser türü için tercih edilen tedavi yöntemidir. Kanser cerrahisi sırasında eğer hayvan kısırlaştırılmamış ise kısırlaştırmanın prognozu iyileştireceği belirtilmektedir. Baş ve Boyun Bölgesi: Ağız kanseri de köpeklerde yaygın olarak görülen KEDİ&KÖPEK Evcillerde akciğer kanseri nadir olmakla birlikte sigara dumanı risk unsurudur. Kanserin evcil hayvanlarda görülme sıklığı yaşla birlikte artar ve kanser 10 yaşın üzerindeki hayvan ölümlerinin neredeyse yarısının nedenidir. Köpekler insanlarla aynı oranda kansere maruz kalırken kedilerde bu oran daha azdır. Testisler: Testis tümörleri kedilerde köpeklerden daha nadir bir şekilde ortaya çıkar özellikle de inmeyen testislerde. Bu kanserlerin çoğu kastrasyon ile önlenebilir ve erken hastalık sürecinde yapılması halinde cerrahi yöntemle tedavi edilebilir. Abdomen Bölgesi: Tümörler karın içinde yaygın olarak bulunabilir ancak erken tanı koymak zordur. Kilo kaybı ya da abdominal genişlemeler bu tümörlerin belirtileri arasındadır. Yukarıdaki belirtilerin birçoğu kanserle ilişkisi olmayan vakalarda da ortaya çıkabilir. Ancak yine de veteriner hekimlerin sistemik kontrolünü gerektirir. Kanser hücresinin evrimleşmesi Bir süreç olarak kanseri anlamak için, tümör gelişimine bir bakalım. Kanserlerin çoğunun aşamalı karsinogenezis denilen bir süreçte ortaya çıktığına inanılıyor. Bu teori kanserlerin çoğunda, malignansi öncesinde en az iki genetik değişiklik meydana geldiği gerçeğine dayanır. Aşamalı karsinogenezisin üç temel adımı vardır. Bu adımlar en sonunda normal bir hücrenin, bir kanser hücresine evrimine yol açar. 1 kanser çeşitlerindendir. Diş etleri üzerindeki kitleler, kanama, kötü koku ve yemek yemede zorlanma gibi belirtiler önemlidir. Birçok şişlik malign karakterli olduğundan erken agresif tedavi gereklidir. Tümör aynı zamanda köpeklerin burun içi bölgesinde de gelişebilir. Burun kanaması, zor solunum ya da yüzde şişme kanser belirtisi olabilir ve veteriner hekimlerin kapsamlı kontrolünü gerektirir. Tespiti, MRI gibi teknikler gerektiğinden beyin tümöründen etkilenen yaşlı kedi ve köpekler sıklıkla karşımıza çıkmaz. Bu da tanısı konmamış vakalar olabileceği anlamına gelir. Bunun yanı sıra genç köpeklerde ve özellikle Boxer veya Boston terrier gibi ırklarda beyin tümörüne bir yatkınlık görülür. Beyin tümörü gelişimi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Ancak bu tümörlerin malignitelerinin düzeyi değişir ve bazıları etkin şekilde tedavi edilebilir. PETİNFO 2014/03 52-53 Başlangıç: Kanseri başlatan maddeler, etkilenmiş hücrenin DNA’sında kalıcı ve geri dönüşü olmayan bir değişime neden olur. Kendisinde ve içinde bulunan kanseri başlatıcı olay, neoplastik dönüşümünün uyarılması için önem teşkil etmez. Başlatıcı hücre onu çevreleyen ortamda diğer hücrelerden ayırt edilemez. 2 Promosyon (Artırıcı): Teşvik edici maddeler geri dönüşümlü doku ve hücresel değişikliklere neden olur. Artırıcılar sellüler morfoloji, mitotik aktivite oranı ve terminal farklılaşma derecesinde değişikliklere neden olabilir. Promosyon evresi, kanseri başlatan hücre popülasyonunu Prof. Dr. Paolo Buracco Veteriner Onkolog DÜNYACA ÜNLÜ ONKOLOG İSTANBUL’A GELİYOR! genişletir ve geri dönüşü olmayan değişimlerin meydana gelme olasılığını artırır. 3 İlerleme: İlerletici ajanlar, bir başlangıç veya 2. safhadaki bir hücreyi, olgun bir neoplazm içinde gelişim yeteneğine sahip bir hücreye dönüştürebilir. Sonuç olarak bir tümörün oluşumu için, etkilenmiş hücrenin geri dönüşümsüz olarak en az iki kez değiştirilmiş olması gerekir. Hücre başlangıç aşamasında ve bir kez de ilerleme safhasında değiştirilir. Onkolojide kullanılan yöntemler değişebilir Kanser tedavilerinde; kanserin tipi, bulunduğu yer ve büyüklüğü, idrar yapma, dışkılama, soluk alıp verme gibi fonksiyonel bir engele neden olup olmadığı, hastanın durumu ve üzerinden geçen zamana göre bir veya birkaç yöntem kombine olarak kullanılabilir. Veteriner onkolojide tedavi amacıyla cerrahi, kemoterapi, immunoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Kemoterapi aşamasında hasta sahibine verilecek yaşama umudu tedaviyle eşit derecede zordur. Anti-kanser kemoterapi ilaçlarının çalışması ve tedaviden ne beklendiğinin anlatılması, bu tedavinin olası sonuçlarının hayvan sahibine benimsetilmesi gerekir. Kemoterapi tedavi seçeneği olarak yalnız başına kullanılabileceği gibi cerrahi ve radyoterapi gibi yöntemlerle kombine olarak da kullanılabilir. Kemoterapinin; vücudun diğer bölümlerine yayılan metastazik kanser türlerinde, birden fazla tarafta görülen multisentrik hastalıklarda ve rezeke edilemediği için operatif müdahale uygulanamayan tümör Mart ayı sonunda kendinizi yeni bir deneyime hazırlayın! Veteriner Onkolog Prof. Dr. Paolo Buracco, 29 Mart Cumartesi günü, İlk 50 Seminerleri kapsamında, N&D Mamaları ve Farmina Vet Life sponsorluğunda düzenlenen “Veteriner Onkoloji Semineri” ile ülkemize konuk oluyor. Akademik kariyerini yumuşak doku cerrahisi ve onkolojik cerrahi üzerine tamamlayan Prof. Paolo Buracco, yayınladığı 240’dan fazla makalesi ve kongre sunumları ile adını tüm dünyaya duyurdu. Profesörün, İstanbul’daki eğitim seminerinde ise, kedi ve köpeklerdeki tümöral hastalıkların epidemiyoloji ve etiyolojisi, tanısal protokolü, paraneoplastik sendromlar ve prognostik faktörler, rekonstrüktif cerrahi prensipleri, onkolojik cerrahi ve multimodal tedavi prensipleri ile seçilmiş bazı tümörlerde tedavi (oral ve gastro-intestinal tümörler) yolları üzerinde durulacak. Silence Hotel’de düzenlenecek seminerle ilgili ayrıntılı bilgiye, www.ilk50. com ve www.bigithalat.com web adreslerinden ulaşabilirsiniz. KEDİ&KÖPEK Boxer, Boston Terrier, Cocker Spaniel ve Border Collie gibi ırklar kansere daha yatkındır. Malign hücreler, genetik yapıları bozulmuş olduğu için anormal proteinler üretirler ve hızla çoğalabilme özelliğine sahiptirler. Bu şekilde mikroskobik olarak diğer hücrelerden ayırt edilebilirler. çeşitlerinde önerilme olasılığı yüksektir. Bazı vakalarda kemoterapi, ameliyat öncesi büyük bir tümör kitlesini küçültmek veya cerrahi yöntemle tamamıyla çıkarılamayacak mikroskobik kanser hücrelerinin belirli türlerini yok etmeye yardımcı olmak amacıyla kullanılabilmektedir. Kemoterapi metastaz riski yüksek kanser türleri için hastalığın erken döneminde, cerrahi veya radyoterapi sonrası vücudun diğer bölgelerindeki kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatmaya yardımcı olur. Kemoterapotikler farklı mekanizmalarla hareket eder Kemoterapi ilaçları büyüme ve bölünme evresindeki hücrelere saldırır. Bireysel ilaçlar, örneğin bir PETİNFO 2014/03 54-55 hücrenin genetik materyaline (DNA) zarar vermek veya bölünmesini engellemek şeklinde birçok farklı mekanizma aracılığıyla çalışabilirler. Bununla birlikte, kemoterapötik ilaçlar malign kanser hücreleri ve normal hücreler arasındaki farkı ayırt edemezler. Tüm hızlı çoğalan hücreler kemoterapiye duyarlıdır. Hızlı büyüyen ya da vücutta kendi kendine yenilenen dokular için toksisite normaldir ve kemoterapinin en çok görülen yan etkisidir. Normal hücreler çoğalmaya ve kendilerini yenilemeye devam ederler, bu nedenle de kemoterapinin neden olduğu hasar nadir olarak kalıcıdır. Kemoterapiden beklentiler Kemoterapi, bir tümör nedeniyle meydana gelen rahatsızlıkları en aza indirmek veya hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için kullanılabilir. Tümörlerin tüm türleri için, onkologların tedavi ile veya tedavi uygulamadan, ortalama bir yaşam süresi beklentisi vardır. Kemoterapi tedavisine devam edip etmeme kararı karmaşık olabilir. Tıbbi bilgi, pratik kaygılar (örneğin tekrarlanan ziyaretlere gereksinim, evcil hayvanın mizacı vb…) ve mali sorumluluk hepsi tümüyle bu kararı almakta önemli bir rol oynar. Görülebilecek yan etkileri İlk belirtilerinden biri gastrointestinal sistem için ortaya çıkanlardır. Azalmış iştah, kusma ve ishal; hafif, orta şiddetli veya şiddetli olabilmektedir. Çoğu vakada bu belirtiler hafiftir ve genellikle evde verilen oral ilaçlarla veya kendiliğinden çözülebilmektedir. Seyrek de olsa bazı köpeklerde (ve kedilerde) hastanede yatmayı ve sıvı tedavisini gerektiren şiddetli ishal gelişebilir. Bazı vakalarda ise kemoterapinin, gastrointestinal sisteme yönelik olarak gelişen yan etkileri tedavi gününde değil genellikle 3-5 gün sonra görülür. Yanı sıra görülebilecek diğer etkileri KEDİ&KÖPEK Tüy folikülleri bazı ırklarda kemoterapiye karşı hassas olabilir. Terrıer ve kaniş gibi köpeklerde genellikle yüz ve kuyruk bölgesinde, kedilerde ise bıyık ve gözlerin üzerindeki tüylerde dökülme meydana gelir. arasından kemik iliğinin baskılanması ve enfeksiyona duyarlılığın artmasına yol açan beyaz kan hücrelerinin sayısında bir düşüşle karşılaşılabilir. Bir kemoterapötik ilaç kullanıldığında, kemik iliğini baskılamak için yüksek bir potansiyele sahip olduğu bilindiğinden, tedaviden birkaç gün sonra tam kan sayımı yapılmalıdır. Kemoterapide uygulanacak bir sonraki doz, tam kan sayımı sonuçlarına göre ayarlanır. Tüy dökülmesi de özellikle Alman Tel Tüylü Pointer, terrier ya da poodle ırkı gibi belirli ırka mensup köpeklerde değişken miktarlarda yaşanabilir. Tüy dökülmesi çoğunlukla yüz ve kuyrukta meydana gelmektedir. Kedilerde de özellikle bıyık ve gözlerinin üzerindeki uzun kıllarda bozulma görülebilir. Tüyler kemoterapi sona erdiğinde yeniden çıkacaktır. Ancak başlangıçta, tüylerin renk veya yapısında küçük değişimler göze çarpabilir. ortaya çıkacaksa ve ne zaman çıkabileceği tahmin ediliyorsa, bu durumlarda ne yapılacağını bildiren gerekli talimatları hasta sahibine vermesi gereklidir. Kemoterapi alan tüm evcil hayvanlar içerisinde, neredeyse %5’inden daha az oranda bir hayvan popülasyonunun, yukarıda belirtilen ciddi yan etkileri yaşadığı görülmektedir. Uygun bir idare ile çoğu hayvanlar birkaç gün içinde olaysız bir şekilde iyileşir. Kemoterapi uygulaması Kanserin tipi, hastalığın yaygınlığı ve hayvanın genel sağlık durumu, onkologlara hasta hayvan için uygun bir tedavi protokolü (ilacın türü, doz ve kullanım zamanı) hazırlamasında yardımcı olacaktır. Bazı oral ilaçlar 10 yaş üzeri kedilerin %32’si çeşitli kanser tipleri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Önlem alınabilir Eğer evcil hayvan yan etkileri kesin olacağı bilinen ilaçlar ile tedavi edilirse, bu komplikasyonları önlemeye yardımcı olmak için, örneğin kusmayı önlemek amacıyla antiemetik ilaçlar gibi bazı ilaçlar reçete edilebilir. Bununla birlikte veteriner hekimlerin eğer problem PETİNFO 2014/03 56-57 evde uygulanabilmektedir. Diğerleri ise klinikte uygulanması gereken kısa enjeksiyonlar şeklinde yapılır. Bazı durumlarda, gün boyunca yavaş infüzyon veya tekrarlanan tedaviler, hayvanın gününü hastanede geçirmesine neden olabilir. Tedaviler genellikle haftalıktan her üç haftada bire değişen şekillerde olmak üzere tekrarlanır. Kan testlerinin yapılması, kemoterapinin etkilerini izlemek için ilaç tedavileri arasındaki haftalarda gerekli olabilir. Kemoterapinin süresi, kanserin tipine ve hastalığın derecesine bağlıdır. Bazı hayvanlar hayatlarının geri kalan sürecinde kemoterapi almak zorunda kalırlar. Diğerlerinde ise, tedavi zamana yayılmış olabilir veya haftadan aya değişen süreçte kanser belirtisinin KEDİ&KÖPEK kaybolması, yani vücutta kanserin herhangi bir kanıtına rastlamamak koşuluyla durdurulur. Kemoterapiye kanser nüks ettiği zaman devam edilebilir. Veteriner hekimler, genellikle her hasta için kemoterapiyi en az 2 kür uygulamanın ve sonra tedaviye devam etme kararı vermeden, ilaç değiştirmeden veya tedaviyi kesmeden önce yanıt için bir değerlendirme yapmanın daha uygun olacağını belirtmektedirler. Veteriner hekimler, evcil hayvan sahiplerine tedavide kararlı olduklarını ve petlerini tedavi programı dahilinde aksatmadan kliniğe getirmelerinin şart olduğunu önemle söylemelidir. Kansere yönelik ajanlar KANSERİN EN ÖNEMLİ 10 SİNYALİ Kanserin belirtileri bulunduğu bölgeye göre değişmekle birlikte en önemli sinyalleri arasında; yumrular ve kitleler, anormal kokular, anormal salgılar, iyileşmeyen yaralar, kilo kaybı, iştahtaki azalmalar, öksürme ve nefes alıp vermede zorluk, halsizlik ve depresyon, tuvalet alışkanlığının değişmesi ve ağrı bulguları yer almaktadır. Köpeklerin kemoterapi tedavileri için kabul edilebilir 50 farklı kemoterapi ilacı bulunmaktadır. Biraz daha yaygın kemoterapi ilaçları aşağıdaki gibidir. Her farklı ilaç uygulamasında farklı yan etkilerle karşı karşıya kalınabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle veteriner hekimin, köpek için kullanacağı en iyi kemoterapi ilacının hangisi olduğunu özenle belirlemesi gereklidir. Azathioprine: Bağışıklık sisteminin uygunsuz bir şekilde aktif Riskli ilaçlar aseptik koşullarda, uzmanlar tarafından hazırlanmalıdır. PETİNFO 2014/03 58-59 olduğu ve vücudun zarar gördüğü hastalıklarda kullanılır. Carboplatin: Malign kanser tedavisi için kullanılan ve platin içeren bir ilaçtır. Chlorambucil: Kanserin kemoterapi ile tedavisinde en yaygın kullanılan ilaçlardan biridir ve pemfigus veya yangısal barsak hastalığı gibi bazı immün aracılı hastalıkların tedavisinde kullanılır. Cisplatin: Kansere karşı güçlü bir silah olmasına karşın komplikasyonlara neden olabilir. Cyclophosphamide: Hızla bölünebilen hücreleri öldürebilme yeteneğinden dolayı immün aracılı hastalıkların tedavisi için kullanılan en başarılı ilaçtır. Cytarabine: En önemlisi löykemi gibi belirli kanser türlerinde kullanılıyor olmasıdır. Dexamethasone: Lenfoma tedavisinde kullanılır. Doxorubicin: DNA sentezini bozan ve bu anlamda da hücre bölünmesini engelleyerek kanser hücresine zarar verme gücü yüksek ciddi potansiyeli olan bir ilaçtır. Fluorouracil: Bir antineoplasti veya sitotoksik kemoterapi ilacıdır. L-Asparaginase: Asparajinin lenfatik kanser hücreleri için önemli bir aminoasit ve ilaç olmasından dolayı, lenfatik kanser tedavisinde oldukça yardımcıdır. Bununla birlikte sadece kanser hücreleri üzerine etki etmesi söz konusudur. Lomustine: Normal DNA işlevini engelleyen bir yan ürün üreten bu ilaç, bir DNA iplikçiğinin diğer DNA ipliğine bağlanmasını engeller veya çift sarmal oluşamaz. Piroxicam: Mesanenin transisyonel hücre karsinomu için kullanıldığı gibi, meme kanserini, skuamoz hücre karsinomasını ve bulaşıcı veneral tümörleri önlemek için de kullanılır Vincristine: Birçok ilaç kombinasyonundan oluşan bu ilaç, lenfoid ve yuvarlak hücreli tümörlere karşı kullanılır. KLİNİK Petlimanı’nda lenfoma üzerine Veteriner Hekim Aslı Uğur Tekinel ile kedi ve köpeklerde lenfomayı konuşarak, Petlimanı’nda lenfoma teşhisi konulan Shadow’a uygulanan tedavi prosedürleri hakkında bilgi aldık. Kanser kelimesinin bulunduğumuz ortamda telaffuzu bile bizde anında bir irkilmeye neden olur. Organizmanın her yerini etkisi altına alabilen bu mutant hücrelerle baş etmek, çok çeşitli etmenlerle ilintili bir şekilde bazen kolay bazen de imkansız bir hal almaktadır. Günümüzde tedavi seçenekleri eskiye göre daha başarılı sonuçlar vermekle birlikte, kemoterapi için kullanılan ilaçlara ülkemizde hem beşeri hem de veteriner tıpta zor ulaşılabiliyor olması, hekimleri tedavi sürecinde zora sokmaktadır. Lenfosarkoma köpeklerde malign karakterli kanser türleri arasında ilk sıralarda yer almakta ve genellikle ırk bağlantılı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kedilerde ise durum biraz daha farklıdır. Lenfoma kısaca nedir ve kedi/köpeklerde hangi durumlarda ortaya çıkar, nasıl bir yaklaşım benimsenmelidir gibi önemli konuları Veteriner Hekim Aslı Uğur Tekinel ile İstinye’deki huzur dolu kliniği Petlimanı’nda buluşarak konuşma fırsatı yakaladık. Yanı sıra ziyaretimiz sırasında, lenfoma teşhisi konarak o gün tedavisi için kliniği ziyarete gelen Rottweiler ırkı hastası Shadow için gerçekleştirdiği tedavi prosedürü üzerine konuştuk. Bizi kısaca lenfoma hakkında bilgilendirebilir misiniz? Lenfoma genellikle lenf düğümleri, dalak ve kemik iliği gibi lenfoid dokulardan köken alan bir kanser çeşitidir. Lenfomalı kedilerin yaklaşık %70’i FeLV (kedi lösemi virüsü) pozitiftir. Lenfoma teşhis edilen genç yaştaki kedilerin FeLV pozitif, yaşlı kedilerin ise FeLV negatif olduğu saptanmıştır. Ayrıca FIV (feline immunodeficiency virus), kedilerde lenfoma insidansını artırmaktadır. Köpeklerde genetik Kanser vakalarında hastanın yaşına, genel durumuna, kanserin tipine ve çoğu zamanda hasta sahibinin maddi imkanlarına göre bir yol çiziliyor. PETİNFO 2014/03 60-61 Veteriner Hekim Aslı Tekinel, lenf yumrularının rutin kontrolünün hasta sahipleri tarafından yapılmasının önemine vurgu yapıyor. faktörler etiyolojide rol oynar. Lenfoma açısından riskli olan ırklar; Boxer, Basset Hound, Rottweiler, Cocker Spanial, Scottish Terrier, St. Bernard, Airedale Terrier, İngiliz Bulldog ve Golden Retriever’dır. Kedilerde lenfoma görülme yaşı gençlerde ortalama 3 yaş, yaşlılarda ise 7 yaş ve üzeridir. Lenfoma köpeklerde ise genellikle orta yaş veya sonrası dönemlerde ortaya çıkmaktadır (6-12 yaş). Lenfoma hangi formları ile karşımıza çıkıyor? 5 anatomik formu bulunuyor: Multisentrik Form: Köpeklerde en sık rastlanılan formdur, %84 oranında görülür. Lenf düğümlerindeki büyüme ile karakterizedir ve sistemik belirtilerin varlığına göre safhalara ayrılır. Hasta sahipleri genellikle bir ya da birden fazla subkutenöz kitle (büyüyen lenf yumruları) fark eder. Spesifik olmayan klinik belirtiler mevcuttur; kilo kaybı, iştahsızlık, letarji, poliüri/polidipsi, kusma gibi. Etkilenen lenf yumrularının boyutları normalden 2-10 kat daha büyük ve ağrısızdır. Karaciğer ve dalakta büyüme görülür. Kedilerde bu forma pek sık rastlamıyoruz. Alimenter Lenfoma: Bu formda hayvanların gastrik, intestinal veya mezenterik lenf yumruları etkilenir. Köpeklerde ikinci en sık görülen lenfoma formudur. Klinik belirtiler arasında anoreksiya, kusma, ishal ve kilo kaybı yer almaktadır. Fiziksel muayenede intraabdominal kitle (büyümüş mezenterik lenf yumruları) palpe edilebilir. Tedavide üç genel faz vardır İyileşmenin başlaması, devamı ve kurtarma. İyileştirme fazı 8 -10 hafta kadar sürer, kemoterapi ile hastada tamamıyla iyileşme sağlandıysa devam fazına geçilir ve ilaçların bazıları yenisiyle değiştirilir. Devam fazındaki birçok vakada nüksler görülür ve bu aşamada da kurtarma tedavisine geçilir. Lenfomalı hastaların sahiplerine lenf yumrularının kontrolü öğretilmelidir. Mediastinal Form: Cranial ya da caudal mediastinal lenf yumrularının büyümesi ile karakterizedir. Köpeklerde üçüncü en sık görülen form olmakla birlikte kedilerde en sık rastlanılan formdur. Mediastinal lenfomalı kedilerin çoğu genç ve FeLV pozitiftir. Büyüyen lenf yumrularının üst solunum yoluna baskısı nedeniyle ortaya çıkan dispne, egzersiz intoleransı ve öksürük, baş ve boyun bölgesinde ödem oluşabilir. Kutanöz Form: Köpeklerde seyrek, kedilerde ise çok nadir rastlanan bir formdur. Belirtiler değişkendir ve birincil ya da ikincil olarak oluşan deri lezyonlarını taklit eder. Alopesiya, deride pullanma ve eritamatöz plaklar görülür. Ekstranodal Form: Bahsedilen lenfoma katagorilerinin hiçbirine uymayan, köpek ve kedilerde yaklaşık %4 ve %5 oranında görülen lenfomaları kapsar. En sık oküler, nöral, renal ve kardiyak formlar görülür. Fiziksel belirtiler etkilenen sisteme göre son derece değişkendir. Lenfomadan şüphe edilen vakalarda teşhis için ne gibi yöntemlerden yararlanıyorsunuz? Total kan sayımı, serum biyokimyası profili, idrar tahlili ve kedilerde FeLV ve FIV testlerinin yapılması önerilmekle birlikte sonuçlar teşhise yönelik bilgi vermeyebilir. Kliniğimizde radyolojik ve ultrason incelemelerden fayda KLİNİK Ülkemizde kanser tedavisinde kullanılan ilaçlara ulaşımın zor olması ve bunun tedavi sürecini aksatması hekimleri çaresizliğe sevk ediyor. sağlıyoruz ve mevcut lenfoma formuna göre farklılıklar tespit ediyoruz. Teşhiste uyguladığımız en önemli tetkik ise iğne aspirasyon biyopsisidir. Lenf yumrularından, abdominal ya da torasik kitlelerden alınan iğne aspirasyon biyopsi örneklerinin sitolojik ve histopatolojik incelenmesi ile teşhis mutlaka onaylanmalıdır. Lenfoma teşhisinin ardından prognozu saptamak için hastalığın safhasının belirlenmesi ise oldukça önemli bir süreçtir. Tedavide ne gibi yaklaşımları benimsiyorsunuz? Tedavide lenfoma sistemik bir hastalık olarak ele alındığından, sistemik kemoterapi uygulaması önerilir. Literatürde birçok kemoterapi protokolü mevcuttur ve literatürlere bakıldığında araştırmacıların çoğu çoklu ajan kemoterapisini önermektedir. Çoklu ajan kemoterapisinde lenfomanın ve tedavinin safhalarına göre farklı ilaçlar, farklı zaman dilimlerinde, farklı uygulama şekillerinde (deri altı, damar içi ve ağızdan) kullanılmaktadır. Kemoterapi uygulanan hayvanlarda yan etki olarak karşımıza en sık kusma, ishal ve iştahsızlık çıkmaktadır. Bunların önüne geçmek için ise yine çeşitli ilaçlardan yararlanmaktayız. Ayrıca hastanın bağışıklık sistemine destek olmak için multivitamin preparatları ve baskılanan bağışıklık sistemi sonucu sekonder hastalıkların önlenmesi adına yeni nesil antibiyotik tedavisini de kemoterapiye paralel olarak uyguluyoruz. Köpeklerin çoğu kemoterapiyi iyi tolere eder. Genellikle kliniğimizde her intravenöz kemoterapi uygulaması öncesinde tam kan sayımı yapıyoruz. Miyelosüpresan (kemik iliğini PETİNFO 2014/03 62-63 baskılayan) ilaçların kullanımı nedeniyle kemoterapinin 7. ila 8. gününde nötrofil nadir (kandaki nötrofil sayısının normalden aşağı düşmesi) oluşabilir. Bu durumda tedavinin durdurulması ve nötropeni tablosu düzelince tedaviye devam edilmesi gerekir. Shadow size hangi aşamada geldi? Kliniğimizde yaklaşık 14 hafta önce dişi, kısırlaştırılmış, 6 yaşındaki Rottweillerımız Shadow’a lenfoma teşhisi konuldu. Shadow kliniğimize boynunda ve kürek kemiklerinin önünde iki taraflı şişlik şikayetiyle getirildi. Yapılan fiziksel muayenede submandibular ve prescapuler lenf yumrularının normalden yaklaşık 8-10 kat daha büyümüş olduğu KLİNİK VETERİNER HEKİM ASLI UĞUR TEKİNEL, insektisitlere ve tarım ilaçlarına Uzun süreLİ maruz kalan köpeklerde, NE YAZIK Kİ lenfoma insidensinin daha fazla ORTAYA ÇIKTIĞINA dikkat çekiYOR. saptadık. Yapılan tam kan sayımı ve serum biyokimyası analizlerini takiben lenf yumrularından yapılan iğne aspirasyon biyopsisinin sitolojik incelemesi sonucunda Shadow’a lenfoma teşhisi koyduk. Teşhisi takiben lenfomanın multisentrik form ve ikinci safhada olduğunu belirledik. Shadow’un tedavisinde nasıl bir protokol izlediniz? Hasta sahibimizin onayıyla kemoterapiye başlandı. Kemoterapi protokolü olarak COAP protokolünü seçtik. Bu protokol dahilinde Shadow bir tanesi haftada bir damar içi uygulanan, dört ayrı kemoterapotik ilaç kullanmaya başladı. İyileşme yani lenf yumrularının normal boyuta İLK SORU “YAŞAYACAK MI?” OLUYOR Hasta sahiplerinin bilgi ve bilinçlilik düzeyine göre konuya yaklaşımları değişiyor. İlk soru, yaşayacak mı ya da ne kadar yaşayacak oluyor. Sonuçta evcil hayvanlarına olan duygusal bağlılıkları çok yoğun. Burada veteriner hekime düşen karşısındaki kişiye hastalığı ve hastalığın getireceklerini ile tedavi seçeneklerini kafa karıştırmadan yalın bir şekilde anlatmak oluyor. PETİNFO 2014/03 64-65 dönmesi iki hafta içinde gerçekleşti. Shadow’a sonraki süreçte her hafta intravenöz kemoterapi öncesinde kan sayımı yapıldı. Nötrofil nadir oluşmadı ve kemoterapi esnasında beklenilen yan etkileri görmedik. Onuncu haftada tedavide ‘devam’ safhasına geçildi. Devam tedavisi için gerekli olan iki adet kanser ilacı ülkemizde bu günlerde piyasada bulunmadığından, ilaçlar yurt dışından hasta sahibimiz tarafından getirtilerek Shadow’un devam tedavisine başladık. Shadow’un genel durumu şu an için iyi, hayat düzeninde değişen bir şey yok, evde ailesiyle birlikte rutin hayatına devam ediyor. Erken teşhisin kanser vakalarındaki önemi nedir? Kanserin erken safhadayken teşhisi tedavi sürecini ve şeklini, prognozu ve hastanın yaşam süresini direkt olarak etkiler. Daha başlangıç evresindeyken kanser tanısı konan hastaların tedavi sürecine erken safhada başlanabilir, operatif müdahale gerektiren vakalarda erken dönem olması kolaylık sağlar, kemoterapi süresi kısalabilir ve bunların tümü yaşam kalitesi ve süresini pozitif yönde etkiler. KÖPEK Köpeklerde kalp hastalıklarına yaklaşım Dr. Ekrem Çağatay Çolakoğlu, köpeklerde kalp hastalıklarının değerlendirilmesi ve teşhisi aşamasında, klinik bulgular ve tanı yöntemlerine ilişkin yardımcı bilgiler veriyor. YAZI: Dr. Ekrem Çağatay Çolakoğlu, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Günümüzde teknolojik tanı yöntemlerinin giderek gelişmesi ve ülkemizde de yaygın olarak kullanılması ile edinsel ya da doğmasal kalp hastalıkları artan sıklıkla teşhis edilebilmektedir. Buna rağmen kalp hastalıklarının değerlendirilmesinde; hasta sahibinden anamnez bilgilerinin, alınması ve iyi bir fiziksel muayenenin yapılması gibi hekim bağımlı göstergeler önemini halen korumaktadır. Teknolojik alt yapı olanakları, mevcut ekipmanları etkili ve doğru kullanmada hekimin başarısı, elde edilen kardiyolojik bulguların sentez edilerek yorumlanmasındaki hekim yeteneği ve kardiyoloji bilgisi, kalp hastalarının teşhis ve yönetiminde temel teşkil etmektedir. Köpeklerde kalp Kalp hastalığından şüphenilen durumlarda, alınan anamnezin veteriner hekim için önemi büyüktür. PETİNFO 2014/03 66-67 hastalıklarının değerlendirilmesi, tanınması ve teşhislerinin yapılmasında veteriner hekimler bazı güçlüklerle karşılaşabilmektedir. EKG için ön hazırlıklar Kalp hastalığı şüpheli ve acil kardiyak müdahale gerektirmeyen köpeklere klinik yaklaşım, öncelikle hastalarının anamnezlerinin alınmasıyla başlamaktadır. Daha sonra klinik muayeneleri gerçekleştirilmekte, elde edilen anamnez ve muayene bulguları kaydedilmekte, elektrokardiyografileri (EKG) ve kan analizleri yapılmakta, radyografileri çekilmekte ve ekokardiyografileri alınmaktadır. EKG işlemi; çeşitli pozisyonların verilme zorunluluğu olan radyografi ve ekokardiyografi ile (kalp ultrasonografisi) kan alma işlemi öncesi yapılmalıdır. Böylece EKG kaydı öncesi stres en aza indirilecek, stresin aritmiler üzerindeki baskılayıcı ve maskeleyici etkisi engellenerek, en uygun EKG kaydı alınmış olacaktır. Anamnez bilgileri alınan, klinik muayeneleri gerçekleştirilen ve EKG’leri çekilen hastalardan kan analizleri için örnekler alınmakta ve sonuçlar beklenirken radyografik uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Daha sonra tüm elde edilen bilgiler gözden geçirilerek ekokardiyografik değerlendirmeye geçilmelidir. Gerekli görülen ve endikasyonu bulunan hastalarda ise Holter kaydı (elektrokardiyografi) düşünülmelidir. Köpeklerde klinik bulgular ve kardiyak muayeneleri Kalp hastalıklı erişkin köpeklerde en sık karşılaşılan belirtiler; öksürük ve egzersiz kapasitesinde azalmadır. Özellikle gece öksürükleri küçük ırk köpeklerde daha belirgin olmakta ve köpeklerin uyku kalitesini olumsuz etkilemektedir. Hasta sahipleri, köpeklerinin oyun sonrası nefes nefese kaldıklarını, öksürük şikayetlerinin belirginleştiğini ve merdiven çıkma gibi aktiviteleri Kardiyak belirti ve tanı yöntemleri her hastada bireye özgü olarak değerlendirilmelidir. yapmada zorlandıkları bilgisini hekime vermektedir. Kalp hastalıklı küçük ırk köpek sahiplerinin sıklıkla şikayet ettikleri diğer belirtiler ise daha önceleri gece sakince uyuyan köpeklerinin artık sürekli ev içerisinde dolandığı, yer beğenmede zorlandığı ve aile bireylerini rahatsız ettiği şeklindedir. Büyük ırk erişkin köpek sahipleri ise sıklıkla; köpeklerinin güçten düştüğü, karınlarının gerginleştiği ve sarktığı bilgisi ile (Asites) hekime başvurmaktadır. Büyük ırk köpeklerde ayrıca patilerde ödem nedenli şişkinlikler, bayılma ve dilde morarmalar da kalp hastalıklarının belirtileri arasındadır. Büyük ve küçük ırk erişkin köpeklerde görülen bu belirtiler çoğu zaman ortak da olabilmektedir. Pediatrik köpeklerde ise kalp hastalıklarının belirtileri sıklıkla; dilde morarmalar, solunum güçlüğü, gelişim geriliği ve kilo kaybı şeklindedir. Küçük ırk köpeklerin kapak hastalıkları, büyük ırkların ise kalp kası zafiyeti (Kardiyomyopati) gibi kalp hastalıklarına yatkın oldukları bilinmeli ve akılda tutulmalıdır. Kalp hastalığı şüpheli köpeklerin kardiyak muayenelerinde; vücut ısısı ve ağız sağlığına, mukozal yüzeylerdeki renk değişikliklerine, kapillar dolum zamanına, juguler KÖPEK EKG edinsel ya da doğmasal kalp hastalıklarını belirlemede altın standarttır. AĞIZ SAĞLIĞI İLE YAKIN İLİŞKİ Küçük ırk köpeklerde ağız ve diş sağlığı ile kapak hastalıkları arasında ilişki bulunmaktadır. Ağız ve diş sağlığı kötü olan köpeklerde kapak hastalıkları görülme sıklığı artmaktadır. Doğmasal kalp hastalıklarında mukozal yüzeyler aşırı derecede hiperemik ya da siyanotik olabilirken; edinsel kalp hastalıklarında ise solgun olarak belirlenmektedir. Kalp hastalıklı köpeklerin kapillar dolum zamanları çoğu zaman 2-3 saniyenin üzerinde seyretmektedir. Kalp hastalıklı köpeklerde; juguler damarda dolgunluk şekillenebilmekte, femoral nabız vurumu azalmaktadır. Kalp hastalarının kalp ve solunum sayılarında değişiklik oluşmakta ve hastalarda üfürüm de duyulabilmektedir. Üfürüm varlığı ile kalp hastalıkları arasında her zaman ilişkinin olmayabileceği akılda tutulmalıdır. dolgunluğun varlığına, femoral nabız kalitesine, kalp ve solunum sayısı ile üfürüm kalsifikasyonuna dikkat edilmelidir. Muayenede Dirofilaria’nın elemine edilmiş olması önemlidir. Kalp hastalıklı köpeklerin teşhisi Köpeklerde EKG uygulamaları doğmasal ya da edinsel kalp hastalıkları ve ritm bozukluklarının belirlenmesinde faydalı bilgiler vermektedir. Özellikle büyük ırk köpeklerin kardiyomyopati gibi kalp hastalıklarında görülebilen çeşitli EKG anormallikleri, teşhiste hekimlere yardımcı olmaktadır. Aritmilerin varlığı, EKG trasesindeki süre ve amplitütlerdeki değişimler kalp hastalıklarında hekim tarafından spesifik olarak değerlendirilmektedir. Kalp hastalığı şüpheli köpeklerin radyografilerinde kardiyomegaliye yaygın olarak rastlanmaktadır. Kalbin boyutunu arttırması, mevcut hastalığa karşı yanıt olarak ortaya çıkmakta ve köpeklerde kalp hastalığını doğrulamaktadır. Ekokardiyografi edinsel ya da doğmasal kalp hastalıklarını belirlemede altın standart olarak kullanılmakta; kalp boyut ve yapısındaki değişimler ile kardiyak fonksiyonların değerlendirilmesinde hekimler için vazgeçilmez bir yer PETİNFO 2014/03 68-69 tutmaktadır. Yalnızca yapısal kalp hastalığı bulunan köpeklerde değil; yapısal kalp hastalığı bulunmayan, impuls iletim ya da oluşum sorunu bulunan aritmili köpeklerin değerlendirilmesinde uzun dönem EKG kaydı alınabilmektedir. Köpeklerde kalp hastalıklarının teşhis edilmesinde kullanılan tanı yöntemlerinin tek başlarına yetersiz kaldıkları unutulmamalıdır. Veteriner hekimler ekokardiyografi gibi çeşitli tanı yöntemlerini kullanarak belirleyemedikleri yapısal olmayan kalp hastalıklarının da olabileceğini akılda tutmalıdırlar. Canlının yaşamını etkileyen her türlü hastalığın kalbi de etkileyebileceği, dolayısıyla primer nedenin kalbi etkileyen başka bir sorundan da kaynaklanabileceği göz ardı edilmemelidir. Kaynak: *Kaynaklara yazarından ulaşabilirsiniz. Teknolojik alt yapı ve kullanılan ekipmanların üstünlüğü tanıyı derinleştirmede yol gösterici olmakla birlikte hiçbir zaman tek başına yeterli değildir! KLİNİK Temel enstrümanımız bilgi ve tecrübedir Sarıyer Kilyos’un o kendine has ortamında, tecrübeli ve dinamik ekibiyle hizmet veren Peti-Vet ve Veteriner Hekim Alp Yılmaz ile birlikteyiz. Günümüzde insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen pek çok faktör, evcil dostlarımızın yaşamını da etkisi altına alıyor. Kanser çeşitleri, obezite ve benzeri birçok hastalığın oranı, çevresel şartlar dolayısıyla artış göstermiş durumda. Bu konuda son derece duyarlı olan Peti-Vet Kliniği hekimleri ise özellikle kalitesiz beslenmenin sorunlara yol açtığı konusunda hayvan sahiplerini bilgilendirerek önemli bir görevi yerine getiriyor. Sarıyer Kilyos’un kendine özgü sıcak ortamı içerisinde yer alan Peti-Vet Veteriner Kliniği sahibi Veteriner Hekim Alp Yılmaz ve ekibini ziyaret ederek, çalışmaları hakkında bilgiler aldık. Sizi ve ekip arkadaşlarınızı kısaca tanıyabilir miyiz? Ben Veteriner Hekim Alp Yılmaz, 1996 yılı İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunuyum. Çeşitli mesleki tecrübelerin ardından 2000 yılında daha sonra yollarımızı ayırmak zorunda kaldığımız, değerli meslektaşım Ayhan Yavuzcan ile beraber kliniğimizi açtık. 2000’den günümüze Sarıyer bölgesinde inandığımız bilimsel ve ahlaki değerler eksenine bağlı kalarak, çok sevdiğimiz hayvan dostlarımıza hizmet etmeyi sürdürüyoruz. Ekibimize yeni katılan 2008 Erciyes Üniversitesi mezunu genç meslektaşım Uğur Ergun Tunçay’ın enerjisi ve bunun getirdiği sinerji ile kliniğimizi geliştirip hizmet kalitemizi arttırmak en büyük hedefimiz. Bu hedefe koşarken işletme uzmanımız Fahri Demirkol ve yardımcısı Mülayim Şahin’in katkılarını da unutmamak lazım. Ekipmanların önemi tanı ve teşhiste klinikleri bir adım ön plana çıkıyor. Sizin düşünceniz nedir? Türkçe de “Alet işler, el övünür” diye, tam bu sorunuza uyan bir atasözü vardır. Mesleğimizi icra ederken temel enstrümanımız bilgi ve tecrübelerimizdir, bilgi ve tecrübe ışığında bizden yardım Fahri Demirkol, Veteriner Hekim Alp Yılmaz ve Veteriner Hekim Uğur Ergun PETİNFO 2014/03 70-71 KLİNİK bekleyen hastalarımıza teşhis koyabilmek ve sonrasında tedavi seçenekleri sunabilmek için teknolojinin nimetlerinden faydalanmak gerekiyor. Buradaki önemli nokta aldığımız ekipmanlar doğru mu? Doğru ise ben bunu faydalı bir şekilde kullanabilecek miyim? 2014 yılında hala 1980’lerin teknolojisi ile üretilmiş cihazlar pazarlanıyor. Elin övünmesi için bazen alete ihtiyaç olmuyor da denebilir. Üzerinde özellikle araştırma yapıp, çalıştığınız bir alan var mı? Üzerinde özellikle çalıştığımız bir konu olmamasına rağmen hasta portföyünüz genel yapısı ve yaş ortalaması ile bulunduğunuz mikro coğrafi yapı, sizi bazı konulara ister istemez yönlendiriyor. Bizim bölgemizde sık gözüken Leishmania bu konu hakkında fazla çalışma imkanı sunmuş olup, farklı tedavi protokolleri hakkında gelişmemize katkı sağlamıştır. Bunun yanında köpeklerde diabet ve diabetin monitör-idamesi ilgi duyduğumuz ayrı bir konudur. Hayvanlarda görülme sıklığı giderek artan kanser, obezite vb. hastalıkları nelere bağlıyorsunuz? Obezite, kanser ve benzer hastalıkların insanlarda olduğu gibi Peti-Vet, 14 yıldır bilimsel ve ahlaki değerlere bağlı kalarak, evcil hayvanlara kaliteli hizmetin öncülüğünü yapıyor. PETİNFO 2014/03 72-73 hayvanlarda da arttığı bir gerçek. Bunun birçok faktörün etkisi altında olduğu inancındayım. Bu artışlara küresel ısınmadan tutun da atmosfer, içme suyu ve besin kirliliği gibi birçok bileşen etki etmektedir. Bir hekim ve hayvan sahibi olarak, bu faktörler içinde müdahale edebileceğim işin beslenme kısmıdır. Burada da kalitesiz mamalardan kaçınma ve bilinçli beslenme dışında yapabilecek fazla bir şey yok. Bugüne dek hayvanlarla ilgili olarak yürütülen bir proje içerisinde yer aldınız mı? Kliniğimiz kurulduğunda beri hayvanlarla ilgilenen birçok sivil toplum örgütüyle beraber çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Bölgemizdeki sokak hayvanlarının beslenmesi ve bakımı konusunda elimizden gelen maddi ve manevi tüm desteği vermekteyiz. Bizi yetiştiren hocalarımıza teşekkür edip, bütün meslektaşlarımı saygı ile selamlarım. HAKSIZ REKABETİN ÇARESİ DENETİMLERDİR Özellikle İstanbul gibi büyük ve evcil hayvan popülasyonunun fazla olduğu şehirlerde veteriner klinikleri arasındaki haksız rekabetin en büyük nedeni fiyat birliğinin olmamasıdır. Ya da başka bir değişle oda alt sınır ücret tarifesine uyulmamasıdır. Fiyat konusundaki haksız rekabetin çaresi ise denetimlerin artması ve bilinçlendirme için odamızın eğitim faaliyetleri düzenlemesiyle bulunabilir. SÖYLEŞİ Türkiye’de yeni bir marka Meradog Türkiye pet pazarına yeni giren Alman köpek maması Meradog’un Almanya Satış ve Pazarlama Müdürü Günter Kalf ile görüştük. Günter Kalf: “Pet sektörü Türkiye’de büyüyen bir pazar. Meradog olarak biz de bu pazarın önemli bir parçası olmak istiyoruz.” Dört ayaklılar için 5 yıldızlı beslenme prensibi, Alman Aile Şirketi MERA - Tiernahrung GmbH’in, 60 yılı aşkın süredir, evcil hayvanlara yönelik yüksek kalitede mama üretimindeki hedefi olmuştur. Ultramodern üretim tesisleri ile high premium ürünlerin önde gelen üreticileri arasında yer alan MERA’nın köpeklere özgü maması MERADOG, artık Türkiye’de. Köpeklere yaşamın her evresinde olağanüstü MERA kalitesini sunmayı amaçlayan Meradog’un Almanya Satış ve Pazarlama Müdürü Günter Kalf ile firma üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bizlere MERADOG’un misyonu hakkında bilgi verebilir misiniz? “Yaşasın köpek.” Bu cümle Meradog markasının felsefesini çok isabetli bir şekilde yansıtmaktadır. 60 yıldır Almanya’da üretilmekte olan Meradog, her yaştaki köpeğin profesyonel ve yüksek kalitede beslenmesini ifade etmektedir. Meradog ürünlerinin hepsi sağlıklıdır. Köpek beslenmesine yapılan ve sürekli gelişmekte olan talepleri çok yüksek bir kalite seviyesinde karşılamaktadır. Yenilikçi mama reçeteleri, gıda bilim adamları tarafından geliştirilip denetlenmektedir. Bilim adamları köpeklerin özel ihtiyaçlarını farklı yaşlarda emin bir şekilde karşılayan, yüksek kaliteli doğal besin maddelerini birleştirmekteler. Meradog ürün skalası bu kapsamda, yavrusundan yaşlısına kadar bütün yaşam evrelerini kapsayan, kapsamlı ve aynı zamanda ayrıntılı bir beslenme programı sunmaktadır. Akıllı dostlarımız köpekleri lezzetli ürünlerle ve beslenme bilimlerinin öngördüğü en üst seviyede beslemek Meradog markasının esas aldığı bir prensiptir. MERADOG’un küresel pazar payı nasıl? Bizim ana pazarımız Almanya’dır. Ürünlerimizi Almanya’da örneğin “Fressnapf” isimli 800’ün üzerinde zincir mağazada veya yine Almanya’da “Futterhaus” adında sayısı 500 dolaylarında olan Meradog, köpeklerin ihtiyaçlarını merkeze koyarak yenilikçi beslenme konseptleri geliştirmektedir. başka bir zincir mağazada satıyoruz. Biz aynı zamanda Rottweiler ya da Alman Çoban Köpeği gibi ırkların saygın yetiştiricileri arasında da çok popüleriz. Meradog neredeyse tüm Avrupa ülkelerine sunulmaktadır. Özellikle de İsveç, Avusturya, İtalya, Hollanda, Belçika ve Hırvatistan’da güçlü bir markayız. Örneğin Rusya, Malezya ve Endonezya gibi ülkelerde de satışlarımızda sürekli bir artış yaşıyoruz. Düzenli aralıklarla yaklaşık 30 ülkeye mama gönderiyoruz. İhracat pazar payımız % 25 civarındadır. Türkiye’de takdir edersiniz ki henüz herhangi bir pazar payına sahip değiliz. MERADOG’UN ŞU ANDA TÜRKİYE’DEKİ ÜRÜN GRUPLARI Lamb & Rice (Kuzu Eti & Pirinç): Meradog Lamb & Rice beslenme sorunu veya alerjisi olan yetişkin köpeklerin kullanımına uygun köpek mamasıdır ve kolostrum içerir. Bu sayede de büyüme, bağışıklık ve yara iyileşmeleri üzerine oldukça olumlu etkiler gösterir. Junior 1: Küçük ve orta boy ırk köpeklerin büyüme periyodunun sonuna kadar kullanımı için büyük ırk köpeklerin ise 5. ayına kadar kullanılan köpek mamasıdır. Tavuk etli mamamız, içerdiği kuvvetli anti oksidanlar ile mükemmel bir hücre koruması sağlar. Reference - (Odor Stop): Aktivite seviyesi normal yetişkin köpek maması olan Reference, yetişkin köpeklerin istenmeyen koku problemlerini gideren Odor Stop formülü içeren tek köpek mamasıdır. Aktif spor köpeklerinden yaşlı köpeklere kadar farklı istek, ihtiyaç ve davranışları olan yetişkin köpekler için uygundur. Tüm yaşam evreleri için yenilikçi formülasyon Meradog ürünleri, yüksek düzeydeki kalitesi ile köpekler için artan sağlıklı ve güvenli diyet talebini karşılamaktadır. Yenilikçi formülasyonları, nitelikli beslenme uzmanları tarafından geliştirilmiş ve test edilmiştir. Beslenme uzmanlarımız, yüksek kalitedeki doğal besin maddelerini, köpeklerin farklı yaşam evrelerindeki gereksinimlerini karşılayacak şekilde birleştirir. Meradog, temel olarak yavru dönemden yaşlı döneme kadar, köpeklerin tüm yaşam evreleri için gerekli tüm besin maddelerini müşterilerine sunar. Meradog Almanya’da, Avrupa’nın en modern üretim tesislerinden birinde imal edilmektedir. Bu etkili ve koruyucu imalat metotları sayesinde en yüksek kalite güvenliğini garanti eder. Ertan Taner MERADOG Türkiye Distribütörü kongre Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği “Kariyer Günleri” etkinlikleri 18-21 Şubat tarihleri arasında Prof. Dr. Satı Baran Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Öğrenciler, genel koordinatörlüğünü 3. sınıf öğrencisi Hüseyin Yılmaz’ın yaptığı Kariyer Günleri’nde, mesleğin değişik segmentlerinde başarıya imza atmış isimlerin tecrübelerinden faydalanma fırsatı buldurlar. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyeleri de organizasyona katılarak öğrencilerinin yanında olduklarını gösterdiler. Şubat ayında ilki düzenlenen ve 4 gün boyunca 4 farklı ismin deneyimlerini aktardığı bu önemli toplantının açılış konuşmasını yapan Organizasyon Genel Koordinatörü Hüseyin Yılmaz’ın ardından “Türkiye’de veteriner hekimliğin profili” konulu sunumuyla Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu, organizasyonun ilk gün sunumunu gerçekleştiren isim oldu. Diğer günler sırasıyla “Büyükbaş yetiştiriciliğinde ve hekimliğinde gelişmeler” konusunda Uzman Veteriner Hekim Dr. Mustafa Altuntaş, “Veteriner ilaç sektörünün dünyadaki yeri” konulu sunumuyla Acar Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz ve “Küçük hayvan hekimliğinde çağı yakalamak” konusu ile Dr. Ateş Barut, geleceğin veteriner hekimleri için örnek teşkil edecek deneyimlerini aktardı. ZORLU BİR GELECEĞE DOĞRU Organizasyonun açılış konuşmasını gerçekleştiren Kariyer Günleri Genel Koordinatörü Hüseyin Yılmaz, veteriner hekimliğin toplum sağlığı açısından önemine değinerek, mesleki gelişim için Avrupa normlarını yakalamak gerektiğinin altını çizdi. Mesleğimizin günümüz Türkiyesindeki durumunu, fakülte fazlalığı ve farklı meslek gruplarının veteriner hekimlerin çalışma koşulları üzerinde yarattığı olumsuzlukları irdeleyen Yılmaz, bunlarla ilintili olarak veteriner hekimleri zorlu Kariyer yolunda önemli tavsiyeler Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi bünyesinde bu yıl ilki düzenlenen Kariyer Günleri, öğrencilere değişik sektörlere yaklaşım konusunda farklı bir bakış açısı getirdi. PETİNFO 2014/03 76-77 kongre Kariyer Günleri Genel Koordinatörü Hüseyin Yılmaz,konuşmasında belirli bir alanda uzmanlaşmanın mesleki önemine değindi. bir geleceğin beklediğini ifade etti. Meslek büyüklerinden en önemli beklentilerinin bu konulara karşı gereken mücadeleyi vermeleri olduğunun altını çizen organizasyon genel koordinatörü yanı sıra branşlaşmanın önemine değinerek, “Henüz bu sıralarda iken, ilerde çalışacağımız alanı belirleyip kendimizi bu alanda geliştirmek ve bu alanın en iyileri arasında yer almak zorundayız. Bu bağlamda tecrübe ve öngörüleriyle bizlere farklı çalışma alanlarının avantaj ve dezavantajlarını anlatabilecek meslek büyüklerimizden yardım almak üzere ‘Kariyer Günleri’ni düzenlemeye karar verdik.” dedi ve sonraki organizasyonların müjdesini verdi. Bu güzel organizasyona imza atanların başında yer alan isim Hüseyin Yılmaz, davetlerini kırmayarak gelen ve deneyimlerini aktaran konuklar ile A.Ü Veteriner Fakültesi Dekanlığı başta olmak üzere, öğretim üyeleri ve öğrenci arkadaşlarına teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. “ETİKETLE DEĞİL BİLGİYLE REKABET edilmeli” Kariyer Günleri’nin ilk gün konuşmacısı olan Petinfo ve İnfovet Dergileri Genel Koordinatörü Barış Kolgu, veteriner hekimlik mesleğinde etik değerlere sahip çıkmanın önemi üzerinde durdu. Türkiye’nin dört bir yanını gezerek, veteriner hekimleri yerinde ziyaret eden; çalışma şartlarını, beklentilerini ve problemlerini aktarmalarında aracı olan Kolgu, meslektaş adaylarını sahada bekleyen sürprizleri ve Türkiye’de veteriner hekimliğin durumunu tüm açıklığı ile öğrencilere anlattı. “Öğrencilik döneminde merak etmezsek, mezun olduktan sonra hiç merak etmeyiz.” diyen Barış Kolgu, neden ve neleri merak etmeliyiz? Mesleğimizin dünyadaki yeri nedir? Değişen dünyada veteriner hekimlik nerede olacak? gibi soruların cevaplarını müstakbel meslektaşlarımızla paylaştı. Özellikle sahada sıklıkla şahit olduğu deontoloji anlayışındaki farklılıklara değinen Kolgu, veteriner hekimlerin rekabet alanının bilgi olduğunu, mesleğe/ meslektaşlarımıza saygıyı ve branşlaşmanın önemini ifade etti. 20 Şubat tarihinde öğrencilerle buluşan yapan Acar Ecza Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz ise veteriner hekimliğin toplum açısından önemini anlatarak, veteriner tıbbi ürünler pazarı ve ekonomik şartların etkisi hakkında bilgi verdi. “İnsanoğlunun sosyal hayatında çok önemli bir yer de ev hayvanları tarafından işgal edilmektedir.” diyen ve pet ürünleri pazarının dünyadaki PETİNFO 2014/03 78-79 İlk gün sunumunu gerçekleştiren Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu bilgi, meslektaşlarımıza saygı ve branşlaşma gibi kavramlar üzerinde durdu. Dr. Ateş Barut, kedi ve köpekler hayatta oldukları sürece onların ve ailelerinin veteriner hekimlere ihtiyaçları olduğunu belirtti. kongre Acar Ecza Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz, öğrencilere, veteriner hekimlerin toplum sağlığında ne denli önemli bir rol üstlendiklerini aktardı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyeleri, ilk kez düzenlenen ve 4 gün süren bu anlamlı organizasyona katılarak, öğrencilerinin her platformda yanında olduklarını ve başarılarını desteklediklerini göstermiş oldular. sıra hasta sahiplerinin mutluluğu ve huzuru için de çalıştıklarını önemle vurguladı. “Hayvan Kariyer Günleri’nin ikinci gününde besleyen her ailenin hayatında çok konuşmasını yapan Uzman Veteriner Hekim Dr. Mustafa Altuntaş, günümüz önemli bir yer kaplıyoruz” diyerek veteriner hekimliğinde koruma konuşmasını sürdüren Dr. Ateş prosedürlerinin önemine değindi. Barut, konuşmasının devamında şunlara değindi: “Tüm dünyayı saran ekonomik sorunlara rağmen, pet sektörünün ticari hacmi her yıl biraz daha artıyor. Bugün ABD’de 78.2 milyon sahipli köpek, 86.4 milyon ve ülkemizdeki şartlarını ayrı ayrı sahipli kedi bulunduğu biliniyor. değerlendiren Baytaz; sektörün 2012’de sadece ABD’de kedi ve hızlı gelişiminin veteriner hekimlik köpekler için 53.3 milyar dolar açısından önemine değindi. harcandı ve bu rakamın 16.3 milyar dolarını veteriner sağlık harcamaları “SADECE TEDAVİ”DEN FARKLI oluşturdu. Tabii ki ülkemizde küçük BİR İŞ YAPIYORUZ hayvan sektörü batı toplumlarıyla Öğrencilerle 21 Şubat tarihinde buluşan Ankara Veteriner Tıp Merkezi kıyaslandığında henüz büyümekte olan bir çocuk, ancak Türkiye, kurucularından Dr. Ateş Barut; özellikle büyük şehirlerde odaklanan klinisyenliğin veteriner hekimliğin nüfus yoğunluğu ve toplum içinde toplumdaki aynası olduğunu, sadece gittikçe yaygınlaşan hayvan besleme hayvanları tedavi etmenin yanı PETİNFO 2014/03 80-81 kültürüyle, pet sektöründeki tüm yabancı firmaların iştahını kabartıyor. İnsan hayatında büyük yer kaplayan bu küçük canlıların aileleriyle geçirdiği her yıl, onları dolayısıyla bizleri aileleri için daha da vazgeçilmez kılıyor. Sonuç olarak hayvanların insan hayatında kapladığı yer büyüdükçe, ‘Veteriner Hekimliği Mesleği’nin toplum içinde kapladığı yer de büyüyor.” şeklinde konuşan Dr. Ateş Barut “Peki, bizler bu yeri dolduracak donanımlara sahip miyiz? Gerekli hekimlik nosyonunu taşıyor muyuz, bunu nasıl edineceğiz? Bu bizi ve mesleğimizi nereye taşıyabilir? Mesleğimiz bize neler verebilir? Veteriner hekimliğin dünyada ulaştığı noktayı yakalamamız mümkün mü?” gibi soruların yanıtlarını paylaştı. Sunumu öğrenciler tarafından ilgiyle dinlenen Dr. Ateş Barut, geleceğin veteriner hekimleri ile bir arada olmaktan duyduğu mutluluğu belirtti. egzotik Egzotik kuşlarda acil müdahale Grey Curious Cockatiel, egzotik kuşlar arasında çokca tercih edilen ve erkekleri daha sesli olan çok güzel bir kuş türüdür. Bu makalede egzotik kuşlarda karşılaşılan acil durumlar için tedavi ilkeleri ve hastaların acil müdahaleye gereksinimlerinin olup olmadığına değinilmektedir. YAZI: Doç. Dr. Hüseyin Cihan Uludağ Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Genellikle durumu kritik olan kuşlar herhangi bir hastalık belirtisi göstermeden ya da çok az klinik belirti gösterdikten sonra kafesin tabanında yatar veya oturur durumda bulunurlar. Acil durumda olmayan hastalarda anamnez ve klinik muayeneyi takiben tanı ve ayırıcı tanıya yönelik çalışmalar yapılarak, uygun tedavi protokolü oluşturulur. Ancak kuşun durumu bazen öylesine kritiktir ki ele alınması ya da muayenesi imkansızdır. Bu durumda hastalığın nedeni, yaşamsal fonksiyonları stabilize edildikten sonra araştırılmalıdır. Travma ya da bir toksine maruz kalıp kalmadığının, başka kuşlarla bir arada bulunup bulunmadığının öğrenilmesi ve kuşla birlikte kafesin incelenmesini takiben hemen tedaviye başlanmalıdır. Yaşamsal fonksiyonların stabilizasyonu gerekir Hastanın yaşamsal fonksiyonlarını stabilize etmek için öncelikle destekleyici tedavi uygulanır. Bu amaçla dehidrasyon ve hipotermi düzeltilmelidir. Dehidrasyonun derecesi gözler, yüz derisi ve göğsün dikkatli muayenesiyle anlaşılabilir. Gözler kuru ve mat, bacaklar ve ayaklar renksiz ve kırışık görünümdedir. Genelde kritik durumdaki hastalarda PETİNFO 2014/03 82-83 (travma ile ilişkili olamayan durumlarda) dehidrasyon % 7-10’dur ve kuş metabolik asidozdadır. Ancak regürgitasyonu olan kuşlarda alkaloz da şekillenebilir. % 5 oranında dehidre olan kuşlarda gözler kurudur, omuzlar ve tarsometatarsus üzerindeki deri kıvrımlanmıştır. Dehidrasyon % 10 ise hastada kıvrımlanma süratlidir. Hafif hipotermi şekillenmiştir ve ağız sekresyonu koyulaşmıştır. Dehidrasyon % 15 ise %10 dehidrasyondaki bulgulara egzotik ek olarak güçsüzlük, taşikardi ve kollaps şekillenmiştir. Hipotermik kuşlar tüylerini kabartır, tünekte uyurlar ya da kafesin tabanında yatar durumdadırlar. Gaga ve ayakları soğuktur. Kuşların dolaşım durumu medial ulnar venin dolgunluğu ile anlaşılır. Sağlıklı bir kuşta vene parmakla uygulanan hafif basıyı takiben 0.5 saniyede tekrar eski dolgunluk ve gerginliğine ulaşması gerekir. Gecikmesi halinde dolaşım probleminden söz edilebilir. Egzotik kuşlarda destekleyici tedavinin ilkeleri Öncelikle elde tutma ve diğer nedenlerle ilişkili stres faktörlerinin minimize edilmesi gerekmektedir. Hasta hemen sıcak, sessiz, ventilasyonu iyi bir yere alınır. Hospitalizasyonda kuşlar için özel olarak dizayn edilmiş yoğun bakım üniteleri veya kafesleri kullanılabilir. Ortam 30-32°C, kafa travması, hipotansiyon ve hipertermi söz konusu ise daha düşük olmalıdır. Gerekli durumlarda sıvı uygulaması gerekli elektrolit gereksinimleri, dehidrasyon derecesi ve kuşun ağırlığı göz önünde bulundurularak yapılır. İdeali 24 saate yayarak intravenöz ya da intraosseöz yolla vermektir ancak pratikte toplam sıvı miktarının yarısı 12 saatte verilebilir. Laktat ringerli solüsyonlar SC yolla verilmemelidir. Hastada şok ve zayıf vasküler perfüzyon şekillendi ise ya da aşırı stresli, santral sinir sistemi travması geçirmiş ise veya toksisite durumlarında kortikosteroid uygulaması yapılabilir. Daha sonra enfeksiyonun varlığı tespit edildiği taktirde uygun antibiyotikler ile tedaviye başlanmalıdır. Destek terapisi için özellikle A vitamini ve B kompleks vitaminleri ya da multivitaminler verilebilir. Lipotropik maddelerin eksikliği olan olgularda hepatik lipidlerin mobilizasyonunu arttırmak için kolin, metionin, sistein hidroksikobalamin gibi lipotropik ajanlar kullanılır. Yaralanmış ya da yanmış kuşlarda ağrı kesiciler gerekli olabilir.Buprenorfin (0.01-0.05 mg/kg İM) ya da butorfanol tartrat (0.5-4.0 mg/kg İM) kullanılabilir. Tedavi ve hospitalizasyon sırasında kuş mümkünse her gün tartılır. Sıvı uygulamalarında vücut ağırlığının stabilize edilmesi rehidrasyonun başarılı bir şekilde yapıldığının da göstergesi olabilir. Gerekliyse kursak sondasıyla besleme uygulanmalıdır. Uygulanan tedavilerle birlikte normal fotoperiyod düzenlenmelidir. Genel olarak kuşlarda kışın 11 saat gündüz, 13 saat gece; yazın 13 saat gündüz, 11 saat gece ve baharda 12 saat gündüz ve gece gereksinimleri göz önünde bulundurularak düzenleme yapılır. Zorla beslemede gıda takviyesi için başlangıçta yüksek karbonhidrat içeren formül önerilir. Vücut ağırlığını arttırmak için yüksek protein/ yüksek kalorili bir formülasyon kullanılabilir. Elle beslenen kuşlara karışım verilmeden önce mutlaka ısıtılmalıdır. Kanülle beslemede 50 ml/kg/gün dozu 3-4’e bölünerek yedirilir. Enfeksiyon varsa antibiyotiklerin yanı sıra A ve B kompleks vitaminleri de kullanılabilir. KAN TRANSFÜZYONU NE ZAMAN GEREKİR? Akut kan kaybı şekillenen, anemik kuşlarda hematokrit değer hemen ölçülmeli ve eğer HCT % 20’nin altında ise kan transfüzyonu yapılmalıdır. Donör kuştan vücut ağırlığının %1’i kadar kan alınabilir. Alınan her mililitre kan için 0,15 ml asit sitrat dekstroz eklenir. Hastaya hesaplanan toplam kan miktarının % 20’si verilebilir. Kan hacmi kuşun vücut ağırlığının yaklaşık % 20’sidir. Örneğin; 80 gramlık bir kuşa 0,8-1,6 ml; 1000 gramlık bir kuşa ise 10-20 ml kan verilebilir. Kan transfüzyonundan önce alıcının plazmasıyla vericinin eritrositleri karıştırılarak aglütinasyon ya da hemoliz olup olmadığı kontrol edilir ve daha sonra uygulama yapılır. Homolog (psittasinden psittasine, paserinden paserine gibi) transfüzyon uygulaması PETİNFO 2014/03 84 idealdir. Heterolog transfüsyonlar uzun süreli etkili olamayabilirler. Demir dekstran uygulanması (% 6’lık, 20 ml/kg) demir eksikliği anemisi olan olgularda ya da hemorajilerde kullanılabilir. Ancak bazı kuş türlerinde (tukan, minalar gibi) demir depolama hastalığı predispozisyonu yüzünden dikkatli olunmalıdır.