sayi-18 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
Transkript
sayi-18 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
8 8 28 Ahmet Özhan, Mevlana’dan söyledi Akademide Felsefe, Hikmet, Din Sempozyumu Bülent Ecevit Üniversitesi İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasından yeni yıl konseri Kasım - Aralık 2013 Yıl 3 Sayı 18 2013 Yılı Bİlİm Hİzmet ÖDÜLLERİ ve Son dönemde üst üste ağı adımlarla gelişmesine aralıksız devam eden Bülent Ecevit Üniversitesi bu gelişmelere katkı sunan hayırseverlere ve bilim insanlarına ödüllerini takdim e. 28 Kasım 2013 tarihinde Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Spor Salonu’nda gerçekleşrilen Bilim Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni unutulmaz anlara sahne oldu. Akademİk Gİysİ Törenİ 2013 Yılı Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Spor Salonu’nda 28 Kasım 2013 tarihinde gerçekleşrildi. Törene Zonguldak Valisi Ali Kaban, Bartın Valisi Ali Çınar, Ereğli Kaymakamı İbrahim Çay, Gökçebey Kaymakamı Bülent Hamitoğlu, Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Neşe Kurt, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen, Gökçebey Belediye Başkanı M. Zeki Kılınçarslan, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, öğretim üyeleri, davetliler, öğrenciler ve hayırseverler katıldı. Saygı duruşu ve isklal marşıyla başlayan tören, BEÜ Devlet Konservatuvarı Akademik Oda Orkestrası’nın sunduğu konserle renklendi. Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordünatörlüğünün hazırladığı üniversite tanım filmini ilgiyle izleyen konuklar, üniversitenin son yıllardaki hızlı gelişimine tanık oldular. Ardından Profesör kadrosuna atanan 13 öğrem üyesine Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Doçent kadrosuna atanan 21 öğrem üyesine ise Rektör Yardımcıları Prof. Dr. M. Haluk Güven, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve Prof. Dr. Orhan Uzun tarandan cübbeleri giydirildi. Sosyal, fen, mühendislik ve sağlık alanlarında en çok bilimsel yayın yapan öğrem üyelerine “BEÜ Bilim Ödülleri”nin sunulduğu törende, destek ve katkılarıyla üniversitemize kuruluşundan bu güne kalıcı tesisler kazandıran hayırseverlere “BEÜ Hizmet Ödülleri” takdim edildi. Tören düzenlenen kokteyl ile son buldu. HABERİ 20’DE ,Z7ϮϬ͛ Özer’den Makale Hazırlama Destek Ofisi Çalışanlarına Teşekkür Belgesi Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 11 Kasım 2013 tarihinde, Yabancı Diller Yüksekokulu bünyesinde kısa süre önce hayata geçirilen Makale Hazırlama Destek Ofisi çalışanları ile bir araya geldi. Akademik personelimize yabancı dilde bilimsel yayın hazırlama konusunda İngilizce danışmanlık hizme sunan Makale Hazırlama Destek Ofisi, Üniversitemizin tüm akademisyenlerine, İngilizce olarak hazırladıkları makalelerinde destek vermek amacıyla hizmet sunuyor. Ziyaree, Makale Hazırla Destek Ofisinde görev yapan öğrem elemanlarına teşekkür eden Prof. Dr. Mahmut Özer, Ofisin çalışmalarının önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Üniversite olarak akademisyenlerimizin bilimsel çalışmalarının sayı ve çeşitliliklerinin artmasına büyük önem veriyor, bu hususta kendilerine destek sağlayabilmek amacı ile Üniversitemizin tüm imkânlarını seferber ediyoruz. Öğrem elemanlarımız, akademik yaşamın vazgeçilmezlerinden olan bilimsel makale üretme noktasında Makale Hazırlama Destek Ofisimizden randevu yoluyla birebir danışmanlık ve rehberlik hizmeti alıyorlar. Makale Hazırlama Destek Ofisimizin katkıları ile akademisyenlerimizin bilim dünyasına kazandıracakları yayınların nitelik ve nicelik bakımından büyük bir yükseliş göstererek, bu kimliğe katkı yapacağına yürekten inanıyor, Destek Ofisimizin çalışmalarına katkı sunan öğretim elemanlarımıza teşekkür ediyorum.” Prof. Dr. Mahmut Özer ziyaretin sonunda Makale Hazırlama Destek Ofisinde görev yapan akademisyenlere birer teşekkür belgesi verdi. BEÜ Kampüsün Sesi Sayı : 18 Yıl : 3 Kasım - Aralık 2013 Bülent Ecevit Üniversitesi adına İmtiyaz Sahibi BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer Genel Yayın Yönetmeni Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer Yazı İşleri Müdürü Öğr. Gör. Özlem Bahadır Redaksiyon Arş. Gör. H. Ulaş Güdek Esra Güner Grafik ve Görsel Tasarım “Bilimsel çalışmaların destekçisiyiz” Kutoğlu ve Mekik’e Rektör Özer’den Teşekkür Plake Bülent Ecevit Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün işbirliği ile 22-25 Ekim 2013 tarihlerinde, Yıldız Teknik Üniversitesi Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Uluslararası Global Navigasyon Uydu Sistemleri Sempozyumu (International Symposium on Global Navigation Satellite Systems-ISGNSS 2013)’nun düzenlenmesine katkı sağlayan BEÜ Geomatik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ş. Hakan Kutoğlu ve Doç. Dr. Çetin Mekik’e Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarafından teşekkür plaketi verildi. Bilimsel ve akademik çalışmaların her zaman destekçisi olduklarını söyleyen BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer; “Üniversitemizde bu tür bilimsel çalışma ve etkinliklere büyük önem veriyoruz. Her fırsatta alanında söz sahibi olan araştırmacı ve bilim insanlarını bir araya getirmeye ve bilgi paylaşımlarını artırmaya çaba gösteriyoruz. Bu tür çalışmalar bizleri sevindiriyor ve gururlandırıyor. Uluslararası Global Navigasyon Uydu Sistemleri Sempozyumu’na emeği geçen tüm bilim insanlarını tebrik ediyor, kendilerine Üniversitemiz adına teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu. Serkan Şeker Halkla İlişkiler Aslıhan Kara Fotoğraf Birol Akbaba Mutlu Kabuk Adres Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğü 67100 Zonguldak Telefon 0372 257 40 10 e-posta basin@beun.edu.tr www.beun.edu.tr 4.000 adet basılmıştır. Sincan Matbaası - ANKARA Prof. Dr. Mahmut Özer ve Prof. Dr. Ş. Hakan Kutoğlu Prof. Dr. Mahmut Özer ve Doç. Dr. Çen Mekik Türkçeye tuzak! Üniversitemizin konuğu olarak Zonguldak’a gelen Yavuz Bülent Bakiler’in, Türkçeye Tuzak başlıklı konferansı yoğun bir kalımla gerçekleşrildi. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda, 19 Aralık 2013 tarihinde gerçekleşen konferansa öğrencilerimiz ve Zonguldaklı edebiyatseverler büyük ilgi gösterdi. Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım, öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz, Zonguldak Uzun Güney Köyü Ortaokulu 8. sınıf öğrencileri ile davetliler izledi. Konferans öncesinde yayımlanan ve BEÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü tarandan hazırlanan “Yavuz Bülent Bakiler Tanım Filmi” kalımcıların büyük beğenisini kazandı. “Sözün müşterisi kulakr” “Sözün müşterisi kulakr” diyerek sözlerine başlayan Yavuz Bülent Bakiler, kulak müşteri olmadığı zaman, yani dinleyicisi olmadığı zaman sözlerin ve konuşmanın bir anlam ifade etmediğini belir . Bakiler şöyle konuştu: “Türkçeye Tuzak deyince farklı milletlerin dilimize verdiği zararlardan söz e ğim zannedilmesin; Türk millenin kendi diline verdiği zararlardan bahsediyorum. Okula başlayana dek yedi yıl evde aile- mizden öğrendiğimiz Türkçenin üzerine öğrenim sürecinde okulda öğrendiklerimizi ekliyoruz. Yaklaşık 18 yıl Türkçe öğreniyoruz. Üniversiteye gi ğinizde yine Türk Dili dersi almak zorundasınız; çünkü Türkçe öğrenmiyorsunuz o güne kadar. Bir insan, ülkesinin tarihini, edebiyanı, kültürünü anlatan eserleri okuyup anlayacak; bunları ifade edebilecek kadar dilini bilmek zorundadır. Ben kendimi örnek vermek isyorum; hukuk fakültesinde öğrenim görmeye başladığımda toplum önünde konuşacak yeteneğim yoktu, çünkü hiç okumamışm o zamana kadar. Derslerde anlalanları, kitaplarda yazanları anlamıyor; bunları ve kendimi ifade edecek gücü bulamıyordum. Bunun sebebi, kelime haznemin yetersiz oluşuydu. Ben o dönem okumaya ve öğrenmeye başladım. Sizler de üniversite öğrencisisiniz. Okuyacaksınız, okudukça eksikliklerinizi göreceksiniz ve konuşacak düzeye erişeceksiniz.” “Bu millen sorunlarının temelinde kültür ordusunun zayıflığı yatmaktadır” “Bizim millet olarak geçmişten bu güne yaşadığımız her türlü sorunun, sıkınnın ve çıkmazın temelinde yatan önemli bir problem var; bu da kültür ordumuzun zayıflığıdır” diyen Bakiler sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer öğretmenler ve o öğretmenler tarandan bizlere okutulacak Yavuz Bülent Bakiler olan bilgi, belge ve dersler öncelikle tarihimizi, kültürümüzü ve bunların yanında genel bilgi haznemizi gelişrici nitelikte olursa, biz kendimizi ve kim olduğumuzu tanıyabiliriz.” Yavuz Bülent Bakiler, Osmanlı İmparatorluğunun duraklama ve gerileme dönemlerini yaşanmasındaki temel nedenlerden birinin de dil olduğunu vurguladı. Kelime dağarcığının insanın cebindeki paraya benzediğini belirten Bakiler, Atatürk döneminde ve sonrasında Türk dili üzerinde yaşanan gelişme ve sorunlara da değindi. Yavuz Bülent Bakiler, konferans sonunda, Şiirimizde Ana adlı eserini öğrenciler ve konuklar için imzaladı. Ardından Bakiler, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer’i makamında ziyaret e . Rektör Özer tarandan Üniversitemizi ziyare anısına Bakiler’e bir yağlıboya tablo ve çeşitli hediyeler sunuldu. Vatan, dil, tarih, millet… Ve biraz aşk, ölüm, cefa, ahde vefa… Anadolu, anne, Azerbaycan, Türkçe, turan, hep Yavuz Bülent Bakiler olur bir araya geldiklerinde, yahut yalnız başlarına. “Konsun yine pervazlara güvercinler, Huu Huu’lara karışsın aminler, Mübarek akşamdır gelin ey Fahâlar, Yâsinler” der Arif Nihat Asya ile… Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savleni, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, Kılıç Arslan gibi iclâline en hayran; Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran. diye haykırır Akifce… Tevfik İleri, Osman Yüksel Serdengeç, Necip Fazıl, Yılmaz Öztuna bir olurlar fikrinde ve sesinde. Unutmaz “unutmamak lazım gelenleri. Yavuz Bülent Bakiler: Türki dillerin inanmış, anlatmış, yazılmış ve yaşanmış romanı… Mukaddes coğrafyalara sirayet etmiş düsturun imanı… Yavuz Bülent Bakiler: Türkistan’ın tüm acılı annelerinin evladı… Bir düşün, bir sevda ve bir dava adamı… M. Sırrı Galip Konuşma ve Aktivite Kulübü çalışmalarına başladı Bülent Ecevit Üniversitesi, öğrenci ve akademisyenlerinin kişisel ve akademik gelişimlerine katkı sunacak yeni bir hizme daha hayata geçirdi. Bülent Ecevit Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Okulu bünyesinde kurulan Konuşma ve Akvite Kulübü çalışmalarına başlıyor. Kulübün çalışmaları, Amerikalı okutmanlar Clara Montague ve Eileen Remley tarandan ücretsiz olarak yürütülüyor. Üniversitemiz öğrencileri ve öğrem ele- manlarının yararlanabileceği Konuşma ve Akvite Kulübü, konularını gündeme paralel konulardan ve kalımcılara yönelik olarak belirliyor. Etkinliklerine 3 Aralık 2013 tarihinde Üniversitemizin İncirharmanı Kampüsü’nde başlayan Konuşma ve Akvite Kulübü, haa içi Salı-Perşembe günleri 13.30-15.00 saatleri arasında eğim veriyor. Kulübün çalışma programı, yapılan kalımcı analizinin ardından, istek ve ihyaçlara göre şekillendirildi. BİR UZAK DOĞU ŞEHRİNDEN İZDÜŞÜMLER 2013 yılının ağustos ayının ilk haası “2013 Internaonal Conference on Advances in Computer and Electronics Technology – ACET” konferansına gitmek için HongKong'a doğru yola çıkm. HongKong'u hep gelişmiş olmayan bir uzak doğu şehri olarak hayal etmişm. Oysa oraya vardığım ilk gün, bozulmamış bir doğa ve inanılmaz uygar bir şehirle karşılaşm. Etra, havaalanından otelime giderken hayranlıkla seyre m. Hava öyle kasvetliydi ki, benim gelişimle beraber çok sevdiğim yağmuru sanki davet etmiş. Şehre gerdiğim rahmetle, bulutlu, sisli ve düşünen bir atmosferin arasından geçerek otelime vardım. İlk şaşırdığım şey, otel tarandan bana tahsis edilen odanın 85. kaa olmasıydı. Böylelikle şehir ayaklarımın alndaydı ve hayranlıkla manzarayı seyrederken, neredeyse iki saat harcamışım. Sonraki iki günü konferansta geçirdim. Kalımcılar daha çok Uzakdoğu, Amerika ve Avustralya kıtasındandı. Türk kalımcı olarak sadece ben vardım. Konferansın en ilginç konusu ise insansı robou. Konuşuyor, dans ediyor, haa Türkçe bile biliyordu. İleride derslerimde bana yardımcı olması için böyle bir şey gelişrmeyi düşünüyorum. Daha sonra bol güneşli bir havada şehirde dolaşm ve alışveriş merkezlerine bakm. HongKong'un en büyük alışveriş merkezi Citywalk'u gezdim. Burada yemek için tek bilindik adres olarak McDonalds vardı. Tabii tanıdık bir isim bulmak bana iyi gelmiş. Yoksa sadece çay, ekmek ve Türkiye’den yanımda gerdiğim şeylerle idare edecekm. Lokantalara yaklaşkça ilginç kokular ve buharlaşmış nemli okyanus havası birleşiyordu. Citywalk alışveriş merkezinin en güzel şeyi, yapay bitkilerden oluşturulmuş bahçesiydi. Şehirde ilgimi çeken Doç. Dr. Zehra SARAÇ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü şey, şehrin bir sürü adayı köprülerle birbirine bağlamış bir yer olmasıydı. En görkemli yeri, şüphesiz büyük bir caret merkezi olan limanıydı. Gece ışıl ışıl yanan muhteşem ışıkları geçmişten günümüze ulaşan şehrin gizemli şarkısını yazarken, yıldızlar sadece seyre dalmışlardı. Marlar ise adeta denizin habercileriydi. Bir de ışıklı tabelalarıyla dükkânların Çince yazıları bana hala dünyada öğreneceğim çok şeyin olduğunu harlayordu. Ayrılmak için uçağım havalanırken Hint ve Pasifik okyanuslarının birleşği Güney Çin Denizi’ni son bir defa selamladım. Şehir bütün güzellikleriyle beni uğurluyordu. Evimin yolunu tuuğum zaman, şehir hala gözümün önünde canlanıyor ve güzel bir anı bırakıyordu. Uçak rotasını önce Singapur'a doğru çevirdi, sonra Hindistan ve İran üzerinden süzülerek beni İstanbul'a gerdi. Sağlıkçıları buluşturan etkinlik Zonguldak Sağlık Yüksekokulu (ZSYO) ve Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri tanışmak ve kaynaşmak amacıyla, 6 Aralık 2013 tarihinde bir araya geldiler. ZSYO Hemşirelik Bölümü dördüncü sınıf öğrencilerinin, Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı desteğiyle düzenlediği buluşma, ZSYO ve Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda öğrenimlerine yeni başlayan öğrenciler ile diğer öğrencileri tanışrmak ve kaynaşrmak amacıyla gerçekleşrildi. Toplanya her iki okulun öğrem elemanları ve idari personel ile öğrencileri kaldı. Renkli geçen eğlencede, mutlu birlikteliğin devamını simgeleyecek bir pasta kesildi. Öğrenciler, Grup Rönesans ve Solist Turgay Saka’nın canlı müzik performansıyla eğlendiler; öğrencilerimizden Uğur Tüfekçi’nin bağlaması eşliğinde halaylar çektiler. Toplantı, öğrencilerimizin tekrar buluşma dilekleriyle sona erdi. O ses Türkİye’de İçİmİzden BİRİ Üniversitemiz Devlet Konservatuvarı mezunu Hasan Doğru, O Ses Türkiye’de sergilediği başarıyla tüm Türkiye’nin sevgi ve beğenisini topluyor. Üniversitemizin Devlet Konservatuvarı Opera Programından mezun olan öğrencimiz Hasan Doğru, özel bir televizyon kanalında yayımlanan “O Ses Türkiye” adlı yarışmada eserlerini başarıyla seslendirerek, jüri üyelerinin ve izleyicilerin beğenisini topladı. Sempatik tavırlarıyla da tüm Türkiye’nin sevgisini kazanan Doğru, BEÜ Devlet Konservatuvarındaki öğrenimini 2010-2011 döneminde tamamladı. Hasan Doğru, şan tekniği ile seslendirdiği “Caruso” adlı eser ile yarışmanın en çok konuşulan ve beğenilen ismi oldu. Ulusal basında da geniş yankı uyandıran performansı ile Üniversitemizin ve Zonguldak’ın gurur kaynağı olan sevgili öğrencimiz Hasan Doğru’ya yarışmada başarılar diliyor, akademik eğiminde emeği geçen tüm öğrem elemanlarını kutluyoruz. Hasan Doğru Ünlü Tİyatrocular Necmİ Yapıcı ve Mehtap Bayrİ Ünİversİtemİzdeydİ Necmi Yapıcı ve Mehtap Bayri Rol aldıkları televizyon dizileriyle büyük beğeni kazanan tiyatro oyuncuları Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı öğrencilerimizle bir araya geldi. Ünlü tiyatro ve sinema oyuncuları Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı, 25 Kasım 2013 tarihinde BEÜ Öğrenci Konseyi’nin katkılarıyla düzenlenen söyleşide Üniversitemizin konuğu oldular. Öğrencilerin ve Zonguldak halkının yoğun ilgi gösterdiği söyleşide, usta oyuncular izleyenlere keyifli dakikalar yaşattılar. Oyunculuk yaptıkları televizyon dizileriyle yakından tanınan Mehtap Bayri ve Necmi Yapıcı, öğrencilerin yönelttiği soruları içtenlikle yanıtladılar. Tiyatro oyuncusu olmasının yanı sıra, pek çok TV dizisinde de rol alan Mehtap Bayri, Zonguldak’ta bulunmaktan duy- duğu mutluluğu belirterek sözlerine başladı. Liseyi Vefa Lisesi’nde okuduğunu belirten Bayri, tiyatroya ilgisinin o yıllarda başladığını söyledi. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü mezunu olduğunu kaydeden Bayri, “Televizyon dizileri oyunculuk alanında eğitim almış isimlerle bir noktaya ulaşabiliyor. Oyuncunun dizilere sağladığı katkıları sadece oynadığı rolle değerlendirmek yanlış olur. Her meslekte işini severek yapan, eğitimli insanlara ihtiyaç var.” şeklinde konuştu. Öğrencilerin soruları ile şekillenen keyifli söyleşide Necmi Yapıcı, oyunculuğun avantajları ve zor yanları ile ilgili görüşlerini esprili bir dille anlattı. Yapıcı şöyle konuştu: Biz birçok farklı dizi ve tiyatroda birbirinden Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer çok farklı karakterlere bürünmek durumunda kalan insanlarız. Ancak bunları yaşamımızın diğer alanlarına sirayet ettirmeden yaşamak ve oynamak durumundayız. Nasıl bir başka meslek erbabı kendi mesleğini gündelik ve ev yaşantısına aksettirmeden hayatına devam edebiliyorsa, bizler de bunu başarmak durumundayız. Belki de bunu başardığımız ölçüde işimizi doğru ve nitelikli bir biçimde yerine getirmiş oluyoruz.” Seyircilerin yoğun ilgisi ile karşılanan söyleşinin sonunda, Bayri ve Yapıcı’ya BEÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer tarafından Üniversitemizin plaketleri ve BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu tarafından günün anısına çiçek takdim edildi. Radyo Karaelmas’tan MERHABA Üniversitemizin sesi Radyo Karaelmas, 4 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen törenle yayın hayana başladı. Açılış Törenine Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, GMİS Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç, Üniversitemizin yöneticileri, idari ve akademik personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı. Açılış töreni, Radyo Karaelmas’ın kuruluşunda destek veren kişi ve kuruluşlara teşekkür belgelerinin takdim edilmesi ile başladı. BG Dost Bilgisayar, Eğitim Bir-Sen, Mehmet Bozkurt, Murat Korkmaz ve Süleyman Yılmaz’a destekleri dolayısıyla belgeleri Rektör. Prof. Dr. Mahmut Özer, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve GMİS Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç tarafından verildi. Radyo Karaelmas’ın kuruluşunda emek veren Üniversite çalışanları adına açılış konuşmalarını, Zonguldak Meslek Yüksekokulu Görsel İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü öğretim görevlisi Mestinaz Gündaş ile BEÜ İletişim Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. İbrahim Onur yaptı. Açılışta GMİS Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç, TTK Genel Müdürü Burhan İnan ve Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer de birer konuşma yaptılar. Rektör Özer konuşmasında, Radyo Karaelmas’ın açılış töreninin özellikle 4 Aralık Dünya Madenciler Gününde olmasının farklı bir anlam ifade ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Radyo Karaelmas, Bülent Ecevit Üniversitesinin sesi olacak. Radyomuzun Madenciler Gününde açılması bizim için önemli, bu vesile ile tüm maden şehitlerini rahmetle anıyorum; maden işçilerimize de selam ve saygılarımı iletiyorum. Radyo Karaelmasın başarılı çalışmalara imza atacağına gönülden inanıyorum ve radyomuza emek veren tüm çalışanlarımızı ve öğrencilerimizi kutluyor, burada yapacakları çalışmalarda kendilerine başarılar diliyorum”. Törende açılış kurdelesini Özer ve protokol üyeleri birlikte kestiler. Radyo Karaelmas’ın ilk canlı yayın konuğu TTK Genel Müdürü Burhan İnan ve GMİS Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç oldu. İnan ve Cinkılıç öğrencilerin sorularını içtenlikle yanıtladılar. Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer’le de röportaj gerçekleştiren öğrenciler, Özer’e radyo yayınlarından beklentileri hakkında sorular yönelttiler. Özer, Radyo Karaelmas’ın Üniversitenin tüm birimlerinin katılımıyla gelişip büyüyeceğini, Radyo Karaelmas’ın sadece Üniversitenin değil, Zonguldak’ın dinlediği radyo olmasını hedeflendiğini söyledi. Bülent Ecevit Üniversitesinin tüm kampüslerindeki öğrencilerin seslerini radyoda duyurabileceklerini, Üniversitenin olduğu her noktada Radyo Karaelmas’ın da var olacağını belirtti. Açılış töreni, düzenlenen kokteylin ardından sona erdi. Prof. Dr. Mahmut Özer, Radyo Karaelmas’ın canlı yayın konuğu oldu. TTK Genel Müdürü Burhan İnan, canlı yayında soruları yanıtlıyor. Radyo Karaelmas canlı yayınlara da başladı İlk olarak, Üniversitemiz ev sahipliğinde 12-13 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen “Akademide Felsefe, Hikmet ve Din Sempozyumu” Radyo Karaelmas’tan naklen canlı yayımlandı. Artık, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonundaki tüm etkinlikler radyokaraelmas.beun.edu.tr adresinden canlı olarak yayımlanacak. Prof. Dr. Mahmut Özer ve Mehmet Ali Güldaş Burhan İnan ve Erdoğan Başar Radyo Karaelmas’ın açılışı 4 Aralık Dünya Madenciler gününde yapıldı. Mehmet Bozkurt ve Prof. Dr. Muhlis Bağdigen Behzat Cinkılıç ve Murat Korkmaz BEÜ’NÜN ZONGULDAK ARAŞTIRMALARI SES GETİRDİ Üniversitemiz tarandan yerel ve ulusal basında görev yapan köşe yazarlarına yönelik basın toplansı düzenlendi. 24 Aralık 2013 Salı Günü Üniversite Rektörlüğü Senato Salonu’nda gerçekleşrilen toplannın ev sahipliğini BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer yaparken, toplanda BEÜ Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer ve Yrd. Doç. Dr. Hasan Sankır da hazır bulundu. Toplanda, Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sankır’ın “BEÜ’nün Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin Üniversite Algısı” adlı çalışmasının ürünü olan kitabı da tanıldı. “Üniversite kente duyarlı olduğunu bu çalışmalarla göstermektedir” Toplannın açılış konuşmasını yapan Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer, “BEÜ’nün Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin Üniversite Algısı” çalışması tamamlandı. Diğer çalışma ise Zonguldak’ın en önemli sorunlarının başında gelen göç ve inhar vakaları ile ilgilidir ve bu çalışma da tamamlanmak üzeredir. Üniversite kente duyarlı olduğunu bu çalışmalarla göstermektedir” dedi. Yrd. Doç Dr. Hasan Sankır, “BEÜ’nün Zonguldak’a Etkileri ve Şehrin Üniversite Algısı’ isimli çalışmasını tanırken, çalışmanın 19 farklı mahallede yapılan araşrma ve sonuçları necesinde yazıldığını söyledi. “Araşrma sonucunda, BEÜ’nün hızla gelişen bir üniversite olduğu belirlendi” Çalışmanın iki farklı bölümden oluştuğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Sankır şunları söyledi: “Geçen yaz aylarında saha çalışması yapk. Bu saha çalışması sonucunda elde e ğimiz verileri raporlaşrarak çalışmamızı tamamlamış olduk. Raporumuz, kitap olarak basıldı. Çalışmamız iki farklı bölümden oluşuyor. Araşrma Zonguldak merkez ilçe genelinde 10 farklı mahallede, 811 kişi ile yapılan anket çalışmasını içermektedir. Örneklem alanı olarak merkez ilçenin farklı bölgelerinde bulunan, üniversite yerleşkelerinin etranda yer alan 19 farklı mahalle olarak belirlenmişr. Anket çalışması, Haziran-Ağustos 2013 tarihleri arasında gerçekleşrilmişr. Araşrma sonuç- ları ibariyle Zonguldak halkı ve BEÜ arasında güçlü bir etkileşim olduğunu ve halkın üniversitenin kente olan katkılarının farkında olduğu ortaya çıkmışr. Kalımcıların büyük bir çoğunluğu “Zonguldak halkının BEÜ sayesinde kenn büyümesinden gelişmesinden memnundur” ifadesini onaylamışr. Üniversite, yaklaşık yüzde 88 oranında kente sosyal ve kültürel bir canlılık germişr. Çalışma sonucunda, BEÜ’nün hızla gelişen bir üniversite olduğu da belirlenmişr.” Prof. Dr. Mahmut Özer EREĞLİ’NİN BİR FAKÜLTESİ DAHA OLDU BEÜ Denizcilik Fakültesinden eğime merhaba Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) olarak, merkez ve ilçe yerleşkelerindeki büyüme atılımlarının sonuçlarını toplamaya devam ediyoruz. Bu adımların bir sonucu olarak, Ereğli yerleşkemizde “BEÜ Denizcilik Fakültesi” kuruldu. BEÜ Denizcilik Fakültesinin kurulması yönündeki Bakanlar Kurulu kararı, 10 Kasım 2013 tarihli, 28817 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Üniversitemizde Denizcilik Fakültesinin kurulması yönündeki çalışmalarının olumlu sonuçlanmasından büyük mutluluk duyduklarını belirten BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Denizcilik Fakültesinin kurulması için Yükseköğretim Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde yürütülen çalışmalarımızın neticesini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede ve deniz kenarında bulunan bir ilde eğitim ve araştırma faaliyetlerini sürdüren Üniversitemiz, bölgenin ve ülkemizin yetişmiş eleman gücüne ve deniz- cilik alanında tecrübeli eğitimcilere çalışma imkânı sunacak bir fakülteyi hizmete alıyor. Karadeniz ticaret havzası içerisinde bulunan limanlarımız ve tersanelerimiz göz önünde bulundurulduğunda, Denizcilik Fakültemizin sadece bölgemiz için değil, ülkemiz için de büyük bir ihtiyaca cevap vereceği kanaatindeyim. Çalışmalarımızı sadece belli bir merkezde yoğunlaştırmadan, Üniversitenin tüm birimlerini kuşatacak bir şekilde gerçekleşmesine ayrıca özen gösteriyoruz. Son üç yılda Ereğli’de eğitim görmekte olan öğrenci sayısında yaşanan büyük artış, bu gelişme ile daha büyük bir ivme kazanacaktır. Ereğli Yerleşkemizde artık iki ayrı fakülte ve bir meslek yüksekokulu ile yolumuza devam edeceğiz. Bu durum, ilçe yerleşkemiz ve Üniversitemiz adına büyük bir sevinç ve gurur kaynağıdır. Bu başarıların kalıcı ve sürdürülebilir olması adına yoğun çaba sarf ediyoruz. Yürütülen tüm çalışmalarda ve kazanılan başarılarda, başta Sayın Valimiz ve Mil- letvekillerimiz olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.” BEÜ’DEN MUHTEŞEM KONSERLER Ünlü sanatçı Ahmet Özhan’dan Mevlana temalı konser İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu Genel Sanat Yönetmeni ve Devlet Sanatçısı Ahmet Özhan, Üniversitemizin konuğu oldu. Ahmet Özhan’ın 24 Aralık 2013 tarihinde, Merkez Kampüs Spor Salonunda verdiği konseri, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz ve Zonguldak halkı izledi. Ahmet Özhan, güeleri Hz. Mevlana’ya ait olan eserleri seslendirmeden önce, her eserin içeriğini ve Mevlana’nın ifade e ği temaları vurgulayan bilgileri izleyicilerle paylaş. Ahmet Özhan’a seslendirdiği bazı eserlerde iki semazen eşlik e . Konser sonunda Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarandan Ahmet Özhan’a teşekkür plake ile kumdan yapılan bir portresi armağan edildi. Ahmet Özhan İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasından muhteşem konser İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Üniversitemizin konuğu oldu. Orkestranın 22 Aralık 2013 Pazar günü, Merkez Kampüs Spor Salonunda verdiği Yılbaşı Özel Konseri büyük beğeni ile izlendi. Konsere, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Halûk Güven, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, akademik ve idari personel, öğrencilerimiz ve Zonguldaklı sanatseverler kaldı. Konsere gösterilen yoğun ilgiden büyük memnuniyet duyduklarını ifade eden Orkestra Şefi Yrd. Doç. Dr. Hakan Şensoy, konuşmasının başlangıcında orkestrada Kontrabas sanatçısı olarak görev alan ve bir dönem Zonguldak’ta yaşayan Yaz Baltacıgil’i mikrofona davet e . Baltacıgil, Zonguldak’ta olmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, çok sevdiği bu şehirde konser vermenin tarifsiz bir mutluluk olduğunu söyledi. Şef Hakan Şensoy, konser sırasında her bir eser ve bestecisi hakkında bilgi verdi. Dvorjak, Grieg, Mozart, Tchaikovski’nin müzik dünyasında ulusalcı besteciler olarak anıldıklarını, yılbaşı konserinde özellikle bu bestecileri seçklerini söyleyen Şef Şensoy, çok sesliliğin anlamını açıkladıktan sonra, orkestra Ferit Tüzün’ün Esinler adlı eserini seslendirdi. Şensoy, eserin çok seslendirilmesinin anlamını eser sonunda bir kez daha vurguladı. Orkestra son eser olarak, Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe’sini seslendirdi. Konser sonunda izleyiciler orkestrayı dakikalarca ayakta alkışladılar ve bir eser daha istediler. Orkestra, Esinler adlı eserin ‘Ha Bu Diyar’ adlı son bölümü ile izleyicilerin isteğini yerine gerdi. Konser sonunda Orkestranın teşekkür plake, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarandan, Şef Hakan Şensoy’a takdim edildi. Rektör Prof. Dr. Özer, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasını Üniversitemizde görmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, izleyicilere kalımları dolayısıyla teşekkür e ve 2014 yılı için sağlık, mutluluk ve esenlik dileklerini ile . Şef Hakan Şensoy Hayırseverlerin BEÜ Hastanesine Bağışları Devam Ediyor Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesine hayırsever vatandaşlarımız tarandan yaprılan özel odaların açılışı yapıldı. Sağlık Uygulama ve Araşrma Merkezi Göğüs Hastalıkları Servisinde Nefiye Kalyon tarandan eşi Zekeriya Kalyon adına, Hakibar Yılmaz tarandan eşi Mehmet Yılmaz adına, Göz-Göğüs Cerrahi Servisinde H. Murat Bollucuoğlu tarandan eşi Uzm. Dr. Kezban Bollucuoğlu adına ve Beyin Cerrahisi Servisinde Bedriye Özkan adına yaprılan odaların açılışı, 21 Kasım 2013 tarihinde, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer tarandan yapıldı. Rektör Özer açılışta yapğı konuşmada, Üniversitemize hayırseverler tarandan yapılan bağışların sürmesinin memnuniyet verici olduğunu belirterek, yapılan oda tefrişlerinin merkezimizde pek çok kişi tarandan kullanılacak olmasının önemini vurguladı. Merkez yönemini ve emeği geçenleri kutlayan Prof. Dr. Özer, katkı sağlayan hayırseverlere birer teşekkür belgesi verdi. Prof. Dr. Mahmut Özer açılış kurdeleleri hayırsever Nefiye Kalyon, Hakibar Yılmaz ve H. Murat Bollucuoğlu ile birlikte kes. İki ve Üç Boyutlu Hücre Kültür Yöntemleri ve Tıpta Kullanılması BEÜ Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğimi ve Sürekli Mesleki Gelişim Komisyonu, 2013-2014 yılı etkinlikleri kapsamında bir konferans düzenledi. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Öğrem Üyesi Prof. Dr. Ayhan Bilir’in konuşmacı olarak kaldığı “İki ve Üç Boyutlu Hücre Kültür Yöntemleri ve Tıpta Kullanılması” konulu konferans, 18 Aralık 2013 tarihinde, Tıp Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşrildi. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, Dekan Yrd. Prof. Dr. Selçuk Keser, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özden Özel Güven, Sağlık Bilimleri Enstüsü Müdürü Doç. Dr. Gamze Yurdakan ile çok sayıda öğrem üyesi ve öğrencinin kaldığı konferansta, Prof. Dr. Ayhan Bilir, dinleyicilere iki ve üç boyutlu hücre kültür yöntemleri ve bunların p alanındaki kullanım şekilleri konusunda bilgi verdi ve soruları yanıtladı. Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Prof. Dr. Ayhan Bilir KALBİMİZDESİN Türkiye Cumhuriye’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete inkalinin 75. yılı dolayısıyla Üniversitemizde bir program düzenlendi. Atatürk’ün hayata gözlerini kapadığı 10 Kasım günü Merkez Kampüs tören alanında başlayan anma törenine Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. M. Halûk Güven, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, dekanlar, enstü, yük- sekokul ve meslek yüksekokul müdürleri, akademik ve idari personelimiz kaldı. Program, saygı duruşu ve İsklal Marşının söylenmesinin ardından, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen konferans ve konserle devam e . BEÜ Devlet Konservatuarı Müdürü Yrd. Doç. Dr. İlker Kömürcü’nün verdiği “Atatürk ve Musiki” başlıklı konferans sonrasında, BEÜ Devlet Konservatuvarı Akademi Orkestrası Atatürk’ün sevdiği eserlerden oluşan bir dinle sundu. DÜŞ & NEFES H. Ulaş GÜDEK CAHİT’E*... *Cahit Sıtkı Tarancı'nın "ABBAS" şiirine cevabımdır. Uzak hayallere sövdüğüm tanıdık bir vakit Ansızın ruhuma çalındı sesin Cahit. Bîçare, Abbas diye seslenirken ölüme Raksa dursun isyordun karabeyaz ay göğünde. Bilir misin çınlar hâlâ kulaklarımda o içli fermanın Tam da ortasındayım başıma gelen hayan. Buruk bir bekleyiş bu ikimizinki de Ne çıkıp gelecek ilk sevgili, tutkuyla beklenen bir başkası ne de… Dinmez, dinmeyecek bu kalp ağrısı; Her nefes mutluluk için hiç söz vermedi ki bize inancımızın o kadim tanrısı. HUG / 26.10.2012 MADİBA’YA*… *Nelson Rolihlahla Mandela'nın siyah-beyaz ömrünün türküsüdür bu 47 kelime... Kelebeğin nefesince çiziliydi başta her şey: Sesin, bakışların, adımların ve ömrün bir de... Beyaz bir acı ısırırcasına sarınca enden taşan düşlerini Bürünüverdin baştan ayağa gölgesiz bir can misali ölümsüzlük harmanisini. Şimdi sana rengârenk düşler borçlu tüm dünya; Zira bin olmaz asla bir birleşrici o sonsuz nefes olmayınca. HUG / 10.12.2013 Türk Halk Müziği Öğrenci Korosuyla 2013’e Veda Yılbaşı etkinlikleri kapsamında, 26 Aralık 2013 tarihinde Merkez Spor Salonu’nda Türk Halk Müziği Öğrenci korosu konser verdi. Halk müziği konserine, BEÜ Rektör Yardımcısı Muhlis Bağdigen, akademik, idari personel, öğrenciler ve halk müziği severler kaldı. BEÜ Türk Halk Müziği Topluluğu Koro Şefi Öğrem Görevlisi Cem Dertsiz’in yöne ği konserde, koro üyeleri çeşitli yörelerin türkülerini seslendirdi. Konserde konuşan koro şefi Dertsiz, “Yoğun ders programlarına rağmen zaman ayırıp bizimle beraber olan öğrencilerimize ve bize müzik ziyafe sunan çok değerli saz üstadı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi. Konsere eşlik eden seyirciler, gönüllerince eğlendi. Benim Engelsiz Üniversitem Ulusal Makale Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu Hakan Kalyon Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen “Benim Engelsiz Üniversitem” konulu makale yarışmasının ödül töreni, 3 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Ödül töreni, Engelsiz BEÜ tanıtım filminin gösterimi ile başladı. Engelsiz BEÜ Koordinatörü Hakan Kalyon’un açılış konuşmasının ardından, yarışmada ödül alan öğrenciler sahneye davet edildi. Yarışmada birinciliği, “Değiş&Gel (Değiş Engel)” başlıklı makalesi ile TOBB Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğrencisi Ekin Su Sapmaz, ikinciliği “Üniversitelerde Normalleştirme ve İstihdamın Sağlanması İle Engelsiz Üniversite Oluşturulması” başlıkla makalesi ile Bülent Ecevit Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Zihin Engelliler Öğretmenliği Programı öğrencisi Selma Korkut, üçüncülüğü “Türkiye’de Engelli Öğrencilerin Sorunları ve Engelsiz Üniversitelerin Yapısı” başlıklı makalesi ile Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Programı öğrencisi Sevgili Özge Şentürk, mansiyon ödüllerini “Engellerden Gül Bahçesine” başlıklı makalesi ile Bülent Ecevit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi Ali Osman Şimşek ve “Engelimi Engellemeyen Üniversitem” başlıklı makalesi ile Kıymet Kocatürk ve jüri özel ödülünü “Engelli Üniversite Öğrencilerinin, Üniversitedeki Sosyal Aktivitelere Katılamamasına Sebep Olan Faktörler” başlıklı makalesi ile Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Afife Nur Karamercan kazandı. Birincilik ödülünü kazanan ve Erasmus Değişim Programı ile yurt dışında öğrenimine devam eden Ekin Su Sapmaz’ın, kendi sesi ve çizgileri ile hazırladığı kısa film, törene damgasını vurdu. Ekin Su Sapmaz, öğrenimine Engelsiz BEÜ, farkındalık oluşturmaya devam ediyor Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarafından farkındalık oluşturma ve birimi tanıtma faaliyetleri kapsamında, Denizcilik Fakültesi, Ereğli Eğitim Fakültesi ve Alaplı Meslek Yüksekokulu ziyaret edildi. Erasmus Değişim Programı ile Bürüksel’de devam ediyor. Ödül töreninde, Zonguldak-Bürüksel arasındaki engeli ise, kendi hazırladığı videosu ile aştı. BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, ödül töreninde yaptığı konuşmada, Bülent Ecevit Üniversitesinin engelleri kaldırmak adına Türkiye’de hep ilklere imza atan bir Üniversite olmak amacıyla çalıştığını vurguladı. Prof. Dr. Özer ayrıca, 2012-2013 Akademik Yılında Zonguldak’ta yaşayan ve engelleri nedeni ile Üniversite öğrenimi göremeyen bireylere yönelik gerçekleştirilen “Temsili Üniversite Eğitimi ve Mezuniyet Töreni” organizasyonunun bu yıl tüm Türkiye genelindeki engellilerin katılımı ile yapılacağını belirtti. Yarışmada ödül kazanan öğrencilerin tümüne tablet bilgisayar, plaket ve başarı belgeleri takdim edildi. Ayrıca birinciye 1.000 TL, ikinciye 750 TL, üçüncüye ise 500 TL para ödülü verildi. Engelsiz BEÜ birimi, çalışmalarını tüm yerleşkelerimizde sürdürüyor. Engelsiz BEÜ Koordinatörü Hakan Kalyon’un yaptığı sunumlar, öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi. Ziyaretler kapsamında ayrıca, Mühendislik Fakülte Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Ulubeyli ve Yapı İşleri Teknik Daire Başkanlığından Çiğdem Güler ta- rafından her üç kampüsümüzde erişilebilirlik açısından teknik inceleme ve tespit çalışması yapıldı. Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü, bu toplantıları önümüzdeki günlerde diğer kampüslerimizde de gerçekleştirmeye devam edecek. “Tüm Üniversiteler, Engelsiz BEÜ Projesini Örnek Almalı” Röportaj : Öğr. Gör. Sonay ÇALIŞOĞLU Afife Nur Karamercan Bülent Ecevit Üniversitesi Engelsiz BEÜ Koordinatörlüğü tarandan düzenlenen “Benim Engelsiz Üniversitem” adlı makale yarışmasında Özel Jüri Ödülü’nü alan Afife Nur Karamercan’la tanışma olanağına sahip oldum. Afife Nur’la gerçekleşrdiğimiz keyifli sohbete Abla Fatma Zehra Karamercan da kaldı. Güzel kız kardeşlerden Afife Nur 23, abla Fatma Zehra ise 24 yaşında. Daha hayatlarının başında pırıl pırıl iki genç kız Karamercan kardeşler. Çok küçük yaşlarda kas hastalığına yakalanana iki kardeş, hayatla mücadelelerini asla yirmemiş ve tutmayan ayaklarına, kalkamadıkları tekerlekli sandalyelerine rağmen her zaman daha iyisini hedeflemişler. Abla Fatma Zehra, Ankara Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu; çi ana dal yapan kardeşi Afife Nur ise Ankara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü son sınıf ve Halkla İlişkiler Bölümü ikinci sınıf öğrencisi… Koşullar ne olursa olsun azmetmenin ve inanmanın insanı başarıya götüreceğinin ispa olan iki kardeş, hayaa sergiledikleri bu duruşla herkese önemli bir hayat dersi veriyorlar. Zorlu hayat mücadelesinde anneleri Ayten Hanım da her an kızlarının yanında olmuş ve hayanı onlara adamış; engellerine rağmen hayata sımsıkı tutunan ve başarıyı yakalayan çocuklarına sımsıkı sarılmış, eğimlerine devam edebilmeleri için elinden geleni fazlasıyla yapmaya çalışmış. Hayatları boyunca yaşadıkları şehrin dışına çok az çıkan Karamercan kardeşler, kendileri için de çok anlamlı olan bir ödül töreni için Bülent Ecevit Üniversitesine geldikleri için çok mutlu olmuşlar. Konuşurken ikisinin de gözleri parıldıyor. Ortak dilekleri ise, Bülent Ecevit Üniversitesinin engellilere verdiği değeri ve “Engelsiz BEÜ” projesini ülkemizdeki tüm üniversitelerin örnek alması… Bir solukta okuyacağınız ve okurken de üzülüp kafa yorduğunuz şeylerden utanarak, hayata daha sıkı tutunacağınız bir hikâye Karamercan kardeşlerinki… Afife Nur, öncelikle seni tebrik ederim. Yazdığın makale Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Makale yazma fikri nasıl ortaya çık ve ödül alınca neler hissen? Bülent Ecevit Üniversitesinde böyle bir makale yarışması olacağını öğrendiğimde çok sevindim. Yarışmaya “Engelli Üniversite Öğrencilerinin, Üniversitedeki Sosyal Akvitelere Kalamamasına Sebep Olan Faktörler” başlıklı makalemle kaldım. Bunu hissederek yazdığım için de makalem Jüri Özel Ödülüne layık görüldü. Ödül töreni için Bülent Ecevit Üniversitesinde olmak beni çok mutlu e . Hayamız boyunca diğer insanlar gibi olamadık ve sosyal ortamlarda yer alamadık. Ben de makalemde yaşadığımız zorlukları anlam. Bana bu ödülü layık gören herkese çok teşekkür ediyorum. Zonguldak’a gelerek buradaki insanlarla tanışma rsa buldum. Engelsiz BEÜ Koordinatörü Hakan Kalyon’a da çok teşekkür ederim. ‘BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLERE DEĞER VERİYOR” Peki Zonguldak’ı nasıl buldun ve burada nasıl karşılandınız? Ödül töreni için Zonguldak’a gelirken çok heyecanlandım ve çok mutlu oldum. Bir taraan da içimde çok büyük bir korku oldu. Zonguldak’ın merdivenli bir şehir olduğunu duymuştuk. Merdivenler bizim korkulu rüyamız. Bülent Ecevit Üniversitesine geldiğimiz andan ibaren her şey çok güzel gi . Bazı alanlarda eksiklikleri var; her yerde engelli rampası yok; ancak çoğu üniversiteye göre engellilere çok daha fazla önem verdiği belli. Buraya gelmek, bizim için aynı zamanda tal de oldu. Çünkü bir engellinin tal yapması ve bir yere gitmesi çok zor. Yaşadığımız şehrin dışına çıkğımız da çok mutlu oluyoruz. Zonguldak’ı çok fazla gezip dolaşma olanağımız olmasa da bizleri çok güzel karşılayan Bülent Ecevit Üniversitesinde bulunmaktan mutluyuz. ‘ÜNİVERSİTE OKUMAYI HAYAL BİLE EDEMİYORDUK’ Çok başarılı bir eğim kariyeriniz var. Bize biraz bu zorlu eğim sürecinden bahseder misin? Benim babam Almanca öğretmeni olduğu için Almanya’da bulunma rsamız oldu. Almanya’da engellilere sağlanan olanaklar Türkiye’ye göre çok farklı. Ablamla ben Almanya’da engelli okuluna gi k. Almanya’da Engelli bireyler, sağlıklı insanlar gibi sosyal yaşamın içerisinde yer alabiliyor. Daha sonra babamın işi sebebiyle Ankara’ya döndük. Burada özel bir okul bizi kabul e . Annem ve babam bize çok büyük bir özveriyle yaklaş ve destek oldu. Özellikle annem hayanı bize adadı. İlkokulu ve liseyi aldığımız burslarla okuduk. Tabi burada öğretmenlerimizin de desteği inkâr edilemez. Biz üniversiteyi okumayı hayal bile edemiyorduk. Ancak ikimiz de çok büyük zorlukları aşarak bugün buralara geldik ve bunun için de çok mutluyuz. ‘ENGELLİLER GÜNÜ BİLE ENGELLİ BİREYLERİ ÖTEKİLEŞTİRİYOR’ Üniversiteyi kazandığında neler hissen; okula giğin ilk gün neler yaşadın? Üniversiteye gi ğim ilk gün, okuldaki engelli rampasının önü arabayla kapalmış. Bu tür zorluklar her zaman karşımıza çık. Türkiye’de insanların engellileri çok da umursayan bir bakış açısına sahip olduklarını söylemek zor; çünkü maalesef ülkemizde bunu oluşturacak yeterli eğim yok. Türkiye’de engellilerin en büyük engeli, engellilere engelli olduklarını hisse rmek bence… Haa ‘Engelliler Günü’ bile engelli bireyleri ötekileşriyor. İşte biz de okul hayamız boyunca buna benzer çok sayıda sıkın yaşadık. Arkadaşlarımız ders aralarında üni- Hayat mücadeleleriyle herkesi kendilerine hayran bırakan engelli Karamercan kardeşler, Kampüsün Sesi’ne konuştular Öğr. Gör. Sonay Çalışoğlu, Karamercan ailesiyle birlikte versite bahçesinde dolaşıp eğlenirken, biz her zaman sınıf içerisinde oturup beklemek zorunda kaldık. Tüm bu olumsuzluklar bir yana, üniversite mezunu olmak çok gurur verici; hele de bizim için. “ENGELSİZ BEÜ ÇALIŞMASI ÖRNEK ALINMALI” Afife Nur, okuduğun üniversitede engellilere sağlanan olanaklar nasıldı? Ankara Üniversitesi’nde engelliler pek düşünülmemiş. Ablam da ben de üniversitemizde hiçbir yere kolaylıkla ulaşamadık ve okuduğumuz süre içerisinde sıkınlar yaşadık. Engelli olmayan kişiler tabii ki empa kurarak, kendilerini engelli gibi düşünemezler; ancak engellileri ötekileşrmek de yapılabilecek en büyük hatalardan biri bence. En azından bizleri normal bireyler olarak görmeleri bile yeterli. Bazı üniversiteler engelliler için önemli projelere imza ayor; Bülent Ecevit Üniversitesi de bu üniversitelerin başında yer alıyor. Türkiye’deki tüm üniversitelerin Bülent Ecevit Üniversitesini bu anlamda örnek almasını isterim. Tüm üniversiteler “Engelsiz BEÜ” projesini örnek almalı. Sence Türkiye’de engellilere yönelik ishdam olanakları yeterli mi? Son yıllarda engelli ishdamına yönelik bazı sınavlar açıldı. Biz de bu sınavlara hazırlanıyoruz. Çünkü yaşamımızı sürdürebilmemiz için kendi ayaklarımızın üzerinde durmamız şart. Bunu da ancak bir işimiz olursa başarabiliriz. Herkes kendisini bir engelli adayı olarak görmeli. Engellilerin desteğe çok ihyacı var. Engelli aileleri maddi ve manevi olarak çok fazla sorunla mücadele etmek zorunda kalıyor. Onların sorunları bir nebze olsa da azallmalı. Maalesef Türkiye’de engellilere sağlanan olanaklar yetersiz. Engelli bireyler maddi ve manevi olarak zor şartlar alnda yaşamlarını devam e rmeye çalışıyor. “ENGELLİ OKULU PROJEMİZ İÇİN DESTEK İSTİYORUZ” Siz engelli bireyler olarak kuşkusuz engellilerin sorunlarını çok daha iyi biliyorsunuz. Engellilere yönelik projeleriniz var mı? Biz Almanya’da iyi bir okulda okuduk. Oradaki okulumuz çok donanımlı ve engelliler için tasarlanmış bir okuldu. Biz de buna benzer bir okulun projesini çizdik. Engelsiz vatandaş nasıl olunur? Bu okulda hepsi var. Proje şu an elimizde, şayet bize maddi destek sağlanırsa bu okulu hayata geçireceğiz. Birçok engellinin spor yapması gerekiyor. Ancak Türkiye’de buna olanak sağlayan imkânlar yok. Biz de bu sorunların büyük bir kısmını yaşıyoruz. İki kardeş bu sorunların olmadığı, engellilere özel bir okul tasarladık. Tasarladığımız bu okulda bunların hepsi mevcut. En büyük hayalimiz bu okulu hayata geçirmek; bunun için destek isyoruz. Üniversitemiz, Hedef 25 Çalıştayındaydı Hedef 25 Projesi ile Türkiye’deki 25 yaşına kadar olan genç nüfusun harekete geçirilmesi, kan bağışı konusunda bilinçlenmeleri, “gönüllü, düzenli ve bilinçli” kan bağışçısı olmalarının sağlanması ve onlarla bu bilincin gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor. Türkiye’deki 18-27 yaş grubu genç nesil nüfusun 15 Milyon olması nedeniyle ve bu genç nüfusun ileride erişkin nüfusu oluşturacağı düşünüldüğünde, gençleri hedef alacak çalışmalar önem kazanıyor. Gençleri bir araya geren bu programda, onlara kendi yaşamlarında kullanılabilecekleri bilgiler, toplumda kan bağışı bilincinin oluşturulması ve üniversitelerde kan bağışçısı kazanımı konularında donanım kazandırılıyor. Karşılıklı bu paylaşımla bir yandan sosyam sorumluluk bilincinin temelleri alırken, diğer yandan güvenli, sürekli ve karşılık beklemeyen kan bağışçılarına ulaşılmasında önemli bir yol kat ediliyor. Kan Bağışı Konusunda Farkındalık Yaraldı 2005-2006 yıllarında “Üniversiteliler Kan Bağışlıyor” adı ile başlayan kampanyalar 2007 yılından ibaren Hedef 25 adı alnda devam e . 2005 yılından bugüne kadar Hedef 25 Projesi kapsamında üniversite öğrencilerinin bir araya gerildiği eğim ve eşgüdüm toplanları planlandı. Toplanlarda üniversite gençliğinin kan bağışı konusunda bilgilendirilerek, düzenli kan bağışçısı olmaları konusunda move edilmeleri sağlanıyor. 2005 yılından bu yana her yıl Aralık ayında ülke genelindeki ortalama 70 üniversiteden 100 gönüllü öğrencinin kalımı ile Hedef 25 Çalıştayı gerçekleşriliyor. Çalıştaya 5 kalan öğrenciler, okullarına döndükten sonra bölgelerinde bulunan kan bağışı merkezi ile koordineli olarak yıl içinde minimum iki kez kan bağışı kampanyası organizasyonu düzenleyerek, kan bağışçısı kazanımı faaliyetlerine destek veriyorlar. Yine gönüllü öğrencilerin eğimlerini sürdükleri okullarında kan bağışçısı kazanımına yönelik düzenledikleri interakf eğimler, kan bağışı merkezi personeli tarandan veriliyor. Böylece üniversitelerde bulunan genç kitleye kan bağışı konusunda farkındalık yaralıyor. Hedef 25 Kupası, Bülent Ecevit Üniversitesinin Bu kapsamda bu yıl 8. düzenlenen Ulusal Hedef 25 Çalıştayı, 2-6 Aralık 2013 tarihleri arasında Kemer Majesty Mirage Park Resort Otel’de gerçekleşrildi. 46 üniversiteden 80 öğrencinin kalımıyla gerçekleşen ve üç gün süren çalıştayda, öğrencilere güvenli kan temini projesi, kanın yapısı ve görevleri, bağışlanan kanlara uygulanan işlemler ve testler, kampanya oluşturma yöntemi, Türk Kızılayı gençlik kolları, üniversite kulüpleri yapılanması ve kişisel gelişim ile ilgili eğimler verildi. 8. Hedef 25 Çalıştayı’na, 2011-2012 eğim öğrem yılı için Bülent Ecevit Üniversitesi genelinde planladıkları kan bağışı hedefini yüzde 178 olarak gerçekleşren ve 1. Hedef 25 Kupasını Bülent Ecevit Üniversitesi adına alan Arif Muştu ve Erdi Türk tekrar davet edildi ve geçmiş yıllarda edindikleri deneyimlerini, Hedef 25 Çalışmalarına yeni kalan öğrencilerle paylaşarak onlara liderlik e ler. BEÜ Kızılay Gençlik Topluluğu Kayseri’deydi Türk Kızılayı Gençlik Hizmetleri Müdürlüğü tarandan, 9 - 10 Kasım 2013 tarihleri arasında, Kayseri’de düzenlenen “Türk Kızılayı Gençlik Kolları ve Üni-Kulüpleri Yapılanması” adlı çalıştaya, Üniversitemiz öğrenci topluluklarından BEÜ Kızılay Gençlik Topluluğu temsil- cileri de kaldı. Gençlik kollarına ve üni-kulüplerine yönelik eğimlerin düzenlendiği çalıştayda, BEÜ Kızılay Gençlik Topluluğu, geçen yıl Üniversitemizin ev sahipliğinde gerçekleşen ‘Genç Kızılay’ projesini tanı. 25 kalımcının yer aldığı çalıştayda, Üniversitemizin yanı sıra, Düzce, ODTÜ, Karabük ve Balıkesir üniversiteleri de temsil edildi. Sunumların ardından proje grupları belirlenerek, yeni projeler oluşturuldu. Toplannın ikinci gününde ise, proje grupları, yazdıkları projelerin sunumlarını gerçekleşrdiler. Sakine - Şevki Yurtbay Araştırma Merkezi Binası Basına Tanıtıldı Üniversitemiz Çaycuma Yerleşkesi içerisinde bulunan Sakine- Şevki Yurtbay Araşrma Merkezi Binası, 07.11.2013 tarihinde düzenlenen toplan ile basın mensuplarına tanıldı. Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği tanıma, Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’in yanı sıra, Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen ve Hayırsever iş adamları Zeki Yurtbay ve Ömer Yurtbay kaldı. Tanımda ilk olarak Çaycuma Meslek Yüksekokul Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hikmet Yazıcı binanın fiziki imkânları hakkında bilgiler verdi. Yrd. Doç. Dr. Yazıcı; “Yurtbay Seramik A.Ş. tarandan yapımı tamamlanan Sakine- Şevki Yurtbay Araşrma Merkezi Binası dört kaan oluşuyor ve yaklaşık 4.000 metrekare kapalı alana sahip. Binada 10 derslik, 14 ofis, 4 gıda laboratuvarının yanında bilgisayar ve dil laboratuvarları bulunuyor.” şeklinde konuştu. Basın mensuplarının ve tanıma kalan davetlilerin ayrı ayrı inceleme şansı buldukları Sakine- Şevki Yurtbay Araşrma Merkezi Binasının derslikleri ve laboratuvarları, konforlu ve ferah dizaynı ile beğeni topladı. BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ve Yurtbay Seramik A.Ş. Yönem Kurulu Başkanı Sayın Zeki Yurtbay, tanım esnasında basın mensupları ile görüşlerini paylaşlar. Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversitemizin büyüme ve imkânlarını genişletme yolunda ağı adımların meyvelerini toplamaya başlamaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, şöyle konuştu: “Bülent Ecevit Üniversitesi tüm yerleşkelerinde, mensuplarının yaşam kalitesini yükseltmek adına önemli adımlar ayor. Alan bu adımlar kısa, orta ve uzun vadede kendisini artan bir hızla hisse rmeye başlayacak. Üniversitemizin yarınını bugünden planlama vizyonumuza verilen destek, kurumumuza duyulan güvenin en önemli göstergesidir. Bugün sizlere tanıtmaktan büyük mutluluk duyduğumuz Araşrma Merkezi binamız için, bundan bir ay önce Yurtbay Seramik A.Ş. Yönem Kurulu Başkanı Sayın Zeki Yurtbay ile bir proto- kol değişikliğine imza atmış ve binada Gıda Mühendisliği Programında Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğiminin yanı sıra, diğer eğim öğrem ve araşrma faaliyetlerinin yürütülmesine olanak sağlayan bir değişiklik yapmışk. Çaycuma yerleşkemiz, Üniversitemizin en hızlı büyüyen yerleşkelerinden biri olmakla yenmeyen bir karakter sergiliyor. Bu karakter, Sayın Zeki Yurtbay gibi hayırseverlerin büyük fedakârlıkları ile daha da güçleniyor. Ben bu vesile ile Sayın Zeki Yurtbay’ın şahsında tüm Yurtbay ailesine, Üniversitemiz ve şahsım adına teşekkürlerimi ifade etmek isyorum. Sayın Yurtbay ile birlikte, bu güzel eserin ortaya çıkmasındaki katkılarından ötürü Çaycuma Kaymakamımız Sayın Hasan Yaman’a ve binanın altyapı işlerinin yapımını üstlenen Çaycuma Belediye Başkanımız Sayın Mithat Gülşen’e teşekkür ediyor, Sakine- Şevki Yurtbay Araşrma Merkezi Binasının Üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum.” Rektör Özer, yoğun bir ilgi ve kalımla tanımı takip eden basın mensuplarına teşekkür ederek, Çaycuma Belediyesi’nin yaklaşık bir ay gibi kısa bir sürede binanın alt yapı işlerini tamamlamasın ardından, açılış töreninde tekrar bir araya gelmeyi temenni e ğini belir . Üniversitenin ve özellikle Çaycuma yerleşkesinin kendileri için öneminden bahseden Zeki Yurtbay ise konuşmasında şu görüşlere yer verdi: “Bülent Ecevit Üni- versitesi şehrimiz ve bölgemizin geleceğine ışık tutan bir yükseköğrem kurumu haline geldi. Bizler bu gelişmeleri takip etmekle yenmeyip, bu büyüme ve ilerleme azminin ortaklarından olmayı tercih ediyoruz. Üniversitemizin Rektörü Sayın Prof. Dr. Mahmut Özer’i Üniversitenin başarılarından ötürü tebrik ediyorum. Ayrıca bizlere bu başarılara ortak olma rsa verdiği için de şahsım ve ailem adına teşekkür ediyorum. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Üniversitemizin atacağı adımlarda elimizden gelen desteği sürdüreceğiz. Ortaya çıkan bu esere bizlerin dışında katkı sunan Çaycuma Kaymakamımız Sayın Hasan Yaman’a ve Çaycuma Belediye Başkanımız Sayın Mithat Gülşen’e de teşekkürlerimi ifade etmek isyorum.” Tanımın ardından davetliler ve basın mensupları yemekte bir araya geldiler. Burada birer açıklama yapan Yaman ve Gülşen, Çaycuma ilçesi ve Zonguldak için büyük bir önem taşıyan bu gelişmeden duydukları memnuniye ifade e ler. Basın mensuplarının sorularını cevaplayan Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, şunları söyledi: “Bugün Üniversitemiz ve Çaycuma için önemli bir etkinlikte bulunmaktan büyük mutluluk duydum. Bülent Ecevit Üniversitesi ilçemizin ve bölgemizin gurur kaynağı durumunda olan bir kurum. Üniversitemizde birbiri ardına yaşanan sevindirici gelişmeleri büyük bir sevinçle öğreniyoruz. Bu gelişmelerden bir tanesi de bugün bizlere tanılan Sakine Şevki Yurtbay Araşrma Merkezi Binasının tamamlanması oldu. Öyle inanıyorum ki Üniversitemiz gelişme ve büyüme noktasındaki kararlılığını bu şeklide sürdürdükçe, hayırseverlerin katkıları da o nispee yükselecekr. İlçemiz adına bu desteklerden büyük memnuniyet duyuyor ve bu süreçte Kaymakamlık olarak elimizden gelen desteği vermek isyoruz. Ben özellikle Üniversitemizin yakalamış olduğu kararlı büyüme ivmesi için Prof. Dr. Mahmut Özer’e teşekkürlerimi ileyorum. Yurtbay Seramik A.Ş. Yönem Kurulu Başkanı Sayın Zeki Yurtbay ise Çaycuma yerleşkesindeki büyümenin en önemli destekçisi durumunda. Kendilerine de yapkları katkılar ve bugün tanımı yapılan bu eser için teşekkür ediyorum Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen de Çaycuma ve tüm Zonguldak adına sevindirici bir gelişmenin daha tanığı olmaktan ötürü yaşadığı mutluluğa vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öznesi Üniversite olan başarı ve övünç dolu bir başka haberi daha almaktan son derece mutluluk duyuyorum. İlçemiz, Üniversitemizin burada ağı adımlarla geleceğe daha güvenle ve umutla bakıyor. Zonguldak merkezinde ve ilçelerinde Üniversitenin hiçbir birimini ihmal etmeden sürdürdüğü büyüme ve gelişme çizgisi, hepimiz için umut ve mutluluk kaynağı oluyor. Bizler de Belediye olarak bu gelişmelere katkı sunmamız gerekğinde, taleplere cevap vermek için gerekli çalışmalara vakit kaybetmeden girişiyoruz. Üniversitemizden güzel ve sevindirici haberleri almaya devam etmek dileğiyle, bu eseri tamamlayarak ilçemize ve Üniversitemize kazandıran hayırsever iş adamı Zeki Yurtbay başta olmak üzere tüm Yurtbay ailesine teşekkürlerimi ileyorum. Üniversitemizin yürüüğü başarılı çalışmalar ve özellikle ilçemizde gerek fiziki imkânlar, gerekse öğrenci sayılarında yaşan önemli gelişmelerden ötürü Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’e teşekkür borçlu olduğumuzu ifade etmek isyorum.” Tanıma Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer ile birlikte Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, Belediye Başkanı Mithat Gülşen ve hayırsever iş adamı Zeki Yurtbay da kaldı. Üniversİtemizden Büyük Fedakârlık Örneğİ: 9267 Ünİte Kan Bağışı Şubesi ile birlikte Üniversitemiz, Türk Kızılayı Genel Başkanlığı ve Zonguldak Türk Kızılayı yürüüğü kan bağışı kampanyaları ile adından söz ermeye devam ediyor. Üniversitemiz öğrenci ve çalışanları 2012 yılında bir günde ve tek noktadan yaptıkları 705 ünite kan bağışı ile Türkiye rekoru kırdıktan sonra, bu yıl Mart ayında “Kampüs’ün Kanında Hayat Var” isimli kampanya ile bir günde 1267 ünite kan bağışı yaparak kendisine ait olan rekoru geliştirmişti. Rekorun ardından kan bağışı kampanyalarına ara vermeden devam edilerek, Ekim ve Aralık aylarında toplam 1293 ünite kan bağışı daha yapıldı. Üniversitemizin çeşitli kampüslerinde Türk Kızılayı Zonguldak Kan Bağış Merkezi ekipleri tarafından toplanan kanlarla her geçen gün önemi artan kan bağışı konusunda ulusal bir farkındalık yaratmak istediklerini belirten öğrencilerimiz, kan kampanyalarına desteklerinin devam edeceğini ifade ettiler. Son üç yılda BEÜ öğrenci ve personelinin yaptığı kan bağışının 9267’ye ulaştığını ifade eden Zonguldak Kızılay Kan Bağış Merkezi Müdürü Dr. Ömer Selim Alan, konu ile ilgili olarak şunları söyledi: “Ülkemizde ve Zonguldak’ta kana olan ihtiyaç hızla artıyor. Acil ve hayati bir ihtiyaç olan kanın bir gün bize ya da sevdiklerimize de lazım olabileceğini aklımızdan çıkarmadan bu konuda hassasiyet göstermemiz gerekiyor. Bizler de bu konuda vatandaşları daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. Bülent Ecevit Üniversitesi öğrenci ve çalışanları kan bağışı noktasında çok büyük bir duyarlılık ve fedakârlık örneği ser- giliyorlar. Son üç yıl içerisinde Bülent Ecevit Üniversitesinin yaptığı bağışlar toplam 9267 üniteye ulaştı. Kan bağışında ulaşılan bu sayı hakikaten olağanüstü bir fedakârlığın göstergesi. İki yıl üst üste Türkiye rekorları kıran ve yılın her dönemi bizlere kapılarını açan Bülent Ecevit Üniversitesine başta Sayın Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer olmak üzere şükranlarımızı sunuyor, desteklerinin devamını diliyoruz.” Konu ile ilgili olarak bir açıklama yapan BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, toplumun tamamını ilgilendiren bu önemli konu ile ilgili olarak yeni çalışmalar planladıklarının müjdesini vererek şunları söyledi: “Üniversitemiz eğitim öğretim, araştırma ve topluma hizmet çalışmalarının yanında büyük bir önem atfettiğimiz sosyal sorumluluk projeleri ile ulusal anlamda örnek gösterilen bir yükseköğretim kurumu kimliği kazanmaktadır. Bu durumu Zonguldak ve Üniversitemiz için bir iftihar kaynağı olarak görüyor ve önümüzdeki dönemde yapacağımız yeni çalışmaları şimdiden planlıyoruz. Sosyal sorumluk projeleri içerisinde son derece hayati bir konu olan kan bağışına büyük önem vermekteyiz. Yıl içerisinde belirli dönemlerde büyük çaplı kampanyalar düzenleyerek rekorlar kırılırken, diğer yandan kan bağışını tüm birimlerimizde yıl boyu devam eden bir iyilik hareketine dönüştürme faaliyetlerimiz sürüyor. Çalışmalarımızda büyük bir istek ve duyarlılıkla bu kampanyalara sahip çıkan tüm akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimize şahsım ve Üniversitemiz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Elde edilen başarılarda birlikte olduğumuz Türk Kızılayı Genel Başkanlığına, Zonguldak Türk Kızılayı Şubesine ve Zonguldak Kan Bağış Merkezine ayrıca teşekkür ediyor, daha büyük başarılara beraberce ulaşmayı temenni ediyorum.” Öğrencilerimize bir hizmet daha Öğrenci merkezli bir üniversite olma ilkesinden hareket eden Üniversitemiz, öğrencilerimizin bilimsel ve akademik başarılarının yanı sıra, kültürel ve sporf yönlerden gelişmelerine de büyük önem veriyor. Bu doğrultuda, Bülent Ecevit Üniversitesinde son yıllarda öğrenci merkezli pek çok çalışma ve yeniliğe imza almaya devam ediliyor. Bu gelişmelerden bir yenisi, Merkez Kampüs Spor Salonunda bulunan BEÜ Fitness Salonunun, 12 Kasım 2013 tarihinden ibaren haa içi her gün 09.00 -17.30 saatleri arasında öğrencilerimize ücretsiz olarak hizmet vermesi oldu. Bu hizmeen yararlanmak isteyen öğrencilerin Spor Salonunda kayıt masasına isim yazdırmaları yeterli oluyor. Salon ayrıca 17.30-23.00 saatleri arasında akademik ve idari personelimize hizmet vermeye devam ediyor. Ahmet Ümit sevgisi salona sığmadı Ünlü yazar Ahmet Ümit, Üniversitemizin konuğu olarak 23 Aralık 2013 tarihinde Zonguldak’a geldi. İlk olarak BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’i makamında ziyaret eden ünlü yazar, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda düzenlenen söyleşi ve imza gününde öğrencilerle buluştu.Ahmet Ümit, kalabalık izleyici kitlesi karşısında duyduğu mutluluğu şu sözlerle ifade e: “Zonguldak gerçekten farklı bir şehir. Ben bu şehre her geldiğimde bitmeyen bu güzel enerji beni etkiliyor.” Ahmet Ümit söyleşine, “Sizlere anlatacak bir hikâyem var. Onu mu anlatayım yoksa sorularınızı mı cevaplıyım?” sorusu ile başladı. İzleyiciler tercihlerini hikâyeden yana kullanınca Ahmet Ümit, dünyanın yedi farklı kıtasında yaşayan yedi farklı adamın aynı gece gördüğü bir rüyayı konu alan hikâyesini kendi üslubuyla anla. Hikâyenin edebi bir anlaya dönüşmesi için neler yapılması gerekğini anlam tarzında yarağı nüanslarla izleyiciye yansıtan Ümit, salondakilere keyifli anlar yaşa. İzleyicilerin kitaplarında yarağı olay ve karakterler hakkındaki sorularını da yanıtlayan Ümit, söyleşinin arsından kitaplarını imzaladı. Ahmet Ümit: “Tüm dünya edebiyatından besleniyorum” Ahmet Ümit ile BEÜ Zonguldak Meslek Yüksekokulu Radyo ve Televizyon Programcılığı öğrencisi Buse Avcı bir röportaj yap. İşte, öğrencimizin sorularını içtenlikle yanıtlayan Ahmet Ümit’in söyledikleri… ''İSMİNİN KAYBOLMASINA RAZI OLMAZDIM'' Son romanınız olan Sultanı Öldürmek’i, 1978’de öldürülen edebiyat öğretmeninize adamışsınız. Hocanızdan çok etkilendiğiniz için mi, yoksa sizin üzerinizdeki emeği için mi adadınız ? Mehmet Savaş İslam, belir ğim gibi bizim edebiyat hocamızdı, kompozisyon dersimize de giriyordu aynı zamanda. Yazdığım kompozisyonlarda bana yüksek notlar verirdi. Hocamı iyi, esmer bir insan olarak harlıyorum. Bir gün öldürdüler onu. Kötü bir insan değildi, kimseye her hangi bir zararı olmasının imkânı yoktu. Bir düşünceye inanıyordu sadece. Ben bu insanın isminin kaybolmasına razı olamazdım. Bir bakıma bugünlerin altyapısını o hazırladı, bir vefa borcum vardı. O kadar çok öğretmen öldürüldü ki, hepsi birer sayı olarak algılanıyor şimdi. Onlar birer sayı değil, insandı. Bunu harlatmak amacım. Kitaplarınızın beyazperdeye uyarlanması ne hisseriyor? Güzel bir duygu. Yani bir başka sanat alanının, sinemanın edebiyaan yararlanması ve benim romanımın başka bir sanat alanında ürüne neden olması çok sevindirici bir şey. Burada önemli olan, filmin romana uygun olup olmadığıdır. Filmde kitaptakileri aramak uygun değil. Filmi değerlendirirken de insanlar sinema ölçütlerine göre değerlendirmeliler, kitaba göre değil. Genellikle okur romanını daha çok beğendiğini dile geriyor. Aslında bu doğru bir yaklaşım değil. Film nasıl çekildi, karakterler buna uygun mu? Konunun daha çok bu kısımlarıyla ilgilenilmesi gerekğini düşünüyorum. Kitaplarınızdan Bab-ı Esrar'ı çok beğendiğimi dile gererek, bu kitabı hangi duygular içerisinde yazdığınızı sormak isyorum? Aslında başta bir duygum yoktu. Duygudan çok, düşüncem vardı. Mevlana düşüncesini anlatmak, özellikle yazarken oluşan duygular enteresan oldu. Bu kitabı yazarken çok farklı duygulara gi m, çok farklı dünyalara adım am. Bir nevi ruh göçü yaşadım da diyebilirim. Hayal ederek yazdım ve çok da güzel oldu. Birçok insan sizin kitaplarınızdan besleniyor Peki siz kimden besleniyorsunuz? Tüm dünya edebiyandan beslendiğimi söyleyebilirim. Hem Türk yazarlar hem yabancı yazarlar, özellikle klasikler beni çok etkiliyor. Orhan Kemal, Saik Faik Abasıyanık, Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşat Nuri Güntekin, Nazım Hikmet, Edip Cansever, Cemal Süreyya gibi edebiyat sanatçılarından etkilendiğimi söyleyebilirim. ''MASAL MASAL İÇİNDE'' En çok beğenerek yazdığınız kitap hangisi? En çok beğendiğim kitabım ''Masal Masal İçinde'' oldu. Annemden dinlediğim masallardan oluştuğu için o kitabın bendeki yeri ayrı. Aslında bütün kitaplarımı yazarken zevk aldığımı söyleyebilirim; aksi takdirde zevk almadığım bir kitaba devam etmem. Yakın tarihi anlatan siyasi bir roman yazmayı düşünür müsünüz,? Benim bütün romanlarım bana göre siyasi roman niteliğindedir. Ama soruyu şöyle sorsaydınız ‘kendi hayamdan yola çıkarak Türkiye'deki solculuğu anlatmak’ deseydiniz, evet böyle bir roman aklımda var. Çünkü gençlerin o dönemleri doğru bilmesini isyorum. Ve o dönemde yaşamış biri olarak, bu kitabın gençlerimize kılavuz niteliğinde olacağını düşünüyorum . Buse Avcı Ahmet Ümit BEÜ ve Manas Üniversitesinden Değişim Anlaşması Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ve Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sebaha n Balcı, Mevlana Değişim Programı protokolüne imza alar. İmzalanan protokolde, iki üniversitenin tüm bölüm ve programlarında öğrenci ve öğrem elemanı değişimi öngörülüyor. Üniversitemiz adına Prof. Dr. Mahmut Özer, Kırgızistan - Türkiye Manas Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Sebaha n Balcı ve Rektör Vekili Prof. Dr. Asılbek Kulmırzayev’in kaldığı törende imzalanan protokol, kurumlar arası yeni iş birlikleri için zemin hazırlayacak. Kırgızistan’ın başken Bişkek’te gerçekleşen imza töreninde konu ile ilgili bir açıklama yapan Prof. Dr. Mahmut Özer şu görüşleri dile gerdi: “Üniversitemizin uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda gerek Avrupa’da gerekse soydaşlarımızın yaşadığı tüm coğrafyalarda gerçekleşrilebilecek iş birliklerine büyük önem vermekteyiz. Burada alan imzalarla Üniversitemiz ile Kırgızistan – Türkiye Manas Üniversitesi arasında öğrenci ve öğrem elemanı değişimini gerçekleşrebilmenin zeminini oluşturmuş bulunmaktayız. Öğrencilerimiz ve akademisyenlerimiz bu anlaşma doğrultusunda kişisel ve akademik gelişimlerine katkı yapmak üzere Kırgızistan – Türkiye Manas Üniversitesinde çalışmalar yürütebilecekleri gibi, aynı şekilde Manas Üniversitesinin öğrenci ve öğrem elemanları Üniversitemizde öğrenim görebilecek ya da çalışmalar yapabilecekler. İki üniversite arasında imzalanan protokolün ötesinde, menler üstü bir iş birliğimiz olacağına inanıyor, burada alan imzaların üniversitelerimize ve ülkelerimize hayırlı olması diliyorum.” Törende ev sahibi Üniversite adına açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Sebaha n Balcı ise yapılan anlaşmadan duyduğu mutluluğu şu sözlerle ifade e : “Üniversitemiz adına Türkiye’nin en hızlı büyüyen üniversitelerinin başında gelen Bülent Ecevit Üniversitesi ile karşılıklı iş birliklerimizi arrıcı bir protokole imza atmaktan büyük memnuniyet duymaktayım. İmzalanan protokol ile sağlanacak imkânlardan faydalanacak öğrenci ve öğrem elemanlarının bu iş birliğini kurumları ve kendileri adına bir rsata dönüştürerek, önemli çalışmalara imza atacaklarını ümit ediyorum.” FİKİRLERİNİZ BİZİM İÇİN DEĞERLİ Prof. Dr. Asılbek Kulmırzaye Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversitemizin tüm personeline, e-posta yoluyla, “Fikirleriniz Bizim İçin Değerli” başlıklı bir mesaj gönderdi. Bu sayede, Üniversite çalışanlarının düşünce, öneri ve katkılarının Prof. Dr. Mahmut Özer’e doğrudan ulaşrılması hedeflendi. Konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Mahmut Özer’in açıklaması BEÜ’nün web sitesinde şöyle yer aldı: Bülent Ecevit Üniversitesinin Çok Değerli Mensubu, Ortak aklı önceleyen bir anlayış ve “Birlikte Başaracağız” sloganıyla yola çıkğımız günden ibaren Üniversitemizde yaşanan gelişmelere birlikte tanıklık etmekteyiz. Kalımcılık odaklı projelerle gelişen ve büyüyen Bülent Ecevit Üniversitesi ailesinin akademik ve sosyal olanaklarının gelişrilmesine yönelik çalışmaları değişik vesilelerle sizlerle paylaşma imkânını bulduk. Elbee her türlü gelişme ve yenileşme, daha iyiye ulaşma sürecinde alacak bir sonraki adımın öncülü durumundadır. Bu bağlamda, Üniversitemizin eğim, araşrma ve topluma hizmet uygulamalarının sürdürüldüğü 11 ayrı yerleşkesini kuşatan gelişmelerin eksik kalan yönlerinin yine v, Prof. Dr. Sebaha n Balcı ve Prof. Dr. Mahmut Özer sizlerin görüşleri ile en sağlıklı ve kapsamlı bir biçimde tespit edilebileceğine inanıyoruz. Bu düşünce doğrultusunda, yerleşkelerinizde eksikliğini hisseğiniz hususları ve bu konulardaki düşünce, öneri ve katkılarınızı beklemekteyiz. Bu kapsamda, öncelikli olarak gördüğünüz üç hususu paylaşmanız, çalışmalarımız için yol gösterici olacakr. Değerli katkılarınız için şimdiden teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Prof. Dr. Mahmut ÖZER Prof. Dr. Mahmut Özer YÖK Başkanından “Akademik Özgürlük Bildirisi” Yüksek Öğrem Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çensaya, YÖK’ün kuruluş yıldönümü nedeniyle “Akademik Özgürlük” konulu bir bildiri yayımladı. İşte Çensaya imzalı o bildiri… 1. Üniversiteler hiçbir baskı ve engelleme söz konusu olmaksızın, tüm fikirlerin, muhtelif hakikat iddialarının, sosyal ve siyasi problemlerin özgür ve medeni bir şekilde tarşıldığı, karmaşık sorunların açık bir biçimde ifade edildiği ortamlardır. 2. Akademik özgürlük her şeyden önce, araşrma özgürlüğünü ve bu çerçevede temel bilgi yöntemlerini serbestçe kullanma hürriyeni, araşrma için gerekli araçlara ve koşullara sahip olma hakkını ve bilimsel üretme, bilgilendirme, öğrenme ve yayma hakkını içerir. 3. Öğrem elemanları hiçbir baskıya maruz kalmaksızın ve engellenmeksizin akademik özgürlükten azami ölçüde yararlanma, kendi tercih ve ilgileri doğrultusunda araşrma ve inceleme yapma ve bunu öğretme hakkına sahiprler. 4. Kuşkusuz öğrem elemanlarının sahip oldukları bu öğrem özgürlüğü, öğrencilerin öğrenme özgürlüğünü kısıtlayan bir biçimde kullanılmamalı; öğrem elemanları, öğrem ve araşrma süreçlerinde dogmak olmaktan kaçınarak öğrencilerin farklı düşünme ve bunu ifade etme haklarına saygı duymalıdır. 5. Bu bağlamda öğrem elemanları, öğrencileri yeni tanışkları fikirleri bütün unsurları ile birlikte değerlendirmeye ve anlamaya, kalmadıkları düşüncelere karşı hoşgörülü olmaya ve farklı şekillerde düşünmeye teşvik etmeli, öğrencileri kendi görüşlerini delillere dayanarak oluşturmaları noktasında cesaretlendirmeleri ve bunları Prof. Dr. Gökhan Çensaya özgürce ifade etmelerine imkân tanımalı, öğrencilerin ifade özgürlüğüne saygı duymalıdırlar. 6. Üniversite yerleşkeleri öğrencilerin kendi görüşlerini rahatlıkla ifade edebilecekleri güvenli ortamlar olmalıdır. Entelektüel çeşitliliğin ve düşünsel çoğulluğun baskılanması; öğrem/öğrenim süreçlerinin verimliliğini azaltacak, öğrencilerin öğrenme özgürlüğünü kısıtlayacak, eleşrel ve derinlikli düşüncenin oluşum imkânlarını zora sokacakr. 7. Eleşrel düşünce ancak farklı görüşlerin bir arada rahatça ifade edilebildiği kampuslarda gelişir. Öğrenciler kendi görüş, duruş, tavır ve farklılıklarından dolayı öğrem elemanları ya da diğer öğrenciler tarandan hiçbir biçimde engellenmeyeceklerini, hor görülmeyeceklerini ve yaalanmayacaklarını hissetmelidirler. Hiçbir öğrenci dünya görüşünden dolayı ayrımcılığa tabi tutulamaz. Öğrencilerin herhangi bir ders bağlamındaki akademik ölçme ve değerlendirilmeleri, sadece dersin konusu ve içeriğine yönelik olmalıdır. Adil olmayan yolla değerlendirildiğine kanaat geren öğrencilerin buna iraz etme hakkı vardır. 8. Akademik özgürlük, üniversite ortamındaki herkesi kapsar. Öğrem elemanları ve öğrenciler gibi, üniversiteye davet edilen misafirler de ifade özgürlüğüne sahiprler. Akademik, kültürel ve sporf amaçlarla gerçekleşrilen etkinliklerde üniversitelerin konuğu olarak bulunan bireyler üniversite ortamına uygun bir biçimde karşılanmalı, siyasal görüşleri ya da kimlikleri dolayısıyla ifade özgürlüğünden yoksun bırakılmamalı, öğrem elemanları ya da öğrenci grupları tarandan görüş farklılıkları gerekçe gösterilerek engellenmemelidirler. İfade özgürlüğü karşıt görüşteki insanlar için de geçerlidir. Karşıt görüştekiler davetli kişinin kendisini ifade etme ve başkalarının onu dinleme hakkını ihlal etmedikleri sürece görüşlerini farklı şekillerde ifade edebilirler. 9. Öğrenciler de öğrem elemanları da doğru bulmadıkları ve onaylamadıkları konularda şiddete başvurmaksızın eleşrme ve protesto hakkına sahiprler. Ancak bu hak, akademik etkinliklerin işleyişini ve üniversite düzenini sekteye uğratamaz. Öğrencilerin öğrenme, öğrem elemanlarının öğretme ve üniversite ortamında bir düşüncenin dile gerilebilme özgürlüğünü kısıtlayan her türlü eylem, işgal ve protesto; akademik özgürlüklerinin ihlalidir. İfade özgürlüğü çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği ve demokrak toplumun olmazsa olmaz koşuludur; ancak mutlak değildir. Bireysel hak ve özgürlükleri hiçe sayan, hakaret, iira, aşağılama, taciz ifadeleri içeren, ayaklanmaya çağıran ve farklılıklardan dolayı açıkça zarar verme niyeyle kişileri ve grupları hedef gösteren her türlü söylem ifade özgürlüğü ile asla bağdaşamaz. BEÜ’den Uluslararası Açılımlar Üniversitemiz, BAS Institute of Management ve Business Academy Smilevski’nin işbirliği ile ortaklaşa düzenlenen ve teması “Contribution of Human Resources and Organizational Change to Sustainable Company Competitiveness” olan Second International Science Conference on Contemporary Management Challenges and The Organizational Sciences, 1-3 Kasım 2013 tarihleri arasında Makedonya’nın Bitola (Manastır) şehrinde gerçekleştirildi. Türkiye, Makedonya, Slovenya, BosnaHersek, İsviçre, Kosova, Sirbistan, Arnavutluk ve Hırvatistan’dan 150 katılımcının yer aldığı ve 120 bildirinin sunulduğu konferans, altı oturumda yönetildi. Oturumlar, insan kaynaklarının sistematik işleyişi, insan kaynaklarının kurumsal özellikleri, innovasyon, girişimcilik ve örgütsel değişimler, rekabette tamamlayıcı iç faktörler, rekabette dış faktörler ve örgütsel bilim- lerle ilişkili diğer konularda gerçekleştirildi. Üniversitemizi temsilen BEÜ Rektör Yardımcısı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) öğretim üyesi, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve Program Kurulu Üyesi olarak da İİBF Dekanı Prof. Dr. Hasan Vergil, öğretim üyeleri Doç. Dr. Ahmet Ferda Çakmak ve Doç. Dr. Şermin Şenturan temsil etti. Üniversitemizden de çalışmaların yer aldığı konferansın açılış konuşmasını, Bülent Ecevit Üniversitesi adına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen yaptı. Bağdigen ayrıca konferans hakkında Üsküp Türk Radyosuna demeç verdi. Prof. Dr. Bağdigen, Prof. Dr. Vergil, Yrd. Doç. Dr. Çakmak ve Doç. Dr. Şenturan konferansın sosyal programı kapsamında, Şehir Müzesi olarak bilinen ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik Askerî Rüştiyesindeki öğrenimini tamamladıktan sonra devam ettiği Manastır Askerî İdadisi binasını da ziyaret ettiler. Prof. Dr. Muhlis Bağdigen Doç. Dr. Şermin Şenturan, Doç. Dr. Ahmet Ferda Çakmak ve Prof. Dr. Hasan Vergil MEVLANA’NIN EHLİBEYT’E BAKIŞI Ünlü Yazar ve Senarist Ahmet Turgut BEÜ öğrencileriyle bir araya geldi. Ünlü Yazar ve Senarist Ahmet Turgut, 4 Aralık 2013’te, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda “Vuslan 740. Yıl Dönümü Etkinlikleri” kapsamında“Mevlana’nın Ehlibeyt’e Bakışı ”adlı söyleşide öğrencilerimizle buluştu. Söyleşide ağırlıklı olarak tarihsel süreçte ehlibeyt ile ilgili anlalanların doğru olup olmadığını ele alan ünlü yazar Ahmet Turgut, tasavvufi konularda da bilgi verdi. Kerbela olayıyla ilgili konuşan ünlü yazar Turgut şunları söyledi: “Kerbela’ya en kaba bakğımız zamanda dahi oteritenin dayatmalarını görürüz. O gün oterite Yezid’di. Meşru olmasa da otoriteydi ve gücünü daya. Kur’an-ı Kerim’i harlayalım: Otorite kendi devamını ister ve bu devamlılığı sağlamak için rol modelleri budar. Mesela, Nene Hatun bir rol modeldir; işgale karşı direnen Türk kadını profilidir. Bugün bu figüre ihyacımız yok; ama bir gün ülkede ecnebi bayraklar dalgalanırsa Nene Hatun’un rol modelliğine ihyaç duyarız. Ben işgal kuvvetleri komutanı olsam, Nene Hatun’un N’sini yasaklar, diğer N’sini de ayıplarım. Otoritenin illa Yezid olmasına gerek yok, Hüseyin’i sevse bile diğerlerine rol model olacağı için istemez. O yüzden, ikdara yürüyene kadar herkes Ehl-i Beyt taraarıdır. İkdara sahip olduktan sonra onları unuurmanın yoluna bakar. Dinamizm üzerinde yürümek isteyen, Ehl-i Beyt’e yönelir. Kurumsallaşmadan yana olansa, Muavive’ye yönelir. Bu yüzden Kerbela hadisesi, bu topraklarda dönem dönem yükselir, dönem dönem unutulur, konuşulmaz. Bu mezheple ilgili bir durum değildir.” Konferansın ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan Ahmet Turgut’a Üniversitemizin teşekkür plakeni, BEÜ Basın Yayın ve Halka İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer takdim e . Yoğun ilgi gören söyleşinin ardından kitaplarını imzalayan Turgut, öğrencilerle günün anısına fotoğraf çekrdi. Ahmet Turgut Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan anlattı: “MEVLANA’DAN ŞEYH GALİB’E: AŞK” Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiya Bölümü öğrem üyesi Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, 20 Aralık 2013 tarihinde Üniversitemizin konuğu oldu. Prof. Dr. Doğan, “Mevlana’dan Şeyh Galib’e: AŞK” başlıklı konferansı öncesinde, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’i makamında ziyaret e . Özer, kendisine kitaplarını takdim eden Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan’a Üniversitemizin çeşitli armağanlarını sundu. Ziyaren ardından, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda öğrencilerle bir araya gelen Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan’ın, “Mevlana’dan Şeyh Galib’e Aşk” adlı konferansına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz kaldı. Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan konuşmasının başlangıcında, Üniversitemizin Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiya Bölümü’nde sürdürülen çalışmaları takdirle izlediğini, bölümün gelecekte dil ve edebiyat adına önemli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi. Düşüncenin dil ve edebiyat ilişkisini temel bilimlerle bağdaşran Doğan, “Bilimi farklı kategorilere ayırmamalıyız. Matemakten şiiri, şiirden matemaği ayırmadığımız gibi, fiziğin içindeki şiiri algılamalıyız.” dedi. Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir Alman bilim adamı ‘matemak, Tanrı’nın şiiridir’ demişr. Dünyayı bütün olarak algılamak önemlidir. Edebiyat, duygu ve düşüncelerin estek biçimde sözle ifadesidir. Roman, şiir, öykü gibi türlerin yazarın kaleminde hayat bulur ve bu bir yaracılık ürünüdür. Yaracılık, Allah’ın bir sıfadır. Allah, diğer özellikleri gibi bu özelliğini de insanlara üflemişr. Bu yaracılığı yoktan var etmek olarak değil, var olanları bir araya gererek yeni bir ürünü ortaya koymak olarak algılamamız gerek.” Mevlana’dan başlayarak Şeyh Galib’e kadar Divan Edebiyanın aşk üzerine yazılmış eşsiz beyitlerini dinleyicilerle paylaşan Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan, kendi araşrmalarından örnekler vererek, Divan edebiyana giriş yap. Mevlana, Fuzuli, Şeyh Galib gibi önemli şairlerin eserleri içerisinde yer alan aşkın, Allah’a yaklaşmak için izlenen bir yol olduğunu vurguladı. Doğan ayrıca şunları söyledi: “Aşk, sarmaşık demekr. Birbirini sonsuz aşkla sarmakr. İfade edilmek istenen iki insan arasındaki aşk olsa dahi bu sonuçta en büyük aşka, yani Allah’a karşı duyulan sonsuz aşka ulaşma arzusunu içerir.” Konferans sonunda öğrenciler için eserlerini imzalayan Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan’a, Üniversitemiz Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer tarandan günün anısına teşekkür plake takdim edildi. 2013 YILI BİLİM-HİZMET ÖDÜLLERİ VE AKADEMİK GİYSİ TÖRENİ 2013 Yılı Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Spor Salonu’nda 28 Kasım 2013 tarihinde gerçekleşrildi. Törene Zonguldak Valisi Ali Kaban, Barn Valisi Ali Çınar, Ereğli Kaymakamı İbrahim Çay, Gökçebey Kaymakamı Bülent Hamitoğlu, Çaycuma Kaymakamı Hasan Yaman, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Zonguldak Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Neşe Kurt, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Çaycuma Belediye Başkanı Mithat Gülşen, Gökçebey Belediye Başkanı M. Zeki Kılınçarslan, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, öğrem üyeleri, davetliler, öğrenciler ve hayırseverler kaldı. Saygı duruşu ve isklal marşıyla başlayan tören, BEÜ Devlet Konservatuvarı Akademik Oda Orkestrası’nın sunduğu konserle renklendi. Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordünatörlüğünün hazırladığı üniversite tanım filmini ilgiyle izleyen konuklar, üniversitenin son yıllardaki hızlı gelişimine tanık oldular. Ardından Profesör kadrosuna atanan 13 öğrem üyesine Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Doçent kadrosuna atanan 21 öğrem üyesine ise Rektör Yardımcıları Prof. Dr. M. Haluk Güven, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve Prof. Dr. Orhan Uzun tarandan cübbeleri giydirildi. Sosyal, fen, mühendislik ve sağlık alanlarında en çok bilimsel yayın yapan öğrem üyelerine “BEÜ Bilim Ödülleri”nin sunulduğu törende, destek ve katkılarıyla üniversitemize kuruluşundan bu güne kalıcı tesisler kazandıran hayırseverlere “BEÜ Hizmet Ödülleri” takdim edildi. Tören düzenlenen kokteyl ile son buldu. “Hayırseverin katkıları her türlü takdirin üzerindedir” BEÜ Devlet Konservatuvarı Akademik Oda Orkestrası’nın sunduğu konserin ve Basın, Yayın Halkla İlişkiler Koordünatörlüğünün hazırladığı üniversite tanım filminin gösteriminin ardından, açılış konuşmasını yapan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, “2013-2014 akademik yılında ön lisans, lisans ve lisansüstü eğim alanlarında 6 Bin 500 yeni öğrenciye üniversite olarak kucak açklarını söyleyerek, Bülent Ecevit Üniversitesinin her geçen gün daha ileri gi ğini belir . Üniversitenin gelişi- minde hayırsever iş adamlarının da büyük katkısı olduğunu vurgulayan Rektör Özer şöyle konuştu: “Üniversitemiz her geçen gün gelişiyor. Bu yaşanan gelişmelerde başta Sayın Valimiz Ali Kaban ve milletvekillerimiz olmak üzere, Üniversitemizin başarma kararlılığına destek veren paydaşlarımızın büyük katkısı var. Bu noktada elbee hayırseverlerimize çok şey borçluyuz. Katkı ve desteklerini her türlü takdirin üzerinde gördüğümüz hayırsever kişi ve kurumların Üniversitemize katkılarının artarak devam edeceğine inanıyoruz. Üniversitemize son bir yılda İlahiyat, Eczacılık ve Denizcilik olmak üzere 3 yeni fakülte ile Yabancı Diller Yüksek Okulunu ve Ereğli Meslek Yüksekokulunu kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Üniversitemiz ark 11 fakülte, 3 enstü, 1 Devlet Konservatuvarı, 3 yüksekokul, 7 meslek yüksekokulu ve 21 araşrma uygulama merkezi ile eğim, öğrem, araşrma ve topluma hizmet ürem faaliyetlerini etkin bir şekilde yerine geren, güçlü bir yüksek öğrem kurumu haline gelmişr.” Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreninde Profesör ve Doçent kadrolarına atanan öğrem üyeleri binişlerini giyerken alanlarında en çok yayın yapan akademisyenlere bilim ödülleri takdim edildi. 34 Öğretim Üyesi Cübbe Giydi Ardından Profesörlük kadrosuna atanan 13 öğretim üyesi ile Doçentlik kadrosuna atanan 21 öğretim üyesine “Akademik Giysi Töreni” düzenlenerek, cübbeleri giydirildi. Törende Üniversitemiz öğretim üyeleri Prof. Dr. Orhan Uzun, Prof. Dr. Güray Uyar, Prof. Dr. Hüseyin Aytekin, Prof. Dr. Selçuk Keser, Prof. Dr. Sibel Örsel, Prof. Dr. Ülkü Özmen, Prof. Dr. Nilgün Solak Tekin, Prof. Dr. Zehra Kurçer, Prof. Dr. Selda Sarıkaya, Prof. Dr. Şenay Özdolap, Prof. Dr. Banu Doğan Gün, Prof. Dr. Füsun Cömert, Prof. Dr. Ahmet Dursun; Doç. Dr. F.Ebru Ofluoğlu Demir, Doç. Dr. Gonca Handan Üstündağ, Doç. Dr. Hatice Çölgeçen, Doç. Dr. Ahmet Ferda Çakmak, Doç. Dr. İnan İlker Arıkan, Doç. Dr. Nilüfer Okan Kandemir, Doç. Dr. Rasim İlker Gökbulut, Doç. Dr. Olgay Yaralı, Doç. Dr. Süleyman Yaman, Doç. Dr. Nihal Pişkin, Doç. Dr. Şeyda Korkut, Doç. Dr. Murat İnanç Cengiz, Doç. Dr. Kadir Demir, Doç. Dr. Yüksel Soykan, Doç. Dr. Süreyya Altın, Doç. Dr. Mutlu Yüksek, Doç. Dr. Ferhat Matur, Doç. Dr. Mehmet Araslı, Doç. Dr. Cumhur Aydemir, Doç. Dr. Yusuf Alemdar ve Doç. Dr. Turgut Karabağ akademik kıyafetlerini giyme mutluluğu yaşadılar. En Fazla Yayın Yapan Akademisyenler Ödüllendirildi Akademik yükseltme töreninin ardından, 2013 Bilim Ödülleri Törenine geçildi. Törende, Fen Bilimleri alanında birincilik ödülünü Prof. Dr. Baki Hazer, ikincilik ödülünü Prof. Dr. Hüseyin Aytekin alırken, üçüncülük ödülünü ise Yrd. Doç. Dr. M.Emre Hanhan, Prof. Dr. Özden Özel Güven, Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Baldık paylaştılar. Mühendislik Bilimleri alanında birincilik ödülünü Doç. Dr. M. Emre Kartal, ikincilik ödülünü Yrd. Doç. Dr. Y.Aytaç Onur, üçüncülük ödülünü Yrd. Doç. Dr. Kemal Barış aldı. Sağlık Bilimleri alanında birincilik ödülünü Doç. Dr. Turgut Karabağ, ikincilik ödülünü Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Yrd. Doç. Dr. M. Raşit Sayın alırken, üçüncülük ödüllerini ise Yrd. Doç. Dr. İbrahim Akpınar ile Doç. Dr. İnan İlker Arıkan kazandı. Sosyal Bilimler alanında birincilik ödülünü Yrd. Doç. Dr. Ertuğrul Yıldırım, ikincilik ödülünü Yrd. Doç. Dr.Hasan Said Tortop, üçüncülük ödülünü ise Yrd. Doç. Dr. Emrah İsmail Çevik aldı. Hayırseverler Duygusal Anlar Yaşadı Bilim Ödülleri Töreninin ardından, Üniversitemize kuruluşundan itibaren bağışlarıyla katkı sağlayan hayırsever iş adamlarımıza hizmet ödülleri verildi. Basın Yayın Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünün üniversitemize katkı sağlayan kişi ve kuruluşlar için hazırladığı kısa filmlerin ardından sahneye çıkan hayırseverler duygusal anlar yaşadı. Zeki Yurtbay, Mithat Çanakçı, Mehmet Çanakçı, Ahmet Erdoğan, Yusuf Günay, Mevlüt Hamzaoğlu, Ümit Velioğlu, Zuhal Yılmaz, Ali Osman Odabaş, Hikmet Odabaş, Ereğli Ticaret ve Sanayi Odası ve Türkiye Diyanet Vakfına katkılarından dolayı teşekkür edilerek, hizmet ödülleri sunuldu. 2013 Bilim-Hizmet Ödülleri ve Akademik Giysi Töreni akademik personel yemekhanesinde gerçekleştirilen kokteyl ile sona erdi. Törende Üniversitemize kuruluşundan ibaren kalıcı eser/tesis kazandıran hayırseverlere BEÜ Hizmet Belgesi ve Ödülü takdim edildi. Osmanlı dönemine ait maden haritası BEÜ’ye armağan edildi Fah Koleji Genel Müdürü Mustafa Alpaslan, Fah Koleji Müdürü Mehmet Sarısoy ve FEM Dershanesi Müdürü Yusuf Menteşe, 6 Kasım 2013 tarihinde, Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’e nezaket ziyarende bulundular. Alpaslan, Sarısoy ve Menteşe, Üniversitemizin Maden Haritacılığı Müzesine armağan etmek üzere gerdikleri Osmanlı Döneminde çıkarılan maden haritasını, Rektör Özer’e takdim e ler. Fah Koleji Genel Müdürü Mustafa Alpaslan ziyaree yapğı konuşmada, Bülent Ecevit Üniversitesinin Zonguldak’la ilgili çalışmaları, şehir ve bölge adına önemli eksiklikleri gideriyor. Bu anlamda, Maden Haritacılığı Müzesi de şehrin kaderini belirleyen “karaelmas”ın tarihini izleyebilmemiz açısından çok önemli bir hizmet oldu. Üniversiteyi şehirle bütünleşren çalışmaları dolayısıyla Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’e teşekkür ediyor; bu armağanla Müzeye bir katkı sağlamak isyoruz.” dedi. Prof. Dr. Mahmut Özer, ziyaren kendisini son derece memnun e ğini belirterek şunları söyledi: “Üniversitemizin her köşesini gelişrmek için çalışıyoruz. Burada ihmal etmemek için son derece zlik gösterdiğimiz önemli iki husus var ki; onlar da ahde vefa ve kadirşinaslık duyguları. Zonguldak’ın varlık sebebi olan karaelmas için Üniversite olarak sürdürdüğümüz bu çalışmaların destek almasından da büyük mutluluk duyuyoruz. Bu haritayı Müzemizin en güzel köşesinde sergileyeceğiz. Ziyareniz ve değerli armağanınız için teşekkür ediyorum.” “Osmanlı Devleti İdaresi’nde Mısır’’ Konferansı Prof. Dr. Mahmut Özer ve Mustafa Alpaslan Yrd. Doç. Dr. Sevda Özkaya Kastamonu Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğrem Üyesi, Yrd. Doç. Dr. Sevda Özkaya, Tarih Kulübü’nün etkinliği çerçevesinde, 16 Aralık 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda ‘‘Osmanlı Devle İdaresi’nde Mısır’’ konulu konferans verdi. Yrd. Doç. Dr. Sevda Özkaya, kısaca Mısır’n genel tarihi hakkında bilgi verdikten sonra, Mısır’ın Osmanlı Devle’nin idaresine giriş sürecini anla. Özkaya, Mısır’ın Osmanlı idaresine girdikten sonra ayrı bir dönem yaşamaya başladığını belir ve özellikle Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’ın imar ve teşkilanda önemli rol aldığını kayde . Bugünkü Mısır halkının Osmanlı Devle’ne bir işgalci gözüyle bakmadığını, tam aksine bir özlem duyulduğunun da alnı çizdi. Mısır, Osmanlı idaresine girdikten sonra Türk Kültürünün hızlı bir şekilde yayılmaya başladığını ayrıca bugün bile Türk Kültürünün etkilerine rastlamanın mümkün olduğunu söyledi. Özkaya, 19. Yüzyılın Osmanlı Devle için bir yıkım süreci olduğunu ve yine bu yüzyılda, Mısır’ın Osmanlı idaresinde çıkğını harla. Radyo Televizyon Programcılığı Öğrencilerinin Ziyaretleri Sürüyor Bülent Ecevit Üniversitesi Görsel, İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü, Radyo Televizyon Programcılığı Programı öğrencileri, 18 Aralık 2013 tarihinde Karaelmas Gazeteciler Derneği ve Pusula Gazetesi’ni ziyaret ederek, günlük bir gazetede muhabirin çalışma sistemi, yayın polikaları, haber yazma - yayımlama eği ve medyada ishdam olanaklarıyla ilgili bilgi aldılar. “Meslekte başarılı olmak için sürekli okumalı ve kendinizi gelişrmelisiniz” Radyo Televizyon Programcılığı Programından altmışa yakın öğrenci Öğrem Görevlisi Sonay Çalışoğlu ve Öğrem Görevlisi Fah Erdoğan eşliğinde ilk olarak Karaelmas Gazeteciler Derneği (KGD)’ni ziyaret e ler. Öğrenciler, Dernek Başkanı Osman Sav’dan mesleğe yönelik önemli bilgiler aldı. Gazeteciliğin sürekli öğrenme ve kendini gelişrme üzerine dayalı bir meslek olduğunu belirten Sav şöyle konuştu: “ Gazetecilik çok eğlenceli bir meslekr ve bu mesleğe bir başlayan kolay kolay kurtulamaz bir virüs gibi bulaşır. Meslekte başarılı olmak için sürekli okumak ve kendinizi gelişrmek çok önemlidir. Hepinizin gözleri parlıyor. Bu da gösteriyor ki, meslekte çok başarılı isimler olacaksınız. Karaelmas Gazeteciler Derneği olarak zaman zaman mesleki anlamda eğici etkinlikler düzenliyoruz. Bu etkinliklerden sizlerin de yararlanabilmesi için elimizden gelen desteği vermeye hazırız. Stajlarınız konusunda da elimden geleni yapmaya hazırım. Medya açısından gelişmiş bir ilde, böyle bir bölümün olması ve sizler gibi değerli gençlerin yeşmesi, medya sektörü için de büyük bir şans. Merak e ğiniz bir konuda ya da mesleki sorunlarınız da her zaman gelip bizden destek alabilirsiniz. Bugün burada olduğunuz için hocalarımıza ve sizlere çok teşekkür ederim” Ardından ziyaret edilen Pusula Gazetesi’nde, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Alla Öksüz ve İmyaz Sahibi Ali Rıza Tığ, mesleki tecrübelerini öğrencilerle paylaşarak, öğrencilerin sorularını cevapladı. Yerel gazeteleri ayakta tutan gücün tarafsız ve etkili yayıncılık olduğunun alnı çizen Alla Öksüz, “Yerel gazeteler her zaman güçlü ve etkili yayıncılık anlayışına sahip olmalı ki, ayakta kalabilsinler. İyi bir gazeteci iyi bir gözlemci olmalı ve yapacağı habere kendisi gitmeli. Biz gazetemizde her türlü görüşe yer veriyoruz ve her haberin gazetemizde yer almasına özen gösteriyoruz. Zaten gazeteci de böyle olmalı; her kesimin sorunlarına açık olmalı” şeklinde konuştu. “Yapğınız işi severseniz başarılı olmamanız için hiçbir sebep yok” Pusula Gazetesi İmyaz Sahibi Ali Rıza Tığ ise, öğrencilerle gerçekleşrdiği samimi sohbee, gazetelerin yeni bakış açılarına ihyaç duyduğunu anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz yıllardır Zonguldak’ta yaşıyoruz ve çarşı içerisindeki derenin kokusu ark bize çok doğal geliyor. Ancak sizlere farklı gelebilir ve buradan bir haber çıkarabilirsiniz. Gazetelerin sizler gibi pırıl pırıl gençlere ihyacı var. Gazete işleyişini görmek ve burada bu havayı teneffüs etmek isterseniz, Pusula Gazetesi’ne gelebilir ve merak e klerinizi öğrenebilirsiniz. Sizler yeter ki yapğınız işi sevin, başarılı olmamanız için hiçbir sebep yok” Ziyaret sonrasında Pusula Gazetesi haber merkezini gezen ve çalışmalar hakkında bilgi alan öğrenciler, günün anısına hara fotoğra çekrdi. HAYATIMIZDA MATEMATİĞİN YERİ Prof. Dr. Erdal Coşkun Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü Başkanı, Prof. Dr. Erdal Coşkun, 5 Aralık 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Konferans Salonunda ‘‘Hayatımızda Matematik’’ konulu bir konferans verdi. Zonguldak Meslek Yüksekokulu, Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü tarafından düzenlenen ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği konferansa, Gökçebey Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner, ZMYO Mimarlık ve Şehir Planlama Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Veli Akarsu, akademik ve idari personel de katıldı. Prof. Dr. Erdal Coşkun, özellikle bütün eğitim ve öğrenim hayatımız boyunca işlenen matematik konularının hayatta kullanılması gerektiğine vurgu yaparak başladığı konuşmasında, günlük yaşamdaki bazı somut problemlerin, matematiğin basit temel teorem ve kavramlarının doğru kullanılarak nasıl çözüleceğini anlattı. Matematikte kullanılan üçgenlerde benzerlik teoremi yardımı ile binaların yüksekliği ve nehirlerin genişliğinin hesaplanmasını örnek veren Prof. Dr. Coşkun, günlük hayatta iki sayının çarpımı ile sıklıkla karşılaşıldığı, bu problemin matematikteki karşılığının çarpmanın toplama veya çıkarma üzerindeki dağılma özelliği uygulanarak kolayca çözülebileceğini örnekleri ile açıkladı. Öğrenciler, Karaelmas Gazeteciler Derneğini ve Pusula gazetesini ziyaret e. Vefatının 30. Yılında Necip Fazıl Şiir Şöleni Ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek’in 30. ölüm yıldönümü dolayısıyla, BEÜ Şiir Topluluğu tarandan düzenlenen “Necip Fazıl Şiir Şöleni”, 26 Aralık 2013 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleşrildi. Ünlü şairin şiirlerinden oluşan dinleyi, akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz ve Zonguldaklı şiir severler izledi. Şiir Topluluğu üyesi öğrencilerin seslendirdiği duygu ve coşku yüklü her bir şiir ve şiir aralarında bağlama ve gitar eşliğinde ses- lendirilen türküler, izleyicilerin beğenisini kazandı. BEÜ Şiir Topluluğunun etkinliğinde, BEÜ Genel Sekreterlik personeli İnci Yamak şiirler arasında geçiş menlerini, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünde görevli Esra Güner ise dinlenin ilk eseri olan “Canım İstanbul” adlı şiiri seslendirerek Şiir Topluluğuna destek verdi. Necip Fazıl’ın ölümsüz eserlerinden “Ben” Eren Kurt, “Bekleyen” Gönül Arpa, “Visal” Fırat Ataç, “Geçilmez” Kerim Tunçer, “Sakarya Türküsü” Yasir Akyol, “Anneciğim” Sümeyye Dumanlı, “Veda” Esra Öztürk, “Kaldırımlar” Gülhan Kanyılmaz, “Zindandan Mehmet’e Mektup” Fatma Kahraman ve “Perdeler” Mesut Köseoğlu tarafından seslendirildi. Okan Cinemre gitarda, Onur Onbaşı bağlamada Şiir Topluluğuna eşlik etti. Dinletinin sonunda izleyiciler Topluluğu dakikalarca ayakta alkışladı. Fatma Kahraman Esra Güner Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’la “MEVLANA ÖLDÜ MÜ?” Kelimelerin Dünyasına Yolculuk Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın Üniversitemizin Vuslat’ın 740. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Eğimci – Yazar Tahir Taner tarandan, 2 Aralık 2013 tarihinde bir konferans verildi. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen “Mevlana Öldü Mü?” başlıklı konferansta Taner, Mevlana hakkında bilinen yaygın yanlışlara değinerek günümüzde de Mevlanaların var olduğunu belir . Mesnevi’den anekdotlarla konuşmasını zenginleşren Tahir Taner, bu etkinliğin gerçekleşrilmesinde emeği geçen BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu’na teşekkür e . Konferansın ardından Tahir Taner’e BEÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer tarandan Üniversitemizin teşekkür plake sunuldu. Prof. Dr. Orhan Uzun Türk Dil Kurumu önceki Başkanlarından Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, Üniversitemizin konuğu oldu. Prof. Dr. Akalın, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda “Kelimelerin Dünyasına Yolculuk” başlıklı bir konferans verdi. BEÜ Şiir Topluluğu tarafından 29 Kasım 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Salonunda düzenlenen konferansa, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri yoğun ilgi gösterdi. Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın konferansında kelimelerin de insanlar gibi bir yaşantısı olduğunu, zaman içinde anlam ve yapılarının değiştiğini belirtti. Atasözleri ve deyimlerden örnekler veren Akalın, ünlü edebiyatçı, yazar ve araştırmacıların yaşantılarından kesitler sunarak, salondakilere keyifli anlar yaşattı. Türkçenin çok zengin bir kelime hazinesine sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, renklere, yemeklere verilen adların bu zenginliğin en güzel yansımalarından olduğunu belirtti. Konferans anısına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun tarafından teşekkür plaketi takdim edilen Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, program sonrasında Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özeri makamında ziyaret etti. Tahir Taner Kahramanlar Sahnedeydi Tüm dünyada 21 Aralık’ta kutlanan “Roman Kahramanları Günü”, Üniversitemizin ev sahipliğinde düzenlenen bir etkinlikle Zonguldak’ta da kutlandı. Bülent Ecevit Üniversitesi Arif Amirov Konferans Salonu’nda yapılan kutlamaya Zonguldaklılar yoğun ilgi gösterince, pek çok izleyici ayakta kaldı. Türk ve dünya edebiyanın önde gelen 28 yazarının yarağı 47 karakter, Mehmet Çelikel Lisesi, Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi, Zonguldak Fen Lisesi, Kız Teknik ve Meslek Lisesi, Zonguldak Endüstri Meslek Lisesi ve Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencileri tarandan dramaze edilirken, Zonguldaklı şair Gülden Işık da, Fakir Baykurt’un ünlü “Yılanların Öcü” romanının Irazca Ana’sı olarak sahne aldı. Gösterilerin sonunda sahneye çıkan Fahri Boz- baş’ın “Göçük Mehmet” plemesiyle sunduğu performans salonu dolduran izleyicilerce soluksuz izlendi. Zonguldak İl Halk Kütüphanesi Okur Grubu tarandan tasarlanan ve Roman Kahramanarı Dergisi’nce desteklenen etkinliğin sunumlarını Mehmet Çelikel Lisesi Edebiyat Öğretmeni Şenay Koca yap. Etkinliğin sunum konuşması yapan Şenay Koca şöyle konuştu: “Amacımız, çevremizde kitaba ve okuruna ışık yakmak, okuyucuları bir araya toplamak, edebiyan sihriyle, boyasıyla kenmizi renklendirmek, okulları, öğretmenleri, sanat ve edebiyata meraklı kent halkını bir etkinlik etranda toplayıp paylaşımlarını arrmak, Roman Kahramanlar Günü adı alnda Zonguldak’ta bir edebiyat fesvalinin başlangıcını yapmakr. Onlar, ikinci bir hayan kahramanları. Hem gerçek yaşamın içinden çıkan, hem de o yaşamın ‘run’, ‘sıkıcı’, ‘günlük’ edimlerinden uzak, ama daha çok seçilmiş olayların, seçilmiş hikâyelerin, seçilmiş ruhsal ve duygusal hallerin içinde yaşayan kişiler, roman kahramanları... Hem bizden birileri, hem değil… Hem çok tanıdık, hem biraz yabancı… Hem alabildiğine gerçek, hem olağanüstü… Gerçek hayaa hiç kimse birbirini bu denli derinlemesine tanımaya, anlamaya ve çözümlemeye çalışmazken, kâğıt üzerinde karşımıza çıkan bu kişileri keşif yolculuğunun böylesine cezp edici olması, anlalmaz karşıtlıklardan.” Daha sonra 28 yazarın 47 karakteri öğrenciler tarandan canlandırıldı. “Matruşka” Oyunu Üniversitemizde Sergilendi Üniversitemizde 27 Aralık Cuma günü Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda Cantuğ Turay ve Begüm Topçu tarandan “Matruşka” isimli oyun sergilendi. Yönetmenliğini Cantuğ Turay’ın yapğı, kadın erkek ilişkilerini mizahi bir dille anlatan iki kişilik oyun, seyirciler tarandan büyük beğeni topladı. İlginin büyük olduğu oyun, salonda yer kalmaması nedeniyle çok sayıda izleyici tarandan ayakta izlendi. Oyunun sonunda ünlü yatrocular, öğrencilerle hara fotoğra çekrdi. Begüm Topçu Cantuğ Turay 4. Geleneksel Etkinlikler Haftası Denizcilik Fakültesi ve Karadeniz Ereğli Meslek Yüksekokulu’nun ortaklaşa düzenlediği ve 9-15 Aralık 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen 4. Geleneksel Etkinlikler Haftası çerçevesinde, bireysel ve takım turnuva- ları ile çeşitli yarışmalar düzenlendi. Etkinlikler kapsamında bireysel karşılaşmalar; Masa tenisi, Dart, Satranç, 9 taş, Tavla ve Bilek güreşi olarak 6 kategoride, takım karşılaşmaları ise Voleybol, Futsal, Basketbol ola- rak üç kategoride yapıldı. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği turnuvalarda dereceye giren yarışmacılara, 16 Aralık 2013 tarihinde madalyaları ile çeşitli sürpriz hediyeler verildi. Patent Farkındalık Semineri Patent Bilgi Destekleme Ofisi tarafından, 10.12.2013 tarihinde Üniversitemizde “Patent Farkındalık” semineri düzenlendi. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen seminere, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. “Yenilikçi düşünce ve teknoloji transferi gibi kavramlar önemkazanıyor” Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun açılış konuşmasını yaptığı seminerde, bilgi ve iletişim teknolojilerinin günümüzdeki önemine değindi. Bilgi Toplumuna geçiş sürecinin, uluslararası ekonomik sistemin dayandığı pek çok kavramı temelinden sarstığına vurgu yapan Prof. Dr. Uzun, “Bu dönüşüm sürecinde, sanayi toplumunda büyük önem atfedilen iş gücü, hammadde, doğal kaynaklar gibi kavramlar eski önemlerini yitirerek, bunların yerini bilgi, yenilikçi düşünce, inovasyon ve teknoloji transferi gibi kavramların aldığını görmekteyiz.” şeklinde konuştu. Açılış konuşmasının ardından, Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı’nda görevli Mühendis Fikret Kurşun ise şunları söyledi: “Tasarım ve farkındalığın önemi gelişen teknolojiyle birlikte her geçen gün artmaktadır. Bunun farkına varmak ve bunun için gerekli eğitimleri almak çalışanlar için çok önemli. Endüstriyel tasarım ve farkındalık konuları hakkında bilgi paylaşımı yapmak için Bülent Ecevit Üniversitesinde bulunmaktan mutluluk duyuyoruz.” Türk Patent Enstitisü Başkanlığında Marka Uzman Yardımcıları olan Elif Aykurt ve Ozan Yıldız ise marka farkındalık sistemi hakkında bilgi verdi. Toplantıda son olarak, Türk Patent Enstitüsü Patent Uzman Yardımcısı Ertan Biçer, patent tescil sistemiyle ilgili önemli bilgiler verdi. Seminerde Biçer, Aykurt, Yıldız ve Kurşun önemli bilgiler verdiler. Çevre Görevlisi Değil, Günümüzde Çevre Mühendisiyiz! Yabancı Dilin Önemi Konferansı Üniversitemizin İksat Öğrenci Topluluğu tarandan, 27 Kasım 2013 tarihinde “Günümüzde Yabancı Dilin Önemi” konulu bir konferans gerçekleşrildi. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen toplanya öğrenciler yoğun ilgi gösterdiler. Konferansa konuşmacı olarak kalan Hanifi Cağ, günümüzde yabancı dilin taşıdığı önemi, çarpıcı örneklerle anla. Yabancı dil becerisine sahip olmanın günümüzde ark bir ihyaçtan çok, zorunluluk haline geldiğini belirten Hanifi Cağ şöyle konuştu: “Bir bireyin eğim durumu, ilgi alanı, mesleği her ne olursa olsun, yabancı dil bilgisi hayan her alanında bir ihyaç durumundadır. Akademik anlamda da nitelikli bir eğim almanın yolu, her şeyden önce bir yabancı dile hâkim olmayı gerekrir. Gerek sosyal gerekse fen bilimleri alanlarındaki güncel gelişme ve yenilikleri takip edebilmek için yabancı dil bir zorunluluktur.” Hanifi Çağ Doç. Dr. Ayten Genç Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım Bülent Ecevit üniversitesi Çevre Öğrenci Topluluğu, 16 Aralık 2013 tarihinde Çevre Mühendisliği öğrencileri ile Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda bir tanışma toplansı düzenledi. Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım ve Çevre Mühendisliği öğrem üyelerinin kaldığı toplanda Çevre Topluluğu tanılarak, projeler hakkında bilgiler verildi ve kısa bir söyleşi gerçekleşrildi. Toplanda Çevre Topluluğu üyelerinin hazırlamış olduğu “Çevre Mühendisi Nedir?” isimli video büyük beğeni topladı. Çevre Mühendisliği Bölümü’ne yeni kalan öğrencilerin öğrem üyeleri ile tanışma rsa bulduğu söyleşide, bölüm öğrencileri öğrenci değişim programları hakkında da bilgilendirildiler. Söyleşinin diğer bir konusu, Çevre Mühendisliği Odasının başlatmış olduğu “Çevre Görevlisi Değil, Çevre Mühendisiyiz” başlıklı imza kampanyası oldu. Çevre Topluluğu üyeleri, imza kampanyasına destek amacı ile merkez kampüsün çeşitli noktalarında açkları stantlarda öğrencileri ve öğrem üyelerini bilgilendirerek, kampanyaya destek oldular. Geleceğin Diş Hekimleri önlüklerini giydi Diş Hekimliği Fakültesi Beyaz Önlük Giyme ile Yüksek Onur ve Onur Belgesi Takdim Töreni, 18 Kasım 2013 tarihinde, Tıp Fakültesi A Salonu’nda gerçekleşrildi. Törene Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. M. Halûk Güven, Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Selçuk Oruç, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, akademik ve idari personel, öğrenciler ve aileleri kaldı. Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Selçuk Oruç, beyaz önlüğün hekimin temizliğini, hasta-hekim ilişkilerin kirlelmemesi gerekğini, tüm hekimleri ve insan sağlığını temsil e ğini belir ği açılış konuşmasında öğrencilere meslek yaşamlarında başarılar diledi. Yüksek Onur ve Onur Belgesi alan öğrencilerin belgelerinin takdim edilmesinin ardından, klinik çalışmalarına başlayacak olan öğrencilere önlükleri, Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer, Dekan Prof. Dr. M. Selçuk Oruç ve Diş Hekimliği Fakültesi Anabilim Dalı Başkanları tarandan giydirildi. Beyaz önlüklerini giyen öğrenciler, öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Doğu Ömür Dede eşliğinde meslek yemini e ler. Tören, Rektör Özer ve öğrem üyelerinin öğrenciler ile hara fotoğra çekrmesinin ardından sona erdi. İnşaat Mühendisi Adaylarına “Sanayi Yapıları” Anlatıldı Dünya İnşaat Mühendisleri Günü kapsamında, İnşaat Yüksek Mühendisi Nail Değirmenci tarafından, “Sanayi Yapıları” konusunda konferans verildi. Konferansa çok sayıda öğrenci ve akademisyen katıldı. Türkiye Taş Kömürü Kurumu’ndan (TTK) emekli Nail Değirmenci, kurum içerisindeki sanayi ve teknik yapıların yapılması sırasında oluşan özel problemleri ve kendi tecrübelerini anlattı. Konferansta, TTK tarafından bugüne kadar yapılmış özel yapılar ve son durumları ele alınarak, çözüm önerileri sunuldu. Konferans sonunda, İnşaat Mühendisliği öğrencilerinin “Makarna”dan inşa ettikleri üç adet çelik köprü maketi sergilendi. Nail Değirmenci Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ)’nin ev sahipliğinde düzenlenen Akademide Felsefe, Hikmet ve Din Sempozyumu, 12 Aralık 2013 tarihinde yoğun kalımlı açılış toplansı ile başladı. Zonguldak Valisi Ali Kaban, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Prof. Dr. Orhan Uzun, Zonguldak Baro Başkanı İ. Kerem Ertem, TTK Genel Müdürü Burhan İnan, akademik ve idari personel ile öğrencilerin kaldığı sempozyum açılış toplansı Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleşrildi. Sempozyum açılış toplansı, BEÜ Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden Men Deniz Türedi, Anıl Yılmaz, Anıl Bahadır ve Vali Ali Kaban Prof. Dr. Ahmet İnam Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sempozyumda özellikle “hikmet” kavramı üzerinde duruldu ve bu kavrama kendi kültürümüzün derinliklerinde bulunan mana hazinesinin kapağı açılarak yeni anlamlar yüklendi. Bu bakımdan bu Sempozyumu çok yararlı ve değerli buldum. Prof. Dr. Celal Türer Ankara Üniversitesi BEU Rektörlüğü, BEU İlahiyat Fakültesi ve Ek ve Estek Değerler Kulübünün düzenlemiş olduğu "Akademide Felsefe, Hikmet ve Din" adlı sempozyu 12-13 Aralık 2013 tarihlerinde BEU Prof. Dr. Arif Amirov ve Tahir Karaoğuz Konferans salonlarında gerçekleş. Sempozyuma konuşmacı olarak alanlarında seçkin ve etkin olan pek çok ilim adamı davet Derya Eroskay’ın sunduğu dinle ile başladı. Büyük beğeni ile izlenen dinlede öğrenciler rebap, ney, bendir, gitar ve piyano ile hüseyni ve uşşak makamlarında taksimler, Çanakkale ve Yemen türküleri ve Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” adlı türküsünü enstrümantal seslendirdiler. Sempozyum açılış konuşmasını BEÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Ali Çenkaya yap. Prof. Dr. Çenkaya, sempozyumun genel içeriğini anlağı ve katkı sağlayanlara teşekkür e ği konuşmasında şunları söyledi: “Düşünen insanın hikmet arayışı, beşeriyen en önemli uğraşılarından birisidir. Zira hikmete ulaşmak, insanın kendi varlığını anlamlandırması ve varoluş Prof. Dr. Mahmut Özer İ. Kerem Ertem edildi. Sempozyumun konuşmacılar "hikmet"i insanın bir taraan hakikat kaygısı/inancı taşıması diğer taraan eylemlerinde ek ve estek kaygıyı sürdürebilmesi olarak nitelediler. Bunun basitçe insanın söz ve fiillerinde doğru olması anlamında olduğunu vurguladılar. Sempozyum insani arayışın dört alanında; yani din, felsefe, sanat ve bilim alanlarında bir hikmet kaybının yaşandığını; bu alanlarda hakikat kaygısının buharlaşmaya başladığını vurguladı. 21. yüzyılda pek çok alanda hikmet yoksunluğunun insanlığı tehdit edici bir duruma sürüklediği; insan olma çeşitliliğini/farklılığını göz ardı ederek diyalekği birdiği ileri sürüldü. İslam düşüncesinde hikmet yolunun kalplerin tanışmasıyla açıldığı; böylelikle felsefenin kelam ve kıha rağmen değil, onların yanı sıra olduğu beyan edildi. Sempozyumda felsefenin BEÜ’DEN BİR BÜYÜK ORGANİZASYON DAHA: gayesi olan büyük hayra ulaşması demekr. Sempozyumumuzda felsefenin hikmet, din, kelam ile olan birlikteliği, aklın inançla, hakikate ulaşmada felsefenin din ile birlikteliği, tefekkür, akademi ve eğimde felsefe ve din birlikteliği gibi konular akademik ve entelektüel üslupla değerlendirilirken, ilahiyat, felsefe, tarih, eğim gibi farklı disiplinlerin metot ve bakış açıları ile ele alınacak. Sempozyuma bilimsel katkı sağlayan tüm kalımcılara teşekkür ediyorum. Felsefe, ilahiyat ve eğim alanında elli akademisyenin ve entelektüel, on oturumdan oluşan sempozyumda bir araya gelecek. Türkiye’nin yirmi beş üniversitesini Üniversitemizin çası alnda buluşturmaktan da Burhan İnan ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu sempozyumun gerçekleşmesinde maddi manevi emek veren herkese teşekkür ediyorum.” Sempozyuma sponsorluk desteği veren Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Burhan İnan ile Zonguldak Barosu Başkanı Av. İ. Kerem Ertem de birer konuşma yaplar. BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Türkiye’nin farklı üniversitelerinden gelen akademisyenleri BEÜ’de görmekten duyduğu mutluluğu ifade e ği konuşmasında, felsefe, hikmet ve dinin akademi ikliminde tarşılmasının önemine, sempozyumun sonunda düşünce tarihine not düşecek değerde sonuçlar ortaya konacağına inandığına değindi. Rektör Özer, sempozyuma katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşlara, İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ve Fakültenin tüm çalışanlarına ayrı ayrı teşekkür ederek sözlerine son verdi. Zonguldak Valisi Ali Kaban da açılış toplansında bir konuşma yap. Bülent Ecevit Üniversitesinin çok farklı alanlarda başarılar elde e ğini ve farkını her zaman ortaya koyan bir akademik kurum olduğunu vurgulayan Vali Kaban, sempozyumun hayırlı uğurlu olması temennisinde bulundu. Sempozyum açılış toplansı Vali Kaban’ın konuşmasının ardından sona erdi. Akademide Felsefe, Hikmet ve Din Sempozyumu, 13 Aralık 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekle- şen Değerlendirme Oturumu ile sona erdi. Prof. Dr. İlyas Çelebi (Maltepe Üniversitesi)’nin yöne ği Değerlendirme Oturumuna Prof. Dr. Ahmet İnam (Ortadoğu Teknik Üniversitesi), Prof. Dr. Bilal Kemikli, (Dumlupınar Üniversitesi), Prof. Dr. Mutaza Korlaelçi (Ankara Üniversitesi), Prof. Dr. Şafak Ural (İstanbul Üniversitesi), Prof. Dr. Bayram Ali Çenkaya (Bülent Ecevit Üniversitesi) konuşmacı olarak kaldı. Sempozyum sonuç bildirgesi, değerlendirme toplansının ardından BEÜ İlahiyat Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Meydan tarandan okundu. Sempozyum, tüm kalımcıların ve öğrencilerin hara fotoğra çekrmesinin ardından sona erdi. manktan yola çıkılarak felsefe, hikmet, din, akıl, vahiy ve bunların birbirleri ile ilişkisi, birinin diğeri içindeki yeri gibi konularda ufuk açıcı, zaman zaman sorgulayıcı sunumlarla karşılaşk. Sempozyumun, insanın anlam arayışında son derece önemli bir yeri olan din, hikmet ve felsefe gibi konular üzerinde odaklanan bir toplan olması başlı başına takdirle karşılanacak bir husustur. Kapsamlı, derin, tutarlı, büyük düşünmenin kültür ve medeniyemiz içindeki yeri konusunda söylenenler son derece anlamlıydı. Sempozyum felsefe, hikmet ve din konusunda, bunların kültür ve medeniyemizdeki yeri konusunda gündeme aldığı konularıyla çok önemli bir hususa parmak basmış odu. Düşünce, hikmet ve irfanın akademik araşrmalardaki yerine ilişkin vurgulamalar, öneriler de dikkat çekici idi. Bu sempozyumun kapsamlı, kuşacı bir düşünce etkinliği içinde olmamız gerekği konusunda da ciddi uyarıları oldu. Akademideki eğim-öğrem programlarından, genel düşünce, sanat, ahlak, hukuk, siyaset alanındaki kavrayış ve etkinliklerimize varıncaya kadar neyi, niçin yapğımız, yapmamız gerekği konusunda; felsefe, hikmet ve dinin genel düşünce ve bilgi siyasendeki yeri konusunda; düşünce, davranış, dil, gelenek ve yeni yorum ve yaklaşımlar konusunda zaman zaman kışkırcı da olan öneriler ortaya aldı. Dilerim sempozyumda ele alınan konu ya da sorunlar akademide ve toplumumuzda gereken karşılığı bulur. Dilerim, bu tür toplanlar daha çok yapılır; hikmet burcuna açılmak kolay olmuyor çünkü. Prof. Dr. Bayram Ali Çenkaya SEMPOZYUM İÇİN NE DEDİLER? bir ihyaç olarak İslam düşüncesine ya da nakli ilimlere ruh kağını, bu yüzden felsefenin bir takım bilgileri değil, tavır ve tutumu ya da manayı/anlam ve değeri yansığı vurgulandı. Tam da olması gereken bir zamanda gerçekleşen sempozyum gerçek bir fikir meydanı, fikir şöleni oldu; bunun yanı sıra sanırım BEU başta olmak üzere tüm kalımcılara, dinleyicilere ve ilgilenenlere bu uğurda yeni bir heyecan ve ruh ka. Prof. Dr. Turan Koç Sabahan Zaim Üniversitesi “Hikmet Burcuna Doğru” Medeniyet çiçeklenmelerinin temelinde düşünce, inanç ve irfan yatar. Dünya görüşleri, nihaî anlamda düşünce ve inanca dayalı derinliklerin, duyarlılıkların, değer telakkilerinin ve durum alışların anlamlı, tutarlı, tatmin edici bü- tünlüğüdür. Bir medeniyen tarih ve zamanın kesişme noktasındaki bütün açılışlarında, bütün gerçekleşiş ve bütün gerçekleşrimlerinde bu bütünü görmemiz mümkündür. Bir medeniyen belli bir dönem ve bölgedeki her türlü tezahürü asıl anlamını bu bütündeki yeri ile bulur. Bülent Ecevit Üniversitesi ile İlahiyat Fakültesi tarandan 12-13 Aralık tarihlerinde Zonguldak’ta, gerçekleşrilen “Akademide Felsefe, Hikmet ve Din” konulu sempozyum, öne aldığı konular ve kalımcıları ile anlamlı bir düşünce şöleni şeklinde geç. Şölende din, felsefe, akıl, inanç, irfan ve hikme konu alan nitelikli tebliğler sunuldu. Felsefe, hikmet ve dinin başta kendi düşünce tarihimizdeki yeri olmak üzere, bütün insanlık tarihindeki yer ve önemlerine ilişkin yeni yorumlar dinledik. Dil, düşünce, Prof. Dr. Mustafa Gencer Abant İzzet Baysal Üniversitesi 12-13 Aralık 2013 tarihlerinde Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde düzenlenen Akademide Felsefe-Hikmet-Din Sempozyumu, İlahiyat müfredatında Felsefe’nin gerekliliği konusundaki güncel soru(n)lara cevap niteliği taşımanın ötesinde, Felsefe-Hikmet-Din ilişkilerinin ne denli birbirleriyle ilintili olduğunu ortaya koymuştur. Bilgi şöleninde Akıl-DinFelsefe-Hikmet ilişkileri, İslam ve Kuran’da hikmet yaklaşımı ve arayışı, Felsefenin sosyoloji, eğitim ve tarihle ilgisi gibi birçok konu müzakere edilmiştir. Özetle ifade edilecek olursa, felsefe tüm beşeri bilimlerin temelini teşkil eden akıl uğraşıdır. Felsefe “nasıl” sorsuna cevap ararken, hikmet onu tamamlayan „niçin“ sorusunun peşindedir. Sınırlarda gerçekleşen bir etkinlik olan felsefe, hikmet sevgisidir. “Kime hikmet verilmişse, ona çok hayırlar verilmiştir“. Hikmet bir süreçtir ve zaman içinde insanın hikmetle ilgisi –hikmete ram olmak ile hikmet yoksunu olmak arasında– değişiyor. Şayet insan hikmetle buluşmasını gerçekleştiremezse insanlık çok büyük acılar çekecektir. Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü, İlahiyat Fakültesi Dekanı, öğretim elemanları, Zonguldak şehri STK temsilcileri ve bürokrasisi, felsefe ve hikmet arayışında salonları dolduran öğrenciler ve nihayet katılımlarıyla sempozyumu onurlandıran her biri sahasının yetkin konuşmacıları, gönüllerini ortaya koyarak gerçekleştirdikleri bu sempozyum ile her türlü teşekkür ve takdire şayandır. Prof. Dr. Şafak Ural İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü Mantık Anabilim Dalı Zonguldak'ta Bülent Ecevit Ünüversitesi, İlahiyat Fakültesi tarafından 12-13 Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenen "Akademide Felsefe, Hikmet ve Din" Başlıklı sempozyumun son derece başarılı olmasında emeği geçen herkesi en içten dileklerimle kutluyorum. Sayın Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer ve Ilahiyat Fak. Sayın Dekanı Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya başta olmak üzere tüm emeği geçenler büyük bir övgüyü haketmişlerdir. Bu övgü hiç kuşkusuz düzenlemedeki başarı kadar, sempozyumun akademik alandaki katkısını da içermektedir. Bu sempozyumun bence çok önemli bir özelliği, ele alınan sorun kadar, sorunu ele alanların farklı alanlardan gelmiş olmalarıdır. Ilahiyat dışında felsefe, hukuk ve edebiyat bu farklı alanlar arasında yer almıştır. Bu noktanın son derece önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü hiç bir sorun, tek bir alanın uzmanlığı çerçevesinde, yeteri kadar derinliğine ele alınamaz. Konuşmaları sonuna kadar büyük bir ilgiyle dinleyen öğrencilerin bu tutumlarının örnek olmasını diliyorum. Sempozyumu düzenleyenleri ve emeği geçenleri bir kere daha tebrik ediyorum. Prof. Dr. Mehmet Erdoğan, “Zonguldak, Zonguldak olalı böyle bir şölen gördü mü?!” Prof. Dr. Mehmet Erdoğan, Garipçe adlı bloğunda sempozyumumuzu anlatan bir yazı kaleme aldı. "İki asırdır işlenen taş kömürü yataklarının, Bastonlardaki göz nurunun, Mağaraların derinliklerinden gizlenen masalların diyarına, Tek kırmalara, elpek bezine nakış olan sevdaların yurduna, Gönül mayasında tutan yoğurdun tadına, Yüzleri gecelerce kara içleri apak has oğullar kovanına, Rüştü Onur’un, Muzaffer Tayyip Uslu'nun, Behçet Necagil'in dizelerinde mis gibi kokan defnelerin, erguvanların toprağına, Emek, kültür ve cumhuriyet ken ZONGULDAK'a Hoş geldiniz, sefalar gerdiniz…!” Evet, böyle karşılamış bizi Zonguldak, takdimci Esra Güner'in bu şiirsel ifadeleri ile! Kar vardı, pi vardı, yollarda buz vardı, ka- derde numaradan da olsa zincir takmak vardı… Ama buna mukabil bir de verilen söz vardı, ahde vefa vardı, yeni doğan bir fakültemizi bağıra basmak vardı. Bunca ilim ve fikir adamına ulaşan azmi büyük bir dekan ve ardında ona destek veren genç ve cevval bir rektörü vardı. Etranda koşuşturan genç ilim adamları ve talipleri vardı.Saygılı valisiyle, genel müdürüyle ve baro başkanıyla organizasyona el atan bir şehir olmuştu Zonguldak. Kırk ilim ve fikir adamı, denizin mavisi, doğanın yeşili, kömürün karası ve bu sabahki karın da kaplamasıyla büründüğü beyazı ile dört rengin oluşturduğu bir cümbüş şehri Zonguldak'ta, Eski Adıyla Kara Elmas yeni adıyla Bülent Ecevit Üniversitesi’nde ve çiçeği burnunda İlahiyat fakültesinde bir ilim şöleni gerçekleşrmişlerdi. Başlığı: Akademide Felsefe Hikmet ve Din idi. Oradan birinin ifadesiyle Zonguldak, Zonguldak olalı böyle bir olay (zulüm çağrışrıyor) (!) görmemiş. Ben kendi adıma çok isfadeli buldum. Özellikle Ahmet İnam’ı ve diğer hocalarımı yakından tanımaktan büyük bir haz duydum. İki ayrı celsede oturumların sürdürülmesi sebebiyle her tebliği takip etme imkanımız olmadı. Her iki salon da aki. Sempozyum’a karşılık olarak “Bilgi Şöleni” olsun dedik. Şölen gibi şölendi. Üniversite Konukevinde ağırlandık. Kahvalmızı orada yapk. Öğle ve akşam yemeklerimizi de Kozlu Belediyesi ve Baro Başkanı verdi. Hem sırmız pek, hem karnımız toktu. Gelirken de elimize bir baston tutuşturdular. Belli ki ihyacımız vardı. İnsan bu kuş misali, bir “Hoş geldin!” Zonguldak’tayız. Bir “Güle güle!” İstanbul’dayız. İstanbul’a dönüş de bir başka güzel. Bu tür toplantıların en güzel yanı tanışmak ve kaynaşmak. Dün gece geç saatlere kadar Turan Koç hocadan Ankara ilahiyatı ve hocalarını dinledik. Üzerimde yaman bir ağırlık olmasına rağmen çoğu yaşları benden genç olan ilim adamlarımızla hayranlıkla dinledim. Maşallah neler biliyorlar, neler? Müthiş bir birikim ve bunun verdiği bir özgüven. BU özgüvenle biz gerçek anlamda doğrulabiliriz diye düşündüm. Gelirken de gene dostlarla birlikteydik ve yol boyu çok güzel sohbetlerimiz ve ilmî mübahaselerimiz oldu. Teşekkürler ve tebrikler Sevgili dekanımız Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya! Ve teşekkürler dekanına müzahir olan saygılı rektör Prof. Dr. Mahmut Özer! Ve teşekkürler bizi sağ salim götürüp getiren Şerafettin kaptan! Ve teşekkürler Zonguldak! BEÜ HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE DE İDDİALI Yrd. Doç. Dr. Orhan BAYAR Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, eğim kadrosu ve araşrma görevlileri ile birlikte yaklaşık 13 yıldır hizmet vermektedir. Hastanemiz, göz hastalıkları alanında Ba Karadeniz bölgesinde referans hastane konumundadır. Kliniğimizde, yakında kurulmak üzere olan bölümlerle birlikte, göz hastalıkları ile ilgili hemen tüm cerrahiler yapılabilmektedir. Katarakt cerrahisi, vitreorenal cerrahiler, oküloplask ve orbita cerrahileri, glokom cerrahileri, şaşılık cerrahisi, endolazer cerrahi girişimler ve yakında kurulması planlanan göz bankası ile birlikte keratoplas cerrahisi (kornea nakli) yapılabilen cerrahiler arasındadır. Kliniğimizde kullanılan cihazlarla ilgili sürekli çalışma yapılmakta ve güncel gelişmeler takip edilmektedir. Sıklıkla görülen ve kliniğimizde başarı ile tedavileri sağlanan bazı hastalıklar şunlardır. KATARAKT şeklinde yorumlanır. Fakat bu tanım doğru değildir; çünkü cerrahi olarak çıkarılan katarakt tekrar etmez. Bu rahatsızlığın yaklaşık birkaç dakika süren bir lazer işlemi ile poliklinik şartlarında tedavisi mümkündür ve kliniğimizde uygulanmaktadır. RETİNA HASTALIKLARI ve VİTREORETİNAL CERRAHİ Rena, gözün arkasında ışığı algılayarak görüntüyü beyne ileten sinir tabakasıdır. Renada oluşan hastalıklar doğrudan görme duyumuzu tehdit e ğinden erken teşhis, koruyucu tedavi ve geç kalınmadan yapılacak doğru cerrahi girişim haya önem taşımaktadır. Özellikle diyabet, hipertansiyon, kalp hastalıkları rena tabakalarında hasara neden olabilmektedir. Bunun yanında yaşın artması ile birlikte görülen ve yakından takip ve tedavi gerekren sarı nokta hastalığı da yine renayı etkilemektedir. Ayrıca rena dekolmanı olarak adlandırılan bu rena tabakasının yerinden ayrılması, göz içine kanama da vitreorenal cerrahi gerekren diğer hastalıklardır. en sık kalıcı görme kaybı (körlük) nedenidir. Doğumdan ibaren her yaşta görülebilse de genelde 40 yaş sonrası ortaya çıkmaktadır. Bebeklik ve çocukluk dönemi glokom hastalıklarında gözde büyüme, sulanma ve gözün ön kısmındaki kornea dediğimiz bölümde matlık, fark edilebilen bulgulardır. Çocukluk döneminde genellikle cerrahi gerekir. Daha sık olan ileri yaşta görülen glokomda ise hafif ağrı olabilse de sıklıkla hiçbir bulgu yoktur. Bu nedenle özellikle 40 yaşını geçmiş herkese, hiçbir sorun olmasa dahi, yılda bir kez run göz kontrolü önerilmektedir. Glokoma bağlı sinir hasarı öncelikle çevresel görmeyi azalr. Merkezi görme genellikle son ana kadar korunduğu için hasta genellikle görmediğinin farkına varamaz. Son olarak ileri evre glokomlarda merkezi görme de kaybolunca geri dönüşümsüz körlük oluşur. Tanı konulduğu takdirde, genellikle basit bir ilaç tedavisi ile olası körlük riski neredeyse kaybolmaktadır. İlaçla kontrol alna alınamayan veya ileri dönemde fark edilen glokomlarda ise cerrahi uygulanmaktadır. Kliniğimizde bütün glokom cerrahileri başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. ŞAŞILIK Katarakt, şeffaf göz içi merceğinin görmeyi engelleyecek şekilde şeffaflığını kaybetmesi ya da sislenmesidir. Daha çok ışının göz içine girmesi engellendiği için bu durum görmede azalmaya neden olur. Sanki kirli bir camdan dışarıya bakar gibi objelerin netliği ve renkleri net seçilemez. Çok ileri olgularda ise görüntü neredeyse tamamen kaybolur ve bazen sadece ışık hissi kalana kadar ilerler. Daha çok yaşlılıkta görülmekle birlikte, diyabet hastalarında, göze darbe alan ve bazı ilaçları kullanan hastalarda da görülebilmektedir. Katarakn belirleri; • Görmede yavaş yavaş azalma, bulanık görme • Işıkların saçılması • Renklerin soluklaşması, netliğinin azalması Tek tedavisi cerrahidir. Önerilen yaklaşım, katarakn belli bir seviyeyi geçmeden, halk arasında dikişsiz yöntem olarak bilinen, fakoemülsifikasyon yöntemiyle alınmasıdır. İleri derecede sertleşen kataraktların fakoemülsifikasyon yöntemiyle alınması zorlaşmakta ve komplikasyonlara neden olabilmektedir. Hastanemize katarakt nedeniyle başvuran hastalar genellikle çevre hastanelerden ameliyan zorlukları nedeniyle hastanemize sevk edilen hastalar olmalarına rağmen, kliniğimizde bu cerrahi oldukça düşük komplikasyon oranlarıyla başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Diyabet, hipertansiyon ve damar kanıklıklarına bağlı rena hastalıklarda lazer tedavisi, sarı nokta hastalığının bazı evrelerinde kullanılan göz içi enjeksiyonlar ve göz içi kanama, ileri evre diyabet hastalığı, rena ayrışması gibi hastalıklarında vitreorenal cerrahi kliniğimizde başarı ile uygulanmaktadır. Kliniğimiz bu konuda bölgemizde referans özelliğinde bulunmaktadır. OKULOPLASTİK ve ORBİTA CERRAHİLERİ Oküloplask cerrahi, göz kapağı ve çevre dokuları içine alan cerrahi birimdir. Orbita ise göz arkasındaki yapıları içine alan bölümdür. Kliniğimizde; • Göz kapağının içe (entropiyon) ve dışa (ektropiyon) dönüklüğü, • Göz kapağı düşüklüğü (ptozis), • Göz kapakları üzerindeki cildin sarkması(dermatoşalazis) sonucu estek ve görme sorunları, • Göz yaşı kanalı kanıklıklarına bağlı sulanma, • Göz kapağı tümörleri, • Orbita kitlelerine yönelik cerrahi girişimler yapılmaktadır. GLOKOM ve CERRAHİSİ Katarakt cerrahisi sonrasında, göz içine koyulan mercek arkasında ince bir zar şeklinde kesif bir tabaka oluşabilir ve bu halk arasında tekrar katarakt oluşması Şaşılık, her iki gözün birbiriyle olan paralelliğini yirmesidir. Şaşılık tedavisinde erken teşhis, etkili tedavi için oldukça önemlidir. Her yaştaki çocuğa şaşılık muayenesi yapılabilmektedir. Ancak 4 yaş öncesi çocukların mutlaka göz muayenesinden geçmesi yararlı olacakr. Şaşılık, gözlük tedavisi ya da kapama gibi yöntemlerle de düzellebildiği gibi, cerrahiye de ihyaç duyulabilmektedir. Kliniğimizde şaşılık takibi ve cerrahileri uygulanmaktadır. Halk arasında göz tansiyonu ve karasu adlarıyla bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır. Göz içi sıvısının görme siniri (opk sinir) üzerinde oluşturduğu normalden yüksek basınca glokom ya da göz tansiyonu denir. Tedavi edilmezse görme kaybına neden olabilen glokom, tüm dünyada KERATOPLASTİ Keratoplas, kornea nakli diye bilinen işlemdir. Kornea, insan gözünün en ön kısmında yer alan şeffaf ve yüksek kırıcılık özelliğine sahip olan dokudur. Bu saat camı gibi olan saydam korneanın saydamlığını çeşitli nedenlerle kaybetmesi sonucu görüntü bozulur. Bu durumda şeffaflığını yirmiş ya da şekli bozulmuş kornea dokusunun belirli büyüklükte dairesel şekilde çıkarılarak, yerine kadavradan alınan ve yine uygun çapta kesilerek hazırlanmış sağlıklı kornea dokusu yerleşrilir. Günümüzde en çok yapılan ve başarı oranı en yüksek doku naklidir. Kurulma aşamasındaki kornea bankası ile bu ameliyatlar hastanemizde yapılmaya başlanacaktır. ÖZER, ÖĞRENCİLERİ DİNLİYOR Üniversitemizin farklı biriminden öğrencilerle her rsaa bir araya gelerek değerlendirme toplanları yapmaya büyük önem veren BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, yine pek çok öğrenci grubuyla bir araya geldi. Tıp Fakültesi Dönem 6 öğrencileri Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 6 Kasım 2013 tarihinde, Tıp Fakültesi Dönem 6 öğrencileri ile bir araya geldi. Tıp Fakültesi A Salonunda öğrencilerle bir sohbet toplansı düzenleyen Rektör Özer, intörnlerin sorunlarını ve beklenlerini dinledi. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Selçuk Keser ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nejat Demircan’ın da hazır bulunduğu toplanda öğrenciler, eğim süreçlerinde karşılaşkları sorunları ve beklenlerini Rektör Özer ile paylaşlar. Rektör Prof. Dr. Özer de yapğı konuşmada, Tıp Fakültesindeki eğim kalitesinin arrılması yönünde sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi verdi ve şunları söyledi: “Tıp Fakültesindeki eğim kalitesini arrmak adına sürdürdüğümüz çalışmalar hızla devam ediyor. Biliyorsunuz TUS Sınavında Türkiye ikincisi olarak büyük bir başarı elde e k. Bu bizler için gurur kaynağı, sizler için de örnek oldu. Eminim siz önceki dönemlerde mezun olan arkadaşlarınızın başarılarını arrarak sürdüreceksiniz. Ben sizlerde bu ışığı görüyorum. Sizlere güvenim tamdır. Biz de sizin bu başarı süreçlerinize katkı sağlamak adına elimizden gelen her türlü desteği sürdüreceğiz.” Yeni Bölümlerin Öğrencileri Üniversitemizin ilk kez bu yıl öğrenci alarak eğim faaliyetlerine başlayan Moleküler Biyoloji ve Genek, Arkeoloji ve Sosyoloji bölümlerinin öğrenci ve öğrem elemanları 14 Kasım 2013 tarihinde Prof. Dr. Mahmut Özer ile bir araya geldiler. Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplanda öğrenciler, Moleküler Biyoloji ve Genek, Arkeoloji ve Sosyoloji bölümlerinin ilk öğrencileri olmaktan gurur duyduklarını belir ler. Öğrenciler ayrıca, Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesinin konforundan, donanımından ve 24 saat açık bulunmasından çok mutlu olduklarını özellikle belir ler. Bölümlerin ilk kez öğrenci alması dolayısıyla bazı konularda sıkın yaşadıklarını ifade eden ve en kısa sürede alanlarına dönük akademik ve fiziki olanakların arrılmasına yönelik beklediklerini dile geren öğrenciler, bölümlerine karşı gösterilen ilgiden ve eksiklerin giderilmesi için yürütülen çalışmalardan ötürü Prof. Dr. Özer’e teşekkürlerini ile ler. Üniversitemizin yeni bölümlerle akademik ve sosyal bir zenginliğe kavuştuğunu görmekten ve öğrencilerin heyecanından son derece mutlu olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Özer ise şunları söyledi: “Üniversitemiz her bakımdan dinamizmi ile dikkatleri üzerine çeken ve fark yaratan bir kimliğe kavuştu. Üniversitemizin tüm mensuplarını içerisine alan bu kimlik, gelecek adına kurumumuzun tüm paydaşlarına ve bölgesine umut vaat ediyor. Bugün sizlerle yapğım görüşmede de bu durumu bir kez daha görmüş ve yaşamış oldum. Eksiklikler ve sıkınlar elbee olabilir; ancak bunların kısa sürede çözülerek, en iyi şartlarda eğim ve araşrma olanakların hazırlanması için yoğun bir gayret gösteriliyor.” Tarih Bölümü Öğrencileri Üniversitemizin en genç bölümlerinden olan Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrenci ve öğrem elemanları, 13 Kasım 2013 tarihinde, Prof. Dr. Mahmut Özer ile bir araya geldiler. Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplanda, Tarih Bölümü öğrenci ve öğrem elemanları, ilk defa geçğimiz akademik yılda öğrenci alan bölümün ihyaçlarının karşılanması adına gösterilen ilgiden duydukları mutluluğu ifade e ler. Samimi bir havada geçen toplanda öğrenciler, beklenlerini ifade ederek, kısa süre içerisinde Üniversitemizin akademik ve sosyal olanaklarından faydalanıp nitelikli çalışmalar üretmek istediklerini belir ler. Öğrencilerin öğrenmek ve başarmak noktasında gösterdikleri istek ve azimden son derece mutlu olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Özer ise şöyle konuştu: “Son üç yıl içerisinde Fen Edebiyat Fakültemiz bünyesinde Türk Dili ve Edebiya, İngiliz Dili ve Edebiya, Tarih, Arkeoloji, Sosyoloji bölümlerine öğrenci alımı yapıldı. Ben şahsen ve Üniversitemizin vizyonu ile ilgili olarak bu gelişmeyi son derece önemsiyorum. Çünkü sizin varlığınız, Üniversitemizin ve Zonguldak’ın sosyal, kültürel, bilimsel ve sanatsal ihyaçlarına cevap vermek bakımından çok önemli. Edebiyat kolu ile ilgili bölümler, kısa süre içerisinde Üniversitemiz içerisinde yapkları çalışmalarla adlarından söz e rir oldular. Biz de Üniversite olarak, yapmakta olduğunuz ve yapmak istediğiniz çalışmalarda yanınızda olmaktan mutluluk duyuyoruz. Gerek kişisel gelişimleriniz gerekse akademik ya da sosyal çalışmalarınız bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da yanınızda olmayı sürdüreceğiz. Tarih bölümümüzün öğrencilerine ve akademisyenlerine özverili çalışmaları adına teşekkür ediyor, başarılarınızın ilerleyen süreçlerde devamlı olmasını diliyorum.” Öğrenciler toplannın sonunda Prof. Dr. Mahmut Özer’e günün anısına bir de armağan sundular. BEÜ Öğrenci Konseyi Üniversitemiz Öğrenci Konseyi temsilcileri, Konsey Başkanı Samet Memişoğlu ile birlikte Prof. Dr. Mahmut Özer’in konuğu oldular. Öğrencilerin ile ği soruların tümünü içtenlikle yanıtlayan Rektör Özer, BEÜ Öğrenci Konseyi üyeleriyle daha sık bir araya gelerek öğrencilerin istek, beklen ve sorunları hakkında doğrudan bilgi almak istediğini kayde . Üniversitenin tüm birimlerinden gelen öğrenci temsilcileriyle tek tek konuşan Prof. Dr. Mahmut Özer, “Öğrenci merkezli bir Üniversite olarak, gençlerimizin görüşleri bizler için büyük önem taşımaktadır. Öğrenci Konseyinin, Üniversite Senatosunda temsil edilmesi sağlanarak, öğrencilerimizin görüş ve önerilerinin Üniversitenin en üst makamında değerlendirilmesinin önü açılmışr.” şeklinde konuştu. Toplanda konuşan BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu ise şunları söyledi: “Rektör Hocamızın desteklerini her zaman yanımızda görmekten son derece mutluyuz. Sayın Hocamız, öğrencilerin tüm sorunlarıyla daima yakından ilgilenmekte ve öğrenci odaklı bir üniversitede öğrenim gördüğümüzü bizlere her zaman hisse rmektedir. Üniversitemizde öğrenim görmekte olan tüm öğrenci arkadaşlarımız adına, kendisine en içten şükranlarımızı sunarız.” Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü Öğrencileri Beklenti, istek ve önerilerini aktarma sırası, 15 Kasım 2013’te Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat öğrencilerindi. Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda Türk Dili ve Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinin öğrencileriyle bir araya gelen Prof. Dr. Mahmut Özer’e öğrenciler, Üniversiteye kazandırılarak, öğrenci alımına başlayan bölümleri adına teşekkür ettiler. Toplantıda öğrencilerin birbiri ardına yönelttikleri soruları yanıtlayan Prof. Dr. Mahmut Özer, Türk Dili ve Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerinin öğrencileri ve akademisyenleri ile Üniversitemizde çok önemli bir eksikliğin ortadan kaldırıldığına inandığını belirterek şöyle konuştu: “Bülent Ecevit Üniversitesi çok yönlü ve birbirini besleyen disiplinleri bir arada bulunduran bir yükseköğretim kurumu halini alıyor. Bu durumu, Üniversitemizin gelecek vizyonu açısından büyük bir memnuniyetle karşılıyorum. Uzmanlığım gereği pozitif bilimler üzerine çalışmalar yürüten bir öğretim üyesi olmama rağmen, sosyal bilimlerin ge- rekliliğine ve önemine dair büyük bir inanç taşıyorum. Göreve geldiğim ilk günden bu yana Üniversitemizin sosyal bilimler alanındaki eksiğini gidermek adına, her türlü adımı vakit kaybetmeden attık. Bugün ne mutlu bizlere ki, atılan bu adımların bir karşılığı olarak, sizlere Üniversitemizde eğitim imkânı sağlayabiliyoruz. Elbette yeni olmanın getirdiği avantajların yanı sıra, akademik ve fiziki kısıtlılıkların olduğunu da biliyorum. Bunların giderilebilmesi adına yapılan çalışmaların neticelerini en kısa süre içerisinde birlikte görme imkânımız olacak. Sizleri alanlarınızda uzmanlık kazanmış insanlar olarak yetiştirmek için gösterdikleri çaba ve çalışmaları için bölümlerimizin öğretim elemanlarına teşekkür ediyor; hepinize başarılarla dolu bir öğrenim ve çalışma hayatı diliyorum.” Toplantının sonunda günün anısına kendisine bir hediye sunan Türk Dili ve Edebiyatı ile İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümlerine teşekkür eden Prof. Dr. Özer, öğrenci ve öğretim elemanları ile toplu bir hatıra fotoğraf çektirdi. Uluslararası Öğrenciler Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversitemizde öğrenim gören uluslararası öğrencilerin beklen, istek ve önerilerini dinledi. Farklı ülkelerden gelerek Üniversitemizde buluşan öğrencilerle, Prof. Dr. Mahmut Özer’i bir araya geren toplan, 26 Kasım 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda düzenlendi. Toplanya, Zonguldak Kredi ve Yurtlar Kurumu Bölge Müdür Yardımcısı Sakin Terzi, Daire Başkanları, TÖMER Müdürü Yrd. Doç. Dr. Gül Banu Duman ve Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Okt. Tevfik Cem Akalın da kaldı. Toplanda öğrencilerin yönel kleri soruları yanıtlayan Prof. Dr. Mahmut Özer; “Üniversitemizin uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda, BEÜ’de öğrenim gören uluslararası öğrencilerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Pek çok farklı ülkeden Üniversitemize gelen öğrencilerimiz, özellikle Türkçe öğremini başarıyla yerine geren Karaelmas TÖMER’in kurulmasıyla, akademik faaliyetlerinde ve Üniversiteye uyum konusunda önemli bir avantaj elde etmişlerdir. Farklı kültürlerin renklerini Bülent Ecevit Üniversitesine taşıyan uluslararası öğrencilerimiz, bizim için son derece önemli ve değerlidir” dedi. BEÜ’nün çok yönlü ve birbirini besleyen kültürleri barındırmasının üniversiteyi zenginleşrdiğinin alnı çizen Özer, Üniversitemizin uluslararası öğrencilerine sunduğu akademik ve sosyal olanakları iyileşrmek amacıyla pek çok çalışmayı hayata geçirdiklerini de vurguladı. Özer ayrıca, uluslararası öğrencilerimizin yaşamlarını kolaylaşrmak amacıyla barınma, ulaşım, sağlık ve sosyal olanaklar konularında çalışmaların hız kesmeden sürdürüldüğünü kayde . BEÜ Uluslararası İşbirliği ve Diyalog Öğrenci Topluluğu Üyeleri Üniversitemizin pek çok farklı birimini temsil eden öğrenci ve öğrem elemanlarıyla her rsaa bir araya gelerek değerlendirme toplanları yapmaya büyük önem veren BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 26 Kasım 2013 tarihinde BEÜ Uluslararası İşbirliği ve Diyalog Topluluğu üyeleriyle buluştu. Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda gerçekleşrilen toplanda konuşan Prof. Dr. Mahmut Özer, öğrencilerin inisiyafleriyle kurulan ve yürütülen öğrenci topluluklarının Üniversite yönemi nezdinde büyük önem taşıdığını vurguladı. Öğrencilerin sosyal, kültürel ve akademik açılardan zenginleşmesi yönünde önemli katkılar sunan öğrenci topluluklarının çalışmalarını desteklemek amacıyla büyük gayret gösterdiklerini ifade eden Özer sözlerini şöyle sürdürdü: “Bülent Ecevit Üniversitesi olarak, önde gelen ilkelerimizden biri, öğrenci merkezli bir üniversite olmakr. Bu nedenle öğrenci topluluklarının gerek sayısal gerekse etkinlik anlamında güçlenmesi, öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Bu doğrultudaki çalışmalarımız sonucunda bugün Üniversitemizde tam 170 farklı öğrenci topluluğu faaliyetlerini başarıyla sürdürmektedir. Bu topluluklara üye olan öğrencilerimizin sayısı ise 9 bin 600’e ulaşmışr. Öğrenci topluluklarımızın daha etkin olabilmesi için maddi ve manevi her türlü desteğimizle daima öğrencilerimizin yanındayız.” Biyomedikal Mühendisliği Öğrencileri Üniversitemizin son dönemde öğrenci alarak eğim faaliyetlerine başlayan bölümleriyle bir araya gelen Prof. Dr. Mahmut Özer, 21 Kasım 2013 tarihinde Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği öğrenci ve öğrem elemanlarıyla görüş alışverişinde bulundu. Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda gerçekleşen toplanda, öğrenciler istek ve beklenlerini ifade e ler. Üniversitemize yeni kazandırılan bölümlerin oluşturduğu sinerjiden son derece mutlu olduğunu belirten Prof. Dr. Mahmut Özer ise şunları söyledi: “Sayıları hızla artan yükseköğrem kurumları arasında fark yaratabilmek adına özgün ve yenilikçi bir karaktere bürünme ihyacı tüm üniversiteler için bilinen bir gerçeklik durumunda. Bu bağlamda, Üniversitemizin bir yandan öğrenci sayılarında ciddi arşlar yaşanırken büyümenin aynı oranda zenginleşme ve çeşitlenmeye dönüşmesi gelecek adına son derece önemli bir husus. Sizler heyecanlı, istekli, azimli tavrınız ile ülkenin geleceğine yön verecek eğimli insanlara dönüşebilmeniz adına çok önemli bir duraktasınız. Buradan alanında uzman ve donanımlı bireyler olarak ayrılmanız adına çalışmalar yürüten akademik kadromuza teşekkür ediyor, sizlere başarılı bir eğim haya diliyorum.” Seçkin Terzi İlahiyat Fakültesi Öğrencileri İlahiyat Fakültesi öğrenci ve öğrem elemanları, 23 Aralık 2013 tarihinde Rektör Prof. Dr. Mahmut Özer ile bir araya geldi. Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda gerçekleşrilen toplanya İlahiyat Fakültesi öğrencileri ve öğrem elemanları kaldı. Her zaman öğrencilerin yanında olduğunu vurgulayan Rektör Özer; “İlahiyat Fakültesi öğrencilerine ve akademisyenlerine özverili çalışmaları dolayısıyla teşekkür ediyor, başarılarınızın ilerleyen süreçlerde devamlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. “Türklerin Dünya Medeniyetine Katkısı” Prof. Dr. Neca Demir Doç. Dr. Ahmet Aln Gazi Üniversitesi Eğim Fakültesi öğrem üyesi Prof. Dr. Neca Demir, Üniversitemizin konuğu oldu. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda, 5 Aralık 2013 tarihinde “Türklerin Dünya Medeniyene Katkısı” başlıklı konferans veren Prof. Dr. Demir, uzun yıllardır sürdürdüğü Türk kültürü araşrmalarının sonuçlarını kalımcılarla paylaş. Öğrencilerin büyük ilgi ile izlediği konferansa, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel, Zonguldak Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Ahmet Aln ile akademik ve idari personel kaldı. Konferansına, Fah Sultan Mehmet’in İstanbul’u 21 yaşında fethetmesinin iki nedenini açıklayarak başlayan Prof. Dr. Neca Demir, şunları söyledi: “Fah Sultan Mehmet, İstanbul’u 21 yaşında fethe . Burada çok önemli iki unsur var. İlki gençliğinin verdiği heyecan ve enerjidir. İkinci ve en önemli unsur ise yönem sorumluluğunu 13 yaşındayken alması ve bu sırada kazandığı büyük deneyimdir. O halde gençlerin yapması gereken, heyecanlarına ve enerjilerine deneyimi eklemekr. Sevgili gençler, özellikle sizlere çok önemli görevler düşüyor. Bu enerjinizi boşa harcamadan, erken yaşta sorumluluk almalısınız”. UNESCO verilerine göre, dünyada 240 milyon civarında Türk yaşadığını belirten Prof. Dr. Neca Demir, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriye’ni “kültür” temeli üzerine kurduğunu, bunun Türk kültürünün önemini ortaya koyan çok önemli bir gösterge olduğunu vurguladı. Demir, Dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğinin, on iki aydan oluşan takvimin, on iki saatlik zaman sisteminin ve “saat” kelimesinin, bugünküne benzeyen medeni giyim kuşamın, at eğimi ve biniciliğin, kemençe adlı enstrümanın, dünyanın pek çok yerinde kullanılan mimari yapı tekniğinin, matbaanın ve kağıdın, madenciliğin ve demir ustalığının, düzenli ordu sisteminin, milletlerin sömürgecilikten kurtuluşunun hep Türkler tarandan dünya medeniyene kazandırıldığını belgeleri ile anla. Konuşmasının ardından izleyicilerin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Neca Demir, öğrencilere, Üniversitenin gerçek görevinin bilimsel araşrmalar olduğunu; mesleki deneyimlerini öğrenim süreçlerinde yapacakları çalışmalarla kazanarak, ülke için kalıcı eserler bırakacak biçimde kendilerini yeşrmeleri gerekğini öğütledi. Prof. Dr. Demir’e konferans anısına teşekkür plakeni, Zonguldak MYO Müdürü Doç. Dr. Ahmet Aln takdim e . Demir, konferansın sonunda öğrencilerle hara fotoğra çekrdi. Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı’dan Türkiye Fotoğrafı Bülent Ecevit Üniversitesi Kültür Sanat Topluluğu tarandan, 12 Kasım 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda düzenlenen söyleşiye Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğrem üyesi Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı konuşmacı olarak kaldı. “Romanlardan ve Filmlerden Kalkarak Flu Bir Türkiye Fotoğra Çekmeyi Denemek” isimli söyleşide Prof. Kayalı; 1930’lu yıllardan günümüze çeşitli film ve romanlar üzerinden, sanan ülkelerin tarihi gelişmeleri açısından ipucu verdiğini dile gerdi. Kayalı, Tarık Buğra ve Kemal Tahir örneğinden yola çıkarak, iki yazarın da romanlarında, Osmanlı’nın kuruluşundan Cumhuriyet’e kadar olan bir dönemi, birbirleriyle zıt bakış açılarıyla ele almalarına rağmen, ortak nokta olan milli bakış konusunda birleşğinin alnı çizdi. Kayalı, dönemin iki büyük romancısı için “İki yazarda da olağanüstü cesaret mevcut. İkisinin de çizdiği fotoğraf halen akademik çalışmalarda karşılaşabileceğimiz cinsten değil” ifadelerini kullandı. Türkiye’de çekilen bazı filmlerin, geçmişte elist tabaka tarandan hor görülmesine rağmen günümüzde değer kazandığından bahsederek, film sektöründe 20 yıl önceye dönüş olduğunu vurguladı ve “Mürekkep yalamışlara dönük şekilde yapılan filmler, insanları sinemadan soğuu. AVM salonlarında sinema salonu oldu olalı, film seyretmek sosyal bir etkinlik olmaktan çık” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, soruları da yanıtladı. Salonu dolduran kalımcılar tarandan ilgiyle takip edilen etkinlik, Tarih Bölüm Başkanı ve Kültür Sanat Topluluğu Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Nurşen Gök’ ün Prof. Kayalı’ya teşekkür belgesini takdim etmesiyle son buldu. Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı Yrd. Doç. Dr. Nurşen Gök Erasmus, Farabi ve Mevlana sizleri bekliyor! Üniversitemiz Öğrenci ve Öğrem Elemanları Koordinatörlüğü tarandan düzenlenen Erasmus, Farabi, Mevlana Değişim Programları Tanım Toplansı, 20 Aralık 2013 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleşrildi. Toplannın sabahki oturumunda Fakülte, Yüksekokul, Meslek Yüksekokulu ve Konservatuvar Koordinatörleri ile Bölüm Koordinatörlerine yönelik bilgilendirme yapıldı. Toplannın açılış konuşmasını Öğrenci ve Öğrem Elemanları Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Rıfat Hacıoğlu yap. Hacıoğlu konuşmasında, ulusal ve uluslararası programlarda öğrenci ve öğrem elemanlarının değişimi amacı ile karşılıksız destek sağlayan Farabi, Erasmus ve Mevlana programlarının içerikleri konusunda genel bilgilendirmede bulundu. Ardından Öğrenci ve Öğrem Elemanları Koordinatörlüğü, koordinatör yardımcıları sorumlu oldukları konularda sunum yaplar. Doç. Dr. İlhan Karataş, “Farabi Değişim Programı ve Değerlendirme Süreci” konusunda bilgilendirmede bulunarak, Farabi programının üniversitemizde 2009-2010 Eğim-Öğrem yılında başladığını ve şu an 68 üniversite ile protokol anlaşmasının mevcut olduğunu belir . Karataş’tan sonra söz alan Yrd. Doç. Dr. Özlem Aydın Öztürk ise “Erasmus Programı Bilgilendirme Sunumunda”, 2014-2020 yılları arasında uygulanması planlanan Erasmus , eğim, öğrem ve gençlik alanları- Yrd. Doç. Dr. Tolga Acun nın yanı sıra, spor alanını da kapsayacak şekilde yenilendiğini söyledi. Ayrıca Erasmus Programının Mevcut Hayatboyu Öğrenme (LLP) ve Gençlik Programlarından farkları üzerinde duruldu. Programda son olarak “Mevlana Değişim Programı Hakkında Bilgilendirme” konusunda Yrd. Doç. Dr. Tolga Acun sunum yap. Acun, Mevlana Değişim Programının yurçinde eğim veren yükseköğrem kurumları ile yurtdışında eğim veren yükseköğrem kurumları arasında öğrenci ve öğrem elemanı değişimini gerçekleşrmeyi amaçlayan bir program olduğunu belir . Mevlana Değişim Program kapsamında üniversitemizin protokol imzaladığı üniversiteler hakkında bilgi verdi. Toplannın öğleden sonraki programında, öğrencilere yönelik Erasmus, Farabi ve Mevlana Değişim Programları bilgilendirme sunumları gerçekleşrildi. Öğrencilerin programlardan yararlanabilmeleri için gerekli şartlar, başvuru koşulları, program başvuru tarihleri, değerlendirme süreçleri, değişim tamamlandıktan sonra yapılması gerekenler hakkında öğrenciler bilgilendirildi. Mevlana Programı konusunda Yrd. Doç. Dr. Tolga Acun, Erasmus Programı konusunda Ayten Ağartan Çelikdal, Farabi Programı konusunda da Sevilay Altunay öğrencileri bilgilendirerek, öğrencilerden gelen soruları cevaplandırdılar. Toplanda yapılan sunumlar, üniversitemiz radyosu Radyo Karaelmas’tan da canlı olarak yayımlandı. Erasmus Öğrenci Hareketliliği Bilgilendirme Toplantısı Erasmus Staj Hareketliliği ve Dil Yeterliliği Tematik Toplantısı Eskişehir’de gerçekleştirildi Erasmus Staj Hareketliliğinde Kalite ve Erasmus Faaliyetlerinde Dil Yeterliliği Konulu Temak toplan, 1 Kasım 2013 tarihinde Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde Eskişehir’de yapıldı. Toplanya, Milli Eğim Bakanlığı ve YÖK’ün ilgili birimlerinin yanında, farklı yükseköğrem kurumlarından yetkililer ile Üniversitemiz Öğrenci ve Öğrem Elemanları Değişim Programları Koordinatörlüğünden Yrd. Doç. Dr. Özlem Aydın ve Ayten Ağartan Çelikdal kaldı. Ülkemizde 2007-2008 döneminden beri devam eden Erasmus Öğrenci Staj Hareketliliği Faaliye kapsamında, yeni dönemde Staj Hareketliliğinin daha başarılı bir şekilde organize edilebilmesi, etkin bir şekilde yürütülebilmesi ve kalitenin arrılması konuları toplanda görüşüldü. Ayrıca Erasmus Programı kapsamında öğrenci ve personelin yabancı dil yeterliliğinin, 2014-2020 yıllarını kapsayacak Erasmus döneminde öneminin artması ile bu husustaki yeterliliklerin hareketliliği doğrudan etkileyeceği tarşıldı. Toplan, Staj Hareketliliğinde Kalite ile Öğrenci ve Personelde Dil Yeterliliği konulu oturumların ardından sona erdi. Üniversitemiz Öğrenci ve Öğretim Elemanı Değişim Programları Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen Erasmus Öğrenci Hareketliliği Bilgilendirme Toplantısı, 29 Kasım 2013 tarihinde Tahir Karauğuz Konferans Salonunda gerçekleşti. Toplantı, Öğrenci ve Öğretim Elemanı Değişim Programları Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Rıfat Hacıoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Hacıoğlu açılış konuşmasında, Erasmus programının dönem ve yıl kaybetmeden yabancı bir kültür ile tanışma fırsatını yakalamak, farklı bakış açıları kazanmak açısından çok önemli bir deneyime olanak sağladığını vurguladı. Uzman Ayten Ağartan Çekildal’ın bilgilendirme sunumuyla devam eden toplantıya, öğrenciler yoğun katılım gösterdi. Bilgilendirme sunumunda Erasmus Programı hakkında temel bilgilerin yanı sıra, programla yurtdışına gidecek olan öğrencilerin yapması gereken işlemler konusunda bilgi paylaşımı yapıldı. Oldukça verimli geçen bilgilendirme toplantısı, Erasmus Değişim Programı ile ilgili öğrencilerden gelen soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi. Yrd. Doç. Dr. Rıfat Hacıoğlu Şems ile Mevlânâ’nın Birbirinde Bulduğu, Ancak Başkalarının Bulamadığı… Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya BEÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Âriflerin ârifi Şems-i Tebrizî için, ârifle bulunmak övünülecek ve haz duyulacak bir haldir. Çünkü ârifle beraber olmak, benlik davasından uzaklaşmakr. Ancak ârif olmak güçtür; zira gerçek âriflik, dostu her dem harlamak ve onun dostluğuna doymamakr, “gönlün fikirle, tenin hizmetle ve gözün yakin olmakla meşgul bulunmasıdır.” Şems’in gözünde benlik ve ihras, cem ve cemaan manasını ve nurunu yok eder, berekeni kaçırır. Asıl bereketli olan anlar, dost ile beraberlik anlarıdır. “Seni Seviyorum… Başkalarını da Senin Harın İçin Seviyorum” Şems, Mevlânâ’ya diyor ki: “Ben, seni seviyorum; başkalarını da senin harın için seviyorum”. Nitekim o, gerçek ve can dostun verdiklerinin maddî dünyada karşılığı az da olsa, gönül dünyasında değer ve kıymet bakımından paha biçilemez olduğu konusunda tereddütsüzdür. Mevlânâ’nın kendisinin sadece güzel taranı bildiğini ve çirkin yönünü görmediğinin sıkınsı içindeki Şems, kozmolojik örneklere girişir. Ancak ismi “güneş”le aynı anlama geldiği ve Mevlânâ’nın bu yönünü şiirlerinde konu yapmasına rağmen, kendisini o büyük alemde (makrokozm) bir yere yerleşremez. Onun büyük evreninde sadece Güneş ve Ay vardır. Mevlânâ’nın, Hak ehlinden olduğunu ve onun dergahına güzel sözden bir başka bir şeyin layık olmadığını düşünen Şems, Mevlânâ’yı sırların sırrının yolunun bir bedeli olduğunu, bir takım sıkınlara ve fedakarlıklara katlanması hususunda ikaz eder. Ancak çile ve ızdırapların sonucunda alacağı mükâfatları da ifşa eder. Yüzü, gözlerin zanı müşahede edemediği, Güneş’e dönük olan Mevlânâ’yla ilgili sözleriyle Şems, okuyucuyu şaşırr. Zira o, bir bakarsınız Rumî’yi bir anda en güzel, en üstün meziyet ve yetenekleriyle anar, hemen arkasından onunla ilgili kendisinin bile çekindiği mahrem mevzuları dünyaya ilan eder. Ama yine de Şems, çoğu zaman yapğı gibi, kadim ve belki de tek dost Mevlânâ’yı ve kabiliyetlerini methetmekle biremez. Saray ve Sultan Şems ilahî âlemi ve Cenab-ı Bari’yi, Saray ve Sultan’la temsilî olarak sembolize eder. Hz. Muhammed’i (s.) de bu Saray’ın daimi kulları içerisinde sayar. Şems bununla da yenmeyerek, zımnen kendisi ile Mevlânâ’yı da bu has kulları arasına dahil eder. Hz. Peygamber’le özdeşleşrdiği kadar olmasa da Şems’teki Mevlânâ aşkı, öyle bir dereceye varır ki, onu “ehl-i bey”inden daha yakın görür.Nihayende Şems, dostluk ve muhabben nirengi noktasına ulaşmanın dayanılmaz hazzından dem vurur. Zevk de acı da hüzün de ortakr. Sıkın ve cefa da müşterekr. Dostluğun bu kadar içten ve candan olanını çekemeyen ve kıskananlar elbee olacakr. Müridler ve Konya halkı darılmaya, başa kakmaya ve kıskanmaya başladılar. Kendi işiyle ilgilenen Mevlânâ, öğütlerden sevgi bağını kuvvetlendiriyordu. Şems’e olan bağlılığını ve muhabbeni hiç kimse veya topluluk için feda edecek de değildir. Mevlânâ Şems’i canından bile çok sever, onun odasına çakılan bir çiviye bile rıza göstermez. Şems’in odasına çakılan çivi, adeta onun bedenine saplanır. Çıkarılan İnci’nin Kıyme Şems Mevlânâ’yla sanki iş bölümü yapar. Hem kendisinin hem de Sevgili Dost’unun ince ve değerli işle ilgili görevlerini ayırır: “Bu gün mânâ denizin dalgıcı (o mânâ denizinden inci çıkaran) Mevlânâ’dır. Ben ise tacirim. Yani o incileri alıcıyım, onların kıymeni ancak ben bilirim” demek isyor. Aynı mesleğin farklı alanlarında vazife yapan Şems-i Tebrizî, Mevlânâ’yı her gördüğünde, yenilendiğini ve yeniden doğduğunu anlatmaktan büyük bir zevk ve haz duyar. Mevlânâ’yı övmekten bıkmayan Şems, alçak gönüllüğünü ve mütavaziliğini terk eder. O ark sırlar içinde bir sırdır. Vardığı nokta, adeta Hz. Muhammed’in (s.) miraçtaki beşerîyetle ötelerin ötesi alemin sınırı olan “Sidretü’l-Münteha”dır. Ark, ona hiçbir veli, ermiş ulaşamaz. Nâr ve Nur Mevlânâ’yı haznesi dolu ve yanmaya hazırlanmış bir lamba gibi düşünenler, Şems’in konumunu da bir kibrin yapğı işle karşılaşrırlar. Asıl yanan ve yandıkça nurlanan Mevlânâ idi. Onu uyandırmak ve etranı aydınlar hale dönüştürmek için bir kibrit gerekmekteydi ki, bunu da Şems başarmış. Başka bir ifadeyle: “Tebrizli Şems, Mevlânâ’yı ateşlemiş, fakat öyle bir infilâk karşısında kalmış ki onun alevleri içinde kendisi de yanmış”. Onun için Şems’e göre “Dostluk, Mevlânâ’yı gördükten sonra nefsini öldürmekr. Tâ ki onu bir daha bulamadık öldü desinler.” Her ne kadar Şems, evrensel insanı ve belki de Allah imajını simgeliyorsa da, Mevlânâ kendisini ödünç alınmış bir imajla kısıtlamıyordu. Mevlânâ ona dayandı, onunla bir oldu, birlik evrenine daldı ve sonunda evrensel benliği elde e . Onun benlik özelliklerini içselleşrip onunla bir oldu ve huzura kavuştu. İç dünyadaki birliğin ateşi, zahirî dünyaya yansıdı. Bitmek bilmeyen, sonsuz, sınırsız ve kesinsiz sohbetler, Mevlânâ ve çevresinin dış görüntülerini değişrdi. Muhammed (s) Yolunun Toprağı Şems’le Mevlânâ’yı karşılaşrdığımızda benzerliklerin ortaya çıkışını engelleyemeyiz. Şöyle ki; Şems’e göre hakikate varmak, ancak sünnete tabi olmak, gösterişten uzak, hal ehli olarak, söz ve eylem birliği içinde, ilâhî aşkla gerçekleşir. Şems de Mevlânâ gibi Hz. Peygamber (s.) âşığıdır. Mevlânâ, “Ben Muhammed-i Muhtarın yolunun toprağıyım” dediği gibi Şems de, “Mustafa’nın (s.) en küçük ve ehemmiyetsiz gibi görünen bir hadisini Kuşeyrî Risalesi ve onun gibi en önemli kitaplara değişmem, Peygamber’in hadisleri karşısında, onların hepsi de tatsız ve zevksizdir” diyor. Meşrep ve usul bakımından farklılaşmalar söz konusu olabilir. Mesela, Mevlânâ temkinlidir, belki biraz da resmidir; Şems, coşkun, heyecanlı ve kural tanımazdır. Fakat, şu da bir gerçek ki, Şems olmasaydı, Mevlânâ belki de bir medrese hocası olacak; dar bir coğrafyada tanınıp bilinecek. Belki Feridüddin-i Aar’ın Manku’t-Tayr’ı gibi Mesnevi hikayeleri ortaya çıkacak; fakat, coşkun ve taşkın şiirler ve gazelleri okuyamayacakk. Divân-ı Kebir’i görmemiz hayal olacak. Diğer taraan eğer Mevlânâ, Şems’le görüşmeseydi, kimse de onun varlığından haberdar olmayacak. Onlar mana yönünden görünmeyen âlemde bütünü meydana gerdiler. Gölgelerin Ötesi Eğer insanlar Mevlânâ ile Şems gibi birbirlerinde bulunanı, birbirlerinin hakikani görebilselerdi, eksik ve zaaflarını tabii karşılasalardı, cenne yeryüzünde yaşarlardı. Mevlânâ, “Şu dünyada gördüğümüz tenlerimiz, vücutlarımız, bizim gölgelerimizdir. Biz aslında bu gölgelerin ötesinde yaşıyoruz” diye seslenmektedir. İşte, Mevlânâ ile Şems, birbirlerinin maddî varlıklarının ötesinde bulunanı müşahede e ler, ona muhabbet ve aşk duydular. Mevlânâ, Şems ile muhabbenin başlangıç evresinde görüşüp kaynaşğında, zâhirin alnda, her velinin, evrensel insanın ve peygamberin keşfe ği okyanusun varlığını sezdi. Şems-i Tebrizî, Mevlânâ’ya salt aklın, rasyonalizmin dar cenderesinden azad olmanın formülünü öğre . Çünkü onun gönül ve zihin evreninde aklın sınırları bellidir; arkası, sonu cenne r. Gönlün sınırları ise, ölçülüp tespit edilemez/belirlenemez. Söz ve rakamların bi ği yer, fenafillahr, yani Allah’a kavuşmak ve hakkın zat ve sıfanda erimekr; yanmakr. Şems-i Tebrizî, Mevlânâ ile sohbet ve halvet anlarında ona, mânâ aleminin gizli odalarını gösterdi. Mevlânâ, Şems’siz dönemindeki halini, “hamdım” sözleriyle özetler. Şems ile “pişme” evresine geçer. Mevlânâ’nın İskame Aşkr Gerçekte Mevlânâ’nın iskame, şeyhlik ve dervişlik, müritlik ve muratlık değil, aşkr. Bu süreçte mürit ve murat, şeyh ve derviş, âşık ve mâşuktur. Fakat aşkta fâni olan bu âşık, mâşuk libasına bürünür, mâşuksa âşık görünür. Çelebi Hüsameddin Mevlânâ’nın müridi iken, Mevlânâ Mesnevî’de onu öyle över ki; insan, Hüsameddin Mevlânâ’nın üstadı zanneder. Şu halde Mevlânâ ile Şems arasındaki tefeyyüz, karşılıklıdır ve birbirini tamamlayıcıdır. Birbirlerindeki hakikatleri gören ve dostlukları kelimelere sığmayan bu iki büyük veliden hangisi, hangisine mürşit oldu? Hangisi, hangisinden üstündür, faziletlidir, büyüktür? İlâhî aşkta fâni olan velilerin erdem ve fazilet karşılaşrması gereksiz ve sonuçsuz bir çabadır. Bütün kirliliklerden soyutlanmış, ihraslarını kontrol etmiş, Hakk’ın tecelligahına ulaşmış, birlik denizinde yok olmuş yüce kimlikleri derecelendirmek şaşkınlıkr. Mevlânâ, acı çekerek Şam’da Şems’i ararken, Mevlânâ’nın ilim, irfan ve aşkına gıpta ile bakıp şaşkınlık geçiren Şam’ın arifleri, “Nasıl oluyor da bir mürşit, mürşit arıyor” diye sormaktan kendilerini alamamışlar. Mevlânâ, Şems’i aradığı gibi, Şems de evveliyaa Mevlânâ’yı bulmak için çok gezmiş. Mevlânâ’yı bulunca, “Memlekemden çıkalı Mevlânâ’dan başka bir şey görmedim. Ben aradığımı, Hüdavendigarım’da (Mevlânâ) buldum” demiş. Bunların birbirlerinde buldukları, fakat başkalarının bulamadıkları şey neydi? Karşılıklı olarak buldukları en önemli zenginlik, zahirî dünyada bulunmayan aynaydı. Bunlar, şeyhlik, mürşitlik, halifelik, müritlik makamlarının daha ötelerini aşarak birbirine ayna oldular. Onun için birisini ötekinin mürşidi kabul etmek boş, yersiz ve anlamsız bir düşüncedir. Tasavvuf çevrelerince, özellikle de Mevlevî dergahı bağlılarınca seslendirilen ifadeyle Şems-i Tebrizî, Mevlânâ’nın sohbet şeyhidir. Her ne kadar Mevlânâ, başlangıçta Şems’e karşı bir derviş gibi davranmışsa da aralarındaki ilişki, bir dervişle şeyh arasındaki, yahut bir şakirtle üstat arasındaki ilişkiyi akla germez. Bu bağlan, iki dostun zaman zaman rollerini değişrdikleri bir muhabbet şeklinde tezahür eder. Yüksek irfan sahibi Şems, sık sık gördüğü bir rüyanın ve manevî bir ilhamın şevkiyle gönlünde doğan gaybî ve ezelî bir tanışma içinde, Mevlânâ’ya muhabbet duyarak aşık oldu. Bu karşılıksız kalmadı, Mevlânâ da ona âşık oldu. “Çünkü maşuk, aynı zamanda âşık; âşık, aynı zamanda maşuktur.” Bu, Kur’ân’ın tebliğiyle sabi r. Kur’ân diyor ki: “Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler”(Maide, 54) “İlk önce Allah âşık oluyor, iyi kullar maşuk oluyorlar. Sonra iyi kullar âşık oluyorlar. Allah maşuk oluyor.” Şu halde Mevlânâ’yı bu derece “çıldırtan” ve coşturan Şems, niçin onu halktan ve medreseden, haa babasından öğütlü olarak okuduğu kitaplardan çekip almak, koparmak isyor? Ruhanî Zevkin “Şarabı” Şems’in amacı, Mevlânâ’nın bütün fikir ve nazarlarını kalbinin merkezinde yoğunlaşrmak ve böylece onun hakikane berrak bir ayna olup eşsiz kemalini, kendinden kendine müşahede e rip farkına vardırmak. Halvet anlarında, ikisi de ilâhî bir isğrak içinde rûhanî bir zevkin şarabıyla kendilerinden geçiyorlardı. İşte o zaman Şems, Mevlânâ’da bütün feyzi parlaklığıyla, bütün güzelliklerinin şaşaâsıyla Hazre Muhammed’i gördü. Mevlânâ da kendindeki hakikate ayna olan Şems’de kendi eşsiz güzelliğini müşahede ederek aşık oldu ve başka alemlere geç. Mevlânâ’nın, Şems’le özdeşleşmesi, yani Mevlânâ’nın Şems’in ruhsal varoluş düzeyine erişmesi kaok bir özdeşleşme süreciydi. Bu özdeşleşme nasıl ve hangi süreçte gerçekleşmiş? Mevlânâ, halkın beğenisinden, dinî otoritelerden, inançtan ve haa Aristo manğından kendisini uzaklaşrma sürecinde, çileli ve zorlu bir zamanlar geçirdi. Çünkü onun en önemli ve tek dayanağı Şems’in zihinsel varlık düzeyiydi. Evrensel Benlik ve Evrensel Ruh Özdeşleşme sürecinde kısa yolu takip eden Mevlânâ, çeşitli makamlardan geçmek için uzun zaman harcayacağına, özgün kişiliği, vukufunun derinliği ve samimiye sebebiyle, amacı için yoğun bir duygu seli üre . Belirgin olarak Şems’in ruhu, daha sonra evrensel benlik ve nihaî olarak benliğin arkasındaki yaracı aşk olmaya çaba gösterdi. Mevlânâ’nın ruhsal ve psikolojik özellikleri ile evrensel ruhu temsil eden Şems’. Birleşmenin başında Mevlânâ, kendi ruhu ile Şems’in arasında bir mesafenin olduğunu ve birleşmenin meşakkatli ve zor olduğunun bilincindeydi. Ama her şeye rağmen, bir taraan Şems’le birleşme, diğer taraan Şems’in erişilmesi zor makamı. Mevlânâ, tam bir ikilem içerisindedir. Varoluş düzeyinde Mevlânâ genellikle şiirlerini, kendi imajı ile Şems’in imajı arasındaki monolog tarzından çıkarıp diyalog üslûbunda sunar. Rehberinin yakınlığını hisseder. Şimdi sorgulama aşamasına vardığından şüphesi yoktur: Mevlânâ, zihnindeki imajları çizen ressam olarak kendisini görmeye başlar. Ancak Şems’in imajı akla gelen bütün imajları yakar yok eder. Öğretmen adaylarına öğretmen eğitimi Prof. Dr. Haya Akyol Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğim Fakültesi adına İlköğrem Bölüm Başkanı Doç Dr. Özlem Koray ve ekip arkadaşlarının organizasyonunu gerçekleşrdiği “Öğretmen Eğimi” temalı panel, 24 Kasım 2013 tarihinde, Erdemir Kültür Merkezi’nde gerçekleşrildi. Panele; Gazi Üniversitesi Gazi Eğim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haya Akyol, Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrem üyesi Doç. Dr. Ahmet Kılınç, Gazi Üniversitesi Gazi Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Kemal Köksal, Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Fah Aydın ve Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürkay Birinci kaldı. Eğim Fakültesi öğrencileri şiir dinlesi büyüledi Moderatörlüğünü Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürkay Birinci’nin üstlendiği “Öğretmen Eğimi” paneli, B.E.Ü. Ereğli Eğim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Azar’ın açılış konuşmasıyla başladı. B.E.Ü. Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü Piyano Anasanat Dalı öğrem elemanlarından Öğr. Gör. Turgay Tunç ve Yaylı Çalıgılar Anasanat Dalı öğrem elemanlarından Arş. Gör. İlkay Göksel eşliğinde, Ereğli Eğim Fakültesi İlköğrem Bölümü Sınıf Öğretmenliği öğrencilerinden Aslı Karataş ve Fama Kahraman, İlköğrem Matemak Öğretmenliği öğrencilerinden Tuğba Yaman ve Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinden Mesut Köseoğlu, Bahar Yukarıkır ve Fatma Kübra Oktar’ın şiir dinlesi konuklara duygusal anlar yaşa. Şiir dinlesinin ardından panel, Gazi Üniversitesi Gazi Eğim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haya Akyol’un “Nitelikli Eğim ve Öğretmen Yeşrme” konulu sunumuyla devam e . Prof. Dr. Akyol sunumunda, Milli Eğim Bakanlığının öğretmen yeterlilik çalışmalarından, kariyer planlamasından, uygulama okullarının eksikliğinden, öğretmen adaylarının atanma kaygılarından bahsederek, önemli konulara değindi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Fah Aydın ise, öğretmen eğiminde yeri olan teknolojik pedagojik alan bilgisi hakkında bilgi verdiği sunumuyla büyük beğeni topladı. Gazi Üniversitesi Gazi Eğim Fakültesi öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. Kemal Köksal ise, “Değerler Eğimi” konulu su- numunda, 1739 sayılı Milli Eğim Temel Kanununu dayanak göstererek ve aynı zamanda kendi öğretmenlik deneyiminden örnekler vererek nitelikli öğretmenin özelliklerinin nasıl olması gerekğini anla. Son konuşmacı Abant İzzet Baysal Üniversitesi öğrem üyesi Doç. Dr. Ahmet Kılınç ise; “Türkiye’de Öğretmen Kimliğinin Gelişimi: Boylamsal Bir Çalışmanın Sonuçları” konulu çalışmasını dinleyicilerle paylaş. Bu çalışmada, öğretmen adaylarının nasıl bir öğretmen kimliği gelişrdiklerinden, neden öğretmenlik mesleğini seçklerinden, aldıkları lisans eğimi sonucunda gelecek beklenleri ve yeterliliklerinin ne durumda olduğundan, mesleklerinin ilk yıllarında nasıl bir öğrem yapacaklarından ve movasyonlarının ne durumda olduklarından söz ederek, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmen adaylarıyla mesleklerinde önem taşıyan bilgiler paylaş. Panel, kalımcılara yönellen soruların cevaplanması ve Ereğli Eğim Fakültesi öğrem elemanı Okutman Zübeyir Yazıcı’ya öğretmenler günü dolayısıyla “hizmee en çok görev yapan öğrem elemanı plake” verilmesiyle son buldu. Eğiticilerin Eğitimi Seminerleri Üniversitemiz Ereğli Eğim Fakültesi öğrem üyeleri tarandan bir özel eğim kurumuna yönelik geniş kapsamlı “eğicilerin eğimi” seminerleri düzenlendi. Öğretmenlerin mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak ve bilgi birikimlerini arrmak amacıyla 30 Kasım - 1 Aralık 2013 tarihlerinde,16 saatlik geniş kapsamlı bir eğim olarak düzenlenen seminerler, öğretmenler tarandan büyük ilgi gördü. Eğimlerin koordinatörlüğünü de yapan Doç Dr. Özlem Koray (Yaracılık ve yaracılık eğimi, Etkili ileşim kurmada veli-öğrenci- öğretmen ilişkisi), Yrd. Doç. Dr. Gürkay Birinci (Etkileşmeli bilgisayar uygulamalarının sınıf içinde kullanılması), Yrd. Doç. Dr. Sezai Kalafat (Çocuklarda öe kontrolü ve dikkat dağınıklığı), Yrd. Doç. Dr. Aysel Memiş (İlk okuma yazmada güncel uygulamalar), Yrd. Doç. Dr. Uğur Memiş (Çocuklarda oyun ve fiziksel akvite) ve Dr. İkbal Tuba Şahin ( Okul öncesi eğimde yeni yaklaşımlar, Eğimde dramanın etkin kullanımı )’in konuşmacı olarak kaldığı seminerlerin bilgi paylaşımı ve öğretmen gelişimi adına son derece faydalı oldu. Ayrıca eğimlere konuk konuşmacı olarak kalan ve İstan- bul Aydın Üniversitesinde görev yapan Yrd. Doç. Dr. Mualla Murat’ın sunumu da öğretmenler tarandan büyük beğeni ile karşılandı. Bu tür eğimlerin devamının gelmesi ve özellikle yeni eğim uygulamalarının birlikte irdelenmesi dilekleriyle eğimler sona erdi. Doç. Dr. Özlem Koray Öğretim Üyemizin Başarısı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fah Bayramoğlu İksadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) İşletme Bölümü öğrem üyelerimizden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fah Bayramoğlu, “Yüksek Volalite Dönemlerinde Gri Sistem Teorisi Destekli Markowitz Poröy Opmizasyonu” başlıklı doktora tezi ile “İksadi Araşrmalar Vak 9. Ünal Aysal Tez Ödülleri Yarışması”nda dereceye girerek, ödül almaya hak kazandı. Bu yıl, Türkiye gene- linde yarışmaya başvuran 26 adet doktora tezinin arasından “iksat”, “ekonometri” ve “işletme” dallarında ödül verilmiş olup “işletme” dalındaki ödül, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fah Bayramoğlu’na verildi. 2007 yılında aynı ödülü yüksek lisans teziyle de alan öğrem üyemiz bu başarısından dolayı kutlar, başarılarının devamını dileriz. Milli Pediatri Kongresinden ödülle döndüler Zonguldak Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü Öğrem Üyesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Öğrem Üyesi Yrd. Doç. Dr. Müge Uzun ve öğrencileri, kaldıkları 57. Milli Pediatri Kongresi ve 12. Milli Çocuk Hemşireliği Kongresi’nden ödülle döndüler. Yrd. Doç. Dr. Uzun ve bölümü öğrencileri Aylin Kurt ve Feyzullah Yılmaz’la birlikte hazırlamış oldukları “Çocuk Yoğun Bakımda Takip Edilen Bir Onkoloji Olgusuna Yönelik Hemşirelik Bakım Planı” başlıklı sunum, 30 Ekim - 3 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen kongrede, poster sunum alanında üçüncülük ödülü aldı. Öğrem üyemizi ve öğrencilerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz. Fen Edebiyat Fakültesinde Başarılı Öğrencilere Onur Belgesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Matematik, Biyoloji, Kimya bölümlerinin başarılı öğrencileri, Yüksek Onur ve Onur Belgelerini bölüm başkanlarının ellerinden aldılar. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlık bloğunda yer alan öğretim elemanları dinlenme salonunda 21 Kasım 2013 tarihinde düzenlenen törende, bölümlerin başarılı öğrencilerine başarı derecelerine göre Yüksek Onur Belgesi ve Onur Belgesi verildi. Törene Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel, bölüm başkanları ve öğretim üyeleri katıldı. Törende öğrencilere belgelerini veren Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel, Matematik Bölüm Başkanı Prof. Erdal Coşkun, Kimya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Baki Hazer, Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hasan Özer, Tarih Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nurşen Gök ve İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Özlem Aydın Öztürk belgelerini alan öğrencileri kutlayarak, başarılarının devamını dilediler. Tek tek başarı belgelerini alan öğrenciler, toplantının ardından düzenlenen kokteyle katıldılar ve öğretim üyeleri ile fotoğraf çektirdiler. Yrd. Doç. Dr. Müge Uzun BEÜ ÖĞRENCİ KONSEYİNDEN ÖĞRENCİNİN GÜNDEMİ MÜHENDİSLİK GÜNLERİ Samet Memişoğlu Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Mühendislik Günleri kapsamında Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarandan bir dizi program düzenlendi. Düzenlenen kokteylin ardından sinevizyon gösterimi ile başlayan program, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım ve MEGATEP Teknik Elemanlar Plaormu Başkanı Kemal Dadaşoğlu’nun Üniversitemiz Mühendislerinin Mühendislik Haasını kutlamasıyla devam e . Programın son bölümünde Üniversitemiz öğrencilerinden oluşan Grup Konsey tarandan sunulan dinle ile eğlenceli anlar yaşandı. Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım Kemal Dadaşoğlu Grup Konsey ÜNLÜ SANAYİCİ ZEKİ YURTBAY ÖĞRENCİLERLE BULUŞTU BEÜ Öğrenci Konseyi tarandan düzenlenen “Mühendislik Günleri”nin ikinci gününde, Zonguldaklı sanayici-işadamı Zeki Yurtbay Üniversitemizin konuğu oldu. Arif Amirov Konferans Salonunda, 6 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen söyleşiye, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım, akademik ve idari personel ile öğrenciler kaldı. Zeki Yurtbay öğrencilere carete nasıl başladığını ve bugünlere nasıl geldiğini, yaşamında karşılaşğı zorlukları anılarından örnekler vererek anla. Söyleşinin ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan Zeki Yurtbay’a, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım tarandan teşekkür plake takdim edildi. Zeki Yurtbay Kıymetli Arkadaşlar, Canlı, güzel ve dolu dolu geçen bir dönem sonunda, bir sonraki döneme daha mutlu ve umutla bakmaktayız. Fakat anlayamadığımız bir şeyler olduğu apaçık ortada… Her konferans, söyleşi, yarışma ve benzeri etkinlikler sadece öğrencilerimiz için yapılmaktadır. Kendileri için yapılan bu etkinliklere öğrencilerimizi zorlayarak götürmektense, oldukça mustaribiz. Yapılan etkinlikler bizlerin geleceğinde, belki okyanusta bir damla olabilecek kıymeedir; bu okyanusları oluşturan damlalardan öğrencilerimizin faydalanmaması bizleri üzmektedir. Etkinliklere kalım konusunda daha hassas davranılması ümidimizdir. Son dönemlerin en büyük sıkınsı olan eski sistem öğrencilerin yeni sisteme dâhil edilmesi de ileriye dönük umutlarımıza bir yenisi eklemiş bulunmaktadır. Yapılan etkinliklerin bir olumsuz örneği de “Mühendislik Günleri”. 1992’den bu yana üniversitemizde ilk defa kutladığımız Mühendislik Haasında, mühendis kalımı konusunda büyük sıkın çekilmişr. Beklenmiz üniversitenin en çok öğrencisine sahip olan mühendislik bölümlerinin salonlara sığmamasıyken, salon ancak doldurabilmişr. Umut ediyoruz ki, bölümlerimizin önemli günlerini bundan sonra daha coşkuyla ve daha etkin bir şekilde kutlayalım ve etkinliklerin tümüne kalım, bizim için yapıldığı bilinciyle, gerçekleşrilir. Sosyal sorumluluk projelerinin devamında, Çocuk Onkoloji Servisine yapğımız ziyaree duygulu, umutlu saatler yaşadık ve bunu bir proje haline germeye karar verdik. Çocuk Onkoloji Servisi, Huzurevi ve Uzun Mehmet İşitme Engelliler Okulu olmak üzere üç ayrı kuruma, haanın belli günleri ziyaretlerde bulunacağız. Her haa 10’ar kişilik gruplarla gerçekleşreceğimiz ziyaretler, biz ve ziyaret e ğimiz insanlar için umut kaynağı olacakr. Bu ziyaretlere kalmak için başvurular, Öğrenci Konseyinin Facebook ve Twier adreslerinden olacakr. Yaz okulu ile ilgili çalışmalarımızın devam etmektedir. Gerçekleşrdiğimiz tüm etkinlik ve çalışmalarda üniversitemizin bizlere sağladığı desteklerden dolayı teşekkür ediyoruz. MÜHENDİSLİK GÜNLERİ KAPSAMINDA RAHMİ YAZAN ÜNİVERSİTEMİZDEYDİ Mühendislik Günleri etkinlikleri kapsamında, Eren Enerji Elektrik Ürem Aş. Su Arıtma ve Labaratuvar Müdürü Rahmi Yazan üniversitemizdeydi. Mühendislik mesleğinin geleceği ile ilgili öğrencilere önemli açıklamalarda bulunan Yazan, “Özel sektörün gelişmesiyle mühendislik daha donanımlı bir hal alıyor. Geleceğe yönelik bakğımızda mesleğin yıldızı parlıyor” dedi. “Özel sektörün gelişimiyle daha donanımlı mühendisler yeşiyor” 6 Aralık 2013 tarihinde, Prof. Dr. Arif Amirov Konferans salonunda, Öğrenci Konseyi tarandan düzenlenen etkinlik kapsamında, üniversite öğrencileriyle buluşan Eren Enerji Elektrik Ürem Aş. Su Arıtma ve Laboratuvar Müdürü Rahmi Yazan, mühendis adaylarına önemli önerilerde bulundu. Türkiye’de mühendisliğin Avrupa ülkelerine oranla geride olduğunu vurgulayan Yazan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün Avrupa ülkelerine bakğımızda, mühendislik Türkiye’de teknik anlamda Avrupa’dan geride; ancak yönecilik anlamında Avrupa ülkelerinin ilerisinde. Çünkü Avrupa ülkelerinde mühendisler sadece teknik işlerle ilgileniyor ve şirketlerin yönem kadrolarında yer almıyor. Oysa Türkiye’de yöneciler daha çok mühendislerden oluşuyor. Bu zaman zaman sıkınlara yol açabiliyor. Fakat özel sektörün gelişimiyle daha donanımlı mühendisler yeşiyor. Özellikle yabancı dil kavramı mühendisler için çok önemli. Her mühendisin bir veya iki yabancı dile sahip olması gerekli. Bu anlamda tüm mühendis adayları yabancı dil sorunları varsa, okullarından mezun olmadan bu sorunu çözmelidir.” Ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayan Eren Enerji Elektrik Ürem Aş. Su Arıtma ve Labaratuvar Müdürü Rahmi Yazan, üniversite öğrencilerine yaz stajlarında her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Rahmi Yazan’a öğrenci konseyi tarandan teşekkür plake ve günün anısına çeşitli hediyeler verildi. Söyleşi sonrasında üniversitemiz radyosu Radyo Karaelmas’ı ziyaret eden Yazan, bu tür uygulama alanlarının öğrencilerin eğimi açısından büyük önem taşıdığını ifade e . Rahmi Yazan “SİNEFİL BİLGİ YARIŞMASI”NDA GENÇSİN ÖDÜLLER SAHİPLERİNİ BULDU BEÜ Sinema Kulübü üyelerinden Harita Mühendisliği Bölümü öğrencileri İbrahim Yıldırım, Ali Nail ve İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencileri Eren Taş, Çiğdem Ercan tarandan, bu yıl ilki düzenlenen; sunuculuğunu Matemak Bölümü öğrencisi Merve Gündüz ve İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencisi Melih Meram'ın üstlendiği ''Sinefil Bilgi Yarışması'' 10-11 Aralık 2013 tarihleri arasında, Prof. Dr. Arif Amirov Salonunda yapıldı. 24 grubun kaldığı ve her grubun üçer kişiden oluştuğu Sinefil bilgi yarışmasına toplamda 72 yarışmacı kaldı. Yarışma birinci tur, yarı final ve final olmak üzere üç aşamadan oluştu. Sinefil Bilgi Yarışması , “Radyo Karaelmas”tan canlı olarak da yayımlandı. 10 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilen birinci turun sonunda altı grup yarı finale yükseldi. Öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği ve 11 Aralık 2013’te yapılan yarı final ise, zorlayıcı sorulara rağmen, başa baş ve centilmence bir mücadeleye sahne oldu. 11 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen yarı finalde, “Schindler'in Listesi” ve “Trilogy” grubu finalist olarak yarıştılar. Dört etaptan oluşan finalde “Schindler'in Listesi” isimli grup galip geldi. Schindlerin Listesi grup elemanları Burak Kılıç, Abdullah Çelik ve Mehmet Melih Çelik'e tablet ödülleri Sinema Kulübü Danışmanı ve Öğretim Görevlisi Ceyda Demir tarafından verildi. BEÜ Öğrenci Konseyinin minik dostları Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi’nin düzenlediği organizasyonda öğrenciler, BEÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Onkolojisi Servisinde tedavi gören çocuklarla bir araya geldi. Tıp Fakültesi Onkoloji Servisinde tedavi gören miniklerle eğlenceli bir gün geçiren üniversite öğrencileri, çeşitli gösteriler sergiledi. Emre Utinal tarafından sergilenen İllüzyon gösterisi ile Noel Baba - Noel Anne gösterisi sırasında mutlulukları gözlerinden okunan çocuklar, bu gösteriyi başından sonuna kadar büyük merakla izledi. Yaklaşan yeni yıl sebebiyle Onkoloji Servisi çocukların seveceği şekilde rengârenk süsler ve balonlarla donatıldı. Işıl ışıl süslenen çam ağaçları herkesin yüzünü güldürdü. Öğrenci Konseyi tarafından hazırlanmış hediye paketleri ve bir arada yenilen pasta, minikleri çok mutlu etti. Çocuklar unutamayacakları bir gün yaşadı Gitar eşliğinde söylenen şarkılara tüm hasta yakınları ve hastane personeli de eşlik e . Şarkılar söyleyerek oynayan minikler, başta aileleri olmak üzere herkesi neşeye boğdu. BEÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Samet Memişoğlu yapğı konuşmada şunları söyledi: “Bu anlamlı organizasyonda emeği geçen öğrenci arkadaşlarımıza ve hastane personelimize teşekkür ediyoruz. Bundan sonra burada tedavi gören kardeşlerimizi hiç ihmal etmeyeceğiz. Proje haline gerilecek olan bu etkinlikler her haa 10 kişinin kalımıyla sene sonuna kadar devam edecekr. Başvuruları Öğrenci Konseyi Facebook ve Twier hesaplarından alacağız. Onları sık sık ziyaret edeceğiz. Onların gözünde gördüğümüz mutluluk bizleri hayata bağlıyor. Bu etkinliğe destek veren üniversitemiz kann işletmecisi ve Seçkin Organizasyona teşekkür ediyoruz.” Ardından günün anısına çocuklarla hara fotoğra çekrildi. H. Eren TAŞ Sinema Topluluğu Öğrenci Temsilcisi KOMEDİ FİLMLERİ Aristo komik olanı, ortalamadan aşağı olan insanların taklidi olarak nitelemiştir. Komedi soylu olanlara yaklaşamayan bir şeydir. Ama Mikail Bakhtin, komedinin otoriteye karşı tam bir yıkıcı görev üstlendiğini, alaycılığının ve denetlenemezliğinin düzen taraftarları için her daim bir korku aracı olduğunu söylemiştir. Komedinin içinde grotesk bir yapı vardır. O bir yandan ciddi, bir yandan gülünç, bir yandan da çirkindir. İnsanın kendisine yapılmasını tasavvur etmediği, ancak “izlediği” zaman gülünç bulduğu bir şeydir. Komik olan izlenir, dinlenir; ama yaşanmak istenmez. Komedi gündelik hayatın sıkıntısı ve stresinden kurtulmanın, ciddiyetten arınıp gülmenin bir sığınağı durumundadır. Ancak 20. yüzyıla baktığımızda, en fazla ağladığış, gülmeye en fazla ihtiyaç duyduğu; büyük katliamların, savaşların yaşandığı bir çağ olduğunu görürüz. Belki de geçmişte hiç bu kadar ağlayıp bu kadar çok gülmemişti insanoğlu. İnsanın gündelik hayatının hep tekinsiz ve güvensiz olduğu, sürekli bir gelecek endişesi ve her gün zoraki olarak gidip çalışmak zorunda olduğu işin sıkıntısı, sadece bir kez gazetelere bakmanın bile morali bozacak onlarca haberle karşılaşmak için yeterli olduğu bir anda, insanı güldürmenin, onu eğlendirmenin, işlerin gayet yolunda gittiğini göstermenin bir aracı olarak da kullanılmıştır komedi. Mevcut iktidara gülmediği sürece, insanların gülmesine ses çıkarmayan iktidar, onları farklı şeylere güldürmenin yollarını aramıştır. Bunun sinemaya yansıması da hiç gecikmemiş, daha Lumierre Kardeşlerin Kendini Sulayan Bahçıvan (1895) filmiyle komedi türü geniş halk kitlelerini sinema salonlarına çekmenin bir aracı olarak kullanılmıştır. Bu filmde, bahçesini sulamakla meşgul olan bahçıvanın aniden suyu kesilir. Hortuma ayağıyla basıp suyu kesen bir çocuktur. Bahçıvan bunu fark eder, yarı ıslak biçimde çocuğun peşinden koşturur. Bahçıvanın şaşkınlığı ve ıslanması bir hayli komiktir. Böylece komedi, popüler bir tür olarak sinemanın içine sokulur. Bu türün zorunlu olarak en iyi biçimde gelişeceği yer, insanların kendilerini en sıkıntılı, en güvensiz, en huzursuz hissettiği, rekabetin çarklarının kendisini en acımasız bir şekilde hissettirdiği Amerika olması kaçınılmazdı. Ayrıca Amerika’da her gün binlerce insan sinemanın kapılarını aşındırıyordu ve onların ilgisini çekecek, deşarj olup rahatlatacak filmler çekmenin gerekliliği hissediliyordu. Ortalama bir Amerikan ailesinin akşam eve dönerken gülmekten, her şeyin gülecek kadar iyi gittiğinden emin olması gerekiyordu. Komedi tam da bunu sağlıyordu. Bu yüzden tüm dünyada komedi türü filmler sinemaları dolduran ilk filmlerden biri olarak ortak bir özellik gösterir. Ayrıca bir komedi filmi ortaya çıkıp karakteri kendisini gösterdiği zaman, derhal onun seri filmleri çekilmeye başlanıyordu. Amerika’da Marx Kardeşler, Şarlo tiplemesiyle Charlie Chaplin, Max Linder, Buster Keaton, Harold Lloyd, Laurel ve Hardy türün öne çıkan örnekleridir. Türkiye’de ise daha Kurtuluş Savaşı yıllarında Bican Efendi rolünde Ahmet Fehim Türkiye’nin ilk seri filmini ve komedi türündeki filmlerin örneklerini vermiştir. Herhalde savaş ortamında insanların gülmeye duyduğu ihtiyaç, bu tür filmlerin çekilmesine bir kolaylık sağlıyordu. Daha sonra Turist Ömer tiplemesiyle Sadri Alışık, İnek Şaban tiplemesiyle Kemal Sunal, Çiçek Abbas tiplemesiyle İlyas Salman ve ağa rolleriyle Şener Şen unutulmaz oldular. Her daim izleyicileri sinemaya çeken bu eski Yeşilçamlılar, şimdilerde yerini Cem Yılmaz ve Şahan Gökbakar gibi oyunculara ve “stand-up”çılara bıraktılar. 5. Geleneksel Hamsi Festivali Zonguldak Meslek Yüksekokulu tarandan düzenlenen fesvalde öğrenciler, hamsi pişirme ve sunmada hünerlerini sergilediler Bülent Ecevit Üniversitesi Zonguldak Meslek Yüksekokulu (ZMYO) 5. Geleneksel Hamsi Fesvali, 13 Aralık 2013 tarihinde Kilimli Kampüsünde gerçekleşrildi. Olumsuz hava şartları sebebiyle okul içerisinde düzenlenen 5. Geleneksel Hamsi Fesvali’ne, BEÜ Zonguldak Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Ahmet Aln, Kilimli Kaymakamı Murat Kütük, Kilimli Belediye Başkan Yardımcısı Neca Akyol, Kilimli Üniversite ve Yükseköğrenimi Gelişrme Derneği (KUYDER) Başkanı Yüksek Mimar Ümit Velioğlu ve dernek yönem kurulu üyeleri, Kilimli İlçesi idari erkanı ve Üniversitemiz öğrem görevlileri, davetliler ve öğrenciler kaldı. Fesvalin açılış konuşmasını yapan Zonguldak MYO Müdürü Doç. Dr. Ahmet Aln, kalımcılara ve destek verenlere teşekkür e ği konuşmasında, ZMYO’nun her geçen gün gelişğini belirterek; “Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mahmut Özer, Zonguldak Meslek Yüksekokulu’nun gelişimiyle ilgili bize destek vereceğini söylemiş ve bu desteği kendisinden sonuna kadar aldık. Öncelikle okulumuza verdiği destekten dolayı Rektörümüze çok teşekkür ediyorum. Tabii burada hayırsever iş adamlarımızın katkıları da çok büyük; tüm hayırseverlerimize ve kalımcılarımıza da teşekkür ediyorum” dedi. Bir konuşma yapan Kilimli Üniversite ve Yükseköğrenimi Gelişrme Derneği Başkanı Ümit Velioğlu ise, Üniversitenin gelişmesi için dernek olarak ciddi anlamda katkıda bulunduklarını ve bundan duyduğu mutluluğu dile gerdi. Konuşmaların ardından öğrenciler tarandan sunulan Karadeniz yöresi halk oyunları büyük beğeni topladı. Fesvalde, dokuz ayrı öğrenci grubunun yarışğı ‘En Güzel Hamsi Pişirme ve Sunma’ yarışması düzenlendi. Öğrencilerin sunumları jüri üyeleri tarandan pişkinlik derecesi, lezzet, sunum kalitesi, hijyen ve temizlik, salata takdimi, ilave sunum ve ileşim kurma kriterlerinde değerlendirmeye alındı. Ayrıca bu sene ilk kez, yabancı uyruklu öğrencilerin eğim gördüğü TÖMER bölümünden Endonezya, Gine ve Afganistan asıllı öğrenciler de yarışmaya kalarak sunum yaplar. Gruplar sırayla jüri üyelerine pişirdikleri balıkları ve hazırladıkları salataları ikram e ler ve jüri üyeleri de kriterlere göre puan verdiler. Yarışma so- nunda Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü öğrencileri birinci, Radyo Televizyon Programcılığı Bölümü öğrencileri ikinci ve TÖMER öğrencileri ise üçüncü oldu. Dereceye giren gruplar, plaketle ödüllendirildi. Fesval sonunda, Zonguldak meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Ahmet Aln tarandan fesvale katkı veren kurum ve kişilere teşekkür plaketleri sunuldu ve toplu halde hara fotoğra çekrildi. Bahçede balıklarını pişiren üniversiteli gençler, bahçe içinde yakılan ateşin etranda hem ısındılar, hem de çalan müzik eşliğinde dans e ler. Karadeniz müziğinin ritmiyle hep beraber horon oynayan öğrenciler gönüllerince eğlenerek, unutamayacakları bir gün geçirdiler. TÜMSİAD Genel Başkanı Dr. Hasan Sert’ten konferans Üniversitemiz İnsan Kaynakları ve Kariyer Topluluğu tarandan düzenlenen “Girişimcilik, İş Dünyası ve Günümüz Ekonomisinin Değerlendirilmesi” konulu konferans, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda 2 Aralık 2013 tarihinde gerçekleşrildi. TÜMSİAD (Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği) Genel Başkanı Dr. Hasan Sert’in sunumuyla gerçekleşen ve söyleşi tarzında devam eden toplanya öğrencilerimiz yoğun ilgi gösterdi. Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yeri ve ülkemizin küreselleşen dünyada sorumlulukları üzerinde durulan etkinlikte, Ülke gençlerimizin bu doğrultuda hedeflerinin ne olması ve kendilerini nasıl gelişrmesi gerekği konuları vurgulandı. Konferansın son bölümünde, Dr. Hasan Sert öğrencilerin sorularını yanıtladı. Dr. Hasan Sert Dünya İnsan Hakları Günü Hemşirelikte Profesyonelleşme ve Güç Birliği Paneli Hemşirelikte Profesyonelleşme ve Güç Birliği konulu panel, 2 Aralık 2013 tarihinde Zonguldak Sağlık Yüksekokulu’nda gerçekleşrildi. Panele Türk Hemşireler Derneği Zonguldak Şubesi Yönem Kurulu Üyeleri, Sağlık Yüksekokulu ve Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrem elemanları, Hemşirelik Hizmetleri müdürleri ve çok sayıda öğrenci kaldı. Panelde Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sevim Çelik, Hemşirelikte Profesyonelleşmeyi sağlamak için gerekli ölçütleri ve alması gereken adımları; THD Zonguldak Şube Başkanı Arife Ayaz, Porfesyonelleşme sürecinde örgütlenmenin önemini ve THD Zonguldak Şubesinin bu konuda yapklarını; THD Öğrenci Komisyonu Başkanı Güven Soner de öğrencilerin bu konuda üstüne düşen görevleri ve öğrenci komisyonunun yapğı çalışmaları anla. Panel, kalımcılardan gelen soruların yanıtlanması ve teşekkür belgelerinin sunulmasının ardından sona erdi. Üniversitemiz ile Zonguldak Valiliğinin birlikte düzenledikleri İnsan Hakları Günü etkinliği, 10 Aralık 2013 tarihinde gerçekleşrildi. Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleşrilen etkinliğe, Zonguldak Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Zonguldak Valiliği İl İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, İbrahim Fikri Anıl Ortaokulu öğrenci ve öğretmenleri, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz kaldı. Zonguldak Valiliği İl İnsan Hakları Komisyonu tarandan hazırlanan kısa filmin izlenmesi ile başlayan konferansta ilk olarak Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç, İl İnsan Hakları Komisyonunun kuruluş amaç ve ilkeleri ile yapğı çalışmaları, insan hakları kavramının doğuş sürecini, insan hakları evrensel beyannamesinin temel amaçlarını içeren bir konuşma yap. Etkinlikte İksadi ve İdari Bilimiler Fakültesi öğrem üyeleri Yrd. Doç. Dr. Özcan Sezer ile Yrd. Doç. Dr. Şenay Işın konferans verdiler. Yrd. Doç. Dr. Özcan Sezer, “Küreselleşme ve İnsan Hakları” başlıklı konferansında, insan haklarının tarihsel sürecine değinerek, küreselleşme realitesi içinde insan haklarının yeri konusunda bilgi paylaş. İnsan hakları konusunun ciddi bir mücadele süreci olduğunu vurgulayan Sezer, bu hakların farklı kuşak başlıklar alnda toplanarak temel yaşam haklarından Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç çevre haklarına dek pek çok alanı içerdiğini belir . İnsan hakları dendiğinde akla gelen ve tarihe damga vuran kişilere ve bu kişilerin süreç içerisinde verdiği mücadelelere de değinen Yrd. Doç. Dr. Sezer, tüm bu uğraşılar sonunda Birleşmiş Milletler tarandan hazırlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin oluşum sürecini anla. Yrd. Doç. Dr. Şenay Işın ise “Bir İnsan Hakkı Olarak Çevre Hakkı” başlıklı konferansında, çevre hakkının insan ve toplum açısında önemine değindi. Işın, çevre hakkının insanlar ve toplum için kavramsal olarak doğal ve ulusal alanda büyük önem arz e ğini vurguladığı konuşmasında, her bireyin kirlenmemiş, temiz ve insani bir çevrede yaşamasının bir insan hakkı olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Işın ayrıca kirliliğe sebep olan ya da kirlilik oluşturma olasılığı olan insanların temiz bir çevrede yaşamasını engelleyen etkenlerin, düzenlenen ulusal hukuk kuralları ile koruma alnda olduğunu belir . Işın ayrıca çevre hakkının doğada yaşayan tüm canlıları korunmasını temel aldığını ve bu konuda toplumların bilinçlenmesinin ancak eğimle sağlanabileceğini vurguladı. Konferans sonunda Zonguldak Vali Yardımcısı Ekrem Aylanç tarandan Yrd. Doç. Dr. Özcan Sezer ve Yrd. Doç. Dr. Şenay Işın’a teşekkür çiçeği ve hediyeler takdim edildi. Alaplı Meslek Yüksekokuluna yeni sınıflar ve bilgisayar laboratuvarı Alaplı Meslek Yüksek Okulunda eğim gönüllüleri tarandan tefriş edilen sekiz derslik ve bir bilgisayar laboratuvarının açılışı törenle yapıldı. Tören, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Alaplı Kaymakamı Yıldıray Malğaç, BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, Alaplı Belediye Başkanı Dr. Nevzat Çimenoğlu, Alaplı Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Rıı Henden, Alaplı İlçe Emniyet Müdürü Erkan Tektaş, protokol üyeleri, eğim gönüllüleri ve akademik ve idari personelimizin kalımlarıyla gerçekleşrildi. Açılış töreninin ardından, kalımcılara Alaplı Meslek Yüksekokulu Kapalı Spor Salonunda kokteyl verildi. Kokteylde, bilgisayar laboratuvarı ve sınıfların tefrişlerini gerçekleşren eğim gönüllülerine, Alaplı Kaymakamı Yıldıray Malğaç, Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer ve Alaplı Belediye Başkanı Dr. Nevzat Çimenoğlu tarandan plâket ve teşekkür belgeleri verildi. Güvenli Gençlik, Güvenli Gelecek Ereğli Eğim Fakültesi tarandan, Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinin Topluma Hizmet Uygulamaları dersi kapsamında “Güvenli Gençlik, Güvenli Gelecek” başlıklı seminer düzenlendi. Ereğli Eğim Fakültesi Konferans Salonunda, 18 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen seminerde, Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğü uzmanları tarandan, “Madde Bağımlılığı İle Mücadele”, “Siber Suçlar”, “Genel Asayiş ve Güvenlik” konularında bilgi verildi. Kdz. Ereğli İlçe Emniyet Müdürlüğü mensuplarının da kaldığı seminer sonunda konuşmacılara Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Soner Yavuz ve Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Aysel Memiş tarandan çiçek ve teşekkür belgeleri takdim edildi. Devrek MYO Budapeşte’ye konuk oldu “Mesleki Eğimde Staj Çalışmaları ve EQAVET” Konulu AB projesinin Macaristan ayağı, 1-17 Kasım tarihleri arasında Budapeşte’ de düzenlendi. Gökçebey İlçe Milli Eğim Müdürlüğünün koordinatörlüğünde hazırlanan Bülent Ecevit Üniversitesi, Devrek Meslek Yüksekokulunun da ortağı olduğu “Mesleki Eğimde Staj Çalışmaları ve EQAVET” konulu AB projesinin Macaristan ayağı, 04-17 Kasım 2013 tarihlerinde Budapeşte’de başarı ile gerçekleşrildi. Kalımcılar, Macaristan mesleki eğim sistemi ve staj çalışmalarını yerinde görmek ve bilgi almak üzere Budapeşte Milli Eğim Müdürlüğü (Okatatasi Hivatal, Tanügyİgazgatasi es Ellenörzesi Osztaly), İnsan Kaynakları Mesleki ve Yeşkin Eğim Müdürlüğü (Nemze Munkaügyi Hivatal Szak-es Felnökepzesi Igazgatosag), Ticaret ve Sanayi Odası (Magyar Kereskedelmi es Iparkamara), Szent Benedek Gimnazium, Dobos C.Vendeglato Ipari Szakkepzö Iskola gibi eğim kurumları ve mesleki eğim paydaşlarını ziyaret ederek, Avrupa’da mesleki eğim sistemine verilen önemi yerinde gördü. Ziyaree özellikle Sanayi ve Ticaret Odası gibi kurumların mesleki eğim ve staj çalışmalarındaki akf ve denemci rolü yakından takip edildi. “Mesleki Eğimde Staj Çalışmaları ve EQAVET” konulu AB projesinin Macaristan ayağı, 04-17 Kasım 2013 tarihlerinde Budapeşte’de başarı ile gerçekleşrildi. Enerji Günü Etkinlikleri Üniversitemiz IEEE (Bilişim Kulübü) Öğrenci Topluluğu ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Zonguldak Öğrenci Komisyonu tarandan ilki düzenlenen Enerji Günü Etkinlikleri, Tahir Karauğuz Konferans Salonu’nda, 4 Aralık 2013 tarihinde gerçekleşrildi. Enerji Günü Etkinlikleri programında ilk sunumu “EMO Meslek Disiplinleri ve Mühendislik Eğimine Bakış” başlığı ile EMO Kocaeli Şube Yönem Kurulu Başkanı H. Avni Haznedaroğlu yap. Daha sonra EMO Genel Merkez Enerji Koordinatörü Olgun Sakarya “Türkiye’nin Enerji Polikaları” başlıklı sunumu ile bilgilerini öğrencilerle paylaş. Toplanda son konuşma ise, “Enerji Verimliliği” konusunda, EMO Genel Merkez Teknik Görevlisi Yücel Tekin tarandan gerçekleşrildi. Soru - cevap şeklinde devam eden toplanya, öğrem elemanlarının ve öğrencilerin ilgisi yoğundu. Konuşmacılara sunumlarının sonunda günün anısına teşekkür belgeleri ve hediyeleri takdim edildi. EMO Kocaeli Şube Yönem Kurulu Başkanı H. Avni Haznedaroğlu’na teşekkür belgesini ve hediyesini Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ertan Öztürk; EMO Genel Merkez Enerji Koordinatörü Olgun Sakarya’ya teşekkür belgesini ve hediyesini Elektrik Mühendisleri Odası Zonguldak Temsilcisi Yüksek Mühendis Bülent Özgümüş; EMO Genel Merkez Teknik Görevlisi Yücel Tekin’e teşekkür belgesini ve hediyesini ise Elektrik Mühendisleri Odası Zonguldak Öğrenci Komisyonu ve IEEE Öğrenci Topluluğu adına Emre Er takdim e . si Se b i r i ün u h a s pü m üM Ka n ü l l Gö İNCE ÇİZGİ Tuğçe KARACAKOYUN Zonguldak Meslek Yüksekokulu Öğrencisi Sıcacık selamlıyorum hepinizi, Can Yücel’in çok sevdiğim bir şiir ile: “Bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne O olmazsa yaşayamam demeyeceksin, demeyeceksin işte…” Ölüm ne garip şey değil mi? Başımıza gelmeden bize hiç uğramayacak zannediyoruz. Etramızdan kimse ölmeyecek gibi davranıyoruz, kırıp döküyoruz, paramparça ediyoruz. Sonra cansız bedenini omuzluyoruz usulca. O hiç gitmeyecek buralardan, kızıyoruz… Nasıl terk eder bizi diye... Toprak ayoruz tabutun üzerine, zannediyoruz ki tüm yaşananlar onunla birlikte gömüldü, ama hayır! Kırılan kalp oracıkta öylece yayor, kalp kırmamak bu kadar zor olmamalı, bir teşekkür etmek ya da en basinden bir merhaba demek bu kadar zor olmamalı… Ya da üç günlük dünyada özür dilemek. Özür dilemek insanı küçültmez, yücelr… “Yaşarsın çünkü… Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki, Çok sevmeyeceksin mesela, O daha az severse kırılırsın… Ve zaten genellikle O daha az sever seni, Senin O’nu sevdiğinden…” Evet yaşarsın. Sevmek… Sevmenin azı çoğu var mıdır sizce? Birini nasıl sevebilirsin? Nasıl ‘Seni Seviyorum’ dersin? Biri beni az severse inadına çok severim O’nu. Sevmek bambaşka bir şey… Hiçbir çıkar gözetmeden, safça. O beni az sevsin, ben O’nu çok... O beni hiç kırmasın ben de O’nu… Bir gün içim sızlayarak tutmayayım ölümün bir köşesinden. Ellerim toprak koksun, dolsun gözlerim, sessizce sicim gibi aksın yanağımdan.. Ama ben O’nu çok sevdim diyeyim, hiç üzmedim ki… “Çok sevmezsen çok acımazsın, Çok sahiplenmeyince çok ait de olmazsın hem Çalışğın binayı, masayı, telefonunu, kartvizini...” Bilmem harlar mısınız, bir fotoğraf karesi vardı: Açlıktan ölmek üzere olan Afrikalı bir çocuk ve akbaba… Çocuk zayıf mı zayıf… Burada, adaletsiz olan adale anlatmak vardı! Onların boş bakan gözleri, benim her şeyi söyleyebilen dilim!.. Fotoğrafçı haberini yapıyor ve akbaba o zayıf çocuğu alıp götürüyor… Aslında vicdanı olan herkes sever; belki az, belki çok. Ama acır. Unutmayın herkesin içinin cız e ği bir şeyler vardır. Boş verin masanızı, telefonunuzu.. Gelip geçecek hepsi, önce kendinize, kendi halinize acıyın ki dönüp bakın etranıza… “Haa elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin, Senin değillermiş gibi davranacaksın Hem hiçbir şeyin olmazsa kaybetmekten de korkmazsın Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın..” Bizim bir tabirimiz var: Engelli... Herhangi bir uzvunu kullanamayan insanlar için kullanırız bu tabiri. Engelli asansörleri, tuvaletleri vardır. Nedir engelli? Bir düşünün bizim yapamadığımız şeyi yapıyorlar, yaplar... Bence engelli bu değil! Engelli dediğimiz insanlar bizden eksik değiller… Onların sevgisi kocamandır.. Biz elimizin, ayağımızın farkında bile değiliz, ne acı. Hem onlara engelli diyoruz, hem de elimizi, ayağımızı bizim değilmiş gibi kullanıyoruz; evet evet kullanıyoruz! Aklımıza gelmiyor kaybetmek, kaybetmeden anlayamayacağız bunu… “Çok eşyan olmayacak mesela evinde, Paldır küldür yürüyebileceksin.. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen eğer, Çaların gökyüzüyle birleşği yerleri sahipleneceksin, Gökyüzünü sahipleneceksin; güneşi, ayı, yıldızları.. Mesela kuzey yıldızı senin yıldızın olacak, o benim diyeceksin..” İnsan parasıyla mı zengindir gönlüyle mi? Çok eşyası olan mutlu mudur? Ya da az parası olan fakir midir? Nedir sizce? İnsanı gönlüne bakarak mı severiz yoksa cebine bakarak mı? Boş verin zenginliği, hangimizin kefeninde cep olacak, hangimiz eşyalarını götürecek, götürebilecek? Şimdi bir durup düşünün; nedir gökyüzü sizin gözünüzde? En son ne zaman baknız gökyüzüne, kaç kere tebessümle saydınız sonsuz yıldızları? Hadi çıkın pencereye ve kaldırın başınızı, bakın gökyüzüne… Sayın yıldızları. Hadi sahiplen kuzey yıldızını; o benim de! Rengârenk uçurtmaları seyret ve çocukluğunu harla... Her başını kaldırdığında tebessüm et hayata. “Mutlaka sana ait olmasını isyorsan bir şeylerin, Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, Renklere ait olacaksın… Mesela turuncuya ya da pembeye ya da cennete ait olacaksın, Çok sahiplenmeden, çok sahip olmadan yaşayacaksın, Hem her an avuçlarından gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacak gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat, Girişik yaşayacaksın, ucundan tutarak.” Hayat… Ölüm… Ufacık bir çizgi var aralarında, pamuk ipliğine bağlı.. Sarıl birbirinize ve hayata… Teşekkürler Can Yücel… BEÜ Devlet Konservatuvarında Atölye Çalışması Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Sanat Dalı, 3 Aralık 2013 tarihinde Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılarından Tuncer Yığcı’yı ağırladı. Konservatuvarı gezen ve öğrencilerle: ‘Olmak’ üzerine Rolü Beslemek: Teorik ve Prak Çalışmalar” ve “Varyasyonlar: Kılavuz rad üzerinden Nefes, Ses ve Entonasyon Çalışmaları” başlıklı, iki oturumluk atölye çalışması yürüten Yığcı, şu açıklamaları yap: “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Anasanat Dalının birinci sınının ilk öğrencileri olmak, kendi içinde birtakım avantajlar içermektedir. Bölüm hocalarıyla daha yakın işbirliği içeri- sinde bulunacaklar ve kurucu iradeyi temsil etmeleri yönünden de kendilerinden sonra gelecek öğrencilere hamilik yaparak, yol gösterici olacaklardır. Okudukları bölümün bir konservatuar olması sayesinde, bölümler arası işbirliklerinden ürelecek projeler aracılığıyla şehir halkının sanatla tanışması ve bütünleşmesinin de önü açılacakr. Bu yıl başlalan yatro eğimi sürecinin, son derece önemli bir girişim olduğu inancındayım. Bülent Ecevit Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Sanat Dalından mezun olacak meslektaşlarımızın, sahnelerimize renk katacağını düşünüyorum. Başarılarınızın artarak sürmesini diliyorum.” Devrek’te “Model Olma, Model Alma” Söyleşileri Devrek Meslek Yüksekokulu İşletme Yönemi Programı ikinci sınıf öğrencilerinin Sosyal Sorumluluk Projesi dersi kapsamında düzenledikleri “Model Olma, Model Alma” isimli etkinliğin ikinci aşaması gerçekleşrildi. Etkinliğe çok sayıda akademisyen ve öğrenci kaldı. Sosyal Sorumluluk projesi kapsamında konferans salonunda Devrek Emniyet Müdürü Ali Özcan ve Devrek İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Hakan Zöhreyıldızı kariyer gelişimlerini anla. Etkinlikte öğrencilerin çeşitli sorularını yanıtlayan konuklar, öğrencileri polis ve jandarma ihbar ha hakkında bilgilendirerek, öğrencilerden gelen şikâyetleri not aldılar ve konuyla ilgileneceklerini ifade e ler. Söyleşilerin çok etkili olduğunu söyleyen Devrek Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sefa Kocabaş, bu tür etkinliklerin öğrencilerin bilinçlenmesi açısından önemli olduğunu belir . Ahmet Erdoğan SHMYO Öğrencilerinden Sosyal Sorumluluk Projesi Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri sosyal sorumluluk projesi kapsamında, BEÜ Hastanesi Çocuk Onkoloji Bölümünü ziyaret e ler. Ahmet Erdoğan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencileri ziyaretlerinde Çocuk Onkoloji Bölümü hastalarına hediyeler verdiler, birlikte oyunlar oynadılar ve canlı müzik eşliğinde şarkılar söylediler. Ali Özcan Yrd. Doç. Dr. Sefa Kocabaş Üsteğmen Hakan Zöhreyıldızı Diş Hekimliği Fakültemiz Şubat ayından itibaren yeni binasında! BEÜ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİNDEN YEPYENİ BİR MERHABA Bülent Ecevit Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2014 yılı Şubat ayından itibaren, kullanım alanı 9000 metrekare olan 5 katlı yeni binasında hizmet vermeye başlayacak. Fakülte binasında, tüm ana bilim dallarına ait 7 adet klinik, 2 adet lokal ameliyathane, 1 adet genel anestezi ameliyathanesi, 6 adet laboratuvar, çocuk oyun odası, bay/bayan mescit, bebek emzirme odası, 1 adet toplantı odası, 1 adet seminer odası, 1 adet 150 kişilik konferans salonu ve 48 adet idari ofis ve öğretim üyesi ofisleri bulunuyor. Katlar arası ulaşımın, biri sedye taşımaya uygun, 2 adet asansörle sağlanacağı binanın girişi engelli ve sedye girişine uygun olarak planlandı. Tüm kliniklerinde, kapalı devre yayın sistemiyle donatılmış hasta bekleme salonları yer alan BEÜ Diş Hekimliği Fakültesi yeni binasında, 50 ayrı diş ünitiyle Zonguldak ve bölge halkına hizmet vermeye hazırlanıyor. Binanın zemin katında, yaklaşık 90 öğrenci oturma kapasitesine sahip 4 adet amfi, bay/bayan öğrenci giyinme odaları, kütüphane ve bilgisayar odası, 200 kişilik yemekhane ve kantin yer alıyor. Ayrıca kirli/temiz odaları ve sterilizasyon odaları olarak planlanan sterilizasyon merkezi de bu katta bulunuyor. Giriş katta bulunan Ağız Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalında, teşhis ve tedavi için gerekli ve bölgemizde sınırlı sayıda bulunan cihazların yerleşeceği; 1 adet Dental Volumetrik Tomografi cihaz odası, 1 adet Panoramik röntgen cihaz odası, 3 adet periapikal röntgen cihaz odası yer alıyor. Aynı katta hizmet vermesi planlanan ve 1 adet teknisyen laboratuvarı, 1 adet öğrenci laboratuvarı ve 1 adet fotoğraf odasından oluşan Ortodonti kliniği, dişlerde çapraşıklıklar, boşluklar ve yüz görünümünü ve fonksiyonunu bozan estetik problemlerin tanısı ve tedavisini gerçekleştiren, Zonguldak ve çevresinde hizmet veren tek merkez olacak. 1. katta bulunan Ağız Diş ve Çene Hastalıkları ve Cerrahisi kliniğinde, 1 adet lokal ameliyathane ve 1 adet genel anestezi ya da sedasyon ünitesi içeren genel ameliyathane ve rutin tedavilerin yapıldığı genel klinik yer alıyor. Ayrıca 2 yataklı bir hasta odasıyla donatılmış olan bu klinikte, tüm ağzı çevresi sert ve yumuşak dokuları ile ilgili hastalıkların teşhis ve tedavisi yapılabilecek. Aynı katta hizmet vermesi planlanan Periodontoloji (dişeti hastalıkları) kliniğinde, 1 adet lokal ameliyathane, lazer odası ve rutin tedavilerin yapıldığı genel klinik yer alıyor. 2. katta bulunan Diş Hastalıkları Tedavisi ve Endodonti kliniği; 2 adet röntgen odası, öğretim üyesi kliniği, lazer odası ve rutin tedavilerin yapıldığı genel klinikten oluşuyor. Aynı katta bulunan Pedodonti (çocuk diş hekimliği) kliniğini ise, 1 adet sedasyon odası, 1 adet röntgen odası, özel olarak planlanan çocuk muayene odası, çocuk oyunu odası ve rutin tedavilerin yapıldığı genel klinik şeklinde tasarlandı. 3. katta bulunan Protetik Diş Tedavisi kliniğinde, 1 adet teknisyen laboratuvarı, 1 adet öğrenci laboratuarı, öğretim üyesi kliniği ve tedavilerin yapıldığı genel kliniğin yanı sıra, aynı katta preklinik, fantom ve alçı laboratuvarları da yer alıyor. Yeni Fakülte binasının 4. katı ise, idari ofislerin bulunduğu 6 adet oda, 1 adet toplantı salonu ve konferans salonu şeklinde düzenlendi. V.I.P LEARNING IN BEU PREP SCHOOL (Video and Interactive Peer-Learning) Duygu BORA Insructor Learning English usually comes up with certain problems that are generally difficulty in communicaon or not being able to use the language, and feeling unmovated throughout the learning process. In order to cope with this situaon, the School of Foreign Language Teaching conducted a priceless project together with the all classes studying English in prep class. The project let the learners both develop their language skills and enjoy with the learning. We called this project as VIP Learning, which means Video and Interacve Peer Learning, as it involves ge ng in a communicave, social relaonship with peers, and supporng it with technology. As for the implementaon of the project, certain tasks were assigned to groups of students to prepare a daily life conversaon in which that topic is stated. The groups were generally formed from each classroom. However, the students who asked to work together from different classes were also allowed. Even, the ones who had not met before became team members and got involved in a totally friendly atmosphere. Aer wring a conversaon, they were asked to perform and record it in appropriate environment outside the classroom with a cell phone or any camera device. For instance, one of the groups whose topic was ‘sports’ made interviews to the people doing sports on the beach. Or another one assigned with preparing ‘shopping’ conversaon went to a clothes store and acted as customer and salesperson. The recorded performances were uploaded on both computers in school labs and web page of prep school so that other students who did not take part acvely could watch them, too. At first step, this acvity was conducted by 15 groups. Aer watching the videos on computers, different students from different classes became volunteer parcipants for the next me of task delivery. The project echoed so much that even the same students wanted to prepare a new one again. For the next implementaon step of the project, more tasks such as ‘Meeng someone’, ‘Supermarket’, ‘TV shows’, ‘Making Suggesons’ were given to volunteer students to be prepared and performed. This acvity helped students to feel more relaxed and enthusiasc for language learning. When they had any problem, their teachers were ready to help them, thus they overcame the barriers. They managed to cope with anxiety and became more acve in the lessons. Moreover, they built strong social binds with their peers. They learnt how to work cooperavely rather than compevely. Another benefit was that learners realized technology could be used as an aid while learning a language. Cell phones are here not only for communicaon, but also for educaon. Even an integrated camera could be helpful in learning a language and making the course process more entertaining. wanted a second one to write a dialogue and perform. We recorded our videos outside on the streets. First, people were surprised when they saw us speaking in English. They thought we were really foreigners. When we explained that it was a kind of assignment, they congratulated us. It was honorable to see the people looking us enviously.” The feelings that the students shared were almost in common. Even the ones who were not acve parcipants, but watched the videos from computer labs thought it was an effecve project. They considered it as a useful device to remember the topics and conversaons in the videos more easily because they saw their friends acng in an environment they usually shared together. Those ideas were also made more concrete by the quesonnaire presented both the parcipants and watchers of the videos. The results revealed that more than half of the students think technology is helpful and creates fun in language learning. In addion, they agreed on the idea that preparing a video by studying the language they were learning in a collaborave way was enjoyable and fostered learning posively. A frame from breakfast During the implementaon of the project, the students were reinforced by a ‘surprise award’ which would be given to the best 3 videos. They were all curious about that award, which made them study much harder and get it. At the end of the spring term, the videos tled ‘Making Suggesons’, ‘TV Shows’ and ‘Finding a Job’ were chosen as the best 3 ones, and they were given a breakfast at a café. What the students stated was that though being a challenging process for them to record the videos, it was totally different experience. One of the parcipants Emre ÖZ shared his feelings: “While we were trying to perform and record our video, we also communicated with people from public. Our video took place in a supermarket, so we even met the manager of the supermarket get permission. It was really enjoyable to realize people watching us zealously.” Volkan BOZKIR, another student from the best videos, told that “We loved the first task so much that we Eileen Remley Insructor HAPPY TO BE HERE Pelin BALKAN Insructor HAPPY TO WORK WITH THEM I’m Eileen Remley. Seling in Zonguldak has been an overall enjoyable experience. Arriving with limited Turkish has allowed me to see what compassionate and supporve colleagues I have at the university. I am from Concordia, Kansas but aended the University of Kansas in Lawrence, Kansas. I graduated with degrees in English and Internaonal Studies, with an emphasis on Lan American culture. This past year I lived in Madrid, Spain and taught English in a bilingual high school. I am so excited to be here and I can’t wait for classes to start. I love teaching English as a nave speaker because it offers the unique experience for cultural exchange too. I hope to offer my students an insight into American culture, but also learn as much as I can about Turkey too. I can’t wait for an amazing year! Eileen Marjorie Remley, Clara Margaret Montague and Sonia Szczesna who came from the United States of America with Fullbright Foreign Language Teaching Assistants (FLTA) program have stated to work at School of Foreign Languages. While the foreign language teaching assistants Eileen Marjorie Remley and Clara Margaret Montague are teaching at School of Foreign Languages, Sonia… is teaching at Çaycuma Preparatory School. The students are going to take speaking lessons from nave speakers. Thus they will have higher levels of movaon. Two other foreign language teaching assistants, Shannon Hardy and Karl Ramos, who also came to Turkey with Fullbright program, had speaking lessons with the students. Students from all the levels had the chance to speak with nave speakers of English and they benefied from these levels. A frame from breakfast Based on the students’ posive a tudes, their increasing achievement level and the concrete results gathered from the quesonnaires, The School of Foreign Language is going to pursue this project in 2013-2014 academic years, too. Thus, students will be enabled construcve atmosphere in which they can feel more relaxed, enthusiasc; study cooperavely, and become the leading actor of their own language learning ‘scenario’. Sonia SZCZESNA Insructor Clara Montague Insructor My name is Sonia Szczesna, I graduated from Rutgers University with a degree in Geography, a minor in Russian language and cerficates in women’s leadership as well as internaonal relaons. Over the summer, I was an intern with NASA’s DEVELOP Program, where I analyzed data from NASA’s satellites and used the results to promote Virginia agriculture. Although it seems far removed, part of my job this summer was learning a new computer programing language, python. Learning languages is something I have always loved to do and so I am excited to try the other side of this by teaching a language. From the first few days of classes, I can already tell that this upcoming year will be an unforgeable one. Moving to Caycuma has been a humbling experience (since my Turkish is very basic), but with the help of my colleagues I have established a home for myself in this charming lile town. My name is Clara Montague and I’m very excited to start teaching in The Hazirlik program at the Incirharmani campus this year as part of the Fulbright English Teaching Assistantship program. I’m originally from Chicago and I graduated with a B.A. in English and Gender, Women’s and Sexuality Studies from Grinnell College in May. I have really enjoyed Zonguldak so far—I love living close to the beauful sea and mountains. Everyone we have met has been so helpful and friendly; seling in to our new home has been very easy. This will be my first year of teaching, so I’m a lile nervous, but I’m looking forward to geng to know my students and working on language skills that will make it possible for us to communicate and learn about each other. Hopefully my Turkish will improve as well. There are so many interesng places to see in Turkey and wonderful people to meet, I think it’s going to be a great year! 2013 İşte 2013 yılından bazı seçmeler… 8 Ocak 2013 BEÜ Türk Halk Müziği Topluluğu Üsküp’te Gönülleri Fethe 7-8 Mart 2013 8. FEFKON Toplansı Dekanları Zonguldak’ta bir araya gerdi 11 Mart 2013 Ahmet Yenilmez, Mehmet Akif’i canlandırdı; Akif sevgisi salona sığmadı 20 Mart 2013 21 Mart 2013 27 Mart 2013 Kampüsün Kanında Hayat Var Kampanyası, yine bir rekora sahne oldu Nevruz Üniversitemizin tüm yerleşkelerinde coşkuyla kutlandı Prof. Dr. Saaden ÖKTEN ile Medeniyet Söyleşisi BÖYLE GEÇTİ Ba Karadeniz Bölgesi’nin en köklü üniversitesi olan Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) başarı ivmesini her geçen gün arrarak, ülke genelindeki üniversiteler arasında önemli bir konuma gelmiş ve adından sıkça söz ermişr. Bilim, sanat, kültür ve spor alanında düzenlediği sayısız etkinlik ve ağırladığı ünlü isimlerle ulusal ve yerel basınında ilgi odağı olan Bülent Ecevit Üniversitesi, 2013 yılını dolu dolu geçirdi… 01 Şubat 2013 Kampüste Geri Dönüşüm Uygulanmasına Başlandı 8 Mart 2013 Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen Üniversitemizde 14 Mart 2013 14 Mart Tıp Bayramı programına yoğun ilgi vardı 20 Mart 2013 Ece TEMELKURAN, Düğümlere Üfleyen Kadınlar’ı anla 25 Mart 2013 8 Nisan 2013 Doç. Dr. Mehmet Ö. ALKAN ile Tarih ve Eğim üzerine Medeniyetler Korosundan Muhteşem Konser 9 Nisan 2013 Akbank 9. Kısa Film Fesvali Üniversitemizde idi 12 Nisan 2013 Üniversiteler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası’na ev sahipliği yapk 18 Nisan 2013 Bülent Ecevit Üniversitesi ile Amerikan Southern University Arasında İşbirliği 19 Nisan 2013 Prof. Dr. Mahmut KAYA, Kutlu Doğum Haası Etkinliklerinde Üniversitemizin konuğu oldu 20 Nisan 2013 Kütüphane Açılışı ve Prof. Dr. Durmuş Günay’a Hizmet Ödülü Töreni 25 Nisan 2013 Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi Uluslararası Konferansı gerçekleşrildi 29 Nİsan 2013 Ünlü şair İsmet Özel Üniversitemizin konuğu oldu 2 Mayıs 2013 AK Par Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan Öğrencilerle buluştu 11 Nisan 2013 Prof. Dr. Canan KARATAY’a sağlıklı yaşamın sırlarını paylaş 16 Nİsan 2013 Başbakan Erdoğan’dan Prof. Dr. Mahmut Özer’e Aln Madalya ve Madalya Bera 18 Nisan 2013 Prof. Dr. Ahmet İNAM’dan “Çaşkan Bir Varlık Olarak İnsan” Konferansı 19 Nisan 2013 BEÜ ve Makine Kimya Endüstrisi güçlerini birleşrdi 24 Nisan 2013 25 Nisan 2013 30 Nisan 2013 3 Mayıs 2013 Ünlü Gazeteci Fikret Bila Üniversitemizdeydi Şair ve Yazar Ebubekir Eroğlu ile Şiir-i Kadim’e doğru yolculuk Sadık Yalsızuçanlar’la, “Bilgelik, Aşk ve Edebiyat”a dair… Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne Üniversitemizdeydi 3 Mayıs 2013 6 Mayıs 2013 7 Mayıs 2013 8 Mayıs 2013 18 Mayıs 2013 1 Haziran 2013 19 Haziran 2013 30 Temmuz 2013 A. Turan Alkan, “Gelecek İçin Bir Demokrasi Vizyonu” Söyleşisinde Duman 19. Bilim ve Gençlik Haasında Üniversitemizdeydi Ünlü popçu Murat Dalkılıç coştu, coşturdu BEÜ Türk Halk Müziği Topluluğu Üniversiteler Arası Türk Halk Müziği Yarışması’nda 3. Oldu Karaelmas TÖMER, Ankara’dan birincilikle döndü 6 Mayıs 2013 Prof. Dr. Mahmut Özer, AB Diploma Eki Eke Ödül Törenine kaldı 6 Mayıs 2013 Prof. Dr. Uğur Tanyeli, Mimarlık düşüncesini anla 7 Mayıs 2013 Kahraman Tazeoğlu ile Söyleşi ve İmza Günü 10 Mayıs 2013 Haluk Levent’ten muhteşem konser 29 Mayıs 2013 Yer Mühendisliği Çalıştayı, Üniversitemizin ev sahipliğinde gerçekleş Mezuniyet Töreni büyük bir coşkuya sahne oldu Devlet Konservatuvarı 14 Haziran 2013 Mezuniyet Resitalleri 6. Avrupa Üniversiteler Masa Tenisi Şampiyonası, Avrupalı raketleri Üniversitemizde buluşturdu 20. Ulusal Biyoloji Öğrenci Kongresi’ne ev sahipliği yapk Sağlık Kampüsünde açılışlar ve basın tanımı 24 Haziran 2013 28 Ekim 2013 Prof. Dr. Mahmut Özer, İslam Dünyası Kalite Güvence Ajansları Birliği Başkan Vekili seçildi 29 Ekim 2013 28 Kasım 2013 4 Aralık 2013 12 Aralık 2013 20 Aralık 2013 22 Aralık 2013 24 Aralık 2013 26 Aralık 2013 Devrek MYO Aşçıları yine ödülle döndüler Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın ile “Kelimelerin Dünyasına Yolculuk” Radyo Karaelmas Yayın Hayana “Merhaba” dedi Akademide Felsefe, Hikmet ve Din Sempozyumu başladı Prof. Dr. Muhammet Nur Doğan “Mevlana’dan Şeyh Galib’e: AŞK”ı anla İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasından Muhteşem Konser Ahmet Özhan, Mevlana’dan söyledi Üniversitemizin Zonguldak Çalışması basına tanıldı 25 Kasım 2013 Ünlü Tiyatrocular Necmi Yapıcı ve Mehtap Bayri’yi konuk ek 30 Kasım 2013 Şansal Büyüka ve Tümer Men Üniversitemizdeydi 5 Aralık 2013 BEÜ Öğrenci Konseyi 5 Aralık Mühendislik Günleri Etkinlikleri 19 Aralık 2013 Yavuz Bülent Bakiler, Türkçeye kurulan tuzakları anla 21 Aralık 2013 23 Aralık 2013 25 Aralık 2013 27 Aralık 2013 “Kahramanlar” Bülent Ecevit Üniversitesinde “Sahne” dedi Öğrenciler Ahmet Ümit’le buluştu Vefanın 30. yılında ölümsüz mısraların şairi Necip Fazıl’ı andık Ünlü Tiyatrocular Begüm Topçu ve Cantuğ Turay “Matruşka” ile ayakta alkışlandı Öğrencilerimize sorduk: Sizce üniversite öğrencilerinin üniversiteyi ailesinin yanında mı, yoksa onlardan uzakta mı okuması gerekir? İşte aldığımız yanıtlar… Ertuğrul Murat Meriç Makine Mühendisliği 2. Sınıf Üniversite okuyan bir öğrenci yaşamın şartlarını , koşullarını , getirisini, kendi ayakları üzerinde durmasını, kendi başına kendi yolunu çizerek öğrenmesi ve bilmesi gerekir. Ailesinin yanında geçireceği yaşam ile daha çok hiçbir aktivitesi olmayan kendini geliştirmemiş, yaşamın koşullarından uzak , hazıra alışmış bir öğrenciyle karşılaşmış oluruz. Buna nazaran öğrencinin yaşamını ailesinden ayrı bir yerde sürdürmesiyle başta kendine olan inancı,cesareti,özgüveni gelişerek yaşamla ilgili tecrübelere sahip olur kendi ayakları üzerinde durmasını öğrenir, insanlarla ve çevreyle olan ilişkileri güçlenir. Sosyal çevresi ve yaşamı bölümün gerektiği yerde ilerlemesi gerekir. Kendi arkadaş çevresini oluşturup eğitiminin ilerlemesi için fikir alışverişinde bulunmalıdır. Seçtiği bölüm ile ilgili karşılaşabileceği sorunlar, her an ulaşabileceği ailesi değil, arkadaşları ile eğitimini üst noktalara taşımakta olan okutmanlar ve öğretim üyeleridir. Bu nedenle üniversite yaşamının aileden uzakta sürdürülmesi daha avantajlıdır. Emrah Üney İngiliz Dili ve Edebiya 2. Sınıf Kesinlikle aile yanında okunmalı, tabi bu durum görecelidir fakat ailenin yanında okumakla şehir dışında okumak arasında bariz bir fark olmasına rağmen bu başarı açısından gereklidir. Tabi bu öğrenciden öğrenciye fark eder. Örneğin ailenin yanında okuyorsun en başta kafan rahat, hepimizin bildiği şeyler, yani tek başına ya da arkadaşlarınla beraber okurken her zaman başarı yönünden –hem fiziki koşullar olsun hem manevi koşullar olsun- mutlaka başarı yönünden eksik bir şeyler kalıyor. Benim kalbim üniversitenin mümkünse büyük şehirde , değilse de aile yanında okunmasıdır. Gözde Karakoç ÇEKO 4. Sınıf Üniversite bence aileden uzak bir yerde okunmalıdır. Çünkü benim kanaatimce insan hayatın zorluklarını, birey olabilmeyi, kendini benimsetmeyi ve paranın nasıl harcanacağını , yetinmeyi üniversitede öğreniyor. Bu bence hayata erken atılabilmek ve farkındalık kazanabilmek için büyük bir fırsat . aileden uzak bir yerde üniversite okumak kendi amaçlarını, ileride neler yapmak ve ne gibi ek eğitimler almak istediğini tek başına karar verme yetisi sağlıyor. Üniversiteyi aileden uzak okumak öğrenciye , bence aile yanında okumaktan daha çok katkı sağlıyor. Hicran Özgen İktisat 2. Sınıf Kesinlikle üniversitenin aileden uzak bir yerde okunması gerekli. Hem ailenin yanında üniversite okumanın nasıl bir durum olduğunu hem de ailesinden uzakta üniversite okumanın nasıl bir şey olduğunu yaşayan biri olarak aile yanında üniversite okumanın dezavantajlarını gördüm. Üniversite öğrencisinin kendisini geliştirebilmesi ve hedeflediği statüye ulaşabilmesi için kendi başına bazı engellerle başa çıkmayı öğrenip belirlediği amaç doğrultusunda başarıyı yakalaması ve “Tek” olmayı öğrenmesi gereklidir. Fikirlerimizi rahatlıkla dile getirip peşinden koşabilmemiz için kısıtlı bir hayattan uzakta, kendi çabalarımızla bir şeyler başarmalıyız. Bunun için de ; üniversite gibi fikirlerin rahatlıkla uygulamaya geçirebileceği bir ortamı , aileden uzak , sadece kendimizin olduğu bir yerde seçmeliyiz. Barış Taşkıran TDE 2. Sınıf Bence üniversiteyi dışarıda okumak daha avantajlıdır, çünkü bir insan dışarıda tek başına neler yapabileceğini daha çok anlar. Bir öğrenci 18-20 yaşlarına geldiği zaman şehir dışında,tek başına ayaklarının üzerinde durabilmesi için en avantajlı şey bence üniversite okumasıdır. Çünkü üniversitedeyken tek başınasınızdır, hiç kimseniz yok, herhangi bir aile desteğiniz yok, belki cebinizde kalan son 1 lirayı bile dolmuşa mı binsem yoksa yemek mi yesem diyerek onun ekonomisini bile yapabilirsiniz. Bu durum bir öğrenci için o anlarda zor olsa bile , ileride onu hayata hazırlayabilecek bir durumdur. Bu yüzden ben üniversitenin dışarıda okunmasını yeğlerim. Ama tabi ki bazen insanların istediği gibi olmuyor, maddi durumlar el vermediği için veya herhangi bir hastalıktan dolayı kendi şehrinde de okuyabiliyor. Ben Adana’dan geldim Zonguldak’a, yani neredeyse en güneyden en kuzeye geldim. Pişman değilim çünkü ben bu ortamın avantajlarını yaşıyorum, burada kendi başıma bir şeyler yapabiliyorum, kendi kararlarımı verebiliyorum,kendi ekonomimi sağlayabiliyorum,hayatımı kendi istediğim gibi düzenleyebiliyorum anne baba ve aile baskısı olmadan ayaklarımın üzerinde durabiliyorum. Bunun için , Zonguldak’a geldiğim için pişman değilim, bence her öğrencinin hayata sağlam adımlarla yürüyebilmesi için üniversiteyi dışarıda okuması lazım. Fotoğraf ve Röportaj : Mücahit Özenli BEÜ’de Futsal Rüzgârı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu tarafından 2 -18 Aralık 2013 tarihleri arasında düzenlenen Bülent Ecevit Üniversitesi Bölümler Arası FUTSAL (salon futbolu) müsabakaları sona erdi. Turnuvada, dörder takımdan oluşan üç grup arasında gerçekleştirilen maçlar, profesyonel FUTSAL hakemleri tarafından resmi olarak oynatıldı. Gruplarında puan sıralamasında ilk sıraları alan takımlar ile müsabakalar sonunda en iyi ikinci unvanını elde eden takımın katı- lımı ile yarı final grubu eşleşmeleri, her takımın birer temsilcisinin katıldığı kura çekimiyle yapıldı. Yarı final müsabakalarında Maden Mühendisliği Bölümü ile Makine Mühendisliği; Geomatik Mühendisliği Bölümü ile Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü ile eşleşti. Yarı final müsabakaları sonucunda Geomatik Mühendisliği Bölümü ile Maden Mühendisliği Bölümü arasında oynanan üçüncülük maçını, Maden Mühendisliği Bölümü kazandı. Büyük bir çekişmeye sahne olan final maçında ise, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü son dakika içerisinde penaltı vuruşundan attığı golle müsabakayı Makine Mühendisliği Bölümü karşısında 2-1 kazanarak turnuvayı şampiyon olarak tamamladı. Müsabakalar sonunda düzenlenen törenle dereceye giren takımlara kupa ve madalyaları, karşılaşmaları yöneten hakemlere ise Üniversitemizin çeşitli hediyeleri verildi. BESYO Sportif Materyal Devrek MYO’da Futbol Tasarım Sergisi Turnuvası Düzenlendi Bülent Ecevit Üniversitesi Beden Eğimi ve Spor Yüksekokulu Öğretmenlik Bölümü 3. Sınıf öğrencileri tarandan, Öğrem Teknolojileri ve Materyal Tasarımı dersi kapsamında hazırlanan Sporf Materyal Tasarım Sergisinde 33 farklı proje, protop maket halinde sergilendi. Sergiye üniversitemizin akademik, idari personeli ve öğrencileri yoğun ilgi gösterdi. Dersten sorumlu öğrem üyesi Yrd. Doç. Dr. M. Ertuğrul Çıplak, hazırlanan projelerde öğrencilerin sporf anlamda karşılaşkları problem veya sorunlara odaklandıklarını ve bunların çözümüne yönelik projeler gerçekleşrdiklerini belir . Öğrenciler, amatör ruhla profesyonel bir efor sarf ederek, projelerini protop maketlerle görselleşrerek sunumlarını gerçekleşrdiler. Bu çalışma sayesinde BESYO öğrencileri, Üniversitelerin hedeflerinden biri olan patent üremine yönlendirilmiş oldular. Devrek Meslek Yüksekokulu İşletme ve Turizm öğrencileri arasında düzenlenen Futbol Turnuvasının finali 9 Aralık 2013 tarihinde gerçekleş. Çok sayıda öğrenci ve akademisyenin kaldığı futbol turnuvası merak ve beğeni ile izlenirken, heyecanlı dakikalar yaşa. İşletme ve Turizm ikinci sınıfları arasında yapılan futbol maçında amansız süren mücadelenin galibi İşletme 2. Sınıf öğrencileri oldu. Maç sonrasında sarılarak galibiye kutlayan öğrenciler, sevinç çığlıkları a. Maçın ardından öğrenciler, Devrek Meslek Yüksekokulu Müdürü Sefa Kocabaş’ın elinden kupalarını aldılar.