Ilkbahar 2012, Ormanada Bülteni
Transkript
Ilkbahar 2012, Ormanada Bülteni
Derin bir nefes alın... İlkbahar 2012• Sayı: 3 Yeşillikler içinde hayat Ormanada’da 12 ay sonra başlıyor... Zekeriyaköy’de sürdürülebilir yaşam Ormanada’da 44 bin metrekare yeni yeşil alan Yaşam coşkusunu, temiz havası gibi her an tüm hücrelerimizde hissettiğimiz, İstanbul’un en özel bölgesi... Yeşille denizin birleştiği Zekeriyaköy... Ormanada’yı kurgularken, ilhamımızı hep doğal olandan aldık. Sürdürülebilir bir çevre anlayışıyla, yeşillikler içinde “yaşayan bir mahalle” tasarladık. Sonra hayalimizi gerçeğe dönüştürmeye başladık. Zekeriyaköy’de çok özel bir yaşam alanı yaratan Ormanada’da zengin bir ağaçlandırma projesi yürütülüyor: • 2 bin 800 adet çam, meşe, gürgen, süs elması, manolya, ıhlamur, kırmızı yapraklı süs eriği, lale ağacı, defne • 39 bin adet alev çalısı, kartopu, lavanta • 11 bin adet orman sarmaşığı, mum yasemin • 100 bin adet funda çalısı, Cezayir menekşesi Devamı sayfa 2’de Ormanada’yı sizler için hazırlamaya devam ederken, her geçen mevsimin Zekeriyaköy’e nasıl bir güzellik getirdiğine tanıklık ettik. Her geçen mevsimle birlikte doğa, bize yeniden ilham verdi. Jale Balcı, Ormanada’da yakın dostlarını ağırladı Gözlerimizin önünde hızla gelişen Ormanada; 12 ay sonra gerçek oluyor. 12 ay sonra, baharla birlikte Ormanada’da yaşam başlıyor... Ormanada’nın ev sahiplerinden, yemek kitabı yazarı ve gurme Jale Balcı, Ormanada’da birbirinden leziz aperitiflerin hazırlanış ve sunumunu anlatan davete ev sahipliği yaptı. Bu bültende sizlere Ormanada ile ilgili son bir kaç ayda yaşanan gelişmeleri ve hayatın ince zevklerini hatırlatan etkinliklerimizi aktarmak istiyoruz. Zekeriyaköy’de baharı yaşamak, doğanın uyanışına eşlik etmek anlamına geliyor. Zekeriyaköy’de baharı karşılama konusunda önerilerimizi beğeneceğinizi umarız. Devamı sayfa 5’te Ormanada’da sanat etkinlikleri 17-18 Mart haftasonu İstanbul Modern’in çocuklarımızı sanatla buluşturan, birbirinden yaratıcı ve eğlenceli çocuk sanat atölyeleri yine Ormanada’daydı. Gelin hem Ormanada’yı hem de Zekeriyaköy’de baharın getirdiği güzellikleri keşfedin. Eğlenirken öğrendikleri ve sanatla yaratıcılıklarını geliştirdikleri atölyelerde çocuklar, birbirinden renkli çalışmalar hazırladı. Eczacıbaşı Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım Devamı sayfa 3’te Fark yaratan teknik detaylar 220 dönümlük bir yaşam alanı olarak tasarlanan Ormanada, İstanbul’un deprem hattından uzak köşelerinden biri olan Zekeriyaköy’de, doğanın içinde bir hayat sunuyor. Devamı sayfa 4’te Zekeriyaköy’de sürdürülebilir yaşam Ormanada’da 44 bin metrekare yeni yeşil alan Zekeriyaköy’de çok özel bir yaşam alanı yaratan Ormanada, doğadan esinlenerek ve doğayı koruyarak şekillendiriliyor. “Sürdürülebilir bir çevre” anlayışıyla belirlenen bitki örtüsü, Avrupa’nın peyzaj alanında en başarılı isimlerinden Rainer Schmidt Landscape Architects’in tasarımlarında hayat buldu. Ormanada arazisinde mevcut 233 ağaç, projenin yerleşim planı çerçevesinde korunarak, uzman ekipler tarafından özenle taşındı ve doğal tarım alanımız Adabostan’da ekildi. Önce Ormanada projesinin peyzaj ihale süreci 2011 Kasım ayı içinde tamamlandı ve satın alınan fidanlar fidanlıkta korumaya alındı. Bu ihale kapsamında bitkiler bölgenin doğal bitki örtüsüne de uygun olarak seçildi. Ormanada, doğadan esinlenerek ve doğayı koruyarak şekillendirildi... Sonra Ormanada projesinin 25 dönümü yeşil alan olarak tasarlandı. Ormanada’da 44 bin m2 yeşil alan ve zengin bir ağaçlandırma projesi yürütülüyor: • 2 bin 800 adet çam, meşe, gürgen, süs elması, manolya, ıhlamur, kırmızı yapraklı süs eriği, lale ağacı, defne • 39 bin adet alev çalısı, kartopu, lavanta • 11 bin adet orman sarmaşığı, mum yasemin • 100 bin adet funda çalısı, Cezayir menekşesi Kızıl Akağaç Dişbudak Süs Elması Adabostan Ormanada’da Adabostan adı verilen 5 dönüm doğal bostan alanında, organik sağlıklı ve lezzetli ürünler üretilmesi hedefleniyor. Adabostanda yetişen 12.000 sebze fidesi, 11.000 meyve fidesi, 100 meyve ağacının doğal ürünlerini tüketme imkanını Ormanada’da bulacaksınız. 2 Yeni bir mahalle, yeni seçenekler Ormanada’nın ikinci ve son etabı herkesin ihtiyacına ve yaşam tarzına uygun yepyeni seçenekler sunuyor. 188 adet beş farklı tip villa ile 81 adet 15 farklı tip sıra ev içeren Ormanada’nın birinci etabında 150, ikinci ve son etapta ise 119 villa ve sıra ev bulunuyor. İkinci etaptaki sıra evlerin mimari planlarında çatı ve bahçe dubleksi özellikleri taşıyan yeni seçenekler sunuluyor. Sıra evlerde farklı yaşam ihtiyaçlarını karşılamak üzere planlanan bu alternatifler, brüt alanları 150-250m2 arasında değişen dört farklı tip çatı dubleksinden ve büyüklükleri 160-300m2 arası değişen yedi farklı tip bahçe dubleksinden oluşuyor. Sitenin tam orta noktasında bulunan parka bakan sıra evler, Adamekan’a ve Adaçarşı’ya yakınlığı ile keyifli buluşmaların merkezinde yer alıyor. Çatı dublekslerinde genellikle alt katta salon, mutfak ve ebeveyn odasının bulunduğu plan tipleri, çatı katında ise diğer yatak odaları bulunuyor. Daha geniş aileler için villa yaşantısına alternatif sunan bahçe dubleksi seçenekleri de mevcut. Bahçe dublekslerinde giriş katları yaşam alanlarına, üst katlar ise yatak odalarına ayrılıyor. Farklı yaşam tarzlarına uygun farklı iç mekan çözümleri sunan sıra ev bloklarının arazi içindeki konumuna göre kapalı ve açık otopark seçenekleri sunuluyor. Projenin teslim tarihi, birinci etap için Nisan 2013, ikinci etap için ise Aralık 2013 olarak belirlendi. Size ve yaşam tarzınıza en uygun evi birlikte seçmek üzere Ormanada’ya bekliyoruz. Zekeriyaköy Sanat Grubu iş başında Zekeriyaköy’de başlatılan Açık Atölye Haftasonu Etkinliği, değişik disiplinlerde profesyonel veya amatör ama muhakkak özgün çalışmalar yapan yöre sanatçılarının, yılda bir kez atölyelerini ziyaretçilere açmasını sağlıyor. Zekeriyaköy bölgesinde sanatsal farkındalık yaratan, güzel bir sinerji oluşturan etkinlik kapamındaki disiplinler arasında, resim, heykel, seramik, takı tasarımı, keçe tasarımı ve mozaik atölyeleri bulunuyor. Her yıl Eylül ayının sonuna doğru gerçekleşen Açık Atölye, ilk yıl 4-5 atölye ile kapılarını açarken, geçen yıl büyük bir ilgi gördü ve atölye sayısı 22’ye ulaştı. Açık Atölye Haftasonu Etkinliği’nin biraraya getirdiği sanatçılar, yıl boyunca gruplar halinde farklı etkinliklerde de bulunuyor. Bu sanatçılardan bir grup, 17-30 Haziran tarihinde, Eskişehir’de Tepebaşı Belediyesi’nin SANAT EVİ’nde karma sergi açmaya hazırlanıyor. İstanbul Modern Çocuk Sanat Atölyeleri Ormanada’da 17-18 Mart haftasonu Ormanada’da İstanbul Modern çocuk sanat atölyeleri gerçekleşti. İstanbul Modern’in çocuklarımızı sanatla buluşturan, birbirinden yaratıcı ve eğlenceli çocuk sanat atölyeleri yine Ormanada’daydı. Eğlenirken öğrendikleri ve sanatla yaratıcılıklarını geliştirdikleri atölyelerde çocuklar, birbirinden renkli çalışmalar hazırladı. Fantastik Hayvanlar Atölyesinde çocuklar, onlar için önceden hazırlanan figüratif görsel baskıları istedikleri gibi kesti, farklı olasılıklarda yeniden bir araya getirerek, resimlerini tamamlamak için boyama çalışmaları yaptılar. Değirmen Atölyesinde ise, rüzgarı bol Hollanda’nın yel değirmenlerinden esinlenerek rengarenk değirmen maketleri yapan çocuklar, Ormanada’da sanat dolu bir gün geçirdi. Atölyelerin sonunda ortaya çıkardıkları tasarımlarını ve katılım belgelerini alarak, gurur ve mutlulukla ayrıldılar. 43 Ormanada ve Gaggenau işbirliği Profesyonel mutfağı evlere taşıyor Ankastre ürünlerinde lüks mutfak aletleri sektörünün en önemli markası Gaggenau, Ormanada’daki evlerin mutfaklarını da donatan cihazlarıyla, profesyonel kaliteyi ve şeflerin çalışma mantığını ev mutfaklarına taşımaya devam ediyor. 1995 yılından bu yana faaliyetlerini BSH Grubu bünyesinde gerçekleştiren Gaggenau, ankastre ocak, fırın, davlumbaz, buzdolabı ve bulaşık makineleri teknolojisi ile kendi alanında bir tasarım üstadı olarak kabul ediliyor. Göz hizasında ilk ankastre fırın, sıcak hava veren ilk ankastre fırın, 90 cm genişliğinde ev tipi paslanmaz çelik fırın, Gaggenau’nun mutfak teknolojisine kazandırdığı ilk’lerden sadece birkaçı... Gaggenau, mutfak cihazlarını, çözülmesi gereken bir aygıt olarak değil, lezzet yaratma serüveninde kullanıcılarına kusursuz hizmet etmesi gereken bir araç olarak görüyor. Stil, bir yaşam biçimidir Gaggenau kendilerine ait yaşam alanı yaratmak ve kişiliklerini yaşamlarının her alanına yansıtmak isteyenlere hitap ediyor. Stili anlamsız bir detay olarak değil, bir yaşam biçimi olarak görebilenler, Gaggenau’yu tercih ediyor. Gaggenau’nun sofistike ürünleri, estetik kaygıların yanı sıra mutfağında bir profesyonel ile çalışmak isteyen, pratik ama yenilikçi, yiyeceklerini sağlıklı bir şekilde pişirmek isteyenler için üretiliyor ve geliştiriliyor. Bugün, Ormanada’daki evlerin mutfaklarını da donatan cihazlarıyla Gaggenau, profesyonel kaliteyi ve şeflerin çalışma mantığını ev mutfaklarına taşımaya devam ediyor. Ormanada örnek evinin mutfağı Gaggenau showroom Fark yaratan teknik detaylar Ormanada ev sahiplerinin konforu için kapsamlı bir otomasyon projesi çerçevesinde altyapı detayları titizlikle şekillendirildi. Yağmur ve pis sularının toplanması, ana hatlara ve siteye özel biyolojik arıtma sistemine bağlanmasını sağlayan 20 km uzunluğunda altyapı borulama ağı. Temel izolasyon detayı Yapılan araştırmalar, İstanbul’u etkileyecek fay hattının, Adalar-Avcılar boyunca Marmara Denizi’ne kıyısı olan sahil semtlerini daha yüksek risk altında tutarak uzandığını ve olası bir depremin etkisinin, İstanbul’un kuzeyine ve içlerine doğru gidildikçe azaldığını ortaya koyuyor. betonarme taşıyıcı sistemi, deprem yönetmeliği gereği “Sarıyer İlçesi Zekeriyaköy Bölgesi için” kullanılması gereken deprem kuvvetinin %50 fazlası referans alınarak tasarlanmış bulunuyor. Projede betonarme kolon-kiriş sistemi ile asmolen sistemi tercih edildi Ormanada projesinin altyapısı, zemin etüdü ve inşaat tekniğiyle emniyetli hale getirildi. Her bir bina ve havuz altı için ayrı ayrı zemin etütleri yapıldı, bu raporlar konunun uzmanları danışmanlarla değerlendirildi ve tüm statik projeler bu bilgiler ışığında hazırlandı. Projeler, betonarme kolon-kiriş sistemi ile yapıldı, kısmi olarak “asmolen” sistemi kullanıldı. Tüm statik projeler, proje müellifi tarafından yönetmeliklere uygun olarak hazırlandı ve danışmanlar tarafından incelenip onaylandıktan sonra uygulamaya geçildi. Zekeriyaköy bölgesi, Sarıyer ilçesinin Karadeniz’e, dolayısıyla İstanbul’un kuzey ucuna en yakın bölümünde olması sayesinde depremin oluşturacağı etkiler yarı yarıya azalıyor. Bölgesel avantajların yanı sıra, depreme karşı son derece duyarlı bir yaklaşıma sahip olan Ormanada projesi, toprak üzerinde iki katlı yapıları, uygulanan betonarme taşıyıcı sistemi ve radye temel uygulaması ile de fark yaratarak, Ormanada’da yaşamı daha da güvenli hale getiriyor. Ormanada projesinin 4 Jale Balcı, Ormanada’da yakın dostlarını ağırladı Ormanada’nın ev sahiplerinden, yemek kitabı yazarı ve gurme Jale Balcı, Ormanada’da birbirinden leziz aperitiflerin hazırlanış ve sunumunu anlatan davete ev sahipliği yaptı. Ormanada’da 29 Şubat Çarşamba günü gerçekleştirilen keyifli davette Jale Balcı’nın yakın dostları bir araya geldi. Yemek kitabı yazarı ve gurme Jale Balcı ev sahipliğinde gerçekleştirilen davette, Zeynep Demirören, Etkin Kerimoğlu, Sezer Derelioğlu, Ceyda Kadayıfçı, Levent Bıçakçı, Sevgi Şen gibi isimler, Jale Balcı’nın hazırladığı birbirinden leziz aperitiflerin hem hazırlanışını öğrenip hem de tadına bakarken, Ormanada projesini de yakından inceleme fırsatı buldular. Davetin sonunda Jale Balcı “Aperitif Mönüler” yemek kitabını imzalayarak misafirlerine hediye etti. Jale Balcı hakkında: Özgün mönüleriyle bilinen yemek kitabı yazarı Jale Balcı, beslenme uzmanlığı, aşçılık ve sofra düzenleme üzerine yurtiçi ve yurtdışındaki deneyimli isimlerden uzun süreli eğitimler aldı. 2006 yılında “Keyifli Sofralar için 50 Pratik Mönü”, 2008’de “Aperitif Mönüler”, 2010’da ise “Antakya ve Yemekleri” kitapları yayınlandı. Doğum yeri olan medeniyetler şehri Antakya’nın en özel lezzetlerini, kurucu ortağı olduğu “Antiochia” adlı restoranında sunan Jale Balcı, ayrıca yiyecek-içecek sektörünün önde gelen firmalarına danışmanlık hizmeti vermektedir. Jale Balcı Etkin Kerimoğlu, Ceyda Ka dayıfçı, Jale Balcı Reşide Mete İpek, Aydan Ku yulu, Jale Balcı Jale Balcı’nın Özel Tarifi Atv’nin yeni dizisi SON’un çekimleri için Ormanada Tanıtım Ofisi kapılarını açtı... FOIE GRAS SAUTÈ (kaz ciğeri) Malzeme 1 kişilik Başrollerinde Nehir Erdoğan, Yiğit Özşener, Engin Altan Düzyatan, Erkan Can ve Berrak Tüzünataç’ın oynadığı dizinin, senaryosu Berkun Oya’ya ait, yönetmenliğini ise Uluç Bayraktar yapıyor. 1 adet kaz ciğeri (250 gr kadar) 40 gr ayva reçeli 35 cl Porto şarabı (çektirilerek 40 gr Porto sosu elde ediliyor) “Ezel”, “Kuzey ve Güney” “ Fatmagül’ün Suçu ne?” gibi sevilen dizileri ekrana taşıyan Ay Yapım yetkililerinden “Son” dizisi için gelen Ormanada Tanıtım Ofisinde çekim yapma talepleri proje yönetimi tarafından ilgi ile karşılandı.. Yaklaşık 40-45 kişinin katıldığı çekimde , Tanıtım Ofisimizin bahçe ve oturma alanı ana mekanlar olarak kullanıldı ve Yiğit Özşener ve Nehir Erdoğan’ın birlikte rol aldığı sahnede bir “mimarlık ofisi yılbaşı partisi” canlandırıldı. • Kaz ciğerini 1cm kalınlığında dilimleyin. • İyi bir şekilde tuzlayıp karabiberleyin. • Çok kızgın bir tavada hiçbir yağ kullanmaksızın pişirin. • Ayva reçelinin meyvelerini küçük küçük dilimleyin. • Porto şarabını bir yemek kaşığı şeker ile kıvamı koyulaşana kadar çektirin. • Servis için sıcak kaz ciğerinin yanına ayva reçelini ve sosunuzu koyun. Sadece 25 bölüm sürecek ‘Son’ dizisinde, hikaye sondan başlayıp başa ilerliyor. 30 yıllık hikaye şoke edici bir finalle ekrana veda edecek. 5 ‘ Zekeriyaköy’de bir gün Yazar, Fener ve ‘kutsal’ balık Hikaye ve roman yazarı Murat Gülsoy ile İstanbul’un en güzel balıkçı köylerinden Rumelifeneri’nde baharı karşıladığımız bir Zekeriyaköy programı yaptık. Güne erken bir saatte, Zekeriyaköy çarşısında çay içerek başlıyoruz ve gezi planımızın üzerinden geçiyoruz. Rumelifeneri Köyü’nde bir keşif yürüyüşü sonrasında, taze balık yemeyi hayal ediyoruz. Ardından da Ormanada’ya geçerek, kahve eşliğinde Gülsoy’un yazar olma hikayesini dinleyeceğiz. Murat Gülsoy kimdir? Bir kütüphane-kafe’de sabah çayı Boğaziçi Üniversitesi’nde Elektrik Elektronik Mühendisliği ve Psikoloji eğitimi alan ve halen aynı üniversitede öğretim görevlisi olan Murat Gülsoy’un ilk kitabı ‘Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul’, 1999 yılında yayınlandı. 1992-2002 yılları arasında, arkadaşlarıyla birlikte edebiyat yayıncılığına farklı bir bakış açısı getiren Hayalet Gemi dergisini çıkaran Gülsoy, “Bu Kitabı Çalın” adlı kitabı ile 2001 yılı Sait Faik Hikâye Armağanı’nı, “Bu Filmin Kötü Adamı Benim” adlı romanı ile de 2004 yılı Yunus Nadi Roman Ödülü’nü aldı. Bugüne kadar üçü altkitap.com’da olmak üzere toplam 15 kitabı yayınlanan Gülsoy’un yeni romanı “Baba, Oğul ve Kutsal Roman” ise Mayıs 2012’de okurlarla buluşacak. Yaratıcı yazarlığın deşifresini “Büyübozumu” adlı kitabında ellerimizin arasına sunan Murat Gülsoy, Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlemekte olduğu yaratıcı yazarlık kurs ve atölyelerinde, yazma isteği ya da hayali olan herkese cesaret veriyor, deneyimini cömertçe paylaşıyor. Murat Gülsoy’un Etiler’deki evinden 20 dakikalık bir yolculukla Zekeriyaköy’e ulaşıyoruz. Aynı zamanda kütüphane olarak tasarlanan Antilop Cafe’nin taze demlenmiş çayını ince belli çay bardaklarımızdan yudumlarken, günün programı üzerinden geçiyoruz. İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açıldığı uçta, Rumeli Feneri ve Ceneviz Kalesi’nin bulunduğu Rumelifeneri Köyü’ne doğru yola çıkıp, küçük bir keşif gezisinin ardından yörenin bilinen balık restoranlarından Barınak’ta yemek molası vereceğiz. ‘Baba, Oğul ve Kutsal Roman’ “Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık” kitabında yazma sürecinin kodlarını kırmakla yetinmeyip, yazarın ve yazının ‘büyüsünü’ kendi metinlerinde de defalarca bozan Murat Gülsoy, Mayıs ayında yayınlanacak olan yeni romanı Baba, Oğul ve Kutsal Roman’dan bir paragrafı bizlerle paylaşıyor… Murat Gülsoy yazma üzerine düşünmekten ve üretmekten hiç vaz geçmiyor. ... Nasılsa kalem benim elimde, son anda bir iki cümleyle uçurumun kenarından döndürürüm faytonu diye kendimi avutuyorum. Ama Asenalar ne çok... Kıtmir’in nefesi kesilmiş, gerilerde, koşmayı bırakmış, benden buraya kadar diyor gidinin İngiliz’i. Beni kaderimle baş başa bırakıyor. Artık geri dönmem çok zor. Anlamı kendinde kilitli bir metnin başında nöbet tutacağım geri kalan zamanımda. Bir kurşun asker. Bir Adem. Bir kurşun kalem, yazdıkları kolaylıkla silinen. Asenalar hep bir ağızdan şarkı söylüyorlar şimdi. Sözleri büyülü. Kaçmam olanaksız artık. Adanın kalbine doğru ilerliyoruz. Kırbacı şaklatıyorum, ölülerle dolu fayton sarsılarak tırmanıyor tepeyi. Yüzü olmayan adam rollerine çıkıyorum artık. Bu saatten sonra, karanlıkta her şey her şeye dönüşebilir. Ay ışığı vurduğunda bir garip Adem. Karanlıkta yüzü olmayan adam. Daktilonun gırtlağını sıkıyorum. Babamdan kalma. Yaşlı metal bacaklar titriyor. Üst üste basıyor a ve e harflerini. Adæm çıkıyor siyah maddeden pırıl pırıl.Ara tür. Melez. Parçalı bir resim. Rumelifeneri Köyü’nde balık ziyafeti İsmini, Anadolu yakasında da bir eşi bulunan ve 1856 tarihinde Fransızlar tarafından inşa edilen Rumeli Feneri’nden alan köyün bir simgesi de, Cenevizlilerden kalma Rumeli Feneri Kalesi… Bu kale, günümüzde film seti olarak da sık sık kullanılıyor. Yürüyüşümüze Rumeli Feneri’nden başlıyoruz ve 20 dakikada kaleye ulaşıyoruz. Kaleden Karadeniz’e baktığımızda baharın geldiğini çok daha iyi anlıyoruz. Kuş göçü başlamış ve her zaman görmeye alıştığımız martıların yanında, karabataklar ve bahriler de kayalıklar üzerindeki yerlerini almış. Kalenin muhteşem manzarasını izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Hızlı bir yürüyüşle, temiz havanın acıktırıcı etkisini hissederek, Barınak Restoran’a ulaşıyoruz. Menüde levrek ızgara, yanında da limon ve sızma zeytinyağı ile lezzete boğulmuş bol miktarda roka salatası var. Ormanada’da yazmak üzerine bir sohbet Bu güzel güne, Murat Gülsoy’un yazar olma hikayesini dinleyerek devam ediyoruz... 6 Yazmanın cazibesine ilk ne zaman kapıldınız? Ortaokulda küçük kompozisyon ödevlerini biraz daha geliştirip hikaye gibi yazıyordum ve çok da tutuluyordu. Bir baktım, öğretmen her dersin sonunda beş-altı dakikayı bana ayırmaya başlamış. Herkes beni dinliyor, kızların dikkatini çekiyorum... Hoşuma gidiyordu. Sonra lisede hikaye yazmayı bıraktım. Lise dönemi nasıl geçti? Kabataş Erkek Lisesi, çok sert ve zor bir okuldu. ‘80 sonrası olması işi daha da zorlaştırıyordu. 120 kişilik sınıflarda okuyorduk ama bir sonraki seneye 20-30 kişi geçebiliyordu. Gerçekten çabalamak gerekiyordu. Bir taraftan da tarih, politika, bilim felsefesi gibi alanlarda okuyarak, kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Düşünce yazıları yazarak, dergilere gönderiyordum. Yayınlandığında da çok gurur duyuyordum. Aslında bunlar, bilindik yazarların düşüncelerini kendi cümlelerimle yeniden ifade etmekten başka bir şey değildi. Yazarlığı düşünmeye başlamam ise Boğaziçi Üniversitesi’nde oldu. Ne oldu üniversitede? Üniversiteye başladığım yıl Oğuz Atay’ı keşfettim ve feleğimi şaşırdım. Onun kitaplarını okumak bana çok iyi geldi. Yazarlık benden çok uzak olmayabilir diye ilk o zaman düşündüm. İnterdisipliner bir akademik kariyeriniz var. 10 yıl boyunca arkadaşlarınızla yayınladığınız efsanevi Hayalet Gemi dergisinin içeriğine de böyle bir anlayış yansımıştı. Bu nasıl oldu? Bir mühendis olarak piyasada çalışmanın bana mutluluk getirmeyeceğini biliyordum. Psikoloji bölümünün çevresinde kendilerini bilime adamış mühendislik kökenli çok yetenekli insanlar bir araya gelmişti. Beynin çalışmasını araştırmak üzere bir laboratuvar kuruluyordu ve ben de yüksek lisans için başvurdum. Tezimi, “İnsan yüzlerinin tanınması sırasında beyinde oluşan elektrik potansiyellerinin ölçülmesi” üzerine Tarihi Ceneviz Kalesi Rumeli Feneri Tarihi Ceneviz Kalesi ve balıkçı barınaklarının çevresinde yaptığımız yürüyüş sonrasında acıktığımızı hissediyoruz. Uzun bir yazma sürecini ardında bırakan Gülsoy, Rumelifeneri Köyü’ne zaman zaman taze balık yemek için geldiğini ve bu bölgeyi çok rahatlatıcı bulduğunu belirtiyor. verdim. İnterdisipliner çalışma ruhu, 90’larda yakaladığımız bir şeydi ve dünyada da çok güncel bir konuydu. Doktoramı da İTÜ’de yaptım. Beyinde kullanılacak bir lazer sistemi geliştirdik. Bu sayede, Cerrahpaşa ve Çapa Üniversitelerinde farklı disiplinlerden kişilerle çalışma fırsatım oldu. Bu arada, 1992 yılında Hayalet Gemi dergisini çıkarmaya başladık. Aynı ruh dergiye de yansıdı. Bir edebiyat dergisi gibiydi ama farklı disiplinlerden yazıları da içeriyordu. Her sayı için bir tema belirliyorduk. Seçtiğimiz temanın farklı disiplinlerden çağrışımları inanılmaz bir konu zenginliği yaratıyordu. Ben de söz konusu tema çerçevesinde derginin her sayısı için yeni bir öykü yazıyordum. Yazarlığımı çok geliştiren bir dönemdi. Daha sonra yaratıcı yazarlık atölyelerimin programını belirlerken de bizzat yaşadığım bu deneyimden yola çıktım. Yaratıcı yazarlık kursları nasıl başladı? Yurtdışında çok eski yıllardan bu yana yaratıcı yazarlık programları bulunuyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde de çok uzun yıllardır LIT325 kodlu bir ders vardır. Öğrenci olduğum yıllarda Pınar Kür, Tomris Uyar, Murathan Mungan gibi isimlerin gelip bu dersi verdiklerini duyardım. Şimdi o dersi ben veriyorum. Ama benim için kursların başlangıcı tam da burada, Zekeriyaköy’de oldu. O zamanlar bir sanat galerisi, Zekeriyaköy’den bir gruba yaratıcı yazarlık atölyesi açmamı önerdi. BÜMED’de düzenlediğim kurs ve atölyeleri ise 2003 yılından bu yana yürütüyorum. Yazmak isteyen herkes için, yazının büyüsünü bozduğunuz, muhteşem bir yol gösterici kitabınız var. Adı da; ‘Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık’. Kitabınızı okumamış olanlar için küçük bir başlangıç yapar mısınız? Büyü yazının neresinde? Yazı doğada hiçbir şeye benzemeyen, tamamen zihnimizin ürünü olan bir büyü. Okurken o büyü sayesinde zihnimizde bambaşka dünyalar canlandırıyoruz. Bunu ilk fark ettiğim zamanlarda yazar olmak istemiştim sanırım. Yani ilk kez resimleri olmayan bir kitabı okurken büyülendiğim anda. Tabii o zamanlar bunun nasıl bir bağımlılık yaratacağını bilmiyordum. Çünkü yazı her şeyi kendine dönüştürmek isteyen, tüm dünyayı temsil etmek isteyen, her şeyin yerine geçebileceğini iddia eden müthiş bir araç. Kendini kaptıran yazar artık dönüşü olmayan bir yoldadır. Her köşesinde farklı deneyimlerin, şaşırtıcı sürprizlerin beklediği bir labirentin gönüllü Minator’udur artık. Murat Gülsoy ile yaratıcı yazarlık Yazma süreci üzerine en çok düşünen yazarlardan Murat Gülsoy, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği binasında, yaratıcı yazarlık kursu ve atölyesinin yanı sıra, okumaya odaklanan seminer dizileri düzenliyor. Bugün kitapları yayınlanan genç öykü ve roman yazarlarının belki de ilk cesareti aldığı bu etkinlikler, her geçen dönem daha fazla talep görüyor. Uygulamalı bir seminer dizisi olarak tasarlamış olduğu Yaratıcı Yazarlık Kursu’nda, kurmaca edebiyat yapıtlarının (öykü ve roman) nasıl üretildiği konusunda bilgiler aktarıyor. Yazma tekniğine ilişkin konuları yetkin örnekler üzerinden tartışmaya açan Gülsoy, ayrıca edebiyatın insan yaratıcılığı ile ilişkisini irdeleyerek, ilhamın kaynaklarını öğrencileriyle birlikte araştırıyor. Katılımcılar, yazdıkları öyküleri tartışıyor, yazma tekniğini etkileşimli bir eleştiri ortamında geliştiriyorlar. Murat Gülsoy’un Yaratıcı Yazarlık Kursu’na katılmış olanların devam edebilecekleri bir de atölye çalışması yürütülüyor. Gülsoy bu atölye ile, katılımcıların Yaratıcı Yazarlık Kursu’nda temellerini öğrenmiş oldukları kurmaca tekniklerini özgürce deneyebilecekleri ve “Benim için kursların başlangıcı tam da burada, Zekeriyaköy’de oldu. O zamanlar bir sanat galerisi, Zekeriyaköy’den bir gruba yaratıcı yazarlık atölyesi açmamı önerdi...” profesyonel destek alabilecekleri bir ortam yaratmayı amaçlıyor. Bu yıl yazma sürecindeki eksik parçaları tamamlama konusunda yeni bir adım atan Gülsoy, “iyi yazar olmanın iyi okur olmaktan Ormanada’ya gelirken yanınıza alma nız gereken 3 şe y Ormanada’ya gelirken... geçtiğini bilenler için”, yine Boğaziçi Üniversitesi’nde, “5 Hafta 5 Roman” adı verilen yeni bir seminer dizisi daha başlattı. Dizinin ‘Türk Edebiyatı’ başlığında, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Oğuz Atay’dan Tutunamayanlar, Yusuf Atılgan’dan Anayurt Oteli, Bilge Karasu’dan Paul McCartney’nin sevdiği şarkıları seslendirdiği ve iki de yeni şarkı eklediği ‘Kisses On The Bottom’ adlı yeni albümünü alın, bir orman yürüyüşünde, sanatçının Eric Clapton’la ortak çalışması ‘My Valentine’ eşliğinde baharın coşkusunu hissedin. Elde ve omuzda notebook taşımayı sona erdiren, omurlarınızı korumaya alan yeni New York trendi, Built marka ince ve hafif sırt çantalarından bir tane edinin ve dünyayı da kolayca yanınızda taşıyın. Yürüyüş sonrasında, Dilek Emir’in Tek Kişilik Kahvaltı adlı öykü kitabını okumaya ve çok yetenekli yeni bir yazarı keşfetmeye başlayın. Müzik Tasarım 7 Dünya Edebiyatı başlığında ise Kafka’dan Dava, Camus’den Yabancı, Fowles’dan Fransız Teğmenin Kadını, Coetzee’den Yavaş Adam ve Murakami’den Sahilde Kafka yer alıyor. Paul McCartney, Kisses on the Bottom, Concord Music Group, 2012 Kurs ve atölyeler: Built marka ergonomik notebook sırt çantası Kitaplar: Dilek Emir, Tek Kişilik Kahvaltı, Notos Kitap Kitap Kılavuz ve Orhan Pamuk’tan Beyaz Kale; Murat Gülsoy-BÜMED: 0 (212) 359 58 13 Notos Yaratıcı Yazarlık Atölyesi: 0 (212) 243 49 07 Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık - Murat Gülsoy Kahramanın Sonsuz Yolculuğu – Joseph Campbell Zekeriyaköy’de ilkbahar başkadır Zekeriyaköy, ilkbahar aylarını zenginleştirecek ideal alternatifler sunuyor. Antilop Kafe ve Kitabevi 0 (212) 202 95 75 Barınak Restoran 0 (212) 228 17 00 Fincan Café 0 (212) 202 92 40 Robert’s Coffee 0 (212) 202 76 12 Kuş göçü Zekeriyaköy’de izlenir Zekeriyaköy bölgesi dünyanın en önemli iki göç noktasından biri olarak, özellikle Nisan ayında, dünyanın her köşesinden gelen kuş gözlemcilerinden oluşan grupları konuk ediyor. Gökyüzüne ve etrafınıza biraz daha dikkatli bakmaya, çok özel kuş seslerini duymaya başlamanın tam zamanı. Göç mevsimiyle bölgeye akın etmeye başlayan 100’e yakın kuş çeşidi, dünyanın en özel korosunu oluşturuyorlar. Bisikletle orman turu Zekeriyaköy’de bahar coşkusu bir başka yaşanıyor. Yeşilin bin bir rengine bürünen doğada, bölgenin bol oksijenli havasını içinize çekerek yapacağınız yürüyüşlerle kendinizi çok daha sağlıklı hissedeceksiniz. Renk renk lale, sümbül, nergis, frezya kokuları etrafı sararken, bisikletlerinizi yanınıza alıp Belgrad Ormanları’nda çocuklarınıza hareketli ve kahkaha dolu bir gün yaşatabilirsiniz. Şanslıysanız, daldan dala atlayan sincapları da yakından görmeniz mümkün. Sıcak bahar buluşmaları Zekeriyaköy ve çevresinde, özellikle bahar günlerinde aileniz ve dostlarınızla hoş zaman geçirebileceğiniz sıcak buluşma mekanları yer alıyor. Bu mekanlardan bazıları, kendilerine has özellikleriyle de öne çıkıyor. Güney Fransa mimarisine uygun olarak tasarlanmış, bol kitaplı ve bir o kadar da lezzetli Antilop Kitap Okuma Evi ve Kafe, hem büyüklerin hem de çocukların bulunmaktan keyif alacağı bir kütüphanekafe. Rumeli Feneri Balıkçı barınağında kurulu olan ve Zekeriyaköylüler kadar İstanbul’un diğer semtlerinden gelenler tarafından da bir ‘klasik’ olarak nitelendirilen Barınak, ahşap dekorasyonu, balıkçı limanı ve deniz manzarası, çalışanların güler yüzü ve lezzetli balık mönüsü ile evinizdeymiş hissi ve rahatlığı veriyor. Ev yapımı kurabiyeleri, reçelleri, pasta ve keklerinin yanı sıra ananaslı limonata gibi özel içecekleriyle beğenilen Fincan Café, taze makarna çeşitleri, ev yapımı mantısı ve doğal ürünlerle hazırlanan kahvaltılarıyla da ünlü. Zengin kahve ve çay çeşitleriyle bilinen Robert’s Coffee ise Zekeriyaköy’ün yeni mekanlarından. Adım adım Ormanada Rakamlarla Ormanada’yı keşfedin... • 220 dönüm arazi: Ormanın tam ortasında “nefes alan” yemyeşil bir ada • 188 adet beş farklı tip villa • 81 adet 15 farklı tip sıra ev • 25 dönüm yeşil alan: Yürüyüş ve bisiklet yolları, biri kapanabilir iki adet tenis kortu, basketbol ve çok amaçlı spor sahası, sekiz adet çocuk parkı ile iki adet rekreasyon alanı • 2.500 m2 sosyal yaşam alanı: Adameydan, Adamekan ve Adaçarşı’da keyifli buluşmalar için kafe-restoran, çarşı alanı, açık ve kapalı olmak üzere iki adet yüzme havuzu, pilates-fitness merkezi, sauna, buhar odası ve masaj odaları • 5 dönüm doğal bostan alanı: Sağlıklı ve lezzetli olanı tüketme imkanı Adabostan’da Ayrıcalıklı bir yaşamdan beklediğiniz her şey için seçiminiz Ormanada... Eczacıbaşı Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım Ormanada Tanıtım Ofisi, Yorgancı Çiftliği Mevkii, Sarıyer–İstanbul Tel: (0212) 201 59 30 www.ormanada.com Güney Fransa mimarisine uygun olarak tasarlanmış, bol kitaplı ve bir o kadar da lezzetli Antilop Kitap Okuma Evi ve Kafe.