23 nisan tarihçesi
Transkript
23 nisan tarihçesi
BAS YAZI 2 Nisan / 2013 3 BAS YAZI Nisan / 2013 Mutluluğun güzel havalarla bir ilgisi olmalı! Hepimize iyi geldi bahar. Güneş yüzünü tam olarak göstermese de arada bir göz kırpması bile yetti bize. Yaza sayılı günler kala baharın umudu ve güzellikleri bizimle olsun… Facebook’un önlenemez yükselişi, ardından twitter’la gelen 140 karek- terli diyolaglarımız iletişimin artık eskisi gibi olmayacağının mesajlarını vermişti seneler önce bizlere. Foursquare ve instagram çılgınlığının ardından artık tüm dünya emin oldu “yeni iletişim dönemi”nin başladığınPamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Sadık BABABALIM dan. Bu yeni medyanın doğduğu günlerde herkes biraz temkinli olmak- la beraber, büyük keyif aldı fotoğraflarını, videolarını, dinlediği müzikleri paylaşmaktan. Ardından birçok tartışma geldi. Acaba “sosyal medya aslında bizi asosyal mi yapıyor? “Tekil sosyallik” gibi onlarca tezin üzerine antitezler sunuldu. Bu tartışmaların elbette sonu gelmeyecek. Sosyal medya artık hayatımızda ve onunla yaşamayı öğrenmekten ve onunla yaşamaya alışmaktan başka seçeneğimiz kalmadı. Pamukkale ailesi olarak ilk ortaya çıktığı günlerden beri benimseyerek odak nok- tamız haline getirdik bu yeni medyayı. Yolcularımızla interaktif ve şeffaf iletişimimiz bizlere epey keyif verdi. 2009 yılında 3 arkadaşımızla kurduğumuz Pamukkale Sosyal Medya Ekibi, bugün 16 yeni üyesiyle beraber yolcularımızla sürekli iletişim halinde. Sosyal medya sayesinde yolcularımızın ihtiyaçlarına ve önerilerine sürekli kulak vererek Pamukkale’nin son dönemdeki gelişimine en önemli katkıyı sağlayan projelerinin temellerini de attık. Geçtiğimiz ay daha önce aldığımız ödüllerin yanına Pamukkale Üniversitesi İşletme Kulübü ve Endüstri Mühendisliği Kulübü tarafından bize layık “Sosyal Medyayı En İyi Kullanan Firma” ve “Sosyal Medyayı En Aktif Kullanan Firma” ödülleri mutluluğumuza mutluluk kattı. Bizi sosyal medya aracılığıyla takip eden, övgülerini, eleştirini, önerilerini paylaşan yolcularımıza sonsuz teşekkürlerimizi iletiyorum. 2013 itibariyle sektörümüze yeni bir fiyat anlayışı olarak kazan- dırdığımız dinamik fiyatlandırma döneminin bir kampanya ürünü olan ve artık çok daha fazla yolcumuzun ekonomik seyahat etmesini sağlayan “hemen al” kampanyasının tarihini uzatıldığının müjdesini de sizinle ilk olarak Pamukkale Dergi’den vermek istiyoruz. Demokratik, aydınlık, çağdaş bir Türkiye’nin ancak ulusun egemenliğiyle mümkün olabileceğini 93 yıl önce biliyordu ulu önder. Ve şunu söylüyordu: “Türk milletinin geleceği, bugünkü çocuklarının doğru görüşü ve yorulmak bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacak- tır.” Yanılmadı da. Bir ulusun milli egemenliğine ve çocuklarına atfed- ilmiş bayramı, tüm dünya uluslarının çocuklarının bayramı haline geldi.23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı kutluyor, atamızı saygıyla anıyorum... Güzel bir Nisan ayı dilerim… 4 18 Moda Nisan / 2013 E rkeklerin en güçlü kıyafeti sayılan takım elbise 1666 ‘da Fransa’da a XIV. Louis, İngiltere’de de II. Charles saraylarında giyilmeye başlandı. 1860’ta ise günlük giysi olarak tarihe geçti. O zamandan bu yana erkekler için de kadınlar için hem iş hayatının hem de günlük hayatın en güçlü kıyafeti olarak kabul edildi. Özellikle çalışan erkekler için günümüzde kumaşlarıyla, kesimleriyle, renkleriyle ve stilleriyle bir çok model bulunduruyor. Burada erkeklere düşen en önemli görev ise en ciddi yatırımlarını biraz özenle seçerek zamana uygun tercihler yapmaktır. Öncelikle takım elbisenin kalını sizin stilinizi en çok belirleyen şeydir. Eğer göbeğiniz varsa ve bol takım elbise seçiyorsanız bu sizi daha da kilolu gösterir. Her zaman bedeninize tam olan şeyleri seçmeniz en altın kural. Ceketinizin kol boyu ise sizin karakterinizi bile belirleyecek kadar güçlü bir detaydır. Ceketinizin kol boyu baş parmağınızın üstüne geldiği an sizi ürkek ve silik bir karahter yapar. Kol boyunuz mutlaka bileğinizin bir yada iki parmak altında bitmelidir. Ceketinizin omuzları ise mutlaka vatkalı olmalıdır. Sönük omuzlar sizi olduğunuzdan daha silik gösterir. Dik ve vatkalı omuzlar sizi her zaman güçlü gösterir. Takım elbisenin yanında gömlek yakasının seçimi de önemli detaylardandır.. 6 Dar düz yakaya sahip gömlekler daha aykırı bir görünüş sergiler ve dikkati kravata yönlendirir. İnce bir yüze sahip erkeklerin bu yaka çeşidini kullanmaması gerekir. Düğmeli yakaya sahip gömleklerde tüm düğmeler mutlaka iliklenmelidir. Bu tipteki gömlekler genellikle günlük giyim için uygundur. İtalyan yakaya sahip gömlekler özellikle beyaz yakalar için ve büyük düğümlü kravatlar için uygundur. İtalyan yakaya sahip gömlekler özellikle beyaz yakalar için ve büyük düğümlü kravatlar için uygundur. Daha şık bir görüntü oluşturur. İnce yüzlü ve ince kemikli erkekler için ideal bir seçimdir. Yarı açık yakaya sahip gömlekler genellikle kapalı ve kravatla kullanılır. İtalyan yakaya göre daha klasik bir görüntü oluşturur fakat dikiş detayları onu modaya uygun bir şıklık getirir. Bu tip dik yakaya sahip gömlekler kravatı daha dik bir konuma getirerek ilgiyi kravata çeker. Bu yaka çeşidi kravatsız kesinlikle kullanılmamalıdır. Uzun boyunlu kişiler için idealdir. Bu tip açık yakaya sahip gömlekler modayı takip eden erkekler için idealdir. Hem günlük giyim hem de gece giyimi için kullanılabilir. Takımınızı renklendirecek bir kaç ayrıntıyla stilinizi güçlendirebilirsiniz. 7 &SOUL BY OZGURMASUR 8 Tony & Guy’ın sponsorluğundaki Elif Cığızoğlu defilesinde bordo ve siyah ve antrasit renklerinin yanında kürk ve kalın tafta kumaşlar izleyenleri hayran bıraktı.. Yaptığı işlemeler ve tasarımlarıyla da izleyicilerden tam not aldı. 10 MUZIK Nisan / 2013 Ne “Akdeniz Akşamları”, ne “Fabrika Kızı”, ne de şimdi adı aklıma gelmeyen yüzlerce La minör’le başlayan dört akorlu şarkılardan bahsediyorum. Songs in A Minor tipik bir Afrika kökenli görünüşüne sahip olmasa da, tipik Afrika kökenli seslerin en güzellerinden birine sahip 25 Ocak 1981 doğumlu Alicia Keys’in 2001 yılında çıkan ilk albümünün adı. Albümdeki şarkıların hepsi, albümün adından da anlaşılacağı gibi, La minör başlangıç akorlu şarkılar olmasına rağmen, hiçbiri, yazının girişinde belirttiğim şarkılar gibi birbirinin aynısı değil. Zaten albümün adından dolayı oluşabilecek herhangi bir önyargı da, albümü dinlemeye başladığımız anda ortadan kalkıyor. 12 Alicia Keys, gerçek adıyla Alicia AugelloCook, sanat yaşamına daha 4 yaşındayken 80’li yılların tek kanallı döneminde beğeniyle izlediğimiz The Cosby Show dizisinde rol almasıyla başladı. Küçük yaşta bu kadar popüler bir oluşumda yer alan Alicia için şöhret basamakları o zamandan itibaren açılmış oluyordu. Tek bir farkla, annesinin Alicia daha 8 yaşındayken piyano derslerine yönlendirmesi sonucunda 11 yaşında Chopin ve Bach eserlerini çalabilme seviyesine gelmesiyle aktör olarak değil müzisyen olarak... 12 yaşında eyaletin en önemli müzik okulu olan Professional Performing Art School’a burslu giren sanatçı, 14 yaşına geldiğinde kendi bestelerini, kompozisyonlarını yazmaya başlamıştı. Henüz okul yıllarında müzikteki üstün yeteneği ve güzelliğiyle Amerikan müzik endüstrisinde yer alan yapımcıların ilgisini çeken Alicia Keys, 18 yaşını bitirir bitirmez ilk menejerlik anlaşmasını yaptı. Gerçi Alicia Keys, daha ilk albümü çıkmadan 2 ayrı menejerle çalışıp, ilk albümü için 3 farklı plak şirketiyle anlaşma yaptı fakat Songs in A Minor ilk çıktığında dünya çapında 12 milyon adet satarak, hak ettiği bir başarı olan, en çok satan debut albüm (ilk albü) ünvanına sahip oldu. Bununla beraber yine R&B tarihinde en çok satılan albüm ünvanı da bir diğer başarıydı. Bu da menejerler ve plak şirketlerinin sanatçı üzerindeki iştahının sebebini gösteren ve Alica Keys’in 18 yaşını doldurur doldurmaz neden bu kadar ok menejer ve plak şirketiyle anlaşma yaptığının çok net bir şekilde açıklaması oluyor. 4 yaşında Tv dizilerinde, hem de en popüler olanında yer almışken şöhreti yakalamak aslında hiç de zor değil gibi görünse de müzik alanında bu adımı atmak gerçekten önemli bir cesaret ve yetenek göstergesi olduğun ispatıdır kanımca. Küçük yaşta kameralar karşısında ne yapacağını öğrenen biri neye güvenip de tüm hayatını müziğe göre yönlendirebilir ki? Elbette bir takım yerlere ulaşmakta ya da birtakım yerlerin kendisine ulaşmasında TV dünyasının yardımı olmuştur. Örneğin Alicia Keys daha lise öğrencisiyken “Men in Black” filminde yer alan Sexy Thing adlı şarkı dışında “Shaft” ve “Dr. Doolittle” filmlerinin soundtracklerini seslendirmişti. Buna rağmen bu eserlerin hiçbiri, herhangi bir albümünde yayınlamadı. Yani anlaşılabileceği üzere sanatçı ünlü olma yolunda birçok avantajlara sahipken, bunları minimum derecede kullanmıştır. Nedenini tabi ki bana sormayın. Birgün yüz yüze gelirsek kendisine bizzat ben kendim soracağım. “Songs in A Minor” tek bir pianoyla kaydedilmiş R&B, Soul, Jazz türlerini kapsayan bir albüm. Buba rağmen Alicia Keys’in çok iyi Hip Hop ve Dance Pop performe edebildiği daha önceki soundtracklerden de anlaşılabiliyor. Albüm yayınlanmadan önce “Fallin” adlı şarkısıyla single çıkışı yapan sanatçının “Bu kadar kabiliyetliyken neden bu kadar basit ve sade 13 MUZIK Nisan / 2013 bir tarzda piyasaya çıktınız?” şeklindeki sorulara, “Fallin single’ı ile beraber tüm müzikseverlerin kalbinin içine işleyebilecek bir basitlik yakalamaya çalıştım. Amacım birçok enstruman ve sample ile müziğimi çok sesli yapmak yerine çok güvendiğim ses tonuma piyanoyu eşlik ettirmek suretiyle beni dinleyen herkesin iddalı olduğum ses tonumu tam anlamıyla hissedebilmesi…” şeklinde olmuştur. Albümden çnce “A Woman Worth” ve “How Come You Don’t Call Me” adlı iki single daha yayınlayan sanatçı, bu singlelların başarısıyla bile çıkacak albümün nasıl bir etki yaratacağını herkese gösteriyordu. Albümün yakaladığı satış grafiği 2002 Grammy Ödüllerinde aldığı; Yılın en iyi şarkısı, En iyi Bayan R&B Vocal, En iyi R&B şarkısı, En iyi çıkış yapan sanatçı ve En iyi R&B albümü olmak üzere 5 ayrı dalda ödül almasıyla perçinlenmişti. Aradan iki yıl geçtikten sonra “The Dairy of Alicia Keys” adlı albümle adından da anlaşılacağı üzere dinleyiciyle sıcak bir ilişki kurmak istediğini bize bir kere daha göstrdi sanatçı. Bu kadar samimi, sıcak bir çalışmayla bile Billboard 200’ye 1. sıradadan girmeyi başaran ve ilk haftada 600.000’i geçen bir rakam yakalayan albüm, Alicia Keys’in ne kadar kendinden emin işler yaptığını ve bu işlerde ne kadar başarılı olduğunu bize bir kere daha göstermiş oluyordu. The Dairy of Alicia Keys ile MTV ödüllerinde, en iyi R&B performancı ödülüyle beraber, 2005 yılındaki Grammy ödüllerinde, En iyi R&B vocal performansı, en iyi R&B şarkısı (You Don’t Know My Name), En iyi R&B albümü ve Usher’la sahnelediği performansla da En iyi performans ödülü olmak üzere 4 ödül daha kazanıyordu. Alicia Keys, MTV ödülleri gecesinde Steve Wonder’la gerçekleştirdiği performans sonrasında “Bu yaşta hayallerimdeki şeyi gerçekleştirmek, idolüm olan Steve Wonder ile aynı sahneyi paylaşmak benim için inanılmaz bir duygu…” diyerek kendisi için hedeflerin ne kadar gerçekçi ve mütevazi olduğunu göstermiştir. Bu kadar gerçekçi ve mütevazi ideallere göre sizce de biraz fazla yetenekli değil mi? Sanatçı bundan sonra Tv işlerine biraz daha yoğunlaşmış ve çocuklara yönelik programlara müzik yapmış, yine çocuklara yönelik bir anime filmde seslendirme yapmıştır. Bu sırada anneannesinin ölümüyle gerçekten çok büyük yıkıntıya uğrayan Alicia Keys, bir süre her şeyden uzaklaşmış ve Mısır’da yaşamaya başlamıştır. Mısır fikri için “Bu hayatımda verdiğim en doğru ve en büyük karardı. Buna ne kadar ihtiyaç duyduğımu Mısır’a gidince anladım.” Sözlerini söylemiştir. 14 MUZIK 16 Nisan / 2013 MUZIK Nisan / 2013 Son zamanlarda yerli rock ya da alternatif kategorideki boşluktan epey bir rahatsız müzikseverler. Alarmın rengi kırmızı! Neredeyse 4-5 grubun ekseninde döner oldu bu piyasa. Eskisi gibi üretilmiyor; üretilenlerde eskisi gibi keyif vermiyor. Neyse ki güzel haberlerim var. PUL’un albümü piyasada! Uzunca süredir birlikte müzik yapan PUL, Yasin Aydın (Vokal/Söz yazarı), Onur Çelik (Gitar), Mehmet Karagöz(Bas gitar), Samet Erbil(Davul)’den oluşuyor. Albümü dinlemeye başladığınızda her birinin ayrı ayrı iyi müzisyenler olduğunu anlamakta zorlanmayacaksınız. Duman’dan tanıdığımız Alen Konakoğlu’nun dokunuşlarıyla da oldukça iyi bir sound yakalanmış. Vurucu sözlere sahip olan albümün tüm şarkılarının grubun kendisine ait olması ise takdire şayan. Çıkış şarkıları “hayal”le beraber, “daimi tekil şahıs”, “yanlış hikaye” barut gibi şarkılar. Teoman’dan tanıdığımız Ayşegül İnci’yle yaptıkları “gitme” düeti ise bence son dönemin en iyilerinden. Bu arada ‘’yorulmadan’’ ve ‘’şanslı suçlu’’yu da yazmadan geçemiyorum. PUL ve Pul gibileri yaşayalım; yaşatalım… PUL elemanlarını ve grubun kuruluş sürecini merak ediyoruz. Yasin: Grup Davulda Samet, Gitarda Onur, Bas gitarda Mehmet ve Vokalde benden oluşuyor. Onur: Yasin’le müzik mağazasında tanıştık, yetmedi bi de grup kuralım dedik ve vaziyet bu işte (Yasin gülüyor) Ne zaman albüm yapmalıyız dediniz? Onur: Yaptığımız çalışmaları grubun sayfasında yayınladık ve çok iyi tepkiler aldık. Bu arada beste çalışmaları da tam gaz devam ediyordu, düzenlemelerini ve kayıtlarını da yaptıktan sonra artık zamanı çoktan geldi dedik. İlk albüm çoğu zaman en zorudur. Hiç pes etmeyi düşündünüz mü? Albümün basım sürecinde ne tür hikayeler yaşandı. (herkes gülüyor) Mehmet: Bizde biraz bedevi şansı vardı galiba. (gülüyor) Onur: Evet biraz zorlandık diyebiliriz. Çok ilginç olaylar da yaşadık. 18 Bir yapımcı -isim vermek istemiyorum çok tanınan bir kişi- bizi 2 defa saatlarce bekletti ve gelmedi. İlkinde kızmıştık ve üzgündük ama ikincisinde artık umursamıyor ve sadece gülüyorduk. Pes etmeyi ciddi düşünmedik ama gerçekten çok yorulduğumuz zamanlar oldu. MUZIK Nisan / 2013 Albümün söz ve müziklerinin tamamı size ait. Nasıl oluşuyor bu şarkılar? Yasin: Albümdeki şarkıların sözleri bana ait, müzikler de öyle.Yaşamımdan ya da bazen okuduğum bir kitaptan da esinlenip çıkabiliyor sözler ve melodiler. Onur şarkıların üstünde çalışıyor, bazen yürüyüşü değiştiriyor, bazen bir parti ekliyor-çıkarıyor, gitarlarını düzenliyor. Çoğu zaman ortaya çok başka bir şey çıkıyor. 3. aşamada grup olarak birlikte çalıyoruz, Samet parçanın davullarına, Mehmet de baslarına kabaca şekil vermiş oluyor. Çalıştıkça ve üzerinde düşündükçe albümdeki hallerini alıyor. 20 Albümün adı “sana şarkılar yazdım” Peki bu şarkılar kime yazıldı? Yasin: Eski ya da hiç var olmamış bir sevgili veya bir dost hatta anneme yazdığım şarkılar bile var albümde. Sadık bir dinleyici kitleniz olduğunu biliyoruz. Albüm sonrası bu kitleden ne tür reaksiyonlar aldınız Onur: Biraz beklettik dinleyicimizi galiba üzdük ama çok iyi bir album hazırladık ve dinleyicimiz albüme tam not verdi. Bu da bizim için çok önemli. Müzik yapan gençlere, sizin kendine örnek alan, sizin gibi albüm yapmak isteyenlere önerileriniz var mı? Yasin: Sigortalı bi işe girsinler uğraşmasınlar hiç (herkes gülüyor yine) Samet: Çok çalışmak gerekiyor, bi de vazgeçmesinler yeter. Dinleyiciler size nasıl ulaşabilirler? Samet: www.pul.com.tr ve www.facebook. com/pulrock sayfalarından ulaşabilirler. Söylemek istedikleriniz? Mehmet: Bizi takip etsinler ve dinlesinler. Yasin: Dinleyicilerimize teşekkür ediyorum, en kısa zamanda buluşmak üzere kendinize iyi bakın. Röp: Alper Şahin gezi Nisan / 2013 Kelebekler Vadisi, Muğla’nın Fethi- ye ilçesinde Ölüdeniz belde sınırları içerisinde bulunan doğal bir hazinedir. Kelebekler vadisine Ölü denizden bineceğiniz teknelerle ulaşılabiliyor ancak. Karadan yolu yok! Çünkü kelebekler vadisinin kara tarafı çetin ve yüksek bir vadi. Karayoluyla vadinin üstünden dolaşabiliyorsunuz. Vadinin üstünde birkaç küçük köy var. Vadinin manzarasının bu köylerden kuş bakışı izleyebilirsiniz. Buradan aşağıya vadiye inmek ancak dağcılara mahsus! Vadiye ulaşmak için tekne turlarına katılmanız gerek. Ancak size tavsiyemiz, sabah erkenden oraya varmanız. Çünkü öğleye doğru tur tekneleri yanaşıyor ve sahili çok kalabalık ve denizi mazot kokulu oluyor ve yüzmek için açılmanız gerekebiliyor. Bunun dışında sahilden içeriye kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Bunun için ayakkabılarınızı terlik ve mayonuzu da yanınıza almayı unutmayın. zira yürüyüş ve tırmanış sonunda sizi küçük bir şelalenin altında serinlemek ödülü bekliyor! Gerçi biz terliklerimizle oraya kadar gittik. Ama spor ayakkabınızın olması daha iyi. Bu arada şelaleye giderken pek çok kelebek de görebilirsiniz. Unutmadan hatırlatalım; sahilden içeriye yürüyebilmek için bir tarladan geçmeniz gerek. İşin ilginç yanı bu tarla özel mülk ve sahibi geçiş için para alıyor: 5 TL. Adam oturduğu yerden turistlerden geçiş parası alıyor, ne ilginç! Sahip olduğu endemik türler nedeniyle dünya mirası olarak korunması önerilmiş 100 dağdan biri olan Babadağ’ın eteklerinde bulunan Kelebekler Vadisi, 8 Şubat 1995’de 1. derecede doğal SİT ilan edilmiş ve her türlü yapılaşmaya kapatılmıştır. 350 metreye ulaşan sarp kayalık duvarlarla çevrili olan Vadi ismini, barındırdığı 80’den fazla kelebek türünden ve özellikle kaplan kelebeğinden almıştır. Kaynağı Faralya köyünde bulunan ve 50 metre yükseklikten dökülen şelale, Vadi’nin ortasından geçen bir dere ile Akdeniz’e ulaşır. 22 18 Kelebekler Vadisi’nin özgün coğrafi yapısı, bitey ve direyi bilim çevrelerinin, özellikle botanikçilerin ve entomologların inceleme ve laboratuar çalışmalarına konu olmakta; ulusal ve uluslararası çevre örgütlerinin ve ekolojik oluşumların dikkatini çekmektedir. Kelebekler Vadisi’ne ulaşım Ölüdeniz’den kalkan teknelerle sağlanır. Faralya (Uzunyurt) köyünden bir patika Vadi’ye ulaşır; fakat ipli tırmanış rotaları ve değişken yüzeyi nedeniyle, bir rehber eşliğinde yapılmalıdır. Kelebekler Vadisi’nde doğal yaşamı korumak ve bunun için gereken önlemleri alarak projeleri hayata geçirmek amacıyla bir tesis meydana getirilmiştir. Zi- yaretçilere çadır ve ağaç evlerde konaklama imkanları sunan işletme günlük 500 konuk kapasitesine sahiptir ve Kelebekler Vadisi’nin 100 dönümlük arazisi üzerinde ekolojik tarım yapmanın yanı sıra; arıtma, deniz temizliği ve temiz enerji hususlarında projeler gerçekleştirmektedir. 24 Kelebek Vadisi’nin geçmişi MÖ IV. yüzyıla kadar uzanır. Likya’nın “Perdicia” isimli yerleşim yerinin bazı kalıntıları Kelebek Vadisi Kanyonu’nun hemen üstünde yer alır. Buradaki köy “Faralya” ismiyle anılmaktadır. Köyün günümüzdeki adıysa Uzun yurttur. Bizans ve Yunan uygarlığından Osmanlı’nın son zamanlarına kadar sürdürülen, yamaçların teraslanmasıyla oluşturulan bahçecilik kültürü bugüne kadar gelmiştir. Koleksiyoncu-fotoğrafçı Rıfat Kılar 70’li yılların sonlarında vadi kelebeklerinden etkilenerek buraya “Kelebekler Vadisi” demek lazım diyerek “Güdürümsu” diye bilinen koyun ismini, ilk defa farklı şekilde telaffuz etmiş oldu. Arkadaşı olan H. Deniz Bayramoğlu 1987’de bu ismi kullanarak “Kelebek Vadisi” nin doğmasına neden olan işletmeyi başlattı. Amaç doğayla uyumlu bir yaşam modelinin temellerini atmak ve bunu tüm dünyayla paylaşmaktı. Başta müzisyen Nezih Topuzlu ve H. Deniz Bayramoğlu olmak üzere, doğasever bir grup vadiyi koruma misyonu üstlendi. Yoğun bir kampanyayla gereken ilgiyi çekmekte gecikmediler. Bölgedeki imar yasaklarının sürdürülebilir bir koruma için yetersiz olduğundan hareketle, aktif koruma adını verdikleri doğayla uyumlu farklı düşünce ve etkinlikleri bir araya getiren bir merkez oluşturmaya çalıştılar. 25 Kamp ve doğa turizminin Türkiye ve dünyadaki en iyi adreslerinden biri olarak gösterilen Kele- bekler Vadisi’nde, her yıl 1 Mart- 1 Kasım tarihleri arasında hizmet veren işletmenin bilgisi dışında konaklamak mümkün değildir. Su ve elektrik enerjisi devlet tarafından değil, işletme tarafından sağlanmaktadır. Bu sebeple Kelebekler Vadisi’ne günde 3 kere elektrik verilmektedir. Sıcak su güneş panelleri aracılığıyla sağlanmaktadır. Kumsal veya toprak zemin üzerine kurulan çadırlarda, bungalovlarda veya teraslarda kalışın yanı sıra, işletme ziyaretçilere doğal ve ekolojik açık büfe kahvaltı ve akşam yemeği; ortak kullanıma açık tuvalet ve duşlar sunmaktadır. Vadi’nin izole yapısı nedeniyle, işletme, ziyaretçi ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli bütün düzenlemeleri yapmıştır ve konukların güvenliğinden sorumludur. Aktiviteleri açısından da dikkat çekici olan Kelebekler Vadisi’nde, sezon boyu bir çok eğitmen ve uzman dersler ve seminerler düzenlenir. “Kelebekler Okulu Projesi” olarak adlandırılan projeyle, sanatsal, zihinsel ve bedensel disiplinler yoluyla doğal duyarlılığı arttırarak çevre bilincini uyandırmak ve eğlence ve dinlence anlayışını geliştirerek doğa ile uyumlu yaşam düsturunu kitlelere ulaştırabilmek hedeflenmektedir. Ücretsiz olarak düzenlenmiş atölyeler arasında bu yıla kadar, sanatsal aktivite ve atölye çalışmaları, denizcilik, balıkçılık, mutfak, ziraat, el becerileri kursları ile kişisel gelişim, yoga, meditasyon, tasavvuf, doğu felsefesi (kadim bilgelik öğretileri) vb. bulunmaktadır. Kelebekler Diyarı gezintisi size çok şey katacak; çok güzellik sunacak… Eliniz boş dönmeyeceğinize, güzel anılar ile şehrinize geri döneceğinize biz eminiz! HAYATINIZI YAŞAMAYA DEĞER KILIN… İYİ GEZİNTİLER… KAYNAK: http://www.tatilgezisi.com 26 Tarih Nisan / 2013 23 NİSAN TARİHÇESİ Canım ülkemiz bizim… Ve ülkemize bahşedilen o güzel, biz insanları çocuk gibi sevindiren, her biri birbirinden anlamlı ve özel milli bayramlarımız… İşte 23 Nisan, işte Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ mız… 23 Nisan 1920’de ilk Türkiye Büyük Millet Me- Türk Halkının Egemenliğini ilân ettiği tarihtir. liğinde bağımsız ve kendi kendini yönetir bir halde bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu clisi’nin açılması ile Türk milleti, Atatürk’ün önderyaşamak için olanca gücüyle verdiği kurtuluş mü- cadelesindeki en büyük adımlardan birisini atmıştır. Türk halkı, millet iradesini esas alan bu önemli adım sayesinde bağımsızlık savaşını kazanmış, Atatürk’ün önderliğinde uygulamaya konulan ye- nilik hareketleri sayesinde çağdaş ve teknolojiden faydalanmasını bilen bir toplum haline gelmiştir. 23 Nisan ülkemizde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmakta olup, bu bayrama birçok yabancı ülke çocukları da iştirak etmektedir. 23 Nisan 1920, Türk Milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve 28 Atatürk, 23 Nisan 1924’te ‘23 Nisan’ gününün tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır. 1979’da, yine ilk olarak altı ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşıdığımız bu millî bayramımıza, ortala- ma olarak her yıl kırkın üzerinde ülkeden gelen ve Türk çocuklarının misafiri olan yabancı ülke çocukları da katılmaktadır. Dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye’dir. Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri işgal eden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurdumuzda ve yurtdışındaki temsilciliklerimizde, bütün kurumlarımızda, okullarımızda ve her evde çeşitli etkinliklerle kutlanarak millî birliğimizin kenetlenmiş ifadesini temsil etmektedir. Büyük Önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuk- önemli bir günü haline gelmiştir. güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî özümseyecek ve de benimseyecek daha neler var- lar, milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz bayramımız olan 23 Nisanları çocuklara armağan etmiştir. Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni Bu güzel günün tarihinden başka, bahsedilecek, mış bakalım bakalım… Egemenliğin milletin elinde olduğunu ifade eden nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı gün olan 23 bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli katılımı ile birlikte kutlanmaya başlanan 23 Nisan emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin birer vesiledir ve bugün sadece Türk çocuklarının bayramı olmaktan çıkmış, dünya çocuklarının da Nisan 1920 ve daha sonra tüm dünya çocuklarının Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili özlü sözlere de değinmek burada yerinde olacaktır. 29 Tarih Nisan / 2013 Ülkemizde her yıl kutlanmakta olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili en güzel sözler bakınız şimdi sizlerle… Bağımsızlığın kıymetini bilen çocuklarımız geleceğimizin en büyük teminatıdır. 23 Nisan bağımsızlık; Bağımsızlık 23 Nisan’dır. Her çocuğun doyasıya yaşaması gereken 23 Nisan, Türkiye’nin tek ulusal bayramıdır. Egemenlik verilmez, alınır. (Atatürk) Türk çocuğu Atatürk’ün armağanı olan bu bayramı doyasıya yaşamalıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. (Atatürk) Özgürlüğün ve eşitliğin teminatı ulusal bağımsızlıktır. Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir. (Atatürk) Yurdumuzun temeli çocuklarımızdır. Temelini bağımsızlık üzerine kuramayan bir ülke yıkılıp yok olmaya mahkumdur. Bugünün küçükleri, yarının büyükleridir. Zaman bu coşkuyu yaşama zamanıdır! Haydi, verelim el ele; en güzel 23 Nisan’ lar bizimle olsun… Çoluk, çocuk, genç, yaşlı herkes; bugününde bahar sevinciyle dolsun.. 23 NİSAN HEPİMİZE KUTLU, ÇOCUKLARIMIZA YARINLARINDA UMUTLU OLSUN! 30 lezzetibol.com Nisan / 2013 Öğrenci mutfağında yenilen yemekler genelde sınırlı sayıdadır. Hazır çorba, hazır yemekler, yumurtanın her hali (omlet,kızartma,menemen) vs çok sık yapılır. Çünkü bu yemekleri hazırlamak daha kolay gelir :) Aslında zor gibi görünen ama pratik ve öğrencilerimizin tercih edecekleri o kadar güzel lezzetler var ki… Bu lezzetleri 1 kere yaparsanız bıkmadan hep hazırlamak ve ikram etmek isteyeceksiniz. Bu ay ki sayımızda sevgili öğrenci arkadaşlarımız için süper 4 tarif veriyorum. Hem pratik hemde çok lezzetli. Az malzeme ve az mutfak tecrübesi ile bu yemekleri rahatlıkla hazırlayabileceksiniz. Neşesi, enerjisi bol bir Nisan ayı geçirmeniz dileğiyle. MUZLU ÇİK OLATALI MİL FÖY (2 kişili k) Yapılışı M a lze me M ilföyü derin 2 ade t M il fö dondurucud y 20 dk bekle an çıkarıp çö tin. Milföyü zülmesi için 1 muz n yarısına in muzu ve kı ce rd d ığ ilimlediğiniz ınız çikolata 100 g r çi k o da yumurta ları ekleyin. lat a a D kı iğ sürün ve çi 1 y umu rt a katlayıp ke kolatalı bölü er yarısına a kı n a m rl a ün üzerine rını sıkıca ka Üze r ine aynı işlemi patın. Diğe uygulayın. Y r milföye de a 50 g r file fın ğlı kağıt se yağladığınız rd dık (i s teğe b ağlı) isteğe ba fırın tepsisine milföyleri iğiniz veya Pu dra şe k e r ğlı olarak y dizin. Üzeri i umu ne rta akı sürü serpin. Önce p file fındık den ısıtılmış 180-200 d kızarıncaya erecelik fırın kadar (10-1 da 5 dk) pişirin gittikten so . İlk sıcaklığ nra üzerine ı p udra şekeri olarak serv serpip sıcak ise sunun. Malzeme ½ paket makarna (spagetti vb.) 2 çay bardağı domates püresi 6-7 çeri domates 2 diş sarımsak 1 çay kaşığı kuru fesleğen ½ çay bardağı zeytinyağı + 1 yemek kaşığı zeytinyağı 1 çay kaşığı toz şeker Tuz, karabiber 32 Yapılışı Makarnayı dişe gelecek şekilde haşlayın. Suyunu süzüp tekrar tencereye alın. Sosu için sos tenceresine ½ çay bardağı zeytinyağını ve yemeklik doğradığınız sarımsakları ekleyip 1 dk soteleyin. Üzerine domates püresini ve fesleğeni ilave edip 5-6 dk orta ateşte pişirin. Toz şekeri, tuzu ve karabiberi de ekleyip karıştırın. 2-3 dk daha pişirdikten sonra ocaktan alın. Ayrı bir taya 1 yemek kaşığı zeytinyağını ve yarıya böldüğünüz çeri domatesleri ekleyip çok az soteleyin ve ocaktan alın. Hazırladığınız sosu ve domatesleri makarnanın üzerine ekleyip karıştırın. Orta ateşte 3-4 dk daha pişirip makarnayı servis tabağın alın. Not: İsteğe bağlı olarak üzerine rendelenmiş kaşar peyniri de serpebilirsiniz. 33 Sosyal medya Nisan / 2013 Günümüzde süregelen teknolojik değişimlere, hayata bakış açısının zaman içinde genişlemesine biz insanlar duyarsız kalamıyoruz… Adeta, sosyal medya patlamasının yaşandığı dünyamızda biz de günden güne teknolojik yaşamaya, düşünmeye, yatmaya hatta kalkmaya başladık; buna alışmış görünüyoruz ki; hayatımızdan gayet memnunuz öyle değil mi? En yeni teknolojiden sizlere haberler var sevgili okuyucu- lar… Vine uygulaması bir süre önce Twitter severler ile bu- luştu. İphone ve İpod’ lar üzerinden ilk olarak hizmete giren uygulama; Twitter’ in video versiyonu olarak adlandırıldı. Bu uygulama, Twitter’ a benzer bir işleyişe sahip, ama önem- li bir farkı var; yazı yazmak yerine 6 saniyelik videolar çekiyorsunuz ve bunları paylaşıyorsunuz. Videolarınızın altına yorum yapanlar olabiliyor, siz de diğer videolar hakkında konuşabiliyorsunuz. Twitter’ in video versıyonu denmesinin sebebini de burada açıkça görebiliyoruz… Tüm video paylaşımı severler ve sosyal medyada aktif şekil- de yer alanlar için başlatılan bu uygulamada keyifli zamanlar geçirmeniz dileklerimizle… Mobil cihazların en çok indirilen uygulamaları arasında anlık mesajlaşma yazılımlarının yeri ayrıdır. Bu konuda en popüler anlık mesajlaşma yazılımları bugüne kadar WhatsApp ve Facebook Messenger olurken artık tahtları MessageMe tarafından yavaş yavaş sallanmaya başladı. Çok kısa bir zamanda uygulama mağazalarında bir nu- maraya yükselen yazılım özellikle ücretsiz oluşu ve farklı fonksiyonları ile dikkat çekerken 1 milyon kullanıcı sayısını şimdiden aştı. Saniyede 500’den fazla iletinin gönderildiği uygulama her kullanıcıya bir pin adresi veriyor. Uygulamada arkadaşlarınızla mesajlaşabildiğiniz gibi konum, fotoğraf, video, dosya da gönderebiliyor, hatta isterseniz çizerek de derdinizi anlatabiliyorsunuz. 34 MessageMe; hızlı yükselişi ve herkesin beğenisini kazanmasıyla çok kısa sürede popüler olan bir uygulama olmasının yanında kullanıcılarına özgürce paylaşma seçeneği de sunuyor… MARKALARIN bASARI OYKUSU Nisan / 2013 Yarışlarda çok sevdiği kızı Mercedes’in ismini kul- lanan Emil Jellinek, Daimler-Motoren-Gesellschaft (DMG) şirketinin ürettiği Phonenix marka bir otomobille Nice-La Turbie arasındaki bir yarışa katıldı. Bu yarışta bir kaza yapan Jellinek, daha güçlü ve daha güvenli bir otomobil hayali kurdu. Jellinek’in bu arayışı, onu Daimler-Motoren-Gesellschaft’in kurucusu Gottlieb Daimler ve Daimler’in şef mühendisi ve yöneticisi Wilhelm Maybach ile tanışmasına kadar sürdü. Otomobil tasarımları konusunda ciddi çalışmalar yapan Maybach, Jellinek’in hayallerini gerçekleştirebilecek tek isimdi. Bu tanışma sonrasında, Mercedes’in ilk tohumları atıldı. Jellinek ve Maybach, 4 silindirli, daha hızlı, daha güçlü ve güvenli bir otomobil üretimi için konuştular. Jellinek, bu yeni otomobil için DMG’ye 5.5 milyon mark değerinde 36 adetlik bir sipariş verdi. Ancak bir şartı vardı; otomobilin markası 10 yaşındaki kızının adı yani Mercedes olacaktı. İkinci şartı ise, Fransa, Avusturya-Macaristan, Amerika’da Mercedes marka otomobillerin temsilciliğini yapmaktı. Jellinek’in siparişi o günkü şartlarda oldukça büyük boyutlu bir siparişti. Daimler-Motoren-Gesellschaft 1900 yılında toplam 96 adet araç üretim kapasitesine sahipti. Fabrikada toplam 344 kişi çalışıyordu. Jellinek’in siparişi DMG’nin toplam üretimin rakamının 3′te 1′iydi. Bugünkü şartları göz önüne alındığında Jellinek’in ödediği parayla 36 adet Mercedes Benz S 500 ya da 100 den fazla Mercedes Benz C 200 almak mümkün. 36 MARKALARIN bASARI OYKUSU Nisan / 2013 Bugünkü şartları göz önüne alındığında Jellinek’in ödediği parayla 36 adet Mercedes Benz S 500 ya da 100 den fazla Mercedes Benz C 200 almak mümkün. 4 silindirli yeni bir otomobilin tasarımı için çalışmalara başlayan Maybach, 1899 yılında bu otomobili Jellinek’e teslim etti. 21 Mart 1899 yılında, Nice’de düzenlenen bir otomobil yarışına ilk Mercedes otomobille katılan Emile Jellinek, bu yarışı kazandı. Bu otomobil 4 silindirli, 35 beygir gücünde, daha hızlı, daha güçlü bir otomobildi. DMG, 1902 yılında Mercedes otomobillerin üretimini iki katına çıkardı. Aynı yılın eylül ayında ise Mercedes markasının isim hak- kını aldı. Ardından, Mercedes’in 100 yıllık macerası başladı. Bugün dünyada 19 milyon adet Mercedes marka otomobil yollarda dolaşıyor. 1926 yılında Mercedes otomobillerinin önünü açan bir gelişme oldu. Dünyada ekonomik kriz yaşanırken, birbirlerinden habersiz otomobil üretimi yapan Gottlieb Daimler ve Karl Benz, bugün ‘‘füzyon’’ olarak nitelendirilen bir birleşme gerçekleştirdiler. Yapılan anlaşma ile şirketin adı Daimler-Benz AG olurken, Mercedes markası ise Mercedes-Benz olarak değiştirildi. 38 Bugün Mercedes-Benz markası sadece binek otomobiller için anılmıyor. Dünyanın en büyük ticari araç üreticisi olan DaimlerChrysler AG. Mercedes-Benz markasının yanı sıra; Freifhtliner, Sterling, Thomas Buil Buses, Setra, Western Star, Orion, American LaFrance gibi markaları da bünyesinde bulunduruyor. Mercedes’in 94′lük kızkardeşi ‘Tutkunun Hikâyesi’ne katıldı. DAIMLER-Benz, Mercedes’in 100 yıldönümü nedeniyle Almanya’nın Stutgart kentinde The Story Passion (Tutkunun Hikayesi) adıyla bir toplantı düzenledi. Mercedes’in ilginç hikayesinin anlatıldığı bu toplantıya katılanlar arasında yaşlı bir kadın herkesin ilgi odağı oldu. 94 yaşındaki Andree Jellinek-Mercedes, Emil Jellinek’in kızı; adını Mercedes otomobillere veren Mercedes Jellinek’in de küçük kardeşiydi. Andree Jellinek-Mercedes, toplantıya, Daimler Chrysler AG. binek otomobillerden sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Jürgen Hubbert ile birlikte katıldı. Mercedes otomobillerinin doğum hikayesi kadar, adı da ilginç. Mercedes, aslında Almanca bir ad değil. Ama bugün, Alman otomotivi denince, akla gelen ilk isimlerden biri… Mercedes, İspanyolca konuşulan Latin Amerika ülkelerinde yaygın olarak kullanılan bir kadın adı; ‘‘lütuf’’ anlamına geliyor. İYİ SÜRÜŞLER... 39 SOSYA L SORUMLULUK Nisan / 2013 HAYATA PAS VER Denizli Emniyet Müdürlüğü tarafından yürütülen güvenlik hizmetlerinin verimliliğinin ve etkinliğinin yükseltilmesine yönelik gerçekleşen bir çok yeni projenin son halkası “Hayata Pas Ver” oldu. Proje, maddi açıdan kısıtlı imkanlara sahip, aile bütün- lüğü bozulmuş veya sosyal faaliyetlerden yoksun, özgüven eksikliği bulunan, akranlarına göre hayatın fırs- atlarından yeterince faydalanma şansı bulamamış, 1015 yaş grubunda bulunan çocuklarımızın sportif aktivi- telerle serbest zamanlarını daha verimli ve bilinçli şekilde kullanmalarını sağlamayı, fiziksel ve ruhsal gelişimlerine katkıda bulunmayı, yetenek, beceri ve yaratıcı güçlerini geliştirmeyi, çalışma başarısı ve iş verimini yükselt- meyi, suç mağduru olmaları ve suça karışmalarını önlemeyi amaçlıyor. Toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi artırmak amacıyla sosyo-ekonomik durumu zayıf olan ailelerden 43 Okuldan toplam 220 öğrenci aileleri ve okul idaresi ile yapılan görüşmeler neticesinde seçimler yapıldı. Hayata Pas Ver projesi 18.02.2013 günü Pamukkale Üniversitesi Kon- gre ve Kültür merkezinde çocuklarımızın tamamının katıldığı , çok sayıda il dışından gelen tanınmış spor adamı, Ulusal ve yerel basının katılımları ile şölen havasında tanıtım ve kura çekimiyle başladı. Kura çekiminin sunuculuğunu Oktay KAYNARCA yaparken, İstan- bul Millet vekilleri Hakan ŞÜKÜR, Enver YILMAZ, Denizli Millet vekilleri Nihat ZEYBEKÇİ, Bilal UÇAR ,Mehmet YÜKSEL ve TFF Başkanı Yıldırım DEMİRÖREN, Beşiktaş Kulübü başkanı Fikret ORMAN ,Galatasaray kulübü temsilcisi Celal GÜRCAN ,Eski milli futbolculardan Rüştü REÇBER, Okan BURUK, Rıdvan DİLMEN, Hakan ÜNSAL , Tayfur HAVUTÇU katılımları ile projeye destek verdiler. 26.02.2013 günü start alan müsabakalara, zaman zaman tanınmış spor adamları ve spor yazarları katılım gösterdi. 40 18 SOSYA L SORUMLULUK Nisan / 2013 Hayata Pas Ver projesi öğrencileri İstanbul’da Em- inönü, Sultanahmet Meydanı, Topkapı Sarayını gezisinin ardından sabah kahvaltılarını Beşiktaş Nevzat DEMİR tesislerinde yaparken, Beşiktaş takımının antrenmanını takip ettiler ve abileriyle fotoğraf çektirip sohbet etme imkanı buldular. NTV binasına geçen Hayata Pas Ver Sporcuları Halit Kıvanç’ın sunduğu Spor Aşkı Program Çekimine katıldılar. 220 öğrenci, Takım Başkanları, Koordinatör Müdürler, ve Antrenörlerinde katılımıyla Antalya gezi gerçekleştirerek, 4.Vodafone Uluslar arası Manavgat Evren Seki Futbol turnuvası izlediler. Suriyeli çocuklar ile Hayata Pas Ver çocuklarımız dostluk maçı yaptılar. 22.04.2013 günü Denizli Atatürk Stadında final maçı yapılarak turnuva tamamlandı. Pamukkale Ailesi olarak bu sosyal projenin içerisinde yer almamızı sağlayan Denizli Emniyet Md. Sn. Zeki Bulut başta olmak üzere projede emeği geçen tüm Emniyet Teşkilatı’na teşekkür ediyoruz. 42 Bayraklarin anlamlari Nisan / 2013 Bayrakların anlamları… İşte birbirinden ilginç hikayeler, yapılan çağrışımlar, geçmişle olan bağlantılar ve sembolize edilen özellikler! Buyrunuz Afrika kıtası ülkeleri ve de bu ülkelerin bayrakları… Cezayir bayrağı; zemini ortadan ikiye bölen iki dikey şerit ve bayrağın tam ortasında kalacak şekilde yerleştirilmiş bir hilâl ve yıldızdan oluşur. Cezayir`in bugün kullanımda olan bayrağı 3 Haziran 1962 yılındaki yasa ile kabul edilmiştir. Bayrağın ana şekillerinin kökeni 19. yüzyıla dayanır. Hilâl ve yıldızın eklenmesi Osmanlı Devleti`ne bağlı özerk bir eyalet iken olmuştur. Cezayir bayrağının ortadan ikiye bölünmüş bayrağındaki, bakan kişinin sağında kalan beyaz bölümü barışı, solda kalan yeşil kısım ise Cezayir askerlerinin Cezayir Bağımsızlık Savaşı için yaptıkları mücadeleler sırasında döktükleri `şehit` kanlarını temsil eder. Cezayir`in donanma bayrakları ise ulusal bayraktan biraz değişiktir. Sol kısımda, yeşil zeminin sol üst köşesinde iki küçük çapraz çapa bulunur. Mısır bayrağındaki kırmızı, beyaz ve siyah renkleri Arap halkını ifade eder. Ortadaki amblem(altın kartal) ise Selahaddin Eyyubi`nin simgesi olarak bilinir. Somali bayrağı; açık mavi (turkuaz) zeminin ortasındaki büyük beyaz ve beş kollu bir yıldızdan oluşur. Beş kollu yıldız eski ve daha geniş olan Somali sömürge bölgesinin şimdilerde kendi başlarına ülkeler olan iç bölgelerini temsil eder: Cibuti, Etiyopya, Somali, Eritre ve Kuzey Kenya Somalisi. Angola bayrağındaki semboller; ülkenin yönetim şeklinden de etkilenerek orak ve çekiç formunda dizilmiştir ve bu simgeler tarım ve endüstri işçilerini ifade eder. Sarı renk ise; yeraltı zenginliklerinden kaynaklanan ekonomik refahı; kırmızı ve siyah ise özgürlük ve ölümü simgelemektedir. Antigua ve Barbuda bayrağındaki sarı güneş, doğan yeni günü; kırmızı ada, halkının enerjisini; siyah, ada halkının Afrika ile olan tarihi bağlarını ifade eder. Ayrıca biçimsel olarak sarı, mavi ve beyaz alanlar güneş, kum ve denizi simgeler. 44 18 Bayraklarin anlamlari Nisan / 2013 Güney Afrika bayrağı, üstte kırmızı altta mavi renkli olan eşit büyüklükteki yatay çizgilerden oluşur. Bu mavi ve kırmızı çizgiler, etrafında ince beyaz şeritler bulunan Y şeklindeki yeşil bir şeritle birbirinden ayrılır. Ayrıca bayrağın sol tarafında sarı ince bir şeritle çevrilmiş siyah bir üçgen bulunur. Renklerin resmi bir anlamı olmamasına rağmen siyah, yeşil ve sarı renkler Nelson Mandela’nın siyasi partisini belirtirken; kırmızı, beyaz ve mavi renkleri aynı zamanda Afrika Ulusal Kongresi ve eski Boer cumhuriyetleri bayraklarında da bulunmaktadır. Güney Afrika bayrağı eski Güney Afrika bayraklarının renklerinden ve anlamlarından esinlenilerek oluşturulmuştur. Burada, kırmızı renk; çatışmalarda akan kanları, mavi;gökyüzünü,yeşil; ülkenin topraklarını, siyah; Afrika’daki siyah halkı, beyaz; Avrupalı halkı, sarı; doğal kaynaklardan olan altını sembolize eder. Botsvana bayrağı; açık mavi bir zemin üzerine oluşturulmuştur. Bayrağın orta kısmında yatay olarak konumlandırılmış etrafı beyaz ince şerit ile çevrelenmiş siyah kalın şerit mevcuttur. Bayrakta bulunan açık mavi renk hem gökyüzünü hem de ülke için büyük önem arz eden su ve yağmuru simgelemektedir. Afrika kıtasında çöl sıcaklarının yaşandığı ülkede suya verilen önem ayrıca devlet armasında da yerel dilde yağmur anlamına gelen Pula ile gösterilmektedir. Yatay olarak konumlanan siyah ve beyaz şeritler ise ülke içerisindeki çeşitli etnik grupların uyum içerisindeki birlikteliğinin yanı sıra, devlet armasında bulunan ve armayı hem sağdan hem de soldan tutan zebrayı temsil etmektedir. Cibuti bayrağı; yatay olarak bayrağı iki eşit parçaya bölen iki şeritten oluşmaktadır. Bu iki yatay şeridin üstüne göndere çekilen tarafta oluşturulan ve bayrağın yarıdan fazlasına kadar uzanan ikizkenar üçgen gelmektedir. İkizkenar üçgenin içerisinde bir ucu üst bölüme bakacak şekilde konumlandırılan kırmızı renk beş köşeli yıldız konumlandırılmıştır. 46 Bayrağın üst bölümündeki yatay şeridi oluşturan mavi renk ülkede bulunan Issa halkının yanı sıra gökyüzünü ve denizi, yeşil renk ise Afar halkını ve dünyayı temsil etmekte ve üçgene rengini veren beyaz barışı simgelerken, kırmızı beş köşeli yıldız ise ülkenin beş bölgesinin birliğini ifade etmektedir. Libya bayrağı yatay olarak konumlandırılan kırmızı, siyah ve yeşil şeritlerden oluşmaktadır. Siyah şerit bayrağın orta kısmında bütününde yarısını kaplayacak şekilde konumlandırılmış olup, dörtte bir oranda yer kaplayan kırmızı renk bayrağın üst bölümünde, yeşil renk ise alt bölümünde bulunmaktadır. Bayrağın orta bölümünde siyah şeridin üzerine gelecek şekilde konumlandırılmış olan beyaz ay-yıldız bulunmaktadır. Lübnan bayrağının sahip olduğu renklerin farklı anlamları vardır. Kırmızı renk ülkenin bağımsızlığı için akmış insanların kanlarını temsil ederken beyaz renk barışı ve Lübnan’ın dağlarında bulunan karı temsil eder. Bayrağın ortasında bulunan sedir ağacı tasviri ebediyeti ve istikrarı simgeler. Afrika kıtasında yaptığınız bu bilgilendirici gezintinin sizlere yararlı olduğunu düşünüyor, daha doğrusu; böyle olmasını umuyor ve her zaman dediğimiz gibi; keyifli zamanlar diliyoruz… 18 BIR NISAN Nisan / 2013 1 NİSAN ŞAKA GÜNÜ TARİHÇESİ 1 Nisan günü insanlar neden şaka yaparlar? Acı bir tarihi olmasına rağmen insanlar tarafından bir eğlence günü olması ilginç. Tabi bu inan ülkemizin adet ve örflerinden gelen bir şey değildir. Tamamen özentiden kaynaklanmaktadır. Neden mi? Buyrunuz tarihini okuyunuz… 15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisi ile, kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir. En sonunda 31 Mart gecesi Kalenin önüne giderek bir elinde Kur’an bir elinde İncil ‘Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım’ der. Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler. Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar ‘Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz dediklerinde Haçlı ordusu komutanı ‘Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur’ diye cevap verir ve bütün Müslümanlar orada Şehit edilir. İşte o gün bugündür 1 Nisan Hıristiyanlar arasında ‘Hile Günü’ olarak kutlanmaktadır. Maalesef Hıristiyanları taklit etmeyi modernleşme sanan gafil Müslümanlar arasında da yaygınlaşmış, yüzlerce, binlerce Müslümanın katliam günü olan 1 Nisan’lar, bir şaka günü olarak kutlanmaktadır. Dilerseniz şimdi 1 Nisan şakalarının belli başlı olanlarından sizlere bahsedelim… Kim bilir belki siz de sevdiklerinize bu şaka gününde çeşit çeşit şakalar yapmak, onlarla günün stresini atmak, gülmek ve de eğlenmek isterseniz… Gelenekselleşmiş bu günün gelsin en güzel şakaları… 48 BIR NISAN Nisan / 2013 3-4 kişi bir araya gelinir, kalabalık bir sokakta yürüm- Çok az bilinen bir şakadır bu. Masada oturuyoreye başlanır tam birileriyle karşılaşıldığı zaman sanki sunuzdur. 1 bardak cay ya da su gelmiştir. Yoksa gidip önünde ip varmış da sanki üzerinden geçiliyormuş gibi alin gelmesini beklemeyin. Kurbana denir ki; iki başparbacaklar kaldırılır. Çok kişi olması inandırıcılığı arttırır. mağını masanın kenarına koyacaksın, ben de bardağı veya ip yerine sanki bir şey varmış gibi bir yerde bir iki parmağının üstüne koyacağım hadi bakalım devir- noktaya odaklanarak ayni anda bakılır. Bu arada şaka meden alabilecek misin. Tamam demesi için entereyapılan kişilerin tepkisini gözlemlemek için bir kişi san gaz vermeler de yapılabilir. Bardağı koyun o biraz görevlendirilir. Hep birlikte yukarı bir yere bakmak da uğraşacak ve alamayacak hadi çek sunu diyecek. Siz ise tabii ki çekmeyeceksiniz, çekip gideceksiniz o ise olabilir ancak çok bilinen bir şakadır. Söylediğimiz şakayı bilmeyen birini bulursanız uygu- çırpınıp duracak. layabilirsiniz. Bir borunun ağız kısmı siyaha boyanır. Bir Kibrit kutusunun içerisine siyah tüylü küçük 1 iplik Uygulama alanında kendiniz gözünüze değdirmeden yumağı koyacaksınız. Buna ince görünmez bir sicim bakarsınız. Aaa! ne enteresan bir de sen baksana şun- bağlayıp alttan çevirerek kibrit kutusunun en uzak dan dersiniz. O kişi alır bakar “ee ne olmuş bir şey yok köşesine bantla yapıştıracaksınız. Kibrit kutusunu ki” der fakat gözünün etrafındaki halkadan habersizdir. açarken ip siyah yumağı çekecektir. Ve böylece yuBu şakayı birde reçel sürerek deneyin isterseniz o da mak kutudan fırlayan acayip bir böcek hissi verecektir. Uygulaması size kalmış… çok hoş olur. Mandalinanın altından para büyüklüğünde küçük bir kapak açın . Kapak daha sonra yerine yerleştirileceği için dikkatli kesilmelidir. Bu delikten içerideki etli meyve kısmı çay kasığı ya da başka bir şey yardımıyla itinayla çıkarılır. İçerideki boşluğa mayonez, reçel ya da un gibi şeyler doldurulur. Kapak uygun bir şekilde yapıştırılır. Kurban mandalinayı soymak için eliyle bir basınç uygular; bu basınç meyveyi pörtletip içini dışına çıkarır. İşte böyledir 1 Nisan şakaları… Karşıdaki kişinin yüreğini hoplatan, sonra da ; ‘ Bugün 1 Nisan, şakaydı hepsi, şaka! ‘ diye arkanızdan gelen sesler ile canlanıverir birden hayatlar… 1 NİSAN COŞKUNUZ HİÇ BİTMESİN DİLEKLERİMİZLE DAHA NİCE 1 NİSANLAR SİZİNLE OLSUN! 50 10 ınch spor Nisan / 2013 5 Şubat 1992 yılında Brezilya’da doğan Neymar; küçük yaşlarda futbola başlayan ve Santo altyapısında kendisini geliştiren, forvet mevkiinde görev yapan, yetenekli ve azimli bir futbolcudur. 2003 yılında Santos alt yapısında futbola başlayan Neymar 2009 sezonun profesyonel oldu ve görev yapmaya başladı. Neymar, 2010 sezonundaki performansıyla Manchester City, Inter, Real Madrid gibi birçok kulüplerin ilgisini çekmeye başladı. Başta Real Madrid ve Chelsea olmak üzere büyük kulüpler Neymar’ın temsilcisi Wagner Ribeiro ile görüşmelere başladı. Chelsea’ yi, genç yıldızı Neymar’ ı ayartmaya çalışmakla suçlayan Santos, 30.000.000 £ dan aşağı bir teklif kabul etmediğini açıkladı. Neymar için çok ısrarlı olan Chelsea’ nin yaptığı teklifin düşük olması sebebiyle transfer gerçekleşmedi. Chelsea’ nin yaptığı 17 milyon £ ilk teklifi yeterli bulmayan Santos, genç futbolcunun sözleşmesindeki fesih bedeli olan 30 milyon £’da ısrarcı olmuştu. Siyah-beyazlı kulüp, teklifine olumsuz yanıt verilmesine rağmen Neymar’ la görüşmeleri sürdüren Chelsea’ yi de FIFA’ ya şikâyet etmekle tehdit etmişti. Brezilya futbolunun efsane ismi Pelé ve eski takım arkadaşı Robinho ve Brezilya Milli Takımı’nın yeni teknik direktörü Mano Menezes de, Chelsea hakkında olumsuz görüş bildirdi. Menezes; “Neymar’ ın içinde bulunduğu durumu anlayabiliyorum. Ancak hem kendi açısından hem de Brezilya futbolu açısından Santos’ ta kalması daha akıllıca olacaktır. Santos şu anda iyi durumda ve kulübünde kendini geliştirebilir.” dedi. 52 Genç futbolcu Neymar da, büyüklerinin tavsiyelerini dikkate alacağını söyledi ve “Ne yapacağımı bilmiyorum, ama Santos gibi şampiyon bir takımı bırakıp Chelsea ya da bir başka kulübün rezerv takımına gitmem. Böyle bir durumda kalmak daha akıllıca olur. Karar vermeden önce Menezes’in tavsiyesini de dikkate alacağım.” ifadelerini kullandı. Neymar bu tavsiyeleri dinleyerek bir yıl daha takımdan ayrılmama kararı aldı. Santos yönetiminin 18 yaşındaki yıldız oyuncusunu kadroda tutmak için bütün imkânlarını seferber ettiğini belirten menejer Riberio, “Santos’ un önerdiği sözleşme mükemmeldi. Antrenman sürelerinden ailevi konulara kadar çok kapsamlı ve tatmin edici bir sözleşme imzaladık” dedi. Aynı takımın 30 milyon Euro değer biçilen 20 yaşındaki futbolcusu Ganso’ nun peşinde de başta Manchester City olmak üzere Avrupa’nın dev kulüpleri koşuyor. Hem Neymar hem de Ganso’ nun kısa süre içinde Avrupa’ya transfer olması bekleniyor… Futbol kariyerinden sonra, Neymar’ ın milli takm kariyerinden de bahsedilecek olursa; 2009 da ilk defa U-17 katagorisinde Brezilya milli takım formasını giydiği ile söze başlanabilir. Burada gösterdiği performansla 2010 FIFA Dünya Kupası finallerine alınması istendi. Brezilya futbolunun efsane ismi Pelé ve eski ünlü futbolcu Romário ve Formula pilotu Felipe Massa Neymar’ ın Dunga tarafından 2010 Dünya Kupası’na çağırılmasını istedi. Fakat Dunga Tunga tarafından açıklanan 23 kişilik kadroda kendine yer bulamadı. 2010 FIFA Dünya Kupası’ndan sonra Brezilya Milli Takımı’nın başına geçen Menezes, Neymar’ a 10 Ağustos’ta Amerika Birleşik Devletleri ile oynanan hazırlık maçında ilk kez forma verdi. 11 numaralı forma ile sahaya çıkan Neymar bir de gol attı. Kulüp Takım Başarıları Brezilya Copa Santander Libertadores Şampiyonluğu • 2011 - Santos Brezilya Campeonato Paulista Şampiyonluğu • 2010 - Santos Brezilya Copa do Brasil Şampiyonluğu • 2010 - Santos Bireysel Başarıları FIFA Puskás Ödülleri 2011 yılının en güzel golü Brezilya Campeonato Paulista En iyi genç futbolcu ödülü • 2010 - Santos Brezilya Campeonato Paulista En iyi futbolcu ödülü • 2010 - Santos Brezilya Copa do Brasil Gol Kralı • 2010 - Santos BU GENÇ YETENEĞE DAHA NİCE BAŞARILI ZAMANLAR DİLİYORUZ… 53 saglik Nisan / 2013 Ellerdeki uyuşmaya dikkat! Uzmanlar,emek yoğun sektörlerde çalışan kesimin en önemli şikayetleri arasında el bilekleri ve dirseklerde yaşanan sinir sıkışmalarının olduğunu söyledi. Medical Park Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr.Nermin Çalışır, gazete,matbaa, paketleme,otomobil ve yedek parçaları üretimi ve montajı, el aletleri kullanılan işler, titreşimle çalışan el aletleri kullanalar, taş kırıcı makineyle çalışanlar ev temizlik işleri yapanlarda genellikle Karpal tünel sendromu ve Ulnar tuzak nöropati (dirseklerde sinir sıkışması) şikayetlerinin görülme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade etti karpal tünel sendromunun işitme kaybı ile birlikte en çok iş gücü kaybına yol açan hastalıkların başında geldiğini söyleyen çalışır’’el bileklerindeki sinir sıkışıklıklarını ifade eden karpal tünel sendromu riskli iş kolunda çalışılan süre ve gün içinde geçirilen sürenin artmasıyla risk katlanarak artıyor. Her yüz kadından 6’sında her yüz erkekten 1’inde görülüyor.Hastalık kadınlarda ve baskın kullanılan elde daha sıktır. Kadınlarda karpal kanal çapı erkeklerden küçük olduğundan kadınlarda daha fazla rastlanıyor. Elin bilekten aşağı-yukarı, sağa-sola hareketini sık yapmasıyla riskin arttığı kanıtlanmıştır.bu yüzden baskın kullanılan elde ilk önce başlıyor kadın olup birde el gücü el ile yapılan işlerde çalışıyor ise risk en fazla bu gurupta artıyor.Bahçe, tarla işleri temizlik işleri, örgü, dikiş, hamur açma,gıda paketleme her türlü üretim sektörü için geçerli bu durum. Genellikle 50 yaşından sonra artsa da, gebelik ve meslekle ilişkili olarak daha genç yaşlarda da karşılaşıyoruz ‘’dedi. Hastalığın her zaman meslek nedeni ile ortaya çıkmayacağını ifade eden Çalışır anatomik yapı nedeni ile doğuştan kanalın dar olmasının da önemli olduğunu; kemik, kas ve tendonların anormal yapıları,bilekte kemik kırıkları, bilekte kist-ganglion gibi yer kaplayan yapıların olmasının da hastalığa yol açabileceğini kaydetti. Çalışır ayrıca basınca karşı sinirin hassasiyetini arttıran,şeker hastalığı,tiroid bezinin az çalışması, romatizmal hastalıklar ve gebelik gibi durumlarında hastalığı tetikleyebileceğini söyledi. Ellerdeki Uyuşmaları Hafife Almayın! Hastalığın en sık görülen belirtisinin genellikle gece ortaya çıkan elin ilk 3 parmağında uyuşma ve ağrı olduğunu belirten Çalışır. Elin uzun süre aynı pozisyonda kalması şikayetleri ortaya çıkartabilir. Tamirat,temizlik ve ev işleri yaptıktan sonra şikayetler artabilir.Gece uykudan uyanıp eli sallamak,açıp kapamak gibi hareketlerle ağrı ve uyuşma biraz azalır.Elin parmak uçlarına yayılan ağrı ve uyuşma kola,dirseğe doğru da çoğu zaman yayılır sabah uyanınca ‘elin odun gibi,külçe gibi’hissedilmesi parmakları hareket ettirmekte zorlanma da sık gördüğümüz yakınmalardır’’ diye konuştu.Elin tekrarlayıcı bilek hareketleri ve dolayısıyla baskı artmaya devam ederse sinirdeki hasarlanma sürecinin de devam edeceğini söyleyen Çalışır ,”aynı şikayetler birkaç ay içinde yeniden başlar.Sinirdeki hasar devam ettikçe ağrı ve uyuşmalar azalmaya başlar.çünkü artık sinirin içinde duyuları taşıyan lifler ölmeye başlamıştır bu aşamadan sonra avuç içinde baş parmak tarafındaki bombe olan kaslarda erime bir şeyi tutmakta taşımakta zorluk eldeki eşyaları düşürme başlar.” diye konuştu. 54 Ellerinizi dinlendirin Şikayetleri ve muayenesi sonucu şüphe edilen hastalarda nörofizyolojik tetkik (EMG) de uygulanırsa rahatsızlığın kolaylıkla teşhis edilebileceğini kaydeden Çalışır’’ sinir sıkışmasına yol açabilecek mesleklerde çalışanlara bu durumu anlatmalıyız ellerini nasıl koruyacaklarını göstermeliyiz;gündüz yufka açma işinde çalışan bir hanım akşam eve dönünce uyuyana kadar da çeyizi için dantel örüyordu peki el ne zaman dinlenecek ? sadece bunu anlattık ve 6 ay sonraki kontrolünde tüm şikayetleri geçmişti” dedi.Tedavinin son derece kolay ve ucuz olduğunu vurgulayan Çalışır “öncelikle kişileri bu hastalık konusunda bilgilendirmeliyiz ve elini koruma yollarını anlatmalıyız.Hafif derecede olan sinir sıkışmalarında bileklik-dirseklik takılması,ağrı kesici ve enflamasyon giderici ilaçlar,fizik tedavi uygulamaları bilek ve dirsek kanalının lokal olarak kortizon uygulanması gibi yöntemlerle tedaviye başlanır.Cerrahi müdahale kararında ,hastanın şikayetleri ve hayati kalitesini,işini etkileme oranı önemlidir.EMG deki verilere göre hafif-orta-ileri dereceli olarak sinirdeki etkilenmeyi belirliyoruz buda ameliyat kararında yol gösterici oluyor.Genel kural olarak orta ve ileri derecedeki sinir sıkışmasında ameliyat önerilir” diye konuştu. 55 OYUN Nisan / 2013 TEMPLE RUN Şimdilerde elden düşmeyen, bırakılamayan bir oyun daha… Temple Run oyunu; evrensel ve ücretsiz olduğu için her türlü cihazda deneme imkânınız var. Öncelikle oyundaki amacınız engellere takılmadan gidebildiğiniz kadar ileri gitmek. Bu sırada toplayabildiğiniz kadar da altın toplamaya çalışıyorsunuz. Oyunda koşmanın ve engellerden atlamanın yanı sıra bir de ekstra özellikler yer alıyor. Bunlar hızlı koşma, altınları çekme, ekstra puan tarzı şeyler. Oyun esnasında gelen bu özelliklerin gücünü de oyunda topladığınız altınlar ile Store bölümünden arttırabiliyorsunuz, ne muhteşem değil mi? Yine Store bölümünden satın alabileceğiniz ve oyun sırasında ekrana iki kez tıklayarak aktif hale getirebileceğiniz kanat isimli özellik sayesinde, 30 saniye içerisinde ölürseniz tekrar canlanıyorsunuz ve kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Oyunda bölüm tarzı bir şey olmadığından amaç; sadece ve sadece sürekli olarak rekor kırmak ve yüksek puan yapmaya çalışmak. Hazırsanız başlayalım… JENGA Jenga eşit parçalara bölünmüş tahtaların dizimi ile oluşturulan bir kuledir. Bu tahtaları teker teker çekerek kuleyi küçültürüz. En son kule’nin düşmesine sebep olan parçayı çeken oyuncu oyunu kaybetmiş olur. Jenga isterseniz 10 kişiyle bile oynanabilir fakat en zevkli 2 kişi ile oynanandır. Bunun sebebi ise 2 kişiyle oynanırken 1 kaybeden ve 1 kazananın olmasıdır. En önemli nokta ise nasıl oynandığıdır. 3 adet tahtamızı bir sehpa gibi sert bir zemin üzerine yanyana diziniz. Daha sonra bir üç tahtayıda onun üstüne tersi yönde koyunuz. Yani ilk koyduğumuz tahtaların ucu saat yönünde 3 ve 9 u gösteriyorsa diğer 3 parça’nın ucu 12 ve 6 yı göstermelidir. Bu şekilde devam ederek 18 katlı bir kule oluşturmuş olacaksınız. Çıkardığımız parçaları en üste koyarak çıkarma işlemine devam edilir. İki kişi oynadığımızı 56 düşünürsek bir parçayı çıkaran oyuncu o parçayı en üst kata gene tersi yönünde koyar. Koyduktan sonra aynı işlemi diğer oyuncu yaparak oyunu devam ettirir. Başka önemli bir nokta ise oyuncunun bir tahtaya dokunma hakkı olmasıdır. Bu sebepten dolayı kuleyi iyi analiz etmeniz gerekir. Dokunduğunuz parçayı almak zorundasınız eğer alamazsanız oyunu kaybetmiş olursunuz. Bir parçanın alımı çok zor ise birde eliniz titrerse işiniz çok zor. Oynayan iki kişi acemilerse başta anlaşarak iki parçaya dokunma gibi bir kural getirebilirler, aman dikkat! SİZE İYİ OYUNLAR VE DE BOL KEYİFLİ ZAMANLAR… Tarih Nisan / 2013 İki kıtayı birbirine bağlayan ince bir çizgi, bulutlara iletişimi ve manzarayı tamamlayan etkin bir unsur nundan çıkarmadığı kolyesi… Boğaz Köprüsü’nden yerimizdir” duyarlılığıyla sahiplenen diğer şehirlerin düğümlenmiş bir ip, geceleri kararan denizimizin boybahsediyorum. Hem tarihimizin hem de hayallerimizin İstanbul’unun kenar süsü Boğaziçi Köprüsü bundan tam 43 yıl önce 20 Şubat 1970’te düştü Marmara’nın rahmine. 30 Ekim 1973′de büyük bir törenle doğdu. İstanbul’un iki yakasını bir araya getiren bu sağlam ilik, bugün 40 yaşında. Geçen yıllar onun ilk günkü görkemi ve çekiciliğinden hiçbir şey eksiltmedi. Belki biraz yordu şehr-i İstanbul ama ikisi de birbirinden hiç vazgeçmedi… Boğaz Köprüsü, İstanbulluların hayatlarında ulaşımı, iken, İstanbul’u “gitmesek de görmesek de o yer bizim sakinleri için ise hayranlık uyandıran gizemli bir figür, fantastik filmlerden fırlamış bir görsel efekt gibidir. Boğaziçi Köprüsü; Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran İstanbul Boğazı’ndan karşıdan karşıya geçişi sağla- mak için yapılmış ilk köprüdür. Ortaköy ile Beylerbeyi arasındadır. 29 Ekim 1973′te zamanın cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından hizmete açılmıştır. Boğaziçi Köprüsü’nün yapımına 1970 yılında başlandı ve 29 Ekim 1973 tarihinde tamamlanarak hizmete açıldı. Köprünün toplam uzunluğu 1560 metre, iki kule arası uzunluğu 1073 metredir. Köprünün deniz yüzeyinden yüksekliği 64m.dir. Temel Atma Töreni, 20 Şubat 1970 Beylerbeyi’nde yapıldı. Mart 1970′de Ortaköy ayaklarının kazısı başladı. Hemen ardından da Beylerbeyi ayaklarının kazısı başladı. Mayıs 1971′de Ortaköy çelik kulelerinin montajına başlandı. Beylerbeyi kulelerinin montajına ise Temmuz 1971′de başlandı. Ocak 1972′de iki çelik kule de yükseldi. Ocak 1972′de kuleler tamamlanınca Or- taköy’den Beylerbeyi’ne kadar denizin yüzeyine, birbirine paralel 2 adet kılavuz halat serildi ve bunlar 58 Tarih Nisan / 2013 kulelerden aynı anda çekilerek ilk birleşim sağlandı. 21 Şubat 1972′de kılavuz halatlar çekildi. Şubat 1973′de Ortaköy ve Beylerbeyi üzerinden geçen yaklaşım viyadüklerinin inşasına başlandı. Mayıs 1973′de bitirildi… 26 Mart 1973′de son tabliye de montajlandı. Ardından 60 adet tabliye birbirine kaynaklandı. Böylece ilk kez yürüyerek Asya’dan Avrupa’ya geçildi… Nisan 1973′de kauçuk alaşımlı çift kat asfaltın dökümüne başlandı. 1 Haziran 1973′de asfalt döküm işlemi sona erdi… Kulelerin altındaki geçiş noktalarına, köprüdeki genleşmeye uyum sağlaması amacıyla dönen levhalar monte edildi. 8 Haziran 1973′de ilk defa araçla geçiş tecrübesi yapıldı. 15 Mart 1974′de Çevreyolu’nun önemli geçişlerinden olan Haliç Köprüsü’nün iki yakası birleştirildi ve yaya olarak geçildi. 10 Eylül 1974′de de Haliç Köprüsü açıldı. Boğaz Köprüsü Cumhuriyetin 50. yıldönümü olan 30 Ekim 1973′de törenle açıldı… bu ilk gün yaya yürüyüşü büyük bir kalabalıkla yapıldı. Yoğun yaya geçişi nedeni- yle salıncak gibi sallanmaya başlayınca çökme tehlike- si doğabileceği düşüncesiyle derhal yaya geçişlerine son verildi. İlk 24 saat içinde 28 bin 126 motorlu araç köprüden geçti. Bu rakam 402 araba vapurunun taşıyacağı araç adedine eşitti. Köprü 440 milyon liraya mal oldu… Mühendisler, Boğaz’ın bir köprüyle geçilme- si konusunda zaman zaman değişik projeler üretse de bunlar tasarı halinde kaldı. Örnek olarak 1940 yılında Nuri Demirağ’ın girişimiyle Türk mühendisler ve Amerikalı uzmanlar tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş ve bu işe talip olunmuştur ama o zamanki iktidar tarafından “boğaza köprü olmaz, yıkılır” diye bu teklif reddedilmiştir. 20. yüzyıl’ın ikinci yarısında İstanbul’un hızla gelişmesi ve Avrupa-Asya arasındaki trafiğin artışı Boğaz’a köprü yapılmasını zorunlu hale getirdi. Bunun üzerine Boğaziçi Köprüsü tasarlandı ve 1970 yılında da yapımına başlandı, 29 Ekim 1973 yılında tamamlanarak hizmete açıldı. Avrupa ve Asya ile sabit bağlantı olarak Türkiye ulaşım ağının çok önemli bir halkasını oluşturan köprüde, o dönemden bugüne beklenen trafik artışı beklenenin çok üstünde gerçekleşti. Köprünün ilk hizmete 60 açıldığı yıl günlük ortalama araç geçişi 32 bin iken 1987′de bu sayı 130 bine, 2004 yılında ise 180 bine çıktı. Açıldığı ilk yıllarda bir kıtadan diğerine yürüyerek geçmenin mümkün olduğu köprü, 1978′den beri yaya trafiğine kapalıdır. İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nün yeni aydınlatma ve ışıklandırma sisteminden de ayrıca bahsedilecek olursa; 22 Nisan 2007 tari- hinde düzenlenen tören ve ışık gösterisiyle faaliyete geçirildiği bu noktada söylenebilmektedir. Köprünün tamamı 16 milyon renk değiştirebilen led armatürlerle aydınlatıldı. Boğaziçi Köprüsü’nün aydınlatılmasında kullanılan renk değiştirebilen led armatürler, uzun ömürlü, düşük enerji tüketimine sahip ve çevre dostu olma özelliği taşıyor. ADETA BU BİR TARİHİ ESER… SİZE KEYİFLİ GEZİNTİLER VE DE İYİ SÜRMELER… REKLAM OburlarI Nisan / 2013 62 63 YOLCULUKLARIN KAHRAMANLARI Nisan / 2013 RÖPORTAJ - Mehmet Sevi Kabin Memurluğu Mesleğine Nasıl Başladınız? Yollarda olmanın hayali ile başladım. Seyahat etmek; yeni yerler görmek, yeni insanlarla tanışmanın heyecanıyla. Bu işe girmemde en önemli sebep oldu İlk yola çıktığınız günü hatırlıyor musunuz? İşi öğreninceye kadar yola yalnız çıkmıyoruz. Uzun süredir bu işte olan tecrübeli, hem teknik hem iletişim becerisi yüksek arkadaşlarımızla staj yapıyoruz. Staj süresince neler öğreniyorsunuz? Daha çok teknik anlamda bilgilendirme alıyoruz, bardağı tutuşunuz, ikram yaparken vücudunuzun du- ruş şekli, araç gerecin kullanımı, güzergah, yolcu listesi yapma, yolcu indirme bindirme durakları vb. konularda. Bu bilgi ve beceriler herkesin kolaylıkla öğrenebileceği konular. Asıl önemli konu “ İletişim ve Davranış” . Çünkü sürekli insanlarla, değişik psikolojide ve beklentide insanlarla iletişim halindeyiz. Herkes aynı hizmeti alsa bile bazen, beklenti yüksek olabiliyor. Nasıl Bir Beklenti Bu? İnanılmaz ama aslında gurur veren bir beklenti. Büyük bir marka olmanın bizim üzerimizde yarattığı sorumluluk da diyebiliriz. Otobüs tünele girdiğinde Televizyonun çekmesi beklentisi beni çok şaşırtmıştı. Otobüsünüzün tekeri nasıl patlar diyen, trafiği nasıl hesap edemezsiniz diyen yolcu- larımız da olabiliyor. Bu beklentilere son derece hak veriyorum. Çünkü ben de markalı bir ürün ya da hizmet satın aldığımda beklentim en üst düzeyde oluyor. Mesleğinizin zorlukları neler? Zorluk derecesi sizin bakış açınıza ve kendinizi nasıl geliştird- iğinize bağlı olarak değişiyor. Ben yola çıkmadan önce ha- yatımın içindeki tüm zorlukları evimde bırakırım. Bilirim ki, benim özel hayatımda yaşadığım bir sorun, bizimle seyahat eden yolcumuza yansımamalı. Eğitimlerde bize öğretildiği üzere, her ne sorunum olursa olsun işime gelmiş isem onu işim bitinceye kadar unuturum. İşimin gerektirdiklerini yerine getirmez isem öncelikle bu benim kendime olan saygıma zarar verir, bir insanın kendisine saygısı yok ise başkasın- dan saygı duymayı da bekleyemez. Yaptığım işten ekmek kazanıyorum, ekmek kutsal bir varlık ekmeğime saygısızlık edemem. Hepimiz insanız empati dediğimiz bütün kutsal kitaplarda yazan ortak cümle “ sana nasıl davranılmasını istiyorsan öyle davran” , kendime yapılmasını istemediğim bir davranışı başkasına sergileyemem. İnsanlara olan saygım- dan dolayı “güler yüzümle, hoşgörümle, sevgimle, saygımla, yardımseverliğim” ile hizmetimi yerine getiririm. ” Kendimize, ekmeğimize ve insanlara olan saygımızdan dolayı, her ne olursa olsun işimizi yaparken ‘GÜLERYÜZLÜ’ olmak zorundayız” 64 18 YOLCULUKLARIN KAHRAMANLARI Nisan / 2013 Onur Esen Yaz ayları bir başka önemli ve güzeldir kabin memurluğu mesleğinde çalışan bizler için. Tatilciler için başlayan bir yaz bizim için uzun soluklu bir maceranın da başlangıcıdır. Üniversite sınavına girip sonucunu dört gözle bekleyen, üniversiteye gitmek için ailesine yük olmadan okumak isteyen onlarca yeni arkadaşımız da katılır aramıza. Tatiline bizimle seyahat ederek başlayan yolcularımız için, tatillerinin güzel ve unutulmaz anılarla başlayacağı ilk yeridir otobüslerimiz. Onların anılarında hoş kareler, hafızalarında ve yüreklerinde silinmeyecek yer edinmek için hepimiz nefer olur çalışırız. Geçen yazdan hoş anılarıyla, mutlu yolculuklarıyla yeniden bizimle seyahat eden yolcularımız da; daha kapıda tanırlar bizi. Sanki ayrı kalmış dostların tekrar buluşması gibidir. Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır; seni nasıl unuturum diyerek seyahate başladığımız yolcumuzun yüzündeki tebessüm ve mutluluktur bizi en çok motive eden. Verdiğimiz hizmet ile böylesi anların, böylesi tanışmışlıkların her sefere çıktığımızda arttığını bilmek, mutlu ettiğinizi bildiğiniz insanların olması yaptığımız işin en güzel tarafı. Otobüse binerken yol- cularımız evine misafir edilirmişçesine kabul edilirler. Yüzümüzdeki sıcak ve samimi gülümseme ile “ Hoş geldiniz” deriz. Her yolcumuz benim için aynı önem ve değere sahiptir. Yolcu listelerinden yolcumuzun ismini öğrenip isimle hitap ettiğimde ilk zamanlar şaşıranlar oluyordu. Bir süre sonra isimle hitap etmenin inanıl- maz gücünün farkına varmaya başladım. Bize eğitimlerde söylenildiği üzere; insanların kulaklarına gelen en sıcak sözcük kendi isimlerini duymaktı. Yolculuğumuz süresince bana da isim ile hitap edildiğinde o sıcaklığın nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlamaya başladım. Geçen gün yolcularımızdan birisi; en çok neyini seviy- orum firmanızın biliyor musun? Dedi, beklediğim cevaptı ama, ben bir kez daha duymak için soruyu tekrarladım. Yolcularımız bizim en çok güler yüzümüz için seviyordu. Yaptığınız ikram o kadar da önemli olmayabiliyor. Yolcularımız bizden o hizmeti satın alırken karşılarında “Yüreğimiz ve gülümseyişimizle bal kadar tatlı hizmet eden” bizi seviyorlar. Manzara eşliğinde kahve sunmak, isteklerini memnuniyetle efendim di- yerek yerine getirmek, başka bir isteğiniz var mı diye sormak, uyumaları için yastık vermek, eşyalarını almalarına yardımcı olmak, bazen ağlayan bir çocuğun gülümsemesi için bin bir şekle girmek, gönül almak işimizin yolcularımızı gülümseten ve memnun kılan sadece birkaç anı. Yaz geliyor, Nice mutlu, inanılmaz anlar için yine yollarda olacağız. Gülümseyen yüzümüz, hoş görü, saygı ve sevgimizle… 66 TV Nisan / 2013 Şimdi de karşınızda herkesin severek izlediği, yeni bölümlerini heyecanla beklediği Survivor yarışması… Yeni bir sezonda daha bomba gibi ekranlarda yerini aldı. Adeta bir yaşam mücadelesi… Aç, susuz, enerjisiz, ama kesinlikle mücadeleci, hırslı ve savaşçı özellikler hakim bu yarışta. Herkes rakiplerinin karşısında aslan kesilmiş, kendilerini ödül kazanmaya odaklamışlar, bu ruh haliyle yarışmaktalar… Bu ruh hallerinin onları bazen gergin, bazen karamsar, bazen deli dolu, bazen neşeli, bazen de yemek bulmak için telaşlı yaptıkları da bir gerçek… Kimmiş bakalım bu seferki ünlülerimiz ve gönüllülerimiz; dilerseniz gelin her birini yakinen tanıyalım… Ünlülerimizden başlayacak olursak; Larissa Gacemer (Model - Oyuncu) Larissa Rodrigues Gacemer Krem dizisiyle tanınmıştır. Erhan Yavuz (Jokey) Erhan Yavuz Dünya Fair Play Şampiyonudur. Bennu Gerede (Fotoğrafçı) Bennu Gerede 4 çocuk annesi ve ünlü bir ailenin ferdidir. Irmak Atuk (Model - Oyuncu) Irmak Atuk özellikle Çarkıfelek programında hostes iken tanınmıştır. Dağhan Külegeç (Oyuncu) Kavak Yelleri’nden tanıdığımız Dağhan Külegeç de Survivor kadrosuna dâhil oldu. Ümit Karan (Futbolcu) Acun Ilıcalı, defalarca milli olmuş bir futbolcunun yarışmacı olacağını açıklamıştı. O ismin Ümit Karan olduğu ortaya çıktı. 68 Doğukan Manço (DJ) Acun Medya, Barış Manço’ nun oğlu Doğukan Manço ile Survivor konusunda görüştü. Henüz sonuç belli değil. Cengiz Çoşkun (Oyuncu, Manken) Acun Ilıcalı, Beyaz TV’de yayınlanan Yüz Yüze pro- gramında Cengiz Coşkun’ un da Survivor 2013’ te yarışacağını açıkladı. Nazenin Tokuşoğlu (Gazeteci, Muhabir) Habertürk gazetesinin muhabirlerinden Nazenin Tokuşoğlu Survivor 2012’ de adayı ziyaret etmiş ve Survivor adasında yarışmacılar ile röpor- taj yapmıştır. Bu süreç zarfında Acun Ilıcalı Nazenin Tokuşoğlu’ nun Survivor Ünlüler Gönüllüler 2013’te yarışmacı olmasını istedi, hatta gazetenin genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı’ dan izin aldı. Gönüllü yarışmacılarımız ise; Hilmi Cem İntepe (Dansçı) Seda Akman Emel Erdemanar (Model) Murat Ceylan Mustafa Sürmen (Basketbolcu) Duygu Çetinkaya (Oyuncu) Bozok Gören (Model) Fatmagül Fakı (Hostes)’ dan oluşmaktadır… Bu iki grup; ödül ve dokunulmazlık oyunlarında kıyasıya yarışıyorlar… Fakat gönüllü grubunda işler ünlülere oranla baya kötü gidiyor. Her hafta sayıları azalmakta olan gönüllülerin motivasyonu iyice düştü, böyle giderse daha da düşecek gibi görünüyor… Bu yarışta olması gereken en önemli şey; takım ruhu… Ünlüler bunu çoğunlukla başarabiliyor, ama özellikle gönüllülerde bu eksiklik şiddetle varlığını gös- termekte. Gönüllü grubundan şimdiye kadar Emel Erdemanar ve Seda Akman elendi. Duygu Çetinkaya ise; bir eleme zamanında herkesten gitsin oyu aldı ama nasıl bir strateji izlediyse, SMS oylarıyla yarışta kalmayı başardı ve o hırsla; ‘ Ben bu yarışmadan gitmeyeceğim! Herkes gidecek, en son bu adadan ben gide- ceğim! ‘ göreceksiniz diyerek gönüllü arkadaşlarının bazılarının ilgisini, bazılarının tepkisini çekti. Bu yarışta olması gereken en önemli şey; takım ruhu… Ünlüler bunu çoğunlukla başarabiliyor, ama özellikle gönüllülerde bu eksiklik şiddetle varlığını göstermekte. Gönüllü grubundan şimdiye kadar Emel Erdemanar ve Seda Akman elendi. Duygu Çetinkaya ise; bir eleme zamanında herkesten gitsin oyu aldı ama nasıl bir strateji izlediyse, SMS oylarıyla yarışta kalmayı başardı ve o hırsla; ‘ Ben bu yarışmadan gitmeyeceğim! Herkes gidecek, en son bu adadan ben gideceğim! ‘ göreceksiniz diyerek gönüllü arkadaşlarının bazılarının ilgisini, bazılarının tepkisini çekti. Survivor’ ın en gözde konumunda olan kişi aslında sizin de tahmin ettiğiniz gibi Duygu… Asabi hareketleriyle ünlülere bile bir keresinde sataşan bu güzel oyuncunun ilerleyen günlerde neler yapacağını, olaylar karşısında ne gibi tepkiler vereceğini göreceğiz ve haftaları, ayları Survivor’ la devireceğiz, öyle değil mi sevgili okuyucular? Bu yarışma her zaman iddiasını koruyor, bir kere insanları sıkmıyor; çünkü devamlı aksiyon halinde yarışmacılar. Adada oldukları süre içerisinde ya ağaçtan hindistan cevizi toplayıp karnını doyurma çabasına giriyorlar, ya denizde balık avına çıkıp grup halinde parçalara bölüşüyorlar, ya da oyunlarda deli gibi yarışıyorlar… Bu aksiyon dolu adada kim olmak istemez ki… İki grup ta devamlı hare- ket halinde. Ünlülerde ise işler biraz daha değişik ve durgun. Fakat onlar da son günlerde aralarında gergin anlar yaşamaya başladılar. Açlığın verdiği stres ile dedikodular, anlaşmazlıklar almış başını gidiyor… Ama her ne olursa olsun; burası Survivor… Ve kesinlikle yarışmacıların deyişiyle; ‘ Survive etmeye değer! ‘ TÜM YARIŞMACILARIMIZA İYİ YARIŞLAR, OYUNLARINDA BAŞARILAR… VE TABİİ Kİ SİZ DEĞERLİ OKUYUCULARIMIZA İYİ SEYİRLER… 69 AYIN FOTOGRAFI 70 Nisan / 2013 18 TEKNOLOJI Nisan / 2013 Samsung Galaxy S4 Tanıtıldı ve Özellikleri Tüm dünyanın merakla beklediği Samsung’un yeni amiral gemisi S4’ün resmi tanıtımı dün New York’ta gerçekleştirilen bir etkinlik ile tanıtıldı.Büyük ilgi gören etkinlikte Samsung’un yeni modeli ile ilgili teknik özelliklerde resmiyet kazandı.Samsung Galaxy S4, 5 inch süper amoled ekrana, 13 MP kameraya, 2 GB RAM’e ve 4 çekirdekli 1.9 GHz işlemciye sahip olacak. Tüm dünyanın merakla beklediği Samsung’un yeni amiral gemisi S4’ün resmi tanıtımı dün New York’ta gerçekleştirilen bir etkinlik ile tanıtıldı.Büyük ilgi gören etkinlikte Sam- sung’un yeni modeli ile ilgili teknik özelliklerde resmiyet kazandı.Samsung Galaxy S4, 5 inch süper amoled ekrana, 13 MP kameraya, 2 GB RAM’e ve 4 çekirdekli 1.9 GHz işlemciye sahip olacak. 16, 32 ve 64 GB hafıza seçenekleriyle piyasaya sunulacak olan Samsung Galaxy S4, Android 4.2 işletim sistemine sahip olacak.Birçok yeni özelliğide beraberinde getirecek olan cihazda en belirgin özellikler Smart Scroll ve Smart Pause teknolojisi.Smart Scroll teknolojisiyle kullanıcılar göz hareketleri ile ekranı yönlendirebilecekler.Smart Pause teknolojisi ile de ekrana bakılmadığı zaman videoların durması sağlanacak.Bir yeni özellik ise Air View özelliği.Bu sayede kullanıcıları bazı işlemleri ekrana 1-2 cm uzaklıktan dokunmadan dahi yapabilecek. Şimdi herkes Samsung Galaxy S4’ün ne zaman piyasaya çıkacağını merak ediyor.Nisan ayında 155 ülkede aynı anda satışa sunulacak.Fakat Samsung firması cihazla ilgili herhangi bir fiyat açıklaması yapmadı.Bu yüzden ülkemizde ne kadara satılacağı konusunda tahminde bulunmak biraz zor görünüyor. Samsung Galaxy S4 Özellikleri ; • 5 inçlik Full HD Super AMOLED Ekran • Android 4.2 İşletim Sistemi • • • • • • • • • • • • 72 • Dört Çekirdekli 1.9 GHz İşlemci 13 Megapiksel Kamera 2 GB Ram 130 Gram Ağırlık ve 7.9 mm Kalınlık 4G LTE 16 GB, 32 GB ve 64 GB Hafıza Seçenekleri 9 Dil Destekli S Translator Smart Scroll ve Smart Pause Sesli Fotoğraf Özelliği Adapt Display Story Albüm Home Sync S Voice Drive TEKNOLOJI Nisan / 2013 Sağlık Bakanlığı Cepten Randevu Uygulamasına Geçti Sağlık Bakanlığı, yaklaşık iki yıldır hizmet veren hastane randevu sistemini mobile taşıdı. Hastanelerdeki kuyrukların önüne geçen ve sağlık hizmetlerine kolaylık getiren Hastane Randevu Merkezi’ne artık akıllı telefonlar ve tabletler üzerinden de ulaşılabilecek. Sağlık Bakanlığı’nın “Sağlıkta Dönüşüm Projesi” kapsamında, 2009 yılında başlattığı Hastane Randevu Merkezi, sağlık sorunu yaşayan veya tedavi olmak isteyen vatandaşlara telefon ve internet üzerinden randevu alma kolaylığı sağlıyordu. Geçtiğimiz günlerde devreye giren Hastane Randevu Merkezi Mobil Uygulaması (MHRS) ile hastanelerden randevu almak daha da kolay hale geldi. iOS ve Android versiyonları bulunan mobil uygulama ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastaneleri, ağız ve diş sağlığı hastaneleri ve merkezlerindeki istedikleri hekimden, istedikleri tarihe randevu alabiliyorsunuz. Yakında Blackberry platformu için de yayınlanacak uygulama, kullanıcıların gidemeyecekleri randevuları iptal etmesine de imkan tanıyor. Basit bir arayüze sahip uygulama üzerinden ayrıca ran- • En erken 1 gün sonrası için randevu alabilirsiniz. devu bilgilerini de istediğiniz anda kontrol edebilmeniz • Randevu aldığınız saatin en az 30 dakika öncesinde mümkün. Buna ek olarak MHRS uygulaması ile randevu randevunuzu iptal edebilir ve dilerseniz başka tarihli gününü, saatini, ve hekiminizin o gün hastanede görev randevu oluşturabilirsiniz. yapıp yapmadığını öğrenebiliyorsunuz. • Bir sağlık kurumunun belli bir polikliniğinden, bir gün MHRS mobil uygulamasının yanı sıra internet üzerinden içinde en fazla 1 randevu alabilirsiniz. hastanerandevu.gov.tr adresi kullanılarak ya da ALO • Bir günde bir sağlık kurumundan farklı poliklinikten 182 MHRS Çağrı Merkezi aranarak da randevu alabilir- alınmak kaydıyla en fazla 2 randevu alabilirsiniz. siniz. Randevu alacak kullanıcıların dikkat etmesi gere- • Telefonla kendinize ve yakınlarınıza her aramada tokenler hususlar ise şu şekilde: plamda en fazla 4 randevu alabilirsiniz. Twitter’ın geçen yıl satın aldığı We Are Hunted sonunda bu yatırımın karşılığını verecek gibi görünüyor. En popüler Spotify uygulamalarından biri olan ve iOS ile Android uygulamalarıyla geniş bir kitleye ulaşmayı başaran We Are Hunted, CNET’in id- dialarına göre Twitter’ın yeni müzik servisinin temelini oluşturacak. Hatırlayacağınız gibi Twitter aynı zamanda Vine ile vid- eo konusunda yakın zamanda önemli bir adım atmıştı. Kendi müzik servisini devreye sokması Twitter’ın eğlence dünyasının nabzını tutmak yönünde süre gelen çalışmalarının diğer önemli bir parçası olacak. Bu ay içerisinde devreye alınacağı söylenen Twitter Music, özellikle yeni sanatçı ve parçaları keşfetmek adına iddialı olacak gibi görünüyor ama diğer bir iddia Twitter’ın bu servisinin sadece ses değil, görüntü de içeriği yönünde“Konuya yakın kaynaklardan” edinilerek aktarılan bu bilgilere Twitter henüz bir yorum yapmadı, fakat görünüşe göre Twitter Music, dört farklı bölümden oluşacak. “Öneriler” sekmesi daha çok yeni parçalar keşfetmek için kullanılacak (ve muhtemelen Twitter için bir gelir kaynağı oluşturacak), #NowPlaying (Şu anda çalınan) sekmesi kullanıcıların o anda Twitter üzerinden paylaşmakta olduğu şarkıları içerek, “Popüler” sekmesi kullanıcılar arasında en çok paylaşılan parçalara yer verecek ve son olarak “Yeni Çıkan” sekmesi ağırlıklı olarak yeni sanatçı ve parçaların oluşturduğu bir liste şeklinde sunulacak. Müzik dinlemenin yanı sıra Twitter Music, Vevo kanalı üzerinden video yayını da yapacak gibi görünüyor. Bu sayede Twitter 140 karaktere sadece şarkıları değil, müzik videolarını da sığdırmış olacak. Aşağıda da görebileceğiniz gibi We Are Hunted’ın kurucusu Stephen Phillips şu anda konuyla ilgili testlerini sürdürüyor. 74 18 76 Nazım Bakırcıoğlu Sevgili Pamukkale Turizm Ailesi; Verdiğiniz Hizmetlerden ötürü ve ankara peron çalışanınız hasan özdemir e çok teşekkür ederim.Özet olarak Ben kendim 60-65 yaşlarında kendi halinde birinsanım.Bilgisayar kullanması doğrusu pek bilmem bunlarıda kızıma yazdırıyorum zaten .bunlarıda yazmamın nedeni ise ankara peron çalışanınız hasan özdemir ve pamukkale ailesine teşekkürü borç bildiğim içindir. 10 nisan 2013 tarihinde ankaradan 12de kalkcak olan eskişehir otobüse binmek üzere yaklaştığımda ankara peron çalışanınız hasan özdemir tarafından güler yüzlü ve iyi bir karşılama inanın beni daha yolculuğa başlamadan çok mutlu etti.İlk anda ben hasan özdemir ile seyahat edeceğimi düşünüp sevinmiştim fakat kendisine ne güzel senle gidiyoruz heralde diye sorduğumda malesef bende sizle gitmeyi çok isterdim ama ben burada görevli personelim dedi buna biraz üzüldüm ve gerçekten pamukkale turizm böyle güler yüzlü tecrübeli,sıcak kanlı,efendi saygılı işini severek yapan daha yolculuğa başlamadan yolcusunu mutlu eden kaliteli personeller ile çalıştığı için bir kez daha kalitesini ve farkını gösterdi.Ben burdan güler yüzlü,saygılı,efendi işinin ehli sıcak kanlı ve daha yola çıkmadan beni mutlu eden ankara peron personeliniz hasan özdemir e ve kalitisiyle,farkıyla,böyle iyi personelle yolcularına hizmette sınır tanımayan PAMUKKALE TURİZM E çok teşekkür ediyorum.Artık Hep SİZİNLEYİZ pamukkale... • 54 mb/sn internet hızıyla bu giriyi yazmamı sağlayan otobüs firması. öperler. • 18 mart’ın anlam ve önemine istinaden bu güzel afişi hazırlayan otobüs firması. ‘bugün bu topraklarda özgürce yol alabiliyorsak, sizin sayenizde. kahraman şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.’ • İzmir-İstanbul arası için çok kullandığım şirket. tekli koltuk + priz + adam gibi wireless kombosuyla gayet tatmin etmekte. • Otobüs firmaları içinde artık tek geçeceğim firma. zira izmir-istanbul arası müthiş rahat bir yolculuk yapmışlığım vardır. biraz iri ve uzun bacaklı olduğumdan “tek kişilik olsun abi” dedim bilet satan kişiye. artık şansımamı nedir öyle bir otobüse bindim yerler parke görünümlü, halılar, deri koltuklar, tv falan zaten standart, internet var hatta koltuğun yanında priz bile vardı. birde en arkayı seçmişim, koltuğu da kökledim sonuna kadar, çay kahve geldi, açtım bilgisayarı bir yandan internet bir yandan film dönüyor tv de. hiç bitmemesini istedim o yolun.•20 pk 912 plakalı otobüslerinde bulunan internet bağlantısı evinizdeki internet bağlantınızla yarışacak kadar iyidir. şimdiye kadar bir otobüste gördüğüm en iyi internet bağlantısı olduğunu rahatça söyleyebilirim. istanbul - denizli arası seferde bir kere bile kopmadan youtube üstünden tam ekran 4 tane konseri baştan sona izlememi sağlayarak yolculuğumu şenlendirmiştir. 77 JOBS Şimdi sinemaların keyfini çıkarma zamanı. Bakalım bu ay vizyonda neler neler varmış? Haydi gelin görelim… Jobs filminde Apple’ın kurucusu olan ve İphone ve İpad ile dünyanın en iyileri arasına giren Steve Jobs’un hayatını anlatan güzel bir belgesel izleyeceksiniz. Onun ölümü ile yetim kalan bir firma var tabi ki firma sonuçta devam edecek ama onsuz bir şekilde. Bu başarının, bu büyümenin ardındakiler neler, bu işi nasıl başarabilmiş ve nasıl bir yol almış izleyip göreceksiniz. Sanırım bir şey icat edip dünyaca ünlü bir marka olmak gayet hoş bir şeydir. Bu belgesel belki de sizlere yeni bir işte bir adım atmanız için fikirler verebil- ir. Sizleri bu güzel belgeselle başbaşa bırakıp sizlere iyi seyirler dilemeden önce eklemeleri yapmayı ihmal etmeyelim. Buyrunuz devam edelim… Başrolünde Ashton Kutcher’ın yer aldığı film, Apple’ın kurucusu olan ve 2011 yılında kanser nedeniyle hayatını kaybeden teknoloji ve endüstri dahisi Steve Jobs’un gençlik yıllarından başlayan hayat hikayesine dayanıyor. Filmde Jobs’un özel hayatından kesitler, kendini motive ediş şekli, onu yön- lendiren kişiler anlatılırken özellikle Jobs’un gençlik yıllarına odaklanılıyor. Jobs’un ilk başarılarını izleyeceğimiz filmde aynı zamanda düşüşlerini ve tekrar ayağa kalkışlarını izleyerek bu önemli mucidin mücadelesine tanık olacağız. Yönetmenliğini Joshua Michael Stern’in üstlendiği filmin senaryosunu ise Matt Whiteley kaleme aldı. IRON MAN Düşmanların karşışında verilen bir mücadele; zeka, cesaret ve içgüdünün birleşiminden oluşan bir adam ve dolu dolu bir hikaye… Milyarder iş adamı, kahraman ve mucit Tony Stark, bu sefer gücü ondan çok daha fazla, hatta sınırsız bir düşmanla karşı karşıya kalıyor. Üstelik bu düşman, o çok sinirlendirecek bir hamle yaparak özel hayatını yok ediyor. Stark şimdi bu olayların kaynağını araştıracağını zorlu bir mücadeleye giriyor. Fakat en yakınlarını korumak için zekâsının ve cesaretinin yanı sıra içgüdülerine de ihtiyacı var. Stark’ın bu savaşında kafasında dönüp duran soru ise belki de tüm olayların en can alıcı yanı: Adam mıdır kıyafeti kıyafet yapan yoksa kıyafet midir adamı adam yapan? Yarattığı alaycı karakterlerle hayran kitlesini geliştiren Robert Downey Jr.’ı dördüncü kez Tony Stark olarak izleyeceğimiz filmin yönetmenliğini ise Shane Black üstleniyor. Filmin çekimlerine Kuzey Carolina eyaletinin Wilmington kentinde gerçekleştirilen filmin senaryosu ise Drew Pearce’e ait. Downey Jr.’a Gwyneth Paltrow, Don Cheadle, Jon Favreau, Ben Kingsley, Guy Pearce, Rebecca Hall, James Badge Dale ve Ashley Hamilton isimleri eşlik ediyor. 78 THE HOST (GÖÇEBE) Dünya bir uzaylı türünün istilasına uğramış ve maalesef insanlık virütik biçimde yayılan bu çok güçlü türe yenik düşmüştür. İnsan bedenlerine hiçbir zarar vermeden bilinçlerini ve ruhlarını ele geçiren ve Wanderer denilen bu tür bir şekilde dünyaya da barışı getirmiştir. İstila sonrası bedeni ve zihni ele geçirilmeden kalan bir avuç insan grubu yakalanmadan yaşamaya çalış- maktadır. Melanie Stryder’dan bu insanlardan biriyken Jared Hower adında hala ‘insan’ olan bir genç ile karşılaşır ve ikili çok geçmeden aşık olur. Güvenli bölgede olmadıkları için Melanie bir şekilde yakalanır ve istilacıların eline geçer. Bedeni ve zihni artık ele geçirilmiştir. Melanie’nin güçlü duygularını ve iradesini kullanarak yeryüzünde yaşayan son insanların yerini tespit etmeye çalışan güçler, genç kıza tam anlamıyla hakim olabilmişler midir? Alacakaranlık serisiyle dünyayı sallayan Stephenie Meyer’ın romanından bilim-kurgu ve gerilim sinemasının başarılı yönetmeni Andrew Niccol tarafından uyarlanarak beyazperdeye aktarılan filmin başrolünü ise genç oyuncu Saoirse Ronan üstleniyor. SABIT KANCA Biraz da komedi filmi olsun, dediğinizi duyar gibiyiz… Buyrunuz size en güzelinden bir komedi. 22 Mart’ ta vizyona girecek olan Sabit Kanca; tüm komedi severler ile buluşmak için bekliyor… Sabit Kanca köpeği ile yaşayan bekar ve yalnız bir adamdır ama zekası zehir gibidir. Mahallede, her şeyi bilmesiyle ünlenen ve iyilerin dostu Kanca, zekasını ulusal bir kanalda yayınlanan bilgi yarışmasında ölçmek ve büyük ödülü almak için yola koyulur. Etapta her soruyu bilir, yükseldikçe karşısındaki program sunucusuyla da atışmaktan geri kalmaz. Bu kadar kendisine güvenen, hazır cevap haline rağmen Kanca’nın da bir gönül yarısı, açılıp da sevdiğini söyleyemediği bir kadın vardır... Bir özel televizyon kanalı için yarattığı bilgi programı yarışmacısı “Sabit Kanca” karakteri ile kısa süre içerisinde fenomenleşen İsmail Baki’nin başrolde olduğu filmin senaristliğini ve yönetmenliğini ise Alper Mestçi üstleniyor. Her soruya verdiği hazır cevaplarla ünlenen Sabit Kanca öykü içerisinde keskin zekası ve bitmeyen espri yeteneği ile seyirciyi de anılarına götürüyor. Filmin konuk oyuncuları arasında Halil Sezai, Sinan Çalışkanoğlu, Hayri Hiçler, Burak Topaloğlu ve Feyyaz Yiğit Çakmak gibi isimler yer alıyor. 79