sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Transkript
sağlıkta adres - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT SAYI 11 / BAHAR 2013 Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır. TANI VE TEDAVİ BİRİMLERİ Acil Tıp Anestiziyoloji Ağrı Kliniği Aile Hekimliği Beyin ve Sinir Cerrahisi Çocuk Cerrahisi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dermatoloji Aşırı Terleme Tedavisi Botox Uygulaması Fototerapi Diş Hekimliği Endokrinoloji Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Gastroenteroloji Genel Cerrahi Yanık Polikliniği Göğüs Hastalıkları Sigara Bırakma Kliniği Uyku Laboratuarı Hematoloji Kalp Damar Cerrahisi Göz Hastalıkları Kadın Hastalıkları ve Doğum Tüp Bebek Kardiyoloji Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Nefroloji Ayaş Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Yapracık Geriatri ve Psikososyal Rehabilitasyon Merkezi Yenikent Diyaliz Nöroloji Nükleer Tıp Ortopedi ve Travmatoloji Patoloji Plastik ve Rekonsrüktif Cerrahisi Psikiyatri Romatoloji Radyodiagnostik Tıbbi Genetik Tıbbi Onkoloji Üroloji Taş Kırma Kliniği Ürodinami Laboratuarı İÇİNDEKİLER 04 08 12 16 18 22 24 30 32 36 EDİTÖRDEN Sahibi Başkent Üniversitesi Hastanesi Adına Başhekim Prof. Dr. Ali HABERAL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Melek ALKAN ÇAKMAK Tasarım Uygulama Can Matematik Yayınları Baskı Cem Veb Ofset Alınteri Bulvarı No: 29 Ostim / Ankara Tel: (0312) 385 37 27 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Baskı Tarihi 12.03.2013 İdare Adresi Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi 10. Sokak, No: 45 Bahçelievler / ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr Merhaba sevgili okurlarımız, İnsanoğlu nefes aldığı müddetçe bitmek tükenmek bilmeyen hevesler, istekler ve hayaller peşinde koşuyor. Nasıl, Pazartesiler hep diyet başlangıçlarına mahkum edilmişse, yeni bir yıl da, ilkbahar da içimizin umutla dolmasını sağlayan katalizörlere dönüşüyor. Önümüz İlkbahar. Kendimizi; gücünü tazeliğinden, körpeliğinden alan güzel sevgilinin kollarına bırakma zamanı. İlkbahar; uyuyan toprağını canlandırdığın gibi yorgun yüreklerimizi de tazele. Kış kışlığını yapmadı, sen yap baharlığını. Güzel şeylerin başlangıcının bahanesi ol. Yorgunluğundan yakınalım, ama yine de kırkikindilerinden sonra açan güneşine teslim olalım. 2013 yılının bu ilk sayısının geçerli olduğu zaman diliminde gündemimizde üç önemli gün yer alacak. Bunlardan ilki 14 Mart Tıp Bayramı. Hastanemiz ev sahipliğinde, bir gün yerine bir hafta sürecek ve geleneksel kutlamaların dışında gerçekleşecek çeşitli etkinliklerde sizlerle buluşacağız. Kutlamalarda, hekimlerin farklı yönlerinin sergilenmesi ağırlığını hissettirecek. Sağlık profesyonellerimizi, hekim kimliklerinin dışında sahip oldukları yönleriyle ağırlayacağız. Bir sonraki sayımızda, objektiflerimizi çevirdiğimiz bu etkinliklerden kareleri sizlerle paylaşacağız. Başkent Üniversitesi Hastanesi olarak gündemimize aldığımız diğer önemli iki gün ise; kadınlarımızla ilgili. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve Mayıs ayının ikinci Pazar günü kutlanan Anneler Günü vesilesi ile erken teşhis ve tedavinin önemini vurgulamak için sağlıkla kadınlarımızın yanında olacağız. Bu günler; Batı dayatması ile gündemimize girip, tüketim çılgınlığını körükleyen popülist yaklaşımlar gibi görünse de konuyu sağlık açısından gündeme taşımakta bir araç olarak kullandık. Kadınlar için hazırladığımız farklı check-up paketleriyle özellikle 40 yaş üstü kadınlarımızın senede bir kez kontrol testlerini yaptırmasını sağlamak amacı hedeflendi. Hastalıklar sadece dergimizde okuduğunuz cümlelerde kalsın. Keyifli okumalar. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere sevgilerimizle… Melek ALKAN ÇAKMAK DOWN SENDROMUNA GENETİK BAKIŞ 4 Prof. Dr. Zerrin Yılmaz Çelik Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Down Sendromu gündemden düş- Down Sendromu olarak başlayan bir liğin ilk ve ikinci üç aylık dönemlerin- meyen ve sık karşılaşılan sağlık sorun- gebelik genellikle düşükle sonuçlanır, de tarama testleri ve ultrason incele- larından biri olma özelliğini taşıyan bir sadece %20-25’i doğabilir. mesi yapılır ve riskli gebelikler bu şe- hastalıktır. Hastalığın kromozom bo- Down Sendromlu bireylerde fazla kro- kilde saptanabilir. Yapılan bu testler ve zukluğu nedeniyle gelişmesi, bu hastalara ve ailelerine genetik tanı, tarama ve danışmalık hizmetlerinin verilmesini gerektirmektedir. Hastalığa sahip bireyler ya da riskli bir aile bu durumla karşılaştığında yapılması gerekenler nelerdir, risk ne zaman ortaya çıkar, kimleri ilgilendirir ve bu durumda neler yapılmalıdır gibi sorular akla gelmektedir. Bu yazıyla, sorular üzerinden giderek, sık karşılaşılan bu sağlık sorununa genetik yaklaşımın ve bunun öneminin anlatılması amaçlanmıştır. Down Sendromu nasıl bir hastalıktır? Down Sendromu bir kromozom bozukluğudur. Normal bireyler biri anneden diğeri babadan aktarılan 23 çift yani 46 kromozoma sahiptir. Down Sendromlu bireylerde ise iki tane olması gereken 21. kromozomdan üç kopya bulunur. Bu fazla kromozom ayrı bir 21 olabildiği gibi daha nadir olarak başka bir kromozoma yapışık olarak da bulunabilir. Down Sendromunda kromozom sayısı genellikle 47’dir ve bu nedenle trizomi 21 olarak da bilinir (Resim 1). Translokasyon tipi dediğimiz fazla 21. kromozomun bir başka kromozoma yapışık olarak mozoma bağlı olarak zeka ve bedensel gelişim etkilenir. Tipik yüz bulguları vardır, çekik gözler belirgindir ve elde eli boydan boya geçen simian çiz- ultrasonda saptanan bulgular riski belirleyebilir ancak tanı koyamaz, bunun için riskli gebeler danışma için genetik tanı merkezine yönlendirilerek kromo- gisi dediğimiz tek derin bir çizgi bu- zom incelemesi ve bunun için yapıla- lunur. Bulgular kendini doğumdan iti- cak genetik testler hakkında bilgi al- baren gösterir. Kalp hastalıkları yoksa malarının sağlanması gerekir. genellikle 50-60 yaşlarına kadar yaşa- Down Sendromlu çocuk öyküsü ya yabilirler, ancak ciddi kalp hastalıkları da 35 yaş ve üzerindeki gebeliklerde bu hastaların yaşamlarının ilk yıllarında de genetik danışma ile aileler bilgilen- kaybedilmesine neden olur. dirilerek bebek doğmadan önce kro- Kimler riskli grupta yer alıyor? mozom incelemesi için yapılacak test- Ortalama görülme sıklığı 800 canlı doğumda bir olarak bildirilmektedir. Ancak anne yaşı 35 olduğunda Down Sendromlu bir çocuğa sahip olma ris- ler hakkında bilgilendirerek, tanı yöntemi seçmelerinde ve yöntemin sonuçlarını anlamalarında yardımcı olunmaya çalışılır. ki 350 de 1’ e yükselmektedir. Bu risk Down Sendromlu bebekler çoğunluk- 40 yaşında 100 de 1 olmaktadır. Do- la tipik yüz görünümü nedeniyle dik- layısıyla 35 yaş üzerinde gebe kalan kat çekerler, fizik bulgular muayene sı- annelerin çocuklarında risk artmakta- rasında belirlenebilir, bu nedenle mu- dır. Ama bu söylenenler genç annele- ayene bulguları uyumlu olan çocukla- rin çocuklarında risk yok olarak algı- rın aileleri çocuk hastalıkları uzmanları lanmamalı, onlar için de düşük olmak- tarafından genetik merkezine yönlen- la birlikte risk bulunmaktadır. Down dirilerek danışma almaları ve tanı için Sendromu, çoğunlukla kromozomla- periferik kandan kromozom inceleme- rın hücre bölünmesi sırasındaki dağılı- si yapılması sağlanır. mında olan hatalar nedeniyle oluştuğu Dengeli translokasyon taşıyıcısı için, aslında her gebelik bir risk oluşturmaktadır. olan kişiler, kendilerinde böyle bir sorunun olduğunu nasıl anlayabi- Risk grubunda olan ailelere neler lirler? mozom sayısının normal bireylerdeki önerilir? 21. kromozomun biri bazen başka bir gibi 46 olduğu görülür, ancak sonuçta Gebelik takibinde perinatologlar tara- kromozom üzerinde bulunabilir, trans- 21. kromozom yine üç kopyadır. fından genel uygulama olarak gebe- lokasyon olarak adlandırılan bu du- bulunduğu durumda bakıldığında kro- 5 rum yapısal bir bozukluktur ve yaş- cesinde mutlaka kromozom inceleme- Genetik testler ne kadar güvenilir- la ilgili değildir. Böyle bireylerde sağlık si önerilmektedir. dir? sorunları beklenmez ancak bazen kı- Gebelik döneminde yapılması önerilen genetik tanı testlerinin riskleri nelerdir? Kromozomların incelenmesi, Down Riskli gebeliklerde gebelik haftasına bağlı olarak kromozom incelemesi için üç farklı yöntemle fetal hücre elde edilebilir. Gebeliğin 11-12. haftalarında koryonik villus hücreleri (CVS), 16-20. haftaları arasında amniyon sıvısı hücreleri ve 20 hafta ve sonrasında fetal kan hücreleri kromozom eldesi için alınabilir. Bu işlemler tecrübeli bir perinatalog tarafından yapılmalıdır. Amniyosentez en sık uygulanan yöntemdir, ancak CVS’ de daha erken sonuç alınması nedeniyle tercih edilmektedir. Bu girişimsel yöntemler ultrason eşliğinde yapılmaktadır. İşleme bağlı olarak % 0.5-1’lik gebelik kaybı riski mevcuttur. CVS’ de bu risk %1-2 arasındadır. kromozom görülmesi ile tanı konulur. sırlık, tekrarlayan gebelik kayıpları gibi sorunlar gözlenebilir. Bu durum ancak kromozom incelemesi sonucu anlaşılabilir (Resim 2). Translokasyon taşıyıcısı bireylerin Down Sendromlu çocuk sahibi olma riskleri, yaştan bağımsızdır ve daha yüksek riske sahiptirler. Translokasyonu taşıyanın anne ya da baba olmasına bağlı olarak risk bazı durumlarda değişir. En riskli durum 21. kromozomların birbirine yapışık olduğu durumdur [t(21;21)] ve bu kişilerin yaşayan çocuklarının tümü Down Sendromu olacaktır. t(21;21) dışındaki diğer translokasyon taşıyıcılığı durumunda yardımlı üreme teknikleri sonrasında preimplantasyon genetik tanı ya da gebelik durumunda doğum ön- 6 Sendromunda kesin tanı koyduran bir testtir. Karyotipte fazladan bir 21inci Bazen bulgular Down Sendromu ile uyumlu olmasına rağmen sonuç normal olabilir. Bu durumda mozaiklik akla gelmelidir. Mozaik olgularda bireyin bazı hücreleri normalken bazı hücreleri trizomiktir (Trizomi: normalde anneden bir, babadan da bir olmak üzere iki adet gelen belli bir kromozom bilgisinin hücrelerde üçüncü kez yeralmasıdır). Bu durumda başka bir hücre kaynağında kromozom incelemesi yapılmalıdır. Örneğin amniyon hücreleri normalken fetal kan hücreleri trizomik olabilir ya da periferik kan sonu- cu normalken cild örneklerinde trizomi saptanabilir. Mozaik olan hastaların yüz görünümü gibi fenotipik özellikleri, tüm hücreleri trizomik olanlarla aynı özellikleri taşır. Kromozom analizi; hücre kültürü, kromozom eldesi, kromozomların boyanması ve mikroskopta incelenmesini içeren bir süreçtir. Kromozom elde edilebilmesi için hücrelerin ortama uyum sağlaması ve çoğalması gerekir. Nadiren hücreler ortama uyum sağlamaz ve kromozom elde edilemez. Bu durumda yaklaşık 1-2 gün gibi kısa bir sürede sonuçlanan yöntemler kullanılabilir. Bu yöntemler genetik tarama yöntemleridir. Sadece 21. kromozomun sayısı hakkında bilgi verir, bu kromozom dışındaki kromozomların ve 21. kromozomun yapısal özelliklerinin değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle her ne kadar kısa sürede bilgi verseler de, kromozom analizi, bakılamayan diğer durumları incelemek için mutlaka gereklidir. Down Sendromu teşhisi almış bebeklerde ne tip sorunlar gözlenir? Ailelere neler öneriliyor? Down Sendromu, zihinsel ve fiziksel gelişimi mutlaka etkiler. Bu etkinin derecesini önceden kestirmek mümkün değildir. Tedavisi olmayan bir durumdur, ancak destek tedavileri özellikle ilk aylardan itibaren fizik tedavi ve özel eğitim için yönlendirme ile yaşam kaliteleri arttırılabilir. Bu bebeklerde en büyük sorun aileleri tarafından kabul görmemeleridir. Ailenin çocuklarına gösterdiği ilgi aslında her şeyin temelidir. Bu nedenle ailelerin genetik danışma almaları, Down Sendromu hakkında bilgilendirilerek gerekirse psikolojik danışmanlık ile desteklenmeleri çok önemlidir. ce (Prenatal) gebelik takipleri sırasında Down Sendromu riski belirlendiğinde tanı ve tarama testlerinin yapılması, ya da çocuk doğduktan sonra (Postnatal) Down Sendromu şüphesi olduğunda tanı testlerinin yapılması aşamalarında karşılaşıyoruz. Riski değerlendirmek, tanısal testler hakkında bilgi vermek ve test seçimine yardımcı olmak, testin yapılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi gibi konularda danışmanlık ve tanı hizmeti veriyoruz. yaşlarda Alzheimer hastalığı, demans görülebilir. Özellikle kalp hastalıkları yaşam kalitesi için çok kritiktir. Bu bireyler kardiyak anormallikler açısından mutlaka incelenmelidir. Özetle Down Sendromu ile ilgili akılda tutulması gereken noktalar nelerdir? a) Down Sendromu, 21. kromozomun iki yerine üç tane olmasıyla sonuçlanan bir a) 35 yaş ve üzeri bir gebe, tarama kromozom bozukluğudur. testleri normal olarak değerlendirildiBu nedenle böyle hastalarda ğinde test yaptırıp yaptırmama konukromozom incelemesi yapısunda danışabilir. larak tanı doğrulanmalıdır. Sıklıkla başvurulan konular aşağıda sıralanmıştır: b) Gebelik takibinde sonucu trizomi 21 bulunan çiftler, Down Sendromu hakkında bilgi alarak gebeliği sonlandırıp sonlandırmama kararını verebilmek için danışabilir. b) Çocukta translokasyon tipi Down sendromu saptandıysa anne babanın kromozomları mutlaka incelenmec) Translokasyon taşıyıcısı çiftler ge- lidir. belik kararı vermeden önce danışabilir, preimplantasyon ya da prenatal tanı seçenekleri hakkında danışma isteyebilir. d) Çocuğunda Down Sendromu saptanan aileler ikinci gebelik öncesi değerlendirme için danışabilir. e) Bazen Down Sendromu görünümü olan bireylerde, anormallik beklenen dışında başka kromozomlarda olabilir, ya da anormallik belirlenemeyebilir. Bu durumlara yönelik bilgilendirme ve danışma için başvurulabilir. f) Sendromik durumlarda kromozomlarda daha detaylı inceleme olanağı sağlayan yeni teknolojilerin uygulanması için ailelere danışma verilebilir. Down Sendromu ile birlikte başka genetik hastalıklar bir arada ortaya çıkabilir mi? Tıbbi Genetik Anabilim Dalı’ nın buradaki önemi nedir? Tıbbi Genetik Uzmanı hangi aşamalarda ebeveynlerle iletişime geçmektedir? Çok nadiren başka kromozom bozuklukları Down Sendromuna eşlik edebilir. Bu hastalarda ek olarak saptanan anormalliğe bağlı hastalık bulguları bulunabilir. Biz Tıbbi Genetik Anabilim Dalı olarak, ailelerle sıklıkla; çocuk doğmadan ön- Down Sendromu özellikle lösemiler için risk oluşturan bir durumdur. İleri c) Hem üç 21 hem de iki 21 taşıyan hücreler aynı kişide birlikte bulunabilir. Bu durum mozaik trizomi 21 olarak adlandırılır. Hastalık bulguları daha hafif olabilir ancak böyle hastalarda zeka mutlaka etkilenmektedir. d) Down Sendromu riski, gebelik takibinde yapılan tarama testleri ve ultrasonografik değerlendirme ile belirlenebilir. Risk saptanması durumunda kromozom incelemesi yapılarak hastalığın var olup olmadığı anlaşılabilir. e) Risk saptanan ya da klinik şüphe olan her durumda; hastalığın klinik değerlendirmesi, yapılacak testlerin belirlenmesi ve kromozom sonuçlarının açıklanması için aileler genetik danışma almalıdır. 7 TİNNİTUS (KULAK ÇINLAMASI) 8 Doç. Dr. H. Seyra Erbek Dr. Reyan Elif Güner Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Hastalıkları Anabilim Dalı Tinnitus, yani kulak çınlaması, dışarıdan gelen uyaran olmaksızın kulakta ya da başta ses hissedilmesidir. Tinnitus ancak sessizlikte duyulabilen çok hafif bir ses olabildiği gibi, günlük yaşamdaki diğer seslerden çok daha şiddetli bir hale de gelebilmektedir. Tinnitus şikayeti olan hastalar tarafından duyulan ses; çınlama, vızıltı, gürleme, tıkırdama, fısıltı, motor gürültüsü, rüzgar gürültüsü gibi tarif edilebilir, hatta kişi müzik duyduğunu söyleyebilir. Tinnitus bir veya iki kulakta bazen kafanın içinde algılanır. Bu durum hasta için önemsiz olabileceği gibi, hastanın kendisini güçsüz hissetmesine neden olabilir. Tinnitus kendi başına bir hastalık ol- de tinnitusun eşlik ettiği bilinmekte- tus hayat kalitesini ileri derecede etki- mamasına rağmen sık görülen, has- dir. Aynı zamanda tinnitus hiç bir işit- lemektedir. talar ve doktorlar için problem yaratan sel patoloji olmadan da görülebilmek- İşitme sisteminin her hangi bir yerinde bir durumdur. tedir. dolaşım bozulmasına bağlı hasar olu- Tinnitus mekanizması tam olarak Tinnitusun görülme sıklığı farklı yaş şabilir ve dolaylı olarak tinnitusa ne- açıklanamamakla birlikte işitme sis- grubunda ve farklı toplumlarda de- den olabilir. Kardiyovasküler hasta- temindeki değişikliklere bağlı oldu- ğişkenlik göstermekle birlikte yakla- lıklar ve risk faktörleri tinnitus ile ilişkili ğu düşünülmektedir. Tinnitus dış ku- şık olarak toplumun %7-33’ünde gö- bulunmuş ve kardiyovaskuler hastalık lak, orta kulak veya iç kulağı ve işit- rülmektedir. Çocukluk çağından iti- riski arttıran her türlü etkenin tinnitusu me sinirini etkileyen her türlü hasta- baren görülebilen bu semptomun in- arttırabileceği bildirilmiştir. Arteriyal hi- lıkta ortaya çıkabilmektedir. Nedenle- sidansı yaşın ilerlemesi ile artar. Şid- pertansiyon, hiperlipidemi, hiperinsu- ri arasında sık karşılaşılan; altta yatan detli tinnitusu olan hastaların sade- linemi gibi kardiyovasküler hastalıkla- kulak enfeksiyonları, kulaktaki yaban- ce %25’i hayat kalitesinin etkilendi- rın risk faktörleri ile tinnitus ilişkili bu- cı cisim, kulak kiri ve gürültü hasarları ğini bildirirken, hastaların %1-3’ünde lunmuştur. sıklıkla bildirilen durumlardır. Bunların uyku bozuklukları, anksiyete gibi psi- Tinnitusun klinikte değerlendirilmesi yanı sıra serotonin düzeylerini düşü- kiyatrik bozukluklara sebep olmakta- yapılırken öncelikle önemli veya kay- ren ilaç alımı, yüksek ve şiddetli sesle- dır. Şikayetleri şiddetli olan hastalar- da değer olmayan şeklinde ayrılma- re maruz kalmaya bağlı işitme kayıpla- da tinnitus, konsantrasyon bozukluk- sı gereklidir. Normal tinnitus beş da- rı da etken olarak sık görülür. larına, seslere hassasiyete, anksiyete- kikadan az sürüp, sıklığı haftada bir- İşitme kaybı tinnitus için en büyük ve ye ve depresyona neden olabilmekte- den az olan ve çoğu insan tarafından tek risk faktörüdür. İşitme kaybının dir. Bu rahatsızlıkların bir araya gelme- deneyimlenen tinnitus olarak tanımla- derecesinin artması tinnitus görülme si ile yaşam kalitesinde düşüş gözlen- nır. Patolojik tinnitus ise 5 dakikadan oranının artmasına neden olur. İşit- mektedir. Tahmini olarak genel popü- fazla sürüp haftada birden daha fazla me kaybı olan hastaların %50- 70’in- lasyonda her 100 kişiden 1’inde tinni- oluşan ve genellikle işitme kayıplı in- 9 sanlar tarafından deneyimlenen tinni- li, hastanın elektrolit ve lipid paramet- ri sonunda organik patoloji bulunma- tus olarak tanımlanır. Daha sonra şi- releri incelenmelidir. Tek taraflı tinni- dığı durumlarda subjektif tinnitus tanı- kayetin kaynağına yönelik tinnitus ob- tus şikayeti ile gelen hastada mutlaka sı konur. jektif ve subjektif olarak sınıflandırı- MRG ile internal akustik kanal ve sere- Tinnitusun tedavisinde uygulanabile- lır. Objektif tinnitusta ses, hem hasta bellopontin köşe incelenmelidir. Nabız hem de başkaları tarafından duyulabi- şeklinde tinnitus tarif eden hastalarda cek ve hastalarda yarar gösterebile- lir; subjektif tinnitusta ise sadece has- MR anjiyografi ve venografi, DSA gibi ta tarafından duyulabilmektedir. incelemelere yer verilmelidir. Tinnitus şikayeti ile başvuran hastada Tinnitus yakınması olan tüm hastalar- öncelikle temel klinik değerlendirme da işitme azlığı şikayeti olsun olma- yapılmaktadır. Bu değerlendirme için- sın saf ses odyometrisi, konuşma od- de ilgili otolojik, genel ve aile hikaye- yometrisi tam olarak uygulanmalıdır. si üzerinde durulur ve muayenede ku- Hastaların duydukları ses odyomet- laklar, dişler, baş- boyun değerlendir- re cihazları ile taklit edilebilmektedir. mesi yapılır. Ayrıntılı bir öykü alınma- Böylece hastanın duyduğu ses ge- sı esastır. Bu grup hastalarda incele- rek tını gerekse gürlük olarak belirle- meyi kolaylaştırmak için standart öy- nebilir. Hastanın uyumunu gerektiren Günümüzde birinci amaca ulaşmada kü formları kullanılabilir. Tinnitusa eş- bir test olan tinnitus eşleme testi yapı- kullanılan bir çok tedavi seçeneği bu- lik eden başka odyovestibuler semp- lır ve hastanın duyduğu sesin özellik- lunmaktadır, ancak ikinci amaç halen tom olup olmadığı özellikle sorgulanır. leri ortaya konur. Gerektiğinde denge araştırma konusu olmaktadır. Tinnitus Sonrasında hastaya tam bir KBB, baş sistemini inceleyen testler ve ileri işit- yakınması olan hastalarda genellikle boyun muayenesi yapılır. Kulak içinde me testleri de uygulanabilir. belirgin işitme kaybı da mevcuttur. Bu dinleme yapılabilir. Hastadan tinnitu- Radyolojik olarak veya muayene bul- hastalar için hem işitmeyi düzeltmesi sunun ritmini söylemesi istenip nabız gusu ile tinnitusa yol açabilecek du- hem de tinnitus şiddetinde azalmaya ile ilişkisine bakılabilir. rum tespit edildiğinde objektif tinni- sebep olması nedeni ile işitme cihaz- Gerekli görüldüğünde kan tetkiklerin- tustan bahsedilir. Tedavi buna göre ları tedavide birinci basamakta yer al- de rutin biyokimya testleri istenme- yönlendirilir. Hastanın tüm incelemele- maktadır. 10 cek tek bir yöntem bulunmamaktadır. Tedavi planlanırken ulaşılmak istenen 2 sonuç mevcuttur: 1. Tinnitusa cevabın habituasyo- nu: tinnitusun insomnia (uykusuzluk), depresyon, anksiyete gibi psikolojik etkilerinin azaltılmasını amaçlar 2. Tinnitus algısının habituasyonu: tinnitus hissinin azaltılarak kişinin sesleri duymasının engellenmesini amaçlar Tinnitusta tedavi yöntemleri: 1. Medikal Tedavi 2. Maskeleme Tedavisi / akustik cihazlar: İşitme cihazları, Tinnitus cihazları, Masa üstü ses makineleri, Kaset ve CD’ler, Ses yastıkları, 3. Elektroterapi: Biofeedback, Elektrik stimulasyonu, Transkutanoz elektriksel sinir stimulasyonu (TENS), Akupunktur, 4. Psikolojik Tedavi: Psikoterapi, Hipnoz, Meditasyon, Tinnitus Habituation Terapi (THT), 5. Cerrahi Tedavi 6. Yeni yaklaşımlar: Lazer Tedavisi, Manyetik stimulasyon Tinnitusun bir hastalık değil bir semptom olduğu hiçbir zaman unutulmamalı, öncelikle neden olabilecek medikal rahatsızlıklar ekarte edildikten ve medikal tedaviler yapıldıktan sonra devam eden tinnitus şikayeti varsa rehabilitasyon düşünülmelidir. Bu yöntemlerden bazıları : Bio-feedback Yöntemi: Biyolojik geri bildirim yöntemi olarak da tanımlanabilir. Tinnitus şikayeti olan hastada duygusal ve bedensel bir çok problem olmaktadır. Sempatik sistemi aktive ederek hastada kan basıncı artışa, kaslarda gerginliğe, kalp ve solunum hızında artışa neden olmaktadır. Biofeedback ile vücutta gelişen bu olayların kontrol edilmesi öğretilmektedir. İşitmenin Amplifikasyonu / maskeleme: Akustik cihazlar çevresel sesleri arttırarak hastanın tinnitus farkındalığını azaltmaya yardımcı olmaktadır. Yüksek frekanslarda (tiz seslerde ) işitme kaybı ile ortaya çıkan tinnitusta, en iyi sonuç veren uygulama işitme cihazları ile maskelemedir. Dijital teknolojinin sağladığı avantajlar kullanılarak yapılacak dikkatli bir maskeleme ile tinnitus çoğu hastada ortadan kalkar. İşitme cihazının hasta için uyarlanmasının deneyimli bir odyolog tarafından yapılması gereklidir. Çok ileri derecede veya tam işitme kaybı olan hastalarda ise koklear implant uygulanması oldukça etkili sonuç vermektedir. Özel olarak hazırlanmış tinnitus maskeleyici cihazlar kullanılarak rahabilitasyon sağlanabilmektedir. Elektrik stimulasyonu: Bu tedavi yöntemi daha çok fizik tedavi ve rahabilitasyon bölümünce uygulanmaktadır. Kronik ağrı, kas ve eklem rahatsızlıklarında uygulanan bu yöntem de kulak çevresine çok düşük seviyede elektrik akımları uygulanarak beyinde çınlama nedeni ile oluşmuş yolakların yeniden oluşturulması amaçlanmaktadır. Tinnitus Retaining Terapi (TRT): TRT’nin amacı kişinin çınlamaya alışmasını sağlamaktır. Bu amaca ulaşılırken 2 ayrı tedavi stratejisi birleştirilir. 1. Stratejide danışmanlık yolu ile tinnitus ile ilgili negatif düşünceler ve korkular ortadan kaldırılmaya çalışılır. 2. Stratejide ise ses terapisi kullanılarak bilinçli olarak algıdan kaynaklanan tinnitus ortadan kaldırılmaya çalışılır. TRT ilk ziyaret ve takip randevularından oluşan planlı bir tedavi sistemidir. İlk görüşmede TRT danışmanlığı ve uygun olan aletlerin ayarlanması yapılmaktadır. Takipte ise tedavinin gelişimi ve gerekirse ayarlarda değişiklik yapma açısından önemlidir. Has- taların 18 ay yakından takip edilmesi önerilmektedir. Düşük Enerjili lazer Tedavisi (DEL): Daha önce başka rahatsızlıklarda kullanılmaya başlanmış olan DEL’in sinir hücrelerinde hasarı azalttığı ve kan akımını düzelttiği çalışmalarda gösterilmiş ve bu nedenle iç kulaktaki salyangoza etki edebileceği düşünülmüştür. Dış kulak yoluna yerleştirilen düşük enerjili lazer cihazı ile salyangozun uyarılacağı seviyede lazer uygulanır. Böylece DEL’in salyangozdaki hasarı azaltarak, çınlama ve işitme kaybına olumlu etki edeceği beklenmektedir. Koklear İmplantasyon: İki taraflı çok ileri derece işitme kayıplarında çınlama çok sık olarak görülmektedir. Bu durumlarda uygun adaylara koklear implant denilen biyonik kulak diye adlandırabileceğimiz cihazlar ameliyat ile yerleştirilip hastanın hem işitme kaybının düzelmesi hem de çınlamasının azalması sağlanabilmektedir. Medikal Tedaviler: Çınlama tedavisinde bir çok ilaç kullanılmıştır ve daha bir çoğu araştırma aşamasındadır. Günümüzde sıklıkla uygulanan ilaçlar, iç kulak kan akımını arttırdığı düşünülen ilaçların yanında antidepresanlar çınlama nedeni ile ortaya çıkan anksiyete ve depresyon gibi rahatsızlıkların tedavisi ve böylece çınlamanın azaltılması için kullanılmaktadır. 11 RADYASYON İLE SAĞLIKLI YAŞAM 12 Prof. Dr. Muhteşem Ağıldere Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı Radyoloji bölümünde teşhis için kullanılan cihazların tamamı radyasyon yayarak çalışmamaktadır. Yaygın olarak kullanılan ultrasonografi (US) ile renkli doppler ultrasonografi cihazları ses dalgalarıyla, manyetik rezonans (MR) cihazı radyo frekansları ile çalışmaktadır. Bugün için ses dalgaları ve radyofrekans dalgalarının hastalar üzerinde gösterilmiş doğrudan bir yan etkisi bulunmamaktadır. İnsanlar yaşamları süresince kozmik lümlerinde yapılan tetkiklerin %60-70’i cı diğer güncel teknikler alınan radyas- kaynaklardan, uçak ile uzun seya- radyasyon maruziyeti ile %30-40’ı rad- yon miktarını azaltmaktadır. hatler sırasında, toprak kaynaklı do- yasyona maruz kalmadan ses dalgala- ğal radyasyon, inşaat ürünleri ve si- rı veya radyofrekans dalgaları kullana- gara yanında tıpta radyolojik tetkikler rak yapılmaktadır. Radyasyon kullanı- ve nükleer tıp tetkiklerinden radyasyon lan yöntemlerin % 60-70’nin yaklaşık almaktadır. Ancak radyasyon bu ka- 2/3’ünü radyografiler veya röntgenler dar faydasına rağmen insanlara özel- oluşturmaktadır. Röntgen tetkikleri en likle sağlık hizmeti alanlara endişe ve- düşük dozda radyasyon verilerek ya- rir hale gelmiştir. Bu özellikle teşhis ko- pılan tetkiklerdir. Yani tüm radyolojik nulmak üzere radyoloji bölümüne ge- tetkiklerin nerede ise %80’i radyasyon len hastalarda kendini göstermekte- kullanılmadan ya da çok düşük doz- dir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki da radyasyon kullanılarak yapılmakta- radyoloji bölümlerinde teşhis için kulla- dır. Radyasyon yayan cihazlarda bu- nılan cihazların tamamı radyasyon ya- gün görüntüyü yoğunlaştıran, dijita- yarak çalışmamaktadır. Yaygın olarak lize eden sistemler radyasyon mikta- kullanılan ultrasonografi (US) ve renk- rını önemli ölçüde azaltmaktadır. Gö- li doppler ultrasonografi cihazları ses rüntüyü yoğunlaştıran sistemler daha dalgaları, manyetik rezonans (MR) ci- az radyasyon ile aynı kalitede görüntü Radyasyonun etkisi, alınan dozun mik- hazı radyo frekans dalgaları ile ça- alınmasını sağlarken, dijitalize yöntem- tarına, radyasyonun türüne ve vücu- lışmaktadır. Bugün için ses dalgaları ler çekim tekrarlarını önleyerek alınan dun nerede ve nasıl radyasyona ma- ve radyofrekans dalgalarının hastalar radyasyon miktarını azaltır. Bugün bil- ruz kaldığına bağlı olarak değişmek- üzerinde gösterilmiş doğrudan bir yan gisayarlı tomografilerde kullanılan dü- tedir. Bugün için tıpta yüksek dozda etkisi bulunmamaktadır. Radyoloji bö- şük doz teknikleri ve radyasyon azaltı- radyasyona maruziyet kanser tedavi- Özellikle çocuklarda ve hamilelerde ses dalgaları ve radyofrekans dalgaları kullanılarak yapılan yöntemler radyasyonun azaltılmasında önemlidir. Hamilelerde böbrek taşı, apendisit, over torsiyonun (yumurtalık dönmesi) gibi hastalıkların teşhisinde ultrasonografi ve manyetik rezonansın, bilgisayarlı tomografiye tercih edilmesi radyasyon kullanılmadan teşhis konulmasını sağlar. Özellikle kanser gibi nedenler ile sık tetkik yapılan çocuklarda tomografi yerine ultrasonografi ve manyetik rezonans (MR) tetkikleri tercih edilmektedir. 13 sinde radyoterapi cihazlarının kullanı- alınır. Radyasyonun önemli yan etkile- zunun vücut dokusunda neden oldu- mında, nükleer tıpta teşhis sırasında ri yüksek dozlarda ortaya çıkar. Hasta- ğu biyolojik etki birimidir. Bir fikir oluş- ve radyolojide bilgisayarlı tomografi, nelerde tanı ve tedavi amaçlı işlemler turması açısından insanların yaşam mamografi, anjiografi tetkikleri sırasın- sırasında verilen dozlar genellikle bu süresince radyasyon aldığı kaynaklar da ortaya çıkmaktadır. Burada önem- miktarın çok çok altındadır. gözden geçirildiğinde alınan yıllık radyasyon miktarı mrem olarak günde bir li olan hastaya sağlanacak olan yarara karşı doğabilecek zararın iyi değerlen- Ülkelerin ve hastanelerin ge- paket sigara içende 1300, tıpta röntdirilmesidir. lişmişlik Radyasyonun dokularda meydana ge- değişmek ile beraber 1 akci- tirdiği etkiyi ölçmede değişik doz birim- ğer grafisinde dünya ortala- leri kullanılmaktadır. Bugün için biyolo- düzeylerine göre gen tetkiki veya nükleer tıp çalışmasında 53, kozmik radyasyon 30, uçakla kıtalar arası seyahatte ise 5 mrem’ dir. Teşhis amaçlı radyolojik tetkiklerden jik hasarı ifade etmek için ‘’Sievert’’ te- malarına göre ortalama doz farklı olarak yüksek dozlarda radyasrimi kullanılmakta ve kısaca ‘’Sv’’ ile 0.1 msv, 1 ayak veya kol gra- yon kanser hastalarının tedavisi için gösterilmektedir. Tıpta kullanılan tedavi ve tanı amaçlı değişik cihazlar beta, alfa, gamma veya x-ışınları gibi deği- fisinde 0.06 msv, bel omurga radyoterapi sırasında kullanılır. Kanser grafisinde 1.8 msv iken ma- hastalarına tedavi amaçlı radyoterapi verilirken amaç kanserli dokuyu orta- şik tipte radyasyon yayarlar. Değişik mografide 0.5 msv, bilgisa- dan kaldırmanın yanında canlı doku- tetkikler ve değişik cihaz modelleri için yarlı tomografide 8.6 msv ve doz miktarı değişkendir. Bir hastalığın teşhisi ve tedavisi için alınan radyas- anjiografide 12 msv’dir. yu korumaktır. Bu amaçla hedefe yönelik tedavi verilir ve dozlar mümkün olduğunca bölünür. Buna rağmen alı- yon miktarı değerlendirilirken hastaya Etkili dozu ifade eden eski radyasyon nan doz ile ilintili olarak bazı istenme- sağlayacağı yarar ve zarar göz önüne birimi olan rem 1 rad’lık radyasyon do- yen yan etkiler ortaya çıkabilir. 14 Radyolojik tetkiklerde ve tedaviler- bir yan etkisi saptanmamıştır. Hamile- Gerekli durumlarda hamilelik testini ta- de kullanılan α (alfa), ß (beta), x ve α lik sırasında US işlemleri için herhangi kiben testin negatif olması durumun- (gama) ışınları iyonize radyasyona ne- bir kontrendikasyon yoktur. US yönte- da radyolojik tetkik yapılabilir. Bazı kri- den olur. Bunlar zararlı etkilerini vücu- mi hamilelik görüntülenmesinde büyük tik durumlarda, acil servisten getirilen da iyonlaşma neticesinde serbest ra- oranlarda radyasyon kullanılan radyo- ve bilinç kaybı gösteren bayan trav- dikaller meydana getirerek oluşturur- loji yöntemlerin önüne geçmiştir. Tanı ma hastalarında iç kanama riski varsa, lar. İstenmeyen etkiler çok az oranda amaçlı olarak x-ışını kullanılarak tek bu hastalar hamile olsalar dahi gerek- ortaya çıkar. Burada hastalara sağla- bir görüntüleme ile alınan radyasyon li radyolojik tetkikler bilgisayarlı tomog- nan yararın oluşabilecek zarara göre anne karnında bebek (fetus) gelişme- rafi dahil derhal uygulanmalıdır. Hasta- çok daha fazla olduğu akılda tutulma- sini riske sokmaz. ABD’de Ulusal Rad- nın yaşam riskinin öncelikli olacağı do- lıdır. Teşhis amaçlı hastaların röntgen yasyondan Koruma Konseyi (Natronal ğaldır. Tetkikin gerekliliği ve anne sağ- çekimi sırasında aldığı x-ışını vücut Counsil on Radiation Protection)’ne lığına yararlılığı göz önüne alındıktan içerisinde kalıcı birikici özellikte değil- göre 5 rad veya altındaki radyasyon ile sonra tetkik için kullanılan radyasyon dir. Bu nedenle x-ışınlarının uygulandı- fetal risk, hamileliğin diğer risklerine kı- dozlarının en düşük seviyede ayar- ğı hastalar çevrelerindeki bireylere rad- yasla ihmal edilebilir düzeydedir. Bu- lanması gerekir. Yapılan radyolojik in- yasyon yönünden zararlı etkide yap- nunla beraber 15 rad veya üzerindeki celemenin anne karnına olan uzaklı- mazlar. Röntgen çekilen odada rönt- dozlarda fetal risk belirgin olarak artar ğı da bebeğin aldığı radyasyon mikta- gen veya tomografi çekildikten sonra sonucuna varılmıştır. rı da önemlidir. Beyin travması geçiren ortam havasında veya yapı içerisinde herhangi bir radyoaktif artık ürün biriki- Hamilelikte mutlaka gerek- bir annede beyin tomografisi çekilirken annenin karnına kurşun önlük sarılarak mi yapılan tüpünde de çekim biter bit- medikçe radyasyonla tetkik bebek radyasyondan tamamen koruistenilmemelidir. Anne yaşa- nur. Annenin aldığı radyasyonun be- mez hiçbir radyasyon özelliği kalmaz. mının tehlikede olduğu du- bek üzerinde olası risklerin ortaya çık- Örneğin çekim dışındaki zamanlarda rumlarda radyolojik tetkikler kritik dönemde bulunan hamileler dahi gerekiyor ise uygulanmalıdır. yaşı ve sigara gibi alışkanlıklarının olup röntgen odalarına girebilirler. X - ışınla- Hamileliğin ilk üç aylık dö- rı tetkik yapılırken yüksek delici özellik- nemi bebeğin anne karnında Tiroid hastalığı bulunan ve iyot tedavisi mi oluşmaz. Röntgen aygıtınının çeki- leri nedeni ile vücudu çok kısa bir sürede (saniyenin yüzdeleri kadar) terk ederler. Radyasyonun insanlarda en riskli olduğu dönemler, hamilelik dönemi (özel- ması ve değerlendirilmesinde annenin olmaması da önemlidir. en az geliştiği dönem olup alan hastalarda hasta hamile olduğuradyasyon ve diğer bazı tetkiklere en hassas olduğu dönemdir. Bu evre anne adayı- nu bu sırada fark edebilir. Bu hastalar- da alınan iyotun %80’i ilk 48 saat içerisinde vücuttan atılır. Radyoaktif madde gittikçe zayıflar ve 8 gün içinde yok nın henüz hamile olduğunun olur. Hipertiroidi tedavisinde kullanılan likle erken evre) ile bebeklik-çocukluk evreleridir. Radyasyona duyarlılık ha- farkına varmadığı ve bu ne- radyoaktif iyotun hamilelerde belirgin mileliğin 4-18 haftaları arasındaki dö- denle tıbbi radyasyonlu gö- bir riske yol açmayacağı bildirilmekte- nem içinde en yüksek derecededir. Bu rüntüleme tekniklerinin yan- dir. Ancak önlem olarak radyoaktif iyot dönemde radyasyona duyarlı bazı vü- lışlıkla en çok yapıldığı dö- cut dokuları özellikle risk altında ola- nem olması bakımından da bilir. Bugün hamilelerde bebek ve annenin görüntülenmesi konusunda güvenirliği nedeni ile görüntüleme konusunda ultrasonografi (US)’nin yeri bi- lerde uygulanmamalıdır. önemlidir. Hamilelik döne- Son yıllarda erken teşhis, korunma ve mindeki bayanlarda ilk adet gününden sonraki 10 günlük rinci sıradadır. Doppler US’de içinde dönem radyasyonlu tetkik olmak üzere tanı amaçlı US’un anne yapılması yönünden en gükarnındaki bebekler için bildirilmiş hiç- tedavisi hamilelik olasılığı bulunan hal- venilir zamandır. kontrol amaçlı bilgisayarlı tomografi ve mamografi tetkikleri daha çok yapılmaktadır. Radyolojik tarama tetkiklerinin etkin olması için aranan hastalık çok tehlikeli sonuçlara neden olmalıdır. Hastalık araz ve bulgu vermeden ön- 15 ğımızı tehdit eden belli riskler ortaya Sonuç olarak özetlenecek olur ise radyoloji bölümlerinde teşhis amaçlı yapılan tetkiklerin önemli bir bölümünde çok düşük dozda radyasyon kullanmakta veya kullanılmamaktadır. Radyasyon özellikle hamile bayanlarda ve çocuklarda az da olsa risk oluşturabilmekte bu grup hastaların teşhis ve takibinde radyasyon kullanılmayan ultrasonografi ve manyetik rezonans tetkikleri mümkün olduğunca tercih edilmelidir. Çok az hastada da olsa teşhis ve tedavi amaçlı daha yüksek doz verilerek yapılan radyolojik tetkiklerde hastaya sağlanan yarar ve olası zarar göz önüne alınmalıdır. Erken teşhis amaçlı bilgisayarlı tomografi ve mamografi gibi tetkiklerde teşhis edilecek hastalık yönünden risk faktörleri ve takip sıklığı, kullanılacak cihaz iyi seçilmelidir. Düşük doz tekniği kullanan cihazlar tercih edilmelidir. Radyasyonun yalnız radyoloji bölümlerinde olmadığı unutulmamalı, radyasyonlu bir ortamda sürekli yaşadığımızın bilincinde olarak ve radyasyondan vazgeçemeyeceğimiz düşünülerek yaşa- çıkabilir. Bu riskleri azaltmak için te- mımız planlanmalıdır. lefonun vücuttan uzak tutulması, ba- * Bu yazının hazırlanmasında Prof. Dr. Ertuğrul Eğilmez’in “Tıpta Radyasyon ve Korunma” başlıklı kitap ve Dr. Muhteşem Ağıldere’nin 1993 yılında Milliyet gazetesinde “Düşünenlerin Düşüncesi” köşesinde yayınladığı “Radyasyonla Birlikte Yaşamak” başlıklı yazısı kaynak olarak kullanılmıştır. ceki dönemde uygulanacak radyolojik leridir. Ancak meme kanserinin erken tetkik ile yüksek oranda tanımlanabil- bulgusu olan kireçlenme, ultrasonog- melidir. Mamografi kadınlarda meme rafi ve MR ‘da görülmez. Öte yandan kanserini erken teşhis etmek için kul- yoğun meme yapısına sahip olan ba- lanılır. Genellikle 40 yaşına kadar kont- yanlarda mamografi uygun radyolojik rol edilmez ancak ailesel risk faktörle- tetkik olmayabilir. Kontrol amaçlı tet- ri yüksek olanlarda daha önce kontrol- kiklerin planlanması bireyden bireye lere başlanabilir. Meme kanserinin er- çok değişkenlik gösterir. Hasta dok- ken teşhisinde radyasyon kullanılma- toru ile birlikte yapılacak doğru tetkiki yan ultrasonografi ve manyetik rezo- ve kontrol sıklığını belirlemeli, kulaktan nans alternatif görüntüleme yöntem- dolma yönlendirmelere itibar etmemelidir. BT tarama tetkikleri sağlıklı kişiler tarafından ve özellikle akciğer kanseri, kolon kanseri ve koroner arter hastalığını erken teşhis etmek için tercih edilmektedir. Bu hastalık teşhisini almış ve tedavi edilmiş hastaların takip edilmelerinde de bilgisayarlı tomografi kullanılmaktadır. Ancak bu tetkikler bir defa değil birden fazla sayıda hatta bazen her yıl tekrar şeklinde uygulanmakta ve bu uygulama özelliği alınan radyasyon miktarını arttırmaktadır. BT tetkiklerinin sonucu çok az da olsa farklı kanser türlerinin oluşma oranları yaş ilerledikçe azalmaktadır. Bugün günlük yaşamımızın önemli bir parçası haline gelmiş olan cep telefonları, elektromanyetik dalgalar aracılığı ile noniyonizan radyasyon oluşturmaktadır. Cep telefonları ile yapılan pek çok çalışma ve değerlendirme şunu göstermektedir ki 10 yıldan uzun süre kullanımlarda sağlı- şın radyasyon almaması için mikrofondan görüşme ve dış anten olmaksızın araçlarda telefon kullanılmaması şeklindedir. 16 14 MART TIP BAYRAMI ETKİNLİKLERİ Ankara’daki Tıp Fakültelerinin 1981 yılında imzaladıkları protokolle, dönüşümlü olarak her yıl bir başka Tıp Fakültesinin ev sahipliğinde ortak bir etkinlikle kutlamayı kararlaştırdıkları 14 Mart Tıp Bayramı bu yıl dördüncü kez Fakültemizin ev sahipliğinde kutlanacaktır. Fakültemiz daha önce de 1997, 2002 ve 2007 yıllarında bu etkinliğin ev sahipliğini üstlenmişti. Bu yıl otuzikinci kez ortaklaşa düzenlenecek olan bu etkinliğin ev sahibi olarak 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğini tek günle sınırlandırmayıp, 11-16 Mart haftası boyunca yapılacak etkinliklerle bir bayram haftasına dönüştürmeyi düşündük. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi 14 Mart Tıp Bayramı Haftası Etkinlikleri kapsamında hem fakültemizden, hem de diğer tıp fakültelerinden konuk konuşmacıların bilgilerini, donanımlarını, yeteneklerini ve deneyimlerini şimdiki ve gelecekteki meslektaşlarıyla paylaşmaları amacıyla çeşitli sunumlar yapılacaktır. Örneğin, her akşam yapılacak bir saatlik sunumlardan oluşan “artıhekim” programında, meslekleri dışında çeşitli alanlarda da üretkenlik gösteren meslektaşlarımızın, bu özelliklerini dinleyicilerle paylaşmaları, özellikle tıp fakültesi öğrencilerine hekimliğin çok yönlülükten beslenen niteliğini tanıtmaları, mesleklerini besleyen ve mesleklerinden beslenen bu uğ- raşlarını onlarla paylaşarak rol model olmaları ve en önemlisi de dinleyicilerin farklı bakış açıları ile tanışıp hoşça zaman geçirmeleri amaçlanmaktadır. “artıhekim” programında konuk konuşmacı olarak Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalından Prof. Dr. Ercüment H. Tekin “Heykel Sanatı”, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Ömer Uluoğlu “Türk Mutfağı”, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalından Prof. Dr. Alp Bayramoğlu “Takım Olmak”, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalından Prof. Dr. Sait Eğrilmez “Türkülerde Hekimlik”, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Alp Can “Sualtı Fotoğrafçılığının Sanat ve Belge Yönleri”, Farmakoloji uzmanı Dr. Selda Emre Aydıngöz “Türk Müziğinde Saz Eserleri: Açıklamalı Dinleti” ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Üstün Aydıngöz “Uzay Tıbbı” başlıklı sunumlar yapacaklardır. “bayramlık” adlı programda ise fakültemiz öğretim üyeleri sunumlar yapacaklardır. Bu programda Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Handan Özdemir “Tıp Tarihinde Kadının Yeri”, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp, Damar ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalından Doç. Dr. Dalokay Kılıç “Hekim Müzisyenler”, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalından Dr. R. Vedat Yıldırım “Yurt Savunmasında Tıbbiyeliler ve 14 Mart’ın Tıp Bayramı Oluşu” ve Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. J. Sedef Göçmen “Sinemada Hekim İmgesi” konulu sunumlar yapacaklardır. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Levent Peşkircioğlu’nun koordinatörlüğünde oluşturulan “Tıp Fakültelilerden Canlı Müzik Dinletisi” programında ise sunumlar arasında fakültemiz öğrencilerinden oluşan müzik grupları kısa dinletiler gerçekleştireceklerdir. Başkent Üniversitesi 14 Mart Tıp Bayramı Etkinlikleri kapsamında yine ilk kez, Ankara’daki tıp fakülteleri arasında Öğretim üyeleri, Araştırma Görevlileri ve Öğrenciler kategorilerinde 3x3 Basketbol Turnuvası düzenlenecektir. Artık gelenekselleşen 14 Mart Tıp Bayramı Halı Saha Futbol Turnuvası da yine aynı kategorilerde yapılacaktır. Her iki turnuva sonunda dereceye girenlere ödülleri 14 Mart Tıp Bayramı töreninde verilecektir. 17 Excimer Laser’in kornea (gözün en önünde bulunan saat camına benzer tabaka) şekillendirilmesinde kullanılması ilk kez Trokel tarafından 1983’te tanımlanmış ve ilk insan çalışmaları 1983’te literatüre girmiştir. Amerikan Sağlık Dairesi’nin (FDA) onayı bulunan Excimer Laser, 1990 yılından beri tüm dünyada yaygın olarak gözde kırma kusurları tedavisinde kullanılmaktadır. 193 nm Argon-Flourid’in yüksek enerji yüklü UV radyasyon ışınları, civar dokularda hasar meydana getirmeden, uygulandığı dokunun ön yüzeyinde hassas ve düzgün bir ablasyon (doku buharlaşması) yapmaktadır. ‘Excimer Laser’ sayesinde kornea şeklini değiştirerek göz numarasının yok edilmesi mümkündür. “EXCIMER LASER” NEDİR? 18 Prof. Dr. Dilek Dursun Altınörs Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Kırma Kusurlarının Cerrahi Olarak Düzeltilmesi Miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi kırma kusurlarının tedavisi genel olarak refraktif cerrahi olarak isimlendirilir. Miyopi’de göze gelen ışınlar retinanın önünde odaklanır ve uzaktaki cisimler yakındakilere göre daha bulanık görünür. Miyopinin sebebi, ya gözün ön arka uzunluğunun ya da kornea kırıcılığının gerekenden fazla olmasıdır. ‘Excimer Laser’ ile korneaya yeni bir şekil vererek göze gelen ışınların retinada (göz içinde görmeden sorumlu sinir tabakası) odaklanması sağlanmaktadır. Hipermetropi’de gözün ön arka uzunluğunun normalden kısa olması, kornea kırıcılığının az olması ya da her ikisinin bir arada olması nedeniyle, göze gelen ışınlar retinanın arkasında odaklanır. Böylece yakındaki cisimleri net göremeyiz. Bu durumun da aynı şekilde lazer ile tedavisi mümkündür. Astigmatizma, çoğu kez korneadaki şekil bozukluğuna bağlıdır. Göze gelen ışınlar retinanın uzağında farklı noktalarda odaklanır ve hem yakındaki hem de uzaktaki cisimler net görülmez. Astigmatizmada da korneaya ‘Excimer Laser’ ile yeni şekil verilerek görüntünün retinada odaklanması sağlanabilmektedir. ‘Excimer Laser’ ile Refraksiyon Cerrahisi Kimlere Uygulanabilir? - 18 yaşın üzerinde olan, pılmalıdır. Kornea topografilerinin (hagözlük veya lens kullananlar, - Göz dereceleri son 1 yılda 0,50 diyoptriden fazla değişmemiş olanlar, - 10 diyoptriye kadar miyopisi olanlar, - 6 diyoptriye kadar astigmatı, +4 diyoptriye kadar hipermetropisi olanlar, - Kornea dokusu kalınlığı yeterli olanlar, - Diyabet, romatizma gibi sistematik hastalığı bulunmayanlar, - Gözlerinde başka herhangi bir hastalık (keratokonus, göz tansiyonu vb.) bulunmayanlar, - Yapılacak ön muayene ve tetkikler neticesinde, göz yapısı ameliyata uygun bulunan kişiler lazerle tedavi edilebilmektedir. Hangi teknikle yapılırsa yapılsın ‘Excimer laser’ tedavisi öncesinde tüm göz ve retina muayenesi detaylı olarak ya- ritalarının) ve kornea kalınlığının mutlaka dikkatle incelenmesi gerekmektedir. ‘Excimer laser’ tedavisi uygulanabilmesi için kişinin genel olarak 18 yaş üzerinde olması ve işlemi engelleyecek başka bir göz hastalığının olmaması gerekmektedir. Katarakt veya kataraktın başlangıç safhası olmadığı müddetçe tedavi için üst yaş sınırı bulunmamaktadır. Lazer uygulanacak hastanın beklentileri çok önemlidir. Mutlaka işlem hakkında detaylı bilgi verilmeli, olası komplikasyonlar ve iyileşme süreci anlatılmalıdır. Yapılacak görüşmede hastanın beklentileri iyi değerlendirilmeli, kişinin bu tedaviye psikolojik olarak hazır olup olmadığı tartılmalıdır. Gerektiğinde düşünmesi için süre tanınmalı ve yüksek beklentisi olan hastalar uyarılarak detaylı açıklamalar yapılmalıdır. Aşama Aşama ‘Excimer Laser’ Tüm refraksiyon cerrahisi metodlarında amaç görüntünün retina üzerine odaklanmasını sağlamaktır. ‘Excimer Laser’ operasyonunda bu sonuca ulaşmak için, gözün ön kısmında bulunan kornea adı verilen saydam tabakanın şekli değiştirilir. Bu şekil değiştirme işlemi lazer ışınının ultra hassas şekillendirici yeteneği sayesinde olabilmektedir. Bu ışın türü uygulandığı alanda ısı üretmeksizin dokuları buharlaştırabilmek- 19 tedir. Bu özelliği sayesinde yaklaşık 20 yıldır göz cerrahisinde güvenle kullanılmaktadır. Miyop gözlerde korneanın eğriliği azaltılarak numaralar yok edilirken, hipermetroplar için ise, bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Astigmatlarda ise yamuk olan kornea düzgün hale getirilir. Lazer operasyonu öncesi uyuşturucu bir kaç damla hastanın acı duymaması için yeterlidir. Operasyon, hastanın lazer odasına girmesi ve lazer masasına uzanması ile başlamış olur. Lazer sistemi çok gelişmiş bilgisayar sistemleri ve operasyon mikroskobunun birleşiminden oluşmuştur. • Cerrah hastanın gözünün tam olarak lazerin altına gelecek şekilde hasta yatağını ayarlar. Hastanın operasyon esnasında gözünü kapatmasını engellemek amacıyla özel bir araç göze takılır. • Hastanın tam tepesinde çevrede stadyum ışıklarına benzeyen 4 grup ışık bulunur. Bunların ortasında yanıp sönen yeşil ışık bulunur. Operasyon süresince bu yeşil ışığa bakması istenir. 20 • Cihazın sahip olduğu hızlı eye-traker (göz takibi) özelliği sayesinde operasyon esnasında gözünüzü oynatsanız dahi cihaz doğru yere doğru uygulamayı yapar ancak tedavi süresi uzayabilir. • Doktor gözün önüne vakumlu bir cihaz koyduğunda uygulama başlar. Bu esnada hastanın görmesi bir kaç saniye engellenecektir. Bu vakum cihazı korneada 160 mikron kalınlığında çok düzgün ince bir koruyucu kapak (flep) kaldıran mikrokeratomun çalışması için bir yatak oluşturulur. Bu esnada çok küçük bir sıkışma hissi hissedilebilir. • Vakum cihazı ile göz sabitlendikten sonra mikrokeratom adı verilen çok hassas bir cihaz, bu parçanın üstüne oturtulur. Kapağın oluşumu bu aşamada gerçekleşir. Bu kapak sayesinde lazerin daha güvenli olan derin dokulara yapılması sağlanır. • Lazer hastanın gözü önünde odaklandıktan sonra hastanın tam tepesinde bulunan yanıp sönen yeşil ışığa bakması gerekir. Çok gelişmiş bilgisayar sistemleri tarafından çalıştırılan la- zer ışınları, hastanın net görebileceği şekilde korneayı yeniden şekillendirir. Lazer işleminin bu kısmı saniyeler içinde sona erer. • ‘Excimer laser’ ile kırma kusurunun düzeltilmesi sonrasında cerrah kapağı tekrar normal pozisyonuna gelecek şekilde geri kapatır. • Damlalar damlatıldıktan sonra operasyon bitmiş olur. İki göze operasyon planlanmış ise, aynı seansta diğer gözede operasyon uygulanabilir. Lazer Ameliyatının Riskleri Yapılan tüm tıbbi müdahalelerde olduğu gibi ‘Excimer laser’ operasyonları da kendi içinde belli oranlarda riskler taşır. Ancak bu risklerin görülme oranı ve karşılaşılan problemlerin tekrar tedavi edilebilmeleri sayesinde ABD dahil birçok gelişmiş ülkede, milyonlarca göze bu tür operasyonlar FDA (Amerikan Sağlık Dairesi) gibi kurumların onayı ile yapılmaktadır. Öncelikle bu operasyonların hiç bir zaman körlüğe ya da görmenin kalıcı olarak ciddi boyutlarda bozulmasına yol açmadığını vurgulamak gerekir. 1. Operasyon esnasında Excimer Laser Cihazı ile ilgili görülebilecek komplikasyonlar: Numaraların istenilen düzeye inmemesi: Kişilerin göz yapısından oluşan bazı farklılıklar sebebiyle düşük oranda sapmalar görülebilir. Bu gibi durumlar çoğu zaman önceden yapılan tetkikler sonrasında tahmin edilerek hastalar bu konuda bilgilendirilir. Küçük numaralar görme seviyesini etkilemeyeceğinden tekrar düzeltme ihtiyacı göstermezler, ancak görmeyi etkileyen dereceler ikinci, çok nadiren de üçüncü müdahaleler sonrasında yok edilebilir. Bu durum hipermetrop hastalarda diğer gruplara göre biraz daha sıktır. Nadiren küçük numaralarda gözlük kullanma gerekliliği devam edebilir. 2. Fleple (Kapakçık) ile ilgili problemler Lazer işleminin altına uygulayacağı flebin düzgün olarak oluşturulmaması nadiren de olsa görülebilir. Bu durumların bazılarında operasyon iptal edilip daha sonraki bir tarihe ertelenir. Fleple ilgili komplikasyonlar sebebiyle operasyonun iptal edildiği durumlarda lazer uygulaması yapılmaz ve kapakçık tekrar eski yerine kapatılır. Görme seviyesi birkaç gün içerisinde eski seviyeye döner. Bir yıl geçtikten sonra aynı göze lazer uygulanabilir. Operasyonun ertesi günü karşılaşabilecek problemler: 1. Flepte görülebilecek kayma yada kırışıklıklar Bunlar daha çok hastaların gözlerini ovuşturması sonucu oluşur. Yapılan küçük bir müdahale ile flep eski yerine oturtulur ve sorun rahatlıkla çözümlenir. 2. Enfeksiyon Tüm tıbbi müdahalelerde olduğu gibi bu işlemde de enfeksiyon ihtimaller arasındadır. Ancak operasyonun steril şartlarda yapılması, sonrasında kullanılan damlalar sayesinde çok nadir rastlanır. Tespiti halinde daha kuvvetli ilaçlar ile tedavi edilir. 3. DLK(Diffüz Lameller Keratit) Mekanızması tam olarak aydınlatılamamakla beraber göz dokusunun mikrobik olmayan bir reaksiyonu olarak tarif edilebilir. Flep altında mikroskopik beyaz odaklar olarak görülürler. Ameliyathane ortamının özellikleri ve kullanılan damlalar sayesinde artık çok nadir görülmektedir. İleri vakalarda flep altının tekrar yıkanması gerekebilir. 4. Gözün beyaz kısmında kızarıklılık ya da morluk Sık görülen komplikasyonlardandır. Mikrotomun gözü sabitlediği anda oluşan tutma etkisi sebebiyle oluşur. Görme üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Birkaç hafta içersinde tamamıyla yok olur. Geç dönemde görülebilecek komplikasyonlar: Bu problemler daha çok 1 hafta ile 3 ay arasında görülür. 1. Işıklı cisimlerin etrafında hale ve dağılmalar Geceleyin ve karanlık ortamlarda göz bebeğinin büyümesine bağlı olarak nadiren bu tip sorunlar görülebilir. Bu yüzden tüm hastalara gözbebeği çapı ölçümü yapılır. 2. Gözlerde kuruma hissi, batma ve hassasiyet Erken dönemde kullanılan damlaların yan etkisi olarak görülebilmekle bera- ber damlalar kesildikten sonrada bir süre devam edebilir. Daha çok bilgisayar kullanan ya da operasyon öncesinde hassasiyet bulunan kişilerde gözlenir. Genellikle ek gözyaşı damlaları ile sorun kalmaz. 3. Flep altında epitel yürümesi Korneanın ön yüzeyini örten epitel dokusunun flep kenarından altına doğru göç etmesidir. Sık aralıklarda kontrol edilir, ilerliyorsa küçük bir müdahale ile temizlenir. 4. Kornea ektazisi Korneanın fazla dikleşmesi anlamına gelir. Lazer operasyonu sonrasında korneada yeterli direnç kalmamış ise gelişebilir. Nadir görülen bir durum olsa da, tüm lazer operasyonlarında korneanın yeterli direnci muahafaza etmesi amacıyla korneanın arka bölgesinde en az 300 mikronluk güvenli kalınlık bırakılmaktadır. Ektazi gelişen gözlere gelişen bu dikleşmeyi düzeltici ameliyatlar uygulanır. Sonuç olarak ‘Excimer laser’, kırma kusurlarının düzeltilmesi için 20 yıldır kullanılan güvenli bir tedavi yöntemidir. Hastanemizde de en son teknoloji cihazlar kullanılarak Ümitköy Polikliniğinde uygulanmaya başlamıştır. 21 22 T.C.Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik ve Spor Faaliyetleri “Öğrencilerini; Genel Müdürlüğü Okul Sporları Şube Müdürlüğü’nce düzen- dönüştüren, spora ilgi duyan, yaşam sevinci ile dolu mutlu lenen “Liseler arası Genç Kızlar Voleybol Karşılaşmaları”nda bireyler olarak yetiştirmeyi amaçladıklarını” ifade eden “Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları Genç Kızlar Voleybol Takımı”, 120 takımın katıldığı Ankara Bölge Maçlarında hiç yenilgi almadan final grubuna yükselmeyi başardı. Deneyimli antrenörleri Hüseyin Doğanyüz ve yardımcı ant- özgüveni yüksek, hayallerini gerçeğe Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları Genel Müdürü Hilal Erdinç “Genç ve yeni bir takım olmamıza rağmen başarılı sonuçlar aldık. Antrenör ve sporcularımızla gurur duyuyoruz” dedi. renörleri Zelal Doğan’la set vermeden ilerleyen genç voleybolcular final maçlarında, Özel Tevfik Fikret Lisesini 3-1 Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları Genç Kızlar mağlup ederek Ankara Üçüncüsü oldular. Voleybol Takımına Türkiye finallerinde başarılar diliyoruz. 23 AŞIRI DOĞURGANLIK VE GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ YÖNTEMLER 24 Prof. Dr. Ayşe AKIN Dr. Nihal BİLGİLİ AYKUT B.Ü. Kadın-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi Aşırı doğurganlık üzerine yapılan araştırmalar göstermektedir ki; anne ve çocuğun hastalık ve ölüm riski; ERKEN YAŞTA (20 yaşın altında), GEÇ YAŞTA (35 yaşından sonra), ÇOK SAYIDA (4 doğumdan fazla) ve ÇOK SIK (2 yıldan sık aralıklarla) meydana gelen gebeliklerde en yüksektir. Bazı kronik hastalıkların varlığında gebe kalmak ve doğum yapmak da hayati risk taşımaktadır. Bu özellikleri taşıyan gebelikler önlenebilse dünyada bir yılda meydana gelen anne ve bebek ölümlerinin yaklaşık yarısının önlenebileceği tahmin edilmektedir. Aşırı doğurganlık anne ve çocuk sağlığını olumsuz etkilemekte, çeşitli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Ayrıca istenmeyen gebeliklerin sağlıksız koşullarda ve geleneksel yöntemlerle düşük şeklinde sonlandırılması da anne ölümleri açısından önem taşımaktadır. Sağlık risklerinin yanı sıra bir çocuğun yetiştirilmesi büyük özen, çaba ve kaynak gerektirmektedir; bu nedenle bireylerin ve ailenin sosyal iyiliğinin, refahının korunabilmesi için de doğurganlığın kontrolü ve düzenlenmesi gerekmektedir. Bu gerekliliğe Aile Planlaması uygulanması yanıt vermektedir. Aile Planlaması, 1984 yılında Mexico City’de yapılan Uluslararası Nüfus Konferansı’nda, “bütün çiftlerin ve bireylerin istedikleri sayıda çocuğa sahip olma ve doğumların arasını açmaya serbestçe ve sorumluca karar vermeleri, bu amaçla bilgi, eğitim ve araçlara sahip olmaları” olarak tanımlanmış- Aşırı doğurganlığın kadın sağlığına etkileri • Jinekolojik hastalık • Anemi-kansızlık • Rahim ağzı kanseri • Toksemi (gebelikte kan basıncının yükselmesi) gidişi kötüleşir • Doğum öncesi ve doğum sonrası enfeksiyon riski • Kanama riski • Gebelik, doğum ve düşük komplikasyonları • Tükenme sendromu riski • ANNE ÖLÜMÜ tır. Bu tanım Türkiye’de de bu şekilde kabul edilmektedir. İnsanlık üremenin sırlarını keşfetmeye başladıkça, doğurganlığı kontrol edebilmek için çeşitli yöntemler kullanmaya başlamışlardır. Geri çekme, takvim yöntemi, emzirme gibi geleneksel yöntemler bu amaçla yüzyıllardır kullanılmış, etkisi sınırlı yöntemlerdir. Doğurganlığın mekanizması daha iyi bilindikçe, gebeliği daha etkili bir şekilde önleyen modern yöntemler geliştirilmiştir ve geliştirilmeye devam etmektedir. GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ YÖNTEMLER MODERN a. Rahim İçi Araçlar • Bakırlı • Hormonlu b. Hormonal Yöntemler • Hap • Aylık iğneler (Mesigyna) • 3 aylık iğneler (Depo-Provera) Aşırı doğurganlığın çocuk sağlığına etkileri • Doğumsal anomali • Rahim içinde gelişme geriliği • Erken doğum • Beslenme bozukluğu • Zeka düzeyinin düşmesi • Enfeksiyon görülme sıklığında artış • BEBEK ÖLÜMÜ • Cilt altı çubuklar (Implanon) • Vajinal halka (Nuva-Ring) c. Bariyer Yöntemler • Erkek ve kadın kondomu • Fitil, jel, köpük (spermisitler) ç. Cerrahi yöntemler • Kadında tüplerin bağlanması (Tüp ligasyonu) • Erkekte tohum kanallarının bağlanması (Vazektomi) 1. RAHİM İÇİ ARAÇLAR (RİA): Jinekolojik muayene sırasında rahim içine yerleştirilebilen poliüretandan (bir tür plastik) yapılmış küçük araçlardır. Bakırlı ve hormonlu olmak üzere temel olarak iki tür rahim içi araç bulunmaktadır. Uygulaması basit bir işlem olup anestezi gerektirmez. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı hekimler, ayrıca bu konuda eğitim görüp sertifika almış pratisyen hekimler, ebe ve hemşireler tarafından uygulama yapılabilir. 25 Rahim İçi Araç a. Bakırlı Rahim İçi Araçlar: Poliüretandan yapılmış, gövdelerinde ve kollarında bakır bant ya da tel içeren küçük araçlardır. Değişik biçimleri mevcuttur, ancak temel özellikleri benzerdir. Uygulamadan sonra türüne göre 5-10 yıl süreyle, çok etkili bir şekilde gebeliği önlerler. İstendiği zaman çıkarılabilir ve hemen gebe kalınabilir. Özellikle uygulamadan sonraki 2-3 ay içinde belirgin olmak üzere adet kanamalarında (miktar ve süre olarak) ve adet sancılarında artış görülebilir. Ancak bu durum birkaç ay içinde genellikle kendiliğinden düzelir. Genellikle adetin başlangıcından itibaren ilk 12 gün içinde uygulama yapılması tercih edilir. Doğum ve düşük sonrası da uygulama yapılabilir. Gebelik olmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da uygulama yapılabilir. Sağlıklı her yaştaki kadın önceki doğurganlık durumuna bakılmaksızın istediği sürece RİA kullanabilir. Fakat aşağıdaki durumlarda RİA kullanılması sakıncalıdır: • Gebelik kuşkusu • Doğumdan hemen sonra uygulanmadıysa doğum sonrası 4 haftadan önce • Cinsel yolla bulaşan hastalık riski varsa • Nedeni bilinmeyen anormal vajinal kanama • Kadın üreme organlarının enfeksiyonu veya diğer sorunları Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanan bazı kadınlarda uygulamadan sonra birkaç gün süren ağrı kramp, birkaç hafta 26 süren lekelenme, adet kanamalarının süre ve miktarında (normalin iki katına varmayan) artış, adetler arası kanama, adet sancısında artma gibi bazı yan etkiler ortaya çıkabilir. Bunlar sıklıkla hastalık belirtisi değildir. RİA uygulanmasının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen bu yakınmalar kullanıcıyı rahatsız edecek ölçüde devam ediyorsa bir hekime başvurulması uygun olur. Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri • Adet gecikmesi, gebelik kuşkusu • Aşırı vajinal kanama (süre ve/veya miktar olarak normal adetin iki katından fazla) • Halsizlik, ateş, titreme, alt karın ağrısı • Anormal vajinal akıntı • İpliklerin kaybolması, ele kısa ya da uzun gelmesi • RİA’nın atılması • Karın ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı b. Hormonlu Rahim İçi Araçlar: Poliüretandan yapılmış küçük araçlardır; gövdelerinde kadınlık hormonlarından biri olan progesteron bulunur. Türkiye’de bulunan türü 5 yıl süre ile çok etkili bir koruma sağlar. İstendiği zaman çıkarılabilir ve hemen gebe kalınabilir. Adet kanamalarını azaltır. Bu nedenle gebeliği önlemenin yanı sıra, bazen aşırı vajinal kanamaların tedavisi için de kullanılır. Genellikle adetin başlangıcından itibaren ilk 7 gün içinde uygulama yapılması tercih edilir. Düşük sonrası ve eğer kadın emzirmiyorsa doğum sonrası da uygulama yapılabilir. Gebelik olmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da uygulama yapılabilir. Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanan kadınlarda sıklıkla adet kanamalarında azalma görülür. Bu durum bir sağlık riski yaratmaz. Bunun dışında memelerde dolgunluk, ruhsal durum değişikliği, baş ağrısı gibi nadir görülen bazı yan etkiler ortaya çıkabilir. rirler. Doğru ve düzenli kullanıldığında çok etkilidir. Her gün bir hap içilmesi gerekir. Sağlık açısından çok güvenli bir yöntemdir. Adet kanamalarını, adet sancısını ve adet öncesi gerginlik yakınmalarını azaltır. Kanamaları azalttığı için kansızlığa (anemi) karşı koruyucudur. Uzun süre kullananlarda bazı tür rahim ve yumurtalık kanserleri daha az görülür. Bazı kadınlarda başlangıçta bulantı, baş dönmesi gibi zararlı olmayan yan etkiler görülürse de bunlar iki üç ay içinde kendiliğinden geçer. İlk kez kullanmaya başlarken adetin ilk 5 günü içinde başlanması tercih edilir. Doğum sonrası emziriyorsa 6 aydan sonra, emzirmiyorsa 21. günden sonra hapa başlanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde hapa başlanabilir, ek yöntem gerekmez. Gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da başlanabilir, ancak 7 gün ek bir yöntem daha kullanılması ya da cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir. Türkiye’de daha çok bulunan 21 haplık paketler kullanılıyorsa, paket bitene kadar, yaklaşık aynı saatlerde her gün bir hap içilmeli; paket bitince 7 gün ara verip, 8. gün yeni pakete başlanmalıdır. 28 haplık paket kullanılıyorsa, etkin madde içeren 24 hap her gün bir tane olmak üzere içilmeli, etkin madde içermeyen farklı renkteki 4 hap da içilmeli; paketteki haplar bitince ara vermeden yeni pakete başlanmalıdır. a. Gebeliği Önleyici Haplar: Kadınların çoğu güvenli bir şekilde hap kullanabilirler. Fakat aşağıdaki durumlarda genellikle hap kullanılması sakıncalıdır: İki kadınlık hormonunun (östrojen ve progesteron) sentetik formlarını içe- • Sigara içenler ve 35 yaşından büyük olanlar 2. HORMONAL YÖNTEMLER • Yüksek tansiyonu olanlar • Bebeği 6 aylıktan küçük olup emziren anneler • Gebelik kuşkusu olanlar • Bazı ciddi (kronik) hastalıkları olanlar (Bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir) İlk enjeksiyondan sonra 30±7 gün içinde enjeksiyonların tekrarlanması gerekir. Geç kalmaktansa erken yaptırılması tercih edilmelidir. Yan Etkileri: Pek çok kadında hiçbir yan etki olmaz. İlk aylarda bazı kadın- Kadınların çoğu güvenli bir şekilde üç aylık iğneyi kullanabilirler. Fakat aşağıdaki durumlarda genellikle üç aylık iğnelerin kullanılması sakıncalıdır: Yan Etkileri: Pek çok kadında hiçbir yan etki olmaz. İlk aylarda bazı kadınlarda bulantı baş dönmesi gibi yakınmalar olabilirse de bunlar sıklıkla birkaç ay içinde kendiliğinden geçer. Bunun dışında memelerde duyarlılık, baş ağrısı, kilo artışı, ruhsal durum değişikliği gibi nadir görülen bazı yan etkiler de meydana gelebilir. • Çok yüksek tansiyonu olanlar • Bebeği 6 haftalıktan küçük olup emziren anneler • Gebelik kuşkusu olanlar • Bazı ciddi hastalıkları olanlar (Bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekir) Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri: Aşağıda belirtilen yakınmalardan biri veya birkaçı meydana gelirse vakit geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. • Şiddetli karın ağrısı • Şiddetli göğüs ağrısı, nefes darlığı • Şiddetli baş ağrısı, kuvvet ya da his kaybı • Adet olmaması veya gebelik kuşkusu larda ara kanama, lekelenme gibi yakınmalar olabilirse de bunlar sıklıkla birkaç ay içinde kendiliğinden geçer. Bunun dışında baş ağrısı, baş dönmesi, halsizlik, yorgunluk, memelerde hassasiyet, kilo artışı gibi nadir görülen bazı yan etkiler ortaya çıkabilir. a. Gebeliği Önleyici Aylık İğne: b. Gebeliği Önleyici Üç Aylık İğne: Ayda bir kas içine yapılan enjeksiyonlarla uygulanır. Çok etkili ve çok güvenli bir yöntemdir. Haplar gibi her gün hatırlanması gerekmediğinden kullanması kolaydır. Enjeksiyonları bırakınca hemen gebe kalınabilir. Kadınlık hormonlarından sadece birini (progesteron) içerir. Üç ayda bir kas içine yapılan enjeksiyonlarla uygulanır. Çok etkili ve çok güvenli bir yöntemdir. Adet düzeninde sağlık riski olmayan değişiklikler meydana gelir. Enjeksiyonların bırakılmasından sonra doğurganlığın geri dönüşü birkaç ay gecikebilir. Östrojen içermediği için sağlık riskleri daha da azdır. İlk kez kullanmaya başlarken adetin ilk 7 günü içinde başlanması tercih edilir. Doğum sonrası emziriyorsa 6 haftadan sonra, emzirmiyorsa doğumdan hemen sonra üç aylık iğneye başlanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde üç aylık iğneye başlanabilir, ek yöntem gerekmez. Gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da başla- • Şiddetli uyluk ya da bacak ağrısı • Ani görme kaybı ya da bulanık görme, konuşma bozukluğu. • Sarılık Etkisi, yan etkileri ve kullanma kriterleri haplar gibidir. İlk kez kullanmaya başlarken adetin ilk 7 günü içinde başlanması tercih edilir. Doğum sonrası emziriyorsa 6 aydan sonra, emzirmiyorsa 21. günden sonra aylık iğneye başlanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde aylık iğneye başlanabilir, ek yöntem gerekmez. Gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da başlanabilir, ancak 7 gün ek bir yöntem daha kullanılması ya da cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir. nabilir, ancak 7 gün ek bir yöntem daha kullanılması ya da cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir. İlk enjeksiyondan sonra 12 ± 2 hafta içinde enjeksiyonların tekrarlanması gerekir. Geç kalmaktansa erken yaptırılması tercih edilmelidir. Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanırken en sık görülen yan etki adet düzeninde meydana gelebilen aksamalardır. İlk enjeksiyondan sonra sıklıkla kanama miktar ve süresinde artış görülse de enjeksiyonlara devam ettikçe kanama miktarında azalma, hatta adet görmeme meydana gelebilir. Adet görmeme, lekelenme, kanamanın azalması gibi durumların sağlık yönünden bir sakıncası yoktur ve tedavi gerektirmez. Süre ve miktar olarak normalin iki katından fazla kanama olması durumunda nadiren tedavi edilmesi gerekir. Bu durumda aile planlaması konusunda deneyimli bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kanama düzenindeki değişikliklerin dışında, nadiren baş ağrısı, kilo artışı, akne, memelerde hassasiyet gibi yan etkiler görülebilir. Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri: Aşağıda belirtilen yakınmalardan biri veya birkaçı meydana gelirse vakit geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. • Adet olmaması (özellikle uzun süre düzenli adet döneminden sonra geciken adet kanaması gebeliğe bağlı olabilir) • Aşırı adet kanaması (süre veya miktar olarak normalin iki katından fazla) • Adetler arasında 7 günden uzun süren kanama 27 • Enjeksiyon yapılan yerde ağrı, kızarıklık, şişlik olması • Şiddetli baş ağrısı • Şiddetli göğüs ağrısı, nefes darlığı • Şiddetli karın ağrısı • Sarılık • Görme, konuşma bozukluğu c. Cilt Altı Çubuk: Kadınlık hormonlarından sadece birini (progesteron) içeren, yumuşak silikondan yapılmış, cilt altına yerleştirilerek kullanılan bir yöntemdir. Çok etkili ve güvenli bir yöntemdir. Bölgesel uyuşturma ile cilt altına bir klinisyen tarafından yerleştirilir. Süresi bittiğinde ya da istendiğinde yine bir klinisyen tarafından yerel uyuşturma ile çıkarılır. Değişik sayıda çubuk içeren, etki süreleri farklı olan, çeşitli türleri vardır, ancak Türkiye’de halen tek çubuk içeren Implanon bulunmaktadır. Implanon 3 yıl süre ile etkilidir. Adet düzeninde sağlık riski olmayan değişiklikler meydana gelir. Enjeksiyonların bırakılmasından sonra doğurganlığın geri dönüşünde gecikme olmaz. Östrojen içermediği için sağlık riskleri daha da azdır. Etkisi, yan etkileri ve kullanma kriterleri üç aylık iğneler gibidir. Kadın adetinin ilk 5 günü içindeyse Implanon hemen uygulanabilir. Doğum sonrası emziriyorsa 6 haftadan sonra, emzirmiyorsa doğumdan hemen sonra uygulanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde uygulama yapılabilir. Gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda da uygulama yapılabilir, ancak 7 gün ek bir yöntem daha kullanılması ya da cinsel ilişkiye girilmemesi gerekir. Yan Etkileri: Bu yöntemi kullanırken en sık görülen yan etki adet düzeninde meydana gelebilen aksamalardır. Adet görmeme, lekelenme, kanamanın azalması gibi durumların sağlık yönünden bir sakıncası yoktur ve tedavi gerektirmez. Süre ve miktar olarak normalin iki katından fazla kanama olması durumunda nadiren tedavi edilmesi gerekir. Bu durumda aile planlaması konusunda deneyimli bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kanama düzenindeki değişikliklerin dışında, nadiren baş ağrısı, akne, memelerde hassasiyet gibi yan etkiler görülebilir. Sağlık Açısından Uyarı İşaretleri: Uygulama yerinde ağrı, kızarıklık, hassasiyet, sıcaklık artışı olursa bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. penise geçirilen lateks kauçuktan yapılmış ince kılıftır. Gebeliğin önlenmesi sorumluluğunu erkeklerin de paylaşmasını sağlayan bir yöntemdir. Gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korur. Etkili ve güvenli bir yöntemdir. Kullanımı için herhangi bir sağlık incelemesi gerekmez. Kolay bulunan ve kolay kullanılan bir yöntemdir. Çok nadir görülen lateks alerjisi dışında kullanımına engel bir sağlık sorunu yoktur. Her cinsel ilişkide yeni bir kondom kullanılmalıdır. Kondom ısıdan uzak saklanmalıdır. Kondom cinsel temas olmadan önce uygulanmalıdır. Kullanımdan sonra kondom kontrol edilmelidir. Yırtık ya da sızıntı varsa 72 saat içinde acil korunma için bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. ç. Vajinal Halkalar: İki kadınlık hormonunu (östrojen ve progesteron) içeren esnek plastikten yapılmış, halka şeklinde ve kullanıcı tarafından vajene (hazneye) yerleştirilerek kullanılan bir yöntemdir. Yan etkileri ve kullanım kriterleri haplar gibidir. Vajinal halka kullanıcıya ulaşmadan önce buzdolabında 2–8°C’de saklanmalıdır. Kullanıcı ise oda sıcaklığında, tercihan 25°C de (15–30°C) 4 aya kadar saklayabilir, güneş ışığına karşı veya 30°C üzerinde saklanmamalıdır. b. Kadın Kondomu: Poliüretan bir kılıf ile iç ve dış olarak iki değişik boyda halkadan oluşur. Halkalardan küçük olanı kılıfın kapalı ucunda bulunur ve vajina içine, rahim ağzını örtecek şekilde yerleştirilir. Açık ve büyük halka ise dıştaki cinsel organları kısmen örter. Gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korur. Etkili ve güvenli bir yöntemdir. Kullanımı için herhangi bir sağlık incelemesi gerekmez. Erkek kondomuna göre daha pahalıdır. Her cinsel ilişkide yeni bir kondom kullanılmalıdır. İlk uygulamanın adetin 1. Günü olması tercih edilir, bu durumda ek yöntem kullanmaya gerek yoktur. 2.-5. günler arasında uygulanırsa 7 gün süreyle ek yöntem kullanılmalıdır. Doğum sonrası emziriyorsa 6 aydan sonra, emzirmiyorsa 4 hafta sonra kullanmaya başlanabilir. Düşük sonrası ilk 7 gün içinde kullanmaya başlanabilir, ek yöntem gerekmez. İç halka baş ve işaret parmağı arasında sıkıştırılır ve vajina içine doğru itilir. İç halka olabildiğince derine yerleştirilmelidir. Dış halka vajina girişini kaplamalıdır. Cinsel ilişkinin bitiminde kondomun dış halkası kendi etrafında çevrilerek poliüretan kılıfın ağzının kapanması ve semenin dökülmesinin önlenmesi sağlanır. Kullanımdan sonra yırtık ya da sızıntı olup olmadığı kontrol edilmeli. Yırtık ya da sızıntı varsa 72 saat içinde acil korunma için bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Halka uygulandıktan sonra 3 hafta süreyle haznede kalır. Daha sonra çıkarılır. 1 hafta bekledikten sonra yeni halka uygulanır. Halkanın hazne içindeki pozisyonu etkinliği açısından önemli değildir. 3. Bariyer Yöntemler Cilt altı çubuklar 28 a. Erkek Kondomu: Kondom cinsel ilişkiden önce sertleşmiş durumdaki c. Fitil, Jel, Köpük (Spermisitler): Spermleri hareketsiz hale getirerek rahim içine geçmelerini engellerler. Diğer modern yöntemlere göre gebeliği önlemedeki etkisi daha azdır. Başarısızlık hızı %25 civarındadır. Çok etkili olma- dığı için diğer yöntemlere ek olarak veya gebeliğin ciddi bir sorun yaratmayacağı kişilerin kullanımı için uygun olabilir. Reçete veya sağlık incelemesi gerekmez. Bazı kişilerde cinsel organlarda yanma ve kaşıntıya neden olabilir. – Skrotum bölgesinde hafif ağrı, şişlik morarma normaldir. Ancak, ateş, yara yerinden kanama, akıntı, aşırı ağrı, aşırı şişlik olursa veya eşinde adet gecikmesi olursa HEMEN kliniğe başvurulmalıdır. Cinsel ilişkiden 10-15 dakika önce vajene uygulanmalı, uygulamayı izleyen 1 saat içinde ilişki olmazsa uygulama tekrarlanmalıdır. Cinsel ilişkiden sonra 6-8 saat süreyle vajen yıkanmamalıdır. – Vazektomi olan kişinin ilk izlemesi işlemden bir hafta sonra yapılmalıdır. Daha sonrası için rutin izleme gerekmez. 4. Cerrahi Yöntemler Halen dünyada en yaygın olarak kullanılan en etkili gebeliği önleyici yöntem cerrahi yöntemler olup toplam 200 milyondan fazla çift bu yöntemle gebelikten korunmaktadır. Gebeliği oluşturacak üreme hücrelerinin (ovum ve sperm), üreme kanalında cerrahi olarak yapılan engelleme sonucu birleşememeleri ile gebeliği önleyici etki meydana gelir. Cerrahi yöntemler artık çocuk istemeyen aileler için uygun yöntemlerdir. Günümüz teknolojisi ile yöntemin geriye dönüşümü sağlanabilirse de bu işlem pahalı ve güçtür. Aynı zamanda başarı şansı da yüzde yüz değildir. a. Tüp Ligasyonu: Kadınlarda her iki fallop tüpünün mekanik olarak kapatılması işlemidir. Kalıcı, çok etkili bir yöntemdir. Adet düzeninde ve cinsel fonksiyonlarda herhangi bir değişiklik olmaz. Yapılan işlem basit olmakla birlikte ameliyathane koşullarında yapılması gerekir. Genellikle işlem sonrası aynı gün içinde hasta taburcu edilir. Cerrahi girişim, gebe olunmadığından emin olunan herhangi bir zamanda yapılabilir. Tüp ligasyonu yapılanlara öneriler: • Yapılan işlem basit olmakla birlikte, bir kaç gün alt karın bölgesinde ağrı duyulabilir. Bunun için ağrı kesici bir ilaç (Aspirin dışında) alınabilir. Kadında Tüplerin Bağlanması tisi olursa hemen kliniğe başvurulmalıdır. • Kesi yeri kuru ve temiz tutulmalıdır. İşlemden sonra 24 saat banyo yapılmamalıdır. • Tüp ligasyonundan sonra işlemi izleyen yedi gün içerisinde kontrol için tercihen işlemin yapıldığı kliniğe başvurulmalıdır. • Adet gecikmesi, gebelik kuşkusu, alt karın bölgesinde tek taraflı şiddetli ağrı gibi durumlarda hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. b. Vazektomi: Erkeklerde her iki tohum kanalının mekanik olarak kapatılması işlemidir. Kalıcı, çok etkili bir yöntemdir. Cinsel fonksiyonlarda herhangi bir değişiklik olmaz. Çok basit bir işlemdir; poliklinik şartlarında ve yerel uyuşturma ile yapılır. Hastaneye yatış gerekmez. Vazektomiden sonra etkinin başlaması için 20 boşalma veya 2-3 ay süre ile beklenmeli, bu süre içinde etkili (kondom gibi) bir yöntemle korunmaya devam edilmelidir. Bu sürenin sonunda sperm analizi yapılarak semende canlı sperm hücresi olup olmadığı kontrol edilmelidir. Vazektomi yapılanlara öneriler: • İşlemden sonraki birkaç gün zorlayıcı, ağır iş yapılmamalıdır. Geleceğin Gebeliği Önleyici Yöntemleri Geliştirilen tüm modern yöntemlere rağmen günümüzde hala, ideal anlamda herkes için uygun olabilecek yan etki ve komplikasyonları hiç olmayan bir yöntem mevcut değildir. Konu ile ilgili çalışmalar sürdürülmekte olup yeni yöntemleri kullanıma sunma çabaları yanında mevcut yöntemleri daha da iyileştirme çalışmaları devam etmektedir. Yarının kontraseptif yöntemleri arasında; • Erkekler için hap, enjeksiyon ve implantlar dahil hormonal yöntemler ve aşı. • Cerrahi olmayan vazektomi (tohum kanallarının tıkayıcı madde enjeksiyonu ile kapatılması) • Kendi kendine eriyen cilt altı çubuklar • İlk 2 gün sıkı iç çamaşırı kullanılması uygun olur. • Kadınlar için antifertilite aşısı • Evde bir kaç gün ağır iş yapılmamalı. • Ağrı için ağrı kesici (aspirin dışında) alınabilir. • Bir hafta süre ile cinsel ilişkide bulunulmamalı. • İlk 2 gün yara temiz ve kuru tutulmalıdır. • Kadınlar ve erkekler için daha da geliştirilmiş bariyer yöntemler • İşlemden sonra şiddetli karın ağrısı, kesi yerinde kanama, enfeksiyon belir- • 2-3 gün sonra cinsel ilişkide bulunulabilir. • Ayda bir adet başlatıcı haplar yer alacaktır. 29 30 Öğrencilerinin akademik başarıları kadar sosyal gelişimlerinin de önemli olduğu bilincinde olan ve sanatın her dalında başarıdan başarıya koşan Başkent Üniversitesi Özel Ayşeabla Okulları yönetici, öğretmen, öğrenci ve velileri, 19 Ocak 2013 Cumartesi günü, “Minikler 2013 Defilesi” için CEPA AVM’de buluştular. Etkinliğin açılışı, Fen Lisesi öğrencisi Beyza Durmuşoğlu’nun, müzik öğretmeni Ali Bilgin’le birlikte sunduğu keman-akerdeon dinletisi ile başladı. Küçük Yaş Dans Grubunun Hint danslarından oluşan koreografileri ve ardından sahne alan Okul Bandosu şarkıları izleyen herkesi coşturdu. “Minikler 2013 Defilesi” başladığında Anasınıfı öğrencilerinin hepsi, masal kahramanları kıyafetleri içinde, çocukluğumuzun fantastik dünyasının başrol oyuncularıydı sanki. Disiplini estetikle bütünleştirerek müzik eşliğinde yürüyen Pamuk Prenses’ten Kırmızı Başlıklı Kıza, Pinokyo’dan Peter Pan’a tüm öğrenciler, izleyenlerin gönüllerini fethettiler. Ritim Grubu öğrencilerinin gösterisi ve kapanıştaki müzik dinletisi de izleyen herkesi etkiledi. Her yaş grubundan CEPA AVM ziyaretçileri de bu görsel şölene ve eğlenceye ortak oldular. 31 ÇOCUĞUNUZ ALTINI MI ISLATIYOR? 32 Uzm. Dr. Burcu Akın Sarı Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Diüretik (İdrar söktürücü) ya da lit- Çocuklar genellikle 18-24 aylar ara- • sı tuvalet eğitimi almaya hazırdır. Ge- yum kullanımı lişimi normal olan çocukların bir çoğu • İdrar Yolu Enfeksiyonları Enürezis Continuum: Hem gece hem • Kabızlık gündüz alt ıslatmaya verilen isimdir. ganları üzerinde tam kontrol sağlaya- • Anatomik Sorunlar Alt ıslatma başlangıç biçimi ve seyri- madıkları için zaman zaman altlarını ıs- • Uygunsuz ADH Sendromu (İdrar ne göre ikiye ayrılır: Eğer tuvalet eği- miktarını azaltan hormonun uygunsuz timi verilmesine rağmen hiçbir zaman enürezis, beş yaşını geçmiş ya da eş- salınımı) alt ıslatma sorunu düzelmemişse bu- değer gelişim düzeyine ulaşmış çocu- Alt ıslatma alt tipleri: na birincil, en az bir yıllık kuru bir dö- ğun geceleri yatağını ya da gündüzle- Enürezis Nokturna (EN): Gece alt- nem sonrası alt ıslatma başlamışsa ri giysilerini ıslatması sorunudur. Alt ıs- yatak ıslatmaya verilen isimdir. ikincil olarak adlandırılır. Ruhsal sorun- 2-3 yaş döneminde tuvalet gereksinimini haber verir, ancak bu yaşlarda or- latabilirler. Alt ıslatma ya da tıbbi adı ile Enürezis Diürna: Gündüz alt ıslatmaya verilen isimdir. latmanın bir sorun olarak değerlendirilebilmesi için bunun ardışık üç ay boyunca haftada en az iki kez görülmesi gerekmektedir. Bu davranış sadece bir maddenin (örneğin idrar söktürücüler) ya da genel bir tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı ise bu tanı konulamaz. Alt ıslatmaya neden olan ve tanı konulmadan önce araştırılması gereken hastalıklar: Bu hastalıkların varlığını tespit edebilmek için çocuk psikiyatristinizden önce çocuk hastalıkları hekiminize başvurmanız gerekmektedir. • Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı) • Diabetes Insipitus I (Sık idrar çıkma ile kendini gösteren bir hastalıktır) • Hipertiroidi (Tiroid bezinin aşırı ça- lışmasıdır) • Kronik Böbrek Hastalığı • Epilepsi (Halk arasında sara nöbet- leri olarak da bilinir) 33 4- Psikososyal Stresle ilgili nedenler Bunlardan bazıları: - Çocuk eve bir kardeşin gelmesiyle bu yeni duruma uyum sağlamakta güçlük çeker, endişe anneyi kaybetme korkusu, artık sevilmeyeceği hisleriyle bocalar. Bu süreçte yeni gelen bebeğe gösterilen ilgiyi kıskanır ve bu duygular alt ıslatmaya sebep olabilir. - Bu yaş çocuğu irade kavramını öğrenmeye başlar. Hangi kıyafeti giyeceğine, ne zaman tuvalete gideceğine, hangi oyuncağı ile oynayacağına kendisi karar vererek iradesi gelişir. Fakat bu dönemde aşırı temiz, titiz ve düzenli anneler, çocuklarına tuvalet eğitimini sert verebilirler. Çocuk tuvalelara bağlı ortaya çıkan alt ıslatma daha nin çocukluğunda böyle bir hikaye var- ti gelmeden tuvalete gitmeye zorlana- çok ikincil olarak karşımıza çıkar. sa bu oran %40- 50 civarındandır. Tek bilir. Tuvalete gitmek onun için korku Gece alt ıslatmaları toplumda ortala- yumurta ikizlerinde de ikisinde birlik- ma %10 oranında görülür. Erkeklerde te alt ıslatma sorunu ikiz olmayan kar- daha sık olarak görülmektedir. %80’i deşlerden daha sık görülmektedir. Alt birincildir. Birincil gece alt ıslatmaları, ıslatma sorunu olan çocukların ikinci ikincil gece alt ıslatmaların’dan 2-3 kat dereceden akrabalarında da alt ıslat- daha fazla görülmektedir. ma öyküsü oldukça yaygındır. Gene- NEDEN OLUR? tik araştırmalar sonucu bu soruna ne- 1- Merkezi Sinir Sisteminin Gelişmesinde Gecikme den olabilecek çeşitli gen bölgeleri bulunmuştur. dolu bir deneyim olmaya başlar. Bunu kendi iradesi ile istemeyen çocuk artık orayı sevmeyecektir. Bu nedenle de gece alt ıslatmalar görülebilmektedir. - Aşırı koruyucu, kollayıcı ve çocuğun her istediğinin yapıldığı ailelerde de çocuk, tuvaletini uygun yere yapmayı öğrenemeyecek ve bebeksi kalmaya çabalayacaktır. - Olumsuz ve yetersiz anne-çocuk iliş- 3- İdrar tutucu hormonun salını- kisi, ebeveynlerde ruhsal sorunların ol- men alt ıslatan çocuklarda merkezi si- mında ritmik bozulmanın olması ması, stresli yaşam olayları (kayıplar, nir sisteminin gelişiminde aksaklıkla- Böbreklerden su atılımını düzenleyen ev değişiklikleri gibi) da çocuktaki ruh- rın olduğu yapılan çalışmalarla göste- “Antidiüretik hormon” adı verilen hor- sal dengeyi bozacağından bu durum rilmiştir. Fizik muayenelerde de boy kı- monlar sağlıklı bireylerde geceleri da- salığı, motor gelişim geriliği, dil gelişi- ha çok salınırlar. Böylece idrar torba- 5- Uzun yıllar alt ıslatması olan çocuk- mi geriliği, kemik yaşının küçük olma- sının geceleri gündüz dolduğu kadar ların derin uykularının olduğu tuvaletinin sı gibi bulgulara sıklıkla rastlanır. Çocu- dolması engellenir. Bu nedenle alt ıs- ğun yaşının ilerlemesiyle sorunun orta- latmalar geceleri görülmez. Yapılan dan kalkmasının da bunun bir kanıtı ol- çalışmalarda gösterilmiştir ki, alt ıslat- Sebebi tam olarak bilinmemesine rağ- duğu belirtilmektedir. ma sorunu olan çocuklarda bu hor- kendini alt ıslatma ile gösterebilir. gelmesi hissiyle uyanamadığı bu nedenle alt ıslatmaların olduğu düşünülmüştür. Fakat son yıllarda yapılan çalışmalarda alt ıslatması olan ve olmayan çocuklar arasında uyku derinliği yönün- 2- Genetik Nedenler mon geceleri daha fazla salınmamak- Ailede hem anne hem babada çocuk- tadır. Gündüz olduğu gibi az salınan ken alt ıslatma öyküsü varken, çocuk- bu hormonlar nedeniyle idrar torba- denle ağzı açık uyuyan çocuklarda uy- ta alt ıslatma görülme sıklığı yaklaşık sı daha hızlı dolmakta ve çocuk altına ku kalitesi etkilendiği için alt ıslatmala- %75 olarak bulunmuştur. Tek ebevey- kaçırmaktadır. rın daha sık görüldüğü de belirlenmiştir. 34 den bir fark bulunamamıştır. Fakat bademcikleri ile ilgili sorunu olan ve bu ne- Alt ıslatmaya neden olduğu düşünülen • Psikoterapi Azarlama, çocukla aranızda bir ileti- daha pek çok durum vardır. Fakat alt Alt ıslatmaya sebep olan psikososyal şimsizliğin doğmasına veya çocuğu- ıslatma sebeplerinin tümünün arasın- faktörler varsa bu durumun çocukta da genetik yatkınlık en çok üzerinde nuzun kendisini kötü ve başarısız his- yarattığı ruhsal sorunların üstesinden durulan ve etkisi gösterilmiş etkendir. setmesine yol açar ki bunlar da tuva- gelinmesi için doktorunuz uygun gö- TEDAVİSİ NEDİR? rürse bireysel terapi, oyun terapisi ve- Alt ıslatma sorununda uygulanan tedaviler şunlardır: • Davranışsal uygulamalar: - Ebeveyn eğitimi - Çocuklara uygulanan davranışçı ya aile terapisi önerilebilir. let eğitimini kolaylaştırmak yerine daha da zora sokar. Tuvalet eğitimi uygularken çocuk idrar tuttuğu zaman- • İlaç tedavileri Alt ıslatma tedavisinde ilaç, çocuğun bu durumuna psikosoyal bir durum eşlik etmekteyse; çocukta kaygı larda ödüllendirilmeli, idrarını kaçırdığında ise asla ağır bir şekilde cezalandırılmamalıdır. Çocukla konuşarak du- bozukluğu, depresyon gibi hastalıklar rumunun geçici olduğu çocuğa anlatıl- varsa tercih edilir. Alt ıslatma sorunun- malıdır. Çocuk başarılı olacağı etkinlik- - Geç saatte alınan sıvı miktarının da kullanılabilen birçok farklı ilaç teda- lere sevk edilmelidir. azaltılması ve özellikle uyku saatinden visi bulunmaktadır. Bu ilaçlar çocuğun önce uyku kalitesini bozacak içecekle- ruhsal durumunu düzelterek, idrar tor- rin içilmemesi. basının kapasitesini genişleterek, uy- değiştirilmeli ve temizlikten haz alma- ku derinliğini azaltarak ve idrar salını- sı sağlanmalıdır. Çocuğunuz altına ka- mını azaltan hormonları artırarak etki- çırdığında ıslak çamaşırlarını değiştir- li olurlar. Toplumda yaygın olarak dile mesine sakin bir şekilde yardımcı olun. teknikler - Gece uyandırma alıştırmaları: Burada amaç idrar torbasını boşaltmak değil çocuğun tuvaletinin gelme hissi ile uyanması arasında bir bağ oluşturarak kendi kendine uyanmasını sağlamaktır. Bu nedenle geceleri çocuğu tuvalete götürmek için birden çok kaldırmak gereksizdir. Bununla birlikte çocuğun tam olarak uyanması sağlanmalıdır. Gece biberonla uykuya geçmek de gece altını ıslatmaları artıracağından yatmadan önce süt içirmek yerine yemek sonrası sütlü takviyeler önerilir. getirilen bu ilaçların kısırlık yaptığı, beyne zarar verdiği, çocuğun gelişimini etkilediği ve bağımlılık yaptığı söylentileri asılsızdır. Gece alt ıslatmaları her yıl %10-20 spontan remisyon Altını ıslattığı zamanlarda hemen altı Gece yatağı ıslatıyorsa altını temizleyin, çarşafları değiştirin ve yeniden yatağına koyun. Çocuğun bu durumunu kardeşleri dahil başkalarıyla onun yanında paylaşmaktan, alaycı ve küçümseyici tavırlar- gösterir. Ek ruhsal-fiziksel dan, altını ıslatma davranışı için çocubozukluk kötü gidişin gös- ğu cezalandırmaktan, bu davranış netergeleridir. Bu nedenle des- deniyle ortaya çıkan sorunlardan şitekleyici olunmalıdır. Utan- kayet etmekten, bu davranışı olmayan arasındaki sürenin yavaş yavaş artırıl- dırmak, çocuklarla çocuğu kıyaslamaktan ka- ması amaçlanır, idrar yaparken kasların mak, cezalandırmak kendili- çınmaları gerekir. kasılıp gevşemesi gibi egzersizler yapı- ğinden düzelme olasılığı çok Tuvalet eğitiminde ne aşırı katı ve bas- yüksek olan bir soruna fay- kılı ne de aşırı hoşgörülü ve disiplinsiz - İdrar torbası egzersizleri: İşemeler larak kas gelişimi artırılmaya çalışılır. • Alarm cihazları Çocuğun altını ıslatması sonrasında alarm veya titreşimle uyandırılma- bağırmak, dışla- dadan çok zarar verecektir. Bilerek ve isteyerek orta- sı için kullanılan cihazlardır. Ülkemiz- ya çıkan bir durum olmadığı de pek çok farklı tipi mevcuttur. Kla- bilinmelidir. Sorunu çözmek sik koşullanma yoluyla çocuğun uyan- için baskıcı ve aşırı disiplin- ması sağlanır. Başarı oranı yüksek ol- olunmalıdır. Uzman yardımı alın. Bazen bilinçsizce uygulanan davranışsal yöntemler çocuğun yaşam konforunun belirgin bir şekilde bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle uzmana danışarak çocuğu- makla birlikte cihaz çıkarıldıktan sonra li tutumlardan kaçınmak ge- nuza özel bir uygulama planlanması- nüks oranı çok fazladır. rekir. nı sağlayın. 35 9 BOYUN AĞRISI SORUDA 36 Doç. Dr. Salih Gülşen Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı 1- Boyunu oluşturan yapılar neler- doğru eğerek çalışmak zorunda olan- romatika, ankilozan spondilit, romato- dir? larda, uzun süreli otomobil vb. araç id artrit. Boyun 7 boyun omurunun birbiri- kullananlarda boyun ağrısı daha sık Vucudda bulunan bir kanser odağının görülür. 35-49 yaşları arasında boyun boyun omurlarına sıçraması da bo- ağrısı giderek artan sıklıkta görülmek- yun ağrısına neden olur. Bu bölgeyi le beraber, 49 yaşından sonra bu tutan kemik tümörleri ve multipl mye- sıklık azalır. lomada boyun ağrısı yapar. dokusuna sahiptir. Boyun normal ola- 3- Boyun ağrısı nedir ve boyun 4- Boyun ağrısı olan hastalarda rak sağa, sola, öne arkaya ve daha ağrısına neden olan etkenler ne- boyun ağrısı yanında başka belir- az olmakla beraber yanlara büküle- lerdir? tiler olabilir mi? bilmektedir ki, bu sayede başın ha- Boyun ağrısı bir çok değişik nedenden reketi sağlanır. Boyun bölgesinde, iki Boyun ağrısı genellikle boyunda künt dolayı ortaya çıkmaktadır. bir ağrı olarak hissedilir ve boyun ağ- En sık olan nedenlerden başlarsak; rısı yanı sıra hastalar boyunlarını sağa- Boyun omurları arasında yer alan ve sola, öne – arkaya omurganın hareketlerinde yastıklama rında artma olabilir. Boyun ağrısı ba- ne disk ve bağdoku ile eklemleşmesi sonucu oluşur. Boyun yaklaşık 4.5 kilo ağırlığında olan başı (erişkinde) taşıdığı için güçlü bir adele ve bağ- taraflı olmak üzere şah damarı, omurga arteri, beyinden gelen kanı içeren toplar damar; lenf bezleri, orta hatta tek olarak: yemek borusu, nefes boru- oynatırken ağrıla- görevi gören disk yapısının yıpran- zen keskin kıvrandırıcı bir ağrı şeklin- su, ses telleri (Vocal cords), troid be- ması, boynun öne ve arkaya hızlı bir de de olabilir. Boyun ağrısı olan has- zi, omurilik bulunmaktadır Bu ya- şekide bükülmesi ve esnemesine ne- talarda yutma güçlüğü, boyunda şiş- pılardan herhangi birisinden kaynak- den olan kazalar, fıtıklaşmış disk, fı- me (lenf bezi büyümesi, troid bezi ilti- lanan rahatsızlık sonucu sadece bo- tıklaşmış diski ve boyunda çıkan si- habı.) ile baş dönmesi olabilir. Başağ- yun ağrısı veya boyun ağrısına eşlik nir köküne basmasıdır. rısı, yüzağrısı, omuz ağrısı, iki kürek Bulaşıcı hastalıklar (İnfeksiyonlar): Bo- kemiği arasına vuran ağrı, ya da sağ 2- Boyun ağrıları kimlerde ve han- ğazda viral infeksiyon, infeksiyonlara veya sol kürek kemiği üzerine vuran gi sıklıkta görülür? bağlı lenf bezlerinde şişme, verem ağrı, kola vuran ağrı, kollarda uyuş- İnsanlarda boyun ağrısı yaşam sü- mikrobunun ma, karıncalanma hissi yaşabilir. Özel- reci içinde bir ya da bir kaç kez, ba- raması, vücutta olan bir infeksiyon likle sabahları boyun ağrısı ve zı durumlarda tüm hayat boyun- odağının kan yolu ile boyun omurları- ket kısıtlılığı ile uyanan hastalarda, bel ca ataklar halinde görülen bir yakın- na ve/veya boyun omurları arasında- ve sırt ağrılarının da olması ankliozan madır. Bir yılda ortalama yüz kişiden ki disklere ulaşması, beyin zarı iltihabı spondilite bağlı olabilir. 25’i boyun ağrısı ile karşılaşır. Ka- (MENİNGİTİS). 5- Boyun düzleşmesi boyun ağrı- dınlarda, çizim yapan büro çalışan- Boyun ağrısı, boyun kas ve boyun sı yapar mı? larında, bilgisayar kullananlarda, şe- bağ dokularını etkileyen hastalıklar- Değişik etkenler sonucu boynun nor- hirde yaşayanlarda ve boynunu öne da da görülür; fibromiyalji, polimiyaljia malde “C” harfine benzer eğikliği bo- eden başka bulgularda ortaya çıkar. boyun omurlarına sıç- hare- 37 mesi gereklidir. Boyunda bulunan doku ve organlarda kanser, apse, trav70 dereceden az 90 derece 125 derece üzeri ma, dejeneratif disk hastalığı, yangısal hastalık, kireçlenme (spondiloz) tanısı konulmalıdır. Beyin cerrahisi kliniğimizde ameliyat edilen olgularımızdan bazılarınının ameliyat öncesi ve sonrası Boyun ve sırt ağrılarından daha az etkilenmek için uygun oturma görüntüleri verilmiştir. 9- Boyun ağrısı olmaması için ya- zulur ve boyun adeta bir kazık hali- arter hastalığı, inflamatuar bir hasta- ni alır, buna boyun düzleşmesi denir. lık var mı? Öyküden alınan bilgilerin ışı- Ankilozan spondilit, Klippel Feil send- ğında fizik muayene yapılır ve gerek- romu vb durumlarda boyun düzleş- li olan tetkikler istenir. Bu tetkikler; kan mesi olabileceği gibi altta hiçbir önem- sayımı, sedimentasyon, infeksiyon be- li bir hastalık olmadan da boyun düz- lirteçleri, düz radyolojik tetkik, bilgisa- leşmesi olabilir. Her boyun düzleşme- yarlı tomografi, tomografik miyelografi, si ağrıya neden olmaz, bazı hastalar- manyetik görüntüleme, elektromyog- buna bağlı olarak diğer vücut kasla- da boyun tamamen normal görünse rafi ve sinir iletim hızı ölçümü gibi tet- rında olduğu gibi boyun kaslarıda bel- de kikler istenebilir. li bir gerginlik durumunu korumak boyun ağrısı olabilirken, boynu dümdüz görülen insanların hiçbir yakınması olmayabilir. 7- Boyun ağrısının tedavisi nasıl yapılır, evde hastaların kendi uy- pılması gerekenler nelerdir? Boyun başı taşıyan ve başın sağa, sola, öne arkaya ve yanlara hareketlenmesini sağlayan insan omurgasının en üst bölümüdür. Boyun sayesinde, başın tüm hareketleri sağlanır, zorundadır. Boyunun aşırı öne bükülmesiyle, öncelikle zaten orta derecede kasılmış olan boyun kasları da- 6- Boyun ağrısı olan hastalarda ta- gulayacakları nı nasıl konur? olabilir mi? Önce hastanın hikayesi alınır; geçi- Tedavi asıl olarak altta yatan nede- rilmiş travma, boyun ağrısı yanında nin ortaya konması ile başlar. Has- başka belirti ve bulgu var mıdır, ge- taya boyunluk vererek dinlendirme çirilmiş infeksiyon, boğaz ağrısı, yut- (bilgisayar kullanıyorsa, bir süre ku- limden uzak, sakin bir hayat sürmeye ma güçlüğü, boyunda şişme, boyun lanmamasını önermek vb.), yangı çö- çalışmak, boynun bükülmesine neden hareketlerinde ağrı, kilo kaybı, gece zücü (antiinflamatuar) tedavi, fizik te- olacak işlevleri en aza indirmek ve- davi, ultrasonik tedavi, masaj, lokal ya bu işlevleri boynu bükmeden yapa- olarak kortizon injeksiyonu yapılması, cak ortam hazırlanmalıdır (Bilgisayar yangı çözücü kremin ağrılı bölgeye sü- ekranı ve klavyesinin yüksekliği uy- rülmesi önerilebilir. Altta ağır bir has- gun pozisyonda ayarlanmalı, evde te- talığı bulunmayan hastalarda, boyun levizyon yüksekliği uygun bir düze- ağrısı yukardaki yöntemlerle 3-5 gün ye getirilmeli, boynu bükmeyecek bir içinde geçmektedir. Örneğin; hasta- yatış pozisyonu mümkün olduğunca da troid bezinde yangı, boğaz infek- sağlanmalı, düzenli spor veya günlük siyonu, ankilozan spondilit, romatoid egzersiz yapılmalı). 3 günden daha terlemesi, kol, omuz ağrısı, sırt, kürek kemiği üzerine vuran ağrı, göğse doğru yayılan ağrı, çarpıntı, terleme, huzursuzluk, ölüm korkusu, kollarda, bacaklarda kuvvet kaybı, idrar, gaita kontrolünün kaybı, elden cisimlerin düşmesi gibi yakınmaları olup olmadığı öğrenilir. Ağrı hareketle azalıyor mu, sabah kalkınca olan boyun ağrısı ve boyun tutukluğu günün ilerleyen saatlerinde azalıyor mu, artıyor mu? Boyun ağrısı yanı sıra olan kol ağ- basit yöntemler artrit saptandı ise herbirinin kendine özel tedavisi yapılmalıdır. ha da kasılır ve boyun ağrısı oluşur, daha ileri evrede ise spondiloz denilen boyun kireçlenmesi ve boyun fıtığı gelişir. Günlük hayatta; ruhsal geri- fazla süren boyun ağrısı durumunda veya boyun ağrısı yanında ek bul- 8- Boyun ağrısında cerrahinin ro- gular varsa gecikmeden bir profesyo- vermeyecek kadar şiddetli mi? Hasta- lü nedir? nel sağlık çalışanından yardım alın- nın özgeçmişinde, bilinen bir koroner Öncelikle altta yatan etkenin belirlen- malıdır. rısı hastanın uyku uyumasına bile izin 38 KOLİKLİ HASTAMIZIN ANNESİNDEN MEKTUP VAR... Kolikli bebek annesi olmak zor, hem de çok zor. Hele ki ilk bebeğinizse... Benim kızım, Nil de kolikliydi. Her akşam saat 17.30-18.00‛de ağlamaya başlar, 22.00-23.00 gibi yorgun düşüp uyurdu. Ağlamalarının en yoğun olduğu 4-8. haftalarda günde 5-6 saat ağlar, nadiren de 7 saat ağlardı. Bu saatler dışında her emme sonrası 1-2 saat yine ağlardı. Bebeklerin ilk aylarda günde 16-18 saat uyuması bize hep inanılması güç bir efsane gibi gelmişti. Evde saatlerce kızımı kucağımda uyurken tutarken kolik üzerine çok şey okuma fırsatı bulmuştum. Bu yazılar genellikle hep kolikli bebek büyütmenin zorlukları, bıraktığı hasarlar vs. ile ilgiliydi. Nil‛i uyutmaya çalışırken “Koliğin hiç iyi yanı olamaz mı?” diye düşündüm. Aslına bakarsanız koliğin iyi yanları da vardı. Aklıma gelen bu noktaları Nil ‛in koliğinin tavan yaptığı günlerden birinde sabahın en erken saatlerinde kaleme aldım. Bu notları diğer kolikli bebek büyüten/büyütmüş annebabalarla da paylaşmak istedim. Kolikli bebek anne-babaları bilin ki, “Yalnız değilsiniz”. Umarım bu yazıyı okuyunca daha da iyi hissedeceksiniz. Not: Nil şimdi 4 aylık... Koliği ne zaman bitti tam bilemiyorum. Öyle bıçak gibi kesilmedi çünkü. Kolik belirtilerinde 11. haftadan itibaren iyileşme görme- ye başladık. 12. haftadan itibaren de akşam 8‛de uyumaya başladı. Şimdi diş çıkarma huysuzlukları başladı. Ama koliği atlatmış bir aile olarak inanın bunlar kolay günlermiş! KOLİĞİN FAYDALARI Kolikli bebek annesinden anne babalara notlar Bu zor günleri bir aile olarak birlikte geçirebilmek aile bağınızı kuvvetlendirecektir. Koliksiz bebekli ailelerin hiç yaşayamayacağı, komik şeyler yaşayacaksınız: çaresizce arabayla turlamak, evde komik şekillere girmek gibi. Bebeğinize bakarak onu ve doğumunu düşünecek bolca vaktiniz olacaktır. Doğum, hayat, ölüm, can verme gibi konularda düşünmeniz için size bol bol vakit verecektir. Filozof olabilirsiniz! Bol bol bebeğinizin ileride nasıl olacağını, onunla gideceğiniz tatilleri, gezileri, edeceğiniz muhabbetleri düşünebilirsiniz. Uyumak yerine okursunuz, okursunuz, okursunuz: Bilgilenirsiniz..! fırsatı verecektir. Şu an hayatınızdaki bütün koşuşturmaca ve işlerin kafanızdan çıktığını veya önceliğini yitirdiğini hayal edin: Çok da fena bir durum değil! İyi bir bahaneniz olacaktır: “Bizim erken kalkmamız gerek, bebek kolikli”, “Size gelemeyiz, çok ağlıyor”, “alınganlık yapma anne, psikolojim bozuk, kolikli çocuk büyütüyorum”, vs vs... Anneye spor merkezine para vermeden hamilelikte aldığı kiloları fazlasıyla geri verdirir! Hem de iki-üç ayda! Anne-bebek bağınız güçlenecektir. Onun işaretlerini daha iyi anlayacaksınız. Bu süreçte ona her bebeğin istediği - ancak anlatmadığı - ilgi ve şefkati verebilirsiniz. Kolik, bebeğinizin dış dünyaya erken uyanmasını ve daha aktif bir bebek olmasını sağlayabilir. Onu oyalamak için yapacağınız şaklabanlıklar vs. onu daha akıllı ve çevresine ilgili bir bebek yapacaktır. Size 3-4 ay inzivaya çekilme, eviniz dışındaki dünyadan kopma Bebeğinizle daha fazla zaman geçirdiğiniz için sizi daha bir 39 “The colicky child is often expressive. They will laugh too loud, be sensitive to the label on the neck, will love a certain color, or will avoid foods that are too lumpy or smooth.” “Kolikli çocuk sıklıkla dışavurumcudur. Çok yüksek sesle kahkaha atacak, boynundaki etikete duyarlı olacak, belli bir rengi sevecek veya aşırı pütürlü veya topaksız olan yemekleri yemeyecektir.” sevecek ve size daha bir alışacaktır. Bebeğinizin motor becerileri de artacaktır. Gün içinde yüzüstü yatmak ve yatarken saatlerce debelenmek durumunda kalacağı için fiziksel olarak güçlü bir bebek olacaktır - SIDS (ani bebek ölümü sendromu) tehlikesine dikkat etmek koşulu ile. Bir insanın hayatında 3-4 ay gibi bir zaman nedir ki? Gerçekten sizin için ilginç bir tecrübe olacaktır. Sterilizasyon, bebeğin üzerine titreme, pimpiriklenme gibi yeni ve ilk kez anne - baba olanların yaşayacağı, belki çok daha ileriki dönemlerde karşılaşmak durumunda kalacağı durumları ilk birkaç ayda atlatacaksınız. Daha soğukkanlı olacaksınız. Unutmayın kolikli bebekler “dışavurumcu”dur. Dertlerini anlattıkları gibi sevinçleri, gülücükleri de büyük olur. Gün boyu uyumazlar hep. Aktif olur, sizi maceradan maceraya sürüklerler. Erken emzik emer, kendini oyalamaya erken başlarlar başka çareleri yoktur. Çevresindeki oyuncaklarına vs. daha sıkı tutunurlar. Bunlar da aslında onları daha kendine güvenli ve ba- 40 Harvey Karp Harvey Karp ğımsız yapabilir. Belki de kolikli bebekler kendilerini oyalamayı daha çabuk öğrenecek ve daha güçlü olacaklardır. • Dili pamukçuk oldu herhalde... Her bebek kendine özgüdür. O nedenle bu orijinal kolikli bebeğinizi sevin. İleride ona anlatacağınız, onun hiç hatırlamayacağı anıları olması güzel. Kendine münhasır, karakterli, ne isteyip istemediğini bilen minik yavrunuz o sizin! • İlaçlar anlamsız olabilir, ancak Hem belki de kolik, her misafirin kucağında ağlatarak bebeğinizi nazarlardan koruyacaktır, kimbilir! motivasyon bozucu sözler etme- Kolikli bir bebek annesi olarak aşağıdaki soru ve yorumlara hazırlıklı olun ve sinirlenmeyin (bazen doğru bir yorum da olabilir, doktorunuza danışın): • Aç mı bu hala? NOTLAR: • Gazla kolik aynı şey değildir. bir şeyler iyi de gelebilir - bebeğinize olmasa da size iyi geleceği kesin! (doktorunuza sorun). • Anne-baba birbirine destek olmalıdır. Özellikle birbirlerine “sen yapamıyorsun, bakamıyorsun bu bebeğe” gibi gönül kırıcı, melidirler. • Bebek kolik krizi esnasında öfkeyle sallanmamalıdır. Bebeğe istemsiz kızabilirsiniz tabii ki de ancak anlık öfke nöbetlerine kesinlikle kapılmayın. Öyle hissettiğinizde bebeği güvenli birine veya bir yere bırakın ve uzaklaşın. Duş alın, dışarı çıkın vs. • Üşüttün ayağını, ona geçti herhalde... • Ağlamalar nedeniyle komşula- • Bebeğin üstü ince, ayaklarına beşinci patiği giydirelim... olan bebeğiniz ve sizsiniz. • Gazı var ondan, ne yedin sen, ona geçti herhalde... • Sütün dokunuyor sanırım, mama versene... • Nesi var bu bebeğin (panik ve çaresizlik haliyle), ne yaptınız torunuma?! rı, çevreyi vs. takmayın. Önemli • Bu dönemden de bir şeyler öğrenmeye ve bu zor dönemi doyasıya(!) yaşamaya çalışın. İnanın bir gün bitiyor... Arş Gör. Ayşe Abbasoğlu Özgören Hacettepe Ünv. Nüfus Etüdleri Enstitüsü 41