dr.m. mahir ülgü - İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği
Transkript
dr.m. mahir ülgü - İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği
‘İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneler Brlğ’ yayınıdır. Sağlık ve Aktüalte Dergs ISSN: 2148-4074 Yıl: 1 Sayı: 04 Ekm-Aralık 2014 Laboratuvar Hzmetlernde Büyük Fark! Merkez Laboratuvar Medenyet Ünverstes Göztepe EAH “Modern Sağlık Hzmetlernn Öncüsü” DOSYA Kamu-Özel İşbrlğ Poltkası Sağlık Sektöründe Br Fnansman Model Ufuk Özkan Söyleş “Oyunculuk Benm İlk Aşkım” Sağlık Blg Sstemler Genel Müdürü DR. M. MAHİR ÜLGÜ 12 Üsküdar Beledyes 30 Hastanelerde Enerj Vermllğ 40 146 yıldır Türk Kızılayı le “Yalnız Değlsnz” 56 Akılcı İlaç Kullanımı 64 Kültürümüzün Ahşap Motfler 66 Gültekn Çzgen İle İstanbul’un Çzgler Kıymetli “Birlik’te Sağlık” Okuyucuları; İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği olarak, tüm ekibimizin özverili ve gayretli çalışmasıyla başarı dolu ikinci yılımızı da tamamlamış bulunmaktayız. Hizmetlerimiz de öncü sağlık uygulamalarımız için gösterdiğimiz gayret ve başarıları aynı şekilde sağlık kültürü oluşturmak için de sarf etmekteyiz. Bu noktadan hareketle Birlik’te Sağlık yayınımızın 2014’ün son sayısı ile siz değerli okuyucularımızı buluşturmaktayız. Dinamizm sürekliliğini korumakla mükellef olduğumuz bir sektör olan sağlık sektörü, gelişen teknolojiye paralel olarak ilerlemek durumundadır. Bizim için hayati önem taşıyan hız ve kaliteyi, hizmetlerimize kazandıracak olan bilişim teknolojilerini sağlık sektörünün temeline oturtmak vazifelerimizden biridir. Bu çerçevede Türkiye’de hızla yaygınlaşmaya başlayan E-Sağlık uygulamaları bu işin en önemli ayağını oluşturmaktadır. Kurumumuz da bu sürece tam entegrasyon sağlama çalışmalarına öncelik vererek öncü sağlık uygulamalarına imza atmıştır. Gelinen bu nokta, ileride atılacak daha büyük adımların temelini oluşturmaktadır. Sağlık bilişiminde geldiğimiz noktayı Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Sayın Dr. Mahir Ülgü ve Standart Geliştirme ve Proje Geliştirme Daire Başkanı Sayın Şahin Aydın ile konuştuk. Sağlık sektöründeki güncel gelişmeleri yakından takip etmek ve özellikle İstanbul’un sağlık turizmi alanında markalaşmasını sağlayacak olan Healthcarist Projemize dair tecrübelerimizi aktarmak için HealthEXPO fuarına katılım sağladık. Sağlıklı toplum ve sağlıklı birey amacı ekseninde kronik ruh ve sinir hastalarımızı sosyal hayata bağlamak için Toplum ve Ruh Sağlığı Merkezlerimiz, çalışmalarına her geçen gün bir proje katarak devam etmektedir. KASAD-D (Kadın Sağlıkçılar Derneği) iş birliği ile düzenlediğimiz “Elimi Tutar Mısın?” Sempozyumu ile de şizofreni konusunda farkındalık oluşturuldu. Bakanlığımızın hedef ve stratejileri doğrultusunda geliştirilen sağlıkta dönüşüm ile bugüne kadar yapılan her çalışmayı sağlık yatırımları başlığı altında inceleyebilirsiniz. Bu doğrultuda hazırlamış olduğumuz çalışmalarımızı keyifle okumanızı diler, saygıyla selamlarım. Doç. Dr. Kemal MEMİŞOĞLU Genel Sekreter Editörden Sevgili Birlik’te Sağlık Okurları; Teknolojinin gelişmesine paralel olarak hızla devam eden modern sağlık hizmetleri sunumumuzun yanında sağlık kültürünün bir parçası olan Birlik’te Sağlık yayınımızın birinci yılını doldurmasının heyecan ve gururunu siz değerli okuyucularımızla paylaşmak isterim. Güncel sağlık, koruyucu sağlık önerileri, Birlik’ten gelişmeler, uzman önerilerimiz ve akademik bakış açımızla her okuyucumuzun kendine dair bir kesit bulacağı konu ve konuklarımızla yine birlikteyiz. Türkiye’de öncü sağlık uygulamalarına imza atmış bulunmaktayız. Bu kapsamda Merkez Laboratuvar Sistemi ile laboratuvar sonuçları konusunda birçok kolaylık sağlandı. Ülkemizin en büyük eğitim ve araştırma hastanelerinden biri olan Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, uzun yıllar eğitim ve araştırma misyonunu korumakla beraber yapılan renovasyon çalışmaları ile tıpta öncü sağlık kuruluşu olmayı hedeflemektedir. Bu doğrultuda Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. A. Lütfullah Orhan bizlere gelişim sürecini anlattı. Bir asırdan daha fazla bir süredir gerek yurt içinde gerekse yurt dışında ulaşabildiği her yerde “Yalnız Değilsiniz” diyerek yardımlarını esirgemeyen Türk Kızılayı’nın, dünden bugüne geldiği noktayı Türk Kızılayı Genel Müdürü Dr. Mehmet Güllüoğlu bizlerle paylaştı. Canlandırdığı karakterler ile Türkiye’nin sayılı komedyenlerinden biri olan başarılı oyuncu Ufuk Özkan ile “Zengin Kız Fakir Oğlan” dizisinin setinde konuştuk. Yetenekleri ile akademik kariyerini aynı paydada buluşturan ünlü oyuncu, ilk aşkı olan oyunculuk serüvenini siz değerli Birlik’te Sağlık okurları ile paylaştı. Aşıların keşif hikâyeleri ile tıp tarihinde gelinen noktayı değerlendirebilir, uzman sayfalarımız ile koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında önlemler alabilirsiniz. Fotoğraf üstatlarından olan Gültekin Çizgen’in objektifinden İstanbul’u görebilirsiniz. Daha nice konu ve konukları sizleri buluşturmanın mutluluğu ile keyifli okumalar dileriz. (Dergimizin 3. sayısında İstanbul Halk Sağlığı Müdürü Prof. Dr. Nurhan İnce ile yaptığımız röportajda sehven kullanılan ifadelerden dolayı değerli hocamızdan ve tüm okurlarımızdan özür dileriz.) Emine Akdeniz EKİM-KASIM-ARALIK 2014 ISSN: 2148-4074 İmtiyaz Sahibi İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Adına Genel Sekreter Doç. Dr. Kemal MEMİŞOĞLU Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Emine AKDENİZ Yayın Danışmanları Uz. Dr. Mehmet ERTENÜ Doç. Dr. Ahmet Lütfullah ORHAN Doç. Dr. Kemal TEKEŞİN Genel Yayın Yönetmeni Filiz GÜL Konsept Danışmanları Esranur ÖZER İsmail ÖZTÜRK Selda CEYLAN Yazı İşleri Alev UZUN Belkız SÜRÜCÜ Merve SEMİZ Neslihan ÖZTÜRK Şennur UYGUN Veysel TEKİN Fotoğraflar Arzu KARADERELİ Salih GÜREL Tuğba ÖLMEZ Görsel Yönetmen Oğuzhan Cengiz Tasarım Uygulama/ İllüstrasyon Cüneyt Meletlioğlu Yayına Hazırlık Düzey Ajans Ltd.Şti. 0212 417 92 92 Baskı İlbey Matbaa Ltd.Şti. 0212 613 83 63 Reklam Rezervasyon Tel: 0216 578 78 31 basin@iakb.gov.tr Yönetim Adresi Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kampüsü, Ataşehir, 34752 İstanbul Web www.anadolukuzey.gov.tr E- posta basin@iakb.gov.tr Bu dergi İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği tarafından tanıtım ve bilgilendirme amacıyla üç ayda bir reklam gelirleriyle yayınlanmakta ve ücretsiz dağıtılmaktadır. Tüm hakları İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği’ne aittir. Kaynak göstermek şartıyla iltibas yapılabilir. Tüm yazıların hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. İçindekiler Bu Sayıda 04 Kısa Kısa Sağlık Elimi Tutar mısın? Sempozyumu 06 09 Brlk’ten Haberler HEALTH EXPO Fuarı ve Sağlık Turizminin Geleceği 10 12 14 18 Sosyal Beledyeclk Yaklaşımı İle Üsküdar Beledyes Göztepe Eğtm ve Araştırma Hastanes Dr. M. Mahr ÜLGÜ le Türkye’de Sağlık Blşm Standartları 22 Sağlık Blşmnde Blg Güvenlğ 24 Sağlık Sektöründe Br Fnansman Model Kamu-Özel İşbrlğ Poltkası 28 Laboratuvar Hzmetlernde Büyük Fark! 30 Hastanelerde Enerj Vermllğ 32 Kışa Hazır Mıyız? 34 Tıp Öncüler İstanbul’da Geleceğin Dünyasında Mobil Uygulamaların Sağlık Dünyasındaki Yeri Dr. Cenk TEZCAN 36 38 Sentetik Uyuşturucular ve Bağımlılığın Tedavisi 146 Yıldır “Yalnız Değilsiniz” Dr. Mehmet GÜLLÜOĞLU 40 44 HIV ve AIDS 48 Organ Bağışı Bir İnsanlık Görevidir 50 Oyunculuk Benim İlk Aşkım 54 Mers-Koronavirüs Hastalığı (Mers-Cov) 56 Akılcı İlaç Kullanımı 58 Yaşa Göre Beslenme Alışkanlıkları Nasıl Olmalıdır? 60 Dünden Bugüne Aşılar 62 Soğuk Algınlığı ve Korunma Yolları 64 Kültürümüzün Ahşap Motifleri: Ahşap Camiler 66 Gültekin ÇİZGEN İle İstanbul’un Çizgileri 68 Sayılarla Sağlık Kısa Kısa Sağlık dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıralıyor; Ayakkabının içini elle kontrol ederek astar ve benzeri kısımlarda ayağı rahatsız edici kırışıklıklar bulunmadığından emin olun.Ayakkabıların iç tabanlarının ayağın doğal şekline uygun olmasına dikkat edin. Ayak problemlerinin önemli bölümü, Yüksek ökçeli ve sivri burunlu ayakayakkabı seçiminden dolayı ortaya kabıların bu tanıma uygun olmadığıçıkabilir. Bilinçli ayakkabı seçimi ise nı unutmayın. İnsan ayağının hacmi yaşam süreci içinde oluşabilecek ba- gün boyunca genişler. Bu nedenle, zı sağlık problemlerini engelleyebiayakkabınızı öğleden sonra satın almaya özen göstermelisiniz. lir. Uzmanlar, ayakkabı satın alırken Ayaklarınızı İhmal Etmeyin! İyi Bir Uykunun Sırları İyi bir uyku vücudun dinlenmesini ve bazı organların kendilerini yenilemesini sağlar. Gün içinde ağrıyan sırt, boyun ya da eklemleriniz, uykuya yattığınız sırada daha fazla ağrı yapmaya başlayabilir. Ilık bir duş ağrılarınızı dindirebilir. Bu sayede kan dolaşımınız hızlanıp rahatlama sağlayacaktır. Kaliteli bir uykunun en baştaki sırrı kaliteli bir yatağa sahip olmaktan geçer. Yatak, kişinin vücut ağırlığını kaldırabilecek kapasitede olmalıdır. Yattığınız pozisyon güzel bir uyku uyuyabilmenizi sağlayacaktır. Rahat ettiğiniz bir tarafa dönerek ayaklarınızı ileri uzatıp uyumayı tercih etmelisiniz. Nefeslerinizi sayın Eğer dakikada 15 kez ve daha altında nefes alıp veriyorsanız sağlıklı ciğerlere sahipsiniz demektir. Eğer 25 kez nefes alıp veriyorsanız o zaman sağlığınıza dikkat etmelisiniz. En doğru nefes alış verişi şu şekildedir: Burundan nefesi çekmek ağızdan ise vermektir. Bu şekilde yapılan nefes alma burun kılları sayesinde havanın temizlenerek ve ısınarak vücuda girmesini sağlar. 4 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Kulaklıklarınıza dikkat! Yüksek sesle müzik dinlemek amacıyla kulaklık kullanılması, erken yaşlarda işitme kaybı için bir risk faktörü olabilmektedir. Yüksek sesle müzik dinledikten sonra kulakta çınlama, uğultu ve işitmede azalma gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler başlangıçta geçici bir durum olarak görülsedekalıcı bir hasara işaret ediyor olabilir. Bu durumda ses şiddetini azaltmak veya müzik dinlemeye bir süre ara vermek gerekmektedir. Araştırmalara göre kanal içi kulaklıklar, kulak içi veya kafa üstü kulaklıklardan daha düşük seviyelerde sesle tatmin sağladıklarından daha güvenli olarak kabul edilmektedir. Dışarıdan en az ses alan kulaklıklar tercih edilmelidir. Kulaklıkların tek taraflı kullanılması da uygun değildir. Kulakta uğultu, çınlama, işitme kaybı gibi belirtiler ortaya çıktığında vakit kaybetmeden KBB uzmanına başvurulmalıdır. Kısa Kısa Sağlık Kuru İncirin Faydaları Saymakla Bitmiyor Kış aylarının koruyucu kalkanı olarak bilinen kuru incir, içerdiği yüksek orandaki protein, vitamin ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayarak kolesterolün kana karışmadan atılmasını sağlıyor. Gribal enfeksiyonların önlenmesinde tüketilen kuru incir, sindirimin kolaylaştırılmasına katkıda bulunmaktadır. Kuru incir içerdiği ‘benzaldehit’ maddesiyle kanserli hücrelerin büyümesini önlüyor. Magnezyumun yüzde 30’unu, fosforun yüzde 20’sini, B1 vitamininin yüzde 5’ini ve B2 vitaminin yüzde 4’ünü içeren kuru incir, bağırsakların düzenli çalışmasında da etkilidir. Anıların Yarattığı Duyguyu Hafifletiyor Nature” dergisinde yayımlanan araştırmada, laboratuvar ortamında fareler üzerinde yapılan testlerde beyindeki devrelerin suni olarak harekete geçirilmesiyle olumsuz anılar olumlu anılara dönüştürüldü.Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Nöral Devre Genetiği Merkezi araştırmacıları, farelerin önce bir mekanla ilgili kötü anılar edinmesini sağladı. Daha sonra bellekte mekanla ilgili bilgileri kaydeden nöronlar farklı bir duygusal durumda yeniden uyarıldı. Böylece farelerin mekanla ilgili anıları, olumsuzdan olumluya çevrildi. Araştırma, özellikle Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve depresyon tedavisi için büyük önem taşımaktadır. Türk Doktorlardan ‘Kemik Kırılması’ Tedavisinde Başarı Türkiye’deki 4 üniversitenin işbirliğiyle yürütülen araştırmada, kemik kırığını ilaç kullanmadan daha erken iyileştiren formül bulundu. Kemiklerin antibiyotik ve diğer ilaçlar kullanılmadan daha hızlı iyileşmesini sağlayan uzman ekip, yaptığı çalışmalara ve elde ettikleri verilere göre kırığın iyileşme süresini büyük oranda kısaltmayı başardı. Başarılı bir şekilde, hiç enfeksiyon olmadan iyileşmenin sağlandığı çalışma, özellikle sporcu yaralanmaları ve kısa süreli çıkılan kayak tatillerinde meydana gelen yaralanmalar açışından çok önemli. 2015 yılında sonlanacak çalışmanın patentinin alınması hedefleniyor. Pasif İçiciliğe Dikkat! Sigara dumanı, kapalı mekânlardaki en önemli hava kirliliği nedenidir ve sigara içmeyenlerin çok sayıda zehirli maddeye maruz kalmasına neden olur. Sigara dumanına maruz kalan kişi sigara içen kişinin soluduğu tüm zehirli maddelerden etkilendiği gibi sigaranın ucundan çıkan filtresiz dumandaki daha yoğun ve keskin zehirlere de maruz kalır. Bu nedenle pasif içicilerin ve özellikle çocukların akciğerleri sigara içenlerden daha fazla tehdit altındadır. 5 Şizofreni İle Birlikte Yaşamak İçin ELİMİ TUTAR MISIN? Sempozyumu Şizofreni konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla; Kadın Sağlıkçıları Dayanışma Derneği (KASAD-D) tarafından, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği işbirliği ile “Şizofreni İle Birlikte Yaşamak İçin Elimi Tutar Mısın’’ Sempozyumu gerçekleştirildi. 6 Aralık, Cemal Reşit Rey Konferans salonunda yapılan sempozyuma; Sayın Emine Erdoğan, Sayın Dr. Sare Davutoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Akif Çağatay Kılıç ile çok sayıda bürokrat katıldı. O nursal Başkanlığını Sayın Dr. Sare Davutoğlu’nun yaptığı sempozyumda konuşmasını gerçekleştiren Sayın Emine Erdoğan, toplumda şizofreninin insani boyutları ile ele alınmasının önemine işaret ederek, “Şizofreni gibi hastalıklara yakalanan kişiler, sadece hastalığın yükünü taşımıyor, aynı zamanda, sosyal ve mesleki yaşamlarında başka 6 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 zorluklarla karşılaşıyor, ailenin diğer bireylerinin yaşamını da etkiliyor. En önemlisi de toplum tarafından damgalanarak, sosyal hayattan tecrit ediliyorlar. Ailenin hastalık hakkındaki bilgisizliği ve çaresizliği ise sorunu daha da büyütüyor. Bu nedenle hastalığı bireysel bir durum olarak etiketleyip hastayı tek başına bir ruh hastalıkları hastanesine yatırmakla sorun çözül- müyor. Hastane yerine toplum temelli bir yaklaşım benimsemek daha doğru görünüyor” dedi. Sayın Dr. Sare Davutoğlu konuşmasında; Türkiye’de sağlık alanında son 12 yılda önemli gelişmeler kaydedildiğini belirtti. Hastaların iç dünyasını da dikkate almalıyız. Dernek olarak en önemli amaçlarımızdan biri; sağlıklı yaşam için toplumsal bilincin geliş- Sağlık Gündemi mesine katkı sunmaktır. Hükümetimiz bu alandaki politikalarını sivil toplumun desteklemesi oldukça önemlidir. Proje ile tuttuğumuz bu eller, yardım talep etmiyorlar. Onlar, hem kendilerine hem de kendisi gibi olanlara yardım etmek için bilinçleniyorlar” dedi. Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Çağatay Kılıç ise “En iyi doktor da olsa, en iyi hekim de olsa, en iyi sağlık çalışanı da olsa ailenin yerini hiç bir şey tutamaz. Evladınızın, eşinizin, kardeşinizin ve size gösterecek sevgisi olan herkesin, yakın çevrenizin yerini hiç kimse tutamaz” dedi. gülebilir, eğlenebilir, çalışabilirler. Hayatla aralarında köprü kurma boynumuzun borcu. Çaresizliklerini paylaşmak, cesaretlerini arttırmak, aynı havayı, toprağı, suyu paylaştığımız bu insanlarla aynı yolu aynı okulu, aynı işyerini, aynı apartmanı paylaşmak, Elimi Tutar Mısın Projesi Koordinatö- insani sorumluluğumuzdur.” dedi. İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastarü ve Sempozyum Başkanı Dr. Mehtap Arslan, konuşmasında; “Şizofreni neleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. hastalarının ellerinden tutulursa, kü- Kemal Memişoğlu’na projeye destek çük bir dayanak bulurlarsa yanlarında ve katılımlarından dolayı KASAD-D ayağa kalkabilir, herkes gibi sevebilir, yönetimi tarafından teşekkür plaketi takdim edildi. Sempozyumun ardından Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi ve Sayın Dr. Sare Davutoğlu Hanımefendi ile birlikte Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Çağatay Kılıç, Sempozyum Başkanı Dr. Mehtap Arslan, İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Türkan Dağoğlu, Sağlık Bakanlığı İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Kemal Memişoğlu “Sesleniş & Su, Ateş ve Toprak” adlı resim sergisinin açılışını yaparak gezdi. 7 Birlik’ten Haberler HAYDARPAŞA NUMUNE EAH’DA AFET TAHLİYE TATBİKATI Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde; UMKE, AFAD, Sivil Savunma ve İstanbul İtfaiyesi iş birliği ile Afet Tahliye Tatbikatı yapıldı. Afet anında ortak paydada çalışacak kurumlar hastanede oluşabilecek afet senaryosunu birlikte yazdı ve akabinde tatbikini yaptı. Senaryo gereği Marmara Denizi açıklarında meydana gelen 6.5 şiddetinde ve 20 saniye süren deprem esnasında hasta kurtarma operasyonları yapıldı. Senaryoda yer alan deprem akabinde merkez ameliyathanede çıkan yangına, en kısa sürede müdahale edildi ve aynı zaman diliminde ameliyattaki hastaları kurtarma operasyonu yapıldı. Aynı anda genel yoğun bakım hastaları tahliye edilirken hastane binasında 9. katta yer alan dahiliye kliniğindeki hastalar, itfaiye tarafından tahliye edildi. Tahliye esnasında itfaiye merdivenleri 9. kata kadar uzatılarak hastalar, sağlık ekiplerine teslim edildi. Tatbikat senaryosunda diğer operasyonlardan farklı olarak psikiyatri servisinden de hasta tahliyesi yapılarak hastaya yaklaşım uygulamalı olarak gösterildi. Tatbikat sonrasında hastane bahçesinde kurulan iki adet geniş çaplı revire sevk edilen hastalara uzman müdahalesi yapıldı. Ayrıca hastane bahçesine kurulan afet yönetim çadırında hastane yöneticisi Op. Dr. Kemal TEKEŞİN ve hastane yöneticileri, afetin etkilerini kontrol altına tutmak adına durum değerlendirme toplantıları yaptı. Eş güdümlü birden çok vakaya aynı anda müdahale etmesi açısından bir ilk olan tatbikat, hem eğitim sürecinde hem uygulama sürecinde büyük bir beğeni topladı. HEALTHCARIST PROJESİ KAPSAMINDA ARAPÇA KURSUMUZ BAŞLADI Genel Sekreterliğimizin İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan (İSTKA) mali destek almaya hak kazanmış olduğu “Sağlık Turizmi Odaklı Kapasite Güçlendirme, Marka Oluşturma ve Küresel Rekabet Edilebilirlik Projesi ‘www.healthcarist.com’ ” faaliyetlerine devam ediyor. Eğitimden bilişime kadar birçok faaliyetin yer aldığı proje kapsamında Aralık ayı itibari ile sağlık personellerine yönelik Arapça dil eğitimleri verilmeye başlandı. BAĞIŞLANAN HER ORGAN KURTARILAN BİR İNSAN İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği tarafından 3-9 Kasım tarihlerini kapsayan Organ Bağışı Haftası boyunca 5 Kasımda Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ve 7 Kasımda Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesinde organ bağışı kampanyası düzenlendi. Bu etkinliğe duyarsız kalmayan vatandaşlarımız, organizasyona ilgi gösterdi ve görevlilerinden merak ettikleri tüm sorulara yanıt aldı. Organ bağışında bulunan vatandaşlarımız organ bağış kartlarını da teslim aldılar. larından aynı zamanda Türk Pediatrik Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisi Derneği Girişimsel Kardiyoloji Çalışma Grubu Başkanı olan Prof. Dr. Ahmet Çelebi öncülüğünde 6-8 Kasım tarihleri arasında gerçekleşti. Sempozyum sırasında uluslararası ünlü girişimcilerinin bulunduğu ve çoğunluğu ülkemizde Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Daalanında deneyimli uzmanlar taramar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Girişimsel Pediyatrik ve fından güncel pediyatrik ve konjenital kardiyak girişimlerinin tartışıldığı Konjenital Kardiyoloji Sempozyumu paneller düzenlendi. Üç gün süre içeridüzenlendi. Sempozyum, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi sinde iki ayrı karter laboratuvarından Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktor- canlı girişimsel vaka uygulamaları ya- ULUSLARARASI PEDİYATRİ UZMANLARI DR. SİYAMİ ERSEK HASTANESİNDE BULUŞTU pıldı, ayrıca kaydedilmiş ilginç vakaların sunumu yapıldı. Sempozyumda pediatrik kardiyolojinin yanında aynı zamanda erişkin kardiyolojiye de değinildi. 9 HEALTH EXPO FUARI VE SAĞLIK TURİZMİNİN GELECEĞİ Sağlık Bakanlığı’nın ev sahipliğinde CNR Expo Fuarcılık tarafından düzenlenen Health Expo Fuarı 10-13 Aralık tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Fuar, Türkiye’yi medikal, sağlık hizmetleri, donanım ve sağlık turizmi alanlarında liderliğe götürecek stratejilere ev sahipliği yaptı. İ stanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’nin fuar standındaki öncü sağlık uygulamaları ve Sağlık Turizmi Projesi Health Carist projesinin tanıtımları Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu tarafından ziyaret edildi ve diğer ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi gördü. İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Biriliği Genel Sekreterliği’nin sağlık turizmi markası olan “Healthcarist” tüm dünyadan sağlık erişimini hedeflemektedir. İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği bünyesinde kurulan Merkez Laboratuvar ve Tele Tıp Sistem10 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 leri ile sağlığa kolay erişim uygulamala- ten bugüne insanların en çok önem verdikleri şeyin sağlık olduğuna vurrının da tanıtımları yapıldı. gu yapan Müezzinoğlu, Kanuni Sultan Fuar kongre merkezinde her gün aySüleyman’ın “Olmaya devlet cihanda rı bir kongre düzenlendi. Fuarın ikinbir nefes sıhhat gibi” sözünü hatırlattı. ci gününde düzenlenen Health Expo Müezzinoğlu, devletin son 10 yılda sağFuar Kongresine; Sağlık Bakanı Sayın lık hizmetlerini gelişimin merkezine alDr. Mehmet Müezzinoğlu, çok sayıda dığını belirterek, sağlığa ulaşımın önübürokrat ve fuar ziyaretçileri katıldı. Dr. nün açıldığını aktardı. Sağlığın sadece Mehmet Müezzinoğlu gerçekleştirdihizmet sunumu olmadığını anlatan Müği konuşmasında; Türkiye’nin sağlık ezzinoğlu, “Bu sunumu daha iyi noktaya turizminde önemli bir merkez olacağı- getirmek için de bilimsel gelişmeleri tanı belirterek, “Bütün bu coğrafyaya ba- kip etmek, yeni teknolojileri sağlık hizkıldığında Türkiye’nin sağlık hizmeti meti sunumuna katmak gerekir. Bu da sunumunda bölgenin merkezi olabile- daha çok teknoloji, laboratuvar, ilaç ve cek tecrübe birikimi var” dedi. Geçmiş- tedavi için yeni argümanlar demektir. Birlik’ten Haberler Yalnız hizmeti sunma anlayışıyla deyada marka değeri olan sağlık hizmevam etme, başarıyı bir noktada sınırlan- ti sunumu yapan güçlü merkezlerimiz olacak.” dırıyor” diye konuştu. “Sağlık Turizminde Yeni Vizyon Belirlenmeli” Müezzinoğlu, sağlık turizminde yeni vizyon belirlenmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade ederek, ileriki süreçte en çok önem verilecek konulardan birinin de sağlık turizmi olduğunu söyledi. Sağlık turizminin Türkiye’nin güçlenebileceği alanlardan biri olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, şöyle devam etti: “77 milyon ülke insanına dünya standartlarında tecrübe birikimi olan hekimlerimizle sağlık hizmeti sunuyoruz. Şimdi hedeflerimiz yakın coğrafyamızdaki 1,5 milyar insana, yani 3 saatlik bir uçuş mesafesinde Türkiye’nin hitap ettiği coğrafyaya hizmet sunmaktayız. Bütün bu coğrafyaya bakıldığında Türkiye’nin sağlık hizmeti sunumunda bölgenin merkezi olabilecek tecrübe birikimi var. İnsan altyapısı ve organizasyon kabiliyeti var. Fiziki mekan altyapısı imkanları var. Önümüzdeki süreçte 2017-2018’e kadar fiziki mekânlardaki altyapımızı ve tıbbi teknolojilerdeki altyapımızı çok daha iyi noktalara taşıyacağız. 2018’den sonraki süreçte de inanıyorum ki dün- “Türkiye, Fiziki Mekanlarını Son 5 Yılda Yenileyen Tek Ülke Olacak” Müezzinoğlu, kamu özel işbirliğiyle yapılan 26 bin kapasiteli şehir hastanelerinin tamamına yakınının 2016-2017’de hizmete girmiş olacağını söyledi. Gelecek yıl yapılacak yaklaşık 24 bin yatak kapasiteli şehir hastanelerinin en geç 2018’de hizmete açılacağını dile getirdikten sonra, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özel sektör bir taraftan, üniversitelerimiz bir taraftan yaklaşık 90 bin yatak kapasiteli hastaneler ve bunların altyapısını önümüzdeki 4 yılda sıfırdan çok ileri teknolojiyle yapacak ve donatacağız. Türkiye, dünyanın bu anlamda fiziki mekanlarını ve tıbbi teknolojilerini son 5 yılda yenilemiş tek ülkesi olacak. Bu bize farklı avantajlar ve sunum zenginlikleri sağlayacak.” Müezzinoğlu, sağlık endüstrilerinde yasal altyapıların tamamlandığını anlatarak, önümüzdeki dönemde de kurumsal altyapıların tamamlanacağını kaydetti. Bu alanda da Türkiye’nin önemli imkanları olduğunu vurgulayan Müezzinoğlu, “plazma fraksinasyonu ihalesi” hakkında bakış açılarını anlattı.Bakan Müezzinoğlu, konuşmasının ardından fuarın açılışını gerçekleştirdi. Fuarın açılışına, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Uzm. Dr. Zafer Çukurova ile Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ömer Tontuş’da katıldı. Kongrede Sağlıkla İlgili Birçok Konu Ele Alındı İstanbul Health Expo; Medikal Ürün, Hastane Donanımları, Sağlık Bilişim ve Teknolojileri, Laboratuvar Sistemleri, Evde Bakım Ürünleri ve Sağlık Turizmi Fuarı, sağlıkta uygulanan yeni teknolojileri tanıtıldı. Fuar kapsamında düzenlenen Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Kongresi’nde, küresel sağlık turizmi ve Türkiye’nin sağlık turizmi politikaları, Türkiye’de yaşlı ve engelli turizmi, estetik cerrahisi, saç ekiminin püf noktaları gibi konular ele alındı Dört günlük fuar süresince devam eden kongrelerde yapılan sunumlar ile sağlık turizminin geleceği konuşuldu. Ayrıca birçok ülkeden gelen yatırımcı ve iş adamları da karşılıklı yeni iş birliği imkânlarına sahip oldu. 11 SOSYAL BELEDİYECİLİK YAKLAŞIMI İLE ÜSKÜDAR BELEDiYESi Av. Hilmi TÜRKMEN Üsküdar Belediye Başkanı 2004 yılında Üsküdar Belediye Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen ve Üsküdar halkının yakından tanıdığı Üsküdar Belediye Başkanı Av. Hilmi TÜRKMEN, halkın bu yeni dönemde gösterdiği teveccühün karşılığını vermek için en iyi şekilde hizmet verileceğini dile getirerek ‘Sosyal Belediyecilik’ anlayışımız ile Üsküdarlılara “Ulaşılabilir başkan olacağım sözünü vermiştim.” dedi. Öncelikle yeni görevinizde başarılar dileriz. Üsküdar Belediye Başkanlığı görevine talip olduğunuz ilk dönemde bu başarıya eriştiniz. Halkın size karşı bu teveccühünü nasıl değerlendiriyorsunuz? İş hayatınızın yanı sıra, sosyal sorumluluk projeleri bağlamında, çeşitli eğitim, kültür ve sosyal yardım alanındaki sivil toplum kuruluşunda kurucu ve yöneticilik görevlerinde bulundunuz. Bu alanlarİyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Al- da birikim ve tecrübelerinizin yöneticilik lah’ın izniyle, üstlendiğimiz bu görevde anlayışına katkıları var mıdır? Üsküdarlılara en iyi şekilde hizmet ede- Hem eğitim hem kültür ve hem de sarek bize gösterilen teveccühün karşılığı- nat alanlarında profesyonel ekibimizle Üsküdar halkına yepyeni ve daha kalinı vermeye çalışacağız. teli hizmet sunmaya çalışıyoruz. ProBaşarıya ve belirlenen hedeflere ulaşmak bir ekip işidir. 2004’te Üsküdar Be- jelerimizi hayata geçirmeye çalışırken, lediye Başkan Yardımcılığı görevini üst- 10 yıllık Belediye Başkan Yardımcılığı döneminde çeşitli sivil toplum kurulendiğim andan itibaren halkımıza en iyi şekilde hizmet etmeye çalıştık. Üskü- luşunda kurucu ve yöneticilik yapmış olmanın bize kattığı birikiminin payı dar’ı iyi tanımanın yanı sıra Üsküdar’a olan sevdamız, başkan yardımcılığı sıra- büyüktür. sında yürüttüğümüz projelerle halkımızın takdirini kazanmanın mutluluğunu yaşadık. Üsküdarlı hemşerilerimiz, gayretlerimizi seçim döneminde bize teveccüh göstererek mükâfatlandırdı. 12 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Şöyle ki; TOGEM (Toplumsal Gelişim Merkezi) ve Gezici Anaokulu, KÜP (Kadın El Ürünleri Pazar Yerleri Projesi), Kandilli El Sanatları Merkezi, Nikah Sarayı ve Kültür Merkezi, Çavuşdere Dö- nüşüm Projesi, Üsküdar Gençlik Merkezi, Kirazlıtepe Boğaziçi Yaşam Merkezi, Bilgi Evleri ve Çocuk Akademileri, Türkiye’de ilk kez YÖK onayıyla başlatılan Çocuk Üniversitesi, Tarihi Eserlerin Restorasyonu, Amatör Spor Kulüplerine Saha ve Alt Yapı Projeleri, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi projelerinin gerçekleştirilmesine bizzat öncülük ettik. Tüm bu çalışmaların içerisinde bulunmanın, yöneticilik alanında birikim ve deneyimlerimizi en üst seviyeye çıkarmakta bize katkısı büyük olmuştur. Bir yönetici olarak sorumluluğunu üstlendiğiniz görev kapsamında sosyal belediyecilik kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kapsamda imza attığınız ve planladığınız projelerinizi bizimle paylaşır mısınız? Yeni dönemde ‘Sosyal Belediyecilik’ anlayışımız ile vatandaşlarımızı mahalle sakinlerimizi ziyaret ederek sıkıntıları Söyleşi yerinde görüp çözmenin gayretindeyiz. Seçimler döneminde Üsküdarlılara ‘ulaşılabilir başkan olacağım’ sözü vermiştim. Bu kapsamda, kapımız, telefonlarımız herkese açık. Halkla görüş günü yapıyoruz, gelen telefonlara mutlaka cevap veriyoruz. Sürekli mahallelere ziyaretler yapıyoruz. Sosyal medya üzerinden (Facebook-Twitter) vatandaşlarımızın bize ulaştırdığı soru ve sorunlara anında geri dönüş yapıp sıkıntıları gidermenin çabasına giriyoruz. Başkanlık görevine başlar başlamaz, Üsküdarımızın marka değerine değer katacak projeleri hayata geçirmeye başladık. İlk önce ‘Destek Kart’ sistemini kurduk. Kumanya ve erzak dağıtımına son verdik. Kumanya yerine bizden yardım talep eden vatandaşlarımıza kredi kartı gibi Destek Kart verdik. Her ay hesaplarına para yatırıyoruz. Bu kartla istediklerini istedikleri yerde alma imkanı buluyor. Bir diğer projemiz ise Üsküdar İstihdam Merkezi (ÜSİM) kurmak oldu. Göreve geldiğimde ‘hayırlı olsuna’ gelen vatandaşlarımızın yüzde 80’i akabinde bir CV çıkardı ya da kendine veya bir yakınına iş istemek oldu. İŞKUR ile birlikte ÜSİM projesini hayata geçirdik. 5 ay gibi kısa sürede 1.100’den fazla kişiyi işe yerleştirdik. İş arayan Üsküdarlı gençlerimizi, işverenlerle buluşturduğumuz bu projede hedefimiz, 5 yıl içinde 5 bin kişiyi iş sahibi yapmak. Projelerimiz arasında en önemsediğimiz 3 proje var. Birincisi, Üsküdar Meydanı düzenleme çalışması. Meydan 3 misli daha büyüyecek ve altına 5 bin araçlık otopark yapılacak. Yeni belediye binamız tamamlandığında bu projeyi hayata geçireceğiz. Bir diğer projemiz ise Kentsel Dönüşüm. Boğaz görünüm bölgelerimiz hariç, diğer mahallelerimizde bu projemize başladık. Yasal sorunları aştıktan sonra Üsküdar genelinde kentsel dönüşümü başlatacak ve Üsküdar estetiğine yakışır yerleşim yerleri yapacağız. Üçüncü projemiz ise Validebağ Projesidir. Bu projeyi çok önemsiyoruz. Validebağ Korusu, projeyi gerçekleştirecek olan İstanbul Büyükşehir Belediyemize devredildi. Proje tamamlandığında, İstanbul’un en büyük Kent Ormanı olacak. Bununla ilgili ‘İmara açacaklar, yeşili yok edecekler’ gibi bazı yanlış ve kasıtlı yönlendirmeler var. Proje kapsamında bir metreküp bile beton kullan- mayacağız. Şu an koruda 7 bine yakın ağaç var bu ağaç sayısı 20 bine çıkacak. Diğer projelerimizden bazıları ise şöyle; Bulgurlu’da engelli ve yaşlı vatandaşlar için yapılacak Engelliler Yaşam Merkezi, 2016 yılında hizmete girecek Ünalan Bilim Merkezi ve Gözlem Evi, Vakıfbank sponsorluğunda yapılacak olan VakıfBank Spor Sarayı, Çengelköy Yaşam ve Su Sporları Merkezi, Acıbadem Yüzme Havuzu ve Otomatik Otopark, Selimiye Hamamı yenileme çalışması, yeni meydan ve kavşak düzenleme projeleri Üsküdarımızın değerine değer katacak çalışmalarımız arasındadır. ğiz. Üsküdar Belediyesi olarak bizim de yaptığımız çalışmalar var, ayrıca İl Özel İdaresinin yaptığı çalışmalar da var. Üsküdar’ı, gelip geçilecek şehir olmaktan kurtaracak, gelip görünecek, yaşanacak bir şehir yapacağız. Üsküdar, bir kültür şehri. 1350’li yıllarda Üsküdar ildi ve Müslüman Türkler yaşıyormuş. Yani, 1453’te İstanbul’un fethinden bir asır önce İstanbul’daki Müslüman Türkler Üsküdar’da yaşamış. Üsküdar’ın her semtinde her köşesinde tarihi eser bulursunuz. Bu tarihi ilçeyi bir kültür ve turizm merkezi yapmayı amaçlıyoruz. Bu bağlamda projeler geliştirdik ve geliştirmeye de devam ediyoruz. Üsküdar, deniz ve kara yolunun yanı sıra, Marmaray, Ümraniye- Çekmeköy Metrosu ve Avrasya Tüneli ile ulaşımın merkezi olacak. 550 bin nüfusumuz var, ancak günlük nüfus 2 milyonu geçiyor. riyorsunuz? Önerebileceğiniz bir sağlık reçeteniz var mı? Sağlık Bakanlığı, global bir tehdit olan obeziteye karşı 2014 yılını “Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı” olarak ilan etti. Bu doğrultuda sosyal belediyecilik çerçevesinde sağlık ve spor yatırımlarınızdan bahsedebilir misiniz? Üsküdar’da, gençlerimizi iyilerle ve iyiliklerle buluşturmak istiyoruz. Bunu da spor sayesinde yapacağız. Üsküdar, sporuyla dünya çapında adını duyurmuş bir ilçe. Gerek maratoncuları, gerek Projeler geliştirdik ve gehentbolcuları, gerek uzak doğu sporlaliştirmeye de devam edi- rıyla sporcularımız dünyada ve Avrupa da birçok birincilik aldılar. İlçemizde 24 yoruz. Üsküdar, deniz ve kara yolunun yanı sı- amatör spor kulübü var. Geçen hafta kulüplerin başkanlarıyla istişare toplantısı ra, Marmaray, Ümraniyaptık ve Üsküdar’da spor’u masaya yaye- Çekmeköy Metrosu ve tırdık. Amatör kulüplerimize malzeme Avrasya Tüneli ile ulaşı- ve servis hizmeti veriyoruz. Şehir stadı için çalışmalarımız sürüyor. mın merkezi olacak. 550 yapmak Üsküdar’da ilk kez Çengelköy’de bir Su bin nüfusumuz var ancak Sporları Merkezi inşaatı devam ediyor. günlük nüfus 2 milyonu İçerisinde 6 olimpik havuz var. Böyle bir tesis Büyükşehir Belediyemizde bile geçiyor. yok. Ayrıca, Ünalan Spor Kompleksi, Acıbadem Yüzme Havuzu inşaatları devam Üsküdar, İstanbul’un tarihi geçmişinden ediyor, kısa süre sonra hizmete girecek. izler taşıyan bir ilçe. Bu anlamda mimari İçinde bulunduğunuz bu yoğun çalışma restorasyon çalışmalarınız var mı? temposunda sağlığınıza nasıl özen göste- İlçemizdeki; tarihi özelliği taşıyan, cami, medrese, külliye, çeşme, ahşap binaların tamamına yakını restore ediliyor diyebilirim. Az sayıda kalan tarihi yerlerin restorasyon çalışmalarına devam edece- Her ne kadar yoğun tempoda çalışıyor olsam da sağlığıma dikkat etmem gerekiyor. Sağlıklı yaşam için her zaman, ilaçtan uzak, mevsimlik doğal bitkileri tercih ederim. İlaç kullanmayı sevmiyorum ve mümkün oldukça kullanmamaya çalışıyorum. Özellikle kış aylarında vücudun direncini artırmak ve gripsoğuk algınlığına karşı bitkisel çayları tüketiyorum. Mesela şu dönem Yaban Mersini dönemi olduğu için masamdan hiç eksik etmem. Karadenizli olduğumuz için tahmin edersiniz ki balığı çok seviyorum ve çok tüketmeye çalışıyorum. Tabi bir de kendime ait özel bir salatam var. Siyah turp, kırmızı lahana, saf zeytinyağı ve limondan oluşan bu salatayı her gün yemeye gayret ediyorum. 13 Modern Sağlık Hizmetlerinin Öncüsü: MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ GÖZTEPE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ T ürkiye’nin en büyük eğitim ve araştırma hastanelerinden biri olan Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, karşıladığı hasta potansiyeli ile İstanbul’un Anadolu Kuzey bölgesinde çok büyük bir önem arz ediyor. Kısa zamanda büyük yenilikler ile hizmet kalitesini artıran Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2017 yılında hizmete girmesi planlanan yeni binası ile modern sağlık hizmetlerinde sektörün öncü hastanelerinden biri olacak. KURULUŞDAN BUGÜNE Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 162 dönüm arazi üzerinde 9 katlı bir ana blok, lojmanlar, İntaniye ve Çocuk 14 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 yuvaları dahil 5 yan blok şeklinde inşaatı tamamlanarak 1972 yılında Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner tarafından, Sağlık Bakanı Kemal Demir, SSK Genel Müdürü Cihat Övül’ ün katıldığı törenle hizmete açıldı. Dr. Hikmet Aydemir, hastanenin kurucu başhekimidir. Hastane faaliyete başladığı ilk zamanlarda 100’ü doktor olmak üzere toplam 400 personel görev yapmaktaydı. 60 milyon liraya mal olan 660 yataklı hastanede; zamanın en modern cihazlarla donatılmış 10 ameliyathane ve tıbbın gerektirdiği bütün modern cihazlar mevcuttu. 11 Mart 1977’de 6 katlı Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği; Haziran 1977’de 6 katlı Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği hizmete açılarak müstakil binalar da hizmet vermeye başlamıştı. 1982 yılında Eğitim ve Araştırma Hastanesi statüsüne geçen hastanede, bugüne kadar 600’e yakın uzman ve 235 ‘e yakın teknisyen eğitimi verildi. 1992 yılında Görüntüleme Merkezi de hizmete girdi. 1997 yılında ülkemizde bir benzeri sadece Ankara’da bulunan 5’i yıldız şeklinde 8 bloktan oluşan Merdivenköy’deki Özel Tıp Poliklinikleri hizmete açıldı. Burada günde 45005000 hasta ayaktan muayene ve tedavi olabilmektedir. 1998 yılı sonunda 75. Yıl Böbrek Nakli ve Hemodiyaliz Merkezi, merkez binaya bitişik olarak inşa edilen 9 katlı binasında hizmete açıldı. Hastane, 2011 yılında İstanbul Valiliği ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi arasında Ortak Kullanım ve İşbirliği Protokolü İmzalayarak hizmet kalite ve çeşitliliğini arttırdı. Hastanelerimiz HASTA KARŞILAYAN FİZİKİ POTANSİYEL kım, yapısal kalp hastalıklarının girişimi ve endomiyokardiyal biyopsi koMedeniyet Üniversitesi Göztepe Eği- nularında eğitim almak üzere misafir tim ve Araştırma Hastanesi, genel has- doktor olarak bulundum. tane niteliğindeki 9 katlı merkez bina 2009 yılında doçentlik sınavına girdim, 2011 Nisan ayında açılan klinik ile müstakil binalarda hizmet veren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, şefliği sınavlarında da başarılı olarak Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji klinik şefliğine yetişkin hastalara hizmet veren Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği, Patoloji, atandım. Kasım 2012 itibariyle yeni 0-6 yaş çocuklar için Kreş ve Gündüz kurulan Kamu Hastaneleri Kurumu bünyesindeki İstanbul İli Anadolu KuBakım Evi, Müstakil Görüntüleme zey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Merkezi, Merdivenköy Modern Poliklinikleri, Çamlıca Semt Polikliniği, Sekreterliğine bağlı İstanbul MedeBöbrek Nakil ve Hemodiyaliz Merkezi, niyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve 22 ameliyathane, 800 yatak ve 650’si Araştırma Hastanesi Başhekimi oladoktor olmak üzere 2500’e yakın per- rak göreve başladım. Hastanemizin köklü bir geçmişi vardır ve Eğitim Araştırma Hastanesi olması nedeniyle yıllardır bu bölgede referans merkez olarak hizmet vermektedir. Kamu Hastaneler Birliğinin kurulmasıyla sorunların hızlı bir şekilde belirlenip çözüm odaklı yaklaşımları sergileme konusundaki manevra kabiliyetinin artması, birlik desteği ve gücünün etkin kullanımı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ile afiliasyon yapılması ile kadromuzun zenginleşmesi ve gelişmesi hem eğitim araştırma hem de hasta hizmeti sunumunda daha iyi karşılama ve kaliteyi yükseltme açısından önümüze yeni fırsatlar çıkarmıştır. soneli ile verdiği tıbbi hizmet, eğitim ve araştırma alanındaki faaliyetleri ile prestijli bir yere sahiptir. Sağlık tesisiniz, 1972 yılında hizmete açılmış olup geldiğimiz noktada büyük gelişmeler kaydettiğini görüyoruz. Siz, gelinen bu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kaliteli sağlık hizmetine bilimsel bakış açısını yansıtan hastane yöneticisi ve aynı zamanda başhekimi Doç. Dr. Ahmet Lütfullah Orhan öncelikle dünden bu güne geldiği noktayı ve Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinin hizmet kalitesi, hedefleri ve misyonunu anlattı. Hastanemizin köklü bir geçmişi vardır ve Eğitim Araştırma Hastanesi olması nedeniyle yıllardır bu bölgede referans merkez olarak hizmet vermektedir. Hastanemizin bir ekol geliştirmesi ve bir okul olması açısından geçen yıllar bizlere çok şey kazandırdı. Bugün ülkemizin çok farklı noktalarında hizmet veren Medeniyet Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi orMedeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim jinli meslektaşlarımızın varlığıyla ve onları yetiştiren eğitici kadromuzla, Hocam, devraldığınız görevler itibariy- ve Araştırma Hastanesi, karşıladığı le geldiğiniz noktaya kadar sizi tanıya- hasta potansiyeli açısından bulunduğu hocalarımızla gurur duyuyoruz. Ancak zamanla fiziki mekanlarımız ve bölgede oldukça büyük bir önem arz bilir miyiz? etmektedir. Bu noktadan hareketle hiz- kullandığımız altyapı yaşlandı. Bu du1996 Hacettepe Üniversitesi İngilizce met kaliteniz hakkında neler söyleye- rum hizmet alanlar açısından da hizTıp Fakültesi mezunuyum. Aynı yıl met verenler açısından da dezevanbilirsiniz? Eylül ayında tıpta uzmanlık sınavına (TUS) girip İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Kardiyoloji Bölümünü kazandım. 2001 yılında ihtisasımı tamamlayarak kardiyoloji uzmanı sıfatıyla İstanbul Memorial Hastanesi koroner yoğum bakım ünitesi ve kateter laboratuvarında çalışmaya başladım. 2004 yılında Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölümüne akademik çalışma amaçlı olarak geçtim. Bu merkezde kalp yetersizliği izlem ünitesi ve kardiyak transplant ünitesinin kurulmasında görev aldım. 2007 yılında Amerika’da Cleveland Clinic ‘de kalp yetersizliği, yoğun ba15 taj oluşturmaya başladı. Bu noktadan hareketle büyük çaptaki renovasyon çalışmalarımıza başladık. 2017 yılı içerisinde hem çalışanlarımız için hem de hizmet alan vatandaşlarımız için olağanüstü konforlu bir ortam oluşturacağına inandığımız yeni binamızda hizmet vermeyi büyük bir hevesle bekliyoruz. açısından büyük rol üstlenecektir. 11 Yakın zamanda sağlık tesisinizde ger- yataklı 3. düzey Çocuk Yoğun Bakım çekleşen renovasyon çalışmaları ve ye- ünitesi de ülkemizde ve ilimizde büni hizmet binalarınızın karşıladığınız yük bir ihtiyaca katkı vermek üzere hasta potansiyeline sağladığı kolaylık- hizmete girecektir. Hematoloji-Onkoloji ünitemiz daha donanımlı bir şelar nelerdir? kilde yeni yılın ilk aylarında hizmete Yeni izole acil binamız 2 kat olarak hizmete açılmıştır. Bodrum kat labo- girecektir. Üniversitemizin de katkılarıyla yapımını tamamladığımız kateratuvar hizmetleri için planlandı. 3. ter laboratuvarı, Girişimsel Kardiyoloji kat 4. ameliyathane salonu ve 11 yataklı 3. düzey Çocuk Yoğun Bakım ka- ve Radyoloji alanında basamak atlatı olarak planlandı. Kısa bir zamanda mamızı sağlayacaktır. hizmete alınması için çalışmalarımız Modern ve donanımlı örnek bir proje sürüyor. Aslında bu haliyle 4 katlı bir olarak hazırlanan yeni hastane binamızın inşaatına mevcut konumumuz hastane hüviyetine sahip olacak. Bu binamız hem acil hizmetlerinin daha üzerinde geçen yıl başlandı. Kısa bir sürede de büyük aşama kaydedildiiyi koşullarda verilebilmesi açısından hem de özellikle travma hastaları ğinin müjdesini vermekten mutluluk başta olmak üzere ameliyathane hiz- duyuyorum. 2017 yılı içerisinde hem metlerinin verimliliğinin artırılması çalışanlarımız için hem de hizmet 16 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 alan vatandaşlarımız için olağanüstü konforlu bir ortam oluşturacağına inandığımız yeni binamızda hizmet vermeyi büyük bir hevesle bekliyoruz. Bu proje bizler için büyük bir motivasyon kaynağı olmaya devam ediyor. Bu konuda bakanlığımızın, valiliğimizin, kamu hastaneleri birliğimizin ve belediyelerimizin katkısını ve desteğini de alıyor olmaktan dolayı ayrıca mutluyuz. 2011 yılında İstanbul Valiliği ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi arasında imzalanan Ortak Kullanım ve İşbirliği Protokolü doğrultusunda Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Medeniyet Üniversitesi ortak hizmet sunumu gerçekleştirmektedir. Bu durum hizmet kalitesi ve çeşitliliğinde nasıl bir artış sağlamıştır? Köklü ve başarılı “Eğitim-Araştırma” misyonunu, deneyimli tıbbi hizmet geçmişini İstanbul Medeniyet Üniversitesi ile afiliye olarak taçlandıran ve tıp eğitiminde önemli bir alternatif olmayı amaçlayan Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi akademik kadrolar için bir cazibe merkezi olmuştur. Böylece bilimsel aktivite ve tıbbi girişimler açısından bir rekabet ortamının oluşması sağlanarak kurum algısının daha hızlı bir şekilde olumlu yönde gelişmesi hedeflenmiştir. Farklı ünitelerin hizmete girmesiyle çok disiplinli bir hastane tanımlamasının olgunlaşması yönünde adımlar atılmıştır. Hastanelerimiz Eğitim ve araştırma misyonunuz doğrultusunda sağlık alanındaki araştırmalarınız ile evrensel bilime katkıda bulunmak için yapılan çalışmalarınızı bizimle paylaşır mısınız? Tıp fakültesi öğrencilerimiz bu yıl 2. dönemlerini tamamlıyor. Uzmanlık eğitimi alan 290 asistan doktorumuz, yurtdışından gözlemci olarak bünyemizde bulunan doktorlarımız, stajyer hemşire, teknisyen, laborant öğrencilerimizle eğitim ve araştırma faaliyetlerimizi hizmet ile dengeli bir şekilde götürmeyi amaç edinmiş bulunuyoruz. Düzenlediğimiz yurtiçi ve yurtdışı katılımlı kongre, sempozyum ve kurslarla kurumumuz tecrübelerini paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Eğitici kadromuz yurtdışında komşu ülkelerde, Türki Cumhuriyetlerde ve bazı Afrika ülkelerinde TİKA ile işbirliği içinde hem teorik eğitimler vermekte hem de uygulamalı eğitimlerde bulunmaktadır. Üniversitemiz kütüphanesinde birçok medikal siteye ve 250.000 ‘den fazla yazılı esere dijital ortamda erişim imkanı sağlanmıştır. Uluslararası kongrelerde hastanemizde yapılan çalışmalar sunulmuş ve son olarak Avrupa Pediatri Kongresinde sözlü bildirilerimizin ödül alması bizi gururlandırmıştır. Yaptıklarımızla sağlık hizmetlerinin, eğitim araştırma ve bilimsel aktivitelerin kalbi olmak istiyoruz ve bunu başaracak potansiyelimiz olduğuna inanıyoruz. Üstlenmiş olduğunuz görev kapsamında Türkiye’nin en büyük hastanelerinden birinin yöneticiliğini ve aynı zamanda başhekimliğini yürütüyorsunuz. Bu sorumluluğun size katkıları nelerdir? Öncelikle İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi ailesinin bir ferdi olmaktan ve yönetiminde görev almaktan dolayı gurur duyduğumu belirtmek isterim. Hastanemiz bölgemizde zengin akademik yapısı, personel sayısı ve çeşitliliğiyle gerçekten farklı bir konumda bulunuyor. Dolayısıyla talep ve beklentiler de çeşitlilik arz ediyor. Ben ve yönetimdeki diğer arkadaşlarım tüm çalışanlarımızın kendilerini ekonomik, sosyal ve mesleki doyum noktasında mutlu hissetmelerinin önemine inanıyoruz. Bu noktadan ha- reketle tüm imkânlarımızı kullandığımızı ve bunu varlık nedenimiz olarak gördüğümüzü özellikle vurgulamak istiyorum. Bu felsefe bizi daha sorumlu, daha paylaşımcı, daha enerjik, daha sabırlı, daha öngörülü olmaya zorluyor ve bu konuda geliştiriyor. Bizden beklentiler bizi daha hızlı karar alma ve uygulama, çözüm odaklı olma ve farklı alternatiflerle olaylara yaklaşma yetilerimizi geliştirerek, kendini güncelleyen, özdenetim yapabilen dinamik bir yönetim anlayışına sahip olmaya teşvik ediyor. Tüm çalışanlarımızla beraber çalışma ve iş ortamlarımızı bir aile ortamı sıcaklığına kavuşturmak istiyoruz. Hastanemiz bölgemizde zengin akademik yapısı, personel sayısı ve çeşitliliğiyle gerçekten farklı bir konumda bulunuyor. Dolayısıyla talep ve beklentiler de çeşitlilik arz ediyor. Ben ve yönetimdeki diğer arkadaşlarım tüm çalışanlarımızın kendilerini ekonomik, sosyal ve mesleki doyum noktasında mutlu hissetmelerinin önemine inanıyoruz. 17 Dr. M. Mahir ÜLGÜ ile TÜRKİYE’DE SAĞLIK BİLİŞİMİ STANDARTLARI Devraldığı yeni görevi itibariyle ülkemizdeki sağlık bilişim çalışmalarını yöneten Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Dr. M. Mahir ÜLGÜ “Sağlık sektörü, her tür teknolojiyi en iyi kullanan, en çabuk kullanan, en kolay kullanan sektördür.” diyerek ülkemizde E-Sağlık uygulamalarının geldiği noktayı ve 2023 hedeflerini anlattı. veri madenciliği, erken uyarı sistemleri geliyor ki bilgi ve iletişim teknolojileri bunların temelini oluşturuyor. Doğru, tam ve zamanında bilgi üretebilmek için elbette ki hizmeti alan ve veren tarafların sorumluluk üstlenmesi gerekir. Ama burada esas sorumluluk bize ait, çünkü bilgiyi üretmek için gerekli olan doğru teknolojiyi bulmak, seçmek, üretmek, kurmak ve kullandırmak bizim görevimiz. Biliyoruz ki tıp bilimi; kayıt tutma disiplini ile gelişiyor, biliyoruz ki sağlık politikalarının üretilmesinde, sağlık sisteminin yönetilmesinde, bireye sunulan sağlık hizmetinin hızlı, kaliteli, etkin, etkili ve verimli şekilde sürdürülebilmesinde veri ve bilgiye ihtiyaç var. Biz bu ihtiyacı zamanında, doğru ve tam olarak sunmak zorundayız. Diğer taraftan da vatandaşımıza ait olan, bir başka ifadeyle emanetimizde tuttuğumuz kişisel sağlık verilerini korumakla Öncelikli yeni göreviniz size ve tüm sağ- bilgiyi üretmek ve yönetmek için gerekli mükellefiz. Kısacası zor ama zevkli. modern teknolojiyi hem sağlık hizmeti- Sağlıkta Bilişim’in yüksek standartları ile lık camiasına hayırlı olsun. Neredeyse tüm Türkiye’ye hitap eden bir Bakanlığın ni veren hem de alan tarafın kullanımı- “Birlikte Çalışılabilirlik” üzerine benimsediğiniz özel strateji ve prensipler mevna sunma görevinin getirdiği sorumBilgi Sistemlerinin başında olmak, dacut mudur? luluk duygusu, bilgiyi yönetmek... ha açık sormak gerekirse ülkemizin tüm sağlık bilgisini yönetiyor olmak sorumlu- Bunların her biri, ayrı ayrı ve toplamda Bakanlığımızı baştan aşağı yeniden yatarifi imkânsız bir duygu durumunu pılandıran 663 Sayılı Kanun Hükmünde luk açısından ne hissettiriyor? yaratıyor. “Sağlık hizmeti” dendiğinde Kararnamede Genel Müdürlüğümüzün Teşekkür ederim. İfade ettiğiniz gibi, akla ilk olarak tanı, tedavi ve rehabilitas- kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları tüm ülkeye hitap eden bir Bakanlığın yon gibi kavramlar geliyor. Oysa sağlık 11. Maddede yer alıyor. Bakanlık birimmensubu olmanın gurur ve heyecanıhizmeti dendiğinde koruyucu ve önle- lerinin kurulması için her bir kurum ya nın yanı sıra, insan sağlığına hizmetin yici sağlık hizmetleri de düşünülmeli. da genel müdürlükte ekipler oluşturulbir parçası olmanın verdiği manevi haz, Derken aklımıza karar destek sistemleri, du. İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı 18 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Söyleşi altında Bilişim Teknolojileri Koordinatörlüğü olarak faaliyetlerini sürdüren bir önceki adıyla Bilgi İşlem Daire Başkanlığı’nın Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü olarak yapılandırılması sürecini bizzat ve tek başıma yürüttüm. Süreç ve görev tanımları, süreçler arası ilişkiler, matrisler, senaryolar, vizyon, misyon, çalışma yönergeleri, eski yapıda devam eden işlerin yeni yapıda ilgili birimlere aktarılması, personel, çalışma ofislerinin planlanması dahil aklınıza ne geliyorsa tüm kurgu ve dokümantasyonunu tamamladım. Şimdi sorunuza gelirsek; önerdiğim 7 Daire Başkanlığından birinin adı Standart Geliştirme ve Akreditasyon Daire Başkanlığı’dır. Belge üzerindeki kuruluşundan sonra, fiili kuruluşunu yapmak da bana kısmet oldu. İlk çalışmalarımız Ulusal Sağlık Veri Sözlüğü 2.0 Sağlık Kodlama Referans Sunucusu 3.0’ın yayımlanması oldu. Beraberinde, kişisel sağlık verisi işleyen tüm uygulamalar için ulusal sağlık bilişim standartları geliştirme çalışmalarını sürdürdük, sayısız kuruluş ve kişiyle bir araya geldik. Nihai olarak bu görev gönüllü olan TSE’ye verildi ve doğrusu da buydu. TSE tarafından hazırlanan taslak doküman paydaşların görüşüne sunuldu. Ulusal standart olarak ilan edilip belgelendirme çalışmaları başladığında sektöre önemli bir katkı sağlamış olacağımıza inanıyorum. Bunun yanı sıra Genel Müdürlüğümüzün ilk denetimde edindiği ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Sertifikası, Bilgi Güvenliği Yönergesi ve Eki Bilgi Güvenliği Politikaları Belgesi bu Daire Başkanlığımızın ortaya koyduğu somut çıktılardır. Yine bu daire, Sağlık Bilişimi alanında faaliyet gösteren tüm firma, bu firmaların yazılımları ve bu yazılımların kullanıcılarının envanterini oluşturmuştur. Bu envanterin oluşturulması bile sektörde düzenleyici bir etki yaratmıştır. Tüm bu faaliyetlerin esasına bakacak olursak, bilişim dünyasındaki standartlar, kodlama ve sınıflandırma sistemleri, verinin işlenmesi kadar karşılıklı işlerliğin sağlanması için vardır. Ayrıca Bakanlık olarak Avrupa Birliği’ne üye ülkelerle karşılıklı sağlık verisi değişimi esasına dayalı epSOS projesinin en önemli ve en başarılı paydaşlarından biri olduk. Bakanlığımızın 2013-2017 Stratejik Planı’nın hazırlanması sıra- sında, Genel Müdürlüğümüzün amaç, hedef ve faaliyetlerini yazarken çok da farkında olmadan hep “standart” ve “güvenlik” etrafında döndüğümü sonradan fark ettim. Bakanlık olarak Avrupa Birliği’ne üye ülkelerle karşılıklı sağlık verisi değişimi esasına dayalı epSOS projesinin en önemli ve en başarılı paydaşlarından biri olduk. Koyduğumuz kurallara, yayımladığımız standartlara hızla uyum sağlayan yazılım sektörüne, süreci takip ve yönetim fonksiyonunu layıkıyla yerine getiren bilişimin önemine inanmış değerli yöneticilerimize buradan bir kez daha sizin aracılığınızla gönülden teşekkür ederim. E- Sağlık sistemleri, medikal teknoloji stratejileri ve yatırımları kapsamında hizmete sunulan çalışmalarınız nelerdir? Sağlık sektörü, her tür teknolojiyi en iyi kullanan, en çabuk kullanan, en kolay kullanan sektör. Diğeri, savunma sanayi olabilir belki… Bir sağlık tesisinde, yerelde baktığımızda ciddi bir teknolojik dönüşüme tanıklık ediyoruz. Sadece tekil bir kimlik numarası üzerinden, kişiden başka herhangi bir ek veri, bilgi talep etmeksizin, kişinin adı soyadı, adresi, sosyal güvence durumu hakkındaki diğer uzak sistemlerde bulunan verilerini saniyeler içinde, sağlık hizmeti suna- bilmek için duyduğumuz ihtiyacımızla sınırlı olacak şekilde, kendi sistemlerimize aktararak vatandaşlarımızın hastanede kalma sürelerini kısaltmaktan tutun da, tıbbi görüntülerini üç boyutlu hale getirmeye varan, son birkaç yılın teknolojisini son derece başarılı bir şekilde kullanıyoruz. Bir otoanalizörden elde edilen tetkik sonucunu dünyanın öteki ucundaki bir hekim ile konsülte etme imkânına kavuşmuş durumdayız. Yani, teknolojiyi kullanarak teşhis ve tedavi sürelerini kısaltıp kalite ve verimliliği artırmanın yanı sıra yine bilişim ve iletişim teknolojilerini kullanarak gerek bireyin, gerek toplumun sağlığını korumaya, geliştirmeye, iyileştirmeye, sağlığı etkileyen faktörleri gözlemlemeye ve kontrol altında tutmaya kadar uzanan geniş bir yelpazede çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şöyle ki; Sağlık hizmeti talebinin ilk karşılandığı nokta diyebileceğimiz Merkezi Hekim Randevu Sisteminden başlayan yolculuk, kişi adına yerelde ve Bakanlık Merkezinde yine kendisi adına bir elektronik sağlık dosyası oluşturmakla devam ediyor. Bu yolculuğun son durağı yok, çünkü bu kayıtlara hukukun ve teknolojinin elverdiği ölçüde her yerden ulaşmak mümkün. Sağlık.Net projemiz buna bir örnek. Her bir vatandaşımızın bir elektronik sağlık dosyası var artık. Bu ara tüm çabamız bu kayıtların kalitesinin artırılması üzerine. Müsteşar Yardımcımız Sayın Dr. Şuayıp Birinci’nin vizyonuyla ve bilişim dostu yaklaşımıyla, Sayın Müsteşarımız Prof. Dr. Eyüp Gümüş ve Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun desteğiyle yeni uygulamaya almak üzere olduğu- 19 zalanan protokol çerçevesinde HIMSS tarafından Bakanlığımıza bağlı hastanelerde yapılan Dijital Hastane ölçeklendirme çalışmalarında ülkemizdeki hastanelerin Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasının üzerinde olduğunu gördük, yani bizim hastanelerimiz daha iyi durumda. Mobil uygulamalardan da söz etmek isterim. MHRS ve İTS haricinde şu an başarıyla çalışan mobil uygulamalarımız var. Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinin öncülük ettiği Karar Destek Sistemleri diğer genel sekreterliklerde de hayat bulmaya başladı. Genel sekreterlerimiz ve hastane yöneticilerimizin mobil cihazları üzerinmuz başka çalışmalarımız da var. Örmiklere sahibiz. Buradaki önemli husus, den yönetim yetkinliği kazanma talebi neğin; sağlık verisini üreten çalışanları- bu dinamiklerin koordinasyonu, doğru yoğunlaştı. Genel Müdürlüğümüzün mızdan başlamak üzere her seviyeden yönetilmesidir. Bu açıdan bakıldığında bağlı bulunduğu Müsteşar Yardımcımız Sayın Dr. Şuayıp Birinci’nin ifadesi şöyyöneticiye kendi iş süreçlerinde karar sorumluluk ağırlıklı olarak Bakanlığıle: “Kurumlarınızı, hastanelerinizi, tabdesteği sunmak üzere, yönetsel paramıza, dolayısıyla Genel Müdürlüğümületten yönetmenizi sağlayacağız.” İşte metre verilerini anlık toplayan ve kulla- ze düşüyor. bu vizyonla yoldayız. nıcının isteğine göre şekillendirebildiği Kamuoyuna NABIZ projesi olarak sunuraporları üretme imkânı sunan Sağlık lan projemizin her bir adımı mobil tekYönetim Sistemi; görüntü nerede olursa Nanoteknolojiden, Kök nolojileri barındırıyor. Teknolojik trendolsun, siz nerede olursanız olun, yetki- Hücreden, Kordon Kanı leri takip etmek zorundayız ve modern lendirilmiş kullanıcı iseniz radyolojik Bankacılığından başlayıp teknolojiden yararlanmak istiyoruz. görüntülere ve/veya raporlarına gerektiğinde ulaşabilmenizi sağlayacak olan Tele Radyoloji Sistemi; kişilerin güvenli kimlik doğrulama proseslerini tamamladıktan sonra kendi sağlık verilerine erişebildiği ve kendi kayıtlarını yönetebildiği, kendisinin kayıt ekleyebildiği, kendisine hizmet sunan sağlık profesyonelleri ile haberleşebildiği, her tür sağlık verisinin güvenli şekilde tutulduğu bir ortam olan Kişisel Sağlık Kayıtları portalinden oluşan platform bütününe NABIZ adını verdik ve pek yakında pilot çalışma sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Bunlar ve benzeri daha birçok çalışmamız devam ediyor. Kişiye Özel İlaç Üretimine kadar uzanan perspektifte bilişim ve iletişim teknolojilerini, sadece ülkemizde değil tüm dünyada yaşayan insanların hizmetine sunmak istiyoruz. Lider pozisyon terimini iddialı bulmuş olabilirsiniz belki ama örneklerle açıklarsak dünyadaki yerimiz daha iyi anlaşılacak. 77 milyonluk ülke nüfusunun tümüne, aynı anda ve aynı merkezden Bilişim teknolojilerinin hayatımıza yön hizmet sunan bir başka Randevu Sisteverdiği günümüzde veri çeşitliliği ve kar- mi yok sağlık alanında. İlaç Takip Sistemaşıklığını gidermek amacıyla yapılan mini ilk kuran ülke biziz. Ulusal Sağlık hizmetler kapsamında ülkemizin sağlık Veri Sözlüğünü geliştirebilen birkaç ülbilişimi ve mobil sağlık alanın da geldiği keden biriyiz. Aile Hekimliği Sistemine bu noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? geçiş sürecini, bilişim temeli üzerine inGenel Müdürlüğümüzün vizyon ve mis- şa eden ilk ve tek ülkeyiz. Tüm nüfusun yonu, çalışma usul ve esasları yönerge- elektronik sağlık kayıtlarını merkezi bir veri tabanında toplamayı başardık. Şimsinde tanımlı görev, yetki ve sorumlulukları, 2013-2017 Stratejik Planında yer di de NABIZ projesi ile dünya üzerinde aldığı üzere ülkemizi sağlık bilişimi ala- “Bir İlk”e imza atmaya hazırlanıyoruz. HIMSS ile Bakanlığımız arasında imnında Lider pozisyona taşıyacak dina20 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Nanoteknolojiden, Kök Hücreden, Kordon Kanı Bankacılığından başlayıp Kişiye Özel İlaç Üretimine kadar uzanan perspektifte bilişim ve iletişim teknolojilerini, sadece ülkemizde değil tüm dünyada yaşayan insanların hizmetine sunmak istiyoruz. Ülkemizi, Sağlığın Baş Ülkesi konumuna taşıma azminin parçası olmalıyız Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü olarak… Sağlık alanında geliştirilen dijital teknolojiler; hastaların kişisel sağlık bilgilerine erişimi kolaylaştırırken gizlilik ve güvenlik anlamında çeşitli riskler doğurmaktadır. Kişisel mahremiyet esasları çerçevesinde bu risklerin saptanıp en asgari seviyeye indirgenmesi konusundaki Sağlık Bakanlığı’nın kurumsal hassasiyetini bizimle paylaşır mısınız? Elektronik ortamdaki sağlık verilerinin gizlilik, güvenlik, bütünlük ve erişilebilirliğini sağlamak çok boyutlu bir çalışma gerektiriyor. Teknoloji, Hukuk, Eğitim gibi alanların birlikte hareket etmesi zorunlu. Bu çerçevede, ülkemizdeki tüm sağlık tesisleri ve Bakanlık merkezinde bir dizi çalışmanın yapılması Söyleşi ve tedbirlerin alınmasına öncülük ettik ve etmeye devam ediyoruz. Sunucularımız TIER 3 ve ISO 27001 sertifikasına sahip bir veri merkezinde. Genel Müdürlüğümüzün tüm faaliyet birimlerini kapsayan ISO 27001 sertifikasına sahibiz. Kişisel sağlık verilerinin işlenmesine dair yönetmelik taslağımız Başbakanlık’ta. Bilgi Güvenliği Yönergemizi ve ekindeki Bilgi Güvenliği Politika Belgesini bu yılın başında güncelledik. Genel Müdürlüğümüz Bilgi Güvenliği birimi, Ağustos 2014 başından itibaren il il dolaşarak farkındalık eğitimleri veriyor, bir yandan da hem merkez hem de taşra birimlerinde bilgi güvenliğinin sağlanmasına yönelik politika geliştirme ve 27001 sertifikasyon çalışmalarına rehberlik etme görevini özveriyle sürdürüyor. Bakanlığımız ile Türktelekom A.Ş. arasında imzalanan işbirliği protokolü ile kurulum çalışmalarını başlattığımız Sağlık Bilişim Ağı (SBA) adını verdiğimiz çok noktadan çok noktaya sanal özel ağ (MPLS-VPN), bir başka güvenlik tedbiri olarak değerlendirilmeli. ğin MHRS, zamanı iyi kullanmak için çok önemli bir araç, hem sağlık hizmetine başvuran ve alan hem de hizmeti veren açısından… NABIZ projesi tetkik tekrarlarının önlenmesi ile maliyetleri azaltmak, tekrarlayan radyasyona maruziyeti azaltmak; hızlı ve doğru teşhis, hızlı, doğru ve zamanında tedavi imkanı sunarak hasta ve çalışan güvenliğini artırmak; kurulacak veri ambarları üzeSağlık istatistiklerini hazırlamak ve ya- rinden veri madenciliği ve erken uyarı yımlamaktan, Dünya Sağlık Örgütü gibi sistemlerinin kurulmasını sağlamak, bilimsel çalışmalar için eşsiz bir araştırma üyesi olduğumuz pek çok uluslararası kuruluş ile paylaşmaktan sorumlu Ge- ortamı sunmak gibi saymakla bitmenel Müdürlük, Sağlık Araştırmaları Ge- yecek çok çeşitlilikte faydalar sağlayanel Müdürlüğümüzdür. 2013 yılı faaliyet caktır. raporu hazırlanırken edinilen bilgiye gö- Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda re, bu genel müdürlüğümüz istatistikleri Sağlıkta Bilişim kapsamında ulaşılması oluştururken kullandığı verilerin % 85 beklenen kurumsal hedefleriniz nelerdir? kadarını Sağlık.Net’ten almaktadır. Teknoloji, özellikle de bilişim ve iletişim teknolojisi sağlığa apayrı bir nefes aldırıyor. Bu nefes, hizmeti sunan tarafa da, alan tarafa da hatta hizmet bedelini ödeyen tarafa da hayatta kalma imkânı sunuyor. Daha önce de vurguladığımız gibi teknoloji, özellikle de bilişim ve iletişim teknolojisi sağlığa apayrı bir nefes aldırıyor. Bu nefes, hizmeti sunan tarafa da, alan tarafa da hatta hizmet bedelini ödeyen tarafa da hayatta kalma imkânı sunuyor. Çünkü bilişim ve iletişim temelli sistemler kaynak planlamaya, izleme ve değerlendirmeye imkân sağlıyor. Yönetim fonksiyonu daha kaliteli hale geliyor. İkamesi olmayan en önemli kaynak bildiğiniz gibi zaman. Örne- lar Sağlık.Net veri tabanına ulaşmış olan verilerin tam ve eksiksiz olduğunu garanti eder ama veri kalitesini garanti edemez. Sağlık tesislerinde üretilen her verinin Sağlık.Net’te var olduğunu da garanti edemeyiz. Şu da bir gerçek ki Sağlık.Net’in kurgusu, mimarisi, işleyişi teorik olarak mükemmeldir, pek çok ulusal ve uluslararası standardı barındırır. Türkiye’de altyapısı oluşturulmaya başlanan E-Sağlık Ağının sağlayacağı verimlilik, izlenebilirlik, ölçülebilirlik ve maliyetlerin düşürülmesi gibi faktörleri uluslararası standartlarla karşılaştırdığımızda, bulunduğumuz noktayı nasıl değerlendirmektesiniz? Sağlık sistemindeki tüm kaynaklarımızı tüm varlıklarımızı bilmek, hareket halindeki her kaynağımızı her varlığımızı izlemek, girdi ve çıktılarımızı ölçmek ve değerlendirmek, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinin gelişimine katkı sağlamak, sağlık bilişimi insan kaynaklarını geliştirmek, hızlı, doğru, tam ve ekonomik bir sağlık hizmeti sunmak için gerekli bilgi ve iletişim alt yapısını 7/24 esasına göre çalışır halde tutmak, teknolojik AR-GE faaliyetlerinin merkezi ve gözdesi olmak şeklinde ifade edebilirim. Somut olarak, Sağlık Bilişimi alanında ürün, bilgi ve tecrübe ihraç eden, standart üreten, dünya sağlık verisi trafiğinin önemli aktörlerinden biri olan bir ülke olmak istiyoruz. Ülkemizin sağlık bilgi sistemi bileşenleri doğrultusunda hazırlanılan Sağlık-Net Projesi, istatistiksel datalar oluşumunda Türkiye Sağlık Bilgi Sistemi’ne neler kazandırmaktadır? Sağlık.Net projesinin ülkemize kazandırdığı en önemli değer bence “birlikte çalışabilme kültürü”dür. Kişisel sağlık kaydı işleyen yazılımların tümü Ulusal Sağlık Veri Sözlüğü, Sağlık Kodlama Referans Sunucusunda bulunan kodlama ve sınıflandırma sistemleri ile HL-7 V:3 tıbbi mesajlaşma standardı özelinde aynı standartlara sahiptir. Sağlık.Net İş Kuralları standardizasyonun başka bir boyutunu temsil eder. Bütün bun21 SAĞLIK BİLİŞİMİNDE BİLGİ GÜVENLİĞİ Sağlık Bilgi Sistemleri Standart Geliştirme ve Proje Geliştirme Daire Başkanı Şahin Aydın, ulusal kalkınma stratejileri ve politikaları kapsamında dijital hastaneleri ve sağlık bilişimi uygulamalarında ki yürütülen bilgi güvenliği çalışmalarını anlattı. 2023 sağlık vizyonu kapsamında, ulusal kalkınma strateji ve politikaları çerçevesinde, dijital hastanelerin gelişim sürecinden bahsedebilir misiniz? Sağlık hizmetine erişimi, hizmet sunumunun kalitesini ve etkinliğini artırmak stratejisine bağlı olarak konulmuş hedeflerden biri de Bakanlığımıza bağlı tesislerde “Dijital Hastane” kavramını oluşturmak ve yaygınlaştırmaktır. Anayasamızın 20. Maddesi ek fıkrasında; “(Ek fıkra: 12/9/2010-5982/2 md.) herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. “Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” denilmektedir. Bu kapsamda vatandaşlarımızın kişisel sağlık verileri hakkında bilgilendirilme ve bu verilere erişebilme hakkı vardır. Vatandaşlarımızın kişisel sağlık 22 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 verilerine erişebilmelerinin de en kolay yolu dijital sağlık, dijital hastane gibi kavramlar üzerinden geçmektedir. Dijital hastane, bilgi sistemlerinin birbirleriyle bütünleşik olarak çalıştığı; her türlü tıbbi cihazın bilgi yönetim sistemine ağlar ve sensörler aracılığıyla veri/bilgi gönderebildiği; çalışanların ve hastaların yetki ve onamları dâhilinde bu sistemdeki veri/bilgiye hastaneden veya uzaktan erişebildiği bir hastane modelidir. Bilişim teknolojilerinin hasta ve çalışan yararına kullanıldığı bu hastane modeline geçiş; ilk başta elle yapılan kayıt işlemlerini ortadan kaldırarak kâğıt, röntgen filmi gibi malzemelerin kullanımını ve çalışanların dokümantasyona ayırdığı süreyi azaltacaktır. Dijital hastane çalışmalarında Genel Müdürlüğümüz, Kamu Hastaneleri Kurumumuz ve Health Information Management Systems Society (HIMSS) arasında işbirliği gerçekleştirilerek çalışmalar sürdürülmektedir. 2012 yılında, pilot hastane olarak belirlenen Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinde başlatılan proje genişletilerek sürdürülmektedir. Bakanlığımızca; bilgi ve iletişim tek- nolojileri kullanılmak suretiyle, vatandaşlarımızın kişisel sağlık verilerine ulaşabilmeleri, kendi tedavi süreçlerine katılabilmeleri, böylelikle tedavi kalitesinin arttırılması ve ayrıca vatandaşlarımızın verecekleri izne bağlı olarak sağlık profesyonelleri ile kişisel sağlık verilerini paylaşabilmelerine yönelik “Ulusal Sağlık Sistemi Projesi” çalışmaları sürdürülmekte olup sistemin 2015 yılı itibariyle devreye alınması planlanmaktadır. Bu projenin belki de en önemli çıktısı ülkemizdeki hastanelerin tamamının dijital hastane olarak akredite edilebilme süreçlerine önemli bir katkı sağlayacak olmasıdır. E-Sağlık uygulamalarında geliştirilen strateji ve yöntemlerin teoriden pratiğe geçişi vatandaşlarımız adına neleri kolaylaştıracak? E-Sağlık uygulamalarında geliştirilen strateji ve yöntemlerin teoriden pratiğe geçişi Ulusal Sağlık Sistemi projesiyle sağlanacaktır. Ulusal Sağlık Sistemi projesi hem vatandaşlarımızın hem de sağlık profesyonellerinin birçok alanda kolaylık yaşamalarını sağlayacaktır. Söyleşi Bunlardan en önemlilerini sıralayabiliriz. Bu proje kapsamında geliştirilen Ulusal Sağlık Sistemini kullanan vatandaşlarımız; • Kişisel sağlık verilerine kolaylıkla erişebilecek, verişinde bulunabilecekler, • Teletıp ve Teleradyoloji Projesi entegrasyonuyla, hastaların tıbbi görüntüleri başka hastanelerden görülebileceği için hastanın yeniden tıbbi görüntü çektirmesi yada çektirdiği görüntü dosyalarını yanında taşıyarak görüntülerin kaybolması veya bozulması gibi riskler önlenecek, • Ulusal Sağlık Sistemi portalinde kendisine özel sayfalar oluşturabilecek, • Teletıp ve Teleradyoloji Projesi entegbu sayfalarda onayladığı kişiler, paylarasyonuyla, tıbbi görüntülerin raporlaşıma açtığı kişisel sağlık bilgilerini görının yazılması için radyolog olmayan rebilecek, (Sosyal Sağlık Ağı) hastaneler için uzaktan görüntüye • Ulusal Sağlık Sistemi portali üzerinerişimle başka radyologların görevlenden online randevu alabilecek, dirilmesi yapılabilecek böylece vatan• Hangi hekime giderse gitsin, kendisidaş tıbbi görüntülerin raporlarına kısa nin izniyle hekim tüm sağlık geçmişisürede ulaşabilecek, ne erişebileceği için daha hızlı ve etkili hizmet alması sağlanacak, • Sağlıkla ilgili verilerini kimlerle, hangi çerçevede paylaşacağına kendisi karar verebilecek, • İstediği yerden ve istediği zaman kişisel sağlık kayıtlarına erişebilecek, • Vatandaşa kısa mesaj servisi (SMS) ile ilaç alma zamanı ve alması gereken doz miktarı hatırlatılacak, • Vatandaş kullanmakta olduğu veya daha önce kullandığı ilaçlarla ilgili bilgileri (prospektüs bilgisi, ilacın kutu resmi, ilacın olumsuz etkileşimleri vs.) görebilecek, böylece eksik/fazla veya yanlış ilaç kullanımı önlenecek, • Vatandaşa muayene ve kontrol bilgileri hatırlatılacak, • Hekimler gerekli durumlarda portal üzerinden başka hekimlerle görüş alış ve en değerli çıktısı vatandaşlarımızın kendi tedavi süreçlerine aktif olarak katılmalarını sağlamamız olacaktır. Yönetim bilgi sistemlerine ilişkin yürüttüğünüz görevler dahilinde bilgi güvenliği alanında yürütülen alt yapı çalışmaları, standartlar ve mevzuat ile ilgili alanlarda yapılan çalışmalar nelerdir? Bilgi Güvenliği ile ilgili Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü olarak TS ISO/ IEC 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı uyum çalışmaları tamamlanmıştır. TSE tarafından Nisan 2014’te dış tetkik yapılarak, ISO 27001 Bilgi Güveliği Yönetim Sistemi sertifikası alınmıştır. Bakanlığımıza bağlı kurum ve kuruluşlarda Bilgi Güvenliği ile uyumunu sağlamak ve farkındalığı artırmak amacıyla Bilgi Güvenliği Politikaları YöE-Sağlık uygulamalarında nergesi hazırlanmıştır. Bu yönerge ile geliştirilen strateji ve yön- Sağlık Bakanlığı’nın, görevleri kapsatemlerin teoriden pratiğe mında; bilginin toplanması, değerlengeçişi Ulusal Sağlık Siste- dirilmesi, raporlanması ve paylaşılması süreçlerinde güvenliğin sağlanmasına mi projesiyle sağlanacak- yönelik tedbir alınması, bilginin gizlilik, tır. Ulusal Sağlık Sistemi bütünlük ve erişilebilirlik kapsamında projesi hem vatandaşları- değerlendirilerek, içeriden ve/veya dışarıdan kasıtlı veya kazayla oluşabilecek mızın hem de sağlık pro- tüm tehditlerden korunmasının sağfesyonellerinin birçok lanması, yürütülen faaliyetlerin etkin, alanda kolaylık yaşamala- doğru, hızlı ve güvenli olarak gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu kapsamrını sağlayacaktır. da belli bölgeler seçerek Bilgi Güvenliği farkındalık eğitimleri düzenliyoruz. Diyarbakır, Kastamonu, Trabzon ve Bolu Daha sayabileceğimiz birçok faydası bulunduğu gibi sisteme sonradan ekle- bölgeleri için eğitimleri düzenledik. Her bölge için 4-5 ilin eğitimlerini ortak bir il nebilecek birçok özellik ile bu faydalar oldukça arttırılabilir. Sistemin en büyük belirleyerek orada veriyoruz. 23 DOSYA SAĞLIK SEKTÖRÜNDE BİR FİNANSMAN MODELİ KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ POLİTİKASI 1980’li yıllarda benimsenen özel sektör ağırlıklı kalkınma modelinin bir sonucu olarak sanayi alanındaki kamu yatırımları giderek azalmış ve altyapıya yönelik yatırımlar merkezi yatırım bütçesinde ön plana çıkmıştır. Bununla beraber hızlı bir büyüme sürecine giren ülkemizde artan altyapı yatırım ihtiyacını karşılamak için kamu kaynaklarının yanında başta Kamu Özel İşbirilği (KÖİ) modelleri olmak üzere alternatif finansman modellerinden de sıkça faydalanılmaya başlanmıştır. 2 023 yılında dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içerisine girme hedefi bulunan Türkiye’de altyapıya yönelik kamu yatırımları önemli bir yer tutmaktadır. 1980’li yıllarda benimsenen özel sektör ağırlıklı kalkınma modelinin bir sonucu olarak sanayi alanındaki kamu yatırımları giderek azalmış ve altyapıya yönelik yatırımlar merkezi yatırım bütçesinde ön plana çıkmıştır. Bununla beraber hızlı bir büyüme sürecine giren ülkemizde artan altyapı yatırım ihtiyacını karşılamak için kamu kaynaklarının yanında başta Kamu Özel İşbirilği (KÖİ) modelleri olmak üzere alternatif finansman modellerinden de sıkça faydalanılmaya başlanmıştır. Bu noktada kamu gelirleri ve kamu harcamaları önem taşımaktadır. Yapılan kamu 24 harcamalarının kamu gelirleri sınırlarında olması beklenmektedir. Aksi bir durum olduğunda kamu gelirlerinin kamu harcamalarını finanse etmesi zorlaşır ve yeni finansman yolları gündeme gelir. Kamu harcamalarının kamu gelirleriyle finansmanının sağlanması, temel hedeftir. Kamu Özel İşbirliği, bu iki kavramın dışında ortaya çıkan yeni bir finansman modeli olarak son dönemlerde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Çoğunlukla yüksek sermaye isteyen altyapı yatırımları, enerji sektörü, sağlık ve eğitim sektörlerindeki büyük projelerde uygulanmakta olan model, sağlık sektöründe de şehir hastaneleri yatırımları kapsamında uygulama süreçleri başlamıştır. jesi devletçe hazırlanan hastane gibi sağlık tesislerinin devletin gösterdiği arsaya, finansmanı tamamen gerçek kişiler veya özel sektör kurumlarınca sağlanarak inşa edilmesi ve gerekli teçhizatla donatılması, sonra da hastanenin azami 49 yıllığına devlete kiralanmasıdır. Model genel olarak; Yap-Devret, Yap-Kirala-İşlet-Devret, Yap-Devret-İşlet, Yap-İşlet-Devret, Yap-Sahiplen-İşlet-Devret, kavramlarını kapsamaktadır. Bu modelle yapılan hastanenin mülkiyeti kamuya ait olacaktır. Bu şekilde devletin bütçesinden hiç harcama yapılmaksızın sağlık tesislerinin özel kesimin finansman imkânlarıyla yapılması amaçlanmaktadır. Kamu Özel İşbirliği, devletin tümüyle çekilmek istemediği ve devDar anlamda Kamu Özel İşbirliği; pro- letin katılımı olmaksızın özel sektö- Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ POLİTİKASI DOSYA rün tek başına sunmaktan çekindiği hizmetlere özel sektörün katılımını sağlamak ve böylece devletin temel çıkmazı haline gelen finansman sorununu aşmak amacıyla geliştirilmiştir. Kamu Özel İşbirliği, İngiltere başta olmak üzere ABD, İrlanda, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde finansman sorununa bir çözüm olarak görülmüş ve mevcut politika içinde finansman yöntemi olarak uygulanması tercih edilmiştir. Bu modelde özel sektör işletici değildir, hizmeti sunan hiç değildir. Bir sermayedar (girişimci) olarak örneğin 49 yıllığına sahibi olduğu hastaneyi işletilmek üzere geçici olarak kiraya veren gayrimenkul sahibidir. Devlet ayrıca bu kişinin kira gelirinden de yine Gelir Vergisi alacaktır. Bu modelle Türkiye’de onlarca yıl süren yatırım projelerinin tamamlanma süresinin 2-3 yıla düşürülmesi planlanmaktadır. Ayrıca duruma göre, belki onlarca yılda ulaşılabilecek sağlık tesislerine bu modelle oldukça kısa zamanda sahip olmak mümkün olabilir. Kamu Özel İşbirliği’nin kamu hizmet- si beklenmektedir. Bu kapsamda daha Sağlık Sektöründe Kamu Özel İşbirliği Finansman Modeli hızlı, daha etkili ve daha kaliteli hiz- Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm ile bir- met sunumunun sağlanması, finans- likte sağlık sektöründe yüksek hedef- leri açısından yeni bir açılım getirme- man sıkıntısının yok edilmesi gibi fay- lere yönelik gelişmeler sağlanmaktadaları öngörülmektedir. dır. Sağlık politikalarının nihai amacı, Kamu Özel İşbirliğinin Avantajları yata geçirilebilmesi için önemli bir kaynaktır. Uygulamalarda finansman sıkıntısıyla yapılması planlanan ya da ertelenen tüm projelerin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. 1. Bu model ile kamu hizmetlerinin sunumunda minimum maliyetle maksimum etkinliğin ortaya çıkmasını hedeflenmiştir. 2. Klasik kamu hizmetleri an- layışı bu model ile değişerek hizmetlerin sunumunda etkinlik sağlanacaktır. Söz konusu hizmetlerin daha kısa vadede gerçekleşmesi ile birlikte beklentilere de optimum çözümler getirilecektir. 3. Özel sektörün ortaklığına da- yanan bu model, yüksek finansman gerektiren yatırımların ha- 4. Bu model sayesinde atıl sermaye ülke içine yönlendirilerek özel sektörün işletme kapasitesi kamu hizmetlerinin sunumunda fayda sağlayacaktır. 5. Yüksek maliyet ve sermaye gerektiren projelerin özel sektör katılımının sağlanmasıyla hayata geçirilmesi ile kamu sektör ciddi maliyet avantajı sağlayacaktır. 25 DOSYA halkın sağlık düzeyinin yükseltilmesi ve geliştirilmesi, stratejik amaç da sağlığa yönelik risklerin azaltılarak toplumun bu risklerden korunmasının sağlanmasıdır. Sağlıkta yapılan yatırımlar da söz konusu sağlık politikalarını uygulayıcı ve destekleyici nitelikte gerçekleştirilmektedir. Sağlık yatırımlarının kamu içerisinde gerçekleştirilmesi ile ilgili olarak da alternatif model arayışı ile ilgili çalışmalar geçmişten günümüze sürdürülmektedir. 1980’li yıllarda Türkiye’nin küreselleşme süreci ile birlikte ekonomik anlamda geçirdiği değişim süreci özelleştirme kavramını gündeme getirmiş ve bu alanda birçok uygulama denenmiştir. Konuya ilişkin çeşitli görüşler mevcuttur. Ancak konunun bir bütün olarak değerlendirilmesi, uygulamanın sürekliliği açısından önem arz etmektedir. Türkiye’de 1987 yılında çıkarılan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, hizmetlerin niteliği ve örgütlenmesi çerçevesinde ilk ciddi adım olarak görülmektedir. Ardından 1988 yılında Numune Hastanesi ile başlayan sağlık sektöründe dış kaynak kullanım uygulamaları, 1999 Anayasa değişikliği sonrasında daha çok uygulama alanı bulmuştur. Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu kapsamında Kamu Özel İşbirliği’nin yöntemlerinden olan “Yap İşlet 26 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 DOSYADİJİTALHASTANELER tıbbi hizmetlerin % 5’i dışarıdan hizmet satın alımı yoluyla gerçekleştirilmektedir. Sağlık Bakanlığı planlamış olduğu yeni sağlık yatırımlarında yeni dönemde Kamu Özel İşbirliği Modeli ile uygulamalara başlamıştır. Bakanlık 22 farklı ilde hayata geçireceği şehir hastaneleri projeleri ile devlet hastaneleri hakkında oluşan tüm ön yargıları yıkmayı hedeflemektedir. Kamu Özel İşbirliği kapsamında ülkemizde yapımlarına başlanılan şehir hastaneleri projelerinin, hazineden tek kuruş alınmadan yapılması planlanmaktadır. Kamu Özel İşbirliği Modeli esas alınarak oluşturulacak sağlık kampüsleri ile birlikte; devlet hastanelerinde dönüşüm üzerine dönüşüm yaşanması beklenmektedir. Ek binalar ve Devret” modeli 2005 yılındaki değimevcut hastaneler üzerinde yapılan şiklikle beraber sağlık sistemi içinde iyileştirme çalışmaları ile yaklaşık 5 kendine yer bulmuş ve uygulanmaya bin civarında olan nitelikli yatak sayıbaşlanmıştır. 2006 yılından sonra ise sı 40 - 50 bin civarına yükselirken, ka“Sağlıkta Dönüşüm Programı” çerçe- muda ilk kez uygulanacak olan şehir vesinde gerçekleştirilen sağlıkta rehastaneleri modeli ile sağlık alanında form düzenlemeleriyle birlikte klinik devrim niteliği taşıyan 5 yıldızlı otel hizmetlerinin de hizmet ihaleleri ile görünümündeki dev sağlık kampüsledışarıdan temin edilmesi söz konusu ri inşa edilmektedir. olmuştur. Sağlık sektöründe yatırımlar çerçevesinde KÖİ uygulamasına ilişkin yapılması beklenen çalışmalar Sağlık politikalarının nişunlardır: hai amacı, halkın sağlık 1. Kira bedeli karşılığında sağlık tesisi yapımının başlaması, 2.Sağlık tesislerinin ve tesislerin ek binalarının bakımı, onarımı ve restorasyon işleri, 3.Tıbbi destek hizmetlerinin sağlanması, 4.Tıbbi hizmetler dışında da sağlık tesisleri içerisinde yer alan hizmet sunumlarının gerçekleştirilmesi (temizlik, güvenlik, yemekhane, vs. gibi hizmetler), düzeyinin yükseltilmesi ve geliştirilmesi, stratejik amaç da sağlığa yönelik risklerin azaltılarak toplumun bu risklerden korunmasının sağlanmasıdır. Kamu Özel İşbirliği çerçevesinde sağlık kampüslerine ilişkin projelerde 1548 yataklı sağlık tesisi yatırımının ihale ön yeterlilik şartlarına bakıldı5.Sağlık tesislerindeki tüm tıbbi dona- ğında sözleşme konusu; finansman, nımların hazır edilmesidir. uygulama projesi, diğer donanımlaTürkiye’de Kamu Özel İşbirliği proje- rın tedariği, tesis için gerekli mefruşat, tesislerin bakım ve onarımı, tıbbi gölerinde tıbbi hizmet sunumu uygulama dışında bırakılmıştır. Sağlık Ba- rüntüleme, laboratuvar ve diğer tıbbi kanlığı’nca 2010 yılında yayımlanan destek hizmetleri, bilgi işlem, sterilizasyon, çamaşır, temizlik, güvenlik Türkiye’de Sağlık Sektöründe Kamu Özel İşbirliği Modeli raporuna göre; ve yemek dahil destek hizmetleri ve DOSYA sunumu, sağlık hizmetleriyle alakalı ve Bakanlık onayını alacak ticari alanların yapım ve işletilmesi üzerine yoğunlaşmaktadır. Yaşam merkezi olarak nitelendirilen sağlık kampüsleri yüksek teknolojiye sahip laboratuarlar, araştırma merkezleri, sağlık teknoparkları, sosyal tesisler, otel ve medikal oteller, alışveriş merkezi, merkezi acil ve yoğun bakım üniteleri, merkezi eczane ve depo yapıları, atık yönetimi, yeterli büyüklükte otopark ve peyzaj alanları gibi unsurları da bünyesinde taşımaktadır. Dolayısıyla devlet özel sektörle birlikte üstlendiği projelerde; kamu tıbbi hizmetlerden sorumlu olurken, tıbbi hizmetler dışında kalan tüm hizmetler özel sektör tarafından karşılanmış olacaktır. Böylece sağlık hizmetinin verimliliği arttırılarak, planlanmış görev dağılım kurgusu ile birlikte sektörde sorunsuz işleyen bir hizmet ağı oluşturulacaktır. Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan Sağlıkta Dönüşüm politikaları kapsamında Bakanlık bundan sonraki görev ve sorumluluğunu; kural koyan, denetleyen, politikalar belirleyen bir pozisyonda belirleyerek hizmetin sürdürülmesinde garantör kurum misyonunu gerçekleştirmektedir. Devlet özel sektörle birlikte üstlendiği projelerde; kamu tıbbi hizmetlerden sorumlu olurken, tıbbi hizmetler dışında kalan tüm hizmetler özel sektör tarafından karşılanmış olacaktır. de getirilmektedir. Ancak bu eleştirilerin temelinde yapılan uygulamanın yeterince bilinmemesinden kaynaklanan önyargıların ve ideolojik yaklaşımların olduğu gözlemlenmiştir. Uygulamadaki bilgi yetersizliğinden kaynaklanan sıkıntıların olduğu göz ardı edilmemelidir. Bu modelin uygulanmasına yönelik çalışmalarda öncelikle sağlık çalışanlarının farkındalıklarının arttırılması gerekmektedir. Böylece çalışanların iş güvenceleri konusundaki tedirginliği ortadan kalkacaktır. Kamu Özel İşbirliğ’nin, özel kesimdeki atıl sermayenin hastane gibi topluma faydalı yatırımlara dönüştürülmesine; daha hızlı, etkili ve kaliteli kamu hizmeti sunumunun sağlanmasına; kamunun finansman sıkıntısının çözülmesine faydalarının olabileceği öngörülmekte ve yine bu kapsamda toplumun sağlık hizmetlerine daha hızlı ve etkili bir şekilde erişimi hedeflenmektedir. Aynı zamanda finansman kısmında da gözle görülebilecek avantajların yakalanması söz konusudur. Ancak tüm bu olumlu özellikler detaylı sözleşmelerle mümkün gözükmektedir. KÖİ modelinde sözleşmeler net ve anlaşılır olmalı, gereken her ayrıntıyı içermelidir. Türkiye’nin gelişim sürecinde hızla yol alabilmesi için alternatif uygulama alanlarından Kamu Özel İşbirliğini değerlendirip uygulamaya başlamasının başarılı bir tercih olması için kamu hizmetlerinin Kamu Özel İşbirliği’nin olası olumsuz etkilerinden arındırılması hedeflenmelidir. Sağlık hizmetlerinin sunumundaki etkinliğin sağlanması açısından önem taşıyan söz konusu model, maliyet avantajının yanında sağlık hizmetlerinin daha kısa sürede halka sunumunu gerçekleştirecek ve nihayetinde Türkiye’de sağlık hizmetlerinin organizasyonu ve sunumu uluslararası standartlara hızla erişecektir. Kamu Özel İşbirliği Modeli esas alınarak oluşturulacak sağlık kampüsleri ile birlikte; devlet hastanelerinde dönüşüm üzerine dönüşüm yaşanması beklenmektedir. Kaynakça: dergiler.ankara.edu.tr sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2012-3-2.pdf www.kalkinma.gov.tr Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi SONUÇ Kamu Özel İşbirliği’nde; kamu kaynaklarının israf edileceği, kamu hizmetlerinin sunumundaki devlet kapasitesinin azalacağı, devlete olan güvenin sarsılacağı, sağlık çalışanlarının iş güvenceleri konusunda sıkıntıya gireceği ve özelleştirmenin başka bir yolu olduğu gibi eleştiriler 27 LABORATUVAR HİZMETLERİNDE BÜYÜK FARK! İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Merkez Laboratuvar Uygulaması ile birlik bünyesinde bulunan 7 Eğitim Araştırma Hastanesi, 4 devlet Hastanesi ve bu hastanelere bağlı bulunan semt polikliniklerinin laboratuvar testleri ile ilgili ihtiyaçlarının konsolide bir sistemle merkez bir laboratuvar tarafından yürütülmesi amacıyla sonuç karşılığı 3 yıllık bir ihale gerçekleştirilmiştir. Uzm. Dr. Pınar EKER / Merkezi Lab. Koordinatör Yrd. M erkez Laboratuvar Uygulaması planlaması Genel Sekreterliğimiz kapsamında her hastaneden Laboratuvar uzmanlarının katılımıyla gerçekleşen bir seri toplantı ile başlamıştır. Öncelikle mevcut durum analizleri yapılmış her hastanenin tek tek laboratuvar ihale durumları elinde mevcut bulunan cihaz ve test cins miktarları bir ekip çalışması ile tespit edilmiştir. Konulan hedef daha başlangıç noktasında tüm hastaneleri tek bir hastane gibi merkezi bakış açısıyla kaynakların en verimli şekilde kullanılmasının sağlanması yönünde ele almak şeklinde olmuştur. Bu süreç organize bir şekilde çalışılması gerekliliği ve ekip ruhu ile hareket etmenin ilk tohumlarını atması bakımından sonraki süreçlerde gerçekten çok yararlı olmuştur. Kaynaklar teknik ve yasal uygunluklar çerçevesinde mümkün olan en optimize şekilde kullanılmıştır. Kurulan komisyonlarda merkez laboratuvar konsepti çeşitli açılardan değerlendirilmiş ortak kabul gören model üzerinde çalışmalar başlatılmıştır. 28 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Laboratuvar İnşası 1 Mart 2014 tarihinde tamamlandı. 13 Mart 2014 tarihinde laboratuvar ağırlık olarak biyokimya laboratuvarı çalışmasının başlaması ile aktif günlerine başladı. Önce belirli grup testler ile bir süre sistemin stres testleri yapıldı. Bu süre içerisinde hasta mağduriyeti oluşmaması amaçlı olarak hastane laboratuvarlarında mevcut sistemlerde eş zamanlı çalışmalar gerçekleştirildi. robiyoloji laboratuvar çalışmalarının kurgulanması sonuçlandı ve örnekler merkez laboratuvara gelmeye başladı. 9 Mayıs 2014 tarihinde Türk bilgisayar mühendislerinin bizim belirlediğimiz kurgu kapsamında yazdıkları yerli “middleware” kullanımına başlandı. 13 Mart 2014 tarihinden itibaren 5 ayrı sürüm şeklinde testlerin cihazlarda dağılım çalışmaları (test mapping) deneysel olarak gerçekleştirilmek yoluyla “turnaround time” (Testlerin çalışma Birlik kapsamında klinisyenlerin yaptamamlanma süreleri) %47 oranında tığı test istemleri 6 ayrı HBYS firmakısaltılmıştır. Test istem ekranlarının sı ve 2 ayrı LBYS firmasının yazılımsal kontrolü web servis üzerinden gerçekentegresyonu yoluyla merkez laboratu- leştirilen “Merkezi Yönetim Modeli” ile var LBYS sistemine yansımakta ve bir HBYS teknik çalışanlarının herhangi bir middleware aracılığı ile 24 ayrı otoana- müdahalesine gerek kalmadan merkez lizörün bağlı olduğu bir online prealaboratuvar tarafından yeni test tanımnalitik sistem yardımıyla çalışılmasılanması ya da kaldırılması, referans aranı sağlıyor. Klinik kimya İmmunassay lığı tanımlanması gibi teknik özelliktestleri ve Macro eliza testleri bu sistem- lerin yönetilmesi sağlanmaktadır. Her de çalışılmaya başlanmadan önce her geçiş dönemi sancıları sistemimizde de gün ilave bir yeni hastane sisteme dahil yaşandı, ancak bu süreç hastanelerde edilerek tedrici bir şekilde test volüm ve gerçekleştirilen sistemi ve aşamalarını, çeşitliliği arttırılarak geçişin minimum eğitim programları yoluyla klinisyen ve diğer sağlık çalışanlarını bilgilendirmek sorunla yönetilmesi amaçlandı. Mik- Birlik’ten Projeler amaçlı “süreç eğitim programları” yoluy- lenmekte ve olası gecikme nedeninde ların etkin kullanımı ile verimlilik artışı la aşılmaya çalışıldı ve bu çalışmalar ha- yedek araçlar ile anında müdahale edil- sağlanmıştır. Maliyet analizi sonucunda Merkez laboratuvar uygulaması birlik len devam etmektedir. mektedir. genelinde % 27 oranında kazanım sağSİSTEMİN İŞLEYİŞİ Preanalitik Sistem Yönetimi lamıştır. Laboratuvar işleyişi her açıdan Nasıl Sağlanmaktadır standardizasyona kavuşmuştur. Tüm Sistem iki ana eksende Hastanelerde merkez laboratuvar işlebirlik bünyesinde yöntem ve referans işlemektedir. yişini yürütmek amacıyla yerleştirilaralığı standardizasyonu sağlanmış1. Hastanelerde kurulan laboratuvarmiş “operasyon sorumluları” mevcuttır. Hastadan az sayıda tüp yeterliliği ile lar yatan hasta, acil hasta, yoğun bakım tur. Operasyon sorumluları eğitim ve daha az kan alımı gerçekleşmektedir. acil hastası testleri ve taşınması uygun araştırma hastanelerinde 2, diğer hasta- Örnek arşivlenebilmesi mümkün olaolmayan materyallerin çalışılması fonknelerde 1 kişi olarak çalışmaktadır. Her bilmekte ve sonuç karşılığı bir ihale olsiyonunu gerçekleştirir. Bu sistem yahafta perşembe günleri rutin eğitim duğu için test kaybı yaşanmamaktadır. zılımsal olarak klinisyen hekimin test programına katılan bu kişiler uygun sa- Kit ve sarf lojistiğinde kolaylık sağlanistemini, yaptığı bölgeye paralel olarak atteki kuryeye tüm tüpleri hazırlayarak mıştır. Her hastane aynı istem ekranlaüretilen barkod istemi ile yönetilmekrını kullanmaktadır ve bu sistem mer(santrifüj) özel bir yazılım olan “çanta tedir. Klinisyen ayaktan bir hastanın doldur-boşalt” sistemi ile teslim ederler. kezi olarak yönetilir hale getirilmiştir. istemini acilden isteyemez. Bu tüp acilTüpler “veri logger” olarak adlandırılan İlgili hekimin hasta onayı ile tüm labode kurulmuş olan cihaz tarafından çalıküçük bilgi kaydedici sistemler ile ısı ve ratuvar sonuçlarına, birlik bünyesindeşılmayacaktır. İstemi yapılan numune, süre kontrolüne tabi tutularak merkeze ki her hastaneden ulaşması sağlanarak hemşire tarafından oluşturulan hasta kadar gelirler. Burada resepsiyon kabul sistem yazılımı pilot olarak uygulanmabarkodu ve kendi barkodunun “el termiteknisyeni tarafından bu ısı ve süre kay- ya başlamıştır. Tüm laboratuvar süreçnal”lerine okutulması eşliğinde alınır. leri ile ilgili birlik bünyesinde yaygın bir Laboratuvar test rehberinde tüm süreç- dedici cihazlar durdurularak içlerineğitim programı uygulanmış, laboratudeki data sisteme aktarılır. Çantalar ve lerimiz ayrıntılı olarak tanımlanmışvarcılık süreci ile ilgili temel farkındalık tır. Burada el terminallerinin kullanımı içerikleri barkodların eşleşmesi yoluyla gelişimi sağlanmıştır. Yazılımsal olarak kontrol edilirler. Kabul-red işlemi sonragerçek numune alım zamanı hakkında hazırlanan destek programları ile süreç bilgi vermesi bakımından can alıcı öne- sı numuneler “sorter”(tasnifleyici) cihazı ölçüm kültürü yerleşmiştir. Bu sayede aracılığıyla tasniflenir ve ilgili departme sahiptir. mana çalışılmak üzere yönlendirilirler. izlenebilirliğin sağlanabildiği karar des2. Merkeze 1. Madde kapsamının dışıntek sistemleri geliştirilmiş, dashboardlar da kalan ayaktan hasta numuneleri ve Kurye tarafından kullanılan özel tasar- yardımıyla süreçlerin dinamik takipleuç testleri olan numuneler yine hastane lanmış altta görülen buz kaşeleri ile iç ri sağlanmıştır. PUKO (planla, uygula, numune alma merkezlerinde rehberde kısımdan desteklenen çantalar numu- kontrol et ve ölç) bakış açısı geliştirilmiş nelerin soğuk zincir kapsamında transtanımlı kurallar eşliğinde ve her hemve geri dönüşleri değerlendirmek amaçlı ferini sağlamaktadır. şire önünde kurulu monitörlerde tüp anket çalışmaları uygulanmış ve eğitim tipleri kontrol edilerek alınır. Burada programları planlanmıştır. Test istem da barkod okutularak hastanın ekrana optimizasyonunu sağlama hedefine yöyansıyan bilgileri doğrultusunda kontnelik olarak uluslararası laboratuvar test roller gerçekleştirilir ve numune alım tanımlama dili olan LOINC kod uygulazamanı da bu esnada sisteme kaydedilması pilot çalışması başlatılmıştır. miş olur. Alınan numuneler hastanelerAsistan eğitimleri ileri teknoloji sistemde kabul-red talimatları doğrultusunca leri tanımak ve kullanmak açısından değerlendirilir ve kuryelere teslimi sağzenginlik kazanmış ve preanalitik süreç lanarak merkez laboratuvara gelir. Dış donanımı yüksek uzmanlar yetişmesilaboratuvarda çalışılacak olan numune olanak sağlayacak bir sistem ulaşılaneler tekrar tasniflenerek ve kabul-red bilir durumdadır. işlemleri yapılarak kurye aracılığı ile Genel Sekreterlik içerisinde laboratuvar yönlendirilir. Diğer numuneler yine kaalanındaki meslektaşların birbirleri ile bul-red işlemi sonrasında sort edilerek ilişki kurmaları sağlanmış işbirliği ortailgili departmana yönlendirilir ve çalımı geliştirilmiştir. şılması sağlanır. Laboratuvar sonuçlarına tüm hastaneKurye Sistemi lerimizden erişimin sağlanacak olması MERKEZ LABORATUVAR Kurye sistemi her hastanenin çalışma test istemlerini optimize edecek ve tüm programına en uygun şekilde tasarlan- UYGULAMASININ ülke genelinde arzulanan çalışmanın KAZANIMLARI mış saat ve seferde hizmet verir. (hasmodel uygulaması olarak laboratuvarcıTüm Biyokimya-Hormon ve Makro Eli- lık tarihimizde bir dönüm noktası oluştaneye göre 5 ile 6 sefer/gün) Kurye araçları RFID sistemi ile merkezden iz- za testleri tek tüpten çalışılarak, kaynak- turacaktır. 29 HASTANELERDE ENERJİ VERİMLİLİĞİ “Hastaneler, daha az enerji tüketerek daha çok hizmet verebilmenin yollarını bulmak zorundadır.” Arif Dündar EKİNCİ / Makine Mühendisi 2 050 yılına kadar dünya nüfusunun 60 yaş üzeri yaşlanmış popülasyonunun, 600 milyondan 1 milyara yaklaşık iki kat artış göstereceği istatistiksel olarak ortadadır. Bu da potansiyel hasta sayısının artacağına ve bu hastalar için verilecek hastane hizmetlerinin artması anlamına gelmektedir. Hastaneler, daha az enerji tüketerek daha çok hizmet verebilmenin yollarını bulmak zorundadır. Nüfus artışına paralel olarak enerji maliyetleri 1995’den bu yana tüm dünyada yaklaşık olarak %25 oranında artış göstermiş, önümüzdeki beş yıl ise %25 oranında artması beklenmektedir. Sağlık pazarında enerji kullanımı ise hasta sayısındaki artışın yanı sıra teknoloji değişimi ve nitelikli sağlık hizmeti sunumu gereksinimlerinden dolayı 1995’den bu yana %36 artış göstermiştir. Son yıllarda enerji maliyetlerindeki artışlar ve sağlıkta enerji kullanımına olan eğilim artışı, enerji verimliliğini artıran projeleri popüler kılmaktadır. Artan enerji maliyetleri enerji verimliliği projelerine yatırım yaparak azaltılabilir ve hastanelerin gelişimini artırmak için yeniden yatırım olarak kullanılabilir Hastanelerdeki gerçek zamanlı enerji kullanımı ihtiyacının belirlenmesi ve enerji maliyetlerinde %30’luk bir tasarruf sağlanması hastane işletme maliyetlerinde yaklaşık %5’lik bir kârlılığa 30 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 denk gelmektedir ki; bu 235 yataklı bir hastanede yataklı hastalar için harcanacak 28 günlük maliyete anlamına gelir. Tüm bu gerekçeler ışığında Türkiye de bulunan hastaneler için çevresel ve ekonomik açıdan bir enerji verimliliği projesi oluşturmak yapılması gereken önemli konuların başında gelmektedir. Bu tip projelerle üretilen binalar Yeşil Bina olarak adlandırılmaktadır. Yeşil Bina uygulamaları ile enerji tasarrufu, doğayı koruma ve konforlu bir yaşam ortamı hedeflenmektedir. Belli standartlar getirilerek sertifikalanmakta olan yeşil binalar daha değerli, doğaya saygılı, ekolojik, konforlu ve enerji tüketimini azaltan binalar olarak projelendirilir. HASTANELERDE ELEKTRİK ENERJİSİ TASARRUF YÖNTEMLERİ Hastanelerdeki elektrik enerjisi kullanan sistemlerin yaklaşık elektrik enerji sarfiyat oranları aşağıdaki tabloda verilmiştir. 1) Kojenerasyon ve Trijenerasyon sistemlerinin ilave edilmesi ile elde edilecek tasarruf Kojenerasyon, kısaca enerjinin hem elektrik hem de ısı formlarında ayni sistemden beraberce üretilmesidir. Elektrik üreten bir gaz motorundan dışarıya atılacak olan ısı enerjisinin büyük bir bölümünü kullanılabilir enerjiye dönüştürerek toplam enerji girişinin %8090 arasında değerlendiren sisteme“Birleşik Isı-Güç Sistemleri” ya da kısaca “Kojenerasyon” denir. Eş zamanlı olarak ısı–güç üretimi sağlayabilen bir kojenerasyon sitemine ilave edilen absorbsiyonlu soğutma sistemi ile atık ısıdan soğutma enerjisi de üretmeyi başaran üçlü sisteme ise Trijenerasyon Sistemi denir. Bu sistemle üretilen elektrik enerjisi, tüketilecek mahallin hemen yanında üretildiği için enerji nakil hatlarındaki kayıplar oldukça aza indirildiği ve elektrik enerjisi üretirken sistem içinde yakılan yakıtın açığa çıkardığı atık ısı enerjisinden de yararlanma fırsatı olduğu için oldukça yüksek tasarruf oluşturmaktadır. 2) Aydınlatma sistemlerinde yapılacak değişiklikler ile elde edilecek tasarruf Hastane Projelerinde yer alan aydınlatma sistemlerinde; aşağıdaki çözümle- Uzmanından rin birini veya bir kaçını uygulayarak “%40’lara varan enerji tasarrufu temin edilebilmektedir: ra ve uygulama alanına göre değişmektedir. Yansıtıcılığı düşük reflektörler yerine yüksek yansıtma kabiliyetli reflektörlerin optimum geometrilerde tasarlanıp kullanımı, çalışan yüksek verimli (EFF1) motor ile enerji tasarrufu sağlanabilir. değiştirilir ise, % 12’lik bir tasarruf sağla- Yüksek kayıplı genleşme vanaları nacaktır. Verimsiz, yetersiz çalışan defrost sistemi 5) Pompa ve fan daha fazla enerji tüketmektedir. Değişken hızlı akış kontrolü, pompalarda ve fanlarda en iyi verimlilik arttırıcı metot• Yüksek verimli motor kullanmak. T8 Flouresan lambalar yerine, armatür • Yük değişimlerine göre verimi maksi- lardan birisidir. Pompa ve fanlarda verimlilik arttırıcı hizmetleri ile enerji tüdeğişimine gerek kalmaksızın yüksek mumda tutmak. ketim giderlerinde %20 ile %50 arasında verimli T5 lamba değişimine olanak EN 60034-30:2009 standardında motasarruf sağlanmaktadır. sağlayan özel tasarımlı elektronik balast torlar için enerji sınıfları tariflenmiştir. kullanımı, Türkiye’de de 2008 yılında çıkan “Enerji 6) Soğutma sistemlerinde Cıva, Sodyum ve Metal halinde lamba- Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımın- yapılacak değişiklikler ile lar yerine 100.000 Saat ömürlü indüksi- da Verimliliğin Arttırılmasına “dair yö- elde edilecek tasarruf yon lamba kullanımı, netmelikte motorlar için asgari verimler Soğutma sistemleri hastanelerde yaz Gün ışığına duyarlı ve insan varlığını al- tariflenmiştir. aylarında en fazla enerji tüketimini gılayan sensor kullanımı, Çalışan eski bir motor, yine aynı devirde oluşturan enerji elemandır. Bu anlamda Görsel zenginlik gerektiren alanlarda LED aydınlatma çözümleri kullanılarak enerji tasarrufu yapılabilir. 3) Havalandırma sistemlerinde yapılacak değişiklikler ile elde edilecek tasarruf sistemlerinde yapılacak değişiklikler ile elde edilecek tasarruf Pompa ve fanlar genellikle verimsiz işletim koşullarında çalıştırılırlar. Pompa ve fanların enerji tüketiminde ilk sıraları ve tüketim toplamının yarısından fazlaHavalandırma ve iklimlendirme sistem- sını teşkil ettiği görülür. lerinin başlıca amacı istenilen iç hava Pratikte pompa ve fanların maksimum koşullarını korumak ve sağlamaktır. Bu debide, toplam çalışma saatinin %6’sı sistemler hastanelerde önemli enerji kadar çalıştığı görülür. Dolayısıyla getüketicileridir. Bu yüzden önemli enerji riye kalan %94 lük çalışma diliminde tasarruf imkanlarına sahiptir. İstenilen pompa ve fan maksimum veriminin iç hava kalitesi ve termal kalite, aydınçok altında çalışır. Bu durumda pompa lanma ve diğer ekipmanlar sayesinde ve fanlar, normalde ihtiyacı olandan çok içeride üretilen ısı, yapının karakteristiği ve yeri, faktörler göz önüne alınarak; sistemin uygun şekilde projelendirilen hastane için gerekli ısıtma ve soğutma kapasitesinin net bir şekilde çıkarılmış, ısıtma ve soğutma sıralı bir şekilde devreye girerek dış havadan azami ölçüde yararlanılmış ve sıcaklık ayar değerleri doğru yapılandırılmış sistemler tasarlandırılmalıdır. Bununla birlikte en önemlisi ısı geri kazanım cihazları sisteme ilave edilerek egzoz havasından yararlanılmalı ve ısı enerjisi geri kazanılmalıdır. Bu sayede hastanelerde yaklaşık %30 civarında enerji tasarrufu sağlanabilmektedir. Yetersiz izolasyon Dışa açık yüzeylerde normalden fazla terleme Düşük verimli kondanser motorları kompresörün dur-kalk sayısını %50%70 arasında düşürerek arızasız bir şekilde ömrünü %60’lara varan düzeyde artırabiliriz. Aynı zamanda kompresörün dur kalk sayısında oluşan düşüm yüksek demeraj akımlarını önleyeceği için minimum güç girişi sağlayacağı performansını( COP) yükseltmektedir. Buda yaklaşık %10-%20 arasında enerji verimliliği sağlar. 4) Motor sistemlerinde yapılacak değişiklikler ile elde edilecek tasarruf Hastanelerde motor ve uygulamaları için verimlilik arttırıcı çözümler moto31 KIŞA HAZIR MIYIZ? değil, içeriğinde bulunan vitamin ve minerallerle kış hastalıkları olan grip, Soğuk ayların mevsimi nezle gibi bulaşıcı hastalıklara karşı olan kış, hastalıkların en korunmak için de bu çayları tüketebilirsiniz. Kimi bitki çayları bağışıklık çok görüldüğü ve bağışıklık sisteminin düştüğü sistemini güçlendirirken kimi çaylar antioksidan etkisiyle sizi, hastalıklabir mevsimdir. Bu neden- rın vücudunuzda oluşturabileceği sole kış aylarında içeceğirunlara karşı koruyabilir. Aktarlardan niz bitki çayları sayesinde ya da marketlerden alabileceğiniz, vücudunuzu tehdit eden hatta vaktiniz varsa kendiniz toplayıp kurutacağınız bitkilerle evde kendi ve hastalıklara sebep olan çayınızı kendiniz hazırlayabilirsiniz. bakteri ve virüslere karşı Bu yöntem biraz daha vakit almakla dayanıklılığınızı arttırabi- birlikte hem daha ucuza mal olur hem de çayınızı istediğiniz gibi, dilediğilirsiniz. niz karışımlarla hazırlayabilirsiniz. Kış hastalıklarından etkili bir şekilde zellikle kış aylarının soğukorunmanın doğal yolu olan bitki çayğunda rahatlatıcı sıcak bir ları, vücudunuzda antibakteriyel etki bitki çayından daha keyif ve- göstererek kış mevsimini son derece rici başka bir şey bulmak zor. Sadece sağlıklı bir şekilde atlatmanıza yarısınmak, boğazınızı yumuşatmak için dımcı olacaktır. Ö 32 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Hangi Çayı Seçmeli? Bu tamamen ihtiyacınıza ve damak zevkinize kalmış bir durum. Eğer, yemeklerden sonra şişkinlik gibi sindirim sistemi sorunları yaşıyorsanız buna göre çaylar, gripseniz ve kendinizi daha dinç hissetmek istiyorsanız C vitamini ve diğer antioksidanlar yönünden zengin çaylar seçebilirsiniz. Ancak “azı karar, çoğu zarar” sözüne sadık kalarak bu çayları tüketirken aşırıya kaçılmamalı ve bazı yan etkilerinin olabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca başka bir rahatsızlık nedeniyle düzenli ilaç kullanıyorsanız bitki çaylarını günlük yaşantınıza eklemeden önce doktorunuza danışmalısınız. Nane Çayı Gaz ve şişkinliği alan, genellikle sindirime yardımcı olmak için kullanılan nane çayı mide bulantısını geçirmek ve terlemeyi arttırarak ateş düşürmek Sağlıkta Trend için kullanılabilir. Reflü ve sık sık mide ekşimesi yaşayan kişilerin bu problemlerini arttırabileceği için tavsiye edilmez. naktır. Soğuk algınlığının daha çabuk geçmesini sağlar ve diğer bulaşıcı hastalıklara karşı direnci arttırır. İdrar söktürücü olarak idrar yolu hastalıklarının tedavisinde yardımcı olarak kulZencefil Çayı lanılabilir. Doğal bir antioksidan olan Yine sindirime yardımcı olmak, mide kuşburnu çayını günde 2-3 bardak tübulantısı ve kusmaya karşı kullanabileceğiniz bir diğer çay da zencefil ça- ketebilirsiniz. yıdır. Grip, nezle gibi hastalıklara karşı Tarçın Çayı bağışıklık sistemini güçlendirir. 3-4 Tarçın çayı da kış mevsiminde içilmesantim büyüklüğünde, kabuğu soyulsi tavsiye edilen bitki çaylarındandır. muş zencefili çok ince dilimleyerek Soğuk algınlığına çok iyi gelen tarçın kaynamış suya atıp 10-15 dakika bekçayını ister için, isterseniz de boğaz letmek, çayınızı hazırlamak için yeterağrılarınızı geçirmek için gargara yali olacaktır. Bir kaç damla limon ve 1 pın. çay kaşığı balla tatlandırabilirsiniz. Papatya Çayı Yoğun bir iş gününden sonra evinizin rahatlığında bir bardak papatya çayı içmek tüm stresinizi alacaktır. Sakinleştirici özelliğinin yanı sıra boğaz ağrısını hafifletir, öksürüğü alır ve ağız içinde oluşan iltihaplanmalara iyi gelir. Hatta ağız içi yaralarına karşı papatya ile ağız gargarası hazırlayabilirsiniz. Orta dereceli uykusuzluk çekenlere yatmadan 2 saat önce bir bardak papatya çayı içmeleri tavsiye edilir. Melisa Çayı Yorgun ve mutsuz hissediyorsanız kendinizi daha iyi hissetmek için bir bardak melisa çayı içebilirsiniz. Melisa çayı ayrıca konsantrasyonu arttırır ve uykudan 1 saat önce içildiğinde uykuya geçişi kolaylaştırır. Çayınızı akçaağaç şurubuyla tatlandırabilir veya 2-3 damla limon ekleyebilirsiniz. Soğuk melisa çayı yaz aylarında da hem faydalı hem de lezzetli bir serinletici olarak kullanılabiliyor. Evde Bitki Çayı Nasıl Hazırlanır? Bitkisel çay hazırlarken hangi bitki olursa olsun demlenme süresi ortalama 5-15 dakika arasındadır. Bitkiyi kaynamış suda ne kadar çok bekletirseniz aynı normal siyah çayda olduğu gibi o kadar çok demlenir ve tadı acılaşır. Bir kaç denemeden sonra kendi ağız tadınıza uygun demleme süresini belirleyebilirsiniz. Farklı bir tat vermek için limon, acılığını almak için bal kullanabilirsiniz. buharı burun tıkanıklığını açmaya yararken, sıcak çay boğaz ağrısını, öksürüğü alır. Diğer popüler kullanımı ise sakinleştirici etkisi ile sinirleri yatıştırmak içindir. Yatıştırıcı etkisi bulunan ıhlamur çayı gerginliği alır, kaygı nedeniyle gerilen sinirleri yatıştırır, stresi azaltır ve uykuya geçişi kolaylaştırır. Karanfil Çayı Ihlamur Çayı Karanfil çayı da, tarçın gibi ağız ve boğaz enfeksiyonlarına iyi gelmektedir. Karanfil çayı da tercih edilebilir. Vücut direncini arttırmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için içilmesi gereken bitki çaylarının başında ıhlamur gelmektedir. Ihlamur çayının Tabi tüm bu saydıklarımızın yanın da kış aylarının vazgeçilmez lezzeti olan bir fincan sıcak salebe kim hayır diyebilir ki? Karahindiba Çayı Devedikeni çayı gibi karahindiba çayı da karaciğeri temizler ve safra atımını arttırarak sindirime yardımcı olur. Kanı ve vücudu temizlerken ishal gibi rahatsızlıkları hafifletir. Kuşburnu Çayı Cilt sağlığını korumak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için gerekli olan C vitamini için çok iyi bir kay33 Sağlık Gündemi TIP ÖNCÜLERİ İSTANBUL’DA Tıp dünyasında önemli çalışmalara imza atan Türk Bilim adamları, Sağlık Bakanlığı’nın ev sahipliğini yaptığı “Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nda” buluştu. 30 Ekim - 1 Kasım tarihleri arasında İstanbul Hilton Bosphorus Otel’de gerçekleşen kurultaya Türkiye’den ve yurt dışından yoğun bir talep vardı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sayın Dr. Sare Davutoğlu’nun da katıldığı kurultaya, Sağlık Bakanı Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile çok sayıda sağlık alanında uzman ve bürokrat katılım gösterdi. Kurultayda Kalkınma Bakanlığı, üniversiteler, YÖK, TÜBİTAK, SGK, teknokentler gibi kamu özel kurum ve kuruluşların üst düzey yetkilileri de yer aldı. Kurultayda, katılımcılara Türkiye’nin, yurt içi ve yurt dışı sağlık politikaları ile güncel mevzuat uygulamaları konusunda bilgiler sunularak, görüş alışverişlerinde bulunuldu. zenginliği haline dönüştürecek projeler üretebilmeli, bir sistem kurgulayabilmeliyiz” şeklinde konuştu. Müezzinoğlu, kurultaya katılanların kendilerine fikir ve projelerini iletebileceklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti: ”Çünkü arzu ettiğimiz bu halkaları çoğaltabilmek, ülkemiz, milletimiz, camiamız adına evrensel bir alan olan sağlıkta bu ülkenin üretkenliğine katkı sağlayabilmesi adına değerlendirmek istiyoruz. Bunun için gerçekten bugün projeyi başlatırken beklediğimizden çok daha fazlasını aldığımızı görüyorum. Bugün aldıklarımızdan çok daha fazlasını da başarabileceğimiz kanaati oluştu.” ğindi. Yakında Türkiye’deki akademik yaşama katılacak olan iki kuruluşun haberini verdi. Sosyal Sağlık Portalı Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayıp Birinci, görsellerle zenginleştirilmiş konuşmasında 16’sı inşa halinde, bazıları ihale, bazıları da planlama aşamasında olan şehir hastanelerinin kurulmasıyla sağlık hizmetlerinin altyapısının yenilenmesinde büyük bir aşama kaydedileceğini belirtti. Konuşmasının ikinci bölümünde teknolojinin sağlık hizmetlerinde giderek belirleyici hale gelen rolünü özetledikten sonra elektronik kayıt sisteminSağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. deki yeniliklerin, hastaların da kulEyüp Gümüş, sağlık hizmetlerindeki lanabileceği elektronik sosyal sağlık Türk Tıp Dünyası Kurultayı kapsagelişmelerden söz ederken hastane ve portalının ve hastayla ilgili karar vermında katılımcılar onuruna verilen me sürecinde etkili bilgiye erişebilmeyemekte konuşan Sayın Müezzinoğlu, hasta yatağı sayısındaki artışı açıkleri için geliştirilen bilgi sisteminin ya“Gönül dünyalarımız açısından bence ladı. Eyüp Gümüş yaptığı kapsamlı kında hayata geçirileceğini bildirdi. bizi umutlandırdı. Ülkemizin ve ülke sunumda, son 10 yılda sağlık sistemindeki iyileşmeleri istatistiklerle an- Daha sonra çeşitli uzmanların ve öğinsanının zenginliğini bir daha çok güçlü olarak hissettim” dedi. Kurulta- lattı. Sağlıkta dönüşüm programını ve retim üyelerinin katılımıyla paneller ya katılamayan hekimlerle buluşabil- 2013- 2017 stratejik planının ayrıntıla- ve tartışmalar yapıldı. 14 gruba ayrılan menin yollarını da bulmaları gerekti- rını aktardı. Halk Sağlığı Kurumunun, katılımcılar alanlarındaki sorunları ve kamu ve özel hastanelerin ve üniver- çözüm önerilerini içeren birer rapor ğine işaret eden Sayın M üezzinoğlu, “Mutlaka bu zenginliği ülkenin bir sitelerin katkılarına ve sorunlarına de- hazırladı. 34 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 GELECEĞİN DÜNYASINDA MOBİL UYGULAMALARIN SAĞLIK DÜNYASINDAKİ YERİ T ıp Bilişimcisi, Sağlık Bilişimi ve Teknolojileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve aynı zamanda Fütürist olan Dr. Cenk TEZCAN, yakın gelecekte karşılaşacağımız sağlık dünyasının sorunlarını ve gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza girecek olan mobil sağlık uygulamalarını anlattı. mun sağlığını nasıl yöneteceğiz? 21. yüzyıl; birlikte getirdiği teknolojik gelişmeler, biyoteknolojik çalışmalar, artan refah seviyesi ve internetin sağladığı sağlık bilinci artışı nedeniyle, insanların 100 yaşına kadar rutin olarak yaşayacakları ancak beraberinde kronik hastalık, obezite ve sosyal sorunları derinden yaşayacağımız bir süreci barındıracaktır. H er ne kadar, yüzyıl ortalarından itibaren global nüfus artış hızının önceki yüzyıllara oranla gittikçe düşeceği öngörülüyor olsa da, artan ortalama yaşam süresi gelecekte ülke yöneticilerinin ve sağlık otoritelerinin başa çıkması gereken en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkacaktır. Bu yüzyılın sonuna doğru cevaplamamız gereken en önemli sorulardan biri; ortalama 100 yaşına kadar yaşayacak bir toplu- 36 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Aşikârdır ki, artan ortalama yaşam süresi, beraberinde yoğun bir kronik hastalık görülme sıklığı, bununla birlikte hastaneler ve sağlık çalışanları üzerinde büyük bir iş yükü ve ülke ekonomileri üzerine de altından kalkılamaz bir maliyet yükü getirecektir. Geleceğe dair yapılan çalışmalarda, 2030 yılında dünya nüfus ve sağlık verilerinin aşağıda verilen rakamlar doğrultusunda olacağı öngörülmektedir; • Dünya Nüfusu: 8,2 milyar • Ortalama yaşam süresi: 80+ (2030 senesinde doğan bir bebeğin 100 yaşına kadar yaşamasının doğal kabul edileceği bir gelecek bekliyor bizi) • Kronik hasta sayısı: 2 milyar+ (Toplumun %25’i) • Obez insan sayısı: 2 milyar+ • 65 yaş üstü insan sayısı: 900 milyon • Gittikçe derinleşen sağlık elemanı açığı • Dünya sağlık harcamalarının 11 trilyon Amerikan Dolarını bulması, A.B.D.’nin sağlık harcamalarının ise GSMH’sının %25’ini geçmesi beklenmektedir. Diğer yandan, global refah düzeyinin artması, teknolojinin; özellikle bilişim ve iletişim teknolojilerinin hız, boyut ve menzil kapsamında gösterdiği çok hızlı gelişim, bunun genomik çalışmalara yansıması; 21. yüzyılda sağlıkta büyük bir transformasyonun gerçekleşeceğini; hastane ve doktor odaklı bir sağlık sisteminin birey odaklı bir hale geleceğini ve “kişiselleşeceğini” göstermektedir. Kişiselleşen sağlık kavramı ile sadece hasta olduğunda sağlık sistemine başvuran bireylerin akut sağlık gereksinimlerinin geleneksel tedavi prosedürleri ile giderildiği, hastane sonrasında bireyin hastalığı ile ilgili takip edilmediği bir sağlık hizmetinden farklı bir kavramdan bahsetmekteyiz. Bu yeni kavramla; kendi sağlığıyla ilgili sorumluluk alan, sağlıklı yaşamaya, hasta olmamaya özen gösteren, sağlık verilerini yanında taşıyan, gerektiğinde hastalığıyla ilgili verilerin 7/24 kontrol altında tutulduğu, uygulanan tedavi protokollerinin kişinin genetik ve kişilik özelliklerine uygun olarak özelleştirildiği proaktif bir yaklaşımı betimlemekteyiz. Bu tanımla birlikte; internet (bilgiye ulaşımın kolaylaşması) ve sosyal Söyleşi medya sayesinde sağlığı ve hastalıkları konusunda daha fazla bilgilenen ve bilinçlenen bir toplumun daha kaliteli ve hızlı bir hizmet için geliştireceği talep, teknolojinin ve yeni işletme trendlerinin de buna vereceği cevap, geleceğin sağlık sistemini belirleyen göstergeler olarak karşımıza çıkacaktır. Geleceğin ihtiyaçlarına cevap vermek adına bugünün sağlık anlayışını, yönetim biçimini, hizmet sunum çeşitlerini ve politikalarını tekrar gözden geçirmek zorundayız. Çok hızlı değişim gösteren bir dünyada, sağlık hizmetlerinin inovasyon rüzgarından yararlanmaması düşünülemez. Sağlık yöneticileri ve çalışanları da verdikleri hizmet, süreçler ve ürünler hakkında yenilikçi düşünmek, yeni çözümler üretmek zorundadırlar. Mevcut yüzlerce sağlık sorununu yüzyıllardır alışageldiğimiz mevcut uygulama ve yönetim biçimleriyle alt edemeyeceğimiz aşikârdır. Otoritelerin gelecekle ilgili projeksiyonlarında; • Bilinçlendirilmiş, kendi sağlığını korumaya ve yönetmeye yönlendirilmiş bir toplum, • Hastalık sağaltımından, sağlıklı yaşam yönetimine odaklanmış bir bakış açısı, • Doğumdan ölüme tıbbi verilerin işlendiği ve bilgi haline getirildiği, tababetin kanıta dayalı yapılmasını sağlayacak bir altyapı, • Hastanın odakta olduğu, entegre bir bakım konsepti, maların gerçekleştirilmesi mümkündür. Toplanan bu veri; doktorların hastalarının durumu ile ilgili daha iyi teşhis koymalarını ve en iyi tedaviyi seçerek uygulamalarını, bireylerin ise tıbbi verilerine ulaşarak veya kullandıkları ilaçla ilgili hatırlatmalar alarak Geçmişi 1920’lere dayanan mobil sağ- kendi sağlıkları ile ilgili karar sürecine katılmalarını sağlar. lık uygulamalarının ilk anlamlı kulGelişmekte olan ülkelerde; özelliklanımı, 1960’lı senelerde astronotların hayati bulgularının uzaydan takip le Afrika ve Güney Asya ülkelerinde; edilmesi ile hayata geçirilmiştir. İlk ta- hastalıklar hakkında bilgilendirme, şınabilir tıbbi cihaz, 1970’lerin ortasın- salgınların haber verilmesi, temiz su kaynaklarının tespiti, hamilelik ve yeda Finlandiya’da ‘kablosuz kalp hızı ölçer’ olarak üretilmiştir. Günümüzde ni doğan takibi, HIV ve AIDS takibi gibi birçok konuda kolaylıklar sağlayan hemen her hayati değeri yanımızda mobil sağlık aktif ve başarılı bir şekiltaşıyabildiğimiz ufak tıbbi cihazlar sayesinde ölçebiliyoruz. Mobil Sağlık, de kullanılmaktadır. Toplumu bilinçlendirmek, hastalıklar hakkında uyadaha hızlı ve iyi bir tedaviyi olanaklı kılmak ve sağlığın korunmasını artır- rılarda bulunmak ve yönlendirmek mak amacıyla mobil cihazların daha amaçlı kullanılan basit SMS mesajlaetkin bir şekilde sağlık verisi toplama- rından, görüntülü tele-konsültasyon sını ve sağlık durumunu takip etme- ve tele-ziyaret uygulamalarına; cep sini sağlar. Kullanılan mobil cihazlar telefonundan veya internet sitesinden içinde; cep telefonları, akıllı telefonlar, randevu almaktan, taşınabilir veya tabletler, akıllı saatler, akıllı gözlükler, giyilebilir cihazlardan tıbbi verilerin gönderilmesine; bireyin akıllı telefon akıllı televizyonlar, giyilebilir teknolojiler, tıbbi verileri toplayan, ölçen ve uygulamaları ile kendine renk körlüğü testi uygulamasından, uzaktan kronik iletebilen her türlü taşınabilen veya implante edilebilen sensörü sayabili- hastalık yönetimine kadar çok geniş riz. Bütün bu cihazlar ile tıbbi verilerin yelpazede uygulama alanı bulan mouzaktan izlenebilmesi, yaşam biçimi bil sağlık günümüzde hem gelişmekve günlük aktivite ile ilgili büyük mik- te olan hem de gelişmiş ülkelerde anlamlı bir hızla yaygınlaşmaktadır. tarlarda anlamlı verinin toplanması, teknolojisi ve altyapısını kullanan; sağlığın yaygınlaştırılması, uzaktan hastalık yönetimi, sağlık verilerinin toplanması, erken uyarı sistemi gibi fonksiyonlarda yararlı katkıları olan tamamlayıcı ve yenilikçi sağlık uygulamalarının hepsine verilen addır. sağlıkla ve tedaviyle ilgili hatırlatma- Gelecek sayıda mobil dünyanın sağlık lar yapılması, uyarılarda bulunulması, dünyamıza katacaklarında daha derin teşhis ve tedavi ile ilgili bazı uygulabakma şansı bulacağız… • Sürdürülebilir finansal modellerinin ön plana çıktığını gözlemlemekteyiz. Yukarıda bahsedilen sorunlarla başa çıkmak ve çözümleri hayata geçirebilmek için kullanabileceğimiz en önemli fırsatlardan biri; hızlı bir şekilde gelişen ve yaygınlaşan, sağlık dünyasına pek çok yenilik vaat eden ‘mobil sağlık’ uygulamalarıdır. Standart bir tanımı olmasa da ‘mobil sağlık’ kısaca, mevcut sağlık sisteminin etkinliğini ve işlevini artırmak amacıyla kullanımı gittikçe yaygınlaşan mobil iletişim 37 Sentetik Uyuşturucular ve BAĞIMLILIĞIN TEDAVİSİ Uzm. Dr. Rabia BİLİCİ Sentetik uyuşturucuların kullanımı endişe verici şekilde artmaktadır. Giderek yaygın hale gelen sentetik uyuşturucular hakkında araştırmacılar ve klinisyenler henüz yeterli bilgiye sahip değillerdir. E srar (kanabis) maddesinin içinde yer alan bazı moleküllerin tarih öncesi çağlardan beri tedavi edici özelliklerinden faydalanılmıştır. Ancak 20. yüzyılın başında bağımlılık potansiyelinin fark edilmesiyle kullanımı sınırlandırılmıştır. Buna rağmen kanabis bugün dünya genelinde en yaygın üretilen ve tüketilen yasadışı maddedir. üretilen bir grup bileşiktir. Laboratuvarda sentezlenen bu kimyasal maddelerin ne şekilde uyuşturucu piyasasına sızdığı net olarak bilinmemektedir. Genellikle Çin’de, Hindistan’da toz halinde üretilerek dünyaya dağıtıldığı düşünülmektedir. Toz halindeki bu bileşikler bir solvent içinde çözülerek kurutulmuş bitkiler üzerine sprey şeklinde sıkılır. Solvent buharlaşır ve sonra bitki materyali yeniden kurutulur, ürün ezilir ve paketlenir. Böylece sentetik uyuşturucular ya gevşek yaprak halinde ya da önceden sarılmış ürün halinde paketlenir, nadiren toz formda satılır. Sigara kağıdı içinde veya nargileyle içilir. ‘Bitkisel’ olarak tanıtımının yapılması daha az zarar verdiğine dair yanlış bir algı oluşturmuştur. Bazı sentetik uyuşturucu ürünlerinin satılmasını makul hale getirmek için çeşitli tatların ve kokuların da eklendiği bilinmektedir. Sentetik uyuşturucular ise 1990’larda yeni tedavi seçenekleri oluşturmak için Sentetik uyuşturucular genel olarak, tıbbi amaçlarla laboratuvar ortamında Avrupa’da “Spice”, ABD’de “K2”, Türki38 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 ye’de ise “Bonzai” ya da “Jamaika” olarak adlandırılmaktadır. Laboratuvarlarda sentezlenen ve ilk kez Avrupa’da 2000’li yılların başında yasal esrar alternatifleri olarak pazarlanan sentetik uyuşturucular parlak jelatin ambalajlarda ve çeşitli isimler altında sunularak “yasal kafa yapıcı maddeler” veya ‘‘bitkisel kafa yapıcı maddeler’’ şeklinde popüler hale geldiler. Sıklıkla güzel koku, tütsü, bitki besleyici, banyo tuzu vb şeklinde bazı ‘smart shop’, ‘head shop’ adı verilen özel dükkanlarda, benzin istasyonlarında ve internet üzerinden çeşitli isimlerle satılırken, “insan kullanımı için değildir, araştırma içindir” şeklinde etiketlenmektedirler. Paketlerin üzerinde sadece içindeki bitkisel maddeler listelenmekte ancak sentetik uyuşturucular belirtilmemektedir. Sentetik uyuşturucuların tek bir türü olmayıp yüzlerce çeşidi vardır ve her geçen gün yeni ürünler piyasaya sunulmaktadır. Bu nedenle her bir ürünün etkileri birbirinden farklıdır. Bir paketin içinde birden fazla farklı sentetik uyuşturucu türü bulunabilmektedir. Uzmanından Yaygınlık Sentetik uyuşturucuların yaygınlığı tam olarak bilinmemektedir. Ancak tüm çabalara rağmen, sentetik uyuşturucu kullanımının arttığı ve bununla birlikte psikiyatrik, tıbbi ve sosyal sorunların da arttığı kabul edilmektedir. Yapılan birçok saha araştırmasında sentetik uyuşturucuların daha çok ergenler ve erişkinler tarafından kullanıldığı, daha çok esrar ve çoklu madde kullanıcılarının ilgisini çektiği görülmüştür. Erkeklerin kadınlara göre iki kattan daha fazla sentetik uyuşturucu tercih ettikleri saptanmıştır. Klinik Etkileri yetmezliğidir. Kullanıcıların “ölüm tribi” adını verdikleri bir dehşet duygusu ve ölme hissi de sık rastlanan bir durumdur. Sentetik uyuşturucu kullanımıyla ilgili ruhsal belirtiler kullanımın her aşamasında görülebilir. Gaipten sesler duyma, hayaller görme, şüphecilik, tuhaf konuşma ve davranışlar, intihar düşünceleri, panik ataklar hem madde kullanımı esnasında, hem de maddenin vücuttan çekilme döneminde görülebilir. Hatta madde kullanımından aylar sonra ortaya çıkan ruhsal belirtiler olabilir. Bahsedilen ruhsal belirtiler acil başvurularının önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Esrar kullanımı şizofreni riskini 7 kat artırmaktayken sentetik uyuşturucularda bu tablolar daha hızlı gelişmektedir ve tedavisi uzun sürmektedir. Sentetik uyuşturucu kullanımının giderek artmasına bağlı olarak yeni şizofreni olgularının artması kaygı uyandırmaktadır. veya grup çalışmaları yapılır. Üçüncü aşamada ise bireyin toplum içerisinde rehabilitasyonu hedeflenir. Meslek edinmesi, kaybetmiş olduğu sosyal desteğin sağlanması bu dönemdeki hedeflerden bazılarıdır. Tedavinin başarısında etkili birçok etmen vardır. Madde kullanan kişinin özellikleri, tedaviyi gerçekten isteyip istemediği, aile ilişkileri, sosyal desteği, tedavi kurumuyla ilişkisi bunlardan bazılarıdır. Bu etmenlerle ilişkili olarak madde kullanım bozukluklarında tedavi uzun zaman alabilir. Madde kullanımı nedeniyle tedavi merkezlerine başvuran hastalar ve yakınlarının bir kısmı bu konuda aceleci davranabilir ve devam eden madde kullanımı durumunda ümitsizliğe kapılabilirler. Bağımlılığın kronik bir hastalık olduğu ve diğer birçok kronik hastalıkta olduğu gibi zaman zaman nükslerin görülebileceği hatırlanmalıdır. Kişinin kendisi, ailesi, tedavi kurumu birlikte mücadeBağımlılık Tedavisi le ettiğinde ve kişinin sosyal çevresinSentetik uyuşturuculara yönelik özel de gerekli düzenlemelerin yapılabildibir tedavi şekli yoktur. Tedavi daha çok ği durumlarda tedavi başarısı daha iyi klinik belirtilere göre yapılmaktadır. İlk olacaktır. Tedavinin ana amacı kişinin müdahaleler yapıldıktan sonra kişilerin sadece madde kullanımını bırakmasını maddeyi bırakma istekleri varsa alkol sağlamak veya ara vermesini sağlamak madde tedavi merkezlerinden (AMAdeğil ailesel, mesleki ve toplumsal işlevTEM) yardım alabilirler. Unutulmamalı- selliğini geri kazanmasına yardımcı oldır ki her tür madde kullanım bozuklu- mak ve yasal sorunlarıyla başa çıkmasığunun tedavisi için tek bir yöntemden nı sağlamaktır. bahsedilemez. Acil servislere sentetik uyuşturucu kullanımıyla ilgili yapılan başvurular belirgin şekilde artmaktadır. Sentetik uyuşturucular her ne kadar esrara alternatif olarak piyasaya sürüldüler ve sentetik esrar gibi tanıtıldılarsa dahi vücutta gözlenen etkiler esrardan çok farklıdır. Ayrıca sentetik uyuşturucu bulunduran paketler farklı kimyasal sınıflardan sentetik uyuşturucular içerir ve bileşimi sürekli değişir. Aynı ürünün farklı zamanlarda üretilenleri arasında ve hatta aynı pakettekilerde bile içerik ve miktar açısından farklılık vardır. Tek bir paketin içinde bulunan birden fazla sentetik uyuşturucu türünün birbirleriyle olan etkileşimi de klinik belirtileri etkileyebilir. Sentetik uyuşturuculara ek olarak bu paketlerde bulunan katkı maddeleri de Etkin bir tedavi için yatarak tedavi şart değildir. Tedavi seçenekleri çoğu zaetkilerin artışına yol açmaktadır. man hasta, ailesi ve hekimin birlikKlinik belirtiler sentetik uyuşturucu te yapacakları değerlendirmelere göre kullanımından hemen sonra, dakikalar belirlenir. Tedavinin her aşamasında veya saatler içinde başlayabilir; belirtiilaç tedavilerinden yararlanılacağı gibi lerin süresi değişkendir fakat saatler süpsikososyal tedaviler de uygulanır. İsrebilir. ter ayaktan ister yatarak tedavi yöntemi Belirtiler; ağız kuruluğu, gözlerde kıseçilmiş olsun ilk aşamada maddeden zarıklık, gerginlik, huzursuzluk, hayal arındırma söz konusudur. Bu dönemgörme, sersemlik, uykuya meyil, kalp de maddenin vücuttan uzaklaşmasıatışında hızlanma, tansiyon yüksekliği, na bağlı ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal baş dönmesi, göğüs ağrısı, kusma, sara belirtiler giderilir. Bu dönemde yakın hastalığındakine benzer nöbetler şektakip gerekebilir ve çoğunlukla 1-2 haftalinde sıralanabilir. Dikkat, konsantrasda tamamlanır. Daha sonraki aşamada yon ve hafıza bozuklukları karşılaşılan kişinin düzenli bir yaşama adım atması diğer etkilerdir. için gereken destek sağlanır. Bu dönemSentetik uyuşturucuların özellikle kalp de aynı zamanda madde isteğiyle başa ve dolaşım sistemi, böbrekler ve beyinle çıkabilme, madde tekliflerine hayır diilgili zararlı etkiler gösterdikleri bilinyebilme, madde kullanımı için riskli dumektedir. En sık ölüm nedenleri kalp rumları belirleyerek önlem alabilme, öfke kontrolü vb konuları üzerine bireysel krizi, kalp ritmi bozukluğu ve böbrek 39 146 yıldır “ YALNIZ DEĞİLSİNİZ 1 ” 686’den bu yana ülkemizde varlığını sürdüren ve yardım faaliyetlerine hiç ara vermeden devam eden Türk Kızılayı’nın dününü ve bugününü Türk Kızılayı Genel Müdürü Dr. Mehmet GÜLLÜOĞLU ile konuştuk. GÜLLÜOĞLU, “Türk Kızılayı her an her yerden ulaşılabilir bir kurum daha da ulaşılabilir olmaya devam edecek.” diyerek hedef ve projelerini paylaştı. Türk Kızılayı olarak 5000’e yakın çalışanıyla ve özellikle kan bağışı konusundaki gönüllü faaliyetleri ile dünyadaki en büyük sivil toplum kuruluşlarından biriyiz. Mehmet Bey; tarihi derinliği olan, ulusal ve uluslararası bir öneme sahip Türk Kızılay’ının görev sorumluluğunu üstlenme aşamasına kadar geldiğiniz noktayı bizimle paylaşıp Birlik’te Sağlık okuyucuları için mesleki kariyerinizden bahsedebilir misiniz? Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum. Henüz mezun olmadan sağlık yönetiminde veya bir sivil toplum kuruluşunda çalışmaya yönelik bir meyilim vardı, bir hedefim vardı. Bu anlamda da okuldan mezun olur olmaz bir taraftan zorunlu görevimi yaparken bir taraftan da Yeryüzü 40 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Doktorları Derneği’nin gönüllü projelerinde çalışmaya başladım. Zorunlu hizmetten sonra Yeryüzü Doktorları Derneği’nde profesyonel olarak yöneticilik yaptım. Bir müddet de özel hastanelerde çalıştıktan sonra İstanbul Sağlık Müdürlüğü’nde Şube Müdürlüğü görevini icra ettim. Bu arada da bir yandan gönüllü faaliyetlere devam etmekteydim. Gönüllü olarak farklı ülkelere farklı şehirlere sağlık hizmeti götürülmesi ve bu hizmetlerin organizasyonu ile ilgili yönetim süreçlerinde görevler aldım. Bir yıl önce de geçmiş yıllarda yapmış olduğum faaliyetlerin akabinde tarafıma Kızılay Genel Müdürlüğü vazifesi verildi. Sizin de beyan ettiğiniz gibi Kızılay hem ulusal hem de uluslararası alanlarda faaliyet gösteren bir yardım kuruluşudur. Açıkçası bu görevi yapmaktan da bu anlamda büyük onur duyuyorum. Böyle büyük bir organizasyonda böyle bir vazifeyi yerine getirmek aynı zamanda manevi tatmin olarak da çok önem taşıyor. Bu nedenle bu görevi yapmaktan mutluyum. Ama bir taraf- tan da dünyadaki birçok yokluğa ve yoksulluğa şahit oluyoruz. Bu anlamda da ciddi bir kariyer. Yürüttüğünüz görev, bürokratik bir sorumluluk gerektirmekle birlikte büyük özveri ve sadakat istemektedir. Daha önce de sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çeşitli sosyal yardım alanındaki sivil toplum kuruluşlarında görevler aldınız. Bu alanlarda ki birikim ve tecrübelerinizin şimdiki yöneticilik anlayışınıza katkıları var mıdır? Bu konuda sivil toplum yöneticiliği hakkında bir şeyler söylenilebilir. Sivil toplumun, dünyadaki başka bir isimlendirmesi de üçüncü sektördür. Yani devlet sektörü, özel sektör ve üçüncü sektör olarak tanımlanan da sivil toplum sektörüdür. Sivil toplumun kaynağı olarak kullanılan menkul ve gayrimenkul kaynağı, zaman kaynağı, insan kaynağı ve insan kaynağının başka bir formu olarak bir de gönüllü kaynağı vardır. Bu bakımdan her gün yapılan rutin bir işten söz edemeyiz. Yeri geliyor 24 saat çalışmanızı gerek- Söyleşi tiren, hasta bakımından yaşlı bakımına birçok hizmeti içeren, afet ve savaş alanlarındaki yüzlerce ölü bedene şahit olunan, kısaca fazlasıyla değişkenlik arz eden bir iş sahası burası. Sivil toplum kuruluşlarında çalışmak Türkiye’de de artık yükselen bir kariyerdir. Buna bağlı olarak Türk Kızılayı’nda ya da diğer sivil toplum örgütlerinde yöneticilik tecrübelerinin ve sivil toplum üyeliklerinin arttığı bir zemindir. Bu da bazen işleri gerçekleştirmeyi bazen başka sektörlerdeki işleri bu alanlardaki tecrübeler ile birleştirmeyi gerekli kılıyor. Bu anlamda biz de Türk Kızılayı olarak 5000’e yakın çalışanıyla ve özellikle kan bağışı konusundaki gönüllü faaliyetleri ile dünyadaki en büyük sivil toplum kuruluşlarından biriyiz. Devlet tecrübesi ve özel sektör tecrübesi ile sivil toplum kuruluşu olmak Türk Kızılayı’nın ruhunu oluşturuyor. Burada görev almak da Türk Kızılayı’nın ruhuna has, topluma has bir yöneticilik anlayışı benimsemeyi gerektiriyor. Yönetim içerisinde bazen kendi yolumuzu kendimiz buluyoruz. Çünkü doğusundan batısına kadar 81 ilde kültürel farklılıkların olduğu bir ülkeyiz. Bazen de dünyadaki diğer sivil toplum kuruluşlarının tecrübesinden faydalanıyoruz. Dünyada bu işi iyi yapan kurumların gerek iş yönetimi konusunda gerekse usuller, kampanyalar ve organizasyonlar kapsamındaki tecrübelerinden yararlanmaya çalışıyoruz. bir Kızılay olamaz ya da bu özelliklere sahip ikinci bir kurum olamaz. Yine Türk Kızılay’ını eşsiz kılan bir diğer durum ise dünyadaki ilk Kızılay, ilk Hilal-i Ahmer olmasıdır. Ayrıca Türk Kızılayı’nı Türkiye’deki diğer sivil toplum örgütlerinden farklı kılan sadece kendi tüzüğünde bulunup diğer sivil toplum kuruluşlarının tüzüğünde bulunmayan maddeleridir. Türk Kızılayı’nın tüzüğü Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmaktadır. Bunun nedeni Türk Kızılayı’nın devletin yardımcı kuruluşu olmasıdır. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı’nın da himayesi altındadır. Bunlar gibi daha mevzuat aşamasından itibaren Türk Kızılayı’nın kendine has özellikleri vardır. Devlet tecrübesi ve özel Bunların ötesinde Türk Kızılayı, Ossektör tecrübesi ile sivil manlı’dan günümüze gelmiş nadir toplum kuruluşu olmak kuruluşlardan birisidir. Başka bir özelTürk Kızılayı’nın ruhunu liği de gerek yurt içinde gerekse yurt dışında yıllardır faaliyetlerine devam oluşturuyor. eden bir kuruluştur ve 146 yıldır faaliyetlerine aralıksız devam etmektedir. Tarih 11 Haziran 1868...Bir grup idea- Türk Kızılayı; kan bağışı hizmetleri, list Osmanlı hekiminin bir araya gelgönüllü hizmetleri ve son zamanlarmesiyle Önce Hilal-i Ahmer Cemiyeti, daki faaliyetlerinden olan üniversite daha sonra ise Atatürk’ün önderliğin- kulüpleri, tıp merkezleri ve rehabilitasde “Kızılay” adını alan, ülkemizin en yon merkezleri ile yaygın bir ağa sahip köklü sivil toplum kuruluşunun o gün- olan bir kuruluştur. Tabi tüm bu özelden bugüne ülkemizdeki ve dünyadaki likler; çalışanlarının, gönüllülerinin önemini bizimle paylaşır mısınız? ve özellikle devlet ve hükümet yetkiTürk Kızılayı, eşsiz bir kurumdur. Her lilerinin verdiği kıymet ve özveriyle de alakalıdır. Ülkelerin milli marşları ülkenin bir Kızılayı ya da Kızılhaçı bayrakları gibi o ülkelerin Kızılayları, vardır. Bu nedenle Türkiye’de ikinci 41 bu alandaki çalışmalarında çitayı daha yüksek tutmaya başladı. Standard giderek yukarı taşınıyor. Bu konuda NAT (Nükleer Asit Testi) ve kanda bulunma ihtimali olan virüsleri daha erken tespit edilebilmesini sağlayan tahliller üzerinde çalışmaya başladık. Kan konusu bizim en önemli konularımızdan bir tanesi. Biz de bu nedenle standardı yukarıya çekmeye çalışıyoruz. Şu an yüzde seksenlerde olan kan ihtiyacı karşılama potansiyelimizi yüzde yüze çıkarmayı hedefliyoruz. 2004’e kadar belli bir seviyede devam etmiştir. 2004‘ten itibaren ise Türk Kızılayı, bu konuda bakanlık tarafından resmen görevlendirildikten sonra bugünkü rakamımız olan bir milyon dokuz yüz küsürlere kadar çıkmış durumdayız. Bu sayı daha da artarak devam edecektir. Bu alanda hedefi“Yalnız Değilsiniz.” sloganı ile çıktığınız bu yol da yaralara merhem olmaya miz, kaliteyi daha yukarılara taşıçalışıyorsunuz. Bu kapsamda gelmek mak. Artık son teknoloji laboratuvar istediğiniz noktayı bizimle paylaşır mı- testleri ile kan bağışlarının toplansınız? ması, insan kaynağının istihdamı ve “Yalnız Değilsiniz” tek bir kampanya- verimlilik konularındaki çalışmalarımız ile bu konuda dünyada ilk on ülke ya özgü bir slogan değil, daha geniş anlamda mottomuzdur. Biz hem ülke içerisindeyiz. Kamu kurumlarından, sivil toplum kuruluşlarından ve özel içinde hem ülke dışında ulaşabildisektörden bu konuda büyük destekğimiz her yer için bu sloganı kullanıyoruz. Kimse kendisini yalnız hisler alıyoruz. Umarım daha da almaya setmesin, çaresiz hissetmesin diye devam edeceğiz. Sağlık Bakanlığı da umuyoruz. Ama bu da imkânlar ölçüsünde oluyor. Bu hedef doğrultusunda çalışmalarımız ilerleyerek daha da büyüyecek. Zamanla hem yurt içinde hem de yurt dışında daha fazla insana “Yalnız değilsiniz.” demeyi hedefliyoruz. Kızılhaçları da milli unsurlardan biridir. Bir yıldır yürütmekte olduğum bu görev içerisinde, üst üste daha çok şey koyarak Türk Kızılay’ını gerek yurt içinde gerekse yurt dışında hak ettiği yerden daha iyi bir yere taşımaya gayret ediyorum. Türk Kızılayı için oluşan ve deyim yerindeyse “Kan Bağışı Kurumu” algısının bu kadar büyük bir orana yükselmesini sağlayan kan bağışı çalışma şemanızı ve organizasyonlarınızı anlatır mısınız? Kan bağışları özellikle 2004 yılından sonra artmaya başladı. Aslında 1950’den beri Türk Kızılayı kan bağışlarını kabul ediyor. Ama bu bağışlar 42 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Aktif olarak beş ülkede faaliyetlerimize devam ediyoruz. Somali, Suriye, Irak, Bangladeş ve Pakistan’da faaliyetlerimizi yürütmekteyiz. Dönem dönem çıkan krizlerin niteliğine göre belirlenen ülkelere gidiyoruz. Şimdilerde uluslararası entegrasyona sahip ve hali hazırda sürdürmekte olduğunuz projeleriniz nelerdir? Şu an aktif olarak beş ülkede faaliyetlerimize devam ediyoruz. Somali, Suriye, Irak, Bangladeş ve Pakistan’da faaliyetlerimizi yürütmekteyiz. Dönem dönem çıkan krizlerin niteliğine Söyleşi davranışları üzerinde çok etkili bir mecra değil. göre belirlenen ülkelere gidiyoruz. Şu an için de; söz etmiş olduğum beş ülkede yakın ve orta vadede çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Köklü bir geçmişe sahip olmakla beraber olduğu yerde kalmayıp çağımızın bütün olanaklarından da faydalanan ve gördüğümüz kadarıyla sosyal medyada da aktif bir kurumsunuz. Sosyal medya üzerinden kurumunuza olan ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sosyal medya hakkında son zamanlarda yapılan araştırmalara baktığımızda, alıştığımızdan daha farklı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Sosyal medyayı dünyada da Türkiye’de de artık milyonlarca insan kullanıyor. Ama bu sık kullanım, davranış değişikliklerine çok fazla sebep olmuyor. Biz sosyal medyayı sadece yaptığımız faaliyetleri duyurmak için yoğun bir şekilde kullanıyoruz. Bu doğrultuda da yoğun ilgi ve gün geçtikçe artan bir takipçi sayısına sahibiz. Ama önümüzdeki günlerde sosyal medyanın da kullanıldığı başka kampanyalar planlıyoruz. Sosyal medya bu anlamda işimizin sadece bir parçası. Yoksa hala insanlar televizyon, gazete gibi geleneksel medya mecralarını da takip ediyorlar. Benim şahsi kanaatimde bu yönde. Sosyal medya kullanımı artıyor ama zannedildiği kadar insan gelen kira gelirleri, o arsalara yapılan binalar ile bazen Afrika’da, bazen Siirt’te, bazen Ağrı’da, bazen de İstanbul’da bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını Türk Kızılayı olarak en gideriyoruz. Gönüllü olmak için ise zaönemli gelir kaynağımız man zaman projelerimiz oluyor. Afet bağışlardır. Biz zannedil- gönüllülüğü gibi üniversitede kulüpdiği gibi bir devlet kuru- lerimiz ya da gençlik kolları gibi farklı mu değiliz. Devletten za- gruplar için farklı gönüllü projeleri bulunuyor. Bunların haricinde üyelikler man zaman yaptığımız de bizim için önemli. Türkiye’de yirmi projeler dışında destek al- bine yakın şubelerimiz ile yaygın bir ağa sahibiz. Vatandaşlarımız kendimıyoruz. lerine en yakın şubeye gidip üye olabilir, Türk Kızılayı’nın faaliyetlerine Türk Kızılayı’na bağışçı ve gönüllü ola- katkı sağlamak istediklerini belirtebibilmek için hangi adımlar izlenmeli? lirler. Bu konuda ilgi duyanların Türk Türk Kızılayı olarak en önemli gelir Kızılayı şubeleri ile irtibat kurmaları kaynağımız bağışlardır. Biz zanneyeterli. Türk Kızılayı her an her yerden dildiği gibi bir devlet kurumu değiliz. ulaşılabilir bir kurum daha da ulaşılaDevletten zaman zaman yaptığımız bilir olmaya devam edecek. projeler dışında destek almıyoruz. Bu zaten toplam gelirlerimizin sadece bir Vatandaşlarımız, web kısmı oluyor. Vatandaşlarımız, web sayfamızdan www.kizilay.org.tr, 168 sayfamızdan www.kiziçağrı merkezlerimiz, yine tüm banlay.org.tr, 168 çağrı merkalardaki Kızılay bağış hesapları ve kezlerimiz, yine tüm ban2868’e atacakları kısa mesaj yolu ile Türk Kızılayı’na bağış yapabilirler. Yi- kalardaki Kızılay bağış ne bizim önemli gelir kaynaklarımız hesapları ve 2868’e ataiçerisinde gayrimenkul bağışları da cakları kısa mesaj yolu ile bulunmakta. Faaliyetlerimizi takdir Türk Kızılayı’na bağış yaeden hayırseverler evlerini, dükkânlarını, arsalarını Türk Kızılayı’na bağış- pabilirler. lıyorlar. Böylece o gayrimenkullerden 43 Doç. Dr. Nurgül CERAN HIV ve AIDS ğü, 2.1 milyon kişinin ise HIV’le yeni enfekte olduğu bildirilmiştir. HIV Epidemiyoloji virüsünden en çok etkilenen bölge Sahra altı Afrika olup, Human immunodeficien- enfekte kişi sayısı 24.7 milyondur. cy virus (HIV), halen glo- Yeni HIV enfeksiyonlarının %70’i de bu bölgede ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de bal bir sağlık sorunu olHIV pozitif ilk hasta 1985 yılında tanı maya devam etmektedir. almış, o günden günümüze HIV enfekHIV’in yol açtığı edinsel siyonu düşük bir epidemik yoğunlukla immun yetmezlik send- seyretmiş, HIV pozitiflik oranı %0.1’in altında saptanmıştır. Son yıllarda enfekromu ( AIDS ), ilk kez 1981 siyonun yıllık görülme oranında beliryılında ABD’de tanımlan- gin artışlar olduğu gözlenmektedir. 2013 yılında 6800 olan HIV pozitif kişi bir yıl mıştır. içinde 8926’ya ulaşmıştır. Gerçek HIV taşıyıcı sayısının bu rakamın en az 5 kazamana kadar yaşlı ve bağışıktı olduğu tahmin edilmektedir. Dünyalığı zayıf olan hastalarda ciltte da özellikle gelişmiş ülkelerde HIV’le lezyonlarla seyreden Kaposi Sar- yeni enfekte olan kişi oranı ilk yıllara komunun genç hastalarda yaygın olarak göre düşme eğiliminde iken ülkemizde görülmeye başlanması, bağışıklık siste- artış eğilimi devam etmektedir. HIV’le mini etkileyen bir etkenin varlığına dik- yeni enfekte hastalar arasında 17-24 yaş kat çekmiştir. 1983 yılında etken virus aralığında eğitimli, üniversite öğrenciizole edilmiştir. İlk zamanlarda tanı ko- lerinin olması HIV enfeksiyonuna daha nan hastaların çoğunun eşcinsel olma- fazla eğilinmesi gerektiğini düşündürsı nedeniyle önceleri eşcinsel hastalığı mektedir. olarak algılansa da daha sonraki yıllarda virüsün her iki cinsi de etkilediği anla- Bulaşma Yolu şılmıştır. 1981 yılından günümüze kadar HIV bulaşı kan, semen, vaginal sekres65 milyon kişi HIV virüsüyle enfekte ol- yonlar gibi enfekte kişilerin vücut sekmuş, HIV ile ilişkili olarak 30 milyon kişi resyonlarına maruz kalma, anneden bebeğe gebelik, doğum veya emzirme kaybedilmiştir. 2013 yılında 35 milyon sırasında ve doku veya organ transplankişi HIV virüsü taşımakta, 1.5 milyon kişinin HIV ile ilişkili nedenlerden öldü- tasyonuyla olmaktadır. HIV enfeksi- O 44 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 yonunun en ileri evresi AIDS’dir. Bu durum kişiye bağlı olarak virüs alındıktan sonraki 2-15 yılda ortaya çıkmaktadır. Bu süre virüsün alınış yolu (kan), bulaştırıcı kişideki virus yoğunluğu, genetik faktörler, eşlik eden hastalıklara bağlı olarak değişmektedir. Risk Faktörleri: Korunmasız cinsel (anal veya vaginal) ilişki, Sifilliz, herpes, klamidya, gonore gibi cinsel yolla bulaşan diğer bir enfeksiyonun olması, kontamine iğne, enjektör, traş bıçağı gibi ekipmanların ellenmesi veya ortak kullanılması, güvensiz enjeksiyon, kan transfüzyonu, tıbbi prosedür uygulanması, sağlık çalışanlarına kazayla enfekte iğne batması olarak sıralanmaktadır. Patogenez HIV, immun sistemi hedef alır ve insanların enfeksiyon ve bazı kanser türlerine karşı savunma sistemini zayıflatmaktadır. Virüs immun sistem hücrelerini yıkıp, fonksiyonlarını bozdukça enfekte kişiler dereceli olarak immünyetmezlikli hale gelmektedirler. İmmunyetmezlik ise, sağlıklı immunsistemi olan kişilerin savaşabildiği enfeksiyon ve hastalıkların çoğuna duyarlılıkta artışla sonuçlanmaktadır. HIV Gp120 denen virüsün zarf glikoproteinleri ile T lenfositleri, monosit, makrofajların CD4 reseptörlerine bağlanmaktadır. Sonrasında virus ve konak hücre membranlarında füzyon Uzmanından (Gp 41 ile) ve virüsün hücre içine girişi gerçekleşmektedir. Virus hücre içine girdikten sonra viral RNA, reverstranskriptaz ve RNA’ze tarafından çift iplikli DNA’ya dönüşmektedir. Böylece enfekte ettiği hücrenin nukleusuna integraz enziminin yardımıyla girip orada provirus yapısını oluşturmaktadır. Enfekte hücre aktive olursa RNA üretimi, protein sentezi, virüsün tomurcuklanma ve salınımı başlamaktadır. Yukarıda sözügeçen viral RNA’nın DNA’ya dönüşümü evresinde viral proteinlerde minimal mutasyonlar ortaya çıkmakta, tekrarlanan replikasyonlar sonrası viral yapıdaki mutasyonlar belirginleşmektedir. Bu özellik bugüne kadar aşı çalışmalarının başarısız olmasındaki en önemli nedenlerden biridir. Enfeksiyonun başlangıcından sonraki ilk birkaç haftada, kişiler semptomsuz olabilir veya primer HIV enfeksiyonu denen ateş, baş ağrısı, döküntü, boğaz ağrısının eşlik ettiği grip benzeri bir hastalık tanımlarlar. Enfeksiyonun kişinin immun sistemini zayıflatması sonucu lenf nodlarında şişme, kilo kaybı, ateş, ishal, öksürük gibi bulgu ve semptomlar gelişebilmektedir. Klinik Belirti ve Bulgular Enfeksiyonun evresine bağlı olarak değişmektedir. HIV virusu CD4 pozitif T lenfositleri etkilemektedir. Enfeksiyon ilerledikçe hem virüsle enfekte olan hücrelerin yıkımında artma, hem de CD4 pozitif T lenfosit üretiminde azalmaya bağlı olarak sayısı giderek azalmaktadır. Belirli bir sayının altına indiğinde fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkmaktadır. Normal sağlıklı kişilerde 800-1200 arası olan CD4 pozitif T lenfosit sayısı, HIV pozitif kişilerde 200’ün altına indiğinde fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkmaya başlamaktadır. HIV pozitif kişilerin en sık ilk birkaç ayda enfeksiyona eğilimleri olur, çoğu ise ileri evreye gelinceye kadar enfeksiyonlarının farkında değildir. Enfeksiyonun başlangıcından sonraki ilk birkaç haftada, kişiler semptomsuz olabilir veya primer HIV enfeksiyonu denen ateş, baş ağrısı, döküntü, boğaz ağrısının eşlik ettiği grip benzeri bir hastalık ta- tometik dönem, 6. Geç semptomatik dönem (AIDS , CD4: 50-200/mm3), 7. İleri evre AIDS hastalığı. AIDS evresi bazı kanserler veya diğer ciddi klinik bulguların gelişmesiyle tanımlanmaktadır. AIDS evresinde en sık görülen fırsatçı enfeksiyonlar; mantar enfeksiyonları (ağız içi ve yemek borusunun candida enfeksiyonları), akciğerlerde Pneumosistis jirovechii enfeksiyonu, CMV retiniti, toksoplazma ensefaliti, organ tüberkülozu, kriptokokal menenjit sayılabilir. AIDS’le ilişkili kanserlerin en belli başlıları ise Kaposi sarkomu, Nonhogkin lenfoma, anal ve servikal kanserlerdir. Tanı Virusa karşı gelişen antikorların saptanması (ELISA yöntemi ile), Viral antijen tayini (ELISA yöntemi ile) Western-Blot testi (WB) HIV RNA’sının saptanması (Polimeraz zincir reaksiyonu-PCR testi). ELISA yöntemiyle antikor saptama yönteminde tanı öncesi pencere periyodu denen ve 3-6 hafta süren, HIV’e karşı gelişen antikorların üretildiği ve henüz tespit edilemediği bir periyot söz konusudur. Viral antijen saptanması hem daha spesifiktir, hem de bulaş sonrası 15 günde pozitiflik saptanabilir. Viral yük testi ise hem en kısa sürede sonuç vermektedir hem de duyarlılığı yüksek bir testtir. Virüs bulaştıktan sonraki 5. günden itibaren viral RNA saptanabilmektedir. Yukarıda sayılan testlerin hepsinin kendine özgü olumlu yanları bulunmaktadır. Viral antijen ve viral yükün saptandığı testler tedavi olmamış hastalarda daha duyarlı olmakla beraber tedavi ile nımlarlar. Enfeksiyonun kişinin immun sistemini zayıflatması sonucu lenf testler negatifleştiği için HIV taşıyıcılınodlarında şişme, kilo kaybı, ateş, ishal, ğını saptamada uygun değildirler. Oysa AntiHIV ve Western Blot testleri virüse öksürük gibi bulgu ve semptomlar gekarşı gelişen antikorları saptadığı için lişebilmektedir. HIV enfeksiyonunun doğal seyri 7 döneme ayrılarak incelen- tedavi alan hastalarda da pozitiftir ve mektedir. 1. HIV’in bulaşması, 2. Primer HIV taşıyıcılarının saptanmasına olaHIV enfeksiyonu, 3. Serokonversiyon, 4. nak sağlar. Asemptomatik dönem, 5. Erken semp- AntiHIV pozitifliği saptanan kişilerde 45 sayısını artırmak ve immun yetmezliği düzeltmektir. HIV tedavisi başlandıktan sonra ömür boyu sürmektedir. Tedavi kesilecek olursa tekrar viral replikasyon başlamakta, kullanılan ilaçlara direnç gelişimi ortaya çıkabilmektedir. Hastanın ilaç tedavisinin devamlılığını sağlaması amacıyla bilgilendirilmesi çok önemlidir. Ülkemizde SGK kapsamındaki tüm hastalar etkin tedaviye ulaşabilmektedir. Etkin tedavi ile bulaştırıcılık azalmakta, hastalığın komplikasyonları azalmakta, gebe anneden bebeğe HIV bulaşı önlenmektedir. Tedavi olmayan bir anneden doğan bebeğin HIV pozitif doğma oranı %29-40 iken, gebeliği sırasında ART tedavisi alan bir annenin bebeği %99’a varan oranlarda HIV bulaşından korunmaktadır. enfeksiyonun doğrulanmasına yönelik testlerin yapılması gereklidir. Ülkemizde doğrulama testi olarak Western Blot yöntemi kullanılmaktadır. WB yöntemiyle yapılan test pozitif sonuçlandığında hasta bilgilendirilir. Genellikle enfeksiyonu saptayan hekim hastayı bilgilendirir. Hastanın kimliğini kodlayarak il sağlık müdürlüğüne bildirimini yaptıktan sonra kendisi tedavi etmiyorsa bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına yönlendirir. Tedavi HIV enfeksiyonunun kesin tedavisi yoktur. Ancak etkili antiretroviral ilaçların verilmesi ile virus kontrol altına alınıp hastalığın ilerlemesi önlenebilmektedir. HIV pozitif kişilerin sağlıklı ve aktif bir yaşam sürmesi sağlanabilir. Antiretroviral tedavinin (ART) geliştirilmesi hastalıkla ilgili en önemli gelişmelerden biridir. Bu tedavi sonrasında ölümcül bir enfeksiyon hastalığı, kronik bir hastalık haline dönüşmüştür. Günümüzde virusun replikasyonunun her aşamasında etkili çok sayıda ilaç grubu kullanıma sunulmuştur. En bilinen ilaç grupları reverse transkriptaz inhibitörleri, proteaz inhibitörleri, integraz inhibitörleri, kemokin reseptör antagonistleri ve fusion inhibitörleridir. İlk 3 gruba ait pek çok farklı molekül olup bunların kombinasyonlarıyla tedavi seçenekleri artmaktadır. HIV enfeksiyonlu kişilerde HAART 46 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Bilmeden HIV virusuna maruz kalmış kişilere maruziyet sonrası en geç 48 saat içinde post exposure proflaksi(PEP) de(Highly Aktive Antietroviral Therapy) nen tedavi başlanmaktadır. PEP süresi 4 denen etkin tedavi kombinasyonu ile haftadır. Son yıllarda preexposure profyaşam beklentisi değişmiş, hastalar norlaksi (PreEP) kavramı yaygınlaşmıştır. mal bir ömür beklentisine erişmişlerdir. Virüsle temas olasılığı öncesi özellikle Bu etkin tedavilerle hastaların evlenme, serodiskordan çiftler arasında bulaşı ençocuk sahibi olma fırsatları ortaya çıkgellemek için tedavi alınması şeklinde mıştır. tanımlanabilmekle beraber standartları Dünyada 2013 yılı sonunda 21.9 milyon tam belirlenmemiştir. kişi ART almakta olup bunların 11.7 milyonu düşük ve orta gelir grubu ülkelerde yaşayan hastalardır. Tedavi alan hastaların 740000’i çocuktur. 2013 yılında 10 gebeden 7’sine ART başlandığı bildiHIV ciddi bir enfeksiyon olmakrilmiştir.2013 yılında düşük ve orta gelir la birlikte aynı ortamda bulunma, grubu ülkelerde HIV tedavisi alan hasta tokalaşma, birlikte yemek yeme, sayısında büyük bir artış yaşandığı, tek aynı ortamda çalışma gibi gündebir yılda 2 milyon kişiye tedavi başlanlik yaşantıyla bulaşmamaktadır. dığı bildirilmiştir. Dünyada halen HIV HIV enfeksiyonunun yayılımının pozitif erişkinlerin %36’sı, HIV pozitif önlenmesi için önemli olan yeni biçocukların ise %24’ü ART tedavisine erireylerin enfeksiyondan korunmalaşebilmektedirler. rı ve enfekte olmamalarıdır. Bunun HIV pozitifliği ile başvuran bir hastaiçin; Tek eşliliğin özendirilmesi, bu da ilk muayeneden sonra enfeksiyonun mümkün değilse korunmalı cinsel evrelendirilmesi amacıyla laboratuar ilişki, diğer hastalıklardan da kotestleri istenir. CD4 pozitif T lenfosit sarunma ve sağlıklı yaşam için gerekli yısı, HIV viral yükü belirlenir. CD4<500/ özeni gösterme, HIV pozitif gebemm3, HIVRNA>100000kop/ml olan lerin tedavisi, HIV virusuna maruz hastada yeni tedavi rehberlerine göre tekalmış kişilerin HIV testi yaptırmadavi başlanmaktadır. Tedavi öncesi ilaç ları sonusunda toplumun bilinçlendirencinin de çalışılmış olması etkin dirilmesi, gençlerin HIV bulaşı ve tedavi seçebilmek açısından önemlidir. enfeksiyonun varlığına dikkatini HIV tedavisinden amaç virusu baskılaçekmek amacıyla eğitilmeleri çok yıp, tedavinin 6. Ayında saptanamayaönemlidir. cak düzeye indirmek, CD4 hücrelerinin Sonuç ORGAN BAĞIŞI BİR İNSANLIK GÖREVİDİR B ilindiği üzere tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar tüm dünyanın olduğu gibi ülkemizin de önemli sağlık sorunlarından biridir. Organ ve doku nakli hizmetlerinin geliştirilmesinde en önemli konu organ ve doku bağışının temini, bağışın artırılması için kamuoyundaki bilgi eksikliğinin giderilmesi, organ bağışı bilincinin geliştirilmesi ve halkın organ ve doku bağışı konusunda teşvik edilmesidir. 48 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Bu konuda bütün sağlık ve eğitim kurumlarına, basına ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir. Ülkemizde organ ve doku nakli bekleyen hastaların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bugün 60 bine yakın kronik böbrek yetmezliği hastası diyaliz cihazlarına bağlı olarak ‘bir gün böbrek nakli olabilmek umuduyla’ yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu sayıların her geçen gün arttığı ve 2016 yılında ülkemizde 100 bine yakın hastanın böbrek yetmezliği sebebi ile diyaliz tedavisi alması gerekeceği tahmin edilmektedir. Böbrek yetmezliği sebebi ile organ nakli bekleyen hastalarımızın diyaliz gibi bir tedavi seçeneği olmasına rağmen, kalp ve karaciğer nakli bekleyen hastalarımızın tek yaşam şansı ne yazık ki organ naklidir. Ülkemizde halen organ bekleme listelerine kayıtlı olarak organ bekleyen 20 binin üzerinde hastamız vardır. Böbrek nakli bekleyen hastalarımız bunların 18 binini oluşturmaktadır. Bununla birlikte 1560 karaciğer nakli bekleyen hastamız ve yine 213 kalp nakli bekleyen hastamız mevcuttur. Ne yazık ki yaklaşık 900 hastamız ise son bir yılda bekleme listelerinde nakil olma umudu ile organ beklerken hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde organ bağışı ve nakli sayılarının yetersizliği son dönem organ yetmezliği nedeniyle tedavi görmekte olan birçok hastanın organ beklerken hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Organ Nakli Nedir? Kişinin hayatta iken özgür iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarını ölümünden (beyin ölümü) sonra başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesine Sağlıkta Trend organ bağışı denir. 1979 tarih ve 2238 sayılı yasa gereği organ bağışı; 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü organ bağış senedini iki tanık huzurunda doldurup imzalayarak bağışlayabilir. Tıpta en temel ilke, her bireyin kendi yaşam hakkı olduğu ve trilyonda bir yaşama dönüş şansı bile olsa bu şansın sonuna kadar kullanılması gerektiğidir. Hiç kimse için “nasıl olsa ölecek” tabiri kullanılamaz. Hastane yoğun bakım ortamında doktorlardan oluşan leşmiş kişilerden; organ nakli uzman bir ekip tarafından tıbbi ölüm kararı verilmeden organ nakli düşüncesi as- hekimleri tarafından organları alınıp nakledilebilir. Böyle bir durumda da la gündeme gelemez. aileden yine yazılı onay alınır. Hangi Organlar Bağışlanabilir? Sağlıklı her organ bağışlanabilir. Ülkemizde kalp, böbrek, akciğer, karaciğer, pankreas gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası, deri ve kemik iliği gibi dokular başarıyla nakledilebilmektedirler. Organ bağışı kartının bir bölümünde bağışlamak istediğiniz organlarla ilgili seçenekler mevcuttur, bu bölümde işaretlediğiniz organlarınız dışında her hangi bir organınızın alınması söz konusu değildir. Bir kişi organlarını bağışlayarak birçok insana yaşama şansı verebilir. Organlarımızı bağışlayarak birçok insana ölümümüzden sonra hayat verebiliriz. Kadavradan ve canlıdan organ nakli yapılabilir. Organ bağışı yapılsa bile her ölümden sonra organ nakli mümkün değildir. Sadece yoğun bakım ünitelerinde makineye bağlı ölen (beyin ölümü gerçekleşmiş) kişilerin organları nakledilir. Beyin ölümü bitkisel hayattan farklıdır. Bitkisel hayattaki kişilerin az da olsa yaşama şansları vardır. Beyin ölümü olan kişi tıbben ölüdür. Beyin fonksiyonlarını geri dönüşümsüz kaybetmiştir ve kişinin solunumu yoktur, solunumu makine yardımıyla yaptırılır. Kişi organ bağışı yapmış olsa dahi evde, sokakta veya hastanenin herhangi bir servisinde hayatının yitirmiş olsa organları alınamaz. Sadece yoğun bakımlarda makineye bağlı iken beyin ölümü gerçek- Koordinasyon Sistemi içinde yürütülür. En önemli tıbbi öncelik, doku ve kan grubunun uyumudur. Bir organı nakledebilmek için alıcı ile vericinin doku ve kan grubunun uygunluğu Yani sıkça duyduğumuz deprem ve felaketlerden sonra cesetlerin organ- şarttır. Bağışlanan organlar, bu konuyla ilgilenen Ulusal Koordinasyon Sistelarının alınması gibi bir durum söz mi tarafından tıbben acilliği ve doku konusu değildir. Organ bağışı İl Sağlık uyumuna göre en uygun alıcıya nakil Müdürlüğünde, hastanelerde, Emniedilir. Bu belirlemede zengin, fakir, yet Müdürlüklerinde (Ehliyet alımı ırk, cinsiyet vb. ayrımlar kesinlikle yasırasında), organ nakli yapan merkezpılmaz. Kişilerin bir bedel karşılığı orlerde, organ nakli ile ilgilenen vakıf, ganlarını vermeleri 2238 sayılı yasaya dernek vb. kuruluşlarda yapılabilir. göre yasaktır. Kişinin organ bağışından vazgeçmesi halinde organ bağış kartını taşıDiyanet İşleri Başkanlığı Din İşmaktan vazgeçmesi, yırtıp atması ve leri Yüksek Kurulu, organ bağışıbu kararı ailesine bildirmesi yeterli olmaktadır. Organ bağış kartınızın ol- nı insanın insana yapabileceği en ması yasal olarak yeterli olmasına rağ- büyük yardım olarak tanımlamıştır. 6.3.1980 tarih 396 sayılı kararı men, kişinin ölümü halinde aileden de yazılı onay alınarak organları alınır. ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Diğer İslam ülkeleArtık Türkiye’nin her yerinde yoğun rinde de ve bütün büyük dinlerbakımlarda beyin ölümü gerçekleşde de benzer kararlar mevcuttur. miş kişilerin yakınları ile organ nakli Kur’an-ı Kerim’de de (Maide Surekoordinatörleri tarafından görüşme si, Ayet 32) ‘kim bir kimseye hayat yapılıyor ve organ bağışı konusunda izinleri isteniyor. Eğer organ bağış kar- verirse, onun sanki bütün insantınız varsa bu izin vasiyetiniz sayıldığı lara hayat vermişçesine sevap kazanacağı’ beyan olunmuştur. Yaiçin onların daha rahat karar vermeşam umudunu kaybetmekte olan sini sağlıyor. Organ nakli ameliyatıbinlerce hastamız için yeni umut nın diğer ameliyatlardan (örneğin bir mide, bağırsak ameliyatı) farkı yoktur. pencereleri açmak üzere tüm halUzman ekipler tarafından aynı özen kımızı organ bağışı konusunda dikkatle yapılır. Sadece bir ameliyat duyarlı olmaya davet ediyoruz. izi vardır. İnsan bedeninin bütünlü“Gelin Organ Bağışlayalım Bir ğüne her zaman saygı gösterilir. HerHayat Biterken Bir Hayat Başkesin organ nakli yapma ve çıkarma latalım ” yetkisi yoktur. Nakil işlemleri Ulusal 49 İLK AŞKLAR UNUTULMUYOR OYUNCULUK BENİM İLK AŞKIM Türkiye’nin sayılı komedyenlerinden biri olmayı başaran Ufuk Özkan ile “Zengin Kız Fakir Oğlan” dizisi setinde buluştuk. Dünden bu güne geldiği noktayı Birlik’te Sağlık okuyucuları ile paylaşan Özkan; “Oyunculuk dışında başka bir şey yapmak istemediğimi daha on dört yaşımdayken anladım ve bu yola baş koydum. Oyunculuk benim ilk aşkım. İlk aşklarda unutulmuyor.” dedi. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümünden mezunsunuz. Tiyatro deneyimlerinizin ardından halkımıza kendinizi 2003 yılında BKM’de “Ölümsüz Aşk” dizisinin başrol karakteri olan “Özgür” karakteri ile tanıtarak Türkiye’nin sayılı komedyenlerinden biri olmayı başardınız. Dünden bu güne Ufuk Özkan’ı sizden dinleyebilir miyiz? dun Dormen ile özel tiyatro yaptım. Ardından “Geniş Aile” dizisi başladı. Diziyle beraber yoğun bir temponun içinde buldum kendimi ve tiyatro için vakit kalmadı. Çünkü tiyatroda oyununuzun varlığını ayakta tutmanız için sürekli turnelere gitmeniz gerekir. Sadece yerleşik bir sahnede oynamak yeterli olmuyor. Bir tiyatroyu sürdürmek çok zordur. Turnesiz asla olmaz. O dönemlerde de tabi “Geniş Aile” diÖlümsüz Aşk benim ilk rol aldığım zisinin getirmiş olduğu tanınmışlık diziydi. Konservatuardan sonra Kaile birlikte Türkiye’de birçok yere turbere Kılçık adında kendi tiyatromuzu neye gidilmeye başlandı. Haftada üç kurduk. Ben de burada yaklaşık 7-8 gün falan turnelere gidiliyordu. “Geniş yıl oynadım. Hala da Tiyatro Kılçık Aile” dizisinde de başrol oynadığım devam ediyor ve 14. yılını tamamlaiçin şansımda yoktu bu yüzden de didı. Sonra ben şehir tiyatrosunda görev ziyi bırakmak zorunda kaldım. Fakat aldım. Asmabag Tiyatrosu’nda Halsezonu bitirdikten sonra bıraktım. Bu 50 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 dönemden sonra da yoğunluğumdan dolayı yaklaşık 4 yıldır da tiyatro yapamıyorum. “Aileler Yarışıyor” adında bir yarışma programımız vardı. İki yıl da bu yarışma programı sürdü. Bu yıl da Mahir İpek ile birlikte iki kişilik güzel bir oyun hazırladık. Ocak 2015’te oyunu seyirciyle buluşturmayı planlıyoruz. Dizi anlamında şimdilerde çok komik iş yapılmıyor. Yeni bir furya var ve ben de bunu çok beğeniyorum; komedi oyunları. Çok Güzel Hareketler Bunlar, Arkadaşım Hoşgeldin, Güldür Güldür ve Komedi Sporu gibi bu tarz komedi programları, yapılıyor. Bu anlamda dizilerde hala beklenilen rakamlara ulaşılmış değil. Fakat şu an ekranlarda Söyleşi olan dizimiz de azımsanmayacak kadar iyi bir noktada. “Zengin Kız Fakir Oğlan” dizimiz de üç yıldır ekranlarda. İnsanlar yaş aldıkça hastalanmaya başlar, yavaşlamaya başlar ama biz yaş aldıkça, yıl aldıkça, bölüm aldıkça ilerledikçe daha da gençleşiyoruz. Şu an içinde bulunduğum proje; üç yıl önce doğdu, emekledi, konuşmaya başladı, yürüdü, büyüdü ve şimdi biz de bunun mürüvvetini görmek istiyoruz. Yaşadığım bu kültür farkı benim oyuncu olmamı sağlayan en büyük faktör olmuştur. Almanya’da doğup 13 yaşınızda Türkiye’ye gelmişsiniz. Yaşadığınız bu kültür farkının oyunculuğunuza katkıları var mıdır? Yaşadığım bu kültür farkı benim oyuncu olmamı sağlayan en büyük faktör olmuştur. Ben Türkiye’ye geldiğimde şimdilerden daha farklı bir eğitim sistemi vardı. İlkokul beş yıldı. Ben Almanya’da 7. sınıf öğrenimimi alırken buraya döndük. Burada da yedinci sınıftan başlamam gerekiyordu. Ama benim Türkçemin yetersizliğinden dolayı bana seviye tespit sınavı yaptılar. Sınavda da Türkçem yetersiz olduğu için soruları anlayamadım ve tabiri caizse çöp adamlar çizerek anlattım derdimi. Bu durumda da beni mülakata aldılar. Mülakatta da bana sorulan soruları anlıyorum fakat cevap verirken gayriihtiyarî onlara Almanca kelimeler kullanıyorum. Yani Türkçe düşünüp Almanca konuşuyorum. Bu durumda okul müdürü de yedinci sınıftan başlarsam olduğum yerde yıllarca kalacağımı ifade ederek beni iki yıl geriden başlatmayı uygun gördü. Almanya’da da akrabalarımız ile birlikte geleneklerimize anenelerimize sadık bir şekilde gurbetçi olarak yaşıyorduk. Fakat ne olursa olsun okuldaki, sokaktaki arkadaşların yabancı olunca onlarla Almanca konuşuyorsun ve başka kültüre ait oyunlar oynuyorsun. Türkiye’ye her geldiğimde ben adaptasyon problemi yaşıyordum. Aynı şekilde tatil bitiminde Almanya’ya döndüğümüzde de sosyal hayata adapte olamıyordum. Çünkü akranlarımın mahali kültürüne uyum sağlayamadığım için ve Türkçemin de yetersiz olmasından dolayı içime kapandım. Sokağa hiç çıkmadım, hiç oynamadım. Aslında bu gün burada röportaj yapmamızı sağlayan sihir orada başladı. Beni Samsun Belediye Konservatuarı Tiyatro bölümüne yazdırdılar. Rahmetli Ragıp Erden oranın genel sanat yönetmeniydi. Bizim de uzaktan akrabamız oluyordu. Onun sayesinde oraya öncelikle misafir öğrenci olarak katıldım. Sonra öğrencisi oldum ve dört yıl okudum, ardından da mezun oldum. İlk olarak da orada sahneye çıktım. Müşvik Kenter, “Kuvayi Milliye” isimli oyun ile Samsun’a gelmişti. Oyundan sonra onu o kadar çok alkışlamıştım ki… Oyundan sonra tüm tiyatro ekibindeki arkadaşlarımla Müşvik Kenter’in yanına gittik, Müşvik Kenter başımı okşadı ve bana “Büyüyünce ne olmak istiyorsun? “ demişti. Ve ben o gün karar verdim “Sizin gibi alkışlanmak istiyorum.” dedim. Seneler sonra İstanbul Devlet Konservatuarında onun değil belki ama, ablası Yıldız Kenter’in öğrencisi oldum. “Her şerde bir hayır vardır” derler ya; Türkçemin yetersizliği ve sosyal hayata adapte olamamam nedeniyle belki tiyatro kendimi ifade etmem açısından bir kurtuluş olabilir, denildi. Sonra tiyatro hayatımın en büyük aşkı oldu. En büyük aşk burada başladı. Altın kelebek ödül töreninde en iyi erkek komedi oyuncusu dalında usta oyuncu Haluk Bilginer ile ödülü ortaklaşa alarak; bu ödülü babanız adına aldınız ve bir hayli duygulandınız. Ailenizin yolculuk serüveninize desteklerini bizimle paylaşır mısınız? Rahmetli babamın büyük destekleri olmasaydı belki bu gün yaşadıklarımın hiçbiri olmayacaktı. Ben okulda da başarılı bir öğrenciydim aslında. Türkçemin yetersizliğinden dolayı özel dersler aldım. İlkokul ve ortaokul dönemimde aldığım özel dersler ile bir anda çok başarılı bir öğrenci oldum ve okulu çok sevmeye başladım. Başarılarla dolu bir okul serüvenim ve aynı zamanda tiyatro hayatım vardı. Babama “Konservatuar okumak istiyorum.” dediğimde; şimdi düşünüyorum benim de bir oğlum var. Oğlum gelip bana ben tiyatrocu olmak istiyorum dediğinde acaba bundan yirmi yıl öncesinde babamın gösterdiği cesareti gösterebilir miydim 51 kazanıyordum. Daha sonra ailem de geldi İstanbul’a. Bu arada ben de girerek şansımı bir kez daha denedim ve üçüncü girişimde kazandım. Okulu kazandığım ilk yılımda yirmi iki yaşındaydım. Bir arkadaşım bilmiyorum. Aradan yirmi dört saat hariç diğer bütün geçmeden kendimi özel bir otobüs öğrenciler benden dört yaş küçüklerfirmasının koltuğunda annemle badi. Böylece babama borcumu rötarlı bama ağlayarak el sallarken buldum. olarak ödemiş oldum. Okulu kazandıBabam gitti üstüme iki gömlek bir ğım zamanlarda çok güzel paralar kaceket aldı, otobüse bindirdi ve İstanzanıyordum belki ama babamın bana bul’a gönderdi. Ben sınavlara girsem verdiği izni; sonunda sınavı kazanahukuk, mühendislik vs aklınıza gele- rak, 664 kişi arasından ilk altıya girebilecek birçok bölüme burslu bir şekil- rek ona olan ödemiştim. Birçok ödül de girebilirdim. Çünkü aynı zamanda adım, fakat Altın Kelebek Ödülü’nün dershaneye de gidiyordum. O zaman- yeri çok başkadır. Çünkü Altın Kelelar da belli idi rahatlıkla bu bölümler- bek ödülü birkaç jurinin ortak kararı den birini kazanabileceğim. Sınava sonucu verilmiyor. Halk tarafından girdim ilk yirmi beş dakikadan sonra gönderilen kısa mesajlar sayesinde yeterli bir puan alabileceğimi düşübelirleniyor. Burada juri halkın kendisidir. Bu nedenle Altın Kelebek ödülü, nerek sınavdan çıktım ve İstanbul’a tektir ve başkadır. Türkiye’de Altın Kegeldiğimde konservatuar için yeterli bir puanım yoktu. Ama babamın ba- lebek almak, Hollywood’ta yıldızların na izin vermesi ve bana güveninden aldığı ödül gibi benim için önemlidir. dolayı “Kazanamadım, ben Samsun’a Oynadığınız karaktere bürünebilip midönüyorum,” şeklinde geri dönememikleriniz ile o karakdim. Bu nedenle kaldım ve çalışmaya tere adeta can başladım. Çırağın Sarayı’nda bellboy- veriyorsunuz. luk yaptım. Havuz temizliği yaptım. Bu özelliğiniz ile Bunlardan daha önce de bir tekstil fir- kendinizi Yeşil masında telefonlara bakıyordum. Son- Çam üstatlarınra tekrar sınava girdim, kazanamadım dan kime benzetive yine geri dönemedim. Bellboy iken yorsunuz veya örçok güzel paralar kazanıyordum. Bun- nek aldığınız bir dan on beş yirmi yıl önce İstanbul’da üstadımız var mı? çok fazla beş yıldızlı otel yoktu. Çırağan Sarayı da bunlardan biriydi ve çok yoğundu. Bellboy olarak da maaşımızın dışında çok fazla bahşişler alıyorduk. On sekiz, on dokuz yaşındaki bir genç için çok büyük paralar 52 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Kendimi benzetmekten ziyade örnek aldığım çok insan vardır. Daha çok da esinlendiğim vardır. Bütün oyuncularda da bu mevcuttur. Bir oyuncunun oyunculuğundan etkilenirsiniz, esinlenirsiniz, tabiri caizse onunla pişti olduğunuz birçok yönünüz olur. Bu anlamda değinirsek saymakla bitmez. Bir filmde ki bir sahne olabilir, bir tiyatrodaki bir performans olabilir. İsim olarak da saymakla bitmez. Bütün oyuncular, bazı eski yeni bütün büyük performanslara gıpta ederler. Kopya çekmek anlamında değil ama, esinlenirsiniz daha sonra kendinize ait özgün bir tarz oluşturabilirsiniz. Tabi bu rolden role göre de değişir. Mesela benim “Geniş Aile” dizisinde oynadığım rol ile şu an oynadığım rol arasında da metronom olarak fark var. Ben o projeden bu projeye geçerken dahi çok zorlandım. Hem kendi rolüm anlamında hem de dışarıdan aldığım tepkiler anlamında çok zorlandım. Emret Komutanım dizisinde “Terliksi Vedat”, Geniş Aile dizisinde “Cevahir” ve şimdilerde izleyicileri ekran başına toplayan Zengin Kız Fakir Oğlan dizisinin fakir oğlanı olan “Nurhan” olarak karakter isimleriniz ile anılmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok güzel bir örnek vereceğim ve tek bir cevapla her şeyi anlatacağım. Yapımcımız Birol Güven ile birlikte yazın tatil yapıyorduk ve “Geniş Aile” dizisindeki Cevahir karakterinin hala halk arasında anıldığını konuşuyorduk. Tabii ki Nurhan olarak da çağırıldığım oluyordu. Söyleşi Tam da dizimizin çok başarılı olduğunu fakat halk arasında hala Cevahir olarak anıldığım hakkında tartışırken hemen yan taraftan bir bayan bize yaklaştı ve şunu dedi; “Zengin Kız Fakir Oğlan dizisini çok izliyoruz, seni çok seviyoruz Cevahir” dedi. Bu her şeyi anlatıyor. Karakterler çıkmayan dövme gibi oluyor. Bu durumdan da gurur duyuyorum tabiî ki. Akademik anlamda oyunculuğun teorik boyutuna da hâkimsiniz. Fakat bu işi alaylı olarak yapan oyuncularımız da var. Sizce bu durum oyunculuğun kalitesini etkiler mi? Bir ara bu durum çok boy gösterdi. Şarkıcı, türkücü hatta futbolcular dahi oyunculuk yaptı. Herkes bir şekilde oyunculuğu deniyordu. Ortada bir kakafoni, bir rabarba vardı. Ama şuradan şu anlaşılmasın; ben asla alaylı mektepli ayrımı yapmıyorum. Çünkü bu işin eğitimini almış, sahnede elini kolunu nereye koyacağını bilmeyen, canlandırdığı karakterde empati kurmayı, hayal kurmayı beceremeyen, yeteneksiz bir çok oyuncu da var. Bence empati kurmasını bilen, hayal kurmasını bilen, kendine güvenen ve işin teknik anlamında akademik olmasa da çok küçük bir eğitimini alarak bu işi başarabilen oyuncularımız da var. Kıvanç Tatlıtuğ ve Kenan İmirzalıoğlu, konservatuar mezunları değiller. Mankenlerdi ve bambaşka hayatlardan geldiler. Şu an Türkiye’nin en başarılı oyuncularından oldular. Ve ben bu durumu ayakta alkışlıyorum. Mesela Kıvanç Tatlıtuğ’un gösterdiği performansı çok beğeniyorum. Her dizi de çok farklı karakteri oynuyor ve bu çok başarılı bir durum. Oyunculuğunuzun yanında bir de yetenekli bir sunucusunuz. Peki, oyuncu olmasaydınız bu yetenekleriniz ile hangi mesleği aynı paydada buluştururdunuz? şey yapmak istemediğimi daha on dört yaşımdayken anladım ve bu yola baş koydum. Oyunculuk benim ilk aşkım ve ilk aşklarda unutulmuyor. Ufuk bey, evli ve bir çocuk babasısınız. Tüm bu yoğun temponuzda aileniz ile sağlıklı bir zaman geçirebiliyor musunuz? Açıkçası son iki yılımda aileme sağlıklı bir zaman ayıramıyordum. Haftada yedi gün çalışıyordum. İki yıl içinde yedi yirmi dört açık olan marketler gibi çalışıyordum. Ama bu sezon daha rahatım. Bu nedenle haftanın en az iki gününü ailem ile birlikte kaliteli bir şekilde geçiriyorum. Şimdi Eren de büyüdü, yedi yaşına geldi. Artık erkek erkeğe aktiviteler yapıyoruz. Sinemaya, alışverişe, yemeğe beraber gidiyoruz. Birlikte sağlıklı, hatta sizin derginizin adı gibi Birlik’te daha sağlıklı zaman geçiriyoruz. Bir oyuncu olarak kendi adıma, kamu spotu ve organizasyon kapsamındaki faaliyetlere seve seve katılırım. Ufuk bey, küresel bir tehdit olan ve Sağlık Bakanlığı’nın da mücadele ettiği obeziteye karşı sizin sağlıklı bir yaşam reçeteniz var mı? Ben bundan üç ay önce bir genel sağlık taramasına girdiğimde aslında her şeyi ne kadar gelişine yaşadığımızı Ben on dört yaşımda oyuncu olmak istedim, başka da bir mesleğin hayali- anladım. Sonuçlarım pek iyi çıkmani kurmadım. Ama o yaşlarda futbol dı. Ama sonrasında spor yapmaya oynuyordum. Belki futbolcu olabibaşladım ve bir detoks programına lirdim. Oyunculuk dışında başka bir dâhil oldum. Sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeye başladım. Bu sürecin ardından eski sağlığıma hızla kavuştuğumu gördüm. Bizim toplumumuzda bu durum her zaman böyle. Sorunlar yaşamayıncaya kadar sağlığımızın değerini bilmiyoruz. Bu duruma sektörel baktığımda çok yoğun tempoda çalışıyoruz ve saatlerimiz belli değil. Bu durumda da çok anlamsız saatlerde yemek yiyebiliyoruz. Birkaç saat uykuyla çalışmalar, stres ve sağlıksız beslenme gibi faktörler üst üste gelince ortaya pek sağlıklı bir tablo çıkmıyor. Bu tablonun sonucunu ben üç ay önce yaşadım. Ama bunu yaşamak beni kendime getirdi ve şimdi haftanın bir gününü sağlığım için ayırıyorum. Mesela haftanın bir günü sadece meyve yiyorum veya sadece sebze tüketiyorum ya da sadece yoğurt tüketiyorum ve böylece detoks yapıyorum. Tükettiğim gıdalara daha çok dikkat ediyorum. Böylece sağlıklı bir bedene ve sağlıklı bir aileye sahibim. Obezite konusuna gelince daha önce de dile getirmiştim. Bir oyuncu olarak kendi adıma, kamu spotu ve organizasyon kapsamındaki faaliyetlere seve seve katılırım. Bu anlamda yaşadıklarımdan öte söyleyecek pek bir şeylerim olmuyor. Ama tanınmış bir oyuncu olarak bu tür organizasyonlara katılmayı isterim. Ama zannedersem bu konuda hala Amerika kadar değiliz. Hala hamburgerlerimiz normal boyda ve kolalarımız beşer litrelik değil. Sanırım kartopunun yuvarlanışı da bunu göstermiyor değil. 53 MERS-KORONAVİRÜS HASTALIĞI (MERS-CoV) MERS-CoV hastalığı, günümüzde çoğunlukla Suudi Arabistan ve Arap Yarımadası olmak üzere Katar, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman gibi Orta Doğu ülkelerinde, daha az sayıda da bu ülkelere seyahat eden kişilerde ortaya çıkan bir hastalıktır. Prof. Dr. Serpil EROL MERS-CoV VİRÜS HASTALIĞI demiyolojik risk faktörleri şunlardır: rilmektedir. Hastalık bağışıklık sistemi • Vakaların sık görüldüğü ülkelerde son bozukluğu olanlarda, yaşlılarda, kronik MERS-CoV hastalığı, günümüzde çoakciğer hastalığı, kronik böbrek yetğunlukla Suudi Arabistan ve Arap Yarı- 14 gün içinde bulunmuş olmak. mezliği ve diyabeti olanlarda daha ağır madası olmak üzere Katar, Ürdün, Bir• Bu ülkelerden dönen birisi ile son 14 leşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman günde içinde yakın temasta bulunmak. seyredebilmektedir. Ayrıca bazı kişiler virüse yakalanmalarına rağmen hiçbir gibi Orta Doğu ülkelerinde, daha az sayı• MERS-CoV hastalığı kesin tanısı alan hastalık belirtisi göstermezler. Hastalıda da bu ülkelere seyahat eden kişilerde birisi ile yakın temasta bulunmak veya ğın kesin tanısı hasta kişinin solunum ortaya çıkan bir hastalıktır. Türkiye’de bu hastalara bakım vermek (Yakın tebu güne kadar, sadece daha önce Suudi mas: MERS-CoV’lu hastanın yaklaşık 2 yollarından alınan salgılarda ( örneğin balgam, boğaz sürüntüsü..vb) özel Arabistan’da çalışmakta olan bir kişide metre yakınında olmak veya önerilen testlerle virüse karşı oluşmuş antikorhastalık görülmüştür. Hac veya umkoruyucu donanımı giymeksizin hastaların veya virüsün genetik parçalarının re nedeni ile Suudi Arabistan’ı ziyaret nın odası veya tedavi edildiği yerde 15 (RNA) gösterilmesi ile konulmaktadır. eden vatandaşlarımızda bu güne kadar dakikadan uzun bir süre bulunmak). Bu işlem sadece referans laboratuarlahastalık bildirilmemiştir. Dünya Sağlık • Hastalığın görüldüğü bölgelerde deve- rında yapılmaktadır. Örgütü’nün verilerine göre 2 Aralık 2014 lerle doğrudan temas etmek. itibarı ile tüm Dünya’da laboratuvarda TEDAVİ doğrulanmış 920 vaka ve 338 ölüm ra- BELİRTİLER-BULGULAR MERS-CoV hastalığının bugün için etpor edilmiştir. Hastalığın kuluçka süresi 5-14 gündür kin bir aşısı ve özgün bir tedavisi bulunBugüne kadar tam olarak açıklanama- ve belirtileri erken safhada herhangi bir mamaktadır. Bu hastalara hastanın klimış olmakla birlikte hastalığın kaynasolunum yolu hastalığına benzer. Ateş, nik durumuna göre destekleyici tedavi ğının develer olduğu düşünülmektedir. öksürük ve nefes darlığı, halsizlik, kas yapılmaktadır. Develerden insanlara nasıl geçtiği de ağrısı, boğaz ağrısı, üşüme, titreme, en tam olarak açıklanamamıştır. Ancak vi- sık görülen belirtilerdir. Bazı hastalarda KORUNMA MERS-CoV hastalığından korunmak rüs insandan insana da bulaşabilmekte- bu şikâyetlere ilave olarak ishal ve kaiçin genel önlem olarak özellikle hastadir. İnsandan insana bulaşma daha çok rın ağrısı da görülebilir. Birçok vakada yakın solunum yolu teması ile olmakpnömoni (zatürre) ortaya çıkmaktadır. lığın yaygın olarak görüldüğü Arap Yarıtadır. Bu nedenle hasta kişilerin aile bi- Ağır seyirli vakalarda solunum yetmez- madası ve Ortadoğu ülkelerinde hayvan reyleri ve onlara bakım veren sağlık çalı- liği, böbrek yetmezliği ve şok tablosu ile çiftliklerini, barınaklarını, veya hayvanşanları da hastalığa yakalanma riskine ölüm olabilmektedir. Hastalıktan ölüm ların bulunduğu yerleri ziyaret ederken sahiptir. Hastalığa yakalanmak için epi- oranı ortalama %35 (27-50) olarak bildi- kişisel hijyen kurallarına dikkat edilme54 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Uzmanından lidir. Mümkünse bu ülkelerde deve çiftliklerine ziyaretlerden kaçınılmalıdır. Hasta hayvanlara temastan kaçınılmalı ve hasta hayvanların sütleri ve idrarları ile temas ettikten sonra eller mutlaka yıkanmalıdır. Pastörize edilmemiş çiğ veya az pişmiş hayvan eti ve sütü tüketilmemelidir. Ayrıca hasta kişilerin diğer sağlıklı kişilerle korunmasız teması sınırlandırılmalı, bu kişiler hastalık belirtileri süresince izolasyon altına alınmalı, kalabalık ve kapalı yerlerde bulunmamalıdır. Hastalar, ev halkı ile veya başka kişilerle, bardak, tabak, havlu gibi kişisel eşyalarını paylaşmamalıdır ve öksürürken veya hapşırırken ağız ve burnunu bir kağıt mendille kapatmalıdır. Hasta veya şüpheli kişiler hastaneye nakilleri sırasında maske takmalıdır. Bu tür hastaların ziyaretçilerine kısıtlama getirilmelidir. Hasta kişilerin solunum salgıları ile korunmasız olarak yapılan el, ağız, burun ve göz temasından kaçınılmalıdır. Bu hastalara bakım verenler el hijyenine dikkat etmeli, hastaya, hastanın solunum salgılarına, idrarına, dışkısına, çevresindeki yüzeylere dokunduktan sonra ellerini ağızlarına, burunlarına ve gözlerine temas ettirmeden hemen yıkamalıdırlar. Bu hastalar öksürürken ve hapşırırken maske ve göz koruyucu olmaksızın 2 metreden daha fazla yakınında bulunulmamalıdır. hastasının kan veya diğer vücut sıvıları ile korunmasız olarak temas etmek virüs hastalığı veya şüphesi olan bireyler derhal izole edilmeli ve diğer kişilerle teması kontrol altına alınmalıdır. Bu • Ebola virüs hastalığının aktif olarak yayılımının olduğu bölgede yaşıyor ol- hastaların kan ve diğer vücut sıvılarını (dışkı, idrar, ter, tükrük, cinsel salgılar) mak ile korunmasız temastan kesinlikle sa• Bulaşın aktif olduğu bölgeye seyahat kınmak gereklidir. Hastalık nedeni ile etmek ölenlerin vücutları ile direkt temastan • Hastalığın görüldüğü bölgede yarasa, da kaçınmak gereklidir. Bu durumlarda kemirgen veya maymun, şempanze gibi ideal olarak eldiven, koruyucu önlük ve hayvanlar ile doğrudan temas (dokun- yüz koruyucu kullanılması gereklidir. ma, ısırılma etini yemek vb) Hem hasta yakınları ve hasta ile temas eden bireyler, hem de sağlık çalışanları BELİRTİLER-BULGULAR bu kurallara dikkat etmelidir. Hastalığın kuluçka süresi 2-21 gün kaEbola virüs hastalığından etkilenen dardır. Belirtileri başlangıçta yüksek bölgelerde yaşayan veya o bölgeyi ziateş, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, ishal gibi birçok hastalıkta görülebilecek yaret eden insanların hastalıktan kobelirtilerdir. Bazı vakalarda vücutta dö- runması için dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır: küntü, öksürük, hıçkırık, nefes darlığı ve burun kanaması, cilt ve iç organ ka- 1. Ölü hayvanlarla, özellikle de maynamaları görülebilir. Virüsü almış olan mun, goril, şempanze gibi primatlarla temastan kaçınılmalıdır. hastalar bu belirtiler ortaya çıkmadan önce, yani belirtisiz dönemde bulaştırıcı değildir. Ölüm genellikle belirtiler ortaya çıktıktan sonraki ilk 10 gün içinde olur. İlk 14 günü atlatan kişilerin sağ kalma olasılığı yüksektir. Ebola virüs hastalığının belirtileri yine aynı bölgede sık görülen sıtma, dizanteri, tifo, kolera gibi hastalıkların belirtilerine benzediği için bazen hastalık bu hastalıklarla karışabilmektedir. Türkiye’de bugüne kadar Ebola virüs hastalığı şüphesi ile incelenen hastaların çoğunun aslında sıtma hastaEBOLA VİRÜS HASTALIĞI Hastalığın etkeni Ebola virüsü denilen sı olduğu saptanmıştır. Hastalığın kesin bir virüstür. Virüsün konağı Afrika’daki teşhisi sadece bu konuda uzmanlaşmış meyve yarasalarıdır. Bu yarasaların ısır- özel donanımlı laboratuarlarda yapılaması ile virüs maymun, şempanze, goril bilmektedir. ve antilop gibi hayvanlara geçmekte, bu TEDAVİ hayvanlardan da insanlara geçmekteBugün için hastalığın özgün bir tedavisi dir. Hayvandan insana geçişi hayvanın bulunmamaktadır. Sadece bazı ilaçlarkan, organ ve vücut sıvıları ile temasla, la veya antikorlarla deneysel tedaviler çiğ hayvan eti yemekle olur. Bir kez inyapılmaktadır. Bunların dışında tedavi sana geçtikten sonra hasta insanların sadece destek tedavilerinden ibarettir kan, vücut sıvısı, organları ve kullandık(hastanın kan basıncının, solunumuları eşyalarla ile temasla da insandan innun, böbrek fonksiyonlarının normal sana bulaşabilmektedir. MERS-CoV hassınırlarda sürdürülmeye çalışılması). talığından diğer bir farkı da asıl bulaş Tedavi ve korunma için çeşitli ilaç ve aşı yolunun solunum yolu değil, temas yolu çalışmaları yoğun bir şekilde sürmekolmasıdır. Bu hastaların takip ve tedatedir. visi sırasında kontrol önlemlerini almadıkları takdirde sağlık çalışanlarına da KORUNMA yakın temas sonucu bulaş olabilmekte- Hastalık çok bulaşıcı, kesin bir tedavisi dir. Hastalığa yakalanmak için risk fak- olmayan, ölüm oranları yüksek bir hastörleri şunlardır: talık olduğundan hastalıktan korunma 2. Yerel pazarlarda tüketim için satılan primatlar dahil vahşi hayvanların etini veya kaynağından emin olunmayan etleri tüketmekten kaçınılmalıdır. 3. Ebola virüsü enfeksiyonu olduğundan şüphelenilen insan ya da hayvanlarla temas etmemek, bu mümkün değilse temas ederken yukarıda bahsedilen enfeksiyon kontrol önlemlerini almak (eldiven giymek, maske takmak, ellerin yıkanması) gereklidir. 4. Tüm enfeksiyonlardan korunmada olduğu gibi burada da el temizliğine özen gösterilmelidir. 5. Seyahatleri esnasında hastalanan tüm kişiler, kendilerinde sadece ateş bile görülse acilen bir sağlık kuruluşuna başvurmalı ve burada yaptıkları son seyahat ve potansiyel temaslıları hakkında bilgi vermelidir. • Doğrulanmış veya şüpheli Ebola virüs çok büyük önem arz etmektedir. Ebola 55 AKILCI iLAÇ KULLANIMI Akılcı olmayan ilaç kullanımının sağlığı tehdit edici boyutlarda olduğunun tespit edilmesinden hareketle dünyada 1985’ lerde başlatılan çalışmalar ışığında, ülkemiz de 1990’ lardan itibaren Akılcı İlaç Kullanım (AİK) çalışmaları içerisinde yer almıştır. D ünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Akılcı İlaç Kullanımı (AİK)” nı sağlık politikasının bir parçası olarak değerlendirerek, sağlık ve sağlığa erişmekte eşitlik ilkesinden hareketle, ilaca erişilebilirliğin uzun vadeli ilaç politikalarının ayrılmaz bir parçası olarak görülmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Ülkemizde de Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında akılcı ilaç yönetimi, ilaç politikaları ayrıntılı olarak tanımlanmıştır. lüklerinde İl Koordinasyon Kurulu ve Sağlık Tesisi AİK temsilciliklerinin kurulması, • SGK’ nın elektronik reçete uygulamasına geçmesi, alınmasıdır. • Süresi geçmiş ilaçların kullanılmasıdır. • Hekim önerisi dışında uygunsuz kişisel tedavilere başvurulmasıdır. • Gereksiz yere enjeksiyon kullanımıdır. • Reçete izlem ve denetleme sitemlerine • Gereksiz ve uygunsuz vitamin kullasahip olunması, nımıdır. • Bu konularda evrensel düzeyde yeterli • Bilinçsiz gıda takviyesi ve bitkisel donanıma sahip akademik ve idari perürünlerin kullanımıdır. sonele sahip olunması, • İlaç-ilaç etkileşimleri ve besin-ilaç etki• AİK ile ilgili çok sayıda araştırma, rapor leşimlerinin ihmal edilmesidir. ve planlamaya sahip kurum ve kuruluşlarının olması gibi çalışmalarla, Tür- • Gereksiz antibiyotik kullanımıdır. kiye’de AİK’ in hızla yaygınlaştırılması Akılcı Olmayan İlaç Kullanımı sağlanmaktadır. Akılcı İlaç Kullanımı Nedir? Etkileri Dünyada yanlış, gereksiz, etkisiz ve DSÖ “Akılcı İlaç Kullanımı” nı; kişilerin yüksek maliyetli ilaç kullanımının; hashastalığına ve bireysel özelliklerine göre talık ve ölüm oranlarında artışlara neden olacak boyutlarda sorunlara neden • Uygun ilacı, olduğu tespit edilmiştir. Akılcı olmayan • Uygun sürede, ilaç kullanımı; • Uygun dozda, • Temel ilaçlara bile ulaşılabilirliğin azal• En düşük maliyetle, masına, • AİK’i icra edecek sağlık personeli yetiş• Kolayca sağlayabilmeleri olarak tanım- • Hastaların tedaviye uyumunun azaltirmeye çalışılması, lamaktadır. masına, • AİK’i yaygınlaştırmaya dönük farkınAkılcı Olmayan İlaç Kullanımı • İlaç etkileşimlerine bağlı istenmeyen dalık faaliyetlerine başlanması, sonuçlara, Nedir? • Aile hekimliği sistemine geçilmesi, • İlaç kullanımında özensiz davranılma- • Bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, • Genel Sağlık Sigortası uygulamasının sıdır. (uygulama yolu, süre, doz vb.) • Hastalıkların tekrarlamasına ya da ülke genelini kapsayacak hale getirile• İlaçların gereksiz ve aşırı kullanımıdır. uzamasına, rek yürürlüğe geçirilmesi, • AİK Koordinasyonuna aracılık eden Sağlık Bakanlığı Akılcı İlaç Kullanımı Merkez Teşkilatı’nın, İl Sağlık Müdür56 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 • Gerekmediği halde çoklu ilaç kullanımıdır. • İlaçların su yerine başka içeceklerle • Yan etki görülme sıklığının artmasına, • Tedavi maliyetlerinin artmasına neden olur. Sağlık Gündemi danışmadan ilacın dozunda değişiklik yapılmamalıdır. Arkadaş tavsiyesiyle ilaç kullanılmamalı, ilaç ikram edilmemelidir. • İlaç dozu atlanmamalı ve ilacın hekimin önerdiği şekilde alınmasına dikkat edilmelidir. Size iyi gelen ilaç başkasına zarar verebilir. • Hekim gerekli görmediği halde, hekimlere ilaç / antibiyotik yazılması konusunda ısrarcı olunmamalıdır. Reçetesiz ilaç kullanmayınız! • İlaç ve tedaviler konusunda televizyon, gazete, internet vb. kaynaklar aracılığı ile sunulan bilgiler, çoğu kez birbiri ile çelişebilmektedir. Bu durum, toplumda önemli bir akıl karışıklığına yol açmakSAKLAMA KOŞULLARI ! tadır. Böyle durumlarda en uygun dav• Uygun olmayan saklama koşullarında ranış hekim, eczacı veya diğer sağlık çailaçların kimyasal yapılarında bozullışanlarına danışmaktır. ma olabileceği, etkisini kaybedebileceği, • İlaçlar toksik özellikleri nedeniyle tehhatta istenmeyen etkiler ortaya çıkaralikeli atıklar olarak değerlendirilir. İlaç rak zehirlenmeler oluşturabileceği unuatıklarının bu şekilde imha edilmesi getulmamalıdır. reklidir. Usulüne uygun imha edilme• Buzdolabında saklanması gereken ilaç- yen ilaçlar, insan ve çevre sağlığı açısınlar kesinlikle buzlukta saklanmamalı ve dan çok ciddi sorunlara neden olabilir. dondurulmamalıdır. • İlaçlar çocukların göremeyeceği, ulaşa- Akılcı Antibiyotik Kullanımı • Antibiyotiklerin kullanımında tüm mayacağı yerlerde, taraflar daha dikkatli ve özenli davran• Işıktan ve nemden korunarak, malıdır. • Ambalajında saklanmalıdır. • Hekim tarafından reçetelenen antibi• Kesilmiş veya açılmış ambalajlar satın yotikler doğru kullanılmalıdır. Yukarıda alınmamalı, son kullanma tarihi geçbelirtilen bilgilendirmeler antibiyotikmiş olan ilaçlar kesinlikle kullanılmalerde de ayrıntılı olarak yapılmalıdır. Tamalıdır. limatlara uygun kullanıldığında bütün • Hamilelik ve emzirme döneminde, bakterilerin yok edilebileceği ve bakteriyel direnç gelişiminin önüne geçilebile• Çocuklar, ceği unutulmamalıdır. • Yaşlılar, • Yukarıda belirtilen bilgilendirmenin • Böbrek ve karaciğer yetmezliği olan antibiyotiği reçete eden hekim tarafınhastalar, dan yapılması, eczacının verilen tali• Kronik hastalığı olanlar, matları hastaya tekrar anlatması, hasta/ • Başka ilaçlarla birlikte kullananlar, hasta yakınının konu ile ilgili anlamadıklarını sorarak öğrenmesi ve ilaçla• İlaç alerjisi öyküsü olanlar • İlaç kullanımı konusunda daha dikkat- rı ilgili talimatlara uygun kullanması önemli birer sorumluluktur. li olmalıdır. Antibiyotikler Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar • Antibiyotikler yalnızca bakteriler için etkilidir, virüslere bağlı enfeksiyonları tedavi edemez. • Antibiyotik ateş düşürmez, sadece uygun doz ve şekillerde kullanılan antibiyotik, hastalığın kaynağı olan enfeksiyonu ortadan kaldırdığı için ateş düşer. • Antibiyotik, grip ve soğuk algınlığını atlatmaya yardımcı olmaz. • Antibiyotik, grip ve soğuk algınlığının başkalarına bulaşmasına engel olmaz. • Antibiyotik ağrıyı dindirmez, burun akıntısını, öksürüğü hafifletmez. • Her antibiyotik her hastalıkta kullanılmaz. • Hekim önerisi olmadan antibiyotik kullanılmaz. rine hasta ve yakınlarının etkin biçimde katılma sorumluluğu vardır. • Hekime gereksiz ilaç yazdırmaktan kaçınarak, • Hastalıklarının tanısının doğru konulmasına yardımcı olarak, • Tedavilerinin düzenlenmesi sırasında sürece etkin katılarak, • Kendilerine verilen önerilere ve talimatlara uyarak, • İlaçların bilinçsiz kullanımının önüne geçilmesi için toplumsal düzeyde gösterilen çabaya katılarak ilaçların akılcı kullanımına çok önemli katkı sağlayabilirler. İlaçların pek çok ayrıcalıkları nedeniyle tükettiğimiz birçok ürüne göre daha pahalı olduğu ve bilinçsiz tüketimin ciddi israf sorunlarına yol açtığı unutulmamalıdır. Sürdürülebilir bir sağlık ve sosyal güvenlik hizmeti alınabilmesi için SONUÇ Çocuklarımızın geleceğini baş edileme- ilaç israfından kaçınmalı, akılcı ilaç ve yen enfeksiyon hastalıkları tehdidinden antibiyotik kullanımında daha bilinçli davranılmalıdır. • İlaç, hekimin uygun gördüğü ve belirt- korumak için akılcı ilaç ve antibiyotik tiği süre boyunca kullanılmalıdır. Hasta kullanımı konusunda tüm taraflar, üzekendisini iyi hissetmeye başlasa bile ilaç rine düşen sorumlulukları yerine getir- Kaynak: www.akilciilac.gov.tr kullanımı yarıda kesilmemeli, hekime mek zorundadır. Tanı ve tedavi süreçle- www.gss.sgk.gov.tr/aik • İlaç; hekim, hemşire veya eczacının talimatı dışında; çiğnenerek, kırılarak, bölünerek veya suda çözülerek kullanılmamalıdır. Her ilacın uygulama yolu farklıdır. Unutulmamalıdır ki, ilaçlarda doğru etki doğru kullanım ile sağlanabilir. • Tedavi bitiminde arta kalan ilaçlar kesinlikle saklanmamalı ve asla kalan antibiyotikler kullanılmamalı, başka kişilere kullanması için verilmemelidir. 57 YAŞA GÖRE BESLENME ALIŞKANLIKLARI NASIL OLMALIDIR? Vücudumuzun her yaşta farklı besinlere ihtiyacı vardır. Sağlıklı beslenmek için yaşımıza uygun yiyecekleri belirlemeli ve menülerimizi bu doğrultuda hazırlamalıyız. Sağlıklı beslenme, her yaşta önemlidir. Ancak yiyecek seçimini yaparken yaşımızı da dikkate almamız gerekmektedir. Bebeklik püresi, patates, havuç gibi gaz yapmayaİlk altı ay önerilen tek şey anne sütüdür. cağı bilinen sebzelerle başlamak üzere hazırlanan sebze çorbaları veya sebze Anne sütü kadar kaliteli, ekonomik ve püresi, pirinçli çorbalar, yoğurt, peynir, pratik başka bir besin daha yoktur. 6. aypekmez, ekmek, yumurta bebek beslendan itibaren bebeklerin gerek enerji gemesinde kullanılan ek gıdalardır. Bu bereksinimlerinin artmış olması, gerekse sinler, bebeğin ayına göre sırasıyla besfizyolojik değişikliklerinin karşılanmalenmesine eklenmelidir. sı amacıyla ek besinlere geçilmelidir. Bu sayede değişik tatlarla tanışan bebekler 1-5 yaş sonraki aylarda kolay yeme alışkanlığı Bu yaş aralığında olan ve okul öncesi kazanacaklardır. Elbette bu besinler be- dönem olarak da adlandırılan bu döbeklerin ayına uygun şekilde sıralandı- nemde evde kazanılan doğru beslenrıp verilmelidir. Elma, şeftali gibi asitsiz, me alışkanlıkları, okul dönemindeki taze meyve suları veya bu meyvelerin alışkanlıkları ve yetişkin olduklarında58 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 ki oluşabilecek sağlık sorunları arasında yakın bir ilişki mevcuttur. Bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları kazanma konusunda anne, baba, aile büyüklerinin örnek teşkil etmeleri önemlidir. Bu yaş grubunda günlük olarak her besin grubundan tüketmesi sağlanmalı, günlük beslenme düzenleri ona göre ayarlanmalıdır. Tabi ki yapılacak fiziksel aktivite varsa bu da almaları gereken besin miktarlarını etkilemektedir. Besin grubu olarak; süt ve ürünleri, et grubu, sebze –meyve grubu, yağ grubu ve tahıllar yer almaktadır. Sağlıkta Trend 6-12 yaş: Okul dönemi Çocuk artık evden çıkmış ve ne yemek istediğine kendi karar verir bir konuma geçmiştir. Aileler okul menülerinde bulunan yemekleri ve içeriklerini takip etmeli ve çocuklarıyla konuşarak doğru tercih yapmaları konusunda onları yönlendirmeliler. Ara öğün her yaşta olduğu gibi okul döneminde de beslenme konusunda oldukça önemli. Ara öğün alışkanlığı olmayan çocuklar sağlıksız atıştırmalıklara daha düşkün olabilirler. Bu yüzden çocukların çantalarına mutlaka sağlıklı atıştırmalıklar konulmalıdır. Okul çağı çocuklarında beslenme nasıl olmalı? Bu yaş grubu çocukların oldukça aktif oldukları ve gelişimlerinin en yüksek düzeyde seyrettiği düşünülerek gereksinimleri karşılayacak, hem besleyici değeri yüksek hem de çocukların severek tüketebileceği gıdalarla beslenmesi gerekmektedir. Her zaman olduğu gibi her öğün kendi içerisinde yeterli miktarlarda karbonhidrat, protein ve yağ içermelidir. Mutlaka kahvaltı arkasına ara öğün, öğle yemeği, bunu takip eden 1 veya 2 küçük ara öğün ve akşam yemeği okul çocuğunun gereksinimlerini karşılayacak yemek sistemidir. Özellikle çocukların ana öğünlerde temel besin grubumuz olan ekmek ve ekmek türevleri, çorba – pilav – makarna gibi gıdalar, et/ tavuk haftada en az 1 gün balık ve mevsiminde olan herhangi bir sebze yemeği, bunun yanında oldukça önemli kalsiyum kaynakları olan süt ve yoğurt hem ana öğünlerde hem de ara öğünlerde tükettirilmelidir. Çocuk ve gençlerde yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı olarak zayıflık ve şişmanlık komplikasyonları, görülebilir. Bu komplikasyonlar ise guatr, anemi ve diş çürükleri gibi bir çok hastalığa neden olabilir. zeytinyağından yararlanmak, antioksidan zengini sebze ve meyvelere öncelik vermek şarttır. 18-30 yaş YAŞLILIK C vitamini… Taze meyve ve sebzeler C vitaminin en değerli kaynaklarıdır. Bu yaş grubunda da yeterli miktarda kalsiyum gerekir. Folik asit alımını arttırmak gerekir. Folik asit ihtiyacını yeşil yapraklı sebzelerle, pek çok meyve ve özellikle portakal suyuyla, bakliyatlarla karşılamak mümkün. 30-40’LI YAŞLAR Yetişkin bir bireyin günlük besin alımını birçok faktör etkilemektedir. Bu faktörler arasında; cinsiyet, yaş, fiziksel aktivitesi, sağlık sorunu olup olmaması sayılabilir. Günlük enerji alımı yaş ile birlikte her 10 yılda yaklaşık %2 azalır. Bunu göz önünde bulundurarak günlük besin alımınızı kontrol altında tutmanız gerekmektedir. Örneğin; • Besin çeşitliği yapınız. Soyalı yiyecekler, keten tohumu ve tahıllar, bu dönemde düşen hormon seviyelerini desteklemek için yararlıdır. Yaşlılıkla beraber kişilerde diş kaybına bağlı çiğneme sorunları, yutma güçlükleri, kişinin hareketlerinin azalmasına bağlı mide barsak sorunları, dolayısıyla kabızlık, ayrıca iştahta azalma gibi beslenmeyi etkileyecek bir takım sıkıntılar görülmektedir. Beslenmenin oldukça önem kazandığı yaşlılık döneminde kişilerin günlük gereksinimini karşılayacak, kolay sindirebilecekleri, kas ve kemik kitlesini koruyacak, bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde beslenmeleri gerekir. Besin çeşitliliğinin oldukça önem kazandığı bu dönemde özellikle ana öğünlerde her besin grubunun yer alması besinlerin yeterli miktarlarda tüketilmesi sağlanmalıdır. Bu besinler; Et grubu: Etler, kurubaklagil ve yumurta, Süt grubu: Süt, yoğurt ve peynir, • Ağırlığına dikkat ediniz ve fiziksel akTahıl grubu: Ekmek, pilav ve makarna tivite yapmaya çalışınız. gibi unlu, nişastalı besinler, • Günlük beslenmesinde şeker ve tuz Sebze ve meyve grubu: Tüm sebze ve alımınızı azaltınız. meyvelerdir. • Alkol alımınız varsa azaltınız. • Günlük beslenmeniz içerisinde sebze ve meyveyi eklemeyi unutmayınız. • Süt- yoğurt- peynir gibi ürünlerin az yağlı olanlarını tercih ediniz. 45-60 Yaş: Toplam kalori alımlarını azaltmak, daha az yağ ve bol posa tüketmek önemBu çağda, hızlı büyüme ve gelişme ne- lidir.40’lı yaşlara gelindiğinde gençlik deniyle çocukların enerji, protein, vita- günlerindeki kadar çok kaloriye ihtiyaç min ve mineral gereksinimleri yetişkin- yoktur. Uygulanacak diyetinizin doylere oranla daha fazladır. Bu nedenle, bu muş yağ ve kolesterolden fakir, Omega-3 asitlerinden zengin deniz ürünleri, soya geçiş döneminde gencin yaşam şekli, ve soya ürünleri, ceviz, fındık gibi kuru bilgisizlik nedeniyle kazanılan yanlış yemişleri ihtiva etmelidir. Bitkisel Omebeslenme alışkanlıkları, gerek kısa süga-3 kaynakları olan keten tohumundan rede gerekse daha ileriki yıllarda ortaya çıkabilecek çeşitli sağlık sorunlarına ve keten tohumu yağından, cevizden, neden olabilmektedir. Yetersiz ve den- ceviz yağından ve semizotundan bol bol yararlanılmalıdır. gesiz beslenme, büyümeyi yavaşlatır. Aynı zamanda bazı beslenme bozuklu- Zayıflayan kemiklerin kalsiyum ihtiyacı fazlaca artar. Bu dönemde daha az kaloğu hastalıklarına neden olarak bularili beslenmek, daha az yağ tüketmek, şıcı hastalıklara karşı direnci düşürür. Ergenlik 59 Dünden Bugüne Aşılar K ayıtlara göre bir enfeksiyon hastalığından korunmak için insan vücuduna mikroorganizma veren ilk ulus Çinlilerdir. Türkler Orta Asya’da komşuları olan bu ulustan o tarihlerde her salgında onbinlerce insanın ölümüne neden olan çiçek hastalığına karşı, hastalığa yakalanmış insanların derilerindeki veziküllerin içinde bulunan sıvıyı kullanmayı öğrendiler. O dönemde alınan sıvı fındık veya ceviz kabuklarının içerisinde kurutuluyor ve çiçek hastalığı geçirmemiş kişilerin derileri iğneyle çizildikten sonra, üzerine damlatılıyordu. Türkler bu yöntemi, yani “variolasyon”u Orta Asya’dan göç ettikleri bölgelere de taşıdılar. O smanlı imparatorluğu döneminde özellikle İstanbul’da saray çevresinde varyolasyon uygulanmış ve çok sayıda insan ölümden ve ciddi deri skarlarından kurtulmuştur. Ancak uygulanan sıvı canlı ve attenüe edilmemiş insan çiçek virüsü içerdiğinden, uygulamanın ciddi oranda yan etkisi de vardı. Çiçek aşısının 1630 seneleri civarında İstanbul’da uygulandığı görülür, İstanbul’da 7 Kasım 1697 tarihli bir mezar taşında “Aşılamacızade hekim Ali Çelebi” ibaresi tespit edilmiştir. Bu zatın 65 sene yaşadığı kabul edilirse, daha önce çiçek aşısı yapan babasının 1632’lerde bu işi yaptığı ortaya çıkmaktadır. Cevdet Paşa yazdığı tarih kitabında, çiçek aşısının ilk önce Anadolu Yörükleri tarafından yapıldığını, böyle bir yörüğün İstanbul’a gelerek çocukları aşıladığını kaydeder. Cevdet Paşa bu uygulamanın insandan insana değil de (inokulasyon şeklinde), inek memesinden insana yapılan şekliyle olduğunu da kaydetmektedir. 1846’da Mektebi Tıbbiye-i Adliye-i Şahane matbaasında basılan “Menafi ul-etfal” isimli eserde de 1679 senesinde Anadoludan gelen ve çiçek aşısını yapmasını bilen bir adamın İstanbul’da 5-6 çocuğu aşıladığı belirtilmektedir. O dönemde İstanbul’daki İngiltere Baş- 60 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Tarih ve Sağlık konsolosu’nun eşi olan Lady Montagu çiçek hastalığı geçirmiş ve yüzünde hastalığın izleri kalmıştı, İngiltere’de henüz bulunmayan çiçek aşısının İstanbul’da yaygın bir şekilde kullanıldığını görmüş ve iki çocuğunu aşılatmıştı. İstanbul’dan yazdığı ve tarihe “şark mektupları” olarak geçen mektuplarla ve Londra’ya döndükten sonra bizzat kendisi çiçek aşısını İngilizlere tanıtmıştır. Lady Montagu’nun bu mektupları ilk kez 1721’de Londra’da “Transactions” adlı dergide “Türkler çiçek hastalığını nasıl alırlar” başlığıyla yayınlanmıştır. Nisan 1717 tarihinde Edirne’den Lady Montagu tarafından, arkadaşı Miss Sarah Chisvvell’e yazılan mektubun İngiltere’de aşılamanın başlamasına neden olduğu kabul edilmektedir. 1890 yılı sonlarında. Dr. Hüseyin Remzi Bey’e bir “telkihhane” (çiçek aşısı üretim yeri) kurması için görev verilmiş ve bu telkihhane, “Telkihhane-i Osmanî” adını alarak 1892 Temmuz ayında, Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne’nin bahçesinde bulunan bir binada, çiçek aşısını üretmeye başlamıştır. Hücre kültürlerinin kullanıma girmesi ve 1940’lı yılların sonuna doğru John Enders, Thomas VVeller ve Fred Robbins’in poliovirüsü insan hücre kültürlerinde üretmesi sonucu 20. yüzyılın ortalarından itibaren aşı gelişiminde altın çağlara girilmiştir. Jonas Salk’ın geliştirdiği ölü, enjektabl aşı 1955 yılında lisans almış, altı yıl sonra da Albert Sabin maymun böbrek hücre kültürü kaynaklı oral aşıyı geliştirerek, yaygın kullanım için üretmeye başlamıştır. ABD’de inaktif aşı Otuz dördüncü Osmanlı Padişahı Sulo dönemde yaygın olarak kullanıldığıntan II. Abdülhamid (1842-1918), dünyadaki bilimsel gelişmeleri çok yakından dan Sabin aşısını daha çok Dünya Sağlık takip eder. Fransa ile olan ilişkilerimizin Örgütü desteğiyle Rusya’da denemiştir. yoğunluğu sebebiyle bilhassa bu ülke- Temas izolasyonu sağlama avantajından dolayı ABD de bir süre sonra rutin deki yenilikleri izlemekteydi. Annesikullanımda Sabin’in aşısına geçmiştir. ni ve babasını tüberkülozdan kaybe1950’li yılların sonlarında Samuel Katz, den Sultan, sağlık konusuna da yakın Enders ve arkadaşları tavuk embriyo ilgi duymuştur. Pasteur’ün mektubunu alan Abdülhamid Han Pasteur’u ça- kültüründe Edmonston kızamık aşı suşunu geliştirmişler, bu suş daha sonra lışmalarını geliştirmek için İstanbul’a Schvvarz tarafından daha da attenue davet eder, ancak Pasteur yaşlılığını edilmiştir. 1970’li yıllarda Japonya’da gerekçe göstererek gelmez. Padişah’ın yazdığı mektupta 800 Osmanlı lirası ve Michiaki Takahashi suçiçeği geçirmek1. derece mecidi nişan (sonraki yıllarda te olan 3 yaşında Oka isimli bir çocukII. Abdülhamid tarafından Robert Koch tan izole ettiği varisella zoster virüsünü pasajlayarak, halen kullanılmakta olan ve Emil von Behring’e de verilmiştir) gönderdiğini, ancak aşı üretmeyi öğren- suçiçeği aşısını geliştirmiş ve bu aşı gümek üzere bir ekibi de Pasteur’ün yanı- nümüzde çok sayıda gelişmiş ülkede rutin kullanım için onay almıştır. na göndermek istediği yazılmaktadır. Sultan, 1886 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Ondokuzuncu yüzyılın sonunda tifo, Askeriye-i Şâhâne, yani Askeri Tıp Mek- veba ve koleraya karşı arka arkaya ölü tebi’nden; Müderris Alexander Zoeros aşılar geliştirilmiştir. Almanya’da RicPaşa’nın başkanlığı altında, Kaymakam hard Pfeiffer ve Wilhelm Kolle, İngilte(Yarbay) Dr. Hüseyin Remzi ve Kayma- re’de Almroth Wright birbirlerinden bakam Veteriner Hüseyin Hüsnü Beylerğımsız olarak, insana ilk ölü aşı vermek den oluşan bir heyeti, eğitim için Paris’e için ölü tifo aşısı üzerinde çalışmalar gönderir. Paris’te 7 ay süreyle kuduz ve yapmış, sonra üçü de değişik suşlarçiçek aşısı üretimini öğrenen bu heyetin la başarılar elde etmiştir. Shibasaburo yurda dönmesinden sonra İstanbul’da Kitasato ve Alexandre Yersin 1894 yı1887 yılında Darü’s-Saadet, Darü’l-Kelb lında vebanın etkeni olarak Pasteurella ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz pestis’i tanımladılar. Albert Calmette ve Enstitüsü) kurulur. Kuduz aşısının keş- Amedee Borelle ile birlikte Yersin hayfinden sadece üç yıl sonra, İstanbul’da vanda uygulanan ilk aşıyı keşfetmişlerkuduz aşısı ve çiçek aşısı üretilmeye se de, insan vebasına karşı kullanılan ilk başlanır. Bu merkez, Dünya’nın üçüncü, aşıyı Waldemar Haffkine geliştirmiştir. doğu ülkelerinin ise ilk kuduz hastalığı Yani 1900’lü yılların başlarında kullanıtedavi merkezi olmuştur. labilecek durumda 2 canlı (çiçek ve ku- duz) ve 3 ölü (tifo, kolera, veba) aşı mevcuttur. Türkiye’de de, yurtdışındaki gelişmelere paralel olarak, çok kısa sürede gelişmeler olmuş, Gülhane Bakteriyoloji şefi Dr. Mustafa Hilmi Sağun tarafından tifo, kolera, dizanteri ve veba aşıları hazırlanmıştır. Dr. Reşat Rıza (Kor), tifüs aşısını ilk bulan kişidir. 1916 yılında, Erzurum’da ilk olarak üretip uygulayan da Tevfik Sağlam’dır. Aşılar dışında, antiserumlarla pasif bağışıklama çalışmaları da ağırlıklı olarak 19. yüzyılın sonlarında yapılmıştır. Roux ve Yersin’in 1888 yılında difteri basilinin kuvvetli bir toksin salgıladığını göstermelerinden 3 yıl sonra, antitoksinle tedavi edilen ilk vaka rapor edilmiştir. Daha sonra, 20. yüzyılın başlarında toksinin kimyasal inaktivasyonu ile toksoidler elde edilmiştir. 1906’da Pasteur’ün asistanlarından Albert Calmette ve Camille Guerin bir sığırdan elde ettikleri mikobakteri suşunu pasajlamaya başlarlar. Onüç yıl süren, sığır safrasında 230 pasajlamadan sonra, halen kullanılan BCG aşı susu elde edilmiştir. 1921 yılında çocuklarda çalışmalar başlamış ve 1927 tarihinde insan üzerinde kullanıma hazır ilk aşı hazır hale gelmiştir. Goodpasture’ün tavuk yumurtasının korioallantoik membranında virüslerin çoğalabildiğini göstermesinden sonra, virüs aşıları arka arkaya geliştirilmeye başlanmıştır. Bunların en çok bilinenleri sarı humma ve influenzadır. Ülkemizde 1936 yılında Hıfzıssıhha’da tifo, dizanteri, kolera, veba, meningokok, stafilokok, boğmaca, bru-sella, nezle, BCG (ağız ve deri içi olmak üzere), difteri, tetanoz, kızıl, alüminyum presipiteli karma aşılar, lekeli humma, kuduz, çiçek, grip aşıları olmak üzere 17 farklı tip aşı üretilip, 35 farklı formülde kullanıldı ve hatta az da olsa, ithal edildi. Üretilen kolera aşılarından bir bölümü, 1937 yılında Çin kolera salgınına daha sonra 1948 Kahire kolera salgınına Kızılay aracılığıyla gönderilir. Aradan geçen yıllar içerisinde yenilenmediği için eskiyen teknoloji ile üretim rantabilitesini yitirir ve 1980’li yıllardan başlayarak aşı üretimine son verilir. Kaynak: www.sagliktanabiz.com 61 SOĞUK ALGINLIĞI VE KORUNMA YOLLARI Uzm. Dr. Sacit İÇTEN Soğuk algınlığı üst solunum yolunun bulaşıcı viral enfeksiyonudur. Sonbahar ve kış aylarında erişkin ve çocuk polikliniklerine en sık başvuru nedenlerinden biridir. Komplikasyon gelişmedikçe hayatı tehdit etmese de yaygın ve sık görülmesi, iş gücü kaybına yol açması ve akılcı olmayan antibiyotik kullanımına neden olmasından ötürü önemli bir sağlık sorunudur. Enfeksiyona yol açan virüsler; Rhinovirus (%50 etken), Coronavirus, Respiratory syncytial virüs (RSV), Adenovirus, Parainfluenza virüsleri en 62 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 sık etkenlerdir. İnsanlarda bilinen en yaygın bulaşıcı hastalıktır ve çok nadiren ölümcüldür. Çocuklar yılda 4-8, erişkinler 2-5 defa soğuk algınlığı geçirebilir. Kış aylarında bu mikropların doğada görülme sıklığı artmaktadır. Bu yüzden enfeksiyon sonbahar ve kış aylarında daha sık görülmektedir. Kapalı yerlerde (okul, kreş, kışla, işyeri vb.) uzun süre kalınması, buraların iyi havalandırılmamaları, soğuğun vücut direncini düşürmesi, sigara dumanı, yetersiz-dengesiz beslenme ve bazı çok iyi bilinmeyen mekanizmalarla kış aylarında üst solunum yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığı artmaktadır. Enfeksiyonun yayılımı deri veya infekte madde ile direkt temas veya havada taşınan partiküller aracılığıyla olur, infekte eller en önemli bulaştırma aracıdır. Hastalıkta ortalama inkübasyon süresi 24-72 saattir. Boğaz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, boğazda yanma ve öksürük en sık görülen belirtilerdir. İlk semptom, boğazda ağrı ve rahatsızlık daha sonra burun akıntısı ve tıkanıklığıdır. Boğaz ağrısı 2-3. günde geçer, nazal semptomlar baskın hale gelir. Burun akıntısı ilk günlerde suludur. daha sonra mukopürülan bir hal alabilir. Öksürük hastaların %30’unda mevcuttur ve nazal semptomların başlamasıyla belirir. Semptomlara nadiren ateş, iştahsızlık, kas ağrıları eşlik edebilir. Küçük çocuklarda ateş daha sık görülebilir. Burunda hassasiyet, kızarma ve kabuklanma olabilir. Hastalık genellikle bir hafta sürer, nadiren iki haftaya kadar uzayabilir ve en sık grip (influenza) ile karıştırılmaktadır. Grip (İnfluenza) genellikle yılda bir defa geçirilir ve soğuk algınlığına göre daha ağır seyirlidir. Gripte, soğuk algınlığında sık görülen semptomlara ek olarak kas ağrısı, baş ağrısı, ateş ve halsizlik daha belirgin, ön planda ve şiddetlidir. Tanı Soğuk algınlığında belirtiler, bebekler ve küçük çocuklarda klinik bulgularla tanı konulur. Laboratuvar tetkikleri Uzmanından ancak diğer hastalıkların ayırıcı tanısında kullanılır. Epidemiyolojik çalışmalarda viral antijenlerin veya antikorların araştırılması ve virüs kültürü yapılabilir. daha az efektif olup, santarl sinir sistemi stimulasyonu, hipertansiyon ve palpitasyon gibi sistemik etkileri çıkabilir. Burun akıntısında 1. kuşak antihistaminikler rinoreyi %25-30 azaltır, fakat 2. kuşak veya non-sedatif antiTedavi histaminiklerin etkisi yoktur. ÖksüSoğuk algınlığının özgün bir tedavisi rük postnazal akıntı nedeniyle üst soyoktur, hemen daima viral etkenlerlunum yollarının irritasyonu sonucu ce oluştuğundan hastalara antibiyotik olabilir. Öksürüğü kesmek genellikle vermeye gerek yoktur. Hemen antigerekli değildir. 1. kuşak antihistamibiyotik kullanmaya başlamak ikincil nikler faydalı olabilir. Bazen öksürük bakteriyel enfeksiyonları önlemediği virüsun indüklediği reaktif havayolu gibi bu bölgede dirençli bakterilerin yerleşmesine de neden olur. Tedavi, ETKİSİZ TEDAVİLER oluşan semptomlara karşı semptomaC vitamini, guaifenesinin platik tedavi verilerek yapılır. Burun tıkanıklığı için süt çocuklarında serum sebo ile karşılaştırıldığında etfizyolojik damla kullanılır. Semptokili olmadığı gözlemlenmiştir. matik tedavinin çocuklardaki kullaÇinkonun tedavide etkisi çenımı tartışmalıdır. Bu tedavilerin başitli çalışmalarda değerlendizıları erişkinde etkili olmakla birlikte rilmiş, bazı çalışmalarda erişçocuklarda belirgin etkisini gösteren kinde etkisi gözlenirken bazı çalışma yoktur. Nazal tıkanıklıkta toçalışmalarda faydası bulunapikal veya oral adrenerjik ajanlar, namamıştır. zal dekonjestan olarak kullanılabilirler. Ancak 2 yaş altındaki kullanımları Korunma: Enfekte kişilerle temastan kaçınma, el yıkama onaylanmamıştır. Topikal adrenerbaşlıca alınacak önlemlerdir. jik ajanların (dekonjestanların) uzun süre kullanımından rhinitis medicaSoğuk algınlığı için ilaç veya mentosa (rebound etki) gelişmesini aşı ile koruma genelde mevengellemek açısından kaçınılmalıdır. cut değildir. İnfluenzada (gripOral adrenerjik ajanlar topikallere göre sonucunda oluşabilir. Bu hastalarda öksürük günler veya haftalarca sürebilir ve inhale kortikosteroid, bronkodilatör tedaviden fayda görür. Soğuk algınlığında olan öksürükte kodein ve dextrometorfanın gibi öksürük kesicilerin etkisi yoktur. 10 gün geçtiği halde kliniği düzelmeyen olgularda, ek hastalığı olan olgularda (kronik akciğer, kalp, hipertansiyon, karaciğer ve böbrek hastalıkları veya immun yetmezliği olanlarda ) antibiyotik kullanılabilinir. te) kemoprofilaxi veya immunoprofilaxi faydalı olabilir. Genellikle üst solunum enfeksiyonlarının hep solunum yoluyla bulaştığı düşünülür ama el yıkamak da bu tür enfeksiyonlardan korunmakta çok önemlidir. Düzgün yaşam, iyi beslenme, iyi dinlenme, spor yapma, vitamin alma. Gerçi vitamin almanın bilimsel olarak ya da araştırmayla ispatlanmış bir koruyuculuğu yok. Belki bunları kullanmak, bir de el yıkamak önemli koruma yöntemleridir. 63 Kültürümüzün Ahşap Motifleri: Ahşap Camiler Üç imparatorluğa başkentlik yapmış olan 8500 yıllık medeniyet şehri İstanbul, sanatını ahşaba da nakış nakış işlemiştir. İslam medeniyetiyle tanışmasıyla ahşap sanatını cami mimarisi ile buluşturan İstanbul, ahşap camiler ile zengin kültürümüze bir motif daha kazandırmıştır. ÇENGELKÖY KAYMAK MUSTAFA PASA CAMİİ kubbenin köşe boşluklarında yer alan dört küçük kubbeden oluşur. Harim, mihrap cephesi ve yan cephelerdeİstanbul Çengelköy sahilinde Kuleli ki, yuvarlak kemerli pencerelerle ayAskeri Lisesi’nin hemen yanı başındınlanmaktadır. Ahşap çatılı yapıya, da 1720 yılında Sultan III.Ahmet döahşap cemaat yeri ve hünkar mahfili neminde Kaptan-ı Derya’lık yapmış olan, Nişancı Mustafa Paşa tarafından 1837’de Sultan II. Mahmut tarafından 1720 yılında inşa ettirilmiştir. Boğaz’ın ilave ettirilmiştir. Caminin gördüğü pek çok onarıma rağmen, ampir üsluen güzel yalı camilerinden biri olan ba sahip mihrap, ana hatları ile özgünKuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii, Kulebahçe Mescidi, Kuleli Ocağı Mes- lüğünü korumuştur. İSTANBUL ÜSKÜDAR - VANİcidi ve Kuleli Camii olarak da bilinir. KÖY CAMİİ Caminin mimari planı kareye yakın dikdörtgendir. Bina kagir olarak inşa Vaniköy Camii ya da Vani Mehmet edilmiştir. Merkezi kubbe ve merkezi Efendi Camii, Üsküdar’ın Boğaziçi 64 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 kısmında; aynı adı taşıyan semtte yer alır. Denize sıfır noktada ağaçlar arasında kaybolan yapı, Vani Mehmet Efendi tarafından 1665’de yaptırılmış olup I. Mahmut zamanında ise camiye hünkar mahfili ilave edilmiştir. Vaniköy’e adını veren caminin banisi Vani Efendi, IV. Mehmet zamanında “Hünkar şeyhi” sanıyla sarayda nüfuslu bir zattı. Vanlı olduğundan ‘Vani’ olarak anılırdı. KANDİLLİ CAMİ Kandilli iskelesinin hemen arkasında, oldukça sade görünümlü, taş minareli iki katlı ahşap bir yapıdır. Boğaziçinin Şehir ve Kültür Anadolu yakasında yer alan Kandilli Camisinin ilk yapım tarihi H. 1042 (1632) dir. Mevcut yapı ise I. Mahmut’un emri ile 1751 (H. 1165) de ihya edilmiştir. Söz konusu ibadethane, geçirdiği bir yangın sonrası harap olmuş, büyük bir onarımdan sonra da bugünkü şeklini almıştır. Kandilli Camii, kareye yakın dikdörtgen bir plana sahip ve fevkani (iki katlı) bir yapıdır. Sade bir görünüme sahip olan caminin tavanı ahşap örtülüdür. Caminin avlusuna, mihrap cep- İstanbul Üsküdar - Vaniköy Camii hesindeki sokağa açılan bir geçit ve ayrıca cümle kapısına ulaşan basa- YEDİKULE DEBBAĞIZADE HACI PİRİ MEHMET EFENDİ şadırvan vardır. Camiinin taş minare- CAMİİ maklar ile de girilir. Burada küçük bir si de bu küçük avlunun bir bölümünü kaplar. Uryanizade Camii Yedikule Mahallesi, Hacı Piri Sokağı’nda yer alan Yedikule Debbağızade Hacı Piri Mehmet Efendi Camii, Leylek Yuvası Cami olarak da bilinmektedir. Banisi 17. yy. Şeyhülislamlarından Debbağzade Mehmet Efendi’dir. Mahalle sakinlerince camiinin yaklaşık 75 yıl kadar önce var olduğu söylendiğinden camiinin ihya edilmesi için Vakıflar İdaresi’nce 2003 yılında çalışmalara başlanmıştır. Onaylı projeler doğrultusunda camiinin rekonstrüksiyon çalışmaları tamamlanmış ve camii 2006 yılında ibadete açılmıştır. URYANİZADE CAMİİ Adını banisi Üryanizade Ahmet Esat Efendi’den alan köşkvari şirin bir camidir. Köşkvari bu şirin caminin en ilginç özelliği de caminin kuzeybatı köşesinde görünen minaresidir. Bodur gövdeli olan minarenin minicik bir köşk biçimindeki şerefesi baklava motifleriyle süslüdür. Camiden içerisinde ise ahşap korkuluklarla çevrili zemin kat mahfili bulunmaktadır. Şerefenin üst kısmında kademeli kaş kemerler, ara dolgularda ise beş kollu yıldızlar bulunurken daha üst tarafında mukarnaslar ve köşelerde yapraklar bulunur. Şerefeyi sekiz kenarlı kurşun bir külah örtü tamamlar. NAMAZGAH CAMİİ Kısıklı’yla Ümraniye arasında, Namazgâh mevkiinde yer alan cami, Sultan 2. Abdülhamit’in harem ağalarından Cavit Ağa tarafından 1906 yılında yaptırılmış. Halk arasında Namazgâh Camii olarak biliniyor. Gerçek adı Cavit Ağa Camii’dir. Yakınında bulunan Bostancıbaşı Abdullah Ağa Namazgâhı’ndan dolayı Namazgâh Camii olarak adlandırılmış. Zamanla harap olan ahşap cami, 1960 tarihinde yine ahşap olarak tamir ettirilmiş. 80’li yılların sonunda yanınca aslına uygun olarak yeniden yapılmış. Çengelköy Kaymak Mustafa Pasa Camii Çok hoş ahşap balkon bir minaresi vardır. 65 GÜLTEKİN ÇİZGEN İLE İSTANBUL’UN ÇİZGİLERİ yorum. “Sanatı sanatçılar yapar.” Bu laf olarak bir anlam ifade etmez. Çünkü bir Türkiye’de sanatçının üretmesi gerekmektedir. Ben de yıllarca bir şeyler ürettim ve sürekli fotoğraf sanatının aktif bir durumdaydım. Büyük ölçekte duayenlerinden olan bir arşiv oluşturdum. Ayrıca yıllar içinde Gültekin Çizgen, objektif gerek yurt içinde gerekse yurt dışında arkasındaki yarım toplamda 89 ülke olmak üzere çok gezdim. Ve 102. kitabımı da bastım. Sanatasırlık yolculuğunu ve çının üretmekle beraber topluma karşı bu yolculuğundaki en sorumlulukları da vardır. Dolayısıyla yabüyük ilham kaynağı yınlar, kurumlar, eğitimler bu doğrultuolan İstanbul’u Birlik’te da yapılmalıdır. Yaptığım yapabildiğim Sağlık okuyucularına her şeyi kuşkusuz tek başıma yapmadım. Her zaman bir ekiple çalışmanın anlattı. kıvancı içindeyim. Dikili bir ağaç anlamında yayınlarımı ve sergilerimi ayrı Türkiye’de fotoğraf sanatı denilince ilk bir önemsiyorum. On üç ülkede sergileakla gelen isimlerdensiniz. Çalışma yarim oldu. Bir aydın sorumluluğu olarak şamınız boyunca illüstrasyon ve sanatsal görevlerimi yapmamın keyfi ve rahatlıcam üretimi; fotoğraf, gezi, deneme, re- ğı içerisindeyim. Böyle bir kariyerin husim ve cam sanatı gibi çok sayıda alanda zurunu yaşamaktayım. yayınlarınız bulunmaktadır. Çalışmala- Almanya, İsviçre, Fransa, İtalya, Çin, Mırınızın sanat kariyerinizdeki önemini bi- sır, Ürdün, ABD, Paraguay, Arjantin gibi zimle paylaşır mısınız? dünyanın birçok ülkesinde fotoğrafçılıkla İstanbul, üç imparatorluğa başkentlik yapmış 8500 yıllık bir metropol. Bu, 15 milyon resmi olmayan rakamlara göre 18 milyonluk bir nüfusa sahip olan tek başına bir ülke anlamına geliyor. Bu kadar ciddi bir yapılanma içinde İstanbul, bir marka kent. Sorunları olan bir kent elbette. Zaten sorunsuz hiçbir şey yok. Hayat kendisi zaten başlıca bir sorun. Tabii herkes İstanbul’u yaşamak görmek istiyor. Bu durumu temsil eden ise görselliktir, fotoğraf sanatıdır, akan görüntüdür ve benzeri şeylerdir. İstanbul, Türkiye’de görselliği sırtlayan en önemli 54 yıl uzun bir süre. Yalnız dünyanın ilgili profesyonel çalışmalarınız mevcut. kadordur. Yani bugün çok kaliteli bir tahareketleri ile değil insanın yaşam süDünyadan İstanbul’a baktığınızda; İstan- nıtım programı içerisinde hep bu doğrecinde belli hareketleri yapmasının bir bul’un sanatta ve kültürde yansımasını rultuda malzemeler kullanılmaktadır. Bu da dışa dönük önemli bir misyondur. yaşam sorumluluğu olduğunu düşünü- nasıl kıyaslarsınız? 66 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4 Yeşil Sayfa Büyülü anlarınıza şahitlik eden sanat çalışmalarınız sırasındaki hazzınızı ve bu yola çıkış hikayenizi bizimle paylaşır mısınız? Fotoğraf iki ayağının üstünde duran bir şeydir. Bir tanesi meslek uygulamalarıdır. Bu eğitimle yapılır. Bir de sanatsal yöntem vardır. Fotoğrafı görsel bir obje haline getiren kişidir sanatçı. Nesnelere objektifleri ile sanatsal bir boyut kazandıran kitlenin sayısı çok fazla olmasa da arada yetişen amatör bir kitle var. Geçtiğimiz yıl bir milyona yakın fotoğraf makinesi satıldı. Fakat bu eş değer bir sanat üretimi anlamına gelmiyor. Diğer sanat dallarına saygı duymakla beraber fotoğraf sanatını, sanatçının gerçek görüntüye objektifiyle yorum katması olarak değerlendiriyorum. Fotoğrafla yorum yapan ve bununla insanlara ulaşan bir yapıdan bahsediyoruz. Ben yarım asırdan daha fazla olan bir sürede fotoğraf sanatıyla çok büyük bir keyif ile uğraştım ve bu doğrultuda çok şey ürettim. Bu da hazsız yani sevmeden yapılabilen bir durum değil. Elbette çok özel portfolyolar ortaya çıkartırken ben de çok ciddi keyifler aldım. Ayrıca ben alanında profesyonel olan biriyim. Yıllarca temelde kültürel faaliyetler olmak üzere, mimari fotoğraf, sanayi fotoğrafı, arşiv etütleri, tanıtım fotoğrafçılığı gibi birçok dalda zevkle uğraş verdim. Tabii bu faaliyetler vasiyetle olmuyor. Babam Cumhuriyet döneminin ilk sanat kadrolarından, ilk ressamlarındandır. Yani hayata sanatla başladım, diyebilirim. Çünkü ben daha emeklerken evimizin duvarlarında resimler vardı, tablolar vardı. Yabancı bir okulda okuyordum. Okulumuzda sanat gösterileri oluyordu. Bir gün bu sanat gösterilerin bir fotoğrafçı geldi. O eski usul sürgülü projeksiyon ile pramitler, Hindistan Afrika fotoğraflarını sunan gezgin bir fotoğrafçıydı. O gün fotoğraf gösteriminin ardından ışıklar yandığında benim için yapacak başka bir iş kalmamıştı. Bu yola baş koydum ve nasıl bir aşk ki, hiç kesintisiz o günden bu güne hep bu tür projelerin içinde kalma bahtiyarlığına eriştim. Geçtiğimiz günlerde sanat hayatınızın 55. yılını kutladığınız özel bir sergide klasik eserlerinizin yanında 1 Ocak 2014’ten bu yana aksatmadan her gün çektiğiniz fotoğraflarınız da yer alıyor. “Birikimler” adlı bu serginizde esinlendiğiniz nesnel ve öznel öğeler neler oldu? armağan ettiğim bir kelimedir. Bu sanat diline hâkim olmak ve onunla iş yapmak kolay bir iş değildir. Dijital makinelerin hakim olduğu şimdilerde fotoğraf kolaylıkla çekilebiliyor. Ama bunlar bir fotoğraf değil sadece bir görsel. Görseller fotoğraf sanatına giden bir yoldur. Eşikten bilgi ile geçince yaratabileceğiniz bir alandır. Yani önemli olan makine değil arkasındaki adamdır. Milyonlarca ma- Temeli yaşama yaslanan yirmiden fazla öğe var. Hayatın her alanındaki her konuya objektifimi çevirdim ve orda sergilenen işlerin her konu ile ilgili on beş ayrı görselini de albümler haline getirdim. Doğrudan fotoğraf yaşamdan izler taşır ve doğayı yansıtır. Sergide doğa fotoğraflarını pek kullankine ve bunlarla dondurulan görüntüler madım. Çünkü daha çok yaşam görünsün var. Sanatı da sadece sanatçılar yapar. istedim. Bir de fotoğraf doğrultusunda meslekler Sanatçı, sanat ve hitap vardır. Mimari, moda, tanıtım gibi otuza edilen kitle üçlüsünde yakında mesleki tanıma açık fotoğrafçıkültür olgusu oluşma- lık alanı var. Bu durum ayrı bir konu ve bu konuda piyasanın akıntısı içinde prodan durdurulan anının sanatsal değeri tar- fesyonelleri vardır. Ama sanat bambaştışılabilir mi? ka bir şey. Sanat, insanın içinden gelen bir feryadın ortaya konmasıdır. Yani bir Fotoğraf sanatının “Fotoğrafça” adında bir şey anlatmaya çalışıyorsunuz ve bunu da fotoğrafça anlatmaya çalışıyorsudili vardır. Bu benim Türk sanat camiasına nuz. 67 Sayılarla Sağlık Üç 3 alışkanlıkları yok etmek, yeni bir şeyi öğrenmekten daha zordur. Yeni bir alışkanlığı yerleştirmek için 21 gün boyunca hiç ara vermeden tekrar gerekir. Çünkü yeni alışkanlığın zihinde ve hücresel bellekte kalıcı olarak yerleşmesi 21 gün sürer. Alışkanlıklar tekrarlanılarak kazanılır. Yeni alışkanlığın da zihinde kalıcı sinir ağı “otoyolu” yaratması 21 gün tekrar edilerek oluşur. Zihniniz ve kaslarınız tekrar edilen bir şeyi otomatiğe bağlar. Dişinizi fırçalamak, yürümek ya da ayakkabınızı bağlamak için düşünmüyorsunuz değil mi? Çünkü bunlar birer alışkanlık olmuştur. Sabah yapılan egzersizle güne daha pozitif başlayıp iştahınızı da kontrol edebilirsiniz. Sabahları ağır egzersizler yerine uzun süreli ve düzenli egzersiz programlarını tercih edin. Egzersizi günde bir kez yapmak yerine süreyi 3’ e bölün. Altı 6 Gebeliğinizin 6. ayında bebeğiniz kilo alır ve olgunlaşmaya devam eder. Yavaş yavaş artık uterus dışında yaşayabiliyor. Kaşları çizilmiştir ve saçları uzamıştır. Kasları gelişir tüm vücüdu gelişir ve omuz bölgesi yuvarlaklaşır. Fakat henüz akciğerleri tamamen gelişmemiştir. Yirmi dört 24 Dokuz 9 Sigarayı bıraktıktan 9 ay sonra akciğerlerinizi temizlemekle görevli olan tüyler yeniden büyüdükçe ve sigaranın tahribatından kurtuldukça akciğerlerinizde enfeksiyon meydana gelme ihtimali önemli ölçüde azalacaktır. Bu tüylerin görevi, akciğerlere giren enfeksiyona sebep olabilecek zehirleri ve yabancı maddeleri dışarı atmaktır. daha kuvvetlidir. Güldüğümüzde yüzümüzde 15 kas birlikte çalışıyor. Bu da yüzümüzün genç kalmasını sağlıyor. Güldüğümüz zaman tümör ve virüslerle savaşan hücrelerimizin sayısı da artıyor. İnsanlar dakikada yaklaşık 24 defa göz kırparlar Her seferinde göz kapakları kapanır, tuzlu bir sıvı gözyaşı keselerinden gözün yüzeyine salgılanır ve burada bulunan toz parçacıklarını temizler. Aslında korneanın temizlenmesi için ihtiyacı olduğundan daha sık yapmamızdır. Göz kırpma sayımız ve sıklığımız bizim ne kadar dinlenmiş olduğumuzun da göstergesidir. Yorgun birisinde bu sıklık çok fazlayken tamamen dinlenmiş birinin daha az göz kırptığını gözlemleyebiliriz. Özellikle ruhsal bazı hastalıkların teda- Yirmi yedi 27 Gündelik iş hayatımızda da genel olarak visinde gülme terapisi kullanılıyor. Has- 27 aylık çocuğun zihninde iyi kötü kavramı oluşmaya başlar. Bu da onun öğle arası için bu saat tercih edilir. Saat- talar üzerinde olumlu etkileri olduğu duygularını yönetmesine yardımcı olaler 12:00’yi gösterdiğinde dikkat azalır, gözleniyor. caktır. Tabi o bu duygusal gelişimini uyku gelir. Bunlar bizim hissettiğimiz On Sekiz 18 sürdürürken ebeveynlerinin de büyük faktörler. Peki neden? Çünkü midedeki Pankreasımız, saat 18:00 olduğunda en katkısına ihtiyacı vardır. asit oranı artar, beyindeki kan akımı yaaktif çalışma saatine girer. Bu saatlerde vaşlar. Aslında bu saatlerde kısa bir uyOtuz 30 ku uyumak gerekmektedir. Bu saatte di- yenecek bir akşam yemeğini, vücuduHer hastalıkta olduğu gibi meme kanmuz çok rahat sindirebilir. Böylece uyurek yemeğe oturmamak gerekir. Çünkü yediğimiz anda yavaşlamakta olan bir madan önce rahatlayabiliriz. Bu yüzden serinde de düzenli ve dengeli beslenme çok önemlidir. Vücut kitle indeksinin geç saatlere kalmadan iş çıkışında yesistemi zorla çalıştırmış oluruz. 12:00 normal düzeyde tutulması ve haftada meğimizi yememiz en iyisi gibi gözücivarında uyku molası veren kişilerin en az 5 saat düzenli egzersiz yapılmaküyor. enfaktüs geçirme riski %30 daha az. sı, meme kanserine yakalanma riskini Yirmi bir 21 On beş 15 %30 kadar azaltır. Ayrıca yine mevsimiBir alışkanlığı ondan kurtulmaya çaÖfke ve kin duygusu bağışıklık sistene göre bol taze meyve-sebzeler, beyaz lışarak değiştiremezsiniz ama yeni mini zayıflatıyor. Neşeli ve bol kahkaet (balık-tavuk) tüketilmesi, alkol ve siha atan kişilerin ise bağışıklık sistemi gara kullanılmaması önemlidir. bir alışkanlık oluşturabilirsiniz. Kötü On iki 12 68 Birlik’te Sağlık Ekim-Kasım-Aralık 2014/4