07 10 `Kadının gücü nezaket ve zarafetinde` Bize ömür
Transkript
07 10 `Kadının gücü nezaket ve zarafetinde` Bize ömür
Ekonomi Dış Haber Arap Baharı’nın ilk halkası Tunus devriminden sonra iktidara gelen Ennahda hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Suriye’de Beşşar Esed rejimini destekleyen İran yönetimini eleştirdi. Turist sayısından çok kaliteyi artırmalıyız Berlin’de dün başlayan Turizm Borsası Fuarı’nın açılışına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye’nin bundan sonra turist sayısını artırmaktan çok kaliteyi korumak için çaba göstermesi gerektiğini söyledi. 8 MART 2012 PERŞEMBE NR. 16318 FÝYATI: 1 EURO WWW.EUROZAMAN.COM Euro çökerse Almanya 500 milyar kaybedecek Münih Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (ifo), AB’nin sanal ödeme havuzu 1 “TARGET 2” sisteminin çökebileceği uyarısında bulundu. Ortak para birimiyle birlikte devreye giren sisteminde Almanya’nın halen 500 milyar Euro alacağı bulunuyor. Enstitü Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, Avrupa Merkez Bankası’nın 1 desteklediği sistemin çökmesi durumunda Almanya’nın 500 milyar Euro’luk alacağının en az yarısının tahsil edilmesinin tehlikeye gireceğini belirtti. SAĞLIĞI İLE İLGİLİ HABERLERİ YALANLADI Bize ömür biçecek olan sadece Allah’tır - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taraf Gazetesi’nin önceki gün Stratfor’u kaynak göstererek “Doktorları Erdoğan’a iki yıl biçti.” şeklinde verdiği habere sert tepki gösterdi. “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir.” diyen Erdoğan, emanetini geri alacak olanın sadece Allah olduğunu vurguladı. Dün, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılışında konuşan Başbakan, tehditlere boyun eğmediklerini ve eğmeyeceklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Bu canın sahibi Alllah’tır. Biz Allah’ın şu hükmüne yürekten inandık ve inanıyoruz; ecel geldiğinde ne bir saat ileri alınır ne de bir saat geri. Bu söylentileri manşetlerine taşıyanlar da, bu mihrakların taşeronluğunu yapanlar da aynı şekilde büyük bir küstahlığın içindedir.” -POLİTİKA 09 - Alman ekonomisinin rasathanesi olarak kabul edilen Münih merkezli iktisadi araştırmalar enstitüsü “ifo” Avrupa Birliği’nin (AB) sanal ödeme havuzu “TARGET 2” bünyesinde deprem yaşanabileceği uyarısında bulundu. AB içinde sınır ötesi havaleleri kolaylaştırmak amacıyla ve ortak para birimi ile eş zamanlı olarak yürürlüğe giren TARGET 2 sisteminden 500 milyar Euro alacaklı olarak görünen Almanya, Avrupa Merkez Bankası’nın desteklediği sistemin çökmesi durumunda mevcut alacağını tahsil edememe durumuyla karşı karşıya kalacak. Halen mali krizi en üst seviyede yaşayan AB ülkesi Yunanistan’ın TARGET sisteminde 107 milyar Euro borcu görünüyor. Bu miktarın yaklaşık 30 milyarı Almanya’nın alacağı. Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden ayrılması halinde bu paranın Almanya Merkez Bankası’nın zarar hanesine yazılacağı ve tahsil edilmesinin mümkün olmayacağı vurgulanı- yor. Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn ise, Euro Bölgesi’nden Yunanistan gibi bir ülkenin atılması halinde TARGET 2 bakiyesinde yaklaşık 500 milyar Euro alacaklı görünen Almanya’nın en az 250 milyar Euro’luk alacağının tahsil edilemeyeceğini ifade ediyor. Euro Bölgesinin tamamiyle dağılması halinde bu alacakların muhatabı durumunda olan Avrupa Merkez Bankası da olmayacağı için Almanya’nın 500 milyar Euro’luk alacağı için kapısını çalacağı yer bulamayacağı ve bütün zararın Alman vergi mükellefinin cebinden karşılanacağı ifade ediliyor. Sistemde AB’nin durumu iyi olan ülkeleri Almanya, Hollanda, Lüksemburg ve Finlandiya’nın alacakları dağ gibi birikirken, krizdeki ülkelerinin borçları da aynı astronomik rakamlara çıkıyor. Sisteme müdahale edilmezse halen 800 milyar Euro olan alacak miktarının her yıl en az 200 milyar Euro daha artması bekleniyor. -YORUM 16 Fedakar ve öncü Anadolu kadınları, u ödüllerine kalervuve şt Yazar- Gazeteci lar Vakfı Kadın Platformu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu yıl ilk kez verdiği ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ sahiplerini buldu. Duygu dolu anların yaşandığı törende, çocuklarını korumak için kendini canlı bombaya siper eden Hatice Belgin ve oğlunu bombalı saldırıda kaybeden AK Parti Milletvekili Oya Eronat ödüle layık görüldü. Belgin’in ödülünü kızı Ceylan aldı. EM 06 GÜNDDEM -GÜN ALEVİLİK SEÇMELİ DERS OLACAK. Türkiye’nin günlerdir tartıştığı 12 yıllık kesintili eğitim sisteminin detayları netleşiyor. Müfredata Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için seçmeli dersler konacak. Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler işlenecek. -GÜNDEM 03 NEVRUZ’U KANA BULAYACAKLARDI.İstanbul’da iki ayrı noktada dün mühimmat arayan polis, bir şehri havaya uçurmaya yetecek miktarda bomba ele geçirdi. Patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan Nevruz Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi. -GÜNDEM 08 SİLAHLARIMIZI ALIRSAN YARDIM KOLAYLAŞIR. AB’nin, Yunanistan’ı mali krizden kurtarmak için paket üzerine paket açarken bir taraftan da ülkeye 1 milyar Euro’luk silah sattığı ortaya çıktı. AB’nin açıkladığı rakamlara göre, ilk sırada açık ara Fransa var. -DIŞ HABERLER 11 Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, sanal ödeme sistemi ‘TARGET 2’nin AB’nin mali yapısının altında her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibi işlediğini ileri sürüyor. ’ e d in t e f a r a z e v t e ‘Kadının gücü nezak HİLAL AKDENİZ FRANKFURT w York’lu dınlar Günü. Geçmişi Ne Bugün 8 Mart Dünya Ka ğru bürin zengin semtlerine do kadın tekstil işçilerinin şeh en Dünya Kaiği 8 Mart 1857’ye kadar gid yük bir yürüyüş düzenled sahiplenilse de farklı kesimler tarafından dınlar Günü, süreç içinde özel gün dolabenisenmiş durumda. Bu şimdilerde geniş kitlelerce rında örnek nla ala a’da toplumun farklı yısıyla Türkiye’de ve Avrup - Zaman Abone ve Daðýtým Merkezi: i 069-300 34 130 pbx b e ettiğini sorn ve kadın olmanın ne ifad olmuş hanımlara bugünü raşlı şu çarcı Ma alan gazeteci yazar Sema duk. Bunlar arasında yer hep hakları ara ınl ar günü vesilesi ile kad tespitte bulundu: “Kadınl dının gücü Ka ir. lid em vazifelerimiz ön ce ön n rda kla Ha r. ıyo atıl hatırl i yaratılışındaki rda değil, Allah’ın verdiğ kla ha ek ilec ver an ard dış lendirebilmesinlumu yetiştirme ve yön iletişim yeteneğinde, top -GÜNDEM 02 etinde ve zarafetindedir.” dedir. Kadının gücü nezak Fransa seçimlerinin temel gündemi Müslümanlar EMRE DEMİR PARİS Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağcıların oyuna göz diken Nicolas Sarkozy, yine ‘İslam’ ve ‘göç’ kartlarını oynayacağını gösterdi. Aşırı sağın temsilcisi Milli Cephe lideri Marine Le Pen’in “Fransızlar helal et yemek zorunda bırakılıyor” sözleriyle başlattığı ‘helal ve koşer et’ tartışmasına Sarkozy de katıldı. “Bugün Fransızların en temel endişesi helal et sorunudur.” diyen Sarkozy, Fransızların ‘helal olmayan et’ yeme hakkına sahip olduğunu söyledi. Yapılan bir ankette seçmenin yüzde 56’sının Le Pen’in ‘helal et’ çıkışına destek vermesinin, Sarkozy’nin tavrında etkili olduğu belirtiliyor. Seçim kampanyasına damga vuran ‘helal et’ tartışması, 16 Şubat’ta Marine Le Pen’in İslami usullere göre et kesimini “zalimlik” olara niteleyerek, Paris’te kesilen bütün etlerin helal olduğunu iddia etmesiyle başladı. Sarkozy, bir gün sonra Le Pen’in iddialarını yalanlayarak, Fransa’da kesilen etlerin sadece yüzde 2,5’lük bölümünün Müslüman ve Yahudi inanışlarına göre kesildiğini söyledi. -DIŞ HABERLER 11 - ZAMAN, Sprendlinger Land Str.107, 63069 Offenbach 07 ZKZ -E 9214, PvSt 10 Esed rejimini destekleyen İran, yanlış yapıyor 02 GÜNDEM 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN EKİN DELİGÖZ (YEŞİLLER FEDERAL MECLİS GRUP BAŞKANVEKİLİ) Yeşiller Partisi’nin Federal Meclis Grup Başkanvekili olarak çalışmalarımın merkezinde kadın ve aile politikaları yer alıyor. Bunun doğal sonucu olarak dünyanın dört bir yanında yaşayan kadınların gelir eşitsizliğinden tutun aile içi şiddete kadar hemen hemen her alanda istismara maruz kaldıklarına dair sürekli bilgi alıyorum, ki bu beni bir siyasetçi olmanın ötesinde bir kadın ve anne olarak derinden üzüyor. Bir insan sadece kadın olduğu için ekstra sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyorsa, o zaman hak ettiği mutluluğu birileri tarafından gasp ediliyor demektir. Böylesi bir durumda bir de anneleri düşünelim: Anneler çocuklarını sağlıklı yetirştirebilirler mi? İmkansız olmayabilir, ama zor! Unutmamalıyız ki, kadın haklarının esas alınmadığı toplumlarda gerçek anlamda ilerleme olmaz! Bu nedenle başta kadınlar olmak üzere dünyayı çocuklardan ödünç aldığını düşünen tüm insanların kadın hakları için aktif olması yarınların daha aydınlık olacağının en önemli işareti olur. Bugün dünya kadınlar günü dolayısıyla gazeteler, internet siteleri ve televizyonlar, bunlar gibi onlarca fotoğraf yayınlayacak. Fotoğraflar dünyanın farklı yerlerinden çekilmiş olsa da ortak bir durumu resmediyor aslında: Kadın olmanın tarlada da olsa, ofiste de olsa evde de olsa büyük sorumlulukları beraberinde getiriyor olması. MAHİNUR ÖZDEMİR (BELÇİKA MİLLETVEKİLİ) Bir güne sığdırılmayacak kadar sorunlarımız, bir yıla sığdırılmayacak kadar da emeğimiz ve katkımız bulunduğunun farkındayız. Geçtiğimiz yıldan bu yana, dünyanın dört bir yanında yine pek çok kadının acısını, feryadını, gözyaşını dindiremedik. Yarınki günlerde, kadınlarımızın herzamankinden daha güçlü, daha kuvvetli, daha azimli olması için bizlere, eşlerimize, yakınlarımıza büyük sorumlulukların düştüğünün idrakindeyiz. İnanıyorum ki, kadınların, eğitimiyle, nezaketiyle, letafetiyle ve zarafetiyle kuşatılmış bir dünya, çocuklarımız ve insanlık için daha barışçıl ve daha yaşanabilir olacaktır. Mutlulukla, barışla, huzurla kutlayacağımız kadınlar Günü dileklerimle... ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ (GAZETECİ YAZAR) ‘Kadının gücü şefkatinde’ Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Avrupa ve Türkiye’de başarılı olmuş kadınlara bu özel günün kendileri için ne ifade ettiğini sorduk. Ortak görüş, dünyanın dört bir yanında kadınların büyük sorunlar yaşamaya devam ettiği yönünde. Ancak bir an önce mazlum hissinden kurtulup sağlam durmak gerektiği konusunda da hemfikirler. Zira şefkat ve zarafet gibi çok büyük bir güce sahipler. HİLAL AKDENİZ FRANKFURT Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Eğitim sorunlarından, şiddete, eşitsizlikten, modern dünyanın dayatmalarına kadar çeşitli sıkıntıların merkezinde yer alan kadınların günü. Tarihi, New York’lu kadın tekstil işçilerinin şehrin zengin semtlerine doğru büyük bir yürüyüş düzenlediği 8 Mart 1857’ye kadar gidiyor. Ve nihayetinde Birleşmiş Mlletler tarafından 1975’te resmi olarak Dünya Emekçiler Günü ilan ediliyor. Ortaya çıkış sü- - reci itibariyle her ne kadar sosyalist ve feminist akımların ön ayak olduğu bir girişim olsa da şimdilerde geniş kitlelerce benisenmiş durumda. Her kesim kendi usulünce kutluyor bugünü. Biz de hem kadın olmaktan kaynaklanan sorunlara bir kez daha ışık tutmak için hem de kadın okurlarımıza bu güne özel bir armağan olur düşüncesiyle Türkiye’de ve Avrupa’da toplumun farklı alanlarında örnek olmuş hanımlara bu özel günü ve kadın olmanın kendileri için ne ifade ettiğini sorduk. Kadın olmak, erkek olmaktan daha mı zor bu dünyada? Kimi zaman ‘evet’ diyecek oluyorum; ama… Hepsi o kadar işte, dünya hem erkekler, hem kadınlar, hem çocuklar için meşakkatlerle ve o meşakkatlerin ardından gelen sevinçlerle dolu… Anne olmaktaki kıvanç, sevilen, seven bir erkeğe eş olabilmekteki letafet, Allah’ın biz kadınlara ikram ettiği bütün o incelikler; şefkat, hassasiyet, merhamet, zarafet… Kadın olmak değil mesele, insan olabilmek aslında, insan gibi insan olabilmek… Bunları söylerken zorlukların üstünü örtüyorum, cinsiyet ayrımcılığını görmezden geliyorum zannedilmesin, 16 yıldır gazetecilik yapan bir kadın olarak elbette farkındayım, erkeklerin zihni bizim pek de hoşumuza gitmeyecek kadın imgeleriyle örülü… Ancak geldiğim noktada rahatlıkla söyleyebilirim ki, başkalarının gözündeki imajımızla uğraşmak beyhude, biz kendi yolumuza bakalım, sağlam duralım, doğruluğuna inandığımız işlerle uğraşalım ve lütfen, ‘zavallılık’ hissinden bir an önce kurtulalım. Bir kadının en büyük düşmanı budur bence; kendine acımak… SEMA MARAŞLI (GAZETECİ YAZAR) Kadınlar günü vesilesi ile kadınlara hep hakları hatırlatılıyor. Haklardan önce vazifelerimiz önemlidir. Kadının gücü dışardan verilecek haklarda değil, Allah’ın verdiği yaratılışındaki iletişim yeteneğinde, toplumu yetiştirme ve yönlendirebilmesindedir. Kadının gücü nezaketinde ve zarafetindedir. Bütün hanımlara selam ve sevgiler... Almanya’da nüfusun yaşlanması ve dolayısıyla iş gücünün azalması daha fazla kadının istihdam piyasasında yer alması sonucunu doğuruyor. Nüfustaki dönüşüm kadınların iş bulma şansını artırdı - Almanya’nın demografik yapısındaki dönüşümün kadın çalışanların iş bulma şansını artırdığı bildirildi. Federal İş Ajansı’ndan (BA) Başkanı Heinrich Alt yaptığı açıklamada, “Nüfusumuz yaşlanıyor ve azalıyor. İş imkanları yerinde durmasına rağmen, iş gücü azalıyor.” diye konuştu. Alt açıklamasının devamında şu ana kadar istihdam piyasasında bir dengesizliğin hakim olduğuna dikkat çekerek, kadın çalışanların sıklıkla yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kaldığını, idari pozisyonlarda daha az yer aldığını ve gelirlerinin daha düşük olduğunu dile getirdi. Alt, bu sorunu aşmak için çocuklara sağlanan bakım imkanlarının arttırılması ve aile ile iş arasındaki dengeyi sağlayacak şartların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Şubat ayının işsizlik rakamlarına göre ise ülke genelinde 1,39 milyon kadın çalışan işsiz kaldı. İşsiz kalan kadınların yüzde 60’ının genellikle mesai saatleri çocuklarının anaokulu saatleriyle uyumsuz olan perakende, sağlık, hasta bakıcılığı, otelcilik ve gastronomi sektörlerinde çalıştığı belirlendi. NÜRNBERG ZAMAN 101 yıla rağmen iş dünyasında kadın-erkek eşitliği hala sağlanamadı - Federal Uyum Bakanı ve Hristiyan Demokrat Partisi (CDU) Kadın Kolları Başkanı Maria Böhmer ise kadın-erkek eşitliğinin hala sağlanamamasından yakındı. Uluslararası Kadınlar gününün 101 yıldır kutlandığını, ancak kadınların ve erkeklerin toplumda ve iş dünyasında eşitliklerinin hala sağlanamadığını vurgulayan Böhmer, “Kadın ve erkekler arasındaki yüzde 23’lük maaş farkı, kadınlar için emeklilik boşluğu olarak devam ediyor. Bu eksiklikler yalnızca yaşlılık güvencesiyle kalmı- yor” diye konuştu. Yaşlı annelerin eskiden daha az çalıştıklarını hatırlatan Böhmer, meslek ve ailenin bağdaştırılabilmesi için bir çerçevenin bu yıllarda eksik olduğunu söyledi ve “Eskiden kanunen bir kindergarten, veli parası, anneler için geri dönme garantisi ile birlikte üç yıllık bir eğitim süresi ve tüm gün okul güvencesi yoktu. Bu durumda anneler, çocuklarını yetiştirmek için, uzun süreliğine mesleklerine ara veriyorlardı. Hayat katkısı yalnızca iş değildir. Çocuk eğitimi de bu hayat katkısına dahildir” dedi. SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ 03 GÜNDEM 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Alevilik seçmeli ders olacak 08 MART 1433 R.ÂHİR 15 Türkiye'nin günlerdir tartıştığı 4+4+4, 12 yıllık kesintili eğitim sisteminin detayları netleşiyor. Yeni sisteme göre din dersi yalnızca Sünnilere yönelik olmayacak. Müfredata Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için seçmeli dersler ile Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler koyulacak. İSA YAZAR ANKARA Meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda görüşmeleri süren 12 yıllık eğitimle, müfredatta önemli değişiklikler olacak. İlköğretim ikinci kademesinde seçmeli dersler olacak. Seçmeli dersleri, MEB Talim ve Terbiye Kurulu belirleyecek. Kurul, seçmeli dersler listesi hazırlayacak. Ortaokulda Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersleri seçmeli olarak sunulacak. Dini eğitim, mevcut uygulamadan farklılık gösterecek. Din dersi yalnızca Sünnilere yönelik olmayacak. Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için de seçmeli dersler getirilecek. Özelikle zorunlu din dersine karşı çıkan Aleviler için, yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler müfredata konacak. Ayrıca spora yeteneği olan öğrencilere beden eğitimi dersinin yanı sıra spor saatleri seçmeli ders olarak sunulacak. Müzikle ilgilenen öğrenciler piyano, keman, solistlik gibi seçmeli dersler alacak. Yabancı dil alanında seçmeli dersler de konulacak. Mevcut ilköğretim müfredatı ile ilköğretim birinci kademe müfredatı aynı olacak. Dersler değişmeyecek. Bu kademede seçmeli ders veya bir mesleğe yönelik yönlendirme olmayacak. Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde Alevi öğretisini anlatan seçmeli dersler konulacağını söyleyen Alt Komisyon Başkanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, “Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde, örneğin Hacı Bektaş-ı Veli ilçesinde öğrencile- - 12 yıllık eğitimin TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmeleri sürerken CHP'nin geciktirme taktiği nedeniyle bir hayli zor ilerleme sağlanıyor. Komisyon iki gündür gece 03.00'e kadar çalışmasına rağmen ilk iki madde kabul edildi. FOTOĞRAF: AA, MEHMET KAMAN ÞEHÝRLER ÝMSAK GÜNEÞ ÖÐLE ÝKÝNDÝ AKÞAM YATSI BERLÝN 4 38 6 32 12 24 15 21 18 04 19 24 DORTMUND 5 03 6 55 12 48 15 46 18 29 19 49 DUISBURG 5 06 6 58 12 51 15 49 18 32 19 52 DÜSSELDORF 5 07 6 57 12 51 15 49 18 32 19 52 ESSEN 5 05 6 57 12 50 15 48 18 31 19 51 FRANKFURT 5 01 6 49 12 43 15 43 18 25 19 45 HAMBURG 4 49 6 46 12 38 15 32 18 17 19 37 HANNOVER 4 53 6 47 12 39 15 35 18 19 19 39 KARLSRUHE 5 04 6 49 12 44 15 46 18 27 19 47 KASSEL 4 56 6 47 12 40 15 38 18 21 19 41 KIEL 4 48 6 47 12 37 15 30 18 16 19 36 KÖLN 5 07 6 57 12 50 15 49 18 31 19 51 MAÝNZ 5 03 6 51 12 45 15 45 18 27 19 47 MANNHEIM 5 03 6 49 12 44 15 45 18 26 19 46 MÜNÝH 4 52 6 36 12 32 15 35 18 15 19 35 NÜRNBERG 4 53 6 39 12 34 15 35 18 16 19 36 SIEGEN 5 02 6 52 12 46 15 45 18 27 19 47 S.GMUND 4 59 6 44 12 39 15 41 18 21 19 41 STUTTGART 5 01 6 46 12 41 15 43 18 24 19 44 ULM AACHEN 4 58 5 10 6 43 7 00 12 38 12 53 15 41 15 53 18 21 18 35 19 41 19 55 AUGSBURG 4 55 6 39 12 34 15 37 18 17 19 37 BIELEFELD 4 58 6 51 12 44 15 41 18 24 19 44 BOCHUM 5 04 6 56 12 49 15 47 18 30 19 50 BOBLINGEN 5 02 6 47 12 42 15 44 18 25 19 45 BREMEN 4 55 6 51 12 43 15 38 18 22 19 42 FREIBURG 5 08 6 51 12 46 15 50 18 30 19 50 GELSENKIRSCHEN 5 05 6 56 12 49 15 47 18 30 19 50 HAMM 5 02 6 54 12 47 15 44 18 27 19 47 LUDWIGSBURG 5 01 6 46 12 41 15 43 18 24 19 44 Diyanet, 6 bin kadın Kur'an öğreticisi atadı re Sünni dayatması olmamalı. Bu öğrencilere Alevi öğretisini anlatalım. Anayasa'da zorunlu din dersine karşılık bunun seçmeli olarak her öğrencinin kendi kökenine, tercihine uygun olarak düzenlenmesi taraftarıyım." diye konuştu. Komisyon, iki gündür gece 03.00'e kadar çalışıyor. 12 yıllık eğitimin TBMM Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmeleri sürerken CHP'nin geciktirme taktiği ne- deniyle bir hayli zor ilerleme sağlanıyor. Komisyon iki gündür gece 03.00'e kadar çalışmasına rağmen ilk iki madde kabul edildi. İlk gün CHP milletvekili Engin Özkoç'un 12 saat konuşmasının ardından önceki gün de CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, 2,5 saat konuştu. Komisyonun dünkü toplantısında ise CHP'li vekiller 8 yıllık kesintisiz eğitimi savundu. AK Parti Ardahan Milletvekili Or- han Atalay ise 28 Şubat sürecinde imam hatipli öğrencilerin önünün kesildiği gerçeğinin unutulmaması gerektiğini söyledi. Atalay, "Kimse çocuğunu bu okullara imam olsun diye göndermedi. Hatta imam hatiplerde okuyan öğrencilerin yüzde onluk dilimi imam olmuştur. İmam hatiplerin meslek okulları olduğu savı doğru değildir. Realite ile de örtüşmüyor." dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı 6 bin 932 Kur'an kursu öğretmeninin atamasını yaptı. Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Emin Özafşar başkanlığındaki komisyon tarafından bilgisayar ortamında gerçekleştirildi. Yerleştirmesi yapılan 6 bin 932 kişinin 561'i erkek, 6 bin 371'i kadın adaylardan oluştu. Diyanet İşler Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, adayların yerleştirme işlemlerinin, Başkanlıkça verilen yeterlik belgesi puanı ile 14-15 Ocak tarihlerinde yapılan mesleki yeterlik sınavından alınan başarı puanı esas alınarak tercih sırasına göre gerçekleştirildiği vurgulandı. İlahiyat fakültesi mezunlarına öncelik verilen atama sonuçlarına göre, ilahiyat fakültesi mezunu 271, ilahiyat ön lisans ve diğer lisans mezunu 106, ilahiyat ön lisans mezunu 3 bin 542, imam hatip lisesi mezunu ve diğer lisans mezunu 139, imam hatip lisesi mezunu ve diğer ön lisans mezunu 136 ve imam hatip lisesi mezunu 2 bin 738 olmak üzere toplam 6 bin 932 kişinin yerleştirme işlemleri gerçekleştirildi. ANKARA CİHAN SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ AĞLATAN DİZİLER Unitymedia’nın DigitalTV TÜRKEI BASIS paketiyle artık evinizde! 1 € 5 9 , ece 6 Ayda sad ye kadar 2’ 2 31.03.201 z i s t e r c 1 ay ü Fatmagül’ün Suçu Ne? Her Perşembe, saat 19:10’da, Euro D’de DigitalTV TÜRKEI BASIS ile izleyeceğiniz diğer kanallar: ve daha bir çok kanal Ayrıntılı bilgi ve siparişleriniz için: 01805 / 67 84 203 veya www.unitymedia.de/türkei 1 Bu tekliften faydalanmak için Unitymedia şirketi üzerinden dijital kablolu televizyon bağlantınız (Digitaler Kabelanschluss) ve dijital alıcınızın olması gerekir. Analog kablo bağlantınıza (Analoger Kabelanschluss) ek olarak, aylık maksimum 2,- € karşılığında dijital kablo bağlantısına sahip olabilirsiniz. (Genellikle bu ücret kiranızın yan giderleri içinde yer alır, bu olmadığında örneğin aylık 17,90 € ve bir defaya mahsus 39,90 € kurulum ücreti ile tek kişilik kullanım kontratı yapılır.) Dijital alıcı aylık maksimum 1,90 € karşılığında kullanımınıza sunulur. Bunun için bir defaya mahsus 19,90 €’luk aktivasyon bedeli ve 5,90 €’luk gönderi ücreti ödenir. Asgari sözleşme süresi en az 12 aydır. Online fatura ücrete dahildir. Daha ayrıntılı bilgi için www.unitymedia.de 2 31.03.2012’ye kadar telefonla verilen siparişlerde ilk ay için ücret alınmayacaktır. 3 Alman sabit telefon hatlarından dakikası 14 Cent, cep telefon hattından dakikası en fazla 42 Cent. ZamanAZ_354x260TR.indd 1 05.03.12 17:44 04 GÜNDEM 8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN Bankalar müþterilerini hala riskler hakkýnda doðru bilgilendirmiyor Almanya'da bankalarýn üst üste yaþanan kriz- 1lere raðmen hala müþterilerini muhtemel risklere karþý yeterince bilgilendirmediði ve bankalarýn yatýrým danýþmanlarýnýn iþlerini düzgün yapmadýðý ortaya çýktý. Aslýnda 2008 yýlýnda Lehman Brother'ýn finans skandalýyla sonuçlanan iflasýnýn ardýndan federal hükümet banka müþterilerinin daha iyi korunmasý için gerekli tedbirleri almayý planlýyordu. Buna göre 2010 yýlýndan itibaren bankalarýn müþterilerini yapacaklarý yatýrýmýn içerdiði olasý bütün tehlikeleri gösterecek þekilde bilgilendirmesi, yanlýþ kararlar vermekten korumasý ve bu doðrultuda verilen bütün danýþmanlýk hizmetinin protokolünü hazýrlamasý gerekiyordu. Hatta geçen yýlýn temmuz ayýndan bu yana bankalar ve tasarruf kasalarý tasarruf sahiplerine bu protokolleri vermekle yükümlü tutuluyor ve bu protokollerde danýþmanlýk hizmeti verilen yatýrýmlarýn maliyeti ve taþýdýðý riskler hakkýnda verilen bilgilerin yer almasý gerekiyor. Ancak birçok bankanýn bu uygulamayý ya dikkate almadýðý ya da baþtan savma þekilde yerine getirdiði tespit edildi. Federal Tüketiciyi Koruma Merkezleri Birliði (VZBV) tarafýndan yapýlan araþtýrmalarda çeþitli bankalarýn þubelerine 50 test müþterisi gönderilerek danýþmanlýk hizmeti almalarý saðlandý. Yapýlan araþtýrmanýn objektif kalmasý için her test müþterisi gittiði bankanýn danýþmanýna ayný yatýrým hedeflerini ve taleplerini anlattý. Fakat araþtýrmalarýn sonunda yatýrým yapmak isteyen müþterilerin hala öngörüldüðü þekilde bilgilendirilmediði belirlendi. Oluþturulan protokollere göre hiçbir test müþterisi gerekli bilgileri mevzuatýn belirlediði þekilde almazken, banka þubelerinin yüzde 20'sinin de müþteriler talep ettiði halde danýþmanlýk hizmetinin sonunda sunmak zorunda olduklarý protokolü vermeyi reddettiði saptandý. VZBV'nin araþtýrmasýnda yatýrým danýþmanlarýnýn yüzde 55'inin müþterilerin gelir ya da giderlerini yanlýþ kaydettiði ya da tamamen ihmal ettiði görüldü. Test müþterilerinden sadece birinin mal varlýðý ve borçlarý tam tespit edilirken, diðerlerinde hatalý ya da eksik bilgi alýndý. Müþterilerin yüzde 90'ýnýn hisse senetlerinin mal beyanýnda dikkate alýnmadýðý ya da ayrýca dikkat çekilmeden protokole iþlendiði belirlendi. Bu arada hiçbir banka test müþterilerinin almaya hazýr olduðu riskleri danýþma protokolüne iþlemezken, risk deðerlendirmelerini de herhangi bir veri deðeri taþýmayan keyfi sorularla yapmayý tercih etti. Diðer yandan bankalarýn yüzde 71'inin tavsiye ettiði ürünlerin yol açacaðý masraflarý ne yüzde olarak ne de Euro cinsinden vermediði tespit edildi. Tüketiciyi koruma uzmanlarý danýþmanlýk hizmeti protokollerinde görülen bu eksiklerin hayati öneme sahip olduðunu belirtiyor. Çünkü bu protokoller hatalý danýþmanlýk hizmeti alan müþterilerin muhtemel bir hukuki süreçte eksik ya da hatalý hizmet aldýðýný kanýtlayabilmesinin tek yolu. Ayný þekilde bankalarýn da kendileri hakkýnda gündeme gelebilecek suçlamalarda verdikleri hizmeti savunabilmesinin yolu bu protokollerden geçiyor. BERLÝN ZAMAN Yeþiller Eþbaþkaný Özdemir, Türk seçmenlerden 11 Mart 2012 tarihinde yapýlacak olan Frankfurt Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý seçiminde Yeþillerin adayý Rosemarie Heilig’e destek istedi. Özdemir Frankfurt adayý için Türk seçmenlerden destek bekliyor Yeþiller Partisi Eþ Baþkaný Cem Özdemir, partisinin Frankfurt Büyükþehir Belediye Baþkan adayý Rosemarie Heilig’e seçimlerde destek olmak için Frankfurt’a geldi. Bazý Türk derneklerini ve esnaflarýný ziyaret eden Özdemir, aðýrlýklý olarak eðitim konusuna deðindi. HÝRANUR KARADOÐAN, ZAHÝDE OKUN FRANKFURT Hafta sonu Frankfurt Büyükþehir Belediye seçimleri öncesi Yeþillerin adayý Rosemarie Heilig’i desteklemek üzere þehre gelen Yeþiller Eþ Baþkaný Cem Özdemir, Frankfurt’ta da Stuttgart ve Freiburg’da ki gibi baþarýlara ulaþabilmeyi ümit ettiklerini, bu konu da ise vatandaþlarýn desteklerini beklediklerini söyledi. Beraberinde aday Heilig ile Kültür ve Eðitim Derneði’ni (KUBI) ziyaret eden Özdemir, kendi çabalarýyla çalýþarak bu konuma geldiðine deðindi. Yeþiller Eþ baþkaný bu tür hayat hikayelerinin Almanya da çoðalmasý gerektiðini vurgulayarak, þunlarý söyledi: “Göçmenlerin sadece göçmenler için çalýþmamasý lazým. Be- 1 Halle kentindeki Bandidolar’a baskýn Leipzig yakýnlarýndaki Halle kentinde polis 1ekipleri tarafýndan rockçý kulüp Bandidolar'a baskýn düzenlendi. Önceki gün yapýlan baskýnda þehrin en iþlek caddesi trafiðe kapatýldý. 30 kadar özel komandonun katýldýðý baskýnda Bandidolar'ýn iþlettiði eðlence yeri güvenlik kordonuna alýndý. Ardýndan içeride arama yapan ekipler, býçak, çelik yelek ve diðer bazý ateþli silahlara el koydu. Kulüpte bulunanlarýn da gözaltýna alýndýðý bildirildi. Karlstedt polisi kendilerine gelen bir þantaj ihbarý nedeniyle harekete geçtiklerini duyurdu. Ýhbarda 23 yaþýndaki bir þüphelinin arandýðý belirtildi. Polis sözcüsü el konulan malzemelerin inceleneceði ardýndan da konuyla ilgili savcýlýða rapor sunulacaðýný kaydetti. Þüpheliler hakkýnda da adam yaralama, þantaj, haraç toplama gibi suçlardan soruþturma baþlatýlmasý bekleniyor. HALLE ZAMAN Saldýrýya uðrayan polis memurlarýnýn sayýsý arttý Almanya'da emniyet teþkilatýnda çalýþan polis 1memurlarýnýn yaptýðý iþin her geçen gün daha tehlikeli hale gelmeye baþladýðý bildirildi. Sadece Federal Polis Teþkilatý'nda görevli olan 41 bin memurun uðradýðý saldýrýlarýn dahi son beþ yýlda ikiye katlandýðý belirlendi. Bild gazetesinin Federal Ýçiþleri Bakanlýðý'nýn hazýrladýðý “gizli” rapora dayandýrarak verdiði habere göre geçen yýl gerçekleþtirilen saldýrýlarýn sayýsý önceki yýla kýyasla yüzde 21,4'lük artýþla 2 bin 500'e ulaþtý. 2011'de aðýr yaralanmayla sonuçlanan saldýrýlarýn sayýsý ise yüzde 23,9 oranýnda artarak 540 vakaya yükseldi. Saldýrýya uðrayan her beþ polis memurundan birinin görevini yapamaz hale geldiði kaydedildi. Bu arada Bild gazetesi haberinde polis memurlarýna saldýran her dört kiþiden birinin yabancý olduðuna bilhassa dikkat çekti. Saldýrýlarýn en çok gerçekleþtiði yerlerin baþýnda ise tren garlarý, havalimanlarý, mayýs gösterileri, futbol stadyumlarý ve Castor nakliyesi karþýtý eylemlerin geldiði ifade edildi. Saldýrýlarýn tekmeleme ve yumruklama baþta olmak üzere tuðla, molotof kokteyli, býçak ve biber gazý aracýlýðýyla gerçekleþtirildiði tespit edildi. Bu arada 23 polis memuruna da ateþ edildiði öðrenildi. BERLÝN ZAMAN raber yaþadýklarý Almanya’ya faydalý olacak þekilde yollarýna devam etmelerinin gerekiyor. Ayrým olmaksýzýn, herkese ayný þanslarýn verilmesi lazým.” Frankfurt Büyükþehir Belediye Baþkan adayý Rosemarie Heilig; eðitim ve kültür dernekleriyle siyasetçilerin birlikte çalýþýp el ele eðitimde baþarýya ulaþabileceklerini ifade etti. Frankfurt Belediyesi bütçesinden eðitime ayrýlan payýn kýsýldýðý sorusu üzerine, eðitim için ayrýlan bütçenin sonuna kadar gerekli olan yerlerde kullanýlacaðýný dile getirdi. Bu alanda harcamalarýnýn kýsýtlanmayacaðý eðer gerekirse ruhsat vergisinin yükseltilebileceðini vurguladý. Yeþillerin baþkan adayý kendisinin de iþçi bir ailenin çocuðu olduðunu ve özellikle kýz olduðu için göçmenlerin ne gibi zorluklar yaþadýðýný bildiðini belirtti. Bu Kendi kültürünün korunmasý isteðiyle topluma uyum saðlanmasý bence bir tezatlýk oluþturmuyor Dilek Kolat, özellikle az eðitimli göçmen kökenli gençlere de meslek eðitimi imkaný sunmak istediðini, Mart ayý sonunda yeni bir meslek eðitimi turuna baþlayacaðýný ve bu çerçevede ilk olarak Siemens þirketini ziyaret edeceðini kaydetti. Berlin Eyaleti Çalýþma, Uyum ve 1Kadýn Bakaný Dilek Kolat, bir göçmenin kendi kültürünü korumak istemesinin, ayný zamanda Alman toplumuna uyum saðlamasýna tezatlýk oluþturmadýðýný söyledi. Bakan Kolat, dün baþkent Berlin'de, göreve geliþinin 100. günü vesilesiyle Türk ve Alman gazeteciler için düzenlediði basýn toplantýsýnda, Almanya Ýçiþleri Bakanlýðý tarafýndan ülkede yaþayan Müslüman gençler ile ilgili olarak yapýlan araþtýrmayý da eleþtirdi. Araþtýrmada, kendi kültürünü korumak istediðini söyleyen Müslüman gençlerin doðrudan uyuma karþý Müs- lüman olarak gösterildiðini belirten Kolat, "Kendi kültürünün korunmasý isteðiyle topluma uyum saðlanmasý bence bir tezatlýk oluþturmuyor" dedi. Berlin'de kültürel açýlým konusunda diðer eyaletlerden çok daha ilerde olduklarýný, göçmen kökenli insanlara resmi kurumlarda daha fazla yer vermek, ayný zamanda bu insanlarýn farklý yetenek ve potansiyellerinden faydalanmak istediklerini ifade eden Kolat, bu nedenle Almanya dýþýndaki ülkelerden alýnan diplomalarýn denkleþtirilmesini saðlamak amacýyla da bir merkez kuracaklarýný kaydetti. Göçmen kökenli insanlarýn potansi- yellerinden yeteri kadar faydalanamadýklarýný belirten Kolat, sözkonusu merkezin, bir kiþinin ek eðitim alýp almamasý gerektiði konusunda da karar vereceðini, bunun için Berlin eyaleti çapýnda bir yasa hazýrlanmasý gerektiðini söyledi. Berlin eyaletinin göç ve uyum sorumlusu Günter Piening'in 30 Haziran 2012 tarihi itibarýyla görevinden ayrýlma kararý almýþ olduðunu da belirten Kolat, Piening'in bu kararýna çok üzüldüðünü, kendisinin göç ve uyum konularýnda çok önemli çalýþmalar yapmýþ ve kendisiyle her konuda çok iyi bir þekilde çalýþmýþ olduðunu sözlerine ekledi. BERLÝN AA nedenle her öðrencinin eðitimde eþit þartlarýnýn olmasý gerektiðini savundu. Daha sonra Bornheim pazarýnda Yeþiller Belediye Baþkan adayýný tanýtan Cem Özdemir vatandaþlarla sohbet edip broþürlerini daðýttý. Ardýndan Frankfurt’ta Türk esnaflarýn çoðunlu ile bilinen Münchener Strasse de dolaþan Özdemir, Türk kökenli vatandaþlarýnda özellikle oylarýný kullanmalarýný istedi. Herrmann Neonazi kurbanlarýnýn ailelerinden özür diledi Almanya’da 2000 ila 2006 yýllarý 1arasýndan sekiz Türk biri Yunan dokuz göçmen kökenli esnafý öldüren Neonazi cinayetleri konusunda Bavyera içiþleri Bakaný Joachim Herrmann (CSU), kurbanlarýn ailelerinden özür diledi. Bavyera Eyalet Meclisinin Ýç Güvenlik Komisyonuna açýklama yapan Herrmann, Bavyera’da öldürülen beþ esnafýn aile fertlerinden cinayetlerin ardýndan polisin þüphelenmesinden dolayý üzgün olduðunu ifade etti. Cinayetlerin ardýndan Nürnberg kentinde özel cinayet masasý kurulmuþ, ancak polisler 4 Kasým 2011 tarihinde Neonazi cinayetlerinin JOACHIM HERRMANN tesadüfen ortaya çýktýðý ana kadar hiç bir bulguya ulaþamýþtý. Cinayetler hakkýnda Bavyera’da bilgi sahibi olan yada bu saldýrýlara karýþanlar olup olmadýðýný bilmediklerini sözlerine ekleyen Herrmann, yeni saldýrlarýn olacaðýna dair ipucu da olmadýðýný kaydetti. Herrmann ayrýca, konu hakýnda Bavyera güvenlik birimlerinin çalýþmalarýnýn yerinde olduðunu savundu. BAYRAM AYDIN MÜNÝH 05 GÜNDEM 8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN Uyarý grevleri çalýþanlarýn iþe geç kalmasýnda mazeret sayýlmýyor Almanya'da ülke genelinde kamu çalýþanlarýnýn ülke genelinde birbiri ardýna her gün baþka bir eyalette uyarý grevi gerçekleþtirmesi toplu taþýma araçlarýný felç etti. Fakat uzmanlar bu nedenle iþe geç kalmanýn ya da gidememenin iþ hukukuna göre mazeret sayýlmadýðý uyarýsýnda bulundu. Bunun tek istisnasýný ise anaokulundaki uyarý grevleri nedeniyle çocuðunu býrakacak yer bulamadýðý için iþe gidememek oluþturuyor. BERLÝN ZAMAN Almanya'da bir yandan toplu sözleþme görüþmeleri sürerken diðer yandan da otobüs, tramvay ve metro gibi toplu taþýma araçlarýnda ve anaokullarýnda görevli kamu çalýþanlarý uyarý grevleri gerçekleþtiriyor. Ancak iþ hukuku uzmanlarý toplu taþýma araçlarýndaki grevler nedeniyle iþ gidememenin ya da geç kalmanýn hukuken mazeret sayýlmadýðý uyarýsýnda bulundu. Berlinli iþ hukuku uzmaný Hans-Georg Meier, tüketicilerin uyarý grevleri nedeniyle pek çok alanda kýsýtlandýðýný belirterek, “Ancak bu durum yine de iþe geç kalmaya gerekçe oluþturmuyor. Sabah kalkma saati geldiðinde 'nasýl olsa grev var' diye düþünenler yanýlýyor.” þeklinde konuþtu. Uyarý grevlerinin medya aracýlýðýyla önceden duyurulduðunu hatýrlatan Meier bu nedenle çalýþanlarýn vaktinde iþyerinde olabilmek için gerekli tedbirleri almasý gerektiðini belirtti. Ýþverenlerin grev nedeniyle bile olsa iþe geç kalan çalýþanlarýn maaþýndan gecikme süresini kesme hakký olduðunu ifade eden Berlinli uzman, iþin uyarý mektubuna kadar varabileceðine iþaret etti. “Her ne kadar çoðu iþveren grev dö- 1 nemlerinde geç kalýnmasýný görmezden gelse de çalýþanlarýn buna güvenerek tedbiri elden býrakmamasý lazým.” diyen Hans-Georg Meier bir gün önceden grevden haberdar olan çalýþanlara ertesi gün için akþamdan alternatif bulmalarýný tavsiye etti. Bu arada kamu anaokullarýndaki uyarý grevleri nedeniyle çocuðunu býrakacak yer bulamayan çalýþanlarýn ise ulaþým araçlarýndaki grevlerin aksine evde kalma hakký olduðunu belirten iþ hukuku uzmaný Hans-Georg Meier, “Bu grevlerin bir adým ötesinde bir zorluk sayýlýyor.” diye konuþtu. Ancak çalýþan anne babalarýn bu durumda da çocuklarýný emanet edebilecekleri büyükleri, akrabalarý ya da arkadaþlarý gibi alternatifleri araþtýrmýþ olmasý gerekiyor. Hatta Meier alternatif olarak çalýþanlara þeflerini arayarak çocuðu iþyerine getirip getiremeyeceklerini sormalarýný tavsiye ediyor. Fakat bunun da mümkün olmamasý halinde çalýþan ebeveynlere evde kalmaktan baþka çare kalmýyor. Bu durumda da çalýþanlarýn vakit kaybetmeden iþyerindeki üstlerini durumdan haberdar etmeleri gerekiyor. Mahkeme uyarý grevlerine katýlan öðretmeni haksýz buldu Almanya'da memur sta- 1tüsündeki çalýþanlarýn grev hakkýnýn olmadýðýna hükmedildi. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Yüksek Ýdare Mahkemesi bir öðretmenin verdiði hukuki mücadeleyle gündeme gelen uyarý grevi hakký ile ilgili temyiz davasýnda memurlarýn bu haktan yararlanamayacaðýna karar verdi. Mahkemenin “3d A 317/11.O” dosya numarasýyla gördüðü davada 2009 yýlýnda arka arkaya iki kez iþ býrakma eylemi yapan memur kadro- Ziyaretin sonunda baþkan Feramus Yeter belediye baþkaný Paul Larue’ye üzerinde Düren camiinin resmi bulunan bir tabak hediye etti. ‘Sizin için her zaman vaktim var’ Feramus Yeter baþkanlýDüren DÝTÝB Merkez Camii yeni yönetimi ilk resmi ziyaretini Düren Belediye Baþkaný Paul Larue’yi yaptý. Baþkan Feramus Yeter, yeni yönetim olarak belediyeyle ve diðer sosyal derneklerle sürekli irtibatta kalmak istediklerini ve uyum için ellerinden geleni yapacaklarýný belirtti ve ‘‘ Yapacaðýmýz programlarda sizi de aramýzda görmekten mutlu oluruz. Çünkü sizin aramýzda olmanýz, devletin yanýmýzda olduðunun en büyük ispatý olacaktýr.’’ þeklinde konuþtu. Belediye baþkaný Paul Larue ise ‘‘Ben bugüne kadar davet ettiðiniz bütün programlara gel- 1ðýndaki meye çalýþtým. Bundan sonra da memnuniyetle davetlerinize icabet etmeye çalýþacaðým. Hatta önümüzdeki Ramazan iftarýnýn tarihi de ajandamda kayýtlý. Belediyemiz olarak elimizden gelen her þeyi yapmaya hazýrýz. Sizin için hep zamaným var. Herhangi bir talebiniz olduðunda kapýmýn size açýk olduðunu bilmenizi isterim’’ dedi. Uyuþturucu ve eroine karþý çalýþmalarýn artýrýlmasý gerektiðini hatýrlatan din görevlisi Neþet Bodur ise Türk ailelerin de faydalanabilmesi için Türkçe bilgilendirme kataloglarýnýn yapýlmasýný önerdi. Larue ‘‘ Eroin ve uyuþturucuya karþý çalýþmalarýmýzý son yýllarda yoðunlaþ- týrdýk. Tespit ettiðimiz bazý dükkan ve lokallere baskýn yaptýrdýk. Yapýlan bu çalýþmalar sayesinde madde baðýmlýlýðýna büyük bir darbe vurduk. Lakin bir anda bu problemi çözebilmemiz mümkün deðil. Çalýþmalarýmýza tüm hýzýyla devam edeceðiz, fakat eroin ve uyuþturucudan kurtulabilmek için biraz zamana ihtiyacýmýz var.’’ dedi. Olumlu bir atmosferde geçen ziyarette Larue misafirlerine kendi elleriyle kahve servisi yaptý. Almanya’nýn sanayi ve endüstrisinin geliþmesinde Türk iþçilerin büyük emeðinin olduðunu belirten Larue, bütün Türklere teþekkür etti. HASAN DOÐRUL, MUHÝDDÝN CÝNCÝ DÜREN Almanya’nýn en büyük kesim hanesi hijyen sorunu yüzünden kapatýldý Almanya'nýn doðusunda 1bulunan Möckern'deki ül- kenin en büyük kanatlý hayvan þirketine baðlý kesim hane hijyen sorunlarý nedeniyle geçici olarak kapatýldý ve þirkete ceza kesildi. Wiesenhof grubuna baðlý olarak faaliyet gösteren kesim hanede þubat ayý sonunda yapýlan incelemelerde hijyen kurallarýnýn ihlal edildiði saptandý. Yetkililerin konuyla ilgili hazýrladýklarý raporun ardýndan da önceki gün mezbahanýn faaliyeti geçici olarak durduruldu. Günlük 150 bin kanatlý hayvan kesimi yapýlan mezbaha da geçen yýl yaz aylarýnda da benzer sorunlar tespit edilmiþ ve 50 bin Euro’luk ceza kesilmiþti. Yaklaþýk 400 kiþinin çalýþtýðý kesimhanede günlük kapasitenin üzerine çýkýlmasý nedeniyle de þirket 20 bin Euro ceza ödemiþti. Kanatlý hayvanlarýn kesimlerinin yapýldýktan sonra soðuk hava depolarýnda tutulmasý gerekirken, buralarýn yeterince soðuk olmadýðý da tespit edildi. Almanya'nýn en büyük kanatlý hayvan eti üreten þirketi çalýþan sayýsýný toplamda 5 bin 200'e yýllýk gelirini de iki milyar Euro’ya yükseltmeyi hedefliyor. Almanya'da kiþi baþýna kanatlý hayvan tüketimi 19,3 kilo olarak hesaplanýyor, yýlda yaklaþýk 1,7 milyon kanatlý hayvanýn kesimi yapýlýyor. Daha önce de kanatlý hayvan çiftliklerinde bu hayvanlara antibiyotik ve bazý zararlý maddelerin verildiði tespit edilmiþ ve bu haberler ülke genelinde endiþeye yol açmýþtý. HALLE ZAMAN sundaki bir öðretmenin durumu ele alýndý. Ýzinsiz þekilde uyarý grevlerine katýlan memurun iþvereni konumunda olan eyalet idaresi söz konusu öðretmene 1500 Euro para cezasý kesmiþti. Düsseldorf Ýdare Mahkemesi ise verilen ce- zayý 2010 yýlýnýn aralýk ayýnda gördüðü davada iptal etmiþti. Ancak bunun üzerine temyize giden eyalet yönetimi üst mahkeme tarafýndan temyiz yolu kapalý, þikayet hakký saklý kalmak üzere haklý bulundu. MÜNSTER ZAMAN Grev KRV’de hayatý durdurdu Nüfus bakýmýndan Almanya’nýn 1en büyük eyaleti olan Kuzey Ren Vestfalya (KRV) eyaletinde kamu hizmet sektörünün Verdi Sendikasý öncülüðünde Çarþamba günü gerçekleþtirdiði uyarý grevi eyalette hayatý felç etti. Baþta eyaletin en büyük kenti Köln olmak üzere eyaletteki kentlerde metro, tranvay ve otobüslerin büyük çoðunluðunun kontak kapattýðý grevle adeta hayat durdu. Köln’de toplu taþýma tüm gün boyunca durdu, insanlar iþlerine kendi imkanlarýyla; kendi araçlarý dýþýnda taksi ile veya yürüyerek gidip geldi. Kamu sektörü çalýþanlarýnýn grevine Köln’deki anaokullarýnýn yaklaþýk üçte ikisi de iþtirak etti. Köln’de iþ býrakan kamu hizmet sektörü mensuplarý Köln’ün merkezindeki Heumark’ta buluþaDR. DIERCK HIERSCHEL rak bir gösteri yaptý. KölnHeumarkt’taki gösteriye binlerce kiþi katýldý. Burada bir konuþma yaparak grevle ilgili deðerlendirme yapan Verdi Sendikasý Ekonomi Politikalarý Bölümü’nden Dr. Dierck Hierschel, “Biz bugün güçlü bir sinyal, bir iþaret veriyoruz. Kamu sektörü çalýþanlarý daha fazla ücret almayý hak ediyor” dedi. Uyarýlarda bulunan Hierschel, “Eðer iþveren bu sinyali görmezden gelirse, iþ býrakmalar devam edecek” dedi. Kasalarýn boþ olmasýna da deðinen Hierschel, boþ kasalarý doldurmanýn siyasetçilerin görevi olduðunu bildirerek, iþ verenin mantýklý davranmasýný ve teklif ettikleri toplu görüþmelere evet demesini umduðunu kaydetti. ZÝVER ERMÝÞ KÖLN 06 GÜNDEM 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu tarafından ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ Hayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü- Nazire Dedeman Çağatay, Hafize Özal Eğitim Gönüllüsü Ödülü-Ülkü Ulusoy ve Hatice Tosun, Kadıncık Ana Girişim Gönüllüsü Ödülü-Dilek Ataygeldi ve Ceren Kumbasar, Özel Vefa Ödülü-Necla Arslankurt’a verildi. Fedakar Anadolu kadınları, ödüllerine kavuştu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Kadın Platformu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla bu yıl ilk kez verdiği ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ sahiplerini buldu. Duygu dolu anların yaşandığı törende, çocuklarını korumak için kendini canlı bombaya siper eden Hatice Belgin ve oğlunu bombalı saldırıda kaybeden AK Parti Milletvekili Oya Eronat ödüle layık görüldü. Belgin’in ödülünü kızı Ceylan aldı. İLYAS KOÇ ANKARA Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Kadın Platformu tarafından Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen ‘Öncü Anadolu Kadınları Ödülleri’ töreninde fedakar Anadolu kadınlarına ödülleri verildi. Önceki gece Ankara Congresium’da gerçekleşen görkemli törenin sunuculuğunu Reha Yeprem ile İnci Ertuğrul yaptı. Geceye çok sayıda milletvekili ve bakan eşi katıldı. Ödüllerin geçmişteki önemli şahsiyetlerin günümüzdeki mümessillerinden bir buket olduğunu belirten GYV Başkanı Mustafa Yeşil, “Kim bilir yüzlerce, binlerce, on binlerce nice eli öpülesi büyüklerimiz, nice eli öpülesi kadınlarımız, analarımız, bacılarımız var.” diye konuştu. GYV Kadın Platformu Başkanı Arzu Ayasan, “Bu akşam Anadolu kadınının çağlar ötesinden bugüne uzanan yolculuğundaki tükenmez güce şahitlik etmek için buradayız.” ifadelerini kullandı. Bu yıl ilk kez düzenlenen ödüllerin Hayma Ana, Şerife Bacı, Kadıncık Ana, Mihrimah Sultan ve Hafize Özal gibi rehber kişilikler adına verildiğini söyledi. Gecede, Şerife Bacı Toplum Gönüllüsü Ödülü, 1994’te binbaşı olarak görev yaptığı Sarıkamış’ta terör örgütü ile girdiği çatışmada şehit düşen Bedir Karabıyık’ın eşi Me- - ral Karabıyık aldı. Karabıyık eşinin görüntülerinin sinevizyonla ekrana gelmesi esnasında gözyaşlarına engel olamadı. Karabıyık’a ödülünü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek verdi. Gökçek ödülü verirken, “Sizin beyiniz gibi yiğitler olmasaydı bizler burada olamazdık.” dedi. Şerife Bacı Toplum Günüllüsü Ödülü’nün verildiği isim, 29 Ekim 2011’de Bingöl’de çocuklarını korumak için canlı bombaya siper olan ve hayatını kaybeden Hatice Belgin oldu. Kahraman annenin ödülünü kızı Ceylan’a Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan verdi. Ceylan Belgin, “Tarihimize baktığımızda kahraman kadınları görüyoruz. Bunun son örneği de annemdir. Bu da Türkiye’nin duruşudur.” diye konuştu. EVLADIMI KAYBETTİM AMA ÜMİDİMİ HİÇ KAYBETMEDİM Hayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü, gittiği dershanenin önünde terör örgütünün bombalı saldırısında oğlunu kaybeden AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat aldı. Eronat’a ödülünü annesi Emel Eronat verdi. Oya Eronat, “Beni bu ödüle layık görenlere teşekkür ediyorum. 30 yıldır kanayan bir bölgeden Diyarbakır’dan geliyorum. Terör saldırısında tek evladımı kaybettim ama ümitlerimi hiç kay- Jandarma, cezaevlerinin güvenliğini 5 yıl içinde devredecek EMRULLAH BAYRAK ANKARA CİHAN Cezaevlerinin iç ve dış güvenliği, jandarmanın kontrolünden alınarak Adalet Bakanlığı’na devredilecek. Bakanlık tarafından hazırlanan kanun taslağı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. İmzanın ardından Meclis’e sevk edilecek olan tasarıya göre cezaevlerinin iç ve dış güvenliğinin Adalet Bakanlığı’na devri, 5 yıl içinde kademeli geçişle sağlanacak. Adalet Bakanlığı’na bağlı 373 cezaevinin güvenliğini artık jandarma değil, yetiştirilecek özel personel yapacak. Jandarma şu anda 17 bin kişiyle cezaevlerinin güvenliğini sağlıyor. Adalet Bakanlığı ise bunu 24 bin 500 personelle yapacak. Personelin eğitimini bakanlık yapacak. Jandarma ve polisten de eğitim desteği alınacak. Cezaevlerinin dış güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla kurumların silah, mühimmat, teçhizat, araç, gereç ve diğer ihtiyaçları, satın alma veya kiralama yoluyla sağlanacak. Dış güvenlik görevlileri, nöbet ve vardiya şeklinde çalışacak. İnfaz ve koruma şefi ile infaz ve koruma memurları, kurumların iç ve dış güvenlik hizmetleri dışında, başka bir şekilde görevlendirilemeyecek. Dış güvenlik görevlileri, ateşli silah taşıyabilecekler veya bulundurabilecekler; ancak ateşli silahları, görev gerekleri dışında kullanamayacaklar. Kanunen yetkili kılındıkları haller dışında, kurum içine silahla giremeyecek. Meşru savunma hakkının kullanılması, bedeni kuvvet veya maddi güç kullanarak etkisiz hale getiremediği asayişi bozan bir olay, direniş karşısında, bu olayın önlenmesi ya da direnişin kırılması, hükümlü ve tutuklunun, kurumdan veya nakil ve sevk sırasında bulunduğu yerden kaçmaya kalkışması ya da bu amaçla saldırıda bulunması halinde dış güvenlik görevlileri silah kullanabilecek. betmedim. Bu akan kan dursun istiyoruz. Bu olaya annelerin el koyması gerekiyor.” şeklinde konuştu. Mihrimah Sultan Sivil İnisiyatif Ödülü’nü AK Parti Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit’in elinden alan Dilek Sabancı ise, “Mihrimah Sultan ile aramızda hakikaten benzerlik varmış. Bu ödül bana büyük şevk verdi. Herkese teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı. Gecede, Özel Vefa Ödülü ise geçtiğimiz aylarda vefat eden merhum Aydın Menderes’in eşi Ümran Menderes’e takdim edildi. Ümran Menderes, “Eşimin sesinin duyulmasına vesile olmak istedim. Keşke daha çok yaşasaydı da destek olmaya devam etseydim. Çok gururlandım. Ama ben normal bir şey yaptım. Eşim ile ilgilendim.” diye konuştu. Öte yandan diğer ödüller; Hayme Ana Barış Gönüllüsü Ödülü- Nazire Dedeman Çağatay, Hafize Özal Eğitim Gönüllüsü Ödülü-Ülkü Ulusoy ve Hatice Tosun, Kadıncık Ana Girişim Gönüllüsü Ödülü-Dilek Ataygeldi ve Ceren Kumbasar, Özel Vefa Ödülü-Necla Arslankurt’a verildi. Törene, AK Parti milletvekilleri Öznur Çalık, Ömer Faruk Öz, Fatoş Gürkan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in eşi Nadide Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in eşi Şahsenem Sema Çelik de katıldı. Küçük Zehra, bacağına kavuştu - Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yaşayan Zehra Kaplan’ın sağ bacağı, sokakta oynarken bir ticari aracın çarpması sonucu koptu. Küçük kızın kopan bacağı, Mersin’in Tarsus ilçesindeki Medical Park Hastanesi’nde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Ali Yılmaz ve ekibinin 8 saat süren operasyonu sonucunda dikildi. Küçük Zehra’nın sağlık durumu iyiye gidiyor. Emine-Müslüm Kaplan çiftinin 5 çocuğunun en küçüğü olan ve bu yıl okula başlayan Zehra Kaplan, geçen pazar günü bir akrabalarının düğününe katıldı. Düğün sırasında sokakta oyun oynarken karşıdan karşıya geçmek isteyen Zehra’ya yoldan geçen bir ticari araç çarptı. Kazada sağ bacağı bileğinin üstünden kopan Zehra’yı yakınları Suruç - asına rağmen emekli olabilmesi Kuruoğlan’dan seyahat engeli olm Denizli’de KOAH hastası RamazanAdli Tıp Kurumu’ndan rapor getirmesi istendi. için İstanbul a y a st a h lı ğ a b a n zı a ih c m u n Solu r ile d e d ’ it g a l’ u b n ta İs in iç r ‘rapo rapor alındı. gazi Devlet Hastanesi’nden kere daha bir , ğlu RESUL CENGİZ DENİZLİ CİHAN ruo Ku SGK itiraz edince n ola ı tas has AH KO r ak ağı rapor alm zorunDenizli’de has- PAÜ Hastanesi’nden site ver üni ve let dev n, ide bir kiş eçte defalarca tahlil yapıllmemesi da kaldı. Bu sür edi ul kab nun oru rap in rin tanele Ü’nün de raporuna itiraz ede risk olmasına dı. SGK, PA ğı talı has ır Ağ di. iste or rap üzerine seyahatinde hayati an rumu’na gi- rek adli tıpt rağmen İstanbul Adli Tıp Ku nbul’a gidemeyecek durum İsta yle ebi seb iÜn ale ukk Pam sis . tah ndi da iste n ası tara dip rapor alm ğlan, cankur e solunum da olan Kuruo versitesi (PAÜ) Hastanesi’nd n Kuru- edilmediği için hayati risk olduğuna dair aza meye bildircihazlarıyla tedavi gören Ram PAÜ’den rapor alıp mahke beş la acıy am ek bilm ola i l Adli Tıp Kuruoğlan (68), emekl n, di. Buna rağmen İstanbu hastanın getiğla ruo Ku or. aşıy uğr le asiy isas Kurulu, yıldır bürokr ıktan son- mu Üçüncü İht aşt uğr le işiy im dik ün tüt 40 yıl di. İstanbul’a gidip rapor alnda hastalı- rilmesini iste ak zorunda ra emekli olmak için 2008 yılı mak için hayati riski göze alm n lule Ma du. vur baş e K’y rak İstanbul’a gitmeğından dolayı SG az- kalan Kuruoğlan, “Bı aşm anl r dai ına cağ aya olm p eni zor çıkıyorum. Amemekli olu mesi’nde yi, burada merdiv mden. İstanbul’a nahke Ma İş 1. li niz De ayı dol ler evi lıktan Dava de- bulansla getirdi ya gidersem ölümüme sedava açmak zorunda kaldı. Ora m? eyi gid sıl üze bi tale or rap in K’n vam ederken SG diye konuştu. i ve Server- bep olurlar.” rine Denizli Devlet Hastanes - Devlet Hastanesi’ne götürdü. Buradan da Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen küçük Zehra’nın bacağını inceleyen hekimler, yerine dikilmesi için Medical Park Tarsus Hastanesi’ne götürülmesini istedi. Zehra, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Ali Yılmaz ve ekibi tarafından hemen ameliyata alındı. Kopuk bacağın, mikro cerrahi yöntemiyle 8 saat süren operasyon sonrası tekrar yerine konulması sağlandı. Bebeğiyle oynayan, çizgi film izleyen Zehra, okulunu, arkadaşlarını özlediğini söyledi. Op. Dr. Ali Yılmaz ise operasyonla ilgili bilgi vererek şunları kaydetti: “Zor ve riskli bir ameliyattı. Ancak başarıyla tamamladık. 10 gün kadar tedavi ettikten sonra durumuna göre taburcu etmeyi planlıyoruz.” ADANA CİHAN 22 yıl sonra ayağa kalktı ABDULLAH KARABACAK ZONGULDAK Zonguldak’ta 11 yaşında geçirdiği menenjit sonrası yatağa mahkûm olan Melek Akkaya (38), 22 yıl sonra yeniden yürümeye başladı. Son 5 yıldır desteksiz yürümeyebilmek için mücadele veren Akkaya, Sağlık Bakanlığı’ndan yardım bekliyor. Çaycuma’ya bağlı Gökçetabaklar köyünde yaşayan Melek Akkaya’nın tedavi yardımı için Çaycumalılar Derneği’ne başvurması dönüm noktası oldu. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Hastanesi’nde yapılan muayenede genç kızın ayağında kırık olduğu, egzersizle yürüyebileceği belirlendi. Ardından Ankara’da Fizik Rehabilitasyon Merkezi’ne sevk edildi. Burada 9 ay tedavi gördü. Evine döndükten sonra özel bir bastonla ilk adımlarını attı. Sokağa çıkarak yürüyeceği günlerin hayalini kuran Akaya şimdi ağabeyinin yaptığı yürüme bandında her gün egzersiz yapıyor. Balkona çıkıp etrafı seyreden Akkaya, sokaklarda dolaşmak için gün sayıyor. - Akkaya, “Doktorların ‘yürüyebilirsin’ lafını ilk duyduğumda dünyalar benim oldu. Sevinç çığlıkları attım. Çaycumalılar Derneği Başkanı Savaş Çiloğlu’na nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. O doktora götürmeseydi yatağa bağlı kalacaktım” diyor. SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ 07 EKONOMİ 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Yunanistan, Türkiye’den turist kapmak için fiyat kırıyor Turizmin barometresi olarak kabul edilen Berlin Fuarı’nda bir salonu kapatan Türkiye, Akdeniz’deki ağırlığını hissettirdi. Sektör temsilcileri, kriz sebebiyle otellerin kapandığı, tesislerin yenilenemediği Yunanistan ve İspanya’nın fuarda Türkiye’den daha ucuz fiyata tatil paketleri satmasını manidar buluyor. SERKAN ŞAHİN BERLİN Turizm sektörünün takip ettiği en önemli fuarlar arasında gösterilen Berlin Uluslararası Turizm Borsası Fuarı’nda (ITB) Türkiye, turizmde sınıf atladığını gösterdi. TUROB Başkanı Timur Bayındır, bir salonu kapatarak en büyük katılımcılardan olan Türkiye’nin Akdeniz’deki en büyük turistik destinasyon olduğuna dikkat çekti. Türkiye ile rekabet içinde olan İspanya ile Yunanistan’ın geçen yıl olduğu gibi bu yıl da fiyat kırdığını belirten Bayındır, bu gelişmenin Türkiye’nin artık üst ligde oynadığını göstermesi hasebiyle sevindirici olduğunu kaydetti: “Özellikle Arap Baharı ve Avrupa’daki kriz sebebiyle fiyatları aşağı çekiyorlar. Bir zamanlar bizim fiyatlarımız ucuzdu. Örneğin bizde bir oda 100 lira ise Yunanistan ve İspanya’da 60-80 Euro arasında değişiyor. İşin açıkçası Türkiye turizmde sınıf atlıyor.” dedi. 2012 sezonunda turist sayısında geçen yılki rakamların üzerine çıkacaklarını bildiren TUROB Başkanı Bayındır, “Almanya ve Rusya, Türkiye’nin iki önemli pazarı. Buradan sonra Rusya Fuarı’na katılacağız. İşin rengi ondan sonra belli olacak.” dedi. Arap - Baharı’yla turizmde kan kaybeden Mısır ve Tunus, ekonomik krizden henüz çıkamayan Yunanistan, Türkiye’nin önünü açtı. Fuarda en kalabalık hol İspanya ve Türkiye’nin holü oldu. Almanya’nın başkenti Berlin’de başlayan ITB’ye 110 binden fazla kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. 188 ülkeden tur operatörleri, oteller, uçak şirketleri, online rezervasyon yapan internet siteleri başta olmak üzere 11 bin 163 firma, kuruluş, bakanlık, yerel yönetim ve turizm örgütünün katılacağı fuarda Türkiye, 3 bin 79 metrekarelik stantta tanıtım yapıyor. Fuarın ilk üç gününde turizm profesyonellerine, son iki gününde ise tatilcilere Türkiye’nin turizm değerleri ve konaklama tesisleri tanıtılacak. 2012 sezonuna öncelik sözleşmelerin imzalandığı ve aslında borsa niteliğinde olan fuar, turist kabul eden şirketlerle turist gönderen tur operatörlerinin pazarlıklarına sahne olacak. Yaklaşık 14 bin fuar katılımcısının hazır bulunacağı ITB Berlin’de dünya çapında 100 milyondan fazla insanın çalıştığı turizm sektörünün en son trendleri konuşuluyor. Fuarda 180 ülkeden 11 binden fazla turizm firması, yeni ürün ve hizmetlerini dünyaya duyuruyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu yıl 46.’sı düzenlenen ITB Turizm fuarında stand açan Türk firmalarını ziyaret etti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Standard and Poor’s (S&P), BadenWürttemberg Eyaleti’nin uzun vadeli kredi derecesini‚ yüksek derece AA+’dan en yüksek derece AAA seviyesine çıkardı. Eyaletin 2003 yılından bu yana kredi derecesinin ilk kez AAA seviyesine yükseltilmesi pozitif bir etki yaparken, S&P’nin bu hamlesi Yeşiller-SPD koalisyon hükümetinin mali politikasına bir övgü olarak kabul ediliyor. BW’nin kredi derecesinin AA+ dan, AAA’ya yükseltilmesini değerlendiren Eyalet Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Nils Schmid, “Kredi derecesinin yükselmesi yeni hükümetin uzun vadeli konsolidasyon politikasının en iyi göstergesi olup, aynı zamanda Almanya’nın güçlü ve stabil mali durumuyla uluslararası sermaye piyasalarına mükemmel erişimini simgeliyor. Eyaletimizin kredi derecesinin böyle bir düzeyde olması bize mali piyasalarda daha olumlu sonuçları doğuracaktır” şeklinde konuştu. Almanya genelinde Baden-Württemberg eyaletinin yanı sıra Bavyera ve Saksonya eyaletleri de aynı kredi derecesine sahip bulunuyor. TURGUT ADIM STUTTGART SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ FOTOĞRAF: AA, MEHMET GÜLDAŞ Dünyanın en büyük turizm fuarı arasında gösterilen Berlin Uluslararası Turizm Borsası Fuarı (ITB) başladı. Bu yıl 46. düzenlenen fuara Türkiye’nin de yer aldığı 187 ülkeden 10 bin 644 şirket katılıyor. Bu yıl Mısır’ın partner ülke olduğu fuarda Türk stantlarını gezen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye’ye gelen turist sayısı açısından dünyanın yedinci sırasında bulunduğunu bundan sonra sayıyı artırmaktan çok kaliteyi korumak gibi bir çaba içine girilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye turizminin 2012 hedeflerini de açıklayan Günay, “Geçen yıl 30 milyon civarında konaklama oldu. Bu yıl rakamın 33 milyon civarında olacağını tahmin ediyoruz. Bizim için artık sayı artırmaktan çok kişi başına geliri arttırmak ve kaliteyi yukarda tutmak. Süründürülebilir bir turizm yapmak istiyoruz” şeklinde konuştu. Öte yandan bu yıl fuarda Türkiye standında ağırlıklı olarak İzmir tanıtılacak. İzmir fuar boyunca stantta, tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerinin tanıtımının yanı sıra EXPO adaylığı ile ilgili de bilgi veriliyor. İzmir’in en önemli simgelerinden biri olan Celsus Kütüphanesi’nin dev boyuttaki maketi şimdiden ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. KEMAL KURT BERLİN En büyük gayretimiz, Türk mutfağını dünyada bilinir kılmak Günay, Berlin’de geleneksel Türk mutfağından yemeklerin sunulduğu Honça Restoran’ın açılışını da yaptı. Turizm alanında Türkiye’nin dünyada çok tanındığını belirten Günay, bunun mutfak zenginliği ile daha da artırılması gerektiğini söyledi. Türk mutfağının bugüne kadar dünyada hak ettiği yeri alamadığını söyleyen “Avrupa’nın ortalarından Asya’nın ortalarına kadar çeşitli coğrafyaların bereketini bir tencerede, bir kazanda buluşturan bir mutfak. Ama şu bir gerçek ki şimdiye kadar Türk mutfağı dünyada hak ettiği kadar temsil edilemiyordu. Son yıllarda en büyük gayretimiz artık mutfağımızın da dünyada bilinir hale gelmesi” ifadelerini kullandı. Anadolu Türk Mutfağı Derneği Başkanı ve aynı zamanda Honça Restoran’ın sahibi Adnan Şahin de amaçlarının geleneksel Türk mutfağını Almanya’da en iyi şekilde temsil etmek olduğunu ifade etti. KEMAL KURT BERLİN Maliye Bakanı’ndan Cem Yılmaz’a teşekkür mektubu ERCAN BAYSAL ANKARA Maliye Bakanlığı, kira gelirlerinin vergilendirilmesi için Cem Yılmaz aracılığı ile “verginizi ödeyin” çağrısı yaparken, kampanya filmi için cebinden para çıkmadı. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) tanıtım kampanyası için ünlü komedyene herhangi bir bedel ödemediği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Yılmaz’a verdiği destekten dolayı teşekkür mektubu gönderecek. Türkiye’nin en ünlü komedyenlerinden biri olan Cem Yılmaz’ın katıldığı, geçen yıl İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın organize ettiği stand-up gösterisi için ise Maliye personelinin cebinden para çıkmıştı. Cem Yılmaz, Türkiye’nin en çok gelir vergisi ödeyen sanat dünyası temsilcileri arasında yer alıyor. 2010 yılı için ödenecek vergi rekortmenleri listesinde geçen yıl ilk 100 arasında sanat dünyasından sadece üç isim yer aldı. 2 milyon 819 bin 388 lira vergi tahakkuk eden Acun Ilıcalı listeye kırk beşinci, sanat dünyasında ismi Seda Sayan olarak bilinen Aysel Gürsaçer 2 milyon 192 bin 769 lira ile yetmiş ikinci, Yılmaz ise 1 milyon 984 bin 806 lira ile sekseninci sıradan girmişti. Kira gelirlerinin vergilendirilmesinde bu yıl ilk kez “Önceden Hazırlanmış Beyanname” sistemine geçen Maliye Bakanlığı vatandaşı ünlü komedyen Cem Yılmaz ile bilgilendirdi. Kampanya için 2012 sezonunda turist sayısında geçen yılki rakamların üzerine çıkacaklarını bildiren TUROB Başkanı Bayındır, “Almanya ve Rusya, Türkiye’nin iki önemli pazarı. Buradan sonar Rusya Fuarı’na katılacağız. İşin rengi ondan sonra belli olacak.” dedi. ITB Berlin’de, turizm pazarında söz sahibi ülkelerin yanı sıra bu sektörde adını duyurmak bir yana, adı terör, savaş, hastalık, ölüm ve yoksullukla anılan birçok ülke de boy gösterecek. Burma, Timor, Surinam gibi ülkelerin yanı sıra açlıkla savaşan bazı Afrika ülkeleri ve kapalı rejimleriyle tanınan ülkeler de turist çekebilmek amacıyla, rengârenk posterler, broşürler ve filmlerle stantlarının başında olacak. Terör olaylarının ve iç savaşın hüküm sürdüğü Irak, Suriye ve Sudan da, bu yıl ‘huzurlu’ ve ‘güvenli’ bir tatil için Almanları ülkelerine davet etmek üzere fuarda yerlerini alacak. - - Türk turizmcisi, dünyanın ilk ibadethanesi olarak kabul edilen ve halen arkeolojik çalışmaları süren Göbeklitepe’yi dünyaya tanıtmak için Berlin’deki turizm fuarına katıldı. Geçen yıl fuarda Harran ile öne çıkan Şanlıurfa, bu yıl Göbeklitepe ile turist sayısını ikiye katlamayı hedefliyor. Şanlıurfa Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Cem Göncü, bu yıl 1 milyon turist beklediklerini söyledi. Geçen yılı 450 bin turistle tamamlayan Urfa’da halen 2 bin 200 yatak kapasitesi var. Göncü, bu kapasitenin 2 yıl içinde 3 bini aşacağını belirtti. Göbeklitepe’yi tüm dünyanın tanıdığını ancak Türkiye’nin yeterince tanımadığını vurgulayan Göncü, elektrik, su gibi ihtiyaçların çözüldüğünü söyleyerek, “Turizm Bakanımız da bu yıl Turizm Haftası’nın açılışını Göbeklitepe’de yapacak.” dedi. Daha önce Urfa’daki yerleşim yerlerinin 7 bin 500 yıllık olduğu sanılıyordu. Ancak Göbeklitepe ile birlikte yerleşimin 11 bin yıl öncesine dayandığı ortaya çıktı. ‘Savaş geride kaldı bize turist gönderin’ Turist sayısından çok kaliteyi artırmalıyız BW’nin kredi derecesi AAA seviyesine çıktı Göbeklitepe Berlin’de görücüye çıktı - hazırlanan kısa filmde Yılmaz kendisini “Ben Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan Cem Yılmaz” sözleriyle tanıtıyor. Sistemin nasıl işlediğini anlatan Yılmaz, kendi beyannamesiyle ilgili de esp- ri yaptı. Yılmaz, “Burada gördüğünüz gibi benim malvarlığımla ilgili bazı bilgiler var. Onu şöyle kapatarak şey yapalım. Yalnızca tek sayfa, onu söyleyebilirim.” dedi. Geçen yıl kiraya verdiği konuttan 2 bin 800 liranın üstünde gelir elde edenler, 26 Mart’a kadar beyanname vererek vergilerini ödeyecek. Yılmaz için kesenin ağzını açmayan Gelir İdaresi ulusal radyoların yüzünü ise güldürdü. Hem Vergi Haftası’nın tanıtımının yapıldığı hem de kayıt dışı ile mücadele vurgusunun yapıldığı reklam kampanyaları için dokuz ulusal radyo kanalına ödeme yapıldı. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 23. Vergi Haftası etkinlikleri için Türkiye genelinde geniş tanıtım kampanyası düzenlendi. “Vergisiz Kazanca İzin Vermeyelim” sloganı ile 81 ilde 145 bin öğrenci Maliyeciler tarafından ziyaret edildi. 10 bin öğrenci vergi dairelerinde ağırlanırken futbol kulüplerinden de kampanya destek vermeleri istendi. 94 yerel televizyon kanalında 37 saniyelik reklam filmi gösterilirken, kayıt dışı mücadeleye de dikkat çekildi. Kurumsal tanıtım filmi 81 ilde gösterilerek vergi daireleri vergi ödül töreni programları düzenledi. Öte yandan Gelir İdaresi Başkanlığı mükellefin taleplerine cevap vermek amacıyla on temel konuda görüşlerini almaya hazırlanıyor. Alınacak görüşler Maliye’nin yeni döneme ilişkin izlemesi gereken yol haritasına da etki edecek. DÖVİZ KURLARI Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) tanıtım kampanyası için ünlü komedyen Cem YIlmaz’a herhangi bir bedel ödemediği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Yılmaz’a verdiği destekten dolayı teşekkür mektubu gönderecek. DÖVİZİN CİNSİ DÖVİZ ALIŞ 1 ABD DOLARI 1.7784 1 AVUSTRALYA DOLARI 1.8760 1 DANİMARKA KRONU 0.31421 1 EURO 2.3363 1 İNGİLİZ STERLİNİ 2.7969 1 İSVİÇRE FRANGI 1.9345 1 İSVEÇ KRONU 0.26059 1 KANADA DOLARI 1.7779 1 KUVEYT DİNARI 6.3354 1 NORVEÇ KRONU 0.31284 1 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ 0.47562 100 JAPON YENİ 2.1981 1 BULGAR LEVASI 1.1847 1 RUMEN LEYİ 0.53171 1 RUS RUBLESİ 0.05935 100 İRAN RİYALİ 0.01439 ALIM SATIMA KONU OLMAYAN DÖVİZLER 1 SURİYE LİRASI 1 ÜRDÜN DİNARI 1 YENİ İSRAİL ŞEKELİ - SERBEST PİYASA ÇARŞAMBA 17.00 7 MART 2012 DÖVİZ ALIŞ SATIŞ ABD DOLARI 1,7870 1,7920 EURO 2,3430 2,3480 İSVİÇRE FRANGI 1,9350 1,9550 İNGİLİZ STERLİNİ 2,8000 2,8350 100 JAPON YENİ 2,1950 2,2400 DANİMARKA KRONU 0,3050 0,3250 İSVEÇ KRONU 0,2540 0,2750 AZERİ MANATI 1,8150 1,8400 AVUSTRALYA DOLARI 1,8700 1,9100 KANADA DOLARI 1,7700 1,8100 ALTIN ALIŞ SATIŞ CUMHURİYET 640,00 649,00 REŞAT 647,00 672,00 24 AYAR KÜLÇE 96,20 96,55 22 AYAR 87,45 88,35 22 AYAR BİLEZİK 87,55 96,60 18 AYAR 72,08 72,34 14 AYAR 56,22 56,42 900 AYAR GÜMÜŞ 1,6830 1,7190 1 ONS ALTIN 1.673,00 $ HAM PETROL (BRENT) 122,13 $/Varil (Nisan 2012 teslimi) BANKALARARASI PİYASA ABD DOLARI ALIŞ: 1,7885 SATIŞ: 1,7935 MERKEZ BANKASI 8 MART 2012 DÖVİZ SATIŞ 1.7870 1.8883 0.31576 2.3476 2.8115 1.9470 0.26330 1.7859 6.4188 0.31495 0.47648 2.2127 1.2003 0.53871 0.06013 0.01458 EFEKTİF ALIŞ 1.7772 1.8674 0.31399 2.3347 2.7949 1.9316 0.26041 1.7713 6.2404 0.31262 0.47205 2.1900 - - - EFEKTİF SATIŞ 1.7897 1.8996 0.31649 2.3511 2.8157 1.9499 0.26391 1.7927 6.5151 0.31567 0.48005 2.2211 TL KARŞILIĞI 0.03107 2.5165 0.46786 ÇAPRAZ KURLAR 1 ABD DOLARI 0.9464 AVUSTRALYA DOLARI 5.6594 DANİMARKA KRONU 0.9178 İSVİÇRE FRANGI 6.7869 İSVEÇ KRONU 80.76 JAPON YENİ 1.0006 KANADA DOLARI 5.6739 NORVEÇ KRONU 3.7504 SUUDİ ARABİSTAN RİYALİ 1.4888 BULGAR LEVASI 3.3172 RUMEN LEYİ 29.72 RUS RUBLESİ 12260 İRAN RİYALİ 1 EURO= 1.3137 ABD DOLARI 1 KUVEYT DİNARI= 3.5919 ABD DOLARI 1 İNGİLİZ STERLİNİ= 1.5733 ABD DOLARI EURO DÖNÜŞÜM KURLARI 1.95583 ALMAN MARKI 40.3399 BELÇİKA FRANGI 40.3399 LÜKSEMBURG FRANGI 166.386 İSPANYOL PEZETASI 6.55957 FRANSIZ FRANGI 0.787564 İRLANDA LİRASI 1936.27 İTALYAN LİRETİ 2.20371 HOLLANDA FLORİNİ 13.7603 AVUSTURYA ŞİLİNİ 200.482 PORTEKİZ ESKÜDOSU 5.94573 FİN MARKKASI 340.750 YUNAN DRAHMİSİ 1 ÖZEL ÇEKME HAKKI (SDR) 1.54018 ABD DOLARI 2.7523 TÜRK LİRASI 08 GÜNDEM FOTOĞRAF: AA, ERHAN ELALDI 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Fotoaltı: Polis, Bayrampaşa ilçesinde bulunan 30 dönümlük Ferhatpaşa Çiftliği'nde köpek ve dedektörlerin de yardımıyla 10 ayrı noktada kazı yaptı. Kazılan 11. noktada siyah bir poşete sarılı kutu içinde 15 kilogram ağırlığında C-4 tipi patlayıcı bulundu. FOTOĞRAF: ZAMAN ONUR ÇOBAN İSTANBUL'DA TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ 15 KİLOGRAM PLASTİK PATLAYICI BULUNDU Nevruz’u kana bulayacaklardı Polisin başarılı operasyonu ile ele geçirilen patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan 21 Mart Nevruz Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi. Bulunan patlayıcılarla ilgili olduğu düşünülen 4 kişi gözaltına alındı. - İstanbul Bayrampaşa'da PKK'yı da bünyesinde bulunduran terör örgütü KCK'ya ait toprak altına saklanmış 15 kilogram plastik patlayıcı bulundu. Polisin başarılı operasyonu ile ele geçirilen patlayıcının, KCK tarafından yaklaşan 21 Mart Nevruz Bayramı etkinliklerinde kullanılacağı öğrenildi. Nevruz'u kana bulamayı amaçlayan örgütün, polis operasyonları ile kamuoyunda kaybolan prestijini yeniden kazanmak istediği kaydedildi. Bulunan patlayıcılarla ilgili olduğu düşünülen 4 kişi gözaltına alındı. Patlayıcıların ele geçirilmesine neden olan operasyon, bir KCK şüphelisinin ifadelerinde verdiği bilgilerden yola çıkarak başladı. KCK şüphelisinin ifadeleri ve elde edilen istihbarat bilgilerinden yola çıkan Emniyet, üst düzey terör örgütü üyelerini teknik ve fiziki takibe aldı. Operasyonun son aşamasında polis, Bayrampaşa'da Bauhouse alışveriş merkezi yakınlarında bulunan yaklaşık 30 dönümlük Ferhatpaşa Çiftliği'nde dün arama ve kazı yaptı. Araziyi köpek ve dedektörlerle arayan polis, 10 ayrı noktayı kazdı. Kazılan 11. noktada siyah bir poşete sarılı kutu ele geçirildi. Patlayıcının yaklaşık 15 kilogram ve C-4 olduğu öğrenildi. Patlayıcı maddelerin üst düzey PKK yöneticileri tarafından saklandığı öne sürüldü. Olay yerine gelen İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, daha sonra açıklama yapacağını söyleyerek, olay yerin- den ayrıldı. Öte yandan İstanbul polisi, alınan istihbarat kapsamında Sarıyer'in Demirci köyü mezarlığında da KCK'ya ait mühimmat araması yaptı. Çalışmalara jandarma ekipleri de eşlik etti. Herhangi bir bulguya rastlanmayan aramaya bugün de devam edileceği öğrenildi. Öte yandan Bayrampaşa ve Sarıyer'de yapılan kazılarla ilgili 4 şüphelinin gözaltına alındığı öğrenildi. 13 Ocak 2012 tarihinde de İstanbul'da, terör örgütü KCK'ya yönelik operasyonlar çerçevesinde Atatürk Olimpiyat Stadyumu'nun hemen yanındaki ağaçlık alanda yapılan kazı çalışmasında yaklaşık 7 kilogram A-4 türü plastik patlayıcı ile 2 adet fünye bulunmuştu. FAZLI MERT, YAVUZ ŞAHİN, MUZAFFER SALCIOĞLU İSTANBUL Silivri Cezaevi’ne hastane kuruldu GÖKSEL GENÇ İSTANBUL Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının kaldığı Avrupa'nın en büyük cezaevi olan Silivri Cezaevi Kampüsü içerisine hastane kuruldu. 30 yatak kapasiteli hastanede cezaevinde rahatsızlanan tutuklu ve hükümlülerin ilk müdahaleleri yapılacak. Ergenekon soruşturması kapsamında açılan Oda TV davasından tutuklu bulunan Kaşif Kozinoğlu'nun 12 Kasım 2011'de Silivri Cezaevi'nde hayatını kaybetmesi tartışmalara neden olmuştu. Kozinoğlu, cezaevinde yapılan ilk müdahalenin ardından Silivri Devlet Hastanesi'ne kaldırılmış, ancak müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. Kozinoğlu'nun ölümü ardından Adalet ve Sağlık bakanlıkları cezaevine hastane kurulması için harekete geçti. Çalışmaların tamamlanmasının ardından hastane 1 Mart itibarıyla hizmete başladı. Başhekimliğine Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doktor Çağrı Dalkılıç getirildi. Bazı poliklinik hizmetlerini vermeye başlayan hastaneye 13 uzman doktor atandı. İdari yönden bağımsız olan hastanenin laboratuvar ve teknik altyapısı ise Silivri Devlet Hastanesi'nden karşılandı. Önümüzdeki dönemlerde hastanaye MR ve tomografi cihazları da alınması planlanıyor. Böylelikle hastalar kilometrelerce uzaklıktan büyük hastanelere bu işlemler için gitmekten kurtulacak. Henüz yataklı hasta alamayan hastane, gerekli donanımın tamamlanmasının ardından yatan hastalara da hizmet verebilecek. Böylelikle halen Silivri Devlet Hastanesi'nde tedavi gören Ergenekon davası sanıkları Mehmet Haberal ve Levent Ersöz'ün cezaevi dışına çıkmadan tedavisi görülebilecek. - Cem Uzan’a nitelikli zimmetten 18 yıl hapis cezası istedi - İmar Bankası'ndan kendi hesabına para aktararak zimmet suçu işlediği iddia edilen Cem Uzan'ın yargılandığı davada savcı mütalaasını verdi. Cumhuriyet Savcısı Selamettin Celep, Cem Uzan'ın nitelikli ve teselsülen banka zimmetinden 18 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmasını istedi. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 18 sanıklı davada savcı, dava dosyasına ilişkin delillerin toplandığını ve ifadelerin tamamlandığını belirterek, esas hakkındaki görüşünü açıkladı. HABER MERKEZİ PKK, Güçlü için ‘özel tim’ kurdu EMRULLAH BAYRAK ANKARA, CİHAN Terör örgütü PKK'nın aydınlara yönelik tehditleri devam ediyor. Örgütün hedefindeki son isim Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü. PKK'nın infazlarına yönelik açıklamalarıyla dikkat çeken Güçlü, örgüt tarafından tehdit ediliyor. İddiaya göre Güçlü'yü ölüm listesine alan terör örgütü, 'özel tim' kurdu. Güçlü, örgüt tarafından tehdit edildiğini doğruladı. PKK'nın yaptığı iç infazlar konusunda TBMM Araştırma Komisyonu'na rapor sunan; Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na bilgi veren İbrahim Güçlü'nün açıklamalardan rahatsız olan terör örgütünün, sık sık mesaj göndererek tehdit ettiği ortaya çıktı. PKK'nın 'özel tim' kurduğu bilgisine ulaşan emniyetin, Güçlü'yü bilgilendirdiği öğrenildi. Örgüt tarafından tehdit edildiğini doğrulayan İbrahim Güçlü, PKK'nın hem grup ve hem de parti aşamasında bütün Kürt örgütlenmelerini, kendi içindeki muhalifleri düşman kabul ettiğini dile getirdi. Son dönemlerde kendisi ile Kemal Burkay'ın Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu'nda yaptığı açıklamaların Türkiye'nin, bölgenin, dünyanın gündemine yerleştiğini; konunun üzerinde tartışmaların yoğunlaştığını anlatan Güçlü, “Kürt aydınları ve siyasetçilerinin büyük bir kesimi, PKK hakkında yıllardır açıkça yazdığım ve her yerde dile getirdiğim görüşlerimi, Meclis'te ve Diyarbakır Savcılığı'nda da dile getirmemden sonra; bu görüşlerime karşılık demokrasi ve eleştiri anlayışıyla bağdaşmayan karşıt görüşler sundular. Bazı Kürt aydın ve siyasetçileri, 'PKK sorunu bir iç sorunumuzdur, bu sorunu başkalarıyla konuşmamalıyız' diyorlar. Oysa 21. yüzyılda insan hak ve özgürlüklerini, halkların ve milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını ilgilendiren hiç- - bir sorun, iç sorun değildir. Bu sorunların hepsi evrensel sorunlardır.” şeklinde konuştu. “Kürt örgütü olması halinde bile PKK'nın Kürtlere ait olmayan platformlarda eleştirilmemesi gerekir.” düşüncesinin demokrasiye aykırı, insan hak ve özgürlükleri konseptine de karşıt ve yanlış olduğunu vurgulayan Güçlü, PKK'nın devletin örgütü olarak yapılandırıldığını halen anlamayan Kürt siyasetçi ve aydınlarına Öcalan'ın açıklamalarına bakmalarını istedi. Güçlü şunları söyledi: “Bazı Kürt aydınları ve siyasetçileri PKK katliamlarını sıradan bir olay olarak değerlendiriyor. Bu Kürt aydın ve siyasetçilerin, vicdanları olmadığı kesin. Ayrıca bunların PKK'ya çıkarcı bir yaklaşım içinde oldukları tartışmasızdır. ‘Kürtlere ait olmayan platformlarda PKK eleştirilmemelidir.' diyen Kürt aydınları ve siyasetçileri, Kürt platformlarında, özellikle de PKK'nın bulunduğu ve tertiplediği platformlarda da konuşmuyorlar, susuyorlar, PKK'yı eleştirmiyorlar. Bundan bir dönem önce Diyarbakır'da Kürt Konferansı yapıldı. Bu konferansa birçok Kürt siyasetçi ve aydın da katıldı. Yıllar sonra oluşan bu platform, hesaplaşma, muhasebe, ortak kararlara ulaşma platformu olmalıydı. Muhasebe edilecek ve yargılanacak güç de PKK idi. Ne yazık ki o konferansta PKK hiçbir şekilde eleştirilmedi.” Kendini ve Kemal Burkay'ı eleştiren Kürt aydını ve siyasetçilerinin karşı görüş de ileri süremediğine dikkat çeken Güçlü, “Yazdıklarımızın ve dile getirdiklerimizin doğru olup olmadığı konusunda bir irade beyanında bulunmuyorlar. Örneğin, PKK'nın Kürt lideri Ferit Uzun'u öldürmediğini, PKK Merkez Komite üyeleri Haki Karer, Çetin Güngör, Resul Altınok, yüzlerce Kürt yurtseverini ve diğerlerini öldürmediklerini ileri süremiyorlar.” dedi. Pınar Selek’e ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi Kürt siyasetçi ve yazar İbrahim Güçlü’nün açıklamalardan rahatsız olan terör örgütünün, sık sık mesaj göndererek tehdit ettiği ortaya çıktı. FOTOĞRAF: CİHAN, İSMAİL AVCI - Mısır Çarşısı'nda meydana gelen patlamayla ilgili davada Yargıtay'ın bozma kararları sebebiyle 3. kez yapılan yargılamada savcı, Pınar Selek'e müebbet hapis cezası istendi. Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 9 Temmuz 1998 tarihinde meydana gelen patlamada 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi ise yaralanmıştı. Patlamayla ilgili olarak yargılanan Pınar Selek, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir süre tutuklu yargılanmasının ardından beraat kararı almıştı. Beraat kararı Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 3 kez bozulan Pınar Selek'in yeniden yargılanmasına devam edildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya hiçbir sanık katılmadı. Duruşmada esas hakkındaki görüşü sorulan Savcı Mehmet Ali Uysal, sanıklar Pınar Selek, Abdülmecit Öztürk, Heval Öztürk ve Kadriye Fikret Sevgi'nin, 28 Aralık 2005 tarihinde verilen mütalaası doğrultusunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Sanıkların mensubu oldukları silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda Mısır Çarşısı eylemini gerçekleştirdikleri ve örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü içerisinde yer aldıkları belirtildi. Mütalaaya karşı görüşü sorulan Pınar Selek'in avukatı Akın Atalay, “Müvekkilimiz hakkında daha önce direnme kararı verildi. Bu nedenle, verilen mütalaa yok hükmündedir.” dedi. Mahkeme, duruşmayı 1 Ağustos 2012 tarihine erteledi. YAKUP ÇETİN İSTANBUL SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI 09 POLİTİKA 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN FOTOĞRAF: AA Erdoğan: Bize ömür biçecek olan sadece Allah’tır Başbakan Tayyip Erdoğan, Taraf Gazetesi’nin önceki gün Stratfor’u kaynak göstererek “Doktorları Erdoğan’a iki yıl biçti.” şeklinde verdiği habere sert tepki gösterdi. “Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir.” diyen Erdoğan, emanetini geri alacak olanın sadece Allah olduğunu vurguladı. Fransa’da 21 gün komada kalan CHP PM üyesi Kerem Oktay, sağlığına kavuşmasındaki en büyük etkenin milyonlarca insandan aldığı dualar olduğuna inanıyor. 21 GÜN KOMADA KALAN CHP’Lİ OKTAY: Milyonlarca insanın dualarıyla ayaktayım BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM - Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılışında gündemdeki konuları değerlendirdi. Türkiye'nin terör sorununu çözmek için uzun süredir büyük bir kararlılıkla gayret gösterdiklerini belirten Erdoğan, 'demokratik açılımı' hatırlattı. 2010'da hükümet olarak 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' adı altında, bu sorunu köklü şekilde çözmek üzere yeni ve kararlı bir süreci başlattıklarını anlatan Başbakan, hükümete verilen desteği asla heba etmek niyetinde olmadıklarına işaret etti. Ancak Türkiye'nin karşısında sadece eli silahlı bir terör örgütü olmadığını vurgulayarak şunları kaydetti: "Karşımızda uyuşturucu trafiğini yöneten, uluslararası karteller tarafından taşeron olarak kullanılan bir örgüt var. Karşımızda, ülke içindeki birtakım çeteler tarafından kullanılmış, ülke içindeki bazı karanlık odaklara taşeronluk yapan bir örgüt var. Biz sadece dağdaki teröristle değil, işte onun arkasındaki bu kirli ellerle, onun arkasında, ipleri elinde tutan kirli odaklarla da mücadele ediyoruz." Erdoğan, Türkiye'de herkesin terörün bitmesini istediğini ancak silah tüccarlarının bunu istemediğini de dile getirdi. Muhalefetin de terörü ‘siyasi istismar aracı' olarak kullandığını ifade ederek, "MHP, bu süreçte bize destek vermedi. Neden? Ya siz şehit cenazelerinden rahatsız değil misiniz? Aynı şekilde CHP, en başından itibaren bu meselenin çözümü için attığımız adımların karşısında oldu. Aynı şekilde BDP, beslendiği bataklık kurutulacağı için bu meselenin çözümünün tam karşısında oldu, çözüm süreçlerini sabote edecek söylemler içine girdi." diye konuştu. Başbakan, ardından Taraf'ta yer alan "Stratfor, doktorlarının Erdoğan'a iki yıl biçtiğini yazdı" şeklindeki habere temas etti. ‘Kadere inanmış bir parti' olduklarına vurgu yaparak şu tepkiyi gösterdi: "Bu canın sahibi Allah'tır. Emanetini geri alacak olan da sadece ve sadece Allah'tır. Biz tehditlere boyun eğmedik, boyun eğmeyiz. Bize ömür biçecek olan da sadece ve sadece Allah'tır. Biz Allah'ın şu hükmüne yürekten inandık ve inanıyoruz; ecel geldiğinde ne bir saat ileri alınır ne de bir saat geri. Söylentilere kanıp bize ömür biçenler, cüretkâr oldukları kadar büyük de bir küstahlık içindedir. Bu söylentileri manşetlerine taşıyanlar da, bu mihrakların taşeronluğunu ya- - Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılışında gündemdeki konuları değerlendirdi. Terör konusunda muhalefet partilerine yüklendi. FOTOĞRAF: ZAMAN, ALİ ÜNAL CHP'nin en genç Parti Meclisi (PM) üyesi Ekrem Kerem Oktay (30), Fransa'da Ermeni iddialarını inkârı suç sayan tasarı aleyhine lobi yaparken hiç beklemediği bir olay yaşadı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile aynı arabadayken bir anda ateşi yükselen ve dili dönen Oktay'a ilk müdahaleyi bizzat Hisarcıklıoğlu yaptı. 2 gün komada kaldı, 19 gün boyunca da uyutularak yapay komada tutuldu. Doktorlar tam bir teşhis koyamadı ancak yeniden sağlığına kavuşması onları bile şaşırttı. Uzun tedavi sürecinin ardından Ankara'ya dönen Oktay, yaşadıklarını Zaman'a anlattı. Doktorların kendisine, “Bu tür mücadeleleri kazanamayan çok genç var.” dediğini belirten Oktay, “Genç ve mücadeleci olmam, ağır tedaviye karşı büyük bir avantaj oldu. Ancak, nihayet yer gök dua ile... Beşer de... Bilincim açıldığından beri milyonlarca insanın dualarını almış olmamın manasının farkındayım. İnşallah bunca duanın ağırlığını layıkıyla taşırım.” diyor. Oktay, yoğun bakım dönemine ilişkin zihninde kalanları, “Hatırladığım tek şey beyaz, bembeyaz bir ışık. Bir de çok yer değiştirmişim gibi hissediyordum, kâh havada, kâh karada. Çok yoruldum her yer değiştirdiğimde.” sözleriyle özetliyor. Kendisine geldikten sonra yaşadığı duyguları ise şöyle anlatıyor: “Şimdi demek ki eldeki veriler hakikâti kavramaya yeterli olamayabiliyormuş. Hayatın tahlilleri farklı. Hepsinin üzerinde de hükümran olan biz değiliz.” HABİB GÜLER ANKARA ‘Eğitim yasasını sevgi ortamında çıkaralım’ panlar da aynı şekilde büyük bir küstahlığın içindedir." Başbakan Erdoğan, bazı kafe ve restoranlarda bulunan müzik kutularını da hatırlatarak, atılan bir lira karşılığında seçilen şarkının dinlendiğini anlattı. "İşte şu anda tıpkı o bir lirayla çalışan müzik kutuları gibi manşet atan, köşe yazısı yayınlayanlar var." dedi. ‘28 Şubat sürecinde Washington'da fahri askerî ataşe gibi çalışan gazetecilerin bugün demokrasi havarisi olarak, darbe karşıtı olarak arz-ı endam ettikleri' eleştirisini yönelterek, "O zaman neredeydiniz?" diye sordu ve ekledi: "28 Şubat sürecinde attığınız manşetler, yaptığınız haberler, altına imzanızı attığınız provokasyonlar hafızalardan silinmedi.” - CHP, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasa teklifini geciktirmeye çalışıyor. Teklifin görüşüldüğü Eğitim Komisyonu’nda sık sık tartışmalar yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, teklife ilişkin dün bir açıklama yaparak bu görüntüye son verilmesini istedi. Kılıçdaroğlu, “Eğitim yasamızı bir barış, sevgi, hoşgörü ortamında çıkaralım. Bizim nesillere gelecek kuşağa güzel bir armağanı olsun bu.” dedi. Kılıçdaroğlu, düzenlediği basın toplantısında, partisince 25 ilde bin 200 kişi üzerinde yapılan ‘4+4+4’ teklifine ilişkin anketin sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya katılanların yüzde 91,1’inin “Size çocuklarınızın veya yakınlarınızın bu kanundan nasıl etkileneceğiniz konusunda yeterince bilgi verildi mi?” sorusuna “Hayır” cevabını verdiğini savundu. Yeni bir anayasa yapmak için izlenen uzlaşma yolunun, eğitim konusunda uygulanmasını isteyen CHP lideri, “Çıkıp bir Allah’ın kulu şunu söylemeli: ‘Biz bu yasa teklifini şu gerekçeyle veriyoruz’ Biz bilmiyoruz, kimse de bilmiyor.” çağrısında bulundu. Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki gün grup toplantısında yaptığı “Beni imam hatip okulu mezunu olarak üniversiteye almadılar. Bana ‘Gideceksin bir de lise bitireceksin’ dediler. Bize hendek atlattılar, neler yaptılar neler...” açıklamasını da eleştirdi. CHP lideri, şu ifadeleri kullandı: “Sayın Başbakan anlatımınızdan anlıyoruz ki bunun 28 Şubat süreciyle bir ilgisi yok. 40 yıl önce yaşadığınız bir travma sizi büyük ölçüde etkilemiş. 40 yıl önce yaşanan bir travmayı 40 yıl sonra bir kin duygusu eşliğinde parlamentoya taşımak doğru mudur?” ANKARA ZAMAN Gazeteci denilen 105 tutukludan sadece 6 tanesinin basın kartı var Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun da tutuklu gazeteciler üzerinden Türkiye'yi dünyaya şikâyet ettiğini kaydetti. Kılıçdaroğlu'nun özellikle yurtdışında, "Türkiye'de 100'den fazla gazetecinin tutuklu olduğunu" ifade ettiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: "(Bu 105 kişiden) 25 kişi hükümlü, 70 kişi tutuklu ve yargılaması devam ediyor. Bu listedeki 6 kişinin cezaevlerinde kaydı yok, yani hayali isimler. Yine bu listedeki 4 kişi de tahliye edilmiş. Şurası son derece önemli; bu 105 kişilik listedeki isimlerden, sadece 6 tanesinin basın kartı var. Bu listedeki 69 kişi PKK/Kongra-Gel/KCK örgütüyle ilişkilendiriliyor. 7 kişi THKP/C ile ilişkilendiriliyor. 4 kişi DHKP/C ile, 11 kişi Devrimci Karargâh evleri ile 4 kişi MLKP ile ilişkilendiriliyor. Bu 105 kişilik listede, son dönemde darbeye hazırlık iddiasıyla tutuklu yargılanan 2 gazeteci de yok. Onların isimleri listeye alınmamış. Geliyorum hüküm ve iddialara; 'PKK üyelerine bilerek ve isteyerek yardım etmek', ‘terör örgütüne üye toplamak'." ANKARA ZAMAN Merve Kavakçı, Meclis’ten haklarının iadesini istedi İBRAHİM ASALIOĞLU ANKARA 28 Şubat sürecinde milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı, haklarının iadesi için Meclis’e başvurdu. Dilekçeyi işleme alan Meclis Başkanlığı, önümüzdeki günlerde soruna nasıl bir çözüm bulacağını kararlaştıracak. Kavakçı’ya ‘iade-i itibar’ anlamına gelecek kararın Meclis Genel Kurulu veya Başkanlık Divanı’nda alınabileceği ği belirtiliyor. Olumlu karar çıkması duruurumunda Kavakçı, maaş gibi özzlük haklarına ilave olarak pasaport, milletvekili kartı, milletvekili albümünde fotoğrafının yayınlanması, VİP’ten geçebilme, sağlık hizmetlerinden yararlanma ve SGK ile ilgili diğer şartları tutuyor-sa milletvekili emeklisi olma gibi eski milletvekillerinin sahip olduğu lduğu bütün haklardan yararlanacak. 18 Nisan 1999’da kapatılan Fazilet Partisi’nden İstanbul milletvekili seçilen Merve Kavakçı’ya, başörtülü olduğu gerekçesiyle Meclis’te yemin ettirilmedi. Kavakçı’nın vekilliği daha sonra Bakanlar Kurulu’ndan izin almadan ABD vatandaşı olduğu gerekçesiyle 14 Mart 2001’de düşürüldü. Kavakçı, bu süre zarfından maaş dahil hiçbir özlük hakkından istifade edemedi. Son Başkanlık Divanı’nda tutuklu milletvekillerine maaş ve özlük haklarının verilmesine ilişkin karar alınmış, bu kararın ardından Kavakçı’ya da ‘iade-i itibar’ yolu gündeme gelmişti. Başvuruyu değerlendiren Mec- - lis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Merve Kavakçı’nın haklarının bir an önce iade edilmesi gerektiğini söyledi. Üstün, “Olağanüstü dönemlerde alınan kararları ortadan kaldırmak demokratik sistemin görevidir. Meclis, Merve Kavakçı’nın itibarını iade etmekle aslında kendi itibarını iade etmiş olacaktır.” dedi. Üstün, Kavakçı’nın vekilliğinin düşürülmesine neden olan vatand tandaşlık engeli ortadan kalktığı için G Genel Kurul’un kendi işlemini orttadan kaldırabileceğini düşünüyor. Üstün, “Bu talebi herkes yapabilir. Genel Kurul kendi işleminin dayanağının ortadan kalktığını düşünüyorsa önceki kararını ortadan kaldırabilir. M Milletvekilliğinin düşürülme kararı ortadan kalktıktan sonra oluşacak yyeni duruma göre Başkanlık Divanı toplanıp özlük haklarını iade edebilir.” diye konuştu. Meclis İdare Amiri ve AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu da, ‘görev yaptığı sürede cari mevzuata göre emeklilik hakları dahil ücret alacakları ve sair ödemelerinin iade edilmesi’ konusunda Kavakçı’nın dilekçesine olumlu cevap verilmesi gerektiğini kaydetti. Divanda tutuklu milletvekilleriyle ilgili alınan karar, Kavakçı’nın AİHM’den aldığı karar veya yemin etmeden ölen milletvekilleriyle ilgili kararların buna emsal gösterilebileceğini ifade eden Uslu, “Kavakçı bir sivil darbeyle önce vatandaşlıktan çıkarıldı, sonra vekilliği düşürüldü.” dedi. TBMM’ye ‘Dersim’ başvurusu 700’ü aştı HABİB GÜLER ANKARA 1938 yılındaki Dersim olaylarını bir alt komisyon kurarak araştırma kararı alan Meclis’e şikayet dilekçesi yağıyor. 700’ü aşan dilekçelerde birbirinden ilginç olaylar anlatılıyor ve taleplerde bulunuluyor. Olayların elebaşlarından olan Kopo Hüseyin’in torunları da gönderdikleri dilekçede dedelerinin mezar yerinin bulunması ve aileden özür dilenmesi talebinde bulundu. TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde Dersim Alt Komisyonu’nun kurulması kararı, olaylar sırasında mağdur olmuş aileleri harekete geçirdi. Komisyon uzmanları, gelen dilekçeleri tek tek inceleyerek gerekli işlemleri yapıyor. Olayların elebaşlarından Kopo Hüseyin’in yeğeni Ali Haydar Koç da komisyona bir dilekçe gönderdi. Amcası Nuro’nun Dersim olaylarının ilk başladığı yıllar olan 1926’da ‘barış elçisi’ olmasına rağmen idam edildiğini, amcası Kopo Hüseyin’in Dersim harekatından sonra, diğer amcası Hüseyin’in de yine aynı tarihlerde teslim olmasına rağmen öldürüldüğünü anlatan Koç, “Yüzyıla yakın zamanı alan dışlanmışlığımızın devlet ve kamu vicdanında sorgulanmasını, maddi ve manevi zararlarımızın tazminini, suçlanan, öldürülen sürgün ve hapislerde süründürülen yakınlarımızın ve tüm yöre halkının itibarının iadesini arz ederim.” görüşlerine yer verdi. Dilekçesinde, barış ve kardeşlik adına teslim olan amcasının aldatılarak idam edilmesiyle güvensizlik ve düşmanlık duygularının körüklenmesine sebebiyet verildiğine işaret eden Koç, bu nedenle aileden özür dilenmesini istedi. Koç ayrıca amcası Nuro’nun asılması nedeniyle maddi ve manevi yıkımlarının tazminini, mezar yeri gizli tutulan amcasının mezar yerinin gösterilmesini ve amcasının itibarının iadesini talep etti. - Kavakçı’ya ‘iade-i itibar’ anlamına gelecek kararın Meclis Genel Kurulu veya Başkanlık Divanı’nda alınabileceği belirtiliyor. FOTOĞRAF: AA SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ 10 DIŞ HABERLER Gannuşi: Esed rejimini destekleyen İran, yanlış yapıyor 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Tunus devriminden sonra iktidara gelen Nahda hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Suriye’de Beşşar Esed rejimini destekleyen İran yönetimini eleştirdi. Gannuşi, İran’ın Suriye rejiminin değil halkın yanında olması gerektiğini söyledi. KADİR UYSALOĞLU TUNUS CİHAN Arap Baharı'nın ilk halkası Tunus devriminden sonra iktidara gelen Nahda hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Suriye'de Beşşar Esed rejimini destekleyen İran yönetimini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyareti öncesinde Cihan'a konuşan Gannuşi, Ortadoğu'nun geleceği konusundaki kaygılarını dile getirdi. İran-Suriye dayanışmasının tetikleyeceği bir mezhep geriliminden endişe ettiğini vurgulayan Gannuşi, İran'ın bir "devrim ülkesi" olmasına rağmen "Suriye devrimi" konusundaki karşı tutumuyla yanlış yaptığını anlattı. Nahda lideri, İran'ın Suriye'de rejimin değil halkın yanında yer alması gerektiğini söylerken, Suriye'deki şiddet olaylarıyla ilgili olarak, "Her gün onlar- - ca Suriyeli katlediliyor. Esed, günah işliyor." diye konuştu. Suriye konusunda Batı'yı da eleştiren Gannuşi, "Batı'nın söz söylemekten başka bir şey yaptığını görmüyoruz." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ziyareti öncesi Türkiye'ye övgüler yağdıran Raşid Gannuşi, "Şu anda büyük bir şevkle dostumuz Abdullah Gül'ün ziyaretini bekliyoruz. Tunus halkı Türk misafirlerimizi bağrına basacak." dedi. Türkiye ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu ve iki ülke arasında birçok alanda yardımlaşma ve yakınlaşma olduğunu ifade eden Gannuşi, Tunus halkının Türkiye'nin kalkınmasını ve tecrübesini büyük takdirle takip ettiğini belirtti. Tunus Meclisi'nin şu anda yeni bir anayasa yapmaya yoğunlaştığını belirten Nahda lideri, yeni anayasada İslam'ın demokrasi ve modernizmle uyumlu olduğunu göstermeye çalıştıklarını, fakat bu anayasada "laiklik ve sekülerizm" maddelerinin yer almayacağını vurguladı. Tunuslu devlet adamı, bu süre zarfında başta Türkiye ve İngiltere olmak üzere birçok ülkenin anayasasını incelediklerini; ancak yapacakları yeni anayasanın hiçbir ülkenin anayasasının kopyası olmayacağını ve Tunus'un yapısına uygun özgün bir anayasa olacağını ifade etti. Gannuşi, "Tunus'un İslami ve modern mirasının haritasını çıkararak, ülkenin dokusuna uygun bir anayasa yapmayı arzu ediyoruz. Önceki (mevcut) anayasadaki olumsuz maddeleri elimine ediyoruz." dedi. Batı'daki, "Nahda, ülkeyi radikalleştiriyor" yönündeki eleştirilere de cevap veren Gannuşi, "Bizim için önemli olan, anayasamızın Tunus halkının iradesini yansıtan bir anayasa olması. Eğer Batı bundan razı olursa ne güzel. Eğer razı değilse de, her ülkenin kendine ait anayasası vardır." diye konuştu. Devrim sonrası yapılan seçimlerde lideri olduğu Nahda partisi oyların büyük çoğunluğunu alarak iktidara gelmesine rağmen başbakanlık koltuğuna kendisi oturmayarak partinin genel sekreteri Hamadi El-Cibali'yi getiren Gannuşi, gelecek dönemde de hiçbir zaman devlet makamlarından herhangi birine aday olmak gibi bir niyetinin olmadığını vurguladı. Başkan Obama, İran konusunda askeri operasyonu kastetmediğini söyledi. Tunus’ta Nahda hareketinin lideri Raşid Gannuşi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ziyareti öncesinde Cihan’a konuştu. ‘İsrail’in arkasındayız’ demek İran’a saldırı değil ALİ H. ASLAN WASHİNGTON ABD Başkanı Barack Obama, İran ve Suriye'ye askerî müdahale isteyenleri ‘savaş tamtamları' çalmakla suçlarken, ‘İsrail'in arkasındayız' lafını ise ‘genel' manasında söylediğini, somut bir askerî operasyonu kastetmediğini vurguladı. Obama, "Muayyen bir askerî eylem için masaya koyduğumuz bir askerî doktrin değildi. İsrail'in güvenliğini çok önemseme noktasındaki tutarlı pozisyonumuzun yeniden ifadesiydi." dedi. Başkan Obama, Beyaz Saray'da salı günü yaptığı basın toplantısında İran'ın nükleer silah edinmesini önleme siyaseti güttüğünü, bu amaçla yaptırımları giderek artırdığını belirterek, "Şu aşamada inancım odur ki sorunun diplomatik çözümü için hâlâ bir fırsat penceresi mevcut." diye konuştu. Cumhuriyetçi başkan aday adaylarının savaşla ilgili ‘çok rahat', ‘bol keseden atarak' ve ‘boş' konuşmasını eleştiren Obama, ‘Onların fazla sorumlulukları yok. Başkomutan değiller.. Bu bir oyun değil.' eleştirisinde bulundu. İktidarı süresince savaş açmadığını hatırlatan Obama, ‘Savaş tamtamları çalanlar, Amerikan halkına bunun maliyetlerinin ve getirilerinin ne olacağını da açıkça ilan etmelidir.' dedi. Bazen savaşın gerekli olduğunu söyleyen Obama, ‘Ama biz bunu dikkatsizce yapamayız.' diye eklerken, ‘dikkatli, makul ve mutedil' bir çizgi izlemeyi sürdüreceğini kaydetti. - SURİYE'YE ASKER GÖNDERME PLANI YOK Suriye'de cereyan edenleri ‘yürek sızlatıcı' ve ‘utanç verici' olarak nitelendiren ABD başkanı, tüm diktatörler gibi Esed'in de birgün alaşağı olacağını ifade ederken, ‘Ancak bu problemlerin herbirini çözmenin asker sevk etmek olduğu düşüncesi geçmişte doğru olmamıştı, bugün de doğru değil.' şeklinde konuştu. Suriye'deki durumun Libya'dakinden ‘çok daha kompleks' olduğunu öne süren Obama, ‘Kimilerinin önerdiği gibi bizim tek taraflı bir askeri müdahaleye girişmemiz, ya da meseleye basit bir çözüm olduğunu düşünmemiz, bence yanlış olur.' dedi. ABD Başkanı, hükümetinin Suriye rejimine baskı ve halkına insanî yardım yönünde uluslararası camiayı harekete geçirme çalışmalarına vurgu yaptı. AB’DEN YUNANİSTAN’A: Bingazi’de toplanan kabile liderleri ve milis komutanlarının özerk yönetim ilanı, bölge sakinleri tarafından sevinçle karşılandı. Ancak bu adımın ülkeyi parçalanmaya götürebileceğinden korkuluyor. FOTOĞRAF: EPA, MOHAMED ELRYANI Doğu Libya özerklik ilan etti CUMALİ ÖNAL KAHİRE Muammer Kaddafi’nin devrilmesinden sonra istikrara kavuşamayan Libya’da kabile liderleri ve milis komutanları, zengin petrol kaynaklarına sahip ülkenin doğusunda yarı otonom bir bölge ilan etti. Kaddafi karşıtı gösteri ve ayaklanmalar sırasında muhalefetin kalesi durumuna gelen Bingazi’de toplanan kabile liderleri, milis komutanları ve bazı siyasetçiler, özerklik ilanını binlerce kişinin önünde yaptı. Bölgeyi yönetecek konseyin başkanlığına ise uzun süre hapis yatan siyasî mahkûmlardan Ahmet el- Zübeyir getirildi. Kaddafi’nin öldürülmesinden altı ay sonra yaşanan bölünme tehlikesinin diğer bölge ve kentlere sıçramasından endişe ediliyor. Kaddafi yönetimi sırasında başkent Trablus’un gölgesinde kalan Bingazi merkezli ülkenin doğu bölgesi, tarihi ve kabile yapısı olarak da ülkenin geri kalanıyla büyük farklılıklar gösteriyor. Yeni bölgenin yönetimi için bir konsey oluşturduklarını duyuran liderler, bölgelerinin Kaddafi’nin doğduğu kent Sirte’den Mısır sınırına kadar olan bölgeyi kapsadığını belirtiyor. Başkent Trablus ve diğer pek çok kentte silahlı gruplar, kontrolü, merkezî Milli Geçiş Konseyi’ne devretmeyi reddediyor. Bu durum da ülkede fiilî bir bölünmenin yaşanmasına sebep oluyor. Milli Geçiş Konseyi üyesi olan Ahmet el-Zübeyir, dünkü Konsey toplantısı sırasında yaptığı konuşmada bölgenin haklarını koruyacaklarını, ancak uluslararası konularda Milli Geçiş Konseyi’ni tanıdıklarını ifade etti. Konsey toplantısı sırasında haziran ayında yapılması planlanan 200 üyeli parlamento seçimlerinde doğu bölgesine 60 sandalye verilmesi de reddedildi. Silahlarımızı alırsan yardım kolaylaşır SELÇUK GÜLTAŞLI BRÜKSEL Avrupa Birliği'nin, bir taraftan Yunanistan'ı mali krizden kurtarmak için paket üzerine paket açarken bir taraftan da krizle boğuşan ülkeye çok miktarda silah sattığı ortaya çıktı. Başta Almanya olmak üzere birçok AB üyesi Yunanistan'ı, sorumsuz davranarak kazandığından çok harcamakla tenkit ediyor. AB'nin açıkladığı rakamlara göre üye ülkeler 2010'da ilk Yunanistan'ı kurtarma paketini müzakere ederken 1 milyar Euro'luk da silah sattı. En fazla silah satan ülke açık ara Fransa oldu. AB Konseyi verilerine göre Yunanistan'a 871 milyon Euro'luk silah satan Fransa'yı Yunanistan'ı kemer sıkmaya en sık davet eden Almanya-Hollanda ikilisi takip ediyor. Hollanda ve Almanya'nın Yunanistan'a sattıkları toplam silah miktarı 90 milyon Euro. İtalya 52 milyon, İspanya da 33 milyon Euro'luk satışla listedeki yerlerini alıyor. Yunanistan'a silah satışları daha önce de gündeme gelmiş ve bazı AB üyelerinin krizle boğuşan ülkeye silah satışları karşılığında destek verdiği iddiaları seslendirilmişti. İddialar üzerine eski Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Panos Beglitis, ülkesinin mezkur ülkelerden her zaman çok miktarda silah satın aldığını ve mali krizle hiçbir irtibatı olmadığını savunmuştu. Ancak Beglitis'in Avrupa basınına bu açıklamaları yaptığı günlerde eski Başbakan Yorgo Papandreu'nun ismi açıklanmayan bir danışmanı iddiaları doğrular nitelikte sözler sarf etmişti. İsmi açıklanmayan danışman, “Hiç kimse bize ya savaş gemimizi alırsınız ya da beş kuruş para vermeyiz demiyor tabii. Ancak eğer silahlarını alırsak mali yardım konusunda daha fazla yardımcı olacaklarını net bir şekilde hissettiriyorlar.” demişti. - 11 DIŞ HABERLER 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Joost Lagendijk Sırbistan’ın adaylık statüsü Türkiye için iyi haber n e n i n ’ y z o k r a S i s e ş i d n e l e tem ” t e l a l e h “ Aşırı sağın temsilcisi Milli Cephe (FN) lideri Marine Le Pen’in “Fransızlar helal et yemek zorunda bırakılıyor” sözleriyle başlattığı tartışma Sarkozy’nin de katılmasıyla ülkenin en çok tartışılan konusu haline geldi. Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine 45 gün kala kamuoyu yoklamalarında Rakibi Holland karşısında geride görünen Sarkozy, aşırı sağcıların oylarına gözünü dikti. Sarkozy'nin ana gündemi 'helal ve koşer et.' Sarkozy, hayvanların Müslüman ve Yahudi inanışlarına göre kesilmesini eleştiriyor. Bu etlerin yasaklamasını talep ediyor. EMRE DEMİR PARİS “Bugün Fransızların en temel endişesi helal et sorunudur". Bu sözler tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşayan Fransa'nın Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'e ait. Aşırı sağın temsilcisi Milli Cephe (FN) lideri Marine Le Pen'in “Fransızlar helal et yemek zorunda bırakılıyor” sözleriyle başlattığı tartışma Sarkozy'nin de katılmasıyla ülkenin en çok tartışılan konusu haline geldi. Seçim kampanyasına damga vuran 'helal et' tartışması, 16 Şubat'ta aşırı sağcı parti lideri Marine Le Pen'in İslami usullere göre et kesimini “zalimlik” olara niteleyerek, Paris'te kesilen bütün etlerin helal olduğunu iddia etmesiyle başladı. Bir gün sonra mezbahaları ziyaret eden Sarkozy, Le Pen'in iddialarını yalanlayarak, Fransa'da kesilen etlerin sadece yüzde 2,5'lük bölümünün Müslüman ve Yahudi inanışlarına göre kesildiğini söyledi. Le Monde gazetesi, Sarkozy'nin konunun üzerine gitmesinde, yapılan bir ankette Fransızların yüzde 56'sının Ma- - rine Le Pen'in 'helal et' çıkışına destek vermesinin etkili olduğunu belirtiyor. Konuyu sürdürmekte ısrar eden Sarkozy, Bordeaux'da düzenlediği mitingde, Fransızların 'helal olmayan et' yeme hakkına sahip olduğunu belirterek, et üreticilerinin helal ve koşer damgasının yanı sıra “dini ritüllere göre kesilmemiştir” damgası vurmasını istedi. Ardından Başbakan François Fillon, dini usullere göre kesimin kaldırılması gerektiğini savundu. Son olarak İçişleri Bakanı Claude Gueant da, yabancılara oy hakkı verilmesi halinde okul kantinlerinde helal et yemenin zorunlu hale getirileceğini savundu. Fransa Yahudilerini temsil eden CRIF ve Fransa İslam Kültü Konseyi (CFCM), Sarkozy'nin 'helal-koşer et' çıkışını eleştirdi. CFCM Başkanı Muhammed Moussaoui, “Müslümanlar ve İslam bu kampanyada günah keçisi rolünü oynuyor.” dedi. CRIF Başkanı Richard Prasquier, seçim sürecinde dinin siyasete alet edilmesine son verilmesini istedi. Katolik Kilisesi de Müslümanları ve Yahudileri hedef tahtasına oturttuğu gerekçesiyle tartışmaya karşı çıktı. Sarkozy'nin seçim kampanyasında aşırı sağcı Le Pen'e yakınlaşması, kendi partisinde de bölünmeye yol açtı. Dışişleri Bakanı Alain Juppe, “Helal et sorunu aslında sahte bir sorun. Dile getirmemiz gereken daha gerçek meseleler var.” yorumunda bulundu. UMP'li Eski Senato Başkanı Gerard Larcher de helal et tartışmasına hemen son verilmesini gerektiğini belirterek, işsizlik ve alım gücünün artırılması gibi gerçek sorunların seçmeni ilgilendirdiğini söyledi. Seçimlere 45 gün kala anketlerde birinci sıradaki Sosyalist aday François Hollande'ı yakalamayı başaramayan Sarkozy, üçüncü sıradaki aşırı sağın adayı Le Pen'in seçmenlerine göz dikmiş durumda. Fransız basını, Sarkozy'nin 2007'deki seçimlerde zaferi getiren stratejiyi uygulayarak, söylemlerini İslam, göç, banliyöler ve suçla mücadele üzerinde yoğunlaştıracağını belirtiyor. “GÖÇMEN SAYISINI YARIYA İNDİRECEĞİM” Salı gecesi France 2 televizyonun- da seçim kampanyasının ilk televizyon programına katılan Sarkozy, tekrar seçilmesi halinde Fransa'ya gelen göçmen sayısını yarıya indireceğini iddia etti. 5 yıllık iktidarı döneminde işsizlik oranının iki kat arttığının hatırlatılması üzerine Sarkozy, “Entegrasyon sistemimiz çalışmıyor zira ülkemizde çok fazla yabancı var.” cevabını verdi. Sarkozy, aile birleşimiyle yapılan göçü zorlaştıracaklarını belirtirken, göç başvurusu yapılan yabancıların Fransızca seviye tespit sınavına katılacaklarını ve “Cumhuriyet değerleri”ne bağlılığının test edileceğini kaydetti. Sarkozy, her yıl 180 bin göçmenin Fransa'ya yerleştiğini belirterek, bu rakamı 100 bine düşüreceklerini iddia etti. Sosyalist aday Hollande, Sarkozy'nin açıklamasını “endişe verici” bulurken, Yeşiller üyesi DanielCohn Bendit, “Kriz zamanında insanlar korku ve endişe içinde. İnsanlar kendisine günah keçisi arıyor. Bu dönemde, bir cumhurbaşkanının milyonlarca göçmeni 'fazlalık' olarak göstermesi tehlikeli.” ifadelerini kullandı. Süper Salı’da Romney’den mağlubiyet tadında galibiyet ALİ H. ASLAN WASHİNGTON ABD'de on eyalette birden başkan adaylığı ön seçimlerin yapıldığı ‘Süper Salı'da da Cumhuriyetçiler arası yarışın düğümü çözülemedi. Mitt Romney altı, Rick Santorum üç, Newt Gingrich, bir eyalette ipi göğüsledi. Lider Mitt Romney en yakın takipçisi Santorum'la delege farkını artırarak matematiksel avantajını geliştirmekle birlikte Cumhuriyetçi Parti'nin adaylığını garantilemekten hâlâ uzak görünüyor. Şimdilik hiçbir adayın çekilme sinyali vermediği yarışın hazirana dek uzayabileceği tahminleri yoğunlaşıyor. Cumhuriyetçilerin birbirlerini ve paralarını yemesi en çok Demokrat Parti'deki rakipsiz aday Başkan Barack Obama'ya yarıyor. Süper Salı'da gözler başkanlık seçimlerinde sonucu belirleyen kilit kuzey eyaletlerinden Ohio'da idi. Rakiplerinden kat kat fazla para harcamasına rağmen Ohio'da yüzde 38 oy alan Romney Santorum'a sadece bir yüzdelik puanlık üstünlük sağlayabildi. Yani mağlubiyet tadında bir galibiyet aldı. Romney ayrıca Ver- - mont, Virginia, Massaschussets, İdaho ve Alaska'yı hanesine yazdırdı. Kuzey Dakota, Oklahoma ve Tennesse Santorum'a teveccüh ederken, Newt Gingrich'in altın madalyası güneydeki Georgia oldu. Ron Paul ise birincilik kürsüsüne hiç çıkamadı. Romney'nin yarışta liderliğini korumasında, kendisinden pek hazzetmeyen muhafazakâr evanjelik taban unsurlarının Santorum ile Gingrich arasında bölünmesi etkili oluyor. Gingrich'in yarıştan çekilmesi halinde Santorum'un Romney'i altetme ihtimali bulunuyor. Ancak Obama'yı münazarada yenebileceği savıyla yarışta kalan Gingrich şimdilik bu yönde bir sinyal vermiyor. NBC ile Wall Street Journal'in kamuoyu araştırmasına göre, ön seçimlerde yıpranan Romney'nin halk nazarında imajı giderek bozulurken, Başkan Obama ise yavaş yavaş toparlanmaya başlayan ekonominin siyasî semerelerini toplamaya hazırlanıyor. 10 Amerikalı'dan 6'sı ekonomik durgunluğun en kötü safhalarının artık aşıldığı kanaatinde. Mitt Romney en yakın takipçisi Santorum’la delege farkını artırarak matematiksel avantajını geliştirmekle birlikte Cumhuriyetçi Parti’nin adaylığını garantilemekten hâlâ uzak görünüyor. Yarış, hazirana kadar sürecek gibi Ön seçimlerde yarışan adayların, Cumhuriyetçi Parti'nin 2012 başkanlık seçimlerindeki adayı olabilmek için, ağustos ayında yapılacak parti kurultayında toplam 1144 delegenin desteğini toplamaları gerekiyor. CNN Televizyonu'na göre adayların şu ana kadar kazandıkları tahmini delege sayısı şöyle: Romney: 389, Santorum: 158, Gingrich: 103, Ron Paul: 60 Balkanlar dışında pek fazçok Makedonyalı da benzer la dikkat çekmedi, fakat geeğilimde. AB’nin bin dereçen hafta Avrupa Konseyi, den su getirmesinden ve çifte Sırbistan’a aday ülke statüstandart olarak algılanan tasü vermeyi kabul etti. Böylevırlarından rahatsızlık duyan ce Sırbistan AB üyeliği yolcu- halklara Sırpların da katılması luğuna başlayan beşinci eski herhangi bir fark yaratır mı? Yugoslav cumhuriyeti oldu. Evet, yaratır. Bunun çeşitSlovenya 2004’te AB’ye katılli sebepleri var. En önemli semıştı; geçen yıl aralık ayında bebi şu: Sırbistan’a dair alıKatılım Anlaşması’nı imzanan karar AB genişlemesinin layan Hırvatistan da muhtesona erdiğini ve kapının kamelen 1 Temmuz 2013’te üye pandığını düşünen kuşkucuolacak. Diğer iki ülke, Makeların ve karamsarların yanıldonya ve Karadağ, mevcut dığını gösteriyor. Elbette yeni pozisyonlarından (yani resmî ülkeleri AB’ye katılmaya teşadaylıktan), daha zorlu olan vik etmek şu an, bariz sesonraki aşamaya geçip müza- beplerle, çok popüler değil. kerelere başlamak için didini- Avrupa’nın kendi evi tam bir yor. Makedonya 2005 gibi er- enkaz halindeyken ve mevken sayılabilecek bir tarihte cut sorunların üstesinden geadaylık statüsü elde etti, falip kıtanın geniş kesimlerinde kat komşu Yunanistan’la üluzun süreli bir ekonomik rekenin ismi konusunda uzun sesyonu önlemek noktasında zamandır devam eden ihtidoğru reçetenin bulunup bulaf nedeniyle üyelik müzakelunmadığından kimse emin relerine başlayamadı. Atina değilken, yoksul komşulara ‘Makedonya’ ismini kabul et- davetiye çıkarmanın ne âlemi miyor, zira bunun var? Fakat Avrupalı Yunanistan’ın aynı Avrupa Birliği, liderler AB’nin uzun ismi taşıyan parça- Sırbistan’a nihai vadeli çıkarlarısı üzerinde hak id- üyelik umudu nın farkında ve Batı diasına yol açacağıBalkanlar’daki ülkevermekle genişlenı düşünüyor. Meleri ilelebet dışarımenin sona erdiği ve da tutmanın zekice seleyi çözmek için kapının kapandığını bir şey olmadığı soBM himayesinde düşünen kuşkucula- nucuna varmış duyapılan görüşmerın ve karamsarların rumdalar. Ve Makeler her iki ülke için kabul edilebilir bir yanıldığını gösterdi. donya ile Karadağ’a isim ortaya koymuş saygım sonsuz ama, değil ve bu yüzden Yunanlıbölgedeki kilit ülke Sırbistan. lar Makedonya’nın AB üyeliği İstikrarlı, demokratik ve müyoluna taş koymak için veto reffeh bir Sırbistan olmaksıhaklarını kullanmayı sürdüzın, Avrupa’nın bu kesiminin, rüyor. etrafındaki AB üyesi ülkeler Karadağ’a Aralık 2010’da ve bütün olarak birlik için soadaylık statüsü tanındı; örrunlar yaratmaya devam edegütlü suçla ve yolsuzlukla cek bir kara deliğe dönüşme mücadelede müspet sonuçlar riski söz konusu. alması, yanı sıra temel haklaBir sonraki yazımda da rı koruma ve yargı bağımsızlı- anlatacağım gibi, Sırbistan’ın AB yolunda kalan tüm enğı konularında sicilinin temiz gelleri aşması uzun zaman görülmesi halinde haziranda AB ile üyelik müzakerelerialacak ve muazzam bir çane oturmasına yeşil ışık yakıl- bayı gerektirecek. Bu enması bekleniyor. Geçen hafgellerin en netameli olanı, 2008’de bağımsızlığını ta alınan kararın sonucunda şöyle bir manzara ortaya çıkı- ilan eden eski bölgesi Kosoyor: AB şimdi müstakbel üye- va ile ilişkileri. Sırbistan’a nilik için iki ülkeyle (Türkiye ve hai üyelik umudunu vermekİzlanda) müzakere ediyor, üç le AB tek taşla üç kuş vurülkeyi de (Makedonya, Karamuş oluyor: Mayısta düzendağ ve Sırbistan) üyelik mülenecek parlamento seçimlezakerelerine başlama koşulrinin arefesinde Devlet Başlarını yerine getirip getirmekanı Boris Tadiç’in iktidardadikleri konusunda gözlüki Demokratik Partisi’nin rayor. Diğer üç potansiyel aday dikal Sırp milliyetçiler karşı(Bosna-Hersek, Arnavutluk sındaki konumunu güçlendive Kosova) hâlâ aday ülke sıriyor; bölgenin geri kalanına, fatıyla resmen tanınmayı bek- bütün ertelemelere ve teredliyor. dütlere rağmen, kendini düTürkiye ile AB arasındaki şündüğü için bile olsa, Batı müzakerelerde ilerleme kayBalkanlar’ı hâlâ umursadığıdedilmemesine ve Batı Balkan nı gösteriyor; Hırvatistan’ın ülkelerinin en tafsilatlı aşaufukta beliren üyeliği dışında maya başlamak konusunda son yıllarda dişe dokunur hiçyaşadığı sorunlara bakıldığın- bir ilerleme olmaması karşıda, şu soru sorulabilir: Ne olsında umutsuzluğa kapılmamuş yani? Sırbistan’ın da sıya başlayan genişleme yanraya girmesi gerçekten o kalılarına cesaret veriyor. Yani dar da önemli mi? Pek çok Sırbistan’ın adaylığı Türkiye Türk AB’den çoktan umuiçin de iyi haber anlamına gedu kesmiş durumda ve birliyor. j.lagendijk@zaman.com.tr 12 AİLE&SAĞLIK Belirtilere dikkat edin Ahmed Şahin Madde Kullanımı Önleme ve İzleme Büro Amiri Dr. Ali Ünlü, gençlerin uyuşturucu alabilmek için mevcut parasını bitirdikten sonra yakın çevresindekilerden hırsızlık yapmak durumunda kaldığını söylüyor. Çocuğumun uyuşturucu kullandığını nasıl anlarım? Uyuşturucuya önce kültürüne alışmakla başlanıyor. Madde kullanım kültürü, yakın arkadaş çevresiyle eğlenmek için gidilen ve özellikle yetişkin gözetimi olmayan ortamlarda öğreniliyor. ‘Bir kere denemekle bir şey olmaz’ denilen çocuklar, ‘süt çocuğu, ana kuzusu’ gibi ifadelerle tahrik ediliyor. Gençleri en çok aile içi sorunlar uyuşturucu batağına itiyor. FAZLI MERT İSTANBUL Madde bağımlılığı; vücudun bir ya da birden çok işlevini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü halde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Madde bağımlısı kişi, madde kullanımına ara verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar. Zamanla madde kullanımı ve dozunu artırır. Zamanın büyük bir dilimini madde arayarak geçirir. Madde bağımlısı olan kişinin kendine güveni azalır, insani prensipleri yok olmaya başlar, idealleri ve geleceği ile ilgili ümitleri yıkılır. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Madde Kullanı- - mı Önleme ve İzleme Büro Amiri Dr. Ali Ünlü’nün verdiği bilgiye göre bağımlılık AIDS, frengi, verem, hepatit B ve C, kanser, kangren gibi birçok ölümcül hastalığa kapılma riskini de artırıyor. Ünlü, bağımlı kişinin, maddeyi alabilmek için önce mevcut parasını bitirdiğini, çevresindeki insanların değerli eşyalarını ve paralarını çalmaya başladığını; hırsızlık, gasp, yankesicilik gibi suçlara karıştığını aktardı. Gençler, madde kullanmaya genelde aile içi sorunlardan kaçmak, farklı ve değişik görünmek, kendini kabul ettirmek, uyuşturucu kullanan ünlü bir kişiye benzemek, madde kullanan arkadaş grubu ta- rafından dışlanmamak, sıkıntılarını, problemlerini madde kullanarak unutacağını zannettiği için başlıyor. Madde kullanımı, önce kültürüne alışmak, sonrasında ise denemekle tanımlanıyor. Madde kullanım kültürü, yakın arkadaş çevresiyle eğlenmek için gidilen ve özellikle yetişkin gözetimi olmayan ortamlarda öğreniliyor. Ders sonrasında gidilen oyun salonları, eğlence merkezleri ise en riskli ortamlar. DOĞRU ZANNEDİLEN YANLIŞLAR Uyuşturucuya alışanların sarf ettiği bahaneler, onları bağımlı olmaktan kurtarmıyor. Dr. Ali Ünlü, bağımlıların şu yanlış düşüncelere sahip olabileceklerini belirtiyor: “Benim iradem güçlüdür, ben bağımlı olmam. Bir kere kullanmaktan bir şey çıkmaz. Ara sıra kullanmakla bir şey olmaz. Sadece zayıf bireyler bağımlı olur. Herkes kullanıyor bir şey olmuyor. Esrar bağımlılık yapmaz.” Uyuşturucuda arkadaş ve grup baskısı, kişiyi kötü alışkanlığı terk etmesindeki engellerden biridir. Madde kullanmayı reddeden gençleri genel olarak, “Sen gidince buranın tadı tuzu kaçar. Eğer gidersen bir daha yüzüne bakmam. Ne olur hatırım için bir kez…Beni kırma. Hadi süt çocuğu sen de, ana kuzusu.” ifadeleri bekler. Suriye bugünkü duruma nasıl düştü (4) E. ABDURRAHMAN Seyyid Salih Özcan amcamın, Suriye’nin ileri gelenleriyle yaptığı konuşmanın son bölümünü de aktarıp dört bölümde verdiğim bu dört gün süren görüşmeyi bitiriyorum: Eski Reisicumhur Nâzim el-Kudsî konuşmasını yapıp susunca, hepimiz dona kaldık. Gözlerimiz gayri ihtiyarî devletin o zaman birinci derecede mes’ul bir şahsı olan Dr. Maruf el-Devalibi’ye çevrildi. Orada bulunan hepimiz ondan bir şeyler söylemesini bekliyorduk. Bu bakışlarımız altında, büyük bir hata işlemiş kimselerin mes’uliyeti ile kıpkırmızı kesilen El-Devalibi ellerini ovuşturarak söze başladı: “Gerek sayın dostum ve hemşerim Vehbi elHarriri’yi, gerek eski Reisicumhurumuz, mesai arkadaşım Nazım el-Kudsî’yi dinledim. Her ikisi de söylediklerinde haklılar. Yalnız mes’ele bununla bitmiş sayılmaz. Suriye’nin bu feci duruma düşmesinde, bir devlet adamı ve mes’ul kimseler, olarak gafletimiz ve hatamız büyüktür. Bu bakımdan kendimi asla affetmiyorum. “Suriye’nin bu hale gelmesi çok eski zamanlara kadar gider. Kökü 1936 yıllarından başlar. O zaman bazı komünist Ermeniler ve Baasçı ihtilâlci sosyalizm taraftarı Araplar, Rusya ile temasa geçerek Suriye’de gizli komünist partisini kurdular. O zamanlar Suriye’de bu işi hayli ilerlettiler. 1942’de de aynı hareketi tekrarladılar, fakat muvaffak olamadılar. Bu tarihten sonra ihtilâlci sosyalistler ile ırkçı Arap sosyalistler birleştiler. Suriye içinde, bilhassa üniversite içinde, öğretmen okullarında, Harbiye’de teşkilatlandılar. Bu okullardaki bazı öğretmenler, öğrencilerine geri kalışın yegâne sebebi olarak dine yani İslâmiyet’e bağlılığı ileri sürdüler. Suriye’nin yükselmesi ve “komprador” diye tabir ettikleri, -helâlinden çalışarak kazanan- zenginlerden kurtuluşun yegâne çaresinin, ancak Marks ile Lenin’in fikirlerine bağlanmak olduğunu muntazaman telkin ettiler. Komünist aşısını alan öğretmenler, tâyin oldukları lise, ortaokul ve hatta ilkokullarda bu zehri öğrencilerine aşıladılar. Mısır’da vuku’ bulan ihtilâlden sonra bu ülkeden gelen “Arap’ın Sesi” radyosunun ifsad edici sosyalist ve Arap ırkçılığı perdesi altında açıkça yaptığı komünist propagandası Suriye’yi çok tesir altında bıraktı. Mısır-Suriye Birliği kurulduktan sonra, Suriye’deki komünistler rahatça teşkilâtlandılar. Bu hâdiseler devam ederken, diğer taraftan komünistlerin bir taktiği de sık sık komşularımız aleyhine nümayişler tertip etmek suretiyle memleketi dostlardan tecrit etmek oldu. Meselâ Türkiye aleyhine ‘İskenderun bizimdir’ diye nümayişler tertip ertiler; Irak, Ürdün, Lübnan aleyhi- ÇÝTLEMBÝK Dua kitaplarımızda dikkate verilen şu misal hep hatırımızda olmalıdır. Resûlullah (sas) Hazretleri ashabına şöyle buyuruyor: -Allahü Teâlâ’ya günahsız dille duâ edin! Diyorlar ki: -Yâ Resûlallah, günahsız dilimiz yoktur, nasıl günahsız dille dua edeceğiz? Şöyle açıklar günahsız dille dua etmeyi: -Sizin diliniz kendiniz hakkında günahlıdır, ama başkaları hakkında günahlı değildir. Öyle olunca siz başkaları hakkında günahsız olan dilinizle dua edin, onlar da sizin hakkınızda günahsız olan dilleriyle dua etsinler. Böylece günahsız ağızlarla birbirinize dua etmiş, makbul duaları almış sayılırsınız... Öyle ise çevremizdeki insanların makbul duasını almak için onların kalp ve gönüllerini kazanmaya gayret etmeliyiz ki, bizden memnun olan insanlar bize günahsız ağızlarıyla dua etsinler, biz de günahsız ağzımızla onlara dua edelim, böylece günahsız ağızlarla karşılıklı dualaşan bahtiyar bir toplumu da oluşturmuş olalım! Günahsız ağızla duaya bu açıdan baktığımızda çok önemli bir birlik beraberlik hikmeti de dikkatimizi çekmektedir. – Çünkü çevremizHer insan çevredeki insanların kalbisindeki konu kom- ni, gönlünü kazanaşu ve dostlarıcak bir sevgi saygı içinnı memnun etme- de muhatap olmamız ye özel bir gayret gerekir ki, onlar günahgöstermeli, kalbi- sız dilleriyle yaptıkları ni, gönlünü kazan- duâlarına bizi layık görsünler. Hatta kendimizi maya önem versevdirdiğimiz çevremizmelidir. deki bu insanlar bizi görünce sadece ‘Allah razı olsun!’ deseler bu da bize makbul dua olarak yetip de artar bile. Çünkü her müminin hayatının hedefidir Allah’ın rızasını kazanmak... Siz çevrenizi memnun ediyor, memnun ettiğiniz insanlardan da böyle dualar alıyor, ‘Allah razı olsun’ dedirtebiliyorsanız ne mutlu size. Böylece günahsız ağızla yapılan duaya önem verme hassasiyeti, birbirine dua edecek kadar karşılıklı sevgi saygı içinde olan bir toplumu da oluşturmuş oluyor. Böyle olmaz da, çevremizi memnun edecek sevecen ve saygılı bir hâl ve ahlâk üzere olmazsak, elbette günahsız dille yapılacak dualardan da mahrum kalırız, kimse bizim için gönülden ‘Allah razı olsun’ diye dua etme gereği duymaz, günahsız ağızlardan dua alma bahtiyarlığımız da söz konusu olmaz. Ot gibi bitip ot gibi giden nice insanlar vardır ki, şahsî menfaatlerinin dışında hiç kimseye bir iyilik etme, kalp ve gönlünü kazanma gereği duymaz, toplumun sevgisini kazanacak bir İslâmî hizmetle meşgul olma ihtiyacı hissetmez. Öyleleri için günahsız ağızların duasını alma gibi bir bahtiyarlık da söz konusu olmaz... Duaya bu açıdan bakınca denebilir ki, her insan çevresindeki konu komşu ve dostlarını memnun etmeye özel bir gayret göstermeli, kalbini, gönlünü kazanmaya önem vermelidir. Çünkü sevgi ve saygısını kazandığı insanlar onu görünce sadece bir ‘Allah razı olsun’ demeleri bile büyük bir kazançtır. Allah’ın rızasından daha büyük bir kazanç duası düşünülemez mümin insanın hayatında. Öyle ise herkes çevresine ‘Allah razı olsun’ dedirtecek iyilikler yapmalı, toplumun duasına sebep olacak hizmetlerde bulunmalı, kendini sevdiren bir tevazu ve tebessüm içinde topluma muhatap olmalıdır. Ülke çapında tüm insanlar böyle düşünürler de günahsız ağızlarla birbirinin duasını alma niyeti içine girerlerse nasıl bir birlik beraberlik meydana gelir, ne türlü bir kucaklaşma ve kardeşlik duygusu hasıl olur düşünebiliyor muyuz?.. Kaldı ki, bir müminin diğer mümine duâ etmesi, o mümine iyilik etmesi demektir. Rabb’imiz ise, bir iyilik edene on sevap vereceğini bildirmektedir. Öyle ise müminlere dua eden kimse, dua ettiği insanlar sayısınca iyilik sevabı da kazanmakta, böylece sevap kazancı sınırsızlığa, yukarı yükselmektedir. Zaten namazlarımızdaki Tahiyat’tan sonra okuduğumuz ‘Rabbena atina..’ duasında ‘Rabb’im beni, annemi, babamı ve tüm müminleri affeyle!’ diye dua etmekteyiz. Namazdaki tüm müminleri şamil bu duamızı, namaz dışındaki hayatımızda da günahsız ağızlarla tekrarlamak ise, birbirine dua eden insanlar topluluğu haline gelmemizi sağlamaktadır. Bu da bilinçli yaşayan insanlar topluluğu demektir. klarınıÇamaşırlarıyla ilgilenin; bu yöntem çocu ipuçları zı rahatsız etmeden madde kullanımı pantoi, bulmanıza yardım eder. Kusmuk izler de kımad deki lonlarındaki idrar veya ceplerin rıntıları birer gösterge olabilir. ndıKucaklayın; veya elini sıkarken madde kulla davve lara koku , tlere işare ğını gösterebilecek ranışlara dikkat edin. sel perEv ödevlerini beraber yapın; böylece zihin formansını takip edebilirsiniz. ağız İşaretlere dikkat edin; göz damlası, parfüm, k ama sakl ını ferahlatıcılar madde kullandığ m Giyi ir. lerd tem için kullanılan en genel yön tarzları da önemli bir göstergedir. kullanıDoğru sorular sorun; “Sen madde mi madde biri dan ların adaş “Ark e, yorsun?” yerin i tanıbirin nan kulla dde “Ma r?”, mi kullanıyo eli. yor musun?” tarzı yaklaşımlar sergilenm FOTOĞRAF: ZAMAN, YÜCEL ERGÜNEŞ Birbirine dua eden insanlar topluluğu haline nasıl gelebiliriz? 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Çizgi filmlerde bilinçaltına farklı mesajlar veriliyor ORHAN KARANFİL KOCAELİ Bazı televizyon dizileri, sinema, reklam ve çizgi filmlerde insanın bilinçaltına yönelik mesajlar yer alır. İnsan bunun farkına varmaz; ama bilinç onu algılar ve doğru kabul eder. Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selma Koç, subliminal mesajların seyirci tarafından fark edilmesinin zor olduğunu söylüyor. Koç, özellikle çizgi filmlere yerleştirilen cinsel içerikli objelerle çocukların bilinçaltlarına farklı mesajlar iletilebildiğini belirtiyor. Psikoterapist Aysel Birtürk, insanların bazı şeyleri görebilmesi ve duyabilmesinin eşik aralıkları olduğunu, bilinçaltı mesajların bu eşiklerin üstünde veya altında olduğunu ifade ediyor. İnsanın en savunmasız mekanizmasının bilinçaltı olduğunu aktaran Birtürk, özellikle bazı çizgi filmlere yerleştirilen cinsel içerikli şekiller ve ‘Sex’ yazıları ile çocukların bilinçaltının kolaylıkla kontrol edildiğini iddia ediyor. Birtürk, “Kimse bu bombardımanın farkında değil. Çizgi filmlere cinsel içerikli objeler gizlenerek çocuğun bilinçaltı cinselliğe yönlendirilmeye çalışılıyor. Cinselliğe uyarılan çocuğa bu tip şeyler normal gelmeye başlıyor.” şeklinde konuşuyor. Dünyada birçok ülkenin yasaklar getirdiğine değinen Birtürk, devletin bu tip mesajların önüne geçebilmek için bazı yasal sınırlandırmalar getirmesi gerektiğini kaydediyor. Çocuk ve Ergen Psikoloğu Sinem Karademir Tehnel de çizgi filmlere aşırı derece cinsel içerikli objelerin yerleştirildiğini söylüyor. Televizyon karşısına oturan çocuğun bilinçaltına çizgi filmlerle cinselliğin yerleştirildiğini kaydeden Tehnel, “Ebeveynler çocuğunun masumca çizgi film izlediğini zannediyor ancak çizgi filmlerdeki cinsel içerikli mesajlarla çocuklarının zehirlendiğini fark edemiyor. Çocukta cinselliğe eğilim artıyor.” diyor. - ne buna benzer mitingler yaptılar. Bütün bunlar, memleketi komşulardan uzaklaştırmak ve özledikleri nizamı rahatça kurmak için yapılan komünist taktiğinden başka bir şey değildi. Gerek solcu basın, gerek üniversite hocaları, gerek sol yazar ve ressamlar, tiyatro yazarları hepsi, ama hepsi din aleyhine makaleler, şiirler, piyesler yazdılar, kitaplar te’lif ettiler, karikatürler çizdiler ve tiyatrolar oynadılar. Dinle daima alay ettiler. Dindarlar daima hakaret gördü. Hiç yoktan masum okul çocuklarına sokaklarda nümayişler yaptırıldı. Bu dram sık sık tekrarlattırıldı. Şunu açıkça itiraf edeyim ki biz bütün bu hâdiseler karşısında gaflet içinde, hep seyirci kaldık. Hatta sayın arkadaşım Nâzım elKudsî’nin de söylediği gibi gizli emniyetin ve polislerin sık sık “Müslümanlar, gericiler kara bir ihtilâl yapacaklar; hükümete el koyacaklar” diye verdikleri raporlara aldanarak komünistleri değil, dindar Müslümanları takiple vaktimizi geçirdik. Müslüman yazarların evlerinde polis vasıtasıyla sık sık aramalar yaptırır, konferanslarında veya makalelerinde en ufak bir dokunaklı söz görülünce, derhal mahkemeye verilir, hatta tevkif edilirken; Baasçı komünistler yazılarında, piyeslerinde, konuşmalarında devletin nizamını değiştireceklerini söyledikleri ve hatta biz devlet adamlarına alenen küfrettikleri halde onlara en ufak müdahalede bulunulmazdı. Güya basını kendimize düşman etmemek için... Basın hürriyetini maalesef yalnız baasçılara tanıdık. Bizi destekleyen ve memleketin yüzde 85’ini teşkil eden Müslüman halka bu hürriyeti tanımadık. Milleti kendimize küstürdük. Asıl dayanağımızı bu yüzden kaybettik. Bizi koruyan kimse kalmayınca, neticede baasçı komünistler devlet ve hükümeti ele gecirmiş oldu.” Ben, bu konuşmadan sonra bir sual sordum: “Efendim, siz hükümet olarak baasçılara karşı koyamaz mıydınız?” “Elbette koyabilirdik. Biz onları günü gününe, cesaretle takip edip cezalarını verseydik, maarifimizi ıslâh etseydik, istihbarat işimizi imanlı milliyetperver şahıslara tevdi etseydik, bu hal olmazdı. Zenginlerimiz de hırslı ve cahil oldukları, cömert olmadıkları için bu hal bütün memleketin başına geldi. Bugün zengin olanlar fakirleşti, fakirler de daha fena vaziyete düştü. Memleketin fakir halkını eşitlik vaadiyle aldattılar. Ortadoğu’nun en zengin memleketi, bugün en fakir memleketi haline geldi. Bizim gafletimiz de bu sebeplerin başında gelir. Allah hiçbir devletin devlet adamlarını bizim düştüğümüz duruma düşürmesin!” İşte Suriye’nin şu andaki kanlı, mazlum ve mağdur durumu!.. SAYFA TASARIM: YÜCEL ERGÜNEŞ 13 ailem w Kalbin dili w Hikmet damlalarý “Hz. Peygamber, çocuklara ve aile bireylerine karþý, insanlarýn en merhametlisiydi.“ “Yaðmur, bulutlu havada; iyi davranýþlar da, Allah'la irtibatlý gönüllerde bulunur. Her þey kontrol altýna alýnabilir ama, huy zor.. “ Ümit Burcu 8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN Annelik duygusu köreltilen kadýn güzelliðin kölesi haline getirildi Gece oldu ve yine efkâr bastý Ümit burcu! Muhasebemi yaptýðýmda ümitsizliðe düþüyorum. Sizden ÜMÝT almak için yazýyorum. Baþýmdan aþkýn nimetlere sahip olduðum halde bu yüce davaya yeterince hizmet etmemek/ edememek beni ümitsizliðe götürüyor. Herhalde yeterince inanmadýðým için, yarým yamalak inandýðým için tam 4/4 lük hizmet edemiyorum. Ýnanmýþ olsa idim uykularýmýn kaçmasý gerekmez miydi? Geceleri evin içinde dönmem gerekmez miydi? Þu anda hiç gerekmediði halde televizyon açýk. Kumandayý alýp kapatacak kadar kendime kumanda edemiyorum. Nefsimin esiri, zebunu olmuþ durumdayým. Böyle dertsiz, ýstýrapsýz insanlara kaldýðý için de iþler tam rantabl yürümüyor. Ah Ümit Burcu, yýllar oldu bu adanmýþlarý tanýyalý. Fakat bir ben kendimi bu iþe adayamadým. Hep kenarýnda dolaþtým. Olmam gereken yerde olamadým. Benden çok sonra turnikeye girenler þimdi destanlar yazýyorlar. Peki, ben ne yapýyorum? Koskocaman hiç... Koþturmamak için mazeret bile üretemiyorum. Bittiðimin ve eridiðimin farkýndayým. Aþk olmadan meþk olmaz demiþler. Aþk yok, þevk yok. En önemlisi heyecan yok. Gözyaþý yok. Rahmetli Akif “His yok, hareket yok, acý yok... Leþ mi kesildin? / Hayret veriyorsun bana... Sen böyle deðildin.” Diyor ya, aynen o durumdayým. Ýþte bir gazete kampanyasý baþladý ve bitiyor. Ben ne yaptým? Utanarak söylüyorum ama yattým. Yan gelip yattým. Allah beni affetsin. Birazcýk aðlayabilsem, azýcýk ýstýrap duyabilsem daðlar dümdüz, ovalar pürüzsüz olmaz mýydý? Bu kopukluk, benim Rabbimden kopuk oluþumdan kaynaklanýyor. Netice olarak ben kendimden memnun deðilim. Hizmet etmemenin cezasý olarak vicdan azabý çekiyorum. Kendimi bir yere koyamýyorum. Adanmýþlardan isem niye hizmet etmiyorum? Hizmet etmiyorsam niye bu kutlular arasýnda bulunuyorum ki? Dilemma yaþýyorum anlayacaðýnýz. Dertsiz- Kaygýsýz Ýnsanlýk tarihinin belki de hiç bir döneminde kadýnlarýn haklarýna ve doðal tabiatýna bu denli baský ve tecavüz uygulanmamýþtýr. Günümüz toplumlarý kadýnlara eðitimli olma, baþarýlý olma, kariyer sahibi olma, anne olma, hatta iyi anne olma, çocuklarý ile ilgili olma, güzel olma, genç ve dinamik olma gibi standartlar belirlemekte. Bu belirlemeleri yaparken ne kadýnýn fikri sorulmakta ne de doðasý göz önünde bulundurulmakta. HÝLAL AKDENÝZ Ýnsanlýk tarihinin belki de hiç bir döneminde kadýnlarýn haklarýna ve doðal tabiatýna bu denli baský ve tecavüz uygulanmamýþtýr. Günümüz toplumlarý kadýnlara eðitimli olma, baþarýlý olma, kariyer sahibi olma, anne olma, hatta iyi anne olma, çocuklarý ile ilgili olma, güzel olma, genç ve dinamik olma gibi standartlar belirlemekte. Bu belirlemeleri yaparken ne kadýnýn fikri sorulmakta ne doðasý göz önünde bulundurulmakta. Geçtiðimiz aylarda bir Fransýz firmasýnýn ürettiði estetik ameliyat malzemelerine iliþkin ortaya çýkan insanlýk dýþý skandalda, bu firmanýn inþaatlarda kullanýlan, kanserojen malzemelerle hazýrladýðý silikonlarý sattýðý öðrenildi. Bu durumdan maðdur olan yaklaþýk 500 bin kadýn su an saðlýklarý konusunda ciddi endiþe içinde. Ancak güzel olamama yada yaþlanma korkusu bu endiþeyi çok fazla bastýrmakta. Öyle ki, dünyanýn hemen hemen her yerinde kadýnlar, bugün sadece güzel olabilme pahasýna, estetik ameliyatlarýnýn getirmiþ olduðu acý ve 1 riskleri göze almakta. Bir baþka can alýcý trend ise, moda dünyasýnda meydana gelmiþ absürd „zayýflýk eþittir zariflik“ algýlayýþý uðruna ölümüne kilo veren genç kýzlardýr. Boulemi adý altýnda bilinen bu hastalýkta genç kýzlar ve kadýnlar belli bir idealin uðruna kendi fizikleri ile baðlantýyý tamamen kopartmýþ duruma geliyorlar. Bu hastalýðýn son safhasýnda kýzlar artýk 30’lu kilolarýn civarýnda ecel ile pençeleþirken dahi kendilerini kilolu olarak algýlýyorlar. Günümüz kadýnýnýn yaþlanma, kilo alma, ya da bakýmsýz olabilme gibi bir lüksü yok. Hem erkek dünyasý ile, hem hemcinsleri ile sürekli bir güzellik yarýþý halindeler adeta. Bu çaðýn kadýnlara oynamýþ olduðu en kötü oyun ise, kadýný, yaratýlýþ itibarý ile, ona bahþedilen en büyük armaðandan uzak kalmak zorunda býrakmasýdýr. Günümüzde, birçok kadýn iþini kaybetmeme uðruna, ya da kariyer otobanýnda sollanmama uðruna, belki de hayatýnýn eþi benzeri bulunmayan lezzetini ve mevsiminin kaçýrýldýðý takdirde kazasý olmayan, „anneliði“ tadamamaktalar. Kadýna armaðan edilen bu ilahi hediyeyi, Rahim sýfatýnýn tecellisini, kendi benliðinde tadamayan onca kadýn var günümüz modern toplumlarýnda. Bu tür toplumsal baskýlardan da tetiklenmiþ olacak ki, doðum sonrasý depresyon olarak bilinen hastalýk anýnda, bir an için þuurunu yitirip kendi öz evladýný öldüren kadýnlarýn haberleri artar oldu. Cinayet safhasýna gelmemiþ, fakat yine benzeri tereddütler, korkular ve bunalýmlar sonucu meydana gelen „Babyklappe“ hadisesi de toplumsal olarak belirli çöküþlerin sinyalidir aslýnda. Almanya‘nýn deðiþik þehirlerindeki merkezi hastanelere kurulan bu küvez þeklindeki sisteme, kadýnlar bebeklerini býrakabiliyorlar. Tamamen anonim bir þekilde býrakýlan bu bebeklerin, evlatlýk olarak verilen bebeklerden farklý olarak, hiç bir zaman ebeveynlerinin kim olduðunu bilebilme imkaný yok. Bu tür bir sistem, istenmeyen bebekleri cinayete kurban gitmelerinden kurtarmaya çalýþýrken, onlarý ömürlerinin sonuna kadar cevapsýz sorulara mahkum ediyor. Kadýnlar onca uygarlýk, modernite, Dünyadan acý sayýlar Kadýnlarýn bitmeyen çilesi þiddet. Aslýnda 1kadýndan ziyade güçsüz olanlarýn çilesi de- sek daha doðru. Bu rakamlar gösteriyor ki dünya hala bir orman. Ve içinde ki insanlar çok az. Avrupa Konseyi ve Dünya Bankasý raporlarý, 16-44 yaþ arasý kadýnlarýn baþlýca sakatlanma ve ölüm nedeninin þiddet olduðunu öne sürüyor. - Hindistan’da her gün 14, ABD’de 3 kadýn, eþi ya da erkek arkadaþý tarafýndan öldürülüyor. - Dünya Saðlýk Örgütü; Ýngiltere, Avustralya, Kanada, Ýsrail, Güney Afrika ve ABD’de öldürülen kadýnlarýn katillerinin yarýsýnýn, birlikte yaþadýklarý erkekler olduðunu açýklýyor. - Ýsveç’te her 10 kadýndan 7’si, Botswana’da 6’sý þiddete uðruyor. - Yeryüzünde her 3 kadýndan 1’i, tanýdýðý bir erkek tarafýndan dövüldüðünü, cinsel iliþkiye zorlandýðýný ya da bir baþka biçimde istismara uðradýðýný bildiriyor. - Hollanda’da her yýl 200 bin kadýn, eþinin þiddeti ile karþýlaþýyor. - Moldova’da 16-19 yaþlarý arasýndaki her 3 genç kýzdan 1’i, cinsel þiddet maðduru. - Dominik Cumhuriyeti’nde, þiddet uygulayanlarýn yarýsý, eþler ya da eski eþler. - Gürcistan’da her 2 aileden 1’inde þiddet yaþanýyor. - Ortadoðu ve Körfez ülkelerinde, çoðu Asyalý 1.2 milyon kadýn evlerde hizmetçi olarak çalýþýyor. - Kuveyt’te kaçmasýnlar diye pasaport ve kimlikleri ellerinden alýnan kadýnlar, dayak yemekten ve cinsel tacizden þikayetçiler. Dilemma yaþayan dertsiz- kaygýsýz! Deðerli Dertsiz kardeþim, Dertsizliðin böyleyse demek ki bir de dertlensen gözyaþlarýn klavyeyi ýslatacak demektir. Ara sýra bu þekilde itirafta bulunmak iyi gelir. Mektubunu tekrar tekrar okudum. Beni de iyi sarstý. Okuyucularýmýzdan ayný durumda olanlar için de iyi gelir düþüncesindeyim. Sen derdini de biliyorsun, dermanýný da. Sýra uygulamakta. Bunun için aþkla þevkle koþan arkadaþlardan ayrýlmamaya bak. Yalnýz kalmamaya dikkat et. Bundan sonra senden güzel faaliyetlerini anlatan mektuplar bekliyorum. hak ve hukuk sisteminin içinde, belki de en yobaz ve baðnaz dönemlerini yaþarken, doðalarýna ve tabiatlarýna belki de hiç bu kadar uzak olmamýþlardý. Bunun bir þekilde belki de, baþta vicdani dinamiklerden yola çýkarak, yýlýn belli günlerinde global manada, dünya kadýnlar günü, sevgililer günü, anneler günü baþlýklarý altýnda, özrü dilenmeye çalýþýlmakta. Ancak baþta vicdan mekanizmasý ile yola çýkan iyi niyetler günümüzde ne yazýk ki tamamen tüketime endekslenerek, baþtaki ulvi gayelerini saptamýþ bulunuyor. Kadýnlarda meydana gelen fýtrî bozukluklar bu denli had safhadayken, bunun deðiþimi için giriþimde bulunmanýn zamaný çoktan geldi, belki de geçmektedir. Son yapýlan araþtýrmalarda artýk erkeklerinde aile içi þiddete maruz kalmalarý belki de bunun ilk emaresidir. Kadýnlara tekrar yaratýlýþ gayesine endeksli kadýn olma hakký ve özgürlüðü verilmediði takdirde, kadýn, yaratýldýðý doðal hali ile, belki de modern toplumlarda nesli tükenen bir varlýk konumuna gelecektir. Bize yazýn: mail: umitburcu@eurozaman.de Sprendlinger Land str. 107 63069 Offenbach unutma çocuðum... Zamaný dirilt çocuðum Her dakikaya bir toatmalýsýn. Her dakikaya bir iyilik çiçeði dikmelisin. Bunlarýn çiçekleri belki de öteki dünyada bulacak seni. Bazýlarý orada, orasý için yeþerecek. Dakika saksýlarýna diktiðin çiçekler mutlaka bulur seni. Güzelliði ve kokusu, aþarak aradaki mesafeleri ulaþýr sana. Bulur seni, nerede olursan ol! Zaman akar gider, dakikalar, saatler… Her dilimini ölümsüzleþtirmelisin zamanýn. Günde beþ defa arýnarak yeniden… Zamaný anlamlandýr- 1hum malýsýn… Çocukluðun içinde saklanýr gençliðin ve ihtiyarlýðýn tohumu. Onlarý iyi korumalýsýn. Ýyi bir aðaç iyi bir fidandan olur. Çocukluk fidanýna iyi bakarsan ihtiyarlýk aðacýn her zaman çiçeklerle süslenir. Öyleyse zamaný dirilt çocuk. Dakikalara can ver. Zaman yýpratmadan seni… Söndürmeden içindeki kalp denen lambayý… Karanlýðýyla boðmadan seni eskiyen zaman… Sen, dirilt onu. Her dakikasý canlansýn. Zaman seni anlasýn. MUSA GÜNER 14 GÜNDEM 8 MART 2012 PERÞEMBE ZAMAN BW’de önümüzdeki öðretim yýlýnda Gymnasiumlarda yýðýlma bekleniyor Baden Württemberg Eyaleti’nde ilkokul sonrasý tavsiye sistemindeki deðiþiklikle þimdiye kadar çok duyulan ‘Sonderschule’den akademisyenliðe, hauptschuleden týp fakültesine gidenlerin’ hikâyelerinin sona ereceði bekleniyor. Bununla birlikte özellikle realschule ve gymnasiumlarda oluþacak yýðýlmanýn eðitim kalitesini nasýl etkileyeceði de merak konusu. Yüzler gülmeye baþladý EBU ABDURRAHMAN Eski Türkiye günlerimdeydi. Bir gün kavga gürültü bahanesiyle bir köy yerinde jandarma karakoluna götürülmüþtük. Bizim fazla bir suçumuz olmadýðý daha doðrusu suçsuz olduðumuz için bizim oraya gitmemize sebep olan kiþilere jandarma duvarda asýlý bir metre kadar çok sert görünümlü bir sopayý göstermiþti. Sopanýn üstüne de bir yazý yazmýþlar kaç sene oldu ama hala aklýmdan çýkmaz. Yazý þöyleydi “Bunun adý haydar, sýkýysa kaytar” Orada malum arkadaþ üzerinden insandan nasýl haydari yapýlýr kendi gözlerimle gördüðüm için hayatta bir daha hiç kaytarmadým. Þerden hayýr çýkar misali çok faydasýnýn olduðunu da söyleyebilirim. Niye anlatýyorsun bu hikayeyi diyebilirsiniz. Herkes anlamasa da bugünlerde gazete merkezimizi ziyaret eden temsilcilerim beni sizden daha iyi anlayabilirler. Türk hava yollarý oralarda temsilcilik açmadý ama bu kadar uçuþ nedendir acaba diye merak edenleriniz de olabilir. Federasyon baþkanýmýz yarýþ bitince ortaya çýkan tabloyu inanamaz gözlerle seyrettikten sonra maça bir hafta uzatma süresi ekleyince ben de biraz üzülmüþtüm. Tam tasý taraðý toplayýp kampanya defterini kapattým derken yeniden açmak zorunda kalmýþtým. Ama þimdi, mevcut lig tablosuna bakýnca iyi ki de uzatmýþýz diyorum. 45 günlük aþk ve þevk destanlarý ile zirvelerde ancak 5 tane kardelen açtýrmayý baþarmýþ onlarýn beyazlýðýna karþýlýk yüzümüz kýpkýrmýzý defteri kapatma durumunda kalmýþtýr. Fakat haydari markalý kronometre devreye girince takýmlarýn da havasý birden deðiþti. 45 günde 5 çekenler üç günde zirveleri çiçekle donattýlar. Þu an gözlerime inanamýyorum tam tamýna 20 tane yüzlük kardelenimiz var. Rabbim dilinize suhulet, zihninize kuvvet versin. Bundesliga’da: Duisburg G. Ulm, Augsburg, Siegen, Oberliga’da: SolingenRemscheid, Bonn, Hagen, Scheneberg, Mainz, Giessen Kreisliga’da: Hildesheim, Hanau, Speyer, Koblenz, Saarbrücken, Wiesbaden, Bremerhaven, Worms, Padernborn, Aschaffenburg takýmlarýmýzý gönülden tebrik ediyoruz. Onlarýn bu rüzgarý ile inanýyoruz ki Süperliga’da da birkaç güne kalmaz bir kaç takýmýmýz yüzde100 hedefini yakalayacaktýr. Geçen sene Frankfurt’un Acar teknik direktörünün güzel bir sözü vardý. “Yarýþ bittikten sonra da hedefi yakalamak durumundaysak, erkeklik bizde kalsýn yarýþ bitmeden yakalayalým.” Ben bu güzel sözü yarýþ baþlangýcýnda takdiri hakeden çok güzel bir çýkýþ yapan Berlin’e ithaf etmek istiyorum. Biz bu sene Berlin baþkent olarak yarýþý sürükleyecek derken o resmen geri geri sürüklenmeye baþladý. Bu sene bir türlü kendine gelemeyen Tübingen ve Stuttgart’a eþlik etmek gibi bir halleri var. O da olursa artýk Baþkent ismi Sonkent diye deðiþtirmek gerekebilir. Duisburg’u hassaten tebrik ediyorum. Köln gibi sistemi çökertip ortalarda gezmek yerine aðýrbaþlý bir biçimde ve vakarý hiç elden býrakmadan zirveye yerleþtiler. Hannover ve Düsseldorf bakalým bu ani ataða nasýl bir karþýlýk verecekler. Bu arada geçen sene Mercedes’i otobana çýkarmayý baþarmýþ olan Münih’i de hesaba katmayý ihmal etmeyin diyorum. Çünkü yýllarýn Köln tecrübesi ile Mercedes’i sürmek kesinlikle daha farklý olacaktýr. Tüm takýmlarýmýza erkeklik sizde kalsýn vurgulu yukarýya aldýðým güzel sözü tekrar hatýrlatýp sokaklarda yarýþýn, zirvelerde buluþun dileklerimi iletiyorum. YAHYA YILDIRIM STUTTGART Baden Württemberg Eyaleti’nde Yeþiller-SPD Koalisyon Hükümeti’nin eðitim reformlarýndan en önemlisi olan, ilkokul sonrasý okul tavsiyesinin (Grundschulempfehlung) baðlayýcýlýðýnýn kaldýrýlmasý uygulamasý sonrasý bazý okullarda yýðýlma bekleniyor. Grundschulempfehlung’un eskiden olduðu gibi ilkokul sonrasý devam edilecek okulu belirlemede doðrudan bir etkisinin olmamasý, bu konuda inisiyatifin velilere geçmesi birçok veliyi de konu ile ilgili bazý danýþma merkezlerine yönlendiriyor. Bunun yaný sýra Grundschulempfehlung’a göre harekete edecek veliler de bulunuyor. Mart ayý sonuna kadar eyalet genelinde 95 bin 600 ilkokul dördüncü sýnýf öðrencisi için yeni okullarýnýn belirlenmesi gerekiyor. Zira eyaletteki uygulamaya göre her 4. sýnýf öðrencisi için devam edeceði okula Mart sonuna kadar baþvurunun yapýlmýþ olmasý gerekiyor. SUPERLIGA 2012 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 Temsilcilik Duisburg Hannover Düsseldorf München Mannheim Frankfurt Köln Nürnberg Berlin Dortmund Hamburg Tübingen Stuttgart TH 2335 1100 2150 2600 2100 2900 4000 1120 1800 3510 1900 3000 2632 1 AT % 2216 95% 1029 94% 2011 94% 2391 92% 1913 91% 2636 91% 3626 91% 1004 90% 1574 87% 3045 87% 1646 87% 2325 78% 1983 75% BUNDESLIGA 2012 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 Ýller Duisburg G Ulm Augsburg Siegen Gelsenkirchen Dortmund Düsseldorf Recklinghausen Duisburg K Neuss Mannheim Offenbach Köln B Kreuzberg Hamburg D München Hamburg B Frankfurt Wedding Köln D Nürnberg Karlsruhe Sch.Gmünd Böblingen Ludwigsburg Esslingen Stuttgart Bochum TH 420 500 447 420 610 845 450 592 520 445 535 475 1060 455 417 979 610 495 472 1060 610 550 567 630 650 519 1032 450 AT 443 516 446 418 585 807 429 558 486 411 494 433 956 407 371 868 540 432 411 912 519 455 458 498 508 399 770 329 % 105% 103% 100% 100% 96% 96% 95% 94% 93% 92% 92% 91% 90% 89% 89% 89% 89% 87% 87% 86% 85% 83% 81% 79% 78% 77% 75% 73% Her öðrenci bir yukarýsýný mý düþünüyor? Yeni uygulamayla þimdiye kadar birçok göçmen kökenli öðrencinin gerekmediði halde sýkça karþýlaþtýklarý, ‘Gymnasium senin 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 TH 275 290 400 288 285 300 325 300 270 340 275 295 324 410 265 330 405 335 375 375 365 255 358 350 285 400 385 Son söz velilerin mi? Tavsiye sistemindeki deðiþiklikle þimdiye kadar çok duyulan ‘Sonderschule’den akademisyenliðe, hauptschuleden týp fakültesine gidenlerin’ hikâyelerinin artýk mazi olacaðý beklentisinin yaný baþýnda öðrencinin devam edeceði okul ile ilgili veliler nasýl isabetli karar verir? sorusunun cevabý da aranmaya baþlandý. Yeni sistemi gazetemize deðerlendiren Stuttgart BÝL Özel Okullarý Müdürü Muammer Akýn velilerin çocuklarýný bir öðrenci olarak iyi tanýmalarý gerektiðine dikkat çekti. ‘Okul tavsiyesi kalktý’ ifadesinin yanlýþ kullanýldýðýný da hatýrlatan Muammer Akýn, ‘Okul tavsiyesi kalkmadý. Yine veriliyor. Ancak eskisi gibi öðrencinin 4. sýnýftan sonra devam edeceði okulu bu tavsiye belirlemeyecek. Artýk veliler çocuklarýný okul tavsiyesine baðlý kalmadan isterlerse Hauptschule, Realschule ya da Gymnasiuma kayýt ettirebilecekler. Ancak burada karar verilirken makul ve gerçekçi olunmalý. Hangi okula kayýt yaptýrýlacaðý kararý verilirken öðrencinin kapasitesi iyi tahlil edilmeli. Veliler artýk çocuklarýnýn geleceði ile kararý kendilerinin verdiðini, bunun önemli sorumluluk olduðunu unutmamalý. Tavsiye artýk etkili deðil ama sýnýfta kalma uygulamasý devam ediyor’ dedi. BÝL Özel Okullarý’na da kayýt taleplerinin geçen seneye göre üç katýna çýktýðýný söyleyen Akýn, ‘ Yeni uygulama ile birlikte özellikle Realschule ve Gymnasiumlara talep artacaktýr. Biz de kendi okulumuzda bu talep artýþýný görüyoruz. Yeni binamýzýn bitmesi ile ikiþer þube olacaðýndan kapasite sorunumuz ol- mayacak’ dedi. Öte yandan bazý çevreler ve muhalefet yeni uygulamanýn bazý sorunlarý da beraberinde getireceði noktasýnda birleþiyor. Filologlar Birliði ve Realschul Öðretmenleri Birliði yaptýklarý açýklamalarla özellikle realschule ve gymnasiumlarda yýðýlmaya baðlý olarak sýnýflarýn daha kalabalýklaþarak eðitimde kalitenin düþeceðine dikkat çekti. Eyalet Kültür Bakanlýðý sözcüsü Dr. Roland Peter ise yeni uygulama ile velilerin öðretmenlerle birlikte çocuklarýnýn tahsil hayatý ile ilgili karar almalarýnýn daha kolay olacaðý görüþünde. Eyalet genelinde Mart ayý sonuna kadar ilkokul sonrasý okullara kayýt yaptýracak olan 4. sýnýf öðrencilerinin hangi okula kesin kayýt yaptýracaklarý ise Mayýs ayýnýn baþýnda belli olacak. Kayýtta ikamet yakýnlýðý, okuyan kardeþ ve okul profili ( örneðin çift yabancý dil aðýrlýklý, fen bilimleri aðýrlýklý, spor aðýrlýklý v.b.) kriterlerine dikkat ediyor. Bunun dýþýnda öðrencinin ilkokul notlarý kayýtlarda doðrudan bir veri olarak deðerlendirilmiyor. Yeni okula kayýt baþvurusunda öðrencinin ‘Grundschule 4. sýnýfý bitirdi’ ifadesinin yer aldýðý evrakýn verilmesi yeterli oluyor. Baþkonsolos Aksen: Türk gençlerinin polis olmasýný teþvik ediyoruz OBERLIGA 2012 Ýller Solingen-Remsch Bonn Hagen Schöneberg Mainz Giessen Wuppertal Osnabrück Ingolstadt Rüsselsheim Hannover.G Essen Aalen Aachen Hamm Oberhausen-Bott Neuköln Kiel Düren Bremen Plettenberg Heilbronn Konstanz Tübingen Kassel Freiburg Bielefeld için zor olur, Realschule’ye git’ ya da ‘Realschule’den Hauptschule’ye düþmektense doðrudan Hauptschule’ye baþla’ gibi sözlü ve resmi tavsiyelerin de son bulmasý bekleniyor. Bunun yanýnda velilerin çocuklarýný eski uygulamanýn devam etmesi durumunda kaydettirmeyi düþündükleri okulun bir üstüne kaydettirmeye yönelecekleri ve bunun bazý okullarda ciddi yýðýlmaya neden olacaðý tahmin ediliyor. Eski uygulamaya göre çocuðu Hauptschule tavsiyesi alabilecek velilerin genellikle Realschule’ye, Realschule tavsiyesi alabileceklerin de Gymnasiumlara yöneleceði bundan dolayý da özellikle Realschule ve Gymnasiumlarda ciddi yýðýlmalarýn olacaðý tahmin ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti Karlsruhe AT 287 300 413 293 289 304 317 286 256 319 257 272 291 367 235 281 340 279 300 292 281 188 262 236 184 250 213 % 104% 103% 103% 102% 101% 101% 98% 95% 95% 94% 93% 92% 90% 90% 89% 85% 84% 83% 80% 78% 77% 74% 73% 67% 65% 63% 55% AT 86 267 149 234 147 232 164 181 209 200 194 229 149 213 194 139 223 177 189 167 206 163 171 185 70 176 181 123 % 115% 107% 103% 102% 101% 101% 101% 101% 100% 100% 97% 95% 93% 93% 92% 90% 89% 86% 86% 84% 82% 82% 81% 76% 74% 73% 72% 68% 1Baþkonsolosu Serhat Aksen, Gençleri kültürel erozyona karþý koruyoruz Schleswig Holstein baðlý Glückstadt’da faaliyet gösteren DÝTÝB Þehzade Camii yönetimi gençlerin kültürel erozyona uðramamasý için kollarý sývadý. Cami bünyesinde yürütülen din eðitiminin yaný sýra kadýnlara ve özellikle gençlere yönelik faaliyetler yapýldýðýný belirten Din Görevlisi Ýlhan Kozan ile Baþkan Yardýmcýsý Coþkun Þahin ve Yönetim Kurulu Üyesi Muzaffer Özcan, “bizim için gençlerin her türlü tehlikeye karþý ko- 1eyaletine runmasý çok önemli. Dolayýsý ile gençlerin kendi dinini, örf ve adetlerini öðrenmesi, kendi kültüründe yetiþmesi için çalýþýyoruz” dedi. Genel faaliyetlerle birlikte gençlere yönelik faaliyetlerinde artacaðýna vurgu yapan Din Görevlisi Kozan “gençlerle bir araya gelerek dini sohbet ve benzeri faaliyetler yürütüyoruz. Amacýmýz onlarýn kendi kültürleriyle en iyi þekilde yetiþmeleri ve kültürel erozyona karþý kaorunmalarý” dedi. RAMÝS KILIÇARSLAN GLÜCKSTADT Karlsruhe Emniyet Müdürü Hildegard Gerecke’ye nezaket ziyaretinde bulundu. Baþkonsolos Aksen, Karlsruhe emniyetinin özelde Türk vatandaþlarýnýn ve baþkonsolosluðun emniyetini saðlamakta gösterdiði gayret ve iþbirliði nedeniyle Gereck’e teþekkür etti. Baþkonsolos Serhat Aksen, Emniyet Müdürü Hildegrad Gerecke’ye, ’Baþkonsoloslukta Karlsruhe polisinde çalýþan Türk ve Türk kökenli sayýsýnýn artýrýlmasý amacýyla yaptýðýmýz çalýþmalarýmýz oldu. Bu çalýþmalar bundan sonra da devam edecektir. Önümüzdeki dönemde polislik mesleðinin vatandaþlarýmýza tanýtýmýna yönelik ortak çalýþmalar yapýlmasýný arzu ederiz’ diyerek önerilerde bulundu. Bu öneri Emniyet Müdürü ve Yardýmcýsý tarafýndan memnuniyetle karþýlandý. Karlsruhe Emniyet Müdürü Hildegard Gerecke’de Baþ- konsolos Aksen’in yeni görevinde baþarýlar dileyerek ’Þehirde yaþayan çok sayýda Türk vatandaþý var. Sizler ile ortak çalýþmalardan memnuniyet duyarýz’’ dedi. Ziyarete hazýr bulunan Emniyet Müdür Yardýmcýsý Roland Lay’da Karlsruhe Emniyeti Po- lis Korosu’nun Türkiye’de konser verdiðini, Türk polis teþkilatýyla yakýn çalýþmalarý olduðunu dile getirerek, Polis korosunun Karlsruhe’ de düzenlenecek olan Türk Günleri etkinliðine de katýlacaðýný ifade etti. ALÝ RIZA KARLSRUHE KREISLIGA 2012 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 Ýller Hildesheim Hanau Speyer Koblenz Saarbrücken Wiesbaden Bremerhaven Worms Paderborn Aschaffenburg Hannover.K Würzburg Mülheim Ravensburg Heidelberg Leverkusen Krefeld M.Gladbach Ludwigshafen Mettmann Braunschweig Günzburg Kaiserslautern Allgäu Leipzig Darmstadt Albstadt Spandau TH 75 250 145 230 145 230 163 180 208 200 200 240 160 230 210 155 250 205 220 200 250 200 210 244 95 240 252 180 THY ’dan acentelere ödül Türk Hava Yollarý 1(THY) Hamburg Müdürlüðü performanslarýndan dolayý 2011 yýlýnýn baþarýlý seyahat acentelerini ödüllendirdi. Ödüller THY Hamburg Müdürü Cemil Tezgah tarafýndan acente sahiplerine teslim edildi. Hamburg’dan 2012 yýlýnda baþlayacak dördüncü Ýstanbul seferi ile yeni baþlayacak Ýzmir, Ankara ve Adana seferleri hakkýnda da bilgi veren Tezgah, THY’nin yeni se- fer sayýlarý ve uçuþ noktalarý ile acentelere büyük imkan ve avantaj saðladýðýna iþaret etti. Ödül alan seyahat acentalarý ise Myra Reisen, Tan Reisen, Linden Reisen, Sammys Reisen, Bizim Reisen, Reisebüro Baltacý, Reisebüro Ergin, Karakaþ Reisen, Hanseglobal Reisen, Durgut Reisen, A.T.A Reisen, Benim Reisen, Reisebüro Romancý, Paradies Reisen, Reisetreff Altona ve Orient Reisen oldu. RAMÝS KILIÇARSLAN HAMBURG BmF’den hatim merasimi Yaklaþýk üç yýl önce Kre- 1feld’de kurulan Müslüman Kadýnlar Eðitim Merkezi (BmF) geçtiðimiz gün Kaya Plaza Düðün Salonu’nda bir hatim merasimi düzenledi. Hatfanýn deðiþik günlerinde eðitim merkezine giderek, Emine Arslan, Tülay Yaþar, Asiye Demir ve Venhar Kader hoca hanýmlardan Kur’ an – ý Kerim ve dini bilgiler öðrenen 16 yetiþkin bayan yapýlan hatim merasimi so- nunda sertifikalarýný aldýlar. Sadece bayanlara yönelik hizmet veren BmF derneðine kýz öðrenciler’ de okullarýndan geri kalan günlerde katýlarak Kur’ an- ý Kerim ve genel kültür dersleri görüyorlar. Kaya Plaza düðün salonunda düzenlenen hatim merasimine çok sayýda davetli katýldý. Ýstiklal Marþýmýzýn okunmasýnýn ardýndan dernek baþkaný Nejla Asan ve Songül Kaya birer selam- lama konuþmasý yaptý. Daha sonra sahneye çýkan kursiyerler bir yýl boyunca öðrenmiþ olduklarý bilgileri sahnelerken, okumuþ olduklarý ilahi ve naatlarla misafirlere duygulu anlar yaþattýlar. Kadýnlar kolu baþkaný Gülveren Çakan bu tür organizelerin devem edeceðini programa katýlýmýn yoðun olmasýndan dolayý duyduðu memnuniyeti dile getirdi. MEHMET YILMAZ, AYÞE GÜL TEMÝZ KREFELD 15 KÜLTÜR&SANAT 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Ressam, fotoğraf makinesinin çekemeyeceği şeyleri bulmak zorunda Hilmi Yavuz ‘Özerk estetik bilinç’ ve İslam medeniyeti üzerine düşünceler Gregory Jusdanis, Yunanistan’ın modernleşme tecrübesini tartıştığı ‘Gecikmiş Modernlik ve Estetik Kültür, Millî Edebiyatın İcad Edilişi’ adlı kitabında, 1922’de ‘Türk ordusunun Küçük Asya’daki bölgelerin denetimini ele geçirmeye çalışan Yunan kuvvetlerini bozguna uğratması[nın]’ Yunan toplumunda ‘mahşerî boyutlara varan millî bir travma olarak yaşadı[klarını] bildirir ve bu durumun millî ideolojinin yeniden değerlendirilmesine yol açtığını söyler. Bu bozgunla birlikte, ‘Bizansçılık ile romantik Helenciliğin bileşimi olan’ Megali İdea yıpranmış; dolayısıyla ‘Yunan toplumunu işe yarar bir ideolojiden mahrum bırak[mıştır.]’ Jusdanis’e göre, ‘Milleti ve devleti, yani milletin etnik-dinsel kimliklerini modern seküler varoluşla bütünleştirme yolundaki’ Megali İdea’nın başarısızlığa uğraması, ‘Yunanistan’ın üzerine inşa edildiği çelişkileri[n] açığa çık[masına]’ yol açmıştır. Peki, sonra? Megali İdea’nın yerine neyin konulacağına ilişkin olarak Defalarca yazözellikle Metaksas diktatördım, bir daha lüğü döneminde, 1936’da, tekrar edeyim: muhafazakârların “siyasî İslam medeniye- uyumsuzluğa ve sosyalizti bir estetik me- min yükselişine verdikdeniyettir! Özerk leri cevap, klasik kültüestetik bilinçre dayanan ve Ortodoksle İslam’ın herluk ve Bizans mirası ile pehangi bir çelişki- kiştirilmiş bir ‘Üçüncü Yusi olamaz… nan Uygarlığı’ ” projesidir. Jusdanis’in belirttiğine göre, ‘liberal burjuva unsurlar [ise] estetik bir bilinç öner[mekteydiler.] Bu estetik bilinç, özerk bir estetiği öngörüyor ve bunu, ‘kültürü[n] estetize edilmesinde kullandıkları vazgeçilmez bir araç’ olarak görüyorlardı. Bu ‘estetik bilinç’ nasıl işlemekteydi? Jusdanis, bunu Yorgos Theotokas’ın deyişiyle, ‘klasik olanla modern olanı kaynaştırma teklifi’ olarak okuyor ve şöyle diyor: ‘Doğu ve Batı, yerel ve kozmopolit, dinsel ve seküler, geleneksel ve modern, devlet ve millet, Romalı ve Helen’… Yunanlılar, ‘geleneklerine sahip çıktıkları halde yine de Avrupalı olabilirlerdi; miraslarına sadık kaldıkları halde yine de modern olabilirlerdi’. Avrupa’nın ‘özerk estetik’ inşası, sanatların ‘saray, kilise ya da şenlik praksisiyle bütünleşmiş’ olmaktan çıkması, 18. yüzyılda olmuştur. Jusdanis’in Schultze-Sasse’den aktardığına göre, ‘sanat Onsekizinci Yüzyılın ikinci yarısında ayrıcalıklı bir kültürel etkinlik alanı olarak ortaya çık[mış]’ ve,- burası çok önemli, ‘toplumun işlevsel ve toplumsal farklılaşmasının olumsuz yan etkilerini askıya alabilen bir mutabakat ve kurtuluş alanı olarak görülmeye başlan[mıştır]’. ‘Burası çok önemli’, evet, çünkü modernleşme krizlerimize de çözüm sunabilecek özerk bir estetik bilinç, bizim medeniyetimize içkin olan (mündemiç; immanent) bir bilinçtir. İslam medeniyetinin edebiyat ve elbette şiir alanında, edebî enstrümanlara, özellikle de metafora başvurarak dinsel ve kanonik olandan özerkleştiğini gösteren örnekleri burada zikretmeme gerek yok. Sadece edebiyatta değil, resim alanında Erol Akyavaş’ın, Ergin İnan’ın, Peyami Gürel’in eserleri, sinemada Derviş Zaim’in filmleri [özellikle de ‘Cenneti Beklerken’ ve ‘Nokta’] bu özerk estetik bilincin somut örnekleridir. Dayatma, mutaassıp bir Medeniyet inkârcılığından veya sanatın özerkliğinidolayısıyla da, toplumun farklılaşmış olduğunu göz ardı ederek- kabullenemeyen kanonik ısrarcılıktan geliyor. Bu iki engel, önünde sonunda aşılmak ve özerk estetik bilincin İslam medeniyeti içinde yeniden üretilmesine imkân tanımak zorundadır. Defalarca yazdım, bir daha tekrar edeyim: İslam medeniyeti bir Estetik medeniyettir! Özerk estetik bilinçle İslam’ın herhangi bir çelişkisi olamaz… Jusdanis’i iyice okursak, bu bilincin ‘Doğu ile Batı, yerel ve kozmopolit, dinsel ve seküler, geleneksel ve modern, devlet ve millet’ arasındaki karşıtlıklara son verme anlamına geldiğini görürüz. Türk toplumunun da hem geleneksel hem de modern olabilmesinin mümkün olduğunu ‘sahih şiir’ bağlamında dilegetirirken, işte tastamam bunu, yani sanatın özerk estetik bilincinin hâkim kılınmasını kastediyordum; -anlayan anladı! Veyl anlamayanlara! h.yavuz@zaman.com.tr Alman ressam Gyjho Frank’a göre mutluluğun resmi çizilebilir. Hatta sadece mutluluğun değil nefretin ve hüznün de. Bunu bizzat tecrübe ettiğini söyleyen Frank, bakın neler anlatıyor: “Şirket yöneticilerine bir seminer vermiştim. Tahtaya yazdığım sevmek, üzülmek, nefret etmek gibi kelimelerden birini resmetmelerini istedim. Önce çok şaşırdılar. Birkaç denemeden sonra, herkes bir resim yaptı. İçeri giren garsona resimlere bakıp ne hissettiğini söylemesini rica ettik. Yüzde 90 oranında doğru tahmin etti.” HAYRULLAH BİLEN STUTTGART Gyjho Frank, 40 yıla yakın bir süredir duygularını soyut çizgilerle ifade etmeye çalışan bir ressam. “Renkler çocuklarım gibidir hiçbirini ayırmam” diyecek kadar da sanat aşığı bir isim. Soyut resimle uğraşmak ona manevi yolculuğunda büyük bir kademe atlam fırsatı sunmuş. İnsanın yaptığı işte bir şekilde köpürüp taşması gerektiğini söylerken bakın neler diyor: Yaptığınız işte fani olun. Sanatta delilik bu” Biz de bu sıradışı ressamı tanıyıp sonra da size tanıtmak istedik. Bize evinin kapılarını açtı. Alman olmasına rağmen çay demledi, biz sorduk o cevapladı. Birçoklarının ‘karmaşık çizgiler’den ibaret olarak algıladığı tabloların aslında ne derin anlamlar taşıdığını öğrendik Gyjho’dan. Bu işin bir Çinlinin boyaya batırdığı tavukları kağıt üzerinde hareket ettirerek başlattığını da..Ressam için tablonun bir evlat gibi olduğunu ama yaşı geldiği zaman yuvadan uçurulması gerektiğini de ilk defa Gyjho’dan duyduk. Ve daha fazlasını... - Bir ressam olarak en sevdiğiniz renk hangisi? Renkler çocuklarım gibi, bütün renkleri severim. Çocukken en çok sarı ve maviyi severdim. Gökyüzüne ve güneşe hayran hayran bakardım, bu yüzden odamı hep sarıya boyatırdım, genelde yerde mavi halı olurdu. Resim yapmaya başlayınca her rengin kendine ait güzelliğini keşfettim. Şimdi hiçbirini ayırt etmiyorum. Bazılarına göre anlamsız karmakarışık şekiller renklerden ibaret olan soyut resim sizin duygularınızı ifade ediş biçiminiz. Sıradan bir insanın bunu anlaması mümkün mü? Soyut resimde bir akışkanlık mevcut, bakmaktan ziyade diğer duygularla farkına varmanızı sağlıyor. Normalde her tablonun bir kompozisyonu vardır. Fırçayla duygularımızı, düşüncelerimizi, herhangi bir konudaki iç görüntümüzü sembollerle-renklerle aktarmaya çalışıyoruz. Mesela resimlerimde enerjiyi uzayıp giden çizgi ile ifade ediyorum. Akışkanlık, sürekli hareket duygusu, fakat başkası bunu göremeyebilir. Hayal dünyanızı, tecrübelerinizi, hislerinizi kullanmalısınız, daha çok zevk almak istiyorsanız; biraz resme, renklere, şekillere ve dillerine aşina olmanız lazım. Soyut resim gözle beraber o an içinizdeki sonsuzluğa hitap ediyor. Sizi sınırlandırmıyor. Soyut resimi klasikten ayıran şey ne? Paris sanatın başkenti olarak biliniyor, Fransız ihtilali ile beraber ressamların bütün müşterileri bir anda yok oldular. Ressamlar ciddi maddi sıkıntı içine girdi, fakir halkın duvara asacağı bir tabloya pek ihtiyacı yoktu... daha kötüsü ihtilalden 16 sene sonra birisi kalkıp fotoğraf makinesini icat etti...Bu krizi daha da derinleştirdi. Ressamlar, fotoğraf makinesinin çekemeyeceği şeyleri bulmak zorunda kaldılar. Kişinin dış hatlarını fotoğraf makinası ile çe- kebilirsiniz ama iç dünyasını, duygularını makina ile çekemezsiniz. Politik, teknik gelişmeler soyut resim tekniğini ortaya çıkarttı. Siz ne kadar farkına varıyorsunuz? Çevremize sadece bakan körler gibiyiz malesef. Gözlerimizi duygularımızı tekdüze kullanıyoruz hatta hiç kullanmıyoruz. Derinlemesine, tadına vararak, kana kana ruhumuzla, düşüncemizle zevk almaya çalışmıyoruz. Sadece bedenimizi tatmin etmeye çalışıyoruz. Çizgi bir boyut, çizgilerin birleşmesiyle oluşan alan ayrı bir boyut, derinlik ayrı bir boyut.. 12. boyuttan bahsediyorlar ve daha ötesi...bu müthiş bir şey!.. Sanırım, insan mutluluğun resmini çizebilir diyorsunuz? Evet çizebilir... Bunu yaşadığım bir tecrübeyle anlatayım. Şirket yöneticilerine bir seminer vermiştim. Tahtaya sevmek, üzülmek, nefret etmek gibi kelimeler yazıp, katılanlardan herhangi bir kelimeyi resmetmelerini istedim. Önce çok şaşırdılar, imkânsız olduğunu söylediler. Fakat birkaç denemeden sonra, herkes bir resim yapmayı başardı. O sırada içeri giren garsona resimlere bakıp ne hissettiğini söylemesini rica ettik. Yüzde 90 oranında doğru tahmin etti. Herhangi bir tablonuzu satın alan birisini ziyaret ettiğinizde tabloyu duvarda görünce ne hissediyorsunuz? Artık size ait olmadığını mı, gerçek sahibi kim? Güzel bir soru. Genelde arkadaşlarım gelip ‘hey Gyjo! Bu çok güzel bir tablo olmuş, bunu hemen satman lazım’ dediğinde, ‘arkadaşım sanane, benim tablom neden onu satayım’ diyorum…yine de çocuklar büyüdüğü zaman bir şekilde onu kendi yoluna bırakmak gereki- yor. Bende tablolarımı çocuklarım olarak görüyorum ve onları serbest bırakıyorum. Başkasında gördüğümde bir şeyler anımsasam bile yine de orada olması beni çok mutlu ediyor. Ama siz çocuklarınızı satıyorsunuz? Hayır aslında, satmıyorum..O sadece benim için acı parası (Schmerzensgeld)… (gülüyor) Doğu batı arasında resimde bir fark görüyor musunuz? Tabiî ki doğu batı arasında farklılık çok, sürekli birbirinden etkilendiklerini de görüyoruz. Gelenekler, kültür, o dönemdeki yaşanan olaylar, siyasi, dini gelişmeler bunların hepsi birer faktör, haliyle farklılıklar oluyor. Batı olarak, resim tekniği konusunda çoğu ayrıntıyı, tecrübeyi Japon ve Çinlilere borçluyuz. Çin alfabesi bir çeşit resim dili. Çinli bir çocuk 1500 tane şekil çizmeyi öğreniyor ve daha sonra bunların kombinasyonuyla yeni şeyler üretiyor. Monet bir çok ayrıntıyı Çinlilerden öğrenmiş. Biraz da sanatta delilikten bahsetsek Çinliler resimde çok gelişmişler. İlk soyut teknikler Çin’de başlamış diyebiliriz. Bir gün ünlü bir ressam kolunun arasında iki tavuk diğer kolunun arasında kağıt rulolar. Kralın karşısına çıkıp, kağıt ruloları halı gibi yere açmış. Tavuğun birisini ayağından tutarak mavi boyaya batırmış ve kağıdın üstünde ileri geri getirip götürerek maviye boyamış, birinci tavuğu bırakmış. İkinci tavuğun ayaklarını kırmızı boyaya daldırarak, tavuğun kağıt üzerinde öne doğru hareket etmesine izin vermiş. Ayak izleri ile her tarafta kırmızı lekeler oluşmuş. İkinci tavuğu da bırakmış. Krala dönerek, ‘Efendim işte size Thou Sue nehrinde bir sonbahar manzarası’ demiş. İnsan yaptığı işte bir şekilde köpürüp taşmalı. Benim bahsettiğim delilik bu işte. Az önce dini gelişmeler dediniz, yakın tarihimizde böyle bir etkiden bahsedebilir miyiz? 68 kuşağı ile beraber ya da son 50-60 yıldır sanatta, bilimde dinsizliğin daha baskın olduğu genel bir anlayış hakim oldu. Hal böyle olunca kimse ateist bir yazardan ya da ressamdan Tanrıya ait bir şeyler anlatmasını beklememeli. Hıristiyan bir çevrede doğdum, bu kültürle büyüdüm... Nereden geldik nereye gidiyoruz sorusunu irdelemeye çalışıyorum. Bazen çelişkilere de rastlıyorsunuz; İspanyol ressam Antonie Tapies “Ben Tanrının merhameti sayesinde resim yapıyorum” diyor ama kendisi bir ateist. Evrendeki düzen, süreklilik... İnsanın aklını kendine hep hayran bırakmıştır. Örneğin kalemi kâğıda dokundurduğunuzda ilk oluşan bir nokta ve devam ederseniz bir nokta daha. Böylece noktadan şekiller. Yani her şeyin başlangıcı bir nokta? Evet bu çok önemli bir olay. Çoğu zaman çevremizdeki basit görünen şeylerin arkasındaki anlamı göremiyoruz. Sadece bakıyoruz. Bakmak yetmiyor, görmek ve anlamak lazım. Işın parçasını düşünün, bu her iki tarafa doğru uzayıp gittiğinde sonsuza kadar devam etmeli ama görünmeyen bir el bir yerde yönünü değiştirip büküyor. Bunu kim yaptı? Tanrı yapıyorsa cevabı çok kolay ama kendiliğinden olduğunu düşünmek cevapsız bir soru. Nokta bir başlangıç olduğuna göre... evet herşey noktadan oluşan bir nokta. Otostopla Hindistan’a gitti, koleraya yakalandı - 1954 yılında Almanya’nın Cottbus şehrinde doğan ressam Gyjho Frank’ın çocukluğu ve gençliği Biberach a.R’de geçer. Fachhochschule Erlangen’deki yükseköğreniminin ardından otostopla Hindistan’a gitmesi ressamın hayatındaki ilginç kesitlerden biri. Hindistan’a varmaya az bir yol kala koleraya ya- kalanan ressam, 1972 yılında dönüş yolunda Pakistan, Afganistan, İran ve Türkiye’ye de uğrar. Hollanda ve Fransa’da da sanatsal faaliyetlerde bulunan ressamın eserlerinde futurist-arkaik temaların etkisi görülmekte. Ressamın birbirinden farklı yağlı boya soyut resim çalışmaları büyük beğeni topluyor. ‘Allah’ın Sadık Kulu’ Güney Afrika’da - Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla hayatını anlatan “Allah’ın Sadık Kulu: Barla”, Güney Afrika’da izleyicisiyle buluşuyor. Türkiye’nin ilk uzun metraj animasyon filmi olma özelliğini taşıyan “Allah’ın Sadık Kulu: Barla”, iki milyonu aşan izleyicisiyle geçtiğimiz yıl Türkiye’nin en çok izlenen filmlerinden olmuştu. Film, 10 Mart 2012’de “God’s Faithful Servant: Barla” ismiyle Ster Kinekor’un Rosebank’taki Güney Afrika’da The Zone, Canadish Square ve Gateway Comercial sinemalarında vizyona girecek. Yapımcılığını Fatih Gök’ün, yönetmenliğini Esin Orhan’ın yaptığı, “3,5 yıllık titiz çalışmanın ürünü olan ‘’Allah’ın Sadık Kulu: Barla’’da Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri, tamamen orijinal fotoğraflarından faydalanılarak üç boyutlu olarak modellendirildi. KÜLTÜR-SANAT SAYFA TASARIM: MUHARREM ÇELEBİ f16 YORUM 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Avrupa Birliği’nin sanal ödeme sistemi ‘TARGET 2’ saatli bomba gibi işliyor A lman ekonomisinin rasathanesi olarak kabul edilen Münih merkezli iktisadi araştırmalar enstitüsü “ifo” Avrupa Birliği’nin sanal ödeme havuzu “TARGET 2” bünyesinde deprem yaşanabileceği uyarısında bulundu. Ifo Başkanı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn, Euro bölgesinden Yunanistan gibi bir ülkenin atılması halinde TARGET 2 bakiyesinde yaklaşık 500 milyar Euro alacaklı görünen Almanya’nın en az 250 milyar Euro’luk alacağının suya düşebileceğine dikkat çekti. - Almanya’da ekonominin en önemli gös- ğı, AB ülkelerinin merkez bankalarının alacaktergelerini merkezi Münih kentinde bu- larının ise 800 milyar Euro’ya yükseldiği tahlunan bir enstitüsü belirliyor. Aylık ve dönem- min ediliyor. İşi daha da karmaşık kılan hulik raporlarının yanı sıra ticari güven endek- sus ise alacakların kamuoyu durumu fark etsi puanlarını gösteren barometresiyle ülkenin meden bu kadar yüksek bir meblağa ulaşekonomik gidişatında rol oynayan bu iktisa- mış olması. Prof. Sinn ve ekibi işte bu nedendi araştırmalar enstitüsünün adı “ifo-Institut”. le Euro bölgesini bir para politikası felaketinin Adını “Information und Forschung” (Enfor- beklediğini ileri sürüyor. Konuyu önce haftamasyon ve Araştırma Enstitüsü) sözcükleri- lık ekonomi dergisi Wirtschaftswoche’de günnin kısaltılmasından alan bu enstitünün ba- deme getiren Prof. Sinn, daha sonra FAZ’a şındaki isim ise her açıklamasıyla ülke gün- yazdığı bir makalede detaylarını da ele aldı. demine damgasını vurmayı başaran AlProf. Dr. Hans-Werner Sinn’in ulaştığı raman iktisatçısı Prof. Dr. Hans-Werner Sinn. kamlar çarpıcı olduğu kadar tartışmalı da saÜnlü iktisatçı uzun süredir kamuoyunun yılıyor. Çünkü Avrupa’nın güneyindeki birdikkatini az bilinen bir konuya çekmeye çalı- çok ülke Avrupa Merkez Bankası’nda yükşıyor. Prof. Sinn’in gündeme getirdiği konu, sek meblağlarda borçlanırken, Alman Merdaha doğrusu dikkat çekmeye çalıştığı teh- kez Bankası’nın ECB’den alacakları da her like “Target 2” adını taşıyor. İngilizce açılımı geçen gün artıyor. Bu noktaya bilhassa dik“Trans-European Automated Real-Time Gross kat çeken Prof. Sinn, herhangi bir AB ülkeSettlement Express Transfer” olan bu sistemin sinin Euro bölgesinden atılmasının AlmanTürkçe resmi evraklardaki karşılığı ise yakla- ya açısından dramatik sonuçları olabileceğişık olarak “Avrupa Otomatize Gerçek Zamanlı ni “Almanya’nın kaybı yaklaşık yarım trilyon Toptan Mutabakat Sistemi” şeklinde çevriliyor. Euro’ya ulaşabilir” şeklindeki sözleriyle ifaProf. Dr. Sinn, adı bile kafa karıştırma- de ediyor. Birçok ekonomist, tezini ilk açıklaya yeten bu sistemin AB’nin mali yapısının al- dığı günlerde Prof. Dr. Sinn’e karşı çıkarken, o tında her an patlamaya hazır saatli bir bom- konu hakkında durmaksızın mülakat vermeye ba gibi işlediğini ileri sürüyor. Ünlü profesöre ve internetteki blogunda yazmaya devam etti. göre, “Avrupa sadece spekülatif saldırılar neAncak Prof. Sinn’in “işte bu artık kırılma ticesinde meydana gelmemiş bir ödemeler bi- noktası” dediği an önceki günlerde geldi. Bu lançosu krizi yaşıyor.” Benzeri görüşte olan Al- sözlere sebep olan ise Alman Merkez Bankaman Merkez Bankası’nın baş iktisatçısı Tho- sı Başkanı Jens Lehmann’ın Avrupa Merkez mas Mayer ise durumu, “Euro krizi aysber- Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi’ye yazgin sadece suyun üstündığı bir mektupta Euro de kalan kısmı. Suyun alödeme sistemi TARtında ise ödeme bilançoGET 2’nin taşıdığı bülarındaki dengesizlik yatıyük risklere dikkat çekyor.” şeklindeki özetliyor. mesi ve Almanya’nın bu Aslında TARGET 2’de sistemden alacaklı olayarın kaçmaya başladığıduğu 500 milyar Euro nı ilk fark eden ve Prof. Dr. için ek teminat talebinSinn’i uyaran isim Alman de bulunması oldu. LehMerkez Bankası’nın emekli mann, Draghi’den alıbaşkanlarından biri olmuş. nan riskin daha da bü1991-93 yılları arasında yümemesi için soDeutsche Bundesbank’ın mut adımlar atılmasını başında bulunan ve emekve sıkı bir denetim uyliliğinde de ekonomi alagulanmasını talep etti. nından uzak durmayan haBerlin’den gelen billen 87 yaşındaki Helmut gilere göre Şansölye Schlesinger, 2010 yılının Angela Merkel de aryaz aylarında Prof. Sinn’in tık TARGET 2’de oluşan dikkatini TARGET 2 heaçığın farkına varmaya başladı. Böylelikle Prof. saplarındaki açığa çekmiş. PROF. DR. HANS-WERNER SİNN Sinn de kamuoyunda Frankfurter Allgemeine Zeitung’a (FAZ) verdiği demeçte son dönemlerde yol açtığı “siniri bozuk iktisat“konu o günden beri yakamı bırakmadı” di- çı” imajından yeniden Bild gazetesinin onu niyen Prof. Dr. Sinn, o andan sonra başta asis- telediği şekliyle “Almanya’nın en akıllı iktisattanı Timo Wollmershaeuser olmak üzere eki- çısı” rolüne geri dönebildi. Hatta Harvardlı bir binin önemli bir bölümüyle birlikte yaptı- profesörün deyimiyle “kendi kuşağının en akılğı incelemelerde korkunç gerçeği tespit et- lı Alman iktisatçısı” unvanını yeniden elde etti. miş. Böylelikle kamuoyu da Alman Merkez Peki, Prof. Sinn’in hakkında durmaksıBankası’nın TARGET 2 bakiyesindeki alacak- zın demeç verdiği “Avrupa Otomatize Gerlarının 2010 yılının sonu itibariyle toplamda çek Zamanlı Toptan Mutabakat Sistemi” 326 milyar Euro’ya ulaştığından haberdar oldu. tam olarak nasıl işliyor? Bundan 13 yıl önce Bugün gelinen nokta itibariyle sadece Al- “Euro” ortak para birimi olarak ilk kez devreman Merkez Bankası’nın TARGET 2 siste- ye girdiğinde AB vatandaşları da bu para biminden alacağının 500 milyar Euro’ya ulaştı- rimi üzerinden para havalesi yapmaya baş- 8 MART 2012 PERŞEMBE SAYI: 16318 SAHÝBÝ-HERAUSGEBER: WORLD MEDÝA GROUP A.G. Avrupa Genel Müdürü ABDULLAH AYMAZ Almanya Koordinatörü MEHMET ATALAY Yayýnlar Koordinatörü MEHMET ALÝ ÞENGÜL Bürolar Koordinatörü ÝSMAÝL KÜÇÜK ABONE Tel: 0049 69 300 34 130 Fax: 0049 69 300 34 105 e-mail: abone@eurozaman.de DAÐITIM Tel: 0049 69 300 34 130-103 e-mail: dagitim@eurozaman.de REKLAM (Anzeige) TUWA MEDIA MARKETING Tel: 0049 69 300 34 200-201 Fax: 0049 69 300 34 205 e-mail: reklam@tuwamedia.eu BASKI (Druck) Sun Print & Vertriebs GmbH Tel: 0049 69 30034 161 Fax: 0049 69 30034 165 e-mail: info@sunprintvertrieb.eu Commerzbank Offenbach Konto Nr: 427 0666 BLZ: 50540028 Avrupa Genel Yayýn Müdürü (Geschaftsführer – Chefredakteur) MAHMUT ÇEBÝ Haber Müdürü (Redaktionsleiter) YAHYA YILDIRIM HABER (Nachrichten) Tel: 0049 69 300 34 246-256 Fax: 0049 69 300 34 250 e-mail: haber@eurozaman.de ALMANYA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ Parlamento Süleyman Bað Berlin Nihat Kızılkula Dortmund Ekrem Yýldýrým Duisburg Adem Yaka Düsseldorf Bülent Çelik Hamburg Metin Cavlak Hannover Erkan Tekin Frankfurt Latif Taş Köln Ümit Selim Macar Mannheim Ýlyas Arýcan München Tamer Aktaþ Stuttgart Yýlmaz Akýn Tübingen Osman Öztürk Nürnberg Mehmet Kurt 030-224 88060 030-992 57112 0231-2064683 0163-2940125 0211-36779890 040-303 822 19 0511-543 08 778 0176 616 03964 0221-5892242 0621-15699077 089-54885910 0711-121 562 08 07031-261 56 44 0911 274 68 93 AVRUPA TEMSÝLCÝLÝKLERÝ Avusturya Belçika Danimarka Hollanda Ýsviçre Norveç Fransa Finlandiya Seyit Arslan Tercan Ali Baştürk Kamil Subaşı Ebubekir Şar Özgür Taþçýoðlu Menaf Alıcı Emre Demir Fahrettin Çalışkan 0043/6506334499 0032/47-6626211 0045 70206970 0031/10-2013747 0041/313118490 0047/22630708 0033/141 507496 00358 942477400 ZUKUNFT Medien GmbH, Sprendlinger Land Str. 107-109, 63069 Offenbach Ýnternet Adresi: http://www.eurozaman.com e-mail: info@eurozaman.de Kral ve Soytarı layabildi. Ancak bunun arkasında “TARGET” sisteminin yer aldığını bugün olduğu gibi o dönemde de çok az kişi biliyordu. “TARGET” Avrupa Birliği’nde ortak para birimi uygulamasının daha verimli çalışması ve finans sektöründe ödemelerin daha kolay yapılabilmesi için hayata geçirildi. Böylelikle AB ülkelerinin bankaları arasındaki para transferi büyük oranda kolaylaşmış oldu. Transferlerin yüzde 98’i bu sistem sayesinde en geç beş saat içerisinde yerini bulabildi. 2007 yılının sonunda ise “TARGET” yerine “TARGET 2” sistemine geçildi. Alman Merkez Bankası’nın iktisatçılarından Jens Ulrich ile Alexander Lipponer’in “ifo-Schnelldienst 2011” raporunda yayınlanan bir makalede yer verdikleri rakamlara göre 2010 yılında sadece Alman TARGET 2 bileşenleri üzerinden yaklaşık 214 trilyon Euro’luk ödeme gerçekleştirildi. Bu ödemelerin yaklaşık dörtte biri ise sınır ötesi ödemelerden oluştu. Sistemin nasıl işlediğini ise en iyi Yunanlı çiftçi örneği açıklıyor. Söz gelimi Yunanistan’da bir çiftçi Almanya’da traktör almayı planlıyor. Yunanlı çiftçi önce kendi bankasına Alman traktör üreticisine aldığı traktörün parasını ödeme talimatı veriyor. Bunun ardından Alman Merkez Bankası (Deutsche Bundesbank) bu para transferi için yeni para üretiyor ve Al- man ihracatçının hesabına yatırıyor. Karşılığında ise Yunan Merkez Bankası bu meblağı piyasadan para çekiyor ve Yunanistan’da yok ediyor. Böylece Yunan Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası ECB’ye Yunanlı çiftçinin traktör havalesi için ayırdığı meblağ kadar “TARGET borçlanması” yapıyor. Bundesbank ise ECB’den bu meblağ kadar “TARGET alacaklısı” oluyor. AB ülkelerinin ulusal merkez bankalarının Avrupa Merkez Bankası’yla olan alacak verecek ilişkileri ise “TARGET Bakiyesi” olarak adlandırılıyor. TARGET transferleri iki yönlü işlediği için alacak ve vereceklerin yıl içinde birbirine denk hale geleceği varsayılıyordu. Hatta Prof. Hans-Werner Sinn, başlangıçta uzmanların TARGET sisteminde bu bilançonun günlük olarak dengelendiğini düşündüğünü hatırlatıyor. Ancak 2007 yılında bankacılık sektöründeki ilk krizde “tıkır tıkır” işlediği düşünülen bu ödemeler dengesi ilk darbesini aldı. O tarihe kadar TARGET bakiyeleri neredeyse sıfıra yakın iken, yaşanan kırılmayla birlikte verilen açık da büyümeye başladı. Çünkü güçlü Avrupa ülkelerinin bankaları zayıf Euro ülkelerinin finans sistemine güvenini kaybettiği için para akışında kesintiye gitmeye başladı. Alman bankaları da buna katılınca periferiye özel sermaye akışı sona ermiş oldu. Hal böyle olunca Avrupa Merkez Bankası devreye girdi ve ulusal merkez bankalarına kredi sağlamaya başladı. Bundesbank, ECB’ye kredi açtı, ECB de bunu güçsüz Euro ülkelerine aktardı. Ancak bu aktarım göz önünde gerçekleşmediği için ve ulusal meclislerin de bu açılan kredileri ayrıca onaylaması gerekmediği için kamuoyunun olan bitenden haberi olmadı. Açılan krediler ECB’nin bakiyesinde de herhangi bir iz bırakmamıştı. Fakat sıra Alman Merkez Bankası’nın yüz milyarlarca Euro’luk alacaklarının karşılığını aramaya geldiğinde Almanya’nın TARGET alacaklarının karşılığının diğer diğer AB ülkelerinin merkez bankalarının bilançolarında kayıtlı olduğu anlaşıldı. Diğer bilançolardaki rakamlar bir araya getirildiğinde ise TARGET 2’nin en büyük alacaklısının ise Deutsche Bundesbank olduğu ortaya çıktı. Borçların kaynağında ise “GIPS ülkeleri” olarak Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya ile İtalya’nın merkez bankalarının olduğu görüldü. Prof. Sinn GIPS ülkelerinden birinin ya da İtalya’nın borçlarını ödeyemez hale gelmesi durumunda Almanya’nın en iyi ihtimalle 250 milyar Euro kayba uğrayacağını düşünüyor. Ancak bunun aksine inanan Alman Merkez Bankası yetkilileri Bundesbank’ın Mart 2011’de yayınlanan aylık raporunda bu tür bir açığın ulusal merkez bankalarına pay edileceğini ve riskin dağılacağını dile getirdi. Fakat bütün bu detayların ötesinde kesinliği su götürmeyen “acı gerçek” ise Alman Merkez Bankası’nın alacakları ile Hollanda, Lüksemburg ve Finlandiya merkez bankalarının TARGET 2 alacakları bir araya getirildiğinde ortaya çıkan meblağın 800 milyar Euro’ya yaklaşmış olması. Burada ana prensip ise şu şekilde işliyor: “İlgili AB ülkesinin gayri safi milli hasılası ne kadar yüksek ise TARGET alacakları da o kadar yüksek oluyor.” Konu hakkında Deutsche Welle’ye konuşan Commerzbank baş iktisatçısı Jörg Kraemer bahsi geçen meblağın aslında AB ülkelerine ait merkez bankalarının sanal banknot matbaalarında “basılan” sanal paradan başka bir şey olmadığını belirtiyor. Normal şartlarda TARGET ödeme sistemindeki alacakların soruna yol açmayacağını belirten Kraemer, “Ancak Euro bölgesi dağılacak olursa merkez bankalarının alacaklarını tahsil etmesi mümkün olmaz. Bu durumda en fazla alacak sahibi olan Alman Merkez Bankası en zararlı çıkan taraf olur ve para sistemi temellerinden sarsılır.” şeklideki sözleriyle tehlikenin asıl boyutuna dikkat çekiyor. Fakat iktisatçıların bütün felaket senaryolarının ötesinde hemfikir olduğu bir husus var ise o da ne Avrupa Merkez Bankası’nın ne de Alman Merkez Bankası ve nihayetinde Almanya’nın Euro bölgesinin çökmesine izin verme lüksünün olmadığı. Zaten en iyi ihtimalle her şeyin eskiden olduğu gibi kalması, borçlu ülkelerin gerekli reformları yaparak krizi atlatması ve TARGET’ta işlerin yoluna girmesi bekleniyor. İyimser senaryoların gerçekleşmesi halinde TARGET’ın bakiyesindeki yıllık açığın orta vadede 200 milyar Euro’ya inmesi mümkün görünüyor. Ancak diğer yandan bu iyimserlik gerek borçlu AB ülkelerinin gerekse alacaklı AB ülkelerinin hükümetleri üzerindeki borç krizini çözme baskısını azaltmaya devam ediyor. ARAŞTIRMA SERVİSİ KAYNAKLAR: 1. FAZ.net: “Hans-Werner Sinn. Der Dickschädel unter den Wirtschaftsprofessoren”, Christian Siedenbiedel. 2. boerse.ARD.de: “Die Target-Falle”, Notker Blechner / “Was ist Target 2?”, nb. 3. Deutsche Welle: “Target: Milliarden-Zeitbombe im Eurosystem”, Klaus Ulrich. / “Bundesbank will sich gegen ein Euro-Desaster absichern”, Zhang Danhong. d.cetinkaya@zaman.com.tr 17 YORUM Mustafa Ünal A. Turan Alkan Kreatif, cür’etkâr ve kaba Hayırdır inşallah 2012 her bakımdan olağanüstü bir yıl olmaya aday. İki ayda yaşananlara bakarak söylemiyorum yalnızca bunu, yaşanacaklar var daha… Yargı ve siyaset alanındaki gelişmelerin hiç de olağan seyretmeyeceği az çok belli oldu. Ağır Ankara gündemleri değil, olağanüstü işaretler barındıran bir başka olay ürküttü beni. Tek bir olay da değil aslında. Birbirleriyle ilişkisi var mı bilmiyorum ama çok da irtibatsız değil gibi geliyor bana. Sanki yaklaşmakta olan tehlikenin ayak sesleri gibi… Endişelenmem o yüzden. Hangi olaylar mı? Sondan başlayayım… Önceki gün Adıyaman gibi bugüne Yargıtay’ın girişinkadar etnik veya mez- de bir bomba patladı. hepsel huzursuzlukla- Vali ‘Pet şişe içine korın yaşanmadığı bir şe- nulmuş 150 gram hafif patlayıcı’ dedi. Mehirde Alevilerin kapılarına kırmızı işaretler saj patlayıcının şidkonuluyor ve failleri de detinde değil, sesinbulunamıyorsa korkde… Dün kamera kamak lazım. İstanbul’un yıtları çıktı, üzerinde göbeğinde bomba bikapüşonlu montuyla sikletler patlıyorsa kay- zanlı, bombayı sabah gılanmak lazım. 06.25’te koyarken görülüyor. 3 saat 15 dakika sonrasına ayarlı. Bakanlar Kurulu toplantısından hemen önce… Rahatsızlığı sebebiyle Ankara’dan uzak kalan Başbakan Erdoğan, bakanları 33 gün aradan sonra toplayacaktı. Toplantıya saatler kala büyük bir gürültüyle patladı. Basit bir olay değil. Yer Başbakanlık’ın hemen yanı. 100 metre uzaklıkta. Devletin kalbi. Her saniyesi kameralarla gözetlenen bir bölge… Bırakın canlıyı, kımıldayan yaprağın bile dikkat çektiği sabahın durgun saatlerinde elinde bombayla dolaşanın fark edilmemesi ilginç. Yeri ve zamanlamasıyla hiç kuşkusuz bir mesaj… Peki kime? Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi dün ‘Başbakan Erdoğan’a yönelik bir mesaj’ diye yazdı. Mesaj ne? Birileri acaba ‘Çok yakınlarında dolaşıyoruz mu?’ demek istiyor. Yoksa başka anlamları mı var? Başbakan’a kim neden mesaj verir? Yerli bir mesaj mı? Yoksa uluslararası niteliğe mi sahip? 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Bir ipucu için önce zanlının yakalanması şart. Ayak izlerinden belki belli yerlere ulaşılabilir. Bölgede Türkiye’nin pek rahat bırakılmayacağı olaylar gelişmekte. Suriye, Irak, İran… İsrail’i de ekleyin. Hassas ve kritik günler. Dışarıdan bir mesaj mı sorusunu bu gelişmelere bakarak soruyorum. Sadece bu değil. Bu olaydan dört gün önce bir bomba da İstanbul’da patladı. Çevik Kuvvet aracının geçişi sırasında, bisiklete yerleştirilen patlayıcı ateşlendi. 15 polis yaralandı. Yer yine anlamlı. AK Parti İl Başkanlığı binasına çok yakın. 150 metre mesafede. İki işçinin bisikletin yerini değiştirmesi faciayı önledi. Saldırıyı üstlenen olmadı. Terör örgütünün büyük şehirlerde benzer eylemleri oldu. Onlardan biri mi, yoksa başka bir el mi? Şu ana kadar olayı aydınlatacak bir ize rastlanmadı. Son bir haftadaki garip olaylar bunlarla sınırlı değil. Adıyaman’dan gelen haberler 1980 öncesinin kâbus ve korku dolu günlerini hatırlattı. Şehrin merkezinde çoğunluğu Alevi vatandaşlara ait evlerin kapısı anlamsız şekillerle işaretlendi. Kırmızı renkli işaretler yalnızca Alevi vatandaşları değil bütün ülkeyi tedirgin etti. Maraş olaylarını hatırlattı ve ‘Ne oluyoruz?’ sorusunu sordurdu. Ülkenin havasını bozmaya yetti. O kapıların kimler tarafından işaretlendiği tespit edilemedi. Basit bir olay olmadığı kesin. 6 ay önce, eylül ayında 3 vatandaşın hayatına mal olan Kızılay Kumrular Sokak’taki büyük patlamanın failinin hâlâ yakalanamadığını hatırlatmak isterim. Başbakanlık’ın hemen dibinde, Bakanlar Kurulu toplantısına saatler kala büyük bir gürültüyle bomba patlıyorsa endişelenmek lazım. Adıyaman gibi bugüne kadar etnik veya mezhepsel huzursuzlukların yaşanmadığı bir şehirde Alevilerin kapılarına kırmızı işaretler konuluyor ve failleri de bulunamıyorsa korkmak lazım. İstanbul’un göbeğinde bomba bisikletler patlıyorsa kaygılanmak lazım. Hele failler de meçhul kalıyorsa derin derin düşünmek lazım. Acaba bunlar tehlikenin ayak sesleri mi? m.unal@zaman.com.tr Fetbazlığın bu derecesine şapka çıkarmak lâzım; tamam, dehâdan bahsetmeyebiliriz fakat dikkatinizi çekerim; fikir, saygı duyulacak derecede yenilikçi, cüretkâr ve kaba: Önceki hayatında Veysel Karanî olduğunu söyleyerek saf vatandaşları, “Cennetten size yer vereceğiz” vaadiyle dolandıran F.K. isimli vatandaş işte yakayı ele vermiş bulunuyor. Hani filmi çekilse hasılat rekorlarını parçalar geçer vallahi. İnşallah basın savcıları, kanunun suç saydığı fiili övmek kapsamında değerlendirmezler; haberi duyunca ilk tepkim, “Vay alçaklar” makamından homurdanmak yerine, “Kreatif fikir diye ben buna derim” diye makaraları koyvermek oldu (Biliyorum “kreatif” yerine başka bir kelime yazmam gerekirdi ama bazılarının tepkisinden çekiniyorum; “Cıss, hoca hoca, yaratıcılık Allah’a mahsustur, aman haa!” diye beni paylamaya hazır okuyucularım var benim). Evet, kreatif ve cür’etkâr; cür’etkâr, çünkü dolandırıcılıkla itham edilen F.K., normal olarak, “Yahu arkadaş, yüzde 99’u Müslüman bir ülkede yaşıyoruz; binaenaleyh ben önceki hayatımda falanca-filanca idim numaraları bu ahaliye sökmez; onlar reenkarnasyonun İslâm inancına aykırı olduğunu bilirler” şeklinde düşünmesi gerekirken gözünü karartmış ve “Mübareğin yedi göbekten torunuyum; bakınız elimde kapı gibi şecere senedi var” gibi yollara bile tenezzül etmeden kendini doğrudan bizzat Veysel Karanî olarak takdim edebilmiştir; bu cür’eti takdir et- meliyiz. F.K. kardeşimiz, kestirmeden ama kaba bir stille saf kandırmak yerine zekâsını iş dünyasının meşrû kulvarlarına yöneltse idi pekâlâ “innovative coach” veya düpedüz “guru” statüsünde çok başarılı bir kariyer yapabilirdi. Yahu, bu nasıl bir hayal gücüdür, nasıl bir fantastik tasavvurdur, nasıl bir istidattır arkadaş? Yargıyı etkileSatan satıyor da mek pahasına davaya baalan nasıl alıyor, kacak hâkimden istirhayürek dağlayımım odur ki, “Ben öncı soru budur. “Cık ceki hayatımda Veysel cık cık, cehâlet işte Karanî Hazretleri’nin bizefendim; eğitim zat kendisi idim” diyen bişart azizim şart!” rine 6 küsur milyon lira deyip geçecek mi- kaptıracak derecede dinyiz yani? den, diyânetten, akıl ve firâsetten mahrum insanların mebzûlen yaşadığı bir ülkede, gayrimeşru da olsa “kreatif” fikirler sergileyen bu elemana takdir edeceği cezâda bir miktar “zekâ iskontosu” yapsa, şu bizim amme vicdânımız fazlaca tahriş olmayacaktır fikrindeyim; yine de o bâbda emr ü fermân hazreti men-lehü’l-emrindir vesselâm! F.K. yine insaflı imiş ki uydudan bir link kiralayıp kendi televizyonunu kurarak seyirciye tatlı bir edâ ile hâtıralarını anlatmak veya arada tanıtma kabilinden “Advertorial” kılıklı reklâm numaralarıyla cennette satışa çıkardığı arsa ve kâşâneleri “Rendering” modelleriyle pazarlamamıştır; bu yolu tercih etmiş olsa kısa zamanda köşeyi döneceği tartışılmazdı. Dağıstan Çetinkaya Satan satıyor da alan nasıl alıyor, yürek dağlayıcı soru budur. “Cık cık cık, cehâlet işte efendim; eğitim şart azizim şart!” deyip geçecek miyiz yani? Veysel Karanî’nin çağdaş mümessilinden cennette arsa satın alan safderûnların dini bir heyecanla yatırım yaptıkları muhakkak; neticede kelepir fiyatına Akdeniz sahillerinde bir tatil köyünden villa kapatmıyor F.K.’nın müşterileri; resmen ve alenen ahirete yönelik bir hesap içindeler. Peki, bahsettiğimiz “dinî heyecan”ın sadakati hakkında bu derece fikirsiz olmalarında vey oluşumuzda, vaktiyle bu safdillere din öğreten kişilerin hiç vebâli yok mudur? “Ed’Dîn” ile, cennetten parsel kapatanların dini arasındaki galîz fark, daha ne gibi vahim yanlışlıklar, safdil cehâletler, ağır vebâller ve hayal kırıklıkları barındırıyor kim bilir? Vahy’in berraklığından, câhiliye dininin kirli bulanıklığına doğru bir lâhzada kayıverirken bu Müslümanların tutunacak hiç dalı yok muydu; bu adamların “din” diye bildikleri şey, bu kadar sığ ve çürük müydü? Nerede tahlisiye sandalları, nerede cankurtaran simitleri? Ey sâfiyetlerini hırsla kirlettikleri için dolandırıcılarından daha mücrim görünen mağdurlar, “sözde” mağdurlar; biliyorum, “kendini bilmez üç beş kişi”den ibaret değilsiniz ve nâçiz zannıma göre parasını peşin yatırdığınız arsaları, sizi dolandıran satıcınızdan çoook daha sonra temellük edebileceksiniz! t.alkan@zaman.com.tr d.cetinkaya@zaman.com.tr Ali Bulaç ‘Zaman yazarı Başbakan’a çakar’ mı? Zor ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Zor zamanda yazmak zor iş. Bizim işimiz yazmak, konuşmak. Ama yazmakkonuşmak sorumluluktur, her söz dönüp dolaşıp bu dünyada veya ahirette karşımıza çıkacaktır. Söz ok gibidir, bir kere yaydan fırladı mı bir daha geri dönmez. Zaman Gazetesi’nde yazmak veya camianın medya grubunda konuşmak bir kat daha zor. Zira gözler üzerinizde. Bunda bir gariplik yok. Mademki söz sorumluluktur, nerede olursanız olun, hangi makamda sözü sarf ediyorsanız Medya üzerinden eleş- sarf edin dikkatli oltirmek siyasetin esası manız lazım. olan kamusal müzakeOrtalıkta here ve karar süreçlerine yüla gibi dolaşan bir katılma biçimidir. Bizim “cemaat-AK Parti kişisel bir husumetimiz çekişmesi”nin tozu olamaz. Bu köşenin ya- dumana kattığı bir zarının yegâne derdi İs- zaman diliminde lam dünyasının ayağa yazmak ve konuşkalkması, Türkiye’nin mak daha da zordur. adam gibi bir hukuk Okuyucular çedevleti olması. şit çeşittir: İyi niyet beslediği halde maksadınızı doğru anlamayanlar var; anlamak istediği gibi anlayanlar var; doğru anlayıp da görüşlerinizden dolayı size kızanlar var. Bunların hepsi olağan. Bir de, “mesleği fitne fesat çıkarmak olanlar” da var. Bunlar profesyonellerdir; habbeyi kubbe yaparlar. Kullandıkları yöntem, kadim zamanlardan beri sözün güzelini çirkinleştirmek, iffeti kirletmek, samimiyeti bulandırmak, hakikati tersyüz etmektir. Bunların varlığı da olağandır, her dönemde olmuşlardır; dikkat edilmesi gereken temiz ruhlu ve iyi niyetli insanların bunların tuzaklarına karşı uyanık olmalarıdır. Neden bunları yazıyorum? Ara sıra, bazı yazılarımın suiistimal edilip bazı internet sitelerinde “Zaman yazarı AK Parti’ye çaktı”; “Zaman yazarı Tayyip Erdoğan’ı uyardı” vb. ilgisiz başlıklar altında yakılmak istenen fitne ateşine odun gibi kullanılmak istenmeleridir. Belirtmek gerekir ki, bu köşenin yazarı hiç kimsenin sözcüsü değildir. Tabii ki “Zaman yazarı”yım. Bundan gurur duyuyorum. Hocaefendi’nin şahsına, hizmet hareketine, bu hizmet içinde yer alan insanlara, cemaate büyük bir sevgi beslediğim de doğru. İslam’ın kutlu nehrine su ta- şıyan irili ufaklı her ırmak nazarımda sevgiye layıktır. Lakin ben ne Zaman Gazetesi’nin, ne Hocaefendi veya cemaatin sözcüsüyüm. Kimse bana böyle bir görev yüklemiş değil, bu yönde en ufak bir telkinde bulunmuş da değil. Bana ayırdıkları bu köşe bir emanettir, her satırını dikkatle kullanmak zorundayım. Kimse bana herhangi bir müdahalede veya siparişte bulunmuyor. Zaman adına konuşmak gerekirse bunu zaten Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı yapıyor, her pazartesi günü de dikkatle okunan bir muhasebe ve bilgilendirme yazısı yayınlıyor. Defalarca açıklandığı üzere gerektiğinde Hocaefendi adına avukatları açıklamalar yapar. Hocaefendi’nin de konuşmaları yayınlanıyor, lüzum hissederse güncel konularda görüşlerini açıklıyor. Hocaefendi’nin bizim gibi sözcülere ihtiyacı yoktur. AK Parti’ye ve Sayın Başbakan’a gelince. İşi, mesleği yazmak-konuşmak olan birileri tabii ki AK Parti ve iktidarla ilgili görüşlerini beyan edecek. Bu hem görevi, hem sorumluluğu. Şundan ki: a) Biz AK Parti’yle aynı fikrî ve politik gelenekten geliyoruz; b) Sayın Başbakan başta olmak üzere en tepedeki onlarca zatla kadim ve bugün de süren hukukumuz var; c) Karar ve icraatlarının faturası bize çıkmaktadır; d) Aldığı kararlar, yaptığı temel tercihler ülkenin geleceğini, İslam dünyasını etkilemektedir. Medya üzerinden eleştirmek bir tür istişare, iyi niyetli ikaz, siyasetin esası olan kamusal müzakere ve karar süreçlerine katılma biçimidir. Bizim kişisel bir husumetimiz olamaz. Bu köşenin yazarının yegâne derdi İslam dünyasının ayağa kalkması, Türkiye’nin adam gibi bir hukuk devleti olması ve elbette bunun 1850’den bu yana süren İslamî siyaset, sosyal ve kültürel geleneğin içinden gelenler eliyle gerçekleşmesidir. “Ben/ene” demekten Allah’a sığınırım, bu yüzden “biz” diyorum. AK Parti’yi eleştiririz, ama ona zarar gelse yine biz savunuruz, bunu görev telakki ederiz. Özetle bu köşenin yazarı sadece kendi adına yazar-konuşur, değil cemaat adına, İslam ve Müslümanlar adına konuşma yetkisi ve hakkı da yoktur ve bu aslında herkes için varid genel bir kaidedir. Herkes kişisel olarak anladığını, inandığını yazar, savunur; yazıp çizdiklerinden, yapıp ettiklerinden sadece kendisi sorumludur. a.bulac@zaman.com.tr Mümtaz’er Türköne Kadınların değiştirdiği Türkiye TBMM zarif bir jestle bugün kadınları şiddetten korumak için bir kanun çıkartıyor. Malum, bugün Dünya Kadınlar Günü. Kadın cinayetlerindeki trajik artış, Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında geliyor. Bu şiddetin durdurulması lâzım. Dünya Kadınlar Günü’nü anlamsız demeçlerle ve ağlama duvarı önündeki şikâyetlerle geçiştirmek yerine, bu şiddetin durdurulması için kararlı bir adım atmak gerekiyordu. Meclis topluma öncülük etmiş oluyor. Kadına dair sorunların tamamı, Türkiye’nin yaşadığı dönüşümün canlı göstergeleri. Toplumdaki ve siyasetteki bütün kurumların ve değerlerin bir cinsiyeti vardır. Geleneksel toplumlar kurumlara, fikirlere ve kavramlara cinsiyet yüklemekte daha mahirdir. Meselâ savaş erkektir. Darbe, diktatörlük, zorbalık, işkence hep erkektir. Demokrasi, özgürlük ve adalet ise hep dişidir. Bir kadında sembolize edilir. Kadına yönelik şiddetteki artış, erkeklerin değişime ayak uyduramadıklarını gösteriyor. Toplum değişiyor. Kadın değişiyor. Dünya değişiyor. Ama erkek aynı kalıyor. Arada büyüyen uçurum şiddet yöntemleri ile kapatılıyor. Askerî vesayetin, her an kapıda bekleyen darbe korkusunun egemen olduğu bir toplum şiddetle yatıp kalkmaya alışmış bir toplum demektir. Darbecinin topluma doğrulttuğu silah ile, erkeğin kadına kaldırdığı el arasında mahiyet itibarıyla hiçbir fark yoktur. Zorun, kaba gücün, şiddetin egemenliği çıkar her ikisinden. Erkek kadını yönetmek için döver. Biri devlet- te, diğeri ise ailede. Ha darbecinin silahı, ha kocanın kollarındaki kaslar. Kadın kendi tarzıyla bu egemenliği sona erdirdi. Türkiye’nin demokratikleşmesinde kadının doğal olarak üstlendiği rolü çoğumuz gözden kaçırıyoruz. Son on yıl, kadının toplumsal hayata katılmasıyla geçti. Hem de muhafazakâr değerlerle; kadın olarak kimliğine, sahip olduğu deOn yıl öncesinin erkek ğerlere bağlı kalarak. değerlerinin yerini ka- Ama yine de kadın oladınlara özgü değerler rak. Kadının mevcudialıyor. Devlet, baba gibi yeti; ister gözlemci, ister fail olarak sahnede yeridövmek yerine anne gibi şefkat gösteriyor. ni alması çoğu dinamiği Çözüm için sadece er- değiştirdi. Toplumsal ve keklerin kullanabildi- siyasal barış için gerekli ği şiddet yöntemleri ye- cesareti kadınların mevcudiyeti sağladı. Zorbarine kadınların ‘barış lığın, vesayetin sona erdili’ egemen oluyor. dirilmesi önce kadınların siyasete taşıdığı değerlerde son buldu. Türkiye son on yılda çok değişti. Değişimin öne çıkan aktörlerini Cumhurbaşkanı ve Başbakan’da somutlaştıralım. Peki, gerçekleştirdiğimiz değişimin rengini ve içeriğini her ikisini de eşlerinin başındaki örtü vermedi mi? Savaş onların başlarında koptu ve devam etti. Toplum o başlarla birlikte dikleşti ve mücadele yine orada kazanıldı. Zorbalar siyasete, o iki kadının örtülerini bahane ederek müdahale etmeye kalktı. Son on yılın değişimini en iyi anlatan sembol, kadınların başındaki örtüler değil mi? Kürt sorunu dün bütünüyle erkek bir sorundu. Bugün erkeklere özgü çözümlerin inandırıcılığı yok. Uludere’ye Başbakan’ın eşi gidiyor. Güneydoğu’da barışın teminatını herkes onun fotoğraflara bakarken döktüğü gözyaşında arıyor. Kadınlara yönelik şiddet, erkeğin bu değişime direnişinin, hep aynı kalmaktaki ısrarının eseri. Dün onun sözü geçiyordu. Artık kadın, şekillendirdiği dünya ile birlikte kendi sesini duyuruyor, kendi sözünü söylüyor. Erkek güçten düşmeye tahammül edemiyor. Kadının aklı ve feraseti ile kuşatılıp söyleyecek sözü kalmayınca şiddete başvuruyor. Her şiddet olayında korkak, zavallı ve iradesiz erkeklerle karşılaşmamız bu yüzden tesadüf değil. Türkiye değişti. On yıl öncesinin erkek değerlerinin yerini kadınlara özgü değerler alıyor. Devlet, baba gibi dövmek yerine anne gibi şefkat gösteriyor. Çözüm için sadece erkeklerin kullanabildiği şiddet yöntemleri yerine kadınların çok iyi bildiği barış dili egemen oluyor. Sevgiden, empatiden, uzlaşmadan daha sık söz ediyoruz. Değişim treninin en son vagonu olan erkekler de değişecek. Meclis’in çıkardığı kanun bu değişim için elverişli bir başlangıç. Keşke taslakta yer alan “toplumsal cinsiyet” tanımı da kanunda yer alsaydı. Bu tanım, toplumdaki cinsiyetçiliği hem anlamaya hem de yargılamaya, sonuçta değiştirmeye fırsat verebilirdi. m.turkone@zaman.com.tr SAYFA TASARIM: ŞERAFETTİN YILMAZ 18 TELEVİZYON 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN ÇILGIN DÜNÜRLER BENİM GÜZEL EVİM KORUYUCU KANALTÜRK 18.50 CNBC-e 21.00 SİNEMA TV 20.00 YÖN.: ANDREW FLEMING OYN.: MICHAEL DOUGLAS, ALBERT BROOKS YÖN.: RICHARD LONCRAINE OYN.: MAGGIE SMITH, CHRIS COOPER YÖN.: KEONI WAXMAN OYN.: STEVEN SEAGAL, LIEZL CARSTENS Dr. Jerome Peyser, kendisi için stresten uzak bir hayat düzenlemiştir. Günleri uçuşan mermiler önünde koşmak, jet uçağı çalmak, silah kaçakçılarıyla pazarlık yapmak gibi işlerle geçen CIA ajanı Steve Tobias hayatına füze hızıyla girince tüm düzeni altüst olur. My House in Umbria, İtalya’daki Umbria’da yaşayan İngiliz yazar Emily Delahunty’nin hayatını değiştiren bir trajedi ve sonrasında gelişen ilginç değişimleri konu alıyor. Emily, yolculuk ettiği tren terörist saldırısına uğradıktan sonra gözünü hastanede açıyor. Roland Sallinger, Los Angeles’ta görevli bir polistir. Hırslı partneri hayatına kastedince Sallinger ölümün eşiğinden döner ve tıbbi nedenlerden dolayı emekli olmak zorunda kalır. Teksas’a gider ve zengin bir işadamının kızının koruması olarak çalışmaya başlar. KARDEŞLER HIRSINI ALAMADI - İyilerin dostu, kötülerin düşmanı olan iki kardeşin hikâyesini konu alan serinin ikinci filmi Şehrin Azizleri 2 (The Boondock Saints II) televizyonda ilk kez ekrana geliyor. Kardeşlerin destansı hikâyesi, ikinci filmde de devam ediyor ve kayboluşlarının ardından, tam 8 yıl sonra, azizler tarafından yapılmış gibi gösterilen rahip cinayetiyle ilgili kim varsa hepsini öldürmek için şehre geri dönüyorlar. İkili, babaları Il Duce ile İrlanda’nın sessiz vadilerinde saklanmaktadır ve eski kanunsuzluklarından temizlenmişlerdir. Herkes tarafından sevilen bir rahibin çete tarafından öldürülmesinin ardından kardeşler adaleti yerine getirmek için Boston’a kanlı bir savaş vermeye giderler. İlk film, 2000 yılında ülkemizde gösterime girdiğinde yurtdışında aldığı zayıf eleştirileri yalanlarcasına çabucak kendine bir hayran kitlesi oluşturmuştu. Amerika’da eleştirmenler ve halk arasında bir uçurum oluşmasına neden olan film, patlayan DVD satışlarıyla yapımcılarını bile şaşırtıp, kült film statüsüne kavuştu. TELEVİZYON SERVİSİ ŞEHRİN AZİZLERİ 2 Yönetmen: TROY DUFFY Oynayanlar: JULIE BENZ, SEAN PATRICK FLANERY, NORMAN REEDUS STAR TV 21.00 SAMANYOLU MEHTAP TV SAMANYOLU HABER TV 05.00 09.30 12.00 13.20 15.30 16.45 18.25 19.00 20.00 21.30 09.00 11.30 12.30 15.30 16.30 18.00 20.30 22.00 10.00 13.00 16.00 16.30 17.20 19.20 20.00 21.40 Merhaba Yenigün Gün Işığı Yeşeren Düşler Yeşil Elma Sektör Günlüğü Gereği Düşünüldü Avrupa Haber Ana Haber Bülteni Türk Sineması Maceracı Kur’an Öğreniyorum İman ve Hayat İnanç Dünyamız Cevşen Kırık Testi M.Fethullah Gülen Vaazları Yeşeren Ümitler Not Defteri Haber Bülteni Haber Bülteni Dünyanın Gündemi Paranın Seyri İstanbul Malikanesi Para Piyasaları Endaze Sinemaskop EBRU TV DÜNYA TV YUMURCAK 11.00 13.30 15.00 16.00 16.30 17.30 18.30 19.00 19.30 20.15 08.30 09.10 11.30 13.00 15.15 17.35 19.30 21.20 22.30 07.45 10.00 11.35 14.10 15.45 16.55 18.05 20.20 21.45 Helping Hands Redemption Green Valley The Wisdom Tree World Affairs Magic of Nature Helping Hands Junk’d Nachrichten Cold February Marsupilami Helbesten Nemir Denge Gel Rengen Jiyane Kaniya Stranan Axın Fıqha Şafi Hocaefendi Vaazları Ke Çi Got TRT - TÜRK TRT - HABER NTV 11.10 13.00 14.40 16.00 18.00 19.20 20.00 21.00 22.05 23.00 09.00 10.30 11.35 13.00 16.30 17.00 19.00 19.45 22.00 08.30 11.00 13.30 16.00 17.30 18.40 20.00 21.10 23.30 Bugün Dünyamız Detay Gümüş Hilal Dünyanın Haberi Gazeteci Gözüyle Dilara Koçak İle İyi Yaşam Türkiye’nin Haberi Konuşacak Çok Şey Var Açık Şehir Türkiye’de Geceyarısı Haber Haber Özetleri Gündem Haber Haber Özetleri Haber+Spor Ana Haber 45 Artı Kırk Kilit Uzun Kuyruk Tom Üçüzler Caillou Corneil ve Bernie Loopdido Arka Bahçede Bilim Arthur Anne Shirley Ekonomi Notları Haber Merkezi Günün İçinden Akşam Haberleri Gece Gündüz Dünya Kadınlar Günü Bugün Yarın 45 Dakika Haber Bülteni KANAL D SHOW TV HABERTÜRK 07.50 09.50 11.40 13.30 15.30 17.50 18.00 19.00 19.10 22.45 08.45 11.00 14.20 17.45 18.50 19.00 22.15 08.15 09.15 12.00 14.00 15.15 18.00 19.20 22.00 Doktorum Eylem Akşin Zamanı Bana Her Şey Yakışır Akasya Durağı Arka Soklar Koca Kafalar Ana Haber Euro D Haber Fatma Gülün Suçu Ne? Şanslı Masa KANAL A ATV 08.00 09.30 11.30 12.45 14.00 15.10 19.30 20.30 22.30 07.30 09.00 12.00 14.45 18.00 19.00 21.45 23.00 Basın ve Gündem Spor Gündemi Haber Merkezi Hadi Konuşalım Yemekte Sohbet Var İşte Haber Ana Haber Sorun Söyleyelim Son 24 Saat Show Kulüp Saba Tümer ile Bugün Bugün Ne Giysem? Ana Haber Spor Sayfası Dizi ‘Suskunlar’ Siyaset Meydanı Analiz Sentez İki Ses Bir Nefes Gün Ortası Haber Bülteni Hayatın İçinden Akşam Raporu Türkiye’nin Nabzı 1 Gün RTL Dizi ‘Zerda’ Tatlı Sert Yeniden Başlayalım Evlen Benimle Ana Haber Dizi ‘Alemin Kıralı’ Kim Milyoner Olmak İster? Dosta Doğru 12.00 Punkt 12 14.00 Mitten im Leben! 15.00 Verdachtsfälle 17.00 Betrugsfälle 17.30 Unter uns 18.45 Nachrichten 19.05 Alles was zählt 19.40 GZSZ 20.15 Alarm für Cobra 11 22.15 CSI: Den Tätern auf der Spur KANAL 24 EUROSTAR SAT 1 07.15 08.50 11.30 15.00 18.10 19.00 19.45 21.10 22.00 06.00 09.00 12.00 13.10 14.10 15.20 16.40 18.00 19.00 20.00 11.00 13.00 14.00 15.00 16.00 17.00 19.00 20.00 20.15 22.15 Sağlık Merkezi 1. Moderatör 2. Moderatör 3. Moderatör Nerede Kalmıştık? Kırmızı Halı Açık Görüş Unutulan Manşetler Gece Moderatörü Celal Pir’le Bugün Melek Soframız Küçük Şeyler Çemberimde Gül Oya İki Aile Beni Affet Ana Haber Kalbim Dört Mevsim Sinema ’Şehrin Azizleri 2’ KANAL AVRUPA HİLAL TV TV 5 07.00 09.00 12.00 13.00 14.00 17.00 19.00 21.00 00.00 08.00 11.30 12.25 16.10 18.00 19.30 20.40 22.40 08.50 10.20 12.30 13.00 16.00 17.30 19.00 20.10 21.30 Klip Saati Fikir Fırtınası Klip Saati Temizeller Anadolu Diyarı Hayat Bağları Önül’den Gönüllere Ankara Avrupa Hattı Fikir Fırtınası Çocuk Saati Gün Ortası Emek Ağacı Kâbe’den Naklen Ana Haber Artı Haber Deniz Feneri Cafe Bahane Richterin Barbara Salesch Britt Zwei bei Kallwass Richterin Barbara Salesch Richter Alexander Hold Niedrig und Kuhnt K 11-Kommissare im Einsatz Nachrichten Criminal Minds Navy CIS: L.A. Tefsir Günlüğü TV Çarşı Süleymaniye Dersleri Belgesel Gün ve Tarih Ana Haber Bülteni Sağlığa Yolculuk Cumayı Beklerken Hikmet Pınarı KANAL 7 - INT TRT 1 CNN TÜRK 06.00 09.50 12.00 14.30 15.30 16.30 18.00 19.00 21.00 22.00 09.30 12.30 13.45 15.35 17.30 18.00 18.50 21.00 08.00 10.00 13.00 15.45 17.00 18.30 20.30 22.45 Kanal 7’de Sabah Dr. Feridun Kunak Show Hayatın İçinden Kalp Gözü Güzel Günler Ana Haber Kanal 7 Haber Türk Filmi Kanal 7 Haber Saati Önden Gidenler Gülben Sarayın İncisi Dizi Klip Leyla ile Mecnun Habere Doğru Ana Haber Bülteni Dizi ‘Sen de Gitme’ Dizi ‘Mavi Kelebekler’ Parametre Medya Mahallesi Bugün Afiş Ana Haber Beş N Bir K Dört Bir Taraf Burada Laf Çok 4"5*-*, TV TEL. SAMANYOLU +49 (0) 69 300 34 310 - 405 - 400 Dükkan Devren Satılık Maastricht Wijkcentrum’da 300m2 köşe başı dükkan. İçinde halı , perde, ev tekstili, hediyelik eşya ve dekorasyon reyonu bulunmaktadır. Ayrıca içinde iyi geliri olan elbise tamir atölyesi mevcuttur. Hazır müşterisiyle, sağlık sebebiyle satılıktır. Müracaat tel.: 0031433622 327- 0031614147803 Adres: Voltastraat 2, 6224 EL Maastricht/Hollanda Vergİ Danışmanlığı İşyerİ Danışmanlığı Dipl.-Kfm. (FH) Abdullatif CANIMANA Innere Kanalstr. 95 (Ecke Venloer Str.) 50823 Köln Steuerberatung Unternehmensberatung Tel: + 49 221 47681810 Fax: + 49 221 47681812 Mobil: + 49 177 4634283 info@latif-steuerberatung.de www.latif-steuerberatung.de Ye n i a d re s i m i z ; Ye n i D İ T İ B M e r ke z C a m i i´s i n i n t a m k a r ş ı s ı ! 19 BULMACA 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Hazýrlayan: YALÇIN SABRÝOÐLU y.sab rioglu@za man.com.tr Deprem yazar (resimdeki) Bukalemun Rol yapan Yürekli kimse İnce karşıtı Hacda bir yer Kısaca numara Mektep Tümör Buluş Eksiksiz Baston Bayağı Kısaca alüminyum Eski bir şair Bir deniz hayvanı Uyanıklık Eski bir müzisyen (Cem ...) 1 Gerçek dışı söz İffet Ağaç kolu Dalgıç Ayrıntı Kapakla örtülen süslü mezar Zelzele, yer sarsıntısı Müzikte durak Kadınlar eline yakar Bir deniz rütbesi Bir, yalnız SUDOKU BULMACA Kişisel 8 Elbise takımı Kısaca uranyum Eskiden ocak ayı Hollanda’da şehir Hiç bir zaman Bursa ilçesi Aktörün işi Beceriksiz kimse Devam ettirme Maddeten değil 5 Gökyüzü İstenilen vasıfta olan Karelemek işi Bir spor adamı (Coşkun ...) 4 İç mimar Erzincan ilçesi İstanbul’da bir semt Karışık olmayan 4 1 4 Yürüyen Fasıla Başkaları Put Bir bayan giysisi İlkel silah Haysiyet Demirin remzi Omurun içindeki Kanun 7 5 2 1 9 4 9 1 9 3 8 2 7 2 5 3 2 5 7 8 9 Yüksek zeka 8 1 3 2 4 5 DÜNKÜ SUDOKU ÇÖZÜMÜ ABD’de ünlü kalp doktoru (Mehmet ...) 7 4 1 9 5 6 8 3 2 5 3 6 8 7 2 9 4 1 2 9 8 4 3 1 7 6 5 9 7 4 5 2 8 3 1 6 1 8 2 6 9 3 4 5 7 3 6 5 1 4 7 2 8 9 8 5 9 7 6 4 1 2 3 4 2 7 3 1 5 6 9 8 6 1 3 2 8 9 5 7 4 Vasıf Dediğinde direnme Her tür yiyecek 5 7 Tablodaki tramlý kalýn çizgilerle belirlenmiþ 3’e 3’lük karelere, 1’den 9’a kadar rakamlarý birer kez kullanarak yerleþtirin. Öyle yerleþtirme yapmalýsýnýz ki, bütün 3 lükleri doldurduðunuzda tablonun bütün kutularý yukarýdan aþaðýya ve soldan saða 1’den 9’a kadar rakamlardan birer kez kullanýlmýþ olsun. Kirli, pasak Sorun 4 6 Bir Alman tabancası Alemler Bir Türk destanı 6 3 Sivas ilçesi Dini tören Haccın bir rüknü 5 1 Bir tür fasulye Bir harfin okunuşu Bir bakliyat 9 Kesici bir alet Bir sayı 2 7 Bir tür bulut Ana, esas Bir bağlaç Romanya’nın trafik remzi Topluluk, cemaat Mısır’da nehir Hal, tavır Düz yazı Tutsak Değer verilir olma Bir nota Kırmızı Bir soru Kıbrıs’ta şehir Makineyle yapılan örtü kenar süsü Asya’da nehir 3 Kabirdeki sorgucu melek (Münker ...) İstinatgah, mesnet Bir Arap harfi Süre, mühlet Dolu değil Demiryolu İstanbul’da bir semt 4 Þ ÝF RE K E LÝ ME: Parlama 1 2 J U A R U T 4 3 K E L İ M E Z S 5 U R E Ü Þ K A Ý M Ü T L U Ý M A R A H U E R J K O V A G Ü Ç N F S A Ü Y A A A T L Ý Þ E Y A Ü M D K Ý R K H U Z A N Ç K R S A N T L Ü M R O F A U R O T K O Ý S S Ý E A G S Ü A N O Ý T Ü U G Z G L S Z K U T I Belirsiz anlamında bir söz A V I R K Ağırlık ve uzunluk ölçülerinde kabul edilen ölçü modeli S C M H A A D K U A Ü Þ O N N A A Ü E Ý A Z R N E O R A M M Y A L G D O E L L Ý Þ L O E Z V P N Ý R H A Ü K Bulmaca 1 1 2 3 4 5 6 7 8 2 3 Refik Aydýn 4 5 6 7 8 r.ay din@za man.com.tr 9 10 11 12 SOLDAN SAĞA 1) Kuzey Afrika kıyısında Mısır’ın batısında kalan ülkelerin topluca adı.– Kur’an’da bir sûre. 2) Merkez.– Sert buğdaydan elde edilen, taneleri iri, glütence zengin un.– Türk halk müziğinde kullanılan, ağzı yassı bir tür zurna. 3) Dinlenmeye bırakılmış tarla.– Acımasız ve haksız davranan, zulmeden. 4) Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.– Yeşile çalan toprak rengi.– Gümüşün sembolü. 5) Edirne’nin bir ilçesi.– Olağanüstü yeteneği olan kimse, deha. 6) Amip, akyuvar ve bazı bakterilerde hücre bölünmesi yoluyla olan çoğalma.– Bir duygunun, hayalin, güzelliğin ifade edilmesi için başvurulan usullerin tamamı. 7) Şüphe, tereddüt.– Sıcak ülkelerde yetişen ve kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç. 8) Elçilikte görevli askerî uzman. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1) Karşılıklı ağır sözler söyleyerek yapılan çekişme, atışma, ağız kavgası, tartışma. 2) Esasla ilgili, asıl ve temel olanla ilgili, esasi.– Kısa değnek parçası. 3) Bir zaman birimi. 4) Uyma, boyun eğme. 5) Soydan gelen vasıf, soyaçekim.– Beklenmedik bir durumla karşılaşmaktan ötürü şaşkınlığa düşme hali. 6) Uluslararası bir teşkilat.– Benimseme, kabul etme. 7) Anlayış, feraset.– Nikelin sembolü. 8) Akarsu yatağı, mecra.– Tabut. 9) Çipura balığının küçüklerine verilen ad. 10) Tembih sözü.– Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı, abide. 11) Mevlevi tekkelerinde dervişlerin sema yaptıkları özel bölüm. 12) Hitap ünlemi.– Telleri parmakla çekilerek veya pena ile vurularak çalınan bir telli çalgı. 1 2 3 4 1 F O B İ 2 E B U T T M A M A 3 L U 4 A R 5 6 7 8 A L O P 9 E S İ A L İ P S İ S Z A M N E A N L 5 H D A M E N 6 İ B A D E 7 Y A H U T 8 E Z A N T M B A 10 11 12 İ G A Ş E M A K A L E M A N İ K A L R İ N E B < C þ D < 8 M @ O V A T A Y E N A L N Ü E A T H Ü O E Z U A P A G R E O R T B L N J L E V Z Y E L A > = D Q > E @ > P 8 P F E > E < Q I 8 < K > F E G I P Q | 8 < Q 8 P < 9 G < ? F ? ? J J | ? P J = 9 I B 8 K C F B 8 I P < K I J | I F F C E x 8 < J < B 8 J E ; Q F < 8 C J D | 8 D < E Q M K Q L M Z R K A M R I Ý Y Ý F S K E D M Ü Y İ V T Ü M Ö Y K K 9 x < C = Q F D | I L E < = F < K 8 = D E L < | | C 8 B K B F K 8 F Ü L A İ G M E M A U R E R A ? K < E Q < G Ā | E 8 ? | E ü M ; L Q G B I : < S B Ý R S R N G E G F E B N E ? L I ; L : 8 B < A | { 8 A ? 8 A I K = > C I : C F < P D { I < J C | P 9 8 I < Q I ; > C ? I 8 D O E Ğ İ K A R T N A C M A T D A K J U A K O T Ü V O Ç D F D = 8 Q C L F 8 E I < F I D 8 E N R Ü L N N Ö T A N A Z İ U A < ü { 8 ; L : þ = L < ü E þ > Q þ ; 8 9 ? I 8 B Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz? ANTRAK, ATLANTÝK, BALO, CÝLVENAZ, ÇANAKKALE, DERGİ, EYFEL, FORMÜL, GEZGÝN, HARAMÝ, IRMAK, ÝSLAM, KAHRAMAN, LAOS, MERMÝ, NEVRUZ, OTUZ, ORKUN, ÖTANAZİ, PARTÝ, RUAM, SUAL, ÞAFAK, TAKSİM, USTURA, ÜNLEM, VARTO, YEÞÝL, ZARAR. ? < þ I D | < I L B L x E J E : C < B | 8 ; 8X[Xb`b\c`d\c\i`kXYcfele`û`e\j\ig`k`i[`b%9lecXiYlcXY`c`id`j`e`q6 7DA;J"Ĕ7JB7I"Ĕ8;O7P"Ĕ8KHI7"Ĕ97>B"ĔwKAKH"Ĕ:đP=đD"Ĕ;D:7C"Ĕ;PđD;"Ĕ<BEPE<"Ĕ=OEJD"Ĕ>EHEP"Ĕ BJC7I"ĔA;D7D"ĔA;Hđ>"ĔBHđA"ĔCED:HEI"ĔDKI7O8D"ĔEKB"ĔEHC7D"ĔzD:;H"ĔF;H ;C8;"ĔH7>7J"Ĕ JKHJ7"ĔKH:K97"Ĕ{BI;H"ĔL;B7O;J"ĔO7O=?D"ĔP;D=D$ f20 spor MARADONA: EL VASL’DA MUTLUYUM. Dubai’deki El Vasl takımını çalıştıran Arjantinli efsanevi futbol adamı Diego Maradona, futbolun kendisi için vazgeçilmez bir tutku olduğunu söyledi. Efsane futbolcu, “Al Vasl’da çalışmak benim için Real Madrid, Barcelona, Boca Juniors ya da Bayern Münih’i çalıştırmak gibi bir şey. Ben bu konuda ayrım yapmam. Bu benim görevim. Futbol benim tutkum, başka türlü yaşayamazdım.” dedi. ABRAMOVİCH’E TEKNİK ADAM DAYANMIYOR. Chelsea’nin Rus patronu Roman Abramovich, 9 yılda 7 menajer değiştirdi. Abramovich, kulübü satın aldığı 2003 yılından bu yana 7 teknik adama toplam 72,1 milyon Sterlin tazminat ödedi. Bu çalıştırıcılardan en fazla tazminatı, 18 milyon Sterlin’le Mourinho’ya ödendi. Abramovich, geçen hafta W. Bromwich’e 1-0 yenildikten sonrna Portekizli menajer Andre Villas-Boas’ın işine son vermişti. 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN FOTOĞRAF: ZAMAN, MAHMUT BURAK BÜRKÜK NECATİ, BEDAVAYA GOL ATIYOR Sarı-Kırmızılı kulüple sezon sonuna kadar 400 bin dolar karşılığında sözleşme imzalayan golcü futbolcu Necati Ateş, Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık alacağından da vazgeçtiği öğrenildi. G.Saray’ın sezon sonuna kadar 400 bin dolar garanti ve maç başına 10 bin dolarlık ücreti az bulan yıldız futbolcu, Fatih Terim’in tavsiyesi üzerine imzayı attı Trabzonspor’da yerli oyuncuların başarılı performansı dikkat çekiyor. Trabzonspor’da yerliler yabancıları solladı HASAN DEMİR TRABZON Süper Lig’de Beşiktaş galibiyeti ile 3’üncü sıraya yükselen Trabzonspor, ligde yerli oyuncularıyla coştu. Bordo-Mavili takımın ligin geride kalan 29 hafta sonunda 55 golünün 45’ini yerli oyuncular kaydederken, yabancı oyuncular ise 7 gol atabildi. Rakip takım oyuncuları da kendi kalelerine attıkları gollerle Karadeniz ekibine 3 gol kazandırdı. Yerli oyuncular Trabzonspor’un gollerinin yüzde 82’sini kaydederken yabancı oyuncular gollerin yüzde 13’ünde pay sahibi olabildi. Karadeniz ekibinde yerli oyuncular içinde Burak 30 golle Bordo-Mavili takımın ve ligin en fazla gol atan oyuncusu konumunda bulunurken bu oyuncuyu 5 golle Halil Altıntop, 4 golle devre arasında Gaziantepspor’dan transfer edilen Olcan takip etti. Volkan, Giray ve Mustafa da 2’şer kez rakip fileleri havalandırdılar. Yabancı oyunculardan ise Brezilyalı forvet oyuncusu Henrique ve Colman 2’şer, Pawel, Celustka ve Cech de 1’er gol attılar. Moritz (Mersin İdman Yurdu), İshak (Ankaragücü) ve Popov (Gaziantepspor) da kendi kalelerine attıkları gollerle Bordo-Mavili takıma goller kazandırdı. Ayrıca Trabzonspor’un yerli oyuncuları ligde 13 takımdan daha fazla gol attı. SPOR SERVİSİ HACI HASDEMİR İSTANBUL Galatasaray’ın Sivasspor’u 4-0 yendiği maçta 2 gol atan Necati Ateş’in devre arasında yeniden Florya’ya dönmek için büyük bir fedakârlık yaptığı ortaya çıktı. Sarı-Kırmızılı kulüple sezon sonuna kadar 400 bin dolar karşılığında sözleşme imzalayan golcü futbolcunun Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık alacağından da vazgeçtiği öğrenildi. İşte Necati’nin ilginç transfer hikâyesi.. Teknik Direktör Fatih Terim, sezon başında istediği Necati Ateş’in transferi Antalyaspor’un astronomik bir bonservis bedeli istemesi üzerine gerçekleşmedi. Devre arasında yeniden tecrübeli golcüye talip olan Sarı-Kırmızılı yönetim, bu kez de 750 bin dolarlık bonservis ücretini fazla buldu. G.Saray’a dönmek için bu teklifi son şansı olarak gören Necati, Antalyaspor’daki 500 bin dolar alacağından vazgeçerek transferinin son anda gerçekleşmesini sağladı. G.Saray’ın sezon sonuna kadar 400 bin dolar garanti ve maç başına 10 bin dolarlık ücreti az bulan yıldız futbolcu, bu kez de Fatih Terim’in, “Artık düşünme ve imzayı at.” tavsiyesi üzerine kendisini Sarı-Kırmızılı renklere bağlayan imzayı attı. G.Saray’a gelmek için yarım sezon bedava futbol oynamayı göze alan Necati, G.Saray’la sahaya çıktığı 5 maçta attığı 5 golle takımının en iyi gol ortalamasına sahip oyuncusu oldu. Özellikle Sarı-Kırmızılı takımın zorlandığı deplasman maçlarında sahneye çıkan yıldız futbolcu, Gaziantep, Mersin İdman Yurdu ve son olarak da Sivasspor karşısında alınan galibiyetlerde attığı gollerle büyük rol oynadı. Necati, bir hafta sonra oynanacak Fenerbahçe derbisinde de hem gol atmayı hem de kazanmayı çok istediğini söyledi. - - Necati Ateş’in Galatasaray’a gelmek için Antalyaspor’daki 500 bin dolarlık alacağını bıraktığı öğrenildi. FOTOĞRAF: ZAMAN, SELMAN EŞTÜRKLER Polat’ın ilk duruşması 6 Haziran’da Bursaspor’da N’Diaye’ye yumurta sürprizi ADEM ELİTOK BURSA Bursaspor'un başarılı orta saha oyuncusu N'Diaye'ye antrenman sonrası doğum günü sürprizi yapıldı. 22 yaşına giren N'Diaye, pastasının mumlarını üflediği sırada takım arkadaşları tarafından başına yumurta atıldı. Ne olduğunu anlayamayan N'Diaye'ye un dökülmesi ilginç görüntüler oluşturdu. Bursaspor, Spor Toto Süper Lig'in 30. haftasında 11 Mart Pazar günü deplasmanda karşılaşacağı Eskişehirspor maçının hazırlıklarına devam etti. Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam yönetiminde Özlüce Tesisleri'nde gerçekleştirilen antrenman yaklaşık 1 buçuk saat sürdü. Sakatlıkları devam eden Basser ve Pinto takımdan ayrı Fizyoterapist Recep Lokmaoğlu eşliğinde çalışırken grip olan Serdar Aziz dinlendirildi. Isınma koşuları ile başlayan antrenman, 5'e 2 pas pres çalışması ile devam etti. Antrenmanın son bölümünde ise yarı sahada çift kale maç yapıldı. Merinosspor ile salı günü oynanan hazırlık maçında forma giyen futbolcular da düz koşunun ardından antrenmanı tamamladı. - Eski G.Saray Başkanı Adnan Polat’ın, kulüpte görev yaptığı dönemde ‘hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak’ suçunu işlediği iddiasıyla hakkında 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ilk duruşması, 6 Haziran’da görülecek. Kulüpten çıktığı iddia edilen 1 milyon Dolar’ın nereye harcandığını araştıran İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi, Song’un da kontratını istedi. Mahkeme, Denizli-F.Bahçe arasında oynanan maçta teşvik primi iddialarıyla alakalı kayıt bilgi ve belgeye rastlanılmadığını açıkladı. Havayı bozmamak için istifa etti Galatasaray’da Başkan Yardımcısı Adnan Öztürk ile yönetici Adnan Nas’ın kulübün en büyük şirketlerinden Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa etmesi gündeme damgasını vurdu. Türk Ticaret Kanunu’na göre halka açık şirketlerde üç tane bağımsız yöneticinin bulunma şartını yerine getirmek için Öztürk ile Nas, dün sabah saatlerinde şirket yönetiminden resmen ayrıldı. Ziraat Kupası’nda kuralar çekildi MESUT YILDIRIM İSTANBUL Futbolda Ziraat Türkiye Kupası 4. tur maçlarının kura çekimi yapıldı. İstanbul Ataköy Olimpiyatevi’ndeki kura çekimine TFF adına başkan vekili Ufuk Özerten katılırken, kupada mücadele edecek kulüplerin temsilcileri de kura çekiminde hazır bulundu. Özerten, Süper Lig’in takvim sıkışıklığının Ziraat Türkiye Kupası’nı da etkilediğini belirterek, önümüzdeki sezon kupa maçlarını daha geniş bir takvime yaymayı planladıklarını söyledi. Özerten, ayrıca kupayı kazanan takımın önümüzdeki sezon Türkiye’yi UEFA Avrupa Ligi’nde temsil edeceğini hatırlattı. Kupada Sivasspor’la kendi evinde karşılaşacak Galatasaray’da İdari Menajeri Cenk Ergun, “Bu zor fikstürde Sivasspor maçı, Fenerbahçe ve Trabzonspor ile yapacağımız müsabakaların arasında oynayacaktık. Bu nedenle deplasman maçı istemiyorduk.” şeklinde konuştu. Boluspor’la eşleşen Beşiktaş’ta geçici yönetim kurulu üyesi Osman Akalın, “Boluspor, Türk futbolunun önemli takımlarından bir tanesi.” derken, Boluspor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Dizman da Beşiktaş’ı en iyi şekilde ağırlayacaklarını dile getirdi. Fenerbahçe cephesinden kura ile ilgili yorum yapılmazken Trabzonspor Asbaşkanı Nevzat Şakar ise hedeflerinin kupayı kazanmak olduğunu belirtti. - Bu yıl 50.si düzenlenen Ziraat Türkiye Kupası’nda 4. tur karşılaşmaları 20, 21 ve 22 Mart’ta yapılacak. FOTOĞRAF: CİHAN ZİRAAT TÜRKİYE KUPASI 4. TUR MAÇLARI ESKİŞEHİRSPOR MEDİCAL PARK ANTALYA KAYSERİSPOR BOLUSPOR FENERBAHÇE BUGSAŞ GALATASARAY ÇAYKUR RİZESPOR KASIMPAŞA TRABZONSPOR İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BEŞİKTAŞ SAMSUNSPOR BURSASPOR SİVASSPOR KARDEMİR KARABÜK SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI 21 SPOR 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN Ahmet Çakýr Birkaç küçük şey... Aslında maçları sadece gözüyle seyredenler için ‘bu nasıl iş!’ denilecek türden bir karşılaşmaydı. Sivasspor öyle böyle değil tam anlamıyla tek kale oynar gibiydi. Hem zemine alışkın olma avantajı hem kanatlardaki etkili adamları, ortada da Erman ve Eneramo gibi silahlarıyla Cim Bom’u dağıtacak gibi görünüyorlardı. Ancak bu, işin görünen yanıydı. Futbola bakmakla oyunda neler olupbittiğini görmek arasındaki farkın ayrımında olanlar Galatasaray’a karşı böyle oynamanın takdir edilecek yanıyla birlikte cezasının ne olacağını biliyorlardı. Ancak yine de Necati’nin çok kolay attığı nefis gol pek beklenen bir durum değildi. Aslında Sarı Kırmızılı oyuncular şampiyonluk dönemlerindeki gibi davranıyorlar. Oynuyorlar demiyorum daha farklı bir durum var. Örneğin, Elmander’in gerekli gördüğünde stoper gibi oynamaktan kaçınmayışı, oyun alanının her yerinde takıma yararlı olabilme çabası, Riera’nın mücadele niyetinin ortaya çıkması... Melo, Selçuk, Emre kalitesindeki oyunculardan elbette ki başka şeyler bekleniyor. Örneğin, ortaalanda daha çok görünüp oyuna egemen olabilmek gibi... Gelgelelim, hem birbirlerine hem savunmaya o kadar çok yardım ettiler ki onlarla ilgili olumsuz birşey söylemeye kimsenin dili varmaz. Bunun gibi daha pek çok şeyin biraraya getirilmesi kolay iş değil. Üstelik Sivas’a hangi koşullarda gidilebildiği gibi etkenler de düşünülürse Cim Bom’un başardığı işin önemi ortaya çıkar. Çok daha basit mazeretlerin kimi zaman bir takımı bitirmeye yettiğinin o kadar çok örneğini gördük ki... Belki hepsinden önemlisi gerçek bir kaleciye sahip olmanın rahatlığı... Başka bir kaleci, üç mutlak gollük topun birini bile içeri alsa herşey darmadağın olabilirdi. Muslera artık Simoviç, Taffarel, Mondragon çizgisinde sürekliliği ve Galatasaraylıların alıştıkları kaleci rahatlığını onlara vereceğini her maçta gösteriyor. Eboue’nin eksik oynadığı, Eneramo’nun özellikle ilk yarıda hem Semih’i hem Ujfalusi’yi dağıttığı, ortaalanda hemen hiç top tutulamadığı ve rakip ataklar karşısında neredeyse abondone olmuş gibi göründüğü bir maçtan böyle bir sonuç çıkarabilmek ancak şampiyon ekiplerin yapabileceği bir iştir. Elbette ki Necati için ayrı bir değil birkaç paragraf açmak gerekiyor. Belirgin bir fizikî güç sorununa karşın bu sahada adeta kendini aştı. Attığı iki golün yanısıra verdiği gol pasıyla rakibi adeta tek başına çökertti. ‘Futbol öyle kuru gürültüyle değil böyle bir verimlilikle oynanır’ dersi verir gibiydi. Transferde yıllardır hiç olmayacak adamlara çuvallar dolusu paralar verilirken onun kalitesinde birinin büyük takımlardan uzak kalmış olması, bu kulüplerin nasıl yönetildiğinin de bir belgesi adeta... a.cakir@zaman.com.tr Türkiye mükemmel bir tesis yapmış - Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) Başkan Yardımcısı ve sırıkla yüksek atlamanın efsane ismi eski sporcu Sergey Bubka, 14. Dünya Salon Atletizm Şampiyonası için Türkiye'nin harika bir tesis yaptığını söyledi. Bubka, organizasyon öncesi düzenlenen basın toplantısında, İstanbul'a 2001'de de geldiğini hatırlatarak, "2001'den bu yana çok şeyin olumlu yönde değiştiğini gördüm. Hükümetin ve Spor Bakanlığının verdiği destek de önemli." dedi. "Gerçekten mükemmel bir tesis yaratılmış." diyen efsane sporcu, "Gelecek için bu tesis çok büyük önem taşıyor. Bu tesisi federasyon kullanmaya devam ederse, başarılı bir gelecek sağlanabilir." ifadelerini kullandı. Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi, ülke, salon ve organizasyon anlamında şampiyonaya hazır olduklarını söyledi. SPOR SERVİSİ Sırıkla yüksek atlamanın efsane ismi eski sporcu Sergey Bubka 14. Dünya Salon Atletizm Şampiyonası için Türkiye’ye geldi. FOTOĞRAF: AA, SALİH ZEKİ FAZLIOĞLU Gençlerbirliği karşısında alınan farklı galibiyet Fenerbahçeli futbolcuların neşesini artırdı. Ankaragücü maçına hazırlanan SarıLacivertlilerin dünkü idmanında takım arkadaşlarıyla şakalaşan ve Dia’nın taklidini yapan Alex, herkesi güldürdü. Dizinde ağrısı olan Stoch ise antrenmana çıkmadı. FOTOĞRAF: AA, SERDAR KALAYCI BAŞKANLIK İÇİN BENİM ADIMIN GEÇMESİNDEN ONUR DUYARIM Fenerbahçe'de Metris Cezaevi'nde tutuklu bulunan Aziz Yıldırım sonrası ismi başkan adayları arasında geçen Asbaşkan Cihan Kamer, bu görev için yeşil ışık yaktı. Kamer, şimdiden mayıs ayınca gerçekleştirilecek seçimi konuşmanın ise erken olduğunu ifade etti. - Fenerbahçe Asbaşkanı Cihan Ka- li basında yer alan haberlerin de gerçeği mer, mayıs ayında yapılacak seçim- yansıtmadığını belirterek şunları kaydetli genel kurul öncesi adının başkan aday- ti: “Sportif direktör olarak Marcello Lippi ları arasında geçmesinden onur duydu- ile anlaştığım, Lassana Diarra ile söz kesğunu söyledi. 8 aydan beri Mettiğim, Hamit Altıntop’un da peris Cezaevi’nde tutuklu buluşinde olduğum iddia edilmektedir. Bu tip asılsız iddialar, Aykut nan Aziz Yıldırım’ın ardından Kocaman başta olmak üzere şu an ismi öne çıkan Kamer, şimdigörevini layıkıyla yapmakta olan den seçimi konuşmanın ise ertüm çalışma arkadaşlarımıza büken olduğunu ifade etti. Kamer, yük haksızlık, emeklerine saygı“Her ne kadar bu yüce mevsızlıktır.” Kamer, şu an için temel ki için adımın geçmesi her Fe- CİHAN KAMER amacının görev süresini alnının nerbahçeli gibi beni son derece onurlandırmış olsa da, bazı speküla- akıyla tamamlamak olduğunu vurguladı. Bu arada, Teknik Direktör Aykut tif haberlerin camiamıza zarar vermesi beni aynı oranda üzmektedir.” dedi. Kocaman’ın oyuncularına kalan 11 maçCihan Kamer, sportif konularla ilgi- tan galibiyetle ayrılmaları halinde ge- çen yılki gibi şampiyon olacaklarını söylediği öğrenildi. Tecrübeli hocanın, ligin bitimine 5 hafta kala lider G.Saray’ın 9 puan gerisinde bulunmalarına rağmen play-off sisteminde her şeyin değişecebileceğini futbolcularına anlattığı bildirildi. Sarı-Lacivertliler yarın deplasmanda Ankaragücü ile oynayacağı maçın hazırlıklarını sürdürürken sakatlığı olan Stoch ile Bekir’den sevindirici haber geldi. Her iki futbolcu da dün takımla çalışmalara başlarken, Ankaragücü önünde foma giyebilcekleri açıklandı. Öte yandan, Galatasaray derbisini düşünerek Gençlerbirliği maçında bilerek sarı kart gördüğü ileri sürülen Alex, PFDK’ye sevk edilmedi.ı. SPOR SERVİSİ ‘Şampiyonluk yarışında arkada kalmadık’ Fenerbahçe’nin milli kalecisi Volkan Demirel, Galatasaray ile aralarındaki 9 puanlık farkı sorun etmediklerini söyledi. Radyo Fenerbahçe’de, Sarı-Lacivertli kulübün medya sorumlusu Orkun Yazgan’ın sorularını cevaplayan Demirel, “Sezon başındakinden daha fazla şampiyonluk hedefimiz var. Kimse bize arkada kaldılar diye bakmasın.” dedi. Stoch’u öven İdari Menajer Hasan Çetinkaya ise Slovak yıldızın, dünyada mevkisindeki sayılı oyunculardan birisi olduğunu belirtti. haber turu Türk futboluna büyük hizmetler veren unutulmaz teknik adam Abdullah Gegiç, FK Novi Pazar-Partizan maçı öncesi kabrinin başında anıldı. Bir dönem hem doğup büyüdüğü Müslaman Novi Pazar şehrinin takımını hem de Partizan’ı çalıştıran Gegiç, farklı iki dine mensup yöneticilerini de buluşturmuş oldu. Millî maçta sakatlanmaya sigorta! Türkiye’den Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor ve Bursaspor’un da üyesi olduğu Avrupa Kulüpler Birliği’nin (ECA) genel kurulu Polonya’da gerçekleştirildi. 30 Mayıs 2018’e kadar geçerli olacak anlaşmaya göre, UEFA, Euro 2012 başlamadan sezon başında, futbolcuların milli maçlarda sakatlanma riskini teminat altına alan bir sigorta düzenleyecek. Avrupa Futbol Şampiyonası’na sporcu veren kulüplere de ayrıca ödeme yapılacak. Avcı’nın rakipleri belli oldu A Milli Futbol Takımı’nın yeni patronu Abdullah Avcı, mayıs ayında planladığı hazırlık maçlarının takvimi açıklandı. Sporx.com’un haberine göre Ay-Yıldızlılarımız bu dönemde 5 maç yapacak. Türkiye, Avusturya’da yapacağı kampta sırasıyla Gürcistan, Finlandiya ve Bulgaristan’la oynayacak. Buradan Portekiz’e geçecek olan Millilerimiz 2 Haziran’da Portekiz’le, 5 Haziran’da da Ukrayna ile karşılaşacak. FOTOĞRAF: ZAMAN KÜRŞAT BAYHAN Novi Pazar ve Partizan, Gegiç’i unutmadı AHMET UYKAN NOVİ PAZAR duğu Novi Pazar’ın yetiştirdiği en büyük futbol adaGeçtiğimiz cumartesi günü FK mı olan Gegiç, 1966’da sezonunda Partizan’ın baHABER Novi Pazar ile Partizan takımla- şında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finaliiZLENiM rı arasında oynanan Sırbistan Sü- ni Real Madrid’e karşı oynayıp 2-1 kaybetmesiper Ligi maçı öncesi ve sonrasında birçok renkli gö- ne rağmen dünyanın sayılı teknik adamları arasırüntüler yaşanırken Türk futbolunun efsane isimlerin- na ismini yazdırmayı başarmıştı. Ardından babasıden rahmetli Abdullah Gegiç de unutulmadı. 21 Hazi- nın öğüdü ile kendini Türk futboluna adayan unutulmaz çalıştırıcı, Brüksel’deki final maçı sonraran 2008 yılında doğup büyüdüğü Sırbistan’ın sı Fenerbahçe’nin teklifini kabul etmişti. GeSancak Bölgesi’ndeki Novi Pazar (Yeni Pazar) giç, Sarı-Lacivertli takımı lig ikincisi yapmaşehrinde toprağa verilen Gegiç, her iki kulüsına karşın Fenerbahçe’den gönderildi. Kenbün yöneticilerinin katılımıyla mezarı başında disine haksızlık yapıldığına inanan ünlü tekanıldı. Partizan yönetimi, 1966 yılında kendilenik adam, Eskişehirspor’un yolunu tutarak rini Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finaliTürk futbolundaki ‘Anadolu ihtilali’ni başne taşıyan Gegiç’in kabrini ilk kez ziyaret ederlatmıştı. 1967-1971 yılları arasında Es Es ile ken Sırp ekibinin kulüp başkanı Dragan Djuric, ABDULLAH GEGİÇ Anadolu’nun İstanbul’a karşı yaptığı ilk fut“Futbol Profesörü” unvanlı unutulmaz çalıştıbol direnişinin mimarı olan Gegiç, A Milli Tarıcının mezarına çiçek koydu. FK Novi Pazar’ı temsil eden Sportif Direktör Sead Bruncevic ile yöne- kım başta olmak üzere birçok kulüpte de başarıyla tim kurulu üyesi Tarık Imamoviç ise Gegiç’i dualar- görev almıştı. Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol la yâd etti. FK Novi Pazar’ın yetkilileri maç yaptıkları Güneş gibi isimlere danışmanlık da yapan Abdullah Gradski Stadion’un adını Abdullh Gegiç Stadion ola- hoca, 2006-2008 yılları arasında gazetemizde köşe yazıları yazmıştı. Türk vatandaşlığına geçen efsane rak değiştirmeyi planladıklarını da ifade etti. Boşnak ve Müslüman nüfusun çoğunlukta ol- teknik adam, 84 yaşında hayata gözlerini yummuştu. Balcı, bronz madalya kazandı Sırbistan’ın başkenti Belgrad’daki Avrupa Güreş Şampiyonası’nda 96 kiloda Serhat Balcı, bronz madalya kazandı. Balcı, Azeri Navruz Temrezov’u 2-1 yenerek Avrupa 3.’sü oldu. Balcı böylece, Türkiye’ye şölendeki ilk madalyasını kazandırdı. Bronz için mindere çıkan bir diğer sporcumuz Yakup Gör oldu. 66 kiloda yarışan Gör, Ermeni rakibi David Safaryan’a 2-1 yenilerek, organizasyonu 5. sırada tamamladı. Kartal, Erdemir’den rövanşı aldı Beko Basketbol Ligi’nde Beşiktaş Milangaz, ilk yarıda yenildiği (88-84) Erdemirspor’u 81-64 devirerek rövanşı aldı. Bu arada potada bugün ve yarın oynanacak müsabakalarda program şöyle: BUGÜN: 18.00 Olin Edirne-Antalya B.B., Mersin B.B.-Türk Telekom, Banvit–Trabzonspor, AliağaBandırma Kırmızı, Hacettepe Ü.–Anadolu Efes. 20.00 GS Medical Park–Tofaş. YARIN: 20.00 FB Ülker–Pınar Karşıyaka. Ersan İlyasova fırtınası dinmiyor NBA’e dün 9 karşılaşmayla devam edildi. M. Bucks’ta forma giyen milli basketbolcumuz Ersan İlyasova, takımının Philadelphia’yı 97-93 yendiği maçta 11 sayı, 18 ribaunt, 4 asistle ‘double-double’ yaptı. Hidayet Türkoğlu ise Orlando’nun Toronto’yu 92-88’le geçtiği karşılaşmada sayı kaydedemedi. Hidayet, maçı 9 asist, 1 ribauntla tamamladı. Enes Kanter, takımı Utah Jazz’ın Cleveland’ı 109-100 yendiği müsabakada 2 sayı, 3 ribauntla oynadı. SAYFA TASARIM: HAKAN SOBACI f22 SPOR 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN ATLETİCO FAVORİ AMA BİZ TURLARIZ Atletico Madrid’le karşılaşacak Beşiktaş’ın Portekizli yıldızı Simao Sabrosa, Atletico’nun favori gibi görünse de turu atlayacaklarını belirtti. Madrid’de bulunmaktan çok mutlu olduğunu söyleyen Simao, gol attığı takdirde sevinmeyeceğini ifade etti. - UEFA Avrupa Ligi’nde bugün Atletico Madrid’le karşılaşacak Beşiktaş’ın Portekizli yıldızı Simao Sabrosa, çok zorlu iki maç olacağını, iki takımın da son ana kadar mücadele ettiğini söyledi. Atletico’nun favori gibi göründüğüne dikkati çeken yetenekli isim, “Bu tür eşleşmelerde önemli olan deplasmanda gol atmak. Braga’da bunu yaptık ve Calderon’da da aynısını gerçekleştirmeye çalışacağız. Evimizdeki maçta her şey farklı olacak.” diye konuştu. 2007-2011 yılları arasında Atletico Madrid’de mücadele Portekizlisi Simao Sabrosa ise Vicente Calderon Stadı’nda gol atmaya çalışacaklarını belirtti. Siyah-Beyazlı formayla İspanya’ya gelmesinin çok heyecanlı olduğunu ve özel bir gün yaşayacağını dile getiren Simao, ilginç bir yorumda bulundu: “Benim için gol atmak çok önemli ama Atletico’ya gol atarsam sevinmeyeceğim. Çünkü taraftara ve takım arkadaşlarıma çok büyük saygım var.” ‘Evi’ olarak tanımladığı Madrid’de bulunmaktan çok mutlu olduğunu, Calderon’a tekrar ayak basınca büyük bir heyecan duyacağını vurgulayan Simao Sabrosa, SiyahBeyazlı formayla Türkiye’de kendini çok önemli hissettiğini, önemli işler yaptığını ve takıma destek vermeye devam ettiğini dile getirdi. İnönü Stadı’nda taraftarların baskısının çok fazla olduğuna işaret eden Simao, “Atletico maçının önemli olduğunu bildiklerinden ilk dakikadan itibaren yanımızda olacaklar. Ama Atleticolu futbolcular buna alışık.” Türk liginin ‘3 büyükler’ olarak tanımladığı Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynandığını aktaran Simao, “Takımların çok eşit olduğu bir lig gibi görünse de bu yıl Galatasaray favori gibi gözüküyor çünkü sadece pazar- dan pazara oynuyor.” şeklinde konuştu. Türkiye’ye ayrı bir paragraf açan Simao, ‘çok güzel bir şehir’ dediği İstanbul’da, kahve içmekten veya Boğaz kenarında yemek yemekten büyük zevk aldığını, yaşamın sürekli hareketli olduğunu ve halkın enerjisinin pozitif yansıdığını kaydeti. Kapalıçarşı’ya sadece bir kez gidebildiğini aktaran Simao bir anısını da paylaştı: “Çok eğlenceli bir yer, bağırışlar, çağırışlar... Orada dünyanın her dilinden konuşuyorlar. Çok hoş. Ama ne yazık ki sadece yarım saat kalabildim. Taraftarlar çok tutkulu, hemen fotoğraf istiyorlar. Kapalıçarşı’dan koşarak çıkmak zorunda kaldım çünkü halk üstüme çıktı. Üstelik çok değişik bir şey çünkü burada sadece fotoğraf istemiyorlar, fotoğraftan sonra direkt olarak tişörtünü de istiyorlar.” Demirören, Madrid’de Futbol Federasyonu’nun 26 Şubat’taki olağanüstü genel kurulunda başkan seçilen Yıldırım Demirören, önceki gün TFF İkinci Başkan Vekili Servet Yardımcı ve UEFA 1. Asbaşkanı ve TFF Onursal Başkanı Şenes Erzik ile birlikte, UEFA Başkanı Michel Platini’yi ziyaret etmişti. İsviçre’nin Nyon kentindeki merkezinde gerçekleştirilen, UEFA’nın hukuk kökenli Genel Sekreteri Gianni Infantino’nun da yer aldığı görüşme yaklaşık bir saat sürmüştü. Dün özel uçakla Madrid’e geçen Demirören, ilk kez TFF başkanı olarak Beşiktaş’ın maçını izleyecek. Kartal, İspanya’da avantaj arıyor Filipe Quaresma Koke Falcao Juanfran Mustafa Pektemek Salvio Courtois Pera A.MADRİD Gabi Egemen Ernst Adrian M.Suarez Godin Ekrem Necip Sivok Fernandes Simao (Veli Kavlak) Stat: Vicente Calderon Saat: 19.00 Yayýn: Star TV Hakem: Jonas Eriksson (İsveç) Canlı anlatım: zaman.com.tr TEMEL YİRMİBEŞOĞLU MADRİD Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi 3. tur ilk maçında bugün İspanya’da Atletico Madrid’le karşılaşacak. Siyah-Beyazlılar, Madrid’deki ilk karşılaşmada, rövanş Cenk için avantajlı bir skor elde etmeye çalışacak. Vicente Calderon Stadı’nda oynanacak ve TSİ 20.00’de başlayacak mücadeleyi İsveç’ten Jonas Eriksson yönetecek. Kritik müsabakada Kara Kartal’da 3, Atletico İsmail Madrid’de 5 futbolcu sakatlıkları sebebiyle forma giyemeyecek. - BEŞİKTAŞ Beşiktaş’ın forveti Hugo Almeida ile Roberto Hilbert ve Tanju Kayhan, zorlu deplasmanında takımlarını yalnız bırakacak. İspanyol ekibinde ise milli futbolcumuz Arda Turan ile Tiago, Silvio, Diego ve Antonio Lopez aynı gerekçeyle oynayamayacak. Siyah-Beyazlılarda ayrıca 6 isim sarı kart ceza sınırında. Ricardo Quaresma, Tomas Sivok, Egemen Korkmaz, Veli Kavlak, Fabian Ernst ve İbrahim Toraman, bugün sarı kart görmeleri durumunda cezalı duruma düşecek ve rövanşta olmayacak. Atletico Madrid’de Luis Perea ve Paulo Assunçao’yu da benzer bir sorun bekliyor. UEFA AVRUPA LİGİ 3. TUR PROGRAMI Beşiktaş’a övgü, G.Saray’a mesaj - Sakatlığı sebebiyle bugün UEFA Avrupa Ligi’nde oynayacakları Beşiktaş maçında forma giyemeyecek olan Atletico Madrid’in yıldızı Arda Turan, tura kendilerinin yakın olduğunu savundu. Gol yemeden alınacak tüm skorların avantajlı olacağını aktaran başarılı oyuncu, rövanşa yetişme ihtimalinin bulunduğunu bildirdi. Beşiktaş’ı sorduklarında tehlikeli ve dikkat edilmesi gereken oyuncuları ilettiğini vurgulayan Arda, “Fernandes, Simao ve Quaresma çok tehlikeli. Veli Kavlak zaman zaman çıkış yapabiliyor. Mustafa Pektemek de çok özellikli ve kaliteli. Beşiktaş’ın bireysel anlamda ve takım olarak iyi bir duruşu var; ancak biz de iyi savunma yapan sağlam bir ekibiz. İki güzel maç olacak. Benim için çok özel bir gün. Bir Türk takımıyla Atletico Madrid forması giyerken karşılaşmak onur verici. İki maç da fair-play çerçevesinde olur; ama umarım eleyen taraf biz oluruz. Arkadaşlarımın İnönü’yü görmesini istiyorum, çünkü orada oynamak çok zevkli.” ifadelerini kullandı. Atletico Madrid’de güzel günler yaşadığını, huzurlu ve sadece futbola konsantre olduğuna dikkati çeken Arda Turan, “Burada sadece futbolunuzla ilgileniliyor.” diye konuştu. İspanya’da Galatasaray’dakinden daha az para kazandığının altını çizen yetenek- li isim, şöyle devam etti: “Madrid’e para ya da rahat için gelmedim. Sözleşmemdeki Türkiye’ye dönersem ‘önce Galatasaray’la görüşülür’ diye madde var. Ben her zaman Galatasaraylı olduğumu ifade ediyorum. Avrupa kariyerimi sonuna kadar sürdürmek için elimden geleni yapacağım. Kalbim ve dualarım her zaman Galatasaray’la. İçimde karşı her zaman özlem var çünkü ben orada büyüdüm.” Sarı-Kırmızılı ekibin şampiyonluk yaşamasını çok isteyen Arda, Necati Ateş’i de övdü: “Necati Ateş bence Şakiri’den daha mantıklı bir transfer. Şampiyonlukta ise en büyük favorim tabii ki Galatasaray.” Arda Turan’ın son sözleri ise Milli Takım’la ilgiliydi: “Sabra ihtiyacımız var. Ben her zaman taşın altına elimi soktum ve sorumluluk sahibi oldum. Abdullah Avcı milli takım için en doğru isim ve başarılı olacağına inanıyorum.” SPOR SERVİSİ Atletico Madrid-Beşiktaş ...................................................... 20.00 Metalist Kharkiv-Olympiakos............................................... 20.00 Sporting Lisbon-Manchester City ....................................... 20.00 Twente-Schalke 04................................................................ 20.00 AZ Alkmaar-Udinese ..............................................................22.05 Manchester United-Athletic Bilbao ......................................22.05 Standard Liege-Hannover 96 ...............................................22.05 Valencia-PSV Eindhoven .......................................................22.05 Rövanş maçları 15 Mart’ta yapılacak. Turu geçen takımlar, UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finale yükselecek. Final, 9 Mayıs 2012’de Romanya’nın başkenti Bükreş’teki Stadionul National’da oynanacak. f 23 SPOR 8 MART 2012 PERŞEMBE ZAMAN 75 BİN DOLARDAN HABERİM YOK Galatasaray’ın eski Sırp oyuncusu Sasa İliç, Sarı-Kırmızılı takıma transferi sırasında kimlerin komisyon aldığını bilmediğini söyledi. Dönemin Sportif Direktörü Bülent Tulun ile eski Başkan Adnan Polat’ın arasını açan konu hakkında fikrinin olmadığını belirten İliç, “Galatasaray’dan paramın tamamını aldım. Gerisi beni ilgilendirmiyor.” diye konuştu. AHMET UYKAN NOVİ PAZAR Galatasaray eski futbolcusu Sasa İliç, 2005-2006 sezonunda Sarı-Kırmızılı takıma transferi sırasında dönemin Sportif Direktörü Bülent Tulun’un 75 bin dolar komisyon alıp almadığından haberi olmadığını söyledi. Geçtiğimiz cumartesi günü Sırbistan Ligi’nde oynanan FK Novi PazarPartizan maçı sonrası konuyla ilgili Zaman’a konuşan İliç, eski Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın Bülent Tulun hakkında ortaya attığı iddiaya cevap verdi. Kendisini Sarı-Kırmızılı takıma Bülent Tulun’un kazandırdığını doğrulayan İliç, “Ben Partizan’dan Bülent Tulun aracılığı ile Galatasaray’a geldim. Ancak Türkçe bilmediğim için transferim sırasında neler yaşandığını bilmiyorum. Ben sadece alacağım parayı biliyordum ve Galatasaray’dan paramın tamamını aldım. Gerisi beni ilgilendirmiyor.” diye konuştu. Aynı sezonun son haftasında oynanan DenizlisporFenerbahçe maçında SarıKırmızılı kulübün Ege temsil- Bir dönem G.Saray’da forma giyen Partizan’ın tecrübeli futbolcusu Sasa İliç, Sarı-Kırmızılı takıma transferi sırasında yaşanan süreci anlattı. İliç, ayrıca 2006 yılında haklı bir şampiyonluk yaşadıklarını söyledi. FOTOĞRAF: SENKO JUPLJANIN cisine teşvik primi gönderdiği şeklindeki iddialara da cevap veren Sırp futbolcu şunları söyledi: “Benim G.Saray’daki ilk senemdi ve 12 gol atarak gayet başarılı bir performans sergilemiştim. Fenerbahçe ile de ligin son haftasına kadar şampiyonluk mücadelesi veriyorduk. Son hafta biz Ali Sami Yen’de Kayserispor’u 3-0 mağlup etmiştik. Ancak Fenerbahçe’nin maçı sanırım 15 dakika akika uzamış uzamıştı. Biz de sahada F.Bahçe .Bahçe maçının sonuçlanmasını ını bekledik. Maç 1-1 berabere bitince şampiyon olduk. Biz de çok sevinmiştik. Çünkü haklı bir ir şampiyonluk yaşadığımıza inanıyorum.” nanıyorum.” Türkiye’deki şike ke soruşturmasını duyduğununda çok şaşırdığını dile getiren İliç, futbolun her zaman saha içinde oynanması gerektiğini ifade edederek, “Umarım bütün ütün konuşulanlar sadece iddiadan ibarettir. Aksi halde Türk futbolunun marka değeri büyük zarar görür.” açıklamasını yaptı. BOŞNAKLAR, İLİÇ’E TÜRKİYE’Yİ HATIRLATTI. Geçtiğimiz cumartesi günü oynanan ve 1-1 sona eren FK Novi Pazar-Partizan maçının son bölümlerinde forma giyen G.Saray’ın eski yıldızı Partizanlı futbolcu Sasa İliç, büyük bir sürprizle karşılaştı. Zira Boşnak ve Müslüman nüfusun çoğunlukta yaşadığı Novi Pazar tribünlerinde yüzlerce Türk ve Fenerbahçe bayrakları dalgalandı. Sık sık Mehter Marşı çalındı. İkinci tur ilk maçında deplasmanda Milan’a 4-0 yenilen Arsenal, sahasındaki rövanş müsabakasını 3-0 kazanmasına rağmen skor yeterli olmadığı için tur atlayamadı. Arsenal oynadı, Milan turladı - Şampiyonlar Ligi’nde 2. tur rövanş maçlarından ilk ikisi önceki gün oynandı. Milan ile Benfica çeyrek finale yükseldi. İkinci tur ilk maçında deplasmanda Milan’a 4-0 yenilen Arsenal, sahasındaki rövanş müsabakasını 3-0 kazanmasına rağmen skor yeterli olmadığı için tur atlayamadı. İlk maçı 4-0 kazanan İtalyan temsilcisi deplasmanda tek gol bile atamazken, evinde oynadığı 90 dakikanın avantajıyla yoluna devam etti. Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger, yaptığı açıklamada futbolcularıyla gurur duyduğunu söyledi. Fransız teknik adam, mücadeleye Diaby, Arteta ve Benayoun’dan yoksun çıktıklarını belirterek yedek kulübesinde orta saha oyuncusu bulunmadığından yakındı. Karşılaşmaya damga vuran isimlerin başında gelen Oxlade Chamberlain hakkında da konuşan deneyimli hoca, “Çok hastaydı. Oynayabileceğinden emin değildim. Sonunda onu sahaya sürmeye karar verdik. Bugün gerçekten olağanüstü bir oyun oynadı.” ifadesini kulandı. Ayrıca deplasmandaki 2. tur ilk maçında Rusya’dan Zenit Saint Petersburg’a 3-2 yenilen Benfica, sahasındaki rövanş maçında, 45+1’de Maxi Pereira’nın golüyle 1-0 öne geçti. İlk yarı bu skorla tamamlandı. 2. yarıda uzatma dakikalarına kadar iki takımın da gol çabası sonuç vermedi. Portekiz ekibini çeyrek finale taşıyan golü 90+3’te Nelson Oliveira attı. Mücadeleden 2-0 galip ayrılan Benfica, çeyrek finale çıktı. SPOR SERVİSİ FC Türkiye üç puanı dört golle aldı MEHMET ALİ SAYER HAMBURG Hamburg Landesliga Hansa Grubu temsilcimiz FC Türkiye deplasmanda konuk olduğu SC Schwarzenbek takımını 4-1 yenerek ligin ikinci yarısına üç puanla başladı. Konuk sahada Yavuz, Serkan, Marco, Anel, Arafat, Haissem, Lukasz, Cihat, David, Bülent ve Onur ilk 11’iyle maça başlayan Landesliga ekibi, 4. dakikada Bülent’in golü ile öne geçti ve ilk yarı bu skorla sona erdi. Karşılaş ikinci yarısına konuk takım etkili başladı ve 53. dakikada beraberliği sağladı. Bu golden iki dakika sonra ilk golün sahibi Bülent kendisini ve takımının ikinci golünü attı: 2-1. Oyuna ağırlığını koyan kırmızı-beyazlılar 66’da Lukasz ve 74’te ikinci yarıda oyuna giren Kadem’in golüyle skoru 4-1 yaptı. Maçın geri kalan süresinde başka gol olmadı ve temsilcimiz sahadan 4-1 galip ay- - Landesliga Hansa Grubu temsilcisi FC Türkiye zorlu deplasmandan üç puanla ayrılarak taraftarlarını sevindirdi. FOTOĞRAF: ZAMAN, MEHMET ALİ SAYER rıldı. FC Türkiye zorlu deplasmanda rahat bir galibiyet alarak ikinci yarıya galibiyetle başlayarak puanını 35’e çıkartıp dördüncü sıraya yükseldi. SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ MACARİSTAN’DA CÜZDANINI ÇALDIRDI. Reklam filmi çevirmek için Macaristan’a gelen İspanyol aktör Antonio Banderas’ın başkent Budapeşte’de cüzdanı çalındı. Dün Uluslararası Ferenc Liszt Budapeşte Havalimanı’na gelen ünlü oyuncunun cüzdanının, etrafını çeviren hayranları arasına sızan yankesiciler tarafından çalındığı belirtildi. Cüzdanı çalınan İspanyol aktör, polise durumu bildirerek şikâyetçi oldu. 8 MART 2012 PERŞEMBE TRT Şeş, Halepçe katliamını ekrana taşıyacak Japonlardan depreme hava yastıklı önlem Devrik Irak lideri Saddam Hüseyin döneminde 5 bin sivilin kimyasal silahla hayatını kaybetmesine yol açan Halepçe katliamı TRT Şeş’te belgesel oluyor. Kanalın Genel Koordinatörü Fethullah Kırşan, katliamın birçok tanığıyla röportaj yapıldığını söyledi. Bir hafta boyunca yayınlanacak belgeselin son bölümü katliamın yıldönümü olan 16 Mart’ta ekrana gelecek. - sel hazırladık. Bunun içinde Halepçe’yi de gördük. Çünkü Halepçe o dönemin en önemli siyasi olaylarından biridir. TRT Şeş olarak o döneme ışık tutmak istedik. Orada neler olup bittiğini, bugünlere nasıl geldiğini izleyicilerimizle paylaşacağız.” diye konuştu. TRT Şeş’in üçüncü yılını geride bıraktıklarını anlatan Kırşan, iki hafta önce ilk dramaları olan Mem û Zîn’in yayına başladığını anlattı. Kanala gelen taleplerden bir kısmının orijinal Kürtçe dizi film olduğunu ifade eden Kırşan, “Yaklaşık beş-altı aydır iki proje üzerinde çalışıyorduk. Biri ‘Mem û Zîn’, diğeri de ‘Ciğerim’ isminde daha hayata dair bir dizi.” dedi. TRT Şeş seyircisine güzel projeler izlettirmek istediklerini dile getiren Kırşan şöyle devam etti: “Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun neyse Kürtler için de Mem û Zîn odur. Kürtlerin çok önemli bir yapıtını diziye çevirdik. Başarılı projelerimiz devam edecek.” TRT Şeş’in Birinci Körfez Savaşı’ndan başlayarak bölümde anlatacağı Halepçe katliamı belgeselinde, savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan peşmergelerin o dönemde yaşadıkları ve dönüşleri de yer alacak. İsveç’te yapılan araştırma, Facebook kullanıcılarının dörtte birinin başkalarının paylaştığı mutlu resimlere bakarak bunalıma girdiğini ortaya koydu. FOTOĞRAF:AP, PAUL SAKUMA GÖTEBORG ÜNİVERSİTESİ PSİKOLOGLARI ARAŞTIRDI: Facebook bunalıma sürüklüyor - İsveç’te yapılan araştırma, Facebook kullanıcılarının dörtte birinin başkalarının paylaştığı mutlu resimlere bakarak bunalıma girdiğini ortaya koydu. Göteborg Üniversitesi Psikoloji Bölümü’ndeki grubun bin kişi üzerinde yaptığı ankete göre, Facebook üzerinden başkalarının hayatını takip eden kullanıcılar bunu kendi hayatlarıyla kıyaslıyor ve bunalıma giriyor. Araştırmacılardan Leif Dent, bu durumu sahte bir hayata ben- zeterek, “Paylaşımı yapan insanın gerçek hayatını veya mutsuz anları Facebook’ta göremezsin. Başkalarının sanal hayatını kıskanmak, sosyal paylaşım siteleriyle beraber insanları etkileyen problemler arasına girdi.” ifadelerini kullandı. Dagens Nyheter gazetesinin haberine göre; İsveç nüfusunun yaklaşık yarısının Facebook hesabı var. Ayrıca, kadınlar erkeklere oranla Facebook’a daha fazla bağımlı. ATİLLA ALTUNTAŞ STOCKHOLM, CİHAN DEUTSCHE BAHN GAZETECİLERE YAPTIĞI İNDİRİMİ KALDIRIYOR. Alman Demiryolu işletmesi Deutsche Bahn (DB) gazetecilere yaptığı indirimleri kaldırmaya hazırlanıyor. Şirketten yapılan açıklamada BahnCard alırken gazetecilere ve eşlerine yapılan özel indirimin 15 Nisan'dan itibaren kaldırılacağı belirtildi. Gayri resmi rakamlara göre bu imkandan binlerce gazetecinin yararlandığı tahmin ediliyor. DB, indirimleri kaldırma kararını toplumsal değişime ve medya mensupları arasındaki tartışmalara binaen aldığını açıkladı. Ancak DB'nin 15 Nisan'a kadar basın kartı fotokopisiyle yapılacak başvuruları dikkate alacağı ve bir yıl süreyle geçerli olmak üzere son kez medya indirimi yapılan demiryolu kartlarının satışına devam edeceği öğrenildi. Uygulama sayesinde gazeteciler ikinci sınıf BahnCard 50'yi yarı fiyatına alabilirken, BahnCard 25'i “Bahncard 50” ile ya da ikinci sınıf BahnCard 50'yi birinci sınıfa ait olan “BahnCard 50 First” ile ek ücret ödemeden değiştirilebiliyordu. FRANKFURT ZAMAN AKILLI TELEFONLARIN EN BÜYÜK AÇIĞI ‘ÇALINMA’ VE ‘KAYIP’. Almanya'nın Hannover kentinde önceki gün başlayan bilişim fuarı CeBIT'e katılan güvenlik yazılımı şirketi McAfee'nin mobil güvenlik birimi yöneticisi Jan Volzke akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlar için en büyük güvenlik açığının virüs ve truva atlarından değil, bu cihazların kaybedilmesi ve çalınmasından kaynaklandığını açıkladı. Volzke açıklamasının devamında, “Ancak hangi sistemi kullanırsa kullansın her akıllı telefon ve tablet bilgisayar yine de kişisel bilgisayarlardan daha güvenli.” diye konuştu. PC'ler için günde 60 bin yeni zararlı yazılım ortaya çıktığını hatırlatan Jan Volzke, “akıllı” sınıfındaki cihazlar için son on yılda “sadece” 10 bin zararlı yazılım geliştirildiğine işaret etti. Volzke, “Güvenlik yazılımları ne kadar gelişirse gelişsin kayıp ve çalınma en büyük sorunlar olarak kalmayı sürdürecek.” dedi. HANNOVER ZAMAN Geçtiğimiz yıl 11 Mart’ta tarihinin en büyük deprem ve tsunami felaketini yaşayan Japonya, binaları korumak için alternatif yöntem arayışlarını sürdürüyor. Air Danshin Systems firması araştırmacıları, sarsıntı sırasında binaları kaplayacak dev hava yastıkları geliştirdi. Ülke genelinde deneme amaçlı 100 binaya yerleştirilen sistem, yer hareketlerini izleyen bir sensör ile hava yastıklarına hava pompalayan bir kompresörden oluşuyor. Sarsıntıyı tespit eden sensör, binayı kaplayan dev hava yastıklarına hava pompalayan kompresörü harekete geçiriyor. Hava yastıkları içindeki hava, binayı temellerinden kaldırıyor ve sarsıntı boyunca binayı yaklaşık 3 santimetrelik yükseklikte tutarak muhtemel bir hasarı engelliyor. Sistem, yer sarsıntısının durduğunu belirlediğinde hava yastıkları içindeki hava boşalıyor ve bina tekrar temellerine oturuyor. Sistem, binanın büyüklüğüne göre yaklaşık 37 bin dolara mal oluyor. ANKARA AA FOTOĞRAF: AA, HASAN ARSLAN İSMAİL AVCI DİYARBAKIR Yayın hayatına başladığı günden beri Doğu ve Güneydoğu’da ilgiyle izlenen TRT Şeş, Halepçe katliamını ‘Elma Kokulu Ölümler’ belgeseliyle ekrana taşıyacak. 1986–1988 yılları arasında 5 binden fazla Kürt’ün katledildiği Halepçe katliamıyla ilgili hazırlanan belgesel gelecek hafta pazartesi günü yayınlanacak. TRT Şeş Genel Koordinatörü Fethullah Kırşan, Halepçe katliamının 24 yıldönümü nedeniyle yaşanan acıları bir bütünlük içinde ekrana getireceklerini söyledi. Kırşan, 7 bölümlük belgeselin bir hafta boyunca yayınlanacağını, son bölümünün ise katliamın yıldönümü olan 16 Mart’ta ekrana geleceğini dile getirdi. Halepçe katliamının çekimlerinin Irak’ın kuzeyinde yapıldığını anlatan Kırşan, katliamın birçok tanığıyla röportajlar yapıldığını belirtti. Kırşan, “Birinci Körfez Harbi’nden sonra Irak’ın kuzeyindeki siyasi değişmelerle ilgili bir belge- - ALMANLAR OTOMOBİLLERİNDEN VAZGEÇEMİYOR. Almanya'da yapılan bir araştırma bu ülkede yaşayanların en çok otomobillerini sevdiğini ortaya çıkardı. Ekonomi araştırmaları kurumu Ernst und Young tarafından yapılan bir ankete göre Almanların yüzde 60'ı en değer verdikleri şeyin araba olduğunu söyledi. Araba sevgileriyle tanınan Almanya'da halkın yüzde 68'i araba sahibi olmanın ''çok önemli'' olduğunu belirtirken gençler arasında bu oran yüzde 65 olarak ortaya çıkıyor. Orta yaş sınıfı olarak kabul edilen 35-45 yaş grubundaysa arabanın önemi yüzde 72'ye kadar yükseliyor. Diğer taraftan insanlar araba satın alırken tercihlerini daha çok araba markasına göre yapıyorlar. Gençlerin çoğu beygir gücünün önemli olduğunu ve arabanın iç donanımının (özellikle de akıllı telefonların kullanımına imkan sağlayan donanımın) vazgeçilmezleri arasında olduğuna dikkat çekiyor. FRANKFURT ZAMAN KOŞAN ROBOT ‘ÇİTA’DAN HIZ REKORU. Dünyanın en hızlı koşan hayvanı çitadan esinlenerek geliştirilen robot, saatte 29 kilometre hıza ulaşarak rekor kırdı. Boston Dynamics adlı şirketin geliştirdiği ‘Çita’, şu ana kadar üretilen 4 bacaklı robotların en hızlısı olarak kayıtlara geçti. Boston Dynamics robotik bilim bölümü şefi Alfred Rizzi, “Çita’yı 80 kilometre hıza ulaşabilen bir koşu bandında denedik. En kısa zamanda doğal çevreye çıkarmak istiyoruz.” dedi. SAYFA TASARIM: DURMUŞ ÖZELÇİ