siyah kar black snow
Transkript
siyah kar black snow
SİYAH KAR BLACK SNOW Senarist Scriptwriter Zehra Derya Koç Yönetmen Director Zehra Derya Koç Yapımcı Producer Aslı Akdağ, Mete Gümürhan Tahmini Çekim Tarihi Shooting Şubat February - Nisan Aprıl 2012 Tahmini Bütçe Estimated Budget € 785.400 İletişim Contact Meşrutiyet Mah. Yol Geçen Aralığı Sok. 10/5 Nişantaşı Şişli İstanbul T: Aslı Akdağ 0532 201 74 54 0216 495 05 60 E: asli@kaliberfilm.com Mete Gümürhan Yapımcı Producer SİYAH KAR BLACK SNOW 1975 yılında Rotterdam, Hollanda’da doğdu. 2009 yılında Willem de Kooning Sanat ve Film Akademisinden, mezun olmuştur. 2007’de, Willem de Kooning Akademi’de okuduğu esnada Kaliber Film’i kurarak aralarında Willem Baptist’in I’m Never Afraid!, Adrian Sitaru’nun The Cage, Aslı Özge’nin Köprüdekiler, Menelaos Karamaghiolis’un JACE isimli filmlerinin de olduğu birçok ödüllü kısa ve uzun metraj filmin yapımcılığını üstlenmiştir. 2011’den beri EAVE üyesidir. Mete Gümürhan was born in 1975 in Rotterdam, the Netherlands. He graduated in 2009 from Willem de Kooning Art Academy. While studying at Willem de Kooning Academy, he (co)founded in 2007 Kaliber Film and (co)produced several award-winning short and feature films such as I’m Never Afraid! by Willem Baptist, The Cage by Adrian Sitaru, Men on the Bridge by Aslı Özge and JACE by Menelaos Karamaghiolis. Since 2011, he is a member of the EAVE producers network. Zehra Derya Koç Yönetmen, Senarist Dırector, Scrıptwrıter 1977 yılında, Mersin’de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi, FEF/Tarih bölümünü bitirdikten sonra, eğitimine Galatasaray Üniversitesi, Medya ve İletişim Çalışmaları bölümünde devam etti. Senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini gerçekleştirdiği ilk kısa filmi, Kül (2010), Kars Öyküleri adındaki uzun metrajın bir parçası olarak, dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nde, Türkiye prömiyerini ise Gezici Festival’de gerçekleştirdi. 2011 yılında, Saraybosna Film Festivali’nde Talent Campus’e katılımcı olarak davet edildi. Halen, altyazı sinema dergisi için röportaj fotoğrafları çekmekte ve kişisel olarak fotoğraf çalışmalarına devam etmektedir. Zehra Derya Koç was born in Mersin, Turkey in 1977. She studied history at Boğaziçi University and then started her MA studies at Galatasaray University on Media and Communication. Her first short film Ashes (2010) which she wrote and directed as part of the feature film titled “Tales from Kars” made its national premiere at Festival on Wheels and its world premiere at Rotterdam Film Festival. She was invited in 2011 to Sarajevo Talent Campus. She is a freelance photographer and also works for Altyazı film magazine. Filmografi Fılmography 2012 Kadın Ve Erkek Woman and Man (Uzun metraj Feature film) Ortak yapımcı Co-producer 2009 Köprüdekiler Men On The Bridge (Uzun metraj Feature film) Ortak Yapımcı Co-Producer Mustard Leaves (Uzun metraj Feature film) Yapımcı Producer Untitled (Uzun metraj Feature film) Yapımcı Producer 2010 Kül Ashes Yönetmen, Senarist Director, Scriptwriter Aslı Akdağ Yapımcı Producer Aslı Akdağ 1981 yılında Ankara, Türkiye’de doğdu. Dokuz Eylül Üni. Hukuk bölümünden 2004 yılında mezun oldu. Telif hakları alanında avukat olarak çalıştı. 2008 yılında Kadir Has Üniversitesi, Film ve Drama Yüksek Lisans Programı, Yapımcılık programına başladı. Zeynofilm, ANS Yapım ve FOX TV gibi yapım şirketlerinde çalıştı. 2010 yılında Yapımcı Mete Gümürhan ile uluslararası bağlantılı, bağımsız yapım şirketi Kaliber Film TR’yi kurdu. She was born in 1981 in Ankara, Turkey. She studied law and graduated from Dokuz Eylül University in 2004. She started to work as Intellectual Property Rights attorney. In 2008, she started her MA studies on Film Production & Drama at Kadir Has University. Meanwhile, she worked for Zeynofilm, ANS Productions, FOX TV Turkey and several other production companies. In 2010, together with producer Mete Gümürhan, she established in Turkey Kaliber Film, a creative independent film production company. Filmografi Fılmography 2011 Sidar Shade Yapımcı Producer 2010 Site Gated Yapımcı Producer Kadın Sözü Woman’s Word Yapımcı Producer Siyah Kar Black Snow Yapımcı Producer 119 şirketine yeni atanan müdürün kızı Bahar’la bir tesadüf sonucu tanışırlar. Bahar hem fiziksel görünüşüyle, hem ekonomik durumuyla, hem de kültürüyle ondan çok farklıdır. Henüz başlayan arkadaşlıkları onları kısa sürede yakınlaştırır. Nazlı’nın babası, Bahar’ın ise annesi yoktur. Biri zengin, biri yoksuldur. Onları yakınlaştıran bu farklılıkları da olur. Arkadaşlıklarını asıl derinleştiren şey ise ikisinin ortak yönleri olur; bu da kasabadan kaçıp kurtulma isteğidir. Bahar, Nazlı için bir şeylerin değişebileceğinin umudu olmuştur. Nazlı kasabadan kaçıp kurtulabilecek midir yoksa tıpkı diğerleri gibi orada yaşlanmayı kabullenecek midir? SİYAH KAR BLACK SNOW SİNOPSİS SYNOPSIS Kuzey Anadolu’da, kışların sert ve uzun yaşandığı maden kasabasında, kasaba halkının büyük çoğunluğu madende çalışır. Madende sık yaşanan kazalar ve ölümlerin sıkıntısı ve ağırlığı, kasabanın gündelik hayatına ve kasaba halkının ruh haline sinmiştir. Haberlerde patlama ve göçük haberleri; camilerde cenazeler eksik olmaz. Biraraya gelinen yerlerde ise sürekli olarak ölümle ilgili hikayeler anlatılır. Annesiyle kasabanın dışındaki bir tepenin eteğindeki evde yaşayan Nazlı’nın (17) babası yakın zamanda madende yaşanan göçükte hayatını kaybetmiştir. Fakat, o gün madene girerken giriş kartını basmadığı için madende öldüğü ispatlanamaz. Babasının madende öldüğünü ispatlamak için bir savaşa girmiştir Nazlı. Önce maden şirketinin kapısını, oradan bir şey çıkmayınca da sendikanın kapısını aşındırır. Sendika avukatından aldığı cevap ise, madenle uzlaşma yoluna gitmesi ve belki bu şekilde bir parça para ‘koparabileceği’ olur. Nazlı, bunun üzerine tazminat almaktan umudunu keser. Tek isteği bir an önce büyük bir şehirde üniversite okumak olan Nazlı, babasının ölümünden sonra tazminat alamadıkları için kasabadan kurtulma hayallerini bir yana bırakır. Babasının döneceğine inanan annesi ise, geçim sıkıntısını aşmak için herhangi bir girişimde bulunmaz. Böylece, Nazlı’nın üniversite okuma hayalleri, maden işçisi olan babasının aniden ortadan kaybolmasıyla sona ermiştir. Annesine ve kendisine bakmak için bir işe girmek zorunda kalır. Çaresiz bir şekilde kasabada gezerken gördüğü ilan üzerine kuaför salonunda çalışmaya başlar; kuaförde temizlik işlerinin yanında, manikür pedikür gibi daha kolay öğrenilir işleri yapar. Bu sırada, Nazlı’nın dul olan ve yaşına rağmen hala çok güzel olan annesinin çevresinde dönen dedikodular artmıştır. Nazlı ise, dedikodulara kulak asmıyor görünse de, bir dizi yanlış anlama ve paranoya sonucunda dedikodulara inanmaya başlar. Kuaförde çalışalı bir ay olmuştur, maden Nazlı (17) lives with her mother in a coal-mining town on the Black Sea coast. Her father was trapped in the wreckage recently. Nazlı and her mother couldn’t receive financial compensation, for they couldn’t prove that the father was working in the mine the day the accident happened. Depressed after her loss, Nazlı’s mother doesn’t work and watches TV all day. Following several days of hunger, Nazlı has to leave school to work at the hairdresser’s. Nazlı and her mother hardly speak to each other. Moreover, Nazlı adopts a habit of not talking to anyone in the saloon. Until the day she meets Bahar. Bahar does not look like the town’ s people. Bahar is the daughter of the man who was recently assigned to a managerial position at the mining company. Bahar’s mother had died years ago and she lives with her father. Seemingly, she and his father lived in several towns before arriving at this one. Their paths cross by coincidence and Nazlı helps Bahar get rid of the dogs in the mountain. From then on, the two become close friends. They tell each other their secrets and stories buried in the past. Through their conversations they learn each other’s painful story and background. Bahar isn’t as happy as Nazlı thinks she is. Thus, Nazlı includes her into her plans of escape from the town. Their closeness will culminate in an escape plan for two. Though the question will remain: Will Nazlı be able to leave her mother or will she bow to the inevitable and accept getting old in the small town. 120 edilmeden yansıtılmaya çalışılacaktır. Bir diğer vurgulanması gereken nokta, hikayenin gizli öznesi olan madenin ve maden işçilerinin ve genel olarak hiçbir erkek karakterin olmayışı ve bahisleri geçse de onların görünmeyecek oluşlarıdır. Hikayenin içeriğiyle uyumlu bir şekilde, filmin renkleri desature ve soluk seyredecek ve geniş peyzajlar da karakterlerin karamsar ruh hallerini destekleyecek şekilde ıssız, karanlık ve sisli olacaktır. Kamera, tıpkı Tarkovski ya da Zvyagintsev kamerası gibi kasabada, ev içlerinde ve karakterlerin yüzlerinde ağır ağır bir hayalet gibi gezinecektir. Ana karakterler dışında kamera, kasaba halkını gölgeler ve karanlık silüetler olarak gecenin lacivertliğinde ve gün doğumunun maviliğinde kaydedecektir. Dış çekimlerde karanlık silüetler, başıboş gezen köpekler ve bembeyaz karın üzerine çöken karanlık duman bulutu hikayenin karamsar yanını güçlendirecek olan görsel dünyayı kontrast bir üslup ile kuracaktır. Dış mekanlarda geniş açılar, iç mekanlarda yakın planlar kullanılırken; aşırı dramatik sahneler minimize edilecektir. Film öyküsünün işaret ettiği ölüm-kasvetyalnızlık temalarının görsel olarak kurulması için, filmin Batı Karadeniz’de güneşin yüzünü göstermediği kış aylarında çekilmesi ve gün doğumu-batımında dış çekimlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. İç mekanlarda ise zayıf gölge detaylarını barındıran bir görsel üslup, maden işçilerini bekleyen dışarıdakilerin yaşamlarının da, yeraltındakiler gibi nefes alması zor bir boğuntu içerdiğini hatırlatacaktır. SİYAH KAR BLACK SNOW YÖNETMEN GÖRÜŞÜ DIRECTOR’S NOTE Ölüm pek çok kültürde toprağın altına girmek ile ifadesini bulur. Umudu, acısı, geçimi, işi, kocası, kardeşi toprağın altında olan maden kasabasında yaşayan herkes bu anlamda yerin altında, ölümle yüzyüzedir. Bu anlamda, maden kasabaları metaforik olarak ölümün karşılığıdır. Kadınların erkeklerinin ölümünden duydukları korkuyla; yakınlarını kaybetme kaygısıyla yaşadığı kasabalarda, eksik olmayan duman, kurum, is bu duyguyu somutlar gibidir. Kasabanın üzerine matem havası gibi çöken bu karanlık ve karamsar atmosfer gerçek bir boğulma hissini doğurur. Ölüm yalnızca madende çalışanların karşısındaki bir tehdit olarak değil, sinik ve karamsar bir ruh hali olarak tüm kasabalıları etkiler. Yerin altındakiler kadar, yerin üstündekiler de ölümle içiçedir. Bu yüzden, kasabanın gençleri bu kaderden kaçmak için büyük şehre göçerler. Kasabada yaşlıların ve erkeklerini bekleyen kadınların sayısı arttıkça karamsarlık ve ölüm havası da artar. Hikaye, kasabadaki kıstırılmış ve mutsuz yaşamından kaçmak isteyen bir genç kadını konu eder. Onun kasabaya gelen yabancı bir genç kıza sahip çıkma çabası da bu bağlamda, yaşlanan ve ölen kasaba imgesinin ve erkek dünyasının karşısında yaşama tutunma çabasının bir ifadesidir. Maden kasabalarının klasik sinemasal anlatıda doğrudan madencilerinin ölümü ile perdeye yansıtılması çoğu zaman gündelik hayattaki trajedinin gerçek boyutlarını aktarmanın çok gerisinde kalır. Diğer bir boyutu ise, tüm bunların genellikle erkeklerin dünyası olarak resmedilmesidir. Bu alışkanlıktan uzaklaşmak, bir fon olarak kalan kadınların dünyasını anlama ve onların gözünden bakma şansı da sunacaktır. Aynı zamanda, Türkiye sinemasının son örnekleri, taşraya pastoral bir masumiyet ve nostalji yüklemektedir. Bu proje ise, taşranın görece daha karanlık bir portresini çizmeyi hedeflemekte ve taşranın boğucu atmosferini yansıtmaya çalışmaktadır. Filmde, taşra renklendirilmeden ya da aşırı dramatize The story is set in a small coal-mining town in Northern Anatolia. Life and death parade hand in hand in mining towns and this fact pervades the lives of people like a common, inevitable fate. Death threatens not only the men working underground but along all the people the town accommodates, pushing them further into cynicism and pessimism. Young people dream of leaving the town, so that they can escape this fate. As the number of people who migrate increases, the pessimism of the ones, especially the wives who are left to wait for their husbands to come out of the underground alive, is strengthened. 121 SİYAH KAR BLACK SNOW NOTLAR NOTES My film project intends to reflect this reality without colouring it with any excessive dramatisation. I prefer to narrate a story set in such a town without even showing the mine and the workers. The film will show no miners. No mining company employees will be shown either. Their stories will be touched and told via the stories of others. I aim to direct my lens into the lives and world of women to capture the reflections of the men’s world on them. While the recent examples of Turkish cinema have a general tendency to represent the Turkish countryside as epitomizing idyllic innocence and nostalgia, my film dares to portray the province in a relatively realistic light, intending to reflect the gloomy and burdened lives of the townsfolk and the suffocating aura of the countryside. As the town the film will be set possesses a naturally foreboding and dark aura, the space will be supporting the cinematographic style. The shootings will be scheduled to winter as to reinforce the feeling of emptiness to be reflected as an outside projection of the psyche of the main protagonist. The film’s main palette will vary across shades of grey. The camera style to be utilized will be in the same fashion with the arthouse directors like Tarkovsky and/or Zvyagintsev with the lens slowly straying around in the town looking for signs of life and capturing shadows and silhouettes looming in the twilight. Wide angles and long shots will dominate the film to be able to give a panoramic feeling of landscapes. A semidocumentary style will be used to counterbalance and minimize dramatisation scenes with emotional weight will be shot from “objective” and fixed angles. 122